11.01.2015 Views

Anton Çehov

Anton Çehov

Anton Çehov

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Öfkeli öfkeli uzaklaşan vaizi gözleriyle izleyen Vıvertov'un uğradığı ilk yer,<br />

Binbaşı Đjitsa'nın çiftlik evi oldu. Arabası binbaşının avlusuna girerken<br />

karşılaştığı görüntü şuydu: Sırtında sabahlığı, başında Müslüman fesiyle avlunun<br />

ortasında dikilen Đjitsa yerinde tepinerek öfkeyle elini-kolunu sallıyor;<br />

arabacısı Filka ise topallayan bir atı binbaşısının önünde bir ileri bir geri<br />

yürütüyordu.<br />

- Đt herif! diye bağırıyordu binbaşı. Dolandırıcı! Serseri! Senin gibi<br />

hergelelerin cezası ipe çekilmektir! Alçak!<br />

Tam o sırada Vıvertov'u gördü.<br />

- O, hoş gelmişsiniz! Nasılsınız, bakalım Söyleyin, lütfen, beğendiniz mi şu<br />

durumu Sahtekar, bir haftadır atın ayağı incinmiş de haber vermiyor. Ben<br />

görmesem, kim bilir, zavallının toynağı ne hale gelirdi! Bunlar insan değil,<br />

eşek! Böylelerine sopa çekmeyip de kime çekeceksiniz Soruyorum size, kime<br />

çekeceksiniz<br />

Vıvertov binbaşıya doğru yürüdü.<br />

- Ooo! Atınız çok güzelmiş! Üzüldüm, doğrusu... Peki, binbaşım, niçin bir baytar<br />

çağırmıyorsunuz Bizim köyde bu işten anlayan biri var. Haber gönderin, hemen<br />

gelsin, binbaşım.<br />

Đjitsa pis pis sırıttı, Vıvertov'u taklit edercesine;<br />

- Binbaşım! Binbaşım! dedi. Şakanın sırası değil şimdi. Ben ayağı incinen atımla<br />

uğraşıyorum, siz "binbaşım" diye tutturmuşsunuz.<br />

- O da ne demek oluyor, binbaşım, size başka türlü nasıl hitap edebilirim<br />

- Ne binbaşısı Binbaşılık kalktı. Bilmiyor muydunuz yoksa Aydan mı geldiniz,<br />

be kardeşim<br />

Vıvertov korkuyla Đjitsa'ya baktı, kötü bir şeyin önsezisiyle ter basan yüzünü<br />

sildi.<br />

- Durun, bir dakika! Ne dediğinizi anlamadım. Binbaşılık önemli bir rütbedir.<br />

Siz neler söylüyorsunuz<br />

- Bir zamanlar öyleydi.<br />

- Nasıl yani Üstelik sizin buna pek aldırdığınız yok.<br />

Eski binbaşı elini salladı; bir şey olmamışçasına, Filka alçağının atın<br />

toynağını nasıl zedelediğini anlatmaya koyuldu. Durumu uzun uzadıya,<br />

ayrıntılarıyla açıklıyor, bununla da yetinmeyip, atın zedelenmiş ayağını havaya<br />

kaldırarak, bıcılgan yarasıyla, toynağa yapışmış gübre katmanıyla Vıvertov'un<br />

burnuna dayıyordu. Ama Vıvertov açıklamalardan bir şey anlamadı, gösterilen<br />

şeylere bön bön baktı, sonra ne yaptığının kendi de farkında olmadan Đjitsa'ya<br />

veda etti, arabasına atladığı gibi oradan uzaklaştı.<br />

- Şimdi dosdoğru başkana! Çabuk sür, kör olası! Yapıştır kırbacı!<br />

Müsteşar rütbesindeki Soylular Derneği başkanı Yagodışev'in yurtluğu pek uzakta<br />

değildi. Aradan bir saat bile geçmemişti ki, Vıvertov başkanın çalışma odasında,<br />

yerlere kadar eğilerek selam verdi. Kahvesini içerken "Yeni Zaman" gazetesi<br />

okuyan başkan, Vıvertov'u görünce başıyla selam verdi, oturması için yer<br />

gösterdi.<br />

- Başkan hazretleri! diye başladı eski asteğmen. Size unvanınızla hitap edip<br />

kendimi de rütbemle tanıtmak isterdim. Ancak son değişiklikler dolayısıyla nasıl<br />

davranacağımı bile...<br />

Başkan Vıvertov'un konuşmasını yarıda kesmişti.<br />

- Bir dakika, saygıdeğer kardeşim. Önce bana "hazretleri" demeyi bırakın. Çok<br />

rica edeceğim,<br />

- Ama nasıl olur! Biz küçük rütbeliler size..<br />

- Sorun o değil... Bakın, gazetenin yazdığına göre (parmağıyla yazıyı göstermek<br />

istedi, ancak parmağı kâğıdı delerek öbür yandan çıktı) biz müsteşarlara bundan<br />

böyle "hazretleri" denmeyecekmiş. Güvenilir kaynaklardan elde etmişler bu<br />

bilgiyi. Gördünüz, değil mi. "Hazretleri" onların olsun! Kimseden istemiyoruz,<br />

demesinler!<br />

Yagodışev böyle diyerek masadan kalktı, odada cakalı cakalı dolaşmaya başladı.<br />

Vıvertov'un canı çok sıkkındı; derinden bir iç çekti, o sırada elinden şapkası<br />

düştü. "Bu iş ta yukarılara tırmandığına göre binbaşıların, asteğmenlerin ne<br />

önemi kalır En iyisi üzerinde fazla durmadan gitmek..." diye düşündü...<br />

O hızla başkanın odasından çıkarken şapkasını düşürdüğü yerde unuttu. Đki saat<br />

sonra başı çıplak eve geldiğinde sararmış yüzünde bön bir anlatım vardı.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!