Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
eyefendiciğim! Tek kusuru kimi notaları karnından çıkarması, "re"leri baş<br />
sesiyle söylemesiydi. Dediklerine bakılırsa, Tambirlik'ten ders almış. Kalabalık<br />
dinleyici topluluğuna konserler verdiği salonu ona Anyutoçka ile ikimiz<br />
bulmuştuk. Bunun karşılığında o da bize günler, geceler boyu şarkı söyledi,<br />
Anyutoçka'ya şan dersi verdi. Kentimize gelişi... yanılmıyorsam on iki yıl<br />
önceydi, büyük perhize raslıyordu. Hayır, hayır, daha çok oldu... Bende akıl mı<br />
kaldı ki! Anyutoçka, Nadeçka kaçında şimdi!<br />
- On iki.<br />
- Evet, on iki... Buna on ay daha eklersek tamı tamına on üç yıl eder. Diyorum<br />
ya, kentimizin sanat yaşamı o zamanlar çok daha canlıydı... Hayır dernekleri<br />
adına düzenlenen baloları anımsayın bir kere! Ne kadar güzeldi, değil mi<br />
Şarkılar söylenir, piyesler oynanır, romanlar okunurdu. Savaştan sonraki<br />
günlerdi. Kentimize Türk tutsak subayların getirildiği sıralar Anyutoçka<br />
yaralılar adına bir gece düzenlemişti. O toplantı sonunda eline tam bin yüz<br />
ruble geçti. Yemin ederim, Türk subayları Anyutoçka'nın söylediği şarkılara<br />
bayıldılar; elini biri bırakıyor, öbürü öpüyordu. Keh keh keh! Asyalı ama<br />
değerbilir bir halk şu Türkler! Gece öylesine başarılı geçti ki, günceme bile<br />
düşmüşüm. Bin sekiz yüz yetmiş altıda mı olduydu bu, yoksa yetmiş yedide mi<br />
Durun, Türklerin kentimize geldiği yıl hangisiydi Anyutoçka, bizim Kolya kaç<br />
yaşına bastı<br />
Esmer yüzlü, kömür gibi kara saçlı, kara gözlü bir yumurcak olan Kolya soruyu<br />
kendisi yanıtladı:<br />
- Yedisindeyim, babacığım.<br />
Lopnev içini çekti, Şaramıkin'i desteklercesine;<br />
- Yaşlandık artık, eski enerjimiz kalmadı, dedi. Đşte asıl neden bu.<br />
Kocadığımızı kabul etmeliyiz, azizim. Yeni girişimciler yok, biz eskiler de<br />
yaşlandık. Hani nerede içimizdeki o ateş Gençlik yıllarında kent halkının can<br />
sıkıntısı çekmesine göz yummazdım... O zamanlar Anna Pavlovna'nın sağ<br />
koluydum... Hayır dernekleri adına balo mu verilecek, piyango çekilişi mi<br />
yapılacak, ya da kentimize gelen bir sanatçıya destek mi olunacak, her şeyi<br />
bırakıp işe girişirdim. Hele bir kış öylesine koşturmuş, çabalamıştım ki,<br />
yorgunluktan yatağa düştüm. O kışı unutabilir miyim hiç Yangın felaketi<br />
geçirenler için Anna Pavlovna ile el ele verip yazdığımız oyunu anımsıyor<br />
musunuz<br />
- Evet, hangi yıldı hele<br />
- Aradan fazla geçmedi, canım. Bin sekiz yüz yetmiş dokuz muydu, neydi<br />
Sanıyorum, seksendi. Söyler misiniz, sizin Vanya kaçında şimdi<br />
Anna Pavlovna odasından bağırdı:<br />
- Beşinde.<br />
- Demek şöyle böyle altı yıl olmuş... Đşte azizim, o günler bambaşkaydı.<br />
Đçimizden güç fışkırırdı. O ateş kalmadı şimdi.<br />
Lopnev ile Şaramıkin derin derin iç çektiler. Şöminede yanan kütükler son kez<br />
alazlandı, sonra yavaş yavaş külle kaplandı.<br />
UNVANLAR KALDIRILDI<br />
Su taşkınından sonraki günlerden birinde, asteğmenlikten emekli toprak ağası<br />
Vıvertov, topoğrafya mühendisi Katavasov'u yurtluğunda (21) ağırlamaktaydı.<br />
Yemeklerini yedikten sonra sıra günün olaylarını konuşmaya geldi. Katavasov,<br />
kentte yaşayan biri olarak Vıvertov'a taze haberler getirmişti. Kolera<br />
salgınından, savaştan, hatta pay senetlerinin son günlerde bir kapik değer<br />
kazanmamasından söz etti. Vıvertov yeni bir şey işittikçe ah çekiyor, "Demek,<br />
öyle ha! Şuna bakın! Vay vay!" gibi sözlerle heyecanını belirtiyordu.<br />
Biraz sonra merak edip sordu:<br />
- Omzunuzda rütbe işareti göremiyorum. Semyon Antipıç. (22) Neden acaba<br />
Topoğrafya mühendisi hemen yanıt vermedi. Bir süre suskun oturduktan, votkasını<br />
yudumladıktan sonra elini salladı.<br />
- Boş verin, canım. Kaldırdılar...<br />
- Demeyin! Nasıl olur Çoktandır gazete okuduğum yok, o yüzden değişikleri<br />
öğrenemiyorum. Yoksa yalnızca sivil bakanlıklarda mı kaldırdılar rütbeleri Ne<br />
dersiniz Eğer öyleyse bir bakıma iyi olmuş. Çünkü erler sizleri subaylarla