11.01.2015 Views

Anton Çehov

Anton Çehov

Anton Çehov

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yaraşır." Ama laflarım kafasına girmiyor ki! Sözün gelişi şu son olayı ele<br />

alalım. Beni mahkemeye verişinin asıl nedenini biliyor musunuz Bu adam hödük<br />

oğlu hödük değil de nedir.. Samopliuyev'in (13) meyhanesinde oturmuş bizim<br />

katedralin zangocuyla çay içiyorduk. Đçerisi öyle kalabalıktı ki, iğne atsan<br />

yere düşmez! Baktım, bu dürzü de orada, yazıcı arkadaşlarıyla birlikte bir<br />

şeyler zıkkımlanıyor. Đki dirhem bir çekirdek, cakası da yerinde ha! Ellerini<br />

havaya kaldıra kaldıra konuşup duruyor. Neler söylediğini merak edip kulak<br />

kabarttım. A, bizimki bu sefer de kolerayı diline dolamış, felsefe yürütmüyor<br />

mu Siz olsanız ne yaparsınız Sesimi çıkarmadım, dişimi sıktım... "Anlat<br />

bakalım, anlat, dilin kemeği yok nasıl olsa!.." dedim kendi kendime. Ama şu işe<br />

bakın ki, tam o sırada meyhanenin laternasını çalmaya başladılar. Bizim hödüğün<br />

duyguları kabarmış olacak ki, ayağa kalkıp arkadaşlarına şöyle seslendi:<br />

"Uygarlık, ilerleme adına içelim! Ben, ülkemin öz oğlu, yurtsever bir Slavcıyım!<br />

Yurdumun uğruna her güçlüğe göğüs germeye hazırım! Kendine güvenen varsa çıksın<br />

karşıma! Bilek güreşinde kim gelirse yeneceğim!" Böyle diyerek masaya bir yumruk<br />

indirdi. Eh, artık bu kadarına dayanamadım. Yanına yaklaşarak nazikçe, "Bana<br />

bak, Osip! Sen eşeğin birisin, hiçbir şeye aklın ermez. O bakımdan otur<br />

oturduğun yerde, çeneni de kapat! Yalnızca okumuş, akıllı adamlar tartışmaya<br />

girebilirler, senin böyle şeylere hakkın yok! Çünkü sen bir hiçsin,<br />

sıfırsın!..." dedim. Ben ona bir söyledim, o bana on karşılık verdi. Açtı ağzını<br />

yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık<br />

aptal herif ne yaptı Tuttu beni mahkemeye verdi.<br />

Kalyakin içini çekti.<br />

- Dosifey Petroviç, işte dilinizi tutamadığınız için, bakın, başınıza ne işler<br />

açtınız! Çoluk çocuk sahibi, saygıdeğer bir kişisiniz. Mahkemeye gelip<br />

gitmelerden, dedikodulardan, ağız dalaşlarından, belki de tutuklanmaktan<br />

kurtulamayacaksınız. Bu işi fazla uzatmadan bitirmek gerek. Bakın, size ne<br />

diyeceğim! Bugün akşam üzeri, saat altıya doğru Samopliuyev'in meyhanesine<br />

gidelim; yanlarında ona hakarette bulunduğunuz yazıcılar, tiyatro oyuncuları<br />

yanındayken Derevyaşkin'den özür dilersiniz. Böyle yaparsanız dava dilekçesini<br />

geri aldırırım ona. Anladınız mı Böylesi daha iyidir, Dosifey Petroviç, kabul<br />

edeceğinizi sanıyorum. Bu çözüm yolunu dostunuz olarak açıkladım size.<br />

Müvekkilim Derevyaşkin'e hakaret ettiniz, herkesin önünde onu kepazeye<br />

çevirdiniz, daha da önemlisi onun gururuyla oynayıp duygularıyla açıkça alay<br />

ettiniz... Biliyor musunuz, bu zamanda böyle şeyler yapılmaz. Daha dikkatli<br />

davranmak gerekir. Sözlerinize öyle bir anlam vermişsiniz ki, nasıl<br />

söyleyeyim... günümüzde... şey... pek uygun kaçmıyor... Şimdi altıya çeyrek var.<br />

Benimle gelecek misiniz<br />

Gradusov gitmemek için direndi, ama Kalyakin onun sözlerinin taşıdığı "anlam"ı,<br />

bu "anlam"dan doğacak sonuçları öyle keskin çizgilerle ortaya koydu ki, koro<br />

şefi korkarak gitmeye razı oldu.<br />

Meyhaneye giderlerken avukat;<br />

- Dikkat edin, gönül alıcı sözlerle özür dileyin, diye akıl veriyordu. Yanına<br />

gidip, "Sizden" diye başladıktan sonra, "özür diliyorum... sözlerimi geri<br />

aldım." filan dersiniz...<br />

Meyhaneye vardıklarında her zamanki müşterilerin çoğunlukla geldiğini gördüler.<br />

Akşam oldu mu, çay bira içmek isteyen bütün orta halliler orada toplanırlardı.<br />

Bu sefer de esnaf takımı, artistler, memurlar, yazıcılar masaları<br />

doldurmuşlardı. Derevyaşkin yazıcıların arasına oturmuştu. Đlk bakışta yaşı<br />

anlaşılmayan, sinek kaydı tıraşlı, baykuş gözlü bir adamdı Derevyaşkin. Fırça<br />

gibi sert saçları vardı, onu görünce çizmelerini fırçalamak gelirdi insanın<br />

aklına. Yüzünün mutlu görünüşünden bu yüzün sahibinin hem ayyaş, hem kalın<br />

sesli, hem de aptal olduğu kanısına varırdınız. Yalnızca onun aptallığı kendini<br />

dünyanın en akıllı adamı sanacak derecede değildi.Koro şefinin içeri girdiğini<br />

görünce Derevyaşkin azıcık yerinden doğruldu, kedi gibi bıyıklarını oynattı.<br />

Topluluk önünde özür dileneceğini daha önce öğrenmiş bulunan kalabalık<br />

sessizleşti.<br />

Đçeri girer girmez Kalyakin;<br />

- Bay Gradusov razı oldu, dedi.<br />

Koro şefi kalabalık arasından bazılarıyla selamlaştı, mendilini çıkarıp<br />

gürültüyle sümkürdü, kızara bozara Derevyaşkin'e yaklaştı. Onun yüzüne bakmadan;

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!