Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
yaraşır." Ama laflarım kafasına girmiyor ki! Sözün gelişi şu son olayı ele<br />
alalım. Beni mahkemeye verişinin asıl nedenini biliyor musunuz Bu adam hödük<br />
oğlu hödük değil de nedir.. Samopliuyev'in (13) meyhanesinde oturmuş bizim<br />
katedralin zangocuyla çay içiyorduk. Đçerisi öyle kalabalıktı ki, iğne atsan<br />
yere düşmez! Baktım, bu dürzü de orada, yazıcı arkadaşlarıyla birlikte bir<br />
şeyler zıkkımlanıyor. Đki dirhem bir çekirdek, cakası da yerinde ha! Ellerini<br />
havaya kaldıra kaldıra konuşup duruyor. Neler söylediğini merak edip kulak<br />
kabarttım. A, bizimki bu sefer de kolerayı diline dolamış, felsefe yürütmüyor<br />
mu Siz olsanız ne yaparsınız Sesimi çıkarmadım, dişimi sıktım... "Anlat<br />
bakalım, anlat, dilin kemeği yok nasıl olsa!.." dedim kendi kendime. Ama şu işe<br />
bakın ki, tam o sırada meyhanenin laternasını çalmaya başladılar. Bizim hödüğün<br />
duyguları kabarmış olacak ki, ayağa kalkıp arkadaşlarına şöyle seslendi:<br />
"Uygarlık, ilerleme adına içelim! Ben, ülkemin öz oğlu, yurtsever bir Slavcıyım!<br />
Yurdumun uğruna her güçlüğe göğüs germeye hazırım! Kendine güvenen varsa çıksın<br />
karşıma! Bilek güreşinde kim gelirse yeneceğim!" Böyle diyerek masaya bir yumruk<br />
indirdi. Eh, artık bu kadarına dayanamadım. Yanına yaklaşarak nazikçe, "Bana<br />
bak, Osip! Sen eşeğin birisin, hiçbir şeye aklın ermez. O bakımdan otur<br />
oturduğun yerde, çeneni de kapat! Yalnızca okumuş, akıllı adamlar tartışmaya<br />
girebilirler, senin böyle şeylere hakkın yok! Çünkü sen bir hiçsin,<br />
sıfırsın!..." dedim. Ben ona bir söyledim, o bana on karşılık verdi. Açtı ağzını<br />
yumdu gözünü... Oysa benim söylediklerim onun iyiliği içindi. Buna karşılık<br />
aptal herif ne yaptı Tuttu beni mahkemeye verdi.<br />
Kalyakin içini çekti.<br />
- Dosifey Petroviç, işte dilinizi tutamadığınız için, bakın, başınıza ne işler<br />
açtınız! Çoluk çocuk sahibi, saygıdeğer bir kişisiniz. Mahkemeye gelip<br />
gitmelerden, dedikodulardan, ağız dalaşlarından, belki de tutuklanmaktan<br />
kurtulamayacaksınız. Bu işi fazla uzatmadan bitirmek gerek. Bakın, size ne<br />
diyeceğim! Bugün akşam üzeri, saat altıya doğru Samopliuyev'in meyhanesine<br />
gidelim; yanlarında ona hakarette bulunduğunuz yazıcılar, tiyatro oyuncuları<br />
yanındayken Derevyaşkin'den özür dilersiniz. Böyle yaparsanız dava dilekçesini<br />
geri aldırırım ona. Anladınız mı Böylesi daha iyidir, Dosifey Petroviç, kabul<br />
edeceğinizi sanıyorum. Bu çözüm yolunu dostunuz olarak açıkladım size.<br />
Müvekkilim Derevyaşkin'e hakaret ettiniz, herkesin önünde onu kepazeye<br />
çevirdiniz, daha da önemlisi onun gururuyla oynayıp duygularıyla açıkça alay<br />
ettiniz... Biliyor musunuz, bu zamanda böyle şeyler yapılmaz. Daha dikkatli<br />
davranmak gerekir. Sözlerinize öyle bir anlam vermişsiniz ki, nasıl<br />
söyleyeyim... günümüzde... şey... pek uygun kaçmıyor... Şimdi altıya çeyrek var.<br />
Benimle gelecek misiniz<br />
Gradusov gitmemek için direndi, ama Kalyakin onun sözlerinin taşıdığı "anlam"ı,<br />
bu "anlam"dan doğacak sonuçları öyle keskin çizgilerle ortaya koydu ki, koro<br />
şefi korkarak gitmeye razı oldu.<br />
Meyhaneye giderlerken avukat;<br />
- Dikkat edin, gönül alıcı sözlerle özür dileyin, diye akıl veriyordu. Yanına<br />
gidip, "Sizden" diye başladıktan sonra, "özür diliyorum... sözlerimi geri<br />
aldım." filan dersiniz...<br />
Meyhaneye vardıklarında her zamanki müşterilerin çoğunlukla geldiğini gördüler.<br />
Akşam oldu mu, çay bira içmek isteyen bütün orta halliler orada toplanırlardı.<br />
Bu sefer de esnaf takımı, artistler, memurlar, yazıcılar masaları<br />
doldurmuşlardı. Derevyaşkin yazıcıların arasına oturmuştu. Đlk bakışta yaşı<br />
anlaşılmayan, sinek kaydı tıraşlı, baykuş gözlü bir adamdı Derevyaşkin. Fırça<br />
gibi sert saçları vardı, onu görünce çizmelerini fırçalamak gelirdi insanın<br />
aklına. Yüzünün mutlu görünüşünden bu yüzün sahibinin hem ayyaş, hem kalın<br />
sesli, hem de aptal olduğu kanısına varırdınız. Yalnızca onun aptallığı kendini<br />
dünyanın en akıllı adamı sanacak derecede değildi.Koro şefinin içeri girdiğini<br />
görünce Derevyaşkin azıcık yerinden doğruldu, kedi gibi bıyıklarını oynattı.<br />
Topluluk önünde özür dileneceğini daha önce öğrenmiş bulunan kalabalık<br />
sessizleşti.<br />
Đçeri girer girmez Kalyakin;<br />
- Bay Gradusov razı oldu, dedi.<br />
Koro şefi kalabalık arasından bazılarıyla selamlaştı, mendilini çıkarıp<br />
gürültüyle sümkürdü, kızara bozara Derevyaşkin'e yaklaştı. Onun yüzüne bakmadan;