11.01.2015 Views

Anton Çehov

Anton Çehov

Anton Çehov

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

askısından kurtulamamakla birlikte dilimizin gitgide arılaştığını, kendi<br />

kökeninden gelen sözcüklerle zenginleştiğini kimse yadsıyamaz. Đşte bu nedenle<br />

<strong>Çehov</strong>'un yeni bir çevirisi dildeki zenginleşmeyi yansıtmalıydı. Bu düşüncelerle,<br />

öyküleri çevirirken buna çaba göstermiş; ancak, arı Türkçe kullanırken<br />

aşırılıklardan, tam yerleşmemiş sözcükleri kullanmaktan kaçınmıştım. Cumhuriyet<br />

Dünya Klasikleri Dizisi için bu seçmeyi yaparken, öyküleri dil açısından gözden<br />

geçirdiğimi ve bazı yenileştirmeler yapma gereğini duyduğumu belirtmek isterim.<br />

Đlk öykülerinde sıradan insanları yergici bir dille, gülünç yönleriyle anlatan<br />

bu izlenimci, eleştirel gerçekçi yazarın sonraki öyküleri güldürücülüğü yanında<br />

hüzünlü bir havaya bürünür. Bu büyük yazardaki değişimi düşünürken, onun, Rus<br />

halkının içinde bulunduğu ağır yaşam koşullarını yakından tanıdıkça umutsuzluğa<br />

düştüğü kanısına varırım. Hiçbir ideolojiye bağlı olmayan, bu yüzden<br />

çağdaşlarınca eleştirilen <strong>Çehov</strong> bize 19. yüzyılın ikinci yarısının Rus<br />

toplumundan çarpıcı insan tabloları çizmektedir. Olgunluk dönemindeki<br />

yapıtlarında gördüğümüz karamsarlığa karşın onun insanlığı genelde aydınlık bir<br />

geleceğin beklediğine inandığını duyumsarız. Bilimin gelişmesiyle birlikte<br />

sağduyu, insanların yüreğini dolduran iyicillik, doğruya, güzele olan sonsuz<br />

inanç kötülüklere yenik düşmeyecektir.<br />

Mehmet ÖZGÜL<br />

KORKUNÇ BĐR GECE<br />

(Öyküler)<br />

BERBER DÜKKÂNINDA<br />

Sabah. Saat daha yedi olmadığı halde Makar Kuzmiç Bliostkov'un berber dükkânı<br />

açık. Şık giyimli, ama üstü-başı kir içinde, henüz yüzünü bile yıkamamış<br />

bulunan, yirmi yaşlarındaki dükkân sahibi Makar sabah temizliği yapmakta.<br />

Aslında nereyi temizlediği de belli değil, gene de hayli terlemiş. Elindeki<br />

bezle bir yerleri siliyor, şuraya-buraya parmağını sürüyor, duvarda gördüğü bir<br />

tahtakurusuna fiske atıyor...<br />

Dükkân küçük mü küçük, daracık, pis bir yer. Kütüklerden örtülü duvarlara<br />

arabacıların gömleği gibi soluk duvar kâğıtları yapıştırılmış. Camları<br />

rutubetten donuklaşmış, ışık sızdırmaz iki pencere arasında elinizi hızla<br />

vursanız parçalanacakmış gibi duran, gıcırtılı bir tahta kapı; kapının<br />

üstündeyse durduk yerde marazlı marazlı şangırdayan, titrek sesli, pastan<br />

yeşillenmiş bir çıngırak göze çarpıyor. Duvardaki aynaya şöyle bir bakmayagörün,<br />

suratınız dört bir yana çarpılır, kendinizi tanıyamazsınız. Makar, bu aynanın<br />

karşısında, saç-sakal tıraş etmektedir. Aynanın önündeyse dükkân sahibi kadar<br />

pis, yağa bulanmış berber gereçleri var: Taraklar, makaslar, usturalar, birkaç<br />

kapiğe alınan krem ve pudralar, içine bolca su katılmış bir şişe kolonya...<br />

Berber dükkânını toptan satmaya kalksanız beş ruble bile etmez.<br />

Kapının üstündeki zilin hastalıklı sesi duyuluyor, içi kürklü bir gocuk ve keçe<br />

çizmeler giymiş yaşlıca bir adam dükkâna giriyor. Adamın başı, boynu kadın<br />

şalıyla sarılı. Makar Kuzmiç'in vaftiz babası Erast Đvanoviç Yagodov'dur bu<br />

gelen. Kendisi konservatuvarda bekçiydi bir zamanlar, şimdiyse oturdukları<br />

Krasniy Prud Mahallesi'nde tesviyecilik yapıyordu.<br />

Temizlik işiyle uğraşan Makar Kuzmiç'e;<br />

- Merhaba Makarcığım! Ne haber, gözümün nuru diye sesleniyor içeri girer<br />

girmez.<br />

Öpüşüyorlar. Yagodov şalı başından çekip alıyor, ıstavroz çıkardıktan sonra bir<br />

iskemleye çöküyor.<br />

- Yol ne kadar uzunmuş! diyor oflayıp puflayarak. Şaka değil, ta Krasnıy<br />

Prud'dan Kaluga kapısına değin yaya geldim.<br />

- E, nasılsınız bakalım Đyi misiniz<br />

- Hiç sorma, iyi değilim. Yakınlarda bir hastalık atlattım.<br />

- Ne hastalığı<br />

- Evet, bir ay kadar ateşler içinde kıvrandım. Öleceğim sanıyordum, ama sonunda<br />

kefeni yırtık. Şimdi de saçlarım dökülüyor. Doktor saçlarımı kestirmemi söyledi.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!