PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

kitaplar.ankara.edu.tr
from kitaplar.ankara.edu.tr More from this publisher
11.01.2015 Views

atmalarına ve bilhassa Hazreti Peygamberin hadisleri üzerinde keyiflerince tasarrufta bulunmalar ına engel olmu ştur. Kur'an' Kerimden nâzil olan ayetlerde ve Hazreti Peygamberden sad ır olan hadislerde, zaman zaman "ilim" den, "fik ıh" veya "tefakkuh" tan bahsedilmesi, yukarıda da kaydetti ğimiz gibi, .sahabenin dini meselelerde bilgi sahibi ve hattâ kudretleri nisbetinde bu meselelerin inceliklerine vak ıf olma arzularını kamçılamış, bazıları mesâilerini Kur'a= muhkem ve müte şabih âyetlerini anlamaya hasrederken", di ğer bazılar ı da, yalnız sunnetle me şgul olmağa ve Hazreti Peygamberden görüp i şittikleri fiil ve sözleri toplama ğa gayret sarfetmi şlerdir 52. Bu devirde, her ne kadar, Hazreti Peygamberin hayatta olmas ı dolayısıyle, ayet ve hadislerden hüküm istihrac ı sahabeyi do ğrudan doğruya ilgilendiren bir husus olmasa bile, bunun yollar ını, usal ve kaidelerini ondan görüp ö ğzen ınişler, ileride onun yoklu ğu halinde toplum ihtiyaçlar ına cevap verebilecek bir seviyeye gelmi şlerdir. Sahabenin Kur'ân ve Sunnet üzerindeki bu çal ışması, Islam' ın bu iki kayna ğına dayah bir ilmin vücut bulmasına yol açmışt ır. Bu ilim, ba şlangıçta ne kadar basit bilgi k ırıntılarından ibaret olursa olsun, gelecek için geli şmeğe ve yükselme ğe müste ıd bir hüviyete sahip bulunuyordu ve bu da, onun gelecek nesillere sa ğlam ve sıhhatli bir şekilde intikal! ile mümkin olacakt ı. Kur'an! Kerimden bu konuda da nazil olan ayetler, mülüsmanlara dü şen görevi açıklıyor, ilmin başkalarına öğretilmesini tavsiye ve telkin ederken, onu gizleyenleri şiddetli bir dille lânetliyordu: "İndirdiğimiz apaç ık delilleri ve do ğru yolu göstereni, Kitapta insanlara açıklamamızdan sonra gizleyen kimseler, i şte onlara hem Allah lanet eder, hem de lânetçiler lanet eder"". Sahabe, bu ayetin ifade etti ği manâ içerisinde dinin ikinci kayna ğım te şkil eden Sunnetin de mündemiç bulundu ğunu anlamakta güçlük çekmemi ş, onu da bilmeyenlere ö ğretmeyi, ihmal edilmez bir vazife telâkki etmi ştir. Nitekim çok hadis rivayet etti ği için itiraza u ğrayan 51 Meselâ 'Abdullah İbn Mescrıd, 'Alt !bn Ebi Talib, Ubeyy İbn Ka`b ve İbn `Abbas gibi baz ı sahabiler, Kur'ân ilmiyle me şgul olmuşlar ve bu konuda sahabenin ileri gelenlerinden say ılmışlardır. Es-Suyütruirı rivayetine göre, İbnu Meserıd Allah'a kasem ederek, Kur'an" Kerimden nâzil olan her âyetin kimin hakk ında ve nerede nâzil oldu ğunu bildiğini, her hangi bir kimsenin, Allah'ın Kitabını kendisinden daha iyi bildiğini haber alsa ondan ö ğrenmek için yanına gitmekten çekinmiyece ğini söylemiştir. Keza 'Ali bn Ebt Trılib de Ilmi Mescrıd'un sözüne benzer bir şey söylemi ş ve "hiç bir âyet yoktur ki, gece mi yoksa gündüz mü, da ğda mı yoksa düzlükte mi nâzil olduğunu bilmiş olmayayım" demiştir. Bkz. II. 187. 52 Meselâ Ebü Ilurayra, Crıbir İbn `Abdillah, Ebü Sacid el-Hudri, (Abdullah İbn (Omer, (Abdullah İbn `Arar, İbn `Abbas, Enes İbn Malik gibi baz ı sahabiler, mesailerini daha çok hadis öğrenmeğe hasretmi şler, aym zamanda çok hadis rivayet eden sahabilerden olmu şlardır. 53 Bakara süresi, 159. Ebü Davüd taraf ından rivayet edilen bir hadiste ise Hazreti Peygaıııber şöyle buyurmu ştur: "Bir kimseye ilimden bir şey sorular, o da gizler ve söylemekten imtina ederse, Allah, k ıyamet günü onun boynuna ate şten bir tasma takan" (Sunen. II. 288). 22

Ebû Hurayra'nm, bu itirazlara cevaben "e ğer Kur'ânda şu iki ayet olmasayd ı hiç bir hadis rivayet etmezdird 54 demesi, sahabe aras ında Sunnetin nakliyle ilgili olarak yerle şmi ş olan kanaat ı aç ıklamas ı bakımından büyük bir ehemm5yet ta şır. Maamafih sahabeyi, Sunnetin nakline ve ba şkalarına da öğretilmesine sevkeden ba şka âmiller de vard ı ve bunların ba şında bizzat Hazreti Peygamberin kendisi ve sahabeyi hadis rivayetine te şviki gelir. Nitekim ondan rivayet olunan bir haberde şöyle denilmiştir: "Sahid olan gâib olana tebliğ etsin; olabilir ki, kendisine tebli ğ olunan onu i şitenden daha anlayışlıdır"55. Bir ba şka rivayette de, Hazreti Peygamber şöyle buyurmu ştur: "Allah, bizden bir hadis i şitipte onu hıfzeden, sonra da ba şkas ına tebliğ eden kimseyi giizelle ştirsin. Bazan ilim (fıkıh) sâhibi kimse, kendisinden daha alim olan kimseye onu nakletmi ş olur; hazan ilim (fıkıh) yüklü kimse alim (fakih) olmayabilir'" 6 . Hazreti Peygamberin, sahabeyi hadis rivayetine te şvik etmesi, gelecek nesillerin islam' ı kusursuz anlam alan gayesine matuftur. Nitekim hadisin değerini belirtirken de aç ıkladığımız gibi, Islam'ın ilk kaynağını te şkil eden Kur'ân ı Kerimden baz ı ayetleri, Hazreti Peygamberin izahat ı olmaks ızın anlamak mümkin de ğildir. Bu bak ımdan hadis veya sunnet, Kur'an' Kerimin tefsiri olduğu gibi", Hazreti Peygamber de ilk müfessir olarak kabul edilmi ş - tir. Ancak, Hazreti Peygamberin ashab ını hadis rivayetine te şvik etmesine rağmen, onun vefat ından sonra baz ı sahabilerin, çok hadis rivayet eden di ğer baz ı sahabileri rivayetten menetmeleri, yahut onlardan hadis riveyetini azaltmalann ı istemeleri, çeli şkili bir konu olarak kar şımıza ç ıkabilir. Filhakika Hazreti Peygamber vefat ettikten sonra, mesela `Ömer İbnu'l-Hattab, `Irak'a gitmek üzere yola ç ıkan Karaza İbn Kacb'a "gitti ği yerde hadis rivayet edip halkı Kur'an okumaktan alikoymamas ım" söylemiş58, fazla hadis rivayet 54 El-Bubört, Sülii(e, I. 37-38. 55 Aynı eser, I. 24; II. 191; Muslim, şaiıik III. 28; Ebü Düvüd, Sunnen, I. 294; İbn 3(1 - ce Sunen, I. 104. 56 Ebü Dâviid, Sunen, II. 289; İbn Möce, Sunen, I. 102. 57 Daha sonraki devirlerde mesela Yabyâ İbn Ebi Ke şir'in "Sunnet, Kur'an üzerine hakimdir; fakat Kur'ân sunnet üzerine hakim de ğildir" mahiyetindeki sözünü (ed-Dürimi, I 145), buna mukabil Ahmed İbn Uanbel'in bu sözü bahis konusu ederek "ben bunu söyleme ğe cesaret edemem; fakat Sunnet Kur'âmn tefsiridir" demesini, bu görü ş çerçevesi içinde de ğerlendirmek gerekir. 58 Ebü ljötim İbn Ifibban, ve'l-mecnibin, 10 b; Ahmed İbn Ijaubel, Kit& bu'l-Vel, I. 62, 113; ez-Zehebi, Tezkiretu'i-lı uffii£, I. 6. t) 9

Ebû Hurayra'nm, bu itirazlara cevaben "e ğer Kur'ânda şu iki ayet olmasayd ı<br />

hiç bir hadis rivayet etmezdird 54 demesi, sahabe aras ında Sunnetin nakliyle<br />

ilgili olarak yerle şmi ş olan kanaat ı aç ıklamas ı bakımından büyük bir ehemm5yet<br />

ta şır. Maamafih sahabeyi, Sunnetin nakline ve ba şkalarına da öğretilmesine<br />

sevkeden ba şka âmiller de vard ı ve bunların ba şında bizzat Hazreti<br />

Peygamberin kendisi ve sahabeyi hadis rivayetine te şviki gelir. Nitekim ondan<br />

rivayet olunan bir haberde şöyle denilmiştir:<br />

"Sahid olan gâib olana tebliğ etsin; olabilir ki, kendisine tebli ğ olunan<br />

onu i şitenden daha anlayışlıdır"55. Bir ba şka rivayette de, Hazreti Peygamber<br />

şöyle buyurmu ştur:<br />

"Allah, bizden bir hadis i şitipte onu hıfzeden, sonra da ba şkas ına tebliğ<br />

eden kimseyi giizelle ştirsin. Bazan ilim (fıkıh) sâhibi kimse, kendisinden daha<br />

alim olan kimseye onu nakletmi ş olur; hazan ilim (fıkıh) yüklü kimse alim<br />

(fakih) olmayabilir'" 6 .<br />

Hazreti Peygamberin, sahabeyi hadis rivayetine te şvik etmesi, gelecek<br />

nesillerin islam' ı kusursuz anlam alan gayesine matuftur. Nitekim hadisin<br />

değerini belirtirken de aç ıkladığımız gibi, Islam'ın ilk kaynağını te şkil eden<br />

Kur'ân ı Kerimden baz ı ayetleri, Hazreti Peygamberin izahat ı olmaks ızın anlamak<br />

mümkin de ğildir. Bu bak ımdan hadis veya sunnet, Kur'an' Kerimin<br />

tefsiri olduğu gibi", Hazreti Peygamber de ilk müfessir olarak kabul edilmi ş -<br />

tir.<br />

Ancak, Hazreti Peygamberin ashab ını hadis rivayetine te şvik etmesine<br />

rağmen, onun vefat ından sonra baz ı sahabilerin, çok hadis rivayet eden di ğer<br />

baz ı sahabileri rivayetten menetmeleri, yahut onlardan hadis riveyetini azaltmalann<br />

ı istemeleri, çeli şkili bir konu olarak kar şımıza ç ıkabilir. Filhakika Hazreti<br />

Peygamber vefat ettikten sonra, mesela `Ömer İbnu'l-Hattab, `Irak'a<br />

gitmek üzere yola ç ıkan Karaza İbn Kacb'a "gitti ği yerde hadis rivayet edip<br />

halkı Kur'an okumaktan alikoymamas ım" söylemiş58, fazla hadis rivayet<br />

54 El-Bubört, Sülii(e, I. 37-38.<br />

55 Aynı eser, I. 24; II. 191; Muslim, şaiıik III. 28; Ebü Düvüd, Sunnen, I. 294; İbn 3(1 - ce<br />

Sunen, I. 104.<br />

56 Ebü Dâviid, Sunen, II. 289; İbn Möce, Sunen, I. 102.<br />

57 Daha sonraki devirlerde mesela Yabyâ İbn Ebi Ke şir'in "Sunnet, Kur'an üzerine hakimdir;<br />

fakat Kur'ân sunnet üzerine hakim de ğildir" mahiyetindeki sözünü (ed-Dürimi, I 145),<br />

buna mukabil Ahmed İbn Uanbel'in bu sözü bahis konusu ederek "ben bunu söyleme ğe cesaret<br />

edemem; fakat Sunnet Kur'âmn tefsiridir" demesini, bu görü ş çerçevesi içinde de ğerlendirmek<br />

gerekir.<br />

58 Ebü ljötim İbn Ifibban, ve'l-mecnibin, 10 b; Ahmed İbn Ijaubel, Kit&<br />

bu'l-Vel, I. 62, 113; ez-Zehebi, Tezkiretu'i-lı uffii£, I. 6.<br />

t) 9

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!