11.01.2015 Views

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

terden en az haz alanlar ıd ır İlmin şekli, hadisin ismiyle kanaat etmi şlerdir.<br />

Fulan kimse rivayet yollar ını iyi bilir, hadis râvisidir, derler de, yazd ığını iyi<br />

bilir veya bildi ği ile âmildir, demeyi terketmi şlerdir. Bunlardan elli sene boyunca<br />

kendisine hayvan s ırt ında gelinip hadis al ınan birine, bir kuyuya dü şen<br />

fareden sual sorulsa, kuyunun temiz oldu ğunu söyler. Bir ba şkasına Allah<br />

Tacâlân ın "rihun fihâ şırr" sözü hakk ında sorulsa, şiddetli so ğuk manâsma<br />

gelen " şırr" kelimesini, çok defa geceleri sesi duyulan bir ha şereye atfeder.<br />

Bir ba şkas ı "seWatin" ve "selo (ine"den rivayet eder; fakat bunlar ın Şube ve<br />

Sufyân oldu ğunu anlam a z" 8 47.<br />

Mutezile kelâme ıları, İbn Kuteybe'den naklen zikretti ğimiz bu sözlerinden<br />

de anla şıld ığı gibi, aralar ında hiç bir ay ırım yapmaks ızın bütün hadisçileri<br />

kötülemi şler, sonra da bu kötüledikleri kimseler taraf ından rivayet olunan<br />

hadislerin dinde delil olarak kullandannyaca ğını ileri sürüp daha önceki<br />

bahislerimizde de aç ıkland ığı gibi, onlar ı kısmen veya tamamen reddetmi ş-<br />

lerdir.<br />

Asl ında bir hadisçinin kötülenmesi, daha do ğrusu, hadis ilmindeki kendine<br />

has tabiri ile zay ıf ve kusurlu taraflar ının ortaya konulmak suretiyle cerh<br />

edilmesi, garib kar şılanmamas ı gereken bir husustur. Hadisçilerin bizzat<br />

kendileri de bu konu üzerinde titizlikle durmu şlar ve kendi meslekta şlarını<br />

hiç çekinmeden cerhetmi şlerdir. Bu faaliyetin bir neticesi olarak meydana<br />

getirilen rical kitaplar ı ve bilhassa bu kitaplar ın zu'afâya tahsis olunanlar ı,<br />

bunun en aç ık delillerinden birini te şkil eder. Ancak, hadisçilerin kendi meslekta<br />

şlar ın' cerhetmeleriyle mutezile kelâmcdarm ın hadisçileri kötülemeleri<br />

aras ında gaye ve maksad yönünden belirli bir fark vard ır ve bu fark, amel<br />

ve itikad ın meydana getirdi ği İslam şeriat ın ın temelini te şkil eden sunnetin<br />

özüne müteall ık bir anlayıştan ileri gelir. Hadisçiler, daha önce de aç ıklad ı-<br />

ğı= gibi, sabih olan sunneti tesbit etmek, zay ıf ve uydurma olan ından ay ırmak<br />

gayesiyle râvileri ıı cerhini zaruri görmü ş ve bununla ilgili usül ve kaideleri<br />

geli ştirme gayretine giri şmi ş iken, mutezile kelânıc ıları, me şgul olma ğa<br />

ba şlad ıkları felsefenin ışığı alt ında, İslâm akaidine ba şka bir yön verme arzusuna<br />

kap ılmış ; bu arzunun gerçekle ştirilmesi i şinde sunnet veya hadisin<br />

lüzumsuzluğunu ve hattâ onun kendi prensiplerine çok defa ayk ır ı düştüğünü<br />

görerek onu bertaraf etme çarelerine ba şvurmu şlard ır. Nitekim bu çareler de,<br />

bazan haber-i âhâd ın ve hattâ mutevatirin delil olma keyfiyetini reddetmek,<br />

hazan da, bütün hadisçileri kütülemek ve yalanc ıl ıkla itham etmek şeklinde<br />

t ezahür etmi ştir.<br />

847 Bu iki isim, noktasız yazıldığı zaman "yedi" ve "yetmi ş" mandlar ında "seb`a" ve "sebcii"<br />

şeklinde de okunabilir. Ayn ı eser, s. 10.<br />

224

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!