PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
PDF Dosyası - Ankara Üniversitesi Kitaplar Veritabanı
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Kelâmda şercın akıl ile teyidi ve akidenin Kitap ve Sunnette varid olan meselelerden<br />
olmas ı şartt ır. Bu iki saman birisinin bulunmamas ı halinde, kelâm<br />
asla kelâm olmaz" 84°. Bidat ehlinin kelânunda ise, Islam şeriat ına uymayan,<br />
hattâ ona ayk ır ı düşen bir çok mesele akaid içerisinde mütalaa edilmi ş ve onların<br />
akıl yolu ile iSbat ve müdafaas ı yap ılmağa çalışılmıştır. Bu ise, tabii<br />
olarak, sunnete ba ğl ı müslümanlar aras ında tepki ile kar şılanm ıştır. Nitekim<br />
yukarıda kelâmla ilgili sözlerini nakletti ğimiz el-Gazöli ve el-Ici"de bu hususu<br />
açıkça müşahede etmek mümkindir. El-Gazali, "kelâm ilminin gayesi, ehl-i<br />
sunnet akidesini, ehl-i bid (at ın te şvi şinden muhafaza etmektedir... Onlar,<br />
şeytamn telkinleriyle hak olan akideyi te şvi ş etmek üzere iken, Allah mütekellimön<br />
tâifesini vücöda getirip davalar ını sunnetin zaferi için ehl-i bidcat ın<br />
telbistam ç ıkarıp atacak müretteb bir kelâm ile harekete geçirmi ştir" derken,<br />
kelâm ın konusunun Kitap ve Sunnete dayanan akaid oldu ğuna i şaret etmi ş ;<br />
ehl-i bidcat kelâm ım kelâmdan saymad ığım da, mütekellimön taifesinin sunnetin<br />
zaferi için yarat ıldığını söylemekte aç ıklamışt ır. El-Id ise, Kela ın ilmini,<br />
"delil irad ı ve şüphenin izalesiyle akaid-i diniyyenin isbat ıdır" sözü ile<br />
tarif ederken, mezkör akaidin İslam dininden alınması gerekti ği görü şünde<br />
tâbi olmu ş, fakat tarifine ekledi ği "has ım her ne kadar bizim nazarım<br />
ızda hatalı da olsa, onu yine kelâm ulemas ından addederiz" sözü ile 842,<br />
bidcat ehlinin kelâm ı görü şünde el-Gazöli'den ayr ılmıştır. Maamafih ehl-i<br />
bicicat kelâm ı hakkında ortaya ç ıkan münaka şaların mahiyeti ne olursa olsun,<br />
i şin gerçek olan yönü, yukarıda da i şaret etti ğimiz gibi, kelâm ın mutezeile<br />
ile birlikte tarih sahnesine ç ıkmış olmas ıd ır.<br />
Mutezilenin ehl-i sunnete muhalif kald ığı bir çok akaid meselesinden<br />
bilhassa iki tanesi, usöl-i dinde çok büyük ehemmiyeti haizdir. Bunlardan<br />
birincisi insanın fiilen (efcâlu'l-Sböd) ile ilgilidir. Mutezileye göre fiillerin gerçek<br />
hâlikı (yarat ıcısı), Allah de ğil, insandır. Bu sebepledir ki insan, sevab ve<br />
ıkaba müstahak olur. Mutezile, bu görü şü ile kaderi red, Hazreti Peygamberden<br />
rivayet edilen kaderle ilgili hadisleri inkâr ve ba şta sahabe olmak üzere<br />
bu hadislerin râvilerini yalanc ılıkla itham etmi ştir. Halbuki ehl-i sunnete göre<br />
insanın füllerini Allah yarat ır. Bu yaratmada insan ın kesb ve ihtiyarının hiç<br />
bir rolü yoktur. Her şey Allah' ın takdiri içerisinde cereyan eder. Hazreti Peygamberden<br />
bu konuda rivayet edilen ve muteber kitaplarda yer alan hadisler<br />
sahihtir; bu hadisleri geldi ği şekliyle kabul etmek lâz ımd ır<br />
Mutezilenin ehl-i sunnete muhalif kald ığı ikinci konu, Allah Ta'âlân ın<br />
s ıfatlar ı ile ilgilidir. Mutezileye göre Allah, sem ( (işitme), ba şar (görme), ilim,<br />
hayat, kudret ve kelâm gibi zât ı ile kaim s ıfatlardan münezzehtir; çünkü bu<br />
841 Ta şköprüzade, Mevzü