MMLA PDF - Deep Approach to Turkish Teaching and Learning ...
MMLA PDF - Deep Approach to Turkish Teaching and Learning ...
MMLA PDF - Deep Approach to Turkish Teaching and Learning ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
http://deepapproach.wceruw.org/index.html 3 <br />
5. Aşırı karbonmonoksit kullanımı iklimi olumsuz etkilemektedir. Excess use of carbon monoacids <br />
harms the climate. (present simple). <br />
<br />
mIş‐ For a more detailed account of use of ‐mIş, see Intermediate module 2 <strong>and</strong> Advanced <br />
module 6. In this context, mIş is used <strong>to</strong> report a past action that the speaker did not observe. <br />
See the following examples: <br />
<br />
6. Komagene Hanedanlığı küçük bir hanedanlık. Bu bölgede kısa bir süre hüküm sürmüş. <br />
Commagene was a small dynasty. It is said <strong>to</strong> have reigned in this region for a short period of <br />
time. <br />
<br />
7.Anadolu'nun doğusu ile Anadolu'nun batısı arasında bir köprü görevi üstlenmiş, bir kültür <br />
köprüsü olmuş. It is said <strong>to</strong> have functioned as a bridge between the west <strong>and</strong> the east of <br />
Ana<strong>to</strong>lia. <br />
<br />
Vocabulary (Kaynak: Türk Dil Kurumu) <br />
<br />
<br />
Bahsetmek (f): Bir konu hakkında konuşmak (<strong>to</strong> talk about sb/sth; mention sb/sth). <br />
önemli (sf): Önemi olan, mühim, ehemmiyetli (important, significant). <br />
zirve (a): 1. Doruk: Dağın zirvesi. 2. mec. Bir işte ulaşılan en üst aşama: Sanatın zirvesi. (summit, <br />
peak, <strong>to</strong>p). <br />
tapınak (a): İçinde ibadet edilen, tapınılan yapı, mabet, ibadethane, ibadetgâh. (temple, chapel, <br />
place of worship). <br />
heykel (a): Taş, tunç, bakır, kil, alçı vb. maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğrulup <br />
pişirilerek biçimlendirilen eser, yontu, statü: Harabenin ortasında bir Afrodit heykeli <br />
bulunduğunu hayal meyal hatırlıyor. R. H. Karay. (statue, sculpture). <br />
yüksek (sf): 1. Yukarıda, üst tarafta olan yer. 2. sf. Altı ile üstü arasındaki uzaklık çok olan, alçak <br />
karşıtı. 3. sf. Belirli bir yere göre daha yukarıda bulunan. 4. sf. Güçlü, şiddetli: Yüksek basınç. <br />
Yüksek gerilim. 5. sf. Etkili. (summit, <strong>to</strong>p, high). <br />
hanedanlık (a): hükümdarlık, hanedan olma durumu: Osmanlı hanedanlığı.(dynasty). <br />
hüküm sürmek (f): 1) işbaşında olmak: Kral otuz yıl hüküm sürdü. 2) yaygın olmak: Hüküm süren <br />
kanaat. 3) etki, hız vb. sürmek, devam etmek: O yükseklerde fırtına, kar, tipi hüküm sürmekteydi. <br />
‐N. Nâzım. (<strong>to</strong> reign, prevail, rule a country, etc.). <br />
(görev vb.) üstlenmek (f): Üstüne almak, yüklenmek, bir şeyin sorumluluğunu almak. (<strong>to</strong> <br />
undertake, take on). <br />
vücut bulmak (f): oluşmak. (<strong>to</strong> come in<strong>to</strong> being, come in<strong>to</strong> existence, embody). <br />
tanrılaştırmak (ilahlaştırmak) (f): 1. Birini veya bir şeyi Tanrı diye tanımak, Tanrı yerine koymak. <br />
2. mec. Aşırı derecede övmek. (<strong>to</strong> deify, divinize, idolize). <br />
ihtişamlı (sf): Büyük, görkemli. (magnificent, splendid). <br />
ilgisini çekmek (f): ilgisini, dikkatini ve merakını üzerinde <strong>to</strong>plamak, alaka duymak. (<strong>to</strong> attract sb's <br />
attention, appeal, arouse interest). <br />
barındırmak (f): (in this context) içermek. (<strong>to</strong> hold, reserve, shelter). <br />
<br />
<br />
3. Transcription <strong>and</strong> Glossary <br />
<br />
Transcription of the video clip (“Kitapevi: Sahaf Dükkanı”)