07.01.2015 Views

ITU Mustafa Inan Library - İstanbul Teknik Üniversitesi

ITU Mustafa Inan Library - İstanbul Teknik Üniversitesi

ITU Mustafa Inan Library - İstanbul Teknik Üniversitesi

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Bilgiye Yat›r›m-Birlikteli¤in Gücü<br />

‹TÜ <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi


T.C.<br />

‹STANBUL TEKN‹K ÜN‹VERS‹TES‹<br />

REKTÖRLÜ⁄Ü<br />

Say›: 1639<br />

© 1. Bask›, 2008<br />

Her hakk› sakl›d›r. Kitab›n sahibi ‹.T.Ü. Rektörlü¤üdür. Bu kitab›n tamam› veya bir k›sm›,<br />

‹.T.Ü. Rektörlü¤ünün yaz›l› izni al›nmaks›z›n mekanik veya elektronik bir flekilde<br />

ço¤alt›lamaz ve kopya edilemez.<br />

Bask›:<br />

Punto Bask› Çözümleri<br />

Tel: 0212 231 30 68<br />

www.puntops.com<br />

‹TÜ Kütüphane katalo¤u<br />

Bilgiye yat›r›m-birlikteli¤in gücü: <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi /<br />

[yay. haz.] Esin ‹nan, Sevgi ‹nce, Ayhan Kaygusuz —‹stanbul:<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, 2008.<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Rektörlü¤ü; say› no. 1639<br />

ISBN 978-975-561-313-0<br />

1. Bilim-Bilgi Hizmetleri 2. ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> –Tarihi<br />

3. ‹nan, <strong>Mustafa</strong> 4. Kütüphaneler-Rehber kitaplar<br />

I. ‹nan, Esin II. ‹nce, Sevgi III. Kaygusuz, Ayhan<br />

Z710 .B55 2008<br />

CIP


Mehmet Aksoy’un Hezarfen Ahmet Çelebi heykeli tamamland›¤›nda,<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nin önünde ziyaretçileri karfl›layacak


<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nden teşekkür<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi projesine öncelik veren ve tamamlanması için yoğun bir çaba<br />

gösteren Sn. Rektör Prof. Dr. Faruk Karadoğan’a, kamu kaynakları ile tamamlanması uzun<br />

zaman alacak olan projenin daha erken bitirilebilmesi için bağışta bulunan, adları ve özgeçmişleri<br />

kitapta yer alan İTÜ mezunları ve İTÜ dostlarına, projenin mimarları Sn. Prof. Dr.<br />

Mine İnceoğlu ve Sn. Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahvecioğlu’na, mobilya seçimi ve yönlendirme<br />

projesine destek veren Sn. Prof. Dr. Zafer Ertürk’e, bağış çalışmaları ve açılış töreni için yoğun<br />

bir çalışma gösteren Sn. Sevgi İnce’ye ve Sn. Ayhan Kaygusuz’a, projenin kontrolörlüğünü<br />

yürüten Yapı İşleri ve <strong>Teknik</strong> Daire Başkanlığı’nın çok değerli elemanları adına Sn. Mim.<br />

Müh. Hamit Dinibütün’e, çevre düzenlemesi yapan <strong>İstanbul</strong> Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı<br />

adına Sn. Dr. Mim. Kadir Topbaş’a ve Park ve Bahçeler Müdürlüğü tüm elemanlarına, bu<br />

bina ile bağlantılı olarak tasarlanmış Hezarfen Ahmet Çelebi Heykeli’nin yaratıcısı heykeltıraş<br />

Sn. Mehmet Aksoy’a, bağışçısı Sn. Dr. Keskin Keser’e, binanın donat›lmas› için yapılan<br />

ihalelere katkıda bulunan İTÜ Vakfı yöneticileri ve çalışanları adına Sn. Maden Yük. Müh.<br />

Atilla Yalçın’a, projenin gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlayacak bu kitabın editörlüğünü<br />

yürüten ve kitabı zenginleştirici yazıları ile her aşamada çok önemli katkılar yapan Sn. Prof.<br />

Dr. Esin İnan’a, kitaba yazılarıyla katılan Sn. Prof. Dr. Celâl Şengör, Sn. Prof. Dr. Atilla Bir ve<br />

Sn. Doç. Dr. <strong>Mustafa</strong> Kaçar’a, kitabın baskıya hazırlanmasında büyük destek veren Sn. Derya<br />

Bengi, Sn. Hatice Yazıcı Şahinli ve Sn. Hakan Lokanoğlu’na, binanın resimlerini çeken Sn. Dr.<br />

Aras Neftçi’ye, binanın tamamlanması, taşınması ve kullanıma açılması için 2007 yılını yoğun<br />

bir çalışmayla geçiren Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı’nın tüm elemanlarına<br />

İTÜ şükran duygularını iletir.<br />

4 BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ


içindekiler<br />

Önsöz. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 7<br />

I. BÖLÜM - <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi<br />

Büyük yar›fl Süleyman Demirel . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 11<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan ve <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi:<br />

Birlikten kuvvet nas›l do¤du Faruk Karado¤an . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 12<br />

Mühendishane’den ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne:<br />

K›sa mühendislik tarihimiz <strong>Mustafa</strong> Kaçar ve Atilla Bir. . . . . . . . . . . . . . . . . . . 14<br />

Bilgi ça¤›nda bilginin önemi A. M. Celâl fiengör . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 34<br />

Bilgi ça¤›nda ‹TÜ’nün bilgiye bak›fl› Ayhan Kaygusuz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 47<br />

Bir bilim sanatç›s›: <strong>Mustafa</strong> ‹nan Esin ‹nan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 64<br />

Babam <strong>Mustafa</strong> ‹nan Hüseyin ‹nan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 75<br />

Müstesna bir kiflilik H. Ayduk Koray . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 80<br />

‹TÜ’nün bizlere lütfetti¤i bir hazine Okan Gürel. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 82<br />

Hocalar›n hocas› O¤uz Gürsel . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 83<br />

II. BÖLÜM - Mezunlar›n›n kaleminden ‹TÜ<br />

“Reis Feyzi” anlat›yor Feyzi Akkaya . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 87<br />

‹TÜ’lü olmak Sevda Ar›kan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91<br />

Genç ‹TÜ’lülere hizmet Ülkü Ar›o¤lu. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 91<br />

Daha görkemli bir gelecek için<br />

dayan›flmaya devam Do¤an Hasol. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 93<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteli olman›n<br />

ayr›cal›¤› üzerine Yücel Erdem . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 95<br />

Ar› rozetinin tarihçesi Mukbil Gökdo¤an . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 96<br />

Mühendis olmak istiyorsan›z<br />

‹TÜ’yü tercih ediniz Orhan Öcalgiray . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 97<br />

Anlamak, yaratmak ve üretmek ‹zzettin Silier. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 98<br />

Kurumsallaflma, dayan›flma ve ‹TÜ fienol Utku. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 100<br />

‹TÜ’lü olmak bir onurdur Sedat Üründül . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 102<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi ve<br />

kurumsallaflmayla ilgili düflünceler Orhan Yavuz . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 103<br />

III. BÖLÜM - Bilgiye ve birlikteli¤e gönül verenler<br />

Adlar› salonlara verilen ba¤›flc›lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 109<br />

Adlar› masalara verilen ba¤›flç›lar<br />

Kifliler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 120<br />

S›n›flar. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 158<br />

Kurumlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 182<br />

Adlar› sandalyelere verilen ba¤›flç›lar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 186<br />

Ba¤›fl kampanyas›n›n öyküsü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 222<br />

Bilgiye ve birlikteli¤in önemine gönül veren ba¤›flç›lar dizini . . . . . . . 224<br />

Gurur duydu¤um üniversitem:<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Bülent Demiren . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 92


önsöz<br />

1773 yılından bu yana, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Genç Türkiye<br />

Cumhuriyeti’ne uzanan yıllarda ve ötesinde ülkenin imarında<br />

ve gelişiminde en etkili kurumlardan biri olan <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong><br />

<strong>Üniversitesi</strong> bugün mezunlarının ve dostların desteği ile gerçekleştirdiği<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’ni hizmete açmanın gururunu<br />

yaşamaktadır. Birlikteliğin gücünü gösteren ve bilime, eğitime, öğretim,<br />

araştırmaya saygının gerçek bir anıtı olan <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi<br />

için hazırlanan bu anı kitabı ile İTÜ, mezunlarının ve<br />

sevenlerinin desteğinden aldığı gururu ilerideki nesillere aktarmak,<br />

birlikten doğan gücü yeni nesillere anlatmak istemektedir.<br />

İTÜ çalışanlarının, mezunlarının ve tüm sevenlerinin katkısı ile<br />

gerçekleşen <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi İTÜ’nün dünyaya açılan<br />

kapısı olarak her İTÜ’lünün gurur duyduğu bir yapı olacaktır.<br />

Bu kitap üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm bu kütüphanenin<br />

yapılması için büyük uğraşı veren, bunun için tüm İTÜ’lüleri<br />

ve İTÜ dostlarını beraberliğe çağıran rektörümüz Sayın Prof.<br />

Dr. Faruk Karadoğan’ın yazısı ile başlayıp bilgi çağında kütüphanenin<br />

önemini vurgulayan ve <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nin<br />

İTÜ’ye sunacağı yeni olanakları tanıtan yazılarla devam etmektedir.<br />

Bu yazıların ardından da kütüphanemize ismi verilen unutulmaz<br />

hoca, her İTÜ’lünün kalbinde sarsılmaz bir yeri olan büyük<br />

insan <strong>Mustafa</strong> İnan ile ilgili yazılar yer almaktadır.<br />

İkinci bölüm İTÜ’lülerin ve İTÜ’yü sevenlerin üniversiteleri için<br />

yazmış oldukları yazılara ayrılmıştır. 1773 yılından 2008 yılına kadar<br />

geçen uzun sürede pek çok mühendis yetiştiren, mezunları ülkenin<br />

her noktasında görev yaparak Türkiye’nin imarında en önde<br />

yer alan İTÜ’yü, kendi mezunlarının anılarının ve düşüncelerinin<br />

yer aldığı bu yazılarla çok daha yakından tanıyabilirsiniz. Bu<br />

çok değerli yazıları zevkle okuyacağınıza ve öğrencileri, mezunları,<br />

çalışanları ve dostlarıyla bütünleşen İTÜ ailesinin sevgi dolu beraberliğinin<br />

gücü ile gurur duyacağınıza inanıyoruz.<br />

Son bölüm bağışlarımıza ayrılmıştır. Adları salonlara, masalara,<br />

sandalyelere verilen mezunlarımızı ve İTÜ’yü sevenlerin özgeçmişleri<br />

bu bölümde bulunabilir. Kişilerin yanı sıra, <strong>Mustafa</strong> İnan<br />

Kütüphanesi’nin gerçekleşmesi için bağışta bulunan kurumlar, vakıflar<br />

ve sınıflar için yazılmış yazılar da üçüncü bölümde yer almaktadır.<br />

Bu kitabın hazırlanması için çalışan bizler, Esin İnan, Sevgi İnce ve<br />

Ayhan Kaygusuz, gerek bağış döneminde ve gerekse kitabın baskıya<br />

hazırlanması sırasında İTÜ’lü olmanın ve İTÜ için çalışmanın<br />

onurunu her adımda, her sayfada hissettik. Her yazıyla, her özgeçmişle,<br />

her sınıf anısı ile o yıllara geri döndük, mezunlarımızla beraber<br />

olup duygulu anlar yaşadık. Böyle zevkli bir uğraşı içinde olma<br />

olanağını elde ettiğimiz için şanslı olduğumuzu düşünüyoruz<br />

ve <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi ile daha da güçlenen İTÜ’ye ve tüm<br />

destekçilerine aydınlık yarınlar diliyoruz.<br />

Esin İnan, Sevgi İnce, Ayhan Kaygusuz<br />

BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ<br />

7


I.BÖLÜM<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi


Büyük yar›fl<br />

SÜLEYMAN DEM‹REL<br />

Kuruluşunun 235. yılını kutlamakta olduğumuz <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong><br />

<strong>Üniversitesi</strong>, Türkiye’nin uygarlık köprülerinden biridir. Bilim ve<br />

teknolojinin zenginlik, güç ve kudret olduğu anlaşıldığı zaman<br />

doğmuştur. Osmanlı Donanması’nın düşman güçler tarafından<br />

yakılması Devlet’in gücüne gitmiş, çare aranmaya koyulunmuştur.<br />

Mühendishane-i Bahri-i Hümayun, artık bizim Devlet’in de “İlim<br />

ve Fen”e göre hareket etmesi gerçeğini anlamış olmasının işareti<br />

olarak kurulmuştur. İlim ve Fen, asırlar boyu değerinden bir şey<br />

kaybetmemiş, hep güç ve kudretin vazgeçilmez çaresi olmaya devam<br />

etmiştir. Mühendishane-i Bahri-i Hümayun, geçen 235 sene<br />

zarfında çağların değişen şartlarına ve taleplerine uyarak, bilim ve<br />

teknolojinin çağdaş temsilcisi olarak isim değiştirmiş; “Mühendis<br />

Mektebi”, “Yüksek Mühendis Mektebi” ve 1944’de de Türkiye’nin<br />

ikinci üniversitesi olarak, “<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>” adını almıştır.<br />

Mensubu olmaktan gurur duyduğumuz bu büyük kurum, 60 bin<br />

mühendis ve mimarı ülkenin ve insanlığın hizmetine vermiştir.<br />

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu günden itibaren Büyük Atatürk’ün<br />

direktifi ile başlatmış bulunduğu, yoksulluk, fakirlik, geri<br />

kalmışlık ile mücadele demek olan kalkınma hamlesi, bu kurumun<br />

yetiştirdiği değerli mühendis ve mimarları ön safta tutmuştur. Ülkenin<br />

imar ve inşası demek olan hamlelerde, bu değerli kadronun<br />

alın teri, el emeği, göz nuru, zihin gücü, bilgisi, tecrübesi yanında,<br />

fedakârlığı ve vatanperverliği zikre değer! Türkiye, tarihinin hiçbir<br />

döneminde görmediği, imar ve inşaya, daha sonra sanayileşmeye<br />

kavuşmuştur. Bunda, yaş gününü kutladığımız kurumumuzun<br />

önemli hissesi ve damgası vardır.<br />

Bugün, <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, 20 bini aşkın öğrencisi ve<br />

2000’i aşkın öğretim görevlisi ile Türkiye’nin bir gurur müessesesi<br />

olarak ayaktadır. Mühendislik ve mimarlık biliminin bütün fakülteleri,<br />

laboratuarları, kütüphaneleri, yerleşkeleri ile dünyanın sayılı<br />

üniversiteleri arasında bulunmaktadır. 20 bin dünya üniversitesi<br />

içinde, ilk 500 arasında, 349. sırada yer almaktadır. Bilim ve araştırmanın<br />

en yüksek düzeyde ve en iyi şekilde yapılması, üniversitenin<br />

bilimsel ve teknolojik itibarının ve şöhretinin korunması ve bir<br />

cazibe merkezi olmaya devam etmesi, bu üniversitenin bütün mezunlarının<br />

ve mensuplarının ve gelecekteki kadrolarının gayretlerine<br />

bağlıdır.<br />

Dünya, müthiş bir yarışın içindedir. Bu yarışı, bilim ve teknolojide<br />

ehliyet sahibi olanlar kazanacaktır! <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde,<br />

bilim ve teknolojinin en yüksek düzeyde ve en iyi şekilde<br />

yapılabilmesi, araştırma ve eğitimin ona göre şekillenmesinin ortamı,<br />

“Birliktelikten Doğan Güç”e geniş çapta bağlı olacaktır. Hepimiz,<br />

güçlerimizi, mensubu olduğumuz bu kurumun başarısı, gelişmesi<br />

ve yücelmesi için birleştirmeliyiz!<br />

Süleyman Demirel, İnş’48, 9. Cumhurbaşkanı<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

11


<strong>Mustafa</strong> ‹nan ve <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi:<br />

Birlikten kuvvet nas›l do¤du<br />

FARUK KARADO⁄AN<br />

Sümerli şair Ludingirra, içinde yaşadığı toplumun ortak değerlerinin<br />

bileşkesi olan kültürünün yitirilmesi, başkalarınca sahiplenilmesi<br />

gibi endişelere kapılıyor ve bundan 4000 yıl kadar önce artık<br />

ülkesinin başkalarınca yönetilmeye başladığını görünce bildiklerini<br />

ve yaşadıklarını yazmaya başlıyor kil tabletler üzerine çivi yazısıyla.<br />

Ve başarıyor; son 100 yıl içinde büyük ve zor uğraşlardan<br />

sonra, Anadolu’da daha binlercesi olduğu sanılan, müzelerimizde<br />

büyük emeklerle düzene konmuş ve bilimin hizmetine sunulmuş<br />

tabletler okunuyor; Ludingirra’nın anlattıkları bizlere ulaşıyor.<br />

Ludingirra’nın endişesi her dönemde saygı duyulacak kutsal bir<br />

duygu düzeyinde.<br />

Sümer dilinde yazılmış 23 tabletin okunabilmesi ve bugünlere ışık<br />

tutmasında başka önemli bir etken daha bulunmaktadır. Eğer Ludingirra’nın<br />

yazdıkları, zamanında Akadça’ya çevrilip okunmasaydı<br />

ve değerli bulunup o zamanın kütüphanelerinde korunmamış<br />

olsaydı ne Ludingirra bilinebilir, ne tarih daha öncelere götürülebilir,<br />

ne de toplum düzeni, o zamanın ahlak ölçüleri, o dönemin<br />

değerleri ve dinler arasındaki gizemli etkileşim konusunda şimdiki<br />

bilgilere ulaşılabilirdi.<br />

Kütüphaneler elbette öncekilerin düşündüklerine dayanacak, elbette<br />

ileride düşünüleceklere kaynaklık edecek, elbette biçim ve yapı<br />

değiştirerek kil tabletlerdeki çivi yazılı belgelerden elektronik<br />

12 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

ortamda inanılmaz boyutlara ulaşmış iletişim hızına ulaşacak, ama<br />

her zaman kutsal bir mekân olarak kalacaklar; insanların düşüncelerine<br />

daha çok yoğunlaşabildikleri, düşünmenin, yaratıcılığının<br />

tadını almaya başladıkları, her yönüyle daha güzel mekânlara dönüşecekler.<br />

Bundan yaklaşık 40 yıl önce genç sayılacak bir yaşta yitirdiğimiz,<br />

bu ülkenin, genç cumhuriyetin örnek bilim insanlarından <strong>Mustafa</strong><br />

İnan hocamız da bize, hâlâ belleklerimizde yer alan anıları, hâlâ<br />

basılıp yayınlanan kitapları ile ulaşmıyor ve aramızda yaşamıyor<br />

mu Adına roman* yazılmış bu değerimiz, bu ülkenin mühendislik<br />

yaşamının unutulmaması gereken bir anıtıdır. Genç Türkiye<br />

Cumhuriyetinin kısıtlı olanaklarıyla İsviçre’ye yollanmış, orada<br />

yaptığı başarılı çalışma ile takdir toplayarak doktorasını almıştır.<br />

Atatürk’ün dediği gibi** “kıvılcım olarak yurtdışına gönderilmiş,<br />

alev olarak dönmüştür”. Çevresine özel bir mıknatıs gibi çektiği<br />

gençlerle yeni bir bilim ordusunun oluşmasını sağlamıştır. Onu<br />

unutmadan genç kuşaklarımıza aktarmamız kültürümüzün bir<br />

parçasına karşı duymak zorunda olduğumuz saygının gereğidir.<br />

En çapraşık konuları basite indirgeyip anlatarak aklımıza yerleştirebilen,<br />

etrafında yarattığı saygı çerçevesinde dersi çıt çıkmadan,<br />

soluk almadan dinlenen, derslerine “daha iyi nasıl anlatabilirim<br />

düşüncesi, sorumluluk duygusu ve öğrenciye saygı duygusu” ile<br />

hazırlanan <strong>Mustafa</strong> Hoca, notları olmaksızın her şeyi sırasıyla kafasından<br />

anlatan, her zaman yanında taşıdığını söylediği ve ceketinin<br />

ön cebindeki küçük hesap cetveli ile bazı sayısal işlem sonuçlarını<br />

hemen kürsüde doğrulayan unutulmaz dersleriyle, davranışlarıyla,<br />

babacanlığı ile belleklere kazınmış bir ortak değerimizdir.<br />

İTÜ’lüler onun ismi etrafında derlenip toplanarak önemli bir<br />

adım atmışlar, birlikten nasıl kuvvet doğabileceğinin örneğini, kü-


çük küçük birikimlerini bir araya getirerek göstermişler, ileriye yönelik<br />

bir hareketi gerçekleştirmişler, <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi<br />

için açılan kampanyaya katkıda bulunarak, kurumsallaşmanın bir<br />

göstergesini oluşturmak üzere bu kütüphanenin salon, masa ve<br />

sandalyeleri üzerinde isimlerini bulundurma hakkına istek göstermişlerdir.<br />

Sadece 400 İTÜ mezununun katkılarıyla toplanmış olan<br />

2 Milyon YTL’lik birikim, 60 bin mezunun bir araya getirilmesi<br />

halinde toplanabilecek olan birikim için bir göstergedir.<br />

Kitaplarını yıllarca özenle işleyip geliştirdiği notlardan oluşturup<br />

yayınlayan <strong>Mustafa</strong> Hocamızın, edebiyat, müzik, sanat ve sosyal<br />

olaylarla da ilgilendiği, bilimsel gelişmeleri yakından ve belki de<br />

pek çok kimseden önce izlediği, üzerinde durduğu bilinmektedir.<br />

“İnsan ve Otomat” adlı çalışmasını sunduğu konferansı, salonu<br />

tıklım tıklım dolduran öğrencilerce dinlenmiş ve yaptığı karşılaştırmalar<br />

o zamanlar yepyeni olan bu konunun önemini aktardığı<br />

gibi dinleyicileri düşünmeye yönlendirmişti. O kuşakların bilgisayar<br />

programlamasında başarılı oldukları görülmektedir. Etrafını<br />

olumlu yönlerde etkileyen bu bilim adamımızın, yöneticilik yapma<br />

gereksinimi duymuş olması, düzenlediği seminerlerde araştırmacıları<br />

bir araya getirmesi, özgün araştırmacılara önem vermesi,<br />

dilin özleşmesine özen göstermesi, eleman yetiştirmesi, mutlaka<br />

unutulmuş olabilecek diğer özellikleri arasında sadece bir kaçıdır.<br />

<strong>Mustafa</strong> Hoca’nın genç kuşaklara aktardığı üç öğüdü var ki bunları<br />

bir kez daha tekrar etmek görev sayılmalıdır:<br />

1. Öğrendiklerinizle hiçbir zaman yetinmeyip daima yenilikleri izleyiniz,<br />

2. İlmin ve bilimin kudretine inanınız,<br />

3. Sizi yetiştiren kurumla bağlantınızı koruyunuz, onun ilerlemesinde<br />

payınıza düşecek görevi seve seve yapınız.<br />

Görünüşünden davranışlarına kadar her zaman ölçülü bir örnek<br />

oluşturan bu büyük insanın anısı önünde saygı ile eğilmek ve onu<br />

anmak şerefli bir görevdir.<br />

Prof. Dr. Faruk Karadoğan, İTÜ Rektörü<br />

D‹PNOTLAR<br />

* O¤uz Atay, “Bir Bilim Adam›n›n Roman›”, ‹stanbul<br />

** Abdullah Demir, “An›larla ‹nflaat Sektörü”, Aral›k 2006, Ankara<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

13


Mühendishane’den ‹stanbul <strong>Teknik</strong><br />

<strong>Üniversitesi</strong>’ne k›sa mühendislik tarihimiz<br />

MUSTAFA KAÇAR - AT‹LLA B‹R<br />

engine (makine) kelimesinden gelir ve uygulamaya yönelik bir<br />

yaklaşımı sergiler.<br />

Dünyada mühendislik e¤itimi<br />

Mühendislik tarihimiz, sadece bir bilim ve eğitim kurumunun tarihinden<br />

ibaret değildir. O aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu’nun<br />

çağdaşlaşma tarihini temsil eder. Diğer bir ifade ile Osmanlı<br />

İmparatorluğu’nda mühendishanelerin kuruluş ve gelişmesi<br />

anlatılırken bir bakıma imparatorluğun çağdaşlaşma tarihi de ele<br />

alınmış olur. Çünkü modernleşme hareketi, 18. yüzyılın ilk çeyreğinde<br />

askerî mühendislik sahasında başlamış, bilim ve teknoloji<br />

konusundaki birçok gelişme bu kurum çevresinde gerçekleşmiştir.<br />

Bilimsel araştırma ve incelemelerin özellikle ülkemizde, toplumun<br />

geniş kitleleri tarafından ilgi ve merakla takip edildiği, okunduğu<br />

ve eleştirildiği söylenemez. Sosyal bilimler konusunda biraz daha<br />

iyimser bir tablo çizilebilir. <strong>Teknik</strong> eğitim veren bir kurumun tarihçesini<br />

incelemek, bu bakımdan oldukça riskli bir konudur. Dolayısıyla<br />

bu çekince ile konuyu, arşiv belgelerine dayalı, ancak okuyucuyu<br />

kronolojiye boğmadan, genel hatlarıyla vermeyi amaçlamaktayız.<br />

Osmanlıların, hatta genel olarak İslam dünyasının tarihte mühendisliğe<br />

bakışı, konunun daha iyi anlaşılmasında bize ipuçları<br />

verir. Osmanlılar Batı’dan farklı olarak mühendisliğe akılcı<br />

bir açıdan yaklaşır. Zira mühendis kelimesi ölçmek kökünden<br />

ölçümcü anlamına gelir. Batı’da ise mühendislik için yaratıcılık<br />

kökünden türetilmiş engineering kelimesi kullanılır. Bu kelime<br />

14 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Dünyada modern anlamda mühendislik, Fransız Mareşal Sébastien<br />

le Prestre de Vauban (1633-1707) ile sanat olmaktan kurtulup,<br />

bilim olma olanağına kavuşur. Rönesans sonrası İtalya’dan<br />

yayılan yeni mühendislik rüzgârı, Vauban’da akademik bir disiplin<br />

halini alır ve savaş mühendisliği sahasında, savaş taktiklerinde,<br />

savunma ve hücum anlayışlarında, istihkâmcılık, topçuluk ve<br />

lağımcılık sahalarında büyük yenilikler getirilir. Örneğin hücumda<br />

tüfek ucuna süngü takma yöntemini ilk defa uygulanır, bunun<br />

sonucunda taarruzda yeni bir kuvvet aracı oluşur. Vauban bütün<br />

hayatını savaş meydanlarında geçirir, hatta Fransız kanunlarına<br />

muhalif olarak, hiç savaş yönetmediği halde kendisine sembolik<br />

olarak mareşal rütbesi verilir. Fakat asıl eserlerini ömrünün sonlarına<br />

doğru verir. Bunların içinde en önemlilerinden biri olan<br />

Traité de l’Attaque et de la Défense des Places adlı hücum ve savunma<br />

üzerine olan bir eseri, birçok Avrupa dili yanında Sultan<br />

III. Selim’in isteği üzerine Konstantin İpsilanti tarafından Darben<br />

ve Def’an Muhâsara ve Muhârese-i Kıla’ ve Husûn-ı Müşeyyede<br />

(Kalelerin kuşatılması, savunulması ve istihkâmı) ya da kısaca<br />

Usûl-ı Harbiye (Savaş yöntemleri) adıyla Türkçe’ye çevrilir ve<br />

1209’da (1794) <strong>İstanbul</strong>’da basılır. Ölümünden sonra yayınlanan<br />

eserleri sayesinde yeni mühendislik akımı bütün Avrupa’ya yayılır.<br />

Vauban bir bakıma mühendislerin piri kabul edilir. İstihkâm,<br />

hücum ve savunma teknikleri konusundaki eserinde de belirttiği<br />

gibi Vauban, birçok mühendislik kuram ve uygulamalarını Türk<br />

akınlarını durdurabilmek için geliştirir 1 .


manlılar, sağlam bir eğitim sistemine sahiptiler. Devletin kuruluştan<br />

itibaren tesis ettikleri medreseler vasıtasıyla, maddi ve manevi<br />

konularda ihtiyaç duydukları temel bilgilere ulaşmışlardı.<br />

Bilindiği üzere Osmanlı eğitim ve bilim hayatında en önemli kuruluş<br />

medresedir. Medreseler, imparatorluğun kuruluş döneminden<br />

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanına kadar geçen yaklaşık altı asırlık<br />

zaman dilimi içerisinde, varlıklarını büyük değişiklikler geçirmeden<br />

sürdürmeyi başarırlar. 18. yüzyılın sonlarına kadar da devletin<br />

ve toplumun idarî, adlî, dinî ve ilmî konularda ihtiyaç duyduğu<br />

personeli yetiştirmede en önemli eğitim müessesesi olma özelliklerini<br />

taşırlar.<br />

Frans›z Mareflal<br />

Sébastien<br />

le Prestre<br />

de Vauban<br />

(1633-1707)<br />

Vauban, askerî mühendisliğin yalnızca Fransa’da değil, aynı zamanda<br />

Avrupa’da da yayılmasında etkili olur. Harp sanatı üzerine<br />

küçük hacimli sayısız eser yazan Vauban’ın sosyal konularda da<br />

çalışmaları bulunur 2 . Vauban, Fransa’da askerî mühendislik eğitiminin<br />

kurulmasında da öncülük eder. Nitekim Mézières’deki mühendislik<br />

okulu bunun iyi bir örneğidir.<br />

18. yüzyılda Osmanlı Devleti’ndeki bilim ve eğitim hayatını daha<br />

iyi anlamak ve bu dönemde klasik eğitim müesseselerinden farklı<br />

yeni müesseselerin fonksiyonlarını belirlemek için, Osmanlı bilim<br />

anlayışı üzerinde durmak gerekmektedir. İslâm uygarlığı çerçevesinde<br />

klasik İslâm bilim ve eğitim geleneğini devam ettiren Os-<br />

Medreselerin ihtiyaçları kendi vakıfları tarafından karşılandığından,<br />

mali yönden devletten bağımsızdılar. Buna rağmen, ilmiye ricali<br />

denilen medrese kökenli görevliler (müderris, kadı, müftü, kazasker,<br />

şeyhülislâm, imam, vaiz, hoca ve saire), bir bakıma devletin<br />

resmî politikası ve ideolojisinin temsilcileri olarak halk tabakasına<br />

yön vermekteydiler. Bu nedenden dolayı devlet yöneticileri,<br />

kendi içinde belirli bir hiyerarşik düzene sahip olan medreselere<br />

her zaman önem vermiş ve bu kurumların iç işlerine karışmamayı<br />

yeğlemişlerdir.<br />

Medreselerin veya medrese eğitiminin asıl hedefi, bilgili mümin ve<br />

dış dünyadan gelecek düşünsel hücumlara karşı İslâmiyet’i savunacak<br />

Müslümanlar yetiştirmekti. Osmanlı Devleti’nde ilmiye sınıfının<br />

kaynağı olan medreseler, eğitim ve bilim ihtiyacına cevap<br />

verecek şekilde örgütlenmişti. 18. yüzyılda da Osmanlı medreseleri,<br />

Kanuni Sultan Süleyman devrinden beri devam etmekte olan ilmiye<br />

sınıfı hiyerarşisi içinde eğitim faaliyetlerini sürdürmüşlerdi.<br />

Yenilik teşebbüsleriyle başlayan 18. yüzyılda ilmiye sınıfı, yeniliklere<br />

taraftar, hatta öncü olmuştu 3 .<br />

Çağı takip edemediğinden önemlerini yitiren medreselere alternatif<br />

ilk eğitim kurumu Mühendishane olmuştur. Bu yazımızda mühendishanelerin<br />

kuruluşu, gelişmesi ve <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne<br />

dönüşümüne kadar olan tarihçesi aktarılacaktır.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

15


18. yüzyılın ortalarına doğru, klasik Osmanlı eğitim geleneğinden<br />

bazı noktalarda ayrılan ve Avrupa ile temaslar neticesinde ortaya<br />

çıkan yeni bir yapılanma gözlenir. “Yenileşme dönemi” adı verilen<br />

bu dönemde açılan yeni tip eğitim müesseseleri, başlangıçta klasik<br />

eğitim kurumları yanında ve birbirine paralel şekilde devam eder<br />

ve Avrupa bilimi ve teknolojisinin Osmanlı dünyasına girişi bu kurumlar<br />

yoluyla gerçekleşir.<br />

Osmanlı İmparatorluğu’nda Batı bilim ve teknolojisinin transferinde<br />

ortaya çıkan meselelere ve bunların incelenmesine geçmeden<br />

önce, modern askerî teknik eğitimin Avrupa’ya, özellikle Osmanlı’ya<br />

etkisi nedeniyle Fransa’da nasıl geliştiği konusunda kısa bilgiler<br />

vermek, Osmanlı’da askerî teknik eğitimin gelişmesi konusunda<br />

bize bazı ipuçları sağlar. Zira 18. yüzyılda Fransa’da kurulan<br />

mühendis okulları ya da askerî teknik eğitim veren kuruluşlarda<br />

(Paris, Ecole Royale d’Artillerie, kuruluşu 1748) okutulan ders kitapları<br />

kısa bir süre sonra Osmanlı dünyasında da tanınmış ya da<br />

çevrilerek ders kitabı olarak okutulmuştur. Özellikle Fransa’nın<br />

büyük okullarında matematik hocalığı yapmış olan Jacques Ozanam,<br />

Bernard Forest de Bélidor ve Ettien Bézout gibi matematikçilerin<br />

kitaplarının da Osmanlı mühendishanelerinin kütüphanelerinde<br />

bulunması, Osmanlı askerî teknik eğitiminde Fransız etkisini<br />

açıkça gösterir. Mühendishane öğrencileri tarafından kullanılan<br />

bu kitaplar halen <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, <strong>Mustafa</strong> İnan<br />

Kütüphanesi, nadir eserler koleksiyonunda yer alır.<br />

Fransızlar, Rönesans çağında, yeni istihkâm sanatlarını İtalyan mühendislerinden<br />

öğrenir. 1600’lü yıllarda durum tersine döner ve<br />

Fransızlar istihkâmcılık sahasında daha ileri giderek, XIII. Louis ve<br />

sonrasında Fransız mühendisleri tüm Avrupa’ya yayılır. Portekiz,<br />

İtalya prenslikleri, Venedik Cumhuriyeti, Polonya Krallığı, Alman<br />

prenslikleri ve İngiltere Krallığı birçok Fransız mühendisine çalışma<br />

olanağı sağlar. Artarak devam eden Fransız etkisi, artık bir model halini<br />

alır ve Portekiz, Prusya, daha sonraları Napoli ve Amerika Birleşik<br />

Devletleri gibi devletler de Fransız modeline uyarak mühendis<br />

birlikleri oluşturur. 18. yüzyıl boyunca devam eden bu eğilim bütün<br />

dünyada Fransızlar lehine bir hayranlık uyandırır 4 .<br />

16 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Fransa, mühendislik sahasındaki öncülüğünü mühendislik okullarının<br />

kurulmasında da gösterir. Fransa’da askerî teknik eğitim,<br />

1720 yılında askerî birliklerde kuramsal ve uygulamalı eğitim veren<br />

okulların kurulmasıyla başlar. Bu okullar, gerek Paris’te gerekse<br />

diğer büyük şehirlerindeki askerî birliklerde oluşturulur ve<br />

her birinin başına yüksek maaşlarla bir matematik hocası ve<br />

dersleri tekrar etmekle görevli bir yardımcı tayin edilir. Özellikle<br />

topçu birliklerinin eğitimi için kışlalarında kurulan ve Salle de<br />

Mathématiques denilen matematik odaları şeklindeki bu okullarda,<br />

haftada üç gün, sabah saat 8 ile 11 arasında aritmetik, cebir,<br />

geometri, koni kesitleri, trigonometri, mekanik, hidrolik, istihkâm,<br />

lağımcılık (mayıncılık), hücum ve savunma, topçuluk üzerine<br />

dersler verilir. Bunlara ilaveten programlarda dans, eskrim,<br />

yüzme ve jimnastik gibi faaliyetler de yer alır. Çoğu asılzade olan<br />

genç öğrenci bu okullara subay olarak yetiştirilmek üzere önceleri<br />

sınavsız olarak alınır, ancak 1751 yılından itibaren sınav uygulaması<br />

getirilir 5 .<br />

Fransa’da askerî mühendisliğe özgü eğitim veren ilk kurum,<br />

1748’de Mézières’de kurulan Ecole Royal du Génie’dir. Bu okulun<br />

prensipleri Fransa’daki diğer askerî okullara da örnek teşkil<br />

eder ve eğitimde yeni bir tek tip (uniform) sistem oluşur. 10 Mayıs<br />

1748’de Mézières bölgesi başmühendisi olan Chevalier de<br />

Castillon, Fransız Savunma Bakanlığı’nın isteği üzerine<br />

Mézières’de kurulacak mühendislik okulu ve burada okuyacak<br />

gönüllü mühendislerin çalışmaları konusunda bir tüzük hazırlar.<br />

M. le Comte d’Argenson, hizmetlerine ara verilen veya izinli olan<br />

devlet mühendislerinin, görevde olmadıkları zamanlarda eğitim<br />

almak üzere Mézières’de kurulan mühendislik okuluna gönderilmesini<br />

kararlaştırır. Burada aritmetik, geometri, trigonometri,<br />

mekanik, hidrolik konularının temelleri verilir, harita, plan çizimleri,<br />

teknik resim ve yer ölçümleri gibi pratik uygulamalar öğretilir.<br />

Bunların yanında projelendirme, fiyatlandırma, emek gücü<br />

ve malzemelerin belirlenmesi gibi mühendislikte gerekli olan<br />

tüm bilgiler öğretilir. Öğrencilere, pazar günleri hariç, haftanın<br />

altı günü eğitim verilir. Bunun dört gününde sınıf içinde kuramsal<br />

dersler ve çizim dersleri verilir, kalan iki günde de arazi üze-


inde uygulama yapılır. Uygulamalı dersler sabahları; matematik,<br />

geometri gibi kuramsal dersler ise öğleden sonraları verilir 6 .<br />

Fransızlar kurmuş oldukları bu sistemle kısa zamanda çok sayıda<br />

askerî mühendis yetiştirmeyi başarır. Sadece yetişmiş elemanla değil<br />

aynı zamanda mühendislik konusundaki yayınlarla da diğer<br />

devletleri etkilerler. Bunun sonucunda mühendislik mesleği Fransa’dan<br />

dünyaya yayılır. Bu yayılmada kişisel olarak çağrılan Fransız<br />

mühendisler yanında, Fransa hükümeti tarafından gönderilen<br />

mühendisler de bir rol oynar. Fransa’nın yabancı devletlere mühendis<br />

gönderme uygulamasının bir örneğini de Osmanlı İmparatorluğu<br />

oluşturur.<br />

Osmanlıların Batı’da gelişen modern bilimlerden ve buna bağlı<br />

olarak ortaya çıkan teknolojik gelişmelerden çok geç haberdar oldukları<br />

şeklindeki yaygın kanaatin 7 aksine, Batı ile temaslarının<br />

akabinde Batı’da ortaya çıkan teknik yenilikleri seçici bir tavırla<br />

hemen alıp uygulamaya koydukları bir gerçektir. Ancak bilim<br />

transferinde aynı durumun söz konusu olmadığı şüphesizdir. Bunun<br />

sosyolojik, dinî, kültürel ve ekonomik nedenleri vardır, bunların<br />

ayrıntısını burada girmek istemeyiz. İnsanların tabiatı gereğince<br />

gelişmeler karşısında hayranlık, yeniliklere merak duyma<br />

hislerinden hareketle, Osmanlıların Batı bilimine sırf dinî kaygılardan<br />

dolayı merak duymadıkları varsayımı doğru değildir. Osmanlı’nın<br />

Avrupa bilimi transferinde diğer konularda olduğu gibi hevesli<br />

görünmemeleri, öncelikle kendi ilmî geleneklerinden kaynaklanır.<br />

Daha önce de belirttiğimiz gibi, Osmanlılar geleneğe dayalı<br />

İslâm uygarlığında ihtiyaç duydukları bilime zaten sahiptiler. 18.<br />

yüzyılın başlarında Avrupa bilimi ile tanışan ve yenileşme dönemine<br />

giren Rusya ise bilimi Avrupa’dan transfer etme zorunluluğunda<br />

kaldığından, Osmanlılardan farklı bir yol izler.<br />

Rusya’da Çar Petro (Büyük Petro) dönemi öncesinde, kilisenin<br />

idaresi altında din eğitimi veren okullar mevcut tek eğitim kurumlarıydı.<br />

Bu okullarda ağırlıkla din bilimi okutulmaktaydı. Ayrıca<br />

ülkede misyoner okulları de mevcuttu, bunlar dinsel ve din dışı<br />

eğitim vermekle birlikte daha çok Ortodoks halkı mezhep değişikliğine<br />

yönlendirmekteydi. Derslerde ağırlıkla Batı Avrupa’nın hümanist<br />

felsefesi öğretilmeye çalışılmaktaydı. Üçüncü grup eğitim<br />

kurumları ise, Çar Petro tarafından başlatılan laik okullardı. Bu<br />

okullarda daha çok uygulamalı eğitim verilmekte, matematik, astronomi,<br />

denizcilik ve bazı temel doğa bilimleri okutulmaktaydı.<br />

Hedef, devlet hizmetinde görev alacak personeli yetiştirmekti. Petro’nun<br />

getirttiği İskoçyalı Henry Farquharson tarafından 1701’de<br />

Moskova’da kurulan Matematik ve Denizcilik Okulu (School of<br />

Mathématics and Navigation) bu tür devlet okullarının ilk örneğidir.<br />

Okulda matematiksel bilimler yanında denizcilik ve temel astronomi<br />

dersleri verilmekteydi. 1715 yılında St. Petersburg’a taşınan<br />

okulun adı Naval Academi (Denizcilik akademisi) olarak değiştirildi<br />

ve eğitim programına aritmetik, geometri, topçuluk, denizcilik,<br />

istihkâmcılık, coğrafya ve çizim dersleri eklendi 8 .<br />

Rusya Devleti’nin Batı bilim ve teknolojisini Osmanlılarla benzer<br />

yollar ve araçlardan tanıdıkları görülür. Bunlar, yabancı uzmanlar<br />

ve teknisyenler, Avrupa’yı gören devlet adamları, asiller, sefirler,<br />

tüccar ve misyonerler, kültürel değişmeye yol açan kitapların çevirisi<br />

gibi öğelerdir. Farklılıkları ise kültürel değişim, Avrupa bilim<br />

kurumlarının uyarlanarak taklidi, bilim adamlarının kişisel çalışmaları<br />

ve Avrupa dillerini öğreten bağımsız dil okullarının kuruluşu<br />

olarak sayılabilir 9 .<br />

Rusya, Batı bilimi ile temasa geçtiğinde, Osmanlı’dan farklı olarak<br />

Avrupa’da gelişen her türlü yeniliği alarak kurumları taklit etmiş,<br />

belirli bir süreçte bilim transferini gerçekleştirmiştir. Ancak Çar<br />

Petro öncesinde eğitim ve bilimin tamamen dinî kurumların tekelinde<br />

ve çok zayıf olması, Osmanlı örneğinde olduğu gibi kökten<br />

gelen gelişmiş bir bilim geleneğinin olmayışı, Rusya’nın Batı bilimini<br />

çok kolay almasında önemli bir etkendir.<br />

Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda mühendislik e¤itimi<br />

Osmanlıların tarihi boyunca Avrupa ile sürekli alışveriş içinde olduğu<br />

sahaların başında savaş teknikleri gelir. 19. yüzyıla kadar da<br />

Osmanlı-Avrupa ilişkilerinin temelinde savaş teknolojisi ve silah<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

17


üretimi yatmaktadır. Osmanlıların ateşli silah teknolojisini elde etme<br />

yolları, başta topçuluk ve diğer ateşli silahlarda olmak üzere ya<br />

savaş ganimeti olarak ya da satın alınarak elde edilen silahların, bir<br />

müddet sonra aynı tarzda büyük miktarlarda üretilmesi şeklinde<br />

gelişmiştir. Diğer taraftan, silah üretiminde Avrupa’dan gelen uzmanlar,<br />

ilk dönemlerde Hıristiyan Bosnalı ve Sırplar daha sonraları<br />

Avrupa’nın uzak bölgelerinden gelen İtalyan ve Alman uzmanlar<br />

ve ileri tarihlerde sayıları artarak Osmanlı hizmetine giren<br />

Fransız, İngiliz ve Hollandalı teknisyenlerdir. Bütün bunların yanında<br />

Saray’da Taife-i Efrenciyân adında bir de teknisyen sınıfı bulunmaktaydı.<br />

İleri teknolojinin uygulamalarında çeşitli askerî ve<br />

sivil projelerde Osmanlılara hizmet eden, Avrupalı oldukları anlaşılan<br />

teknisyenlerin kimlikleri hakkında geniş bilgiye erişmek zordur<br />

10 . Bununla birlikte Osmanlı İmparatorluğu’nda silah üretiminin<br />

tamamen Avrupalı elemanlar eliyle idare edildiği de düşünülmemelidir.<br />

Osmanlı, yabancı teknik elemanlar yanında kendi elemanlarının<br />

yetişmesine dikkat etmiştir. <strong>Teknik</strong> eleman kullanımı<br />

sıkça karşılaşılan bir durum olmakla birlikte, 18. yüzyılın başlarına<br />

kadar yüksek rütbeli hiçbir yabancı askerî danışman Osmanlı ordusunda<br />

görevlendirilmemiştir.<br />

Osmanlı’da görev almak isteyen ilk Avrupalı uzman, Rocherfort<br />

isimli bir Fransız subay olup, 1716’da yeni bir eğitim reformu projesi<br />

hazırlarsa da bu proje uygulanmaz. Bunun yanında aynı dönemde<br />

Müslüman olup Gerçek Davud ismini alan David adlı bir<br />

Fransız, Müslüman olduğu için <strong>İstanbul</strong>’da tulumba teşkilatını<br />

kurma olanağına kavuşur 11 .<br />

18 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

18. yüzyılın başlarına kadar Osmanlı-Avrupa ilişkileri değerlendirilirse,<br />

ilk önceleri Osmanlıların kendilerini Batı’dan üstün gördükleri<br />

gözlenir. Aynı şekilde 18. yüzyılda Osmanlı kendini üstün<br />

kabul ederken, Batı üstünlüğünü her sahada Osmanlı’ya hissettirir.<br />

Ancak 18. yüzyıla girildiğinde, Osmanlı dünyasında bazı değişiklikler<br />

meydana gelir. Birçok tarihçinin Osmanlı tarihinde duraklama<br />

devri olarak kabul edilen bu devirde, Avrupa’nın bilim ve<br />

teknolojide hızla ilerlediği ve Osmanlı’yı geride bıraktığı görülür.<br />

Bu yüzyılda Osmanlı idarecileri, kendi dışında Avrupa’da meydana<br />

gelen hızlı gelişmenin farkına vararak, devlet organizasyonunda<br />

birtakım yenilikler yapma yoluna girer.<br />

1721 yılında Fransa’ya giden Osmanlı elçisi Yirmisekiz Mehmed<br />

Çelebi, hayran kaldığı Avrupa’daki günlük hayatı ve Osmanlı’da<br />

bulunmayan gelişmeleri, Osmanlı sarayına ve devlet adamlarına<br />

aktarırken, Avrupa düzeni ve Avrupa’nın yönetim biçimi ise İbrahim<br />

Müteferrika tarafından tanıtılır. İbrahim Müteferrika, kendi<br />

matbaasında 1731’de bastığı Usûlü’l-Hikem fi Nizâmü’l-Ümem<br />

(Toplum düzeni için erdemli yöntemler) isimli telif eserinde Avrupa<br />

düşünce sistemini açıklar, aynı zamanda Avrupa ordularının başarı<br />

nedenlerini de sorgulamaya başlar. Yeni padişah I. Mahmud’a<br />

(1730-1754) sunulan kitabının hedefi, Osmanlıların Batı karşısında<br />

yeniden güçlenme yollarını işaret etmektir. Aynı zamanda bu<br />

kitabında Müteferrika, medeniyetleri açıklarken, Osmanlı yazınında<br />

ilk defa şehirleşme anlamına gelen medine dışında farklı kültürleri<br />

kastederek medeniyet-i beşeriye (uygarlık) terimini kullanır 12 .<br />

Yine bu devirde, Avrupa’nın savaş malzemeleri üzerine koyduğu<br />

ambargo karşısında malzeme sağlanması ve üretim kalitesinin<br />

yükseltilmesi yönünde çeşitli önlemler alınır. Orduda Avrupalı subaylar<br />

görevlendirilir. Avrupalılar, yüzyıllardır hayran kaldıkları<br />

Osmanlı idaresini 13 daha önce belirttiğimiz gibi artık zayıf görmeye<br />

başlarlar. Yüzyılın sonlarına doğru, Avrupalı uzmanların da etkisiyle,<br />

daha çok kendi bünyesine uygun ama klasik eğitim kurumu<br />

olan medreselerden farklı eğitim veren kurumların kurulması,<br />

yenileşme sürecinin en önemli aşamalarından birini oluşturur.<br />

Osmanlılar 18. yüzyıla Edirne Vakası’yla 14 girer ve 1703 yılında<br />

saltanat değişikliğiyle Sultan II. <strong>Mustafa</strong>’nın (ölümü 1704) yerine<br />

Sultan III. Ahmed (1703-1730), Osmanlı tahtına oturur. Gerek<br />

İmparatorluk sınırları içerisindeki huzursuzluklar, gerekse Batı’da<br />

Avrupa’da sınır komşuları olan Rusya ve Avusturya, Doğu’da İran<br />

tarafından yapılan saldırıların olduğu bir dönemde, Osmanlılar iki<br />

büyük cephede savaşmak durumunda kalır. Bu savaşlarda her ne<br />

kadar eski dönemlerdeki ihtişamlı zaferlere ulaşamasa da, Osmanlı<br />

ordularının, düşmanları karşısındaki yenilgileri az olur ve çoğu


zaman galip gelmeyi sürdürürler: 1699 Karlofça antlaşmasıyla elden<br />

çıkan Azak Kalesi ve Mora Adası gibi önemli topraklar, yüzyılın<br />

başlarında Ruslardan ve Venediklilerden geri alınır. 1711 Purut<br />

zaferi Ruslara karşı kazanılmış önemli bir galibiyettir. Osmanlı ordularının<br />

yenilgileri, devletin zayıflığından değil savaş taktiklerinin<br />

yetersizliğinden kaynaklanır 15 .<br />

Osmanlı ordusunda Avrupa modeline göre gerçekleşen ilk reform,<br />

Fransız General Claude Alexandre de Bonneval’in (1675-1747)<br />

idaresi altında 1735’te kurulan Ulufeli Humbaracılar Ocağı’dır.<br />

Osmanlıların Humbaracı Ahmed Paşa olarak tanıdıkları Comte de<br />

Bonneval 16 , daha çok askerlik ve savaş sanatları konusunda şöhret<br />

kazanmış dünyaca ünlü bir komutandır. Osmanlı tarihinde, modern<br />

savaş tekniklerinin kullanılması ve askerî alanda Batı’da gelişen<br />

yeniliklerin uygulanmasındaki başarılarıyla önemli bir yere sahiptir.<br />

1729 yılında Osmanlı İmparatorluğu’na iltica eden Bonneval, önce<br />

Bosna’da daha sonra Gümülcine’de ikamete ettirilmiş, bu arada<br />

İslâmiyet’i kabul ederek Ahmed ismini almıştır. Bonneval Ahmed,<br />

Gümülcine’de iken Sultan I. Mahmud’a mektup yazarak durumunu<br />

anlatmış ve Osmanlı Devleti’ne hizmet etmek istediğini belirtmiştir.<br />

Bonneval Ahmed Paşa, emri altındaki üç Fransız subay ile<br />

birlikte, Bosna’dan getirtilen 300 kişiye, <strong>İstanbul</strong>’da Üsküdar Doğancılar<br />

semtindeki Ayazma Sarayı’nda 17 yeniden inşa edilen bir<br />

kışlada, kuramsal ve uygulamalı savaşa hazırlık eğitimi verdirir.<br />

Böylece yetenekli seçkin gençlerin, bir çeşit askerî mühendis olarak<br />

yetiştirilmesi hedeflenir. Bununla Osmanlı ordusunda ilk defa Avrupalı<br />

uzman idaresinde oluşturulan bir askerî kuvvet, Avrupa savaş<br />

taktikleri eğitimi görmeye başlar.<br />

Humbaracı Ocağı’nda izlenen eğitim programı, tam olarak bilinmemektedir.<br />

Sultan I. Mahmud’un bu ocakta özel olarak geometri<br />

öğretmek üzere Mehmed Said Efendi, Cenk Mimarbaşısı Selim<br />

Ağa ve teknik resim muallimi <strong>İstanbul</strong>lu İbrahim Hoca gibi hocaları<br />

görevlendirmesi, ocakta geometri, teknik resim ve istihkâm<br />

eğitimi verildiğini kanıtlar. Ayrıca ocakta geometriye dayalı kale ve<br />

Comte de<br />

Bonneval ya da<br />

Osmanl›’da<br />

bilinen ad›yla<br />

Humbarac›<br />

Ahmed Pafla<br />

(1675-1747)<br />

tabya inşası, top ve humbara tabyalarının yapımı gibi derslerin de<br />

verildiği anlaşılır 18 .<br />

Burada okutulduğunu tahmin ettiğimiz Fünûnu’l-Harb (Savaş sanatları)<br />

adlı tercüme eser ile Mehmed Said Efendi’nin eseri Resâili<br />

Saidiye (Said’in risaleleri) incelendiğinde, ocakta başta geometri<br />

olmak üzere, cebir, trigonometri (İlm-i Kıyâs-ı Müsellesât), resim,<br />

aritmetik, istihkâm, topçuluk, humbaracılık, irtifa (Yükseklik ölçümü),<br />

astronomi, logaritma, istihkâm, mühendislik aletleri yapımı<br />

ve kullanımı, mekanik gibi konuların öğretildiği anlaşılır.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ 19


Humbarac› Oca¤›’nda okutulan Fünunu’l-Harp adl› kitaptan bir sayfa<br />

20 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Ocakta klasik Osmanlı kaynaklarına dayalı matematik eserleri ile<br />

Avrupa dillerinden çevrilen kitaplar bir arada kullanılır 19 .<br />

Bilimlerin kuramsal olarak öğretildiği Humbaracı Ocağı’yla birlikte,<br />

o güne kadar Osmanlı medreselerinde okutulan veya özel olarak<br />

hocalardan alınan matematiksel bilimlerin eğitiminde 20 yeni<br />

bir kurum daha ortaya çıkar. Bu yeni eğitim kurumunun klasik<br />

medreselerden farkı ise bilim eğitiminden değil daha önce görülmeyen<br />

yeni konulardan kaynaklanır. Hedefi askerî teknik eğitim<br />

görmüş subay yetiştirmek olan bu anlayış, 1770’li yıllarda ön plana<br />

çıkar.<br />

Mühendishane-i Hümayunlar›n kuruluflu<br />

29 Nisan 1775 tarihinde Tersane-i Amire bünyesinde kurulan<br />

Hendesehane (Geometri evi) Osmanlı askerî eğitiminde olduğu kadar,<br />

genelde Osmanlı eğitiminin modernleşmesinde de önem taşır<br />

21 . Bu kurumun başına <strong>İstanbul</strong>’a 1770 yılında gelip Sultan’ın<br />

hizmetine askerî danışman olarak giren, Macar asıllı bir aileye<br />

mensup olan Fransız uzman Baron de Tott (1747-1802) getirilir.<br />

Hendesehane’nin kuruluşu sırasında hedef, Avrupa benzerlerinde<br />

olduğu gibi donanmaya teknik eğitimli, özellikle geometri ve coğrafya<br />

bilen subay yetiştirmektir. Hendese Odası olarak da adlandırılan<br />

bu kurumun adı, Fransız belgelerinde Ecole des Théories (Kuramlar<br />

okulu) veya Ecole des Mathématiques (Matematik okulu)<br />

olarak geçer. Matematik dersleri, Baron de Tott’un gözetiminde<br />

Fransız teknisyen Sr. Kermovan ve aslen İskoçyalı bir mühtedi<br />

olan Campbell <strong>Mustafa</strong> Ağa tarafından verilir. Eylül 1775 tarihinde<br />

Sr. Kermovan’ın ülkesine dönmesi ile dersler eski önemini kaybeder<br />

ve Baron de Tott da artık bu kurumla ilgilenmez 22 .<br />

1776’da Hendesehane’nin Batı kaynaklarına uygun yeni kuram ve<br />

yöntemlerle matematik ve istihkâmcılık eğitimi veren ilk Osmanlı<br />

eğitim kurumu olduğunu belirleyen bir nizamname hazırlanır.<br />

Baron de Tott’un <strong>İstanbul</strong>’dan ayrılmasından sonra (Haziran<br />

1776), Avrupalı uzmanların idaresi altında kurulan, ancak dönemin<br />

Osmanlı bürokratik yapısında teşkilatlanan kurumun başına,<br />

Donanma-i Hümayun’da ikinci kaptan olan Cezayirli Seyyid Hasan<br />

Hoca getirilir.<br />

Hendesehane 1781 yılından itibaren Mühendishane olarak anılmaya<br />

başlanır ve kuruluşu sırasında olduğu gibi on kişilik öğrenci<br />

kadrosuyla eğitim faaliyetlerini sürdürür. Reformcu vezir olarak<br />

bilinen Halil Hamid Paşa’nın (1782-1785) sadrazamlığı sırasında<br />

1784 yılında Fransız-Osmanlı işbirliği çerçevesinde askerî yardım<br />

ve istihkâmların güçlendirilmesi için <strong>İstanbul</strong>’a göndermiş olan<br />

Yüzbaşı Lafitte-Clavé ve Monnier Courtoise adlı iki Fransız istihkâm<br />

subayı, Mühendishane’de topçuluk ve istihkâmcılık dallarında<br />

ders verir.<br />

1735’te kurulmuş olan Humbaracı Ocağı’nda olduğu gibi burada<br />

da medrese hocalarının görev aldıkları görülür. 18. yüzyılın sonlarına<br />

kadar klasik Osmanlı ders kitapları yanında özellikle matematik,<br />

astronomi, istihkâmcılık, ateşli silahlar, savaş teknikleri ve seyrüsefer<br />

(Navigasyon) konularında, başta Fransızca olmak üzere,<br />

Avrupa kaynaklı ders kitaplarından yararlanılır. Rusya’nın baskısıyla<br />

bozulan Osmanlı-Fransız ittifakı sonucunda 1788’de bütün<br />

Fransız uzmanlar <strong>İstanbul</strong>’u terk eder ve Mühendishane’deki dersler<br />

yine Osmanlı medrese hocaları tarafından verilmeye devam<br />

edilir.<br />

III. Selim’in (1789-1807) tahta çıkmasından üç yıl sonra 1792 yılında<br />

başlattığı Nizam-ı Cedid hareketi çerçevesinde ilk olarak deniz<br />

ve kara mühendislik eğitimi ele alınır. 1793 yılında Tersane-i<br />

Amire’de bulunan Tersane Mühendishanesi’nde gemi inşası, seyrüsefer,<br />

haritacılık ve coğrafya dersleri verilmek üzere hazırlıklar yapılır.<br />

Başına Fransız deniz mühendisi J. Balthasar Le Brun getirilir.<br />

Le Brun’ün Fransa’ya dönüşünden sonra onun yerine, yanında yetişen<br />

Osmanlı deniz subayları görevlendirilir. Humbaracıların, lağımcıların<br />

ve topçuların eğitimini sağlamak amacıyla da yine 1793<br />

yılında Mühendishane-i Cedide (Yeni Mühendishane) adında ikinci<br />

bir mühendishane kurulur.<br />

Yeni Mühendishane’de dersler 1794 senesinde başlar. Burada on<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ 21


yıl kadar önce Tersane Mühendishanesi’nde Fransız uzmanlardan<br />

istihkâm teknikleri dersleri görmüş olan yeni nesil Osmanlı mühendis<br />

hocalar ders verir. Bunlar arasında sonraları Mühendishane-i<br />

Hümayun’un ilk başhocalığına getirilecek olan Hüseyin Rıfkı<br />

Tamanî de bulunur. Mühendishane-i Cedide’nin nizamı da önceki<br />

mühendishane gibi bir hoca, dört halife, on talebe ve diğer görevlilerden<br />

oluşur. Burada humbaracı ve lağımcı ocakları askerlerine<br />

geometri, trigonometri, irtifa alma ve keşif konuları öğretilir.<br />

1801-1802 yıllarında Humbaracı, Lağımcı Ocakları ve Mimar Ocağı’ndan<br />

seçilen 100 kadar aday, Mühendishane-i Cedide’ye alınır<br />

ve öğretim kadrosu bir hoca ile beş halifeye çıkartılır.<br />

Baron de Tott’un<br />

Türkler ve Tatarlar<br />

Hakk›nda An›lar<br />

konulu kitab›n›n<br />

kapak sayfas›<br />

(yanda)<br />

Frans›z Harita<br />

Mühendisi Kauffer<br />

taraf›ndan çizilen<br />

Haliç’te,<br />

Tersane’deki<br />

Mühendishane<br />

binas›n› gösteren<br />

‹stanbul<br />

Plan›’ndan detay<br />

(afla¤›da)<br />

1806 yılında III. Selim tarafından çıkarılan bir kanunname ile Mühendishane-i<br />

Cedide’nin adı, Mühendishane-i Berri-i Hümayun<br />

olarak değiştirilir. Mühendishane-i Berri-i Hümayun bu kanunla<br />

Avrupa-Osmanlı karışımı bir yapıya kavuşur. Mühendishane, kırk<br />

kişilik talebe kadrosu, her on kişi bir sınıf sayılarak dört sınıflı ve<br />

biri başhoca olmak üzere dört hocalı olarak yeniden yapılanır.<br />

Dördüncü sınıf başlangıç sınıfı, birinci sınıf ise son sınıf (mezuniyet<br />

sınıfı) olarak kabul edilir ve bu dört sınıfta sırasıyla şu dersler<br />

görülür 23 :<br />

Dördüncü sınıf dersleri:<br />

Resm-i hat (Çizim), İmla (Dil bilgisi), Arkam (Aritmetik), Sanat-ı<br />

ressamiye (<strong>Teknik</strong> resim), Arapça, Mukaddemat-ı hendesiye<br />

(Geometriye giriş), Hesap, Fransızca.<br />

Üçüncü sınıf dersleri:<br />

Nihayet-i ilm-i hesap ve hendese (Aritmetik ve geometrinin kalan<br />

konuları), Coğrafya, Arapça ve Fransızca.<br />

İkinci sınıf dersleri:<br />

Coğrafya, İlm-i müsellesat-ı müsteviye (Düzlem trigonometri),<br />

Cebr ve’l-mukabele (Cebir), Tahtit-i arazi (Arazi ölçümleri), Feni<br />

tevarih-i harbiye (Harp tarihi).<br />

Son sınıf olan birinci sınıfın dersleri:<br />

Fenn-i mahrutiyat (Koni kesitleri), Hesab-ı tefazülî (Diferansiyel),<br />

Hesab-ı tamamî (İntegral), İlm-i cerr-i eskal (Mekanik),<br />

İlm-i heyet (Astronomi), Ameliyat-ı fenn-i remi ve lağım (Hum-<br />

22 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


kadar varan süresi, yükselme ve atamaların silsileye bağlı olması,<br />

Avrupa’daki gibi her yıl çok sayıda mezun mühendis yetiştirilmesini<br />

engeller. Bu durum Osmanlıların geleneksel eğitim anlayışına<br />

ve mevcut askerî, idarî ve malî yapının yeni bir oluşuma olanak tanımamasından<br />

kaynaklanır.<br />

Mühendishane-i Berri-i Hümayun Binas› (1795)<br />

baracılık ve lağımcılık), Talim-i askerî (Askeri talim), İlm-i istihkâmat<br />

(İstihkâm).<br />

Sınıf geçme esası klasik Osmanlı bürokrasisinde olduğu gibi silsileye<br />

tabi tutulur ve buna göre her sınıfta bulunan on talebenin ancak<br />

bir üst derecede boşluk meydana geldiğinde sınıf geçme veya<br />

derece atlaması mümkün olur.<br />

1808 Mühendishâne kanunnamesi dâhil o güne kadar eğitimi verilen<br />

derslerin bir değerlendirmesi yapılacak olursa, bu derslerin<br />

Osmanlı bilim dünyasının hiç de yabancısı olmadığı bilim dallarını<br />

içerdiği görülür. Dolayısıyla Osmanlı yenileşme döneminde bilim<br />

açısından gelişme yeni bilim dallarının açılmasında değil, Osmanlı<br />

matematik eğitiminde sınıf geçmeye dayalı yeni bir sistemin<br />

uygulanmasındadır.<br />

Talebe sayısının daima on-oniki kişi ile sınırlı tutulması, Mühendishane’deki<br />

eğitimin imparatorlukta yaygınlaşmasını engeller.<br />

Bunun başlıca nedenleri arasında mühendishane talebelerinin aynı<br />

zamanda devlet hazinesinden maaş alan ve her türlü masrafları<br />

karşılanan bir nevi subay kabul edilmesidir. Eğitimin on beş yıla<br />

18. yüzyılın sonlarına doğru, subaylara modern bilimleri öğretmek<br />

için kurulmuş olan Mühendishane-i Hümayun’un hocaları, Batı’daki<br />

askerî teknik okullarda okutulan ders kitapları arasından<br />

seçilen bilim kaynaklarından çeviri ve uyarlama yoluyla kitaplar<br />

yazarlar. İlk bilimsel yayınlar, Hüseyin Rıfkı Tamanî’nin (ö. 1817)<br />

astronomi, matematik ve coğrafya konusunda telif ve tercüme yoluyla<br />

hazırladığı on cilt kitaptan oluşur. Bunu Tamanî’nin talebesi<br />

ve mühendishane başhocalığında halefi İshak Efendi’nin (ö. 1836)<br />

Batı ve özellikle Fransız kaynaklarına dayalı olarak hazırladığı 13<br />

ciltlik yayını takip eder. Bunlar arasında, dört ciltten oluşan Mecmua-ı<br />

Ulum-ı Riyaziye’nin özel bir yeri vardır. Çünkü bu eser, Osmanlı<br />

dünyasında birçok bilim dalında ilk geniş kapsamlı ders kitabıdır.<br />

Konular arasında, matematik, fizik, kimya, astronomi, biyoloji,<br />

botanik ve mineraloji sayılabilir.<br />

Sivil mühendislik hareketinin bafllang›c›<br />

1873 yılında dönemin Maarif Nazırı Safvet Paşa, Galatasaray’daki<br />

Mekteb-i Sultanî müdürü Sava Paşa’yı, hazineye yük olmamak koşuluyla,<br />

yeni bir darülfünun kurmakla görevlendirir. Kurulması<br />

tasarlanan darülfünun, bu sefer, 1868’den beri faaliyette bulunan<br />

Galatasaray Mekteb-i Sultanîsi’nin temeli üzerine oturtulmaya çalışılır.<br />

Böylece bir orta eğitim kurumunun bünyesine bir yüksek<br />

eğitim oluşumu aşılanır.<br />

Darülfünun-ı Sultanî olarak anılan bu yeni mektep, hukuk, fen ve<br />

edebiyat şubelerinden oluşur ve bu üç şubeye resmî yazışmalarda<br />

mekâtib-i aliye (Yüksek mektepler) denilir. 1874-75 yılında eğitime<br />

başlandığı zaman Edebiyat, Hukuk ve Mühendisîn-i Mülkiye (Sivil<br />

mühendislik) Mektepleri’nden oluşur. Mühendisîn-i Mülkiye<br />

Mektebi’nin adı birinci öğretim yılı sonunda Fransa’daki Ecole<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

23


Mühendis Bölü¤ü’nde askeri mühendisler uygulama s›ras›nda<br />

Pontes et Chaussées’ye izafeten Turuk u Maabir Mektebi (Yollar ve<br />

köprüler) olarak değiştirilir.<br />

26 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Tüzüğüne göre, Darülfünun-ı Sultanî’de dört yıllık öğretim gördükten<br />

sonra, bilimsel bir tez hazırlayıp bunu başarıyla savunan<br />

öğrenciler doktor unvanıyla mezun olurlar. Mezun olan hukukçular<br />

Adliye Nezareti’nde, mühendisler ise Nafia Nezareti’nde görevlendirilirler.<br />

Edebiyat Mektebi’nden mezun olanlar ise muallim-i<br />

edebiyat (Edebiyat hocası) olurlar. Tez hazırlamayan öğrenciler,<br />

doktoradan daha kolay bir imtihandan geçirilirler ve Hukuk Mektebi’nde<br />

ise dava vekili (avukat), Turuk u Maabir Mektebi’nde ise<br />

kondüktör (Makinist), Edebiyat’tan mezun ise ilkokul öğretmeni<br />

olabilir.<br />

1875-76 akademik yılı sonunda 21 öğrenci Hukuk Mektebi’nin,<br />

26 öğrenci ise Turuk u Maabir Mektebi’nin imtihanlarına katılır<br />

ve başarılı olur. Edebiyat Mektebi’nde ise derslere başlanıp başlanmadığı<br />

hakkında bilgimiz bulunmamaktadır. 1881 yılında<br />

Hukuk Mektebi ve Turuk u Maabir Mektebi biri Adliye Nezareti’ne<br />

diğeri Nafia Nezareti’ne bağlanarak faaliyetlerini bu bakan-


dığı ve bu konularda gerekli altyapının hazırlanması hususundaki<br />

ciddi çalışmaların, Sultan II. Abdülhamid devrinde yeniden başlatıldığı<br />

bugün birçok tarihçinin kabul ettiği bir gerçektir. Hakikaten<br />

kaderine terkedilmiş gibi görünen Mühendishane-i Berri-i Hümayun,<br />

II. Abdülhamid’in bu kurumu tamir ettirmesi ve 1878’de başına<br />

ünlü Osmanlı matematikçisi Vidinli Hüseyin Tevfik Paşa’yı<br />

atamasıyla adeta yeniden kurulmuş gibi olur. Halıcıoğlu’ndaki eski<br />

binasına taşınan Mühendishane çok geçmeden sivil mühendis<br />

mektebini de bünyesine katar. 1881 yılında kurmay sınıfları yanında<br />

bir de mümtaz sınıf (seçkin sınıf) adı altında yeni bir sınıf teşkil<br />

edilir. Dört yıl olan öğretim süresi beş yıla çıkarılır ve her yıl Harbiye<br />

Mektebi son sınıf öğrencilerinden daha yüksek öğrenim görmek<br />

isteyen ve yabancı dile yatkın olanlar bu beşinci sınıfa alınırlar.<br />

1900 yılında öğretim süresi üç yıla indirilen Mühendishane,<br />

Topçu Mektebi olarak tamamen Harbiye Mektebi’ne bağlı bir<br />

meslek okulu haline getirilir.<br />

Mülkiye Mühendis Mektebi’nin<br />

(Sivil Mühendis Okulu) kuruluflu<br />

Vidinli Hüseyin<br />

Tevfik Pafla<br />

(1838-1901)<br />

lıklara bağlı bağımsız birer mekteb-i âli (yüksek mektep) şeklinde<br />

başarıyla devam ettirir.<br />

19. yüzyıl sonlarına doğru ilk ve orta eğitim kurumları sayıca artar<br />

ve eğitim seviyeleri yükselir, bunun yanında mülkiye, tıp, hukuk,<br />

ticaret, sanayi, mühendislik ve mimarlık gibi sahalarda ihtisaslaşmaya<br />

yönelik yüksek eğitim okulları devletin ve toplumun ihtiyaçlarına<br />

cevap verebilecek seviyeye gelir 24 .<br />

Ülkenin kalkınmasında eğitim, sağlık ve imarın büyük önem taşı-<br />

Mülkiye Mühendis Mektebi veya Hendese-i Mülkiye Mektebi kuruluş<br />

safhasında, askeri mühendishane gibi idaresi Tophane Nezareti’ne<br />

bağlanır, ancak mezunları Nafıa Nezareti’nin (Bayındırlık<br />

Bakanlığı) kontrolüne bırakılır. Bu şekilde askerî makamlara bağlı<br />

olduğu halde mezunlarının sivil sahalarda görevlendirildiği bir kurum<br />

haline gelir. 20 Haziran 1884 tarihli padişah iradesiyle kabul<br />

edilen tüzüğüne göre mektebin eğitim süresi dört yıldır ve yatılı<br />

yüz talebesi bulunur. Mektep ancak 1 Kasım 1884 tarihinde, Halıcıoğlu’nda,<br />

yukarıda belirttiğimiz gibi Mühendishane-i Berri-i<br />

Hümayun’un bir odasında eğitimine başlar. Ancak çok geçmeden<br />

Mülkiye Mühendisleri için yeni bir bina inşa edilir ve sivil mühendisler<br />

bu yani binada eğitimlerini sürdürür. Yeteri kadar idadi (Lise)<br />

eğitimi görmüş öğrenci bulunmadığından Mülkiye Mühendis<br />

Mektebi için bir de üç yıllık hazırlık sınıfları açılır. Böylece yedi yıllık<br />

bir mektep olarak, yine Mühendishane-i Berri-i Hümayun’a<br />

bağlı, ancak yeni binasında hem gündüzlü hem yatılı olmak üzere<br />

100 kişilik kontenjanla eğitimini sürdürür.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

25


Fransa’daki Ecole des Pontes et Chaussées’nin örnek alındığı mektebe<br />

Avrupa’dan birçok hoca getirtilir. Bunlar arasında 1889-1891<br />

yılları arasında burada hocalık yapan devrin ünlü hidrolikçilerinden<br />

Avusturyalı Prof. Dr. Philipp Forchheimer de bulunur.<br />

Mektep ilk mezunlarını 1888 yılında verir ve 13 kişi olan bu mezunların<br />

tamamı Nafıa Nezareti tarafından ülkenin sivil birçok<br />

projesinde görevlendirilir. 1889’da, 25 kişiden oluşan ikinci yıl<br />

mezunlarından bazıları <strong>İstanbul</strong>’da serbest çalışmak için bir büro<br />

açar, ancak bu büro iş hacminin azlığından dolayı kısa zamanda<br />

kapanır. Bu örnek 19. yüzyılın son yıllarında bile Osmanlı toplumunda<br />

özel mühendislik hizmetine ihtiyacın azlığını kanıtlar.<br />

Mühendis Mekteb-i Âlisi’nden<br />

<strong>Teknik</strong> Üniversite’ye uzanan yol<br />

Osmanlı Devleti 20. yüzyıla 1908’de II. Meşrutiyet’in ilanı ile girer<br />

ve bu yeni dönem mühendislik eğitiminde de sivil anlayışı getirir.<br />

Bu ortam içerisinde Hendese-i Mülkiye Mektebi, 1909 yıllında<br />

Mühendis Mekteb-i Âlisi (Mühendis Yüksek Mektebi) adıyla askeriyeden<br />

ayrılarak Nafıa Nezareti’ne bağlanır 25 . Refik [Fenmen] bu<br />

mektebin ilk sivil müdürü olur 26 . Mektep 1913’te Tophane’deki<br />

Askeri Sanayi binasına, I. Dünya savaşı sırasında da Notre Dame<br />

de Sion okulunda eğitim faaliyetlerini sürdürür. Mütarekeden<br />

sonra buradan da çıkartılarak Halıcıoğlu’ndaki eski Mühendishane<br />

binasına taşınır. İşgal sırasında binasız kalan Mühendishane,<br />

önce bir müddet Gümüşsuyu Kışlası’nda, daha sonra da Yıldız’da<br />

kiralanan Şevket Paşa Konağı’nda faaliyetlerini sürdürür. <strong>İstanbul</strong>’un<br />

işgalden kurtuluşu ile Mühendis Mektebi de adeta göçebelikten<br />

kurtulur ve 1923 yılında Gümüşsuyu’ndaki eski binasına<br />

tekrar kavuşur.<br />

26 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Cumhuriyet devrinde, ülkenin mühendis ihtiyacını karşılayabilmek<br />

için 1926’dan itibaren çeşitli çalışmalar yapılmaya başlanır. 24<br />

Mayıs 1928 tarihinde kabul edilen 1275 sayılı 8 maddelik bir Yüksek<br />

Mühendis Mektebi Yasası çıkarılır. Bu yasanın en önemli maddelerinden<br />

biri de okula tüzel kişilik verilmesidir. Okul her ne kadar<br />

Nafıa Nezareti’ne bağlılığını devam ettirmekteyse de, katma<br />

bütçeyle idare edilmeye başlanır. Yasanın altıncı maddesi gereğince<br />

hazırlanan Yüksek Mühendis Mektebi Nizamnamesi 12 Haziran<br />

1929 tarihinde kabul edilir. Bu nizamnamenin 31. maddesine göre<br />

de Mektep Müdürü, Rektör unvanını alır 27 . Aynı yıl Yüksek Mühendis<br />

Mektebi’nde Darülfünun’da olduğu gibi Müderrislikler açılır<br />

ve bu şekilde mektep statü yönünden <strong>İstanbul</strong> Darülfünunu’na<br />

eşit bir seviyeye gelir.<br />

Yüksek Mühendis Mektebi’nin ‹stanbul<br />

<strong>Üniversitesi</strong>’ne ba¤lanmas› giriflimleri<br />

1932 yılında <strong>İstanbul</strong> Darülfünunu reformu gündeme geldiğinde,<br />

tasarruf kaygıları yönünden Yüksek Mühendis Mektebi’nin bazı<br />

ortak kısımlarında okutulan dersler ile <strong>İstanbul</strong> Darülfünunu Fen<br />

Fakültesi’nde mevcut benzer derslerin ve yine Mekteb’in İnşaat<br />

Şubesi ile Güzel Sanatlar Akademisi’ne ait mimarî şubelerinin birleştirilmesi<br />

düşüncesi ileri sürülür. Ancak cüzi bir tasarruf elde<br />

edilecek diye, köklü geçmişe sahip bu iki eğitim kurumuna zarar<br />

verileceği düşüncesiyle bu girişimden vazgeçilir.<br />

Bu sırada 31.5.1933 tarihinde çıkan 2252 sayılı yasayla Darülfünun,<br />

bütün kurumları ve kadrolarıyla birlikte 31.7.1933’te lağvedilir.<br />

Yasanın ikinci maddesi, Maarif Vekâleti’nin <strong>İstanbul</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

adı ile yeni bir yüksek eğitim kurumu kurmasını emreder. Yine<br />

bu kanunun üçüncü maddesine göre de Yüksek Mühendis<br />

Mektebi’nin <strong>İstanbul</strong> <strong>Üniversitesi</strong> bünyesine alınması konusu Bakanlar<br />

Kurulu’na bırakılır. Yani Yüksek Mühendis Mektebi’nin <strong>İstanbul</strong><br />

<strong>Üniversitesi</strong>’nin bir fakültesi haline getirilmesi düşünülür.<br />

Hatta Fen Fakültesi’ne bağlı Makine ve Elektrik Enstitüsü Elektro<br />

Mekanik Şubesi adıyla Yüksek Mühendis Mektebi’ne bağlanır. Sonunda<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Üniversitesi</strong> açılır, fakat 2252 sayılı kanunun üçüncü<br />

maddesi gereğince Yüksek Mühendis Mektebi’nin buraya bağlanması<br />

fikri uygulanmaz 28 .<br />

Daha önceleri müdürler, kurum öğretim elemanları tarafından seçilirken,<br />

1935 yılında kurumun bağlı olduğu Nafıa Nezareti’nce


doğrudan tayin edilmesi kararlaştırılır. 26.5.1926 tarihinde kabul<br />

edilen “Konya Ovası Sulama İdaresi ile Yüksek Mühendis Mektebi<br />

ve Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü’nün Muvazene-i Umumiye’ye<br />

alınmasına dair” 2984 sayılı kanun ile mektebin tüzel kişiliği<br />

kaldırılır ve bağımsızlığı elinden alınır. Mühendis Mektebi’nin kuruluşundan<br />

beri devam ede gelen bu kararsızlık burada da gözlenir.<br />

Her şeye rağmen Türk eğitim tarihinde olduğu kadar, Türk sanayi<br />

ve teknolojinin gelişmesine de önemli katkılar sağlayan Mühendis<br />

Mektebi, kuruluşundan beri bağlı olduğu ve mezunlarının<br />

doğrudan bünyesinde görevlendirildiği Nafıa (Bayındırlık) Bakanlığı’ndan<br />

ayrılarak 22.9.1941’de 4121 sayılı kanunla Maarif (Milli<br />

Eğitim) Bakanlığı’na bağlanır ve adı Yüksek Mühendis Okulu olarak<br />

değiştirilir.<br />

Mektebin bu en hareketli yıllarında 1939’da müdürlüğüne tayin<br />

edilen Ord. Prof. Dr. Osman Tevfik Taylan zamanında öğretim süresi<br />

altı yıla çıkarılır ve yatılı öğrenci sayısı 566’ya kadar yükselir.<br />

Bu sayı 1942-43 öğretim yılında 750’ye ulaşır. Yine bu dönemde<br />

okulda Elektrik ve Makine şubeleri açılır; ayrıca Uçak Mühendisliği<br />

ile Deniz İnşaat Mühendisliği kısımları kurulur.<br />

Nafıa Nezareti’nden ayrılarak, Milli Eğitime bağlanan okul, daha<br />

bağımsız ve verimli çalışmalar yapar. Özellikle dönemin Maarif<br />

Vekili Hasan Ali Yücel’in, bu hususta önemli katkıları olur. Çünkü<br />

Hasan Ali Yücel, 4.2.1943 yılında okuldaki bütün profesörlerin<br />

katıldığı olağanüstü bir toplantı yapar ve mektebin geleceğini ve<br />

gelişmesini tartışır.<br />

Toplantıda iki ana mesele konuşulur: Bunların birincisi mevcut<br />

programları tadil ve tashih etmek, ikincisi ise okulu rasyonel esaslara<br />

göre yeniden yapılandırmaktır. Mektebin uzun yıllar fizik hocalığını<br />

yapmış olan Ord. Prof. Dr. Salih Murat Uzdilek, öğrencilerin<br />

eğitimde değil, sonrasındaki staj devresinde mühendisliği öğrendiklerini<br />

belirtir ve dünyada büyük sanayi kuruluşlarının da<br />

böyle çalıştığını ve Türkiye şartlarına uygun bir mühendislik eğitiminin<br />

yapılandırılması yoluna gidilmesi fikrini ileri sürer. Toplantıda<br />

Hasan Ali Yücel’in “Bunun bize göresi olmaz. İleri memleketler<br />

nasıl yapıyorsa ona uymak zorundayız. Bunun hakiki adı Politekniktir”<br />

şeklindeki yaklaşımı ile okulun bir üniversiteye dönüştürülmesi<br />

fikrini ortaya atar. Okulun hocaları da bu fikri benimser.<br />

20.7.1944 tarih, 4619 sayılı kanunla <strong>İstanbul</strong> Yüksek Mühendis<br />

Mektebi, bütün hak ve vecibeleriyle birlikte <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

olarak teşkilatlanır. Kanun gereği müdürlüğü sona eren<br />

Prof. O. Tevfik Taylan, <strong>Teknik</strong> Üniversite’nin ilk rektörlüğüne tayin<br />

edilir 29 . Artık istikrarlı bir yapıya kavuşan, mühendislik eğitimine<br />

Gümüşsuyu’ndaki binasında devam eden <strong>Teknik</strong> Üniversite,<br />

ülkemizin birçok askerî ve sivil projelerinde vazife alır, dünyaya<br />

mal olmuş değerli mühendisler ve bilim adamları yetiştirir 30 . Bugün<br />

Ayazağa, Gümüşsuyu, Maçka, Taşkışla ve Tuzla’da olmak üzere<br />

beş büyük yerleşkede 12 fakülte, 5 enstitü, 1 konservatuar, 1<br />

meslek yüksek okulu, 1 yabancı diller yüksek okulu, 9 uygulama ve<br />

araştırma merkezi ve rektörlüğe bağlı 2 bölüm ile mühendislik eğitimi<br />

yanında insan ve toplum bilimleri eğitimini de başarıyla sürdürmeye<br />

devam ediyor 31 .<br />

Mühendishane Baflhocas› ‹shak Efendi:<br />

Türkiye’de modern bilimin öncüsü<br />

Mühendishane-i Berri-i Hümayun Başhocası ve Türkiye’de modern<br />

bilimlerin öncülerinden İshak Efendi, 18. yüzyılın sonu, 19.<br />

yüzyılın ilk yarısında yaşamış, Osmanlı modernleşme döneminde<br />

hazırlamış olduğu telif ve tercüme eserlerle modern fen bilimlerinin<br />

Osmanlı’ya girişinde büyük katkılarda bulunmuş önde gelen<br />

mühendis ve bilim adamlarındandır. Özellikle mühendislik yazımının<br />

oluşmasındaki katkıları, o güne kadar eğitimi yapılmayan<br />

bazı bilim dallarında ilk defa ders kitabı hazırlaması ve yeni bilimsel<br />

terimlerin türetilmesindeki öncülüğü İshak Efendi’nin, Türk<br />

bilim tarihindeki yerini belirleyen önemli özellikleridir 32 .<br />

İshak Efendi, bugün Yunanistan sınırları içinde kalan Yanya’nın<br />

Narda kasabasında doğmuştur. Aslen Musevi bir aileye mensup<br />

olup, küçük yaşta babasını kaybetmiş ve kardeşi Esad Efendi ile<br />

birlikte Müslüman olmuştur 33 .<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

27


İlk eğitiminden sonra kardeşi Esad Efendi ile yolları ayrılır. Esad<br />

Efendi, sonraları Rumeli Ordu-yı Hümayun Defterdarlığı’na kadar<br />

yükselirken İshak Efendi, Osmanlı Devleti’nin yenileşme hareketleri<br />

ile kurulan Mühendishane-i Berri-i Hümayun’a öğrenci<br />

olarak girer. İshak Efendi’nin İbranice, Yunanca bilmesi onun çevresi<br />

ve ailesi hakkındaki bilgileri doğruladığı gibi, Türkçe yanında<br />

Arapça ve Farsça dillerini bilmesi ve daha sonraları Mühendishane’de<br />

İsagoci (Klasik mantık kitabı) okutması da, küçük yaşta medrese<br />

tahsili veya benzer bir eğitim gördüğüne delil oluşturur.<br />

1806-1815 yılları arasında Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da<br />

öğrenci olan İshak Efendi’nin, 25 Aralık 1806 tarihli Mühendishane<br />

silsilesinde (Terfi listesi) bu kurumun üçüncü sınıfında mülazım<br />

(Aday) iken bir üst sınıf olan ikinci sınıfa şakird (Öğrenci) olarak<br />

yükseldiği görülmektedir. 1812’de ise aynı sınıfta üçüncü mülazımlığa<br />

yükselir. 1813’te ikinci mülazımlığa, 1814’te de mezuniyet<br />

sınıfı olan sınıf-ı evvele (Birinci sınıf) terfi eder.<br />

Öğrenciliği sırasında zekâsı, bilgisi ve çalışkanlığıyla Mühendishane-i<br />

Berri-i Hümayun Başhocası Hüseyin Rıfkı Tamanî’nin dikkatini<br />

çeker. Kutsal binaların tamirat ve inşaat işleri ile görevlendirilen<br />

hocasının yanında Medine’ye gider. Hocası Tamanî<br />

1817’de Medine’de ölünce Haremeyn Ağası (Mekke ve Medine’den<br />

sorumlu görevli), İshak Efendi’nin onun yerine görevlendirilmesini<br />

tavsiye eder. Ancak bu tavsiye dikkate alınmaz ve göreve<br />

Sultan II. Mahmud tarafından <strong>İstanbul</strong>’dan başka bir mühendis<br />

tayin edilir, İshak Efendi de onun yardımcılığına getirilir.<br />

<strong>İstanbul</strong>’a dönen İshak Efendi, Mühendishane’deki eğitimine kaldığı<br />

yerden devam eder.<br />

28 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Mühendishane-i Berri-i Hümayun hocalarından ve Tercüme Kalemi’nde<br />

tercüman olan Bulgarîzade Yahya Naci Efendi’nin ölümü<br />

üzerine, yerine Temmuz 1824’te İshak Efendi getirilir. Mühendishane’deki<br />

kariyerine zarar gelmeden 1829 yılına kadar bu görevi<br />

yürüten İshak Efendi, 1829 yılının sonlarına doğru Balkan sahillerindeki<br />

istihkâmların kontrol ve tamirleriyle vazifelendirilir. Fakat<br />

bu tayinin asıl sebebi Sultan II. Mahmud’un onun hakkında göstermiş<br />

olduğu çekimser tutumu ve bir önlem olarak İshak Efendi’nin<br />

Divan-ı Hümayun tercümanlık hizmetinden uzaklaştırılmasıdır.<br />

Zaten bu görevi sırasında her ne kadar bir kusuru görülmemiş<br />

ise de kendisine tam olarak güvenilmemiş ve devlet sırları<br />

açıklanmamıştır. Ancak İshak Efendi hakkında gösterilen tereddüt<br />

ve suçlamaların yersiz olduğu çok geçmeden anlaşılır. Bir yıl sonra<br />

<strong>İstanbul</strong>’a çağrılan İshak Efendi, 1830 yılının son ayında Mühendishane-i<br />

Berri-i Hümayun’un başhocalığına getirilir. Bu görevi<br />

1834 yılına kadar fiilen, 1836 yılına kadar ise resmen devam ettirir<br />

34 .<br />

İshak Efendi’nin çalışmaları ve eserlerinin bir değerlendirmesini<br />

yapmak gerekirse o, özellikle Mühendishane-i Berri-i Hümayun<br />

başhocalığına tayin olunduktan sonra, bu kurumda görülen aksaklıkları<br />

düzeltmek ve eğitimin seviyesini yükseltmek için çalışmıştır.<br />

Başhocalığa tayin olur olmaz burada birçok değişiklik yapma ve<br />

düzeni sağlama yoluna gitmiş ve ilk olarak yetersiz hocaların işine<br />

son vermiştir.<br />

Mühendishane’deki dersleri ve öğretimi düzene sokmaya gayret<br />

eder. İshak Efendi, ilk iş olarak talebelerin sandalyelerde oturarak<br />

ders yapması sağlar. Başhocalığı zamanında Mühendishane son sınıfında<br />

yapılan günlük öğretimine ilişkin Takvim-i Vekayi gazetesinde<br />

şu şekilde aktarılır:<br />

n Birinci sınıfta (son sınıf) biri uygulamalı beş ders yapılır.<br />

n 36 mühendis adayı her sabah erkenden kütüphaneye gelerek<br />

kendilerine ait sandalyelerine oturarak derse başlar.<br />

n Öğrenciler üçlü takımlara ayrılır ve her takım nöbetleşe o günkü<br />

dersin hesap, yazı ve şekillerini sınıftaki büyük kara tahtaya işler.<br />

n Önce İshak Efendi dersi anlatır, nöbetçi takım bunu tahtaya yazar,<br />

talebeler de ellerindeki küçük yazı tahtalarına bunları kopya<br />

eder.<br />

n Daha sonra bunu hocanın değerlendirmesi, işlemlerin yapılması<br />

ve soru-cevap şeklindeki alıştırmalar takip eder ve talebeler ikinci<br />

derse kadar odalarına çekilir.<br />

n İshak Efendi, ilk derste Etienne Bézout’nun matematik kitabın-


dan (Cours de Mathématiques) Fransızca kısa bir metin çevisinden<br />

sonra yine bu kitaptan hidrolik konusunu işler.<br />

n İkinci derste ise İshak Efendi, kendi eseri Mecmua-i Ulum-ı Riyaziye’den<br />

İlm-i cerr-i eskal (Mekanik) okutur.<br />

n Camide öğle namazından sonra üçüncü derste İsagoci kitabı<br />

okutur.<br />

n Dördüncü derste hocanın yine kendi telifi olan Usul-ı Siyaga’dan<br />

(Top dökümcülüğü) ders işlenir, beşinci derste ise uygulama<br />

yapılır.<br />

İshak Efendi, 1834 yılında kutsal yapıların tamiri için gönderildiği<br />

Medine’deki görevinden dönüş yolunda İskenderiye’de Şubat<br />

1836’da vefat eder. Öğrencileri onun, hatırasına Hasköy’deki mezarlıkta<br />

üzerinde “Divan-ı Hümayun sabık ser-halifesi ve Mühendishane-i<br />

Berri-i Hümayun Başhocası el-Hac Hafız İshak Efendi”<br />

ibaresi bulunan bir taş dikerler. Böylece 1816’da Medine’de başlayan<br />

resmî görevi 20 yıl sonra 1836’da Medine’de son bulur.<br />

Divan-ı Hümayun tercümanlığı ve Mühendishane-i Berri-i Hümayun<br />

başhocalığı gibi devleti için çok önemli iki kurumun yeniden<br />

canlanmasında etkili olan İshak Efendi, kişilik olarak çok çalışkan<br />

ve vaktini boşa geçirmeyen bir kimsedir. Kuran-ı Kerim’i üç<br />

ay gibi kısa bir zamanda ezberlediği aktarılır. Hicaz’a ilk gidişinde<br />

hacı olur ve el-Hac Hafız İshak Efendi olarak anılır. Güçlü bir şahsiyete<br />

sahip olan İshak Efendi, çevresindeki kimselerin hayranlığını<br />

kazanmış bir bilim adamıdır. 1831-32 yıllarında <strong>İstanbul</strong>’da bulunan<br />

seyyah J. de Kay, onun için “İshak Türkler arasında çok takdir<br />

edilen bir adamdır” demiştir 35 . Bu parlak şahsiyeti bir taraftan<br />

da bazı çekemezlerin düşmanlığına yol açar. Devrin kaynaklarından<br />

ve bazı olayların analizinden onun hırslı olduğu, paraya ve<br />

şöhrete karşı zayıflığı bulunduğu anlaşılır. Bu iki yüzüyle İshak<br />

Efendi devlet adamları tarafından çalışkanlığı, bilgi ve yeteneği nedeniyle<br />

takdir edilip görevlerinde desteklenirken, zayıflıkları sebebiyle<br />

de tam bir güven layık görülmez. Özellikle Sultan II. Mahmud<br />

onun hakkında çekinceli davranmıştır.<br />

Dönemin kaynaklarına göre, Yavuz Selim semtinde, Çukurbostan<br />

mahallesinde kardeşi Esad Efendi ile birlikte bir evde oturan İshak<br />

Efendi’nin Baha ve Sami Efendi adlarında iki oğlu ve Tercüman<br />

Halil Esrar Efendi ile evli bir kız çocuğu vardır. Kendisine has bazı<br />

huyları ve merakları olan İshak Efendi, özellikle nargile içmeyi<br />

sever 36 . İshak Efendi, dokuz sene gibi kısa bir zamanda diğer vazifeleri<br />

yanında 13 cilt eser hazırlar. Yazdığı çok sayıdaki eseriyle,<br />

öğrencilerinin yetişmesine katkıda bulunduğu gibi Türk bilim ve<br />

eğitimine getirdiği yenilikler, onu devrin diğer bilim adamlarından<br />

ayırır.<br />

Osmanlı bilim ve eğitimine fen bilimlerine ait temel ders kitaplarını<br />

çeviri veya uyarlama yoluyla kazandırılmasında büyük katkısı<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Ahmed Ziya Bey’in<br />

f›rças›ndan<br />

Baflhoca ‹shak<br />

Efendi<br />

(Kandilli<br />

Rasathanesi<br />

Kütüphanesi)<br />

29


olan İshak Efendi, eserlerini iki ayrı dönemde yazar. Bunların büyük<br />

kısmını başhocalığı zamanında hazırlar. Ancak Rekz ve Nasbu’l-Hıyam<br />

(Konaklama yeri belirlenmesi ve çadır kurulması, Dersaadet<br />

1242/1826) ve Tuhfetü’l-Ümera fi Hıfz-ı Kıla (Kale savunması<br />

konusunda komutanlara bilgiler, Dersaadet 1243/1827) adlı<br />

iki eserini, Divan-ı Hümayun tercümanlığı sırasında hazırlayıp<br />

bastırır.<br />

İshak Efendi, Mühendishane başhocalığına gelir gelmez hazırladığı<br />

Medhal fi’l- Coğrafya (Coğrafyaya giriş) adlı eseri, 1831 yılında<br />

basılır. Bu eser, hocası Hüseyin Rıfkı Tamanî’nin astronomi konusundaki<br />

kitabının coğrafyaya ilişkin kısmını özetler. Yine 1831 yılında<br />

Fransızca kitaplardan aktarma yoluyla hazırladığı top dökümü<br />

konusundaki Usulü’s-Siyaga adlı eseri, Osmanlı bilim yazımında<br />

bu konuda Osmanlıca hazırlanmış ilk eserdir.<br />

İshak Efendi haklı şöhretini, dönemin Avrupa fen kitaplarından<br />

faydalanarak hazırladığı Mecmua-i Ulum-ı Riyaziye adlı dört ciltlik<br />

büyük eseriyle kazanır. Eser, 1831-1834 yılları arasında II. Mahmud’un<br />

emriyle Matbaa-yı Amire’de basılır. 1831’e kadar yayımlanmış<br />

Osmanlı bilim yazını göz önüne alındığında, matematik, fizik,<br />

modern astronomi, biyoloji, botanik, zooloji ve mineraloji gibi<br />

doğa ve matematiksel bilimlerin basılı Türkçe metinlerini bir<br />

arada sunar. Eser, modern kimya konusunda Türkiye’de basılan<br />

ilk Türkçe makaleyi de içerir. Bilimsel açıdan Avrupa’da yayınlanmış<br />

olan benzer eserlere yakın seviyede olan Mecmua-i Ulum-ı Riyaziye,<br />

1841-1845 yılları arasında Mısır’da da basılır ve orada da<br />

mühendislik eğitiminde etkili olur.<br />

‹shak Efendi’nin tercüme etti¤i Etienne Bézout’nun Cours de Mathématiques eserinin girifl<br />

kapa¤› ve ‹shak Efendi’nin kitap kapa¤›na çizdi¤i eskizler (üstte) ‹shak Efendi’nin çizdi¤i ve<br />

Sultan II. Mahmud’a sundu¤u niflan›n resmi –Baflbakanl›k Osmanl› Arflivi HH. 18293/1 (sol<br />

altta) ‹shak Efendi’nin E. Bézout’nun kitab›na çizdi¤i niflan eskizi (sa¤ altta)<br />

İshak Efendi’nin diğer eserleri arasında, 1832’de tamamlayıp ancak<br />

1834’te basılan ve Fransız matematikçi Gulliaume Leblond’un<br />

Eléments des Fortifications (Paris 1786) adlı eserinden çevirdiği<br />

Usul-ı İstihkâmat’ı (İstihkâmcılık) sayılabilir. 461 sayfa ve 21 tablodan<br />

oluşan tek ciltlik bu eser, üç makale halinde düzenlenmiştir.<br />

Bunlardan birinci makalede harp sanatı, muharebe, orduların kurulması,<br />

ikinci makalede hafif istihkâmlar ve üçüncü makalede ise<br />

ağır istihkâmlar ele alınır. Bu eser de Mühendishane’de ders kitabı<br />

30 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Yazma halindeki eserleri ise şunlardır: Arazi ölçme kurallarından<br />

ve uygulamalarından bahseden Kavaid-i Ressamiye (İ.T.Ü <strong>Mustafa</strong><br />

İnan Kütüphanesi, Nadir Eserler) zaman tespiti konusundaki<br />

eseri Risale-i Ceyb (<strong>İstanbul</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Merkez Kütüphanesi,<br />

Türkçe Yazmalar, nr. 714) ve buharlı gemilerin mucidi, ilk uskurlu<br />

(Arkadan pervaneli) denizaltıyı yapan Amerikalı gemi mühendisi<br />

Robert Fulton’ın (1765-1815) Torpedo war and Submarine<br />

Explosions adlı eserinin Fransızca’sından (Le Torpode, ou moyen de<br />

faire sauter en mer les navires ennemis) çevirdiği el-Risalat el-Barkiye<br />

fi Alat el-Ra’diyye (Kandilli Rasathanesi Kütüphanesi, nr. 168/2<br />

yap. 21b-49b) 38 .<br />

Yirmi yıla yakın bir süre içerisinde değişik görevlerde ve farklı konumlarda<br />

görev yapan İshak Efendi, 1830’da başhoca olunca kendisi<br />

için bir nişan talep etmiş, hatta madalyasının resmini bizzat<br />

kendisi tasarlayıp padişaha sunmuştur. Ancak II. Mahmud, daha<br />

az gösterişli bir başka madalya hazırlatıp İshak Efendi’ye verilmesini<br />

emretmiştir.<br />

Doç. Dr. <strong>Mustafa</strong> Kaçar, İÜ Edebiyat Fakültesi, Bilim Tarihi<br />

Prof. Dr. Atilla Bir, İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi<br />

D‹PNOTLAR<br />

II. Mahmud’un ‹shak<br />

Efendi’ye verilecek<br />

madalya hakk›ndaki<br />

Hatt-› Hümayunu<br />

–Baflbakanl›k Osmanl›<br />

Arflivi HH. 18293<br />

olarak okutulmuştur. Yine 1832’de yazdığı, 1835’te basılan Aksü’l-<br />

Merâyâ fi Ahzi’z-Zevâyâ adlı kitabı, 122 sayfa ve dört tablo ve üç<br />

bölümden oluşur. Eser, oktant, sekstant ve daire-i inikas (Cercle<br />

archomatique) gibi yükseklik ve uzaklık ölçmeye yarayan mühendislik<br />

aletlerinin kullanımı ile ilgili bilgileri kapsar 37 .<br />

(1) K. Beydilli, Mühendishâne, 181-183, 202-212.<br />

(2) Anne Blanchard, Vauban, Fayard, 1996, 502-507.<br />

(3) Mehmed ‹pflirli, “‹lmiye Teflkilat›”, Osmanl› Devleti ve Medeniyeti Tarihi, editör.<br />

E. ‹hsano¤lu, IRCICA yay. ‹stanbul 1994, 247-279.<br />

(4) Anne Blanchard, Les Ingénieurs du Roi, Montpellier, 1979, 400.<br />

(5) Roger Hahn, “L’enseignement Scientifique aux Ecoles Militaires et<br />

d’Artillerie”, Enseignement et Diffusion des Sciences en France au XVIIIe, Siècle,<br />

Ed. René Taton, Paris, Edition Herman, 1986, 513 541.<br />

(6) Anne Blanchard, Les Ingénieurs du Roy de Louis XIV à Louis XVI, II, Thèse Pour<br />

le Doctorat d’Etat Présentée à l’Universite Paris IV, 1976, 814-817.<br />

(7) “Avrupa ile her sahada münasebette bulunan Osmanl›lar onlar›n yeni icatlar›-<br />

n› görüyorlar, fakat gavur icad› diye hiç birine temayül göstermiyorlar. Dinî taassup,<br />

sosyal hayatta bafl gösteren rehavet ve cahil uleman›n menfaat kayg›s› Osmanl›<br />

Türklerini Avrupa’n›n yeni teknik bilgisi ile ba¤daflmaya imkan vermiyordu”,<br />

(Ça¤atay Uluçay, Enver Kartekin, Yüksek Mühendislik Mektebi, 11)<br />

(8) Alexander Vucinich, Science in Russian Culture, A History to 1860, Stanford<br />

University Press, 1963, California, 51-52.<br />

(9) A. Vucinich, a.g.e, 16, 52.<br />

(10) Rhoads Murphey, “Osmanl›lar›n Bat› Teknolojisini Benimsemedeki Tutumlar›:<br />

Efrenci Teknisyenlerin Sivil ve Askeri Uygulamalardaki Rolü”, Osmanl›lar ve Bat›<br />

Teknolojisi, 7-19.<br />

(11) Niyazi Berkes, The Development of Secularism in Turkey, Montreal 1964, 31-<br />

32; Mourad Wahba, “Influences of Occidental Ideologies on the Ottoman Empi-<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

31


32 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

re”, Economie et Sociétés dans L’Empire Ottoman (Fin du XVIIIe-Début du XXe siécle),<br />

ed. Jean-Louis Bacqué-Grammont et Paul Dumont, Paris 1983, 167.<br />

(12) ‹brahim Müteferrika, Usûlü’l-Hikem fi Nizâmü’l-Ümem, Daru’t-t›baatü’l-Amire,<br />

1142/1731, 2b, ayr›ca bk. ‹brahim Müteferrika, Milletlerin Düzeninde ‹lmî Usûller,<br />

Milli E¤itim Bakanl›¤› yay., Türk Klasikleri nr. 32, ‹stanbul 1990, 114 s; Niyazi<br />

Berkes, a.g.e, 42.<br />

(13) Luici Ferdinando Marsigli, L’Etat Militaire de l’Empire Ottoman, K›s›m II, Amsterdam<br />

1732, t›pk› bas›m Graz Austria 1972, 33; Türkçesi için bk. M. Kaymakan<br />

Nazmi, Osmanl› ‹mparatorlu¤unun Zuhur ve Terakkisinden ‹nhitat› Zaman›na Kadar<br />

Askerî Vaziyeti, Ankara 1934, 165.<br />

(14) ‹.H. Uzunçarfl›l›, Osmanl› Tarihi, IV/1, 29-46.<br />

(15) 1784’te Duc de Luxembourg’un, Osmanl› askerî teflkilatlanmas›na dair vermifl<br />

oldu¤u reform plan›nda Osmanl› askerinin Avrupal›larca e¤itilmesi teklifine<br />

karfl› oldu¤unu belirten Tarihçi Ahmed Vas›f Efendi, Avrupa ordular›n›n silah ve<br />

donan›m yönünden daha önceleri de Osmanl›lardan kuvvetli oldu¤unu, ancak Osmanl›lar›n<br />

her zaman Avrupa ordular›ndan daha üstün oldu¤unu belirtmifltir. Ahmed<br />

Vas›f Efendi, Mehâsinü’l-Asâr ve Hakay›kü’l-Ahbâr, haz. Müctebe ‹lgürel, ‹stanbul<br />

1978, 147.<br />

(16) Claude-Alexsandre Comte de Bonneval, Fransa’n›n Limousin flehrinde 14<br />

Temmuz 1675’te do¤mufltur. Önce bir cizvit okuluna devam etmifl, babas› öldükten<br />

sonra, akrabas› olan Mareflal Tourvill taraf›ndan daha 12 yafl›nda iken Frans›z<br />

donanmas›na nefer olarak verilmifl, 1688 tarihinde deniz te¤menli¤ine terfi etmifltir.<br />

Daha sonra Mareflal Tourville kumandas›ndaki Frans›z filosunda, Dieppe, de la<br />

Hogue, Cadix savafllar›na kat›lm›fl ve gösterdi¤i kahramanl›klar onun flöhretini<br />

artt›rm›flt›r. Bir fleref meselesinden dolay› donanmadan ayr›larak 1698’de karac›<br />

olmufltur. 1701’de piyade alay kumandan› olarak Mareflal Catinat’n›n maiyetinde<br />

‹talya savafllar›na kat›lm›flt›r. 1706’da Fransa ordusundan ayr›larak, önce Venedik<br />

daha sonra ‹talya’ya s›¤›nm›flt›r. Fransa’ya karfl› savaflmak maksad›yla Avusturya<br />

ordusuna geçen ve Prens Euqène’nin idaresi alt›nda bulunan orduda vazife alm›flt›r.<br />

Provence ve Dauphmu harplerinde Frans›zlara karfl› savaflm›flt›r. Kuzey ‹talya<br />

(1709) ve Flandre (1710-12) savafllar›nda bulunmufltur. ‹mparator VI. Charles<br />

baflar›lar›ndan dolay› kendisini genelkurmay heyetinde görevlendirmifltir. 5 A¤ustos<br />

1716’da Varadin (Peterwarden) muharebesinde Avusturya kuvvetlerinden bir<br />

k›sm›n›n kumandan› olarak Osmanl›lara karfl› savaflm›fl ve bu savafl sonunda mareflalli¤e<br />

yükseltilmifltir. Fakat daha sonra Euqène ile aras› aç›ld›¤› için bütün rütbeleri<br />

geri al›narak befl y›l hapse mahkûm edilmifltir. Affedilince tekrar Venedik’e<br />

geçen Bonneval burada bir y›l kald›ktan sonra 1729 y›l›nda mülteci olarak Osmanl›<br />

Devleti’ne s›¤›nm›flt›r. (Biographie Universelle, Paris 1812, c. V, s. 153-136; Meydan<br />

Larousse, c. I, s.179).<br />

(17) fiemdânî-zâde F›nd›kl›l› Süleyman Efendi Tarihi Mür’i’t-tevârih, I, haz: Münir<br />

Aktepe, ‹stanbul 1976, s. 35.<br />

(18) Cenk Mimarbafl›s› Selim A¤a’n›n arzuhali, bk. BA, MD, nr. 5941, s. 100 derkenar<br />

kayd›.<br />

(19) <strong>Mustafa</strong> Kaçar & Atilla Bir, “Ottoman engineer Mehmed Said Efendi and<br />

his geodesical instrument (müsellesiye)”, Multicultural Science in the Ottoman<br />

Empire, Ed. E. ‹hsano¤lu, K. Chatzis, E. Nicolaidis, Diversis Artibus, Brpols, Belçika<br />

2003, 71-90.<br />

(20) C. ‹zgi, “Osmanl› Medreselerinde Aritmetik ve Cebir E¤itimi ve Okutulan Kitaplar”,<br />

Osmanl› Bilimi Araflt›rmalar›, 129-158.<br />

(21) Hendesehâne’nin aç›l›fl› hakk›nda Frans›z elçilik raporlar›nda “L’Ecole de<br />

Théorie a été ouvert le 29 Avril 1775 dernier à l’Arsenal sous la Direction du Sr.<br />

Kermovan et d’un renégat anglais nommé Mustapha Aga avec la surveillance de<br />

M. de Tott”, St. Priest’in 3 May›s 1775 tarihli raporu, AE, cp. Turquie, vol. 161, s.<br />

171R.<br />

(22) Hendesehâne’nin kurulufl tarihi hakk›nda biri 1773 (Fevzi Kurto¤lu, Deniz<br />

Mektepleri Tarihçesi, ‹stanbul 1941, s. 1-50), di¤eri 1776 olmak üzere iki farkl› görüfl<br />

ileri sürülmüfltür. Son araflt›rmas›nda Kemal Beydilli, bu müessesenin kuruluflu<br />

s›ras›nda Reis’ül-küttâb Râif ‹smail Bey’in (daha sonra pafla) bu vazifeye tayin<br />

tarihinin 1774 oldu¤una dayanarak bu müessesenin kurulufl tarihinin 1773 olamayaca¤›n›,<br />

do¤ru tarihin 1797 tarihli Küçük Hüseyin Pafla Layihas›’nda Hendesehâne’nin<br />

aç›l›fl tarihi olarak verilen 1190/1776 olmas› gerekti¤ini belirtmifltir. Kurulufl<br />

tarihi olarak 1773 senesinin verilmesinin sebebini ise hakl› olarak Toderini’den<br />

kaynaklad›¤›n› ve Toderini’nin (De la Litérature des Turcs, I, Paris 1789,<br />

159-167) Baron de Tott’un hat›rat›ndaki anlat›m karmaflas›n›n kurban› oldu¤unu<br />

söylemektedir. Kemal Beydilli, Türk Bilim ve Matbaac›l›k Tarihinde Mühendishâne,<br />

Mühendishâne Matbaas› ve Kütüphanesi 1776-1806, ‹stanbul 1995, 23. Frans›z<br />

arfliv kaynaklar›nda ise bu kurumun 29 Nisan 1775 tarihinde aç›ld›¤› yaz›l›d›r.<br />

(AE, cp. Turquie, vol. 161, s. 171R). Ayr›ca Hendesehâne’nin ilk hocal›¤›na tayin<br />

olunan Cezayirli Seyyid Hasan Hoca’n›n, kendi telifi olan Sefinetü’l-Fikr Meflhûnet<br />

fi’d-Dürer (‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong> Merkez Kütüphanesi, TY. nr. 2740) adl› eserinin<br />

mukaddimesinde bu müessesenin Sultan I. Abdülhamid’in saltanat›nda ve<br />

Dervifl Mehmed Pafla’n›n üçüncü sadareti zaman›nda (7 Temmuz 1775-5 Ocak<br />

1777: bk. Uzunçarfl›l›, Osmanl› Tarihi, IV/2, 422-423) aç›lm›fl oldu¤unu söylemesi<br />

ile Hendesehâne’nin faaliyetlerine 1775 tarihinde bafllam›fl, ancak 1776 tarihinde<br />

kurumlaflm›fl oldu¤unu söyleyebiliriz.<br />

(23) M. Kaçar, “Osmanl› ‹mparatorlu¤u’nda Askeri <strong>Teknik</strong> E¤itimde Modernleflme<br />

Çal›flmalar› ve Mühendishanelerin Kuruluflu (1808’e kadar)”, Osmanl› Bilimi araflt›rmalar›<br />

II, Ed. Feza Günergun, ‹stanbul 1998, s. 69-137.<br />

(24) Ekmeleddin ‹hsano¤lu, “Osmanl› Bilim Kurumlar›”, Osmanl› Devleti ve Medeniyeti<br />

Tarihi, c. II, ‹RC‹CA, ‹stanbul 1998, s. 325-328.<br />

(25) E. ‹hsano¤lu, a.g.m, s. 3286-287.<br />

(26) Kaz›m Çeçen, ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>nin K›sa Tarihçesi, ‹stanbul 1990,<br />

s.36.<br />

(27) Ça¤atay Uluçay, Enver Kartekin, Yüksek Mühendis Okulu, ‹stanbul 1958, s.<br />

282.<br />

(28) Emre Dölen, “‹stanbul Darülfünunu Fen Fakültesi Elektromekanik Enstitüsü<br />

(1926-1935)”, Türk Teknoloji Tarihi, Yay. Haz. Emre Dölen & <strong>Mustafa</strong> Kaçar, Türk<br />

BilimTarihi Kurumu Yay. ‹stanbul 2003, 115-154.<br />

(29) Ç. Uluçay, a.g.e, s.460-466.<br />

(30) K. Çeçen, a.g.e, s. 40-41.<br />

(31) Güncel bilgiler için bk. www.itu.edu.tr .<br />

(32) Ekmeleddin ‹hsano¤lu, Baflhoca ‹shak Efendi (Türkiye’de Modern Bilimin Ön-


cüsü), Kültür Bakanl›¤› Kaynak Eserler Dizisi, Ankara 1989.<br />

(33) A. Galante, Histoire des Juifs de Turquie, c. V. ‹stanbul, tarihsiz.<br />

(34) <strong>Mustafa</strong> Kaçar, Osmanl› Devleti’nde Mühendishanelerin Kuruluflu ve Bilim ve<br />

E¤itim Anlay›fl›ndaki De¤iflmeler, Bilim Tarihi Bölümü Doktora Tezi, ‹stanbul 1996.<br />

(35) J. de Kay, Sketches of Turkey 1831-1832, New York 1833.<br />

(36) Mehmed Esad Efendi, Mirat-› Mühendishane-i Berri-i Hümayun, ‹stanbul,<br />

1312.<br />

(37) Kemal Beydilli, Türk Bilim ve Matbaac›l›k Tarihinde Mühendishane, Mühendishane<br />

Matbaas› ve Kütüphanesi (1776-1824), Eren Yay›nc›l›k 1995.<br />

(38) <strong>Mustafa</strong> Kaçar, “Osmanl›larda Deniz Torpidolar› Hakk›ndaki ‹lk Tercüme Eser:<br />

E’r-Risâletü’l Berkiye Fî Alâti’rº-Ra’Diye”, Türk Teknoloji Tarihi 1. Türk Bilim ve<br />

Teknoloji Tarihi Kongresi 15-17 Kas›m 2001, yay. haz. M. Kaçar, E. Dölen, Türk Bilim<br />

Tarihi Kurumu yay. ‹stanbul 2003, s. 171-179.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

33


Bilgi ça¤›nda bilginin önemi<br />

Öz<br />

A. M. CELÂL fiENGÖR<br />

Üniversite, bir kütüphane etrafına toplanmış binalardan ibarettir<br />

Shelby Foote 1 (1916-2005)<br />

Bilgi canlı evriminin ayrılmaz bir parçasıdır ve insanlık ilk oluştuğundan<br />

beri bilgi çağında yaşamaktadır. Günümüzdeki “bilgi çağını”<br />

değişik yapan, bilgi üretim, depolama, kopyalama ve nakletme<br />

süreçlerinde son birkaç on yılda meydana gelen baş döndürücü gelişmelerdir.<br />

Ancak bu gelişmeler bir tehlikeyi de beraberinde getirmiştir.<br />

Günümüzde bilgi üretim hızı o denli artmıştır ki, depolama,<br />

kopyalama ve nakletme süreçleri bu hıza yetişememektedir.<br />

Üstelik bilginin çoğu sanal dünyada üretilmekte, depolanmakta,<br />

kopyalanmakta ve nakledilmektedir. Sanal dünyadaki bilgi alışverişi<br />

son derece küçük hacimler içinde gerçekleştiğinden, bu hacimlerin<br />

ne kadar kolay imha edilebileceklerini düşündüğümüz zaman<br />

bilginin geleceği için telâşlanmamak mümkün değildir. Bu<br />

nedenle tüm bilgi depolama işlemlerinin yalnız ve yalnızca sanal<br />

dünyaya emanet edilmesi akıllıca bir yol olarak görülmemektedir.<br />

Geleneksel kütüphanelerin, arşivlerin ve müzelerin korunmaları,<br />

en azından görünürdeki gelecek için, kesin bir zorunluluktur.<br />

Girifl: Bilgi hakk›nda<br />

34 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Bilgi, üreme sürecinin temelini oluşturduğu için canlıların ortaya<br />

çıkmasıyla birlikte ortaya çıkmış bir zenginliktir. Her üreyen canlı,<br />

kendisini oluşturan biyolojik programı yavrusuna verir ve böylece<br />

bir bilgi akışı oluşturmuş olur. Bilginin birebir naklinde meydana<br />

gelebilecek her türlü aksaklık, yavruda, atasına nazaran farklılıklar<br />

doğmasına ve dolayısıyla yavrunun atadan farklı bir canlı<br />

olmasına neden olur. Biyolojide mütasyon 2 dediğimiz bu olayın<br />

bir başka çeşidini kulaktan kulağa oyununu oynarken görebiliriz.<br />

Sıranın ilk başındakinin yanında oturanın kulağına “kaşık” olarak<br />

söylediği kelime en son oyuncunun ağzında meselâ “aşık”, “âşık”,<br />

“eşek” veya “küçük”, “kaçık”, “keçe” şekillerinden birine bürünüp<br />

oyuncuları hayrete düşürebilir. Kulaktan kulağa oyununda<br />

oyunu eğlenceli yapan bilgi iletişiminde meydana gelen aksaklıklardır.<br />

Bilgi iletişimindeki aksaklık, her türlü çeşitliliğin ortaya çıkmasındaki<br />

temel âmillerden biri, belki de en temelidir. Her muntazam<br />

gelişme, bilgi akışındaki aksaklıkların etkisini giderek törpülemek<br />

suretiyle çeşitliliği azaltır. Bilgi akışındaki aksaklığın azalması, bilgiyi<br />

nakleden mekanizmanın karmaşıklığı ile ters orantılıdır. Basit<br />

mekanizmaların bilgi naklinde meydana gelebilecek bir aksaklık,<br />

birdenbire yavruyu atadan çok farklı hale getirir. Bunun nedeni<br />

şudur:<br />

Diyelim ki elimizde a ve b öğelerinden oluşan bir ab mekanizması<br />

olsun. Bu kendini mükemmelen çoğalttığı zaman başka ab’ler ortaya<br />

çıkacaktır. Çoğalmada olabilecek herhangi bir aksaklık a’yı veya<br />

b’yi ortadan kaldırır, yavru da dolayısıyla aa veya bb olarak ortaya<br />

çıkarsa, ata ile yavru arasındaki fark birdenbire % 50 olur. Buna<br />

mukabil, çoğalmakta olan bir mekanizmanın yapısı on üyeli<br />

olup abcdefghij ile ifâde edilebilirse ve meselâ çoğalma ânında bu<br />

on üyeden yalnızca birinin çoğaltılmasında bir aksaklık oluşarak,


diyelim ki yavru abcdefghi olarak ortaya çıkarsa, ata ile yavru arasındaki<br />

fark, yalnızca % 10 olur. Her iki durumda da yapının yalnız<br />

tek bir öğesi değiştiği halde, değişiklik oranları arasındaki fark<br />

muazzam olmuştur.<br />

Sık yapılan bir gözlem, karmaşık yapıların çevrelerinde meydana<br />

gelen değişikliklere, basit yapılardan daha zor ayak uydurabildikleri,<br />

bu nedenle de değişikliklerden daha çok etkilendikleridir. Örneğin,<br />

Güney İngiltere’deki Salisbury düzlüğünde bulunan Stonehenge<br />

(bkz. Şekil 1) astronomik tapınağı dünyada türünün bilinen<br />

tek örneğidir. Halbuki Stonehenge’i inşa eden kültürün onun pek<br />

çok benzerini yaptığı muhakkaktır. Ancak bunlar korunmamıştır.<br />

Buna mukabil aynı kültürün ürettiği tek parçadan oluşan monolitlerden<br />

bol bol bulunmaktadır. Bunun nedeni Stonehenge’den birkaç<br />

taşın kaldırılması binanın işlevini yitirmesi için yeterli olduğu<br />

gibi, onu yaratmak için pek çok sayıda iri taş kütlesinin hazırlanması,<br />

taşınması ve yerleştirilmesi gerekmektedir. Bir monolit yapmak<br />

ise çok daha basittir ve monolitin orasından burasından kopacak<br />

parçalar onun işlevini yitirmesine neden olmazlar.<br />

Ancak Stonehenge türü binaların başarısızlığı, yapılan başka binalarda,<br />

bina elemanlarını harçla birbirine tutturma ve karmaşık bir<br />

yapıya bir monolit özelliği kazandırma yollarını açarak yeni bina<br />

türlerinin ortaya çıkmasına neden olmuştur.<br />

Özetle bilgi ve bilgi nakli ilk canlı ortaya çıktığından beri olan şeylerdir.<br />

Bu açıdan günümüzün “bilgi çağı” olarak adlandırılması<br />

saçmadır, çünkü insanlığın “bilgi çağı” olmayan hiçbir çağı yoktur.<br />

Bu meselâ “sanayi çağı” terimi için böyle değildir, çünkü James<br />

Watt buhar makinesini keşfedene kadar fabrikalarda seri üretim<br />

yapabilecek makinelere hareket veren, yaygın kullanıma müsait<br />

küçük boylu ve pratik motorlar yoktu. Dolayısıyla bir sanayi seferberliği,<br />

dolayısıyla bir “sanayi çağı” olamazdı.<br />

Ancak tüm bunlar çağımıza “bilgi çağı” adını verenlerce de bilinmeyen<br />

şeyler değildir. Peki ilk bakışta bize saçma gelen bu ad niçin<br />

seçilmiştir Bunun basit nedeni, bilgi iletişiminde aksaklık meydana<br />

gelmesinin, genellikle arzu edilmeyen bir durum olmasıdır. Bunun<br />

için insanlar bilgiyi ürettikten sonra en iyi şekilde depolamak,<br />

kopyalamak ve nakletmek için sürekli arayış içinde olmuşlardır.<br />

Çağımızı geçmiş zamanlara nazaran çok özel yapan şey, bilgi depolama,<br />

kopyalama ve nakletme mekanizmalarında son birkaç on yıl<br />

içinde meydana gelen baş döndürücü gelişmelerdir.<br />

Bilgi üretimi<br />

fiekil 1, Stonehenge, ‹ngiltere<br />

Bilgi üretimi genellikle daha önce üretilmiş bilgilerin muhtelif nedenlerle<br />

değiştirilmesi yoluyla olur. Yukarıda dediğim gibi, bu değişme<br />

mevcut bilgi kopyalanırken veya nakledilirken meydana gelen<br />

“kazalar” sonucunda istenmeden ortaya çıkan bir durumu<br />

yansıtabilir. Buna karşın, bazen bilgi dediğimiz şeyden memnun<br />

olmayabiliriz: Ya gerçeği yansıtmadığı kanısındayızdır ya da yansıttığı<br />

gerçekten hoşlanmamaktayızdır. O zaman bilgiyi değiştirmek<br />

için elimizden geleni yaparız. İlk halde doğru olmadığını sandığımız<br />

bilgiyi elimizden geldiğince gerçek bilgi haline dönüştürmeye<br />

çalışırız. İkinci halde de doğru olduğunu bildiğimiz bilgiyi<br />

bir yalana tahvil etmek için uğraşırız. Fakat her iki halde de bilgiye<br />

ihtiyacımız vardır.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

35


İnsanlığın ortaya çıktığı 3 milyon yıldan yaklaşık 6000 yıl öncesine<br />

kadar bilgi sözle ifade ediliyor, duyularak veya görülerek öğreniliyor<br />

ve insan beyninin hafıza dediğimiz kısmında depolanıyordu.<br />

Genellikle bugün kabul edilen kurama göre, yazı ilk kez Sümer<br />

toplumu tarafından ticaretin ulaştığı düzeyin artık kişinin hafızasında<br />

tutulamayacak miktar ve karmaşıklığa varması sonucu icat<br />

edilmiştir. Bu ise ancak tarım toplumunun ortaya çıkmasından<br />

sonra mümkün olmuştur. Avcı toplumlar, besin kaynaklarının doğası<br />

gereği, çok sınırlı sayıda bireyin sürekli hareket halinde olduğu<br />

bir cemiyet modeli oluşturmuşlardı. Bunlarda bilgi, kısmen kalıtımsal<br />

(avcılık içgüdüsü) kısmen de icat edilen ve öğrenilen (avcılık<br />

teknikleri, silâhlar vb) imajlardan oluşuyordu. Avcının çocuğu<br />

(veya çırağı), avcılığın içgüdüsel olmayan kısmını babasına (veya<br />

ustasına) ve/veya babasının grubundaki diğer avcılara bakarak<br />

ve onları taklit ederek öğreniyordu. Avcılık için gerekli beceri genellikle<br />

bir balerinin, bir akrobatın veya bir tiyatro artistinin öğrendiklerinden<br />

daha karmaşık ve yüksek düzeyli değildir. Avcılığı<br />

ve tekniklerini öğrenmek için insan hafızası yeterlidir. Ancak avcı,<br />

bilgisini yalnızca o bilgiyi bizzat tatbik ederek nakletmez. Meselâ,<br />

bir arkadaşına av yollarının en uygun noktalarını göstermek isteyen<br />

bir avcının bunu hele elindeki ilkel lisan imkânlarıyla yapması<br />

çok zordur. Onun için avcı toplumlar çok erken zamanlarda resim<br />

ve harita çizimine başlamışlardır. Resimler, hangi av türünden<br />

bahsedildiğini, haritalar ise avın nerede bulunduğunu ve oraya nasıl<br />

ulaşılacağını göstermede kullanılan haberleşme yöntemleridir.<br />

Her ilkel toplumda bu tür bilgi depolama, kopyalama ve nakletme<br />

vasıtalarını görüyoruz 3 .<br />

Tarımın icadı, bir insanın bilmesi gereken bilgi miktarını avcı toplumlarındakine<br />

nazaran çok arttırmıştır. Bunun nedenlerinin en<br />

önemlisi tarımın insanları yerleşmeye ve bir arada yaşamaya zorlaması<br />

olmuştur. Bir arada yaşama iş bölümünü getirmiş, iş bölümü<br />

de haberleşme konularını çeşitlendirmiştir. Meselâ tohumlarını ne<br />

zaman ekmesi gerektiğini bilmek isteyen çiftçinin, ziggurat denen<br />

tapınaklarda oturan astronom-rahiplerin ürettikleri astronomik<br />

verilere ve bu verilerden türettikleri takvimlere ihtiyacı vardı. Hasadını<br />

toplayan çiftçi bu sefer bunu satmak zorundaydı. Bu satma<br />

36 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

işi, tartmadan paketlemeye, paketlemeden nakliyeye ve nakliyeden<br />

muhasebeye kadar çok geniş bir işler tayfı sunmuştu ona. Tüm<br />

bunları bir kişinin kafasında tutması mümkün değildi. Hele bir<br />

yerden diğerine gönderilen malların karışmaması için sandıkların,<br />

bohçaların, çuvalların vs. bir şekilde “etiketlenmesi” gerekiyordu.<br />

Bu etiketleme işi için, nakliyecilerin aklına ilk kez nakledilen malın<br />

resmini çizmek gelmiş olmalıdır. Buğday naklediliyorsa meselâ<br />

bir buğday başağının resmi çiziliyordu ambalajın üstüne. Daha<br />

sonra çuvalları mühürlemek ihtiyacı doğunca mühürler üzerine<br />

muhtelif resimler çizilmeye başlandı. İlk logogramların, yani bir<br />

kelimeyi resmederek yazı yazmanın, ilk adımlarının bu şekilde<br />

atıldığı sanılmaktadır.<br />

Logogramlardan sileber denilen hece sembollerinden oluşan işaretlere<br />

geçiş daha karmaşık olmuş olmalıdır, ama bunun nasıl olduğunu<br />

en güzel Mısır’ın hiyeroglifleri gösterir. Hiyeroglifte çizilen “resim”<br />

sırf bir kelimeyi değil, bir heceyi temsil ediyordu. Birkaç hiyeroglif<br />

yan yana getirilerek kelimeler oluşturulabiliyor, bu şekilde ses<br />

bilgisi korunup, nakledilebilir hale getiriliyordu. Bunun tek şartı,<br />

yazanla okuyanın, hiyeroglif sembollerine karşılık gelen seslerin neler<br />

olduğunu bilmeleriydi. Bunun da çok zor olmuş olmaması gerekir:<br />

Bugün meselâ eski Yunanlıların ß harfine bugünkü gibi v değil<br />

de b değeri verdiklerini bir koyunun melemesini ß ile tasvir etmelerinden<br />

anlıyoruz. İlk kez Rotterdam’lı hümanist Desiderius<br />

Erasmus (1469-1536) tarafından kapsamlı bir şekilde kullanıldığı<br />

için Erasmus yöntemi denen bu yöntemle pek çok sembolün ses<br />

değeri öğrenilebilir. Hiyeroglifleri ilk okuyan Jean-François Champollion’un<br />

(1790-1832), Rosetta taşı üzerindeki hiyeroglif metinde<br />

bir dikdörtgen içine alınmış bir kelimenin bir kral adı olabileceği ve<br />

bunun da muhtemelen Ptolemaios olması gerektiğini tahmin etmiş<br />

olması, tüm çözümün anahtarını oluşturmuştur.<br />

Zamanla, sileberler içerisindeki semboller tek tek sesleri temsil etmeye<br />

başladılar ve bu suretle ilk alfabeler doğdu. Ancak Girit’teki<br />

ön-Yunanlılar okuma yazma işini ele alana kadar alfabelerde sesli<br />

harfler kullanılmamıştır. Bunun nedeni aynı alfabeyi kullanan insanların<br />

zaten aynı dili konuşuyor olmaları ve alfabe ile yazılan ke-


limelerin de nihayet o kelimeyi temsil eden ve bugün internet üzerinden<br />

chat için kullanılan kısaltmalara benzeyen bir “sembollü kısaltma”<br />

olmasıdır. Onun için İbranice ve Arapça gibi sesli harfi olmayan<br />

veya alef ve elif gibi bir tek sesli harfi olan ilkel alfabelerle yazılmış<br />

yazılarda, eğer okuyucu yazılan kelimeyi daha önceden duymamış<br />

ve yazılışını görmemişse okuyamaz. Örneğin Arapça da<br />

mafsal (eklem) kelimesi ile mufassal (kapsamlı) kelimesi aynı harflerle<br />

yazılır. En tecrübeli Hebraist ve Arabistler bile eski metinlerde<br />

hiç tanımadıkları bir kelimeyle karşılaşınca bunu okuyamadıkları<br />

için, transliterasyonu yalnızca transkripsiyon ile sınırlamakta ve<br />

önlerindeki sessiz harflerin kullandıkları alfabedeki karşılıklarını<br />

yazmakla yetinmek zorunda kalmaktadırlar. İlk kez Yunanlılar sesli<br />

harfleri de alfabeye ilâve ederek gerçekten okunabilir bir yazı<br />

oluşturmuşlar, bunu da Romalılar onlardan öğrenmiştir. Dolayısıyla,<br />

1928’de Türkiye, prensipte yalnızca yazıya bağlı kalınarak<br />

doğru okunması imkânsız bir alfabeyi terk ederek, okunması<br />

mümkün bir alfabe sistemine geçmiştir. Arap harfi temelli eski Osmanlı<br />

alfabesinin, dilimiz için günümüzdeki Lâtin harfli Türkçe alfabeden<br />

daha uygun olduğu iddiaları yalnızca bir cehalet eseridir.<br />

Yazının ortaya çıkması, ilk kez insan hafızasının tutabileceğinden<br />

çok daha fazla bilginin depolanmasına imkân tanımıştır. Bu da bir<br />

insan aklında tutulabilecek bilgiden çok daha fazlasının elden geçirilerek<br />

değiştirilebilmesini mümkün kılmıştır. Örneğin Aristo<br />

meşhur fizik kitabını yazmamış olsaydı, Galile yaptığı mekanik deneylerini<br />

yapmak ihtiyacını duymayacaktı veya Batlamyüs (Ptolemaios)<br />

meşhur coğrafyasını yazmamış olsaydı belki de Amerika’nın<br />

keşfi yüzyıllarca gecikecek, Asya ile Avrupa birbirlerini yakından<br />

tanıyamayacaktı.<br />

Kitabın yararını burada anlatmak gereksiz. Yaşamınızda olumlu<br />

ne görüyorsanız onun temelinde, kökeninde, gelişmesinde kitaplar<br />

içinde bulunan bilgiler vardır. Ancak bugün her istediği konuda<br />

her elini attığında bir kitap bulabilen bizler, bunun belki de hep<br />

böyle olmuş olduğunu sanırız. Halbuki bizim anladığımız anlamda<br />

kitap çok geç keşfedilmiştir. Ninova’da Sir Austen Henry Layard’ın<br />

(1817-1894) 1847’de keşfettiği meşhur Asurbanipal (MÖ<br />

fiekil 2,<br />

Peisistratos<br />

685-627) kütüphanesinde bulunan 22 bin çivi yazılı tablet hemen<br />

tamamen din, hukuk ve ticaret hakkında olup, halkın okuması için<br />

üretilmiş metinler değildi. Zaten kütüphaneyi oluşturan Asurbanipal<br />

İlk Çağda okuması yazması olan nadir krallardan biriydi. O zamanlar<br />

halkın bilgisi hemen tamamen sözeldi. Okuma-yazma,<br />

devlet emrinde çalışan çok küçük bir kâtipler sınıfıyla sınırlıydı.<br />

Halk için kitap üretmek fikrinin ilk kez Atina tiranı Peisistratos’un<br />

(olgunluğu M.Ö. 6. yüzyıl, bkz. Şekil 2) aklına geldiği söylenir. Peisistratos,<br />

Karl Popper’in bir yazısından öğrendiğim üzere, yalnız<br />

politikacı değil, aynı zamanda yayıncıymış da 4 . Bu yayıncılığın çok<br />

özel bir yanı dünyada bilinen en eski yayıncılık kuruluşu olması.<br />

Tabiî yukarıda da değindiğim gibi Peisistratos’tan önce de pek<br />

çok “kitap” yazılmıştı. Ancak bu kitapların hemen tamamı ya dinsel<br />

içerikli “kutsal kitaplardı” ve yalnızca belli bir ruhban sınıfına<br />

hitap ediyorlardı veya politik antlaşma, vasiyet vb metinlerle ticarî<br />

tablolardan ibarettiler. Belli bir bilgiyi halka nakletmek amacıyla<br />

kitap yayınlamak fikrini ilk kez Peisistratos’un düşünmüş olduğu<br />

sanılmakta. Peisistratos’un yayınlattığı kitaplar Homeros’un<br />

(M.Ö. 8. yüzyıl) destanlarından ve benzeri edebiyat eserlerinden<br />

ibaretti. Ama bu kitaplar tüm Yunanca konuşan toplum tarafın-<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

37


dan iyi bilinen hikâyelerden oluştukları için, metinlerin devamlı<br />

olarak el altında olması, onlar hakkında düşünmeye, onları eleştirmeye<br />

ve onların belki benzerlerini üretmeye insanları teşvik etti.<br />

Kısa sürede ilk nesir yazılı eserler de ortaya çıktı. Croiset’lerin meşhur<br />

“Yunan Edebiyatı Tarihi” adlı klâsik eserlerinde Alfred Croiset’nin<br />

bir tezi, nesir yazısının ilk kez eleştirel düşünmeyi yarattığı<br />

yönündedir. Croiset, nesrin yazılı metinleri belirli ve sık tekrarlanan<br />

formüllerden kurtardığını, yazılı metnin, düşünülen ve/veya<br />

gözlenen bir şey hakkında doğru bilgi nakletmek amacıyla yazıldığını<br />

vurgulamaktadır 5 . Nesir ile yazı, yalnızca bir din aracı veya sanat<br />

dalı olmaktan çıkarak bir haberleşme aracı haline gelmiştir.<br />

Haberleşme aracı olarak da yazılı metin naklettiği bilginin doğruluğu<br />

veya yanlışlığı nispetinde eleştiriye maruz kalmaya başlamıştır.<br />

Yazılı nesir metinlerinin herkesin satın alıp okuyabileceği kitaplar<br />

haline getirilmesi, kanımca insanlık kültür tarihinin en<br />

önemli aşamasıdır ve uygarlığın oluşum ve gelişimini mümkün<br />

kılmıştır. Bu nedenle uygar toplumlar yazılı nesir literatürleri en<br />

zengin olan toplumlardır. Örneğin, zengin bir edebiyata sahip Osmanlı<br />

toplumunun nesir eserleri bakımından son derece fakir olduğu<br />

gözlenmektedir 6 . Bu gözlem, bu imparatorluğun on dokuzuncu<br />

yüzyıl başına kadar bir Orta Çağ imparatorluğu şeklinde<br />

kalmış olması gözlemiyle uyum içerisindedir.<br />

İlginçtir ki, bilim de halk kitabı diyebileceğimiz kitap türünün doğumundan<br />

hemen sonra doğmuştur.<br />

Bu dünya ve alternatif dünyalar<br />

Bilimin ortaya çıkışı, insanoğlunun, bilginin üretilebilir ve saklanabilir<br />

bir zenginlik olduğunu keşfetmesiyle başlar. Bu keşif dönemi<br />

çok, ama çok uzun sürmüştür. O kadar ki, bilimle yaşadığımız<br />

dönemin yalnızca iki bin beş yüz yıl olmasına karşılık, bilginin üretilebilir,<br />

edinilebilir ve saklanabilir olduğunun keşfi süreci neredeyse<br />

üç milyon yıl almıştır!<br />

Yukarıda imâ ettiğim gibi, insanoğlu insan olduğundan beri bilgi<br />

çağını yaşamaktadır. Eğer insanı âlet yapan ve bunun yapılmasını<br />

38 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

öğreten bir hayvan olarak tanımlarsak, insan ilk baştan beri bilgi<br />

üretme, edinme ve depolama işini yapmaktadır. Ancak insan içinde<br />

yaşadığı doğanın kendi dışında bir varlık olduğunu keşfettiği<br />

zamandan itibaren onunla temasa gelmeye çalışmış, başta, bu doğaya<br />

kendinde bildiği özellikleri atfetmiştir. Şiddetli bir fırtınayı<br />

veya depremi öfke, güzel bir havayı ve bolluğu cömertlik, kendine<br />

sığınacak yer sağlayan mağaraları tabiatın şefkatli kucağı olarak<br />

yorumlamıştır. Aslında doğanın cansız ve düşüncesiz olduğu, ilk<br />

insanların düşünmedikleri ve kendilerini koruma açısından düşünemeyecekleri<br />

ve aslında düşünememeleri gereken bir gerçekti.<br />

Eğer insan henüz kendisini koruyacak hiçbir şeyi olmadığı çağlarda<br />

içinde yaşadığı doğada yalnız olduğunun bilincine varsaydı, sanırım<br />

korkudan yaşamını sürdüremezdi.<br />

İşte bu aşamada insan aklının evrimsel bir aşaması olarak “yalan”<br />

keşfedildi. İnsan, kendi aklında senaryolar uydurarak bunları gerçekmiş<br />

gibi sunmanın ve başkalarını buna inandırmanın mümkün<br />

olduğunu öğrendi. Bu bir nevi “alternatif dünya kurma” işleviydi.<br />

Şöyle bir olay düşününüz: Bir avcı yakaladığı avı ailesine götürürken<br />

çok hoşuna giden ancak paylaşılması gerektiğini de bildiği bir<br />

kısmı kendisi yesin. Grubunun tekdirine maruz kalmamak için,<br />

mağarasına geldiği zaman, eksik kısmın bir dalgınlık anında başka<br />

hayvanlar tarafından yenildiğini söyleyerek suçunu azaltma yolunu<br />

seçsin. Bu iş aslında gerçek dünyaya (yani eti kendisinin yediği dünyaya)<br />

alternatif bir dünya (eti aslında olmayan bir hayvanın yediği,<br />

aslında olmamış süreci içeren “hayalî” dünya) yaratma işlevidir.<br />

Bu örneği meselâ bir yıldırım düşmesi olayına da genişletebiliriz.<br />

Yıldırım doğa içinde tesadüfen meydana gelen bir elektrik olayıdır.<br />

Ama bunun zararını gören ilkel insan bunu kendi kafasında yarattığı<br />

alternatif dünyadaki bir gücün öfkesine bağlar. Bilinçli olduğu<br />

varsayılan bu güç de bildiği tek bilinçli güç olan insana benzetilir.<br />

Sonra kafada yaratılan bu şuurlu güce bir bir isim verilir: Meselâ<br />

Sümerlerde Enlil, Yunanlılarda Zeus, Romalılarda Jüpiter, Cermenlerde<br />

Thor... Bu şekilde bir yıldırım düştüğü zaman insan, yarattığı<br />

alternatif dünyada hemen bir neden de bulur: Yıldırım düşmüştür,<br />

çünkü fırtına tanrısı kızmıştır. O zaman tanrının kızgınlı-


ğını gidermek lâzımdır (ki bir daha yıldırım düşmesin, böylece yıldırımdan<br />

bir korunma mekanizması geliştirilmiş olsun). Bu nasıl<br />

yapılır Kızmış bir insanın kızgınlığı nasıl giderilir Onu okşayıcı<br />

tatlı sözlerle, belki verilecek hediyelerle... İnsan da kafasında var<br />

saydığı hayalî gücü yatıştırmak için ona dua etmeye, adaklar sunmaya<br />

başlar. Bu şekilde yalnız bir tanrı değil, onun çevresinde dua<br />

sistemleri, kurban ve adak yöntemleri oluşan, bunları düzenleyen<br />

ruhban sınıfları meydana gelen koca bir din oluşur. Bu çerçevede,<br />

anne ve babasından istekte bulunan çocuk gibi, büyümüş bir<br />

olgun insan da bu sefer tanrıdan veya tanrılardan istekte bulunur.<br />

Gördüğümüz gibi, insanın kafasında yarattığı alternatif dünya,<br />

onun bu dünyadaki yaşamına yön vermeye, yani onu etkilemeye<br />

başlar. Bazı dinlerde hattâ insan kurban edilmesi geleneği gelişmiştir<br />

ki, bugün üç büyük din kabul edilen Musevîlik, Hıristiyanlık ve<br />

Müslümanlığın temelinde dahî insan kurban edilmesi geleneğinin<br />

olduğunu bu dinlerin kitaplarında anlatılan İbrahim Peygamber’in<br />

oğlu İzak’ı (Musevi ve Hıristiyanlara göre) veya İsmail’i<br />

(Müslümanlara göre) kurban teşebbüsünden biliyoruz.<br />

14. yüzyıldaki korkunç kara veba salgınına karşı hiçbir tedbirin alınamamasının<br />

nedeni, bu dünyada meydana gelen doğal bir olaya,<br />

alternatif dünyada alınan tedbirlerle karşı çıkma teşebbüsüdür.<br />

Veba, bu dünyanın doğal bir olayıdır ve bu dünyadan edinilecek<br />

bilgiler üzerine kurulacak bir tıp bilimi ile bertaraf edilebilir (ki sonunda<br />

öyle olmuştur). Bunu alternatif dünyadaki hayalî tanrı veya<br />

tanrılara dua ile yapmaya kalkarsanız tabiî hiçbir sonuç elde<br />

edemezsiniz. On dördüncü yüzyıldan hemen sonra Rönesans ile<br />

Avrupa’da dinin otoritesinin sallanmasında, büyük, küçük, iyi, kötü,<br />

inançlı, inançsız herkesi ayırım yapmadan etkileyen Kara Ölüm<br />

karşısında din adamlarının çaresiz olduğunun görülmesi ciddî bir<br />

rol oynamıştır.<br />

Bilimin ortaya ç›k›fl›<br />

Bilimin ortaya çıkışına, alternatif dünyaların, bu dünyadaki yaşam<br />

kalitemizi arttırmada kifayetsiz olduğunun fark edilmesi neden olmuştur.<br />

İlk Çağ Yunanlılarının, Zeus’a ne kadar boğa kurban edilirse<br />

edilsin, fırtınaların karada ve denizde âfetler yaratmaya devam<br />

ettiğini, Poseidon’a ne kadar yakarılırsa yakarılsın, depremlerin<br />

şehirleri insanların başına yıkmayı sürdürdüğünü görerek, bu<br />

tanrılara ve sözüm ona onlara ulaşmayı sağlayan dinlere olan<br />

inançları azalmıştır.<br />

Eski Çağ literatürü, Miletos’lu Tales’in (olgunluğu MÖ 575, bkz.<br />

Şekil 3) Mısır’a gittiğini ve orada, Nil sellerinden sonra kadastrocuların<br />

arazi tespitlerini yenilerken bazı geometrik kurallar kullandığını<br />

görerek bunların aslında ispat edilebilecek ilişkilerin ifâdeleri<br />

olduğunu fark ettiğini yazar. Tales ispat edilebilecek bu ilişkileri<br />

teorem haline getirmiş, bu bilgiye de bu dünya dışından hiçbir<br />

müdahale yapılmadan, yani alternatif bir dünyadan medet umulmadan<br />

varıldığını göstermiştir.<br />

Bu çok önemli bir adımdı, çünkü Tales’e, başkaları tarafından tanrılardan<br />

medet umularak çözülmesi düşünülen sorunlara da yalnızca<br />

insanın olanaklarını kullanarak çözme girişiminde bulunmak<br />

cesaretini vermiştir. Bu şekilde Tales, fırtınalara, depremlere<br />

vb olaylara da doğal çözümler aramaya başlamıştır. Elimize geçen<br />

belgeler, Tales’in depremlere şöyle bir neden önerdiğini yazıyor:<br />

Dünya bir tepsi gibi düz olup her şeyin temel unsuru olan su üzerinde<br />

yüzen bir diskten ibarettir. Bu suda, yani okyanusta, şiddetli<br />

bir fırtına olduğu zaman bu disk de sallanır ve biz bu sallantıyı<br />

deprem olarak algılarız.<br />

Tales bu fikirleri kuşkusuz Mısır’dan ve Mezopotamya’dan öğrenmişti.<br />

Ama oralarda bu fikirler binlerce yıldan beri geçerliliklerini<br />

koruyan dinsel efsanelerin parçalarıydılar. Tales’in orijinalliği, bu<br />

fikirleri yalnızca varsayımlar olarak ele alıp bunların gözlemle denetlenmesini<br />

istemesiydi. Bunu hemşerisi, arkadaşı ve hattâ belki<br />

de bir tür öğrencisi olan Anaksimandros’a 7 (olgunluğu MÖ 560,<br />

bkz. Şekil 4) anlatarak, Anaksimandros’tan eleştiri istemiş olmalıdır,<br />

çünkü Anaksimandros derhal biri gözlemsel diğeri ise tamamen<br />

mantıksal iki itirazda bulunmuştur: 1) Dünyamızı oluşturan<br />

taşlar suda yüzmezler. Dolayısıyla dünyanın su üzerinde yüzen bir<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

39


altı, üstü, önü, arkası olamaz. Bu nedenle de dünyanın “aşağı” düşmesi<br />

gibi bir şey bahis konusu değildir. Onun için dünya boşlukta<br />

durabilir. Üstelik dünyanın boşlukta durduğu fikri gözlemle denetlenebilir<br />

de. (Gerçekten de bu denetleme daha sonra yapılmış<br />

ve doğru olduğu görülmüştür.)<br />

Dünyanın boşlukta durduğu fikri o kadar muhteşem bir fikirdir ki,<br />

bunu daha sonra Tevrat’ın Eyyûb kitabının 26. bölümünün 7. beytinde<br />

tekrar görüyoruz:<br />

Kuzeyi boşluğun üzerine çekti<br />

Dünyayı hiçliğin üzerine astı<br />

fiekil 3, Tales<br />

disk olduğu varsayımı bu gözlemle çelişir. 2) Bir an için bu gözlemsel<br />

itirazı düşünmesek bile, dünyanın altındaki suyu ne tutmaktadır<br />

sorusuna nasıl cevap verebiliriz Ona bir cevap bulunsa<br />

bile, bu sefer suyun altındaki desteği tutan destek nedir sorusu karşımıza<br />

çıkar. Böylece problemin, bir çözüme hiç yaklaşılamadan<br />

sonu gelmeyen geri çekilmesiyle karşılaşırız ki bu mantıklı bir yaklaşım<br />

olamaz. Bunun üzerine Tales Anaksimandros’a kendisinin<br />

bir çözümü olup olmadığını sormuş olmalıdır ki Anaksimandros<br />

şu tarihî cevabı vermiştir: “Dünya boşlukta duruyor.” Tales niçin<br />

böyle düşündüğünü sorunca Anaksimandros “çünkü dünyanın<br />

oraya veya buraya gitmesi için bir neden yok” demiştir.<br />

Bu muhteşem cevap, hiç kuşkusuz, insan aklının tarihte atabildiği<br />

en büyük adımdır 8 . Bu adım o kadar büyüktür ki yanında Newton’un<br />

veya Einstein’in buluşları bile pek mütevazı kalır. Anaksimandros,<br />

Tales’in dünyanın suyun üzerinde yüzdüğü fikrinin,<br />

problemin çözümüne hiç yaklaşılamadan sonu gelmeyecek bir<br />

sorgulamaya neden olacağını görerek çok radikal bir çözüm önermiştir.<br />

Önerdiği çözüm, büyük düşünürün “aşağı”, “yukarı”, “yana”,<br />

“öne” gibi kavramların tamamen bağıl kavramlar olduğunu<br />

kavrayarak dünya dışındaki evrende bu kavramların hiçbir anlamı<br />

olamayacağını anlamış olduğunu gösterir. Dolayısıyla dünyanın<br />

40 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

fiekil 4, Anaksimandros<br />

Dinsel geleneğe göre Tanrı’nın ilham ettiği düşünülen bu kitap,<br />

gerçekte Anaksimandros’tan bir yüzyıl sonra yazılmıştır ve hiç<br />

kuşkusuz, burada alıntılanan beyit Anaksimandros’un sözlerinin<br />

bir iktibasından başka bir şey değildir! Bunu şuradan anlıyoruz<br />

ki, bu sözler Eyyûb’un kitabında sırıtmaktadır. Eyyûb kitabının<br />

yazarı olan kişi Anaksimandros’un yazdığını bildiğimiz kitabıyla<br />

Akdeniz dünyasına yayılan bu sözlerini duymuş ve bu kadar<br />

muhteşem bir düşüncenin ancak bir tanrı tarafından gerçekleştirilebileceği<br />

düşüncesiyle bunları kitabına almıştır. Ancak kitabının<br />

geri kalan kısmının bu muhteşem düşünce düzeyinde olmadığı<br />

görülmektedir ki, zaten Tevrat’ın değişik kişiler tarafından<br />

yazılan ve yer yer birbiriyle çelişen Ortadoğu putperest din geleneğinin<br />

ürünü metinlerden oluştuğu on dokuzuncu yüzyıldan<br />

beri yapılan detaylı tarihsel ve metin eleştirisi araştırmalarıyla ortaya<br />

çıkarılmıştı 9 .<br />

Ancak Anaksimandros’un çözümü, bu sefer depremlerin kökeni<br />

sorusunu cevapsız bırakmaktadır. Gerçekte Anaksimandros bu soruya<br />

Tales’inkinden değişik fakat daha kapsamlı bir cevap vermiştir.<br />

Bu cevap, aynı zamanda Miletos civarında görülen fosillerin<br />

kökenini de açıklayan bir cevaptır. Anaksimandros, Miletos civarında<br />

bugün denizlerde yaşayan canlılara benzeyen canlı kalıntılarının<br />

kayaçlar içerisinde bulunduğu ve (Büyük Menderes deltasının<br />

sürekli ilerlerlemesi nedeniyle –ki bunu Anaksimandros bilemezdi)<br />

eskiden suyla kaplı yerlerin karalaştığı gözlemlerinden ha-


eketle denizlerin sürekli bir çekilme içerisinde olduklarını, bir diğer<br />

deyişle, dünyamızın giderek kuruduğu kanısına varmıştı. Bu<br />

yüzden kuruyan dünya giderek gevrekleşiyor ve gevrekleşip kuruyan<br />

kayaçlar zaman zaman ufalanarak çöküntülere ve depremlere<br />

neden oluyordu. Üstelik bugünkü sürekli su çekilmesi, eskiden her<br />

yerin sularla kaplı olduğuna işaret ediyordu. Eğer bu böyleyse, diyordu<br />

Anaksimandros, ilk canlılar insan olamazlardı. İlk canlılar<br />

bir tür balığa benzer şeyler olmalıydılar. Bunlar daha sonra kabuklu<br />

kara canlılarına dönüşmüş, onlardan da sonunda insanlar türemişti.<br />

Bu şekilde Anaksimandros yaşamın evrimi konulu ilk kuramın<br />

da kurucusu olmuştu 10 .<br />

Anaksimandros, dünyamızın davul şeklinde olduğu kanaatindeydi.<br />

Bu davulun yüksekliği ile çapı arasındaki oran 1/3 idi. Bu davulun<br />

en güzel grafik bir betimlemesini Marcel Conche yayınlamıştır:<br />

Şekil 5’te görülen tabak resmi silindirik bir kolon başlığını göstermektedir.<br />

Bu başlığın sağında bir kartal bir direğe bağlı bir erkeğin<br />

ciğerini yemektedir. Prometheus’u temsil ettiği kuşkusuz<br />

olan erkeğin bağlı olduğu direk de hiç kuşkusuz Prometheus’un<br />

Zeus tarafından zincirlendiği Kafkas dağını, yani MÖ altıncı yüzyılda<br />

Yunanlılarca bilinen dünyanın en doğu ucunu temsil etmektedir.<br />

Buna mukabil, kolon başlığının solunda sırtında bir küre taşıyan<br />

başka bir erkek vardır. Bu da hepimizin bildiği Atlas, yani,<br />

MÖ altıncı yüzyıl Yunanlısının dünyasının en batısındaki Atlas dağıdır.<br />

Anaksimandros’a göre davulun bir yüzünde biz yaşıyorduk;<br />

diğer yüzünde yaşayanlar olabileceğine, ama bu konuda bilgimiz<br />

olmadığına da değindiği söylenir Anaksimandros’un. “Davulun alt<br />

ve üst yüzeylerinde yaşayanlar” düşüncesi gene Anaksimandros’un<br />

“aşağı” ve “yukarı” kavramlarının bağıl olduğunu ne kadar temelli<br />

bir şekilde anladığını göstermesi bakımından çok önemlidir.<br />

Anaksimandros astronomik bir model de geliştirmiştir. Davul şeklindeki<br />

dünyanın çevresinde tekerlek şekilli içi boş borulara benzer<br />

bulutlar farz etmiş, bu bulutların içlerinin de ateşle dolu olduğunu<br />

varsaymıştı. Bu tekerlek şekilli, buluttan borulardaki deliklerden içlerindeki<br />

ateş görülüyor, biz de bunları yıldızlar olarak algılıyorduk.<br />

Anaksimandros’un fikirleri muazzam bir kozmoloji oluşturur.<br />

Anaksimandros tüm mitolojilerin ve dinlerin kabul ettiği “dünyanın<br />

yaradılışı” fikrini de mantıksız bulmuş olacak ki, reddetmiştir.<br />

Ona göre her şey “sınırsızdan” (=apeiron) geliyordu. Yani evrenin<br />

ne başlangıcı ne de sonu vardı (herhalde başlangıcının olduğu fikrinin,<br />

başlangıçtan önceki şeyin başlangıcı sorusunu davet ederek<br />

gene problemi çözüme yaklaştırmayan bir sürekli sorgulama sürecini<br />

başlatacağını görmüş olmalıydı).<br />

Anaksimandros aynı zamanda doğa olaylarının belirli kanunlara<br />

göre cereyan ettiği fikrini de ilk kayda geçiren insanoğludur.<br />

Bu şekilde Tales ve Anaksimandros, bugün bilim diye bildiğimiz<br />

faaliyetin ilk habercileri olmuşlardır. Onların kendimiz, çevremiz<br />

ve içimizde yaşadığımız evren hakkında sorulan sorulara verdikleri<br />

cevapların, dinlerin, mitolojilerin vb verdikleri cevaplardan farkı,<br />

bu cevapların kendi içlerinde mantıken tutarlı ve gözlemle denetlenebilir<br />

ifâdeler olmasıdır.<br />

fiekil 5, bir davul olarak dünya<br />

İlginç olan, Yunan literatürü tarihçilerinin Anaksimandros’un kitabını<br />

ilk nesir eser kabul etmeleridir 11 . Fikirlerini kitap haline getirerek<br />

yaymak düşüncesi hiç kuşkusuz Peisistratos’tan İyonya’ya<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

41


gelmiş bir gelenektir. Atina’da Homeros destanlarını halka ulaştırmak<br />

için ortaya çıkan “halk kitabı” kavramı, Miletos’ta bir bilim<br />

insanının düşüncelerini halkıyla paylaşmak için başvurduğu bir<br />

vasıta halini almıştır. Anaksimandros’tan sonra bilimsel kitap yazma<br />

geleneği hızla gelişmiş ve hemen her önemli Yunan düşünürü<br />

bir veya birkaç kitap yazmıştır.<br />

‹skenderiye Kütüphanesi ve Museion:<br />

‹lk uluslararas› araflt›rma merkezi<br />

İlkçağ’da Anaksimandros ve belki de çağdaşı Perekides gibi yazarlarla<br />

başlayan nesir kitap yazma alışkanlığı sonucu gelişen gelenek<br />

ve Peisistratos’un kurduğu yayıncılık geleneği birleşerek Yunanlılardan<br />

önce hiçbir toplumda görülmemiş bir okuma-yazma ve kitap<br />

üretme geleneği başlattı. Böylece sayıları hızla artan kitaplar,<br />

belki de ilk kez Asurbanipal’in farkına varmış olduğu bir sorun,<br />

daha doğrusu bir ihtiyaç ortaya çıkardı: Bu kitapların içerdiği ve<br />

bir insan hafızasının saklamasına imkân olmayan bilgi nasıl depolanacak<br />

ve insanların kullanımına en etkili bir şekilde nasıl sunulacaktı<br />

Bunun cevabı büyük bir kütüphane kurmak ve onu tüm<br />

araştırıcıların kullanımına açmaktı. MÖ üçüncü yüzyıl başlarında<br />

kurulan muhteşem İskenderiye Kütüphanesi ve onun yanında yer<br />

alan araştırma kurumu Museion (=İlham Evi) bu ihtiyacı karşılamak<br />

maksadıyla meydana getirilmiştir 12 .<br />

42 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

İskenderiye Kütüphanesinin insanlığın entellektüel tarihinde ve<br />

kültürel gelişmesinde eşsiz bir yeri vardır. Büyük İskender’in (MÖ<br />

356-323) imparatorluğunun, kendisinin ölümünü takiben ordu<br />

komutanları arasında paylaşılmasından sonra Ptolemaios’un payına<br />

Mısır düşmüştü. Burada, Ptolemaios Krallığının kuruluşunun<br />

hemen başlarında ya I. Ptolemaios (Soter) (MÖ 367-283) veya II.<br />

Ptolemaios (Filadelfus) (MÖ 309-246) dev bir kütüphane ve araştırma<br />

kurumu (Museion) kurdu. Bu kurum, krallığın başkenti<br />

olan İskenderiye’deydi. Daha İlk Çağ’da kütüphanenin şöhreti<br />

destansal boyutlara ulaşmıştı. İlk çağ dünyasının hemen tüm eserlerinin<br />

burada toplandığı rivayet edilir. Araştırma kurumunda çalışan<br />

bilginler, en eski metinlerden başlayarak tüm kitapların eleştirel<br />

yayınlarını yaptılar ve bu suretle metin eleştirisi geleneğini<br />

başlattılar (baskının olmadığı toplumlarda, kitaplar elden ele kopyalandığı<br />

için, yanlışlar sürekli birikiyordu. Metin eleştirisinin<br />

amacı, ilk yazarın elinden metnin nasıl çıktığını saptamaktır). Sonra,<br />

günün birinde bu dev kütüphane bir felâket sonucu tahrip oldu.<br />

Karanlık çağların bu kütüphanenin (ve Bergama’daki gibi daha<br />

küçük benzerlerinin) ortadan kalkmasıyla başladığı söylenir.<br />

Gelgelelim, tarih araştırmaları, durumun geleneğin bizlere bildirdiği<br />

gibi olmadığını ortaya koyuyor. Columbia <strong>Üniversitesi</strong> klâsikler<br />

ve tarih profesörü Roger S. Bagnall, Amerika Felsefe Derneği’nin<br />

(American Philosophical Society) dergisinin (Proceedings)<br />

Aralık 2002 sayısında yayınladığı “Alexandria: <strong>Library</strong> of Dreams”<br />

(İskenderiye: Rüyaların Kütüphanesi) başlıklı yazısında —kütüphanenin<br />

eşsiz önemini asla küçümsemeden— İskenderiye Kütüphanesinin<br />

dilden dile dolaşan ihtişamda olmuş olmasının imkânsızlığını<br />

savunuyor 13 . Kütüphanenin kitap stokunun 700 bin ruloyu<br />

(o zaman kodeks tipi, yani ciltli kitap henüz icat edilmemişti)<br />

bulduğunu iddia edenler bile olmuş (örn. Aulus Gellius, 125-<br />

180’den sonra, bize ulaşabilen tek eseri Attika Geceleri’nde). Kütüphanenin<br />

rulo zenginliğini dile getiren rakamlar genellikle 400<br />

bin ile 200 bin arasında değişiyor. Ancak, şöhretli bir tarihçi eski<br />

Yunan’da üretilmiş eserlerin bize ancak kırkta birinin ulaştığını<br />

tahmin etmişti. Bu da toplam eser miktarının 10 ile 15 bin rulo<br />

arasında olmasını gerektiriyor. Diyelim ki bunun on katı bir yanılgı<br />

payımız olsun. Gene de İskenderiye Kütüphanesinin geleneklerin<br />

bildirdiği kitap sayılarına ulaşamıyoruz.<br />

Kütüphanenin Sezar’ın (MÖ 100-44) M.Ö. 48’de sevgilisi ve müttefiki<br />

VII. Kleopatra (MÖ 69-30) ile birlikte İskenderiye limanında,<br />

Kral XIII. Ptolemaios (MÖ 61-47) ve Kraliçe IV. Arsinoe (MÖ<br />

67-41) karşısında yaptığı deniz savaşı esnasında kazayla yandığı<br />

söylenir. Başkaları ise kütüphanenin tahribi suçunu cahil Hıristiyan<br />

papazlarına yükler. İslâm’ın ikinci halifesi Hz. Ömer’in (581-<br />

644) İskenderiye Kütüphanesini imha ettirdiğini iddia edenler bile<br />

çıkmıştır. Bu yıkımın, insanlık tarihinin en büyük felâketi olduğu<br />

yaygın bir kanıdır. Ancak Bagnall kütüphanenin tek bir saldı-


ıyla, hattâ birkaç saldırı veya kaza ile yok olmuş olması ihtimalini<br />

zayıf buluyor ve bu tezlere karşı İskenderiye’nin nemli ikliminde<br />

papirüs rulolarının bir veya iki yüzyıldan çok yaşamasının mümkün<br />

olmadığı tezini ileri sürüyor. Kütüphaneyi ayakta tutabilmek<br />

için çok büyük bir kopyacılar personeline ihtiyaç olduğunu, papirüs<br />

rulolarının sürekli yenilenmesi gerektiğini söylüyor. Roma İmparatorluk<br />

idaresinin Kütüphaneye ihtiyaç duyulan miktarda personel<br />

temin ettiğinin veya yeni kitaplar alınması için bütçe ayırdığının<br />

hiçbir verisi yok elde. Bagnall’in vardığı sonuç, İskenderiye<br />

Kütüphanesini ihmalin ortadan kaldırdığı. Yani İyonya Aydınlanmasını<br />

Roma’nın yaşatamadığı. Giderek fakirleşen ve barbar akınları<br />

ve göçleri altında giderek çöken Roma, kütüphaneleri ve araştırma<br />

kurumlarını ihmal etti. Halk giderek entellektüel faaliyetten<br />

uzaklaştı ve sonunda koca Roma barbar kabilelerinin darbeleri altında<br />

ve Hıristiyanlığın yalancı cennetinde yok oldu gitti. Avrupa,<br />

Orta Çağda bir cahiller cehennemi oldu.<br />

İskenderiye Kütüphanesinin bu acıklı sonu, bana dünyamızın bugün<br />

içinde bulunduğu durumu hatırlatmaktadır. Aydınlanmadan<br />

giderek uzaklaşan dünya da kütüphanelerini, üniversitelerini,<br />

araştırma kurumlarını ihmal etmeye başladı; ihmal etmekle kalmadı,<br />

onları faal bir şekilde tahrip yoluna saptı ve aynen çöküşteki<br />

Roma gibi, halk, yazılı ve sözlü medya, vurdumduymaz oldu;<br />

bazı iş adamları, köşe yazarları da bu tahribi planlayan hükümetlere<br />

alkışta ifadesini bulan tam bir gaflet (ve kısa görüşlü çıkar) yarışında.<br />

Bu işin sonu nereye varır Biz kendimizi batırmakta direnirsek,<br />

bizi kim kurtarır (En uygar bildiğimiz Avrupa bile Jürgen<br />

Habermas veya Paul Feyerabend gibi bilim ve akıl düşmanlarını<br />

büyük felsefeci diye alkışlar oldu!) İşte İskenderiye Kütüphanesinin<br />

ve araştırma kurumunun çürümesine izin veren Roma’nın<br />

acıklı sonu. Tarih, ders almasını bilene derslerle doludur.<br />

Sanal dünya<br />

Ancak günümüzdeki tehlike, yalnızca cehaletin eline geçen ve entellektüel<br />

kurumları ihmal edilen dünya değildir. Bilgisayarların<br />

son yarım yüzyılda gösterdiği baş döndürücü gelişme bir başka<br />

tehlikeyi ortaya çıkarmıştır: Sanal dünya 14 . On dokuzuncu yüzyılın<br />

ortasında ölmüş olan büyük doğa bilimci Alexander von Humboldt’un<br />

(1769-1859) yaşamı boyunca elli bin mektup yazmış olduğundan<br />

bahsedilir. Bunların bazıları Berlin içindeki arkadaşlarına<br />

uşağı Siegfried eliyle gönderdiği kısa notlardan ibarettir; yani<br />

bugünkü telefon konuşmalarımıza karşılık gelirler. Gönderdiği bu<br />

mektupların pek çoğu saklanmış, onların da hatırı sayılır bir miktarı<br />

derleme kitapları içerisinde yayınlanmıştır. Bugün Alexander<br />

von Humboldt’un mektuplarını okumak isteyen her araştırıcı, ya<br />

bu eserlerde bu mektupların bazılarına kolayca ulaşır veya biraz<br />

daha zorlanarak mektupların korunduğu meselâ Münih’teki Deutsches<br />

Museum kütüphanesi gibi arşivlere başvurarak yayınlanmamış<br />

olanların kopyalarını edinebilir. Benzer bir şekilde Charles<br />

Darwin (1809-1882) ile Alfred Russel Wallace’ın (1823-1913) 1857<br />

yılında jeolog Sir Charles Lyell (1797-1875) ve botanikçi Joseph<br />

Dalton Hooker’ın (1817-1911) ortak çabaları ile Linné Derneği<br />

dergisinde yayınlanan çağ açıcı makalelerinin nasıl ortaya çıktığı,<br />

yalnızca Darwin, Lyell ve Hooker arasında teati edilen ve genellikle<br />

uşaklar vasıtasıyla taşınan mektup ve notlar sayesinde anlaşılabilir.<br />

Büyük bir şans eseri bu mektup ve notlar korunmuş ve yayınlanmıştır<br />

15 .<br />

Fakat yaşamının hatırı sayılır bir kısmını internet üzerinden elektronik<br />

posta ile haberleşmekle geçiren bizleri düşününüz: Kaç tanemiz<br />

yazdıklarımızı ve bize yazılanları biriktirmekteyiz Pek nadiren,<br />

yerbilimleri dünyasının en büyük isimlerinden olan jeofizikçi<br />

Dan McKenzie gibi kişiler, başından beri yazdıkları tüm elektronik<br />

postaları arşivlemek zahmetine katlanmışlardır. Çoğumuz<br />

bunu yapmamaktayız ve o haberleşmelerde teati edilen bilgilerin<br />

çoğu yok olup gitmektedir. Kaçımız, yazdığımız bilimsel makalelerin<br />

metinlerinin muhtelif aşamalarını muhafaza ederiz Yayınlanmış<br />

bir çalışmanın bilgisayardaki ham metni bazen tek bir tuş<br />

vuruşuyla bir daha ele geçmemek üzere kaybolup gider.<br />

Elektronik bilgi depolamak o derece kolay ve o derece ekonomik<br />

bir hale gelmiştir ki, milyonlarca ciltlik bir kütüphane bugün bir<br />

bavula sığdırılabilir. Ama bir bavulu yok etmek, boyutları nere-<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

43


deyse bir mahalle büyüklüğüne ulaşmış bir kütüphaneyi yok etmekten<br />

çok, ama çok daha kolaydır. High-tec, yani yüksek teknoloji,<br />

yaşamımıza daha birkaç on yıl öncesinde hattâ hayâl bile<br />

edemeyeceğimiz kolaylıklar katmıştır. Ama bu kolaylıklar bir o<br />

kadar da yüksek risk faktörlerini beraberinde getirmektedir. Bilgi<br />

depolamak, kopyalamak ve nakletmek ne kadar kolaylaşmışsa,<br />

bilgiyi silmek veya sahte bilgiyle değiştirmek de bir o kadar kolaylaşmıştır.<br />

Günümüzün bilgi çağının en önemli sorunlarından<br />

biri, hızla gelişen ve toplum tarafından öğrenilme hızı gelişme hızının<br />

çoktan gerisinde kalmış olan teknolojinin, bilgi depolama,<br />

kopyalama ve nakletme mekanizmalarını nasıl etkileyeceğini anlayabilmektir.<br />

Bu nedenle teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, en<br />

az birkaç eski stil kütüphane ve müze her önemli kültür merkezinde<br />

korunmalıdır.<br />

Bugün ABD ve bazı Avrupa ülkelerinde önemli koleksiyonların<br />

“elektronik nüshaları nasıl olsa var” bahanesiyle kelimenin tam<br />

anlamıyla sokağa atıldığını görmekteyiz. Ben buna ABD’de, İngiltere’de,<br />

İsviçre’de ve Rusya’da şahit oldum. Böyle bir davranışın<br />

hiçbir özrü olamaz ve kanımca bilgi depolarının bu şekilde tahribi,<br />

insanlığa karşı işlenebilecek en büyük suçtur.<br />

Unutulmamalıdır ki, gelmiş geçmiş en büyük bilim filozofu addedilen<br />

Sir Karl R. Popper, insan uygarlığının üç dünyanın karşılıklı<br />

etkileşimi sayesinde ortaya çıktığı tezini geliştirmiştir. Bu üç dünyanın<br />

birincisi, gözlem yapan ve düşünen fiziksel insandır. İkincisi,<br />

insanın düşüncelerini ortaya çıkaran mekanizmalardır. Üçüncüsü<br />

de o mekanizmaların ürünü olan düşüncelerdir. Düşüncelerden<br />

oluşan üçüncü dünyanın (Popper daha sonra politik “üçüncü<br />

dünya” terimiyle karışıklığa engel olmak amacıyla buna Dünya III<br />

adını vermiştir) en büyük özelliği bir kere üretildikten sonra, kendisini<br />

üretenden bağımsız bir yaşam sürmeye başlamasıdır. Ben<br />

ürettiğim bir düşüncemi bir kez ortaya attığım zaman, artık onu<br />

alıp eleştirmek, onu reddetmek veya ondan yararlanarak başka düşünceler<br />

üretmek, onu ürüne dönüştürmek vs benden bağımsız<br />

olarak yapılabilir: Yeter ki o düşünce korunsun ve başkalarına<br />

ulaştırılabilsin.<br />

44 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Bugün dünya nüfusunun önemli bir kesiminin ortadan kalkması<br />

insan uygarlığının gelişmesine önemli bir sekte vurmaz. Nasıl ki<br />

Kara Ölüm denen vebanın on dördüncü yüzyılda Avrupa nüfusunun<br />

neredeyse yarısını ortadan kaldırmış olmasına rağmen, bu büyük<br />

ölüm Avrupa’nın entelektüel gelişmesine hemen hiçbir etki<br />

yapmamıştır. Ama bir de kütüphanelerimizin, arşivlerimizin, müzelerimizin<br />

tamamının ortadan kalktığını bir düşününüz. İnsanlık<br />

bir-iki nesil içerisinde mağara devrine geri döner. Tüm dünyada<br />

örneğin üniversiteler daralan bütçeler karşısında ilk olarak kütüphane<br />

bütçelerini biçmektedirler. Bu yapılabilecek en yanlış harekettir.<br />

Bir üniversitede kütüphane, bütçe daralmasından en son etkilenen<br />

kısım olmalıdır.<br />

Sonuç<br />

Her ne kadar kulağa paradoksal geliyorsa da, günümüzün gelişmiş<br />

bilgi çağının en önemli sorunu bilgiyi depolamak, kopyalamak ve<br />

nakletmektir. Bu işlemlerin en önemli ayakları bugün hâlâ kütüphanelerimiz<br />

ve müzelerimiz olmakla beraber, artık toplanan verilerin<br />

oluşturduğu bankalar o boyutlara gelmiştir ki, bunların depolanma,<br />

kopyalanma ve nakledilme sorunları için çok temelli çözümlere<br />

ihtiyaç vardır.<br />

Kütüphanecilik, arşivcilik ve müzecilik, daha birkaç on yıl önce aklımızdan<br />

asla geçiremeyeceğimiz yepyeni sorunlarla karşı karşıyadır.<br />

Bu sorunların çözümü ise insanlığın bekası ile temelden ilgilidir.<br />

Prof. Dr. A. M. Celâl Şengör, İTÜ Maden Fakültesi<br />

D‹PNOTLAR<br />

(1) Amerikal› meflhur yazar ve Amerikan ‹ç Savafl› tarihçisi<br />

(2) Lâtince de¤iflmek anlam›na gelen mutare kelimesinden.<br />

(3) ‹lkel toplumlar›n harita ve resim kullanarak gelifltirdikleri bilgi depolama, kopyalama<br />

ve nakletme teknikleri hakk›nda etrafl› bir çal›flma için bkz: Adler, B. F.,<br />

1910, Karti Pervobitnikh Narodov: Trudi Geograficheskayo Otdleniya, Izvestiya<br />

Imperatorskayo Lubitelei Estestvoznaniya, Antropologiya i Etnografiya, c. 119, VII-<br />

I+679 ss. fiu eserde de bu konuda genifl bilgi mevcuttur: Harley, J. B. ve Wood-


ward, D., yay›na haz›rlayanlar, 1987, The History of Cartography, cilt bir (Cartography<br />

in Prehistoric, Ancient, and Medieval Europe and the Mediterranean), The<br />

University of Chicago Press, Chicago, xxi+599 ss.<br />

(4) Popper, K. R., 1987, Bücher und Gedanken: Das Erste Buch Europas: Auf der<br />

Suche nach Einer Besseren Welt’de, Piper, München, ss. 117-126. Popper’in bu<br />

yaz›s› Türkçe’ye de çevrilmifltir: Popper, K. R., 2001, Kitaplar ve düflünceler: Avrupa’n›n<br />

ilk kitab›: Daha ‹yi Bir Dünya Aray›fl›’nda, çeviren ‹lknur Aka, Yap› Kredi Yay›nlar›,<br />

‹stanbul, ss. 115-125<br />

(5) Croiset, A. ve Croiset, M., 1914, Histoire de la Littérature Grecque, 2. cilt, Lyrisme-Premières<br />

Prosateurs-Hérodote, troisième édition, revue et augmentée: Fontemoing<br />

et C ie ,Paris, ss. 487 ve sonras›.<br />

(6) Köprülüzade Mehmed Fuad (Köprülü, M. F.), 1928, Türk Edebiyat› Tarihi: Maarif<br />

Vekâleti, Devlet Matbaas›, ‹stanbul, 386 SS.+7 katlan›r harita. Bu önemli eser<br />

Lâtin harfleriyle tekrar yay›nlanm›flt›r, ama bu bask› içerisinde ne yaz›k ki haritalar<br />

konmam›flt›r: Köprülü, M. F., 1980, Türk Edebiyat› Tarihi, gerekli sadelefltirmeler<br />

ve notlar ilâvesiyle yay›nlayanlar Köprülü, O. F. ve Pekin, N. Ötüken, ‹stanbul,<br />

XXIV+437 ss.<br />

(7) Bilimin ortaya ç›k›fl›n› anlamak için ‹lk Ça¤ Yunan dünyas›n› ve özellikle Anadolu’nun<br />

güneybat› sahillerini oluflturan ‹yonya’y›, ‹yonya’n›n önemli flehir devleti<br />

Miletos’u bilmek gerekir. Bu konuda bkz. (I) Miletos için: Gorman, V. B., 2001,<br />

Miletos–The Ornament of Ionia: The University of Michigan Press, Ann Arbor, viii+[i]+304<br />

ss; Greaves, A. M., 2002, Miletos–A History: Routledge, London,<br />

xi+[i]+177 ss. (Bu eserin Türkçe tercümesi vard›r: 2003, Miletos—Bir Tarih (çeviren:<br />

Hüseyin Ç›nar Öztürk): Homer Kitabevi, ‹stanbul, 240 ss.; (II) Tales ve onu izleyen<br />

‹yonya do¤a bilimcileri için genel olarak bkz: A) Türkçe kaynaklar: Saraç, C.,<br />

1971, ‹yonya Pozitif Bilimi (Temel Kaynaklar ve Etkileri): Ege <strong>Üniversitesi</strong> Arkeoloji<br />

Enstitüsü yay›nlar› No.1, Bornova, ‹zmir, X+226 ss; Theil, P., 1979, Dünyam›z› Kuranlar<br />

(çeviren Sâmih Tiryakio¤lu): Faydal› Kitaplar serisi, no. 181, Varl›k Yay›nlar›,<br />

say› 1921, ‹stanbul, 160 ss; Kranz, W., 1984, Antik Felsefe—Metinler ve Aç›klamalar:<br />

Dünya Kültür Klasikleri Dizisi: 1, Sosyal Yay›nlar, ‹stanbul, 232+[III] ss;<br />

Thomson, G., 1988, ‹lk Filozoflar (çeviren M. Do¤an): Payel, ‹stanbul, 439 ss; Gökberk,<br />

M., 2002, Felsefe Tarihi, 6. Bas›m: Büyük Fikir Kitaplar› Dizisi: 38, Remzi Kitabevi,<br />

‹stanbul, özellikle SS. 20 ve sonras›; Tales ve Anaksimandros için ss. 20-<br />

23. B) Yabanc› dillerde kaynaklar: Heidel, W. A., 1910, A study of the<br />

conception of nature among the pre-Socratics: Proceedings of the American Academy<br />

of Arts and Sciences, c. 45, ss. 79-132; ayn› yazar, 1933, The Heroic Age of<br />

Science—The Conception, Ideals, and Methods of Science Among the Ancient<br />

Greeks: The Williams & Wilkins Company, Baltimore, vii+203 ss; Rey, A., 1933, La<br />

Jeunesse de la Science Grecque: La Renaissance de Livre, Paris, XVII+537 ss; Farrington,<br />

B., 1944, Greek Science—Its Meaning For Us (Thales to Aristotle): Penguin<br />

Books, Harmondsworth, 143 ss; Sarton, G., 1952, A History of Science—Ancient<br />

Science Through the Golden Age of Greece: Harvard University Press, Cambridge,<br />

xxvi+646 ss; Schrödinger, E., 1954, Nature and the Greeks: Cambridge<br />

University Press, Cambridge, [i]+97 ss. (Evet, bu kuantum fizi¤inin babas› olan<br />

meflhur Schrödinger’dir!); Sambursky, S., 1956[1987], The Physical World of the<br />

Greeks: Routledge & Kegan Paul, London, xv+255 ss; Lloyd, G. E. R., 1970, Early<br />

Greek Science Thales to Aristotle: W. W. Norton & Co., New York, [viii]+156 ss; Barnes,<br />

J., 1981, The Presocratic Philosophers, revised edition: Routledge & Kegan<br />

Paul, London, xxiii+703 ss; Kirk, G. S., Raven, J. E. ve Schofield, M., 1983, The Presocratic<br />

Philosophers. A Critical History with a Selection of Texts, 2 nd edition:<br />

Cambridge University Press, Cambridge, 501 ss; Stückelberger, A., 1988, Einführung<br />

in die Antiken Naturwissenschaften: Wissenschaftliche Buchgesellschaft,<br />

Darmstadt, X+214+[3] ss.+VII levha; Heuser, H., 1992, Als die Götter Lachen Lernten:<br />

Piper, München, 330 ss; Lindberg, D. C., 1992, The Beginnings of Western<br />

Science—The European Scientific Tradition in Philosophical, Religious, and Institutional<br />

Context, 600 B.C. to A.D. 1450: The University of Chicago Press, Chicago,<br />

xviii+455 ss. bilhassa yeni bafllayanlar için kolay ulafl›labilecek ve anlafl›lmas› basit<br />

bir kaynak flu eserdir: Barnes, J., 1987, Early Greek Philosophy: Penguin, London,<br />

318 ss. French, R., 1994, Ancient Natural History: Routledge, London, xxii+357<br />

ss. C) Tales için bkz: Costantini, M., 1992, La Génération Thalès: Criterion,<br />

Paris, 210 ss (bu eser Tales ve zaman›n› genel olarak ele al›r); O’Grady, P. F., 2002,<br />

Thales of Miletus—The Beginnings of Western Science and Philosophy: Western<br />

Philosophy Series, Ashgate, Aldershot, Hants, XXII+310 ss.<br />

(8) Anaksimandros belki de gelmifl geçmifl en önemli insano¤ludur. Bu büyük<br />

adam, yaflam› ve eseri hakk›nda bkz: Heidel, W. A., 1921, Anaximander’s book,<br />

the earliest known geographical treatise: Proceedings of the American Academy<br />

of Arts and Sciences, v. 56, pp. 239-288; Kahn, C. H., 1960, Anaximander and the<br />

Origins of Greek Cosmology: Columbia University Press, xiii+[i]+249+[1] ss; Conche,<br />

M., 1991, Anaximandre—Fragments et Témoignages: Épiméthé, Presses Universitaires<br />

de France, Paris, 252+[1] ss; Schmitz, H., 1988, Anaximander und die<br />

Anfänge der griechischen Philosophie: Bouvier, Bonn, V+79 ss.<br />

(9) Eyyûb kitab›n›n eski ‹brani fliir gelene¤inin en güzel örneklerinden biri oldu¤u<br />

söylense de, metnin elimizdeki durumu, papirüs ve deri üzerine yaz›lan metin parçalar›n›n<br />

daha sonra bilgisiz kopyac›lar taraf›ndan gelifligüzel ço¤alt›lm›fl olmas›<br />

nedeniyle çok fenad›r. Eyyûb, Tevrat’›n peygamberlerden sonra gelen azizlerle ilgili<br />

k›sm›nda (=Ketubim) yer al›r, ancak de¤iflik Tevrat geleneklerinde Ketubim<br />

içindeki yeri de¤ifliktir. Asl›nda Eyyûb diye bir kiflinin yaflay›p yaflamad›¤› bile belli<br />

de¤ildir. Babil Talmud’unun Nesikin (=Zararlar) k›sm›n›n (=sedarim) “Son Kap›”<br />

(=Baba Bathra) ad› verilen bölümünde (Miflna risalesi) bildirilen bir gelene¤e<br />

göre, Eyyûb hikâyesi ders al›nmas› gereken bir masal olarak sunulmufltur... Tüm<br />

bu belirsizliklere ra¤men, kitab›n MÖ 4. yüzy›lda yaz›ld›¤› kesindir. 26. bölümdeki<br />

7. beytin kendisinden önce ve sonra gelen beyitlerde de Anaksimandros’un fikirlerine<br />

benzeyen, ancak onlar›n yanl›fl anlafl›lmas›ndan türedi¤i izlenimini veren<br />

ifâdelerin yer almas› (örne¤in, Ay tutulmas›n›n bulutlar›n Ay’› örtmesiyle aç›klanmas›),<br />

kozmoloji ile ilgili beyitlerin Anaksimandros’un eserinden mülhem oldu¤u<br />

izlenimini güçlendirmektedir. Eyyûb kitab›n›n metnindeki sorunlar için bkz: Torczyner,<br />

H., 1920, Das Buch Hiob— eine kritische Analyse des überlieferten Hiobtextes:<br />

R. Löwit Verlag, Wien ve Berlin, IX+[I]+342 ss. Genel ve güzel bir yorum için<br />

bkz: Dhorme, P., 1926, Le Livre de Job, deuxième édition: Étude Bibliques, Librairie<br />

Victor Lecoffre, Paris, CLXXVIII+611+[I] ss. Eyyûb kitab› en genifl olarak MÖ<br />

600 ile 200 aras›na tarihlenmekte ise de en yetkili tarihçiler, bu aral›¤› 400-300<br />

olarak kabul ederler. Bu konuda bkz. Fox, R. L., 1991, The Unauthorized Version—<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

45


Truth and Fiction in the Bible: Vintage Books, New York, özellikle ss. 88 ve 410.<br />

(10) Bu konuda benim flu kitab›ma bkz: fiengör, A. M. C., 2004, Yaflam›n Evrimi<br />

Fikrinin Darwin Dönemi Sonuna Kadarki Tarihi: ‹TÜ Yay›nevi, ‹stanbul, 187 ss.<br />

(11) Asl›nda bu konuda on dokuzuncu yüzy›la kadar inen bir tart›flma vard›r. Tart›flman›n<br />

temeli, Anaksimandros’tan önce Perekides veya masals› bir kahraman<br />

olan Kadmus’un ilk nesir yaz›s›n› yaz›p yazmad›klar›d›r. Ama elimizdeki kesin tarihsel<br />

veriler Anaksimandros ile ilgilidir. Bu konuda da Croisset’lerin eserinde iflaret<br />

edilen sahifelere bkz.<br />

(12) ‹skenderiye Kütüphanesi için bkz: Canfora, L., 1990, The Vanished <strong>Library</strong>—<br />

A Wonder of the Ancient World: University of California Press, Berkeley, IX+205<br />

pp. Eski ‹skenderiye’nin ve tüm içerdiklerinin en güzel ve en kapsaml› tasviri Peter<br />

Fraser’in muhteflem kitab›d›r: Fraser, P. M., 1972, Ptolemaic Alexandria, c. I<br />

Text (xv+[i]+812 ss.+ 1 katlan›r harita); c. II Notes (xiii+1116 ss.); c. II-<br />

I Indexes ([i] +157 ss.): At the Clarendon Press, Oxford. ‹lk Ça¤ kütüphaneleri için<br />

genel olarak bkz: Balc› zade Tahir Harimi, 1931, Tarihi Medeniyette Kütüphaneler:<br />

Vilayet Matbaas›, Bal›kesir, 571 ss.; Y›ld›z, N., 1985, Eskiça¤ Kütüphaneleri: Marmara<br />

<strong>Üniversitesi</strong> Yay›nlar› No. 421, Fen-Edebiyat Fakültesi Yay›nlar› No. 3, ‹stanbul,<br />

XV+460 ss.<br />

(13) Bagnall, R. S., 2002, Alexandria: <strong>Library</strong> of Dreams: Proceedings of the American<br />

Philosophical Society, v. 146, pp. 348-362.<br />

(14) Bu konuda bkz: "Essay on Benefits and Dangers of Virtual Reality." 123Help-<br />

Me.com. 19 Jan 2008, http://www.123HelpMe.com/view.aspid=11033<br />

(15) Bu konuda künyesi yukar›da 10. notta verilen benim kitab›ma bkz.<br />

46 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Bilgi ça¤›nda ‹TÜ’nün bilgiye bak›fl›<br />

AYHAN KAYGUSUZ<br />

Geleceğin cahilleri okuma yazma bilmeyenler değil,<br />

bilgiye nasıl erişileceğini bilmeyenler olacaktır.<br />

The ignorants of the future are not going to be the ones who do not<br />

know how to read and write but those who do not know how to find<br />

and get access to relevant information.<br />

Alvin Toffler<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> bilginin eğitim, bilim ve toplum yaşamındaki<br />

önemini bilen ve bu doğrultuda yapılanan 235 yıllık köklü<br />

bir kurumudur. İTÜ’de kütüphanenin tarihçesi Mühendishane’nin<br />

ve Mühendishane Matbaası’nın gelişmesine paralel bir çizgi<br />

izler. Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’dan sonra 1795’te kurulan<br />

Mühendishane-i Berri-i Hümayun’da <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin<br />

ilk kütüphanesi oluşturulmuştur. Mühendishane<br />

Matbaası ile Mühendishane Kütüphanesi’nin kuruluşu aynı tarihte,<br />

1797 yılında olmuştur. Mühendishane’nin kuruluşundan iki yıl<br />

sonra öğrencilerin ve hocaların kitap ihtiyaçlarını karşılamak için<br />

kurulan Mühendishane Matbaası bu dönemde başlı başına önemli<br />

bir olaydır. 1727 tarihinde İbrahim Müteferrika tarafından kurulan<br />

ilk matbaa 1745’te İbrahim Müteferrika’nın ölümü ile sekteye<br />

uğramıştır. 1990’lara kadar bilginin ve fikirlerin yayılmasında en<br />

önemli rolü oynayan, 1990’larda bilgisayar ve iletişim teknolojilerinin<br />

hızla gelişmesine rağmen bu önemini kaybetmeyen matbaa<br />

200 yıl önce çok daha büyük bir öneme sahipti. 1797’de Mühendishane-i<br />

Berri-i Hümayun’da açılan matbaada basılan kitaplar<br />

bugünkü <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nin çekirdeğini oluşturmuştur.<br />

Bu nedenle bugünkü kütüphanenin temelinin 1797’de atıldığını<br />

söyleyebiliriz. Yine 1797’de kütüphane yönetmeliği anlamına<br />

gelebilecek ilk kütüphane nizamnamesi çıkarılmıştır. Bu nizamname<br />

ile Mühendishane’de bulunan kitapların kullandırılması, yeni<br />

kitaplar satın alınması ve Mühendishane hocasının aynı zamanda<br />

“hafız-ı kütüb (kütüphaneci) makamında olması” da karara bağlanmıştır<br />

(1). Bu tarihte Mühendishane Kütüphanesi’nde çok az<br />

kitap bulunmakta, kitaplar kilitli bir dolapta muhafaza edilmekte<br />

ve Mühendishane hocasının izni ile kullanılmaktadır. Hocanın bulunmadığı<br />

durumlarda kütüphanenin de kapalı kalması nedeniyle<br />

ortaya çıkan sorunlar 1804 yılında sadece kütüphane işiyle uğraşacak<br />

bir kütüphaneci atanmasıyla çözülmüştür. Kaynaklara göre ilk<br />

kütüphaneci Hasköylü Ali Veled-i Abdullah adında bir gençtir.<br />

Kütüphanecinin “güvenilir” bir kişi olduğu özel olarak vurgulanmıştır.<br />

Kütüphaneciye 15 kuruş maaş bağlanır ve mülazımlık yevmiyesinden<br />

de yararlanması sağlanır. 1795’te Mühendishane’de<br />

bulunan kitap sayısı 14 kitaptan toplam 20 cilttir.<br />

Aradan geçen süre içerisinde Mühendishane’nin geçirdiği evrim ve<br />

ülkenin içinde bulunduğu koşullara paralel olarak kütüphane çok<br />

sayıda mekân değiştirerek bugüne ulaşmıştır. Bugün İTÜ’de bilgi<br />

hizmetleri beş yerleşkede 7 kütüphane aracılığıyla sürdürülmektedir.<br />

Kütüphane hizmetleri Ayazağa yerleşkesinde <strong>Mustafa</strong> İnan<br />

Kütüphanesi ve Maçka, Taşkışla, Gümüşsuyu ve Tuzla yerleşkelerindeki<br />

altı şube kütüphanesi aracılığıyla verilmektedir. İTÜ merkez<br />

ve şube kütüphanelerinde çağdaş teknolojinin bütün olanaklarından<br />

yararlanılmakta ve çağdaş bir üniversite kütüphanesinde<br />

sunulan bütün hizmetler sunulmaktadır.<br />

2007 yılına kadar 4500 metrekare büyüklüğündeki binasında hizmet<br />

veren <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi 2007 yılında yeni binasına<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

47


taşınmış 10 Eylül 2007 tarihinde yeni binada hizmet vermeye başlamıştır.<br />

Yeni kütüphane binasının en önemli özelliği bu binanın tamamlanmasında<br />

üniversitenin genel bütçesinin yanı sıra, öğrenci sosyal<br />

hizmetler, döner sermaye ve en önemlisi İTÜ mensup, mezun ve<br />

dostlarının bağışlarının kullanılmış olmasıdır. Kamu kaynakları ile<br />

tamamlanması uzun zaman alacak binanın tamamlanması için<br />

2005 yılı sonunda mezunlara gönderilen mektupla katkıları istendi<br />

ve 22 Şubat 2007 tarihinde mezunlarla yapılan bir toplantıda<br />

konunun ayrıntıları anlatıldı. İzleyen tarihlerde mezunlara yeni<br />

mektuplar gönderildi, tanıtım kitapçıkları hazırlandı, mezunlarla<br />

çeşitli illerde ve KKTC’de toplantılar yapıldı, özel bir web sayfası<br />

hazırlandı, bağışçıların isimlerinin salonlara, masalara, sandalyelere<br />

yazılması için özel çalışmalar yapıldı. İTÜ mensup, mezun ve<br />

dostlarının bilgiye verdiği önemi gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla,<br />

bağışçıların özgeçmişlerinin de yer aldığı bu kitap hazırlandı.<br />

Kafeterya: 1 adet<br />

Güvenlik ve konfor altyapısı: 30 kamera ile internet üzerinden izleme,<br />

acil çıkış kapılarında sesli uyarı, gazlı ve sulu yangın söndürme,<br />

depremde gaz kesici sensör, jeneratör, 45 kwa kesintisiz güç<br />

kaynağı, ısıtma, soğutma ve havalandırma otomasyonu, kesintilere<br />

ve yangın tehlikesine karşı su deposu.<br />

Büyük bir çaba ve katılımla tamamlanan yeni <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesinin<br />

fiziksel özellikleri ve bölümleri hakkında kısa bilgiler<br />

aşağıda sunulmuştur.<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi<br />

kimlik kart›:<br />

Mimari proje: Prof. Dr. Mine İnceoğlu, Yrd. Doç. Dr. Hüseyin Kahvecioğlu<br />

Kat sayısı: Alt kat dahil 5 kat<br />

Kapalı alanı: 10.000 metrekare<br />

Oturma kapasitesi: 1250<br />

Raf uzunluğu: 13.444 metre, (13.4 km)<br />

Raf kapasitesi: 500.000 cilt<br />

Kullanıcıya açık bilgisayar sayısı: 61<br />

İnternet erişimi: Bütün katlarda kablosuz ağ<br />

Toplantı salonu sayısı: 2<br />

Toplantı salonları oturma kapasitesi: 34+79=113<br />

Sergi salonu: 1 adet<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nin girifl kap›s›<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesinin işlevleri katlara göre aşağıda özetlenmiştir.<br />

Alt Kat<br />

Alt katta toplantı ve konferans salonları, geniş bir fuaye alanı, kitap<br />

deposu, teknik birimler, bilgi işlem atölyesi, mutfak ve makine<br />

daireleri bulunmaktadır. Bu kat daha çok teknik hizmetlerin yürütüldüğü<br />

ve teknik birimlerin bulunduğu bir bölüm olup kullanıcılar<br />

için önemli olduğunu düşündüğümüz bölümler hakkında kısa<br />

bilgiler aşağıda sunulmuştur<br />

Toplantı salonu: Toplantı salonunun kapasitesi 34 kişiliktir. Salon,<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

49


kütüphanedeki bilgi kaynaklarının kullanılacağı grup etkinlikleri<br />

ile mesleki ve kurumsal küçük toplantılar için düzenlenmiştir.<br />

Salonda internet bağlantılı bir bilgisayarla birlikte DVD, VCD,<br />

VHS izleme olanağı bulunmaktadır. Bu salonda mono ses sistemi<br />

vardır ve kaynaktan alınan ses bir amfi yardımıyla salonun dört<br />

köşesine yerleştirilen kolonlara dağıtılmaktadır. Her iki salonda da<br />

kablosuz ağ bağlantısı bulunmaktadır.<br />

Görsel-işitsel bilgi kaynaklarından bireysel olarak yararlanmak için<br />

Ülkü-Ersin Arıoğlu Görsel İşitsel Bölümü’nde bulunan kabinler<br />

kullanılabilmektedir. DVD, VHS, VCD gibi bilgi kaynaklarına yönelik,<br />

beş kişi ve üzerindeki toplu kullanım talepleri için toplantı<br />

salonu kullanılmaktadır. Salonların kullanımı ile ilgili bir randevu<br />

sistemi oluşturulmuştur. Randevu sistemi ve salonların kullanımı<br />

ile ilgili detaylar www.kutuphane.itu.edu.tr sayfasında bulunabilir.<br />

Toplant› ve konferans salonlar›nda gerekli her türlü teknolojik donan›m mevcuttur<br />

Konferans salonu: <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’ndeki konferans salonu<br />

79 kişi kapasitelidir. Salonda konuşmacılar için 3 adet kablolu,<br />

izleyiciler için 1 adet telsiz mikrofondan oluşan mikrofon<br />

sistemi, 5+1 ses sistemi, internet bağlantısı, sunum "mouse"’u,<br />

elektronik yazı tableti gibi teknolojik olanaklar bulunmaktadır.<br />

Toplant› ve konferans salonlar›n›n bulundu¤u alt katta genifl bir fuaye alan› vard›r<br />

50 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Salonda yer alan projektör sistemi toplantı ve film gösterimleri için<br />

olmak üzere iki ayrı konumda tasarlanmıştır. Kürsüde yer alan<br />

mikrofon sistemi, bilgisayar bağlantıları ve projeksiyon cihazının<br />

bağlantıları salonun arka tarafında yer alan kumanda dolabında<br />

birleşmektedir. Bu sayede salondaki donanım kullanıcıları ve ko-


nuşmacıları rahatsız etmeden tek bir noktadan kontrol edilmektedir.<br />

Konferans salonunda kurulu bulunan donanımla yüksek ses<br />

kalitesinde DVD, VCD izlenebilmekte, etkileşimli toplantılar düzenlenebilmektedir.<br />

Tanıtım, Organizasyon ve Akademik İlişkiler Ofisi<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi giriş katı<br />

Tel: (0212) 285 66 25<br />

E-posta: keskinf@itu.edu.tr<br />

Ekrem Yavuz Rezerv Yay›nlar Salonu<br />

Birinci Kat<br />

Kütüphanenin en geniş katı olan birinci katta kitap koleksiyonu<br />

yer almaktadır. Bu katta oluşturulan 4 salona İTÜ mezunlarının<br />

adları verilmiştir. Bunlar Türk YTONG-Bülent Demiren Salonu,<br />

Hüseyin Ekrem Elginkan Salonu, İbrahim Tuğsuz Salonu ve H.<br />

Türk Loydu Vakf› Gazete Dergi Salonu<br />

Ülkü-Ersin Ar›o¤lu Görsel-‹flitsel Bölümü<br />

Feyzi Akkaya Salonu<br />

Dan›flma Masas›<br />

Türk YTONG-Bülent Demiren Salonu<br />

Hüseyin Ekrem Elginkan Salonu<br />

Girifl Kat›<br />

Giriş katında Türk Loydu Vakfı Gazete-Dergi Okuma Salonu, Feyzi<br />

Akkaya Salonu, Danışma kaynakları ve tezler, indeks-özet koleksiyonu,<br />

Ülkü-Ersin Arıoğlu Görsel İşitsel Bölümü, danışma, yönetim<br />

birimleri, sergi salonu, kafeterya, tuvaletler, öğrenci dolapları<br />

bulunmaktadır.<br />

‹brahim Tu¤suz Salonu<br />

H. Ayduk Koray Salonu<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

51


İkinci katta sunulan en önemli olanaklardan biri de bireysel çalışma<br />

alanlarıdır. Bu alanda yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile<br />

akademik personelin kullanabileceği 6 adet 3 kişilik oda ile herkesin<br />

serbestçe kullanabileceği 20 adet tek kişilik çalışma alanı bulunmaktadır.<br />

Bireysel çal›flma kabinleri ve odalar›<br />

Üçüncü kat salonu<br />

Üçüncü Kat<br />

Orhan Öcalgiray Salonu<br />

Ayduk Koray Salonudur. Birinci kattaki bu salonlardan ayrı olarak<br />

öğrencilerin grup çalışması yapabildiği ve ders kitaplarının bulunduğu<br />

Ekrem Yavuz Rezerv Yayınlar Salonu bulunmaktadır. Ödünç<br />

verme bankosu ve fotokopi birimi de bu katta yer almaktadır.<br />

‹kinci Kat<br />

İkinci kat Elektronik Kaynaklar ve Süreli Yayınlar Bölümü olarak<br />

düzenlenmiştir. Bu katta Orhan Öcalgiray Salonu yer almaktadır.<br />

52 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Üçüncü katta Nadir Eserler Birimi, İTÜ Yayınları Arşivi, Eski <strong>Teknik</strong><br />

Yayınlar Harita ve Sanat Koleksiyonu salonları bulunmaktadır.<br />

Ayrıca ikinci kattaki süreli yayın koleksiyonunun devamı bu katın<br />

genel salonunda açık raf sistemi ile hizmete sunulmaktadır.<br />

‹TÜ Kütüphaneleri: Hizmetler,<br />

olanaklar ve teknik altyap›<br />

Katlardaki fiziksel olanakların kısaca tanıtımından sonra aşağıda<br />

İTÜ Kütüphanelerinde sunulan hizmet ve olanaklar özet olarak<br />

verilmiştir. Hazırlanan altyapı ile kütüphane açık olmadığı zamanlarda<br />

bile hizmetlerinin önemli bir kısmı sunulmaktadır.


n Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı beş yerleşkede,<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi ve altı şube kütüphanesi ile hizmet vermekte,<br />

böylelikle 21 bin kullanıcıya ulaşabilmektedir.<br />

n Kütüphaneler haftada altı gün, toplam 72 saat açıktır.<br />

n 7/24 internet üzerinden online erişim mümkündür.<br />

n İTÜ kütüphanelerinde 32’si uzman olmak üzere 69 personel çalışmaktadır.<br />

n 2.800.000 YTL’lik yayın alım bütçesi vardır.<br />

n İTÜ kütüphanelerinde sınırsız kitap siparişi olanağı bulunmaktadır.<br />

n 2007 yılı itibariyle 500 bin ciltten fazla kitap ve dergi koleksiyonu<br />

mevcuttur.<br />

n Dünyanın en önemli yayıncılarının 15 binden fazla basılı ve<br />

elektronik dergisine İTÜ yerleşkelerinden ve üyeler için evlerinden<br />

erişim olanağı vardır.<br />

n Üniversitenin konu alanlarında 103 veri tabanına abone olunmuştur.<br />

n Yaklaşık 7000 Osmanlıca ve Latin harfli nadir eser bulunmaktadır.<br />

n Bütün dünyadan 450 bin adet tam metin ile yüksek lisans ve<br />

doktora tezine erişim olanağı vardır<br />

n 50 bin elektronik kitap, 1050 elektronik harita, 3000 elektronik<br />

elkitabı (handbook) ile DVD, VCD, video kasetten oluşan film ve<br />

müzik koleksiyonu bulunmaktadır.<br />

n Yaklaşık 15.000 güncel ASTM standardı, havacılık konusunda<br />

400.000’den fazla güncel belge, elektrik elektronik konusunda<br />

1600 IEEE standardı, 1700 başlıkta 700 binden fazla konferans bildirisi,<br />

TS, ASCE, NFPA, ATTCC, ASHRAE, ISO, BS, ASME, IEC<br />

standartlarına abonelik İTÜ kütüphanelerinde sunulan hizmet ve<br />

kaynaklardan bazılarıdır.<br />

n Diğer kütüphane ve bilgi merkezlerinden online kitap ve makale<br />

istenebilmektedir.<br />

n Web üzerinden kitap ayırtma ve ödünç alınan kitapların sürelerinin<br />

uzatılması mümkündür.<br />

n Gecikme cezaları elektronik kimlik kartları ile sanal olarak ödenebilir.<br />

n Geciken yayınlar ile ayırtılan yayınlar konusunda okuyucular e-<br />

posta aracılığıyla kütüphanenin açık olmadığı zamanlarda da bilgilendirilmektedir.<br />

n Çeşitlenen kütüphane materyalinin (CD, video, ses kaseti, slayt<br />

vb) kullanımı için gerekli her türlü cihaz Görsel-İşitsel Bölüm’de<br />

mevcuttur.<br />

n Bu yayınların hizmete sunulduğu tam donanımlı toplantı ve<br />

konferans salonları mevcuttur.<br />

n İTÜ mensuplarının istediği bütün kitaplar kütüphanelere sağlanmakta<br />

ve kullanıcılar siparişleri hakkında e-posta aracılığıyla<br />

bilgilendirilmektedir.<br />

n Kullanıcıların kendi kendilerine ödünç kitap almalarına olanak<br />

sağlayan ve ülkemizde ilk defa İTÜ Merkez Kütüphanesi’nde hizmete<br />

konulan shelf checkout sistemi ile kullanıcılar kendi kendilerine<br />

ödünç kitap alabilmektedirler.<br />

n İTÜ’de yapılan doktora tezlerinin bibliyografik kimliklerinin yanı<br />

sıra tez özetlerinin de sisteme aktarılarak okuyucuların kütüphaneye<br />

gelmeden tezler hakkında detaylı bilgi edinebilmeleri gibi hizmetler<br />

İTÜ kütüphanelerinde sunulan hizmetlerden bazılarıdır.<br />

İTÜ merkez ve şube kütüphaneleri akademik yıl boyunca haftada<br />

72 saat hizmet vermektedirler (Pazartesi-Cuma 9.00-22.00, Pazar<br />

12.00-19.00). Böylelikle yoğun bir çalışma içerisindeki öğretim<br />

elemanları ile çoğunluğu çalışan yüksek lisans ve doktora öğrencilerinin<br />

akşamları ve hafta sonları da kütüphanelere giderek araştırma<br />

yapmalarına olanak sağlanmaktadır. İTÜ kütüphanelerinden<br />

İTÜ mensupları ve mezunlarının yanı sıra diğer üniversitelerin<br />

yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile akademik personeli ve araştırmacılar<br />

üye olmak koşuluyla yararlanabilmektedirler.<br />

İTÜ Kütüphaneleri 500 bin ciltten fazla basılı kaynağa sahiptir.<br />

1795’te Mühendishane-i Berri-i Hümayun’un kuruluşuna hazırlık<br />

amacıyla toplanan 14 kitap (20 cilt) ile işe başlayan Mühendishane<br />

Kütüphanesi bugün 500 binden fazla yayını bünyesinde bulunduran,<br />

Türkiye’nin en iyi kütüphanelerinden biri haline gelmiştir.<br />

Bu kaynakların yönetimi 1997 yılında kurulan ve her yıl daha da<br />

geliştirilen INNOPAC kütüphane otomasyon sistemi aracılığıyla<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

53


yapılmaktadır. Bu otomasyon sistemi dünyanın en önemli kütüphane<br />

yazılımlarından biridir ve 10 yıldır İTÜ’de başarıyla kullanılmaktadır.<br />

İTÜ <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nde bulunan 7000 civarında nadir<br />

eser aynı zamanda İTÜ kütüphanesinin farkını ve İTÜ’nün nasıl<br />

köklü bir kurum olduğunu kanıtlamaktadır. 1999 yılına kadar tamamen<br />

havasız bir depoda, sunta raflarda üst üste yığılmış halde<br />

duran bu koleksiyon bu tarihte başlatılan bir çalışmayla önce daha<br />

sağlıklı bir fiziksel ortama kavuşturulmuş, daha sonra kitaplar tek<br />

tek elden geçirilerek kayıt ve kataloglama işlemleri yapılmıştır. Fiziksel<br />

düzenlemeden sonra kitaplar tarihlerine ve dillerine göre ayrılmış,<br />

1928 öncesi Latin harfli eserlerle Osmanlıca yayınlar iki kategoriye<br />

ayrılarak teknik işlemleri yapılmaya başlanmıştır.<br />

Bu proje ile ilk aşamada 5000’den fazla nadir eserin bibliyografik<br />

künyeleri bilgisayar ortamına aktarılmış ve web üzerinden araştırmacıların<br />

kullanımına açılmıştır. 2006 yılından itibaren belirlenen<br />

öncelikler doğrultusunda eserlerin tam metin olarak bilgisayar ortamına<br />

aktarılmasına başlanmıştır. Böylelikle İTÜ’nün geçirdiği<br />

evrelere paralel olarak çok çeşitli mekânları dolaşan ve bu dönemlere<br />

tanıklık eden yayınlar gün yüzüne çıkarılmış ve kullanıcıların<br />

yararlanmasına sunulmuştur. Bu çalışma İTÜ’nün 235 yıllık mirasının<br />

gün ışığına çıkarılması ve kayıt altına alınması açısından son<br />

derece önemlidir.<br />

2008 yılı itibariyle kataloglanarak bibliyografik künyeleri bilgisayar<br />

ortamına aktarılan nadir eser sayısı 6977’dir. Bu eserlerin dijital<br />

ortama aktarılması işlemi son model teknik ekipman ve uluslararası<br />

standartlara uygun olarak sürdürülmektedir.<br />

Bu eserlerden;<br />

166 adedi 1420-1800,<br />

2697 adedi 1801-1900,<br />

3173 adedi ise 1901-1928 yıllarında yayınlanmıştır. Bu kitaplardan<br />

941 adedinin ise tam tarihleri bilinmemektedir. 6977 adet kitabın<br />

1976 adedi Osmanlıca, 5001 adedi ise Latin harflidir. Osmanlıca<br />

eserlerin transkripsiyonunda Sn. Mehmet Bilge’nin ve Sn. Aras<br />

Neftçi’nin uzun ve gayretli çalışmalarının katkısı çok büyüktür.<br />

Nadir eserler koleksiyonu hakkında bir fikir vermesi açısından aşağıda<br />

birkaç örnek verilmiştir<br />

Mühendishane’nin başhocalarından İshak Efendi’ni 1834 tarihli<br />

Osmanlıca elyazması “Kavaid-i ressamiye” adlı eserinden birkaç<br />

sayfa sağ yanda örnek olarak sunulmuştur. Son derece iyi durumda<br />

olan bu eser İTÜ <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nde özenle korunmakta<br />

ve elektronik kopyası hizmete sunulmaktadır.<br />

Benzer bir örnek de Yahya Naci’nin 1816 tarihli “Hikmet-i tabiiye”<br />

(Fizik) kitabıdır. Bu kitaptan bazı sayfa örnekleri ilerleyen sayfalarda<br />

yer almaktadır. Kitabın hattatı ise Mühendishane hafız-ı<br />

kütüblerinden (kütüphaneci) Üsküdari Binyüzcü Hafız Ahmed<br />

Hafız’dır.<br />

Nadir Eserler Birimi<br />

54 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Hoca İshak Efendi’nin bir başka eseri olan 1832 tarihli “Aksül me-


Kavaid-i Ressamiye kitab›ndan sayfalar<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

55


Hikmet-i<br />

Tabiiye (fizik)<br />

kitab›ndan<br />

sayfalar<br />

1832 tarihli Aksül<br />

meraya fî ahz’üz<br />

zevaya adl› kitaptan<br />

sayfalar<br />

56 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Thesus: Sive de<br />

ejus vita<br />

rebusque gestis<br />

kitab›n›n<br />

ilk sayfalar›<br />

raya fi ahz’üz zevaya” (Ters açılı prizmalar) adlı elyazması eserinden<br />

bazı sayfalar sol yandadır.<br />

Nadir Eserler Biriminde Osmanlıca eserlerin yanı sıra çok sayıda<br />

Latin harfli eser de bulunmaktadır.<br />

Bunlardan en eski olanlarına örnek, 1684 tarihli Ioannis Mevrsii’nin<br />

“Theseus: sive de ejus vita rebusque gestis” adlı kitabıdır.<br />

Nadir eserler koleksiyonunun yanı sıra İTÜ’nün bilimsel mirasını<br />

gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla Mühendishane’den beri İTÜ<br />

tarafından yayınlanan kitapların tamamına yakınının birer kopyası<br />

İTÜ arşivinde korunmaktadır.<br />

İTÜ Yayınları Arşivinde bulunan yayınların;<br />

47 adedi Mühendishane-i Berri-i Hümayun,<br />

62 adedi Yüksek Mühendis Mektebi,<br />

110 adedi Yüksek Mühendis Okulu (<strong>Teknik</strong> Okul),<br />

2815 adedi <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> yayınıdır.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

57


Toplam olarak 3034 adet kitap bulunmaktadır.<br />

3034 İTÜ yayınının 2992 adedi Türkçe, 52 adedi Osmanlıca’dır.<br />

İTÜ yayınlarının listesi www.kutuphane.itu.edu.tr adresinde bulunmaktadır.<br />

İTÜ yayınlarının korunması ve gelecek kuşaklara aktarılabilmesi<br />

için <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nde bulunmayan fakat İTÜ mezun<br />

ve mensuplarının elinde bulunan yayınları İTÜ Kütüphane ve Dokümantasyon<br />

Daire Başkanlığına vermeleri bu koleksiyonun bir<br />

bütün olarak gelecek kuşaklara aktarılmasına olanak sağlayacaktır.<br />

Elektronik yay›nlar<br />

İTÜ Kütüphaneleri basılı koleksiyonunun yanı sıra çok sayıda<br />

elektronik yayına da erişim olanağı sağlamaktadır. Bunlar<br />

İTÜ’nün eğitim, öğretim ve araştırma alanları ile ilgili indeks ve<br />

özet veri tabanları ile tam metin veri tabanlarıdır. Bu sayede kütüphane<br />

kullanıcıları İTÜ yerleşkelerinden kendi alanları ile ilgili<br />

literatür taraması yapabilmekte ve 2008 yılı itibariyle 15 binden<br />

fazla elektronik dergiye tam metin olarak erişebilmektedirler.<br />

Elsevier, Springer, Wiley, Blackwell, Taylor & Francis, Sage, Oxford<br />

University Press, Cambridge University Press, IEEE, Institute<br />

of Physics, American Society of Civil Engineering, American<br />

Society of Mechanical Engineering, American Institute of<br />

Physics, American Chemical Society, American Geophysical<br />

Union, American Institute of Aeronautics and Astronautics vb.<br />

gibi dünyanın en önemli bilimsel dergi yayıncılarının bütün<br />

dergilerine İTÜ yerleşkelerindeki herhangi bir bilgisayardan erişim<br />

mümkündür. Ayrıca çok sayıda standart, kitap ve el kitabına<br />

(handbook) da İTÜ yerleşkelerinden online erişim mümkündür.<br />

Kütüphaneye üye olan mensuplara bu olanak evlerinden de<br />

sağlanmaktadır.<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> kütüphanelerinin abone olduğu ve<br />

58 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

bütün İTÜ yerleşkelerinden erişilebilen veri tabanlarından bazıları<br />

aşağıda sıralanmıştır.<br />

n Web of Science<br />

n Science Citation Index 1970-2008<br />

n Social Science Citation Index 1970-2008<br />

n Arts & Humanities Index 1975-2008<br />

n Engineering Village 2<br />

n Compendex 1970-2008<br />

n ABI INFORM Global<br />

n Expanded Academic ASAP International<br />

n MathSciNet<br />

n Proquest Digital Dissertation<br />

n The New Grove Dictionary of Music & Musicians<br />

n Applied Science & Technical Index<br />

n Architectural Publications Index<br />

n Chemical Abstracts<br />

n Ebcohost<br />

n Econlit<br />

n Food Science & Technology Abstracts<br />

n Georef<br />

n Iconda<br />

n ISC Bulletin<br />

n Journal Citation Reports<br />

n Official Methods of Analysis of AOAC<br />

n Transportation Research<br />

Elektronik dergi veri tabanları:<br />

n ACM Digital <strong>Library</strong>,<br />

n American Institute of Physics<br />

n American Chemical Society<br />

n ASCE<br />

n ASME<br />

n Blackwells<br />

n Cambridge University Press<br />

n Elsevier<br />

n IEEE


n Institute of Physics<br />

n Oxford University Pres<br />

n Sage,<br />

n Springer,<br />

n Taylor & Francis<br />

n Wiley<br />

Diğer Tam Metin Elektronik Yayınlar:<br />

n ASTM, ASCE, API, ASHRAE, ASME, AATCC, BSI, EU/EC, EU-<br />

RO, GPA, IEC, ISO, NFPA, TS standartları<br />

n Ebrary<br />

n Safari<br />

n Springer<br />

n Engnetbase<br />

n Foodnetbase<br />

n Chemnetbase elektronik kitapları<br />

n Digital Dissertation tez veri tabanı<br />

n Global Books in Print gibi piyasada bulunan kitaplar ile ilgili bilgilerin<br />

yer aldığı veri tabanı.<br />

Gelişen teknoloji sunduğu bu olanakların yanı sıra bu olanakların<br />

nasıl kullanıldığını tespit etmeye yönelik araçları da birlikte sunmaktadır.<br />

Bu amaçla abone olduğumuz elektronik yayınların her<br />

ay ne kadar kullanıldığını tespit etmekte, kullanımla ilgili sorunlar<br />

varsa gerekli önlemleri almakta ve bu sonuçları İTÜ camiası ile<br />

paylaşmaktayız.<br />

274.424 makale indirmişlerdir. Basılı kullanıma ilave olarak bu kadar<br />

yoğun bir elektronik kullanımın gelecek yıllarda eğitim, öğretim<br />

ve araştırmaya yayın ve kalite artışı olarak yansıyacağı açıktır.<br />

Yine bütün dünyada yapılan 2 milyon teze ait bilgilerin yer aldığı<br />

ve bunlardan 450 bin adedine tam metin olarak erişim sağlanabilen<br />

Digital Dissertation adlı veritabanı İTÜ yerleşkelerinden sınırsız<br />

olarak erişime açıktır. Bu veri tabanı aracılığıyla mensuplarımızın<br />

bütün dünyada her alanda yapılan akademik çalışmaları izlemeleri<br />

son derece kolaylaşmıştır.<br />

İTÜ tarafından satın alınan ve abone olunan basılı ve elektronik<br />

kaynakların yanı sıra ülke içi ve dışındaki kütüphane ve bilgi merkezlerinden<br />

de yararlanılarak kullanıcıların bütün bilgi ihtiyaçları<br />

karşılanmaktadır.<br />

İTÜ Kütüphaneleri ile ilgili 1996-2008 yıllarını kapsayan bazı veriler<br />

aşağıda sunulmuştur.<br />

Yay›n al›m bütçesi<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> kütüphanesine ayırdığı bütçe büyüklüğü<br />

açısından Türk üniversiteleri arasında üçüncü sıradadır. 2008<br />

yılında bütçeden ayrılan 2.8 milyon YTL bütçeye ilave olarak İTÜ<br />

Kütüphaneye gelmeksizin İTÜ yerleşkelerindeki herhangi bir bilgisayar<br />

aracılığıyla yararlanılabilen elektronik veri tabanları hem<br />

bilgiye erişimi kolaylaştırmış hem de kütüphane kaynaklarının<br />

kullanımının artması sonucunu doğurmuştur.<br />

Örneğin 2000 yılı öncesi sadece 147 adedine kütüphaneye gelmek ve<br />

fotokopi çekmek yöntemiyle erişilebilen Elsevier dergilerinin tamamına<br />

(2008 yılı itibariyle 1800’den fazla) tam metin olarak İTÜ yerleşkelerinden<br />

ve üyeler için istedikleri her yerden web üzerinden erişilebilmektedir.<br />

İTÜ mensupları 2007 yılında bu veri tabanından<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

59


mezunu Orhan Öcalgiray tarafından yayın alımı için 225.000 YTL<br />

bağışlanmıştır. Ayrıca 2007 yılında yaklaşık 500.000 YTL tutarındaki<br />

elektronik kaynak ödemesi ULAKBİM tarafından yapılmıştır.<br />

Aynı tutardaki ödeme 2008 yılında da yapılacaktır. Böylelikle 2007<br />

yılında gerçekleşen kütüphane bütçesi 3.1 milyon YTL’dir. 2008<br />

yılında ise bağış ve ULAKBİM ödemesi ile birlikte toplam kütüphane<br />

bütçesi 3.5 milyon YTL olacaktır.<br />

Sat›n al›nan yay›n say›s›<br />

İTÜ öğretim elemanları ve öğrencilerinin alınmasını istediği bütün<br />

kitaplar satın alınmaktadır. 2007 yılında satın alınan basılı ve<br />

elektronik kitap sayısı 10.000’i aşmıştır. Abone olunan kitaplar bu<br />

sayıya dahil edilmemekte, basılı ya da elektronik sadece sahip olunan<br />

kitaplar sayıya dahil edilmektedir.<br />

içerisinde hızla artması beklenebilir. Bu artış İTÜ’nün bilimsel yayın<br />

sayısını ve eğitim-öğretim kalitesini daha da yükseltecektir.<br />

Ödünç al›nan yay›n say›s›<br />

İTÜ kütüphanelerinden ödünç alınan yayınların kayıtları otomasyon<br />

sisteminin kurulduğu 1998 yılından beri sağlıklı olarak tutulmaktadır.<br />

Bu tarihten itibaren düzenli biçimde artan ödünç alma<br />

sayıları elektronik kitap ve dergi sayısının artmasıyla birlikte düşme<br />

eğilimine girmiştir.<br />

Abone olunan dergi say›s›<br />

İTÜ Kütüphaneleri dünyanın en büyük ticari yayıncıları ile önemli<br />

dernek ve kuruluşların bütün bilimsel dergilerine abonedir. İTÜ<br />

kütüphaneleri aracılığıyla erişilebilen basılı ve elektronik dergi sayısı<br />

2008 yılı itibariyle 15 binden fazladır. Elektronik yayıncılığın<br />

ve internet teknolojisinin gelişmesi ile birlikte bu sayının kısa süre<br />

60 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Science Direct veri taban›ndan indirilen makale say›s›<br />

İTÜ kütüphanelerince abone olunan veri tabanlarından en çok<br />

kullanılanı, içinde Elsevier yayınevinin 1800’den fazla dergisi bulunan<br />

Science Direct veri tabanıdır. Bu veri tabanının kullanımı<br />

2002 yılından beri düzenli olarak artmaktadır.<br />

IEE, IEEE yay›nlar›n›n kullan›m›<br />

ITÜ IEE, ve IEEE yayınlarını en çok kullanan iki üniversiteden biridir.<br />

At›f indekslerinin kullan›m› (SCI, SSCI, A&H Index)<br />

Üniversitelerimizde atama ve yükseltme ölçütleri açısından önemli<br />

bir kaynak olan atıf indeksleri İTÜ’de oldukça yoğun biçimde<br />

kullanmaktadır.<br />

Tam metin veri tabanlar›ndan indirilen makaleler<br />

2007 yılında tam metin veri tabanlarından indirilen makale sayısı:<br />

721.782 makale, tez, standart.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

61


İTÜ kütüphaneleri aracılığıyla 2008 yılı itibariyle 103 adet tam metin<br />

ve özet veri tabanına erişilebilmektedir. Bu veri tabanlarından<br />

istatistikleri alınabilen 19 adedinden 2007 yılında 721.782 makale,<br />

tez, standart ve kitap bölümü indirilmiştir. Bu sayı her yıl katlanarak<br />

artmaktadır.<br />

Bütün bu gelişmeler Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanlığı<br />

personelinin profesyonel, disiplinli ve kesintisiz çalışmaları<br />

ve <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin değişen yönetimlerle kesintiye<br />

uğramayan “kütüphane üniversitenin kalbidir” anlayışının bir<br />

ürünüdür. “Daha iyisi her zaman vardır” anlayışıyla çağdaş dünyadaki<br />

gelişmeler sürekli izlenmekte ve yeni uygulamalar kullanıcıların<br />

hizmetine sunulmaktadır.<br />

Bir kısmı yukarıda ayrıntılı açıklanan hizmetlere, kütüphanenin<br />

http://www.kutuphane.itu.edu.tr adresindeki web sitesinden erişilebilir.<br />

Ayhan Kaygusuz, Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Başkanı<br />

YARARLANILAN KAYNAKLAR<br />

Beydilli, Kemal. Türk bilim ve matbaac›l›k tarihinde Mühendishane Mühendishane<br />

matbaas› ve kütüphanesi (1776-1826). ‹stanbul: Eren Yay›nc›l›k ve Kitapç›l›k,<br />

1995. ISBN 975-7622-31-1.<br />

Uluçay, Ça¤atay - Kartekin, Enver. Yüksek Mühendis Okulu: Yüksek mühendis ve<br />

yüksek mimar yetifltiren müesseselerin tarihi. ‹stanbul: ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>,<br />

1958. T.C. ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Kütüphanesi Say›: 389.<br />

Çeçen, Kaz›m. ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin k›sa tarihçesi. ‹stanbul: ‹TÜ Bilim<br />

ve Teknoloji Tarihi Araflt›rma Merkezi, 1990. ‹TÜ Bilim ve Teknoloji Tarihi Araflt›rma<br />

Merkezi yay›n no: 7.<br />

Ayr›ca ‹TÜ Kütüphane ve Dokümantasyon Daire Baflkanl›¤›n›n verilerinden yararlan›lm›flt›r.<br />

62 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Bir bilim sanatç›s›: <strong>Mustafa</strong> ‹nan<br />

ES‹N ‹NAN<br />

Mayıs 2007 başında Ankara <strong>Üniversitesi</strong>’nde yapılan bir toplantıya<br />

davet edilmiştim, <strong>Mustafa</strong> İnan’ı anlatmamı istemişlerdi benden.<br />

Celal Şengör de davetliydi aynı toplantıya. O da İhsan Ketin<br />

hocayı anlatacaktı. İkimizin konuşması aynı gündeydi. Onunki sabah<br />

saatlerinde, benim konuşmam ise öğleden sonra. Ben bir gün<br />

evvel gitmiştim Ankara’ya, diğer konuşmaları da dinlemek istiyordum.<br />

Bizim konuşmalarımızın olduğu gün erken saatlerde gittim<br />

üniversiteye. Ön sıralarda oturuyordum, Celal ortada yoktu henüz,<br />

ama konuşmalara ara verildiğinde arka sıralarda bir hareketlenme<br />

oldu ve ardından Celal’in gür sesi duyuldu. Biraz sonra geldi,<br />

yanıma oturdu ve beraberce konuşmaları dinlemeye başladık.<br />

Merak ediyordum sunumunu. İhsan Ketin hocayı tanıyordum<br />

kuşkusuz, ama çalışma konum farklı olduğu için onun bilim dünyası<br />

içindeki yerini tam olarak kestiremediğimi itiraf etmeliyim.<br />

Bir süre sonra sırası geldi ve Celal kürsüdeki yerini aldı. Bilgisinin,<br />

aklının, dilinin duruluğu ve aynı zamanda coşkusu ile konuşmaya<br />

başladı. Kısa bir sürede salonu etkisi altına aldı. İnsanlar çıt çıkarmadan<br />

Celal’i dinliyorlardı. Bir an için biraz gerilere gittim ve Celal’in<br />

1999 yılında University of California, Berkeley’de 1000’i aşkın<br />

bilim insanının olduğu çok büyük bir salonda konuştuğu günü<br />

anımsadım. Yine salonu dolduran insanlar tek kulak olmuşlar<br />

Celal’i dinliyorlardı. O konuşma bilimsel bir konudaydı, dünyanın<br />

konusundaki devleri Celal’i nefeslerini tutarak dinliyorlardı. Konuşma<br />

sonunda büyük bir alkış koptu ve tartışmalarda da kesin bir<br />

64 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan


üstünlükle yanıtladı Celal tüm soruları. Çok ama çok gurur duymuştum<br />

Celal ile o zaman. Ankara’daki toplantıda doğrudan yer<br />

bilimlerinden söz etmiyordu ama İhsan Hoca’yı yer bilimine yaptığı<br />

katkılarla anlatırken son derece dozunda bilgiler de veriyordu<br />

herkesin anlayabileceği şekilde. Bu arada bir bilim insanının bilim<br />

dünyasındaki yerini anlayabilmek için çok ilginç bir ölçüt verdi:<br />

“Çıkarın o insanı bilim dünyasından, hiç yaşamamış varsayın ve<br />

onun yokluğu nedeniyle doğacak olan boşluğa bakın,” dedi. “O boşluğun<br />

büyüklüğü o kişinin bilim dünyasındaki yerini anlatan en iyi<br />

ölçüdür. O kişinin bilim dünyasından çıkarılmasıyla herhangi bir<br />

boşluk oluşmuyorsa, o kişinin varlığı ile yokluğu bilim dünyasında<br />

hiç bir şeyi değiştirmiyorsa boş verin gerisini, bırakın daha fazla uğraşmayı,<br />

unutun gitsin”. Ve eğer İhsan Ketin bilim dünyasında yer<br />

almasaydı yer bilimlerinde ne denli büyük bir boşluk oluşacağını,<br />

pek çok konuda ne kadar geç kalınacağını salonu dolduran tüm kişilerin<br />

akıllarında hiç soru bırakmayacak şekilde anlattı.<br />

Doğal olarak düşünmeye başladım. <strong>Mustafa</strong> İnan bilim dünyasında<br />

yer almayıp, yakınlarının beklentileri doğrultusunda müteahhit<br />

olsaydı acaba nasıl bir boşluk olurdu bilim dünyasında diye. <strong>Mustafa</strong><br />

İnan’ın neler yazıp çizdiğini araştırmak çok kolay. İnternet her<br />

konuda olduğu gibi bu konuda da ilk yardımcı. Oradan Hoca’nın<br />

kitaplarını ve makalelerini hemen öğrenmek mümkün. Ölümünden<br />

bu yana 40 yıl geçtiği halde güncelliğini kaybetmemiş olan kitapları<br />

ve hâlâ öğrencilerimize onun bize gösterdiği yol doğrultusunda<br />

ulaşıyor olmamız yukarıda sözü edilen boşluğun mertebesi<br />

hakkında bir fikir verebilir ama çok daha önemli başka bir nokta<br />

var. Acaba <strong>Mustafa</strong> İnan bilim dünyasında yer almasaydı bugün<br />

tüm dünya mekanikçileri tarafından kabul edilmiş olan “Türk mekanikçileri”<br />

bugünkü yerlerinde olabilirler miydi Hiç zannetmiyorum.<br />

Ne zaman yurt dışında bir toplantıya gitsem “Türk mekaniği<br />

ve mekanikçileri” ile gurur duyarım. Sorarlar hatta “sizde neden<br />

mekanikte bu kadar çok tanınmış bilim insanı var da diğer<br />

dallarda yok,” diye. Bilindiği gibi <strong>Mustafa</strong> İnan ölümünden dört<br />

yıl sonra TÜBİTAK Hizmet Ödülü almıştı. Genelde TÜBİTAK tarafından<br />

Hizmet Ödülü, “bilim insanı yetiştirmek, kendi bilim dalını<br />

kurumsallaşmasına katkıda bulunmak, bilimsel kurum kurmak<br />

yoluyla bilime üstün hizmet edenlere” verilmektedir. <strong>Mustafa</strong><br />

İnan’a ölümünden dört yıl sonra verilen Hizmet Ödülü plaketinin<br />

üstünde “İTÜ’nde 1944’lerde başlayıp, 1967’de vefatına kadar tatbiki<br />

mekanik dalındaki bilimsel çalışmaları, eşsiz hocalığı ve çok sayıda<br />

genç araştırıcı ve bilim adamı yetiştirmek sureti ile modern anlamda<br />

bir ekol kurmuş olmasını dikkate alarak 1971 Yılı Hizmet<br />

Ödülü’nün verilmesini kararlaştırmıştır,” yazıyordu. İşte <strong>Mustafa</strong><br />

İnan’ı bilim dünyasından çıkarırsak doğacak olan boşluk, onun<br />

kurmuş olduğu ekolün yoksunluğu ile dünya biliminde doğacak<br />

olan çok büyük boşluk olacaktır.<br />

Erdal İnönü’ye göre <strong>Mustafa</strong> İnan’ın en ilginç tarafı sanatçı yönünün<br />

çok baskın olmasıymış. Çok doğru. Aslında bir araştırıcının<br />

sanatçı ruhuna sahip olması olayı bütünleyen bir unsurdur. Araştırmaya<br />

değer konuları bulabilmek, problemleri sonuca götüren<br />

çalışmalar yapmak ve yaptırmak yalnızca kuru bir bilim adamı için<br />

olanaksızdır. Bunun için yaratıcı olmak, bir anlamda sanatçı ruhuna<br />

sahip olmak gerekir. İşte <strong>Mustafa</strong> İnan’da bu ruh vardı. Bu ruhla<br />

dışa dönük çalıştı, çalıştırdı ve bir ekol kurdu. Bugün hiç abartmadan<br />

söyleyebiliriz ki <strong>Mustafa</strong> İnan’ın kurduğu ekolle gelişen<br />

Türk mekaniği, dünya mekaniği içindeki saygın yerini almıştır.<br />

İTÜ topluluğu içinde <strong>Mustafa</strong> İnan adını duymayan yok gibidir.<br />

Herkes onun hakkında bir şeyler bilir. Örneğin;<br />

n Tüm okullarını birincilikle bitirdi.<br />

n Herkes yeterlikle yetinirken <strong>Mustafa</strong> İnan üniversiteyi bitirince<br />

İsviçre’ye doktora yapmaya gitti; hem de bin bir türlü maddi sıkıntı<br />

içindeyken bilim adamı olmayı seçti ve ömrü boyu parasal sıkıntı<br />

içinde yaşadı.<br />

n Ender rastlanan bir hocaydı, ders anlatırken bir kez bile sınıfa<br />

notla girmedi.<br />

n Çağının çok ilerisinde yaşayan bir insandı.<br />

n Müthiş bir hafızası vardı, bir duyduğunu bir daha unutmazdı.<br />

n Üniversitede başı sıkışan ona koşardı, gibi özelliklerini arttırmak<br />

çok kolay.<br />

Bunların çoğuna ve belki de yenilerine ilerleyen satırlarda yer ve-<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

65


<strong>Mustafa</strong> ve Jale ‹nan<br />

receğiz. Ama önce kısaca <strong>Mustafa</strong> İnan’ın yaşama nasıl başladığını<br />

anlatmak istiyorum.<br />

Bu göz kamaştırıcı insan hiç de öyle parıltılar içinde başlamamış bu<br />

dünyadaki serüvenine. Kuşkusuz doğumuna çok sevinmiş ailesi. Bir<br />

sürü kızdan sonra gelen erkek çocuğu olduğu için sevinçle karşılanmış<br />

<strong>Mustafa</strong> bebeğin gelişi. Birkaç gün sonra doğsaymış Ramazan<br />

ayı içinde doğmuş olacak ve adı “Ramazan” olacakmış. İyi ki acelecilik<br />

etmiş de bir kaç gün erken gelmiş dünyaya. “Ramazan İnan…”<br />

Ona da alışırdık belki ama “<strong>Mustafa</strong> İnan” daha iyi. Ondan evvel<br />

doğan erkek çocukları yaşamadıkları için “nazar değmesin, bari bu<br />

yaşasın,” diye <strong>Mustafa</strong>’nın gelişine sanki hiç sevinmemiş gibi davranmış<br />

annesi ve babası. Yeni hiçbir şey almamışlar ona, ablalarının<br />

eskileri ile büyümüş. Bu arada Kurtuluş Savaşında iki buçuk yıl kalacakları<br />

Konya’ya göç etmişler. (Jale Hanım’ın bu göç ile ilgili olarak<br />

anlattığı çok hoş hikayeler var ama onların hepsini yazmaya kalkarsam<br />

ikinci bir <strong>Mustafa</strong> İnan romanı daha çıkacak ortaya. O nedenle<br />

yalnızca satırbaşları ile yetinmeye çalışarak devam edeceğim.)<br />

Kurtuluş Savaşı bittikten sonra Adana’ya geri dönmüşler.<br />

66 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan ve Ekrem Göksu<br />

Geç gitmiş ilkokula <strong>Mustafa</strong>. Damdan düşmüş çünkü. Sıcak Adana<br />

gecelerinde serin olduğu için damda yatarlarmış. O sıralarda<br />

dört yaşlarında olan küçük <strong>Mustafa</strong>’nın bir gün gözü ağrımış, annesi<br />

de kendine göre bir ilaç, daha doğrusu bulamaç hazırlayıp<br />

sürmüş <strong>Mustafa</strong>’nın gözüne ve komşularının önerdiği gibi de bağlamış<br />

çocuğun gözlerini. Sabah olunca erken kalkıp işe koyulmuş<br />

anne Rabia Hanım. Bir süre sonra gözü pencereye takılan Rabia<br />

Hanım beyaz bir çarşaf yumağının yere düştüğünü görmüş. Bu yumağın<br />

içinde <strong>Mustafa</strong>’nın da olduğu düşünen Rabia Anne feryat<br />

içinde dışarı fırlamış ve <strong>Mustafa</strong>’nın kanlar içindeki kafasını görünce<br />

baygınlıklar geçirmiş. Jale Hanım böyle anlatıyor olayı.<br />

<strong>Mustafa</strong> Hoca’nın yakın arkadaşı Ekrem Bayazıt ise farklı bir şekilde<br />

yazmış bu damdan düşme olayını. O zaman <strong>Mustafa</strong>’nın iki yaşında<br />

olduğunu yazıyor Sayın Bayazıt. Sabah telaşı içinde çocuğun<br />

düştüğünden ailenin haberi olmamış başlangıçta. Daha sonra yoldan<br />

geçen bir adam kapıyı çalmış ve Rabia Hanım’a “bu sizin galiba,”<br />

diye beyaz bir yumak vermiş. Rabia Hanım, dün kuruması<br />

için astığı çarşaflardan biri düştü de onu getirdi herhalde adam, diye<br />

düşünerek almış kendisine uzatılan beyaz paketi. Bu hikayeyi


anlatırken “belki o gece düşmeseydim aklım yerine oturmazdı” der,<br />

tatlı tatlı gülermiş <strong>Mustafa</strong> Hoca. Bu olaydan sonra çok korkmuşlar<br />

ve pamuklar içinde korumaya çalışmışlar <strong>Mustafa</strong>’yı. Yorulmasın<br />

diye de ilkokula geç göndermişler.<br />

İlkokulu ve ortaokulu Adana’da bitirmiş. Daha sonra parasız yatılı<br />

sınavını kazanarak liseyi yatılı okumuş. Burada giderek dikkat<br />

çekmeye başlamış ve zamanla Matematikçi <strong>Mustafa</strong> diye anılmaya<br />

başlamış. 1931 yılında yatılı okulu birincilikle bitirmiş.<br />

Ailesinin maddi durumu iyi olmadığı için hemen hayata atılmak<br />

amacı ile Fen Fakültesine kaydolmuş. Ama arkadaşı Ekrem Bayazıt,<br />

“Mühendis Mektebine (şimdiki İTÜ) gir,” diye çok ısrar etmiş.<br />

“İki yıl daha fazla okur, lise yerine yüksek mektep hocası olursun,”<br />

demiş. Maddi durumu iyi olan eniştesi Nedim Kozacıoğlu da<br />

desteklemiş bu fikri ve “bu arada ailene ben bakarım. Sen oku,”<br />

demiş. Bunun üzerine Yüksek Mühendis Mektebi için yapılan sınava<br />

girmiş <strong>Mustafa</strong>. O arada <strong>İstanbul</strong>lu bıçkın delikanlılar “buraları<br />

sizin bildiğiniz okullardan farklıdır. Adana’dan gelip bu sınavı<br />

kazanmak kolay değildir,” demişler. <strong>Mustafa</strong> İnan’ın “deneyek<br />

bakak” dediği söylenir. Denemiş ve birinci olmuş o giriş sınavında.<br />

Okulu bitirdikten sonra eniştesi beraber çalışma önerisinde bulunmuş.<br />

Ama <strong>Mustafa</strong> İnan bu öneriyi kabul etmemiş. “Sen benim<br />

mecburi hizmet paramı ödesen de ben devlete olan borcumu<br />

ödeyemem. Bu kadar yıl baktı bana, bu okulda okuttu, bunca yatırım<br />

yaptı. Onun karşılığı parayla ödenemez,” demiş ve müteahhit<br />

olmamış, 1939 yılında İsviçre-Zürih’e gitmiş ve Eidgenössöschen<br />

Technischen Hochschule’de (ETH) doktora yapmış. İsviçre’de<br />

kendisine verilen burs parasından her ay bir miktar ayırarak annesine<br />

gönderirmiş.<br />

Doktorasını bitirdikten sonra ETH’dan orada kalması için öneri<br />

gelmiş. “Gitme, kal burada,” demişler. “Sen çok iyisin. Bilim basamakları<br />

hızla tırmanırsın, bu arada bizim de adımız duyulur.” “Olmaz,”<br />

demiş <strong>Mustafa</strong> İnan. “Kalamam, orada bana daha çok gereksinim<br />

var. Ayrıca devletim bana yatırım yaptı, gitmeliyim.” Ve Türkiye’ye<br />

dönerek mezun olduğu Mühendis Mektebi’ne muallim<br />

muavini olarak girmiş <strong>Mustafa</strong> İnan.<br />

Bundan sonra <strong>Mustafa</strong> İnan’ın İTÜ’lü günleri başlıyor. 1944 yılında<br />

arkeolog Dr. Jale Ogan ile evlenir <strong>Mustafa</strong> Hoca. 1944 yılında<br />

Yüksek Mühendislik Mektebi <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> olur ve<br />

Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan doçentlik kadrosuna atanır. 1945’de Hüseyin<br />

doğar ve o sene <strong>Mustafa</strong> İnan profesör olur. Bundan sonraki satır<br />

başlarını hızla geçecek olursak;<br />

n 1954-1957 yılları arasında İnşaat Fakültesi Dekanlığı yapar.<br />

n 1957-1959 yılları arasında Rektörlük görevinde bulunur.<br />

n Milli Birlik Hükümeti kurulunca Milli Eğitim Bakanlığı’na çağrılan<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan teklif edilen <strong>Teknik</strong> Eğitim Müsteşarlığını kabul<br />

etmez.<br />

n Bundan kısa bir süre sonra da Cemal Gürsel’in Bayındırlık Bakanı<br />

olması için yaptığı teklifi de kabul etmez. (Kibarca “iyi bir bilim<br />

insanı ve hoca olmak iyi bakan olunacağı anlamına gelmez. Bırakınız<br />

ben iyi yaptığım söylenen şeyleri yapayım,” der.)<br />

n 1961 seçimlerinden sonra Türkiye Bilimsel ve <strong>Teknik</strong> Araştırma<br />

Kurumu’nun (TÜBİTAK) kanunu çıkarıldıktan sonra oluşturulan<br />

bilim kurulunda görev alarak bunu vefatına kadar sürdürür.<br />

n 1966-1967 yılında hastalanır <strong>Mustafa</strong> İnan. İlk yarıyıl derslerine<br />

girer ama şubattan sonra kendisini iyi hissetmiyordur. Üniversiteye<br />

çok az gelir.<br />

n 1967 yılı Mayıs ayında tedavi için Almanya’ya, Freiburg’a gider.<br />

(Hoca’nın okuldan son ayrıldığı günü bugün gibi anımsıyorum. Yanılmıyorsam<br />

5 Mayıstı. Taşkışla’nın çatı katındaki odasındaydık.<br />

“Jale de tutturdu gidelim diye, hiç gerek yok oysa,” demişti. Kolay olmamıştı<br />

Hoca’yı Almanya’ya gitmeleri için ikna etmek. Hastalığını<br />

bilmiyordu. O zamanlar Gureba hastanesinde ihtisasını yapan doktor<br />

ablamdan öğrenmiştim ben durumunu. Kendimizi kontrol etmeye<br />

çalışarak sanki yurt dışına bir haftalık bir geziye gidiyormuş, biz<br />

de onu geçiriyormuş havasını vermek istiyorduk. Ama bunda pek de<br />

başarılı değildik sanırım. “Yakında geleceğim canım, bu kadar telaşlanmayın,”<br />

dedi bize. Kürsünün kapısına kadar beraber yürüdük,<br />

yanından ayrılamıyordum bir türlü. “Hadi, abartma, işinin başına”<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

67


<strong>Mustafa</strong> ‹nan ve Mehmetcik Bayaz›t<br />

68 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

dedi bana. “Tamam,” dedim ama yerimden kımıldayamadım. Şapkasını<br />

giydi. Merdiven başına kadar gitti. Döndü tatlı tatlı baktı bize,<br />

şapkasını çıkarıp tekrar selam verdi ve gitti. İnşallah bu koridordan<br />

tekrar geçtiğini görürüm hocanın demiştim içinden. Ama olmadı.<br />

Ondan sonra yıllarını geçirdiği Taşkışla binasına yalnızca bir kere<br />

geldi, daha doğrusu getirildi ve o gün onu son yolculuğuna uğurladık.)<br />

n Jale Hanım ile beraber Amerika’ya gidecekti. 1 Eylül 1967 tarihinde<br />

Princeton’da bilimsel ve mesleki incelemeler yapmak için 6<br />

ay süreyle görevlendirilmişti. Ama gidemedi.<br />

n 5 Ağustos 1967 günü sabaha karşı 04.30’da vefat etti.<br />

n 10 Ağustos 1967 günü <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin Taşkışla<br />

binasında yapılan bir törenin ardından son kez Taşkışla’dan eller<br />

üzerinde çıktı ve Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi.<br />

İşte sıradan olmayan bir yaşam burada noktalanıyor ama “<strong>Mustafa</strong><br />

İnan” bitmiyor. 10 Ağustos 1967’den sonra da <strong>Mustafa</strong> Hoca yaşamımızın<br />

içinde yer almayı sürdürüyor, nasıl mı Araya bir ufak<br />

anı sıkıştırarak yine satır başları ile veriyorum bunları aşağıda.<br />

n TÜBİTAK, Hoca’nın yaşamının roman şeklinde yazılması için<br />

Jale Hanım’a bir proje önerdi. (Bu projenin gerçekleştirilmesi çok<br />

da kolay olmadı. Bu romanla gençlere bir mesaj vermek isteniyordu.<br />

Adana’da mütevazı bir ailenin bebeği olarak dünyaya gelen ve dört<br />

yaşında damdan düşüp ilkokula çok geç başlayan Anadolu çocuğunun<br />

nasıl <strong>Mustafa</strong> İnan olduğu anlatılacak ve gençler için yüreklendirici<br />

bir roman olacaktı. Dolayısıyla amaçlanan noktaya ulaşabilmek<br />

için yazar olarak seçilecek kişinin hem hocayı tanıması, onu çok<br />

iyi hissetmesi, hem de iyi yazması gerekiyordu. Bu unsurlar dozunda<br />

olmazsa hem hocanın anısına saygısızlık olacak hem de amaca<br />

ulaşılamayacaktı. Önceleri Haldun Taner’i düşündü Jale Hanım.<br />

Koşulları sağlanıyordu. Haldun Taner, Hoca’yı yakından tanıyordu,<br />

hem de iyi yazıyordu... Yazarımız Ortaköy’deki eve davet edildi.<br />

Taner bu öneriden gurur duyduğunu söyledi ama kabul edemedi.<br />

Çünkü o aralar çok yoğun çalışıyordu, Devekuşu Kabare’ye angaje<br />

olmuş, onların oyunlarını yazıyordu. Bir süre proje askıda kaldı, ne<br />

yapsak acaba soruları arasında yaşandı. O sıralarda Oğuz Atay’ın<br />

“Tutunamayanlar” adlı romanı TRT dil ödülü almıştı ama mutsuzdu<br />

sevgili Atay. Çünkü kimse roman hakkında bir şey yazmıyor, tar-


O¤uz Atay’›n “Bir Bilim Adam›n›n Roman›” kitab›n›n 1975 tarihli ilk bask›s›n›n (Bilgi Yay›nevi) ve daha sonraki bask›lar›ndan birinin (‹letiflim Yay›nlar›) kapa¤› ve iç sayfas›<br />

tışmıyordu. Değişik gelmişti edebiyat dünyasına Oğuz Atay’ın tarzı.<br />

Ödül aldığı için olumsuz bir şey yazmıyorlar ama olumlu da konuşmuyorlardı.<br />

Bir akşam Hüseyin ile Profesör Erdoğan Şuhubi’lere yemeğe<br />

gitmiştik. Tesadüfen Oğuz Atay da oradaydı. Şuhubi ile Oğuz<br />

Atay İTÜ’den sınıf arkadaşıydılar ve çok iyi dosttular. O akşam sohbet<br />

ediyor ve “Tutunamayanlar”dan söz ediyorduk. Bir ara Hüseyin<br />

kulağıma eğilerek “babamın kitabını yazması için neden Oğuz Bey’e<br />

öneri götürmüyoruz,” dedi. Harika bir fikirdi. Eve gelip hemen Jale<br />

Hanım’a söyledik. O da aynı heyecanla karşıladı bu fikri ve olaylar<br />

kısa zamanda gelişerek, bugün pek çok gencin okuyup etkilendiği<br />

“Bir Bilim Adamının Romanı” ortaya çıktı. Kitap edebiyat çevrelerinde<br />

de olumlu eleştiriler aldı. Bir çocuk doğuyor, büyüyor, bilim<br />

adamı oluyordu, anlaması zor değildi… Oğuz Atay hep bu tür yazsın<br />

diyenler bile çıktı. Gülümseyerek karşıladı Oğuz Atay bu ilginç<br />

yorumları.)<br />

n İTÜ, kütüphanesine onun adını verdi.<br />

n 1971 yılında TÜBİTAK Hizmet Ödülü’nü aldı.<br />

n Ankara-<strong>İstanbul</strong> otoyolu üzerindeki en yüksel viyadüke onun<br />

adı verildi.<br />

n Ve bugün ben, ölümünden 40 yıl sonra sizlere onu anlatıyorum…<br />

1967 yılı Ağustos ayında Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan’ın ölümünün ardından<br />

İnşaat Mühendisleri Odası tarafından çıkarılan Türkiye<br />

Mühendislik Haberleri adlı derginin özel sayısında hocayı yitirmenin<br />

acısı içinde yazılmış ve onun gibi üstün bir varlığı bu ka-<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ 69


<strong>Mustafa</strong> ‹nan (ayakta, sol baflta) ‹TÜ’de bir tören esnas›nda<br />

dar genç yaşta kaybetmenin yarattığı isyanla dile getirilmiş yazılar<br />

vardı. Bunlardan bir tanesi çok güzel bir gerçeği dile getiriyordu.<br />

“Türk Mühendislik alemi zaman geçtikçe efsane haline gelecek<br />

aziz bir varlığını kaybetti” diyordu. Bugün, yani 40 yıl sonra bu<br />

sözlerin abartı mı yoksa gerçeği tam olarak yansıtan sözler mi olduğuna<br />

rahatlıkla karar verebilecek durumdayız. Hâlâ güncelliğini<br />

yitirmemiş olan kitapları ile, yurdun ve dünyanın çeşitli yerlerine<br />

dağılmış olan öğrencileri ile bugünün gençlerine her an ondan<br />

bir şeyler aktarılıyor. Bu aktarılan şey tek bir şey değil. Yani<br />

yalnızca bilgi veya mühendislik veya mukavemet değil. Aktarılan,<br />

tüm bunların bir bileşimi ki işte bu ahenkli bileşim <strong>Mustafa</strong> Hoca’yı<br />

farklı yapan kişiliği oluşturuyor.<br />

70 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Nedir <strong>Mustafa</strong> İnan’ı bu kadar farklı yapan <strong>Mustafa</strong> İnan belki<br />

çok akıllı idi, çok zeki idi, hafızası inanılmayacak kadar kuvvetli<br />

idi. Ama bu niteliklere sahip onlarca insanı birkaç dakika içinde<br />

bulup örnek gösterebiliriz. <strong>Mustafa</strong> İnan’ı efsaneleştiren bu ve sayabileceğimiz<br />

diğer özellikleri değil, bunların bileşimi ile insana<br />

ulaşmanın yolunu, sanatını bilmesi ve bu sanatı oya gibi işleyerek<br />

her konuda ortaya koyması idi. Ders anlatırken, sohbet ederken,<br />

idareciliğin sıkıcı dertleri ile boğulurken de bu sanatı büyük bir ustalıkla<br />

icra ediyordu. İnsana ulaşmak hiç kolay değildir. “Yalnız<br />

akıl ve zeka ile âlemin realitelerine erişmek kabil değildir,” der <strong>Mustafa</strong><br />

İnan. <strong>Mustafa</strong> İnan zekâsı aklı, kültürü ile karşısındaki insanla<br />

arasındaki köprüyü gerektiği gibi kuruyor, bunun üzerinden de


gerekli aktarımları çok akıllıca ve çok nazik bir şekilde yaparak ona<br />

istediğini veriyor ve o kişiyi kesinlikle etkisi altına alıyordu.<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan’a üç başlık altında yaklaşabiliriz:<br />

1. Bilimsel kişiliği, bilimsel çalışmaları,<br />

2. Hocalığı,<br />

3. İlgi alanları (Sanat, kültür, edebiyat).<br />

Bilimsel kişiliği: Hoca’nın bilimsel kişiliğini ve bilimsel çalışmalarını<br />

anlatırken mekaniğin ayrıntılarına girip orada ne harikalar yarattığını,<br />

kaç tane kitap yazdığını, makalelerinde nelere değindiğini<br />

bu kısa yazıda vermem hiç gerekli değil. Bu tür bilgileri internete<br />

girip herkes istediği anda bulabilir. <strong>Mustafa</strong> İnan’ı anlayabilmek<br />

için yalnızca bir süre için o günlere geri dönmek gerekebilir. Memleketin<br />

‘40’lardaki genel durumunu, üniversite anlayışını, bilimin<br />

algılanışını veya algılanamayışını anımsamak bize bu konuda yardımcı<br />

olabilir. Gerçekte o yıllarda Türkiye’de “Üniversitenin” ne<br />

demek olduğu tam olarak anlaşılamamıştı bile. Yani gerçek anlamda<br />

“Üniversite” yoktu o zamanlar Türkiye’de, yalnızca bazı okullar<br />

vardı. Orada bir takım kişiler öğrencilere bilgi aktarıyorlardı.<br />

Bu hocalar belki iyi hocalardı. Özellikle Mühendis Mektebi’ndeki<br />

hocalar gerçekten bilgiliydiler. Ama yaptıkları, bir aktarımdan başka<br />

bir şey değildi. Bilgi çabuk tükenen, yenisi üretilmedikçe zaman<br />

içinde yok olan veya yararsız hale gelen bir kavramdır. O günlerde<br />

bunu hisseden çok az insan vardı üniversitelerde veya yüksek okullarda.<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan’ın mezun olduğu okul da diğerlerinden çok<br />

farklı değildi. Bu eksikliği çok iyi anlayan <strong>Mustafa</strong> İnan kendisine<br />

hiç yol gösteren olmadığı halde, etrafındaki kişiler yalnızca “yeterlikle”<br />

yetindikleri halde, ailesi bir an evvel mezun olup müteahhit<br />

olmasını ve aileye bakmasını istediği halde, o kendi iradesiyle, kendi<br />

isteği ile İsviçre’ye doktora yapmak için gitmeye karar verdi ve<br />

gitti.<br />

ETH’da doktora yapıp Türkiye’ye dönen ve çalışmaya başlayan<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan’ın sıkıntıları bitti mi Kuşkusuz bitmedi. Sözünü<br />

ettiğim bu sıkıntılar yalnızca maddi, yani parasal dertler değil.<br />

Ailesini geçindirecek kadar para kazanamamanın verdiği güçlüklerin<br />

yanı sıra <strong>Mustafa</strong> İnan’ın dünyası ile içinde yaşamak zorunda<br />

olduğu dünya arasındaki farklar onu çok rahatsız ediyordu.<br />

Türkiye’ye döndükten sonra iki uç arasında kaldı <strong>Mustafa</strong> İnan.<br />

Bunlardan birisi Batı’nın getireceği değişikliklerden ürkerek konumunu<br />

koruma çabası içine girenler, diğeri ise (bu daha küçük<br />

bir grup) bu iş böyle yürümez görüşü ile doğrudan doğruya Batı’dan<br />

ithal malı bilim getirmek isteyenlerin oluşturduğu grup.<br />

Bunlardan o günlerde çok daha etkin olan birinci grubu anlamak<br />

kolay. İnsanlar anlamadıkları, algılayamadıkları şeylerden korkarlar.<br />

Bu üniversitelerde de geçerli. Batı dünyasının gelişen ve<br />

ilerleyen bilimsel atağını izleyebilecek alt yapıdan yoksunsanız,<br />

gelişime ayak uyduramıyorsanız bunu özümleyip koşullara uyamıyorsanız<br />

bir anlamda boşluk içine düşersiniz. Bu boşluk çok<br />

ürkütücü bir boşluktur, korku verir ve korkunun doğal sonucu<br />

olarak müdafaaya çekilirsiniz. Müdafaanın en iyi yolu kalın duvarlar<br />

örüp kendinize özgü bir dünya yaratmaktır. Bu dünyanın<br />

içinde giderek mutlak hakim siz olursunuz ve zamanla bu hoşunuza<br />

da gider. Bu manzarayı lütfen o günün yüksek okulları ve<br />

daha sonra da üniversiteleri ile karşılaştırınız. Yanına yaklaşılmayan<br />

hocalar, söylediği tartışılamaz profesörler, onların hazırladıkları<br />

yönetmelikler…<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan bunları görüyor ve mutlak olarak değişmesi gerektiğine<br />

inanıyordu. Ama bu değişim yukarıda sözünü ettiğim azınlıktaki<br />

ikinci grubun düşündüğü gibi yapay çözümlerle yaratılmamalıydı.<br />

Yani değişim yalnızca ithal malı bilim ile olmamalı, çağdaş<br />

bilim Türkiye’ye gelmeli, etkinlikle uygulanmalı, yaşam biçimi buna<br />

göre şekillenmeli diye düşünüyordu. Aslında bütün bu değişimleri<br />

isteyen, gerçekleştirmek için uğraşan <strong>Mustafa</strong> İnan iç dünyası<br />

ile Doğu’ya tümüyle bağlı idi. Lise yıllarında başlayan bir merakla<br />

Divan edebiyatını çok severdi. Divan edebiyatının geleneklerine<br />

hayrandı. Geleneksiz olunca hiçbir yere varılmayacağına inanırdı<br />

<strong>Mustafa</strong> Hoca. İşte bu noktada tümden ithalci ikinci gruptan<br />

ayrılıyordu. Matematiğin de, mühendisliğin de kurulacak bir bilim<br />

geleneği içinde gerçek yerini alacağına, evrensel gözle bakmak gerektiğine<br />

ama bunun yanı sıra geleneksel yapıyı tümden göz ardı<br />

etmeden içten kalkınmanın gerekliliğine inanıyordu.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

71


Seminerler başlattı <strong>Mustafa</strong> İnan İTÜ İnşaat Fakültesi’nde. “Herkes<br />

çalışsın, her hafta birisi gelsin, bize yaptıklarını anlatsın, dinleyelim,<br />

sorular soralım, tartışalım, görüşlerimizi söyleyelim,” dedi.<br />

1940’lar için görülmemiş, alışılmamış bir başlangıçtı bu seminerler<br />

ve hâlâ sürüyor. Önceleri “Tatbiki Mekanik Seminerleri” idi bu<br />

serinin adı. Hocayı yitirdikten sonra “<strong>Mustafa</strong> İnan Tatbiki Mekanik<br />

Seminerleri” demeye başladık o toplantılara. Her yıl bahar yarıyılında<br />

yapılıyor bu seminerler.<br />

Hoca TÜBİTAK’tan Hizmet Ödülü almıştı yukarıda değindiğim<br />

gibi, her şeyin yanı sıra “Mekanikte bir ekol kurduğu” için almıştı<br />

o ödülü. Bugün tüm dünyada adı duyulmuş mekanikçilerimizin<br />

pek çoğu ilk çalışmalarını o seminerlerde anlatıp tartışmışlardır.<br />

Ben de ilk seminerimi orada anlattım 1967 yılında. Çok zorlanmıştım<br />

hazırlanırken. Moral bozukluğu içinde “çıkmıyor bu” diye sıkıntıyla<br />

hocanın odasına daldığımı bugün gibi anımsıyorum. Hocaya<br />

nerede takıldığımı anlatmaya çalışırken o benim kağıtlarıma<br />

bakmıyordu bile. “Bu probleme sen benden daha hakimsin şu anda.<br />

Ayrıca plastik mafsalın nerede çıkacağı o kadar da önemli değil.<br />

Onu neden aradığın, bulursan ne yapacağın önemli. Bunu düşün<br />

öncelikle,” dedi. “Bu arada onu da bulursun merak etme,” deyip<br />

bana bir konuyu sunarken nerelerde vurgu yapmam gerektiğini,<br />

gereksiz ayrıntıları hiç kimsenin merak etmediğini anlatmıştı.<br />

Bir süre sonra sanki problemi çözmüş gibi çıkmıştım hocanın odasından.<br />

Sonrasında da çok uğraştım kuşkusuz, ama ne aradığımı<br />

çok daha iyi biliyordum o andan sonra.<br />

Yukarıda değindiğim gibi Hoca bir sürü kitap yazdı hâlâ güncelliğini<br />

koruyan. Mukavemet, Düzlem Elastisite, Statik, Başlangıç Değerleri<br />

Metodu gibi. Örneğin Mukavemet kitabını ele alalım. Her<br />

mühendislik dalında okutulan bir konudur mukavemet. Şu anda<br />

piyasada yüzlerce mukavemet kitabı var, her gün de yenileri basılıyor<br />

Türkiye’de ve dışarıda. Ama onun kadar derli toplu, öğrenciye<br />

nasıl ulaşılabileceğini bilen bir ikincisi yok. Aslında düzeyi oldukça<br />

yüksek bir kitap, ama öğrenciyi fazla yormadan ne demek<br />

istediğini anlatıyor Hoca bu kitapta. O nedenle de aradan kırk yıl<br />

geçtiği halde hâlâ kullanıyoruz.<br />

72 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Gelişime <strong>Mustafa</strong> İnan kadar heyecanla yaklaşan insana az rastlanır.<br />

Biraz da Doğulu yapısından kaynaklanan dürtü ile çabuk heyecanlanırdı.<br />

Bir gün Hoca bana, “al sana bir problem, çöz bakalım,”<br />

diye söze başlayıp heyecanla sürdürmüştü konuşmasını. Öğrencilik<br />

yıllarından sonra <strong>Mustafa</strong> İnan tutkusu ile asistan olarak<br />

girdiğim, <strong>Teknik</strong> Mekanik ve Genel Mukavemet kürsüsünde yapmış<br />

olduğum ilk çalışma <strong>Mustafa</strong> İnan’ın bu sözleri ile başlamıştı.<br />

Bu benim yaptığım ilk, onun da yönettiği son çalışmaydı. Basit bir<br />

denge problemiydi aslında. Hoca problemi bana anlatırken öylesine<br />

heyecanlandı ki başlangıçta ne yapacağımı bilemedim. Olup<br />

olacağı üç çubuk, iki dış kuvvet vardı sistemde; belirli oranlarda<br />

kuvvetleri değiştirdikçe denge formu değişiyordu sistemin. Problem<br />

çok basitti ama nonlineerdi. Hoca heyecanla olasılıkları sıralıyor,<br />

bana sorular soruyor, sanki fikrimi alıyormuş gibi beni konuşturmaya,<br />

konunun içine çekmeye çalışıyordu. Giderek ben de heyecanlanmaya<br />

başlamıştım. Ve sanki çok önemli bir iş yapıyormuşum<br />

gibi büyük bir hevesle çalışmaya başladım. Sonunda anladım<br />

o problemi bana vermesinin nedenini. Gerçek amacı Üniversitemize<br />

yeni gelmiş olan IBM 1620’yi kullanmak için bir olanak yaratmakmış.<br />

O bilgisayarın Üniversiteye gelişinde hocanın çocuklar gibi sevindiğini<br />

ve heyecanlandığını söylerler. Her türlü gelişim ve ilerleme<br />

hocayı heyecanlandırırdı. Her türlü yeniliğe açıktı.<br />

Hocalığı: Bu gerçekten inanılmazdı. Yukarıda, tüm satır aralarında<br />

değindiğim gibi insana ulaşmanın yolunu <strong>Mustafa</strong> İnan kadar iyi<br />

bilen bir ikinci kişiye daha rastlamadım. Bunu onu tanıyan herkesten<br />

duyabilirsiniz. Bu büyük hocanın hocalığı konusunda size birkaç<br />

anı aktarmak istiyorum.<br />

<strong>Teknik</strong> Üniversite’de 1943 yılında Profesör Rankine tarafından<br />

Elastisite konusunda verilen seri konferansların Türkçe’ye çevrilmesi<br />

gerekmiş. “Sen çevir,” demişler <strong>Mustafa</strong> İnan’a. “Nasıl olur,<br />

ben İngilizce bilmem,” demiş. “Ama konuyu biliyorsun, sen becerirsin”<br />

demişler. Çaresiz razı olmuş <strong>Mustafa</strong> İnan. Rankine anlatıyor,<br />

yazıyor ve <strong>Mustafa</strong> İnan’ın çevirmesi için de ara veriyormuş.


Hoca bu süreler içerisinde, yazılanları kendine göre açıklayarak<br />

anlatıyormuş. Salonda İngilizce bilen dinleyiciler bir süre sonra<br />

durumu fark etmişler. <strong>Mustafa</strong> İnan’ın söyledikleri ile Rankine’nin<br />

söyledikleri arasında birebir uyum yokmuş ama hiç ses çıkarmamışlar.<br />

Çünkü çeviri o kadar akıcı ve iyi gidiyormuş ki araya girip<br />

hocanın anlatışını bozmak istememişler. “Sanki konferansı veren<br />

Rankine değil <strong>Mustafa</strong>’ydı. <strong>Mustafa</strong> Türkçe anlatıyor ve Rankine<br />

de bunu İngilizce’ye çeviriyordu,” dedikleri söylenir.<br />

Benzer bir olay 1952 yılında <strong>İstanbul</strong>’da düzenlenen büyük IU-<br />

TAM konferansında da olmuş. Dokuz sene sonraki bu olayda hoca<br />

daha da ustalaşmış kuşkusuz. O konferansta <strong>Mustafa</strong> Hoca “Basit<br />

eğilmeye maruz silindirik şeritlerin vurgu stabilitesi” isimli Almanca<br />

bir bildiri sunmuş. Konuşmanın bitiminde orada bulunan<br />

tanınmış bir Alman mekanikçinin “konu çok güzel ama asıl kendisi<br />

çok büyük ve güzeldi…” dediğini söylerler.<br />

Hoca için ders anlatmak, bir öğrenciye bir şeyler aktarmak kutsal<br />

bir olaydı. “Rasgele yapamazsınız bu işi,” derdi. “Karşınızdaki öğrencinin<br />

karnı ağrıyabilir, canı sıkılabilir, ders dinlemek istemeyebilir,<br />

dalar gider, sınıftan kopar. Bu duruma izin verirsen bir numaralı<br />

suçlu sen olursun. Sen tahtada o çocuk ile bilgi arasındaki<br />

köprüsün. Onu alacaksın başka yollara gitmesine izin vermeden<br />

bilimin, bilginin güzelliğini hissettirerek o köprüden geçireceksin.<br />

Bunu yapabilirsen işte o çocuk tattığı lezzeti hep almak isteyecektir.<br />

Bunu yapabilmek için kendin konuyu çok iyi bileceksin. Yanına<br />

not, kitap almayacaksın, öğrencinle arana tahta ve tebeşirden<br />

başka bir şey sokmayacaksın”. Bu doğru, biz <strong>Mustafa</strong> Hoca’nın yaşadığını<br />

ve bizi yaşattığını derste hissederdik. Bu noktada kendi iki<br />

anımı aktarmak istiyorum.<br />

• <strong>Teknik</strong> Mekanik I dersinin Statik kısmını okurken kabloları anlatıyordu<br />

Hoca. Anlatmanın çok çeşitli yolları vardır. Denge koşullarını<br />

yazarsınız, kablo denklemini çıkartırsınız, bir iki işlem yaparsınız,<br />

biter. Benim bu sunuş biçimimle hiç heyecanlanmaya gerek<br />

olmadığı ortada. Ama Hoca dersi bitirip dışarı çıktığında sınıftaki<br />

heyecan düzeyinin yüksekliğini hangi biçimde ölçerek ileteceğimi<br />

bilemiyorum. Hepimiz kendimizi o anda dünyadaki tüm asma<br />

köprülerinin en ince ayrıntısını hesaplayabilecek inşaat mühendisleri<br />

olarak görüyorduk.<br />

• Aynı dersin izleyen bölümü olan Dinamik’te hoca yapay uyduları<br />

anlatıyordu. Yaklaşık kırk beş yıl evvelinden söz ediyorum. Pek<br />

çok şey yeni bizler için. Uzay araçlarını, gök mekaniğini yalnızca o<br />

zamanlar okuduğumuz çizgi romanlarından biliyoruz. Ayrıca<br />

ikinci sınıf öğrencisiyiz. Pek fazla matematik bilgimiz de yok. Hoca’nın<br />

işi zor, bu karmaşık konuyu anlayabileceğimiz düzeye inerek<br />

bize vermesi gerek. Hoca dersi anlatmaya başladı. Kürsüde, rolünü<br />

virgülüne kadar dikkat ederek oynayan bir aktör gibi konuyu<br />

sundu ve sınıftan çıktı gitti. Hocanın hiçbir hareketini ve sözünü<br />

kaçırmamak için tek kelime not tutamadım. Sınıfta gene heyecan<br />

düzeyi çok yüksekti. Bir süre sonra uzayda çıktığımız noktalardan<br />

ışık hızıyla geri gelerek yaşadığımız dünyaya döndük ve durumumuzu<br />

fark ederek birbirimizden not istemeye başladık. Ama herkes<br />

aynı durumdaydı, kimse not tutamamıştı. O zaman kitap falan<br />

da yok. Biraz zorluk çektik aslında. Şimdi ben aynı dersi veriyorum.<br />

Özellikle yapay uyduları uzaya fırlatırken hep Hoca’nın benimle<br />

beraber sınıfta olduğunu hissediyorum.<br />

<strong>Mustafa</strong> Hoca’nın hemen hemen her öğrencisinin bunlara benzer<br />

anısı vardır. Örneğin Prof. Dr. Günay Özmen; “Hoca’yı dinlerken<br />

kendimi Kepler sanıyordum” diyor. Daha sonra Newton gibi hissettiği<br />

de olmuş. Benzer şekilde Prof. Dr. Şenol Utku 1950/51 yıllarında<br />

Hoca’dan mekanik okumuş. “Eski Mezopotamya’dan başlayıp<br />

Newton’da gerçekleşen bu gelişimi <strong>Mustafa</strong> İnan’dan dinlemek<br />

ömrümün en ilginç ve heyecan veren güzeliklerinden biridir,”<br />

der. Sevgili dostum İzzettin Silier çok sevmemiş mühendisliği, fazla<br />

önem de vermemiş, arkadaşları ile inatlaşıp, dört senede bitiririm<br />

deyip hukuk fakültesini de bitirivermiş İTÜ’de okurken. Yani<br />

pek bağlanmamış mühendisliğe. İTÜ’nün mezunları için çıkardıkları<br />

bir kitapta okumuştum. “Benim için İTU’lü olmanın en büyük<br />

önceliği ve onuru <strong>Mustafa</strong> İnan gibi bir insanı tanımış olmamdır,”<br />

diye yazmış İzzettin Silier.<br />

İnternete girerseniz Sayın Süleyman Demirel’in hoca ile ilgili söylediklerini<br />

bulabilirsiniz. Benzer şeyleri Sayın Turgut Özal için de<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

73


söyleyebilirim. Sayın Özal İTÜ’yü pek çok kez ziyaret etti, konuşmalar<br />

yaptı. O dönemlerde ben de idareciydim, İTÜ’de veya dışarıda<br />

çeşitli toplantılara katılmak durumundaydım. O nedenle pek<br />

çok konuşmasını dinledim Sayın Özal’ın. Benim dinlediğim hiçbir<br />

konuşması yok ki <strong>Mustafa</strong> İnan’dan söz etmesin. Hafta arkadaşlarla<br />

iddialaşırdık “bu sefer de <strong>Mustafa</strong> Hoca’dan söz edecek, yok, hayır<br />

etmeyecek,” diye, ama mutlaka ederdi. Özellikle kendisini<br />

<strong>Mustafa</strong> Hoca’nın çok beğendiğini, ille de “bırak elektriği mühendisliğini,<br />

inşaata gel,” dediğini vurgulayarak söylerdi. Yani bir Türkiye<br />

Cumhurbaşkanı için <strong>Mustafa</strong> İnan tarafından beğenilmiş olmak<br />

büyük gurur nedeniydi ve bunu her olanakta yineliyordu.<br />

İlgi alanları: <strong>Mustafa</strong> Hoca’nın kişiliğini anlatmaya çalışırken en<br />

çok hocalığından ve bilimsel yaklaşımlarından söz ettik. Onun<br />

renkli ve üstün kişiliğini, zengin dünyasını biraz daha yakından<br />

hissedebilmek için yalnızca bazı konferanslarının başlıklarını vermek<br />

yetebilir.<br />

n Din ve ilim,<br />

n Dil ve matematik,<br />

n İdare ve matematik,<br />

n Tolerans ve tabiat,<br />

n Yurdu terk eden kabiliyetler,<br />

n Akıl, hareketlerimizin tek rehberi olabilir mi<br />

n İnsan ve otomat,<br />

n Nefis kontrolü,<br />

n Büyük Arya-Drahma (Hindu Dini),<br />

n ABD’deki Kızılderililerin bugünkü durumu,<br />

n Tarih ve fizik.<br />

n Kibernetik,<br />

n Soyadı alırken takip edilen yollar,<br />

başlıklı el yazısı ile hazırlanmış konuşmaları da vardır. <strong>Mustafa</strong><br />

İnan’ın düşünme yelpazesinin zenginliği hakkında başka söz söylemeye<br />

gerek olduğunu sanmıyorum. Bu konuşmalar İTÜ tarafından<br />

bir kitapta toplandı. Çok keyifle okunuyor.<br />

Yukarıda yalnızca adını verdiğimiz konferans konuları ile zenginleşen<br />

düşün dünyasında; bıraktığı eserler, kurduğu mekanik grubu<br />

araştırıcıları ile bilim dünyasında; tüm sınıfı etkisi altına alarak kara<br />

tahtanın başında elinde tebeşiri ile bir tiyatro sanatçısı inceliği<br />

ile ders anlatmasıyla <strong>Mustafa</strong> İnan gerçek bir bilim sanatçısıydı.<br />

Prof. Dr. Esin İnan, İnşaat 1966<br />

Ayrıca <strong>Mustafa</strong> İnan’ın<br />

n Mühendis nasıl yetiştirilir,<br />

n Kalkınmada eğitimin rolü,<br />

n Mühendislik eğitimine ait müfredat programları, gibi eğitimöğretimle<br />

ilgili konferanslar ile<br />

n Fizik ve kronoloji,<br />

n Düşünme üzerine bazı düşünceler,<br />

n Müzik ve matematik,<br />

74 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Babam <strong>Mustafa</strong> ‹nan<br />

HÜSEY‹N ‹NAN<br />

Babamı 22 yaşında kaybettim, ölümünden önceki dört yılda da<br />

yüksek öğrenim için yurtdışında olduğumu düşünürsek, sağlığında<br />

onun üstün kişiliğini tam anlayacak olgunlukta olmadığım ortadadır.<br />

Onu ileri yıllarda başkalarından tanıdım, bu da bana her<br />

zaman hüzün vermiştir.<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan ile ilgili birçok yayın yapıldı. Bunların başında Oğuz<br />

Atay’ın “Bir Bilim Adamının Romanı <strong>Mustafa</strong> İnan” adlı eseri vardır.<br />

Ayrıca ölüm tarihini izleyen günlerde başta Cumhuriyet olmak<br />

üzere tüm gazetelerde, İnşaat Mühendisleri Odası yayın organı<br />

Türkiye Mühendislik Haberlerinde (Eylül 1967) ve TÜBİTAK<br />

ile İTÜ’nün farklı yayınlarında <strong>Mustafa</strong> İnan’ın yaşamı ve meslek<br />

hayatına ait makaleler yer almıştır. Ayrıca verdiği konferanslar<br />

İTÜ tarafından bir kitapçıkta toplanmıştır.<br />

Ben ise burada <strong>Mustafa</strong> İnan’ı evde ve yakın çevresinde geçen ve<br />

hafızamda canlanan bazı anıları ile bir mozaik olarak sunmak istedim.<br />

Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde 11 Ağustos 1945 yılında<br />

doğmuşum. Harp yıllarının yoklukları nedeni ile babam, doğumdan<br />

sonra, gece yarısında, o tarihte oturdukları Çatalçeşme’deki<br />

dedemlerin evine yürüyerek gitmek zorunda kalmış.<br />

Çocukluğumda babamı disiplinli ve sert tavrı ile hatırlıyorum; kısaca<br />

babamdan korkardım. Babam, aileden gelen şeker hastalığına<br />

meyilli oluşu ve çok yoğun iş temposu nedeniyle eve geldiğinde toleransı<br />

tükenir, ufak aksaklıklara tepki gösterirdi. Yemeğin hazır<br />

olmamasına sinirlenirdi, hazır olmasa bile “hazır” denilse, o arada<br />

çalışmaya dalar, yemeği unuturdu.<br />

Merak konularından biri “iyi yemek”ti. Katıldığı davetlerde en çok<br />

beğendiklerini evde tarif ederek yaptırırdı. Bir seferinde evde sucuk<br />

dahi yaptırmıştı. En çok babaannemin yaptığı Adana usulü<br />

(haşlama) içli köfteyi severdi. Sabahları çay bardağı, içinde kaşığı<br />

dahil ısıtılmış, ekmek kızarmış ve rafadan yumurta kıvamında pişmiş<br />

olmalıydı. Bu arada hemen belirteyim küçük çay bardaklarından<br />

hiç hoşlanmaz; “bunları kırmak yetmez, Paşabahçe’deki kalıplarını<br />

kırmalı” derdi. Sabah kahvaltısındaki ahenk (her şeyin aynı<br />

anda ve sıcak olarak hazır olması) aksadığında annemi sorumlu<br />

tutarak “sen bu evde pansiyonsun” diye takılırdı “pansiyoner” deyimini<br />

kasten yanlış kullanarak... Ancak, annemin de babam kadar<br />

yoğun bir meslek hayatı vardı. Annem kadınlığından beklenmeyecek<br />

bir şekilde teknik işlerin üstesinden gelirdi ve pratik çözümler<br />

üretirdi.<br />

Babamın el melekeleri çok zayıftı, hatta sakar denilebilecek kadar.<br />

Teorik olarak olayı çok iyi bilir, ancak elle yapamamanın sıkıntısını<br />

yaşardı. Bu nedenle hiçbir zaman araba kullanmayı istemedi.<br />

Annem, canını dişine takmış; ehliyet almış, yurt dışındaki kazançlarını<br />

belgeleyerek 1962 yılında bedelsiz ithalattan, kullanılmış<br />

1960 model bir Volkswagen getirmişti. Büyük bir gayretle, bir günde<br />

ve gümrük komisyoncusu olmadan arabayı geminin üzerinden<br />

indirtmiş ve gümrükten çıkarmıştı.<br />

Akşam annem arabayı getirdi, ancak evin önündeki dar boşluğa<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ 75


asit bir şekilde genel bir dinleyici grubuna nasıl anlatacağını düşünürdü.<br />

Tatil için İsviçre’den geldiğimde (<strong>İstanbul</strong>’da sömestr yeni başlamıştı),<br />

bir gün, babam derse giderken, annem “sen de git, bir dinle”<br />

dedi. Ben de Taşkışla’nın meşhur amfili dershanesine, babamdan<br />

önce gittim, ortalarda bir yere oturdum. Babam geldi, başladı<br />

dersi anlatmaya.<br />

Dersin konusu zincir eğrisi idi. Ders başladıktan sonra kapı “gırç”<br />

ederek açıldı ve gecikmiş bir talebe içeri girdi. Arkadan bir daha,<br />

bir daha. Babamın yavaş yavaş tolerans sınırının zorlandığını ben<br />

anlıyordum. En sonunda “Beyler, biz sizlerden önce derse geliyoruz,<br />

yoklama yapmıyoruz; gelmeye mecbur değilsiniz” diye tepkisini<br />

gösterirken, bunlardan bihaber birisi daha sınıfa girmeye yeltenirken,<br />

öğrenciler işaretlerle girmesini önlediler. Sonra da geç<br />

gelenin sınıfa girmemesini ihtar eden bir yazıyı kapıya astılar. Dersi<br />

hiç not kullanmadan, tahtayı hiç silmeden ve tam saatinde konuyu<br />

tamamlamış olarak bitirdiğini hatırlıyorum. Tüm öğrenciler<br />

ve ben adeta büyülenmiş gibiydik.<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan ve o¤lu Hüseyin ‹nan<br />

bir türlü park edemedi. O zamana kadar yalnızca kitaplardan okuyarak<br />

ve başkalarını izleyerek edindiğim bilgilerle arabayı tek manevra<br />

ile park ettim. Bu becerimden dolayı çoğu kez akşam davetlerine<br />

beni de götürürlerdi; arabayı gidişte ehliyeti olduğu için annem<br />

kullanır, ben gidilen yerde park ettikten sonra otobüsle dönerdim.<br />

Böylece gidilen yerde annemin park etme sorunundan<br />

dolayı babamın sinirlenmesi önlenmiş olurdu. Araba bilhassa yağışlı<br />

havalarda sık sık stop eder, buna karşı jigle ile (çoğu zaman<br />

ben arkadan uzanarak) ayar yapılırdı. Babam sorun yaşamak istemezdi,<br />

hatta annemin onu bazı yerlere araba ile götürmesine itiraz<br />

eder; “köşeden dolmuşa binip bir lira veriyorum, istediğim yere<br />

götürüyor; ne jigle derdi var, ne park etme sorunu var!” derdi.<br />

Üniversiteye Teşvikiye’den yaya giderdi. Yol boyunca genellikle, ya<br />

Yahya Kemal’in bir şiirini ezberler, ya da merak ettiği bir konuyu<br />

76 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Babam ile annem maddi açıdan hiç bir zaman çok rahat bir yaşam<br />

sürmediler. İkisi de devlet memurluğunun mütevazı şartları ile<br />

mutlu olmaya çalıştılar. Bugünlerde herkesin tabii bir hak olarak<br />

gördüğü konut edinme bile onlar için hayli zor gerçekleşti.<br />

Annem Prof. Dr. Jale İnan, 1946-1994 yılları arasında Antalya’nın<br />

çeşitli kentlerinde kazı ve restorasyon çalışmaları yönetmişti. Side’deki<br />

kazılar sırasında uzun yıllar çadırda yaşayan anneme köylüler<br />

zorla bir arsa satarak oraya yerleşmeye teşvik etmişlerdi. Yazlık<br />

evin inşaatı bin bir türlü zorluklarla dört-beş senede tamamlanabildi.<br />

Babam bu olayı şöyle anlatırdı: “Şaşkın ördek başını bırakıp<br />

kıçından dalarmış misali, biz <strong>İstanbul</strong>’da kirada otururken 800<br />

km. uzakta, yılda ancak bir ay oturabileceğimiz bir ev sahibi olduk.”<br />

Ayrıca bir mukavemetçi olarak evin çok kalın taş duvarlarını<br />

yadırgardı. Side’de köylülerle uzun sohbetler yapar, onların<br />

kendilerine has şive ve espri anlayışlarını ve hadiselere basit yakla-


şımlarını ilgi ile izler, onlara her konuda öğütler verirdi. Side Müzesi<br />

eski bir Roma Hamamı’nın orijinal duvarlarının üzeri kapatılarak<br />

elde edilmiş bir mekândadır. Hamamın çatı restorasyonunda<br />

orijinal halindeki tonozlara benzetilmek için dıştan nervürlü bir<br />

betonarme kabuk öngörülmüştü. Tam beton döküleceği sırada ustabaşı,<br />

nervürlerin altta olması gerektiğini söyleyerek annemi kararsızlığa<br />

sevk etmiş. O anda anneme evlilik yıldönümlerinde sürpriz<br />

yapmak için habersiz Side’ye gelen babam duruma müdahale<br />

edip projede hata olmadığını söyleyerek önceden karılmış betonun<br />

gecikmeden dökülmesini sağlamış ve annemi müşkül durumdan<br />

kurtarmıştı.<br />

Daha sonraları <strong>İstanbul</strong>’da kiradan kurtulmak için Ulus’ta bir daire<br />

almaya niyetlenmişlerdi. Babamın birilerinde alacağı varmış,<br />

“daire için lazım” diye kendisine ödeme yapmalarını istemiş. “Hoca,<br />

Boğaz’da Ortaköy’de bir arsamız var, sana para vermeyelim,<br />

önayak ol, oraya bir apartman yapalım, ortak olalım” demişler.<br />

Arsanın yeri güzel, Yüzme İhtisas’ın tam karşısında idi. Arsa birkaç<br />

kardeşe ait; kardeşlerden biri müteahhit ve mimar; inşaat başlamış<br />

ama ihtilaf ve sorunlar da beraberinde. İnşaat beş yıl sürdü; babam<br />

işin başında sorunlar çıkınca konu ile ilgilenmeyi bıraktı, hatta<br />

problemlerin evde konuşulmasını dahi yasaklamıştı. Beş yıl boyunca<br />

annem, ustalar ve diğer tüm sorunlarla uğraştı ve böylelikle<br />

1966’da babamın vefatından bir yıl önce bu daireye taşındılar. Daha<br />

sonra 1969 yılında bina, Karayollarınca istimlâk edildi ve uzun<br />

yıllar hizmet binası olarak kullanıldıktan sonra yıkıldı. Biz ise babamın<br />

dostlarından birinin yardımı ile Bebek’te bir daireye geçtik.<br />

Babamla ilgili birçok yazıda ortak nokta, onun uzmanlık alanından<br />

başka, ilim ve sanatın farklı yönleri ile ilgilenmesi ve bu konularda<br />

araştırmalar yapmasıdır. Alafranga ve alaturka müzik, edebiyat,<br />

yerli-yabancı şiir en çok zevk aldığı sanat dallarıydı.<br />

Türk sanat müziği, özellikle Dede Efendi hayranıydı. En çok sevdiği,<br />

Tanburi <strong>Mustafa</strong> Çavuş’un Hisarbuselik şarkısıydı:<br />

“Dök zülfünü meydane gel<br />

Sür atını ferzane gel<br />

Al dayreni hengame gel<br />

Bülbül senin gülşen senin<br />

Yar aman aman<br />

Aşıkınam hayli zaman<br />

Dil muntazır teşrifine<br />

Gel aman gel”<br />

Müzik ve matematik konusunda el yazısı ile kaleme alınmış bir<br />

konferans notu var, ancak metin kısmı tamamlanmamış olduğu<br />

için takip etmek güç.<br />

Jale ve <strong>Mustafa</strong> ‹nan çifti<br />

Kendisinin şiir defterinde divan edebiyatından Orhan Veli’ye kadar<br />

sayısız şiirler var. Pek çok yabancı şairin, özellikle Goethe’nin<br />

şiirleri de. Ancak Yahya Kemal şiirlerine özel ilgisi ve kendisiyle yakın<br />

dostluğu vardı. Üstadın şiirlerini en iyi okuyan kişi olarak,<br />

Yahya Kemal’in özel meclislerinde çoğu zaman hazır bulunurdu.<br />

Ünlü oryantalist Prof. Annemarie Schimmel aile dostumuz idi.<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

77


Kendisi klasik batı dillerinin yanı sıra Türkçe, Arapça, Farisi ve Urdu<br />

dillerine, edebi tercümeler yapacak düzeyde hâkim idi. Türkçeden<br />

divan edebiyatının ve yakın zamanımızın şiirlerinin en güzel<br />

örneklerini Almancaya tercüme etmişti. Bu tercümelerinde çoğu<br />

kez babama danışmış, kitaplarından birini ona ithaf ederek de bu<br />

yardımlarından dolayı şükranını belirtmişti.<br />

Hiç bilmediği konuları kendi kendine çözümlemek için çaba harcamak,<br />

babamın hobilerindendi. Evde incelediği Rusça bir mekanik<br />

kitabını görünce annem “Rusça’yı nerden biliyorsun” diye sorar.<br />

Babamın cevabı: “Rusça bilmiyorum ancak kitabı anlıyorum”<br />

Rusça’yı mekanik bilgisi ve karine ile sökerek anlayabilmekte idi.<br />

Dini inançları güçlüydü. Konya’da bulunduğu sırada dini eğitim<br />

almıştı. Ancak ritüel (ibadet) konusunda farklı düşünürdü. Toleransa<br />

çok önem verirdi. Diğer din mensupları ile tartışır, mukayeseler<br />

yapardı. Dogmacı değildi, dayatmacılığa karşıydı. Sadece domuz<br />

eti yemezdi, ancak koyun etini de yağlı oluşundan dolayı sevmezdi.<br />

Ben yıllar sonra İsviçre’de pansiyoner olarak kaldığı ev sahibesi<br />

ile tanıştım ve “domuz eti” konusunu sordum; “o yıllar harp<br />

içindeydik, yemeklerde ne bulursam onu kullandım ve o da bunlardan<br />

yedi, fazla ayrım yapacak lüksümüz yoktu” dedi.<br />

İlginç benzetmeleri vardı. Örneğin, bir konuşmasında Amerika ile<br />

Adana’nın arasındaki benzerliğe işaret ederek:<br />

“Dünyada iki yer vardır ki asimilasyonu çok kuvvetlidir. Bunlardan<br />

biri Amerika, diğeri Adana’dır. Çünkü buraya hicret eden ve<br />

yerleşen kimseler kendini bir nesil sonra oralı zanneder. Mesela<br />

Sabancı’ların Kayserili olduğunu çok kimse hatırlamaz” derdi.<br />

Babamdan Süleyman Demirel ile ilgili politik bir anı aktarayım:<br />

Sayın Demirel babamın başarılı bir öğrencisi ve Ankara seyahatlerinde<br />

görüştüğü bir dostudur. Bir defasında Süleyman Demirel’in<br />

Adalet Partisi’ne gireceği söylentileri dolaşırken Ankara’da karşılaşırlar.<br />

Babam,<br />

“Yahu Süleyman, sen aklı başında adamsın, iyi mühendissin, siyasetle<br />

ne işin var” diye sorar. Demirel’in cevabı: “Hocam öyle bir<br />

78 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

Side’de müze aç›l›fl›nda<br />

şey olsa, size danışırdım” olur.<br />

Bir zaman sonra Demirel’in Adalet Partisi Başkanlığı bombası patlıyor.<br />

Ankara’da buluştuklarında babam: “Yahu Süleyman, ben sana<br />

ne dedim, sen ne yaptın”<br />

Cevap: “Sormayın hocam, kırk yılda bir size danışmadan bir iş<br />

yaptım.”<br />

Sayın Demirel’den bir başka <strong>Mustafa</strong> İnan anısı:<br />

“<strong>Teknik</strong> Üniversite’nin 5. yılında (Yüksek Mühendis Mektebi’nin<br />

6.yılı) son sömestr diploma projesi yaparken, sonradan<br />

konulmuş olan 16 saatlik Hararet Makineleri dersine girmedik.<br />

Bunun üzerine bize ‘diploma projenizi kabul etmiyoruz, bu dersi<br />

okumadan da sizi mezun etmiyoruz’ dediler. Bir çare buluruz<br />

ümidiyle sınıf mümessilimiz Hasan Vardar’la Hoca’ya gittik. Hoca,<br />

‘bakın, nihayet İTÜ bu sene mezun vermemiş olur; bu hareketiniz<br />

yanlıştır, altı ay sonra gelin’ dedi ve biz ondan medet<br />

umarken bizi nasihat ile gönderdi. Esasında Hoca haklıydı.”


kendi sahalarında yetişecek gençlere eğitim imkanı ve burs verilmesi<br />

için bağışlandı. İsimleri viyadüklere, kütüphanelere, seminerlere<br />

ve anı kitaplarına verildi. Neden diye soracak olursak:<br />

Bütün bunlar onların yaşam boyu kendilerini adadıkları aynı amaç<br />

için yapıldı; İlmin Meşalesi yeni nesillerin yolunu aydınlatsın ve<br />

kendi serüvenleri ve başarıları gençleri bu yolculuklarında yüreklendirsin<br />

diye.<br />

Hüseyin İnan, Makine 1970<br />

‹nan ailesi<br />

Annem 26 Şubat 2001 tarihinde vefat etti. Bütün kitaplarını, vasiyeti<br />

üzerine Antalya Müzesi’ne teslim ettik. Antalya Müzesi’ndeki<br />

kitaplığa “Prof. Dr. Jale İnan” adını verdiler. Kitaplığın içine annemi<br />

tanıtan bir vitrin yerleştirdik. Ayrıca ders notları, ayrıbasım koleksiyonu,<br />

dia ve fotoğraf arşivini de Mimar Sinan <strong>Üniversitesi</strong> ve<br />

Akdeniz <strong>Üniversitesi</strong>’ne verildi.<br />

Babamın “Cisimlerin Mukavemeti” kitabını da İTÜ Vakfı’na bağışladık.<br />

Geliri ile öğrencilere burs veriliyor. İTÜ Merkez Kitaplığı’na<br />

babamın ismi verildi ve şimdi de yeni bina aynı adla anılacak.<br />

Kendi alanlarında büyük üne kavuşmuş anne ve babanın oğlu olmak<br />

çok gurur verici. Geriye baktığımda onların birçok konuda<br />

birbirlerine benzediklerine daha çok inanıyorum. Ayrı ayrı programlarda<br />

her ikisi de TRT’nin “Cumhuriyete Kanat Gerenler” dizisine,<br />

hayat hikayelerinin başkalarına örnek olması için, konuk<br />

oldular. Bıraktıkları eserler kendilerinin feyiz aldıkları kurumlara,<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

79


Müstesna bir kiflilik<br />

H. AYDUK KORAY<br />

Önce İTÜ İnşaat Fakültesi’nin dekanı (1954), sonra üniversitemizin<br />

rektörü (1957) olan Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan hocamız, gelecek<br />

kuşaklara, önce insan, sonra da mühendis olarak, yaşamıyla ve<br />

yaptıklarıyla dersler veren müstesna bir kişiliktir. Vefatından bunca<br />

yıl sonra dinmeyen övgü ve sevgiyle anılması, derslerini öldükten<br />

sonra da hâlâ vermekte olduğunu bunun en güzel kanıtıdır.<br />

Hocamızın kişiliği de güven verici ve inandırıcıydı. Herkese yardımcıydı.<br />

Öğrettiği her şeyi çok iyi bilir ve çok iyi anlatırdı. Olağanüstü<br />

iyi yürekli ve yardımseverdi. Mütevazı ve güler yüzlüydü.<br />

Ayrıca <strong>Mustafa</strong> İnan hocamız, ülkemizin, Anadolu’muzun da sevgisini,<br />

yüreğinde ömür boyu saklayan bir kişi olmuştur. Her türlü<br />

onuru kazanmış, ancak hiç ayrıcalıklı havalarına girmeden bu toplumun<br />

hep sade bir bireyi olarak kalmıştır.<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan hocamız yeni mezun mühendis iken, İsviçre’nin Zürich<br />

şehrindeki dünyaca ünlü ETH’ya gittiğinde "orada kalma ve<br />

orada ilerleme” önerilerini kabul etmemiştir.<br />

Bu kararının nedenlerini vefatından dört yıl önce, şöyle açıklamıştı:<br />

"Birleşmiş Milletler, Avrupa Konseyi gibi organizasyonlar sayesinde<br />

milletler birbirine çok yaklaşmıştır, sınırlar gevşemiştir"...<br />

“Bir ilim veya meslek adamının kendi yurdunda veya başka bir<br />

80 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

yerde çalışmış olması, bir problem teşkil etmemelidir"... "Kendi<br />

kabiliyetlerini kaybeden milletlerin seviye farkını kapatmaları, hiçbir<br />

zaman beklenemez, dolayısıyla da dünya barışına hizmet edilmiş<br />

olamaz."<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Hocamız bu düşünce biçimiyle, vatanseverlik ve fedakârlık<br />

konusunda da ders vermiş bulunuyordu.<br />

Öte yandan: "Biz ziyan olmuş bir nesle mensubuz" diyerek bu fedakârlığı<br />

kabullenmiş olmasının da işaretini vermiştir.<br />

Vefatından dört yıl sonra, Türkiye Bilimsel ve <strong>Teknik</strong> Araştırma<br />

Kurumu’nun, kendisine ödül verme nedenleri çok ilginçtir:<br />

“<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde 1944’lerde başlayıp 1967’de vefatına<br />

kadar tatbiki mekanik dalındaki bilimsel çalışmaları, eşsiz<br />

hocalığı ve çok sayıda genç araştırmacı ve bilim adamı yetiştirmek<br />

sureti ile modern anlamda bir ekol kurmuş olmasını dikkate alarak,<br />

1971 yılı Hizmet Ödülünün verilmesini kararlaştırmıştır."<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan hocamız, mühendislikteki engin görüşlerine ve başarılarına<br />

rağmen, bu çok geniş çerçeveye de sığmamıştır. Arkadaşlarına<br />

sürekli olarak: “Okumalısınız” derdi. “Astronomiyi, Kepler’i,<br />

Kopernik’i öğrenmelisiniz".<br />

Yahya Kemal’in yönettiği ünlü edebiyat toplantılarında, şair,<br />

hep <strong>Mustafa</strong> İnan’a mutlaka haber verilmesini isterdi. Kimse<br />

Yahya Kemal’in şiirlerini, İnan hocamız gibi ezberleyemez ve<br />

duyarak okuyamazdı. İnan hocamızın sevimli kişiliği, zevkli<br />

sohbeti, ayrıca üstün hafıza gücü, hayranlık uyandırırdı. Öte


yandan Nedim, Baki ve Fuzuli’den, sırası geldikçe, o ana uygun<br />

örnekler verirdi.<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan hocamız nesillere örnek bir insan olmasının yanında<br />

olağanüstü mükemmel bir bilim adamıydı. Üstelik kendisi, bilinenleri<br />

tekrar eden bilim adamlarından değil, bilime katkılarda<br />

bulunan, müstesna bir kişilikti.<br />

Vefatından bunca yıl sonra kendisini hâlâ artan bir sevgi ve övgü<br />

ile anmamız, <strong>Mustafa</strong> İnan merhumun, çok müstesna hocalarımızdan<br />

biri olduğunun kanıtıdır.<br />

Belirli çerçeveler içinde kalmayan, girdiği çerçevelere sığmayan<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan hocamızın 1911-1967 yılları arasındaki sadece 56 yıllık<br />

ömrü, hak edilmiş deyimiyle, gerçekten erken ölümdür. Hatta<br />

çok erken ölümdür.<br />

Daha uzun yaşasaydı daha neler yapabilecek olduğunu, ancak kendisi<br />

bilebilirdi.<br />

H. Ayduk Koray, İnşaat 1949<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

81


‹TÜ’nün bizlere lütfetti¤i bir hazine<br />

OKAN GÜREL<br />

Hocamız <strong>Mustafa</strong> İnan (1911-1967) İTÜ’nün bizlere lütfettiği bir<br />

hazineydi. 1953 mezunların yayınladığı Arı kitabında talebelerin<br />

mezuniyetinden duyduğu sevinci kendileriyle şöyle paylaşıyordu:<br />

“Biz hocalar için her ders yılı sonu bir hasat mevsimidir. İyi ve bol<br />

mahsul daima yetiştireni memnun ettiği gibi bizler de yeni yetişen<br />

genç mühendislerle iftihar ederiz. Esasen hoca olmanın en büyük<br />

zevki de bu olmalıdır ki çeşitli zahmet ve emekler hep böyle mesut<br />

devrelerde fazlasıyla ödenmiş olur.”<br />

Üç önemli noktaya temas ederken:<br />

1. Öğrendiklerinizle katiyen iktifa etmeyip daima yenilikleri takip<br />

etmelisiniz,<br />

2. İlmin ve bilginin kudretine inanmalısınız,<br />

3. Sizi yetiştiren müesseseyle irtibatınızı daima muhafaza edip,<br />

onun ilerlemesinde hissenize düşecek vazifeyi severek ve isteyerek<br />

yapınız, diye yuvadan uçacak nesillere öğütte bulunuyordu. <strong>Mustafa</strong><br />

İnan bir mühendis (hendese bilen) idi ve bu üç noktayı kendisine<br />

de uygulardı.<br />

Fransız maden mühendisi (ingenieur –deha sahibi) Henri Poincaré<br />

(1854-1912) dinamik analize en yoğun buluşları getirmiş bir<br />

yazardır. Eserleri 11 ciltlik “Oeuvres” olarak dünya kütüphanelerini<br />

zenginleştirmiştir. İngilizce dilinde mühendis engineer (makine<br />

işleten) olarak tanımlanır. Rus asıllı Stephen Timoshenko (1878 –<br />

1972) Amerika’ya göç edip, oradaki mühendisliğe yeni bir anlam<br />

vermişti. Emekliliğinden sonra, kurduğu mühendislik bölümünün<br />

başkanlığını damadı İngiliz elastisite uzmanı James Norman Goodier<br />

(1905-1969) üstüne almıştı. Timeshenko’yu ve Goodier’i<br />

İTÜ’lülere tanıtan <strong>Mustafa</strong> İnan olmuştu. <strong>Mustafa</strong> İnan bilgisini<br />

ve düşüncelerini öğrencileri ve meslektaşları ile paylaşmak amacı<br />

ile kitap basmanın gerektiğine inanıyor, bunun güçlüğünü biliyordu.<br />

TÜBİTAK Bilim Kurulu Başkanı iken bir sohbet sırasında, bizlere<br />

büyük bir başarısından bahsetmişti. Çok güç bir işi başarabilmişti,<br />

kitabını İTÜ’de bastırmış olmaktan büyük bir kıvanç duyuyordu<br />

[İTÜ <strong>Library</strong> : QA9311.T56tp 1964 ve QA931.I53.1964]. Bu<br />

İTÜ’ye getirdiği yenilikler yanında onun için en önemli olanlarındandı.<br />

Okan Gürel, İnşaat 1954<br />

(Okan Gürel’in, İnşaat 54 mezunlarının çıkarmış oldukları “50 Yılın Ardından Sesleniş”<br />

adlı anı kitabı için hazırlamış olduğu yazıdan alınmıştır.)<br />

82 MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ


Hocalar›n hocas›<br />

O⁄UZ GÜRSEL<br />

Muhterem hocamızdan öğrendiklerimizi meslek hayatımız boyuca<br />

kullandık. Elastik zemine oturan mütemadi sömeller tatbikatında<br />

birçok takdirler aldık. Çünkü derin problemlerin basite, kavranabilir<br />

terimlere indirgenmesi Tanrı vergisi yeteneği, onu olağanüstü<br />

bir hocalar hocası yapıyordu.<br />

Türkiye’nin başka bir, <strong>Mustafa</strong> İnan görmesi pek olası değildir.<br />

Oğuz Gürsel, İnşaat 1955<br />

MUSTAFA İNAN KÜTÜPHANESİ<br />

83


2.BÖLÜM<br />

Mezunlar›n›n kaleminden ‹TÜ


“Reis Feyzi” anlat›yor<br />

FEYZ‹ AKKAYA<br />

1926 senesinin Eylül ayında Yüksek Mühendis Mektebi’ne tam 120<br />

kişi girdik. Sezai Türkeş, o zaman 18 yaşında, lise diplomalı tüy<br />

sıklet bir delikanlıydı. Bense 19’dan 20’ye yönelmiş, orta mektep<br />

diplomalı, şaşkın bir Üsküdarlı’ydım.<br />

Hiç sınıfta kalmadım, kötü bir öğrenci de değildim fakat orta mektebin<br />

8. sınıfını, 19 yaşımın sonlarına doğru bitirebildim. Bu havaya<br />

giden seneleri, Birinci Cihan Harbi’nin darlıklı günleri sırasında<br />

durmadan mektep değiştirmem yüzünden kaybetmiş olmalıyım.<br />

Bir aralık Alman Mektebi’ne de gittiğimi hatırlıyorum. (Nasıl<br />

unuturum: Das ist ein Mann aus Schnee... Er hat keine Beine...)<br />

Mütareke olunca bizi oradan da dehledilerdi.<br />

Şaşkınlığım, dört sene gecikmeyle elime aldığım orta mektep diplomasıyla<br />

başladı: Hangi mektebi seçeceğim Marangoz Servet ve<br />

Balıkçı Sait hariç, arkadaşlarımın çoğu Ticaret Mektebi’ne kaydoldular.<br />

Açıkta serseri gezen bir ben kaldım! Nihayet, haftalar sonra,<br />

Üsküdar vapur iskelesinde, arkadaşım Necati’den öğrendim ki,<br />

Türkiye’de bir mühendis mektebi mevcuttur. Buraya liselileri doğruca<br />

alıyorlar, eksiği de orta mekteplileri sınavdan geçirip tamamlıyorlar.<br />

Karar vermek için düşündüğümü hatırlamıyorum. Başka<br />

sual de sormadım. Hatırladığım şey, yıldırım hızıyla evden evrakımı<br />

alıp mektebe, Gümüşsuyu’na koştuğumdur. 22 numarayla geçici<br />

kaydımı yaptırdım. İki ay Gümuşsuyu’ndaki hazırlık kurslarına<br />

devam ettim. Ağustos sonlarında yaptıkları sözlü ve yazılı sınavları<br />

kazandım. 825 numarayla Yüksek Mühendis Mektebi’ne<br />

kabul olundum. Ben şaşmayayım da kim şaşsın<br />

Ben, size öğrencisi olduğumuz “Mühendis Mektebi Ali’si”ni anlatayım:<br />

Cumhuriyet ilan edileli, üç sene daha yeni doluyor. Gümüşsuyu<br />

Kışlası’nın üçte biri Mühendis Mektebi, üçte biri Fen Mektebi, üçte<br />

biri de harp sırasındaki yangın tarafından paylaşılmış durumda...<br />

Bizimle beraber kışlaya inşaat da girdi ve diploma alışımızdan<br />

bir sene evvel bitti. Mektebin, Milli Eğitim Bakanlığı’yla hiçbir ilişkisi<br />

yoktu. Tam yatılı ve tam parasız olmak üzere Bayındırlık Bakanlığı’na<br />

(eski ismi ile Nafia Vekaleti’ne) bağlıydı. 10 senelik mecburi<br />

hizmet senedini peşinen imzalamış olan bizlere, vekalet her<br />

sene birer kat elbise, palto, kundura, çamaşır, havlu, pijama veriyor,<br />

kalem, kağıt ve ders malzemesini bedava sağlıyordu. (Dikkat!..<br />

Çetelede kitap yok... Çünkü kitap zaten yok!..)<br />

Yangın yerindeki bu cennetin esrarını, hemen ilk günlerde öğrendik.<br />

Evvela gördük ki bizim bir üstümüzdeki 2. sınıfın mevcudu<br />

45’dir. Onlar da 120 kişi girmişler, 45 kalmışlar. (Biz de ikinci sınıfta<br />

50 ‘nin altına düşmüştük.) Üst sınıfların mevcuduysa ya 5, ya<br />

6 kişi... Sonra elimize, bir el ilanı geçti... Hani şu kenar mahalle tiyatrolarının,<br />

sokaklarda herkesin eline tutuşturduğu, artistleri ve<br />

programı metheden, tek sayfa reklamları vardır ya, işte onlardan...<br />

Bir tanesini saklamıştım. Diyordu ki:<br />

“Mektebimiz, Gümüşsuyu’nun abu havası latif bir yerinde kain<br />

olup, Boğaza karşı...<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

87


İaşe ve ibade mektebimize ait olup bila bedel, her sene bir kat elbise...<br />

Muktedir aşçı kadrosuyla bol ve muganni yemek...<br />

Diploma alanlar, kur’a ile vilayete, aylık 84 lira maaşı aslı ile...<br />

Üç senede bir, bir üst dereceye terfi...<br />

Vilayat’da emrine bakımlı bir at ve seyis tahsis ile yem bedeli olarak<br />

vs.”<br />

Mektep methediliyor, ana babalara çocuklarını korkmadan kaydettirmeleri<br />

tavsiye edilip cesaret verici sözlerle ilan sona eriyordu.<br />

En sondaki cümle şuydu:<br />

“Mektebimize Hamidiye suyu da alınmıştır.”<br />

Esrarı çözen ve memleketin o günkü halini gösteren bu üzücü ilana<br />

o zaman gülmüştük. Halbuki bu ilanın: “Mektep çok zormuş,<br />

girenler verem oluyorlarmış” dedikodularını önlemek ve yanmış<br />

yakılmış, bahtsız memleketin şiddetli ihtiyacını karşılamak için<br />

çırpınanların elinden çıktığını pekâlâ anlıyorduk, fakat o yaşta<br />

gençler her şeye gülerler. Hikâyemize dönelim: 120 kişilik birinci<br />

sınıfta, kimse kimseyi tanıyamadı, fakat 2’inci sınıfta mevcudumuz<br />

50’nin altına düşünce, tüm sınıf birbirine ısındı. Vefalı, Kabataşlı,<br />

Kıbrıslı gruplar eridi, yerlerine daha küçük, kafa dengi gruplar<br />

oluştu. Tadına doyulmaz gece yatısı hayatının sağladığı samimi hava,<br />

bizi altı sene sardı.<br />

Daha ikinci sınıfta gerekli görülenlere gerekli lakaplar takılmıştı:<br />

Fosfor Necdet, Jandarma Necati, Papaz Salih, Boğaz Ziya, Hacıbalık<br />

Hulusi, Fil Sedat, Ali Bey (asıl adı Ahmet Şükrü) gibi... Sezai’yle<br />

bana; Darling Sezai, Reis Feyzi münasip görülmüştü.<br />

Sezai’nin iki grubu vardı; Pokerciler ve sporcular... Poker partileri,<br />

geceleri yatakhanede, karyola üstünde, gündüzleri arka sıralar arasında,<br />

yere bağdaş kurarak, altı sene devam etti. Biz, ancak futbolda<br />

veya deniz partilerinde beraber olabiliyorduk. Son üç sene,<br />

bunlara mektepten gece firarları da eklendi. (Dizi burkulduğu<br />

günlerde onu kapının üstündeki daracık “vasistas”tan nasıl aşırırdık)<br />

O gecelerde muvazene sihirbazlıkları gösterirdik!<br />

88 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

Üçüncü sınıfı, hatırı sayılır sürprizlerle geçirdik. O sene sınıfın en<br />

başında gelenlerden Hulki Yanat, Halterci Mümin, Fosfor Necdet<br />

vekâletin teklifini kabul ederek Fransa’ya uçak mühendisliği<br />

tahsiline; Emin Onat, Fuat Külünk, Hilmi İleri de, dönüşlerinde<br />

mektepte asistanlığı taahhüt ederek Zürich <strong>Üniversitesi</strong>’nde tahsillerini<br />

ikmale gittiler. Sınıf üniform hale geldi, rahat ettik, daha<br />

sıkı kaynaştık. Sırası gelmişken söyleyeyim ki bu iki teklifi geri<br />

çevirmemdeki sebep kaldırım mühendisliğine olan aşkım değildi.<br />

Bu, şuur altındaki “dış memleket fobisi” olmalı... Bununla beraber,<br />

gidenlerin seçtikleri müstakbel mesleklerini de onaylamıyordum.<br />

Uçak mühendisliği o gün için memlekette bir hayaldi.<br />

Mektepte hocalıksa pek pasif... Bu parlak zekalar arasında bu gün<br />

yalnız Fosfor Necdet hayatta... Onlar, Fransa’dan döndükten<br />

sonra, mektepte hocalığa talip oldular. Yakışırlardı da... Fakat olmadı.<br />

Hulki, uzun müddet MKE Genel Müdürlüğü yaptı. Necdet,<br />

hocalığı biraz denedi, fakat bir profesörün gözünü morartıp<br />

iki dişini kırdığı için çabuk ayrıldı. Uzun seneler Amerika’da<br />

New Orleans’ta üniversitede profesörlük, harp sıralarında da<br />

Montgomery’nin ordusunda irtibat subaylığı yaptı. (Orada başı<br />

belaya girmediğine göre Elalemeyn’deki orduda bir profesörle<br />

karşılaşmadı demek!)<br />

Üçüncü sınıfın son sürprizi yol, su, yapı şubelerine ayrılmamız olmuştur.<br />

Seçimi, isteğe bağlı bıraktılar. Hidrolikçiden korkanların<br />

hepsi “Su”ya ayrıldılar. Sucu Burhan’ın kuyruğunun altına sığınmayı<br />

daha emin gördüler. “Yapı”ya üç dört kişiden fazla rağbet<br />

eden çıkmadı. Geri kalanlar, Sezai dahil, hiçbirimiz tabanı delik<br />

kaldırım mühendisliğinden ayrılmadık. Ayrılmak, bana o zaman<br />

vefasızlık gibi görünmüştü! İktisatçı Tevfik Bey, Kimyacı Nurettin<br />

Münşi, üst kategoridendi... Kimyacı, Girit şivesiyle konuşurdu: Fenol<br />

ftalein!.. Mavimitrak, yeşil mavi, sarı, kırmızı, mor!<br />

Elektrikçi Burhan Hoca’yı unutmayalım. “Kafasında bilgisi çok,<br />

fakat öğrenmeye yeteneği yok” olanların başında gelirdi. Hocanın<br />

hiçbir şey öğretememesini fakat, öğretmek için çırpınmasını üzüntüyle<br />

hatırlıyorum. Anlatacağım şu kısa hikaye beni senelerce<br />

utandırmıştır:


O sene elektriğe, ikinci devre sınavlarında girmiştim. Sınav odasındaki<br />

kara tahta başında iki kişiyiz. Kapıya yakın tahtada meşhur<br />

“çene çelik, kulak delik” Mithat var. Hoca bana çok basit fakat, cevabı<br />

çok kısa olan bir soru sordu:<br />

- Trifaze bir motoru devreye bağla...<br />

Bu soru benim hiç hoşuma gitmedi. Çünkü bu sorunun kısa yanıtından<br />

sonra, arkasından başka soruların geleceği muhakkaktı ve<br />

ben bunları bilmeyebilirdim. Bu tek soruyla kurtulmanın çaresini,<br />

basit bir elektrik motoru yerine, Sliprin bir motor seçmekte buldum.<br />

Renkli tebeşirlerle motorun iç sargılarını –gerektiği kadar<br />

yavaştan alarak– çizmeye başladım. Çizgi bir saat sürdü ama güzel<br />

oldu. Hoca çok memnun kaldı, teşekkür etti. Kapıya yaklaştığım<br />

zaman arkadan seslendi:<br />

- Sen elektriği nerede öğrendin<br />

- Tatil boyunca, kitaplardan... Evet, bu mektepte...<br />

dedim ve uyandım! Keşke çenem tutulsaydı!..<br />

Kapıdan çıkıncaya kadar Mithat, sözde fısıltıyla beni geçirdi:<br />

- Eşek!.. Eşek!.. Zat-ı alinizden öğrendim efendim, diyeceksin,<br />

eşek!..<br />

Hocanın bu fısıltıları duyduğuna yüzde yüz eminim. Hepsi göçtüler...<br />

Hepsinin ruhu revanları şad olsun!<br />

Bu arkadaşlarımız zamanla kudretlerini ispat ettiler. İçlerinde,<br />

uzun seneler Demiryol Genel Müdürlüğü yapanlar, büyük barajlar<br />

ve ağır işler taahhüt eden inşaat şirketlerinin başına geçenler oldu.<br />

Feyzi Akkaya, İnşaat 1932<br />

(Bu röportaj İTÜ Mezunları Dergisi’nin 1992 yılı yaz baskısından alınmıştır.)<br />

Son sınıfa 32 mevcutla ulaşmıştık. Sene sonu sınavları gelip çattığı<br />

zaman, başta Papaz Salih olmak üzere herkes bağırıyordu:<br />

- Herkes söz versin... Herkes haziranda, birinci devrede bütün sınavlara<br />

girecek. İkinci devreye sınav bırakmak yok...<br />

- Eylül’e sınav bırakan namerttir.<br />

- 1932’de 32 mühendis!..<br />

1932’de 32 kişi değil, 27 kişi diploma alabildik. Vekalet, altı senelik<br />

çalışmayı çöpe atmaya kıyamadı. Onlara diploma yerine “Mühendislik<br />

Ruhsatnamesi” adı altında birer kağıt verdi. Bunlardan<br />

birisi de “1932’de 32 mühendis” diye en çok bağıran Papaz Salih’ti.<br />

Rahmet olsun, ümidi kırıldıktan sonra nişanlısına kendisi haber<br />

vermeye cesaret edememiş, beni yollamıştı. Kız beni kapıda görür<br />

görmez:<br />

- Anladım, çaktı değil mi diye karşılamıştı.<br />

Sarılmadan kız teselli etmek de çok zormuş!<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

89


‹TÜ’lü olmak<br />

SEVDA ARIKAN<br />

İçinde bulunduğumuz 2008 yılında, bu eşsiz okula genç bir İTÜ<br />

öğrencisi olarak gireli tam 45 yıl, deneyimsiz bir Kimya Yüksek<br />

Mühendisi olarak mezun olalı ise 40 yıl geçmiş oldu. 1963 yılında<br />

üniversitemizin ilk Kimya Mühendisliği Fakültesi açılmış ve<br />

biz tam 60 genç fakültenin ilk öğrencileri olmuştuk. Bu genç fakültenin<br />

her sene son sınıf öğrencisi olmak gerçekten güzeldi. Sadece<br />

fakültemizin kurucuları değerli kimya hocaları değil tüm<br />

Makine, Elektrik, Maden Fakültesi hocaları da tüm bilgi hazinelerini<br />

bize aktarmak için adeta yarışıyorlardı. Ve bizler de İTÜ<br />

Kimya Yüksek Mühendisi olma yolunda şaha kalkmış, tüm enerjimizle<br />

Gümüşsuyu, Taşkışla ve Maçka üçgeninde sabah<br />

09:00’dan akşam 17:00’ye kadar oradan oraya koşturup bu şansımızı<br />

değerlendirmeye çalışıyor, adeta bizden sonra geleceklerin<br />

öncü kuvvetleri gibi kimya mühendislik eğitiminin yolunu açıyorduk.<br />

Bu maraton tam beş yıl sürdü ve hayatımızın en unutulmaz,<br />

en güzel yılları oldu.<br />

90 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

Geçtiğimiz 45 yıl boyunca sevgili okulumuzun gerek alt yapı gerekse<br />

fakülte çeşitliliği ve eğitim ve öğretim zenginliği bakımından<br />

gerçekten büyük bir gelişim gösterip adına ve kendine layık bir<br />

noktaya gelişini dikkatle izledim ve mutlu oldum. Okulumuzun<br />

bugünlere gelmesinde başta saygıdeğer hocalarım ve kıymetli mezunlarımız<br />

olmak üzere tüm emeği geçenlere teşekkür etmeyi bir<br />

borç biliyorum. Hayatta başarıya ulaşmak için en geçerli olan, bilgi,<br />

çalışkanlık, disiplin ve dürüstlük ilkelerini İTÜ’deki eğitimimin<br />

sağladığını açık yüreklilikle söylemek isterim.<br />

İTÜ’deki eğitimimin bana sağladığı diğer önemli değer de matematiksel<br />

düşünce ve analiz becerisidir. Gerek iş gerekse özel hayatta<br />

karşılaşılan problemlere matematiksel düşünce ile yaklaşıldığında<br />

çok kısa zamanda doğru çözüme ulaşıldığına inanıyorum. Hayata<br />

atıldığımda okulumuzda edindiğim tüm bilgi hazinemin yanında<br />

en az o kadar değerli, belki de daha fazla, bir başka değerle<br />

kimliklerimizin yoğrulduğunu fark ettik. Hepimiz ülkesini seven,<br />

ona aşık, son nefesine kadar ona hizmet etmeye azmetmiş adeta birer<br />

neferdik. Kendisi de İTÜ’lü olan kızıma mezuniyetinden yıllar<br />

sonra bugün İTÜ’lü olmak nedir, diye sordum. Aldığım cevap şu<br />

oldu:<br />

İTÜ prestij demektir.<br />

Ve devam etti:<br />

İTÜ güven demektir ve mezunlarının hayatları boyunca böyle bir<br />

okuldan mezun oldukları için gurur duydukları bir ilim yuvasıdır.<br />

Sevda Arıkan, Kimya 1968


Genç ‹TÜ’lülere hizmet<br />

ÜLKÜ ARIO⁄LU<br />

Ben <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> İnşaat Fakültesi 1963 yılı mezunlarından<br />

Ülkü (Uluğ) Arıoğlu’yum. Liseyi bitirirken <strong>Teknik</strong> Üniversite<br />

İnşaat Fakültesi’ne girmek idealimdi. Ancak bu o kadar da<br />

kolay bir iş değildi. O zamanlar meslekler hakkında bilgi verecek<br />

rehberlik servisleri yoktu. Üniversiteler de liselere yönelik herhangi<br />

bir bilgilendirme programı yapmazlardı. Bizler etrafımıza bakarak<br />

kendimize idealler belirlerdik. Ancak o zamanki gençler olarak<br />

bizler de heyecanlı, kendinden emin ve idealisttik. Cumhuriyet öğretmenleri<br />

en büyük modellerimizdi. Ailelerimiz de bizlere çok güvenirdi.<br />

Bu ortamda 180 öğrencili inşaat bölümünün tek kız öğrencisi<br />

olarak Taşkışla’da öğrenim görme şansını yakaladım. 44 yıl<br />

sonra yazdığım satırlarda idealine erişmenin mutluluğunu ve gururunu<br />

yansıttığımı düşünüyorum.<br />

İnşaat mühendisliğini geniş perspektifi, dinamizmi, yaratıcılığı,<br />

öğrenmeye açıklığı ve yapıcılığı açısından seçmiştim. Kararımdan<br />

hep çok mutlu oldum. Bugün de “ben bir inşaat mühendisiyim”<br />

demekten övünç duyuyorum. Üniversitem bana pırıl pırıl, cıvıl cıvıl<br />

bir meslek yaşamı sundu. Mesleğim ise çok sevdiğim takım çalışmasını<br />

öğretti. Eğer yönetimde bir şeyler yapabildiysem bunu<br />

mesleğimin “projeler üreten” yapısına borçluyum.<br />

kültür ve kampüs olanakları sunan bir dünya üniversitesi var karşımızda...<br />

Yeni <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi bunun en güzel örneği...<br />

Üniversitemizin mezun ilişkileri de en iyi düzeyi hedeflemektedir.<br />

Mezunları da yetiştikleri yuva etrafında daha çok kilitlenecek.<br />

Mensubu olduğum Yapı Merkezi Kurumu bana <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nin<br />

görsel-işitsel bölümüne sponsor olma imkanı verdi.<br />

Yapı Merkezi eşim ve sınıf arkadaşım Ersin Arıoğlu’nun 1965’te<br />

kurduğu bir mühendislik şirketidir. Bugün ailemizdeki 7, şirketimizdeki<br />

80’e varan İTÜ’lü ile ülkemizin ve dünyanın büyük projelerinde<br />

yer almaktayız. Her yıl en az 10 İTÜ’lü öğrenciye burs vererek<br />

ailemizi genişletiyoruz.<br />

Yapı Merkezi Görsel-İşitsel Bölümü genç İTÜ’lülere hizmet ettiği<br />

sürece, bizler de İTÜ’de yaşayacağız...<br />

Ülkü Arıoğlu, İnşaat 1963<br />

<strong>Teknik</strong> Üniversite’ye teşekkür ederken şunu da belirtmek isterim.<br />

Bugünün <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> benim okuduğum dönemden<br />

çok daha ileri gitmiş ve gelişmiş bir üniversitedir. Bugün İngilizce<br />

öğreten, daha iyi kütüphane, laboratuar, araştırma, sanat,<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

91


Gurur duydu¤um üniversitem:<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

BÜLENT DEM‹REN<br />

Mezunu olmakla büyük gurur duyduğum <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

hocamız merhum Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan’ın ismini taşıyacak<br />

bir merkez kütüphanesinin kurulmakta olduğunu, bunu<br />

mezunlarımıza bildirecek bir yayın hazırlanmakta bulunulduğunu<br />

bildiren ve benden burada yayınlanacak kısa bir yazı isteyen Sayın<br />

Rektör Faruk Karadoğan’a teşekkür ederim.<br />

Benim <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne olan sevgi, saygı ve bağlılığım<br />

çok uzun yılların gerisine kadar uzanır.<br />

1933 yılı yazında Yalova’da yapılan bir çocuklar gecesini şereflendiren<br />

Atatürk, elini öpmek fırsat ve mutluluğuna eriştiğim zaman,<br />

bana nerede okuduğumu ve ileride ne olmak istediğimi sormuştu.<br />

Okulumun Sen Josef olduğunu ve ileride mühendis olmak istediğimi<br />

söyleyince, “Aferin, iyi çalış, ülkenin lisan bilen mühendislere<br />

ihtiyacı vardır ve bu ihtiyaç ileride daha da artacaktır,” demişti.<br />

Ben bu büyük emirden kuvvet ve ilham alarak okulumu ikincilikle<br />

bitirdim. 1940 yılında Yüksek Mühendis Mektebi’nin giriş ve<br />

ikinci sınıfa atlama sınavlarını da başarı ile geçerek, “leyli meccani”<br />

yani yatılı ve parasız olarak mühendislik eğitimine başladım.<br />

92 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

O yıllarda öğrenciler yemekhanede okula giriş sınavına göre ayrılan<br />

dörder kişilik masalarda yemeklerini yerlerdi. Bizim masada<br />

oturanlar:<br />

n Son görevi Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü olan merhum Sabahattin<br />

Sayın,<br />

n Devrin Cumhurbaşkanının oğlu olan merhum Ömer İnönü,<br />

n Son görevi USA, Lucent Technology şirketinin yönetici genel<br />

müdürlüğü olan Yako Yafet<br />

n Ve halen Türk Ytong’un başkanlığını yürütmekte olan, benden<br />

ibaretti.<br />

Bizler, 1940-1945 yılları arasında İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu<br />

güçlüklerle geçen öğrenim hayatımızda –Salih Murat, Kerim<br />

Erim, Ali Yar, Hatip Berker, <strong>Mustafa</strong> İnan, Feridun Arısan, Abdullah<br />

Türkmen, Tevfik Taylan, Hamdi Peynirci, Fikret Narter, İhsan<br />

İnan, Burhanettin Berken gibi– hocalarımızdan feyz aldık.<br />

Yetişmemizi ve başarılarımızı bir ölçüde borçlu bulunduğumuz <strong>İstanbul</strong><br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, Cumhuriyet tarihinde, ülke gelişiminde<br />

yapmış olduğu hizmetlerle, çok mutena bir yer işgal etmiş bulunmaktadır.<br />

Halen yüksek ve teknik eğitimde ülkemizde en başta gelen bir müessese<br />

olan <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> mezun sayısı, bugün altmış<br />

bin mertebesindedir.<br />

Mezunlarının göstereceği ilgi ve katkılarla, <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin<br />

önümüzdeki yıllarda, ülkemize çok daha büyük hizmetlerde<br />

bulunacağından kuşkumuz yoktur.<br />

Bülent Demiren, İnşaat 1945


Daha görkemli bir gelecek için<br />

dayan›flmaya devam!<br />

DO⁄AN HASOL<br />

“Okul ikinci ailedir.”<br />

Abdurrahman Şeref Bey<br />

Liseyi bitirdiğimiz yıllarda İTÜ, lise mezunlarının gözde hedefiydi.<br />

O yıllar ülkenin sanayileşme ve yeniden yapılanma yıllarıydı<br />

ve o süreçte İTÜ’lü olmak erişilmesi güç bir ayrıcalıktı. Sonraki<br />

dönemde başta eski cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel<br />

olmak üzere, ülkenin kaderinde ve üst yönetiminde uzunca bir<br />

süre söz sahibi olacak kişiliklerin İTÜ mezunları arasından olması<br />

bir rastlantı değildir. 1950’lerde ülkede üniversite sayısı azdı,<br />

girişte istemin çok olduğu fakülteler için yine sınav vardı. Her<br />

üniversite kendi giriş sınavını yapardı. O günlerde YÖK de yoktu,<br />

ÖSS de.<br />

1956-57 döneminde, giriş için yanılmıyorsam yaklaşık 3 bin lise<br />

mezunu başvurmuştu İTÜ’ye... 5 fakülteye alınacak toplam öğrenci<br />

sayısı 650 idi. Fakülteler inşaat, mimarlık, makine, elektrik<br />

ve madenden ibaretti. Bir akşamüstü Taşkışla’nın giriş holüne<br />

asılmış listede Mimarlık Fakültesi’ni kazananlar arasında adımı<br />

gördüğümde heyecandan neredeyse uçacaktım. Taşkışla’dan Kabataş’a<br />

kadar bir solukta koştum. Bir an önce Üsküdar’a, eve ulaşıp<br />

sevincimi ailemle paylaşmak istiyordum. Aslında, girmeye hak<br />

kazandığım üçüncü okuldu İTÜ, ilk ikisinin sonucunu daha önce<br />

öğrenmiştim, ancak beni en çok sevindiren İTÜ Mimarlık Fakültesi<br />

olmuştu.<br />

Sonraki günlerde, öğrenci olarak beş yılımı geçireceğim o görkemli<br />

binayı, Taşkışla’yı içime sindire sindire gezmiştim. Daha tatil bitmemişti,<br />

ancak bütün ıssızlığına karşın insanı saran büyülü bir havası<br />

vardı Taşkışla’nın. O büyülü havayı yalnızca öğrencilikte değil,<br />

okul sonrası asistanlık görevim boyunca da solumak olanağını<br />

bulacaktım. Bugün de Taşkışla her gidişimde beni bir kez daha büyüler<br />

ve eski yıllara götüren bir nostalji tapınağı olur. Taşkışla’nın<br />

görkemli koridorlarında okul arkadaşlarımı, hocalarımı hayal<br />

eder, yeniden görmüş gibi olurum, içim sevinçle dolar.<br />

O zamanlar İnşaat, Mimarlık ve yeni kurulmuş olan Maden fakülteleri<br />

Taşkışla’daydı. Rektörlük de oradaydı; Taşkışla İTÜ’nün<br />

amiral gemisiydi.<br />

1980’lerde Taşkışla’nın her türlü duyarlılıktan uzak bir kararla, para<br />

uğruna otele dönüştürülme macerasını biraz öfke ve çok üzüntüyle<br />

anımsar, bu badireyi atlatmış olmasına hep şükrederim.<br />

Kendimi her zaman İTÜ’ye borçlu hissederim. İTÜ sahip olduğu<br />

bütün olanaklarını sonuna kadar sunarak bizleri meslek adamı<br />

olarak yetiştirdi. Meslek yaşamımızdaki başarılarımızın pek çoğunu<br />

okulumuza borçlu olduğumuz bir gerçektir.<br />

Burada başka bir gerçeğe daha değinelim. Bir okul yalnızca öğretim<br />

kadrosu ve öğrencilerden, altyapı ve üstyapı olanaklarından<br />

ibaret değildir. O toplama, mezunları eklemek, onların varlığını<br />

hiç göz ardı etmemek gerekir. Mezunlar ailenin erginleşip hayata<br />

atılmış bireyleridir; yuvadan ayrılmışlar ama kopmamışlardır.<br />

Kopmamalıdırlar. Onların yaşam boyu başarıları okullarının başarılarına<br />

eklenecektir. Onlar okullarıyla, okulları onlarla gurur duyacaktır.<br />

Tıpkı ailelerde olduğu gibi her zaman üniversitenin, mezunların<br />

güçlü desteğine gereksinmesi olacaktır.<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

93


Dünyanın ünlü pek çok büyük üniversitesi, mezunlarının başarı,<br />

destek ve katkılarıyla “büyük” olmuşlardır. <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

son yıllarda bu potansiyeli devreye sokma becerisini göstermiş<br />

ve yeni atılımlarla, hakkı olan görkemli yerine yeniden ulaşmıştır.<br />

Katkılar arttıkça gelişmenin daha da hızlanarak artacağı<br />

kuşkusuzdur. İşte, Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan Merkez Kütüphanesi’nin<br />

bitirilme sürecinde yaşanan deneyim de dayanışmanın en<br />

güzel örneklerinden birini oluşturmuştur.<br />

Daha görkemli bir gelecek için dayanışmaya devam!<br />

Doğan Hasol, Mimarlık 1961<br />

94 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ


‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteli<br />

olman›n ayr›cal›¤› üzerine<br />

YÜCEL ERDEM<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> Üniversiteli olmak biz ikinci kuşak cumhuriyet<br />

gençlerinin en büyük ideali idi. Üniversiteye başladığımız 1954<br />

yılında, Anadolu’nun farklı noktalarındaki liselerin en iyi öğrencileri<br />

olan bizler, bizden önceki ağabeylerimiz gibi mühendis olmaktan<br />

önce İTÜ’lü olmak için her türlü zorluğa razıydık.<br />

İTÜ’lü olmanın ayrıcalığını yaşadığımız beş yıl boyunca Taşkışla’da<br />

Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan’ın, Prof. Dr. Turgan Sabis’in, Prof.<br />

Dr. Hamdi Peynircioğlu’nun ve diğer değerli hocalarımızın öğrencileri<br />

olarak hem çok iyi bir eğitim aldık, hem de yıllar boyu<br />

Anadolu’nun en ücra köşelerinde Türkiye’yi inşa ederken omuz<br />

omuza çalışacağımız mühendis ağabey ve kardeşlerimizle köklü<br />

dostluklar başlattık.<br />

çok İTÜ’lü (yani Taşkışlalı ve Gümüşsuyu’lu cumhurbaşkanları ve<br />

başbakanlarla) yönetilmiş olması da ayrıcalıklı bir durumdur.<br />

Bu noktada; bayrağı devredeceğimiz genç kardeş ve meslektaşlarımıza<br />

hatırlatmak istediğimiz bir şey var: Ayrıcalıklar ancak farkındalıklarla<br />

anlam kazanır. İTÜ’nün kurum olarak köklü geçmişinin<br />

farkında olmak, bugün sağladığı çağdaş koşulların ve öncü eğitimin<br />

farkında olmak, İTÜ’lü olmanın sadece üniversite öğrencisi<br />

ya da mezunu olmanın ötesinde olduğunun farkında olmak, içinden<br />

geçtiğiniz Taşkışla’nın ya da Gümüşsuyu’nun sadece geçmişin<br />

ve bugünün değil geleceğin de liderlerini yetiştirme potansiyelinin<br />

farkında olmak gibi...<br />

Yücel Erdem, İnşaat 1959<br />

<strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> mensubu olmak bir ayrıcalıktır. Zira<br />

İTÜ sadece Türkiye’nin bilfiil inşasında önemli emeği olan mühendisler<br />

yetiştirmekle kalmamıştır. Aynı zamanda Cumhuriyet<br />

tarihinin İTÜ’yü dışında bırakarak yazılamayacağı en üst üst düzeyde<br />

kamu yöneticilerini –Cumhurbaşkanlılarını, Başbakanları,<br />

sayısız Bakanları, teknokrat ve bürokratları– yetiştirmiş bir kurumdur.<br />

Bu nedenle Taşkışla, Gümüşsuyu ve Maçka kampüsleri<br />

sadece Türkiye mühendislik tarihinin kaynağı bir eğitim kurumunun<br />

yapıları olma önemini taşımazlar; aynı zamanda siyasal tarihimizin<br />

önemli kişilerinin entelektüel gelişmelerine tanıklık etmeleri<br />

açısından da simgeleşmiş yapılardır. Türkiye’nin Mülkiyeliden<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

95


Ar› rozetinin tarihçesi<br />

MUKB‹L GÖKDO⁄AN<br />

Yıl 1926. Mühendis Mekteb-i alisi, Gümüşsuyu’nda al-u-havası<br />

ile meşhur yerde, Nafia Vekaleti’ne bağlı parasız yatılı, her yıl elbise,<br />

palto, ayakkabı, çamaşır ve okuma malzemesi veren bir kuruluş.<br />

Fakat, pek tanınmamış olacak ki, basılı el ilanları ile talebe<br />

arama peşinde. O senelerde 6 yıllık mektebin mezun sayısı 9-10’u<br />

geçmiyor.<br />

İşte 1925 ve 1926 senelerinde üst üste 90 talebelik ve seçme imtihanlı<br />

girişler mektep mevcudunu kat kat arttırmış ve küçük sınıfların<br />

(1, 2, 3) ekseriyetini sağlamıştı.<br />

İdman Ocağı ve İdman Yurdu adlı iki spor kulübü ile bir de Talebe<br />

Cemiyeti vardı ve her üçü, ekseriyet içinde üye kaybetmek için<br />

yarışırlardı.<br />

96 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

Bu sıralarda bir “rozet” konusu Talebe Cemiyetince ortaya atıldı.<br />

4. sınıfta Üsküdarlı Cevat adlı bir ağabeyimiz bazı eskizler yapıp<br />

dolaştırdı. Arı ve örümcekli desenleri hatırlıyorum. Her sınıfta<br />

sanata merakı olanlarla da fikir alışverişinde bulunuldu. Nihayet<br />

cemiyet, Beyoğlu Yüksek Kalkındırma, Viyana ile münasebeti<br />

olan bir hakkaka, anlaşarak “arı”dan bir numune yaptırdı. Bu<br />

yaklaşık 2x3 cm’lik mavi zeminli bir elips içinde, şimdikine benzer<br />

bir arı idi. Beğenilmedi, büyük bulundu, mavi yerine beyaz istendi<br />

ve örnek talep edildi. Arının resim olarak değil de projeksiyon<br />

olarak geometrik çizimi de bu devrede müzakere edilmiş, kabul<br />

edilmemiştir.<br />

Bu gelmeler gitmeler, seçmeler birkaç kere sürdü ve siparişin sonu,<br />

biz dördüncü sınıfta iken, Hidrolik okurken, 1929’da geldi ve rozetleri<br />

hocalarımıza da taktırmak üzere ekipler halinde harekete<br />

geçtik. Ben rahmetli Sucu Burhan ve Suphi hocalara musallat olmuştum.<br />

Rozetin üzerindeki tarih 1883 idi ve ilk yapılan modellerde<br />

o şekilde devam etti. Rozetin bugünkü daha küçültülmüş hali<br />

ve tarihin 1773 olmuş hali rahmetli Ord. Prof. Hamdi Peynircioğlu’nun<br />

etütlerine göre ve rektörlüğü zamanındadır. Maalesef maliyet<br />

hakkında, hafızamda bir şey yok. Arşivde, Talebe Cemiyeti evrakını<br />

araştırabilirsiniz.<br />

60 yaşını dolduran İTÜ Arı’sının sonsuza kadar yaşamasını, taşıyanların<br />

da İTÜ Ruhu’nu kardeşliğini yaşatmalarını can ve yürekten<br />

Ulu Tanrı’dan niyaz ediyorum.<br />

Mukbil Gökdoğan, Mimarlık 1932<br />

(Bu yazı İTÜ’den Haberler, 1989, no: 22’den alınmıştır.)


Mühendis olmak istiyorsan›z<br />

‹TÜ’yü tercih ediniz<br />

ORHAN ÖCALG‹RAY<br />

Bugün İTÜ, 20 binden fazla öğrencinin, 12 fakülte ve 5 enstitüde,<br />

derslerinin en az %30’unu İngilizce olarak aldığı çağdaş bir üniversitedir.<br />

1947 mezunu bir İTÜ’lü olarak, mühendis olmayı isteyen<br />

gençlere tavsiyem, İTÜ’yü tercih etmeleridir.<br />

Dünya ile yarışacak laboratuar ve araştırma alt yapısına sahip bir<br />

üniversite olarak İTÜ, lisans ve lisansüstü öğrencilerine sonsuz imkânlar<br />

sunmaktadır. Benim de şahsi bağışımla 2004 yılında kurulmuş<br />

olan Moleküler Biyoloji-Biyoteknoloji ve Genetik Araştırmaları<br />

Merkezi’nde halen 85’in üzerinde öğrenci lisansüstü eğitim<br />

görmekte ve her yıl 10’un üzerinde öğrenci ABD başta olmak üzere<br />

birçok ülke ile öğrenci değişim programı çerçevesinde AR-GE<br />

ve akademik kariyere yönelik çalışmalar yapmaktadır.<br />

İTÜ gibi modern bir üniversitede alacağınız iyi eğitimin üzerine;<br />

her işi iyi etüd etmek, rakiplerinizi iyi tanımak, kendinizle mukayese<br />

ederek eksiklerinizi gidermek, dünyadaki gelişmeleri yakından<br />

takip etmek, mesleğinde ilerleme hırsına sahip olmak ve her<br />

şeyden önce sözüne güvenilir ve dürüst bir insan olmak niteliklerini<br />

de eklerseniz, hayatta başarılı olmanızın temellerini atmış<br />

olursunuz.<br />

Orhan Öcalgiray, Makine 1947<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

97


Anlamak, yaratmak ve üretmek<br />

‹ZZETT‹N S‹L‹ER<br />

Her şey 1946’da <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> İnşaat Fakültesi’ne<br />

girmemizle başlamıştı. Çoğumuz birbirimizi lise iftihar kitaplarından<br />

veya o günlerde neşredilen Matematik-Fizik-Kimya dergisinde<br />

yayınlanan isimlerden tanıyorduk.<br />

Biz <strong>Teknik</strong> Üniversite’ye çok şey borçlu olduğumuzun bilincindeyiz;<br />

yücelmemizde, olgunlaşmamızda onun büyük payı olduğunu<br />

hiçbir zaman unutmadık. Öğrencilik günlerimizde <strong>Teknik</strong> Üniversite’den<br />

haklı-haksız şikayetlerimiz oldu kuşkusuz. Bizim sınıf<br />

<strong>Teknik</strong> Üniversite’nin daha iyi bir eğitim yapmasının gerektiğini<br />

resmen vurgulayan ilk sınıf oldu. “Gayemiz daha iyi yetişmektir”<br />

sloganını taşıyan tabelanın arkasında yürüyenler bizim sınıfımızın<br />

öğrencileriydi.<br />

Belki de günler, aylar, yıllar geçip bazı şeylere uzaktan bakmaya<br />

başladıkça, üzerimizdeki etkisi giderek büyüyen hocalarımızı daha<br />

iyi anladık ve şimdi onları büyük bir saygıyla anıyoruz. O <strong>Mustafa</strong><br />

İnan ki bize okul sıralarındayken mühendisliğin ne demek olduğunu<br />

hissettiren, her bilgimizin altında yatan matematiğin, fiziğin,<br />

bilimsel düşüncenin iç içe nasıl geliştiğini bize tatlı tatlı anlatan<br />

büyük insan, dersin sonunda örneğin “boynu kalın olanın günahı<br />

çok olur,” esprisiyle dersinin özetini kafamıza çakardı. Yalnız<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan’ın öğrenciliğini bize sunsaydı bile <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong><br />

Üniversite’sinde beş yıl okumaya değerdi.<br />

98 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

<strong>Teknik</strong> Üniversiteli olmak bir onurdur. Biz İTÜ’de edindiğimiz<br />

kaliteleri sürekli kullandık. Altmışlı yıllardan sonraki 35-40 yıl<br />

içinde Türkiye’nin yalnız teknik değil toplumsal, ekonomik ve politik<br />

hayatına da İTÜ’lüler damgasını vurmuştur. Bütün büyük<br />

eserlerin altında İTÜ’lülerin hizmetleri ve imzaları vardır.<br />

Sonraları İTÜ mezunu olarak bize öğretilenleri doğrudan kullanmadığımız<br />

bir sürü sorunu çözmek durumunda kaldık. Ama<br />

İTÜ’de kazandığımız kaliteden dolayı onları çözmenin yöntemini<br />

kolayca belirledik ve bize gösterilen güveni hak ettik. Arkadaşlarımızın<br />

büyükçe bir bölümünün “pür mühendislik” sayılan alanların<br />

dışına kayması ve oralarda da başarılı olmaları bu kalitenin bir<br />

göstergesidir. “Anlamak”, “yaratmak”, “üretmek”, “en iyi olduğunu<br />

hissetmek” insanların pek azına nasip olan büyük mutluluk<br />

kaynaklarıdır. Biz İTÜ’den mezun olduğumuz gün bunlara rahatça<br />

erişebilecek uzaklıkta olduğumuzu gördük.<br />

Bizler Atatürk devrimlerinin sona erdiği yıllarda okulları doldurduk.<br />

Atatürkçü, idealist öğretmenler tarafından yetiştirildik.<br />

1948’de bir <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> Üniversiteli olarak, ilk stajımı yapmak<br />

fırsatı çıkınca, kapısını çaldığım Karayollarından beni Anadolu’nun<br />

en uzak bölgesine göndermelerini istemiş, oraya varınca da<br />

en uzak şubede çalışmak istemiştim. Böylece, Diyarbakır bölgesinin<br />

Van şubesine gönderilmiş mühendis ağabeylerimle Van-Hakkari<br />

Devlet Yolunun, Zap Çayı kenarından geçecek yeni güzergâhının<br />

ilk kazıklarını çakmakla uğraşmıştım. O yıl hükümet “Doğu’yu<br />

Kalkındırma Programını” ilan etmişti. Yanında çalıştığım<br />

mühendisler, bu amaçla oraya gönderilmişti. Kaldıkları çadırda<br />

tek battaniye ile yattıkları için, sabahları soğuktan ayağa kalkamazlar,<br />

çift battaniye ile gelen benim, yataktan kalkıp battaniyelerimi


onların üstüne paylaştırmamı beklerlerdi. Bütün sınıf arkadaşlarım<br />

gibi ben de, mezun olduktan sonra, çadırda veya şantiye barakalarında<br />

yaşadım; üstelik, memleketimiz için bir şeyler yarattığım<br />

inancı ile mutlu oldum. 1958 yılında, Karayollarının Kızılcahamam<br />

Şantiyesi’ndeki mühendisleri için buzdolabı alındığını duyunca,<br />

“bu israfla Devleti batırırız,” diyenlerin içinde ben de vardım.<br />

Tek kuruşun kötü harcanmaması için, her türlü özveriye hazırdık.<br />

O günlerde, önemli mühendislik işlerini, yabancı müteahhitler ve<br />

yabancı mühendisler yapardı. Basit bina işlerinde bile, bize gözlemcilik<br />

veya çıraklık düşerdi. Adım adım onların işlerini devraldık.<br />

1973’de İnşaat Mühendisleri Odası Başkanı olarak, “bırakın<br />

asma köprüyü Türk mühendisleri yapsın,” dediğimde, kendi meslektaşlarım<br />

dahil, çok kişiden büyük tepki almıştım. Günler geçti,<br />

1980’lerde Türk mühendisleri, ikinci asma köprüde ortak çalıştılar;<br />

üçüncü asma köprüye tek başlarına teklif verdiler; 1990’larda,<br />

Türk mühendisleri, dünyanın en ileri teknolojilerini kullanarak,<br />

dünya piyasalarında iş yürüttüler.<br />

Yukarıdaki anlattıklarımı yeniden hatırlayınca, duygulanıyorum,<br />

gözlerim yaşarıyor. Bizler destanımsı bir hikayenin kahramanları<br />

olmuşuz.<br />

Bizler, hemen hepimiz, mutlu aileler kurduk, eşlerimize saygı ve<br />

sevgi ile bağlı kaldık; çocuklarımıza özverili ve şefkatli birer baba<br />

olmayı başardık. Üniversite yıllarımızda, bu neticeyi almak, rüyalarımıza<br />

girdiğinde bile kuşku ile karşıladığımız bir ümitti. Artık,<br />

kendimiz için daha fazla bir şey isteyebilecek durumda değiliz. Babalarımız<br />

kendi hayatlarını yaşayarak ömürlerini bitirdiler; çocuklarımız<br />

da kendi yaşamları içinde olacaklar. Ötesi ayrıntı...<br />

İzzettin Silier, İnşaat 1951<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

99


Kurumsallaflma, dayan›flma ve ‹TÜ<br />

fiENOL UTKU<br />

2002’de emekli olup eşim Bisülay’ın Bandırma’da inşa ettiği evimize<br />

yerleştiğimden beri, <strong>İstanbul</strong> <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin (İTÜ) Maslak<br />

yerleşkesini, her ay, en düşük kotlu yerinden (İTÜ Etiler Kapısı<br />

denen Kanlıkavak girişi) en yüksek kotlu yerine (<strong>İstanbul</strong> Metrosunun<br />

yakında açılacak <strong>Teknik</strong> Üniversite İstasyonu) kadar, yürüyerek<br />

dolaşmak yaşamımın en zevkli anlarından biri haline geldi. On sekiz<br />

yaşında ufak tefek çelimsiz bir genç olarak, 1949 yılında, İTÜ’nün<br />

şimdiki Gümüşsuyu yerleşkesindeki A500 amfisinde üç yüzü aşkın<br />

yaşıtımla başladığım eğitilme yolculuğum, İTÜ’nün şimdiki Taşkışla<br />

yerleşkesinde, beraberlik ve paylaşmanın kuvvetini, bilim ve teknolojinin<br />

insanlığın ciddi zorluklarını yenmedeki önemini, düzenin<br />

ve organize olmanın verimli ve barış içinde yaşam için kaçınılmaz<br />

olduğunu bir daha silinmemek üzere bilincime yerleştirerek devam<br />

etti. Maslak yerleşkesinde, yokuş yukarı ve terleyerek yaptığım aylık<br />

yürüyüşlerim sırasında mutlulukla izlediğim gibi, bu eşsiz eğitim<br />

hâlâ başarı ile ve imrenilecek şekilde devam ediyor.<br />

İnşaat Fakültesi’nin şimdiki yerinin hemen batısında başlayan Baltalimanı<br />

Deresi’nin dar ve derin vadisinde tarihi Kanlıkavak suyu<br />

kaynağının yanından geçerek düzgün ve tatlı eğimle tırmanan yol,<br />

son iki yılda, sağlıklarına düşkün yeni nesil için, eşsiz bir eksersiz<br />

yolu olmuş. Yolun bitiminde Uzay ve Uçak Bilimleri Fakültesi’nin<br />

subsonic ve supersonic rüzgar tünelleri yer alıyor. Hemen karşıda<br />

İTÜ’nün yapılmakta olan yeni futbol ve atletizm stadyumu ve az<br />

100 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

üstünde İTÜ kapalı Spor Salonu ve gerideki kız öğrenci yurtları,<br />

siz potansiyel ziyaretçiyi, İTÜ’deki beraberlik ve paylaşmanın harika<br />

yapıtı, yeni <strong>Mustafa</strong> İnan Merkez Kütüphanesi’ne getirir. Devam<br />

ederseniz olimpik ölçüdeki İTÜ Kapalı Yüzme Havuzu’na,<br />

modern teknolojinin harikası olan Uydu Gözlemlerini Değerlendirme<br />

Binası’na ve ona bağlı uydu iletişim antenine, Gemi İnşaat<br />

Fakültesi bina ve laboratuarları yanından beraberlik ve paylaşmanın<br />

diğer örneklerinin bulunduğu Gölet Öğrenci Yurtları ile ortalarındaki<br />

her zaman hizmette olan öğrenci kantinine varırsınız.<br />

Buradan istediğiniz şekilde hazırlanabilen kumanyanızı satın alıp<br />

eşsiz manzaralı Gölet’te doğa ile baş başa piknik yapabilirsiniz. Devam<br />

ederseniz orman içindeki toprak yoldan yine beraberlik ve<br />

paylaşmanın İTÜ felsefesi ile eğitimi ana, ilk ve orta öğretime uzattığı<br />

okullara ve Enerji Enstitüsü’ne gidersiniz. Başkaca, <strong>Mustafa</strong><br />

İnan Kütüphanesi yanından, isterseniz Elektrik Fakültesi komşuluğunda<br />

gençlerle beraber bir şeyler yemek için 75. Yıl öğrenci lokali<br />

kantinlerine uğradıktan sonra Elektrik ve Maden Fakülteleri<br />

kompleksine, oradan da Süleyman Demirel Kültür Merkezi’ne<br />

(SDKM) uğrayıp süper menülü ve servisli Petek lokantasında<br />

zevkli bir öğle yemeği yiyebilirsiniz. Bilmelisiniz ki SDKM de beraberlik<br />

ve paylaşmanın güzel bir örneğidir. Buradan yerleşkenin en<br />

yüksek yerindeki, üniversitede düzen, verimlilik, bileşenler arasında<br />

ahenkli çalışmayı ve en mühimi, her anlamda şehirde, ülkede ve<br />

dünyada İTÜ’ye güveni temsil eden İTÜ Rektörlüğü ve onun yeni<br />

binasını ziyaret edip, çok yakında açılacak olan <strong>İstanbul</strong> Metrosu<br />

<strong>Teknik</strong> Üniversite İstasyonu’nda güzel ve eşsiz <strong>İstanbul</strong>’un diğer<br />

noktalarına süratle ulaşabilirsiniz.<br />

Sevgili sınıf arkadaşım Şarık Tara’nın her zaman dediği gibi güzel<br />

ve faydalı şeylere sahip çıkmak gerekir. Sahip çıkılmayan güzel bir


üniversiteye olabilecek kötülüklerle başarılı şekilde mücadele etmiş<br />

olan sayın eski Rektör Gülsün Sağlamer bunu gayet iyi bilir.<br />

Ben bütün İTÜ ailesinin üniversitemize sahip çıkıp onun dünyanın<br />

sayılı üniversiteleri arasına girme potansiyelini her fırsatta arttırmaya<br />

çalışacağından eminim.<br />

Aklımdan geçenleri, Cumhuriyet gazetesinin genç yazarlarından Sayın<br />

<strong>Mustafa</strong> Balbay’ın (bence soyadı Bal-Bay olmalı) 2007 ilkbaharında,<br />

Tandoğan ve Çağlayan Mitinglerinden önce, Bandırma’daki<br />

Cumok Toplantısında anlattığı güzel hikaye ile bitireceğim.<br />

Maslak yerleflkesinde bir gezinti: Üstte Süleyman Demirel Kültür Merkezi, altta ‹TÜ Göleti,<br />

Rektörlük binas›, Teknoyol<br />

Bayburt civarından elli kadar köylü şehirde toplanıp beraberce<br />

Gümüşhane’ye alış verişe giderler. Aldıklarını yüklenip Bayburt’a<br />

dönerken yüksek dağlarda üç silahlı kişi tarafından soyulurlar. Elleri<br />

boş olarak Bayburt’a döndüklerinde, şehirli “hayrola, niye eli<br />

boş geldiniz” diye sorar. “Dağda üç eşkıya bizi soydu” der köylüler.<br />

“Nasıl” sorusuna yanıt “onlar üç kişi beraberdi, biz ise elli kişi<br />

yalnızdık” olur.<br />

Yeni <strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nin, <strong>İstanbul</strong>’a Türkiye’ye, dünyaya<br />

ve bilhassa ondan yararlanacak bütün İTÜ’lülerle, İTÜ’de eğitim<br />

gören ve görecek bütün kuşaklara hayırlı ve faydalı olmasını<br />

dilerim.<br />

Şenol Utku, İnşaat 1954<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

101


‹TÜ’lü olmak bir onurdur<br />

SEDAT ÜRÜNDÜL<br />

Yüksek Mühendis Mektebi’ne girişimden, İTÜ mezunu olup bugünlere<br />

gelişte 60 yılı aşan bir zaman geçmesine rağmen halen<br />

kendimi bir İTÜ mensubu olarak üniversitenin içinde addediyorum.<br />

Mesleki faaliyetimin çok yoğun olmasına rağmen İTÜ’nün<br />

vakıfları ve dernekleri ile ilgimi zamanımın elverdiği nispette devam<br />

ettiriyorum. İTÜ atılım programına maddi ve manevi desteklerim<br />

sürmektedir. Bu meyanda merhum Profesör Dr. <strong>Mustafa</strong><br />

İnan Merkez Kütüphanesi’nin açılışı dolayısıyla ortağı bulunduğum<br />

Türk Ytong AŞ.’nin bu konudaki katkısı da bulunmaktadır.<br />

Sedat Üründül, İnşaat 1946<br />

(Bu yazı İTÜ, Haberler 2000, sayı 61, “Mezunlarımızın Dilinden” sayfasından alınmıştır.)<br />

102 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ


<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi ve<br />

kurumsallaflmayla ilgili düflünceler<br />

ORHAN YAVUZ<br />

Öğrencileri olan bizleri bütün yönlerimizle tanıyan, ender de olsa<br />

yörüngesinden çıkmış bazı davranışlarımıza sevgi ve şefkatle yön<br />

veren, bilim adamlığı yanında engin kültürü ile gönüllerimize hayranlık<br />

ölçüsünde taht kurmuş Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan; hayatlarımıza,<br />

kimliklerimize yön verdin. Beyin hücrelerimize mühendislik<br />

mesleğinin temellerini attın.<br />

Öğrencileri olmakla gurur duyan biz mezunların hocalarına olan<br />

borçlarının küçük bir bölümünü ödemek amacıyla tamamladıkları<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi’nde, bugünün öğrencileri eşsiz hocamızı<br />

örnek alacaklar, ona ulaşmaya çalışacaklar.<br />

Elimizde zamansız yitirdiğimiz öğrencilerinden Y. Müh. Oğuz<br />

Atay’ın hocamızın hayatını konu alan “Bir Bilim Adamının Romanı”<br />

eserinin yirmi dördüncü baskısı var.<br />

Nobelli yapıtların dahi ulaşamadığı bu olağanüstü ilgi şüphesiz<br />

toplumumuzun örnek bir bilim adamının kişiliğine duyduğu merakı,<br />

saygıyı yansıtıyor. Gelişmiş toplumlarda dahi benzerine çok<br />

ender rastlanan bu ilgi ve merakı görsel yayın yoluyla eğitim alanına<br />

yansıtmak hocamızın kişiliğini ve öğreticiliğini yeni kuşaklara<br />

taşıyarak ölümsüzleştirecektir.<br />

Vakfımızda görevli olduğum dönemde, tanınmış bir film yapımcısı,<br />

Oğuz Atay’ın kitabından çok etkilendiğinden bahisle hocamızın<br />

hayatını beyaz perdeye yansıtacak bir film için senaryo dahil bütün<br />

çalışmaların son aşamaya geldiğini belirterek, işbirliği yapmak<br />

amacıyla başvuruda bulundu.<br />

Ön hazırlıkları inceledik. Oldukça ciddi bir çalışma yapıldığını<br />

gördük. Çekimlerin bir bölümünün üniversitemiz ortamında yapılması<br />

planlanmıştı. Ayrıca kısa pasajlarda hocamızın yakın arkadaşlarına,<br />

öğrencilerine de yer verilmişti.<br />

Vakfımız bu teklifi başta üniversite yönetimi olmak üzere vakıf,<br />

dernek gibi yan kuruluşlarımıza iletti. Anadolu’muzun bağrından<br />

çıkmış, bilim sınırlarını aşmış, incelemeleri ile Din ve İlim, Dil ve<br />

Matematik, İdare ve Matematik, İnsan ve Otomat, Nefis Kontrolü<br />

vb. gibi toplum ve kültür konularına da yönelebilmiş hocamızı<br />

konu alan görsel yapıt girişimi şüphesiz ki genç katmanlara sanal<br />

ortamda hocalık yapma işlevini de üstlenecek bir nitelik taşımaktaydı.<br />

Bu ölçüde duygusal yönü de olan proje için yaptığımız yazılı başvuru,<br />

üzülerek belirtelim ki, üniversite yönetimince el yazısı notu<br />

eşliğinde “gereksiz” sözcüğü ile iade edildi. Proje –şimdilik diyelim–<br />

başarısızlıkla sonuçlandı.<br />

Girişim aşamasında başarısızlıkla sonuçlanmış bu ve benzeri projelere<br />

verdiğimiz bir örnekle yetinip, iletişim eksikliğinin yarattığı<br />

ve yaratacağı olumsuzluklara olanak tanımamak amacıyla üniversitemizde<br />

“kurumsallaşma”nın gerçekleştirilmesi için kapsamlı<br />

bir çalışmanın başlatıldığını müjdeli bir haber olarak duyurmak<br />

isterim. Kurumsallaşmış bir yönetim yapısına ulaşmak için üni-<br />

MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ<br />

103


versite yönetiminin başlatmış olduğu çalışmalar bu konuda haklı<br />

bir üne sahip Prof. Dr. Haluk Erkut hocanın yönetimi altında<br />

üniversite-mezun işbirliği ile devam ediyor. Her toplantıda katılım<br />

gittikçe artıyor. Katılanların heyecan ve kararlılığı ümitlerimizi<br />

güçlendiriyor.<br />

Bu toplantılarda bir kurumun gelişmesine engel sayılabilecek her<br />

türlü uygulama, alışkanlık, olumsuz kişisel amaçlar ve reflekslerin,<br />

bilimsel tabiri ile “tehdit” olarak adlandırıldığını öğreniyoruz. Kurumsallaşmanın<br />

gerçekleştirilmesi bu “tehdit” unsurlarının ortadan<br />

kaldırılması ve yenilmesi için alınacak önlemler, çalışmaların<br />

odağında yer alıyor.<br />

Kurumsallaşma çalışmalarında “iç üstünlükler” bölümünün<br />

“mevcut mezunların yarattığı potansiyel” başlığı, üniversitemizin<br />

mezunlarından pek çok alanda ilgi beklediğini vurgulamaktadır.<br />

Bu beklentinin, mezunların bir kurusallaşmış yapı içinde ve birlikte<br />

üniversitelerine sahip çıkmaları ile karşılanabileceğinden kuşku<br />

duymamak gerekir. Bu düşüncelerle; üniversitemizin bu kapsamlı<br />

çalışmalarına paralel olarak, vakıf, dernek gibi mezun kurumlarının<br />

da üniversitelerine destek olabilmek için kurumsallaşma çalışmalarına<br />

katılmalarını, hangi etkenler ortamında oluştuğunu anlayamadığımız,<br />

üniversiteleri ile yargı sistemine kadar ulaşmış olan<br />

ilkelerden yoksun maddi faktörlerin yer aldığı anlaşmazlıklara, bir<br />

kardeşlik anlayışı içinde son verilmesini dileyerek bir öneride bulunmak<br />

istiyorum.<br />

Bu örneklerden hareketle üniversitemizin de yönetim, öğrenci,<br />

mezun, yan kurumlar arasındaki ilişkileri, yardımlaşmayı düzenleyerek,<br />

karşılıklı sevgi ve saygıyla pekiştirecek, disiplinleri sergileyecek<br />

tabiri caiz ise bir “İTÜ Anayasası”na her zamandan daha fazla<br />

gereksinim duyulması gerektiği düşüncesiyle bu yönde bir yapılaşmanın<br />

kurumsallaşma çalışmalarında gündeme alınmasını öneriyorum.<br />

<strong>Mustafa</strong> İnan Kütüphanesi konusunda üniversitemiz yönetimi biz<br />

mezunlarından ilgi istedi. Tamamlanmamış yapının imece usulüyle<br />

sonuçlandırılması amaçlandı. Bağışçıları simgeleyen isimlere gereksinim<br />

duyulunca üniversitemiz 1. sınıfındaki öğrenciliği döneminde<br />

vefat eden kardeşim Ekrem Yavuz’un adının kitaplığın uygun<br />

görülecek bir yerinde yer almasının daha anlamlı olacağını<br />

düşündüm.<br />

Müzik alanında olağanüstü denilebilecek ölçüde yeteneğe sahip<br />

1511 numaralı İTÜ öğrencisi kardeşim Ekrem Yavuz müzik eğitimine<br />

yönelmek isterdi. Konservatuara da kabul edilmişti. Mühendisliği<br />

tercih etti. Tanrı’nın rahmeti üzerinde olsun.<br />

Bana bu duygu ve görüşlerimi açıklama fırsatı veren Sayın Rektörümüz<br />

Prof. Dr. Karadoğan’a teşekkür ederken yazımı hocam<br />

Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> İnan’ın 1964 yılında yaptığı bir söyleşisinden aldığım<br />

aşağıdaki üçlükle sonlandırarak hocama rahmetler diliyorum.<br />

Nur içinde yatsın.<br />

Akıl ve hikmet hareketlerimizin ruhları olsun<br />

Kuvvet onu tamamlasın<br />

Güzellik onu süslesin.<br />

(<strong>Mustafa</strong> İnan, 03.05.1964)<br />

Orhan Yavuz, İnşaat 1949<br />

Bilindiği gibi katmanlar arasındaki ilişkilerin yaşamsal önemde olduğu<br />

kurumlarda, bu ilişkileri düzenleyecek olan kurallar, örneğin<br />

“Aile Anayasası”, “Şirket Anayasası” adları altında yer almaktadır.<br />

104 MEZUNLARININ KALEMİNDEN İTÜ


<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nden gece ve gündüz manzaralar›


3. BÖLÜM<br />

Bilgiye ve birlikteli¤e<br />

gönül verenler


adlar› salonlara verilen ba¤›flç›lar<br />

FEYZ‹ AKKAYA ‹nfl’32<br />

Yüksek Mühendis Feyzi Akkaya 23 Aral›k<br />

1907’de Osmanl› Paflalar›’ndan Tatar Osman<br />

Pafla’n›n torunu olarak ‹stanbul Üsküdar’da<br />

do¤mufltur. 1926’da girdi¤i ‹stanbul Yüksek<br />

Mühendis Mektebi’nden 1932 Haziran’›nda<br />

‹nflaat Yüksek Mühendisi olarak birincilikle mezun olmufltur.<br />

‹TÜ’de ‹nflaat Mühendisli¤i’nde okurken tan›d›¤› s›n›f arkadafl›<br />

Sezai Türkefl ile aralar›ndaki dostluk, 1998’de Sezai Türkefl ölene<br />

kadar ömür boyu sürecek fikir ve ifl ortakl›¤›na dönüflmüfltür.<br />

1932-1935 y›llar› aras›nda Feyzi Akkaya Bay›nd›rl›k Bakanl›¤›’nda<br />

bir süre çal›flt›ktan sonra ilk askerli¤ini yapm›flt›r. 1934’de Sezai<br />

Türkefl zaman›n tan›nm›fl müteahhitlerinden Sad›k Diri-Halit Köprücü<br />

‹nflaat Kolektif fiirketi’nde çal›fl›rken 1935’de Feyzi Akkaya<br />

da ayn› firmaya <strong>Teknik</strong> Büro Mühendisi ve fiantiye fiefi olarak girmifltir.<br />

1938’lerde her ikisi ortak olarak ayn› firmaya tafleronluk<br />

yapmaya bafllam›fllard›r.<br />

1943 y›l›nda Feyzi Akkaya ikinci askerli¤ini yapt›ktan sonra isimlerinin<br />

bafl harflerini kullanarak “ST-FA ‹nflaat Müteahhitli¤i” unvan›n›<br />

alm›fllar ve 1976’da kurulan ve zaman içinde çat›s› alt›nda<br />

43 flirket toplayan STFA Holding’in de temelini atm›fllard›r.<br />

1943-1973 döneminde, yurt sath›na yayg›n çeflitli köprü, iskele,<br />

liman, baraj, tünel ve yüksek gerilim hatlar› Sezai Türkefl-Feyzi<br />

Akkaya taraf›ndan infla edilmifltir. Bu faaliyetlere örnek olarak:<br />

1- Sivas-Erzurum demiryollar› köprüleri,<br />

2- Kufladas›, Bart›n ve Ere¤li limanlar›,<br />

3- Kad›nc›k hidro-elektrik santral›n› saymak mümkündür.<br />

Sezai Türkefl ve Feyzi Akkaya’n›n Türk müteahhitlerine en önemli<br />

katk›s›, o tarihlerde Türkiye’de genellikle yabanc› firmalar eliyle<br />

yapt›r›lan a¤›r inflaat sektörünün yerli müteahhitlerimize aç›lmas›d›r.<br />

‹kinci önemli katk› da yurtd›fl›na giden ilk müteahhitler olarak<br />

Türk müteahhitlerine yabanc› ülke kap›lar›n› açmak olmufltur.<br />

Sonralar›, STFA ad›yla bilinen Sezai Türkefl, Feyzi Akkaya ortakl›-<br />

¤› h›zla, yapt›klar› ifllerdeki yüksek kalite, taahhüt ettikleri her ifli<br />

mutlaka zaman›ndan önce bitirmeleri, modern teknoloji ve usulleri<br />

h›zla Türkiye’ye getirmeleri, mühendislik bilimleri dallar›nda<br />

özellikle inflaat kesiminde literatüre geçen yeni usuller, makineler,<br />

prosesler bulmalar› ile dikkati çekmifltir.<br />

Firma faaliyetlerini önceleri köprü inflaatlar› ve temel kaz›klar› ihtisas<br />

alanlar›nda yo¤unlaflt›rm›fl, sonraki y›llarda a¤›r inflaat sahalar›na,<br />

liman inflaatlar›na, temel kaz›klar› üstündeki derin su tipi<br />

iskelelere, anahtar teslim endüstri tesislerine ve enerji nakil<br />

hatlar› inflaatlar›na girmifltir. STFA’n›n tamamlad›¤› her büyük iflte<br />

bir teknik ve bilimsel orijinalite vard›r. Türkiye’nin 1940-1960<br />

dönemindeki bay›nd›rl›k hamlesinde STFA’n›n ve özellikle Feyzi<br />

Akkaya’n›n üstün teknik yeteneklerinin önemli bir yeri vard›r.<br />

Örne¤in, Feyzi Akkaya, Erzincan demiryolu inflaat›nda 44 no’lu<br />

köprüye keman telleri ba¤lay›p “la” sesine akort ederek çelik elemanlar›n›n<br />

fazla gerilip gerilmedi¤ini izlemesi, bugün ayn› ifl için<br />

kullan›lan “Meihak Gauge”lerin ilk habercisiydi. Zemin inceleme<br />

sondajlar› ve kaz›k çak›lmas› ile ilgilenmeye bafllay›nca “Zorluk<br />

Emsali”ni ortaya atm›fl ve uzun y›llar baflar› ile kullan›lan ve kaz›k<br />

boyunun pratik olarak ve büyük bir isabetle tayinini sa¤layan bir<br />

yöntem oluflturmufltur.<br />

Sezai Türkefl - Feyzi Akkaya ikilisi, ifl hayatlar› boyunca mühendislik<br />

sektöründe 500’ün üzerinde yeni bulufl getirdiler. Bu bulufllar›n<br />

bir k›sm› mühendislik literatürüne geçti, baz›lar› ise Türk tezi<br />

olarak tan›nd›.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

109


Memleket ekonomisinin zor duruma düflmeye bafllad›¤› 1970 y›-<br />

lar›nda, genifl ve tecrübeli personel kadrosu ile makine park›ndan<br />

oluflan potansiyeli at›l b›rakmamak ve memleket ekonomisine de<br />

katk›da bulunmak amac› ile d›fl ülkelere aç›lman›n kaç›n›lmaz oldu¤unu<br />

gördüler ve 1972 y›l›nda Libya’da Trablus Liman› ‹nflaat›<br />

‹halesi’ne kat›ld›lar ve büyük u¤rafllar sonunda 1973 bafl›nda ilk<br />

yurtd›fl› sözleflmesini imzalad›lar. Böylece inflaat sektörümüzün<br />

yurt d›fl›na aç›lmas›nda, bir öncülük vazifesini de yerine getirdiler.<br />

Bu tarihten sonra, Libya, Suudi Arabistan, ‹ran ve Tunus’ta<br />

önemli ifller ald›lar.<br />

1970-1980 aras›nda yurtd›fl›nda al›nan ifller aras›nda Libya’da<br />

Trablus Liman› 1+2, Tobruk Liman›, Sidi Belal Liman›, Fiat kamyon<br />

ve otobüs fabrikas›, Misurata liman›; Suudi Arabistan’da Mekke<br />

yöresinde toplam 10 bin metre uzunlukta çeflitli tüneller, Yanbu<br />

‹skelesi, Kass›m Çimento Fabrikas› montaj ve iflletmesi say›labilir.<br />

1982’den sonra STFA Grubu dikkatleri yeniden Türkiye’ye çevirerek<br />

‹kinci Bo¤az Köprüsü ve çevre yollar›, Orhaneli Termik Santrali,<br />

Haliç Tünelleri, Galata Köprüsü gibi çok önemli konularda teknik<br />

yetene¤ini Türkiye’nin hizmetine sunmufltur.<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> mühendislik bilimlerine yapt›¤› büyük<br />

katk›lar, modern teknolojinin ülkemize getirilmesi, Türk Teknolojisinin<br />

d›fla tan›t›lmas› ve böylece, teknik ve ekonomik gücümüzü<br />

uluslararas› sahaya aç›lmas›nda üstün hizmetlerini takdir<br />

ederek Feyzi Akkaya’ya 25 Mart 1976 tarihinde “Doktor” unvan›-<br />

n› vermifltir. Benzer flekilde, 17 Haziran 1989 tarihinde Bo¤aziçi<br />

<strong>Üniversitesi</strong> taraf›ndan “Fahri Doktor” unvan› tevcih edilmifltir.<br />

Türkiye’de ilk defa “Devlet Üstün Hizmet Madalyas›” 18 Nisan<br />

1990’da Sezai Türkefl ve Feyzi Akkaya’ya verilmifltir.<br />

Feyzi Akkaya Paris Eyfel Kulesi’nin 100.Y›l Kutlama Töreni’ne Türk<br />

mühendisli¤ini temsil ederek kat›lm›flt›r.<br />

Feyzi Akkaya’n›n engin mühendislik birikimini genç kuflaklara<br />

nakleden “fiantiye El Kitab›” ad› alt›nda yay›nlanan 11 ciltlik seri<br />

eseri ve “Ömrümüzün Kilometre Tafllar›” ad› alt›nda yay›nlanan<br />

“STFA’n›n Hikayesi”ni kaleme ald›¤› bir kitab› da bulunmaktad›r.<br />

Sosyal Hizmetler alan›nda ise yurdun iyi yetiflmifl teknik elemanlara<br />

olan ihtiyac›na katk›da bulunmak amac› ile Feyzi Akkaya<br />

1978 y›l›nda Feyzi Akkaya Temel E¤itim Vakf›’n› kurarak servetinin<br />

110 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

tamam›na yak›n bir k›sm›n› bu vakfa ba¤›fllam›flt›r.<br />

Bu vak›f, orta dereceli teknik okullarda e¤itim görenlere karfl›l›ks›z<br />

burs temin etmektedir. Vakf›n kuruldu¤u 1978 y›l›ndan bugüne<br />

kadar, yaklafl›k 50 bin ö¤renciye burs verilmifltir. Vak›f ayr›ca<br />

biri Bayramo¤lu’nda, di¤eri Malazgirt’de olmak üzere iki endüstri<br />

meslek lisesi infla edip, donatarak, Milli E¤itim’e devretmifltir.


ERS‹N ARIO⁄LU ‹nfl’63<br />

ÜLKÜ ARIO⁄LU ‹nfl’63<br />

Ülkü Ar›o¤lu: Orta ö¤retimdeki ö¤rencilik y›llar›nda ideali olan ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi Betonarme Bölümü’nden<br />

tek k›z inflaat yüksek mühendisi olarak 1963 y›l›nda mezun<br />

olmufltur. K›sa bir süre devam eden Bay›nd›rl›k Bakanl›¤› Yap›<br />

‹mar ‹flleri’ndeki görevinde pek çok okul ve hastane projelerine<br />

imza atm›flt›r. Daha sonra Yap› Merkezi’nde mühendislik projelerinde<br />

görev alm›flt›r.<br />

1965 y›l›nda faaliyete geçen Yap› Merkezi Beton Laboratuar›n› kurarak,<br />

Kalite Kontrol ve Beton Kar›fl›m Tasar›m› üzerinde uzmanlaflm›flt›r.<br />

Laboratuar çal›flmalar› ile bafllayan kalite yolculu¤u, Yap›<br />

Merkezi Grubu flirketlerinden YM Prefabrikasyon A.fi.’nin Türkiye’deki<br />

inflaat sektöründe, gruba ait olan Irmak Okullar›n›n da<br />

e¤itim alan›nda ilk ISO 9001 belgelerini almas›yla devam etmifltir.<br />

Proje ve flirket yönetim kademelerindeki tüm sorumluluklar›nda<br />

“Kalite Yönetimi”ni ön planda tutmufltur. Grubun inflaat, prefabrikasyon,<br />

konut ve e¤itim konular›nda faaliyet gösteren flirketlerinde<br />

Yönetim Kurulu üyesidir. Beton, kalite, yönetim ve e¤itim<br />

konular›nda çeflitli tebli¤ ve makaleleri yay›nlanm›flt›r. Dr. Ersin<br />

Ar›o¤lu ile 1966 y›l›nda evlenen Ülkü Ar›o¤lu üç erkek ve bir k›z<br />

çocuk sahibidir.<br />

MIT mezunu olan büyük o¤lu d›fl›nda di¤er iki o¤lu ‹TÜ mezunudur.<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteli olman›n ayr›cal›¤›n› tüm yaflam›nda<br />

hissetmifltir ve halen de hissetmektedir.<br />

2007’de ‹TÜ Mezunlar Toplulu¤unun birlefliminde görev alm›flt›r.<br />

‹TÜ Mezunlar Kurulu’nun Yürütme Kurulu Baflkanl›¤› görevini ifa<br />

etmektedir.<br />

Dr. Ersin Ar›o¤lu: 1940’da ‹stanbul’da do¤an Ersin Ar›o¤lu, 1963<br />

y›l›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi’nden ‹nflaat<br />

Yüksek Mühendisi olarak mezun olmufltur. 1969 y›l›na kadar ayn›<br />

fakültenin yap› stati¤i kürsüsünde asistan olarak akademik hayat›n›<br />

sürdürmüfltür.<br />

1965 y›l›nda Yap› Merkezi ‹nflaat ve Sanayi A.fi.’ni kurmufl ve<br />

1969’dan Kas›m 2002 y›l›nda milletvekili seçilene kadar YM Grubu’nun<br />

baflkanl›¤›n› yapm›flt›r. Halen Yap› Merkezi Grubu Onursal<br />

Baflkan›’d›r.<br />

Yönetim Kurulu Baflkan› olarak Ersin Ar›o¤lu, araflt›rma ve gelifltirme,<br />

mühendislik, tasar›m ve müflavirlik, genel inflaat müteahhitli¤i,<br />

e¤itim ve sanayi alanlar›nda faal, 10’u ulusal ve ikisi uluslararas›<br />

kurulufl olmak üzere 12 flirketi yönetmifltir.<br />

Ersin Ar›o¤lu’nun uzmanl›k sahalar› inflaat mühendisli¤i, beton<br />

teknolojileri, inflaat metotlar›, ulafl›m sistemleri, deprem mühendisli¤i,<br />

yap›lar›n tamir ve güçlendirilmesinden oluflmaktad›r. Yönetim<br />

uzmanl›¤› ise proje gelifltirme, finansman, projelerde yat›-<br />

r›m-uygulama ve inflaat mühendisli¤inde katma de¤er yarat›m›<br />

sahalar›ndad›r.<br />

Ersin Ar›o¤lu’nun muhtelif yerli ve uluslararas› teknik dergilerde<br />

80’den fazla makalesi yay›nlanm›fl olup, Yap›sal Dinamikler konulu<br />

bir de kitab› vard›r.<br />

Ersin Ar›o¤lu, çeflitli alanlardaki katk›lar› dolay›s›yla niflanlar ve<br />

özel beratlarla takdir edilmifl ve Fahri Doktor Derecesi ile taltif<br />

olunmufltur. 1995-2002 döneminde ‹stanbul Bilim Merkezi Vakf›’n›n<br />

Baflkanl›¤›n› yapm›flt›r. 1996’da Slovenya Cumhuriyetinin ‹stanbul<br />

Fahri Konsolosu olarak atanm›flt›r. 1997’de Uluslararas›<br />

Kriz Gurubu’nun Yönetim Kuruluna girmifltir. 1997’de Marmara<br />

<strong>Üniversitesi</strong> Mühendislik Fakültesi, inflaat mühendisli¤inde kalite<br />

gelifltirilmesi ve Türkiye’de bilim merkezleri fikrinin teflvikinde<br />

gösterdi¤i liderlik dolay›s›yla Fahri Doktor niflan› ile ödüllendirilmifltir.<br />

Kas›m 2002’de Cumhuriyet Halk Partisi’nden ‹stanbul’u<br />

temsilen TBMM’ne milletvekili olarak seçilmifltir.<br />

Ar›o¤lu’na 2004’de Slovenya Cumhurbaflkan› taraf›ndan, Slovenya-Türkiye<br />

aras›nda ekonomik iflbirli¤ini geliflmesine de¤erli hizmetlerinin<br />

takdiri olarak, yabanc›lara verilen en itibarl› “Silver<br />

Honorary Order of the Republic of Slovenia” niflan verilmifltir.<br />

Mühendis olarak ald›¤› en son ödül; El Mek Nimir Köprüsü’nün<br />

yap›m› ile ilgili olarak Sudan Cumhurbaflkan› Omar Hassan Ahmed<br />

Albasheer taraf›ndan kendisine takdim edilen “Devlet niflan›”d›r.<br />

Yap› Merkezi’nin öyküsü: Yap› Merkezi Eylül 1965’te Ersin Ar›o¤-<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

111


lu ve Köksal Anadol taraf›ndan kurulmufltur. Kurulufl amac› o günler<br />

için hayli öncü say›lacak iki motto ile özetlenmifltir:<br />

“Yap›da Bilim”<br />

“Toplumumuza ve Ça¤›m›za Sorumluyuz”.<br />

‹lk ifli “Galata Kulesi Restorasyon Projesi”dir. Bafllang›çta bir yandan<br />

çeflitli binalar, ulafl›m yap›lar›, kavflak çözümleri ve otopark<br />

tasar›mlar› yap›l›rken di¤er yandan beton, betonarme ve deprem<br />

konusunda araflt›rma projeleri gelifltirilmifl; tebli¤, makale ve kitaplar<br />

yaz›lm›flt›r. 1986’da genel müteahhitlik hizmetleri bafllat›lm›fl,<br />

arkas›ndan prefabrikasyon ve öngerme-ardgerme teknolojileri<br />

ile desteklenmifltir.<br />

1975 y›l›nda “Sö¤ütlüçeflme Tren ‹stasyonu ve Viyadükleri”nin<br />

projelendirilmesi ile üretilen “Rayl› Sistem” bilgi birikimi,<br />

1989’da ‹stanbul Hafif Metrosu’nun anahtar teslimi iflini do¤urmufl<br />

ve kurumun önünde yeni bir uzmanl›k alan› aç›lm›flt›r.<br />

Bugün ‹stanbul’da çal›flan rayl› sistemlerin ço¤u Yap› Merkezi taraf›ndan<br />

infla edilmifltir.<br />

‹zmir Metrosu, Eskiflehir ve Kayseri Rayl› Sistemleri, Taksim-Tünel<br />

Nostaljik Tramvay›, Konya ve Antalya Tramvay› Yap› Merkezi’nin<br />

anahtar teslimi projelerinden örneklerdir. UITP Uluslararas›<br />

Toplu Tafl›n Birli¤i’nin 2004 Dünya Rayl› Sistem Ödülü, Yap› Merkezi’nin<br />

Estram (Eskiflehir Rayl› Sistemi) projesiyle Türkiye’ye verilmifltir.<br />

Bugün ray teknolojileri ve sinyalizasyon konusunda da Yap› Merkezi<br />

dünya markas› olma yolundad›r. Dubai Metrosu ve Cezayir<br />

Rayl› Sistem projeleri devam etmekte olan uluslararas› projelerdir.<br />

Ankara-Konya H›zl› Tren Projesi de rayl› sistem deneyiminin<br />

yeni halkas› olacakt›r.<br />

2005’te yeni bir uzmanl›k alan› köprüler olarak seçilmifl ve Sudan-Hartum’da<br />

El Mek Nimir Köprüsü baflar›yla tamamlanm›flt›r.<br />

Grup flirketleri olarak CTP boru üreten Subor ve e¤itim sektöründe<br />

Irmak Okullar› da kendi alanlar›ndaki özgün faaliyetlerini sürdürmektedirler.<br />

Ar-Ge Bölümü 7 günlük beton dayan›m›n› 2346 kgf/cm 2 ’ye ulaflt›rm›fl<br />

ve ›fl›k geçiren betonu üretmifltir.<br />

Yap› Merkezi tüm üretimlerinde daima Türkiye’nin kalk›nmas›n›,<br />

dünya uygarl›¤›n›n geliflmesini, insan mutlulu¤unu, çal›flanlar›-<br />

112 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

n›n ve müflterilerinin memnuniyetini ön planda tutmay› ilke edinmifltir.<br />

Ald›¤› her ifli zaman›nda, bütçesinde ve kalite de¤erleri<br />

içinde bitirmifltir.<br />

Yap› Merkezi; bilgi birikimine, bilgi ifllemeye ve teknoloji gelifltirmeye<br />

özel önem vermektedir. Mühendislik baflar›lar› yurt içi ve<br />

yurt d›fl› bilimsel çevreler ve ifl yapt›¤› kurumlar ya da devletler<br />

taraf›ndan ödüllendirilmifltir.<br />

“Mutluluk infla ederek mutlu oluruz.”<br />

Yap› Merkezi’nin faaliyetlerinden örnekler: Köprüler ve rayl› sistemler


BÜLENT DEM‹REN ‹nfl’45 (TÜRK YTONG)<br />

14 Eylül 1923 tarihinde ‹stanbul’da do¤mufltur. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini<br />

Kad›köy, St. Joseph Lisesinde tamamlad›ktan sonra<br />

1940’ta 6 y›ll›k Yüksek Mühendis Mektebi’nin girifl ve birinci s›n›f<br />

imtihanlar›n› baflar›yla vererek, do¤rudan 2. s›n›fa kabul edilmifltir.<br />

Bu tarihten sonra kurulan ‹TÜ, ‹nflaat Fakültesi’nin 5 y›ll›k ilk<br />

mezunlar›ndan olarak, Haziran 1945 tarihinde, ‹nflaat Yüksek Mühendisi<br />

diplomas›n› alm›flt›r.<br />

‹fl hayat›na, Cumhuriyet döneminin ilk demiryolu müteahhitlerinden<br />

olan babas› Yük. Müh. Ahmet Sait Demiren’in yan›nda bafllayarak,<br />

Maltepe betonarme iskelesi, Zonguldak-Bal›k›s›k demir<br />

köprüsü, Kozlu Kömür iflletmeleri çelik konstrüksiyonlar›, Karabük<br />

fabrikalar› temel inflaatlar›, Devrek-Dorukhan karayolu ve<br />

köprüleri, Kokaksu-Bart›n karayolu, Ankara kanalizasyonu, ‹stanbul<br />

Hilton oteli inflaat› taahhütlerinde, flantiye mühendisi, flantiye<br />

flefi, yetkili temsilci ve ortak müteahhit olarak çal›flm›flt›r<br />

(1945-1955).<br />

Memleketimizde çivi, çimento gibi en mübrem inflaat malzemelerinin<br />

henüz ithal edildi¤i bir dönemde, Yunanl› bir sanayicinin teflebbüsü<br />

ile Mümtaz Taylan ve Türkiye Sanayi Kalk›nma Bankas›<br />

ifltiraki ile kurulan, Türk Demir Döküm Fabrikalar› inflaat›n› B. Demiren<br />

deruhte etmifl ve Alman Hilden Lisans› ve bilahare Vehbi<br />

Koç’un da ifltirakiyle, ülkemizde ilk olarak Döküm Radyatör üretimi<br />

1956’da gerçeklefltirilmifltir.<br />

1953 y›l›nda flantiye flef yard›mc›l›¤› yapt›¤› Hilton Oteli inflaat› s›-<br />

ras›nda temelde tesadüfen ç›kan teknik bir sorun ve bu sorunu<br />

çözmek için yap›lan teknik araflt›rmalar Bülent Demiren’i, bugün<br />

bütün dünyada çok önemli olan enerji konusunda, tasarruf sa¤lay›c›<br />

bir malzeme olarak ortaya ç›kan Ytong ile karfl›laflt›rm›flt›r. ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> laboratuarlar›nda hocalar›m›z R›fat Yarar<br />

ve Bekir Postac› ile yapt›¤› çal›flmalar sonunda, bugün dört<br />

fabrika ile ülkeye sa¤lad›klar› kazanc›n 6 milyar $ mertebesine<br />

ulaflm›fl bulundu¤unu söylenebilir.<br />

Yapt›¤› incelemelerle Bülent Demiren, ‹mar ve ‹skan Bakanl›¤›<br />

ödülüne lay›k görülmüfltür. Gazbeton ve ›s› yal›t›m›na dair araflt›rma<br />

ve yay›nlar›, DIN normlar›n›n ülkemizde tatbiki ve TSE Gazbeton<br />

Standartlar›n›n tanzimi ile Konutlarda Enerji Tasarrufu konular›,<br />

çal›flmalar›n›n esas›n› teflkil etmifltir.<br />

Daha sonra ‹nönü Baflkanl›¤›ndaki Bakanlar Kuruluna, Bülent Demiren’in<br />

verdi¤i özel bir birifing neticesi 19.12.1963 tarih 6/2516<br />

say›l› Bakanlar Kurulu karar›yla Türk Ytong Sanayi A.fi Pendik fabrikas›<br />

kurularak, Türkiye imtiyaz› al›nan Ytong ad›ndaki ça¤dafl<br />

malzemenin üretilmesine 1965’te bafllanm›flt›r.<br />

Bu arada ‹stanbul, Kocaeli, Tekirda¤, Antalya, Gaziantep olmak<br />

üzere, memleketin befl merkezinde kurulan Ytong fabrikalar›ndan<br />

2008 y›l›na kadar 14 milyon m 3 Ytong üretilmifl ve duvar, döfleme<br />

ve çat› malzemesi olarak kullan›ma arz edilmifltir. Yaklafl›k 500<br />

bin konutun yap›lm›fl oldu¤u bu miktar Ytong ile, enerji tasarrufundan<br />

dolay›, memleketin döviz kazanc› 6,5 milyar $ seviyesine<br />

ulaflm›flt›r ve bu mebla¤ her y›l yaklafl›k olarak 150 milyon $ artmaktad›r.<br />

Bülent Demiren, merkezi Ankara’da bulunan Türk Gazbeton Üreticileri<br />

Birli¤i’nin (TGÜB) 1990 y›l›nda kurulmas›nda öncülük ve<br />

Baflkanl›k görevini yapm›flt›r. Ayr›ca ›srarl› takipler neticesi, memleketimiz<br />

Avrupa Birli¤i’ne dahil olmad›¤› halde, Türk Ytong ve<br />

Türk Ytong’un kurdu¤u Türk Gazbeton Üreticileri Birli¤i (TGÜB),<br />

(EAACA) Avrupa Gazbeton Üreticileri Birli¤i’ne üye olarak kabul<br />

edilmifltir. (1993)<br />

Daha sonra (1998-2001) 2 dönem süresince B. Demiren, merkezi<br />

Brüksel’de bulunan EAACA (Avrupa Gazbeton Üreticileri Birli¤i)<br />

Baflkanl›¤›na seçilmifl ve baflkanl›¤› süresinde, EAACA statüsünde<br />

önemli de¤ifliklikler yapt›rm›flt›r.<br />

Bülent Demiren, halen yönetim kurulu baflkan› bulundu¤u Ytong<br />

flirketinden baflka, Türk Demir Döküm Fabrikalar›’n›n kurucu orta¤›d›r.<br />

Ayr›ca 1976’da Sifafl ve Polylen flirketleri ortakl›¤›nda bulunmufl<br />

ve bir müddet baflkanl›¤›n› da deruhte etmifltir.<br />

Bülent Demiren 1985’te Nixdorf Computer (bilahare Siemens Nixdorf)<br />

Alman flirketi ile yar› yar›ya Türk Nixdorf Bilgisayar flirketinin<br />

kurulmas›n› sa¤lam›flt›r ve baflkanl›¤› s›ras›nda, ‹fl Bankas›’n›n<br />

ve Maliye Bakanl›¤›’n›n bilgisayarl› reorganizasyonlar› yap›lm›flt›r.<br />

Halen, birçok Alman firmas›n›n Türkiye temsilcisi olan Taylan Et-<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 113


ker ve Demiren Holding aile flirketlerinin de Yönetim Kurulu Baflkan›’d›r.<br />

Bülent Demiren Türk-Alman iliflkilerine yapt›¤› katk›lar dolay›s›yla<br />

Federal Alman Devlati Liyakat Niflan› ile ödüllendirilmifltir<br />

(1998).<br />

TMMOB ‹nflaat Mühendisleri Odas›, Rotary, Golf, Moda Deniz ve<br />

Büyük kulüplerin de üyesi olan Bülent Demiren, Frans›zca, Almanca<br />

ve ‹ngilizce bilmektedir.<br />

Perihan Demiren ile evli ve 2 çocu¤u, 3 torunu vard›r. O¤lu, Makine<br />

Yüksek Mühendisi Selim Demiren (49), k›z› Bilgisayar Yüksek<br />

Mühendisi Nükhet Demiren’dir (45).<br />

114 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

HÜSEY‹N EKREM ELG‹NKAN Mak’48<br />

Hüseyin Ekrem Elginkan, 31 May›s 1924 tarihinde ‹zmir’de do¤du.<br />

Lise tahsilini 1942 y›l›nda ‹zmir ‹nönü Lisesi’nde tamamlad›. 1948<br />

y›l›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nden Makine Yüksek Mühendisi<br />

olarak mezun oldu.<br />

Türk sanayiine hizmet veren birçok ifl dal›nda ilk üretimi yapman›n<br />

gururunu tafl›yan Elginkan Toplulu¤u’nun temeli, 1950 y›l›nda Ekrem<br />

Elginkan Mühendislik Bürosu ile at›ld›.<br />

1957 y›l›nda, Ahmet Elginkan ile o¤ullar› Ekrem ve Cahit Elginkan<br />

taraf›ndan, isimlerinin bafl harflerinden oluflan “E.C.A. Presdöküm<br />

Sanayii Limited fiirketi” ad› ile sanayiye yönelen topluluk, s›hhi tesisat<br />

armatürleri üretimine bafllad›. Kurdu¤u fabrikalarla Türk sanayiinde<br />

pek çok at›l›ma öncülük etti.<br />

Türk sanayiinin en köklü topluluklar›ndan birini yaratan Elginkan ailesi,<br />

yar›m as›rl›k flirket kültürünün daha ilk y›llar›nda çok önemli bir<br />

karar alm›flt›r: Vak›f kurarak, flirketlerden elde edilecek gelirlerle<br />

Türk insan›n›n e¤itimine ve kültürel geliflmesine katk› sa¤lamak. Bu<br />

amaçla Elginkan ailesinin kurmufl oldu¤u sanayi kurulufllar›n› ebedilefltirmek<br />

ve Türkiye’nin her alanda ça¤dafl bir anlay›flla ilerlemesine<br />

destek olmak amac›yla 1985 y›l›nda Elginkan Vakf› kuruldu.<br />

Bugün çeflitli sektörlerde yaklafl›k 3000 çal›flan› ve 19 flirketi ile faaliyet<br />

gösteren Elginkan Toplulu¤u’nun kurucusu Hüseyin Ekrem<br />

Elginkan 2 Nisan 1999 tarihinde ebediyete intikal etmifltir.<br />

Elginkan Vakf›, kurucular›n›n ad›n› yaflatmak amac›yla, Elginkan<br />

Vakf›na intikal eden tüm malvarl›¤›n›, Vakf›n amaçlar› do¤rultusunda<br />

Türkiye’nin her alanda ça¤dafl bir anlay›flla ilerlemesine destek<br />

olmak için kullanmaktad›r.<br />

Elginkan Vakf› ülke sanayinin ihtiyaç duydu¤u vas›fl› iflgücünün yetifltirilmesine<br />

ve böylelikle ülke genelinde istihdam imkanlar›n›n<br />

artt›rabilmesine katk›da bulunmak amac›yla; Manisa, Bolu ve ‹zmit’te<br />

kurdu¤u Mesleki ve <strong>Teknik</strong> E¤itim Merkezlerinde, aç›l›fllar›ndan<br />

bugüne kadar 150 bin kifliye verdi¤i ücretsiz e¤itimlerle faaliyetlerine<br />

devam etmektedir.<br />

Ayr›ca, Milli E¤itim Bakanl›¤›’na ba¤›fllad›¤›, ‹zmit Cahit Elginkan<br />

Anadolu Lisesi ve Ümraniye’de iki derslikli Elginkan Vakf› Anas›n›f›


inas› ile ‹TÜ Maslak kampüsünde yap›l›p ‹TÜ Rektörlü¤ü’ne ba¤›fllanan<br />

‹TÜ Ekrem Elginkan Lisesi, e¤itim alan›nda yapt›¤› birçok faaliyetten<br />

baz›lar›d›r. Hepsi iki y›l içinde gerçeklefltirilen bu okullara,<br />

Eylül 2008’de e¤itime geçmesi planlanan Maltepe E.C.A. Elginkan<br />

Anadolu Lisesini de eklenecektir.<br />

Bunun d›fl›nda Vak›f, ‹TÜ, ODTÜ, EGE, ‹Ü ve Bo¤aziçi Üniversitelerinde<br />

ö¤renim gören, maddi durumu yetersiz ve baflar›l› lisans ö¤rencilerine<br />

burs imkan› sa¤lamaktad›r.<br />

Vak›f, 2006 y›l›nda ilki gerçeklefltirilen Türk kültürü ve teknoloji<br />

alan›ndaki araflt›rma, çal›flma ve hizmetleri “Türk Kültürü Araflt›rma<br />

Ödülü” ve “Teknoloji Ödülü” olmak üzere iki ödülle desteklemeye<br />

bafllam›flt›r.<br />

Türk Dil Kurumu ile iflbirli¤i içerisinde Türk Dili ve Edebiyat› alan›ndaki<br />

çal›flmalar›n desteklenmesi amac›yla bu alanda ö¤renim gören<br />

doktora ö¤rencilerine yönelik burs program›n› uygulamaya<br />

koymufltur.<br />

Ayr›ca, ‹TÜ Rektörlü¤ü’nün <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesinde Vakf›m›-<br />

za ihdas edilen salona “Hüseyin Ekrem Elginkan” isminin verilmesi<br />

için 150.000 YTL ba¤›flta bulunmufltur.<br />

Elginkan Vakf›, kurucular›n›n vasiyet etti¤i gibi ve kurulufl amaçlar›<br />

kapsam›nda; Türk insan›n›n e¤itimine ve kültürel geliflmesine katk›<br />

sa¤lamak, Elginkan Ailesi’nin kurmufl oldu¤u sanayi kurulufllar›n›<br />

ebedilefltirmek ve Türkiye’nin her alanda ça¤dafl bir anlay›flla ilerlemesine<br />

destek olmak amac›yla faaliyetlerine devam etmektedir.<br />

‹TÜ Ekrem Elginkan Lisesi<br />

H. AYDUK KORAY ‹nfl’49<br />

1927 ‹stanbul do¤umluyum. Baba taraf›m Mabeyn’den Esat<br />

Bey’e, anne taraf›m Prizren ve Erenköylü Albay ‹smail Hakk› Bey’e<br />

dayan›r. Babam ‹fl Bankas› müdürlerinden merhum Sait Koray,<br />

Annem merhume Cemile Koray’d›r.<br />

‹lk, orta ve lise tahsilimi, zaman›n koflullar› ve 2.Dünya Savafl›<br />

karmaflas› nedeniyle yedi de¤iflik okulda yapt›m. 1944’de Ankara<br />

Atatürk Lisesi’nden mezun oldu¤um için çok ünlü ö¤retmenlerimiz<br />

oldu.<br />

‹TÜ’nün Gümüflsuyu binas›nda, ‹nflaat Fakültesi’nde ço¤u efsaneleflmifl<br />

olan Prof. <strong>Mustafa</strong> ‹nan, Prof. Cahit Arf gibi hocalar›m›z<br />

oldu. 1950 fiubat döneminde ‹TÜ’den mezun olup derhal askere<br />

gittim. 1951 sonunda terhisimi müteakip Ankara’da Metcalfe-Hamilton<br />

inflaat flirketinde büro mühendisi olarak çal›flma¤a bafllad›m.<br />

Üniversite y›llar›nda ve sonras›nda basketbol oynad›m. ‹TÜ<br />

Spor Kulübü’nün kurucular› aras›nda yer ald›m. ‹TÜ, Fenerbahçe,<br />

Harp Okulu tak›mlar›nda oynad›m. Türk Millî Tak›m›’nda da 26<br />

kez millî oldum.<br />

1952 y›l›nda Nurcan Türsen’le evlendim. Bir k›z›m ve iki o¤lum oldu.<br />

Evlili¤imizi 55 y›ld›r mutlulukla sürdürüyoruz. Damad›m Erdo-<br />

¤an Turgut ve o¤ullar›m Murat Koray ve Selim Koray, Koray flirketlerinin<br />

yönetiminde görev yap›yorlar. Üç k›z ve bir erkek torunum<br />

var.<br />

1953 y›l› bafl›nda Haymil ‹nfl. Ltd.fiti’nde görev al›p ‹zmit ve Ankara<br />

fiantiyelerinde 1956 y›l›na kadar flantiye mühendisi olarak görev<br />

yapt›m. 1956’da kendi flah›s firmam› kurup serbest olarak çal›flmaya<br />

bafllad›m. Bu dönem 1976’ya kadar sürdü ve Ankara’n›n<br />

iddial› mimarî yap›tlar›n›n yan› s›ra ‹zmir Er E¤. tesisleri ve Bart›n/Amasra<br />

NATO tesislerini, ‹skenderun Demir Çelik Fabrikalar›<br />

Çelikhane ve Haddehanelerini, Ad›yaman Çimento Fabrikas›n›,<br />

Manisa Coca-Cola tesislerini (halen Vestel) müteahhit olarak üstlenip<br />

gerçeklefltirdik. Ankara’da iddial› mimarî yap›tlar aras›nda<br />

‹fl Bankas› Genel Müdürlük gökdeleni, DS‹ Genel Müdürlük binas›,<br />

Ziraat Bankas› Genel Müdürlük ilâve binalar›, Sanayi Bakanl›-<br />

¤› binas›, Yap› Kredi Bankas› K›z›lay binas›, Amerikan Tuslog Balgat<br />

Tesisleri, Akbank Yeniflehir binas›, birçok banka flube binala-<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 115


›, konut ve ifl merkezleri inflaatlar› yer ald›.<br />

1976 y›l›nda yak›n ve genç mühendis arkadafllar›mla Koray Yap›<br />

A.fi.’yi kurduk. Takip eden y›llarda yurtiçinde, halen T.C. D›fliflleri<br />

Bakanl›¤› binas› olarak kullan›lmakta olan DES‹YAB Genel Müdürlük<br />

Binas›, T.Çimento Sanayi Genel Md. Binas›, T.C. Ziraat Bankas›<br />

Tando¤an Genel Md. Binas› inflaatlar›n› yapt›k. Daha sonra<br />

Zorlu Holding gökdeleni, Yap› Kredi Bankas› Genel Müdürlük binas›,<br />

Demirbank, Finansbank ve SYKB Genel Müdürlük binalar›n›<br />

yapt›k. Ankara T.E.K. Genel Md. Binas› ve Milliyet gazetesi tesisleri,<br />

Yap› Kredi Plaza, Sabanc› Center gibi ifl merkezlerinin yan› s›-<br />

ra Karum Ticaret Merkezi gibi ifl ve al›flverifl merkezleri, Ankara<br />

Sheraton ve Adana HiltonSA otelleri ve Bebek Eliyeflil Villalar›,<br />

Vaniköy villalar›, ‹stanbul-‹stanbul, Zen Konutlar›, Kasaba Projesi<br />

ve Elit Residence gibi lüks konut siteleri, Metin Sabanc› Spastik<br />

Çocuklar Rehabilitasyon Merkezi ve Sabanc› <strong>Üniversitesi</strong> gibi e¤itim<br />

tesisleri de yapm›fl oldu¤umuz ifller aras›ndad›r.<br />

Yurtd›fl›nda ise Suudi Arabistan’›n Mekke flehrinde Ajyad-Mekke<br />

Intercontinental Oteli, Rusya Federasyonunda Moskova Vergi Bakanl›¤›,<br />

Ekonomi Bakanl›¤›, Say›fltay binas›, Neftagas, Mülkiyet<br />

Fonu ‹dare Binas› ve IKEA Mos Al›flverifl Merkezi gibi önemli projeler<br />

gerçeklefltiren bu firma, özellikle yüksek binalar›n ve prestijli<br />

projelerin öntasar›m›ndan anahtar teslimine uzanan yap›m sürecinde<br />

yer alan tüm hizmetleri tek çat› alt›ndan verebilen bir genel<br />

müteahhitlik firmas› olarak, Türkiye’nin inflaat sektöründe<br />

önemli bir yer kazand›.<br />

1995 y›l›nda, baz› büyük bankalar›n kurumsal kimlik yenileme çal›flmalar›<br />

do¤rultusunda renove etmeleri gereken flubelerinin renovasyon<br />

ifllerini üstlenmek üzere bir çal›flma grubu oluflturduk.<br />

Türkiye’nin çeflitli illerinde ayn› anda 750’den fazla banka flubesi<br />

renovasyonu ve bölge müdürlük binas› inflaat› gerçeklefltiren bu<br />

grup 2003 y›l›nda kurulan Koray ‹nflaat A.fi.’nin çekirdek kadrosunu<br />

oluflturdu. Bu yeni flirketimiz de ihtisaslaflt›¤› renovasyon ve<br />

restorasyon ifllerinin haricinde, Evidea, Neo Al›flverifl Merkezi,<br />

Göcek Portville gibi önemli projeler üstlendi ve Ürdün’de, Ürdün<br />

Kral›n›n himayesi alt›nda gerçeklefltirilen Kraliyet Akademisinin<br />

yap›m›n› baflar› ile bitirdi.<br />

1980’li y›llardan bu yana ‹TÜ Vakf›, T. E¤itim Vakf›, T. E¤itim Gö-<br />

116 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

nüllüleri Vakf›, TEMA Vakf› kurulufllar›n›n Mütevelli Heyetlerinde<br />

yer ald›m. Halen TEMA Vakf› Yönetim ve ‹cra Kurulu üyesiyim.<br />

2007 y›l› itibariyle Koray Yap› A.fi.’nin Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›-<br />

n› sürdürüyorum.<br />

Hobi olarak kendi teknemle u¤rafl›r›m. Yazlar› Marsilya’dan Girit’e<br />

kadar olan denizlerde, Bat› Akdeniz-Adriyatik-Do¤u Akdeniz ve<br />

Ege’yi ailem ve dostlar›m ile defalarca dolaflt›m.<br />

Fenerbahçe Spor Kulübü’nün de 60 y›ll›k üyesi ve 70 y›ll›k hararetli<br />

bir taraftar›y›m.


‹. ORHAN ÖCALG‹RAY Mak’47<br />

‹. Orhan Öcalgiray 13 A¤ustos 1922’de ‹stanbul’da do¤du. ‹stanbul<br />

Erkek Lisesi Fen fiubesinden mezun oldu.<br />

1947’de ‹TÜ Makine Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, 1948-<br />

1956 aras› Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Müessesesinde,<br />

1956-1976 aras› Benal Mensicat A.fi.’de <strong>Teknik</strong> Müdür ve Müdür<br />

olarak çal›flt›.<br />

Kurmufl oldu¤u firmalar tarih s›ras›na göre afla¤›da verilmifltir.<br />

• 1960’da Yüksek Mühendis Orhan Öcalgiray Mümessillik ve Müflavirlik<br />

A.fi.<br />

• 1968’de Orimpex Tekstil ‹thalat ve ‹hracat Ticaret A.fi. (Ticaret)<br />

• 1971’de Oray El Örgü Yünleri A.fi. (Ticaret)<br />

• 1976’da Ormo Yün ‹plik Sanayi Ticaret A.fi. (Sanayi)<br />

• 1983’de Oran Tekstil Sanayi A.fi. (Sanayi)<br />

• 1984’de Ortops Yün Tarama Sanayi A.fi. (Sanayi)<br />

• 2003’de Nako El Örgü Yünleri Ticaret A.fi.’yi sat›n ald›. (Ticaret)<br />

• 2003 – 2006 y›llar› aras›nda üretim flirketlerini tek isim alt›nda<br />

birlefltirerek d›fl pazarlamada Ormo Yün ‹plik Sanayi Ticaret A.fi.,<br />

iç pazarlamada da Nako El Örgü Yünleri Ticaret A.fi. ad› alt›nda<br />

toplad›.<br />

• 2000 y›l›nda Öcalgiray Yat›r›m Holding A.fi.’yi kurdu.<br />

1976’da kurulan Ormo Yün ‹plik Sanayi A.fi.’nin sanayi tesisi kendi<br />

branfl›nda dünyan›n en büyük üretim kapasiteli fabrikas› olup,<br />

kuruldu¤u günden itibaren üretiminin %60 - %75’i befl k›taya ihraç<br />

edilmektedir.<br />

2006’da Kolza Biodiesel Yak›t ve Petrol Ürünleri A.fi. ile Bionano<br />

Teknoloji Üretim A.fi.’yi kurup, halen bu flirketlerin Yönetim Kurulu<br />

Baflkanl›¤›n› yapmaktad›r.<br />

Bunlar›n yan› s›ra, ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Gelifltirme Vakf›’nda<br />

ve bir dönem Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› da yapt›¤› Vak›f ifltiraki<br />

Ar› Teknokent A.fi.’de Yönetim Kurulu Üyelikleri devam etmektedir.<br />

Yine ‹TÜ Gelifltirme Vakf› ifltirakleri olan Kültürel A.fi. ve Ar› Kültürel<br />

A.fi.’de Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› yapmaktad›r.<br />

Saadet Han›m ile evli olup, Handan Mengü (1947) ve Adnan Öcalgiray<br />

(1951) isimli iki çocu¤u, Emre Mengü (1976), Giray Öcalgiray<br />

(1977) adl› iki torunu ve bir de D. Orhan Öcalgiray isimli, torununun<br />

o¤lu vard›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

117


‹BRAH‹M TU⁄SUZ Mak’63<br />

1937 y›l›nda Besni’de do¤du. ‹lk ve ortaokulu Besni’de tamamlad›.<br />

1955 y›l›nda ‹stanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra ‹TÜ’ye<br />

girdi. 1963 fiubat’›nda ‹TÜ’den Makine Yüksek Mühendisi olarak<br />

mezun oldu.<br />

TCDD Genel Müdürlü¤ü’ndeki k›sa dönem proje mühendisli¤ini<br />

takiben askerlik hizmetini Deniz Kuvvetleri Kumandanl›¤›, ‹skenderun<br />

Deniz Fabrikas›nda Plan ve Dizayn Mühendisi olarak tamamland›.<br />

1965 y›l› Ekim’inden 1970 y›l›na kadar DS‹ Genel Müdürlü¤ü emrinde<br />

Keban Baraj› inflaat›nda çeflitli inflaat›nda çeflitli kademelerde<br />

çal›flt›. DS‹ taraf›nda ‹ngilizce e¤itimini takiben Amerika’da<br />

termik ve hidroelektrik santralleri konusunda incelemelerde bulundu.<br />

1971 y›l›nda Gaziantep’te kendi flirketini kurarak ifl hayat›na at›ld›.<br />

‹lk önce tesisat taahhüt iflleri ile kalorifer ve buhar kazan› üretimine<br />

bafllad›. Daha sonra a¤›r makine imalat› ile taahhüt ifllerine<br />

yöneldi.<br />

Özellikle baraj hidromekanik donan›mlar›, cebri borular, radyal ve<br />

tekerlekli kapaklar, vinçler, büyük çapl› vanalar, termik santral,<br />

buhar kazanlar›, çelik yap› ve teçhizatlar›, çimento sanayi, petrol<br />

ve petrokimya sanayiine yönelik a¤›r makineler, tanklar ve boru<br />

hatlar›, vinç imalat ve montaj› iflleri yapt›.<br />

Hidromekanik makine ve teçhizat›n›n imal ve montaj›n› gerçeklefltirdi¤i<br />

projeler aras›nda Karakaya, Atatürk, Batman, S›r, Birecik<br />

ve Karkam›fl barajlar› ile ‹ran’da Jiroft Baraj› ve Pakistan Pehur<br />

sulamas› kapak ve çelik yap›lar›n› sayabiliriz.<br />

Bunlara ilaveten suni deri sanayi, tekstil sanayi yat›r›mlar› ile turizm<br />

sahas›nda Gaziantep’te befl y›ld›zl› otel yat›r›m›n› gerçeklefltirdi.<br />

Nazan Han›m ile 1968 y›l›nda Ankara’da evlenen ‹brahim Tu¤suz’un<br />

1969 do¤umlu Elvan, 1974 do¤umlu Evren Ayfle isimli<br />

k›zlar› ve 1986 do¤umlu Mehmet Can isminde erkek çocu¤u<br />

vard›r.<br />

TÜRK LOYDU VAKFI<br />

Türkiye’nin ulusal klas kuruluflu olan Türk Loydu Vakf› 1962 y›l›nda<br />

TMMOB Gemi Mühendisleri Odas› taraf›ndan Türkiye Sigorta<br />

ve Reasürans fiirketleri Birli¤i’nin katk›lar› ve Türkiye Odalar ve<br />

Borsalar Birli¤i (TOBB), Deniz Ticaret Odas›, ‹stanbul Sanayi Odas›,<br />

TMMOB Makine Mühendisleri Odas›, Elektrik Mühendisleri<br />

Odas›, Gemi Makineleri ‹flletme Mühendisleri Odas›, ‹TÜ, Armatörler<br />

Birli¤i, Gemi ‹nfla Sanayicileri Birli¤i, Kazan ve Bas›nçl› Kap<br />

Sanayicileri Birli¤i vb. gibi kurulufllar›n da kat›l›m›yla kurulmufl<br />

ba¤›ms›z, tarafs›z, güvenilir ve uzman bir klaslama, belgelendirme<br />

ve muayene kurulufludur.<br />

Gemi ve her türden yüzer araç klaslama, klas sörveyleri ve bayrak<br />

devletleri ad›na sörveyler, endüstrinin her alan›nda ürün/personel<br />

belgelendirme, üçüncü taraf kontrollük hizmetleri ile yönetim<br />

sistem standartlar› kapsam›nda ISO 9001 Kalite, ISO 14001 Çevre,<br />

OHSAS (TS) 18001 ‹fl Güvenli¤i ve Sa¤l›¤›, ISO 22000 ve HACCP<br />

G›da Güvenli¤i, ISO 27001 Bilgi Güvenli¤i Yönetim Sistemleri belgelendirmesi<br />

ile Avrupa Birli¤ince 1785 kimlik numaral› onaylanm›fl<br />

kurulufl olarak faaliyet alan›nda yer alan ürünlerde CE iflareti<br />

kapsam›nda uygunluk de¤erlendirmesi hizmetleri vermektedir.<br />

EN ISO/IEC 17020 ve EN45012 standartlar›na göre akredite bir<br />

kurulufl olarak alan›nda uzman çok say›da personeli ile klaslama,<br />

muayene, belgelendirme ve gözetim hizmetlerini yurtiçi ve<br />

yurtd›fl› yerel kaynaklar› da de¤erlendirerek baflar›yla sürdürmektedir.<br />

Gerçeklefltirdi¤i çal›flmalardan elde etti¤i gelir fazlas› Türk Loydu<br />

Vakf› taraf›ndan, e¤itimin ve AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi,<br />

ö¤renci burslar›, tesis kurmak gibi ulvi amaçlar için harcanmaktad›r.<br />

118 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


EKREM YAVUZ Ö¤renci 46, No:1511<br />

(Afla¤›da, ‹TÜ ö¤rencisiyken genç yaflta yitirdi¤i kardefli Ekrem Yavuz ad›na ba¤›flta<br />

bulunan Orhan Yavuz’un özgeçmifli verilmifltir.)<br />

Orhan Yavuz 1924 y›l›nda Afyonkarahisar’da do¤du. ‹lk, orta ve lise<br />

ö¤retimini Afyonkarahisar’da tamamlad›. 1942 y›l›nda Yüksek<br />

Mühendis Mektebinde mühendislik e¤itimine bafllad›. 1949 Y›l›nda<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi Su Bölümünden<br />

mezun oldu.<br />

1953 y›l›na kadar Karayollar› Genel Müdürlü¤ü’nde görev yapt› ve<br />

ayn› y›l serbest çal›flma hayat›na bafllad›. ‹nflaat müteahhitli¤i<br />

alan›nda faaliyet gösterecek firmas›n› kurdu.<br />

Müteahhitlik çal›flmalar›nda ülkemizin muhtelif yörelerinde yollar,<br />

demiryollar›, hava alanlar›, petrol boru hatlar›, köprüler, içme<br />

suyu tesisleri, s›nai yap›lar vb. projeleri gerçeklefltirdi.<br />

1954 y›l›nda ayl›k olarak yay›nlanan “Türkiye Mühendislik Haberleri”<br />

dergisini yay›n ve meslek hayat›m›za kazand›rd›. Mühendisli¤in<br />

toplumla iliflkilerini gelifltirmeyi amaçlayan bu dergi iki y›l<br />

sürede Orhan Yavuz editörlü¤ü ve seçkin bir yay›n kurulu yönetiminde<br />

yay›nlar›n› sürdürmüfltür.<br />

“Türkiye Mühendislik Haberleri” dergisi Orhan Yavuz’un üyeleri<br />

aras›nda yer ald›¤› ‹nflaat Mühendisleri Odas› Yönetim Kurulunun<br />

›srarl› istekleri do¤rultusunda, program›nda de¤ifliklik yap›lmamas›<br />

kayd› ile bütün arflivi, yay›n hakk› ve aboneleri ile birlikte ‹nflaat<br />

Mühendisleri Odas›na hibe edilmifltir.<br />

Bu dergi güçlü program›n› muhafaza edilerek (kurucusu: Orhan<br />

Yavuz) bafll›¤› alt›nda k›rk üç y›l yay›n›na devam ederek bu güne<br />

ulaflm›fl olup ülkemizin en uzun ömürlü ayl›k yay›n organ› olarak<br />

görevini sürdürmektedir.<br />

1954-1958 Y›llar› aras›nda ‹nflaat Mühendisleri Odas› ve oday›<br />

temsilen TMMO Birli¤i yönetim kurulunda görev yapt›.<br />

1964 y›l›nda "Türkiye ‹nflaat ve Tesisat Müteahhitleri ‹flveren Sendikas›"<br />

(‹NTES) kurucular› aras›nda yer ald›. Yönetim Kurulu’nun<br />

ilk baflkan› olarak görev üstlendi.<br />

1967 y›l›nda "Ümran Çelik Boru Sanayii A.fi." ad› alt›nda kurdu¤u<br />

tesisle endüstri alan›na girdi. Halen Orya Holding Anonim fiirketine<br />

ba¤l› çelik boru, g›da, kara ve deniz tafl›mac›l›¤›, inflaat sektörlerinde<br />

çal›flan firmalar›n› ve Belçika’da çelik boru üreten “Tube<br />

Meuse Industry” firmas›n› yönetmektedir.<br />

‹stanbul ve Akçakoca tesislerinde petrol, gaz, su, kaz›k borular›<br />

üreten Ümran Çelik Boru Sanayii Anonim fiirketi 500 büyük sanayi<br />

kuruluflu s›ralamas›nda 168. s›rada yer almaktad›r. Yurt içinde<br />

ve d›fl›nda pek çok boru hatt› projelerinin boru sa¤lay›c›s› olan<br />

Ümran son olarak Bakü-Ceyhan petrol boru hatt› projesinin<br />

önemli bölümünün borular›n› üretmifltir.<br />

Firmalar› aras›nda bulunan Ümran Tafl›mac›l›k Anonim fiirketi 50<br />

adetlik t›r filosu ile yurtiçi karayolu boru tafl›mac›l›¤›, ‹skomrin<br />

Anonim fiirketi üç gemilik filosu ile ihraç edilen borular›n deniz<br />

tafl›mac›l›¤›n› yapmaktad›r.<br />

Orhan Yavuz Ankara E¤itim Vakf›, Afyon E¤itim Vakf›, ‹TÜ Vakf›,<br />

Atatürk Vakf›, Ankara <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Vakf›, TEMA Vakf›, ‹ktisadi<br />

Araflt›rmalar Vakf›, Deprem Vakf›, Türk Musikisi Vakf› kurucular›<br />

aras›nda yer ald›. Bu vak›flar›n bir k›sm›n›n yönetim kurullar›nda<br />

görev yapt›. 2000-2002 y›llar› aras›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

Vakf› yönetim kurulu baflkanl›¤› görevinde bulundu.<br />

Afyonkarahisar’da Ekrem Yavuz, ‹stanbul’da Ahmet Yavuz, Akçakoca’da<br />

Gönül Yavuz ‹lkö¤retim kurumlar›n›, Akçakoca’da Ayfle<br />

Han›m sa¤l›k tesisini toplumumuz hizmetine sunan Orhan Yavuz,<br />

Türkiye K›z›lay Derne¤i ve ‹NTES’in onur üyesidir.<br />

Halen, efli Gönül Yavuz, çocuklar› Ayfle Bu¤dayc›, Murat Yavuz,<br />

Bilge R›zvani, torunlar› Kerim, ‹rem, Orhan, Selim, Cem ve Kaan’dan<br />

oluflan aile bireyleri çerçevesinde aktif çal›flma hayat›na<br />

devam etmektedir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

119


adlar› masalara verilen ba¤›flç›lar<br />

kifliler<br />

AHMET AÇIKGÖZ ‹nfl’51<br />

1952 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun oldu. 1952-1954<br />

aras›nda ‹ller Bankas›’nda çal›flt›. 1954-1955 y›llar› aras›nda askerlik<br />

görevini yapt›. Daha sonra 1955-1956’da Türkiye fieker Fabrikalar›<br />

Erzurum fiantiyesinde çal›flt›. 1956-1998 y›llar› aras›nda<br />

serbest çal›flt›, taahhüt iflleri yapt›, ticaret ve sanayide çal›flt›.<br />

1998’de emekli oldu.<br />

120 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

FAHAMETT‹N AKINGÜÇ ‹nfl’50<br />

‹nflaat Yüksek Mühendisi ve ‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong> Mütevelli<br />

Heyet Baflkan› ve Kültür Okullar› Yönetim Kurulu Baflkan›d›r.<br />

8 Ocak 1926 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini,<br />

babas›n›n görevi nedeniyle bulunduklar› Eskiflehir’de tamamlad›.<br />

1943 y›l›nda Yüksek Mühendis Okulu’na girdi. Ö¤renimi s›ras›nda<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne dönüflen okulun ‹nflaat Fakültesi’ni<br />

1950 y›l›nda bitirdi. Askerlik hizmetini tamamlad›ktan<br />

sonra, ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Proje ve ‹nflaat Dairesi’nde<br />

mühendis ve büro flefi olarak iki y›l çal›flt›. Daha sonra kendi müteahhitlik<br />

firmas›n› kurdu. 1958 y›l› sonuna kadar çeflitli binalar›n<br />

ve tesislerin müteahhitli¤ini yapt›.<br />

1960 y›l›nda Kültür Koleji’ni kurarak ö¤retime açt› ve bundan sonraki<br />

çal›flmalar›n› yaln›zca e¤itim sektörüne yöneltti. 12 y›l boyunca<br />

Kültür Koleji’nin müdürlü¤ünü de yapan Fahamettin Ak›ngüç,<br />

bu okulda e¤itim aç›s›ndan birçok ilki gerçeklefltirdi. Bu çabalar<br />

sonucu Kültür Koleji, gerek e¤itim-ö¤retim bak›m›ndan gerekse<br />

ö¤renci say›s› bak›m›ndan önde gelen özel okullardan biri oldu.<br />

1978 y›l›nda, Kültür Koleji ö¤renime ara vermek zorunda kald›. Bu<br />

dönemde Fahamettin Ak›ngüç, Yay›n Bas›m E¤itim Araç ve Gereçleri<br />

(YA/BA) Ticaret Afi’yi kurdu. Bu flirketin yöneticisi olarak, çocuk<br />

kitaplar›, ilkokullara yönelik Ünitelerle Befl Y›l ve ÖSYS’ye haz›rl›k<br />

amaçl› Basamak dergilerini yay›mlad›. Bu dergilerin yay›m›-<br />

n› 1993’e kadar sürdürdü.<br />

1980’de Kültür Koleji’ni yeniden faaliyete geçiren Fahamettin<br />

Ak›ngüç, bu yeni yap›lanma içinde Kültür Okullar› Genel Müdürü<br />

olarak görev ald›. Bu dönemde uzun y›llar Özel Okullar Derne¤i<br />

Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› yapt›. 1989 y›l›nda, ailesi ile birlikte


Kültür Koleji Vakf›’n› (KEV) kurdu, Vakf›n baflkan› oldu. Bu Vak›f<br />

taraf›ndan finanse edilen ‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong>’nin kurulufl<br />

çal›flmalar›n› yürüttü. 1997 y›l›nda Kültür Okullar› Genel Müdürlü-<br />

¤ü’nü k›zlar›na devreden Fahamettin Ak›ngüç, çal›flmalar›n› bu tarihten<br />

itibaren Kültür Okullar› Yönetim Kurulu Baflkan› ve ‹stanbul<br />

Kültür <strong>Üniversitesi</strong> Mütevelli Heyet Baflkan› olarak sürdürmektedir.<br />

MEKO AKOVA ‹nfl’73<br />

06.04.1949 tarihinde Karada¤ Cumhuriyeti Biyelopolje (Akova)<br />

flehrinde do¤du. ‹lkokulu oradaki Rodiyelja okulunda okudu.<br />

22.09.1960 tarihinde Türkiye’ye göç ederek s›ras› ile fiehremini<br />

Ortaokulu, Pertevniyal Lisesi ve ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun<br />

oldu. Mart 1979’da ‹TÜ Mühendislik-Mimarl›k Fakültesi’nde doktoras›n›<br />

tamamlad›.<br />

1974 Nisan bafl›nda Mühendislik çal›flma hayat›na TCK 17.Bölge<br />

Müdürlü¤ünde bafllad› ve k›sa süre sonra o zamanki ‹stanbul<br />

DMMA’da ‹nflaat Bölümünde asistanl›k ve 1978-1982 y›llar› aras›nda<br />

da Bal›kesir DMMA’da ö¤retim üyeli¤inde bulundu.<br />

YÖK kanununun ç›kmas› ile birlikte üniversite çal›flma hayat›na<br />

son verdi ve özel sektörde çeflitli proje ve flirketlerde yöneticilik<br />

yapt›.<br />

Bunlar›n aras›nda s›ras› ile, Libya’da yol inflaatlar›, Kemerköy Termik<br />

Santrali fiantiye fiefi Vekilli¤i (Enka), K›nal›-Sakarya Otoyolu<br />

‹kinci Bo¤az Köprüsü ‹nflaat› Lot 2B <strong>Teknik</strong> Müdür ve fiantiye fiefli¤i<br />

(IGL-STFA J.V), Tarsus-Adana-Gaziantep Otoyolu Proje Müdürlü¤ü<br />

(Tekfen-‹mpresit J.V.), Bay›nd›r ‹nflaat otoyollardan sorumlu<br />

Genel Müdür Yard›mc›l›¤›, Bay›nd›r-Yüksel Ortakl›¤› Genel Müdürlü¤ü<br />

(Ankaray Projesi), Astald› Türkiye Genel Müdürlü¤ü, Entes-Kolin<br />

Ortakl›¤› Genel Müdürlü¤ü, Gülsan ‹nflaat Yurtd›fl› ‹flleri<br />

Genel Sorumlulu¤u bulunmaktad›r.<br />

Bu arada 2002 y›l› bafl›nda Arten ‹nflaat Jeoloji ve Ticaret Anonim<br />

fiirketi Yönetim Kurulu baflkanl›¤›na getirildi ve halen bu görevi<br />

sürdürmektedir.<br />

Meko Akova 1976 y›l›nda Avukat Sadiye Selma Akçar ile hayat›n›<br />

birlefltirmifl ve Deniz Günal (1978) ‹le Emre Akova (1982) ad›nda<br />

iki çocuk sahibidir.<br />

Arten ‹nflaat, Çukurova ‹nflaat ile J.V. olarak Afganistan’da, 3500<br />

kotundaki dünyan›n en yüksek ve o yükseklikte en uzun tüneli<br />

olan ve Mezar› fierif-Kabil aras›ndaki yegâne geçit olan Salang<br />

Tüneli yap›m ve tamir iflini, savafl sonras› zor flartlar›nda baflar›<br />

ile bitirmifltir.<br />

Ayn› zamanda y›k›lma tehlikesi alt›ndaki Sar-e-Haus Baraj› tamir<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 121


iflini de baflar› ile tamamlayan Arten ‹nflaat, daha sonra yine Afganistan’da<br />

çeflitli yol projelerinin yap›m›n› üstlenerek baflar› ile tamamlam›flt›r.<br />

Arten ‹nflaat halen Datça-Mu¤la’da bir turistik tesis ve konut-ticari<br />

yap› inflaat› faaliyetini sürdürmektedir.<br />

122 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

ERDAL AKSOY Elektrik 67<br />

1943 y›l›nda do¤an Erdal Aksoy lise ö¤renimini Kabatafl Erkek Lisesi,<br />

yüksek ö¤renimini ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde Yüksek<br />

Elektrik/Elektronik Mühendisi olarak tamamlam›flt›r.<br />

Erdal Aksoy’un uzun y›llara dayanan Türkiye enerji sektörü tecrübesi<br />

1971 senesinde akaryak›t ticareti ve Mobil Oil bayili¤i ile bafllam›flt›r.<br />

Ayn› zamanda deniz tafl›mac›l›¤› sektörüne giren Erdal<br />

Aksoy Türkiye’nin en büyük filolar›ndan birine sahip armatörlük<br />

flirketlerini 1980 y›l›nda Aksoy Holding A.fi. çat›s› alt›nda toplam›flt›r.<br />

Erdal Aksoy, uluslararas› petrol tafl›mac›l›¤› ve ticaretine<br />

1983 y›l›nda Enka Holding ile eflit ortakl›k baz›nda kurdu¤u Enak<br />

Pazarlama Depolama ve Nakliyat A.fi. ile girmifltir.<br />

1980’li y›llar›n bafl›nda yerli ortaklar›yla birlikte bugün Turcas<br />

Petrol A.fi. olarak faaliyet gösteren Tabafl Petrolcülük A.fi.’yi kurmufltur.<br />

Erdal Aksoy halen petrol, elektrik ve do¤algaz sektörlerinde<br />

ifltirakleriyle faaliyet gösteren Turcas Petrol’ün ve ba¤l› ortakl›klar›n›n<br />

Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›’n› sürdürmektedir. Ayn›<br />

zamanda Aksoy Holding, Aksoy Petrol, Enak Yap›’n›n Yönetim Kurulu<br />

Baflkan› ve Shell & Turcas Petrol A.fi. ile Socar & Turcas Enerji<br />

A.fi.’nin de Yönetim Kurulu Üyesi’dir.<br />

Erdal Aksoy 1992 senesinde iflletmeye aç›lan Conrad ‹stanbul<br />

Oteli’nin de kurucusu, ana orta¤› ve Yönetim Kurulu Baflkan›’d›r.<br />

1980-1985 y›llar› aras›nda Türk Armatörleri ‹flverenler Sendikas›<br />

Baflkanl›¤›, 1982-1986 y›llar› aras›nda Deniz Ticaret Odas› Kimyevi<br />

Madde ve LPG Yük Gemicili¤i Meslek Komitesi Baflkanl›¤›, 1986<br />

y›l›nda T‹SK Yönetim Kurulu Üyeli¤i, 1976-1990 y›llar› aras›nda<br />

Sar›yer Spor Klübü Baflkanl›¤›, 1993-1997 y›llar› aras›nda Anavatan<br />

Partisi ‹stanbul ‹l Baflkanl›¤› yapan Erdal Aksoy, 1998 y›l›ndan<br />

beri Türkiye Sanayici ve ‹fladamlar› Derne¤i (TÜS‹AD) Üyesi ve<br />

2000 y›l›ndan beri Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etütler Vakf› (TE-<br />

SEV) Yüksek Dan›flma Kurulu Üyeli¤i yapmaktad›r.<br />

Erdal Aksoy ayr›ca “Eduard Shevardnadze Türkiye Gürcistan ‹flbirli¤i<br />

Vakf›” ve “Türk Gürcü E¤itim ve Kültür Vakf›”n›n kurucular›ndand›r.<br />

Erdal Aksoy’a verilen ödüller aras›nda, 1980 y›l›nda ‹TO Türki-


ye’nin en yüksek gelir vergisini ödeyen 5. mükellef olarak alt›n<br />

madalya, 1996, 1997, 1998, 2002, 2003, 2004 ve 2005 y›llar›nda<br />

ana orta¤› ve Yönetim Kurulu Baflkan› oldu¤u flirketler ad›na ‹stanbul<br />

ve Türkiye çap›nda en yüksek vergi ödemeleri, yüksek döviz<br />

girdisi, alt›n plaketler, alt›n, gümüfl, bronz madalyalar ve takdirnameler<br />

bulunmaktad›r.<br />

‹ngilizce ve Almanca bilen Erdal Aksoy’un 1975 do¤umlu Banu Aksoy<br />

Tarakç›o¤lu isimli bir k›z› ve 1977 do¤umlu S. Batu Aksoy<br />

isimli bir o¤lu vard›r.<br />

EROL AKSOY Mim’65<br />

1942 Erzurum do¤umlu olup evli ve 2 çocuk babas›d›r. ‹lk ve orta<br />

ö¤renimini Sar›yer ve Erzurum’da tamamlam›flt›r. 1964-65 y›l› ‹TÜ<br />

Mimarl›k Fakültesi mezunudur. Askerlik görevini 77. dönem piyade<br />

yedek subay olarak Deniz Kuvvetleri Gölcük ‹nflaat Emlak Dairesinde<br />

tamamlam›flt›r. Yeditepe Beynelmilel Otelcilik Turizm ve<br />

Ticaret A.fi. (Conrad Otel) yönetim kurulu üyesi ve kurucu orta¤›,<br />

Aksoy ‹nflaat ve Ticaret A.fi.’nin sahibi ve yönetim kurulu baflkan›,<br />

Aksoy Group Batumi flirketinin sahibi ve yönetim kurulu baflkan›d›r.<br />

Mesleki hayat›n›n önemli eserlerinden baz›lar›; Garanti Bankas›,<br />

‹mar Bankas› ve Yap› Kredi Bankas›na ait birçok say›da flubenin,<br />

genel müdürlüklerin projelendirilmesi ve inflaatlar›, Grundig Fabrikas›,<br />

Demirer Kablo Bozüyük Fabrikas›, Conrad Oteli projesi,<br />

Pepsi Cola Çorlu fabrikas› ve Tamek Holding ‹dari binas›, muhtelif<br />

konut ve iflyerlerinin projelendirme, inflaat ve dekorasyonu<br />

fleklinde s›ralanabilir.<br />

Halen mimarl›k mesle¤inde turizm ve konut projeleri üzerinde çal›flmaktad›r.<br />

Mimarlar Odas›, ‹stanbul Ticaret Odas›, Fatih Rotary Kulübü, 1907<br />

Fenerbahçeliler Derne¤i, Türkiye-Çin Dostluk Derne¤i üyesidir.<br />

Türk Tan›tma Vakf›, Türkiye Turizm Yat›r›mc›lar› Derne¤i, Y›ld›z Saray›<br />

Vakf›, ‹stek Vakf› ve Nevin Baykent Sa¤l›k ve E¤itim Vakf› yönetim<br />

kurulu üyesi, Geyre Vakf› onursal üyesidir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

123


MEHMET ALTINTOP ‹nfl’66<br />

1942 y›l›nda Malatya’da do¤dum. ‹lk, orta ve Lise tahsilimi Malatya’da<br />

yapt›m. 1966 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi Tatbiki Mekanik<br />

Bölümü’nden mezun oldum. 1966-1970 y›llar› aras›nda DS‹’nin<br />

muhtelif bölgelerinde, 1970-1978 y›llar› aras›nda özel sektörde<br />

proje müdürü olarak çal›flt›m. 1980 y›l›ndan beri kendi firmamda<br />

genel müdür, yönetim kurulu baflkan› olarak çal›flmaktay›m. Evli,<br />

bir k›z bir erkek, iki çocuk babas›y›m.<br />

Proje, altyap› inflaatlar›, hidroelektrik santralleri inflaat› ile ilgili;<br />

1- ‹MA Mühendislik ‹nflaat ve Ticaret Ltd. fiti.<br />

2- ÖZ‹MA ‹nflaat Sanayi ve Ticaret Afi.<br />

3- ‹MA Proje Müflavirlik Müteahhitlik Afi.<br />

4- YAfiAM Enerji Ltd.fiti.<br />

ad›nda dört adet flirketim mevcuttur.<br />

124 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

ALTAY ALTU⁄<br />

1925 Bal›kesir do¤umludur. Ortaokul ve liseyi ‹zmir’de okudu<br />

(Nam›k Kemal Lisesi). Çocukluk ve gençli¤ini ‹zmir Karfl›yaka sahilinde<br />

denizle iç içe geçirerek yaflad›. Liseyi bitirince yüksek tahsil<br />

için ‹stanbul’a gitti. Denize olan yak›nl›¤› ve sevgisinden ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne gitti, orada gemi mühendisi olmak istiyordu.<br />

Çünkü ilkokul 4. s›n›ftayken ka¤›t ve kartondan tekneler<br />

yapar, park havuzunda yüzdürürken, tenekeden yapt›¤› bir tekneye<br />

annesinin çalar saatini tak›p bir de pervane ekleyerek bir motor<br />

yapm›fl ve yine havuzda yüzdürmüfltü. Memleketin kaymakam›<br />

bunu gördü¤ünde “evlad›m sende bu istek ve hüner varken<br />

büyüyünce gemi mühendisi ol, gemi yap,” demiflti. ‹flte bu söz<br />

onun içinde kalm›fl, hiç ç›kmam›flt›.<br />

‹stanbul’a geldi¤inde <strong>Teknik</strong> Üniversite ile Yüksek Denizcilik Okulu<br />

aras›nda bir bocalama geçirdiyse de talih onu Yüksek Denizcilik<br />

Okulu’na götürdü. 1952 y›l›nda mezun oldu. Gemilerde çal›flt›.<br />

Son görevini ‹zmir Liman› Bafl K›lavuz Kaptan (fief) olarak yapt›.<br />

Çocuklar›n› da ayn› okulda okutarak denizci yapt›. Baba ve çocuklar<br />

beraber çal›fl›yor. Denizcili¤i o kadar seviyorlar ki; denizden<br />

ald›klar›n› yine denize yat›r›m olarak vererek, çocuklar gibi seviniyorlar.<br />

Fakat <strong>Teknik</strong> Üniversite Denizcilik Fakültesi’ni hiçbir zaman unutmad›.<br />

Nihayet bu merak› neticesinde 72 yafl›ndan sonra gemi inflas›na<br />

at›ld›. Sahibi oldu¤u Uzmar özel k›lavuzluk ve römorkörcülük<br />

hizmetleri için römorkör yapmaya ve yurtd›fl›na ihraç etmeye<br />

bafllad›lar.<br />

Yine o¤ullar› Kaptan fiefik Kaan Altu¤ ve Gemi Makine ‹flletmeleri<br />

Mühendisi Ahmet Noyan Altu¤ ile beraber hem yard›mc› gemi<br />

yapmaktalar, hem de flu s›ralarda Kocaeli Serbest Bölgesindeki 7<br />

adet tersaneden birisine sahip olup Uzmar Tersanesi inflaat›n› tamamlamaya<br />

çal›flmaktad›rlar.<br />

Ve sonunda, “Bu memleket bizi denizler için, denizlerin çocuklar›<br />

olarak yetifltirdi. Her fley denizcili¤imiz ve bizi bu hale getiren<br />

Yüksek Denizcilik Okulu veya ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Denizcilik<br />

Fakültesidir,” diyorlar... Ne mutlu onlara…


ATT‹LA AfiKAR ‹nfl’66<br />

1966 y›l›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi’nden<br />

mezun olan Attila Aflkar 1969 y›l›nda Princeton <strong>Üniversitesi</strong>’nden<br />

doktora diplomas› ald›. Bir süre ABD-Brown <strong>Üniversitesi</strong>’nde doktora<br />

sonras› çal›flmalar yapt›ktan sonra Türkiye’ye dönen Attila<br />

Aflkar önce TÜB‹TAK Marmara Araflt›rma Merkezi’nde araflt›rmac›<br />

olarak çal›flt›, daha sonra Bo¤aziçi <strong>Üniversitesi</strong>’ne geçti. Bo¤aziçi<br />

<strong>Üniversitesi</strong>’nde Matematik Bölümü ö¤retim üyeli¤i ve Bölüm<br />

Baflkanl›¤›, Temel Bilimler Fakültesi Dekan Yard›mc›l›¤›, Senato<br />

üyeli¤i yapt›. Bu arada çeflitli zamanlarda Paris ve Princeton Üniversitelerinde,<br />

Max-Planck (Göttingen) ve Royal Teknoloji (Stockholm)<br />

Enstitülerinde ziyaretçi profesör olarak bulundu.<br />

Attila Aflkar, 1993 y›l›nda kurulan Koç <strong>Üniversitesi</strong>’nde befl y›l süre<br />

ile Fen-‹nsani Bilimler ve Edebiyat Fakültesi’nin ilk Dekan› olarak,<br />

üç y›l süre ile akademik ifllerden sorumlu Rektör Yard›mc›s›<br />

(Provost) olarak çal›flt›. Halen Koç <strong>Üniversitesi</strong>’nde Rektör olarak<br />

görev yapan Prof. Dr. Attila Aflkar Türkiye Bilimler Akademisi asli<br />

üyesidir ve TÜB‹TAK Bilim Ödülü, TÜB‹TAK Teflvik Ödülü ile Kültür<br />

Bakanl›¤› taraf›ndan verilen "Bilgi ça¤›" ödülleri sahibidir.<br />

Attila Aflkar, Elsie Nicole Vance ile evlidir. 31 yafl›nda Kemal Aflkar<br />

isimli bir o¤lu vard›r.<br />

TEMEL ATAY Mak’63<br />

‹stanbul’da 1940 y›l›nda do¤du, orta ö¤renimini Saint Joseph Lisesi’nde<br />

tamamlad›, ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Makine Fakültesi’nden<br />

1963 y›l›nda mezun oldu.<br />

Koç Toplulu¤u’ndaki çal›flmas›na 1966’da Otosan fabrikas›nda<br />

ürün gelifltirme mühendisi olarak bafllad›. Daha sonra üç y›l süresince<br />

Ford Motor Company - Detroit Amerika’da ürün gelifltirme<br />

mühendisi olarak çal›flt›, bu sürede Wayne State University’de iflletme<br />

master program›na kat›ld›. Tekrar 1972 y›l›nda yurda döndükten<br />

sonra Koç Toplulu¤u’nda Otomotiv Grubu’nda çal›flmaya<br />

bafllad›, s›ras›yla Otoyol Genel Müdürlü¤ü, Tofafl Genel Müdürlü-<br />

¤ü, Koç Holding Otomotiv Grubu Baflkanl›¤›, Yönetim Komitesi<br />

üyeli¤i ve Yönetim Kurulu Baflkan Vekilli¤i pozisyonlar›ndan sonra<br />

2000 y›l›nda Koç Holding CEO’su oldu.<br />

Daha sonra 2002 y›l›nda yafl haddinden CEO pozisyonundan ayr›lmakla<br />

beraber halen Koç Holding Yönetim Kurulu Baflkan Vekilli¤i<br />

ve Koç Ailesi Ofisi Sorumlusu görevlerini sürdürmektedir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

125


Prof. Dr. ADNAN ÇAKIRO⁄LU<br />

6 Temmuz 2001 günü, ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin ve yurdumuzun<br />

yetifltirdi¤i, ender bilim adamlar›ndan ve ‹nflaat Mühendisli¤inin<br />

en büyük ustalar›ndan birini son yolculu¤una u¤urlad›k.<br />

Ac›m›z tarif edilemeyecek kadar büyüktür. Ancak inan›yorum<br />

ki, o büyük adam öldü¤ü gün bile, hiç birimizin, hele yak›nlar›n›n<br />

üzülmesini istemezdi. Gerek bilimsel alanda, gerekse insan olarak<br />

paylaflt›¤›m›z geçmifl güzel günleri an›msamam›z›, onun bizlere<br />

yaflatt›¤› güzelliklerin tekrar tad›n› ç›karmam›z› isterdi. Gerçekten<br />

de, geçmifle bakt›¤›mda, iyi ki Adnan a¤abey varm›fl ve bize<br />

o güzel günleri yaflatm›fl, sonsuz bilgisinden alabildi¤imiz k›-<br />

r›nt›lar› aktarm›fl diyorum.<br />

Onu ilk kez, ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nde bir ö¤renci iken, genç, yetenekli,<br />

bilgili, sevecen ve hoflgörülü bir doçent olarak tan›m›flt›m.<br />

O zamanlar onun bize ö¤rettiklerinin, Yap› Stati¤i ile ilgili klasik<br />

bilgiler oldu¤unu, Adnan Bey’in katk›s›n›n sadece, bu bilgileri düzenli<br />

ve becerili bir biçimde bizlere aktarmaktan ibaret oldu¤unu<br />

san›yorduk. Gerçek durumu fakülteyi bitirip Yap› Stati¤i Kürsüsüne<br />

asistan olarak girdi¤im zaman ö¤rendim. Bize anlatt›klar›n›n<br />

büyük ço¤unlu¤u, tamamen kendi özgün bulufllar›yd› ve pek ço-<br />

¤u Yap› Stati¤i bilim dal›nda devrim yapacak nitelikteydi. Ama o,<br />

bilinen mütevaz› üslubu içinde, teoremleri numaraland›rm›fl, kendi<br />

gelifltirdi¤i özgün yöntemlere, “‹ndirekt Matris Deplasman Metodu”<br />

gibi tan›mlay›c› isimler takm›flt›.<br />

Genç asistanlar olarak, elbette kafam›z› kurcalayan baz› sorular,<br />

çözümünü merak etti¤imiz problemler vard›. Bunlar› ona sordu-<br />

¤umuzda, önceleri, her soruya ayr›nt›l› yan›tlar almam›z, pek çok<br />

problemle ilgili ayr›nt›l› bir araflt›rma dosyas› ile karfl›laflmam›z<br />

bizleri flafl›rtmam›flt›. Ama sonralar› gördük ki, genel olarak ‹nflaat<br />

Mühendisli¤i, özel olarak da Yap› Stati¤i konular›nda, akla gelebilecek<br />

hemen her sorun ile ilgili, baz›lar› tamamlanm›fl olan<br />

araflt›rmalar, Adnan Bey’in çekmecelerindeki dosyalarda, gün ›fl›-<br />

¤›na ç›kmay› bekliyorlard›.<br />

O y›llarda, hepimizin bilimsel yaflam›n› bir günefl parlakl›¤› ile etkileyen<br />

ve sonradan “<strong>Mustafa</strong> ‹nan Seminerleri” ad›n› alan bilim-<br />

126 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

sel seminerler, iki büyük ustan›n, Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> ‹nan ile Prof.<br />

Adnan Çak›ro¤lu’nun yönetiminde düzenli olarak sürdürülüyor ve<br />

her yeni bilimsel yaklafl›m olabildi¤ince genifl olarak tart›fl›l›p irdeleniyordu.<br />

O seminerlerin Türkiye’deki “Uygulamal› Mekanik”<br />

çal›flmalar›na katk›lar›, herhangi bir baflka çal›flma ile karfl›laflt›r›-<br />

lamayacak kadar de¤erli, kapsaml› ve etkiliydi.<br />

Hocam›z, 1944 y›l›ndan itibaren, kesintisiz olarak, yar›m yüzy›l›<br />

aflk›n bir süreyi kapsayan aktif e¤itimcilik ve araflt›rmac›l›k yaflam›n›,<br />

1987 y›l›nda emekli olduktan sonra da, h›z›n› hiç kesmeden<br />

sürdürebilmifl nadir bilim adamlar›ndan biriydi. O kadar ki, ölümünden<br />

birkaç gün önce bile, kendi yetifltirdi¤i genç bilim adamlar›<br />

ile önümüzdeki yar›y›lda açmay› düflündü¤ü “yeni” bir dersin<br />

içeri¤ini tart›fl›yordu. Çak›ro¤lu, uzun ve verimli bilimsel yaflam›<br />

boyunca, yaklafl›k on bin ö¤renci yetifltirmifl, bunlar›n büyük bir<br />

bölümü aktif mühendislik yaflamlar›nda çok önemli görevlere<br />

gelmifller ve büyük baflar›lara imza atm›fllard›r. Hocam›z›n hizmetleri<br />

yaln›z yak›n çevresini ve ö¤rencilerini etkilemekle kalmam›fl,<br />

‹nflaat Fakültesi’nde, ‹TÜ’nün di¤er fakültelerinde, Türkiye’nin<br />

çeflitli yörelerinde ve hatta yurt d›fl›nda görev yapmakta<br />

olan genç bilim adamlar›n›n yetiflmelerine do¤rudan veya dolayl›<br />

olarak büyük katk›larda bulunmufltur.<br />

Yay›nlam›fl oldu¤u 10 kitab›n her biri, ‹nflaat Mühendisli¤i alan›nda<br />

birer an›t niteli¤indedir. Bilimsel uygulamalarda al›fl›lagelmifl<br />

yöntemin, önce özgün araflt›rmalar›n sonuçlar›n› içeren makale<br />

ve bildiriler yay›nlamak, daha sonra bunlardan kal›c› olanlar› kitaplar<br />

haline getirmek oldu¤u bilinir. Oysa Adnan Bey’in kitaplar›n›n<br />

her birinin içinde, ayr›ca yay›nlanmam›fl özgün yöntemleri<br />

içeren bölümler bugün bile de¤erlerini korumaktad›r. Yay›nlad›¤›<br />

70’ten fazla makale ve bildirinin tümü de uluslararas› nitelikte<br />

olup ülkemizde yap› mühendisli¤inin geliflmesine önemli katk›lar›<br />

olan eserlerdir.<br />

Üstün yeteneklerinin ve özverili çal›flmalar›n›n do¤al sonucu olarak,<br />

Türkiye Bilimsel ve <strong>Teknik</strong> Araflt›rma Kurumu, 1969 y›l›nda<br />

verdi¤i “‹lk” Bilim Ödülü’ne Prof. Adnan Çak›ro¤lu’nu lay›k görmüfltür.<br />

Daha sonra ayn› kurum taraf›ndan verilen “Hizmet Ödülü”nü<br />

de alan hocam›z Bilim ve Hizmet ödüllerini birlikte alan ilk<br />

bilim adam›d›r. Kuflkusuz, afl›r› ölçülere varan tevazuu olmasa,


dünyada da pek çok ödüle lay›k görülebilecek bir bilimsel kiflilik<br />

olacakt›.<br />

Prof. Adnan Çak›ro¤lu, seçkin bilimsel nitelikleri yan›nda, özverili,<br />

hoflgörülü, sevecen ve mütevaz› kiflili¤i ile, tüm ö¤rencilerinin<br />

ve yurdumuzdaki tüm inflaat mühendislerinin sevgi ve sayg› ile<br />

anaca¤› bir Ulu Ç›nar’d›. Nur içinde yats›n.<br />

(Bu yaz›, ö¤rencisi Prof. Dr. Günay Özmen taraf›ndan yaz›lm›flt›r.)<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Nuray Ayd›no¤lu, Sera ‹nce, Faruk Karado¤an, Erkan<br />

Özer, Günay Özmen, Sumru Pala, Ahmet Saygun)<br />

NAF‹Z ÇUBUKÇU Elektrik 62<br />

SEVG‹ MOLVALILAR ÇUBUKÇU Elektrik 60<br />

Sevgi Molval›lar Çubukçu: 1936 y›l›nda Burhaniye’de do¤an Sevgi<br />

Molval›lar Çubukçu 1955 y›l›nda Erenköy K›z Lisesi’nden (‹stanbul)<br />

mezun olmufl ve ‹TÜ Elektrik Fakültesi’ne girmifltir. 1960 y›-<br />

l›nda ‹TÜ’den Elektrik Yüksek Mühendisi olarak mezun olan Sevgi<br />

Çubukçu 01.08.1960-01.02.1962 tarihleri aras›nda ‹TÜ Elektrik<br />

Fakültesi’nde araflt›rma asistan› olarak çal›flm›flt›r. Daha sonra,<br />

01.02.1962-01.04.1988 tarihleri aras›nda, PTT Genel Müdürlü-<br />

¤ü’nde elektrik yüksek mühendisi olarak çeflitli görevlerde bulunmufl<br />

ve Telsiz Grup Baflmühendisi iken emekli olmufltur. Halen<br />

20.10.1989 günü ortak oldu¤u Aktel Yap› Sanayi ve Ticaret Ltd.<br />

fiti’nde görev yapmaktad›r.<br />

Nafiz Çubukçu ile evli olan Sevgi Çubukçu’nun Arzu Ayfle ve Erol<br />

isimli iki çocu¤u vard›r.<br />

Nafiz Çubukçu: 1934 y›l›nda Kadirli’de do¤an Nafiz Çubukçu 1955<br />

y›l›nda Adana Erkek Lisesi’nden mezun olmufl ve ‹TÜ Elektrik Fakültesi’ne<br />

girmifltir. 1962 y›l›nda ‹TÜ’den Elektrik Yüksek Mühendisi<br />

olarak mezun olan Nafiz Çubukçu 1962-1964 y›llar›nda, askerlik<br />

görevini yedek subay olarak yapm›flt›r. 1964-1966 y›llar›<br />

aras›nda NATO Enfrastrüktür Dairesi’nde Elektronik Yüksek Mühendisi<br />

olarak çal›flm›fl, 1966-1970 y›llar› aras›nda TRT Genel Müdürlü¤ü’nde<br />

Tesis Cihazland›rma Müdürü olarak görev yapm›flt›r.<br />

01.12.1970-26.06.1974 aras›nda PTT Genel Müdürlü¤ü’nde Bak›m<br />

ve Planlama-Araflt›rma Grup Baflmühendisi olarak görev yapan<br />

Nafiz Çubukçu 26.06.1974 - 24.07.1978 aras›nda Ulaflt›rma<br />

Bakanl›¤› Haberleflme Genel Müdürü olarak çal›flm›flt›r. Daha<br />

sonra 25.07.1978 - 01.02.1982 (istifa günü) tarihleri aras›nda<br />

Ulaflt›rma Bakanl›¤›’nda Bakanl›k Müflaviri olarak görev yapm›flt›r.<br />

1982’den 1986 y›l›na kadar serbest çal›flan Nafiz Çubukçu<br />

25.08.1986 gününden bugüne kadar kurucu orta¤› oldu¤u Aktel<br />

Yap› Sanayi ve Ticaret Ltd. fiti’nde, fiirket Müdürü olarak görev<br />

yapmaktad›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 127


Aktel: Aktel flirketi 1986 y›l›nda Adana’da kurulmufltur. fiirket ortaklar›<br />

Nafiz Çubukçu, Erol Çubukçu ve Sevgi Çubukçu’dur<br />

Aktel kuruluflundan itibaren altyap› taahhüt sektörü a¤›rl›kl› olarak<br />

faaliyet göstermifltir. ‹lk iflleri 1987’de Ceyhan (Adana) PTT Telefon<br />

fiebekesi, PTT Kayseri Bölge Baflmüdürlü¤ü ve PTT Adana<br />

Bölge Baflmüdürlü¤ü’nden ald›¤› grup ihaleleridir.<br />

1990 y›l›nda ASK‹ Genel Müdürlü¤ü’nden Macun Mahallesi Pissu<br />

Kan. ‹nfl iflini Ekflitafl A.fi. ile ortak olarak alm›fl ve tamamlam›flt›r.<br />

Çeflitli ortakl›klarla 1991 y›l›nda Eskiflehir-Kütahya-Bilecik, 1996<br />

y›l›nda Adana II. Bölge Global fiehiriçi Telefon fiebeke ‹nflaat ifllerini<br />

alm›flt›r.<br />

Daha sonra 1998’da Uzunköprü (Edirne) Kanalizasyon fiebeke ‹nflaat›<br />

ve Keflan (Edirne) ‹çmesuyu Tesisi ‹nflaat› ifllerini alm›fl, ard›ndan<br />

Tafll›dere Vadisi Islah› 1. K›s›m S.E. ‹nfl. iflini, 2002’de de<br />

‹ZSU Genel Müdürlü¤ü’nden kanalizasyon ve dere ›slah› ifllerini<br />

yüklenmifl ve bitirmifltir. (Bu alandaki etkinli¤i art›rmak üzere, ‹zmir<br />

Bölgesindeki Mordo¤an Göleti ve Sulamas› ‹nflaat› ifli ve göletin<br />

içme suyu baraj›na dönüfltürülmesi ifli al›narak geçici kabule<br />

haz›r hale getirilmifltir.)<br />

Türk Telekom A.fi. ile Fiber Optik Kablo Tesisi iflinin bir bölümünü<br />

üstlenen Türk Kablo A.O. için günümüze kadar 600 km’nin üzerinde<br />

fiber optik telefon flebekesi Aktel firmas› taraf›ndan tesis edilmifltir.<br />

05 fiubat 2002 tarihinde Adana-Hatay-Osmaniye Eriflim fiebekeleri<br />

global ihalesi, 2005 y›l› bafl›nda, Kocaeli ve Sakarya illerindeki<br />

eriflim flebekelerinin yap›m› ifli al›nm›fl ve tamamlanm›flt›r. Son<br />

olarak telekomünikasyon alan›nda Türk Telekom’un 1.805 km Fiber<br />

Optik Kablo Temin ve Tesisi ifli, Abdurrahim Temiz ile ortak<br />

olarak (Aktel hissesi %51 olup, pilot ortak konumundad›r) al›nm›flt›r.<br />

fiirketin devam eden iflleri: Uzunköprü (Edirne) Kanalizasyon fiebekesi,<br />

aç›k kanall› Cimra Ovas› Sulamas›, Telmeta Sulamas›, Keflan<br />

Belediyesi’nin Kanalizasyonu, Organize Sanayi Bölgeleri’nin<br />

altyap›s›, Malatya II. OSB Altyap› Yap›m› fleklinde s›ralanabilir.<br />

128 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

CELAL ECE ‹nfl’61<br />

09.09.1935 tarihinde Kastamonu ili Cide ‹lçesi Ece Mahallesi’nde<br />

do¤du. (Celal Ece nüfus cüzdan›n› ilkokula kay›t yap›lmas› için ihtiyaç<br />

duyuldu¤u zaman, kendisi bizzat nüfus memurlu¤una giderek<br />

ald›. Do¤um tarihindeki ay ve gün nüfus cüzdan›n›n al›nd›¤›<br />

tarihtir. Y›l ise babas›n›n beyan›na göre yaz›lm›flt›r). ‹lkokulu Cide<br />

Cumhuriyet ‹lkokulunda 1948 y›l›nda tamamlad›.<br />

O tarihte Cide de ortaokul olmad›¤› için tahsiline devam edemedi.<br />

1951 y›l›nda, ortaokul aç›lmas›ndan sonra tahsiline devam etme<br />

olana¤›n› buldu.<br />

Okul müdürünün yönlendirmesi ile devlet paras›z yat›l› (leyli<br />

meccani) imtihan›na girdi ve kazanarak,1953 y›l›nda Kastamonu<br />

Abdurrahman Pafla Lisesi’ne paras›z yat›l› ö¤renci olarak bafllad›.<br />

1957 y›l›nda liseden mezun oldu. Ayn› y›l s›navla ‹stanbul <strong>Teknik</strong><br />

<strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Mühendisli¤i Bölümü’ne girdi ve 1961 y›l›nda<br />

mezun oldu.<br />

1963 y›l›nda Emel Gün ile evlendi. Çocuklar› Sema (1965), Cüneyt<br />

(1967) ve Ercüment (1971) Ece’dir.<br />

Mezuniyetini takiben ‹ller Bankas›’nda kontrol mühendisi olarak<br />

ifle bafllad›. Muhtelif kentlerin altyap› inflaatlar›nda kontrol mühendisi<br />

olarak görev yapt›.1965 y›l›nda ‹ller Bankas›’ndan kendi<br />

iste¤i ve özel sektörde çal›flma amac›yla ayr›ld›. Birçok flehrin içme<br />

suyu ve kanalizasyon inflaatlar›nda flantiye flefi olarak çal›flt›.1972<br />

y›l›nda kendi ad›na "Celal Ece - ‹nflaat Mühendisli¤i” firmas›n›<br />

kurdu ve kentsel altyap› projelerinde yüklenici olarak ifle<br />

bafllad›.1980 y›l›ndan sonra da Yönetim Kurulu Baflkan› oldu¤u<br />

“Ecesan A.fi, Ecetafl A.fi, Beyatafl A.fi ve Ece Gaz A.fi flirketlerini<br />

kurarak, birçok kentsel altyap› projesini yüklenici olarak tamamlad›.<br />

2000 y›l›nda ülkemizin uluslararas› tan›t›m›na ve yat turizmine<br />

katk› sa¤lamak maksad›yla Fethiye/Mu¤la’da (Ecesaray Marina<br />

& Resort) marina ve butik otel iflletmecili¤i alanlar›nda yat›-<br />

r›mlar yapt›. Halen yüklenici olarak içme suyu ve kanalizasyon gibi<br />

altyap› inflaatlar›, bu projelerin ihtiyac› olan uluslararas› standartlarda<br />

boru üretim tesisleri ve turizm alan›nda ayn› konularda<br />

ifl hayat›na devam etmektedir.


ARZU ERDEM Mim’83<br />

YÜCEL ERDEM ‹nfl’59<br />

Arzu Erdem: 1961 y›l›nda Ankara’da do¤du. ‹lkokulu TED Ankara<br />

Koleji’nde, ortaokul ve liseyi Üsküdar Amerikan K›z Lisesi’nde<br />

bitirdi. 1983 y›l›nda ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’nden dönem üçüncüsü<br />

olarak mezun olduktan sonra, 1985’te ‹TÜ’de yüksek lisans<br />

e¤itimini tamamlayarak Yüksek Mimar, 1995’te ise doktora çal›flmas›n›<br />

tamamlayarak Doktor unvan›n› ald›. 1991-1992 y›llar› aras›nda<br />

Amerika Birleflik Devletleri, University of California, Los<br />

Angeles’ta misafir ö¤retim üyesi olarak mesleki incelemelerde<br />

bulundu. 1985-1989 y›llar› aras›nda STFA Yap› Yat›r›mlar› A.fi.’de<br />

çal›flt›. 1989 y›l›ndan bu yana ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’nde ö¤retim<br />

üyesidir.<br />

Dr. Yücel Erdem: 1939 Y›l›nda Kars’ta do¤dum. 1958-1959 ders y›-<br />

l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden ‹nflaat Yüksek Mühendisi olarak<br />

mezun oldum. 1997 y›l›nda ‹Ü ‹ktisat Fakültesi’nde doktora çal›flmam›<br />

tamamlad›m. Avusturya Cumhurbaflkan›, 1995 y›l›nda mühendislik<br />

alan›nda ve özellikle “Yeni Avusturya tünel açma metodu”nun<br />

(NATM) uygulamas› ve gelifltirilmesi konusundaki katk›-<br />

lar›m dolay›s›yla bana Avusturya Federal Cumhuriyetinin Büyük<br />

fieref Madalyas›n› tevcih etmifltir. ‹ngilizce biliyorum.<br />

‹fl tecrübelerim afla¤›daki gibi s›ralanabilir:<br />

1959-1972: Karayollar› Genel Müdürlü¤ü bünyesindeki çeflitli birimlerde<br />

fleflik, bölge müdürlü¤ü görevleri,<br />

1970-1972: Özel sektör: Ekinciler A.fi. - Genel Müdür,<br />

1972-1975: ‹skenderun Demir ve Çelik Fabrikalar›; ‹nflaat ve montajdan<br />

sorumlu müessese müdür muavini,<br />

1975-1977: Ermaksan A.fi. - Genel Müdür,<br />

1977-1983: Enka ‹nflaat ve Sanayi A.fi. Genel Müdürü ve Enka Holding’e<br />

ba¤l› baz› flirketlerde yönetim kurulu üyeli¤i,<br />

1983-1987: Mimtafl A.fi. ve Mimeks A.fi. yönetim kurulu üyesi (ortak)<br />

ve Maya A.fi. yönetim kurulu üyesi.<br />

Ocak 1987’de Erer Müflavirlik, Mühendislik ve Müteahhitlik<br />

A.fi.’yi kurduk. Halen bu flirketin orta¤› ve yönetim kurulu murahhas<br />

üyesiyim.<br />

1987 y›l›ndan bugüne kadar yönetim kurullar›nda görev ald›¤›m<br />

firmalar:<br />

1. Sezai Türkefl - Feyzi Akkaya Holding:<br />

Yap› Yat›r›mlar› A.fi.: Yönetim Kurulu Baflkan›<br />

Temel Kaz›klar› A.fi.: Yönetim Kurulu Baflkan›<br />

Temel Mühendislik A.fi.: Yönetim Kurulu Baflkan›<br />

2. Enka Holding:<br />

Set A.fi.: Yönetim Kurulu Baflkan Vekili<br />

Entafl A.fi.: Yönetim Kurulu Üyesi<br />

3. Özköseo¤lu fiirketler Grubu:<br />

Entes A.fi.: Yönetim Kurulu Üyesi<br />

Balfour Beatty - Entes J.V.: Yönetim Kurulu Baflkan›<br />

4. T.M.L. A.fi.: Yönetim Kurulu Üyesi<br />

5. Erer A.fi. Grubu:<br />

Erer Müflavirlik, Mühendislik ve Müteahhitlik A.fi.: Yönetim Kurulu<br />

Murahhas Üyesi<br />

Erer - Mayreder (Avusturya) - Geoconsult (Avusturya) J.V.: Yönetim<br />

Kurulu Üyesi<br />

6. Erdem ‹nflaat, Sanayi ve Ticaret A.fi.: Yönetim Kurulu Baflkan›<br />

7. CGR: Kredi ve Yönetiflim De¤erlendirme Hizmetleri A.fi. Yönetim<br />

Kurulu Baflkan›.<br />

Üyesi oldu¤um kurulufllar:<br />

1. Yollar Türk Milli Komitesi (Baflkan Yard›mc›s›)<br />

2. International Tunnelling Association (IRF-Cenevre Program<br />

Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi ve Dünya Board’› Yönetim Kurulu<br />

Üyesi)<br />

3. ‹TÜ Vakf› Yönetim Kurulu Üyesi<br />

4. ‹ktisat Fakültesi Mezunlar Derne¤i<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

129


AHMET COfiKUN EREL ‹nfl’56<br />

27.06.1932 ‹zmir-Alsancak do¤umluyum. Evli ve 3 çocuk babas›<br />

olup mezuniyeti müteakip 30 y›l süre ile resmi ve özel taahhüt ifllerinde<br />

çal›flt›ktan sonra, 22 y›ldan bu yana ithalat flirketimiz vas›tas›yla<br />

çocuk-bebek gereçleri konusunda de¤iflik Avrupa ve Çin<br />

firmalar›n›n Türkiye distribütörü olarak faaliyet göstermekteyim.<br />

130 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

MUSTAFA GED‹KTAfi Mak’54<br />

TÜL‹N GED‹KTAfi<br />

Tülin Gediktafl: 1953 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹lkö¤renimini<br />

Harbiye ‹lkokulu, Orta ö¤renimini de Feyziye Mektepleri Vakf›<br />

Özel Ifl›k Lisesi’nde tamamlayarak 1970 y›l›nda mezun oldu. 1972<br />

y›l›nda ‹TÜ Makine Fakültesi’nde Dekan Sekreteri olarak göreve<br />

bafllad›. Ayn› zamanda yüksek ö¤renimine (gece ö¤retimi) devam<br />

ederek, 1979 y›l›nda Marmara <strong>Üniversitesi</strong> ‹ktisadi ve ‹dari Bilimler<br />

Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden mezun oldu ve ayn› y›l<br />

‹TÜ Makine Fakültesi’ne Fakülte Sekreteri olarak atand›. 1997 fiubat<br />

ay›nda emekli oldu. Emekli olduktan sonra, F.M.V. Ifl›k <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

Yaz› ‹flleri Daire Baflkan› olarak befl y›l görev yapt›.<br />

26.12.2002 y›l›nda Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> Gediktafl ile evlendi ve Ifl›k<br />

<strong>Üniversitesi</strong>ndeki görevinden ayr›ld›.<br />

<strong>Mustafa</strong> Gediktafl: 1932 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini<br />

‹stanbul’da tamamlayarak, 1949 y›l›nda Vefa Erkek Lisesi’nden<br />

mezun oldu. Ayn› y›l ‹TÜ Makine Fakültesi’ne girdi ve 5<br />

y›ll›k Yüksek Mühendislik ö¤renimini tamamlayarak 1954 y›l›nda<br />

“Makine Yüksek Mühendisi” unvan›n› ald›. Mezuniyetini müteakip<br />

Makine Fakültesi, Makine Elemanlar› Kürsüsü’ne asistan olarak<br />

girdi, 1957 Ekim ay›nda Almanya’ya Stuttgart <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne<br />

gönderildi. Stuttgart’ta 1961 y›l›nda Dr.- Ing. unvan›n› ald›<br />

ve ‹stanbul’a dönerek tekrar Makine Elemanlar› Kürsüsündeki<br />

asistanl›k görevine bafllad›. Askerlik görevini 1962-1964 y›llar›<br />

aras›nda Heybeliada-Deniz Harp Okulunda teknoloji ve teknik resim<br />

ö¤retmeni olarak yapt›. Askerlik görevini tamamlad›ktan sonra<br />

üniversiteye döndü ve 1966 y›l›nda Makine Elemanlar› Kürsüsü’nde<br />

“Doçent”, 1971 y›l›nda da “Profesör” oldu. Ö¤retim üyeli-<br />

¤i süresince, ‹TÜ Gemi ‹nflaat›, Maden, Elektrik Fakülteleri ile<br />

Trabzon Karadeniz <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde de dersler verdi. Kendi<br />

bilim alan›nda araflt›rma ve makaleleri, telif ve tercüme kitaplar›<br />

mevcuttur.<br />

1972-1980 y›llar› aras›nda ‹TÜ Makine Fakültesi, 1983-1988 y›llar›<br />

aras›nda da ‹TÜ ‹flletme Fakültesi’nde “Dekan” olarak görev


yapt›. 1974-1998 y›llar› aras›nda ‹TÜ Standartlar Merkezi Müdürlü¤ü<br />

ve Türk Standartlar Enstitüsü (TSE) ‹stanbul fiubesi Belgelendirme<br />

Komisyonu üyeli¤i, 1976-1980 y›llar› aras›nda da Üniversite-Sanayi<br />

‹liflkileri Kurulu Baflkanl›¤›n› yapt›.1975-1977 y›llar›nda<br />

‹TÜ Otomatik Kontrol Kurumu Baflkanl›¤› görevini yürüttü.<br />

Uzun süreler TÜB‹TAK Dan›flma Kurulu Üyeli¤i, Sanayi E¤itim ve<br />

Gelifltirme Merkezi (SEGEM), Türkiye Sanayi Sevk ve ‹dare Enstitüsü<br />

(TÜSS‹DE), Tak›m Tezgahlar› Sanayi A.fi. (TAKSAN) Yönetim<br />

Kurulu Üyeli¤i, ‹TÜ Makine Fakültesi Dan›flma Kurulu Üyeli¤i yapt›.<br />

1972-1974 y›llar›nda da Makine Mühendisleri Odas› ‹stanbul<br />

fiubesi Baflkanl›¤› yapt›.<br />

2000 y›l›nda emekli oldu. Emekli olduktan sonra iki y›l Do¤ufl<br />

<strong>Üniversitesi</strong>’nde ders verdi. 2002 y›l›nda Tülin Gediktafl ile evlendi.<br />

21 Eylül 2005 tarihinde vefat etti.<br />

fiAM‹L G‹RG‹N Mak’66<br />

1943 ‹zmir-Tire’de do¤dum. 1966 ‹TÜ Makine Fakültesi’nden mezun<br />

olduktan sonra ‹flletme ‹ktisadi Enstitüsü’nü bitirdim. Askerlik<br />

dönüflü ‹zmir Rafinerisinde yedi y›l çal›flt›m. 1976 y›l›nda G‹-<br />

MAS firmas›n› kurdum. G‹MAS, rafineri, petrokimya, çimento fabrikalar›n›n<br />

makinelerini yapmaktad›r. Üretimin %80’i Avrupa ve<br />

Amerika’ya sat›lmaktad›r. Meslektafl›m olan bir o¤lum, Endüstri<br />

Mühendisi olan bir k›z›m ile aile flirketi olarak çal›flmaktay›z.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

131


O⁄UZ GÜRSEL ‹nfl’55<br />

O¤uz Gürsel 1932’de do¤mufl, 1955’de ‹TÜ’ den mezun olmufltur.<br />

Okuldan sonra serbest mühendislik yapm›fl olup, 1966’da kurulan<br />

Kiska fiirketinin bafl›na getirilmifltir. Bu flirket yurt içinde, Ortado¤u,<br />

Rusya ve Amerika’da inflaat iflleri faaliyetinde bulunmaktad›r.<br />

Daha sonra bu flirket grup haline dönüflmüfl ve kireç imalat›,<br />

kimya sanayi, flarap üretimi ve otelcilik (The Marmara) sahalar›nda<br />

da geliflmifltir. Antalya’da tümüyle yüzerek dönen otel de<br />

grubun eseridir ve dünyada emsali yoktur.<br />

Evlidir ve Bike, Ka¤an, Ard›ç adlar›nda üç çocuk sahibi olup üç tane<br />

de torunu vard›r ve 2006’dan beri iflleri devralmaktad›rlar.<br />

Ayr›ca kendisi 30 y›l süre ralli sporu ile u¤raflm›fl ve kros dal›nda<br />

üç defa Türkiye birincisi olmufltur.<br />

132 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

AYSEL HACALO⁄LU TO Mim’62<br />

CEVDET HACALO⁄LU TO Mim’63<br />

Aysel Hacalo¤lu: Fethiye’de do¤du. ‹lkokulu Malatya Barbaros ‹lkokulu’nda,<br />

ortaokulu Ankara Anafartalar Ortaokulu’nda okudu.<br />

Lise ö¤renimine Ankara K›z Lisesi’nde bafllad›. Lise iki ve üçüncü<br />

s›n›flar› Kars Lisesi’nde okuyarak 1958 y›l›nda bu liseden mezun<br />

oldu.<br />

1958 y›l›nda ‹TÜ <strong>Teknik</strong> Okulu Mimarl›k fiubesi’ne girdi. 1962 y›-<br />

l›nda mimarl›k diplomas› ald›. 1963 y›l›nda Y›ld›z <strong>Teknik</strong> Okulu<br />

Yüksek Lisans bölümünü bitirerek yüksek mimarl›k diplomas› ald›.<br />

Bir müddet Yüksek Mimar Y›lmaz Sanl› proje bürosunda çal›flt›.<br />

Daha sonra T.C. Emekli Sand›¤› Emek ‹nflaat ‹flletme A.fi. proje<br />

bürosuna girdi. 1966 y›l›nda evlendi.<br />

1967 y›l›nda Bay›nd›rl›k Bakanl›¤› Büyük Yap›lar Proje Müdürlü¤ü<br />

proje bürosunda çal›flmaya bafllad›. Bu büroda Yüksek Mimar Dr.<br />

Hayati Tabanl›o¤lu ile birlikte Atatürk Kültür Merkezi ‹nflaat› ve<br />

Yeflilköy Atatürk Havaliman› eski D›fl Hatlar flimdiki ‹ç Hatlar Terminali<br />

avan projelerinin haz›rlanmas›nda görev ald›.<br />

1973 y›l›ndan itibaren Hacalo¤lu ‹nflaat A.fi.’de çal›flmalar›na devam<br />

etti. 1984-1992 y›llar› aras›nda efliyle birlikte kurduklar›, Avrupa<br />

ülkelerine ihracat yapan firmalar›n›n planlama ve imalat ifllerini<br />

yürüttü.<br />

Cevdet Hacalo¤lu: 1934 y›l›nda F›nd›kl›-Rize’de do¤du. ‹lkokulu<br />

Ça¤layan köyünde, ortaokulu Pazar ilçesinde, liseyi Trabzon’da<br />

bitirdi. 1963 y›l›nda ‹TÜ TO Mimarl›k bölümünden mezun oldu.<br />

‹ki dönem Mimarl›k fiubesi Talebe Cemiyeti Baflkanl›¤› yapt›. Türkiye<br />

Milli Talebe federasyonu Yönetim Kurulu Üyeli¤i, Genel Kurul<br />

Baflkanl›¤› ve 3 ay TMTF baflkanl›¤› yapt›.1963 y›l›nda Türkiye<br />

Milli Gençlik Teflkilat› Genel Müdürlü¤ü proje bölümünde çal›flt›.<br />

1964-66 aras› yedek subayl›k yapt›.<br />

1966 y›l›nda s›n›f arkadafl› Aysel Hacalo¤lu ile evlendi. Her ikisi<br />

de lisansüstü e¤itimini yapm›fl bir k›z› ve bir o¤lu vard›r. Sevgilerin<br />

en güzeli torun sevgisini Eda ve Serra ile tatt›lar.<br />

1973-80 aras› iki dönem ‹stanbul Belediyesi Meclis Üyeli¤i ve ye-


di y›l ‹mar Komisyon Baflkanl›¤› yapt›.<br />

1966 y›l›ndan itibaren kay›nbiraderi Yüksek Mimar Hilmi Ayd›n ve<br />

efli Yüksek Mimar Aysel Hacalo¤lu ile kendi flirketlerinde apartman,<br />

iflyeri, han ve okul inflaatlar› yapt›lar. 1984-92 y›llar› aras›nda<br />

konfeksiyon ihracat› yapan anonim flirket faaliyetlerinde bulundu.<br />

Mimar odas› ve çeflitli dernek ve vak›flarda uzun y›llar yöneticilik<br />

ve baflkanl›klar yapt›. Kayak, su alt› sporu, deniz ve kara<br />

avc›l›¤› hobilerindendir.<br />

MEHMET TEK‹N HASEK‹ Kimya 80<br />

1957 Ceyhan do¤umlu Mehmet T. Haseki, babas› Ertu¤rul Haseki’nin<br />

t›p doktorlu¤u görevi dolay›s› ile 1960-66 y›llar› aras›nda<br />

Almanya’da bulundu ve ilkokula orada bafllad›. Türkiye’ye dönüfl<br />

yapt›ktan sonra ilkö¤retimine dördüncü s›n›ftan devam etti ve<br />

Adana Erkek Lisesinden 1974 y›l›nda mezun oldu. Ayn› y›l ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Kimya Mühendisli¤i bölümüne girdi. 1980<br />

y›l›nda Kimya Mühendisi olarak mezun olduktan sonra ABD’nde<br />

bir y›l Columbia <strong>Üniversitesi</strong>nde yabanc› dil ve iki y›l New Hampshire<br />

College’de ifl idaresi üzerine yüksek lisans yaparak MBA-<br />

Master in Business Administration derecesini ald›.<br />

1983 y›l›nda askerli¤ini tamamlamak üzere Türkiye’ye döndü.<br />

Akabinde kendi ifli; Mikro Bilgi Kay›t ve Da¤›t›m A.fi.’yi kurarak<br />

<strong>Teknik</strong> Bilgi Veri Tabanlar› konusunda yurtd›fl› yay›mc› firmalar›n<br />

temsilcili¤ini yapmaya bafllad› ve günümüze kadar ayn› konuda<br />

çal›flmaya devam etmektedir.<br />

1989 y›l›ndan beri Kamuran Haseki ile evli ve 1991 y›l›nda do¤an<br />

Can’›n babas›d›r.<br />

ITÜ Mezunlar Derne¤i, TMMOB Kimya Mühendisleri Odas›, Türkiye<br />

Biliflim Derne¤i ve ‹stanbul-Levent Rotary Kulübü üyesidir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

133


AYfiE HAYZURAN HASOL Mim’61<br />

DO⁄AN HASOL Mim’61<br />

Ayfle Hayzuran Hasol: 1938’de do¤du. 1956’da Atatürk K›z Lisesi’ni,<br />

1961’de ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’ni bitirdi. 1961 y›l›nda ‹stanbul<br />

Belediyesi Planlama Müdürlü¤ü’nde görev ald› ve daha sona<br />

Suriçi ‹stanbul Bölgesi fiefli¤i görevine getirildi. 1964-69 y›llar›<br />

aras›nda Ifl›k Mühendislik ve Mimarl›k Yüksek Okulu’nda asistanl›k<br />

yapt›.1969-71 y›llar› aras›nda Ankara <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat<br />

Dairesi’nin Diyarbak›r ve Ankara bürolar›nda proje mimar› olarak<br />

çal›flt›.<br />

Efli Do¤an Hasol ile birlikte tasarlad›¤› projelerden bir bölümü<br />

dergilerde yer ald› ve sergilendi, kat›ld›¤› proje yar›flmalar›nda<br />

çeflitli ödül ve mansiyonlar kazand›. Yine efliyle birlikte, yap› dal›nda,<br />

Mimar Odas›’n›n 1990 Ulusal Mimarl›k Ödülü’nü kazand›.<br />

Serbest mimarl›k çal›flmalar›n› efli Do¤an Hasol ve k›zlar› Ayfle<br />

Hasol Erktin ile 1985 y›l›nda kurduklar› Has Mimarl›k Grubu içinde<br />

sürdürmektedir.<br />

Do¤an Hasol: 1937’de do¤du. 1956’da Galatasaray Lisesi’ni,<br />

1961’de ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’ni bitirdi, bir süre ayn› fakültede<br />

asistanl›k yapt›. 1961’de daha ö¤renciyken Mimarl›k ve Sanat Dergisi’ni<br />

ç›karan gruba kat›ld›.<br />

1965-66’da Mimarlar Odas› ‹stanbul fiubesi’nin Sekreter Üyeli-<br />

¤i’ni, 1966-69 aras›nda da Oda’n›n dergisi Mimarl›k’›n Yaz› ‹flleri<br />

Müdürlü¤ü’nü yapt›. Oda Yönetim Kurullar›nda görev ald›.<br />

1968’de bir grup arkadafl›yla birlikte, yap› alan›nda bir bilgi merkezi<br />

olan Yap›-Endüstri Merkezi’nin kuruluflunu gerçeklefltirdi.<br />

YEM’in üyesi oldu¤u Uluslararas› Yap› Merkezleri Birli¤i’nin<br />

(UICB) 1989 ve 1992’de üçer y›ll›k dönemler için baflkanl›¤›na seçildi;<br />

baflkanl›¤› sona ererken kendisine UICB Genel Kurulu’nca<br />

Onursal Üyelik verildi.<br />

Yaklafl›k k›rk y›ldan beri Yap›-Endüstri Merkezi’nin bafl›nda olan<br />

Do¤an Hasol, bu kurumun bilgi merkezi ifllevi do¤rultusunda Yap›<br />

Dergisi’nin yan› s›ra, meslekî kataloglar ve mimarl›k kitaplar›-<br />

n›n yay›mlanmas›na, kurslar, konferanslar, seminerler, sergiler<br />

134 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

düzenlenmesine öncülük etti. Yay›n etkinlikleriyle, Türk Serbest<br />

Mimarlar Derne¤i’nin 1994/95 dönemi Bas›n-Yay›n Ödülü’nü kazand›.<br />

Serbest mimarl›k çal›flmalar›n› efli A. Hayzuran Hasol ve k›z› Ayfle<br />

Hasol Erktin ile birlikte kurduklar› Has Mimarl›k grubu içinde sürdürmektedir.<br />

Bu kapsamda efli ile birlikte, yap› dal›nda, Mimarlar<br />

Odas›’n›n 1990 Ulusal Mimarl›k Ödülü’nü kazand›.<br />

Dokuz kez bas›lan “Ansiklopedik Mimarl›k Sözlü¤ü” ile daha<br />

sonra yay›mlanan ‹ngilizce-Frans›zca-Türkçe “Mimarl›k ve Yap›<br />

Sözlü¤ü” önemli kaynak yay›nlar olmufltur. ‹ngilizce-Frans›zca<br />

olarak haz›rlad›¤› bir sözlük Frans›z yay›nevi Le Moniteur taraf›ndan<br />

“Architecture et Bâtiment/ Architecture and Building” ad› alt›nda<br />

1997’de Paris’te yay›mland›. Hasol’un ayr›ca, “Ya¤ma Var!”<br />

(1997), “Her fieyin Mimar› Var” (1998) ve “Mimarî ‹zlenimler”<br />

(1999) adl› kitaplar› ve çok say›da mesleki makalesi bulunmaktad›r.<br />

Hasol, 1990-96 aras›nda Galatasaray Spor Kulübü yönetiminde<br />

2.Baflkan olarak görev alm›fl, Cumhuriyet gazetesinde de spor yaz›lar›<br />

yay›mlanm›flt›r.<br />

Kendisine, 1998 y›l›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nce, 1999’da<br />

Y›ld›z <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nce Onursal Doktor unvan›, 2000’de de<br />

Mimarlar Odas›’nca Mesle¤e Katk› Baflar› Ödülü verilmifltir.


HÜSEY‹N ‹NAN Mak’70<br />

MARIONA, ESRA, JAN VE MARK ‹NAN<br />

Jale ve <strong>Mustafa</strong> ‹nan’›n o¤lu Hüseyin ‹nan 11 A¤ustos 1945’te ‹stanbul’da<br />

do¤du. Orta ö¤renimini ‹stanbul Alman Lisesinde tamamlad›ktan<br />

sonra makine mühendisli¤i e¤itimine Eidgenössische<br />

Technische Hochschule Zürich’te bafllad›. Babas›n›n vefat›ndan<br />

sonra yurda döndü ve ‹TÜ’den 1970’te Makine Yüksek Mühendisi<br />

olarak mezun oldu. Özel sektörde müteahhitlik ve meflrubat<br />

firmalar›nda çal›flt›. 2003’te ailesi ile Barselona’ya yerleflti.<br />

Halen orada çelik profil üretim ve da¤›t›m› yapan bir flirkette yönetici<br />

olarak çal›flmaktad›r.<br />

Mariona de Perez-Cabrero Batllo 9 Aral›k 1962’de Barselona’da<br />

dünyaya geldi. Ö¤renimini tamamlad›ktan sonra çokuluslu flirketlerde<br />

yönetici asistan› olarak çal›flt›. Barselona <strong>Üniversitesi</strong>nde<br />

Sanat Tarihi e¤itimine bafllad›. Bizans sanat›na olan merak›<br />

onu ‹stanbul’a yönlendirdi. Hüseyin ‹nan’la evlendikten sonra yo-<br />

¤un olarak Türkçe ö¤renip Mimar Sinan <strong>Üniversitesi</strong>nde Sanat Tarihi<br />

e¤itimini sürdürdü. Halen Barselona’da Türkçe sertifikal› tek<br />

resmi turizm rehberi olarak çal›flmaktad›r.<br />

Esra ‹nan 26 Eylül 1972’de ‹stanbul’da do¤du. Orta e¤itimini ‹stanbul<br />

Erkek Lisesinde tamamlad›ktan sonra Bo¤aziçi <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

Endüstri Mühendisli¤i bölümünü bitirdi. Üniversitede ma-<br />

¤arac›l›¤a olan merak› onu Jeoloji bilimine yöneltti. ABD’de Stanford<br />

üniversitesinde Master diplomas›n›n ard›ndan ayn› üniversiteden<br />

Doktor unvan›n› ald›. Halen Houston’da Shell flirketinde<br />

araflt›rmac› olarak çal›flmaktad›r.<br />

Jan ‹nan 18 A¤ustos 1997’de Barselona’da do¤du. Halen ilkö¤renimini<br />

sürdürmekte, ana lisan› ‹spanyolca, baba dili Türkçeden<br />

baflka Katalanca da biliyor, ayr›ca ‹ngilizce ve Almanca ö¤renmekte.<br />

Judo, bisiklet ve kayak sporlar› ilgisini çekiyor. ‹lerde babas› ve<br />

dedesi gibi mühendis olmay› arzuluyor.<br />

Mark ‹nan 03 Kas›m 1999’da Barselona’da dünyaya geldi. O da<br />

a¤abeyi ile ayn› okula devam ediyor. ‹spanyolca, Türkçe ve Katalanca<br />

konufluyor. Okulda ‹ngilizce de ö¤reniyor. Futbola çok merakl›,<br />

okulundaki tak›mda kalecilik yap›yor; ayr›ca kayak sporunu<br />

seviyor. Büyüdü¤ünde kâflif olmak istiyor.<br />

Babam›z ve dedemizin ad› ile an›lan bu kütüphaneye küçük bir<br />

katk›da bulunmufl olmak bizlere büyük mutluluk veriyor. <strong>Mustafa</strong><br />

‹nan çok k›s›tl› olanaklarla üstün bir bilim adam› olmay› baflarm›fl<br />

ve çok say›da ö¤renci yetifltirmiflti. Ö¤rencileri onun ölümünün<br />

üzerinden 40 y›l geçmifl olmas›na ra¤men ad›n› yaflat›yorlar.<br />

Umuyoruz ki <strong>Mustafa</strong> ‹nan’›n ö¤renme aflk›, yetiflen gençleri etkilesin<br />

ve bu kitapl›¤›n sa¤lad›¤› üstün imkanlarla onlar ça¤dafl bilim<br />

alan›nda daha ileriye ulafls›nlar.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

135


Prof. Dr. JALE ‹NAN<br />

Prof. Dr. Jale ‹nan, Aziz ve Mesture Ogan’›n k›z› olarak ‹stanbul<br />

Erenköy’de dünyaya gelmifltir. ‹stanbul Arkeoloji Müzeleri’nin<br />

kurucusu olan ressam-arkeolog Osman Hamdi Bey, Aziz<br />

Ogan’n›n Gebze’deki yazl›k evlerinden komflusu olup, onun güzel<br />

sanatlar ile eski eserlere olan ilgi ve yeteneklerini sezmifl, bu<br />

konularda çal›flmas› için yönlendirmifltir. Aziz Ogan Sanay-i Nefise<br />

Mektebi’nde resim e¤itimi ald›ktan sonra Asar-› Atika Müzeleri’ne<br />

girerek uzun y›llar hizmet vermifltir.<br />

Cumhuriyetin ilk ayd›n kufla¤›n›n bir temsilcisi olan Aziz Ogan<br />

befl çocu¤unun da e¤itimine önem vermifltir. K›z› Jale, babas›n›n<br />

farkl› görev yerleri nedeniyle orta e¤itimini ‹zmir Frans›z Mektebi’nde,<br />

lise e¤itimini ise ‹stanbul Erenköy Lisesi’nde tamamlam›flt›r.<br />

1933 y›l›nda lise e¤itimini tamamlayan Jale Ogan, çocuk<br />

yafllar›ndan itibaren tan›d›¤› arkeolojiyi kendine meslek olarak<br />

seçme¤e karar vermifltir. O y›llarda Türkiye’de henüz arkeoloji<br />

e¤itimi verecek bir kurum olmad›¤›ndan, arkeoloji e¤itimine<br />

bafllamak üzere Alexander von Humboldt bursuyla Berlin’e gitmifl,<br />

bir y›l sonra Türk hükümetinin verdi¤i devlet bursuyla e¤itimine<br />

Almanya’da devam etmifltir. Jale Ogan Almanya’da zoru<br />

baflarm›fl, bir yar›y›l gibi k›sa bir sürede Almancan›n temel gramerini<br />

kavram›fl, daha sonra bu Almancas› ile Grekçe ve Latince<br />

ö¤renmifltir. Daha sonra 2. Dünya Savafl› s›ras›nda en fazla<br />

+10 0 ’ye kadar ›s›t›lan kütüphanelerde çal›flm›fl, bombard›manlar<br />

s›ras›nda elinde doktoras›yla s›¤›naklara koflmufl ve bu a¤›r<br />

flartlar alt›nda 1943 y›l›nda Prof. Dr. G. Rodenwaldt’in yan›nda<br />

arkeoloji e¤itimini doktor unvan›yla tamamlam›flt›r.<br />

1943’te ‹stanbul’a döndü¤ünde, ‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong>’nde henüz<br />

arkeoloji bölümü olmad›¤›ndan, ‹lkça¤ Tarihi Bölümü’nde<br />

Prof. Dr. M. Emin Bosch’un yan›na asistan olarak atanm›fl ve Roma<br />

Sikkeleri üzerine araflt›rmalar yapm›flt›r. 1944 y›l›nda bugünkü<br />

ad› ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> olan Mühendis Mektebi’nin<br />

doçentlerinden <strong>Mustafa</strong> ‹nan ile evlenmifl ve bir süre sonra biricik<br />

o¤ullar› Hüseyin ‹nan dünyaya gelmifltir. 1946 y›l›nda yeni<br />

üniversite kanunuyla ‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong>’nde Prehistorya ve<br />

136 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

Jale ‹nan, 30’lu y›llarda arkeoloji mesle¤ine ad›m att›<br />

Arkeoloji Bölümü kurulmufl, Prof. Dr. A. Müfit Mansel, Bölüm<br />

Baflkanl›¤›’na atanm›flt›r. Dr. Jale ‹nan’da onun yan›nda asistan<br />

olarak çal›flma¤a bafllam›flt›r. Ancak kurulufl aflamas›nda bölümde<br />

sadece iki kifli olduklar›ndan, Jale ‹nan bir yandan ders<br />

verirken, di¤er yandan da Türkçe kaynak bulma s›k›nt›s›nda<br />

olan ö¤rencilerin çevirilerine yard›mc› olmufl, Bölüm Kitapl›¤›’n›<br />

ve Foto¤raf Laboratuar›’n› kurmufl, hatta Prof. Dr. A. Müfit Mansel’in<br />

derslerinde projeksiyonu kullanm›flt›r.<br />

Ayn› y›l Perge’de bafllat›lacak kaz›lar›n ön haz›rl›klar›n› yapmak<br />

üzere Prof. Dr. A. Müfit Mansel taraf›ndan Antalya’ya gönderilmifltir.<br />

Bunu ertesi y›l Side kaz›s› takip etmifltir. Savafl sonras›<br />

y›llarda arkeolojik çal›flmalar› gerçeklefltirmek büyük zorluklar›n<br />

afl›lmas›n› gerektiriyordu. O günlerin zorluklar›n› Jale ‹nan<br />

“Side’nin Roma Devri Heykelt›rafll›¤›” kitab›n›n önsözünde flöyle<br />

dile getirir: “Bu ifller bugünkü gibi pek kolay de¤ildi. Aksu<br />

Köy Enstitüsü’nden sa¤lad›¤›m›z bir kamyonetle kaz› malzemesini<br />

de yan›m›za alarak bir ö¤le yeme¤inden sonra yola ç›kt›k.


Yollar çok bozuktu, sürat yapam›yorduk. Peri Köprüsü çökmüfl<br />

oldu¤undan ›rmak yata¤›n› aflmak zorunda kald›k; bu s›rada<br />

kamyonet ar›za yapt›, saatlerce orada kald›k ve ancak karanl›k<br />

bast›¤›nda Side’ye varabildik. Sideliler, daha önceden haberli<br />

olduklar›ndan, köy meydan›nda toplanm›fllar, merak ve heyecanla<br />

bizi bekliyorlard›. Kamyoneti elbirli¤iyle boflalt›p kamp<br />

için uygun gördükleri büyük liman taraf›ndaki kumsala iki çad›r<br />

kurarak yatacak yerimizi sa¤lad›lar.”<br />

Jale ‹nan’›n 1946 y›l›nda bafllayan kaz› hayat›, 1975 y›l›ndan sonra<br />

resmen kaz› baflkanl›¤›n› da üstlendi¤i Perge, Side kaz›lar›n›n<br />

yan› s›ra Kremna, Boubon, Lyrbe-Seleukeia kurtarma kaz›lar›yla<br />

devam etmifltir. Çal›flt›¤› tüm antik kentlerde restorasyon çal›flmalar›na<br />

önem vermifl, akrabas› Selma ve Rag›p Devres’in maddi<br />

katk›lar›yla 1962 y›l›nda Side Müzesi’nin kurulmas›n› sa¤lam›flt›r.<br />

Ayn› flekilde Side’deki Vespasian An›t›’n›n onar›m›n› ve<br />

yine Side’deki Apollon Tap›na¤›’n›n “Anastylosis”ini (k›smi aya-<br />

¤a kald›rma) gerçeklefltirmifltir.<br />

2. Dünya Savafl› y›llar›nda, Almanya’da<br />

Side kaz›s› y›llar›nda<br />

Meslek hayat›nda çok say›da yay›n yapan Jale ‹nan’›n en önemli<br />

uzmanl›k alan› heykel sanat› olmufl, bu konuda çok say›da<br />

de¤erli eser vermifltir. Heykel sanat› konusundaki ilk araflt›rmalar›,<br />

1947 y›l›nda bafllayan Side kaz›lar›nda heykelt›rafll›k yap›tlar›n›n<br />

yay›n›n›n Prof. Dr. A. Müfit Mansel taraf›ndan kendisine<br />

verilmesiyle bafllam›fl, bu da mesleki yaflam›nda bir dönüm<br />

noktas› olmufltur. Berlin’deki ö¤renimi s›ras›nda büyük ilgi duydu¤u<br />

bu alanda çal›flma flans› onun zaman içersinde dünyaca<br />

ünlü bir heykel uzman› olmas›n› sa¤lam›flt›r. Özellikle heykel<br />

parçalar›n›n birlefltirmesindeki yetene¤i, 80’li y›llarda Perge’den<br />

Boston’a kaç›r›lan bir Herakles Heykeli parças›n› foto¤raflardan<br />

tespit etmesini sa¤lam›flt›r. Jale ‹nan Antalya Müzesi’nde<br />

bulunan bu heykelin alt parças›n›n mülaj›n› al›p, Boston’a<br />

giderek parçalar› birlefltirmifl ve bu flekilde eserin Türkiye’den<br />

kaç›r›lm›fl oldu¤unu ispatlam›fl ve heykel parças›n›n iade<br />

edilmesini için yasal süreci bafllatm›flt›r. Foto¤rafla belgeleme<br />

arkeolojik çal›flmalar›n ilk ve en önemli aflamalar›ndan biridir.<br />

Bu konuya çok önem veren Jale ‹nan özellikle çekimlerde<br />

çok titiz davranm›fl ve arkeoloji dünyas›nda baflar›l› foto¤rafç›-<br />

l›¤›yla tan›nm›flt›r.<br />

Arazi çal›flmalar›n›n ço¤unu Antalya Bölgesi’nde gerçeklefltiren<br />

Jale ‹nan, Antalya Arkeoloji Müzesi’nin geliflmesine de, bizzat<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

137


Jale ‹nan arkeoloji dünyas›nda baflar›l› foto¤rafç›l›¤›yla da tan›nd›<br />

katk›da bulunmufl, hatta zengin kiflisel kitapl›¤›n› da bu kuruma<br />

ba¤›fllam›flt›r.<br />

‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong>’nde k›rk y›l hizmet vermifl olan Jale ‹nan,<br />

iki nesil boyunca çok say›da arkeologun yetiflmesine katk›da<br />

bulunmufl, yaflam› boyunca gerçeklefltirdi¤i çok yönlü çal›flmalar›yla<br />

da arkeoloji dünyas›n› damgas›n› vuran bir kifli olmay›<br />

baflarm›flt›r.<br />

(Bu yaz› N. Atik ve A. Öztürk taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.)<br />

Perge’den Boston’a kaç›r›lan Herakles Heykeli üzerinde çal›fl›rken<br />

138 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


RUH‹ KAFESÇ‹O⁄LU Mim’43<br />

8 Ocak 1919’da Kayseri’de do¤du. ‹lk ö¤renimini Kayseri’de orta<br />

ö¤renimini Sivas’ta tamamlad›. 1937’de Yüksek Mühendis Mektebi’ne<br />

girdi. 1943 Haziran›nda mezun oldu. Evli ve iki çocuk babas›d›r.<br />

Ekim 1947’de ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi Yap› II Kürsüsünde asistan<br />

olarak göreve bafllad›. 1949’da yeterlilik çal›flmas›n› tamamlad›,<br />

1954’de doçent, 1965’te profesör oldu. 1986’da emekli oldu.<br />

1955-1957 aras›nda uzun süreli inceleme araflt›rma program› çerçevesinde<br />

Bat› Almanya’ya gitti. Hannover TH’da Prof.Graubner<br />

ile yap› ve malzeme derslerinin uygulamalar›na ve Institüt für<br />

Bauforschung e.V.’de araflt›rma çal›flmalar›na kat›ld›.<br />

1957’de ‹TÜ’deki Mimarl›k ö¤rencileri için oluflturdu¤u Yap› Malzemesi<br />

dersinin yürütülmesini üstlendi. E¤itim amaçl› bir malzeme<br />

arflivi ve e¤itim ve araflt›rma amaçl› bir malzeme laboratuar›<br />

kurdu. ‹TÜ <strong>Teknik</strong> Okulu, Özel Ifl›k Mühendislik Okulu ve Trabzon<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> mimarl›k bölümlerinde de malzeme derslerini<br />

yürüttü.<br />

Kurucular› aras›nda bulundu¤u Yap› Endüstri Merkezi 1968’de<br />

aç›ld›.<br />

‹TÜ Mimarl›k Fakültesi Yap› Araflt›rma Kurumu genel sekreterli¤i<br />

ve baflkanl›¤› s›ras›nda konut, okul ve deprem konular›nda disiplinleraras›<br />

periyodik paneller düzenlenmesini sa¤lad›.<br />

TÜB‹TAK’›n MAG 505 kodlu, “Topra¤›n Alç› ile Stabilizasyonu”<br />

konulu temel araflt›rma projesi Haziran 1980’de tamamland›.<br />

Bu temel araflt›rmaya dayan›larak de¤iflik koflullarda uygulama<br />

olanaklar›na yönelik araflt›rmalar günümüze kadar sürdürülmektedir.<br />

Emekli olduktan sonra Doç. Dr. Bilge Ifl›k’›n yürüttü¤ü çal›flmalara<br />

dan›flman olarak kat›lmaktad›r.<br />

Ülkede alç›n›n daha yayg›n kullan›lmas›, üretimin gelifltirilmesi<br />

amac›yla 1995’te Alç› Üreticileri Derne¤i’nin kurulmas›na öncülük<br />

etmifl ve üç dönem yönetim kurulu baflkanl›¤›n› yürütmüfltür.<br />

Yurt içinde ve d›fl›nda birçok seminer ve kongreye bildiri ile kat›ld›,<br />

konferanslar verdi, gazete ve dergilere yazd›. 5 kitap, 50’nin<br />

üzerinde bildiri ve makale yazar›d›r. Proje yar›flmalar›na kat›ld›,<br />

çeflitli ödüller ald› ve mesleki uygulamalar yapt›.<br />

Emekli olduktan sonra Yap› Endüstri Merkezi’nin teknik dan›flmanl›¤›n›<br />

yapt›; çeflitli kongre ve seminerlere kat›larak çal›flmalar›n›<br />

sürdürdü.<br />

“‹TÜ’nün Kuruluflu ve Yetmifl Sene Öncesinden Birkaç An› ve Çizgi”<br />

isimli kitab› tamamlanma aflamas›ndad›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

139


MUSTAFA KALEL‹O⁄LU ‹nfl’73<br />

1949 y›l›nda Çorum’da do¤du. 1973 y›l›nda ‹TÜ’den Yüksek ‹nflaat<br />

Mühendisi olarak mezun oldu. 1975 y›l›nda Evren Mühendislik<br />

ad›yla ilk firmas›n› kurdu ve uzun y›llar proje ve müflavirlik hizmetlerinde<br />

bulundu. 1981 y›l›ndan itibaren Evren ‹nflaat ve Mühendislik<br />

flirketiyle taahhüt sektöründe faaliyet göstermeye bafllad›.<br />

1997 y›l›nda Eser ‹nflaat ve Ticaret Afi’yi sat›n alarak uluslararas›<br />

altyap› projelerini faaliyet alan›na ekledi. Kurucusu ve Yönetim<br />

Kurulu Baflkan› oldu¤u Evren Group, bugüne kadar 1 milyar<br />

USD’nin üzerinde projeye imza atm›fl ve halen 3 k›tada, birçok ülkede<br />

faaliyetlerine devam etmektedir.<br />

Referanslar› aras›nda Formula 1 ‹stanbul Pisti, Siemens ‹stanbul<br />

Genel Müdürlü¤ü, Ege Çelik, Assan Alüminyum, Bank Ukraine,<br />

‹DTM Fuar Merkezi, Türk Hoechst ‹laç gibi birçok anahtar proje<br />

bulunan Evren Group, 10 flirket, 1500’ün üzerinden çal›flan›yla,<br />

Türkiye, Romanya, Cezayir, Özbekistan ve Kazakistan baflta olmak<br />

üzere yurtiçi ve yurtd›fl›nda çeflitli konut, ofis, endüstriyel tesis,<br />

köprü, baraj ve flehirsel altyap› projelerine devam etmektedir.<br />

Hizmetleri ISO 9001 belgesine sahip olan grubun bayrak gemisi<br />

görevini ‹stanbul merkezli Evren ‹nflaat ve Mühendislik (www.evrengroup.com)<br />

ve Ankara merkezli Eser ‹nflaat ve Ticaret Afi<br />

(www.eserconstruction.com.tr) yürütmektedir. Evren Group flirketleri<br />

Türkiye Müteahhitler Birli¤i (TMB) ve Türkiye ‹nflaat Sanayicileri<br />

‹flveren Sendikas› (‹NTES) baflta olmak üzere birçok yurtiçi<br />

ve yurtd›fl› üyeli¤e sahiptir.<br />

EM‹N KAPLAN ‹nfl’73<br />

1 Ocak 1951’de (nüfusta böyle yaz›yor!) Konya ili Do¤anhisar ilçesi<br />

Karaa¤a kasabas›’nda bir iflçi/çiftçi ailesinin çocu¤u olarak<br />

do¤du. ‹lkokulu köyün ilkokulunda orta 1 ve 2’yi Do¤anhisar ortaokulunda<br />

okudu. Ortaokul 2.s›n›ftan sonra devlet paras›z yat›l›<br />

s›navlar›n› kazanarak orta 3 ve liseyi Ni¤de lisesinde paras›z yat›-<br />

l› olarak okudu. 1968 y›l›nda Ni¤de lisesinden birincilikle mezun<br />

oldu. 1968-69 ö¤retim y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nde e¤itimine<br />

bafllad› ve 1973 y›l›nda ‹nflaat Fakültesi tatbiki mekanik dal›ndan<br />

mezun oldu.<br />

Mezuniyetten sonra proje ve mühendislik firmalar›nda çal›flmaya<br />

bafllad›. 1974 y›l›nda Sistem Planlama Proje ve Mühendislik Limited<br />

fiirketine girdi. Daha sonra bu flirketin ortaklar› aras›nda yer<br />

ald›. Uzun süre çeflitli mühendislik yap›lar›nda proje mühendisli-<br />

¤i yapt›.<br />

1977 y›l›nda sistem planlamadaki ortaklar› ile sistem Yap› ‹nflaat<br />

ve Ticaret A.fi. ve sonrada Sismat A.fi, Sispa Ltd fiti gibi sistem<br />

grubu flirketlerinin kurucu ortaklar› aras›nda yer ald›.<br />

Sistem Grubu, çevre koruma teknolojileri ve endüstriyel tesisler<br />

konusunda anahtar teslimi mühendislik, imalat, müteahhitlik ve<br />

ticaret hizmeti vermektedir.<br />

Emin Kaplan halihaz›rda Sistem Yap› ‹nflaat ve Ticaret A.fi. ile di-<br />

¤er Sistem Grubu flirketlerinde icra kurulu ve yönetim kurulu üyesi<br />

olarak görevine devam etmektedir.<br />

140 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


H. FARUK KARADO⁄AN ‹nfl’66<br />

Hüseyin Faruk Karado¤an Mersinlidir. 1944 y›l›nda Mersin’de<br />

do¤du, Kas›m ay›n›n on üçüncü günü.<br />

1966 Haziran’›nda ‹TÜ’den ‹nflaat Yüksek Mühendisi olarak mezun<br />

oldu; 21’ini doldurmam›flt›.<br />

Askere gitti. Motorlu Topçu oldu. ‹ki y›l askerlik görevini tamamlarken<br />

resim yapacak vakit de buldu, inflaat mühendisli¤i yapacak<br />

vakit de ve okuyacak.<br />

Sonra bakt› ki ö¤retim üyesi olma iste¤i a¤›r bas›yor, aranmaya<br />

bafllad›. Aray›fl KTÜ’den ‹TÜ’ye tafl›d› Faruk Karado¤an’›.<br />

‹flte o s›ralarda önemli bir olay gerçekleflti ve Hülya Saraço¤lu ile<br />

yaflam›n› birlefltirdi ki Bar›fl, Yal›n, Sofia, Lara, Sinan, Ayla, Alp<br />

dünyaya gelsin. Bunlardan ilk ikisi p›rlantan›n p›ylantas›, son befli<br />

p›ylantalar›n p›ylantalar›. Ondan sonras› teferruat. Doktora,<br />

Doçentlik, Profesörlük ve yöneticilik vs.<br />

Sene 2008, çal›fl›yor; sabah sekiz akflam sekiz.<br />

AYSEL KARAS Mim’76<br />

‹SMA‹L KARAS ‹nfl’75<br />

Aysel Karas: 11.10.1953 tarihinde K›br›s’›n Mo¤usa (Geçitkale)<br />

kentinde do¤dum. ‹lkokulu Atatürk ‹lkokulunda (Lefkofla), ortaokulu<br />

ve liseyi Lefkofla Türk K›z Lisesinde okudum ve 1971 y›l›nda<br />

mezun oldum. ‹zleyen senede ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’ne kay›t oldum.<br />

Mimarl›k Fakültesi’nden (1975-1976) mezun olduktan sonra K›br›s’ta<br />

bir devlet dairesinde ve bir süre özel mimari büroda proje<br />

mimar› olarak çal›flt›m. Daha sonra aile iflletmesinde çal›flmaya<br />

bafllad›m. Mimarl›k-mühendislik d›fl› u¤rafl›s› olan bu iflletmede<br />

halen yöneticilik yapmaktay›m.<br />

Eflim ‹smail Karas inflaat mühendisidir ve iki k›z›m›z var.<br />

‹smail Karas: 20.04.1952 tarihinde K›br›s’›n Mo¤usa (Çaml›ca)<br />

kentinde do¤dum. ‹lkokulu Çaml›ca ‹lkokulu’nda, ortaokulu Göndere<br />

Ortaokulu’nda okuduktan sonra 1970 y›l›nda Lefkofla Türk<br />

Lisesi’nden mezun oldum. Ortaokul (2 y›l) lise ve lise sonras› bir<br />

y›l olmak üzere toplam alt› y›l mücahitlik hizmeti yapt›ktan sonra<br />

1971-1972 ders y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ne girdim.<br />

‹nflaat Fakültesi’nden (1974-1975) mezun olduktan sonra TC Karayollar›<br />

Gebze-Hereke aras› (E5 Karayolunu) Öngerilmeli Sanat Yap›lar›<br />

inflaat›nda (ENKA ‹nflaat fiirketinde) iki y›l fiantiye Mühendisi<br />

olarak çal›flt›m.<br />

1977 y›l›ndan günümüze de¤in KKTC’de Bay›nd›rl›k ve Ulaflt›rma<br />

Bakanl›¤›na ba¤l› kamu kurumlar›nda mühendislik hizmetlerinde<br />

çal›flt›m. Kamu görevim sürmektedir. ‹ngilizce biliyorum.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

141


KESK‹N KESER Mak’63<br />

Keskin Keser,1940 y›l›nda Antakya’da do¤du. ‹lk ve orta ö¤renimini<br />

orada tamamlad›. 1958 y›l›nda girdi¤i ‹TÜ Makine Fakültesi’nden<br />

1963 Haziran›nda mezun oldu. Askerlik hizmetini tamamlad›ktan<br />

sonra do¤rudan sanayi hayat›na at›ld›. 1970 y›l›nda<br />

‹TÜ’den bir s›n›f arkadafl› ile birlikte kurduklar› ve sonradan anonim<br />

flirkete dönüflen MA-PA Kolektif fiirketi’nde ba¤lant› elemanlar›<br />

ve otomotiv parçalar› üretimine bafllad›. Sanayimizin ithal<br />

ikamesi aflamas›nda birçok ba¤lant› eleman› ve otomotiv parças›-<br />

n›n Türkiye’deki ilk üretimini gerçeklefltirdi. Daha sonralar› tümüyle<br />

kendi yönetimine geçen MA-PA Anonim fiirketi’nde AR-GE<br />

yat›r›mlar›na, üniversite ile iflbirli¤ine ve firma içi e¤itime a¤›rl›k<br />

vererek firmas›n› kendi teknolojisini yarat›r konuma getirdi ve bugünkü<br />

ça¤dafl fabrikas›na tafl›d›. Burada kendi gelifltirdikleri makineler,<br />

test cihazlar› ve otomasyon sistemleri ve yine kendilerine<br />

ait tasar›m ve teknolojiler kullan›larak üretilen debriyaj setlerinin<br />

büyük ço¤unlu¤u dünyan›n dört yan›na sat›lmakta ve s›n›rl› say›-<br />

daki uluslararas› firmalarla rekabet edilmektedir.<br />

Keskin Keser halen ‹TÜ Makine Fakültesi Dan›flma Kurulu, ‹TÜ<br />

Vakf› Mütevelli Heyeti ve ‹TÜ Mezunlar› Derne¤i üyesidir. E¤itim<br />

imkanlar›n›n gelifltirilmesi ve Türkçe teknik literatürün zenginlefltirilmesi<br />

konular›nda çaba harcamaktad›r.<br />

142 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

AL‹ fiÜKRÜ KIRAN Mak’71<br />

1949 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. Vefa Lisesi’nden mezun olduktan<br />

sonra ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Makine Fakültesi’ne girdi. 1971<br />

y›l›nda bu bölümden mezun oldu. ‹TÜ’de Endüstri Mühendisli¤i<br />

konusunda Doktoras›n› yapt›ktan sonra Üretim Yönetimi konusunda<br />

ö¤retim görevlisi olarak ‹TÜ’ye hizmet etti.<br />

1980 y›l›nda ö¤retim görevlisi olarak ABD’ne giderek, Profesörlük<br />

unvan›n› kazand›. Akademik kariyerine ABD’nin belli bafll›<br />

üniversitelerinden Texas Technical University ve University of Southern<br />

California’da devam etti. Tayvan’›n önde gelen üniversitelerinden<br />

olan Dai-Yeh Institute of Technology’den ald›¤› davet<br />

üzerine 1990-1991 y›llar›nda, üniversitenin Endüstri Mühendisli-<br />

¤i bölümünün kurucu baflkan› olarak, akademik çal›flmalar›na<br />

devam etti.<br />

Ayn› zamanda 1990 y›l›nda, ABD’nin Kaliforniya eyaletinde, San<br />

Diego flehrinde K›ran Consulting Group ad› alt›nda kendi dan›flmanl›k<br />

firmas›n› kurdu. Firman›n müflterileri aras›nda Disney,<br />

Universal Studios, General Motors, General Electric, IBM, Compaq,<br />

Hewlett Packard ve Dell gibi Fortune-500 flirketleri yer almaktad›r.<br />

Ali fiükrü K›ran, 2001 y›l›nda ikinci flirketi olan ve yaz›l›m konusunda<br />

faaliyet gösteren Exametric’i kurdu. fiirket özellikle bankac›l›k<br />

alan›nda gelifltirdi¤i yaz›l›m ile dikkatleri çekti. Exametric’in<br />

gelifltirdi¤i yaz›l›m Wells Fargo Bank, Bank of America, HSBC, National<br />

Australia Bank gibi dünyan›n önemli bankalar› taraf›ndan<br />

kullan›lmaktad›r. Exametric flirketinin geliflmesine yapt›¤› katk›-<br />

lardan dolay› 2004 y›l›nda Ernest & Young taraf›ndan verilen “Y›-<br />

l›n Giriflimcisi” ödülünü kazand›. Bir y›l sonra 2005 y›l›nda, firman›n<br />

gelifltirdi¤i yaz›l›m San Diego’da “En ‹yi Yaz›l›m” ödülüne lay›k<br />

görüldü. 2006 y›l›nda ise Exametric firmas› dünyan›n en büyük<br />

yaz›l›m firmalar›ndan biri ile birleflti.<br />

2008 y›l›nda K›ran Analytics ad›nda yeni bir yaz›l›m firmas› kuran<br />

Ali fiükrü K›ran, halen hem K›ran Analytics hem de K›ran Consulting<br />

Group firmalar›n›n Yönetim Kurulu Baflkan› olarak profesyonel<br />

hayat›na devam etmektedir.


ABD’deki Türk toplulu¤unun sevilen bir simas› olan Ali fiükrü K›-<br />

ran, iki y›ld›r San Diego’daki House of Turkey derne¤inin baflkanl›¤›n›<br />

yapmaktad›r.<br />

Evli, üç çocuk babas› olup Kaliforniya-San Diego’da yaflamaktad›r.<br />

Bu ba¤›fl San Diego Foundation alt›nda faaliyet gösteren Ali ve<br />

Linda K›ran Vakf› taraf›ndan yap›lm›flt›r. San Diego Foundation,<br />

özel ve tüzel kiflilerin oluflturdu¤u vak›flar› yöneten bir kurulufl<br />

olup 1000’den fazla vakf›n yönetimini yapmaktad›r.<br />

NAC‹ KOLO⁄LU ‹nfl’68<br />

1946 y›l›nda Elaz›¤’da do¤an Naci Kolo¤lu, 1968 y›l›nda ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi’nden mezun oldu.<br />

1968-1972 y›llar› aras›nda, DS‹ Genel Müdürlü¤ü 7. Bölge Müdürlü¤ü<br />

Do¤ankent Hidroelektrik Santrali kontrol mühendisli¤i<br />

ve flube baflmühendisli¤i, Hasan U¤urlu Baraj› mukavele tatbikat<br />

bafl mühendisi olarak görev yapan Naci Kolo¤lu, 1974 y›l›nda inflaat<br />

taahhüt firmas›n› kurdu. 1977 y›l›nda inflaat sektöründe faaliyet<br />

göstermek üzere Kolin ‹nflaat A.fi.’nin kurucu orta¤› oldu.<br />

Halen, baflta inflaat olmak üzere; enerji, liman iflletmecili¤i, turizm<br />

ve madencilik sektörlerinde faaliyet gösteren, Kolin fiirketler<br />

Grubu’na ba¤l› 27 flirketin kurucu orta¤›d›r. 1984-1988 y›llar›<br />

aras›nda Elaz›¤ Sanayi ve Ticaret Odas› Baflkanl›¤› yapm›flt›r.<br />

Kolin ‹nflaat, yurtiçinde ve yurtd›fl›nda 74 ulaflt›rma, tar›m ve<br />

enerji, bina-konut-endüstriyel tesis projesini tamamlam›fl, halen<br />

29 yeni projeyi devam ettirmektedir. Merkezi Ankara’da bulunan<br />

Kolin Grubu, yurtiçindeki flantiyeleriyle birlikte, yurt d›fl›nda, Bakü,<br />

Tripoli, Kabil, Amman, Lefkofla ofislerinde görev yapan uzman<br />

ve deneyimli bir kadro ile çal›flmalar›n› yürütmektedir. Birçok yöneticisi<br />

ile Uluslararas› Yol Federasyonu, Dünya Su Konseyi gibi<br />

kurulufllarda temsil edilmektedir.<br />

Kolin Grubu sosyal sorumluluk projelerini, e¤itime destek vererek<br />

gerçeklefltirmifltir. Samsun’da bir ilkö¤retim okulu yap›lm›fl,<br />

Elaz›¤’da Türkiye’nin en önemli e¤itime destek projelerinden biri<br />

tamamlanm›flt›r. Uluslararas› standartlardaki imkânlar› ile<br />

üniversite kampüsü niteli¤indeki e¤itim kompleksinde; Anadolu<br />

lisesi, k›z yurdu, sosyal ve spor tesisleri bulunmaktad›r. Bu<br />

okullarda yaklafl›k 1000 ö¤renci e¤itim ö¤retim görmekte,<br />

150’ye yak›n k›z ö¤renci yurtlarda kalmakta ve burslarla desteklenmektedir.<br />

Kolin ‹nflaat ve Kolin Grubu flirketleri, gerçeklefltirdi¤i projeler,<br />

yat›r›mlar, yaratt›¤› istihdam olanaklar› ile ülke ekonomisine<br />

katk› sa¤lamaktad›r. Kolin Grubu’nun, 31 y›la dayanan ulusal ve<br />

uluslararas› baflar›s›nda büyük rol oynayan Naci Kolo¤lu, mühendislik,<br />

yöneticilik, ulusal yat›r›mc›l›k, toplumsal konulara<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 143


duyarl›l›¤› ile ülkemizin önemli ifladamlar› aras›nda yer almaktad›r.<br />

‹nflaat Mühendisleri Odas›, ‹TÜ Yüksek Mühendisleri Birli-<br />

¤i üyesi olan Kolo¤lu, evli ve iki çocuk babas›d›r.<br />

144 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

CENG‹Z KÜÇÜK Mak’71<br />

10.06.1949 y›l›nda Çatalca’da do¤dum. Kaleiçi ‹lkokulu ve Çatalca<br />

Ortaokulu’nu bitirdikten sonra 1963 y›l›nda Kabatafl Erkek Lisesi’ne<br />

girdim. Liseyi zaman›nda bitirdim ve 1966 y›l›nda ‹TÜ Makine<br />

Fakültesi’ne girerek 1971 y›l›nda Makine Yüksek Mühendisi<br />

olarak piyasaya ç›kt›m. Ayn› y›l Akçimento San. ve Tic. A.fi’de çal›flarak<br />

1972 y›l›nda askere gittim, 1973 y›l›nda askerden geldikten<br />

sonra Alarko Holding’in Bursa Tofafl tesislerinde fiantiye fiefi<br />

olarak çal›flt›m ve 1976 Ekim ay›nda tekrar Akçimento San. ve Tic.<br />

A.fi’de çal›flmaya bafllad›m. 1980 Haziran ay›nda flirketten ayr›larak<br />

Termot Müh. fiirketini kurdum. 1983 y›l›nda ise Ceta Mak.<br />

San. ve Tic. A.fi’nin orta¤› olarak ifle bafllad›m ve halen flirket yönetim<br />

kurulu üyesi olarak çal›flmaktay›m.<br />

CETA en son dünya teknolojisini ve Türk mühendisli¤ini kullanarak<br />

yurtiçi ve yurtd›fl›nda yüksek kaliteli ürünler ve mühendislik<br />

hizmetleri sunmay› hedefleyen bir kurulufltur. 14.000 m 2 alana<br />

yay›lan Büyükçekmece Tesisinde ayl›k 800 ton çelik imalat kapasitesi<br />

olan CETA, 21 tecrübeli mühendis, 23 sertifikal› teknisyen,<br />

toplam 257 çal›flandan oluflan yetenekli bir kadroyla müflterilerine<br />

hizmet vermektedir.<br />

Müflteri ihtiyaç, flart ve isteklerini ön plana alan çal›flma düzenimiz<br />

problemlere taahhüt edilmifl zamanlama ile en yüksek kalitede<br />

çözümler getirir. Kalite yönetim sistemimiz uluslararas› kabul<br />

görmüfl ISO-9000 standartlar› baz al›narak oluflturulmufl ve zaman›n<br />

flartlar›na ve teknolojisine uygun olarak sürekli gelifltirilmektedir.<br />

CETA’n›n tarihçesi:<br />

1981: CETA kuruldu; hedefimiz en son dünya teknolojisini ve Türk<br />

mühendisli¤ini kullanarak yurtiçi ve yurtd›fl›nda yüksek kaliteli<br />

ürünler ve mühendislik hizmetleri sunmak.<br />

1981: ‹lk yurtd›fl› iflimizi Libya’da ald›k.<br />

1987: Çimento fabrikas› bak›m ve iflletme hizmetlerine bafllad›k.<br />

‹lk müflterimiz Akçimento’ya (flimdiki ismi ile Akçansa) hizmet<br />

vermeye hâlâ devam ediyoruz.


1988: Partner program›m›z kapsam›nda ilk temsilcili¤imizi ald›k.<br />

Bugün temsilciliklerimiz sayesinde müflterilerimize yüksek kalitede<br />

ve en son teknoloji ürünleri sa¤l›yoruz.<br />

1991: Fabrika elektrifikasyonu ve otomasyonu alan›nda elektronik<br />

mühendislik hizmetleri verebilmek amac›yla kardefl firmam›z<br />

Cimes kuruldu. Bu sayede müflterilerimize otomasyon dahil<br />

anahtar teslim tesisler kurabilmek için gerekli olan tüm hizmetleri<br />

sunmaya bafllad›k.<br />

1993: 2005’e kadar genel merkezimiz olarak hizmet veren Levent’teki<br />

binam›za tafl›nd›k.<br />

1993: Büyükçekmece tesisimiz 500 m 2 kapal›, 2000 m 2 aç›k alan›<br />

ile imalata bafllad›.<br />

1999: Kurumsallaflma yolunda flirket yönetimimiz profesyonel<br />

yöneticilere teslim edildi ve ilk profesyonel genel müdürümüz iflbafl›<br />

yapt›.<br />

2000: Büyükçekmece tesisimizin kapasitesi ayl›k 800 ton imalat<br />

yapabilecek flekilde artt›r›ld›. Kapal› alan›m›z› 5657 m 2 ’ye, aç›k<br />

alan›m›z› da 8238 m 2 ’ye ç›kartt›k ve de makina park›m›z› günün<br />

ihtiyaçlar› do¤rultusunda en son teknolojiyle yeniledik.<br />

2003: CETA, Alman Kaynak Enstitüsü SLV Berlin-Brandenburg taraf›ndan<br />

DIN 18800 ve DIN 4133 Sertifikas› ile belgelendirildi.<br />

2004: CETA, ba¤›ms›z denetim kuruluflu BVQI taraf›ndan ISO<br />

9001:2000 Sertifikas› ile belgelendirildi.<br />

Günümüzde Ceta 257 çal›flan› ile yurtiçi ve yurtd›fl›nda yüksek kaliteli<br />

ürünler ve mühendislik hizmetleri sunmaya devam etmektedir.<br />

Bugün de yeni teknolojileri ö¤renmeye devam ederek ürünlerimizi,<br />

hizmetlerimizi ve süreçlerimizi gelifltirmeye devam ediyoruz.<br />

CETA: Kaliteli Hizmet, Mutlu Müflteriler.<br />

AHMET GÖRGÜN NECAT‹ Mak’63<br />

1940 y›l›nda Lefkofla-KKTC’de do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini<br />

K›br›s’ta tamamlad›. 1958’de ‹TÜ Makine Fakültesi’ne girdi ve<br />

1963 Haziran döneminde mezun olup 1964-1966 y›llar›nda Almanya’da<br />

Hannover <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>, Motorlu Tafl›tlar Kürsüsünde<br />

doktora çal›flmas› yapt›.<br />

1967-1967 y›llar›nda ayn› kürsüde teknik araflt›rmac› olarak görev<br />

ald›. 1969 y›l›ndan emekliye ayr›ld›¤› 2004 y›l›na kadar Köln-Almanya’daki<br />

Ford Otomobil Fabrikas› araflt›rma-gelifltirme bölümünde,<br />

baflta ar-ge mühendisi, daha sonralar› yönetici olarak çal›flt›.<br />

Bafll›ca görev alanlar›n› saymak gerekirse; gelecekteki araba<br />

konsepsiyonlar›n›n gelifltirilmesi, tafl›t dinami¤i, tafl›t aerodinami¤i,<br />

termodinamik problemlerin (motor, flanz›man, fren vs.) ve<br />

tafl›t içi ›s›tma, havaland›rma, A/C performanslar›n›n rüzgar tüneli<br />

ve yol testleriyle gelifltirilmesi, tafl›t NVH (titreflim ve gürültü)<br />

problemlerinin çözümü, ileri NVH ve aerodinamik test metotlar›-<br />

n›n gelifltirilmesi çal›flmalar› say›labilir. Ayr›ca, Ford’un ifltirak etti¤i<br />

muhtelif Avrupa Birli¤i müflterek teknik ar-ge projelerine firmas›<br />

ad›na kat›ld›. <strong>Teknik</strong> araflt›rma sonuçlar›n›n bir k›sm›n› Almanya<br />

ve uluslararas› düzeydeki teknik kongrelerde bildiri olarak<br />

sundu.<br />

Canan Necati ile evlidir. Hukuk tahsili ve doktoras› yapm›fl olan<br />

k›z› Lale halen Almanya’da hakim olarak görev yapmaktad›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

145


SEL‹M N‹MET NEJAD ‹nfl’66<br />

Tatbiki Mekanik kolundan mezun olduktan bir süre sonra ‹sviçre’ye<br />

giden Selim Nimet Nejad daha sonra Londra’ya tafl›nd›. fiu<br />

aralar New York’ta oturuyor. Uzun y›llar kendisinden haber alamad›k<br />

ama Otuzuncu Y›l kitap盤›n› haz›rlarken izini bulduk, telefonla<br />

konufltuk, çok ilgi gösterdi ve s›n›f toplant›s›na kat›ld›. K›rk›nc›<br />

Y›lda plaketimizi al›rken de Selim’i aram›zda görmek istedik.<br />

Birçok kez kendisini arad›¤›m›z halde baflar›l› olamad›k ama<br />

Faruk Karado¤an denemelerinden birinde kendisini bulabildi ve<br />

13 May›s’ta paket törenine gelece¤ini söyledi ve gerçekten geldi.<br />

Yo¤un iflleri nedeniyle yaln›zca 24 saat kalabildi ‹stanbul’da. Mezun<br />

olduktan sonra en az görüflme olana¤› buldu¤umuz arkadafllardan<br />

biri olmas›na ra¤men dostlu¤un ve arkadafll›¤›n s›cakl›¤›-<br />

n› derinden hisseden ve hissettiren Selim’i tekrar görebilmek tüm<br />

arkadafllar›n› sevindirdi.<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nde okuyan ö¤rencilere verdi¤imiz “66 ‹nflaat<br />

Bursu”nun bugüne dek sürebilmesinde çok büyük katk›y› Sevgili<br />

Selim yapt›. (Bunu burada yazmam›zdan hiç hofllanmayacak<br />

ama biz gene de yazal›m istedik). Bize bugüne dek neler yapt›¤›<br />

konusunda bilgi göndermedi ama Vida ile evlendi¤ini Anetta<br />

ad›nda bir k›z› ve Rom, Michell adl› iki o¤lu oldu¤unu biliyoruz.<br />

Belki torunu da vard›r ama o konudaki bilgiyi henüz elde edemedik.<br />

50. y›l›m›z için geldi¤i zaman daha çok bilgi al›r›z kendisinden.<br />

“66 ‹nflaat Bursu”na göstermifl oldu¤u yak›n ilgiyi <strong>Mustafa</strong> ‹nan<br />

Kütüphanesi için yap›lan ba¤›fl ça¤›r›s›nda da gösteren Selim’e ve<br />

Nejad ailesine esenlikler dileriz.<br />

(Yaz›, s›n›f arkadafl› Esin ‹nan taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.)<br />

146 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

ÖZKAN OLCAY ‹nfl’59<br />

1934 y›l›nda Samsun’da do¤du. 1954’te Galatasaray Lisesi’nden,<br />

1959’da ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi’nden mezun<br />

oldu.<br />

Evli ve iki çocuk babas› olan Olcay, ‹ngilizce ve Frans›zca bilmektedir.<br />

1959 Haziran-Aral›k aras›nda Eralko Statik Bürosunda Statiker<br />

olarak çal›flan Özkan Olcay 1960-1961 aras›nda yedek subay olarak<br />

askerlik görevini yapt› ve daha sonra 1961-1963 aras›nda Enver<br />

Ayanlar Ahmetli Ovas› Sa¤ Sahil 2.K›s›m ‹nflaat arazi mühendisi<br />

(DS‹ Genel Müd.) olarak çal›flt›. Bu tarihten sonra Pekin ‹nflaat<br />

fiirketi orta¤› ve flantiye flefi olarak çal›flmalar›n› sürdürdü. Bu<br />

çal›flmalar afla¤›daki gibi s›ralanabilir:<br />

1963-1964: ‹zmir Seydiköy Subay Lojmanlar› inflaat› (DS‹ Genel<br />

Müd.)<br />

1964-1966: Antalya Düden Ovas› Sulamas› ana kanallar› inflaat›<br />

(DS‹ Genel Müd.)<br />

1966-1968: Bolu Ovas› Sol Sahil Sulamas› inflaat› (DS‹ Genel<br />

Müd.)<br />

1968-1973: Adana, Afla¤› Seyhan Ovas› (1-3-5 TP) Projesi (DS‹ Genel<br />

Müd.)<br />

1973-1975: Kütahya-Çavdar Hisar Sulamas› inflaat› (DS‹ Genel<br />

Müd.), Bursa-Orhangazi Keramet Sulamas› inflaat› (DS‹ Genel<br />

Müd), Bursa-Yeniflehir Pompaj Sulamas› inflaat› (DS‹ Genel Müd.)<br />

1974-1977: Düzce Ovas› Sa¤ ve Sol Sahil Sulamalar› inflaat› (DS‹<br />

Genel Müd.)<br />

Özkan Olcay 1974 y›l›ndan bu yana Pekintafl A.fi Yönetim Kurulu<br />

Baflkan› olarak görev yapmaktad›r.<br />

Pekin fiirketler Gurubu bünyesinde yer alan prefabrike öngerilmeli<br />

prefabrike beton sanayinde (1974) y›l›ndan beri faaliyetlerini<br />

sürdürmekte olan Pekintafl (Düzce) Tesislerinde bu güne kadar<br />

toplam (3.000.000 m 2 ) kapal› alanda muhtelif endüstriyel yap›lar<br />

gerçeklefltirilmifltir. Ayr›ca has›r çelik ve so¤uk çekme Z profil<br />

imalat› yap›lmaktad›r.<br />

Özkan Olcay ayr›ca, grup bünyesinde yer alan ve 1997 y›l›nda


sandwich çat› ve cephe elemanlar› üretmek üzere faaliyete geçen<br />

Aluform-Pekintafl A.fi’nin kuruldu¤u günden bu yana Yönetim Kurulu<br />

Baflkan› olarak görev yapm›flt›r. Özkan Olcay bu görevini halen<br />

sürmektedir. Tesislerin y›ll›k kapasitesi 1.000.000 m 2 ’dir.<br />

Özkan Olcay’›n sportif ve sosyal çal›flmalar› afla¤›daki gibi özetlenebilir:<br />

Riva-Milli Tak›mlar Kamp ve E¤itim Tesisleri’nin arazi tahsisinden<br />

plan ve proje çal›flmalar›na ihale gözetimi ve denetiminden tesisin<br />

hizmete aç›l›fl›na kadar her kademede <strong>Teknik</strong> ve ‹dari Sorumlu<br />

olarak görev alm›flt›r.<br />

Federasyon görevinden ayr›ld›ktan iki sene sonra, Haluk Ulusoy<br />

Baflkanl›¤›ndaki TFF Yönetim Kurulu karar› ile tesislere “Özkan<br />

Olcay Kamp ve E¤itim Tesisleri” ad› verilmifltir.<br />

Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) asli üyesi.<br />

Türkiye Futbol Adamlar› Derne¤i (TÜRFAD) üyesi.<br />

Galatasaray Spor Kulübünde üstlenilen görevler:<br />

1982-1986: Prof. Ali Uras’›n Baflkanl›k döneminde Galatasaray<br />

Spor Kulübü Tesislerinden Sorumlu Asbaflkan›.<br />

1986-1988: Ali Tanr›yar Baflkanl›k döneminde Galatasaray Spor<br />

Kulübü Asbaflkan›.<br />

2002- 2004: (Özhan Canayd›n Baflkanl›k döneminde Yönetim Kurulu<br />

Üyesi.<br />

Tesisleflme faaliyetleri:<br />

Florya Tesisleri bünyesindeki Kapal› Spor Salonu’nun yapt›r›lmas›<br />

(büyük ölçüde kendi olanaklar› ile),<br />

Florya Kompleksinin Genel Planlamas› ve gerçeklefltirilmesinde<br />

<strong>Teknik</strong> ve ‹dari Sorumlu olarak görev alm›flt›r.<br />

Türkiye Futbol Federasyonunda üstlenilen görevler:<br />

1989-1991: Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi.<br />

1991-1997: Türkiye Futbol Federasyonu Asbaflkan›.<br />

1997-5.9.1997: Türkiye Futbol Federasyonu Baflkan›.<br />

Tesisleflme faaliyetleri:<br />

Beylerbeyi Atatürk Spor Tesisleri genel planlamas› ve gerçekleflmesinde<br />

<strong>Teknik</strong> ve ‹dari Sorumlu olarak görev alm›flt›r.<br />

Türkiye Futbol Federasyonu Levent Merkez Binas› (Perili Köflk)<br />

tahsis ifllemlerinden projesine, ihale, gözetim ve denetiminden<br />

aç›l›fl›na kadarki bütün aflamalar›nda <strong>Teknik</strong> ve ‹dari Sorumlu olarak<br />

görev alm›flt›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

147


Prof. Dr. EM‹N ONAT<br />

Prof. Dr. Emin Onat coflkulu bir mimar, parlak bir hoca ve üstün<br />

baflar›l› bir yöneticidir.<br />

1926’da Yüksek Mühendislik mektebine giren Emin Onat ö¤rencili¤indeki<br />

üstün baflar›s› üzerine hükümet taraf›ndan yurt d›fl›na<br />

gönderilmifl ve Zürih’teki ETH’yi birincilikle bitirmifltir.<br />

1935 y›l›nda, 27 yafl›nda, Yüksek Mühendislik Mektebi Mimarl›k<br />

flubesinde doçent olarak göreve bafllayan Emim Onat 30 yafl›nda<br />

profesör olmufltur. 34 yafl›nda iken Orhan Arda ile birlikte uluslararas›<br />

An›tkabir yar›flmas›n› kazanm›flt›r. Daha sonra Sedat Eldem<br />

ile birlikte ‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong> Fen ve Edebiyat Fakültesi ve ‹stanbul<br />

Adalet Saray›’n› infla etmifltir.<br />

‹TÜ’ de Mimarl›k Fakültesi’nin kurucusu olan Emin Onat, fakültenin<br />

ilk dekan› olmufl, daha sonra 1951-1954 y›llar› aras›nda ‹TÜ<br />

Rektörü olarak görev yapm›flt›r. Pek çok ö¤renci yetifltirmifltir. Ö¤rencilerinden<br />

bir k›sm› da daha sonra Mimarl›k Fakültelerinin ö¤retim<br />

üyeleri olmufltur. Fakülteye, Üniversiteye büyük hizmetleri<br />

geçmifltir.<br />

1954-57 y›llar› ars›nda Milletvekilli¤i de yapm›fl olan Emin Onat,<br />

1961’de 53 yafl›nda, kendisinden daha büyük hizmetler, baflar›lar<br />

beklenirken aram›zdan ayr›lm›flt›r. Sevecen, zeki ve özverili kiflili-<br />

¤i ile parlak bir hoca olan Emin Onat ö¤rencileri ve meslektafllar›<br />

taraf›ndan çok seviliyor ve say›l›yordu.<br />

Kendisine Mimarlar Odas› kuruluflunda oybirli¤i ile 1 numaral›<br />

üyeli¤in verilmesi, bu sevgi ve sayg›n›n sonucu olmal›d›r.<br />

(Emin Onat’›n özgeçmifli ba¤›fl› yapan ö¤rencisi Do¤an Tekeli taraf›ndan<br />

haz›rlanm›flt›r.)<br />

148 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

AHMET N‹HAT ÖZSAN ‹nfl’53<br />

1930 y›l›nda Bursa’da do¤du. Subay olan babas›n›n görevi dolay›-<br />

s›yla ilkokula Bursa’da bafllad›, Lüleburgaz’da devam etti, Konya’da<br />

bitirdi.<br />

Orta ö¤renimine ‹stanbul’da Saint George Lisesi’nde bafllad›. II.<br />

Dünya Savafl› dolay›s› ile okul kapan›nca orta 3. s›n›fta okulunu<br />

nakletti ve Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu.<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ne 1948 y›l›nda girdi. 1953’de Yüksek Mühendis<br />

olarak mezun oldu.<br />

Büyük organizasyon kabiliyeti ve giriflimcili¤i nedeniyle s›n›f arkadafllar›n›n<br />

“Çayc› Nihat”›, dost canl›s›, iyiliksever karakteri nedeniyle<br />

ifl arkadafllar›n›n “Baba Nihat”› oldu.<br />

‹stanbul Hilton Oteli inflaat›nda ve Almanya Hamburg Strom und<br />

Hafenbau idaresinde k›sa sürelerle çal›flt›. 41. dönemdeki askerlik<br />

hizmetini takiben 1956 y›l›nda taahhüt sektöründe serbest<br />

olarak çal›flmaya bafllad›.<br />

Meslek hayat›n›n ilk y›llar›nda ‹ller Bankas›’na içme suyu projeleri<br />

müteahhitli¤i yapt›. Daha sonralar› ‹stanbul Belediyesi’nden<br />

al›nan ifller geldi.<br />

fiah›s firmas›n› 1983 y›l›nda çal›flanlar›n ifltiraki ile kendi ad›n› tafl›yan<br />

Anonim fiirkete dönüfltürdü.<br />

Gerek flah›s firmas› gerekse Anonim fiirket olarak ‹stanbul Belediyesi,<br />

Karayollar› Genel Müdürlü¤ü, D.S.‹., Demiryollar›, Limanlar<br />

ve Hava Meydanlar› ‹nflaat› Genel Müdürlü¤ü, D.H.M.‹., Milli<br />

Savunma Bakanl›¤›, Petkim, T.K.‹., T.E.K. gibi müesseselere çeflitli<br />

inflaat taahhüt ifllerinde bulundu.<br />

Yönetim kurulu baflkanl›¤›n› 1976-1996 y›llar› aras›nda yürüttü¤ü<br />

ve yar› hissesine sahip oldu¤u Tanksan A.fi. ile Tüprafl, Petkim,<br />

Gübre Fabrikalar›, Delta gibi çeflitli müflterilere akaryak›t depolama<br />

tanklar›, boru hatlar› inflaat›n› taahhüt etti ve bitirdi.<br />

Karaköy Meydan› Yeralt› Geçidini, çeflitli boru hatlar› inflaatlar›n›,<br />

Levent Altgeçit Köprüsünü ve Zincirlikuyu Üstgeçidini, Bak›rköy<br />

ve Yenibosna Üstgeçit Köprülerini, Yeflilköy Hava Liman› Kargo<br />

Tesislerini, Erzincan, Diyarbak›r, Eskiflehir, Kayseri Havaalanlar›-<br />

n›, Yunanistan s›n›r›nda ‹psala Köprülerini, Nahçivan s›n›r›nda


Hasret Köprüsünü, Manavgat köprüsünü gerek flah›s olarak gerekse<br />

yönetim kurulu baflkanl›¤›n› yürüttü¤ü flirketler yoluyla taahhüt<br />

ederek tamamlad›.<br />

Teröristlerin flantiyesini basarak personelini flehit etmeleri nedeniyle<br />

idarenin onay› ile devretti¤i Dicle-Dibni köprüleri ifli d›fl›nda<br />

taahhüt etti¤i bütün iflleri baflar› ile bitirdi.<br />

Kuruluflundan vefat›na kadar Ahmet Nihat Özsan ‹nflaat Sanayi<br />

A.fi.’nin Yönetim Kurulu Baflkanl›¤›n› yürüttü. ‹TÜ Gelifltirme Vakf›’n›n<br />

mütevelli heyeti üyeleri aras›nda yer ald›. ‹TÜ Mühendisler<br />

Birli¤i Vakf›, ‹stanbul Mikrocerrahi Vakf›, ‹ntes Yüksek Dan›flma<br />

Kurulu üyeliklerinde bulundu.<br />

Birçok kez Türkiye ve ‹stanbul vergi rekortmenleri aras›nda yer<br />

ald›.<br />

Özel önem verdi¤i, tasar›m›ndan montaj›na kadar bizzat ilgilendi-<br />

¤i Manavgat köprüsü TMMOB ‹nflaat Mühendisleri Odas›n›n kuruluflunun<br />

50. y›l›nda Türkiye Cumhuriyeti ‹nflaat Tarihi’nin en baflar›l›<br />

50 eseri aras›na seçildi<br />

1959 y›l›nda Alev Özsan ile evlendi. Yusuf Can, Ethem Alp ve Ayflegül<br />

ad›nda üç çocu¤u, Gülnaz, Ayfle, ‹layda, Dilara ve Alara adlar›nda<br />

befl k›z torunu oldu.<br />

18 Kas›m 2006 tarihinde vefat etti.<br />

‹LHAM‹ ÖZSOY Mak’71<br />

Özsoy Mühendislik Ticaret A.fi.’nin Yönetim Kurulu Baflkan› ‹lhami<br />

Özsoy, 17.01.1950 y›l›nda Karabük’te do¤du. 1966 y›l›nda Demir<br />

Çelik Lisesi’ni bitirip 1971 y›l›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

Makine Fakültesi’nden Makine Yüksek Mühendisi olarak mezun<br />

oldu. ‹lk olarak 02.01.1972 ile 30.06.1972 tarihleri aras›nda Etibank<br />

Seydiflehir Alüminyum Tesisleri merkezi teshin flantiyesinde<br />

39 atü 300 ton/saat toplam 4 adet kazan ve su haz›rlama ifllerinde<br />

Makine Mühendisi olarak çal›flt›. Askerlik dönüflü, 12.02.1974<br />

ile 30.07.1976 tarihleri aras›nda Alarko Sanayi ve Ticaret A.fi. Zincirlikuyu-‹stanbul’daki<br />

Aygaz ve Tofafl Genel Müdürlük binalar›n›n<br />

komple HVAC ve s›hhi tesisat ifllerinin flantiye flefli¤ini yapt›.<br />

1976 y›l›nda kendi iflini yapmaya karar verdi ve Özsoy Mühendislik’i<br />

kurdu.<br />

Özsoy Mühendislik Tic. A.fi. endüstriyel tesislerin enerji dönüflümleri<br />

ve tesisat iflleri konusunda uzmanlaflm›fl ve bu konuda<br />

ülkemizde ilk ISO 9001:2000 sertifikas›n› alabilmifl mühendislik<br />

flirketidir.<br />

32 y›l› aflan tecrübesiyle, Türkiye’nin birçok zor flartlara sahip<br />

bölgelerinde, Özsoy afla¤›daki çal›flma alanlar›nda aran›lan firma<br />

olmufltur.<br />

Ana çal›flma alanlar›:<br />

• Organize sanayi bölgelerinin do¤algaz, içme suyu, at›k su gibi<br />

altyap› iflleri,<br />

• Endüstriyel tesislerin do¤algaza, LNG ve LPG’ye dönüfltürülmesi,<br />

• Endüstriyel tesislerin buhar, kaynar su, k›zg›n ya¤, bas›nçl› hava,<br />

so¤utma suyu, vakum vb. tesisatlar›,<br />

• Is›tma, so¤utma, havaland›rma sistemlerini içeren mekanik tesisat<br />

iflleridir.<br />

Evli ve üç çocuk babas› olan ‹lhami Özsoy, kendisine meslek edindiren<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’ne minnetini gösterebilmek ve<br />

üniversitenin sürekli ilerlemesi sa¤lamak amac›yla her türlü yard›mlaflma<br />

kampanyas›na destek verebilmeyi bir borç bilir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

149


NA‹M PEKTAfi TO ‹nfl’62<br />

1940 do¤umlu olan Naim Pektafl, ilk, orta<br />

ve lise e¤itimini Malatya’da tamamlam›flt›r.<br />

1958 y›l›nda kazand›¤› ‹TÜ ‹nflaat Mühendisli¤i<br />

Bölümü’nden 1962 y›l›nda mezun olmufltur.<br />

Çeflitli inflaat firmalar›nda deneyim<br />

kazand›ktan sonra, serbest çal›flmaya bafllad›¤› dönemde köprü,<br />

ifl merkezi, konut, fabrika gibi projelere imza atm›flt›r. Kalk›nman›n<br />

tek yolunun üretim ve sanayiden geçti¤ine inanan Naim Pektafl,<br />

Türkiye’nin ilk rulman fabrikas›n›, oluflturdu¤u ortakl›k yap›-<br />

s›nda projelendirerek, 1987’de Ankara-Polatl›’da faaliyete geçirmifltir.<br />

1995 y›l›nda, bir jakarl› dokuma tesisi olan Pektafl Tekstil’i,<br />

Tekirda¤-Çorlu’da kurmufltur. Kendisi gibi mühendis olan o¤lu<br />

ve k›z›, halen Pektafl Tekstil’in yönetimini yürütmektedirler.<br />

Güçlü analitik düflünme yetene¤ini müteflebbislikle birlefltiren<br />

Naim Pektafl, kalk›nm›fl ve müreffeh bir Türkiye idealiyle çok çal›flm›flt›r.<br />

Ekonomi, tarih, edebiyat ve özellikle Türk müzi¤i konusunda<br />

derin bilgi ve tutkuya sahip olmufl, çok yönlü kiflili¤iyle<br />

gerçek bir kültür insan›d›r. Yakaland›¤› hastal›¤› yenemeyerek<br />

2006 y›l›nda vefat eden Naim Pektafl, baflta ailesi, arkadafllar›,<br />

çal›flanlar› olmak üzere onu uzaktan yak›ndan tan›m›fl camia içinde<br />

daima sevgi, sayg›, hayranl›k, minnettarl›k ve özlemle an›lmaktad›r.<br />

GAZANFER SANLITOP Mak’63<br />

28 May›s 1940’da Gölmarmara’da do¤dum. 1951’de ilkokulu,<br />

1954’de Ankara Cebeci Ortaokulu’nu, 1957’de Manisa Lisesi’ni bitirdim.<br />

Bir y›l T›p’ta oyalanman›n ard›ndan girdi¤im ‹TÜ Makine<br />

Fakültesi’nden 1963’te mezun oldum. Devlette 10 ay çal›flt›ktan<br />

sonra özel sektöre geçtim. 26 A¤ustos 1966’da Sevgili Cavide ile<br />

evlendik. Murat, Asl› ve Hulki Can isimlerinde iki o¤lumuz, bir k›-<br />

z›m›z var. Arda ile 66 yafl›nda torun mutlulu¤unu yaflad›m.<br />

EMAS grubu olarak 1 Ocak 1969’dan beri elektroteknik ve otomotiv<br />

konular›nda faaliyet gösteren çeflitli firmalar›m›z yan›nda,<br />

bask› dal›nda Avrupa ödüllü Esen Ofset’te çal›flmalar›m› sürdürmekteyim.<br />

fiiire ilkokulda bafllad›m. Ortaokulda gurbeti, lisede gençlik heyecanlar›n›<br />

kaleme ald›m. Üniversite dönemim, ‹stanbul coflkusuyla<br />

yaz›lm›fl dizelerime yans›d›. ‹fl hayat›na at›lmamla birlikte,<br />

fliirden koptum. Aral›k1992’de kanserle tan›flt›m. 32 y›l aradan<br />

sonra tekrar fliire bafllay›fl›m, Kâbe’de tavaf esnas›nda, dua niyetine<br />

söyledi¤im sözcüklerden oluflan “Pervane” iledir. 1997’de<br />

“Bir Katre Sevgi”, 2000’de “Burada Sevgi var” ile “Pervane” adl›<br />

kitaplar›m yay›mland›.”Mutlulu¤un fiifreleri” ile yaflanm›fl olaylardan<br />

yola ç›karak, mutlulu¤a giden yollar› anlatmaya çal›flt›m.<br />

“Kuvözde Çocuk Büyütmek” k›rk y›l› aflk›n ifl deneyimlerimi genç<br />

deneyimcilere aktarma amac› tafl›yor. ”Çanakkale Geçilmedi” bir<br />

gazete taraf›ndan 150 bin adet bas›larak 18 Mart 2006’da da¤›t›ld›.<br />

Son kitab›m yakaland›¤›m hastal›ktan sonra karfl›laflt›¤›m zorluklar›,<br />

bazen dünü, bazen günü yaflayarak arada bir de olsa yar›nlar›n<br />

hayallerini kurarak bugünlere geliflimi anlatmaya çal›flt›-<br />

¤›m “Benim Kanserim” oldu. Kitaplar›m›n tüm geliri sosyal amaçl›<br />

vak›f ve derneklere ba¤›fllanm›flt›r.<br />

Bütün h›z›mla çal›flmay› ve yazmay› sürdürüyorum.<br />

“Dur” yüce emrine kadar!<br />

150 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


AL‹ SELÇUK ‹nfl’90<br />

1969 y›l›nda Elaz›¤’da do¤du. ‹lk ve ortaokulu Karakoçan’da, liseyi<br />

Kartal Lisesi’nde okudu. 1990 y›l›nda, ‹TÜ’den, ‹nflaat Mühendisli¤i<br />

bölümünden mezun oldu. Üniversite mezuniyetinden sonra<br />

STFA ‹nflaat ve Balkar Mühendislik (‹rfan Balo¤lu) firmalar›nda<br />

inflaat mühendisi olarak çal›flt›ktan sonra 1993 y›l›nda Dost ‹nflaat<br />

ve Proje Yönetimi A.fi.’yi kurdu ve inflaat müteahhitli¤ine bafllad›.<br />

1998 y›l›nda Teknosel Teknolojik Yap› Ürünleri A.fi.’yi kurdu.<br />

Bu firmayla birlikte de¤iflik ülkelerde, çeflitli inflaat malzemeleri<br />

üreticilerinin Türkiye temsilcili¤ini ald›. 2004 y›l›nda Balans Music<br />

& Performance Hall unvanl›yla faaliyetinde olan Bohem Turizm<br />

A.fi. firmas›n› kurdu. 2008 y›l›nda Rua Dan›flmanl›k Ltd. fiti.<br />

unvanl› firmay› da kurmufl olup, çal›flma hayat›na devam etmektedir.<br />

Ali Selçuk ‘un üye oldu¤u kurulufllar; Türkiye Deprem Vakf›, ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Mezunlar Derne¤i, ‹stanbul Ticaret<br />

Odas›, ‹nflaat Mühendisleri Odas›, Çat› Sanayi ve ‹fl Adamlar› Derne¤i<br />

fleklinde s›ralanabilir.<br />

Umut Selçuk (1999) ve Roza Selçuk (2005) isimli iki çocu¤u olan<br />

Ali Selçuk ‹ngilizce ve Almanca dillerini bilmektedir.<br />

‹ZZETT‹N S‹L‹ER ‹nfl’51<br />

‹zzettin Silier 1929 y›l›nda Malatya’da do¤du, 1946 y›l›nda Malatya<br />

Lisesi’ni bitirdi ve ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ne girdi. 1952’de ‹nflaat<br />

Fakültesi’ni bitiren ‹zzettin Silier ayn› zamanda ‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong><br />

Hukuk Fakültesi’ne de devam etti ve 1955 y›l›nda bu fakülteden<br />

de mezun oldu.<br />

1952-1957 aras›nda inflaat taahhüt iflleri yapt›. Bu arada avukatl›k<br />

staj›n› tamamlayarak (1955-1956) Ankara’da avukatl›k yapt›<br />

(1956-1960). Daha sonra yine taahhüt ifllerine döndü (1960-<br />

1997).<br />

1967 y›l›nda ‹stanbul’da Fen Bilimleri Merkezi isimli e¤itim kurumunu<br />

kurdu ve burada yönetici olarak 1997 y›l›na kadar çal›flt›.<br />

1957-1974 y›llar› aras›nda T.M.M.O.B. ‹nflaat Mühendisi Odas› ‹stanbul<br />

fiubesi’nde ve Anakara’daki Oda Merkezinde dönem dönem<br />

yönetim kurulu üyeli¤i ve baflkanl›¤› yapt›.<br />

1997-2000 y›llar› aras›nda Bilim Merkezi Vakf› Kurucusu ve Genel<br />

Sekreteri olarak görev yapt›.<br />

Evli ve bir erkek çocuk babas›d›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

151


YILMAZ SOYAK ‹nfl’55<br />

1932 y›l›nda Refahiye’de do¤du. ‹lk tahsilini Erzurum’da orta ve lise<br />

tahsilini ‹stanbul’da tamamlad›. ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden Haziran<br />

1955 döneminde mezun oldu.<br />

1955 y›l›nda Bilge Soyak ile evlendi. Gülden, Ayfer ve Erkut ad›nda<br />

üç çocu¤u oldu. Üç erkek ve üç k›z olmak üzere alt› torunu vard›r.<br />

Erkek torunlar›ndan birisi halen Amerika’da üniversitede okumakta,<br />

di¤eri Amerika’ya gitmek üzeredir.<br />

1959 y›l›na kadar bir sene Ankara’da devlet dairesinde çal›flt›. Üç<br />

sene Antalya’da Dokuma Fabrikas› ‹nflaat› müteahhit mühendisi<br />

ve flantiye flefi olarak çal›flt›. Yedek subayl›k hizmetini 1961’de ‹zmit’te<br />

bitirdi. Ayn› yerde bürosunu açarak müteahhitli¤e bafllad›.<br />

Köy okullar›ndan bafllayarak okullar, askeri tesisler, garnizonlar,<br />

hastaneler, lojmanlar fabrikalar ve konut projeleri yapt› ve halen<br />

yapmaya devam etmektedir.<br />

1967 y›l›nda sanayi ifline girdi. Demir döküm ve ka¤›t üzerine tesisler<br />

kurdu.<br />

1975 y›l›ndan sonra yurtd›fl›nda Libya, Cezayir, Suudi Arabistan<br />

ve Rusya’da birçok projeler gerçeklefltirdi. Yurt içi ve yurt d›fl›nda<br />

inflaat projeleri ve sanayi projelerini iyi bir tahsil yapm›fl ve tecrübe<br />

kazanm›fl çocuklar› ile beraber yürütmektedir.<br />

Halen Soyak Holding Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› yapmaktad›r.<br />

Soyak Holding:<br />

1961 y›l›nda inflaat mühendisi Y›lmaz Soyak taraf›ndan kurulan<br />

Soyak, ilk önemli projesini 1962 y›l›nda Tuzla Piyade Okulu yatakhanesi<br />

ve subay lojmanlar›n› infla ederek gerçeklefltirdi.1960’l›<br />

y›llarda çeflitli fabrika ve sosyal tesis projeleri ve 1975 y›l›nda Libya<br />

projeleriyle ad›n› uluslararas› alanda da duyurmaya bafllad›.<br />

1970 y›l›nda ilk konut projesini gerçeklefltirdi. 2000’li y›llarda ise<br />

art›k “konut” denince akla gelen ilk marka olan Soyak, gerçeklefltirdi¤i<br />

projelerle ça¤dafl yaflam alanlar› sunmaya devam etti ve bu<br />

zamana kadar 50 bin kifliyi ev sahibi yapt›.<br />

Soyak, ulusal ve uluslararas› boyutlarda edinmifl oldu¤u güvenilir<br />

ve istikrarl› yap›s›ndan taviz vermeden kal›c› hizmetler sunma-<br />

152 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

s›n›n yan›nda; Türkiye’nin e¤itimde tüm sorunlar›na çözüm sa¤lanmas›<br />

amac›yla Milli E¤itim Bakanl›¤› taraf›ndan “E¤itime %100<br />

Destek” projesinin bafllat›lmas›yla Y›lmaz Soyak ‹lkö¤retim Okulu,<br />

Bilge Soyak ‹lkö¤retim Okulu ve Erkut Soyak Lisesi projelerini<br />

gerçeklefltirerek e¤itime kazand›rm›flt›r.<br />

Baflar›s›n›n temelinde müflteri ve tedarikçi memnuniyetinin oldu-<br />

¤u Soyak, gerçeklefltirdi¤i “Soyak Team” ve “Gelece¤e Bir Damla<br />

Sakla” gibi kurumsal sosyal sorumluluk projeleri ile kazanc›n›<br />

topluma geri vermeyi hedef edinmifl, bu bilinçle hareket etmifl<br />

sektörünün lider bir markas›d›r.<br />

Bu baflar›l›lar›n› 2007 y›l› içerisinde “Ulusal Kalite Baflar› Ödülü”<br />

ve “Yurtd›fl› Müteahhitlik Hizmetleri Baflar› Ödülü” alarak taçland›rm›flt›r.<br />

Bugün itibar›yla Soyak Holding; inflaat grubu, hizmet ve ticaret<br />

grubu ile enerji grubunu bünyesinde bar›nd›rmaktad›r.


AL‹YE fiAH‹N<br />

DO⁄AN fiAH‹N ‹nfl’55<br />

Do¤an fiahin: 04.02.1931 ‹stanbul do¤umlu olan M. Do¤an fiahin<br />

Vefa Lisesi (1948) ve ‹Ü Fen Fakültesi’ni takiben 1949’da girdi¤i<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden 1954 Haziran›nda mezun oldu.<br />

1954 y›l›nda TMO Haydarpafla Silosu inflaat›nda k›sa bir süre çal›flt›ktan<br />

sonra ayn› y›l girdi¤i ‹TÜ <strong>Teknik</strong> Mekanik ve Mukavemet<br />

kürsüsünden askerlik görevi nedeniyle 1959’da ayr›ld›.<br />

Deniz Kuvvetlerinde Bal›k Adam ve Mühendis olarak Haliç Taflk›-<br />

zak Tersanesi Tekne Fabrikas› onar›m›yla görevlendirildi.<br />

1961 ve sonras› aile flirketleri, Mansur fiahin Ltd. fiti. ve daha sonra<br />

M.fi.M. Afi’de ortak yönetim kurulu üyesi ve mühendis olarak<br />

çal›flt›. Çal›flm›fl oldu¤u yerler:<br />

• Dz. Kuvvetleri Gölcük / Ere¤li depolar iklimleme tesisat›,<br />

• Urfa / Ceylanp›nar D.U. çiftli¤i pompa istasyonlar› sulama tesisi<br />

ve elektrik santrali inflaat›,<br />

• Bursa / Yeniflehir (NATO) Hava Meydan› ikmal inflaat›,<br />

• Erzurum (NATO) Hava Meydan› Uçak Hangarlar› - Apronlar ve<br />

F.L.B inflaatlar›,<br />

• M.fi.M. A.fi. Büyükdere Fabrika ve tesisleri ile fiahin Çelik A.fi.<br />

Tuzla Tersanesi ve çekek yeri inflaatlar›,<br />

• M.fi.M. A.fi.’nin R›ht›m ve Konteyner Kreynleri imalat›, montajlar›,yönetimi<br />

ve denetimi ile muhtelif imalat ve inflaat iflleri olarak<br />

özetlenebilir.<br />

1967 y›l›nda fiekerci Hac› Bekir firmas›na girerek Hac› Bekir San.<br />

A.fi’nin kurucu orta¤› oldu ve mühendis olarak Pendik Dolayoba’daki<br />

flekerleme fabrikas› inflaat›n› yapt›. Daha sonra kiflisel<br />

olarak da baz› inflaat iflleri yapt›.<br />

Halen Hac› Bekir fiekerli Mamuller Sanayi A.fi ve Ali Muhiddin Hac›<br />

Bekir fiekercili¤i Ticaret A.fi. murahhas azas›d›r.<br />

Mesleki faaliyetleri d›fl›nda maraton yüzme sporunda uluslararas›<br />

isim yapm›flt›r. Fransa’dan ‹ngiltere’ye 14 saat 21 dakikada yüzerek<br />

geçen Türkiye rekortmeni ve Türkiye Olimpiyat Komitesi<br />

üyesi olup TMOK ve Avrupa Fair Play ödülleri sahibidir.<br />

Halen dul olup, ‹flletme Mühendisi olan Emine Hande Celalyan<br />

ve Nazl› Nilüfer ‹mre isimli iki k›z› ve Alis Leyla Celalyan ve Kaya<br />

fiahan Celalyan isimli iki torunu vard›r. <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nde<br />

k›zlar› ve torunlar› için de birer sandalye alm›fl bulunmaktad›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

153


‹BRAH‹M fiENCAN ‹nfl’53<br />

1931 y›l›nda Bucak’›n Ürkütlü köyünde do¤dum. Antalya lisesinden<br />

mezun oldum. 1953 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni bitirdim.<br />

Kas›m 1953’de Antalya Ticaret ve Sanayi Odas›’na kaydolarak taahhüt<br />

ifllerine bafllad›m. 2003 y›l›nda Antalya Ticaret Odas›’ndan<br />

Ticarette 50. Y›l ve ‹TÜ Rektörlü¤ünden de Mühendislikte 50. Y›l<br />

rozet ve plaketlerini ald›m.<br />

‹fl yaflam›m k›saca afla¤›daki gibi özetlenebilir.<br />

• Kas›m 1953’den beri, Y. Müh. ‹brahim fiencan firmas› (‹lk taahhüt<br />

iflini Kas›m 1953’de DS‹’den alm›flt›r)<br />

• Nisan 1976’dan beri Çall›o¤lu ‹nflaat A.fi. - Antalya<br />

• May›s 1982’den beri Çall›o¤lu Prefabrik A.fi. - Antalya<br />

• Kas›m 1991’den beri Çall›o¤lu Beton A.fi. - Antalya<br />

• Kas›m 1995’den beri Çap ‹nflaat A.fi. - ‹stanbul<br />

Bu flirketler vas›tas›yla özellikle Antalya, Burdur, Isparta, Afyon,<br />

Ayd›n ve Hatay’da sulama tesisleri, barajlar, köprüler, bina inflaatlar›<br />

ile ‹stanbul, Antalya, Burdur, Isparta ve Eskiflehir’de muhtelif<br />

sanayi tesislerinin prefabrik karkas inflaatlar›n› yapt›m.<br />

Özellikle, 1981 y›l›nda k›z›m ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni, 1988 y›l›nda<br />

o¤lum Bo¤aziçi Endüstri Mühendisli¤i bölümünü bitirdikten ve<br />

‹TÜ mezunu damad›m›n da 1987’de aram›za kat›lmas›ndan sonra<br />

grubumuz daha da güçlenmifltir.<br />

Çocuklar›mdan her biri flirketlerden birinin yönetimini üstlenmifllerdir.<br />

Tarih s›ras›na göre sosyal yaflam›m›n özeti de afla¤›da verilmifltir:<br />

1968-1970: AP (Adalet Partisi) Antalya ‹l Baflkan›<br />

1973-1977: Antalya Belediye Meclisi ve Ticaret Odas› Yönetim Kurulu<br />

Üyesi<br />

1993 Nisan-2001: Kas›m ‹NTES ‹flveren Sendikas› Baflkan›<br />

2002 Ekim-2005: Kas›m ‹NTES Yüksek Dan›flma Kurulu Baflkan›<br />

1995 Aral›k-2001: Aral›k T‹SK Yönetim Kurulu Üyesi<br />

1996 A¤ustos-2000: Ocak TÜS‹AD Üyesi<br />

1998 Temmuz-1999: Haziran AGH (Antalya Güçbirli¤i Holding) Kurucu<br />

Baflkan›<br />

1995: Amatör Çall›spor Satranç Kulübü kurucusu (kulüp halen<br />

154 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

Türkiye Satranç 1. liginde flampiyonluk mücadelesi vermektedir)<br />

1968: Çall›o¤lu Camii ve Külliyesi Vakf› kurucusu ve Mütevelli Heyet<br />

Baflkan› olarak caminin inflaat›n› gerçeklefltirdi.<br />

1995 Nisan-1999 fiubat: Belköy A.fi. (Antalya Beldibi Turizm Yat›-<br />

r›mlar› ve ‹flletmecili¤i A.fi.) 234 ortakl› halka aç›k bu flirketin baflkan›<br />

olarak 1600 yatakl› Club Belköy tatil köyünün yap›m›n› tamamlad›.<br />

2001: Antalya-Manavgat Odaönü köyünde kendi ad›n› alan 15<br />

derslikli ilkö¤retim okulunu yapt›rd›.<br />

2003: Antalya-Düzlerçam› ‹pek fiencan Sa¤l›k Oca¤›n› yapt›rd›k.<br />

21 Eylül 1958’de ‹pek fiencan (Selekler) ile evlendik. 1959 da k›z›-<br />

m›z Nur do¤du. O da<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni bitirdi ve ‹nfl. Müh. Tahsin Aksoy ile evlendi.<br />

1964’te o¤lumuz<br />

Mehmet do¤du. Mehmet Bo¤aziçi <strong>Üniversitesi</strong> Endüstri Bölümünü<br />

bitirdi ve Mimar Renk fiencan (‹çli) ile evlendi. Torunlar›m›z<br />

Hande Aksoy (1989), ‹pek Aksoy (1996), Sinan fiencan (1997),<br />

Murat ‹brahim fiencan (2000) ve Levent fiencan (2004) ailemizin<br />

nefle ve mutluluk kaynaklar›d›r.


fiARIK TARA ‹nfl’54<br />

1930’da Üsküp’te do¤du. 12 yafl›nda Türkiye’ye göçmen olarak<br />

geldi. fiiflli Terakki Lisesi’nden sonra 1954’te ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden<br />

mezun oldu.<br />

Haydarpafla So¤uk Hava Deposu ve Arnavutköy R›ht›m ‹nflaat›<br />

flantiye flefli¤i yapt›. Müteahhit olarak ‹stinye Köprüsü temel inflaat›na<br />

1957’de enifltesi, s›n›f arkadafl› Sadi Gülçelik’le bafllad› ve<br />

Enka’y› kurdular. Türkiye’de otoyollar, silo, baraj, rafineri, petrokimya<br />

ve sanayi tesisleri, ka¤›t ve baflka birçok fabrika inflaat› gibi<br />

büyük ifller yapt›lar. Türkiye’deki en büyük iflleri Ankara Çevre<br />

Yolu ve Ankara-Gerede otoyol inflaat›d›r.<br />

1971’de yurtd›fl›na aç›ld›lar. Libya, Suudi Arabistan, Irak, Ürdün,<br />

Rusya, Beyaz Rusya, Kazakistan, K›rg›zistan, Almanya, Etiyopya,<br />

Cezayir, H›rvatistan, Romanya, Mali, Sierra Leone, Kamerun, Guinea’da<br />

çal›flt›lar ve çal›flmaktad›rlar. 25 ülkeden 100’ün üstünde<br />

firma ile ortakl›k yapt›lar.<br />

Moskova’da devlete ve özel sektöre ait 71 bina inflaat› yapt›lar.<br />

Halen Hollanda da 800 NW’l›k, anahtar teslimi bir elektrik santrali<br />

yapmaktalar. Atlas Okyanusu’ndan Pasifik Okyanusu’na, St. Petersburg’dan<br />

Orta Asya’ya, Orta Asya’dan Ekvator’un alt›na kadar<br />

olan bölgelerde 25’in üstünde flantiyeleri faaliyet halindedir. H›rvatistan,<br />

Romanya, Moskova, Sibirya’n›n do¤usunda Sahalin<br />

Adas›’da, Kazakistan, Tengiz petrol arama bölgesinde çal›fl›rken,<br />

Libya’da konut, Cezayir’de baraj inflaat›, Mali, Sierra Leone, Kamerun,<br />

Guinea’da ABD Büyükelçilikleri inflaatlar› yapmaktad›rlar.<br />

Enka Grubu bugün Moskova’da Koç Grubu ile eflit flartlarda toplam<br />

230.000 m 2 alan› olan 5 hipermarket ve al›flverifl merkezi ile<br />

20 süpermarketin sahibidir. Ayr›ca Moskova’da 276.000 m 2 kiralad›klar›<br />

ofis binas›na sahiptirler. Ayr›ca sahip olduklar› 234.000<br />

m 2 ’lik bir bina kompleksi inflaat› da devam etmektedir.<br />

Türkiye’nin elektri¤inin %21’ini karfl›layan ve 32 Milyar/KWs<br />

elektrik üreten ‹zmir, Gebze, Adapazar› santrallerinin %74’üne<br />

Yap-‹fllet modeliyle Enka sahiptir.<br />

Enka grubunda Pimafl, Kelebek, Çimtafl gibi sanayi tesisleriyle<br />

beraber 40 flirket vard›r. Enka’n›n senelik cirosu bugün 3,5 milyar<br />

dolar› geçmifl bulunmakta ve bünyesinde 18 bin kifli çal›flmaktad›r.<br />

Enka bugüne kadar yurtd›fl›na 156 bin kifliyi çal›flmak üzere<br />

göndermifltir.<br />

fiar›k Tara Enka Spor, Kültür ve E¤itim Vakf›’n›n Kurucu Baflkan›<br />

olarak görevine devam etmektedir. Enka Spor kulübünü kurdu,<br />

baflkanl›¤›n› yapt›. ‹stinye Enka okullar›n› ve 1999 Adapazar› depreminden<br />

sonra ana babas›n› kaybeden çocuklar için Adapazar›<br />

Enka okullar›n› kurdu. Türk-Japon ‹fl Konseyi’nin 15 sene kurucu<br />

baflkanl›¤›n› yapt›. Türk-Yunan konseyinin halen baflkan›d›r. Uluslararas›<br />

birçok cemiyete üyedir. Birço¤unda yönetim kurullar›nda<br />

bulundu. World Economic Forum, Apsen Roma gibi. Finlandiya eski<br />

cumhurbaflkan› M. Ahtisaari ile birlikte Kuzey Avrupa-Güney<br />

Avrupa iliflkilerini gelifltirmek üzere North-South Economic Forum’u<br />

kurdu.<br />

Ödülleri: ‹TÜ’den Fahri Doktora, Moskova T›p Akademisi’nden fieref<br />

Doktoras›, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü Senatosu ‹flletme<br />

Fakültesi’nden Fahri Doktora, TC Devleti Üstün Hizmet Madalyas›,<br />

D›fliflleri Bakanl›¤› Üstün Hizmet Ödülü, Türkiye Gazetesi Y›-<br />

l›n ‹fl Adam› Ödülü, Polonya Halk Cumhuriyeti’nden Alt›n Madalya,<br />

Japon ‹mparatoru Kutsal Hazine Alt›n ve Gümüfl Hizmet Madalyas›,<br />

Uluslararas› Müteahhitler Birli¤i Baflar› Ödülü, ‹TÜ Alt›n<br />

Ar› Ödülü, Abdi ‹pekçi Bar›fl ve Dostluk Ödülü…<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

155


SUAY UMUT<br />

Y.D.O. 1958-59 yaz dönemi Gemi Makine mezunu olan Suay<br />

Umut, mezuniyetten sonraki dört y›l›n› denizde geçirmifltir. D.B.<br />

Deniz Nakliyat’ta çal›flt›ktan sonra bilahare vatani hizmetini Yass›<br />

Ada’da yapm›fl, Koçtu¤ müessesesinin Bodrum gemisinde hizmetlerde<br />

bulunmufltur.<br />

1963 Eylül’ünde Petrol Ofisi, Madeni Ya¤lar fiubesinde teknik eleman<br />

olarak göreve bafllayan Suay Umut, denizcilik, hava ikmal<br />

hizmetleri, baz› yeni fabrikalar›n kurulmas› gibi konularda öncülük<br />

etmifltir. Bu arada Ticaret Dairesi Baflkanl›¤›na yükselmifl,<br />

“Yak›tlar ve Ya¤lar” adl› bir kitap ç›karm›fl, yurtd›fl›nda yabanc›<br />

petrol flirketlerinde ABD, Hollanda ve ‹ngiltere’de e¤itim ve kurslara<br />

kat›lm›fl, bunlar› takiben 1971 y›l›nda kendi arzusu ile bu flirketten<br />

ayr›lm›flt›r.<br />

Yak›nlar›n›n itirazlar›na ra¤men, ayn› y›l Londra’ya yerleflmeye<br />

karar veren Suay Umut, 1973 May›s’›nda Türk petrol piyasas›n› ve<br />

denizcilik sektörünü tan›man›n verdi¤i avantajla ilk flirketi olan<br />

Ganmount Limited’i kurmufltur.<br />

Bugün ad› Ganship International Ltd. olan Londra’daki flirket<br />

1985’de Türkiye’de kurulan Dünya Denizcilik ve Tic. A.fi.’nin Londra<br />

temsilcili¤ini yapmaktad›r.<br />

Dünya fiirketler Grubu’nun Yönetim Kurulu Baflkan› olarak Suay<br />

Umut bugün, 9 tankerden oluflan yaklafl›k 400.000 DWT’lik filosuyla<br />

ve de sipariflteki tankerler ile birlikte toplam 1 milyon 190<br />

bin DWTon’luk bir filoya sahiptir.<br />

Kendisi ayn› zamanda Intertanko Executive Committe (toplam 14<br />

kifli) (www.intertanko.com) ve The Swedish Club Board Üyesidir<br />

(toplam 22 kifli). (www.swedishclub.com).<br />

‹BRAH‹M HAKKI UYSAL Mak’66<br />

05.12.1944 tarihinde Trabzon’un Sürmene ilçesinde do¤dum.<br />

1946 y›l›nda ailemle birlikte ‹stanbul’a geçtim. ‹lk, orta ve lise<br />

tahsilimi ‹stanbul’da tamamlad›ktan sonra 1961 y›l›nda ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Makine Fakültesi’nde e¤itim görmeye bafllad›m.<br />

1966 y›l›nda üniversitenden mezun olarak T.C. Karayollar›ndaki<br />

Makine kursuna kat›ld›m. Askerlik sebebiyle k›ta hizmetini<br />

‹zmir’de gerçeklefltirdikten sonra aste¤men rütbesiyle Erzincan<br />

A¤›r Bak›m fabrikas›nda müdür yard›mc›s› olarak vatani görevimi<br />

tamamlad›m.<br />

Askerlik dönüflü Profilo-AEG firmas›nda ar-ge mühendisli¤i ve<br />

plastik fabrikas› müdürlü¤ü yapt›m. 1971 y›l›nda Tüm Plastik<br />

ad›yla kendi firmam› kurudum. Yan sanayi ürünleri üretimi ile<br />

bafllayan firma çal›flmalar› her geçen gün geliflerek 1985 y›l›nda<br />

kurumsallaflarak Tüm Plastik Ltd fiti. unvan›n› alm›flt›r. Tüm Plastik<br />

Ltd. fiti. tescilli Nozbart (Trabzon’un tersi) markas› alt›nda yüzme-süs<br />

havuzu, at›k su ar›t›m› ve her nevi ak›flkan transfer hatlar›na<br />

yönelik plastik; pompa, küresel vana, kelebek vana, çekvalf,<br />

rakor, filtre, fittingsler dâhil olmak üzere bütün tesisat ve ba¤lant›<br />

ekipmanlar›n›n tasar›m›, imalat› ve sat›fl› konusunda ülkemizin<br />

lideri durumuna gelmifltir. ‹nsanlar›m›z için sa¤l›kl›, kaliteli ve güvenilir<br />

özgün ürünler üretip ülke ekonomimizin kalk›nmas›na katk›<br />

sa¤lamaktad›r. 42 ülkeye ihracat›m›z artarak devam etmektedir.<br />

2000 y›l›n›n bafl›nda ülkemize ve dünyaya daha genifl hizmet,<br />

kaliteli ürün sunabilmek amac›yla Çorlu’da 20.000 m 2 arazi üzerinde<br />

7.000 m 2 kapal› alandaki modern fabrikam›zda; polyester<br />

filtre üretimi konusunda Evren Sanayi Sitesi’nde, sat›fl ve merkez<br />

depo olarak Merter Keresteciler Sitesi’nde hizmetlerimize devam<br />

etmekteyiz.<br />

Evli, üç k›z ve befl torun sahibiyim.<br />

156 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


‹SMET ÜNER Mak’63<br />

Gemi ‹nfla sektörünün yenilikçi birçok ilkine imza atan ‹smet Üner<br />

1939 y›l›nda Çank›r›’n›n Çerkefl ilçesinde dünyaya geldi.<br />

1963 y›l›nda ‹TÜ Makina Fakültesi Gemi ‹nflaiye bölümünü bitiren<br />

‹smet Üner, askerlik görevini 1966 y›l›nda Deniz Kuvvetleri Komutanl›¤›<br />

Plan Keflif Büro’da tamamlad›.<br />

Bureau Veritas ve Denizcilik Bankas› Haliç Tersanesi’nde profesyonel<br />

olarak çal›flt›ktan sonra sanayici kimli¤ini göstererek 1969<br />

y›l›nda kurdu¤u ilk flirket ile gemi infla ve donat›m ifllerine bafllad›.<br />

Sürekli yat›r›m ve büyüme felsefesini ilke edinen Üner, k›sa<br />

sürede flirketini ortakl›klar ile gelifltirerek 1977 y›l›nda Gemak ‹nflaat<br />

Sanayi ve Ticaret A.fi.’yi kurdu. Bu flirket ile ar-ge çal›flmalar›na<br />

h›z verdi ve flirketini sektörde sayg›n ve bilinir bir marka haline<br />

getirdi. Gemi onar›m ve bak›m kapasitesinde ulafl›lan hedef<br />

ve baflar›ya yeni inflaatta da ulaflman›n›n gereklili¤ine inanan<br />

Üner 2000 y›l›nda Tuzla Gemi Endüstrisi A.fi.’yi Gemak Tersanesi<br />

bünyesine katarak, bu amaca ulaflma yolunda en önemli ad›m› atm›flt›r.<br />

Yeni flirkette de ar-ge, yat›r›m ve organizasyon çal›flmalar›-<br />

na a¤›rl›k veren ‹smet Üner halen bu amaçla kurulan ekibin bafl›nda<br />

yer almakta ve inovasyon için mesai harcamaktad›r. ‹smet<br />

Üner denizcilik sektörünün önde gelen meslek oda ve birliklerine<br />

aktif kat›l›m›yla dikkat çekmekte ve sektörün geliflmesine yönelik<br />

çal›flmalar› sürmektedir.<br />

Evli ve iki çocuk babas› olan Üner ingilizce bilmekte ve halen Gemak<br />

Gemi ‹nflaat Sanayi ve Ticaret A.fi., Tuzla Gemi Endüstrisi<br />

A.fi., P›nar Denizcilik ve Ticaret A.fi. ve Promak ‹nfl. Gem. Den.<br />

Araç. ‹fll. San. ve Tic. A.fi.’nin Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› görevini<br />

yürütmektedir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

157


adlar› masalara verilen ba¤›flç›lar<br />

s›n›flar<br />

‹TÜ 48 MEZUNLARI<br />

Grubumuzun nüvesini 1942 y›l›nda, o zaman 4 bölümden oluflan<br />

Yüksek Mühendis Okuluna girerek 6 y›ll›k e¤itimle 1948 devresinde<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nden Yüksek Mühendis Unvan› ile<br />

mezun olanlar oluflturmaktad›r. Okul’un Üniversite’ye dönüflümü<br />

s›ras›nda Bölümler Fakülte oldu, ayr›ca Uçak ve Gemi Bölümleri<br />

aç›ld›. Bu arada 6 y›ll›k ö¤retim 5 y›la indirildi fakat bu bizim süremizi<br />

etkilemedi. Bu de¤iflimler s›ras›nda ‹nflaat Fakültesi’ne konan<br />

ihtisas d›fl› ek bir ders üzerinde ç›kan bir anlaflmazl›k nedeniyle<br />

bu fakültedeki arkadafllar›m›z bu dersi son s›n›ftan sonraki<br />

yar›y›lda okumak zorunda kald›lar. Bu grup “5 y›ll›k ö¤retimi hiç<br />

s›n›fta kalmadan 7 y›lda bitirdiklerini” belirterek kendilerini “7 inflaat<br />

ö¤rencisi” olarak tan›tt›lar. Do¤al olarak bu grup 48'liler<br />

içindedir.<br />

Ayr›ca 1943 y›l›nda girifl s›nav›n› kazananlardan 25 kiflilik üst s›-<br />

n›fa nakil kontenjan›na girme beceri ve flans›na sahip olan olarak<br />

tan›nanlar, bizimle birlikte 5 y›l okumufl ve ana guruba dâhil olmufllard›r.<br />

Bunun ilerisinde 48'liler büyük s›n›f›, bizimle bir süre<br />

okuduktan sonra ö¤renimlerini yurt d›fl›nda tamamlayanlar ve bize<br />

üst s›n›flardan hediye olanlar› da kapsamaktad›r.<br />

E¤er çekirdek grup ile büyük s›n›f›n say›lar› hakk›nda kaba bir fikir<br />

vermek gerekirse girifl kontenjan›n›n 4 fakülte için 170 iken,<br />

listemizdeki toplam say›n›n 250 oldu¤unu söyleyebiliriz.<br />

‹TÜ 48’liler yurt içinde ve d›fl›nda baflar›l› mühendislik faaliyetlerinde<br />

bulunmalar› d›fl›nda siyasette, bilim hayat›nda, ifl hayat›nda<br />

ve bürokraside isimlerini duyurarak yurdumuza hizmet etmifllerdir.<br />

4 fakülte ö¤rencisinden oluflan bizlere Mukavemet dersi<br />

veren ve hepimizin idolü olan büyük hoca <strong>Mustafa</strong> ‹nan’›n an›s›n›<br />

yaflatan bu kütüphaneye destek vermekten onur duyuyoruz.<br />

Bugün aram›zdan ebedi olarak ayr›lm›fl olanlar›n say›lar› %<br />

50'nin üzerinde olmas›na karfl›n biz kalanlar›n, feyiz ald›¤›m›z<br />

üniversitemize maddi ve manevi katk›lar›m›z devam etmifl ve ömrümüz<br />

oldukça devam edecektir<br />

1948 y›l› ‹TÜ mezunlar› ad›na Cahit Özgür<br />

158 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


‹NfiAAT 54<br />

‹TÜ bize mesle¤imizi kazand›rm›fl, kolumuza alt›n bilezik, zihnimize<br />

bilgi hazinesi takm›fl ve hayat yolunda önümüzü daima ayd›nlatan<br />

bir meflale olmufl dünyaca ünlü bir ilim ve irfan yuvas›d›r.<br />

Mekanik, Mukavemet, Yüksek Mukavemet, Elastisite ve Plastisite<br />

derslerini veren Hocam›z <strong>Mustafa</strong> ‹nan ise, s›n›rs›z bilgi zenginli¤i,<br />

efline ender rastlan›l›r bir ö¤retme kabiliyeti ve müstesna insani<br />

de¤erleri ile hepimizin kalbini fethetmifl bir sevgi ve sayg›<br />

abidesidir. ‹TÜ’nün kitapl›¤›na, feyiz ve örnek ald›¤›m›z bu muhteflem<br />

hocam›z›n isminin verilmifl olmas›ndan dolay›, çok engin<br />

vefa, gurur, iftihar ve flükran duygular› ile yüklü oldu¤umuzu belirtmek<br />

isteriz.<br />

S›n›f arkadafllar›m›z›n (171 kifli) istisnas›z hepsi, ömürleri vefa etti¤i<br />

sürece, yurdun her köflesini kar›fl kar›fl gezerek, da¤ tafl demeden<br />

su, yol, demiryolu, kanal, baraj, tünel, liman, okul, hastane,<br />

otel, köprü, meydan, boru hatt›, bina, fabrika vb infla ederek<br />

Türkiye’nin ekonomik kalk›nmas›nda ve özellikle inflaat sektörünün<br />

geliflmesinde 54 y›ldan beri al›n teri döktüler. Projeci, müteahhit,<br />

kontrol, müflavir, müteflebbis, sanayici, akademisyen, yönetici,<br />

politikac› olarak s›n›f arkadafllar›m›z, sadece ulusal arena<br />

da de¤il, befl k›tada parmakla gösterilecek ve hepimizin gururla<br />

anaca¤› hizmetler verdiler ve eserler yaratt›lar. S›n›f arkadafllar›-<br />

m›z›n meslek serüvenlerini, sosyo-kültürel yaflamlar›n› tüm ayr›nt›lar›<br />

ile 50’inci Y›l kitab›m›zda (Y . Ö . E¤itim ve Araflt›rma Vakf›,<br />

ISBN 975 - 93 005 - 2 - 4, www.egitim-arvakfi.org ve tezokan@superonline.com,<br />

Eylül 2004) bulabilirsiniz.<br />

Siyasi arenada; G›da Tar›m Hayvanc›l›k, Ticaret Bakan› Fehim<br />

Adak’›, ‹mar ve ‹skân, Ulaflt›rma Bakan›, Senatör Selâhattin Babüro¤lu’nu,<br />

Bay›nd›rl›k ve ‹skân, Milli Savunma, D›fliflleri Bakan›<br />

Safa Giray’›, Senatör Kâz›m Karaa¤açl›o¤lu’nu, milletvekilleri<br />

Gurhan Çelebican’› ve Abdurrahman Ünsal’›,<br />

Taahhüt ve sanayi arenas›nda; Cevdet Akan’›, Cevdet Aksoy’u,<br />

Hikmet Arutan’›, Ali Nihat Baran’›, Ergun Ça¤lar’›, Edip Erten’i, Orhan<br />

Evin’i, Sadi Gülçelik’i, O¤uz Gürsel’i, Coflkun Genç Hazer’i,<br />

fiar›k Tara’y› ve Nejat Varo¤lu’nu,<br />

Akademik arenada; Fevzican Akyüz’ü, Enver Çetmeli’yi, Okan Gürel’i,<br />

Faz›l Kip’i, Bülent Övünç’ü, <strong>Mustafa</strong> Öz’ü, Tevfik Tar›mc›o¤lu’nu,<br />

fienol Utku’yu ve Ender Özden Yazar’›,<br />

Spor arenas›nda; Özkent Akbilek’i, Y›ld›r›m Altav’›, Sadi Gülçelik’i,<br />

O¤uz Gürsel’i, Faruk Keskinel’i, Faz›l Kip’i, Do¤an fiahin’i ve<br />

Nahit Turhan’›,<br />

Sanat arenas›nda; Eflref Denizhan’› ve Okan Gürel’i,<br />

fiiir arenas›nda; Berç Araz’›, Gurhan Çelebican’›, Hayri Eriflen’i ve<br />

Nat›k Ölçen’i, örnek gösterebiliriz.<br />

Yaflam›m›zdaki bu çeflitlili¤in oluflmas›nda önemli rolü olan <strong>Mustafa</strong><br />

‹nan Hocam›z›n ruhu flad olsun…<br />

1954 ‹nflaat mezunlar› ad›na Semih Tezcan<br />

50 Y›l›n Ard›ndan Seslenifl: ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun olduktan<br />

sonra geçen yar›m as›rl›k bir dönemi tamamlad›k. Üniversite<br />

hayat›m›z›n büyük bir bölümü çok partili sisteme geçiflin sonucunda,<br />

Türkiye’de yaflanan alt›n y›llara rastlad›. Biz, daha talebelik<br />

y›llar›ndan bafllayan ve daha sonra uzunca bir süre devam<br />

eden flansl› bir dönem içinde geliflme olana¤› bulduk. Hemen bütün<br />

arkadafllar›m›z bu olanaklar›ndan yüksek ücretler almak ve<br />

üst mevkilere eriflmek fleklinde yararland›. Bir bölümümüz ise,<br />

yarat›c›l›klar›n›, zaman› ve beklentileri do¤ru olarak de¤erlendirip<br />

müteahhitli¤e yönelerek büyük at›l›mlar yapt›lar. Ancak, bu<br />

baflar›lara ulaflma azmi zaten onlar›n genlerinde vard›. Bu arkadafllar›m›z›n<br />

bugünkü flartlarda mezun olup hayata at›lmalar› halinde<br />

dahi, ayn› baflar›ya ulaflacaklar›na bütün kalbimle inan›yorum.<br />

Tabiat› ile baflar›lar›, sadece müteahhitlik sektörüyle s›n›rlamak<br />

do¤ru de¤il. Ben baflar›lar›n her konuda gösterilen performans ve<br />

elde edilen sonuçlara göre de¤erlendirilmesinin daha do¤ru olaca¤›na<br />

inan›yorum. Bugün, akademik kariyeri seçenlerimizin geldi¤i<br />

konumlar ile veya projelendirme sahas›nda isim yapan arkadafllar›m›zla,<br />

baflar›lar›n› paylaflmaktan öte, ayr› bir zevk alarak<br />

övünüyoruz. Onlar bilgilerini, çal›flmalar›n› ve yarat›c›l›klar›n› bu<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 159


yönde de¤erlendirdiler.<br />

Genlerinde teflebbüs ruhu yerine yöneticilik ve hizmet anlay›fl›<br />

yer alanlar›m›z ise, devlet veya özel sektörde görev ald›lar. Geldikleri<br />

üst mevkiler, çal›flmalar› ve verimlilikleri ile yurt içinde ve<br />

d›fl›nda önemli projelerin ve eserlerin gerçekleflmesine katk›da<br />

bulundular ve baflar›lar› anonim oldu. ‹çlerinde politika atefli yananlar<br />

ise, Milletvekili, Senatör ve Bakan olarak ülkemizin yönetiminde<br />

devreye girdiler uzun y›llar baflar›l› hizmetler verdiler ve<br />

siyasi tarihimizde iz b›rakt›lar.<br />

Bence bizim en büyük baflar›m›z, efllerimizi de yan›m›za alarak,<br />

bir 54’lüler ruhu yaratmam›z ve 25 y›ld›r sürdürdü¤ümüz toplant›larla<br />

bir araya gelebilmemizdir. Bilvesile, bu giriflimleri bafllatan,<br />

sürdürülmesine de maddi ve manevi katk›da bulunan arkadafllar›m›za,<br />

candan teflekkür ve sayg›lar sunma durumunday›z.<br />

‹kinci olarak, üniversitemize ve tedrisat sistemimize de¤inmek istiyorum.<br />

54’lüler olarak bizim belki ‹TÜ’nün yetifltirdi¤i en iyi mühendisler<br />

oldu¤umuza inanmam›z için birçok neden var. Mezuniyetimizden<br />

sonra ‹TÜ tedrisat›nda da büyük geliflmeler oldu¤u ve<br />

bizden sonra gelenlerin bunlardan daha fazla yararlanma olana¤›<br />

bulduklar› da flüphesizdir.<br />

Her ne kadar bizim devremizde e¤itim veren eflde¤er ö¤retim kurumlar›<br />

s›n›rl› idi ise de, ‹TÜ isminin sadece Türkiye’de de¤il, tüm<br />

dünyada en ön s›ralarda yer almas› ve üniversiteye girmek isteyen<br />

tüm ö¤rencilerin ilk tercihi olmas› da, di¤er önemli bir husustur.<br />

Ancak, geçenlerde bir arkadafl›m›z›n s›n›f toplant›s›nda aç›klad›¤›<br />

gibi, ‹TÜ ile ilgili bu ilk s›radaki tercihin art›k dokuzuncu s›-<br />

raya düfltü¤ünü, (ben daha önceleri on birinci olarak duymufltum),<br />

ö¤renerek üzüldük. Gerçi tercih aç›s›ndan, teknik e¤itim d›-<br />

fl›nda, yurt temini, burs verilmesi, lisan ö¤retilmesi yurtd›fl› olanaklar›<br />

gibi baflka k›staslar say›labilirse de s›ralamada ‹TÜ’nün<br />

bu kadar gerilere gitmemesi gerekti¤i ve düzeltilece¤inin inanc›<br />

içindeyim.<br />

(Bu yaz› ‹nflaat 54 ad›na Nurhan Motugan taraf›ndan 50. y›llar› için haz›rlanm›flt›r.)<br />

160 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

‹NfiAAT 56<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi 1951 giriflli ö¤rencileriz bizler:<br />

Sene 1951, Eylül veya Ekim ay›, Gümüflsuyu’nda büyük girifl kap›-<br />

s›nda bafllad› maceram›z.<br />

Y›l ortas›nday›z, günlerden Pazartesi, büyük kap›n›n önündeyiz.<br />

Tüm arkadafllar not defterlerine e¤ilmifller fizik çal›fl›yorlar, imtihan<br />

var. Birden tüm dikkatler yokufltan afla¤› gelen s›n›f arkadafl›m›z<br />

Züp’e kayd›. Çünkü fizik imtihan›na resim tahtas›, T cetveli,<br />

resim ka¤›tlar› getirmiflti. Kabahatin onda olmad›¤›n› herkes biliyordu.<br />

Kabahat “Pazartesi ne imtihan› var” diye sordu¤u arkadafl›m›zda<br />

idi. Arkadafl›m›z her Cumartesi trenle Ankara’ya gider,<br />

Pazaresi günü bulabildi¤i express, yük katar›, ne bulursa binerek<br />

derse, 2. ders, 3. ders muhakkak yetiflirdi.<br />

‹kinci y›l Taflk›flla’ya tafl›nd›k. ‹ç avluda yap›lan ve ay›lar›n futbol<br />

maç› diye adland›r›lan korkunç futbol maçlar›n› ilan eden, 1952<br />

y›l›nda tebeflirle yaz›lm›fl duvar yaz›s›n›, 1995’de tekrar gördü¤ümüzde<br />

çok sevinmifltik. Okulumuz bizi unutmam›fl ve duvarlar›n›<br />

k›rk y›l boyatmam›flt›.<br />

Baz› arkadafllar›m›z hem okur hem çal›fl›rlard›. Birisi geceleri sokaklar›<br />

dolafl›r yanmayan sokak lambalar›n›n direk numaralar›n›<br />

Belediye’ye bildirirdi. Bir müddet sonra rüyas›nda görüp bildirdi-<br />

¤i direk numaralar›n›n daha do¤ru ç›kt›¤›n› keflfetti ve rahat etti.<br />

Üst kattaki amfideyiz. Hocam›z Cemil Ilgaz ders anlat›yor. Bu s›-<br />

n›flar sonradan amfi olarak yap›ld›klar› için arka kap›lar›n› açt›¤›-<br />

n›zda karfl›n›za tahtadan bir duvar ç›kard›. 150-160 cm’den sonras›<br />

aç›kt›. Biraz zor olmakla beraber üstteki delikten hocaya görünmeden<br />

s›n›fa girerdiniz. S›n›f sessiz, (kufllar) ön s›ralarda not tutuyorlar,<br />

saat 9:30- 10:00. Arka kap› aç›ld›. Abisi lakapl›, gür sesli<br />

bir kula¤› az duydu¤u için konuflmalarda ton ayar› yapamayan<br />

bir arkadafl›m›z girifl operasyonuna bafllad›. Aya¤›ndaki son model<br />

burnu düz ayakkab›lar gerekli sesleri ç›kar›yorlard›. Abisi ç›kt›,<br />

arka s›raya otururken Hoca döndü bak›yor, bütün kufllar da yar›<br />

bellerine kadar geri döndüler. Abisinin akortsuz sesi ç›nlad› s›-<br />

n›fta: “Ne bak›yorsunuz” Bütün kufllar ve Hocam›z da önlerine<br />

dönerek derse devam ettiler.


Hemen herkesi bir lakab› vard›. Sapl›, Piflmifl, Abisi, Saçsakal, Hoflaf,<br />

Kürekçi, Vatman, Zozo, Haybeci, Arnavut, Su Tak›m›, Baldudak,<br />

Turgut Abi, Bal›k Surat, Kaptan, K›lkatar, Dondurmac›, Bey,<br />

Hüsam, Safi Sinir, Mercimek, Züp ve daha hat›rlayamad›¤›m birçok<br />

isim.<br />

130 kifli kadard›k, tek k›z arkadafl›m›z vard›, Süheyl ilk baflta biraz<br />

tedirgindi. Sonra bize al›flt›, uydu.<br />

Bütün dersleri birlikte okurduk. En güzel günlerimizi yazlar› gitti-<br />

¤imiz stajlarda geçiriyorduk. Bizden bir s›n›f büyükler a¤abeyimiz,<br />

küçükler kardeflimizdi. Yurttakilere g›pta ederdik. Ama bizler<br />

de vapur veya trenlerde buluflur, beraber seyahat ederdik.<br />

S›n›f›m›zdan birçok bilim adam›, profesör, yazar (O¤uz Atay), Atatürk<br />

baraj› müteahhitleri, baraj, demiryollar›, karayollar› ve daha<br />

yüzlerce ifli yapanlar ç›kt›.<br />

Türkiye’nin kalk›nmas›nda katk›m›z oldu¤una inan›yorum. Yaflant›m›z›<br />

okulumuza, hocalar›m›za borçluyuz.<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanemizi, yeni yat›r›mlar›n takip edece¤inden<br />

eminim.<br />

Hikayelerimiz o kadar çok ki, onlar› yeni yat›r›mlar›m›z›n kitaplar›nda<br />

yazaca¤›m›z› düflünüyoruz. Bu arada, burs ihtiyac› olan çok<br />

say›da ö¤rencimizi oldu¤unu hat›rlatmak isterim.<br />

Tüm arkadafllara teflekkür ederken bizlerle beraber kütüphaneye<br />

katk›da bulunan Yaflar Teoman Atan ve Do¤an Dölgel’ in efllerine<br />

özellikle teflekkürü bir vazife sayar›z.<br />

‹NfiAAT 61<br />

‹nflaat Fakültesi 1961 mezunlar›, befl y›ll›k ö¤retimlerini ‹TÜ’nün<br />

efsaneleflen alt›n döneminin onur ve gururuyla yaflam›fllard›r.<br />

1956’da bafllayan ‹TÜ’lülük kader ve mutluluklar›n› yar›m asr›<br />

aflan bir süreden beri paylafl›yorlar.<br />

Yaln›zca biri k›z olmak üzere 150 kifli Taflk›flla’n›n 111 numaral›<br />

dersli¤inde ola¤anüstü güzellikte bir yolculu¤a bafllad›k. S›n›f›-<br />

m›zda komflu ülkelerden gelen yabanc› ö¤renciler de vard›. Belki<br />

de son derece basit nesneler ve olaylar bizi derinden etkiliyordu.<br />

Örne¤in, Almanya’dan aylarca süren bir bekleyiflten sonra gelen<br />

“Aristo” sürgülü cetvelleri ö¤rencili¤imizin en de¤erli ödülü olmufltu.<br />

Baz› kitaplar›, ayd›ngeri ve çizim araçlar›n› edinmemiz kolay<br />

olmuyordu. Fakat onlar› elde edince “çocuklar gibi” seviniyorduk.<br />

Bir rüya gibi geçip gitti 5 y›l.<br />

Ülkenin bay›nd›rl›¤› yönündeki yo¤un çabalar içinde mezuniyetimizin<br />

yaklaflt›¤› günlerde Karayolu ve Devlet Su ‹flleri baflta olmak<br />

üzere kamu kurulufllar›n›n, bizleri kendi kadrolar›na almak<br />

üzere yapt›klar› ça¤r›lar ve düzenledikleri gezi programlar› ilginç<br />

an›lar›m›z aras›nda. Ço¤unlukla kamu kurulufllar›nda ülkenin<br />

dört bir yan›ndaki flantiyelere da¤›lan arkadafllar›m›z, birçok büyük<br />

yap›ta al›n terleriyle imzalar›n› att›lar. Daha sonra kendi ifllerini<br />

kuranlar, büyük baflar›lar kazand›lar ve yurtd›fl› inflaat mühendisli¤i<br />

çal›flmalar›n›n öncülü¤ünü yapt›lar. 1961 ‹nflaat, 6 kifliyle,<br />

o günlerin, akademik yaflama en büyük kat›l›m› sa¤layan<br />

‹nflaat Fakültesi dönemi olabilir.<br />

Mezuniyetimizi izleyen y›llar›n yaflam mücadelesinden sonra, ilk<br />

birlikteli¤imiz 20. y›lda ‹stanbul’da Tarabya Otelinde oldu. Sanki<br />

ondan sonra da hiç ayr›lmad›k. Her y›l çok kat›l›ml› toplant›larda<br />

bir araya geldik. ‹stanbul’da ise her ay toplanma gelene¤imizi<br />

sürdürüyoruz. Gerçekten kaynaflm›fl bir aile oluflumuz, s›n›f olarak<br />

ö¤ündü¤ümüz ve örnek olmas›n› diledi¤imiz önemli bir özelli¤imizdir.<br />

Bu kaynaflmada, efllerimizin ola¤anüstü katk›lar›n›<br />

flükranla anmam›z gerekir. Onlar›n içten dostluklar› olmaks›z›n<br />

böylesine s›cak aile ortam› oluflturulamazd›. Ayr›ca, baz› arkadafllar›m›z›n<br />

olanaklar›n› birlikteli¤imiz için seferber etmelerinin<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 161


katk›lar›n› da unutamay›z.<br />

‹nflaat Fakültesi 1961 mezunlar›n›n, belki de belirleyici niteli¤i,<br />

üniversitelerine ba¤l›l›klar›d›r. Bu ba¤lamda, olanaklar› k›s›tl› ö¤renci<br />

kardefllerimize destek verme konusunda ilk ya da ilk örneklerden<br />

oldu¤umuzu düflünüyoruz. 1984 y›l›ndan itibaren, esas<br />

olarak lisans ö¤rencilerine olmak üzere, y›lda 5 ile 12 aras›nda<br />

de¤iflen, 23 y›l süresince ise toplamda yüzlerce ‹nflaat Mühendisli¤i<br />

ö¤rencisine burs sa¤lanm›flt›r. Yine ayn› bölüm ö¤rencilerinden<br />

birinci, ikinci ve üçüncülere ödüller verilmifltir. Bu çabalar<br />

sürmektedir, daha uzun bir süre sürdürülebilmesi en büyük dile-<br />

¤imizdir. Bu amaçla, uygun görülerek uygulamaya konulmas› düflünülen<br />

formül, üniversitelerine ba¤l› hay›rsever arkadafllar›m›-<br />

z›n katk›lar› ile oluflturulan “1961 ‹nflaat Fonu”nun önümüzdeki<br />

y›llarda flartl› ba¤›fl olarak ‹TÜ Vakf›’na devredilmesidir.<br />

‹nflaat Fakültesi 1961 mezunlar› olarak, dile¤imiz ‹TÜ’nün tüm<br />

mezunlar› ile dayan›flma içine girme çabas›n›n h›zla amac›na<br />

ulaflmas›, bu sayede gücünün katlanarak artmas› ve sonuçta özlemini<br />

duydu¤umuz tarihsel önderlik özgörevini (misyonunu) yeniden<br />

üstlenmesidir.<br />

1961 ‹nflaat mezunlar› ad›na Güngör Evren<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Hüsnü Ak›n, Akman Alkumru, U¤ur Ar›man, Metin<br />

Erdemli, Ergun Gençeren, Orhan Güven, ‹hsan ‹fllier, Ceyhan Kalafat,<br />

Orhan Kalayl›, Metin Latifo¤lu, Ahmet S›rmac›, Reflat fiaflmaz, Gönül<br />

Talu, Barlas Turan.)<br />

162 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

‹NfiAAT 62<br />

Yurt içi ve yurt d›fl› çeflitli liselerden mezun olan ve s›n›flar›n›n en<br />

gözde ö¤rencileri bulunan arkadafllar›m 1957 y›l›nda yap›lan klasik<br />

s›navlardan geçerek ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi’ne<br />

girmeyi baflarm›fl, befl y›l bu kutsal yuvada ö¤renimlerini<br />

sürdürmüfl ve 1962 y›l›nda Yüksek ‹nflaat Mühendisleri olarak<br />

mezun olmufllard›r. Ö¤renim dönemimiz politik ve ö¤renci olaylar›n›n<br />

bafllamad›¤› zamana rastlam›fl, huzurlu bir ö¤renim hayat›-<br />

m›z olmufltur.<br />

‹nflaat fakültesi 1962 mezunu s›n›f arkadafllar›m, devlet hizmetlerinde<br />

ve ifl dünyas›nda önemli yerlere gelmifllerdir. Üniversitelerde<br />

bir elin parma¤›n› aflmayan arkadafl›m›z olmas›na karfl›, mum<br />

dibine karanl›kt›r örne¤i, nedense ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

kalan arkadafl›m›z olmam›flt›r. Gene nedense politik hayata<br />

at›lan da bulunmamaktad›r.<br />

Mezuniyetimizden bu yana birbirimizden kopamad›k. Y›llarca birlikte<br />

olmam›z› sa¤layan çimento görevi yapan arkadafllar›m›z olmufltur.<br />

Bunlar›n bafl›nda hala bu a¤›r ve onurlu görevi Ankara’dan<br />

yürüten Necdet Ersoy gelmektedir. Bu sayede tüm s›n›f arkadafllar›m›z<br />

her y›l Cumhuriyet Bayramlar›nda eflleri ile birlikte<br />

üç gün bir arada olmufllard›r. Bu arkadafl›m›z›n giriflimleri sayesinde<br />

‹nflaat Fakültesi’nde okuyan ö¤rencilere bir süre burs verilmifl<br />

ve aniden aram›zdan ayr›lan ve kirada oturan bir arkadafl›m›-<br />

za ev al›nmas›nda yard›mc› olmufltur. Bunu övünçle belirtiyorum.<br />

S›n›f arkadafllar›m›z aras›nda en kalabal›k grubu yaklafl›k 60 kifli<br />

ile ‹stanbul grubu oluflturmakta, bunu yaklafl›k 30 kifli ile Ankara<br />

grubu, yaklafl›k 15 kifli ile ‹zmir ve Ege grubu takip etmektedir. ‹stanbul<br />

grubu olarak 2000 y›l›ndan beri her ay›n son Perflembe’si<br />

saat 12:00-16:00 aras› birlikte olmaktay›z. Bu birlikteliklerimizin<br />

sa¤lanmas›nda arkadafl›m›z Rana Vedat Ekici’nin çok gayretleri<br />

olmaktad›r. Ayn› flekilde efl zamanl› olarak Ankara’daki arkadafllar›m›z<br />

toplanmaktad›r. Bizim için unutamayaca¤›m›z günler 1957<br />

y›l›nda zor s›navlar aflarak ‹TÜ ö¤rencisi olmak, ikincisi 1962 y›l›nda<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi mezunu olmak ise, üçüncüsü de 10 May›s<br />

2002 tarihinde mezuniyetimizin 40 y›l plaketlerini ve rozetlerini


Say›n Rektör Prof. Dr. Gülsün Sa¤lamer’in elinden almak olmufltur.<br />

Bu törenlere çeflitli kentlerden gelen yaklafl›k 100 arkadafl›-<br />

m›z kat›lm›fl ve biyografilerimiz “‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

229.Y›l›” kitab›nda yay›nlanm›flt›r.<br />

Di¤er üniversitelerde çok az görülen ve üniversitemizde köklü bir<br />

gelenek haline gelen böyle bir yay›n içinde bulunmak bizlere büyük<br />

mutluluk vermektedir.<br />

Bundan ayr› olarak mezuniyet öncesi ç›kar›lm›fl Ar› Y›ll›¤› (1962),<br />

arkadafllar›m›z Necdet Ersoy’un gayreti ile mezuniyetimizin 20.<br />

y›l›nda ve 30. y›l›nda ç›kar›lm›fl albümler yer almaktad›r. Özellikle<br />

30. y›l albümü içinde renkli aile foto¤raflar›m›z bulunmaktad›r.<br />

Bunlar›n d›fl›nda ben Mehmet Bildirici taraf›ndan da CD ortam›nda<br />

haz›rlanm›fl “K›rk y›l›n ötesinden, hocalar›m ve s›n›f arkadafllar›m<br />

“ isimli bir çal›flma bulunmaktad›r. Burada kar›nca karar›nca<br />

bizleri yetifltiren de¤erli hocalar›m›z›n hayat hikayeleri, s›n›f<br />

arkadafllar›m›z›n adresleri, ö¤rencilik y›llar›na ait an›lar ve kaybetti¤imiz<br />

yaklafl›k 20 arkadafl›m›za ait derlenen bilgiler yer almaktad›r.<br />

Son olarak da Say›n Rektör Faruk Karado¤an’›n teflvikleri ile bizleri<br />

yetifltiren hocalar›m›z›n en bafl›nda sayd›¤›m›z <strong>Mustafa</strong> ‹nan<br />

ad›na kurulacak Kütüphane için tüm s›n›f arkadafllar›m›z ad›na<br />

çok küçük bir katk›da bulunmam›z› bir onur sayarak kabul ediyoruz.<br />

62 ‹nflaat mezunlar› ad›na Mehmet Bildirici<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Hasan Ali Acar, Cemal A¤ca, Mehmet Bildirici, Bulut<br />

Buharal›, Önder Da¤›fltan, Teoman Do¤tafl, Rana Vedat Ekici, Güngör<br />

Ergin, Necdet Ersoy, Hayati Ertan, Ali R›za Gencer, Mehmet ‹ndap, Hilmi<br />

Mehmet , Ömür Önder, Tuncay Orhan, Muhammed Özkavaf, Mehmet Özlü,<br />

Do¤an Ramazano¤lu, <strong>Mustafa</strong> Sayar, ‹rfan Sa¤lam, fiahin Sevin, fien<br />

Sülün, Mehmet Taba¤, Ülkü Tatl›dil.)<br />

‹NfiAAT 63<br />

K›saca biz kendimize 63’lüler deriz. ‹TÜ ‹nflaat’› hepimiz en yüce<br />

ideal olarak istedik. Tutku ile haz›rland›k ve s›nava girdik. Kazand›¤›m›z›<br />

ö¤rendi¤imizde duydu¤umuz sevinç hepimizin yüre¤inde<br />

hale taptazedir.<br />

Say›m›z azalsa da senede bir kere mutlaka toplan›r›z. Bedirhan<br />

Tuncer, bizlere dokunakl› ve anlam yüklü fliirlerini okumaya bafllamadan<br />

mutlaka hat›rlat›r:<br />

“Bizler Türkiye’nin 1957-58 y›l›nda yetifltirdi¤i en iyi fizik ve matematik<br />

bilen gençleriyiz, övünmek bir yana…” O y›llarda e¤itim 5<br />

y›ld›, uzmanl›kla birlikte tamamlan›r ve mezunlar Yüksek Mühendis<br />

unvan›n› al›rd›. Her gün 09.00-16.00 aras›nda, cumartesileri<br />

de 09.00-13.00 aras›nda dersler sürerdi. ‹yi havalarda Taflk›flla’n›n<br />

111 no’lu amfisinde s›ralar boflalsa da genelde hep birlikte,<br />

uzun okul günlerinde s›cac›k bir arkadafll›k yaflan›rd›. Güzel sesli<br />

arkadafllar teneffüs aralar›nda moda flark›lar› seslendirirler, küçük<br />

gruplarda çeflitli konular tart›fl›l›r, 217 no’lu salonda h›zl› para<br />

maçlar› yap›l›rd›.<br />

‹stanbul’un nüfusu henüz 1 milyonlar› bulmam›flt›. Beyo¤lu’nda<br />

iyi tiyatrolar, filmler ve konserler icra edilir, bizler de elimizden<br />

geldi¤ince flehrin kültür olanaklar›ndan yararlan›rd›k. Hepimiz ülkemizi,<br />

bayra¤›m›z›, Atatürk’ü çok severdik. ‹deallerimiz, iyi bir<br />

e¤itim al›p ülkemizin bay›nd›rl›¤›nda önemli görevler yüklenmek<br />

heyecan›nda birleflirdi.<br />

1960 ihtilalinde 3. s›n›ftayd›k. Baz› arkadafllar›m›z olaylar›n gelecek<br />

için önemini daha derinden anlam›flt› ve ‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong>’ndeki<br />

harekete etkin destek koymufltu. 60’l› y›llar›n ülkede yaratt›¤›<br />

ayd›nl›k, mezuniyet için gösterdi¤imiz çaban›n zorlu mücadelesinde<br />

bize güç ve mutluluk vermiflti.<br />

Gerçekten 180 iyi niyetli, kapasiteli, çal›flkan, heyecan dolu yürekti<br />

koflan. Mutluyduk, ‹TÜ’lü olmaktan gururluyduk. Ortak buruklu¤umuz<br />

e¤itimin daha iyi olmas›n› bekledi¤imizde birleflirdi.<br />

Daha bilinçli çal›flmak, daha iyi yetifltirilmek isterdik. Daha iyi kitaplar,<br />

daha iyi laboratuarlar, daha iyi yabanc› dil, daha iyi stajlar<br />

ve konferanslar beklerdik…<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 163


Gene de mezuniyetten sonra hepimiz bir yana heyecanla da¤›ld›k.<br />

Kendimize güveniyorduk. Karayollar›nda, DS‹’de ülke s›n›rlar›n›<br />

zorlayan arkadafllar›m›z önemli görevlere yükseldiler. Barajlar,<br />

köprüler, yollar yapt›lar. Özel sektörü seçenler de ayn› heyecanla<br />

müteflebbis ya da profesyonel olarak ülkemizin önemli ifllerine<br />

imza att›lar. Akademik hayat› isteyenlerimiz hala yeni mühendisleri<br />

yetifltirmenin heyecan›n› yafl›yorlar. Uluslararas› olmay›<br />

dileyenlerimiz de oldu. 40. Mezuniyet törenimiz 2003’te idi.<br />

Say›m›z yar›dan azd›. Mutlaka meslekte umdu¤unu bulamayanlar<br />

oldu. Gelmeyenlerin bir k›sm›n› onlar olufltursa da, erkenden<br />

ebediyete göçenlerimiz vard›. Onlar› sevgi ve rahmetle an›yoruz<br />

ve de özlüyoruz…<br />

Bugün kazand›¤›m›z her fleyi ve k›ymetini daha iyi anlad›¤›m›z arkadafll›¤›<br />

bize ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> verdi. Sevindiricidir ki,<br />

üniversitemiz gittikçe büyüdü. Bugün daha güçlü. Bizim beklentilerimizin<br />

ço¤unu ö¤rencilerine verme olana¤›na sahip. Biz 63’lüler<br />

de her zaman üniversitemizin yan›nda olmaktan mutluyuz, kütüphanemizde<br />

bir masa sahibi olmak görevimizdi.<br />

De¤erli hocam›z <strong>Mustafa</strong> ‹nan ad›na gerçeklefltirilen kütüphane<br />

yat›r›m›, üniversitemiz için çok önemlidir. Ça¤dafl bilgi, ö¤rencilerimizin<br />

elinin alt›ndad›r art›k. Bizim geliflmemizde eksikli¤ini duydu¤umuz<br />

unsurlar onlar için söz konusu olmayacak. Bizim önümüzde<br />

Türkiye vard›, onlar›n önünde dünya var…<br />

Her türlü olumsuz flartlar içinde dahi her ‹TÜ’lü; bilginin, ülkesinin<br />

cumhuriyetinin ve Atatürk’ün yolunda geliflerek yürüyecek…<br />

Ne mutlu ‹TÜ’lü olanlara, ‹TÜ’lü olmay› yürekten duyanlara…<br />

‹NfiAAT 66<br />

135 (+15 yabanc› uyruklu) kifliydik, 1961 y›l›nda ilk kez bir araya<br />

geldi¤imizde. Türkiye’nin en iyi üniversitesinin en iyi fakültesini<br />

kazanm›fl olman›n gururu ve yakam›zda ar› rozetleri ile Taflk›flla’n›n<br />

111 numaral› amfisinde toplanm›flt›k. Hepimiz çok heyecanland›k<br />

ders y›l›n›n o ilk gününde ve biraz flaflk›nl›kla dinlemifltik<br />

Selma Han›m’›n anlatt›¤› ilk Yüksek Matematik I dersini. Çok çabuk<br />

geçti 5 y›l, göz aç›p kapay›ncaya kadar. Mezun olduk, her birimiz<br />

bir taraflara gitti gelece¤ini aramak için. Ama bizim aram›zdaki<br />

ba¤ hiç kopmad›. S›kl›kla bir araya geldik.<br />

Art›k 135 (+15) de¤iliz ne yaz›k ki. Yitirdi¤imiz arkadafllar›m›z›n bu<br />

sayfalar› okuyamayacak olmalar› içimizi burkuyor. Tüm toplant›-<br />

lar›m›zda onlar› sevgi ve özlemle an›yoruz.<br />

Ankara ve ‹stanbul’da yap›lan ayl›k toplant›lar›n yan› s›ra zaman<br />

zaman tüm s›n›f bir araya gelmeye çal›fl›yoruz. Hepimizin yo¤un<br />

çal›flma temposu nedeniyle, çok istememize ra¤men her y›l s›n›f<br />

toplant›s› yapam›yoruz ama bu toplant›lar›m›z›n aras›n›n iki y›l-<br />

1963 ‹nflaat mezunlar› ad›na Ülkü Ar›o¤lu (Ulu¤)<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Engin Arif Aç›ksöz, Ersin Ar›o¤lu, Ülkü Ar›o¤lu, Numan<br />

Atasayar, Ömer Ayd›n, ‹lhan Bak›ryol, Muharrem Balat, Ali R›za Bozkurt,<br />

Cavit Çetinbahad›r, Zeki Demirci, Mete Galatal›, Ünal Gökçen, Mehmet<br />

Göknur, Atilla Gürp›nar, Sera ‹nce, Huriye Zeynep Kumcuo¤lu, fiükrü<br />

Kürkçüo¤lu, Ak›n Özay, Fahri Özparlak, Y›lmaz Seven, Bedirhan Tuncer,<br />

Suner Utku, Dündar Ünlü, Ahmet Yavuz, Hasan Y›ld›r›m)<br />

1963 yaz›nda Ayval›k Topo¤rafya kamp›nda: Can, Aydeniz, Yalç›n, Esin, Tamer, <strong>Mustafa</strong>,<br />

Hamit, Yalç›n ve oturan Say›n Rektörümüz Faruk Karado¤an<br />

164 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


dan daha fazla uzamas›na da izin vermemeye çal›fl›yoruz.<br />

Yetmiflli y›llardan birinde Uluda¤’da yapm›fl oldu¤umuz bir toplant›da<br />

bu beraberli¤imizi yararl› bir sonuca götürelim dedik ve<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nde okuyan genç arkadafllar›m›z› desteklemek<br />

için burs verme karar› ald›k. O tarihten bu yana her y›l ‹TÜ ‹nflaat<br />

Fakültesi’nde okuyan befl ile on aras›nda ö¤renciye “66 ‹nflaat”<br />

bursu veriyoruz. Umar›z o arkadafllar›m›z da y›llar içinde bir<br />

araya geldiklerinde benzer bir uygulama ile kendilerinden sonra<br />

gelenlere ellerini uzat›rlar ve kurumlar› ile olan ba¤lar›n› hiç koparmazlar.<br />

Yukar›da de¤indi¤im gibi her y›l bir araya gelemesek de s›kl›kla<br />

beraber olduk ve 25’inci 30’uncu ve 40’›nc› y›llar›m›zda birer an›<br />

kitab› ç›kard›k. Bofl zamanlar›m›zda sayfalar›n› çevirip y›llar›n<br />

ötesine gidiyoruz.<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan hocam›z <strong>Teknik</strong> Mekanik I, <strong>Teknik</strong> Mekanik II ve<br />

Elastik Teorisi derslerine gelerek 10 yar›y›ll›k üniversite yaflam›-<br />

m›zda tam 5 yar›y›l bize hocal›k yapt›. Stati¤i, Dinami¤i, Mukavemeti,<br />

Elastisiteyi, Plastisiteyi biz ondan ö¤rendik. Mukavemet<br />

yani <strong>Teknik</strong> Mekanik II’nin ilk dersinde Mukavemetin temel ilkelerini<br />

sayarken “güvenlik ve tasarruf “ demiflti, “bunlar›n uygun<br />

bileflimi ile yap›lar›m›z› boyutland›rmal›s›n›z. Ama hiçbir zaman<br />

‘esteti¤i’ unutmayacaks›n›z. Ucuz ve sa¤lam yapaca¤›m düflüncesiyle<br />

ortaya çirkin bir yap› ç›kar›p insanlar›n ruhunu karartmamal›s›n›z,”<br />

diye ekleyerek yaflam felsefemizin ilk tafllar›n› yerlefltirmiflti.<br />

S›n›f arkadafl›m›z Prof. Dr. Faruk Karado¤an’›n Rektörlü¤ü döneminde<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nin ça¤dafl bir bilim, bilgi ve<br />

kültür yuvas› haline dönüfltürülmesi “66 ‹nflaat” için özel bir gurur<br />

kayna¤› olmufltur. <strong>Mustafa</strong> <strong>Inan</strong> Kütüphanesi’nin yenilenmesi<br />

için katk›da bulunan tüm ‹TÜ’lülere teflekkürlerimizi ve sevgilerimizi<br />

yolluyoruz.<br />

1966 ‹nflaat mezunlar› ad›na Esin ‹nan<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Mehmet Alt›ntop, Mehmet Bakio¤lu, Tamer Bilgiçer,<br />

Sezgi Canpolat, ‹zzet Nedim Dursun, Oktay Ertu¤rul, Yunus Gök, Yetkin<br />

Gürsel, Esin ‹nan, Faruk Karado¤an, Yusuf Karasulu, Necati K›r, Ak›n<br />

Oyat, Çetin Peker, Selahattin Seyis, Hamit Suyabatmaz, Do¤an Yemiflen.)<br />

1964’de Taflk›flla’n›n orta bahçesinde, Bülent, ‹lter, Y›ld›r›m, Refik, Yavuz, Pier, Esin<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

165


‹NfiAAT 67-68<br />

Bizler ‹TÜ’ye 1962 ve 1963 y›llar›nda girmifl, 67, 68 ve sonras›nda<br />

mezun olmufl ‹nflaat Yüksek Mühendisleriyiz. Üniversiteye<br />

girifl ve mezuniyet y›llar›m›z farkl› olsa da, bu kitapta kendimizi<br />

tek bir grup olarak anlatma ihtiyac› duymam›z›n nedeni çok<br />

önemli bir ortak noktam›z›n olmas›d›r: 50’ye yak›n “ortak” s›n›f<br />

arkadafl›.<br />

1962’de getirilen ve sadece o y›la özgü olarak kalan baraj uygulamas›,<br />

üst s›n›flara devam edebilmek için ikinci s›n›f sonunda<br />

tüm derslerden geçmeyi flart kofluyordu. Böylece 1962 giriflli 50<br />

arkadafl –bu da s›n›f›n kabaca üçte biri demekti– baraja tak›ld› ve<br />

ö¤renimine 1963 girifllilerle devam etti.<br />

Ama bizim tek ortak noktam›z bu de¤ildi. 1967- 68, Türkiye’de siyasal<br />

iklimin de¤iflti¤i, ö¤renci hareketlerinin, boykotlar›n, iflgallerin,<br />

kutuplaflmalar›n yo¤unlaflmaya bafllad›¤› y›llard›. ‹TÜ’de,<br />

yükselen bu ö¤renci hareketlerinin sivrilen bir öncüsü, önce ‹nflaat<br />

Fakültesi Talebe Cemiyeti baflkanl›¤›, sonra ‹TÜ Talebe Birli-<br />

¤i baflkanl›¤› yapan, iki s›n›f›n ortak arkadafl› olan ve ne yaz›k ki<br />

çok erken kaybetti¤imiz Harun Karadeniz oldu. Gümüflsuyu Yurdu’nun<br />

Milli Türk Talebe Birli¤i üyelerince bas›lmas›, bunun karfl›l›¤›nda<br />

‹TÜ’lülerin Milli Türk Talebe Birli¤i’ni basmas›, 6. Filo’nun<br />

denize dökülmesi, Gümüflsuyu yurdunun polisçe bas›larak<br />

ilk kez bir üniversitenin özerkli¤inin ihlal edilmesi o dönemin<br />

önemli olaylar›ndand›r.<br />

Bizler ö¤rencilik y›llar›nda, bilgisayar flöyle dursun, elektronik<br />

hesap makinesini bile tan›mam›fl, olsa olsa kollu, mekanik Facit<br />

hesap makinesiyle tan›fl›k, ama ço¤unlukla onu bile bulamam›fl<br />

ve neredeyse bütün hesaplar›n› sürgülü hesap cetveliyle yapm›fl<br />

bir kufla¤›z. Bizim için okul hayat›m›z›n en zor dönemi olan<br />

kamplar bir o kadar da e¤lenceli ve her s›n›f› kendi içinde kaynaflt›ran<br />

çok önemli etkinliklerdi. Biz ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nin bu<br />

kaynaflmay› yaflam›fl, son demesek de son yak›n flansl› kuflaklar›ndan›z.<br />

O nedenle, ne zaman bir araya gelsek topografya kamp›<br />

an›lar› anlatmaktan kendimizi alamay›z ve bu an›lar t›pk› askerlik<br />

an›lar› gibi, anlatmakla bitmez.<br />

166 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

Biz 1967-68’lilerin bir ortak özelli¤i daha var, o da yeni kütüphanemize<br />

ad›n› veren çok de¤erli hocam›z Prof. Dr. <strong>Mustafa</strong> ‹nan’-<br />

dan ders dinlemifl son ‹TÜ ö¤rencileri olmam›z… Bu ayr›cal›k, ne<br />

kadar flansl› bir kuflak oldu¤umuzun göstergesidir.<br />

Bu flansl› kuflak okulu bitirince neler yapt› Arkadafl ad› vermeye<br />

sayfalar yetmeyece¤i için, isim vermeden sadece birkaç tanesini<br />

anal›m:<br />

‹fl Kuleleri, Akmerkez, Moskova Kulesi gibi yap›lar›n proje müellifleri,<br />

FSM Köprüsü, Kanyon, ‹skenderun Demir Çelik Fb. , Sabanc›<br />

Center, Atatürk, Esenbo¤a ve Dubai Hava Limanlar›, Moskova<br />

Tveskaya ‹fl ve Al›flverifl merkezi inflaatlar›n›n teknik sorumluluklar›;<br />

Dalaman Akköprü Baraj›, Urfa Tüneli inflaatlar›n›n<br />

teknik ve taahhüt sorumlular› ve Libya’dan Türki Cumhuriyetlere<br />

kadar birçok yerde daha bir çok otoyol, fabrika, liman sulama<br />

projesi ve inflaat›n›n çeflitli düzeydeki sorumlular› bu iki s›n›ftan<br />

ç›kt›.<br />

Akademisyen s›n›f arkadafllar›m›z pek çok bilimsel ödül ald›lar.<br />

S›n›f ailemizden biri, bir s›n›f arkadafl›m›z›n 67’lilerle ayn› dönemde<br />

‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’nden mezun olan efli ‹TÜ Rektörlü¤ü,<br />

bir s›n›f arkadafl›m›z da KTÜ rektörlü¤ü yapt›.<br />

Üç arkadafl›m›z milletvekili seçildi. NATO ve Avrupa Toplulu-<br />

¤u’nda komisyon ve efl komisyon baflkanl›¤› yapt›lar. Savunma<br />

Sanayii Müsteflarl›¤›, DS‹, Toplu Konut ‹daresi gibi kurumlarda<br />

müsteflar, genel müdür olmufl arkadafllar›m›z var.<br />

Ayr›ca, bizim için büyük bir onur vesilesi olan, uluslar aras› yar›flmalarda<br />

ödüller alm›fl bir karikatüristimiz, Türkiye flampiyonu olmufl<br />

bir atletimiz var.<br />

Üniversitemizden ald›¤›m›z üstün e¤itim ve ‹TÜ’lülük ruhumuz,<br />

mezuniyet sonras›nda a¤abey ve ablalar›m›zla pekifltirildi.<br />

Kazand›¤›m›z deneyimi ve dayan›flma ruhunu bizler de elimizden<br />

geldi¤ince kardefllerimize aktard›k.<br />

‹TÜ’müzün üstünlükleri bizleri daima gururland›rd›.<br />

‹TÜ’müzün daha ça¤dafllaflma hamleleri bizleri heyecanland›rd›.<br />

‹TÜ’müzün dahalar› için bizden istenenleri olanaklar›m›z ölçüsünde<br />

karfl›lad›k.<br />

‹TÜ’lü olman›n sorumlulu¤unu daima tafl›d›k.<br />

‹TÜ’lü olman›n gururunu daima yaflad›k.


Bizleri daha yak›ndan tan›mak isterseniz lütfen afla¤›daki ba¤lant›lara<br />

t›klay›n›z:<br />

1967 mezunlar›: http://groups.google.com.tr/group/itu67insaat<br />

http://groups.google.com.tr/group/67insaatiletiflim<br />

1968 mezunlar›: http://groups.google.com.tr/group/itu68ins<br />

1967-68 ‹nflaat mezunlar› ad›na Yücel Özdemir<br />

(‹nflaat 67 ad›na ba¤›flta bulunanlar: Mete Akal›n, ‹lker Akar, Saadet Ar›-<br />

kan, Suat Bafler, Erol Çal›ml›, Do¤an Demir, R›fat Diker, Athanassios Eftimyadis,<br />

Oba Emek, Yaflar Eren, Ökkefl Güdemez, Akman Gülegen, Haydar<br />

Gürbüz, Remzi Kayahan, Nurettin Korkmaz, Hasan Özdemir, Yücel<br />

Özdemir, Ersin Takla, Orhan Terzio¤lu, Recai Toydemir, Yüksel Tiryakio¤lu,<br />

Ali Ya¤c›, Macit Yavuz.)<br />

(‹nflaat 68 ad›na ba¤›flta bulunanlar: Veli Akçao¤lu, ‹lkin Balta, R›fat Diker,<br />

Athanassios Eftimyadis, Niyazi Galipo¤ullar›, Celal Karaca, Ender Kayan,<br />

Naci Kolo¤lu, Remzi Lakerta, Kemal Mihmar, Yücel Özdemir, M. Ali<br />

Özkaya, O¤uz fienel, Ersin Takla, Yalç›n Tanverdi, Yüksel Tiryakio¤lu,<br />

fiükrü Uzun, ‹lyas Ürey, Turgut Yal›z, Orhan Yüksel.)<br />

‹NfiAAT 69<br />

“K›rk›nc› mezuniyet y›l›”na bir kala, çok farkl› yörelerden, farkl›<br />

nitelikleri olan kifliler olarak geldik ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ne. Yap›-<br />

c›, birlefltirici bir meslek olan ‹nflaat Mühendisli¤i’ni ö¤renirken,<br />

farkl›l›klar›, içinde eritip birlefltiren bir mozaik oluflturduk. 1960’l›<br />

y›llar›n fikir ak›mlar›ndan hem etkilendik, hem onlar› gençlik heyecanlar›m›zla<br />

yo¤urduk, yeniden yap›land›rd›k.<br />

Mutluluk yaflanmaz, hat›rlan›r derler.<br />

‹nsan›n o alt›n ça¤›n›n, gençli¤inin neflesi, enerjisi ve umursamazl›¤›<br />

ile yaflad›¤›m›z o günlere ait o kadar çok an›lar var ki y›llard›r<br />

bizlerle yaflayan.<br />

Hangi birinden bahsedelim<br />

Hani baz›lar› daha dün yaflanm›fl gibi y›llar›n y›prat›c› etkilerine<br />

karfl› koymufl taptaze duruyor haf›zalar›m›zda:<br />

Sabah›n yedisinde gelip amfide en ön s›rada yer kapan “derskolikler”;<br />

bir aç›n›n pergel ve cetvel kullan›larak üç eflit parçaya bölünemeyece¤ini<br />

söyleyen rahmetli Kabakç›o¤lu Hoca’ya “Peki tebeflir<br />

kullanabilir miyiz”, diye soranlar; befl kenarl› poligonlar›n<br />

bir türlü hata s›n›r› içinde kapanamad›¤›ndan, bir anda alt› kenarl›<br />

oluverdi¤i Ayval›k Topografya Kamp›’nda, bizlere k›z›p “Hepiniz<br />

vizesizsiniz!” deyip kendinden geçmesine sebep oldu¤u Deniz’in<br />

baflucunda Aytaç Hoca’n›n ç›rp›n›fllar›; yine Ayval›k Kamp›’nda<br />

aya¤›na dolanan çal›y› k›z›p tutuflturan As›m’›n ç›kard›¤› ve Ayval›k’›<br />

haritadan silebilecek yang›n› itfaiye ile birlikte söndürüflümüz;<br />

10 Lira’ya ‹lhan’la bahse tutuflan Halil’in üstü buzla kapl› Orta<br />

Bahçe’deki havuza elbiseleriyle atlay›fl›; yine karl› bir k›fl gününde<br />

“Foto Erdo¤an”›n havuz bafl›nda foto¤raf›n› çekmekte oldu¤u<br />

“Gauss” lakapl› arkadafl›m›za: “Bir ad›m geriye gidersen<br />

daha güzel ç›kacak” deyip havuza düflürüflü; bir milli futbol maç›<br />

seyrederken heyecandan kolundaki paltosunu kaybeden Hamulu’nun<br />

a¤›zdan a¤za dolanan konuflmalar›n sonunda: “Hamulu<br />

Maçka Park›’nda dü¤meleri ilikli, kufla¤› ba¤l›, elleri de cebinde<br />

dolafl›rken üzerinden paltosunu çald›rd›” haline dönüflen söylentiye<br />

kendisinin bile inanmas›; 4. s›n›f›n sonunda not tutmak için<br />

ald›¤› Betonarme defterini kaybetti¤inde kendisine çok k›zan Me-<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 167


tin’e, Ünal’›n “Ay›p oluyor, alt› üstü bir defter için bu kadar söylenilir<br />

mi Al flunu üstü kals›n” diyerek 5 Lira vermeye kalk›flmas›;<br />

1. s›n›flar fiampiyonu Basketbol tak›m›m›z; Üniversite fiampiyonas›’nda<br />

finali k›l pay› kaç›ran futbol tak›m›m›z; proje çal›flmalar›<br />

için gidilen 217 no’lu odada yap›lan iddial› poker, briç partileri,<br />

para maçlar›; fedakar “Çaya¤as› Zekeriya”; rahmetli Ali Fuat<br />

Berkman’›n (Dede), yoklama esnas›nda kap›y› kilitledi¤inde, pencereden<br />

girip yoklamaya kat›lanlar; yine Dede’nin bir s›navda yakalad›¤›<br />

“palamut”un (rulo haline getirilmifl, lastikleflmifl ka¤›da<br />

yaz›lm›fl kopya) lasti¤i kopup uzayarak boyunu geçti¤inde kat›la<br />

kat›la gülüflü; amfinin alt bofllu¤una girerek s›navda son hakk›na<br />

giren arkadafl›na kopya vermeye çal›flanlar; yapt›¤›m›z teknik geziler,<br />

mitingler, yürüyüfller, boykotlar, iflgaller; bize zaman zaman<br />

kendimiz kadar yak›n olan Toni’nin telafl›, Sabri’nin sabr›, Polat’›n<br />

esprileri, Hilmi’nin titizli¤i, Mithat’›n disiplini, Ayd›n’›n inceli¤i,<br />

Nusret’in sevecenli¤i, Batu’nun flakac›l›¤›, Teoman’›n insanc›ll›¤›,<br />

Hamulu’nun kalenderli¤i… nas›l unutulabilir ki<br />

fiu anda, nas›l vard›¤›m›za bir türlü inanamad›¤›m›z yafllarday›z.<br />

Kimimiz akademik kariyer sahibi, kimimiz ünlü politikac›, kimimiz<br />

üst düzey bürokrat, kimimiz ifl adam›, kimimiz müteahhit, kimimiz<br />

dan›flman, kimimiz de emekli.<br />

‹liflkilerimizi kaybetmedik. ‹ki ayda bir tek numaral› aylar›n ikinci<br />

Perflembe günleri ö¤le yeme¤inde, y›lda bir defa da ailelerimizle<br />

birlikte çeflitli yörelere yapt›¤›m›z üç-dört günlük gezilerde bulufluyoruz.<br />

Aram›zdan ayr›lan Osman Alt›nda¤, Nisso Ruso, Hikmet Yanar,<br />

Cenap Baflaran, <strong>Mustafa</strong> Ürgüplü, Eyüp Yusufi, Önder Güngör,<br />

Barbaros Öztürk, Ömer Kiremitçi, Erdal Birlik, Cemal Genç ve Dinçer<br />

Topac›k’› rahmetle an›yoruz.<br />

Eskiden hayallerle ve umutlarla yaflam›m›za güç katarken, flimdi<br />

hat›ralarla avunuyoruz.<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Ahmet Aktan, Erdo¤an Aksoy, H›zal Aküren, Teoman<br />

Alansal, Hilmi Ataman, Ayd›n Bayr›, Sabri Çepni, Abdullah Durdu,<br />

Hüseyin E¤inç, Nusret Elgül, O¤uz Erbifl, Mennan Ertin, Abdullah Gürder,<br />

Enver Haydaro¤lu, Mehmet ‹brahimiye, Murat Kocasoy, Metin Manisal›-<br />

o¤lu, Mehmet Oktay, Eyüp Özek, ‹lhan Özgözükara, Polat Saka, ‹smail<br />

Hakk› Sar›bafl, Hüseyin Tezel, Emin Naz›m Usluel, Mithat Yenigün, Selahattin<br />

Y›ld›r›m, Sedat Y›lmaz, Ziya Yürür.)<br />

“Gençlikte defterimiz dürüldü, sayfalar bitti,<br />

Ömrün o sevinçli ça¤› o ilkbahar bitti.<br />

Gençlik ad› verdi¤imiz o flen flakrak kufl<br />

Bilmedik ne zaman geldi, nas›l uçup gitti”<br />

Ömer Hayyam<br />

168 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


‹NfiAAT 71<br />

‹TÜ 225. y›l toplant›s› 1998’de Kufladas› Pinebay otelinde yap›ld›.<br />

Bizler, ‹nflaat Fakültesi’nin 1971 dönemi mezunlar› olarak bu toplant›ya<br />

on dört kiflilik bir grup olarak kat›ld›k. Bu kat›l›m›m›zla balonun<br />

en kalabal›k s›n›f grubuyduk. Bizim grubumuzdan sonra<br />

befl-alt› kifli ile, bizden on y›l kadar önce mezun olmufl bir Makine<br />

Fakültesi s›n›f› vard›. Bu durum hepimizi kendi ad›m›za çok<br />

mutlu etmiflti. Bizler ‹TÜ ‹nflaat 1971 Mezunlar›, birlikteli¤imizi,<br />

ö¤rencilik y›llar›m›zdan bafllayarak bugüne kadar kopmadan tafl›-<br />

yabildik. Bunu sa¤layabilmemizdeki en önemli etken birkaç arkadafl›m›z›n<br />

öncülük etmesiydi. Her y›l ülkemizin güzel bir köflesinde,<br />

efllerimizle birlikte toplanmaktay›z. Önceleri bu toplant›lar›-<br />

m›za çocuklar›m›z da kat›lmaktayd›, ama art›k onlar kendi yaflamlar›n›<br />

kurduklar› için kat›lam›yorlar toplant›lar›m›za. Birço¤umuzun<br />

çocuklar›, Üniversitemizin çeflitli bölümlerinde okuma flans›-<br />

na erifltiler, bundan büyük k›vanç duyuyoruz.<br />

1996 y›l›nda yapt›¤›m›z Ayval›k toplant›s›nda bir burs fonu kurmaya<br />

ve baflar›l› ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi ö¤rencilerine ihtiyaç bursu<br />

vermeye karar verdik. Bu karar do¤rultusunda, her y›l ‹nflaat Fakültesi<br />

Dekanl›¤› taraf›ndan seçilen iki tane baflar›l› üçüncü yar›-<br />

y›l ö¤rencisine burs vermeye bafllan›r ve bu burs ö¤rencilerimiz<br />

mezun oluncaya kadar devam eder. Bu uygulama halen devam etmektedir<br />

ve yaklafl›k 20 ö¤rencimizi mezun etmifl bulunmaktay›z.<br />

Üniversitemizin Maslak Yerleflkesinde yap›lmakta olan yeni kütüphane<br />

binas›na yard›m yapma karar›m›z› bu y›l ‹stanbul’da yapt›¤›m›z<br />

35. y›l toplant›m›zda, Üniversitemize yapt›¤›m›z bir ziyaret<br />

s›ras›nda ald›k ve bunu gerçeklefltirebildi¤imiz için ayr› bir mutluluk<br />

duyuyoruz.<br />

Mezuniyetimizden sonra da, her birimiz ülkemizin bir baflka köflesinde<br />

çal›flt›¤›m›z halde, aram›zdaki birlikteli¤i hâlâ okuldaym›fl›z<br />

gibi sürdürebilmemiz, okulumuza ve birbirimize olan sevgimizin<br />

aç›k bir delilidir. Önceleri aram›zda ziyaretler, mektuplaflma,<br />

kart gönderimi vard›. Sonra ülkemizdeki geliflime paralel olarak<br />

telefonlaflma, son olarak da bilgisayar ortam›nda yaz›flmalar<br />

bafllad›. Art›k birbirimizden haber alamad›¤›m›z gün yok gibidir.<br />

Yirmi kadar arkadafl›m›z ö¤retim üyesi olarak çeflitli üniversitelere<br />

görev yapm›fllard›r. Baz› arkadafllar›m›z hâlâ bu görevlerine devam<br />

etmektedirler. Bu arkadafllar›m›zdan sekizi ‹stanbul <strong>Teknik</strong><br />

<strong>Üniversitesi</strong> Ö¤retim Üyeleri aras›nda yer almaktad›r.<br />

Bu y›lki s›n›f buluflmam›z, Antakya’da olacak. Gitti¤imiz flehirde<br />

yaflayan arkadafllar›m›z bize ev sahipli¤i yapacaklar ve çok iyi bildikleri<br />

yörelerinde, görmemiz gerekti¤ine inand›klar› yerleri dolaflt›racaklar<br />

ve güzel ülkemizin bir baflka yöresini daha iyi tan›-<br />

mam›za yard›mc› olacaklar. Bundan sonraki y›llarda üniversitemizi<br />

bitirecek ö¤rencilere, yeni ‹TÜ mühendislerine birbirlerini, üniversitelerini<br />

ve ülkelerini en az bizler kadar sevmelerini ve hizmet<br />

edebilmelerini diliyoruz.<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi 1971 dönemi, yaflayan ve art›k yaflamayan mezunlar›<br />

02.02.2007<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Adnan Akyarl›, Ertan Alayat, Mehmet Ali Alt›nöz ,<br />

Ayd›n Askero¤lu, Mehmet Baysak, Onur Çaml›bel, Fehmi Çubukçu, Halil<br />

Gümüflel, Adem Kuzulu, Cahit Karahan, Kerim Kutlu Memiflo¤lu, <strong>Mustafa</strong><br />

U¤ur Okay, Eray Özkara, Sumru Pala, Tayfun Pala, Veli Paydafl, Mümtaz<br />

Togay, Ziya Ya¤c›, Güven Ya¤man, Nüsret Yonsel.)<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

169


‹NfiAAT 73<br />

Bizler de di¤er mezunlar›m›z gibi kendimizi k›saca 73'lüler diye<br />

adland›r›yoruz aram›zdaki konuflma ve yaz›flmalar›m›zda.. Ama<br />

1968-1969 Ö¤retim y›l›nda zorlu s›navlardan geçerek ‹TÜ ‹nflaat<br />

Fakültesine girdi¤imiz zaman, ço¤umuz fark›nda bile de¤ildik<br />

Cumhuriyetimizin 50. y›l› ve ‹TÜ'nün de 200. y›l› mezunlar› olaca¤›m›z›...<br />

Ayr›ca bizler 5 y›ll›k e¤itimle Yüksek Mühendis unvan›n› kazanacak<br />

son kuflak olacakt›k; bundan sonra ‹TÜ, Anglo-Sakson e¤itim<br />

düzenine geçecek ve 4 y›ll›k lisans e¤itimine bafllayacakt›.<br />

Bununla da bitmiyordu bizim s›n›f›n ‹TÜ'ye girifl maceras›.. San›yorum<br />

ilk defa bizim dönemde ‹TÜ Girifl S›navlar› iki kademeli<br />

yap›lmak istenmiflti. Muhtemelen ‹TÜ Senatosu, giderek artan<br />

ö¤renci yo¤unlu¤u karfl›s›nda, klasik s›nav sonuçlar›n›n de¤erlendirilmesi<br />

çok zor oldu¤undan, önce Merkezi Sistem Ö¤renci<br />

Yerlefltirme S›nav›nda 225 puan alanlar›n ‹TÜ s›navlar›na kat›labilece¤ini<br />

duyurmufltu. Hayallerinde ‹TÜ'ye girebilmek yatan bizim<br />

gibi ö¤renciler, bir aksilik karfl›s›nda aç›kta kalmamak için,<br />

kay›tlar›n› baflka Üniversitelerin Fakültelerine yapt›rmaya bafllam›fllard›.<br />

Bunlar›n aras›nda T›p Fakülteleri, ODTÜ Mühendislik<br />

Fakültesi, ‹stanbul <strong>Üniversitesi</strong>’nin Kimya ve Jeoloji Mühendisli-<br />

¤i Bölümleri en bafllarda geliyordu.. Bizler bütün s›nav haz›rl›klar›m›z›<br />

yap›p ‹stanbul'a gelmek üzere yola ç›kt›¤›m›zda, muhtemelen<br />

s›nav›n bir gün öncesi akflam›nda, Dan›fltay'›n ‹TÜ s›navlar›n›<br />

iptal etti¤i haberi geldi. Bir aday ö¤rencinin açt›¤› dava<br />

sonucunda, Mahkeme 225 puan baraj›n› iptal etmiflti. Ço¤umuz<br />

okudu¤umuz fakültelerden veya yaflad›¤›m›z flehirlerden büyük<br />

bir heyacanla ‹stanbul'a gelmifltik ve bu haberle tam bir flok yafl›yorduk.<br />

Yeniden okullar›m›za ve flehirlerimize döndük ve büyük<br />

bir sab›r ve eziyetle yeni s›nav tarihini beklemeye bafllad›k.<br />

Sonunda gecikmeyle de olsa ve bir k›sm›m›z baflka fakültelerde,<br />

pek de arzulu olmad›¤›m›z branfllarda ö¤renimimize devam<br />

ederken, s›nav günü geldi çatt›. Sonuçlar aç›kland›¤› zaman<br />

‹TÜ'yü ve bizler gibi ‹nflaat'› kazananlar büyük bir sevinç içindeydik.<br />

Aram›zda puan› tuttu¤u için fakültemizi seçen veya ne-<br />

170 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

reyi kazand›¤›n› bilmeden gelen hiç kimse yoktu. Hemen hemen<br />

bütün arkadafllar›m›z›n ilk tercihleriydi fakültemiz. Bunu derslerimiz<br />

bafllad›¤›nda, kimya hocam›z ilk cümlesinde söylemiflti zaten.<br />

''Sizler en yüksek puanlarla buraya geldiniz; sadece<br />

‹TÜ'nün de¤il Türkiye'nin en baflar›l› ö¤rencilerisiniz, sizleri tebrik<br />

ediyorum,'' dedi¤i zaman bafl›m›z›n gö¤e erdi¤ini hissetmifltik.<br />

Ar›l› ‹TÜ rozetini tak›p Beyo¤lu'na ç›kt›¤›m›z zaman, herkesin bize<br />

bakt›¤›n› san›yor ve gururlan›yorduk. Gerçekten de bakanlar,<br />

ilgilenenler oluyordu o zamanlar. Biz, 1968 kufla¤›n›n da son<br />

halkas›yd›k ayr›ca. 1968 y›l› yaz›nda, lise bitirme s›navlar›na haz›rlan›rken,<br />

Fransa'da masum ö¤renci talepleriyle bafllayan üniversite<br />

ö¤rencilerinin gösterileri, boykotlar› ve üniversitelerini<br />

iflgalleri dalga dalga yay›l›yor, Almanya, ‹talya derken Türkiye'ye<br />

kadar geliyordu. Bu gösterilerden ve k›p›rdan›fllardan nasibini<br />

‹TÜ de alm›flt›; hatta ‹TÜ, karizmatik ö¤renci liderleri ile<br />

bu hareketlerde en önde yer al›yordu. Bizler baflar›l› lise e¤itimimiz<br />

ve zorlu s›navlar›m›z›n geriliminden sonra, ‹TÜ'nün genifl<br />

özgürlük ortam›nda bu hareketleri önce izledik ve sonra da kat›ld›k<br />

tabii. ‹lk boykotumuz, ilk yar›y›l sonundaki s›navlarda geldi.<br />

Daha sonra onu ''Asistan Maafllar›''n› protesto eden boykotumuz<br />

izledi. Ülke ad›m ad›m 12 Mart 1971 Muht›ras›'na do¤ru<br />

gidiyordu. Bizler daha sonra yap›lan tüm boykot ve protestolarda<br />

yer ald›k. Düflünce yap›s› bu eylemlere uymayan arkadafllar›m›z,<br />

az›nl›kta olsalar da, zorunlu olarak uymak zorunda kal›-<br />

yorlard›.. ‹lk düflünsel ayr›flmalar o zamanlar bafllad› ve bu durum<br />

giderek baz› arakadafllar›m›zla iletiflimsizli¤e kadar götürdü<br />

bizleri. Daha sonralar›, mezuniyetten sonraki buluflmalar›-<br />

m›zda, bizler bu kopuklu¤u ortadan kald›rmak için çok u¤rafl<br />

verdik ve baflard›k da. Birbirimizin k›ymetini geç de olsa anlam›flt›k.<br />

1973 y›l› mezuniyetimiz s›ras›nda Fakülte'nin ilan panolar›ndaki<br />

yat›r›mc› kamu kurulufllar›n›n, ifl ilanlar›n› unutmam›z mümkün<br />

de¤ildi. Hatta o s›ralar yeni organize olan Türkiye Elektrik Kurumu'nun,<br />

Genel Müdür seviyesinde gelerek, Taflk›flla'n›n orta<br />

bahçesinde bizlere,'' Tan›t›m ve ‹fle Davet Kokteyli'' vermesi an›-<br />

lar›m›zda önemli bir yer alm›flt›. ‹fl yaflam›m›z›n bafllang›c›nda


da, hemen hemen bütün arkadafllar›m›z kolayl›kla pozisyonlar<br />

buldular. Burslu okuyan arkadafllar›m›z d›fl›nda, kamuda fazla<br />

çal›flan›m›z olmad›. Sa¤l›kl› bir istatisti¤imiz olmamas›na ra¤men,<br />

büyük ço¤unlu¤umuz özel proje, müflavirlik ve müteahhitlik<br />

flirketlerinde çal›flmaya bafllad›k, pek az›m›z da, mezun olur<br />

olmaz, kendi proje ve taahhüt flirketlerini kurdular. Baz› arkadafllar›m›z<br />

daha da flansl›yd›. Ailelerinin yürütmekte oldu¤u inflaat<br />

ifllerine hemen kat›ld›lar ve önemli bir yol alm›fl oldular. Baz›<br />

arkadafllar›m›z çal›flmak ve lisansüstü çal›flmalar için yurtd›-<br />

fl›na gittiler ve oralarda kalarak evlendiler ve halen oralarda çal›fl›yorlar.<br />

Mezun oldu¤umuz 1973 y›l› ve sonras›nda ülkemiz<br />

müteahhitli¤i için çok önemli bir kilometre tafl› olan ve flimdilerde<br />

dünyada bile çok öne ç›kan yurtd›fl› müteaahhitlik hizmetleri<br />

yeni yeni bafll›yordu. Özellikle Libya, Türk müteahhitlik flirketleri<br />

için büyük bir f›rsat kap›s› olmufltu. Daha sonra bunu Suudi<br />

Arabistan ve di¤er Arap Ülkeleri izledi. Arkadafllar›m›z bu ülkelerde<br />

çok yüksek ücretlerle ifl buldular ve daha sonraki y›llarda<br />

da çal›flmaya devam ettiler.<br />

Mezuniyetten sonra, bizim devremizden befl arkadafl›m›z, Üniversitemizde<br />

asistan olarak göreve bafllad›lar ve baflar›l› akademik<br />

çal›flmalar›na devam ettiler.. Bu arkadafllar›m›zdan Prof. Dr.<br />

Ethem Gönenç emekli bile oldu, Prof. Dr. O¤uz Müftüo¤lu ‹nflaat<br />

Fakültesinde bafllatt›¤› akademik yaflam›na ‹TÜ Mimarl›k Fakültesinde<br />

devam ediyor.. Prof. Dr. Ertaç Ergüven Mekanik; Prof.<br />

Dr. Metin Aydo¤an Yap› Anabilim Dal›n›n k›demli ö¤retim üyeleri<br />

art›k.. Prof. Dr. Mehmet Ali Tafldemir ise Yap› Malzemesi Anabilim<br />

Dal› Baflkanl›¤›ndan sonra, flimdi de hepimizin mezunu olmaktan<br />

gurur duydu¤umuz ‹nflaat Fakültemizin Dekanl›¤›n› yürütüyor..<br />

Aram›zdan bir de Parlementer ç›kard›k. Nihat Gökbulut, 1998-<br />

2002 y›llar› aras›nda K›r›kkale Miletvekilli¤i yapt› ve partisinin<br />

grup baflkanvekilli¤ine kadar yükseldi. Az say›da kamu çal›flan›-<br />

m›zdan, önemli yat›r›mc› kurulufllar›n›n genel müdürlü¤ü görevlerini<br />

üstlenen arkadafllar›m›z da oldu..<br />

Bizler 1983 y›l›nda, onuncu mezuniyet y›l›m›zdan itibaren düzenli<br />

olarak her y›l ekim ay›n›n son günlerinde, bir hafta sonunu<br />

efllerimiz ve çocuklar›m›zla beraber Bolu, Abant gibi merkezi konumda<br />

bir bölgede buluflma toplant›lar› düzenlemeye bafllad›k.<br />

Daha sonra bu yerlere Pamukkale, Kapadokya, Bodrum da eklendi.<br />

Efllerimizin ve çocuklar›m›z›n önemli bir k›sm› birbirleriyle<br />

buralarda tan›flt›lar ve arkadafl oldular. Bizler de üniversite<br />

y›llar›nda az görüfltü¤ümüz baz› arkadafllar›m›zdaki cevherleri<br />

buralarda keflfettik ve dostluklar›m›z pekiflti. Ne yazik ki, son<br />

y›llarda bu toplant›lar›m›z çok aksad›. K›smen bu iflin yükünü<br />

çeken arkadafllar›m›z›n yorgunlu¤u, k›smen de baz› baflka nedenlerle<br />

bu toplant›lar yap›lam›yor. Asl›nda dostlar›m›zla tekrar<br />

tekrar kavuflmak, bizlere as›l flimdi laz›m. En k›sa zamanda, bu<br />

gelene¤imizi yeniden ihya edece¤imizi düflünüyoruz. Ayr›ca bizim<br />

yuvam›z, ‹TÜ Maçka Tesislerinde ‹stanbul'da olan veya buraya<br />

seyahat eden arkadafllar›m›z›n kat›laca¤› ve her ay›n ilk cuma<br />

akflam› yap›lacak yemekli toplant›lar yapmaya bafllad›k. ‹nternette,<br />

Yahoo-Groups'ta ve Facebook'ta ''‹TÜ ‹nflaat Fakültesi<br />

1973 Mezunlar›'' ad› alt›nda gruplar oluflturduk.<br />

Bu arada aram›zdan ayr›lan arkadafllar›m›z› anmadan geçemeyece¤iz.<br />

Kimileri hayat›n›n bahar›nda, hatta henüz daha mezun<br />

olmadan ayr›ld› aram›zdan; kimileri de genç bir mühendisken ya<br />

trafik kazalar›na kurban gittiler ya da ameliyat masalar›ndan<br />

uyanamad›lar. Ama son y›llarda, orta yafl vefatlar› da artmaya<br />

bafllad›. Bu da bizlere, o arkadafllar›m›z›n ac›s›yla birlikte, sa¤l›¤›m›za<br />

dikkat etmemiz gerekti¤ini tekrar tekrar hat›rlat›yor.<br />

Sonsuzlu¤a göçen bu arkadafllar›m›z›n aziz hat›ras› önünde<br />

sayg›yla e¤iliyor ve onlar› rahmetle an›yoruz.<br />

Dönemimizin di¤er sosyal faaliyetleri aras›nda, Üniversitemizin,<br />

Dekanl›¤›m›z›n ve baz› ö¤retim üyesi arkadafllar›m›z›n öncülü-<br />

¤ünde ‹nflaat Fakültesi ö¤rencilerine burslar vermemizi sayabiliriz.<br />

Ayr›ca, ‹TÜ <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kitapl›¤›’na olanaklar› daha iyi<br />

olan arkadafllar›m›z <strong>Mustafa</strong> Kalelio¤lu, Emin Kaplan ve Meko<br />

Akova da birer masa hediye ettiler. Üniversitemizin biz mezunlar›ndan<br />

talep etti¤i ve edece¤i isteklere kat›lmak için dönemimizin<br />

gayretleri devam ediyor.<br />

Son y›llarda Rektörlü¤ümüzün ve Dekanl›¤›m›z›n, ö¤retim kalitesinde<br />

ve Üniversitemizin fiziki flartlar›nda yapt›¤› büyük ilerlemeleri<br />

gururla izliyoruz ve destekliyoruz. Hepimizin mezuniyet<br />

sonras› ifl yaflam›m›zda eksikli¤ini çok fazla hissetti¤imiz ''Ya-<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 171


anc› Dil, ‹ngilizce E¤itim Program›nda'' Üniversitemizdeki gayretlerin<br />

daima savunucusu olaca¤›z.<br />

‹TÜ'lü olmaktan ve ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi mezunu olmaktan duydu¤umuz<br />

hakl› gurur bütün yaflam›m›z boyunca devam ediyor<br />

ve edecektir...<br />

‹nflaat 1973 mezunlar› ad›na Do¤an Göksoy<br />

‹NfiAAT FAKÜLTES‹<br />

YAPI MALZEMES‹ KÜRSÜSÜ 81<br />

Anabilim Dal›m›z, YÖK öncesinde, di¤er bir deyiflle 1981 y›l›na<br />

kadar ‹nflaat Fakültesi Yap› Malzemesi Kürsüsü olarak bilinirdi.<br />

Afla¤›da kürsümüzle özdeflleflmifl olan laboratuar›m›z›n k›sa bir<br />

tarihçesi verilmekte ve ö¤retim üyelerimiz ile ilgili bilgiler sunulmaktad›r.<br />

1773 y›l›nda Mühendishane-i Bahri-i Hümayun ad›yla III. <strong>Mustafa</strong><br />

döneminde kurulan ‹TÜ, bafllang›çta gemi inflaat› ve haritac›-<br />

l›k e¤itimi verilen bir kurum iken, daha sonra kara ordusunun<br />

mühendis kadrosunu yetifltirmek amac›yla 1795 y›l›nda Mühendishane-i<br />

Berri-i Hümayun’a dönüfltürüldü.<br />

Bu okul 1847’de mühendislik e¤itimi yan›nda mimarl›k alan›nda<br />

da e¤itim vermeye bafllad›. 1883 y›l›nda kurulan Hendese-i Mülkiye,<br />

1909’da Mühendis Mekteb-i Alisi ad›n› alarak ülkenin alt<br />

yap› inflaatlar›nda görev alan kadrolar› yetifltirdi.<br />

1909 y›l›na kadar Hal›c›o¤lu’ndaki binada e¤itim-ö¤retime devam<br />

eden Mühendis Mektebi o s›rada askeri birliklerden kalan<br />

ve tamir ettirilen Tophane’deki Askeri Alaylar K›fllas›na nakledildi.<br />

Bir süre Taksim K›fllas›’nda kalan mektep, daha sonra Divan<br />

Yolundaki Kondoktör Mektebinde e¤itime devam etti. 1914’den<br />

1918’e kadar dört y›l süreyle bugünkü Notre Dame de Sion Lisesi’nde<br />

kald›.<br />

Mühendis Mektebine ait Yap› Malzemesi Laboratuar›n›n Ayaza-<br />

¤a Yerleflkemizde bugün de mevcut olan ve 1910’lu y›llarda sat›n<br />

al›nan Amsler marka baz› cihazlar›n Notre Dame de Sion’daki<br />

laboratuarda çekilen bir foto¤raf› Yük. Müh. Saadettin Ozil’in<br />

koleksiyonunda mevcuttur (Kaynak: Ça¤atay Ulusoy ve Enver<br />

Kartekin’in, “Yüksek Mühendis Okulu”, ‹TÜ Kütüphanesi,<br />

No:389, ‹stanbul, 1958, 749 sayfa).<br />

Kas›m 1918’de Mondros Mütarekesi’nin kabulünden sonra Frans›z<br />

Kuvvetleri taraf›ndan mektep boflalt›ld›. Daha sonra, Mühendis<br />

Mektebi Hal›c›o¤lu’ndaki binas›na tafl›nd›. ‹stanbul’un ‹ngilizler<br />

taraf›ndan iflgal edilmesi üzerine mektep, 1920’de Gümüfl-<br />

172 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


suyu’ndaki binaya tafl›nd›. Ancak, ‹ngilizler bu binay› iflgal ederek<br />

askerleri için hastane yapt›lar. Bunun üzerine, Y›ld›z’da bulunan<br />

fievket Pafla Kona¤› Mühendis Mektebi olarak kiraland›.<br />

Mektep için çok küçük olan binada hocalar yemekhanede ders<br />

vermek zorunda kald›lar.<br />

‹tilaf Devletleri ‹stanbul’u terk edince Gümüflsuyu binas› tekrar<br />

Mühendis Mektebine verildi. Sonuçta, yukar›da sözü edilen<br />

kayna¤a göre mektep, 14 y›l içinde 7 kez yer de¤ifltirmifl ve<br />

1909–1923 y›llar› aras›nda yaflanan savafllar ve kar›fl›kl›klar nedeniyle<br />

ö¤renciler laboratuarlardan tam yararlanamam›fllard›r.<br />

1981 y›l›na kadar, bu binan›n ‹nönü Stadyumuna bakan alt kat›ndaki<br />

yaklafl›k 1000 m 2 ’lik bir kapal› alanda e¤itim, araflt›rma<br />

ve endüstriye hizmet etkinliklerini sürdüren laboratuar›m›z<br />

1981’de ‹TÜ’nün Ayaza¤a Yerleflkesi’nde bugün kullan›lmakta<br />

olan yaklafl›k 6000 m 2 ’lik çeflitli bölümlerinden oluflan mekan›-<br />

na kavufltu.<br />

‹nflaat Mühendisli¤i e¤itiminin bafllang›c›n›n ‹TÜ ile birlikte<br />

uzun bir geçmifle dayand›¤› düflünülürse, Yap› Malzemesi Laboratuar›m›z›n<br />

da önemli bir deneyime ve bilgi birikimine sahip oldu¤u<br />

anlafl›l›r.<br />

Laboratuarlar›m›zla özdeflleflmifl olan Yap› Malzemesi Kürsüsünün<br />

yeri Taflk›flla’da Merkez Bina’da idi. Ö¤retim üyelerimizin ço-<br />

¤unlu¤u Taflk›flla’da kürsümüze ayr›lan mekanda, Prof. Dr. Kaflif<br />

Onaran ise Gümüflsuyu’ndaki ofisinde çal›fl›rd›. Kürsü baflkan›-<br />

m›z Prof. Bekir Postac›o¤lu ve di¤er hocalar›m›z haftan›n belirli<br />

günlerinde laboratuara gelirlerdi.<br />

O y›llarda kürsümüzün kadrosunda bulunan ö¤retim üyelerimizin<br />

üniversite öncesinde ve/veya sonras›nda ald›klar› e¤itim çok<br />

çeflitli idi ve köklü ekollere dayanmaktayd›.<br />

Hocalar›m›zdan Prof. Postac›o¤lu, Prof. Akman, Prof. Akyüz ve<br />

Dr. Oktar Frans›z ekolüne, Prof. Kocataflk›n ve Prof. Atan Alman<br />

ekolüne, Prof. Kocataflk›n (Alman ekolü yan›nda) ve Prof. Onaran<br />

Amerikan ekolüne mensuptular.<br />

1795: Mühendishane-i Berri-i Hümayun, 2008: MSB Askerlik fiubesi binas›<br />

Kendileri hakk›nda afla¤›da k›sa bilgiler sunulmaktad›r.<br />

• Prof. Bekir Postac›o¤lu; 1944’de ‹TÜ’den mezun olmufl, bu tarihten<br />

emekli oldu¤u 1986 y›l›na kadar 42 y›l süre ile fakültemize<br />

ve kürsümüze hizmet etmifl olan hocam›z Cumhuriyet döneminde<br />

ülkemizde yetiflen ilk Yap› Malzemesi Profesörüdür.<br />

1919’da ‹zmir’de do¤mufl olan Prof. Postac›o¤lu 1987’de vefat etmifltir.<br />

‹MO Ulusal Beton Kongrelerinden ilki (1989) onun an›s›-<br />

na düzenlenmifltir. Yap› malzemesi konusunda kitaplar yazm›fl,<br />

yabanc› dilde eserler vermifltir.<br />

• 1947 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra<br />

Stuttgart <strong>Üniversitesi</strong>’nde doktora yapm›fl olan Prof. Dr. Ferruh<br />

Kocataflk›n, 1948’den itibaren 42 y›l kürsümüze ve üniversitemize<br />

hizmet etmifl, Kanada’da ve ABD’de araflt›rmalar yapm›fl, bir<br />

y›l Cornell <strong>Üniversitesi</strong>’nde ve bir süre de Robert Kolej’de (Bo¤aziçi<br />

<strong>Üniversitesi</strong>) Malzeme ve Yap› Malzemesi dersleri vermifltir.<br />

1923 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an hocam›z, 1990 y›l›nda emekli¤e<br />

ayr›lm›flt›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 173


• 1928 y›l›nda Saray-Tekirda¤’da do¤mufl olan Prof. Dr. Kaflif<br />

Onaran, 1951 y›l›nda ‹TÜ Makine Fakültesinden mezun olmufl ve<br />

1954’den 1995 y›l›na kadar fakültemize 41 y›l hizmet vermifl, MIT<br />

ve Brown Üniversitelerinde araflt›rmalar yapm›fl olup kürsümüzde<br />

yabanc› dilde en çok yay›n yapm›fl olan bir hocam›zd›r; Amerikal›larla<br />

birlikte yazd›¤› “Creep and Relaxation of Nonlinear<br />

Viscoelastic Materials” adl› kitab› günümüze dek 400’e yak›n<br />

at›f alm›flt›r. Prof. Dr. Onaran 25 y›l süreyle Bo¤aziçi <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

Malzeme dersleri de vermifltir.<br />

• 1930 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an Prof. Dr. M. Süheyl Akman,<br />

1956 y›l›nda ‹nflaat Fakültemizden mezun olduktan sonra 1961<br />

y›l›na kadar uygulamada mühendislik yapm›fl, bu tarihten 1997<br />

y›l›na kadar fakültemize 36 y›l hizmet vermifltir. ‹sviçre’de Lausanne<br />

Polytechnique’de de iki y›l kadar doktora sonras› araflt›rmalar<br />

yapan hocam›z, Uluslararas› Yap› Malzemesi Laboratuarlar›<br />

Birli¤inin (RILEM) üyeli¤ini aktif olarak sürdürmüfl, yabanc›<br />

dilde ve Türkçe’de çok say›da eser vermifltir.<br />

• 1934 y›l›nda Yusufeli’nde do¤an Prof. Dr. Yaflar Atan 1956’da<br />

‹nflaat Fakültemizden mezun olmufl, Karlsruhe <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

doktoras›n› tamamlad›ktan sonra 1964’den itibaren vefat<br />

tarihi olan 25.07.1979’a kadar 15 y›l süre ile fakültemize hizmet<br />

etmifl ve 1 y›l süre ile Cornell <strong>Üniversitesi</strong>’nde araflt›rmalar<br />

yapm›flt›r. 1974–1977 tarihleri aras›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi Dekan<br />

Yard›mc›l›¤› ve 1977–1979 y›llar› aras›nda ‹TÜ Rektör Yard›mc›l›¤›<br />

görevlerini yüklenmifltir. Kas›m 2005’te yap›lan 6. Ulusal<br />

Beton Kongresi onun an›s›na düzenlenmifltir.<br />

• 1937 y›l›nda Kemaliye-Erzincan’da do¤an Prof. Dr. Saim Akyüz,<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden 1961 y›l›nda mezun olmufl, 1964’den<br />

bafllayarak emekli oldu¤u 2004 y›l›na kadar fakültemizde 40 y›l<br />

görev yapm›flt›r. ‹TÜ Nükleer Enstitüsü’nden de mezun olan hocam›z<br />

doktora sonras› Paris’teki Laboratoire Central des Ponts<br />

et Chaussées’de araflt›rmalar yapt›. Doktoras› ve Doçentlik tezi<br />

Uygulamal› Mekanik a¤›rl›kl› olan Prof. Akyüz’ün Türkçe ve ‹ngilizce<br />

yay›nlanm›fl çal›flmalar› vard›r.<br />

174 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

• 1945 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an Prof. Dr. Mehmet Uyan, 1968<br />

y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun olmufl, 1975 y›l›nda<br />

doktoras›n› tamamlam›fl ve bir y›l kadar Edinburgh <strong>Üniversitesi</strong>nde<br />

doktora sonras› araflt›rmalar yapm›flt›r. 1986 y›l›ndan vefat<br />

tarihi olan 02.09.2006’ya kadar aral›ks›z 20 y›l Yap› Malzemesi<br />

Laboratuar›’n›n sorumlulu¤unu yüklenmifltir. Fakültemize<br />

38 y›l hizmet etmifl olan Prof. Uyan, Betonun de¤iflik konular›nda<br />

Türkçe ve ‹ngilizce yay›nlar yapm›flt›r. Kas›m 2007’de yap›lan<br />

7. Ulusal Beton Kongresi onun an›s›na düzenlenmifltir.<br />

• 1944 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an Ö¤r. Gör. Dr. Osman Nuri Oktar,<br />

1967 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun olmufl, 1974 y›l›nda<br />

ayn› fakültede doktoras›n› tamamlam›flt›r. Dr. Oktar 1969 y›-<br />

l›nda Yap› Malzemesi Kürsüsünde asistan olarak çal›flmaya bafllam›fl<br />

ve 2001 y›l›nda erken emeklili¤e ayr›lm›flt›r. Dr. Oktar, halen<br />

‹TÜ’de Yüksek Lisans ve Doktora dersleri vermektedir. Özellikle<br />

çimento esasl› malzemelerin iç yap›s› konusunda özgün çal›flmalar<br />

yapm›flt›r.<br />

• 1954 y›l›nda ‹zmir’de do¤an Yrd. Doç. Dr. Harun Moral, 1976 y›-<br />

l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra 1979 y›-<br />

l›nda Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Yüksek Lisans ve 1986 y›l›nda<br />

Doktora derecelerini alm›flt›r. 1979–1989 y›llar› aras›nda Yap›<br />

Malzemesi Kürsüsünde önce asistan sonra yard›mc› doçent olarak<br />

çal›flm›fl, 14.02.1989 tarihinde vefat etmifltir. Dr. Moral, betonun<br />

iç yap›s› ve tekrarl› yükler alt›ndaki davran›fl› konular›nda<br />

çal›flm›fl ve yay›nlar yapm›flt›r.<br />

Yap› Malzemesi Kürsüsü, 1981 y›l›ndan sonra Yap› Malzemesi<br />

Çal›flma Grubu ve daha sonra anabilim dal› olarak devam etmifltir.<br />

1981’deki kadroda asistan olan bugünkü anabilim dal›m›zda<br />

sadece iki ö¤retim üyesi mevcuttur. Anabilim Dal›m›zda flu anda<br />

3 profesör, 1 doçent, 4 yard›mc› doçent ve 5 araflt›rma görevlisi<br />

bulunmaktad›r.<br />

Hocalar›m›z›n devretti¤i bayrak yar›fl›n›n sürdü¤ünü, b›rakt›klar›<br />

kürsünün baflta uluslararas› iliflkileri, al›nan araflt›rma projeleri,<br />

yeni kurulan ça¤dafl laboratuarlar› ve yap›lan yay›nlar› ile


güçlenerek geliflece¤ini ve daha da iyiye gidece¤ini umuyoruz.<br />

Anabilim dal›m›za flimdiye dek katk›da bulunan ve aram›zdan<br />

ayr›lan hocalar›m›z› sayg›yla an›yor, hayatta olanlara yaflamlar›<br />

boyu sa¤l›k ve mutluluk diliyoruz.<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Süheyl Akman, Saim Akyüz, Yaflar Atan, Ülker Gököz,<br />

Abdurrahman Güner, Ferruh Kocataflk›n, Harun Moral, Kaflif Onaran,<br />

Osman N. Oktar, M. Hulusi Özkul, Turan Özturan, Prof. Bekir Postac›o¤lu,<br />

Mehmet Uyan, Mehmet Ali Tafldemir.)<br />

MAK‹NE 54<br />

1954 y›l›nda ‹TÜ Makine Fakültesi son s›n›f›nda 98 kifli idik. Ülkemizin<br />

kalk›nma hamlesini yo¤un flekilde yapt›¤› bu dönemde arkadafllar›m›z<br />

yurdun çeflitli bölgelerinde baflar›l› görevler yapm›fllard›r.<br />

Üniversitede ald›klar› mühendislik bilgileri ile devlet ve<br />

özel kurulufllarda kendilerini gelifltirerek çok önemli üst düzey<br />

yönetici olmufllard›r. S›n›f›m›zdaki arkadafllar›m›zdan bir kifli bakanl›k,<br />

bir kifli milletvekilli¤i, iki kifli müsteflarl›k yapm›flt›r.<br />

Önemli iktisadi devlet teflekküllerinde sekiz arkadafl›m›z genel<br />

müdür olarak çal›flm›flt›r (Seka, TCDD, Petkim, T. Demirçelik, T.<br />

Hava Yollar›, Etibank, Çaykur, T. Elektrik Kurumu). Ayr›ca baz› arkadafllar›m›z<br />

da özel sektörün önemli müesseselerinde baflar›l›<br />

görevlerde bulunmufllard›r. Yedi s›n›f arkadafl›m›z üniversitede<br />

Profesör olarak genç mühendislerin yetiflmesine katk›da bulunmufltur.<br />

S›n›f arkadafllar›m›zla her zaman beraber olmaya çal›fl›yoruz.<br />

Kurdu¤umuz bir turizm flirketinin (Elli dört Makine Tur. ve Tic.<br />

A.fi.) ‹stanbul’daki ofisinde, her hafta, gelebilen arkadafllarla bulufluyoruz.<br />

Bu tarihe kadar baflar›l› hizmetler yapm›fl arkadafllar›m›zdan 42<br />

kifli aram›zdan ayr›ld›lar. Onlar› da sayg› ve sevgi ile an›yoruz.<br />

1954 Makine mezunlar› ad›na E. Kubilay Akp›nar<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

175


MAK‹NE 60<br />

1955 y›l›nda ‹TÜ’nün yapm›fl oldu¤u girifl s›nav›n› kazanarak Makine<br />

Fakültesi’nin Genel Makine, Uçak ve Gemi fiubelerinden birinde<br />

okuma olana¤›na sahip olan bizler, 1960 y›l›nda mezun olduk.<br />

Liselerdeki ö¤renim süresini dört y›ldan üç y›la indirilmesi<br />

nedeniyle, 1955 y›l›nda ülkemizdeki liseler hem üçüncü hem de<br />

dördüncü s›n›flardan mezun verince üniversitelere baflvuran aday<br />

say›s› neredeyse ikiye katland›, ancak kontenjanlar ayn› kald›¤›<br />

için s›nav› kazanan ö¤renciler çok s›k› bir eleme ile seçilmifl oldular.<br />

Böylece gerçekten ola¤anüstü baflar› kazanmaya aday bir ö¤renci<br />

grubu oluflturduk.<br />

‹lk y›llarda Gümüflsuyu yurduna s›ra gelmedi¤i için çeflitli yurt,<br />

pansiyon ve civardaki evlere da¤›ld›ktan sonra 4. s›n›f bafl›nda<br />

Gümüflsuyu yurdunda toplanarak daha iyi kaynaflma olana¤› bulduk.<br />

Fakülteye girifl y›l›nda oldu¤u gibi mezuniyet y›l›nda da baz›<br />

ilginç durumlar yaflad›k. Dönemin siyasi olaylar› üniversiteleri de<br />

etkiledi. Üniversiteler ve yurtlar kapat›larak ö¤retime ara verildi.<br />

27 May›s 1960 hareketiyle üniversiteler tekrar aç›ld›ktan sonra 17<br />

-18 Temmuz 1960 tarihlerinde mezuniyete esas teflkil eden “Bitirme<br />

Ödevi” s›navlar›na girerek Makine Yüksek Mühendisi unvan›<br />

ile mesleki hayat›m›za ilk ad›m› att›k ve ülkenin dört bir yan›na<br />

da¤›ld›k. Birbirimizi özledi¤imizi hissederek ilk s›n›f toplant›m›z›<br />

1965 y›l›nda Bebek Gazinosu’nda birlikte bir akflam yeme¤i, ikinci<br />

toplant›m›z› 10. y›lda Tarabya’da bir akflam yeme¤i fleklinde<br />

gerçeklefltirdik. Mezuniyetimizin 15. y›l›n› o zaman yeni aç›lm›fl<br />

bulunan Çeflme Alt›nyunus tesislerinde üç günlük bir beraberlikle<br />

kutlad›k. 20. y›lda Fethiye, 25. y›lda Abant, 30. y›lda Sapanca’da<br />

üçer günlük beraberliklerimiz oldu. Bu toplant›da befler y›ll›k<br />

aral›klarla bir araya gelmenin bize az geldi¤ine karar vererek<br />

daha sonraki y›llarda her y›l toplanmaya karar verdik ve bu kararlar›m›z›<br />

düzenli bir flekilde uygulad›k. Genellikle de yurdumuzun<br />

tarihi ve turistik yörelerinde organize etti¤imiz bu toplant›lar›m›z<br />

bizi çok mutlu etti¤i gibi motivasyonumuzu da artt›rd›. Bizim<br />

mesleki baflar›m›z›n arkas›nda, ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nin<br />

her y›l düzenli, disiplinli ve güncel e¤itim sistemi ile deneyimli ve<br />

176 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

bilgili hocalar›m›z›n gayretlerinin bulundu¤unu hep hat›rlad›k.<br />

Üniversitemize, fakültemiz ö¤rencilerine önemli say›da burslar<br />

vererek, çeflitli taleplerde, katk›larda bulunarak hep destek vermeye<br />

çal›flt›k, bundan sonra da çal›flaca¤›z. Say›m›z y›ldan y›la<br />

azalsa da 50’nci, 60’›nc› ve takip eden on y›llarda mezuniyet plaketlerimizi<br />

almay› heyecan ve ümitle bekliyoruz.<br />

‹TÜ’lü olman›n ayr›cal›¤›n› bir ömür yaflayarak hep gururland›k,<br />

ar› rozetlerimizi yakalar›m›zdan hiç eksik etmedik. ‹yi ki vars›n<br />

‹TÜ ve ilelebet olmaya devam edeceksin.<br />

1960 Makine mezunlar› ad›na 5671 Ataç Soysal<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Oktay Aras, Baha Atabek, Tamer Atauz, Mehmet Ça-<br />

¤›l, Mehmet Çapa, Talha Dinibütün, Ifl›l H›zver, Önder H›zver, Aykut Göker,<br />

Haluk Güner, Muammer Karabey, Nahit Kitapç›o¤lu, Mahir Mutlu,<br />

Oktay Özyi¤it, Ataç Soysal, Sevgen Ya¤l›, Mehmet Yazar, Güngör Y›lmaz)


MAK‹NE 71<br />

Ülkelerinin endüstriyel gelece¤ine gönül vermifl fen derslerinde<br />

baflar›l› gençlerin hayaliydi ‹TÜ’lü olmak. Ar› rozetini tak›p Ar› gibi<br />

çal›flkan olmak, ülkelerini muas›r medeniyetler mertebesine ç›-<br />

kartmak. ‹TÜ mezunu olmak hem bir ayr›cal›k, hem de sorumluluk<br />

gerektirirdi. Ayr›cal›kt›, karmafl›k teknik problemlerin kap›s›n›<br />

aralayabilmek; sorumluluktu, ö¤rendiklerini ülkesinin gelece¤ine<br />

uygulayabilmek.<br />

Makine 71 bu amaç u¤runa ‹TÜ ailesinden gerekli ilk tecrübe ve<br />

bilgi birikimini ö¤retimi boyunca edinir.<br />

“Bir gün Makine Elemanlar› dersinde Prof. Lütfullah Ulukan dersin<br />

sonuna do¤ru bir c›vata somun ba¤lant›s›nda bir noktay› iflaret<br />

eder ve sürtünme kuvvetinin yönünü sorar. Bir arkadafl›m›z<br />

parma¤›n› kald›r›r ve yönü söyler. Hocam›z sorar ‘neden’ Arkadafl›m›z<br />

dersin bafl›nda kendisinin söyledi¤ini söyler. Hocam›z›n<br />

cevab› ‘Hayatta düflünceleri alacaks›n›z, kendi beyin süzgecinden<br />

geçireceksiniz ve sonra da do¤ru bulduklar›n›z› kendi düflünceleriniz<br />

olarak savunacaks›n›z’ olur.”<br />

‹TÜ’de, ö¤renciler, hayat› analiz etmeyi ve sonuçlar›na göre yaflamay›<br />

ö¤renerek e¤itilir. Arkadafllar›yla ömür boyu sürecek dostluklar›n›<br />

sportif, kültürel ve teknik faaliyetlerle gelifltirir. Ülkesinin<br />

kalk›nmas›n›n ekonomik ba¤›ms›zl›ktan, ekonomik ba¤›ms›zl›¤›n<br />

da endüstriyel kalk›nmadan geçti¤ini düflünmektedir. Bunlar›<br />

irdeleyebilece¤i ö¤renci hareketleri hemen her gün olmaktad›r.<br />

Makine 71 mezuniyetten sonraki bireysel çal›flma yaflam›nda girdi¤i<br />

her ortamda çal›flkanl›¤› ve becerileriyle, ‹TÜ’de benli¤ine yaz›lm›fl<br />

hizmet, baflar›, önderlik ve ayd›nlanma ilkeleriyle Türk endüstrisinde<br />

filizler yeflertir. Ülkenin akademik, imalat, demir-çelik,<br />

otomotiv, gemi infla ve havac›l›k sektörleri dahil olmak üzere<br />

birçok sahada ‹TÜ Makine 71’in al›n teri bulunmaktad›r.<br />

‹TÜ’lüler bu savafllar›nda daima ‹TÜ ailesini yanlar›nda bulmal›-<br />

d›r. ‹TÜ ailesiyle tecrübelerini paylaflmal›d›r. Baflar›s›zl›klar›m›z<br />

bir baflka arkadafl›m›za kesinlikle kaç›nmas› gereken hatalar›<br />

gösterebilmelidir. Biz de di¤er devrelerin yapt›¤› gibi ilk önce birbirimizi<br />

kaybettik, seneler sonra tekrar ayr›lmamacas›na buluflmaya<br />

bafllad›k. Arkadafllar›m›z›n giriflimleri ile yeni yetiflen arkadafllar›m›za<br />

burs katk›s›yla destek olmak bizleri mutlu etti.<br />

‹TÜ’nün ülke kalk›nmas›nda varolmas› ‹TÜ’lülerin dayan›flmas› ile<br />

güçlenerek mümkün olabilir. ‹TÜ’nün bu dayan›flmay› son y›llarda<br />

politika olarak benimsemesi, güç al›nacak kaynak olarak tüm<br />

mezunlar› görmesi en do¤ru seçimdir.<br />

Ça¤›m›z bilgi ça¤›d›r. Bilgiye sahip olan daima rakiplerinin önündedir.<br />

‹stiyoruz ki bu ülkenin gelece¤ini emanet edece¤imiz gençler,<br />

ülkeyi gelece¤e güvenle tafl›yacak bilgilere sahip olsunlar.<br />

Okulumuz bu günlerde dayan›flmay› yeni infla edilen kütüphanemize<br />

katk› konusunda bütünleflmemizde görmüfltü, ‹TÜ Makine<br />

71 olarak bu dayan›flman›n içinde yer almaktan mutluluk ve onur<br />

duyuyoruz.<br />

Bu ülkenin gelece¤i Ulu Önder’in söyledi¤i gibi Ak›l ve Bilimle ayd›nland›¤›nda,<br />

hiçbir gücün bu ülkenin gelece¤ini karartabilece-<br />

¤ine inanm›yoruz.<br />

Gelin ‹TÜ’lüler bir can olal›m<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Nuri Ahmeto¤lu, Bekir Aluç, fievket Börtücen, Erdo-<br />

¤an F›rt›no¤lu, Ercan Güç, Mesut Gülfidan, Velit Günay, Erol Güvenç, Tayfun<br />

Kanbero¤lu, Haluk Karado¤an, Ali fiükrü K›ran, Cemal Kirkit, ‹lhan<br />

Koço¤lu, Gazanfer Köro¤lu, Ertu¤rul Önal, Ersin Peker, Ferit Suat Serinan,<br />

fieref fiermet, Süleyman Tolun, Halil Tunal›, Kemal Türkben, Ahmet<br />

Y›lmaz.)<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

177


1972 G‹R‹fiL‹ MAK‹NE, UÇAK, GEM‹ VE<br />

SANAY‹ MÜHEND‹SLER‹<br />

1972 y›l›n›n Eylül ay›nda Türkiye’nin bir çok yerinden, yaflad›klar›<br />

topraklar›n kültürü ile yo¤rulmufl farkl› yap› ve karakterdeki 180<br />

kiflinin bir araya geliflinin k›sa bir geçmiflidir anlatacaklar›m.<br />

Bizler birer damlayd›k, bulut olman›n, toprak olman›n, deniz olman›n<br />

ve sonunda okyanus olman›n özlemiyle dünyay› kaplamaya,<br />

keflfetmeye gelmifltik.<br />

Kimlerdik biz 1972 giriflli Genel Makine, Uçak, Gemi ‹nflaat ve<br />

Sanayi Mühendisi adaylar›yd›k. Yani flu anda MUGS diye isimlendirdi¤im<br />

orta yafl grubumuz. O y›llar, gençli¤in verdi¤i heyecanla<br />

acele karar veren, herkesten farkl› olmaya ve düflünmeye özen<br />

gösteren, ayr›ca düzene karfl› gelen taraflar›m›z ön plandayd›.<br />

Kararlar verirken, hem de çok düflünmeden verirken, bunun “akl›n<br />

durma hali oldu¤unu’’ kavrayamazd›k. Halbuki, biz bu s›ralara,<br />

akl›m›z› gelifltirmeye, ülke yönetiminde söz sahibi olmaya gelmifltik.<br />

Bilindi¤i gibi geliflme halinde olmak, düflünmek ve yorum<br />

yapmak tehlikelidir, insan› huzursuz yapar. Bunlar› yaflayarak<br />

kendimize yeni kap›lar açman›n yollar›n› ö¤rendik.<br />

Ve sonunda; hatalar›m›z› düzeltmeyi, yap›c› olmay›, hayat›n her<br />

aflamas›nda ö¤renmeyi baflard›k. ‹skoç politikac› Lord Brougham<br />

yapt›¤› bir konuflmas›nda flöyle demifltir; “e¤itim görmüfl bir halk›<br />

bir yöne sevk etmek kolay, sürüklemek güçtür, idare etmek kolay,<br />

kölelefltirmek imkans›zd›r.”<br />

Ne mutlu ki bizlere, halen 1972 giriflli Makine, Uçak, Gemi ve Sanayi<br />

Mühendisi arkadafllar›m›z›n büyük ço¤unlu¤u ile bir araday›z.<br />

Halen sevinçlerimizi, kederlerimizi, güzelliklerimizi paylaflabiliyoruz.<br />

Aram›zdan ayr›lan arkadafllar›m›z› da rahmetle anarken,<br />

okulumuza, biz 1972 senesinin damlalar›ndan birer damla<br />

düflsün istedik. Umar›z bu düflen damlalar da bulut olur, toprak<br />

olur, deniz olur belki okyanus olur t›pk› bizler gibi...<br />

S›n›f Temsilcisi Halis Ero¤lu<br />

178 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

ELEKTR‹K 75 G‹R‹fiL‹LER<br />

O y›llarda “Elektronik ve Haberleflme” ile “Enerji” bölümlerinden<br />

oluflan Gümüflsuyu binas›ndaki fakültemiz, hem gündüz hem de<br />

gece bölümüne ö¤renci kabul ediyordu. Toplam 150 kadar ö¤renciydik.<br />

Gündüz Elektronik ve Haberleflme bölümü o y›larda<br />

ÖSS’de en yüksek taban puanla ö¤renci alan dördüncü bölümdü.<br />

(‹lk üç bölüm s›ras›yla: ‹TÜ Uçak, Hacettepe T›p, ‹TÜ Genel Makineydi.)<br />

Üniversite y›llar›m›z 12 Eylül öncesinin çalkant›l› dönemine rastlad›.<br />

Olaylar nedeniyle ö¤renim aksad› ve tüm s›n›f olarak mezuniyetimiz<br />

bir y›l gecikti. Yine olaylar yüzünden gece ö¤retimi bizim<br />

dönemimizde kald›r›ld› ve gündüzle birlefltirildi. Baz› arkadafllar›-<br />

m›z ö¤renimlerini yurtd›fl›ndaki üniversitelerde tamamlamak zorunda<br />

kald›. Bu gibi sebepler yüzünden grubumuzu mezuniyet y›-<br />

l›na göre de¤il, üniversiteye girifl y›l›na göre isimlendiriyoruz.<br />

Siyasal çat›flmalar›n odak noktas›ndaki ‹TÜ, o dönemde birçok faflizan<br />

ve geçici sald›r›ya hedef oldu. Erdo¤an Yalç›ngil gibi arkadafllar›m›z<br />

hain kurflunlara hedef oldular. Ord. Prof. Bedri Karafakio¤lu<br />

gibi hocalar›m›z bilim ve halk düflman› gericiler taraf›ndan<br />

katledildi. Yaflad›¤›m›z ço¤u ac›l› ve hüzünlü günler, birbirimize<br />

daha çok yak›nlaflmam›zda ve kaynaflmam›zda etkili oldu.<br />

Mesleki ve toplumsal yaflamlar›m›za çok de¤erli katk›lar yapm›fl<br />

ve belleklerimizde güzel an›lar b›rakm›fl sevgili hocalar›m›z› hep<br />

and›k ve anaca¤›z.<br />

S›n›f›m›zdan on arkadafl›m›z akademik kariyerlerini sürdürerek<br />

profesör ve doçent unvan› ald›. Halen yurt içi ve yurtd›fl›nda çeflitli<br />

üniversitelerde çal›fl›yorlar. Baz›lar›m›z serbest çal›flmay› seçerek<br />

kendi ifllerini kurdu. Ço¤unlu¤umuz ise çeflitli kamu ve özel<br />

kurulufllarda teknik personel olarak çeflitli kademelerde çal›flmaya<br />

devam ediyor.<br />

Mezuniyetimizin üzerinden ortalama 25 y›l geçmesine ra¤men s›-<br />

n›f arkadafllar›m›z aras›nda hem mesleki hem özel dayan›flma sürüyor.<br />

Belli zamanlarda bir araya gelip yemek yiyoruz. ‹nternette<br />

sadece s›n›f arkadafllar›m›z›n üye oldu¤u 2001 y›l›ndan beri aktif<br />

olan; sevinçlerimizi, üzüntülerimizi paylaflt›¤›m›z, ülkemizin so-


unlar›n› tart›flt›¤›m›z bir sitemiz var.<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi kampanyas›n›n amac›na uygun olarak,<br />

arkadafllar›m›z aras›nda yayg›n bir kat›l›m sa¤lad›k ve hepimizden<br />

eflit miktarda para toplad›k.<br />

Rektörlü¤ü bu girifliminden dolay› kutluyoruz. S›n›f›m›z›n ad›n›n<br />

bu flekilde yaflat›lacak olmas›ndan ve bu önemli kampanyada<br />

Elektrik Fakültesinden kat›l›mda bulunan tek s›n›f olmaktan gurur<br />

ve mutluluk duyuyoruz.<br />

‹TÜ Elektrik Fakültesi 1975 giriflliler ad›na Haluk Taner ve Cem Yaz›c›<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Ergun A¤cabay, Ali Naci Akansu, Mahir Ak›nc›, Levend<br />

Akkan, Zerrin (Beyaz)-Ahmet Aflkan, Cem Bayraktar, Ertu¤rul Baydar,<br />

Feridun Bora, Fehmi Börekçio¤lu, Gülen (Paçac›) Camgöz, Engin (Artur)<br />

Coçar, Enis Çakar, Ömer Faruk Çand›r, fiule (Mentefl)-Ahmet Çarpar,<br />

Sinan Çöl, Süleyman Erdo¤an, Gülten (Pamukçu)- Kemal Ergezen, O¤uz<br />

Erhamza, Ali R›za Ersoy, Behiç Harmanl›, fiahap Hepaksot, Nergiz (Berkman)<br />

Göktay, Müfit Gören, Levent Gülbahar, Mehmet Gürses, Cüneyt Güzelifl,<br />

fiahap Hepaksoy, Bahad›r ‹çel, Belma (Dinçer) ‹kiz, Sevdiye (Ay)<br />

Kavafyan, Erhan Karaçay, Fikret Küçükdeveci, ‹smet Kozluca, Günak (Süzer)-<br />

Fuat Mahiro¤lu, ‹lhan Özseven, Bener Öztürk, Mücella (Gültekin)<br />

Özyer, Nurhan Muhtaryan, Ömer Morgül, Haluk Taner, Levent Tavac›o¤lu,<br />

Turgay Olgay, Bülent Tülek, Faik Türdü, Necati Varl›, Osman Y›ld›z, Osman<br />

Sabri Yolsal, A. Cem Yaz›c›.)<br />

ELEKTR‹K 76 G‹R‹fiL‹LER<br />

Birlikteli¤imizi, ülkenin tüm gençlerinin kaderini y›llardan beri belirleyen<br />

ÖSS belirlemiflti. Kimimiz tercih k›lavuzundan etkilenmifl<br />

kimimiz ise bu bölümün zaten hayalini kurmufltuk.<br />

Ülkenin o günlerdeki olumsuz flartlar›na ra¤men biraz da seçilmiflli¤in<br />

gururuyla ‹TÜ’lü olman›n tad›n› ç›kartmaya çal›fl›yorduk.<br />

Güzel ülkemizin hemen her ilinden ve ‹stanbul’un çeflitli semtlerinden<br />

toplanm›fl bu genç yüreklerde insan sevgisi, gelece¤e yönelik<br />

güzel umutlar› görmek mümkün müydü, bilemiyorum.<br />

Hemen hepimiz, bir yandan sürekli kesintiye u¤rayan e¤itimin<br />

karmaflas›na al›flmaya çal›fl›rken, s›nav maratonlar›ndan baflar›yla<br />

ç›kmaktan baflka amac›m›z olmadan en güzel y›llar›m›z› birlikte<br />

ama birlikteli¤imizin çok fark›na varmadan geçirdik.<br />

Y›llar geçip mezun olduktan sonra hayat telafl›n›n kofluflturmas›<br />

içine dald›¤›m›zda, alm›fl oldu¤umuz e¤itimin ve kurumumuzun<br />

ayr›cal›¤›n› hissetmek hepimiz için bir gurur kayna¤› oldu.<br />

Kimimiz dünyan›n bir ucunda, kimimiz ‹TÜ’nün koridorlar›nda kariyerlerine<br />

devam etti. Pek ço¤umuz çal›flma hayat›n›n kofluflturmas›<br />

içinde birbirini y›llarca göremedi. Bu y›llar içinde aram›zdan<br />

uzakta Almanya’da yaflayan ama kalben yan›m›zda olan sevgili<br />

arkadafl›m›z <strong>Mustafa</strong> Kemal Çokgüngör bizi gene bir araya getirmeyi<br />

baflard›.<br />

Y›llar sonra bir araya gelmemizin küçük bir an›s›n› okulumuzla<br />

paylaflmaya karar verdik. Maddi olarak çok fazla olmasa da bu<br />

paylafl›m hepimizi çok mutlu etti. Bu güzel organizasyonu yaparak<br />

bizlere bu mutlulu¤u yaflatan yöneticilere ayr›ca teflekkür<br />

ederiz.<br />

‹TÜ’de okuman›n ve ‹TÜ’lü olman›n ayr›cal›¤›n› gelecek kuflaklar›n<br />

da ayn› flekilde hissetmesi en büyük mutlulu¤umuz olacakt›r.<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Levent Akçasu, Ömür Akman, Mehmet Aktürk, Mert<br />

Atayurt, Levent Bayçin, Osman Büyükcan, <strong>Mustafa</strong> Çokgüngör, Cengiz Karaosmano¤lu,<br />

‹nci Kartal, fiükrü Okur, Tuncer Oral, Selda Ortaç, Mine Özkan,<br />

Raflit Özyi¤it, Veyis Sar›o¤uz, Kubilay Sönmez, Sermet Ünel, Asuman<br />

Gülay Y›ld›r›m, Lale Zeynelgil)<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 179


MADEN FAKÜLTES‹ MEZUNLARI<br />

1953 y›l›nda kurulan Maden Fakültesi ilk mezunlar›n› 1958 y›l›nda<br />

vermifltir. 2008’de fakültenin ilk mezunlar›n›n 50. y›l› dolmaktad›r.<br />

Fakülte mezunu maden, jeofizik ve petrol mühendislerinin ülkenin<br />

do¤al kaynaklar›n›n gelifltirilmesi ve iflletilmesinde önemli<br />

katk›lar› olmufltur. Mezunlar ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ve Maden<br />

Fakültesine ba¤l›l›klar›n›, Fakülteye yapt›klar› önemli katk›-<br />

larla kan›tlam›fllard›r. <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’ne ise kampanyadan<br />

haberi olan s›n›rl› say›daki mezun ba¤›flta bulunmufltur.<br />

Maden Fakültesi mezun ve mensuplar›n›n üniversitelerine hizmetleri<br />

bundan sonra da devam edecektir.<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Özer Altay, Erhan Barutçu, Melih Çelikkol, M. Turgut<br />

Çopuro¤lu, Ali Emiro¤lu, <strong>Mustafa</strong> Erdo¤an, Tu¤rul Erkin, Mehmet<br />

Ero¤lu, Yüceer Göver, Kemal Güleç, Nijat Gürsoy, Ümit ‹zibelli, ‹smet Kasapo¤lu,<br />

Kemal Kaynar, Orhan Kural, Salih Özen, Abdullah M›s›rl›o¤lu,<br />

Çetin Onur, Güven Önal, At›lgan Sökmen, <strong>Mustafa</strong> Sönmez, Ali Türko¤lu,<br />

Atilla Yalç›n, Çetin Yemyeflil, Günayd›n Yirmibeflo¤lu, Erdo¤an Yüzer.)<br />

180 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

MMF MAK‹NE 80<br />

Geçmifl zaman olur ki, hayali cihan de¤er…<br />

1975 y›l›n›n bir Eylül günü 80 kadar genç, ‹TÜ Maçka Binas›’nda,<br />

özlük ifllerinin kap›s›nda toplanm›flt›. Kimi Anadolu’dan kimi ‹stanbul’dan,<br />

Bursa’dan… Biri aile zoruyla, di¤eri makine mühendisi<br />

olursam, k›z isterken faydas› olur, ya da askerli¤imi yedek<br />

subay olarak yapar›m düflüncesi ile, di¤eri evde can›m s›k›l›r<br />

kayg›s›yla, kimi de burada bir devrim yapal›m, hem iki-üç nesli<br />

harcar›z, hem de vakit geçirmifl oluruz düflüncesiyle kay›t yapt›-<br />

r›yordu.<br />

Öncelikle Can (Alap›nar) Baba ‹TÜ’ye girmifl olmaktan dolay›<br />

artm›fl olan havam›z› biraz ald›. Hamit (Öztepe) Hoca da bizim<br />

asla makine mühendisi olamayaca¤›m›z›, olsak olsak makine<br />

mühendisi olabilece¤imizi bildirdi. Kalan hammaddeyi de fiukufe<br />

(Yamantürk) Han›m toplamaya bafllad›. Cim-Bom-Bom Hadi<br />

(Tamer) Hocam›z, ozon tabakas›n›n delinece¤ini daha o zamanlardan<br />

ortaya atarak, zaten az kalan oksijenimizi hepten kesti.<br />

Gaz alt› kayna¤›na gelmifl oldu¤umuzu ise Selahattin (An›k) Hocam›z<br />

müjdeledi. Arkadan Aksel (Öztürk) ve Abdurrahman (K›-<br />

l›ç) Hoca’lar bize entropi verip ›s› ifllem yapt›lar. Art›k k›p›r k›p›r<br />

oynuyorduk ki Kaan (Edis) ve Yavuz (Tekin) Hoca’lar su verdiler.<br />

Bafl›m›z Kaplan türbini gibi dönmekte, verim de neredeyse<br />

%100’ü geçmek üzereydi. (Bu noktada gülmeyiniz, pek çok kereler<br />

hesaplar›m›zda verimi % 100’ün üzerinde ç›karmay› baflarm›fl›zd›r.)<br />

Fuat (Pasin) Hoca’m›z bize bafl dönmemizin periyodunu<br />

ölçmeyi ö¤retmeye çal›fl›yor, Temel (Belek) Hoca da verileri<br />

Holzer metoduna uygulay›p harmonik sal›n›m›m›z›n nas›l sönümlenece¤ini<br />

bulmaya u¤rafl›yordu. Gerçi dersler Statik’ten<br />

Dinamik’e geçifl yapm›flt› da, biz tam ayak uyduramam›flt›k.<br />

Ailelerimizden “Okulu bitirin, kolunuzda bir alt›n bilezi¤iniz<br />

olur,” yönünde klasik bask›lar vard›, ancak <strong>Mustafa</strong> Akkurt bize<br />

“Bilezikli ya da bileziksiz veya her ikisi fleklinde” de olabilece-<br />

¤ini anlatm›fl, Talat (Tevruz) Hoca da, kafas›n› yukar› afla¤› yavaaafl<br />

yavafl sallayarak onay vermiflti. Koflarak kendisine imtihanlar›m›z›n<br />

nas›l geçti¤ini sordu¤umuz Metin (Gürgöze) Ho-


ca’m›z›n “Üzülmeyin… Geçirdik” müjdesi de afla¤› yukar› bu zamanlara<br />

rastlar. Behçet (Safgönül) Hoca’m›z›n motorlar› gibi içten<br />

yan›yorduk. Saçlar›m›z aç›k denizde Ahmet Rasim (Büyüktur)<br />

Hoca’n›n bir Sulzer Motoru’nun egzozunu yemifl gibi dik dik<br />

olmufl olmas›na ra¤men, ümitlerimizi ham cevherimizden bir<br />

p›rlanta, hadi olmad› en az›ndan bir elmas ç›kacak hayalleri<br />

besliyordu… Amma velakin dört y›l sonunda ortaya ç›kan bu sanayi<br />

elmas›na bile fit olduk. Belimiz de nedense hep 75 derece<br />

e¤ik kald›.<br />

Zamanlar, mukavemet kitab›n› elinde tafl›yanlar›n tutuklan›p<br />

merkeze götürüldü¤ü zamanlard›. S›n›f›m›z›n daha önce ihtilal<br />

görmüfl olanlar›, bir fleyler döndü¤ünü seziyor, ama bize çakt›rm›yorlard›.<br />

Celal Bayar, her k›fl “komünizm gelecek” dedi¤i için,<br />

biz ihtilali soldan bekliyorduk, velakin eylem askerlerden geldi.<br />

Böylelikle okul sonras› askerli¤e de biraz haz›rl›k yapma imkan›<br />

bulduk. Ancak s›n›f›m›zda bir de k›z ö¤renci vard›. Onun hem askere<br />

gitmeyece¤i hem de k›z istemeyece¤i bilindi¤inden, okula<br />

neden yaz›ld›¤›n› bu güne kadar anlayan olmad›.<br />

Okullarda foto¤raflar›n alt›nda yukar›dakine benzer yaz›lar vard›r.<br />

Meflhur sözü bilirsiniz,”Grup foto¤raflar›nda nas›l ç›kt›¤›n›-<br />

z›n önemi yoktur, zira herkes sadece kendine bakar.” Bu yaz›y›<br />

da, muhtemelen yaln›z bizim s›n›f, belki bir kifli daha okur. Gelecekte<br />

belki bir ikimizin çocuklar› da okur. Bir devir de böyle<br />

kapan›r, gider.<br />

Sonsuza dek baki kalaca¤›n› umdu¤umuz bu kubbeden geçerken<br />

hofl bir seda b›rakabildikse ne mutlu…<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Zeki Bükçüo¤lu, ‹zzet Bayraktar, ‹smail Cantürk,<br />

Bülent Çak›ro¤lu, Metin Duygun, Tamer Gerçek, Ömer Caner Gezgin, Osman<br />

Zühtü Göksel, ‹shak Güleç, fiemsettin Ifl›l, Mesut ‹nceo¤lu, O¤uz<br />

Kahraman, Deniz Metin Kaya, O¤uz K›l›ç, Cahit Oruç, Haldun Özbek,<br />

Eyüp Sabri, Ali San, Eyüp Sevimli, <strong>Mustafa</strong> Cengiz fiirin, Dahi Tozlu, Ahmet<br />

Tusavul, Erhan Türko¤ullar›, Oktay Uyav, Mehmet Uzuner, Meral Yamaç,<br />

Halit Ziya Yaz›c›, Recep Y›ld›z, Tahir Y›lmaz.)<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

181


adlar› masalara verilen ba¤›flç›lar<br />

kurumlar<br />

‹STANBUL KÜLTÜR ÜN‹VERS‹TES‹<br />

‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong> 15 Temmuz 1997 tarihinde 4281 say›l›<br />

yasa ile kurulan kamu tüzel kiflili¤ine sahip bir vak›f üniversitesidir.<br />

2547 say›l› Yüksekö¤retim Kanunu uyar›nca e¤itim ve<br />

ö¤retim yapmaktad›r ve bir devlet üniversitesinin her türlü hak<br />

ve yetkisine sahiptir. ‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong>’nin temellerini<br />

atan Kültür Koleji Vakf›, Türk e¤itim-ö¤retim sistemine katk›lar›<br />

1930’lu y›llardan beri süren Ak›ngüç ailesi taraf›ndan kurulmufltur.<br />

fiirinevler ve Ataköy’de bulunan iki kampüste akademik faaliyetlerini<br />

yürüten ‹KÜ, ö¤rencilerine e¤itim ve ö¤retim yan›nda<br />

zengin kültürel, sanatsal ve sosyal olanaklar sunarak ve onlar›<br />

kent yaflam›ndan koparmadan gelece¤e haz›rlamaktad›r. 2006-<br />

2007 akademik y›l›nda 10. y›l›n› kutlayan ‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong>’nin<br />

5 fakültesindeki 18 bölümde, 2 meslek yüksekokulundaki<br />

9 programda ve 2 enstitüsündeki 3 doktora ve 28 yüksek lisans<br />

program›ndaki toplam 6476 ö¤renciye, 550 ö¤retim eleman›<br />

e¤itim vermektedir. ‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong> YÖK taraf›ndan<br />

yap›lan denetlemeler ve de¤erlendirmeler sonucu 1999 y›-<br />

l›ndan itibaren üst üste 7 y›ld›r devlet deste¤ine hak kazanmaktad›r.<br />

‹lk önlisans ve yükseklisans mezunlar›n› 1998-1999, ilk lisans<br />

mezunlar›n› 2000-2001 akademik y›l›nda veren ‹stanbul<br />

Kültür <strong>Üniversitesi</strong>’nin mezunlar›, kaliteli bir e¤itim ve sosyal yaflam<br />

sonras›nda ifl yaflam›nda aranan bireyler olarak yaflama<br />

at›lmaktad›rlar.<br />

182 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

‹TÜ MEZUNLARI DERNE⁄‹ (BURSA)<br />

Derne¤imiz, üyelerine sosyal, kültürel, bilimsel, mesleki ve sportif<br />

hayatlar›nda ve sanat çal›flmalar›nda yard›mc› olmak, mezunlar aras›nda<br />

iliflkileri gelifltirmek, Üniversite ve ö¤rencileri ile iliflkileri artt›rmak,<br />

‹TÜ birimlerinin yap›lanma onar›m ve donat›mlar› için mezunlar›n<br />

ilgi, yard›m ve deste¤ini sa¤lamak, yerel yönetimlere ve valili¤e<br />

ba¤l› kurumlara kent yaflam›n› kolaylaflt›r›c› projeler ve öneriler<br />

sunmak gibi amaçlar› gerçeklefltirmek üzere, ‹nflaat Mühendisleri<br />

Berat Tunakan, Hasan Tu¤cu, Fettah Bilalo¤lu, Cahit Yard›mc›, Servet<br />

Büyükpoyraz, Do¤an Tu¤cu, Mimarlar Ayla Bayrak, ‹brahim Y›lmaz,<br />

Ali Tu¤cu, Hrt. ve Kad. Mühendisleri E. Gürkan Kanbir, Gürkan<br />

Öz, Hüseyin Sezer’in bir araya gelmesiyle 20 Nisan 1998 tarihinde<br />

kurulmufltur. Faal 158 üyemiz vard›r.<br />

Kuruluflundan bugüne Bursa için pek çok proje üreterek ilgililere sunan,<br />

yürürlükteki çal›flmalar› titizlikle takip eden derne¤imiz, çal›flmalar›n›<br />

ayn› kararl›l›kla sürdürmektedir. Özellikle 2004 y›l›ndan itibaren<br />

üniversitemizin deste¤i ile ÖSS s›navlar›nda ve Bursa çap›nda<br />

derece yapan ö¤rencilerin üniversitemize kazand›r›lmalar› için birebir<br />

iliflki kurarak yo¤un çal›flmalar yap›lm›fl, s›navlar öncesinde üniversitemizi<br />

tan›t›c› afifl ve dergiler baflar›l› liselerimize ulaflt›r›lm›flt›r.<br />

Üyelerimiz aras›nda birlik ve beraberli¤in tesisi amac›yla yemekler<br />

düzenleyen derne¤imiz, üniversitemizde okuyan ve maddi durumu<br />

iyi olmayan Bursal› ö¤rencilere burslar da temin etmifltir. Çal›flmalar›n›<br />

üniversitemiz ve mezunlar›n›n deste¤i ile yürüten derne¤imiz,<br />

her geçen gün artan üyelerinden ald›¤› güçle kurulufl amaçlar›n› gerçeklefltirmek<br />

ad›na azim ve kararl›l›kla yoluna devam edecektir.<br />

(Bu yaz› Yönetim Kurulu Baflkan› Berat Tunakan taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.)


‹STANBUL TEKN‹K ÜN‹VERS‹TES‹ VAKFI<br />

‹TÜ Vakf›, üniversitemizi desteklemek amac›yla 1984 y›l›nda<br />

Rektör Kemal Kafal› öncülü¤ünde bir grup mezun ve mensubunun<br />

özverili çabalar› ile kurulmufl öncü örgütlenmelerden biridir.<br />

Vak›f yönetimi, kurulufl aflamas›ndaki geliflme, kaynak sa¤lama<br />

ve yat›r›m felsefesini belirlerken; mensup, ö¤renci ve mezunlara<br />

hizmet verecek iktisadi iflletmelerin oluflturulmas›n› ve<br />

tüm yat›r›mlar›n ‹TÜ yerleflkelerinde yap›lmas›n›, özellikli hedefler<br />

olarak belirlemifltir. Bu hedefler do¤rultusunda k›sa sürede<br />

önemli at›l›mlar gerçeklefltirilmifl, üniversite taraf›ndan kullan›lmayan<br />

bina ve alanlarda, yap-ifllet-devret modeli uygulanarak<br />

Sosyal Tesisler, E¤itim Tesisleri, Spor Tesisleri, Araflt›rma-<br />

Gelifltirme Merkezi ‹flletmeleri ve K›z Ö¤renci Yurtlar› kurularak,<br />

bunlar›n hedeflenen kitleye hizmet vermeleri sa¤lanm›flt›r. Üniversitemiz<br />

için prestij kayna¤› olan ve sosyal yap›y› güçlendiren<br />

bu tesisler için üniversite bütçesinden hiçbir harcama yap›lmam›fl,<br />

tüm yat›r›mlar Vakf›n olanaklar› ve ba¤›fllarla gerçeklefltirilmifltir.<br />

‹stanbul Maçka’daki Sosyal Tesisler’deki yüzme havuzu<br />

‹TÜ Vakf›, bu tesislerin iflletilmesi ile sa¤lad›¤› gelirlerini ‹TÜ ö¤rencilerine<br />

burs, yurt imkan› ve üniversiteye katk› olarak sunmakta;<br />

bu çerçevede her y›l ortalama 500 ö¤renciye karfl›l›ks›z<br />

burs, bar›nma bursu, baflar›l› ö¤rencilere ve ‹TÜ’ye ön s›rada gören<br />

ö¤rencilere ödüller vermektedir. Yay›n faaliyetlerine de destek<br />

veren ‹TÜ Vakf›, bugüne kadar 50 civar›nda ders kitab›n›n<br />

‹TÜ Vakf› Sosyal Tesisleri’nde toplant› ve koferans salonlar› ‹TÜ’lülerin hizmetinde<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

183


as›m›n› gerçeklefltirmifl, üç ayl›k periyotlarla yay›nlanan ‹TÜ<br />

Vakf› Dergisi ise mezunlarla üniversite aras›nda bir köprü oluflturmufltur.<br />

Bilimsel araflt›rmalar› desteklemek üzere her y›l Bilim ve Teknoloji<br />

Ödülü vermekte olan Vak›f, ‹TÜ birimlerince gerçeklefltirilen<br />

bilimsel etkinliklere de katk›da bulunmaktad›r. 5000 civar›nda<br />

mezun ve mensubun üye oldu¤u ‹TÜ Vakf› Sosyal Kulübü ise,<br />

üyelerin tesislerden öncelikli ve indirimli yararlanmalar›n› sa¤lamaktad›r.<br />

‹TÜ Vakf›, iflletmelerinin baz›lar›n›, yasal zorunluluk<br />

gere¤i üniversiteye devretmifl olup, halen Maçka Sosyal Tesisleri,<br />

Hisarüstü Vak›ftepe Restoran, Verda Üründül K›z Ö¤renci Yurdu<br />

ve Turizm-Otelcilik Okulu ile hizmetlerini sürdürmektedir.<br />

Vak›f, ‹TÜ mezunlar›n›n sahip oldu¤u potansiyeli ülke yarar›na<br />

sunmak için gerekli ortam› oluflturmak ve elde edilecek geliri üniversitemizin,<br />

ö¤retim kadrosunun ve ö¤rencilerin gereksinimlerini<br />

karfl›lamada kullanmak üzere 2005 y›l›nda kurulan ARGEM<br />

A.fi.’nin (% 48 hisse pay› ile) ortaklar› aras›nda yer almaktad›r.<br />

‹TÜ Vakf› Maçka Sosyal Tesislerinde restaurant ve<br />

konaklama birimlerinden görüntüler<br />

‹TÜ VAKFI SOSYAL VE<br />

KÜLTÜREL H‹ZMETLER KOM‹TES‹<br />

‹TÜ Vakf› Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi, mezun ve mensup<br />

eflleri ile ö¤retim elemanlar›ndan oluflan bir grup öncü kad›-<br />

n›n giriflimleri ile 1989 y›l›nda kuruldu. Komite’nin kurulufltan itibaren<br />

küçük ad›mlarla, ancak büyük heyecanla bafllatt›¤› etkinlikler<br />

zamanla büyük hedeflere dönüflerek, üniversitemize kal›c›<br />

eserler kazand›rman›n yan› s›ra, camian›n sosyal ve kültürel hayat›na<br />

da yeni bir soluk getirdi. 1992 y›l›nda yap›m› tamamlanan<br />

Gümüflsuyu K›z Ö¤renci Yurdu, sevgi, emek ve gönül birli¤i ile bir<br />

araya gelmifl Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi üyelerinin özverili<br />

çal›flmalar›n›n bir simgesi olarak bugün 50 k›z ö¤rencimize<br />

bar›nma olana¤› sa¤l›yor. Bugüne kadar ülkemizin önde gelen<br />

kurulufllar›n›n sponsorlu¤unda düzenledi¤i say›s›z klasik müzik<br />

konserinde, dünyaca ünlü pek çok Türk ve yabanc› sanatç›y› ‹TÜ<br />

camias› ile buluflturan Komite, “Burs Kampanyas›na Destek”<br />

amac›yla konser organizasyonlar›n›n yan› s›ra, bale, gezi, kermes,<br />

defile, yemek, brunch, sergi, tiyatro, panel, konferans, briç<br />

kurs ve turnuvalar›, resim kurslar› gibi etkinliklerini sürdürüyor.<br />

Tüm etkinliklerden elde etti¤i geliri ‹TÜ Vakf› Burs Fonu’na aktaran<br />

Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi, y›lda ortalama 150 ‹TÜ<br />

ö¤rencisine verdi¤i karfl›l›ks›z burslar, geri ödemeli maddi katk›-<br />

lar, yemek yard›mlar›n›n yan› s›ra, ayn› zamanda ö¤rencilerin pek<br />

çok sorununda çözüm üreten, kucak açan bir aile.<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: Kamuran Aköz, Suna Atat›k, Yurdanur Aydo¤an,<br />

Nuran Baykal, Emine Bilgin, Tülin Çetinbafl, Zeliha Dilek, Ertan Do¤an,<br />

Ayla Eren, Sermin ‹peko¤lu, Hülya Karado¤an, fiadiye Karado¤an, Ifl›k<br />

Kumbasar, Sevimser Mörel, Zerrin Müftüo¤lu, Nefle Önal, Mukaddes Özdemir,<br />

fierife Özkaynak, Mihriye Salto¤lu, Fügen Sar›o¤lu, Mahiye Seçkin,<br />

Öney Tamero¤lu, Mine Tar›m, Güler U¤ur, ‹rem Vardar, ‹clal Vatandost,<br />

Emine Ya¤c›, Aysun Yücekal.)<br />

184 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


‹STANBUL TEKN‹K ÜN‹VERS‹TEL‹LER<br />

B‹RL‹⁄‹ DERNE⁄‹ VE ‹STANBUL TEKN‹K<br />

ÜN‹VERS‹TEL‹LER B‹RL‹⁄‹ VAKFI<br />

Ankara’n›n genç Türkiye Cumhuriyeti’ne yak›fl›r bir baflkent olmas›<br />

için her türlü fedakârl›¤› gösteren genç Türk mühendisleri, mesailerinden<br />

arta kalan zamanlar›n› en iyi flekilde de¤erlendirmek<br />

çabas› içinde, sorunlar›n› bir araya gelerek tart›flmak, dayan›flmak,<br />

birlik ve beraberliklerini sa¤lamak için 17.05.1926 tarihinde<br />

Türk Yüksek Mühendisler Birli¤i’ni kurmufllard›r. Tamam› ‹TÜ’lü<br />

yedi müteflebbisin kurdu¤u bu birlik üniversitemiz mezunlar›n›n<br />

en eski örgütü olma özelli¤ini tafl›maktad›r.<br />

Birlik, Büklüm Sokak No:71 adresinde ‹TÜ camias›na yak›fl›r bir<br />

dernek merkezi infla ederek “‹TÜ Evi” ad› alt›nda üyelerimizin kullan›m›na<br />

açm›flt›r.<br />

Türk Yüksek Mühendisleri Birli¤i ad› ile 1926’da kurulan örgütün<br />

ad›, 1973 y›l›nda “‹TÜ Yüksek Mühendisler Birli¤i Derne¤i” ve<br />

26.03.2006 y›l›nda da “‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteliler Birli¤i Derne¤i”<br />

olarak de¤ifltirilmifltir. Derne¤imiz 09.12.1992 tarihinde<br />

amaçlar› “Ça¤›m›z›n geliflen teknolojisine ülkemizin h›zla ulaflmas›na<br />

yard›mc› olmak, gelecek kuflaklar› her yönü ile teknolojik<br />

geliflmelere, ekonomik, sosyal ve kültürel alanda ça¤›n›n çözümlerine<br />

ulaflt›rmak ve ‹TÜ’de meslek e¤itimini her yönü ile en üst<br />

düzeye ç›kartmak” flekilde özetlenebilen ‹TÜ Yüksek Mühendisler<br />

Birli¤i Vakf›’n› kurarak tüm tafl›nmazlar›n› bu vakfa ba¤›fllanm›flt›r.<br />

Derne¤in ismindeki de¤iflikli¤e paralel olarak Vakf›n ismini de<br />

12.12.2007 tarihinde “‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteliler Birli¤i Vakf›”<br />

olarak de¤ifltirilmifltir.<br />

Dernek ve Vak›f halen çal›flmalar›n› ‹TÜ Evi’nde uyum içinde yürütmekte<br />

ve ‹TÜ camias›n›n birlik, beraberlik ve dayan›flmas›na<br />

hizmet etmeye çal›flmaktad›r.<br />

YAPI PROJE MERKEZ‹<br />

1971 y›l›nda ‹nfl. Yük. Müh. Metin Manisal›o¤lu ile Yük. Müh. Mimar<br />

Orhan Ç›nlar taraf›ndan Tasar›m Bürosu olarak kuruldu. 1978<br />

y›l›na kadar birçok konut, ifl yeri, turistik tesisler, fabrika, okul,<br />

hastane, yurt, üniversite, spor tesisleri projelerine imza att›. 1973<br />

y›l›ndan itibaren proje çal›flmalar› yan›nda konut ve ifl yeri yap›mlar›na<br />

yöneldi. 1977 y›l›ndan itibaren Elek. Müh. ‹brahim Cephanecigil,<br />

Yük. Müh. Mimar Metin Cephanecigil ve ‹nfl. Müh. Sabri<br />

Karatafl’›n kat›l›mlar› ile faaliyet sahas›n› geniflleterek resmi ve<br />

özel sektör taahhüt iflleri ile de ifltigal etmeye bafllad›.<br />

1982 y›l›nda Yap› Proje Merkezi Anonim fiirketi ad› alt›nda kurumsallaflt›.<br />

Bugüne kadar çeflitli konut, ifl yeri, sanayi ve endüstri tesisleri,<br />

turistik tesisler, spor tesisleri, yol, köprü, tünel, gölet, sulama,<br />

hidroelektrik tesisleri, ar›tma tesisleri, liman vb. deniz yap›lar›,<br />

kentsel altyap› ve çevre düzenlemeleri konular›nda birçok<br />

projeyi hayata geçirdi.<br />

Bugün yurt içinde ve yurt d›fl›nda özellikle uzmanlaflt›¤› alt yap›<br />

projeleri’nde faaliyetini yo¤unlaflt›rarak sürdürmektedir.<br />

(Ba¤›flta bulunanlar: ‹brahim Ersin Cephanecigil, Metin Cephanecigil,<br />

Orhan Ç›nlar, Sabri Karatafl, Metin Manisal›o¤lu.)<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

185


adlar› sandalyelere verilen ba¤›flç›lar<br />

TAHS‹N AKSOY ‹nfl’82<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi 1982 mezunu olup çelik yap›lar, sulama, köprü<br />

inflaat›, altyap› gibi de¤iflik projelerde mühendis, müteahhit<br />

olarak görev yapm›fl olup 12 y›ld›r prefabrik sektöründe faaliyet<br />

gösteren Çall›o¤lu Prefabrik Yap› ve Ticaret Anonim fiirketi’nin ortak<br />

ve Yönetim Kurulu Baflkan›, Çap ‹nflaat ve Çall›o¤lu Haz›r Beton<br />

Anonim fiirketi’nin ortak ve yönetim kurulu üyesidir.<br />

Ayr›ca kendi firmas› ile genel müteahhitlik hizmetleri yürütmektedir.<br />

F‹KRET ALAKOÇ ‹nfl’55<br />

25.01.1932 y›l›nda Bursa’da do¤dum. ‹lkokul ve ortaokulu okuduktan<br />

sonra 1948-1949 y›l›nda Bursa Erkek Lisesi’nden mezun oldum.<br />

1949-1950 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni kazand›m. 2734 numaral›<br />

fakülte numaramla, fakültemin Su Getirme ve Kanalizasyon Bölümü’nden<br />

mezun oldum. S›ras›yla, 1955 y›l›nda bir sene müddetle<br />

Sezai Türkefl-Feyzi Akkaya Firmas›’n›n yapmakta oldu¤u ‹skenderun<br />

Liman› inflaat›nda çal›flt›m. 1956 y›l›nda askerlik hizmetimi,<br />

Tuzla Uçaksavar Okulu’ndan sonra yedek subay olarak bir y›l süre<br />

ile Erzurum’da, ‹nflaat-Emlak Müdürlü¤ü’nde yapt›m.<br />

1957 senesinde Bursa ‹ller Bankas› 1. Bölge Müdürlü¤ü’nde alt› ay<br />

süre ile yevmiyeli personel olarak çal›flt›m. Ayn› sene sonunda<br />

1957 y›l›nda Yük. ‹nfl. Müh. Hüsamettin Örüç ve Yük. Mimar Gönen<br />

Çakmakç› ile Petek ‹nfl. Ltd. fiti.’yi kurdum ve serbest çal›flmaya<br />

bafllad›m.<br />

1959 y›l›nda eflim Mine Alakoç ile evlendim. Nigün (1960), Berna<br />

(1965) adlar›nda iki k›z›m ile Sinan, Zeynep ve Selim adlar›nda üç<br />

torunum vard›r. 1968 y›l›nda Bursa’da Aroma Meyve Sular› ve G›da<br />

Sanayi fabrikas›n› kurduk. Uzun seneler ‹dare Meclisi üyeli¤i ve<br />

baflkanl›¤› görevlerinde bulundum. 1974-1975 y›l›nda Bursa Lions<br />

Kulübü baflkanl›¤›n› yapt›m. 1978-1979 y›l›nda BUS‹AD (Bursa Sanayici<br />

ve ‹fl Adamlar› Derne¤i) kuruluflunda bulundum. Yönetim<br />

Kurulu üyeli¤inde çal›flt›m. 1977 senesinden itibaren Petek ‹nflaat<br />

ve Ticaret A.fi.’yi Yük. Mimar Gönen Çakmakç› ile birlikte yürütmekteyiz.<br />

Halen flirketimizin ‹dare Meclisi Baflkan› olarak çal›flmaktay›m.<br />

186 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


M. FER‹DUN ALPAT Mim’54<br />

1959 Denizli Lisesi ve 1955 fiubat Mimarl›k Fakültesi mezunuyum.<br />

Mu¤la Orman Bölge Müdürlü¤ü’nde Kontrol Mühendisli¤i ve Denizli<br />

Belediyesi’nde Fen ve ‹mar ‹flleri Müdürlü¤ü yapt›m. 1959 y›-<br />

l›ndan beri serbest mimarl›k, mühendislik ve müteahhitlik yap›-<br />

yorum. Pek çok resmi ve özel bina, iki adet küçük sanayi sitesi,<br />

çok say›da sanayi tesisi ile bir adet organize sanayi bölgesi infla<br />

ettim.<br />

Ticaret Odas›, Sanayi Odas›, Parti ‹l Baflkanl›¤›, Belediye Meclisi<br />

Grup Baflkanl›¤›, TOBB Yönetim Kurulu Üyeli¤i, TOBB Genel Kurul<br />

Baflkanl›¤›, RCD, ‹KV, PETK‹M, UMAT, Denizlispor, Pamukkale <strong>Üniversitesi</strong><br />

(PAÜ) Vakf› Yönetim Kurulu Üyelikleri, OSB Baflkanl›¤›,<br />

Atatürk An›t› Yapt›rma Derne¤i Baflkanl›¤› yapt›m.<br />

Evliyim, bir o¤lum, iki k›z›m, befl torunum vard›r.<br />

VEDAT ALVER ‹nfl’76<br />

1951 Y›l›nda Samsun Terme’de do¤du. ‹lk, orta e¤itimini Terme ve<br />

Liseyi ‹stanbul Kabatafl Erkek Lisesi’nde tamamlad›.<br />

1970-71 Ö¤retim y›l›nda bafllad›¤› ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni 1976 y›-<br />

l›nda ‹nflaat Mühendisi olarak bitirdi. 1977-80 DS‹ Samsun 7. Bölge’de<br />

Yedik›r Baraj› ve Sulamas› inflaat›nda flantiye flefi olarak çal›flt›.<br />

1981 Deniz Kuvvetleri K.’da deniz aste¤men olarak askerlik<br />

görevini yapt›. 1981-1991 Özyap› ‹nflaat Sanayi ve Ticaret A.fi.’de<br />

genel müdürlük, 1991-2008 Alver ‹nflaat Sanayi ve Ticaret .A.fi.<br />

kurucu orta¤› ve Yönetim Kurulu Baflkan› olarak çal›flt›.<br />

Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong>, Zonguldak Kara Elmas <strong>Üniversitesi</strong>, Karabük<br />

<strong>Üniversitesi</strong> ve Milli E¤itim Bakanl›¤›’nda çeflitli fakülte binalar›,<br />

Anadolu liseleri, kongre merkezi inflaatlar› yapt› ve halen<br />

yapmaktad›r.<br />

2005-2008 ‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteliler Birli¤i Yönetim Kurulu<br />

üyesi (Sayman Üye) olarak çal›flt›<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

187


HAL‹L ATAMAN ‹nfl’83<br />

1960 y›l›nda Antalya’da do¤dum. Galatasaray Lisesi’nden sonra<br />

‹TÜ’ye girdim ve 1983 y›l›nda ‹nflaat Fakültesi’nden mezun oldum.<br />

‹flletme ve Su Yap›lar› konusunda yüksek lisans yapt›ktan<br />

sonra Yap› ‹flletmesi konusunda bafllad›¤›m doktora tahsilimi yar›da<br />

kestim.<br />

fiu anda Ataç ‹nflaat ve Sanayi A.fi.’de murahhas üye olarak çal›flma<br />

hayat›m› sürdürmekteyim. Evli ve iki çocuk babas›y›m. Frans›zca,<br />

‹ngilizce ve Almanca dillerini konuflabilmekteyim.<br />

FETTULLAH BAKKAL ‹nfl’67<br />

Tarih 1961, mevsim sonbahar, meflakkatli geçen bir yaz›n sonunda<br />

mutluyuz. Taflk›flla’n›n o muhteflem koridorlar›nda gelece¤imize<br />

ilk ad›mlar› at›yoruz. Tarih 2006, ne çabuk geçti y›llar, arkama<br />

bak›yorum; özel sektörde geçen k›rk y›ll›k çal›flma hayat›, bir yast›kta<br />

geçen k›rk y›ll›k mutlu bir evlilik ve üç evlat, üç torun. Ve de<br />

çal›flmaya devam, iflte bu benim yaflam felsefem. Dostluklar kolay<br />

kazan›lm›yor, hele bu saatten sonra; elimizdekilerin de¤erini<br />

geçen y›llarda daha iyi anlayabiliyorum ve arkadafllar›m› çok seviyorum.<br />

Kaybettiklerime de çok üzülüyorum. Bundan sonra da<br />

nice y›llarda hep beraber olma dile¤i ile...<br />

Sayg›lar, sevgiler.<br />

188 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


ABDURRAHMAN BEREKET ‹nfl’26<br />

1900 y›l›nda do¤an Abdurrahman Bereket 1926 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat<br />

Fakültesi’nden mezun olmufl ve yurdun çeflitli yerlerinde çok say›da<br />

köprü, yol, su kulesi ve benzeri inflaatlar yapm›flt›r.<br />

1977 y›l›nda yitirdi¤imiz Abdurrahman Bereket için ailesi <strong>Mustafa</strong><br />

‹nan Kütüphanesi’ne ba¤›flta bulunarak ad›na üç sandalye alm›flt›r.<br />

Türkiye’nin imar›nda büyük katk›lar› olan Say›n Abdullah Bereket<br />

ad›na yap›lan ba¤›fllarla al›nan bu üç sandalye özellikle Say›n<br />

Bereket’in;<br />

• Erzurum ve Diyarbak›r hava alanlar› ile çok say›da köprü, yol, su<br />

kulesi yapmas›,<br />

• Feyzi Akkaya’n›n (‹TÜ, ‹nfl’32) flantiye hayat›nda yetiflmesine<br />

yard›mc› olmas›,<br />

• Bisülay Bereket Utku’nun (‹TÜ, Mim’62) ö¤renimini ‹TÜ’de yapmas›<br />

konusunda rol oynamas›, an›s›na al›nm›flt›r.<br />

YALÇIN B‹C‹O⁄LU ‹nfl’66<br />

27.04.1944 tarihinde Bursa’da dünyaya geldi. ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden<br />

1966 y›l›nda mezun oldu. 1967 y›l›nda Aysan ile evlendi.<br />

K›sa bir süre statik proje müellifli¤inin ard›ndan ‹stanbul Belediyesi<br />

Yollar fiubesinde çal›flt›. Daha ilerideki y›llarda benzin istasyonu<br />

iflletmecili¤ine bafllad›. 2002 y›l›nda aniden ortaya ç›kan<br />

hastal›¤›na yenildi. Burak ve Cihan ad›nda iki o¤lu Bicio¤lu soyad›n›<br />

devam ettiriyorlar.<br />

“Yalç›n yokken onu yazmak çok zor. Hele ben hâlâ onun yoklu¤unu<br />

kabullenememiflken… Yazmay› hele kendinden bahsetmeyi<br />

hiç sevmedi. Bunun için de 25. Y›l An› Kitab›’ndaki tan›t›m yaz›s›-<br />

n› s›n›f arkadafl› Esin Hoca (Prof. Dr. Esin ‹nan) yazm›flt›. fiimdi<br />

ismiyle de olsa okulunun bir köflesinde yaflamas› beni ve o¤ullar›m›<br />

çok mutlu edecek.” Efli Aysan Bicio¤lu<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

189


‹RFAN BUDACI ‹nfl’65<br />

1940 y›l›nda Bekilli/Denizli’de do¤du. ‹lkokulu Bekilli’de orta ve<br />

liseyi Denizli’de bitirdi. 1960 y›l›nda girdi¤i ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nden<br />

1965 y›l›nda ‹nfl. Yük. Mühendisi olarak mezun oldu.<br />

Mezuniyet sonras› T.C. Karayollar› ‹zmir Böl. Md.’nde çal›flt›.<br />

Askerlik sonras› 1967-1975 y›llar› aras› Ankara’da, 1975 y›l›ndan<br />

sonra ise Denizli’de serbest mühendislik ve müteahhitlik yapmaktad›r.<br />

1989-1994 döneminde Denizli Belediye Meclis Üyeli¤i<br />

yapm›flt›r.<br />

FAHR‹ BULUT TO Maden 63<br />

1938 y›l›nda Tarsus’ta do¤dum. ‹TÜ T.O. Maden Mühendisli¤i<br />

1963 y›l› mezunuyum.<br />

Evli, üç çocuk ve iki torun sahibiyim.<br />

Çal›flma hayat›mda afla¤›daki kurulufl ve görevlerde bulundum:<br />

1963-1965 y›llar› aras›nda Türkiye Petrolleri A.O. Sondaj Servisi,<br />

Batman’da çal›flt›m. 1963-1965 aras›nda askerlik görevimi 23 Syy.<br />

Jandarma Tugay› Ulfl.Tgm. Gaziantep’te yapt›m. 1965-67 y›llar›nda<br />

Çukurova Çimento Sanayi T.A.fi.’de Hammadde Haz›rlama, Makine<br />

Bak›m ve ‹malat fiefi olarak çal›flt›m. 1967-1972 aras›nda<br />

Merçimtafl Mersin Çimento Sanayi ve Ticaret A.fi.Yönetim Kurulu<br />

Üyesi, 1971’de Çimsa Çimento Sanayi ve Ticaret A.fi. tesislarinde<br />

‹malat ve Planlama Müdürü, 1972-1976’de Silsan Silindir ve Motor<br />

Elemanlar› San. ve Tic. A.fi. Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel<br />

Müdürü, 1977-1980 Toksan Makine Sanayi ve Ticaret Afi. Genel<br />

Müdürü, 1980-1981 Fabu Mühendislik ‹nflaat Taahhüt Maden Makine<br />

San. ve Tic. A.fi. Kurucu Üye ve Yönetim Kurulu Baflkan› olarak<br />

görev yapt›m. 1981-… Mesleki kariyerimde ve kiflisel hobilerim<br />

içinde bugüne kadar yapt›¤›m özgün çal›flmalar; 23.Syy. Jandarma<br />

Tugay Komutanl›¤›ndan takdirname, 02.11.1966 Çukurova<br />

Çimento Sanayi T.A.fi. hammadde istihrac›nda kullan›lan dinamit<br />

ve amonyum nitrat patlamalar›nda husule gelen sars›nt›lara mani<br />

olan ateflleme aparat›, 16.02.1971 Pnömatik makineler, 85 Proje,<br />

fliir, Türk sanat müzi¤i dal›nda besteler fleklinde say›labilir.<br />

190 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


ALTU⁄ Ç‹N‹C‹ Mim’59<br />

1935 y›l›nda ‹stanbul’da do¤an Altu¤ Çinici, 1959 y›l›nda ‹TÜ Mimarl›k<br />

Fakültesi’ni bitirdi.<br />

Tekeli ve Çinici bürolar›nda çal›flt›ktan sonra, 1960 y›l›nda Behruz<br />

Çinici ile evlendi. 1961 y›l› Eylül ay›nda jürisi uluslar aras› olan<br />

ODTÜ kampüs yar›flmas›n› birlikte kazanmalar›n›n ard›ndan atölyelerini<br />

Ankara’ya tafl›d›lar.<br />

Çok yo¤un geçen 18 y›ll›k ODTÜ planlama faaliyetleri yan›nda Ayval›k-Burhaniye’de<br />

2000 konutluk Ar-Tur Sitesini gerçeklefltirdiler.<br />

fiu anda mimar olan o¤ullar› Can 1962 y›l›nda, grafiker olan k›zlar›<br />

Ayfle Gül 1971 y›l›nda do¤du.<br />

Çeflitli konkurlara kat›ld›lar, projeler yapt›lar. ‹TÜ konkurunda birincilik<br />

ödülünü, Diyarbak›r kampüsünde ise üçüncülük ödüllerini<br />

ald›lar. 1987’de Uluslararas› Taksim konkurunda ald›klar› ikincilik<br />

ödüllü çal›flmalar›nda o¤ullar› Can da vard›r. Bundan sonra<br />

da beraber çal›flt›lar, birbirlerini desteklediler.<br />

Behruz Çinici’nin yaflam öyküsünde yer alan “Simavi-‹fl Bankas›<br />

Kent ve Mimarl›k” –1997, ODTÜ Mimarl›k Fakültesi ve 2003 ODTÜ<br />

Senato ödüllerinde de beraber çal›flt›lar.<br />

10 y›l kadar önce geri döndükleri ‹stanbul’da Salacak’taki ofislerinde<br />

çal›flmalar›n› sürdürüyorlar ama Altu¤ Çinici art›k daha çok<br />

iki torunu, Lal ve Paflahan ile birlikte…<br />

V. BEHRUZ Ç‹N‹C‹ Mim’54<br />

Behruz Çinici yar›m as›rl›k bir geçmifli bar›nd›ran mesle¤inde mimarl›k<br />

›fl›¤›na koflan bir kalfa oldu¤unu söyler.<br />

Eserlerinden-ödüllerinden uzunca söz edilmesini istemez.<br />

1932 ‹stanbul do¤umlu olup ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi, 1954 mezunudur.<br />

1954-1961 aras› ‹TÜ’de akademik görevlerde bulundu. Ö¤retim<br />

görevlili¤ini bu y›llara kadar çeflitli aralarla ço¤unlukla da Anadolu<br />

<strong>Üniversitesi</strong>nde sürdürdü.<br />

Gerçeklefltirdi¤i planlama ve uygulamalar ço¤unlukla kent ölçe-<br />

¤inde ve devlet yap›lar›d›r.<br />

1957 Atatürk <strong>Üniversitesi</strong>, 1961 ODTÜ Kampüs ve yap›lar›n› 18 y›ll›k<br />

süreçte planlad›, uygulamalar›n› denetledi. ‹TÜ Kampüsü konkurunu<br />

da kazand› fakat uygulamas› verilmedi.<br />

1978-1995 y›llar› aras›nda Ankara’da TBMM Halkla ‹liflkiler ile devam›nda<br />

meydan - ibadet - kitapl›k komplekslerini planlad›, inflaatlar›n›<br />

denetledi. Bu sürede Milletvekili Sitesi de infla edildi.<br />

Çeflitli dönemlerde devlet hizmetlerinde bulundu.<br />

1972-1974 Turizm Bakanl›¤› dan›flmanl›¤›, 1993-1998 Büyükelçilik<br />

payesiyle Baflbakan fiehircilik-Mimarl›k Bafldan›flmanl›¤›, 1998-<br />

2003 T.C. Kültür Bakanl›¤› ‹st. 2 No’lu Koruma Kurulu Baflkanl›klar›<br />

ve benzeri görevlerde bulundu.<br />

Ulusal ve uluslararas› pek çok yar›flmalarda çeflitli ödüller ald›.<br />

Proje ödülleri d›fl›ndaki onursal üyelik ve ödülleri afla¤›daki gibi<br />

s›ralanabilir:<br />

1977-1979 TBMM Vakf› Sanatç› üyeli¤i,<br />

1980 UIA Kentsel-k›rsal çal›flma grubu üyeli¤i<br />

1982 FAS’ta Tarihi FES kentini koruma amaçl› Hadara Derne¤i<br />

üyeli¤i,<br />

1984 Simavi, 1986 ‹fl Bankas› kent ve mimarl›k, 1990 Türkiye Prefabrik<br />

Birli¤i<br />

1995 Uluslararas› Aga Khan mimarl›k ödülü – TBMM ibadet yap›-<br />

s› (Can Çinici ile)<br />

2001 Kazakistan Devlet ödülü, Astana Baflkenti fleref madalyas›,<br />

Uluslararas› Almaata - Kazgor Akademisi onursal üyeli¤i, 2003<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER 191


ODTÜ senatosu özel ödülü, 2004 Mimarlar Odas› Sinan ödülü<br />

A¤a Han mimarl›k ödülleri Genel Sekreteri Doç. Dr. Süha Özkan<br />

bir makalesinde onu flöyle yorumlar. “Tarih süreci içinde Sinan,<br />

Balyanlar, Vedat Tek, Seyfi Arkan’dan sonra Behruz Çinici, Osmanl›<br />

Devleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin en üst düzey iliflkileri ile devletin<br />

d›flavurumunu mimarl›k arac›l›¤›yla üstlenmifller ve devleti,<br />

bir bak›ma, yap›yla betimlemifllerdir”.<br />

AHMET AKAD ÇUKUROVA Elektrik 66<br />

24 Nisan 1943’de Kadirli’de (Adana) do¤du. ‹lk ve orta ö¤retimini<br />

Kadirli’de; lise ö¤renimini Adana Erkek Lisesi’nde tamamlad›.<br />

1960 y›l›nda ‹TÜ Elektrik Fakültesi’ne girerek 1966 y›l›nda Zay›f<br />

Ak›m bölümünden mezun oldu.<br />

Ankara’da ‹ller Bankas›’n›n yan kuruluflu olan Simel Limited fiirketinde<br />

14 ay çal›flt›ktan sonra, Ankara’da muhabere okulunda<br />

askerlik hizmetini yapt›. Bilahare TEK Akköprü Elektronik Araflt›rma<br />

laboratuar›nda bir y›l araflt›rma mühendisi olarak çal›flt›. 1970<br />

y›l›nda naklen TRT’ye geçerek Etüt, Proje, Tesis Dairesinde mühendis,<br />

baflmühendis ve tesis müdürü olarak radyo ve televizyon<br />

vericilerinin kurulmas› ve ülkemize yay›lmas› çal›flmalar›n› yürüttü.<br />

1989 y›l›nda TRT vericilerinin PTT’ye devri üzerine PTT’ye geçerek<br />

17 ay PTT Radyo ve Televizyon Dairesi Baflkan Yard›mc›s›<br />

olarak çal›flt›. 1990 y›l›nda TBMM’ne geçerek sekiz ay TBMM’nde<br />

Baflkan dan›flman› olarak çal›flt›. 1991 y›l›nda TRT’ye dönerek Genel<br />

Müdür Yard›mc›s› (<strong>Teknik</strong>) oldu. Bu görevi üç y›l yürüttükten<br />

sonra ayr›larak Genel Müdür Müflaviri oldu. 2004 y›l› Temmuz<br />

ay›nda emekliye ayr›ld›.<br />

1970 y›l›nda bir dönem Elektrik Mühendisleri Odas› Yönetim Kurulunda<br />

Genel Sekreterlik görevini yürüttü. <strong>Teknik</strong> Personel Sendikas›<br />

Yönetim Kurulu üyeli¤inde bulundu. ‹ki dönem ‹TÜ Spor<br />

Kulübü’nde Yönetim Kurulu üyeli¤i yapt›. Halen ‹stanbul <strong>Teknik</strong><br />

Üniversiteliler Birli¤i Derne¤i Baflkanl›¤› ve ‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteliler<br />

Birli¤i Vakf› Baflkan Yard›mc›l›¤› görevlerini yürütmektedir.<br />

192 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


DEN‹ZC‹L‹K FAKÜLTES‹ MEZUNLARI<br />

Derne¤imiz 1949 y›l›nda kurulmufltur. Üyelerimizi Güverte (Uzakyol<br />

Güverte Zabiti / Uzakyol Kaptan›), Makine bölümü (Uzakyol<br />

Gemi Mak. ‹fllt. Mühendisi / Uzakyol Bafl Mühendisi) oluflturur.<br />

Derne¤imizin 2008 y›l› itibar›yla 3500 üyesi bulunmaktad›r. ‹stanbul<br />

merkez olmak üzere Ankara ve ‹zmir’de flubelerimiz mevcuttur.<br />

Faaliyet alanlar›m›z çeflitli olup her iki ayda bir yay›mlanan mesleki<br />

Denizcilik dergimizin yan›nda e-mail grubumuzla üyelerimiz<br />

ile haberleflme imkan› sa¤lamak, konferans, sempozyum, panel<br />

gibi mesleki seminerler düzenleyerek üyelerimizin mesleki geliflimlerine<br />

yard›mc› olmakt›r. Her y›l Denizciler fiöleni ve Bal›k Günü<br />

düzenleyerek üyeler aras›nda dayan›flmay› pekifltirir, özel<br />

günlerde flilt-plaket vererek eski üyelerini onurland›r›r. Dernek<br />

üyelerinin demokratik hak ve menfaatlerinin daima takipçisi olur.<br />

TAL‹P DURANYILDIZ<br />

Talip Durany›ld›z, 15 Haziran 1925 tarihinde ‹stanbul’un Aksaray<br />

semtinde ailenin ikinci çocu¤u olarak dünyaya geldi. Çok küçük<br />

yaflta babas›n› kaybetti. Aksaray 64’üncü ilkokulda ö¤renim hayat›na<br />

bafllad›. Ö¤retmeninin teflvikiyle Darüflflafaka okuluna girdi.<br />

Buradan 1944-1945 y›l›nda mezun oldu.<br />

Lise hayat› boyunca ö¤rencili¤inin yan› s›ra, okulun voleybol,<br />

basketbol ve hentbol tak›mlar›nda oynad› ve son s›n›fta umumi<br />

kaptan olarak rol ald›.<br />

‹stanbul imar müdürlü¤ünde mühendis olarak de¤iflik kademelerde<br />

görev ald› ve bu görevden emekli oldu. Akabinde inflaat müteahhitlik<br />

çal›flmalar›na bafllad›. 1990 y›l›nda geçirdi¤i kalp rahats›zl›¤›<br />

ile bu çal›flmalar›na son verdi. Bu tarihten beri deniz ve kara<br />

avc›l›¤› ve çiftli¤iyle meflgul olarak ailesiyle yaflamaktad›r.<br />

Evli iki çocuk babas›d›r. ‹ki torunu vard›r. Darüflflafaka Cemiyeti<br />

Haysiyet Divan› üyesi ve Darüflflafaka Spor Kulübü Yönetim Kurulu<br />

üyesidir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

193


ERGÜN ERÜNAL ‹nfl’56<br />

24.6.1932’de Suadiye-Kad›köy’de do¤du. Orta, lise tahsilini Moda<br />

St. Joseph Erkek Lisesi’nde tamamlad›. ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni<br />

1956’da bitirdikten sonra Ergene istikflaf› projesinde çal›flt›.<br />

1957’de askerlik görevini yapt›. 1958-1959’da Eskiflehir’de gar<br />

markizleri, Erkek Sanat, Motor Sanat Okullar›, defterdarl›k gibi<br />

birçok inflaat›n taahhüt ifllerini Yük. Mühendis Sedat Baycan’la<br />

ortak olarak üstlendi. 1960 ihtilalinden sonra A. S.T.E.F. bursu ile<br />

Paris’te Ecole Nationale des Ponts et Chaussee’de ön gerilimli beton<br />

ihtisas› yapt›. 1962-1963 y›llar›nda Almanya’da ayn› konuda<br />

ve Prekast eleman üzerinde araflt›rma yapt›. 1964 y›l›nda yurda<br />

dönüflünde s›n›f arkadafllar› Orhan Baykal ve Mehmet Ayd›ner’le<br />

Bekol Koll. fiirketini kurdular ve prekast eleman ve suni mermer<br />

imalat› ile Elaz›¤ Keban variant›; karayolu ve demiryolu inflaatlar›n›n<br />

sanat yap›lar›n› tamamlad›lar (1964-1970).<br />

30 Mart 1974’de Atila fienol’un kardefli ‹kbal fienol ile evlendi.<br />

1971-90 y›llar› aras›nda Uluda¤’da otel ve mekanik tesis inflaat› ve<br />

iflletmecili¤i yapt›. 1984’de Antalya Beldibi’nde Erman Kamping’i<br />

iflletmeye açt›. 1922’de Antalya’da Ayd›ner ile ortak olarak Ayer<br />

Tar›m’› kurdu. Ayer Tar›m kesme çiçek üretimi (gül ve Anthurium)<br />

ve her türlü sebze fidesi üretimi yan›nda 2001’de Özel ‹slah Kurumu<br />

sertifikas› ile sebze tohumu ›slah› ve sebze tohumu üretimini<br />

sürdürmektedir.<br />

AL‹ NAF‹Z EV‹RGEN ‹nfl’51<br />

1951 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden mezun olan Ali Nafiz Evirgen<br />

1951-52 y›llar›nda Karayollar› Trabzon Bölge Md. Proje fiefi<br />

olarak çal›flt› ve 1952-54 aras›nda askerlik görevini yapt›.<br />

1954-55’te Mesudiye Hidroelektrik Santral› fiantiye fiefi, 1955-<br />

56’da DS‹ Küçük Barajlar K›s›m fiefi olarak çal›flt› ve 1956-57’de<br />

Amerika Birleflik Devletleri’nde Baraj ve Sulama ihtisas› yapt›.<br />

Daha sonra Türkiye’ye dönen Ali Naf›z Evingen 1957-59 y›llar› aras›nda<br />

DS‹ Barajlar Dairesi Proje Fen Heyeti Müdürü olarak görev<br />

yapt›. 1959 y›l›ndan beri serbest çal›fl›yor ve inflaat müteahhitli¤i<br />

yap›yor.<br />

194 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


ERCAN EVREN Mim’56<br />

1932 y›l›nda Ankara’da do¤an Ercan Evren 1956 y›l›nda ‹TÜ Mimarl›k<br />

Fakültesinden mezun oldu.<br />

1960-62 y›llar› aras›nda aras› ‹sviçre’de mimari bürolarda çal›flt›.<br />

Antalya Belediyesi Meclis ve Encümen üyeli¤i yapt›. Motel Antalya,<br />

Lara Oteli ve Antalya Oteli projelerinde çal›flt›. Ayr›ca 1968-<br />

1994 y›llar› aras›nda otel iflletmecili¤i yapt›. Çeflitli konut ve okul<br />

projeleri yapt›, prefabrike yap› elemanlar› imalat› ile u¤raflt›<br />

(EPES cephe giydirme sistemleri). Bu arada çeflitli dergi ve gazetelerde<br />

mesleki makaleler yazd›, çeviriler yapt› (Aç›k Hava Oyunlar›,<br />

Yeni Okul, Renkler).<br />

Muhtelif yar›flmalarda dereceler ald›. C. Erkal ve G. Kama ile beraber<br />

çal›flt›¤› Samsun ve Moda kolejleri proje yar›flmas›nda birincilik<br />

ödülü ald›.<br />

Ercan Evren evli ve dört çocuk babas›d›r.<br />

YELMAN GAZ‹M‹HAL Mak’54<br />

1931 y›l›nda ‹stanbul’da do¤du. ‹lkokulu ‹stanbul, Hereke, Kütahya<br />

ve Eskiflehir’de; ortaokulu Kurtulufl, 1. Orta ve Bahçelievler Ortaokulu’nda<br />

okuyup, liseyi Ankara Gazi Lisesi’nde bitirdikten<br />

sonra ‹TÜ Makine Fakültesi’nden 1954 Haziran döneminde mezun<br />

oldu. 1954-64 y›llar› aras›nda Karayollar› Genel Müdürlü¤ü Makine<br />

‹kmal Dairesi’nde çal›flt›. 1964-1966 y›llar›nda askerlik görevini<br />

ifa etti.<br />

1966-1976 y›llar› aras›nda Burla Biraderler fiirketi’nin Ankara bürosunda,<br />

1976-1977’de Hema fiirketi’nde, 1977-1978’de Kutlutafl<br />

A.fi.’de çal›flt›ktan sonra 1978’de SEKA Genel Müdürlü¤ü’ne atand›.<br />

Bu görevi 1980 Temmuz’una kadar devam etti. O tarihte Sanayi<br />

Bakanl›¤› Müsteflar Yard›mc›l›¤› kadrosuna atand›. 1981 y›l› bafl›nda<br />

tekrar SEKA Genel Müdürlü¤ü’ne getirildi. 1982 Temmuz<br />

ay›nda SEKA’dan emekli olduktan sonra o tarihten 1997 sonuna<br />

kadar GAMA Pazarlama A.fi.’nin Genel Müdürlü¤ü görevini yapt›.<br />

Ayn› y›l tamamen emekli oldu.<br />

1996-1998’de ‹TÜ Ankara Yüksek Mühendisler Birli¤i Baflkanl›¤›<br />

yapm›flt›r. Yüksel Gazimihal ile evlidir. Yüksek mühendis bir o¤lu<br />

vard›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

195


MUSTAFA GEREDEL‹ ‹nfl’63<br />

1939 y›l›nda Safranbolu’da do¤du. ‹lk ve ortaokulu Safranbolu’da,<br />

liseyi Karabük’te bitirdi. ‹TÜ’den 1963 y›l›nda mezun oldu.<br />

1963-65 y›llar›nda Ankara’da Harita Genel Müdürlü¤ü’nde askerlik<br />

görevini yapt›. 1966 y›l›nda Karabük’te serbest mühendislik<br />

bürosu açt›. Çok say›da özel inflaat projesini ve kontrollük ifllerini<br />

yapt›. 1968 y›l›nda ilk müteahhitlik firmas›n› Karabük ‹nflaat<br />

Ltd.’yi kurdu. Bu firma olarak çok say›da özel ve resmi inflaat yapt›.<br />

1975’de kimya sanayiinde üretim yapan tesisini kurdu. 1980’de<br />

inflaat malzemeleri ticareti yapan flirketini kurdu. 1990’da d›fl ticaret<br />

flirketini kurdu.<br />

1996 y›l›nda inflaat ifllerini b›rakt›. Di¤er flirketlerinde görevi devam<br />

etmektedir.<br />

Evli olup iki çocu¤u ve üç torunu vard›r.<br />

NECMETT‹N HAL‹T GÜLBOY Elektrik 52<br />

12.01.1929’da ‹zmir’de do¤dum. ‹lkokul, Orta ve Lise ö¤renimimi<br />

‹zmir’de tamamlad›m. 1947 y›l›nda idealim olan ‹TÜ Elektrik Fakültesi’ne<br />

girdim. 1952 y›l›nda Elektrik Yüksek Mühendisi olarak<br />

mezun oldum.<br />

Mecburi hizmetim dolay›s›yla Ankara ‹ller Bankas›’nda göreve<br />

bafllad›m. Emet - Kayaköy, Tortum ve Göksu hidrolik santrallerinin<br />

ihale çal›flmalar›nda görev ald›m.<br />

1956 y›l›nda Pervin Han›mla evlendim. Sonra Almanya’da Schoroch<br />

bir y›l çal›flarak mesle¤imi gelifltirdim.<br />

Dönüflte ‹zmir 3. Bölge Müdür Muavini olarak Ege Bölgesi belediyelerinin<br />

elektrik tesislerinin yap›m›nda kontroldüm.<br />

Bu arada ‹zmir EMO’yu tesis ettim. 1970’den sonra serbest hayata<br />

at›ld›m. ‹zmir Ticaret Odas›nda sekiz y›l meclis üyeli¤inde bulundum.<br />

fiu anda Efe Rak› fabrikas›n›n Yönetim Kurulu üyesi olarak görev<br />

yapmaktay›m.<br />

Biri k›z üç çocuk babas›y›m. Çocuklar›m›n hepsi meslek sahibi<br />

olup Amerika’da yüksek lisans yapm›fllard›r.<br />

196 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


KAMURAN GÜRAKAN ‹nfl’55<br />

1933 ‹zmir do¤umluyum. ‹lk, orta ve lise tahsilimi Darüflflafaka Lisesi’nde<br />

tamamlad›ktan sonra 1950 senesinde ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ni<br />

kazand›m. (1950 y›l›nda ‹TÜ girifl imtihan› koymufltu.) 1955<br />

y›l›nda mezun oldum. 1955-56 ders y›l›na ‹nflaat Fakültesi fiehir<br />

Sa¤l›¤› ve teknik kürsüsünde, Sn Profesör ‹hsan Göz’e asistanl›k<br />

yapt›m. Daha sonra Hava Kuvvetleri Nato-Enf. Dairesinde, daha<br />

sonra Karayollar› Genel Müdürlü¤ünün muhtelif yerlerinde görevlerde<br />

bulundum. Her kademesinde görev yapt›¤›m Karayollar›nda,<br />

Genel Müdürlü¤e kadar yükseldim.<br />

Enerji Bakanl›¤›nda Müsteflar yard›mc›l›¤› ile daha sonralar› Türkiye<br />

Kömür ‹flletmeleri Genel Müdürlü¤ü’nde, Genel Müdür olarak<br />

görev yapt›m.<br />

1987 y›l›nda emekli olup, Koç Holding’in Garanti-Koza ‹nfl.<br />

fiti.’nde 10 y›l koordinatörlük görevi yapt›ktan sonra, rüzgar enerjisi<br />

üzerine çal›flmalarda bulundum.<br />

fiimdi ‹TÜ Yük. Müh. Birli¤i Vakf›n›n baflkanl›¤› görevini sürdürmekteyim.<br />

EV‹S CAMA - UMUR HÜRSEVER<br />

Evis Cama Hürsever-Umur Hürsever çifti Londra’da yaflayan genç<br />

profesyoneller olarak Türkiye’de yüksek e¤itime katk›da bulunma<br />

dileklerini arkadafllar› Yal›n Karado¤an’a belirttiler ve ‹TÜ <strong>Mustafa</strong><br />

‹nan Kütüphanesi’nde bir sandalye sat›n alarak isimlerini yaflatmak<br />

istediler.<br />

Umur Hürsever ‹stanbul Alman Lisesi’ni bitirip ABD’de Macalester<br />

College’da yüksek ö¤renimini tamamlad›ktan sonra finans sektörüne<br />

girdi ve halen bu sektörde çal›fl›yor. Evis Cama Hürsever de<br />

Arnavutluk’ta büyüdükten sonra ABD’de önce Macalester College’da<br />

yüksek ö¤renimini, ard›ndan University of Pennsylvania’da<br />

doktoras›n› tamamlad›. fiu anda dan›flmanl›k yap›yor.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

197


FAH‹R ‹NCE ‹nfl’38<br />

1912 y›l›nda Midilli adas›nda do¤mufl, 1926’daki mübadelede tüm<br />

ailesi ile birlikte Ayval›k’a göç etmifltir. Galatasaray Lisesi’ni bitirmifltir.<br />

1932’de girdi¤i Yüksek Mühendis Mektebi’ndeki alt› senelik<br />

tahsil süresini 1938’de birincilikle tamamlam›flt›r. 1939’da s›n›f arkadafl›<br />

Mülhime Yazar’la evlenmifl, hemen ard›ndan askere gitmifltir.<br />

1941’de terhis olmas›na ra¤men harp nedeniyle iki kez daha askerlik<br />

görevine ça¤r›lm›flt›r. Harpten sonra Tekel’in Paflabahçe ‹spirto<br />

fabrikas› inflaat›nda flantiye flefi olarak göreve bafllam›flt›r.<br />

Daha sonra Silivri ‹skelesi inflaat›, Çivril Baraj› inflaat› flantiye flefliklerinde<br />

bulunmufltur. Tekel Ankara fiarap Fabrikas› ve K›z›l›rmak<br />

köprüleri inflaatlar›n› müteahhit olarak alm›fl ve tamamlam›flt›r. ‹ller<br />

Bankas›’na Tosya ve ‹skilip su projelerini de yapt›ktan sonra<br />

1952 senesinde ‹stanbul Belediyesi Yollar fiubesi Müdürü olarak<br />

görev yapm›flt›r. 1954’de bu görevden ayr›larak kendi flantiyesi ve<br />

ekibini kurmufl ve müteahhit olarak çeflitli inflaat ifllerini yürütmeye<br />

bafllam›flt›r. 1977’de sa¤l›k problemleri nedeniyle Ba¤ Kur’dan<br />

emekliye ayr›lm›flt›r. Biri erkek di¤eri k›z iki çocuk babas› olup iki<br />

de k›z torun sahibidir. 1989’da hayata veda etmifltir.<br />

Sevgili annemiz ve babam›z, 1938’de Yüksek Mühendis Mektebi’nden<br />

mezun olup 1939’da evlenmifller. Elli y›ll›k birlikteliklerinde,<br />

karfl›laflt›klar› zorluklar› yere sa¤lam basarak, birbirlerine destek<br />

olarak ve en önemlisi prensiplerinden ödün vermeden aflm›fllar.<br />

Bizlere de hep böyle olmay› ö¤rettiler.<br />

Annemizi birkaç sözcükle tan›tmak biraz zor olsa da, hiç kuflkusuz<br />

en belirgin özellikleri parlak zekas›, liderlik vas›flar›, sa¤lam karakteri,<br />

hayata olumlu bak›fl› ve hiç tükenmeyen umudu, flefkati, yard›mseverli¤i<br />

ve haz›r cevapl›¤› idi... Babam›z› anlat›rken dürüstlü-<br />

¤ünden, güvenilirli¤inden, yapt›¤› iflin en iyi olmas› için ömür boyu<br />

süren çabas›ndan ve afl›r› titizli¤inden söz etmemek mümkün de¤il.<br />

Onlar›n ad›n›, çok sevdikleri bir kurumda yaflatabilme f›rsat›n› buldu¤umuz<br />

için çok mutluyuz.<br />

Onlar› her zaman sevgi ve gururla anaca¤›z...<br />

MÜLH‹ME (YAZAR) ‹NCE ‹nfl’38<br />

1913 y›l›nda Kad›köy’de do¤mufltur. 1932’de Erenköy K›z Lisesi’nden,<br />

alt› senelik tahsil süresinden sonra 1938’de de Yüksek<br />

Mühendis Mektebi’nden fleref derecesiyle mezun olmufltur. Türkiye’nin<br />

üçüncü kad›n mühendisidir. S›n›f›n›n tek k›z ö¤rencisi<br />

olarak 1939’da s›n›f arkadafl› Yüksek Mühendis Fahir ‹nce ile evlenmifltir.<br />

Çal›flma hayat›na ‹stanbul Belediyesi Sular ‹daresi’nde<br />

bafllam›fl, 1978’de k›rk sene hizmetten sonra Bak›m Onar›m Müdürü<br />

olarak görevinden ve ifle bafllad›¤› Sular ‹daresi’nden emekli<br />

olmufltur. Bu tarihten sonra, baflta mezun oldu¤u Erenkoy Lisesi<br />

Mezunlar Derne¤i olmak üzere, çeflitli derneklerde görev alm›flt›r.<br />

Biri erkek di¤eri k›z iki çocuk annesidir, iki de k›z toruna sahiptir.<br />

2001’de hayata veda etmifltir.<br />

O¤ullar› Mehmet Sera ‹nce, k›zlar› Fatma Münire Ar›kol<br />

198 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


‹TÜ 1963 YILI K‹MYA YÜKSEK<br />

MÜHEND‹SL‹⁄‹ ‹LK Ö⁄RENC‹LER‹<br />

Bizler üniversitemizde 1963 y›l›nda aç›lan Kimya Yüksek Mühendisli¤i<br />

Fakültesi’nin ilk ö¤rencileriyiz. Tam 57 kifliydik. Yeni aç›lan<br />

bir fakültenin her sene son s›n›f ö¤rencileri olarak gerçekten özeldik.<br />

‹lk iki y›l›m›z Maçka, Gümüflsuyu ve Taflk›flla üçgeninde müthifl<br />

bir koflturma ile geçti. Hem fakültenin yenili¤i hem de kürsülerin<br />

eksikli¤i nedeniyle kendi kimya derslerimiz d›fl›nda birçok mühendislik<br />

derslerini Maden, Makine ve Elektrik Fakültelerinin de-<br />

¤erli hocalar›ndan o fakültelerin ö¤rencileriyle birlikte ald›k. Fakültemiz<br />

iddial› idi. Hedefi sanayide ihtiyaç duyulan hem makine<br />

hem elektrik bilgisine sahip iflletmeye hakim kimya mühendisleri<br />

yetifltirilmesiydi. Müthifl Matematik, Termodinamik, Mekanik,<br />

Elekroteknik bilgileriyle donand›k.<br />

Tüm bu a¤›r e¤itimin yan› s›ra çok önemli bir ayr›cal›¤›m›z daha<br />

vard›. Her sene son s›n›f oldu¤umuz için ‹TÜ’deki son s›n›f ö¤rencilerine<br />

tahsis edilen <strong>Teknik</strong> Gezi Bütçelerini hep biz kulland›k.<br />

Antalya’dan Zonguldak’a, ‹zmir’den Ankara’ya kadar ülkemizdeki<br />

önemli birçok sanayi tesislerini gördük, tan›d›k. Bu arada ülkemizi<br />

tan›ma f›rsat› da bulmufl olduk. Bu gezilerin birbirimizi tan›ma<br />

ac›s›ndan da çok faydas› oldu. Art›k birbirine kenetlenmifl candan<br />

bir arkadafl toplulu¤uyduk.<br />

Kitaplar›m›z çok s›n›rl›yd›. Daha sonra ifl hayat›m›zda çok yararl›<br />

olacak h›zl› not tutma al›flkanl›¤›m›z› burada edindik. En iyi notlar›<br />

tutan arkadafllar›m›zdan karbon kopyalar, teksirler ald›k, da¤›tt›k.<br />

Bilgiyi paylaflmay› ö¤rendik. ‹TÜ’lü olmaktan sonsuz bir mutluluk<br />

duyuyor, T cetvellerimizi, ar› rozetlerimizi gururla tafl›yor,<br />

adeta herkesin bizi fark etmesini diliyorduk.<br />

Bizden sonra gelen küçük s›n›flar›n a¤abey ve ablalar›yd›k. Onlara<br />

örnek olmam›z gerekti¤ini hiçbir zaman unutmad›k.<br />

‹lk kalabal›k grup olarak 30. y›l›m›zda Silivri Klassis Otel’de topland›¤›m›zda<br />

sanki fakültemizin ilk günündeki ö¤rencilerdik. Birbirimizin<br />

baflar›lar›n› kutlad›k. Bir k›sm›m›z, fakültemizde kalanlar<br />

kariyerlerini baflar›yla sürdürmüfl, profesör olmufl, di¤erleri<br />

gerek devlet gerek özel sektördeki çeflitli kurulufllarda önemli<br />

yerlere gelmifllerdi. Kimisi de kendi flirketini kurmufl baflar›l› üretimler<br />

yapmakta idi. Hepimiz adeta “daha çok fleyi daha mükemmel<br />

nas›l yapabiliriz”e kilitlenmifltik.<br />

K›z ö¤rencileri çok olan ilk fakülte olmam›z da bir baflka özelli¤imizdi.<br />

S›n›fta tam 11 k›z ö¤renciydik ve bugün birbirimizi hâlâ çok<br />

s›k görebiliyoruz. Bu y›l tüm gayretimizle tüm arkadafllar›m›za<br />

ulaflmak, 40. mezuniyet y›l›m›z için efllerimiz, çocuklar›m›z hatta<br />

torunlar›m›zla birlikte unutulmaz bir kutlama yapma çabas›nday›z.<br />

‹TÜ’lü olmaktan her zaman özel bir haz ve gurur duyduk. ‹lkemiz<br />

Atatürk’ün Türkiye’sinde bu güzel Cumhuriyeti ça¤dafl bir ülke s›-<br />

n›f›na getirmek oldu.<br />

Ne Mutlu ‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteliyim diyene…<br />

Kimya Yüksek Mühendisi, 1968 mezunu Sevda Ar›kan<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

199


‹LKAY ‹ZER ‹nfl’64<br />

Erzurum 1942 do¤umlu. ‹lkokulu Erzincan’da, ortaokulu Erzincan<br />

ve Gölcük’te okudu. Bursa Erkek Lisesi’nden 1959 y›l›nda, ‹TÜ ‹nflaat<br />

Fakültesi’nden (Betonarme yap›lar) 1964 y›l›nda mezun oldu.<br />

Mezuniyetinden sonra Bursa Bay›nd›rl›k Müdürlü¤ü’nde proje<br />

kontrol mühendisli¤i yapt›. 1965-67 y›llar›nda Ankara’da askerlik<br />

görevini tamamlad›. 1967 y›l›nda Bursa Çimento Fabrikas› inflaat›nda<br />

kontrol mühendisli¤i yapt›. 1968 y›l›nda Hacettepe <strong>Üniversitesi</strong><br />

proje bürosunda 1969-70 y›llar›nda Karadeniz Bak›r ‹flletmelerinde<br />

proje mühendisi olarak çal›flt›. 1972-78 y›llar›nda<br />

Dapta proje flirketinde proje mühendisi ve flirket orta¤› olarak;<br />

Ankara, Gaziantep, Eskiflehir, Bursa içme suyu vb. alt yap› projelerinde,<br />

müflavir mühendis olarak; ‹stanbul Bo¤az› boru geçifli<br />

projesinde çal›flt›. 1978 y›l›ndan bu yana ar›tma tesisleri infla<br />

eden Sartes A.fi. kurucusu ve yöneticisi olarak, yerli teknoloji ile<br />

ar›tma tesisleri yap›m›na öncülük etti.<br />

1970 ve 71 y›llar›nda Oda yönetim kurulu sekreter üyesi olarak,<br />

1974 ve 75 y›llar›nda Oda Baflkan› olarak, TMMOB ‹nflaat Mühendisleri<br />

Odas› yönetiminde bulundu.<br />

Aysun ‹zer ile evli, iki o¤lu var.<br />

AT‹LLA HASAN KAPAKLI ‹nfl’66<br />

15.02.1945 Fethiye do¤umluyum. ‹lk ve ortaokul ö¤renimimi Fethiye’de,<br />

lise ö¤renimimi ‹zmir Atatürk Lisesi’nde tamamlad›m.<br />

1966 y›l›nda, ‹TÜ <strong>Teknik</strong> Okulu ‹nflaat Bölümünde, ‹nflaat Mühendisi<br />

olarak ö¤renimimi tamamlay›p ifl hayat›na at›ld›m.<br />

D.S.‹.’ye ifl yapan taahhüt firmalar›nda flantiye flefi olarak bir süre<br />

çal›flt›ktan sonra ayn› sektörde tafleron ve müteahhit olarak<br />

uzun y›llar faaliyet sürdürdüm.<br />

Dönem flartlar› nedeniyle giderek verimsiz olmaya bafllayan taahhüt<br />

ifllerini b›rakt›ktan sonra ‹zmir-Ayd›n ve Ankara-Pozant› otoyol<br />

inflaatlar›nda müflavir firmalara ba¤l› tünel kontrol mühendisi<br />

olarak görev ald›m ve mesle¤imde 40. y›l› doldurdu¤um 2006 y›-<br />

l›nda çal›flma hayat›na son verdim.<br />

Bugüne kadar yapt›¤›m çal›flma ve hizmetlerle, beni yetifltiren bu<br />

topluma ve ülkeme borcumu ödedi¤imi san›yorum ve bundan dolay›<br />

huzur ve mutluluk duyuyorum.<br />

Bundan sonraki yaflant›mda sa¤l›k ve huzuru ön planda tutarak,<br />

ülke ve çevre sorunlar›yla daha yak›ndan ilgilenerek, sade ve<br />

mutlu bir vatandafl olarak yaflamay› düflünüyorum.<br />

200 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


OYA - YALIN KARADO⁄AN<br />

Yal›n Karado¤an - Oya Taba¤ Karado¤an çiftinin hayatlar›nda<br />

‹TÜ’nün yeri büyük. Yal›n Karado¤an’›n babas› H. Faruk Karado-<br />

¤an ‹TÜ ‹nflaat 66 mezunu ve ‹TÜ’nün Rektörlü¤ünü yap›yor. Kendisi<br />

ayr›ca 80’li y›llarda ‹TÜ’nün minik ve küçük basketbol tak›mlar›nda<br />

da forma giymifl eski bir ‹TÜ sportmeni. Oya Taba¤ Karado¤an’›n<br />

babas› Mehmet Taba¤ ‹TÜ ‹nflaat 62 mezunu. Yal›n Karado¤an<br />

yüksek ö¤renimini ABD’de Lafayette College’da tamamlad›<br />

ve ard›ndan halen çal›flt›¤› finans sektörüne girdi. Oya Taba¤ Karado¤an<br />

ise yüksek ö¤renimini ABD’de Stanford <strong>Üniversitesi</strong>nde<br />

tamamlad›ktan sonra Londra’da Imperial College’da MBA derecesini<br />

ald›. Karado¤an çifti yaflad›klar› Londra’dan Türk yüksek e¤itimine<br />

destek olmak için ‹TÜ <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nde bir<br />

sandalye sat›n ald›lar.<br />

N‹HAL - OSMAN KULLUK TO ‹nfl’61<br />

Osman Kulluk 1938 y›l›nda ‹stanbul’da do¤mufl, Sultanahmet 44.<br />

‹lkokulu, Kad›köy Saint Joseph Lisesi’ni ve ‹TÜ <strong>Teknik</strong> Okulu<br />

‹nflaat bölümünü (1961) bitirdikten sonra bir y›l Salzgitter<br />

Industriebau firmas›nda çal›flm›flt›r. Askerli¤ini yapt›ktan sonra<br />

‹stanbul ‹mar Ltd. Firmas› Kad›rga Talebe Yurdu ve Yeni Levent<br />

Ordu Yard›mlaflma Sitesi flantiyelerinden çal›flm›fl, daha sonra<br />

TPAO Tüprafl ‹zmir Rafinerisi ‹nflaat ve Montaj›nda görev yaparak<br />

emekli olmufltur.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

201


‹BRAH‹M ETEM LEYLEK ‹nfl’54<br />

17 Temmuz 1931’de Demirci, Manisa’da do¤mufltur. 1942 y›l›nda<br />

Demirci Abdurrahman fieref Bey ‹lkokulu’ndan mezun olduktan<br />

sonra ayn› y›l 100 km. uzaktaki Salihli’deki yeni aç›lan ortaokula<br />

bafllam›flt›r. 1946 y›l›nda ortaokulu bitirdikten sonra, 1949 y›l›nda<br />

‹stanbul, Aksaray Pertevniyal Lisesi’nden mezun olmufltur. Ayn›<br />

y›l kay›t oldu¤u ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden 1955 fiubat döneminde<br />

mezun olmufltur. Kas›m 1955 sonunda özel dövizli ö¤renci olarak<br />

Viyana üzerinden Almanya’ya gitmifl, Münih Goethe Enstitüsü’ndeki<br />

dört ayl›k Almanca lisan ö¤renimini müteakip Darmstad<br />

Tecnische Hochschule’sinde ihtisas ö¤renimine bafllam›flt›r. ‹nflaat<br />

mühendisli¤i disiplininin geliflmesine çok büyük katk›lar› olan<br />

ve bilhassa ön gerilimli beton ve betonarme bilim dal› üzerinde<br />

ilk kitab› bulunan Prof. Dr. Mehmet’in ve çelik yap› bilim dal›n›n<br />

adeta kurucusu olan Prof. Dr. Klöppel’in dersleri ve seminerlerine<br />

1958 y›l› sonuna kadar devam etmifltir. Ayn› zamanda Ing. Büro J.<br />

Born ve Ing. Büro Bachmann’›n mühendislik bürolar›nda, statik,<br />

statik denetim ve konstrüktör olarak çal›flm›flt›r. 1964-65 y›llar›<br />

aras›nda ‹zmir’de askerlik görevini tamamlayarak ald›¤› davet<br />

üzerine tekrar Almanya’ya gelmifl, 1979 y›lbafl›na kadar Wiesbaden’deki<br />

Dr. Ing. Zschiedrich Mühendislik Bürosu’nda çal›flm›fl ve<br />

Lagos/Nijerya’daki yerinde döküm 2 km uzunlu¤undaki ön görelimli<br />

üst geçit köprüsü statik hesaplar› sorumlu mühendisi olarak<br />

görev yapm›flt›r. 1968 y›l›nda ö¤retmen Lütfiye Leylek ile evlenen<br />

Leylek çiftinin k›zlar› Bengü evli olup halen Dr. med. olarak çal›flmaktad›r.<br />

Büyük k›zlar› Alpin 22 yafl›nda Mainz <strong>Üniversitesi</strong> ö¤rencisi<br />

iken vefat etmifltir.<br />

1970 ve 1977 emekli yafl›na kadar Dieterich Beratende Ingenieure/Mainz<br />

firmas›nda köprü ve özel mühendislik yap›lar› proje mühendisi,<br />

sonra da proje baflkan› olarak çal›flm›flt›r. Bu zaman zarf›nda<br />

NATO ile ilgili ve dinami¤e çok hassas askeri yap›lar›n etüd,<br />

statik ve dinamik analiz ve proje uygulama sorumlusu olarak görev<br />

yapm›flt›r. 1985 ve 1988 y›llar› aras›nda Hannover Technische<br />

<strong>Üniversitesi</strong>’ndeki ve pratikte çal›flan statik mühendisleri için aç›-<br />

lan ve alt› sömestre devam eden yüksek ihtisas kurslar›n› da ba-<br />

202 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

flar› sertifikas› alarak tamamlam›flt›r. Deneyimlerini içeren bilhassa<br />

ö¤renci ve ayn› zamanda mühendislerin el kitab› niteli¤indeki<br />

Yap› Dinami¤i ve Depremde Dayan›kl› Yap›lar adl› ve 100’ün üzerindeki<br />

say›sal örnekler içeren kitab›; flimdi bask› haz›rl›¤› aflamas›ndad›r.<br />

Türk Mimar ve Mühendisler Birli¤i / Frankfurt Derne¤i<br />

üyesidir.


MAH‹R MUTLU Mak’62<br />

1936 Y›l›nda Merzifon’ da do¤du. Lise ö¤renimini Eskiflehir’ de,<br />

Üniversite e¤itimini de ‹TÜ’ de Makine Yüksek Mühendisi olarak<br />

tamamlad›. 1960-1962 y›llar›nda Deniz ‹flletmeleri Camialt› Tersanesinde<br />

planlama mühendisi olarak çal›flt›. Daha sonra DS‹ Barajlar<br />

Dairesinde Almus Baraj› inflaat›nda makine flefi olarak çal›flt›.<br />

1967 y›l›nda askerlik hizmetini tamamlayarak ayn› y›l Y. Mühendis<br />

Nafiz Yürekli firmas›nda yapt›¤› Kozan Baraj› inflaat›nda Makine<br />

fiefi olarak görev yapt›. Kozan baraj› tamamland›ktan sonra Y.<br />

Mühendis Emrullah Altay firmas›nda Kahramanmarafl-Göksu Yolu<br />

(Püren Varyant›) inflaat›nda ve ‹skenderun Demir Çelik Fabrikas›<br />

inflaatlar› ifllerinde flantiye flefli¤i yapt›. 1976 y›l›nda ‹stanbul’da<br />

serbest çal›flmaya bafllad›.<br />

Mahir Mutlu 1988 y›l›nda kurdu¤u Petek Makine ve Paslanmaz<br />

Çelik San.Ltd.fiti. isimli firmas›nda ifl hayat›n› halen sürdürmektedir.<br />

EREN OCAKVERD‹ ‹flletme 2001<br />

Eren Ocakverdi 1977 y›l›nda Isparta’da do¤du. Lise ö¤renimini<br />

Konya Meram Fen Lisesi’nde tamamlad›. ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong><br />

‹flletme Mühendisli¤i bölümünden 2001 y›l›nda mezun oldu.<br />

Lisansüstü ö¤renimini de ayn› bölümde tamamlayarak 2003<br />

y›l›nda “Yüksek Mühendis” derecesi almaya hak kazand›. Türk<br />

Sanayicileri ve ‹fl Adamlar› Derne¤i (TÜS‹AD) Ekonomik Araflt›rmalar<br />

Bölümü’nde 2002-2006 y›llar› aras›nda, uzman yard›mc›s›,<br />

uzman ve bölüm sorumlusu olarak görev yapt›. 2007 y›l›nda Türk<br />

Giriflim ve ‹fl Dünyas› Konfederasyonu (TÜRKONFED) bünyesinde<br />

Ekonomi Dan›flman› görevini üstlendi. Eren Ocakverdi halen Yap›<br />

ve Kredi Bankas› A.fi. Stratejik Planlama ve Araflt›rma Biriminde<br />

Makroekonomik Araflt›rma Yetkilisi olarak görev yapmaktad›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

203


TAH‹R ODABAfi ‹nfl’65<br />

1941 y›l›nda Torul kazas› E¤ri Güney köyünde do¤dum. ‹lk, orta ve<br />

lise tahsilini Ordu ilinde yapt›ktan sonra 1960-1961 döneminde<br />

‹TÜ Makine Fakültesi’ne girdim. 1961-1962 döneminde ‹TÜ ‹nflaat<br />

Fakültesi’ne geçifl yapt›m. 15 Mart 1966 y›l›nda ‹TÜ’den mezun<br />

oldum.<br />

1966-1967 y›llar› aras›nda Ordu Naf›a Müdürlü¤ü’nde çal›flt›ktan<br />

sonra, 1967-1969 y›llar› aras›nda Befliktafl ‹nflaat Emlak Müdürlü-<br />

¤ünde mühendis olarak askerli¤imi yapt›m. 1969 y›l›ndan bugüne<br />

serbest mühendis ve müteahhit olarak mesle¤imi icra ettim.<br />

Çeflitli dönemlerde Ordu Ticaret ve Sanayi Odas›, Orduspor, Ordu<br />

Sanayici ve ‹fl Adamlar› Derne¤i, Adalet ve Anavatan Partileri ile<br />

baz› yard›m kurulufllar›n›n yönetimlerinde bulundum. Ordu Rotary<br />

Kulübünün 1988-1989 dönemi baflkanl›¤›n› yapt›m. Muhtelif<br />

y›llarda Ordu ili gelir vergisi ödemelerinde birinci ve üst s›ralarda<br />

bulundum.<br />

1965 y›l›nda ö¤retmen Gülcan Odabafl ile evlendim. Talat, Tansu,<br />

Tu¤rul ve Asl› ad›nda dört çocuk, Tahir ile Deniz isimli iki torun<br />

sahibiyim ve hala Ordu’da ikamet etmekteyim.<br />

fiEREF ONAY Mim’53<br />

1930 y›l›nda Bal›kesir’de do¤du. ‹lk, orta ve lise ö¤renimini Bal›-<br />

kesir’de tamamlad›. ‹TÜ Mimarl›k Fakültesi’nden 1953 Haziran<br />

döneminde mezun oldu. Yedek Subay Okulu’ndan sonra Bal›kesir<br />

Askeri ‹nflaat ve Emlak Müdürlü¤ü’nde askerlik görevini tamamlad›.<br />

1955 y›l›nda Bal›kesir Bay›nd›rl›k Müdürlü¤ü’nde mimar olarak<br />

ve 1956 ile 1959 y›llar› aras›nda Türkiye Çimento Sanayii A.fi.<br />

Bal›kesir Çimento Fabrikas› inflaat›nda kontrol mühendisi olarak<br />

görev yapt›. Ayr›ca 1958-66 y›llar› aras›nda bir meslektafl› ile kurduklar›<br />

Önas ‹nfl. Koll. fiti. ad›na taahhüt ettikleri; Bal›kesir Hükümet<br />

Binas›, Ticaret Lisesi, Grup Köy Okullar›, Karacabey-Band›rma<br />

karayolu ›slah›, Karayollar› Grup Köprü ‹nflaatlar› ve Hava Kuvvetleri<br />

Bal›kesir Hava Lojmanlar›’ndan bir k›sm›n›n inflaatlar›n› ikmal<br />

ve teslim ettiler. 1966’da flirket tasfiyesinden sonra 1970 y›l›-<br />

na kadar kendi ad›na devlet ve özel inflaat taahhüt iflleri yapt›.<br />

1970 y›l›ndan günümüze kadar da Bal›kesir ili merkezinde konut<br />

inflaatlar› (Yap-Sat) yapmaktad›r. Bal›kesir <strong>Üniversitesi</strong> Vakf› ve<br />

Bal›kesir Yüksek Ö¤retim Vakf› kurucu üyesidir. Erden Önay ile 48<br />

y›ll›k evlidir.<br />

204 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


HAYAT‹ ORALKAN ‹nfl’53<br />

1928’de do¤an Hayati Oralkan Kabatafl Erkek Lisesi’ni bitirmifl,<br />

1953’de mezun oldu¤u ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nde 1958’e kadar<br />

asistanl›k yapm›flt›r.<br />

1962’ye kadar Almanya’da Dr.Geiger ve Dr.Kreutzfeldt firmalar›nda<br />

çal›flm›fl, 1973’e kadar Bay›nd›rl›k Bakanl›¤› Yap› ‹flleri 1.Bölge<br />

Müdür Muavinli¤i görevini üstlenmifl ve ayn› zamanda Y›ld›z <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

ö¤retim görevlisi olarak çal›flm›flt›r.<br />

1977’ye kadar özel bir makine imalat firmas›nda genel müdür,<br />

1992’ye kadar serbest müflavir mühendis, bilirkifli, hakem, ve<br />

Sankur A.fi.’de müflavir olarak görev yapm›flt›r. Serbest çal›flmas›<br />

halen devam etmektedir.<br />

Efli eczac› Birgan Oralkan 40 y›ll›k eczanesini devrederek 2005’de<br />

emekli olmufltur. K›z› Dr.Gaye Oralkan (Bo¤aziçi / Stanford Ü.) yönetim<br />

dan›flman› olarak özel sektörde çal›flm›fl, halen Koç <strong>Üniversitesi</strong>’nde<br />

yar› zamanl› ö¤retim görevlisi olarak ders vermektedir.<br />

REFET H. ÖZADA Elektrik 54<br />

1927 de K›br›s’ta do¤du. ‹lkokul ve Liseyi K›br›s’ta okudu. 1954 y›-<br />

l›nda ‹TÜ Elektrik Fakültesinden mezun olduktan sonra, 1954-<br />

1957 aras›, Manchester (‹ngiltere) Metropolitan Vickers Electrical<br />

Engineering firmas›nda “Mezuniyet sonras› elektrik kursu” yapt›.<br />

1957-1959 aras›, Ankara’da Elektrik ‹flleri Etüt ‹daresi’nde Yüksek<br />

Elektrik Mühendisi olarak çal›flt›.<br />

1954-1974 aras› K›br›s Elektrik ‹daresi’nde Elektrik Mühendisi,<br />

fiube fiefi olarak çal›flt›. Bar›fl Harekat›’ndan sonra, 1974-1978 y›llar›<br />

aras›nda K›br›s Türk Elektrik Kurumunda, k›demli planlama<br />

mühendisi olarak çal›flt›.<br />

1978-1982 y›llar›nda Libya ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkelerinde,<br />

bafl Elektrik Mühendisi olarak çal›flt›.<br />

1982 y›l›ndan bugüne dek Londra’da serbest, flahsi emlak (ev) iflleri<br />

ile meflgul olmaktad›r.<br />

Evli olup Amerika’da yaflayan üç o¤lu vard›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

205


DUMLU ÖZCAN ‹nfl’64<br />

1942 y›l›nda Alanya’da do¤du. ‹lk ve ortaokulu Alanya’da, liseyi<br />

Kabatafl Erkek Lisesi’nde okudu, 1964 y›l›nda ‹TÜ <strong>Teknik</strong> Okulu<br />

‹nflaat Mühendisli¤i Bölümü’nden mezun oldu.<br />

1964-1965 y›llar›nda Karayollar› 13. Bölge Müdürlü¤ünde Köprü<br />

fiantiye Mühendisi olarak çal›flt›.<br />

1969-1972 y›llar› aras›nda Isparta-Senirkent Ovas› sulama inflaat›<br />

flantiye flefi olarak çal›flt›.<br />

1973-1975 y›llar› aras›nda DS‹ Antalya Bölge Müdürlü¤ü’ne ba¤l›<br />

taahhüt iflleri yapt›.<br />

1975-1978 y›llar› aras›nda KGM Mersin flehir içi geçifl yolu inflaat›<br />

taahhüdü iflini yapt›.<br />

1979-1987 y›llar› aras›nda Karayollar› Mersin Bölge Müdürlü-<br />

¤ü’ne ba¤l› taahhüt iflleri yapt›.<br />

1988 y›l›nda madencilik sektörüne yöneldi.<br />

1994’den bu yana Dumlu Özcan Madencilik olarak Alanya’da dolomit<br />

üretmekte ve Akdeniz Siyah› siyah mermer oca¤›n› iflletmektedir.<br />

Nilgün Özcan ile evlidir. Ö¤retmen bir k›z›, maden mühendisi bir<br />

o¤lu vard›r.<br />

FER‹DUN ÖZCAN ‹nfl’66<br />

1966 y›l› Temmuz ay›n›n bafl›nda son s›nav olan malzeme dersinin<br />

s›nav›ndan ç›kt›ktan sonra statik asistan›m›z Ersin Ar›o¤lu’nun<br />

kart› ile fiiflhanede Yap›tafl isminde bir flirkette ifle bafllad›m. Burada,<br />

Galata Kulesi Restorasyonu, Derince’de alt geçit (projesi bana<br />

ait), K›rklareli’nde yol inflaatlar› yapt›m.<br />

1968’de askere gittim. Bu dönemde 28. Tümen inflaat ifllerini ve<br />

MSB ‹nflaat Emlak Dairesinde Subay Lojmanlar› inflaatlar›n›n<br />

kontrol mühendisli¤ini yapt›m.<br />

1970’de askerden gelince evlendim. ‹ki o¤lum oldu. ‹simleri Cem<br />

ve Emre. 1972’ye kadar bir baflka inflaat firmas›nda çeflitli yol inflaatlar›nda<br />

flantiye flefi olarak çal›flt›m. 1972 y›l›n›n mart ay›nda<br />

ayr›ld›m ve müteahhitli¤e bafllad›m. On y›l devlet müteahhitli¤i<br />

yapt›m. 1980 bafl›nda devlet müteahhitli¤ini b›rakt›m, ‹stanbul’da<br />

özel inflaat iflleri yapmaya bafllad›m. Bo¤az’da 20’den fazla özel<br />

flah›sa yal› ve villa yapt›m ve bitirdim.<br />

Mimarlar Odas›nda çizim kurslar›na gittim, çeflitli çizim programlar›<br />

ö¤rendim. Projeleri bana ait okul, hastane ve de¤iflik yerlerde<br />

villalar yapt›m. Halen bu tarz çal›flmaya devam etmekteyim.<br />

206 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


Prof. Dr. ENDER YAZAR ÖZDEN ‹nfl’54<br />

Atatürk prensipleri ile, ruhaniyi dünyeviden, hakikiyi hayalden,<br />

do¤ruyu yanl›fltan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ay›rt ederek yetifltirilmifl<br />

di¤er 180 arkadafl›yla beraber, 1949-1954 y›llar›nda, ‹stanbul<br />

<strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> ‹nflaat Fakültesi’nde, mühendislik metodolojisi<br />

ve mühendislik tasar›m›n›n ne oldu¤unu ö¤renen Ender<br />

Yazar, karfl›l›kl› sayg›ya içtenlikle inanmas›, yard›mseverli¤i, nefsine<br />

hakimiyeti, kendine güveni ve zekas› ile s›n›f›n›n en sevilen<br />

üyesi olmufltur. ‹lgi, bilgi, yeti ve sosyal sorumlulu¤u onu mühendislik<br />

e¤itiminde baflar›l› bir kariyere yerlefltirmifltir. ‹TÜ Elektronik<br />

Hesap Merkezindeki çal›flma ve yay›nlar› onun, flimdi sosyal,<br />

mali, idari, teknik ve bilimsel yaflam›m›z›n ayr›lmaz parças› olan<br />

“dijital simülasyon”u Türkiye’ye ilk getiren, uygulayan ve ö¤reten<br />

bir avuç bilim insan›ndan biri oldu¤unu gösterir. K›sa yaflam›na<br />

s›¤d›rd›¤›, bütün insanl›¤a faydal› katk› ve ürünleri ile, bu Türk bilim<br />

ve teknoloji kad›n› her zaman sevgi, sayg›, hayranl›k ve minnetle<br />

an›lacakt›r.<br />

(Bu yaz› Prof. Dr. Ender Özden Yazar’›n s›n›f arkadafl› fienol Utku<br />

taraf›ndan kaleme al›nm›flt›r.)<br />

‹LHAN ÖZER ‹nfl’51<br />

1928 y›l›nda Eskiflehir’de do¤du. ‹lkokulu Tekirda¤ ve Edirne’de,<br />

ortaokul ve liseyi Eskiflehir’de bitirdi. ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nin Betonarme<br />

Bölümü’nden mezun oldu. Bir y›l kadar Karayollar› Köprüler<br />

Fen Heyeti Proje Bölümü’nde çal›flt›. Mecburi hizmetini SSK<br />

Genel Müdürlü¤ü ‹nflaat ‹fller Dairesi’nde, Ankara’da tamamlad›.<br />

SSK’da 500 yatakl› Ankara Hastanesi, Atatürk Bulvar›’nda muhtelif<br />

bina inflaatlar›, ‹flçi Evleri Kontrol Amirlikleri, Konya Hal Binalar›,<br />

K›z›lcahamam’da turistik otel emanet inflaat flantiye fleflikleri,<br />

genel merkezde, Kontrol ve Statik Proje Daire Müdürlü¤ü yapt›.<br />

1971 y›l›nda SSK’dan ayr›larak s›ras›yla, Bingöl’de 480 daireli<br />

deprem inflaatlar›, ‹stanbul Alibeyköy’de deri fabrikas› inflaat›,<br />

Ankara Or-An Sitesi ‹nflaat Müdürlü¤ü, ‹skenderun Demir-Çelik’te<br />

Harmak fiirketi Altyap› Tesisleri ‹nflaat Bölüm Baflkan›, 1977-80<br />

aras› ‹stanbul Kurtköy’de 30 bin civciv kapasiteli piliç yetifltirme<br />

ve tesisi (kendi ad›na) ifllerinde çal›flt›. 1980 y›l›ndan itibaren Hidro-Dinamik<br />

Gemi Sanayi ve Ticaret A.fi’de hissedar ve yönetici<br />

olarak çal›flmakta olup, birisi evli iki k›z› ve bir torunu vard›r. K›zlar›<br />

‹TÜ Çevre ve Bilgisayar bölümlerini bitirmifltir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

207


BEDR‹ ÖZKAZANÇ ‹nfl’44<br />

1919 y›l›nda Artvin vilayetinin Arhavi ilçesinde do¤du. 1944’de ‹TÜ<br />

‹nflaat Fakültesi’nden mezun oldu. 1944 ve 1945’te Divri¤i Etibank<br />

‹flletmesinde Demir Cevheri Silolar› ve Havai<br />

Hat Tesislerini tafleron olarak infla etti. 1945-1949 y›llar› aras›nda<br />

Sivas ilinde çeflitli müteahhitlik hizmetleri yapt›. 1949 ve<br />

1950’de askerlik hizmetini tamamlad›. 1950-1953 y›llar› aras›nda<br />

Divri¤i H. Elektrik tesislerini müteahhit olarak ve Divri¤i ‹çme Su<br />

inflaat›n› kontrol mühendisi olarak tamamlad›. 1954-1957 y›llar›<br />

aras›nda Siirt H. Elektrik tesislerinin inflaat›nda kontrol amiri olarak<br />

çal›flt›. 1958-1962 y›llar› aras›nda Söke Milas yolu inflaat›n›n<br />

flantiye flefli¤ini yapt›. 1962-1965 y›llar› aras›nda da kendi inflaatlar›n›<br />

yapt›. 1966-1970 y›llar› aras›nda çeflitli müteahhitlik ve flantiye<br />

flefli¤i hizmetlerini ifa etti. 1970 ve 1971 y›llar›nda Karadeniz<br />

Bak›rlar› ‹flletmesi Umum Müdürlü¤üne ait Murgul tesisleri Tesis<br />

Müdürlü¤ü görevinde bulundu.<br />

Evli ve bir çocuk babas› olan Bedri Özkazanç 1971 y›l›nda emekli<br />

oldu. 11 Eylül 2000 tarihinde ‹stanbul’da vefat etti. K›z› ve damad›<br />

‹TÜ mezunudur (1970-1971). 1996 ve 1997 y›llar›nda ‹TÜ’den<br />

mezun olmufl iki torunu vard›r.<br />

HAN‹FE ‹SMET ÖZKAZANÇ<br />

1926 y›l›nda ‹stanbul’da do¤mufltur. 1946 y›l›nda ‹stanbul Çapa<br />

Ö¤retmen Okulu’nu bitirmifltir. 1947 y›l›nda ‹nflaat Yüksek Mühendisi<br />

Bedri Özkazanç ile evlenmifl ve bir k›z› olmufltur. Halen ‹stanbul’da<br />

yaflamaktad›r.<br />

208 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


NECMETT‹N BAYRAM ÖZMEN ‹nfl’50<br />

1927 y›l›nda Kayseri’nin ‹ncesu kazas›nda do¤mufltur. 1944’de Afyon<br />

Lisesi’ni bitirmifl, ayn› y›l ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’ne girerek Haziran<br />

1950’de mezun olmufltur. 1950-58 y›llar› aras›nda bir y›l askerlik<br />

hizmetini yapm›fl, daha sonra üç y›l Karayollar› Genel Müdürlü¤ü’nde<br />

ve dört y›l da Türkiye fieker Fabrikalar›’nda görev<br />

yapm›flt›r. 1959 y›l›nda kendi ad›na kurdu¤u firmas›yla inflaat müteahhitli¤ine<br />

bafllam›fl olup halen devam etmektedir. Bu 42 y›ll›k<br />

müteahhitlik hayat›nda çok say›da ve çeflitli inflaat ve tesisat iflini,<br />

kesin kabullerini yapt›rarak devlete teslim etmifltir. Bunlar<br />

aras›nda; T.C.K’ya 170 km. devlet yolu, 15 km. otoyol alt yap›s›,<br />

D.S.‹.’ye üç büyük sulama, iki gölet ve çeflitli ifller, Yap› ‹mar ‹fllerine<br />

iki Hükümet Kona¤›, Makina Kimya Endüstrisi Kurumu’na<br />

hastane, ‹skenderun Demir Çelik Fabrikalar›’nda komple befl ünite,<br />

Divri¤i Pelet Tesisleri’nde bir bölüm, Türkiye Çay Kurumu Samsun<br />

Bölge Müdürlü¤ü Tesisleri, Türkiye fieker Fabrikalar› Genel<br />

Müdürlü¤ü Samsun Çarflamba fieker Fabrikas›’n›n tüm inflaat›<br />

bulunmaktad›r.<br />

Evli olup bir o¤lu, bir k›z› ve üç torunu vard›r.<br />

RIZA ALPASLAN ÖZMEN Mak’61<br />

1938 y›l›nda do¤an R›za Alpaslan Özmen, 1961 ‹TÜ Makine Fakültesi<br />

mezunudur.<br />

‹ngilizce ve Frans›zca bilen R›za Alpaslan Özmen Tekfen ‹nflaat<br />

A.fi Proje Direktörü, Proje Müdürü olarak çal›flm›flt›r.<br />

‹fl tecrübeleri,<br />

Azerbaycan projeleri (2001-2005)<br />

• BP, C& WP Petrol Platformu ‹nflaat› (Maliyet: 226 Milyon $)<br />

• Bakü 40”x 87 km. Do¤algaz Boru Hatt› (EPC) (Maliyet: 33 Milyon<br />

$)<br />

Suudi Arabistan projeleri (2000-1988)<br />

• SWCC - Shoaibah-Cidde 60”x 160 km su hatt›<br />

• SWCC - Dammam 60”& 30” x 50 km su hatt›<br />

• WSD - Taif Altyap› projesi (Maliyet: 335 milyon $)<br />

Türkiye projeleri<br />

1987-1986: BOTAfi (Irak-Türkiye 2.Ham Petrol Boru Hatt›) (Maliyet:<br />

262 milyon $)<br />

1986-1983: Yumurtal›k-K›r›kkale Ham petrol boru hatt› (EPC) (Maliyet:<br />

80 milyon $)<br />

1983-1977: Serbest<br />

1977-1975: ‹GSAfi –Amonyak üre tesisleri (‹NTES Proje Müdürü)<br />

(Maliyet: 25 milyon $)<br />

1975-1969: CALTEX-‹PRAfi rafinerisi 3 milyon tonluk, komple yeni<br />

bir rafineri tevsii<br />

projesi (Maliyet: 60 milyon $)<br />

1969-1966: Zonguldak Kömür ‹flletmeleri<br />

1966-1963: Karayollar›<br />

olarak s›ralanabilir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

209


ARSLAN SAYGIN Mak’61<br />

Ladik ‹lkokulu’nu, Erbaa Ortaokulu’nu ve Samsun 19 May›s Lisesi’ni<br />

bitirip ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Makine Fakültesi’nden<br />

1961’de mezun olmufltur.<br />

Makine Yüksek Mühendisi olarak Camialt› Tersanesi, Mensucat<br />

Santral Fabrikas›, Zeytinburnu Çimento Fabrikas›nda 1973’ten itibaren<br />

serbest olarak çal›fl›p makine imalat› yapm›flt›r.<br />

Evli olup, iki k›z evlad› ve iki erkek torun sahibidir.<br />

210 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

M. KUDRET SELÇUK Mak’54<br />

1954 y›l›nda ‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Makine Fakültesi’nden<br />

mezun olan M. Kudret Selçuk 1969 y›l›nda McGill <strong>Üniversitesi</strong>’nden<br />

mühendislik dal›nda Doktor unvan›n› alm›flt›r. 1970 y›l›nda<br />

ODTÜ’de doçent olmufl, 1979 y›l›nda da Sakarya Müh. Akademisi’nde<br />

Profesör unvan›n› alm›flt›r.<br />

Üyelikleri:<br />

- Amerikan Makine Mühendisleri Cemiyeti, ASME (Günefl Enerjisi<br />

Bölümü) eski baflkan yard›mc›s›, (1973-1974), 1970’den beri üye.<br />

- Amerikan Is›tma, Havaland›rma ve So¤utma Mühendisleri Cemiyeti,<br />

ASHRAE (Günefl Enerjisi Komite üyesi), 1969<br />

- Milletleraras› Günefl Enerji Cemiyeti, ISES (Yönetim Kurulu üyesi,<br />

1978- 1984), 1962’den beri cemiyet üyesi<br />

fleklinde s›ralanabilir.<br />

‹fl Yaflam›:<br />

- K›r›kkale <strong>Üniversitesi</strong>, Mühendislik Fakültesi, Yar› zamanl› Profesör,<br />

1993-1977<br />

- Baflbakanl›k Çevre Müsteflarl›¤›, Ankara; 1990- Nisan 1991, Müflavir,<br />

AR-GE, Planlama, <strong>Teknik</strong> konularda Müflavirlik<br />

- TÜB‹TAK Marmara Araflt›rma Merkezi, Gebze: 1988-1989, Makine<br />

ve Enerji Sistemleri Bölüm Baflkan›, AR-GE ve idarecilik<br />

- Selçuk Engineering Consultans, La Canada, California: 1987-<br />

1989, Enerji sahas›nda müflavir müsteflarl›k<br />

- Jet Propulsion Laboratory, Pasadena,CA: 1974-1987, Enerji depolama<br />

teknolojileri, enerji tahvili, yeryüzünde ve uzay istasyonunda<br />

günefl/elektrik sistemleri<br />

- Honelwell, Inc., Minneapolis, MN, Systems & Res. Centr.: 1973-<br />

1974, Günefl ›s›tma ve so¤utma sistemleri.<br />

- University Of Arizona, Environmental Research Labor.: 1969-<br />

1970, Kontrollü ortam seralarda ›s› ve kitle transferinin bilgisayarla<br />

incelenmesi.<br />

- University Of Wisconsin, Solar Energy Labol.: 1963- Yüksek s›-<br />

cakl›k düz levhal› toplay›c›lar.<br />

- Brace Research Inst, McGill University,: 1962-1963, Güneflle tuzlu<br />

su tatland›rma, Rüzgar Enerjisi


Akademik tecrübesi:<br />

- Mükine Müh Bölümü, ODTÜ, Ankara: 1959-1972, Doçent, Termodinamik,<br />

Günefl Enerjisi, Is›l Güç, Is›l Çevre mühendisli¤i, Makina<br />

Müh., Laboratuar dersleri, Is› Gücü ve Günefl Enerjisi Laboratuarlar›<br />

tesisi<br />

- Patentler: NASA’ya devredilmifl dört USA patenti<br />

- Yay›nlar›: 45 Makale ve 1 Kitap Bölümü fleklinde özetlenebilir.<br />

H. SERVET SERTÇEO⁄LU Maden 65<br />

Hasan Servet Sertçeo¤lu, 27 Aral›k 1941 günü Bursa’da do¤du.<br />

Nam›k Kemal ‹lkokulu (1948-1953), Çelebi Mehmet Ortaokulu<br />

(1953-1956) ve Bursa Erkek Lisesi (1956-1959) ö¤renimlerinden<br />

sonra ‹TÜ Maden Fakültesi’ne girdi (1959).<br />

1961 y›l›nda Petrol Mühendisli¤i Bölümü aç›ld›¤›nda, tercihini bu<br />

yönde kullanarak fakültenin 1965 mezunu Petrol Yüksek Mühendisleri<br />

aras›ndaki yerini ald›.<br />

1965-1976 y›llar› aras›nda Türkiye Petrolleri A.O. Batman Bölge<br />

Sondaj Müdürlü¤ü nezdinde çal›flt›. Haziran-1976’da TPAO’dan istifa<br />

ederek ayr›ld›. Bu tarihten sonra, meslek içi konular› sürekli<br />

koruyarak, meslek içi ve meslek d›fl› de¤iflik sektörlerde faaliyet<br />

gösterdi.<br />

Halen, yine petrol ve do¤algaz arama, sondaj ve kuyu tamamlama<br />

konular›nda faaliyette bulunmaktad›r.<br />

H. Servet Sertçeo¤lu evli ve bir çocukludur.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

211


ABDÜLHAL‹M fiENDEM‹R TO Mak’65<br />

1939 y›l›nda ‹stanbul’da do¤dum. Ortaokulu Karagümrük’te okudum<br />

ve Vefa Lisesi’nden mezun olarak ‹TÜ’ye girdim. 1965 Haziran<br />

dönemi Makine Mühendisi olarak mezun olduktan sonra; Eylül<br />

1965 - Eylül 1967 aras› iki sene Kayseri Uçak Fabrikas›nda yedek<br />

subayl›k yapt›m ve 1967 sonundan 1970 bafllar›na kadar Karabük<br />

Demir Çelik iflletmelerinde Montaj fiantiye fiefi olarak çal›flt›m.<br />

1970 bafl›nda Bat› Anadolu Çimento Fabrikas›na ‹flletmeler<br />

Müdürü olarak transfer olduktan sonra, 1971 sonundan 1990’a<br />

kadar ayn› fabrikan›n 19 y›l Genel Müdürlü¤ünü yaparak emekli<br />

oldum. Ayn› y›l yurtiçinde ve yurtd›fl›nda özellikle çimento sanayi<br />

tesisleri projelendirme, montaj ve iflletmeye al›nmas› konular›nda<br />

çal›flan MÜSAN Müflavir Mühendislik Montaj Sanayi ve Ticaret<br />

Limited fiirketini kurdum. 1999 senesinde de proses ve otomasyon<br />

konusunda PRODAT Data Kontrol Sistemleri A.fi.’yi kurdum.<br />

Halen her iki flirketinde Yönetim Kurulu Baflkan› olarak çal›flmalar›ma<br />

devam etmekteyim. 1970 y›l›nda Eczac› Sergül fiendemir ile<br />

evlendim, 38 senedir devam eden bu mutlu evlilikten her zaman<br />

iftihar etti¤im iki k›z›m oldu. 1972 do¤umlu Aylin Bo¤aziçi <strong>Üniversitesi</strong><br />

Makine Mezunu olup ABD UIUC üniversitesi’nde doktoras›-<br />

n› 2006 y›l›nda tamamlayarak yurda döndü. 1977 do¤umlu Tülin<br />

1998 y›l›nda ‹TÜ Elektrik Fakültesi’nden mezun olup, halen özel<br />

sektörde çal›flmaktad›r.<br />

212 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

OSMAN NUR‹ TAfiKIN ‹nfl’70<br />

BEYZA TAfiKIN ‹nfl’92<br />

SELDA TAfiKIN, SEV‹M TAfiKIN<br />

1965 y›l›nda Taflk›flla’da bafllad›¤›m ‹nflaat Mühendisli¤i e¤itimimi<br />

tamamlamamdan k›sa bir süre sonra üzerinde çal›flt›¤›m projede<br />

karfl›laflt›¤›m “iki eksenli e¤ilmeye maruz çekme çubu¤u”<br />

problemini çözmem gerekiyordu. Yard›m talep etmek üzere sonsuza<br />

göçmüfl de¤erli hocam Prof. Dr. Kemal Özden’e gittim. K›saca<br />

verdi¤i yan›t: “De¤erli mühendis kardeflim kütüphaneye gidiniz<br />

ve araflt›r›n›z” olmufltu. Arad›¤›m› bulabilmek için epeyce zaman<br />

harcad›¤›m› ancak o tarihlerde hem kaynak hem de bilgi olarak<br />

pek bir fleylere eriflemedi¤imi an›ms›yorum.<br />

O s›ralar, 1988 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Mühendisli¤i bölümüne girecek<br />

ve 2001 y›l›nda Yap› Mühendisli¤inde doktora çal›flmas›n› tamamlayacak<br />

olan büyük k›z›m Beyza Taflk›n henüz 1-2 yafllar›ndayd›.<br />

Y›llar sonra kendisine bu öykümü aktard›¤›mda, hiç tereddüt etmeden<br />

‹nflaat Mühendisli¤i, Betonarme Çal›flma Grubunda Ö¤retim<br />

Üyesi olmay› kafas›na koymufltu. Kendisi, betonarme yap›lar<br />

konusunda, o zamanlar s›n›f arkadafllar›m olan, bugün ise üniversitemizin<br />

de¤erli ö¤retim üyelerinden ›fl›k almaya ve ald›¤› ›fl›¤›<br />

ö¤rencileriyle paylaflmaya halen devam eden bir ö¤retim üyesi<br />

oldu.<br />

Sevgili hayat arkadafl›m, s›n›f ö¤retmeni Sevim Taflk›n’›n 28 y›ll›k<br />

e¤itmenlik hayat›nda çekti¤i zorluklar› an›msad›¤›mda, bugün<br />

bilgi ve bilgiye eriflmek çok daha kolay diye düflünüyorum. Kan›mca<br />

sorun bilginin algoritmik bir yap› içinde tasnifi ve saklanmas›<br />

sorununa dönüfltü. Bu ifli de, bilginin kayna¤›nda bilgi ile<br />

u¤raflanlar en do¤ru flekilde baflarabileceklerdir. Endüstri Yüksek<br />

Mühendisi küçük k›z›m Selda Taflk›n, bilgi ça¤›n›n gere¤i olarak<br />

bizlerden çok uzaklarda doktora çal›flmas›n› tamamlamaya u¤raflsa<br />

da, günümüz teknolojisiyle her an karfl›m›zda olabilmesini<br />

bile gerçeklefltirilen yeni yap›n›n ve bu gerçe¤in bir sentezi oldu-<br />

¤unu biliyorum.<br />

Bizlere birer çivi çakmak f›rsat›n› veren tüm eme¤i geçen yöneticilere<br />

sonsuz teflekkürlerimi sunarken, dayan›flman›n en güzel


eseri olan bu mutlu son, –gönlüm öyle istiyor– üniversitemizi, gelecek<br />

nesillerimizi evrensel de¤er ve baflar›lara tafl›s›n.<br />

Katk›s› olan herkes!<br />

Teflekkürler.<br />

(Yaz› Osman Nuri Taflk›n taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.)<br />

GÜLNAR - HÜSEY‹N TEK‹NEL Elektrik 55<br />

Hüseyin Tekinel 24 Kas›m 1932 tarihinde ‹zmit’te do¤du. 1950 y›-<br />

l›nda ‹zmit Lisesi’nden mezun oldu ve ‹TÜ Elektrik Fakültesi’ne<br />

kaydolarak, 1955 y›l› Haziran ay›nda ‹TÜ Elektrik Fakültesi Kuvvetli<br />

Ak›m Bölümünden Elektrik Y. Mühendisli¤i diplomas› ald›.<br />

Daha sonra, Etibank Enerji Grubunda, K.B. Elektrik ‹flletmelerinde<br />

1966 y›l›na kadar mühendis, mesul mühendis, baflmühendis ve<br />

müdür görevlerinde bulundu. Daha sonra Etibank Enerji Grubunda<br />

daire baflkanl›¤›, 1970 y›l›nda TEK Türkiye Elektrik Kurumu Genel<br />

Müdür Yard›mc›l›¤› ve Yönetim Kurulu üyeli¤i görevlerini yüklendi.<br />

1977 y›l› Mart ay›nda TEK’ten ayr›larak, Kartal-‹stanbul’da bulunan<br />

ESAfi Elektrik Sanayi ve Ticaret A.fi.’nin Genel Müdürlü¤üne<br />

atand›. 1988 y›l›n›n Nisan ay›nda ESAfi’tan ayr›larak kendi flirketi<br />

HT Tekinel Elektrik Müt. Müh. San. Ve Tic. Ltd. fiti.’ni kurarak,<br />

muhtelif yabanc› flirketlerin ürünlerini ülkemizde pazarlamaya<br />

bafllad›. Halen bu ifli yürütüyor.<br />

Bu arada 1999-2005 y›llar› aras›nda ‹stanbul’da Nynas Naphthenics<br />

Ya¤lar› Ticaret Ltd. fiti.’nin Genel Müdürlük görevini yürüttü.<br />

Evli olup, biri k›z, biri erkek iki çocuk babas›d›r. TMMOB Elektrik<br />

Mühendisleri Odas›, IEEE ve IEEE Power Engineering Society, ICC<br />

Türk Milli Komitesi Enerji ve Çevre Komisyonu üyesi. “Elektrikle<br />

Enerji Tafl›ma” ve “Yüksek Gerilim Tekni¤i” isimli iki yay›nlanm›fl<br />

kitab› vard›r ve 1964-1977 aras›nda ODTÜ ve Ankara Müh. Mim.<br />

Akademisi’nde ayn› konularda yar› zamanl› ö¤retim görevlisi olarak<br />

görev yapm›flt›r.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

213


DUYGU ÖZKAZANÇ TEYMUR Kimya 70<br />

Duygu Özkazanç Teymur 1948 y›l›nda Sivas’da do¤mufltur. 1965<br />

y›l›nda Ankara K›z Lisesi’nden mezun olmufltur. 1965 y›l›nda ‹TÜ<br />

Kimya Fakültesi’ni kazanm›fl ve 1970 y›l›nda bu fakülteden Kimya<br />

Yüksek Mühendisi olarak mezun olmufltur. 1976 y›l›nda da ‹TÜ<br />

Nükleer Enerji Enstitüsü’nden Nükleer Uzmanl›k derecesi alm›flt›r.<br />

1970 ve 1971 y›llar› aras›nda Etibank Murgul Bak›r ‹flletmeleri<br />

Müessesesinde flotasyon mühendisi ve 1971-1973 y›llar› aras›nda<br />

da TÜB‹TAK Marmara Araflt›rma Enstitüsü Uygulamal› Matematik<br />

Bölümünde araflt›rma görevlisi olarak çal›flm›flt›r. 1973 y›l›nda<br />

Professör Dr. Mevlüt Teymür ile evlenmifltir ve ikiz çocuk sahibidir.<br />

Halen ‹stanbul’da yaflamaktad›r.<br />

MEVLÜT TEYMUR ‹nfl’71<br />

1949’da Gümüflhac›köy (Amasya)’da do¤mufltur ve 1966 y›l›nda<br />

Amasya lisesinden mezun olmufltur. 1971 y›l›nda ‹TÜ ‹nflaat Fakültesi’nden<br />

‹nflaat Yüksek Mühendisi olarak mezun olmufltur.<br />

1971 y›l›nda TÜB‹TAK Marmara Araflt›rma Enstitüsü Uygulamal›<br />

Matematik Bölümünde araflt›rma görevlisi olarak çal›flmaya bafllam›fl<br />

ve 1975 y›l›nda ‹TÜ Temel Bilimler Fakültesi’nde doktoras›-<br />

n› tamamlam›flt›r. 1982 y›l›nda Üniversite Doçenti unvan› alan<br />

Mevlüt Teymür 1987 y›l›na kadar TÜB‹TAK’daki görevine devam<br />

etmifltir. 1987-1989 y›llar› aras›nda ‹ngiltere Dundee <strong>Üniversitesi</strong><br />

Matematik bölümünde çal›flm›fl ve 1989 y›l›nda Marmara <strong>Üniversitesi</strong><br />

Matematik Bölümü’ne Profesör olarak atanm›flt›r. 1992 y›-<br />

l›nda da ‹TÜ Matematik Bölümü’nde çal›flmaya bafllam›fl olup halen<br />

bu görevine devam etmektedir. Evli ve ikiz çocuk babas›d›r.<br />

214 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


TMMOB ‹NfiAAT MÜHEND‹SLER‹ ODASI<br />

‹STANBUL fiUBES‹<br />

‹nflaat Mühendisleri Odas› 1954 y›l›nda kurulmufl kamu kurumu<br />

niteli¤inde bir meslek örgütüdür. 70 bin üyesi bulunan odam›z›n<br />

26 ilde flubesi ve 126 il ve ilçede de temsilcili¤i bulunmaktad›r.<br />

Odan›n amac›; dünyada ve ülkemizde inflaat mühendisli¤i alan›ndaki<br />

geliflmeleri ülke ç›karlar›na uygun bir biçimde yayg›nlaflt›rmaya<br />

çal›flmak, ülke d›fl›ndaki ilgili meslek örgütleriyle iliflki kurmak,<br />

üyelerinin okul sonras› e¤itimine önem vermek, teorik ve<br />

pratik olarak bilgi birikimlerini artt›rmakt›r. Bunlar›n yan› s›ra inflaat<br />

mühendisli¤i ile ilgili yasa, kararname, yönetmelik ve flartnamelerin<br />

haz›rlanmas› s›ras›nda etkin çal›flma yapmak ve bu<br />

do¤rultuda ilgili kamu ve akademik kurumlarla iflbirli¤i içinde bulunmak;<br />

inflaat mühendisli¤i konusundaki geliflmeleri tart›flmaya<br />

açarak, kamu ve meslektafllar›n ilgisine sunmak da görevlerinin<br />

aras›nda bulunmaktad›r.<br />

‹nflaat Mühendisleri Odas› ‹stanbul flubemiz de, 18 bin üye say›-<br />

s›na sahip olup, üyelerimize yönelik mesleki bilgi ve tecrübelerini<br />

gelifltirmek anlam›nda her y›l sonbahar-k›fl, ilkbahar-yaz düzeni<br />

olmak üzere meslek içi e¤itim kurs, seminer ve konferanslar<br />

düzenlemektedir.<br />

Ayr›ca mesle¤imizin uzmanl›k alanlar› içerisindeki beton, ulaflt›rma,<br />

deprem, zemin, inflaat yönetimi alanlar›ndaki bilimsel kongreleri<br />

ulusal ve uluslararas› düzeyde gerçeklefltirmektedir. fiubemize<br />

ba¤l› anakent temsilciliklerimiz olarak Kad›köy, Bak›rköy,<br />

d›fl temsilciliklerimiz olarak da Edirne, K›rklareli, Lüleburgaz ve<br />

Silivri temsilciliklerimiz bulunmaktad›r.<br />

fiubemizin tüm etkinlikleri üyelerimize e-posta, faks bülten ve<br />

cep telefonu ile k›sa mesaj olarak iletilmektedir. Ayr›ca flubemizin<br />

üyelerimize yönelik olarak iki ayda bir yay›nlam›fl oldu¤u ‹stanbul<br />

Bülten ad›nda bir dergisi bulunmaktad›r. fiubemiz bünyesinde<br />

kurulan Beton Araflt›rma ve Gelifltirme Laboratuar› da yap›larda<br />

kullan›lan beton ve çeli¤in kalitesini ölçmek için önemli bir test<br />

yeridir.<br />

MET‹N ÜLGÜRAY ‹nfl’62<br />

1940 y›l›nda Edirne’de do¤dum. Çocukluk ve gençlik y›llar›m Sivas,<br />

Malatya ve ‹stanbul flehirlerinde geçti. Yüksek ö¤renimimi<br />

‹TÜ’de tamamlad›m ve 1962 y›l›nda ‹nflaat Yüksek Mühendisli¤i<br />

diplomas›n› ald›m. Evliyim ve iki k›z›m var.<br />

Askerlik görevimi Kore’de yapt›m. Yüksek ö¤renimim s›ras›nda ve<br />

daha sonra Almanya ve ‹sveç’te mühendislik firmalar›nda çal›flt›m.<br />

‹ngiltere, Belçika ve ‹talya’da görev için bulundum.<br />

1964-66 y›llar›nda M.S.B. NATO Enf. D. Bflk.’nda proje ve kontrol<br />

mühendisi olarak görev ald›m. Bu y›llarda yap› stati¤i ve betonarmesi<br />

proje haz›rlama teknikleri ve bina inflaat›nda prefabrikasyon<br />

konular›nda kiflisel araflt›rmalar yapt›m ve bunlar›, Bay›nd›rl›k ve<br />

Türkiye Mühendislik Haberleri dergilerinde yay›nlad›m.<br />

1966 y›l›nda Unitek Mühendislik ‹flleri Ltd. fiirketine proje mühendisi<br />

olarak girdim. Bu firmada liman, iskele, kurudok, bina,<br />

yeralt› s›¤›naklar› ve sanayi tesislerine ait mühendislik hizmetlerini<br />

kapsayan projelerde çal›flt›m.<br />

1968 y›l›nda Aç›kgöz-Unitek ‹nflaat Ltd. fiti.’ ne Unitek Müh. ‹fll.<br />

Ltd’ nin temsilcisi olarak kat›ld›m ve ülkemizin hava savunma sisteminin<br />

modernlefltirilmesine ait bir projede yönetici mühendis<br />

olarak görev ald›m. Bu projede, inflaat, makine, elektrik mühendisli¤i<br />

hizmetleri ve modern proje sevk ile idaresi tekniklerine ait<br />

uygulamalar› yönettim.<br />

1971 y›l›nda Paysa Önüretimli Yap›lar› firmas›n› kurdum. Paysa<br />

Önüretimli Yap›lar›, yurtd›fl›ndan herhangi bir lisans, know-how<br />

al›nmaks›z›n, tümüyle yerli malzemeler ve iflgücü kullan›larak<br />

hizmet vermektedir.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

215


AHMET ÜNSAL Elektrik 51<br />

29 Eylül 1924’de Antalya’da do¤du.<br />

Orta ö¤renimini Antalya lisesinde tamamlayarak 1945-1951’de<br />

‹TÜ Elektrik Fakültesi’nde yüksek ö¤renimini yaparak Elektrik<br />

(Kuvvetli Ak›m) Yüksek Mühendisi oldu<br />

Sümerbank Malatya Mensucat; ‹zmit SEKA fabrikalar›nda mühendislik,<br />

bak›m ve üretim fleflikleri yapt›. Bu arada Sivas’ta askerlik<br />

hizmetini ifa etti.<br />

Ekim 1954 - Ocak 1962 aras›nda Antalya Belediyesi Elektrik Su ‹flletme<br />

Müdürlü¤ü görevini yürüttü. Bu arada Antalya’da Kepez<br />

Elektrik A.fi. kurulufl aflamas›nda yer alarak 27 Mw’lik bir projenin<br />

gerçekleflmesi faaliyetlerinde bulundu.<br />

1962-1992 aras›nda kesintisiz olarak 30 y›l Kepez Elektrik A.fi.’nin<br />

genel müdürlü¤ü yapt›. Bu çal›flma y›llar›nda Antalya ‹linin bütün<br />

ilçe ve köylerine elektrik götürme faaliyetleri ile Kepez I (27 Mw),<br />

Kepez II (6,5 Mw), Manavgat (48 Mw) ve Karacaören 2 (47,4 Mw)<br />

Hidroelektrik Santrallerinin kurulufl ve iflletmelerini yapt›.<br />

Ek hizmet olarak 1966-1970 aras› Antalya’da kurulu Etibank-Pechiney<br />

(Frans›z) ortakl›¤› ESAfi (Elektrometali¤i San. A.fi.) Genel<br />

Müdürlü¤ü, 1980-1992 aras› Ankara’da Eltem TEK Elektrik Müflavirlik<br />

ve Mühendislik Hizmetleri A.fi.; 1981-1992 aras› Adana ÇES-<br />

TAfi (Çukurova Elektrik Sanayi ve Ticaret Afi); 1993-2003 Barmek<br />

Holding Yönetim Kurulu Üyeli¤i; 2000-2004 AGH (Antalya Güç<br />

Birli¤i Holding ) Yönetim Kurulu Baflkanl›¤› yapt›.<br />

Ayr›ca 1992’den beri Antalya Serbest Bölgesi’de Türk-Hollanda<br />

Ortakl›¤› olarak kurulu Draka-Wagner Kablo A.fi.’nin Orta¤› ve Yönetim<br />

Kurulu Baflkanl›¤› yapmaktad›r. Dünya Enerji Konseyi Türk<br />

Milli Komitesi (DEK), Antalya ‹TÜ Mezunlar› Derne¤i, Antalya Rotary<br />

Kulübü üyesi olan Ahmet Ünsal evli ve iki çocuk, dört torun<br />

ve bir torun çocu¤u sahibidir.<br />

KAZIM YALÇINTAfi<br />

1905’te Selanik’ten Mu¤la’ya göç etmifl bir ailenin mensubu olarak<br />

dünyaya gelmifl. ‹lkö¤renimden sonra Mu¤la ‹dadisi’nde<br />

okurken Cumhuriyet dönemi öncesi sorunlardan etkilenerek, yerel<br />

bir gazetede, görüfl ve düflüncelerini dile getirerek yaz›lar yazm›fl<br />

ve o dönemin gençlik hareketlerinde yer alm›flt›r.<br />

Cumhuriyet döneminde ö¤retmen yetifltiren ilk muallim mektebi<br />

olan ‹zmir Muallim Mektebi’ni bitirdikten sonra, Elaz›¤ Ö¤retmen<br />

Okulu’nda görevliyken evlenmifltir.<br />

Daha sonra Fethiye, Milas, Ankara An›ttepe ilkö¤retim okullar›nda<br />

44 y›l e¤itimcilik ve yöneticilik serüvenini birçok baflar›larla<br />

sürdürmüfl bir e¤itim gönüllüsüdür.<br />

‹ki ö¤retmen k›z evlad› ve Nükleer Fizik Profesörü bir o¤lu olan<br />

Kaz›m Yalç›ntafl 1996 y›l›nda aram›zdan ayr›lm›flt›r.<br />

(Yaz›, k›z›, emekli ö¤retmen Özen Gürbakan taraf›ndan haz›rlanm›flt›r.)<br />

216 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


YAPI MERKEZ‹’NDE ÇALIfiAN ‹TÜ’LÜLER<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong>’nden farkl› y›llarda mezun olan afla-<br />

¤›daki Yap› Merkezi çal›flanlar› dört adet sandalye alarak <strong>Mustafa</strong><br />

‹nan Kütüphanesine katk›da bulunmufllard›r.<br />

(Ender Aksuna ‹nfl’70, Gürsu Aktafl ‹nfl’2006, Ergin Ar›o¤lu ‹nfl’69, Turgut<br />

Engino¤lu Mak’73, Coflkun Erkay ‹nfl’60, Demet Gelir ‹nfl’95, Ömer<br />

Güzel ‹nfl’95, Gökalp Kahraman ‹nfl’99, Erkut Karagöz ‹nfl’98, Seyfettin<br />

K›l›nç Uçak’83, Sezgin Kurtuldu ‹nfl’94, Kemal Öztürk ‹nfl’82, Kadriye<br />

Parlak ‹nfl’81, Tansel Pekdemir ‹nfl’92, <strong>Mustafa</strong> Saatçi ‹nfl’95, Murat fiener<br />

‹nfl’91, <strong>Mustafa</strong> Tanr›verdi ‹nfl’88, ‹dris Türk ‹nfl’97, Nurettin Hasan<br />

Yel ‹nfl’2002)<br />

fiEHR‹ YILDIZ Mak’63<br />

fiehri Y›ld›z 16.04.1940’ta Ayval›k’ta do¤du. ‹lk ve ortaokul e¤itimini<br />

Ayval›k’ta, Lise e¤itimini Ankara Atatürk Lisesinde tamamlad›.<br />

1958 y›l›nda girdi¤i ‹TÜ Makine Fakültesi’nden 1963 y›l›nda<br />

mezun oldu. Askerlik görevini 1965 y›l›nda tamamlad›ktan hemen<br />

sonra Almanya’da meslek hayat›na bafllad›. Klima ve so¤utma konular›nda<br />

befl y›l çal›flt›ktan sonra 1970’te yurda döndü. Alarko<br />

grubunda Alda¤ So¤utma A.fi.’de 10 y›l süre ile çal›flt›. 1970 y›l›nda<br />

KSI So¤utma Ltd. fiti.’ni kurdu. Endüstriyel so¤utma sistemleri<br />

imalat- proje ve taahhüt konular›nda çal›flt›. Yurtiçinde ve<br />

yurtd›fl›nda büyük projelerin taahütlerini gerçeklefltirdi. G›da sanayii,<br />

endüstriyel so¤utma sanayii ve buz üretimi konular›nda<br />

özel teknolojiler üretti ve uygulad›.<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

217


ZEKA‹ YÜZBAfiIO⁄ULLARI<br />

25.03.1941 Aksaray do¤umluyum. 1958’de Haydarpafla Lisesi’ni<br />

bitirdikten sonra, 1958-61 aras› ‹TÜ Makine Fakültesi, 1961 Ocak<br />

sonu KRUPP Bursu ile Aachen <strong>Teknik</strong> <strong>Üniversitesi</strong> Makine Fakültesi’nde<br />

ö¤renim gördüm ve 1967’de mezun oldum. Krupp’da ve<br />

Frans›z ‹sviçre’sinde 12 ay staj yapt›m ve daha sonra ‹ngiltere’de<br />

alt› ay lisan kurslar›na devam ettim.<br />

1967-69 aras›nda KKK <strong>Teknik</strong> Dairede yedek subayl›k olarak askerlik<br />

görevimi yapt›m.<br />

1969’dan sonra çeflitli kurulufllarda, 1972-75 y›llar› aras›nda Robert<br />

Bosch Türk Bursa Fabrikas›nda, 1975-87 y›llar› aras›nda Klinger<br />

Yakac›k Makina Fabrikas›nda çal›flt›m ve halen bu fabrikan›n<br />

orta¤›y›m.<br />

1987‘de Fortram Ltd. fiirketini kurdum ve her tür vana, pompa,<br />

at›k su ar›tma ekipmanlar› konusunda tan›nm›fl d›fl firmalar›n<br />

temsilcili¤ini yapmaktay›z.<br />

Almanca, ‹ngilizce ve Frans›zca bilmekteyim.<br />

218 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER


hezarfen ahmet çelebi heykeli<br />

MEHMET AKSOY (Heykelt›rafl)<br />

220 BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

1939 Yaylada¤›-Hatay’da do¤du. 1961-67 y›llar› aras›nda ‹.D.G.S.<br />

Akademisi Heykel bölümünde Prof. fiadi Çal›k atölyesinde ö¤renim<br />

gördü. 1969-70’de ‹.D.G.S.A Heykel bölümünde asistanl›k<br />

yapt›. 1970-77 devlet bursuyla yurtd›fl›nda ö¤renim gördü ve<br />

1972’ye kadar Londra’da kald›.<br />

1972 Berlin Türk Akademiker ve Sanatç›lar Derne¤i’nin kurucu<br />

üyeli¤ini ve baflkanl›¤›n› yapt›. 1972-78 Berlin Yüksek Sanat Okulu<br />

Heykel bölümünde “Meisterschule” bulundu.<br />

1976 Antalya Film ve Sanat Festivaline kat›ld›. ‹ki ay süresince Belediye<br />

meydan›nda kamuya aç›k heykel çal›flmas› yapt›. 1977 N.<br />

Hikmet projesinin yönetimini yapt›. 1978-81 ‹.D.G.S.A Heykel bölümü<br />

tafl atölyesinde ö¤retim görevlisi olarak çal›flt›.<br />

1981-1989 y›llar› aras›nda Berlin’de serbest sanatç› olarak çal›flt›.<br />

1989 tarihinde Türkiye’ye döndü. O tarihten beri Türkiye’de çal›flmaktad›r.<br />

1982-86 aras›nda Kranoldplatz Berlin’e “Buluttan Sevgililer” adl›<br />

heykeli, 1984-87 aras›nda Berlin Schlesischestor’a “‹fl Göçü”adl›<br />

heykel ansamblesini yapt›. 1986-88’de Berlin’de ”Cemal’in<br />

Rüyas›” isimli tafl heykeli bitirdi ve Stedhaus Böcklepark<br />

gençler yurdu binas› önüne dikti.<br />

1989-91 Potsdam’a dikilen “Meçhul Asker Kaça¤›” heykelin yapt›.<br />

1989 II. Uluslararas› ‹stanbul Bienaline Aya ‹rini’deki “fiahmeran<br />

Öyküleri” adl› proje ile kat›ld›.<br />

1990 de III. Aysa-Avrupa Bienaline kat›ld›. 1990 “Ayr›l›k” adl› heykeli<br />

‹stanbul Bebek Türk Merchant Bank’›n önüne dikildi. 1990<br />

Karacaahmet’te, bir aile mezarl›¤› için heykel yapt›.<br />

1991 Ankara Esenbo¤a giriflinde do¤al kayalar› içine alan “Toprakana”<br />

heykel projesi üstünde çal›flt›. 1992 Ankara Alt›npark için<br />

“Gökkufla¤›n›n Alt›nda” heykel projesine bafllad›. 1995 Ankara<br />

Belediye Baflkanl›¤› taraf›ndan “Periler Ülkesinde” adl› heykel<br />

müstehcenlik nedeniyle kald›r›ld› ve Gökkufla¤›n›n Alt›nda heykel<br />

çal›flmas› durduruldu.<br />

1995: Borsa binas› önüne “ay› ve bo¤a” heykeli dikildi.<br />

1995-98: ‹zmir Selçuk Kurtulufl Yolu an›t›n› yapt›.<br />

1996: Bergama’da, yol kavfla¤›nda, 17 m. yükseklikte, 300 ton<br />

tafltan oluflan “Nike Heykeli” çal›flmalar› bafllad›. Bergama’ya<br />

nakledildi. Belediye Baflkan›n›n seçimlerle de¤iflmesinden sonra<br />

yeni Belediye Baflkan›nca proje donduruldu. Tafllar ve sanatç› halen<br />

beklemekte…<br />

1998: Boyac›köy-‹stanbul’da, Tuncay Artun mezar› için heykel<br />

yapt›.<br />

1998-2000 Cumhurbaflkanl›¤› Huber Köflkü ‹st. “Io Bosphorous”<br />

ve “Kurtulufl Savafl› ve Atatürk” heykellerini yapt›.<br />

1999: Zincirlikuyu ‹stanbul, S›tk› Coflkun mezar› için heykel yapt›.<br />

2001: Datça, Can Yücel mezar heykelini yapt›. 2001 ‹fl Bankas› Kuleleri<br />

“Kibele Çeflmesi”ni yapt›.<br />

2005-2008: Kars Kalesi karfl›s›ndaki tepeye 30 m. yüksekli¤inde<br />

“‹nsanl›k Abidesi” adl› heykel ve çevre düzenlenmesi çal›flmalar›<br />

sürmektedir.<br />

2007–2008 ‹TÜ Maslak kampüsü Kütüphane önüne Hazerfen Ahmet<br />

Çelebi heykel yap›m› sürmektedir.<br />

Kiflisel sergileri:<br />

1970 Darrüflflafaka Galerisi-‹stanbul, 1975 Mehmet Berlin’de sergisi,<br />

1980 ‹.D.G.S.A (MSÜ) Osman Hamdi Sergi Salonu ‹stanbul,<br />

1982 Kunstamt Kreuzberg, Berlin (K), 1982 Oberhausen Devlet<br />

Galerisi, 1983 Galeri Edition Viyana sergisi, 1984 Übersee Muse-


Ödülleri:<br />

1966 Devlet resim ve heykel sergisi 2.’lik ödülü (birinci yok), 1970<br />

Devlet resim ve heykel sergisi 1.’lik ödülü, 1979 Devlet resim ve<br />

heykel sergisi 1.’lik ödülü , 1982-83 Luthar Platz Heykel yar›flmas›<br />

2.’lik ödülü, 1985 Bundengartenschen heykel yar›flmas› 2.’lik<br />

ödülü, 1988 Almanya “Meçhul Asker Kaça¤›” heykel yar›flmas›<br />

1.’lik ödülü, 1988 Almanya Berlin Grunewald Soyk›r›m An›t› yar›flmas›<br />

3.’lük ödülü, 1990 Ankara Sanat Kurumu Plastik Sanatlar<br />

dal›nda “Y›l›n Sanatç›s›” ödülü, 1990 III. Asya-Avrupa Bienali büyük<br />

ödülü, 1990 Plastik Sanatlar dal›nda Sedat Simavi Vakf› ödülü,<br />

1997 Yüce Mevlana bar›fl ödülü, 2004 Truva Kültür Sanat Ödülleri<br />

Plastik Sanatlar dal›nda Y›l›n Sanatç›s› Ödülü, 2004 ODTÜ Ankara<br />

Üstün Hizmet Ödülüdür.<br />

um Bremen (K), 1987 Galeri am Camissoplatz Berlin, 1989 Urart<br />

Sanat Galerisi Ankara, 1990 Urart Sanat Galerisi ‹stanbul, 1991 ‹stanbul<br />

Resim Heykel Müzesi bahçesinde befl sene süren sergi,<br />

1993 Vakko Sanat Galerisi ‹stanbul, 1998 Yurt ve Dünya ‹stanbul,<br />

2000 Espace Pier Carden Paris sergisi, 2000 Amiens Fransa Sen<br />

Cermain Kilisesi, 2002–2003 ‹fl Bankas› Kibele Sanat Galerisi ‹stanbul<br />

“Çekicin Rüzgar›nda 40 Y›l” adl› retrospektif sergi, 2003<br />

Görüntü Sanat Galerisi Adana, 2004 Galeri Apel ‹stanbul “fiamanlar”<br />

sergisi, 2005 Agora ‹fl Merkezi ‹zmir “ fiamanlar” sergisi<br />

BİLGİYE VE BİRLİKTELİĞE GÖNÜL VERENLER<br />

221


a¤›fl kampanyas›n›n öyküsü<br />

<strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’nin tamamlanabilmesi için mezunlar›m›z›n<br />

ve ‹TÜ dostlar›n›n katk›lar›n› toplamak amac›yla 2005<br />

y›l› sonunda Rektör Prof. Dr. Faruk Karado¤an’›n önderli¤inde<br />

bafllat›lan çal›flman›n k›sa bir özetini sizlerle paylaflmak istedik.<br />

2005 y›l› sonunda mezunlar›m›za gönderilen bir mektupla bafllat›lan<br />

çal›flmaya ‹TÜ mezunlar› ve dostlar›ndan bu ölçüde bir destek<br />

gelebilece¤ini kestirememifltik. 22 fiubat 2006’da mezunlarla<br />

yap›lan ilk toplant›da <strong>Mustafa</strong> ‹nan Kütüphanesi’ne yo¤un bir<br />

destek verilece¤inin ilk iflaretlerini ald›k. Bu tarihten itibaren<br />

amatör bir ruhla ve inançla sürdürdü¤ümüz çal›flmalar k›sa sürede<br />

meyvesini vermeye bafllad›. Ulaflabildi¤imiz mezunlar›m›z ve<br />

‹TÜ dostlar› adeta birbirleriyle yar›fl›rcas›na “‹TÜ’nün bilgiye yat›-<br />

r›m›na” destek verdiler. ‹TÜ’de e¤itim-ö¤retim ve araflt›rman›n daha<br />

güzel ve üretken ortamlarda yap›lmas›n› sa¤layacak olan bu<br />

yeni bina, özenle haz›rlanan çevresi ile birlikte Ayaza¤a yerleflkesinin<br />

ortas›nda “‹TÜ’nün ayd›nl›k” yüzünü gözler önüne sermektedir.<br />

‹ki y›l› aflk›n bir süredir mektuplar, broflürler, toplant›lar,<br />

web sayfas›, e-posta mesajlar› ile bu projeyi mezunlar›m›za duyurmak<br />

ve onlar›n katk›lar›n› herkesin incelemesine aç›k bir hesapta<br />

toplamak için çal›flan bizler, böyle bir projede yer alm›fl olmaktan<br />

onur duyduk.<br />

• 22.02.06 tarihinde toplant›ya kat›lan mezunlara mektup (Mart<br />

2006)<br />

• Özel kurulufllarda çal›flan ‹TÜ’lülerin belirlenmesi için yaz›<br />

(Mart 2006)<br />

• Yurtd›fl›ndaki mezunlara mektup (Mart 2006)<br />

• E-posta mesaj›na cevap verenlere e-mektup ve e-broflür gönderilmesi<br />

(Mart 2006)<br />

• 2. tan›t›m broflürünün haz›rlanmas›<br />

• Kampanyaya kat›lanlara teflekkür mektubu (Mart-Haziran<br />

2006)<br />

• Çeflitli illerdeki mezun derneklerine broflür (Haziran 2006)<br />

• Meslek odalar› üyelerine duyurulmak üzere yaz› (Haziran<br />

2006)<br />

• Özel kurulufllara mektup (Temmuz 2006)<br />

Ba¤›fl kampanyas›n›n özetlenmifl öyküsü flöyle:<br />

• Mezunlara mektup 10.000 e-posta, 2000 posta (Aral›k 2005)<br />

• Toplant›ya ça¤r› yaz›s› (Ocak 2006)<br />

• ‹lk tan›t›m broflürünün haz›rlanmas›<br />

• Mezunlarla toplant›, 22 fiubat 2006, saat 11.00<br />

• Web sayfas›n›n haz›rlanmas›<br />

• S›n›f temsilcilerin saptanmas› için mektup ve tan›t›m broflürü<br />

gönderilmesi (Mart 2006)<br />

222 BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ


Ba¤›fl kampanyas›ndan broflür, mektup, ba¤›fl formu<br />

örnekleri<br />

• Senato’nun bilgilendirilmesi (Eylül 2006)<br />

• ‹TÜ ‹stanbul Mezunlar Derne¤i taraf›ndan brunch düzenlenmesi<br />

(Kas›m 2006)<br />

• Özel kurulufllara 2. mektup (Aral›k 2006)<br />

• Makine Fakültesi mezunlar› ile toplant› (Aral›k 2006)<br />

• ‹TÜ’lü çal›flanlarla flirketlerde toplant›lar düzenlenmesi-YTONG<br />

(Aral›k 2006)<br />

• Rektörün di¤er flehirlerde ve ülkelerde mezunlar ile yapt›¤›<br />

toplant›lara haz›rl›klar (Bursa, Gaziantep, Mersin, Ankara, ABD,<br />

K›br›s)<br />

• Rektörün ‹stanbul’da yap›lan s›n›f toplant›lar›na kat›l›m›n›n<br />

organizasyonu<br />

• Ba¤›flç›lardan haz›rlanacak kitap için bilgi isteme mektubu<br />

(Ocak, Temmuz, Aral›k 2007)<br />

• Baz› mezunlardan kitap için kurumsallaflma ile ilgili yaz› (Ocak<br />

2007)<br />

• Ba¤›flç›lar›n isimlerinin salon, masa ve sandalyelere verilmesi<br />

çal›flmalar› (Ekim 2007-fiubat 2008)<br />

• An› kitab› haz›rlanmas›<br />

• Aç›l›fl töreni haz›rl›klar›<br />

Sevgi ‹nce, Ayhan Kaygusuz<br />

BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ<br />

223


dizin<br />

Bilgiye ve birlikteli¤in önemine gönül veren ba¤›flç›lar dizini<br />

Adlar› salonlara verilen ba¤›flç›lar<br />

Akkaya, Feyzi ‹nfl’32 Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .109<br />

Ar›o¤lu, Ülkü-Ersin ‹nfl’63 Görsel-‹flitsel Bölümü . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .111<br />

Demiren, Bülent - Türk YTONG . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .113<br />

Elginkan, Hüseyin Ekrem Mak’48 Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .114<br />

Koray, H. Ayduk ‹nfl’49 Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .115<br />

Öcalgiray, Orhan Mak’47 Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .117<br />

Tu¤suz, ‹brahim Mak’63 Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .118<br />

Türk Loydu Vakf› Gazete-Dergi Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .118<br />

Yavuz, Ekrem Ö¤renci 46 No: 1511 Salonu . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .119<br />

Adlar› masalara yaz›lan ba¤›flç›lar<br />

Aç›kgöz, Ahmet ‹nfl’51 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .120<br />

Ak›ngüç, Fahamettin ‹nfl’50 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .120<br />

Akova, Meko ‹nfl’73 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .121<br />

Aksoy, Erdal Elektrik 67 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .122<br />

Aksoy, Erol Mim’65 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .123<br />

Alt›ntop, Mehmet ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .124<br />

Altu¤, Altay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .124<br />

Aflkar, Attila ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .125<br />

Atay, Temel Mak’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .125<br />

Çak›ro¤lu, Adnan Prof. Dr. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .126<br />

Çubukçu Molval›lar, Sevgi Elektrik’60 - Çubukçu, Nafiz Elektrik 62 . . . .127<br />

Ece, Celal ‹nfl’61 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .128<br />

Erdem, Arzu Mim’83 - Erdem, Yücel ‹nfl’59 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .129<br />

Erel, Ahmet Coflkun ‹nfl’56 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .130<br />

Gediktafl, Tülin-<strong>Mustafa</strong> Mak’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .130<br />

Girgin, fiamil Mak’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .131<br />

Gürsel, O¤uz ‹nfl’55 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .132<br />

Hacalo¤lu, Aysel TO Mim’63 - Hacalo¤lu, Cevdet TO Mim’63 . . . . . . . . .132<br />

Haseki, Mehmet Kimya 80 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .133<br />

Hasol, Ayfle Hayzuran Mim’61 - Hasol, Do¤an Mim’61 . . . . . . . . . . . . . . .134<br />

‹nan, Hüseyin Mak’70, ‹nan, Mariona, Esra, Jan ve Mark . . . . . . . . . . . .135<br />

‹nan, Jale Prof. Dr. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .136<br />

Kafesçio¤lu, Ruhi Mim’43 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .139<br />

Kalelio¤lu, <strong>Mustafa</strong> ‹nfl’73 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .140<br />

Kaplan, Emin ‹nfl’73 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .140<br />

Karado¤an, H. Faruk ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .141<br />

Karas, Aysel Mim’76 - Karas, ‹smail ‹nfl’75 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .141<br />

Keser, Keskin Mak’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .142<br />

K›ran, Ali fiükrü Mak’71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .142<br />

Kolo¤lu, Naci ‹nfl’68 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .143<br />

Kuyumcu, Bülent-BM Mühendislik ve ‹nflaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .<br />

Küçük, Cengiz Mak’71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .144<br />

Necati, Ahmet Görgün Mak’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .145<br />

Nejad, Selim Nimet ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .146<br />

Olcay, Özkan ‹nfl’59 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .146<br />

Onat, Emin Prof. Dr. . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .148<br />

Özsan, Ahmet Nihat ‹nfl’53 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .148<br />

Özsoy, ‹lhami Mak’71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .149<br />

Pektafl, Naim TO ‹nfl’62 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .150<br />

Sanl›top, Gazanfer Mak’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .150<br />

Selçuk, Ali ‹nfl’90 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .151<br />

Silier, ‹zzettin ‹nfl’51 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .151<br />

Soyak, Y›lmaz ‹nfl’55 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .152<br />

fiahin, Aliye-Do¤an ‹nfl’55 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .153<br />

fiencan, ‹brahim ‹nfl’53 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .154<br />

Tara, fiar›k . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .155<br />

Umut, Suay . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .156<br />

Uysal, ‹brahim Hakk› Mak’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .156<br />

224<br />

BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ


Üner, ‹smet Mak’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .157<br />

1948 Mezunlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .158<br />

‹nflaat 54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .159<br />

‹nflaat 56 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .160<br />

‹nflaat 61 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .161<br />

‹nflaat 62 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .162<br />

‹nflaat 63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .163<br />

‹nflaat 66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .164<br />

‹nflaat 67-68 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .166<br />

‹nflaat 69 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .167<br />

‹nflaat 71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .169<br />

‹nflaat 73 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .170<br />

‹TÜ ‹nflaat Fakültesi Yap› Malzemesi Kürsüsü 1981 . . . . . . . . . . . . . . . . .172<br />

Makine 54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .175<br />

Makine 60 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .176<br />

Makine 71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .177<br />

Makine, Uçak, Gemi, Sanayi 72 Giriflliler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .178<br />

Elektrik 75 Giriflliler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .178<br />

Elektrik 76 Giriflliler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .179<br />

Maden Fakültesi Mezunlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .180<br />

MMF Makine 80 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .180<br />

‹stanbul Kültür <strong>Üniversitesi</strong> . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .182<br />

‹TÜ Mezunlar› Derne¤i - Bursa . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .182<br />

‹TÜ Vakf› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .183<br />

‹TÜ Vakf› Sosyal ve Kültürel Hizmetler Komitesi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .184<br />

‹stanbul <strong>Teknik</strong> Üniversiteliler Birli¤i Derne¤i ve Vakf› . . . . . . . . . . . . . . .185<br />

Yap› Proje Merkezi . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .185<br />

Adlar› sandalyelere yaz›lan ba¤›flç›lar<br />

Aksoy, Tahsin ‹nfl’82 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .186<br />

Alakoç, Fikret ‹nfl’55 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .186<br />

Alpat, M. Feridun Mim’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .187<br />

Alver, Vedat ‹nfl’76 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .187<br />

Ataman Halil ‹nfl’83 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .188<br />

Bakkal, Fettullah ‹nfl’67 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .188<br />

Bereket, Abdurrahman ‹nfl’26 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .189<br />

Bicio¤lu, Yalç›n ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .189<br />

Budac›, ‹rfan ‹nfl’65 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .190<br />

Bulut, Fahri TO Maden 63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .190<br />

Celalyan, Alis Leyla . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .153<br />

Celalyan, Emine Hande . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .153<br />

Celalyan, Kaya fiahan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .153<br />

Çinici, Altu¤ Mim’59 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .191<br />

Çinici, Behruz Mim’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .191<br />

Çukurova, Ahmet Akad Elektrik 66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .192<br />

Denizcilik Fakültesi Mezunlar› . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .193<br />

Durany›ld›z, Talip . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .193<br />

Erünal, Ergün ‹nfl’56 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .194<br />

Evirgen, Ali Nafiz ‹nfl’51 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .194<br />

Evren, Ercan Mim’56 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .195<br />

Gazimihal, Yelman Mak’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .195<br />

Geredeli, <strong>Mustafa</strong> ‹nfl’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .196<br />

Gülboy, Necmettin Halit Elektrik 52 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .196<br />

Gürakan, Kamuran ‹nfl’55 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .197<br />

Hürsever, Evis Cama-Umur . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .197<br />

‹mre, Nazl› Nilüfer . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .153<br />

‹nce, Fahir ‹nfl’38 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .198<br />

‹nce, Mülhime ‹nfl’38 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .198<br />

1963 y›l› Kimya Yüksek Mühendisli¤i ‹lk Ö¤rencileri . . . . . . . . . . . . . . . .199<br />

‹zer, ‹lkay ‹nfl’64 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .200<br />

Kapakl›, Atilla Hasan ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .200<br />

Karado¤an, Oya-Yal›n . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .201<br />

Kulluk, Nihal-Osman TO ‹nfl’61 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .201<br />

Leylek, ‹brahim Etem ‹nfl’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .202<br />

Mutlu, Mahir Mak’62 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .203<br />

Ocakverdi, Eren ‹flletme 2001 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .203<br />

Odabafl, Tahir ‹nfl’65 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .204<br />

Onay, fieref Mim’53 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .204<br />

Oralkan, Hayati ‹nfl’53 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .205<br />

Özada, Refet Hüseyin Elektrik 54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .205<br />

Özcan, Dumlu ‹nfl’64 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .206<br />

Özcan, Feridun ‹nfl’66 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .206<br />

Özden Yazar, Ender Prof. Dr. ‹nfl’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .207<br />

Özer, ‹lhan ‹nfl’51 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .207<br />

Özkazanç, Bedri ‹nfl’44 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .208<br />

Özkazanç, Hanife ‹smet . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .208<br />

Özmen, Necmettin Bayram ‹nfl’50 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .209<br />

Özmen, R›za Alpaslan Mak’61 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .209<br />

BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ 225


Sayg›n, Arslan Mak’61 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .210<br />

Selçuk, Mehmet Kudret Mak’54 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .210<br />

Sertçeo¤lu, Servet Maden 65 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .211<br />

fiendemir, Abdülhalim TO Mak’65 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .212<br />

Taflk›n, Beyza ‹nfl’92 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .212<br />

Taflk›n, Osman Nuri ‹nfl’70 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .212<br />

Taflk›n, Selda . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .212<br />

Taflk›n, Sevim . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .212<br />

Tekinel, Gülnar-Hüseyin Elektrik 55 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .213<br />

Teymur, Özkazanç Duygu Kimya 70 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .214<br />

Teymur, Mevlüt ‹nfl’71 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .214<br />

TMMOB ‹nflaat Mühendisleri Odas› ‹stanbul fiubesi . . . . . . . . . . . . . . . .215<br />

Ülgüray, Metin ‹nfl’62 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .215<br />

Ünsal, Ahmet Elektrik 51 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .216<br />

Yalç›ntafl, Kaz›m . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .216<br />

Yap› Merkezi’nde Çal›flan ‹TÜ’lüler . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .217<br />

Y›ld›z, fiehri Mak’63 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .217<br />

Yüzbafl›o¤ullar›, Zekai Mak’67 . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .218<br />

Di¤er ba¤›fllar<br />

Ayd›n, Elif<br />

Aytekin, Alpan<br />

Bayraktar, Necdet<br />

Beykoz, Zeynep Melike<br />

Bilir, Ahmet<br />

Bircan, Ömer<br />

Bulutlar, Fehir<br />

Büttanr›, fiaban<br />

Can, Esat<br />

Davut, Osman Nihat<br />

Dinç, Demirhan<br />

Ertan, Ahmet fiükrü<br />

Fedai, Ülker<br />

Fokus Mühendislik<br />

Güler, Peken<br />

Güven, ‹zzet Y›lmaz<br />

Ifl›k, Cahit<br />

‹TÜ Mezunlar› Derne¤i-Mersin<br />

Karak, Pelin<br />

Köse, Cahit<br />

Kul, R›za Haluk<br />

Limoncuo¤lu, Nuri Sanal<br />

Oral, Zeynep Hüveyda<br />

Osken, Murat<br />

Özgül, Bülent<br />

Sazan, Sad›k<br />

Sönmez, Tacettin<br />

fiafak, Filiz<br />

Taflç›, Özgür Hasan<br />

Toktafl, Kamil<br />

Y›ld›r›m, Arma¤an<br />

226 BİLGİYE YATIRIM-BİRLİKTELİĞİN GÜCÜ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!