You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />
YIL: 14 SAYI: 159 MART - NÝSAN 2005
Değerli Okurlarımız,<br />
sunuş<br />
BÜLTEN<br />
1<br />
Mayıs ayı süresince meslek odalarımızın genel kurulları<br />
yapılacaktır.<br />
Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın, mesleki konuların yanı sıra ülkemizde ve<br />
dünyamızda gelişen sosyal, siyasal, vergisel ve ekonomik sorunlara<br />
meslek cephesinden görüş ve öneriler sunarak, çözüm üretilmek<br />
anlamındaki önerileriyle katkı yapacaklarına yürekten inanıyoruz.<br />
Mesleğin denetim boyutu giderek öne çıkmak<strong>ta</strong>dır. Ancak, denetim<br />
olgusunun, denetim ilke ve s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>m anlamıyla yerine<br />
oturmamış olması; Ulusal Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarının, Uluslararası<br />
Gökhan DEDE<br />
Oda Sekreteri<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına uyumlu hale getirilmesi ile işlev ve önem kazanacağı da bir gerçektir.<br />
Bu işe gönül vermiş uzmanların ve muhasebe bilim insanlarının ciddi çabalar gösterdiklerini<br />
görmekten mutluyuz.<br />
Uluslararası Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartlarına (UFRS) uyumlu Sermaye Piyasasında<br />
Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları SPK <strong>ta</strong>rafından Seri XI, No.25 sayılı Tebliğ ile yayımlanmış ve 01.01.2005<br />
<strong>ta</strong>rihinden sonra sona eren ilk ara mali <strong>ta</strong>blolardan geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Ancak<br />
UFRS ile birlikte “ara mali denetim raporlarının” üçe, dolasıyla <strong>ta</strong>mamının dörde çıkarılması bazı<br />
zorlukları da beraberinde getirecektir. Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın bu sıkıntılarını dikkate alarak UFRS’ye<br />
ilişkin ücretli kurs düzenledik. Kurs, bağımsız denetim kuruluşları ve SPK’ya <strong>ta</strong>bi şirketlerden<br />
yoğun ilgi gördü. Umarız katılanlar için yararlı bir çalışma olmuştur.<br />
TTK’nda yapılması düşünülen değişiklikler Odamızı, 2002 yılında yönetime gelişimizle<br />
birlikte harekete geçirmişti. Odamız bünyesinde oluşturduğumuz Komisyon’un da çalışmaları ve<br />
katkıları ile oluşan raporu TÜRMOB’a ilettik. Konuya ilişkin değerlendirme, Bültenimizin bu<br />
sayısında (bizleri en çok ilgilendiren maddeler bazında) özetlenerek okurlarımıza sunulmuştur.<br />
Bu Yasa değişikliği ile mesleğin ve denetimin önemi; verilen görev, yetki ve sorumlulukların gün<br />
ışığına çıkarılması amaçlanmıştır.<br />
Ayrıca, TTK’ndan sonra 1163 sayılı Kooperatifler Yasası’nda yapılacak değişikliklerle de<br />
kooperatiflerin denetlenmesinde ve denetim kurullarında meslek mensuplarımıza yetki ve görev<br />
verilmesi gerektiğine inanmak<strong>ta</strong>yız.<br />
Üç yıllık yönetim dönemimizde “mesleğin geleceği denetimdir” dedik. Ülkemizde verginin<br />
doğru toplanmasının; düzgün muhasebe ve doğru denetimle ve bütün bunların da, mesleki<br />
etik değerlere bağlı, mesleki bağımsızlık<strong>ta</strong>n ödün vermeyen meslek mensupları <strong>ta</strong>rafından<br />
sağlanabileceğini ısrarla vurgulamak<strong>ta</strong>yız.<br />
Bütün bunlardan başka Meslek Yasamız’da yapılacak olan değişikliklerle ilgili çalışmalar<br />
TÜRMOB bünyesinde devam etmektedir. Dilerim, tüm olumsuzluklarından arındırılmış, mesleğin<br />
önünü açacak bir Meslek Yasası yapılır.<br />
Mart-Nisan 2005 aylarında yayınladığımız iki adet ki<strong>ta</strong>bın (GV ve KV Vergi Rehberleri)<br />
bir TV kanalında ayın ki<strong>ta</strong>bı seçildi. Yazarı A. Murat Yıldız’a teşekkürlerimizle, başarılarının<br />
devamını diliyoruz.<br />
Mesleğimizin ve ülkemizin esenliğine yönelik çalışmaların yapılacağına olan inancımla,<br />
tüm odalarımızın genel kurullarının başarılı geçmesi dileğimle saygılarımı sunuyorum.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />
YIL: 14 SAYI: 159 MART - NÝSAN 2005<br />
İ ç i n d e k i l e r<br />
SUNUŞ<br />
Gökhan DEDE ................................................................................1<br />
TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI ÜZERİNE...<br />
Mehmet KOÇ .................................................................................3<br />
AVRUPA BİRLİĞİ YOLU ENGELLERLE DOLU<br />
Ahmet AKIN ....................................................................................4<br />
SAHİBİ<br />
ANKARA SERBEST MUHASEBECİ<br />
MALİ MÜŞAVİRLER ODASI<br />
Adına<br />
Mehmet KOÇ<br />
Genel Yayın Yönetmeni<br />
Ekmel GÜNGÖR<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Gökhan DEDE<br />
Yayın Kurulu<br />
Mehmet KOÇ • Ali Rıza AKDORA<br />
Selfet BEKTAŞ • Gökhan DEDE<br />
Turgut BAHADIR • Ekmel GÜNGÖR<br />
Yayın Danışmanları<br />
Kemal KILIÇDAROĞLU (YMM)<br />
Doç. Dr. Aziz KONUKMAN<br />
Doç. Dr. Cem SOMEL<br />
Halil BAŞAĞAÇ (YMM)<br />
Sabri ARPAÇ (YMM)<br />
Veysel TÜRKMEN (YMM)<br />
Kazım YILMAZ (YMM)<br />
M. Kemal OKTAR (SMMM)<br />
Ahmet ELBAŞI (SM)<br />
Yönetim Yeri<br />
Kumrular Caddesi No:26<br />
06440 Kızılay - ANKARA<br />
Tel: (0312) 232 33 77<br />
Faks: (0312) 231 71 17<br />
Web Adresi : www.<strong>asmmmo</strong>.org.tr<br />
E-pos<strong>ta</strong>: <strong>asmmmo</strong>@<strong>asmmmo</strong>.org.tr<br />
TASARIM - BASKI<br />
Başak Matbaacılık Ltd. Şti.<br />
Kazım Karabekir Cad. No:101/2-G<br />
06060 İskitler - ANKARA<br />
Tel: (0312) 384 27 61 - 62<br />
Faks: (0312) 341 39 79<br />
Bültenimize gönderilen yazılar yayımlansın,<br />
yayımlanmasın geri verilmez, yazılardaki<br />
düşün ve görüşler yazarlarına aittir. Yazılar<br />
kaynak gösterilerek ak<strong>ta</strong>rılabilir.<br />
Bülten Ankara SMMM Odası’nın ücretsiz<br />
yayın organıdır.<br />
YENİ TTK TASARISI’NDAKİ MUHASEBE VE DENETİME<br />
İLİŞKİN MADDELERE YÖNELİK GÖRÜŞ VE DEĞERLENDİRMELER<br />
Dr. Tamer AKSOY ............................................................................5<br />
SOSYAL GÜVENLİK REFORMU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME<br />
M. Kemal OKTAR .........................................................................16<br />
2005 YILINDA HAZİNENİN BORÇ YÜKÜ İLE<br />
BONO, BORSA VE FON GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ<br />
Yılmaz DÜZGÜN .........................................................................21<br />
HİZMET BİNAMIZ TAMAM, ŞİMDİ SIRA SOSYAL TESİSLERDE ...........24<br />
HABER ........................................................................................26<br />
SOSYAL SİGORTALAR KANUNU’NA GÖRE SMMM VE YMM<br />
RAPORUNA İLİŞKİN İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ VE İLİŞİKSİZ<br />
BELGESİ ALINMASI<br />
Ertuğrul KILIÇ ...............................................................................29<br />
AY İÇİNDE 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN VEYA EKSİK ÜCRET ÖDENEN<br />
SİGORTALILAR İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER<br />
Selçuk OKCAN ............................................................................33<br />
İSTENMEYEN MİSAFİRLERDEN KORUNMA YOLLARI<br />
Soner ŞİMŞEK ..............................................................................35<br />
ATİLLA İLHAN / KİMİ SEVSEM SENSİN<br />
Alaattin ARMAN ...........................................................................37<br />
MEVZUAT ....................................................................................38<br />
YARGI KARARI ..............................................................................39<br />
PRATİK BİLGİLER ...........................................................................42
gündem<br />
BÜLTEN<br />
3<br />
Yeni Türk Ticaret Kanunu<br />
Tasarısı Üzerine…<br />
Yaklaşık yarım asırdır Türk ticaret yaşamını düzenleyen, artık<br />
günümüz gereksinimlerine yanıt veremeyen 6762 sayılı Türk<br />
Ticaret Kanunu (TTK), emekli olmayı bekliyor.<br />
Adalet Bakanlığı’nca, büyük oranda İsviçre ve Alman Bilanço<br />
Hukuku’ndan esinlenilerek hazırlanan ve 1514 maddeden oluşan<br />
yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarı’sı, kamuoyunun görüş ve eleştirisine<br />
sunuldu.<br />
Yeni TTK Tasarı’sı, muhasebe ve denetime ilişkin bizim mesleğimiz<br />
açısından oldukça önemli yenilikler getirmektedir.<br />
Muhasebe uygulamalarında birliği sağlamak ve mali <strong>ta</strong>blolara uluslararası pazarlarda geçerlilik<br />
kazandırmak, denetim raporlarına güveni tesis etmek için UFRS ve Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />
uyum ticari yaşam ve bizler için büyük önem arzetmektedir.<br />
Tasarıdaki<br />
bizim açımızdan en<br />
önemli yeniliklerden<br />
biri, denetçilerin<br />
(denetleme kurulu<br />
olarak) şirketlerin bir<br />
iç organı olmak<strong>ta</strong>n<br />
çıkarılarak, denetim<br />
görevinin bağımsız<br />
denetim şirketlerine ve<br />
meslek mensuplarına<br />
verilmesidir.<br />
Mehmet KOÇ<br />
Oda Başkanı<br />
Tasarıdaki bizim açımızdan en önemli yeniliklerden biri,<br />
denetçilerin (denetleme kurulu olarak) şirketlerin bir iç organı<br />
olmak<strong>ta</strong>n çıkarılarak, denetim görevinin bağımsız denetim şirketlerine<br />
ve meslek mensuplarına verilmesidir.<br />
Ayrıca Tasarı’da, Uluslararası Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları (UMS),<br />
Uluslararası Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartları (UFRS) ve Türkiye<br />
Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları (TMS)’nin referans alınması ile Türkiye<br />
Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TMSK)’nun bir otorite olarak<br />
belirlenmesi ve bu s<strong>ta</strong>ndartlara uyma zorunluluğu getirilmesi de,<br />
mesleğimizin geleceği açısından oldukça olumlu yeniliklerdir.<br />
Bu yeni Tasarı’yla, mesleğimizin geleceği olarak gördüğümüz<br />
ve ısrarla savunduğumuz denetimin, yasal dayanağı, mesleki faaliyet<br />
alanı genişlemekle birlikte sorumluluklarımız artmış ve mesleğimizde<br />
uzmanlaşmanın önü de açılmış olacaktır.<br />
Halen kamuoyunda <strong>ta</strong>rtışılmak<strong>ta</strong> olan bu yeni yasa <strong>ta</strong>sarı ile<br />
ilgili çalışmalarımız, girişimlerimiz aralıksız sürmektedir. Oda olarak<br />
oluşturduğumuz özel komisyon, Tasarı’ya ilişkin görüş ve önerilerimizi<br />
bir rapor haline getirmiştir.<br />
Örneğin, Tasarı’da, muhasebe uygulamaları konusunda tek otoritenin UFRS’ye uyumlu TMSK ve<br />
yayınlayacağı s<strong>ta</strong>ndartlar olacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın, denetim konusunda otoritenin ne olacağı<br />
açıkça belirtilmemiş olması, bizce bir önemli eksikliktir.<br />
İşin doğrusu, denetim konusunda tek otoritenin TÜRMOB bünyesinde kurulu bulunan Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun (TUDESK) olmasıdır.<br />
Denetim alanında ulusal ve uluslararası gelişme ve uygulamaları izlemek, s<strong>ta</strong>ndartlar oluşturmak, diğer<br />
otoriteler ile gereken eşgüdümü sağlamak açısından Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜDESK)’in<br />
TMSK gibi yetkili tek otorite olmasında sayısız yarar görmekteyiz.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
AVRUPA BİRLİĞİ YOLU<br />
ENGELLERLE DOLU…<br />
Ahmet AKIN (*)<br />
Türkiye’ye 17 Aralık Brüksel zirvesinde<br />
müzakere <strong>ta</strong>rihinin verilmesinin<br />
ardından, katılım müzakerelerinin ilk<br />
aşaması olarak kabul edilen <strong>ta</strong>rama sürecinin<br />
başlaması geciktirilmemelidir. Aday ülke ile AB<br />
Komisyonunun or<strong>ta</strong>klaşa yürüttükleri ve Avrupa<br />
Birliğine katılacak ülkenin ulusal mevzuatının<br />
AB müktesebatı ile karşılaştırıldığı ayrıntılı bir<br />
inceleme süreci olan <strong>ta</strong>rama süreci ile, aday ülkenin<br />
ulusal hukukunun ve kurumlarının AB müktesebatı<br />
ile uyumunun tespit edilmesi amaçlanmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Tarama süreci uygulaması, AB ile aday ülke<br />
arasındaki ikili müzakerelerin üzerine kurulduğu<br />
bir temel oluşturması bakımından büyük önem<br />
arz etmektedir. Tarama sürecinin belli bir süresi<br />
bulunmamakla birlikte, altı aylık bir zaman dilimine<br />
yayılacağı <strong>ta</strong>hmin edilmektedir. Tarama sürecinin<br />
müzakereler ile paralel bir şekilde yürütülmesi<br />
olasılığı da olanak dahilinde görülmektedir.<br />
Katılım müzakerelerinde çok önemli bir<br />
görevi yerine getirecek olan baş müzakerecinin<br />
hükümet <strong>ta</strong>rafından belirlenmemiş olmasına<br />
anlam verilemiyor. Aslında, Türkiye’nin katılım<br />
müzakereleri sırasında en büyük dezavan<strong>ta</strong>jını<br />
oluşturacak olan konunun da, iktidarın <strong>ta</strong>rihsel<br />
ve siyasal birikiminin yetersiz olması görülüyor.<br />
Türkiye’yi, İs<strong>ta</strong>nbul Büyükşehir Belediyesi<br />
Başkanlığı dönemindeki danışman kadrosu<br />
ile yönetmeye çalışan Başbakan Recep Tayyip<br />
Erdoğan’ın, dünyadaki gelişmelere dar bir<br />
pencereden bakan ve milli görüşün etkisinden<br />
kurtulamayan kadrolarla bir yere varamayacağını<br />
anlaması gerekiyor. Başbakan’ın yorulması ve<br />
hükümetin performansının düşmesi, Bakanlar<br />
Kurulu ile icra organlarında hızlı bir değişikliğe<br />
gidilmesini zorunlu hale getiriyor. Hükümetin en<br />
(*) Yeminli Mali Müşavir - TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
kısa zamanda <strong>ta</strong>rikatlar koalisyonu görüntüsünden<br />
kurtulması gerekiyor. Aksi <strong>ta</strong>kdirde, katılım<br />
müzakereleri sürecinde önemli sorunların<br />
yaşanabileceği düşünülmektedir.<br />
Topluluk müktesebatı genelde 31 başlık<br />
altında sınıflandırılmak<strong>ta</strong> olup, tüm aday ülkelerle<br />
müzakerelerde aynı gruplandırma izlenmektedir.<br />
Bu başlıklar şu şekildedir: Malların, kişilerin,<br />
hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı,<br />
şirketler hukuku, rekabet politikası, <strong>ta</strong>rım,<br />
balıkçılık, ulaştırma, vergilendirme, ekonomik<br />
ve parasal birlik, is<strong>ta</strong>tistikler, sosyal politika ve<br />
istihdam, enerji, sanayi politikası, küçük ve or<strong>ta</strong><br />
boy işletmeler, bilim ve araştırma, eğitim ve mesleki<br />
eğitim, telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri,<br />
kültürel ve görsel-işitsel politika, bölgesel politika ve<br />
yapısal araçların koordinasyonu, çevre, tüketicinin<br />
ve sağlığın korunması, adalet ve içişleri, gümrük<br />
birliği, dış ilişkiler, or<strong>ta</strong>k dış politika ve güvenlik<br />
politikası, mali kontrol, mali ve bütçesel hükümler,<br />
kurumlar ve diğer konular.<br />
Türkiye’nin katılım müzakereleri sürecinde en<br />
fazla zorlanacağı konular arasında, kişilerin serbest<br />
dolaşımı, <strong>ta</strong>rım ve balıkçılık, bölgesel politikalar,<br />
mali ve bütçesel konular ile çevre gösterilmektedir.<br />
Özellikle çevre alanında gerek kurumlaşma<br />
gerekse altyapı yatırımları için Türkiye’nin<br />
zaman ve finansmana gereksinimi olduğu ifade<br />
edilmektedir. Enerji konusu ise niteliği itibariyle<br />
zor bir konu olmasına rağmen, Türkiye’nin stratejik<br />
konumu dolayısıyla pazarlık gücüne sahip olacağı<br />
beklenebilir. Avrupa Birliği üye ülkelerinin siyasi<br />
bir birlik kurma yolunda attıkları en önemli adımı<br />
temsil eden AB Anayasası’nın da üye devletler<br />
<strong>ta</strong>rafından, halk oylaması veya parlamentoları<br />
<strong>ta</strong>rafından onaylanması sürecinin de başladığını<br />
düşünecek olursak, Türkiye’nin uzun-ince bir yolda<br />
tüm zorlukları aşarak gitmek zorunda olduğunu<br />
ve bu yolun sonunda Avrupa Birliği’ne <strong>ta</strong>m üye<br />
olabilecek toplumsal güce sahip bulunduğunu<br />
unutmamak gerekir. Yeter ki, birlik ve beraberlik<br />
içinde kişilikli davranabilelim.<br />
görüş<br />
BÜLTEN<br />
4
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
5<br />
YENİ<br />
TÜRK TİCARET KANUNU<br />
TASARISI’NDAKİ<br />
MUHASEBE VE<br />
DENETİME İLİŞKİN<br />
MADDELERE YÖNELİK<br />
GÖRÜŞ VE<br />
DEĞERLENDİRMELER<br />
Dr. Tamer AKSOY (*)<br />
(*)<br />
. SMMM<br />
. ASMMMO Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Komisyonu Başkanı<br />
. ASMMMO TTK Tasarısı Çalışma Kurulu Raportörü ve<br />
Editörü<br />
. TÜDESK-Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu Yönetim Krl.<br />
Üyesi<br />
. BDDK Yeni Bankalar ve Finans Kuruluşları Kanun Tasarısı<br />
Uzman Bilirkişisi ve Raportörü<br />
. Türkiye İç Denetim Enstitüsü E.S<strong>ta</strong>ndartlar Komisyonu<br />
Üyesi<br />
. IIA-USA(The Institute of Internal Auditors) Uluslararası İç<br />
Denetçiler Enstitüsü İç Denetim Etik Kurulu Üyesi<br />
Giriş<br />
Yazımızda, 1514 maddeden oluşacak şekilde<br />
AB müktesebatı ışığında güncelleştirilen 1956<br />
<strong>ta</strong>rihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’-<br />
nun 1 (TTK) muhasebe ve denetime ilişkin bazı<br />
maddelerinin genel bir değerlendirmesi yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
1. Değerlendirmeye Konu Edilen Kanun<br />
Tasarısı<br />
• Değerlendirmeye konu kanun <strong>ta</strong>sarısının 2 ,<br />
AB müktesebatı ışığında güncelleştirilen<br />
1957 <strong>ta</strong>rihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na<br />
(TTK) ait olduğu, 1514 maddeden<br />
oluşan yeni kanun <strong>ta</strong>slağında büyük ölçüde<br />
İsviçre ve Alman Bilanço Hukuku’nun<br />
kaynak olarak alındığı,<br />
• Yeni kanun <strong>ta</strong>slağının, ilgili hususlarda birçok<br />
önemli konuda günümüzü yakalayan<br />
ve AB müktesebatına uyum sağlayan çok<br />
sayıda çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde<br />
getirdiği,<br />
• Eski kanunun amaca uygun gerçek denetimden<br />
uzak olduğu, yönetim kurulu<br />
üyelerinde bile belli ölçüde yetkinlik aranırken,<br />
denetçilerde mesleki eğitim, kalifikasyon,<br />
yetkinlik, ehil olma vb. özelliklerin<br />
aranmadığı, denetçi bağımsızlığı hususunun<br />
gözardı edildiği, denetçi bağımsızlığını<br />
mümkün kılan hususları içermediği,<br />
buna karşılık yeni TTK Tasarısı’nda ise,<br />
mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek mensuplarınca<br />
amaca uygun “gerçek” denetimi<br />
öngören bir düzenlemeye gidildiği, denetçilerin<br />
(denetleme kurulu olarak) şirketin<br />
iç organı olmak<strong>ta</strong>n çıkarılıp, denetim görevinin<br />
bağımsız denetim şirketlerine ve<br />
meslek mensuplarına verilmesinin <strong>ta</strong>sarının<br />
en önemli yeniliklerinden biri olarak<br />
görüldüğü,<br />
• AB müktesebatıyla paralellik arayışı içinde<br />
olunduğu,<br />
(1)<br />
Türk Ticaret Kanunu, Kanun No:6762, Kabul Tarihi:<br />
29.6.1956, Resmi Gazete Tarih/No:9.7.1956-9353<br />
(2)<br />
Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, T.C.Adalet Bakanlığı,<br />
Ankara, 2005<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
• Ayrıca madde 398 ve devamı maddelerinde<br />
Uluslararası Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-<br />
(UMS 3 ), Uluslararası Finansal Raporlama<br />
S<strong>ta</strong>ndartları-(UFRS), Türkiye muhasebe<br />
S<strong>ta</strong>ndartı-(TMS) baş<strong>ta</strong> olmak üzere<br />
Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu<br />
(TMSK)’nun bir otorite olarak zikredilip<br />
şahsında, ulusal ve uluslararası nitelikteki<br />
düzenleme ve s<strong>ta</strong>ndartlara işaret edilmiş<br />
ve uyum zorunluluğu getirilmiş olmasının<br />
olumlu bir adım olarak nitelendirildiği,<br />
s<strong>ta</strong>ndartların sürekli değişim ve gelişim süreci<br />
içinde olması nedeniyle, bu tip bir atıfın<br />
uygulama yorumları da dahil uygulama<br />
ve kavramsal çerçevede birlik sağlama açısından<br />
olumlu görüldüğü,<br />
• Kanunu’nun ruhuna uygun olarak muhasebe<br />
s<strong>ta</strong>ndartları ve amaca uygun “gerçek”<br />
denetim konusunda adım atılmış olmasının<br />
olumlu görüldüğü, finansal <strong>ta</strong>blolar,<br />
birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin<br />
artırılması ve azaltılması gibi işlemlerin<br />
özel denetim kapsamına alınmasının,<br />
şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kurumsal<br />
yönetim ilkeleri açısından katkı sağlayıcı<br />
yenilikler olarak değerlendirildiği,<br />
• Ayrıca, <strong>ta</strong>sarının, meslek mensuplarımız<br />
ve mesleğimiz açısından çok önemli olarak<br />
nitelenebilecek iki nok<strong>ta</strong>yı soyut<strong>ta</strong>n somu<strong>ta</strong><br />
çevirdiğinin altını çizmekte yarar görüldüğü,<br />
birinci nok<strong>ta</strong>nın daha önce meslek<br />
mensubunun faaliyet alanı ve kapsamı dışında<br />
olan bu kapsamdaki şirket denetimlerinin<br />
yasal olarak meslek mensuplarının<br />
denetimine <strong>ta</strong>bi kılınması, diğer nok<strong>ta</strong>nın<br />
ise daha önce daha soyut ve mesleğin vizyonu/geleceği<br />
olarak görünen “Denetim”<br />
konusunda dünya uygulamalarına paralel<br />
şekilde muhasebe/denetim dönüşümünün<br />
gerçekleştirilmiş olmasıdır. AB ve dünya<br />
düzenlemelerine paralellik arzeden bu<br />
(3)<br />
IFAC, International Federation of Accoun<strong>ta</strong>nts, “International<br />
Accounting S<strong>ta</strong>ndards”, Handbook of International<br />
Public Sector Accounting Pronouncements,<br />
2003<br />
ASMMMO, UFRS ile Uyumlu Sermaye Piyasasında<br />
Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları, Ankara, 2004<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
uygulama ile mesleğin ve meslek mensubunun<br />
imajı ve vizyonunun, mükellef kayıtlarını<br />
tu<strong>ta</strong>n muhasebeci nok<strong>ta</strong>sından,<br />
yetkisini yasadan alan bir güçle mükellefi<br />
hemen her boyutuyla bağımsızca denetleyen,<br />
kurumsal yönetim, şeffaflık ve hesap<br />
verilebilirlik anlamında mükelleften hesap<br />
sorabilen ve ibrası alınmak zorunda olunan<br />
denetçi nok<strong>ta</strong>sına gelmiş olmasının<br />
bilhassa SMMM camiasınca “olumlu” ve<br />
“stratejik” bir kazanım olarak değerlendirilmesinin<br />
gerektiği,<br />
2. Yeni Kanun Tasarısına Yönelik Değerlendirme<br />
ve Öneriler<br />
• Tasarının dili açısından bakıldığında; <strong>ta</strong>sarının<br />
muhtemelen farklı gruplarca kaleme<br />
alınmış olma ihtimali göz önüne alınarak,<br />
bölümler arasında üslup ve dilbirliğinin<br />
sağlanması açısından, <strong>ta</strong>sarı metninin, Redaksiyon<br />
Komitesi’nce “Türkçe” ve “anlaşılabilirlik”<br />
açısından bir kez daha gözden<br />
geçirilmesinde yarar görüldüğü,<br />
• Yeni TTK’nın, çeşitli konularda dar kapsamlı,<br />
ha<strong>ta</strong>lı, çelişkili ve yanlış anlamalara<br />
yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken<br />
ha<strong>ta</strong>lı düzenlemelerle beraber çeşitli<br />
eksiklik ve noksanlıkları içerdiği,<br />
• Yasadaki bazı ifade, kavram ve terimlerin<br />
“yerine oturmamış” olduğu, gerek genel<br />
kabul görmüş, gerek uluslararası s<strong>ta</strong>ndartlar,<br />
gerek diğer ilgili mevzuat ve gerekse<br />
3568 sayılı meslek mevzuatıyla <strong>ta</strong>m örtüşmediği,<br />
kavram kargaşası doğabileceği, dolayısıyla<br />
bilhassa denetime ilişkin terimler<br />
konusunda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />
Kurulu-TÜDESK <strong>ta</strong>rafından yayınlanan<br />
Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) 4<br />
ve bu s<strong>ta</strong>ndartların başında yer alan UDS-<br />
Terimler Sözlüğü baz alınarak <strong>ta</strong>sarıdaki<br />
ifadelerin revizesinde yarar görüldüğü,<br />
4<br />
IFAC, International Federation of Accoun<strong>ta</strong>nts, “International<br />
Auditing and Assurance S<strong>ta</strong>ndards, Handbook<br />
of International Auditing, Assurance and Ethics Pronouncements,<br />
2003<br />
TÜDESK-Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu, Uluslararası<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları, Türmob yayınları no:238,<br />
Ankara 2004<br />
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
6
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
7<br />
• Kavramsal değişiklik önerilerine ilişkin<br />
olarak, öncelikle, kanunda geçen üçüncü<br />
bölüm başlığı ile diğer yerlerde geçen tüm<br />
“DENETLEME” teriminin “DENETİM”<br />
olarak değiştirilmesinde, gerek ulusal gerekse<br />
diğer uluslararası yasal ve kurumsal<br />
düzenleme, s<strong>ta</strong>ndartlar ve uygulamalardaki<br />
ifadelerle (Örneğin: uluslararası denetim<br />
s<strong>ta</strong>ndartları, denetim raporu, (TÜDESK)<br />
Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu vb.<br />
gibi çok çeşitli ibareler) paralellik sağlanması<br />
açısından yarar görüldüğü,<br />
• Bağımsızlık, denetimin özünde ve gerek<br />
ulusal gerekse uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />
denetimin olmazsa olmaz koşulu<br />
olarak <strong>ta</strong>nımlandığı ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />
ayrıca yer verildiği için, diğer<br />
yasal düzenlemelerin de temelini oluşturacak<br />
olan TTK <strong>ta</strong>sarısında bağımsız denetim<br />
kuruluşu ve/veya bağımsız denetçi<br />
ibarelerinde geçen bağımsız kelimesinin<br />
kaldırılmasında yarar görüldüğü,<br />
• Kavram kargaşasını azaltmak, kavramlarda<br />
birlik ve beraberliği sağlamak ve AB<br />
müktesebatı ve uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarındaki<br />
kavram ve terimlerle (s<strong>ta</strong>tutory<br />
auditor) paralelliği temin amacıyla,<br />
madde başlıkları da dahil <strong>ta</strong>sarıda geçen<br />
tüm Denetçi ibarelerinin (kuruluş denetçisi,<br />
işlem denetçisi, yılsonu hesap denetçisi,<br />
özel denetçi vb.) “Yetkili Denetçi” olarak<br />
değiştirilerek tek bir denetçi ünvanı altında<br />
s<strong>ta</strong>ndartlaştırılmasında yarar görüldüğü,<br />
• Kuruluş, sermaye artırımı, sermaye azaltımı,<br />
birleşme, bölünme, tür değişimi ve<br />
menkul değer ihracı gibi işlemlerin anlaşılabilirliği<br />
artırmak anlamında “özel işlem”<br />
ifadesi altında <strong>ta</strong>nımlanmasında (sermaye<br />
artırımı özel işlemi, birleşme özel işlemi<br />
gibi)” yarar görüldüğü,<br />
• Tasarı metninde geçen tüm “Uzman” terimlerinin<br />
“3568 sayılı Yasa doğrultusunda<br />
ruhsat almış meslek mensupları” olarak<br />
düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />
• Tüm ülke genelinde gerek özel gerekse<br />
kamu sektöründe yaşanan (ve işin erbabı<br />
olmama, yetkin olmama ve uzmanlık alanı<br />
dışında istihdam edilme gibi nedenlerden<br />
kaynaklanan) verimsizlik vb olumsuz<br />
sonuçlar dikkate alınarak; ticaret şirketlerinin<br />
muhasebe, finansman, mali işler<br />
vb.gibi mali konularda özel uzmanlık gerektiren<br />
departmanlarda istihdam edilecek<br />
personelin, 3568 sayılı yasa ile ruhsat almış<br />
meslek mensuplarından oluşması gerektiği<br />
hususunun kanuna dercedilmesinde yarar<br />
görüldüğü,<br />
• Tasarının denetime ilişkin Denetleme<br />
başlığını <strong>ta</strong>şıyan üçüncü bölümündeki en<br />
önemli eksikliğin, Madde 398 ‘de Türkiye<br />
Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun<br />
(TMSK) muhasebe konularında bir otorite<br />
olarak zikredilip şahsında UMS, UFRS,<br />
TMS baş<strong>ta</strong> olmak üzere, ulusal ve uluslararası<br />
muhasebe s<strong>ta</strong>ndartlarına işaret edilmiş<br />
ve kurulca muhasebe konusunda getirilecek<br />
düzenlemelere uyumun zorunlu kılınmış<br />
olmasına karşın; benzer düzenlemenin<br />
“denetim” için yapılmadığının görüldüğü,<br />
işin diğer önemli <strong>ta</strong>rafı olan Denetim konusunda<br />
herhangi bir otoritenin <strong>ta</strong>sarıda<br />
zikredilmediği, ulusal mevzuat<strong>ta</strong> Denetim<br />
ile ilgili otorite ve düzenlemelerin mükerrerliği,<br />
çoklu s<strong>ta</strong>ndart karmaşası ve bilhassa<br />
denetimdeki çokbaşlılığın gözardı edilerek<br />
bunları giderici bir düzenlemeye <strong>ta</strong>sarı<br />
metninde yer verilmediği,<br />
ulusal düzeyde yasal ve yetkili bir otorite<br />
anlamında tek elden (TÜDESK)-Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu ve kurulun<br />
şahsında Türkçeye çevrilen Uluslararası<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) ve Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına (TDS) işaret edilmediği,<br />
yetkilerinin belirlenmediği, denetime<br />
ilişkin TÜDESK-Türkiye Denetim<br />
S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu <strong>ta</strong>rafından yayınlanacak,<br />
düzenlenecek ve <strong>ta</strong>kip edilecek denetim<br />
ilke, usul, teknik ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına<br />
uyum zorunluluğunun getirilmediği,<br />
bu yönde bir atıfın yapılmadığı,<br />
Denetim alanında ulusal ve dünya ölçeğindeki<br />
gelişmeleri ve uygulamaları <strong>ta</strong>kip et-<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
mek ve uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarını<br />
eşzamanlı tek elden ulusal düzeyde Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartı olarak yayınlayarak uygulamaya<br />
yansıtmak ve diğer ulusal otoriteler<br />
nezdinde gerekli koordineyi sağlamak<br />
konusunda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />
Kurulu-TÜDESK’in TMSK’ya benzer şekilde<br />
yasal ve yetkili tek otorite durumuna<br />
getirilmediği,<br />
dolayısıyla denetim ve bilhassa denetçi ve<br />
denetim sürecine ilişkin nitelik, çalışma ve<br />
raporlama s<strong>ta</strong>ndartları ve düzenlemeleri<br />
konusunda baz ve referans alınacak denetim<br />
uygulama esaslarının or<strong>ta</strong>ya konmadığı,<br />
böylece kavramsal çerçevede birlik ve<br />
beraberlik sağlamanın zorlaştığının düşünüldüğü,<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
bu yönde bir ilave maddenin madde 398 ve<br />
Geçici 1. maddeye benzerlik ve paralellik<br />
arzedecek şekilde, <strong>ta</strong>sarı metnine eklenerek<br />
boşlukların giderilmesinde zaruret görüldüğü,<br />
• 88. md. 4. fıkrasında; muhasebeye ilişkin<br />
olarak“Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek<br />
ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan<br />
kurum ve kurulların, Türkiye Muhasebe<br />
S<strong>ta</strong>ndartlarına uygun olmak ve Türkiye<br />
Muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları Kurulunun onayını<br />
almak şartıyla, kendi alanları için geçerli<br />
olacak s<strong>ta</strong>ndartlar ile ilgili olarak ayrıntıya<br />
ilişkin, sınırlı düzenlemeleri yapabilirler”<br />
hükmü bulunduğu, buna karşın, denetime<br />
ilişkin olarak, Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />
uygun olmak ve TÜDESK-Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun onayını<br />
almak şartını düzenleyen hususlara yer verilmediği,<br />
• Tasarıdaki 88.md.nin (5.fıkrasında) “Uygulamada,<br />
Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartlarında<br />
hüküm bulunmayan hallerde, fıkrada belirtilen<br />
ayrıntı düzenlemelere, anılan düzenlemelerde<br />
de hüküm bulunmadığı hallerde<br />
dünyada yaygın uygulaması bulunan genel<br />
kabul gören muhasebe ilkelerine uyulur.”<br />
hükmüne yer verildiği, <strong>ta</strong>sarıda denetime<br />
ilişkin bu tür bir atıfın yapılmadığı dikkate<br />
alınarak, denetim konusunda da madde<br />
gerekçesine paralel şekilde, öncelikle<br />
“…….Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />
(TDS), Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu-TÜDESK’nca<br />
yayınlanan uluslararası<br />
denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına, TÜDESK düzenlemelerine<br />
ya da düzenleme bulunmayan hallerde<br />
dünyada yaygın uygulaması bulunan<br />
uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına ve genel<br />
denetim ilkelerine uyulacağı” hükmünün de<br />
maddeye eklenmesinde yarar görüldüğü,<br />
bu tür bir eklemenin ülkemizde yapılacak<br />
denetimin uluslararası kabul görmesi ve<br />
denetime ilişkin karşılaşılacak sorunların<br />
halli açısından yarar görüldüğü,<br />
• Ancak, bağımsızlığa ilişkin olarak gerek<br />
IFAC, gerek 3568 sayılı Yasa ve TÜRMOB<br />
mevzuatına gerekse <strong>ta</strong>sarının madde gerekçelerinde<br />
zikredildiği gibi uluslararası<br />
denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına atıf<strong>ta</strong> bulunulması<br />
ve paralellik sağlanmasının gerekli görüldüğü,<br />
• Tasarının geçici 1.maddesinin 1.ve 2.fıkrasında,<br />
TMSK’nun uygulanacak UFRS ve<br />
bunun yerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlara uygunluk<br />
içinde hazırlanmış bulunan TMS’nın <strong>ta</strong>m<br />
metninin Türkçesini Resmi Gazetede yayınlar<br />
hükmü ile TMSK, ayrıca UFRS’de<br />
veya yerlerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlarda yapılacak<br />
her türlü değişikliği hemen TMS olarak<br />
yayınlar” hükümlerine paralel olarak, aynı<br />
düzenlemenin bu kez denetim açısından,<br />
denetim konularını düzenlemek bakımından<br />
da aşağıdaki şekilde <strong>ta</strong>sarıya dercedilmesinde<br />
yarar görüldüğü, yani Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun uygulanacak<br />
Uluslar arası denetim s<strong>ta</strong>ndartları ve<br />
bunun yerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlara uygunluk<br />
içinde hazırlanmış bulunan Türkiye denetim<br />
s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>m metninin Türkçesini<br />
Resmi Gazetede yayınlar. Ve maddenin<br />
2.nci fıkrasına paralel şekilde Türkiye Denetim<br />
S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜDESK), ayrıca<br />
Uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />
(UDS) veya yerlerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlarda<br />
yapılacak her türlü değişikliği hemen Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartı (TDS) olarak yayın<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
8
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
9<br />
lar” hükmünün <strong>ta</strong>sarının geçici maddelerine<br />
denetim açısından ilave edilmesinde<br />
yarar görüldüğü<br />
• Mesleki davranışa ve meslek etiğine yönelik<br />
kurallar ile denetlenen şirket, denetçi,<br />
diğer denetim kurumları, yasal otoriteler<br />
arasındaki davranış kuralları ve sorumlulukların<br />
daha de<strong>ta</strong>ylı ele alınmasında<br />
yarar görüldüğü, ayrıca, denetlenenlerin<br />
sorumluluğuna ilişkin müeyyidelere <strong>ta</strong>sarı<br />
hükümlerinde daha ayrıntılı yer verilmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Tasarıda denetim konusunda ulusal ve uluslararası<br />
s<strong>ta</strong>ndartlara ve düzenlemelere atıf<strong>ta</strong><br />
bulunulması gerekirken bulunulmadığı,<br />
Madde 400’ü <strong>ta</strong>kip edecek şekilde, denetçiye<br />
ilişkin kişisel (niteliksel) s<strong>ta</strong>ndartlar ile<br />
denetimin icrasına, sürecine, denetim faaliyetlerinin<br />
planlanması, programlanması,<br />
çalışma kağıtları, kalite kontrolü (Quality<br />
assurance), denetimin kontrolü yönelik<br />
çalışma alanına yönelik denetim s<strong>ta</strong>ndartları<br />
ile denetim raporlama s<strong>ta</strong>ndartlarının<br />
da ayrı maddeler halinde düzenlenmesi<br />
ve/veya bu konuda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />
Kurulu’nun (TÜDESK) Türkçeye<br />
çevirerek yayınladığı Uluslararası Denetim<br />
S<strong>ta</strong>ndartlarına gerekli atıfların yapılmasının<br />
gerekli görüldüğü,<br />
• Denetim kanıtları, riskleri, kanıt toplama<br />
ve denetim teknikleri <strong>ta</strong>sarıda düzenlenmeli<br />
ve/veya bunları düzenleyen referans<br />
kaynaklara gerekli atıflarda bulunulmasında<br />
yarar görüldüğü, yapılacak denetimlere<br />
ilişkin olarak kanıt toplama tekniklerinde<br />
örnekleme modelleri ve derecesinin düzenlenmesinde<br />
ve/veya bunları düzenleyen<br />
referans kaynaklara gerekli atıflarda bulunulmasında<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Tasarıda, denetimin, şirketin varlığını ve<br />
geleceğini tehdit eden yakın tehlikeleri teşhis<br />
sistemlerinin şirkette bulunup bulunmadıklarını<br />
ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını<br />
da kapsadığının belirtildiği, bu ibarenin<br />
şirketin varlığını ve geleceğini tehdit<br />
eden “riskleri”, oluşmasından önce (proaktif)<br />
or<strong>ta</strong>ya koyacak gerekli iç kontrol sistemlerinin<br />
şirkette bulunup bulunmadığını…<br />
kapsar şeklinde <strong>ta</strong>dilinde yarar görüldüğü<br />
• Denetim, iç kontrol (internal çontrol) ve<br />
risk yönetimi (risk management) sistemlerinin<br />
kurumsal yönetimin (corperate governance)<br />
temel unsurlarından birisi olduğu<br />
ve bu bağlamda şirketlerde risk odaklı<br />
iç kontrol, denetim ve risk yönetim sistemlerinin<br />
kurulması gereği ve bu sistemlerin<br />
denetim kapsamında değerlendirileceği<br />
hususlarının kanuna dercedilmesi gerektiği,<br />
• İç kontrol sisteminin amaçları, iç kontrol<br />
sisteminin yapısını oluşturan faktörler<br />
(Organizasyon yapısı, personel yapısı,<br />
muhasebe sistemi, bütçe sistemi, işletme<br />
politikaları, iç denetim, iç kontrol ve risk<br />
yönetimi yapısı vb.) iç kontrol sistemini değerlendirme<br />
ve <strong>ta</strong>nıma yöntemlerine atıf<strong>ta</strong><br />
bulunulmasında yarar bulunduğu, ayrıca,<br />
çağımızın bilgi çağı olduğu ve bilgilerin bilgi<br />
sistem alt yapılı korunduğu dikkat alınarak,<br />
bilgisayar destekli denetim teknikleri<br />
ve araçları (BDDTA) ile Bilgi teknolojileri<br />
(IT) denetimi ve bilgi sistem güvenliği konularının<br />
da gözden uzak tutulmamasında<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Tasarıda <strong>ta</strong>riflenen denetim <strong>ta</strong>nımından<br />
muhasebe denetimini aşan ve iç kontrol ve<br />
risk yönetim sistemlerinin denetimini de<br />
içeren modern ve proaktif bir denetimin<br />
amaçlandığının görüldüğü, böyle ise bunların<br />
açıkça <strong>ta</strong>riflenmesinde yarar görüldüğü,<br />
• Denetleme etiğinden kısaca bahsedildiği,<br />
ancak bu konuyu tüm de<strong>ta</strong>ylarıyla dünya<br />
çapında düzenleyen ve or<strong>ta</strong>ya koyan IFAC<br />
Uluslararası Mesleki Denetçi Etik koduna<br />
(mesleki davranış kurallarına), TÜDESK<br />
Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına, TÜ-<br />
DESK Ulusal Etik S<strong>ta</strong>ndardına, 3568 sayılı<br />
Meslek Yasası’ndaki mesleki ahlak kuralları<br />
vb. etik kurallara atıf<strong>ta</strong> bulunulmadığı ve<br />
paralellik sağlanmadığı,<br />
• Denetçilere şirketlerin denetim sürecinde<br />
her türlü bilgi, belge temini ve her türlü des-<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
teğin gösterileceğini teminat altına alan ifadelerin<br />
dercedilmesinde yarar görüldüğü,<br />
• Denetim ve muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları konusunda<br />
önemli hükümler içeren <strong>ta</strong>sarıda,<br />
mesleğin gerek ve yükümlülüklerine uygunluk<br />
arzedecek ve meslek mensuplarının<br />
haklarını koruyacak <strong>ta</strong>rzda düzeltme ve<br />
iyileştirmelerin yapılması zorunluluğunun<br />
TÜRMOB’a bildirilmesinde yarar mü<strong>ta</strong>laa<br />
edildiği,<br />
• Ha<strong>ta</strong>lı, çelişkili, eksik ve noksan düzenlemelerin<br />
giderilmesi ile denetim s<strong>ta</strong>ndartları,<br />
denetim süreci ve denetim s<strong>ta</strong>ndartları<br />
otoritesi baş<strong>ta</strong> olmak üzere meslek, meslek<br />
erbabı ve kurumsal meslek örgütünün geleceğe<br />
yönelik hakları açısından gereken<br />
girişimlerin TÜRMOB nezdinde yapılmasında<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Ayrıca, 88.maddenin 2.fıkrasında, “uygulamada<br />
birliği sağlamak” ifadesinin anlaşılırlık<br />
açısından “uygulama birliği sağlamak”<br />
ya da “uygulamada birlik ve beraberliği<br />
sağlamak” olarak <strong>ta</strong>dil edilmesinin uygun<br />
olacağının düşünüldüğü,<br />
• Madde 88.(2)de, “….uygulamada birliği<br />
sağlamak ve finansal <strong>ta</strong>blolara uluslar arası<br />
pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla,<br />
UFRS’ye <strong>ta</strong>m uyumlu olacak şekilde, yalnız<br />
Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu<br />
<strong>ta</strong>rafından belirlenip yayınlanacağı”nın zikredildiği,<br />
aynı ifadeyi <strong>ta</strong>kip edecek şekilde<br />
“…………..denetim uygulamalarında birliği<br />
sağlamak ve yapılan denetimlere uluslar<br />
arası geçerlilik kazandırmak amacıyla,<br />
Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜ-<br />
DESK) <strong>ta</strong>rafından yayınlanan Uluslararası<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına uyumlu olacak şekilde,<br />
yalnız Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />
Kurulu <strong>ta</strong>rafından belirlenip yayınlanacağı”<br />
şeklinde ekleme yapılarak madde metninin<br />
denetim konusundaki boşluğu giderecek<br />
<strong>ta</strong>rzda düzeltilmesinde yarar görüldüğü,<br />
bu tür bir düzeltmenin yapılmaması durumunda,<br />
işin denetim <strong>ta</strong>rafında uygulama<br />
birliğinin sağlanması ve yapılacak denetime<br />
uluslararası pazarlarda geçerlilik kazandırma<br />
ve uluslararası kurallara uyumun<br />
temini hususlarının gözardı edilmesi sonucunu<br />
doğuracağı, hem uluslararası denetim<br />
s<strong>ta</strong>ndartlarına hem de bu s<strong>ta</strong>ndartlara <strong>ta</strong>m<br />
uyum şartının zikredilmemiş olma sonucunun<br />
or<strong>ta</strong>ya çıkacağının düşünüldüğü,<br />
• Ayrıca, denetime ilişkin düzenlemelerin,<br />
yukarıdaki belirtilen doğrultuda TÜDESK-<br />
Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nca<br />
belirlenip yayınlanacağı hükmünün de<br />
madde 88 (2) in devamına eklenmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• 88.md.2.fıkrada geçen “…..uluslararası<br />
pazarlar” ibaresindeki pazarlar ifadesi uygun<br />
düşmemiş olup, ibarenin “….<strong>ta</strong>blolara<br />
uluslararası kabul ve geçerlilik” şeklinde<br />
düzeltilmesi uygun olacaktır.<br />
• Madde 88’in 3. fıkrasında yer alan “ değişik<br />
ölçütteki işletmeler” deyimindeki ölçüt ibaresinin,<br />
ve farklı yoruma meydan vermeyecek,<br />
kastedileni or<strong>ta</strong>ya koyacak ve daha<br />
anlaşılacak şekilde düzeltilmesinde yarar<br />
görüldüğü,<br />
• Tasarı önsözünde TTK <strong>ta</strong>sarısıyla birlikte<br />
T.B.M.M.den geçirileceği öne sürülen TTK<br />
Uygulama Kanunu Tasarısı’nın da TTK<br />
Tasarısı ile eşzamanlı olarak web sitesinde<br />
yayınlanarak kamuoyunun bilgi ve görüşlerine<br />
sunulmasında yarar görüldüğü,<br />
• Madde 64 de defter tutma yükümlülüğü<br />
açıklanırken TMS ve UFRS’ye gönderme<br />
yapılmasının olumlu mü<strong>ta</strong>laa edildiği, bu<br />
s<strong>ta</strong>ndartlara uyumun kanunun yürürlüğe<br />
girmesiyle ilk kez yasalaştırılmış olacağı,<br />
Bu sayede TMSK ve yayınladığı s<strong>ta</strong>ndartların<br />
da yasal bir s<strong>ta</strong>tü kazanacağı, bunun<br />
ticari hayat için olumlu bir gelişme olarak<br />
değerlendirildiği,<br />
• Yine madde 64/3 de ticari defterlerin açılış<br />
ve kapanışlarının noterce onaylanması<br />
zorunlu hale getirildiği, onayın yapılış şeklinin<br />
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tebliğiyle<br />
belirleneceğinin hüküm altına alındığı,<br />
ilgili bakanlığın bu belirlemeyi yaparken<br />
diğer kanunlarla paralellik sağlamaya özen<br />
göstermesinde ve yine gerekli koordineyi<br />
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
10
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
11<br />
sağlayarak Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları<br />
Kurulu-(TMSK) ve TÜRMOB/TÜDESK-<br />
Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun<br />
görüşünü alması gerektiğinin madde metnine<br />
ilave edilmesinde yarar görüldüğü,<br />
• Madde 147/4 ve madde 148/4 de tüm or<strong>ta</strong>kların<br />
onaylaması halinde, küçük ve or<strong>ta</strong><br />
ölçekli or<strong>ta</strong>klıklar birleşme raporu ve raporun<br />
denetiminden vazgeçebilirler hükmü<br />
bulunmak<strong>ta</strong>dır, hükmü ile küçük ve or<strong>ta</strong><br />
ölçekli işletmelere bağımsız denetleme konusunda<br />
koşullu bir istisna getirilmiştir.<br />
Bu kanunun ve denetimin ruhuna aykırıdır<br />
Geçmişteki olumsuz tecrübeler ve kanunun<br />
“gerçek“ denetime yönelik “ruhu“<br />
gözönüne alınarak, istisnanın kanunun<br />
ruhuna aykırılık ve çelişki teşkil etmemesi<br />
için kaldırılmasının gerekli görüldüğü,<br />
• 147.madde.’nin (b) fıkra başlığı “birleşme<br />
raporu” ismini <strong>ta</strong>şımak<strong>ta</strong>dır. Bunun daha<br />
anlaşılır şekilde, “Or<strong>ta</strong>klıklar birleşme raporu”<br />
olarak <strong>ta</strong>dilinde anlaşılırlık açısından<br />
yarar görülmektedir. Ayrıca, 148. md.nin 1.<br />
fıkrasında; Birleşme sözleşmesi ve birleşme<br />
raporunun denetlenmesi ibarelerinden bahsedilmektedir.<br />
Bu ibarelerin “Or<strong>ta</strong>klıklar<br />
Birleşme sözleşmesi ve Or<strong>ta</strong>klıklar birleşme<br />
raporunun denetlenmesi” şeklinde değiştirilmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Büyük ölçekli şirketlerde bağımsız denetimin<br />
bir şekilde zaten bulunduğu, dolayısıyla<br />
kanun <strong>ta</strong>sarısında kastedilen denetimin,<br />
zikredilen bağımsız denetimle aynı<br />
denetim olup olmadığı hususuna <strong>ta</strong>sarı<br />
metninde açıklık getirilmesinde yarar görüldüğü,<br />
• Tasarı maddelerinde büyük ve küçük ölçekli<br />
or<strong>ta</strong>klık denetiminden bahsedilmekte<br />
iken, bilhassa or<strong>ta</strong> ölçekli or<strong>ta</strong>klık denetimine<br />
arzu edilen ölçüde yer verilmediği ve<br />
açıklık kazandırılmadığının gözlendiği,<br />
• Kanun’un ve denetime ilişkin maddelerin değişiminden<br />
gerçek anlamda denetim amaçlandığına,<br />
3568 sayılı meslek erbabınca yapılacağı<br />
ve kanunda dile getirilen or<strong>ta</strong>klık sayısı<br />
ile meslek erbabı sayısının önem arzettiği<br />
dikkate alınarak; bilhassa yasadaki denetçi<br />
<strong>ta</strong>nımına açıklık kazandırabilmek ve denetimlerin<br />
meslek erbabına göre planlamasını<br />
yapabilmek açısından, büyük-or<strong>ta</strong>-küçük<br />
ölçekli or<strong>ta</strong>klık sayısına ilişkin is<strong>ta</strong>tistiksel<br />
bir çalışmanın yapılması ve sonuçlarının<br />
zikredilen bağlamda değerlendirilmesinde<br />
yarar mü<strong>ta</strong>laa edildiği,<br />
• Tasarıda, özvarlık ve sermaye tespiti konusunda<br />
bilirkişi a<strong>ta</strong>ma yetkisinin mahkemenin<br />
insiyatifinden çıkarılmasında<br />
yarar görüldüğü, ayrıca bilirkişilerin teknik<br />
bilgi birikimiyle hakime yardımcı olan<br />
kişi olması <strong>ta</strong>nımından hareketle, özvarlık<br />
tespitinin mali <strong>ta</strong>blo yorumuna dayalı olması,<br />
mali <strong>ta</strong>blo yorumunun uzmanlık gerektirmesi<br />
ve bu konudaki uzmanların da<br />
3568 sayılı yasa uyarınca meslek mensuplarından<br />
oluşması gibi nedenlerle, bilirkişilerin<br />
bizatihi ve istisnasız şekilde meslek<br />
mensuplarından oluşması gerektiği,<br />
İfadenin kalması durumunda hem bilirkişi<br />
a<strong>ta</strong>mada 3568 sayılı yasaya aykırı olarak<br />
meslek erbabı olmayanların bilirkişi olarak<br />
a<strong>ta</strong>nma riskinin hem de hakimin <strong>ta</strong>ktir<br />
yetkisinin çiğnendiği iddialarının gündeme<br />
gelmesinin ihtimal dahilinde görüldüğü,<br />
buna ilaveten, bilirkişilerin hakimce a<strong>ta</strong>nmasından<br />
<strong>ta</strong>sdik makamı kastediliyor ise,<br />
bunun ticaret odaları, ticaret sicil memurluklarına<br />
alınmasında, şirket kuruluş, birleşme,<br />
sermaye artırımı vb.konularda daha<br />
hızlı hareket imkanı sağlayacağı ve gereksiz<br />
bürokrasiyi azal<strong>ta</strong>cağının düşünüldüğü,<br />
• Yeni TTK Tasarında açılış <strong>ta</strong>sdiklerine ilaveten<br />
ayrıca kapanış <strong>ta</strong>sdiklerinin getirilmiş<br />
olmasının da konuya yönelik ciddiyeti<br />
artırıcı ve veri <strong>ta</strong>banını güçlendirici etkiler<br />
dikkate alınarak olumlu değerlendirildiği,<br />
• Ro<strong>ta</strong>syon konusunun iyi <strong>ta</strong>nımlanmasında<br />
ve SPK’ya benzer şekilde üstüste beşer yıl<br />
gibi bir ifadenin uygunluğunun değerlendirilmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Denetimin amaca uygun ve “gerçek” bir<br />
denetim olması konusunda Kanunun ruhuna<br />
uygunluğunu tesis amacıyla, denetim<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
kuruluşlarının denetim ücretlerini denetledikleri<br />
şirketlerden değil, oluşturulacak<br />
bir fondan alınmasının uygun olacağının<br />
düşünüldüğü, belirlenecek bir kıs<strong>ta</strong>sa göre<br />
denetlenecek şirketlerin denetim ücretlerini<br />
fona yatırması, denetim kuruluşlarınca<br />
da ücretin bu fondan alınması gibi bir uygulamanın,<br />
denetleyen ve denetlenen arasında<br />
doğrudan bir para alışverişini engelleyerek<br />
<strong>ta</strong>m bağımsızlığı artırıcı bir faktör<br />
olarak değerlendirildiği,<br />
• Md.287 (1.) fıkrasında; “Tasfiye memurları,<br />
önceden seçilmişlerse şirketin infisâhını<br />
ve sonradan or<strong>ta</strong>klarca seçilmiş veya<br />
mahkemece a<strong>ta</strong>nmışlarsa seçimlerinden ve<br />
a<strong>ta</strong>nmalarından hemen sonra şirket işlerini<br />
gören kimseleri davet ederek onlarla birlikte,<br />
gelmedikleri <strong>ta</strong>kdirde yalnız başlarına<br />
şirketin finansal durumunu gösteren bir<br />
envanter ile bir bilânço düzenlerler. Tasfiye<br />
memurları gerek görürlerse şirket mallarına<br />
değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler.”<br />
hükmü bulunmak<strong>ta</strong>dır. Konu<br />
başlığının başlangıç envanteri ve bilançosu<br />
olduğu, maddenin ruhunun şirketin finansal<br />
durumunu gösteren bir envanter ve<br />
bilanço çıkarmak olduğu ve mali <strong>ta</strong>bloyu<br />
ilgilendirdiği gözönüne alındığında, maddedeki<br />
“<strong>ta</strong>sfiye memurları…..uzmanlara<br />
başvurabilir” hükmündeki “uzmanlar”<br />
ibaresinin “3568 sayılı Yasa doğrultusunda<br />
ruhsat almış meslek mensupları” olarak<br />
düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />
• Madde 344 le sermaye şirketlerinin kuruluş<br />
sermayelerinin %25’i peşin , kalanının<br />
da yirmi dört ay içerisinde ödenmesi yasal<br />
zorunluluk altına alınarak üçüncü kişilerin<br />
hakları korunmak istenmiştir. Uygulamada<br />
faaliyet hacmine oranla yeterli sermayesi<br />
olmayan şirket kurulumlarının yaygınlık<br />
arzetmesi ve karşılaşılan olumsuz sonuçlar<br />
gözönüne alınarak, Kuruluş sermayesinin<br />
%25 inin peşin ödenmesi , kalanının ödenmesinin<br />
de yasal bir sürece bağlanması,<br />
asgari sermayenin ödenip ödenmediğini<br />
teminat altına alma, banka bloke teyit mektubu,<br />
bankaya bloke şartı vb. gibi sermaye<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
<strong>ta</strong>ahhüdüne yönelik ciddiyeti artırıcı hükümlerin<br />
<strong>ta</strong>sarıya konulmasında ve bütün<br />
bunların gerçekleştirildiğinin kuruluş denetim<br />
raporlarına bağlanmasının yasal zorunluluk<br />
altına alınmasında yarar görüldüğü,<br />
• Tasarının 351.madde başlığında geçen<br />
“kuruluş denetçisi raporu” ibaresinin “kuruluşa<br />
ilişkin yetkili denetçi raporu” olarak<br />
<strong>ta</strong>dilinde yarar görüldüğü,<br />
• Madde 404 ve ilgili fıkralarda geçen “Denetçinin<br />
sır saklamadan doğan sorumluluğu”<br />
başlığının denetçinin sorumlulukları<br />
baz alınarak yeniden ele alınarak düzenlenmesinde<br />
ve/veya bu konuda TÜDESK<br />
Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartları, 3568 sayılı<br />
Yasa ve mali müşavirlik mevzuatı, SPK<br />
ve diğer ilgili referans kaynaklara kanun<br />
metninde gerekli atıflarda bulunulmasında<br />
yarar görüldüğü<br />
• Yasada çerçevesi çizilen ve hüküm altına<br />
alınan bağımsız denetimi yapacak bağımsız<br />
denetim kuruluşlarına ve meslek mensuplarına<br />
ilişkin çalışma usul, esas ve s<strong>ta</strong>ndartları<br />
belirleme ve denetim yetkisi verme<br />
konularında TÜRMOB’a yasal yetki verilmesinin<br />
gerekli görüldüğü,<br />
• Md.378’de “Tehlikelerin Erken Teşhisi”<br />
şeklindeki başlığın eksik <strong>ta</strong>nımlandığının<br />
düşünüldüğü, bu başlığın SPK seri:X No.19<br />
sayılı Tebliğine paralel olarak “Denetimden<br />
Sorumlu Komite”” şeklinde <strong>ta</strong>dilinde<br />
yarar görüldüğü, madde içeriğinde tehlikelerin<br />
erken teşhisine yönelik “uzman bir<br />
komite” kurulmasından bahsedildiği, buna<br />
karşın, komite üyelerinin sayısının ne olacağı,<br />
kimlerden oluşacağı vb. hususlara yer<br />
verilmediği, bu hususların madde gerekçesinde<br />
dile getirilen hususları da kapsayacak<br />
<strong>ta</strong>rzda kanun maddesine dercedilmesinde<br />
yarar görüldüğü, ayrıca, madde gerekçesi<br />
paralelinde ilgili madde içeriğine, komitenin,<br />
risklerin tesbiti ve iç kontrol sistemlerinin<br />
varlığını ve/veya işleyişinin etkinliğini<br />
gözetir’ şeklindeki görevin açıkça dercedilmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Madde 398:1.fıkrada “Dürüst Resim” ilke<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
12
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
13<br />
sinin yanlış anlamaya meydan vermeyecek<br />
şekilde net olarak <strong>ta</strong>nımlanmasında yarar<br />
görüldüğü, maddede denetimin bir muhasebe<br />
denetimi olduğundan ve şirketin<br />
durumunun “dürüst resim” ilkesine uygun<br />
yansıtılıp yansıtılmadığından bahsedildiği,<br />
bu nedenle “Dürüst resim ilkesi” yle anlatılmak<br />
istenilenin aşağıdaki şekilde açıkça<br />
or<strong>ta</strong>ya konularak belirsizliğin or<strong>ta</strong>dan kaldırılmasında<br />
ve Dürüst resim ilkesi’nin <strong>ta</strong>riflenmesi<br />
ile ilgili olarak, md.398 1.fıkrasının<br />
birinci paragrafında geçen, “………….<br />
Denetleme(denetim), denetçilik mesleğinin<br />
gerekleri ile meslek etiğine ve uluslararası<br />
s<strong>ta</strong>ndartlara uygun olarak ve özenle yapılır”<br />
cümlesini <strong>ta</strong>kip etmek üzere madde<br />
metninin muhasebe ilkeleri, şeffaflık ve<br />
muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları ışığında aşağıdaki<br />
şekilde düzeltilmesinde yarar görüldüğü,<br />
“………Denetim, şirketin veya topluluğun,<br />
finansal durumunun, finansal performansının<br />
(faaliyet sonuçlarının) ve nakit<br />
akışlarının gerçeğe uygun olarak sunulup<br />
sunulmadığını, sunulmamış ise bunun sebeplerini,<br />
bu birinci fıkranın ikinci cümlesi<br />
anlamında aykırılıkları ve yanlışları açıkça<br />
or<strong>ta</strong>ya koyacak <strong>ta</strong>rzda yapılır ve gerçeği<br />
dürüstçe belirtir. Finansal <strong>ta</strong>bloların gerçeğe<br />
uygun olarak sunumu, işlemlerin sonuçlarının<br />
diğer olayların ve koşulların varlıklar,<br />
yabancı kaynaklar, gelir ve giderlerin <strong>ta</strong>nımlarına<br />
ve <strong>ta</strong>hakkuk kriterlerine sadık kalınarak<br />
sunulmasıdır. Finansal <strong>ta</strong>blolardaki<br />
bilgilerin gerçek durumu yansı<strong>ta</strong>bilmesi için<br />
anlaşılabilir, ihtiyaca uygun ve karşılaştırılabilir<br />
olması gerekir. Denetimde finansal<br />
<strong>ta</strong>bloların bu kriterlere uygun düzenlenip<br />
düzenlenmediği incelenir.”<br />
• Madde 398’e ilişkin olarak, yasanın ekonomik<br />
yaşamın temel ve “ana” yasalarından<br />
biri olduğu dikkate alınarak, Denetim<br />
amacının iyi <strong>ta</strong>riflenmesinde yarar umulduğu,<br />
denetimden ne beklendiğinin daha<br />
açık ve anlaşılabilir <strong>ta</strong>rzda <strong>ta</strong>sarının 398<br />
maddesine dercedilmesinde yarar görüldüğü,<br />
Madde 399 (1-9) de yer alan Denetçi<br />
<strong>ta</strong>nımındaki karmaşıklığı giderme ve anlaşılırlığı<br />
temin bakımından denetçi <strong>ta</strong>nımının<br />
basit ve anlaşılır bir Türkçe anlatımla<br />
sadeleştirilmesinde yarar görüldüğü,<br />
• 400.md. “katlanılması güç durum” ibaresinin,<br />
401.maddede “gerekli imkanları”, “gecikmeksizin”<br />
ve “yavru ve ana şirket”, 402.<br />
maddedeki “ denetçilerin yönetim kurulunun<br />
yaptığı <strong>ta</strong>hlilleri özellikle irdeleyeceği”,<br />
“ağır surette ihlal” ve “malvarlıksal” ibarelerinin<br />
yanlış anlamaya meydan vermeyecek<br />
<strong>ta</strong>rzda açık biçimde <strong>ta</strong>riflenerek netleştirilmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Madde 402: nin ilgili yerine altı çizili ifadelerin<br />
eklenmesinde yarar görüldüğü,<br />
Madde 402.(..geçmiş iki yılla ya<strong>ta</strong>y ve dikey<br />
karşılaştırmaları da), Madde 402:7.fıkra:..<br />
iç gözetim teşhis ve iç kontrol sisteminin<br />
geliştirilmesi….,<br />
• Madde 403: 4.fıkraya SPK; BDDK, TÜR-<br />
MOB/TÜDESK, 3568 sayılı Yasa paralelinde<br />
gerekli atıfların yapılmasında yarar<br />
görüldüğü,<br />
• Tasarının kar, kazanç ve <strong>ta</strong>sfiye paylarını<br />
düzenleyen 507 ve devamı maddelerinde<br />
ifade edilen “bilanço karı” ve “safi kar”<br />
terimlerinin “geçmiş yıl zararları düşüldükten<br />
sonra kalan yıllık dönem net<br />
karı” şeklinde düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />
• Tasarının Yedek Akçeleri düzenleyen 519<br />
ve devamı maddelerinde ifade edilen “yıllık<br />
kar” <strong>ta</strong>nımının “geçmiş yıl zararları<br />
düşüldükten sonra kalan yıllık dönem<br />
net karı” şeklinde düzeltilmesinin gerekli<br />
görüldüğü,<br />
• Tasarı madde 524 de “…..veya kaçınma<br />
notu” ndan sonra gelmek üzere “…içeren<br />
denetçi raporu” ibaresinin eklenmesinde<br />
yarar görüldüğü,<br />
• Tasarıda geçen onay yazısı, kaçınma yazısı<br />
vb. ifadelerin SPK düzenlemesindeki<br />
“olumlu”, “olumsuz” ve “şartlı görüş” hükümleri<br />
ışığında ve paralellik açısından değerlendirilmesinde<br />
yarar görüldüğü<br />
• Madde 586 da limitet şirketlerde kuruluş<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
denetçisi <strong>ta</strong>nımlanırken kuruluş denetçisinin<br />
bağımsız denetleme kuruluşu olabileceği<br />
gibi limitet şirketlerde kuruluş denetçilerinin<br />
bir YMM veya bir SMMM de<br />
olabileceğinin hüküm altına alındığı, yani<br />
AŞ’lerde iki olan sayının bire indirildiği,<br />
kanunun amacının gerçek denetim olması,<br />
limitet şirketlerin de sermayelerine oranla<br />
çok büyük mon<strong>ta</strong>nlı faaliyet hacmine sahip<br />
olmaları nedeniyle, çapraz kontrol (crosscheck)<br />
ve farklı ikinci göz anlamında bu<br />
şirketlerde de sayının 2 YMM ve/veya 2<br />
SMMM olarak düzenlenmesinde yarar görüldüğü,<br />
• Md. 1501.2.fıkranın a bendindeki (...aktifteki<br />
zararın çıkarılmasıyla….) devam eden<br />
ibarenin “aktif toplamı” olarak revize edilmesinde<br />
sadelik ve anlaşılabilirliği temin<br />
açısından yarar görüldüğü<br />
3. Sonuç ve Genel Değerlendirme<br />
Sonuç olarak, yeni TTK Taslağı, gerçek<br />
denetimden ve denetçi bağımsızlığı ilkesini<br />
gözardı eden eski TTK’ya göre, ilgili hususlarda<br />
birçok önemli konuda günümüzü yakalayan ve<br />
AB müktesebatına uyum sağlayan çok sayıda<br />
çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde<br />
getirmektedir. Tasarının AB müktesebatıyla<br />
paralellik arayışı içinde ele alındığı ve<br />
bu kapsamda önemli mesafe katedildiği<br />
görülmektedir.<br />
Denetçilerin (denetleme kurulu olarak) şirketin<br />
iç organı olmak<strong>ta</strong>n çıkarılıp, denetim görevinin<br />
bağımsız denetim şirketlerine ve meslek<br />
mensuplarına verilmesi, <strong>ta</strong>sarının en önemli<br />
yeniliklerinden biridir. Bu düzenlemeyle,<br />
mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek<br />
mensuplarınca amaca uygun “gerçek” denetimi<br />
öngören bir mekanizma getirilmiştir.<br />
Ayrıca, Tasarının denetleme başlığı <strong>ta</strong>şıyan<br />
bölümünde, işin muhasebe ve denetim <strong>ta</strong>rafının<br />
belli eksikliklere karşın ayrı düzenlemelere <strong>ta</strong>bi<br />
tutulması olumlu görülmektedir. Uluslararası<br />
Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-(UMS), Uluslararası<br />
Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartları-(UFRS),<br />
Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-TMS baş<strong>ta</strong><br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
olmak üzere Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları<br />
Kurulu (TMSK)’nun bir otorite olarak<br />
zikredilip şahsında, ulusal ve uluslararası<br />
nitelikteki düzenleme, gelişme ve s<strong>ta</strong>ndartlara<br />
işaret edilmiş ve uyum zorunluluğu getirilmiş<br />
olması en olumlu adımlardan biri olarak<br />
nitelendirilmektedir. Muhasebe uygulamaları<br />
ve s<strong>ta</strong>ndartların sürekli değişim ve gelişim<br />
süreci içinde olması nedeniyle, bu tip bir atıf<br />
uygulama yorumları da dahil uygulama ve<br />
kavramsal çerçevede birlik sağlama açısından<br />
olumlu görülmektedir.<br />
Kanunun ruhuna uygun olarak muhasebe<br />
ve denetim s<strong>ta</strong>ndartları ve amaca uygun<br />
“gerçek” denetim konusunda adım atılmış<br />
olması olumlu olmuştur. Finansal <strong>ta</strong>blolar,<br />
birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin<br />
artırılması ve azaltılması gibi işlemlerin özel<br />
denetim kapsamına alınması, şeffaflık, hesap<br />
verilebilirlik ve kurumsal yönetim ilkeleri<br />
açısından katkı sağlayıcı yenilikler olarak<br />
değerlendirilmektedir.<br />
Bununla beraber, yeni TTK Tasarısı, mevcut<br />
haliyle, çeşitli konularda “yerine oturmamış”,<br />
dar kapsamlı, yanlış, çelişkili, yanlış anlamalara<br />
yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken<br />
bazı ha<strong>ta</strong>lı düzenlemelerle beraber çeşitli<br />
eksiklikleri de içermektedir.<br />
Tasarının denetleme başlığı <strong>ta</strong>şıyan bölümdeki<br />
en önemli eksikliklerinden birisi, Denetim<br />
konusunda herhangi bir otoritenin <strong>ta</strong>sarıda<br />
zikredilmemiş olmasıdır. Ulusal mevzuat<strong>ta</strong><br />
Denetim ile ilgili otorite ve düzenlemelerin<br />
mükerrerliği, çoklu s<strong>ta</strong>ndart karmaşası ve<br />
bilhassa denetimdeki çokbaşlılık gözardı<br />
edilerek bunları giderici bir düzenlemeye <strong>ta</strong>sarı<br />
metninde yer verilmediği görülmektedir.<br />
TMSK’ya benzer şekilde, işin denetim<br />
bacağında Ulusal düzeyde yasal ve yetkili bir<br />
otorite anlamında tek elden (TÜDESK)-Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu ve kurulun<br />
şahsında Türkçeye çevrilen Uluslararası<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) ve Türkiye Denetim<br />
S<strong>ta</strong>ndartlarına (TDS) işaret edilmesinde ve<br />
kurulun yetkilerinin TMSK’ya paralel şekilde<br />
belirlenmesinde yarar görülmektedir.<br />
<strong>ta</strong>sarı<br />
BÜLTEN<br />
14
<strong>ta</strong>sarı<br />
Denetime ilişkin TÜDESK-Türkiye Denetim<br />
S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu <strong>ta</strong>rafından yayınlanacak,<br />
düzenlenecek ve <strong>ta</strong>kip edilecek denetim ilke,<br />
usul, teknik ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına uyum<br />
zorunluluğu getirilmediği ve bu yönde bir atıfın<br />
yapılmadığı görülmektedir.<br />
Denetim alanında ulusal ve dünya ölçeğindeki<br />
gelişmeleri ve uygulamaları <strong>ta</strong>kip etmek ve<br />
uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarını eşzamanlı<br />
tek elden ulusal düzeyde Türkiye Denetim<br />
S<strong>ta</strong>ndartı olarak yayınlayarak uygulamaya<br />
yansıtmak ve diğer ulusal otoriteler nezdinde<br />
gerekli koordineyi sağlamak konusunda Türkiye<br />
Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu-TÜDESK’in<br />
TMSK’ya benzer şekilde yasal ve yetkili tek otorite<br />
durumuna getirilmesi yarar sağlayacaktır.<br />
Dolayısıyla kavramsal ve uygulamasal çerçevede<br />
birlik ve beraberlik sağlamak açısından, denetim<br />
ve bilhassa denetçi ve denetim sürecine<br />
ilişkin nitelik, çalışma ve raporlama s<strong>ta</strong>ndartları<br />
ve düzenlemeleri konusunda baz ve referans<br />
alınacak denetim esas ve s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>sarı<br />
metnine eklenerek boşlukların giderilmesinde<br />
yarar görülmektedir.<br />
Son olarak, yer kısıtı nedeniyle ancak bir kısmı<br />
burada sunulabilen, eksik ve düzeltilmesi<br />
gereken nok<strong>ta</strong>ların, görüş, öneri ve değerlendirmeler<br />
ışığında yeniden gözden geçirilerek<br />
<strong>ta</strong>sarının düzeltilmesinde yarar görülmektedir.<br />
YAZARLARIMIZIN DİKKATİNE<br />
ASMMMO ODA BÜLTENİ YAYIN VE YAZIM KOŞULLARI<br />
1. Yazılar ASMMMO adresine daha önce kullanılmamış disket or<strong>ta</strong>mında ve A4<br />
boyutundaki kağıda 12 punto Times karakterinde bir adet çıktısı ile birlikte<br />
gönderilmelidir.<br />
2. Bültene gönderilen yazılar başka herhangi bir yayın organında yayınlanmamış<br />
olmalıdır.<br />
3. Bültenimizin iki ayda bir yayımlandığından yazılar en geç ikinci ayın 20’sine kadar<br />
gönderilmiş olmalıdır.<br />
4. Bültene gönderilen yazıların yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun olması şarttır.<br />
5. Yazılar, Microsoft Windows Word veya Mac QuarkXPress programla yazılmalıdır.<br />
6. Yazı başlıkları 16 punto büyük harf ve bold yazılmalıdır. Giriş ve diğer bölüm<br />
başlıkları numaralı ve bold yazılmalıdır.<br />
7. Yazı başlığının sağ alt <strong>ta</strong>rafına yazarın adı ve unvanı belirtilmelidir.<br />
8. Yazarın bağlı bulunduğu kuruluş ve e-pos<strong>ta</strong> adresi, telefon ve faks numarası dipnot<br />
olarak belirtilmelidir.<br />
9. Yazıların yazarından düzeltme <strong>ta</strong>lep edilebilir.<br />
10. Bültenimize yazılacak yazılarda gönüllülük esas olmakla birlikte yayınlanan yazıların<br />
yazarına telif ücreti ödenir.<br />
11. Yazılar yazım bakımından yazarın son denetiminden geçmiş ve basılabilir olduğu<br />
kabul edilecektir. Yazı teslim edildikten sonra düzeltmeler kurumca yapılacak ancak,<br />
yazım yanlışlarının olağanın üzerinde olması, yazının geri çevrilmesi için yeteli<br />
sebep olacaktır.<br />
12. Yayınlanan yazılar yazarına iade edilmez.<br />
13. Bültende yayınlanan yazılardaki görüşler ve sorumluluklar yazının yazarına aittir.<br />
BÜLTEN<br />
15<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
Sosyal<br />
Güvenlik<br />
Reformu<br />
Üzerine Bir<br />
Değerlendirme<br />
M. Kemal OKTAR (*)<br />
(*)<br />
SMMM<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
1. GİRİŞ<br />
Devlet memurlarına sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımları sağlamak<br />
üzere 1949 yılında çıkarılan 5434 sayılı Kanun’la TC Emekli<br />
Sandığı, işçilere sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımları sağlamak üzere<br />
1945 yılında çıkarılan 4792 sayılı Kanunla İşçi Sigor<strong>ta</strong>ları<br />
Kurumu (Kurumun adı 1965 yılında 506 sayılı Kanunla<br />
Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu olarak değiştirilmiştir.) ve<br />
1971 yılında çıkarılan 1479 sayılı Kanun’la da, esnaf ve<br />
sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara sosyal sigor<strong>ta</strong><br />
yardımları sağlamak üzere Bağ-Kur kurulmuştur.<br />
Ülkemizin bu üç büyük sosyal sigor<strong>ta</strong><br />
kuruluşu hizmet verdikleri kesimlerin özelliklerine<br />
uygun olarak yapılanmış ve aradan geçen uzun<br />
zaman içinde her birinin mevzuatında toplumsal<br />
değişim ve gelişmelere paralel olarak pek çok<br />
değişiklik yapılmıştır. Mevzuat<strong>ta</strong> sıkça yapılan<br />
değişiklikler, söz konusu kuruluşlarca sağlanan<br />
sigor<strong>ta</strong> yardımlarına ilişkin norm ve s<strong>ta</strong>ndartlar<br />
arasında önemli farklılıklar oluşmasına neden<br />
olmuştur.<br />
Fon birikim esasına göre kurulan, işverenler ve<br />
işçilerin ödedikleri primlerle finanse edilen sosyal<br />
sigor<strong>ta</strong> kuruluşlarımızda ilk yıllarda önemli fonlar<br />
birikmiş ise de; sistemin aktüeryal dengelerini<br />
olumsuz etkileyecek şekilde çıkarılan hizmet borçlanma<br />
yasaları, emeklilik koşullarında sıkça yapılan değişiklikler<br />
ve getirisi yüksek alanlarda değerlendirilememesi gibi<br />
nedenlerle fonlar hızla tükendiğinden, 1970 li yıllarda fiilen<br />
dağıtım sistemine geçilmiştir.<br />
Emekli aylıklarının çalışanların ödedikleri primlerle<br />
karşılandığı kuşaklar arası bir dayanışma yöntemi olan dağıtım<br />
sisteminin finansman açığı vermeden sürdürülebilmesi<br />
için, prim ödeyenlerle emekli aylığı alanların sayıları arasında<br />
sağlıklı bir denge kurulması zorunludur. Bu dengenin<br />
kurulabilmesi de, sistemdeki her emekli karşılığında asgari<br />
dört sigor<strong>ta</strong>lının prim ödemesi ile sağlanabilmektedir.<br />
Emeklilik koşullarının kolaylaştırılması, işsizliğin<br />
artması ve kayıt dışı istihdamın giderek yaygınlaşması gibi<br />
nedenlerle, emeklilerle prim ödeyenler arasındaki oran<br />
1994 yılında ½’ye düştüğünden, çalışanların ödedikleri<br />
primlerle emekli aylıkları karşılanamaz hale gelmiş ve<br />
sistemin finansman açıkları Hazine <strong>ta</strong>rafından karşılanmaya<br />
başlanmıştır.<br />
eleştiri<br />
BÜLTEN<br />
16
eleştiri<br />
BÜLTEN<br />
17<br />
Giderek büyüyen finansman açıklarının<br />
genel bütçe üzerindeki yükünün ciddi boyutlara<br />
ulaşması üzerine 1999 yılında yapılan sosyal<br />
güvenlik reformu ile, ilk defa sosyal sigor<strong>ta</strong><br />
kapsamına girecekler için emeklilik yaşı<br />
kadınlarda 58’e erkeklerde 60’a yükseltilmiş<br />
ve emeklilik için doldurulması gereken<br />
prim ödeme gün sayısı da, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar<br />
Kurumu’na <strong>ta</strong>bi olan sigor<strong>ta</strong>lılar için 5000’den<br />
7000’e çıkarılmıştır. Ayrıca gelirleri artıracak,<br />
giderleri azal<strong>ta</strong>cak nitelikte çeşitli düzenlemeler<br />
yapılmıştır.<br />
2. NEDEN YENİDEN SOSYAL<br />
GÜVENLİK REFORMU<br />
1999 yılında yapılan söz konusu<br />
değişikliklerin üzerinden henüz beş yıl geçmiş<br />
olmasına rağmen:<br />
• Sosyal güvenlik kurumlarının 2003 yılı<br />
toplam harcamalarının milli gelire oranının<br />
%11 gibi yüksek bir düzeye ulaştığı,<br />
• 65 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfus<br />
içindeki payının artmasının, sosyal güvenlik<br />
sisteminin gelirlerinin azalması giderlerinin<br />
artması sonucunu doğurduğu,<br />
• Ülkemizin şu anda genç bir nüfus yapısına<br />
sahip olmasına karşın, geleceğe ilişkin<br />
projeksiyonlara göre nüfusun hızla yaşlanacağı<br />
ve dolayısıyla sosyal güvenlik harcamalarının<br />
giderek daha da ar<strong>ta</strong>cağı,<br />
• İşgücünün % 52 sine karşılık gelen<br />
yaklaşık 11 milyon yurt<strong>ta</strong>şımızın kayıt dışı<br />
olduğu,<br />
• Erken emekliliğe olanak veren düzenlemeler<br />
nedeniyle emekli aylığı alma sürelerinin<br />
kadınlarda 35, erkeklerde ise 28 yıla<br />
kadar çıkabildiği,<br />
• Ülkemizde or<strong>ta</strong>lama hayat<strong>ta</strong> kalma<br />
beklentisinin giderek yükselmekte olduğu,<br />
• Emekli aylıklarının, çalışırken alınan<br />
ücretlere çok yakın hat<strong>ta</strong> daha fazla olduğu,<br />
• 1999 yılında yapılan reformun SSK ve<br />
Bağ-Kur ‘da geçici bir iyileşme sağladığı<br />
ancak son dört yılda açıkların tekrar artış<br />
eğilimine girdiği, 1999 yılında yapılan reform<br />
kapsamı dışında tutulan Emekli Sandığında<br />
ise, açıkların çok daha hızlı arttığı,<br />
• Sosyal güvenlik kurumlarının uyguladığı<br />
norm ve s<strong>ta</strong>ndartlarda ciddi farklılıklar<br />
bulunduğu,<br />
• Halen dağınık bir görünümde olan<br />
emeklilik, sağlık, sosyal yardım ve sosyal<br />
hizmetleri tek çatı altında toplayacak bir<br />
kurumsal yapılanmaya gidilmesinin zorunlu<br />
olduğu,<br />
Gerekçeleri ile yeniden sosyal güvenlik reformu<br />
gündeme getirilmiş ve bu kapsamda hazırlanan<br />
Emeklilik Sigor<strong>ta</strong>sı, Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı,<br />
Primsiz Ödemeler ve Sosyal Güvenlik Kurumu<br />
Kanun Tasarıları bir süre kamuoyunda<br />
<strong>ta</strong>rtışıldık<strong>ta</strong>n sonra, Emeklilik Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun<br />
Tasarısı ile Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun<br />
Tasarısı birleştirilerek, “Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve<br />
Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı Kanunu Tasarısı” adı ile<br />
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur.<br />
3. SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL<br />
SAĞLIK SİGORTASI KANUN<br />
TASARISINA GENEL BİR BAKIŞ<br />
Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuş<br />
bulunan Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Genel Sağlık<br />
Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun Tasarısı’nın genel sağlık sigor<strong>ta</strong>sına<br />
ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesini<br />
konunun uzmanlarına bırakarak sosyal sigor<strong>ta</strong><br />
yardımlarına ilişkin değişikliklere baktığımızda,<br />
aşağıdaki tespitlerin <strong>ta</strong>rtışılması gereği or<strong>ta</strong>ya<br />
çıkmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Tasarının kamuoyuna açıklanan temel<br />
amaçlarından birisi, sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımlarına<br />
hak kazanma koşulları ve sağlanan yardımlar<br />
bakımından Emekli Sandığı, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar<br />
Kurumu ve Bağ-Kur sigor<strong>ta</strong>lıları arasında<br />
norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği sağlanmasıdır.<br />
Norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği gündeme geldiğinde;<br />
kazanılmış ve beklenen hakların bir anda<br />
or<strong>ta</strong>dan kaldırılabileceğine ihtimal verilmedi-<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
ğinden, kamu oyunda herkesin durumunun<br />
iyileştirileceği yönünde haklı bir beklenti or<strong>ta</strong>ya<br />
çıkmak<strong>ta</strong> ve bu beklentinin karşılanması<br />
ek finansman kaynaklarını gerektirmektedir.<br />
Bu nedenle sosyal güvenlik kuruluşlarının tek<br />
çatı altında toplanması ve sigor<strong>ta</strong> yardımlarında<br />
norm/s<strong>ta</strong>ndart birliğine gidilmesi 1960’lı<br />
yıllardan beri gündemde olmasına rağmen, bu<br />
konuda bir gelişme sağlanamamıştır.<br />
Öte yandan s<strong>ta</strong>tüleri, iş ilişkileri ve çalışma<br />
koşulları birbirinden farklı üç ayrı kesimin<br />
sosyal sigor<strong>ta</strong> hak ve yükümlülüklerini düzenleyen<br />
ve zaman içinde yapılan değişikliklerle<br />
de birbirinden iyice farklılaşan üç ayrı yasadaki<br />
hükümlerin, kanun yapma tekniğine uygun<br />
olarak, tek yasa haline getirilmesinde de ciddi<br />
zorluklar vardır.<br />
Kanun Tasarısında ise; yardıma hak kazanma<br />
koşullarından ağır olanları sağlanan<br />
yardımlardan da alt s<strong>ta</strong>ndart grupları baz alınarak,<br />
gelirleri artıracak giderleri azal<strong>ta</strong>cak düzenlemelerle<br />
norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği sağlamaya<br />
çalışıldığı, emeklilik koşullarının abartılı bir<br />
şekilde ağırlaştırıldığı, kimi kazanılmış ve beklenen<br />
hakların kaldırıldığı görülmektedir.<br />
Her biri yüzlerce asıl, ek ve geçici<br />
maddeden oluşan ve çok farklı hükümler içeren<br />
Emekli Sandığı, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Bağ-Kur<br />
Kanunlarını birleştirerek tek kanun haline<br />
dönüştürmek için, benzer hükümlerin kimi<br />
hallerde alt al<strong>ta</strong> yazılarak aynen korunduğu kimi<br />
hallerde de iç içe geçirilerek tek madde haline<br />
getirilmeye çalışıldığı ve böylece mevzuatın<br />
anlaşılamaz hale getirildiği, kamu görevlilerine<br />
ilişkin bazı ayrıcalıkların da norm/s<strong>ta</strong>ndart<br />
birliği dışında tutulduğu anlaşılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
4. TASARI BU ŞEKİLDE<br />
KANUNLAŞIRSA NELER OLACAK<br />
Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı<br />
Kanun Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne<br />
sunulduğu şekilde kanunlaşırsa:<br />
• Tasarının kanunlaşarak yürürlüğe<br />
girmesinden sonra ilk defa sigor<strong>ta</strong>lı<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
olacaklar; kadın ise 58, erkek ise 60<br />
yaşını doldurmadan ve en az 9000 gün<br />
prim ödeme koşulunu yerine getirmeden<br />
emekli olamayacak.<br />
• Kadın için 58, erkek için 60 olan<br />
emeklilik yaşı 01.01.2036 <strong>ta</strong>rihinden<br />
başlayarak her yıl birer yaş ar<strong>ta</strong>cak ve<br />
01.01.2075 <strong>ta</strong>rihinden itibaren kadın<br />
ve erkek için 68 yaşını doldurmuş olma<br />
koşulu aranacak.<br />
• Toplam olarak en az 5400 gün prim<br />
ödemiş olanlara, yukarıda belirtilen<br />
emeklilik yaşlarına 3 yıl eklenerek<br />
bulunacak yaşı doldurmaları koşuluyla,<br />
azaltılmış yaşlılık aylığı bağlanabilecek.<br />
• Sigor<strong>ta</strong>lı olarak ilk defa çalışmaya<br />
başladığı <strong>ta</strong>rihte malul bulunanlar, 15<br />
yıl sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve 4000 gün prim<br />
ödeme koşullarını yerine getirdiğinde,<br />
yaş koşulu aranmadan azaltılmış yaşlılık<br />
aylığı alabilecek.<br />
• Özürlü sigor<strong>ta</strong>lılardan sakatlık<br />
derecesi;<br />
%60 - %65 arasında olanlar en az 16 yıl<br />
sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4000 gün prim<br />
ödeme koşulunu,<br />
%50 - %60 arasında olanlar en az 18 yıllık<br />
sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4360 gün prim<br />
ödeme koşulunu,<br />
%45 -%50 arasında olanlar en az 20 yıllık<br />
sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4720 gün prim<br />
ödeme koşulunu,<br />
Yerine getirdiklerinde, belli bir yaşı<br />
doldurmuş olma koşulu aranmadan azaltılmış<br />
yaşlılık aylığından yararlanabilecekler. (madde<br />
38)<br />
68 yaş koşulunun uygulanacağı 2075<br />
yılında or<strong>ta</strong>lama hayat<strong>ta</strong> kalma beklentisinin 68<br />
den fazla olacağı varsayılsa dahi, sigor<strong>ta</strong>lıların<br />
bu yaşa kadar aktif çalışma yaşamı içinde<br />
kalmalarının olanaksız olduğu açıktır. Bu<br />
durumda; ilerlemiş yaşı nedeniyle iş bulamayan<br />
eleştiri<br />
BÜLTEN<br />
18
eleştiri<br />
BÜLTEN<br />
19<br />
veya çalışamayan ve başka herhangi bir geliri de<br />
olmayan sigor<strong>ta</strong>lılara 68 yaşını dolduruncaya<br />
kadar emekli aylığı bağlanmaması ve en çok<br />
gereksinim duyacakları bu dönemde sağlık<br />
yardımı yapılmamasının yara<strong>ta</strong>cağı sorunların<br />
dikkate alınmamış olması ciddi bir eksikliktir.<br />
Ülkemizin en önemli sorunlarından işsizliğe,<br />
kayıt dışı istihdama ve dengesiz gelir dağılımına<br />
çözüm bulunmadan emeklilik için gereken<br />
prim ödeme gün sayısının işçiler için 9000<br />
güne çıkarılması da ülke gerçeklerinden uzak<br />
ve oldukça abartılı bir yaklaşımdır. Aralıksız 25<br />
yıl çalışma olanağına sahip işçiler sadece Kamuda<br />
çalışanlarla sınırlıdır. Özellikle son yıllarda<br />
ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan kısmi<br />
süreli ve mevsimlik işlerde çalışanlar açısından<br />
9000 gün prim ödeme koşulu, emeklilik hakkının<br />
fiilen or<strong>ta</strong>dan kaldırılması anlamındadır.<br />
Her ne kadar bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılara<br />
Tasarıda hizmet borçlanma olanağı verilmekte<br />
ise de, bu olanak<strong>ta</strong>n sadece ödeme gücü<br />
olanlar yararlanabileceğinden, soruna çözüm<br />
getirmeyecektir.<br />
• Tasarıya göre, aylık bağlama oranının<br />
bulunmasında, prim ödenen her 360<br />
gün için 2016 yılına kadar % 2,5 ve 2016<br />
yılından itibaren % 2 oranı esas alınacak.<br />
(Madde 39)<br />
Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, yaşlılık aylığı<br />
bağlama oranının bulunmasında sigor<strong>ta</strong>lının<br />
prim ödeme gün sayısı toplamının ilk 3600<br />
gününün her 360 günü için % 3,5 sonraki 5400<br />
gününün her 360 günü için % 2 ve daha sonraki<br />
her 360 günü için % 1,5 oranlarının toplamı esas<br />
alınmak<strong>ta</strong> ve 9000 gün prim ödemiş sigor<strong>ta</strong>lının<br />
aylık bağlama oranı % 65 olmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Yeni aylık bağlama oranları Kanunun yürürlüğe<br />
gireceği <strong>ta</strong>rihten önce sigor<strong>ta</strong>lı olanların,<br />
Kanunun yürürlük <strong>ta</strong>rihinden sonraki çalışma<br />
sürelerine de uygulanacağından; Kanunun yürürlük<br />
<strong>ta</strong>rihinden sonra emekli olacaklara bağlanacak<br />
aylıklar, yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre bağlanan<br />
emekli aylıklarından daha az olacaktır.<br />
2016 yılından itibaren bağlanacak<br />
aylıklarda da, 9000 gün prim ödemiş<br />
sigor<strong>ta</strong>lının aylık bağlama oranı % 50’ye kadar<br />
düşebilecektir.<br />
• En az 3600 gün prim ödemeden malul<br />
olan sigor<strong>ta</strong>lılara Kanunun yürürlüğe<br />
gireceği <strong>ta</strong>rihten sonra artık malullük<br />
aylığı bağlanamayacak. (Madde 33)<br />
Yürürlükteki SSK mevzuatına göre, en az<br />
5 yıl sigor<strong>ta</strong>lı olan ve or<strong>ta</strong>lama olarak her yıl<br />
için 180 gün veya toplam olarak 1800 gün prim<br />
ödemiş olan malul sigor<strong>ta</strong>lılara malullük aylığı<br />
bağlanabilmektedir.<br />
Bu hükme göre 1800 günden az prim<br />
ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lılara malullük aylığı<br />
bağlanabilmesi için; sigor<strong>ta</strong>lılık süresi beş yıl<br />
ise (5x180 = 900 gün) altı yıl ise (6x180 = 1080<br />
gün) yedi yıl ise (7x180 = 1260 gün) sekiz yıl ise<br />
(8x180 = 1440 gün) dokuz yıl ise (9x180 = 1620<br />
gün) prim ödemiş olması yeterli olmak<strong>ta</strong>dır.<br />
• Kanunun yürürlüğe gireceği <strong>ta</strong>rihten<br />
sonra, en az 1800 gün prim ödemeden<br />
ölen sigor<strong>ta</strong>lıların hak sahiplerine ölüm<br />
aylığı bağlanamayacak. (Madde 44)<br />
Yürürlükteki SSK mevzuatına göre, en az<br />
5 yıl sigor<strong>ta</strong>lı olan ve or<strong>ta</strong>lama olarak her yıl<br />
için 180 gün veya toplam olarak 1800 gün prim<br />
ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lının hak sahiplerine ölüm<br />
aylığı bağlanabilmektedir.<br />
Bu hükme göre; 1800 günden az prim<br />
ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lının hak sahiplerine ölüm<br />
aylığı bağlanabilmesi için; sigor<strong>ta</strong>lının ölüm<br />
<strong>ta</strong>rihinde doldurduğu sigor<strong>ta</strong>lılık süresi beş yıl<br />
ise (5x180 = 900 gün) altı yıl ise (6x180 = 1080<br />
gün) yedi yıl ise (7x180 = 1260 gün) sekiz yıl ise<br />
(8x180 = 1440 gün) dokuz yıl ise (9x180 = 1620<br />
gün) prim ödemiş olması yeterli olmak<strong>ta</strong>dır.<br />
• Malullük ve ölüm aylıklarının hesaplanmasına<br />
esas alınacak aylık bağlama<br />
oranının bulunmasında, prim ödenen<br />
her 360 gün için 2016 yılına kadar %2,5<br />
ve 2016 yılından sonra %2 oranı esas alınacağından;<br />
2016 yılından sonra bağlana-<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
cak malullük ve ölüm aylıklarının oranı<br />
% 50’ye kadar düşebilecek. Malul sigor<strong>ta</strong>lı<br />
başka birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç<br />
olsa dahi aylık bağlama oranı değişmeyecek.<br />
(Madde 34, 39)<br />
Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, malullük ve<br />
ölüm aylığının alt sınır oranı %60’tır. Malul<br />
sigor<strong>ta</strong>lı başka birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç<br />
ise bu oran %70’ e çıkarılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
• En az 360 gün prim ödemeden ölen<br />
sigor<strong>ta</strong>lıların hak sahiplerine cenaze<br />
masrafı ödenmeyecek. (Madde 51)<br />
Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre cenaze<br />
masrafı ödenebilmesi için belli bir süre prim<br />
ödenmiş olması koşulu aranmamak<strong>ta</strong>dır.<br />
• İş kazası ve meslek has<strong>ta</strong>lığı<br />
sigor<strong>ta</strong>sından sürekli iş göremezlik geliri<br />
bağlanan sigor<strong>ta</strong>lı başka birinin sürekli<br />
bakımına muh<strong>ta</strong>ç durumda ise, geliri %10<br />
artırılacak. (Madde 21)<br />
Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, sigor<strong>ta</strong>lı başka<br />
birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç durumda<br />
ise bağlanan geliri % 50 artırılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
5. SONUÇ<br />
Toplumun tüm kesimlerini çok yakından<br />
ilgilendiren <strong>ta</strong>sarı, sivil toplum örgütlerinin<br />
karşı çıkmalarına rağmen, üzerinde toplumsal<br />
uzlaşma sağlanmadan Türkiye Büyük Millet<br />
Meclisi’ne sunulmuş bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Genelde özel sigor<strong>ta</strong> mantığının egemen<br />
olduğu ve sistemin finansman açıklarının kapatılması<br />
amacının öne çıkarıldığı bir yaklaşımla<br />
hazırlanan <strong>ta</strong>sarıda, sosyal sigor<strong>ta</strong> sisteminin<br />
sosyal boyutunun göz ardı edildiği görülmektedir.<br />
Devletin finansmana katılımının öngörülmüş<br />
olması da bu gerçeği değiştirmemektedir.<br />
Tasarı aynen kanunlaşırsa; eşit koşulları<br />
<strong>ta</strong>şıyan sigor<strong>ta</strong>lılara bağlanacak emekli aylıklarının<br />
hesaplanmasında 2016 yılından önce ve<br />
sonra farklı aylık bağlama oranları uygulanmasını<br />
öngören hükümleri ile kazanılmış ve beklenen<br />
hakları kaldıran düzenlemeler ve kamu<br />
görevlileri için norm/s<strong>ta</strong>ndart birliğine aykırı<br />
olarak getirilen ayrıcalıklar nedeniyle, Anayasa’ya<br />
uygunluk açısından da <strong>ta</strong>rtışmaya açık<br />
olacaktır.<br />
eleştiri<br />
YİTİRDİĞİMİZ ÜYELERİMİZ<br />
Odamız üyelerinden<br />
Sinan BADAL 03.03 2005 <strong>ta</strong>rihinde,<br />
Edip BAĞCI 08.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde,<br />
Cevdet DURU 16.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde<br />
Numan CANKARA 28.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde<br />
yaşamlarını yitirmişlerdir.<br />
Yaşamlarını yitiren değerli üyelerimize Tanrı’dan rahmet,<br />
ailelerine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.<br />
ANKARA SMMM ODASI<br />
YÖNETİM KURULU<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
20
görüş<br />
BÜLTEN<br />
21<br />
A- GİRİŞ<br />
Ülkemiz’de yıllardır uygulanmak<strong>ta</strong> olan,<br />
“Vergi alma borç al” ve bu amaçla “faizi<br />
yüksek, kuru düşük tut” politikası sonucu<br />
kamudan-özele, fakirden-zengine yurt içinden<br />
yurtdışına sermaye transfer edilmiştir.<br />
Yaklaşık 25 yıldır, uygulanan bu yanlış mali<br />
politikalar yüzünden gelişmiş zengin devletler,<br />
kendi kamu borçlarını or<strong>ta</strong>lama % 3-4 reel<br />
faizle finanse ederken, az gelişmiş olan Türkiye<br />
borçlarını % 12-13 reel faizle döndürebilir<br />
duruma düşmüştür. Böylece Hazine, yüksek<br />
oranlı faizle borçlanabildiğinden bu borç, 10<br />
yılda iki katına, 20 yılda dört katına çıkmıştır.<br />
Halbuki bu borcu Hazine, yılda or<strong>ta</strong>lama %<br />
7’den daha düşük reel faizle çevirebilseydi<br />
bugünkü 220 milyar dolarlık borç, 55 milyarda<br />
kalırdı. Dikkat edilirse bu hesap<strong>ta</strong> ne siyasilerin<br />
daha az popülist davranışları, ne de ba<strong>ta</strong>kçı iş<br />
adamlarının banka boşaltmaları vardır. Yani 25<br />
yıldır ülkemiz aynı soygun düzeniyle aynı çıkar<br />
ilişkileriyle yönetilmiş olsa dahi, borç yükü 55<br />
milyar dolar civarında olurdu. Bu 55 değil en<br />
yüksek <strong>ta</strong>hminle 75 milyar dolarda kalırdı.<br />
Gerçi her çözüm yönteminde mutlaka bir<br />
<strong>ta</strong>kım riskler vardır. Bunu her model için or<strong>ta</strong>ya<br />
koyanlar olacaktır. Ancak para politikalarında<br />
doğru tercihi yapmak için, risk bedellerinin<br />
kıyaslanması gerekir.<br />
“Yüksek kur-düşük faiz” modeli ABD,<br />
Avrupa Ülkeleri, Japonya gibi tek para birimli<br />
ülkelerde sağlıklı uygulanmak<strong>ta</strong>dır. Türkiye gibi<br />
ulusal parayla birlikte dövizin de kullanıldığı<br />
ülkelerde sağlıklı uygulanacak para politikaları<br />
aynı olamaz hipotezi üzerine kurulmuştur.<br />
Bir ülkede birden fazla para kullanılırken,<br />
Merkez Bankası’nın para politikasını, yani para<br />
mik<strong>ta</strong>rını ve faizleri ayarlamasını, sadece ulusal<br />
paraya inhisar ettirmesi, para piyasalarını<br />
spekilasyona ve kağıtlarında daha değerlileri<br />
(*)<br />
SMMM<br />
2005 Yılında Hazinenin Borç Yükü ile Bono,<br />
Borsa ve Fon Gelirlerinin Vergilendirilmesi<br />
Yılmaz DÜZGÜN (*)<br />
ile değiştirilmesine açık hale getirmektedir. Bu<br />
başı boşluk bir yandan paranın faizini yüksek<br />
düzeylere tırmandırmak<strong>ta</strong> diğer yandan da<br />
kurlar üzerinde önce bir baskı, sonra da bir<br />
patlama yara<strong>ta</strong>rak, 2001 yılında ülkemizde<br />
olduğu gibi ekonominin büyük bir krizin içine<br />
çekilmesine sebep olmak<strong>ta</strong>dır.<br />
2001 krizinin Hazine üzerine yığdığı yük<br />
oldukça fazladır. 2001 yılında Hazine 68 milyar<br />
dolarlık bir iç ve dış borç ödemesi yapmışken,<br />
bu rakam 2004 yılında yani üç yıl sonra <strong>ta</strong>m iki<br />
katı olan 129,3 milyar dolara çıkmıştır. Her yıl<br />
bütçenin 10 milyar dolar civarında faiz dışı fazla<br />
yaratmasının yanında Hazine her yıl 20 milyardan<br />
daha fazla bir borcu çevirmek zorunda<br />
kalmıştır. Böylece 2005 yılına kadar Hazine’nin<br />
finanse edeceği veya ödeyeceği borçları düzenli<br />
olarak her yıl 20 milyar dolar artmıştır.<br />
Tam olarak 2001 krizinden sonra<br />
uygulamaya konulan ve hiç bir sapmaya<br />
meydan bırakılmadan ciddi bir kararlılıkla sıkı<br />
sıkıya sarılınan ekonomik program sayesinde<br />
Hazine’nin borçlanmasıyla ilgili olumlu<br />
gelişmeler arka arkaya kendisini göstermektedir.<br />
Bu tutumun yanında birde 17 Aralık’<strong>ta</strong><br />
AB’den müzakere <strong>ta</strong>kvimi alınmasıyla oluşan<br />
atmosferde yabancı ilgilisi belirgin bir şekilde<br />
artmıştır. Türkiye’nin kredi notu yükselmiştir.<br />
Merkez Bankası iki kez faiz indirmiştir.<br />
Hazine bugüne kadar ki en büyük dış<br />
borçlanmasını gerçekleştirmiştir. Bono faizi<br />
<strong>ta</strong>rihinde ilk kez yüzde 20’nin altına indi.<br />
Hazine bu olumlu yönlerinden önemli birisini<br />
de gerçekleştirdi. Bu önemli en son attığı<br />
adım ise borçlarını geri çağırması veya geri<br />
alım ihaleleri düzenlemesi olmuştur. Böylece<br />
2005 yılına gelinceye kadar Hazine’nin finanse<br />
edeceği veya ödeyeceği borçlar düzenli olarak<br />
her yıl 20 milyar dolar artmış iken bu defa ilk<br />
kez bu yıl Hazine’nin ödeyeceği borçlarda 5<br />
milyar dolarlık azalma olacaktır.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
2005 yılı hedefleri tu<strong>ta</strong>rsa, milli gelir de<br />
ar<strong>ta</strong>cağından Türkiye’nin borçluluk oranı daha<br />
da iyileşecektir. Net kamu borcu milli gelire<br />
oranı 70,5 düzeyinden 5-6 puanlık azalmayla<br />
2004’te yüzde 64-65 indiğini, hazineden<br />
sorumlu Bakan’dan duymak<strong>ta</strong>yız.<br />
2005 finansman hedeflerinin tutması<br />
halinde oranda iyileşme sürecek, 2001 sonrası<br />
ilk kez 2005’te krizin Hazine üzerindeki olumsuz<br />
etkisi kalkmaya başlayacak ve normalleşme<br />
sürecinde ilerlenecektir.<br />
Faizin düşüşü borçlanma vadesinin uzaması<br />
ve sonuç<strong>ta</strong> borçluluk<strong>ta</strong> iyileşmenin devamı<br />
için mutlaka Hükümet’in güven verici uygulamalarının<br />
sürmesi, ekonomik ve siyasi istikrarın<br />
devam etmesi gerekli olmak<strong>ta</strong>dır. Bunun için de<br />
<strong>ta</strong>m üç yılda gelinen iyileşme aşamasının ve normalleşmenin<br />
devamı için en az birkaç yıl daha<br />
kararlılıkla mali disiplini sürdürmeye, sabra ve<br />
fedakarlığa mutlak surette ihtiyaç vardır.<br />
Şimdi yukarıda belirtilen tüm olumlu<br />
gidişa<strong>ta</strong> paralel olarak Hazine’nin borçlanmadan<br />
dolayı çıkardığı bono ile mali sektörde cari<br />
olan borsa ve fon gelirlerinin 2005 yılındaki<br />
vergilendirilmesine gelecek olursak;<br />
B- 2005 YILINDA BONO BORSA<br />
VE FON GELİRLERİNİN<br />
VERGİLENDİRİLMESİ<br />
Yukarıda sözü geçen gelirlerin vergilendirilmesinde<br />
ekonomik iyileşmelere paralel olarak<br />
2005 yılı için bir <strong>ta</strong>kım vergi avan<strong>ta</strong>jları da<br />
getirmiştir. Bunları kısaca şöyle anla<strong>ta</strong>biliriz.<br />
1-Hazine Bonosu ve Tahvillerine<br />
Tanınan Vergi Avan<strong>ta</strong>jları:<br />
Hazine Bonosu (HB) ve Devlet Tahvili<br />
(DT) sahiplerine 2005 yılı için son <strong>ta</strong>nınan vergi<br />
avan<strong>ta</strong>jları dönemi olacaktır. Çünkü bu güne<br />
kadar HB ve DT faizleri “yüzde sıfır” oranında<br />
stopaja (vergi kesintisi) <strong>ta</strong>bi tutuluyordu. Yani<br />
vergi kesilmiyordu. En son yapılan değişiklikle<br />
1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden itibaren ihraç edilecek<br />
HBve DT’lerin faiz ödemelerinden, yüzde 15<br />
oranında stopaj yapılacaktır. Bununla birlikte<br />
stopaja <strong>ta</strong>bi olan bu gelirler, tu<strong>ta</strong>rı ne olura<br />
olsun, beyan edilmeyecektir. (GVK Geçici 67.<br />
Maddesi Bkz. 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihli R. Gazete’de<br />
yayınlanan 5281 sayılı Yasa)<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
Böylece 2006 yılının başına kadar ihraç<br />
edilecek HB ve DT’leri alanlar;<br />
a) Bu gelirlerinde 2005 yılı için stopaj<br />
yapılmayacaktır. Bu yılın faizleri 2006 yılında<br />
ödense dahi stopaja <strong>ta</strong>bi tutulmayacaktır.<br />
b) Bunlardan 2005 yılında elde edilen faiz<br />
gelirlerine uygulanacak vergi şöyle olacaktır.<br />
Bu gelirlere;<br />
Önce “enflasyonindirimi” uygulanacaktır.<br />
Enflasyon indirimi uygulandık<strong>ta</strong>n sonra kalan<br />
tu<strong>ta</strong>rın 174.033 YTL’si (yani 174 milyar 33 milyon<br />
TL’si) “istisna” olarak ayrıca düşülecektir. Bu<br />
iki indirimden sonra kalan tu<strong>ta</strong>r 15.000 YTL’yi<br />
aşmıyorsa beyan edilmeyecek, aşıyorsa beyan<br />
edilecektir.<br />
Buna bir örnek vermek gerekirse 2004 yılı<br />
HB ve DT faiz gelirleri, 303 milyar 309 milyon<br />
195 bin TL’ye kadar beyan edilmiyordu. Bunu<br />
2005 yılı için düşünürsek tu<strong>ta</strong>rının 2004 yılında<br />
uygulanan tu<strong>ta</strong>rı kadar olması beklenilmektedir.<br />
Mik<strong>ta</strong>rın hesaplanması ancak 2005 yılının son<br />
iki ayında yapılarak belirlenmektedir.<br />
2005 yılında ihraç edilen HB ve DT’lerin,<br />
2006 yılında da ödenmesi halinde bile bu<br />
gelirlere sıfır oranında stopaj uygulanacaktır.<br />
Burada şunu da belirtmekte fayda var.<br />
1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden önce ihraç edilen<br />
HB ve DT’lerin vadesinden önce elden<br />
çıkarılmasından doğan kazançlar, hem 174.033<br />
YTL’lık vergi istisnasından yaralanacak hem de<br />
stopaja <strong>ta</strong>bi olmayacaktır.<br />
1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra ihraç edilen<br />
HB ve DT’lerin elden çıkarılmasında elde<br />
edilen gelirler ise yüzde 15 oranında stopaja<br />
<strong>ta</strong>bi olacaktır.<br />
C- BORSA VE FON GELİRLERİ<br />
1-Borsa Kazançlarında Vergilendirme:<br />
2005 yılında hisse senetleri, üç aylık süre<br />
ile elde tutulduk<strong>ta</strong>n sonra satılırsa, elde edilen<br />
kazancın tu<strong>ta</strong>rı ne olursa olsun, gelir vergisine<br />
<strong>ta</strong>bi değildir. Üç aylık süre içerisinde satılırsa,<br />
elde edilen kazanç gelir vergisine <strong>ta</strong>bidir.<br />
1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra elde edilen<br />
hisse senetlerinde, üç aylık elde tutma süresi,<br />
iki yıla çıkarılmıştır.<br />
görüş<br />
BÜLTEN<br />
22
görüş<br />
BÜLTEN<br />
23<br />
Ancak, 2005 yılında elde edilen hisse<br />
senetleri, 2006 yılında elden çıkarılmış dahi<br />
olsa bunlarda da üç aylık süre yine aynen geçerli<br />
olacaktır.<br />
2-Fon Gelirlerinin Vergilendirilmesi:<br />
2005 yılında elde edilen (A) ve (B) tipi<br />
fon gelirlerinin tu<strong>ta</strong>rı ne olursa olsun 2004<br />
yılı gelirlerinde olduğu gibi beyana <strong>ta</strong>bi<br />
olmayacaktır. Uygulamanın bu dönemde<br />
(A) tipi fon gelirleri için yüzde sıfır, (B) tipi<br />
fonlarının gelirlerine ise yüzde 10 oranında<br />
stopaj uygulanmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Ancak, 2006 yılında durum değişmektedir.<br />
1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra, gerek (A) tipi gerekse<br />
(B) tipi menkul kıymet yatırım fonlarından<br />
elde edilen gelirler yüzde oranında stopaja<br />
<strong>ta</strong>bi olacaktır. /GVK Geçici Madde 67/8)<br />
Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri ile<br />
Cumhuriyet <strong>ta</strong>rihinin en ağır ekonomik bunalımı<br />
yaşayan Türkiye bu sebeple girdiği ağır borç<br />
yükü altında iken aynı bunalımı yaşayan Arjantin’in<br />
aksine borçlarını askıya almayıp büyük<br />
acılarla borçlarını ödemeyi sürdürerek düzlüğe<br />
çıkmayı başardı. Ancak, Türkiye bu başarısına<br />
krize girmesine rağmen iç ve dış ödemelerini<br />
yüksek faizlerle ödeyerek ulaştı. Gerçi aynı <strong>ta</strong>rihlerde<br />
mali krize giren Türkiye ile Arjantin<br />
son aylarda ekonomilerinde birbirlerine paralel<br />
olarak rahatlama yaşamak<strong>ta</strong>dırlar. Bu <strong>ta</strong>rtışmayı<br />
başka bir yazıda ele almayı düşünürsek şimdi<br />
devletin borç yükünü oluşturan HB ve DT ile<br />
mevduat kredi ve diğer parasal göstergelerin<br />
medyada yayınlanan ilginç sonuçlarına bakalım.<br />
Ekonomide, siyasette, finansal piyasalarda<br />
or<strong>ta</strong>ya çıkan bütün olumlu gelişmelere rağmen<br />
mevduat sahiplerinin davranışları şunu göstermektedir.<br />
• Bütün olumlu gelişmelere rağmen<br />
hat<strong>ta</strong> döviz kurunun zarar ettirmesine karşılık<br />
mevduat sahibi döviz tevdiat hesaplarından da<br />
vazgeçmiyor.<br />
• Yine yatırım fonları hariç banka dışı<br />
kesimin devlet iç borçlanmasına yönelmesi,<br />
2004 yılında da devam ediyor.<br />
• Va<strong>ta</strong>ndaş TL mevdua<strong>ta</strong> yönelirken çok<br />
dikkat çeken bir özelliği sürdürüyor. Bu özellik<br />
vadeyi uzatmıyor. TL’de kalıyor ama vadeyi 2-8<br />
ay gibi bir sürede kalmayı yeğliyor.<br />
• Va<strong>ta</strong>ndaş nispeten daha uzun vadeli<br />
olan or<strong>ta</strong>lama vadesi 15 ayı bulan devlet iç<br />
borçlanma senetlerinin yüksek getirisine de<br />
kayıtsız kalmıyor.<br />
• Tasarruf sahibi üç ayı bile geçmeyen<br />
kısa vadede kalmayı tercih ediyor. Çünkü faiz<br />
ve döviz riskini almak istemiyor. Hala <strong>ta</strong>m olarak<br />
yerleşmemiş güven duygusundan dolayı ani<br />
hareketler olursa bunu yakalamak, zararını<br />
azaltmak, hat<strong>ta</strong> mümkünse karlı <strong>ta</strong>rafa geçmek<br />
istiyor. Burada şunu da belirtmekte yarar<br />
var. 2005 yılında faiz gelirlerine <strong>ta</strong>nınan vergi<br />
avan<strong>ta</strong>jlarının payının çok düşük olduğu görülmektedir.<br />
Sebebine gelince; 2006 yılından itibaren<br />
HB ve DT’lerine uygulanacak % 15 stopaj <strong>ta</strong>sarrufculuğu<br />
fazla ilgilendirmiyor. Çünkü devlete,<br />
borç senetlerine konulan vergiler bunlara serbest<br />
piyasa şartlarında ödenecek faiz oranlarının<br />
yükseltilmesini getirecektir. Yani konacak vergi<br />
yine Hazine’nin üzerinde kalacaktır.<br />
D- SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
Kısaca devlet borç senetlerine ödenecek<br />
faizden ziyade bunlara para sahiplerinin<br />
duyacağı güven gelmektedir.<br />
Birkaç yerden birden gelen ve biraz<br />
da karmaşık olan sinyallerin belki de tek<br />
or<strong>ta</strong>k nok<strong>ta</strong>sı para sahiplerinde görünen<br />
ihtiyatlılıktır. Buradan şunu anlıyoruz ki;<br />
geçmişteki krizden, büyük oynaklıklardan ve<br />
oluşan büyük zararlardan dolayı piyasalar bir<br />
türlü güvensizliğini aşamıyor ve hala <strong>ta</strong>sarruf<br />
sahipleri ade<strong>ta</strong> yoğurdu üfleyerek yiyor. Aynı<br />
zamanda ekonomi yönetimine de ihtiyatlı<br />
tutumu ile uyarıda bulunuyor.<br />
Netice itibarıyla va<strong>ta</strong>ndaş veya finansal<br />
kaynakları elinde bulunduranlar, geçmişteki<br />
ha<strong>ta</strong>lardan edindikleri tecrübelerinden dolayı<br />
yaşanan süreci çok dikkatle izliyor. Vade<br />
uzatmayarak aşırı risk alınmasına yaklaşmıyor.<br />
Onun için ekonomi yönetimine <strong>ta</strong>sarruf<br />
sahibinin bu davranışını yakından izlemesi<br />
zorunluluğunu getiriyor.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
HİZMET BİNAMIZ TAMAM,<br />
ŞİMDİ SIRA SOSYAL TESİSLERDE<br />
tesis<br />
Ankara Gölbaşı ilçesi, İncek mevkiinde<br />
(TEK Yapı Kooperatifi içerisinde)<br />
bulunan 9.737 m2 arsamız üzerine düşünülen<br />
tesis, üyelerimizin yemek, spor, yüzme gibi<br />
her türlü sosyal ve dinlenme ihtiyaçlarına<br />
yanıt verecek, aynı zamanda eğitim ve kültürel<br />
aktivitelerimizi gerçekleştirebileceğimiz bir<br />
bina olacaktır. Bina, bodrumda havuz ve sağlık<br />
merkezi, zeminde çok amaçlı salon, seminer<br />
salonları ve restoran, asma kat<strong>ta</strong> yönetim<br />
bölümü, üst katlarda ise huzurevi olarak<br />
planlanmıştır.<br />
Arsada, bina içinde bulunan kapalı<br />
fonksiyonlar dışında, açık alanda oturma ve<br />
piknik, basketbol, futbol, tenis gibi spor alanları<br />
ve otopark bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Mümkün olduğunca yeşil alana önem<br />
verilmiş, hem açık hem kapalı kullanım<br />
olanağı yaratılmıştır. Üyelerimizin tercihleri<br />
doğrultusunda farklı aktivitelerden yararlanma<br />
olanakları düşünülmüştür.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
Bugünkü birim fiyatıyla tefriş hariç yaklaşık<br />
2,5 trilyon TL (2,5 milyon YTL)’ye mâlolması<br />
beklenen tesisin, üç yılda <strong>ta</strong>mamlanması<br />
öngörülmüştür.<br />
ZEMİN KAT<br />
Binanın giriş katında 320 m2 (350 kişilik)<br />
çok amaçlı salon ve fuayesi, aynı fuayeyi<br />
paylaşan 3 adet seminer salonu olacaktır.<br />
Çok amaçlı salon, gerektiğinde bölünerek<br />
daha küçük birkaç salona dönüşebilecek veya<br />
fuaye bölümüne bakan hareketli duvar kenara<br />
toplanarak 450 m2’lik daha büyük bir kullanım<br />
alanı yaratılabilecektir. Giriş holü aynı zamanda<br />
sergi amaçlı planlanmıştır.<br />
Giriş ve sergi holünden arazi eğimiyle<br />
uyum sağlanarak bir mik<strong>ta</strong>r aşağıya inilmiş<br />
ve yemek salonu, mutfak ve yeterli sayıda wc<br />
planlanmıştır. 415 m2 büyüklüğündeki yemek<br />
salonu, açık yemek olanağı sağlayan teraslarla<br />
bütünleşmiş, görsel bir havuzla da bütünlük ve<br />
zenginlik sağlanmıştır.<br />
BÜLTEN<br />
24
tesis<br />
Yemek salonu yüksekliğinden yararlanılarak<br />
oluşturulan yönetim katında 6 oda ve bekleme<br />
holü vardır. Odalardan ihtiyaç duyulan<br />
kadar ofis alanı, kalanı toplantı amaçlı kullanılabilecektir.<br />
1. KAT<br />
Üst katlar huzurevi olarak planlanmış,<br />
hem ayrı bir giriş yapılmış, hem de ana bina ile<br />
bağlantısı sağlanmıştır. Huzurevi katı şu anda<br />
tek kat<strong>ta</strong> 28 oda olarak planlanmış, sonraki<br />
yıllarda üzerine bir kat daha ilavesiyle 56<br />
odaya çıkarılabilecektir. Odalar kendi içinde<br />
wc, duş ve balkonlu planlanmıştır. Ayrıca kat<strong>ta</strong><br />
müşterek kullanabilecek TV seyretme ve oyun<br />
salonu ve kat ofisi mevcuttur.<br />
BODRUM KAT<br />
Bodrum katın, kısmen açığa çıkan<br />
bölümü havuz ve sağlık merkezi olarak<br />
planlanmıştır. Ankara’da açık yüzme havuzu,<br />
mevsim kısalığı nedeniyle az kullanılmak<strong>ta</strong>,<br />
kullanılmadığı zamanlarda ise ilave bir bakım<br />
yükü getirmektedir. Bu nedenle havuz, kapalı<br />
planlanmış, yaz kullanımı için ön bölüm<br />
şeffaf yapılarak, yazın açılması düşünülmüş<br />
ve dışarıda güneşlenme imkanı sağlanmıştır.<br />
Havuz bölümünde sauna, fin hamamı,<br />
jimnastik salonu, sağlık merkezi ve vi<strong>ta</strong>min<br />
bar bulunmak<strong>ta</strong>dır. Bodrumun ışık almayan<br />
bölümleri teknik hacimler ve sığınak olarak<br />
planlanmıştır.<br />
BU PROJE HEPİMİZİN<br />
Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın tümünü onurlandıracak<br />
seçkin bir sosyo-kültürel mekan, yakın bir<br />
gelecekte yaşam bulacaktır. Böylece, meslek<strong>ta</strong>şlarımız,<br />
serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci<br />
mali müşavir olmanın bir kez daha haklı<br />
gururunu yaşayacaklardır.<br />
Hizmet binamızı hepimize yaraşır bir<br />
biçimde <strong>ta</strong>mamladık. Şimdi sıra sosyo-kültürel<br />
tesislerimizde.<br />
VAZİYET PLANI 1/500<br />
BÜLTEN<br />
25<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
haber<br />
27.04.2005 <strong>ta</strong>rihinde Odamız Konferans Salonu’nda düzenlenen törenle yeni üyelerimiz ruhsatlarını aldı. Yukarıdaki fotoğraf<strong>ta</strong><br />
tören sonrası verilen kokteyl ve törene katılan üyelerimiz ile Oda Başkanı Mehmet Koç, ruhsatları verirken görülüyor.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
26
haber<br />
Odamızla Tez-Koop-İş Sendikası arasında Odamız ve TESMER Ankara Şubesi personeli için iki yıllığına (01.01.2005-<br />
31.12.2006) toplu-iş sözleşmesi bağıtlanmıştır.<br />
BÜLTEN<br />
27<br />
02.04.2005 <strong>ta</strong>rihinde Odamız Konferans Salonu’nda düzenlenen Kurumlar Vergisi Seminerine üyelerimizin ilgisi yoğundu.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
haber<br />
8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bayan üyelerimiz, sorunlarını <strong>ta</strong>rtıştı, günün anlamını yorumladı ve sonra da müzik<br />
dinletisi eşliğinde kokteylde birlikte oldular.<br />
2004 Yılı<br />
Gelir Vergisi<br />
Rehberi<br />
A. Murat YILDIZ<br />
Gelirler Başkontrolörü<br />
Ankara<br />
Şubat 2005<br />
Expo Channel Kanal Televizyonu nisan ayında, Gelirler Başkontrolörü A. Murat Yıldız <strong>ta</strong>rafından hazırlanan Odamız<br />
yayınlarından “2004 Yılı Gelir Vergisi Rehberi” ve “Kurumlar Vergisi Rehberi” ki<strong>ta</strong>plarımızı ayın ki<strong>ta</strong>bı olarak<br />
izleyicilerine sunmuştur.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
28
görüş<br />
BÜLTEN<br />
29<br />
SOSYAL SİGORTALAR KANUNU’NA GÖRE SMMM VE YMM<br />
RAPORUNA İLİŞKİN İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ<br />
506 sayılı SSK’ nun amacı; birinci maddede<br />
belirtilen “İş kazaları, meslek has<strong>ta</strong>lıkları,<br />
analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu<br />
Kanun’da yazılı şartlarla sosyal sigor<strong>ta</strong>lar yardımları<br />
uygulanır” şeklinde ifade edilmektedir.<br />
Kurumun amacı; “sosyal sigor<strong>ta</strong>lar yardımları<br />
sağlar” seklinde düzenlenince ilgili kişilere<br />
mali, sosyal yardımlarda bulunulması, emeklilik<br />
ve sağlık açısından esas alınmak<strong>ta</strong>dır. Anayasamızın<br />
49. madde’sinde Çalışma Hakkı ve<br />
Ödevi düzenlenmiştir. ”Devlet, çalışanların hayat<br />
seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek,<br />
çalışanları ve işsizleri korumak........”<br />
denilerek devletin görevini sıralamıştır.<br />
SSK çalışanların, işverenlerin ve devletin<br />
katkısıyla toplanan kaynakları yukarıda kuruluş<br />
amacında sıralanan kanun, tebliğ, yönetmelik<br />
ve tüzükler çerçevesinde harcamak<strong>ta</strong>dır. ”İşçilik<br />
maliyetlerinin” yüksek olması, işverenlerin<br />
işçileri sigor<strong>ta</strong>sız çalıştırmaya yöneltmektedir.<br />
Bu aynı zamanda emeklilik sürelerinin ülkemiz<br />
yaş or<strong>ta</strong>lamasının üzerine çıkması da işgörene<br />
ücretin biraz fazla ödenmesi nedeniyle cazip<br />
gelmektedir. Hal böyle olunca Kurum’un gelirleri,<br />
giderlerini karşılayamaz (aktoriyal denge)<br />
duruma gelmektedir. Buna çare olarak en<br />
kestirme yol ise bazı alanlardan en çabuk ve<br />
maliyeti düşük prim toplama yoluna başvurulmasını<br />
gerekli kılıyor. Kurumun aktif sigor<strong>ta</strong>lı<br />
sayısı yaklaşık altı milyon dokuz yüz bin,<br />
emekli sayısı dört milyon yüz iki bin, sigor<strong>ta</strong>lı<br />
yakınlarına verilen sağlık hizmetleri ile birlikte<br />
otuz yedi milyon sekiz yüz yirmi sekiz bin kişi<br />
yararlanıyor olunca, kurumun gelirleri giderlerini<br />
karşılamayacak duruma geliyor. Kurum’un<br />
gelirlerinin giderleri karşılama, aktif/pasif oranı<br />
1.72 civarında bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />
(*)<br />
SMMM<br />
VE İLİŞİKSİZ BELGESİ ALINMASI<br />
Ertuğrul KILIÇ (*)<br />
506 sayılı SSK’nda yer alan “ölçümleme”<br />
işlemi 09.07.1987 <strong>ta</strong>rihinde yürürlüğe giren<br />
3395 sayılı Kanun ile kaldırıldık<strong>ta</strong>n sonra özellikle<br />
geçici nitelikte olan ihaleli işler ile özel<br />
inşaat işlerinde yoğun sigor<strong>ta</strong>sız işçi çalıştırılması<br />
kanaati or<strong>ta</strong>ya çıkmıştır. Aynı nedenlerle<br />
kaldırılan ölçümlemenin yerine 1994 yılından<br />
itibaren “Asgari İşçilik” uygulaması başlatılmıştır.<br />
İp<strong>ta</strong>l davaları ve daha sonra Danış<strong>ta</strong>y’ın<br />
olumlu yönde karar vermesi nedeni ile yeni bir<br />
kanun maddesi düzenlenmiştir. Esasında bu<br />
uygulamanın saikleri ne olursa olsun, sigor<strong>ta</strong><br />
primlerinde belli bir baraj getirilmiş olmasıdır.<br />
İşin yürütümü için fark işçiliği kabul etmeyen<br />
işverenlerin kayıtlarının, kurum müfettişleri<br />
<strong>ta</strong>rafından incelemesinden vazgeçilerek, işverenin<br />
işlerinin daha çabuk yapılması, sigor<strong>ta</strong>sız<br />
işçi çalıştırılmasının önlenmesi ve kurum iş<br />
yükünün azaltılması esas alınmıştır. Kurum’un<br />
bu yöndeki tutumu kanun koyucu <strong>ta</strong>rafından<br />
daha sonra (06.08.2003 <strong>ta</strong>rihinde yürürlüğe giren)<br />
4958 sayılı Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu Kanunu<br />
ile 506 sayılı SSK Kanunu’nun değişik 79.<br />
maddesinin on ikinci fıkrasında, 506 sayılı Kanun’un<br />
83’‘cü maddesinde belirtilen kurum ve<br />
kuruluşlar <strong>ta</strong>rafından ihale yoluyla yaptırılan<br />
her türlü işler, gerçek ve tüzel kişilerce yapılan<br />
inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup<br />
olmadığının, Kurumca araştırılacağı, usul ve<br />
esasları yönetmelikle belirlenecektir. Bu araştırma<br />
sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş<br />
olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş<br />
olan işçilik tu<strong>ta</strong>rı üzerinden prim tu<strong>ta</strong>rı, varsa<br />
gecikme zammı ile birlikte sigor<strong>ta</strong> müfettişince<br />
inceleme yapılması istenilmeksizin işveren<br />
<strong>ta</strong>rafından ödendiği <strong>ta</strong>ktirde işyeri hakkında<br />
sigor<strong>ta</strong> müfettişine inceleme yaptırılmayabileceği<br />
öngörülmüştür.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
Yukarıda belirtilen Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Yönetmeliği<br />
16.01.2004 <strong>ta</strong>rih, 25348 sayılı Resmi<br />
Gazete’de yayınlanarak 01.05.2004 <strong>ta</strong>rihi itibariyle<br />
yürürlüğe girmiştir. Kurum işyeri dosyası<br />
üzerinden hiçbir defter ve belge incelenmeksizin<br />
Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong> Müdürlüklerince yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong> Müdürlüklerince<br />
ilişiksiz belgesi için araştırmanın nasıl yapılacağı<br />
yine 16.01.2004 <strong>ta</strong>rih, 25348 sayılı Resmi<br />
Gazete’de yayınlanan SSK Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri<br />
Yönetmeliği’nin 38’ci maddesinde Araştırma<br />
ve Re’sen yapılacak başlığıyla düzenlenmiştir.<br />
Araştırma İşlemlerinin konusunu iki ana başlık<br />
altında toplamak mümkündür. Araştırma, yönetmeliğin<br />
38. maddesine göre Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong><br />
müdürlüklerince;<br />
1- İhale konusu işler,<br />
2- Özel nitelikteki bina yapım inşaat işleri,<br />
şeklinde yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
1- İHALELİ İŞLER İÇİN KURUMCA<br />
YAPILAN ARAŞTIRMA (SALT<br />
İŞÇİLİK BİLDİRİMİ)<br />
Yönetmeliğin Araştırma ve Re’sen <strong>ta</strong>kdir<br />
başlıklı 38. maddesinde düzenlenmiştir. Özetlersek<br />
kanunun 83. maddesine göre yapılan<br />
her türlü ihale yoluyla yaptırılan işlerde; İşin<br />
kabulünün ya da geçici kabulünün noksansız<br />
yapıldığı <strong>ta</strong>rihten sonra ve işverene ödenmesi<br />
gereken KDV hariç, malzeme fiyat farkı ve<br />
akreditif bedeli dahil toplam istihkak tu<strong>ta</strong>rına,<br />
işin asgari işçilik oranının %25 eksiği uygulanmak<br />
suretiyle yapılır.<br />
ÖRNEK:<br />
Bir Kamu kurumunca EK İnşaat Ltd.Şti.<br />
‘ne yaptırılan makineli, baraj onarım işi için<br />
toplam 200.000.-YTL istihkak ödenmiştir.<br />
(KDV Hariç).<br />
Makineli, baraj onarım işinin (16-192<br />
EK), asgari işçilik oranı %9 ‘dur.<br />
- Hiçbir defter ve belge incelenmeksizin ;<br />
- İşçilik oran 9 x %25 2,25<br />
- 9 - 2,25 = 6,75 salt asgari işçilik oranı<br />
Toplam İstihkak<br />
Salt İşçilik oranı Bildirilmesi gereken Asg.İşçilik<br />
200,000 x %6,75 = 13,500<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
EK İnşaat Ltd.Şti. 13,500.-YTL işçilik bildirmiş<br />
ise or<strong>ta</strong>da işyeri ile ilgili ihbar, şikayet<br />
ve kurumca şüpheli bir durum yoksa, <strong>ta</strong>hakkuk<br />
ve <strong>ta</strong>kip dosyasında başkaca bir borcu yok ise<br />
defter ve belgeleri incelenmeksizin ilişiksizlik<br />
belgesi verilmesi gerekmektedir.<br />
Salt işçilik bildirimi yapmamış olsaydı ya<br />
da, ilişiksizlik isteyen kurum aşağıdaki tercihlerden<br />
birini belirleyerek ilişiksizlik belgesi almayı<br />
<strong>ta</strong>lep edecekti.<br />
A) Taahhütname vermek; az bildirilen<br />
işçilik ve varsa gecikme zammını ödeyecektir.<br />
B) İşin bitirilmesiyle ilgili asgari işçilik<br />
mik<strong>ta</strong>rının sigor<strong>ta</strong> müfettişince tespit edilmesini<br />
isteyebilir.<br />
C) İşyeri defter ve belgelerinin 3568 sayılı<br />
Yasa’ya göre belge almış serbest çalışanlar<br />
kütüğüne kayıtlı SMMM ve YMM’ler <strong>ta</strong>rafından<br />
(herhangi birinin) kayıtların kuruma bildirilenlerle<br />
uyumlu olduğunun tespit edilmesini<br />
isteyebilir.<br />
Kurum müfettişlerince ve meslek mensuplarınca<br />
yapılacak raporlamalarda işçilik üzerinden<br />
bir eksiltme yapılmayacaktır. Görüldüğü<br />
gibi SSK’nun 130. maddenin 8’nci fıkrasına göre<br />
teftiş, kontrol ve denetleme yetkisi altındaki bir<br />
kısım işleri yapabileceklerdir. Yapamayacakları<br />
işleri ilerde ayrı bir başlık altında inceleyeceğim.<br />
2- GERÇEK VEYA TÜZEL KİŞİLERCE<br />
YAPILAN ÖZEL BİNA İNŞAAT<br />
İŞLERİ İLE İLGİLİ YAPILACAK<br />
İŞLEMLER<br />
İnşat işlerinde öncelikle yapının sınıfı ve<br />
grubunun belirlenmesi gerekir. Maliyeti m² yüz<br />
ölçümü ile Bayındırlık Bakanlığı’nca yayınlanan<br />
birim m² maliyetinin çarpılmasıyla bulunacaktır.<br />
Uygulamada aşağıdaki durumların<br />
dikkate alınması gerekmektedir.<br />
a) İnşaat işi aynı yıl başlayıp biterse,<br />
b) İnşaat işi bir yıldan (senelere sari) fazla<br />
sürerse,<br />
c) İnşaat işi başladık<strong>ta</strong>n sonra işe aralıklar<br />
verilirse,<br />
görüş<br />
BÜLTEN<br />
30
görüş<br />
BÜLTEN<br />
31<br />
Yine, kurum <strong>ta</strong>rafından salt işçilik üzerinden<br />
ilişiksizlik belgesi verilebilmesi için toplam<br />
maliyetlerden, işçilik oranında %25 eksiltme<br />
yaparak uygulanacaktır.<br />
ÖRNEK:<br />
Bina toplam maliyeti :<br />
100,000.-YTL<br />
Asgari İşçilik oranı Binalarda : %9<br />
Kuruma bildirilmesi gereken salt işçilik :<br />
9 x %25 = 2,25 9 - 2,25 = 6,75<br />
100,000 x % 6,75 = 6,750 YTL<br />
- İş aynı yıl başlayıp biterse, aynı yılın birim<br />
maliyeti,<br />
- İş bir yıldan uzun sürerse inşaatın bittiği<br />
yıldan bir önceki yılın birim maliyeti,<br />
- Eğer iş aralıklar (boşluklar yıllar veya<br />
yıllar arası) verilerek yapılıyor ise kanıtlayıcı bir<br />
belge ve bilgi var ise buna göre, eğer yok ise işin<br />
bittiği yıldan bir önceki yıldaki birim maliyeti<br />
dikkate alınarak işlem yapılacaktır.<br />
- Tüzel kişiler arasında bir inşaat işi yapılıyor<br />
ise; birim maliyetlerden (Bayındırlık birim<br />
maliyeti x yüzölçümü) hangisi fazla ise ona<br />
göre işlem yapılacaktır.<br />
3- SSK SOSYAL SİGORTALAR<br />
İŞLEM YÖNETMELİĞİNE GÖRE<br />
MESLEK MENSUPLARININ<br />
YAPAMAYACAKLARI DENETİM<br />
İŞLEMLERİ<br />
Dileyen işverenler, ilişiksizlik raporu almak<br />
için Kurum Ünitelerince yapılması gereken<br />
araştırma veya müfettiş incelemesinden<br />
önce meslek mensuplarından birine (SMMM<br />
veya YMM), 506 sayılı Kanun’un değişik 130.<br />
maddesinin sekizinci fıkrasına dayanarak inceleme<br />
raporu düzenleyeceklerdir. Kurum Yönetim<br />
Kurulu’nca rapor düzenleme üst sınırı<br />
SMMM’ler için 5,000,000.- YTL olarak belirlendiğinden,<br />
bu rakamın üzerindeki işleri sadece<br />
YMM’ler yapabilecektir.<br />
08.12.2004 <strong>ta</strong>rih, 25664 sayılı Resmi Gazete’de<br />
yayınlanan Tebliğe göre;<br />
1- İhale konusu işlerin, işi üstlenen işverenin<br />
Kurum’da tescili (506 SSK ve 4857 sayılı<br />
Kanun’a göre sürekli işyeri) işyerinin sigor<strong>ta</strong>lıları<br />
ile yapılması ve ayrıca tescil edilmiş olmaması,<br />
( o iş için ayrıca SSK numarası alınmamış<br />
ve işçi çalıştırılmamış olması)<br />
2- Kurum’da tescil edilmemiş olan veya<br />
tescil edilmiş olup hiç prim belgesi kuruma verilmemiş<br />
olunması,<br />
3- Piyasadan üretilmeden (üzerinde değişiklik<br />
yapılmadan) alınıp satılan işler için,<br />
4- 01.05.2004 <strong>ta</strong>rihinden önce biten ihale<br />
konusu işler ve bu <strong>ta</strong>rihten önce biten özel nitelikteki<br />
bina inşaatı işyerleri hakkında raporlar<br />
düzenleyemezler,<br />
5- Geçici bir süre için işçilik tespit komisyonu<br />
işçilik oranlarını tespit edip, açıklanıncaya<br />
kadar rapor düzenleyemezler.<br />
4- MESLEK MENSUPLARINI RAPOR<br />
DÜZENLEMEKTEN DOLAYI<br />
SORUMLULUĞU<br />
506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun’la<br />
değişik 130’uncu maddesinde, Kurum’ca belirlenen<br />
usul ve esaslara aykırı rapor düzenleyen<br />
meslek mensupları, Kurum alacaklarına karşı<br />
vermiş oldukları zararlardan, yönetmeliğin<br />
12. maddesine göre sorumlu olacaklardır. Bu<br />
sorumluluk işveren ile birlikte ve müteselsilen<br />
olacaktır. Kurum; esas ve usullere aykırı rapor<br />
düzenleyen meslek mensuplarının raporlarını<br />
işleme koymayacağı gibi, durumu tüm Sosyal<br />
Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu İl/sigor<strong>ta</strong> müdürlüklerine<br />
bildirerek daha sonra düzenleyecekleri raporların<br />
da hiçbir zaman işleme konulmayacağını<br />
öngörmüştür.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
24 Y›ll›k RAY S‹GORTA Acentesiyiz...<br />
2 5 . 0 0 0 M ü fl t e r i n i n G ü v e n i . . .<br />
F S‹ZE ÖZEL PR‹MLER ve TAKS‹TLER ‹LE ARACINIZA TAM KASKO<br />
VER‹YORUZ<br />
F RAY CLUP H‹ZMETLER‹ (Arac›n Kur<strong>ta</strong>r›lmas›, Çekilmesi, Konaklama,<br />
RentA Car, Nakil v.s. hizmetleri)<br />
F HASAR SONRASI ; TAM, EKS‹KS‹Z ve EN KISA SÜREDE<br />
HASAR BEDEL‹N‹ N TAZM‹N‹<br />
F KRED‹ KARTI ‹LE TAKS‹TLEND‹RME ve PEfi‹NATIN ÇEK‹LMES‹NDE<br />
“0” SIFIR FA‹Z<br />
F VAR OLAN HASARSIZLIK ‹ND‹R‹M HAKKININ DEVAM ETT‹R‹LMES‹<br />
F POL‹ÇELER‹N ADRESE GÖNDER‹LMES‹, ADRESDEN VISA ‹LE ÇEK‹LMES‹<br />
F KAZA SONRASI, 10 GÜN SÜRE ‹LE ÜCRETS‹Z ARAÇ TEM‹N‹<br />
F 1.500.000.000.TL-’ye KADAR HASARLARDA, HASARSIZLIK ‹ND‹R‹M‹N‹N<br />
DEVAMI<br />
F ACIBADEM S‹GORTASI GÜVENCES‹ ‹LE SA⁄LIK S‹GORTASI<br />
0532 252 16 42 0532 424 36 66<br />
Rüzgarl› ‹brahim Müteferrika Sokak No: 4/305<br />
Fazilet Han Kat:3 Ulus - ANKARA<br />
Tlf: 0312 311 77 55 (Pbx) Faks: 0312 310 55 51
AY İÇİNDE 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN VEYA EKSİK ÜCRET ÖDENEN<br />
SİGORTALILAR İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER<br />
ssk<br />
BÜLTEN<br />
33<br />
506 sayılı Yasa’nın değişik 79 uncu maddesinde,<br />
ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı<br />
ve ücret ödenmediği beyan edilen sigor<strong>ta</strong>lıların<br />
otuz günden az çalışma nedenlerini açıklayan<br />
bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine<br />
eklenmesinin şart olduğu, sigor<strong>ta</strong>lıların otuz<br />
günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin<br />
Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin<br />
Kurumca geçerli sayılmaması halinde, otuz<br />
günden az bildirilen sürelere ait primlerin Kurumca<br />
resen <strong>ta</strong>hakkuk ettirilerek 506 sayılı Yasa’nın<br />
80 inci maddesi hükümlerine göre <strong>ta</strong>hsil<br />
edileceği öngörülmüştür.<br />
Söz konusu Yasa hükmü ile ilgili uygulamanın<br />
usul ve esaslarına ilişkin 656 yayın no.lu Sosyal<br />
Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri Yönetmeliği’nin 20. Maddesinin<br />
(j) fıkrasında; Aylık Prim ve Hizmet Belgesi<br />
ile birlikte ay içinde (30) günden az çalışan veya<br />
eksik ücret ödenen sigor<strong>ta</strong>lılara ilişkin:<br />
(*)<br />
SMMM<br />
1) İstirahatli olduğunu gösteren resmi<br />
kuruluşlara ait sağlık tesisleri veya işyeri<br />
hekimlerince düzenlenmiş hekim raporu,<br />
2) Ücretsiz izinli olduğunu kanıtlayan<br />
izin belgesi,<br />
3) Disiplin cezası uygulaması, gözaltına<br />
alınması, tutukluluk haline ilişkin belgeler,<br />
4) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş<br />
sözleşmesi,<br />
5) En az işverenin imzasını havi puan<strong>ta</strong>j<br />
kayıtları,<br />
6) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen<br />
olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde<br />
faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini<br />
gösteren ilgili resmi makamlardan<br />
alınan yazı örneği,<br />
Sigor<strong>ta</strong>lıların eksik gün bildirimine ilişkin<br />
bilgi formu (Ek:8) ekinde ilgili Üniteye verilir<br />
veya Acele Pos<strong>ta</strong> Servisi (APS), iadeli<br />
<strong>ta</strong>ahhütlü ya da <strong>ta</strong>ahhütlü olarak gönderilir.<br />
Bu durumların dışındaki (30)günden az<br />
çalışılan sürelere ait geçerli belgeleri belirlemeye<br />
Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.<br />
Yukarıda sayılan hallere ilişkin belgelerin<br />
geriye yönelik olarak her zaman düzenlenebilir<br />
nitelikte olanları, Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin<br />
verilmesi gereken aydan sonra verilmesi<br />
halinde işleme konulmaz.<br />
Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleriyle<br />
kamu işyerlerinde çalışan sigor<strong>ta</strong>lılara ilişkin<br />
eksik bildirimlerin nedenlerinin işverenler <strong>ta</strong>rafından<br />
bir yazı ile Kuruma bildirilmesi halinde,<br />
bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılar için belge aranmaz.<br />
Hükmü yer almak<strong>ta</strong>dır.<br />
Selçuk OKCAN (*)<br />
Ayrıca, bu konuda tereddüte düşülen hususlar<br />
hakkında, sigor<strong>ta</strong> İşleri Genel Müdürlüğü<br />
Sigor<strong>ta</strong> Primleri Daire Başkanlığı’nın 16-289 Ek<br />
ve 16-293 Ek sayılı Genelgelerinde gerekli açıklama<br />
yapılmıştır.<br />
Konu ile ilgili olarak Sigor<strong>ta</strong> Primleri Daire<br />
Başkanlığı’nın 13.05.2004 <strong>ta</strong>rihli, 16-318 Ek<br />
sayılı genelgesinde:<br />
1. Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı<br />
ve ücret ödenmediği beyan edilen<br />
sigor<strong>ta</strong>lılar ile ilgili uygulamada, bu sigor<strong>ta</strong>lıların<br />
çalıştıkları işyerlerinin niteliği<br />
konusunda herhangi bir ayırım yapılmayacaktır.<br />
2. İşyerlerinde kısmi zamanlı (part-time)<br />
olarak çalışan sigor<strong>ta</strong>lılar için düzenlenmiş<br />
olan yazılı sözleşmenin noterden<br />
<strong>ta</strong>sdikli olması zorunlu değildir. Ayrıca,<br />
bu sözleşmenin örneği 565 yayın no.lu<br />
Sosyal Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri Yönetmeliğinin 8<br />
numaralı ekinde yayınlanan “Eksik Gün<br />
Bildirim Formu” ekinde ve aylık prim ve<br />
hizmet belgesinin verilmesi gereken yasal<br />
süre içinde Kurumumuza verilmiş olması<br />
kaydıyla, söz konusu form ve sözleşme işverenlerden<br />
her ay tekrar istenilmeyecektir.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
Ancak, kısmi süreli çalışmalara ait iş sözleşmesi<br />
noterden onaysız ve yasal süresi<br />
dışında verilmiş ise, verildiği ay ve sonrası<br />
için hüküm ifade edecek, başka bir deyişle<br />
verildiği ayı <strong>ta</strong>kip eden aylarda yine her ay<br />
istenilmeyecektir.<br />
3. Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleriyle<br />
kamu işyerlerinde çalışan sıgor<strong>ta</strong>lılara ilişkin<br />
eksik bildirimlerin nedenlerinin işverenler<br />
<strong>ta</strong>rafından bir yazı ile Kuruma bildirilmesi<br />
halinde, bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılar<br />
için belge aranılmayacaktır. Bu işverenlerin<br />
yazılarında eksik bildirimlerin nedenleri<br />
belirtilmemiş ise, bu eksikliğin yazışma<br />
yapılmak suretiyle giderilmesi istenilecek<br />
ve sonucuna göre işlem yapılacaktır.<br />
Denilmektedir.<br />
Yapılan düzenlemelere göre, işverenler ay<br />
içerisinde 30 günden az çalıştırdıkları sigor<strong>ta</strong>lıları<br />
eksik çalıştırma nedenlerini açıklayan<br />
belgelerle birlikte Ek:8 no.lu form ekinde, aylık<br />
prim ve hizmet belgesi ile Kuruma vermek<br />
durumundadırlar. Bu belgeler ait olduğu ay ve<br />
yasal süresi içinde verildiği <strong>ta</strong>ktirde noter <strong>ta</strong>sdik<br />
zorunluluğu aranmayacaktır. Ancak söz konusu<br />
belgelerin düzenlenmiş olsalar dahi herhangi<br />
bir nedenle yasal süresi içinde verilmeyip (unutulmak<br />
ya da verilmekle birlikte kaybolmuş<br />
olabileceği vs. gibi durumlarda) Kurumca bu<br />
durumun sap<strong>ta</strong>nması halinde geçerliliği Kurum<br />
Yönetim Kurulu’nun <strong>ta</strong>kdirine bırakılan ve her<br />
zaman düzenlenebilir nitelikte sayılanları işleme<br />
konulmayarak, Kurumca resen prim ve ceza <strong>ta</strong>hakkuk<br />
ettirilmesine neden olacaktır.<br />
“Önceki uygulamada; Zamanında Kuruma<br />
ibraz edilen,ancak Kurumca alındı belgeleri verilmemiş<br />
olan eksik bildirimlerin belgelenmediği<br />
ileri sürülerek işverenlere Kurumca ceza<br />
uygulanmak<strong>ta</strong>, Kuruma zamanında belge ibraz<br />
etmiş olan işverenler de ellerinde alındı belgesi<br />
olmadığı için bu durumlarını kanıtlayamadıklarından<br />
mağdur olmak<strong>ta</strong> idiler. Daha sonra bu<br />
durum Kurumca dikkate alınarak 22.05.2002 <strong>ta</strong>rihli,<br />
XVI-034-350718 sayılı Genel Yazı yayımlanmış<br />
ve bu genel yazıda, örneği Sosyal Sigor<strong>ta</strong><br />
İşlemleri Yönetmeliği’nin ekinde yayımlanmış<br />
olan “Ek: 10” numaralı “Bilgi Formu”nun, dört<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
aylık sigor<strong>ta</strong> primleri ve aylık sosyal güvenlik<br />
destek primi bordroları ile birlikte Kuruma intikal<br />
etmesi halinde, sözü geçen dönem bordrolarına<br />
verilen evrak giriş <strong>ta</strong>rih ve numarasının, hiç<br />
değiştirilmeden form üzerine de aynen verilmesi<br />
açıklanmış bulunmak<strong>ta</strong>dır. Söz konusu genel<br />
yazıdan önceki dönemler için eksik bildirimlerin<br />
belgelenmediği Kurumca ileri sürülerek<br />
işverenlere ceza uygulanmak<strong>ta</strong> idi. Bu durum<br />
karşısında, Kurumca alındı belgesi verilmemesi<br />
nedeniyle Kuruma zamanında belge ibraz etmiş<br />
olan işverenler de ellerinde bir alındı belgesi olmadığı<br />
için bu durumlarını kanıtlayamadıklarından<br />
mağdur olmak<strong>ta</strong> idiler.”<br />
Eksik bildirime neden teşkil eden belgelerin<br />
hangi hallerde geçersiz olacağı, sonradan<br />
düzenlenen belgelerin hangi hallerde her zaman<br />
düzenlenebilir nitelikte sayılacakları hususunda,<br />
506 sayılı Yasa’da açık bir hüküm bulunmamak<strong>ta</strong><br />
ve bu belgelerin geçerliliğinin belirlenmesi<br />
Kurum Yönetim Kurulunun <strong>ta</strong>kdirine bırakılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Bu durum 506 sayılı Yasa ile ilgili yönetmeliklerde<br />
çelişki ve aykırılıklara yol açtığından<br />
her halukarda dava konusu edilebilecektir.<br />
Yapılan düzenlemelerdeki amaç sigor<strong>ta</strong>lıların<br />
sosyal güvenlik haklarının korunması ve<br />
yok olmasını önlemek olmakla birlikte, yasanın<br />
uygulamasında bu amaca ulaşılamadığı gözlenmektedir.<br />
Şöyle ki:<br />
Belirli formaliteler önceden yerine getirilmek<br />
suretiyle sigor<strong>ta</strong>lının ait olduğu ay içerisinde<br />
noksan (30 günden az) bildirilmesi durumrunda,<br />
noksan bildirimlere ilişkin belgeler, içeriğinin<br />
doğruluğu konusunda Kurumca inceleme ve<br />
araştırma yapılmadan hiçbir şekil şartı aranmaksızın<br />
kabul edilmekte ve eksik bildirimle ilgili<br />
olarak Kurumca hiçbir işlem yapılmamak<strong>ta</strong>dır.<br />
Oysa, sigor<strong>ta</strong>lının noksan çalıştırılma nedenini<br />
açıklayan belgelerin yasal süresi içinde herhangi<br />
bir nedenle verilmeyip, bu durumun daha sonra<br />
Kurumca sap<strong>ta</strong>nması halinde, noksan çalıştırılan<br />
günlere ait belgelerin Kurum Yönetim Kurulu’nun<br />
inisiyatifi dahilinde geçerli sayılabilmesi<br />
için bir<strong>ta</strong>kım şekil şartları aranmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Yapılan bu düzenlemenin bir daha gözden<br />
geçirilmesi uygun olacaktır.<br />
ssk<br />
BÜLTEN<br />
34
internet<br />
BÜLTEN<br />
35<br />
İstenmeyen<br />
Misafirlerden<br />
Korunma Yolları<br />
Soner ŞİMŞEK (*)<br />
Bundan iki sene öncesine kadar bir<br />
çok muhasebe bürosunun kapısından<br />
içeriye sokulmayan İNTERNET bugün gerek<br />
SSK’nın e-Bildirge, gerekse MALİYE’nin e-Beyanname<br />
uygulamalarıyla masamızda baş köşeye<br />
oturmuş durumda. Bu iki zorunluluk dışında<br />
çağa ayak uydurmanın gereği olarak bir<br />
çok meslek mensubu Internet denizinde kulaç<br />
atmak<strong>ta</strong>.<br />
Hiç kuşku yok ki e-Bildirge ve e-Beyanname<br />
bürolarımızdaki iş yükünü azaltırken ilgili<br />
kurumlarda beyanname ve bildirge vermekle<br />
geçen “zaman”ı da bize kazandırmış oldu.<br />
Mesleğimize yönelik bu uygulamaların önümüzdeki<br />
dönemlerde diğer bürokratik işlerde<br />
de uygulanacağını umuyoruz. İnternetin diğer<br />
“zaman” kazandırıcı rolü ise “kullanmayı bilenlere”<br />
aradığını bulabilmektir. Burada “kullanmayı<br />
bilmek” hem aradığını bulmak açısından<br />
hem de esas konumuzu oluşturan “güvenlik”<br />
açısından oldukça önemlidir.<br />
(*)<br />
SMMM<br />
Bize en çok ihtiyacımız olan “zaman”ı kazandıran<br />
Internet hiç beklemediğimiz bir anda<br />
tüm çalışmalarımızı yok edebilmekte, bize verdiğinin<br />
kat kat fazlasını çok kolay geri alabilmektedir.<br />
Bu nimeti kullanırken başımıza her<br />
an her şeyin gelebileceğini gözönünde bulundurularak<br />
kendi güvenlik önlemlerimizi almamız<br />
gerekmektedir. Çoğu meslek<strong>ta</strong>şımızın interneti<br />
son dönemlerde kullanmaya başladığını ve bu<br />
konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadığını<br />
varsayarsak, bu tür kullanıcılar için ilk önerimiz<br />
“bilmediği sularda” yüzmemesidir. Yapmanız<br />
gereken sadece bildirge ve beyannamelerinizi<br />
gönderip internetle olan ilişkinizi kesmek. Bir<br />
çok Internet sitesi kendi sayfasını ziyaret edenleri<br />
başka sitelere yönlendirmekte ve genelde bu<br />
siteler de “kumar” ve “seks” siteleri olmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Eğer acemi bir kullanıcıysanız karşınıza gelen<br />
hiçbir sayfada “ok” butonuna basmayın ve “kabul<br />
ediyormusunuz” gibisinden sorulara “evet”<br />
demeyin. Belki ilginizi çeken bir konudur ama<br />
siz yine de bu sayfalara girmeyin.<br />
“Açık Kapılar” olarak <strong>ta</strong>nımlanan ve<br />
çoğumuzun bir şekilde kulağımıza (ya da başımıza)<br />
geldiği güvenlik sorunları Windows<br />
kullanıcılarını hala tehdit etmektedir. Hat<strong>ta</strong> bu<br />
konuda, Windows’un bu güvenlik açıklarını<br />
bilinçli olarak bıraktığı devletlerin, şirketlerin<br />
bilgisayar sistemlerine girebildiği, bizim gibi<br />
ev ve ofis kullanıcılarının bilgisayarlarında ne<br />
olup ne bittiğini görebildiği şeklinde komplo<br />
teorileri vardır. Bu nedenle bir çok devlet ve<br />
şirket alternatif arayışlarına girerek LİNUX<br />
işletim sistemini kullanmaya başlamıştır. Bu<br />
komplo teorisine fazla girmeden bir eklemede<br />
biz yaparak konumuza dönelim; bilindiği gibi<br />
“açık kapı” nın İngilizce kelime karşılığı “open<br />
GATE” dir ve Microsoft’un sahibi de Bill GA-<br />
TES.<br />
“Açık Kapılar” aynı evimizin pencere ve<br />
kapıları mantığıyla çalışmak<strong>ta</strong>dır. Siz açık bırakırsanız<br />
içeri böcek de girer hırsız da. Bizler<br />
kullanıcı olarak doğal olarak işin fazla teknik<br />
bilgisini, bu kapıların hangilerinin açık olduğunu,<br />
kapatmak istesek bunların nerden ve<br />
nasıl kapanacağını bilemeyiz. Zaten bilmemiz<br />
de gerekmiyor. Yapmamız gereken bunlara<br />
karşı kolay ve etkili önlemleri almak. Bir çok<br />
Anti-Virüs programı bu kapılardan istenmeyen<br />
misafirlerin girmesini engellemektedir.<br />
Burada dikkat etmeniz gereken bu programların<br />
“virüslere karşı koruma” bölümlerinin değil<br />
“fire wall” olarak <strong>ta</strong>nımlanan dışarıdan bilgisayarınıza<br />
müdahale edilebilmesini engelleyen<br />
bölümlerin aktif olmasıdır. Bu konuda bilgisayar<br />
sistemlerinizi kuranlardan bunu mutlaka<br />
isteyin. Tabi bu programın aktif hale gelmesi<br />
sizin kullandığınız programların bazılarının<br />
çalışmasına da engel olabilir, bu programı kurdururken<br />
çalışmasını istediğiniz programlara<br />
nasıl izin vereceğinizi de sistemi kuranlar size<br />
gösterebilirler.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
Diğer istenmeyen misafirler “virüs”, “Truva<br />
atı - Trojan “solucan- Worm” ve “böcek” ler<br />
olarak sayılabilir. Virüsleri çoğumuz duymuştur.<br />
Bunlar iki şekilde bilgisayarınıza girebilir. İlki<br />
bir disket veya CD’den bir yükleme yaptığınızda,<br />
diğeri ise internet ve çoğunlukla “mail- elektronik<br />
pos<strong>ta</strong>” yoluyla bilgisayarınıza girebilir.<br />
“Truva atı - Trojan” “solucan- Worm” ve<br />
“böcek” ler siz hiç fark etmeden bilgisayarınıza<br />
girer. Bunların bazıları zararsız olmakla birlikte<br />
genellikle bilgisayarınızın çalışmasında gözle<br />
görülür bir yavaşlığa ve bir program çalışırken<br />
“Bu program Geçersiz Bir İşlem Yürüttü” gibisinden<br />
bir mesajla kapanmalara neden olabilir.<br />
Bunların içinde en tehlikelisi “Truva Atı<br />
- Trojan” lardır ve gerçekten baş belalarıdır. Bu<br />
“Truva Atları” sayesinde bilgisayarınıza dışarıdan<br />
girişler olabilmekte ve aklınıza gelebilecek<br />
her şeyi bilgisayarınıza yapabilmektedir. Bunun<br />
canlı örneğini 1997 yılında bir arkadaşımın bilgisayarında<br />
bir çok bilgilerin silinmesi ve “Seni<br />
sevdim bilgisayarına format atmıyorum” mesajını<br />
görerek yaşadım.<br />
Bu tehlikeler ve istenmeyen misafirlerden<br />
korunmak aslında çok basittir.<br />
1) Bilmediğiniz ve yönlendirilmiş sitelere<br />
girmeyin (eğer bilgisayarınızda “modem” varsa<br />
uluslar arası görüşmelere bu telefon hattını<br />
kapattırın)<br />
2) Bir disket ve CD’den yükleme yapmadan<br />
önce mutlaka virüs <strong>ta</strong>ramasından geçirin.<br />
3) Tanımadığınız kişilerden gelen mailelektronik<br />
pos<strong>ta</strong>ları özellikle “Ek”li olanları<br />
kesinlikle açmayın ve silin. (Tanıdıklarınızdan<br />
gelenlere de her zaman şüpheyle yaklaşın)<br />
4) Mutlaka bir Anti-Virüs programı edinin<br />
ve sık sık güncellemesini yapın.<br />
5) Windows XP Kullanıcıları mutlaka<br />
güncellemeleri yapın.<br />
6) Win98 kullanıcılarının XP’ye geçmeleri<br />
önerilir. Meraklısı bir haf<strong>ta</strong>da Win98 işletim<br />
sistemine girebilecek kadar bilgiye internet sayesinde<br />
sahip olabilmektedir.<br />
7) Bilgisayarınıza format atıp XP yükleyecekseniz,<br />
“Ağ Kablosunu” <strong>ta</strong>kmadan veya “Internet<br />
Bağlantısını” kurmadan önce mutlaka<br />
Anti-Virüs Programı ve Servis Pack2’yi yükleyin.<br />
(Bunu yapmazsanız internete bağlandığınız<br />
ilk saniyede Truva Atı benzeri programların<br />
bilgisayarınıza girme olasılığı çok yüksek)<br />
8) Sadece merak nedeniyle dahi olsa bilmediğiniz<br />
hiçbir programı internetten indirmeyin.<br />
9) Lisanssız programların şifrelerini veren<br />
sitelerin ve “crack” olarak <strong>ta</strong>nımlanan programların<br />
şifrelerini kıran programların çoğu<br />
Truva Atıdır ve virüslüdür, hiç yaklaşmayın.<br />
10) Kullandığınız programların “Lisanslı”<br />
olmasına özen gösterin.<br />
Sonuç olarak internet insanlık <strong>ta</strong>rihinin<br />
en büyük keşiflerinden biridir ve biz kaşifler de<br />
bu denizde sık sık yelken açmak<strong>ta</strong>yız. Eğer geminiz<br />
güvenli değilse sahilden pek ayrılmayın,<br />
eğer aradıklarınız derin sularda ise “kılavuzunuza”<br />
dikkat edin.<br />
internet<br />
ÖZÜR<br />
Odamızın iki aylık yayın organı olan BÜLTEN’in Ocak-Şubat 2005, 158. sayısının 6. sayfasında<br />
yer alan YMM Kazım Yılmaz’ın “Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa<br />
Tasarısı Hakkında” başlıklı yazısı, söz konusu ilk Tasarıya ilişkin Odamız <strong>ta</strong>rafından oluşturulan<br />
Komisyona sunduğu bir değerlendirme notu niteliğinde olup, yanlışlıkla Bültende yayımlanmıştır.<br />
Bu yanlışlık nedeniyle Sayın Kazım Yılmaz’dan ve okurlarımızdan özür dileriz.<br />
ASMMMO BÜLTEN YAYIN KURULU<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
36
ATİLLA İLHAN / KİMİ SEVSEM SENSİN<br />
edebiyat<br />
ALAATTİN ARMAN / SMMM<br />
Atilla İlhan, 1946’da Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması’nda ikinci olan “Cebbaroğlu Mehemmed”<br />
adlı şiiri ile edebiyat dünyamıza girmiş bulunmak<strong>ta</strong>dır..<br />
Sadece şiir değil, roman, senaryo ve televizyon dizileri yazmış, edebiyat ve sinema eleştirileri<br />
yapmış, bu alanlarda da başarılı olmuştur.1948’de yayınlanan ilk şiir ki<strong>ta</strong>bı “Duvar”da halkçı ve toplumcu<br />
şiirlere yer verirken, bu ki<strong>ta</strong>bın ardından 1954’de yayınlanan, ikinci ve ses getiren ki<strong>ta</strong>bı “Sisler<br />
Bulvarı”nda metropol olgusunu, büyük kentte yaşayan bireyin yalnızlığını, yabancılaşmasını,<br />
egzotizm ve romantizmini dile getirmiştir. Cinayet Saati, Pia, Sisler Bulvarı gibi popüler olmasını<br />
sağlayan kalıcı şiirleri bu ki<strong>ta</strong>pda yayınlanmıştır.<br />
Atilla İlhan şiirimizde gerilimin öncüsüdür. Bir telefon numarası olan (24-61) adlı şiir bu türün<br />
başarılı bir örneğidir. Yalnızca telefon numarası değil, araba plakasını da (34 FN 346) şiirinde ad<br />
olarak görürüz. Büyük şehirlerin ayrılmaz bir parçası olan otellerde (Emperyal Oteli) imkansız bir<br />
aşk hikayesi işlenir. Elbette yeraltı dünyası da olacaktır Atilla İlhan şiirinde; ömer haybo, yirmibirinci<br />
varujan, demokrat toni bu dünyanın kahramanlarıdır. Limanlarda görünse de, daha çok garlarda<br />
gezinen, ciğerlerine tren dumanları çeken bir şiir. Bir yanında uluyan gi<strong>ta</strong>r, öbür yanında Fatih’de<br />
çalan yoksul bir gramofon vardır. Bir vapurun güvertesinde küpeşteye yaslanıp suları seyreden bir<br />
kadından etkilenecek kadar da romantik.<br />
Şair, yıllar sonra yazdığı şiir ki<strong>ta</strong>bı “Kimi Sevsem Sensin” nde çizgisini devam ettirmiştir.<br />
BÜLTEN<br />
37<br />
KİMİ SEVSEM, SENSİN....<br />
kimi sevsem sensin / hayret<br />
sevgin hepsini nasıl değiştiriyor<br />
gözleri maviyken yaprak yeşili<br />
senin sesinle konuşuyor elbet<br />
yarım bakışları o kadar tehlikeli<br />
senin sigaranı senin gibi içiyor<br />
kimi sevsem sensin / hayret<br />
senden nedense vazgeçilemiyor<br />
her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet<br />
sarışın başladığım esmer bitiyor<br />
anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli<br />
dudakları keskin kırmızı jilet<br />
bir belaya çattık / nasıl bitirmeli<br />
gi<strong>ta</strong>r kımıldadı mı zaman deliniyor<br />
kimi sevsem sensin / hayret<br />
kapıların kapalı girilemiyor<br />
kimi sevsem sensin / senden ibaret<br />
hepsini senin adınla çağırıyorum<br />
arkamdan şımarık gülüşüyorlar<br />
getirdikleri yağmur / sende unuttuğum<br />
hani o sımsıcak iri çekirdekli<br />
senin gibi vahşi öpüşüyorlar<br />
kimi sevsem sensin / hayret<br />
in misin cin misin anlamıyorum<br />
PİA<br />
ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın<br />
ellerini bir tutsam ölsem<br />
böyle uzak uzak seslenmese<br />
ben bir şehre geldiğim vakit<br />
o başka bir şehre gitmese<br />
otelleri bomboş bulmasam<br />
içlenip buzlu bir kadeh gibi<br />
buğulanıp buğulanıp durmasam<br />
ne olur sabaha karşı rıhtımda<br />
çocuklar pia’yı görseler<br />
bana haber salsalar bilsem<br />
içimi büsbütün yıldız basar<br />
bir hançer gibi çıkıp giderdim.<br />
ben bir şehre geldiğim vakit<br />
o başka bir şehre gitmese<br />
singapur yolunda demeseler<br />
bana bunu yapmasalar yorgunum<br />
üstelik parasızım pasaportsuzum<br />
ne olur sabaha karşı rıhtımda<br />
seslendiğini duysam pia’nın<br />
sırtında yoksul bir yağmurluk<br />
çocuk gözleri büyük büyük<br />
üşümüş ürpermiş soluk<br />
ellerini tu<strong>ta</strong>bilsem pia’nın<br />
ölsem eksiksiz ölürdüm<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
T.C.<br />
MALİYE BAKANLIĞI<br />
Gelirler Genel Müdürlüğü<br />
Tarih : 20.06.2001<br />
Sayı : B.07.0.GEL.0.32/32232446/33731<br />
Özü : Bir şirkette bağımlı s<strong>ta</strong>tüde çalışan SM, SMMM’lerin başka<br />
gerçek ya da tüzel kişilere ait beyannameleri imzalayıp imzalamayacakları hk.<br />
Adı geçen dilekçede bir özel şirketler grubunda muhasebeci olarak çalıştığını<br />
ve çalıştığı şirketin birden fazla şirketinin mevcut olduğunu belirterek, serbest<br />
muhasebeci unvanı ile sadece bordrolu çalıştığı şirketin mi yoksa, diğer şirketlerin<br />
de beyannamelerini imzalayıp imzalamayacağını sormak<strong>ta</strong>dır.<br />
VUK’a 4008 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle eklenen mükerrer 227’nci<br />
madde ile Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki<br />
almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler<br />
<strong>ta</strong>rafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname<br />
çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ve<br />
buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmış ve bu yetkiye dayanılarak<br />
ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerce İmzalanması<br />
Hakkında Genel Tebliğde gerekli açıklamalar yapılmıştır.<br />
Söz konusu Genel Tebliğin IV üncü bölümünde, mükelleflerinbeyannamelerini,<br />
kendilerine 3568 sayılı Kanunun 2/A-a maddesinde belirtilen hizmetleri bir bütün<br />
olarak fiilen veren meslek mensupları <strong>ta</strong>rafından imzalanabileceği belirtilmiştir.<br />
3568 sayılı Kanunun 45’inci maddesinde, serbest muhasebecilerin, serbest<br />
muhasebeci mali müşavirlerin bu unvanlarla, yeminli mali müşavirlerin ise bu unvan<br />
ve <strong>ta</strong>sdik yetkisiyle; 2’nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve<br />
tüzel kişilere <strong>ta</strong>bi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akti ile çalışmayacakları<br />
hükme bağlanmıştır.<br />
Öte yandan, 16.02.1998 <strong>ta</strong>rih ve 5090 sayılı genel yazımızın 5’inci<br />
maddesinde, 3568 sayılı Kanuna göre serbest muhasebecilik veya serbest muhasebeci<br />
mali müşavirlik ruhsatı alan ancak bağımlı olarak çalışanların, mükelleflerin<br />
beyannamelerini imzalayabilecekleri belirtilmiştir.<br />
Bu hükümlere göre, bağımlı s<strong>ta</strong>tüde çalışan serbest muhasebeci veya serbest<br />
muhasebeci mali müşavirlerin ancak bir gerçek ya da tüzel kişiye ait beyannameleri<br />
imzalamaları mümkün bulunmak<strong>ta</strong>dır. Bu nedenle sadece bordolu olarak çalışan<br />
şirketin beyannameleri imzalanabilecektir. Aynı gruba ait diğer şirketlerin<br />
beyannamelerinin imzalanması mümkün değildir.<br />
mevzuat<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
38
yargı<br />
T.C.<br />
DANIŞTAY<br />
Dokuzuncu Daire<br />
Esas No: 2001/2624<br />
Karar No: 2004/3556<br />
Özet: Kur farkından kaynaklanan gelirin, katma değer vergisine <strong>ta</strong>bi<br />
olmadığı hakkında.<br />
Temyiz İsteminde Bulunan : ……….. Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.<br />
Karşı Taraf : Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğü<br />
İstemin Özeti : Yükümlü şirketin 1994 yılında elde ettiği kur farkından<br />
kaynaklanan bir kısım gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle aynı<br />
yılın Ocak-Nisan dönemleri için salınan katma değer vergisi ile kesilen<br />
kaçakçılık cezasının terkini istemiyle açılan davayı; hakkında düzenlenen vergi<br />
inceleme raporu ile davacı şirketin 26.954.515.425 lira kur farkı geliri için<br />
fatura düzenlemediği ve katma değer vergisi hesaplamadığının anlaşıldığı, bu<br />
durumda tespit edilen matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma<br />
değer vergisinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden İs<strong>ta</strong>nbul 1.<br />
Vergi Mahkemesinin 13.02.2001 <strong>ta</strong>rih ve 2001/246 sayılı kararının; kayıt ve<br />
beyan dışı bırakılan kur farkı gelirleri bulunmadığı ileri sürülerek bozulması<br />
istenilmektedir.<br />
Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Danış<strong>ta</strong>y Savcısı Buket Oral’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirketin<br />
1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak kur<br />
farkından kaynaklanan bir kısım gelirin kayıt ve beyandışı bıraktığından bahisle<br />
sap<strong>ta</strong>nan matrah farkı üzerinden yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi<br />
<strong>ta</strong>rhiyatına ilişkin bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Davacı şirket adına aynı nedenden dolayı <strong>ta</strong>rh edilen kurumlar vergisine<br />
karşı açılan davanın reddine ilişkin mahkeme kararının, Danış<strong>ta</strong>y 4. Dairesinin<br />
25.04.2002 <strong>ta</strong>rih ve E:2001/2701, K:2002/1776 sayılı kararıyla, bilirkişi<br />
incelemesi yaptırılmak üzere bozulduğu anlaşıldığından bunun sonucuna göre<br />
katma değer vergisi hakkında da yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.<br />
Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasının<br />
uygun olacağı düşünülmektedir.<br />
Tetkik Hakimi Haşim Güney’in Düşüncesi : Temyize konu kararın<br />
bozulması gerekeceği düşünülmektedir.<br />
TÜRK MİLLETİ ADINA<br />
Hüküm veren Danış<strong>ta</strong>y Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:<br />
BÜLTEN<br />
39<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
İstem; yükümlü şirketin elde ettiği bir kısım kur farkı geliri için katma<br />
değer vergisi hesaplamadığından bahisle yapılan kaçakçılık cezalı katma değer<br />
vergisi <strong>ta</strong>rhiyatına karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının<br />
bozulmasına ilişkindir.<br />
Olayda yükümlü şirketin yurt dışı satışları nedeniyle emtianın fiili ihraç<br />
<strong>ta</strong>rihi ile ihracat bedeli dövizin yurda giriş <strong>ta</strong>rihi arasında lehine oluşan kur farkı<br />
gelirleri için fatura düzlenmediği ve katma değer vergisi hesaplamadığı yolunda<br />
düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak dava konusu cezalı <strong>ta</strong>rhiyat<br />
yapılmıştır.<br />
3065 sayılı Kanunun 10. maddesinin (a) fıkrasında; “Mal teslimi ve<br />
hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması” ile vergiyi<br />
doğuran olayın meydana geldiği belirtilmiş, 26. maddesinde de; “Bedelin döviz<br />
ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki<br />
cari kur üzerinden Türk Parasına çevrilir. Cari kuru belli olmayan dövizlerin<br />
Türk parasına çevrilmesine ilişkin esasları Maliye ve Gümrük Bakanlığı belirler.”<br />
denilmiştir.<br />
Bu durumda; hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana<br />
gelmesi ve hizmetin karşılığını ve verginin matrahını teşkil eden bedelin döviz<br />
olarak ödenmesi halinde, ödenen dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana<br />
geldiği <strong>ta</strong>rihteki cari kur üzerinden muhasebeleştirilerek gelir kaydedilmesi<br />
zorunlu olup, zaman içinde oluşan kur farkının da, hizmetin karşılığını oluşturan<br />
bedel içinde kabulü ve matraha dahil edilmesi mümkün değildir.<br />
Diğer yandan anılan Kanunun 20. maddesinin 1. fıkrasına göre teslim<br />
ve hizmet işlemlerinde matrahı oluşturan “bedel” kavramı aynı maddenin 2.<br />
fıkrasında açıkça <strong>ta</strong>nımlandığı halde kanun koyucu <strong>ta</strong>rafından burada <strong>ta</strong>nımlanan<br />
bedel kavramının kapsamında kabul edilmeyen fakat matraha dahil edilmesi<br />
gereken gelir kalemleri, Kanunun 24/c maddesinde özel olarak sayılmış ancak<br />
kur farkı bunlar arasında yer almamıştır. Bunun da nedeni sözü edilen maddelerde<br />
mahiyeti itibarıyla sağlanan gelirler olarak para ile temsil edilebilen menfaat<br />
kalemleri yer almasına karşın kur farkının ekonomik konjonktör gereği negatif<br />
de olabileceğinden sadece gelir değil icabında gider de sayılabilmesidir.<br />
Bu değerlendirme ve tespitler ışığında kur farkının Kanunun hizmetin<br />
<strong>ta</strong>nımının yapıldığı 4. maddesi kapsamında müs<strong>ta</strong>kil bir hizmet olarak kabul<br />
edilemeyeceği, 24/c maddesinde düzenlenen vade farkı ile aynı anlama<br />
gelmeyeceği ve kanun koyucunun kur farkının katma değer vergisine <strong>ta</strong>bi<br />
olmasını amaçlamadığı sonucuna varılmak<strong>ta</strong>dır.<br />
Bu durumda kur farkı gelirleri için katma değer vergisi hesaplamadığından<br />
bahisle yükümlü şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı <strong>ta</strong>rhiyat<strong>ta</strong> ve bu <strong>ta</strong>rhiyatı<br />
onayan vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.<br />
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İs<strong>ta</strong>nbul 6. Vergi<br />
Mahkemesinin 13.02.2001 <strong>ta</strong>rih ve 2001/246 sayılı kararının bozulmasına<br />
26.05.2004 <strong>ta</strong>rihinde oybirliği ile karar verildi.<br />
yargı<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
40
yargı<br />
DANIŞTAY<br />
Onbirinci Daire<br />
Tarih: 03.02.1998<br />
Esas No: 1996/7221<br />
Karar No: 1998/213<br />
VUK Md. 30<br />
SERBEST MESLEK MAKBUZUNUN KAYBEDİLMESİ<br />
Üç cilt serbest meslek makbuzunu kaybeden ve bunu da<br />
hem vergi dairesine bildiren, hem de mahalli gazetede ilan ettiren<br />
mükellefin, aksine tespit olmadığı sürece, aynı yılda kullanılmış<br />
olan serbest meslek makbuzlarının or<strong>ta</strong>laması alınmak suretiyle<br />
matrah hesaplaması yoluna gidilmez.<br />
İstemin Özeti : Avukatlık faaliyetini 31.12.1993 <strong>ta</strong>rihinde<br />
terk eden yükümlünün incelemeye ibraz etmediği üç cilt serbest<br />
meslek makbuzunun kullanıldığı ve bu makbuzlarda gösterilen<br />
katma değer vergisinin kayıt ve beyan dışı bırakıldığı ileri sürülerek<br />
adına 1993/Aralık dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi<br />
salınmıştır. Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 Sayılı Vergi Usul<br />
Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenen re’sen vergi <strong>ta</strong>rhı yönünden<br />
incelenen olayda, yükümlünün avukatlık yapmak<strong>ta</strong> iken üç cilt serbest<br />
meslek makbuzunu kaybettiğini vergi dairesine bildirdiği, ayrıca bu<br />
durumun mahalli gazetede ilan edildiği, buna karşın söz konusu<br />
belgelerin kullanıldığı yolunda yapılmış bir tespit bulunmadığından<br />
aynı yılda kullanılmış olan serbest meslek makbuzlarındaki mevcut<br />
hasılatının or<strong>ta</strong>laması alınmak suretiyle matrah hesaplanmasında<br />
yasal isabet görülmediği gerekçesiyle yapılan cezalı <strong>ta</strong>rhiyatın<br />
kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, yapılan<br />
cezalı <strong>ta</strong>rhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının<br />
bozulmasını istemektedir.<br />
Karar : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması<br />
istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın<br />
bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.<br />
Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi<br />
kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.<br />
BÜLTEN<br />
41<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
Kıdem Tazminatı Tavanı<br />
01.07.2005 - 31.12.2005 Tarihleri Arası 1.727,15 YTL<br />
01.01.2005 - 30.06.2005 Tarihleri Arası 1.648,90 YTL<br />
01.07.2004 - 31.12.2004 Tarihleri Arası 1.574.740.000 TL<br />
01.01.2004 - 30.06.2004 Tarihleri Arası 1.485.430.000 TL<br />
01.01.2003 - 30.06.2003 Tarihleri Arası 1.323.950.000 TL<br />
01.07.2003 - 31.12.2003 Tarihleri Arası 1.389.950.000 TL<br />
01.10.2002 - 31.12.2002 Tarihleri Arası 1.260.150.000 TL<br />
Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Ücretler (Tavan ve Taban)<br />
Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Tavan Ücret 01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden geçerli olmak üzere<br />
Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Taban Ücret 01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden geçerli olmak üzere<br />
Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Taban Ücret 01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası<br />
Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Tavan Ücret 01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası<br />
Asgari Ücret<br />
3.176,70 YTL<br />
488,70 YTL<br />
444.150.000 TL<br />
2.886.975.000 TL<br />
01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />
a) 16 Yaşından Büyükler İçin 444.150.000 TL<br />
b) 16 Yaşından Küçükler İçin 378.000.000 TL<br />
01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası Çıraklar için Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />
a) 16 Yaşından Büyükler İçin 133.245.000 TL<br />
b) 16 Yaşından Küçükler İçin 113.400.000 TL<br />
01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />
a) 16 Yaşından Büyükler İçin 488,70 YTL<br />
b) 16 Yaşından Küçükler İçin 415,80 YTL<br />
pratik bilgiler<br />
İhbar Tazminatı Tu<strong>ta</strong>rı<br />
Hizmet Süresi<br />
İşi 6 Aydan Az Sürmüş Olan İşçi İçin<br />
İşi 6 Aydan 1.5 Yıla Kadar Sürmüş Olan İşçi İçin<br />
İşi 1.5 Yıldan 3 Yıla Kadar Sürmüş Olan İşçi İçin<br />
İşi 3 Yıldan Fazla Sürmüş Olan İşçi İçin<br />
Tazminat Tu<strong>ta</strong>rı<br />
2 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />
4 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />
6 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />
8 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />
İşsizlik Sigor<strong>ta</strong>sı Primleri<br />
İşçi %1 İşveren %2 Devlet %1<br />
Yıllık Ücretli İzinler<br />
Hizmet Süresi<br />
Yıllık İzin Süresi<br />
1 Yıldan 5 yıla kadar olanlar (5 yıl dahil) 14 işgünü<br />
5 Yıldan 15 yıla kadar olanlar 20 işgünü<br />
15 Yıl ve daha fazla olanlar 26 işgünü<br />
18 Yaşından küçük işçiler ve 50 yaş ve daha üstündeki işçiler (en az) 20 işgünü<br />
Bazı Damga Vergisi Oranları (2005 Yılı İçin)<br />
Ücretlerde Binde 6<br />
Avanslarda, sözleşmelerde, <strong>ta</strong>hütname ve temliknamelerde Binde 7.5<br />
Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi<br />
18,00 YTL<br />
Kurumlar Vergisi Beyannamesi<br />
24,00 YTL<br />
Muh<strong>ta</strong>sar Beyanname<br />
12,00 YTL<br />
Katma Değer Vergisi Beyannamesi<br />
12,00 YTL<br />
Belediyelere verilen beyannameler<br />
9,00 YTL<br />
SSK’ya verilen bildirgeler<br />
9,00 YTL<br />
Diğer beyannameler (Damga Vergisi Beyannamesi Hariç)<br />
12,00 YTL<br />
Bilançolar<br />
14,00 YTL<br />
Gelir Tabloları<br />
7,00 YTL<br />
İşlem Hesabı Özetleri<br />
7,00 YTL<br />
5035 sayılı Yasa 01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren kuruluş, sermaye ve süre<br />
uzatımına ilişkin düzenlenen kağıtlarda damga vergisi kaldırılmıştır.<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
42
pratik bilgiler<br />
Emlak Vergisi Oranları<br />
Büyük Şehir Belediye Sınırlarında<br />
a) Binalarda (Meskenler için) ve Arazilerde Binde 1 Binde 2<br />
b) Binalarda (İşyerleri için) Binde 2 Binde 4<br />
c) Arsalarda Binde 3 Binde 6<br />
Yıllar İtibariyle Gecikme Zammı (Aylık)<br />
02.12.2000 - 28.03.2001 Tarihleri Arası % 5<br />
29.03.2001 - 30.01.2002 Tarihleri Arası % 10<br />
31.01.2002 - 11.11.2003 Tarihleri Arası % 7<br />
12.11.2003 Tarihinden itibaren % 4<br />
02.03.2005 Tarihinden itibaren % 3<br />
(01.01.2004’ten itibaren ay kesirleri günlük hesaplanacaktır.)<br />
Yıllar İtibariyle Tecil Faizi (Aylık)<br />
Tecil Faizi (aylık)<br />
25.01.2000 - 20.12.2000 Tarihleri Arası % 4<br />
21.12.2000 - 30.03.2001 Tarihleri Arası % 3<br />
31.03.2001 - 01.02.2002 Tarihleri Arası % 6<br />
02.02.2002 - 11.11.2003 Tarihleri Arası % 5<br />
12.11.2003 Tarihinden itibaren % 3<br />
04.03.2005 Tarihinden itibaren % 2.5<br />
Yeniden Değerleme Oranı<br />
01.01.2004 - 31.03.2004 I. Geçici Vergilendirme Dönemi % 3.4<br />
01.01.2004 - 30.06.2004 II. Geçici Vergilendirme Dönemi % 6<br />
01.01.2004 - 30.09.2004 III. Geçici Vergilendirme Dönemi % 7.3<br />
01.01.2004 - 30.09.2004 IV. Geçici Vergilendirme Dönemi % 11.2<br />
Perakende Satış Fişi ve Yazar Kasa Fişi Düzenleme Sınırı<br />
01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 440.000.000 TL<br />
01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 480 YTL<br />
Finansman Gider Kısıtlaması Oranı<br />
01.01.2004 - 31.03.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 9.3<br />
01.01.2004 - 30.06.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 8.8<br />
01.01.2004 - 30.09.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 7.6<br />
01.01.2004 - 31.12.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 9.1<br />
Amortisman Ayırma Sınırı<br />
01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 440.000.000 TL<br />
01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 480 YTL<br />
Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Oranlar<br />
Reeskont İşlemlerinde (15.06.2004’den itibaren) % 38<br />
Avans İşlemlerinde (15.06.2004’den itibaren) % 42<br />
Reeskont İşlemlerinde (13.01.2005’den itibaren) % 32<br />
Avans İşlemlerinde (13.01.2005’den itibaren) % 35<br />
Geçici Vergi Oranı<br />
Gelir Vergisi Mükellefleri için % 20<br />
Kurumlar Vergisi Mükellefleri 2004 yılı için % 33<br />
Kurumlar Vergisi Mükellefleri 2005 yılı için % 30<br />
BÜLTEN<br />
43<br />
Menkul Sermaye İratlarının Beyanında Uygulanacak İndirim Oranları<br />
2000 Yılı için (sıfır) olarak uygulanır. (Enflasyondan arındırma oranı<br />
bir (1)’den büyük çıktığı için bahse konu gelirler beyan edilmeyecektir.) % 00.0<br />
2002 Yılı için % 87.4<br />
2003 Yılı için % 57.5<br />
2004 Yılı için % 43.8<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
2004 YILI KAZANÇLARINDA BEYAN SINIRLARI<br />
- Konut kira geliri istisna tu<strong>ta</strong>rı 1.800.000.000 TL<br />
- Tevkif (Kesinti) yoluyla vergilendirilmiş bulunan menkul sermaye iratları ve Vergi<br />
alacağı dahil kurumlardan elde edilen kar paylarında<br />
14.000.000.000 TL<br />
- Tevkif (Kesinti) yoluyla vergilendirilmiş bulunan gayrimenkul sermaye iratlarında 14.000.000.000 TL<br />
- Değer artış kazançlarında 12.000.000.000 TL<br />
- GVK 82. maddede belirtilen bazı arızi kazançlarda 12.000.000.000 TL<br />
- GVK Geçici 59. maddede belirtilen DT ve HB faizleri ve alım satım kazançlarında 174.033.882.000 TL<br />
01.01.2005’den İtibaren Özel Usulsüzlük Cezaları<br />
1- Fatura, Gider Pusulası, Müs<strong>ta</strong>hsil Makbuzu ile Serbest Meslek Makbuzlarının<br />
verilmemesi, alınmaması, düzenlenmemesi veya düzenlenen bu belgelerin<br />
gerçeği yansıtmaması halinde her belgenin 2005 Yılı için ise 118 YTL’den az,<br />
55.000 YTL’den fazla olamaz. % 10<br />
2- Perakende Satış Fişi, Ödeme Kaydedici Cihaz Fişi, Giriş ve Yolcu Taşıma<br />
Bileti, Sevk İrsaliyesi, Taşıma İrsaliyesi, Yolcu Listesi, Günlük Müşteri<br />
Listesi İle Maliye Bakanlığı’nca Düzenleme Mecburiyeti Getirilen Belgelerin<br />
Düzenlenmemesi, Bulundurulmaması ve Kaydedilmemesi veya Düzenlenen<br />
Bu Belgelerin Gerçeği Yansıtmaması Halinde; Herbir Belge İçin 2005 Yılı<br />
İçin 5.500 YIL ve toplam bir yıllık 55.000 YTL’den fazla olamaz.<br />
3- VUK’un 232’nci maddesinin l-5.bentleri dışında kalan kişilerin Fatura, Gider<br />
Pusulası, Müs<strong>ta</strong>hsil Makbuzu, Serbest Meslek Mkb. Parakende Satış Fişi,<br />
Ödeme Kaydedici Fiş, Giriş ve Yolcu Taşıma Bileti Almadıklarının Tespitinde<br />
118 YTL<br />
23.60 YTL<br />
pratik bilgiler<br />
4- Serbest Meslek kazanç Defterini Günü Güne Tutmayanlara 118 YTL<br />
5- Vergi Levhasını Bulundurmayan ve Asmayanlara 118 YTL<br />
6- T. Düzen Hesap Planı ve Mali Tablolara İlişkin Usul ve Esaslara Uymayanlara 2.700 YTL<br />
7- VUK’un 8. maddesinin son fıkrası uyarınca düzenlenen tek vergi numarası<br />
ile ilgili mecburiyetlere uymayanlar<br />
8- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini <strong>ta</strong>mamen veya kısmen yerine<br />
getirmeyen matbaa işletmecilerine<br />
9- 4358 sayılı Kanun uyannca Vergi Kimlik No’su zorunluluğu getirilen kurum<br />
ve kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri yerine getirmeyenler<br />
10- VUK.’un 127/d bendi uyannca Maliye Bakanlığı’nm özel işaretli görevlisinin<br />
ikazına rağmen durmayan araç sahibi adına<br />
140 YTL<br />
420 YTL<br />
550 YTL<br />
420 YTL<br />
Teminat ve İnceleme Aranılmaksızın Tevkif Yolu ile<br />
Kesilen Vergilerden İade Edilecek Tu<strong>ta</strong>r<br />
GVK. G.T. 252 (06.04.2004 Tarihi İtibariyle) 10.000.000.000<br />
Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel (01.01.2005’den itibaren)<br />
Mükellefler<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
I. Derece<br />
Usulsüzlükler<br />
II. Derece<br />
Usulsüzlükler<br />
Sermaye Şirketleri 66,00 YTL 38,00 YTL<br />
Birinci Sınıf Tüccar ve Serbest Meslek Erbabı 42,00 YTL 21,00 YTL<br />
İkinci Sınıf Tüccarlar 21,00 YTL 10,80 YTL<br />
Yukarıdakiler Dışında Kalıp; Beyanname ile GV’ne Tabi Olanlar 10,80 YTL 5,50 YTL<br />
Basit Usulde GV’ne Tabi Olanlar 5,50 YTL 2,70 YTL<br />
Gelir Vergisinden Muaf Esnaf 2,70 YTL 1,50 YTL<br />
BÜLTEN<br />
44
Yıllar İtibariyle Yeniden Değerleme Oranları<br />
pratik bilgiler<br />
Uygulama Yılı Oran (%) Uygulama Yılı Oran (%)<br />
2000 56.0 2003 28.5<br />
2001 53.2 2004 11.2<br />
2002 59.0 2005/1. Geçici Vergi Dön. 3.3<br />
Bilgi Vermekten Çekinenlere Özel Usulsüzlük Cezaları<br />
VUK’nun 86,148 - 150,226 ve 227 nci Maddelerinde Yer Alan<br />
ile Mük. 257. Maddesi Uyarınca Getirilen Zorunluluklar.<br />
2004 (TL) 2005 (YTL)<br />
Birinci Sınıf Tüccarlar ile Serbest Meslek Erbabı 1.070.000.000 1.180,00<br />
İkinci Sınıf Tüccarlar, Defter Tu<strong>ta</strong>n Çiftçiler ile Basit Usulde<br />
Vergilendirilenler 500.000.000 550,00<br />
Yukarıda Belirtilenler Dışında Kalanlar 250.000.000 270,00<br />
2004 Yılı Ücret Gelirleri Dışındakilere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />
6.000.000.000 liraya kadar % 20<br />
14.000.000.000 liranın 6.000.000.000 lirası için 1.200.000.000 lira, fazlası % 25<br />
28.000.000.000 liranın 14.000.000.000 lirası için 3.200.000.000 lira, fazlası % 30<br />
70.000.000.000 liranın 28.000.000.000 lirası için 7.400.000.000 lira, fazlası % 35<br />
140.000.000.000 liranın 70.000.000.000 lirası için 22.100.000.000 lira, fazlası % 40<br />
140.000.000.000 liradan fazlasının<br />
oranında vergilendirilir<br />
% 45<br />
2004 Yılında Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />
6.000.000.000 liraya kadar % 15<br />
14.000.000.000 liranın 6.000.000.000 lirası için 900.000.000 lira, fazlası % 20<br />
28.000.000.000 liranın 14.000.000.000 lirası için 2.500.000.000 lira, fazlası % 25<br />
70.000.000.000 liranın 28.000.000.000 lirası için 6.000.000.000 lira, fazlası % 30<br />
140.000.000.000 liranın 70.000.000.000 lirası için 18.600.000.000 lira, fazlası % 35<br />
140.000.000.000 liradan fazlasının<br />
oranında vergilendirilir<br />
% 40<br />
2005 Yılı Ücret Gelirleri Dışındakilere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />
6.600 YTL’ye kadar % 20<br />
15.000 YTL’nin 6.600 lirası için 1.320 lira, fazlası % 25<br />
30.000 YTL’nin 15.000 lirası için 3.420 lira, fazlası % 30<br />
78.000 YTL’nin 30.000 lirası için 7.920 lira, fazlası % 35<br />
78.000 YTL’den fazlasının<br />
oranında vergilendirilir<br />
% 40<br />
2005 Yılı Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />
6.600 YTL’ye kadar % 15<br />
15.000 YTL’nin 6.600 lirası için 990 lira, fazlası % 20<br />
30.000 YTL’nin 15.000 lirası için 2.670 lira, fazlası % 25<br />
78.000 YTL’nin 30.000 lirası için 6.420 lira, fazlası % 30<br />
78.000 YTL’den fazlasının<br />
oranında vergilendirilir<br />
% 35<br />
2005 Yılında Beyannamelerini SM veya SMMM’lere İmzalatmak Zorunda Olmayanlar<br />
BÜLTEN<br />
45<br />
Noterler<br />
Özel kanunla kurulan kooperatifler ve birlikleri<br />
2004 yılı satış veya hasılatları aşağıdaki tu<strong>ta</strong>rları aşmayan mükellefler<br />
- Serbest meslek faaliyetlerinde bulunanlar 73.420.844.902<br />
- II. Sınıf <strong>ta</strong>cirler alım-satım veya imalat<strong>ta</strong> bulunanlar 102.789.182.862<br />
- II. Sınıf <strong>ta</strong>cirler alım-satım veya imalat dışındakiler 51.394.591.430<br />
- Zirai kazancı işletme hesabı esasına göre belirlenen çiftçiler 102.789.182.862<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159
01.01.2005’den İtibaren SSK’na Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları<br />
1- İşyeri Bildirgesinin Yasal Süresi İçinde Kuruma Verilmemesi Halinde<br />
a) Bilanço Esasına Göre Defter Tu<strong>ta</strong>nlar<br />
b) Diğer Defterleri Tu<strong>ta</strong>nlar<br />
c) Defter Tutmakla Yükümlü Olmayanlar<br />
2- Sigor<strong>ta</strong>lı İşe Giriş Bildirgesinin Yasal Süresi İçinde Kuruma Verilmemesi<br />
Halinde Her Bir Sigor<strong>ta</strong>lı İçin<br />
3- Aylık, Sosyal Güvenlik Destek Primi Bildirgeleri ve Dört Aylık Bordroların<br />
(kaldırıldı) Kuruma Verilmemesi Halinde Asgari Ücretin Üç Katını Geçmemek<br />
Kaydıyla Belgenin;<br />
a) Aslı İçin Sigor<strong>ta</strong>lı Başına Aylık Asgari Ücretin 1/5’i<br />
b) Ek Belge Niteliğinde Olması Halinde Asgari Ücretin 1/8’i<br />
c) Hiç Belge Vermeyenlere Her Ay İçin Asgari Ücretin 3 Katı<br />
4- Yazılı İh<strong>ta</strong>ra Rağmen Mücbir Sebep Olmaksızın Defter ve Belgelerin İbraz<br />
Edilmemesi Halinde<br />
a) Bilanço Esasına Göre Defter Tu<strong>ta</strong>nlara Asgari Ücretin 12 Katı<br />
b) Bilanço Esası Dışında Defter Tu<strong>ta</strong>nlara Asgari Ücretin 6 Katı<br />
c) Defter Tutmakla Yükümlü Olmayanlara Asgari Ücretin 3 Katı<br />
Defter Ve Belgelerinin Tümünü Bu Bentte Belirtilen Süre İçinde İbraz Etmekle<br />
Birlikte, Yönetmelikte Belirtilen Usul ve Esaslara Uygun Olarak Düzenlemeyenlere,<br />
Her Bir Geçersizlik Hali İçin, İbraz Edilmemesi Üzerine Uygulanan Mik<strong>ta</strong>rları<br />
Aşmamak Kaydıyla Aylık Asgari Ücretin Yansı Tu<strong>ta</strong>rında<br />
5- Dört Aylık Bordro (kaldırıldı) ve SGDP Bordrosunu İşyerine Süresinde<br />
Asmayanlara<br />
6- İşçi veya geçindirmekle yükümlü olduklarına muayene için gerekli belgeleri<br />
kurumca yapılacak ih<strong>ta</strong>ra rağmen üç gün içinde vermeyenlere<br />
1.466,10 YTL<br />
977,40 YTL<br />
488,70 YTL<br />
488,70 YTL<br />
97,74 YTL<br />
61,09 YTL<br />
1.466,10 YTL<br />
5.864,40 YTL<br />
2.932,20 YTL<br />
1.466,10 YTL<br />
244,35 YTL<br />
977,40 YTL<br />
488,70 YTL<br />
pratik bilgiler<br />
ÜFE-ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSLERİ (TÜRKİYE GENEL)<br />
Yıllar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık<br />
1990 10,03196 10,49502 10,93266 11,19525 11,36749 11,53407 11,72890 12,24842 12,95430 13,55289 13,92842 14,27571<br />
1991 14,93077 15,71570 16,47806 17,36464 17,87005 18,11287 18,51946 19,39475 20,24463 20,95616 21,76368 22,72933<br />
1992 25,23661 26,55237 27,69872 28,30577 28,50342 28,57401 29,09918 30,50530 32,41682 34,21540 35,40975 36,68598<br />
1993 38,53538 40,54573 42,47419 43,58383 44,83748 45,88783 48,06476 49,86899 51,87086 53,72027 57,13390 58,79131<br />
1994 61,90 66,70 71,40 91,70 99,50 102,20 104,70 108,00 112,80 119,80 126,60 134,70<br />
1995 148,50 159,00 167,80 176,40 179,70 182,00 186,10 190,30 199,10 206,50 213,80 223,10<br />
1996 244,80 259,10 277,30 299,70 312,10 320,60 328,20 340,60 358,00 377,60 396,90 412,50<br />
1997 435,80 462,80 490,70 517,90 544,80 563,40 593,10 624,60 663,70 708,00 747,60 787,70<br />
1998 839,10 877,40 912,70 949,30 980,20 995,50 1020,70 1045,30 1101,20 1146,80 1185,70 1215,10<br />
1999 1258,6 1301 1352,9 1424,4 1469,9 1496,5 1556 1606,8 1700,8 1780,1 1852,7 1979,5<br />
2000 2094 2179,3 2246,8 2300,5 2339,5 2346,4 2370,5 2393 2448,3 2516,7 2577,2 2626<br />
2001 2686,8 2757,6 3035 3470,8 3689,6 3795,6 3920,6 4059,5 4276,7 4564,5 4755,5 4951,7<br />
2002 5157,4 5289,5 5387,9 5485,5 5508,4 5572,0 5720,7 5842,8 6024,6 6213,0 6314,3 6478,8<br />
2003 6840,7 7055,7 7281,8 7410,0 7364,0 7222,2 7183,5 7169,4 7173,3 7213,4 7336,2 7382,1<br />
2004 7576,5 7700,6 7862,2 8070,5 8067,8 7982,7 7861,6 7923,5 8069,7 8330,1 8392,7 8403,7<br />
2005 8328,42 8326,55 8503,60 8675,43<br />
MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />
BÜLTEN<br />
46
SMMM<br />
MESLEKTAÞLARIMIZA<br />
ÖZEL KAMPANYA<br />
Sigor<strong>ta</strong> A.Þ.<br />
A Member Company of American International Group, Inc.<br />
Sigor<strong>ta</strong>cýlýk kalitesini dünya s<strong>ta</strong>ndartlarýnda belirleyen<br />
normlardan ve güven ilkesinden <strong>ta</strong>viz vermeyen, insaný ve<br />
insanýn ürettiklerini her þeyin üstünde tu<strong>ta</strong>n felsefesi ile<br />
dinamik bir anlayýþla gücünü ve güvenilirliðini dünyaya kabul<br />
ettirmiþ bulunan 1976 yýlýndan beri Türkiye'de faaliyetlerini<br />
sürdüren AIG Sigor<strong>ta</strong> A.Þ.<br />
1- SÝZE ÖZEL FÝYAT VE TAKSÝT ÝMKANLAR ÝLE KASKO -<br />
TRAFÝK YANGIN POLÝÇELERÝ<br />
2- AIG ASÝST HÝZMETLERÝ (HASAR ANINDAKÝ KURTARMA<br />
ÇEKME KONAKLAMA NAKÝL MEDLÝNE… V.S<br />
HÝZMETLER)<br />
3- 10 ÝÞ GÜNÜ ÝÇERÝSÝNDE HASAR BEDELÝNÝN ÖDENMESÝ<br />
GARANTÝSÝ<br />
4- HASARSIZLIK ÝNDÝRÝMÝNÝN DEVAMI ÝLE<br />
ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />
ÜYELERÝNÝN HÝZMETÝNDE OLUP, ÇOK YAKIN BÝR ZAMANDA<br />
SÝZ MESLEK MENSUPLARINI MESLEKÝ SORUMLULUK<br />
SÝGORTASI KAPSAMINDA TEMÝNAT ALTINA ALACAKTIR.<br />
ÜLGER<br />
SÝGORTA VE ARACILIK HÝZMETLERÝ LTD. ÞTÝ.<br />
Nenehatun Cad. 93/11 G.O.P / ANKARA<br />
Tel: 0312 447 48 32 - 37 Faks: 0312 447 63 44 GSM: 0532 373 66 75