02.01.2015 Views

ta s a rı - asmmmo

ta s a rı - asmmmo

ta s a rı - asmmmo

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />

YIL: 14 SAYI: 159 MART - NÝSAN 2005


Değerli Okurlarımız,<br />

sunuş<br />

BÜLTEN<br />

1<br />

Mayıs ayı süresince meslek odalarımızın genel kurulları<br />

yapılacaktır.<br />

Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın, mesleki konuların yanı sıra ülkemizde ve<br />

dünyamızda gelişen sosyal, siyasal, vergisel ve ekonomik sorunlara<br />

meslek cephesinden görüş ve öneriler sunarak, çözüm üretilmek<br />

anlamındaki önerileriyle katkı yapacaklarına yürekten inanıyoruz.<br />

Mesleğin denetim boyutu giderek öne çıkmak<strong>ta</strong>dır. Ancak, denetim<br />

olgusunun, denetim ilke ve s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>m anlamıyla yerine<br />

oturmamış olması; Ulusal Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarının, Uluslararası<br />

Gökhan DEDE<br />

Oda Sekreteri<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına uyumlu hale getirilmesi ile işlev ve önem kazanacağı da bir gerçektir.<br />

Bu işe gönül vermiş uzmanların ve muhasebe bilim insanlarının ciddi çabalar gösterdiklerini<br />

görmekten mutluyuz.<br />

Uluslararası Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartlarına (UFRS) uyumlu Sermaye Piyasasında<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları SPK <strong>ta</strong>rafından Seri XI, No.25 sayılı Tebliğ ile yayımlanmış ve 01.01.2005<br />

<strong>ta</strong>rihinden sonra sona eren ilk ara mali <strong>ta</strong>blolardan geçerli olmak üzere yürürlüğe girmiştir. Ancak<br />

UFRS ile birlikte “ara mali denetim raporlarının” üçe, dolasıyla <strong>ta</strong>mamının dörde çıkarılması bazı<br />

zorlukları da beraberinde getirecektir. Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın bu sıkıntılarını dikkate alarak UFRS’ye<br />

ilişkin ücretli kurs düzenledik. Kurs, bağımsız denetim kuruluşları ve SPK’ya <strong>ta</strong>bi şirketlerden<br />

yoğun ilgi gördü. Umarız katılanlar için yararlı bir çalışma olmuştur.<br />

TTK’nda yapılması düşünülen değişiklikler Odamızı, 2002 yılında yönetime gelişimizle<br />

birlikte harekete geçirmişti. Odamız bünyesinde oluşturduğumuz Komisyon’un da çalışmaları ve<br />

katkıları ile oluşan raporu TÜRMOB’a ilettik. Konuya ilişkin değerlendirme, Bültenimizin bu<br />

sayısında (bizleri en çok ilgilendiren maddeler bazında) özetlenerek okurlarımıza sunulmuştur.<br />

Bu Yasa değişikliği ile mesleğin ve denetimin önemi; verilen görev, yetki ve sorumlulukların gün<br />

ışığına çıkarılması amaçlanmıştır.<br />

Ayrıca, TTK’ndan sonra 1163 sayılı Kooperatifler Yasası’nda yapılacak değişikliklerle de<br />

kooperatiflerin denetlenmesinde ve denetim kurullarında meslek mensuplarımıza yetki ve görev<br />

verilmesi gerektiğine inanmak<strong>ta</strong>yız.<br />

Üç yıllık yönetim dönemimizde “mesleğin geleceği denetimdir” dedik. Ülkemizde verginin<br />

doğru toplanmasının; düzgün muhasebe ve doğru denetimle ve bütün bunların da, mesleki<br />

etik değerlere bağlı, mesleki bağımsızlık<strong>ta</strong>n ödün vermeyen meslek mensupları <strong>ta</strong>rafından<br />

sağlanabileceğini ısrarla vurgulamak<strong>ta</strong>yız.<br />

Bütün bunlardan başka Meslek Yasamız’da yapılacak olan değişikliklerle ilgili çalışmalar<br />

TÜRMOB bünyesinde devam etmektedir. Dilerim, tüm olumsuzluklarından arındırılmış, mesleğin<br />

önünü açacak bir Meslek Yasası yapılır.<br />

Mart-Nisan 2005 aylarında yayınladığımız iki adet ki<strong>ta</strong>bın (GV ve KV Vergi Rehberleri)<br />

bir TV kanalında ayın ki<strong>ta</strong>bı seçildi. Yazarı A. Murat Yıldız’a teşekkürlerimizle, başarılarının<br />

devamını diliyoruz.<br />

Mesleğimizin ve ülkemizin esenliğine yönelik çalışmaların yapılacağına olan inancımla,<br />

tüm odalarımızın genel kurullarının başarılı geçmesi dileğimle saygılarımı sunuyorum.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />

YIL: 14 SAYI: 159 MART - NÝSAN 2005<br />

İ ç i n d e k i l e r<br />

SUNUŞ<br />

Gökhan DEDE ................................................................................1<br />

TÜRK TİCARET KANUNU TASARISI ÜZERİNE...<br />

Mehmet KOÇ .................................................................................3<br />

AVRUPA BİRLİĞİ YOLU ENGELLERLE DOLU<br />

Ahmet AKIN ....................................................................................4<br />

SAHİBİ<br />

ANKARA SERBEST MUHASEBECİ<br />

MALİ MÜŞAVİRLER ODASI<br />

Adına<br />

Mehmet KOÇ<br />

Genel Yayın Yönetmeni<br />

Ekmel GÜNGÖR<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Gökhan DEDE<br />

Yayın Kurulu<br />

Mehmet KOÇ • Ali Rıza AKDORA<br />

Selfet BEKTAŞ • Gökhan DEDE<br />

Turgut BAHADIR • Ekmel GÜNGÖR<br />

Yayın Danışmanları<br />

Kemal KILIÇDAROĞLU (YMM)<br />

Doç. Dr. Aziz KONUKMAN<br />

Doç. Dr. Cem SOMEL<br />

Halil BAŞAĞAÇ (YMM)<br />

Sabri ARPAÇ (YMM)<br />

Veysel TÜRKMEN (YMM)<br />

Kazım YILMAZ (YMM)<br />

M. Kemal OKTAR (SMMM)<br />

Ahmet ELBAŞI (SM)<br />

Yönetim Yeri<br />

Kumrular Caddesi No:26<br />

06440 Kızılay - ANKARA<br />

Tel: (0312) 232 33 77<br />

Faks: (0312) 231 71 17<br />

Web Adresi : www.<strong>asmmmo</strong>.org.tr<br />

E-pos<strong>ta</strong>: <strong>asmmmo</strong>@<strong>asmmmo</strong>.org.tr<br />

TASARIM - BASKI<br />

Başak Matbaacılık Ltd. Şti.<br />

Kazım Karabekir Cad. No:101/2-G<br />

06060 İskitler - ANKARA<br />

Tel: (0312) 384 27 61 - 62<br />

Faks: (0312) 341 39 79<br />

Bültenimize gönderilen yazılar yayımlansın,<br />

yayımlanmasın geri verilmez, yazılardaki<br />

düşün ve görüşler yazarlarına aittir. Yazılar<br />

kaynak gösterilerek ak<strong>ta</strong>rılabilir.<br />

Bülten Ankara SMMM Odası’nın ücretsiz<br />

yayın organıdır.<br />

YENİ TTK TASARISI’NDAKİ MUHASEBE VE DENETİME<br />

İLİŞKİN MADDELERE YÖNELİK GÖRÜŞ VE DEĞERLENDİRMELER<br />

Dr. Tamer AKSOY ............................................................................5<br />

SOSYAL GÜVENLİK REFORMU ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME<br />

M. Kemal OKTAR .........................................................................16<br />

2005 YILINDA HAZİNENİN BORÇ YÜKÜ İLE<br />

BONO, BORSA VE FON GELİRLERİNİN VERGİLENDİRİLMESİ<br />

Yılmaz DÜZGÜN .........................................................................21<br />

HİZMET BİNAMIZ TAMAM, ŞİMDİ SIRA SOSYAL TESİSLERDE ...........24<br />

HABER ........................................................................................26<br />

SOSYAL SİGORTALAR KANUNU’NA GÖRE SMMM VE YMM<br />

RAPORUNA İLİŞKİN İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ VE İLİŞİKSİZ<br />

BELGESİ ALINMASI<br />

Ertuğrul KILIÇ ...............................................................................29<br />

AY İÇİNDE 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN VEYA EKSİK ÜCRET ÖDENEN<br />

SİGORTALILAR İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER<br />

Selçuk OKCAN ............................................................................33<br />

İSTENMEYEN MİSAFİRLERDEN KORUNMA YOLLARI<br />

Soner ŞİMŞEK ..............................................................................35<br />

ATİLLA İLHAN / KİMİ SEVSEM SENSİN<br />

Alaattin ARMAN ...........................................................................37<br />

MEVZUAT ....................................................................................38<br />

YARGI KARARI ..............................................................................39<br />

PRATİK BİLGİLER ...........................................................................42


gündem<br />

BÜLTEN<br />

3<br />

Yeni Türk Ticaret Kanunu<br />

Tasarısı Üzerine…<br />

Yaklaşık yarım asırdır Türk ticaret yaşamını düzenleyen, artık<br />

günümüz gereksinimlerine yanıt veremeyen 6762 sayılı Türk<br />

Ticaret Kanunu (TTK), emekli olmayı bekliyor.<br />

Adalet Bakanlığı’nca, büyük oranda İsviçre ve Alman Bilanço<br />

Hukuku’ndan esinlenilerek hazırlanan ve 1514 maddeden oluşan<br />

yeni Türk Ticaret Kanunu Tasarı’sı, kamuoyunun görüş ve eleştirisine<br />

sunuldu.<br />

Yeni TTK Tasarı’sı, muhasebe ve denetime ilişkin bizim mesleğimiz<br />

açısından oldukça önemli yenilikler getirmektedir.<br />

Muhasebe uygulamalarında birliği sağlamak ve mali <strong>ta</strong>blolara uluslararası pazarlarda geçerlilik<br />

kazandırmak, denetim raporlarına güveni tesis etmek için UFRS ve Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

uyum ticari yaşam ve bizler için büyük önem arzetmektedir.<br />

Tasarıdaki<br />

bizim açımızdan en<br />

önemli yeniliklerden<br />

biri, denetçilerin<br />

(denetleme kurulu<br />

olarak) şirketlerin bir<br />

iç organı olmak<strong>ta</strong>n<br />

çıkarılarak, denetim<br />

görevinin bağımsız<br />

denetim şirketlerine ve<br />

meslek mensuplarına<br />

verilmesidir.<br />

Mehmet KOÇ<br />

Oda Başkanı<br />

Tasarıdaki bizim açımızdan en önemli yeniliklerden biri,<br />

denetçilerin (denetleme kurulu olarak) şirketlerin bir iç organı<br />

olmak<strong>ta</strong>n çıkarılarak, denetim görevinin bağımsız denetim şirketlerine<br />

ve meslek mensuplarına verilmesidir.<br />

Ayrıca Tasarı’da, Uluslararası Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları (UMS),<br />

Uluslararası Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartları (UFRS) ve Türkiye<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları (TMS)’nin referans alınması ile Türkiye<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TMSK)’nun bir otorite olarak<br />

belirlenmesi ve bu s<strong>ta</strong>ndartlara uyma zorunluluğu getirilmesi de,<br />

mesleğimizin geleceği açısından oldukça olumlu yeniliklerdir.<br />

Bu yeni Tasarı’yla, mesleğimizin geleceği olarak gördüğümüz<br />

ve ısrarla savunduğumuz denetimin, yasal dayanağı, mesleki faaliyet<br />

alanı genişlemekle birlikte sorumluluklarımız artmış ve mesleğimizde<br />

uzmanlaşmanın önü de açılmış olacaktır.<br />

Halen kamuoyunda <strong>ta</strong>rtışılmak<strong>ta</strong> olan bu yeni yasa <strong>ta</strong>sarı ile<br />

ilgili çalışmalarımız, girişimlerimiz aralıksız sürmektedir. Oda olarak<br />

oluşturduğumuz özel komisyon, Tasarı’ya ilişkin görüş ve önerilerimizi<br />

bir rapor haline getirmiştir.<br />

Örneğin, Tasarı’da, muhasebe uygulamaları konusunda tek otoritenin UFRS’ye uyumlu TMSK ve<br />

yayınlayacağı s<strong>ta</strong>ndartlar olacağı açıkça belirtilmiş olmasına karşın, denetim konusunda otoritenin ne olacağı<br />

açıkça belirtilmemiş olması, bizce bir önemli eksikliktir.<br />

İşin doğrusu, denetim konusunda tek otoritenin TÜRMOB bünyesinde kurulu bulunan Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun (TUDESK) olmasıdır.<br />

Denetim alanında ulusal ve uluslararası gelişme ve uygulamaları izlemek, s<strong>ta</strong>ndartlar oluşturmak, diğer<br />

otoriteler ile gereken eşgüdümü sağlamak açısından Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜDESK)’in<br />

TMSK gibi yetkili tek otorite olmasında sayısız yarar görmekteyiz.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


AVRUPA BİRLİĞİ YOLU<br />

ENGELLERLE DOLU…<br />

Ahmet AKIN (*)<br />

Türkiye’ye 17 Aralık Brüksel zirvesinde<br />

müzakere <strong>ta</strong>rihinin verilmesinin<br />

ardından, katılım müzakerelerinin ilk<br />

aşaması olarak kabul edilen <strong>ta</strong>rama sürecinin<br />

başlaması geciktirilmemelidir. Aday ülke ile AB<br />

Komisyonunun or<strong>ta</strong>klaşa yürüttükleri ve Avrupa<br />

Birliğine katılacak ülkenin ulusal mevzuatının<br />

AB müktesebatı ile karşılaştırıldığı ayrıntılı bir<br />

inceleme süreci olan <strong>ta</strong>rama süreci ile, aday ülkenin<br />

ulusal hukukunun ve kurumlarının AB müktesebatı<br />

ile uyumunun tespit edilmesi amaçlanmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Tarama süreci uygulaması, AB ile aday ülke<br />

arasındaki ikili müzakerelerin üzerine kurulduğu<br />

bir temel oluşturması bakımından büyük önem<br />

arz etmektedir. Tarama sürecinin belli bir süresi<br />

bulunmamakla birlikte, altı aylık bir zaman dilimine<br />

yayılacağı <strong>ta</strong>hmin edilmektedir. Tarama sürecinin<br />

müzakereler ile paralel bir şekilde yürütülmesi<br />

olasılığı da olanak dahilinde görülmektedir.<br />

Katılım müzakerelerinde çok önemli bir<br />

görevi yerine getirecek olan baş müzakerecinin<br />

hükümet <strong>ta</strong>rafından belirlenmemiş olmasına<br />

anlam verilemiyor. Aslında, Türkiye’nin katılım<br />

müzakereleri sırasında en büyük dezavan<strong>ta</strong>jını<br />

oluşturacak olan konunun da, iktidarın <strong>ta</strong>rihsel<br />

ve siyasal birikiminin yetersiz olması görülüyor.<br />

Türkiye’yi, İs<strong>ta</strong>nbul Büyükşehir Belediyesi<br />

Başkanlığı dönemindeki danışman kadrosu<br />

ile yönetmeye çalışan Başbakan Recep Tayyip<br />

Erdoğan’ın, dünyadaki gelişmelere dar bir<br />

pencereden bakan ve milli görüşün etkisinden<br />

kurtulamayan kadrolarla bir yere varamayacağını<br />

anlaması gerekiyor. Başbakan’ın yorulması ve<br />

hükümetin performansının düşmesi, Bakanlar<br />

Kurulu ile icra organlarında hızlı bir değişikliğe<br />

gidilmesini zorunlu hale getiriyor. Hükümetin en<br />

(*) Yeminli Mali Müşavir - TÜRMOB Yönetim Kurulu Üyesi<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

kısa zamanda <strong>ta</strong>rikatlar koalisyonu görüntüsünden<br />

kurtulması gerekiyor. Aksi <strong>ta</strong>kdirde, katılım<br />

müzakereleri sürecinde önemli sorunların<br />

yaşanabileceği düşünülmektedir.<br />

Topluluk müktesebatı genelde 31 başlık<br />

altında sınıflandırılmak<strong>ta</strong> olup, tüm aday ülkelerle<br />

müzakerelerde aynı gruplandırma izlenmektedir.<br />

Bu başlıklar şu şekildedir: Malların, kişilerin,<br />

hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımı,<br />

şirketler hukuku, rekabet politikası, <strong>ta</strong>rım,<br />

balıkçılık, ulaştırma, vergilendirme, ekonomik<br />

ve parasal birlik, is<strong>ta</strong>tistikler, sosyal politika ve<br />

istihdam, enerji, sanayi politikası, küçük ve or<strong>ta</strong><br />

boy işletmeler, bilim ve araştırma, eğitim ve mesleki<br />

eğitim, telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri,<br />

kültürel ve görsel-işitsel politika, bölgesel politika ve<br />

yapısal araçların koordinasyonu, çevre, tüketicinin<br />

ve sağlığın korunması, adalet ve içişleri, gümrük<br />

birliği, dış ilişkiler, or<strong>ta</strong>k dış politika ve güvenlik<br />

politikası, mali kontrol, mali ve bütçesel hükümler,<br />

kurumlar ve diğer konular.<br />

Türkiye’nin katılım müzakereleri sürecinde en<br />

fazla zorlanacağı konular arasında, kişilerin serbest<br />

dolaşımı, <strong>ta</strong>rım ve balıkçılık, bölgesel politikalar,<br />

mali ve bütçesel konular ile çevre gösterilmektedir.<br />

Özellikle çevre alanında gerek kurumlaşma<br />

gerekse altyapı yatırımları için Türkiye’nin<br />

zaman ve finansmana gereksinimi olduğu ifade<br />

edilmektedir. Enerji konusu ise niteliği itibariyle<br />

zor bir konu olmasına rağmen, Türkiye’nin stratejik<br />

konumu dolayısıyla pazarlık gücüne sahip olacağı<br />

beklenebilir. Avrupa Birliği üye ülkelerinin siyasi<br />

bir birlik kurma yolunda attıkları en önemli adımı<br />

temsil eden AB Anayasası’nın da üye devletler<br />

<strong>ta</strong>rafından, halk oylaması veya parlamentoları<br />

<strong>ta</strong>rafından onaylanması sürecinin de başladığını<br />

düşünecek olursak, Türkiye’nin uzun-ince bir yolda<br />

tüm zorlukları aşarak gitmek zorunda olduğunu<br />

ve bu yolun sonunda Avrupa Birliği’ne <strong>ta</strong>m üye<br />

olabilecek toplumsal güce sahip bulunduğunu<br />

unutmamak gerekir. Yeter ki, birlik ve beraberlik<br />

içinde kişilikli davranabilelim.<br />

görüş<br />

BÜLTEN<br />

4


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

5<br />

YENİ<br />

TÜRK TİCARET KANUNU<br />

TASARISI’NDAKİ<br />

MUHASEBE VE<br />

DENETİME İLİŞKİN<br />

MADDELERE YÖNELİK<br />

GÖRÜŞ VE<br />

DEĞERLENDİRMELER<br />

Dr. Tamer AKSOY (*)<br />

(*)<br />

. SMMM<br />

. ASMMMO Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Komisyonu Başkanı<br />

. ASMMMO TTK Tasarısı Çalışma Kurulu Raportörü ve<br />

Editörü<br />

. TÜDESK-Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu Yönetim Krl.<br />

Üyesi<br />

. BDDK Yeni Bankalar ve Finans Kuruluşları Kanun Tasarısı<br />

Uzman Bilirkişisi ve Raportörü<br />

. Türkiye İç Denetim Enstitüsü E.S<strong>ta</strong>ndartlar Komisyonu<br />

Üyesi<br />

. IIA-USA(The Institute of Internal Auditors) Uluslararası İç<br />

Denetçiler Enstitüsü İç Denetim Etik Kurulu Üyesi<br />

Giriş<br />

Yazımızda, 1514 maddeden oluşacak şekilde<br />

AB müktesebatı ışığında güncelleştirilen 1956<br />

<strong>ta</strong>rihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’-<br />

nun 1 (TTK) muhasebe ve denetime ilişkin bazı<br />

maddelerinin genel bir değerlendirmesi yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

1. Değerlendirmeye Konu Edilen Kanun<br />

Tasarısı<br />

• Değerlendirmeye konu kanun <strong>ta</strong>sarısının 2 ,<br />

AB müktesebatı ışığında güncelleştirilen<br />

1957 <strong>ta</strong>rihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na<br />

(TTK) ait olduğu, 1514 maddeden<br />

oluşan yeni kanun <strong>ta</strong>slağında büyük ölçüde<br />

İsviçre ve Alman Bilanço Hukuku’nun<br />

kaynak olarak alındığı,<br />

• Yeni kanun <strong>ta</strong>slağının, ilgili hususlarda birçok<br />

önemli konuda günümüzü yakalayan<br />

ve AB müktesebatına uyum sağlayan çok<br />

sayıda çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde<br />

getirdiği,<br />

• Eski kanunun amaca uygun gerçek denetimden<br />

uzak olduğu, yönetim kurulu<br />

üyelerinde bile belli ölçüde yetkinlik aranırken,<br />

denetçilerde mesleki eğitim, kalifikasyon,<br />

yetkinlik, ehil olma vb. özelliklerin<br />

aranmadığı, denetçi bağımsızlığı hususunun<br />

gözardı edildiği, denetçi bağımsızlığını<br />

mümkün kılan hususları içermediği,<br />

buna karşılık yeni TTK Tasarısı’nda ise,<br />

mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek mensuplarınca<br />

amaca uygun “gerçek” denetimi<br />

öngören bir düzenlemeye gidildiği, denetçilerin<br />

(denetleme kurulu olarak) şirketin<br />

iç organı olmak<strong>ta</strong>n çıkarılıp, denetim görevinin<br />

bağımsız denetim şirketlerine ve<br />

meslek mensuplarına verilmesinin <strong>ta</strong>sarının<br />

en önemli yeniliklerinden biri olarak<br />

görüldüğü,<br />

• AB müktesebatıyla paralellik arayışı içinde<br />

olunduğu,<br />

(1)<br />

Türk Ticaret Kanunu, Kanun No:6762, Kabul Tarihi:<br />

29.6.1956, Resmi Gazete Tarih/No:9.7.1956-9353<br />

(2)<br />

Türk Ticaret Kanunu Tasarısı, T.C.Adalet Bakanlığı,<br />

Ankara, 2005<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


• Ayrıca madde 398 ve devamı maddelerinde<br />

Uluslararası Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-<br />

(UMS 3 ), Uluslararası Finansal Raporlama<br />

S<strong>ta</strong>ndartları-(UFRS), Türkiye muhasebe<br />

S<strong>ta</strong>ndartı-(TMS) baş<strong>ta</strong> olmak üzere<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu<br />

(TMSK)’nun bir otorite olarak zikredilip<br />

şahsında, ulusal ve uluslararası nitelikteki<br />

düzenleme ve s<strong>ta</strong>ndartlara işaret edilmiş<br />

ve uyum zorunluluğu getirilmiş olmasının<br />

olumlu bir adım olarak nitelendirildiği,<br />

s<strong>ta</strong>ndartların sürekli değişim ve gelişim süreci<br />

içinde olması nedeniyle, bu tip bir atıfın<br />

uygulama yorumları da dahil uygulama<br />

ve kavramsal çerçevede birlik sağlama açısından<br />

olumlu görüldüğü,<br />

• Kanunu’nun ruhuna uygun olarak muhasebe<br />

s<strong>ta</strong>ndartları ve amaca uygun “gerçek”<br />

denetim konusunda adım atılmış olmasının<br />

olumlu görüldüğü, finansal <strong>ta</strong>blolar,<br />

birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin<br />

artırılması ve azaltılması gibi işlemlerin<br />

özel denetim kapsamına alınmasının,<br />

şeffaflık, hesap verilebilirlik ve kurumsal<br />

yönetim ilkeleri açısından katkı sağlayıcı<br />

yenilikler olarak değerlendirildiği,<br />

• Ayrıca, <strong>ta</strong>sarının, meslek mensuplarımız<br />

ve mesleğimiz açısından çok önemli olarak<br />

nitelenebilecek iki nok<strong>ta</strong>yı soyut<strong>ta</strong>n somu<strong>ta</strong><br />

çevirdiğinin altını çizmekte yarar görüldüğü,<br />

birinci nok<strong>ta</strong>nın daha önce meslek<br />

mensubunun faaliyet alanı ve kapsamı dışında<br />

olan bu kapsamdaki şirket denetimlerinin<br />

yasal olarak meslek mensuplarının<br />

denetimine <strong>ta</strong>bi kılınması, diğer nok<strong>ta</strong>nın<br />

ise daha önce daha soyut ve mesleğin vizyonu/geleceği<br />

olarak görünen “Denetim”<br />

konusunda dünya uygulamalarına paralel<br />

şekilde muhasebe/denetim dönüşümünün<br />

gerçekleştirilmiş olmasıdır. AB ve dünya<br />

düzenlemelerine paralellik arzeden bu<br />

(3)<br />

IFAC, International Federation of Accoun<strong>ta</strong>nts, “International<br />

Accounting S<strong>ta</strong>ndards”, Handbook of International<br />

Public Sector Accounting Pronouncements,<br />

2003<br />

ASMMMO, UFRS ile Uyumlu Sermaye Piyasasında<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları, Ankara, 2004<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

uygulama ile mesleğin ve meslek mensubunun<br />

imajı ve vizyonunun, mükellef kayıtlarını<br />

tu<strong>ta</strong>n muhasebeci nok<strong>ta</strong>sından,<br />

yetkisini yasadan alan bir güçle mükellefi<br />

hemen her boyutuyla bağımsızca denetleyen,<br />

kurumsal yönetim, şeffaflık ve hesap<br />

verilebilirlik anlamında mükelleften hesap<br />

sorabilen ve ibrası alınmak zorunda olunan<br />

denetçi nok<strong>ta</strong>sına gelmiş olmasının<br />

bilhassa SMMM camiasınca “olumlu” ve<br />

“stratejik” bir kazanım olarak değerlendirilmesinin<br />

gerektiği,<br />

2. Yeni Kanun Tasarısına Yönelik Değerlendirme<br />

ve Öneriler<br />

• Tasarının dili açısından bakıldığında; <strong>ta</strong>sarının<br />

muhtemelen farklı gruplarca kaleme<br />

alınmış olma ihtimali göz önüne alınarak,<br />

bölümler arasında üslup ve dilbirliğinin<br />

sağlanması açısından, <strong>ta</strong>sarı metninin, Redaksiyon<br />

Komitesi’nce “Türkçe” ve “anlaşılabilirlik”<br />

açısından bir kez daha gözden<br />

geçirilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Yeni TTK’nın, çeşitli konularda dar kapsamlı,<br />

ha<strong>ta</strong>lı, çelişkili ve yanlış anlamalara<br />

yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken<br />

ha<strong>ta</strong>lı düzenlemelerle beraber çeşitli<br />

eksiklik ve noksanlıkları içerdiği,<br />

• Yasadaki bazı ifade, kavram ve terimlerin<br />

“yerine oturmamış” olduğu, gerek genel<br />

kabul görmüş, gerek uluslararası s<strong>ta</strong>ndartlar,<br />

gerek diğer ilgili mevzuat ve gerekse<br />

3568 sayılı meslek mevzuatıyla <strong>ta</strong>m örtüşmediği,<br />

kavram kargaşası doğabileceği, dolayısıyla<br />

bilhassa denetime ilişkin terimler<br />

konusunda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu-TÜDESK <strong>ta</strong>rafından yayınlanan<br />

Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) 4<br />

ve bu s<strong>ta</strong>ndartların başında yer alan UDS-<br />

Terimler Sözlüğü baz alınarak <strong>ta</strong>sarıdaki<br />

ifadelerin revizesinde yarar görüldüğü,<br />

4<br />

IFAC, International Federation of Accoun<strong>ta</strong>nts, “International<br />

Auditing and Assurance S<strong>ta</strong>ndards, Handbook<br />

of International Auditing, Assurance and Ethics Pronouncements,<br />

2003<br />

TÜDESK-Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu, Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları, Türmob yayınları no:238,<br />

Ankara 2004<br />

<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

6


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

7<br />

• Kavramsal değişiklik önerilerine ilişkin<br />

olarak, öncelikle, kanunda geçen üçüncü<br />

bölüm başlığı ile diğer yerlerde geçen tüm<br />

“DENETLEME” teriminin “DENETİM”<br />

olarak değiştirilmesinde, gerek ulusal gerekse<br />

diğer uluslararası yasal ve kurumsal<br />

düzenleme, s<strong>ta</strong>ndartlar ve uygulamalardaki<br />

ifadelerle (Örneğin: uluslararası denetim<br />

s<strong>ta</strong>ndartları, denetim raporu, (TÜDESK)<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu vb.<br />

gibi çok çeşitli ibareler) paralellik sağlanması<br />

açısından yarar görüldüğü,<br />

• Bağımsızlık, denetimin özünde ve gerek<br />

ulusal gerekse uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

denetimin olmazsa olmaz koşulu<br />

olarak <strong>ta</strong>nımlandığı ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

ayrıca yer verildiği için, diğer<br />

yasal düzenlemelerin de temelini oluşturacak<br />

olan TTK <strong>ta</strong>sarısında bağımsız denetim<br />

kuruluşu ve/veya bağımsız denetçi<br />

ibarelerinde geçen bağımsız kelimesinin<br />

kaldırılmasında yarar görüldüğü,<br />

• Kavram kargaşasını azaltmak, kavramlarda<br />

birlik ve beraberliği sağlamak ve AB<br />

müktesebatı ve uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarındaki<br />

kavram ve terimlerle (s<strong>ta</strong>tutory<br />

auditor) paralelliği temin amacıyla,<br />

madde başlıkları da dahil <strong>ta</strong>sarıda geçen<br />

tüm Denetçi ibarelerinin (kuruluş denetçisi,<br />

işlem denetçisi, yılsonu hesap denetçisi,<br />

özel denetçi vb.) “Yetkili Denetçi” olarak<br />

değiştirilerek tek bir denetçi ünvanı altında<br />

s<strong>ta</strong>ndartlaştırılmasında yarar görüldüğü,<br />

• Kuruluş, sermaye artırımı, sermaye azaltımı,<br />

birleşme, bölünme, tür değişimi ve<br />

menkul değer ihracı gibi işlemlerin anlaşılabilirliği<br />

artırmak anlamında “özel işlem”<br />

ifadesi altında <strong>ta</strong>nımlanmasında (sermaye<br />

artırımı özel işlemi, birleşme özel işlemi<br />

gibi)” yarar görüldüğü,<br />

• Tasarı metninde geçen tüm “Uzman” terimlerinin<br />

“3568 sayılı Yasa doğrultusunda<br />

ruhsat almış meslek mensupları” olarak<br />

düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />

• Tüm ülke genelinde gerek özel gerekse<br />

kamu sektöründe yaşanan (ve işin erbabı<br />

olmama, yetkin olmama ve uzmanlık alanı<br />

dışında istihdam edilme gibi nedenlerden<br />

kaynaklanan) verimsizlik vb olumsuz<br />

sonuçlar dikkate alınarak; ticaret şirketlerinin<br />

muhasebe, finansman, mali işler<br />

vb.gibi mali konularda özel uzmanlık gerektiren<br />

departmanlarda istihdam edilecek<br />

personelin, 3568 sayılı yasa ile ruhsat almış<br />

meslek mensuplarından oluşması gerektiği<br />

hususunun kanuna dercedilmesinde yarar<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarının denetime ilişkin Denetleme<br />

başlığını <strong>ta</strong>şıyan üçüncü bölümündeki en<br />

önemli eksikliğin, Madde 398 ‘de Türkiye<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun<br />

(TMSK) muhasebe konularında bir otorite<br />

olarak zikredilip şahsında UMS, UFRS,<br />

TMS baş<strong>ta</strong> olmak üzere, ulusal ve uluslararası<br />

muhasebe s<strong>ta</strong>ndartlarına işaret edilmiş<br />

ve kurulca muhasebe konusunda getirilecek<br />

düzenlemelere uyumun zorunlu kılınmış<br />

olmasına karşın; benzer düzenlemenin<br />

“denetim” için yapılmadığının görüldüğü,<br />

işin diğer önemli <strong>ta</strong>rafı olan Denetim konusunda<br />

herhangi bir otoritenin <strong>ta</strong>sarıda<br />

zikredilmediği, ulusal mevzuat<strong>ta</strong> Denetim<br />

ile ilgili otorite ve düzenlemelerin mükerrerliği,<br />

çoklu s<strong>ta</strong>ndart karmaşası ve bilhassa<br />

denetimdeki çokbaşlılığın gözardı edilerek<br />

bunları giderici bir düzenlemeye <strong>ta</strong>sarı<br />

metninde yer verilmediği,<br />

ulusal düzeyde yasal ve yetkili bir otorite<br />

anlamında tek elden (TÜDESK)-Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu ve kurulun<br />

şahsında Türkçeye çevrilen Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) ve Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına (TDS) işaret edilmediği,<br />

yetkilerinin belirlenmediği, denetime<br />

ilişkin TÜDESK-Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu <strong>ta</strong>rafından yayınlanacak,<br />

düzenlenecek ve <strong>ta</strong>kip edilecek denetim<br />

ilke, usul, teknik ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

uyum zorunluluğunun getirilmediği,<br />

bu yönde bir atıfın yapılmadığı,<br />

Denetim alanında ulusal ve dünya ölçeğindeki<br />

gelişmeleri ve uygulamaları <strong>ta</strong>kip et-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


mek ve uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarını<br />

eşzamanlı tek elden ulusal düzeyde Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartı olarak yayınlayarak uygulamaya<br />

yansıtmak ve diğer ulusal otoriteler<br />

nezdinde gerekli koordineyi sağlamak<br />

konusunda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu-TÜDESK’in TMSK’ya benzer şekilde<br />

yasal ve yetkili tek otorite durumuna<br />

getirilmediği,<br />

dolayısıyla denetim ve bilhassa denetçi ve<br />

denetim sürecine ilişkin nitelik, çalışma ve<br />

raporlama s<strong>ta</strong>ndartları ve düzenlemeleri<br />

konusunda baz ve referans alınacak denetim<br />

uygulama esaslarının or<strong>ta</strong>ya konmadığı,<br />

böylece kavramsal çerçevede birlik ve<br />

beraberlik sağlamanın zorlaştığının düşünüldüğü,<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

bu yönde bir ilave maddenin madde 398 ve<br />

Geçici 1. maddeye benzerlik ve paralellik<br />

arzedecek şekilde, <strong>ta</strong>sarı metnine eklenerek<br />

boşlukların giderilmesinde zaruret görüldüğü,<br />

• 88. md. 4. fıkrasında; muhasebeye ilişkin<br />

olarak“Kanunlarla, belirli alanları düzenlemek<br />

ve denetlemek üzere kurulmuş bulunan<br />

kurum ve kurulların, Türkiye Muhasebe<br />

S<strong>ta</strong>ndartlarına uygun olmak ve Türkiye<br />

Muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları Kurulunun onayını<br />

almak şartıyla, kendi alanları için geçerli<br />

olacak s<strong>ta</strong>ndartlar ile ilgili olarak ayrıntıya<br />

ilişkin, sınırlı düzenlemeleri yapabilirler”<br />

hükmü bulunduğu, buna karşın, denetime<br />

ilişkin olarak, Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

uygun olmak ve TÜDESK-Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun onayını<br />

almak şartını düzenleyen hususlara yer verilmediği,<br />

• Tasarıdaki 88.md.nin (5.fıkrasında) “Uygulamada,<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

hüküm bulunmayan hallerde, fıkrada belirtilen<br />

ayrıntı düzenlemelere, anılan düzenlemelerde<br />

de hüküm bulunmadığı hallerde<br />

dünyada yaygın uygulaması bulunan genel<br />

kabul gören muhasebe ilkelerine uyulur.”<br />

hükmüne yer verildiği, <strong>ta</strong>sarıda denetime<br />

ilişkin bu tür bir atıfın yapılmadığı dikkate<br />

alınarak, denetim konusunda da madde<br />

gerekçesine paralel şekilde, öncelikle<br />

“…….Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına<br />

(TDS), Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu-TÜDESK’nca<br />

yayınlanan uluslararası<br />

denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına, TÜDESK düzenlemelerine<br />

ya da düzenleme bulunmayan hallerde<br />

dünyada yaygın uygulaması bulunan<br />

uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına ve genel<br />

denetim ilkelerine uyulacağı” hükmünün de<br />

maddeye eklenmesinde yarar görüldüğü,<br />

bu tür bir eklemenin ülkemizde yapılacak<br />

denetimin uluslararası kabul görmesi ve<br />

denetime ilişkin karşılaşılacak sorunların<br />

halli açısından yarar görüldüğü,<br />

• Ancak, bağımsızlığa ilişkin olarak gerek<br />

IFAC, gerek 3568 sayılı Yasa ve TÜRMOB<br />

mevzuatına gerekse <strong>ta</strong>sarının madde gerekçelerinde<br />

zikredildiği gibi uluslararası<br />

denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına atıf<strong>ta</strong> bulunulması<br />

ve paralellik sağlanmasının gerekli görüldüğü,<br />

• Tasarının geçici 1.maddesinin 1.ve 2.fıkrasında,<br />

TMSK’nun uygulanacak UFRS ve<br />

bunun yerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlara uygunluk<br />

içinde hazırlanmış bulunan TMS’nın <strong>ta</strong>m<br />

metninin Türkçesini Resmi Gazetede yayınlar<br />

hükmü ile TMSK, ayrıca UFRS’de<br />

veya yerlerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlarda yapılacak<br />

her türlü değişikliği hemen TMS olarak<br />

yayınlar” hükümlerine paralel olarak, aynı<br />

düzenlemenin bu kez denetim açısından,<br />

denetim konularını düzenlemek bakımından<br />

da aşağıdaki şekilde <strong>ta</strong>sarıya dercedilmesinde<br />

yarar görüldüğü, yani Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun uygulanacak<br />

Uluslar arası denetim s<strong>ta</strong>ndartları ve<br />

bunun yerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlara uygunluk<br />

içinde hazırlanmış bulunan Türkiye denetim<br />

s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>m metninin Türkçesini<br />

Resmi Gazetede yayınlar. Ve maddenin<br />

2.nci fıkrasına paralel şekilde Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜDESK), ayrıca<br />

Uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarında<br />

(UDS) veya yerlerine geçen s<strong>ta</strong>ndartlarda<br />

yapılacak her türlü değişikliği hemen Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartı (TDS) olarak yayın<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

8


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

9<br />

lar” hükmünün <strong>ta</strong>sarının geçici maddelerine<br />

denetim açısından ilave edilmesinde<br />

yarar görüldüğü<br />

• Mesleki davranışa ve meslek etiğine yönelik<br />

kurallar ile denetlenen şirket, denetçi,<br />

diğer denetim kurumları, yasal otoriteler<br />

arasındaki davranış kuralları ve sorumlulukların<br />

daha de<strong>ta</strong>ylı ele alınmasında<br />

yarar görüldüğü, ayrıca, denetlenenlerin<br />

sorumluluğuna ilişkin müeyyidelere <strong>ta</strong>sarı<br />

hükümlerinde daha ayrıntılı yer verilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda denetim konusunda ulusal ve uluslararası<br />

s<strong>ta</strong>ndartlara ve düzenlemelere atıf<strong>ta</strong><br />

bulunulması gerekirken bulunulmadığı,<br />

Madde 400’ü <strong>ta</strong>kip edecek şekilde, denetçiye<br />

ilişkin kişisel (niteliksel) s<strong>ta</strong>ndartlar ile<br />

denetimin icrasına, sürecine, denetim faaliyetlerinin<br />

planlanması, programlanması,<br />

çalışma kağıtları, kalite kontrolü (Quality<br />

assurance), denetimin kontrolü yönelik<br />

çalışma alanına yönelik denetim s<strong>ta</strong>ndartları<br />

ile denetim raporlama s<strong>ta</strong>ndartlarının<br />

da ayrı maddeler halinde düzenlenmesi<br />

ve/veya bu konuda Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu’nun (TÜDESK) Türkçeye<br />

çevirerek yayınladığı Uluslararası Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartlarına gerekli atıfların yapılmasının<br />

gerekli görüldüğü,<br />

• Denetim kanıtları, riskleri, kanıt toplama<br />

ve denetim teknikleri <strong>ta</strong>sarıda düzenlenmeli<br />

ve/veya bunları düzenleyen referans<br />

kaynaklara gerekli atıflarda bulunulmasında<br />

yarar görüldüğü, yapılacak denetimlere<br />

ilişkin olarak kanıt toplama tekniklerinde<br />

örnekleme modelleri ve derecesinin düzenlenmesinde<br />

ve/veya bunları düzenleyen<br />

referans kaynaklara gerekli atıflarda bulunulmasında<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda, denetimin, şirketin varlığını ve<br />

geleceğini tehdit eden yakın tehlikeleri teşhis<br />

sistemlerinin şirkette bulunup bulunmadıklarını<br />

ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını<br />

da kapsadığının belirtildiği, bu ibarenin<br />

şirketin varlığını ve geleceğini tehdit<br />

eden “riskleri”, oluşmasından önce (proaktif)<br />

or<strong>ta</strong>ya koyacak gerekli iç kontrol sistemlerinin<br />

şirkette bulunup bulunmadığını…<br />

kapsar şeklinde <strong>ta</strong>dilinde yarar görüldüğü<br />

• Denetim, iç kontrol (internal çontrol) ve<br />

risk yönetimi (risk management) sistemlerinin<br />

kurumsal yönetimin (corperate governance)<br />

temel unsurlarından birisi olduğu<br />

ve bu bağlamda şirketlerde risk odaklı<br />

iç kontrol, denetim ve risk yönetim sistemlerinin<br />

kurulması gereği ve bu sistemlerin<br />

denetim kapsamında değerlendirileceği<br />

hususlarının kanuna dercedilmesi gerektiği,<br />

• İç kontrol sisteminin amaçları, iç kontrol<br />

sisteminin yapısını oluşturan faktörler<br />

(Organizasyon yapısı, personel yapısı,<br />

muhasebe sistemi, bütçe sistemi, işletme<br />

politikaları, iç denetim, iç kontrol ve risk<br />

yönetimi yapısı vb.) iç kontrol sistemini değerlendirme<br />

ve <strong>ta</strong>nıma yöntemlerine atıf<strong>ta</strong><br />

bulunulmasında yarar bulunduğu, ayrıca,<br />

çağımızın bilgi çağı olduğu ve bilgilerin bilgi<br />

sistem alt yapılı korunduğu dikkat alınarak,<br />

bilgisayar destekli denetim teknikleri<br />

ve araçları (BDDTA) ile Bilgi teknolojileri<br />

(IT) denetimi ve bilgi sistem güvenliği konularının<br />

da gözden uzak tutulmamasında<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda <strong>ta</strong>riflenen denetim <strong>ta</strong>nımından<br />

muhasebe denetimini aşan ve iç kontrol ve<br />

risk yönetim sistemlerinin denetimini de<br />

içeren modern ve proaktif bir denetimin<br />

amaçlandığının görüldüğü, böyle ise bunların<br />

açıkça <strong>ta</strong>riflenmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Denetleme etiğinden kısaca bahsedildiği,<br />

ancak bu konuyu tüm de<strong>ta</strong>ylarıyla dünya<br />

çapında düzenleyen ve or<strong>ta</strong>ya koyan IFAC<br />

Uluslararası Mesleki Denetçi Etik koduna<br />

(mesleki davranış kurallarına), TÜDESK<br />

Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına, TÜ-<br />

DESK Ulusal Etik S<strong>ta</strong>ndardına, 3568 sayılı<br />

Meslek Yasası’ndaki mesleki ahlak kuralları<br />

vb. etik kurallara atıf<strong>ta</strong> bulunulmadığı ve<br />

paralellik sağlanmadığı,<br />

• Denetçilere şirketlerin denetim sürecinde<br />

her türlü bilgi, belge temini ve her türlü des-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

teğin gösterileceğini teminat altına alan ifadelerin<br />

dercedilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Denetim ve muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları konusunda<br />

önemli hükümler içeren <strong>ta</strong>sarıda,<br />

mesleğin gerek ve yükümlülüklerine uygunluk<br />

arzedecek ve meslek mensuplarının<br />

haklarını koruyacak <strong>ta</strong>rzda düzeltme ve<br />

iyileştirmelerin yapılması zorunluluğunun<br />

TÜRMOB’a bildirilmesinde yarar mü<strong>ta</strong>laa<br />

edildiği,<br />

• Ha<strong>ta</strong>lı, çelişkili, eksik ve noksan düzenlemelerin<br />

giderilmesi ile denetim s<strong>ta</strong>ndartları,<br />

denetim süreci ve denetim s<strong>ta</strong>ndartları<br />

otoritesi baş<strong>ta</strong> olmak üzere meslek, meslek<br />

erbabı ve kurumsal meslek örgütünün geleceğe<br />

yönelik hakları açısından gereken<br />

girişimlerin TÜRMOB nezdinde yapılmasında<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Ayrıca, 88.maddenin 2.fıkrasında, “uygulamada<br />

birliği sağlamak” ifadesinin anlaşılırlık<br />

açısından “uygulama birliği sağlamak”<br />

ya da “uygulamada birlik ve beraberliği<br />

sağlamak” olarak <strong>ta</strong>dil edilmesinin uygun<br />

olacağının düşünüldüğü,<br />

• Madde 88.(2)de, “….uygulamada birliği<br />

sağlamak ve finansal <strong>ta</strong>blolara uluslar arası<br />

pazarlarda geçerlilik kazandırmak amacıyla,<br />

UFRS’ye <strong>ta</strong>m uyumlu olacak şekilde, yalnız<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu<br />

<strong>ta</strong>rafından belirlenip yayınlanacağı”nın zikredildiği,<br />

aynı ifadeyi <strong>ta</strong>kip edecek şekilde<br />

“…………..denetim uygulamalarında birliği<br />

sağlamak ve yapılan denetimlere uluslar<br />

arası geçerlilik kazandırmak amacıyla,<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu (TÜ-<br />

DESK) <strong>ta</strong>rafından yayınlanan Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartlarına uyumlu olacak şekilde,<br />

yalnız Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu <strong>ta</strong>rafından belirlenip yayınlanacağı”<br />

şeklinde ekleme yapılarak madde metninin<br />

denetim konusundaki boşluğu giderecek<br />

<strong>ta</strong>rzda düzeltilmesinde yarar görüldüğü,<br />

bu tür bir düzeltmenin yapılmaması durumunda,<br />

işin denetim <strong>ta</strong>rafında uygulama<br />

birliğinin sağlanması ve yapılacak denetime<br />

uluslararası pazarlarda geçerlilik kazandırma<br />

ve uluslararası kurallara uyumun<br />

temini hususlarının gözardı edilmesi sonucunu<br />

doğuracağı, hem uluslararası denetim<br />

s<strong>ta</strong>ndartlarına hem de bu s<strong>ta</strong>ndartlara <strong>ta</strong>m<br />

uyum şartının zikredilmemiş olma sonucunun<br />

or<strong>ta</strong>ya çıkacağının düşünüldüğü,<br />

• Ayrıca, denetime ilişkin düzenlemelerin,<br />

yukarıdaki belirtilen doğrultuda TÜDESK-<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nca<br />

belirlenip yayınlanacağı hükmünün de<br />

madde 88 (2) in devamına eklenmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• 88.md.2.fıkrada geçen “…..uluslararası<br />

pazarlar” ibaresindeki pazarlar ifadesi uygun<br />

düşmemiş olup, ibarenin “….<strong>ta</strong>blolara<br />

uluslararası kabul ve geçerlilik” şeklinde<br />

düzeltilmesi uygun olacaktır.<br />

• Madde 88’in 3. fıkrasında yer alan “ değişik<br />

ölçütteki işletmeler” deyimindeki ölçüt ibaresinin,<br />

ve farklı yoruma meydan vermeyecek,<br />

kastedileni or<strong>ta</strong>ya koyacak ve daha<br />

anlaşılacak şekilde düzeltilmesinde yarar<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarı önsözünde TTK <strong>ta</strong>sarısıyla birlikte<br />

T.B.M.M.den geçirileceği öne sürülen TTK<br />

Uygulama Kanunu Tasarısı’nın da TTK<br />

Tasarısı ile eşzamanlı olarak web sitesinde<br />

yayınlanarak kamuoyunun bilgi ve görüşlerine<br />

sunulmasında yarar görüldüğü,<br />

• Madde 64 de defter tutma yükümlülüğü<br />

açıklanırken TMS ve UFRS’ye gönderme<br />

yapılmasının olumlu mü<strong>ta</strong>laa edildiği, bu<br />

s<strong>ta</strong>ndartlara uyumun kanunun yürürlüğe<br />

girmesiyle ilk kez yasalaştırılmış olacağı,<br />

Bu sayede TMSK ve yayınladığı s<strong>ta</strong>ndartların<br />

da yasal bir s<strong>ta</strong>tü kazanacağı, bunun<br />

ticari hayat için olumlu bir gelişme olarak<br />

değerlendirildiği,<br />

• Yine madde 64/3 de ticari defterlerin açılış<br />

ve kapanışlarının noterce onaylanması<br />

zorunlu hale getirildiği, onayın yapılış şeklinin<br />

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tebliğiyle<br />

belirleneceğinin hüküm altına alındığı,<br />

ilgili bakanlığın bu belirlemeyi yaparken<br />

diğer kanunlarla paralellik sağlamaya özen<br />

göstermesinde ve yine gerekli koordineyi<br />

<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

10


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

11<br />

sağlayarak Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu-(TMSK) ve TÜRMOB/TÜDESK-<br />

Türkiye Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu’nun<br />

görüşünü alması gerektiğinin madde metnine<br />

ilave edilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Madde 147/4 ve madde 148/4 de tüm or<strong>ta</strong>kların<br />

onaylaması halinde, küçük ve or<strong>ta</strong><br />

ölçekli or<strong>ta</strong>klıklar birleşme raporu ve raporun<br />

denetiminden vazgeçebilirler hükmü<br />

bulunmak<strong>ta</strong>dır, hükmü ile küçük ve or<strong>ta</strong><br />

ölçekli işletmelere bağımsız denetleme konusunda<br />

koşullu bir istisna getirilmiştir.<br />

Bu kanunun ve denetimin ruhuna aykırıdır<br />

Geçmişteki olumsuz tecrübeler ve kanunun<br />

“gerçek“ denetime yönelik “ruhu“<br />

gözönüne alınarak, istisnanın kanunun<br />

ruhuna aykırılık ve çelişki teşkil etmemesi<br />

için kaldırılmasının gerekli görüldüğü,<br />

• 147.madde.’nin (b) fıkra başlığı “birleşme<br />

raporu” ismini <strong>ta</strong>şımak<strong>ta</strong>dır. Bunun daha<br />

anlaşılır şekilde, “Or<strong>ta</strong>klıklar birleşme raporu”<br />

olarak <strong>ta</strong>dilinde anlaşılırlık açısından<br />

yarar görülmektedir. Ayrıca, 148. md.nin 1.<br />

fıkrasında; Birleşme sözleşmesi ve birleşme<br />

raporunun denetlenmesi ibarelerinden bahsedilmektedir.<br />

Bu ibarelerin “Or<strong>ta</strong>klıklar<br />

Birleşme sözleşmesi ve Or<strong>ta</strong>klıklar birleşme<br />

raporunun denetlenmesi” şeklinde değiştirilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Büyük ölçekli şirketlerde bağımsız denetimin<br />

bir şekilde zaten bulunduğu, dolayısıyla<br />

kanun <strong>ta</strong>sarısında kastedilen denetimin,<br />

zikredilen bağımsız denetimle aynı<br />

denetim olup olmadığı hususuna <strong>ta</strong>sarı<br />

metninde açıklık getirilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Tasarı maddelerinde büyük ve küçük ölçekli<br />

or<strong>ta</strong>klık denetiminden bahsedilmekte<br />

iken, bilhassa or<strong>ta</strong> ölçekli or<strong>ta</strong>klık denetimine<br />

arzu edilen ölçüde yer verilmediği ve<br />

açıklık kazandırılmadığının gözlendiği,<br />

• Kanun’un ve denetime ilişkin maddelerin değişiminden<br />

gerçek anlamda denetim amaçlandığına,<br />

3568 sayılı meslek erbabınca yapılacağı<br />

ve kanunda dile getirilen or<strong>ta</strong>klık sayısı<br />

ile meslek erbabı sayısının önem arzettiği<br />

dikkate alınarak; bilhassa yasadaki denetçi<br />

<strong>ta</strong>nımına açıklık kazandırabilmek ve denetimlerin<br />

meslek erbabına göre planlamasını<br />

yapabilmek açısından, büyük-or<strong>ta</strong>-küçük<br />

ölçekli or<strong>ta</strong>klık sayısına ilişkin is<strong>ta</strong>tistiksel<br />

bir çalışmanın yapılması ve sonuçlarının<br />

zikredilen bağlamda değerlendirilmesinde<br />

yarar mü<strong>ta</strong>laa edildiği,<br />

• Tasarıda, özvarlık ve sermaye tespiti konusunda<br />

bilirkişi a<strong>ta</strong>ma yetkisinin mahkemenin<br />

insiyatifinden çıkarılmasında<br />

yarar görüldüğü, ayrıca bilirkişilerin teknik<br />

bilgi birikimiyle hakime yardımcı olan<br />

kişi olması <strong>ta</strong>nımından hareketle, özvarlık<br />

tespitinin mali <strong>ta</strong>blo yorumuna dayalı olması,<br />

mali <strong>ta</strong>blo yorumunun uzmanlık gerektirmesi<br />

ve bu konudaki uzmanların da<br />

3568 sayılı yasa uyarınca meslek mensuplarından<br />

oluşması gibi nedenlerle, bilirkişilerin<br />

bizatihi ve istisnasız şekilde meslek<br />

mensuplarından oluşması gerektiği,<br />

İfadenin kalması durumunda hem bilirkişi<br />

a<strong>ta</strong>mada 3568 sayılı yasaya aykırı olarak<br />

meslek erbabı olmayanların bilirkişi olarak<br />

a<strong>ta</strong>nma riskinin hem de hakimin <strong>ta</strong>ktir<br />

yetkisinin çiğnendiği iddialarının gündeme<br />

gelmesinin ihtimal dahilinde görüldüğü,<br />

buna ilaveten, bilirkişilerin hakimce a<strong>ta</strong>nmasından<br />

<strong>ta</strong>sdik makamı kastediliyor ise,<br />

bunun ticaret odaları, ticaret sicil memurluklarına<br />

alınmasında, şirket kuruluş, birleşme,<br />

sermaye artırımı vb.konularda daha<br />

hızlı hareket imkanı sağlayacağı ve gereksiz<br />

bürokrasiyi azal<strong>ta</strong>cağının düşünüldüğü,<br />

• Yeni TTK Tasarında açılış <strong>ta</strong>sdiklerine ilaveten<br />

ayrıca kapanış <strong>ta</strong>sdiklerinin getirilmiş<br />

olmasının da konuya yönelik ciddiyeti<br />

artırıcı ve veri <strong>ta</strong>banını güçlendirici etkiler<br />

dikkate alınarak olumlu değerlendirildiği,<br />

• Ro<strong>ta</strong>syon konusunun iyi <strong>ta</strong>nımlanmasında<br />

ve SPK’ya benzer şekilde üstüste beşer yıl<br />

gibi bir ifadenin uygunluğunun değerlendirilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Denetimin amaca uygun ve “gerçek” bir<br />

denetim olması konusunda Kanunun ruhuna<br />

uygunluğunu tesis amacıyla, denetim<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


kuruluşlarının denetim ücretlerini denetledikleri<br />

şirketlerden değil, oluşturulacak<br />

bir fondan alınmasının uygun olacağının<br />

düşünüldüğü, belirlenecek bir kıs<strong>ta</strong>sa göre<br />

denetlenecek şirketlerin denetim ücretlerini<br />

fona yatırması, denetim kuruluşlarınca<br />

da ücretin bu fondan alınması gibi bir uygulamanın,<br />

denetleyen ve denetlenen arasında<br />

doğrudan bir para alışverişini engelleyerek<br />

<strong>ta</strong>m bağımsızlığı artırıcı bir faktör<br />

olarak değerlendirildiği,<br />

• Md.287 (1.) fıkrasında; “Tasfiye memurları,<br />

önceden seçilmişlerse şirketin infisâhını<br />

ve sonradan or<strong>ta</strong>klarca seçilmiş veya<br />

mahkemece a<strong>ta</strong>nmışlarsa seçimlerinden ve<br />

a<strong>ta</strong>nmalarından hemen sonra şirket işlerini<br />

gören kimseleri davet ederek onlarla birlikte,<br />

gelmedikleri <strong>ta</strong>kdirde yalnız başlarına<br />

şirketin finansal durumunu gösteren bir<br />

envanter ile bir bilânço düzenlerler. Tasfiye<br />

memurları gerek görürlerse şirket mallarına<br />

değer biçmek için uzmanlara başvurabilirler.”<br />

hükmü bulunmak<strong>ta</strong>dır. Konu<br />

başlığının başlangıç envanteri ve bilançosu<br />

olduğu, maddenin ruhunun şirketin finansal<br />

durumunu gösteren bir envanter ve<br />

bilanço çıkarmak olduğu ve mali <strong>ta</strong>bloyu<br />

ilgilendirdiği gözönüne alındığında, maddedeki<br />

“<strong>ta</strong>sfiye memurları…..uzmanlara<br />

başvurabilir” hükmündeki “uzmanlar”<br />

ibaresinin “3568 sayılı Yasa doğrultusunda<br />

ruhsat almış meslek mensupları” olarak<br />

düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />

• Madde 344 le sermaye şirketlerinin kuruluş<br />

sermayelerinin %25’i peşin , kalanının<br />

da yirmi dört ay içerisinde ödenmesi yasal<br />

zorunluluk altına alınarak üçüncü kişilerin<br />

hakları korunmak istenmiştir. Uygulamada<br />

faaliyet hacmine oranla yeterli sermayesi<br />

olmayan şirket kurulumlarının yaygınlık<br />

arzetmesi ve karşılaşılan olumsuz sonuçlar<br />

gözönüne alınarak, Kuruluş sermayesinin<br />

%25 inin peşin ödenmesi , kalanının ödenmesinin<br />

de yasal bir sürece bağlanması,<br />

asgari sermayenin ödenip ödenmediğini<br />

teminat altına alma, banka bloke teyit mektubu,<br />

bankaya bloke şartı vb. gibi sermaye<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

<strong>ta</strong>ahhüdüne yönelik ciddiyeti artırıcı hükümlerin<br />

<strong>ta</strong>sarıya konulmasında ve bütün<br />

bunların gerçekleştirildiğinin kuruluş denetim<br />

raporlarına bağlanmasının yasal zorunluluk<br />

altına alınmasında yarar görüldüğü,<br />

• Tasarının 351.madde başlığında geçen<br />

“kuruluş denetçisi raporu” ibaresinin “kuruluşa<br />

ilişkin yetkili denetçi raporu” olarak<br />

<strong>ta</strong>dilinde yarar görüldüğü,<br />

• Madde 404 ve ilgili fıkralarda geçen “Denetçinin<br />

sır saklamadan doğan sorumluluğu”<br />

başlığının denetçinin sorumlulukları<br />

baz alınarak yeniden ele alınarak düzenlenmesinde<br />

ve/veya bu konuda TÜDESK<br />

Uluslararası Denetim S<strong>ta</strong>ndartları, 3568 sayılı<br />

Yasa ve mali müşavirlik mevzuatı, SPK<br />

ve diğer ilgili referans kaynaklara kanun<br />

metninde gerekli atıflarda bulunulmasında<br />

yarar görüldüğü<br />

• Yasada çerçevesi çizilen ve hüküm altına<br />

alınan bağımsız denetimi yapacak bağımsız<br />

denetim kuruluşlarına ve meslek mensuplarına<br />

ilişkin çalışma usul, esas ve s<strong>ta</strong>ndartları<br />

belirleme ve denetim yetkisi verme<br />

konularında TÜRMOB’a yasal yetki verilmesinin<br />

gerekli görüldüğü,<br />

• Md.378’de “Tehlikelerin Erken Teşhisi”<br />

şeklindeki başlığın eksik <strong>ta</strong>nımlandığının<br />

düşünüldüğü, bu başlığın SPK seri:X No.19<br />

sayılı Tebliğine paralel olarak “Denetimden<br />

Sorumlu Komite”” şeklinde <strong>ta</strong>dilinde<br />

yarar görüldüğü, madde içeriğinde tehlikelerin<br />

erken teşhisine yönelik “uzman bir<br />

komite” kurulmasından bahsedildiği, buna<br />

karşın, komite üyelerinin sayısının ne olacağı,<br />

kimlerden oluşacağı vb. hususlara yer<br />

verilmediği, bu hususların madde gerekçesinde<br />

dile getirilen hususları da kapsayacak<br />

<strong>ta</strong>rzda kanun maddesine dercedilmesinde<br />

yarar görüldüğü, ayrıca, madde gerekçesi<br />

paralelinde ilgili madde içeriğine, komitenin,<br />

risklerin tesbiti ve iç kontrol sistemlerinin<br />

varlığını ve/veya işleyişinin etkinliğini<br />

gözetir’ şeklindeki görevin açıkça dercedilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Madde 398:1.fıkrada “Dürüst Resim” ilke<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

12


<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

13<br />

sinin yanlış anlamaya meydan vermeyecek<br />

şekilde net olarak <strong>ta</strong>nımlanmasında yarar<br />

görüldüğü, maddede denetimin bir muhasebe<br />

denetimi olduğundan ve şirketin<br />

durumunun “dürüst resim” ilkesine uygun<br />

yansıtılıp yansıtılmadığından bahsedildiği,<br />

bu nedenle “Dürüst resim ilkesi” yle anlatılmak<br />

istenilenin aşağıdaki şekilde açıkça<br />

or<strong>ta</strong>ya konularak belirsizliğin or<strong>ta</strong>dan kaldırılmasında<br />

ve Dürüst resim ilkesi’nin <strong>ta</strong>riflenmesi<br />

ile ilgili olarak, md.398 1.fıkrasının<br />

birinci paragrafında geçen, “………….<br />

Denetleme(denetim), denetçilik mesleğinin<br />

gerekleri ile meslek etiğine ve uluslararası<br />

s<strong>ta</strong>ndartlara uygun olarak ve özenle yapılır”<br />

cümlesini <strong>ta</strong>kip etmek üzere madde<br />

metninin muhasebe ilkeleri, şeffaflık ve<br />

muhasebe s<strong>ta</strong>ndartları ışığında aşağıdaki<br />

şekilde düzeltilmesinde yarar görüldüğü,<br />

“………Denetim, şirketin veya topluluğun,<br />

finansal durumunun, finansal performansının<br />

(faaliyet sonuçlarının) ve nakit<br />

akışlarının gerçeğe uygun olarak sunulup<br />

sunulmadığını, sunulmamış ise bunun sebeplerini,<br />

bu birinci fıkranın ikinci cümlesi<br />

anlamında aykırılıkları ve yanlışları açıkça<br />

or<strong>ta</strong>ya koyacak <strong>ta</strong>rzda yapılır ve gerçeği<br />

dürüstçe belirtir. Finansal <strong>ta</strong>bloların gerçeğe<br />

uygun olarak sunumu, işlemlerin sonuçlarının<br />

diğer olayların ve koşulların varlıklar,<br />

yabancı kaynaklar, gelir ve giderlerin <strong>ta</strong>nımlarına<br />

ve <strong>ta</strong>hakkuk kriterlerine sadık kalınarak<br />

sunulmasıdır. Finansal <strong>ta</strong>blolardaki<br />

bilgilerin gerçek durumu yansı<strong>ta</strong>bilmesi için<br />

anlaşılabilir, ihtiyaca uygun ve karşılaştırılabilir<br />

olması gerekir. Denetimde finansal<br />

<strong>ta</strong>bloların bu kriterlere uygun düzenlenip<br />

düzenlenmediği incelenir.”<br />

• Madde 398’e ilişkin olarak, yasanın ekonomik<br />

yaşamın temel ve “ana” yasalarından<br />

biri olduğu dikkate alınarak, Denetim<br />

amacının iyi <strong>ta</strong>riflenmesinde yarar umulduğu,<br />

denetimden ne beklendiğinin daha<br />

açık ve anlaşılabilir <strong>ta</strong>rzda <strong>ta</strong>sarının 398<br />

maddesine dercedilmesinde yarar görüldüğü,<br />

Madde 399 (1-9) de yer alan Denetçi<br />

<strong>ta</strong>nımındaki karmaşıklığı giderme ve anlaşılırlığı<br />

temin bakımından denetçi <strong>ta</strong>nımının<br />

basit ve anlaşılır bir Türkçe anlatımla<br />

sadeleştirilmesinde yarar görüldüğü,<br />

• 400.md. “katlanılması güç durum” ibaresinin,<br />

401.maddede “gerekli imkanları”, “gecikmeksizin”<br />

ve “yavru ve ana şirket”, 402.<br />

maddedeki “ denetçilerin yönetim kurulunun<br />

yaptığı <strong>ta</strong>hlilleri özellikle irdeleyeceği”,<br />

“ağır surette ihlal” ve “malvarlıksal” ibarelerinin<br />

yanlış anlamaya meydan vermeyecek<br />

<strong>ta</strong>rzda açık biçimde <strong>ta</strong>riflenerek netleştirilmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Madde 402: nin ilgili yerine altı çizili ifadelerin<br />

eklenmesinde yarar görüldüğü,<br />

Madde 402.(..geçmiş iki yılla ya<strong>ta</strong>y ve dikey<br />

karşılaştırmaları da), Madde 402:7.fıkra:..<br />

iç gözetim teşhis ve iç kontrol sisteminin<br />

geliştirilmesi….,<br />

• Madde 403: 4.fıkraya SPK; BDDK, TÜR-<br />

MOB/TÜDESK, 3568 sayılı Yasa paralelinde<br />

gerekli atıfların yapılmasında yarar<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarının kar, kazanç ve <strong>ta</strong>sfiye paylarını<br />

düzenleyen 507 ve devamı maddelerinde<br />

ifade edilen “bilanço karı” ve “safi kar”<br />

terimlerinin “geçmiş yıl zararları düşüldükten<br />

sonra kalan yıllık dönem net<br />

karı” şeklinde düzeltilmesinin gerekli görüldüğü,<br />

• Tasarının Yedek Akçeleri düzenleyen 519<br />

ve devamı maddelerinde ifade edilen “yıllık<br />

kar” <strong>ta</strong>nımının “geçmiş yıl zararları<br />

düşüldükten sonra kalan yıllık dönem<br />

net karı” şeklinde düzeltilmesinin gerekli<br />

görüldüğü,<br />

• Tasarı madde 524 de “…..veya kaçınma<br />

notu” ndan sonra gelmek üzere “…içeren<br />

denetçi raporu” ibaresinin eklenmesinde<br />

yarar görüldüğü,<br />

• Tasarıda geçen onay yazısı, kaçınma yazısı<br />

vb. ifadelerin SPK düzenlemesindeki<br />

“olumlu”, “olumsuz” ve “şartlı görüş” hükümleri<br />

ışığında ve paralellik açısından değerlendirilmesinde<br />

yarar görüldüğü<br />

• Madde 586 da limitet şirketlerde kuruluş<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


denetçisi <strong>ta</strong>nımlanırken kuruluş denetçisinin<br />

bağımsız denetleme kuruluşu olabileceği<br />

gibi limitet şirketlerde kuruluş denetçilerinin<br />

bir YMM veya bir SMMM de<br />

olabileceğinin hüküm altına alındığı, yani<br />

AŞ’lerde iki olan sayının bire indirildiği,<br />

kanunun amacının gerçek denetim olması,<br />

limitet şirketlerin de sermayelerine oranla<br />

çok büyük mon<strong>ta</strong>nlı faaliyet hacmine sahip<br />

olmaları nedeniyle, çapraz kontrol (crosscheck)<br />

ve farklı ikinci göz anlamında bu<br />

şirketlerde de sayının 2 YMM ve/veya 2<br />

SMMM olarak düzenlenmesinde yarar görüldüğü,<br />

• Md. 1501.2.fıkranın a bendindeki (...aktifteki<br />

zararın çıkarılmasıyla….) devam eden<br />

ibarenin “aktif toplamı” olarak revize edilmesinde<br />

sadelik ve anlaşılabilirliği temin<br />

açısından yarar görüldüğü<br />

3. Sonuç ve Genel Değerlendirme<br />

Sonuç olarak, yeni TTK Taslağı, gerçek<br />

denetimden ve denetçi bağımsızlığı ilkesini<br />

gözardı eden eski TTK’ya göre, ilgili hususlarda<br />

birçok önemli konuda günümüzü yakalayan ve<br />

AB müktesebatına uyum sağlayan çok sayıda<br />

çağdaş yenilik ve düzenlemeyi beraberinde<br />

getirmektedir. Tasarının AB müktesebatıyla<br />

paralellik arayışı içinde ele alındığı ve<br />

bu kapsamda önemli mesafe katedildiği<br />

görülmektedir.<br />

Denetçilerin (denetleme kurulu olarak) şirketin<br />

iç organı olmak<strong>ta</strong>n çıkarılıp, denetim görevinin<br />

bağımsız denetim şirketlerine ve meslek<br />

mensuplarına verilmesi, <strong>ta</strong>sarının en önemli<br />

yeniliklerinden biridir. Bu düzenlemeyle,<br />

mesleki yetkinliği ispatlanmış meslek<br />

mensuplarınca amaca uygun “gerçek” denetimi<br />

öngören bir mekanizma getirilmiştir.<br />

Ayrıca, Tasarının denetleme başlığı <strong>ta</strong>şıyan<br />

bölümünde, işin muhasebe ve denetim <strong>ta</strong>rafının<br />

belli eksikliklere karşın ayrı düzenlemelere <strong>ta</strong>bi<br />

tutulması olumlu görülmektedir. Uluslararası<br />

Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-(UMS), Uluslararası<br />

Finansal Raporlama S<strong>ta</strong>ndartları-(UFRS),<br />

Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları-TMS baş<strong>ta</strong><br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

olmak üzere Türkiye Muhasebe S<strong>ta</strong>ndartları<br />

Kurulu (TMSK)’nun bir otorite olarak<br />

zikredilip şahsında, ulusal ve uluslararası<br />

nitelikteki düzenleme, gelişme ve s<strong>ta</strong>ndartlara<br />

işaret edilmiş ve uyum zorunluluğu getirilmiş<br />

olması en olumlu adımlardan biri olarak<br />

nitelendirilmektedir. Muhasebe uygulamaları<br />

ve s<strong>ta</strong>ndartların sürekli değişim ve gelişim<br />

süreci içinde olması nedeniyle, bu tip bir atıf<br />

uygulama yorumları da dahil uygulama ve<br />

kavramsal çerçevede birlik sağlama açısından<br />

olumlu görülmektedir.<br />

Kanunun ruhuna uygun olarak muhasebe<br />

ve denetim s<strong>ta</strong>ndartları ve amaca uygun<br />

“gerçek” denetim konusunda adım atılmış<br />

olması olumlu olmuştur. Finansal <strong>ta</strong>blolar,<br />

birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin<br />

artırılması ve azaltılması gibi işlemlerin özel<br />

denetim kapsamına alınması, şeffaflık, hesap<br />

verilebilirlik ve kurumsal yönetim ilkeleri<br />

açısından katkı sağlayıcı yenilikler olarak<br />

değerlendirilmektedir.<br />

Bununla beraber, yeni TTK Tasarısı, mevcut<br />

haliyle, çeşitli konularda “yerine oturmamış”,<br />

dar kapsamlı, yanlış, çelişkili, yanlış anlamalara<br />

yol açabilecek dolayısıyla düzeltilmesi gereken<br />

bazı ha<strong>ta</strong>lı düzenlemelerle beraber çeşitli<br />

eksiklikleri de içermektedir.<br />

Tasarının denetleme başlığı <strong>ta</strong>şıyan bölümdeki<br />

en önemli eksikliklerinden birisi, Denetim<br />

konusunda herhangi bir otoritenin <strong>ta</strong>sarıda<br />

zikredilmemiş olmasıdır. Ulusal mevzuat<strong>ta</strong><br />

Denetim ile ilgili otorite ve düzenlemelerin<br />

mükerrerliği, çoklu s<strong>ta</strong>ndart karmaşası ve<br />

bilhassa denetimdeki çokbaşlılık gözardı<br />

edilerek bunları giderici bir düzenlemeye <strong>ta</strong>sarı<br />

metninde yer verilmediği görülmektedir.<br />

TMSK’ya benzer şekilde, işin denetim<br />

bacağında Ulusal düzeyde yasal ve yetkili bir<br />

otorite anlamında tek elden (TÜDESK)-Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu ve kurulun<br />

şahsında Türkçeye çevrilen Uluslararası<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları (UDS) ve Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartlarına (TDS) işaret edilmesinde ve<br />

kurulun yetkilerinin TMSK’ya paralel şekilde<br />

belirlenmesinde yarar görülmektedir.<br />

<strong>ta</strong>sarı<br />

BÜLTEN<br />

14


<strong>ta</strong>sarı<br />

Denetime ilişkin TÜDESK-Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu <strong>ta</strong>rafından yayınlanacak,<br />

düzenlenecek ve <strong>ta</strong>kip edilecek denetim ilke,<br />

usul, teknik ve denetim s<strong>ta</strong>ndartlarına uyum<br />

zorunluluğu getirilmediği ve bu yönde bir atıfın<br />

yapılmadığı görülmektedir.<br />

Denetim alanında ulusal ve dünya ölçeğindeki<br />

gelişmeleri ve uygulamaları <strong>ta</strong>kip etmek ve<br />

uluslararası denetim s<strong>ta</strong>ndartlarını eşzamanlı<br />

tek elden ulusal düzeyde Türkiye Denetim<br />

S<strong>ta</strong>ndartı olarak yayınlayarak uygulamaya<br />

yansıtmak ve diğer ulusal otoriteler nezdinde<br />

gerekli koordineyi sağlamak konusunda Türkiye<br />

Denetim S<strong>ta</strong>ndartları Kurulu-TÜDESK’in<br />

TMSK’ya benzer şekilde yasal ve yetkili tek otorite<br />

durumuna getirilmesi yarar sağlayacaktır.<br />

Dolayısıyla kavramsal ve uygulamasal çerçevede<br />

birlik ve beraberlik sağlamak açısından, denetim<br />

ve bilhassa denetçi ve denetim sürecine<br />

ilişkin nitelik, çalışma ve raporlama s<strong>ta</strong>ndartları<br />

ve düzenlemeleri konusunda baz ve referans<br />

alınacak denetim esas ve s<strong>ta</strong>ndartlarının <strong>ta</strong>sarı<br />

metnine eklenerek boşlukların giderilmesinde<br />

yarar görülmektedir.<br />

Son olarak, yer kısıtı nedeniyle ancak bir kısmı<br />

burada sunulabilen, eksik ve düzeltilmesi<br />

gereken nok<strong>ta</strong>ların, görüş, öneri ve değerlendirmeler<br />

ışığında yeniden gözden geçirilerek<br />

<strong>ta</strong>sarının düzeltilmesinde yarar görülmektedir.<br />

YAZARLARIMIZIN DİKKATİNE<br />

ASMMMO ODA BÜLTENİ YAYIN VE YAZIM KOŞULLARI<br />

1. Yazılar ASMMMO adresine daha önce kullanılmamış disket or<strong>ta</strong>mında ve A4<br />

boyutundaki kağıda 12 punto Times karakterinde bir adet çıktısı ile birlikte<br />

gönderilmelidir.<br />

2. Bültene gönderilen yazılar başka herhangi bir yayın organında yayınlanmamış<br />

olmalıdır.<br />

3. Bültenimizin iki ayda bir yayımlandığından yazılar en geç ikinci ayın 20’sine kadar<br />

gönderilmiş olmalıdır.<br />

4. Bültene gönderilen yazıların yazım ve dilbilgisi kurallarına uygun olması şarttır.<br />

5. Yazılar, Microsoft Windows Word veya Mac QuarkXPress programla yazılmalıdır.<br />

6. Yazı başlıkları 16 punto büyük harf ve bold yazılmalıdır. Giriş ve diğer bölüm<br />

başlıkları numaralı ve bold yazılmalıdır.<br />

7. Yazı başlığının sağ alt <strong>ta</strong>rafına yazarın adı ve unvanı belirtilmelidir.<br />

8. Yazarın bağlı bulunduğu kuruluş ve e-pos<strong>ta</strong> adresi, telefon ve faks numarası dipnot<br />

olarak belirtilmelidir.<br />

9. Yazıların yazarından düzeltme <strong>ta</strong>lep edilebilir.<br />

10. Bültenimize yazılacak yazılarda gönüllülük esas olmakla birlikte yayınlanan yazıların<br />

yazarına telif ücreti ödenir.<br />

11. Yazılar yazım bakımından yazarın son denetiminden geçmiş ve basılabilir olduğu<br />

kabul edilecektir. Yazı teslim edildikten sonra düzeltmeler kurumca yapılacak ancak,<br />

yazım yanlışlarının olağanın üzerinde olması, yazının geri çevrilmesi için yeteli<br />

sebep olacaktır.<br />

12. Yayınlanan yazılar yazarına iade edilmez.<br />

13. Bültende yayınlanan yazılardaki görüşler ve sorumluluklar yazının yazarına aittir.<br />

BÜLTEN<br />

15<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Sosyal<br />

Güvenlik<br />

Reformu<br />

Üzerine Bir<br />

Değerlendirme<br />

M. Kemal OKTAR (*)<br />

(*)<br />

SMMM<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

1. GİRİŞ<br />

Devlet memurlarına sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımları sağlamak<br />

üzere 1949 yılında çıkarılan 5434 sayılı Kanun’la TC Emekli<br />

Sandığı, işçilere sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımları sağlamak üzere<br />

1945 yılında çıkarılan 4792 sayılı Kanunla İşçi Sigor<strong>ta</strong>ları<br />

Kurumu (Kurumun adı 1965 yılında 506 sayılı Kanunla<br />

Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu olarak değiştirilmiştir.) ve<br />

1971 yılında çıkarılan 1479 sayılı Kanun’la da, esnaf ve<br />

sanatkarlar ve diğer bağımsız çalışanlara sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

yardımları sağlamak üzere Bağ-Kur kurulmuştur.<br />

Ülkemizin bu üç büyük sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

kuruluşu hizmet verdikleri kesimlerin özelliklerine<br />

uygun olarak yapılanmış ve aradan geçen uzun<br />

zaman içinde her birinin mevzuatında toplumsal<br />

değişim ve gelişmelere paralel olarak pek çok<br />

değişiklik yapılmıştır. Mevzuat<strong>ta</strong> sıkça yapılan<br />

değişiklikler, söz konusu kuruluşlarca sağlanan<br />

sigor<strong>ta</strong> yardımlarına ilişkin norm ve s<strong>ta</strong>ndartlar<br />

arasında önemli farklılıklar oluşmasına neden<br />

olmuştur.<br />

Fon birikim esasına göre kurulan, işverenler ve<br />

işçilerin ödedikleri primlerle finanse edilen sosyal<br />

sigor<strong>ta</strong> kuruluşlarımızda ilk yıllarda önemli fonlar<br />

birikmiş ise de; sistemin aktüeryal dengelerini<br />

olumsuz etkileyecek şekilde çıkarılan hizmet borçlanma<br />

yasaları, emeklilik koşullarında sıkça yapılan değişiklikler<br />

ve getirisi yüksek alanlarda değerlendirilememesi gibi<br />

nedenlerle fonlar hızla tükendiğinden, 1970 li yıllarda fiilen<br />

dağıtım sistemine geçilmiştir.<br />

Emekli aylıklarının çalışanların ödedikleri primlerle<br />

karşılandığı kuşaklar arası bir dayanışma yöntemi olan dağıtım<br />

sisteminin finansman açığı vermeden sürdürülebilmesi<br />

için, prim ödeyenlerle emekli aylığı alanların sayıları arasında<br />

sağlıklı bir denge kurulması zorunludur. Bu dengenin<br />

kurulabilmesi de, sistemdeki her emekli karşılığında asgari<br />

dört sigor<strong>ta</strong>lının prim ödemesi ile sağlanabilmektedir.<br />

Emeklilik koşullarının kolaylaştırılması, işsizliğin<br />

artması ve kayıt dışı istihdamın giderek yaygınlaşması gibi<br />

nedenlerle, emeklilerle prim ödeyenler arasındaki oran<br />

1994 yılında ½’ye düştüğünden, çalışanların ödedikleri<br />

primlerle emekli aylıkları karşılanamaz hale gelmiş ve<br />

sistemin finansman açıkları Hazine <strong>ta</strong>rafından karşılanmaya<br />

başlanmıştır.<br />

eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

16


eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

17<br />

Giderek büyüyen finansman açıklarının<br />

genel bütçe üzerindeki yükünün ciddi boyutlara<br />

ulaşması üzerine 1999 yılında yapılan sosyal<br />

güvenlik reformu ile, ilk defa sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

kapsamına girecekler için emeklilik yaşı<br />

kadınlarda 58’e erkeklerde 60’a yükseltilmiş<br />

ve emeklilik için doldurulması gereken<br />

prim ödeme gün sayısı da, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar<br />

Kurumu’na <strong>ta</strong>bi olan sigor<strong>ta</strong>lılar için 5000’den<br />

7000’e çıkarılmıştır. Ayrıca gelirleri artıracak,<br />

giderleri azal<strong>ta</strong>cak nitelikte çeşitli düzenlemeler<br />

yapılmıştır.<br />

2. NEDEN YENİDEN SOSYAL<br />

GÜVENLİK REFORMU<br />

1999 yılında yapılan söz konusu<br />

değişikliklerin üzerinden henüz beş yıl geçmiş<br />

olmasına rağmen:<br />

• Sosyal güvenlik kurumlarının 2003 yılı<br />

toplam harcamalarının milli gelire oranının<br />

%11 gibi yüksek bir düzeye ulaştığı,<br />

• 65 yaş ve üstü nüfusun toplam nüfus<br />

içindeki payının artmasının, sosyal güvenlik<br />

sisteminin gelirlerinin azalması giderlerinin<br />

artması sonucunu doğurduğu,<br />

• Ülkemizin şu anda genç bir nüfus yapısına<br />

sahip olmasına karşın, geleceğe ilişkin<br />

projeksiyonlara göre nüfusun hızla yaşlanacağı<br />

ve dolayısıyla sosyal güvenlik harcamalarının<br />

giderek daha da ar<strong>ta</strong>cağı,<br />

• İşgücünün % 52 sine karşılık gelen<br />

yaklaşık 11 milyon yurt<strong>ta</strong>şımızın kayıt dışı<br />

olduğu,<br />

• Erken emekliliğe olanak veren düzenlemeler<br />

nedeniyle emekli aylığı alma sürelerinin<br />

kadınlarda 35, erkeklerde ise 28 yıla<br />

kadar çıkabildiği,<br />

• Ülkemizde or<strong>ta</strong>lama hayat<strong>ta</strong> kalma<br />

beklentisinin giderek yükselmekte olduğu,<br />

• Emekli aylıklarının, çalışırken alınan<br />

ücretlere çok yakın hat<strong>ta</strong> daha fazla olduğu,<br />

• 1999 yılında yapılan reformun SSK ve<br />

Bağ-Kur ‘da geçici bir iyileşme sağladığı<br />

ancak son dört yılda açıkların tekrar artış<br />

eğilimine girdiği, 1999 yılında yapılan reform<br />

kapsamı dışında tutulan Emekli Sandığında<br />

ise, açıkların çok daha hızlı arttığı,<br />

• Sosyal güvenlik kurumlarının uyguladığı<br />

norm ve s<strong>ta</strong>ndartlarda ciddi farklılıklar<br />

bulunduğu,<br />

• Halen dağınık bir görünümde olan<br />

emeklilik, sağlık, sosyal yardım ve sosyal<br />

hizmetleri tek çatı altında toplayacak bir<br />

kurumsal yapılanmaya gidilmesinin zorunlu<br />

olduğu,<br />

Gerekçeleri ile yeniden sosyal güvenlik reformu<br />

gündeme getirilmiş ve bu kapsamda hazırlanan<br />

Emeklilik Sigor<strong>ta</strong>sı, Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı,<br />

Primsiz Ödemeler ve Sosyal Güvenlik Kurumu<br />

Kanun Tasarıları bir süre kamuoyunda<br />

<strong>ta</strong>rtışıldık<strong>ta</strong>n sonra, Emeklilik Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun<br />

Tasarısı ile Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun<br />

Tasarısı birleştirilerek, “Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve<br />

Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı Kanunu Tasarısı” adı ile<br />

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuştur.<br />

3. SOSYAL SİGORTALAR VE GENEL<br />

SAĞLIK SİGORTASI KANUN<br />

TASARISINA GENEL BİR BAKIŞ<br />

Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunulmuş<br />

bulunan Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Genel Sağlık<br />

Sigor<strong>ta</strong>sı Kanun Tasarısı’nın genel sağlık sigor<strong>ta</strong>sına<br />

ilişkin hükümlerinin değerlendirilmesini<br />

konunun uzmanlarına bırakarak sosyal sigor<strong>ta</strong><br />

yardımlarına ilişkin değişikliklere baktığımızda,<br />

aşağıdaki tespitlerin <strong>ta</strong>rtışılması gereği or<strong>ta</strong>ya<br />

çıkmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Tasarının kamuoyuna açıklanan temel<br />

amaçlarından birisi, sosyal sigor<strong>ta</strong> yardımlarına<br />

hak kazanma koşulları ve sağlanan yardımlar<br />

bakımından Emekli Sandığı, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar<br />

Kurumu ve Bağ-Kur sigor<strong>ta</strong>lıları arasında<br />

norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği sağlanmasıdır.<br />

Norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği gündeme geldiğinde;<br />

kazanılmış ve beklenen hakların bir anda<br />

or<strong>ta</strong>dan kaldırılabileceğine ihtimal verilmedi-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


ğinden, kamu oyunda herkesin durumunun<br />

iyileştirileceği yönünde haklı bir beklenti or<strong>ta</strong>ya<br />

çıkmak<strong>ta</strong> ve bu beklentinin karşılanması<br />

ek finansman kaynaklarını gerektirmektedir.<br />

Bu nedenle sosyal güvenlik kuruluşlarının tek<br />

çatı altında toplanması ve sigor<strong>ta</strong> yardımlarında<br />

norm/s<strong>ta</strong>ndart birliğine gidilmesi 1960’lı<br />

yıllardan beri gündemde olmasına rağmen, bu<br />

konuda bir gelişme sağlanamamıştır.<br />

Öte yandan s<strong>ta</strong>tüleri, iş ilişkileri ve çalışma<br />

koşulları birbirinden farklı üç ayrı kesimin<br />

sosyal sigor<strong>ta</strong> hak ve yükümlülüklerini düzenleyen<br />

ve zaman içinde yapılan değişikliklerle<br />

de birbirinden iyice farklılaşan üç ayrı yasadaki<br />

hükümlerin, kanun yapma tekniğine uygun<br />

olarak, tek yasa haline getirilmesinde de ciddi<br />

zorluklar vardır.<br />

Kanun Tasarısında ise; yardıma hak kazanma<br />

koşullarından ağır olanları sağlanan<br />

yardımlardan da alt s<strong>ta</strong>ndart grupları baz alınarak,<br />

gelirleri artıracak giderleri azal<strong>ta</strong>cak düzenlemelerle<br />

norm/s<strong>ta</strong>ndart birliği sağlamaya<br />

çalışıldığı, emeklilik koşullarının abartılı bir<br />

şekilde ağırlaştırıldığı, kimi kazanılmış ve beklenen<br />

hakların kaldırıldığı görülmektedir.<br />

Her biri yüzlerce asıl, ek ve geçici<br />

maddeden oluşan ve çok farklı hükümler içeren<br />

Emekli Sandığı, Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Bağ-Kur<br />

Kanunlarını birleştirerek tek kanun haline<br />

dönüştürmek için, benzer hükümlerin kimi<br />

hallerde alt al<strong>ta</strong> yazılarak aynen korunduğu kimi<br />

hallerde de iç içe geçirilerek tek madde haline<br />

getirilmeye çalışıldığı ve böylece mevzuatın<br />

anlaşılamaz hale getirildiği, kamu görevlilerine<br />

ilişkin bazı ayrıcalıkların da norm/s<strong>ta</strong>ndart<br />

birliği dışında tutulduğu anlaşılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

4. TASARI BU ŞEKİLDE<br />

KANUNLAŞIRSA NELER OLACAK<br />

Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar ve Genel Sağlık Sigor<strong>ta</strong>sı<br />

Kanun Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne<br />

sunulduğu şekilde kanunlaşırsa:<br />

• Tasarının kanunlaşarak yürürlüğe<br />

girmesinden sonra ilk defa sigor<strong>ta</strong>lı<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

olacaklar; kadın ise 58, erkek ise 60<br />

yaşını doldurmadan ve en az 9000 gün<br />

prim ödeme koşulunu yerine getirmeden<br />

emekli olamayacak.<br />

• Kadın için 58, erkek için 60 olan<br />

emeklilik yaşı 01.01.2036 <strong>ta</strong>rihinden<br />

başlayarak her yıl birer yaş ar<strong>ta</strong>cak ve<br />

01.01.2075 <strong>ta</strong>rihinden itibaren kadın<br />

ve erkek için 68 yaşını doldurmuş olma<br />

koşulu aranacak.<br />

• Toplam olarak en az 5400 gün prim<br />

ödemiş olanlara, yukarıda belirtilen<br />

emeklilik yaşlarına 3 yıl eklenerek<br />

bulunacak yaşı doldurmaları koşuluyla,<br />

azaltılmış yaşlılık aylığı bağlanabilecek.<br />

• Sigor<strong>ta</strong>lı olarak ilk defa çalışmaya<br />

başladığı <strong>ta</strong>rihte malul bulunanlar, 15<br />

yıl sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve 4000 gün prim<br />

ödeme koşullarını yerine getirdiğinde,<br />

yaş koşulu aranmadan azaltılmış yaşlılık<br />

aylığı alabilecek.<br />

• Özürlü sigor<strong>ta</strong>lılardan sakatlık<br />

derecesi;<br />

%60 - %65 arasında olanlar en az 16 yıl<br />

sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4000 gün prim<br />

ödeme koşulunu,<br />

%50 - %60 arasında olanlar en az 18 yıllık<br />

sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4360 gün prim<br />

ödeme koşulunu,<br />

%45 -%50 arasında olanlar en az 20 yıllık<br />

sigor<strong>ta</strong>lılık süresi ve en az 4720 gün prim<br />

ödeme koşulunu,<br />

Yerine getirdiklerinde, belli bir yaşı<br />

doldurmuş olma koşulu aranmadan azaltılmış<br />

yaşlılık aylığından yararlanabilecekler. (madde<br />

38)<br />

68 yaş koşulunun uygulanacağı 2075<br />

yılında or<strong>ta</strong>lama hayat<strong>ta</strong> kalma beklentisinin 68<br />

den fazla olacağı varsayılsa dahi, sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

bu yaşa kadar aktif çalışma yaşamı içinde<br />

kalmalarının olanaksız olduğu açıktır. Bu<br />

durumda; ilerlemiş yaşı nedeniyle iş bulamayan<br />

eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

18


eleştiri<br />

BÜLTEN<br />

19<br />

veya çalışamayan ve başka herhangi bir geliri de<br />

olmayan sigor<strong>ta</strong>lılara 68 yaşını dolduruncaya<br />

kadar emekli aylığı bağlanmaması ve en çok<br />

gereksinim duyacakları bu dönemde sağlık<br />

yardımı yapılmamasının yara<strong>ta</strong>cağı sorunların<br />

dikkate alınmamış olması ciddi bir eksikliktir.<br />

Ülkemizin en önemli sorunlarından işsizliğe,<br />

kayıt dışı istihdama ve dengesiz gelir dağılımına<br />

çözüm bulunmadan emeklilik için gereken<br />

prim ödeme gün sayısının işçiler için 9000<br />

güne çıkarılması da ülke gerçeklerinden uzak<br />

ve oldukça abartılı bir yaklaşımdır. Aralıksız 25<br />

yıl çalışma olanağına sahip işçiler sadece Kamuda<br />

çalışanlarla sınırlıdır. Özellikle son yıllarda<br />

ülkemizde yaygınlaşmaya başlayan kısmi<br />

süreli ve mevsimlik işlerde çalışanlar açısından<br />

9000 gün prim ödeme koşulu, emeklilik hakkının<br />

fiilen or<strong>ta</strong>dan kaldırılması anlamındadır.<br />

Her ne kadar bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılara<br />

Tasarıda hizmet borçlanma olanağı verilmekte<br />

ise de, bu olanak<strong>ta</strong>n sadece ödeme gücü<br />

olanlar yararlanabileceğinden, soruna çözüm<br />

getirmeyecektir.<br />

• Tasarıya göre, aylık bağlama oranının<br />

bulunmasında, prim ödenen her 360<br />

gün için 2016 yılına kadar % 2,5 ve 2016<br />

yılından itibaren % 2 oranı esas alınacak.<br />

(Madde 39)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, yaşlılık aylığı<br />

bağlama oranının bulunmasında sigor<strong>ta</strong>lının<br />

prim ödeme gün sayısı toplamının ilk 3600<br />

gününün her 360 günü için % 3,5 sonraki 5400<br />

gününün her 360 günü için % 2 ve daha sonraki<br />

her 360 günü için % 1,5 oranlarının toplamı esas<br />

alınmak<strong>ta</strong> ve 9000 gün prim ödemiş sigor<strong>ta</strong>lının<br />

aylık bağlama oranı % 65 olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Yeni aylık bağlama oranları Kanunun yürürlüğe<br />

gireceği <strong>ta</strong>rihten önce sigor<strong>ta</strong>lı olanların,<br />

Kanunun yürürlük <strong>ta</strong>rihinden sonraki çalışma<br />

sürelerine de uygulanacağından; Kanunun yürürlük<br />

<strong>ta</strong>rihinden sonra emekli olacaklara bağlanacak<br />

aylıklar, yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre bağlanan<br />

emekli aylıklarından daha az olacaktır.<br />

2016 yılından itibaren bağlanacak<br />

aylıklarda da, 9000 gün prim ödemiş<br />

sigor<strong>ta</strong>lının aylık bağlama oranı % 50’ye kadar<br />

düşebilecektir.<br />

• En az 3600 gün prim ödemeden malul<br />

olan sigor<strong>ta</strong>lılara Kanunun yürürlüğe<br />

gireceği <strong>ta</strong>rihten sonra artık malullük<br />

aylığı bağlanamayacak. (Madde 33)<br />

Yürürlükteki SSK mevzuatına göre, en az<br />

5 yıl sigor<strong>ta</strong>lı olan ve or<strong>ta</strong>lama olarak her yıl<br />

için 180 gün veya toplam olarak 1800 gün prim<br />

ödemiş olan malul sigor<strong>ta</strong>lılara malullük aylığı<br />

bağlanabilmektedir.<br />

Bu hükme göre 1800 günden az prim<br />

ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lılara malullük aylığı<br />

bağlanabilmesi için; sigor<strong>ta</strong>lılık süresi beş yıl<br />

ise (5x180 = 900 gün) altı yıl ise (6x180 = 1080<br />

gün) yedi yıl ise (7x180 = 1260 gün) sekiz yıl ise<br />

(8x180 = 1440 gün) dokuz yıl ise (9x180 = 1620<br />

gün) prim ödemiş olması yeterli olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

• Kanunun yürürlüğe gireceği <strong>ta</strong>rihten<br />

sonra, en az 1800 gün prim ödemeden<br />

ölen sigor<strong>ta</strong>lıların hak sahiplerine ölüm<br />

aylığı bağlanamayacak. (Madde 44)<br />

Yürürlükteki SSK mevzuatına göre, en az<br />

5 yıl sigor<strong>ta</strong>lı olan ve or<strong>ta</strong>lama olarak her yıl<br />

için 180 gün veya toplam olarak 1800 gün prim<br />

ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lının hak sahiplerine ölüm<br />

aylığı bağlanabilmektedir.<br />

Bu hükme göre; 1800 günden az prim<br />

ödemiş olan sigor<strong>ta</strong>lının hak sahiplerine ölüm<br />

aylığı bağlanabilmesi için; sigor<strong>ta</strong>lının ölüm<br />

<strong>ta</strong>rihinde doldurduğu sigor<strong>ta</strong>lılık süresi beş yıl<br />

ise (5x180 = 900 gün) altı yıl ise (6x180 = 1080<br />

gün) yedi yıl ise (7x180 = 1260 gün) sekiz yıl ise<br />

(8x180 = 1440 gün) dokuz yıl ise (9x180 = 1620<br />

gün) prim ödemiş olması yeterli olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

• Malullük ve ölüm aylıklarının hesaplanmasına<br />

esas alınacak aylık bağlama<br />

oranının bulunmasında, prim ödenen<br />

her 360 gün için 2016 yılına kadar %2,5<br />

ve 2016 yılından sonra %2 oranı esas alınacağından;<br />

2016 yılından sonra bağlana-<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


cak malullük ve ölüm aylıklarının oranı<br />

% 50’ye kadar düşebilecek. Malul sigor<strong>ta</strong>lı<br />

başka birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç<br />

olsa dahi aylık bağlama oranı değişmeyecek.<br />

(Madde 34, 39)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, malullük ve<br />

ölüm aylığının alt sınır oranı %60’tır. Malul<br />

sigor<strong>ta</strong>lı başka birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç<br />

ise bu oran %70’ e çıkarılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

• En az 360 gün prim ödemeden ölen<br />

sigor<strong>ta</strong>lıların hak sahiplerine cenaze<br />

masrafı ödenmeyecek. (Madde 51)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre cenaze<br />

masrafı ödenebilmesi için belli bir süre prim<br />

ödenmiş olması koşulu aranmamak<strong>ta</strong>dır.<br />

• İş kazası ve meslek has<strong>ta</strong>lığı<br />

sigor<strong>ta</strong>sından sürekli iş göremezlik geliri<br />

bağlanan sigor<strong>ta</strong>lı başka birinin sürekli<br />

bakımına muh<strong>ta</strong>ç durumda ise, geliri %10<br />

artırılacak. (Madde 21)<br />

Yürürlükteki mevzua<strong>ta</strong> göre, sigor<strong>ta</strong>lı başka<br />

birinin sürekli bakımına muh<strong>ta</strong>ç durumda<br />

ise bağlanan geliri % 50 artırılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

5. SONUÇ<br />

Toplumun tüm kesimlerini çok yakından<br />

ilgilendiren <strong>ta</strong>sarı, sivil toplum örgütlerinin<br />

karşı çıkmalarına rağmen, üzerinde toplumsal<br />

uzlaşma sağlanmadan Türkiye Büyük Millet<br />

Meclisi’ne sunulmuş bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Genelde özel sigor<strong>ta</strong> mantığının egemen<br />

olduğu ve sistemin finansman açıklarının kapatılması<br />

amacının öne çıkarıldığı bir yaklaşımla<br />

hazırlanan <strong>ta</strong>sarıda, sosyal sigor<strong>ta</strong> sisteminin<br />

sosyal boyutunun göz ardı edildiği görülmektedir.<br />

Devletin finansmana katılımının öngörülmüş<br />

olması da bu gerçeği değiştirmemektedir.<br />

Tasarı aynen kanunlaşırsa; eşit koşulları<br />

<strong>ta</strong>şıyan sigor<strong>ta</strong>lılara bağlanacak emekli aylıklarının<br />

hesaplanmasında 2016 yılından önce ve<br />

sonra farklı aylık bağlama oranları uygulanmasını<br />

öngören hükümleri ile kazanılmış ve beklenen<br />

hakları kaldıran düzenlemeler ve kamu<br />

görevlileri için norm/s<strong>ta</strong>ndart birliğine aykırı<br />

olarak getirilen ayrıcalıklar nedeniyle, Anayasa’ya<br />

uygunluk açısından da <strong>ta</strong>rtışmaya açık<br />

olacaktır.<br />

eleştiri<br />

YİTİRDİĞİMİZ ÜYELERİMİZ<br />

Odamız üyelerinden<br />

Sinan BADAL 03.03 2005 <strong>ta</strong>rihinde,<br />

Edip BAĞCI 08.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde,<br />

Cevdet DURU 16.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde<br />

Numan CANKARA 28.03.2005 <strong>ta</strong>rihinde<br />

yaşamlarını yitirmişlerdir.<br />

Yaşamlarını yitiren değerli üyelerimize Tanrı’dan rahmet,<br />

ailelerine ve sevenlerine başsağlığı dileriz.<br />

ANKARA SMMM ODASI<br />

YÖNETİM KURULU<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

20


görüş<br />

BÜLTEN<br />

21<br />

A- GİRİŞ<br />

Ülkemiz’de yıllardır uygulanmak<strong>ta</strong> olan,<br />

“Vergi alma borç al” ve bu amaçla “faizi<br />

yüksek, kuru düşük tut” politikası sonucu<br />

kamudan-özele, fakirden-zengine yurt içinden<br />

yurtdışına sermaye transfer edilmiştir.<br />

Yaklaşık 25 yıldır, uygulanan bu yanlış mali<br />

politikalar yüzünden gelişmiş zengin devletler,<br />

kendi kamu borçlarını or<strong>ta</strong>lama % 3-4 reel<br />

faizle finanse ederken, az gelişmiş olan Türkiye<br />

borçlarını % 12-13 reel faizle döndürebilir<br />

duruma düşmüştür. Böylece Hazine, yüksek<br />

oranlı faizle borçlanabildiğinden bu borç, 10<br />

yılda iki katına, 20 yılda dört katına çıkmıştır.<br />

Halbuki bu borcu Hazine, yılda or<strong>ta</strong>lama %<br />

7’den daha düşük reel faizle çevirebilseydi<br />

bugünkü 220 milyar dolarlık borç, 55 milyarda<br />

kalırdı. Dikkat edilirse bu hesap<strong>ta</strong> ne siyasilerin<br />

daha az popülist davranışları, ne de ba<strong>ta</strong>kçı iş<br />

adamlarının banka boşaltmaları vardır. Yani 25<br />

yıldır ülkemiz aynı soygun düzeniyle aynı çıkar<br />

ilişkileriyle yönetilmiş olsa dahi, borç yükü 55<br />

milyar dolar civarında olurdu. Bu 55 değil en<br />

yüksek <strong>ta</strong>hminle 75 milyar dolarda kalırdı.<br />

Gerçi her çözüm yönteminde mutlaka bir<br />

<strong>ta</strong>kım riskler vardır. Bunu her model için or<strong>ta</strong>ya<br />

koyanlar olacaktır. Ancak para politikalarında<br />

doğru tercihi yapmak için, risk bedellerinin<br />

kıyaslanması gerekir.<br />

“Yüksek kur-düşük faiz” modeli ABD,<br />

Avrupa Ülkeleri, Japonya gibi tek para birimli<br />

ülkelerde sağlıklı uygulanmak<strong>ta</strong>dır. Türkiye gibi<br />

ulusal parayla birlikte dövizin de kullanıldığı<br />

ülkelerde sağlıklı uygulanacak para politikaları<br />

aynı olamaz hipotezi üzerine kurulmuştur.<br />

Bir ülkede birden fazla para kullanılırken,<br />

Merkez Bankası’nın para politikasını, yani para<br />

mik<strong>ta</strong>rını ve faizleri ayarlamasını, sadece ulusal<br />

paraya inhisar ettirmesi, para piyasalarını<br />

spekilasyona ve kağıtlarında daha değerlileri<br />

(*)<br />

SMMM<br />

2005 Yılında Hazinenin Borç Yükü ile Bono,<br />

Borsa ve Fon Gelirlerinin Vergilendirilmesi<br />

Yılmaz DÜZGÜN (*)<br />

ile değiştirilmesine açık hale getirmektedir. Bu<br />

başı boşluk bir yandan paranın faizini yüksek<br />

düzeylere tırmandırmak<strong>ta</strong> diğer yandan da<br />

kurlar üzerinde önce bir baskı, sonra da bir<br />

patlama yara<strong>ta</strong>rak, 2001 yılında ülkemizde<br />

olduğu gibi ekonominin büyük bir krizin içine<br />

çekilmesine sebep olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

2001 krizinin Hazine üzerine yığdığı yük<br />

oldukça fazladır. 2001 yılında Hazine 68 milyar<br />

dolarlık bir iç ve dış borç ödemesi yapmışken,<br />

bu rakam 2004 yılında yani üç yıl sonra <strong>ta</strong>m iki<br />

katı olan 129,3 milyar dolara çıkmıştır. Her yıl<br />

bütçenin 10 milyar dolar civarında faiz dışı fazla<br />

yaratmasının yanında Hazine her yıl 20 milyardan<br />

daha fazla bir borcu çevirmek zorunda<br />

kalmıştır. Böylece 2005 yılına kadar Hazine’nin<br />

finanse edeceği veya ödeyeceği borçları düzenli<br />

olarak her yıl 20 milyar dolar artmıştır.<br />

Tam olarak 2001 krizinden sonra<br />

uygulamaya konulan ve hiç bir sapmaya<br />

meydan bırakılmadan ciddi bir kararlılıkla sıkı<br />

sıkıya sarılınan ekonomik program sayesinde<br />

Hazine’nin borçlanmasıyla ilgili olumlu<br />

gelişmeler arka arkaya kendisini göstermektedir.<br />

Bu tutumun yanında birde 17 Aralık’<strong>ta</strong><br />

AB’den müzakere <strong>ta</strong>kvimi alınmasıyla oluşan<br />

atmosferde yabancı ilgilisi belirgin bir şekilde<br />

artmıştır. Türkiye’nin kredi notu yükselmiştir.<br />

Merkez Bankası iki kez faiz indirmiştir.<br />

Hazine bugüne kadar ki en büyük dış<br />

borçlanmasını gerçekleştirmiştir. Bono faizi<br />

<strong>ta</strong>rihinde ilk kez yüzde 20’nin altına indi.<br />

Hazine bu olumlu yönlerinden önemli birisini<br />

de gerçekleştirdi. Bu önemli en son attığı<br />

adım ise borçlarını geri çağırması veya geri<br />

alım ihaleleri düzenlemesi olmuştur. Böylece<br />

2005 yılına gelinceye kadar Hazine’nin finanse<br />

edeceği veya ödeyeceği borçlar düzenli olarak<br />

her yıl 20 milyar dolar artmış iken bu defa ilk<br />

kez bu yıl Hazine’nin ödeyeceği borçlarda 5<br />

milyar dolarlık azalma olacaktır.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


2005 yılı hedefleri tu<strong>ta</strong>rsa, milli gelir de<br />

ar<strong>ta</strong>cağından Türkiye’nin borçluluk oranı daha<br />

da iyileşecektir. Net kamu borcu milli gelire<br />

oranı 70,5 düzeyinden 5-6 puanlık azalmayla<br />

2004’te yüzde 64-65 indiğini, hazineden<br />

sorumlu Bakan’dan duymak<strong>ta</strong>yız.<br />

2005 finansman hedeflerinin tutması<br />

halinde oranda iyileşme sürecek, 2001 sonrası<br />

ilk kez 2005’te krizin Hazine üzerindeki olumsuz<br />

etkisi kalkmaya başlayacak ve normalleşme<br />

sürecinde ilerlenecektir.<br />

Faizin düşüşü borçlanma vadesinin uzaması<br />

ve sonuç<strong>ta</strong> borçluluk<strong>ta</strong> iyileşmenin devamı<br />

için mutlaka Hükümet’in güven verici uygulamalarının<br />

sürmesi, ekonomik ve siyasi istikrarın<br />

devam etmesi gerekli olmak<strong>ta</strong>dır. Bunun için de<br />

<strong>ta</strong>m üç yılda gelinen iyileşme aşamasının ve normalleşmenin<br />

devamı için en az birkaç yıl daha<br />

kararlılıkla mali disiplini sürdürmeye, sabra ve<br />

fedakarlığa mutlak surette ihtiyaç vardır.<br />

Şimdi yukarıda belirtilen tüm olumlu<br />

gidişa<strong>ta</strong> paralel olarak Hazine’nin borçlanmadan<br />

dolayı çıkardığı bono ile mali sektörde cari<br />

olan borsa ve fon gelirlerinin 2005 yılındaki<br />

vergilendirilmesine gelecek olursak;<br />

B- 2005 YILINDA BONO BORSA<br />

VE FON GELİRLERİNİN<br />

VERGİLENDİRİLMESİ<br />

Yukarıda sözü geçen gelirlerin vergilendirilmesinde<br />

ekonomik iyileşmelere paralel olarak<br />

2005 yılı için bir <strong>ta</strong>kım vergi avan<strong>ta</strong>jları da<br />

getirmiştir. Bunları kısaca şöyle anla<strong>ta</strong>biliriz.<br />

1-Hazine Bonosu ve Tahvillerine<br />

Tanınan Vergi Avan<strong>ta</strong>jları:<br />

Hazine Bonosu (HB) ve Devlet Tahvili<br />

(DT) sahiplerine 2005 yılı için son <strong>ta</strong>nınan vergi<br />

avan<strong>ta</strong>jları dönemi olacaktır. Çünkü bu güne<br />

kadar HB ve DT faizleri “yüzde sıfır” oranında<br />

stopaja (vergi kesintisi) <strong>ta</strong>bi tutuluyordu. Yani<br />

vergi kesilmiyordu. En son yapılan değişiklikle<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden itibaren ihraç edilecek<br />

HBve DT’lerin faiz ödemelerinden, yüzde 15<br />

oranında stopaj yapılacaktır. Bununla birlikte<br />

stopaja <strong>ta</strong>bi olan bu gelirler, tu<strong>ta</strong>rı ne olura<br />

olsun, beyan edilmeyecektir. (GVK Geçici 67.<br />

Maddesi Bkz. 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihli R. Gazete’de<br />

yayınlanan 5281 sayılı Yasa)<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

Böylece 2006 yılının başına kadar ihraç<br />

edilecek HB ve DT’leri alanlar;<br />

a) Bu gelirlerinde 2005 yılı için stopaj<br />

yapılmayacaktır. Bu yılın faizleri 2006 yılında<br />

ödense dahi stopaja <strong>ta</strong>bi tutulmayacaktır.<br />

b) Bunlardan 2005 yılında elde edilen faiz<br />

gelirlerine uygulanacak vergi şöyle olacaktır.<br />

Bu gelirlere;<br />

Önce “enflasyonindirimi” uygulanacaktır.<br />

Enflasyon indirimi uygulandık<strong>ta</strong>n sonra kalan<br />

tu<strong>ta</strong>rın 174.033 YTL’si (yani 174 milyar 33 milyon<br />

TL’si) “istisna” olarak ayrıca düşülecektir. Bu<br />

iki indirimden sonra kalan tu<strong>ta</strong>r 15.000 YTL’yi<br />

aşmıyorsa beyan edilmeyecek, aşıyorsa beyan<br />

edilecektir.<br />

Buna bir örnek vermek gerekirse 2004 yılı<br />

HB ve DT faiz gelirleri, 303 milyar 309 milyon<br />

195 bin TL’ye kadar beyan edilmiyordu. Bunu<br />

2005 yılı için düşünürsek tu<strong>ta</strong>rının 2004 yılında<br />

uygulanan tu<strong>ta</strong>rı kadar olması beklenilmektedir.<br />

Mik<strong>ta</strong>rın hesaplanması ancak 2005 yılının son<br />

iki ayında yapılarak belirlenmektedir.<br />

2005 yılında ihraç edilen HB ve DT’lerin,<br />

2006 yılında da ödenmesi halinde bile bu<br />

gelirlere sıfır oranında stopaj uygulanacaktır.<br />

Burada şunu da belirtmekte fayda var.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden önce ihraç edilen<br />

HB ve DT’lerin vadesinden önce elden<br />

çıkarılmasından doğan kazançlar, hem 174.033<br />

YTL’lık vergi istisnasından yaralanacak hem de<br />

stopaja <strong>ta</strong>bi olmayacaktır.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra ihraç edilen<br />

HB ve DT’lerin elden çıkarılmasında elde<br />

edilen gelirler ise yüzde 15 oranında stopaja<br />

<strong>ta</strong>bi olacaktır.<br />

C- BORSA VE FON GELİRLERİ<br />

1-Borsa Kazançlarında Vergilendirme:<br />

2005 yılında hisse senetleri, üç aylık süre<br />

ile elde tutulduk<strong>ta</strong>n sonra satılırsa, elde edilen<br />

kazancın tu<strong>ta</strong>rı ne olursa olsun, gelir vergisine<br />

<strong>ta</strong>bi değildir. Üç aylık süre içerisinde satılırsa,<br />

elde edilen kazanç gelir vergisine <strong>ta</strong>bidir.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra elde edilen<br />

hisse senetlerinde, üç aylık elde tutma süresi,<br />

iki yıla çıkarılmıştır.<br />

görüş<br />

BÜLTEN<br />

22


görüş<br />

BÜLTEN<br />

23<br />

Ancak, 2005 yılında elde edilen hisse<br />

senetleri, 2006 yılında elden çıkarılmış dahi<br />

olsa bunlarda da üç aylık süre yine aynen geçerli<br />

olacaktır.<br />

2-Fon Gelirlerinin Vergilendirilmesi:<br />

2005 yılında elde edilen (A) ve (B) tipi<br />

fon gelirlerinin tu<strong>ta</strong>rı ne olursa olsun 2004<br />

yılı gelirlerinde olduğu gibi beyana <strong>ta</strong>bi<br />

olmayacaktır. Uygulamanın bu dönemde<br />

(A) tipi fon gelirleri için yüzde sıfır, (B) tipi<br />

fonlarının gelirlerine ise yüzde 10 oranında<br />

stopaj uygulanmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Ancak, 2006 yılında durum değişmektedir.<br />

1 Ocak 2006 <strong>ta</strong>rihinden sonra, gerek (A) tipi gerekse<br />

(B) tipi menkul kıymet yatırım fonlarından<br />

elde edilen gelirler yüzde oranında stopaja<br />

<strong>ta</strong>bi olacaktır. /GVK Geçici Madde 67/8)<br />

Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizleri ile<br />

Cumhuriyet <strong>ta</strong>rihinin en ağır ekonomik bunalımı<br />

yaşayan Türkiye bu sebeple girdiği ağır borç<br />

yükü altında iken aynı bunalımı yaşayan Arjantin’in<br />

aksine borçlarını askıya almayıp büyük<br />

acılarla borçlarını ödemeyi sürdürerek düzlüğe<br />

çıkmayı başardı. Ancak, Türkiye bu başarısına<br />

krize girmesine rağmen iç ve dış ödemelerini<br />

yüksek faizlerle ödeyerek ulaştı. Gerçi aynı <strong>ta</strong>rihlerde<br />

mali krize giren Türkiye ile Arjantin<br />

son aylarda ekonomilerinde birbirlerine paralel<br />

olarak rahatlama yaşamak<strong>ta</strong>dırlar. Bu <strong>ta</strong>rtışmayı<br />

başka bir yazıda ele almayı düşünürsek şimdi<br />

devletin borç yükünü oluşturan HB ve DT ile<br />

mevduat kredi ve diğer parasal göstergelerin<br />

medyada yayınlanan ilginç sonuçlarına bakalım.<br />

Ekonomide, siyasette, finansal piyasalarda<br />

or<strong>ta</strong>ya çıkan bütün olumlu gelişmelere rağmen<br />

mevduat sahiplerinin davranışları şunu göstermektedir.<br />

• Bütün olumlu gelişmelere rağmen<br />

hat<strong>ta</strong> döviz kurunun zarar ettirmesine karşılık<br />

mevduat sahibi döviz tevdiat hesaplarından da<br />

vazgeçmiyor.<br />

• Yine yatırım fonları hariç banka dışı<br />

kesimin devlet iç borçlanmasına yönelmesi,<br />

2004 yılında da devam ediyor.<br />

• Va<strong>ta</strong>ndaş TL mevdua<strong>ta</strong> yönelirken çok<br />

dikkat çeken bir özelliği sürdürüyor. Bu özellik<br />

vadeyi uzatmıyor. TL’de kalıyor ama vadeyi 2-8<br />

ay gibi bir sürede kalmayı yeğliyor.<br />

• Va<strong>ta</strong>ndaş nispeten daha uzun vadeli<br />

olan or<strong>ta</strong>lama vadesi 15 ayı bulan devlet iç<br />

borçlanma senetlerinin yüksek getirisine de<br />

kayıtsız kalmıyor.<br />

• Tasarruf sahibi üç ayı bile geçmeyen<br />

kısa vadede kalmayı tercih ediyor. Çünkü faiz<br />

ve döviz riskini almak istemiyor. Hala <strong>ta</strong>m olarak<br />

yerleşmemiş güven duygusundan dolayı ani<br />

hareketler olursa bunu yakalamak, zararını<br />

azaltmak, hat<strong>ta</strong> mümkünse karlı <strong>ta</strong>rafa geçmek<br />

istiyor. Burada şunu da belirtmekte yarar<br />

var. 2005 yılında faiz gelirlerine <strong>ta</strong>nınan vergi<br />

avan<strong>ta</strong>jlarının payının çok düşük olduğu görülmektedir.<br />

Sebebine gelince; 2006 yılından itibaren<br />

HB ve DT’lerine uygulanacak % 15 stopaj <strong>ta</strong>sarrufculuğu<br />

fazla ilgilendirmiyor. Çünkü devlete,<br />

borç senetlerine konulan vergiler bunlara serbest<br />

piyasa şartlarında ödenecek faiz oranlarının<br />

yükseltilmesini getirecektir. Yani konacak vergi<br />

yine Hazine’nin üzerinde kalacaktır.<br />

D- SONUÇ VE ÖNERİLER<br />

Kısaca devlet borç senetlerine ödenecek<br />

faizden ziyade bunlara para sahiplerinin<br />

duyacağı güven gelmektedir.<br />

Birkaç yerden birden gelen ve biraz<br />

da karmaşık olan sinyallerin belki de tek<br />

or<strong>ta</strong>k nok<strong>ta</strong>sı para sahiplerinde görünen<br />

ihtiyatlılıktır. Buradan şunu anlıyoruz ki;<br />

geçmişteki krizden, büyük oynaklıklardan ve<br />

oluşan büyük zararlardan dolayı piyasalar bir<br />

türlü güvensizliğini aşamıyor ve hala <strong>ta</strong>sarruf<br />

sahipleri ade<strong>ta</strong> yoğurdu üfleyerek yiyor. Aynı<br />

zamanda ekonomi yönetimine de ihtiyatlı<br />

tutumu ile uyarıda bulunuyor.<br />

Netice itibarıyla va<strong>ta</strong>ndaş veya finansal<br />

kaynakları elinde bulunduranlar, geçmişteki<br />

ha<strong>ta</strong>lardan edindikleri tecrübelerinden dolayı<br />

yaşanan süreci çok dikkatle izliyor. Vade<br />

uzatmayarak aşırı risk alınmasına yaklaşmıyor.<br />

Onun için ekonomi yönetimine <strong>ta</strong>sarruf<br />

sahibinin bu davranışını yakından izlemesi<br />

zorunluluğunu getiriyor.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


HİZMET BİNAMIZ TAMAM,<br />

ŞİMDİ SIRA SOSYAL TESİSLERDE<br />

tesis<br />

Ankara Gölbaşı ilçesi, İncek mevkiinde<br />

(TEK Yapı Kooperatifi içerisinde)<br />

bulunan 9.737 m2 arsamız üzerine düşünülen<br />

tesis, üyelerimizin yemek, spor, yüzme gibi<br />

her türlü sosyal ve dinlenme ihtiyaçlarına<br />

yanıt verecek, aynı zamanda eğitim ve kültürel<br />

aktivitelerimizi gerçekleştirebileceğimiz bir<br />

bina olacaktır. Bina, bodrumda havuz ve sağlık<br />

merkezi, zeminde çok amaçlı salon, seminer<br />

salonları ve restoran, asma kat<strong>ta</strong> yönetim<br />

bölümü, üst katlarda ise huzurevi olarak<br />

planlanmıştır.<br />

Arsada, bina içinde bulunan kapalı<br />

fonksiyonlar dışında, açık alanda oturma ve<br />

piknik, basketbol, futbol, tenis gibi spor alanları<br />

ve otopark bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Mümkün olduğunca yeşil alana önem<br />

verilmiş, hem açık hem kapalı kullanım<br />

olanağı yaratılmıştır. Üyelerimizin tercihleri<br />

doğrultusunda farklı aktivitelerden yararlanma<br />

olanakları düşünülmüştür.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

Bugünkü birim fiyatıyla tefriş hariç yaklaşık<br />

2,5 trilyon TL (2,5 milyon YTL)’ye mâlolması<br />

beklenen tesisin, üç yılda <strong>ta</strong>mamlanması<br />

öngörülmüştür.<br />

ZEMİN KAT<br />

Binanın giriş katında 320 m2 (350 kişilik)<br />

çok amaçlı salon ve fuayesi, aynı fuayeyi<br />

paylaşan 3 adet seminer salonu olacaktır.<br />

Çok amaçlı salon, gerektiğinde bölünerek<br />

daha küçük birkaç salona dönüşebilecek veya<br />

fuaye bölümüne bakan hareketli duvar kenara<br />

toplanarak 450 m2’lik daha büyük bir kullanım<br />

alanı yaratılabilecektir. Giriş holü aynı zamanda<br />

sergi amaçlı planlanmıştır.<br />

Giriş ve sergi holünden arazi eğimiyle<br />

uyum sağlanarak bir mik<strong>ta</strong>r aşağıya inilmiş<br />

ve yemek salonu, mutfak ve yeterli sayıda wc<br />

planlanmıştır. 415 m2 büyüklüğündeki yemek<br />

salonu, açık yemek olanağı sağlayan teraslarla<br />

bütünleşmiş, görsel bir havuzla da bütünlük ve<br />

zenginlik sağlanmıştır.<br />

BÜLTEN<br />

24


tesis<br />

Yemek salonu yüksekliğinden yararlanılarak<br />

oluşturulan yönetim katında 6 oda ve bekleme<br />

holü vardır. Odalardan ihtiyaç duyulan<br />

kadar ofis alanı, kalanı toplantı amaçlı kullanılabilecektir.<br />

1. KAT<br />

Üst katlar huzurevi olarak planlanmış,<br />

hem ayrı bir giriş yapılmış, hem de ana bina ile<br />

bağlantısı sağlanmıştır. Huzurevi katı şu anda<br />

tek kat<strong>ta</strong> 28 oda olarak planlanmış, sonraki<br />

yıllarda üzerine bir kat daha ilavesiyle 56<br />

odaya çıkarılabilecektir. Odalar kendi içinde<br />

wc, duş ve balkonlu planlanmıştır. Ayrıca kat<strong>ta</strong><br />

müşterek kullanabilecek TV seyretme ve oyun<br />

salonu ve kat ofisi mevcuttur.<br />

BODRUM KAT<br />

Bodrum katın, kısmen açığa çıkan<br />

bölümü havuz ve sağlık merkezi olarak<br />

planlanmıştır. Ankara’da açık yüzme havuzu,<br />

mevsim kısalığı nedeniyle az kullanılmak<strong>ta</strong>,<br />

kullanılmadığı zamanlarda ise ilave bir bakım<br />

yükü getirmektedir. Bu nedenle havuz, kapalı<br />

planlanmış, yaz kullanımı için ön bölüm<br />

şeffaf yapılarak, yazın açılması düşünülmüş<br />

ve dışarıda güneşlenme imkanı sağlanmıştır.<br />

Havuz bölümünde sauna, fin hamamı,<br />

jimnastik salonu, sağlık merkezi ve vi<strong>ta</strong>min<br />

bar bulunmak<strong>ta</strong>dır. Bodrumun ışık almayan<br />

bölümleri teknik hacimler ve sığınak olarak<br />

planlanmıştır.<br />

BU PROJE HEPİMİZİN<br />

Meslek<strong>ta</strong>şlarımızın tümünü onurlandıracak<br />

seçkin bir sosyo-kültürel mekan, yakın bir<br />

gelecekte yaşam bulacaktır. Böylece, meslek<strong>ta</strong>şlarımız,<br />

serbest muhasebeci ve serbest muhasebeci<br />

mali müşavir olmanın bir kez daha haklı<br />

gururunu yaşayacaklardır.<br />

Hizmet binamızı hepimize yaraşır bir<br />

biçimde <strong>ta</strong>mamladık. Şimdi sıra sosyo-kültürel<br />

tesislerimizde.<br />

VAZİYET PLANI 1/500<br />

BÜLTEN<br />

25<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


haber<br />

27.04.2005 <strong>ta</strong>rihinde Odamız Konferans Salonu’nda düzenlenen törenle yeni üyelerimiz ruhsatlarını aldı. Yukarıdaki fotoğraf<strong>ta</strong><br />

tören sonrası verilen kokteyl ve törene katılan üyelerimiz ile Oda Başkanı Mehmet Koç, ruhsatları verirken görülüyor.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

26


haber<br />

Odamızla Tez-Koop-İş Sendikası arasında Odamız ve TESMER Ankara Şubesi personeli için iki yıllığına (01.01.2005-<br />

31.12.2006) toplu-iş sözleşmesi bağıtlanmıştır.<br />

BÜLTEN<br />

27<br />

02.04.2005 <strong>ta</strong>rihinde Odamız Konferans Salonu’nda düzenlenen Kurumlar Vergisi Seminerine üyelerimizin ilgisi yoğundu.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


haber<br />

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde bayan üyelerimiz, sorunlarını <strong>ta</strong>rtıştı, günün anlamını yorumladı ve sonra da müzik<br />

dinletisi eşliğinde kokteylde birlikte oldular.<br />

2004 Yılı<br />

Gelir Vergisi<br />

Rehberi<br />

A. Murat YILDIZ<br />

Gelirler Başkontrolörü<br />

Ankara<br />

Şubat 2005<br />

Expo Channel Kanal Televizyonu nisan ayında, Gelirler Başkontrolörü A. Murat Yıldız <strong>ta</strong>rafından hazırlanan Odamız<br />

yayınlarından “2004 Yılı Gelir Vergisi Rehberi” ve “Kurumlar Vergisi Rehberi” ki<strong>ta</strong>plarımızı ayın ki<strong>ta</strong>bı olarak<br />

izleyicilerine sunmuştur.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

28


görüş<br />

BÜLTEN<br />

29<br />

SOSYAL SİGORTALAR KANUNU’NA GÖRE SMMM VE YMM<br />

RAPORUNA İLİŞKİN İŞYERİ KAYITLARININ İNCELENMESİ<br />

506 sayılı SSK’ nun amacı; birinci maddede<br />

belirtilen “İş kazaları, meslek has<strong>ta</strong>lıkları,<br />

analık, malullük, yaşlılık ve ölüm hallerinde bu<br />

Kanun’da yazılı şartlarla sosyal sigor<strong>ta</strong>lar yardımları<br />

uygulanır” şeklinde ifade edilmektedir.<br />

Kurumun amacı; “sosyal sigor<strong>ta</strong>lar yardımları<br />

sağlar” seklinde düzenlenince ilgili kişilere<br />

mali, sosyal yardımlarda bulunulması, emeklilik<br />

ve sağlık açısından esas alınmak<strong>ta</strong>dır. Anayasamızın<br />

49. madde’sinde Çalışma Hakkı ve<br />

Ödevi düzenlenmiştir. ”Devlet, çalışanların hayat<br />

seviyesini yükseltmek, çalışma hayatını geliştirmek,<br />

çalışanları ve işsizleri korumak........”<br />

denilerek devletin görevini sıralamıştır.<br />

SSK çalışanların, işverenlerin ve devletin<br />

katkısıyla toplanan kaynakları yukarıda kuruluş<br />

amacında sıralanan kanun, tebliğ, yönetmelik<br />

ve tüzükler çerçevesinde harcamak<strong>ta</strong>dır. ”İşçilik<br />

maliyetlerinin” yüksek olması, işverenlerin<br />

işçileri sigor<strong>ta</strong>sız çalıştırmaya yöneltmektedir.<br />

Bu aynı zamanda emeklilik sürelerinin ülkemiz<br />

yaş or<strong>ta</strong>lamasının üzerine çıkması da işgörene<br />

ücretin biraz fazla ödenmesi nedeniyle cazip<br />

gelmektedir. Hal böyle olunca Kurum’un gelirleri,<br />

giderlerini karşılayamaz (aktoriyal denge)<br />

duruma gelmektedir. Buna çare olarak en<br />

kestirme yol ise bazı alanlardan en çabuk ve<br />

maliyeti düşük prim toplama yoluna başvurulmasını<br />

gerekli kılıyor. Kurumun aktif sigor<strong>ta</strong>lı<br />

sayısı yaklaşık altı milyon dokuz yüz bin,<br />

emekli sayısı dört milyon yüz iki bin, sigor<strong>ta</strong>lı<br />

yakınlarına verilen sağlık hizmetleri ile birlikte<br />

otuz yedi milyon sekiz yüz yirmi sekiz bin kişi<br />

yararlanıyor olunca, kurumun gelirleri giderlerini<br />

karşılamayacak duruma geliyor. Kurum’un<br />

gelirlerinin giderleri karşılama, aktif/pasif oranı<br />

1.72 civarında bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

(*)<br />

SMMM<br />

VE İLİŞİKSİZ BELGESİ ALINMASI<br />

Ertuğrul KILIÇ (*)<br />

506 sayılı SSK’nda yer alan “ölçümleme”<br />

işlemi 09.07.1987 <strong>ta</strong>rihinde yürürlüğe giren<br />

3395 sayılı Kanun ile kaldırıldık<strong>ta</strong>n sonra özellikle<br />

geçici nitelikte olan ihaleli işler ile özel<br />

inşaat işlerinde yoğun sigor<strong>ta</strong>sız işçi çalıştırılması<br />

kanaati or<strong>ta</strong>ya çıkmıştır. Aynı nedenlerle<br />

kaldırılan ölçümlemenin yerine 1994 yılından<br />

itibaren “Asgari İşçilik” uygulaması başlatılmıştır.<br />

İp<strong>ta</strong>l davaları ve daha sonra Danış<strong>ta</strong>y’ın<br />

olumlu yönde karar vermesi nedeni ile yeni bir<br />

kanun maddesi düzenlenmiştir. Esasında bu<br />

uygulamanın saikleri ne olursa olsun, sigor<strong>ta</strong><br />

primlerinde belli bir baraj getirilmiş olmasıdır.<br />

İşin yürütümü için fark işçiliği kabul etmeyen<br />

işverenlerin kayıtlarının, kurum müfettişleri<br />

<strong>ta</strong>rafından incelemesinden vazgeçilerek, işverenin<br />

işlerinin daha çabuk yapılması, sigor<strong>ta</strong>sız<br />

işçi çalıştırılmasının önlenmesi ve kurum iş<br />

yükünün azaltılması esas alınmıştır. Kurum’un<br />

bu yöndeki tutumu kanun koyucu <strong>ta</strong>rafından<br />

daha sonra (06.08.2003 <strong>ta</strong>rihinde yürürlüğe giren)<br />

4958 sayılı Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu Kanunu<br />

ile 506 sayılı SSK Kanunu’nun değişik 79.<br />

maddesinin on ikinci fıkrasında, 506 sayılı Kanun’un<br />

83’‘cü maddesinde belirtilen kurum ve<br />

kuruluşlar <strong>ta</strong>rafından ihale yoluyla yaptırılan<br />

her türlü işler, gerçek ve tüzel kişilerce yapılan<br />

inşaatlardan dolayı yeterli işçilik bildirmiş olup<br />

olmadığının, Kurumca araştırılacağı, usul ve<br />

esasları yönetmelikle belirlenecektir. Bu araştırma<br />

sonucunda yeterli işçiliğin bildirilmemiş<br />

olduğunun anlaşılması halinde, bildirilmemiş<br />

olan işçilik tu<strong>ta</strong>rı üzerinden prim tu<strong>ta</strong>rı, varsa<br />

gecikme zammı ile birlikte sigor<strong>ta</strong> müfettişince<br />

inceleme yapılması istenilmeksizin işveren<br />

<strong>ta</strong>rafından ödendiği <strong>ta</strong>ktirde işyeri hakkında<br />

sigor<strong>ta</strong> müfettişine inceleme yaptırılmayabileceği<br />

öngörülmüştür.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Yukarıda belirtilen Sosyal Sigor<strong>ta</strong>lar Yönetmeliği<br />

16.01.2004 <strong>ta</strong>rih, 25348 sayılı Resmi<br />

Gazete’de yayınlanarak 01.05.2004 <strong>ta</strong>rihi itibariyle<br />

yürürlüğe girmiştir. Kurum işyeri dosyası<br />

üzerinden hiçbir defter ve belge incelenmeksizin<br />

Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong> Müdürlüklerince yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong> Müdürlüklerince<br />

ilişiksiz belgesi için araştırmanın nasıl yapılacağı<br />

yine 16.01.2004 <strong>ta</strong>rih, 25348 sayılı Resmi<br />

Gazete’de yayınlanan SSK Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri<br />

Yönetmeliği’nin 38’ci maddesinde Araştırma<br />

ve Re’sen yapılacak başlığıyla düzenlenmiştir.<br />

Araştırma İşlemlerinin konusunu iki ana başlık<br />

altında toplamak mümkündür. Araştırma, yönetmeliğin<br />

38. maddesine göre Sigor<strong>ta</strong> İl/Sigor<strong>ta</strong><br />

müdürlüklerince;<br />

1- İhale konusu işler,<br />

2- Özel nitelikteki bina yapım inşaat işleri,<br />

şeklinde yapılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

1- İHALELİ İŞLER İÇİN KURUMCA<br />

YAPILAN ARAŞTIRMA (SALT<br />

İŞÇİLİK BİLDİRİMİ)<br />

Yönetmeliğin Araştırma ve Re’sen <strong>ta</strong>kdir<br />

başlıklı 38. maddesinde düzenlenmiştir. Özetlersek<br />

kanunun 83. maddesine göre yapılan<br />

her türlü ihale yoluyla yaptırılan işlerde; İşin<br />

kabulünün ya da geçici kabulünün noksansız<br />

yapıldığı <strong>ta</strong>rihten sonra ve işverene ödenmesi<br />

gereken KDV hariç, malzeme fiyat farkı ve<br />

akreditif bedeli dahil toplam istihkak tu<strong>ta</strong>rına,<br />

işin asgari işçilik oranının %25 eksiği uygulanmak<br />

suretiyle yapılır.<br />

ÖRNEK:<br />

Bir Kamu kurumunca EK İnşaat Ltd.Şti.<br />

‘ne yaptırılan makineli, baraj onarım işi için<br />

toplam 200.000.-YTL istihkak ödenmiştir.<br />

(KDV Hariç).<br />

Makineli, baraj onarım işinin (16-192<br />

EK), asgari işçilik oranı %9 ‘dur.<br />

- Hiçbir defter ve belge incelenmeksizin ;<br />

- İşçilik oran 9 x %25 2,25<br />

- 9 - 2,25 = 6,75 salt asgari işçilik oranı<br />

Toplam İstihkak<br />

Salt İşçilik oranı Bildirilmesi gereken Asg.İşçilik<br />

200,000 x %6,75 = 13,500<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

EK İnşaat Ltd.Şti. 13,500.-YTL işçilik bildirmiş<br />

ise or<strong>ta</strong>da işyeri ile ilgili ihbar, şikayet<br />

ve kurumca şüpheli bir durum yoksa, <strong>ta</strong>hakkuk<br />

ve <strong>ta</strong>kip dosyasında başkaca bir borcu yok ise<br />

defter ve belgeleri incelenmeksizin ilişiksizlik<br />

belgesi verilmesi gerekmektedir.<br />

Salt işçilik bildirimi yapmamış olsaydı ya<br />

da, ilişiksizlik isteyen kurum aşağıdaki tercihlerden<br />

birini belirleyerek ilişiksizlik belgesi almayı<br />

<strong>ta</strong>lep edecekti.<br />

A) Taahhütname vermek; az bildirilen<br />

işçilik ve varsa gecikme zammını ödeyecektir.<br />

B) İşin bitirilmesiyle ilgili asgari işçilik<br />

mik<strong>ta</strong>rının sigor<strong>ta</strong> müfettişince tespit edilmesini<br />

isteyebilir.<br />

C) İşyeri defter ve belgelerinin 3568 sayılı<br />

Yasa’ya göre belge almış serbest çalışanlar<br />

kütüğüne kayıtlı SMMM ve YMM’ler <strong>ta</strong>rafından<br />

(herhangi birinin) kayıtların kuruma bildirilenlerle<br />

uyumlu olduğunun tespit edilmesini<br />

isteyebilir.<br />

Kurum müfettişlerince ve meslek mensuplarınca<br />

yapılacak raporlamalarda işçilik üzerinden<br />

bir eksiltme yapılmayacaktır. Görüldüğü<br />

gibi SSK’nun 130. maddenin 8’nci fıkrasına göre<br />

teftiş, kontrol ve denetleme yetkisi altındaki bir<br />

kısım işleri yapabileceklerdir. Yapamayacakları<br />

işleri ilerde ayrı bir başlık altında inceleyeceğim.<br />

2- GERÇEK VEYA TÜZEL KİŞİLERCE<br />

YAPILAN ÖZEL BİNA İNŞAAT<br />

İŞLERİ İLE İLGİLİ YAPILACAK<br />

İŞLEMLER<br />

İnşat işlerinde öncelikle yapının sınıfı ve<br />

grubunun belirlenmesi gerekir. Maliyeti m² yüz<br />

ölçümü ile Bayındırlık Bakanlığı’nca yayınlanan<br />

birim m² maliyetinin çarpılmasıyla bulunacaktır.<br />

Uygulamada aşağıdaki durumların<br />

dikkate alınması gerekmektedir.<br />

a) İnşaat işi aynı yıl başlayıp biterse,<br />

b) İnşaat işi bir yıldan (senelere sari) fazla<br />

sürerse,<br />

c) İnşaat işi başladık<strong>ta</strong>n sonra işe aralıklar<br />

verilirse,<br />

görüş<br />

BÜLTEN<br />

30


görüş<br />

BÜLTEN<br />

31<br />

Yine, kurum <strong>ta</strong>rafından salt işçilik üzerinden<br />

ilişiksizlik belgesi verilebilmesi için toplam<br />

maliyetlerden, işçilik oranında %25 eksiltme<br />

yaparak uygulanacaktır.<br />

ÖRNEK:<br />

Bina toplam maliyeti :<br />

100,000.-YTL<br />

Asgari İşçilik oranı Binalarda : %9<br />

Kuruma bildirilmesi gereken salt işçilik :<br />

9 x %25 = 2,25 9 - 2,25 = 6,75<br />

100,000 x % 6,75 = 6,750 YTL<br />

- İş aynı yıl başlayıp biterse, aynı yılın birim<br />

maliyeti,<br />

- İş bir yıldan uzun sürerse inşaatın bittiği<br />

yıldan bir önceki yılın birim maliyeti,<br />

- Eğer iş aralıklar (boşluklar yıllar veya<br />

yıllar arası) verilerek yapılıyor ise kanıtlayıcı bir<br />

belge ve bilgi var ise buna göre, eğer yok ise işin<br />

bittiği yıldan bir önceki yıldaki birim maliyeti<br />

dikkate alınarak işlem yapılacaktır.<br />

- Tüzel kişiler arasında bir inşaat işi yapılıyor<br />

ise; birim maliyetlerden (Bayındırlık birim<br />

maliyeti x yüzölçümü) hangisi fazla ise ona<br />

göre işlem yapılacaktır.<br />

3- SSK SOSYAL SİGORTALAR<br />

İŞLEM YÖNETMELİĞİNE GÖRE<br />

MESLEK MENSUPLARININ<br />

YAPAMAYACAKLARI DENETİM<br />

İŞLEMLERİ<br />

Dileyen işverenler, ilişiksizlik raporu almak<br />

için Kurum Ünitelerince yapılması gereken<br />

araştırma veya müfettiş incelemesinden<br />

önce meslek mensuplarından birine (SMMM<br />

veya YMM), 506 sayılı Kanun’un değişik 130.<br />

maddesinin sekizinci fıkrasına dayanarak inceleme<br />

raporu düzenleyeceklerdir. Kurum Yönetim<br />

Kurulu’nca rapor düzenleme üst sınırı<br />

SMMM’ler için 5,000,000.- YTL olarak belirlendiğinden,<br />

bu rakamın üzerindeki işleri sadece<br />

YMM’ler yapabilecektir.<br />

08.12.2004 <strong>ta</strong>rih, 25664 sayılı Resmi Gazete’de<br />

yayınlanan Tebliğe göre;<br />

1- İhale konusu işlerin, işi üstlenen işverenin<br />

Kurum’da tescili (506 SSK ve 4857 sayılı<br />

Kanun’a göre sürekli işyeri) işyerinin sigor<strong>ta</strong>lıları<br />

ile yapılması ve ayrıca tescil edilmiş olmaması,<br />

( o iş için ayrıca SSK numarası alınmamış<br />

ve işçi çalıştırılmamış olması)<br />

2- Kurum’da tescil edilmemiş olan veya<br />

tescil edilmiş olup hiç prim belgesi kuruma verilmemiş<br />

olunması,<br />

3- Piyasadan üretilmeden (üzerinde değişiklik<br />

yapılmadan) alınıp satılan işler için,<br />

4- 01.05.2004 <strong>ta</strong>rihinden önce biten ihale<br />

konusu işler ve bu <strong>ta</strong>rihten önce biten özel nitelikteki<br />

bina inşaatı işyerleri hakkında raporlar<br />

düzenleyemezler,<br />

5- Geçici bir süre için işçilik tespit komisyonu<br />

işçilik oranlarını tespit edip, açıklanıncaya<br />

kadar rapor düzenleyemezler.<br />

4- MESLEK MENSUPLARINI RAPOR<br />

DÜZENLEMEKTEN DOLAYI<br />

SORUMLULUĞU<br />

506 sayılı Kanun’un 4958 sayılı Kanun’la<br />

değişik 130’uncu maddesinde, Kurum’ca belirlenen<br />

usul ve esaslara aykırı rapor düzenleyen<br />

meslek mensupları, Kurum alacaklarına karşı<br />

vermiş oldukları zararlardan, yönetmeliğin<br />

12. maddesine göre sorumlu olacaklardır. Bu<br />

sorumluluk işveren ile birlikte ve müteselsilen<br />

olacaktır. Kurum; esas ve usullere aykırı rapor<br />

düzenleyen meslek mensuplarının raporlarını<br />

işleme koymayacağı gibi, durumu tüm Sosyal<br />

Sigor<strong>ta</strong>lar Kurumu İl/sigor<strong>ta</strong> müdürlüklerine<br />

bildirerek daha sonra düzenleyecekleri raporların<br />

da hiçbir zaman işleme konulmayacağını<br />

öngörmüştür.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


24 Y›ll›k RAY S‹GORTA Acentesiyiz...<br />

2 5 . 0 0 0 M ü fl t e r i n i n G ü v e n i . . .<br />

F S‹ZE ÖZEL PR‹MLER ve TAKS‹TLER ‹LE ARACINIZA TAM KASKO<br />

VER‹YORUZ<br />

F RAY CLUP H‹ZMETLER‹ (Arac›n Kur<strong>ta</strong>r›lmas›, Çekilmesi, Konaklama,<br />

RentA Car, Nakil v.s. hizmetleri)<br />

F HASAR SONRASI ; TAM, EKS‹KS‹Z ve EN KISA SÜREDE<br />

HASAR BEDEL‹N‹ N TAZM‹N‹<br />

F KRED‹ KARTI ‹LE TAKS‹TLEND‹RME ve PEfi‹NATIN ÇEK‹LMES‹NDE<br />

“0” SIFIR FA‹Z<br />

F VAR OLAN HASARSIZLIK ‹ND‹R‹M HAKKININ DEVAM ETT‹R‹LMES‹<br />

F POL‹ÇELER‹N ADRESE GÖNDER‹LMES‹, ADRESDEN VISA ‹LE ÇEK‹LMES‹<br />

F KAZA SONRASI, 10 GÜN SÜRE ‹LE ÜCRETS‹Z ARAÇ TEM‹N‹<br />

F 1.500.000.000.TL-’ye KADAR HASARLARDA, HASARSIZLIK ‹ND‹R‹M‹N‹N<br />

DEVAMI<br />

F ACIBADEM S‹GORTASI GÜVENCES‹ ‹LE SA⁄LIK S‹GORTASI<br />

0532 252 16 42 0532 424 36 66<br />

Rüzgarl› ‹brahim Müteferrika Sokak No: 4/305<br />

Fazilet Han Kat:3 Ulus - ANKARA<br />

Tlf: 0312 311 77 55 (Pbx) Faks: 0312 310 55 51


AY İÇİNDE 30 GÜNDEN AZ ÇALIŞAN VEYA EKSİK ÜCRET ÖDENEN<br />

SİGORTALILAR İLE İLGİLİ OLARAK YAPILACAK İŞLEMLER<br />

ssk<br />

BÜLTEN<br />

33<br />

506 sayılı Yasa’nın değişik 79 uncu maddesinde,<br />

ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı<br />

ve ücret ödenmediği beyan edilen sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

otuz günden az çalışma nedenlerini açıklayan<br />

bilgi ve belgelerin işverence prim bildirgelerine<br />

eklenmesinin şart olduğu, sigor<strong>ta</strong>lıların otuz<br />

günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin<br />

Kuruma verilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin<br />

Kurumca geçerli sayılmaması halinde, otuz<br />

günden az bildirilen sürelere ait primlerin Kurumca<br />

resen <strong>ta</strong>hakkuk ettirilerek 506 sayılı Yasa’nın<br />

80 inci maddesi hükümlerine göre <strong>ta</strong>hsil<br />

edileceği öngörülmüştür.<br />

Söz konusu Yasa hükmü ile ilgili uygulamanın<br />

usul ve esaslarına ilişkin 656 yayın no.lu Sosyal<br />

Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri Yönetmeliği’nin 20. Maddesinin<br />

(j) fıkrasında; Aylık Prim ve Hizmet Belgesi<br />

ile birlikte ay içinde (30) günden az çalışan veya<br />

eksik ücret ödenen sigor<strong>ta</strong>lılara ilişkin:<br />

(*)<br />

SMMM<br />

1) İstirahatli olduğunu gösteren resmi<br />

kuruluşlara ait sağlık tesisleri veya işyeri<br />

hekimlerince düzenlenmiş hekim raporu,<br />

2) Ücretsiz izinli olduğunu kanıtlayan<br />

izin belgesi,<br />

3) Disiplin cezası uygulaması, gözaltına<br />

alınması, tutukluluk haline ilişkin belgeler,<br />

4) Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş<br />

sözleşmesi,<br />

5) En az işverenin imzasını havi puan<strong>ta</strong>j<br />

kayıtları,<br />

6) Grev, lokavt, genel hayatı etkileyen<br />

olaylar, doğal afetler nedeniyle işyerinde<br />

faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini<br />

gösteren ilgili resmi makamlardan<br />

alınan yazı örneği,<br />

Sigor<strong>ta</strong>lıların eksik gün bildirimine ilişkin<br />

bilgi formu (Ek:8) ekinde ilgili Üniteye verilir<br />

veya Acele Pos<strong>ta</strong> Servisi (APS), iadeli<br />

<strong>ta</strong>ahhütlü ya da <strong>ta</strong>ahhütlü olarak gönderilir.<br />

Bu durumların dışındaki (30)günden az<br />

çalışılan sürelere ait geçerli belgeleri belirlemeye<br />

Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.<br />

Yukarıda sayılan hallere ilişkin belgelerin<br />

geriye yönelik olarak her zaman düzenlenebilir<br />

nitelikte olanları, Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin<br />

verilmesi gereken aydan sonra verilmesi<br />

halinde işleme konulmaz.<br />

Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleriyle<br />

kamu işyerlerinde çalışan sigor<strong>ta</strong>lılara ilişkin<br />

eksik bildirimlerin nedenlerinin işverenler <strong>ta</strong>rafından<br />

bir yazı ile Kuruma bildirilmesi halinde,<br />

bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılar için belge aranmaz.<br />

Hükmü yer almak<strong>ta</strong>dır.<br />

Selçuk OKCAN (*)<br />

Ayrıca, bu konuda tereddüte düşülen hususlar<br />

hakkında, sigor<strong>ta</strong> İşleri Genel Müdürlüğü<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primleri Daire Başkanlığı’nın 16-289 Ek<br />

ve 16-293 Ek sayılı Genelgelerinde gerekli açıklama<br />

yapılmıştır.<br />

Konu ile ilgili olarak Sigor<strong>ta</strong> Primleri Daire<br />

Başkanlığı’nın 13.05.2004 <strong>ta</strong>rihli, 16-318 Ek<br />

sayılı genelgesinde:<br />

1. Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmadığı<br />

ve ücret ödenmediği beyan edilen<br />

sigor<strong>ta</strong>lılar ile ilgili uygulamada, bu sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

çalıştıkları işyerlerinin niteliği<br />

konusunda herhangi bir ayırım yapılmayacaktır.<br />

2. İşyerlerinde kısmi zamanlı (part-time)<br />

olarak çalışan sigor<strong>ta</strong>lılar için düzenlenmiş<br />

olan yazılı sözleşmenin noterden<br />

<strong>ta</strong>sdikli olması zorunlu değildir. Ayrıca,<br />

bu sözleşmenin örneği 565 yayın no.lu<br />

Sosyal Sigor<strong>ta</strong> İşlemleri Yönetmeliğinin 8<br />

numaralı ekinde yayınlanan “Eksik Gün<br />

Bildirim Formu” ekinde ve aylık prim ve<br />

hizmet belgesinin verilmesi gereken yasal<br />

süre içinde Kurumumuza verilmiş olması<br />

kaydıyla, söz konusu form ve sözleşme işverenlerden<br />

her ay tekrar istenilmeyecektir.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Ancak, kısmi süreli çalışmalara ait iş sözleşmesi<br />

noterden onaysız ve yasal süresi<br />

dışında verilmiş ise, verildiği ay ve sonrası<br />

için hüküm ifade edecek, başka bir deyişle<br />

verildiği ayı <strong>ta</strong>kip eden aylarda yine her ay<br />

istenilmeyecektir.<br />

3. Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleriyle<br />

kamu işyerlerinde çalışan sıgor<strong>ta</strong>lılara ilişkin<br />

eksik bildirimlerin nedenlerinin işverenler<br />

<strong>ta</strong>rafından bir yazı ile Kuruma bildirilmesi<br />

halinde, bu durumdaki sigor<strong>ta</strong>lılar<br />

için belge aranılmayacaktır. Bu işverenlerin<br />

yazılarında eksik bildirimlerin nedenleri<br />

belirtilmemiş ise, bu eksikliğin yazışma<br />

yapılmak suretiyle giderilmesi istenilecek<br />

ve sonucuna göre işlem yapılacaktır.<br />

Denilmektedir.<br />

Yapılan düzenlemelere göre, işverenler ay<br />

içerisinde 30 günden az çalıştırdıkları sigor<strong>ta</strong>lıları<br />

eksik çalıştırma nedenlerini açıklayan<br />

belgelerle birlikte Ek:8 no.lu form ekinde, aylık<br />

prim ve hizmet belgesi ile Kuruma vermek<br />

durumundadırlar. Bu belgeler ait olduğu ay ve<br />

yasal süresi içinde verildiği <strong>ta</strong>ktirde noter <strong>ta</strong>sdik<br />

zorunluluğu aranmayacaktır. Ancak söz konusu<br />

belgelerin düzenlenmiş olsalar dahi herhangi<br />

bir nedenle yasal süresi içinde verilmeyip (unutulmak<br />

ya da verilmekle birlikte kaybolmuş<br />

olabileceği vs. gibi durumlarda) Kurumca bu<br />

durumun sap<strong>ta</strong>nması halinde geçerliliği Kurum<br />

Yönetim Kurulu’nun <strong>ta</strong>kdirine bırakılan ve her<br />

zaman düzenlenebilir nitelikte sayılanları işleme<br />

konulmayarak, Kurumca resen prim ve ceza <strong>ta</strong>hakkuk<br />

ettirilmesine neden olacaktır.<br />

“Önceki uygulamada; Zamanında Kuruma<br />

ibraz edilen,ancak Kurumca alındı belgeleri verilmemiş<br />

olan eksik bildirimlerin belgelenmediği<br />

ileri sürülerek işverenlere Kurumca ceza<br />

uygulanmak<strong>ta</strong>, Kuruma zamanında belge ibraz<br />

etmiş olan işverenler de ellerinde alındı belgesi<br />

olmadığı için bu durumlarını kanıtlayamadıklarından<br />

mağdur olmak<strong>ta</strong> idiler. Daha sonra bu<br />

durum Kurumca dikkate alınarak 22.05.2002 <strong>ta</strong>rihli,<br />

XVI-034-350718 sayılı Genel Yazı yayımlanmış<br />

ve bu genel yazıda, örneği Sosyal Sigor<strong>ta</strong><br />

İşlemleri Yönetmeliği’nin ekinde yayımlanmış<br />

olan “Ek: 10” numaralı “Bilgi Formu”nun, dört<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

aylık sigor<strong>ta</strong> primleri ve aylık sosyal güvenlik<br />

destek primi bordroları ile birlikte Kuruma intikal<br />

etmesi halinde, sözü geçen dönem bordrolarına<br />

verilen evrak giriş <strong>ta</strong>rih ve numarasının, hiç<br />

değiştirilmeden form üzerine de aynen verilmesi<br />

açıklanmış bulunmak<strong>ta</strong>dır. Söz konusu genel<br />

yazıdan önceki dönemler için eksik bildirimlerin<br />

belgelenmediği Kurumca ileri sürülerek<br />

işverenlere ceza uygulanmak<strong>ta</strong> idi. Bu durum<br />

karşısında, Kurumca alındı belgesi verilmemesi<br />

nedeniyle Kuruma zamanında belge ibraz etmiş<br />

olan işverenler de ellerinde bir alındı belgesi olmadığı<br />

için bu durumlarını kanıtlayamadıklarından<br />

mağdur olmak<strong>ta</strong> idiler.”<br />

Eksik bildirime neden teşkil eden belgelerin<br />

hangi hallerde geçersiz olacağı, sonradan<br />

düzenlenen belgelerin hangi hallerde her zaman<br />

düzenlenebilir nitelikte sayılacakları hususunda,<br />

506 sayılı Yasa’da açık bir hüküm bulunmamak<strong>ta</strong><br />

ve bu belgelerin geçerliliğinin belirlenmesi<br />

Kurum Yönetim Kurulunun <strong>ta</strong>kdirine bırakılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Bu durum 506 sayılı Yasa ile ilgili yönetmeliklerde<br />

çelişki ve aykırılıklara yol açtığından<br />

her halukarda dava konusu edilebilecektir.<br />

Yapılan düzenlemelerdeki amaç sigor<strong>ta</strong>lıların<br />

sosyal güvenlik haklarının korunması ve<br />

yok olmasını önlemek olmakla birlikte, yasanın<br />

uygulamasında bu amaca ulaşılamadığı gözlenmektedir.<br />

Şöyle ki:<br />

Belirli formaliteler önceden yerine getirilmek<br />

suretiyle sigor<strong>ta</strong>lının ait olduğu ay içerisinde<br />

noksan (30 günden az) bildirilmesi durumrunda,<br />

noksan bildirimlere ilişkin belgeler, içeriğinin<br />

doğruluğu konusunda Kurumca inceleme ve<br />

araştırma yapılmadan hiçbir şekil şartı aranmaksızın<br />

kabul edilmekte ve eksik bildirimle ilgili<br />

olarak Kurumca hiçbir işlem yapılmamak<strong>ta</strong>dır.<br />

Oysa, sigor<strong>ta</strong>lının noksan çalıştırılma nedenini<br />

açıklayan belgelerin yasal süresi içinde herhangi<br />

bir nedenle verilmeyip, bu durumun daha sonra<br />

Kurumca sap<strong>ta</strong>nması halinde, noksan çalıştırılan<br />

günlere ait belgelerin Kurum Yönetim Kurulu’nun<br />

inisiyatifi dahilinde geçerli sayılabilmesi<br />

için bir<strong>ta</strong>kım şekil şartları aranmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Yapılan bu düzenlemenin bir daha gözden<br />

geçirilmesi uygun olacaktır.<br />

ssk<br />

BÜLTEN<br />

34


internet<br />

BÜLTEN<br />

35<br />

İstenmeyen<br />

Misafirlerden<br />

Korunma Yolları<br />

Soner ŞİMŞEK (*)<br />

Bundan iki sene öncesine kadar bir<br />

çok muhasebe bürosunun kapısından<br />

içeriye sokulmayan İNTERNET bugün gerek<br />

SSK’nın e-Bildirge, gerekse MALİYE’nin e-Beyanname<br />

uygulamalarıyla masamızda baş köşeye<br />

oturmuş durumda. Bu iki zorunluluk dışında<br />

çağa ayak uydurmanın gereği olarak bir<br />

çok meslek mensubu Internet denizinde kulaç<br />

atmak<strong>ta</strong>.<br />

Hiç kuşku yok ki e-Bildirge ve e-Beyanname<br />

bürolarımızdaki iş yükünü azaltırken ilgili<br />

kurumlarda beyanname ve bildirge vermekle<br />

geçen “zaman”ı da bize kazandırmış oldu.<br />

Mesleğimize yönelik bu uygulamaların önümüzdeki<br />

dönemlerde diğer bürokratik işlerde<br />

de uygulanacağını umuyoruz. İnternetin diğer<br />

“zaman” kazandırıcı rolü ise “kullanmayı bilenlere”<br />

aradığını bulabilmektir. Burada “kullanmayı<br />

bilmek” hem aradığını bulmak açısından<br />

hem de esas konumuzu oluşturan “güvenlik”<br />

açısından oldukça önemlidir.<br />

(*)<br />

SMMM<br />

Bize en çok ihtiyacımız olan “zaman”ı kazandıran<br />

Internet hiç beklemediğimiz bir anda<br />

tüm çalışmalarımızı yok edebilmekte, bize verdiğinin<br />

kat kat fazlasını çok kolay geri alabilmektedir.<br />

Bu nimeti kullanırken başımıza her<br />

an her şeyin gelebileceğini gözönünde bulundurularak<br />

kendi güvenlik önlemlerimizi almamız<br />

gerekmektedir. Çoğu meslek<strong>ta</strong>şımızın interneti<br />

son dönemlerde kullanmaya başladığını ve bu<br />

konu hakkında fazla bilgi sahibi olmadığını<br />

varsayarsak, bu tür kullanıcılar için ilk önerimiz<br />

“bilmediği sularda” yüzmemesidir. Yapmanız<br />

gereken sadece bildirge ve beyannamelerinizi<br />

gönderip internetle olan ilişkinizi kesmek. Bir<br />

çok Internet sitesi kendi sayfasını ziyaret edenleri<br />

başka sitelere yönlendirmekte ve genelde bu<br />

siteler de “kumar” ve “seks” siteleri olmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Eğer acemi bir kullanıcıysanız karşınıza gelen<br />

hiçbir sayfada “ok” butonuna basmayın ve “kabul<br />

ediyormusunuz” gibisinden sorulara “evet”<br />

demeyin. Belki ilginizi çeken bir konudur ama<br />

siz yine de bu sayfalara girmeyin.<br />

“Açık Kapılar” olarak <strong>ta</strong>nımlanan ve<br />

çoğumuzun bir şekilde kulağımıza (ya da başımıza)<br />

geldiği güvenlik sorunları Windows<br />

kullanıcılarını hala tehdit etmektedir. Hat<strong>ta</strong> bu<br />

konuda, Windows’un bu güvenlik açıklarını<br />

bilinçli olarak bıraktığı devletlerin, şirketlerin<br />

bilgisayar sistemlerine girebildiği, bizim gibi<br />

ev ve ofis kullanıcılarının bilgisayarlarında ne<br />

olup ne bittiğini görebildiği şeklinde komplo<br />

teorileri vardır. Bu nedenle bir çok devlet ve<br />

şirket alternatif arayışlarına girerek LİNUX<br />

işletim sistemini kullanmaya başlamıştır. Bu<br />

komplo teorisine fazla girmeden bir eklemede<br />

biz yaparak konumuza dönelim; bilindiği gibi<br />

“açık kapı” nın İngilizce kelime karşılığı “open<br />

GATE” dir ve Microsoft’un sahibi de Bill GA-<br />

TES.<br />

“Açık Kapılar” aynı evimizin pencere ve<br />

kapıları mantığıyla çalışmak<strong>ta</strong>dır. Siz açık bırakırsanız<br />

içeri böcek de girer hırsız da. Bizler<br />

kullanıcı olarak doğal olarak işin fazla teknik<br />

bilgisini, bu kapıların hangilerinin açık olduğunu,<br />

kapatmak istesek bunların nerden ve<br />

nasıl kapanacağını bilemeyiz. Zaten bilmemiz<br />

de gerekmiyor. Yapmamız gereken bunlara<br />

karşı kolay ve etkili önlemleri almak. Bir çok<br />

Anti-Virüs programı bu kapılardan istenmeyen<br />

misafirlerin girmesini engellemektedir.<br />

Burada dikkat etmeniz gereken bu programların<br />

“virüslere karşı koruma” bölümlerinin değil<br />

“fire wall” olarak <strong>ta</strong>nımlanan dışarıdan bilgisayarınıza<br />

müdahale edilebilmesini engelleyen<br />

bölümlerin aktif olmasıdır. Bu konuda bilgisayar<br />

sistemlerinizi kuranlardan bunu mutlaka<br />

isteyin. Tabi bu programın aktif hale gelmesi<br />

sizin kullandığınız programların bazılarının<br />

çalışmasına da engel olabilir, bu programı kurdururken<br />

çalışmasını istediğiniz programlara<br />

nasıl izin vereceğinizi de sistemi kuranlar size<br />

gösterebilirler.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Diğer istenmeyen misafirler “virüs”, “Truva<br />

atı - Trojan “solucan- Worm” ve “böcek” ler<br />

olarak sayılabilir. Virüsleri çoğumuz duymuştur.<br />

Bunlar iki şekilde bilgisayarınıza girebilir. İlki<br />

bir disket veya CD’den bir yükleme yaptığınızda,<br />

diğeri ise internet ve çoğunlukla “mail- elektronik<br />

pos<strong>ta</strong>” yoluyla bilgisayarınıza girebilir.<br />

“Truva atı - Trojan” “solucan- Worm” ve<br />

“böcek” ler siz hiç fark etmeden bilgisayarınıza<br />

girer. Bunların bazıları zararsız olmakla birlikte<br />

genellikle bilgisayarınızın çalışmasında gözle<br />

görülür bir yavaşlığa ve bir program çalışırken<br />

“Bu program Geçersiz Bir İşlem Yürüttü” gibisinden<br />

bir mesajla kapanmalara neden olabilir.<br />

Bunların içinde en tehlikelisi “Truva Atı<br />

- Trojan” lardır ve gerçekten baş belalarıdır. Bu<br />

“Truva Atları” sayesinde bilgisayarınıza dışarıdan<br />

girişler olabilmekte ve aklınıza gelebilecek<br />

her şeyi bilgisayarınıza yapabilmektedir. Bunun<br />

canlı örneğini 1997 yılında bir arkadaşımın bilgisayarında<br />

bir çok bilgilerin silinmesi ve “Seni<br />

sevdim bilgisayarına format atmıyorum” mesajını<br />

görerek yaşadım.<br />

Bu tehlikeler ve istenmeyen misafirlerden<br />

korunmak aslında çok basittir.<br />

1) Bilmediğiniz ve yönlendirilmiş sitelere<br />

girmeyin (eğer bilgisayarınızda “modem” varsa<br />

uluslar arası görüşmelere bu telefon hattını<br />

kapattırın)<br />

2) Bir disket ve CD’den yükleme yapmadan<br />

önce mutlaka virüs <strong>ta</strong>ramasından geçirin.<br />

3) Tanımadığınız kişilerden gelen mailelektronik<br />

pos<strong>ta</strong>ları özellikle “Ek”li olanları<br />

kesinlikle açmayın ve silin. (Tanıdıklarınızdan<br />

gelenlere de her zaman şüpheyle yaklaşın)<br />

4) Mutlaka bir Anti-Virüs programı edinin<br />

ve sık sık güncellemesini yapın.<br />

5) Windows XP Kullanıcıları mutlaka<br />

güncellemeleri yapın.<br />

6) Win98 kullanıcılarının XP’ye geçmeleri<br />

önerilir. Meraklısı bir haf<strong>ta</strong>da Win98 işletim<br />

sistemine girebilecek kadar bilgiye internet sayesinde<br />

sahip olabilmektedir.<br />

7) Bilgisayarınıza format atıp XP yükleyecekseniz,<br />

“Ağ Kablosunu” <strong>ta</strong>kmadan veya “Internet<br />

Bağlantısını” kurmadan önce mutlaka<br />

Anti-Virüs Programı ve Servis Pack2’yi yükleyin.<br />

(Bunu yapmazsanız internete bağlandığınız<br />

ilk saniyede Truva Atı benzeri programların<br />

bilgisayarınıza girme olasılığı çok yüksek)<br />

8) Sadece merak nedeniyle dahi olsa bilmediğiniz<br />

hiçbir programı internetten indirmeyin.<br />

9) Lisanssız programların şifrelerini veren<br />

sitelerin ve “crack” olarak <strong>ta</strong>nımlanan programların<br />

şifrelerini kıran programların çoğu<br />

Truva Atıdır ve virüslüdür, hiç yaklaşmayın.<br />

10) Kullandığınız programların “Lisanslı”<br />

olmasına özen gösterin.<br />

Sonuç olarak internet insanlık <strong>ta</strong>rihinin<br />

en büyük keşiflerinden biridir ve biz kaşifler de<br />

bu denizde sık sık yelken açmak<strong>ta</strong>yız. Eğer geminiz<br />

güvenli değilse sahilden pek ayrılmayın,<br />

eğer aradıklarınız derin sularda ise “kılavuzunuza”<br />

dikkat edin.<br />

internet<br />

ÖZÜR<br />

Odamızın iki aylık yayın organı olan BÜLTEN’in Ocak-Şubat 2005, 158. sayısının 6. sayfasında<br />

yer alan YMM Kazım Yılmaz’ın “Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa<br />

Tasarısı Hakkında” başlıklı yazısı, söz konusu ilk Tasarıya ilişkin Odamız <strong>ta</strong>rafından oluşturulan<br />

Komisyona sunduğu bir değerlendirme notu niteliğinde olup, yanlışlıkla Bültende yayımlanmıştır.<br />

Bu yanlışlık nedeniyle Sayın Kazım Yılmaz’dan ve okurlarımızdan özür dileriz.<br />

ASMMMO BÜLTEN YAYIN KURULU<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

36


ATİLLA İLHAN / KİMİ SEVSEM SENSİN<br />

edebiyat<br />

ALAATTİN ARMAN / SMMM<br />

Atilla İlhan, 1946’da Cumhuriyet Halk Partisi Şiir Yarışması’nda ikinci olan “Cebbaroğlu Mehemmed”<br />

adlı şiiri ile edebiyat dünyamıza girmiş bulunmak<strong>ta</strong>dır..<br />

Sadece şiir değil, roman, senaryo ve televizyon dizileri yazmış, edebiyat ve sinema eleştirileri<br />

yapmış, bu alanlarda da başarılı olmuştur.1948’de yayınlanan ilk şiir ki<strong>ta</strong>bı “Duvar”da halkçı ve toplumcu<br />

şiirlere yer verirken, bu ki<strong>ta</strong>bın ardından 1954’de yayınlanan, ikinci ve ses getiren ki<strong>ta</strong>bı “Sisler<br />

Bulvarı”nda metropol olgusunu, büyük kentte yaşayan bireyin yalnızlığını, yabancılaşmasını,<br />

egzotizm ve romantizmini dile getirmiştir. Cinayet Saati, Pia, Sisler Bulvarı gibi popüler olmasını<br />

sağlayan kalıcı şiirleri bu ki<strong>ta</strong>pda yayınlanmıştır.<br />

Atilla İlhan şiirimizde gerilimin öncüsüdür. Bir telefon numarası olan (24-61) adlı şiir bu türün<br />

başarılı bir örneğidir. Yalnızca telefon numarası değil, araba plakasını da (34 FN 346) şiirinde ad<br />

olarak görürüz. Büyük şehirlerin ayrılmaz bir parçası olan otellerde (Emperyal Oteli) imkansız bir<br />

aşk hikayesi işlenir. Elbette yeraltı dünyası da olacaktır Atilla İlhan şiirinde; ömer haybo, yirmibirinci<br />

varujan, demokrat toni bu dünyanın kahramanlarıdır. Limanlarda görünse de, daha çok garlarda<br />

gezinen, ciğerlerine tren dumanları çeken bir şiir. Bir yanında uluyan gi<strong>ta</strong>r, öbür yanında Fatih’de<br />

çalan yoksul bir gramofon vardır. Bir vapurun güvertesinde küpeşteye yaslanıp suları seyreden bir<br />

kadından etkilenecek kadar da romantik.<br />

Şair, yıllar sonra yazdığı şiir ki<strong>ta</strong>bı “Kimi Sevsem Sensin” nde çizgisini devam ettirmiştir.<br />

BÜLTEN<br />

37<br />

KİMİ SEVSEM, SENSİN....<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

sevgin hepsini nasıl değiştiriyor<br />

gözleri maviyken yaprak yeşili<br />

senin sesinle konuşuyor elbet<br />

yarım bakışları o kadar tehlikeli<br />

senin sigaranı senin gibi içiyor<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

senden nedense vazgeçilemiyor<br />

her şeyi terk ettim / ne aşk ne şehvet<br />

sarışın başladığım esmer bitiyor<br />

anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli<br />

dudakları keskin kırmızı jilet<br />

bir belaya çattık / nasıl bitirmeli<br />

gi<strong>ta</strong>r kımıldadı mı zaman deliniyor<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

kapıların kapalı girilemiyor<br />

kimi sevsem sensin / senden ibaret<br />

hepsini senin adınla çağırıyorum<br />

arkamdan şımarık gülüşüyorlar<br />

getirdikleri yağmur / sende unuttuğum<br />

hani o sımsıcak iri çekirdekli<br />

senin gibi vahşi öpüşüyorlar<br />

kimi sevsem sensin / hayret<br />

in misin cin misin anlamıyorum<br />

PİA<br />

ne olur kim olduğunu bilsem pia’nın<br />

ellerini bir tutsam ölsem<br />

böyle uzak uzak seslenmese<br />

ben bir şehre geldiğim vakit<br />

o başka bir şehre gitmese<br />

otelleri bomboş bulmasam<br />

içlenip buzlu bir kadeh gibi<br />

buğulanıp buğulanıp durmasam<br />

ne olur sabaha karşı rıhtımda<br />

çocuklar pia’yı görseler<br />

bana haber salsalar bilsem<br />

içimi büsbütün yıldız basar<br />

bir hançer gibi çıkıp giderdim.<br />

ben bir şehre geldiğim vakit<br />

o başka bir şehre gitmese<br />

singapur yolunda demeseler<br />

bana bunu yapmasalar yorgunum<br />

üstelik parasızım pasaportsuzum<br />

ne olur sabaha karşı rıhtımda<br />

seslendiğini duysam pia’nın<br />

sırtında yoksul bir yağmurluk<br />

çocuk gözleri büyük büyük<br />

üşümüş ürpermiş soluk<br />

ellerini tu<strong>ta</strong>bilsem pia’nın<br />

ölsem eksiksiz ölürdüm<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


T.C.<br />

MALİYE BAKANLIĞI<br />

Gelirler Genel Müdürlüğü<br />

Tarih : 20.06.2001<br />

Sayı : B.07.0.GEL.0.32/32232446/33731<br />

Özü : Bir şirkette bağımlı s<strong>ta</strong>tüde çalışan SM, SMMM’lerin başka<br />

gerçek ya da tüzel kişilere ait beyannameleri imzalayıp imzalamayacakları hk.<br />

Adı geçen dilekçede bir özel şirketler grubunda muhasebeci olarak çalıştığını<br />

ve çalıştığı şirketin birden fazla şirketinin mevcut olduğunu belirterek, serbest<br />

muhasebeci unvanı ile sadece bordrolu çalıştığı şirketin mi yoksa, diğer şirketlerin<br />

de beyannamelerini imzalayıp imzalamayacağını sormak<strong>ta</strong>dır.<br />

VUK’a 4008 sayılı Kanunun 6’ncı maddesiyle eklenen mükerrer 227’nci<br />

madde ile Maliye Bakanlığı, vergi beyannamelerinin 3568 sayılı Kanuna göre yetki<br />

almış serbest muhasebeci, serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirler<br />

<strong>ta</strong>rafından da imzalanması mecburiyetini getirmeye, bu mecburiyeti beyanname<br />

çeşitleri mükellef grupları ve faaliyet konuları itibariyle ayrı ayrı uygulatmaya ve<br />

buna ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkili kılınmış ve bu yetkiye dayanılarak<br />

ve Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerce İmzalanması<br />

Hakkında Genel Tebliğde gerekli açıklamalar yapılmıştır.<br />

Söz konusu Genel Tebliğin IV üncü bölümünde, mükelleflerinbeyannamelerini,<br />

kendilerine 3568 sayılı Kanunun 2/A-a maddesinde belirtilen hizmetleri bir bütün<br />

olarak fiilen veren meslek mensupları <strong>ta</strong>rafından imzalanabileceği belirtilmiştir.<br />

3568 sayılı Kanunun 45’inci maddesinde, serbest muhasebecilerin, serbest<br />

muhasebeci mali müşavirlerin bu unvanlarla, yeminli mali müşavirlerin ise bu unvan<br />

ve <strong>ta</strong>sdik yetkisiyle; 2’nci maddede yazılı işlerin yürütülmesi amacıyla gerçek ve<br />

tüzel kişilere <strong>ta</strong>bi ve onların işyerlerine bağlı olarak hizmet akti ile çalışmayacakları<br />

hükme bağlanmıştır.<br />

Öte yandan, 16.02.1998 <strong>ta</strong>rih ve 5090 sayılı genel yazımızın 5’inci<br />

maddesinde, 3568 sayılı Kanuna göre serbest muhasebecilik veya serbest muhasebeci<br />

mali müşavirlik ruhsatı alan ancak bağımlı olarak çalışanların, mükelleflerin<br />

beyannamelerini imzalayabilecekleri belirtilmiştir.<br />

Bu hükümlere göre, bağımlı s<strong>ta</strong>tüde çalışan serbest muhasebeci veya serbest<br />

muhasebeci mali müşavirlerin ancak bir gerçek ya da tüzel kişiye ait beyannameleri<br />

imzalamaları mümkün bulunmak<strong>ta</strong>dır. Bu nedenle sadece bordolu olarak çalışan<br />

şirketin beyannameleri imzalanabilecektir. Aynı gruba ait diğer şirketlerin<br />

beyannamelerinin imzalanması mümkün değildir.<br />

mevzuat<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

38


yargı<br />

T.C.<br />

DANIŞTAY<br />

Dokuzuncu Daire<br />

Esas No: 2001/2624<br />

Karar No: 2004/3556<br />

Özet: Kur farkından kaynaklanan gelirin, katma değer vergisine <strong>ta</strong>bi<br />

olmadığı hakkında.<br />

Temyiz İsteminde Bulunan : ……….. Tekstil Sanayi ve Ticaret A.Ş.<br />

Karşı Taraf : Güngören Vergi Dairesi Müdürlüğü<br />

İstemin Özeti : Yükümlü şirketin 1994 yılında elde ettiği kur farkından<br />

kaynaklanan bir kısım gelirini kayıt ve beyan dışı bıraktığından bahisle aynı<br />

yılın Ocak-Nisan dönemleri için salınan katma değer vergisi ile kesilen<br />

kaçakçılık cezasının terkini istemiyle açılan davayı; hakkında düzenlenen vergi<br />

inceleme raporu ile davacı şirketin 26.954.515.425 lira kur farkı geliri için<br />

fatura düzenlemediği ve katma değer vergisi hesaplamadığının anlaşıldığı, bu<br />

durumda tespit edilen matrah farkı üzerinden salınan kaçakçılık cezalı katma<br />

değer vergisinde isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle reddeden İs<strong>ta</strong>nbul 1.<br />

Vergi Mahkemesinin 13.02.2001 <strong>ta</strong>rih ve 2001/246 sayılı kararının; kayıt ve<br />

beyan dışı bırakılan kur farkı gelirleri bulunmadığı ileri sürülerek bozulması<br />

istenilmektedir.<br />

Savunmanın Özeti : Temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Danış<strong>ta</strong>y Savcısı Buket Oral’ın Düşüncesi : Uyuşmazlık, davacı şirketin<br />

1994 yılı işlemlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen rapora dayanılarak kur<br />

farkından kaynaklanan bir kısım gelirin kayıt ve beyandışı bıraktığından bahisle<br />

sap<strong>ta</strong>nan matrah farkı üzerinden yapılan kaçakçılık cezalı katma değer vergisi<br />

<strong>ta</strong>rhiyatına ilişkin bulunmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Davacı şirket adına aynı nedenden dolayı <strong>ta</strong>rh edilen kurumlar vergisine<br />

karşı açılan davanın reddine ilişkin mahkeme kararının, Danış<strong>ta</strong>y 4. Dairesinin<br />

25.04.2002 <strong>ta</strong>rih ve E:2001/2701, K:2002/1776 sayılı kararıyla, bilirkişi<br />

incelemesi yaptırılmak üzere bozulduğu anlaşıldığından bunun sonucuna göre<br />

katma değer vergisi hakkında da yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.<br />

Bu nedenle temyiz isteminin kabulü ile mahkeme kararının bozulmasının<br />

uygun olacağı düşünülmektedir.<br />

Tetkik Hakimi Haşim Güney’in Düşüncesi : Temyize konu kararın<br />

bozulması gerekeceği düşünülmektedir.<br />

TÜRK MİLLETİ ADINA<br />

Hüküm veren Danış<strong>ta</strong>y Dokuzuncu Dairesince işin gereği görüşüldü:<br />

BÜLTEN<br />

39<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


İstem; yükümlü şirketin elde ettiği bir kısım kur farkı geliri için katma<br />

değer vergisi hesaplamadığından bahisle yapılan kaçakçılık cezalı katma değer<br />

vergisi <strong>ta</strong>rhiyatına karşı açılan davayı reddeden Vergi Mahkemesi kararının<br />

bozulmasına ilişkindir.<br />

Olayda yükümlü şirketin yurt dışı satışları nedeniyle emtianın fiili ihraç<br />

<strong>ta</strong>rihi ile ihracat bedeli dövizin yurda giriş <strong>ta</strong>rihi arasında lehine oluşan kur farkı<br />

gelirleri için fatura düzlenmediği ve katma değer vergisi hesaplamadığı yolunda<br />

düzenlenen vergi inceleme raporuna dayanılarak dava konusu cezalı <strong>ta</strong>rhiyat<br />

yapılmıştır.<br />

3065 sayılı Kanunun 10. maddesinin (a) fıkrasında; “Mal teslimi ve<br />

hizmet ifası hallerinde, malın teslimi veya hizmetin yapılması” ile vergiyi<br />

doğuran olayın meydana geldiği belirtilmiş, 26. maddesinde de; “Bedelin döviz<br />

ile hesaplanması halinde döviz, vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki<br />

cari kur üzerinden Türk Parasına çevrilir. Cari kuru belli olmayan dövizlerin<br />

Türk parasına çevrilmesine ilişkin esasları Maliye ve Gümrük Bakanlığı belirler.”<br />

denilmiştir.<br />

Bu durumda; hizmetin yapılması ile vergiyi doğuran olayın meydana<br />

gelmesi ve hizmetin karşılığını ve verginin matrahını teşkil eden bedelin döviz<br />

olarak ödenmesi halinde, ödenen dövizin, vergiyi doğuran olayın meydana<br />

geldiği <strong>ta</strong>rihteki cari kur üzerinden muhasebeleştirilerek gelir kaydedilmesi<br />

zorunlu olup, zaman içinde oluşan kur farkının da, hizmetin karşılığını oluşturan<br />

bedel içinde kabulü ve matraha dahil edilmesi mümkün değildir.<br />

Diğer yandan anılan Kanunun 20. maddesinin 1. fıkrasına göre teslim<br />

ve hizmet işlemlerinde matrahı oluşturan “bedel” kavramı aynı maddenin 2.<br />

fıkrasında açıkça <strong>ta</strong>nımlandığı halde kanun koyucu <strong>ta</strong>rafından burada <strong>ta</strong>nımlanan<br />

bedel kavramının kapsamında kabul edilmeyen fakat matraha dahil edilmesi<br />

gereken gelir kalemleri, Kanunun 24/c maddesinde özel olarak sayılmış ancak<br />

kur farkı bunlar arasında yer almamıştır. Bunun da nedeni sözü edilen maddelerde<br />

mahiyeti itibarıyla sağlanan gelirler olarak para ile temsil edilebilen menfaat<br />

kalemleri yer almasına karşın kur farkının ekonomik konjonktör gereği negatif<br />

de olabileceğinden sadece gelir değil icabında gider de sayılabilmesidir.<br />

Bu değerlendirme ve tespitler ışığında kur farkının Kanunun hizmetin<br />

<strong>ta</strong>nımının yapıldığı 4. maddesi kapsamında müs<strong>ta</strong>kil bir hizmet olarak kabul<br />

edilemeyeceği, 24/c maddesinde düzenlenen vade farkı ile aynı anlama<br />

gelmeyeceği ve kanun koyucunun kur farkının katma değer vergisine <strong>ta</strong>bi<br />

olmasını amaçlamadığı sonucuna varılmak<strong>ta</strong>dır.<br />

Bu durumda kur farkı gelirleri için katma değer vergisi hesaplamadığından<br />

bahisle yükümlü şirket adına yapılan kaçakçılık cezalı <strong>ta</strong>rhiyat<strong>ta</strong> ve bu <strong>ta</strong>rhiyatı<br />

onayan vergi mahkemesi kararında isabet görülmemiştir.<br />

Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin kabulüne, İs<strong>ta</strong>nbul 6. Vergi<br />

Mahkemesinin 13.02.2001 <strong>ta</strong>rih ve 2001/246 sayılı kararının bozulmasına<br />

26.05.2004 <strong>ta</strong>rihinde oybirliği ile karar verildi.<br />

yargı<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

40


yargı<br />

DANIŞTAY<br />

Onbirinci Daire<br />

Tarih: 03.02.1998<br />

Esas No: 1996/7221<br />

Karar No: 1998/213<br />

VUK Md. 30<br />

SERBEST MESLEK MAKBUZUNUN KAYBEDİLMESİ<br />

Üç cilt serbest meslek makbuzunu kaybeden ve bunu da<br />

hem vergi dairesine bildiren, hem de mahalli gazetede ilan ettiren<br />

mükellefin, aksine tespit olmadığı sürece, aynı yılda kullanılmış<br />

olan serbest meslek makbuzlarının or<strong>ta</strong>laması alınmak suretiyle<br />

matrah hesaplaması yoluna gidilmez.<br />

İstemin Özeti : Avukatlık faaliyetini 31.12.1993 <strong>ta</strong>rihinde<br />

terk eden yükümlünün incelemeye ibraz etmediği üç cilt serbest<br />

meslek makbuzunun kullanıldığı ve bu makbuzlarda gösterilen<br />

katma değer vergisinin kayıt ve beyan dışı bırakıldığı ileri sürülerek<br />

adına 1993/Aralık dönemi için kaçakçılık cezalı katma değer vergisi<br />

salınmıştır. Vergi Mahkemesi kararıyla; 213 Sayılı Vergi Usul<br />

Kanunu’nun 30. maddesinde düzenlenen re’sen vergi <strong>ta</strong>rhı yönünden<br />

incelenen olayda, yükümlünün avukatlık yapmak<strong>ta</strong> iken üç cilt serbest<br />

meslek makbuzunu kaybettiğini vergi dairesine bildirdiği, ayrıca bu<br />

durumun mahalli gazetede ilan edildiği, buna karşın söz konusu<br />

belgelerin kullanıldığı yolunda yapılmış bir tespit bulunmadığından<br />

aynı yılda kullanılmış olan serbest meslek makbuzlarındaki mevcut<br />

hasılatının or<strong>ta</strong>laması alınmak suretiyle matrah hesaplanmasında<br />

yasal isabet görülmediği gerekçesiyle yapılan cezalı <strong>ta</strong>rhiyatın<br />

kaldırılmasına karar verilmiştir. Vergi dairesi müdürlüğü, yapılan<br />

cezalı <strong>ta</strong>rhiyatın yasal olduğunu ileri sürerek mahkeme kararının<br />

bozulmasını istemektedir.<br />

Karar : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar, bozulması<br />

istenilen kararın dayandığı gerekçeler karşısında, yerinde ve kararın<br />

bozulmasını sağlayacak durumda görülmemiştir.<br />

Bu nedenle temyiz isteminin reddine, Vergi Mahkemesi<br />

kararının onanmasına oybirliği ile karar verildi.<br />

BÜLTEN<br />

41<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


Kıdem Tazminatı Tavanı<br />

01.07.2005 - 31.12.2005 Tarihleri Arası 1.727,15 YTL<br />

01.01.2005 - 30.06.2005 Tarihleri Arası 1.648,90 YTL<br />

01.07.2004 - 31.12.2004 Tarihleri Arası 1.574.740.000 TL<br />

01.01.2004 - 30.06.2004 Tarihleri Arası 1.485.430.000 TL<br />

01.01.2003 - 30.06.2003 Tarihleri Arası 1.323.950.000 TL<br />

01.07.2003 - 31.12.2003 Tarihleri Arası 1.389.950.000 TL<br />

01.10.2002 - 31.12.2002 Tarihleri Arası 1.260.150.000 TL<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Ücretler (Tavan ve Taban)<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Tavan Ücret 01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden geçerli olmak üzere<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Taban Ücret 01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden geçerli olmak üzere<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Taban Ücret 01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası<br />

Sigor<strong>ta</strong> Primine Esas Tavan Ücret 01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası<br />

Asgari Ücret<br />

3.176,70 YTL<br />

488,70 YTL<br />

444.150.000 TL<br />

2.886.975.000 TL<br />

01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />

a) 16 Yaşından Büyükler İçin 444.150.000 TL<br />

b) 16 Yaşından Küçükler İçin 378.000.000 TL<br />

01.07.2004 - 31.12.2004 <strong>ta</strong>rihleri arası Çıraklar için Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />

a) 16 Yaşından Büyükler İçin 133.245.000 TL<br />

b) 16 Yaşından Küçükler İçin 113.400.000 TL<br />

01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren Asgari Ücret Tu<strong>ta</strong>rı<br />

a) 16 Yaşından Büyükler İçin 488,70 YTL<br />

b) 16 Yaşından Küçükler İçin 415,80 YTL<br />

pratik bilgiler<br />

İhbar Tazminatı Tu<strong>ta</strong>rı<br />

Hizmet Süresi<br />

İşi 6 Aydan Az Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

İşi 6 Aydan 1.5 Yıla Kadar Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

İşi 1.5 Yıldan 3 Yıla Kadar Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

İşi 3 Yıldan Fazla Sürmüş Olan İşçi İçin<br />

Tazminat Tu<strong>ta</strong>rı<br />

2 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

4 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

6 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

8 Haf<strong>ta</strong>lık Ücret<br />

İşsizlik Sigor<strong>ta</strong>sı Primleri<br />

İşçi %1 İşveren %2 Devlet %1<br />

Yıllık Ücretli İzinler<br />

Hizmet Süresi<br />

Yıllık İzin Süresi<br />

1 Yıldan 5 yıla kadar olanlar (5 yıl dahil) 14 işgünü<br />

5 Yıldan 15 yıla kadar olanlar 20 işgünü<br />

15 Yıl ve daha fazla olanlar 26 işgünü<br />

18 Yaşından küçük işçiler ve 50 yaş ve daha üstündeki işçiler (en az) 20 işgünü<br />

Bazı Damga Vergisi Oranları (2005 Yılı İçin)<br />

Ücretlerde Binde 6<br />

Avanslarda, sözleşmelerde, <strong>ta</strong>hütname ve temliknamelerde Binde 7.5<br />

Yıllık Gelir Vergisi Beyannamesi<br />

18,00 YTL<br />

Kurumlar Vergisi Beyannamesi<br />

24,00 YTL<br />

Muh<strong>ta</strong>sar Beyanname<br />

12,00 YTL<br />

Katma Değer Vergisi Beyannamesi<br />

12,00 YTL<br />

Belediyelere verilen beyannameler<br />

9,00 YTL<br />

SSK’ya verilen bildirgeler<br />

9,00 YTL<br />

Diğer beyannameler (Damga Vergisi Beyannamesi Hariç)<br />

12,00 YTL<br />

Bilançolar<br />

14,00 YTL<br />

Gelir Tabloları<br />

7,00 YTL<br />

İşlem Hesabı Özetleri<br />

7,00 YTL<br />

5035 sayılı Yasa 01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren kuruluş, sermaye ve süre<br />

uzatımına ilişkin düzenlenen kağıtlarda damga vergisi kaldırılmıştır.<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

42


pratik bilgiler<br />

Emlak Vergisi Oranları<br />

Büyük Şehir Belediye Sınırlarında<br />

a) Binalarda (Meskenler için) ve Arazilerde Binde 1 Binde 2<br />

b) Binalarda (İşyerleri için) Binde 2 Binde 4<br />

c) Arsalarda Binde 3 Binde 6<br />

Yıllar İtibariyle Gecikme Zammı (Aylık)<br />

02.12.2000 - 28.03.2001 Tarihleri Arası % 5<br />

29.03.2001 - 30.01.2002 Tarihleri Arası % 10<br />

31.01.2002 - 11.11.2003 Tarihleri Arası % 7<br />

12.11.2003 Tarihinden itibaren % 4<br />

02.03.2005 Tarihinden itibaren % 3<br />

(01.01.2004’ten itibaren ay kesirleri günlük hesaplanacaktır.)<br />

Yıllar İtibariyle Tecil Faizi (Aylık)<br />

Tecil Faizi (aylık)<br />

25.01.2000 - 20.12.2000 Tarihleri Arası % 4<br />

21.12.2000 - 30.03.2001 Tarihleri Arası % 3<br />

31.03.2001 - 01.02.2002 Tarihleri Arası % 6<br />

02.02.2002 - 11.11.2003 Tarihleri Arası % 5<br />

12.11.2003 Tarihinden itibaren % 3<br />

04.03.2005 Tarihinden itibaren % 2.5<br />

Yeniden Değerleme Oranı<br />

01.01.2004 - 31.03.2004 I. Geçici Vergilendirme Dönemi % 3.4<br />

01.01.2004 - 30.06.2004 II. Geçici Vergilendirme Dönemi % 6<br />

01.01.2004 - 30.09.2004 III. Geçici Vergilendirme Dönemi % 7.3<br />

01.01.2004 - 30.09.2004 IV. Geçici Vergilendirme Dönemi % 11.2<br />

Perakende Satış Fişi ve Yazar Kasa Fişi Düzenleme Sınırı<br />

01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 440.000.000 TL<br />

01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 480 YTL<br />

Finansman Gider Kısıtlaması Oranı<br />

01.01.2004 - 31.03.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 9.3<br />

01.01.2004 - 30.06.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 8.8<br />

01.01.2004 - 30.09.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 7.6<br />

01.01.2004 - 31.12.2004 Geçici Vergilendirme Dönemi % 9.1<br />

Amortisman Ayırma Sınırı<br />

01.01.2004 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 440.000.000 TL<br />

01.01.2005 <strong>ta</strong>rihinden itibaren 480 YTL<br />

Reeskont ve Avans İşlemlerinde Uygulanacak Oranlar<br />

Reeskont İşlemlerinde (15.06.2004’den itibaren) % 38<br />

Avans İşlemlerinde (15.06.2004’den itibaren) % 42<br />

Reeskont İşlemlerinde (13.01.2005’den itibaren) % 32<br />

Avans İşlemlerinde (13.01.2005’den itibaren) % 35<br />

Geçici Vergi Oranı<br />

Gelir Vergisi Mükellefleri için % 20<br />

Kurumlar Vergisi Mükellefleri 2004 yılı için % 33<br />

Kurumlar Vergisi Mükellefleri 2005 yılı için % 30<br />

BÜLTEN<br />

43<br />

Menkul Sermaye İratlarının Beyanında Uygulanacak İndirim Oranları<br />

2000 Yılı için (sıfır) olarak uygulanır. (Enflasyondan arındırma oranı<br />

bir (1)’den büyük çıktığı için bahse konu gelirler beyan edilmeyecektir.) % 00.0<br />

2002 Yılı için % 87.4<br />

2003 Yılı için % 57.5<br />

2004 Yılı için % 43.8<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


2004 YILI KAZANÇLARINDA BEYAN SINIRLARI<br />

- Konut kira geliri istisna tu<strong>ta</strong>rı 1.800.000.000 TL<br />

- Tevkif (Kesinti) yoluyla vergilendirilmiş bulunan menkul sermaye iratları ve Vergi<br />

alacağı dahil kurumlardan elde edilen kar paylarında<br />

14.000.000.000 TL<br />

- Tevkif (Kesinti) yoluyla vergilendirilmiş bulunan gayrimenkul sermaye iratlarında 14.000.000.000 TL<br />

- Değer artış kazançlarında 12.000.000.000 TL<br />

- GVK 82. maddede belirtilen bazı arızi kazançlarda 12.000.000.000 TL<br />

- GVK Geçici 59. maddede belirtilen DT ve HB faizleri ve alım satım kazançlarında 174.033.882.000 TL<br />

01.01.2005’den İtibaren Özel Usulsüzlük Cezaları<br />

1- Fatura, Gider Pusulası, Müs<strong>ta</strong>hsil Makbuzu ile Serbest Meslek Makbuzlarının<br />

verilmemesi, alınmaması, düzenlenmemesi veya düzenlenen bu belgelerin<br />

gerçeği yansıtmaması halinde her belgenin 2005 Yılı için ise 118 YTL’den az,<br />

55.000 YTL’den fazla olamaz. % 10<br />

2- Perakende Satış Fişi, Ödeme Kaydedici Cihaz Fişi, Giriş ve Yolcu Taşıma<br />

Bileti, Sevk İrsaliyesi, Taşıma İrsaliyesi, Yolcu Listesi, Günlük Müşteri<br />

Listesi İle Maliye Bakanlığı’nca Düzenleme Mecburiyeti Getirilen Belgelerin<br />

Düzenlenmemesi, Bulundurulmaması ve Kaydedilmemesi veya Düzenlenen<br />

Bu Belgelerin Gerçeği Yansıtmaması Halinde; Herbir Belge İçin 2005 Yılı<br />

İçin 5.500 YIL ve toplam bir yıllık 55.000 YTL’den fazla olamaz.<br />

3- VUK’un 232’nci maddesinin l-5.bentleri dışında kalan kişilerin Fatura, Gider<br />

Pusulası, Müs<strong>ta</strong>hsil Makbuzu, Serbest Meslek Mkb. Parakende Satış Fişi,<br />

Ödeme Kaydedici Fiş, Giriş ve Yolcu Taşıma Bileti Almadıklarının Tespitinde<br />

118 YTL<br />

23.60 YTL<br />

pratik bilgiler<br />

4- Serbest Meslek kazanç Defterini Günü Güne Tutmayanlara 118 YTL<br />

5- Vergi Levhasını Bulundurmayan ve Asmayanlara 118 YTL<br />

6- T. Düzen Hesap Planı ve Mali Tablolara İlişkin Usul ve Esaslara Uymayanlara 2.700 YTL<br />

7- VUK’un 8. maddesinin son fıkrası uyarınca düzenlenen tek vergi numarası<br />

ile ilgili mecburiyetlere uymayanlar<br />

8- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini <strong>ta</strong>mamen veya kısmen yerine<br />

getirmeyen matbaa işletmecilerine<br />

9- 4358 sayılı Kanun uyannca Vergi Kimlik No’su zorunluluğu getirilen kurum<br />

ve kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri yerine getirmeyenler<br />

10- VUK.’un 127/d bendi uyannca Maliye Bakanlığı’nm özel işaretli görevlisinin<br />

ikazına rağmen durmayan araç sahibi adına<br />

140 YTL<br />

420 YTL<br />

550 YTL<br />

420 YTL<br />

Teminat ve İnceleme Aranılmaksızın Tevkif Yolu ile<br />

Kesilen Vergilerden İade Edilecek Tu<strong>ta</strong>r<br />

GVK. G.T. 252 (06.04.2004 Tarihi İtibariyle) 10.000.000.000<br />

Usulsüzlük Cezalarına Ait Cetvel (01.01.2005’den itibaren)<br />

Mükellefler<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

I. Derece<br />

Usulsüzlükler<br />

II. Derece<br />

Usulsüzlükler<br />

Sermaye Şirketleri 66,00 YTL 38,00 YTL<br />

Birinci Sınıf Tüccar ve Serbest Meslek Erbabı 42,00 YTL 21,00 YTL<br />

İkinci Sınıf Tüccarlar 21,00 YTL 10,80 YTL<br />

Yukarıdakiler Dışında Kalıp; Beyanname ile GV’ne Tabi Olanlar 10,80 YTL 5,50 YTL<br />

Basit Usulde GV’ne Tabi Olanlar 5,50 YTL 2,70 YTL<br />

Gelir Vergisinden Muaf Esnaf 2,70 YTL 1,50 YTL<br />

BÜLTEN<br />

44


Yıllar İtibariyle Yeniden Değerleme Oranları<br />

pratik bilgiler<br />

Uygulama Yılı Oran (%) Uygulama Yılı Oran (%)<br />

2000 56.0 2003 28.5<br />

2001 53.2 2004 11.2<br />

2002 59.0 2005/1. Geçici Vergi Dön. 3.3<br />

Bilgi Vermekten Çekinenlere Özel Usulsüzlük Cezaları<br />

VUK’nun 86,148 - 150,226 ve 227 nci Maddelerinde Yer Alan<br />

ile Mük. 257. Maddesi Uyarınca Getirilen Zorunluluklar.<br />

2004 (TL) 2005 (YTL)<br />

Birinci Sınıf Tüccarlar ile Serbest Meslek Erbabı 1.070.000.000 1.180,00<br />

İkinci Sınıf Tüccarlar, Defter Tu<strong>ta</strong>n Çiftçiler ile Basit Usulde<br />

Vergilendirilenler 500.000.000 550,00<br />

Yukarıda Belirtilenler Dışında Kalanlar 250.000.000 270,00<br />

2004 Yılı Ücret Gelirleri Dışındakilere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.000.000.000 liraya kadar % 20<br />

14.000.000.000 liranın 6.000.000.000 lirası için 1.200.000.000 lira, fazlası % 25<br />

28.000.000.000 liranın 14.000.000.000 lirası için 3.200.000.000 lira, fazlası % 30<br />

70.000.000.000 liranın 28.000.000.000 lirası için 7.400.000.000 lira, fazlası % 35<br />

140.000.000.000 liranın 70.000.000.000 lirası için 22.100.000.000 lira, fazlası % 40<br />

140.000.000.000 liradan fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 45<br />

2004 Yılında Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.000.000.000 liraya kadar % 15<br />

14.000.000.000 liranın 6.000.000.000 lirası için 900.000.000 lira, fazlası % 20<br />

28.000.000.000 liranın 14.000.000.000 lirası için 2.500.000.000 lira, fazlası % 25<br />

70.000.000.000 liranın 28.000.000.000 lirası için 6.000.000.000 lira, fazlası % 30<br />

140.000.000.000 liranın 70.000.000.000 lirası için 18.600.000.000 lira, fazlası % 35<br />

140.000.000.000 liradan fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 40<br />

2005 Yılı Ücret Gelirleri Dışındakilere Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.600 YTL’ye kadar % 20<br />

15.000 YTL’nin 6.600 lirası için 1.320 lira, fazlası % 25<br />

30.000 YTL’nin 15.000 lirası için 3.420 lira, fazlası % 30<br />

78.000 YTL’nin 30.000 lirası için 7.920 lira, fazlası % 35<br />

78.000 YTL’den fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 40<br />

2005 Yılı Ücret Gelirlerine Uygulanacak Gelir Vergisi Tarifesi<br />

6.600 YTL’ye kadar % 15<br />

15.000 YTL’nin 6.600 lirası için 990 lira, fazlası % 20<br />

30.000 YTL’nin 15.000 lirası için 2.670 lira, fazlası % 25<br />

78.000 YTL’nin 30.000 lirası için 6.420 lira, fazlası % 30<br />

78.000 YTL’den fazlasının<br />

oranında vergilendirilir<br />

% 35<br />

2005 Yılında Beyannamelerini SM veya SMMM’lere İmzalatmak Zorunda Olmayanlar<br />

BÜLTEN<br />

45<br />

Noterler<br />

Özel kanunla kurulan kooperatifler ve birlikleri<br />

2004 yılı satış veya hasılatları aşağıdaki tu<strong>ta</strong>rları aşmayan mükellefler<br />

- Serbest meslek faaliyetlerinde bulunanlar 73.420.844.902<br />

- II. Sınıf <strong>ta</strong>cirler alım-satım veya imalat<strong>ta</strong> bulunanlar 102.789.182.862<br />

- II. Sınıf <strong>ta</strong>cirler alım-satım veya imalat dışındakiler 51.394.591.430<br />

- Zirai kazancı işletme hesabı esasına göre belirlenen çiftçiler 102.789.182.862<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159


01.01.2005’den İtibaren SSK’na Göre Uygulanacak İdari Para Cezaları<br />

1- İşyeri Bildirgesinin Yasal Süresi İçinde Kuruma Verilmemesi Halinde<br />

a) Bilanço Esasına Göre Defter Tu<strong>ta</strong>nlar<br />

b) Diğer Defterleri Tu<strong>ta</strong>nlar<br />

c) Defter Tutmakla Yükümlü Olmayanlar<br />

2- Sigor<strong>ta</strong>lı İşe Giriş Bildirgesinin Yasal Süresi İçinde Kuruma Verilmemesi<br />

Halinde Her Bir Sigor<strong>ta</strong>lı İçin<br />

3- Aylık, Sosyal Güvenlik Destek Primi Bildirgeleri ve Dört Aylık Bordroların<br />

(kaldırıldı) Kuruma Verilmemesi Halinde Asgari Ücretin Üç Katını Geçmemek<br />

Kaydıyla Belgenin;<br />

a) Aslı İçin Sigor<strong>ta</strong>lı Başına Aylık Asgari Ücretin 1/5’i<br />

b) Ek Belge Niteliğinde Olması Halinde Asgari Ücretin 1/8’i<br />

c) Hiç Belge Vermeyenlere Her Ay İçin Asgari Ücretin 3 Katı<br />

4- Yazılı İh<strong>ta</strong>ra Rağmen Mücbir Sebep Olmaksızın Defter ve Belgelerin İbraz<br />

Edilmemesi Halinde<br />

a) Bilanço Esasına Göre Defter Tu<strong>ta</strong>nlara Asgari Ücretin 12 Katı<br />

b) Bilanço Esası Dışında Defter Tu<strong>ta</strong>nlara Asgari Ücretin 6 Katı<br />

c) Defter Tutmakla Yükümlü Olmayanlara Asgari Ücretin 3 Katı<br />

Defter Ve Belgelerinin Tümünü Bu Bentte Belirtilen Süre İçinde İbraz Etmekle<br />

Birlikte, Yönetmelikte Belirtilen Usul ve Esaslara Uygun Olarak Düzenlemeyenlere,<br />

Her Bir Geçersizlik Hali İçin, İbraz Edilmemesi Üzerine Uygulanan Mik<strong>ta</strong>rları<br />

Aşmamak Kaydıyla Aylık Asgari Ücretin Yansı Tu<strong>ta</strong>rında<br />

5- Dört Aylık Bordro (kaldırıldı) ve SGDP Bordrosunu İşyerine Süresinde<br />

Asmayanlara<br />

6- İşçi veya geçindirmekle yükümlü olduklarına muayene için gerekli belgeleri<br />

kurumca yapılacak ih<strong>ta</strong>ra rağmen üç gün içinde vermeyenlere<br />

1.466,10 YTL<br />

977,40 YTL<br />

488,70 YTL<br />

488,70 YTL<br />

97,74 YTL<br />

61,09 YTL<br />

1.466,10 YTL<br />

5.864,40 YTL<br />

2.932,20 YTL<br />

1.466,10 YTL<br />

244,35 YTL<br />

977,40 YTL<br />

488,70 YTL<br />

pratik bilgiler<br />

ÜFE-ÜRETİCİ FİYAT ENDEKSLERİ (TÜRKİYE GENEL)<br />

Yıllar Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık<br />

1990 10,03196 10,49502 10,93266 11,19525 11,36749 11,53407 11,72890 12,24842 12,95430 13,55289 13,92842 14,27571<br />

1991 14,93077 15,71570 16,47806 17,36464 17,87005 18,11287 18,51946 19,39475 20,24463 20,95616 21,76368 22,72933<br />

1992 25,23661 26,55237 27,69872 28,30577 28,50342 28,57401 29,09918 30,50530 32,41682 34,21540 35,40975 36,68598<br />

1993 38,53538 40,54573 42,47419 43,58383 44,83748 45,88783 48,06476 49,86899 51,87086 53,72027 57,13390 58,79131<br />

1994 61,90 66,70 71,40 91,70 99,50 102,20 104,70 108,00 112,80 119,80 126,60 134,70<br />

1995 148,50 159,00 167,80 176,40 179,70 182,00 186,10 190,30 199,10 206,50 213,80 223,10<br />

1996 244,80 259,10 277,30 299,70 312,10 320,60 328,20 340,60 358,00 377,60 396,90 412,50<br />

1997 435,80 462,80 490,70 517,90 544,80 563,40 593,10 624,60 663,70 708,00 747,60 787,70<br />

1998 839,10 877,40 912,70 949,30 980,20 995,50 1020,70 1045,30 1101,20 1146,80 1185,70 1215,10<br />

1999 1258,6 1301 1352,9 1424,4 1469,9 1496,5 1556 1606,8 1700,8 1780,1 1852,7 1979,5<br />

2000 2094 2179,3 2246,8 2300,5 2339,5 2346,4 2370,5 2393 2448,3 2516,7 2577,2 2626<br />

2001 2686,8 2757,6 3035 3470,8 3689,6 3795,6 3920,6 4059,5 4276,7 4564,5 4755,5 4951,7<br />

2002 5157,4 5289,5 5387,9 5485,5 5508,4 5572,0 5720,7 5842,8 6024,6 6213,0 6314,3 6478,8<br />

2003 6840,7 7055,7 7281,8 7410,0 7364,0 7222,2 7183,5 7169,4 7173,3 7213,4 7336,2 7382,1<br />

2004 7576,5 7700,6 7862,2 8070,5 8067,8 7982,7 7861,6 7923,5 8069,7 8330,1 8392,7 8403,7<br />

2005 8328,42 8326,55 8503,60 8675,43<br />

MART - NİSAN 2005, SAYI:159<br />

BÜLTEN<br />

46


SMMM<br />

MESLEKTAÞLARIMIZA<br />

ÖZEL KAMPANYA<br />

Sigor<strong>ta</strong> A.Þ.<br />

A Member Company of American International Group, Inc.<br />

Sigor<strong>ta</strong>cýlýk kalitesini dünya s<strong>ta</strong>ndartlarýnda belirleyen<br />

normlardan ve güven ilkesinden <strong>ta</strong>viz vermeyen, insaný ve<br />

insanýn ürettiklerini her þeyin üstünde tu<strong>ta</strong>n felsefesi ile<br />

dinamik bir anlayýþla gücünü ve güvenilirliðini dünyaya kabul<br />

ettirmiþ bulunan 1976 yýlýndan beri Türkiye'de faaliyetlerini<br />

sürdüren AIG Sigor<strong>ta</strong> A.Þ.<br />

1- SÝZE ÖZEL FÝYAT VE TAKSÝT ÝMKANLAR ÝLE KASKO -<br />

TRAFÝK YANGIN POLÝÇELERÝ<br />

2- AIG ASÝST HÝZMETLERÝ (HASAR ANINDAKÝ KURTARMA<br />

ÇEKME KONAKLAMA NAKÝL MEDLÝNE… V.S<br />

HÝZMETLER)<br />

3- 10 ÝÞ GÜNÜ ÝÇERÝSÝNDE HASAR BEDELÝNÝN ÖDENMESÝ<br />

GARANTÝSÝ<br />

4- HASARSIZLIK ÝNDÝRÝMÝNÝN DEVAMI ÝLE<br />

ANKARA SERBEST MUHASEBECÝ MALÝ MÜÞAVÝRLER ODASI<br />

ÜYELERÝNÝN HÝZMETÝNDE OLUP, ÇOK YAKIN BÝR ZAMANDA<br />

SÝZ MESLEK MENSUPLARINI MESLEKÝ SORUMLULUK<br />

SÝGORTASI KAPSAMINDA TEMÝNAT ALTINA ALACAKTIR.<br />

ÜLGER<br />

SÝGORTA VE ARACILIK HÝZMETLERÝ LTD. ÞTÝ.<br />

Nenehatun Cad. 93/11 G.O.P / ANKARA<br />

Tel: 0312 447 48 32 - 37 Faks: 0312 447 63 44 GSM: 0532 373 66 75

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!