30.12.2014 Views

Hazar Raporu - Issue 02 - Winter 2012

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

seçimlerindeki cumhurbaşkanı değişimi<br />

olacaktır. Çünkü Hristofyas aday olmayacak,<br />

büyük bir ihtimalle Anastasyas cumhurbaşkanı<br />

olacaktır. O güne kadar, özellikle Kıbrıs<br />

üzerine biraz çalışmak gerekiyor ki, Mart<br />

ayında cumhurbaşkanlığı düzeyinde de bir<br />

değişim olduğu zaman“ acaba bu çözüme<br />

doğru bir açılım olabilir mi” sorusuna<br />

kolaylıkla bir cevap bulunabilsin. Bu<br />

çalışmada birkaç tane husus çok önemli oluyor.<br />

Bunlar; Akdeniz’deki doğalgaz çalışmaları,<br />

hidrokarbon çalışmaları, aynı zamanda<br />

Kıbrıs’taki su ve elektrik sorunlarıdır. O<br />

yüzden şöyle düşünmek gerekiyor. Burada<br />

aktörler birbirleriyle ilişkilerini geliştirerek bir<br />

kazan-kazan mantığına girebilirlerse, esasında<br />

bu durum Doğu Akdeniz’in yalnızca daha da<br />

zenginleşmesi değil aynı zamanda daha da<br />

istikrarlı olma olasılığını ortaya çıkaracak.<br />

Aktörler güvenlik ve kendi ulusal çıkarları<br />

temelinde bir kazan-kazan değil de kazankaybet<br />

pozisyonuna girerlerse, o zaman elbette<br />

ki istikrar değil, istikrarsızlık olacak, çatışma<br />

olacak. Ama bizim yaptığımız çalışmalarda<br />

şuana kadar, ki benim görüşümde aynı yönde,<br />

böyle bir tercih esasında ciddi anlamında<br />

kazan-kaybet durumundan, kaybet-kaybet<br />

durumuna geçecektir. O yüzden böylesi ilginç<br />

bir kazan-kazan durumunun istikrar ve<br />

zenginlik getirebileceği düşünülebilir. Ama tabii<br />

sizlerin de bildiği gibi, uluslararası ilişkiler<br />

öyle işlemiyor. Çünkü aktörler çıkar temelinde<br />

kooperasyona, işbirliğine gitme eğiliminde<br />

olmuyorlar ve bir anlamda da birbirlerinden<br />

şüphelendikleri, birbirlerine güvenmedikleri<br />

için, kazan-kaybet mantığını esas alıp, ben<br />

kazanayım o kaybetsin diyorlar. Fakat bu<br />

mantıkla, esasında sadece Doğu Akdeniz değil<br />

aynı zamanda Türkiye-AB ilişkileri ve bu<br />

bağlamda Türkiye-İsrail ilişkileri de kazananı<br />

olmayan kaybet-kaybet halini alacak.O yüzden<br />

bu sorunun yanıtınabiraz çalışmak lazım,<br />

daha somut söylemek lazım. Tabii somut<br />

fikirler çalışıldıktan sonra dile getirilebilir.<br />

Kazan-kazanla, kazan-kaybet arasında tercih<br />

yapılması söz konusu olursa, Akdeniz’de<br />

kaybet-kaybet arasında gidip gelen bir döneme<br />

girdiğimizi söyleyebiliriz. O yüzden tercihler<br />

çok önemli.<br />

Türkiye’nin İran politikasını nasıl<br />

değerlendiriyorsunuz<br />

Türkiye’nin İran politikası, eksen kayması<br />

tartışmaları bundan birkaç yıl evvel olmuştu.<br />

O zaman eksen kayması eleştirisine karşıydım<br />

ve hatta bu bağlamda yazılar da yazdım.<br />

Çünkü Türkiye’nin o dönemdeki tavrı<br />

doğruydu. Hatta o zamana baktığımızda,<br />

eksen kayması tartışması Türkiye’nin batıyla<br />

yani AB ile olan ilişkileri bugünden daha<br />

iyiydi. Yani en azından o zaman Sayın<br />

Başbakan, Sayın Davutoğlu, “evet, ilişkiler<br />

doğuya doğru gitsin ama doğu batıyı da<br />

güçlendirir” şeklinde ikili düşünme durumu da<br />

vardı. Ama bugün, biraz önce de söylediğim<br />

gibi, Başbakan’ın uzun konuşmasında, ki<br />

bir vizyon konuşması gibiydi, AB’ye hiç yer<br />

yoktu. Mevcut durumda, ilginçbir şekilde<br />

İran sorunu varken o eksen kaymalarından<br />

sonra geldiğimiz noktada, esasında AB<br />

kısmı bitmiş bir Türkiye var. Bunu şunun<br />

için söylüyorum, Türkiye’nin bu eksen<br />

kaymalarına karşı önemli referanslarından<br />

biri olan, İran, Brezilya ve Türkiye inisiyatifi<br />

HAZAR RAPORU<br />

91 89

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!