Hazar Raporu - Issue 02 - Winter 2012

caspianreport
from caspianreport More from this publisher
30.12.2014 Views

D ış ilişkiler konusunda Avrupa’nın 2030’lu yıllara kadar Balkan genişlemesini de tamamlayarak üye sayısı açısından daha istikrarlı bir hale gelmesi beklenebilir. Bunun dışında AB’nin yakın çevresiyle ilişkilerinde birtakım sorunlar gündeme gelebilir. Bu sorunlar enerji, güvenlik ve göç gibi kronik konulara ilişkin olabileceği gibi deniz kirliliği, çevre felaketi, iklim değişikliği gibi daha farklı alanlarda da yaşanabilir. Bunun yanı sıra ABD, Japonya ve Çin gibi ülkelerle global çaptaki sorunlara ilişkin yaklaşım farklarının giderilmesi AB’yi daha inandırıcı ve etkin hale getirecektir. Ancak bu tabii ki hiç kolay olmayacaktır. Şayet AB, içinde bulunduğu bu krizi firsata dönüştürebilirse, bu kez yeni dönemde ekonomik açıdan daha güçlü ve dinamik bir AB görmek pekâlâ mümkündür. Sonuç olarak AB’yle ilgili gelecek senaryolarına bakıldığında iç sorunlar ve kurumsal konularla ilgili olarak birtakım olumlu gelişmeler yaşanabilir. Ancak ekonomik konularda, dış politika konularında yakın vadede çok olumlu bir tablo ortaya çıkmamaktadır. Son olarak ekonomi cephesine bakıldığında şu anki olumsuz konjonktürün de etkisiyle pek olumlu bir senaryo beklenmemektedir. Bunlara bir de Çin gibi, Uzakdoğu ülkeleri, Afrika ülkeleri gibi gelişmekte olan ülkelerin (pays emergents) yükselişi hesaba katılacak olursa AB’nin küresel rekabetteki yeri ciddi anlamda sorgulanmaktadır. E konomik krizle ilgili olarak bugüne kadar yapılan yorumlar, çizilen senaryolar daha ziyade felaket senaryosu şeklindedir ve oldukça menfidir. Ancak AB’nin doğasında var olan krizlerden güçlenerek çıkma potansiyeli bu noktada unutulmamalıdır. 36 34

Gürcistan Parlamento Seçimleri Sonucu: Dış Politika ve Yeni Yaklaşım Arayışları Doç. Dr. Kornely Kakachia Tiflis Devlet Üniversitesi – Tiflis merkezli Gürcistan Politika Enstitüsü düşünce kuruluşu direktörü Giriş Yaklaşık 20 yıldır Sovyetler Birliği sonrası dönemde birçok ülkeden daha fazla işlevsel bir demokratik sistem ve kararlı politik kuruluşlar oluşturma hususunda sorun yaşamaktadır. Sonuç olarak; Gürcistan’ın demokratik ülkeler ailesinin tam yetkili bir üyesi olma arzusu, tüm politikacıların hedeflediği şekilde sürdürülebilir ve hukuki manada düzene oturmuş bir yönetim sistemi; başlıca bir gaye halini almıştır. 1 Aslında Gül Devrimi’ni takip eden süreçte Gürcistan, zayıf ve bozulmuş yönetim probleminin üzerine giderek Sovyet Sonrası karşıtlarına üstün gelmiştir. Düşük seviyede resmi yozlaşmaları bertaraf ederek ve temel devlet kuruluşlarını yeniden inşa ederek -ya da inşa ederekciddi bir başarı elde etmiştir. Görünüşte Gürcistan demokratik kazanımlarını dengelemiştir. 1 SalomeTsereteli-Stephens, CaucasusBarometer: Gürcistan’da Hukukun Egemenliği–Halkın Görüş ve Yaklaşımı 27.6. 2011, http://crrccenters.org/activities/reports/. Gürcistan’ı takip eden çoğu kişinin belirttiği üzere, “birçok açıdan devrim sonrası Gürcistan’da bugünkü demokrasi koşulları, demokratikleşmekte olan pek çok ülkeden daha iyidir.” 2 Hükümeti dengelemek adına yeteri derecede güçlü bir sosyal yahut politik hareketin olmayışı henüz dengeye varmamış demokrasisi için en büyük engeldir. Son yıllarda yasama alanında ciddi değişim yaşansa da demokratik seçim süreci hala ciddi bir sorun teşkil etmektedir. 3 Ancak Gürcistan politik yaşamındaki mevcut gelişmeler, bu durumun değişebileceğini göstermektedir. Gürcistan Demokrasisi İçin Turnusol Kağıdı Hükmündeki Parlamento Seçimleri Son parlamento seçimleri (1 Ekim 2012) demokratik dönüşümün düzene girdiğini göstermesi ve barışçıl yollardan güç 2 Lincoln A. Mitchell. Gül Devrimi sonrasında Gürcistan Demokrasisi. Orbis. 2006. P.671 3 Kornely Kakachia. Gürcistan Parlamento Seçimleri: BARIŞÇIL GÜÇ AKTARIMI BAŞLANGICI MI PONARS Eurasia Policymemo. No. 230. Eylül 2012. HAZAR RAPORU 35 37

D ış ilişkiler konusunda Avrupa’nın<br />

2030’lu yıllara kadar Balkan genişlemesini<br />

de tamamlayarak üye sayısı açısından daha<br />

istikrarlı bir hale gelmesi beklenebilir.<br />

Bunun dışında AB’nin yakın çevresiyle<br />

ilişkilerinde birtakım sorunlar gündeme<br />

gelebilir. Bu sorunlar enerji, güvenlik ve<br />

göç gibi kronik konulara ilişkin olabileceği<br />

gibi deniz kirliliği, çevre felaketi, iklim<br />

değişikliği gibi daha farklı alanlarda da<br />

yaşanabilir. Bunun yanı sıra ABD, Japonya<br />

ve Çin gibi ülkelerle global çaptaki<br />

sorunlara ilişkin yaklaşım farklarının<br />

giderilmesi AB’yi daha inandırıcı ve etkin<br />

hale getirecektir. Ancak bu tabii ki hiç<br />

kolay olmayacaktır.<br />

Şayet AB, içinde bulunduğu bu krizi firsata<br />

dönüştürebilirse, bu kez yeni dönemde<br />

ekonomik açıdan daha güçlü ve dinamik<br />

bir AB görmek pekâlâ mümkündür.<br />

Sonuç olarak AB’yle ilgili gelecek<br />

senaryolarına bakıldığında iç sorunlar<br />

ve kurumsal konularla ilgili olarak<br />

birtakım olumlu gelişmeler yaşanabilir.<br />

Ancak ekonomik konularda, dış politika<br />

konularında yakın vadede çok olumlu bir<br />

tablo ortaya çıkmamaktadır.<br />

Son olarak ekonomi<br />

cephesine bakıldığında şu anki olumsuz<br />

konjonktürün de etkisiyle pek olumlu bir<br />

senaryo beklenmemektedir. Bunlara bir<br />

de Çin gibi, Uzakdoğu ülkeleri, Afrika<br />

ülkeleri gibi gelişmekte olan ülkelerin<br />

(pays emergents) yükselişi hesaba<br />

katılacak olursa AB’nin küresel rekabetteki<br />

yeri ciddi anlamda sorgulanmaktadır.<br />

E<br />

konomik krizle ilgili olarak bugüne kadar<br />

yapılan yorumlar, çizilen senaryolar daha ziyade<br />

felaket senaryosu şeklindedir ve oldukça menfidir.<br />

Ancak AB’nin doğasında var olan krizlerden<br />

güçlenerek çıkma potansiyeli bu noktada<br />

unutulmamalıdır.<br />

36 34

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!