PDF SAYI 78 - Hayat Online

PDF SAYI 78 - Hayat Online PDF SAYI 78 - Hayat Online

hayatonline.eu
from hayatonline.eu More from this publisher
29.12.2014 Views

16 IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün 06 Köln Emniyet Müdürü Wolfgang Albers 24 ATİB Genel Başkanı İhsan Öner “Çifte Vatandaşlık Hakkımızı İstiyoruz” 04 Mağdurları Zanlı Gibi Gördük Özür Diliyoruz HAYAT Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: 78 • Yıl/Jahre: 10 • Mart / März 2013 / Rebiu`l Ahir 1434 IGMG Bir Hizmet Teşkilatıdır CSU'dan THY Nürnberg'e 40. Yıl Ziyareti IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin Bulunduğumuz Makamlar Bizlere Emanettir 27 İman Varsa İmkan da Vardır Allah’ı; Rabb, Rabb’ı; İlah Olarak Tanıyor muyuz Dr. Yusuf IŞIK 05 Ehliyette Avrupa Uyum Yasaları ile Değişen Kanun ve Kurallar Hakkında Bilgiler İhsan GÜLER 12 Kalabalıklar İçinde Anonimleşmek Mahmut AŞKAR 11 Şamatadan Dr. Tevfik’in Renksiz Çayını İçmeye Mustafa KASALAK 21 15 TANZANYA'DA GÖZ AMELİYATLARI BAŞLADI İslami Bankacılık Temel İlkeler, Kavramlar İsmail KARADÖL 13 Hacarabın Serüvenleri 65 M. Salih AYDIN 29

16<br />

IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün<br />

06<br />

Köln Emniyet Müdürü Wolfgang Albers<br />

24<br />

ATİB Genel Başkanı İhsan Öner<br />

“Çifte Vatandaşlık<br />

Hakkımızı<br />

İstiyoruz”<br />

04<br />

Mağdurları Zanlı Gibi<br />

Gördük Özür Diliyoruz<br />

HAYAT<br />

Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir<br />

Aylık Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung • Sayı/Nr.: <strong>78</strong> • Yıl/Jahre: 10 • Mart / März 2013 / Rebiu`l Ahir 1434<br />

IGMG Bir<br />

Hizmet Teşkilatıdır<br />

CSU'dan THY Nürnberg'e<br />

40. Yıl Ziyareti<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin<br />

Bulunduğumuz<br />

Makamlar Bizlere<br />

Emanettir<br />

27<br />

İman Varsa İmkan da Vardır<br />

Allah’ı; Rabb,<br />

Rabb’ı; İlah<br />

Olarak<br />

Tanıyor<br />

muyuz<br />

Dr. Yusuf IŞIK 05<br />

Ehliyette<br />

Avrupa Uyum<br />

Yasaları ile<br />

Değişen Kanun<br />

ve Kurallar<br />

Hakkında Bilgiler<br />

İhsan GÜLER 12<br />

Kalabalıklar<br />

İçinde<br />

Anonimleşmek<br />

Mahmut AŞKAR 11<br />

Şamatadan<br />

Dr. Tevfik’in<br />

Renksiz<br />

Çayını<br />

İçmeye<br />

Mustafa KASALAK 21<br />

15<br />

TANZANYA'DA GÖZ<br />

AMELİYATLARI BAŞLADI<br />

İslami<br />

Bankacılık<br />

Temel İlkeler,<br />

Kavramlar<br />

İsmail KARADÖL 13<br />

Hacarabın<br />

Serüvenleri<br />

65<br />

M. Salih AYDIN 29


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

03 ➤<br />

➤<br />

editörden<br />

Sevgili dostlar!<br />

Yazımızın başlığı olan söz; Prof.<br />

Dr. Necmettin Erbakan Hoca`ya<br />

ait bir sözdür. Bir inanç ve aksiyon<br />

adamı olan Erbakan Hoca bu sözü<br />

iman etmiş bir insan için imkansız<br />

diye bir şey olamayacağını anlatmak<br />

için bu sözü söylemiştir. Kendisi<br />

de bu sözün pratiğini hayatında<br />

yaşayarak bizlere göstermiştir.<br />

<strong>Hayat</strong>ı boyunca inandığı değerler<br />

uğruna mücadele eden ve bu<br />

mücadelede çevresindeki herkese<br />

örnek olan Erbakan Hoca; sadece<br />

çevresindekiler değil onu tanıyan<br />

ve tanımayan herkes tarafından<br />

saygıyla hatırlanan bir insandı.<br />

Son olarak siyasi mücadelesinde<br />

28 Şubat Post Modern darbesine<br />

muhatap olan ama buna rağmen<br />

mutedilliğini ve nezaketini<br />

elinden bırakmayan Erbakan Hoca<br />

o dönemde kendisine her türlü hakareti<br />

yapanların bile bugün gözyaşları<br />

içerisinde özürlerini bildirdikleri<br />

bir örnek insandı.<br />

Verdiği siyasi mücadelede birilerini<br />

özellikle kamuoyuna pompalamaya<br />

çalıştığı gibi değil de inanan<br />

insanların demokratik mücadelede<br />

herkese faydalı şekilde bu<br />

çalışmalarını yapabileceklerini<br />

tüm dünyaya göstermiştir. Demokrasi<br />

havariliği yapanların<br />

menfaatlerine halel geleceğini gördüklerinden<br />

nasıl da zikzak çizdiklerini<br />

son olarak 28 Şubat sürecinde<br />

tüm alem açık ve net olarak gördü.<br />

Haksız muamelelere maruz<br />

kalmasına rağmen Erbakan Hoca<br />

kendisinden daha çok milletini düşündüğü<br />

için bütün provakasyonlara<br />

karşı dimdik durmayı bilmiştir.<br />

Yaptığı icraatlarla hem Türk insanına<br />

ve hem de tüm insanlığa<br />

faydalı olmayı hedef edinen Erbakan<br />

hocanın şahsında onun inandığı<br />

değerlerin birileri tarafından<br />

betona gömülmek istenmesi yaşadığımız<br />

süreçte gerçekleşmemiştir<br />

ve hiçbir zaman gerçekleşmeyecektir.<br />

Erbakan Hoca 28 Şubat sürecinde<br />

hem Türk insanına ve hem<br />

de tüm insanlığa çok önemli mesajlar<br />

vermiştir. Ne olursa olsun<br />

hukukun dışına çıkılmaması gerektiğini<br />

ve hukukun herkese lazım<br />

olduğunu, demokrasinin gereği<br />

yapılan seçimlerde elde ettiği iktidarın<br />

aptalca gerekçelerle elinden<br />

alınmak istenmesine maalesef Avrupa<br />

İnsan Hakları Mahmekesi de<br />

alet olmuştur. Kapatılan Refah<br />

hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal<br />

Sinan AKTÜRK<br />

info@hayatonline.eu<br />

İman Varsa<br />

İmkan da Vardır<br />

Partisinin itirazını basit gerekçelerle<br />

geçiştiren çok geç şekilde<br />

açıkladığı karar ile de tarihe bir<br />

hukuk cinayeti olarak geçen bir tavır<br />

sergilemiştir. Mücadelesinden<br />

sürekli şekilde hukuksuz muamelelere<br />

maruz kalan Erbakan Hoca<br />

buna rağmen şu önemli sözü söylemeye<br />

devam etmiştir. Hukuk /<br />

Adalet havadan sonra insanın ençok<br />

ihtiyacı olan ikinci şeydir. Ekmekten,<br />

sudan daha da önemli olduğunu<br />

sürekli ifade etmiştir.<br />

Bugün zaten dünyadaki tüm<br />

karmaşaların temel sebebi hukuksuzluk<br />

ve adaletsizlik değil midir.<br />

28 Şubat 1000 yıl sürecek diyenlerin<br />

daha onyıl geçmeden asıl<br />

maskelerinin ortaya çıkması ve hukuka<br />

hesap vermeye başlamaları<br />

en azından Türkiye`de bir rahatlamaya<br />

vesile olmuştur. 28 Şubat sürecinin<br />

sorgulanması ve<br />

Türkiye`nin ihtiyacı olan demokratik<br />

rahatlamanın sağlanması<br />

için kangren olan uzuvlara tedaviler<br />

uygulandıkça Türk insanının<br />

kendisine olan özgüveni daha da<br />

artmaktadır. Tabiki İslam Dünyası<br />

da Türkiyedeki gelişmeleri kendisine<br />

örnek alarak kendisine bir çeki<br />

düzen verdikçe istenen şekilde<br />

olmasa bile daha güzel bir dünyaya<br />

doğru gidilmektedir.<br />

Kendisini bulundukları yerin<br />

efendisi zanneden Ergenekon yapılanması<br />

gibi yapıların bugüne kadar<br />

Türkiye`ye ne kadar zarar verdiği<br />

aşikardır. Türkiye bunun düzelmesi<br />

için yaraya merhem sürmeye<br />

başladı ve tedavi netice vermeye<br />

başladı.<br />

Ama Almanya kendi içerisindeki<br />

Ergenekon türü NSU yapılanmasına<br />

gereken merhemi daha süremedi.<br />

Hala birilerini birileri korumaya<br />

ve arka çıkmaya devam<br />

ediyor. Maalesef eğer Türkiye`nin<br />

Ergenekon sürecinde gösterdiği dirayeti<br />

Almanya en kısa zamanda<br />

gösteremezse sıkıntılı günler hiçbir<br />

zaman bitmeyecektir. Artık senin<br />

benim adamım mantalitesini bırakıp<br />

devletin bürokrasisinin içerisinde<br />

bulunan hastalıklı zihniyetteki<br />

insanları temizlemez ise Alman<br />

siyasetçileri bu hastalık kendilerine<br />

de zarar verecektir. Akl-ı<br />

selimin galip gelip bu çalışmaları<br />

yapabilecek bir ferasetli siyasetin<br />

Almanya`ya hakim olmasını diliyoruz.<br />

Gerçi biz bu noktada biraz kötümseriz.<br />

Malumunuz Almanya<br />

seçim sürecini girmiş bulunmaktadır.<br />

Bazı eyaletlerde yapılan seçimlerin<br />

sonuçları da siyasi istikrarın<br />

kısa zamanda sağlanmasına engel<br />

konumdadır. Federal hükümetin<br />

bir an önce netleşmesi ve istikrara<br />

katkı sağlaması gerekmektedir.<br />

Bunun yanında insanımızın buralardaki<br />

demokratik ve vatandaşlık<br />

hakları ile ilgili gelişmeler de<br />

her iki yönden iyi bir yola girmiş<br />

durumda. Özellikle tüm siyasi partiler<br />

Türk kökenli adaylara oldukça<br />

ilgi göstermekteler ve seçilebilecek<br />

konumlara getirmekteler. Çifte vatandaşlık<br />

ile alakalı olarak da partilerin<br />

çoğunluğu artık bu meseleyi<br />

olumlu hale getirecek düşünceyi<br />

pratiğe geçirecek gibiler.<br />

Yine Türk insanının yurtdışında<br />

oy kullanma meselesi de eğer söylenenlerde<br />

bir sıkıntı yoksa bu sefer<br />

gerçekleşecek gibi. Yaptığımız<br />

bazı görüşmelerde bunu net olarak<br />

gördük. Artık Türkiye Devleti tüm<br />

imkanlarıyla oy kullanma meselesi<br />

de dahil buralardaki insanımızın<br />

ihtiyaçları ile alakalı olarak üzerine<br />

düşeni fazlasıyla yapıyor. Onun<br />

için içimiz biraz daha rahat.<br />

Geçen ayki yazımızda yeni bir<br />

kampanya hazırlığında olduğumuzu<br />

belirtmiştik. Bu hazırlık ile ilgili<br />

çalışmalarımız devam ediyor.<br />

Bazı hesapta olmayan küçük aksaklıklar<br />

bizi biraz geciktirdi. İnşallah<br />

en kısa zamanda bu çalışmayı<br />

nihayete erdirmek istiyoruz.<br />

Vefatının ikinci seneyi devriyesinde<br />

Kıymetli Prof. Dr. Necmettin<br />

Erbakan hoca başta olmak üzere<br />

İslam Davasına gönül vermiş ve<br />

hizmet etmiş tüm geçmişlerimizin<br />

ruhlarına birer Fatiha rica ediyoruz.<br />

Rabbim mekanlarını cennet<br />

eylesin.<br />

Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı<br />

bereketlendirsin, şuurlandırsın.<br />

Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.<br />

Allah`a emanet olun.<br />

Impressum / Künye<br />

HAYAT<br />

Aylık Ücretsiz Gazete<br />

Mart - März 2013<br />

Rebiü`l Ahir 1434<br />

Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni<br />

Sinan AKTÜRK<br />

Yayın Kurulu<br />

Dr. Yusuf Işık, Mehmet Ateş,<br />

Bilal Demiroğlu, Fikret Ekin,<br />

Selma Öztürk, Mahmut Aşkar,<br />

Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz,<br />

M. Salih Aydın, Habib Yazıcı<br />

Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,<br />

İskender Güngör<br />

Merkez<br />

Königsbergerstr. 16<br />

61169 Friedberg<br />

Tel: 06031-162411<br />

Fax: 06031-738644<br />

E-Mail: info@hayatonline.eu<br />

Web: www.hayatonline.eu<br />

Baskı: Sunprint GmbH Offenbach<br />

Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve<br />

Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 04 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

haber<br />

Federal İçişleri Bakanı<br />

İslam Düşmanlığını<br />

Ciddiye Almalıdır<br />

Federal İçişleri Bakanı Sayın Hans-Peter<br />

Friedrich’in Zaman gazetesiyle yapılan<br />

söyleşideki beyanlarını eleştiren İslam<br />

Toplumu Millî Görüş (IGMG) Genel Başkan<br />

Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, ‘‘Güvenlik birimlerinin<br />

‘İslamcılık’ gibi önyargıları körükleyen ve<br />

Müslümanlarla ilgili genel tehdit algısını güçlendiren<br />

kavramlardan kaçınması gerekiyor.’’ açıklamasında<br />

bulundu.<br />

Yeneroğlu ayrıca şunları ifade etti: ‘‘Sorulan<br />

sorulara İçişleri Bakanı’nın verdiği cevaplar<br />

maalesef hiç ikna edici değil. ‘İslamcılık’ kavramının<br />

kullanımıyla ilgili yapılan eleştirilere Sayın<br />

Friedrich, ‘Fakat kavramlar devlet müdahalesiyle<br />

o kadar kolay değiştirilemiyor’ şeklinde<br />

cevap veriyor. Bu cevap ise dikkate değer niteliktedir.<br />

Sayın bakan kendi emrinde olan güvenlik<br />

ve istihbarat birimlerinin ‘İslamcılık’ gibi tartışmalı<br />

kavramları kullanmamalarını elbette sağlayabilir.<br />

Bu birimlerin bu ve benzer kavramları<br />

özellikle ve sıklıkla kullanmasıyla mütedeyyin<br />

insanların yaşam biçimi sorgulanıp İslam düşmanlığı<br />

toplum içerisinde yaygınlaştırılmaktadır.<br />

Bunları görmezlikten gelen Sayın bakanın,<br />

buna ilaveten, ‘Almanya’da İslam’a karşı genel bir<br />

düşman imajı yok’ demesi, konuyla ilgili sayısız<br />

etüd ve anketin sonuçlarını hiç ciddiye almadığını<br />

göstermektedir. Sayın İçişleri Bakanı’nın konuya<br />

yaklaşım biçimi de çok manidardır – ‘ciddiye<br />

alma, göz ardı et!’. Bu anlayışla hiçbir sorunu<br />

çözmemiz mümkün değildir. Gerekli olan<br />

konuya özel hassasiyet gösterilmesi ve İslam<br />

düşmanlığının ciddiye alınıp zorunlu tedbirlerin<br />

uygulanmasıdır.<br />

Neo-Nazi Terörü Kurbanları İçin Dua Ediyoruz<br />

Diyanet İşleri Türk İslam<br />

Birliği camiası olarak, nazi<br />

cinayetleri kurbanlarını<br />

büyük bir üzüntü ile anıyor, Cenab-ı<br />

Allah(c.c)’tan ölenlere rahmet,<br />

yakınlarına sabırlar niyaz ediyoruz.<br />

Bu vesileyle 23 Şubat 2012 tarihinde<br />

gerçekleşen resmi anma töreninin<br />

yıldönümünde, nazi terörü<br />

kurbanlarını unutmadığımızı<br />

ifade ediyor, onları dualarımıza<br />

dahil ediyoruz. 22 Şubat 2013 tarihinde<br />

Cuma hutbelerinde onbinlerce<br />

müslüman, ölenlere rahmet,<br />

yakınlarına sabır niyazımızı tekrar<br />

ederek, kurbanlar için dualarda<br />

bulunduk. 23 Şubat 2013 tarihinde<br />

ise DİTİB Eyalet Birlikleri bünyesinde<br />

en az bir merkezi camimizde<br />

öğle namazını müteakip mevlid-i<br />

şerif okuyarak, ruhlarına fatihalar<br />

bağışlayacağız. Ayrıca Köln Merkez<br />

ve Düren Fatih Camilerimizde<br />

neonazi terörü tüm kurbanlarımızı<br />

için okunacak mevlid-i şerife ilgi<br />

duyan herkesi katılmaya davet<br />

ediyoruz.<br />

1990’lı yıllardan itibaren Almanya´da<br />

aşırı sağcı ve neonazi<br />

hareketlerin yoğunlaştığına şahit<br />

olduk. Bu gelişmelerin bir neticesi<br />

olarak işlenen 1992 Mölln ve 1993<br />

Solingen neonazi katliamları hafızalarımıza<br />

kazınan acı olaylar olmuştur.<br />

Daha sonraki yıllarda Almanya’nın<br />

birçok şehrinde gerçekleştirilen<br />

ırkçı saldırılar kamuoyuna<br />

“döner cinayeti” (Döner-Morde)<br />

başlığı ile yansıtılmıştır. Türklere<br />

ve Türke benzeyen esnafa yönelik<br />

cinayetlerin failleri aranırken,<br />

çoğu kez cinayet kurbanlarının<br />

yakınları zan altında bırakılmıştır.<br />

Bu cinayetlerde yakınlarını<br />

kaybeden mağdur aileler, kaybettikleri<br />

yakınlarına mı, yoksa kendilerine<br />

yöneltilen suçlamalara mı<br />

üzüleceklerini şaşırmış duruma<br />

düşürülmüşlerdir. Yaşananlar hepimizi<br />

en az kurbanların aileleri ve<br />

yakınları kadar üzmüştür. Dualarımız,<br />

hangi sebep ve şekilde olursa<br />

olsun, dünyanın dört bir tarafında<br />

yaşanmakta olan acıların ve<br />

insanlık dramlarının son bulması<br />

içindir. Allah (c.c) hiç kimseye<br />

böylesi acılar yaşatmasın.<br />

Kamuoyunu ve toplumumuzu<br />

neonazi ve ırkçı terör konusunda<br />

uyanık olmaya ve hukuk dairesinde<br />

medeni tepkisini göstermeye<br />

davet ediyor, neonazi terörü kurbanlarımıza<br />

Allah´tan tekrar rahmet<br />

diliyoruz.<br />

DİTİB Yönetim Kurulu<br />

ATİB Genel Başkanı İhsan Öner:<br />

“Çifte Vadandaşlık Hakkımızı İstiyoruz”<br />

ATİB Genel Başkanı İhsan<br />

Öner, özellikle Türkleri ilgilendiren<br />

“Çifte Vatandaşlık”<br />

konusunda, KRV- SPD'sinin ileri<br />

gelen siyasilerinin yaptıkları açıklamaları<br />

hatırlatarak, elimizden alınan<br />

bu hakkımızın iade edilmesini<br />

istiyoruz, dedi. Öner, konuyla ilgili<br />

açıklamasını şöyle sürdürdü:<br />

Türklerin en fazla yaşadığı eyalet<br />

olan KRV'nin SPD'li Başbakanı<br />

Sayın Hannelora Kraft, seçim propagandaları<br />

esnasında, “çifte vatandaşlık”tan<br />

yana beyanatlar veriyor<br />

ve Federal düzeyde muhtemel bir<br />

SPD iktidarında, çifte vatandaşlık<br />

hakkının verilmesi yönünde çalışma<br />

yapacaklarını söylüyordu.<br />

Yine Kuzey Ren Vestfalya Hükümeti'nin<br />

SPD'li Çalışma, Uyum<br />

ve Sosyal İşler Bakanı Guntram<br />

Schneider ve İçişleri Bakanı Ralf Jäger,<br />

yaptıkları açıklamalarda; yabancı<br />

kökenlilerin tek ülke vatandaşlığına<br />

zorlanmalarını doğru<br />

bulmadıklarını ve “çifte vatandaşlık”<br />

hakkının muhafaza edilmesinden<br />

yana olduklarını beyan etmişlerdi.<br />

Benzeri açıklamaları Yeşiller<br />

ve Sol Parti ileri gelenleri de zaten<br />

dile getiriyorlar.<br />

Şimdi Federal Almanya seçimleri<br />

yaklaşırken, özellikle SPD'lilerden<br />

ve KRV'nin SPD'li Başbakanı<br />

Sayın Hannelora Kraft'ın bu istikamette<br />

adım atmasını, girişimde bulunmasını<br />

bekliyoruz. Bunun sadece<br />

bir “seçim vaadi” olarak kalmamasını<br />

temenni ediyoruz.<br />

Burada yetişen genç nesil Türklerin,<br />

23 yaşına kadar vatandaşlık<br />

konusunda; ya Alman ya da Türk<br />

vatandaşlığı arasında bir dayatmayla<br />

karşı karşıya kalmasının ne insani,<br />

ne hukuki ve ne de medeni bir<br />

yönü vardır.<br />

Bütün ümidimiz ve temennimiz;<br />

önümüzdeki Federal Almanya<br />

seçimlerinin akabinde, siyasi partilerden<br />

bağımsız olarak, kurulacak<br />

hükümetin, elimizden alınan çifte<br />

vatandaşlık hakkımızın tekrar iade<br />

edilmesidir.<br />

İhsan Öner<br />

ATİB Genel Başkanı<br />

NSU Örgütü Araştırma Komisyonu Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nı Ziyaret Etti<br />

Federal Meclis Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) Örgütü<br />

Araştırma Komisyonu Başkanı Sebastian Edathy ve beraberindeki<br />

komisyon üyeleri, Türkiye’deki çalışmaları<br />

kapsamında, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar<br />

Başkanlığı’nı ziyaret ederek Başkan Yardımcısı Gürsel<br />

Dönmez ile görüştü.<br />

Sebastian Edathy, Almanya’daki Neo-Nazi cinayetlerinin<br />

el alındığı görüşmede, konuyla ilgili kurulan komisyonun<br />

olağan bir şey olmadığını ve amacın sadece suçluları ve ihmalleri<br />

değil, olayların ortaya çıkış sebeplerini de ortaya çıkarmak<br />

olduğunu belirtti. Değişim için çok önemli adımlar<br />

atıldığını da ifade eden Edathy, hala atılması gereken çok fazla<br />

adım olduğuna dikkat çekti ve yapısal değişikliğin yanı sıra,<br />

zihniyet değişikliliğinin ne denli önemli olduğunu belirtti.<br />

Devletin yükümlülükleri arasında bir suçun faillerini bulup<br />

meydana çıkarmak da gerektiğini ifade eden Edathy, bunun<br />

aynı zamanda devlet için bir öz saygı meselesi olduğunu<br />

ifade etti.<br />

Edathy, her insanın korunması ve saygı görmesi gerektiğini<br />

ifade ederken, ilk belirtiler ortaya çıktığında biz devreye<br />

girmeli ve önlem almalıyız dedi. Komisyonun YTB tarafından<br />

önemsendiğini görmenin mutluluk verici olduğunu da<br />

belirten Edathy, yaz aylarına doğru komisyon raporunun<br />

Başkanlığa sunulacağını da sözlerine ekledi.<br />

Başkan Yardımcısı Gürsel Dönmez ise, iki ülkenin eskiye<br />

dayanan dostluğuna değinirken, Yurtdışı Türkler Başkanlığı’nın,<br />

komisyon çalışmalarını yakından takip ettiğini, Alman<br />

Parlamentosu tarafından desteklenmesinin ise önemli<br />

olduğunu belirtirken, tecrübe, bilgi ve işbirliklerimizle her<br />

yönden katkıda bulunmaya çalışılacağını ifade etti. Ülkeler<br />

arası anlaşmazlıkların küçük noktalardan başladığını ve bu<br />

komisyonun bu tür olumsuzluklarının önünü kestiğini belirten<br />

Dönmez, komisyona çalışmalarından dolayı Başkanlık<br />

adına teşekkürlerini iletti.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

05 ➤<br />

➤<br />

dosya<br />

Rab, Efendi, bir şeyin sahibi,<br />

bir şeyin var kılıcısı, bir şey<br />

üzerinde tasarrufta bulunan,<br />

terbiye eden, yöneten, insanın menfaatını<br />

tekeffül eden salâhiyet ve yetki<br />

sahibi demektir.<br />

Öyleyse Yüce Allah, mutlak manada<br />

alemlerin Rabb’idir. O’ndan<br />

başka Rab yoktur. Yaratan, dirilten,<br />

öldüren, yarattıklarında hükümlerini<br />

icra edendir. Bütün mülk O’nun<br />

elindedir. O, her şeye hakkıyla kâdirdir.<br />

Kâinatta istediği gibi tasarrufta<br />

bulunur; hüküm ve hareketine karışan<br />

yoktur. Veren, vermeyen, faydayı<br />

ve zararı da veren tek başına O’dur.<br />

Allah, Rab’dır. O’nun dışında ne varsa<br />

hepsi O’na muhtaçtır.<br />

Allah(c.c), Rab’dır ve ilâhtır.<br />

Ama, nicelik ve nitelik olarak nasıl<br />

anlamak gereklidir. Bunun için öncelikle;<br />

“İ-L-Â-H” kelimesinin anlamını<br />

tarif ederek açılımına bakmak<br />

lâzımdır. Çünkü şirk ve tevhîdi tam<br />

değerlendirmek için iyi bilinmesi<br />

gereken kavramların başında yer<br />

alan “İlâh” sözcüğünü iyi anlamak<br />

ve kavramak gerekir. İlah kavramı<br />

iyi bilinmeden şirk de yeterince anlaşılamaz.<br />

İlâh; Kendisine ibadet edilen<br />

mağbûd, ibâdet/kulluk edilmeye lâyık,<br />

yani kudret ve kuvveti önünde<br />

huşû ile boyun eğip ibâdet ve taat etme<br />

gereği duyulan ve kendisine<br />

ta’zimde bulunulan demektir.<br />

İlâh; Otorite sahibi, kanun koyan,<br />

rızık veren, hesaba çeken, kendisine<br />

ihtiyaç duyulan, kendisine sığınılan<br />

anlamlarına gelir.<br />

İlâh denildiğinde, aklımıza, hayatımız<br />

için kanun koyan, sistem/nizam<br />

ve hukuk belirleyen ve de kayıtsız<br />

şartsız hakimiyet ve mâlikiyet sahibi<br />

Allah gelmelidir.<br />

İlâh tektir ve O’da Allah’tır. Allah;<br />

her şeyi yaratan, insanları bir gün bir<br />

araya toplayacak olan, öldüren ve dirilten,<br />

kendisine güvenilen, yalvarılan,<br />

sığınılan, kendisi için zaman ve<br />

mekân sınırı olmayan ve mevcut<br />

varlıkların bütününün eksiklerinden<br />

uzak olandır. O, doğmamıştır, doğrulmamıştır.<br />

Kimsenin anası veya<br />

babası değildir. Hiç bir şey ona denk<br />

olamaz. Bu konuda İhlâs Sûresi bizi<br />

yeterince aydınlatmaktadır.<br />

Bütün mükevvenâtın sahibi olan<br />

ve ona hükmeden İlâh tekdir ki, o da<br />

Allah’tır. “Lâ ilâhe illallah” cümlesinde<br />

belirtildiği gibi, Allah’tan başka<br />

hiç bir ilâh yoktur.<br />

İlâhlık ve Rab’lık özelliklerinin en<br />

önemlisi Allah’ın hayatımız için kanun<br />

koyan, nizam/sistem ve hukuk<br />

belirleyen olmasıdır. Eğer kanun<br />

koyma, insanlar için hukuk belirleme<br />

Allah’tan başkalarına verilirse,<br />

bu onlara ilâhlık özelliklerini de vermek<br />

olur ki, bu da şirktir. Bu anlamda<br />

kanun koyucu olarak ilâhlık taslayan<br />

tağûtlar tarih boyunca çıkmıştır<br />

ve çıkacaktır. Geçmişte ve günümüzde<br />

en çok görülen şirk çeşidi budur.<br />

Bilindiği gibi şirk, Allah’a ortak<br />

koşmak demektir.<br />

Allah (c.c) şöyle buyurmaktadır;<br />

- “Kim tağûtu reddedip Allah’a<br />

îman ederse, muhakkak ki, kopması<br />

mümkün olmayan sapasağlam kulpa<br />

yapışmış olur.” (Bakara: 256)<br />

Allah (c.c) şöyle buyurur;<br />

- “Ey Muhammed! Senden önce<br />

gönderdiğimiz her Peygambere; benden<br />

başka ilâh yoktur, Bana<br />

ibadet/kulluk edin diye vahyetmişizdir.”<br />

(Enbiyâ: 25)<br />

Kur’ân-ı Kerîm’e göre; yer, gök ve<br />

ikisinde olan her şey, tek olan Allah’ındır.<br />

Yoktan var eden yalnızca<br />

O’dur. Bütün nimetler O’nun elindedir.<br />

Sonsuz güç ve kuvvet yalnızca<br />

O’nundur. Yerde ve gökte olan herşey<br />

ister istemez O’na boyun eğer.<br />

Her şey O’nu tesbih eder. Yerde ve<br />

gökte yalnızca O’nun hükmü geçer.<br />

O’nun bir benzeri ve eşi yoktur. Hiç<br />

bir şey O’nun dengi olamaz.<br />

Dr. Yusuf IŞIK<br />

yusufisik1@hotmail.de<br />

Allah’ı; Rabb, Rabb’ı; İlah<br />

Olarak Tanıyor muyuz<br />

Bazıları; “Allah’ın ölçülerinin tamamının veya<br />

bir kısmının geçerliliği yoktur, bu zamanda uygulamak<br />

zordur, buna karşın yöneticilerin koyduğu<br />

kurallar ve hükümler daha çağdaş ve çok<br />

daha doğrudur, biz onları tercih ederiz” derlerse,<br />

işte bu inanç başkalarını ilâh kabul etmek<br />

demektir ki, buna da katmerli şirk denir. Buna<br />

îtikat edene de müseccel müşrik denir.<br />

O’nun Rab’lığının, İlâh’lığının,<br />

hükmünün, yaratıcılığının ortağı ve<br />

yardımcısı yoktur. O hiç bir şeye<br />

muhtaç değildir. Mutlak anlamda<br />

yardım edici O’dur. Mutlak anlamda<br />

ceza verici yine O’dur. O, gerçek ve<br />

mutlak olan yegâne Rab ve İlâh’tır.<br />

İslâm, bu sıfatları taşıyan Rabb’e<br />

ve İlâh’a, Allah demiştir. Allah, hem<br />

İlâhlık (ulûhiyyet), hem Rab’lık (rubûbiyyet),<br />

hem hâkimlik (hâkimiyyet),<br />

hem de mâliklik/meliklik (mülûkiyyet)<br />

sıfatlarına ve işlevine sahiptir.<br />

Bu konularda yetki paylaşımı<br />

asla sözkonusu olamaz.<br />

Allah’a ait olan bu sıfatların tamamını<br />

veya bir kısmını bir başka varlığa<br />

veren, onu ilâh gibi düşünmüş<br />

olur ki, Dinimizde bunun adı şirktir.<br />

Bu bağlamda bir kimse; bir kişiyi, bir<br />

kurumu veya bir başka şeyi tıpkı ilâh<br />

gibi kabul etmesi, “tıpkı ilâh gibi yaratıyor”<br />

diye düşünmesi, onu İlâh<br />

saymasıdır.<br />

Günümüzde bu tür ilâh fikrini<br />

çokça görmek mümkündür. Bilim<br />

bu kadar ilerlemesine rağmen, insanlar<br />

hâlâ, geçmişteki cahiller gibi<br />

sapık ilâh inancını terketmemişlerdir.<br />

Bugün kimileri, atalarının ruhunu,<br />

kimileri devlet yöneticilerini ve<br />

kahramanları, kimileri devlet örgütlerini,<br />

kimileri uluslararası kuruluşları<br />

tıpkı ilâh gibi görmektedirler.<br />

“Bunların gücü çok büyüktür ve<br />

bunlara asla karşı gelinmez” diye<br />

inanılmaktadır. İşte bu tür düşünce<br />

ve yanlış fikirler onu sapık ilâh fikrine,<br />

yani şirke sürükler.<br />

Bir takım sistemlerin, devlet<br />

adamlarının, diktatörlerin, meclislerin<br />

koydukları ilkeler ve yasalar, yaptıkları<br />

işler, uygulamalar, “karşı gelinemez,<br />

değiştirilemez, değiştirilmesi<br />

teklif bile edilemez itaat edilmesi zorunlu<br />

ilkelerdir” düşüncesi, onları<br />

ilâh saymanın çağdaş görüntüleridir.<br />

İnsanlar bu gibi otorite sahiplerinde<br />

olağanüstü bir güç var sanmaktadırlar,<br />

dolayısıyla onlarda âdeta ilâhlık<br />

sıfatları görmektedirler.<br />

Bazılarının, “bir takım kişilerin<br />

veya gurupların fikirleri, ilkeleri, kuralları<br />

en üstündür, onların üzerinde<br />

güç ve otorite yoktur” şeklindeki düşünce<br />

ve inançları, onların dinleridir.<br />

Aynı konuda Alemlerin Rabb’i<br />

Allah’ın insanlar için indirdiği hükümlere<br />

aldırmamak, onları tamamen<br />

veya kısmen reddetmek, ya da<br />

onların yerine kişilerin veya çeşitli<br />

kurum ve kuruluşların hükmünü<br />

kabullenmek; onları ilâh hâline getirmenin<br />

göstergesidir.<br />

Diyelim ki, her hangi bir konuda<br />

Allah’ın koyduğu bir hüküm var. Buna<br />

karşın aynı konuda bir kişinin, siyasî<br />

bir otoritenin, devletin veya<br />

başka bir gücün tam aykırı bir görüşü<br />

bulunmaktadır. Bir insan Allah’ın<br />

hükmüne rağmen onları benimser,<br />

inanır ve peşinden giderse; işte o kabul<br />

ettiği hükmü veya koyan kaynağı<br />

ilâh hâline getirmiş olur.<br />

Bazıları; “Allah’ın ölçülerinin tamamının<br />

veya bir kısmının geçerliliği<br />

yoktur, bu zamanda uygulamak<br />

zordur, buna karşın yöneticilerin<br />

koyduğu kurallar ve hükümler daha<br />

çağdaş ve çok daha doğrudur, biz<br />

onları tercih ederiz” derlerse, işte bu<br />

inanç başkalarını ilâh kabul etmek<br />

demektir ki, buna da katmerli şirk<br />

denir. Buna îtikat edene de müseccel<br />

müşrik denir.<br />

İslâm’ın ezelî, ebedî, değişmeyen<br />

ve evrensel ilkesi şudur:<br />

“Lâ İlâhe illallah, Muhammedü’r-<br />

Resûlüllah” (Allah’tan başka İlâh<br />

yoktur, Hz. Muhammed Allah’ın Resûlüdür).<br />

Allah (c.c) şöyle îkaz ediyor gizli<br />

veya açık şirke düşenleri;<br />

-“Allah ile birlikte başka bir İlâh<br />

edinip tapınma, O’ndan başka hiç<br />

bir İlâh yoktur.” (Kasas: 8)


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 06 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

haber<br />

NSU KURBANLARINA YAPILAN KÖTÜ MUAMELEYE ÖZÜR EMNİYET MÜDÜRÜNDEN GELDİ<br />

MAĞDURLARI ZANLI GİBİ GÖRDÜK ÖZÜR DİLİYORUZ<br />

Deşifre olmasının birinci yılında<br />

terör örgütü NSU’nun Keup<br />

caddesinde 2004 yılındaki<br />

bombalı saldırısı ve saldırıdan sonra<br />

kurbanların zanlı haline getirilerek<br />

ikinci kez mağdur edilmeleri düzenlenen<br />

etkinlikle irdelendi. SPD Milletvekili<br />

Serap Güler’in düzenlediği etkinlikte<br />

göz yaşartan açıklamalar yapan<br />

saldırı mağduru Özcan Yıldırım, “Bizim<br />

için esas bomba polisin bize muamelesi<br />

oldu. İntihar etmeyi bile düşündüm”<br />

dedi.<br />

Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör<br />

örgütünün deşifre olmasının üzerinden<br />

bir yıldan fazla bir süre geçmesine<br />

rağmen araştırmada istenen mesafenin<br />

alınamaması dikkat çekiyor.<br />

Köln`lü Kuzey Ren Vestfalya (KRV)<br />

Milletvekili Serap Güler (CDU), NSU<br />

skandalının birinci yılında, NSU’nun<br />

2004 yılındaki Köln/Mülheim’daki Keup<br />

Caddesi’nde Türk esnaflara yönelik<br />

bombalı saldırısıyla ilgili bir etkinlik<br />

düzenledi. Sözkonusu çivi bombalı saldırıda<br />

bir kısmı ağır 22 kişi yaralanmıştı.<br />

Keup Caddesi’nin komşu caddesindeki<br />

İSS merkezinde düzenlenen etkinliğe<br />

cadde esnafının ilgi göstermemesi,<br />

buna karşılık politikacılar ve STK’lar<br />

başta olmak üzere çok sayıda Alman ve<br />

Türk izleyicinin salona sığmadığı dikkat<br />

çekti. Programda bir selamlama konuşması<br />

yapan Milletvekili Güler, Keup<br />

saldırısının korkunç olduğunu, ancak<br />

soruşturmada tekrar esnafın zanlı<br />

muamelesi görmesinin de bir o kadar<br />

korkunç olduğunu söyledi. Güler,<br />

“Farklı araştırma komisyonunun ortaya<br />

koyduğuna göre, farklı güvenlik birimleri<br />

birlikte değil, bir birine karşı<br />

çalışmışlar. Bu terör grubu yıllarca fark<br />

edilmeden bu cinayetleri, bombalamaları<br />

nasıl yapabilmiş” diye sordu.<br />

Türkiye’nin Köln Başkonsolosu<br />

Mustafa Kemal Basa ise, NSU ile ilgili<br />

her şeyin aydınlatılmasını isteyerek,<br />

“Buna soruşturmalardaki tereddütler<br />

de dahildir. Ancak bu şekilde Almanya’daki<br />

Türklerin Alman güvenlik birimleri<br />

ve hukuk devletine tekrar güveni<br />

kazanılabilir. Aşırı sağa hizmet eden<br />

ön yargılarla mücadele edilmeli. Bu aynı<br />

zamanda bir fırsattır” dedi. Şu<br />

önemli soruları da olduğunu belirten<br />

Basa, “50 yıldır komşumuz olan Türk’ü<br />

ne kadar tanıyoruz Genç nesillere<br />

Türklerin buraya bir davetle geldiklerini<br />

anlatmadık” diye sordu.<br />

Podyum tartışması kısmını yöneten<br />

Milletvekili Güler tartışmaya provokatif<br />

sorular sorarak başlamak istediğini<br />

belirterek Köln Emniyet Müdürü Wolfgang<br />

Albers’e, “Polisin sağ göze kör<br />

mü” diye sordu. Albers ise, “Benim<br />

için de önemli olan Alman polisine<br />

kaybolan güveni tekrar kazanmaktır.<br />

Keup caddesi saldırısı korkakça bir saldırıdır,<br />

tıpkı 2001’de diğer caddeki saldırı<br />

gibi. Bu siz göçmenlere yönelik olduğu<br />

gibi, Köln kentimizin dünyaya<br />

açıklığı ve toleransına yönelikti. O eylemlerin<br />

Köln polisi tarafından aydınlatılamamış<br />

olması acı veriyor, öncelikle<br />

soruşturmayı yapanlara. Kurbanların,<br />

o zamanki soruşturmanın kendilerine<br />

yöneldiğini düşünmesinden çok<br />

üzgünüz, bu noktada kurbanlardan<br />

özür diliyorum” dedi. “Bu kadar eylem<br />

yapan terör örgütü NSU’nun uzun yıllar<br />

nasıl tespit edilemediği” sorusunu<br />

öncelikle polisin kendisine sorduğunu,<br />

ancak bu noktada polisin o yıllarda<br />

elinde hangi delillerin olduğuna bakılması<br />

gerektiğini belirten Albers, “Polis<br />

dedeftifleri o zaman yapılması gerekenleri<br />

bir bir yaptı. Aydınlatılamadığına<br />

göre bu yeterli olmamış. Almanya’da<br />

aşırı sağcı bir katliamcı örgütün olduğunu<br />

o zaman bilmiyorduk ama bunu<br />

mümkün görmemiş olmamız da o derece<br />

kötü. Bence polisin sağ gözü kör<br />

değildi, her yöne baktı ama yeterince<br />

uzağa bakmadı. Neden, bunun aydınlatılması<br />

lazım ki böyle bir şey Almanya’da<br />

bir daha olmasın” dedi.<br />

Polisin o zaman yapılması gereken<br />

her şeyi yaptığına katılmadığını belirten<br />

Güler, “Polisin bir olay yeri raporuna<br />

göre bunun bir ‘yabancı düşmanı terör<br />

saldırısı olabileceği’ yazılıyor. Kısa<br />

süre, 60 dakika sonra dönemin SPD’li<br />

Eyalet İçişleri Bakanı arıyor ve bu ihtimalin<br />

üzerinin çizilmesini istiyor. Federal<br />

İçişleri Bakanı Otto Schily (SPD)<br />

de iki gün sonra açıklama yaparak bunu<br />

ihtimal dışı tuttu. İzlenimim, yaklaşmakta<br />

olan AB seçimlerinin etkilenmemesi<br />

için bu yapıldı” dedi. KRV İçişleri<br />

Bakanlığı Kriminal Daire Müdürü<br />

Dieter Schürmann ise, “Bizim daire<br />

ile Köln Emniyet Müdürlüğü arasında<br />

o zaman nasıl bir diyaloğun geçtiği, yabancı<br />

düşmanı saldırı ihtimalinin nasıl<br />

çıkarıldığını araştırdık, ama tespit edemedik.<br />

NSU soruşturmasında sürekli<br />

yeni şeyler çıktığında bende sizin gibi<br />

‘Bu da mı’ diye şaşırıyorum” dedi.<br />

Köln Emniyeti Kriminal Müdürü Norbert<br />

Wagner ise, “Soruşturmayı yürüten<br />

polis dedektifleri üzerinde onları<br />

sınırlayan hiç bir talimat yoktu. Yani<br />

soruşturma medyada yeraldığı gibi politik<br />

olarak baskı altına alınmadı, etkilenmedi.<br />

Polis olarak bizi kontrol eden<br />

kurum savcılıktır” dedi. Albers ise dönemin<br />

savcısı Wolf ’un soruşturmada<br />

yabancı düşmanı saldırı ihtimali üzerinde<br />

durduğunu hatırlattı. Olayın birinci<br />

derecede kurbanı, saldırıda dükkanı<br />

yerle bir olan Kuaför Özcan’ın sahibi<br />

Özcan Yıldırım ise, “Saldırı tam<br />

benim dükkanımın önünde gerçekleşti,<br />

o esnada ben yoktum, kardeşim Hasan<br />

ağır yaralandı. Bombanın şokunu atlatalım<br />

derken polisin bize aldığı tavırla<br />

şok olduk, bizim için esas bomba o zaman<br />

patladı. Kardeşim yaralı onunla ilgileniyorum,<br />

dükkan yerle bir, iki çocuklu<br />

ailemi geçindirmek zorundayım. Gösterilen<br />

birinci hedef bendim. Mafya hesaplaşması,<br />

haraç davası. Dükkanıma<br />

bodyguord’lar gelip traş oluyormuş. Oysa<br />

bütün caddeye geliyorlardı. Dükkamın<br />

senelik kazancını versem o bombayı<br />

yaptırmayı bile karşılayamazdı. Polis<br />

hep bunun üzerinde durdu, parmakla<br />

gösterildim. Yedi yıl o kadar baskı altındaydım<br />

ki; geçen yıl konu aydınlandıktan<br />

sonra ancak bir yıldır rahatım. Polis<br />

ifademiz alıyor ve iki seçenek sunuyordu.<br />

Ya bize isim vereceksin, ya da bu parayı<br />

maliyeye ödeyeceksin. Olmayan bir<br />

ismi nasıl vereceksin Çocuklarımın gözü<br />

önünde polis evimden alıp götürdü.<br />

Dükkanıma gelen bir Alman şahidimiz<br />

vardı, polis onu bile dikkate almadı. Polis<br />

elbette ifadelerimizi almalıydı, ama<br />

ifadeler alınırken karşıdakinin insan olduğunu<br />

maalesef unuttular. Asla yapmadığım<br />

halde eşimi aldattığımı bile iddia<br />

ettiler. İntihar etmeyi bile düşündüm”<br />

dedi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

07 ➤<br />

➤<br />

haber<br />

Bielefeld Fatih Camii’nde Kardeşlik ve Dayanışma Günü<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Bielefeld<br />

Şubesi geçtiğimiz günlerde<br />

‘Kardeşlik ve Dayanışma günü’<br />

düzenledi. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen<br />

programa, Türkiye’den<br />

Prof. Dr. Mustafa Ağırman, 1988-<br />

1990 yıllarında İran ve Fas’ta düzenlenilen<br />

Dünya Kuran-ı Kerim<br />

Okuma Yarışması’nda birinci olan<br />

Hafız Remzi Er ve sanatçı Adem<br />

Sevgi katıldılar.<br />

Programın sunuculuğunu Hicret<br />

Cami Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı<br />

Muttalip Köklüce<br />

yaptı. Açılış Kur`an-ı Kerimini<br />

bu sene IGMG Kuzey<br />

Ruhr Bölgesi Kur`an-ı Kerim<br />

yarışmasının birincisi<br />

olan Abdussamed Türkseven<br />

okudu.<br />

Daha sonra selamlama<br />

konuşmasını yapmak üzere<br />

IGMG Bielefeld Cemiyet<br />

Başkanı Yaşar Köklüce<br />

mikrofona geldi. Köklüce<br />

programa yoğun bir katılım<br />

gösteren cemaatine<br />

yönetimi adına teşekkürlerini<br />

ilettikten sonra, bu<br />

programın çok önemli olduğuna<br />

dikkat çekti ve<br />

‘Bu programda cemiyetimizden<br />

vefat eden saygıdeğer<br />

büyüklerimizi ve<br />

bilhassa Rahmetli Prof.<br />

Dr. Necmettin Erbakan<br />

hocamızı hatırlayıp, onların<br />

bu davada öncü olduklarını<br />

hatırlatmak istiyoruz’<br />

dedi. Köklüce tüm<br />

geçmişlerimizi anmak<br />

onlara dua edip, hayırla<br />

yad etmenin hepimizin<br />

bir borcu olduğunu belirtti.<br />

Programda, bir video<br />

klibiyle cemiyetin geçmişte<br />

üyesi veya cemaati<br />

olan, yönetiminde bulunan<br />

tüm büyükler ve<br />

Rahmetli Erbakan hocanın<br />

sohbetlerinden bir<br />

bölüm yer aldı.<br />

Daha sonra sanatçı<br />

Adem Sevgi ve ekibi sahneye<br />

geldi. Sevgi de Rahmetli<br />

Erbakan hocanın<br />

asla unutulamıyacağını<br />

hatırlatarak, ‘SENİ SEVİ-<br />

YORUZ SAVUNAN<br />

ADAM’ şiirini okudu.<br />

Verilen molanın ardından<br />

Hafız Remzi Er<br />

Kur’an-ı Kerim tilavetiyle gönülleri mest etti.<br />

Adem Sevgi ve ekibinin ilahilerle süslediği<br />

programın ikinci bölümünde Prof. Dr. Mustafa<br />

Ağırman davetlilere seslendi. Ağırman,<br />

sohbetinin büyük kısmını Kardeşliğe ayırdı<br />

ve dünyada dört çeşit kardeşlik olduğunu<br />

söyledi: 1. Hz. Adem a.s. kardeşliği 2. Müslüman<br />

kardeşliği 3. Anne ve baba bir kardeşliği<br />

4. Mezar kardeşliği. Bu dört kardeşlikler üzerine<br />

yaptığı sohbetini Peygamber Efendimizin<br />

( S.a.v.) iki hadisi şerifiyle sohbetini sonlandırdı.<br />

Programın kapanış konuşmasını yapan<br />

IGMG Kuzey Ruhr Bölge Başkanı Ufuk Ulun<br />

“bu güzel bir programı düzenleyen cemiyet<br />

Başkanı ve tüm ekibine teşekkür ediyorum”<br />

dedi.


Genel Başkan Er, Nürnberg Bölgesi Din Görevlileriyle Bir Araya Geldi<br />

Diyanet İşleri Türk İslam<br />

Birliği Genel<br />

Başkanı Prof. Dr. İzzet<br />

Er, Nürnberg'de din görevlileriyle<br />

bir araya geldi.<br />

Nürnberg DİTİB Eyüp<br />

Sultan Camii Derneği ev sahipliğinde<br />

düzenlenen programa<br />

bölgede görev yapan<br />

din görevlileri katıldı.<br />

Programın açılış konuşmasını<br />

yapan Din Hizmetleri<br />

Ataşesi Dr. Cafer Acar; cemiyetlerde<br />

çok sayıda kadın ve genç kız cemaatin olduğunu<br />

bu sayılara bakarak hizmetin yoğunluğunu<br />

anlattı.<br />

Daha sonra Prof. Dr. İzzet Er, din görevlilerine<br />

'Din Hizmetlerinde Verimlilik'<br />

adlı bir konferans verdi. Dini temel hususlarda<br />

bir kaç noktaya değinen Er; “hizmetten<br />

önce bilgi donanımın iyi olması şarttır.<br />

Din görevlilerimiz Hz. Peygamberimizin<br />

kültürel mirasçılarıdır.<br />

O’nun din hizmeti<br />

fonksiyonu üstlenmiş<br />

görevlileridir” dedi. Din görevlilerinin<br />

nasıl daha verimli<br />

olabilecekleri yönünde<br />

bilgiler veren Er sözlerini<br />

şöyle tamamladı: “Yapılacak<br />

çok işimizin olduğunu, hizmete<br />

gece gündüz devam etmemiz<br />

gerektiğini ve insanlarmız<br />

her sahada bizlerden talepleri olduğunu<br />

unutmamalıyız”<br />

Aytaç Avrupa Großmarkt<br />

Marktstr. 10 . 50968 Köln<br />

Tel.: 0221-3797985<br />

Fax: 0221-3797986<br />

Mobil: 0177-6529370<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Vogesenstr. 1 . 50739 Köln<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Marktstr. 247 . 47798 Krefeld<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund<br />

Mobil: 0177-6529370<br />

YENi YENi YENi YENi<br />

Depo Market Et Reyonu<br />

Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR)<br />

Mobil: 0177-6529370


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

09 ➤<br />

➤<br />

haber<br />

İçişleri Bakanı Dr. Hans-Peter Friedrich Diyanet İşleri Başkanlığı’nı Ziyaret Etti<br />

Almanya İçişleri Bakanı Dr. Hans-Peter Friedrich ve<br />

beraberindeki heyet Diyanet İşleri Başkanı Prof.<br />

Dr. Mehmet Görmez’i ziyaret etti.<br />

Diyanet İşleri Başkanı Görmez ziyaretten duyduğu<br />

memnuniyeti dile getirirken önemli konulara değindi:<br />

“Almanya ile 3 milyonu aşkın ortak akrabamız var.”<br />

Artık Almanya’nın Türkiye’siz Türkiye’nin de Almanya’sız<br />

yapamayacağını ifade eden Başkan Görmez “Almanya<br />

ile 3 milyonu aşkın ortak akrabamız var. Aynı dünyayı<br />

paylaşıyor, aynı havayı teneffüs ediyoruz” dedi. Almanya’da<br />

yaşayan ortak vatandaşlarla 40 yıllık bir gönül bağı<br />

oluştuğunu da ifade eden Başkan Görmez, “40-50 yıllık<br />

birlikteliğe baktığımızda bizi memnun edecek pek çok<br />

tablodan söz etmek mümkündür” diye sözlerine devam<br />

etti. Başkan Görmez, Almanya ile olan ilişkilere bakıldığında<br />

olumlu gelişmelerin olumsuz gelişmeler karşısında<br />

çok daha fazla olduğunu vurguladı.<br />

“Yaratıcı, insana aklı sorunları çözmek için vermiştir.”<br />

Az da olsa olumsuz tabloların olmasının bu sorunların<br />

çözülmesi için olduğunu dile getiren Başkan Görmez, “Yaratıcı,<br />

insana aklı bu sorunları çözmek için vermiştir” şeklinde<br />

konuştu.<br />

“Bütün dinler yüksek bilgiyle sorunların üstesinden<br />

gelebilirler.”<br />

Almanya’da 4 Üniversitede İslam İlahiyat Fakültesinin<br />

kurulmasının önemli olduğunu belirten Başkan Görmez,<br />

"bütün dinlerin ancak yüksek bilgiyle sorunların üstesinden<br />

gelebileceğini" belirtti.<br />

“Bizim Almanya’daki vatandaşlarımızla dini/ manevi<br />

bir gönül bağımız var.”<br />

*Kampanya fiyatları 31 Mart tarihine kadar başlayacak seyahatlerde,<br />

sınırlı sayıda koltuk için geçerlidir. Uçuşlar, günde iki kere 11:30 ve 18:40<br />

saatlerinde gerçekleşecek olup, biletleme uçuştan 14 gün öncesine kadar<br />

yapılmış olmalıdır. Parkur, tarih değişikliğine ve iadeye izin vermemektedir.<br />

Tüm vergiler dahil, gidiş dönüş web sitesi başlangıç ücretidir.<br />

turkishairlines.de<br />

STANBUL<br />

163 € *<br />

ANTALYA<br />

203 € *<br />

SAMSUN<br />

233 € *<br />

ANKARA<br />

203 € *<br />

TRABZON<br />

233 € *<br />

273 € *<br />

HATAY<br />

ZMR<br />

203 € *<br />

ADANA<br />

233 € *<br />

ERCAN<br />

292 € *<br />

Diyanet İşleri Başkanlığı olarak bir hususa büyük<br />

önem verdiklerini belirten Başkan Görmez, "bizim<br />

Almanya’daki vatandaşlarımızla dini/manevi bir gönül<br />

bağımız var", dedi. Bunun bir otorite değil bir gönül<br />

bağı olduğunu belirten Başkan Görmez, "bunun<br />

müspet, olumlu bir model olduğunu ve bu modeli<br />

Avusturya’da, Amerika’da hatta Kanada’da uyguladıklarını<br />

belirterek başka modellerle mukayese edildiğinde<br />

bunun barışa hizmet eden bir model olduğunu"<br />

ifade etti.<br />

“Yasalar insanlara hizmet için yapılır.”<br />

Anayasaların bir milletin üzerinde anlaştığı temel<br />

kurallar olduğunu belirten Başkan Görmez, "yasaların<br />

ancak insanlara hizmet için yapılacağını" belirtti.<br />

“Sınırları olmayan tek dil gönül dilidir.”<br />

Dinlerin, bazen siyasetin tartışmaları içerisinde<br />

kaybettikleri bir dil olduğunu belirten Başkan Görmez,<br />

"sınırları olmayan tek dil, gönül dilidir, dedi."<br />

Bu gönül dilini yeniden inşa ettiğimizde bütün yasaların,<br />

anayasaların üstüne çıkacaktır, diyerek "hep<br />

birlikte bu dili inşa etmek için üzerimize düşen her<br />

şeyi yapmalıyız" dedi.<br />

Diyanet İşleri Başkanlığının Almanya’da önemli<br />

bir rolü olduğunu söyleyen Friedrich ise “10 yıllar<br />

içinde Müslümanlar açısından büyük değişiklikler<br />

oldu. Müslümanlar Almanya’da daha özgüvenli şekilde<br />

açık cami günleriyle dinlerini tanıtma fırsatı yakalıyorlar”<br />

diye konuştu.<br />

İnsanların huzur içerisinde yaşaması için dinin<br />

önemli bir rol üstlendiğini söyleyen Friedrich, Almanya’nın<br />

ve Alman anayasasının dine dostane şekilde<br />

yaklaştığını, Alman-İslam konferansı ile inanç konusunda<br />

önemli bir bağ kurularak İslam Konferansı<br />

ile ilgili olarak da Almanya’da önemli ilerlemelerin<br />

kaydedildiğini ifade etti. Konuk Bakan ayrıca, "4 milyon<br />

Müslümanla birlikte hareket ederek Almanya’nın<br />

geleceğini birlikte inşa edeceğiz" dedi.<br />

Friedrich, "Allahsızlık içinde olan bir dünyaya gidişatın"<br />

olduğunu söyleyerek, "İnsanların bir dine sahip<br />

çıkması, dini temsil etmesi, toplum yararı için<br />

son derece önemli. İnsanların ruhi dengelerini sağlayabilmeleri<br />

için de tekrar Allah'a ve dine inanmanın<br />

önemli olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.<br />

Konuşmaların ardından Başkan Görmez, Bakan<br />

Friedrich'e kültürümüzde temizliğin sembolü olan el<br />

işlemeli bakır bir ibrik hediye etti. Konuk Bakan ise<br />

Başkan Görmez’e kalem hediye etti.<br />

Yaklaşık bir saat süren görüşme basına kapalı olarak<br />

devam etti.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

10 ➤<br />

➤<br />

haber<br />

IGMG Hessen Bölgesi’nde En Güzel Yarışma<br />

IGMG Hessen Bölgesine bağlı<br />

olarak faaliyet gösteren cemiyetlerin<br />

talebelerinin iki kategoride<br />

yarıştıkları Kur`an-ı Kerim<br />

Yarışması Bölge Finali Kelsterbach`ta<br />

yapıldı.<br />

IGMG Hessen Bölgesi İrşad<br />

Başkanlığı tarafından organize<br />

edilen Kur`an-ı Kerim Yarışması<br />

Bölge Finali Kelsterbach`ta yapıldı.<br />

IGMG Hessen Bölgesine bağlı<br />

olarak faaliyet gösteren cemiyetlerdeki<br />

talebelerin iki kategoride<br />

yarıştıkları yarışmaya katılım oldukça<br />

yoğundu.<br />

Program açılış Kur`an-ı Kerim<br />

tilavetiyle başladı.<br />

Daha sonra programın açılış<br />

konuşmasını IGMG Hessen İrşad<br />

Başkanvekili Cengiz Pekdemir<br />

yaptı. Pekdemir bu tür yarışmaların<br />

önemine değindi. Almanya`da<br />

çocuklarımızın bu tür yarışmalara<br />

katılmasının ne kadar önemli olduğunu<br />

hatırlattı.<br />

IGMG Hessen Bölge Başkanı<br />

Bilal Kaçmaz da bir selamlama konuşması<br />

yaparak katılımcılara ve<br />

yarışmaya iştirak eden talebelerin<br />

aileleri ve hocalarına teşekkür etti.<br />

Yarışma jürisi ilk önce küçükler<br />

kategorisindeki yarışmacılar<br />

için sıralama kur`ası çekimi yaptı.<br />

Sıra numarasına göre yarışmacılar ilk önce ezberden<br />

daha sonra ise yüzüne olarak sunumlarını yaptılar.<br />

İkindi Namazı için ve küçüklerin puanlaması için<br />

kısa bir mola verildi.<br />

Yine jürinin büyükler kategorisinde katılım sağlayan<br />

yarışmacılar için sıra belirleme kur`ası çekimine<br />

geçildi. Kur`a çekiminden sonra yarışmacılar yine ezber<br />

ve yüzüne sunumlarını yaptılar.<br />

Tüm yarışmacıların sunumundan sonra jüriye puanlama<br />

için kısa bir mola verildi.<br />

Mola esnasında puanlamalar hesaplanırken yarışmacılar<br />

için IGMG Hessen Bölgesi tarafından alınan<br />

hediyeler getirildi.<br />

Jüri heyetinin puanlamasına göre dereceye giren<br />

yarışmacılar davet edildi.<br />

Sırasıyla dereceye giren yarışmacılar puanları ve<br />

cemiyetleri şunlardı:<br />

Küçükler kategorisinde Birinci Kelsterbach Seyfullah<br />

Pancu 254 Puan, ikinci Offenbach Muhammed Özkan<br />

246 Puan, üçüncü Darmstadt Enes Aslan 241 Puan.<br />

Büyükler kategorisinde Birinci Elsenfeld Cemiyetinden<br />

Enes Yılmaz 282 Puan, ikinci Hanau Cemiyetinden<br />

Muhammed Taşçı 280 Puan, üçüncü Raunheim<br />

Cemiyetinden Muhammed Akçadağ 255 Puan.<br />

Yarışmacıların puanlaması yüzüne okuması, ezbere<br />

okuması ve tecvid bölümü olarak üç bölüme göre yapıldı.<br />

Tüm yarışmacılar hediyelerini aldıktan sonra; toplu<br />

olarak fotoğraf çektirilmesi ve 2012 senesi küçükler<br />

kategorisinde birinci olan Wetzlar Emre Değer`in okuduğu<br />

kapanış Kur`an-ı Kerimi ile program sona erdi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

11 ➤<br />

➤<br />

dosya<br />

Bilgi iletişimi kadar ulaşımın<br />

da hızlandığı, yaygınlaştığı,<br />

fennî (teknolojik) sahada olduğu<br />

kadar içtimaî (sosyolojik) sahada<br />

da başdöndürücü bir hızla<br />

değişen, çalkantılı bir zaman diliminde<br />

yaşıyoruz.<br />

Hareket etmeyen bir vasıtanın;<br />

meselâ, otobüs, tramvay veya trenin<br />

içinde ayakta duran yolcu herhangi<br />

bir yere tutunmaya ihtiyaç<br />

duymaz. Fakat hareket hâlindeki<br />

vasıtanın her sallanmasında, bir<br />

yerlere yaslanmayan veya tutunmayan<br />

yolcu sağa sola savrulabilir;<br />

dengesini kaybederek düşebilir.<br />

Durağan, yerleşik, kapalı, ananevî<br />

taşra (kırsal) toplumlarında insanlar<br />

zaten soy-sop, kabile, tayfa veya<br />

dinî aidiyat duygusuyla ayakta kalırlar.<br />

Onlar, bir bakıma mesafe kat<br />

etmeyen vasıtanın yolcularına benzerler.<br />

Kendine ileri sanayi toplumu<br />

içinde yer edinme veya şehir hayatına<br />

ayak uydurma çabası sarf<br />

edenler ve özellikle taşradan merkeze,<br />

tarım toplumundan sanayi<br />

toplumuna göçle geçiş yapanlar,<br />

hareket hâlindeki vasıtanın ayaktaki<br />

yolcusuna benzerler: Düşmemek,<br />

savrulmamak için mutlaka<br />

biryerlere tutunmak mecburiyetindedirler.<br />

Çünkü aldığı göçler ve sanayileşmenin<br />

neticesi olarak değişken,<br />

devamlı mesafe alan toplumlarda<br />

sosyo-kültürel hayat çalkantılıdır.<br />

Şayet dinî, kültürel veya etnik<br />

bir gruba, değerler temelinde sosyal<br />

bir oluşuma mensup değilseniz;<br />

kalabalıklar içinde yapayalnız birisiniz!<br />

Bizim, “Sürüden ayrılanı<br />

kurt kapar” atasözüne muadil, kalabalıklar<br />

içindeki yalnız insan için<br />

R. Sennet; “Kitle içindeki, başıboş<br />

bırakılmış hayvan gibi” tabirini<br />

kullanır.<br />

Taşradan metropollere, Anadolu’dan<br />

Avrupalara göç edenlerin,<br />

insan yığınları içinde tutunacak<br />

dalları yoksa, kök kimliğinden taşıdıkları<br />

izler zaman içinde silinerek<br />

anonimleşirler. Etrafı kendine cezbeden,<br />

merkez şehir özelliğine sahip<br />

yerleşim metropolleri, iktisadî<br />

olduğu kadar, kültürel zenginliklerini,<br />

aldıkları göçlerle daha da artırırlar.<br />

Bugün itibariyle İstanbul, İzmir<br />

ve Ankara gibi şehirlerde Anadolu’nun<br />

bütün renklerini görmek<br />

mümkün olduğu gibi, Köln, Berlin<br />

veya Frankfurt gibi şehirlerde de,<br />

“İşçi Göçü”yle gelenlerin anavatanlarından<br />

getirdikleri renkler ve<br />

izleri görebiliyoruz.<br />

Mahmut AŞKAR<br />

mahmut.askar@t-online.de<br />

Kalabalıklar İçinde<br />

Anonimleşmek<br />

Şayet dinî, kültürel veya etnik bir gruba, değerler<br />

temelinde sosyal bir oluşuma mensup<br />

değilseniz; kalabalıklar içinde yapayalnız birisiniz!<br />

Bizim, “Sürüden ayrılanı kurt kapar”<br />

atasözüne muadil, kalabalıklar içindeki yalnız<br />

insan için R. Sennet; “Kitle içindeki, başıboş<br />

bırakılmış hayvan gibi” tabirini kullanır.<br />

En basit misâliyle; şayet Türkler<br />

“döner”i, İtalyanlar da “pizza”yı Almanya’ya<br />

getirmeyip de, Almanların<br />

mevcut mutfak kültürüyle yetinmiş<br />

olsalardı, bugün Almanya<br />

döner ve pizza ile tanışmış olmayacaktı.<br />

Döner veya pizzanın Almanya’da<br />

kök salmasının sebebi ise, o<br />

mutfak kültürüne mensup insanların<br />

ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik<br />

ilk girişimlerdi. Yine buralarda<br />

müslümanlar olduğundan camiler<br />

açıldı, Türkçe konuşulduğundan,<br />

anataşıyıcısı dil olan kültür dernekleri<br />

kuruldu. Türk olanlar kendilerine<br />

özgü isimleri hem işyerlerine<br />

hem de evlatlarına verdiler.<br />

Şimdi bizim meşhur lahmacun,<br />

“türkische pizza”ya dönüştürülse;<br />

bu başkalaşım lahmacunu inkâr<br />

manasına gelmez mi Ve eğer soyadı<br />

Taş olan siz, kendinizi takdim<br />

ederken, “Tas” diyorsanız; dilimizde<br />

“taş yerinde ağırdır” veya “taş ol<br />

da baş yar” sözlerindeki ağırlığı idrak<br />

etmeniz mümkün olabilir mi<br />

Taş’ı, sırf başkalarının telafuzunu<br />

kolaylaştırmak için, Tas olarak kabullenen,<br />

içine sindiren, diğerlerinin<br />

lehine kendini inkâr eden sizde,<br />

bundan sonra ağırlık mı kalır<br />

dersiniz... Göç ettiğiniz şehirde siz,<br />

tutunacak dallarınız kalmadığından<br />

bundan sonra anonimleşme<br />

sürecine girersiniz: Kırk yıl hatırı<br />

olan bir fincan kahve kadar da sizin<br />

değeriniz kalmaz bu topraklarda.<br />

Çünkü tas, bizdeki fincanın tercümesi,<br />

yani Avrupa dillerindeki<br />

karşılığıdır ama fincanın kendisi<br />

değil. Fincan ile tası yan yana koyduğunuzda<br />

zaten bu farkı göreceksiniz.<br />

Bu farkı anlamak için illâ da<br />

Karacaoğlan’ın, “Burnu fındık ağzı<br />

kahve fincanı” adlı meşhur türküsünü<br />

bilmeye gerek yok... Fincan<br />

ne kadar bizim oralı ise, tas da o<br />

kadar onların buralıdır. Soyadı Taş<br />

olan velakin kendini Tas diye takdim<br />

eden, dayanaklarını kırıp döken<br />

sizin dikkatinizedir.... İnce<br />

belli bardaktaki çayın, fincandaki<br />

kahvenin, fırındaki lahmacunun<br />

başkalaşımıyla başlayan süreç<br />

isimlere sirayet ettiğinde, fert kimliği<br />

kadar kültürel kimlik de anonimleşir.<br />

Anonim kimlik sahibinin,<br />

birlikte yaşadığı topluma, içinde<br />

yaşadığı şehire kazandıracak<br />

hiçbir şeyi yoktur.<br />

Şehire göçünce geçmişine sırt<br />

çevirip, kalabalıklar içinde anonimleşmek<br />

ne kadar yanlışsa, şehirde<br />

köylülüğü yaşatmaya kalkışmak<br />

da o kadar yanlıştır. Doğrusu;<br />

mensubu olduğu kökkültürü üzerine<br />

inşa edeceği şehirlilik kimliğine<br />

sahip olmaktır. Avrupa Türklerinin<br />

de bundan sonraki varlığı;<br />

Avrupa’da Anadolu’luğu yaşayanlarla<br />

değil, Anadolu’luğu inkâr<br />

edenlerle hiç değil, fakat Anadolu’luk<br />

kökleri üzerine inşa edilen<br />

bir Avrupalı Türk Kimliğini inşa<br />

edebilenlerle devam edecektir.<br />

Yalnız başına sürdürülen hayatta<br />

bir yerlere aidiyat duygusu beslense<br />

de, bir mana ifade etmez ve<br />

zamanla o da silinir gider. Halbuki<br />

hareketli ve değişken bir sosyal hayatın<br />

içindeki insanlar anonimleşmemek<br />

için, kendilerine yakın gördükleri,<br />

müşterek değerlerin vücuda<br />

getirdiği topluluklara dahil olarak<br />

kimliksizlikten kurtulabilirler.<br />

Avrupa Türklerinin vücuda getirdikleri,<br />

siyasetin, etnisitenin ve<br />

inancın her türlüsünden kuruluşlar,<br />

şahsiyetimizin, kültürel kimliğimizin<br />

muhafazasında, tutunacağımız<br />

dallar, sığınacağımız kalelerdir.<br />

Bu kuruluşlarımızın, Avrupa<br />

Türklerinin kimlik oluşumunu tesadüflere<br />

bırakmamalarını temenni<br />

ediyorum.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

12 ➤<br />

dosya<br />

Çok değerli <strong>Hayat</strong> Okurları<br />

Bir çok okurlarımızdan verdiğimiz<br />

bilgilerden dolayi olumlu tepkiler<br />

aldık.<br />

Asıl gayemiz insanlara faydalı<br />

olmak, hedefimiz ise bu hususta siz<br />

değerli okurlarımızın bazı kanun<br />

ve kurallara dikkatini çekmek, bilgilerinizi<br />

tazelemektir.<br />

Her kural ve kanun insanların<br />

rahatlığı, emniyeti ve huzuru için<br />

yapılmak istenen bir maksattır.<br />

Ancak bazen maksadını aşan ve eskimiş<br />

olarak zararlı ve zahmetli de<br />

olabilir. İşte yöneticiler ve düşünen<br />

insanlar bunun farkına varır düzeltilmesi<br />

için mücadele eder. Bu görev<br />

tüm insanlara verilmiş bir görevdir.<br />

İyiliği emret kötülükten<br />

nehyet düsturundandır.<br />

Sokakta gördüğün zarar veren<br />

bir taş parçası ise dahi onu oradan<br />

kaldır, emrindendir.<br />

Dolayısı ile herkes olumlu olan<br />

kanun ve kurallara uymalı uymayanları<br />

uyarmalı zararlı ve faydasız<br />

kuralların değişmesi için kücadele<br />

etmelidir.<br />

Bu yazımızda 19.01.2013 tarihinden<br />

itibaren Avrupa uyum yasaları<br />

ile değişen kanun ve kurallar<br />

hakkında bilgiler vereceğiz.<br />

Ehliyetlerin Değişimi<br />

Malumki Avrupa çapında şu<br />

anda kullanılan ve hala geçerli olan<br />

110 ayrı Ehliyet Formu ve şekli var.<br />

Bu Ehliyet formlarının hangisi geçerlidir.<br />

Gerçek midir, sahte midir.<br />

Bir ülkede geçerli olan ehliyeti başka<br />

bir ülkenin polisleri anlamakta<br />

zorlanıyor olmasından dolayı ve şu<br />

anda mevcut olan Mülkü Koruma<br />

Kanuna göre Ehliyet formları değiştirilemiyor.<br />

Dolayısı ile 40 yıl<br />

önceki ehliyetler hala kullanılmaktadır.<br />

İşte tüm Avrupa ülkelerinde<br />

Ehliyet Kontrolü daha kolay ve Ehliyet<br />

üzerindeki fotografın daha<br />

aktüel olması nedeni ile 19.01.2013<br />

tarihinden sonra alınan ehliyetler<br />

15 yıl geçerli olacak.<br />

15 yıl sonra herhangi bir imtihana<br />

tabii olmadan herhangi bir<br />

Sağlık Muayenesine tabii olmadan<br />

bir dilekçe ve bir resim ile ehliyet<br />

dairesine müraacaat ederek yeni<br />

ehliyeti alabileceksiniz.<br />

19.01.2013 tarihinden önce alınan<br />

ehliyetler 2033`e kadar geçerlidir<br />

2033`den sonra o ehliyetler de<br />

İhsan GÜLER<br />

ihsan_gueler@yahoo.de<br />

Ehliyette Avrupa Uyum<br />

Yasaları ile Değişen<br />

Kanun ve Kurallar<br />

Hakkında Bilgiler<br />

değiştirilmesi gerekir.<br />

2. B – Sınıfı Ehliyeti<br />

B – Sınıf Ehliyeti Römork Dahil<br />

Toplam Kütlesi 3,5 ton + 750 kg<br />

Römorku geçmeyecek<br />

Römorkun Toplam Kütlesi 750<br />

kg gecerse = çeken araç + Römork<br />

toplam kütlesi 3,5 t geçmemelidir.<br />

Toplam Kütle 3,5 ton ile 4250 kg<br />

arası Römork dahil olursa<br />

19.1.2013`ten sonra ehliyet<br />

alanlar bu ağırlıkta olan bir aracı<br />

kullanabilmek için ehliyetlerinin<br />

arka kısmına ehliyet dairesi tarafından<br />

B 96 kodu işlenmesi gerekir.<br />

B 96 kodunun işlenmesi için B<br />

sınıfı ehliyetini aldıktan sonra ehliyet<br />

sahibi tekrar sürücü kursuna<br />

müraacat ederek Römork ile bir<br />

kaç saat ders aldıktan sonra sürücü<br />

kursunun verdiği yeterlilik belgesi<br />

ile ehliyet dairesine giderek B – 96<br />

Kodunu ehliyetine kayıt ettirebilir.<br />

Bu kayıt olmadan bu ağırlıktaki<br />

aracı kullanırsa ehliyetsiz araç kullanmış<br />

sayılır.<br />

M – Sınıf ve S – Sınıf Ehliyeti<br />

Birleştirilerek tek ehliyet oldu AM<br />

Sınıfı olarak belirlendi.<br />

AM Sınıfı ile çift ve üç izli küçük<br />

motosikletleri ve dört izli küçük<br />

taşıtları (Quads und Trikes),<br />

ancak yapı itibarı ile 45 Km/h hızı<br />

ve 50 ccm hacmi geçmeyen<br />

taşıtları kullanabilir.<br />

A – Sınıfı Ehliyetleri<br />

Eski Motosiklet Ehliyetleri -<br />

Mofa,- M sınıf- A1 – A<br />

Yeni Motosiklet Ehliyetleri –<br />

AM – A1 – A2 - A<br />

A1 Ehliyetini alan 2 yıl sonra<br />

Yazılı Sınavına girmeden sadece<br />

Direksiyon sınavına girerek A2 Sınıfını<br />

alabilir.<br />

A2 Sınıfı Ehliyeti olan 2 yıl sonra<br />

A – Sınıfı Ehliyetini Direksiyon<br />

sınavını başaran alabilir.<br />

Ehliyet Puan sistemi de 2014`te<br />

değişecek ancak tam Net şekli belli<br />

değil 2014`e yeni şeklinin Parlamentodan<br />

geçeceği söyleniyor.<br />

Bu konuyu ve Ağır vasıta ehliyetlerini<br />

uzatmak için nelere ihtiyaç<br />

var bir dahaki yazımızda inşaallah<br />

sizlerle paylaşırız.<br />

Fahrschule Güler<br />

Hayırlı yolculuklar, Mutlu ve<br />

sağlıklı güler diler.<br />

Köln’de Hocalı Katliamı ve Karabağ Konulu Konferans Yapıldı<br />

Almanya Türk Üniversiteliler Derneği<br />

Türk ÜNİD, Köln Azerbaycan<br />

Türk Kültür ve Dayanışma<br />

Cemiyeti ve Güney Azerbaycan Dernegi<br />

ile beraber Köln üniversitesinde 26 Şubat<br />

1992'de Karabağ'ın Hocalı kentinde<br />

Ermenilerin sistemli saldırısı sonucunda<br />

hayatını yitiren binlerce Azerbaycan<br />

Türkleri için bir anma konferansı düzenledi.<br />

Yaklaşık 200 kişinin katıldığı konferansa<br />

bir çok sivil toplum kuruluşlarını<br />

davet edildi. Toplantıya T.C. Köln Başkonsolosu<br />

Mustafa Kemal Basa, Avrupa<br />

Türk İslam Birliği ATİB Onursal Başkanı<br />

Musa Serdar Çelebi, ATİB Genel Başkanı<br />

İhsan Öner, Müstakil İşadamları<br />

MÜSİAD NRW Başkanı Orhan Bilen'in<br />

yanında Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı<br />

Devleti Siyasal Bilgiler ve İdarecilik<br />

Enstitüsü Başkanı Dr. Elman Nesirov,<br />

Azerbaycanlı ünlü yazarı Orhan Aras,<br />

Azerbaycan Devlet Petrol Şirketi SO-<br />

CAR'ın Almanya Genel Müdür Yardımcısı<br />

Nazım Aliyev ve Berlin'den Azerbaycan<br />

Öğrenci Ağı Derneği Başkanı<br />

Zaur Heydarov katıldılar.<br />

SAYGI DURUŞU SONRASI<br />

SİNEVİZYON GÖSTERİMİ<br />

Programın başında Hocalı'da vahşice<br />

öldürülen insanlar için bir dakikalık<br />

saygı duruşundan sonra Azerbaycan ve<br />

Türkiye milli marşları ' İki Devlet -Tek<br />

Millet' çerçevesinde çalındı.<br />

Açılış konuşmasını T.C. Köln Başkonsolosu<br />

Mustafa Kemal Basa yaptı.<br />

Katılımcı sivil toplum kuruluşu başkanlarının<br />

da söz aldığı toplantıda özellikle<br />

Hocalı'da işlenen cinayetin dünya kamuoyunda<br />

daha iyi anlatılmasının gerekli<br />

olduğu belirtildi. Daha sonra Karabağ<br />

ile ilgili sinevizyon belgeselinde işlenen<br />

vahşet gözlür önüne serildi.<br />

HOCALI'YI DÜNYAYA<br />

TANIMAYA BAŞLIYOR<br />

Azerbaycan Cumhurbaşkanlığı Devlet<br />

Siyasal Bilgiler ve İdarecilik Enstitüsü<br />

Başkanı Dr. Elman Nesirov ise Hocalı<br />

ve Karabağ'da işlenen soykırımı artık<br />

ABD'nin 6 eyaletinin yanında Pakistan,<br />

Meksika ve Kolombiya parlamentolarının<br />

tanıdığını söyledi. Dr. Nesirov, 2013<br />

yılında da artık Romanya parlamentosunun<br />

Hocalı ile ilgili beyanatı kabul ettiğini,<br />

ayrıca AB ve Nato üyesi ülkelerden<br />

Çek Cumhuriyeti'nin de Hocalı'daki<br />

Ermeniler tarafından işlenmiş katliamını<br />

kabul ettiğini sözlerine ekledi. İslam<br />

İşbirliği Teşkilatı Parlamento Birliğinin<br />

de 1992'de Hocalı'yı soykırım olarak<br />

kabul ettiğini vurgulayan Dr. Nesirov,<br />

Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in de<br />

geçen sene dışişleri temsilcileri ile yapmış<br />

olduğu toplantıda 'Hocalı Soykırımı'nı<br />

dünya ülkelerine tanıtılmasının en<br />

öncelikli mesele olduğunu vurguladığını<br />

hatırlattı. Ayrıca 'Haydar Aliyev Vakfı'<br />

başkan yardımcısı Leyla Aliyev'in<br />

dünyada artık ç60 ülkeden fazla 'Hocalıya<br />

Adalet' ile ilgili kampanyalar ve çalışmalar<br />

yürüttüğünü notlarına ekledi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

13 ➤<br />

➤<br />

man olmayan ülkelerde bulunmaktadır.<br />

Gelinen noktada Avrupa bankalarının<br />

da İslamic Banking’e karşı ilgileri<br />

artmaktadır. Bunlar ise İslam’a<br />

uygun ürünlerini öncelikle körfez<br />

bölgesindeki İslam ülkelerinde pazarlamaktadırlar.<br />

Örneğin UBS Bankası,<br />

2001 yılında Bahreyn’de hisselerinin<br />

tamamına sahip olduğu bir<br />

alt şirketi olan Noriba Bank’ı kurmuştur.5<br />

Diğer büyük bankalar da müstakil<br />

bankalar kurmasalar da, en azından<br />

şubeler açmışlardır. Aralarında<br />

Citigroup, HSBC, ABN Amro, Societe<br />

Generale gibi şirketlerin de bulunduğu<br />

bu bankalar, faaliyetlerini<br />

şube bazında yürütmektedir.<br />

Dünyanın en büyük finans kurumlarından<br />

olan Alman Deutsche<br />

Bank ise şu ana kadar faaliyetlerini<br />

Orta Doğu ve Asya’daki varlıklı özel<br />

müşteriler üzerinde yoğunlaştırmıştır.<br />

DWS, Aralık 2006’dan beri Bahreyn<br />

ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde<br />

şeriata uygun, halka açık fonlar ve<br />

emeklilik evrakları pazarlamaktadır.<br />

Alman piyasasında ise günümüzde<br />

İslam Hukuku’na uygun kayda değer<br />

finansal ürünler bulunmamaktadır.<br />

Commerzbank’ın alt şirketi Cominvest<br />

2000 yılında Al-Sukoor fonunun<br />

ihracını gerçekleştirmiştir, fakat<br />

fona karşı gösterilen ilgi oldukça vasat<br />

derecede kalmıştır. Bunun üzerine<br />

Cominvest, fonu 2005 yılının sonunda<br />

kapatmıştır. Fon, sadece 4<br />

milyon Euro’luk bir hacme ulaşabilmişti,<br />

halbuki Cominvest’in verdigi<br />

bilgiye göre hacmin 20 milyona ulaşması<br />

gerekiyordu.6<br />

Sharia Board Müessesesi<br />

Mevcut finansal ürünlerin İslam<br />

Hukuku’na uygun olup olmadıklarını<br />

incelemek, İslam Hukuku’na uygun<br />

yeni finansal ürünler geliştirmek<br />

ve bu finansal ürünleri periyodik<br />

olarak denetlemek “Sharia Board”<br />

denilen müessesenin ana görevleridir.7<br />

Sharia Board müessesesi hem finansal<br />

enstrümanları ve sözleşmeleri,<br />

hem de üst düzey yönetimin verdiği<br />

kararları İslam Hukuku’na ilişkin<br />

olarak denetleme ve gerektiğinde<br />

tashih edilmelerini talep etme<br />

yetkisine sahiptir.<br />

Finansal Enstrümanlar<br />

Mevduat bankacılığı<br />

İslamic Banking’de, mevduat<br />

bankacılığı üç ana hesap türünden<br />

ibarettir. Geleneksel şekilde ödemelerin<br />

yapıldığı cari hesaplar, sürekli<br />

tasarruf edilebilirliğe sahip olan tasarruf<br />

hesapları ve uzun vadeli ticarî<br />

iştiraklara yatırım yapma amaçlı yatırım<br />

hesapları. Bunlar, İslami Bandosya<br />

İsmail KARADÖL<br />

ikaradol@igmg.de<br />

İslami Bankacılık<br />

Temel İlkeler, Kavramlar<br />

En genel tanımıyla bankaların,<br />

faaliyetlerini İslam Hukuku`<br />

na uygun bir şekilde sürdürmelerine<br />

İslami Bankacılık (İslamic<br />

Banking) denir. Bununla birlikte bu<br />

tür bankacılığın faaliyet alanının sadece<br />

İslam ülkeleri ile sınırlı olduğu<br />

düşünülmemelidir. Müslümanların<br />

yaşadığı her yerde İslam Hukuku’na<br />

uygun finansal ürünlere ihtiyaç vardır.<br />

İslamic Banking`in<br />

Temel İlkeleri<br />

İslamic Banking diye adlandırılan<br />

bankacılığın gelişmesinin ana sebebi,<br />

İslam`da faizin yasaklanmış olmasıdır.<br />

Buna göre bu tarz bankalar,<br />

ancak herhangi bir şekilde faiz ödemeleri<br />

ihtiva etmeyen finansal ürünler<br />

sunabilmektedir. Bir İslam Bankası,<br />

kazancını sadece kâra iştirak<br />

sistemiyle sağlar. Faiz marjlarından<br />

meydana gelen getirilerin olabileceği<br />

ticarî faaliyetlerde bulunması ise katiyen<br />

yasaktır. Bu yüzden, ticaret,<br />

Leasing (finansal kiralama) ve katılım<br />

finansmanı, bankanın asıl faaliyet<br />

alanını oluşturmaktadır. Bu faaliyet<br />

alanı çerçevesinde çok sayıda<br />

alternatif finansman araçları mevcuttur.<br />

Bunların bir kısmı, bilinen,<br />

geleneksel bankaların da kullandığı<br />

araçlardır ve İslam Hukuku normlarına<br />

uyarlanarak Müslüman müşterilere<br />

sunulan çeşitli hizmetleri ve<br />

ürünleri kapsar.<br />

İslamic Banking’in<br />

Beş Temel İlkesi<br />

a) Faiz yasağı (Ribâ yasağı)<br />

“Ribâ” tefecilik ve faiz anlamlarını<br />

taşıyan Arapça bir kelimedir. Bu<br />

anlamda faiz almak veya vermek yasaktır.<br />

b) Şans oyunu ve spekülasyon yasağı<br />

(“arar yasağı)<br />

“Ğarar” özel anlamda şans oyunu<br />

olarak tercüme edilebilirken, geniş<br />

anlamda ise çok yüksek riskleri göze<br />

alarak kâr edinme niyetini ifade<br />

eder. İslam, bireyleri korumak amacıyla<br />

şans oyununun her türlüsünü<br />

ve yüksek riskler taşıyan spekülasyonlara<br />

girişmeyi yasaklamıştır.1<br />

c) Yatırım faaliyetlerinin kazancı<br />

“helal” olan şirketlere yapılması<br />

Bir Müslüman, bir şirkete ortak<br />

olmak istediğinde söz konusu şirketin,<br />

kazancını hangi faaliyetlerle sağladığına<br />

dikkat etmelidir. İslam’a göre<br />

bir Müslüman, “haram” sayılan<br />

mal ve hizmetler üreten bir şirketin<br />

faaliyetlerine katılamaz, o şirkete yatırım<br />

yapamaz.<br />

d) Para, para üretemez<br />

İslam’da para bir kullanım malı<br />

olarak görülmemekle birlikte daha<br />

ziyade mübadele vasıtası ve değer ölçeri<br />

işlevi görür. Verilen para geri<br />

alınırken, bu paranın kullanımı için<br />

artı para talep etmek yasaktır. Getiriler<br />

ancak hakiki yatırımlardan sağlanabilir.<br />

İslamic Banking’in<br />

Tarihçesi ve Gelişimi<br />

İslamic Banking’e has bir yatırım<br />

aracı olarak kâr ortaklığının, İslam’ın<br />

ilk yıllarından beri Arap tüccarların<br />

uyguladığı bir ticarî yöntem<br />

olduğu bilinmektedir. O dönemlerde<br />

tüccarlar yatırımcılarla, bugünkü<br />

komandit sözleşmelerinin aslı sayılan,<br />

kâr ortaklığı sözleşmeleri yaparlardı.2<br />

İslamic Banking ile ilgili bütünsel<br />

nazarî yaklaşımlar ise henüz<br />

1940’larda ortaya konulmaya başlandı.<br />

Mısır’ın Mit Gamr beldesinde<br />

gerçekleştirilen Tasarruf Sandığı<br />

usûlü banka projesi, faizsizlik ilkesine<br />

göre çalışan ilk finansal kurum<br />

olarak bilinmektedir. Gerçi bu proje<br />

bugün sadece bir deney olarak zikredilebilir,<br />

zira 1963 yılında başlatılan<br />

proje, siyasî muhalefetlerle karşılaşmasıyla<br />

1971 yılında sona erdirilmiştir.<br />

Fakat buna rağmen faizsiz çalışma<br />

modeli bu projeyle amacına<br />

ulaşmış ve uygulanabilirliğini ispat<br />

edebilmiştir.3 Evet, İslami Bankacılık<br />

sisteminin İslam dünyası için tatbik<br />

edilebilir bir fikir olduğu, bu<br />

projeden sonra kabul görmüştür.4<br />

Ve bu teşebbüsü müteakip 1974 yılında<br />

20 üye ülkenin katılımıyla “Islamic<br />

Development Bank” kurulmuştur.<br />

Bu kuruluşla, az gelişmiş İslam<br />

ülkelerindeki proje finansmanlarının<br />

sağlanması amaçlanmıştır.<br />

Islamic Development Bank’in kurulmasının<br />

ardından İslam ülkelerinde,<br />

İslam Hukuku’na dikkat eden birçok<br />

banka kurulmuştur.<br />

Güncel Durum<br />

İslamic Banking, finans dünyasında<br />

dünya çapında yer alan bir niş<br />

pazarı olarak kabul edilir. “Islamic<br />

Finance Review” dergisinin haberine<br />

göre İslamic Banking’in piyasa<br />

hacmi bugün itibariyle 300 milyar<br />

ABD doları büyüklüğündedir. Derginin<br />

verdiği bir diğer bilgiye göre<br />

artık dünya çapında 150’den fazla İslami<br />

banka faaliyette bulunmaktadır<br />

ve bunların bazıları İngiltere, ABD<br />

ve uzak doğu ülkeleri gibi Müslü-


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 14 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

dosya<br />

ka’nın mevduat bankacılığını oluşturmaktadır.<br />

Kredi işlemleri<br />

Islamic Banking’in kredi işlemleri,<br />

özellikle şirketlere yapılan finansman<br />

işlemlerinden ibarettir. Bankanın<br />

asıl faaliyet alanı, ticaret, Leasing<br />

(finansal kiralama) ve iştirak finansmanından<br />

oluşmaktadır. Bu şekilde,<br />

bireysel krediler de sunulabilmektedir.<br />

İslami Bankalar, giderek önem<br />

kazanan bu sektörde, gayrimenkul,<br />

mülk edinmek veya benzer şekilde<br />

pahalı bir mal satın almak isteyen<br />

özel kişilere, ihtiyaç duydukları finansmanı<br />

sağlamaktadır.<br />

Müşareke<br />

“Müşareke” sözleşmesi, bir projenin<br />

birlikte finansmanını yapmak ve<br />

bu projeyi gerçekleştirmek niyetiyle<br />

müşteri ve banka arasında kurulan<br />

ortaklıktır. Hem banka hem müşteri,<br />

projeye sermaye yatırır, her iki tarafın<br />

proje yönetimine ilişkin vazifeleri<br />

vardır ve her iki taraf risklerden<br />

sorumludur. Bu ortak girişimin (Joint<br />

Venture) bıraktığı kâr, önceden<br />

üzerinde anlaşma yapılan bir paylaşım<br />

kuralına göre paylaşılır. Zararı<br />

Almanya’nın Köln<br />

Başkonsolosluğu<br />

yeni Çalışma Ataşesi<br />

Oğuz Tuncay‚ “Emeklilik<br />

ve çocuk parası’’ konularında<br />

sivil toplum kuruluşlarının<br />

kadın kolları<br />

temsilcileri ve gurbetci bayanlara<br />

yönelik bir bilgilendirme<br />

toplantısı yaptı.<br />

Çalışma Ataşeliği olarak<br />

vatandaşlara emeklilik<br />

konusunda ücretsiz bilgi<br />

verdiklerini belirten Tuncay;<br />

“bedava bilgi bazen<br />

vatandaşların hoşuna gitmiyor.<br />

Bazıları bir yerlere<br />

para vermekten hoşlanıyor.<br />

Gelin ücretsiz bilgilendirelim.<br />

Bedava bilgi<br />

veriyoruz. Bu konuda şüpheye<br />

düşmeyin’’ dedi.<br />

Resmi makamlara başvuru<br />

yaparken doğruluktan<br />

şaşılmaması gerektiğini<br />

ifade eden Tuncay;<br />

“hem Türk hem de Alman<br />

kurumalarına doğru beyanlarda<br />

bulunun. Emeklilik<br />

bir haktır. Bu hakkı<br />

hak ettiğinizde haktır.<br />

Formları doldurduğunuzda<br />

bir çok soru var. Daireler<br />

bunu soruyor. Doğru<br />

ise, taraflar, yatırdıkları sermayeye<br />

orantılı olarak üstlenirler. Her iki taraf,<br />

ortak girişimlerinde sahip oldukları<br />

pay oranına göre mesuldürler.<br />

Müdarebe<br />

“Müdarebe” denilen sözleşmede<br />

banka, müşterinin belli bir projesine<br />

gizli ortak sıfatıyla katılır. Bu tür ortaklıkta<br />

banka, sermayenin tümünü<br />

sağlar, müşteri ise projeye ortak girişimci<br />

olarak ve sahip olduğu tecrübe<br />

ve teknik bilgileriyle katılır. Müşteri,<br />

projenin tümünden kendisi sorumludur,<br />

bankanın herhangi bir işlevi<br />

olmadığı gibi proje yönetiminde de<br />

bir etkisi yoktur.<br />

Murabaha<br />

“Murabaha”, İslami finansal<br />

ürünleri arasında en çok kullanılandır.<br />

Bu tür sözleşmede banka, müşterinin<br />

talimatıyla, yine müşterinin<br />

belirlediği bir malı satın alır. Bunun<br />

akabinde banka, satın aldığı malı<br />

müşterisine satar. Müşteri malın sahibi<br />

olur ve alım fiyatını, üstüne eklenen<br />

bir kâr marjı ile birlikte, gelecek<br />

zamanda tek meblağ olarak veya<br />

taksitle geri öder. Murabaha, kâr ve<br />

T.C KÖLN BAŞKONSOLOSLUĞU ÇALIŞMA ATEŞESİ OĞUZ TUNCAY<br />

‘‘Emeklilik Konusunda<br />

Bizden Bilgi İsteyin”<br />

beyanlar bu yüzden çok<br />

önemli. Bu konuda vatandaşlarımız<br />

karşılaştığı sorunlarla<br />

karşımıza geliyor.<br />

Bu durumda insan üzülüyor.<br />

Sorunlarla karşılaşmamak<br />

için doğruluktan<br />

şaşmayın’’ diye konuştu.<br />

Aynı anda hem Türkiye’den<br />

hem de Almanya’dan<br />

emekli olunabileceğini<br />

vurgulayan Tuncay;<br />

“buna kimse bir şey diyemez.<br />

Uzun vadede emekli<br />

aylığında Almanya’da vergiler<br />

alındığı için artık burada<br />

onu beyan etmek zorundasınız.<br />

Çünkü o bir<br />

gelirdir. Ve size vergi döneminde<br />

geliriniz ne kadardır<br />

diye soruyorlar. Siz<br />

de o geliri beyan etmek<br />

zorundasınız. Ona eğer<br />

vergi düşüyorsa burda yaşadığınız<br />

müddetçe ödemek<br />

zorundasınız. Türkiye’de<br />

yaşarsanız orada<br />

ödemek zorundasınız.<br />

Emeklilik 2008 yılına kadar<br />

farklı bir yöntem vardı<br />

şimdi ise farklı bir var. Eskiden<br />

Türkiye`de SSK,<br />

Bağkur, Emekli sandığı<br />

vardı. Bunlar birleştiler<br />

Sosyal Güvenlik Kurumu<br />

oluştu. SGK bünyesinde<br />

konuyla alakalı yasada da<br />

bazı değişiklikler yapıldı<br />

ve uygulamalar netleşti’’<br />

diye konuştu.<br />

zarara ortak olunan katılım ortaklığı<br />

değildir, sadece bankanın bir aracı<br />

acenta olarak görev aldığı bir ticarî<br />

iştir.8<br />

İcare<br />

“İcare”, bir maddî varlığın Leasing<br />

(finansal kiralama) usûlüyle<br />

kullanımının sağlanması veya kiraya<br />

verilmesi anlamını taşır. Banka, bu<br />

sözleşme türünde kiraya veren veya<br />

Leasing verenin yerine geçer. Böylece,<br />

kendisi mal sahibiyken, müşterisine<br />

belli bir mal varlığını kullanma<br />

imkanı sağlar. Murabaha’ya nazaran<br />

İcare’de banka, sözleşme süresi sona<br />

erene kadar mal varlığının sahibidir.<br />

Sözleşmede öngörülen şekle göre<br />

banka, önce tespit edilen bir Leasing<br />

aylığı alır veya mal varlığının kullanımından<br />

elde edilen kâra ortak<br />

olur.<br />

Sukuk<br />

“Sukuk”, bir üst kavram olarak<br />

geleneksel tahvilin İslam Hukuku‘na<br />

uygun alternatifini temsil eder. Yatırımcılar,<br />

faiz yerine ortaklıklarından<br />

veya Leasing sözleşmesinden doğan<br />

getiriler elde ederler.<br />

İslami Bankacılığın temel ilke ve<br />

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği<br />

(DİTİB) Genel Başkanı Prof.<br />

Dr. İzzet Er, görevine başlaması<br />

vesilesi ile kendisine ‘Hayırlı Olsun’ ziyaretinde<br />

bulunan Almanya Alevi İslam<br />

Birliği (AAİB) Genel Başkanı Alişan<br />

Hızlı’ya iade-i ziyarette bulundu.<br />

DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet<br />

Er’in ziyaretinden dolayı duyduğu<br />

memnuniyeti dile getirerek sözlerine<br />

başlayan AAİB Genel Başkan Alişan<br />

Hızlı, “DİTİB teşkilatımız bize her konuda<br />

yardımcı olmuştur. Bugün de sizi<br />

aramızda görmekten duyduğum memnuniyeti<br />

bir kez daha ifade etmek istiyorum”<br />

dedi. İhtiyaç duydukları her konuda,<br />

DİTİB’in yanlarında olduğunun<br />

altını çizen Hızlı, konuşmasını şöyle<br />

sürdürdü: “Hoşgörü ve insana olan sevgimizle<br />

işlerimize sarılıyoruz. DİTİB<br />

geçen yıl hac konusunda bize çok yardımcı<br />

olmuştur, bu yıl da yardımlarını<br />

bekliyoruz. Bilgi bağlamında Diyanet<br />

İşleri Başkanlığı’nı kaynak olarak gösteriyoruz.<br />

Biz diğer inanç ve mezhebe<br />

kavramları bu şekilde sıralanabilir,<br />

sistemin sektörde yeni olması nedeniyle<br />

yeterince tanındığını söylemek<br />

mümkün değildir. Sıradan bankacılıkla<br />

paralellik arz eden uygulamalar<br />

ise Müslümanların zihinlerinde soru<br />

işaretlerinin oluşmasına neden olmaktadır.<br />

İslami Bankacılık sisteminin<br />

yapı taşlarının oturması ve yaygınlaşması<br />

ile bu soruların giderileceği<br />

ve sistemin modern dünyada<br />

Müslümanca yaşama gayretinde<br />

olan insanlara alternatif imkanlar<br />

sunacağı tahmin edilmektedir.<br />

1 Bkz. Lewis: S.31<br />

2 Bkz. Islamische Zeitung. No.1.<br />

1995<br />

3 Bkz. Nienhaus: S.231<br />

4 Bkz. Henry: S.20<br />

5 Bkz. www.noriba.com (İngilizce’den<br />

tercüme edilmiştir)<br />

6 Bkz. Knappmann: Makale: Rendite<br />

Ohne Zinsen (Faizsiz Getiriler)<br />

7 Bkz. El-Gamal: Islamic Finance,<br />

Cambridge 2006, S.11 (İngilizce’den tercüme<br />

edilmiştir.)<br />

8 Bkz. Bälz: Artikel: Finanziert mit<br />

Gottes Hilfe (Allah’ın yardımıyla yapılan<br />

finansman), zenith business (Magazin),<br />

Sayı 03/2005, S.36<br />

DİTİB’den AAİB’ne iadei ziyaret<br />

mensup insanlarımızla barış içerisinde<br />

kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bu ziyaretinizi<br />

de yanımızda olduğunuzun ve<br />

dostluğumuzun bir nişanesi olarak görüyoruz”<br />

dedi.<br />

Farklılıkların zenginlik olduğunu<br />

ifade ederek sözlerine başlayan DİTİB<br />

Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet Er ise,<br />

şöyle konuştu: “Birlik ve beraberlik içerisinde<br />

birbirimize her zaman yardımcı<br />

olmalıyız. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı<br />

Allah, insanların farklı görüşlerde, farklı<br />

düşüncelerde olabileceğini, bunun<br />

kendi varlığının ayetlerinden olduğunu<br />

belirtmiştir. Biz farklılıkları zenginlik<br />

olarak görüyoruz. Bize ihtiyacınız olduğu<br />

her hususta size yardımcı olmaya<br />

gayret edeceğiz.”<br />

Sıcak ve samimi bir ortamda gerçekleşen<br />

görüşmede dostluk, birlik ve<br />

beraberlik mesajları verildi. Ziyaretin<br />

anısına Genel Başkan İzzet Er’in, Diyanet<br />

İşleri Başkanlığı’nın Alevi Bektaşi<br />

klasikleri kitap setini Hızlı’ya hediye etmesiyle<br />

sona erdi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 15 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

haber<br />

Suriyeli Mültecilere Yardımlar, Tanzanya’da Göz Ameliyatları, Myanmar’da Kalıcı Projeler<br />

HASENE Mazlumların Yanında Olmaya Devam Ediyor<br />

SURİYELİ MÜLTECİLERE<br />

YARDIMLAR DEVAM EDİYOR<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği<br />

Hasene`nin Suriyeli mülteciler için<br />

organize ettiği 5 aşamalı yardımın<br />

ikincisi gerçekleştirildi. İlki geçtiğimiz<br />

ay gerçekleştirilen yardımların<br />

ikincisi Hasene Türkiye Şubesi aracılığıyla<br />

Hatay’da ve Suriye’nin iç bölgelerinde<br />

mazlum ve mağdur, iç savaş<br />

ve kargaşadan kaçan, savunmasız ailelere<br />

yapıldı.<br />

29 ton kuru gıda,<br />

25 ton un yardımı yapıldı<br />

IGMG Sosyal Yardım Derneği<br />

Hasene geçtiğimiz ay 26.5 ton gıda<br />

yardımını Suriye içlerindeki mağdur<br />

ailelere ulaştırmış, ihtiyaçların büyüklüğü<br />

oranında yardımların devam<br />

edeceği Hasene yetkilileri tarafından<br />

ifade edilmişti. Bu bağlamda<br />

Suriyeli mültecilere yapılan ikinci<br />

yardım paketi 29 ton kuru gıda, 25<br />

ton un yardımını ihtiva ediyor. 700<br />

çuvaldan oluşan kuru gıdanın 100<br />

çuvalı Hatay Hassa’da, 100’ü Hatay<br />

Kırıkhan’da dağıtılırken, geriye kalanı<br />

ise Suriye içlerindeki mazlumlara<br />

ulaştırıldı. Her biri 41,5 kilodan oluşan<br />

gıda çuvalları sıkıntılı bir süreçten<br />

geçen Suriyeli mültecilerin belli<br />

bir müddet ihtiyaçlarını karşılayacak.<br />

Çocuklarımızın ihtiyacı<br />

bizim için öncelikli<br />

Yardımların dağıtımına katılan<br />

Hasene Türkiye Şubesi Başkanı İbrahim<br />

Kırak “Suriyeli mazlumların eksikleri<br />

ve ihtiyaçları hususunda gerekli<br />

bilgileri yetkili mercilerden aldık.<br />

Bizlerden çocuk botu istiyorlar.<br />

Yiyeceklere ihtiyacımız var ama çocukların<br />

ihtiyacı bizim için öncelik<br />

arzediyor diyorlar. Gıda yanında diğer<br />

yardımlar noktasında da çalışmalarımız<br />

devam edecek” dedi.<br />

TANZANYA’DA GÖZ<br />

AMELİYATLARI BAŞLADI<br />

Geçtiğimiz sene sonunda Tanzanya<br />

Sağlık Bakanlığı ile imzalanan 800<br />

katarakt ameliyatının ardından, ameliyatlar<br />

için gerekli alt yapı çalışmaları<br />

yapıldı ve ameliyatlara resmi açılış<br />

programının ardından başlandı. Somali’deki<br />

temaslarının ardından Tanzanya’ya<br />

geçen Hasene Başkanı Mesut<br />

Gülbahar Ukerewe Bölgesi’nde<br />

bulunan Nisasau Hastanesi’nde gerçekleşen<br />

törende bir konuşma yaptı.<br />

Konuşmasında çalışmaları yaparken<br />

dil, din, renk, ırk ayrımı yapmadıklarını,<br />

tüm mazlumlara yardımcı olmaya<br />

çalıştıklarını ifade eden Gülbahar<br />

ayrıca şunları kaydetti: “İnancımız<br />

gereği mazlumun dini sorulmaz. Bize<br />

mazluma el uzatmak düşer. Katarakt<br />

rahatsızlığı Tanzanya’da bir milyonu<br />

etkileyen bir göz hastalığı. Milyonlarca<br />

mazlum bu rahatsızlıktan dolayı<br />

mağdur durumda. Tanzanya Sağlık<br />

Bakanlığı 2020 yılına kadar ülke genelinde<br />

katarakt olan hastaların sayısını<br />

ciddi manada azaltmak istiyor.<br />

Bizler de Sağlık Bakanlığının bu projesine<br />

katkı sağlamaktan, ülke insanına<br />

yardımcı olmaktan dolayı memnuniyetimizi<br />

belirtmek isterim. Bu<br />

çalışmada bizlere destek veren, yardımcı<br />

olan yetkililere buradan bir kez<br />

daha teşekkür ediyorum.”<br />

Göz ameliyatından çıkan hastaların<br />

memnuniyetini dile getiren Başkan<br />

Gülbahar, ameliyattan çıkan hastalardan<br />

birinin isteğini ise şu cümlelerle<br />

dile getirdi: “Ameliyattan yeni<br />

çıkmış bir hasta bir gözünün ameliyat<br />

edildiğini, diğer gözünde de sıkıntı<br />

olduğunu söyleyerek kendi durumunu<br />

arzedince, ben de tekrar ameliyat<br />

olabileceğini ifade ettim. Tedavi olan<br />

katarakt hastalarının sevincini görmemek<br />

mümkün değildi. Hasene’ye<br />

dua ettiler; teşekkür ettiler.”<br />

SURİYE VE MYANMAR’DA<br />

KALICI PROJELER İÇİN<br />

AFAD’LA GÖRÜŞTÜK<br />

Somali ve Tanzanya’daki yoğun<br />

programların ardından Türkiye’ye geçen<br />

Hasene Başkanı Mesud Gülbahar<br />

Türkiye Başbakanlık Afet ve Acil Durum<br />

Yönetimi (AFAD) Başkanı Dr.<br />

Fuat Oktay’la biraraya geldi. Görüşmede<br />

IGMG Sosyal Hizmetler Biriminden<br />

Erol Aldemir, Hasene Türkiye<br />

Şube Başkanı İbrahim Kırak ve yönetim<br />

kurulu üyeleri Dr. İlyaz Bozkurt<br />

ve Ömer Söyleyenoğlu da hazır<br />

bulundular.<br />

Görüşmede Suriye ile alakalı olarak,<br />

savaşın ardından Türkiye’ye gelen<br />

mülteci sayısının çokluğuna değinen<br />

AFAD Başkanı Dr. Fuat Oktay,<br />

Türkiye olarak gerekli lojistik desteği<br />

koordine ettiklerini ve uluslararası<br />

kurum ve kuruluşlardan bu hususta<br />

çalışmaların azalmadan devam etmesi<br />

gerektiğinin altını çizdi. Görüşmeyle<br />

ilgili olarak, Myanmar’da ve<br />

Suriye’de kalıcı projeler adına neler<br />

yapılabileceği hususunda bilgi alışverinde<br />

bulunduklarını ifade eden Hasene<br />

Başkanı Mesut Gülbahar, “Temennimiz<br />

ve duamız en kısa zamanda<br />

gerek Suriye’de gerekse Myanmar’da<br />

sıkıntıların sona ermesi yönündedir”<br />

diye konuştu.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 16 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

Genel Başkan Er, Miniklerle Kahvaltıda Buluştu<br />

➤<br />

haber<br />

Kemal Ergün: IGMG Bir Hizmet Teşkilatıdır<br />

Nürnberg DİTİB Eyüp Sultan Camii Derneği’nin<br />

ev sahipliğinde çocuklarla sabah<br />

kahvaltı programı gerçekleştirildi.<br />

Hafta sonu Kur'an Kursu’na devam eden ve<br />

4-8 yaş grubu miniklere yönelik düzenlenen sabah<br />

kahvaltısına, miniklerin ailelerinin yanı sıra<br />

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği Genel Başkanı<br />

Prof. Dr. İzzet Er ve Nürnberg Din Hizmetleri<br />

Ataşesi Dr. Cafer Acar katıldı.<br />

Çocuklarla kahvaltı yapan Genel Başkan Er,<br />

geleceğe iyi bakmak için çocuklarımızı iyi yetiştirmenin<br />

şart olduğunu söyledi. Er konuşmasına<br />

şöyle devam etti: “Çocuklarımıza dinimizi,<br />

kitabımızı, peygamberimizi, örfümüzü,<br />

adetimizi en güzel şekilde öğretmeliyiz. En büyük<br />

yatırım çocuklarımızın geleceğine yapılan<br />

yatırımdır. Bu sebeple onları geleceğe iyi hazırlamalıyız.<br />

Çocukların eğitiminde anne ve babanın<br />

çok önemli rolü vardır. Özellikle bilinçli bir<br />

ailenin yetiştireceği çocuklar hem ailesine hem<br />

de topluma çok yararlı bireyler olarak hizmet<br />

verecektir. Çocuklarınızla ilgilenin, çünkü onların<br />

en çok sizin sevgi ve ilginize ihtiyaçları<br />

var. Peygamber Efendimiz; 'Çocuklarla çocuk<br />

olunuz' diye buyurmuştur. Çocuklarınızı sevdiğinizi<br />

onlara hissettirin. Çocukların yetişmesinde<br />

ailenin rolü büyüktür. Rol ve model anne<br />

ve babadır. Çocuklarınızın hedef belirlemesine<br />

yardımcı olunuz. Bunun için de ilgi şarttır. Bu<br />

vesileyle bu birlikteliğin ve beraberliğin devamını<br />

diliyorum.<br />

Miniklerin okudukları şiir, ilahi ve dualarla<br />

renklenen kahvaltıda minikler izleyicilerden<br />

bol alkış aldı.<br />

Program, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. İzzet<br />

Er’in hafta sonu temel dini bilgiler kurslarına<br />

katılan öğrencileri sınıflarında ziyaret etmesinin<br />

ardından sona erdi.<br />

İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları<br />

Hessen Bölgesi tarafından her ay mutad<br />

olarak yapılan Toplu Sabah Namazları<br />

programı Şubat serisi Hanau Cemiyetinde yapıldı.<br />

IGMG Hessen Bölgesi genelinden idareci<br />

ve cemaatin yoğun katılım sağladığı program<br />

sabah namazının beraberce ifa edilmesiyle<br />

başladı.<br />

IGMG Hanau İmam Hatibi Celil Yıldız hocaefendi<br />

kıldırdığı sabah namazının hemen<br />

peşine kısa bir sohbet yaptı ve kısa bir zikir<br />

programı tertib etti.<br />

Daha sonra IGMG Hanau Başkanı Yılmaz<br />

Yavuz kısa bir selamlama ve hoşgeldiniz konuşması<br />

yaptı.<br />

IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz<br />

da günün önemine haiz güzel bir konuşma<br />

yaptı.<br />

Son olarak IGMG Genel Başkanı Kemal<br />

Ergün bir konuşma yaptı. Ergün konuşmasında<br />

İslam tarihinden de örnekler vererek İslam<br />

Toplumu Milli Görüş Teşkilatlarının bir cihad<br />

teşkilatı olduğunu söyledi. Ergün cihad teşkilatından<br />

birilerinin anlatmaya çalıştığı gibi başka<br />

manalar çıkarılmaması gerektiğini, cihad<br />

teşkilatının tüm insanlığın saadetini düşünen<br />

ve bu noktada çaba sarfeden bir teşkilat anlaşılması<br />

gerektiğini söyledi. Ergün; “yaptığımız<br />

çalışmaları bizler Allah rızasını düşünerek<br />

yaptığımız için birileri bizleri başka şekilde tanımlamaya<br />

çalışıyorlar. Bizler buna müsaade<br />

etmeyip başkalarının bizi tanımlamasına değil<br />

bizim kendimizi yaptığımız çalışmalar ile tanıtmamız<br />

gerekmektedir” dedi.<br />

Program konuşmalardan sonra müsafaha<br />

kısmı ve baraberce fotograf çekilmesinden<br />

sonra evsahibi Hanau Cemiyetinin ikramı ile<br />

son buldu.


UETD Yeni İcra Kurulu’nu Seçti<br />

10 Şubat’ta 5. Kongresini yaparak yeni yönetim<br />

kurunu seçen Avrupa Türk Demokratlar<br />

Birliği ( UETD) 5. Dönem yeni İcra Kurulu’nu<br />

seçerek çalışmalarına start verdi. Yeni isimlerden<br />

oluşan icra kurulunda, eski isimlerden oluşan<br />

yöneticilerin de bulunması dikkat çekti.<br />

UETD Genel Merkezi` nde gerçekleştirilen toplantıya,<br />

İcra Kurulu Üyeleri ve MKYK temsilcileri<br />

de katıldı.<br />

10 Şubat’ta seçilen yeni Genel Başkan Süleyman<br />

Çelik’le çalışacak olan yeni İcra Kurulu Üyeleri<br />

ise şu isimlerden oluştu:<br />

Metin İlhan (Genel Sekreter), Ziya Çiçek (Genel<br />

Muhasib), Köksal Kuş (Teşkilatlardan Sorumlu<br />

Genel Başkan Yardımcısı), DR. Hayrullah Özcan<br />

(Hukuk İşleri), Metin Şirin (Sivil Toplum Kuruluşlarından<br />

Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı),<br />

Filiz İşler ( Avrupa Yerel Yönetimler ve Siyasi<br />

İşler), Zafer Sarıkaya (Genel Başkan Yardımcısı),<br />

Muharrem Çelik (Gençlerden Sorumlu Genel<br />

Başkan Yardımcısı), Dursun Döngel (Basın<br />

ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı),<br />

Mehmet Kara (Halka İlişkiler), Asiye<br />

Bilgin (Ar – Ge) ve Fatma Öksüz (Kadın<br />

Kollarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı).<br />

AVRUPALI TÜRKLERİN SORUNLA-<br />

RIYLA PARALEL UETD’NİN GÖREVLERİ<br />

DE ARTMIŞTIR<br />

Toplantıda UETD Genel Başkanı Süleyman<br />

Çelik, Avrupalı Türklerin önümüzdeki<br />

yıllarda seçme ve seçilme hakkına sahip olacaklarını<br />

hatırlatarak UETD’nin misyonunun<br />

ve sorumluluğunun artacağının altını çizdi.<br />

Çelik; “Yeni isimlerle birlikte kan değişimi<br />

UETD’yi daha etkin hale getirecek. Bu meşakkatli<br />

ve uzun yolda, sabır ve yoğun bir çalışma<br />

temposuyla görevimizi en iyi şekilde yerine<br />

getireceğiz. Yeni oluşturduğumuz 13 kişilik icra<br />

kurulumuz içerisinde, Almanya’da rüştünü ispatlamış<br />

ve Türk toplumunun yakından tanıdığı<br />

isimlerinde bulunmaktadır. Bize devredilen bu<br />

bayrağı en iyi şekilde taşıyacağımızdan kimsenin<br />

şüphesi olmasın. Başarı tek kişiyle olmaz. Başarı<br />

‘ekip‘le ruh kazanır. Avrupalı Türklerin, sorunları<br />

çoğalmıştır. Bu sorunların çözümünde UETD,<br />

büyük sorumluluk üstlenmiştir. Bu bilinçle enerjimizi<br />

sarfedeceğiz. Bu noktada, görev alan arkadaşlarımız<br />

ateşten bir gömlek giydiklerinin farkındalar.<br />

Bizim başarımızda istişare kurumunun<br />

sağlıklı işlemesi olacaktır. Çünkü, istişare etmekte<br />

mutlaka hayır vardır. Başarı o yüzden yakalanacaktır.<br />

Ekibimizle birlikte uyum içerisinde yeni<br />

dönemde önemli çalışmalarına altına imzamızı<br />

atacağız. Ayrımcı değil, birleştirici ve kucaklayıcı<br />

olacağız‘’ dedi.<br />

Köln’lü Gönüllüler Şimdi Diplomalı<br />

T.C.Köln Baş Konsolosluğu himayesiyle gerçekleşen bir proje daha<br />

başarı ile sonuçlandırıldı. Eğitim çalışmasının içeriği, Almanya`da<br />

giderek yaşlanan gurbetcilerimizin yaşlılıklarını da burada geçirmeye<br />

başlamalarıyla, huzur evlerinde ikamet eden vatandaşlarımıza moral<br />

motive desteği amacına yönelik bir çalışma. Huzur evlerine girilebilmenin<br />

mevzuatının konsolosluk aracılığıyla resmileştirildiği bu çalışma 10<br />

saatlik alınan özel seminerlerle oluşturuldu. Başta Köln DİTİB, Milli Görüş<br />

Teşkilatları Köln Bölgesi ATİB, olmak üzere az sayıda da bireysel başvuru<br />

yapan yaklaşık 56 bayan iki ay süren eğitim çalışması sonunda sertifikalarına<br />

kavuştu.<br />

Köln ve civarındaki huzur evleri, sertifikalı bayanların önceden belirlenen<br />

görev bölgelerindeki yaşlılar evlerinde yaşayan, Türk ya da isterlerse<br />

her türlü yaşlıya haftanın belirli günleri moral desteği verecekler.<br />

ALINAN SEMİNERİN DİĞER İÇERİĞİ<br />

Başta proje koordinatörü Nagihan Arslan Yüreğir olmak üzere farklı<br />

eğitmenler, Alman yardım sistemi, ayakta ve gezici yardım, açık yardım,<br />

yatılı bakımı, Yaşlılıktaki yardım ve bakım imkanları, Demas (Bunama)<br />

Alzheimer hastalığı gibi farlı konularda katılımcı bayanlara özel eğitim verildi.<br />

Sosyal yardım amaçlı Projenin fikri Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal<br />

Basa’nın eşi Vildan Basadan geldi. Tüm seminerlerde Bayan Basa kursiyerleri<br />

yalnız bırakmadı. Eğitim seminerlerinin tamamlayıcısı olan çalışmanın<br />

bir bölümünde de uygulamalı olarak Köln Ehrenfeld Theo-Brauen<br />

Haus yaşlı bakım evi gezildi. Gönülden projesini sertifika töreninde Köln<br />

Baş Konsolosu Mustafa Kemal Basa kursiyerlerin bir bölümüne diplomalarını<br />

takdim etti.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

18 ➤<br />

➤<br />

dosya<br />

Yeni takvim yılı 2013`e girerken<br />

gelir vergisinde ve bazı<br />

cebimizi ilgilendiren diğer<br />

konularda değişikler oldu.<br />

Bu yazımızda, bu değişikliklerden<br />

önemli olan bazıöarını kısaca<br />

ele alıyorum:<br />

ÖZÜRLÜLÜK<br />

MUAFİYETLERİ ARTIRILDI<br />

Uzun yıllardır değişikliğe uğramadığı<br />

için çok eleştiri alan konulardan<br />

birisiydi bu konu. Enflasyona<br />

rağmen yıllarca değişiklik olmamıştı.<br />

Aile bireylerinden kim olursa olsun,<br />

çalışıp çalışmadığına bakılmaksızın<br />

aşağıda belirtilan vergi<br />

muafiyetleri yıllık olarak vergilendirilecek<br />

matrahtan düşülmektedir.<br />

Okuyucularımızdan sık sık duyduğumuz<br />

olaydır bu. ‘aileden çalışanın<br />

özürlülüğü düşülürmüş’ gibi.... Peki<br />

ya hiç çalışamıyacak durumda olan<br />

veya doğuştan özürlü olan bir çocuk<br />

için ne yapmalıyız Aslında tam<br />

burada özürlülük kanununun manası<br />

daha doğrusu hedefi anlaşılmaktadır.<br />

2012`den 2013`e geçişte artırılan<br />

özürlülük muafiyetleri ve artış<br />

oranları şöyledir;<br />

Derece eski yeni oranı<br />

30 310 400 30<br />

40 430 560 30<br />

50 570 740 30<br />

60 720 940 30<br />

70 890 1250 40<br />

80 1060 1590 50<br />

90 1230 1850 50<br />

100 1420 2130 50<br />

Ve son olarak da Özürlülük kartının<br />

üyerinde G harfi kayıtlı ise,<br />

çalışanların işyolu masrafı iki katı<br />

hesaplanır, yılda beş iş günü fazla<br />

izin hakları vardır.<br />

En önemli konu ise, özürlülük<br />

karının üzerinde H harfi yazılı ise,<br />

2012 yılı sonuna kadar olan yıllık<br />

Asım TOZOĞLU<br />

Diplom-Volkswirt<br />

Vergi Denkleştirme Derneği Başkanı<br />

melik.sel@gmx.de<br />

2013 Bilançosu<br />

vergi muafiyeti 3700 Eurodan tam<br />

yüzde 50 artırılarak 5550 euroya çıkarılmıştır.<br />

Bu oranların artırılması bilançomuzda<br />

artı etkisi yapacaktır.<br />

EKSİ OLACAK BİR<br />

KONU BAKIMLAR<br />

Yabancı ülkelerdeki yakınlarına<br />

bakım yapanlar için önümüzdeki<br />

yıllarda bazı bürokratik zorluklar<br />

planda. İlerdeki bir yazımızda bu<br />

konuyu detaylı ele alacağız.<br />

YOL MASRAFLARI<br />

ARTIRILIYOR<br />

Vergi denkleştirmede işe gidiş<br />

yol masrafını ıspatlamayanlar için<br />

düşülecek en az masraf 1000 eurodan<br />

1130 euroya çıkarılıyor.<br />

KITA MASRAFLARI<br />

14 YAŞINA KADAR<br />

2012`de olduğu gibi, 2013`de de<br />

anne çalışmasa bile çocukların Kıta<br />

masrafları 14 yaşına kadar düşülmektedir.<br />

Daha önce anne çalışmazsa<br />

6 yaşından itibaren bu hak<br />

yanıyordu.<br />

MINI JOB 450 EURO<br />

Halk arasında ‘akşam işi‘ diye tenımlanan<br />

minijob ayda 400 euroden<br />

450 euroya çıkarılıyor.<br />

MAAŞLARDA NET<br />

ARTIŞ OLACAK<br />

Emekli kasasına kesintilerde<br />

yüzde 0,7 oranında daha az kesileceğinden<br />

örneğin 4000 bin euro<br />

brüt geliri olan bir çalışan, 28 euro<br />

daha fazka net maaş alacak.<br />

ÇOCUK BAKIM PARASI<br />

Uzun tartışmalardan sonra, çocuklarını<br />

yuvaya göndermeyen aileler<br />

için ağustos 2013`ten itibaren<br />

100 euro alacaklar. Bu daha sonra<br />

150 euroya çıkacak, tabii ki ayda...<br />

MUAYENE ÜCRETLERİNE<br />

SON<br />

Daha önce de belirtildiği gibi kişi<br />

başına üç ayda bir doktorlara ödenen<br />

paralar da kaldırıldı.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 19 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

röportaj<br />

IGMG Sosyal Hizmetler Başkanlığına bağlı olarak faaliyet gösteren IGMG Cenaze Fonu hizmetleri<br />

bundan böyle IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği “UKBA” tarafından verilecek.<br />

“UKBA” kuruldu<br />

IGMG Cenaze Yardımlaşma<br />

Derneği “UKBA” Avrupa’da yaşayan<br />

Müslümanların yardımlaşma<br />

ve dayanışmalarını güçlendirmek,<br />

en acılı günlerinde yanlarında<br />

olmak ve defin işlemlerinin<br />

İslami usullere göre yapılmasını<br />

sağlamak amacıyla varolan hizmet<br />

yelpazesinin daha da genişletilebilmesi<br />

hedefine yönelik olarak kuruldu.<br />

Şimdiye dek bu alanda hizmet<br />

veren IGMG Cenaze Fonu -<br />

IGMG-Bestattungskostenunterstützungsfond<br />

(IGMG-BKUF), 10 Kasım<br />

2002 tarihinde İslam Toplumu<br />

Millî Görüş e.V. çatısı altında kurulmuş,<br />

6204 üye aile ile hizmetlerine<br />

başlamış idi. 2012 yılsonu itibariyle<br />

hizmet verilen üye aile sayısı 50 bini<br />

aşarken, fon kurulduğundan beri<br />

ahirete irtihal eden üye sayısı<br />

2609`a ulaştı. 2002 yılında sadece<br />

Almanya`da ikamet eden kişiler<br />

IGMG Cenaze Fonu hizmetlerinden<br />

faydalanabiliyorken bugün bu<br />

hizmetler Avrupa’nın birçok ülkesine<br />

ulaşmış durumda.<br />

IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı<br />

Ali Bozkurt, IGMG Cenaze Yardımlaşma<br />

Derneği “UKBA”yı ve yeni<br />

yapılanmayı gazetemize anlattı.<br />

Ali Bey, yeni yapılanma hakkında<br />

okuyucularımıza bilgi verir misiniz<br />

Öncelikle, Avrupa’da yaşayan<br />

Müslümanların yardımlaşma ve dayanışmalarını<br />

güçlendirmek, en<br />

acılı günlerinde yanlarında olmak<br />

ve defin işlemlerinin İslami usullere<br />

göre yapılmasını sağlamak ve böylece<br />

bir farzı yerine getirmek amacıyla,<br />

on yılı aşkın bir süredir hizmet<br />

veren Cenaze Fonu’na gösterilmiş<br />

olan güven ve teveccüh dolayısıyla<br />

başta üyelerimiz olmak üzere<br />

herkese teşekkür ederiz. Allah razı<br />

olsun.<br />

IGMG Cenaze Fonu olarak şimdiye<br />

kadar IGMG e.V. bünyesinde<br />

hizmet verdik. Geldiğimiz nokta itibariyle<br />

hizmet kalitemizin artması<br />

ve hizmet yelpazemizin daha da genişletilebilmesi<br />

için bundan böyle<br />

müstakil bir dernek olarak yeni kurulmuş<br />

olan IGMG Bestattungshilfeverein<br />

e.V. “UKBA” (IGMG Cenaze<br />

Yardımlaşma Derneği) bünyesinde<br />

cenaze fonu hizmetlerimiz<br />

“UKBA” ile hizmet kalitesi daha da artacak<br />

IGMG Sosyal Hizmetler Başkanı Ali Bozkurt, yeni<br />

kurulan IGMG Cenaze Yardımlaşma Derneği<br />

“UKBA” ile Müslümanların bu alandaki ihtiyaçlarına<br />

daha iyi cevap verileceğini vurguluyor.<br />

devam edecektir. “UKBA” ile Müslümanların<br />

bu alandaki ihtiyaçlarına<br />

daha iyi cevap verebileceğimize<br />

inanıyorum.<br />

IGMG Cenaze Yardımlaşma<br />

Derneğimiz ‘‘UKBA” (IGMG Bestattungshilfeverein<br />

e.V.)<br />

14.12.2012 tarihinde kurucu üyelerimizin<br />

katılımıyla yapılan genel<br />

kurulda dernek tüzüğü benimsenerek<br />

kurulmuş oldu. Tüzüğümüzün<br />

10. Maddesi 2. bendi gereği mütevelli<br />

heyeti seçildi. Yine tüzüğümüzün<br />

10. Maddesinin 1/b bendine<br />

göre de mütevelli heyetimiz dernek<br />

yöneticilerini seçmiş oldu.<br />

Mütevvelli heyetimize şu kişiler<br />

seçildi: Kemal Ergün, Oğuz Üçüncü,<br />

Hakkı Çiftçi. Dernek yöneticilerimiz<br />

ise: Başkan Ali Bozkurt, Başkan<br />

Yardımcısı İbrahim Yüksel ve<br />

Sekreter Ömer Benli’den oluştu.<br />

Bundan sonra süreç nasıl işleyecek<br />

Cenaze Fonu üyeleri için bu ne<br />

manaya gelmektedir<br />

Öncelikle şunu belirtmek isterim<br />

ki, Cenaze Fonu üyelerimiz için<br />

hiç bir şey değişmeyecek. Onlar<br />

hizmetlerden yararlanmaya aynen<br />

devam edecekler. Ama bu süreçte<br />

hukuki bir çok işlemler yapmak durumundayız.<br />

Cenaze Fonu üyelerimizin<br />

bu konuda bize azami derecede<br />

yardımcı olmalarını bekliyoruz.<br />

Şöyle ki; IGMG e.V. ve IGMG<br />

Bestattungshilfeverein e.V. dernekleri<br />

arasında yapılması gereken devir<br />

işlemi ile ilgili ana esaslar üzerinde<br />

mutabakat sağlanmıştır. Şu<br />

an itibariyle ise söz konusu işlem<br />

için dernekler arasında yapılacak<br />

olan sözleşmenin tanzimi ve uygulamaların<br />

icrası için hazırlıklar tamamlanmıştır.<br />

Yasal şartların gerektirdiği<br />

işlemlerden birisi de, üyelerin<br />

IGMG e.V. ile olan anlaşmalarının<br />

yeni kurulan IGMG Bestattungshilfeverein<br />

e.V.`ye devredilmesidir.<br />

Bunun için Cenaze Fonu üyelerine<br />

gönderdiği mektup ile bu resmi<br />

devir işlemlerini başlatmış oldu. Bu<br />

mektupla, devir işlemlerinin başladığı,<br />

üyelerimizin kendilerine belirtilen<br />

tarihe kadar itirazları olmadığı<br />

takdirde, her hangi bir işlem yapmadan<br />

doğrudan üyeliklerinin yeni<br />

derneğe devrine onay vermiş olacaklardır.<br />

- Eğer bir üye yeni derneğe geçmek<br />

istemezse O zaman ne olacak<br />

- Tabiî ki, üyenin itiraz hakkı<br />

var. Bir üye‚ “Ben IGMG Cenaze<br />

Fonundan çıkmak istemiyorum”<br />

diyebilir. Ama şu bilinmelidir ki,<br />

cenaze fonu üyelerine gönderilen<br />

mektupta da belirtildiği gibi, IGMG<br />

e.V. kendi bünyesinde artık bundan<br />

böyle Cenaze Fonu hizmeti sunmayacaktır.<br />

Bu mektupla da bu hizmetin<br />

31.05.2013 tarihinde sonlandırılacağı<br />

bildirilmiştir. Yani IGMG<br />

Cenaze Fonunda kalacağım diye itiraz<br />

eden bir üye IGMG Cenaze Fonundan<br />

ancak 31 Mayıs 2013 tarihine<br />

kadar hizmet alabilecektir.<br />

Kısacası; mektubu alan üyelerimizin<br />

bir şey yapması gerekmiyor.<br />

Kendilerine bildirilen mektupta belirtilen<br />

tarihe kadar yazılı itiraz etmeyen<br />

üyemiz, IGMG-Cenaze Fonu<br />

(BKUF) ile olan sözleşmenin yeni<br />

dernek tarafından devralınmasına<br />

onay vermiş kabul edilecektir.<br />

İtiraz etmek isteyen üyenin,<br />

mektupta bildirilen tarihe kadar itirazını<br />

yazılı olarak IGMG e.V., Cenaze<br />

Fonu (BKUF), Boschstraße 61-<br />

65, 50171 Kerpen adresine ulaştırması<br />

gerekmektedir.<br />

Bu devir işlemi üyeye herhangi<br />

bir masraf getirecek mi<br />

-Hayır. Bu devir işlemi üyeye<br />

herhangi bir masraf getirmeyecektir.<br />

Bundan böyle yıllık masraf paylarını<br />

üyeden IGMG Bestattungshilfeverein<br />

e.V. derneği tahsil edecektir.<br />

Şimdiye kadar IGMG-Cenaze<br />

Fonu (BKUF) tarafınca sunulan<br />

hizmetler yeni kurulan IGMG Bestattungshilfeverein<br />

e.V. derneği<br />

şartnamesi (Genel İşlem Koşulları)<br />

çerçevesinde devam ettirilecektir.<br />

Şartname dediniz Şartnamede<br />

herhangi bir değişiklik veya düzenleme<br />

var mı Varsa bunlar nelerdir<br />

Yeni yapılanmada şartname<br />

önemli yer tutmaktadır. Çünkü bu<br />

dernek Cenaze Yardımlaşma çalışmalarını<br />

hangi çerçevede vereceğini<br />

bir şartname (Genel İşlem Koşulları)<br />

ile belirlemek zorundadır. Biz 10<br />

yıllık tecrübemize de güvenerek<br />

şartnamemizi yeniden ele aldık.<br />

Burada sizinle önemli maddeleri


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 20 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

röportaj<br />

paylaşmak istiyorum.<br />

Masraf paylarının çekilmesi<br />

Şartnamemizin 6. Maddesi gereği<br />

her yılın masraf payını bundan<br />

böyle o yılın başında üyeden talep<br />

edeceğiz. Yani bu yıl ilk defa 2012<br />

yılı masraf payı yanı sıra 2013 yılı<br />

için de belirli bir miktar masraf payını<br />

üyelerimizden talep edeceğiz.<br />

2013 yılı sonunda bu yıl için yapılan<br />

masraf payı ile mahsuplaşılacaktır.<br />

Niçin böyle gerekiyor denecek<br />

olursa Şunları söyleyebiliriz:<br />

Her üye kayıt parasını veya masraf<br />

payını ödediği takdir de hizmetlerden<br />

faydalanabilir. Biz ise ödemeyi<br />

yıl sonunda talep ettiğimizden<br />

önce harcıyor sonra masraf talep<br />

ediyoruz. Bu da sağlıklı bir durum<br />

değil. Bunu değiştirmek istiyoruz.<br />

Ama geçiş yavaş yavaş olacak.<br />

Vefat eden veya çıkış alan üye o<br />

yılın masraf payını yıl sonunda<br />

ödemek durumunda olduğu için<br />

vefat edenin kimsesi olmuyor dolayısıyla<br />

ödeme yapılamıyor. Üyelikten<br />

çıkan üye de ‘ben zaten üyelikten<br />

çıktım’ diye çıkış yaptığı yılın<br />

masraf payını ödemesi gerektiği<br />

halde ödeme yapmak istemiyor.<br />

Böylelikle vefat durumunda gereksiz<br />

tartışmaları önlemek istiyoruz.<br />

Yeni üye olmak isteyenler için<br />

kayıt ücretleri yeniden düzenlendi.<br />

Yaş Ücret Yaş Ücret<br />

0-24 Ücretsiz 61-65 240 €<br />

25-50 50 € 66-70 360 €<br />

51-55 75 € 71-79 600 €<br />

56-60 120 € 80 yaş ve üzeri<br />

1000 €<br />

Üyeliğe alınışta yaş gruplarına<br />

göre farklı olan kayıt ücretlerinin<br />

derneğe ödenmesi gerekmektedir.<br />

Daha önce üyelerden 50 € kayıt ücreti<br />

alınmakta idi. İlave olarak 60<br />

yaş üzerindekiler için de Genel<br />

Merkez üyelik şartı vardı. Şimdi o<br />

şart kaldırılarak yaş durumlarına<br />

göre kayıt ücreti belirlenmiş oldu.<br />

Bundan böyle Şartnamemizin 5.<br />

Maddesi gereği kayıt ücretleri yaş<br />

gruplarına göre derneğimize ödenecektir:<br />

Aile ferdleri tam üyeliğe geçmek<br />

istedikleri takdirde hiçbir kayıt ücreti<br />

ödemeyeceklerdir. Sadece üye<br />

formu ile üyelik müracaatını yaparak<br />

yıllık masraf payını ödeyeceklerdir.<br />

60 yaş üzerinde üyelik için müracaat<br />

eden adaylardan doktor sağlık<br />

belgesi almaya devam edilecektir.<br />

Üyeliğin başlaması için, yani<br />

hizmetlerden faydalanabilmek için<br />

kayıt ücretinin ödenmesinden sonra<br />

60 gün geçmiş olması gerekmektedir.<br />

Bu süre daha önce 30 gün idi.<br />

Üye olarak kabul edildikten sonra<br />

bir kaza nedeniyle vefat eden üyeler<br />

60 günlük bekleme süresi dolmadan<br />

da cenaze yardımlarından faydalanabilir.<br />

Ali Bey, son olarak okuyucularımızla<br />

paylaşmak istediğiniz birşey<br />

var mı<br />

Teşekkür ederim. Şu hususu da<br />

özellikle hatırlatmak isterim ki,<br />

geçmiş yıllardan borcu olan üyelerimiz<br />

sayıları az da olsa var. Borcu<br />

olan üyelerimizin, Allah gecinden<br />

versin, bir vefat vuku bulduğunda<br />

masrafları karşılanmayacak ve zorunluluk<br />

gereği üyelikleri sonlandırılacaktır.<br />

Bu durumda olan üyelerimize<br />

varsa açık hesaplarını kapatmalarını<br />

hatırlatmak istiyorum.<br />

Ali Bey, söyleşi için teşekkür ederiz.<br />

- Ben teşekkür ederim.<br />

tebrik<br />

Türkiye ve Dünya Köln’e Daha Yakın<br />

Gazetemizin<br />

Stuttgart Muhabiri<br />

Kıymetli<br />

Muhammed Taner DADABAŞ<br />

dünyaevine<br />

girmiştir.<br />

Kendisine ve<br />

Kıymetli Eşine<br />

iki cihan<br />

saadeti dileriz.<br />

Sinan AKTÜRK . Kazım GEZGiN<br />

Yaptığı atılımlar ve üstün hizmet kalitesiyle<br />

son iki yıldır Avrupa’nın en iyi havayolu<br />

şirketi seçilen Türk Hava Yolları, yolcuların<br />

Türkiye’nin dört bir yanına rahatlıkla ulaşabilmesi<br />

için Köln’deki uçuş sayısını 2 misli arttırmaktadır.<br />

Tüm yıl boyunca haftada 3 kez direk Ankara<br />

seferlerini icra etmeye başlayıp Anadolu’yu yakınlaştıran<br />

Türk Hava Yolları, kış döneminde<br />

her gün 2 kez İstanbul, yaz döneminde ise her<br />

gün 3 kez İstanbul’a sefer düzenlemeye başlayacaktır.<br />

Uçuş sayılarındaki bu artışla birlikte kış döneminde<br />

haftada 17 sefer, yaz döneminde ise<br />

haftada 24 seferle, herşey dahil ve üstelik gidişdönüş<br />

163 EURO’dan başlayan fiyatlarla Türkiye’ye,<br />

ayrıca dünyadaki 219 noktaya Türk Hava<br />

Yolları konforu ile direk Köln’den ulaşmak<br />

mümkündür.<br />

Bu uçuşlara ilaveten İstanbul ile Köln arasında<br />

karşılıklı olarak haftada 2 kez direk kargo seferlerine<br />

de başlayan Türk Hava Yolları, kargodaki<br />

atılımını da sürdürmektedir.<br />

Sefer bilgileri<br />

Köln – İstanbul (her gün)<br />

Kalkış: 11:55, İstanbul varış: 16:00<br />

Kalkış: 17:45, İstanbul varış: 21:50<br />

Kalkış: 01:15, İstanbul varış: 05:15,<br />

İstanbul – Köln (her gün)<br />

Kalkış: 08:40, Köln varış: 11:00<br />

Kalkış: 14:30, Köln varış: 16:50<br />

Kalkış: 21:55, Köln Varış: 00:15<br />

Köln – Ankara (Pazartesi, Çarşamba ve Cumartesi)<br />

Kalkış: 03:15, Ankara varış: 07:40<br />

Ankara – Köln (Salı, Cuma ve Pazar)<br />

Kalkış: 23:35, Köln varış: 02:15<br />

Türk Hava Yolları Hakkında:<br />

1933 Yılında 5 uçaktan oluşan filoyla kurulmuş<br />

olan Star Alliance üyesi Türk Hava Yolları<br />

bugün 207 (yolcu ve kargo) uçaklık filosuyla,<br />

183 uluslararası, 36 yurtiçi olmak üzere dünyada<br />

219 noktaya uçan, 4 yıldızlı havayolu şirketidir.<br />

Türk Hava Yolları, Skytrax değerlendirmesine<br />

göre 2011 ve 2012 yılı “Avrupa’nın En İyi Havayolu”,<br />

Comfort Class koltuğunda “En İyi Premium<br />

Ekonomi Koltuğu” ve “Güney Avrupa’nın En<br />

İyi Havayolu” seçildi. Türk Hava Yolları’na ayrıca<br />

2010 yılında Skytrax tarafından ‘Dünyadaki<br />

En İyi Ekonomi Sınıfı İkram’ ödülü ve 2011 yılında<br />

Skyscanner tarafından “En İyi İkram” ödülü<br />

verilmiştir. Türk Hava Yolları, uzun uçuşlarda<br />

Business Class yolculara ‘Flying Chef ’ hizmeti<br />

sunan ilk havayollarından biridir.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

21 ➤<br />

➤<br />

özel köşe<br />

Sevgili Dostlar. Hepinize kucak<br />

dolusu selamlar. Sülo`nun rüyasındaki<br />

köpeklerle ilgili en<br />

son yazımı gazetenin redaksiyonuna<br />

gönderdikten kısa bir süre sonra,<br />

henüz gazetenin neşir kösesine<br />

yazı oturmadan mutfak şefi sevgili<br />

Sinan arayıp; rüyasında deve sürüsü<br />

gördüğünü ve tabir etmemi rica<br />

etti. Ben de kıramadım kendisine<br />

"Deve mübarek bir hayvandır. Daha<br />

çok öbür dünyayı hatırlatır yani<br />

para ile pulla pek alakası olmaz.<br />

Sen boşver deveyi meveyi işine bak<br />

diyerek takıldım. (Tabi şaka)<br />

Yazı neşirden sonra bir sürü tebrik<br />

aldım. Tebrik edenler gerçekten<br />

beyendikleri için mi yoksa rüya<br />

alemlerine çok daldıkları için mi,<br />

artık orasını bilemem. Ben üzerime<br />

düşen tebrikleri alır mutlu olurum.<br />

Allah razı olsun gayretim ve şevkim<br />

arttı. Bir diğer arkadaşım aradı<br />

yahu bu olaylar hep sana mı denk<br />

geliyor diye sordu. O arkadaşa da<br />

ne alaka, sana da benden fazla bu<br />

gibi benzer olaylar denk geliyordur<br />

da. Ya sen farketmiyorsun ya da<br />

kimse ile paylaşmıyorsun. Aramızdaki<br />

fark bu. Ben sadece yaşadığım<br />

olayları paylaşıyorum.<br />

-Diğer bir arkadaşım: Şamata<br />

yazmışsın diye kendince beni Ti`ye<br />

almak istedi. O arkadaşa da cevap<br />

vermem gerek!<br />

-Yahu mübarek ben fıkıh köşesi<br />

yazmıyorum ki yanlış fetva versem.<br />

-Hukuk köşesi de yazmıyorum<br />

ki yanlış bir kanun üzerinde karar<br />

beyan etsem.<br />

-Tarih köşesi de yazmıyorum ki<br />

yanlış tarihi bir bilgi versem v.s.<br />

Mustafa KASALAK<br />

mustafa-kasalak@hotmail.com<br />

Şamatadan Dr. Tevfik’in<br />

Renksiz Çayını İçmeye<br />

misalleri çoğaltabilirim.<br />

Mamafih adı üstünde mizah köşesi<br />

yazıyorum. Ama yine de senin<br />

anladığın dilden şamata yazıyorum.<br />

-İş telefonum çaldı. Baktım Dr.<br />

Tevfik Bey.<br />

- “Dostum çay hazırladım müsaitsen<br />

buyur” dedi. Dr. Tevfik Bey<br />

firmamızın gözde elemanlarından<br />

özellikle Türk kökenli olup en yukarılarda<br />

pozisyonu olan nadir üç<br />

dört Türkten biri. Son bir kaç yıldır<br />

bayağı samimi yönlerimiz oldu. İnsan<br />

seviniyor böyle birileri için.<br />

Şahsım adına farklı insanlarla tanışıp,<br />

beraber olmak beni mutlu ediyor.<br />

İnsanları olduğu gibi kabul<br />

edip güzel yönlerini ortaya çıkarmalıyız.<br />

Kendisi müthiş bir Kimyager.<br />

Firmanın tüm laborantlarının<br />

Analiz beyni. Makamında muhabbete<br />

başladık. Önüme beyaz bir<br />

cam kasede sıcak su koydu. Epey<br />

konuştuk hala bekliyorum, acaba<br />

içine sarkıtma çay koymayı mı<br />

unuttu diye. Neden sonra kendi de<br />

içmeye başladı. Bana ikazen “çayınız<br />

soğuyor” dedi. Yapacak birşey<br />

yok. Renksiz, sıcak suyu gayri ihtiyari<br />

yudumladım. Oda ne Nefis<br />

bir tadı ve aromalı kokusu var. Dr.<br />

Tevfik benim durumumu farketmeli<br />

ki. “Nasıl Rezeptini ben yaptım”<br />

dedi. Bir daha anladım ki herkes<br />

mesleği alanında ilerliyor. Bir<br />

şeyler icad ediyor. Ben 33 yıldır aynı<br />

işimde demir attım ve kaldım.<br />

Bir de çok entrasan geçtiğimiz<br />

yıl Dr. Tevfik Bey bana epey domates<br />

fidesi vermişti. Bunları dik ve<br />

gör demişti. Kendisinin yetiştirdiğini<br />

ilave etti. Rahmetli babamdan<br />

devraldığım bahçedeki büyük seraya<br />

diktim. Domatesler çiçekten<br />

kurtulmaya başlayınca malum her<br />

yıl olduğu gibi yıllık izine memlekete<br />

gittik. Bahçemin bakımını sulanmasını<br />

bizim Naci Yılmazlara<br />

emanet ettim. Salimen izinimizi bitirip<br />

döndükten sonra ilk seraya<br />

girdiğim de botanik bir alemde hissetim<br />

kendimi. Renk renk, tip tip,<br />

cins cins yalan olmasın 20`nin üzerinde<br />

domates çeşidi. Şaşa kaldım,<br />

Bilahere Dr. Tevfik beye sorduğumda<br />

hobisi olduğunu 30 çeşitin<br />

üzerinde domates cinsi toparladığını<br />

ifade etti. Her kıta ve bir çok ülkeden<br />

tohum getirtmiş. Artık laborutuar<br />

da bunları kopyaladı mı bilmiyorum,<br />

pes doğrusu. Benim bildiğim<br />

çocukluğumda köyümüzde<br />

iki cins domates çeşiti var idi. Biri<br />

Gafete cinsi (yani yer domatesi) Bir<br />

diğeri de Domat cinsi oda bildiğimiz<br />

(Et domatesi)<br />

Sevgili okurlar her şeyin cinsi ve<br />

türü çoğaldıkça. İnsanların da türü<br />

ve cinsi çoğaldı. Lütfen etrafımızdaki<br />

cinslere DİKKAT..!!!!<br />

Günümüz de kopyalanmayan<br />

pek bir şey kalmadı. Galiba samimiyetimiz<br />

ilerledikçe beni de kopyalar<br />

diye Dr. Beyle artık araya mesafe<br />

koymalıyım...<br />

SUPERFRESH Bayilerini Köln’de Biraraya Getirdi<br />

Marmarabirlik ve Türkiyem<br />

markalarında üst<br />

düzey yöneticilik yapmış<br />

daha sonra yeni oluşturduğu<br />

markayla Avrupadaki Türk<br />

iş adamları kervanına katılan<br />

Sefa Yüce atılımlarına devam<br />

ediyor.<br />

Sefa Geflügel olarak sıfırdan<br />

yapılandırdığı helal tavuk ve<br />

yan ürünleriyle aranan marka<br />

olmayı başaran genç iş adamımız,<br />

Avrupa disribitörlüğünü<br />

aldığı Süper Fresh markalı<br />

ürünlerle de yeni bir damak tadını<br />

Avrupa`ya taşıyor.<br />

Geçtiğimiz günlerde Superfresh`in<br />

2013 bayiler toplantısını<br />

Köln’de gerçekleştirdi. Superfresh`in<br />

bayiiler toplantısında<br />

Sefa Yüce bayilerine yaptığı konuşmada<br />

"özellikle 2013 yılı Superfresh`in<br />

atılım yılı olacaktır"<br />

dedi.<br />

Yüce sözlerine devamla şunları<br />

söyledi. "Bu sene 2013 yılında<br />

Superfresh`i çok daha<br />

ileriye taşımak istiyoruz.<br />

Çünkü ürünümüz kaliteli ve<br />

yüzde yüz Türk tarlalarında<br />

yetişmiş bir ürün. Ürünlerimiz<br />

tamamen yerli tamamen<br />

bizim topraklarımıza<br />

has ürünler. Onun için 2013<br />

yılında çok fazla projemiz,<br />

çok fazla hedeflerimiz var.<br />

Bu noktada bugün Avrupa<br />

genelinde 13 tane bölge bayiimizi<br />

topladık, onlarla beraber<br />

2012 yılını değerlendiriyoruz.<br />

2013 yılını hedeflerini<br />

belirliyoruz. Ve iddia ediyorum<br />

2013 yılında Superfresh olmayan<br />

market, Superfresh`in girmediği<br />

ev kalamayacak" dedi.<br />

Toplantıya Süperfresh’in Dış<br />

Ticaret Müdürü Ceyhun Çağlar<br />

da katıldı. Köln’ün Porz ilçesinde<br />

yapılan toplantının sonunda<br />

bayiler topluca hatıra fotoğrafı<br />

çekildiler.<br />

1945’ten Buyana CSU’da Bir İlk<br />

1979 Yozgat doğumlu Ümit<br />

Sormaz, Alman ve Türk derneklerinde<br />

uzun yıllardır aktif<br />

olarak çalışmakta. Yapmış olduğu<br />

başarılı faaliyetlerden birisi de<br />

geçenlerde CSU Lichtenhof semtinde<br />

gerçekleşen yönetim kurulu<br />

oylamasında dört yıldır başkan<br />

olan Alman rakibini oylama sonucu<br />

açık farkla arkada bırakarak<br />

semtin başkanı seçildi.<br />

1945’ten buyana kadar varlığını<br />

sürdüren CSU partisinde ilk<br />

olarak bir Türk`ün başkan olması<br />

bizler namına gurur duyulacak ve<br />

gençler adına örnek olacak önemli<br />

bir adım oldu.<br />

Türk derneklerinde önemli<br />

statülere getirilen Ümit Sormaz bu<br />

seçim sonucuyla tamamen Alman<br />

üyelerden oluşan CSU’nun Lichtenhof<br />

semtindeki bu seçimde de<br />

başkanlığa layık görülmesi, Alman<br />

toplumuna da kendisini kabul ettirdiğini<br />

bizlere kanıtlamakta. Atılmış<br />

bu önemli adımın farkında<br />

olup genç girişimciyi Türk toplumu<br />

namına destekleyip bu gibi çalışmalarda<br />

yer alacak yeni yüzler<br />

için yol açıcı olmaya çalışmalıyız.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 22 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

haber<br />

Fatma Seher Erden: Kurtuluş Savaşı’ndan Bir Kadın Subayın Portresi<br />

AYŞE MİMAROĞLU • cezaem@hotmail.de<br />

Bazı kahramanların sadece filmlerde<br />

yaşadığını düşünürüz. Ezberimizi<br />

bozan insanların yaşamları<br />

için genellikle ‘‘film gibi’’ tabirini kullanmamız<br />

belki de bundandır. Hâlbuki<br />

Kurtuluş Savaşı dönemini incelediğimizde,<br />

normal şartlarda ekmeğini pişirip<br />

tarlasını sürerek sade bir hayat süren<br />

Anadolu kadınlarımızın kendilerinden<br />

umulmayacak bir kuvvet ve cesaretle gerektiğinde<br />

beşikteki bebeklerini de sırtlarına<br />

sararak cepheye koştuklarını görürüz.<br />

Fatma Seher Erden onlardan biridir,<br />

belki de başlıcası…<br />

Erzurumlu Yusuf Ağa’nın kızı, Binbaşı<br />

Suat Derviş Beyin eşi ‘‘Kara Fatma’’<br />

lakabıyla maruf Fatma Seher Hanım’ın<br />

1888 yılında Erzurum’da dünyaya geldiği<br />

sanılmaktadır. Balkan Harbi’nde kocasıya<br />

birlikte Edirne’de bulunmuş, ailesine<br />

mensup 9-10 kişilik bir grup kadınla<br />

birlikte Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas<br />

Cephesi’nde mücadele etmiştir. Eşi<br />

Sarıkamış’ta şehit düştükten sonra bile<br />

davasından vazgeçmemiş, Sivas’a giderek<br />

Mustafa Kemal Paşa ile görüşüp ondan<br />

Milli Mücadele’ye katılmak için<br />

kendisine görev verilmesini talep etmiştir.<br />

Zaten ‘‘Kara Fatma’’ lakabı da kendisine<br />

bizzat Mustafa Kemal tarafından<br />

verilmiştir.<br />

Başkomutanlık Meydan Muharebesi,<br />

Birinci ve İkinci İnönü Muharebeleri ve<br />

Sakarya Muharebesi’nde çarpışmış, Bursa<br />

ve İzmit’in Yunan işgalinden kurtuluşunda<br />

rol oynamış olan Fatma Seher<br />

Hanım, onbaşılığa terfi ettiğinde neredeyse<br />

tamamı kadınlardan oluşan müfrezesiyle<br />

düşman cephesinin gerilerine<br />

sızarak içerisinde bir de subayın bulunduğu<br />

25 Yunan askerini esir almıştır.<br />

İzmit’in işgali üzerine İstanbul’da<br />

Topkapılı Pire Mehmet ve Laz Tahsin ile<br />

birlikte kurduğu onbeş kişilik çetesiyle<br />

yanına kızı Fatma, oğlu Seyfettin, kardeşleri<br />

Süleyman ve Mehmet Çavuş’u da<br />

alarak iş arayan muhacir kılığında İzmit’e<br />

gitmiş, Davulcular Ormanı’nda<br />

saklanan yüzelli kişilik birliğin başına<br />

geçerek civar köylerin imam ve muhtarlarını<br />

ormana çağırtıp onlara işgalci jandarmaların<br />

her ay talep ettikleri ikiyüzer<br />

lirayı bundan sonra vermemelerini tembih<br />

ederek, ırz ve namuslarından kendisinin<br />

sorumlu olduğunu söylemiştir.<br />

Burada kısa zamanda sayılarını arttırarak<br />

Üsküdarlı Albay Neşet Bey komutasında<br />

çarpışan Fatma Seher Hanım ve<br />

çetesi, askeri anlamda önem arzeden<br />

Fındıktepe’yi geri alarak oraya ülkesinin<br />

bayrağını dikmeyi başarmıştır.<br />

Askerlik hayatı boyunca pek çok defa<br />

yaralanan Fatma Seher Hanım, ayrıca<br />

Afyon Harbi’nde birliğiyle birlikte düşman<br />

mevzine sokuldukları sırada Yunanlar<br />

tarafından esir alınarak gözleri<br />

mendille bağlı bir şekilde Sürmeli Köyü’ndeki<br />

Yunan karargahına götürülmüştür.<br />

Fatma Seher Erden 1923 tarihinde<br />

Tanin Gazetesi’ne verdiği bir mülakatta<br />

esir alındıktan sonra karşısına çıkarıldığı<br />

Yunan Başkumanı Trikopis’in kendisini<br />

gördüğünde hayret içinde “Sen Kara<br />

Fatma!” dediğini, kendisiyle karşılaşmadan<br />

önce namını işitmiş olan düşman<br />

Müsiad Nürnberg’de Türkiye ve Almanya’da<br />

Teşvikler ve Gümrük Sorunları Sunumu<br />

MÜSİAD Kuzey Bavyera Nürnberg<br />

üyelerine ve üye adaylarına yararlı<br />

bir hizmet daha sundu.<br />

MÜSİAD Nürnberg`te Türkiye ve Almanya´da<br />

Teşvikler ve Gümrük sorunları ile<br />

ilgili sunum MÜSİAD Nürnberg ofisinde gerçekleşti.<br />

MÜSİAD Nürnberg Başkanı İsmail SA-<br />

TIR yaptığı açılış konuşmasında başta T.C.<br />

Münih Ticaret Ataşesi Dr. Mehmet Cevdet<br />

Baykal`a, basın mensublarına kıymetli iş<br />

adamlarımıza, üyelerimiz ve üye adaylarına<br />

katılımlarından dolayı teşekkür etti.<br />

Daha sonra sunumunu yapmak üzere<br />

mikrofona gelen T.C. Münih Ticaret Ateşemiz<br />

Dr. Mehmet Cevdet Baykal`in sunumuyla<br />

gerçekleşen Kobileşmenin (Küçük Orta<br />

Büyük İşletmeler) ve Teşvikler Alanındaki<br />

Büyümenin önemi başlıklı sunumunda faydalı<br />

bilgiler aktardi. Türkiye`de bir şirket sahibi<br />

olunmasını ve buradaki şirketlerinizle<br />

organik bir bağ kurulmasını ve daha sonra da<br />

yapılan ihracat miktarında da teşvik alınmasının<br />

kaçınılmaz olduğunu dile getirdi - ayrıca<br />

Kobileşmenin olmazsa olmazların arasında<br />

olduğunu ve bu tür girişimlerin zaman<br />

kaybetmeye tahammülü olmadığınıda dile<br />

getiren Baykal mutlak surette ortak hareket<br />

edilmesi gerekir ifadesiyle birlikte T.C.nin<br />

Teşvikler Genel Müdürlüğünün de bu konuda<br />

ciddi manada yatırım veya ortaklık teşvik priminin<br />

de verilmeye başlandığını bunun tüm<br />

yurt genelinde ciddi talepler doğurduğunu ve<br />

bilhassa kalkınmada öncelikli iller de çok talep<br />

görmesi, devletin bu bağlamda ne kadar<br />

istikrarlı ve kalkınmaya verdiği önemi ortaya<br />

koymuştur dedi.<br />

Buna istinaden Yurt Dışındaki Ateşeliklerimizin<br />

görevleri arasında gelen diğer bir husus<br />

ise vatandaşlarımızı yurt içi ve yurt dışındaki<br />

teşviklere yönlendirmek veya yatırımcıların<br />

yatırım yapacakları alanları tespit ve takip<br />

etmek amacıyla yeni konseptler oluşturduğunu<br />

ve oluşturmaya devam ettiğini dedi.<br />

MÜSİAD üyelerine de bir bakıma yeniden<br />

bir cesaret ve heyecan veren Baykal yaklaşık<br />

dört saat süren konferansın ardından<br />

MÜSİAD Nürnberg'te bulunmaktan çok<br />

mutlu olduğunu ve bu tür toplantıların her ay<br />

yapılması gerektiğini, amaçlarının bilinçli iş<br />

adamı ve girişimciler var etmek olduğunu dile<br />

getirerek bir dahaki toplantıda tekrar birlikte<br />

olmak ümidiyle deyip sunumunu sonlandırdı.<br />

askerlerinin karşılarında onun gibi kısa<br />

boylu ve minyon tipli bir kadın yerine<br />

devasa cüsseli birini görmeyi umduklarını,<br />

bu sebeple de çok şaşırdıklarını anlatır.<br />

19 gün boyunca askerler tarafından<br />

sorgulanan Kara Fatma başına dikilen<br />

nöbetçinin bir gece sızmasını fırsat bilerek<br />

onun silahını da alıp gün ağarmadan<br />

kaçmayı başarır. Ve Bursa’nın işgali üzerine<br />

durup dinlenmeden hemen birliğini<br />

toplayıp başına geçerek mücadeleye<br />

hiç ara vermeden devam eder.<br />

Başarılarından ötürü önce çavuşluk,<br />

sonra teğmenlik ve ardından da üsteğmenlik<br />

rütbelerine layık görülen Fatma<br />

Seher Hanım, sadece kendini değil çocuklarını<br />

da canından çok sevdiği vatanının<br />

bekasına adamıştı. Annesiyle birlikte<br />

cephede çarpışmakta olan, o zaman<br />

henüz çocuk yaşlarındaki kızı bir şarapnel<br />

parçasının isabet etmesiyle yaralanıp<br />

iki parmağını kaybetmiş, hayatının geri<br />

kalanında ise savaşın çocuk ruhunda açtığı<br />

derin yaralarla yaşamak zorunda<br />

kalmıştı.<br />

Kurtuluş Savaşı sonunda emekliye<br />

ayrılıp kendisine bağlanan üsteğmenlik<br />

maaşını çocuklu bir dul olmasına rağmen<br />

‘‘bana istiklal madalyam yeter’’ diyerek<br />

Kızılay’a bağışlayan bu kahraman<br />

kadın ve ailesi maalesef hayatlarının<br />

önemli bir kısmını haketmedikleri bir<br />

ilgisizlik ve sefalet içerisinde geçirmişlerdir.<br />

Akli dengesini yitirmiş kızı ve bakımlarını<br />

üstlendiği torunlarıyla Galata’daki<br />

bir Rus manastırına sığınmak zorunda<br />

kalan Kara Fatma, 9 Ağustos 1933<br />

tarihli Yedigün Dergisi’ne verdiği röportajda<br />

ne olursa olsun halini kimseye belli<br />

etmemek için soranlara eşyalarının<br />

başka bir yerde olduğunu ve torunlarını<br />

daha sağlıklı yetiştirmek için kuru tahta<br />

üzerinde yatırdığını söylediğini ağlayarak<br />

itiraf etmiştir.<br />

Kurtuluş Savaşımızın sembol isimlerinden<br />

biri olan bu cefakar kadına vefa<br />

dersinde sınıfta kalan devlet ona ve ailesine<br />

ancak 1954 yılında yardım elini<br />

uzatarak torunlarını yatılı okula yerleştirmiş<br />

ve kendisine de bir miktar aylık<br />

bağlanmıştır. 1955 yılında kalmakta olduğu<br />

Darülaceze’de hayata gözlerini yuman<br />

Fatma Seher Hanım’ın ölüm yeri ve<br />

kabrinin nerede olduğu ile ilgili ise farklı<br />

kaynaklarda farklı bilgiler verilmektedir.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 23 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

haber<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

<br />

=///0*<br />

02-0.-<br />

AB<br />

//344'56/44<strong>78</strong>69:;


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 24 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

haber<br />

ATİB-Darmstadt’ta Özel Eğitim Sertifika Töreni<br />

CSU’dan THY Nürnberg’e 40. Yıl Ziyareti<br />

Gençliğin eğitimine özel bir önem veren<br />

ve ana hedeflerinden birisini, “Eğitimli<br />

Toplum” olarak daha ilk kurulduğu yıllarda<br />

belirlenmiş olan ATİB, bu hedefe yaklaştıran<br />

icraatlarından birisini, ATİB-Darmstadt<br />

Külliyesi’nde gerçekleştirdi.<br />

Gençlik Kolları Özel Eğitim Birimi tarafından,<br />

belli bir yaş grubu ve eğitim düzeyine hitap<br />

eden, “Özel Eğitim” kurslarını başarıyla tamamlayan<br />

gençlere törenle sertifikaları verildi.<br />

ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, Özel Eğitim<br />

sertifika töreninde; “Eğitim seviyesi oldukça<br />

yüksek olan bir toplumda azınlık olarak kültürel<br />

varlığımızı muhafaza edebilmek<br />

için kendinden haberdar, eğitimli<br />

insanlar yetiştirmek gerektiğini<br />

bildiğimizden, gençlerin eğitimine<br />

önem veriyoruz” dedi.<br />

Emre Tokmak’ın Kur`an-ı Kerim<br />

okuduğu, Muhammed Şahin’in<br />

sunuculuk yaptığı törene eğitim<br />

ekibinden ve Genel Merkez’den şu<br />

isimler katıldı:<br />

Yasin Yücel, Mehtap Yücel, Mustafa C. Öner<br />

(ATİB Genel Sekreter Yard.), Aslıhan Öner<br />

(ATİB Eğitim sorumlusu/Özel Eğitim Ekibi<br />

Sorumlusu), Dr. Nazife Dinç, Nurhan Aksoy<br />

(ATİB Kız Kolları Başkanı), Rüveyde Öztürk<br />

(ATİB Genel Sekreter Yardımcısı), Mehmet A.<br />

Çelebi, Halime Banaz-Aksoy, Oğuzhan Aksoy,<br />

Neslihan Aksoy, ATİB Gençlik Kolları Başkanı,<br />

Yavuz Kul, ATİB-Hessen Bölge Başkanı Şaban<br />

Duran.<br />

Proğramın eğlence bölümünde, Ozan Fedai<br />

Koç ve Ozan Ferhat Kafkas birbirinden güzel<br />

eserler seslendirdiler.<br />

Türk Hava Yolları' nın Nürnberg'den Türkiye'ye<br />

uçuşlara başlamasının 40. yılında<br />

CSU Nürnberg-Fürth-Schwabach<br />

Uyum Kurulu Başkanı İsmail Akpınar organizesinde<br />

ve Bavyera Maliye Bakanı ve Nürnberg<br />

ve Münih Havalimanları Denetleme Kurulu<br />

Başkanı Dr. Markus Söder katılımı ile Nürnberg<br />

Havalimanın'da bulunan Türk Hava Yolları<br />

Nürnberg Şubesine bir ziyaret düzenlendi.<br />

CSU delegasyonu'nda ayrıca Federal Milletvekili<br />

Dagmar Wöhrl, Eyalet Milletvekili Karl<br />

Freller, Nürnberg Belediyesi Ekonomi Müşaviri<br />

Dr. Michael Fraas ve çok sayıda diğer üstdüzey<br />

parti yetkilisi hazır bulundu.<br />

CSU delegasyonu THY Nürnberg Müdürü<br />

Dr. Osman Nuri Hasırçı tarafından havayollarının<br />

yeni faaliyete geçen ofislerinde karşılandı.<br />

İsmail Akpınar, ziyaretin amacının, Nürnberg'<br />

de faaliyet gösteren THY'nın Türkiye ve<br />

Bavyera kültürel ve ekonomik ilişkilerine 40<br />

yıldır verdiği katkıya teşekkür etmek ve bu<br />

yöndeki hizmetlerinin mutlaka devam etmesinin,<br />

olduğunu açılış konuşmasında dile getirdi.<br />

Ziyaretten sonra bir çok davetli konuğunun<br />

katılımı ile THY' nın Nürnberg Havalimanın'<br />

daki yeni ofisleri Bakan Dr. Markus Söder,<br />

Türkiye Nürnberg Başkonsolosu Ece Öztürk<br />

Çil, Nürnberg Havalimanı Genel Müdürü Heinz<br />

Krüger, CSU Uyum Kurulu Başkanı İsmail<br />

Akpnar ve THY Nürnberg Müdürü Dr. Osman<br />

Hasırçı tarafından kırmızı kurdele kesilerek<br />

resmen yapıldı.<br />

Bavyera Maliye Bakanı Dr. Söder ziyarette<br />

ve resmi açılış töreninde yaptığı konuşmasında<br />

THY'nın son yıllarda gösterdiği başarılardan<br />

dolayı övgü ile söz etti. Ayrıca THY'nin Nürnberg<br />

Havalimanı için ştratejik bir ortak olduğunu<br />

ve ilerisi içinde İstanbulda yapılacak yeni<br />

havalimanı üzerinden yakın doğuya, orta asya'ya<br />

ve uzak doğuya açılan bir kapı olduğunu<br />

sözlerine ekledi.<br />

Ziyaretin ve resmi açılışın sonunda, CSU<br />

Uyum Kurulu Başkanı İsmail Akpınar ve Bavyera<br />

Maliye Bakanı Dr. Markus Söder tarafından<br />

THY Nürnberg Müdürü Dr. Osman Nuri<br />

Hasırçı'ya günün anısı için CSU'yu tanıtan bir<br />

kitap ve Frankonya' yı, THY'nı ve Türkiye'yi<br />

sembolize eden kırmızı ve beyaz kurdeleli bir<br />

anahtar hediye edildi.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 25 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

dosya<br />

Unterschleissheim'da Belediye Cami İçin Arsa Tahsis Etti<br />

Almanya'nın Münih kenti yakınlarındaki Unterschleissheim'da<br />

yaşayan Müslümanlar yeni<br />

bir camiye kavuşuyor. Kentte yıllardır bir bodrum<br />

katında faaliyet gösteren DİTİB Fatih Camisi'ne<br />

belediye faizsiz kredi ile 2000 metrekarelik arsa verdi.<br />

Belediye Başkanı Rolf Zeitler (CSU), cami derneği başkanı<br />

Mustafa Kılıç ve yönetim kurulu üyeleriyle birlikte<br />

noterde satış anlaşması yapıldı. Derneğin, cami arsası<br />

için İslam’ın yasak etmesi nedeniyle faizi ödemeyeceği,<br />

tüm arsa bedelinin beş yıl içinde ödeneceği konusunda<br />

anlaşmaya varıldı.<br />

Başkan Zeitler ''Müslüman hemşerilerimizin yıllardır<br />

bir bodrum katında ibadet etmeleri bizi hep üzdü.<br />

Belediye olarak tüm olanaklarımızı zorlayıp, onlara<br />

mükemmel bir cami ve kültür merkezi yapabilecekleri<br />

arsayı vereceğimiz için çok mutluyum” dedi.<br />

Dernek başkanı Mustafa Kılıç ise “Başta belediye<br />

başkanımız Zeitler olmak üzere tüm şehir meclisi<br />

üyelerine projemize verdikleri destek için teşekkür<br />

ediyorum. Başkan, belki de Almanya’da yeni bir dönemin<br />

başlamasına öncülük ederek dinimizde faizin haram<br />

olduğunu anlayarak geriye kalan borcumuz için<br />

kesinlikle faiz alınmayacağını ve ödeme sürecini yıllara<br />

yayarak bizlere büyük bir jest yapmıştır” dedi.<br />

Noter huzurunda imzalanan anlaşmaya özellikle<br />

faiz alınmayacağı ibaresini ekletti. Hıristiyanlar gerekeni<br />

yaptı, şimdi sıra Müslüman kardeşlerimizde. Bu<br />

arsaya caminin yapılması için onlardan destek bekliyoruz”<br />

dedi.<br />

2000 metrekarelik alanda caminin yanı sıra, toplantı<br />

salonu, çocuklara, gençlere ve bayanlara yönelik<br />

sosyal faaliyetler odaları, restoran ve de çevreye rahatsızlık<br />

vermemek için dev bir araç park alanı yapılacak.<br />

Belediye yetkilileri minare yapımı konusuna da<br />

sıcak bakıyor.<br />

Siparişlerinizi bir telefonla kapınıza teslim ediyoruz<br />

Hanau<br />

Edisonstr. 6 . 63457 Hanau<br />

Tel: 06181-9456821<br />

Frankfurt (Frischezentrum)<br />

Josef-Eicher-Str. 10 . 60437 Frankfurt<br />

Tel: 0163-2022024


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 27 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

röportaj<br />

IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin<br />

Bulunduğumuz Makamlar Bizlere Emanettir<br />

Hatice Hanım, yaklaşık bir yıl<br />

önce Kadınlar Teşkilatı (KT)<br />

Başkanlığı görevine getirildiniz.<br />

Göreve getirilmeniz sizin için<br />

sürpriz oldu mu<br />

Teklifler vardı ama nasip. Açıkçası<br />

kabul etmem çok zor oldu. Birçok<br />

bahanem vardı, ama hiç biri kabul<br />

görmedi. Birçok şeyi feda etmem gerekti,<br />

yeni taşınmıştım, yeniden bir<br />

mastera başlamıştım ve diğer çalışmalarım,<br />

seminerlerim, “bizi bırakıp<br />

gidemezsin” diyen talebelerim, kitap<br />

hazırlıklarım hızla devam ederken,<br />

hala nasıl kabul ettiğime ben de şaşıyorum.<br />

<strong>Hayat</strong>ım, planlarım altüst oldu.<br />

Ancak bu görevin ve sorumlulukların<br />

ağırlığına rağmen, Allah’a teslim<br />

olup, tevekkül edip, emre itaat etmem<br />

gerektiğini anladım. Bu bilinçle<br />

hareket ettim. IGMG’de görev yapmak<br />

Allah’ın bir lutfudur, ikramıdır.<br />

Layık görüldüğümüz bu görevi, layıkıyla<br />

yerine getirmekle ancak hakkını<br />

verebiliriz. Rabbim utandırmasın,<br />

yardımcımız olsun.<br />

Başkanlık değişiminin yanı sıra<br />

kadroda da değişiklikler yaşandı. KT<br />

Merkez Yürütme Kurulundan tutun<br />

da, KT bölge başkanlarına, şube yöneticilerine<br />

kadar, Kadınlar Teşkilatı<br />

kadrosunda bir değişim, yenilenme<br />

söz konusu. Bu değişiklikleri yaparken<br />

nelere dikkat ediyorsunuz Görev<br />

dağılımı yaparken hangi kriterleri<br />

göz önünde bulundurdunuz<br />

Kadroyu oluştururken -özetle- arkadaşlarımın<br />

alanlarında kalifiye,<br />

ehil, tecrübeli ve profesyonel kişiler<br />

olmalarına dikkat ettim. Özellikle de<br />

teşkilat tecrübesi, görev bilinci olan<br />

ve dava şuuruna sahip hanımefendiler<br />

aradım. İnsanlara endeksli değil,<br />

Allah (c.c.) rızasını gözeterek hizmet<br />

etmeye hazır, yılmadan, yorulmadan,<br />

yıkılmadan özveriyle görevlerini yerine<br />

getirecek, ufku açık, geçmişten<br />

ders alarak, geleceğe sağlam adımlarla<br />

yürüyebilecek, yürütebilecek hanımefendiler<br />

olmalarına dikkat ettim.<br />

Tüzüklere göre üç yılda bir bölge<br />

başkanları hakkında istişareler olması<br />

gerekiyor. Dolayısıyla göreve geldiğimden<br />

beri vaktimizin ve enerjimizin<br />

çoğunu alan bir konu oldu. Bölge<br />

Başkanlarımız ile ilgili olarak bölgelerimizin<br />

yarısından fazlasının, 34<br />

bölgeden 20’sinin istişaresi yapıldı.<br />

Kimi yerlerde aynı başkanlarla devam<br />

edilmesine karar verildi. Ama<br />

çoğu yerde de bölge başkanlıklarını<br />

yeni isimlere devrettik. Bu değişiklikleri;<br />

bölge başkanlarımız başarız olduğu<br />

için değil bilakis, yeni ekiplerle<br />

teşkilatlarımızı daha dinamik bir hale<br />

getirmek için, değişimin bereket<br />

getireceğine inandığımız için gerçekleştiriyoruz.<br />

Teşkilat yapımızı gözden<br />

geçirmek için de dış ilişkiler, hac umre,<br />

teşkilatlanma, irşad gibi farklı komisyonlar<br />

kuruldu.<br />

Kadınlar Teşkilatı değişen yeni<br />

kadrosuyla birlikte yeni projeleri de<br />

çalışmalarına dahil etti muhakkak.<br />

Bize yeni projelerinizden bahsedermisiniz<br />

Projelerimizin sadece hanımları<br />

ilgilendiren konularla sınırlı kalmayıp,<br />

genele hitap etmesine özen gösteriyoruz.<br />

Hanımlar sadece hemcinslerinin<br />

meseleleriyle değil, her alanda<br />

fikir beyan edebilir, aktif rol alabilirler.<br />

Proje ve amaçlarımızı şöyle sıralayabilirim:<br />

Kadınlar Teşkilatını profesyonelliğe<br />

taşımak için iç bünyemizde<br />

teknik yapılanmaya gidiyoruz.<br />

Kadın erkek, çocuk, genç, yetişkin,<br />

yaşlı ayrımı gözetmeden, eğitimli,<br />

ahlaklı, erdemli, ihlaslı, samimi, şuurlu<br />

insanlık hedefliyoruz. Bunun<br />

için de MYK üyeleri her hafta sonu<br />

bölgelere giderek Teşkilat İçi Eğitim<br />

Seminerleri, Aile Eğitimi, Gençlik<br />

Eğitimi, Eğitimcilerin Eğitimi başlıkları<br />

altında seminer ve eğitim çalışmaları<br />

yapıyor.<br />

Kadınlar Teşkilatını, uluslararası<br />

platformlarda temsil etmeyi, tanıtmayı<br />

ve buralarda yer almayı planlıyoruz.<br />

Mesela, Bosna’da ilk başörtülü<br />

belediye başkanını ziyaret ettik. Burada<br />

Uluslarası Saraybosna Üniversitesinde<br />

bir konferans verdik. Ayrıca<br />

Avrupa Müslüman Kadınlar Platformu<br />

Başkanı ve Genel Sekreteri, Teşkilatımızı<br />

ziyaret etti.<br />

IGMG kamu yararına çalışan,<br />

herkesin hayrına olan bir kuruluştur.<br />

Yaşamış olduğumuz toplumun kaçınılmaz<br />

bir parçası olduğumuzu, hizmetlerimizle<br />

kanıtlamalıyız. Sadece<br />

Türklere, Müslümanlara değil, insanlığa<br />

hizmet etmeliyiz. Toplumun ortak<br />

sorunlarına İslami çözümler sunmalıyız.<br />

Avrupa’ya yönelik sosyal hizmetler<br />

kurmalı, geliştirmeliyiz mesela;<br />

sığınma evleri (kadınlara, genç<br />

kızlara), huzur evleri (yaşlılara her<br />

türlü hizmetin verildiği) ve yetimhaneler<br />

açabiliriz. Koruyucu aile sistemini<br />

kurup, geliştirip, teşvik etmeliyiz.<br />

Avrupa’daki açlara, evsizlere yönelik<br />

çalışmalar yapılmalı. Avrupalı<br />

(yerel) Müslümanlar için özel eğitim<br />

verip, cami ve teşkilatlarımıza katılım<br />

politikası geliştirmeliyiz.<br />

Diğer kuruluşlarla bağlarımızı<br />

kuvvetlendirmeliyiz. Yerel dillerde<br />

paneller düzenleyerek, diğer gayrimüslim<br />

dinî kuruluşlarla “Gençlik ve<br />

Ahlak”, “İş Etiği”, “Ekonomi ve Din”<br />

gibi konularda ortak programlar hedefliyoruz.<br />

Kurban, fitre zekat dağıtımı<br />

için, kadınların da dahil edilmesi<br />

de yeni projelerimizdendi.<br />

Peki bu bir yıllık süre zarfında bu<br />

projelerde ne gibi bir ilerleme kaydedildi<br />

ya da değişiklikler yapıldı<br />

Bu yıl ramazan kumanya dağıtma<br />

ekibinde ilk defa hanımlar da bulundular.<br />

40 gönüllü hanım görevli Balkanlara,<br />

Türkiye ve Nijerya gibi ülkelere<br />

gittiler. Bu çalışmalara hanımların<br />

iştirakı, büyük bir memnuniyetle<br />

karşılandı.<br />

Kurban dağıtımında, hanımların<br />

da katılması hedeflerimizden birisiydi.<br />

Bu sene beş hanım kurban görevlisi<br />

olarak gönderildi. Bizler de bizzat<br />

bu çalışmalara katıldık.<br />

Ayrıca bu yılın Ramazan ayında,<br />

Kadınlar Teşkilatının idarecileri 29<br />

günde 29 bölgeye ulaştı. Yarısından<br />

fazlası idareci olmak üzere, yaklaşık<br />

5300 kişi bu programlara katıldı. İftar<br />

yemeğinden önce verilen seminerlerin<br />

konusu, Ramazan ayının önemi, o<br />

mübarek ayda gerçekleştirilen fitre,<br />

zekat ve sadaka ibadetleri ve paylaşmaktı.<br />

Bu programların en güzel tarafı<br />

önceki ve mevcut idarecilerimizin<br />

bir araya gelmesiydi.<br />

Kadınlar Teşkilatı bünyesinde<br />

hacca gidecek hanım görevliler, Eylül<br />

ayında Genel Merkez’de İrşad Başkanlığı<br />

ve Hac Komisyon Başkanlığı<br />

altında eğitim gördüler. Hac eğitiminde<br />

amacımız hacca giden görevlilerin<br />

daha bilinçli olarak, görevlerinin<br />

hakkını vererek bu çalışmalara<br />

dahil edilmesi idi. Bu çalışmamızın<br />

da çok olumlu tepkilerini aldık.<br />

Büyük ilgi gören, 2500 kişinin katıldığı,<br />

9. Avrupa Tilavet Yarışması ve<br />

Maide-i Kur’an 6 Ekim’de Bielefeld’de<br />

gerçekleştirildi. Paralel olarak aynı<br />

gün, aynı salonda ilk defa düzenlenen<br />

Eğitim Fuarı da bölgelerde yapılan<br />

çalışmaların güzel bir yansıması<br />

oldu.<br />

Bizim hedeflerimizden birisi, insanları<br />

eğitmektir. Eğitimcilerin eğitimi<br />

için, 21 Aralık ve 30 Aralık arasında<br />

Wesel’de Meslek Eğitim Kursu<br />

yapıldı. 29 bölgeden 83 hoca hanım<br />

iştirak etti. Bu kursta üç sınıftan biri<br />

yine hacca gidecek görevlilerin eğitimine<br />

ayrılmıştı.<br />

Projelerimiz kapsamında her tatilde<br />

yatılı kurslar yapılıyor. Kış kursları<br />

iki bölgede yapılacaktı, teşviklerimiz<br />

sonucu bu kurslar 16 bölgede<br />

gerçekleştirildi. Böylelikle çocukların<br />

hem eğitim almaları hem de tatili güzel<br />

bir ortamda geçirerek, sosyalleşmeleri<br />

sağlanıyor. Bizler bu kurslarda<br />

çocuklara doğal temiz ortamlar, imkânlar<br />

sunmak için gayret ediyoruz.<br />

Her bölgemizi şubeler arası<br />

Kur’an elemeleri yapmaları için teşvik<br />

ediyoruz.<br />

İlk defa olarak yapmayı planladığımız<br />

çalışmalardan biri de bölge


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 28 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

röportaj<br />

başkanlarımızla birlikte umreye gitmek.<br />

Bölge başkanlarımızın kendi<br />

bölgelerindeki hanımlardan sorumlu<br />

olarak görev yapacağı bu umre planımızı,<br />

önümüzdeki ilkbaharda hayata<br />

geçirmeyi istiyoruz.<br />

Yine bir başka projemiz de atıl durumda<br />

olan hoca hanımlarla irtibata<br />

geçerek onları yeniden aktif duruma<br />

getirmek. Bu durumda olan Avrupa<br />

çapında çok sayıda hoca hanım bulunuyor.<br />

Mayıs sonunda yapacağımız<br />

bir özel eğitimle bu hocalarımızı da<br />

yeniden çalışmalarımıza dahil etmek,<br />

teşkilat şuuru vererek bölgelerde yapılacak<br />

programlarda görev üstlenebilecek<br />

hale getirmek istiyoruz.<br />

Projeleriniz sadece Almanya’yı mı<br />

kapsıyor Yoksa diğer Avrupa ülkelerinde<br />

de uygulanıyor mu<br />

Genel Merkez Kadınlar Teşkilatının<br />

sunduğu projeler Avrupa, Avustralya<br />

ve Kanada’da da geçerlidir. Sadece<br />

Almanya’ya yönelik olarak uyguladığımız<br />

özel bir çalışma yok. Biz<br />

her bölgeye eşit mesafedeyiz, her bölge<br />

bizim için değerlidir. Bazı bölgelerimizi<br />

de biraz daha aktif, dinamik<br />

hale getirmek gayretindeyiz.<br />

Sizce Kadınlar Teşkilatının ivedilikle<br />

ele alması gereken meseleler nelerdir<br />

Hepsi acil meseleler ancak ilk ilgilenmek<br />

istediğimiz konu KT’nın tabiri<br />

caizse imajını değiştirmek.<br />

KT’mız hedef ile aracı karıştırmamalı.<br />

Yılın en önemli programı, hedefi,<br />

kermes olmamalı! Profesyonel çalışmaya,<br />

kadrolaşmaya, kurumsallaşmaya<br />

önem vereceğiz. Kadınlar Teşkilatı<br />

bürolarını, mekanlarını KT’ye<br />

yakışır hale getireceğiz.<br />

1970’lerden itibaren başlayan işçi<br />

göçüyle beraber, bu topraklardaki<br />

Müslüman kadınların sayısı da arttı.<br />

Ancak bu kadınların üniversitelerde<br />

eğitim alması ya da doktor, avukat<br />

gibi toplumda belli konumlara sahip<br />

olması son 15-20 yıl içerisinde gerçekleşti.<br />

Bu durumu neye bağlıyorsunuz<br />

Bu durum göç sürecinin doğal bir<br />

sonucudur. Aynı şekilde İspanyolların<br />

ve İtalyanların göç sürecine bakıldığında<br />

da bir sonraki neslin daha<br />

özel mesleklere yöneldiklerini görüyoruz.<br />

Doktorluk, avukatlık gibi meslekler<br />

her zaman ailelerin hayalini<br />

kurduğu mesleklerdi. Göçten bir<br />

sonraki nesil genelde anne babalarının<br />

hayal ettiği mesleği yapar. Mesela,<br />

azınlık haklarının savunulması<br />

için avukatlık onurlu bir meslek olarak<br />

görülmüştür. Zamanla üçüncü<br />

nesille birlikte artık kendi kendimize<br />

bir bakıp, kimliğimizi sorgulama,<br />

kendi tahlilimizi yapma ihtiyacı doğdu.<br />

Bu ihtiyaçla toplumda psikologlar,<br />

sosyologlar, pedagoglar yetişti.<br />

Aslında bu sadece Avrupa’ya göçle<br />

alakalı bir durum değil. Türkiye’de<br />

köyden kente göçle birlikte, kız çocuklarını<br />

okutma bilinci oluştu ve<br />

son 20 yılda okuyan, meslek sahibi<br />

olan kadınların sayısı çoğalmaya başladı.<br />

Avrupa’daki durum da bunun<br />

bir yanısıması, paralel gelişmeler olarak<br />

da değerlendirilebilinir.<br />

Müslüman kadınların iş ya da sosyal<br />

hayatta yoğun olarak yer alması<br />

onun annelik ve eşlik vazifelerini aksatır<br />

mı<br />

Planlı programlı çalışan, hizmet<br />

eden kadınlar annelik ve eşlik vazifelerini<br />

aksatmaz tam tersine hayatını<br />

daha nizamlı, disiplinli hale getirir.<br />

Kadının sosyal hayattaki etkileşimlerinin<br />

özel hayatında çok müsbet yansımaları<br />

olabilir. Farklı milletlerle,<br />

toplumlarda bir arada olması kadına<br />

zenginlik katar. Annenin sosyal hayatta<br />

aktiv olması, bir sonraki neslin<br />

topluma daha kolay uyumunu sağlar.<br />

Kadının özgüveni olur dolayısı ile aile<br />

de mutlu ve huzurlu olur. Tabii bu<br />

durumun bu şekilde cereyan edebilmesi<br />

için kadının sevdiği bir işle meşgul<br />

olması önemli.<br />

“Her başarılı erkeğin arkasında<br />

bir kadın vardır” derler, IGMG’nin<br />

de bugünkü konumuna gelmesinde<br />

Kadınlar Teşkilatının çalışmaları ve<br />

çabalarının katkısı tartışılmaz. Bu<br />

konuda neler söylemek istersiniz<br />

Her başarılı kadının da arkasında<br />

onu destekleyen, ona engel olmayan,<br />

fırsat tanıyan bir erkek vardır. Kadınlar<br />

Teşkilatının çalışmalarını desteklemekle,<br />

ana teşkilat aslında kendine<br />

iyilik yapar. IGMG bunu çok iyi anlamış<br />

ve bu potansiyelden destek almıştır.<br />

Diğer kuruluşlara göre, asıl<br />

farkımızın ve başarımızın buna bağlı<br />

olduğuna inanıyorum. Hanımlar, teşkilatımızın<br />

bel kemiğidir, ayakta tutan<br />

en önemli sütundur. Bu konuda<br />

iddialıyım. IGMG’nin de bugunkü<br />

konumuna gelmesinde Kadınlar Teşkilatımızın<br />

maddi-manevi katkısı<br />

tartışılmaz. Nice fedakâr, kahraman<br />

hanımlar sayesinde çalışmalar bu<br />

noktalara ulaştı ve devam edecektir<br />

inşaallah. Gayret bizden, netice, başarı<br />

Allah’tandır. Peygamber Efendimiz,<br />

hanımların çalışmalarına hep<br />

önem vermiş, fırsat tanımıştır. O’nun<br />

yolundan giden, O’nu seven her feraset<br />

sahibi de, hanımların özelliklerini,<br />

hassasiyetlerini dikkate alarak, çalışmalarına<br />

hiç şüphesiz destek verecektir.<br />

IGMG’ye gönül vermiş kadınlara<br />

buradan neler söylemek istersiniz<br />

Allah(cc) hepinizden razı olsun.<br />

“Gevşemeyin, üzülmeyin, inanıyorsanız<br />

siz üstünsünüz” Âl-i İmran suresi<br />

139. ayeti kerimeyi hatırlatmak<br />

isterim. Rabbim hiç bir emeği zayi etmez.<br />

Yeterki niyetiniz halis olsun, Allah<br />

rızası için olsun, Mevlam nelere<br />

kadirdir. Tevbe suresinin 24., 38., 41.<br />

ayetleri, Mâide suresi 54. ayeti üzerinde<br />

tefekkür etmenizi tavsiye ederim.<br />

Rabbim sevdiği kullarını, kendi<br />

yolunda hizmet ettirir. Ben bu görevleri<br />

bizlere verilmiş birer emanet olarak<br />

görüyorum. Bize tevdi edilen bu<br />

emanete de hakkıyla riayet etmekle<br />

mükellefiz. Bu nedenle size bir teklif<br />

geldiğinde geri çevirmeyin ama bayrağı<br />

teslim etmek gerektiğinde de güzellikle<br />

bunu gerçekleştirin. Hizmet<br />

ederken, dengeleri iyi koruyun, herkesin<br />

hakkını gözetin, Yaratıcımızın,<br />

sevgili Peygamberimizin (s.a.v.), nefsimizin,<br />

ailemizin, çevremizin. Ancak<br />

o zaman bu emanetin hakkını<br />

vermiş oluruz. Rabbim, insanlık için,<br />

dünya ve ahiret için, nice hayırlı, faydalı,<br />

güzel hizmetlerde buluşmamızı<br />

nasip etsin.<br />

Ropörtaj için kıymetli vaktinizi<br />

ayırdığınız için teşekkür ederiz.<br />

Ben teşekkür ederim, hayırlı çalışmalar<br />

dilerim.<br />

IGMG Rhein Neckar Saar Bölgesi Sabah Namazı Programı Walldorf Mevlana’daydı<br />

IGMG Rhein-Neckar-Saar Bölgesi İrşad<br />

Başkanlığı tarafından düzenlenen,<br />

üç haftada bir Sabah Namazı<br />

Programı bu defa Walldorf Mevlana Camii‘nde<br />

gerçekleştirildi.<br />

IGMG Rhein Neckar Saar bölgesinde<br />

hizmetlerini sürdüren Walldorf Mevlana<br />

Camii‘nde geçen Pazar günü, toplu<br />

sabah namazı eda edildi. Ludwigshafen<br />

Mehmet Akif Cemiyeti İmam-Hatibi<br />

Abdullah Demir hocaefendi kıldırdığı<br />

sabah namazının ardından kısa bir sohbet<br />

yaptıktan sonra kısa bir zikir programı<br />

icra etti.<br />

Daha sonra IGMG RNS Bölgesi İrşad<br />

Başkanı Özer Demiral kısa bir selamlama<br />

konuşması yaptı. IGMG RNS<br />

Bölge Başkanı Şerif Aslan da bir konuşma<br />

yaparak “Bölgemizde bulunan camilerimizde<br />

üç haftada bir değişik şehir ve<br />

kasabalarda topluca sabah namazı kılınmaktadır.<br />

Büyük bir coşku ve huşû içinde<br />

pazar günleri uygulanan bu güzel çalışmamız<br />

büyük ilgi görmektedir. Değişik<br />

şehirlerdeki Müslümanların topluca<br />

kılınan sabah namazlarına koşarak katılmaları<br />

bizleri sevindirmektedir. Her<br />

pazar sabahı bir bayram coşkusu içinde<br />

geçen etkinliğe büyük- küçük, yaşlı ve<br />

özellikle gençlerin yüksek katılım oranı<br />

bizlere geleceğimiz açısından umut vermektedir”<br />

dedi.<br />

Program konuşmalardan sonra musafaha<br />

ve Walldorf Cemiyetinin ikramı<br />

ile son buldu.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

29 ➤<br />

➤<br />

özel köşe<br />

Uzaklardaki hasret<br />

Yaşlı adam yatağına yattı ve geçmişini<br />

düşünmeye başladı. İnsanlarım<br />

yaşıyordu fakir bir ülkede kendi<br />

hallerinde kendi dertlerinde. Akşam<br />

olduğu zaman karınlarını doyurmaları<br />

onlara yetiyor, RABB’lerine<br />

şükrediyorlardı. Bildikleri kadar<br />

akraba, dost, komşu hatırı güdüyorlardı.<br />

Üstlerinde giyecek giysileri<br />

ayaklarında giyecek ayakkabları<br />

yoktu.<br />

Karınlarını doyurmak için koşuşturup<br />

duruyorlar ömürlerini<br />

böyle tüketiyorlardı. Eve geldiklerinde<br />

bitkin bir halde yatağa kendilerini<br />

zor atıyorlardı. Bir odada bütün<br />

aile yer yataklarında yatıyorlardı.<br />

Geleceğe ait uzun vadede hayalleri<br />

yoktu. Şafak atmadan kalkıp<br />

yollara düşüyorlardı bir dilim ekmek<br />

için. Kimisi tarlalarına, kimisi<br />

amele pazarlarına rızık peşinde koşuyorlardı.<br />

Hasat zamanı gelince<br />

devletin demir eli hasatı ellerinden<br />

alıp gidiyordu. Kiminden aşır adında<br />

kiminden yol parası, adına ellerindekilerde<br />

alınıyordu. Bütün bu<br />

sebeblerden dolayı kimileri kendi<br />

malını devlet götürmesin diye saklıyorlardı.<br />

Ama yakalanınca sakladığı<br />

için hırsızlıktan ve yol parası<br />

ödemediği için taş ocaklarında çalışma<br />

cezası alıyorlardı. Artık bu<br />

acıyı çeken nesil tam ihtiyarlamış<br />

yorgun düşmüşlerdi. Hala birşeyleri<br />

olmamış büyüyen yavrularını taşı<br />

toprağı altın olan kentlere göndermeye<br />

başlamışlardı. Taşı toprağı<br />

altın dedikleri kentler gidenleri bir<br />

bir yutmuştu. Hiç de taşı toprağı altın<br />

değildi. Nice acılarla, zahmetlerle<br />

ekmek peşinde koşmuşlardı. Hatta<br />

türküsü bile çıkmıştı ‘Yarim<br />

uzakları mesken mi tuttun’.<br />

Tam bu sırada memlekette yeni<br />

yönetim işbaşına geçmiş, değişmeler<br />

yenilikler başlamıştı. Ufak da olsa<br />

yollar yapılmaya ezanlar okunmaya<br />

birşeyler değişmeye başlamıştı.<br />

Bu durumdan rahatsız olan çevreler<br />

harekete geçmişti. Artık su bulanmış,<br />

sokakları yine askerler sarmış<br />

ortalık toz duman olmuştu. Bir<br />

müddet sonra suçlu, suçsuz demeden<br />

insanlar asılmıştı. Millette bir<br />

korku oluşmuş yarına güveni kalmamış<br />

adeta sinmişlerdi. Yine de<br />

çaresizlikten köyler, kasabalar, ilçeler<br />

hatta fakir iller ufak, ufak boşalıyordu.<br />

İnsanlar para kazanıp çocuklarını<br />

doyurma peşinde uzak<br />

kentlere gidiyorlardı. Kimisi ailesine<br />

para göndermiş kimileri kaybolmuştu<br />

adeta. Bu durumda bütün<br />

yük kadına kalmıştı. Bu durum<br />

böyle sürerken büyükler imzaları<br />

M. Salih AYDIN<br />

m.s.a.58@hotmail.com<br />

Hacarabın Serüvenleri 65<br />

atmış garibanların emeklerini satmıştı.<br />

İnsanların hiçbir güvencesi<br />

olmadan çalışmak üzere kara trenlere<br />

bindirilerek uzak ülkelere gönderilmişti.<br />

Artık dudaklarda şu mırıltılar<br />

yükselmişti:<br />

‘Kara tren gelmez m’ola<br />

düdüğünü çalmaz ola<br />

Gurbet ele yar yolladım<br />

metkubumu almaz ola’.<br />

Yakın hasretler yetmemiş uzak<br />

hasretlere gitmişlerdi. Geriye gözü<br />

yaşlı analar, babalar, eşler, çocuklar<br />

bırakarak. Hiç bilmedikleri ülkelere<br />

ağır şartlarda çalışmak üzere gitmişlerdi.<br />

Kimisi gelin olacak kızını,<br />

damat olacak oğlunu evlendirecek.<br />

Kimisi tarla, araba, traktör dükkan,<br />

ev alacak parayı kazanınca geri<br />

dönecekti.<br />

Bütün zorluklara katlanıyorlar<br />

direniyorlardı. Dilini kültürünü bilmediği<br />

bir vatana gelmişlerdi. Ezan<br />

sesine bile hasret kalmışlardı. Odalarda<br />

altışar sekizer kişi kalıyorlar.<br />

İşten sonra çamaşır, yemek, uyku<br />

ile uğraşıyorlardı. İşte bu sıralar<br />

nice Hacaraplar, Ahmetler, Mustafalar,<br />

Fatmalar, Ayşeler sıraya girmişti.<br />

Bu emek satma çarklarına katılmak<br />

için. Geldikleri bu uzak hasrette<br />

bazıları köşesine çekilip ailesini<br />

düşünmüş, bazıları ise rezaletin<br />

içinde kaybolup gitmişti.<br />

Memlekettekileri unutarak. Yük<br />

yine kadının sırtına binmişti. Babasız<br />

yavrularını büyütebilmek için<br />

kıt kanaat geçinmeye çalışıyorlardı.<br />

Uzaklardaki babalarını hatta annelerini<br />

bekliyerek. Binlerce yuvalar<br />

yıkıldıktan sonra aileler çocuklar<br />

götürüldü uzak hasretlere. Onlarda<br />

bu yabancı ülkenin kültürü ile kaybolup<br />

gittiler. Emeklerini satarak<br />

kültürlerini çocuklarını kaybederek.<br />

Artık onlar uzak hasrette yabancı<br />

vatanda alamancı olmuşlardı.<br />

Sılaya izine gitmeye başlamışlardı<br />

vatan hasretini gidermek için.<br />

Kimileri arabaları, kimi diğer<br />

vasıtalarla gidiyorlardı. Ama kazandıkları<br />

alın terleri yollarda öyle<br />

veya böyle ellerinden alınıyordu.<br />

Geriye kalan paraları vatana varınca<br />

üç kağıtçı kişiler tarafından çarpılıyordu.<br />

Kimileri ev, araba, kat,<br />

tarla almıştı. O aldıkları mallarda<br />

akrabaları, dostları sandıkları kişiler<br />

tarafından kullanıldı, el konuldu<br />

aldatıldılar.<br />

Her kesimden gelen tokatlıyordu<br />

giden söğüşlüyordu kimse acımıyordu<br />

nasıl olsa enayi alamancı idi<br />

onların adı. İşte onlardan bazı insanlar<br />

düşünüp anladı ki kendi<br />

inancımızı ve kültürümüzü çocuklarımıza<br />

verebilmek için camiler,<br />

dernekler açalım bir Cuma namazı<br />

kılacak yerimiz çocuklarımıza dinimizi<br />

öğretecek bir hocamız olsun<br />

dediler. İşte bu duygularla insanların<br />

bazılarını büyük bir heyecan<br />

kapladı. Bu yeni heyecan ufak bir<br />

kesimi birbirlerine kenetledi. Camiler<br />

dernekler kuruldu hocalar<br />

getirilmeye başlandı.<br />

Cumalar dolup taşıyor, çocuklar<br />

hafta sonları artık camilere gidiyor<br />

birşeyler öğreniyordu. Hatta dünyadaki<br />

diğer Müslümanlardan haberdar<br />

olmuşlardı. Derken önce<br />

devletleri onları faiz batağına çekmişti.<br />

Ardından bazı karanlık eller<br />

şirketler kuruyoruz diyerek son tokadı<br />

vurmuşlardı acımadan. Acımadan<br />

son emekleri ellerinden<br />

alınmış, resmen servetleri çalınmıştı.<br />

Bütün bunları düşünen bu garibanlar<br />

kimsesiz olduğunu anlamışlardı.<br />

Bir Yaradan bir kendileri vardı<br />

inandıkları, gerisi boştu. Bütün<br />

bu acımasız olaylardan sonra karar<br />

vermişlerdi. O yabancı dedikleri<br />

uzak hasret memleketlere yerleşeceklerdi.<br />

Ev almışlar, vatandaş olmuşlar<br />

yatırım bile yapmaya başlamışlardı.<br />

Artık vatan olmuştu uzaktaki<br />

hasret. Memlekettekilerde durmamış<br />

büyük kentlere akın etmişler.<br />

Köyler, kasabalar, ilçeler ve iller boşalmış.<br />

Kimse besi hayvanlarıyla,<br />

tarlalarla uğraşmıyordu. Hasat çok<br />

az oluyor, hatta ithal ediliyordu. İnsanlar<br />

tembelleşmiş hazıra koşuyordu.<br />

Artık Büyük dedeler bu<br />

dünyadan göçmüş aradan yarım<br />

asır geçmişti. Torunlar dede olmuş<br />

ortalık bir türlü sakinleşmemişti.<br />

İşte bunun adı hasretti.<br />

Nelere mal olmuştu kaybettikleri<br />

bir tarafa kaybedecekleri çocukları<br />

sıraya girmişti.<br />

Yaşlı adam uyuyamamıştı, yatağından<br />

kalktı sabah namazına kadar<br />

bunları düşünmesi onu yormuştu.<br />

Kalkıp sabah namazını kılayım<br />

diye düşündü bu ara hanımı da<br />

kalkmıştı.<br />

Dayanamadı gözlerinden yaşlar<br />

akarak hanımına düşüncelerini anlattı<br />

ve sordu:<br />

Bunca çile çektik bu çileyi çektikten<br />

sonra ne kazandık verdiklerimizden<br />

gayri. Hepsini yetiştirdikte<br />

yine de yapayalnız kalakaldık. Biz<br />

nerede yanlış yaptık hanım.<br />

Eh herif dertlenme gayri giden<br />

geri gelmez. Biraz daha dayan da<br />

beraber terkedelim bu dünya denen<br />

hayatı. Derdimizi anlatacak hayata<br />

tutunacak bir Yaradanımız var. Bazıları<br />

O’nu da bulamadılar. O’na<br />

şükredelim, günahlarımıza tövbe<br />

edelim. Tesbihimizi çekelim, O’nun<br />

adını dilimizden eksik etmeyelim.<br />

Eh hanım ne yapayım, bu ömrün<br />

bir hesabı var dedim ve düşüncelere<br />

dalınca böyle birşey çıktı. En<br />

iyisi sen mutfağa git de dedemin<br />

kahvesinden yap gel. Oturup efkarımızı<br />

kahvenin köpüklerine serelim...<br />

Bu yazımı burada noktalarken<br />

bu bizim hayatımız tazeliğini her<br />

zaman koruyor dedim ve yazdım.<br />

Olumlu olumsuz e-maillerinizi<br />

bekliyorum.<br />

ALLAH’a emanet olun dostlarım.<br />

Selam ve dua ile.<br />

Not: Mustafa Kasalak kardeşim<br />

aramıza tekrar hoşgeldin renk kattın<br />

hayırlı paylaşımlarının takipçisi<br />

olacağım. Selam, dua ve hürmetle.


HAYAT Gerçekler “<strong>Hayat</strong>”ın İçinde Gizlidir 30 ➤ Mart · März 2013 · Rebiü’l Ahir 1434<br />

➤<br />

bulmaca


İBADETE DAHA FAZLA<br />

ZAMAN AYIRIN DİYE...<br />

HACI ADAYLARININ DİKKATİNE<br />

HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ<br />

HİZMETİNİZE SUNUYORUZ<br />

Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz<br />

www.hacdunyasi.de<br />

- HAC'DA YÜK<br />

PROBLEMİNE SON<br />

- KALİTE GARANTİSİ<br />

- İADE GARANTİSİ<br />

- LÜX HEDİYELİK PAKET<br />

- 20 SET VE ÜZERİ<br />

SİPARİŞLERDE POSTA<br />

ÜCRETİ BİZDEN<br />

HEDİYELİK SETİMİZDE<br />

BULUNAN MALZEMELER<br />

seccade - takke - kina - tesbih - esans<br />

- misvak - sürme - namaz başörtüsü<br />

11.90<br />

iTiBAREN<br />

euro'dan<br />

Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224<br />

Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: info@hacdunyasi.de<br />

HEDİYELİK<br />

HAC SETLERİMİZ

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!