Aralık 2011 Sayı:276 - Verimlilik Genel MüdürlüÄü - Bilim, Sanayi ve ...
Aralık 2011 Sayı:276 - Verimlilik Genel MüdürlüÄü - Bilim, Sanayi ve ...
Aralık 2011 Sayı:276 - Verimlilik Genel MüdürlüÄü - Bilim, Sanayi ve ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI NİHAT ERGÜN<br />
ABD’DE ÇEŞİTLİ TEMASLARDA BULUNDU<br />
Türk-Arap <strong>Sanayi</strong> İşbirliği Konferansı<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’nın<br />
Ev Sahipliğinde İstanbul’da Gerçekleştirildi
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI<br />
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Yeni Yılınızı Kutlarız...
Aralık <strong>2011</strong><br />
Dergimizin bu sayısında <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı<br />
Sayın Nihat Ergün’ün, Bakanlığımız görev alanına giren konular<br />
açısından olduğu kadar ülkemizin 2023 hedefleri açısından da<br />
son derece önemli temaslar gerçekleştirdiği ABD programına<br />
ayrıntılı bir şekilde yer <strong>ve</strong>rmeye çalıştık. Bu çalışma ziyaretleri<br />
kapsamında Silikon Vadisi’ndeki Türk girişimcilerle bir araya gelen<br />
Sayın Bakan, Apple, Google, Microsoft <strong>ve</strong> Boeing firmalarının üst<br />
yöneticileri ile görüşmeler <strong>ve</strong> bu firmalarda inceleme ziyaretleri<br />
gerçekleştirdi. Ayrıca Sayın Bakan, Kaliforniya Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi,<br />
Kaliforniya Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Uni<strong>ve</strong>rsal Stüdyoları, San Francisco’daki<br />
Exploratorium <strong>Bilim</strong> Merkezi <strong>ve</strong> Hollywood tesislerinde çeşitli<br />
inceleme <strong>ve</strong> temaslarda bulundu. Sayın Bakanın tasarlanmakta olan<br />
yeni teşvik sisteminden TÜBİTAK’ın çalışmalarına, ülkemizde her<br />
şehirde kurulması planlanan <strong>Bilim</strong> Merkezleri’nden Fatih Projesi’ne,<br />
yerli otomobil üretiminden yerli uçak üretimine kadar birçok konuda önemli değerlendirmelerini siz<br />
değerli okuyucularımızla paylaştık.<br />
Aralık ayında gerçekleşen büyük organizasyonlardan Bakanlığımız ev sahipliğinde önemli konukları<br />
ağırlayan “Türk-Arap İşbirliği Konferansı”, İstanbul’da gerçekleştirilen II. Küresel Girişimcilik Zir<strong>ve</strong>si <strong>ve</strong><br />
Bursa’da düzenlenen Yalın Zir<strong>ve</strong> <strong>2011</strong>’e ilişkin bilgileri bu sayıda bulabilirsiniz. Verimliliği artırmak,<br />
israfı yok etmek <strong>ve</strong> rekabet avantajı sağlamak gibi çok önemli sonuçlar sağlayan, Toyota tarafından<br />
Japonya’da geliştirilmiş, tüm dünyada <strong>ve</strong> imalat dışındaki sektörlerde de başarıyla uygulanan yalın<br />
felsefe <strong>ve</strong> yalın yaklaşıma önümüzdeki sayılarda daha ayrıntılı yer <strong>ve</strong>rmeyi planlıyoruz.<br />
Bu sayıda da <strong>ve</strong>rimliliğin çeşitli boyutlarına ilişkin makalelere yer <strong>ve</strong>rdik. Özellikle ev işlerinde<br />
<strong>ve</strong>rimliliği artırmaya yönelik pratik önerilerin yer aldığı yazıyı <strong>ve</strong> tüm dergimizi keyifle okumanızı diliyoruz.<br />
2012 yılına yaklaştığımız bu günlerde yeni yılın sağlık, başarı <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik artışı getirmesi temennisiyle...<br />
Anıl YILMAZ<br />
<strong>Genel</strong> Müdür V.<br />
1
ARALIK <strong>2011</strong> YIL: 23 SAYI: <strong>276</strong><br />
İçindekiler<br />
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI<br />
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN<br />
AYLIK YAYIN ORGANIDIR<br />
ARALIK <strong>2011</strong> YIL:23 SAYI:<strong>276</strong><br />
Bu dergi 12.000 adet basılmaktadır.<br />
ISSN: 1300-2414<br />
Yayın Türü: Yerel Süreli<br />
Türkçe – İngilizce<br />
3<br />
8<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün<br />
ABD’de Çeşitli Temaslarda Bulundu<br />
Türk-Arap <strong>Sanayi</strong> İşbirliği Konferansı<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’nın<br />
Ev Sahipliğinde İstanbul’da Gerçekleştirildi<br />
SAHİBİ<br />
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI<br />
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA<br />
GENEL MÜDÜR V.<br />
Anıl YILMAZ<br />
SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ<br />
Cangül TOSUN<br />
HABER MERKEZİ<br />
Bahadır AVŞAR<br />
YAZI KURULU<br />
Cangül TOSUN<br />
Bahadır AVŞAR<br />
Ferdi GÜREL<br />
Sevgin DEMİRCİ<br />
9<br />
10<br />
11<br />
12<br />
II. Küresel Girişimcilik Zir<strong>ve</strong>si<br />
Türkiye’de Gerçekleştirildi<br />
“Türkiye <strong>ve</strong> İklim Değişikliğine Uyum Konferansı”<br />
Ankara’da Gerçekleştirildi<br />
“Yalın Zir<strong>ve</strong> <strong>2011</strong>” Bursa’da Gerçekleştirildi<br />
“Yeşil Ekonomiler Konferansı” Konya’da Gerçekleştirildi<br />
İş Sağlığı-Gü<strong>ve</strong>nliği <strong>ve</strong> <strong>Verimlilik</strong> Projesi’nin<br />
(HESAPRO) Açılış Toplantısı Yapılacak<br />
EPESUS Projesi Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı<br />
Suudi Arabistan <strong>ve</strong> Kazakistan Heyetleri<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’nı Ziyaret Etti<br />
Standardizasyon, Kalite, <strong>Verimlilik</strong> <strong>ve</strong> Tüketici<br />
TEKNİK DANIŞMAN<br />
Nurettin SÖKMEN<br />
Fulya KOÇ<br />
18<br />
Örgütsel İletişimin İşgören Verimliliğine Etkisi<br />
İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU<br />
Fatma ÇİL<br />
FOTOĞRAFLAR<br />
Emrah SAĞLAM<br />
Hakan CANBAKIŞ<br />
24<br />
Kadınlar İçin İş Kolaylaştırma <strong>ve</strong> Zaman Yönetimi<br />
ABONE<br />
Ferdi GÜREL<br />
(312) 467 55 90 / 303<br />
ferdi.gurel@sanayi.gov.tr<br />
28<br />
OECD Ülkelerinde Performansa Dayalı Ücretlendirme<br />
Modelleri <strong>ve</strong> Türk Kamu Yönetiminde Performans<br />
Değerlendirmeye İlişkin Gelişmeler<br />
Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir.<br />
YÖNETİM YERİ<br />
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI<br />
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ<br />
Gelibolu Sokak No: 5<br />
Kavaklıdere 06690 ANKARA<br />
Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat)<br />
Faks: (312) 427 30 22<br />
Faks (Yayın Bölümü): (312) 467 47 79<br />
e-posta:vgm@sanayi.gov.tr<br />
internet: http://vgm.sanayi.gov.tr<br />
BASKI<br />
32<br />
38<br />
44<br />
Altı Sigma<br />
İş Süreçlerinin Yönetimi <strong>ve</strong> İşletmelere Faydaları<br />
KOBİ’lerde Kurumsal Yönetime Geçiş İçin Bilgi<br />
Teknolojileri Uygulamalarında Yapılması Gerekenler<br />
47<br />
The Kick-Off Meeting of The HESAPRO Project will be Held<br />
Informati<strong>ve</strong> Meeting about EPESUS Project was Held<br />
Basıldığı Tarih: Anahtar Dergisi’nin Aralık <strong>2011</strong><br />
sayısı 15.12.<strong>2011</strong> tarihinde basılmıştır.<br />
2
haber<br />
Aralık <strong>2011</strong><br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün<br />
ABD’de Çeşitli Temaslarda Bulundu<br />
biyolojik tetkikler yapabilecek bir cihaz projesi<br />
üzerinde çalışıldığını <strong>ve</strong> bu konuda kendisine<br />
bir sunum yapıldığını anlatan Ergün, projenin<br />
bir Türk akademisyenin başkanlığında yürütüldüğünü,<br />
10’dan fazla Türk doktora öğrencisi<br />
ile Çinli <strong>ve</strong> Koreli öğrencilerin oluşturduğu<br />
25 kişilik bir bilim ekibinin projede yer aldığını<br />
kaydetti. Bakan Ergün, bu proje ile kırsalda<br />
çalışan doktorların, az gelişmiş ülkelerde, hastalıkların<br />
teşhisinde, kan tahlili <strong>ve</strong> kanser teşhisleri<br />
gibi konularda çok büyük mikroskoplar<br />
<strong>ve</strong>ya aygıtlar olmadan cep telefonuna takılan<br />
cihazla bu tanıların yapılabildiğini anlattı.<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,<br />
24 Kasım – 4 Aralık <strong>2011</strong> tarihleri arasında gerçekleştirdiği<br />
ABD ziyareti kapsamında Los Angeles şehrinde<br />
bulunan Kaliforniya Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Kaliforniya<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Hollywood’da bulunan Uni<strong>ve</strong>rsal<br />
Stüdyoları ile San Francisco’daki Exploratorium <strong>Bilim</strong><br />
Merkezi’nde çeşitli temaslarda bulundu. Ziyareti kapsamında<br />
Hollywood tesislerini yerinde inceleyen Bakan<br />
Ergün, Silikon Vadisi’ndeki Türk girişimcilerle de bir<br />
araya geldi. Ergün, temasları çerçe<strong>ve</strong>sinde ayrıca Microsoft<br />
Üst Yöneticisi (CEO) Ste<strong>ve</strong> Ballmer ile Microsoft<br />
Redmond Kampüsü’nde görüştü. Bakan Ergün, ABD<br />
temaslarının son gününde ise Seattle’daki Boeing fabrikasını<br />
ziyaret etti.<br />
Krizde olan bir Avrupa <strong>ve</strong> ekonomik<br />
büyümede rekor kıran bir Türkiye var. Dünyadaki<br />
yatırımlar Türkiye’ye akıyor <strong>ve</strong> Türkiye cazibe<br />
merkezi haline geliyor<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, kredi<br />
derecelendirme kuruluşu Fitch’in Türkiye’nin pozitif<br />
olan kredi not görünümünü durağana çevirmesi ile ilgili<br />
olarak, “Krizde olan bir Avrupa <strong>ve</strong> ekonomik büyümede<br />
rekor kıran bir Türkiye var. Dünyadaki yatırımlar<br />
Türkiye’ye akıyor. Türkiye cazibe merkezi haline geliyor.<br />
Fitch de Türkiye’nin kredi not görünümünü pozitiften<br />
durağana çevirmekle ekonomik krizdeki Avrupa’dan<br />
Türkiye’ye yönelmek isteyen sermayeyi engellemeye<br />
çalışıyor. Ama bunda başarılı olamayacak” dedi.<br />
Ziyaretleriyle ilgili gazetecilere değerlendirmede bulunan<br />
Bakan Ergün, Kaliforniya Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nin tamamen<br />
akademik <strong>ve</strong> teknolojik araştırmalar yaptığını kaydetti.<br />
Kaliforniya Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde cep telefonu ile mikro-<br />
Ergün, Türkiye’nin gün geçtikçe dışa açık<br />
bir yapıya kavuştuğunu vurgulayarak, sözlerini<br />
şöyle sürdürdü: “Biz mesela buradaki doktora, yüksek<br />
lisans öğrencileri, akademisyenlerle ilgili ciddi bir <strong>ve</strong>ri tabanına<br />
ihtiyaç olduğunu da gördük. Yurtdışında başka<br />
üni<strong>ve</strong>rsitelerde bizim ne kadar araştırmacımız, akademisyenimiz<br />
var, ne yapıyorlar, bunlarla ilgili bir <strong>ve</strong>ri tabanı<br />
oluşturmamız gerekiyor. Buna çalışıyoruz. Bir de bunların<br />
birbirinden haberleri yok. Bunları birbirleri ile haberdar<br />
hale getirmek lazım, aralarında bir network oluşturmak<br />
lazım. Üni<strong>ve</strong>rsitelerdeki öğrencileri, akademisyenleri zaman<br />
zaman başkonsoloslukların, büyükelçiliklerin de bir<br />
araya getirmesi lazım. Dışişleri ile bunun da bir altyapısını<br />
oluşturacağız. Bunu TÜBİTAK bünyesinde oluşturabiliriz.<br />
Bulundukları ülkelerde belli zamanlarda bu<br />
bilim adamlarının <strong>ve</strong> araştırmacıların bir araya gelmesini<br />
sağlayacağız. Sonra yılda bir defa da dünyada ne kadar<br />
bilim adamımız varsa Türkiye’de bir araya getireceğiz.<br />
Dünyadaki Türk bilim adamlarının yıllık buluşması gibi,<br />
genel kurulu gibi bir çalışma yapacağız. Bu ilk buluşma<br />
önümüzdeki yıl yapılacak. Bunların birbirinden haberdar<br />
olması bir sinerji meydana getirecek, bunlar araştırmalarının<br />
bir kısmını Türkiye’ye getirecek <strong>ve</strong> Türkiye’deki akademisyenleri<br />
de moti<strong>ve</strong> edici unsur olacaktır.”<br />
Santez Projesi ile teknolojik fikri olan kişilerle<br />
üni<strong>ve</strong>rsiteler buluşuyor<br />
2010 yılında Teknopark yasasını değiştirdiklerini belirten<br />
Bakan Ergün, artık üni<strong>ve</strong>rsite öğretim üyelerinin<br />
şirket kurabildiklerini, ayrıca buradan kazandığı parayı<br />
döner sermayeye de <strong>ve</strong>rmeyip, kendi çalışmaları için<br />
harcayabilecek zemini oluşturduklarını kaydetti. Ergün,<br />
Santez Projesi ile de teknolojik fikri olan kişileri üni<strong>ve</strong>rsitelerle<br />
buluşturduklarını belirterek, şunları ifade etti:<br />
“Bu proje ile öğretim üyeleri <strong>ve</strong> doktora öğrencileri 3,5<br />
yıla kadar araştırma harcamalarının yüzde 75’ini devlet<br />
3
Aralık <strong>2011</strong><br />
desteği ile yaparak çalışmalarını sürdürüyor. Şu an bu<br />
konuda 500 civarında proje devam ediyor. Bu projeler<br />
bir taraftan teknolojik ürüne dönüşürken bir taraftan<br />
üni<strong>ve</strong>rsite-sanayi işbirliği sağlanmış oluyor. Böylece<br />
yüksek lisans <strong>ve</strong> doktora tezlerini piyasada karşılığı<br />
olan tezler haline getiriyoruz. Belli bir prototip ürün elde<br />
eden şirketler 2. faza geçecek. Biz bu şirketlere 500 bin<br />
Lira hibe destek <strong>ve</strong>receğiz. 3. fazda ise risk sermayesi<br />
şirketi bu firmalara ortak olacak. 4. fazda ise bu şirketleri<br />
büyük firmalar satın salacak.”<br />
2023 yılına kadar her şehre bir “<strong>Bilim</strong> Merkezi”<br />
kurulacak<br />
Bakan Ergün, ABD ziyaretinin ikinci <strong>ve</strong> üçüncü<br />
gününde, Hollywood’da bulunan Uni<strong>ve</strong>rsal Stüdyoları<br />
ile, San Francisco’daki Exploratorium <strong>Bilim</strong> Merkezi’ni<br />
ziyaret ederek, incelemelerde bulundu. <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong><br />
<strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, “Cumhuriyetimizin<br />
100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılına kadar<br />
Türkiye’nin bütün şehirlerinde <strong>Bilim</strong> Merkezleri olacak.<br />
Bunu 2023 vizyonumuza ekliyoruz” dedi. Ergün, bugün<br />
hâlâ Türkiye’de çocukların derli toplu bilim merkezi<br />
görme şansına sahip olmadığını dile getirerek, hızlı bir<br />
şekilde Türkiye’nin 81 ilinde bilim merkezlerinin kurulmasını<br />
sağlayacaklarını, 3-4 yıl içinde büyükşehirlerde,<br />
10 yıl içinde de Türkiye’nin bütün şehirlerinde <strong>Bilim</strong><br />
Merkezleri’nin ortaya çıkacağını anlattı.<br />
<strong>Sanayi</strong>ciler için, <strong>Bilim</strong> Merkezleri’ne yaptıkları<br />
her katkıyı da <strong>ve</strong>rgiden düşebilecekleri destek<br />
modelleri geliştireceğiz<br />
Bakan Ergün, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. kuruluş<br />
yıldönümü olan 2023 yılına kadar Türkiye’nin bütün şehirlerinde<br />
“<strong>Bilim</strong> Merkezleri’nin” olacağını belirterek, bu<br />
hedefi 2023 vizyonuna eklediklerini kaydetti. Teknoloji<br />
firmalarını bu bilim merkezleri için entegre çalışan, bunları<br />
destekleyen hale getireceklerini ifade eden Ergün,<br />
teknoloji firmalarının bu bilim merkezlerinin bazı bölümlerini<br />
doğrudan doğruya finanse edeceklerini kaydetti.<br />
Nihat Ergün, “<strong>Bilim</strong> merkezleri sanayi şirketlerinin<br />
teknoloji fidanlığı, bu bilim merkezlerindeki çocukların<br />
hepsi gelecekte teknoloji firmalarının, teknoloji geliştirmede<br />
altyapısını oluşturacaklar. Aslında teknoloji firmalarının<br />
en önemli yatırım alanlarından birisi bu bilim merkezleri.<br />
Intel’in CEO’su Paul Otellini 16 yaşında San<br />
Francisco’daki bilim merkezinde çalışmış. Twitter’ın<br />
kurucusu Jack Dorsey de bu merkezin yönetiminde”<br />
diye konuştu. Şu anda organize sanayi bölgelerinde<br />
meslek liselerinin, yüksek okullarının, fakültelerin kurulması<br />
için çalışmalar yaptıklarını bildiren Ergün, bu çerçe<strong>ve</strong>de<br />
Taşıt Araçları Yan <strong>Sanayi</strong>cileri Derneği’nin de<br />
(TAYSAD) bir vakıf üni<strong>ve</strong>rsitesi kuracağını anlattı.<br />
Ergün, sanayicilerin, kaynaklarının bir kısmını Ar-<br />
Ge’ye ayırdıklarında hükümet olarak teşvikler <strong>ve</strong>rdik-<br />
lerini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ar-Ge<br />
harcamalarını <strong>ve</strong>rgiden muaf tutuyoruz. <strong>Sanayi</strong>ciler için,<br />
<strong>Bilim</strong> Merkezleri’ne yaptıkları her katkıyı da <strong>ve</strong>rgiden düşebilecekleri<br />
destek modelleri geliştireceğiz. Gelsin, bir<br />
bilim merkezinin diyelim ki 5 milyon Lira mı tuttu içindeki<br />
cihazların yapımı, 5 milyon Lira’lık oraya destek <strong>ve</strong>rsin,<br />
onu da masrafına yazsın <strong>ve</strong>rgisinden düşsün. Bunların<br />
ülkeye kazandıracakları o düştüğümüz <strong>ve</strong>rgilerden çok<br />
daha fazla olur.”<br />
Verilen bilgilere göre, ABD genelinde 380, Avrupa’da<br />
250, Çin’de 300 bilim merkezi bulunuyor. Ergün’ün<br />
gezdiği San Francisco <strong>Bilim</strong> Merkezi 33 milyon Dolar<br />
bütçesi <strong>ve</strong> 300 çalışanı ile ABD’nin en büyük bilim merkezlerinden<br />
birisi olarak göze çarpıyor. Her yıl 1,5 milyon<br />
kişinin ziyaret ettiği merkezin mucitlerini doktora öğrencisi<br />
mühendisler, akademisyenler, sanatçılar <strong>ve</strong> hiçbir<br />
okula gitmemiş doğuştan yetenekli insanlar oluşturuyor.<br />
TÜBİTAK’ın işlevi araştırma <strong>ve</strong> ticarileştirme olacak<br />
TÜBİTAK’ın temel bilim araştırmalarına kesinlikle devam<br />
edeceğini ifade eden Ergün, TÜBİTAK’ın araştırmasını<br />
yapıp, ticarileştirmediği ürünler olduğunu söyledi.<br />
Bakan Ergün, örnek olarak Cumhurbaşkanı Abdullah<br />
Gül’ün Güneydoğu Anadolu’daki sınır birliklerini ziyaretinde<br />
tadına baktığı üç yıl boyunca bozulmayan yemekleri<br />
göstererek, “TÜBİTAK, bu alanda üç yıl boyunca<br />
araştırma yapmış. Dolma gibi üç yıl boyunca bozulmayacak<br />
yemekler geliştirmiş. Ancak sanayiye aktaramamış.<br />
Rafta kalmış. Asker de şimdi ithalini kullanıyor.<br />
Bunların rafta kalmaması gerekiyor” diye konuştu. Böyle<br />
ürünlerin afet zamanlarında da kullanılabileceğine dikkati<br />
çeken Ergün, “TÜBİTAK’ın teknoloji transfer etmesi<br />
gerekir. Bazı enstitüler yapılan araştırmaların transfer<br />
merkezi olarak kullanılacak” dedi. Ergün, TÜBİTAK’ın<br />
borla ilgili araştırmalarının da rafta kaldığını, buna karşılık<br />
Kırıkkale’de bir firmanın normalden çok daha ince, borlu<br />
alüminyum zırh ürettiğini anlattı. TÜBİTAK’ın işlevinin<br />
bundan sonra iki yönlü olacağını vurgulayan Ergün, birinci<br />
yönünün araştırma, ikinci yönünün ise ticarileştirme<br />
olduğunu, bunun için transfer merkezleri kuracaklarını<br />
dile getirdi.<br />
Bakan Ergün Hollywood tesislerini yerinde inceledi<br />
Nihat Ergün, Los Angeles temaslarında dünyanın<br />
en büyük film endüstrisi Hollywood tesislerini yerinde<br />
inceleyerek, Türkiye’nin kendi Hollywood stüdyolarını<br />
kurmak için çalışmalar yaptığını belirtti. Kocaeli Büyükşehir<br />
Belediyesi tarafından eski SEKA arazisi olarak bilinen<br />
alanda 1.500 dönümlük film stüdyolarının kurulmaya<br />
başlandığını aktaran Ergün, “Filmlerin tamamı<br />
Hollywood’da stüdyoda çekildi. Bizse o filmlerde bambaşka<br />
bir dünya görüyoruz. Bir endüstri ortaya çıkarmışlar.<br />
Türk dizilerinin çok fazla ülkede izleniyor olması<br />
bizi de hareketlendirdi. Kocaeli’nde kurulan stüdyolarda<br />
TRT ile Osmanlı dizisi çekiyorlar” diye konuştu. “Bu<br />
4
Aralık <strong>2011</strong><br />
Apple da, kendi yaptığı ürünlerin başkalarının<br />
yaptığı uygulamalara ne kadar açık<br />
olduğunu söylüyorlar. Tahminlerinde yanıldıkları<br />
iki konuya işaret ettiler. Mesela<br />
iPhone’da bin kadar uygulamanın kullanılacağını<br />
tahmin ettiklerini anlattılar. İlk yıl<br />
50 bin uygulama buraya girdi, ayrı ayrı şirketler<br />
bu uygulamaları oluşturup kullandılar.<br />
Şu anda 500 bin aplikasyon iPhone <strong>ve</strong><br />
iPad’de kullanılabilir noktaya geldi. İkincisi<br />
de ‘tablet bilgisayar tutar mı Deneyelim<br />
4-5 milyon satabiliriz’ diye düşündüler. 18<br />
ay içinde 40 milyonlu rakamlara ulaştılar.”<br />
sektör doğarken, sadece bir sanatsal faaliyet değil, bir<br />
endüstriye nasıl dönüşebilir, bunun çalışmasını yapmak<br />
lazım” diyen Ergün, Kocaeli’nde stüdyoların yanı sıra<br />
dekor <strong>ve</strong> kostümleri yapan merkezlerin de olacağını <strong>ve</strong><br />
buraların zamanla turizm merkezi haline geleceğini söyledi.<br />
Ergün, “Film stüdyosunun endüstriye dönüşüyle<br />
alakalı bir ön araştırma yapma imkanına sahip olduk.<br />
Yerel yönetimlerin bu konudaki çalışmaları neler olabilir,<br />
bu endüstriye bizim katkımız ne olabilir Televizyonlar<br />
da bu işin içinde olmalı. Bu açılardan da belki zaman<br />
içinde maliyet avantajı sağlayacak” dedi.<br />
Ergün, Silikon Vadisi’nde Türk girişimcilerle bir<br />
araya geldi<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün,<br />
önce Silikon Vadisi’ndeki Türk girişimciler ile görüştü <strong>ve</strong><br />
Türkiye’deki teşvik sistemini anlattı. Ergün, daha sonra<br />
Silikon Vadisi’nde Google <strong>ve</strong> Apple şirketlerini ziyaret<br />
etti. Apple’ın Yazılım Teknolojilerinden Sorumlu Başkan<br />
Yardımcısı Bud Tribble ile görüşen Bakan Ergün,<br />
Apple’ın çok sabırlı bir süreçten sonra 2008 krizini fırsata<br />
dönüştüren ender firmalardan biri olduğunu dile<br />
getirerek, Apple’ın 2008 yılına kadar sadece iki ürünü<br />
olduğunu kaydetti. Bu ürünlerin iMac <strong>ve</strong> iPod olduğunu<br />
anımsatan Ergün, Apple’ın bu iki ürünle yola devam ettiğini,<br />
ancak iMac’ın pazarının küçüldüğünü, iPad’la yürüdüğünü<br />
söyledi. Ergün, Apple’ın Türkiye’de özellikle<br />
Fatih Projesi’ne katılım konusuyla yakından ilgilendiğini<br />
ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Başkan Yardımcısı<br />
bu konuyu önemsediğini aktardı. Apple Türkiye <strong>ve</strong><br />
Fatih Projesi’yle yakından ilgileniyor. Bizim gördüğümüz<br />
onlar iPad ile bu projeye girmek istiyorlar. Başkan Yardımcısı<br />
kendi kızından örnek <strong>ve</strong>rdi, ‘benim 17 yaşında<br />
bir kızım var, neredeyse 20 kilogram kitap taşıyor’ dedi.<br />
Gelecekte hiçbir çocuğun kitap taşımaması gerek. O<br />
yüzden bu projeyi çok takdir ettiler. Bu proje Türkiye’de<br />
eğitim sistemini, öğretmenleri, öğrencileri komple dönüştürecek,<br />
çok farklı gelişmelere yol açacak bir proje.<br />
Dersler, ders materyalleri, sunuş biçimleri tamamen<br />
yazılımlara bağlı olacak. Onlar da bunun farkındalar.<br />
Kendilerinin Fatih Projesi ile Apple’ın<br />
ilgilenmesini önemli bulduklarını aktaran<br />
Ergün, Apple bu projenin içerisinde yer almak istiyorsa<br />
Türkiye’nin beklentisi olan, Ar-Ge <strong>ve</strong>ya üretimin<br />
Türkiye’de yapılması konusunu görmesi gerektiğini söyledi.<br />
Bakan Ergün, Fatih Projesi’nin 5 milyar Dolar’lık bir<br />
bütçesi olduğuna işaret ederek, Fatih Projesi gibi eğitim<br />
sistemini komple dönüştürmeyi planlayan bir projenin<br />
daha bulunmadığını söyledi. Fatih Projesi için pilot uygulamaya<br />
yönelik 10 bin adet tablet ihalesine çıkıldığını<br />
dile getiren Ergün, “Şubat ayında pilot uygulama başlayacak<br />
hem akıllı tahtada hem de tablet için. Şu anda<br />
pilot uygulamada öğretmenler eğitiliyor. Şimdiki fiyatlara<br />
bakarsak, Apple’ın fiyatları Fatih Projesi’nde kullanılmaya<br />
çok müsait olmaz” dedi.<br />
Tekno girişimci gençler üç aylığına Silikon Vadisi’ne<br />
gidecek<br />
Türkiye’deki tekno girişimci gençleri 10’arlı gruplar<br />
halinde üç aylığına Silikon Vadisi’ne göndereceklerini<br />
bildiren Ergün, “Üç ay kalsınlar. Yazılımlarını geliştirsinler.<br />
Silikon Vadisi’ndeki büyük şirketlerin yöneticilerine<br />
sunum yapacaklar. Bunun küresel dünyaya açılmak için<br />
önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Masraflarını da<br />
biz karşılayacağız. Zaten biz onlara 100 bin Lira tekno<br />
girişim sermaye desteği <strong>ve</strong>riyoruz, 20 bin Lira daha <strong>ve</strong>ririz,<br />
yeter ki işlerini iyi yapsınlar. Bu durum o gençlerin<br />
dünyaya açılmalarında çok önemli olur. 2012 yılından<br />
itibaren buna başlıyoruz” şeklinde konuştu. Bakan Ergün,<br />
Gebze Muallimköy’de Bilişim Merkezini kuracaklarını<br />
hatırlatarak, bu merkezde aynı anda üç teşvik sistemini<br />
uygulamaya koyacaklarını, bu teşviklerin; Ar-Ge<br />
merkezi teşvikleri, teknoloji geliştirme merkezleri teşvikleri,<br />
serbest bölge teşvikleri olduğunu söyledi.<br />
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün oğlu da katıldı<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Silikon<br />
Vadisi’nde çalışan Türkler ile de kahvaltıda bir araya<br />
geldi. Bakan Ergün’ün çeşitli şirketlerde çalışan Türklere,<br />
Türkiye’deki son gelişmeler hakkında bilgi <strong>ve</strong>rdiği<br />
toplantıya katılanlar arasında Cumhurbaşkanı Abdullah<br />
Gül’ün oğlu Ahmet Gül de yer aldı.<br />
5
Aralık <strong>2011</strong><br />
ekibi Türkiye ile ilgili, bu ekip Türkiye’deki<br />
arkadaşlarla birlikte çalışarak birtakım faaliyetleri<br />
Microsoft olarak yürütme imkanı<br />
olacak. Tablet konusunda çok değişik<br />
tecrübeler var. Portekiz’in bir tecrübesi<br />
var. Kısmen başarılı kısmen başarısız<br />
olmuş. İçeriklere <strong>ve</strong> öğretmene önem<br />
<strong>ve</strong>rmedikleri için başarısız noktaları orada<br />
olmuş. Milli Eğitim Bakanlığı içerik <strong>ve</strong><br />
öğretmen konusuna baştan önem <strong>ve</strong>rdiği<br />
için çok daha farklı bir şekilde devam ediyor.<br />
Tabletin üretim işinde Microsoft’un da<br />
olacağı bir organizasyon olur mu olmaz<br />
mı Bilemiyorum.’’<br />
Ergün Microsoft CEO’su Ballmer ile görüştü…<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, temasları<br />
çerçe<strong>ve</strong>sinde Microsoft Üst Yöneticisi (CEO)<br />
Ste<strong>ve</strong> Ballmer ile Microsoft Redmond Kampüsü’nde<br />
basına kapalı bir görüşme gerçekleştirdi. Microsoft Türkiye<br />
<strong>Genel</strong> Müdürü Tamer Özmen’in de hazır bulunduğu<br />
toplantıyı basın mensuplarına değerlendiren Ergün,<br />
kendilerinin Türkiye’nin son yıllarda kat ettiği başarılı yolu<br />
anlattıklarını, Ballmer’ın da Türkiye’nin ekonomik yükselişinin<br />
farkında olduğunu kaydetti. Ergün, görüşmenin<br />
çok olumlu olduğunu, Ste<strong>ve</strong> Ballmer’ın, Türkiye’ye<br />
karşı samimi düşünceleri ifade ettiğini belirtti. Ergün,<br />
Ballmer’ın Türkiye’deki gelişmelerin, Türkiye’nin potansiyelinin,<br />
milli gelirdeki artışın, ekonomik yükselişin<br />
<strong>ve</strong> Türkiye’nin genç <strong>ve</strong> dinamik nüfusunun farkında olduğunu<br />
söyledi. Bakan Ergün, Türkiye’nin gerek potansiyeli<br />
gerekse <strong>ve</strong>rdiği teşviklerle önemli bir Ar-Ge<br />
merkezi haline geldiğini belirterek, “Bunu Ballmer’a da<br />
anlattık. Kendilerinden Türkiye’ye yatırım yapmalarını<br />
istedik. İsrail <strong>ve</strong> Hindistan’da kurulan Ar-Ge merkezlerini<br />
Türkiye’ye de kurmalarını istedik. Kendisi de bunun<br />
araştırılması için Türkiye’ye bir heyet göndereceğini <strong>ve</strong><br />
konuyu inceleyeceğini belirtti’’ diye konuştu. Ergün,<br />
Microsoft’un farklı işleri bir bilgisayarda yapabilecek<br />
teknolojiler üzerinde çalıştığına değinerek, mesela elleri<br />
kolları olmayan engelli insanların damaklarına yerleştirilen<br />
çip sayesinde dilleri ile bilgisayar kullanabilecekleri<br />
bir çalışmaları olduğunu söyledi.<br />
Fatih Projesi de konuşuldu<br />
Bakan Ergün, Fatih projesinde yazılım altyapısından<br />
Microsoft’un kullanımıyla ilgili çalışmalarda belirli<br />
bir ücret konusu olduğunu belirterek, şunları söyledi:<br />
“Bunun yasal olarak olması gerektiği, Microsoft’un geri<br />
yatırım projeleriyle bu alınan ücretin aynı ülkede yatırıma<br />
dönüştürüleceğini, ücret almazsa ABD’de soruşturma<br />
konusu olacağı ama bu tür ücretlerin eğitim sisteminin<br />
içine yatırım şeklinde geri yatırımla ülkeye kazandırılacağını<br />
özellikle ifade etti. Çok samimi bir toplantı oldu. Bir<br />
Yakın vadede üç önemli konu...<br />
Bakan Ergün, yakın vadedeki üç<br />
tane önemli konunun dikkat çekici olduğunu<br />
vurgulayarak, bunları daha fazla üni<strong>ve</strong>rsite ile<br />
Microsoft’un işbirliği içinde olması, Ar-Ge merkezi kurulmasıyla<br />
ilgili çalışmanın başlatılması <strong>ve</strong> Skype’nin<br />
Türkiye’de geliştirilmeye devam etmesiyle ilgili konular<br />
olduğunu sıraladı. Bu üçünün her birinin olabileceğine<br />
işaret eden Ergün, üni<strong>ve</strong>rsitelerle işbirliğinin zaten Koç<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi ile başladığını kaydetti. Türkiye ekonomisinin<br />
dünya sıralamasında 26’dan 16. sıraya yükseldiğini,<br />
ancak Microsoft’un iş yaptığı ülkeler arasında 27. sırada<br />
olduğunu belirten Ergün, Ste<strong>ve</strong> Ballmer’ın “Neden<br />
Türkiye Microsoft’un iş yaptığı ülkeler sıralamasında 16.<br />
sırada değil’’ diye hesap yaptığını aktardı. Ergün, kamunun<br />
Bulut Bilişim modelini esnek olduğu için kullanabileceğini<br />
ifade ederek, “Ben kamuda bazı kurumların<br />
bulut bilişime geçebileceklerini şahsen düşünüyorum.<br />
Biraz tanıtıma ihtiyacı var bulut bilişimin. Birçok firma<br />
ayrıntıya vakıf değil’’ dedi.<br />
Yerli otomobilden sonra yerli uçak üretimi…<br />
Bakan Ergün, ABD temaslarının son gününde<br />
Seattle’daki Boeing fabrikasını ziyaret etti. Ziyarette<br />
Boeing’te çalışan Türk mühendislerle birlikte Boeing<br />
Başkan Yardımcısı Dan Mooney, Bakan Ergün’ü karşılayarak,<br />
kısa bir brifing <strong>ve</strong>rdi. Bakan Ergün, Türkiye’nin<br />
havacılık sektöründe önemli adımlar atma düşüncesi olduğunu<br />
belirterek, “2023 vizyonu çerçe<strong>ve</strong>sinde bölgesel<br />
uçakların üretimi konusu da bunlardan birisi. 2023<br />
yılında da bölgesel uçakların, belli ölçekteki jetlerinde<br />
üretimini Türkiye’de gerçekleştirmek istiyoruz. İşbirliği<br />
yapabileceğimiz firmalar arasında Boeing’te bulunuyor’’<br />
dedi. Ergün, Boeing’te 350-400 civarında çalışan Türk<br />
mühendis olduğunu <strong>ve</strong> Boeing ziyaretinde Türk mühendislerin<br />
Boeing’e yaptığı katkıların son derece önemli olduğunu<br />
Başkan Yardımcısı Dan Mooney’in kendisine<br />
ifade ettiğini aktardı. Ergün, Boeing’te kanat <strong>ve</strong> kuyruk<br />
sistemlerindeki bazı parçaların Türkiye’de üretildiğini<br />
anımsatarak, şunları kaydetti: “Havacılık sektöründe de<br />
Türkiye Boeing’le Airbus’la yapmış olduğu alım ihalelerini<br />
ayrıca kendi havacılık sektörünün gelişmesi için de<br />
kullanıyor. Biz bu yaklaşımı birçok alana yaymaya çalışı-<br />
6
Aralık <strong>2011</strong><br />
geri kalmıyor’’ diyen Ergün, buzdolabı,<br />
çamaşır makinesi de üretenlerin<br />
olduğunu, ancak kimsenin çamaşır <strong>ve</strong><br />
buzdolabı üretiliyor diye bunları üretmekten<br />
vazgeçmediğini anlattı.<br />
yoruz. Satın alma gücü oluşturduğumuz büyük projeler<br />
için aynı zamanda üretim gücü <strong>ve</strong> teknoloji transferi alanı<br />
haline getirmek istiyoruz. Nasıl havacılıkta savunma<br />
sanayinde bu tür adımlar atıldıysa, diğer alanlarda da<br />
bunu yapmak istiyoruz. Havacılıkta bu anlamda önemli<br />
bazı aşamalar kaydedildi.”<br />
2023 vizyonu çerçe<strong>ve</strong>sinde Türkiye’de uçak<br />
üretimi...<br />
Türkiye’nin mühendislik, Ar-Ge, malzeme <strong>ve</strong> teknoloji<br />
üretimi gibi alanlarda Boeing’le daha yakın bir ilişki<br />
içinde olabileceğini ifade eden Ergün, kendilerinin bu<br />
alanları genişletme konusunda Boeing’e bir teklifleri<br />
olduğunu bildirdi. Nihat Ergün, uçak teknolojisinin<br />
önemli bir teknoloji olduğunu <strong>ve</strong> birçok alanı etkileme<br />
imkanına sahip bulunduğunu anlatarak, “Türkiye’nin<br />
önünde havacılık sektöründe önemli adımlar atma<br />
düşüncesi var. 2023 vizyonu çerçe<strong>ve</strong>sinde bölgesel<br />
uçakların üretimi konusu da var. Şimdi helikopter üretimi<br />
gerçekleştirildi. Havacılık sektöründe hızlı bir şekilde<br />
ilerliyoruz. 2023 yılında da bölgesel uçakların, belli ölçekteki<br />
jetlerin de üretimini Türkiye’de gerçekleştirmek<br />
istiyoruz’’ diye konuştu.<br />
Yerli marka iç pazarda 100 bin satabilir<br />
Bakan Nihat Ergün, ABD’den dönerken uçakta bir<br />
grup gazeteciyle yaptığı sohbet toplantısında yerli otomobil<br />
çalışmalarına ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.<br />
Türkiye’nin otomotiv sektörü açısından dünyada<br />
cazibe merkezi haline geleceğini dile getiren Ergün,<br />
Avrupa’daki <strong>ve</strong> dünyadaki gelişmelerin, diğer otomobil<br />
firmalarının da Türkiye’de yeni marka <strong>ve</strong> modellerin üretilmesini<br />
teşvik edeceğini kaydetti. Ergün, Türkiye’nin<br />
zaten otomotivde 50 yıllık birikime sahip olduğuna vurgu<br />
yaparak, Türkiye’nin otomotiv yan sanayide de üretmediği<br />
parça olmadığını, Türkiye’nin bu süreçte yeni<br />
marka <strong>ve</strong> yeni birkaç modelle bu pazarın içine girmesi<br />
gerektiğini söyledi. “Kimse ‘markalar var’, ‘modeller<br />
var’, deyip de yeni marka <strong>ve</strong> modeller geliştirmekten<br />
Bakan Ergün, elbette çamaşır <strong>ve</strong><br />
buzdolabı üretmekle otomobil üretmenin<br />
aynı olmadığını dile getirerek,<br />
sözlerini şöyle sürdürdü: “Başkaları<br />
bu otomobili üretiyor. Biz bunlara<br />
tedarikçiyiz. Yan sanayide kendimiz<br />
bunu yapabilecek kapasitemiz var. 50<br />
binle, 100 binle 200 binle başlar. Yerli<br />
otomobilde bir markayı ayakta tutabilecek<br />
<strong>ve</strong> onun gelişmesine katkı sağlayabilecek<br />
optimum bir rakam yakalanabilir.<br />
Bu da Türkiye gibi bir ülkede<br />
100 binlik bir rakamdır. Bir otomobil Türkiye’de pazara<br />
100 binle girse çok önemli bir mesafe alarak girmiş olur<br />
<strong>ve</strong> sürdürülebilir bir üretim yapmış olur. Bunu biz görüyoruz.<br />
Yabancılar da bunu görüyorlar <strong>ve</strong> Türkiye’de<br />
üretimlerini artırmak istiyorlar. Onun için otomotiv sektörüne<br />
geçmiş toplantılarda da söyledim; ‘bakın bu<br />
sektörün geleceği açısından önemlidir’. Bu kadar güçlü<br />
yan sanayinin içerisine yerli marka <strong>ve</strong> model koymak o<br />
sektörün geleceğini çok önemli bir oranda olumlu bir<br />
şekilde etkileyecektir. Yan sanayiyi daha da güçlendirecektir.<br />
Yeni markaların çıkmasına imkan <strong>ve</strong>recektir.<br />
Onun ötesinde otomotiv sektöründeki firmalarımız için<br />
(yerli otomobil üretimi) milli <strong>ve</strong> manevi bir görevdir artık.<br />
Bu görevi yerine getirmek lazım.’’<br />
Mevcut teşviklere ila<strong>ve</strong> teşvikler olacak<br />
Bakan Ergün, otomotiv sektöründeki oyuncuların<br />
hesaplarını iyi yaptıklarını düşündüğünü aktararak, daha<br />
çok yeni teşvik sisteminin neler olduğunu görmek <strong>ve</strong><br />
ondan sonra çalışmalarını hızlandırmak düşüncesinde<br />
olduklarını söyledi. “2012 yılı içinde yerli otomobil üretilmesi<br />
için ilk talipliler çıkacak <strong>ve</strong> çalışmalarını belli bir<br />
noktaya getirmiş olacaklardır’’ diyen Ergün, yerli otomobilin<br />
Hükümet projesinde odak proje olarak zikredildiğini,<br />
bununla ilgili özel bir çalışma yapacakları <strong>ve</strong> yeni<br />
bir teşvik mekanizması getireceklerini anlattı. Ergün,<br />
“Dolayısıyla bir odak proje olarak bununla ilgili mevcut<br />
teşviklere ila<strong>ve</strong>ten birkaç unsurun daha devreye girmesi<br />
mümkün olacak. <strong>Genel</strong> üretim teşviklerine bugün var<br />
olan yatırım teşviklerine ila<strong>ve</strong>ten farklı birkaç mekanizmayı<br />
daha devreye sokmuş olacağız. Mevcut teşvik<br />
sistemindeki teşviklerin revizyonu gündemde. İla<strong>ve</strong><br />
belki bazı teşvikler olabilir. Geçmişten başlatacağız uygulamayı.<br />
Yani <strong>2011</strong>’in Haziranında mı bu düşüncemizi<br />
açıkladık. <strong>2011</strong> Hazirandan itibaren yapılmış olan yatırımlar<br />
yeni teşvik unsurundan yararlanacaklar. Kimse<br />
durdurmasın yatırımını’’ diye konuştu.<br />
7
Aralık <strong>2011</strong><br />
haber<br />
Türk-Arap <strong>Sanayi</strong> İşbirliği Konferansı <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji<br />
Bakanlığı’nın Ev Sahipliğinde İstanbul’da Gerçekleştirildi<br />
Türk – Arap İşbirliği Konferansı, <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji<br />
Bakanlığı’nın ev sahipliğinde 6-7 Aralık <strong>2011</strong> tarihlerinde<br />
İstanbul’da gerçekleştirildi.<br />
Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen Türk-Arap <strong>Sanayi</strong><br />
İşbirliği Konferansı’nın açılışında konuşan <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong><br />
<strong>ve</strong> Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, artık dünyada gümrük<br />
duvarlarının kalktığını, ekonomik <strong>ve</strong> siyasi sınırların anlamının<br />
değiştiğini kaydetti.<br />
Bakan Ergün, Türkiye’nin 2002 yılında Arap ülkeleriyle<br />
gerçekleştirdiği ticaret hacminin son derece düşük seviyelerde<br />
olduğunu belirterek, “Bugün bu rakamın 33 milyar<br />
Dolar’a ulaştığını görüyoruz. Bu rakamı, önümüzdeki beş<br />
yıl içerisinde 100 milyar Dolar’a çıkarmalıyız” dedi. Ergün,<br />
bugünün dünyasında içe kapanmanın, dış dünya ile teması<br />
kesmenin, işbirliği yerine husumetten beslenmenin<br />
mümkün olmadığına işaret ederek, özellikle soğuk savaş<br />
döneminde, ülkeler diplomatik güçlerini çatışmalardan<br />
devşirmeye çalışsalar da, bu tavrın ne büyük bir yanılgı<br />
olduğunun artık kesinleştiğini anlattı. Türkiye’nin, Batı’nın<br />
“kazan-kaybet” eşitsizliğini değil, kazanırken kazandıran,<br />
hem öğrenen hem öğreten, hem alan hem de <strong>ve</strong>ren bir<br />
işbirliğini savunduğunu belirten Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü:<br />
“Türk-Arap halkları olarak geçmişten gelen bir kardeşliğe,<br />
Arap dostlarımızın ifadesi ile kadim bir ‘uhuv<strong>ve</strong>t’e<br />
sahibiz. Milletlerin içinden ne kahramanlar ne iyi yöneticiler<br />
çıktığını biliyoruz. Yine İslam inancının bu coğrafyada<br />
ne muhteşem bilim <strong>ve</strong> medeniyet merkezleri inşa ettiğini<br />
de biliyoruz. Mekke’den, Medine’den yükselen ışığın,<br />
Şam’da Bağdat’ta, Buhara’da, Semerkand’da, Kahire’de,<br />
Kurtuba’da, Konya’da, İstanbul’da ne büyük medeniyet<br />
merkezleri oluşturduğunun farkındayız. Geçtiğimiz yüzyılda<br />
bazı ayrılıklarımız olsa da biz o dönemleri, geçmişten<br />
geleceğe giden ortak yolculuğumuzda bir yol kazası olarak<br />
görüyoruz. Bundan sonra inşallah safları daha sıkı tutacağız,<br />
birbirimizle daha çok alış<strong>ve</strong>riş yapacağız, daha çok işbirliğinde<br />
bulunacak, daha fazla ortak projeler üreteceğiz.<br />
Bu noktada İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un<br />
dönemin şartlarını göze alarak söylediği şu mısralarını bir<br />
kez daha hatırlatmakta fayda var: ‘Türk Arapsız yaşamaz;<br />
kim ki ‘yaşar’ der, delidir. Arabın, Türk ise hem sağ gözü<br />
hem sağ elidir.”<br />
8<br />
Türkiye’nin, özellikle son dokuz yılda, ekonomik, sosyal<br />
<strong>ve</strong> siyasi alanda çok önemli atılımlar gerçekleştirdiğine işaret<br />
eden Ergün, geçmişte krizlerle malul olan Türkiye ekonomisinin,<br />
artık gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> istikrarın adresi haline<br />
geldiğini bildirdi. Ergün, Türkiye ekonomisinin,<br />
2010 yılında yüzde 9 oranında bir büyüme gösterdiğini<br />
anımsatarak, bu yıl da yaklaşık yüzde 7,5<br />
civarında bir büyüme kaydedeceğini ifade etti.<br />
Cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılı için büyük<br />
hedefler belirlediklerini dile getiren Ergün, “2023<br />
yılında yıllık ihracatımızı 500 milyar Dolar’a çıkartarak,<br />
dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri<br />
olmayı hedefliyoruz” dedi. Ergün, Türkiye’nin,<br />
özellikle son 9 yılda kazandığı her türlü bilgi <strong>ve</strong><br />
tecrübeyi, dost <strong>ve</strong> kardeş ülkelerle paylaşmaya<br />
hazır olduğunu bildirerek, Türkiye’nin demokrasi<br />
tecrübesini Arap ülkeleri ile paylaşmaya hazır olduğunu<br />
kaydetti.<br />
5 yıl içinde 100 milyar Dolar ticaret hacmi...<br />
Türkiye’nin, özellikle teşvik mekanizmaları oluşturmak,<br />
organize sanayi bölgeleri <strong>ve</strong> teknoparklar kurmak, girişimciliği<br />
teşvik etmek <strong>ve</strong> KOBİ’leri desteklemek gibi alanlarda<br />
çok başarılı olduğunu anlatan Ergün, şunları söyledi:<br />
“Türkiye’nin 2002 yılında Arap ülkeleriyle gerçekleştirdiği<br />
ticaret hacmi son derece düşük seviyelerdeydi. Bugün bu<br />
rakamın 33 milyar Dolar’a ulaştığını görüyoruz. Bu rakamı,<br />
önümüzdeki 5 yıl içerisinde 100 milyar Dolar’a çıkarmalıyız.<br />
Bu artış elbette ki sevindiricidir, ancak bu rakamları yeterli<br />
görmüyoruz. Aramızdaki ticaret hacminin artmasında siyasiler<br />
<strong>ve</strong> bürokratlarımız kadar, iş adamlarımız da önemli<br />
rol oynayacaktır, oynamalıdır.” Bakan Ergün, dünyanın<br />
sağduyuyu, barışı, adil gelir paylaşımını esas alan ülkelere<br />
her zamankinden daha fazla ihtiyacı olduğunu belirterek,<br />
sömürgeciliğe, ucuz işgücüne, haksız rekabete, tefeciliğe,<br />
emek sömürüsüne karşı olduklarını dile getirdi. <strong>Sanayi</strong>leşmenin,<br />
aynı zamanda girişimcilik, araştırma-geliştirme <strong>ve</strong><br />
inovasyon gibi alanlardaki gelişmeleri de paralelinde getirdiğini<br />
vurgulayan Ergün, “İslam dünyası olarak bilim <strong>ve</strong><br />
teknolojide miladi 17. asırdan bu yana kaybettiğimiz zamanı<br />
geri kazanmalıyız. Ülkelerimizdeki bilim insanı <strong>ve</strong> araştırmacı<br />
potansiyelini iyi değerlendirmeli, üni<strong>ve</strong>rsitelerimiz <strong>ve</strong><br />
araştırma merkezlerimiz arasında, güçlü bir işbirliği oluşturmalıyız”<br />
dedi.<br />
Türk-Arap İş Kadınları Konseyi<br />
kurulmasına karar <strong>ve</strong>rildi<br />
Bakan Ergün, Türk-Arap İş Kadınları Konseyi kurulmasına<br />
karar <strong>ve</strong>rildiğini bildirdi. Ergün, Türk-Arap <strong>Sanayi</strong><br />
İşbirliği Konferansı’nda başkanlığını yaptığı “Bakanlar”<br />
oturumunun kapanışındaki konuşmasında, konferansta<br />
Türk-Arap İş Konseyi’nin kurulacağının söylendiğini anımsattı.<br />
Ergün, Türk-Arap İş Kadınları Konseyi kurulmasına<br />
karar <strong>ve</strong>rildiğini de belirterek, “Konseyin kurulmasına ilişkin<br />
Ocak sonunda İstanbul’da yazılı bir anlaşma imzalanacak.<br />
25 Şubat’ta da Türk iş kadınları Ku<strong>ve</strong>yt’e gidecek. 25 Şubat,<br />
Ku<strong>ve</strong>yt’in milli günü. Konsey, ilk toplantısını Ku<strong>ve</strong>yt’te<br />
yapacak. İnşallah Türk iş kadınları Arap iş kadınlarıyla bir<br />
araya gelip somut işbirliği alanları üzerinde görüşmelere<br />
başlayacaklar. Türk-Arap <strong>Sanayi</strong> İşbirliği Konferansı’ndan<br />
şimdiden somut sonuçlar almaya başladık. Hayırlı uğurlu<br />
olsun” şeklinde konuştu.
haber<br />
Aralık <strong>2011</strong><br />
II. Küresel Girişimcilik Zir<strong>ve</strong>si<br />
Türkiye’de Gerçekleştirildi<br />
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı<br />
Zafer Çağlayan <strong>ve</strong> Birleşik Arap Emirlikleri Ekonomi Bakanı<br />
Sultan Bin Said El Mansuri’nin de birer konuşma<br />
yaptığı Zir<strong>ve</strong>’nin açılışını yaklaşık üç bin kişi izledi. Açılış<br />
konuşmalarının ardından, Türkiye’nin en hızlı büyüyen 25<br />
şirketinin temsilcilerine ödülleri <strong>ve</strong>rildi.<br />
Türkiye’den <strong>ve</strong> dünyadan yaklaşık iki bin başarılı girişimciyi<br />
bir araya getiren “Girişimcilik, Değerler <strong>ve</strong> Kalkınma:<br />
Küresel Gündem” konulu Zir<strong>ve</strong> Türkiye’nin ev sahipliğinde<br />
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde<br />
3-6 Aralık <strong>2011</strong> tarihlerinde İstanbul’da düzenlendi.<br />
Başbakan Erdoğan’ın rahatsızlığı nedeniyle katılamadığı<br />
Zir<strong>ve</strong>’nin açılış konuşmalarını TBMM Başkanı Cemil Çiçek<br />
<strong>ve</strong> ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın yanı sıra Başbakan<br />
Yardımcısı Ali Babacan, Ekonomi Bakanı Zafer<br />
Çağlayan <strong>ve</strong> bir sonraki zir<strong>ve</strong>ye ev sahipliği yapacak olan<br />
Birleşik Arap Emirlikleri Ekonomi Bakanı Sultan Bin Said<br />
El Mansuri yaptı.<br />
TBMM Başkanı Cemil Çiçek: “Zir<strong>ve</strong>’nin Türkiye’de<br />
Yapılması Bir Tesadüf Değil”<br />
Zir<strong>ve</strong>’nin açılışında konuşan Cemil Çiçek, Zir<strong>ve</strong>’nin<br />
Türkiye’de yapılmasının bir tesadüf olmadığını ifade ederek,<br />
Türkiye olarak, girişimciliği daha adil <strong>ve</strong> müreffeh bir<br />
dünyanın inşası için yararlanılabilecek önemli bir küresel<br />
değer olarak gördüklerini belirtti. Çiçek, “Biz bugünün<br />
dünyasında girişimciliğin geliştirilmesini, sadece ekonomik<br />
<strong>ve</strong>ya ticari bir mesele olarak değil, geniş toplumsal <strong>ve</strong> sosyal<br />
boyutları olan stratejik bir zaruret olarak görüyoruz. Girişimciliğin<br />
ayrıca farklı kültürler arasında diyalog <strong>ve</strong> anlayışın<br />
geliştirilmesine, karşılıklı önyargıların giderilmesine <strong>ve</strong> ortak<br />
bir zeminde buluşmamıza hizmet edecek çok kıymetli bir<br />
araç olduğunu düşünüyoruz” diye konuştu.<br />
ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden:<br />
“Yeni Ste<strong>ve</strong> Jobs Türkiye’den Çıkarsa Şaşırmam”<br />
II. Küresel Girişimcilik Zir<strong>ve</strong>si’nin açılışında konuşan<br />
Biden, “ABD’nin Ankara Büyükelçisi, bir sonraki Ste<strong>ve</strong><br />
Jobs’ın Türkiye’den çıkabileceğini söylediğinde hiç şaşırmadım.<br />
Türkiye’de de ciddi yetenekler var. Hatta şu an<br />
aramızda da olduğunu biliyorum. Türkiye dünyanın en<br />
önemli ekonomilerinden biri <strong>ve</strong> bunun çok daha da ötesine<br />
gidebilir. Türkiye, geçtiğimiz 10 yıl içerisinde üç kat büyüdü.<br />
İhracat dört katına çıktı. Kişi başına düşen gelir çok ciddi<br />
biçimde arttı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 100. yılına<br />
tekabül eden 2023 yılında Türkiye dünyanın en önemli<br />
10 ekonomisinden biri olacak” dedi.<br />
İlki 26-27 Nisan 2010 tarihlerinde ABD Başkanı<br />
Barack Obama’nın ev sahipliğinde gerçekleştirilen <strong>ve</strong><br />
dünyada girişimciliği destekleme amacını taşıyan Girişimcilik<br />
Zir<strong>ve</strong>si’nin İstanbul’daki ilk oturumu, Başbakan Yardımcısı<br />
Ali Babacan’ın açılış konuşmasıyla başladı. “Küresel<br />
Ekonomik Krizin Sürdürülebilir Kalkınma Üzerine Etkileri <strong>ve</strong><br />
Girişimcilik” başlıklı oturumu CNN’in haber spikeri Richard<br />
Quest yönetti.<br />
Moderatörlüğünü Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma<br />
Vakfı (TEPAV) Yönetici Direktörü Gü<strong>ve</strong>n Sak’ın yaptığı<br />
ikinci oturumun konusu ise “Girişimcilikte Küresel Çağ: Girişimciliğin<br />
Dönüşümü, Kalkınmaya Katkısı <strong>ve</strong> Küresel İşbirliğinin<br />
Kültürlerarası Yakınlaşmaya Etkileri” oldu. Oturumda<br />
Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz’ın yanı sıra Doğuş<br />
Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ferit Şahenk, Babson<br />
College Rektörü Leonard Schlesinger <strong>ve</strong> Abraaj Capital<br />
kurucu <strong>ve</strong> CEO’su Arif Naqvi konuşmacı olarak yer aldı.<br />
Zir<strong>ve</strong>’nin ilk günü, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan<br />
<strong>ve</strong> Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in ev sahipliğinde gerçekleştirilen<br />
<strong>ve</strong> 200 seçkin da<strong>ve</strong>tlinin yer aldığı panel <strong>ve</strong><br />
akşam yemeğiyle sona erdi.<br />
Zir<strong>ve</strong>’nin ikinci günü “Girişimciler Arası Uluslararası İşbirlikleri<br />
<strong>ve</strong> İş Ortaklıklarının Geliştirilmesi” başlıklı sabah<br />
oturumunun moderatörlüğünü Başbakanlık Başmüşaviri<br />
Savaş Barkçin yaptı. Gümrük <strong>ve</strong> Ticaret Bakanı<br />
Hayati Yazıcı’nın da yer aldığı ikinci oturumun ardından<br />
dört ayrı salonda, “Kadın Girişimciliği”, “Genç Girişimcilik”,<br />
“Sosyal Girişimcilik” <strong>ve</strong> “Eko Girişimcilik” başlıklı<br />
paralel oturumlar düzenlendi.<br />
Zir<strong>ve</strong>’nin üçüncü gününde, “Girişimciliğin Desteklenmesi<br />
<strong>ve</strong> Başarı Örnekleri” konulu sabah oturumunun ardından<br />
TOBB etkinliklerine geçildi. Açılış Konuşmalarını TOBB<br />
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu <strong>ve</strong> Endavor CEO´su Linda<br />
Rottenberg’in yaptığı etkinliklerin ardından CRDF-GIST<br />
Youtube fikir yarışması video gösterimi <strong>ve</strong> “Arabia 500”<br />
Ödül Töreni düzenlendi.<br />
Türkiye’de Girişimcilik Yükseliyor<br />
“II. Küresel Girişimcilik Zir<strong>ve</strong>si’’ kapsamında “Türkiye’de<br />
Girişimcilik 2010’’ raporu da açıklandı. Raporu hazırlayan<br />
Yeditepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Esra Karadeniz,<br />
2008 yılında 18-64 yaş arasındaki yetişkin nüfusun<br />
yüzde 3,2’sini oluşturan kuruluş aşamasındaki girişimciler<br />
oranının 2010 yılında yüzde 3,7’ye yükseldiğini belirtti. Yeni<br />
iş sahibi girişimciler oranının yüzde 3’ten yüzde 5,1’e, erken<br />
dönem girişimci oranının yüzde 6’dan yüzde 8,6’ya <strong>ve</strong><br />
kurumsallaşmış girişimciler oranının yüzde 4,8’den yüzde<br />
10,7’ye yükseldiğini aktardı.<br />
9
Aralık <strong>2011</strong><br />
haber<br />
“Türkiye <strong>ve</strong> İklim Değişikliğine Uyum Konferansı”<br />
Ankara’da Gerçekleştirildi<br />
“Türkiye <strong>ve</strong> İklim Değişikliğine Uyum Konferansı” 23-<br />
24 Kasım <strong>2011</strong> tarihlerinde Ankara Ticaret Odası Kongre<br />
Merkezi’nde gerçekleştirildi. Konferansın açılış konuşmaları<br />
Birleşmiş Milletler Türkiye Mukim Temsilcisi Shahid Najam<br />
<strong>ve</strong> Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar tarafından<br />
yapıldı. Konferansta ilk gün Türkiye’nin İklim Değişikliğine<br />
Uyum Stratejisi <strong>ve</strong> Eylem Planı sunularak sektörel düzeyde<br />
gelişmeler aktarıldı <strong>ve</strong> üç yıldır devam etmekte olan “İklim<br />
Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak<br />
Programı”nın kapanışı da yapıldı.<br />
Konferansta, sanayide iklim değişikliğine uyumun sağlanması<br />
<strong>ve</strong> kaynak <strong>ve</strong>rimli üretim süreçlerinin benimsenmesi<br />
amacıyla üç yıldır devam eden <strong>ve</strong> tamamlanmış bulunan<br />
UNIDO Eko-<strong>ve</strong>rimlilik (Temiz Üretim) Programına ilişkin değerlendirmeler<br />
de yapıldı. Konuya ilişkin olarak konferansın ikinci<br />
günü gerçekleştirilen Eko-<strong>ve</strong>rimlilik (Temiz Üretim) Programı<br />
Panelinde <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdür Vekili Anıl Yılmaz da bir<br />
sunuş gerçekleştirdi. Sunuşta, temiz üretim konusunda <strong>Bilim</strong><br />
<strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’nın üstleneceği görevler <strong>ve</strong><br />
<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü’nün konuya ilişkin olarak planladığı<br />
faaliyetler hakkında bilgi aktarıldı.<br />
17 Ağustos <strong>2011</strong> tarih <strong>ve</strong> 649 Sayılı Kanun Hükmünde<br />
Kararname ile <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığının Teşkilat<br />
<strong>ve</strong> Görevlerine “Ekonominin <strong>ve</strong>rimlilik esaslarına<br />
uygun olarak gelişmesi amacıyla <strong>ve</strong>rimlilik politika <strong>ve</strong><br />
stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin <strong>ve</strong>rimliliğini<br />
artırmak, geliştirmek <strong>ve</strong> temiz üretim projelerini<br />
desteklemek.” maddesi eklenmişti. <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü<br />
ise Bakanlık içerisinde “İşletmelerin temiz üretim<br />
program <strong>ve</strong> projeleri hazırlamasına <strong>ve</strong> uygulamasına<br />
yönelik faaliyetlerde bulunmak” ile görevlendirilmiş olup<br />
Türkiye’de Eko-<strong>ve</strong>rimlilik (temiz üretim) çalışmalarının koordinasyon<br />
<strong>ve</strong> yönlendirme çalışmalarını yürütmekle sorumlu<br />
bulunuyor.<br />
“Yalın Zir<strong>ve</strong> <strong>2011</strong>” Bursa’da Gerçekleştirildi<br />
Yalın düşüncenin anlatıldığı <strong>ve</strong> uygulamaların sunulduğu<br />
“Yalın Zir<strong>ve</strong> <strong>2011</strong>” Yalın Enstitü Derneği tarafından 5-6 Aralık<br />
<strong>2011</strong> tarihlerinde Bursa Almira Hotel’de gerçekleştirildi.<br />
Ulusal <strong>ve</strong> uluslararası şirket yöneticilerini bir araya getiren<br />
Zir<strong>ve</strong>’nin açılış konuşmasında Yalın Enstitü Derneği Başkanı<br />
Yalçın İpbüken, yalın düşüncenin <strong>ve</strong> üretimin hemen hemen<br />
tüm sektörlerde uygulandığını, 2002 yılından bugüne<br />
150 firmayla çalıştıklarını, firmalardan 108’inin ise ISO 500<br />
listesinde yer aldığını söyledi. İpbüken, “Türkiye’de <strong>ve</strong> dünyada<br />
yalın dışında iş yapmak mümkün değildir. Günümüzde<br />
rekabet artmakta, dünyada buna yetişmek çok güç olmaktadır.<br />
Her şey hızlı olmak zorundadır. İlk seferde doğru kalitenin<br />
yakalanması gereklidir” diye konuştu. TOYOTA <strong>Genel</strong><br />
Müdürü <strong>ve</strong> CEO’su Orhan Özer’in de yalın düşünce kapsamında<br />
sürdürdükleri çalışmaları sunduğu Zir<strong>ve</strong>’ye; ulusal <strong>ve</strong><br />
uluslararası bir çok kuruluşun üst <strong>ve</strong> orta düzey yöneticileri<br />
katıldı. Konuşmalarda, “küçük detaylarla fark yaratma sanatı”<br />
olarak ifade edilen yalın düşünce ile yalın çalışmaların<br />
kurumlara sağladığı faydalar ele alındı.<br />
İki gün süren Zir<strong>ve</strong>’ye, <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı<br />
<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü yönetici <strong>ve</strong> uzmanları da katıldı.<br />
İlki 2003 yılında yine Bursa’da düzenlenen Yalın Zir<strong>ve</strong>, iki<br />
yılda bir gerçekleştirilmektedir.<br />
“Yeşil Ekonomiler Konferansı” Konya’da Gerçekleştirildi<br />
“Yeşil Ekonomiler Konferansı” Mevlana Kalkınma<br />
Ajansı’nın ev sahipliğinde 6-7 Aralık <strong>2011</strong> tarihlerinde<br />
Konya’da gerçekleştirildi. Konferans’a <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü<br />
uzmanları da katıldılar. İki günlük Konferans’ta TR52<br />
Konya Karaman bölgesinin enerji <strong>ve</strong> çevre başlıkları temel<br />
olmak üzere yerel kalkınma <strong>ve</strong> diğer hedefleri ile ilgili pek<br />
çok konu ele alındı. <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı Serdal Ergün’ün “<strong>Verimlilik</strong><br />
Ölçümü <strong>ve</strong> Temiz Üretim” başlığı ile yaptığı sunumun<br />
yer aldığı “Ulusal Enerji Verimliliği Politikaları” konulu oturumla<br />
başlayan konferansın açılışı katılımcıların oldukça yoğun<br />
ilgisiyle gerçekleşti. Diğer oturum başlıkları sırasıyla “Enerji<br />
Finansmanında Ulusal <strong>ve</strong> Uluslararası Kaynaklar”, “Enerji<br />
Verimliliği <strong>ve</strong> İşletmelerde Rekabetçilik”, “Binalarda Enerji<br />
Performansı”, “Enerji Verimliliği <strong>ve</strong> Konya”, “Enerji Verimliliği<br />
<strong>ve</strong> Kalkınma Ajansı Destekleri” olarak belirlenen Konferans’a<br />
Konya <strong>ve</strong> Karaman illerinin üst düzey pek çok yetkili ismi<br />
katıldı.<br />
Konferansın sonunda yayınlanan sonuç bildirgesinde yer<br />
alan hususlardan bazıları şunlardır: Enerji <strong>ve</strong>rimliliği küresel<br />
bir konudur <strong>ve</strong> tüm ülkeler, hükümetler, sivil toplum kuruluşları,<br />
ilgili kurumlar <strong>ve</strong> her bir fert yeşil bir dünyanın oluşması<br />
için görev almalı, özel sektör yenilebilir enerjinin önemini<br />
anlamalı <strong>ve</strong> yenilenebilir enerji konulu çalışmalara yatırım<br />
yaparak uzun vadeli planlar geliştirmeli, özel sektör sadece<br />
kar amaçlı olmamalı, yeşil felsefeyi benimsemeli <strong>ve</strong> uygulamalarında<br />
enerji <strong>ve</strong>rimliliğini sağlayan binalar <strong>ve</strong> ekipmanlar<br />
kullanmalı, daha yeşil bir dünyayı nesillerimize taşımak bilincinin<br />
sürekli canlı tutulması sağlanmalıdır.<br />
10
haber<br />
İş Sağlığı-Gü<strong>ve</strong>nliği <strong>ve</strong> <strong>Verimlilik</strong><br />
Projesi’nin (HESAPRO)<br />
Açılış Toplantısı Yapılacak<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü’nün koordinatörlüğünde yürütülecek olan “Health<br />
and Safety at Work in Relation with Productivity” - İş<br />
Sağlığı-Gü<strong>ve</strong>nliği <strong>ve</strong> <strong>Verimlilik</strong> adlı uluslararası projenin açılış<br />
toplantısı 19-20 Aralık <strong>2011</strong> tarihinde yapılacak. Sözkonusu<br />
proje Hayat Boyu Öğrenme Programı Leonardo da Vinci<br />
Ortaklık Projeleri kapsamında fonlanıyor.<br />
Proje ortaklarının çoğunluğu Avrupa Ulusal <strong>Verimlilik</strong><br />
Merkezleri Birliği (EANPC) üyesi <strong>ve</strong> iş yaşamının iyileştirilmesi,<br />
iş sağlığı <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nliği alanlarında çalışmalar yürütüyorlar.<br />
Projenin koordinatörü <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü olup, ortaklar<br />
ise; Türkiye’den Çankaya Üni<strong>ve</strong>rsitesi, Finlandiya’dan<br />
İş Verimliliği Enstitüsü (TTS), Slovakya’dan Slovak <strong>Verimlilik</strong><br />
Merkezi (SLCP), Fransa’dan Çalışma Koşullarının İyileştirilmesi<br />
Fransız Ulusal Ajansı (ANACT), Belçika’dan İş Sağlığı-<br />
11<br />
Aralık <strong>2011</strong><br />
EPESUS Projesi Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı<br />
Ekodenge Ltd. Şti. tarafından 28 Kasım <strong>2011</strong> tarihinde<br />
EKO- ENDÜSTRİYEL PARKLAR ÇEVRE DESTEK SİSTEMİ<br />
(EPESUS) Projesi ile ilgili olarak <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji<br />
Bakanlığı personeline bilgilendirme sunumu yapıldı. İlk<br />
olarak Dr. Zeynep Yöntem projeye yönelik olarak genel<br />
bilgiler <strong>ve</strong>rdi. Daha sonra projenin çıktıları arasında yer alan<br />
EPESUS yazılımı ile ilgili olarak bilgilendirme sunumu gerçekleştirildi.<br />
Gü<strong>ve</strong>nliği Enstitüsü (PREVENT) isimli kuruluşlardır. 5 ülkeden<br />
6 ortakla yürütülecek proje iki yıl sürecek. Proje süresince bir<br />
eğitim kiti geliştirilecek. Bu eğitim kitinin; iş sağlığı <strong>ve</strong> işçi gü<strong>ve</strong>nliği<br />
konusu <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilikle ilişkisine dair bir arka plan araştırması,<br />
işçi <strong>ve</strong> iş<strong>ve</strong>renler için ayrı ayrı hazırlanacak <strong>ve</strong> işçi <strong>ve</strong><br />
iş<strong>ve</strong>renleri hak <strong>ve</strong> sorumlulukları hakkında bilinçlendirmeyi<br />
amaçlayan rehber <strong>ve</strong> toplantılar sırasında gerçekleştirilecek<br />
saha ziyaretlerinde görülecek iyi uygulamalara yer <strong>ve</strong>ren bir<br />
sunum ile değerlendirme anketinden oluşması planlanıyor.<br />
Projenin toplam bütçesi 103 bin Avro olup, <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü’nün payı 18 bin Avro’dur. Ortaklık projelerinde<br />
sağlanan AB fonu, sadece seyahat <strong>ve</strong> konaklama masraflarını<br />
karşılamakta <strong>ve</strong> her ortağın bütçesi, kendi ülkesindeki<br />
Ulusal Ajans tarafından ilgili ortağa tahsis edilmektedir.<br />
Avrupa Birliği, Rekabet Edebilirlik <strong>ve</strong> Yenilik Çerçe<strong>ve</strong><br />
Programı (CIP) <strong>ve</strong> Girişimcilik <strong>ve</strong> Yenilik Programı (EIP) kapsamında<br />
desteklenen EPESUS Projesi 2009 yılının Ağustos<br />
ayında başlamıştır. Projenin 2012 yılı Ağustos ayında<br />
tamamlanması planlanmaktadır. Projenin yürütücüsü Ekodenge<br />
Ltd. Şti olup <strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü Proje ortağı<br />
olarak yer almaktadır. Projenin diğer ortakları; KOSGEB,<br />
Ankara <strong>Sanayi</strong> Odası 1. OSB , Elektrik İşleri Etüt İdaresi,<br />
Türk Katı Atık Komitesi (KAKAD), TEKPORT Ltd. Şti.,<br />
GMBH, Baden-Württemberg Eyaleti <strong>Sanayi</strong>ciler Birliği (Almanya),<br />
Bulgarian Business Network (Bulgaristan) <strong>ve</strong> Dicon<br />
Group’dur (Bulgaristan).<br />
EPESUS Projesi’nin genel amacı, sanayi bölgelerindeki<br />
<strong>ve</strong>ya herhangi bir iletişim ağındaki KOBİ’leri, çevresel gereklilikler<br />
<strong>ve</strong> uluslararası platformda rekabet edebilirliklerinin<br />
geliştirilmesi konularında desteklemektir. Proje kapsamında<br />
endüstriyel bölgelerde sanayiciye üretim girdi çıktı hesapları<br />
aracılığıyla çevresel politikalar <strong>ve</strong> temiz teknoloji uygulamalarının<br />
artırılmasına katkı sağlayacak çalışmalar yürütülmektedir.<br />
Bu çalışmaların yürütülmesi amacıyla web tabanlı<br />
EPESUS yazılımı geliştirilmiştir. Bu yazılımın amaçları arasında;<br />
sektöre ilişkin proseslerin karşılaştırmalı analizlerinin<br />
yapılması <strong>ve</strong> farkların gösterilmesi, sanayicinin mevcut en iyi<br />
tekniklere (BATs) <strong>ve</strong> bunların referans belgelerine (BREFs)<br />
yönlendirilerek yenilikçilik konusunda desteklenmesi <strong>ve</strong> sanayiciye<br />
üretim <strong>ve</strong>rimliliğini artıracak <strong>ve</strong> üretim maliyetini düşürecek<br />
sürdürülebilir ürün <strong>ve</strong> üretim süreçleri konusunda<br />
bilgi sağlanması yer almaktadır.<br />
Suudi Arabistan <strong>ve</strong> Kazakistan Heyetleri<br />
<strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’nı Ziyaret Etti<br />
Suudi Arabistan <strong>Sanayi</strong> Mülkiyet Otoritesi (MODON)<br />
kurumundan beş kişilik bir Heyet, Türkiye’deki organize<br />
sanayi bölgesi (OSB) uygulamaları hakkında bilgi almak<br />
üzere 29 Kasım <strong>2011</strong> tarihinde <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji<br />
Bakanlığı’nı (<strong>Sanayi</strong> Bölgeleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü) ziyaret etti.<br />
<strong>Genel</strong> Müdür Vekili Ramazan Yıldırım Başkanlığındaki<br />
<strong>Sanayi</strong> Bölgeleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü heyeti, Abdulhakeem<br />
Al-Aqeel Başkanlığındaki Suudi Arabistan-MODON heyeti<br />
ile bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantıda, Türkiye’deki OSB<br />
uygulamaları, organize sanayi bölgeleri mevzuatı, idari yapı<br />
ile teşvik unsurları konularında kapsamlı bir sunum yapıldı.<br />
Ankara <strong>Sanayi</strong> Odası I. OSB’yi ziyaret eden Heyet’e bölge<br />
hakkında da bir sunum yapıldı. İkinci gün ise Gebze OSB<br />
ziyareti kapsamında bölge içi saha uygulamaları <strong>ve</strong> işletme<br />
hususlarında görsel <strong>ve</strong> teorik bilgiler <strong>ve</strong>rildi.<br />
Kazakistan <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Yeni Teknolojiler Bakanlığı, KAZ-<br />
NEX Yatırım Ajansı <strong>ve</strong> Güney Kazakistan Bölge Valiliği uzmanlarından<br />
oluşan dört kişilik bir Heyet, Türkiye’deki OSB<br />
uygulamaları hakkında bilgi almak üzere 13 Aralık <strong>2011</strong><br />
tarihinde <strong>Bilim</strong>, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı’nı (<strong>Sanayi</strong><br />
Bölgeleri <strong>Genel</strong> Müdürlüğü) ziyaret etti. Daire Başkan Vekili<br />
Metin Demirtürk başkanlığındaki <strong>Sanayi</strong> Bölgeleri <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü heyeti ile bir toplantı gerçekleştirildi. Türkiye’deki<br />
OSB uygulamalarının ele alındığı toplantının ardından Heyet,<br />
Başkent OSB’yi ziyaret etti.
Aralık <strong>2011</strong><br />
makale<br />
STANDARDİZASYON, KALİTE, VERİMLİLİK VE TÜKETİCİ*<br />
Ferda HEKİMCİ / <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
da. Bu çerçe<strong>ve</strong>de, standartlara<br />
uygun olmayan, kalitesiz bir üretim<br />
ise son tahlilde tüketici haklarına,<br />
talep <strong>ve</strong> beklentilere aykırı,<br />
pazara hitap etmeyen <strong>ve</strong>rimsiz bir<br />
üretimin de nedeni olacaktır.<br />
Yine demokratik bir rejimde<br />
devlet kaliteli <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir kamu<br />
hizmeti sunumuyla, bu hizmetlerin<br />
nihai tüketicisi konumunda<br />
olan yurttaşın mutluluğunu (Yurttaş<br />
Mutluluğu’nu) sağlamayı ilke<br />
edinmek durumundadır.<br />
Çağımızda en küçük ekonomik birim olarak ekonomik<br />
eyleme giren tüketicinin mal <strong>ve</strong> hizmet talebindeki<br />
tutum <strong>ve</strong> davranışları, beklenti <strong>ve</strong> gereksinimleri,<br />
talebi belirlemekle kalmaz, ekonomik eylemin nitelik <strong>ve</strong><br />
niceliğini de belirler. Tüketici, pazarın odağını oluşturup<br />
yönünü çizen en önemli unsurlardan olup aslında bir<br />
toplumda yaşayan herkes tüketicidir. İmalatçı, üretici<br />
dahi tüketicidir. Dolayısıyla tüketici haklarının yaşama<br />
geçirilerek; sağlıklı, gü<strong>ve</strong>nli, kaliteli ürün <strong>ve</strong> hizmetlere<br />
ulaşabilmesi <strong>ve</strong> tüm süreçlerde “tüketici hakları <strong>ve</strong> tüketicinin<br />
korunması” herkesi ilgilendirmektedir (1).<br />
Devlet Planlama Teşkilatı (DPT)’nca tüketicinin korunmasıyla<br />
ulusal ekonomide kaynak israfının önlenerek<br />
maliyetlerin düşürüleceği; standardizasyon <strong>ve</strong> kalite bilincinin<br />
ülke içinde yaygınlaştırılmasıyla da dış pazarlara<br />
yüksek kaliteli <strong>ve</strong> standardına uygun mal ihraç edileceğinden<br />
rekabet gücünü artıracağı öngörülmektedir (2).<br />
Diğer yandan standardizasyon çalışmaları <strong>ve</strong> standartlar<br />
kalitenin yapıtaşlarını oluşturduğu gibi, aynı zamanda<br />
bunların hepsi birden <strong>ve</strong>rimliliğin yapıtaşlarıdır<br />
Tarihsel Süreçte Kalite<br />
<strong>ve</strong> Tüketici<br />
Tüketici tarih boyunca; ekonomik,<br />
gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> gereksinimlerini<br />
en uygun bir şekilde karşılayacak<br />
mal <strong>ve</strong> hizmetin peşinde olmuştur. Hammurabi Yasalarından<br />
beri var olan tüketiciyi koruma girişimleri, bir<br />
anlamda “kaliteliyi üretmeye teşviki zorlama sınırlarına<br />
getiren” uygulamalardır da. M.Ö. 2150 yılından kalma<br />
bir belgeye göre, “Bir inşaat ustasının yaptığı bir ev,<br />
ustanın yetersizliği <strong>ve</strong> işini gereği gibi yapmaması nedeniyle<br />
yıkılarak ev sahibinin ölümüne yol açarsa, evi<br />
yapan usta öldürülecektir” (3). Fenikelilerde, tüketici<br />
şikayetlerinin karşılanması <strong>ve</strong> ticari etiğin sağlanması<br />
amacıyla; kaliteyi yönetimin belirlemiş olduğu normlar<br />
hilafına sürdürenler hakkında el kesme cezası <strong>ve</strong>rebilen<br />
kalite kontrolcüler vardı. Roma hukukunda tüketicilerin<br />
aldatılmasını engellemek üzere çeşitli düzenlemelerin<br />
yapıldığı bilinmektedir (4). 15. <strong>ve</strong> 16. yüzyıllarda<br />
Avusturya’da bozuk süt satanlara o sütü içme cezası<br />
<strong>ve</strong>rilirdi. Yine aynı dönemde, Fransa’da halk bozuk yumurta<br />
satanların kafalarına bu yumurtaları atmaya izinliydiler<br />
(5).<br />
Selçuklu <strong>ve</strong> Osmanlı’da ise Ahilik Örgütleri, gerek<br />
rekabette ön tutabilmek <strong>ve</strong> gerekse dini <strong>ve</strong> ahlaki kural-<br />
* Bu makale, “Hekimci,F.(2001). ‘Tüketici <strong>ve</strong> Kalite’, II. Kalite Sempozyumu Bildiriler Kitabı, s.116-124, TMMOB Makine Mühendisleri Odası, Yayın No<br />
E/2001/266, Bursa” <strong>ve</strong> “Hekimci,F.(2003). III. Kalite Sempozyumu, ‘Kalite, ‘<strong>Verimlilik</strong> <strong>ve</strong> Yurttaş Mutluluğu’, Bildiriler Kitabı, s. 72-79, TMMOB Makine Mühendisleri<br />
Odası,Yayın No. E/2003/320-1, Bursa” dan yararlanılarak kaleme alınmıştır.<br />
12
Aralık <strong>2011</strong><br />
ları öne alan bir Kurumsal Sosyal Sorumluluk örneğiyle;<br />
“bol, kaliteli, ucuz üretim <strong>ve</strong> tüketicilerin korunması”<br />
felsefesini düstur edinmiştir. Toplam Kalite Yönetiminde<br />
olduğu gibi Ahilik Örgütü’nde de üretim “Müşteri<br />
Odaklıdır”. Ahi esnafında “Müşteri Velinimettir”.<br />
Toplam Kalite Yönetiminde ise “Tüketici Kraldır”<br />
(6). Zamanın Ahilik Örgütü <strong>ve</strong> Esnaf Loncaları günümüzün<br />
esnaf <strong>ve</strong> sanatkarlar örgütü olarak çalışmasının<br />
yanı sıra tüketiciyi koruyucu bir işlevi gerçekleştirmiştir.<br />
Örneğin Pabuççular Loncası, meşhur, “Kalitesiz pabuç<br />
yapan ustanın pabucunu dama atma eylemiyle” bir yandan<br />
tüketiciyi koruyucu yönde davranırken öte yandan<br />
da meslek <strong>ve</strong> sanatta kalitesiz mala cevaz <strong>ve</strong>rilmesini<br />
<strong>ve</strong> haksız rekabeti önlemiştir. Yine Osmanlılar zamanında<br />
kurulan “İhtisap Ağalığı” kuruluşu da pazar denetimi<br />
yoluyla aynı işlevi gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır (7).<br />
II. Bayezid devrinde, 1502 ila 1507 tarihleri arasında<br />
hazırlanan Bursa, İstanbul <strong>ve</strong> Edirne İhtisab Kanunnameleri<br />
ise, iyi bir belediye kanunu olmakla kalmamakta,<br />
aynı zamanda dünyada ilk tüketici haklarını koruyan<br />
kanun, ilk gıda maddeleri nizamnamesi, ilk standartlar<br />
kanunu, ilk çevre nizamnamesi <strong>ve</strong> kısaca asrına göre<br />
harika bir hukuk kodudur (8).<br />
Tüketicinin Korunması <strong>ve</strong> Tüketici Hakları<br />
Bilindiği üzere, önceleri yöresel <strong>ve</strong> az sayıda olan<br />
üretim-tüketici-pazar ilişkileri sanayi devriminden sonra<br />
giderek tamamen değişti. Bu yeni süreçte; seri üretime<br />
geçilmesi, üretimin giderek çeşitlenip, pazarın uluslararası<br />
bir nitelik kazanması, olağanüstü reklam <strong>ve</strong> propaganda<br />
bombardımanı ile kitleselleşen üretimin giderek<br />
kartelleşme <strong>ve</strong> tröstleşmeye yol açması tüketicileri zor<br />
durumda bıraktı. Kısaca “vahşi kapitalizm”in tüketiciye<br />
yansıyan bu olumsuz etkileri karşısında, 1850 yılında<br />
ABD’de tüketici kooperatifleri kurulması, giderek et <strong>ve</strong><br />
gıda boykotları <strong>ve</strong> 1890 yılında ticarette rekabeti engelleyici<br />
anlaşma <strong>ve</strong> birleşmeleri önleyici ilk önemli yasa<br />
olan Sherman Antitröst Yasası’nın çıkarılmasıyla hızlanan<br />
tüketici hareketi önce Avrupa’ya; oradan da “Tüketici<br />
Hakları” <strong>ve</strong> “Tüketicinin Korunması” olguları olarak<br />
tüm dünyaya yayıldı. Giderek 1985 yılında Birleşmiş Milletler<br />
<strong>Genel</strong> Kurulu’nda Evrensel Tüketici Hakları kabul<br />
edildi (5).<br />
Tüketicinin Korunması <strong>ve</strong> Tüketici Bilincinin Önemi<br />
Tüketici Politikaları İhtisas Komisyonu Raporuna<br />
göre; “Serbest rekabet sisteminin egemen olduğu ülkelerde<br />
tüketicinin pazardaki rolü üzerinde başlıca iki<br />
karşıt görüş savunulmaktadır. Bu görüşlerden birincisi;<br />
‘Tüketici Kraldır’ der <strong>ve</strong> dolayısıyla imalatçının başarı ya<br />
da başarısızlığını belirleyen öğenin tüketicinin kararı olduğunu<br />
kabul eder. Bütün bu süreç içinde tüketici karar<br />
<strong>ve</strong>rici rol oynar. Bu nedenle söz konusu görüşe ‘tüketicinin<br />
egemenliği’ denilmektedir. Buna tamamen karşıt<br />
olan ikinci yaklaşım ise, tüketicinin genel ekonomik sistem<br />
içinde bir ‘piyon’ olduğunu savunan görüştür. Bu<br />
ikinci görüş, tüketici hareketlerinin doğmasına neden<br />
olmuştur (…) Tüketicinin Korunması olarak nitelenen<br />
hareketlerin amacı, tüketicilerin diğer pazar güçleri karşısında<br />
konumlarının güçlendirilmesidir (…) Aslında bir<br />
toplumda bulunan herkes tüketicidir. İmalatçı dahi bir<br />
tüketicidir (...) Giderek tüketicilerin ihtiyaç <strong>ve</strong> tercihlerine,<br />
üreticilerin de piyasaya sunduğu mal <strong>ve</strong> hizmetlerin<br />
fiyat <strong>ve</strong> kalitesine dayanan Pazar ekonomisinde artık tüketici<br />
hakları <strong>ve</strong> tüketicinin korunması olguları evrensel<br />
<strong>ve</strong> yadsınamaz değerler olarak yer almaktadır” (9).<br />
Tüketicinin korunmasının yanı sıra tüketici bilincinin<br />
yükseltilmesini de içeren bağımsız bir Tüketici Hareketi<br />
(Consumerism) ulusal üretimin standardizasyon, kalite<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilikle teçhizinde-otokontrolünde <strong>ve</strong> giderek<br />
rekabet edebilirliğine etken olacaktır. Zira, bilinçli tüketicilerin<br />
hakim olduğu toplumlarda; artık büyük ölçüde<br />
haksız rekabet önlenmiş, kalitesiz <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimsiz üretime<br />
yaşam şansı kalmamıştır. Bunun doğal sonucu da; rekabet<br />
performansı yüksek ekonomik güç, enflasyonsuz<br />
büyüme, küreselleşen dünyaya hitap edebilen ürünler<br />
demektir. Gelişmiş Batı ekonomileri dikkatlice incelendiğinde,<br />
bilinçli <strong>ve</strong> örgütlü tüketicilerin izleri görülecektir.<br />
Ekonomik Kalkınma <strong>ve</strong> İşbirliği Örgütü (OECD) konuyu<br />
kamu yönetimi açısından şöyle saptamıştır; “Hangi hizmetin,<br />
ne şekilde sunulduğunu sorgulayan <strong>ve</strong> daha iyi<br />
hizmet sunumunu talep eden tüketicilerden gelen baskılar,<br />
kamuyu <strong>ve</strong>rimli olmaya <strong>ve</strong> kaliteli hizmet <strong>ve</strong>rmeye<br />
zorlayan faktörlerin başında gelmektedir”(10). Günümüzde<br />
artık devletin yurttaşlarına <strong>ve</strong>rdiği sağlık, gü<strong>ve</strong>nlik,<br />
ulaşım, eğitim vb. kamu hizmetlerin <strong>ve</strong>rimliliğinin de;<br />
“etkinliğin” yanı sıra tüketici hakları boyutuna ek olarak,<br />
kaliteli, “etkili” bir hizmet anlayışıyla “Yurttaş Mutluluğu”<br />
nu sağlama doğrultusunda ele alınması gündeme gelmiştir.**<br />
Standart <strong>ve</strong> Standardizasyon<br />
Uluslararası Standardizasyon Kuruluşu (ISO) tara-<br />
** Ayrıntılı bilgi için bakınız: “Hekimci,F.(2003). III. Kalite Sempozyumu, ‘Kalite, ‘<strong>Verimlilik</strong> <strong>ve</strong> Yurttaş Mutluluğu’, Bildiriler Kitabı, s. 72-79, TMMOB Makine Mühendisleri<br />
Odası,Yayın No. E/2003/320-1, Bursa.”<br />
13
Aralık <strong>2011</strong><br />
fından yapılan tanıma göre standard; imalat, anlayışta,<br />
ölçme <strong>ve</strong> deneyde bir örneklik sağlama işlemidir”. Standardizasyon<br />
ise; “Belirli bir faaliyetle ilgili olarak ekonomik<br />
fayda sağlamak üzere bütün ilgili tarafların (imalatçı,<br />
üretici <strong>ve</strong> tüketicilerin) yardım <strong>ve</strong> işbirliği ile belirli kurallar<br />
koyma <strong>ve</strong> bu kuralları uygulama işlemini” ifade eder (11).<br />
AB’ye Uyum Sürecinde Üretici Sorumluluğu,<br />
Ürün <strong>ve</strong> Gıda Gü<strong>ve</strong>nliği<br />
Avrupa Birliği (AB)’nde standardizasyon <strong>ve</strong> kalite<br />
anlamındaki gelişmeler, geçmişteki “alıcı düşünsün”<br />
kabulünü, artık “satıcı düşünsün” şeklinde tersine<br />
çevrilmiştir. AB’de, kısaca “Üretici Sorumluluğu” olarak<br />
anılan <strong>ve</strong> 25 Temmuz 1987 tarih <strong>ve</strong> 85/374 Sayılı<br />
Direktif ile yaşama geçirilen bu uygulama; “Tüketicinin<br />
korunması için, üretim sürecine katılan tüm üreticilerin<br />
mamul, yarı mamul ürünlerle hammadde sunuşlarında<br />
ürünlerin kusurlu bulunması hallerinde sorumlu tutulmaları”<br />
gereği ile hazırlanmış <strong>ve</strong> yürürlüğe konulmuştur<br />
(12). Yine, AB’ye göre; “Piyasaya arz edilecek her<br />
ürünün, insan sağlığı, can <strong>ve</strong> mal gü<strong>ve</strong>nliği, hayvan <strong>ve</strong><br />
bitki yaşam <strong>ve</strong> sağlığı, çevre <strong>ve</strong> tüketicinin korunması<br />
açısından asgari gü<strong>ve</strong>nlik koşullarını sağlaması” yani<br />
Ürün Gü<strong>ve</strong>nliği’nin sağlanması gerekmektedir. AB<br />
tarafından 29 Haziran 1992 tarih <strong>ve</strong> 92/59 Sayı ile yayımlanan<br />
direktif ile “Pazara çıkarılan ürünlerin gü<strong>ve</strong>nliğini<br />
sağlama” zorunluluğu getirilmiştir. Ülkemizde<br />
de AB’ye uyum çerçe<strong>ve</strong>sinde çıkarılan ürün gü<strong>ve</strong>nliğine<br />
ilişkin ilgili kamu kuruluşlarının görev <strong>ve</strong> sorumlulukları<br />
ile üretici <strong>ve</strong> dağıtıcıların yükümlülüklerini belirleyen<br />
en önemli mevzuat, 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik<br />
Mevzuatın Hazırlanması <strong>ve</strong> Uygulanmasına Dair Yasa ile<br />
bu yasa kapsamında hazırlanan Ürünlerin Piyasa Gözetimi<br />
<strong>ve</strong> Denetimine Dair Yönetmelik’ tir. Bu mevzuat<br />
ürünlerin piyasaya arz koşullarını, üretici <strong>ve</strong> dağıtıcıların<br />
yükümlülüklerini, uygunluk değerlendirme kuruluşlarını,<br />
onaylanmış kuruluşlarının piyasa gözetim <strong>ve</strong> denetimini,<br />
gü<strong>ve</strong>nsiz ürünlerin piyasaya arzının yasaklanmasını,<br />
toplatılmasını, bertarafını kapsamaktadır. Kanun, Temel<br />
Gerekler’ i; “Ürünün; insan sağlığı, can <strong>ve</strong> mal gü<strong>ve</strong>nliği,<br />
hayvan <strong>ve</strong> bitki yaşam <strong>ve</strong> sağlığı, çevre <strong>ve</strong> tüketicinin korunması<br />
açısından sahip olması gereken asgari gü<strong>ve</strong>nlik<br />
koşulları” olarak tanımlamakta <strong>ve</strong> temel gereklere uygun<br />
olan ürünlerin “uygunluk işareti” taşımalarını hükme bağlamaktadır<br />
(13). AB tarafından gerçekleştirilen <strong>ve</strong> “Avrupa<br />
normlarına uygunluk” anlamına gelen CE simgesi<br />
“Conformite Europeene” sözcüklerinden oluşur. Bir ürünün<br />
AB direktifleriyle belirtilen; sağlık,gü<strong>ve</strong>nlik,çevrenin<br />
<strong>ve</strong> tüketicinin korunması amaçlarına uygun olduğu <strong>ve</strong><br />
tüketici açısından “asgari gü<strong>ve</strong>nlik koşullarına” sahip<br />
olduğu bu sembol ile anlam bulur. CE simgesinin<br />
temelinde tüketici gü<strong>ve</strong>nliği ile birlikte, rekabette eşitlik<br />
de bulunmaktadır (12).<br />
Bu mevzuatın uygulanmasından sorumlu olan <strong>Bilim</strong>,<br />
<strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Teknoloji Bakanlığı, Ekonomi Bakanlığı, Sağlık<br />
Bakanlığı, Gıda Tarım <strong>ve</strong> Hayvancılık Bakanlığı, Gümrük<br />
<strong>ve</strong> Ticaret Bakanlığı, Çevre <strong>ve</strong> Şehircilik Bakanlığı, Bilgi<br />
Teknolojileri <strong>ve</strong> İletişim Kurumu, Denizcilik Müsteşarlığı<br />
gibi kamu kuruluşlarıdır.<br />
Tüketicileri yakından ilgilendiren bir diğer konu da<br />
“Gıda Gü<strong>ve</strong>nliği” konusudur. Kısaca, “Raf ömrü süresince<br />
fiziksel, kimyasal <strong>ve</strong> biyolojik riskleri taşımayan<br />
gıda” olarak tanımlanan gıda gü<strong>ve</strong>nliği; ülkemizde de<br />
Kodeks Alimentarlus <strong>ve</strong> AB müktesebatı ile uyumlu<br />
olarak hazırlanan mevzuat çerçe<strong>ve</strong>sinde; ülke genelinde<br />
“Çiftlikten Sofraya Gü<strong>ve</strong>nli Gıda” anlayışı doğrultusunda<br />
etkin <strong>ve</strong> yeterli bir gıda denetimini öngörmektedir<br />
(14). Bu bağlamda mutat piyasa gözetim <strong>ve</strong> denetimi<br />
yanı sıra “Alo Gıda 174” hattı aracılığıyla tüketicilerin<br />
interaktif, etkin <strong>ve</strong> yaygın bir şekilde korunması amaçlanmaktadır.<br />
Gü<strong>ve</strong>nli ürünü sağlayabilmek için, çeşitli<br />
standardizasyon çalışmaları söz konusu olup bunlardan<br />
en gelişmişi ISO 22000, HACCP Gıda Gü<strong>ve</strong>nliği Yönetim<br />
Sistemidir.<br />
Standardizasyonun Üretici <strong>ve</strong> Ekonomiye<br />
Sağladığı Yararlar<br />
Üretimi gerçekleştiren <strong>ve</strong> üretimin hedefi, nedeni<br />
olan ilgili tarafların (imalatçı/üretici, yönetici, çalışan,<br />
tüketici vb.) işbirliğiyle ortaya konulan standardizasyon<br />
çalışmaları kalitenin yanı sıra kaynakların etkin <strong>ve</strong><br />
etkili kullanılmasını sağlayarak <strong>ve</strong>rimliliğin de yapı taşlarını<br />
oluşturacaktır. Nitekim ilgili DPT raporuna göre;<br />
“Standardizasyon aynı cins mal <strong>ve</strong> hizmet üretim<br />
<strong>ve</strong> sunuşunda bütünlük sağlar, <strong>ve</strong>rimliliği artırır <strong>ve</strong><br />
üretimde asgari düzeyde kalite eşitliğini kurar”<br />
(9). Böylece; hem üretici, hem tüketici <strong>ve</strong> hem de yurt<br />
ekonomisine önemli yararlar sağlanacaktır. Nitekim bu<br />
alandaki ulusal kuruluşumuz TSE standardizasyonun<br />
üreticiye yararlarını; “Üretimin belirli plan <strong>ve</strong> programlara<br />
göre yapılmasına yardımcı olur, uygun kalite <strong>ve</strong> seri<br />
imalata olanak sağlar, kayıp <strong>ve</strong> artıkları asgariye indirir,<br />
depolamayı <strong>ve</strong> taşımayı kolaylaştırır, stokların azalmasını<br />
sağlar, maliyeti düşürür, <strong>ve</strong>rimliliği <strong>ve</strong> hasılayı artırır” şeklinde<br />
özetliyor. TSE’ye göre standardizasyonun ekonomiye<br />
yararları ise şöyle sıralıyor: “Standardizasyon kaliteyi<br />
teşvik eder; kalite seviyesi düşük üretimle meydana<br />
gelecek emek, zaman <strong>ve</strong> hammadde israfını ortadan<br />
kaldırır; sanayi belirli hedeflere yöneltir; yan sanayi dal-<br />
14
Aralık <strong>2011</strong><br />
larının kurulması, gelişmesine <strong>ve</strong> üretimde kalitenin gelişmesine<br />
yardımcı olur; ekonomide arz <strong>ve</strong> talebin dengelenmesinde<br />
yardımcı olur; yanlış anlamaları ortadan<br />
kaldırır; rekabeti geliştirip kötü malı piyasadan siler <strong>ve</strong><br />
İhracatta <strong>ve</strong> ithalatta üstünlük sağlar” (15).<br />
Kalite <strong>ve</strong> <strong>Verimlilik</strong><br />
Kalite kavramı, ‘işleri ilk seferinde, çabuk, doğru <strong>ve</strong><br />
üretim programına uygun bir şekilde yapmak’ olarak tanımlandığında;<br />
kaliteli bir çıktıya ulaşabilmek için, tüm<br />
kaynakların doğru zamanda, doğru yerde, doğru miktarlarda<br />
<strong>ve</strong> doğru şekilde kullanılması gerekliliği ortaya<br />
çıkmaktadır. Ürün <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya hizmet üretim süreçlerinde<br />
kalite gereklerine <strong>ve</strong> sürekli iyileştirme anlayışına uygun<br />
hareket etmek; emek, sermaye, hammadde, enerji, zaman,<br />
bilgi gibi kaynakların da etkin bir şekilde kullanılmasını<br />
sağlayacak <strong>ve</strong> sonuçta <strong>ve</strong>rimlilik düzeyini olumlu<br />
yönde etkileyecektir(16). Diğer bir deyişle kalitesiz üretim<br />
pazarsız bir ürün demek olup, mevcut kaynaklarla<br />
daha çok üretmek yerine, ek kaynak tüketimine neden<br />
olarak <strong>ve</strong>rimliliği düşürmektedir (17). Deming’in Zincir<br />
Reaksiyonu görüşüne göre; Kalite, <strong>ve</strong>rimliliği artırır (...)<br />
<strong>Verimlilik</strong> düzeyi artan bir ekonomi, daha düşük maliyetlerde<br />
üretim yaparak, daha ucuz <strong>ve</strong> kaliteli mallarla<br />
dünya piyasalarında rekabet sansını artırmaktadır (18).<br />
Standardizasyon, Kalite, <strong>Verimlilik</strong>, Rekabet<br />
<strong>ve</strong> Tüketiciye Yararları<br />
Avrupa Kalite Organizasyonu (European Organization<br />
for Quality EQO)’nun, “Kalite, bir mal ya da hizmetin<br />
tüketici/müşteri isteklerine uygunluk derecesidir”<br />
şeklinde tanımlamaktadır (19). Günümüzde,<br />
kaliteli bir ürün ya da hizmetten söz edildiği zaman bu<br />
söylem genellikle ihtiyaç <strong>ve</strong> beklentileri karşılayan ya da<br />
aşan bir ürün ya da hizmeti ifade etmekte <strong>ve</strong> artık kalite<br />
tüketici mutluluğuyla birlikte anılmaktadır. Artık zaman,<br />
“ürün odaklı “ düşünceden, “tüketici odaklı” düşünceye<br />
yönelme, “tüketici mutluluğu” nu öngörme<br />
zamanıdır. Günümüzün Yeni Kalite anlayışı Toplam Kalite<br />
kavramıyla; sorunları her aşamada çözen <strong>ve</strong> sürekli<br />
gelişme içerisinde sıfır hatalı mal ya da hizmet üretmeyi<br />
amaçlayan firmalarda kısa <strong>ve</strong> uzun vadede performans<br />
artar. Hızlı <strong>ve</strong>rimlilik artışı <strong>ve</strong> artan rekabet gücü ile sağlanan<br />
pazar payı artışına koşut olarak şirketin gelirleri de<br />
artarak yeni yatırımlara olanak sağlanır. Artan kapasite<br />
<strong>ve</strong> üretimin sağladığı ek parasal olanak, birim maliyetindeki<br />
azalmayla kaliteli <strong>ve</strong> ucuz mal <strong>ve</strong>ya hizmeti tüketmeyi<br />
amaçlayan bilinçli tüketicilerce tercih edilerek,<br />
şirketin rekabet gücünün artmasıyla süren sonsuz bir<br />
rekabet gücünün artmasıyla Rekabet Gücü Çevrimi’ne<br />
neden olur. Diğer bir söylemle, tüm etkinliklerini<br />
tüketiciye odaklamayan, tüketiciye katma değer<br />
sağlamayan her faktörü yok etmeyen şirketlerin<br />
rekabetçi bir ortamda yaşamlarını sürdürebilmeleri<br />
olası değildir. Öte yandan, gelişen <strong>ve</strong> değişen<br />
tüketici beklenti <strong>ve</strong> gereksinimlerini en erken görerek ,<br />
bu beklenti <strong>ve</strong> gereksinimleri rakiplerinden önce pazara<br />
sunabilme hızını da yakalayan şirketlerin rekabet savaşımında<br />
rakiplerine üstünlük sağlaması kaçınılmazdır (20).<br />
İmalat <strong>ve</strong> tüketim faaliyetlerindeki karşılıklı ilişkide,<br />
imalatçının <strong>ve</strong> tüketicinin yararlarının korunmasında <strong>ve</strong><br />
ülke genelinde optimum faydanın elde edilmesinde<br />
standardizasyonun <strong>ve</strong> kalitenin önemi büyüktür. Standardizasyon<br />
aynı cins mal <strong>ve</strong> hizmet üretim <strong>ve</strong> sunuşunda<br />
bütünlük sağlar, <strong>ve</strong>rimliliği artırır <strong>ve</strong> üretimde asgari<br />
düzeyde kalite eşitliğini kurar. Standarda uygun, kaliteli<br />
mal <strong>ve</strong>ya hizmet sunumu ise rasyonel davranan müteşebbis<br />
için bir üretim tarzıdır. İmalatçı <strong>ve</strong> tüketici ilişkisinin<br />
satış sonrasında da devam etmesi bakımından toplam<br />
kalite kontrolü modern işletmecilik anlayışının esası<br />
olmaktadır. Böylece standardizasyon <strong>ve</strong> kalite belgeleme<br />
sistemi imalatçı <strong>ve</strong> tüketici arasındaki bağı güçlendiren,<br />
belirsizlikleri ortadan kaldıran önemli bir unsurdur.<br />
Bu bağlamda tüketici açısından standardizasyon <strong>ve</strong><br />
kalite belgeleme sisteminin yararları;<br />
- Standartların, ihtiyaçlara uygun kalitede mal <strong>ve</strong> hizmetlerin<br />
üretim <strong>ve</strong> sunuş tekniklerini yönlendirmesi,<br />
- Tüketici ile imalatçı <strong>ve</strong> satıcı arasında gü<strong>ve</strong>n esasına<br />
dayanan sağlıklı ilişkilerin kurulması,<br />
- Alış<strong>ve</strong>riş <strong>ve</strong> sipariş işlemlerinde kolaylaştırıcı <strong>ve</strong> hız<br />
kazandırıcı etkisi; tüketicinin bilgilendirilmesiyle, tüketiciye<br />
alternatifler arasından ihtiyacına en uygun<br />
olan mal <strong>ve</strong>ya hizmeti seçebilme olanağını sağlaması,<br />
- Mal <strong>ve</strong>ya hizmette kullanım kolaylığının sağlanmasıyla<br />
yüksek tatmin elde edilmesi,<br />
- Serbest ticaret şartlarında rekabeti teşvik ederek kaliteli,<br />
ucuz <strong>ve</strong> yeterli sayıda mal <strong>ve</strong> hizmet üretilmesi,<br />
- Piyasaya olan gü<strong>ve</strong>nin artması, kalite, gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> değişebilirlik<br />
yönünden garanti sağlanması,<br />
- Kıt kaynakların rasyonel kullanımı ile ülke genelinde<br />
de <strong>ve</strong>rimlilik, imalat kapasite kullanımı <strong>ve</strong> istihdam<br />
artışının sağlanması, (<strong>ve</strong>rimlilik artışlarıyla düşen maliyetlerin<br />
fiyatlara yansımasıyla tüketicinin alım gücünün<br />
artması, ülkenin büyümesinin <strong>ve</strong>rimlilik artışlarına<br />
dayandırılmasıyla yeni yatırım olanaklarının sağlanarak<br />
işsiz tüketici gruplarına iş olanağı sağlanması),<br />
15
Aralık <strong>2011</strong><br />
- Ülke genelinde imalatçı <strong>ve</strong> tüketici çıkarlarının dengelenerek<br />
ulusal ekonomi açısından optimum yararın<br />
sağlanması,<br />
- İthal edilen bütün mallarda standartlara uygun kalitenin<br />
dikkate alınmasıyla yerli üretimin, ithalatçının,<br />
tüketicinin <strong>ve</strong> buna bağlı olarak ulusal ekonominin<br />
korunması,<br />
- Serbest piyasa ekonomisi şartlarında toplam arz <strong>ve</strong><br />
talep arasındaki farkın denge doğrultusunda azaltılması,<br />
- İmalatçı <strong>ve</strong> tüketici çıkarlarının karşılıklı korunması<br />
bakımından ekonomik politikalarla sosyal politikaların<br />
dengeli yürütülmesine katkıda bulunacak alt yapının<br />
oluşturulması,<br />
- İç piyasada gerek imalatçıların gerek tüketicilerin bilgilendirilmesine<br />
olanak sağlayarak, belirsizliklerin en<br />
aza indirilmesi <strong>ve</strong> buna bağlı olarak da uluslararası<br />
piyasada saygınlık <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>nilirliğin artması,<br />
- Standartlara uygun, kaliteli mal <strong>ve</strong> hizmet üretimi ile<br />
tüketicilerin sağlık <strong>ve</strong> can gü<strong>ve</strong>nliğinin korunması, ihtiyaçlara<br />
uygun olan ürünleri aldanmadan seçebilme<br />
imkanına kavuşturulması ile toplumun refahının artışına<br />
neden olması şeklinde belirtilebilir (9).<br />
Tüketicinin Korunması Hk. Yasa; Kalite<br />
<strong>ve</strong> Standart<br />
Günümüzde dünyada <strong>ve</strong> özellikle AB ülkelerinde<br />
olduğu gibi ülkemizde de kalite <strong>ve</strong> standartlar tüketici<br />
hakları <strong>ve</strong> tüketicinin korunması ile çok öylesine ilintilidir<br />
ki; örneğin ülkemizde Tüketicinin Korunmasını amaçlayan<br />
4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasa<br />
(TKHK)’nın 4/A Maddesinde belirtilen “Ayıplı Mal”;<br />
tanımı güncel yaşamdaki kalitesizliğin<br />
adeta hukuksal bir tanımını yaparak şöyle<br />
demektedir: “Ambalajında, etiketinde,<br />
tanıtma <strong>ve</strong> kullanma kılavuzunda ya<br />
da reklam <strong>ve</strong> ilanlarında yer alan <strong>ve</strong>ya<br />
satıcı tarafından bildirilen <strong>ve</strong>ya standardında<br />
<strong>ve</strong>ya teknik düzenlemesinde<br />
tespit edilen nitelik <strong>ve</strong>ya niteliği<br />
etkileyen niceliğine aykırı olan ya da<br />
tahsis <strong>ve</strong>ya kullanım amacı bakımından<br />
değerini <strong>ve</strong>ya tüketicinin ondan<br />
beklediği faydaları azaltan <strong>ve</strong>ya ortadan<br />
kaldıran maddi, hukuki <strong>ve</strong>ya<br />
ekonomik eksiklikler içeren mallar,<br />
ayıplı mal olarak kabul edilir”. Yine<br />
aynı Yasa’nın 4/B Maddesi ise tanımı “Ayıplı Hizmet”<br />
için yinelemektedir. Bu maddenin yanı sıra TKHK, pek<br />
çok maddesinde de tüketicinin Korunmasını ana hatlarıyla<br />
standart <strong>ve</strong> kaliteye özgülemekte <strong>ve</strong> bu durum<br />
Türk Hukuk Sistemi’nde büyük ölçüde tüketicinin yasal<br />
korunmasının odağını oluşturmaktadır (21).<br />
Türkiye’de Tüketicinin Standart <strong>ve</strong> Kalite Tercihi<br />
Türkiye’de tüketicilerin standart <strong>ve</strong> kalite tercihlerini<br />
<strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Ticaret Bakanlığınca yaptırılan Türkiye’de<br />
Tüketici Profili Araştırmasına göre irdeleyelim (22). Ülkemizde<br />
bu konuda yapılmış olan araştırmalar arasında<br />
en kapsamlısı olan Bakanlığın Türkiye çapında 8600<br />
tüketiciyle yaptırdığı <strong>ve</strong> 8069 tüketicinin net yanıt <strong>ve</strong>rdiği<br />
ankette göre tüketiciler, “satın almada etkilendikleri<br />
faktörler” yönünden araştırılmışlardır. Bu anketin konumuzla<br />
ilgisi yönüyle, sadece “TSE, ISO <strong>ve</strong> marka varlığı”<br />
bölümü ele alınarak incelenecektir.<br />
Tüketicilerin Mal Satın Almada Etkilendikleri Faktörler<br />
Etkileyen<br />
Faktörler<br />
Etkileniyor<br />
Etkilenmiyor<br />
Sayı Yüzde Sayı Yüzde<br />
Marka 5424 67,8 2578 32,2<br />
Fiyat 6542 81,7 1466 18,3<br />
TSE, ISO<br />
Varlığı<br />
4456 55,7 3549 44,3<br />
Görünüm 2929 36,6 5075 63,4<br />
Satıcı<br />
1824 22,8 6178 77,2<br />
Davranışı<br />
Kaynak: <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Ticaret Bakanlığı, Türkiye’de Tüketici Profili,<br />
Ağustos 1999<br />
16
Aralık <strong>2011</strong><br />
Buna göre, çeşitli özelliklerdeki tüketici grupları arasında<br />
mal <strong>ve</strong> hizmet satın almada etken olan faktörlerin<br />
arasında, %81 ile fiyat başta gelmektedir.Bunu %67 ile<br />
marka <strong>ve</strong> %55 ile TSE,ISO markalarının varlığı izlemektedir.<br />
Bu noktada “marka”nın, “tüketiciye sürekli olarak<br />
aynı özelliklerde ürün sunulacağı gü<strong>ve</strong>nini <strong>ve</strong>rdiği” değerlendirilmelidir.<br />
Diğer bir ifadeyle marka tüketiciye kalite<br />
konusunda <strong>ve</strong>rilen bir garantidir (23).<br />
Tüketici açısından marka tercihinin de bir anlamda,<br />
“bildik, denenmiş, iyi mal <strong>ve</strong> hizmeti çağrıştırdığı”; marka<br />
tercihinin de standart, kalite tercihi olarak düşünülebileceği<br />
değerlendirilirse, Türkiye’de tüketicinin tercihinin<br />
“fiyat” dan sonra “standart” <strong>ve</strong> “kalite” den yana<br />
olduğu söylenebilecektir.<br />
Sonuç<br />
Milattan önceki uygarlıklara kadar uzanan standardizasyon<br />
<strong>ve</strong> kalite çalışmaları hep tüketiciyi koruyucu bir<br />
işlevi öngörmüştür. O zamanlar farkına varılmasa bile<br />
bugün ulaşılan aşamada bir taraftan tüketiciler binlerce<br />
mal <strong>ve</strong> hizmetin yer aldığı küresel pazarda “kaliteliyi”<br />
seçip, gereksinim <strong>ve</strong> beklentilerinin en uygun şekilde<br />
tatminini amaçlarken; diğer yandan firmalar da tüketici<br />
odağından hareketle, “kaliteliyi” sunup, <strong>ve</strong>rimli bir üretimle<br />
rekabet edebilmeyi amaçlamak durumundadırlar.<br />
Günümüzün katılımcı standardizasyon <strong>ve</strong> yeni kalite<br />
anlayışının, kısaca Tüketici Mutluluğu’nu sağlama yönünde<br />
gelişmesi, aynı zamanda firmaların da <strong>ve</strong>rimliğinin;<br />
rekabette ön tutabilmelerinin en önemli unsurlarından<br />
olduğu kabul edilmektedir. Yine unutmamak gerekir<br />
ki; ekonominin de, demokrasinin de nihai amacı insanın<br />
gönencini, mutluluğunu sağlamaktır. Bu noktada, kamunun<br />
Yurttaş Mutluluğu’na odaklanacak bir hizmet<br />
anlayışının, kamu hizmetlerinin kalite <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğinin<br />
olumlu yönde gelişmesinde etken olacağı şüphesizdir.<br />
KAYNAKLAR<br />
(1) Hekimci,F. (2007). Tüketici Yazıları I, “Küreselleşen Dünyada<br />
Yerli Malı Hayal mi ” TÜPADEM, Hacettepe Üni<strong>ve</strong>rsitesi,<br />
Ankara.<br />
(2) DPT. (1994). Tüketici Politikaları, DPT Yayını : 2552-ÖlK:<br />
421, Ankara.<br />
(3) Gitlow, H.S. Gitlow, S.J. Oppenheim, A. Oppenheim, R.<br />
(1989). Tools and Methods for the Improvoment of Quality,<br />
Irwin Hornewood, IL, USA.<br />
(4) Oktav, M. Tatlıdil, R. Tanyeri, M. (1989). Avrupa<br />
Topluluğu’nda Tüketiciyi Koruma Politikaları <strong>ve</strong> Türkiye’nin<br />
Uyumu, TOBB Yayınları, Ankara.<br />
(5) Hekimci, F.(2000). “Bilinçli Tüketici <strong>ve</strong> <strong>Verimlilik</strong>” Milli<br />
Prodüktivite Merkezi Anahtar Gazetesi, Haziran 2000, Ankara.<br />
(6) Özdemir, N. (1999). “Ahilik Örgütü <strong>ve</strong> Toplam Kalite<br />
Yönetimi”, Standart Dergisi, Ankara.<br />
(7) Hekimci,F.(2001). “Tüketici <strong>ve</strong> Kalite”, II. Kalite Sempozyumu<br />
Bildiriler Kitabı, TMMOB Makine Mühendisleri Odası,<br />
Yayın No E/2001/266, Bursa””<br />
(8) www.osmanli.org.tr. Erş. Trh. 13.10.<strong>2011</strong>.<br />
(9) DPT. (1995). Özel İhtisas Komisyonları, Türkiye - At Mevzuat<br />
Uyumu Sürekli Özel İhtisas Komisyonu Raporları, Tüketicinin<br />
Korunması Alt Komisyonu, Cilt 2, Ankara.<br />
(10) OECD. (1994). Responsi<strong>ve</strong> Go<strong>ve</strong>rnment Service Quality<br />
Intiativies, Paris,<br />
(11) http://www.iso.org/iso/iso_catalogue.htm.Erş.Trh.<br />
10.10.<strong>2011</strong>.<br />
(12) AB. (2001). AB Tüketici Politikası-Avrupa Komisyonu Türkiye<br />
Temsilciliği Broşürü, Ankara.<br />
(13) Yentürk, N. (2003). III. Kalite Sempozyumu Bildiriler Kitabı,<br />
“AB’de Tüketici <strong>ve</strong> Kalite, Piyasa Gözetimi <strong>ve</strong><br />
Denetimi”, TMMOB Makine Mühendisleri Odası Yayını,<br />
Bursa.<br />
(14) Gıda <strong>ve</strong> Kontrol <strong>Genel</strong> Müdürlüğü. (<strong>2011</strong>). Türkiye’de Kalite<br />
Altyapısının Güçlendirilmesi Projesi, Ürün Gü<strong>ve</strong>nliği<br />
Konferansı, “Gıda Gü<strong>ve</strong>nliği”, 29.09.<strong>2011</strong>, Ankara.<br />
(15) http://www.tse.org.tr/Turkish/Standard/<strong>Genel</strong>.asp. Erş.<br />
Trh. 7.10.<strong>2011</strong>.<br />
(16) MPM. (<strong>2011</strong>). 100 Soruda <strong>Verimlilik</strong> (<strong>Genel</strong>), -Yayınlanmak<br />
Üzere Hazırlanmış MPM Kitapçığı- Ankara.<br />
(17) MPM. (2002). <strong>Verimlilik</strong> Raporu, Milli Prodüktivite Merkezi<br />
Yayınları, 14 Mayıs 2002, Ankara.<br />
(18) MPM. (2003). <strong>Verimlilik</strong> Raporu, Milli Prodüktivite Merkezi<br />
Yayınları, Ankara.<br />
(19) http://www.eog.org/. Erş. Trh. 6.10.<strong>2011</strong>.<br />
(20) Orçunus, A.R. (1995). <strong>Verimlilik</strong> Dergisi Toplam Kalite<br />
Özel Sayısı, “Rekabetçi Yönetim <strong>ve</strong> TÜSİAD-KAL-<br />
DER Toplam Kalite Modeli,” Ankara, 1995.<br />
(21) Resmi Gazete, “06.03.2003 tarih <strong>ve</strong> 4822 sayılı Kanunla<br />
değişik 23.02.1995 tarih <strong>ve</strong> 4077 sayılı Tüketicinin<br />
Korunması Hakkında Kanun” R.G. 8/3/1995 Sayı :<br />
22221.<br />
(22) Nazik, H. (1999). Türkiye’de Tüketici Profili, <strong>Sanayi</strong> <strong>ve</strong> Ticaret<br />
Bakanlığı, Ankara.<br />
(23) Bahar, C. (2006). “Markanın Gerçek Konumu: Tüketici<br />
Algısı”, TMMOB Makine Mühendisleri Odası,<br />
MYS’2005-Marka Yönetimi Sempozyumu, Gaziantep.<br />
17
Aralık <strong>2011</strong><br />
makale<br />
ÖRGÜTSEL İLETİŞİMİN İŞGÖREN VERİMLİLİĞİNE ETKİSİ<br />
Lütfiye BALKAYA – Aylin YILDIRIM AYKURT / Memur (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
“İletişim, değişik bakış açılarına sahip ama ortak<br />
problem çözümünde sistemin birer parçası olarak<br />
birbirlerine bağımlı olan insanlar arasında işbirliği <strong>ve</strong><br />
uzlaşma sağlamaya yönelik çabalar bütünüdür.” (Özarallı,<br />
1997: 70). Bilgi, tutum, fikir <strong>ve</strong> duygu alış<strong>ve</strong>rişi olan<br />
iletişim, bir etkileşim sürecidir.<br />
Küreselleşen dünyada teknoloji, enformasyon <strong>ve</strong> iletişim<br />
alanlarında yaşanan değişim <strong>ve</strong> gelişmeler, işletmeleri<br />
belirsizlik ortamında faaliyetlerini sürdürerek rekabet<br />
etmek zorunda bırakmıştır. Bu zorunluluk, işletmeler<br />
için <strong>ve</strong>rimliliğin önemini artırmış <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik düzeyini belirleyen<br />
faktörlerden insanı ön plana çıkarmıştır.<br />
İnsan, örgüt için hem önemli bir gereksinim hem<br />
de örgütün amaçlarına ulaşmada gerek duyulan, diğer<br />
girdileri üretim sürecinde kullanan <strong>ve</strong> anlamlandıran bir<br />
üretim faktörüdür. Örgütte belirlenmiş amaç <strong>ve</strong> hedeflere<br />
ulaşmada insan <strong>ve</strong> diğer üretim faktörlerinin koordinasyonundaki<br />
temel araç ise iletişimdir (Yüksel, 2005: 291).<br />
Örgütsel İletişim<br />
Örgütler, üretim <strong>ve</strong>ya hizmet için bir araya gelmiş,<br />
değişik görüş <strong>ve</strong> bilgilere sahip, ortak amaca ulaşmak<br />
için birbirlerine de bağımlı olan farklı insanların oluşturduğu<br />
birimlerdir. Örgütler, ortak bir hedefe ulaşmak için,<br />
tüm kaynaklarını bu hedefe yönlendirmede <strong>ve</strong> koordinasyonda<br />
iletişimden yararlanır (Erçelik, 2008: 21). Örgütlerde<br />
faaliyetlerin etkin bir biçimde yerine getirilmesi<br />
sağlıklı bir iletişim ağı ile mümkündür. Belirli bir yapının<br />
kurulmasında, faaliyetlerin yürütülmesinde <strong>ve</strong> koordinasyonunda<br />
yeterli <strong>ve</strong> etkili düzeyde iletişime gerek duyulmaktadır<br />
(Vural’dan Aktaran Sarıkamış, 2006: 40).<br />
Günümüzde örgütlerin giderek büyümesi, teknolojik yenilikler<br />
<strong>ve</strong> uzmanlaşmanın artması örgütlerde iletişimin<br />
önemini artırmıştır.<br />
Örgütsel iletişim ise, örgütün işleyişini sağlamak <strong>ve</strong><br />
örgütün amaçlarını gerçekleştirmek için, gerek örgütü<br />
meydana getiren çeşitli bölüm <strong>ve</strong> öğelere, gerekse örgüt<br />
ile çevresi arasında girişilen sürekli bilgi <strong>ve</strong> düşünce<br />
alış<strong>ve</strong>rişine <strong>ve</strong> bölümler arasında gerekli ilişkilerin kurulmasına<br />
olanak sağlayan toplumsal bir süreç olarak<br />
tanımlanabilir (Sabuncuoğlu <strong>ve</strong> Tüz’den Aktaran Ünsal,<br />
2008: 30). Örgütsel iletişim, ortak bir amaç etrafında<br />
toplanan insanların güç birliği yaparak kurum amaçları<br />
yönünde etkili bir biçimde çalışabilmeleri için, aralarında<br />
olması gereken işbirliğini <strong>ve</strong> çevresiyle uyumlarını sağlamada<br />
önemli rolü olan her türlü insan etkinliğinin paylaşılmasıdır<br />
(Aydın, 1994: 149).<br />
Örgütün toplumsal sistem olarak oluşması <strong>ve</strong> yaşayabilmesi<br />
kendi içinde <strong>ve</strong> çevresiyle kurduğu ilişkileri<br />
belirli bir düzen içinde sürdürmesine <strong>ve</strong> etkili bir iletişim<br />
politikası izlemesine bağlıdır. Örgütün içinde varlığını<br />
gösteren <strong>ve</strong> kendini kabul ettiren iletişim sistemi, aynı<br />
zamanda örgütsel düzenin başarısını da yansıtır. Bir<br />
örgütte sürekli işleyen bir iletişim sistemi varsa, o örgütün<br />
sağlıklı yürüdüğü <strong>ve</strong> başarılı çalıştığı söylenebilir<br />
(Sabuncuoğlu’ndan Aktaran Sarıkamış, 2006: 41). Örgüt<br />
personelinin eğitimi, motivasyonu <strong>ve</strong> etkin çalışması;<br />
örgüt içi iletişim ortamıyla yakından ilişkilidir. Bu nedenle<br />
örgütün hedeflerinin <strong>ve</strong> bu hedeflere ulaşmak için öngörülen<br />
politikanın, kurulacak iletişim sistemiyle işgörenlere<br />
duyurulması, örgütsel iletişimin temelini oluşturur.<br />
Örgütsel İletişimin Amaçları<br />
Örgütlerin niteliğine göre değişim göstermekle birlikte<br />
örgütsel iletişimin amaçları şöyle sıralanabilir (Paksoy<br />
<strong>ve</strong> Ark., 2001:51; Gürgen, 1997: 37-38; Bakan <strong>ve</strong> Büyükbeşe,<br />
2004: 3-4; Tutar, 2003: 118-119; Varol,1993:<br />
129):<br />
• Örgütsel faaliyetlerin istikrar <strong>ve</strong> işbirliği içinde gerçekleşmesine<br />
katkıda bulunulması, koordinasyonun<br />
sağlanması,<br />
• Örgüt amaçlarının <strong>ve</strong> örgüt kültürünün üyelerce paylaşılmasının<br />
<strong>ve</strong> benimsenmesinin sağlanması,<br />
• Yöneticilerin alternatif bilgiler edinerek etkili kararlar<br />
almasına olanak sağlanması,<br />
• İşgörenlerin görevlerinin <strong>ve</strong> görevle ilgili hedeflerinin<br />
18
Aralık <strong>2011</strong><br />
ne olduğunun bildirilmesi <strong>ve</strong> sorunların tespit edilerek<br />
kontrolün sağlanması,<br />
• Örgütün çalışma düzeni, hedefleri, ücret- prim sistemi,<br />
ödül-ceza sistemi, kariyer olanakları, sosyal<br />
haklar, örgütün bütçesi, projeleri, faaliyetleri hakkında<br />
işgörenlerin bilgilendirilerek örgüte bağlılığın <strong>ve</strong><br />
gü<strong>ve</strong>nin sağlanması,<br />
• Örgütte sürekli bilgi akışı ile örgütsel bütünlük <strong>ve</strong> dayanışmanın<br />
yaratılmasının <strong>ve</strong> ilişkilerin gelişmesinin<br />
sağlanması,<br />
• Örgütün faaliyet alanına ilişkin her türlü mevzuat <strong>ve</strong><br />
yeniliğin işgörenlere duyurulması, olası hataların önlenmesi<br />
<strong>ve</strong> kârlılığın artırılması,<br />
• Örgütsel tutumların yönlendirilmesi, işgörenlerin örgütsel<br />
amaçlar doğrultusunda güdülenmesinin sağlanması<br />
<strong>ve</strong> iş tatmininin arttırılması,<br />
• İşgörenlerin, örgütün etkinlikleri, önemli olaylar, kararlar<br />
<strong>ve</strong> başarılar konusunda bilgilendirilmesi,<br />
• Duygu <strong>ve</strong> düşüncelerin ifade edilmesine olanak sağlanması,<br />
• Dedikodu <strong>ve</strong> söylentilerin önlenmesi,<br />
• Bireyler, gruplar <strong>ve</strong>ya bölümler arasındaki problemlerin<br />
<strong>ve</strong> çatışmaların giderilmesi.<br />
Örgütsel İletişimin Önemi<br />
Bir örgütte görevler <strong>ve</strong> görev tanımları ne kadar iyi<br />
düzenlense de görevleri yürütecek olan işgörenler arasında<br />
etkili iletişim olmadan istenilen hedeflere ulaşmada<br />
gerekli koordinasyon sağlanamaz. Örgütün ayakta<br />
kalabilmesi için nelerin nasıl yapıldığının <strong>ve</strong> yapılacağının<br />
tam olarak bilinmesi gerekmektedir. Gerek örgüt içindeki<br />
uyum, ortak görüş <strong>ve</strong> koordinasyonu sağlamaya,<br />
gerekse de örgüt dışı adaptasyon <strong>ve</strong> bilgi giriş çıkışına<br />
yönelik eylemlerdeki başarı etkin bir örgütsel iletişim ile<br />
mümkündür (Yiğit, 2004: 29-30).<br />
Etkin işlemeyen bir iletişim sistemine sahip örgütün<br />
karşılaşabileceği sorunlardan bazıları ise şunlardır (Tutardan<br />
Aktaran Erçelik, 2008: 103-104):<br />
• Emir <strong>ve</strong> yönergelerin yanlış anlaşılmasından doğan<br />
hatalar,<br />
• İş yerindeki kaza oranının artması,<br />
• Disiplinsiz davranışların artması,<br />
• İşgörenlerde hastaneye gidiş <strong>ve</strong> rapor oranının yükselmesi,<br />
• İş memnuniyeti olmayan işgörenlerin işten ayrılması<br />
sonucunda ortaya çıkan ekstra maliyetler (yeni<br />
işgörenin işe alınma <strong>ve</strong> oryantasyon sürecinin artı<br />
maliyetlere yol açması),<br />
• Üretilen mal <strong>ve</strong> hizmet kalitesinde düşmeler nedeniyle<br />
müşteri şikayetlerinin artması,<br />
• Üretim maliyetlerindeki artışlar,<br />
• İşgörenlerde motivasyon düşüklüğü,<br />
• Yönetime aktarılan bilginin yetersizliği,<br />
• Yöneticilerin işgörenlere ilişkin sorunlardan geç haberdar<br />
olması,<br />
• Dedikodu <strong>ve</strong> söylentilerin çıkması,<br />
• İşgörenlerin yönetimle iletişim kurma isteklerinin<br />
azalması,<br />
• İşgören <strong>ve</strong> yöneticiler arasında karşılıklı sevgi <strong>ve</strong><br />
saygının azalması.<br />
• Yönetimde etkinliğin <strong>ve</strong> hizmet kalitesinin düşmesi,<br />
• Bölümler <strong>ve</strong> birimler arası iletişimin sağlanamaması,<br />
• Astın birden fazla üstten emir alması,<br />
• İç <strong>ve</strong> dış koşullarındaki değişiklikler karşısında örgütün<br />
yetersiz kalması,<br />
• Alınan kararlar <strong>ve</strong> kararların uygulanması arasındaki<br />
sürenin uzaması,<br />
• Örgütün temel politikasının <strong>ve</strong> hedeflerinin işgörenler<br />
tarafından yeterince anlaşılmaması,<br />
• Örgütte <strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> kârlılığın düşmesi,<br />
Örgütsel İletişim Biçimleri<br />
Örgütsel iletişim, biçimsel olan <strong>ve</strong> biçimsel olmayan<br />
olmak üzere iki şekilde ele alınmaktadır.<br />
1. Biçimsel İletişim<br />
Biçimsel iletişim, örgütteki her türlü resmi yazıları, talimatları,<br />
raporlama biçimini, dilek <strong>ve</strong> öneri iletme şeklini<br />
kapsar (Ünsal, 2008: 33). E-mail, ilan tahtası, yazışmalar,<br />
örgüt gazetesi, emir, talimat <strong>ve</strong>rme sistemi, koordinasyon<br />
toplantıları biçimsel iletişimin yollarındandır.<br />
Organizasyonlarda biçimsel iletişim; yatay, dikey <strong>ve</strong><br />
çapraz olmak üzere üç şekilde gerçekleşmektedir. (Tutar<br />
<strong>ve</strong> Erdönmez 2007: 61-65).<br />
i. Dikey iletişim: Yukarıdan aşağı <strong>ve</strong> aşağıdan yukarı<br />
olmak üzere iki biçimdedir.<br />
a. Yukarıdan aşağı iletişim: Üstlerden astlara doğru kararların,<br />
emirlerin, talimatların iletildiği iletişim biçimidir.<br />
b. Aşağıdan yukarı iletişim: Astlardan üstlere doğru bilgilerin<br />
<strong>ve</strong> sonuçların iletildiği iletişim biçimidir.<br />
ii. Yatay iletişim: Farklı bölümler arasında, yakın <strong>ve</strong>ya<br />
eşit düzeyde yetkiye sahip işgörenler arasında bilgi<br />
paylaşımı <strong>ve</strong> koordinasyon sağlanmasına yönelik<br />
olarak gerçekleştirilen iletişim biçimidir.<br />
iii. Çapraz iletişim: Farklı bölümlerde <strong>ve</strong> farklı düzeylerde<br />
çalışan ast <strong>ve</strong> üstler arasında kurulan iletişim biçimidir.<br />
2. Biçimsel Olmayan İletişim<br />
Biçimsel olmayan iletişim, örgüt üyeleri arasında bi-<br />
19
Aralık <strong>2011</strong><br />
çimsel düzenlemelere bağlı olmayan iletişim ilişkilerini<br />
kapsar. Bu iletişim sistemi, üyeler arası kişisel yakınlık<br />
<strong>ve</strong> etkileşimler sonucu ortaya çıkmaktadır (Paksoy <strong>ve</strong><br />
Ark., 2001: 54). Örgüt içerisinde kendiliğinden oluşan,<br />
yönetim <strong>ve</strong> işgörenleri birbirine yaklaştıran, motivasyon<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliği artırmayı sağlayan iletişim biçimidir (Aktuğlu,<br />
Temiztürk, 2006: 197). Biçimsel olmayan iletişim,<br />
çalışanların işlerini en iyi <strong>ve</strong> zamanında yapabilmek için<br />
resmi yapının dışında oluşturdukları çeşitli iletişim modellerini<br />
kapsar (Sayers <strong>ve</strong> Ark., 1993: 226).<br />
Örgütsel İletişim Araçları<br />
Örgütsel iletişimi sağlamak için kullanılan iletişim<br />
araçları; sözlü, yazılı <strong>ve</strong> görsel iletişim araçlarıdır. Yazılı<br />
iletişim araçları; işletme gazetesi, broşür, el kitapları,<br />
afiş, ilan tahtası vb.dir. Sözlü iletişim araçları; konferans,<br />
seminer, toplantı <strong>ve</strong> görüşmelerdir. Görsel iletişim araçları;<br />
radyo, sesli/sessiz film, televizyon, kroki, fotoğraf,<br />
vb. dir. Teknolojinin gelişmesiyle bu araçlara e-posta,<br />
faks, telefon, web sitesi gibi yeni birçok araç eklenmiştir<br />
Örgütsel İletişimin Fonksiyonları<br />
İletişimin örgütlerdeki fonksiyonları dört başlık altında<br />
toplanabilir (Scott <strong>ve</strong> Mittchel’den Aktaran Tutar <strong>ve</strong> Erdönmez,<br />
2007: 57);<br />
• Kontrol: İletişim görev, yetki <strong>ve</strong> sorumlulukları belirleyerek<br />
kontrole olanak <strong>ve</strong>rir.<br />
• Güdüleme: İletişim örgütsel amaçlara bağlılığı dolayısıyla<br />
güdülenmeyi arttırır.<br />
• Duyguların ifade edilmesi: İletişim duyguların ifade<br />
edilmesini <strong>ve</strong> sosyal ihtiyaçların doyurulmasını sağlar.<br />
• Bilgi iletimi: İletişim karar <strong>ve</strong>rmede kullanılacak bilgiyi<br />
iletmede kullanılır. Örgütün varlığını devam ettirebilmesi<br />
için zorunludur.<br />
Örgütsel İletişimi Etkileyen Faktörler<br />
Örgütsel iletişim sürecini etkileyen faktörler; kişisel,<br />
örgütsel, teknolojik olmak üzere üç başlık altında toplanabilir<br />
(Bakan <strong>ve</strong> Büyükbeşe’den Aktaran Tosun, 2006:<br />
60-65).<br />
1. Kişisel Faktörler:<br />
Kişilerin bireysel amaçları, hisleri, duyguları, alışkanlıkları,<br />
yetenekleri, tutumları, davranışları, bilgi düzeyleri<br />
<strong>ve</strong> algılama farklılıkları gibi kişisel özellikleri örgütsel iletişimin<br />
etkenliğinde rol oynayan faktörler arasında sayılabilir.<br />
Bunların yanı sıra cinsiyet <strong>ve</strong> kültürel farklılıklar ile<br />
statü farklılıkları da iletişimi etkiler.<br />
2. Örgütsel Faktörler:<br />
Örgütsel iletişimi etkileyen bazı faktörler de örgütün<br />
yapısından kaynaklanmaktadır. Örgütün büyüklüğü, hiyerarşi,<br />
uzmanlaşma, çevresel etkenler, örgütün fiziksel<br />
düzeni <strong>ve</strong> mevcut yönetim felsefesi bu faktörler arasında<br />
yer almaktadır.<br />
3. Teknolojik Faktörler:<br />
Örgütsel iletişim sürecinde uygun iletişim kanal <strong>ve</strong><br />
aracın seçimi, iletilerin tam <strong>ve</strong> doğru olarak aktarılmalarına<br />
olanak sağlaması bakımından örgütsel iletişimin<br />
etkinliğinde büyük önem taşımaktadır.<br />
İşgören Verimliliği<br />
Ekonomik, sosyo-kültürel <strong>ve</strong> siyasi yaşamda sürekli<br />
karşımıza çıkan <strong>ve</strong>rimlilik kavramı, en basit <strong>ve</strong> en genel<br />
tanımıyla üretilen çıktı ile bu çıktıyı elde etmek için<br />
kullanılan girdi arasındaki ilişkidir. Bu ilişki, matematiksel<br />
olarak aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir (Prokopenko,<br />
2003:19).<br />
<strong>ve</strong>rimlilik = çıktı / girdi<br />
Yüksek <strong>ve</strong>rimlilik, aynı miktar kaynakla daha çok<br />
üretmek ya da aynı girdiyle daha çok çıktı elde etmektir.<br />
İşgören <strong>ve</strong>rimliliği ise, belirli bir üretim miktarının yine<br />
aynı devrede üretime katılan emek miktarına bölünmesiyle<br />
bulunan değerdir. Burada pay, üretim miktarı;<br />
payda ise üretime katılan faktör olarak emek, çalışılan<br />
iş saati, çalışanların sayısı <strong>ve</strong>ya ücret <strong>ve</strong> primler toplamı<br />
gibi çeşitli alternatifler şeklinde hesaplanabilmektedir<br />
(Erçelik, 2008: 69). İşgören <strong>ve</strong>rimliliği, insanın bedensel,<br />
zihinsel <strong>ve</strong> motivasyon gücünün etkin kullanımı ile üretim<br />
<strong>ve</strong>riminin artırılmasıdır (Aytaç, 2000: 59).<br />
Örgütlerde iktisadi mal <strong>ve</strong> hizmetlerin üretilmesinde<br />
en önemli üretim faktörü olan “insan”, örgütün en değerli<br />
varlığıdır (Sabuncuoğlu’ndan Aktaran Yumuşak,<br />
2008: 241). Örgütsel amaçlara insanların çabası ile varılabilir,<br />
bir örgütün ne ölçüde üretken <strong>ve</strong> etkili olacağı<br />
işgörenlerin <strong>ve</strong>rimliliğine bağlıdır (Yumuşak, 2008: 241-<br />
242).<br />
Günümüzde hem ülkeleri yöneten hükümetlerin hem<br />
de örgütlerin başındaki yöneticilerin en önemli gördükleri<br />
konuların başında <strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> insan kaynaklarının<br />
rasyonel kullanılması gelmektedir. Üretim faktörleri içinde<br />
çok önemli bir konuma sahip olan işgücünün <strong>ve</strong>rimli<br />
kullanılması bir örgüt için önem arz etmektedir. Verimli<br />
kullanılan işgücü diğer üretim faktörlerinin de <strong>ve</strong>rimli olmasını<br />
sağlayabilir (Doğan <strong>ve</strong> Tatlı, 2010: 8). İşgücü, değer<br />
yaratan aynı zamanda maliyet oluşturan en önemli<br />
faktör olarak kabul edilmektedir (Ayanoğlu, 2002: 68).<br />
İşletmelerde <strong>ve</strong>rimliliği artırmak için örgütlenmede, yönetimde<br />
<strong>ve</strong> insan kaynakları politikalarında gelişmeler<br />
sağlamak gerekir. Amaçların <strong>ve</strong> bu amaçlara ulaşmada<br />
kullanılacak araçların belirlenmesinde, yerleşme planında,<br />
malzeme taşınmasında, üretim planlamasında, aktif<br />
<strong>ve</strong> pasif varlıkların yönetilmesinde <strong>ve</strong> insan yönetiminde<br />
başarı gösteren bir kuruluş <strong>ve</strong>rimlilik düzeyini hızla yükseltir<br />
(Doğan <strong>ve</strong> Tatlı, 2010: 9-10).<br />
20
Aralık <strong>2011</strong><br />
İşgören Verimliliğini Etkileyen Faktörler<br />
İşgören <strong>ve</strong>rimliliğini etkileyen faktörler dört grupta ele<br />
alınabilir (Yumuşak, 2008: 243-247; Erçelik, 2008: 71-83):<br />
Ekonomik faktörler: Ücret artışı, ikramiye, primli ücret,<br />
maddi ödül, sosyal haklar <strong>ve</strong> yardımlar gibi ekonomik<br />
faktörler işgörenlerin <strong>ve</strong>rimliliğini artıran en güçlü<br />
özendirme araçlarıdır.<br />
Fiziki faktörler: İşgörenin çalışma ortamını ilgilendiren,<br />
sağlık <strong>ve</strong> iş gü<strong>ve</strong>nliği açısından uygun <strong>ve</strong> rahat bir<br />
çalışma ortamını sağlayan faktörlerdir. İşgören için huzurlu,<br />
gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> rahat bir çalışma ortamı sağlandığı ölçüde<br />
işgören <strong>ve</strong>riminin olumlu yönde etkileneceği, aksi<br />
durumda ise <strong>ve</strong>rimliliğin azalacağı düşünülmektedir.<br />
Psiko-sosyal faktörler: İşgören <strong>ve</strong>rimliliğini etkileyen<br />
faktörlerden ekonomik <strong>ve</strong> fiziki faktörler işgörenin<br />
sağlığını <strong>ve</strong> fiziksel gücünü ilgilendiren maddi faktörlerdir.<br />
Oysa işgörenin sosyal bir varlık olduğu düşünüldüğünde<br />
psikolojisini, ruhsal durumunu <strong>ve</strong> işe yaklaşımını<br />
etkileyen manevi faktörler de bulunmaktadır. İş yerinde<br />
işgörenleri ilgilendiren iki temel soruna gereken önem<br />
<strong>ve</strong>rilmelidir. Bunlardan birincisi işgörenleri harcadıkları<br />
çabaya uygun düzeyde ekonomik araçlardan yararlandırarak<br />
doyuma ulaştırmak, ikincisi ise çalışmalarını psikolojik<br />
anlamda ödüllendirmektir. Günümüze kadar ilk<br />
faktör üzerinde durulurken artık ikinci faktörün önemi de<br />
anlaşılmaya başlanmıştır. İşletme amaçlarına ulaşılmasında<br />
önemli rolü olan örgütsel iletişim, yeni elemanların<br />
işe alıştırılma sürecinde aldıkları eğitimin başlangıcı olan<br />
oryantasyon, işgörenlerin kendilerini geliştirmelerine<br />
olanak tanıyan eğitimler <strong>ve</strong> işgören motivasyonunu artırmaya<br />
yönelik çalışmalar psiko-sosyal faktörlerden en<br />
etkin olanlarıdır.<br />
Yönetsel faktörler: İşgören <strong>ve</strong>rimliliğini etkileyen yönetsel<br />
faktörlerden bazıları; yönetime katılma, yetki <strong>ve</strong><br />
sorumluluk devri, amaç birliği, eğitim imkânı, yükselme<br />
olanakları <strong>ve</strong> kariyer gelişimidir. Yönetim anlayışı ile işgörene<br />
işi benimsetmek, işgörenin yönetime katılmasını<br />
sağlamak, emir <strong>ve</strong> direktifler <strong>ve</strong>rilmeden önce görüşlerine<br />
başvurmak, terfi <strong>ve</strong> ödül sistemini yerinde <strong>ve</strong> zamanında<br />
kullanmak gibi birtakım yönetim araçlarını kullanarak<br />
işgören <strong>ve</strong>rimliliği artırılabilir.<br />
Örgütsel İletişimin İşgören Verimliliğine Etkisi<br />
Günümüzün sürekli değişen koşullarında örgütler,<br />
rekabet üstünlüğü elde etmek için en etkin kaynak olarak<br />
insan faktörü üzerine eğilmekte <strong>ve</strong> insan kaynağının,<br />
örgüt amaçlarına yönlendirilebilmesi için etkili bir iletişim<br />
sisteminin varlığına ihtiyaç duymaktadır. Örgütlerin başarısı,<br />
faaliyetlerin etkin bir şekilde yerine getirilmesine,<br />
çalışanların sürekli koordinasyon halinde olmalarına,<br />
değişimlerden zamanında haberdar edilmelerine, örgüt<br />
amaç <strong>ve</strong> hedeflerinin bilincinde olmalarına bağlıdır (Yatkın,<br />
2006: 370). Gerek örgüt içerisindeki uyum, ortak<br />
görüş <strong>ve</strong> koordinasyonu oluşturmak, gerekse örgüt dışı<br />
adaptasyon <strong>ve</strong> bilgi alış <strong>ve</strong>rişine yönelik gerçekleştirilen<br />
eylemlerdeki başarı, örgütlerde etkin bir iletişim sistemi<br />
oluşturmakla sağlanır (Özarallı, 1997: 71).<br />
İletişimin örgütsel <strong>ve</strong> yönetsel fonksiyonlarla olan ilişkisi,<br />
iletişimi örgütsel kalitenin elde edilmesinde önemli<br />
bir araç haline getirmiştir. Kaliteli örgütsel iletişim sayesinde<br />
moral, çevre uyumu, değişime tepki, örgütsel<br />
norm <strong>ve</strong> değerlerin benimsenmesi, kurumsallaşma gibi<br />
etkinliğin alt birimlerinde başarı sağlanmaktadır. Bu alt<br />
birimlerde sağlanan başarı ise bir bütün olarak kaliteye<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğe ulaşmayı kolaylaştırmaktadır (Tosun, 2006: 97).<br />
21
Aralık <strong>2011</strong><br />
açmaktadır. Katılımcı yönetim anlayışı ile birlikte iç iletişim<br />
açık <strong>ve</strong> özgür bir yapı kazandıkça belirgin bir şekilde<br />
<strong>ve</strong>rimlilik artışının ortaya çıktığı izlenmektedir (Türkmen,<br />
2000: 55).<br />
Örgüt <strong>ve</strong> birey üzerinde önemli etkisi olan iletişim,<br />
yöneticilerin başarısında, örgütün etkinlik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğinde<br />
büyük rol oynayan bir süreçtir (Çetin <strong>ve</strong> Ark.,<br />
1998: 232). Zira yapılan pek çok araştırma, etkin bir örgütsel<br />
iletişimin işe devamsızlık, iş değiştirme oranı <strong>ve</strong><br />
şikâyetleri azalttığını buna karşın iş motivasyonu, iş tatmini,<br />
<strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong> bunların sonucunda da kârı artırdığını<br />
göstermiştir. İletişim etkinliği ile işletme <strong>ve</strong>rimliliği arasındaki<br />
ilişkinin araştırıldığı <strong>ve</strong> incelendiği bir çalışmada, iki<br />
şirketten daha yüksek ürün kalitesine sahip olanın, aynı<br />
zamanda daha yüksek bir iletişim etkinliğine de sahip<br />
olduğu gösterilmiş <strong>ve</strong> iletişim etkinliğinin örgütsel <strong>ve</strong>rimliliğe<br />
doğrudan katkıda bulunduğuna dikkat çekilmiştir<br />
(Özarallı, 1997: 72).<br />
İşletme fonksiyonlarının doğru bir şekilde sürdürülebilmesi<br />
<strong>ve</strong> örgüt hedeflerine ulaşılabilmesi, düzenli bir<br />
şekilde işleyen sağlıklı bir iletişim sistemi ile mümkün<br />
olacaktır. Bu bağlamda işgücü <strong>ve</strong> dolayısıyla işletme<br />
<strong>ve</strong>rimliliğini artırmada iletişime daha fazla önem <strong>ve</strong>rilmesi<br />
gerekmektedir. Etkin örgütsel iletişim ile çalışanlarda<br />
örgütsel bağlılık artacak <strong>ve</strong> böylece işgören <strong>ve</strong>rimliliği<br />
üzerinde olumlu sonuçlar ortaya çıkaracaktır. Örgütlerde<br />
insan kaynaklarının motivasyonu, yönlendirilmesi <strong>ve</strong><br />
iş-örgüt uyumunun sağlanmasında iletişim önemli bir rol<br />
oynamaktadır. Bilgi içerikli, çok yönlü <strong>ve</strong> açık iletişim sistemlerinin<br />
yaşama geçirilmesi işgörenlerin performanslarını<br />
olumlu yönde etkilemekte <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik artışına yol<br />
Örgütsel iletişim süreci iki yönlü bir ilişki süreci olmasına<br />
karşın, bu sürecin açık <strong>ve</strong> etkili olması yöneticilere<br />
bağlı bulunmaktadır (Yüksel, 2005: 293). Örgütsel iletişimin<br />
karşılıklı olması sağlanamazsa; yöneticilerin emir <strong>ve</strong><br />
talimatlarının aktarıldığı tek yönlü bir yapıda yürütülürse<br />
işgörenlerin motivasyonu olumsuz etkilenir. Çünkü örgütlerde<br />
tek yönlü iletişim, işgörenlerin görüşlerine önem<br />
<strong>ve</strong>rilmediğini <strong>ve</strong> yönetim tarafından dikkate alınmadıklarını<br />
düşünmelerine neden olacaktır. Böyle bir çalışma ortamı<br />
içinde yönetime seslerini duyuramayan işgörenler,<br />
çalışma isteklerini kaybedecek <strong>ve</strong> performansları düşecektir<br />
(Arısoy, 2007: 68). Bu bağlamda yönetime katılım<br />
uygulamalarının teşvik edilerek demokratik yönetimin<br />
sağlanması, işgören <strong>ve</strong>rimliliği açısından önem taşımaktadır.<br />
Daha demokratik <strong>ve</strong> insan merkezli bir yönetim<br />
için işgörenlerin örgütsel faaliyetler konusunda önceden<br />
bilgilendirilmeleri önemlidir. Bu yüzden yöneticiler geleceğe<br />
yönelik düşüncelerini, plan <strong>ve</strong> programlarını işgörenlere<br />
önceden açıklamalı, onlarla tartışmalı <strong>ve</strong> ondan<br />
sonra kararlaştırmalıdır (Tutar <strong>ve</strong> Erdönmez, 2007: 81).<br />
Etkili, iyi işletilen bir örgütsel iletişim, yöneticiler ile işgörenler<br />
arasında karşılıklı gü<strong>ve</strong>nin oluşmasını sağlayarak<br />
örgütte <strong>ve</strong>rimin artmasını sağlamaktadır (Arısoy, 2007: 69).<br />
Örgütün sahip olduğu kaynakları en etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli<br />
şekilde kullanılmasından sorumlu olan yöneticiler, bu<br />
amacı gerçekleştirmede başarılı olmak istiyorlarsa zamanlarını<br />
en etkin şekilde kullanmak zorundadırlar (Yılmaz<br />
<strong>ve</strong> Aslan, 2002: 25). Örgütsel iletişim, örgüt içinde<br />
yöneticiler <strong>ve</strong> işgörenler arasındaki ilişkileri düzenleyeceği<br />
için, işlerin yürütülmesi aşamasında süre kayıplarının<br />
önüne geçecek <strong>ve</strong> böylece zaman açısından da<br />
<strong>ve</strong>rimliliği sağlamış olacaktır.<br />
Bilgi toplumunda işletmeler açısından <strong>ve</strong>rimliğin önemi<br />
artmış <strong>ve</strong> örgütlerin en önemli sermayelerinin insan<br />
olduğu düşünülmeye başlamıştır. Günümüz rekabet<br />
şartlarında işletmeleri rakiplerinin önüne geçirebilecek<br />
işgören <strong>ve</strong>rimliliğin sağlanması için dört faktör bulunmaktadır.<br />
Bu faktörlerden ekonomik ödüller <strong>ve</strong> işgörenin<br />
çalışma koşullarını içeren fiziki faktörler her dönem<br />
önemini korumakla birlikte, psiko-sosyal <strong>ve</strong> yönetsel<br />
faktörlerin önemi 21. Yüzyılda anlaşılmaya başlanmıştır.<br />
Bu iki faktör, temelde doğru araçlarla yürütülen sistemli<br />
örgütsel iletişime dayanmaktadır.<br />
Sonuç olarak örgütsel iletişim, örgüt amaçlarının<br />
<strong>ve</strong> hedeflerinin tüm örgüt tarafından benimsenmesini,<br />
örgüt politikaları doğrultusunda kararların zamanında<br />
alınıp uygulanmasını, üretim maliyetlerinin düşmesini,<br />
22
Aralık <strong>2011</strong><br />
kişilerarası <strong>ve</strong> birimler arası bilgi akışının hızlanmasını,<br />
işgörenlerin motivasyonunun sağlanmasını, zaman <strong>ve</strong><br />
kaynak tasarrufunu sağlayarak öncelikle işgören <strong>ve</strong>rimliliğinin<br />
<strong>ve</strong> dolayısıyla işletme <strong>ve</strong>rimliliğinin artırılmasına<br />
doğrudan etki eden bir sistemdir.<br />
Kaynakça<br />
Aktuğlu, K.I. <strong>ve</strong> Temiztürk, B. (2006). Bir Halkla İlişkiler Faaliyeti<br />
Olarak Kurum İçi Gönüllü Çalışma Grupları <strong>ve</strong> Bu Grupların<br />
Örgütsel İletişim Sürecinde Kullandığı İletişim Yöntem <strong>ve</strong><br />
Araçlarının Analizi, II. Ulusal Halkla İlişkiler Sempozyumu’nda<br />
sunulan bildiri, Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi İletişim Fakültesi.<br />
Arısoy, B. (2007). Örgütsel İletişimin Motivasyon <strong>ve</strong> İş Doyumu<br />
Üzerine Etkileri, Marmara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal <strong>Bilim</strong>ler<br />
Enstitüsü Çalışma Ekonomisi <strong>ve</strong> Endüstri İlişkileri Anabilim<br />
Dalı, Yönetim <strong>ve</strong> Çalışma Psikolojisi <strong>Bilim</strong> Dalı Yayınlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi.<br />
Ayanoğlu, F. (2002). İletişim <strong>ve</strong> Örgütsel İletişimin İşgören<br />
Verimliliği Açısından Değerlendirilmesi, Marmara Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />
Sosyal <strong>Bilim</strong>ler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yönetim <strong>ve</strong><br />
Organizasyon <strong>Bilim</strong> Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.<br />
Aydın, M. (1994). Eğitim Yönetimi, Kavramlar, Kurumlar,<br />
Süreçler, İlişkiler, İstanbul: Pegem A Yayıncılık.<br />
Aytaç, S. (2000). İşgücü Verimliliği Açısından İşletmelerde<br />
Kariyer Geliştirme Sistemi, <strong>Verimlilik</strong> Dergisi, 2000/3, s. 49-78.<br />
Bakan, İ <strong>ve</strong> Ark. (2004). Örgüt Sırlarının Çözümünde Örgüt<br />
Kültürü Teorik <strong>ve</strong> Ampirik Yaklaşım. İstanbul :Alfa Akademi<br />
Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.<br />
Çetin, C. <strong>ve</strong> Ark. (1998). Toplam Kalite Yönetimi <strong>ve</strong> ISO<br />
9000 Kalite Gü<strong>ve</strong>nce Sistemi, İstanbul: Beta Yayınları.<br />
Doğan, E.M. <strong>ve</strong> Tatlı, H. (2010). İşgücü Verimliliğini Etkileyen<br />
Faktörler: Bingöl Devlet Hastanesinde Hemşireler Üzerine<br />
Bir Uygulama, <strong>Verimlilik</strong> Dergisi, 2010/4, s.7-23.<br />
Erçelik, E. (2008). Örgütsel İletişimin İşgören Verimliliği Açısından<br />
Değerlendirilmesi <strong>ve</strong> Bir Araştırma, Pamukkale Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />
Sosyal <strong>Bilim</strong>ler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı, Yönetim<br />
<strong>ve</strong> Organizasyon <strong>Bilim</strong> Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.<br />
Ertürk M. (2000). İşletmelerde Yönetim <strong>ve</strong> Organizasyon,<br />
İstanbul: Beta Basımevi.<br />
Gürgen, H. (1997). Örgütlerde İletişim Kalitesi, İstanbul:<br />
Der Yayınları.<br />
Özarallı, Nurdan (1997); Etkin Örgütsel İletişim Olarak Etkin<br />
Kaynak Alış<strong>ve</strong>rişi, S.Tevrüz (Der.) , Endüstri <strong>ve</strong> Örgüt Psikolojisi,<br />
Ankara: Şelale Matbaası, 2. Baskı, s.69-81.<br />
Paksoy, M <strong>ve</strong> Ark. (2001), Örgütsel İletişim, Eskişehir:<br />
Anadolu Üni<strong>ve</strong>rsitesi Yayınları, No: 964.<br />
Prokopenko, J. (2003). <strong>Verimlilik</strong> Yönetimi, Çev: Baykal,<br />
O.;Atalay, N.; Fidan, E., Ankara: MPM Yayınları.<br />
Sarıkamış, Ç. (2006). Örgüt Kültürü <strong>ve</strong> Örgütsel İletişim<br />
Arasındaki İlişkinin Örgüte Bağlılık <strong>ve</strong> İş Tatminine Etkisi <strong>ve</strong> Başarı<br />
Teknik Servis A.Ş.’de Bir Uygulama, Eskişehir Anadolu<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal <strong>Bilim</strong>ler Enstitüsü İletişim Anabilim Dalı Yayınlanmamış<br />
Yüksek Lisans Tezi.<br />
Sayers, F. <strong>ve</strong> Ark. (2003). Yöneticilikte İletişim. İstanbul:<br />
Rota Yayın Yapım Tanıtım.<br />
Tosun, C. (2006). Kamu Kurumlarındaki Örgütsel İletişim<br />
Biçimlerinin Verimliliğe Etkisi, Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal <strong>Bilim</strong>ler<br />
Enstitüsü Siyaset <strong>Bilim</strong>i <strong>ve</strong> Kamu Yönetimi Anabilim Dalı<br />
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.<br />
Tutar, H. (2003). Örgütsel İletişim, Ankara: Seçkin Yayıncılık.<br />
Tutar, H. <strong>ve</strong> Erdönmez, C. (2007), İşletme Becerileri Grup<br />
Çalışması, Ankara: Detay Yayıncılık, 4. Baskı.<br />
Türkmen, İ. (2000). Yöneticiler İçin Etken İletişim Modeli,<br />
Ankara: MPM Yayınları No:480.<br />
Ünsal, H. (2008) Örgütlerde İletişim Kalitesinin İyileştirilmesinde<br />
Bilişim Teknolojilerinin Etkisi Üzerine Bir Araştırma, Marmara<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal <strong>Bilim</strong>ler Enstitüsü İşletme Anabilim<br />
Dalı, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi.<br />
Varol, M. (1993). Örgüt Sosyolojisine Giriş, Ankara: Ankara<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Yayınları.<br />
Yatkın, A. (2006). Hizmet Verimliliğinin Artırılmasında Halkla<br />
İlişkilerin, Örgütsel İletişimin Rolü <strong>ve</strong> Önemi (Elazığ Belediyesi<br />
Örneği), II. Ulusal Halkla ilişkiler Sempozyumu’nda sunulan<br />
bildiri, Fırat Üni<strong>ve</strong>rsitesi İletişim Fakültesi, s.369-386.<br />
Yılmaz, A <strong>ve</strong> Aslan, S. (2002). Örgütsel Zaman Yönetimi,<br />
C.Ü. İktisadi <strong>ve</strong> İdari <strong>Bilim</strong>ler Dergisi, Cilt 3, Sayı 1, s.25-46.<br />
Yiğit, İ. (2004). Örgütsel İletişim Açısından Bilişim Teknolojileri<br />
<strong>ve</strong> Bir Uygulama, Marmara Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal <strong>Bilim</strong>ler<br />
Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı Yayınlanmamış Yüksek Lisans<br />
Tezi.<br />
Yumuşak, S. (2008). İşgören Verimliliğini Etkileyen Faktörlerin<br />
İncelenmesine Yönelik Bir Alan Araştırması, Süleyman<br />
Demirel Üni<strong>ve</strong>rsitesi İktisadi <strong>ve</strong> İdari <strong>Bilim</strong>ler Fakültesi Dergisi,<br />
C.13, S.3, s. 241-251.<br />
Yüksel, İ. (2005). İletişimin İş Tatmini Üzerindeki Etkileri: Bir<br />
İşletmede Yapılan Görgül Çalışma, Doğuş Üni<strong>ve</strong>rsitesi Dergisi,<br />
6 (2) 2005, s. 291-306.<br />
23
Aralık <strong>2011</strong><br />
makale<br />
KADINLAR İÇİN İŞ KOLAYLAŞTIRMA VE ZAMAN YÖNETİMİ<br />
Asuman UĞUR / <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
temizlik, yemek, ütü vb. işler <strong>ve</strong> çocuk yetiştirmek tam<br />
zamanlı bir iş olarak düşünülebilir. Yapılan araştırmalar<br />
göstermektedir ki; kadınlar ev işlerine ortalama 7 saat<br />
6 dakika; gelir getirici bir işte çalışan kadınlar (çalışan<br />
kadınlar) ev işlerine 5 saat 53 dakika, ev kadınları 8 saat<br />
32 dakika harcamaktadır (Nazik, 1999).<br />
Ev dışında ücretli çalışan <strong>ve</strong> çalışmayan kadınların<br />
zaman kullanım durumları (ortalama dakika/gün)<br />
Etkinlikler<br />
Çalışan<br />
Kadın<br />
Çalışmayan Kadın<br />
Mutfak etkinlikleri (yemek hazırlama) 109.5 140.1<br />
Günümüzde teknoloji kullanımı hayatın her alanına<br />
girmiş <strong>ve</strong> bir ayrıcalık olmaktan çok zorunluluk haline<br />
gelmiştir. Teknolojik araçların yaygın olarak kullanılması<br />
bir taraftan insan hayatını kolaylaştırıp, katkıda bulunurken,<br />
diğer taraftan zaman kazandıran önemli unsurlardan<br />
biri olarak görülebilir. Ancak özellikle günümüzde<br />
çalışan, çalışmayan, yönetici, doktor, öğretmen, ev kadını,<br />
öğrenci hemen herkesin ortak sorunu zamansızlık<br />
olarak karşımıza çıkmakta. “Günler nasıl geçiyor anlamıyorum,<br />
yapmak istediğim pek çok şey var ama zaman<br />
bulamıyorum”, “Zaman ne çabuk geçti, daha yapacak<br />
çok iş var” gibi şikâyetler ev kadınları tarafından bile pek<br />
çok kez söylenmektedir. Evde bir ücret beklemeksizin<br />
yapılan üretim <strong>ve</strong> hizmet faaliyetleri ev işlerini oluşturur.<br />
Ev işleri, aile olma özelliği <strong>ve</strong> aileyi oluşturan fertlerin refahı<br />
için gereklidir. Ev işlerinin yapılmasıyla aile içi üretim<br />
sağlanmış olur (Kalınkara <strong>ve</strong> Salman,1996). Kısaca ev<br />
işleri; yaşanabilir, temiz <strong>ve</strong> düzenli bir ortamda yaşamak,<br />
sağlıklı bireysel gelişim, ailede iletişimin güçlendirilmesi,<br />
aile kaynaklarının <strong>ve</strong>rimli olarak kullanımı, ailenin <strong>ve</strong><br />
bireyin sosyal ilişkilerinin geliştirilmesi, ailevi <strong>ve</strong> bireysel<br />
mutluluk için gereklidir.<br />
Ev işleri, “Dışarıda herhangi bir işte çalışmayıp kendi<br />
ev işlerini gören kadın” (http://tdkterim.gov.tr/bts/)<br />
olarak tanımlanan ev kadını ya da ücret karşılığında bir<br />
işte çalışan kadının işi olarak görülmekte. Sadece gelişmemiş<br />
ya da gelişmekte olan ülkelerde değil, sanayileşmiş<br />
ülkelerde de kadınlar ev işleri, çocuk <strong>ve</strong> yaşlı<br />
aile fertlerinin bakımından sorumlu tutulmaktadır. Yemek<br />
pişirme, temizlik yapma, bulaşık yıkama, ütü yapma gibi<br />
işleri kadın yapmakta, ancak erkek özel durumlarda<br />
bunları eşi ile paylaştığında ise eşi bu işleri yardım etmek<br />
adına yapmaktadır. Bu kapsamda; bir e<strong>ve</strong> bakmak<br />
Ev temizliği 151.3 217.8<br />
Çamaşır yıkama 71.2 117.6<br />
Çocuk bakımı 43.1 85.8<br />
Alış-<strong>ve</strong>riş 29.3 45.1<br />
Kişisel bakım <strong>ve</strong> dinlenme 478.3 462.4<br />
Serbest zaman faaliyetleri 257.7 + 401.9<br />
Kaynak: Nazik, H <strong>ve</strong> diğerleri.(1999) Mesleki Eğitim Fakültesi Dergisi. Sayı:2<br />
Dönem: Temmuz S.39-56.<br />
Ev işlerinin yürütülmesinde materyal kaynaklar kadar<br />
fiziksel kapasite <strong>ve</strong> zihinsel yetenek gibi insansal kaynakların<br />
yanı sıra zaman da önemli rol oynar. Bireyin işe<br />
karşı olan ilgi <strong>ve</strong> tutumu, bilgi <strong>ve</strong> becerisi, iş için gereken<br />
zaman ile o iş için ayrılan zamanın uygunluğu işi kolaylaştırır<br />
(Çekal, 2008).<br />
Zaman aslında herkes için sabittir, yani herkes için<br />
günde 24, haftada 168 saat vardır. Ancak benzer koşullarda<br />
yaşayan <strong>ve</strong> çalışanların üretimleri bireysel yeteneklerden<br />
de kaynaklanan farklılıklar gösterir. Bu farkı<br />
yaratan etkenlerden biri de zamanın nasıl kullanıldığıdır.<br />
Zaman yönetimi bu konuda kişilere yardımcı araçtır. Zaman<br />
yönetimi, amaçlara <strong>ve</strong> hedeflere ulaşmada önemli<br />
bir kaynak olan zamanı <strong>ve</strong>rimli kullanma çabasıdır. Zaman<br />
yönetiminde söz konusu olan, mevcut zamanda<br />
nelerin yapılabileceğinin planlanmasıdır. Kısaca kişinin;<br />
kendisine, ailesine, sosyal çevresine <strong>ve</strong> bunların gerektirdiği<br />
faaliyetlere ayırdığı zamanının dengeli şekilde kullanılmasıdır.<br />
Zaman Kazandıran Öneriler<br />
Ev işlerini yapan kimseler işlerin daha kolay <strong>ve</strong> daha<br />
kısa sürede yapılmasını arzu ederler. “Evle ilgili işlerin<br />
24
Aralık <strong>2011</strong><br />
daha etkili yollarla hızlı <strong>ve</strong> yorulmadan yapılabilmesi için<br />
yol <strong>ve</strong> yöntemlerin geliştirilmesi” iş kolaylaştırma olarak<br />
tanımlanmaktadır (Kalınkara <strong>ve</strong> Salman, 1996). Ev işlerini<br />
kolaylaştırmada ilk yapılacak her işe ilişkin tutumların<br />
belirlenmesidir. Bu doğrultuda “niçin, nasıl, iş daha az<br />
zaman harcayarak yapılabilir mi, yer, araç gereç yeniden<br />
düzenlenerek daha uygun ortam sağlanabilir mi, daha<br />
uygun alet edevatlar nelerdir” gibi sorular cevaplandırılmalıdır.<br />
Bu sorulara <strong>ve</strong>rilecek işin yapım yöntemlerinin<br />
düzeltilmesi <strong>ve</strong> yöntemlerin yararlarının fark edilip kabul<br />
edilmesi, yorgunluğu <strong>ve</strong> harcanan zamanı azaltarak faaliyetin<br />
daha <strong>ve</strong>rimli gerçekleştirilmesini sağlayabilir. İş<br />
onu yapabilecek zaman kadar büyür. <strong>Genel</strong>de insanlar<br />
işlerinin çok fazla olduğunu düşünür. Çünkü günlük işlerini<br />
planlama, değerlendirme <strong>ve</strong> koordine etmekte başarısızdırlar.<br />
Ev işlerinin planlanması <strong>ve</strong>rimliliğin artmasında<br />
en önemli etkendir. Planlama, evde belli bir süre<br />
içerisinde gerçekleştirilmesi düşünülen <strong>ve</strong> amaca yönelik<br />
olan etkinliklerin sıraya konmasıdır. Örneğin, evde bir<br />
gün içerisinde, aile bireylerinin günlük besin ihtiyaçlarını<br />
karşılama, kişisel bakımları için temiz <strong>ve</strong> sağlıklı ortam<br />
hazırlama amaçlarına yönelik olan ev yönetim işleri; yemek<br />
yapma, sofra hazırlama, bulaşık yıkama, tuvaletbanyo<br />
vb.nin günlük temizliğini yapma, mutfak, lavabo,<br />
tezgâh vb. temizleme olabilir. Bu işlerin, ne zaman, kim<br />
tarafından, ne kadar sürede yapılacağını bilmek, iyi bir<br />
planlamayı gerektirir.<br />
İşleri Gruplandırmak<br />
İşleri özelliklerine göre gruplandırmak, işe karşı tutumu<br />
belirlemek <strong>ve</strong> hangilerinin daha önce yapılacağına<br />
karar <strong>ve</strong>rmek adına önemlidir. (http://notoku.com/ailede-zaman-yonetimi/)<br />
Bunun için işleri;<br />
- Kolay <strong>ve</strong> zor oluşuna göre: Ev yönetim işlerinden<br />
bazıları daha fazla enerji harcamayı gerektirir <strong>ve</strong><br />
daha yorucudur, bu tür işlerin yapımı daha fazla zaman<br />
harcamayı gerektirir.<br />
- Önemlilik durumuna göre: Belli bir zaman dilimi<br />
içerisindeki hedefleri gerçekleştirmek için, yapılması<br />
düşünülen işlerden bazıları diğerlerine göre daha önemli<br />
olabilir. Örneğin; ailenin temel ihtiyacı olan <strong>ve</strong> sağlıkla<br />
direkt ilişkisi bulunan beslenme ile ilgili işler, diğerlerine<br />
göre daha önemli olabilir.<br />
- Temel <strong>ve</strong> destek işler oluşuna göre: Bazen,<br />
yardımcı işleri yerine getirmeden, esas işlerin başarılması<br />
mümkün olmayabilir. Daha az zaman alan, ama esas<br />
işi kolaylaştıran yardımcı işlerin ihmal edilmesi, esas işler<br />
için harcanacak zamanı arttırabilir. Örneğin; ütü yapmak<br />
esas bir iş, ütülenecek eşyaları düzgün kurutmak, hemen<br />
ütülenmeyecek ise düzgün katlayarak saklamak<br />
gibi işler, ütülemeyi kolaylaştıran yardımcı işlerdir.<br />
- Zevkli <strong>ve</strong>ya sıkıcı oluşuna göre gruplama: <strong>Genel</strong>likle,<br />
sıkıcı olan işlerin yapımı daha fazla zaman alır.<br />
Belli bir zaman dilimine zevkli <strong>ve</strong> sıkıcı işleri dengeli bir<br />
şekilde yerleştirerek zamanı daha iyi kullanabiliriz.<br />
- İşleri; hep aynı şekilde tekrarlanan (rutin) işler<br />
<strong>ve</strong> ilk defa yapılacak olan işler olarak gruplama:<br />
Rutin işler, alışkanlık haline gelmiş, otomatik işler<br />
olduğundan, süresi bellidir. İlk defa yapacağınız işler için<br />
harcayacağınız süreyi önceden belirlemek sizin için zor<br />
olabilir.<br />
Her işin hangi sürede yapılabileceğini belirlemelisiniz.<br />
Bir işe gereğinden fazla zaman harcamamak<br />
için, o işin hangi sürede yapılabileceğini bilmek gerekir.<br />
Bunun için, zaman kaydı tutmak esastır. Evde, her işin<br />
yapımından sonra, o işin ne kadar sürede yapıldığını <strong>ve</strong><br />
her yarım saatte bir, o süre içinde neler yapıldığını kaydetmek,<br />
belirli aralıklarla bu kayıtları inceleyip değerlendirerek<br />
işin yapımı için standart zamanlar belirlemeye çalışmak,<br />
zamanı planlamayı kolaylaştırır (Josephs,1994).<br />
Bunların dışında;<br />
• Güne başlayabilmek yataktan kalkmakla mümkündür.<br />
Güne nasıl başlandığı bütün faaliyetlerdeki<br />
farklılıklarda rol oynar. Güne erken başlamak <strong>ve</strong> uyanır<br />
uyanmaz yataktan kalkmak zaman kazandıran<br />
yöntemlerden biridir. Çünkü yatakta oyalanmak <strong>ve</strong><br />
sanıldığı kadar geç olmadığını düşünmek erteleme<br />
yöntemlerinden biridir,<br />
• Sadece iki kişi bile yaşasa, bir evin işleri için planlama<br />
gerekir. Evde yapılması gereken işlerin, analiz<br />
edilip planlanması gerekir,<br />
• Güne ilişkin hedef <strong>ve</strong> öncelikler önemlidir, en önemli<br />
iş birinci önceliklidir,<br />
• Günlük <strong>ve</strong> haftalık ev işi listeleri zaman kazandırır.<br />
Her gün yapılması gerekenleri listeye dökmek 10<br />
dakikadan fazla zamanı gerektirmez,<br />
• Zamanı enerji düzeyleriyle bağlantılı olarak kullanmak<br />
gerekir. Önemli işleri, en yüksek enerji zamanında<br />
yapmak gibi,<br />
• Ev işleri haftanın günlerine paylaştırılabilir,<br />
• Eski eşyaları saklamak evde yığınlar oluşturur, belirli<br />
aralıklarla eşyalar gözden geçirilebilir,<br />
• Her şeyi aynı anda yapmaya çalışmak yerine, alanlar<br />
ayrı ayrı temizlenebilir,<br />
• Sık kullanılan eşyaların yedeklenmesi önemlidir. Örneğin,<br />
tuvalet malzemeleri. Tek tek almak yerine<br />
birkaç tane alarak paradan <strong>ve</strong> zamandan tasarruf<br />
edilebilir,<br />
• Evdeki aynı amacı gören araçları bir arada tutmak <strong>ve</strong><br />
kullandıktan sonra yerine koymak önemli,<br />
25
Aralık <strong>2011</strong><br />
• Kayıp eşya aramak, genellikle evdeki can sıkıcı işler<br />
arasında ilk <strong>ve</strong> en çok zaman tüketen olanıdır. Her<br />
şeyin kendine ait bir yeri olduğu zaman onlara kolayca<br />
erişilebilir. Her eşyaya bir yer ayarlamak <strong>ve</strong> kullandıktan<br />
sonra onları yerine koymak <strong>ve</strong> bunu alışkanlık<br />
haline getirmek pek çok zaman kazandırır. Örneğin<br />
gözlüksüz burnunun ucunu göremiyorsanız, gözlüğünüzü<br />
komedine <strong>ve</strong>ya belirlediğiniz bir yere ama<br />
her gün aynı yere koymak önemlidir,<br />
• Önemli kağıtlar için bir dosya oluşturmak zaman kazandırır.<br />
Bu dosya içinde faturalar, garanti belgeleri,<br />
yetkili servis adresleri vb olabilir,<br />
• Saklanacak yazışmalar için ayrı bir dosya oluşturmak<br />
gerekir; değerli kağıtlar, tapu, ruhsat vb. bu dosya<br />
içinde saklanabilir,<br />
• Elbiseleri tek tek asmak, diğer kombinasyon olanaklarını<br />
daha rahat görebilmeyi sağlar,<br />
• Giyeceklerin sınıflandırılması kolay bulunmasını sağlar.<br />
Yani bluzlar, etekler, elbiseler ayrı ayrı yerleştirilmeli,<br />
• Katlanıp açık raflara konacak giysiler çekmecelere<br />
konmamalı. Göz önünde olmadığında nelere sahip<br />
olduğu unutulur,<br />
• El çantaları düz şekilde <strong>ve</strong> kağıtla gevşekçe doldurulmuş<br />
olarak raflarda <strong>ve</strong> çekmecede tutulmalıdır,<br />
• Dolap kapağına temizlikçide <strong>ve</strong>ya ütücüde olan giysilerin<br />
listesi asıldığında kolay hatırlanacaktır,<br />
• İnce eşarplar katlanıp küçük çekmeceye konabilir,<br />
• Çorapları renklerine göre ayırmak <strong>ve</strong> küçük bir sepet<br />
içinde saklamak kolaylık sağlar,<br />
• Sü<strong>ve</strong>terleri, örgü giyecekleri ya da <strong>ve</strong>rev kesilmiş giysileri<br />
askıya asmak çabuk yıpranmalarına neden olur.<br />
Katlayıp kaldırmak gerekir,<br />
• Angora gibi tüy bırakan giysileri, kadife gibi tüy yutan<br />
giysilerden uzak tutmak gerekir,<br />
• Çıkarılan giysilerin biraz havalandırılması iyi olur,<br />
• Anahtarlar, görünür ama çocukların ulaşamayacağı<br />
bir yerde hepsi bir arada durmalı,<br />
• Mutfaktan sonra evin en çok kullanılan alanı olan<br />
banyo, fonksiyonel olmalı. Boş duran alanlara raflar,<br />
kapı arkalarına askılar yerleştirilebilir,<br />
• Her aile bireyine ayrı bir raf ayırmak yoluyla eşyaların<br />
birbirine karışması önlebilir,<br />
• Çocuk odası için, çocuğun büyüyeceği <strong>ve</strong> ihtiyaçlarının<br />
değişeceği göz önünde tutarak ona uygun<br />
raflar ayarlanabilir. Oyuncakları sınıflandırılabilir. Haberleşme<br />
panoları, renkli sepetler eşyaların düzenli<br />
durmasını sağlar,<br />
• Mutfak, evde en çok zaman geçirilen, en önemli<br />
işlerin yapıldığı alandır. Bu anlamda mutfak düzeni<br />
önemlidir. Ayrıca ailenin yaşam biçimi mutfağın tasarımında<br />
belirleyici unsurdur. Bu durumda önce yapılması<br />
gereken; mevcut mutfak ile ilgili kolaylıklar <strong>ve</strong><br />
zorluklar listelenebilir,<br />
• Donanım uygun şekilde yerleştirilerek mutfak işlerinde<br />
adımdan tasarruf sağlanabilir. Evye, pişirici <strong>ve</strong><br />
soğutucu arasındaki üçgenin genişliği çok fazla ya<br />
da çok dar olmamalıdır. Mesafenin gereğinden fazla<br />
olması çalışanın <strong>ve</strong>rimini azaltır, az olması ise işlerin<br />
zorlanarak yapılmasına neden olabilir,<br />
• Bütün çalışma yüzeyleri yapılan işe uygun yükseklikte<br />
olmalıdır. Örneğin; mutfak çalışma tezgahının<br />
kişiye uygun olandan daha düşük ya da yüksek olması<br />
durumunda gereksiz yorgunluk <strong>ve</strong> zorlamalar<br />
meydana gelebilir,<br />
• Tezgah, en arkasına ulaşmak için uzanmak durumunda<br />
kalınacak kadar geniş olmamalı,<br />
• Sağ ellerini kullanan insanlar için kirli kaplar evyenin<br />
sağına yığıldığında, yıkama, durulama <strong>ve</strong> depolama<br />
işleri için hareket sayısı en aza iner <strong>ve</strong> yorulma önlenmiş<br />
olur,<br />
• Sık kullanılmayan her şey tezgah üzerinden kaldırılmalı,<br />
sürekli kirlenen tezgah, üzerinde daha az şey<br />
olduğunda daha kolay temizlenebilir,<br />
• Haftalık mönülerin planlanması <strong>ve</strong> bir alış<strong>ve</strong>riş listesi<br />
yapılması zaman kazandırır,<br />
• Süpermarkete olabildiğince boş saatlerde gitmek<br />
alış<strong>ve</strong>rişin çabuk <strong>ve</strong> rahat yapılmasını sağlar,<br />
• Bir yandan yemek yaparken diğer yandan dağıtılanları<br />
toplamak <strong>ve</strong> temizlemek önemli,<br />
• Baharat dolabının yemek pişirme yerine yakın olması<br />
gerekir,<br />
• İşleri birbirine yakın yerdeki mağazalar, bankalar,<br />
26
Aralık <strong>2011</strong><br />
kuru temizleyiciler, benzin istasyonlarında halletmek;<br />
zamandan kazandırmanın yanı sıra daha az yorulmayı<br />
sağlar,<br />
• Daha iyi organizasyon, ila<strong>ve</strong> <strong>ve</strong> ayarlanabilir raflar, ek<br />
tezgâhlar ile iş daha kolaylaşacaktır,<br />
• Rafların altına, fincanların asılabileceği askılıklar hem<br />
çok şık duracak hem de yer kazandıracaktır,<br />
• Her gün kullanılmayan malzemeler ortadan kaldırılmalıdır,<br />
• Alış<strong>ve</strong>riş poşetlerini belki bir gün kullanılır diyerek<br />
buzdolabının ya da fırının yanına sıkıştırmak zamanlara<br />
böceklenmelere neden olabilir,<br />
• Araç gereç <strong>ve</strong> ekipmanların kolaylıkla erişilebilecek<br />
şekilde düzenlenmesi birçok işi kolaylaştıracaktır.<br />
Ancak çok nadir kullanılan araç gereçler rafların arkasına<br />
ya da üst raflara yerleştirilebilir,<br />
• Mutfağın büyüklüğü ne olursa olsun belli başlı aletleri<br />
birbirine yakın koymak önemli. Örneğin; fırın lavaboya<br />
yakın yere konmalı,<br />
• Mümkünse buzdolabını kapının yakınına yerleştirmek<br />
gerekir,<br />
• Çok kullanılan tencereler lavabonun yakınında olmalı,<br />
az kullanılanlar ise mümkün olduğunca uzakta<br />
bulunmalı,<br />
• Cez<strong>ve</strong>leri kancalarla asmak yer kazandırır,<br />
• Temizlik malzemeleri <strong>ve</strong> kapaklı çöp kovası lavabonun<br />
altında bulunmalı,<br />
• Mutfağın büyüklüğü ne olursa olsun, bulaşık makinesi<br />
hem zaman kazandırır hem temizlik,<br />
• En sık kullanılan porselenleri, çay bardaklarını çabuk<br />
ulaşılacak yerde bulundurmak gerekir.<br />
• Kolay silinen plastik örtüler, masa örtüsünün kirlenmesini<br />
önler,<br />
• Masa hazırlar ya da toplarken bir tepsi kullanmak zaman<br />
kazandırır <strong>ve</strong> yorulmayı önler,<br />
• Büyük cebi olan bir önlük kullanmak, temizlik yaparken<br />
yeri değişmiş küçük nesneleri ceplere koymak,<br />
sonra dolaşırken bunları olmaları gereken yerlere bırakmak<br />
işi kolaylaştırır,<br />
• California Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde yapılan bir araştırmadan<br />
çıkan sonuca göre; cam yıkama <strong>ve</strong> kurulama işlemi<br />
gazete ile <strong>ve</strong>ya lastikli sünger kullanıldığında daha az<br />
sürede tamamlanmakta,<br />
• İyi bir buharlı ütü zaman kazandıran aletler arasındadır,<br />
• Ütü masası ütüyü kolay yapmayı sağlar,<br />
• Elektrikli süpürge kullanıldığında; ahşaplar, duvarlar,<br />
mobilyalar, lamba içleri, resimler için toz alma fırçasını<br />
kullanmak daha uzun süre temiz kalmalarının<br />
sağlar,<br />
• Süpürgenin uzantılarıyla yüksek pencerelerin, kapıların<br />
tozu alınabilir,<br />
• Kenarları lastikli çarşaflar yatak düzeltme zamanını<br />
oldukça azaltabilir,<br />
• Takım olan çarşaf <strong>ve</strong> yastıkları bir arada bulundurma<br />
kolaylık sağlar,<br />
• Dolapta tek <strong>ve</strong> çift kişilik çarşaf takımlarını ayrı yerlerde<br />
tutmak daha sonra bulmayı kolaylaştırır,<br />
• Evin diğer fertlerine, özellikle çocuklara neyin nasıl<br />
yapılması gerektiğini öğretmek <strong>ve</strong> sonra eleştirmeden<br />
yapmalarına izin <strong>ve</strong>rmek gerekir.<br />
Zaman <strong>ve</strong> emekten tasarruf için iş kolaylaştırma evle<br />
ilgili işlerin daha etkili yollarla, hızlı <strong>ve</strong> güçlük çekilmeden<br />
yapılabilmesi için önemlidir. Her açıdan, olmazsa olmaz<br />
ev işlerinden yapacağınız zaman tasarrufu, hayatınıza<br />
anlam <strong>ve</strong>ren yapılması gerekenlere <strong>ve</strong> yapılmasını istediklerinize<br />
daha fazla zaman ayırmanız anlamına gelir.<br />
Ayrıca ailede zamanı planlı kullanmanın olumlu sonuçları<br />
ise şöyle özetlenebilir:<br />
- Bireysel <strong>ve</strong>rimliliğin artması; her bireyin bilgi <strong>ve</strong> becerilerini<br />
geliştirmesi, bireysel zamanının bir kısmını ev<br />
üretimine harcaması,<br />
- Zamanında, yeterli <strong>ve</strong> kaliteli üretim sağlanması <strong>ve</strong><br />
evdeki yaşam kalitesinin artması,<br />
- Bireylerin ev dışındaki zamanlarını da daha düzenli<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli yürütmelerine katkıda bulunması.<br />
Kaynakça<br />
Çekal,N .(2008). Kadınların Evde İşi Kolaylaştırma<br />
Yöntemlerine İlişkin Görüşleri <strong>ve</strong> Bu Yöntemleri Kullanma<br />
Durumları. <strong>Verimlilik</strong> Dergisi, 87-99<br />
Josephs, R. (1994). Zaman Yönetimi. Çev: Özlem<br />
Koşar, İstanbul: Epsilon Yayınları<br />
Kadının Statüsü <strong>ve</strong> Sorunları <strong>Genel</strong> Müdürlüğü.<br />
(1998). Cumhuriyetin 75. Yılında Türkiye’de Kadının<br />
Durumu. Ankara, Takav Matbaacılık<br />
Kalınkara,V <strong>ve</strong> Çekal,N.(2009). Evle İlgili İşlerde<br />
<strong>Verimlilik</strong>: Kadınların Çevresel Tasarıma İlişkin<br />
Bilgi Düzeyleri. <strong>Verimlilik</strong> Dergisi, 47-56<br />
Kalınkara,V. <strong>ve</strong> Salman,M.(1996). Evle İlgili İşlerde<br />
Çalışma Yöntemlerinin <strong>ve</strong> Ortam Koşullarının<br />
İyileştirilmesi. İş Kolaylaştırma. <strong>Verimlilik</strong> Dergisi,55-68<br />
Nazik,H. (1999). Evli Kadınların Zaman Kullanımı.<br />
Mesleki Eğitim Dergisi. Sayı:2 S.39-56<br />
Roesch,R.(1998).Yoğun İnsanlar İçin Zaman Yönetimi.<br />
Çev: Selim Yeniçeri, İstanbul, Beyaz Yayınları.<br />
http://tdkterim.gov.tr/bts/<br />
http://notoku.com/ailede-zaman-yonetimi/<br />
27
Aralık <strong>2011</strong><br />
makale<br />
OECD ÜLKELERİNDE PERFORMANSA DAYALI ÜCRETLENDİRME<br />
MODELLERİ VE TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE PERFORMANS<br />
DEĞERLENDİRMEYE İLİŞKİN GELİŞMELER<br />
Deniz KOÇ / <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
Dünyada yaşanan hızlı gelişim <strong>ve</strong> değişim tüm örgütleri<br />
yönetim yapıları başta olmak üzere her konuda<br />
değişime zorlamaktadır. Değişen ekonomik, sosyal <strong>ve</strong><br />
teknolojik koşullar ülkeleri, vatandaş memnuniyetini,<br />
saydamlık <strong>ve</strong> hesap <strong>ve</strong>rebilirliği, kaynakların <strong>ve</strong>rimli kullanımını<br />
esas alan yönetim <strong>ve</strong> denetim modelleri geliştirmeye<br />
yöneltmiştir. 1970’li yıllardan itibaren, dünyada<br />
birçok ülkede olduğu gibi ülkemizde de kamu kesimine<br />
yönelik reformların arasında “stratejik yönetim” <strong>ve</strong><br />
“performans yönetimi” kavramları dâhil edilmiştir. Son<br />
yıllarda yaşanan gelişmeler <strong>ve</strong> yapılan düzenlemelerde<br />
ise kamu kesiminde kurumsal <strong>ve</strong> özellikle bireysel performans<br />
değerlendirme uygulamalarının yaygın şekilde<br />
ele alındığı görülmektedir.<br />
Performans yönetimi, bir yönetim aracı olarak bireysel<br />
performans değerlendirmesini de içeren geniş<br />
kapsamlı bir kavramdır. Bu bakımdan, kavramsal olarak<br />
genel bir inceleme yapılmasının ardından, kamu<br />
kesiminde performans yönetimi <strong>ve</strong> OECD ülkelerinde<br />
performansa dayalı ücretlendirme çalışmalarına değinilecek<br />
<strong>ve</strong> mevzuatımızda son dönemde konuya ilişkin<br />
yapılan düzenlemeler ortaya koyulmaya çalışılacaktır.<br />
Performans Yönetimi Kavramı <strong>ve</strong> Kamuda<br />
“Performans”<br />
Kamu yönetimi disiplinin yaşadığı değişimi anlamlandırabilmek<br />
için örgütlerin en önemli unsurlarından<br />
olan insan kaynaklarının yönetilmesinde performans<br />
yönetimi kavramı <strong>ve</strong> kamu kesiminde performans yönetiminin<br />
incelenmesi önemli bir aşama olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır.<br />
Performans yönetimi kavramı, insanların yeteneklerinin<br />
iş hedefleriyle bütünleştirilerek belli bir örgüt ya<br />
da organizasyonun hedeflerinin gerçekleştirilmesine<br />
yönelik oluşturulan sistemler bütününü ifade etmektedir.<br />
Performans, genel anlamda amaçlı <strong>ve</strong> planlanmış<br />
bir etkinlik sonucunda elde edileni, nicel ya da<br />
nitel olarak belirleyen bir kavramdır(Akal, 2005: 17).<br />
Diğer bir anlatımla, “herhangi bir işte gösterilen başarı<br />
derecesi”dir(Bozkurt, 1998: 203). Performans yönetim<br />
sistemleri; çalışanları, yöneticileri <strong>ve</strong> örgütün tamamını<br />
ilgilendiren sistemlerdir <strong>ve</strong> aynı zamanda diğer yönetim<br />
süreçleriyle de doğrudan <strong>ve</strong> dolaylı bağlantıları bulunur.<br />
Kamu kesiminde performans olgusunu ise çalışanın<br />
performansının değerlendirilmesini <strong>ve</strong> bir sonraki aşamada<br />
da performansa dayalı ücretlendirme uygulamalarını<br />
içeren geniş kapsamlı bir bakış açısını gerekli kılmaktadır.<br />
Kamu kesiminde performans yönetiminin önemli bir unsuru<br />
olan bireysel performans değerlendirmesi, kamuda<br />
yaşanan reform sürecinde tamamlayıcı bir rol üstlenmektedir.<br />
Bu alandaki uluslararası örnekler <strong>ve</strong> ülkelerin uygulama<br />
deneyimlerinde, kamu yönetiminde yeniden yapılanma<br />
<strong>ve</strong> reform çalışmalarının ilk aşamalarında kamu<br />
mali yönetim sistemlerinde reform girişimlerinde bulunulduğu<br />
görülmektedir. <strong>Genel</strong>likle yönetim <strong>ve</strong> bütçeleme<br />
sistemlerinde yeni yaklaşımlar getiren, performans yönetimine<br />
geçiş olarak yapılan bu reformların temel amaçları;<br />
kaynakların daha etkin <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli kullanımının sağlanması,<br />
hesap <strong>ve</strong>rebilirliğin artırılması olarak sıralanmaktadır.<br />
Önceleri işlemlerin doğruluğu, mevzuata uygunluğu <strong>ve</strong><br />
düzenliliği başarı ölçütü olarak kullanılırken, günümüzde<br />
<strong>ve</strong>rimlilik, etkililik, tutumluluk, vatandaş memnuniyeti <strong>ve</strong><br />
hizmet kalitesi de önemli kıstaslar olarak değerlendirilmekte<br />
olup, bu bağlamda kamu kesiminde bireysel performans<br />
yönetimi de bunlara ulaşmada tamamlayıcı bir<br />
unsur olarak ele alınmaya başlamıştır. Kamuda bireysel<br />
performans değerlendirmenin temel amaçları; kurumsal<br />
hedefleri kişi bazına indirgeyerek her çalışan tarafından<br />
paylaşılmasını sağlamak, çalışanların örgütsel başarıya<br />
katkılarını gözlemlemek, yönetici <strong>ve</strong> çalışan arasındaki<br />
beklentilerin karşılıklı olarak anlaşılmasını sağlamak, bireysel<br />
<strong>ve</strong> kurumsal yetenekleri keşfetmek, çalışanların<br />
motivasyonunu artırmak <strong>ve</strong> eğitim planlarına temel oluşturmak<br />
şeklinde sıralanabilmektedir(Halis, 2003: 175).<br />
Kamuda Performansa İlişkin Ülke Uygulamalarının<br />
<strong>Genel</strong> Değerlendirmesi<br />
Kamu kurumlarının toplumun tümüne yönelik sundukları<br />
hizmetlerin kalitesinin artırılmasında, işgücünün<br />
katkısını ortaya koyabilmek bakımından performans yönetimi<br />
<strong>ve</strong> performansa dayalı ücretlendirmelerinin etkileri<br />
tüm ülkeler tarafından ele alınmaktadır. Bu aşamada ülke<br />
deneyimlerini incelemek <strong>ve</strong> uygulamaları değerlendirmek<br />
yol gösterici olabilir. Kamu yönetimlerinde <strong>ve</strong> kamu mali<br />
yönetim sistemlerinde gerçekleştirilen reformlar ile birlikte<br />
Amerika Birleşik Devletleri(ABD), Kanada, İngiltere başta<br />
olmak üzere OECD ülkelerinde kamuda kurumsal <strong>ve</strong><br />
bireysel performans yönetimi çalışmaları karşımıza çıkar.<br />
Ülkelerin çoğunda yapılan çalışmalar, kullanılan modeller<br />
<strong>ve</strong> değerlendirme kriterleri incelendiğinde benzer yaklaşımlar<br />
izledikleri, mevzuatla desteklenen uygulamalar tasarladıkları<br />
görülmektedir.<br />
Performans yönetimi <strong>ve</strong> performansa dayalı ücret<br />
uygulamaları başta ABD olmak üzere, gelişmiş ülkelerde<br />
yaygın bir şekilde uygulanmaya başlamıştır. Amaç<br />
çalışanların motivasyonlarını artırarak performansla-<br />
28
Aralık <strong>2011</strong><br />
rını yükseltmektir. 1993 yılında çıkartılan kamu tüzel<br />
kişileri için stratejik plan, yıllık performans planı <strong>ve</strong> yıllık<br />
performans raporunu hukuki bir zorunluluk olarak<br />
ortaya koyan “Hükümet Performans <strong>ve</strong> Sonuçları<br />
Yasası(The Go<strong>ve</strong>rnment Performance and Results Act)”<br />
ABD’deki performans yönetimi uygulamalarının temelini<br />
oluşturmaktadır(Yılmaz, 2010:119). Daha çok yönetim<br />
<strong>ve</strong> programlar kapsamında performans ölçümü üzerinde<br />
duran yasa kapsamında hazırlanacak yıllık performans<br />
planlarında; kamu örgütlerinin temel faaliyetleriyle<br />
ilgili olarak ulaşılması istenen ölçülebilir, nicel performans<br />
hedefleri; hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını değerlendirecek<br />
performans göstergeleri seti; performans<br />
ölçümlerinin nasıl yapılacağı <strong>ve</strong> performans ölçümlerinin<br />
doğruluğuna <strong>ve</strong> geçerliliğine gü<strong>ve</strong>n duyulmasının nasıl<br />
sağlanacağı gibi hususlara yer <strong>ve</strong>rilmesi gerektiği ifade<br />
edilmektedir. Bireysel performans yönetimi uygulaması<br />
ise ABD, Kanada, Yeni Zelanda gibi ülkelerde özellikle<br />
üst düzey yöneticilerin performansını değerlendirme<br />
üzerine kurulu olup ücretle bağları kurulmaktadır. ABD<br />
Hükümet Performans <strong>ve</strong> Sonuçları Yasası uygulamaları,<br />
stratejik yönetim <strong>ve</strong> performans yönetimi yaklaşımlarının<br />
hayata geçirilmesinde geçiş döneminin önemli olduğunu,<br />
pilot uygulamalarla başlanılması gerektiğini <strong>ve</strong> yoğun<br />
bir eğitime ihtiyaç bulunduğunu otaya koymaktadır.<br />
OECD Ülkelerinde Uygulanmakta Olan<br />
Performansa Dayalı Ücretlendirme Modelleri<br />
Ekonomik Kalkınma <strong>ve</strong> İşbirliği Örgütü (OECD) ülkelerinde<br />
de konu geniş kapsamlı olarak ele alınmakta <strong>ve</strong><br />
OECD raporlarında vurgulandığı üzere ücret, kamu sektörünün<br />
<strong>ve</strong>rimliliğini artırma <strong>ve</strong> kamu sektörü tarafından<br />
üretilen hizmetlerin kalitesini geliştirme mekanizması<br />
olarak görülmektedir. Yakın zamanda birçok ülke bireysel<br />
ya da grup performansa bağlı ücret uygulamasına<br />
yönelmektedir.<br />
OECD ülkelerinde uygulanmakta olan performansa<br />
dayalı ücretlendirme modellerini, OECD tarafından 2005<br />
yılında yayınlanmış olan “Performance-related Pay Policies<br />
for Go<strong>ve</strong>rnment Employees” raporunu temel alarak<br />
incelemek mümkündür (OECD, 2005). Rapor kapsamında<br />
incelenen ülkeler; Danimarka, Finlandiya, Fransa,<br />
Almanya, Macaristan, İtalya, Güney Kore, Yeni Zelanda,<br />
İspanya, İs<strong>ve</strong>ç, İsviçre <strong>ve</strong> İngiltere’dir. Rapor kapsamında<br />
bu 12 ülkenin kamu kesiminde performansa dayalı<br />
ücretlendirme (PDÜ) modeli, esneklik <strong>ve</strong> kontrol mekanizmaları,<br />
performansa dayalı ücret politikası genel<br />
tasarımları, performans değerlendirmeleri, performans<br />
ödemeleri, genel etkileri, spesifik problemleri <strong>ve</strong> uygulamadan<br />
çıkarılan dersler bakımından değerlendirilmesi<br />
yapılmıştır.<br />
Raporda yer alan ülkelerin PDÜ uygulamaları incelendiğinde,<br />
ortak özellikler olmakla birlikte ülkeden ülkeye<br />
farklılık gösteren uygulamalarla da karşılaşılmaktadır.<br />
Sistemin içine aldığı çalışan grupları ülkeler arası farklılık<br />
göstermektedir. İngiltere, Almanya, İsviçre, Danimarka<br />
<strong>ve</strong> Yeni Zelanda’da tüm personel sınıfları kapsam içindeyken,<br />
İtalya <strong>ve</strong> Kanada’da sadece yöneticilerin bireysel<br />
performanslarının değerlendirilmesi söz konusudur.<br />
Ülke uygulamaları incelendiğinde sistemin kapsamı, uygulanan<br />
yöntemler, finanse ediliş biçimlerinde farklılıklar<br />
gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır. Ülkelerinin tümünde,<br />
yönetenler bu uygulamalara sıcak bakmaktadır. Almanya,<br />
İtalya, İspanya gibi ülkelerin bireysel performans ikramiyesini<br />
gündeme taşıyan yasal düzenlemeler yapmış<br />
olmaları önemli bir göstergedir.<br />
Ülke deneyimlerinde bireysel performansa dayalı ücretlendirme<br />
ile takım performansına dayalı ücretlendirme<br />
uygulamalarının birlikte uygulandığı örneklerin arttığı<br />
görülmektedir. İngiltere, İspanya, Danimarka <strong>ve</strong> Güney<br />
Kore’de iki yöntemin de kullanıldığı modeller mevcuttur.<br />
Ancak Finlandiya’da bireysel PDÜ uygulaması söz<br />
konusu iken, Fransa’da takım performansları değerlendirilmektedir.<br />
Performans ücretinin miktarı da OECD<br />
ülkeleri arasında farklılık göstermektedir. Ancak genel<br />
olarak performans ücretinin temel ücretin belirli bir yüzdesi<br />
olarak tespit edildiğini söylemek mümkün olabilir.<br />
Yasal düzenlemelerle sistemlerin desteklenmesi konusu<br />
ele alındığında ise, Almanya, Macaristan, İtalya, İspanya<br />
<strong>ve</strong> İsviçre’nin yasal düzenleme ile sistemi uyguladığını<br />
görürüz. Danimarka, Finlandiya <strong>ve</strong> İs<strong>ve</strong>ç’te ise toplu görüşme<br />
yoluyla performans ücreti belirlenmektedir.<br />
Sistemi uygulayan OECD ülkelerinin elde ettikleri<br />
sonuçlara bakıldığında PDÜ’nin performansı artırmak<br />
konusunda etkisinin yeterince güçlü olmadığından söz<br />
edilmektedir. Performans ile ücret arasında kurulan bağın<br />
zayıf oluşu motivasyonu düşüren bir etken olarak<br />
ele alınmaktadır. Objektif değerlendirmenin olmayışı<br />
da Almanya <strong>ve</strong> Finlandiya gibi ülkelerde eleştiri konusu<br />
olan noktalardan bir diğeridir. Aynı şekilde İtalya’da<br />
da bu husus eleştirilmektedir. Yöneticilerin değerlendirme<br />
yapmaları konusunda da objektiflikten uzaklaşıldığı<br />
genellikle ülke uygulamalarında eleştiri konusu olan<br />
hususlardan biri olarak sayılmaktadır. Objektiflik konusu<br />
sistemlere olan “inanç” için belirleyici faktörlerden biri<br />
olarak sayılmaktadır. Değerlendirme sürecinde ayrımcılık<br />
yapılması ihtimali motivasyon üzerinde olumsuz bir<br />
etki yaratmaktadır. OECD ülkelerinin bu uygulamaları<br />
göstermektedir ki sistemin tasarımında ortaya çıkan<br />
aksaklıkların giderilmesi <strong>ve</strong> bir kültürün oluşturulmasıyla<br />
zaman içerisinde daha olumlu sonuçlar alınacağına<br />
yönelik bir inanç mevcuttur (Ceylan, 2009). Bu uygulamalar<br />
genel olarak değerlendirildiğinde; PDÜ sistemleri<br />
kurulurken daha az karmaşık <strong>ve</strong> çalışanlara danışılarak<br />
oluşturulan sistemlerin daha başarılı olabileceği sonucuna<br />
ulaşılabilmektedir.<br />
Türkiye’de Kamu Kesiminde Performans<br />
Yönetimine <strong>Genel</strong> Bakış<br />
Ülkelerin bu alandaki uygulamaları <strong>ve</strong> ücret sistemlerindeki<br />
değişimler OECD uygulamalarından etkilenmektedir.<br />
Türkiye’de kamu kesiminde reform çalışmaları<br />
kapsamında performans yönetimi uygulamaları da çeşitli<br />
tavsiye metinleri, plan, program <strong>ve</strong> strateji belgelerinde<br />
yer alarak gündeme gelmiştir.<br />
Yönetimin yeniden yapılandırılması çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
kamu yönetiminde kalite, açıklık, şeffaflık, denetim,<br />
yerelleşme, vatandaş odaklılık <strong>ve</strong> katılım gibi konulara<br />
artan ilgi, 1980’li yıllardan itibaren özellikle gelişmekte<br />
olan ülkelerde kabul gören yeni yönetim modellerinin<br />
29
Aralık <strong>2011</strong><br />
ülkemizde de uygulanması yönünde adımlar atılmasına<br />
neden olmuştur. Türkiye’de performans uygulamalarının<br />
önem kazanması, Sayıştay’a 1996 yılında performans<br />
denetimi yapma yetkisinin <strong>ve</strong>rilmesiyle gündeme taşınmıştır.<br />
Kalkınma planlarında da performans yönetimi<br />
<strong>ve</strong> performansa dayalı ücretlendirme olgusuna yer<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir. 7. Beş Yıllık Kalkınma Planı (1996-2000),<br />
“performans” kavramına ilk kez yer <strong>ve</strong>rilen kalkınma<br />
planı olarak karşımıza çıkar. 8. Beş Yıllık Kalkınma Planı<br />
(2001-2005)’nın “Kamu Hizmetlerinde Etkinliğin Artırılması”<br />
bölümünde ise, “Kamu yönetiminin yeniden<br />
yapılandırılmasında <strong>ve</strong>rimlilik, etkinlik <strong>ve</strong> tutumluluğun<br />
dolayısıyla da performansın artırılması; kamu kurum <strong>ve</strong><br />
kuruluşlarında görev <strong>ve</strong> teşkilat yapıları arasında uyum<br />
sağlanması, gerekli sayı <strong>ve</strong> nitelikte personel istihdamı,<br />
personelin bilimsel <strong>ve</strong> teknolojik gelişmeler ışığında eğitiminin<br />
sağlanması, çalışanlarının performansını etkin bir<br />
şekilde ölçen bir sisteme kavuşturulması, yetki devri <strong>ve</strong><br />
esneklikle beraber hesap <strong>ve</strong>rme sorumluluğunun <strong>ve</strong> yönetsel<br />
saydamlığın güçlendirilmesi; kamu yöneticilerinin<br />
<strong>ve</strong> çalışanlarının politika <strong>ve</strong> strateji oluşturma kapasitesinin<br />
geliştirilmesi <strong>ve</strong> kamu hizmetlerinin sunumunda kalite<br />
anlayışının <strong>ve</strong> bu amaca yönelik yönetsel yöntemlerin<br />
yerleştirilmesi temel ilkeler olacaktır.” denilmektedir.<br />
Bu plan doğrultusuna hükümetler düzeyinde de<br />
konu detaylı olarak ele alınmış olup, 58. Hükümet Acil<br />
Eylem Planı’nda, “Kamuda performans odaklı denetim<br />
sistemine geçiş” konusuna yer <strong>ve</strong>rilmiştir. Planda,<br />
“Sayıştay mevcut durumda sadece kanuna uygunluk<br />
denetimi yapmaktadır. Dünyadaki gelişmeler <strong>ve</strong> ülke<br />
ekonomisinde <strong>ve</strong>rimliliği artırma hedefi çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
sadece kanuna uygunluk denetimi yetersiz kalmaktadır.<br />
Performans denetimine geçilmesi ile birlikte kamu<br />
yönetiminde etkinlik, vatandaş <strong>ve</strong> hizmet odaklı çalışma<br />
anlayışı <strong>ve</strong> hedefe dönük faaliyet gösterme uygulaması<br />
yaygınlaştırılacaktır.” ifadesi de konuya ilginin devam ettiğini<br />
göstermektedir.<br />
Ayrıca planda asıl sözü edilen Devlet Personel Rejimi<br />
Reformunun geliştirilmesiyle, Kamu yönetiminin hantallaşmasında,<br />
hesap <strong>ve</strong>rememesinde, içe kapanmasında,<br />
etkin olmamasında vb. olumsuzluklarda birinci derecede<br />
paya sahip olan mevcut personel rejiminin değişmesinden<br />
söz edilmiş, “Devlet Personel Rejimi Reformu ile<br />
bütün kamu kurum <strong>ve</strong> kuruluşlarında norm kadro uygulamasına<br />
geçilecek, göre<strong>ve</strong> alma <strong>ve</strong> yükselmede objektif<br />
kriterler getirilecek, statüler azaltılacak <strong>ve</strong> benzer statüler<br />
arasındaki ekonomik <strong>ve</strong> sosyal farklılıklar giderilecek,<br />
maaş <strong>ve</strong> ücret sistemi sadeleştirilecek <strong>ve</strong> dengesizlikler<br />
giderilecek, esnek çalışma usulleri getirilecektir. Uzun<br />
vadede performansa dayalı ücret sistemine geçilecektir.”<br />
ifadesine de yer <strong>ve</strong>rilmiştir. 2003 yılında başlatılan<br />
Kamu Yönetiminde Yeniden Yapılanma Çalışmaları çerçe<strong>ve</strong>sinde,<br />
“Kamu Yönetimi Temel Kanun Tasarısı” da<br />
performans odaklı bir yönetim anlayışına yer <strong>ve</strong>rmiştir<br />
(Güler, 2010).<br />
Ayrıca Stratejik Planlama <strong>ve</strong> Performans Yönetimi<br />
konularındaki çalışmalar kapsamında, DPT’nin 2003<br />
yılında hazırladığı “Kamu İdareleri İçin Stratejik Planlama<br />
Kılavuzu”nda <strong>ve</strong> 5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi <strong>ve</strong><br />
Kontrol Kanunu”da da konu düzenlenmektedir. Bu Kanun<br />
ile “Stratejik Planlama <strong>ve</strong> Performans Esaslı Bütçeleme”<br />
konusu somut olarak tanımlanmış <strong>ve</strong> uygulama<br />
usul <strong>ve</strong> esasları düzenlenerek kamu idarelerine çeşitli<br />
görevler tanımlaştır. Diğer ülkelerin uygulama deneyimlerine<br />
paralel olarak, kurumsal olarak sunulan hizmetler<br />
düzeyinde kamu kesiminde performans göstergelerinin<br />
tanımlanması <strong>ve</strong> ölçülmesi sürecinin başlatılması bu<br />
kesimde konunun anlaşılması <strong>ve</strong> uygulanması bakımından<br />
önemli bir adım teşkil etmektedir.<br />
Son kalkınma planı olan 9. Beş Yıllık Kalkınma Planı<br />
(2007-2013)’nda performansın, hem kurumsal hem de<br />
bireysel olarak ele alındığını görülmektedir. Kamu idarelerinin<br />
performanslarını gösterebilecekleri bir yapıya<br />
kavuşturulacağı, kamu kaynaklarının performans programlarına<br />
uygun tahsis edileceği hükümleriyle kurumsal<br />
performansa vurgu yapılmaktadır. Kamu personeli<br />
değerlendirme sisteminin gözden geçirilerek personel<br />
performansını objektif <strong>ve</strong> saydam biçimde ölçebilecek<br />
standartlar geliştirilmesi hususlarıyla da bireysel<br />
performansa dikkat çekilmektedir. Bu düzenlemeler<br />
bağlamında, ülkemizde de tüm kamu görevlilerini kapsamamakla<br />
birlikte sağlık sektöründe <strong>ve</strong> bazı kamu<br />
kurumlarında çeşitli performans yönetim sistemleri uygulanmakta,<br />
performansa dayalı ücretlendirme düzenlemeleri<br />
yapılmaktadır.<br />
Kamuda Performans Yönetimine İlişkin Yeni<br />
Düzenlemeler<br />
Uluslararası deneyimler <strong>ve</strong> ülkemizde yaşanan gelişmelere<br />
paralel olarak <strong>2011</strong> yılında kamuda performans<br />
yönetimi başlığı altında değerlendirilebilecek kimi<br />
yasal düzenlemelerden de bu çalışma kapsamında söz<br />
etmek gerekmektedir. Kamuoyunda “Torba Yasa” olarak<br />
bilinen <strong>ve</strong> 25 Şubat <strong>2011</strong> tarihli Resmi Gazete’de<br />
yayımlanarak yürürlüğe giren 6111 sayılı “Bazı Alacakların<br />
Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar <strong>ve</strong><br />
<strong>Genel</strong> Sağlık Sigortası Kanunu <strong>ve</strong> Diğer Bazı Kanun <strong>ve</strong><br />
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması<br />
Hakkında Kanun” ile çok sayıda kanunda çeşitli düzenlemeler<br />
<strong>ve</strong> değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda yapılan<br />
değişikliklerden en önemlilerinden biri ise 657 sayılı<br />
Devlet Memurları Kanunu’nda yapılan değişikliklerdir.<br />
6111 sayılı Kanun ile, devlet memurlarına ilişkin sicil<br />
raporu doldurulması uygulamasına ilişkin maddeleri yürürlükten<br />
kaldırılmıştır. Öncesinde personel rejimimizde<br />
kamu görevlilerinin başarılarının değerlendirilmesine ilişkin<br />
olarak, performans yönetimi ile çok sayıda farklılık<br />
içerse de, sicil raporu doldurulması uygulaması mevcuttu.<br />
Uygulama biçimi <strong>ve</strong> içeriği bakımından yaşanan<br />
değişimlere <strong>ve</strong> ihtiyaca yeterince cevap <strong>ve</strong>remez hale<br />
gelmiş <strong>ve</strong> kurumlar açısından sağlıklı uygulama olanağını<br />
kaybetmiş olarak görülen, personelin genel durum<br />
<strong>ve</strong> davranışları, mesleki yeterlilikleri, yönetsel yeterlilikleri<br />
<strong>ve</strong> yurt dışı görev yeterlilikleri konularında yer alan<br />
sorulara <strong>ve</strong>rilen cevaplardan oluşan <strong>ve</strong> objektif olmayı<br />
engelleyebilecek bir değerlendirme metodu içeren sicil<br />
raporu doldurulması uygulaması <strong>ve</strong> yukarıda bahsedilen<br />
uluslararası <strong>ve</strong> ulusal gelişmelere paralel bir düzenleme<br />
ile yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte 6111<br />
sayılı yasada, kamu görevlilerinin değerlendirilmesine<br />
ilişkin bir değişikliğe yer <strong>ve</strong>rmiştir.<br />
6111 sayılı yasa ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda<br />
değiştirilen, “Başarı, üstün başarı değerlendir-<br />
30
Aralık <strong>2011</strong><br />
mesi <strong>ve</strong> ödül” başlıklı 122’nci maddede yer alan; “Görevli<br />
oldukları kurumlarda olağanüstü gayret <strong>ve</strong> çalışmaları ile<br />
emsallerine göre başarılı görev yapmak suretiyle; kamu<br />
kaynağında önemli ölçüde tasarruf sağlanmasında,<br />
kamu zararının oluşmasının önlenmesinde <strong>ve</strong> önlenemez<br />
kamu zararlarının önemli ölçüde azaltılmasında,<br />
kamusal fayda <strong>ve</strong> gelirlerin beklenenin üzerinde artırılmasında<br />
<strong>ve</strong>ya sunulan hizmetlerin etkinlik <strong>ve</strong> kalitesinin<br />
yükseltilmesinde somut olaylara <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rilere dayalı olarak<br />
katkı sağladıkları tespit edilen memura, merkezde bağlı<br />
<strong>ve</strong>ya ilgili bakan, illerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından<br />
başarı belgesi <strong>ve</strong>rilebilir. Üç defa başarı belgesi<br />
alanlara üstün başarı belgesi <strong>ve</strong>rilir. (...) Kamu kurum <strong>ve</strong><br />
kuruluşları yürütmekte oldukları hizmetlerin özelliklerini<br />
göz önünde bulundurarak memurlarının başarı, <strong>ve</strong>rimlilik<br />
<strong>ve</strong> gayretlerini ölçmek üzere, Devlet Personel Başkanlığının<br />
uygun görüşü alınmak kaydıyla, değerlendirme<br />
ölçütleri belirleyebilir.” ifadeleriyle, kamu kurumlarına<br />
personelin performansının değerlendirilmesine ilişkin<br />
ölçütler belirleme yetkisi tanınmaktadır. Dolayısıyla kurumlar<br />
personel politikalarını başarıya, yasada yer alan<br />
ifadeye uygun bir biçimde performansa dayalı olarak<br />
düzenleyecek bir değerlendirme sistemini kurabileceklerdir.<br />
Dünyada yaşanan gelişmeler <strong>ve</strong> mevcut mevzuatımız<br />
ile çeşitli plan <strong>ve</strong> strateji belgeleri birlikte değerlendirildiğinde<br />
yaşanan sürecin bir sonraki aşamasında<br />
kamu görevlilerinin tümü için bireysel performans<br />
değerlendirme sonuçlarının ücretle bağının kurulması<br />
şeklinde bir seyir izleyeceğini de ifade etmek mümkün<br />
gözükmektedir.<br />
Son olarak, 2 Kasım <strong>2011</strong> tarihli Resmi Gazete’de<br />
yayınlanan 661 sayılı KHK ile 3201 sayılı Emniyet <strong>Genel</strong><br />
Müdürlüğü Teşkilat Kanunu’nda yapılan bazı değişiklikleri<br />
de kamuda performans yönetimine ilişkin yaşanan<br />
gelişmeleri değerlendirirken göz ardı etmemek gerekir.<br />
Yapılan değişiklikle 3201 sayılı Kanunun 85 inci maddesinin<br />
başlığı “Personelin performansının değerlendirilmesi”<br />
şekline getirilmiştir. Madde kapsamında, “Emniyet<br />
<strong>Genel</strong> Müdürlüğünün stratejik plan <strong>ve</strong> hedefleri doğrultusunda,<br />
emniyet teşkilatı çalışanlarının iş başarılarının<br />
değerlendirilmesine imkân sağlayacak kurum içi bireysel<br />
performans değerlendirme sistemi oluşturulur.” ifadesiyle<br />
kurumsal <strong>ve</strong> bireysel performans değerlendirme<br />
uygulamalarının tümünü kapsayacak bir düzenlemeden<br />
sözü edildiği açıkça görülmektedir. Devamında yer alan<br />
“Performans değerlendirme sonuçları hizmet gerekleri<br />
yanında personelin; başarı, yeterlilik <strong>ve</strong> ehliyetlerinin tespitinde,<br />
performansının geliştirilmesinde, kıdem sırasının<br />
tespitinde, rütbe terfiinde, görevde yükselmesinde, asli<br />
memurluğa atanmasında, branş işlemlerinde, eğitim<br />
ihtiyaçlarının belirlenmesi <strong>ve</strong> eğitiminde, ödüllendirilmesinde,<br />
istihdamında <strong>ve</strong> görev yeri değişikliğinde kullanılabilir.<br />
Performansın iyileştirilmesi için alınması gerekli<br />
görülen tedbirleri görüşerek önerilerde bulunmak üzere,<br />
merkezde Performans Değerlendirme Kurulu oluşturulur.<br />
Performans değerlendirmesi yılda en az bir kez<br />
yapılır. Değerlendirme sisteminin oluşturulması <strong>ve</strong> uygulanması,<br />
yetersizlik, hizmet içi eğitim, değerlendirme<br />
amirleri, haklarında performans değerlendirmesi yapılmayacaklar<br />
<strong>ve</strong> yapılamayanlar, Performans Değerlendirme<br />
Kurulunun oluşumu <strong>ve</strong> çalışmasına ilişkin usul <strong>ve</strong><br />
esaslar, itiraz başvurusunun yöntemi <strong>ve</strong> diğer hususlar<br />
İçişleri Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir.<br />
Performans değerlendirme formunda yer alacak performans<br />
değerlendirme ölçütleri ile ihtiyaç duyulan bilgiler<br />
Emniyet <strong>Genel</strong> Müdürlüğünce belirlenir.” hükmü de<br />
daha önce bahsedilen performans yönetim sistemlerinin<br />
genel özelliklerini içinde barındıracak biçimde düzenlenmiştir.<br />
<strong>2011</strong> yılında mevzuatta yapılan bu değişikliklerin<br />
uygulama usul <strong>ve</strong> esaslarının nasıl şekilleneceğini önümüzdeki<br />
dönemde izlemek mümkün olacaktır. Ancak,<br />
kamu kesiminde performans değerlendirme konusunda<br />
yeterli kültürün oluşmamış olması, performans ilkeleri,<br />
ölçütleri <strong>ve</strong> uygulama sürecine ilişkin çabaların yeni olması,<br />
kullanılacak ölçütlere geleneksel yönetim alışkanlıklarına<br />
sahip olan personelin direnç göstermesi gibi<br />
kısıtlar bulunmakla birlikte, kamu kesiminde performans<br />
yönetimi uygulamalarının kısa vadede yaygınlaşacağı <strong>ve</strong><br />
sistematik hale geleceği karşımıza çıkan bir sonuçtur.<br />
Sonuç olarak, performansa dayalı ücret uygulamalarının<br />
subjektif yanları nedeniyle kamu kesiminde uygulanması<br />
eleştirilmekle birlikte objektif, adil <strong>ve</strong> saydam<br />
uygulamaların tesis edilmesi sağlandığında kamusal<br />
hizmetlerin sunumunda çalışanların motivasyonun artıracak<br />
bir araç olarak değerlendirilebileceği genel olarak<br />
kabul edilmektedir. Performansa dayalı ücretlendirme<br />
sistemlerinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi <strong>ve</strong> kurumsal<br />
hizmet <strong>ve</strong>rimliliğine katkıda bulunmalarının rasyonel,<br />
adil <strong>ve</strong> objektif biçimde performans ölçümü sağlayan<br />
sistemlerin tasarlanması ile mümkün olabilecektir.<br />
Kaynaklar<br />
1. AKAL, Zühal (2005): İşletmelerde Performans Ölçüm<br />
<strong>ve</strong> Denetimi-Çok Yönlü Performans Göstergeleri,<br />
MPM Yayını, Ankara.<br />
2. BİLGİN, Kamil Ufuk (2008): “Kamu Performans Yönetimi:<br />
Vali <strong>ve</strong> Kaymakamlar Performans Ölçümü Araştırması”,<br />
Amme İdaresi Dergisi, 41/2, TODAİE, Ankara.<br />
3. BOZKURT, Ömer <strong>ve</strong> diğerleri(1998): Kamu Yönetimi<br />
Sözlüğü, TODAİE Yayınları, Ankara.<br />
4. CEYLAN, Zeynep (2009): “Performansa Dayalı Ücretlendirme<br />
Modelleri <strong>ve</strong> Türkiye Açısından Bir Değerlendirme”,<br />
Sayıştay Dergisi, Sayı: 74-75.<br />
5. GÜLER, Birgül (2010): Kamu Yönetimi Temel Kanunu<br />
Tasarısı Üzerine Çalışma, www.cydd.org.tr/dosya/kamuyonetimitemelkanunu.doc,<br />
Erişim Tarihi: 06.09.2010.<br />
6. HALİS, Muhsin <strong>ve</strong> M. TEKİNKUS (2003) : “Kamuda Performans<br />
Yönetimi”, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar,<br />
Seçkin Yayınları, Ankara.<br />
7. OECD (2005): Performance-related Pay Policies for<br />
Go<strong>ve</strong>rnment Employees, Organization For Economic<br />
Co-operation And De<strong>ve</strong>lopment, Paris.<br />
8. YILMAZ, Sibel (2010): “Uluslararası Uygulamalar Kapsamında<br />
Kamu Kesiminde Performans Değerlendirmesi”,<br />
Bütçe Dünyası Dergisi, 2010/2, Devlet Bütçe Uzmanları<br />
Derneği, Ankara.<br />
31
Aralık <strong>2011</strong><br />
uzmanlık tezi<br />
ALTI SİGMA*<br />
Özlem KIRICI / <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
Müşteri ihtiyaç, beklenti <strong>ve</strong> beğenilerinin, günümüz<br />
teknolojisinin, mali koşullarının <strong>ve</strong> rekabet şartlarının hızla<br />
değiştiği bir ortamda kuruluşların sadece üretim yaparak<br />
satış <strong>ve</strong> pazarlama yapması yeterli olmamaktadır.<br />
Bu hızlı değişimde sürekli iyileştirme faaliyetleri, organizasyonların<br />
tasarım, üretim <strong>ve</strong> hizmette daha <strong>ve</strong>rimli <strong>ve</strong><br />
etkin hale gelmeleri için başarının anahtarı olmaktadır.<br />
Bu çerçe<strong>ve</strong>de organizasyonlar, daha düşük maliyette,<br />
daha kısa sürede, sürekli <strong>ve</strong> hızlı olarak değişen müşteri<br />
ihtiyaç <strong>ve</strong> beklentilerini karşılama çabası içinde ISO<br />
9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi, Proses Yönetimi,<br />
Kalite Fonksiyon Yayılımı, vb. birçok sürekli iyileştirme<br />
yöntem <strong>ve</strong> teknikleri kullanmaktadırlar. İşte bu aşamada<br />
Altı Sigma yaklaşımı, sahip olduğu metodoloji çerçe<strong>ve</strong>sinde<br />
endüstri mühendisliği tekniklerini kullanarak <strong>ve</strong> bu<br />
tekniklerin entegrasyonunu sağlayarak organizasyonların<br />
amaçladıkları hedeflere ulaşmalarını sağlayacak etkili<br />
bir yönetim sistemi, bir metodoloji, bir rehber <strong>ve</strong> felsefe<br />
olarak karşımıza çıkmaktadır.<br />
1.1. Altı Sigmanın Tarihçesi<br />
19. yüzyıl sanayi açısından birçok yeniliği beraberinde<br />
getirmiş <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik yüzyılı olarak öne çıkmıştır.<br />
1900’lü yıllarda sanayi devriminin öne çıktığı bir dönemde<br />
Frederick W. Taylor, <strong>ve</strong>rimliliği artırmak için işleri parçalara<br />
ayırmış <strong>ve</strong> bunları bilimsel olarak analiz ederek<br />
iyileştirmeye çalışmıştır. Henry Ford montaj hatları kavramını<br />
geliştirerek, “kitle üretimle” <strong>ve</strong>rimlilik artışı sağlamıştır.<br />
1920’li yıllarda Walter Shewhart üretim süreçlerindeki<br />
kaliteyi değerlendirmek üzere Kontrol Grafiklerini<br />
<strong>ve</strong> dolayısıyla modern İstatistiksel Proses Kontrolünü<br />
geliştirmiştir. (Pande <strong>ve</strong> diğer., 2000)<br />
2. Dünya Savaşı’nı takiben 1950’li yıllarda Japon kalitesinin<br />
en bunalımlı dönemlerini yaşadığı zamanlarda,<br />
Dr. W. Edwards Deming, Dr. Joseph M. Juran <strong>ve</strong> Dr.<br />
Armand Feingenbaum kaliteyi öne çıkaran öğretileriyle<br />
Japon kalite devriminin yapılanmasına büyük katkı sağlamışlardır.<br />
Bunun sonucunda 1970’li yıllarda Japonlar<br />
müşteri beklentilerini karşılayan ucuz ürünleriyle Amerikan<br />
pazarına egemen olmuşlardır. 1980’li yılların başında<br />
Japonlar karşısında sürekli pazar kaybeden Motorola<br />
yaptığı kapsamlı araştırmalar sonucunda, Japonlar gibi<br />
ürün kalitesinden daha çok, ürünün üretildiği prosesin<br />
kalitesinin sorgulandığı bir yönetim tarzının oluşturulması<br />
<strong>ve</strong> bunun iyileştirilmesi için de müşteri beklentilerinin<br />
çok iyi belirlendiği bir yöntem düzenlenmesi gerektiğine<br />
karar <strong>ve</strong>rmiştir. Bu araştırma <strong>ve</strong> çalışmalar ile birlikte Altı<br />
Sigma metodolojisi ortaya çıkmıştır. Motorola şirketleri<br />
<strong>ve</strong>rimliliklerini “Sigma Seviyesi” adını <strong>ve</strong>rdikleri bir indeksle<br />
takip etmeye başlamışlardır. Altı Sigma, ilk olarak<br />
üretim proseslerindeki hataları ortadan kaldırmak üzere<br />
geliştirilmiş bir araçlar seti olarak ortaya çıkmış, daha<br />
sonra uygulama alanları üretim dışı süreçleri de kapsayacak<br />
şekilde genişlemiştir (Polat <strong>ve</strong> diğer., 2005:15).<br />
Motorola’da 1980’li yılların ortalarında geliştirilen Altı<br />
Sigma metodolojisi her ne kadar yeni olsa da bu metodolojinin<br />
temellerini oluşturan grafiksel <strong>ve</strong> istatistiksel<br />
araçların geçmişi eskidir. Motorala gerçekleştirdiği Altı<br />
Sigma projeleri ile birlikte önemli kazançlar elde etmiştir.<br />
Ortaya konulan başarının da etkisiyle Altı Sigma Honeywell<br />
<strong>ve</strong> General Electric gibi büyük şirketlerde de hızlı bir<br />
şekilde yayılmaya başlamıştır. 1990’ların sonlarına doğru<br />
Fortune 500 şirketlerinin çoğunluğunda Altı Sigmanın<br />
uygulanmaya başladığı görülmüştür.<br />
GE ortaklığı altında, Federal Sağlık Kurumu (the<br />
Commonwealth Health Corporation (CHC)) Mart 1998<br />
yılında Altı Sigmaya ilk adımı atarak sağlık sektöründe<br />
öncü olmuştur. Son 12 yıldır Altı Sigma başarılı bir şekilde<br />
ABD çapındaki sağlık kurumları tarafından da yürütülmektedir<br />
(Feng <strong>ve</strong> Manuel, 2008).<br />
1.2. Altı Sigma Nedir<br />
Sembol olarak “Sigma” ( ) Yunan alfabesinde bir<br />
harfin adıdır. Sigma, özellikle istatistikte <strong>ve</strong> istatistiksel<br />
süreç kontrolünde standart sapmanın simgesi olup<br />
ortalamadan uzaklığı tanımlamak için kullanılmaktadır.<br />
Standart sapmanın karesi, varyans ( <br />
2 ) olarak adlan-<br />
* 2010 yılında hazırlanan uzmanlık tezinden derlenmiştir.<br />
32
Aralık <strong>2011</strong><br />
dırılır. Varyans ise değişikliğin temel ölçüsüdür (Yang <strong>ve</strong><br />
El-Haik, 2003).<br />
Standart sapma, istatistiksel olarak bir dağılma,<br />
yayılma, sapma <strong>ve</strong> farklılaşma (heterojenlik) ölçüsüdür.<br />
Belirli koşullar altında oluşan değerler arasındaki farklılaşma<br />
ne kadar büyükse, standart sapma da o denli<br />
büyük bir değer iken benzeşiklik (homojenlik) düzeyi<br />
arttıkça, yani farklılıklar azaldıkça standart sapma da<br />
küçülür. Süreç kontrol sistemlerinde hedef, hatasız, sıfır<br />
sapmalı (sapmasız) sistemlere <strong>ve</strong> proseslere sahip olabilmektir<br />
(www.morfikirler.com).<br />
Altı Sigma, projeler vasıtası ile varyasyon kaynaklarını<br />
bulup ortadan kaldırmayı hedeflemektedir. Şekil<br />
1.1’de bir ürün/hizmet üretim prosesindeki varyasyon<br />
kaynakları görülmektedir.<br />
görülmektedir.<br />
görülmektedir.<br />
Kaynak: Kalder, 2009<br />
Şekil 1.1 Varyasyon kaynakları<br />
..<br />
Proseslerde bazı hataların oluşmasının nedeni, prosesin<br />
parametrelerindeki değişkenliktir. Bir işin ya da<br />
..<br />
ölçeğin her seferinde aynı şekilde oluşmaması “değişkenlik”<br />
diğer adıyla “varyasyon” olarak adlandırılır. Değişkenlik<br />
her proseste vardır. Sigma, bir popülasyonun<br />
standart sapmasını ifade eden istatistiksel bir ölçüt olup<br />
<strong>ve</strong>rinin değişkenliğini ölçmektedir. Altı Sigmada söz konusu<br />
değişkenliğin ortadan kaldırılması hedeflenmektedir.<br />
Ne kadar az değişkenlik varsa (varyasyon) prosesler<br />
o kadar kontrol altında olacak, tutarlılık <strong>ve</strong> dolayısıyla<br />
kalite <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimlilik o kadar artacaktır (Polat <strong>ve</strong> diğer.,<br />
2005:38).<br />
Altı Sigma, sürekli <strong>ve</strong> kararlı liderlik desteği ile hata<br />
kaynaklarını bulup ortadan kaldırarak proses çıktılarının<br />
kalitesini artırmak amacıyla, organizasyonda bu işe<br />
odaklanmış belli bir insan kaynağı altyapısı kullanarak,<br />
kalite yönetimini <strong>ve</strong> istatistiksel teknikleri kullanarak, tanımlı<br />
adımları <strong>ve</strong> hedefi olan bir proje yapma biçimidir.<br />
Altı Sigma, bir DEĞİŞİM YÖNETİMİ aracıdır. Honeywell<br />
CEO’su Da<strong>ve</strong> Cote’a göre “Altı Sigma, içerisinde<br />
kuv<strong>ve</strong>tli araçların bulunduğu bir teknik program gibi<br />
görünse de, aslında bütününde yönetimsel <strong>ve</strong> kültürel<br />
bir değişim programıdır.”<br />
Başka bir ifadeyle “müşteri taleplerini karşılama konusunda<br />
mükemmele yakın bir hedef”tir. Bu tanımlama<br />
da bir bakıma doğrudur çünkü Altı Sigma teriminin kendisi<br />
de, her bir milyon etkinlik ya da olasılıkta, yalnızca<br />
3,4 hata ile çalışmayı hedefleyen, istatistiki olarak türetilmiş<br />
bir performansı ifade etmektedir (Pande <strong>ve</strong> diğer.,<br />
2000).<br />
1.3. Altı Sigma İçin<br />
Kritik Başarı Faktörleri<br />
Altı Sigma metodolojisi şirketlere,<br />
geleneksel yöntemlerden<br />
farklı olarak bilimsel<br />
yöntemler sunmaktadır. Fakat<br />
uygulamada yapılabilecek hatalar<br />
Altı Sigma metodolojisinde<br />
elde edilmesi beklenen<br />
başarılara ulaşılamamasına sebep<br />
olabilecektir. Altı Sigmanın<br />
başarısı için de bir takım kritik<br />
faktörler mevcuttur.<br />
1.3.1. Müşteri Odaklılık<br />
Altı Sigma merkezinde<br />
müşterinin olduğu bir felsefededir.<br />
Ürün <strong>ve</strong>/<strong>ve</strong>ya hizmetin<br />
kalitesi müşterinin perspektifine<br />
göre ölçülür. Başarısı ise bu<br />
anlayıştan gelmektedir (George, 2002:18). Prosesteki<br />
her bir kusur sadece kaliteyi düşürmekle kalmaz, aynı<br />
zamanda gecikmelere neden olur, ek maliyet(ler) ortaya<br />
çıkarır, faaliyet karı ile ilgili kayıplar oluşturur. Altı Sigmanın<br />
hedefi, mümkün olduğu kadar çok kusuru, bu kusurların<br />
kök nedenini ortaya çıkarmaktır <strong>ve</strong> nihai olarak<br />
söz konusu kusurların kök nedenini şirket genelinde<br />
önlemektir.<br />
1.3.2. Finansal Sonuçlar<br />
Altı Sigmanın en önemli odak noktası finansal sonuçlardır.<br />
Projeler nakit akış etkisi yaratmalıdır. Altı Sigma,<br />
her bir projeden beklenen finansal kar hakkında oldukça<br />
açık sonuçlar ortaya koymaktadır ki bu anlamda<br />
Altı Sigma projelerinin, CEO dilinde konuştuğunu söylemek<br />
mümkündür (George, 2002:18).<br />
33
Aralık <strong>2011</strong><br />
1.3.3. Yönetimin Sorumluluğu<br />
Yöneticilerin anlamadığı, anlatamadığı, sahiplenmediği,<br />
inanmadığı, içinde yer almadığı, desteklemediği bir<br />
sistemin başarılı olması mümkün değildir. Burada beklenen<br />
katılım, yalnızca çalışanını onaylayan <strong>ve</strong> takdir eden<br />
bir yönetici davranış şekli değil, bizzat Altı Sigma projelerinde<br />
proje lideri <strong>ve</strong>ya bir ekip üyesi olarak yer alan bir<br />
davranış şeklidir.<br />
1.3.4. Proje Çevrim Süresi<br />
Projelerin süreleri, proje sonuçlarını <strong>ve</strong> getiriyi doğrudan<br />
etkilemektedir. Planlanandan daha uzun süren bir<br />
projede, değişen iş şartları nedeniyle çözümler etkisini<br />
kaybedebilmektedir. Bu nedenle siyah kuşağın aynı<br />
anda bir sürü proje ile uğraşması yerine önceliklendirme<br />
yapıp aynı anda maksimum iki adet proje ile uğraşması<br />
daha doğru bir stratejidir (Kalder, 2009).<br />
1.3.5. Değişim Yönetimi<br />
Değişimi yönetiminde önemli olan adımlardan biri<br />
çalışanların yeni sisteme karşı duydukları şüphe <strong>ve</strong> bilinmezlikleri<br />
ortadan kaldırmaktır. Sistemin çalışanlara<br />
anlatılması, çalışanların desteklenmesi, yeni sistemde<br />
kendilerinden neler beklendiğinin aktarılması gerekmektedir.<br />
1.3.6. Ekip Çalışması<br />
Altı Sigma projeleri oluşturulan ekipler tarafından yapılmaktadır.<br />
Kurulan ekiplerde çok fazla sayıda kişi olmamasına<br />
dikkat edilmelidir. Uygulama sırasında beceri<br />
<strong>ve</strong> deneyimlere gereksinim duyulacağı düşüncesiyle<br />
ekibin çok sayıda kişiyle tıka basa doldurulması hantal<br />
bir yapının oluşmasına neden olmaktadır. Proje ekiplerinde<br />
optimum sayısı genellikle beş ila sekiz kişi arasında<br />
değişmektedir. (Pande <strong>ve</strong> diğer, 2000)<br />
1.3.7. Takdir <strong>ve</strong> Ödüllendirme<br />
Kuşakların <strong>ve</strong> ekiplerin yaptıkları çalışmaların kuruluşları<br />
için çok önemli olduğunu düşünerek projelerine<br />
yoğunlaşmaları, Altı Sigma projelerinin başarılı olmasında<br />
önemli bir faktördür. Bu doğrultuda yapılabilecek<br />
takdir <strong>ve</strong> ödüllendirmeler, Altı Sigma projelerinin başarısında<br />
kullanılabilecek önemli bir araçlardan biridir (Kalder,<br />
2009).<br />
1.4. Altı Sigma Organizasyonu<br />
İşletmede Altı Sigma organizasyonu sanal bir organizasyon<br />
olarak kurulmaktadır. Altı Sigma yöntemini<br />
kullanmaya başlayan bir kuruluşun gerekli rolleri tanımlaması<br />
<strong>ve</strong> bu rollerin görev yetki <strong>ve</strong> sorumluluklarını netleştirmesi<br />
gerekmektedir. Söz konusu organizasyonun<br />
belirlenmesinde, kuruluşun mevcut personel <strong>ve</strong> kaynakları,<br />
bütçesi, Altı Sigma uygulama planı <strong>ve</strong> hedefleri<br />
önemli etkenlerdir. Altı Sigma organizasyonundaki muhtemel<br />
roller aşağıda <strong>ve</strong>rilmektedir.<br />
1.4.1. Proje Sponsoru<br />
Sponsorlar, üst yönetici takımının üyelerindendir. Birçok<br />
kuruluşta, resmi Altı Sigma sponsoru olarak bir üst<br />
düzey yönetici bulunmaktadır. Sponsor, Altı Sigma projesini<br />
yöneten kişidir.<br />
Sponsor, takım üyelerinin nihai hedefi akılda tutmalarını<br />
<strong>ve</strong> hedefe odaklı olmalarını sağlamaktadır. Ekip üyelerinin<br />
görevlerini iyi anladıklarından <strong>ve</strong> bunu nasıl başaracaklarını<br />
bildiklerinden emin olmak için bir denetleyici<br />
gibi hareket etmektedir. Ek eğitim <strong>ve</strong> destek ihtiyacı söz<br />
konusu olduğunda sponsor bunu sağlamakla yükümlüdür.<br />
Kısacası takımı denetleme <strong>ve</strong> eğitim ihtiyaçlarını<br />
sağlamak gibi görevleri mevcuttur. Proje lideri ile birlikte<br />
takımı temsil etmektedir. İhtiyaç duyulan proje kaynaklarını<br />
sağlamaktan <strong>ve</strong> yönetmekten sorumludur.<br />
34
Aralık <strong>2011</strong><br />
1.4.2. Şampiyon<br />
Şampiyonlar, bir <strong>ve</strong>ya daha fazla Altı Sigma projesinde<br />
sorumluluk alan yöneticilerdir. Şampiyonlar proje<br />
planlarını onaylamaktadırlar <strong>ve</strong> aynı zamanda Altı Sigma<br />
projesinin kaynaklarından sorumludurlar. Ekiplerin Altı<br />
Sigma projesinin stratejik hedeflerini daha iyi anlamalarını<br />
sağlamak için ekiplerle yakın ilişki içinde çalışmaktadırlar.<br />
Aynı zamanda ekiple düzenli toplantılar yapmakta,<br />
sonuçlarını gözden geçirmekte, onlara rehberlik etmekte<br />
<strong>ve</strong> öneriler sunmaktadırlar. Projelerle ilgili olarak<br />
üst yöneticilere geribildirim sağlamaktadırlar (McCarty<br />
et al., 2004).<br />
1.4.3. Proses Sahibi<br />
Proses sahipleri, bir prosesin başlangıcından bitişine<br />
kadar tüm aşamalarından sorumludur <strong>ve</strong> projeden direkt<br />
olarak fayda sağlayacak kişidir. Organizasyondaki<br />
proses sahiplerinin varlığı, Altı Sigma yönetim sisteminin<br />
proses odaklı olduğunu vurgulamaktadır. Proses sahibi<br />
aynı zamanda proje ekibinin işini yapmak için ihtiyaç<br />
duyduğu kaynakların birçoğuna sahip olan kişidir.<br />
1.4.4. Yeşil Kuşak<br />
Yeşil kuşak genellikle yarı zamanlı Altı Sigma uygulayıcısıdır.<br />
Birçok organizasyon, prosesin ölçüm, analiz<br />
<strong>ve</strong> iyileştirme aşamalarında çoğunlukla yeşil kuşaktan<br />
faydalanmaktadır. Yeşil Kuşaklara, Altı Sigma DMAIC<br />
problem çözme metodolojisi <strong>ve</strong> temel istatistiksel araçları<br />
konularında eğitim <strong>ve</strong>rilmektedir. Yeşil kuşaklar genellikle<br />
proje ekibinin üyelerindendir. Bazı kuruluşlarda<br />
ya da bazı projelerde yeşil kuşaklar proje lideri de olabilmektedirler<br />
(McCarty, 2004).<br />
1.4.5. Siyah Kuşak<br />
Siyah kuşaklar, istatistiksel yöntemlerle ilgili olarak<br />
sıkı bir eğitimden geçmiş, projede ihtiyaç duyulan <strong>ve</strong>rileri<br />
toplayıp, analiz edecek, tam zamanlı bir Altı Sigma<br />
uygulayıcısıdır. En iyi siyah kuşak adayları teknik<br />
bakımından donanımlı kişilerdir. Aynı zamanda, kuruluş<br />
genelinde projeyi yönetebilecek bilgi <strong>ve</strong> beceriye sahip<br />
olmalıdırlar. Bir koç yada danışman gibi yeşil kuşaklara<br />
yön <strong>ve</strong>rebilmeli <strong>ve</strong> Altı Sigma projeleri için iyi adaylar belirleyebilmelidirler<br />
(McCarty, 2004).<br />
Proje ekibinin lideridir. Projenin seçiminden <strong>ve</strong> elde<br />
edilecek sonuçlardan birinci derecede sorumluluk üstlenmektedirler.<br />
Çalışmanın gereğinden fazla uzaması<br />
değişen şartlar gereği önemini yitirmesine neden olabileceğinden<br />
dolayı siyah kuşakların tam zamanlı çalışması<br />
daha etkin sonuçlar alınmasını sağlamaktadır. Siyah<br />
kuşakların ilk projesinin kendi işiyle ilgili olmasına dikkat<br />
edilmelidir. Proje ekibine gerektiğinde eğitim <strong>ve</strong>rerek<br />
koçluk yapmaktadırlar. Buna bağlı olarak siyah kuşaklar,<br />
Usta Siyah Kuşak ya da dış eğitim kuruluşları tarafından<br />
bir eğitim sürecinden geçirilmelidir. Proje bitiminde ise<br />
aynı göre<strong>ve</strong> devam edebileceği gibi daha üst bir göre<strong>ve</strong><br />
terfi edebilmektedirler. Altı Sigma metodolojisini bir yönetim<br />
felsefesi olarak kabul eden organizasyonlar üst<br />
kademe yöneticilerini siyah kuşaklardan seçmek eğilimindedirler<br />
(Pande, 2000).<br />
1.4.6. Usta Siyah Kuşak<br />
Altı Sigma ile ilgili olarak en üst düzey bilgiye sahip<br />
kişidir. “Deneyimli siyah kuşaklar” olarak nitelendirmekte<br />
mümkündür.<br />
Usta siyah kuşak işletme içinde tüm çalışanlara <strong>ve</strong><br />
proje ekiplerine Altı Sigma konusunda sürekli hizmet içi<br />
eğitim <strong>ve</strong>rmektedirler. Proje ekiplerine koçluk yaparak<br />
proje bildirilerinin kontrolü, proje süresinin belirlenmesi,<br />
projede kullanılacak Altı Sigma araçlarının <strong>ve</strong> yöntemlerinin<br />
seçilmesi konularında her türlü teknik desteği<br />
sağlamaktadırlar. Bu bağlamda usta siyah kuşakları, Altı<br />
Sigma projelerinin teknik liderleri olarak da ifade edilebilmektedirler.<br />
Proje sonuçlarını bir araya getirip özetleyerek,<br />
çalışanları bilgilendirmek suretiyle Altı Sigmanın<br />
organizasyon çapında benimsenmesine katkıda bulunmaktadırlar<br />
(Pande, 2000).<br />
Altı Sigma projelerine yeni başlayacak işletmeler için<br />
başlangıç aşamasında dışarıdan hizmet alımı yoluna gidilerek<br />
usta siyah kuşağın görev <strong>ve</strong> sorumluluklarının,<br />
bir dış danışman tarafından yürütülmesi sağlanabilmektedir.<br />
1.4.7. Proje Ekibi<br />
DMAIC metodolojisinin her aşamasında etkin bir şekilde<br />
rol almaktadırlar. Proje ile ilgili olarak gerekli <strong>ve</strong>rileri<br />
toplamaktan, söz konusu <strong>ve</strong>rileri analiz etmekten, kök<br />
neden analizi yapmaktan, çözüm alternatifleri üretmekten,<br />
en iyi alternatifi seçerek uygulamaktan <strong>ve</strong> sonuçları<br />
izlemekten sorumludurlar (McCarty, 2004:64).<br />
<strong>Genel</strong>likle proje liderini, şampiyon seçmektedir.<br />
Daha sonra proje ekibi ortaklaşa belirlenmektedir. Proje<br />
ekibi, bir <strong>ve</strong>ya daha fazla yeşil kuşaktan <strong>ve</strong> proje için seçilen<br />
prosesle ilgili olarak uzmanlık <strong>ve</strong> sorumluluk sahibi<br />
bireylerden oluşmaktadır.<br />
1.4.8. Ekip Üyesi<br />
Projenin üyeleridir. Ekip üyeleri, projeye farklı perspektif<br />
<strong>ve</strong> deneyimlerin dâhil edilmesini sağlamaktadırlar.<br />
Program yayılımının etkinliğini arttırırlar. Ekip üyeleri yetkinliklerinin<br />
gelişimini mümkün kılarak gelecekteki projeler<br />
için potansiyel bir kaynak oluşturmaktadırlar. Altı<br />
Sigma projelerinde yarı zamanlı olarak çalışmaktadırlar<br />
(Pande, 2000).<br />
1.4.9. Finansal Temsilci<br />
Projelerin çözümleri hayata geçirildikten sonra elde<br />
edilen finansal getirilerin kontrolünün yapılması açısın-<br />
35
Aralık <strong>2011</strong><br />
rülmektedir.<br />
dan Finansal Temsilci Altı Sigma projeleri için önemli<br />
rollerden biridir. Finans Temsilci, Altı Sigma projelerinde<br />
belirlenen hedefin parasal hedefe dönüştürülmesinde<br />
görevlidir. Altı Sigma harcamalarını takip etmekte <strong>ve</strong><br />
Altı Sigma projelerinden elde edilen kazançları onaylamaktadır.<br />
Yalnızca finansal temsilcinin onayladığı proje<br />
kazançları gerçek Altı Sigma kazancı olarak değerlendirilmektedir<br />
(Polat, 2005:64).<br />
Altı Sigma organizasyonlarında tüm personele aldıkları<br />
eğitiminin türüne göre farklı unvan, yetki <strong>ve</strong> sorumluluklar<br />
<strong>ve</strong>rilebilmektedir. Altı Sigma uygulamalarına<br />
geçmeden önce şirketiniz, için uygun yapıyı belirlemeniz<br />
gerekmektedir.<br />
1.5. Problem Çözme (DMAIC)<br />
Projeler, Altı Sigma yol haritası olarak adlandırılan<br />
sistematik bir yaklaşımla yürütülmektedir. DMAIC metodolojisi<br />
döngüsü şekil 1.2’de gösterilmektedir.<br />
1. Veri toplama: Veri toplamadaki amaç iyileştirmeye<br />
açık proses alanlarını belirlemektir. Girdi, çıktı <strong>ve</strong><br />
proses olmak üzere üç temel kaynaktan <strong>ve</strong>ri toplanmaktadır.<br />
2. Veri değerlendirme: Prosesin nasıl çalıştığını değerlendirmek<br />
amacıyla mevcut prosesin sigma seviyesi<br />
belirlenmelidir. Bunu yapabilmek için ise kusurların<br />
yaklaşık sayısını hesaplamanız gerekmektedir.<br />
3. Hata türü <strong>ve</strong> etkileri analizi (FMEA)<br />
1.5.3. Analiz<br />
3. aşama olan “Analiz” aşaması; <strong>ve</strong>ri toplama planının<br />
oluşturulması <strong>ve</strong> uygulanması olmak üzere iki önemli<br />
adımdan oluşmaktadır.<br />
Bu aşamada proje ekibi toplanan <strong>ve</strong>rileri analiz ederek<br />
düşük sigma seviyesinin kök nedenlerini araştırmaktadır<br />
<strong>ve</strong> bunun için <strong>ve</strong>ri analizi, proses analizi <strong>ve</strong> kök neden<br />
analizi olmak üzere 3 çeşit analiz mevcuttur.<br />
“Analiz”, DMAIC metodolojisinin en<br />
önemli aşamasıdır. Birçok proje ekibi,<br />
problemin kök nedenini doğrulamadan<br />
hemen proses iyileştirme aşamasına<br />
geçmek istemektedir. Bu nedenle proje<br />
ekipleri eğer başarıya ulaşmak istiyorlarsa,<br />
<strong>ve</strong>ri <strong>ve</strong> proses analizi ile birlikte<br />
kök neden analizi de yapmaları gerekmektedir.<br />
Kaynak: Kalder, 2009<br />
Şekil 1.2. Problem çözme (DMAIC)<br />
1.5.1. Tanımlama<br />
“Tanımlama” aşamasında proje ekibi tarafından proje<br />
bildirisi oluşturulmaktadır. Müşteri ihtiyaç <strong>ve</strong> beklentileri<br />
<strong>ve</strong> proses etkileşim haritası bu aşamada tanımlanmaktadır.<br />
Altı Sigma projeleri için tanımlama aşamasında,<br />
yaygın olarak SWOT Analizi yapılmakta <strong>ve</strong> Paydaş Haritası<br />
çizilmektedir.<br />
1.5.2. Ölçüm<br />
İkinci aşama olan “Ölçüm” aşamasında, genellikle<br />
mevcut Sigma seviyesi hesaplanmaktadır. Üzerinde<br />
en ayrıntılı durulması gereken seviyelerden biridir. Ölçüm<br />
Aşamasını üç kısımda inceleyebiliriz (Thomsett,<br />
2005:103):<br />
1.5.4. İyileştirme<br />
“İyileştirme” aşaması olan 4. aşamada<br />
proje ekibi bir takım çözümler<br />
üreterek, Sigma seviyesini yükseltecek<br />
çözümü uygulamak üzere seçmektedir.<br />
Eğer proje ekibi analiz aşamasında<br />
iyi bir kök neden analizi yaparsa,<br />
DMAIC iyileştirme aşaması hızlı, kolay<br />
<strong>ve</strong> tatmin edici geçecektir. Bu aşamada<br />
çözüm üretme <strong>ve</strong> en iyi çözümü seçmek olmak<br />
üzere iki adım mevcuttur. Çözümleri uygularken, proje<br />
ekibi çözüm alternatiflerini önceliklendirir. Çözümler bir<br />
defada yada gruplar halinde tek tek uygulanmaktadır.<br />
Çözümlerin uygulanmasını takiben sigma seviyesi yeniden<br />
hesaplanmaktadır. Çünkü çoğu zaman proje ekibi<br />
planladığı amaç <strong>ve</strong> hedeflere tüm önerilen çözümlerin<br />
uygulanmasına gerek kalmadan ulaşabilmektedir (Eckes,<br />
2003:61).<br />
1.5.5. Kontrol<br />
Bir prosesi iyileştirmek kadar, elde edilen başarının<br />
devamlılığını sağlamak da önemlidir. Günümüz isletmelerinde<br />
de temel problem nasıl başarılı olunacağından<br />
ziyade nasıl başarılı kalınacağıdır. Çok sayıda şirkette<br />
yıldızların sönmesi, parlaması kadar doğal karşılan-<br />
36
Aralık <strong>2011</strong><br />
..<br />
maktadır. Ancak ister farkında olun ister olmayın<br />
bunun şirketinize faturası büyüktür. Başarının sürdürülememesi,<br />
tüm çaba <strong>ve</strong> kaynakların boşa gitmesine<br />
yol açmaktadır. İşte bu nedenle “kontrol”,<br />
Altı Sigma’nın en önemli <strong>ve</strong> atlanmaması gereken<br />
aşamalarından biridir.<br />
DMAIC metodolojisinin kontrol aşaması, kontrol<br />
yönteminin belirlenmesi <strong>ve</strong> kontrol planının oluşturulması<br />
olmak üzere iki adımdan oluşmaktadır.<br />
Kontrol yönteminin belirlenmesi <strong>ve</strong> planının oluşturulması;<br />
uygulanan iyileştirme planını <strong>ve</strong> elde edilen<br />
sonuçları değerlendirmek, aynı zamanda elde edilen<br />
kazançların sürdürülüp sürdürülmediğini belirlemektir.<br />
Projenin başından sonuna kadar geçen süreçte her aşamanın sonunda toplantılar düzenlenmelidir. İlgili prosesle<br />
ilgili tüm kritik roller toplantıda bulunmalıdır. Proje, bitişinden iki ay sonra, tamamen proses sahibine bırakılmaktadır<br />
(bkz. Şekil 1.3).<br />
Kaynak: (Kalder, 2009)<br />
Şekil 1.3. Proje fazları <strong>ve</strong> faz geçiş toplantıları<br />
Kaynakça<br />
Arıtürk, T, Cömert, B., Polat, A., Altı Sigma nedir, Pelin<br />
Ofset, Ankara, 2005<br />
Bremer, M., Daniels, L., Gupta, P., McCarty, T., The Six<br />
Sigma Blackbelt Handbook, McGrawhill, USA, 2004<br />
Eckes, G., Six Sigma for E<strong>ve</strong>ryone, John Wiley&Sons,<br />
Inc., Hoboken, New Jersey, 2003, syf.61<br />
Feng, Q., Manuel, C.M., Under the Knife: a national<br />
sur<strong>ve</strong>y of six sigma programs in US Health Care Organizations,<br />
International Journal of Healt Care Quality<br />
Assurance, Vol.21, No.6, 535-547, 2008<br />
George, M., Lean Six Sigma, McGraw-Hill, 2002<br />
Kalder&Borusan, Altı Sigma Farkındalık Eğitim Notları,<br />
İstanbul, 2009<br />
Pande, P. S., Cavanagh, R. R., Neuman, R. P.,The Six<br />
Sigma Way: How GE Motorola anda other top companies<br />
are improving their performance, 1th ed.”,<br />
McGraw-Hill, New York, 2000<br />
Thomsett, M.C., Getting Started in Six Sigma, John<br />
Wiley&Sons, Inc., Hoboken, New Jersey, 2005<br />
Yang, K., El-Haik, B., Design for six sigma, McGraw-<br />
Hill, USA, 2003<br />
http://www.morfikirler.com/yazi/alti-sigma-nedir<br />
37
Aralık <strong>2011</strong><br />
uzmanlık tezi<br />
İŞ SÜREÇLERİNİN YÖNETİMİ VE İŞLETMELERE FAYDALARI*<br />
Seda CANSIZ / <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
• Müşteri için belirli bir çıktıyı oluşturmak amacıyla gerekli<br />
olayları başlatan, birbiriyle alakalı görevlerin toplamıdır<br />
(Rosemann, 2001).<br />
• Bir <strong>ve</strong>ya birkaç çeşit girdinin alınıp bunlardan, müşteri<br />
için değer oluşturacak bir çıktının yaratıldığı faaliyetlerin<br />
toplamıdır. Örneğin; bir siparişin yerine getirilmesinden<br />
söz ederken, sipariş girdi olarak alınır<br />
<strong>ve</strong> çıktı da sipariş edilen mallardır. Diğer bir deyişle,<br />
sipariş edilen malların müşteriye teslim edilmesi, sürecin<br />
yarattığı değerdir (Hammer <strong>ve</strong> Champy, 1993).<br />
“Kötü bir süreç, işin gerçek yapılma zamanının on<br />
katı fazla zamanda çalışır. İyi süreçte ise zaman kayıpları<br />
yok edilmiştir” Bill Gates’in “Düşünce Hızında İş”<br />
isimli kitabından alıntı yapılmıştır.<br />
“Hiç bir şey temel süreçlerimizi iyileştirmekten<br />
daha önemli olamaz; ürün geliştirmeden sipariş girişine;<br />
faturalamadan sevkiyata kadar...” IBM’in eski üst<br />
düzey yöneticilerinden Terry Lautenbach.<br />
Değişen koşullar <strong>ve</strong> artan rekabet işletmeleri daha<br />
esnek <strong>ve</strong> değişim odaklı bir yönetim anlayışına zorlamaktadır.<br />
90’lı yıllarda kalite fark yaratan bir unsurken,<br />
2000’li yıllardan itibaren hız, esneklik <strong>ve</strong> yenilikçilik fark<br />
yaratan unsurlar olarak öne çıkmaya başlamıştır. Artık<br />
rekabet avantajı yaratmak <strong>ve</strong>ya bu avantajı korumak için<br />
esnek, değişimlere kolay adapte olan, yeni hizmet <strong>ve</strong><br />
ürünler sunabilen, <strong>ve</strong>rimlilik şartlarını yerine getiren işletmeler<br />
öne çıkmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için ise<br />
süreçlerin sistematik bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir.<br />
Süreç yönetimi yeni bir kavram olmamakla birlikte<br />
ortaya çıkışı, kalite çalışmalarının <strong>ve</strong> sürekli iyileştirmenin<br />
dünya genelinde yaygınlaşması ile gerçekleşmiştir.<br />
EFQM Mükemmellik modeline göre bir sistem kurmak,<br />
Müşteri İlişkileri Yönetimine geçmek <strong>ve</strong>ya ISO belgesi<br />
almak isteyen firmalar için süreç yönetimi önemlidir.<br />
İş Süreçleri Yönetim Sisteminin kurulmasının herhangi<br />
bir üretim, hizmet ya da kamu işletmesine sağlayacağı<br />
faydalar; süreçlerin tüm çalışanlar tarafından<br />
tanınması <strong>ve</strong> anlaşılması, değer yaratmayan faaliyetlerin<br />
ortadan kaldırılması, iyileştirme yapılacak potansiyel<br />
alanların tespit edilmesi <strong>ve</strong> işletme genelinde <strong>ve</strong>rimliliğinin<br />
artırılmasıdır.<br />
İş Süreci Nedir<br />
İş süreci ile ilgili tanımlardan bazıları şunlardır;<br />
• Türk Standartları Enstitüsü’ne göre (2006) süreç; girdileri<br />
çıktı haline getiren birbirleriyle ilgili <strong>ve</strong> etkileşimli<br />
faaliyetler takımı olarak tanımlanabilir. Süreçler girdi,<br />
çıktı, kontrol kriterleri <strong>ve</strong> ihtiyaç duydukları mekanizmaları<br />
ile birlikte tanımlanırlar.<br />
• IBM tarafından <strong>ve</strong>rilen tanımda ise süreç, iç <strong>ve</strong>ya dış<br />
müşteri için yararlı sonuç <strong>ve</strong>rebilen, tekrarlanabilir,<br />
tanımlanabilir <strong>ve</strong> ölçülebilir çabalar serisi olarak <strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
• Johansson (1993) süreci, “Bir girdiyi alıp buna katma<br />
değer katarak, çıktıya dönüştüren etkinlikler” olarak<br />
tanımlamıştır. İş süreci tanımı ise şöyledir: “İş süreci,<br />
pazarın beklentilerini karşılamak üzere <strong>ve</strong> fonksiyonlar<br />
boyunca çalışan birbiriyle alakalı etkinlikler<br />
serisidir.”<br />
Bu tanımların hepsinde ortak olan hususlar sırasıyla<br />
aşağıda açıklanmıştır;<br />
1. Amaç bir çıktı elde etmektir.<br />
2. Her sürecin bir müşterisi vardır.<br />
3. İş süreçleri birden fazla kişi <strong>ve</strong>ya fonksiyon tarafından<br />
gerçekleştirilen tanımlanmış faaliyetler toplamıdır.<br />
Sürecin Temel Unsurları<br />
Bir sürecin temel unsurları sırasıyla; girdi, girdiyi sağlayan<br />
tedarikçi, çıktı, çıktıyı kullanan müşteri, süreç performans<br />
ölçütleri ile müşteri ihtiyaç <strong>ve</strong> beklentileridir. Girdi<br />
malzeme, para, enerji gibi somut girdiler olabileceği<br />
gibi bilgi gibi soyut girdiler de olabilir. Çıktılar bir sürecin<br />
dönüşüm sağlayarak ürettiği unsurlardır. Bunlar ürün,<br />
hizmet <strong>ve</strong> bilgi olmak üzere üç başlık altında toplanabilirler.<br />
Tedarikçi girdileri temin eden kişi <strong>ve</strong>ya kuruluşlardır.<br />
Tedarikçiler kurum içinden <strong>ve</strong>ya kurum dışından olabilir.<br />
Örneğin; girdileri temin eden bir önceki iş sürecinin sorumlusu,<br />
tedarikçi olabilir. Müşteri ise sürecin çıktılarını<br />
* 2010 yılında hazırlanan uzmanlık tezinden derlenmiştir.<br />
38
Aralık <strong>2011</strong><br />
<br />
Şekil 1. Süreçlerin temel unsurları<br />
kullanan organizasyon içinden <strong>ve</strong>ya dışından kişi <strong>ve</strong>ya<br />
kuruluşlardır. Süreç Performans Ölçütleri; sürecin, müşteri<br />
ihtiyaç <strong>ve</strong> beklentilerini karşılama derecesini ölçmeye<br />
yarayan göstergelerdir.<br />
Süreçler, dar kapsamlı <strong>ve</strong> basit olabileceği gibi geniş<br />
kapsamlı <strong>ve</strong> karmaşık da olabilirler. Bir bölümün içinde<br />
başlayıp biten süreçler olabileceği gibi, ürün <strong>ve</strong> hizmet<br />
yaratan tüm değer zincirini kapsayan süreçler de olabilir.<br />
Süreçler büyüdükçe bir birimin sınırını aşıp, birimler arası<br />
<strong>ve</strong> hatta şirketler arası niteliğe bürünürler.<br />
Sürecin Özellikleri<br />
Süreçler aşağıdaki özelliklere sahip olmalıdır:<br />
1. Tanımlanabilme: Sürecin temel unsurlarının belirlenebilmesi<br />
ekil özelliğidir. 2. Süreç Yönetimi Süreç sınırlarının, Admlar süreç çıktılarının,<br />
çıktıları kullanan iç <strong>ve</strong> dış müşterilerin, girdilerin <strong>ve</strong><br />
bu girdileri sağlayan tedarikçilerin belirlenmesi açısından<br />
sürecin tanımlanabilmesi gereklidir.<br />
2. Ölçülebilme: Sürecin performans göstergeleri ile izlenebilme<br />
özelliğidir. Tanımlanan süreçlerin ölçülebilir<br />
olması, kontrol <strong>ve</strong> geliştirme çalışmaları sırasında<br />
gösterilen çabanın ne kadar etkin olduğunu belirleyebilmek<br />
açısından önemlidir.<br />
3. Tekrarlanabilirlik: Sürekli aynı <strong>ve</strong>ya değişen girdilerin<br />
işlenmesi sonucunda oluşan çıktının müşteri ihtiyaç<br />
<strong>ve</strong> beklentilerini sürekli karşılayabilme özelliğidir.<br />
4. Kontrol edilebilme: Sürecin durumu hakkında her<br />
zaman bilgi sahibi olunabilmesi <strong>ve</strong> gerektiğinde düzeltici<br />
faaliyetlerin yerine getirilebilmesidir.<br />
5. Katma değer yaratabilme: Sürecin çıktıyı kullanan<br />
<br />
müşterinin tatmini üzerinde olumlu etki yaratabilme<br />
özelliğidir.<br />
6. Bir sorumlunun bulunması: Sürecin çıktılarının her<br />
koşulda müşteri beklentileri doğrultusunda olmasını<br />
sağlamakla sorumlu olan bir kişi mutlaka belirlenmiş<br />
olmalıdır. Sürecin sorumlusu süreç<br />
sahibi ya da lideridir.<br />
7. Fonksiyonlar arası yapının bulunması:<br />
Süreçler sadece bir birim içinde<br />
yürütülebileceği gibi birden fazla<br />
fonksiyonu da kesebilir. İş süreçleri<br />
yönetiminin amaçlarından biri de süreci<br />
oluşturan adımlar arasında ilişkiyi<br />
fonksiyonlar bazında tanımlamaktır.<br />
8. Tutarlılık: Süreçte oluşabilecek<br />
sapmalar önceden belirlenen sınırlar<br />
içinde <strong>ve</strong> istatistiksel olarak kontrol<br />
altında tutulmalıdır. Süreçler aynı girdileri<br />
kullanarak her zaman aynı çıktıları<br />
elde edebilmelidir.<br />
İş Süreçleri Yönetimi<br />
İş Süreçleri Yönetimi; süreçleri planlama <strong>ve</strong> yönetme<br />
faaliyetlerini kaliteyi, performansı <strong>ve</strong> müşteri memnuniyetini<br />
arttırmak için tanımlarken, standart sistem geliştirme<br />
yöntemlerini, araçlarını, teknik <strong>ve</strong> teknolojilerini<br />
planlamak <strong>ve</strong> istikrarlı bir şekilde uygulamaktır. Süreç<br />
Yönetimi, sürecin oluşturulmasıyla başlar <strong>ve</strong> sürekli iyileştirme<br />
çalışmalarını da içine alarak devam eder (Tütüncü<br />
<strong>ve</strong> diğer., 2005). Bu kapsamda Şekil 2’de <strong>ve</strong>rilen<br />
süreç yönetimi işlem adımlarını süreçlerin belirlenmesi,<br />
süreç sahiplerinin atanması, süreçlerin tanımlanması,<br />
süreç performanslarının izlenmesi <strong>ve</strong> süreçlerin iyileştirmesi<br />
olarak sıralayabiliriz.<br />
1<br />
Süreçlerin<br />
belirlenmesi<br />
Süreçlerin<br />
iyileştirilmesi<br />
Şekil 2. Süreç Yönetimi Adımları<br />
Süreç sahipleinin<br />
atanması<br />
Süreçlerin<br />
tanımlanması<br />
Süreç performanslarının<br />
izlenmesi<br />
İş Süreçlerinin Belirlenmesi <strong>ve</strong> Tanımlanması<br />
W. Edwards Deming (1996) <strong>ve</strong> Joseph M. Juran<br />
(1964) kalite çalışmalarının başarıya ulaşması <strong>ve</strong> kalite<br />
kültürünün kurum içinde yaygınlaştırılması için üst yönetimin<br />
desteğine vurgu yapmışlardır. İş Süreçleri Yönetim<br />
(İSY) Sistemi kurulmadan önce de sistemin başarılı<br />
olması için öncelikle üst yönetimin desteği alınmalı <strong>ve</strong><br />
üst yönetim tarafından bir İSY stratejisi belirlenmelidir.<br />
İşletmenin misyonu <strong>ve</strong> vizyonu doğrultusunda süreçlerde<br />
iyileştirmeler yapılması <strong>ve</strong> iyileştirmelerin sürekliliği-<br />
2<br />
5 4<br />
3<br />
39
Aralık <strong>2011</strong><br />
nin sağlanması strateji dâhilinde ele alınmalıdır. İşletme<br />
daha önce iş süreçleri yönetimi ile ilgili herhangi bir çalışma<br />
yapmamışsa; öncelikli olarak tüm iş süreçlerinin<br />
belirlenmesi gerekir. Süreçlerin herkes tarafından aynı<br />
şekilde anlaşılabilmesi <strong>ve</strong> iş yapma yöntemlerinin standart<br />
hale getirilmesi için süreçleri tanımlayan <strong>ve</strong> süreçlerin<br />
izlenmesini sağlayan dokümanlar oluşturulmalıdır.<br />
Buradaki amaç süreç işleyişini kişilerden bağımsız hale<br />
getirmek <strong>ve</strong> İSY’de bir standart sağlamaktır. Bu aşamada<br />
hazırlanan dokümanlara örnek olarak süreç tanıtım<br />
formları, iş akış şemaları, süreç haritaları, prosedür, talimat<br />
vb. <strong>ve</strong>rilebilir.<br />
Süreçlerle yönetilen bir işletme ile geleneksel örgüt<br />
arasındaki en önemli fark süreç sahiplerinin (liderlerinin)<br />
varlığıdır. Süreç sahibi proje yöneticisi gibi çalışmaz, diğer<br />
bir deyişle sorumluluğu süreç tasarımı tamamlanınca<br />
bitmez. İki sebepten dolayı sürekli bir role sahiptir;<br />
koşullar değiştikçe süreç tasarımı da değişmelidir. İkincisi<br />
güçlü süreç sahipleri olmadan her an eski örgüt yapılarına<br />
dönülmesi olasıdır. Süreç sahibinin yanı sıra üst<br />
yönetim <strong>ve</strong> süreç ekibinin görev tanımları da Tablo 1’de<br />
<strong>ve</strong>rilmiştir.<br />
İş Süreçlerinin Performansının Ölçülmesi<br />
Süreçlerin etkin bir şekilde yönetilmesi için çıktılardaki<br />
sapmaların düzenli bir şekilde izlenmesi <strong>ve</strong> süreçleri<br />
oluşturan faaliyetlerdeki aksaklıkların bulunup giderilmesi<br />
gerekmektedir. Performans göstergeleri; işletmenin<br />
gidişatı hakkında gerekli bilgileri saptar <strong>ve</strong> yöneticilere<br />
karar alma, planlama, kontrol <strong>ve</strong> amaçlara uygunluk konularında<br />
yardımcı olurken, iyileştirme gereken alanlar<br />
hakkında bilgi <strong>ve</strong>rir. İşletmelerde genelde performans<br />
değerlendirmesi yapılırken sadece sonuç göstergelerine<br />
odaklanılmakta <strong>ve</strong> sonuç göstergeleri izlenmektedir.<br />
Ancak sonuç göstergelerinin yanı sıra süreç göstergeleri<br />
de ayrı ayrı belirlenip izlendiğinde daha sağlıklı bir<br />
değerlendirme yapılmış olacak <strong>ve</strong> düşük performans<br />
nedenleri tespit edilebilecektir. Hedeflere ulaşılıp ulaşılamadığı,<br />
süreçlerin istatistiksel olarak kontrol altında olup<br />
olmadığı, iyileştirmelerin nerelerde gerekli olduğu <strong>ve</strong> bu<br />
iyileştirmeler için ne yapılması gerektiği performans ölçütlerini<br />
izleyerek tespit edilebilir.<br />
Performans göstergeleri genelde etkililik, <strong>ve</strong>rimlilik <strong>ve</strong><br />
kalite göz önünde bulundurularak sınıflandırılmakla birlikte<br />
işletmelerin ihtiyaçlarına göre farklılaştırılabilir. Süreç<br />
etkililiği, iç <strong>ve</strong> dış müşterilerin talep <strong>ve</strong> ihtiyaçlarının ne<br />
derecede karşılandığı ile ilgilidir. Süreç <strong>ve</strong>rimliliği süreç<br />
sahibini ilgilendiren, her birim çıktıda ilgili girdiden kaç<br />
birim kullanıldığıdır. İyi yönetilen süreçler hem müşteri<br />
beklentilerini karşılayan hem de kaynaklarını doğru kullanabilen<br />
süreçlerdir.<br />
Tablo 1. İş süreçleri yönetiminde sorumluluklar<br />
• Süreç sahiplerini atar<br />
• Süreç ekiplerini belirler<br />
Üst Yönetim<br />
• Süreç iyileştirme çalışmalarını destekler <strong>ve</strong> ödüllendirir<br />
• Süreçler arası iletişim imkânlarını sağlar<br />
• Gereken alt yapının oluşturulmasını sağlar,<br />
• Gerekli ekipmanların tedarik edilmesini sağlar<br />
• Personelin ihtiyaç duyduğu eğitimlerin alınmasını sağlar<br />
Süreç Sahibi<br />
Süreç Ekibi<br />
• Sürecin lideridir<br />
• Sürecin uygun kaynaklara sahip olmasını sağlar<br />
• Sürecin performansını izler <strong>ve</strong> üst yönetime bildirir<br />
• Süreç performansını izler <strong>ve</strong> problemleri giderir<br />
• Süreç iyileştirmelerini uygular<br />
Şekil 3. Süreç etkililiği <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliği<br />
Kaynak:www.mm.anadolu.edu.tr/mmf-web/Muh-im+Fak+Sureçler<br />
İş Süreçlerinin İyileştirilmesi<br />
Süreçlerde yapılabilecek iyileştirmeler; küçük iyileştirmeler<br />
<strong>ve</strong> sıçramalı iyileştirmeler olarak sınıflandırılabilir<br />
(Kano,1993). Gerekli iyileştirmelerin yapılması aşamasında<br />
mevcut durum ortaya konduktan <strong>ve</strong> iyileştirme<br />
alanları tespit edildikten sonra süreçlerde olması istenen<br />
durum tasarlanmaktadır. Olması istenen durum<br />
tasarlanırken, müşteri beklenti <strong>ve</strong> istekleri göz önünde<br />
bulundurulmalıdır. Varılan sonuçlar işletmeye fayda sağlayacak,<br />
müşteri için değer yaratacak değişim kararları<br />
olmalıdır. İyileştirmeler yapılırken bir plan doğrultusunda<br />
uygulanması önerilir. Yapılan küçük <strong>ve</strong>ya sıçramalı iyileştirmeler<br />
neticesinde süreçlerde de değişiklikler olacağından<br />
bu değişikliler süreç dokümanlarına yansıtılmalı,<br />
malzeme, insan, makine <strong>ve</strong> yöntemlerdeki değişiklikler<br />
kayıt altına alınıp, kurum genelinde yaygınlaştırılmalıdır.<br />
40
Aralık <strong>2011</strong><br />
İyileştirmelerin fayda sağlaması öngörülür ancak değişim<br />
ile birlikte belirsizlik her zaman söz konusudur. Yapılacak<br />
değişiklikler, belirsizlik <strong>ve</strong> beraberinde riskleri de<br />
getirecektir. Yapılması planlanan iyileştirme çalışmaları,<br />
sürece <strong>ve</strong> sürecin müşterilerine etkileri değerlendirildikten<br />
sonra hayata geçirilmelidir. Riskleri değerlendirme<br />
aşamasında sırasıyla aşağıdaki işlem adımları izlenmelidir;<br />
• Risklerin tanımlanması<br />
• Risklerin gerçekleşme olasılıklarının belirlenmesi<br />
• Riskin sürece, örgüte <strong>ve</strong> müşterilere etki düzeyinin<br />
belirlenmesi.<br />
fonksiyonların yürütmekte olduğu işlerin sorumluluğunu<br />
almamaktadır. İSY’nin en önemli faydası çalışanların birbirlerinin<br />
yaptıkları işlerden haberdar olmasıdır. Bu nedenle<br />
İSY’de fonksiyonel yapılanmanın neden olduğu<br />
kısıtlamaların ortadan kaldırıldığı, süreçler arası etkileşimin<br />
yoğun olduğu bir yönetim tarzı benimsenmektedir.<br />
EFQM Mükemmellik Modeli’ne göre, kuruluşlar en iyi<br />
performanslarını birbiri ile ilişkili tüm faaliyetlerin anlaşıldığı,<br />
sistematik bir biçimde yönetildiği <strong>ve</strong> kararların paydaşların<br />
görüşlerini kapsayan gü<strong>ve</strong>nilir bilgilere dayanılarak<br />
alındığı zaman gösterirler.<br />
Gerçekleşme olasılığı<br />
<strong>ve</strong> olumsuz etkisi<br />
yüksek olan riskler yönetilmesi<br />
gereken risklerdir.<br />
Riskler değerlendirildikten<br />
sonra riskleri<br />
yönetmek için stratejiler<br />
belirlenmeli <strong>ve</strong> uygulanmalıdır.<br />
Bu stratejilere<br />
örnek olarak risklerin<br />
etkisini hafifletmek için<br />
sürecin tümünde değişiklik<br />
yapmak yerine<br />
bazı alt süreç ya da<br />
faaliyetlere odaklanmak,<br />
risk oluşturan faaliyetlerin<br />
başka yerlere<br />
aktarılması, acil durum<br />
planlarının hazır bulundurulması<br />
<strong>ve</strong>rilebilinir.<br />
Fonksiyo<br />
n arlkl<br />
yönetim<br />
İş Süreçlerini Modelleme<br />
Modelleme, kuruluşlarda süreçlerin incelenmesinde<br />
kullanılan bir yöntemdir. Süreçlerin tanımlanması<br />
<strong>ve</strong> analiz edilmesine <strong>ve</strong> süreç iyileştirmesine katkıda<br />
bulunur. Mevcut süreci daha önce kurulan süreçlerle<br />
karşılaştırma imkânı <strong>ve</strong>rir. Süreç modelleme, süreç<br />
tasarımları <strong>ve</strong> süreç iyileştirmeleri esnasında kullanımı<br />
günden güne artan bir uygulama alanıdır. İş süreçlerinin<br />
fonksiyonel modellemesi için çeşitli yapılandırılmış yöntemler<br />
bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak; (Business<br />
Process Management Notation-BPMN), İş Süreçleri<br />
Tanımlama Metamodeli (Business Process Definition<br />
Metamodel-BPDM), İş Motivasyon Modeli (Business<br />
Motivation Model) <strong>ve</strong> Bütünleşik Tanımlama (IDEF- Integration<br />
DEFinition) <strong>ve</strong>rilebilir.<br />
İş Süreçleri Yönetiminin İşletmelere Faydaları<br />
Şekil 3’de gösterilen fonksiyon ağırlıklı (dikey hiyerarşik)<br />
yapılarda yöneticiler genellikle sadece kendi fonksiyonlarının<br />
performansı ile ilgilenmekte, işletmedeki diğer<br />
41<br />
Süreçler<br />
tannyor<br />
ancak<br />
fonksiyon<br />
lar ar<br />
basyor<br />
Şekil 4. Fonksiyonel organizasyondan süreçlerle yönetilen organizasyonlara geçiş<br />
Süreç<br />
arlkl<br />
yönetim<br />
İş süreçlerini yöneten işletmelerde sistemde yaşanan<br />
aksaklıkların nedenleri süreçlerin doğru yönetilmemesinde<br />
aranmaktadır. Aksaklıkları gidermek için bir<br />
süreç iyileştirilirken, ilgili diğer süreçlerde de iyileştirmeler<br />
yapıldığından sonuç olarak sistemin tümünde iyileştirmeler<br />
sağlanmaktadır. Böylece iyileştirmeler birbirini<br />
izlemekte <strong>ve</strong> bir süreklilik kazanmaktadır. Sonuç olarak<br />
Kaizen (sürekli iyileştirme) İSY sistemlerinin temelinde<br />
yatan bir felsefe olarak örgüt kültürüne yansıtılmış olacaktır.<br />
İş süreçlerinin etkin bir şekilde yönetilmesi fonksiyonlar<br />
arası iletişim güçlüğünü giderir, mevcut yapının<br />
aksine yatay organizasyon ile en alt kademedeki bir<br />
personelin bile fikrini söyleme imkânı bulması, farklı birimleri<br />
bir araya getirmesi nedeniyle her birimin birbiri ile<br />
düzgün iletişim kurmasını sağlar. Faaliyetlerin gereksiz<br />
tekrarlarına engel olur, işlem zamanlarını kısaltır, işlerin<br />
daha hızlı yürümesini sağlar, müşteri beklentilerini dikkate<br />
alır (Sarıkaya, 2008). İSY sistemi işletmelerin etkililiğini<br />
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimliliğini arttırmak <strong>ve</strong> ‘Yalın Yönetim’ hedeflerine<br />
ulaşmak için etkili bir araçtır. EFQM Mükemmellik<br />
Modeli (2000) ne göre arzu edilen sonuçlara odaklan-
Aralık <strong>2011</strong><br />
ma sağlar. Çalışanların <strong>ve</strong> kaynakların en üst düzeyde<br />
değerlendirilmesine imkân <strong>ve</strong>rir. Sonuçların tutarlılığını<br />
sağlar <strong>ve</strong> değişkenlikleri kontrol altında tutmaya yardımcı<br />
olur. Gerçekçi hedefler saptanmasını <strong>ve</strong> stratejik yönlendirmeye<br />
ilişkin olarak <strong>ve</strong>rilere dayalı yönetim sağlar.<br />
Süreçlerle yönetilen bir kuruluş yaratmak oldukça<br />
karmaşık bir konudur. Geleneksel organizasyon birimleri<br />
süreç yaklaşımına sıcak bakmayabilir. Özellikle orta<br />
düzey yöneticiler ciddi bir direnç gösterebilirler. Dolayısıyla<br />
değişecek olan örgüt yapılanması <strong>ve</strong> yönetim anlayışına<br />
karşı olumlu tutum geliştirilmesi gerekmektedir.<br />
İSY sistemine geçmiş olmak mevcut olan fonksiyonel<br />
ya da dikey birimlerin ortadan kaldırılacağı anlamına<br />
gelmez. Çoğu süreçlerle yönetilen işletmede dikey birimler<br />
önemli roller üstlenmeye devam etmekte olup,<br />
yatay <strong>ve</strong> dikey yönetim yapıları ortak iş yapabilmektedir<br />
(Bakınız Şekil 3). Önemli olan husus işletmelerin örgüt<br />
kültürlerini değiştirme yeteneğine sahip olmalarıdır.<br />
Hammer <strong>ve</strong> Stanton tarafından 1999 yılında yapılan<br />
<strong>ve</strong> Harvard Business Review tarafından yayınlanan bir<br />
çalışmaya göre süreçlerini yönetmeye başlayan Amerikan<br />
işletmeleri <strong>ve</strong> çalışanları birçok fayda sağlamıştır.<br />
Çalışanların iş alanları gelişmiş, kendilerine daha çok<br />
yetki <strong>ve</strong>rilmiş <strong>ve</strong> yaptıkları işler kurumun geneli ile uyumlaştırılmıştır.<br />
Müşterilere daha kaliteli ürün <strong>ve</strong> hizmetler<br />
sunulmuştur. Ayrıca paydaşlar kazanç elde etmiş,<br />
maliyetler azaltılmış, kârlar artırılmıştır. Ancak bütün bu<br />
çabalara rağmen yeni yönetim anlayışı tüm işletmelerde<br />
tam olarak anlaşılamamıştır. Çoğu şirket temel süreçlerini<br />
yeniden tasarlamış, ilgili faaliyetleri bir araya toplamış,<br />
değer katmayanları elemiş ancak çok az bir kısmı bunları<br />
yaparken örgütlerini yönetme şeklini değiştirebilmiştir.<br />
İşletmelerin büyük kısmında dikey hiyerarşik yapılanma<br />
devam etmiştir. Bütünleşmiş süreçlerin <strong>ve</strong> kademeli örgütlerin<br />
birleşimi, bilişsel uyumsuzluk yaratmış, yatay<br />
süreçler insanları bir yöne yönlendirirken, geleneksel dikey<br />
yönetim sistemleri ise insanları bir başka birime yönlendirmiştir.<br />
Olması gereken kesinlikle bu değildir. Süreç<br />
yönetim sistemini başarılı bir şekilde oluşturmuş olan<br />
işletmeler ise en iyi yöneticilerini süreç sorumlusu olarak<br />
atamış, bütçe <strong>ve</strong> iş yapış şekli konusunda onlara tam<br />
yetki <strong>ve</strong>rmişlerdir. Ölçüm sistemlerini birim hedeflerden,<br />
süreç hedeflerine kaydırmış, maaş <strong>ve</strong> avans ödemelerini<br />
süreç performansına dayandırmışlardır. Çalışanları atama<br />
<strong>ve</strong> eğitme yollarını değiştirmişler, işler yerine süreçlerin<br />
tümüne vurgu yapmışlardır. Ayrıca örgüt kültürlerinde<br />
önemli değişiklikler yapıp, takım çalışmasını teşvik etmiş<br />
<strong>ve</strong> müşterilerini daha değerli hale getirmişlerdir. Bütün<br />
bu değişimlerle yönetim yapıları uyumlu, gerçek birer<br />
süreç kuruluşu olarak başa çıkmış <strong>ve</strong> büyük faydalar<br />
sağlamışlardır.<br />
Geleneksel örgütlerden süreçlerle yönetilen örgüt yapılarına<br />
geçmeye değmeyeceğini savunanlar olacaktır.<br />
Ancak bazı işletmeler için bu kaçınılmazdır. Süreç yönetimi<br />
düşük kalite, yüksek maliyetler gibi sadece belli<br />
problemlere işaret eden bir yönetim anlayışı değildir. Yeni<br />
fırsatlardan yararlanan bir platformdur. Süreçleri belirlemek<br />
<strong>ve</strong> sistemin etkin bir şekilde işlemesini sağlamak<br />
kadar önemli olan bir diğer konuda gerektiğinde bu<br />
süreçleri yeniden tasarlamaktır. Pazar değiştikçe, yeni<br />
teknolojiler ortaya çıktıkça, rakipler arttıkça süreçler de<br />
değişmelidir. Örneğin; IBM süreçlerini yıllar önce değişen<br />
koşullara göre tasarlamış olmasına rağmen, yakın<br />
zamanda web tabanlı yönetime uyacak şekilde revize<br />
etmiştir. Süreçlerle yönetilen bir kuruluşun doğasında<br />
esneklik yoksa işletme genelinde karışıklık yaratmadan<br />
süreçlerde seri değişiklikler yapılması imkânsızdır. Anlık<br />
değişikliklerin öngörüldüğü bir dünyada süreçlerle yönetim<br />
ideal olan örgüt şeklidir.<br />
Kamuda Süreç Yönetimi<br />
Süreçlerin yönetimi kurumlara değer katar <strong>ve</strong> idareleri<br />
geliştirir. Bu nedenle yönetim bilgi sisteminin önemli bir<br />
parçasıdır <strong>ve</strong> öncelikle üst yönetim bu çalışmaya kendi<br />
42
Aralık <strong>2011</strong><br />
yönetim kalitesini geliştirmek amacıyla destek <strong>ve</strong>rmelidir.<br />
Kamuda süreç <strong>ve</strong> süreç yönetimi şu şekilde tanımlanabilir:<br />
Süreç, idarelerin faaliyetlerini yürütürken uymak<br />
zorunda oldukları mevzuat <strong>ve</strong> söz mevzuata aykırı<br />
olmamak şartıyla idarelerin ortaya koydukları her türlü<br />
düzenleme doğrultusunda, tüm istihdam şekilleriyle <strong>ve</strong><br />
kamu kaynağı kullanarak yürüttüğü, stratejik planında<br />
belirlenen noktaya varmaya yarayan işlemler zinciridir.<br />
Süreç yönetimi ise stratejik plan başta olmak üzere idarece<br />
varılmak istenen noktaya ulaşılması için süreçlerin<br />
tanımlanması, haritalandırılması <strong>ve</strong> iyileştirilmesi çabalarına<br />
yönelik planlama <strong>ve</strong> uygulama çalışmalarıdır (Eraslan,<br />
2009).<br />
Kamu idarelerinin yürüttükleri tüm faaliyetleri etkili,<br />
ekonomik <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli bir şekilde gerçekleştirmesini sağlamayı<br />
amaçlayan iç kontrol çalışmaları kapsamında yapılması<br />
gerekenler arasında iş <strong>ve</strong> işlemlere yönelik süreç<br />
akış şemalarının hazırlanması, kontrol prosedürlerinin<br />
belirlenmesi, uygun bir iletişim ağının oluşturulması, personelin<br />
görev, yetki <strong>ve</strong> sorumluluklarının açık bir şekilde<br />
belirlenmesi yer alır. Bu kapsamda iş süreçlerinin yönetimi<br />
ile iç kontrol birçok ortak işlem adımı içermektedir.<br />
Süreçleri iyi yöneten <strong>ve</strong> bunu bir zorunluluktan değil de<br />
bir yönetim anlayışını benimsemiş olmaktan dolayı yapan<br />
kamu kurumları iç kontrol gereklerini de yerine getirmiş<br />
olacaktır. Süreç yönetimi kamu kurumlarında süreç<br />
bazlı bir kontrol sağlar, sorumluluklar net bir şekilde<br />
belirlenmiştir. İş akış şemaları ile işler bir bütün halinde<br />
görülebilir. Her bir sürecin sahibi <strong>ve</strong> sorumluları belirlenerek<br />
hangi işin kimler tarafından yapıldığı ortaya konur.<br />
Kamu kurumları, süreç sınırlarını <strong>ve</strong> süreçlerin birbirleriyle<br />
ilişkilerini iç müşteri <strong>ve</strong> tedarikçi kavramları dâhilinde<br />
ortaya koyarak mevcut durumu kolaylıkla analiz edebilirler.<br />
Böylece süreçlerde herhangi bir sorun yaşandığında<br />
bunun nereden (süreç/birim/fonksiyon) kaynaklandığı<br />
rahatlıkla tespit edilebilir.<br />
Kaynakça<br />
Burlton R., Business Process Management: Profiting<br />
From Process, 2001, Aktaran: www.bptrends.com Erişim tarihi:<br />
26.06.2010<br />
Deming, E. (1996), Out of Crisis, Arçelik Publications, İstanbul.<br />
Eraslan T., “Belediyelerde Süreç Yönetimi”, 2009 www.<br />
erkankaraarslan.org/bolum/makale/dosya/66.doc Erişim<br />
tarihi: 26.06.2010<br />
Hammer M. <strong>ve</strong> Stanton S., “How Process Enterprises Really<br />
Work”, Harvard Business Review, No<strong>ve</strong>mber-December,<br />
1999.<br />
Johansson, H.J (1993), Business Process Reengineering:<br />
Breakpoint Strategies For Market Dominance, John<br />
Wiley&Sons, s.256.<br />
Juran, J. (1964), Managerial Breakthrough, McGraw-Hill,<br />
New York.<br />
Kano, N., (1993), “A perspecti<strong>ve</strong> on quality activities in<br />
American firms”, California Management Review, Spring,<br />
pp.12–31.<br />
Rosemann, M. (2001), Business Process Lifecycle Management,<br />
Queensland Uni<strong>ve</strong>rsity of Technology, s.1-29.<br />
Sarıkaya G., Süreç Yönetimi <strong>ve</strong> Lojistik Biriminde Bir Uygulama,<br />
Zonguldak Karaelmas Üni<strong>ve</strong>rsitesi Sosyal <strong>Bilim</strong>ler<br />
Enstitüsü İşletme Ana <strong>Bilim</strong> Dalı, Yüksek Lisans Tezi, 2008.<br />
Süreç Yönetimi, www.mm.anadolu.edu.tr/mmf-web/<br />
Muh-Mim+Fak+Sureçler, Erişim tarihi: 20.10.<strong>2011</strong>.<br />
Tütüncü Ö., İpekgil Doğan Ö., Topoyan M., “Süreçlerle<br />
Yönetim <strong>ve</strong> bir hizmet işletmesi uygulaması”, kisi.deu.edu.tr/<br />
mert.topoyan/dosyalar/tutuncu-dogan-topoyan.pdf Erişim<br />
tarihi:20.10.<strong>2011</strong>.<br />
43
Aralık <strong>2011</strong><br />
KOBİ’LERDE KURUMSAL YÖNETİME GEÇİŞ İÇİN BİLGİ<br />
TEKNOLOJİLERİ UYGULAMALARINDA YAPILMASI<br />
GEREKENLER<br />
Aytunç AYHAN / <strong>Verimlilik</strong> Uzmanı (<strong>Verimlilik</strong> <strong>Genel</strong> Müdürlüğü)<br />
Kurumsal yönetime geçiş için KOBİ’lerin; bilgi <strong>ve</strong><br />
şeffaflık, yenilikçilik, performans <strong>ve</strong> risk değerlendirmesi,<br />
denetime açıklık vb. konularda çalışmalar yapmaları<br />
<strong>ve</strong> bilgi sistemleri oluşturmaları gerekmektedir. Bu doğrultuda<br />
KOBİ’lerin bilgi teknolojilerini sağlıklı bir biçimde<br />
yönetmeleri önem kazanmaktadır. Bilgilerin düzenli, anlaşılır,<br />
gü<strong>ve</strong>nli <strong>ve</strong> tutarlı bir şekilde saklanması <strong>ve</strong> yönetilmesi,<br />
izlenebilirlik <strong>ve</strong> şeffaflığın sağlanması KOBİ’lere<br />
kurumsallaşma aşamasında çok büyük artılar getirecektir.<br />
2. Bilgi Sistemleri <strong>ve</strong> Teknolojileri<br />
Bilgi sistemleri KOBİ’lerin kurumsal yönetimi daha<br />
güçlü bir biçimde gerçekleştirmede karar <strong>ve</strong>rme süreçlerine<br />
yardımcı olmak için tasarlanan sistemlerdir[1]. Bilgi<br />
sistemleri, yapılan tüm kurumsal işlemlerin denetimi,<br />
işlemler sırasında oluşan sorunların çözümüne <strong>ve</strong> ürün<br />
yelpazesinin genişletilmesine yönelik bilgiler üretmektedir.<br />
Önsöz<br />
KOBİ’ler günümüz dünya ekonomisinde artık ciddi<br />
bir öneme sahip hale gelmiştir. Büyüyen ekonomide<br />
KOBİ’lerin varlığını devam ettirebilmesi kurumsal bir yönetim<br />
anlayışı ile sağlanabilmektedir. Günümüzde rekabetçi<br />
bir ortamın etkin olduğu göz önünde bulundurulursa,<br />
kurumsal yönetime geçişte Bilgi Teknolojileri doğru<br />
bir biçimde uygulayan işletmeler, bu rekabetçi ortamda<br />
daha başarılı olmaktadır. Bu çerçe<strong>ve</strong>de, KOBİ’lerin rekabetin<br />
yoğun olarak yaşandığı bir ortamda başarılı olabilmeleri<br />
için, bilgi teknolojilerinde yaşanan değişiklikleri<br />
sürekli izlemeli <strong>ve</strong> işletmelerinde bu yenilikleri doğru bir<br />
biçimde uygulamalıdırlar.<br />
1. Giriş<br />
Küreselleşmenin yarattığı etkilerin sonucu olarak, artık<br />
ülkeler arasındaki duvarlar kaybolmaya başlamıştır.<br />
Bu oluşumun paralelinde, sermaye piyasalarında yaşanan<br />
gelişmeler <strong>ve</strong> teknolojinin birçok sektörde yarattığı<br />
değişimler, dünyayı bütünleşmiş bir pazar haline getirmiştir.<br />
KOBİ’ler sadece iç pazara yönelik üretim yapmayıp,<br />
uluslar arası pazara yönelik de sipariş almakta <strong>ve</strong><br />
üretim yapmaktadır. Uluslararası pazarda yer alabilmek<br />
için ise hesap <strong>ve</strong>rebilirlik, sorumluluk, şeffaflık <strong>ve</strong> adillik<br />
işletmeler için aranan temel özellikler haline gelmiştir.<br />
Bilgi sistemleri işletmelerin stratejik kararlar <strong>ve</strong>rmesinde<br />
çok önemli bir rol oynamaktadır. Bilgi sistemleri,<br />
işletmenin şimdiki durumu hakkında bir bilgi oluşturarak<br />
dışarıdaki rekabet ortamında var olan mevcut bilgi<br />
üzerinden işletmenin gelecekteki stratejisini araştırabilmelidir[2].<br />
KOBİ’ler bilgi sistemleri teknolojik altyapısını kurarak<br />
istediği anda <strong>ve</strong> anlık olarak doğru <strong>ve</strong> güncel <strong>ve</strong>riye<br />
ulaşabilmektedir. Günümüz rekabet ortamında, ayakta<br />
kalmaya çalışan işletmeler, bilgi sistemleri altyapısını<br />
oluşturmalı <strong>ve</strong> hatta ileriki dönemlerde iş zekası uygulamalarını<br />
hayata geçirmelidirler.<br />
KOBİ’lerin uyulabilecekleri bazı bilgi sistemlerini şöyle<br />
sıralayabiliriz:<br />
*Yönetim Bilgi Sistemleri<br />
*Ofis Otomasyon Bilgi Sistemleri<br />
*Veri Tabanı Yönetim Sistemleri<br />
*İletişim Sistemleri<br />
KOBİ’lerin bu bilgi sistemlerini oluşturmak <strong>ve</strong> etkili bir<br />
biçimde yararlanmak için öncelikle bilgi teknolojilerine<br />
yatırım yapmalı, bilgi teknolojilerini doğru yönde kullanmalı<br />
<strong>ve</strong> gerektiğinde teknik destek almalıdır. Bilgi teknolojileri<br />
kavram olarak, <strong>ve</strong>rilerin saklanması, kayıt edilmesi,<br />
belirli işlem sürecinden geçirerek bilgiler üretilmesi,<br />
üretilen bu bilgilere erişilmesi, saklanması <strong>ve</strong> iletilmesi<br />
gibi işlemlerin etkili <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rimli yapılmasına olanak sağlayan<br />
teknolojileri tanımlamada kullanılan bir terimdir[3].<br />
<strong>Genel</strong> olarak Bilgi teknolojilerini tek bir uygulama <strong>ve</strong>ya<br />
teknolojik cihaz olarak değil, bütün bu öğelerin bir arada<br />
çalıştığı bütünsel bir yapı olarak görülmektedir.<br />
44
Aralık <strong>2011</strong><br />
Bilgi Teknolojileri KOBİ’lere daha düşük maliyetlerle<br />
<strong>ve</strong> daha esnek çalışabilme imkânını <strong>ve</strong>rebilmektedir.<br />
Bilgi Teknolojileri sayesinde işletmeler, ofis otomasyonu,<br />
elektronik hesaplama, doğru <strong>ve</strong> hızlı analiz yeteneklerini<br />
kazanabilmektedir. Bilgi Teknolojileri genel olarak, <strong>ve</strong>rimliliğin<br />
arttırılması, maliyetlerin minimuma düşürülmesi,<br />
müşterilere daha kaliteli mal <strong>ve</strong> hizmet sunulması, bilgi<br />
kaynaklı yeni ürünlerin geliştirilmesi <strong>ve</strong> rekabet gücünün<br />
arttırılması gibi konularda işletmeler için önemli katkılar<br />
sağlamaktadır. Günümüzde KOBİ’ler bilgi teknolojilerini<br />
genel olarak muhasebe, döküm (envanter) tutma,<br />
üretim, pazarlama, insan kaynakları, ofis otomasyonu<br />
alanlarında kullanılmaktadır. Ancak KOBİ’ler bu uygulamaları<br />
kullanırken uygulamalar arasında bir entegrasyon<br />
kuramadıkları ya da bu konuda sıkıntı yaşadıkları gözlemlenmiştir.<br />
Ayrıca, KOBİ’lerin bilgi teknolojileri altyapı<br />
konusunda eksiklikleri olduğu <strong>ve</strong> daha çok geleneksel<br />
yöntemlerle çalışmayı tercih etmeleri de yaşanan diğer<br />
bir sorundur. KOBİ’lerin teknolojik gelişmelerden yararlanma<br />
konusunda yaşadıkları altyapı yatırımı için ihtiyaç<br />
duyulan finansal kaynak <strong>ve</strong> de bilgi teknolojilerini kullanacak<br />
nitelikli işgücü ihtiyacı, zamanla kendiliğinden<br />
ortadan kalkması beklenmektedir. Çünkü teknoloji yaygınlaştıkça<br />
maliyetler düşmekte <strong>ve</strong> teknoloji kullanımı<br />
giderek kolaylaşmaktadır.<br />
3. Kurumsal Kaynak Planlaması<br />
Kurumsal Kaynak Planlaması (ERP), bir işletmenin<br />
stratejik amaç <strong>ve</strong> hedefleri doğrultusunda müşteri taleplerini<br />
en uygun şekilde karşılayabilmek için üretimden<br />
satışa, satınalmadan muhasebeye dek uzanan iş<br />
süreçlerinin ortak bir platformda bir araya getirildiği <strong>ve</strong><br />
işletmenin farklı fonksiyonlarını ortak bir yapı altında<br />
bütünleştirmeyi(entegrasyonu) öngören yazılımlardır.<br />
KOBİ’ler için Kurumsal Kaynak Planlaması olmazsa olmaz<br />
bir unsurdur. ERP, kurumların yönetim birimlerini<br />
<strong>ve</strong> iş süreçlerini bütünleştirerek, rekabet üstünlüğü elde<br />
edebilmek için en iyi iş uygulamalarını, yöntemlerini <strong>ve</strong><br />
araçlarını belirlemeyi <strong>ve</strong> bunları uygulamayı hedeflemektedir[4].<br />
Küreselleşme ile meydana gelen değişimlere<br />
ayak uydurma <strong>ve</strong> bunu kurumsallaştırma konusunda<br />
KOBİ’lerin ERP gibi bilgi teknolojileri uygulamalarına gereksinimi<br />
vardır. Zira ERP, KOBİ’lere istenildiği zamanda<br />
bilgi sunarak, işletme ile ilgili doğru tespit <strong>ve</strong> sorunlarına<br />
çözüm getirilmesine <strong>ve</strong> kurumsallaşmaya yardımcı olur.<br />
ERP sayesinde üretilen anlık doğru bilgi, yeni ürünlerin<br />
tespiti <strong>ve</strong> geliştirilmesini kolaylaştırarak KOBİ’lere farklılaşma<br />
açısından önemli katkı sağlar. ERP ile birlikte<br />
KOBİ’ler aldıkları siparişleri planlama <strong>ve</strong> izleme becerisini<br />
kazanır. Yöneticilerin işletme ile ilgili ayrıntılı analiz <strong>ve</strong><br />
rapor üretmesine yardımcı olur. İşlemlerin maliyetlerini<br />
düşürerek, <strong>ve</strong>rimliliği artırıp, işletmenin karını yükseltilmesini<br />
<strong>ve</strong> işletme yatırımlarının daha etkin planlamasını<br />
<strong>ve</strong> gerçekleştirilmesini sağlar.<br />
Üretim<br />
Planlama<br />
Müteri<br />
Yönetimi<br />
Sipari<br />
ERP<br />
Finans<br />
E-Ticaret<br />
nsan<br />
Kaynaklar<br />
ERP fonksiyonlarının bir işletme için özel olarak tasarlanıp<br />
yazılması, oldukça maliyetli <strong>ve</strong> uygulanması<br />
zor bir süreçtir. İşletmeye özgü olarak diğer tedarik<br />
zinciri yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi, <strong>ve</strong>ri ambarı,<br />
işletme zekası, stratejik işletme yönetimi, kurumsal iş<br />
alanı, ileri planlama <strong>ve</strong> optimizasyon gibi uygulamaların<br />
geliştirilmesi de kolay değildir. O yüzden Kurumsal<br />
Kaynak Planlamayı tasarlayıp yazarken, sektörel olarak<br />
düşünüp, sektörde yaşanan bilgi birikimlerinden yararlanarak,<br />
mevcut iş akışlarını kullanmak daha maliyet<br />
azaltıcı <strong>ve</strong> kullanımı daha kolaydır. İşletmenin hedef <strong>ve</strong><br />
stratejileri ile uyumlu çözümleri bulabilmek için ilk önce<br />
doğru yazılım teknolojilerinin seçilmesi gereklidir. Seçilen<br />
ERP yazılımının işletmenin mevcut insan kaynağı <strong>ve</strong> bilgi<br />
kaynakları ile uyumu önemlidir. Yazılımın seçiminde öncelikle<br />
işletmenin mevcut kendi iş süreçlerini çıkarmalı,<br />
bu mevcut yapı içerisinde aksayan <strong>ve</strong> eksik taraflar saptanmalıdır.<br />
Bu çerçe<strong>ve</strong>de işletme kısa vade <strong>ve</strong> orta vadede<br />
hedeflerini belirlemeli <strong>ve</strong> bu doğrultuda bir yazılım<br />
edinme yoluna gitmelidir. Yazılım edinirken, tedarikçilerin<br />
teknik destek <strong>ve</strong>rebilme gücü, piyasadaki tanınmışlık<br />
düzeyi, finansal durumu göz önüne alınmalıdır.<br />
4. Müşteri İlişkileri Yönetimi<br />
Küreselleşen bir dünyada değişen müşteri yapısı,<br />
işletmeleri çok ciddi bir şekilde yeniden yapılanmaya<br />
<strong>ve</strong> müşterilerine yönelik stratejilerini yeniden gözden<br />
geçirmeye zorunlu hale getirmiştir. Bu bağlamda, müşterilere<br />
yönelik olarak uygulanacak temel pazarlama<br />
stratejilerinden biri, müşteriyi işletmenin odak noktasına<br />
yerleştiren <strong>ve</strong> müşteri memnuniyetinin ötesine geçip,<br />
müşteriye değer sağlamayı hedefleyen müşteri ilişkileri<br />
yönetimi yaklaşımıdır[5]. Eskiden işletmeler cazip <strong>ve</strong> basit<br />
yöntemlerle müşteri kazanma çabası içinde olurken,<br />
günümüzde işletmeler müşteri bir an için cezp etme değil,<br />
kaliteli <strong>ve</strong> ihtiyaca yönelik ürünlerle sürekli müşteriyi<br />
memnun etme endişesi içindedir. KOBİ’ler bu anlayış<br />
içerisinde <strong>ve</strong> zorlu bir rekabet ortamı içerisinde Müşteri<br />
İlişkileri Yönetimini kavramı ortaya çıkmıştır. Müşteri İliş-<br />
45
Aralık <strong>2011</strong><br />
6. Elektronik Belge Yönetimi<br />
Son yıllarda elektronik belge yönetimi KOBİ’ler için<br />
gittikçe önem kazanmaktadır. KOBİ’lerin elektronik ticarete<br />
geçmesiyle elektronik ortamda sundukları hizmetlerde<br />
üretilen elektronik belgeleri saklamak, erişimini<br />
sağlamak, korumak durumundadırlar. Dolayısıyla bu<br />
durum gü<strong>ve</strong>nlik sorununu da beraberinde getirmiştir.<br />
KOBİ’lerin internet ortamında yürüttüğü tüm etkinliklerin<br />
gü<strong>ve</strong>nli biçimde gerçekleştirilebilmesi için elektronik<br />
imza uygulamalarının önem kazanmasını da sağlamıştır.<br />
5070 sayılı e-imza yasası ile ülkemizde tüm kuruluşlar<br />
elektronik belge yönetim sistemi projeleri başlatmış <strong>ve</strong><br />
halen de devam ettirmektedir.<br />
kileri Yönetimi (CRM), ön ofis (pazarlama, satış <strong>ve</strong> müşteri<br />
servisi) hem geri ofis (muhasebe, üretim <strong>ve</strong> lojistik)<br />
uygulaması olmakla kalmayıp aynı zamanda hem de<br />
diğer tüm bölümler, müşteriler <strong>ve</strong> iş ortakları ile koordinasyonu<br />
<strong>ve</strong> işbirliğini sağlayan müşteri merkezli bir ilişki<br />
yönetimi felsefesidir[6]. CRM sayesinde işletmeler, en<br />
uygun zamanda en uygun pazarlama programı ile en<br />
uygun müşteriye yaklaşma olasılığı, müşterilerin işletmeye<br />
ulaşmasını, müşterinin daha çabuk karar <strong>ve</strong>rmesini<br />
sağlamasını <strong>ve</strong> müşteri sadakati gibi kazançlar elde<br />
edeceklerdir.<br />
5. Elektronik Ticaret<br />
Küreselleşen dünyada ticaret ülke sınırlarını da aşmış<br />
<strong>ve</strong> uluslararası bir boyut kazanmaktadır. Teknolojinin<br />
ilerlemesi ile beraber tüm gelişmelerden herkesin<br />
haberi olmakta <strong>ve</strong> tüketicilerin beğenisine sunulmaktadır.<br />
Bu durumda KOBİ’ler için elektronik ticaret kavramı<br />
giderek önem kazanmaktadır. Elektronik Ticaret Kurulu<br />
(ETİK) tarafından yapılan bir tanıma göre Elektronik Ticaret,<br />
mal <strong>ve</strong> hizmetlerin üretim, tanıtım, satış, sigorta,<br />
dağıtım <strong>ve</strong> ödeme işlemlerinin bilgisayar ağları üzerinden<br />
yapılmasıdır[7].<br />
Elektronik Ticaretin teknolojik unsurların işletme süreçlerinin<br />
birlikte <strong>ve</strong> uyumun sağlanması ile birlikte olabilir.<br />
Burada söz konusu unsurlar, bilgisayar ağları <strong>ve</strong><br />
telekominikasyon, istemci/ sunuculu mimarili bilgi işlem,<br />
çoklu ortam uygulamaları, bilgi toplama sistemleri, video<br />
konferans olarak sıralanabilir[8]. Elektronik Ticarete<br />
geçmeleri ile beraber KOBİ’ler daha düşük maliyetlerle<br />
ürünlerini pazarlayabilecekler, müşteri portföyünü geliştirme<br />
fırsatı bulacaklar, müşteri ile ilişkiler kolaylaşacaktır.<br />
Stok masrafları yok olacağı gibi personel masrafları da<br />
düşecektir. Tüm bu faydalarına karşın elektronik ticarete<br />
geçmek her işletme için uygun olmayabilir. İşletmeler,<br />
hedeflenen kitle, sattığı ürün ya da hizmetin özelliğinin<br />
elektronik ticaretin dinamik yapısına uyumluluğu, teknik<br />
altyapı gibi kriterleri gözden geçirmelidir.<br />
Sonuç<br />
Bugün KOBİ’lerin, kurumsal bir yönetime kavuşabilmesi<br />
için her alanda değişim konusunu temel görev<br />
olarak alması gereklidir. Değişim temeline dayanmayan<br />
girişimler ise yeni gelişen ekonominin <strong>ve</strong> elektronik çağın<br />
kıskacında yok olmak zorunda kalabilir. Bu nedenle<br />
KOBİ’lerin mevcut durumu da içine alan bütünleşik<br />
bir Kurumsal Kaynak Planlama yapısını işletmelerinde<br />
uygulamaları en önemli adımlardan birisidir. Elektronik<br />
ticaret gibi internete dayalı iş yapma biçimleri de ticarete<br />
yeni bir boyut kazandırmaktadır. Önemli gelişmelerin<br />
yaşanacağı bu süreçte önümüzdeki yıllarda gü<strong>ve</strong>nli<br />
<strong>ve</strong> kolay alış<strong>ve</strong>riş ortamının günlük hayatın bir parçası<br />
olacağı kaçınılmazdır. Bu gelişmelerden sonra KOBİ’ler<br />
rekabetçi yanını güçlendirici bilgileri üretip tüm faaliyetlerinde<br />
kullanmalı, tüm üretimi planlı <strong>ve</strong> kaliteli bir düzeye<br />
getirmeli, uluslararası firma olma yolunda tüm hazırlıkları<br />
tamamlamış <strong>ve</strong> uygulayan bir konumu hedeflemiş<br />
olmalıdır.<br />
Kaynaklar<br />
1. GÖKÇEN, Hadi 2007 Yönetim Bilgi Sistemleri. Palme<br />
Yayıncılık.<br />
2. RADFORD, K.J. 1978 Information Systems For Strategic<br />
Decisions. Reston Publishing Company, Inc., A Prentice<br />
Hall Company. Reston Virginia<br />
3. BENSGHİR, Kaya Türkel 1996 Bilgi Teknolojileri <strong>ve</strong> Örgütsel<br />
Değişim. Türkiye <strong>ve</strong> Ortadoğu Amme Enstitüsü.<br />
4. Mabert, V.M., Soni A., <strong>ve</strong> Venkataramanan, M.A. 2000<br />
Enterprise Resource Planning Sur<strong>ve</strong>y Of USA Manufacturing<br />
Firms, Production And In<strong>ve</strong>ntory Management Journal,<br />
41(2), ss.52–58.<br />
5. TEKİN, M., ÇİÇEK, E. 2005 Değişim Yönetimi Sürecinde<br />
Müşteri İlişkileri Yönetimi <strong>ve</strong> Önemi, http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.phpnt=268,<br />
((12.08.2005)<br />
6. BOZGEYİK, A. 2005 CRM Niçin Önemli,<br />
http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.<br />
phpnt=462, (12.08.2005)<br />
7. ETİK. Elektronik Ticaretin Tanımı <strong>ve</strong> Temel Araçları,<br />
http://www.e-ticaret.gov.tr/tanim/tanim.htm ( 1 Aralık 2007), s.1<br />
8. Akın, Bahadır. Yeni Ekonomi. 2. Basım Konya: Çizgi Kitabevi<br />
Yayınları, 2005<br />
46
news<br />
December <strong>2011</strong><br />
The Kick-Off Meeting Of<br />
The HESAPRO Project<br />
will be Held<br />
The kick-off meeting of HESAPRO Project -Health and Safety at Work in Relation with Productivity- will<br />
be held on 19-20 December <strong>2011</strong>. The Project is coordinated by Ministry of Science, Industry and Technology,<br />
Directorate General for Productivity and funded by the Leonardo da Vinci Partnership Projects under EU<br />
Lifelong Learning Programme.<br />
Great majority of the project partners are EANPC (European Association of National Productivity Centres)<br />
members, and ha<strong>ve</strong> been working on the themes of improving working conditions and of health and safety at<br />
work. The partners of the Project are Çankaya Uni<strong>ve</strong>rsity from Turkey, Work Efficiency Institute from Finland<br />
(TTS), Slovak Productivity Centre (SLCP), National Agency for the Impro<strong>ve</strong>ment of Working Conditions (AN-<br />
ACT) from France, and Institute for Occupational Safety and Health (PREVENT) from Belgium. The Project<br />
which is planned to be completed with six partners from fi<strong>ve</strong> countries is going to last two years. A training<br />
kit will be de<strong>ve</strong>loped as an outcome of the Project. This training kit will be composed of a background study<br />
which focuses on the relationship between health and safety at work and productivity, two guides which focus<br />
on the rights and responsibilities of employers and employees, a presentation which includes best practices<br />
experienced at the field visits that are planned to be realised within the Project and an evaluation questionnaire.<br />
The total budget of the Project is 103.000 Euro and the share of Directorate General for Productivity is<br />
18.000 Euro. The EU fund in partnership projects only co<strong>ve</strong>rs the mobility and accommodation expenses and<br />
the share of each partner is paid by its own National Agency.<br />
Informati<strong>ve</strong> Meeting about<br />
EPESUS Project was Held<br />
The staff of Ministry of Science, Industry and Technology-Directorate General for Productivity were informed<br />
about Eco-Industrial Park Environmental Support System (EPESUS) Project by Ekodenge Co. Ltd. on<br />
No<strong>ve</strong>mber 28, <strong>2011</strong>. Firstly, Dr. Zeynep Yöntem presented general information about the project. Then, an<br />
informati<strong>ve</strong> presentation about EPESUS software, which is one of the outputs of the project, was made by<br />
Emre Yöntem.<br />
EPESUS, which is an Eco-Innovation project under the European Community, Entrepreneurship and<br />
Innovation Programme (EIP) component of Competiti<strong>ve</strong>ness and Innovation Framework Programme (CIP),<br />
started on August, 2009. The project is planned to be finished on August, 2012. The coordinator of the project<br />
is Ekodenge Co. Ltd. Company and Directorate General for Productivity is one of the partners of the project.<br />
The other partners are Republic of Turkey Small and Medium Enterprises De<strong>ve</strong>lopment Organization, Ankara<br />
Chamber of Industry 1 st Organized Industrial Zone, General Directorate of Electrical Power Resources Sur<strong>ve</strong>y<br />
and De<strong>ve</strong>lopment Administration, Turkish National Committee on Solid Waste, TEKPORT Ltd., LVI – Beratungs<br />
und Service GmbH, Dicon Group Ltd., and Bulgarian Business Network.<br />
EPESUS project aims to ser<strong>ve</strong> Small and Medium Size Enterprises (SMEs) within an industrial park or any<br />
communication network, for their impro<strong>ve</strong>ment on environmental requirements and competiti<strong>ve</strong>ness in<br />
international platform. Within the scope of the project, studies are carried on to contribute industries within<br />
industrial parks about the environmental legislation and cleaner technology applications through inputoutput<br />
analysis. EPESUS, which is a web based software, was de<strong>ve</strong>loped to perform these studies. Making<br />
comparati<strong>ve</strong> analysis and showing differences in the sectoral processes, supporting the industries on innovation<br />
by directing them to best available techniques (BATs) and reference documents (BREFs) and providing guidance<br />
for industries about sustainable product and production processes that increase productivity and decrease<br />
production cost may be listed as objecti<strong>ve</strong>s of this software.<br />
47
Aralık <strong>2011</strong><br />
ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS<br />
Seçilmiş AB Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması<br />
<strong>ve</strong> Ortalama Yıllık Değişim Oranları /<br />
Index of Production Per Person Employed; A<strong>ve</strong>rage of Last Four Quarters<br />
and Annual A<strong>ve</strong>rage Rate of Growth For Selected EU Countries<br />
Kaynak: Ulusal <strong>Verimlilik</strong> İstatistikleri, EUROSTAT.<br />
Source: National Productivity Statistics of Turkey, EUROSTAT.<br />
İşgücü Verimliliği Artışı-Labour Productivity Growth<br />
Çalışılan Saat Başına GSYİH-Growth in GDP Per Hour Worked<br />
Ortalama Yıllık Yüzde Artış-A<strong>ve</strong>rage Annual Growth In Percentage<br />
Kaynak: OECD Factbook <strong>2011</strong>: Ekonomik, Çevresel <strong>ve</strong> Sosyal İstatistikler<br />
Source: OECD Factbook <strong>2011</strong>: Economic, Environmental and Social Statistics<br />
48
ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS<br />
İmalat <strong>Sanayi</strong> <strong>Verimlilik</strong> Değişimleri (Yıllık <strong>ve</strong> Üç Aylık) <strong>ve</strong> Üç Aylık için Eğilimler<br />
Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annaully and Quarterly) and Trends for Quarterly Data<br />
Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2005 A<strong>ve</strong>.=100)<br />
<strong>Sanayi</strong>nin<br />
Kısımları /<br />
Sections of<br />
Industry<br />
Ana <strong>Sanayi</strong><br />
Grupları /<br />
Main Industrial<br />
Groups<br />
(MIGs)<br />
2006 2007 2008 2009 2010<br />
<strong>2011</strong><br />
1. Çeyrek<br />
1 st Quarter<br />
<strong>2011</strong><br />
2. Çeyrek<br />
2 nd Quarter<br />
Toplam <strong>Sanayi</strong> / Total Industry 104,5 107,7 107,4 107,0 115,8 116,2 120,0<br />
Madencilik <strong>ve</strong> Taşocakçılığı / Mining and Quarrying 97,0 95,0 101,3 105,7 102,5 93,8 97,3<br />
İmalat / Manufacturing 104,5 107,6 106,3 104,6 114,1 114,1 119,5<br />
Elektrik, Gaz, Buhar <strong>ve</strong> İklimlendirme... / Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply 119,0 128,4 136,5 136,5 148,2 160,6 148,5<br />
ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods 104,6 106,2 104,3 104,8 113,9 113,5 119,0<br />
DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods 101,4 106,0 110,7 116,1 124,9 124,9 134,2<br />
DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods 104,9 106,7 105,7 111,0 113,8 108,5 112,8<br />
ENJ – Enerji / E- Energy 102,9 107,0 112,7 112,9 122,6 133,0 127,5<br />
SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods 102,1 108,5 106,2 90,6 110,2 115,3 120,8<br />
Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products 101,0 98,5 97,5 95,1 97,5 91,1 88,4<br />
İçeceklerin imalatı / Manufacture of be<strong>ve</strong>rages 102,0 109,2 117,1 116,1 103,1 83,2 116,1<br />
Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products 117,4 127,2 155,9 137,3 146,2 126,0 134,2<br />
Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles 103,9 98,8 94,5 97,1 102,9 99,6 100,3<br />
Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel 101,3 107,1 99,0 105,4 111,9 106,8 112,6<br />
Deri <strong>ve</strong> ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products 109,3 95,1 92,7 95,8 104,7 97,6 119,5<br />
Ağaç, ağaç ürünleri <strong>ve</strong> mantar ürünleri imalatı... / Manufacture of wood and of products of wood and cork... 115,6 131,2 153,7 184,7 212,7 207,9 254,0<br />
Kağıt <strong>ve</strong> kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products 105,7 106,7 105,6 114,7 117,2 122,0 123,9<br />
Kayıtlı medyanın basılması <strong>ve</strong> çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media 107,2 114,3 116,0 127,4 126,8 133,5 143,4<br />
Kok kömürü <strong>ve</strong> rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products 107,4 106,2 99,4 82,3 85,9 89,8 99,5<br />
Kimyasalların <strong>ve</strong> kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products 112,6 116,6 109,3 112,9 122,9 127,6 126,0<br />
Temel eczacılık ürünlerinin <strong>ve</strong> eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı /<br />
Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations<br />
109,3 119,4 123,5 129,1 127,9 129,7 134,9<br />
Kauçuk <strong>ve</strong> plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products 98,4 100,6 95,6 94,8 104,0 108,2 113,4<br />
Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products 103,1 102,2 103,0 104,0 113,4 108,9 123,1<br />
Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals 109,8 113,5 107,3 100,1 105,7 102,1 105,8<br />
Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine <strong>ve</strong> teçhizat hariç) /<br />
Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment<br />
102,4 108,5 100,5 91,9 103,7 105,8 112,3<br />
Bilgisayarların, elektronik <strong>ve</strong> optik ürünlerin imalatı / Manufacture of computer, electronic and optical products 80,1 74,3 69,9 64,7 84,7 87,9 71,0<br />
Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment 107,2 107,2 100,0 102,9 119,9 123,8 128,3<br />
Başka yerde sınıflandırılmamış makine <strong>ve</strong> ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c. 104,8 105,2 95,6 85,4 107,2 113,1 123,8<br />
Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) <strong>ve</strong> yarı treyler (yarı römork) imalatı /<br />
Manufacture of motor <strong>ve</strong>hicles, trailers and semi-trailers<br />
102,4 103,7 102,8 90,4 113,3 122,2 124,9<br />
Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment 110,1 188,5 197,7 122,5 126,1 80,5 99,9<br />
Mobilya imalatı / Manufacture of furniture 92,4 116,0 133,6 137,0 136,4 145,0 174,8<br />
Diğer imalatlar / Other manufacturing 126,6 119,4 141,8 149,2 171,1 176,5 170,6<br />
Makine <strong>ve</strong> ekipmanların kurulumu <strong>ve</strong> onarımı / Repair and installation of machinery and equipment 91,4 128,8 95,0 91,8 99,1 91,5 92,7
T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI<br />
VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ