24.12.2014 Views

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

attılar. Kapısını bulup içeri girdiler. Oh! kurtulmuşlardı. Öbür itlerin<br />

de geldikleri havlamalarından anlaşılıyordu. Gelsinler, birşey<br />

yapamazlardı samanlıktaki fakilere. İyi de bunlar hep burada mı<br />

kalacaklardı Artık iyice anlaşılmıştı ki "Mâlee Nezîrö"da kimse yok.<br />

Abdurrahman, çıkmak zorunda olduklarını söyledi. Kendisi bir adım<br />

dişan attı. O da ne; biraz önce boğuşan it tam karşıda! Damın üzerinde,<br />

duvara yakın yerde, Abdurrahman'ın üstüne ha atıldı ha atılacak!<br />

Topuzlu sopa havada sallandı. Ah ne var ki, yarısı boşa gitti sopanın.<br />

Ve de çok kötü bir şey oldu: Uzun paslı çiviler bulunan bir ağaç ucu,<br />

duvarın bir yanından çıkıktı. Sopayla giden el, işte oraya geldi. Hem<br />

de o hızla! Ve ağacın ucu, çivileriyle birlikte avucun içinden bileğe<br />

doğru gömüldü. Abdurrahman elini çekip geri samanlığa girdi. El<br />

ayası çok kötü yarılmıştı. Kan da fişkinyordu durmadan. İki arkadaş<br />

son derece üzgün, birşeyler yapabilmek için çirpınmaktalar. Ahlar<br />

arasında, Osso cebinden "abdest mendili"ni çıkarıp sarmaya<br />

başladı. Ancak kan durmuyordu iyice. Tam o sırada bir adam sesi.<br />

"Daha önce neredeydin!" Köpek havlamaları da kesilivermişti.<br />

Samanlığın kapısından bağırdılar. Adam sesi duyup geldi. Nezîro'nun<br />

İki köpekle birlikte "davar kom"una gitmiş. Köpekler bir<br />

ara ayrılmış, havlayıp bu yana doğru koşmuşlar. Bağırmışsa da<br />

birilerinin üzerine gidiyorlar diye peşlerine<br />

düşmüş. Öyle çıkıp gelmiş. Ev sahibi de tüm ev halkı ve adamlarını<br />

komşu köye, bir yakınlarının düğününe gitmiş. Adam bunları<br />

anlattı ve çok üzüldüğünü söyledi. Bi yandan da yaralı elle ilgilendi:<br />

Kanı iyice durdurur ve iyi gelir diye, "cigara tabakasından çıkardığı<br />

tütünü, açtığı yaraya bastı. Ve sıkıca bağladı. Çıkabileceklerini<br />

söyledi. Kazanı ve torbayı taşıyan sopanın bir ucundan Osso, bir<br />

ucundan da adam tuttu. Yürüdüler. Ve bir süre sonra camiye vardılar.<br />

Öbür "râtib nöbetçileri" çoktan gelmişlerdi topladlklariyla. Berikiler<br />

olayı anlattılar. Olay üstüne konuşuldu. Üzüntü paylaşıldı. Sonra<br />

"hücre"ye, "râtib dağıtma"ya geçildi. Herkes sıraya girdi. Tabağı<br />

olanların tabağına, olmayanların ekmeğinin üzerine konmaya başlandı.<br />

Dünya kurulalı beri, Kartallı Köyü'nden ve benzeri, "faki"li,<br />

"<strong>kulleteyn</strong>"li, "râtib"li öteki köylerden başka hiçbir yerde, hiçbir insan<br />

oğlunun görmediği ve duymadığı "bir yemek türü" dağıtılıyordu aç<br />

fakilere.<br />

30

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!