24.12.2014 Views

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

korkardı Hâfız'dan. Boşunu bile zor taşıdığı bakır ibriği aldı eline.<br />

Yola düştü. Acıyanların, dolusunda kendisine yardım edeceğini<br />

biliyordu. Kimi zaman kemikleri gelişmemiş kalçaları büküle bükülc<br />

ve kolları kınla kınla epeyce taşımak zorunda kalırdı, ama bilirdi ki<br />

genellikle elinden alıp taşırlardı. Hâfiz: "- Sallanma!" demişti ama o<br />

sallana sallana gidiyordu. Yumruk kadar da olsa gövdesi, çop gibi<br />

bacaklarına ağır geliyordu. Bu bacaklar bir de o "it ölüsü" gibi ağır<br />

ayakkabıları taşıyordu. Sağa, sola iğrile-büküle ve itlerden korka korka<br />

yürüyordu. Birden arkasında bir havlama, kıçında da bir yanma duydu.<br />

küçük iti, sinsi sinsi gelerek arkadan dişlerini saplamıştı<br />

kuru kalçaya. Hemen bağırarak dönüp taşa koştu. Taşı aldı. ama<br />

atmadı. Tutturamazsa durumu daha kötü olur diyc. Küçük köpek de<br />

karşısında bir havlıyor, bir hırlıyordu. O sırada bir kadın koşup geldi.<br />

Önce çocuğa korkmamasını söyledi, sonra taşlar alarak, küfürler<br />

savurarak köpeği kovaladı. Daha sonra gelip bağrına bastı "Türko'yu.<br />

Korktu diye damağını çekti. O da acıyan kalçasını tutuyordu eliyle.<br />

Dişlerin geldiği yerde şalvarı da biraz yırtılmıştı. Kadın da gördü, yok<br />

acıdı, bir taş daha alıp köpeğe fırlattıktan sonra "yaralı Türko \'U alıp<br />

evine götürdü, ördan burdan geldiler, ilaçlar m ilaçlar yaptılar.<br />

Kurtarıcı kadın, karnını da doyurdu. Şalvarını dikti ''Vıy lâvemm. \'!y<br />

iâvemin!" (vah yavrum, vah yavrum!) diyerek bir anne sevgisini.<br />

ilgisini gösterdi. Bu arada ibriği de pınardan doldurup gelirdiler. Ve<br />

ta caminin önüne dek götürdüler.<br />

Pınardan suyun gelmesi geç kaldı diye kızacaklı Hâli/. Ama<br />

durumu görünce kızmadı.<br />

Kalçasmdaki diş yerleri -ısırık az da olsa- çok acıyordu. Ama<br />

herkesin gösterdiği ilgi baskın gelmişti. Yaşam boyu içine gömmeye<br />

alışacağı türlü acılar, sıkıntılar gibi onu da belli etmemeye çalıştı. Ve<br />

derslerine yöneldi.<br />

Türk ve Hanefi olduğu için <strong>kulleteyn</strong> suyundan abdest<br />

alamazdı. Ama niye ille de onu gönderiyordu pınara Suyu kendisi<br />

gidip getiremez miydi Ya da gidip orada abdest alamaz mıydı<br />

Diyelim ki yapamazdı bunları. Diyelim ki öğrencisi varken bunları<br />

yapmak kendisine düşmezdi. Öğrencisini göndermeliydi. Hoca-talebe<br />

arasındaki kural bunu gerektiriyordu. Diyelim ki öyle. Ama pır.urdan

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!