24.12.2014 Views

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

turan-dursun-kulleteyn

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Her sabah böyle canlandinlirdi cami.<br />

Uyananlar önce bir doğrulur, sonra fırlarlardı. Kalkan koşardı<br />

<strong>kulleteyn</strong>e. 'Taharet" için, namaz abdesti için.. Şapur-şapur,<br />

dörtgen çevresinde.<br />

Köylüler de geldiği için büyük bir kalabalık oluşurdu<br />

"Çimenler" yani boyabdesti alanlar da olurdu.<br />

Gece "düşleri azmış" olanlar bulunurdu.<br />

atlamış" ya da "şeytana atlamış" olanlar!<br />

"Şeytan<br />

Bu duruma "ihtilâm" da<br />

denirdi. "Fıkıh" kitaplarındaki adı bu. İnsanın elinde mi Sabahleyin<br />

bir bakar; donu, bacakları, yorgan, döşek "batmış meniyle". Şeytan<br />

durur mu, düşünde gelir "azdırır" insanı. Ya "altta kalarak", ya "üste<br />

Böyle düşünüldüğü için hoşgörülürdü "düş azmaları".<br />

Şeriatın istediği bir şey vardı o da: "Gusül" (boyabdesti). Soğukta da<br />

olsa, karda-tipide de olsa hemen koşulacaktı ve hemen koşulurdu.<br />

Kimi zaman buzları kırılarak "çimilirdi". Ne var ki fakilerin<br />

öyle kendiliğinden<br />

mi olurdu hep Başka "ilişkiler"<br />

olmaz mıydı İşte o "mesâil-i müstetire"den (kapalı ve kapalı kalması<br />

gereken konulardan).<br />

Kimi zaman uyanamazdı hemen. Ama o sabah uyanmıştı. Zaten<br />

iyice uyumamıştı ki.. Ancak kalkıp fırlamamıştı.<br />

Ufacık gövdesiyle<br />

büzülüp sindiği minderinde ve derme-çatma yorganının altında<br />

uyuyormuş gibiydi. Sabah soğuğunda kalkmak canı istemiyordu.<br />

cemaatten yaşlı bir kişi yanaştı:<br />

"- Duji râbe lâvemin!" (sen de kalk yavrum!)., diyerek eliyle<br />

dokundu. Sevgiyle okşayarak kaldırdı. Bu ilgi, anne-baba ilgisi gibi<br />

gelmişti ona.<br />

yürüdü kapıya doğru.<br />

Çelimsiz gövdesiyle kalkıp küçük küçük yalpalayarak<br />

Ve işte kapıda her zamanki o korkunç insan: Hocası Hâfiz Celâl!<br />

Kaşlar çatık, her zamanki gibi Azrailleşmiş buyruğunu verdi:<br />

- Durma ula, ibriği al doğru pınara!<br />

- Gidirim!<br />

- Sallanma haydi. Bir yerde de ağzını açıp kalma, tez gel. Tez gel<br />

yohsa gözünü çıharu'im!<br />

- Gelirim!<br />

Pınar uzaktaydı. Yolda da "it"ler vardı. Ama itlerden daha çok<br />

22

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!