29.11.2014 Views

Odtulu51

Odtulu51

Odtulu51

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Planlama, tırmanışın en önemli kısmı. Bize<br />

biraz da planlama sürecinizi anlatır mısınız?<br />

Suna Yılmaz: Öncelikle ne kadar süredir<br />

dağcılık yapıyor olursanız olun, bir günde haydi<br />

Everest’e çıkalım diye ortaya çıkmazsınız. Bu<br />

çok uzun bir süreç. Aşama aşama hedeflerinizi<br />

büyütüyorsunuz. En sonunda Everest’e<br />

tırmanmaya karar veriyorsunuz. Biz de<br />

6000’lik 7000’lik ve daha yüksek 8000’lik<br />

dağlarda tırmanışlar gerçekleştirip kendimizi<br />

hazır hissedince nihai olarak 2005’te “Tamam<br />

artık hedefimiz Everest, önümüzdeki sezon<br />

Everest’e tırmanacağız,” diye karar verdik. Karar<br />

verildikten sonra sponsor çalışmaları başladı.<br />

Çok kapsamlı bir antrenman programı çıkarıldı.<br />

Tırmanışa uygun, çok farklı ekipmanların<br />

tedarik edilmesi gerekiyordu. Bu iş için<br />

bir sorumlu atandı. Orada ne yiyeceğiz ne<br />

içeceğiz, Türkiye ile nasıl iletişim kuracağız,<br />

web sayfamız var onun güncellenmesi nasıl<br />

yapılacak, hangi yerel firmanın desteği ile bu<br />

tırmanışı gerçekleştireceğiz, o zor iklim ve<br />

hava koşullarında götürdüğümüz elektronik<br />

ekipmanların korunmasını nasıl başaracağız,<br />

bunların hepsi aslında detaylı birer kalem. Bu<br />

kadar iş kaleminin olduğu yerde de mutlaka<br />

bir iş bölümü yapmanız gerekiyor. Biz de<br />

kendi aramızda iş bölümü yaptık. Bir yandan<br />

profesyonel işlerimizi yürütürken diğer yandan<br />

da antrenman yapıp saydığımız tüm diğer<br />

hazırlıkları sürdürdük.<br />

Meltem Çolak: Elektronikten sorumlu<br />

arkadaşımız, makinelerimizi şarj etmek için<br />

güneş panellerimizle ilgilenen bir arkadaşımız<br />

vardı. İlk yardımdan sorumlu bir arkadaşımız<br />

vardı. Bu iş bölümü sadece dağla sınırlı kalmadı,<br />

bizimle birlikte dağa gelmeyen ama burada<br />

kalan arkadaşlarımız da görev aldı. Tırmanışın<br />

kendisi 65 gün sürdü. Net 65 gün dağda geçirdik.<br />

Türkiye’den çıkış ve Türkiye’ye tekrar dönüş<br />

toplam 75 gün sürdü. Onun öncesinde de en az<br />

6 aylık bir antrenman sürecimiz oldu. Sonuçta<br />

Everest’e tırmanmak bizim için bir ödevdi. Takım<br />

tırmanışı yapmak bir ödevdi. Kadın tırmanışı<br />

yapmak bir ödevdi. Biz de bu ödevi yerine<br />

getirdik. Umarız bunu egale edecek, bunu aşacak<br />

başka kadınlar da çıkar Türkiye’den.<br />

Peki neden yapıyorsunuz bunları? Yüksek irtifa<br />

dağcılığının temel etkisi ne?<br />

Meltem Çolak: Bunun için Edmund Hillary şöyle<br />

demiş: “Çünkü orada!”<br />

Bir başka röportajımızda George Orwell’ın bir<br />

sözünü alıntıladılar, 1984’ten; “spor mermileri<br />

olmayan savaştır”...<br />

Meltem Çolak: Baktığınızda evet, doğru, spor<br />

mermileri olmayan savaştır. Ama bu savaşı nasıl,<br />

hangi araçlarla yürüttüğünüz önemli. Biz takım<br />

olmayı tercih ettik. Dünyada başarı oranı çok az<br />

olan bir şeyi takım olarak gerçekleştirdik.<br />

Bir yüksek irtifa dağcısı, tırmanacağı dağla<br />

nasıl bir ilişki kuruyor?<br />

Meltem Çolak: İlişkiyi çok öncesinde kuruyoruz.<br />

Yani bir dağa tırmanmadan önce, ister Everest<br />

olsun isterse Erciyes olsun, bir kere o dağı<br />

hatmetmeniz gerekiyor. O dağda daha iyi<br />

hissedebilmeniz için fiziksel olarak hazırlıyorsunuz,<br />

psikolojinizi hazırlıyorsunuz. Psikolojik olarak<br />

hazırlanırken kendi imgeleminizde birkaç kez çıkıp<br />

iniyorsunuz. O konu ile ilgili kitaplar okuyorsunuz.<br />

Takım içerisine kurallar koyuyorsunuz.<br />

Suna Yılmaz: Niye yüksek irtifa dağcılığı, neden bu<br />

zor koşullar altında gidip tırmanmaya çalışıyoruz?<br />

Ben kendimi böyle ifade ettiğimi düşünüyorum.<br />

Doğayla, o vahşi güzellikle bir arada olmak, onun<br />

bize sunduğu zor koşulları değerlendirip yaptığımız<br />

bir planla kendimize bir yol açabilmek, o zor<br />

yolculukta kendimi tanıyabilmek bana çekici<br />

geliyor. Ve bunu tek başına değil, bir takımla<br />

yapmak, bana çok çok daha çekici geliyor.<br />

Suna Yılmaz<br />

ve Meltem Çolak<br />

SAYI 51 59

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!