You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
smaç yapıyor falan, o olacak iş değildi benim<br />
için, olağanüstü bir özelliğim de yok. Ya da çok<br />
yetenekli olacaksınız. Ama benim yeteneğim de<br />
sıradandı. Bir tek artım vardı, istekliydim. Yani<br />
aslında benim masa tenisi, boks, güreş falan<br />
yapmam lazım bu boyumla. Fakat kafaya taktım,<br />
seçmelere gittim.<br />
Seçmelerde koç Timur Göksel’di. Tabii ki<br />
seçmediler beni. Kapıya yazmışlar, Pazartesi<br />
saat 6’da antrenman olacak diye. Ben de kafama<br />
koymuşum, ODTÜ’lü olmak istiyorum.<br />
15 yaşındayım. Seçilmiş gibi antrenmana gittim.<br />
Koç düdüğü çaldı, yeni seçilen oyuncuları<br />
tanıştırdı. Sen kimsin dedi. Ben Çetin’im dedim.<br />
Sen yoksun bu listede dedi. Otur dedi, kibarca,<br />
kalbimi kırmadan oturttu. ODTÜ Yıldız Takımı<br />
antrenmanı yaptı. Ertesi gün gene antrenman,<br />
gene koç sahada, gene düdük çaldı, ben gene<br />
geldim. Üçüncü gün, bir hafta, on gün, bir ay...<br />
Artık takıma nüfuz etmiştik. Her antrenmana<br />
gidiyorum, çocuklarla arkadaş oldum, derken<br />
takımın istatistiğini tutmaya başladım.<br />
Çok araştırdım, takip ettim istatistik tutmayı<br />
ve yavaş yavaş o takımın vazgeçilmezi olmaya<br />
başladım.<br />
Sonuçta beni aralarına almayabilirlerdi.<br />
Yeteneklerim bu spora hiç müsait değildi.<br />
17-18 yaşlarında bana anlattılar basketbol<br />
oynayamayacağımı. Hadi sen yavaş yavaş başka<br />
işlere geç, minik takımı verdiler, küçükler<br />
takımını verdiler. Derken Yıldız ve Genç takım<br />
derken, A Milli Takıma kadar giden bir serüvenim<br />
oldu. Böyle bir hayatım oldu.<br />
Anlattığınız hikâyede de var olana karşı özel<br />
bir mücadele hali var. Spor deyince zaten kendi<br />
varoluşunuzun ötesine geçebilmek için sürekli<br />
bir mücadele halinden bahsetmiyor muyuz?<br />
Evet. Eniştem, Prof. Sadun Aren bir kitap<br />
yazmıştı. Onu ODTÜ’lüler bilir, Puslu Camın<br />
Arkasında diye bir kitap. Politik bir insandı.<br />
TİP milletvekili falandı. Teyzem de ODTÜ’de<br />
çalışırdı, kütüphanede. Orada o bahsettiğiniz<br />
inatçılığı, kararlılığı gösteren kişinin ben olup<br />
olmadığımdan emin değilim. Çünkü o kadar<br />
geride kaldı ki, o puslu camın arkasından<br />
bakıyorum o kişiye. 15 yaşındaki Çetin, ben<br />
miyim, değil miyim, emin değilim. Düşünsenize<br />
düdük çalıyor, bütün takım ortaya geliyor<br />
ve küçük Çetin o sırada 38. defa kenara<br />
oturtuluyor. Bütün bunlara rağmen o günkü<br />
Çetin’de direnmeyi sağlayan şeyin ne olduğunu<br />
bilmiyorum. Ama bugünkü Çetin’de bildiğim<br />
bir şey var. O takım herhangi bir takım da değil,<br />
Türkiye şampiyonu bir takım, Türkiye’nin<br />
en iyi takımıydı. Ben oranın içine girebildiğim<br />
vakit, yapabildiğime inandıktan sonra, hayatım<br />
boyunca bana yol gösteren bir pusula oldu.<br />
Şu anda hayatta yapamayacağıma inandığım<br />
hiçbir şey yok. O yüzden her şeyi yapabileceğime<br />
inanıyorum.<br />
Ama daha önemli parametreler var benim<br />
açımdan, daha değerli olan. Esasında bir topu<br />
paylaşmaya çalışan sahadaki 5 kişi ve kenarda<br />
sırasını bekleyen 7 kişi, toplam 12 kişilik bir grup<br />
var. Bir tane topu paylaşmaya çalışıyor hücumda.<br />
Topu çeviriyor, pas veriyor, şut atıyor. Aslında<br />
basketbola 7-8 yaşlarda başlayan bir çocuk veya<br />
10-13 yaşlarında basketbol sahasına adım atan<br />
bir insan bu yaşlarda paylaşmayı öğrenmeye<br />
başlıyor. En önemli şey bu. Bence basketbol 3<br />
boyutlu. Biz iki boyutunu televizyonda görüyoruz.<br />
Top çembere giriyor, uzun uzun adamlar oynuyor.<br />
Üçüncü boyutunda ise duygular ve bizim ne<br />
öğrendiğimiz var.<br />
Çetin Yılmaz ve<br />
Kerem Gönlüm.<br />
SAYI 51 53