You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
sporcu sağlığı açısından ölüme kadar gidebilen<br />
ciddi riskler oluşturmaktadır. Sporcuların<br />
başarma hırsı o denli yüksektir ki, başta sağlığı<br />
olmak üzere başarı için birçok riski göze<br />
alabilmektedirler. Yapılan bir başka araştırmada<br />
yasaklı madde kullanan sporcuların dörtte<br />
üçünün, kullandıkları yasaklı maddenin vücuda<br />
zarar verdiğini bildiği ama buna rağmen doping<br />
maddesini kullanmaktan vazgeçmeyeceğini<br />
ortaya koyuyor.<br />
Tüm kurallara, yasaklara ve caydırıcı olduğu<br />
düşünülen cezalara karşın sporcular neden<br />
doping yapmaktan vazgeçmiyor? Bunun<br />
açıklamasını yapabilmek her zaman çok da<br />
kolay olmuyor. Birçok neden ortaya sürülebilir:<br />
Sporcunun kişilik yapısı, sosyal çevresi,<br />
antrenörü, başarı için olması gereken yüksek<br />
motivasyon, kazanma hırsı, tanınma isteği,<br />
yüksek ekonomik kazanç beklentisi gibi birçok<br />
faktör sporcunun sağlığını hiçe sayarak dopinge<br />
yönelmesinde rol oynayabilmektedir.<br />
Doping Nedir?<br />
Kısaca yasaklanmış madde veya yöntemlerin<br />
sporcu tarafından bilinçli veya bilinçsiz<br />
olarak kullanımı diye tanımlanabilen<br />
ve günlük yaşantımıza da girmiş olan<br />
doping kelimesinin kökeninin Afrika yerli<br />
dillerinden Flamenkçe’ye geçen “dop”<br />
sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. Dop,<br />
Zulu savaşçılarının cesaret artırmak için<br />
aldıkları üzüm kabuğundan yapılan alkollü bir<br />
içeceğin ismidir. İngilizce “Dope” kelimesi,<br />
uyuşturucu, ilaç, ilaç uygulaması anlamında<br />
kullanılmaktadır. 20. yüzyıl başlarında<br />
at yarışlarında yasadışı ilaç kullanımını<br />
tanımlamak için kullanılmıştır.<br />
Performans artırma amaçlı çeşitli maddelerden<br />
yararlanmanın başlangıcı neredeyse sportif<br />
mücadele kadar eskidir. Eski Yunan sporcuların<br />
kuvvetlenmek için özel karışımlar ve diyet<br />
yaptığı bilinmektedir. 19. yüzyılda bisikletçiler<br />
dayanıklılıklarını artırmak için sıklıkla striknin,<br />
kafein, kokain ve alkol, boksörler ise morfin<br />
kullanmışlardır.<br />
Kayıtlara geçen ilk doping vakasının 1865 tarihinde<br />
yüzme, maraton ve bisiklet yarışlarında yapıldığı<br />
kayıtlara geçmiştir. 1896’da Galli bisikletçi<br />
Arthur Linton morfin kullanmış, 1904 Saint-Luis<br />
Olimpiyatları’nda ABD’li Thomas Hick’in maraton<br />
yarışı sırasında yaptığı iğnelerle kazandığı<br />
bildirilmiş.<br />
1920’lerden itibaren sporda bu tür ilaç kullanımına<br />
karşı çalışmalar gündeme gelmiştir. İkinci Dünya<br />
Savaşı’nda ve sonrasında amfetaminler yaygın<br />
kullanılmıştır. Müsabaka sırasında amfetamine<br />
bağlı olduğu bilinen ölümler, kamuoyunun<br />
Performans artırma amaçlı çeşitli<br />
maddelerden yararlanmanın<br />
başlangıcı, neredeyse sportif<br />
mücadele kadar eskidir.<br />
dikkatini bu konuya yöneltmiştir. 1955’de Fransa<br />
Bisiklet Turu’nda Fransız bisikletçi Mallejac’ın<br />
ve 1960 Roma Olimpiyatları’nda Danimarkalı<br />
bisikletçi Knut Enemark’ın ölümü aşırı doz<br />
alınan uyarıcılardan (amfetamin) olmuştur. Aynı<br />
olimpiyatlarda 400 metre engellide 3. olan ABD’li<br />
Nick Howard aşırı doz eroinden ölür. 1963’te<br />
ölen iki boksörün de teşhisleri aşırı doz eroin<br />
kullanımıdır.<br />
1920’lerde başlayan doping ile mücadele, 1999’da<br />
IOC’nin (Uluslararası Olimpiyat Komitesi)<br />
öncülük ettiği toplantıda doping ile mücadelede<br />
ortak bir platform ve hareket birliği oluşturmak<br />
amacı ile bağımsız bir kuruluş olan WADA’nın<br />
(Dünya Antidoping Ajansı) kurulması kararı<br />
alınmıştır. Bugün WADA dünyada doping ile<br />
mücadelede bağımsız en üst düzeyde kuruluş<br />
olarak kabul edilir.<br />
WADA tarafından 2003 yılında dopingle<br />
mücadelenin yasası olarak kabul edilen “Anti-<br />
Doping Code” tüm branşlarda, tüm sporcular<br />
için dopingle mücadeleyi düzenleyen kuralların<br />
SAYI 51<br />
37