Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ODTÜLÜ<br />
dosya<br />
Mükemmel İnsan mı,<br />
Yok Daha Neler!<br />
Başarı, üstünlük ve ille de mutluluğa kilitlenmiş bir kurgu, giderek kendi<br />
amaçladıklarının dışında sonuçlar vermeye başladı ve bundan pek memnun<br />
olan da yok. Başarıdan başımız dönse de canımız sıkılıyor ve ne yapacağımızı<br />
bilemiyoruz. O zaman bu kibirli takıntıları bir kenara bırakıp eksikliklerimizle<br />
yüzleşmeye ve onları olduğu gibi kabul etmeye dönebiliriz.<br />
İnsan olmak hep şüphede olmaktır. Kendinden<br />
emin olan yalnızca Doğa’dır.<br />
X Yazı<br />
DR. ADNAN AKÇAY<br />
ODTÜ Sosyoloji<br />
Öğretim Üyesi<br />
İnsan bırakın kusursuz olmayı, kusurun<br />
bizzat kendisidir. Doğa’nın penceresinden<br />
bakıldığında görülen basitçe budur: İnsan<br />
doğa açısından gelmiş geçmiş en zararlı ve<br />
tehlikeli ”tür”dür ve artık tür bile değildir.<br />
İnsan, olmakta eksiktir ve bu nedenle trajik<br />
bir varoluşa sahiptir. Dövünmeye gerek yok,<br />
çünkü tüm medeniyetini de bu eksikliğe<br />
borçludur. Hayvanlar, küçük adımlar dışında<br />
medeniyet falan kurmazlar. Onlar doğuştan<br />
mükemmeldirler ya da neyse sadece odurlar.<br />
İnsanın olmakta eksikliği, fazlalıklarını mümkün<br />
kılar ve fazlalıkları eksikliğimizi yeniden üretir.<br />
İnsanın doğuştan gelen mutlak bir gerçekliği<br />
yoktur; bunu inşa etmek zorundadır. İnsani<br />
gerçeklik Doğa’da karşılığı olmayan bir yapaylığa<br />
sahiptir ve bu onu diğer bütün türlerden üstün,<br />
fazla ama aynı zamanda da eksik kılar. Kültür,<br />
sanat, bilim ve din insana özgü pratiklerdir ve<br />
hepsi de insanın Doğa’dan kopuşunun hem ödülü<br />
hem de cezalarıdırlar. Ödediğimiz, cennetten<br />
kovulmanın bedelidir: Bilmenin, farkında<br />
olmanın ve bir gerçeğe sahip olmamanın.<br />
Cennetten kovulmuştur ama hep cennete<br />
dönmeyi arzular. Oysa cennet bu dünyada<br />
mümkün değildir; cennet ertelenmiş, ötelenmiş<br />
ve bu dünyanın dışına konumlandırılmıştır.<br />
İnsani varoluş, Doğa’ya nanik yapmanın en trajik<br />
hikâyesidir. Uygarlık tarihi, doğal kısıtlardan<br />
kurtulma çabasından başka bir şey değildir.<br />
Uçamıyorsa uçak, yavaşsa araba, göremiyorsa<br />
teleskop, üşüyorsa kalorifer icat eder. Ve yaptığı<br />
her şey onu biraz daha Doğa’nın kenarına,<br />
giderek de dışına iter. Nesillerin birikimiyle de,<br />
giderek bunların içine doğmaya başlar, çok<br />
uğraşması bile gerekmez yani. Sonunda, onun<br />
için Doğa yalnızca bir mühendislik kategorisi ve<br />
korunması gereken acınacak bir şey haline gelir.<br />
Tıp, bu konuda en tahrik edici darbeyi vurur ve<br />
insanın kibirini iyice ışıltılı hale getirir: sonsuz<br />
34<br />
MÜKEMMEL İNSAN MI, YOK DAHA NELER!