Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ODTÜLÜ<br />
DOSYA<br />
“Sahte oyuncu oyunbozan<br />
değildir, oyunun kurallarına<br />
uyuyormuş gibi yapar maskesi<br />
düşünceye kadar oynar.”<br />
gerçekleştirebilme (iyi saklanmak ve ebeden<br />
önce koşmak, topu filenin arkasına ustalıkla<br />
geçirmek vb.) ve bunu rakibine karşı daha iyi veya<br />
daha çok yapabilme çabası da oyunun gerilimini<br />
getirecektir.<br />
Bu sıkıcı sınırlamalar, oyunun zevk veren gerilim<br />
sürecinin oluşabilmesi için gereklidir. Peki,<br />
sınırlanmış ve kuralları koyulmuş bir eylem içinde<br />
“yaratıcılık” ve “özgürleşme” nasıl mümkün<br />
oluyor? Yaratıcılık ve özgürleşmenin, “diğerleri”<br />
ile beraber gerçekleştirilen bir eylemle, kurallarla,<br />
zaman ve mekân sınırlaması ile bağlantısı nedir?<br />
Bu soruları da aklımızın bir köşesine not edip<br />
Huizinga ’dan devam edelim:<br />
“Oyun bilgelikle aptallık arasındaki<br />
bağlantısızlığın dışında kaldığı kadar, doğru ile<br />
yanlış arasındaki zıtlıktan da uzaktır. Aynı şekilde,<br />
iyi ile kötü arasındaki zıtlığın da uzağındadır.<br />
Bizatihi oyun bir zihinsel faaliyet meydana<br />
getirse de ahlâki işlev taşımaz, yani ne erdem<br />
ne günah içerir.”<br />
Tartışmaya oldukça açık bir yaklaşım.<br />
Tüm insanlaşma süreci, bir yandan da “iyi ile<br />
kötünün, doğru ile yanlışın çekişmesi” ise oyunu<br />
bunlardan nasıl azade tutabiliriz? Tamam, oyun<br />
hayat değildir ve ahlâk, hayatın parçası<br />
bir kavramdır. Ancak ahlâksızca oynanan oyun<br />
nasıl kabul edilebilir ki?<br />
Yazar oyunun bu çelişkiler üzerine oturmadığı,<br />
bu sorunsalların oyunun temel belirleyenleri<br />
olmadığını söylüyor. Oyuncular oyun sonucunda<br />
aptal ya da bilge, iyi ya da kötü, erdemli ya da<br />
erdemsiz addedilemezler. Oyunun kendisinin<br />
böyle bir mekanizması yoktur. Oyun hedeflenen<br />
becerinin gerçekleştirilmesi temelinde<br />
sürdürülür.<br />
Oyun sırasında hile yapmak, gündeme bile<br />
gelmemesi gereken bir harekettir. Ahlâki bir<br />
olgudan öte, oyunun oyun olarak kalabilmesi için<br />
gereklidir. Hile yapana “ahlâksız” yakıştırması<br />
yapabiliriz. Ancak ahlâk oyunun temel bileşeni<br />
değildir. Hilenin yaygınlaştığı, kazanmak için<br />
her şeyin mübah olduğu ve daha kötüsü bunun<br />
meşrulaştığı bir zamanda “ahlâklı oyuncu”,<br />
nadirliğinden belki de, daha çok dikkatimizi<br />
çeker. Bu bağlamda verilen “fair play” ödülleri<br />
aslında acizliğimizi gözler önüne serer. Olması/<br />
yapılması gerekeni nadir gördüğümüz için<br />
ödüllendiriyoruz sanki.<br />
Oyuna bütün dikkatini vermiş, rakibini alt<br />
edebilmek için tüm kurallara uymakla beraber<br />
elinden geleni sonuna kadar yapan “namuslu<br />
oyuncu” daha önemli bir aktör olarak yer<br />
almalıdır oyun dünyasında. Oyunun asıl istediği<br />
oyuncu karakteri budur; oyuna hakkını veren<br />
oyuncu. Oynamayı da seyrini de zevkli kılan<br />
oyunu tüm ciddiyetiyle oynayan oyuncudur.<br />
Bu aynı zamanda rakibine de saygı göstergesidir.<br />
Rakip olmadan oyun olabilir mi?<br />
Diğerine, oyunu ciddiye almayana, sahte oyuncu<br />
diyor Huizinga . “Sahte oyuncu oyunbozan<br />
değildir, oyunun kurallarına uyuyormuş gibi<br />
yapar, maskesi düşünceye kadar oynar.”<br />
İşte bu noktada oyuncunun ve seyircinin oyunla<br />
kurduğu ilişki gündeme gelir. Ve karşımıza temel<br />
tercih ikilemi ortaya çıkar:<br />
Oyunun Sonucu mu? Oyunun Kendisi mi?<br />
Futbol ya da lastik ya da seksek oynamak için<br />
sokağa çıkmış çocuk grubuna, oyun oynanmadan<br />
sorsak: “‘Tamam, siz kazandınız, 3-0 galipsiniz’”<br />
desek kabul eder misiniz? Oynamaktan vazgeçer<br />
misiniz?” “Oyun oynamak için” geldilerse<br />
bu sorunun cevabı açıktır: “Hayır.”<br />
Bu noktada oyunun sonucundan daha önemli<br />
bir motivasyon olduğu akla geliyor; oyunun,<br />
oynamanın kendisi. E ama nasıl olur da<br />
galibiyetten daha önemli olabilir ki bir başka<br />
durum?<br />
26<br />
“ÖNEMLI OLAN KAZANILAN MISKETLER DEĞIL OYUNDUR.”