010 kasõm son - Ankara AÄın DerneÄi
010 kasõm son - Ankara AÄın DerneÄi
010 kasõm son - Ankara AÄın DerneÄi
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
ATATÜRK’ÜN TÜRKKUŞU OKULUNU AÇMASI<br />
Behiç KÖKSAL<br />
Okulumuz tatil olmuştu. Bir akşam yemekten<br />
<strong>son</strong>ra babam, anneme:<br />
-Hatce... Pazar günü Behiç’i erken kaldır,<br />
hazırla. Onu Türkkuşu Meydanı’na götüreceğim.<br />
Atatürk, orada kurdurttuğu motorlu Tayyarecilik<br />
Okulu’nun açılışını yapacak ve yapılacak<br />
hava gösterisini izleyecek. Behiç de<br />
tayyareye çok meraklı, hem de Atatürk'ü görür<br />
bir kez daha, dedi.<br />
O kadar sevinmiştim ki anlatamam. Babam<br />
işine gider gitmez hemen takvime koştum.<br />
7 Temmuz 1937, Cuma idi. Demek, babam<br />
pazar dediğine göre 9 Temmuz Pazar günü<br />
gidecektik.<br />
Saatler geçmek bilmiyordu sanki. Cumartesi<br />
gecesi erken yattım ki, gece çabuk geçsin<br />
diye. Oysa bir uyandım ki her taraf karanlık.<br />
Acaba saat kaç? diye düşünürken, içerideki<br />
saat dördü vuruyordu.<br />
Nihayet sabah oldu. Annem giydirdi beni,<br />
babamla çıktık evden. Ulus’taki Taşhan’a kadar<br />
yürüdük. Oradan otobüse binip tren istasyonuna<br />
geldik. Orada babamla trene bindik.<br />
Tren çok kalabalıktı. Yarım saatten fazla yol<br />
gittik. Babam:<br />
-Oğlum, şimdi duracağımız yerde ineceğiz,<br />
sakın elimi bırakma, dedi.<br />
Trenden inip, yürüdük çimenler arasında.<br />
Tek katlı bir binanın önüne doğru neredeyse<br />
koşarak gittik. Ortalık çok kalabalıktı. Atatürk'ün<br />
kurdelesini keseceği binanın önünde<br />
durduk.<br />
- Baba ne bekliyoruz? diye sordum.<br />
-Oğlum Atatürk gelecek, açılışı o yapacak.<br />
Atatürk'ü bir kez daha görecektim ve bu<br />
üçüncü görüşüm olacaktı. Kısa bir süre <strong>son</strong>ra<br />
motosikletlerin sesi duyuldu. Atatürk geliyordu...<br />
Biraz zaman geçtikten <strong>son</strong>ra önce motosikletler,<br />
<strong>son</strong>ra da Atatürk'ün arabası göründü.<br />
Türkkuşu görevlileri hemen Ata’nın yanına<br />
koştular. Fabrikanın yakınında durmuştu. Kalabalıktan<br />
coşkulu bir alkış koptu. Atatürk kalabalığı<br />
selamlayarak, Tayyarecilik Okulu’nun<br />
fabrika kısmının kapısına doğru yürüdü.<br />
Zevat onu takip ediyordu. Fabrika kapısında<br />
hazırlanmış kurdele kesildi. Fabrika gezilerek<br />
ön kapısından hava alanına çıkıldı.<br />
Orada Atatürk bir konuşma yaptı. Sonra<br />
uçuş kıyafeti giymiş Tayyarecilerin sıralanmış<br />
olduğu yerde onları selamladı, kendisi ve<br />
misafirleri için hazırlanan yere geçip oturdular.<br />
O gün, Atatürk'ün emriyle Rusya'ya gönderilip<br />
orada uçuş, paraşüt, planör uçuşu dersi<br />
ve kursu gören uçmanlar aldıkları dersleri<br />
sergileyeceklerdi. Sabiha Gökçen, Ali Yıldız,<br />
Sait Bayer diye uçucuların adları hoparlörlerden<br />
anons ediliyordu.<br />
Çift kanatlı uçakların yanında beyaz tek<br />
kişilik uçaklar vardı ki kanatları güneş ışınlı<br />
kırmızı-beyaza boyalıydı. Babama, “Bu ne<br />
uçağı baba? dedim. Babam da, “Hoparlörden<br />
duydum, Ali Yıldız'ın planör uçağı... Akrobasi<br />
uçağıymış.” diye cevapladı. Ne olduğunu anlamamıştım,<br />
herhalde görecektik.<br />
Sonra benim sadece havada uçarken gördüğüm<br />
çift kanatlı uçaklara ikişer ikişer binecek<br />
olan Tayyareciler, önce Atalarına ve halka<br />
selam verdiler. Bir görevli, uçuşa hazırlanan<br />
uçakların pervanesini çeviriyordu. Sonra pilot<br />
oturduğu yerden pervaneye tam hareket veriyor,<br />
uçak yeşil çimlerin üstünde hareket ediyor<br />
ve süratlenerek yavaş yavaş yükseliyordu. 6<br />
uçak bu şekilde gösteri uçuşu yapıp indiler.<br />
Sonra 2 kanatlı motorlu bir uçağa özel bağ<br />
ile bağlanmış kanatları kırmızı güneşi anımsatan<br />
akrobasi uçağını gördüm. Yakınımızdaki<br />
12 ağın Kas›m-Aral›k 2008