Yönetim Bilimleri Dergisi Cilt 5 Sayı 2.pdf
Yönetim Bilimleri Dergisi Cilt 5 Sayı 2.pdf
Yönetim Bilimleri Dergisi Cilt 5 Sayı 2.pdf
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
T.C.<br />
ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ<br />
BİGA İKTİSADİ VE İDARİ BİLİMLER FAKÜLTESİ<br />
YÖNETİM BİLİMLERİ<br />
DERGİSİ<br />
JOURNAL OF ADMINISTRATIVE SCIENCES<br />
<strong>Cilt</strong> 5 • Sayı 2 • 2007 • Volume 5 • Number 2<br />
Bu Dergi<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi<br />
Tarafından Yayımlanmaktadır.<br />
Pozitif Matbaacılık<br />
Çamlıca Mh. Anadolu Bulvarı 12.Sk.<br />
Gimat / ANKARA<br />
Tel: 0 312 397 00 31
YÖNETİM BİLİMLERİ DERGİSİ<br />
Journal of Administrative Sciences<br />
<strong>Cilt</strong> 5 • Sayı 2 • 2007 • Volume 5 • Number 2<br />
SAHİBİ / Owner<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Adına Prof. Dr. Ali AKDEMİR<br />
EDİTÖRLER / Editors<br />
H. Neşe ÖZGEN (Prof.Dr., ÇOMÜ, Koordinatör Editör, Editor in Chief)<br />
Sedat LAÇİNER (Doç.Dr., ÇOMÜ, Danışman Editör, Advisory Editor)<br />
Mahir GÜMÜŞ (Yrd.Doç.Dr., ÇOMÜ, Yönetici Editör, Co-Editor)<br />
Yücel ACER (Doç. Dr., ÇOMÜ., Çanakkale)<br />
Coşkun Can AKTAN (Prof.Dr., DEÜ., İzmir)<br />
Rıza AŞIKOĞLU (Prof.Dr., Afyon Kocatepe Ü.,Afyon)<br />
Harun ARIKAN (Yrd.Doç.Dr., Sütçü İmam Ü.)<br />
Türkkaya ATAÖV (Prof.Dr.)<br />
Ersel AYDINLI (Yrd.Doç.Dr., Bilkent Ü., Ankara)<br />
Hüseyin BAĞCI (Prof.Dr., ODTÜ / METU, Ankara)<br />
İhsan BAL (Doç.Dr. Polis Akademisi, Ankara)<br />
Ertan EFEGİL (Yrd.Doç.Dr., Beyket Ü.)<br />
Çağrı ERHAN (Doç.Dr., Ankara Ü., Ankara)<br />
Hüseyin ERGİN (Prof.Dr., Dumlupınar Ü., Kütahya)<br />
Bilal ERYILMAZ (Prof.Dr., Sakarya Ü., Sakarya)<br />
Bülent GÖKAY (Dr., Keele University., İngiltere)<br />
Kemal GÖRMEZ, (Prof.Dr., Gazi Ü., Ankara)<br />
Ramazan GÖZEN (Prof. Dr., Çankaya Ü.)<br />
Mahir GÜMÜŞ (Yrd. Doç. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Naim KAPUCU (Yrd.Doç.Dr., Central Ü., Florida)<br />
Zerrin Toprak KARAMAN (Prof.Dr., DEÜ., İzmir)<br />
Rıdvan KARLUK (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
Kamer KASIM (Doç.Dr., AİBÜ., Bolu)<br />
YAZI KURULU / Editorial Board<br />
Alfabetik Sıra İle / In Alphepetical Order<br />
İbrahim KAYA (Doç.Dr. ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Ruşen KELEŞ (Prof.Dr., Ankara Ü. SBF)<br />
Levent KÖKER (Prof.Dr., (AİBÜ., Bolu)<br />
Sedat LAÇİNER (Doç. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Joseph A. McKINNEY (Prof.Dr., Baylor Ü., Texas, USA)<br />
Jiri MEZULANIK (Dr., Silesian U., Çek Cum.)<br />
Kenan MORTAN (Prof.Dr., MSÜ., İstanbul)<br />
Nilüfer NARLI (Prof.Dr., Kadir Has Ü.,İstanbul)<br />
Mim Kemal ÖKE (Prof.Dr., Beykent Ü., İstanbul)<br />
Mehmet ÖZCAN (Yrd. Doç.Dr., Güv.Bil.Ens. Dekanı)<br />
Erdoğan ÖZNAL, ( E.Tüm Gnr., YÖK Üyesi)<br />
Stanislav POLOUCEK (Prof.Dr., Silesian U.)<br />
Şerafettin SEVİM (Prof.Dr., Dumlupınar Ü., Kütahya)<br />
Mete TUNÇOKU (Prof.Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Ekrem TATOĞLU (Doç.Dr., Bahçeşehir Ü.)<br />
Sabri Sami TAN (Yrd. Doç. Dr ., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Tülay UĞUZMAN (Prof.Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Nazan YELKİKALAN (Yrd. Doç. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Engin YILDIRIM (Prof.Dr., Sakarya Ü., Sakarya)<br />
İhsan YILMAZ, (Dr., SOAS, Londra Ü., İngiltere)<br />
Devamlı Bölümler ve Bölüm Editörleri / Section Editors<br />
Alfabetik Sıra İle / In Alphabetical Order<br />
Yönetim Gündemi / Management Agenda<br />
Ayten AKATAY<br />
Ali AKDEMİR<br />
Murat KASIMOĞLU<br />
Nazan YELKİKALAN<br />
Kamu Yönetimi ve Yerel Yönetimler Gündemi /<br />
Public Administration and Local Government Agenda<br />
Derya ALTUNBAŞ<br />
Bünyamin BACAK<br />
Mahir GÜMÜŞ<br />
Mustafa GÖRÜN<br />
İbrahim KAYA<br />
Hamit PALABIYIK<br />
Ülkü VARLIK<br />
Hikmet YAVAŞ<br />
Ekonomi Gündemi / Economy Agenda<br />
Abdurrahman BENLİ<br />
Esra DEMİRCAN<br />
Uğur DOLGUN<br />
Meliha ENER<br />
Halis KALMIŞ<br />
Mehmet ŞAHİN<br />
Sefer ŞENER<br />
Uluslararası İlişkiler Gündemi / International Relations Agenda<br />
Yücel ACER<br />
Sedat LAÇİNER<br />
Bülent ULUDAĞ<br />
Yunus YOLDAŞ<br />
Yazı İşleri Müdürü<br />
Ebru KANYILMAZ<br />
Yazı İşleri Müdür Yrd.<br />
Tanju ÇOLAKOĞLU<br />
Canan Öykü DÖNMEZ KARA<br />
İdari İşler Müdürü<br />
Levent ŞAHİN<br />
Sekreterya<br />
Melda TEKİN<br />
Tasarım ve IT Editörü<br />
Erdal AYDIN<br />
Yener PAZARCIK<br />
Kitap Tahlilleri Editörü<br />
Ebru KANYILMAZ<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
HAKEM VE DANIŞMA KURULU / Referee Advisory Board<br />
Ali AKAY (Prof.Dr., MSÜ., İstanbul)<br />
Asuman AKDOĞAN (Prof.Dr., Erciyes Ü., Kayseri)<br />
Erol AKI, (Prof.Dr., DEÜ., İzmir)<br />
Gündüz AKTAN (Em.Büyükelçi-ASAM Başkanı)<br />
Yusuf ALPER (Prof.Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Mehmet ALTAN (Prof.Dr., İstanbul Ü., İstanbul)<br />
Ömer Zühtü ALTAN (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
İnal Cem AŞKUN (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
Şermin ATAK (Yrd.Doç.Dr., DEU., İzmir)<br />
Muhittin ATAMAN (Yrd.Doç.Dr., AİBÜ., Bolu)<br />
Önder AYTAÇ (Yrd.Doç.Dr., Polis A., Ankara)<br />
Ömür BABAOĞLU (Prof.Dr.)<br />
Tahir BAŞTAYMAZ (Prof.Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Serkan BAYRAKTAROĞLU (Doç.Dr., Sakarya Ü.,)<br />
Abdurrahman BENLİ (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Veysel BİLGİÇ (Yrd.Doç.Dr., Polis Akademisi)<br />
Veysel BOZKURT (Prof.Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Kadir CANGIZBAY (Prof.Dr., Gazi Ü., Ankara)<br />
Guram CHIKOVANI (Prof.Dr., Tiflis Asya-Afrika Enstitüsü)<br />
Hasan ÇATALCA (Prof. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Huriye ÇATALCA (Prof. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Fevzi DEMİR (Prof.Dr., DEÜ, İzmir)<br />
Hulusi DEMİR (Prof.Dr., Doğu Akdeniz Ü., KKTC)<br />
Esra DEMİRCAN (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
İsmail DOĞAN (Prof.Dr.)<br />
John Van DYKE (Prof.Dr., Hawaii Ü., ABD)<br />
Engin ERDOĞAN (Prof. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Nihat ERDOĞMUŞ (Doç.Dr., Kocaeli Ü., Kocaeli)<br />
Güngör ERDUMLU (Prof.Dr., Kocaeli Ü., Kocaeli)<br />
Umut EROĞLU (Yrd. Doç. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Fikret ER (Yrd.Doç.Dr.,Anadolu Ü. Eskişehir)<br />
Erol EREN (Prof.Dr., Doğuş Ü., İstanbul)<br />
Hüsnü ERKAN (Prof.Dr., DEÜ., İzmir)<br />
Gülgün ERKAN (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Mikail EROL (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Nihat FALAY (Prof.Dr., İstanbul Ü., İstanbul)<br />
Ramazan GEYLAN (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
Cihat GÖKTEPE (Yrd.Doç.Dr., Kafkas Ü., Kars)<br />
Koral GÖYMEN (Prof.Dr., Sabancı Ü., İstanbul)<br />
Alfabetik Sıra İle/ In Alphepetical Order<br />
Mehmet Rüştü GÜRKAYNAK (Prof.Dr.)<br />
Yüksel İNAN (Bilkent Ü., Ankara)<br />
Eser KARAKAŞ (Prof.Dr., Bahçeşehir Ü., İstanbul)<br />
Rıdvan KARALAR (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
Cemil KAYA ( Doç.Dr., Selçuk Üniversitesi, Konya)<br />
İbrahim KAYA (Doç. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Sadık KIRBAŞ (Prof.Dr., Okan Ü., İstanbul)<br />
Tamer KOÇEL (Prof.Dr., Kültür Ü., İstanbul)<br />
Kuvvet LORDOĞLU (Prof.Dr., Marmara Ü., İstanbul)<br />
Ömer E. LÜTEM (Em. Büyükelçi)<br />
Ahmet MAKAL (Prof.Dr., Ankara Ü., Ankara)<br />
Naci MUTER (Prof.Dr., CBÜ., Manisa)<br />
Sedat MURAT (Prof. Dr., İstanbul Ü., İstanbul)<br />
Mehmet MARANGOZ (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Oğuz OYAN (Prof.Dr.)<br />
Oktay OKSÜZLER (Yrd. Doç. Dr., Balıkesir Ü. Balıkesir)<br />
Enver ÖZKALP (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
Ali Şahin ÖRNEK (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Hamit PALABIYIK (Doç. Dr., ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Jon PRATT (Minnesota Council of Nonprofits, USA)<br />
Gültekin RODOPLU (Prof.Dr., Kocaeli Ü., Kocaeli)<br />
Samir SALHA (Prof.Dr., Kocaeli Ü, Kocaeli.)<br />
Ali Yaşar SARIBAY (Prof.Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Faruk SAPANCALI (Doç..Dr., DEÜ, İzmir)<br />
Ahmet SELAMOĞLU (Prof.Dr., Kocaeli Ü., Kocaeli)<br />
Edward SCHUHC (Prof.Dr., Minnesota Ü., USA)<br />
Emine SÖZEN (Prof.Dr., İstanbul Ü., İstanbul)<br />
Ali Nazım SÖZER (Prof.Dr., DEÜ, İzmir)<br />
Mehmet ŞAHİN (Prof.Dr., Anadolu Ü., Eskişehir)<br />
Bilçin TAK (Prof. Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Metin TAŞ (Prof.Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Musa TAŞDELEN (Prof.Dr., Sakarya Ü., Sakarya)<br />
Aysen TOKOL (Prof.Dr., Uludağ Ü., Bursa)<br />
Ekrem TUFAN (Yrd.Doç.Dr., Anadolu Ü, Eskişehir)<br />
Korkut TUNA (Prof.Dr., İstanbul Ü., İstanbul)<br />
Suat UĞUR (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Turgay BERKSOY (Prof.Dr., Marmara Ü., İstanbul)<br />
Hikmet YAVAŞ (Yrd.Doç.Dr.,ÇOMÜ, Çanakkale)<br />
Gültekin YILDIZ (Prof.Dr., Sakarya Ü., Sakarya)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (YBD) Worldwide Political Science Abstracts Database tarafından indekslenmektedir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (YBD) hakemli bir dergidir. Gönderilen yazılar ilk olarak editörler ve yazı kurulunca bilimsel anlatım ve yazım<br />
kuralları yönünden incelenir. Daha sonra uygun bulunan yazılar alanında bilimsel çalışmaları ile tanınmış üç ayrı hakeme gönderilir. Hakemlerin<br />
kararları doğrultusunda yazı yayınlanır veya yayınlanmaz. Hakemlerin gizli tutulan raporları dergi arşivlerinde beş yıl süre için tutulur. Dergi<br />
politikaları ve yazım kuralları ile ilgili detaylar dergi sonunda bulunabilir. Belirtilmemiş hususlar için dergi sekreteryası aranabilir.<br />
Journal of Administrative Sciences (JAS) is abstracted and/or indexed in Worldwide Political Science Abstracts Database.<br />
Journal of Administrative Sciences (JAS) is a referee journal. Articles submitted for consideration of publication are subject to peer review. The<br />
editorial board and editors takes consideration whether submitted manuscript follows the rules of scientific writing. The appropriate articles are<br />
then sent to three referees known for their academic reputation in their respective areas. Upon their decision, the articles will be published in the<br />
journal, or rejected for publication. The refree reports are kept confidential and stored in the archives for five years. For the full details about the<br />
journal see Notes for Contributers section or feel free to contact wityh the editors.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (YBD) / Journal of Administrative Sciences (JAS)<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, 17200 Biga / Çanakkale - TURKEY<br />
Tel: (+90) (286) 335 87 38-40 Fax: (+90) (286) 335 87 36<br />
Web: http://biibf.comu.edu.tr/ybd.html / e-mail: ekanyilmaz@comu.edu.tr / mahir@comu.edu.tr / sedat62@hotmail.com<br />
Aksi belirtilmediği sürece Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong>’nde yayınlanan yazılarda belirtilen fikirler yalnızca yazarına aittir. Dergi<br />
sahibini veya editörleri bağlamaz<br />
Tüm hakları saklıdır. Önceden yazılı izin alınmaksızın hiçbir iletişim, kopyalama sistemi kullanılarak yeniden basılamaz.<br />
Akademik ve haber amaçlı kısa alıntılar bu kuralın dışındadır<br />
All Rights Reserved. No part of this publication may be reproduced, stored or introduced into a retrieval system, or transmitted in any form, or by<br />
any means, electronic, mechanical, photocopying, recording, or otherwise, without prior written permission of the JAS editors.<br />
ISSN: 1304-5318<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
YÖNETİM BİLİMLERİ DERGİSİ<br />
Journal of Administrative Sciences<br />
<strong>Cilt</strong> 5 • Sayı 2 • 2007 • Volume 5 • Number 2<br />
İÇİNDEKİLER / Contents<br />
Sayı Hakkında ............................................................................................................ 7<br />
Dergi Hakkında .......................................................................................................... 9<br />
GÜNDEM / Agenda<br />
YÖNETİM GÜNDEMİ / Management Agenda ........................................................ 15<br />
Nazan YELKİKALAN<br />
Aklını Kullan Aksini Düşün<br />
EKONOMİ GÜNDEMİ / Economy Agenda ............................................................. 21<br />
Esra DEMİRCAN<br />
Türkiye’de Bütçe Anlayışındaki Değişim Sürecinde Gelinen Aşama: 5018 Sayılı<br />
Kanun İki Yaşında<br />
Meral FIRAT<br />
Avrupa Birliği Bütçe Gelir ve Harcamaları<br />
KAMU YÖNETİMİ VE YEREL YÖNETİMLER GÜNDEMİ / Public<br />
Administration and Local Government Agenda ........................................................ 47<br />
Hikmet YAVAŞ<br />
Türkiye’de Kentsel Güven(siz)lik Üzerine Düşünceler<br />
Mahir GÜMÜŞ<br />
Yeni İstihdam Paketi İşsizlik Sorununu Ne Ölçüde Çözebilir?<br />
ULUSLARARASI İLİŞKİLER GÜNDEMİ / International Relations Agenda ........ 63<br />
Yücel ACER<br />
Türk-Yunan Sorunları ve Çözüm Süreci: Bir Yunan Başbakanı’nın Ziyareti ve<br />
Sonrası<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
MAKALELER / Articles<br />
Şeniz ANBARLI…………………………………………………………………… 69<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Yavuz DEMİREL...................................................................................................... 91<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine Bir Araştırma<br />
Güney ÇETİN GÜRKAN………………….............................................................. 107<br />
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
Mahmut YARDIMCIOĞLU...................................................................................... 117<br />
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma<br />
Düzeylerinin İrdelenmesi: KSÜ İİBF Örneği<br />
Yunus CERAN & Ali ALAGÖZ……………….……………………...................... 137<br />
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Mehmet MARANGOZ & Günal ÖNCE & Hüsniye FIRAT ŞİMŞEK………......... 157<br />
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün Örgütsel<br />
Performansla İlişkisi<br />
Mehmet ŞAHİN & Çiğdem ÖZENÇ…………………………………..................... 177<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki Nedensellik<br />
İlişkileri<br />
Sefer ŞENER………………………………............................................................. 201<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process within<br />
Historical Perspective in the Light of Economic Indicators<br />
Kadir YILDIRIM & Levent ŞAHİN…………………………………………........ 225<br />
The Effects of Development in Information Technologies on the Productivity of<br />
Business Enterprises<br />
Kitap Tahlilleri / Book Reviews ................................................................................. 247<br />
En Son Kitaplar / Recent Boks .................................................................................. 267<br />
Özetler ve Anahtar Kelimeler ................................................................................... 277<br />
Abstract and Keywords ............................................................................................. 282<br />
Katkıda Bulunanlar ................................................................................................... 289<br />
Contributers ............................................................................................................... 294<br />
Yazarlar İçin Bilgi Notu ............................................................................................ 301<br />
Notes for Contributors .............................................................................................. 305<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
SAYI HAKKINDA...<br />
Her zaman olduğu gibi Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong>nin ilk bölümlerini gündem<br />
yazıları oluşturuyor. Güncel gelişmelere derinlemesine analizler getirmeyi amaçlayan<br />
gündem yazılarının bu sayıdaki bölümlerinde; ‘Aklını Kullan Aksini Düşün’,<br />
‘Türkiye’de Bütçe Anlayışındaki Değişim Sürecinde Gelinen Aşama: 5018 Sayılı<br />
Kanun İki Yaşında’, ‘Avrupa Birliği Bütçe Gelir ve Harcamaları’, ‘Türkiye’de Kentsel<br />
Güven(Siz)lik Üzerine Düşünceler’, ‘Yeni İstihdam Paketi İşsizlik Sorununu Ne Ölçüde<br />
Çözebilir?’ ve ‘Türk-Yunan Sorunları ve Çözüm Süreci: Bir Yunan Başbakanı’nın<br />
Ziyareti ve Sonrası’ başlıklı gündem yazıları yer almaktadır.<br />
Bu sayımızda ikisi İngilizce olmak üzere dokuz makale bulunmaktadır. İlk<br />
sırada “Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu”<br />
isimli yazısı ile Şeniz Anbarlı bulunmaktadır. Çalışmada, sistemin tıkanma yaşadığı<br />
durumlarda siyasete katılmanın aracı olarak bir eylem biçiminde somutlaşan sivil<br />
itaatsizlik kavramı ile ilgili temel tartışmalara yer verilmektedir.<br />
İkinci sırada yer alan, ‘’Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına<br />
Etkisi Üzerine Bir Araştırma” isimli çalışmada Yavuz Demirel, bilgi ve bilgi<br />
paylaşımının işletme performansına olan etkisini araştırmıştır. Bu bağlamda<br />
araştırmada, banka çalışan ve yöneticilerinin bilgiye bakış açıları, bilgiyi kullanım<br />
düzeyleri, örgüt içi ve örgüt dışı bilgi paylaşımının işletme performansı ile olan ilişkinin<br />
yönü incelenmiş ve bu boyutların işletme performansı üzerindeki etkisi araştırılmıştır.<br />
Günümüzde örgütler aynı alanda faaliyet gösterdikleri rakiplerinden üstün<br />
olmak için bir takım özellikleri bünyelerinde bulundurmak zorundadırlar. Bu anlamda<br />
örgütlerin öğrenen örgüt olabilmesi büyük önem taşımaktadır. Güney Çetin Gürkan,<br />
‘Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması’ isimli yazısı<br />
ile üçüncü sırada yer almaktadır.<br />
Dördüncü sıradaki çalışmada, Mahmut Yardımcıoğlu Muhasebe ve Finansman<br />
Anabilim Dalı derslerinin öğretim elemanları ve öğrenciler yönünden başarı seviyesi ve<br />
verimliliğini ölçmeye çalışmaktadır. “Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin<br />
Anlatılma ve Algılanma Düzeylerinin İrdelenmesi: KSÜ İİBF Örneği” isimli çalışmada<br />
öğrencilerin hangi alanlarda algılama sıkıntısı yaşadıkları ve anlamayı kolaylaştıran<br />
etkenlerin neler olduğu araştırılmaktadır.<br />
Beşinci sırada, ‘Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik<br />
Maliyet Muhasebesi’ başlıklı çalışma ile Yunus Ceran ve Ali Alagöz yer almaktadır.<br />
Yazarlar küresel rekabet ortamında rekabet üstünlüğü sağlayabilmek için işletmelerin<br />
lojistik maliyet yönetimi uygulamalarının öneminden yola çıkmışlardır. Lojistik maliyet<br />
yönetimi ve muhasebesi yardımıyla lojistik maliyetler izlenmekte, analiz edilerek<br />
işletme yönetimine sunulmakta ve lojistik kararların alınmasında önemli bilgiler<br />
sağlamaktadır. Yazarlar çalışmalarında bu konuyu irdelemektedirler.<br />
Altıncı sırada yazarlar Mehmet Marangoz, Günal Önce ve Hüsniye Fırat<br />
Şimşek, “Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün<br />
Örgütsel Performansla İlişkisi” isimli yazıları ile yer almaktadırlar. Çalışmada, ‘Müşteri<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
70<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Yönelimli’ ve ‘İnnovasyon Yönelimli’ bakış açılarının, STK’lar için de uygulanabilir<br />
olduğunun üzerinde durulmaktadır.<br />
Bu sayımızdaki son Türkçe çalışmada, Mehmet Şahin ve Çiğdem Özenç<br />
“Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki Nedensellik<br />
İlişkileri” başlıklı çalışmaları ile yedinci sırada yer almaktadırlar. Çalışmada, kamu<br />
harcamalarının makro ekonomik performansı ifade eden, GSMH, enflasyon ve işsizlik<br />
değişkenleri üzerindeki etkileri Granger Nedensellik Analizi kullanılarak<br />
incelenmektedir.<br />
İngilizce makalelerde ise; “Ekonomik Göstergeler Işığında Tarihsel<br />
Perspektiften Avrupa Ekonomik ve Parasal Birliği Sürecine Bakış” ve “Bilişim<br />
Teknolojilerindeki Gelişmelerin İşletmelerin Verimlilikleri Üzerindeki Etkileri” başlıklı<br />
çalışmalar yer almaktadır. Sefer Şener’in kaleme aldığı ilk İngilizce makalede ortaçağ<br />
düşünürleri ve liderlerinin idealleri ile başlayan Avrupa Birliği entegrasyon sürecinin<br />
kısa bir anlatımı ve devamında Avrupa ekonomik ve parasal birliği süreci yer<br />
almaktadır. Tarihsel sürecin ardından Avrupa Birliği ve Avro alanı, makro ekonomik<br />
göstergeler kullanılarak değerlendirilmiştir. Tablolar oluşturulurken bulunulan yıldaki<br />
Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Birliği üye ülkeleri sayısına göre veriler ele<br />
alınmıştır.<br />
Bilişim Teknolojilerindeki Gelişmelerin İşletmelerin Verimlilikleri Üzerindeki<br />
Etkileri başlıklı çalışmada ise yazarlar Kadir Yıldırım ve Levent Şahin günümüz yeni<br />
ekonomik düzeninin temel unsurları olan bilgi ve bilgi teknolojilerini ele almaktadırlar.<br />
Çalışmada bilgi teknolojilerinin örgüt yapılarında ve yönetim biçimlerinde meydana<br />
getirdiği değişim, verimlilik kavramı ekseninde incelenmektedir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong>’nin bir sonraki sayısı, Haziran 2008’de<br />
yayımlanacak. Eleştiri ve yorumlarınız Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong>ni daha nitelikli bir<br />
dergi haline getirecektir. Her türlü yorumunuz ve makale öneriniz için Yönetim<br />
<strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> Yazı İşleri numaralarını kullanabilirsiniz. Bir sonraki sayıda<br />
görüşebilmek dileğiyle…<br />
YBD<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
71<br />
BASKIYA KARŞI DİRENME BİÇİMİ OLARAK SİVİL<br />
İTAATSİZLİK VE MEŞRULUĞU SORUNU<br />
Şeniz ANBARLI<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
Discussions on the right of resistance reveal that this right is a last resort and it is<br />
approved implicitly by positive law. Civil disobedience partly complies with the values of<br />
democratic state of law with elements of illegality, nonviolance, openness and<br />
consciousness of enduring punishment in this general frame. When a problem occurs in<br />
the system, it becomes a way of participation in politics. With its historical and<br />
philosphical bases it reflects a intellectuel accumulation. Main discussion about civil<br />
disobedience is its problem of legitimacy. Although illegal action has an intention to<br />
ensure justice, it can’t be discussed in context of law. Legitimacy of civil disobedience<br />
can only be possible when it emerges a social fact. Legitimacy in sociological context can<br />
only be possible if rightness of the action is accepted in public conscience.<br />
Keywords: Civil Disobedience, Legitimacy, Nonviolance, Right of Resistance.<br />
GİRİŞ<br />
B<br />
askıya karşı direnme hakkı ve bu hakkın bir biçimi olarak<br />
sivil itaatsizlik genel anlamıyla, siyasal yükümlülüğün<br />
sınırları konusundaki tartışmalarla birlikte ilkçağdan<br />
başlayarak günümüze ulaşan tarihi ve düşünsel gelişimin ürünüdür.<br />
Yönetilenlerin ağır haksızlık ve adaletsizlikler karşısında aktif direnme<br />
yolunu seçmelerinde devrim, isyan, ayaklanma, ihtilal gibi kavramsal<br />
kategorilerin ve pasif direnme düzeyi içinde sivil itaatsizliğin ayırt edici<br />
özelliği, siyasal amaç taşımalarıdır. Aktif direnmenin, zorba yöneticiyi<br />
ortadan kaldırma ya da siyasi rejimi zor gücü ile yıkarak yerine bir<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
72<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
başkasını getirmeye varan geniş çerçevedeki köktenci özelliğine karşın<br />
sivil itaatsizlik, yasaya aykırı olmakla birlikte bu tür bir amaçla hareket<br />
etmemektedir. Direnmenin pasif biçimi olarak da değerlendirilen sivil<br />
itaatsizliğin sistemi tümüyle değiştirme niteliğinin bulunmayışı, onu<br />
gerek dayandığı ahlaki motivasyon gerekse hareket tarzı itibariyle farklı<br />
bir siyasi, hukuki ve felsefi konu haline getirmektedir.<br />
Sivil itaatsizlik gibi yasa dışı bir eylem biçimini teorileştirme<br />
çalışmaları itaatsizliğin kurumsallaştırılması biçiminde yorumlanabilir.<br />
Bununla birlikte eylemin yasaya aykırılığı, sivil itaatsizliğin ahlaki<br />
bakımdan taşıdığı değeri de gölgelememelidir. Çünkü buradaki yasa dışı<br />
eylem, anayasal sisteme sonuç itibariyle–istikrarın sağlanması<br />
noktasında–destek görevini ifa etmektedir.<br />
Bu çalışmada, adalet idesi ve özgürlüğün gerçekleştirilmesinde sivil<br />
itaatsizliğin meşruluğu sorunu, bu eylem tarzının ifade biçimi olarak<br />
değerlendirilmesi tartışmasından hareketle başlatılmış ve tartışmayı, sivil<br />
itaatsizliğin sıradan suçlu eyleminden ayrılan özelliklerinin incelenmesi<br />
izlemiştir. Bu bağlamda özgürlük kullanımlarını bir krize sokmayan sivil<br />
itaatsizliğin, bir çözüm çabası olması nedeniyle, etik açıdan<br />
meşruluğunun teslim edilmesi de görece kolaylaşmıştır. Dolayısıyla<br />
anayasal demokrasilerde direnme, sivil itaatsizin eylemini kamusal iyinin<br />
gerçekleştirilmesi bağlamında değerlendirmede araç konumuna<br />
getirilebilmektedir.<br />
1. Tanım Çerçevesi<br />
Sivil itaatsizlik, ciddi haksızlıkların giderilmesi önünde engel oluşturan<br />
durumlara karşı başvurulan bir yöntemdir. Bunun anlamı, yasal yollarla sonuç<br />
alınamayan her sorunlu konuda bu yönteme başvurulamayacağıdır. Tartışmalı<br />
nokta, ciddi haksızlıkların ne olduğuna ilişkindir. Rawls, eşit özgürlük ve şans<br />
eşitliği ilkelerinin ihlalini ve bu ihlalin uzun süre devam etmesini ciddi haksızlık<br />
kabul etmektedir. Örneğin belli kesimlerin elinde mülkiyet, seçme-seçilme<br />
haklarının elinden alınması, dini grupların baskı altına alınmaları herkesçe<br />
görülebilen ciddi haksızlıklardır. Rawls bu noktada bu ihlaller karşısında sivil<br />
itaatsizliğin yumuşak bir karşı çıkış yöntemi olacağını belirtmektedir 1 . Keaton,<br />
sivil itaatsizliği, yönetimin bir yanlışını protesto etmek ya da toplumda iyileşmeyi<br />
başarmak niyetiyle ve kasıtlı ve açık yasa ihlali gerçekleştirmek suretiyle yapılan<br />
1 John Rawls, “Sivil İtaatsizliğin Tanımı ve Haklılığı”, Kamu Vicdanına Çağrı Sivil İtaatsizlik, (Çev. Yakup<br />
Coşar), 2.b., (İstanbul: Ayrıntı,2001), s. 62.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
73<br />
bir hareket 2 olarak tanımlamaktadır. Keaton, iyileşmeyi gerçekleştirmek hedefini,<br />
yöntemin özellikleri ile birleştirilerek bir tanım vermektedir.<br />
Gisela Raupach-Strey’in sivil itaatsizlik konusundaki açıklamaları, kavramın<br />
betimleyici anlamdaki şu noktalarına işaret etmektedir 3 :<br />
Sivil itaatsizlik, şiddetten arınmışlık tutum ve düşüncesinden,<br />
başkalarının kişiliği karşısındaki saygıdan doğar ve gelişir.<br />
Temel bir soruna başka yollarla dikkat çekilemediğinde, içsel bir<br />
zorunluluktan kaynaklanır.<br />
Sivil itaatsizlik, bilinçli ve sınırlı bir norm ihlali olup, sivil itaatsiz<br />
bunun sonucundaki yaptırımı, diğer bütün demokratik kuralların ve<br />
çiğnenen kuralın başka durumlarda geçerliliklerinin açıkça tanınması<br />
koşuluyla kabul eder.<br />
Koşulludur; şiddetsiz eylemlerin ilk iki basamağı olan dikkat çekici,<br />
gösterisel ve yasal biçimde girişilen eylemler başarı sağlamadığı<br />
takdirde gündeme gelebilir, tartışılabilir.<br />
İtaatsizin dünya görüşünün farklı olabilmesine rağmen temel bir<br />
haksızlığa karşı gelinmektedir.<br />
Bu haksızlığa karşı çıkma araçlarının inandırıcı olabilmeleri için<br />
amaçla çelişmemeleri zorunludur.<br />
Sivil itaatsizlik sembolik kalmalıdır. Sembolik eylemler yönetimi bir<br />
düşman gibi görmeyip kişi ile konuyu birbirinden ayırmaya, iletişim<br />
kurmaya ve olumlu anlamıyla birbiriyle tartışmaya çalışır. Şiddetten<br />
arınmışlık bir düşmanlığı giderme yöntemidir.<br />
Sivil itaatsizlik yeni ahlaki yargının kamu tarafından benimsenmesi,<br />
en azından siyasi bir karara dönüştürülebilecek bir çoğunlukça<br />
desteklenmesi umuduyla yaşar.<br />
Sivil itaatsizliğin ancak demokratik hukuk devleti ve onun değerleri<br />
çerçevesinde tartışılabileceğiyle ilgili tanım en iyi biçimini Ökçesiz’de<br />
bulmaktadır: “Sivil itaatsizlik hukuk devleti idesinin içerdiği üstün<br />
değerler uğruna kamuya açık ve yasaya aykırı olarak gerçekleştirilen, bu<br />
sırada üçüncü kişilerin daha üstün bir hakkını çiğnemeyen, barışçıl bir<br />
protesto edimidir” 4 . Tanımda yer alan, eylemin üçüncü kişilerin daha<br />
üstün bir hakkını çiğnememesinden anlaşılan, eylemin şiddet öğesinden<br />
uzak durularak gerçekleştirilmesidir ki bu durum bir başkasına zarar<br />
2 Morris Keaton “The Morality Of Civil Disobedience”, Texas Law Review”, V.43, 1964-1965, s.508.<br />
3 Gisela Raupach-Strey, “Widerstand und ziviler Ungehorsam.ein Beitrag zur Klarung der Begriffe”,<br />
Widerstandsrecht in der Demokratie, s.166 vd, Nicholaus Fleish, Ziviler Ungehorsam oder gibt es ein Recht<br />
auf Widerstand im schweizerischen Rechtsstaat (doktora tezi) Bern-1989, s.122’den aktaran, Hayrettin<br />
Ökçesiz, “Sivil İtaatsizlik Kavramı ve Olgusu”, Sivil İtaatsizlik ,(İstanbul: Afa,1995),ss.11-12.<br />
4 Hayrettin Ökçesiz, Sivil İtaatsizlik, 2. b., (İstanbul: Afa,1996), s.130.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
74<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
vermeme olarak sivil itaatsizlik eyleminin temel belirleyici<br />
öğelerindendir.<br />
Sonuç itibariyle sivil itaatsizlik; yasal süreçlerle ve yöntemlerle sonuç<br />
alınamayan tartışmalı sorunlar karşısında, yasaya aykırı ancak<br />
kamuoyunca algılanabilirlik noktasında açık biçimde gerçekleştirilen,<br />
buna bağlı olarak kamuoyuna çağrı işlevi gören, eylem sonucundaki<br />
yaptırımı göze alması ve dayandığı diğer unsurlar nedeniyle ahlakiliği de<br />
kabul edilen, bireysel ya da genellikle kolektif nitelikli eylem tarzıdır 5 .<br />
2. Sivil İtaatsizliğin Unsurları<br />
Sivil itaatsizlikle ilgili incelemeler sırasında, giderek çoğalan<br />
yasal ve ahlaki sorunların aşılması noktasında, sivil itaatsizliğin<br />
savunulup savunulamayacağı sorusuna cevap aramaktan çok, farklı<br />
görüşleri de kapsayacak biçimde bazı belirlemeler yapılması<br />
gerekmektedir. Bu belirlemeler, sivil itaatsizliğin diğer yasa ihlallerinden<br />
farklılığının başka bir deyişle unsurlarının ortaya konulmasıyla<br />
netleşmektedir. Bazı hukukçular ve hukuk felsefecileri, sivil<br />
itaatsizlikle alışılmış kanun ihlalleri arasında bir farkın olmadığını<br />
belirtmektedirler. Ancak Blackstone’a göre ikisi arasında önemli<br />
farklılıklar bulunmaktadır;<br />
İlk olarak sivil itaatsizin amacı başlı başına ihlal olmayıp,<br />
vicdanının sesini dinleyerek yasayı ihlal etmektir. Buradaki ihlal,<br />
adaletsiz ya da haksız yasalardan dolayı rahatsızlık hissedenlerin, kamu<br />
vicdanına özen göstererek, amaçlarını açıkça ifade etmek üzere<br />
gerçekleştirilen bir eylemden kaynaklanır. İkinci olarak, sivil itaatsiz<br />
adaletsiz olduğunu düşündüğü kanunlara ve yönetime karşı açıkça<br />
eyleme girişmekte, dolayısıyla ihlalini gizlemeden gerçekleştirmektedir.<br />
Sivil itaatsiz eylemciler genellikle otoritelere karşı gelmenin tasarlanmış<br />
bir eylem olduğunu da bildirirler. Üçüncü olarak sivil itaatsiz, yasa dışı<br />
eylemden dolayı –bu durumdan hoşnut olmasa da- yasal merciler<br />
tarafından tutuklanmaktan kaçınmaz. Sayılan üç kriter, sivil itaatsizlik ile<br />
sıradan suçlu aktiviteleri arasındaki farkı ortaya koymaktadır.<br />
Blackstone’un saydığı dördüncü şart, sivil itaatsizlik olarak adlandırılan<br />
yasa ihlalinin doğasında şiddetsizliğin olmasıdır. Üçüncü kişilerin malına<br />
5 Şeniz Anbarlı, Baskıya Karşı Direnme Hakkı ve Sivil İtaatsizlik (Türkiye Örneği), Dokuz Eylül Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, (İzmir: Yayınlanmamış Doktora Tezi, 2006), s.73.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
75<br />
ve mülküne kasıtlı olarak zarar veren ya da yönetime isyan eden birey ya<br />
da gruplar, sivil itaatsizlik kapsamında değerlendirilemezler 6 .<br />
2.a.Yasaya Aykırılık<br />
Pozitif hukuka uyma ödevinin ahlaki sınırları konusu, 2.Dünya Savaşı<br />
sonrasından başlayarak gerek teorik gerekse pratik yönden tartışmalıdır.<br />
Kişinin kendi ahlak görüşüne karşı da olsa yasalara uyma yükümlülüğü<br />
altında bulunması pozitif hukukun temel kuralıdır. Bununla birlikte bazı<br />
hukukçular pozitif hukuk kuralına rağmen temel ahlak ilkelerine açık<br />
biçimde aykırı normlara uyulmaması gereğine işaret etmekte hatta<br />
insanlık idealine aykırı pozitif kurala uyulmasının kişiyi suçlu sayacağı<br />
belirtilmektedir. Örneğin, 2. Dünya Savaşı sonrasında Federal<br />
Almanya’da Yahudi soykırımı fiilini işleyenlere, bu fiilleri yürürlükteki<br />
yasalara uygun olarak gerçekleştirmelerine rağmen, hukuken<br />
savunulamayacağı gerekçesiyle mahkûmiyet kararı verilmiştir 7 .<br />
Pozitif yasaların her zaman adaleti gerçekleştiremediği noktasındaki bir<br />
anlayışla temellenen sivil itaatsizlik, adaletsiz olduğunu düşündüğü<br />
pozitif hukuk kuralına yine bir pozitif yasaya aykırı davranarak karşı<br />
çıkmaktadır. Eylemcinin amacı, bu şekilde davranarak hem eleştirdiği<br />
yasanın ahlakiliği sorununu tartışmak hem de yasa eğer anayasaya aykırı<br />
ise buna dikkat çekmektir. Buradan hareketle bir sivil itaatsizlik<br />
eyleminin en belirgin unsuru yasa karşıtı bir eylem olmasıdır.<br />
Eyleme katılanların amacı yalnızca yasanın anayasa uygunluğunu<br />
sınamak olmayıp düzenlemenin anayasaya uygunluğuna karar verilmesi<br />
durumunda bile direnişe devam edilmesidir. Eylemin yasaya aykırı olup<br />
olmadığı hususu, sorunu sadece karmaşık hale getirmektedir. Adil<br />
olmadığı gerekçesiyle yasalara karşı çıkan sivil itaatsiz, yargıçların kendi<br />
fikirlerini paylaşmamaları nedeniyle eylemine son vermemektedir 8 . Sözü<br />
edilen gerekçeyle eylemin sürdürülmesi, ihlalin sonuçlarına katlanma<br />
bilinci yanında ihlalin bilinçli ve kasıtlı bir ihlal olduğunu<br />
kanıtlamaktadır.<br />
Sivil itaatsiz, gerçekleştirdiği yasa ihlalini gizlemeye<br />
kalkışmayacağı gibi aksine ihlalin görünür olmasına dikkat etmektedir ki<br />
bu durum, sivil itaatsizin genel stratejisini açıklamaktadır. Buradan<br />
hareketle sivil itaatsizlik, sıradan yasadan kaçınma eyleminden farklı bir<br />
6 W.T.Blackstone, “Civil Disobedience: Is It Justified”, Georgia Law Review, Vol.3, (1968-1969), s. 679.<br />
7 Adnan Güriz,, Hukuk Felsefesi, (Ankara: Siyasal,2003),ss. 18-19.<br />
8 Rawls, “Sivil…”, s. 7.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
76<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
kategoride değerlendirilmelidir Örneğin yakalanmak istemeyen bir trafik<br />
ihlalcisi sadece bir kaçaktır, sivil itaatsiz değil 9 . Sivil itaatsizliğin siyasal<br />
bir taleple ortaya çıktığı düşünüldüğünde bu örnek başta bu tür bir talep<br />
içermediğinden dolayı sivil itaatsizlik sayılamayacaktır. Yine buradaki<br />
ihlalcinin sıradan bir yasa ihlalcisi olduğu, eylemin sorumluluklarından<br />
kaçınmak üzere davrandığı anda anlaşılmaktadır. Yasaya aykırı<br />
davranmak daima yanlış bir tavır olarak da değerlendirilmemelidir.<br />
Özellikle Almanya’nın 1933-1945 Nazi Hükümeti gibi rejimlerde bir<br />
yurttaş için yasadan kaçmak garantili olabilir. Yurttaş orada yönetimi<br />
zorlayarak ya da isyan ederek onu değiştirmeyi ümit edemez.<br />
Lindsay’a göre demokrasinin amacı, yönetimde düzenli değişimi<br />
sağlamak için barışın sağlanmasıdır. Demokrasinin yasası, özgürlüğü<br />
tesis etmeye ve genişletmeye çalışır. Bu bağlamda demokrasinin gücü,<br />
yasanın korunmasıyla ilişkilidir. Dolayısıyla demokrasi, yasanın<br />
devamlılığı noktasında temel emniyet olacaktır ki bu anlayış, yasaya<br />
yönelen karşı çıkışlarda yasayı, demokratik usullerle yapıldığı<br />
gerekçesiyle dokunulmaz kılabilecektir 10 . Yasanın demokratik usullerle<br />
yapılmasından kastedilen, müzakereci usullerin kullanılmasıdır.<br />
Dolayısıyla müzakereci demokrasinin yanılmazlığına vurgu yapan bu<br />
düşünce, Cicero’dan bu yana benimsendiği haliyle yönetenler ve<br />
yönetilenlerin daima yasaların altında olduğu gibi bir düşünceye yol<br />
açmıştır. Rasyonel müzakerelerle geliştirilen ve arıtılan bu yasaların<br />
onlara uyma eğilimini de geliştireceğine inanılması liberal demokrasinin<br />
en önemli argümanıdır 11 . Belirtilen usullerle hazırlanan yasaların<br />
itaatsizlik önünde bir set oluşturduğuna dayanan bu görüş kanımızca<br />
yerinde değildir. Zira müzakereci usuller yasaya direnmeme noktasında<br />
her zaman barikat olamayacakları gibi, müzakerelere toplum kesimlerin<br />
tamamının dâhil edilmemesi gibi önemli noktalar da gözden uzak<br />
tutulmaktadır.<br />
2. b. Açıklık ve Kamuoyuna Çağrı<br />
Ökçesiz’e göre sivil itaatsizlik kavramının üzerinde en az<br />
tartışılan unsuru, kamuya açık gerçekleştirilmesidir. Sivil itaatsizlik<br />
Latince “protest”-“protestor” (aleni olarak ifade etmek) ile<br />
ilişkilendirildiğinde, ilkesel olarak gizliliğin bu kavramı nitelemeyeceği<br />
9 Keaton,”The Morality…”, s.508.<br />
10 A.D. Lindsay, “The Modern Democratic State”, Modern Political Ideologies, (New York: Oxford<br />
University,1959), s. 71.<br />
11 Walter Lippmann, “The Public Phiolosopy”, Modern Political İdeologies, s. 96.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
77<br />
açıktır. Sivil itaatsizlik bir çağrı işlevini üstlendiği için mesajını<br />
muhatabına etkili ve uygun araçlara kullanarak ulaştırmak istemektedir 12 .<br />
Buradan hareketle, kamuya açık olarak gerçekleştirilmeyen ve çağrı<br />
işlevi görmeyen edimler sivil itaatsizlik kapsamında<br />
değerlendirilemeyecektir.<br />
Açıklık, sadece eyleme katılanların kendilerini gizlemeksizin<br />
eylemde bulunulmasını değil, eylemin kamuoyu tarafından algılanabilir<br />
olmasını gerektirmektedir. Bunun yanında eylemin başından sonuna<br />
kadar açık olmasının sivil itaatsizliği tümüyle başarısız kılacağı<br />
yolundaki endişelere de rastlanmaktadır. Dworkin buna ilişkin olarak<br />
kaçan köleyi saklayan kişinin tavrını örnek gösterir. Bu tür eylemde<br />
gizlilik şüphesiz önemlidir. Ancak eylem gerçekleştirirken mutlaka<br />
kamuoyuna duyurulmalıdır. Açıklık konusunda, eylemin hesaplanabilir<br />
olması da önemlidir. Hesaplanabilirlik, eylemin gerek seyri gerekse<br />
sonuçlarının eylemin başında söylenenlere uygunluğudur. Örneğin sessiz<br />
oturma eylemi yapılacağı belirtilmişse, bunu ardından başka bir eylem<br />
gelmemelidir. Bu noktada hesaplanabilirlik, eylemcinin samimiyetinin de<br />
ifadesidir 13 . Sözü edilen samimiyet, aynı zamanda eylemin terörize<br />
edilmesinin ve amacını aşmasının önünde ciddi bir set oluşturmaktadır 14 .<br />
Bir sivil itaatsizlik eyleminde başta belirlenen eylem biçiminin terk<br />
edilmemesi eylemin hesaplanabilirliğini artırması bakımından olduğu<br />
kadar, eylemcinin ahlaki motivasyonu terk etmemesine işaret etmesi<br />
bakımından da anlamlıdır. Bu şekilde davranarak kamu vicdanına çağrıda<br />
bulunan sivil itaatsiz toplumun adalet duygusuna seslenmektedir ki bu<br />
seslenişin açık biçimde gerçekleştirilmesi, tüm bu değerlendirmeler için<br />
olmazsa olmaz bir ön şart olarak belirmektedir. Sivil itaatsizlik<br />
eylemcileri, eylemi kamuoyu önünde yani açıkça gerçekleştirirlerken,<br />
hedefleri çoğunluğun adalet duygusuna seslenmek olduğundan, meşru<br />
gördükleri taleplerini kabul etmeyi isteyip istemediğini düşünmesi için<br />
kamuoyunu yönlendirmiş olmaktadırlar. Rawls, sivil itaatsizliğin<br />
kamusal bir edim olmasının nedenini, kamusal ilkelere başvurması ve<br />
kamuda açık biçimde sergilenmesiyle 15 açıklamaktadır.<br />
12 Ralf Dreier, “Widerstandsrecht im Rechsstaat? Bemerkungen zum zivilen Ungehorsam”, Recht-Staat-<br />
Vernunfft. Studien zur Rechtsheorie 2, Frankfurt/ M 1991, s.64’den aktaran Ökçesiz, Sivil İtaatsizlik, s. 122.<br />
13 Yakup Coşar, “Sivil İtaatsizlik”, Kamu Vicdanına Çağrı Sivil İtaatsizlik, s. 11.<br />
14 Yakup Coşar, “Kavram Ve Eylem Olarak Sivil İtaatsizlik”, Varlık <strong>Dergisi</strong>, Mart 1997, S.1074, s. 2.<br />
15 John Rawls, Theory Of Justice, Harvard University Press, 1971, S. 363-367’den aktaran Solmaz Zelyut<br />
Hünler, Rawls ve Macltyre İki Adalet Arasında Liberal ve Komuniteryan Düşüncelerin Çatışma Alanı,<br />
(Ankara: Vadi,1997), s. 69.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
78<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Özlem, açıklığın, yasaya uygun eylemlerde de karşılaşılan bir özellik<br />
olduğuna dikkat çekmekte bu nedenle de açıklığın, sivil itaatsizlik<br />
eylemlerine ait bir unsur biçiminde görülemeyeceğine değinmektedir.<br />
Diğer bir deyişle açıklık, sivil itaatsizlik eylemlerinin ayırt edici özelliği<br />
olamayacaktır. Özlem’e göre sonuçta açıklık unsuruna bu kadar vurgu<br />
yapılmasının nedeni psikolojik olup bu vurguyla eylemin toplumda,<br />
yetkili mercilerin gözünde kuşku ve antipati uyandırmaması<br />
amaçlanmakta, hoşgörü beklentisi içinde bulunulmaktadır 16 . Sivil<br />
itaatsizliğin açıklığına ilişkin yapılan bu yorumda, karşılaştırmanın<br />
yasaya uygun eylemlerle değil yasaya aykırı eylemlerle yapılmasının<br />
daha uygun olduğu söylenebilir. Çünkü açıklık, sivil itaatsizliği yasaya<br />
aykırı diğer eylemlerden ayıran temel nitelik olması nedeniyle olgunun<br />
karakteristik özelliğidir.<br />
Yapılan bir haksızlığın kamuoyuyla paylaşılmasında, olayı protesto<br />
etmeye yönelik olarak şarkılar da bazen bir araç görevi üstlenebilir. 1. ve<br />
2. Dünya Savaşları, Vietnam Savaşı ve Körfez Savaşı, savaş karşıtı<br />
şarkılar üretmiş ve bu şarkılar, mazlum halkların bir tür protesto ve çağrı<br />
aracı olmalarının yanında kamusal coşkunluğu artırmaya yönelik bir<br />
misyon da üstlenmişlerdir 17 . Toplumsal değişim amacı güden hareketlerde<br />
hayati bir önemi olan şarkılar, politikacıları protesto eden sivil kesimler,<br />
savaş karşıtları, insan hakları savunucuları tarafından kullanılagelmiştir.<br />
Sadece savaşın muhatabı halklar tarafından değil aynı acıyı paylaşan<br />
kesimler tarafından da şarkılar, ikna edici gücü sayesinde protesto edilen<br />
konuya duyarlı insanların inançlarını tazelemektedir 18 . Türkiye’de söz<br />
konusu özellikleriyle, 1980 askeri darbesini izleyen dönemde birçok şarkı<br />
ve şarkıcı yasaklanmış ve tartışmalı bir konuya dikkat çeken şarkılar,<br />
rejimin tehdit algılaması kapsamına dahi girebilmiştir. Günümüzde ise<br />
savaşın verdiği acıyı ve barışa olan özlemi anlatan şarkılar, bazen bir<br />
protesto bazen de bir ağıt biçiminde özellikle Ortadoğu halkları<br />
tarafından uzun süre söylenecek görünmektedir.<br />
16 Doğan Özlem, “Sivil İtaatsizlik Üzerine Bir Felsefi İnceleme Denemesi”, Sivil İtaatsizlik, Disiplinlerarası<br />
Kolokyum, 7,9 Kasım 1997, Bursa, Yay. Haz. Hayrettin Ökçesiz,(İstanbul: Demokrasi Kitaplığı, 1999), s. 86.<br />
17 Kenneth E. Boulding, “Nonviolence and Power in the Twenty Century”, Nonviolent Social Movements A<br />
Geographical Perspective, Ed. Stephan Zunes v.d., (Massachusetts: Blackwell, 2000), s. 15. Şarkılar, kriz<br />
dönemlerinde kalabalığın birlik olmaktan duyduğu heyecanın bir yansıması olabilmektedir ki bunun en iyi<br />
örneği sivil haklar hareketinin şarkıları birlik yolunda araçsal hale getirmesinde izlenebilir. Jasper, James M.,<br />
Ahlaki Protesto Sanatı Toplumsal Hareketlerde Kültür, Biyografi ve Yaratıcılık, (Çev. Senem Öner), 1. b.,<br />
(İstanbul: Ayrıntı, 2002), s. 289.<br />
18 Ali Murat Yel, “Savaş Karşıtı Şarkılar ve Sivil Toplum”, Sivil Toplum Düşünce ve Araştırma <strong>Dergisi</strong>, S.3,<br />
Temmuz-Ağustos-Eylül 2003,ss. 77-83.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
79<br />
2.c. Şiddet Dışılık<br />
Sivil itaatsizlik eylemindeki ihlal sembolik olup, protestonun şiddet dışı<br />
araçlarla sınırlandırılarak gerçekleştirilmesi esastır. Şiddetin ne olduğu ya<br />
da sınırının nerede başlayacağı tartışmasında şu sorular cevap<br />
beklemektedir: her tür zor uygulaması şiddet midir? Psikolojik baskı aynı<br />
kategoride değerlendirilebilir mi? Genel kabul gören anlayış, eylemin<br />
gerek karşıtlarının gerekse eylemden etkilenen üçüncü kişilerin fiziki ve<br />
psikolojik bütünlüğüne zarar vermemesidir 19 . Fiziksel zorlama, şiddet için<br />
gerekli bir faktör olmasına rağmen, ayırt edici bir özellik değildir.<br />
Zorlama ve şiddet arasında hatırı sayılır bir farklılık bulunsa da<br />
zorlamanın top yekûn bir şiddete dönüşemeyeceği noktasında bir ayrıma<br />
gidilebilir. Şiddet eylemlerinden bazıları diğerlerini ortadan kaldırır. Bazı<br />
zorlama eylemleri, potansiyel şiddeti ortadan kaldırabilir ya da<br />
durdurabilir. Genel olarak bakıldığında kabul edilen, zorlamanın, şiddetin<br />
kontrol altına alınmış hali 20 olduğudur. İster fiziksel ister psikolojik<br />
şiddet, insanlara yöneldiğinde gerçek tahribatı ifade etmektedir.<br />
Sınırlandırılmamış şiddet, kaosa götürebilir. Ancak bu durum baştan sona<br />
olumsuz bir durum olmayıp, düzen yokluğunun, bütünlüğün antitezi<br />
olduğu da unutulmamalıdır. Böyle düşünüldüğünde Miller, insanların<br />
diğerlerine göre daha az yoğunluktaki şiddeti göreceli biçimde<br />
yaratacaklarına dikkati çekmektedir 21 .<br />
Toplumsal çatışmaları ve bunlara bağlı ortaya çıkan psikolojik<br />
çatışmaları, insanların doğuştan getirdikleri saldırganlıkla açıklama<br />
yönündeki eğilimlerin hala yaygın olduğu göze çarpmaktadır.<br />
Saldırganlığı insan evrimi çerçevesinde inceleyen ve insanın doğuştan<br />
saldırgan olduğunu savunanlar, saldırganlığı insanın hayatta kalması<br />
yolunda gerekli bir parça olarak yorumlamışlardır. Freud’a göre “eğer<br />
insanlar saldırgan davranışlarda bulunamazlarsa, saldırgan enerji<br />
birikir ve kendine bir çıkış arar ve eğer bir şekilde davranışa<br />
yansımazsa, sonuçta ruhsal rahatsızlık şeklinde kendini gösterir” 22 .<br />
İnsanların saldırganlık dürtüsüyle donatıldığı görüşü temeli olmayan bir<br />
görüştür. İnsanlar, herhangi bir tehlikeyle karşılaştıklarında, bütün fiziki<br />
aygıtlarını farklı bir kaynağa otomatik olarak yöneltmekte doğuştan gelen<br />
bir potansiyele sahiptirler. Ancak saldırganlık olarak da<br />
19 Yakup Coşar, “Kavram ve Eylem Olarak....”, ss. 2-3.<br />
20 William Robert Miller, A Christian Interpretation, (New York: Schocken, 1966), s. 34.<br />
21 Miller, ‘A Christian..’, s. 33.<br />
22 Çiğdem Kağıtçıbaşı, Yeni İnsan Ve İnsanlar, 10.b., (İstanbul: Evrim,1997), s. 349.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
80<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
yorumlanabilecek bu özelliğin, çatışma tarafından harekete geçirildiği<br />
göz ardı edilmemelidir. Bir kişinin saldırı ile yüz yüze gelmesi, birinden<br />
nefret etmesi şeklindeki ilk davranış, insanların birbirlerini yaralamak ya<br />
da öldürmek için saldırmalarıdır. Üzerine vurgu yapılması gereken ise<br />
bunlar olmadan nasıl bir arada yaşanabileceğidir. Tarihsel süreçteki<br />
pratikler, bunun gerçekleştirilmesinin yolunu, şiddetin tek bir merkezden<br />
yönetilmesinde, başka bir ifadeyle fiziksel şiddetin hükümetlere bağlı<br />
askerler ve polisler tarafından temsil edilmesinde 23 görmüştür.<br />
Devletin, bireyler arasındaki şiddeti önleme ya da sınırlandırma amacına<br />
yönelik olarak fiziki şiddet tekelini elinde tutması, şiddeti kontrol etme<br />
amacı yanında, şiddeti kullanabilen yegâne güç olmasına bağlı olarak,<br />
kontrolü şiddetle sağlama çabası ile de sonuçlanmıştır. Öyle ki insanlık<br />
tarihi, varlığını şiddet kullanma üzerinden tanımlayan siyasi iktidar ya da<br />
liderlerin toplumlarına yaptıkları baskıların örnekleriyle doludur. Bu<br />
bağlamda insanlığın serüveni, şiddet kullanana karşı yürütülen direnme<br />
ya da itaatsizlikle birlikte ilerlemiştir.<br />
Şiddete şiddetle karşılık vermede devletin üstünlüğünün mutlak olduğu<br />
görülse de bu üstünlük, iktidar yapısı bozulmadığı sürece yani emirlere<br />
itaat edildiği sürece geçerlidir. Emirlere itaat edilmeyen yerde şiddet<br />
araçları giderek yarayışsız hale gelecek 24 bu noktadan itibaren artırılan<br />
şiddet de iktidarın çözülüşünü durdurmayacak aksine bu çözülüşü<br />
hızlandıracak etki yaratacaktır.<br />
Bir eylemin şiddet eylemi olarak isimlendirilebilmesi için, şiddetin bir<br />
kişinin saygınlığını küçültmesi, onu ya da yakınlarını olumsuz yönde<br />
etkilemesi gerekmektedir. Psikolojik şiddet, fiziksel etki doğurmasa da<br />
geçici panik benzeri travmalara yol açabileceği gibi ölüme yol açan<br />
psikomatik reaksiyonlara da neden olabilir. Miller’e göre bir başkasının<br />
davranışına bağlı olarak, bir kişinin kendisine uyguladığı şiddet, yüksek<br />
derecede manevi anlamda bir şiddettir 25 . Fiziksel kaynaklı olmamakla<br />
birlikte manevi şiddetin psikolojik rahatsızlıkları yol açması bağlamında<br />
fiziksel etkiler doğurabileceği söylenebilir.<br />
Şiddet dışılığın açık ve yeterli faklılıkları ortaya konulamadığı için ancak<br />
genel yollarla tanımlanmaya çalışıldığı ve bu bağlamda, pasif direnme<br />
biçiminde değerlendirildiği görülmektedir. Bireyler kadar gruplar<br />
23 Norbert Elias, “Şiddet ve Medeniyet: Fiziki Şiddet Üzerindeki Devlet Tekeli ve Bunu İhlali”, (Çev. Ahmet<br />
Çiğdem, Levent Köker), Jhon Keane, Sivil Toplum ve Devlet, (İstanbul: Ayrıntı, 1988), ss. 197-199.<br />
24 Hannah Arendt, Şiddet Üzerine Seçme Eserler 6, (Çev Bülent Peker), ( İstanbul: İletişim,1997), s. 55.<br />
25 William Robert, Miller, A Christian…, s. 33.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
81<br />
arasında da geçerli olan şiddet dışılığın çerçevesini belirlemek için<br />
öncelikle bir eylemde eyleme katılan kişi ya da grupların endişe ve öfke<br />
görüntülerinin üzerinde durulması gerekir.<br />
Gregg’e göre eğer bir kişi eylem esnasında kendisini, karşısındakine göre<br />
daha güçlü hissederse öfkeli biçimde hareket edecek, karşısındakinin<br />
daha güçlü olduğu için tehlikeli olacağını tahmin eden kişi ise endişe<br />
içinde olacaktır. Öfke ile hareket eden kişiye hâkim olan psikoloji nefret<br />
olarak tanımlanabilir. Engellenmiş ya da ertelenmiş öfkenin bir sonucu<br />
olan nefret, karşısındakine zarar vermeye yol açacaktır. Endişe ve öfke,<br />
diğer taraftan kitle şiddetsizliğine dayalı direnişin nasıl mümkün olacağı<br />
noktasında ipuçları vermektedir. Kitlelere hâkim olan endişe ve öfke,<br />
ordu gibi disiplinli güçler tarafından kontrol edilebilir. Savaş dönemleri<br />
bu kontrol ve disiplinin pratik ve etkili olduğunu göstermiştir 26 .<br />
İnsanoğlunun savaş disiplini konusunda, şiddet dışı direnme disiplinine<br />
göre daha tecrübeli olmasına rağmen, şiddet dışı direnmenin<br />
gerçekleştirilmesi daha zordur. Öncelikle şiddet dışı direnme disiplini,<br />
endişe ve öfkenin kontrolünü gerektirir. Bu kontrol ise sadece psikolojik<br />
dayanaklık değil aynı zamanda beslendiği bir felsefi kaynağa da<br />
muhtaçtır. Öfke ve şiddetin kontrolünün en iyi örneği Gandhi’nin<br />
1922’de Chauri-Chaura ayaklanmalarından sonra Hint siyasal<br />
bağımsızlığı için isimlendirdiği hareketinde görülmektedir<br />
Şiddet dışı bir eyleme katılanların birçoğu, şiddetsiz direnmenin<br />
felsefesini akla ve ruha uygun biçimde kavrayan kişiler olup yine birçoğu<br />
daha önce mutlaka bir boykota, sessiz oturma eylemine ya da yasa dışı<br />
bir gösteriye katılmışlardır. McAlliste, klasik şiddet dışı direnme<br />
taktiklerini, işçi direnişleri, boykotlar, kadın hareketleri, fiziksel<br />
engelleme, açlık grevleri, vergi direnişleri ve sivil itaatsizlik 27 şeklinde<br />
sıralamaktadır. Görüleceği üzere sivil itaatsizlik, şiddet dışı direnme<br />
içinde ayrı bir kategori biçiminde değerlendirilmektedir. Sivil itaatsizliği<br />
tanımlayan en önemli unsur şiddetsizlik olsa da şiddetsizlik başka birçok<br />
bireysel ya da toplumsal, yasal ya da yasaya aykırı eylemde<br />
kullanılabilmektedir. Buradan hareketle, şiddetsizliğin sivil itaatsizliği<br />
niteleyen tek unsur olmadığı gibi her şiddet dışı eylemin de sivil<br />
itaatsizlik kapsamında ele alınamayacağı söylenmelidir. Dolayısıyla sivil<br />
26 Richard B. Gregg, The Power Of Nonviolance, (New York: Schocken, 1966), ss. 66-68.<br />
27 Pam, McAlister, “You Can’t Kill the Spirit: Women and Nonviolent Action”, Nonviolent Social Movements<br />
A Geographical Perspective, s. 20.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
82<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
itaatsizlik bir bütün olarak taşıdığı unsurlarla birçok açıdan faklılığa<br />
sahip bir direnmedir.<br />
Toplumsal sorunlar karşısındaki duyarlılık ve müzakere ile ilgili değişim<br />
olanağı, toplumsal hareketleri yalnızca doyurulması olanaksız isteklerin<br />
şiddetli anlatımı olarak görmeyen bir siyasal dizge içinde söz konusu<br />
olabilir. Nitekim hak isteklerinin çoğunu, “güvenliği tehdit ediyor” diye<br />
gerçek dışı görerek reddeden birçok ülkede değişim mümkün<br />
görünmemektedir. Bir toplumsal hareketin gerçekleştirilmesinde, kolektif<br />
eylemin toplumun genel çıkarlarını kabul etmesi, siyasal yaşamı<br />
tarafların çatışmasına indirgemesi ve kendisinin çatışmalar geliştirmesi<br />
gerekir. Ancak toplumsal eylem, sivil itaatsizliğin temel unsuru<br />
şiddetsizliği ilke edinerek şiddet düşüncesinden belirgin biçimde ayrı<br />
tutulmalıdır. Touraine’e göre şiddet düşüncesi demokrasiye karşı olduğu<br />
gibi toplumsal harekete de karşıttır 28 .<br />
Eylemde şiddet kullanılmaması, müzakere için bir adım<br />
görülebilir. Sivil itaatsiz, şiddet kullanmaksızın gerçekleştirdiği<br />
eyleminin, kamuoyu tarafından hoşgörüyle karşılanacağını ümit<br />
etmektedir. Akılcı bir toplumun, çoğulculuk adına hoşgörülü olması<br />
gerektiği yolundaki liberal yaklaşım, insan sevgisi ve adalet temalarıyla<br />
şekillenir. Bu hoşgörü, Platon’un iyi bir toplum için sözünü ettiği sınırlı<br />
bir evrende değil, bireysel ve tarihsel farklılıkları kabul eden, hak<br />
istemlerini hoşgörüyle karşılayan bir toplumda mümkün olacaktır 29 .<br />
2.d. Ahlakilik<br />
Bir eylemin yasal olmadığında ahlaki de sayılamayacağı sıkça ileri<br />
sürülmekte hatta yasal olmamak ahlak dışılık sayılmaktadır. Bu<br />
düşüncenin altında hukukun ahlakı yönettiği anlayışı bulunmaktadır ve<br />
yeni ahlak anlayışı sunan sivil itaatsizlik bu durumla çelişir<br />
görünmektedir. Başka bir durum da, yasaya itaatin bir kanun meselesi<br />
olduğudur. Yasal olmayan aynı zamanda gayri meşru kabul edilmektedir.<br />
Bu görüş üstün hukuk gereklerini dikkate alma noktasında totaliter 30 bir<br />
yaklaşımı yansıtmaktadır. Sözü edilen yasallık ve ahlakilik tartışmaları,<br />
sivil itaatsizliğin yasa dışı bir eylem özelliğine karşılık ahlakdışı<br />
sayılamayacağı yolundaki görüşlere kaynaklık etmemektedir. Sivil<br />
28 Alain Touraine, Demokrasi Nedir?, (Çev. Olcay Kural), 1.b., (İstanbul: YKY, 1997), ss. 89-91.<br />
29 Thomas A. Spragens, Reason and Democracy, (London: Duke,1990), s. 162.<br />
30 H.David Thoreau Mohandas Gandhi, Sivil İtaatsizlik ve Pasif Direniş, 2.b., (Ankara: Vadi, 1999),ss. 117-118.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
83<br />
itaatsizlik yasaya aykırı bir eylem olarak ahlakiliği dışlamadığını savunan<br />
ender bir eylem türüdür.<br />
Kant, evreninin fizik yasaları kadar ahlak yasaları tarafından da<br />
yönetildiğinin kabul edilmesi durumunda, doğru olanı yapmak için ahlak<br />
yasasına uygun davranmak gerekeceğini belirtmektedir. Bu anlamda<br />
ahlak yasası mutlaktır ve itaat etmek bir ödev olup, en yüksek görevdir<br />
de. En yüksek görevin itaat etmek olduğuna ilişkin düşünceler, pratik aklı<br />
temsil eden vicdan düşüncesiyle açıklanmıştır. Ödev duygusuna uygun<br />
biçimde eylemde bulunma isteği ise Kant’a göre iyi niyettir 31 . Kant’ın bu<br />
görüşünden hareketle itaatsizlik, ahlak yasasına karşı gelmenin bir<br />
yoludur ve açıkça ödev duygusuna sahip olunmadığı için yapılan<br />
itaatsizlik eylemi de iyi niyet kriterini taşımamaktadır. Oysa sivil<br />
itaatsizlik çerçevesinden konuya bakıldığında sivil itaatsiz, baskıcı<br />
otoriteye karşı gelerek, mevcut ahlak yasasını sezgisel vicdanı sayesinde<br />
reddetmektedir. Hatta bu reddedişle, -itaatsizliğinin, iyi niyet kuralını<br />
çiğnediğini düşünmeksizin- kendi ahlak yasasından hareketle evreni<br />
açıklamakta ve açıkça kamu vicdanına seslenmektedir. Dolayısıyla sivil<br />
itaatsizin ahlak anlayışı, bireylerin farklı duygusal tepkileri olabileceğini<br />
kabul etme noktasında, ayrı ahlak standartlarının da iyi niyeti içinde<br />
barındırabileceğine bir örnek oluşturmaktadır.<br />
Kant’a göre sözü edilen ödev duygusu, bir yasaya boyun eğme olarak<br />
içinde haz barındırmamaktadır. Ancak zorlamayı gerçekleştiren, kendi<br />
aklıyla yasayı koyduğundan bir yüceltme anlamı taşır. Bu zorlamanın<br />
duygu üzerinde etkisi, yüceltmeyle ilişkili olarak kendini onaylama adını<br />
alacaktır. Ödev kavramı nesnel anlamda eylemin ahlak yasasına<br />
uygunluğunu, öznel anlamda da ahlak yasasına saygıyı istemektedir ki<br />
Kant, yasaya uymak suretiyle kazanılan pozitif değer sayesinde<br />
özgürlüğün bilincine varılabileceğini 32 belirtir. Konuyu buradan yola<br />
çıkarak sivil itaatsizlikle ilişkilendirdiğimizde görülen, sivil itaatsizliğin<br />
yöntemi ve felsefesi itibariyle her ne kadar yeni bir ahlaki tavır alışı<br />
yansıtsa da, içinde yer aldığı toplumun ahlak yasasını doğrudan hedef<br />
almadığıdır. Buradan hareketle, mevcut ahlak yasasına saygının getirdiği<br />
sonuçlar toplum vicdanını rahatsız etmeyebilecektir.<br />
31 Bu haliyle söz konusu ahlak anlayışı otoriteci ahlak anlayışına yakındır. bkz. John Herman Randal, Justus<br />
Buchler, Felsefeye Giriş, (Çev. Ahmet Arslan),( İzmir: Ege Üniversitesi, 1982), s. 190.<br />
32 Immanuel Kant, Pratik Aklın Eleştirisi, (Çev. İoanna Kuçuradi, Üller Gökberk, Füsun Akatlı), (Ankara:<br />
Hacettepe Üniversitesi, 1980),ss. 89, 174.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
84<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Blackstone’a göre sivil itaatsizin eylemi toplumu rahatsız da<br />
edebilir. Hatta diğer vatandaşların haklarına da tecavüz edebilir. Ancak<br />
sivil itaatsiz, eylemi sonrasında yasaları kabul ederek, itaatsizlik<br />
eylemine sahip çıkar ve bu hareketiyle de diğerlerinin haklarına saygı<br />
duyduğunu gösterir. Bu noktada söz konusu olan yüksek ahlaki<br />
sorumluluk duygusudur. Sivil itaatsizin vicdana dayalı yasa dışı protesto<br />
eylemi, şiddetle karşılaşabilir ancak o asla şiddetle karşılık vermez ve bu<br />
haliyle, devlete karşı isyan ederek direnen isyancılardan ayrı bir yerde<br />
olduğunu ortaya koyar. Sivil itaatsizlik yasa dışı bir hareket olduğu için<br />
kanuna karşı yapılan sade bir protestodan ya da gösteriden çok daha fazla<br />
yasaya karşıdır. Ancak yine de isyancı ve anarşistten daha az yasa dışı 33<br />
kabul edilmektedir.<br />
Sivil itaatsizlik eyleminin ahlak yasalarına karşı olmaması gereği,<br />
üzerinde durulan temel nokta görünümündedir. Kant, ahlak yasalarının<br />
geçerliliğini mutlak zorunluluk taşımalarında görür ki bunun anlamı,<br />
ahlak yasalarına yükümlülük nedeninin, insanın doğal yapısında ya da<br />
içinde bulunulan dünya koşullarında değil doğrudan saf aklın<br />
kavramlarında aranmasıdır 34 . Buradan olarak gerçekleştirilecek bir sivil<br />
itaatsizlik eyleminin ahlak yasalarına yükümlülüğü doğrudan ortadan<br />
kaldırmaması gerekecektir. Bu gereklilik, eyleminin kamu vicdanı<br />
nezdindeki onaylama için de olmazsa olmazdır. Eylemin, hareket nedeni<br />
bakımından saf aklın gereklerine aykırı olmaması diğer bir deyişle ahlak<br />
yasasına aykırı olmaması onu meşrulaştırma işlevini yerine getiren<br />
başlıca unsurdur.<br />
Protesto etkinliklerini başarılı kılan, protestoyu gerçekleştirenlerin<br />
eylemlerine ahlaki bir ses katabilmeleridir. Protesto, ahlaki<br />
duyarlılıkların ve kanaatlerin içyüzünü kavrama ve onları dile<br />
getirebilme fırsatı vermektedir. Ahlaki protestonun, geniş çaplı mitingler,<br />
yürüyüşler, simgesel ve stratejik bölgelerin işgali, kışkırtıcı görsel ya da<br />
sözlü retorik oluşturulması türünden farklı biçimlerine rağmen her grup,<br />
belirtilen temel taktiklere dayanarak farklı yöntemler yaratma çabası<br />
içindedir. Örneğin hayvan haklarını savunan eylemciler bir gece, esir<br />
hayvanları serbest bırakmak için araştırma laboratuarlarına girmiş, bir<br />
başka grup da bir kozmetik şirketinin önünde, hayvanların araştırmalarda<br />
33 Blackstone,”Civil…”,ss. 680-682.<br />
34 Immanuel Kant, Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi, (Ankara, Hacettepe Üniversitesi,1982), s. 4.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
85<br />
kullanılmasının midelerini bulandırdığını göstermek için kusma eylemi<br />
gerçekleştirmiştir 35 .<br />
Toplumdaki genel kültürel duyarlılığı değiştirmek amacıyla<br />
hareket eden protestocular, haklarının gasp edildiğini ya da<br />
adaletsizliklere uğradığını düşündükleri tüm insanlar hatta örneklerde<br />
görüldüğü gibi hayvanlar için çarpıcı simgelerle mücadele ederlerken,<br />
eylem tarzlarını belirleyen temel unsur ahlakiliktir. Böylelikle belirtilen<br />
unsur, kamuya yönelik bir çağrı işlevi gören sivil itaatsizlik eylemlerinin<br />
olmazsa olmazı biçiminde değerlendirilmektedir.<br />
Sosyolojik açıdan bakıldığında, eylem bazındaki ahlaki<br />
yükümlülükler ikna edici özellikleriyle anlaşmaya yönelik olmayan<br />
çatışma çözümü biçimlerine göre alternatif sayılmaya uygun<br />
görünmektedir. Diğer bir deyişle sahip olduğu inandırıcı bilişsel<br />
içeriğiyle, çatışmacı eylemlerin koordine edilmesinde başvurulan<br />
doğrudan şiddet kullanımı ve yaptırım tehdidinde bulunulması gibi<br />
biçimlerden üstün durumdadır. Habermas, eylemleri ve niyetleri iyi ya da<br />
kötü biçiminde değerlendirirken erdemlilik kavramının, eylemde<br />
bulunanların özelliklerini işaret etmede kullanıldığını belirtmektedir.<br />
Buradaki ahlaki duygular ve değerlendirmeleri de ahlaki yargıların<br />
temellendirileceği iddia edilmektedir 36 .<br />
2.e. Eylem Sonrası Sorumluluğu Üstlenmekten Kaçınmama<br />
Adaletsiz mahkeme kararları ve ahlak dışı yasalar karşısında hukuka itaat<br />
etmenin ahlaki bir yükümlülük olup olmadığı eski çağlardan bu yana<br />
tartışılan bir sorundur. Örneğin ABD celp kayıtları incelendiğinde birçok<br />
kişinin askerliği reddettiği ve sivil itaatsizlik türünde eylemlere giriştiği<br />
görülmektedir. Bu durum, Vietnam Savaşı’ndan bu yana tartışılmış,<br />
Vietnam Savaşı boyunca ve sonrasında kabul edilen bu ahlaki<br />
pozisyonda ihlalci, kanunun öngördüğü cezayı incelikle kabul etmiştir.<br />
Askerlik hizmetini reddedenlerin barışçı biçimde hapse gitmeyi kabul<br />
etmeleri gerektiği ileri süren Olsen, ihlalcileri, Yunan yasalarının<br />
baldıran zehri içmekle cezalandırdığı Socrates kadar barışçı 37<br />
görmektedir.<br />
Eylemcinin eylem sonrasındaki sorumluluğu üstlenmekten<br />
kaçınmaması, sivil itaatsizliğin yukarıda belirtilen unsurlarını<br />
35 Jasper, Ahlak…, s. 30.<br />
36 Jürgen Habermas, Öteki Olmak Ötekiyle Yaşamak, (Çev. İlknur Aka), (İstanbul: YKY, 200), ss. 182-183.<br />
37 Frances Olsen,“Socrates on Legal Obligation: Legitimation Theory on Civil Disobedience”, Georgia Law<br />
Review, V. 18, 1983-1984, s. 930.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
86<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
tamamlayan en önemli unsurdur. Bu yönüyle adaletin yerine getirilmesini<br />
sağlamaya yönelen eylemci, akıllarda cezadan kaçan bir ihlalci olarak<br />
kalmak istemediğini göstermektedir. Sivil itaatsizin bu davranışının,<br />
mevcut hukuk düzenini kabul ettiğini göstermesi bağlamında eylemiyle<br />
bir çelişki oluşturduğu düşünülse de bu durum aslında sivil itaatsizliğin<br />
felsefesi ile son derece uyumludur. Eylemci yasayı bilinçli şekilde ihlal<br />
ederken, bu ihlallin sonuçlarını bildiği için bir anlamda yasayı kabul<br />
etmiş olmaktadır. Bu çerçevede Socrates örneğinde olduğu gibi,<br />
eylemcinin cezayı göze almak suretiyle eyleminin arkasında durması,<br />
kamuoyu nezdindeki eleştirileri bu yönüyle azaltmakta ve pozitif<br />
hukukun gerçekleştiremediği adalet idesini kendi ahlaki yöntemleriyle<br />
gerçekleştirerek ebedi yasa ile uyumunu göstermektedir.<br />
Çağıl’a göre, pozitif hukuk sahasında gerçekleştirilmeye çalışılan ancak<br />
tam anlamıyla gerçekleşmesi mümkün olmayan adalet idesinde yalnızca<br />
pozitif hukuktaki normlar değil insanların davranışları da<br />
değerlendirilmekte ve yazılı olmamakla birlikte yüce bir anlamı<br />
bulunmaktadır. Adalet idesi yazılı olmasa da bir hukuk ve ebedi anlamda<br />
bir yasadır. Bu ebedi yasa, pozitif yasalara ek olarak anayasadan da üstün<br />
bir olması gerekendir. Antigone’nin, Kreon’un pozitif ancak zalim<br />
yasalarına karşı direnmesi ebedi yasanın adalet idesinden başka bir şey<br />
değildir 38 . Adalet idesini gerçekleştirilmesi amacıyla, kamu vicdanı temel<br />
alan bu ve benzeri eylemler, bireysel çıkarların gerçekleştirilmesi ya da<br />
toplum üyelerinin haklarının çiğnenmesiyle ilişkilendirilemez. Bu açıdan<br />
bakıldığında sivil itaatsizlik eylemleri ebedi yasayla uyumlu<br />
görünmektedir.<br />
Sivil itaatsizliğin sistemin geneline değil tekil haksızlıklara karşı bir<br />
eylem olması, yasal sistemin belirli noktalardaki yanlışlarını gidermeye<br />
dönük hareket etmesinde somutlaşmaktadır. Tekil haksızlığa karşı çıkma<br />
noktasındaki ortak eylem, eylemi gerçekleştiren örgütlenmelerin kısa<br />
ömürlü olmaları sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Kişileri bir araya getiren<br />
belirli bir haksızlığın giderilmesi noktasındaki ortak paydadır.<br />
Dolayısıyla hedeflenen sonuca ulaşıldığında birliktelik de dağılmaktadır.<br />
Sivil itaatsizin, eylem sonrasındaki cezai sorumluktan kaçmayarak<br />
gerçekleştirdiği eylemine sahip çıkması, sistemi alaşağı ederek<br />
38 Orhan Münir Çağıl, “Felsefenin Işığında Hürriyet, Adalet, Hukuk Devleti ve Hukuk Kültürü”, İ.Ü.H.F.M.,<br />
C.XXXVI, S.1-4,1960, s. 285.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
87<br />
değiştirmek niyetinde olduğunu göstermez. Bu yüzden de o, eylemiyle<br />
adaletsizliği göstermek için apaçık ortadadır.<br />
3.Sivil İtaatsizliğin Aktivist Eylemleriyle Karşılaştırılması<br />
Pasif direnmeyi temel alan sivil itaatsizlik, aktivist eylem<br />
tarzlarından önemli ölçüde ayrılmaktadır. Örneğin anarşistler, insanların<br />
geleneksel kültürün kısıtlamalarının tümünden kurtulduğu bir toplumsal<br />
düzen özlemi içindedirler. Aktivistler de kurumsal düzenin formları ile<br />
uyum içinde olmayı reddederek tümüyle yeni bir toplumsal düzen<br />
öngörmektedirler 39 . Tüm anarşistler, otoriteyi yadsımakta ve birçoğu da<br />
ona karşı savaşmaktadır. Ancak otoriteyi yadsıyan herkes anarşist<br />
nitelemesini hak etmemektedir. Tarihsel olarak anarşizm, toplumu<br />
eleştiren ve arzu edilen topluma ait bir görüş olup bir diğerine geçmenin<br />
yoludur. Düşünceye dayalı olmayan isyan, iktidarın felsefi ya da dini<br />
reddi kişiyi anarşist yapmamaktadır. Anarşizmin amacı her zaman<br />
toplumsal değişimdir. Bu doğrultuda tutumu toplumu kınama, yöntemi<br />
ise şiddetli ya da şiddetsiz toplumsal isyandır 40 . Anarşistler devletin her<br />
biçimini-en az diğerleri kadar kötü olduğu için demokratik devleti dahireddetmektedirler<br />
41 .<br />
Sivil itaatsizlik, belirtilen protesto biçimlerinden ilk olarak barışçıl<br />
olması ve bunu gerçekleştirirken toplumsal ya da siyasal sistemle<br />
doğrudan bir mücadele içine girmemesi noktasında ayrılmaktadır. Bu<br />
noktada sivil itaatsizler, direnişin pasif niteliğinden dolayı, sıkça polisle<br />
çatışmaya giren aktivistlerden özellikle ayrılmaktadırlar. Ancak<br />
literatürde aktivistleri nitelemek üzere kullanılmaya başlayan<br />
“müzakereci” sıfatının, aktivistin eylemini müzakereci demokrasinin<br />
unsurlarına bağlı biçimde ehlileştirerek sisteme dâhil etmek üzere<br />
kullanıldığı dikkati çekmektedir. Böylelikle, aktivistin eylem özellikleri<br />
de dönüştürülmekte, özündeki “aktif”liği kaybederek sivil itaatsizliğe<br />
doğru gelişen bir sürece yönlendirilmektedir.<br />
Fung, aktivistlerin sivil itaatsizlik yöntemlerini kullanmak<br />
suretiyle, büyük adaletsizlikleri düzeltmek üzere harekete geçtiklerinden<br />
söz etmektedir. Sivil itaatsizlik pratikleri genel olarak, sivil haklar gibi<br />
belirli bazı politik amaçların gerçekleştirilmesi, AIDS araştırmaları için<br />
merkezler kurulması, nükleer silahların sınırlandırılması, kürtajın<br />
39 Anton C. Zijderveld, Soyut Toplum, (Çev.Cevdet Cerit), (İstanbul: Pınar,1985), s. 195.<br />
40 George Woodcock, Anarşizm Bir Düşünce Hareketinin Tarihi, (Çev. Alev Türker), 4.b., (İstanbul: 2001) s. 13.<br />
41 Robert A Dahl, Demokrasi ve Eleştirileri, (Çev. Levent Köker), (Ankara:Yetkin,1996), s. 59.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
88<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
yasaklanmasına ilişkindir. Sivil itaatsizlikte olduğu gibi aktivistler de<br />
idealleri için bir etki yaratmayı amaçlamaktadırlar. Sivil itaatsizlik<br />
pratikleri, adalet ve barışın sağlanamamasından kaynaklanan ahlâki<br />
kaygılara dayanırken aynı zamanda yasayı da ihlal etmektedirler. Gerek<br />
aktivistler gerekse sivil itaatsizler eylemlerini, müzakereci demokrasinin<br />
ve adaletin gerçekleştirilmesi için yasal normları ihlal ederken dahi<br />
adalete derin bağlılıklarını ve ahlâkilik ölçütlerini terk etmemektedirler.<br />
Bu durum, iç tutarlılığının açıklanması zor görünen karmaşık bir duruma<br />
işaret etmektedir. Müzakereci aktivistlerin ve sivil itaatsizlerin politik<br />
eylemlerindeki seçimlerinde belirli ilkeleri gözettikleri görülmektedir. Bu<br />
ilkeler ise doğruluk, yardımseverlik ve orantılılıktır. Her iki eylemci tipi<br />
de devrimci olmadığı gibi politik eylemlerinde kurumlarla ilişkilerini<br />
azaltmazlar. Belirtilen özellik, müzakereci bir demokrasi ve yönetim<br />
yapısının oluşturulması için gerekli 42 görülmektedir.<br />
Aktivistlerin küreselleşme karşıtı hareketlerindeki dayanışma, sessizlik<br />
ve şiddet problemleri tartışılırken, eylem türlerinin sivil itaatsizlik ya da<br />
bir başka eylem türünü kategorize etmedeki zorluğu açıktır. Belirli bir<br />
protesto eylemi ya da kitlesel hareketlerdeki politik ve yasal ikilem,<br />
katılımcıların amaç farklılıkları ve eylem yöntemlerinden hareketle<br />
açıklanabilir 43 . Esmonde, aktivistlerin otoritenin sınırlandırılmasını<br />
kamusal güvenliğin korunmasındaki bir tarafsızlık biçiminde sunma<br />
eğiliminde olduklarının altının çizmektedir. Burada sivil itaatsizliğe<br />
engel görünmez bir içerik de bulunmaktadır. Sınıflandırmalarda,<br />
aktivistlerin sistemin meşruluğunu inkâr etmelerine ilişkin tutumları da<br />
esas alınmaktadır. Bunun yanında adaletin sağlanmasında, politika ya da<br />
hukukun prensiplerinin meşruluk ve ahlakilik açısından da test<br />
edilmesine ilişkin bir ölçüt olabilir 44 . Ancak belirtilen test etme ya da test<br />
etme niyetiyle eylemler düzenlenmesi sadece aktivistleri<br />
nitelememektedir. Sivil itaatsizliğin de özellikle hukuk devletindeki<br />
adaletsizlikleri gidermeye yönelik bir sınama amacı taşıdığı<br />
unutulmamalıdır. Sistemin hukuksal ya da ahlakiliğinin test edilmesi,<br />
aktivistleri ve pasif direnme biçimlerine başvuran sivil itaatsizleri<br />
ayırmaya yarayan doğru bir nokta değildir.<br />
42 Archon Fung, “Deliberation Before the Revolution Toward and Ethics of Deliberative Democracy in an<br />
Unjust World”, Political Theory, Vol.33, No.2, June 2005, ss. 400-403.<br />
43 Judy Fudge, Harry Glasbeek, “Civil Disobedience, Civil Liberties, And Civil Resistance: Law’s Role And<br />
Limits”, Osgoode Hall Law Journal, No. 2/3, Summer/Fall 2003, s. 169.<br />
44 Fudge, “Civil…”, s. 170.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
89<br />
Küreselleşmenin yarattığı olumsuz sonuçlara karşı çıkma amacıyla gerek<br />
Dünya Ticaret Merkezi önünde, gerekse dünyanın faklı ülkelerinde<br />
düzenlenen G 8 toplantılarında düzenlenen gösterilere kimi zaman<br />
şiddetsizlik hâkim olduğu gibi çoğu zaman da kolluk güçleriyle<br />
çatışmaya dayalı şiddet hâkim olmuştur. Bugün dünyanın farklı ticari<br />
merkezlerinde düzenledikleri protestolarla seslerini kamuoyuna<br />
duyurmayan çalışan bu grupların şiddet eylemlerine başvurmaları,<br />
eylemlerin sivil itaatsizlik olarak adlandırılmasına da engel olmaktadır.<br />
Sivil itaatsizlik, militan eylemden farklı olduğu gibi, şiddet içeren<br />
organize direnişten de tümüyle farklı bir yerde bulunmaktadır.<br />
Dworkin, sivil itaatsizliği bencillik, öfke ve çılgınlıktan kaynaklanan<br />
sıradan yasa dışı eylemden ayırır. Sivil itaatsizlik eylemine girişenler,<br />
kendilerini toplumun dışında görmezler ve esasta iktidarın ve siyasal<br />
birliğin meşruiyetini kabul ederler. Böylece sorumluluktan kaçmayıp<br />
aksine yurttaşlık görevlerinin sorumluluğuyla hareket ederler 45 . Buradan<br />
hareketle, pasif direnme modeli biçiminde karşımıza çıkan sivil<br />
itaatsizliğin, bir ahlaki protesto tarzı olarak nitelendirilmesinin ardında,<br />
sözü edilen bilinç düzeyinin bulunduğu söylenebilir. Sivil itaatsizlik,<br />
sıradan bir itaatsizlik eyleminden ayrıldığı gibi, ağır yaptırımlar<br />
gerektiren itaatsizlikten de ayrılmaktadır. Sivil itaatsiz eylem, sıradan<br />
itaatsizliğin aksine seçici ve amaçlı/anlamlıdır. Eylemindeki strateji ve<br />
bilgiyi, siyaset felsefesi ile şekillendiren sivil itaatsiz, itaatsizliğine<br />
rağmen hukuki ilkelere bağlı görünmektedir 46 . Ancak sivil itaatsizlik,<br />
adaletsizliğin giderilmesinin ötesinde tümden düzenin değiştirilmesi<br />
hedefine yöneldiğinde artık sivil itaatsizlikten başka bir şeydir.<br />
Dolayısıyla sivil itaatsizlik kendisi tanımlayan unsurların katkısıyla bir<br />
felsefi akımı ifade etmesinin yanında zaman ve mekânla sınırlı bir<br />
eylemdir.<br />
4. Sivil İtaatsizliğin Meşruluğu Sorunu<br />
Hukuki pozitivizm taraftarlarının benimsediği haliyle meşruluk,<br />
pozitif hukuk normuna uygunluktur. Meşruluğun bu dar tanımında sözü<br />
edilen, yasal olma halidir. Sorun, pozitif hukuka uygun her kuralın<br />
meşruluğu sağlayamaması noktasında başlamaktadır ki tarihin, yasallığın<br />
beraberinde meşruluğu getirmediğinin örnekleriyle dolu olması da bunu<br />
kanıtlamaktadır.<br />
45 Ronald Dworkin, “Sivil İtaatsizliğin Etiği ve Pragmatiği”, Kamu Vicdanına Çağrı Sivil İtaatsizlik, ss. 142-143.<br />
46 Glenn Tinder, Political Thinking The Perennial Questions, (Boston: Harper Collins,1991), s. 120.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
90<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Meşruluğu toplumsal gerçeklikte arayan sosyolojik okullara göre<br />
yürürlükteki hukuk kurallarının meşruluk kuralı toplumsal olgudan<br />
gelmektedir. Bu okullar, hukuk kurallarının meşruluğunu, toplumsal olgu<br />
ve dayanışmaya bağlamaktadırlar. Bir hukuk normunun toplumsal olguya<br />
dayandırılması ve meşruluğunu adaletle birlikte toplumsal gerçeklikten<br />
alması yerinde bir gözlemdir. Ancak tek başına dayanışmanın meşruluğu<br />
sağlayacağını söylemek de mümkün değildir. Nitekim geçen yüzyılın hak<br />
ve özgürlükleri yok sayan tüm diktatörleri dayanışmayı sağlamak adına<br />
hareket etmişlerdir. Bu nedenle adalet idesi ve özgürlük, hukuk düzeninin<br />
meşruluğu için öne çıkan ölçütlerdir 47 .<br />
Adalet idesi ve özgürlüğün sağlanması çerçevesinden sivil<br />
itaatsizliğin meşruluğu incelendiğinde ilk dikkati çeken, sivil itaatsizlik<br />
eylemlerinin adaletsiz olduğu düşünülen yasaların ve uygulamaların<br />
dönüştürülmesi hedefine yönelmesidir. İkinci olarak siyasi iktidardan<br />
daha fazla özgürlük talep edilmesidir. Sosyolojik çerçeveden<br />
bakıldığında eylemlerin haklılığı ve meşruluğu tartışması, kamuoyu<br />
vicdanında karşılık bulabilmesi ölçüsündedir.<br />
4.a .İfade-Eylem Biçimi Olarak Sivil İtaatsizliğin Meşruluğu<br />
Focucault’a göre, baskı altına almaktan çok biçim verici olan iktidar,<br />
insanların susmasını değil konuşmasını ister. İktidar, insanların<br />
konuşmak isteyip de dilendiremediği şeyleri ortaya çıkarır ve bunları<br />
disiplin altında tutar. Buradan hareketle direnme odaklarının harekete<br />
geçmesini önlemez hatta aksine harekete geçmesine çalışır. Zira zaten<br />
iktidar “bir” iktidardır. “İktidar insanları konuşturarak iktidarını yeniden<br />
üretir” 48 . Dolayısıyla iktidar en üstün iktidar biliciyle, bu tür hareketleri<br />
kendisini çoğaltan unsurlar biçiminde karşılamakta daha da önemlisi<br />
ortaya çıkmaları için çaba bile harcamaktadır. Direnme odaklarının<br />
harekete geçmesinden anlaşılması gereken, sıkıntılı durumun ifade<br />
edilmesi midir?, bunun eyleme dönüştürülmesi midir yoksa her ikisi<br />
birden midir? Bu bağlamda bir direnme düzeyi olarak sivil itaatsizlik<br />
eyleminin de bir ifade biçimi mi yoksa bir eylem biçimi mi olduğu ya da<br />
iki biçimin de birbirini karşılayıp karşılamadığı tartışmalı bir konu<br />
durumundadır. Tartışmanın pratikteki önemi, gerçekleştirilen fiilin ifade<br />
özgürlüğü ya da eylem özgürlüğü açısından hukuki ve sosyolojik<br />
meşruluğunun değerlendirilmesi noktasındadır.<br />
47 Niyazi Öktem, Ahmet Ulvi Türkbağ, Felsefe, Sosyoloji, Hukuk ve Devlet, (İstanbul: Der, 2003), ss. 98-99.<br />
48 Ali, Akay, Michel Foucault’da İktidar ve Direnme Odakları, 2.b.,(İstanbul: Bağlam, 2000), s. 30.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
91<br />
İfade özgürlüğü, vatandaşların sert biçimde cezalandırma korkusu<br />
yaşamaksızın, siyasal konularda hükümeti, kamu görevlilerini, sosyoekonomik<br />
düzeni ve ideolojiyi eleştirmek başta olmak üzere kendilerini<br />
ifade etme haklarını göstermektedir 49 . Tartışmaya, bir ifadenin<br />
gerçekleştireni ve etkileneni açısından nasıl değerlendirildiği sorusuyla<br />
başlanabilir. Bir ifade biçimi, ifadeyi gerçekleştiren tarafından makul<br />
kabul edilirken, başkaları için sıkıntılı olabilen bazı eylemlerle bir arada<br />
bulunabilir. Örneğin, konuşma gürültülü olabilir ya da ifade aracı olan<br />
broşür dağıtılması sırasında karmaşaya neden olunabilir. İfade tam olarak<br />
saf olmayıp her zaman bir ilaveye yani bir eyleme ihtiyaç duyar. Bir<br />
gösteri şüphesiz bir ifade olmasının yanında ifadeden başka bir şeydir de.<br />
Kişiler kendilerini ifade edebilmek için iletişimsel olma amacını taşıyan<br />
pek çok eylem biçimi kullanmaktadırlar. Örneğin kolluk takmak, tektip<br />
giyinmek eylem türleridir. Aslında sözlerle de ifade edilebilecek bu<br />
eylemler, daha etkili olma adına sembolik ya da iletişimsel araçlar<br />
kullanılarak gerçekleştirilmektedir 50 . Buradan hareketle, sivil itaatsizlik<br />
eylemleri de düşünceyi ifade etme araçlarından birisi kabul<br />
edilmektedir 51 .<br />
Yukarıdaki örnekler, ifadenin sembolik bir eyleme ihtiyaç duyduğunu<br />
kanıtlamaktadır. Bu çerçevede tartışma, fiilin kimlerce nasıl<br />
değerlendirildiğinden ziyade eylemin, ifadenin zorunlu bir bileşeni olup<br />
olmadığı ile ilgili olmaktadır. Bir başka ifadeyle eylem, ifadenin<br />
taşıyıcıdır. İfade ve ifade özgürlüğü konusu genellikle düşüncenin sözlü<br />
biçimde aktarılması olarak düşünülebilir. Ancak ifade, düşüncenin sözlü,<br />
yazılı ya da diğer biçimlerle yansıtılması bağlamında bir eylem gerektirir.<br />
Kendisine özgü unsurlara sahip sivil itaatsizliğin ifadesi, çoğu kez<br />
kamuoyuna sorunu gösterme amacıyla yapılan bir eylemle<br />
sembolleşmektedir. Bu eylem özünde bir ifadenin bileşeni ve sonucudur.<br />
Dolayısıyla sivil itaatsizlik hem bir ifade hem de bir eylem biçimidir.<br />
Yönetimin adaletsiz uygulamalarına dikkat çekilmesi bağlamında<br />
itaatsizliğin savunulması konusu tartışmalıdır. Tartışma, özgürlüğün,<br />
yalnızca yönetimin tavrını ve tarzını eleştirmek olmayıp, aynı zamanda<br />
ifade özgürlüğünün önemli bir tamamlayıcısı olarak itaatsizliği<br />
savunmaya da saygı göstermekle gerçekleşeceğine ilişkindir.<br />
49 Dahl, Demokrasi…, s. 90.<br />
50 Wojcıech Sadurskı, İfade Özgürlüğü ve Sınırları, (Çev. M. Bahattin Seçilmişoğlu), Liberal Düşünce<br />
Topluluğu Avrupa Komisyonu, (Ankara: 2002), ss.56-58.<br />
51 Adnan Küçük, İfade Hürriyetinin Unsurları, Liberal Düşünce Topluluğu, (Ankara: 2003), s. 71.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
92<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Yasaya itaatsizlik eyleminin ya da yasadışı eylemin savunulması<br />
özü itibariyle demokrasiyle çatışır görünmektedir. Demokrasiye dayalı<br />
tez, yasanın ihlal edilmesini savunan ifadeyi, yalnızca demokrasi<br />
bulunmadığında savunabilir. Çünkü demokrasiye dayalı tezin temelinde<br />
halk egemenliğinin önemine duyulan inanç yatmaktadır. Halkı harekete<br />
geçirmek kitle iletişim araçlarının kullanılması özgür ifade ilkesi için<br />
gerekçe sağlamaktadır. Bu bağlamda yasadışı devrim eylemlerinin<br />
savunulması da yalnızca temsil yeteneği bulunmayan yönetimlerin<br />
ortadan kaldırılması için mevcut olmak durumunda kalacaktır. Schauer’e<br />
göre “bizim yasadışı davranışın savunulmasını himaye etme isteğimizin<br />
ölçüsü, doğrudan doğruya sistemin ideale yetmeme ölçüsüne göre<br />
değişebilmektedir” 52 . Buradan çıkan sonuç, ideal olduğu düşünülen bir<br />
yönetime karşı itaatsizliği savunmanın hoş görülemeyeceğidir. Oysa<br />
yönetimin ideal olması, mutlak bir ölçüt olmaya yetmemektedir. Zira<br />
halkın geneli yönetimin adil ve ideal olduğunu düşünse de aksini<br />
düşünenler daima bulunacaktır. Bu bağlamda tartışma aslında iyiye yakın<br />
yönetimlere karşı da yasa dışılığın savunulup savunulmaması<br />
bağlamındadır. Böyle bir yönetim altında yaşamakla birlikte yönetimin<br />
adil olmadığı iddia etmek suretiyle itaatsizliği savunanların kamuoyu<br />
vicdanında oluşturacakları yerin değerlendirilmesi gerekir. İşte tam da<br />
burada eylemin sivil itaatsizlik türünde bir eylem olması açıklayıcıdır.<br />
Çünkü kamuoyunu etkileyecek olan eylemin savunulmasında şiddete yer<br />
verilip verilmediğidir.<br />
Demokratik bir yönetim altında silahlı ve çatışmacı yöntemlerin<br />
kullanılmasını salık veren bir itaatsizlik çağrısı kamuoyu desteği<br />
alamayacaktır. Özetle itaatsizliği savunmanın himaye edilmesi, hem<br />
buna imkân tanınması noktasında hukuksal ve idari yönüyle hem de<br />
kamuoyunda rahatsızlık yaratmaması yönüyle bir bütündür. Ancak<br />
himaye dışında unutulmaması gereken bir durum da sivil itaatsizlik<br />
savunucusu ve eylemcisine, bu hakkın ya da himayenin verilmesi değil<br />
onun itaatsizliği savunmada kendini hak sahibi görmesidir. Yine de<br />
eylemi savunmanın ve gerçekleştirmenin kamuoyu tarafından<br />
desteklenmesi ya da en azından reddedilmemesi, bu eylem biçimin<br />
hedeflediği bir şey olarak bile gereklidir.<br />
52 Frederick Schauer, İfade Özgürlüğü Felsefi Bir İnceleme, Liberal Düşünce Topluluğu, (Çev. M. Bahattin<br />
Seçilmişoğlu), (Ankara: 2002), ss. 264-265.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
93<br />
İfade özgürlüğü ile ilgili teorilerde, yönetimin adaletsizliğini görerek<br />
bunu açığa vurma hakkının desteklenmesi görüşü savunulmaktadır. Bu,<br />
ifade özgürlüğünün devlete karşı hak taleplerini içermesinden ve hatta<br />
direnmeye sevk etmesinden dolayı bir dereceye kadar liberal<br />
anayasacılığın geleceği için gerekli olduğu noktasında yapılan bir<br />
savunmadır. Burada şunun altının çizilmesi gerekir; “ifade ve vicdan<br />
özgürlüğü, hukuk kuralındaki yasal yükümlülük ile ilgili olarak<br />
entelektüel tutarlılığı kavranabilen bir anlayış gerektirmektedir” 53 .<br />
Spinoza’ya göre düşünce ve ifade özgürlüğü, sözleşmeyi bozma<br />
anlamında sistemi tehlikeye atmamalıdır. Dolayısıyla özgürlük, barış için<br />
tehlike yaratmaksızın tanınabilmektedir. Sözleşmeyi ortadan<br />
kaldırabilecek her eylem ister halktan isterse yöneticilerden kaynaklansın<br />
tehlikeli addedilmektedir 54 . Görülmektedir ki yasal yükümlülükle<br />
tutarlığı kavranan anlayış ifade ve vicdan özgürlüğünün sözleşmeyi<br />
ortadan kaldırmaması üzerine kuruludur. Bu noktada, sivil itaatsiz,<br />
eylemini ifade etme biçimiyle yasal yükümlülüğe karşı harekete<br />
geçtiğinden sözleşmeye de aykırı davranmış olmaktadır. Ancak sivil<br />
itaatsizliğin tutarlılığı, adaletin gerçekleştirilmesi amacıyla kural<br />
ihlalinde bulunması ve bunu kamuoyu vicdanına aykırı hareket etmemesi<br />
çerçevesinde yani daha çok ahlakiliğinde aranmalıdır.<br />
4.b. Sivil İtaatsizliğin Sıradan Suçlu Eyleminden Ayrılması: Adaletin<br />
Sağlanması Amacıyla İtaatsizlik<br />
Şiddetsizliğe dayalı gerçekleştirilen sivil itaatsizliği, adaleti sağlamaya<br />
yönelik sembolik bir hareket olarak nitelendirenler, bu tür eylemi sıradan<br />
suçlu hareketinden ayırmaktadırlar. Sivil itaatsizin eylem amacı sadece<br />
yasayı çiğnemek olmayıp aynı zamanda kamusal tartışma ortamı<br />
yaratarak adaletsizlik konusunda bir soru sormak ya da pozitif adalet<br />
anlayış ve pratiğini sorunsallaştırmaktır.<br />
Sözü edilen eylemlerin farklı bir uzlaşma zemini olduğu ve bazen de suç<br />
kategorileri içinde özel bir statü oluşturduğu kaydedilmektedir. Özel<br />
statü, yasayla ilgili bir tartışmayı yasayı ihlal ederek provoke etmesiyle<br />
ilgilidir. Bu noktada asıl olan hareketlerin adaleti sağlamaya dönük ve<br />
yol gösterici olduğunun düşünülmesidir. Amerikan hukuk sistemi, bir<br />
sivil itaatsizlik eylemini ikinci derecede bir suç sayıp cezalandırmaktadır.<br />
53 Trs Allan, “Citizenship and Obligation: Civil Disobedience and Civil Dissent”, Cambridge Law Journal 89,<br />
March 1996, V.55, s, 91.<br />
54 Cemal Bali Akal, Varolma Direnci ve Özerklik Bir Hak Kuramı İçin Spinozayla, (Ankara: Dost, 2004), ss.<br />
141-143.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
94<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Dolayısıyla eylemlere, kamu için önemli bir zarar oluşturup<br />
oluşturmadığı konusu tartışılarak bakılmaktadır 55 . Bu durum, sivil<br />
itaatsizliğin meşruluğuna ilişkin bir tartışmanın da başlangıcına işaret<br />
etmektedir. Eylem süresince verilecek olan zararın ölçüsünün, kamuoyu<br />
yanında yasa koyucu tarafından da irdelenmesi ve ikincil bir suç<br />
kapsamında değerlendirilmesi, eylemin meşruluğu sorununa da ışık<br />
tutabilecektir. Sivil itaatsizliğin meşruluğu ve savunulup<br />
savunulamayacağı ile ilgili tartışma özünde baskıya direnme hakkı ve<br />
koşulları ile birlikte değerlendirilebilir.<br />
Sivil itaatsizliğin adaletin sağlanmasına yönelik bir ifade ve vicdan<br />
özgürlüğü olduğu kabul edilmekle birlikte yasal yükümlülüklerle<br />
entelektüel tutarlılığının sağlanması sırasında çelişki yaratabilecek<br />
sorunlarla karşılaşılabilecektir. Sözü edilen, tek başına bireyin ya da<br />
topluluğun, adaletsizliğe karşı çıkma anlamında, vicdanın emrettiklerinin<br />
mi yoksa yasaların emrettiklerinin mi bir yükümlük olduğu noktasında<br />
yaşanacak bir ikilemdir 56 . İşte bu noktada sivil itaatsizlik, sıradan bir yasa<br />
ihlalinden ayrılarak, eylem sonrasındaki cezaya katlanmayı göze<br />
almasından dolayı vicdani bir karşı koyuşu gündeme getirmekte ve bu<br />
anlamda da Allan’ın sözünü ettiği entelektüel tutarlılık<br />
gerçekleşmektedir.<br />
4.c. Sivil İtaatsizliğin Etik Açıdan Meşruluğu<br />
Toplumdaki her meşruluk, aynı zamanda egemenliği paylaşan bir<br />
yapı taşı biçiminde anlaşılabilir. Soyut, tek ve mutlak olarak algılanan bir<br />
üstün iradenin varlığını günümüzün modern yapıları içinde bir önkoşul<br />
halinde sunmak, yanılgıya götürecektir. Egemenliği paylaşmada<br />
toplumdaki meşruluğu birer yapı taşı biçiminde değerlendiren bu anlayış,<br />
mutlak egemenlik anlayışının gerisine dönmek olmayıp bu anlayıştan<br />
farklılaşarak yeni bir döneme geçmeye 57 denk düşmektedir. Egemenliğin<br />
mutlak olduğu ve gerek ulusalda gerekse uluslararası alanda<br />
sınırlandırılmaması gerektiğine ilişkin düşüncelerin terk edilmesine ve<br />
devletlerin birbirlerinin egemenlik alanlarına öncelikle barışçıl ve<br />
insancıl gerekçelerle müdahalesine olanak tanıyan argümanların varlığı,<br />
55 Andrew Calabrase, “Virtual Nonviolence? Civil Disobedience and Political Violence in In The Information<br />
Age”, V.6, No. 5, May 2004, s.327. www.emeraldinsight.com/researchregister (Erişim:14.04.2005).<br />
56 Allan, “Citizenship…”, s. 91.<br />
57 Hayrettin Ökçesiz, “Hukuk Kültürünün Yapısını Nomos-Physis (Toplum-Kültür-Doğa) Çevresinde Yedi<br />
Üçüzlü Bir Kurguyla Açıklama Şemasında Egemenliğin İrdelenmesi”, 13. STK Sempozyumu, 27-28 Haziran,<br />
İstanbul, 2003, s.11.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
95<br />
artık üzerinde uzlaşmaya varılmış konulardandır. Bunun dışında<br />
yurttaşların da kendilerini ve toplumu ilgilendiren konularda egemenliğin<br />
kullanımına demokratik-barışçıl amaç ve yöntemlerle katılmaları meşru<br />
sayılmaktadır. Bu bağlamda meşru kabul edilebilirliğin ölçütü de<br />
belirtilen egemenlik mekanizmasına zarar vermemektir.<br />
Ökçesiz, sivil itaatsizliğin amacının anayasal egemenlik mekanizmasını<br />
tahrip etmek değil anayasanın belirlediği çerçevede kalarak, bir<br />
düzeltmeyi gerçekleştirmek ya da bu yapıda meydana gelen bir<br />
yozlaşmayı engellemek isteyen, bu sırada egemenin emirlerine karşı<br />
gelen bir yurttaş eylemi olduğunu belirtmektedir. Buradan çıkan sonuç,<br />
sivil itaatsizliğin, yurttaş egemenliğinin algılanma tarzlarından biri<br />
olduğudur ki değişen egemenlik sürecinde bu değişimi gerçek<br />
kılmaktadır. Sivil itaatsizlik, hukuk devletinde özgürlük kullanımlarının<br />
krize sürüklendiği yerde, “bir düzeltim çabası” olarak yurttaşlar<br />
tarafından kullanılmasıdır 58 .<br />
Sivil itaatsizliğe etik açıdan meşruluğunu teslim etmede, egemenlik<br />
olgusu belirleyicidir. Kaba güç ya da zora yasal düzlemde yer açılmasını<br />
isteyen, anayasal egemenliğin tüm kurgularını alaşağı etmeyi hedeflemiş<br />
bir eylem biçimi olmayan sivil itaatsizlik, her tür köleleştirmeye karşı<br />
oluşuyla, ulus egemenliğin korunmasındaki bir formülasyon biçiminde<br />
görülebilir. Nitekim Gandhi’nin Hindistan’da yürüttüğü sivil itaatsizlik<br />
eylemleri, ulusal egemenliğin teminine yönelik bir çabanın<br />
göstergeleridir. Bu noktada meşruluğunu, özgürlük gibi bir etik hedeften<br />
aldığı için işlevsel bir araç konumundadır.<br />
4.d. Anayasal Demokrasilerde Direnmenin Meşruluğu<br />
Kant’a göre mantıken anayasal bir demokratik devlette, adaletin<br />
temini amacıyla direnmenin gerçekleştirilmesi imkânsız olup kamusal<br />
iradeyi yansıtan egemene direnme mümkün değildir. Halk egemenliğinde<br />
yurttaşlar, hem kanun yapıcı hem de kendi yaptıkları kanunlara<br />
direnenler olamazlar. Kant, anayasanın kusurlu olması karşısında<br />
savunulacak bir isyan ya da devrim hakkını onaylamamakla birlikte yasal<br />
bir reformun yapılabileceğini düşünmektedir 59 . Kant’ı böyle düşünmeye<br />
iten neden, devrim hakkının savunulması durumunda, tüm anayasal<br />
devletlerin tehlike altına gireceği korkusudur.<br />
58 Ökçesiz, “Hukuk…”, s.11.<br />
59 Immanual Kant, “The Doctrine of Right, Part I:Public Right”, In Gregor, The Metphysics of Morals,<br />
Cambridge University Press, 1996, s.93-98’den aktaran, Calabrase, “Virtual…”, s. 327.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
96<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
Anayasal düzeni devrimle değiştirmeyi planlayan direniş hareketlerinin<br />
meşruluğu, adaleti gerçekleştirdiği ya da gerçekleştirmediği düşünülen<br />
bir siyasal rejim içinde tartışılabilir. Sonuç olarak, demokratik<br />
devletlerde direnişin boyutları ile ilgili olarak şu temel meşruiyet<br />
zeminlerine sahip olunması gerekir:<br />
Demokrasi, daha fazla adalet amacıyla oluşturulan kurumların ve<br />
hukuksal yapının bu amacı engelleyici hale gelebileceklerini ve<br />
çatışma ihtimalini dikkate alır. Bu tür bir demokrasi, sivil itaatsizliği<br />
yapısında gerekli olabilecek düzeltmeler için bir çağrı mekanizması<br />
olması nedeniyle hoşgörü ile karşılamalıdır.<br />
Çöküş sürecine girildiğinde vatandaşların haklarını kullanmaları<br />
önem kazanır. Ancak demokrasinin çöküş sürecinde önceden doğal<br />
olan şeyler de direniş olarak algılanır. Bu nedenle demokratik<br />
davranış, çöküş halinde sistem karşıtı bir direnme pratiğine dönüşür.<br />
<br />
Demokrasinin çöküş sınırı olan diktatörlükte yasaların meşru<br />
saymadığı eylemler demokrasinin korunması adına meşru<br />
sayılabilir 60 .<br />
Russell, iktidarın yola getirilmesinde kullanılacak propaganda<br />
yöntemlerine değinirken, hoşnutsuzlukların açık biçimde ortaya<br />
konulabilmesi olanağından söz etmekte ve yasayı bozmayı amaç edinen<br />
bir eylem yaratmadığı sürece kışkırtmanın serbest olması gereğine işaret<br />
etmektedir. Demokratik ülkelerdeki iktidarlar yazara göre bu nedenle<br />
ulusun hemen hemen yarısının eleştirilerine hedef olabilmektedirler 61 . Bu<br />
yorumdan hareketle bir tür kışkırtma özelliği de bulunan sivil itaatsizlik<br />
konusuna köprü kurulup kurulamayacağı tartışılabilir. Burada,<br />
kışkırtmanın çerçevesini belirleyen unsurun yasayı bozmayı amaç<br />
edinmeme olduğu görülmektedir. Bu bağlamda sözü edilen,<br />
demokrasinin eleştirme serbestîsi olup, buradan sivil itaatsizliğin en başta<br />
yasayı ihlal eden bir eylem olması nedeniyle, meşru kabul edilemeyeceği<br />
yorumu çıkarılabilir.<br />
Liberal demokrasi, otoriteye itaat ilişkisinin çehresini değiştiren<br />
bir anlayışa sahip görünürken, sivil itaatsizin eylemi de kamusal iyinin<br />
gerçekleştirmesi hedefine yönelmesi nedeniyle meşru sayılabilecektir.<br />
Şöyle ki; demokrasi ve anayasacılık gelenekleri, ortak yaşama ilişkisi<br />
çerçevesinde liberal–demokratik politikayı şekillendirirken, hükümeti de<br />
hukuk aracılığıyla sınırlandırmaktadır. Halk egemenliği ve halk<br />
60 Hans, SANER, “Demokrasilerde Direnme Sorumluluğu Üzerine, Kamu Vicdanına Çağrı Sivil İtaatsizlik,<br />
(Çev. Yakup Coşar), (İstanbul: Ayrıntı, 2001) s.174.<br />
61 Bertrand Russel, İktidar, (Çev. Erol Esençay), (İzmir: İlya, 2003), s.327.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
97<br />
katılımını da aynı işlevi yerine getirmektedir. Bu noktada sivil itaatsizlik<br />
eylemcisi de politikanın doğasını direnmek suretiyle değiştirirken, sahip<br />
olduğu yurttaşlık hakkına dayanarak eylemini gerçekleştirdiğini iddia<br />
etmektedir. Politik yapının tüm üyeleri için geçerli olmayan bu direnme<br />
biçimi, çoğunluktan farklı inançlara sahip gruplar tarafından<br />
gerçekleştirilmektedir. Sivil itaatsizlik, sınırlandırılmış bir yönetimi esas<br />
alan liberal anayasacılık tasarımı içinde bireysel özgürlüğü<br />
sağlamaktadır. Zashin’e göre hükümetin kontrolündeki bu eylem biçimi,<br />
katılımı gerçekleştirdiği noktada meşru bir rol de üstlenebilecektir.<br />
Liberal demokrasi yurttaşın yalnızca bu şekilde katılımını sağlamakla<br />
kalmayıp örgütsel eyleme de izin vermektedir. Dolayısıyla birey, sivil<br />
itaatsizlik eylemiyle organize etmekte, düzenlemekte, talep etmekte,<br />
düşüncelerini açığa vurmakta ve yönetime tavsiyelerde bulunmaktadır.<br />
Sivil itaatsiz eylemci bu özellikleriyle, yönetime katılma hakkının<br />
bilincindedir. Sıradan vatandaş için bu bilinç olmaksızın sivil itaatsizlik,<br />
akla uygun bir eylem biçimi değildir 62 .<br />
Sivil itaatsizliğin hukuk devletinde bir tür katılma biçiminde<br />
değerlendirilmesi kadar, sivil itaatsizlik ve meşruiyet ilişkisi noktasında,<br />
bu eylem biçiminin bir direnme hakkı olarak yasallaştırılıp<br />
yasallaştırılamayacağı konusu da tartışmalı görünmektedir. Örneğin<br />
Blanke ve Sterzel, sivil itaatsizliği, toplanma ve gösteri hakkının aşırı<br />
köktenci bir yorumu ile meşrulaştırma isteğindeyken Drier aynı sonuca,<br />
ahlak ve hukuk kurumlarıyla ilgili temellendirmeleri hukuksal alanda<br />
geçerli meşruluk formüllerine çevirerek ulaşmayı denemektedir. Ancak<br />
her iki durumda da sivil itaatsizliğin yasallaştırılmasında istenmeyen<br />
olağanlaşma etkisi karşı durmaktadır. Bu kişisel riskler kalktığında kural<br />
ihlalinde bulunan protestonun ahlaksal temeli şüphe uyandıracak ve çağrı<br />
işlevi de kalmayacaktır. Sivil itaatsizliğin yasallık ve meşruluk arasında<br />
askıda kalması gerektiğini düşünen Habermas ancak bu haliyle<br />
demokratik hukuk devletinin tüm meşrulaştırıcı anayasa ilkeleri ile<br />
pozitif hukukun her biçimi üzerinde yer aldığı olgusunun işaretinin<br />
verilebileceği kanaatindedir 63 .<br />
Hukuk devletlerinde görülen sivil itaatsizlik eylemleri, kuramsal<br />
bir sınırlama ile gerçekleşmektedirler. Belirtilen sınırlama, sivil<br />
itaatsizliğin adaleti sağlamaya yönelik bir hareket olması ve sistemi<br />
62 Eliot M. Zashin, Civil Disobedience and Democracy, (New York: The Free, 1972), s. 9.<br />
63 Habermas, Sivil Sivil İtaatsizlik, (Çev. Hayrettin Ökçesiz), (İstanbul: Afa,1995).<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
98<br />
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
tümden değiştirmekten ziyade belli bir soruna eğilmesi nedeniyle<br />
kuramın özünü kaçırmamasıyla bağlantılıdır. Bu çerçevede “Kendinden<br />
emin olan her hukuk devleti demokrasisi sivil itaatsizliği, siyasi<br />
kültürünün zorunlu olduğu için normalleşmiş bir yapı taşı olarak<br />
algılar”<br />
64 biçimindeki yorum, hukuk devletinin bu eylemleri niçin<br />
hoşgörüyle karşılaması gerektiği noktasında önemli ölçüde açıklayıcı bir<br />
yaklaşımı beraberinde getirmiştir.<br />
SONUÇ<br />
Sivil itaatsizlik, siyasal sistemi tümüyle değiştirme niyetinin<br />
bulunmayışı ve “siyaset yapmanın başka araçları” biçiminde<br />
yorumlayabileceğimiz unsurlarıyla, baskıya karşı direnme konusu içinde<br />
farklı bir siyasi, hukuki ve felsefi kategoriyi oluşturmaktadır. Sivil<br />
itaatsizin ilk ve nihai amacı yasayı çiğnemek olmayıp, kamusal müzakere<br />
ortamı yaratarak adaletsizlikleri sorgulamaktır. Bu bağlamda eleştirdiği<br />
yasa ya da olayı, ilgili yasa ya da başka bir yasanın ihlaliyle provake<br />
etmektedir.<br />
Sivil itaatsizin eylemi ile şiddet yoluna başvurmayarak kamu<br />
vicdanını rahatsız etmemeye özen göstermesi, eyleminin meşru kabul<br />
edilmesi için bir çağrı görevi görmektedir. Dolayısıyla sivil itaatsizlik,<br />
anayasal egemenlik mekanizmasını tahrip etmemekle birlikte hukuki<br />
normları zaman zaman zorlayan ve sorgulayan bir direnme biçimidir. Bu<br />
tür bir algılama, anayasal çerçevede kalınmak suretiyle bir “çözüm<br />
çabası” olarak sivil itaatsizliği siyasal yapıdaki yozlaşmayı engelleyen bir<br />
yurttaş hareketi yapmaktadır. Bununla birlikte, pozitif hukukun,<br />
meşruluğu yalnızca hukuk normuna uygunlukla açıklaması, eylemlerin<br />
meşruluğunu olanaksız kılmaktadır. Belirtilen durum, sivil itaatsizliğin<br />
bir hukuk sorunu olarak ele alınması önündeki en önemli engeldir.<br />
Demokrasi, iktidarın adaletsizliğini açığa vurma hakkını<br />
desteklemekle birlikte, yasa dışı eylemi savunmamaktadır, savunması da<br />
beklenemez. Ancak demokrasilerde yönetimin adil olduğunu<br />
düşünmeyenler açısından itaatsizlik hakkını savunmak, en azından<br />
haksızlığa uğrayanlar nezdinde haklı görülmektedir. Bu bağlamda sivil<br />
itaatsizliğin meşruluğu, ancak sosyal olgudan hareketle olanaklıdır.<br />
64 Habermas, Sivil…, s. 32.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Baskıya Karşı Direnme Biçimi Olarak Sivil İtaatsizlik ve Meşruluğu Sorunu<br />
99<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
BİLGİ VE BİLGİ PAYLAŞIMININ İŞLETME<br />
PERFORMANSINA ETKİSİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA<br />
Yavuz DEMİREL<br />
Aksaray Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
This study was conducted at the central branches of bank A, a leading bank in Turkey.<br />
These branches provide both individual and commercial services. The research aimed<br />
to find out the impact of knowledge and knowledge sharing on the performance of the<br />
company. In this context, the viewpoints of the bank employees and managers toward<br />
knowledge, their level of knowledge usage, and the direction of the relationship<br />
between the company performance and organizational knowledge sharing both<br />
internally and externally have been examined. The impact of these dimensions on the<br />
company performance has been displayed.<br />
Keywords:Company Performance, Knowledge and Knowledge Sharing.<br />
GİRİŞ<br />
G<br />
ünümüzde bir işletmenin başarısı, maddi varlıklardan çok<br />
soyut değerlerin kapasitelerine bağlıdır. İşletmelerin en<br />
önemli kaynağı olan bilginin tüm iş süreçlerinde kullanması<br />
giderek önem kazanmaktadır. Bu bağlamda, bilgiye yatırım yapan kurum<br />
ve kuruluşlar kaliteli ürün veya hizmet üreterek işletme performanslarını<br />
sürekli geliştirmektedirler. Diğer taraftan işletmelerde bilgi sürecinin<br />
değişimiyle, hizmetler, süreçler, ürünler, teknoloji, roller ve ilişkiler de<br />
müşteri beklentileri doğrultusunda değiştirilmiş olacaktır. Bu nedenle<br />
bilginin elde edilmesi, örgüt üyeleri arasında paylaşımı, geliştirilmesi ve<br />
yönetilmesi stratejik bir faaliyet olarak görülmelidir.<br />
İşletmeler arası rekabetin giderek yoğunlaşması, teknoloji ve müşteri<br />
beklentilerinin sürekli değişmesi işletme içi entelektüel varlıkların daha<br />
önemli hale gelmesine neden olmuştur. Artık işletmeler rakipleri<br />
karşısında fark yaratmada, bilgi unsurunu kullanmaktadırlar ve<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
101<br />
yatırımlarının bir kısmını da bu kaynağa yapmaktadırlar. Bilgiye yapılan<br />
yatırımların yanı sıra bilginin örgüt içi ve örgüt dışı (işletme-müşteri)<br />
paylaşımını geliştirmek için de çalışan ve yöneticiler sürekli teşvik<br />
edilmektedirler. Bilgi ve bilgi paylaşımının işletme performansına olan<br />
katkısını konu alan bu çalışmada, özellikle bilgi ve bilgi paylaşımı ile<br />
kaybedilen müşterilerin tekrar kazanılması, müşteri sadakatinin<br />
sağlanması, müşteri karlılığının artırılması, rekabet düzeyinin artırılması,<br />
maliyetlerin düşürülmesi gibi temel performans ölçütleri arasındaki<br />
ilişkiler incelenmiştir.<br />
1. Bilgi ve Bilgi Paylaşımı Kavramı<br />
Bilgi, çalışan beyinlerde üretilir. Bilgi çalışanın beyninde ortaya çıkar ve<br />
orada uygulamaya geçirilir. İşletmelerde genellikle yalnızca belgelerde<br />
ya da depolarda değil rutin çalışmalarda, süreçlerde, uygulamalarda ve<br />
normlarda kendisini gösterir. Bilgi, belli bir düzen içindeki deneyimlerin,<br />
değerlerin, amaca yönelik enformasyonun ve uzmanlık görüşünün yeni<br />
deneyimlerin ve enformasyonun bir araya getirilip değerlendirilmesi için<br />
bir çerçeve oluşturan esnek bir bileşimdir. 1 Bilgi, bireysel, grup, örgütsel<br />
veya örgüt içi deneyimler, değerler, enformasyon ve uzman görüşlerinin<br />
anlamlı bütünüdür. 2 Bilgi, deneyim, değerler, enformasyon ve uzman<br />
görüşlerine yeni bir çerçeve sağlamak için deneyim ve enformasyonun<br />
bütünleştirilmesi, anlamlı bir hale getirilmesi sürecidir. 3<br />
Bilgi paylaşımı, bireysel veya örgütsel amaçları gerçekleştirmek, başarıyı<br />
artırmak için, birey-birey, örgüt-örgüt ve örgüt-birey arasında bilginin<br />
gönüllü değişimi ve kabulüdür. 4 Bilgi paylaşımı, gönüllü iki birey veya<br />
iki bölüm arasında, bir çerçeve dahilinde, yasa, etik/normlar ve<br />
davranışsal ilişkilerin yönüne bağlı olarak belli bir konuya ilişkin bilginin<br />
etkileşim ve iletişim yoluyla sunumu veya kabulüdür. Bilgi paylaşımı<br />
örgütlerde biçimsel ve biçimsel olmayan biçimlerde de paylaşılabilir.<br />
Buradaki ayrımda bilgi paylaşımı üzerinde herhangi bir kontrol sürecinin<br />
veya denetim sürecinin etkili olup ve olmadığı dikkate alınmaktadır.<br />
Bütün bilgi çeşitleri biçimsel veya biçimsel olmayan şekillerde<br />
1 Thomas Davenport ve H/Prusak, Laurence, İş Dünyasında Bilgi Yönetimi (Çev.: Günhan Günay, Rota<br />
Yayınları, İstanbul, 2001), ss. 26-27.<br />
2 Cynthia T. Small and Andrew P. Sage, “Knowledge management and knowledge sharing: A review”<br />
Information Knowledge Systems Management (5) 2005/2006:153–169; s. 154.<br />
3 Fay C. Brakensiek, “Knowledge Management for EHS Professionals”, Occupational Health-Safety, /January<br />
2002:72-74; s. 73.<br />
4 Hsiu-Fen Linn and Gwo-Guang Lee, “Perceptions Of Senior Managers Toward Knowledge-Sharing<br />
Behavior”, Management Decision, Emerald Publishing Limited 0025-1747, Vol. 42(1), 2005:74-78; s. 75.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
102<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
paylaşılabilir. Biçimsel olamayan bilgi paylaşımı, herhangi iki birey veya<br />
çalışan arasında tesadüfen belli şartlara bağlı olmadan herhangi bir<br />
sohbet sırasında kendiliğinden gerçekleşen bilgi paylaşım şeklidir. Bu<br />
paylaşım iki birey arasında yüz yüze etkileşim sırasında gerçekleşeceği<br />
gibi e-mail ve diğer iletişim araçlarıyla da gerçekleşebilir. Biçimsel<br />
olamayan bilgi paylaşımının kontrol edilmesi oldukça güçtür. Çünkü<br />
nerede ne zaman nasıl gerçekleşeceği önceden bilinmez. Biçimsel bilgi<br />
paylaşımı ise herhangi bir organizasyonda özellikle teknoloji aracılığıyla<br />
belli şartlar altında örgütün bütün üyeleri arasında gerçekleştirilen bilgi<br />
paylaşımıdır. Biçimsel bilgi paylaşımında yönetim stratejileri etkili<br />
olmaktadır. Yönetim stratejileri, hangi iş için hangi tür bilginin kimler<br />
arasında paylaşılacağını açıkça ortaya koymaktadır. Biçimsel bilgi<br />
paylaşımının denetimi ve amaçlarına ulaşıp ulaşmadığı ilgililer tarafından<br />
rahatlıkla tespit edilebilir. 5<br />
Bilgi paylaşımı, her işletmede farklı sevilerde farklı şekillerle paylaşılır.<br />
Bilgi örgüt bireyleri arasında paylaşılacağı gibi işletmeler ve müşteriler<br />
arasında da paylaşılabilir. Bilgi paylaşımında, temel olarak bilginin belli<br />
bir kaynaktan çıkması ve bu bilginin hedefine ulaşması oldukça<br />
önemlidir. Bilgi paylaşımı bu yönüyle bilgi transferinden ayrılmaktadır.<br />
Çünkü bilgi transferinde bilginin dağıtımı söz konusudur ve hedefine<br />
ulaşıp ulaşmadığı test edilmez. Ayrıca bilgi paylaşımında bilgiyi kabul<br />
edecek olan tarafın gönüllü olması gerekir. 6<br />
2. İşletme Performansı<br />
Performans, belli bir planlama sonucunda elde edilenlerin nitel veya nicel<br />
olarak değeridir. Diğer bir ifadeyle performans, bir kuruluş, bir işletme,<br />
işletmenin bir bölüm ya da bir çalışma yeri iş sistemi olarak<br />
adlandırabilir. 7 Finans sektöründe, özellikle bankalarda bir performans<br />
yönetim aracı olarak, performans karnesi kullanılmaktadır. Performans<br />
dört temel boyutla ele alınmıştır. Bunlar, finansal boyut, müşteri boyutu,<br />
öğrenme/gelişme boyutu ve süreç boyutudur. Tablo 1’de performans<br />
boyutları ve performans ölçütleri yer almaktadır.<br />
Tablo 1:<br />
5 Marie Jennifer King, Employee Participation in Organizationally-Maintained Knowledge Sharing Activtes,<br />
A Master Thesis, (University of Toronto, 2001), ss. 44-46.<br />
6 Özcan Yeniçeri ve Yavuz Demirel, , (2007), “İşletme Koşullarının Örgüt İçi Bilgi Paylaşım İklimine Etkisi”<br />
M.Ü. Sosyal Bilimler Enst. <strong>Dergisi</strong>, Sayı:27, Yıl:13, Cil:7, 2007:9-21, s.10.<br />
7 Mustafa Öncer, “İşyeri Ortamında Çalışanların Performansını Etkileyen Fiziksel Çevre Koşulları, Verimlilik<br />
<strong>Dergisi</strong>, 2000/3:133–152; s.134.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
103<br />
Performans Boyutları ve Performans Ölçütleri<br />
Performans Boyutları<br />
Finansal Boyut<br />
Müşteri Boyutu<br />
Süreçler Boyutu<br />
Öğrenme ve Gelişme<br />
Boyutu<br />
Performans Ölçütleri<br />
• Yatırımların getirisi<br />
• Gelirdeki artış<br />
• Mevduat hizmetlerinin maliyetindeki değişim<br />
• Gelir karması<br />
• Müşteri biriminin payı<br />
• Müşteri ilişkilerinin derinliği<br />
• Müşteri devamlılığı<br />
• Müşteri memnuniyeti araştırması<br />
• Yeni ürünlerden elde edilen gelirler<br />
• Ürün gelişim süreci<br />
• Müşterilerle geçen süre<br />
• Çapraz satışların oranı<br />
• Satış kanallarının karmasındaki değişim<br />
• Hizmetlerdeki hata oranı<br />
• Müşteri isteklerini yerine getirme süresi<br />
• Çalışanların memnuniyeti<br />
• Çalışan başına düşen gelir<br />
• Stratejik işleri tamamlama oranı<br />
• Stratejik bilgilere ulaşma oranı<br />
• Kişisel hedeflerin uyum yüzdesi<br />
Kaynak: ‘Yönetiminde Performans Karnesi Kullanımı’, Bankacılar <strong>Dergisi</strong>, Sayı 56, 2006:<br />
28–39; s.32.<br />
Çalışmada, performans boyutları ve bu boyutlara ilişkin ölçütler özet<br />
olarak yer almaktadır ve bu çerçeve doğrultusunda araştırma kapsamına<br />
dahil edilen, banka çalışan ve yöneticilerin bu boyutlara ilişkin fikirleri<br />
alınmıştır.<br />
3. Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine<br />
Bankacılık Sektöründe Bir Araştırma<br />
Bilgi ve bilgi paylaşımının, işletme performansı üzerine olan etkileri<br />
çeşitli sektörler üzerinde yapılan araştırma ve incelemelerde<br />
vurgulanmıştır. Dyer ve Nobeoka (2000) yaptıkları araştırmada Toyota<br />
firmasının network üzerinde bilgi ve bilgi paylaşımının yıllara göre<br />
değişimi ile firma performansı arasındaki bağlantıyı incelemişler ve bilgi<br />
paylaşımı artıkça firma performansının da arttığını gözlemlemişlerdir.<br />
Smith (2001), çalışma ortamında açık ve kapalı bilginin önemini<br />
vurgulayarak Dünya Bankasının, dünya çapında sürdürülebilir bir<br />
kalkınmaya katkıda bulunmasında açık ve kapalı bilginin etkili olduğu<br />
belirtmiştir. Moon ve Park (2002), bir sigorta şirketinde bir yıl süre ile<br />
bilgi paylaşımının ve akışının, gelişim düzeyi ile işletme performansı<br />
arasındaki ilişkiyi araştırmışlar ve bilgi paylaşımın yüksek olduğu<br />
dönemlerde işletme performansının da yüksek olduğunu saptamışlardır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
104<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
Akyol ve Akata (2002), bilginin şirket performansına etkisini<br />
ortaya koyan çalışmalarında özellikle pazar bilgisi ve pazarlama bilgi<br />
sistemi içerisinde müşteri bilgisi, rekabet bilgisi, ortaya çıkan yeni<br />
eğilimlere ilişkin bilgi, ürün ve hizmete ilişkin gibi bilgi türlerinin<br />
önemini vurgulamışlardır.<br />
Chang ve Ahn (2005), bilginin işletme performansına olan<br />
katkısını vurgulamışlardır. İşletmeler bilgi sayesinde, düşük maliyet,<br />
kaliteli ürün ve hizmet, iş süreçlerini sürekli iyileştirme ve sürdürülebilir<br />
rekabet gibi önemli avantajlar sağlayacaklarını belirtmişlerdir. Darroch<br />
(2005), Yeni Zelanda da çeşitli sektörler üzerinde yaptığı araştırmada<br />
örgütlerde bilginin elde edilmesi, kabul görmesinin ve yayılmasının<br />
işletme performansı ile olan ilişkisini ortaya koymuştur. Sonuçta bilginin<br />
elde edilmesi ile yenilik arasında, bilgi paylaşımı ile yenilik arasında ve<br />
bilginin kabulü ile yenilik arasında pozitif bir ilişkinin olduğunu tespit<br />
etmiştir. Ayrıca bu üç husus ile işletme performansı arasında da pozitif<br />
yönlü bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. Özarallı (2006), farklı sektörler<br />
üzerinde yaptığı araştırmada bilgi paylaşımı ile kurumun genel<br />
performansı arasında orta düzeyde (r: 0,40) pozitif ilişki olduğunu tespit<br />
etmiştir. Bu çalışmalar paralelinde bu araştırmada da, bilgi ve bilgi<br />
paylaşımının işletme performansı üzerinde etkili olduğu<br />
düşünülmektedir.<br />
3.a. Araştırmanın Konusu ve Amacı<br />
Araştırmanın konusu; bilgi ve bilgi paylaşımının işletme performansı üzerine<br />
olan etkisini aştırmaktır. Bu çalışmada bilgi paylaşımı, banka çalışanları/yöneticileri<br />
ve banka müşterisi boyutuyla ele alınmıştır. Müşteriye özel bilgilerin üçüncü şahıslarla<br />
paylaşılması değil, banka çalışan ve yöneticileriyle paylaşımı esas alınmıştır.<br />
Çalışmanın temel amacı ise Türkiye’de bankacılık sektöründe öncü role sahip A<br />
Bankasında çalışan ve yöneticilerin, bilgiye bakış açıları, bilgiyi kullanma düzeyleri,<br />
örgüt içi (banka içi) bilgi paylaşım iklimi ve örgüt dışı (banka dışı-banka müşterisi)<br />
bilgi paylaşım düzeylerinin işletme performansına (banka performansına) olan etkisini<br />
ortaya koymaktır.<br />
3.b. Araştırmanın Kapsamı ve Kısıtları<br />
Bu çalışmanın ana kitlesini A bankasının toplam 41 farklı şubesinde<br />
görev yapan çalışan ve yöneticiler oluşturmuştur. Araştırma kapsamına<br />
sadece A bankasının dahil edilmesinin nedeni; banka yönetiminin<br />
araştırmaya verdikleri önem ve sağladıkları katkıdır. Araştırmanın birinci<br />
kısıtı, sadece tek bankanın çalışan ve yöneticilerin dahil edilmiş<br />
olmasıdır. Diğer kısıtı da araştırma kapsamına sadece merkez şubelerin<br />
ve karma hizmet veren (ticari ve bireysel bankacılık hizmeti veren)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
105<br />
şubelerin dahil edilmesidir. Bu iki kısıta rağmen, araştırma sonuçlarının<br />
tüm bankaların yönetici ve çalışanlarına bu konuyla ilgili önemli ipuçları<br />
sağlayacağı düşünülmektedir.<br />
3.c. Örnekleme Süreci ve Veri Toplama Yöntemi<br />
Bu çalışmada %5 güvenilirlik düzeyinde ve araştırma kapsamına dahil<br />
edilen A bankasının insan kaynakları profili dikkate alınarak örneklem<br />
büyüklüğü tespit edilmiştir. İnsan kaynakları profili, tüm şubelerde<br />
çalışan ve yöneticilerin toplamından oluşmaktadır. Toplam çalışan ve<br />
yönetici sayısı ise 8450’dir. Araştırma için örneklem büyüklüğü<br />
anakitleye göre %5 güvenilirlik düzeyinde yaklaşık 303’e denk<br />
gelmektedir. 8 Çalışmada bu sayı ise 311’dir.<br />
Araştırmada, veri ve bilgilerin toplanmasında yüz yüze anket<br />
tekniği kullanılmıştır. Anket formu hazırlanmadan önce konu ile ilgili<br />
literatür taraması yapılmıştır. Literatür sonucunda elde edilen temel<br />
değişkenler ise “Araştırma Değişkenleri ve Modeli” kısmında<br />
verilmiştir. Anket formları, bankanın genel müdürlükleri aracılığıyla<br />
ilgili banka çalışan ve yöneticilerine uygulanmıştır. Araştırmada,<br />
çalışanların sosyo-demografik özellikleri çoktan seçmeli ve açık uçlu<br />
sorularla tespit edilmiştir. Çalışan ve yöneticilerin bilgi ve bilgi<br />
paylaşımına ilişkin fikirleri (1) Çok kötü, (2) Kötü, (3) Ne iyi ne kötü, (4)<br />
İyi ve (5) Çok iyi ölçeği ile alınırken; işletme performansına ilişkin ise<br />
(1)Çok olumsuz (2) Olumsuz (3) Ne olumlu ne olumsuz (4) Olumlu (5)<br />
Çok olumlu beşli likert ölçeği kullanılarak alınmıştır.<br />
3.d. Araştırmanın Modeli ve Değişkenleri<br />
Araştırma modeli Şekil 1’de yer almaktadır. Modelde, çalışan ve<br />
yöneticilerin bilgiye bakış açıları ve bilgiyi kullanmaları, örgüt içi bilgi<br />
paylaşımı ve örgüt dışı bilgi paylaşımı ile işletme performansı arasında<br />
bir ilişkinin olduğu ve söz konusu değişkenlerin işletme performansını<br />
doğrudan etkilediği düşünülmektedir. Bu durum araştırma bulgularının<br />
analiz kısmında ayrıntılı olarak ele alınmıştır.<br />
a)Bağımlı değişken: İşletme performansı, b) Bağımsız değişkenler: Bilgiye bakış<br />
açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi bilgi paylaşımı ve örgüt dışı bilgi paylaşımı<br />
Bilgi, bilgi paylaşımı ve işletme performansı ile ilgili ölçeklerin<br />
oluşturulmasında Tablo 2’deki kaynaklardan faydalanılmıştır.<br />
8 Nuran Bayram, Sosyal Bilimlerde SPSS ile Veri Analizi, (Ezgi Kitabevi, Bursa, 2004), s.10.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
106<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
Şekil 1:<br />
Araştırma Modeli<br />
Bilgiye Bakış Açısı<br />
Bilgiyi Kullanma<br />
İşletme Performansı<br />
Örgüt İçi Bilgi Paylaşımı<br />
Örgüt Dışı Bilgi Paylaşımı<br />
Tablo 2:<br />
Ölçeklerin Hazırlanmasında Yararlanılan Kaynaklar<br />
Ölçek<br />
Değişken<br />
Sayısı<br />
Yararlanılan Kaynaklar<br />
Bilgi 15<br />
Bilgi Paylaşımı 17<br />
Chow, vd.,2003; Gold, vd. 2001; Choi, 2000;<br />
Srivastava, 2001.<br />
Nino, 2002; Wa Kam, 2001, King, 2001; Chen, 2004;<br />
Zhang, 2003, Nguyen, 2001; Karadal ve Özçınar,<br />
2003.<br />
İşletme<br />
Performansı<br />
11<br />
Wa Kam, 2001; Özgener, 2001; Wu, 2002,<br />
Jayachandran, vd., 2003; Saini, 2003.<br />
Araştırmada yer alan ölçeklerin içeriğinin oluşmasında öne çıkan temel<br />
alt değişkenleri şu şekilde özetleyebiliriz. Bilgi ölçeğinde, bilgi işbirliği,<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
107<br />
iş performansında bilginin yeri, görev ve sorumlulukların paylaşımında<br />
bilgiye verilen önem, bilgi düzeyini artırmaya yönelik çalışmaların<br />
düzeyi, alınan kararlarda diğer çalışan ve yöneticilerinin bilgilerine<br />
başvurma, müşteriyle iletişim kurmada bilginin rolü ve müşteri<br />
bilgisinden yararlanma düzeyi gibi temel alt değişkenler yer almaktadır.<br />
Bilgi paylaşım ölçeği, bilgi paylaşımında takım çalışması, güven,<br />
iletişim, ödül, zaman, ortam, istek, kararlılık, kültür, bilgi düzeyi, müşteri<br />
şikâyetlerinden çıkartılan sonuçların diğer çalışan ve yöneticilerle<br />
paylaşım düzeyi, bilgi paylaşımında tepe yönetimin öncülüğü gibi alt<br />
değişkenleri içermektedir. İşletme performansına ilişkin alt değişkenler<br />
ise, karlılık, verimlilik, maliyet, müşteri sadakati, yeni müşterilerin<br />
kazanılması, müşteri tutma, kaybedilen müşterilerin tekrar kazanılması,<br />
müşterilerin daha karlı hale getirilmesi, müşteri ihtiyaçlarına hızlı cevap<br />
verme ve müşteriyle iletişimin düzeyi gibi alt değişkenlerden<br />
oluşmaktadır.<br />
3.e. Araştırmanın Hipotezleri ve Hipotezlerin Test Edilmesinde Yapılan<br />
Analizler<br />
Araştırmanın modeli ve amacına bağlı olarak 0.05 anlamlılık<br />
düzeyine göre geliştirilen hipotezler ile hipotezlerin test edilmesinde<br />
kullanılan istatiksel analizler Tablo 3’te verilmiştir.<br />
Tablo 3:<br />
Araştırma Hipotezleri ve Hipotezlerde Kullanılan İstatistiksel Analizler<br />
Kurulan Hipotezler<br />
İstatiksel Analizler<br />
1.H 1 : Bilgiye bakış açısıyla işletme performansı arasında ilişki vardır. Pearson Korelasyon<br />
Analizi<br />
2.H 2 : Bilgiyi kullanma düzeyi ile işletme performansı arasında bir<br />
ilişki vardır.<br />
3.H 3 : Örgüt içi bilgi paylaşım iklimi ile işletme performansı arasında<br />
bir ilişki vardır.<br />
4.H 4 : Örgüt dışı bilgi paylaşımı ile işletme performansı arasında bir<br />
ilişki vardır.<br />
5.H 5 : Bilgiye bakış açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi ve örgüt dışı bilgi<br />
paylaşımı işletme performansını doğrudan etkilemektedir.<br />
Pearson Korelasyon<br />
Analizi<br />
Pearson Korelasyon<br />
Analizi<br />
Pearson Korelasyon<br />
Analizi<br />
Regresyon Analizi<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
108<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
3.f. Araştırmanın Bulguları<br />
3.f.i. Sosyo-Demografik Özellikler<br />
Araştırma kapsamına dahil edilen banka çalışan ve yöneticilerinin<br />
sosyo-demografik özelliklerine ilişkin sonuçlar Tablo 4’te verilmiştir.<br />
Tablo 4’ü incelediğimizde araştırma kapsamına dahil edilen banka<br />
çalışan ve yöneticilerinin sosyo-demografik özellikleri yer almaktadır.<br />
Araştırma kapsamına alınan banka çalışanlarının yaklaşık %62,1’i bayan,<br />
%37,9’u erkek, %34,4’ü gişe asistanı, %76,8’i yüksekokul/fakülte<br />
mezunu ve %39’u 26-30 yaş grubuna girmektedir. Ayrıca çalışan ve<br />
yöneticilerin çoğunluğunun sektörde ve aynı işyerinde çalışma süresi ise<br />
4-7 yıl olarak göze çarpmaktadır. Verilere dayalı olarak banka çalışan<br />
yöneticilerin genç dinamik ve yüksek eğitim düzeyine sahip olmaları<br />
işletme performansına önemli katkı sağlayacaktır.<br />
Tablo 4:<br />
Çalışanların ve Yöneticilerin Sosyo-Demografik Özellikleri<br />
Demografik özellikler Fr. % Demografik özellikler Fr. %<br />
Bayan 193 62,1 Eğitim düzeyi<br />
Erkek 118 37,9 Lise 49 15,8<br />
Toplam 311 100,0 Yüksek okul/Fakülte 239 76,8<br />
Yaş düzeyi Yüksek lisans/Doktora 23 7,4<br />
18-25 yaş 70 22,5 Toplam 311 100,0<br />
26-30 yaş 123 39,5 Görevi<br />
31-35 yaş 63 20,3 Gişe asistanı 107 34,4<br />
36-40 yaş 44 14,1 Müşteri ilişkileri temsilcisi 37 11,9<br />
41-45 yaş 8 2,6 Şube müdürü 5 1,6<br />
46 ve üstü 3 1,0 Yönetici 18 5,8<br />
Toplam 311 100,0 Mali kontrol - -<br />
Sektörde çalışma süresi Dinamik girişimci yönetici yrd. 1 ,3<br />
1 yıldan az 17 5,5 Bireysel pazarlama yöneticisi 9 2,9<br />
1–3 yıl 72 23,2 Ticari pazarlama yöneticisi<br />
yardımcısı<br />
11 3,5<br />
4–7 yıl 119 38,3 Operasyon Sorumlusu 1 ,3<br />
8–10 yıl 51 16,4 Uzman 1 ,3<br />
10 yıldan fazla 52 16,7 Kredi yöneticisi - -<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
109<br />
Toplam 100,0 Portföy yöneticisi 33 10,6<br />
Bu işyerinde çalışma<br />
süresi<br />
Nakit yönetimi 20 6,4<br />
1 yıldan az 33 10,6 İş akış yönetimi 33 10,6<br />
1–3 yıl 116 37,7 Yönetmen 8 2,6<br />
4–7 yıl 88 28,3 Yetkili 11 3,5<br />
8–10 yıl 37 11,9 Müşteri yönlendirme 6 1,9<br />
10 yıldan fazla 34 10,9 Telefon santral 3 1,0<br />
Cevapsız 3 1,0 Satış yöneticisi 7 2,3<br />
Toplam 311 100,0 Toplam 311 100,0<br />
3.f.ii. Güvenilirlik ve Geçerlilik Analizi<br />
Bu çalışmada güvenirlilik analizinde Croncbach Alfa Katsayısı yöntemi<br />
kullanılmıştır. Alfa katsayısının bulunacağı aralıklar ve buna bağlı olarak<br />
da ölçeğin güvenilirlik durumu 0.00≤α
110<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
amaçlar. 10 (Tatlıdil, 1996:167). Bu çalışmada Keşfedici Faktör Analizi<br />
(Exploratory Factor Analysis) yapılmıştır. Analize ilişkin sonuçlar ise<br />
Tablo 6’da özet olarak verilmiştir.<br />
Tablo 6:<br />
Faktör Analizi Sonuçları<br />
Ölçek Faktörler Ap.Chi-<br />
Sq.<br />
Bilgi<br />
Bilgiye<br />
bakış açısı<br />
Bilginin<br />
kullanımı<br />
Örgüt içi<br />
bilgi<br />
Bilgi paylaşımı<br />
Paylaşımı Örgüt dışı<br />
bilgi<br />
paylaşımı<br />
2544,72<br />
2867,24<br />
Özdeğer Açk.<br />
Var.<br />
Top.<br />
Aç.<br />
Var.<br />
K-M-O<br />
Alfa<br />
Kats.<br />
6,42 28,98 ,867 8<br />
57,55 ,88<br />
2,21 28,98<br />
,859 7<br />
7,40 34,40 ,874 10<br />
2,13 21,69<br />
56,09 ,90<br />
,837 7<br />
Kullanılan<br />
Değişken<br />
Sayıları<br />
Performans Performans 2247,83 6,29 57,25 57,25 ,85 ,924 11<br />
Tablo 6’da bilgi, bilgi paylaşımı ve performans göstergelerine ilişkin<br />
çalışan ve yöneticilerin fikirlerini almak için uygulanan ölçeklere ilişkin<br />
faktör analizi sonuçları yer almaktadır. Bilgi boyutu, bilgiye bakış açısı<br />
ve bilgiyi kullanma olmak üzere iki temel faktörler açıklanmıştır. Bilgi<br />
paylaşımı boyutu, örgüt içi bilgi paylaşımı ve örgüt dışı bilgi paylaşım<br />
faktörleri ile açıklanırken, işletme performansı temel olarak tek faktörle<br />
açıklanmıştır. Ölçeklere ilişkin, özdeğer (eigenvalue), açıklanan varyans,<br />
güvenilirlik analizi (Croanbach Alpha), örneklem yeterlilik test (KMO)<br />
sonuçları ve Barlet testi sonuçları yer almaktadır. Örneklem yeterliliğini<br />
test etmek için Kaiser-Meyer-Olkin (KMO) kullanılmıştır. Faktör<br />
analizinin geçerliliğini gösteren değerlerden biridir. K-M-O bir oran<br />
olup, %60’ın üstünde olması arzulanır. 11 Barlet Testi (Barlett Test of<br />
Sphericity), korelasyon matrisinin, bütün diyagonal terimlerin 1 veya<br />
diyagonal olmayan terimlerin 0 olduğu birim matris olup olmadığını test<br />
etmek maksadıyla kullanılmaktadır. Özdeğer (Eigenvalue) değeri ise her<br />
bir faktör tarafından açıklanan varyansların toplamından oluşmaktadır.<br />
10 Hüseyin Tatlıdil, Uygulamalı Çok Değişkenli İstatiksel Analiz, (Cem Web Ofset, Ankara, 1996), s.167.<br />
11 Mahir Nakip, Pazarlama Araştırmaları Teknikler ve (SPSS Destekli) Uygulamalar, (Seçkin Yayıncılık,<br />
Ankara, 2003), s.489; B.G Tabachinck,. ve Fidell Linda S., Using Multivariate Statistics, (Needham Heights,<br />
A Pearson Education Company, 2001), s. 589.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
111<br />
Faktör yükleri ise bir faktördeki değişkenlerin faktörle ilişkilerinin<br />
değerini gösterir. Faktör yük değeri yüksek olursa o yapıyı ve kavramı<br />
açıklama düzeyi de o kadar yükselir. Faktör yük değerinin ,45 ya da daha<br />
yüksek olması seçim için iyi bir ölçüdür 12 . Başka bir kaynağa göre 350 ve<br />
üzerindeki veri (gözlem) sayısı için faktör ağırlığının ,30 ve üzerinde<br />
olması gerekir. ,50 ve üzerindeki ağırlıklar ise oldukça iyi kabul edilir. 13<br />
Çalışmada faktör yükleri ,50’nin üstünde çıkmıştır. Sonuç olarak, bu<br />
çalışmada ölçeklere ait istatistikî değerlerin faktör analizine uygun bir<br />
özellikte olduğunu söyleyebiliriz.<br />
3.f.iii. Bilgi ve Bilgi Paylaşımı İle İşletme Performansı Arasındaki İlişki<br />
Araştırmanın amacı ve hipotezleri doğrultusunda bilgi ve bilgi<br />
paylaşımı ile işletme performansı arasındaki ilişki incelenmiş olup ve<br />
sonuçlar Tablo 7’de verilmiştir. Çalışan ve yöneticilerin bilgiye bakış<br />
açıları, bilgiyi kullanma düzeyleri, örgüt içi bilgi paylaşım iklimi ve<br />
örgüt dışı bilgi paylaşımı ile işletme performans kriterleri (karlılık ve<br />
verimlilik, rekabet düzeyi, maliyet düzeyi, yeni müşterilerin kazanılması,<br />
müşteri sadakatinin sağlanması, müşteri tutma oranı artırılması, müşteri<br />
sürekliliğinin sağlanması, kaybedilen müşterilerin tekrar kazanılması<br />
gibi) arasındaki ilişkinin yönü Pearson Korelasyon Analizi ile tespit<br />
edilmiştir.<br />
Pearson Korelâsyon Analizi<br />
Pearson Korelâsyon Analizi, iki değişken arsındaki birlikteliği ve yönü<br />
belirlemek için en sık kullanılan karşılıklı ilişki analizidir. Korelâsyon<br />
analizi korelâsyon katsayısının aldığı değere göre ilişkilendirilmektedir.<br />
Buna göre iki değişken arasındaki ilişkinin kuvveti korelâsyon soncunda<br />
hesaplanan korelâsyon katsayısı “r” ile gösterilir. Korelâsyon katsayısı<br />
olan r, -1 ile +1 arasında değer alır. (r) +1 olması iki değişken arasında<br />
tam bir pozitif doğrusal ilişki olduğunu, buna karşılık (r)’nin -1 olması<br />
durumunda ise iki değişken arasında tam bir negatif ilişki vardır. Değer<br />
olarak r +1’e yaklaştıkça değişkenler arasında pozitif ilişkinin gücü de<br />
kuvvetlenmektedir. 14<br />
Tablo 7:<br />
12 Şener Büyüköztürk, Sosyal Bilimler İçin Veri Analizi El Kitabı, (Pegem Yayıncılık, Ankara, 2002), s. 118.<br />
13 Ali Sait Albayrak, vd., SPSS Uygulamalı Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, (Editör, Şeref Kalaycı, Asil<br />
Yayın Dağıtım Ankara, 2005), s. 330.<br />
14 Yazıcıoğlu Yahşi, Erdoğan Samiye, SPSS Uygulamalı Bilimsel Araştırma Yöntemleri, (Detay Yayıncılık,<br />
Ankara, 2004), s. 224.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
112<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
İşletme Performans Ölçütleri İle Bilgi ve Bilgi Paylaşım Boyutları<br />
Arasındaki İlişki<br />
Performans Ölçütleri<br />
Bankanın karlılık ve verimlilik<br />
düzeyine etkisi<br />
Rekabet düzeyine etkisi<br />
Maliyetlerin azalmasına etkisi<br />
Yeni müşterilerin kazanılmasına<br />
katkısı<br />
Müşteri sadakatini artırma düzeyi<br />
Müşteri bağlantılarının düzenli<br />
bir şekilde sürdürülmesine etkisi<br />
Müşteri tutuma oranının<br />
artmasına etkisi<br />
Mevcut müşterilerin daha karlı<br />
hale gelmesine etkisi<br />
Bireysel müşterilerle etkileşimin<br />
geliştirmesine katkısı<br />
Bilgiye<br />
Bakış Açsı<br />
Ort: 4,20<br />
Std. S: ,488<br />
n:307<br />
Bilginin<br />
Kullanımı<br />
Ort: 4,44<br />
Std. S: ,566<br />
n: 310<br />
Örgüt İçi Bilgi<br />
Paylaşım İklimi<br />
Ort: 4,42<br />
Std. S: ,501<br />
n: 307<br />
Örgüt Dışı Bilgi<br />
Paylaşımının<br />
Geliştirilmesi<br />
Ort: 4,16<br />
Std. S: ,512<br />
n: 311<br />
r ,466(**) ,191(**) ,531(**) ,135(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,008<br />
r ,063 ,448(**) ,121(*) ,371(**)<br />
p ,211 ,000 ,017 ,000<br />
r ,259(**) ,232(**) ,263(**) ,257(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
r ,456(**) ,216(**) ,455(**) ,239(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
r ,390(**) ,243(**) ,354(**) ,333(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
r ,166(**) ,463(**) ,263(**) ,396(**)<br />
p ,001 ,000 ,000 ,000<br />
r ,300(**) ,377(**) ,316(**) ,396(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
r ,252(**) ,386(**) ,272(**) ,332(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
r ,250(**) ,282(**) ,229(**) ,220(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
Hızla değişen müşteri r ,381(**) ,232(**) ,447(**) ,193(**)<br />
ihtiyaçlarına olumlu cevap verme<br />
düzeyine etkisi p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
Kaybedilen müşterilerin tekrar<br />
kazanılması üzerine etkisi<br />
r ,284(**) ,454(**) ,304(**) ,474(**)<br />
p ,000 ,000 ,000 ,000<br />
** İstatistikî olarak 0.01 (2-tailed) düzeyinde anlamlıdır.<br />
Tabloda bilgiye bakış açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi bilgi paylaşımı ve<br />
örgüt dışı bilgi paylaşımı ile işletme performans ölçütleri arasındaki<br />
ilişkilere ilişkin sonuçlar görülmektedir. Söz konusu değişkenler arasında<br />
pozitif yönde bir ilişki olduğu saptanmıştır. Özellikle örgüt içi bilgi<br />
paylaşım iklimi ile verimlilik/karlılık ve yeni müşterilerin kazanılması<br />
arasındaki ilişki, bilgiye bakış açısı ve örgüt dışı bilgi paylaşımı ile<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
113<br />
kaybedilen müşterilerin tekrar kazanılması arasında ilişki dikkat<br />
çekmektedir. Örgüt içi bilgi paylaşım iklimi geliştikçe yeni müşterilerin<br />
kazanılması ve karlılık ve verimlilik oranı da artmaktadır. Aynı şekilde<br />
örgüt dışı bilgi paylaşımı yaygınlaştıkça kaybedilen müşterilerin bankaya<br />
kazandırılması oranı da yükselmektedir. Çalışan ve yöneticilerin örgüt<br />
dışı bilgi paylaşımını özendirerek kaybedilen müşterileri tekrar bankaya<br />
kazandırmak mümkün olmaktadır.<br />
3.f.iiii. Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi<br />
Araştırmada, banka çalışan ve yöneticilerinin bilgiye bakış açısı, bilgiyi<br />
kullanma, örgüt içi ve örgüt dışı bilgi paylaşımının işletme performansını<br />
etkileme düzeyleri regresyon analizi ile tespit edilmiştir. Analiz<br />
sonuçlarına ilişkin sonuçlar ise Tablo 8 ve Tablo 9’da verilmiştir.<br />
Regresyon Analizi<br />
Regresyon analizi, bağımlı değişken/değişkenler ile bağımsız<br />
değişken/değişkenler arasındaki bağıntıyı incelemeye yöneliktir.<br />
Çalışmada Enter metodu kullanılmıştır. Enter metodu, modeli oluşturan<br />
modeli oluşturan değişkenlerden yola çıkarak bağımsız değişkenlerin<br />
bağımlı değişken üzerindeki etkileri belirlenir. 15 Araştırmada bağımlı<br />
değişken işletme performansı, bağımsız değişkenler ise, bilgiye bakış<br />
açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi bilgi paylaşımı ve örgüt dışı bilgi<br />
paylaşımı değişkenleridir. Sonuç olarak çalışmada, bağımlı değişkenle<br />
bağımsız değişkenler arasındaki bağıntı incelenmiş olup sonuçlar Tablo 8<br />
ve Tablo 9’da verilmiştir.<br />
Tablo 8:<br />
Anova Test Sonuçları<br />
Model Karelerin toplamı df Ortalama Kare F Sig.<br />
1 Regression 19,117 4 4,779<br />
Residual 30,574 298 ,103<br />
Toplam 49,691 302<br />
46,584 ,000<br />
Tablo 8’de, modelin bir bütün olarak anlamlı olup olmadığını test etmek<br />
için uygulanan anova testi sonuçları görülmektedir. Tabloda (Sig.=,000)<br />
düzeyinde 46,58 F değeri, modelimizin bir bütün olarak her düzeyde<br />
anlamlı olduğunu göstermektedir. Aşağıdaki tablo da ise katsayılara<br />
ilişkin sonuçlar yer almaktadır. Tabloda sabit değer, değişkenlere ilişkin<br />
15 Albayrak vd., SPSS, s.260.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
114<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
B ve Katsayıları, t değerleri, sig. düzeyleri, bağımlı değişkenin<br />
bağımsız değişkenler tarafından açıklanma oranı (R 2 ), bağımlı değişkenle<br />
bağımsız değişkenler arasındaki korelasyon katsayısının mutlak değeri<br />
(R)’ve modelde otokorelasyon olup olmadığını gösteren Durbin-Watson<br />
testi ile ilgiler sonuçlar yer almaktadır.<br />
Tablo 9:<br />
Katsayılar Tablosu<br />
Model 1 B Katsayısı t Değeri Sig. R R 2 Düzeltilmiş R 2 Durbin-<br />
Watson<br />
(Sabit Değer) 4,352 227,039 ,000<br />
Bilgiye bakış açısı ,120 ,276 3,865 ,000<br />
Bilgiyi kullanma ,141 ,345 5,522 ,000<br />
Örgüt içi bilgi ,080 ,174 2,445 ,015<br />
paylaşımı<br />
Örgüt dışı bilgi ,086 ,202 3,297 ,001<br />
paylaşımı<br />
,620 ,385 ,376 1,58<br />
a-Bağımsız değişkenler: Bilgiye bakış açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi bilgi paylaşımı ve<br />
örgüt dışı bilgi paylaşımı, b-Bağımlı değişken: İşletme performansı<br />
Tablo 9’da regresyon modelimizin toplam açıklayıcı değişkenleri (bilgiye<br />
bakış açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi bilgi paylaşımı ve örgüt dışı bilgi<br />
paylaşımı) açıklanan değişkeni (işletme performansını) istatiksel anlamda<br />
(düzeltilmiş R 2 ) %37,6’sını açıkladığı görülmektedir. Başka bir ifadeyle<br />
banka içi diğer koşullar sabit kalmak şartıyla işletme performansı,<br />
doğrudan bağımsız değişkenlerden etkilenmektedir. Katsayılarını<br />
incelediğimizde bağımlı değişken üzerinde, en fazla bilgiyi kullanma<br />
değişkeni etkili olurken, en az etkili olan değişken ise örgüt içi bilgi<br />
paylaşım değişkenidir. 0,05 anlamlılık düzeyinde t değerlerini<br />
incelediğimizde modele dahil edilen değişkenlerin tamamı anlamlı<br />
çıkmaktadır. Bağımsız değişkenlerin katsayı değerlerinin pozitif olması<br />
bağımsız değişkenlerle bağımlı değişken arasında pozitif yönde bir<br />
ilişkinin olduğunu göstermektedir. Bağımsız değişkenlerin değeri arttıkça<br />
işletme performansı da artmaktadır. Ayrıca tabloda Durbin-Watson testi<br />
ile ilgili sonuç yer almaktadır. Durbin-Watson değeri 1,5-2,5 arasında ise<br />
modelde otokorelasyon olmadığını gösterir. Araştırmada bu değer 1,58<br />
olması ile modelde otokorelasyon olmadığını göstermektedir. Sonuç<br />
olarak banka çalışan ve yöneticilerinin bilgiye bakış açıları, bilgiyi<br />
kullanma düzeyleri, örgüt içi bilgi paylaşımı ve örgüt dışı bilgi paylaşımı<br />
işletme performansını doğrudan etkilemektedir. Çalışan ve yöneticiler,<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
115<br />
bilgi ve bilgi paylaşımına gereken önem vererek işletme performansına<br />
katkı sağlayabilirler.<br />
Yapılan analizler çerçevesinde, araştırma hipotezlerinin<br />
sonuçlarına ilişkin özet sunum Tablo 10’da verilmiştir.<br />
Tablo 10:<br />
Araştırma Hipotezlerinin Sonuçlarına İlişkin Özet Sunum<br />
Kurulan Hipotezler<br />
Sonuç<br />
1.H 1 : Bilgiye bakış açısıyla işletme performansı arasında ilişki vardır. Desteklenmektedir.<br />
2.H 2 : Bilgiyi kullanma düzeyi ile işletme performansı arasında bir Desteklenmektedir.<br />
ilişki vardır.<br />
3.H 3 : Örgüt içi bilgi paylaşım iklimi ile işletme performansı arasında Desteklenmektedir.<br />
bir ilişki vardır.<br />
4.H 4 : Örgüt dışı bilgi paylaşımı ile işletme performansı arasında bir Desteklenmektedir.<br />
ilişki vardır.<br />
5.H 5 : Bilgiye bakış açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi ve örgüt dışı Desteklenmektedir.<br />
bilgi paylaşımı işletme performansını doğrudan etkilemektedir.<br />
4. Sonuç ve Öneriler<br />
Bu araştırma, Türkiye’de bankacılık sektöründe önemli bir yere sahip A<br />
bankasının bireysel ve ticari hizmet veren-karma şubelerinde yapılmıştır.<br />
Araştırma kapsamına görev, çalışma süresi, eğitim düzeyi, yaş gibi<br />
sosyo-demografik özellikleri bakımından birbirinden farklı çalışan ve<br />
yöneticilerin dahil edilmesi sağlanmıştır.<br />
Çalışmada, bankacılık sektöründe bilgi ve bilgi paylaşımının işletme<br />
performansı üzerine olan etkisi tespit edilmiştir. Bu bağlamda çalışan<br />
yöneticilerin bilgiye bakış açıları bilgiyi iş yaşamında kullanmalarının<br />
yanı sıra örgüt içi ve örgüt dışı bilgi paylaşımı ile performans ölçütleri<br />
arasındaki ilişkiler incelenmiştir. Bilgi ve bilgi paylaşımı ile performans<br />
ölçütleri arasında pozitif yönde bir ilişki olduğu görülmüştür. Ayrıca<br />
bilgi ve bilgi paylaşımı işletme performansını doğrudan etkilemektedir.<br />
Özellikle verimlilik, karlılık, yeni müşterilerin kazanılması, kaybedilen<br />
müşterilerin tekrar kazanılması, müşteri sürekliliğinin sağlanması,<br />
müşteri ihtiyaçlarına cevap verme ile bilgiyi kullanma ve paylaşma<br />
arsında pozitif yönde bir ilişki dikkat çekmektedir. Çalışan ve<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
116<br />
Bilgi ve Bilgi Paylaşımının İşletme Performansına Etkisi Üzerine…<br />
yöneticilerin bilgiye bakış açıları, bilgiyi kullanma ve paylaşım düzeyleri<br />
artıkça söz konusu performans ölçütleri de artmaktadır.<br />
Çalışmada son olarak, işletme performansı üzerinde etkili olan faktörlerin<br />
etki düzeylerini belirlemeye yönelik uygulanan regresyon analizi yer<br />
almıştır. Regresyon modelinin geçerliliği doğrulandıktan sonra<br />
araştırmanın modeli ve değişkenleri doğrultusunda bağımsız<br />
değişkenlerin (bilgiye bakış açısı, bilgiyi kullanma, örgüt içi bilgi<br />
paylaşım iklimi ve örgüt dışı bilgi paylaşımının) bağımlı değişkeni<br />
(işletme performnasını) açıklama oranı ve değişkenlerin ağırlıkları tespit<br />
edilmiştir. Bağımlı değişkenin %37,6’sı bağımsız değişkenler tarafından<br />
açıklandığı görülmüştür. Sonuç olarak bankacılık sektöründe işletme<br />
performans düzeyi artırmada bilgi ve bilgi paylaşımının önemli olduğunu<br />
söyleyebiliriz. Özellikle çalışan ve yöneticilerin bilgiye bakış açıları ve<br />
bilgiyi kullanma düzeyleri işletme performansını artırmada önemli bir<br />
yere sahip olduğu tespit edilmiştir.<br />
Araştırma kapsamına sadece tek bankanın çalışan ve yöneticilerinin dahil<br />
edilmiş olması araştırmanın en önemli kısıtını oluşturmaktadır. Bu<br />
nedenle sonuçları genelleştirerek yorumlamak yanlış anlamalara yol<br />
açabilir. Ancak farklı sosyo-demografik çalışan ve yöneticilerin araştırma<br />
kapsamında yer alması oldukça önemlidir. Bu çalışmada cinsiyet, eğitim,<br />
çalışma süresi, görev bakımından örneğe dahil edilen çalışan ve<br />
yöneticiler bankacılık sektörünün genel özellikleriyle uyumlu olmasına<br />
özen gösterildiği için ileride yapılacak araştırmalara önemli ipuçları<br />
verebilir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
ÖĞRENEN ÖRGÜTLER: YÜKSEK ÖĞRENİM<br />
KURUMLARININ ÖĞRENEN ÖRGÜT OLMASI<br />
Güney ÇETİN GÜRKAN<br />
Trakya Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
Organizations should have some kind of special features recently in order to be superior<br />
over its rivals that get active in the same area. The members of these organizations<br />
approve the continuous learning and comprehend that their own improvement is an<br />
obligation for organization’s development. The concept of learning is related to visions,<br />
strategies and knowledge transfer at organizational level and related to<br />
gaining/understanding knowledge and skills at individual level. Also a connection exists<br />
between two level and learning organization. Universities need alteration like the other<br />
organizations and they need to be a learning organization for realizing this easily.<br />
Universities can not exactly become learning organizations but in respect to their<br />
structure, some activities might be done to get them the learning organizations.<br />
Keywords: Learning Organization, Organizational Learning, Higher Education<br />
Institution, University.<br />
GİRİŞ<br />
B<br />
ilgi çağı olarak adlandırılan 21. yüzyıl, büyük ölçüde<br />
belirsizlikler ve değişim tarafından şekillenecek bir yüzyıl<br />
olacaktır. Bu yüzyılda, belirsizlikleri ve değişimi etkin bir<br />
biçimde yöneten şirketler, rekabette üstünlük sağlayarak, öncü duruma<br />
geleceklerdir. Öğrenme ve sonucunda elde edilen bilgi, günümüzde<br />
kuruluşların sürekli değişen çevre koşullarında yaşamlarını<br />
sürdürebilmelerinin temel unsuru haline gelmiştir 1 . Çevre koşullarını göz<br />
ardı etmeden açık sistem özelliğini koruyarak başarılı olma hedefine<br />
sahip örgütler sürekli yükselen bir seyir izleyebilme özelliğine sahip<br />
olurlar. Eğitim kurumlarını da büyük ölçüde kar amacı gütmeyen örgütler<br />
olarak bu gelişme hedefine -diğer ticari örgütler gibi- ulaşmak isteyenler<br />
1 Selim Yazıcı, Öğrenen Organizasyonlar, (Alfa Yayınevi, İstanbul, 2001), ss.xvii.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması 119<br />
arasında sayabiliriz. Eğitim kurumları arasında üniversitelerin öğrenen<br />
örgüt olmaları en az çalışanlarının gelişimi kadar kaliteli öğrenciler<br />
yetiştirmeleri açısından da oldukça önemlidir.<br />
21. yüzyılın başarılı üniversiteleri esnek ve çevik olmak zorunda<br />
kalacaklardır. Bu yüzyılda yüksek öğrenimde büyük değişimler<br />
beklenmektedir fakat bir örgütün kültüründeki değişim sancılı bir<br />
süreçtir. Üniversiteler gibi ileriye dönük kurumlar, örgütlerini neyin<br />
değişime dönük bir örgüt haline getireceğini göz önünde bulundurmak<br />
zorundadırlar 2 . Bu noktada değişimi hızlı ve pozitif kılabilecek bir sistem<br />
olan öğrenen örgütlerin üniversiteler tarafından göz ardı edilemeyecek<br />
avantajları mevcuttur.<br />
Bu bağlamda çalışmanın birinci bölümünde öğrenen örgüt kavramı çeşitli<br />
açılardan incelenecek ve örgütsel öğrenme ile arasındaki ilişkiye<br />
değinilecek; ikinci bölümünde yükseköğrenim kurumlarının bir öğrenen<br />
örgüt olup olmadığı konusundaki incelemelere yer verilecek; üçüncü<br />
bölümde ise bir üniversitenin öğrenen örgüt olabilmesi için gerekli<br />
koşullar ve yapılması muhtemel uygulamalar üzerinde durularak, sonuç<br />
bölümünde yapılacak kısa bir değerlendirme ile çalışma son bulacaktır.<br />
1. Öğrenen Örgüt Kavramı<br />
Örgütlerin nasıl öğrendiği üzerine akademik çalışmalara ilgi<br />
1950lere kadar dayanır 3 . Örgütlerin öğrenme kapasitesi ile ilgili<br />
araştırmaların başlangıcı, Harvard Üniversitesi’nden Chris Argyris’in<br />
örgütsel öğrenmeyi “hataların bulunması ve düzeltilmesi süreci” şeklinde<br />
tanımlamasıyla başlamıştır 4 . Birçok yazar öğrenen örgütleri tanımlamaya<br />
ve anlatmaya çalışmıştır, fakat bazıları kavram ile ilgili hala mevcut olan<br />
karışıklıklara işaret etmiş, bazıları “örgütsel öğrenme” ve “öğrenen<br />
örgüt” kavramlarını birbirinin yerine kullanmayı tercih etmiştir.<br />
Birçokları ise bir öğrenen örgütün tamamen neye benzediğini<br />
tanımlamanın güçlüğünü hatta imkansızlığını vurgulamıştır 5 .<br />
2 Hershey H Friedman; Linda W. Friedman ve Simcha Pollack, “Transforming a University from a Teaching<br />
Organization to a Learning Organization”, Review of Business, 26, 3, 2005, ss.31<br />
3 Serkan Bayraktaroğlu ve Rana Özen Kutanis, “Transforming Hotels into Learning Organisations: a New<br />
Strategy for Going Global”, Tourism Management, Vol. 24, 2003, ss.149.<br />
4 Selim Yazıcı, “Toplam Kalite Felsefesi ve Öğrenen Organizasyonlar”, İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler<br />
Fakültesi <strong>Dergisi</strong>, Sayı 20, 1999, ss.99.<br />
5 Anders Örtenblad, “A Typology of the Idea of Learning Organization”, Management Learning, Vol. 33, No 2,<br />
2002, ss. 213.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
120 Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
Öğrenen örgüt kavramı ise Peter Senge tarafından geliştirilmiştir.<br />
Birbirleri yerine çok sık kullanıldıklarından ‘örgütsel öğrenme’ ve<br />
‘öğrenen örgüt’ ün benzer ve bağlantılı yapıları arasındaki farklılaştırma<br />
önem taşımaktadır. Örgütsel öğrenme ve öğrenen örgüt kavramları<br />
arasındaki farkları inceleyen Örtenblad 6 çalışmasında örgütsel<br />
öğrenmenin örgütteki öğrenme ile ilgili süreç ve eylemler olduğunu,<br />
öğrenen örgütün ise kendi başına bir örgüt formu olduğunu<br />
vurgulamıştır. Yine makalesinde örgütsel öğrenmeyi yeni ve eski olarak<br />
ikiye ayırmış ve bu iki kavramın her ikisinin de bir süreçler bütünü<br />
olarak kabul edilmesini, eski örgütsel öğrenmenin örgütün bir parçası<br />
olarak bireylerin öğrenmesini ifade ettiğini oysaki yeni örgütsel<br />
öğrenmenin sosyal varlık olarak insanlar tarafından kolektif bir öğrenme<br />
anlamına geldiğini belirtmiştir. Dibella 7 ise öğrenen örgüt geliştirme<br />
konusundaki makalesinde örgütsel öğrenmenin çözümün birçok<br />
seviyesinden herhangi birinde veya bir örgütsel değişim sürecinin bir<br />
parçası olarak ortaya çıkma olasılığı olan bazı aktivite çeşitlerini<br />
tanımlamakta kullanılan bir yapı olduğunu belirtmiştir.<br />
Bu iki kavramın birbirinden ayrı olduğunu savunan görüşlerin yer<br />
aldığı çalışmalar yanında 8 , Gorelick 9 öğrenen bir örgüt olma ihtiyacının,<br />
örgütsel öğrenme modeli içindeki şekillendirici ve fikir yaratıcı dinamik<br />
değişimin anlaşılması ile başladığını yani örgütsel öğrenmenin süreçleri<br />
içinde, uygulanabilir ve yararlı yöntem ve araçları sağlayan öğrenen<br />
örgütün, başarılı olacağını vurgulamaktadır. Bütün bunların yanında<br />
öğrenme, bazen iyi bazen de kötü olabilir veya etkili eylemlerle<br />
sonuçlanabilir veya sonuçlanmayabilir. Bazı araştırmacılar örgütlerin<br />
değil, yalnızca bireylerin öğrenebileceğine inanırlar 10 .<br />
6 Anders Örtenblad, “On Differences Between Organizational Learning and Learning Organization”, The<br />
Learning Organization, Vol 8, Iss. ¾, 2001, ss. 126-127.<br />
7 Anthony J. Dibella, “Developing Learning Organizations: A Matter of Perspective”, Academy of<br />
Management Journal, 1995, ss. 287.<br />
8 Made Torokoff ve Tonis Mets, “The Learning Organization and Learning in the Organization: The Concept<br />
for Improving the Labour Quality in a School”, Organizacijø Vadyba: Sisteminiai Tyrimai, Vol. 35, 2005, ss.<br />
204-205; Örtenblad, “On differences…”, s. 126.<br />
9 Carol Gorelick, “Organizational learning vs the learning organization: a conversation with a practitioner”,<br />
The Learning Organization, Vol 12, No 4, 2005, s. 388.<br />
10 Adrianna Kezar, “What Campuses Need to Know About Organizational Learning and the Learning<br />
Organization”, New Directions for Higher Education, No 131, 2005, s.10.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması 121<br />
Aksu ve Özdemir 11 çalışmalarında örgütlerde öğrenmenin farklı<br />
seviyelerde olabileceğini belirtmişlerdir. Bunları; bireysel öğrenme,<br />
takım öğrenmesi, örgütsel öğrenme ve örgütler arası öğrenme şeklinde<br />
sıralamışlar ve bireysel öğrenmenin örgütsel öğrenmeyi etkilediğine<br />
kesin gözüyle bakmamakla birlikte, takım öğrenmesi sonucu örgütsel<br />
öğrenmeye ulaşma ihtimalinin arttığını belirtmişlerdir. Öğrenme<br />
sistemine örgütün sadece yöntem belirleme desteği değil aynı zamanda<br />
somut eğitim desteği de olmaktadır. Günümüzde örgütlerde eğitim, eski<br />
ve yaygın bir kanı olan deneme-yanılma yolu ile öğrenme yöntemi<br />
yerine, çalışanın en kısa sürede iş başarısını artıracak önlemlerin alınması<br />
anlayışını yerleştirmektedir 12 .<br />
Peter Senge tarafından geliştirilen öğrenen örgüt kavramı,<br />
entelektüel sermayenin önemini büyük ölçüde göz önünde bulundurur.<br />
Öğrenen örgüt kavramı hem örgütsel hem de kişisel öğrenmeyle ilgilidir.<br />
Örgüt düzeyinde, öğrenme ilerleme sezgileri, vizyonlar, stratejiler ve<br />
bilgi aktarımı ile ilgilidir; bireysel düzeyde ise daha çok bilgi kazanmak,<br />
anlamak ve becerilerle ilgilidir. Her iki düzeyde de, öğrenme hem<br />
mevcut bilgi ve anlayıştan yeni fikirler şekillendirmeyi hem de yeni bir<br />
bilginin farkına varmayı, yeni bir bilgiyi yaratmayı ve incelemeyi<br />
içermektedir 13 . Senge 14 “Beşinci Disiplin” adlı eserinde her biri gerçekten<br />
öğrenebilen örgütler olma ümidi taşıyan örgütlerin beş disiplin sayesinde<br />
kapasitelerini sürekli arttırarak öğrenen örgüt olmalarının mümkün<br />
olduğunu iddia etmiştir. Bu beş disiplin; sırasıyla sistem düşüncesi,<br />
kişisel hakimiyet, zihni modeller, paylaşılan görme gücünün<br />
oluşturulması (vizyon) ve takım halinde öğrenmedir.<br />
Burada Senge’nin, “disiplin” kavramı ile ortaya koymak istediği<br />
şey, zorla kabul ettirilen bir düzen veya bir cezalandırma aracı olmayıp,<br />
uygulamaya konması için incelenmesi ve hakim olunması gereken bir<br />
teori ve teknikler bütünüdür. Bu disiplinleri kısaca açıklamak gerekir 15 :<br />
Sistem Düşüncesi: Birbirinden ayrı ve bağımsız gibi görünen<br />
olayları bir bütün olarak, aralarındaki neden sonuç ilişkisini göstererek,<br />
11 Akın A Aksu ve Bahattin Özdemir, “Individual learning and organizational culture in learning<br />
organizations: Five star hotels in Antalya Region”, Managerial Auditing Journal, Vol 20, No 4, 2005, ss. 429<br />
12 Yunus Taş ve Ali Akdemir, “Hastane organizasyonlarında kurumsallaşma ve bunu etkileyen<br />
faktörler”,http://www.sabem.saglik.gov.tr/kaynaklar/744_5hastane_kurumsallasma.pdf.<br />
13 Chong Tek Aik, “The Synergies of the Learning Organization, visual factory management, and on”,<br />
Performance Improvement, Vol 44, No.7, 2005, s. 15.<br />
14 Peter Senge, Beşinci Disiplin, (İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, 1993).<br />
15 Yazıcı, “Öğrenen …”,ss. 161-166.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
122 Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
daha açık biçimde görme olanağı veren ve bunların en etkili şekilde nasıl<br />
değiştirileceğinin kavranmasına yardımcı olan disiplindir. Bu tür bir<br />
bakış açısı, olayların veya problemlerin neden sonuç ilişkileri üzerinde<br />
odaklandığından, kısa vadeli, geçici çözümler yerine; uzun vadeli kalıcı<br />
çözümler üzerinde düşünülmesini yani, semptomlarla değil,<br />
semptomların altında yatan gerçek problemlere çözüm getirilmesini<br />
sağlar.<br />
Kişisel Hakimiyet: Yüksek düzeyde kişisel yetkinliğe sahip olan<br />
kişiler, kendileri için derin anlamda önem taşıyan, hayatta gerçekten<br />
aradıkları sonuçlara ulaşma yeteneğini sürekli geliştiren kişilerdir.<br />
Onlardaki bu sürekli öğrenme çabası, öğrenen organizasyonların ruhunu<br />
meydana getirmektedir.<br />
Zihni Modeller: Zihinsel modellerimiz, zihnimizde iyice yer<br />
etmiş, kökleşmiş, kalıplaşmış varsayımlar, genellemeler olarak düşünce<br />
biçimimizi, anlayışımızı ve eylemlerimizi etkilerler.Örgütlerin öğrenen<br />
bir organizasyon olabilmeleri ve öğrenmeyi öğrenmeleri için öncelikle<br />
düşünme modellerini değiştirmeleri, yani düşünmeyi öğrenmeleri<br />
gerekmektedir.<br />
Paylaşılan Vizyon: Bu disiplin, tüm örgüt üyelerinin aynı vizyon<br />
altında birleşmeleri ve “ne yaratmak istiyoruz?” sorusuna verecekleri<br />
cevaptır. Paylaşılan vizyon, örgütün öğrenmesi için gerekli odaklaşmayı<br />
ve enerjiyi sağlar.<br />
Takım Halinde Öğrenme: Örgütlerde temel öğrenme birimleri<br />
bireyler yerine takımlar haline gelmiştir. Günümüz örgütlerinin<br />
karşılaştıkları problemler birey olarak çözüm getirilemeyecek kadar<br />
büyüktür. Bu karmaşık sistemlerdeki sorunların çözümü ancak bilgili<br />
insanlardan oluşan grupların ortak zekası ile çözülebilir.<br />
Bir öğrenen örgütte, iletişim açık ve yaygındır; her seviyedeki<br />
insan en yüksek iletişime dahil edilmektedir çünkü herkesin “öğrenmeye<br />
ihtiyacı” olduğu varsayılmaktadır. Üstelik, üst düzey liderler,<br />
öğrendikleri gibi ne öğrendiklerini iletmek vasıtasıyla sürekli öğreniyor<br />
olduklarını gösterirler. İnsanlar, öğrenmeleri karşılığında -onaylanma,<br />
işleri büyütme, promosyonlar ve finansal karşılıklar ile ödüllendirilirler 16 .<br />
Öğrenen örgütlerle ilgili kapsamlı araştırmalar yapan ve bu<br />
çalışmalarının sonucunda öğrenen örgütlerin beş temel faaliyette yetkin<br />
16 Warren Wilhelm, “Learning Organizations”, Leadership Excellence, Vol. 23, 3, 2006, s. 17.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması 123<br />
olması gerektiğine ilişkin sonuca ulaşan Garvin 17 , üzerinde durduğu her<br />
bir faaliyetin özel bir mantık silsilesi, uygulama araçların ve davranış<br />
biçimleriyle birlikte oluşması gerektiğini vurgulamıştır. Bu beş temel<br />
faaliyet; sistematik problem çözme, yeni yaklaşımları deneme, kendi<br />
deneyimlerinden ve geçmişten öğrenme, diğerlerinin deneyim ve iyi<br />
uygulamalarından öğrenme ve bilgiyi hızlı ve etkili bir şekilde<br />
aktarmadır.<br />
Öğrenen örgütlerin oluşturulması ve sisteme adapte edilerek<br />
uygulanması ve izlenmesi örgütlerin tamamı için avantajlı olduğu kadar,<br />
eğitim kurumları ve özellikle toplumun çalışan kesimini oluşturmaya<br />
yaşça en yakın genç nüfusunu eğiten üniversiteler için de faydalı bir<br />
faaliyet olduğu görülmektedir. Üniversitelerin kısmen veya tamamen<br />
öğrenen örgüt olup olamadıkları yada bu tür bir eğilimin üniversiter<br />
sitemde var olup olmadığını incelemek faydalı olacaktır.<br />
2. Üniversiteler Bir Öğrenen Örgüt Mü?<br />
Üniversiteleri tartışmadan önce ilk ve orta dereceli okulların öğrenen<br />
örgütler olup olmadığına biraz değinmek gerekmektedir. Bu konuda<br />
incelemeler yapmış birçok araştırmacı, okulların öğrenen örgüt<br />
olmadıkları sonucuna varmışlardır. Okullar çok nadiren bir vizyona<br />
sahiptir, öğretmenler yine çok nadir olarak bilgilerini meslektaşlarıyla<br />
paylaşırlar ve okullar tepe yönetiminden alt kademelere doğru bir<br />
yaklaşımla yönetilirler 18 . Üniversitelerin yapısı ilk ve orta öğretim<br />
kurumlarına göre biraz daha farklı olmasına rağmen, öğrenen örgüt olma<br />
konusunda ilk ve orta dereceli okullardan çok farklı durumda değillerdir.<br />
Ana amaçları öğretmek olan eğitim kurumlarının, özellikle de bir<br />
sonraki aşaması teorinin pratiğe dökülmesini gerektiren üniversitelerin,<br />
çağımızın gerektirdiği esneklik ve sürekli öğrenme anlayışının, eğittiği<br />
kişilerde bir yaşam felsefesi ve temel ihtiyaç haline gelebilmesi için,<br />
kendilerinin öğrenen örgütler haline getirebilmeleri gerekmektedir.<br />
Üniversiteler öğrenen örgütler haline gelebilmek için çaba<br />
harcadıklarında kadrolarındaki kişiler, yani öğretim elemanları da<br />
öğrenen takımlar ve kişiler haline dönüşeceklerdir. Ancak bu durumda<br />
öğrencilerinin bakış açısını değiştirebilmeleri ve onları öğrenen bireyler<br />
haline getirebilmeleri mümkün olabilecektir 19 . Çünkü üniversitelerde<br />
17 David A. Garvin, “Building a Learning Organization”, Business Credit, Vol. 96, No 1, 1994, ss. 21-25.<br />
18 Friedman, “Transforming…”, s. .32.<br />
19 Füsun Bulutlar, ‘Öğrenen Örgüt Unsurlarının Ders Kalitesi Üzerindeki Etkileri’, İş-Güç Endüstri İlişkileri<br />
ve İnsan Kaynakları <strong>Dergisi</strong>, <strong>Cilt</strong> 5, Sayı 1, 2003, s. 1.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
124 Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
bireylerin özellikle öğretim elemanlarının sınıfta ve araştırma alanlarında<br />
öğrenen örgüt olmanın özelliklerini yansıttığı görülmektedir. Fakat bir<br />
bütün olarak sistem öğrenen örgüt tanım özelliğini yansıtmadığı gibi<br />
nadiren karşılaşılan bazı kurumlar hariç bir çok kurum da öğrenen örgüt<br />
özelliği yansıtmamaktadır 20 .<br />
Nicholson 21 1990’ lı yılların sonunda şu anda içinde<br />
bulunduğumuz yüzyılda yükseköğrenim kurumlarının nasıl şekilleneceği<br />
üzerine öngörülerde bulunmuş ve bu öngörüler yükseköğrenim<br />
kurumlarının 2030 yılına kadar büyük evrim geçirecekleri üzerine bir<br />
takım fikirleri içermektedir. Yazara göre 2030 yılına kadar üniversite tipi<br />
yükseköğrenim kurumlarının yapısında değişiklikler olacak, örneğin şu<br />
andaki üniversiteler birer “eğitim kampları” şeklinde sistemde yer<br />
alacaklar ve küçük öğrenci gruplarına sosyal hizmet deneyimleri ve<br />
çalışmalar sağlayan kamu tarafından finanse edilen kurumlar olacaklar.<br />
Bunun yanında “gelişmiş öğrenme ağları” oluşturulacak ve bu ağlar<br />
yüksek öğrenimim diğer bir parçasını oluşturacak. Bu ağlardan kastedilen<br />
sistem uzaktan öğrenme kavramıdır ve bu kavram içinde kampüsler<br />
olmadan, dünyanın birçok yerindeki çok büyük sayıda öğrenciye yüksek<br />
kalite eğitim verilmesi yer almaktadır. Yazarın 1990 lı yılların sonunda<br />
bu yüzyılda olacağını iddia ettiği gibi “uzaktan öğrenme” kavramı<br />
günümüzde hemen hemen bütün üniversitelerin ilgilendiği, bazılarının<br />
uygulamaya geçip başarı sağladığı, bazılarının ise en azından altyapısını<br />
kurmaya başladığı bir sistemdir ve bu durum üniversitelerin gelişimi<br />
açısından oldukça önemlidir. Öğrenen örgüt kavramı içinde bireysel<br />
öğrenme ve takım olarak öğrenme kavramları çok önemlidir.<br />
Üniversitelerin uzaktan çok büyük kitlelere kaliteli eğitim verebilmesi,<br />
her bir çalışanının kendini sürekli olarak geliştirme çabası ile mümkün<br />
olacaktır. Bu da üniversitelerin öğrenen örgüt olmaları konusunu daha da<br />
önemli kılmaktadır.<br />
Örgütsel öğrenme ve öğrenen örgüt kavramlarını yüksek<br />
öğrenimle ilgili literatürde sıklıkla görmenin pek mümkün olmadığını<br />
söylemek gerekir. 2005 yılında eğitim temelli veritabanlarını tarayarak<br />
yapılan bir çalışmada öğrenen örgütü konu alan 120, örgütsel öğrenmeyi<br />
konu alan 58 çalışma olduğu ortaya çıkmış, belki de sürpriz<br />
sayılamayacak şekilde ağırlıklı olarak bilim adamları ve uygulayıcılar bu<br />
20 Judy S. Brown, “On becoming a learning organization”, About Campus, Jan-Feb, 1997, s. 8.<br />
21 Patricia A. Nicholson, “Higher education in the year 2030”, Futures, Vol 30, No 7, 1998, ss. 725-726.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması 125<br />
kavramları araştırma temelli bir olgu yerine zaman zaman önemi daha<br />
fazla artan bir sistem olarak incelemeyi tercih etmişlerdir 22 . Bu sebeple<br />
hala bir trend olarak algılanabilen öğrenen örgüt olma kavramının,<br />
değişim süreçleri uzun ve sancılı olan yükseköğrenim kurumları<br />
tarafından benimsenmesi ve uygulamada ortaya konması en azından her<br />
yükseköğrenim kurumu için pek mümkün olamayabilir.<br />
Üniversitelerin de değişmeye gereksinimleri vardır. Örgütte değişim,<br />
gelişim, dönüşüm yaratmak isteniyorsa, uzun süreli değişmeyecek<br />
yasalar yaratma zorunluluğunuz var demektir 23 . Örgütün gelişmesini<br />
sağlayan yasaların genel yapısı örgütün öğrenen örgüt olabilmesini<br />
sağlayan yöntemleri de içermelidir. Örgüte ait kuralların yanında<br />
örgütlerin değişimini kolaylaştıran ve/veya onları değişime hazırlayan en<br />
önemli araçlardan biri de öğrenen örgütler olgusudur 24 . Fakat Bauman 25<br />
öğrenme üniversitelerin temel işi olsa da, örgütsel öğrenme için ihtiyaç<br />
duyulan vasıflar konusunda eksik kaldıklarına inandığını ifade etmiş ve<br />
bunun yanında bir çok üniversitenin nitelik kazanmada başarısız<br />
olduğunu çünkü bu tip kurumların yeni bilgi elde etme ve yaratma<br />
konusunda etkili olduğunu fakat bu bilgileri kendi faaliyetlerine<br />
uygulama konusunda dikkat çekici bir biçimde başarısız olduğunu<br />
vurgulamıştır. Ayrıca Freed’e 26 göre; üniversitelerin öğrenen örgütleri<br />
niteleyen sürekli öğrenme ve deneyimlere bağlılığı geliştirme konusunda<br />
ağırlıklarını ortaya koyamadıkları görülmektedir. Freed problemin büyük<br />
bölümü üniversite birimlerindeki çalışan ve yöneticilerin kendilerini<br />
örgütün ayrılmaz parçaları olarak görmemelerinden kaynaklandığını,<br />
genellikle üniversitelerde tüm örgütün gelişimi için süreçler, toplantılar,<br />
disiplinler arası işbirliği nasıl iyileştirilebilir gibi konular üzerindeki<br />
bilgileri ödüllendirmek yerine hala disipline özel bilgileri ödüllendirmeyi<br />
tercih eden üniversitelerin çalışanları da yeterince hareketli ve aktif<br />
olamadığını ifade etmiştir.<br />
Üniversitelerin sistemleri diğer okullar gibi işlemez. Çünkü bu kurumlar<br />
araştırma ve öğrenmeyi en az öğretme kadar hatta bazen daha fazla<br />
desteklerler. Buna rağmen, çok az üniversite öğrenen örgütler olarak<br />
22 Kezar, “What campuses…”, s.14.<br />
23 Ali Akdemir, “Yönetimde Kümülatif Başarı”, İş Güç Bakış İş Yaşamı <strong>Dergisi</strong>, Sayı 7, 2003.<br />
24 Bulutlar, “Öğrenen örgüt…”, s. 2.<br />
25 Georgia L. Bauman, “Promoting Organizational Learning in Higher Education to Achieve Equity in<br />
Educational Outcomes ”, New Directions for Higher Education, No. 131, 2005, s. 23.<br />
26 Jann E. Freed, “Why Become a Learning Organization?”, About Campus, Jan-Feb, 2001, s.18.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
126 Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
nitelendirilirler. Araştırma ve öğretmeyi iyi yapmak öğrenme kültürünün<br />
temel prensibi olan devamlı öğrenmeyi gerektirir. Diğer yandan, bir<br />
üniversite çalışanı iş garantisi hakkını elde ederse, bilimsel üretkenliğine<br />
devam etmese bile herhangi bir olumsuz sonuçla karşılaşması büyük<br />
oranda mümkün değildir. Birey belki yüksek mevkilere terfi<br />
ettirilmeyebilir ve etkili zam almayabilir. Fakat sırf öğrenmeyi hayatının<br />
bir parçası haline getirmediği için işini de kaybetmeyecektir. Bu nedenle,<br />
sürekli öğrenme kültürü örgütler için kesinlikle baskın bir kültür<br />
olmasına rağmen, tüm üyeler veya tüm birimlerde zorunlu olarak mevcut<br />
değildir 27 . Üniversitelerimizin yaygın ve oturmuş sistemi içinde bilimsel<br />
çalışma yapan ve sürekli öğrenmeyi hayatının bir parçası haline getiren<br />
bireylerin takdir edildiklerini görebilmemizin yanında, bazı akademik ve<br />
idari kadrolarda çalışanların belirli bir unvanı elde ettikleri andan itibaren<br />
herhangi bir gelişme göstermeden emeklilik dönemine kadar<br />
kurumlarında çalışabildiklerini de görebilmemiz mümkündür. Bu durum<br />
üniversitelerin öğrenen örgüt olmasının bir parçası olan örgütsel<br />
öğrenmenin önemini ortaya çıkarmaktadır.<br />
3. Üniversitelerin Öğrenen Örgüt Olması İçin Neler Yapılabilir?<br />
Uzun yıllardan beri doğru biçimde öğrenen örgütler olmayı<br />
başarmış şirketlerden söz etmek mümkündür. Bu şirketlerin uzun dönem<br />
başarıları devamlı öğrenmenin değerini ifade etmektedir. Örneğin;<br />
General Elektrik Şirketi, kariyerlerindeki değişimleri öğrettikleri için<br />
yöneticiler ve diğer liderler aracılığıyla devamlı öğrenmeyi<br />
yürütmektedir. Pizza Hut, sabit olarak yeni teknoloji icat etmekte ve<br />
uygulamakta ve müşterilerine uzun dönem varlıkları gözüyle<br />
bakmaktadır. Microsoft, pazarları değiştiğinde masaüstünden internete<br />
zihin bazında büyük hareketleri başarıyla gerçekleştirmiştir 28 . Bu tip<br />
örgütleri rekabetçi piyasanın ön saflarında görebilmemiz, onların sürekli<br />
öğrenme üzerine kurulu değer ve prensipleri temel alan yaklaşımlarıdır.<br />
Peki üniversiteleri bu tip bir örgütlenmenin dışında tutan nedir<br />
diye düşünürsek pek de şaşırtıcı olmayacak bir durum karşımıza<br />
çıkmaktadır. Öğretim, eğitim ve geliştirme harcamaları bazen hala<br />
stratejik bir faaliyet olmaktan çok bir maliyet olarak görülmektedir.<br />
Bunlar her zaman bilgi yaratımı, entelektüel sermaye ve müşteri için<br />
27 Karen E. Watkins, “What Would be Different if Higher Educational Institutions were Learning<br />
Organizations?”, Advances in Developing Human Resources, Vol. 7, No: 3, 2005, s. 414.<br />
28 Wilhelm, “Learning…”, s. 17.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması 127<br />
değer olarak hayati yatırımlar bazında göz önüne alınmamaktadır 29 .<br />
Üniversitelerin kısıtlı bütçelerini uzun dönemde fayda sağlayacak<br />
stratejik faaliyetler yerine daha hızlı sonuçlar elde ettikleri gözle görülür<br />
faaliyetlere ayırıyor olmaları da öğrenen örgüt olma yolunda ortaya<br />
çıkacak maliyetlere katlanmayı ertelenebilecek bir durum olarak<br />
görmeleri mümkün görünmektedir.<br />
Kurumsal değişim için fırsatlar, bireylerin öğrendiklerini<br />
kurumdaki diğer kişilere aktarması ve böylece diğerlerinin öğrenmesini<br />
ve değişmesini sağlaması aracılığıyla ortaya çıkar 30 . Parlak ve meraklı<br />
kişiler diğerlerine nazaran önemli avantajlara sahiptir ve yükseköğrenim<br />
kurumları insanları daha usta (bilinçli) hale getirmeye yardımcı olacak<br />
yollar aramaktadır. Öğrencilerinin kariyer basamaklarında ilerlerken<br />
verimli olmaya ihtiyaç duydukları beceri ve bilgiler ile donatılmaları<br />
kurslar, sertifika programları ve çeşitli sınavlardan oluşan büyük oranda<br />
başarı sağlayan mekanizmalar oluşturan üniversiteler, kendileri ve<br />
çevreleri ile ilgili bilgi edinme ve örgütlerinin entelektüel kapasitesini<br />
arttırmaya yönelik aktiviteleri uygulama konusunda başarısız<br />
olmaktadır 31 .<br />
Bir eğitim kurumunu öğrenen örgüte dönüştürecek ve bilgi yönetimini<br />
kolaylaştıracak bazı koşullar ve etkinlikler şu şekilde sıralanabilir 32 ;<br />
Esnek, katılımcı ve sorumlulukların paylaşıldığı bir yapılanma<br />
modeli,<br />
Bir vizyon ve bu vizyon çerçevesinde oluşturulmuş bir<br />
stratejiye sahip olmak,<br />
Sağlıklı ve etkin bir iletişim ortamının sağlanması,<br />
Üretkenliği, gelişmeyi ve risk almayı teşvik eden bir kurum<br />
kültürü oluşturulması,<br />
Gerekli doküman, teknoloji ve kaynağın sağlanması ve<br />
öğrenmeyi hızlandırıcı organizasyon ve faaliyetlerin<br />
gerçekleştirilmesi.<br />
Bu etkinlikler aslında, sürekli öğrenmeyi kolaylaştıran<br />
davranışlar, inançlar ve fikirler olarak tanımlanabilen “öğrenme kültürü”<br />
29 Colin Coulson-Thomas, “Developing a Corporate Learning Strategy”, Management Services, 50, 2, 2006, s.9.<br />
30 Bauman, “Promoting…”, s. 33.<br />
31 James Jr. Forest, “Learning Oganizations: Higher Education Institutions Can Work Smarter Too”,<br />
Connection, 2002, s.31.<br />
32 İbrahim Gezer, “Eğitimde Bilgi Yönetimi II” http://www.haber10.com/makale/6141/ , 2007, Erişim tarihi<br />
27/02/2007.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
128 Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
nün birer parçasıdır 33 . Fakat üniversitelerde kültürün öğrenme<br />
kültüründen çok öğretme kültürü olmaya daha yakın olduğu söylenebilir.<br />
Bu durumda sık sık üzerinde durduğumuz sürekli öğrenme sisteminin<br />
değişime ön ayak olduğu öğrenen örgüt modelini üniversitelerimize<br />
uygulamaya çalışmak, üniversitelerimizin gelecekte bilgi paylaşımı ve<br />
aktarımı konusunda rekabet edebilirliklerini arttıracaktır.<br />
Üniversiteyi öğrenen bir örgüte dönüştürmekte kullanılabilecek<br />
bazı öneriler şu şekildedir:<br />
Farklı alanlarda araştırma yapan araştırmacıların ihtiyaç<br />
duyduklarında birbiriyle iletişim kurabilecekleri bir mesaj<br />
sistemi kurulmalı.<br />
Araştırmacıların, iş arkadaşları tarafından eleştirilmesi için<br />
çalışmalarını gönderebildikleri bir online (çevrimiçi) arşiv<br />
kurulmalı.<br />
Başta bazı farklı fakülteler tarafından ayrı ayrı öğreticiler<br />
aracılığıyla verilen çok bölümlü dersler olmak üzere, her ders<br />
için bir web sitesi olmalı.<br />
Bilgi paylaşımı sadece üniversite ile sınırlanmamalı,<br />
toplumun diğer kesimleri ile de paylaşılmalı.<br />
Üniversite yöneticileri, piramit şekilli örgüt yapılarının<br />
akademik kurumlar için anlam ifade etmediğini fark etmeli.<br />
Üniversitelerin doğru bir öğrenen örgüt olabilmesi için,<br />
öğrenciler bilgi paylaşımının bir parçası olmalı.<br />
Gelecekle ilgili araştırma yapan birçok araştırmacı, disiplinler<br />
arası asıl branşların üniversitelerin geleceği için hayati önem<br />
taşıyan bir duruma geleceğine inanmaktadır. Yeni açılacak<br />
bölümler disiplinler arası olmalı.<br />
<br />
Eğer örgütün üyeleri öğrenme ile ilgilenmiyorlarsa, öğrenen<br />
bir örgüt çok uzun süre devam edemez. Ömür boyu öğrenme<br />
üniversite çalışanlarının temel felsefesi olmalı 34 .<br />
Eğitim kurumları örgütsel öğrenmeyi resmi olarak<br />
yönlendirecek ve destekleyecek sorumlu bir kişi (lider)<br />
33 Kimberly A. Knutson,; Alexis O. Miranda ve Cristina Washell, “The Connection Between School Culture<br />
and Leadership Social Interest in Learning Organizations” , The Journal of Individual Psychology, Vol. 61,<br />
No. 1, 2005, s. 26.<br />
34 Friedman, “Transforming…”, ss. 33-34.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması 129<br />
görevlendirmeli ve bu kişi uygun öğrenme ölçüm yöntemleri<br />
geliştirerek çalışanların öğrenme düzeylerini ölçmeli 35 .<br />
Watkins’de 36 çalışmasında yukarıdaki önerilere ek olarak<br />
uygulamada dikkat çekebilecek farklı bazı noktaları belirtmiştir. Yazara<br />
göre yükseköğrenim kurumlarında değişimi emretmek mümkün fakat bu<br />
durumda bile değişim konusunda gönüllü üyelerin olması gerekmektedir.<br />
Bunun yanında değişime karşı çıkanlar göz ardı edilmemeli ve direnç<br />
beklenmelidir. En önemlisi de öğrenen örgüt olma yolundaki değişimde<br />
mutlaka bir lider çalışanlara yol göstermelidir.<br />
Yükseköğrenim kurumlarının öğrenen bir örgüte dönüşebilmesi<br />
için yapılan uygulama teknikleri üzerine önerilere bir göz atarsak<br />
dikkatimizi özellikle öğrenen örgüt olma yolundaki adımların sistemli ve<br />
kontrollü atılması gerektiğine dikkat etmemiz söz konusudur. Bu adımlar<br />
bir liderin eşliğinde daha etkin ve sonuçları tespit edilip<br />
değerlendirilebilir adımlar olabilir. Yine üniversitelerin teknik altyapısı<br />
da birey ve takımların öğrenmesini kolaylaştıracak bir seviyeye<br />
getirilirse, öğrenen örgüt olma yolundaki engellerin aşılması daha kolay<br />
olabilecektir.<br />
Sonuç<br />
Öncelikle üniversitelerimiz “yaşam boyu öğrenme” kavramına<br />
adapte olmak kaydıyla, öğrenen örgüt olmanın gereklerini yerine<br />
getirmelidir. Üniversitelerin her bir çalışanını daha sofistike ve başarılı<br />
olma konusunda teşvik etmesi, özel sektörde çalışmaları için hazırladığı<br />
öğrencilerini daha yetkin hale getirebilme başarısına sahip olabilecektir.<br />
Çünkü yetiştirilen öğrenciler kısa bir zaman sonra aktif olarak iş<br />
yaşamında yerlerini alacaklar ve çalıştıkları sistemin eğitim gördükleri<br />
üniversitelerine benzer öğrenen örgütler olmasını isteyerek, bu<br />
doğrultuda çalışmalar yapabileceklerdir. Bunun neticesinde öğrenen<br />
örgütün önemini kavrayan bir bireyin bunu diğer meslektaşlarıyla<br />
paylaşması ve onları bu hedefe yönlendirmesiyle çarpan etkisi ortaya<br />
çıkacaktır. Hatta öğrenme örgütsel öğrenmeden örgütler arası öğrenmeye<br />
bile uzanabilecektir. Öğrencilere çalışma yaşamlarında fayda sağlayacak<br />
eğitimi veren kişilerin kendilerinden hoşnut olması ve ortada ciddi<br />
değişimler yapmak için herhangi bir ihtiyaç hissetmemesidir hayli<br />
şaşırtıcıdır. Oysaki günümüzde bir eğitim kurumunun kalitesini<br />
35 Forest, “Learning organizations…”, s. 33.<br />
36 Watkins, “What would be…”, ss. 415-419.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
130 Öğrenen Örgütler: Yüksek Öğrenim Kurumlarının Öğrenen Örgüt Olması<br />
değerlendirebilecek bir ölçüt de, “Bugün ne öğrendin?” sorusunu<br />
kendisine sorma alışkanlığını kazanmış lider ve çalışanlarının olmasıdır.<br />
Öğrenen örgüt olarak yapılandırılmış bir yükseköğrenim<br />
kurumunun en temel görevi, idari ve akademik personelinin sürekli<br />
öğrenme potansiyelini ortaya çıkaracak imkanları onlara doğru zamanda<br />
sunmak ve öğrenmenin sistemin bir parçası olması için gerekli altyapıyı<br />
oluşturmaktır. Yükseköğrenim kurumu, çalışan personele kaynaklara<br />
ulaşmada kolaylık, kesintisiz internet gibi temel hizmetlerin yanında<br />
bilimsel toplantılara katılmada destek, lisans üstü eğitimde teşvik, yurt içi<br />
ve dışı gezilerle kendi bilim dalları ve diğer disiplinleri tanıma ve<br />
karşılaştırma fırsatı sağlamak için elinden geleni yapmalıdır.<br />
Sürekli gelişmeyi sağlamak imkansız bir şey değildir. Ancak<br />
yükseköğrenim kurumlarında öğrenmeyi destekleyici tavır ve değişime<br />
açıklık, öğrenen örgüt olma sürecini hızlandıracak bir mekanizma<br />
olacaktır. Üniversiteleri öğrenen örgütlere dönüştürmek bütün<br />
problemleri çözmeyecektir. Fakat hareket alanlarını genişletmek ve<br />
yenilenebilir modern kurumlara dönüşmelerini sağlamak için ilk adım<br />
olabilecektir. Atılan bu ilk adım ise, öğrenen örgüt olmayı başaran<br />
üniversitenin sayıları gün geçtikçe artan üniversiteler arasından sıyrılarak<br />
daha başarılı öğrenciler yetiştiren bir eğitim kurumu olmasını<br />
sağlayabilecektir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
MUHASEBE FİNANSMAN ANABİLİM DALI<br />
DERSLERİNİN ANLATILMA VE ALGILANMA<br />
DÜZEYLERİNİN İRDELENMESİ: KSÜ İİBF ÖRNEĞİ<br />
Mahmut YARDIMCIOĞLU<br />
Karamanoğlu Mehmet Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
It is tried to measure success level and productivity of the courses in Accounting and<br />
Finance Discipline in respect of academics and students. Results of the study are<br />
important to display where students have perception problems and what the smoothing<br />
elements for better understanding of the course are. In our country, almost every<br />
university has Faculty of Economics and Administration. Students who attend to<br />
Gaziantep University, Faculty of Economics and Administration have been taken up as<br />
sample mass. Results have been analyzed by statistics data programs and interpretation<br />
is made on results.<br />
Keywords: Kahramanmaras Sutcu Imam University, Faculty of Economics and<br />
Administration, Courses in Accounting and Finance Discipline, Perception, Learning,<br />
Giving Course.<br />
GİRİŞ<br />
şletmeler bugün küreselleşme, yeni finansal gelişmeler, iletişim<br />
İ ve bilgi teknolojilerindeki hızlı değişimler gibi birçok etkenle<br />
yüz yüze gelmektedir. İnternet realitesi küresel bazda iletişimde<br />
bir devrimdir. Uluslar arasılaşan e-ticaret ve fon transferleri gibi birçok<br />
finansal işlem şimdilerde daha sık rastlanan bir enstrüman olarak<br />
karşımıza çıkmaktadır. Muhasebe ve Finansman alanlarıyla direkt veya<br />
endirekt ilgili, meslekleri seçmiş olan meslek mensupları ve seçecek olan<br />
adaylar da bu değişimlere ayak uydurabilmeli, ihtiyaç duyulan<br />
gereksinimleri karşılayabilmeli ve ihtiyaç hissedilmesi muhtemel<br />
konulara karşı da öngörülü bir şekilde hazırlık yapılmalıdır.<br />
1. Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Önemi ve<br />
Kalitesi<br />
Muhasebe ve Finansman sahasına bir bilgi sistemi olarak bakıldığında bir<br />
topluluk için işletmeyle ilgili finansal bilgilerin belirlenmesi, bir araya<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
132 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
getirilmesi, irdelenmesi ve ilgililere iletilmesiyle ilgili komple bir sistem,<br />
süreç, donanım ve kaynakların birlikte değerlenmesi gerekmektedir. 1<br />
Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı ile ilgili sahalarda çalışan ve<br />
özellikle çalışacak insanların yeterliliklerini geliştirmelerinin ve<br />
sürdürebilmelerinin araçları öncelikle eğitim ve pratik tecrübeleridir.<br />
Geleneksel tarzdaki eğitimin dışında, günümüz hız ve gerçeklerine<br />
uyumlu bir eğitimin verilmesi esastır. Uzmanlığı ön plana çıkartan ve<br />
bütünlüğü yok saymayan bir sistem dahilinde eğitime yön verilmelidir 2 .<br />
Muhasebe Finansman Anabilim bu sahalarda çalışacak personele<br />
uygulamada gerekli olacak becerileri kazandıracak nitelikte olması en<br />
dikkat edilmesi gereken husustur. Bu ise teorik olarak verilen saha<br />
derslerinin sadece teoriden ibaret akademik bilgiler içermemesi, pratik ile<br />
uyumlu ve pratik gerçeklerle örtüşen bir noktada olabilmesi ile<br />
mümkündür.<br />
Eğitim, bir kişinin herhangi bir etkinlik alanında yetiştirilmesi, terbiyesi,<br />
kişiye sözkonusu alanla ilgili ahlaki, kültürel, entelektüel ve teknik<br />
bilgilerin kazandırılması veya birey kişiliğinin gelişimine yardım eden,<br />
ona bilgi ve beceri kazandıran, ilgi ve yeteneklerine göre meslek sahibi<br />
yapan, topluma ve yeniliklere duyarlı ve uyumlu olmasını sağlayan bir<br />
süreci ifade etmektedir 3 .<br />
Ülkemizde Lisans seviyesindeki Muhasebe ve Finansman alanı ile ilgili<br />
eğitim Üniversitelerin değişik fakülte ve bölümlerinde verilmektedir. Bu<br />
fakülte ve bölümlerde Muhasebe ve Finansman Anabilim dalı derslerine<br />
ilişkin eğitim alan öğrencilerin, ülkenin ekonomik gücüne katlıda<br />
bulunan, ülke gerçeklerinden haberdar, ülke sorunlarına sahalarıyla ilgili<br />
konularda çağın koşullarına uygun çözümleri üretme noktasında fikir<br />
yürütebilen bireyler olabilmeleri çok önemlidir. Bu konularda yeterli<br />
olgunluğu sağlamış okulların kendilerini başarılı sayabilmelerinden daha<br />
doğal bir şey olamaz. Ülkemizde değişik kurumlarda ve çok değişik<br />
düzeylerde verilen muhasebe ve finansman eğitimlerinde, herhalde<br />
1 George H. Bodner ve William S. Hopwoord, Accounting Information Systems, Englewood Cliffs, NJ:<br />
Prentice Hall, 1993, s.2.<br />
2 Mark E. Steadman ve Ronald F. Green, Implementing Accounting Education Change, Managerial Auditing<br />
Journal, Vol. 10, No.3, 1995, s.3-4.<br />
3 Figen Zaif ve Aydın Karapınar. “Muhasebe Eğitiminde Değişim İhtiyacı”, http://dergi.iibf.gazi.edu.tr<br />
e.t.(20.08.2007).<br />
İİBF, SBF, İktisat Fakültesi, İşletme Fakültesi gibi fakültelerin, İşletme, İktisat, Kamu Yönetimi, Uluslar<br />
arası İlişkiler, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri gibi bölümleri “Muhasebe” ders ve eğitiminin<br />
verildiği Lisans seviyesindeki birimlerdir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 133<br />
sorulması gereken ilk soru; “Ülkemde muhasebe ve finansman bilgisine<br />
olan ihtiyaç nedir?” şeklinde olmalıdır 4 .<br />
2. Araştırmanın Kapsamı<br />
Bu çalışma ile Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İktisadi ve<br />
İdari Bilimler Fakültesi örneğinden hareketle, Muhasebe ve Finansman<br />
Anabilim Dalı derslerinin durumu, yeterliliği, algılanma düzeyleri<br />
ölçülmeye çalışılmıştır.<br />
3. Araştırma ve Sonuçları<br />
3.1. Araştırmanın Amacı<br />
Araştırma, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi İşletme bölümünde öğrenimini sürdüren öğrencilere<br />
verilmekte olan Muhasebe ve Finansman A.B.D. derslerinin yeterlilik<br />
düzeyi ve kalitesini ölçmek amacıyla hazırlanmıştır. Çalışmada örnek<br />
olarak KSÜ İİBF’nin seçilmesinin özel bir sebebi olmamakla beraber,<br />
KSÜ İİBF’ye ek olarak 2 farklı üniversitenin İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesinde de aynı çalışma yapılmış ve toplam da 3 üniversitenin<br />
karşılaştırıldığı ayrı bir çalışma da bu çalışma ile birlikte ayrı bir çalışma<br />
olarak üretilmiştir. Dolayısıyla bu çalışma kendi başına, Muhasebe ve<br />
Finansman Anabilim Dalı derslerinin algılanma düzeyine ilişkin olarak<br />
KSÜ İİBF örneğinden hareketle bir araştırma konusu olurken aynı<br />
zamanda daha kapsamlı olan 3 üniversitenin birbirleriyle karşılaştırıldığı<br />
başka bir çalışmanın da parçası olmuştur.<br />
3.2. Araştırmanın Kapsamı<br />
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, ;işletme Bölümünde eğitim gören öğrenciler araştırmanın<br />
kapsamında değerlendirilmiştir. İşletme Bölümünün mevcut İktisat ve<br />
Kamu Yönetimi bölümlerinden daha fazla Muhasebe ve Finansman<br />
Anabilim Dalı dersleriyle ilgili olmalarından dolayı sadece bu bölüm<br />
dikkate alınmak durumunda kalınmıştır. Ayrıca 50 öğrenci üzerinde<br />
araştırmanın yapılma sebebi 3 ve 4. sınıflarda eğitim alan öğrenci<br />
sayısına ilişkin mevcut durumdan kaynaklanmıştır. Dağıtılan 50 adet<br />
anket formlarının tamamından geri dönüş sağlanmış (%100) ve bu<br />
formlar SPSS 11.0 programı aracılığıyla analiz edilmiştir.<br />
3.3. Araştırmanın Kısıtları<br />
4 A.J.H., Enthoven. “Accounting Education in Economic Development Management”, North Holland<br />
Publishing Co., 1981, s.36.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
134 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
KSÜ İİBF örneğinde anket uygulanan öğrenci sayısının çok az<br />
sayılabilecek bir ana kütleden oluşması (50 öğrenci) çalışmanın<br />
sınırlılığıdır. 50 öğrenci üzerinde ancak çalışma yapılmış olması KSÜ<br />
İİBF’de birinci sınıfa başlayan öğrenci sayısının 30 olması ve ilerleyen<br />
sınıflarda bu sayının başarı oranıyla ve yatay geçişlerle bağlantılı olarak<br />
çok fazla miktarda azalmış olmasıdır.<br />
3.4. Araştırmaya Katılan Cevaplayıcılara İlişkin Bazı Bilgiler<br />
Tablo 1:<br />
Ankete Katılanların Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılımı<br />
Cinsiyet<br />
Toplam<br />
Yaş Bay Bayan<br />
17-20 - 5 5<br />
21 - 23 19 14 33<br />
24 - 26 5 6 11<br />
27+ 1 - 1<br />
Toplam 25 25 50<br />
20<br />
Grafik 1:<br />
Yaş ve Cinsiyete Göre Dağılım<br />
15<br />
10<br />
5<br />
0<br />
21 - 23; 19<br />
24 - 26; 5<br />
27+; 1<br />
Bay Bayan<br />
17–20 yaş arasındaki cevaplayıcıların tamamının bayan olduğu<br />
görülmektedir (5 Kişi). 21–23 yaş arasında 19 bay ve 14 bayan olmak<br />
üzere 33 cevaplayıcı, 24–26 yaş aralığında 5 bay ve 6 bayan<br />
bulunmaktadır. Son olarak 27 yaş ve üzeri grupta bir bay cevaplayıcı<br />
bulunmaktadır.<br />
Tablo 2:<br />
Ankete Katılan Öğrencilerin Ailelerinin Yaşadığı Bölgelere Göre<br />
Dağılımı<br />
17-20; 5<br />
21 - 23; 14<br />
24 - 26; 6<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 135<br />
Frekans %<br />
İç Anadolu 1 2,0<br />
Ege 2 4,0<br />
Doğu Anadolu 10 20,0<br />
Akdeniz 24 48,0<br />
Güneydoğu Anadolu 12 24,0<br />
Marmara 1 2,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Grafik 2:<br />
Bölgelere Göre Dağılım<br />
Marmara; 1<br />
Güneydoğu<br />
Anadolu; 12<br />
Akdeniz; 24<br />
Ege; 2<br />
İç Anadolu; 1<br />
Doğu<br />
Anadolu; 10<br />
0 5 10 15 20 25 30<br />
Öğrencilerin ailelerinin çoğunlukla Akdeniz Bölgesi’nde yaşamakta<br />
oldukları görülmektedir. (24 Kişi; % 48) Bu bölgeyi takiben<br />
cevaplayıcıların ailelerinin en yoğun olarak yaşadığı bölge olarak,<br />
Güneydoğu Anadolu Bölgesi gelmektedir (12 Kişi; % 24)<br />
Tablo 3:<br />
Cevaplayıcıların Öğrenim Alanlarını Planlama Durumuna Göre Dağılımı<br />
Frekans %<br />
Evet 23 46,0<br />
Hayır 24 48,0<br />
Cevapsız 3 6,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
136 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
Grafik 3:<br />
Öğrenim Alanlarını Planlama Durumuna Göre Dağılım<br />
Cevapsız; 3<br />
Hayır; 24<br />
Evet; 23<br />
0 5 10 15 20 25 30<br />
Kahramanmaraş’ta öğrenimini sürdüren öğrencilerden 23’ü öğrenim<br />
gördükleri bölümü planlayarak geldiklerini belirtmiş, buna karşılık 24<br />
öğrenci ise ilgili bölümü planlamadıklarını belirttikleri gözlenmiştir. 3<br />
öğrenci ise bu konuda cevap belirtmemişlerdir.<br />
Tablo 4:<br />
Cevaplayıcıların Gelir Düzeylerine Göre Dağılımı<br />
Frekans %<br />
İyi 11 22,0<br />
Orta 37 74,0<br />
Kötü 2 4,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 137<br />
Grafik 4:<br />
Gelir Düzeylerinin Dağılımı<br />
Kötü; 2<br />
37<br />
İyi; 11<br />
0 5 10 15 20 25 30 35 40<br />
Ankete katılan öğrencilerden ailelerinin gelir düzeyini Çok iyi ve Çok<br />
kötü aralığında değerlendirmeleri istenmiştir. Buna göre, 11 öğrenci<br />
ailelerinin gelir düzeyinin iyi olduğunu belirtirken (% 22) , 37 öğrenci<br />
ailelerinin gelir düzeyinin orta düzeyde olduğunu (% 74) ve 2 öğrenci ise<br />
ailelerinin gelir düzeyinin kötü olduğunu belirtmişlerdir.<br />
Tablo 5:<br />
Cevaplayıcıların Ailesel ve Kişisel Gelir Düzeylerinin Karşılaştırılması<br />
300<br />
YTL'den<br />
az<br />
301 – 600<br />
YTL<br />
arası<br />
601 – 900<br />
YTL<br />
arası<br />
Ailenizin<br />
Gelir İyi 6 5 - 11<br />
Düzeyi<br />
Orta 22 15 - 37<br />
Kötü 1 - 1 2<br />
Toplam 29 20 1 50<br />
Toplam<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
138 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
Cevaplayıcıların ailelerinin gelir düzeyleri ve kişisel aylık gelirleri<br />
arasında bağlantı olup olmadığını incelemek amacıyla, “Ailenizin gelir<br />
düzeyini belirtir misiniz?” ve Ailenizin gönderdiği ya da çalışarak<br />
kazandığınız paralar ve aldığınız burslar dâhil olmak üzere, elinize geçen<br />
aylık kişisel geliriniz ortalama ne kadar?” sorularına verilen cevaplar<br />
karşılaştırılmıştır. Buna göre ailesinin gelir düzeyinin iyi olduğunu<br />
belirtenlerden 6 kişi aylık kişisel gelirinin 300 YTL’nin altında olduğunu<br />
belirtmiş, 5 kişi 301 – 600 YTL arası kişisel gelire sahip olduklarını<br />
belirttikleri görülmüştür. Ailesinin gelir düzeyinin orta seviyede<br />
olduğunu belirten 37 kişiden 22’sinin 300 YTL’den az kişisel gelirlerinin<br />
olduğu belirttikleri, 15’inin ise 301 – 600 YTL arası kişisel gelirlerinin<br />
olduğunu beyan ettikleri tespit edilmiştir. Ailesinin gelir düzeyinin kötü<br />
olduğunu belirten 2 kişiden 1’i 300 YTL’den daha az bir kişisel geliri<br />
olduğunu belirtirken, 1’isi ise 601 – 900 YTL arası gelirinin olduğunu<br />
belirttiği gözlenmiştir.<br />
Tablo 6:<br />
Cevaplayıcıların Ailelerinde Muhasebe Meslek Mensubu Olup Olmama<br />
Durumuna Göre Dağılımları<br />
Frekans %<br />
Evet, var 10 20,0<br />
Hayır yok 40 80,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Grafik 5:<br />
Ailede Muhasebe Meslek Mensubu Bulunma Durumuna Göre Dağılım<br />
Frekans<br />
Evet, var; 10<br />
Hayır yok; 40<br />
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 139<br />
Cevaplayıcılara ailelerinde muhasebe mesleği mensubu birey olup<br />
olmadığı sorulmuştur. Cevaplayıcıların verdikleri cevaplar Tablo 6’da<br />
görülmektedir. Buna göre 10 cevaplayıcı ailesinde muhasebe mesleği<br />
mensubunun olduğunu belirttikleri ve 40 cevaplayıcının ise ailelerinde<br />
muhasebe mesleğine mensup bireyin olmadığını belirtikleri gözlenmiştir.<br />
Tablo 7:<br />
Cevaplayıcıların Mezun Olunca Çalışmayı Düşündükleri Alanlara Göre<br />
Dağılımları<br />
Frekans %<br />
Bankacılık - 24 48,0<br />
Finans<br />
Mali Müşavir 9 18,0<br />
Serbest Meslek 5 10,0<br />
Diğer 12 24,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Grafik 6:<br />
Çalışma Alanı İsteklerine Göre Dağılım<br />
Serbest; 5<br />
9<br />
Diğer; 12<br />
Bankacılık -<br />
Finans; 24<br />
0 5 10 15 20 25 30<br />
Cevaplayıcılara mezun olduklarında nasıl bir işte çalışmak istedikleri<br />
sorulmuş ve cevaplamaları için Tablo 7’deki seçenekler sunulmuş bu<br />
seçeneklerden kendilerine uyan şıkkı işaretlemeleri istenmiştir.<br />
Öğrencilerin verdikleri cevaplara göre, 24 kişi (% 48) Bankacılık-Finans<br />
alanında çalışmak istediklerini, 9 kişi (% 18) Mali Müşavir olmak<br />
istediğini, 5 kişi (% 10) Serbest Meslek erbabı olarak çalışmayı tercih<br />
edeceğini, 12 kişi (% 24) ise belirtilen alanlar dışında kalan diğer<br />
alanlarda çalışmak istediğini belirtmişlerdir.<br />
3.5. Araştırma Bulguları<br />
Tablo 8:<br />
Derslerde Kullanılan Öğretim Yöntemlerine İlişkin Görüşler<br />
Frekans Yüzde<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
140 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
Uygulama<br />
Kullanılıyor 9 18<br />
Araştırmaları Kullanılmıyor 41 82<br />
Anlatım<br />
Kullanılıyor 38 76<br />
Kullanılmıyor 12 24<br />
Örnek Olaylar Kullanılıyor 10 20<br />
Kullanılmıyor 40 80<br />
Ev ödevleri Kullanılıyor 15 30<br />
Kullanılmıyor 35 70<br />
Özetler<br />
Kullanılıyor 6 12<br />
Kullanılmıyor 44 88<br />
Grup çalışmaları Kullanılıyor 6 12<br />
Kullanılmıyor 44 88<br />
50<br />
40<br />
30<br />
20<br />
10<br />
Özetler; 9<br />
Anlatım; 38<br />
Örnek Olay; 10<br />
Grafik 7:<br />
Öğretim Metotlarının Kullanımı<br />
Ev Ödevleri; 15<br />
Özetler; 6<br />
Grup Çalışmaları; 6<br />
Özetler; 41<br />
Anlatım; 12<br />
Örnek Olay; 40<br />
Ev Ödevleri; 35<br />
Özetler; 44<br />
Grup Çalışmaları; 44<br />
0<br />
Kullanılıyor<br />
Kullanılmıyor<br />
Derslerde Uygulama Araştırmaları kullanıldığını belirten 9<br />
kişi bulunmaktadır. Buna karşılık 41 kişi ise uygulama<br />
araştırmaları metodunun derslerinde kullanılmadığını<br />
belirtmişledir.<br />
<br />
Derslerde Anlatım metodundan faydalanıldığını belirtenlerin<br />
oranı % 76’dir.<br />
Derslerde örnek olayların kullanıldığını belirten 10 kişi (%<br />
20) bulunmaktadır. 40 cevaplayıcı ise (% 80) derslerde örnek<br />
olay yönteminin kullanılmadığını belirtmektedir.<br />
<br />
Cevaplayıcıların 15’i derslerde Ev ödevlerinin verildiğini<br />
belirtirken 35 öğrenci ise derslerde bu metottan<br />
faydalanılmadığını belirtmiştir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 141<br />
Derslerde öğretim metodu olarak Özetlerin veya grup<br />
çalışmaları metotlarından faydalanıldığını düşünen<br />
kullanıcıların sayısı eşittir (10 Kişi; % 20).<br />
Tablo-9’da cevaplayıcılardan, belirtilmiş Muhasebe-Finansman alan<br />
derslerinin anlatım düzeyini 1-Yeterli, 2-Orta, 3-Yetersiz aralığında<br />
derecelendirmeleri istenmiştir. Verilen cevaplara göre aşağıdaki<br />
sonuçlara ulaşılmıştır. Tabloda gösterilen Ortalama değerler ana kütlenin<br />
verdiği cevapların ortalamasını gösterirken, Standart Sapma değerleri her<br />
ders için ortalamadan farklılaşmayı ifade etmektedir. Tablo-9’dan<br />
hareketle; öğrencilerin verdikleri cevapların analize tabi tutulmaları<br />
sonucu en yeterli olarak görülen dersler, Genel Muhasebe ile Envanter ve<br />
Bilânço dersleri olarak bulunmuştur. Bununla beraber iki dersin standart<br />
sapmalarına bakıldığında 0,40457 standart sapma ile Genel<br />
Muhasebenin, Envanter Bilânçodan daha uygun ve daha az dağılım<br />
gösteren cevaplar aldığı söylenebilir.<br />
Tablo 9:<br />
Muhasebe Finansman Alan Derslerinin Anlatılış Düzeyinin Yeterliliğine<br />
İlişkin Görüşler<br />
Ortalama<br />
Genel Muhasebe 1,1400 ,40457<br />
Envanter ve Bilanço 1,4200 ,70247<br />
Şirketler Muhasebesi 1,6600 ,79821<br />
Muhasebe Denetimi 1,7200 ,75701<br />
Finansal Yönetim 1,7600 ,77090<br />
Borsa 1,8200 ,80026<br />
Maliyet Muhasebesi 1,8800 ,84853<br />
Vergi 1,9800 ,65434<br />
Yönetim Muhasebesi 1,9800 ,74203<br />
Bütçeleme 2,0600 ,68243<br />
Yatırım Planlama 2,0800 ,69517<br />
Finansal Tablolar Analizi 2,1200 ,68928<br />
Para Banka 2,1400 ,67036<br />
Banka Muhasebesi 2,2200 ,64807<br />
İhtisas Muhasebesi 2,2800 ,53605<br />
Std. Sapma<br />
Tabloya bakıldığında ortalaması 2’nin üzerinde çıkan derslerden<br />
Bütçeleme, Yatırım Planlama, Finansal Tablolar Analizi, Para Banka,<br />
Banka Muhasebesi ve İhtisas Muhasebesi dersleri anlatım düzeyinin<br />
yetersiz bulunduğu dersler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla<br />
beraber 2,28 ortalama ile yetersizliğe ilişkin en yüksek ortalamaya sahip<br />
olan İhtisas Muhasebesi dersinin standart sapmasının 0,53605 olması da<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
142 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
dağılımının diğerlerine göre nispeten daha az değişiklik göstermesi de<br />
çıkan sonucu doğrular niteliktedir. Tablo-9’da bulunan sonuçları<br />
destekleyen nitelikteki verilen cevapların derslere göre frekans ve %<br />
dağılımları Tablo-10’da gösterilmektedir<br />
Tablo 10:<br />
Muhasebe Finansman Alan Derslerinin Anlatım Düzeylerinin Yeterlilikleri<br />
Yeterli Kararsızım Yetersiz<br />
N % N % N %<br />
Genel Muhasebe 44 88 5 10 1 2<br />
Envanter Ve Bilânço 35 70 9 18 6 12<br />
Şirketler Muhasebesi 27 54 13 26 10 20<br />
Muhasebe Denetimi 23 46 18 36 9 18<br />
Finansal Yönetim 22 44 18 36 10 20<br />
Yatırım Planlama 10 20 26 52 14 28<br />
Borsa 21 42 17 34 12 24<br />
Bütçeleme 10 20 27 54 13 26<br />
Yönetim Muhasebesi 14 28 23 46 13 26<br />
Maliyet Muhasebesi 21 42 14 28 15 30<br />
Vergi 11 22 29 58 10 20<br />
Para Banka 8 16 27 54 15 30<br />
Finansal Tablolar Analizi 9 18 26 52 15 30<br />
İhtisas Muhasebesi 2 4 32 64 16 32<br />
Banka Muhasebesi 6 12 27 54 17 34<br />
.Tablo 11.<br />
Öğrencilerin Ders Anlatım Düzeyini Belirlemede Kullandıkları Kriterler<br />
Ortalama<br />
Sınavlarda sınıfın genel başarı düzeyinin yüksek olması 2,7800 1,23371<br />
İlgili derslerin sınavlarından yüksek not almam 2,8400 1,01740<br />
Ders içi ve ders dışı çalışmaların yapılması 2,8600 1,08816<br />
Std. Sapma<br />
Öğretim üyesinin dersi etkin ve verimli aktarımı ile birlikte 3,1600 1,03726<br />
okul yönetimin sunduğu imkânlar<br />
Kişisel bilgi düzeyimdeki artış 3,7000 ,97416<br />
Anlatım düzeyinin yeterliliğini belirlerken öğrencilerin kullandıkları<br />
ölçütlerin neler olduğunu öğrenmek amacıyla, derslerin yeterlilik<br />
düzeylerini belirlemede kıstas olarak belirleyebilecekleri yargılar<br />
sıralanmış ve öğrencilerden bu yargılara, 1-Kesinlikle Katılmıyorum, 5-<br />
Kesinlikle Katılıyorum, aralığında cevap vermeleri istenmiştir.<br />
Öğrencilerin belirtilen yargılardan Kişisel Bilgi Düzeyimdeki artış<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 143<br />
yargısını derslerin anlatım düzeyinin yeterliliğini ölçmede kıstas olarak<br />
kullandıkları sonucuna ulaşılmıştır.<br />
Tablo 12:<br />
Öğrencilerin Muhasebe Mesleğine İlişkin Görüşleri<br />
Ortalam<br />
a<br />
Std.Sapm<br />
a<br />
En iyi muhasebeci en az vergi ödetendir 2,3200 1,37678<br />
Muhasebecilik sadece yasa gereği önemlidir 2,3200 1,16829<br />
Tartışmaya yer verilmeli 3,3469 1,12825<br />
Aktüel konular işlenmeleri 3,3469 1,09070<br />
İyi bir muhasebeci hukuk konularını da iyi 3,8400 1,20136<br />
bilmelidir<br />
Saygın bir meslektir 3,8600 ,92604<br />
Öğrencilerin Muhasebe mesleği ve Muhasebe meslek mensuplarına bakış<br />
açılarını öğrenmek amacıyla yukarıda yazılı yargılar sıralanmış ve bu<br />
yargılara, 1-Kesinlikle Katılmıyorum, 2-Katılıyorum, 3-Kararsızım, 4-<br />
Katılıyorum, 5-Kesinlikle Katılıyorum şeklinde cevap vermeleri<br />
istenmiştir. Tablo-12’de öğrencilerin bu soruya vermiş oldukları<br />
yanıtların sonuçları görülmektedir. Buna göre öğrenciler, “İyi bir<br />
muhasebeci hukuk konularını da iyi bilmelidir” (Ort. 3,84 ve St.Sapma<br />
1,20136) ve “Muhasebecilik saygın bir meslektir” (Ort. 3,86 ve St.<br />
Sapma 0,92604) yargılarına olumlu (Katılıyorum/Kesinlikle<br />
Katılıyorum) yönde cevap vermişlerdir. Ağırlıklı olarak olumsuz görüş<br />
(Katılmıyorum/Kesinlikle Katılmıyorum) belirttikleri yargılar ise,” En<br />
iyi muhasebeci en az vergi ödetendir” (Ort. 2,32 ve St.Sapma 1,37678)<br />
ve “Muhasebecilik sadece yasa gereği önemlidir” yargıları (Ort. 2,32 ve<br />
St.Sapma 1,16829) olmuştur.<br />
Öğrencilerden belirtilen yargılara, Muhasebe Finansman derslerini<br />
dikkate almaları hatırlatılarak, 1-Kesinlikle Katılmıyorum, 2-<br />
Katılmıyorum, 3-Kararsızım, 4-Katılıyorum, 5-Kesinlikle Katılıyorum<br />
şeklinde katılım düzeylerini belirtmeleri istenmiştir. 1–3 arası yargılar<br />
öğrencilerin kararsız kaldıkları ama olumsuz görüşlerin (Kesinlikle<br />
Katılmıyorum/Katılmıyorum) nispeten fazla olduğu yanıtlar olmuştur. 4–<br />
7 No’lu yargılar öğrencilerin kararsız kaldıkları konulardandır. 8.yargı<br />
öğrencilerin kararsız kaldığı ama bunun yanında olumlu görüşlerinde<br />
(Kesinlikle Katılıyorum/Katılıyorum) fazla olduğu bir yargıdır. 9–24<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
144 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
arası yargılar öğrencilerin olumlu görüşlerinin ağrılık kazandığı yargılar<br />
olmuştur.<br />
Tablo 13:<br />
Öğrencilerin Muhasebe - Finans Dersleri İle İlgili Görüşleri<br />
Ortalama Std. Sapma<br />
1 Anlatılan dersleri gerçek hayatta hiç kullanmayacağım 2,5800 1,23040<br />
2 Ders süreleri az 2,8600 1,10675<br />
3 Dersler çok zevkli 2,9000 1,07381<br />
4 Ders anlatılırken öğretim üyesi taleplerimizi dikkate almamaktadır 3,0600 1,21907<br />
5 Ders süreleri çok uzun 3,0800 1,02698<br />
6 Dersler çok karmaşık 3,1200 1,11831<br />
7 Derslerde kullandığımız kitaplar yeterlidir 3,1400 1,06924<br />
8 Dersler çok sıkıcı 3,1633 1,12448<br />
9 Öğretim üyesi pratiği göz ardı etmektedir 3,2800 1,21286<br />
10 Derslerde kullandığımız kitaplar kapsamlıdır 3,3400 ,98167<br />
11 Tartışmaya yer verilmelidir 3,5600 1,07210<br />
12 Aktüel konular işlenmelidir 3,6200 1,10454<br />
13 Sınıftaki öğrenci mevcudu çok yüksek 3,9600 1,10583<br />
14 İnternetten konuyla ilgili gelişmeleri takip edilmelidir 3,9800 ,86873<br />
15 Sınıflar şubeler bölünmeli ve daha homojen sınıflar 4,0600 1,03825<br />
oluşturulmalıdır<br />
16 Öğretim üyesi ders sevdirmede etkendir 4,1200 1,11831<br />
17 Dersi takip ederken Kitap dışı araçlar kullanılmalıdır 4,1800 ,82536<br />
18 Teknolojik gelişmeler derse etki etmeli 4,2400 ,79693<br />
19 Ders programları mesleki ve ekonomik gelişmelere göre gözden 4,2400 ,74396<br />
geçirilmelidir<br />
20 Gerekirse 1. sınıftan başlayarak öğrenciler sanal şirketler kurmalı 4,3000 ,78895<br />
ve bunların başarısı da değerlendirilmelidir<br />
21 Ders dışında konuyla ilgili araştırmalar yapıyor meslek dergileri 4,3200 ,76772<br />
takip edilmelidir<br />
22 Teorik anlatım pratik hayatta kullanılacak şekilde anlatılmalıdır 4,4200 ,92780<br />
23 Staj zenginleştirilmeli ve işlevsel hale sokulmalıdır 4,4200 ,85928<br />
24 Dünyadaki gelişmeler takip edilmelidir 4,5306 ,58102<br />
Tablo 14:<br />
Öğrencilerin Muhasebe Mesleğini Tercih Etme Nedenlerine İlişkin<br />
Veriler<br />
Ortalama Std. Sapma<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 145<br />
Ailesel nedenler (Aileden birinin muhasebeci olması, Aile işinde 2,2200 1,16567<br />
muhasebeciye olan ihtiyaç vb.)<br />
Örnek aldığım kişinin muhasebeci olması 2,4600 1,16426<br />
Öğretim üyesinin motivasyonu 2,9600 1,29300<br />
Muhasebeden hoşlanma 3,2000 1,41421<br />
İyi para kazanmak için yeterli 3,2800 ,94847<br />
Öğrencilere muhasebe mesleğini tercih etmelerinin muhtemel nedenleri<br />
olabilecek birtakım yargılar sıralanmış ve bu yargılara 1-Kesinlikle<br />
Katılmıyorum 5-Kesinlikle Katılıyorum aralığında cevap vermeleri<br />
istenmiştir. Buna göre öğrencilerin muhasebe mesleğini tercih<br />
etmelerinin nedeni olarak, cevaplayıcının muhasebeye olan kişisel ilgisi<br />
ve cevaplayıcının muhasebe mesleğini iyi bir kazanç kapısı olarak<br />
görmesi yargıları bulunmuştur.<br />
Tablo 15:<br />
Öğrencilerin Çalışma Şekillerine İlişkin Veriler<br />
Ortalam Std.<br />
a Sapma<br />
Dersleri takip ederim 1,1600 ,37033<br />
Dersleri takip eder ve not alırım 1,3400 ,47852<br />
Sınav akşamları çalışmam sadece ders geçmek için 1,6400 ,48487<br />
yeterlidir<br />
Sınav akşamları çalışmak yeterlidir 1,7400 ,44309<br />
Günlük olarak tekrar ederim 1,8600 ,35051<br />
Öğrencilerin, ders çalışma alışkanlıklarını belirlemek amacıyla,<br />
belirtilen çalışma şekillerinden kendilerine uyanları 1–Evet, uymayanları<br />
2–Hayır şeklinde işaretlemeleri istenmiştir. Buna göre öğrenciler, dersleri<br />
takip etmekte, aynı zamanda derslerde not aldıklarını belirtmektedirler.<br />
Tablo 16:<br />
Muhasebe Finansman Derslerinde Bilgisayar Kullanımı ve<br />
Uygulamalarının Yeterliliğine İlişkin Görüşler<br />
Ortalam<br />
a<br />
Std.<br />
Sapma<br />
Laboratuarımız yeterlidir 1,7143 ,45644<br />
Finansal analiz programları ile analiz 1,7143 ,45644<br />
yapabilmek için gerekli eğitim verilmektedir<br />
Muhasebe paket programlarının kullanımı için 1,7347 ,44607<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
146 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
gerekli donanıma sahibim<br />
Borsa analizi yapabilmekteyiz 1,8163 ,39123<br />
Öğrencilerden Muhasebe–Finansman derslerinde bilgisayar kullanımı ve<br />
uygulamaları ile bu durumun sonuçları olarak ortaya çıkabilecek olan<br />
yargılara 1-Evet yeterli, 2-Hayır yetersiz şeklinde cevap vererek katılıp<br />
katılmadıklarını belirtmeleri istenilmiştir. Tablo-16’da ortaya çıkan<br />
sonuca göre, KSÜ İİBF İşletme bölümü öğrencileri, Muhasebe-<br />
Finansman derslerinde bilgisayar kullanımı ve bilgisayar uygulamalarına<br />
ilişkin sonuçların ve standart sapma değerlerinin birbirlerine çok yakın<br />
oldukları bulunmuş olmakla beraber, en yüksek ortalama değeri “Borsa<br />
Analizi Yapabilmekteyiz” (Ort.1,8163 ve St.Sapma 0,39123) yargısı<br />
almıştır.<br />
Tablo 17:<br />
Öğrencilerin Derslere Konsantre Olamama Sebepleri<br />
Ortalama<br />
Std. Sapma<br />
Ailevi nedenler 2,0800 1,08496<br />
Geldiğim çevre nedeniyle yaşadığım uyum sorunları 2,4792 1,20265<br />
Arkadaş çevrem 2,7755 1,24608<br />
Sınıfın fiziki durumu 2,9000 1,23305<br />
İstemediğim halde burada olmam 2,9000 1,26572<br />
Öğretim üyesinden kaynaklanan sorunlar 2,9200 1,19249<br />
Öğrencilerin derslere konsantre olmaları için yapılabilecek<br />
düzenlemelerle ilgili öneriler sunmak ve tavsiyelerde bulunmak<br />
amacıyla, cevaplayıcılara konsantrasyonlarını olumsuz etkileyebilecek<br />
birtakım nedenler sıralanmış ve kendi konsantrasyon düzeylerine<br />
olumsuz etkilerinin olup olmadığını 1-Kesinlikle Katılmıyorum, 5-<br />
Kesinlikle Katılıyorum şeklinde işaretleyerek belirtmeleri istenmiştir.<br />
Ancak belirtilen nedenlerden hiçbirisi öğrenciler tarafından<br />
konsantrasyonu olumsuz etkileyebilecek düzeyde görülmemektedir.<br />
Tablo 18:<br />
Öğrencilerin Muhasebe Kavramlarına İlişkin Bilgi Düzeylerinin Dağılımı<br />
Ortalama Std. Sapma<br />
Bilanço 1,3878 ,49229<br />
İşletme Defteri 1,4286 ,50000<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 147<br />
Tek Düzen Muhasebe Sistemi 1,4286 ,50000<br />
7/B 1,4490 ,50254<br />
İrsaliyeli Fatura 1,4694 ,50423<br />
7/A 1,4694 ,50423<br />
Serbest Muhasebeci 1,4694 ,50423<br />
Fatura 1,4694 ,50423<br />
Yeminli Mali Müşavir 1,5102 ,50508<br />
Muhasebe Bilgi Sistemleri 1,5306 ,50423<br />
Beyanname doldurabiliyor musunuz? 1,5532 ,50254<br />
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir 1,5714 ,50000<br />
Türkiye Muhasebe Standartları 1,5918 ,49659<br />
Denetim 1,6531 ,48093<br />
Bütçeleme 1,7083 ,45934<br />
Vergi Kanunları 1,7551 ,43448<br />
Sermaye Piyasası Kurulu 1,7708 ,42474<br />
Bankacılık Düzenleme Denetleme Kurulu 1,8367 ,37344<br />
Uluslararası Muhasebe standartları 1,8571 ,35355<br />
Öğrencilere bilgi sahibi olmaları beklenen Muhasebe–Finansman<br />
terimlerinden bazıları sıralanarak, bilgi sahibi olduklarını 1–Evet,<br />
olmadıklarını 2–Hayır şeklinde işaretlemeleri istenmiştir. İşaretlemeler<br />
neticesinde öğrencilerin büyük çoğunluğunun, Bilanço, İşletme Defteri,<br />
Tek Düzen Muhasebe Sistemi, 7/B, İrsaliyeli Fatura ve 7/A, Serbest<br />
Muhasebeci, Fatura kavramları hakkında bilgi sahibi olduklarını<br />
belirttikleri sonucuna ulaşılmıştır. Bunun dışında kalan diğer kavramlar<br />
hakkında ise öğrencilerin büyük çoğunluğu bilgi sahibi olmadıklarını<br />
belirtmişlerdir.<br />
Tablo 19:<br />
Öğrencilerin Muhasebe Meslek Mensuplarının Bilmesi Gereken<br />
Kanunlara İlişkin Görüşleri<br />
Ortalama<br />
Std. Sapma<br />
İcra İflas Hukuku 3,6400 1,12050<br />
Gelir Vergisi Kanunu 4,0200 1,07836<br />
Kurumlar Vergisi Kanunu 4,0600 ,93481<br />
Borçlar Kanunu 4,0612 ,85167<br />
Türk Ticaret Kanunu 4,1200 ,93982<br />
Vergi Usul Kanunu 4,2400 ,91607<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
148 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
Belli başlı kanunlar sıralanarak, öğrencilerden sıralanan bu kanunlardan<br />
iyi bir muhasebecinin bilmesi gerektiğini/gerekmediğini düşündüklerini<br />
1-Kesinlikle Gereksiz, 5-Kesinlikle Gerekli şeklinde cevaplandırmaları<br />
istenmiştir. Öğrencilerin verdikleri cevaplar sonucunda, öğrencilerin<br />
büyük çoğunluğunun iyi bir muhasebe meslek mensubunun sıralanan<br />
kanunların tamamını bilmesi gerektiğini düşündükleri sonucuna<br />
ulaşılmıştır.<br />
Tablo 20:<br />
Öğrencilerin Muhasebe Mesleğini Tercih Etmeme Nedenlerine İlişkin<br />
Veriler<br />
Ortalama<br />
Sınavlar vb fazlalığı 2,9800 1,16916<br />
Bu meslek için yeterince bilgiye sahip olmamam 3,0000 1,17803<br />
Çok yoğun bir yaşam 3,0200 1,33233<br />
Sınavların zorluğu 3,1000 1,29756<br />
Sürecin çok uzun bir zaman alması 3,4600 1,26507<br />
Std. Sapma<br />
Öğrencilerin neden muhasebe mesleğini tercih etmeyeceklerini ölçmek<br />
amacıyla, olası nedenler sıralanarak, bu nedenleri 1-Kesinlikle<br />
Katılmıyorum, 5-Kesinlikle Katılıyorum şeklinde derecelendirmeleri<br />
istenmiştir. Buna göre “Sürecin çok uzun bir zaman alması” temel etken<br />
olarak görülmektedir.<br />
Tablo 21:<br />
Öğrencilerin Staj Uygulamasının Gerekliliğine Dair Görüşleri<br />
Frekans %<br />
Evet 46 92,0<br />
Hayır 4 8,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Grafik 8:<br />
Staj Uygulamasının Gerekliliği<br />
Evet; 46<br />
Hayır; 4<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 149<br />
Öğrencilere staj uygulaması gerekli olup olmadığı sorulduğunda, 46<br />
öğrenci (% 92) evet staj uygulaması gerekli yanıtını verirken geriye kalan<br />
4 öğrenci (% 8) hayır gereksiz cevabını vermiştir.<br />
Tablo 22:<br />
Öğrencilerin Staj Uygulamasının Yeterliliğine Ait Görüşleri<br />
Frekans %<br />
Evet 4 8,0<br />
Hayır 46 92,0<br />
Toplam 50 100,0<br />
Grafik 9:<br />
Staj Uygulamasının Yeterliliği<br />
Hayır; 46 Evet; 4<br />
Daha sonra öğrencilere staj uygulaması yeterli midir? diye sorulduğunda,<br />
4 öğrenci evet yeterlidir şeklinde cevap verirken, 46 öğrenci staj<br />
uygulamasının yetersiz olduğunu beyan etmişlerdir.<br />
Sonuç ve Değerlendirme<br />
Ankete katılmış olan öğrenci ana kütlesinin bay ve bayan dağılımı eşit<br />
sayıdadır. Ailelerin yaşadığı bölgeler Akdeniz, Güneydoğu ve Doğu<br />
Anadolu bölgeleri olup, orta düzey gelire sahiptirler.<br />
Diğer bir soru ile iyi ya da orta gelir seviyesi olarak farklı seçenekler<br />
işaretlenmiş olsa da ailelerin gelir seviyeleri 300 ile 600 YTL. arasında<br />
değişen bir gelir elde eden ailelere mensup öğrenciler oldukları önemli ve<br />
dikkat çekici bulunmuştur.<br />
Okudukları bölümü planlayarak okuyanların sayısı planlamadan<br />
bulunanlara eşit sayılabilecek sayıdadır.<br />
Öğrenci ailelerinin Muhasebe ve Finansman Anabilim dalı ile ilgili<br />
sahalarda iştigal edilen işlerde çalışmadıkları ve Muhasebe mesleğine %<br />
80 oranında mensup olmadıkları görülmüştür.<br />
Bankacılık, finans, mali müşavirlik meslekleri okul sonrasında<br />
öğrencilerin iş olarak seçmek istedikleri hedefleri arasındadır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
150 Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma...<br />
Derslerde kullanılan öğretim yöntemlerine ilişkin olarak İİBF’lerde<br />
eğitilen ve yarın iş hayatının değişik kademelerinde öğrendiklerini<br />
uygulayacak olan bu öğrencilerin verdikleri cevaplar, Muhasebe<br />
Finansman sahası için önemli bir geri bildirim olarak kabul edilmelidir.<br />
Bunlar anket uygulamasına verilen cevaplar dikkate alınarak sıralanacak<br />
olursa;<br />
Uygulama araştırmalarına derslerde yer verilmemektedir, dersler sadece<br />
anlatılmaktadır, örnek olaylar kullanılmamaktadır, ödev verilmemekte<br />
sadece derste verilenlerle yetinilmektedir, özetlere yer verilmemekte ve<br />
grup çalışması yapılmamaktadır.<br />
Temel dersler olarak tanımlanabilecek, Genel Muhasebe, Envanter<br />
Bilanço gibi dersler öğrencilerce en verimli geçtiği düşünülen dersler<br />
olarak görülmektedir. Bu dersleri verimliden verimsize göre şu şekilde<br />
bir sıralama takip etmiştir. Şirketler Muhasebesi, Muhasebe Denetimi,<br />
Finansal Yönetim, Borsa, Maliyet Muhasebesi, Vergi, Yönetim<br />
Muhasebesi, Bütçeleme, Yatırım Planlama, Finansal Tablolar Analizi,<br />
Para Banka, Banka Muhasebesi ve İhtisas Muhasebesi dersleri takip<br />
etmiştir.<br />
Kişisel bilgi düzeyindeki artışlar öğrenciler tarafından ders düzeyinin<br />
yeterliliği konusunda belirleyici bir unsur olarak düşünülmektedir.<br />
İyi bir meslek mensubunun hukuksal konularda da bilgi seviyesinin<br />
yüksek olmasının gerekliliğine, aktüel konulara ve tartışmaya yer<br />
verilmesi gerektiğine ve mesleğin saygınlığına öğrenciler tarafından<br />
vurgu yapılmıştır.<br />
Tartışmaya yer verilmesinin gerekliliği, teorinin dışında pratik hayatın<br />
gerçekleriyle uyumlu olması gerektiğine özellikle vurgu yapıldığı<br />
görülmüştür. Derslerin teorikleştikçe hayatın pratiğinde hiç<br />
kullanılmayacağına olan inanç, sınıf mevcutlarının fazlalığı, ders<br />
sürelerinin uzunluğu ve derslerin karmaşıklığı, dersi veren öğretim<br />
üyesinin öğrencinin taleplerini görmezden gelmesi, ders kitaplarının<br />
yetersizliği gibi değişkenlere verilen cevaplar olumsuz fikir belirtmede<br />
esas alınan maddeler olmuştur. İyi bir gelir sahibi olunması yönündeki<br />
istek ve muhasebe disiplinin öğrenci tarafından sevilmesi meslek<br />
mensubu olma isteğinde en çok etkili olan faktörler olduğu gözlenmiştir.<br />
Öğrencilerin dersleri takip ederek ve not alarak ders çalıştıkları, günlük<br />
olarak tekrar etmedikleri ve bilgi işlem teknolojisinin çok uzağında<br />
oldukları söylenebilecek sonuçlar arasındadır. Laboratuar ortamının<br />
yetersizliği, finansal analiz programları ile analiz yapabilmek için gerekli<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı Derslerinin Anlatılma ve Algılanma... 151<br />
eğitimin verilmediği, paket programların kullanımı için yeterli donanıma<br />
sahip olmadıkları ve kesinlikle borsa analizi yapamadıkları da ankete<br />
ilişkin verilen işlenmesinden elde edilen sonuçlardandır.<br />
Öğrencilerin istemediği halde burada olmaları ve öğretim üyesinden<br />
kaynaklanan sorunlar derslere konsantre olamama en önemli etkenler<br />
olmuştur.<br />
Öğrencilerin büyük çoğunluğunun, Bilânço, İşletme Defteri, Tekdüzen<br />
Muhasebe Sistemi, 7/A ve 7/B, İrsaliyeli Fatura, Fatura, Serbest<br />
Muhasebeci gibi kavramlar hakkında öğrencilerin büyük çoğunluğunun<br />
bilgisi olduğu gözlenmiş olup öğrencilerin yine büyük çoğunluğunun<br />
nitelikli bir meslek mensubunda kanunların ve güncel mevzuatın<br />
bilinmesi gerektiği yönünde bir kanaat hâkimdir.<br />
Sürecin çok uzun olması, sınav evrelerinin zorluğu ve yoğum tempolu bir<br />
yaşam öğrencilerin muhasebe finansman anabilim dalı ile ilgili<br />
mesleklere yönelmelerinde tercih edilmeme yönünde etkili olan en başta<br />
gelen sebepler olmuşlardır.<br />
Staj uygulamasına verilen cevapların çok yüksek oranda gerekli olduğu<br />
yönünde verilen cevaplar okulda verilen bilginin kesinlikle hayatın<br />
pratiği ile uyumlu olmasını ve pratik bazda eğitim verilmeye<br />
çalışılmasının gerekliliğini de ortaya koymaktadır. Ama stajlardaki<br />
yeterlilik ve verimliliğe ilişkin düşüncelerin çok büyük oranda yetersiz<br />
olduğu ve stajların geçiştirildiği de en bariz bir gerçek olarak karşımıza<br />
çıkmaktadır.<br />
Bu çalışma ile muhasebe ve finansman anabilim dalı derslerinin<br />
anlatılma ve anlaşılma düzeyleriyle ilgili olarak örnek İİBF üzerinde<br />
irdelemelerde bulunulmuştur. Son söz olarak anabilim dalımız derslerinin<br />
anlatılma ve algılanma düzeyleri dersi veren ve alan kişilerin yetenek,<br />
ilgi, istek düzeyleriyle doğru orantılıdır. Prof.Dr. Göksel Yücel’in bir<br />
makalesinde sarf ettiği şu sözlere de bu çalışmanın sonunda yer<br />
vermeden geçemeyeceğim: “Sokrat’ın üniversitesinde tepegöz yoktu,<br />
belki tahta bile yoktu, kıyafetine bile dikkat etmezdi ama unutmayalım ki<br />
o Eflatun’u yetiştirdi.”<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
LOJİSTİK MALİYET YÖNETİMİ: LOJİSTİK MALİYETLER VE<br />
LOJİSTİK MALİYET MUHASEBESİ<br />
Yunus CERAN<br />
Niğde Üniversitesi<br />
Ali ALAGÖZ<br />
Selçuk Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
Logistics is the operation of managing the transporting and storing of products and<br />
information. A successful logistics operation decreases the costs, accelerates the<br />
businesses and increases the customer satisfaction. Gaining the logistics activities from<br />
an external company is preferred mainly because this strategy helps manufacturing<br />
companies to focus on the main businesses, decrease costs and satisfy customers.<br />
Logistics costs incurred after logistics activities came up in all business departments<br />
especially marketing, sales and distribution, management, production and supply. Global<br />
competition environment forces businesses to decrease costs and therefore, gain<br />
competitive advantage. Based on the logistics cost management and accounting, logistics<br />
costs are observed and analyzed to make logistics decisions.<br />
Keywords: Logistics, Logistics Costs, Cost Management, Logistics Cost Management,<br />
Logistics Cost Accounting.<br />
GİRİŞ<br />
K<br />
üresel ekonomik ortamın bir sonucu olarak sürekli değişen<br />
rekabet koşullarının ürün yaşam sürelerini kısaltması, Ar-<br />
Ge giderlerini artırması, artan pazarlama, satış ve dağıtım<br />
giderlerinin ürün kar marjlarını düşürmesi, yeni teknoloji kullanımının<br />
artması, endüstri kaynaklarının azalması, tüketici gereksinimlerine ve<br />
yararına en uygun özelliklere sahip mal ve hizmetlerin düzenlenmesi<br />
gereği maliyet düşürmeye yönelik yeni destek ve bakım sistemlerinin<br />
geliştirilmesi lojistik faaliyeti gereksinimini artırmıştır. Lojistik<br />
faaliyetlerin ise, dışarıdan bir firmadan sağlanması üretim işletmelerinin<br />
ana faaliyet konularına odaklanmasına, maliyetlerin düşürülmesine ve<br />
müşteri memnuniyetine olanak sağlaması nedeniyle tercih edilmektedir.<br />
Şiddeti gittikçe artan küresel rekabet ortamında işletmelerin, pazar<br />
paylarını ve karlarını artırılabilmesi ve koruması için en önemli<br />
faaliyetlerden biride düşük maliyetli girdi temini ile üretilen mal ve<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
154 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
hizmetlerin rekabet edebilir fiyatta (maliyet), kalitede (kalite) ve<br />
zamanda (hız) pazara sunulmasını sağlayan lojistik faaliyetlerin<br />
tüketicilerin beklentilerine, arzu ve isteklerine uygun olarak tasarlanması,<br />
en uygun maliyet düzeyini yakalamalarıdır.<br />
Bu çalışma ile, ülkemizin coğrafi konumu nedeniyle uluslararası bir<br />
lojistik üssü konumuna gelmesi ve son yıllarda her yıl % 10 büyüyen bir<br />
lojistik sektöre sahip olması dolayısıyla sektörün gelişerek daha da<br />
büyümesi için lojistik maliyetlerin iyi analiz edilerek (Süreç<br />
Maliyetleme/Faaliyete Dayalı Maliyetleme), yönetilmesi (lojistik maliyet<br />
yönetimi) ve lojistik maliyetlerin düşürülmesi konusunda farklı bir bakış<br />
açısı verilmek istenmektedir.<br />
1. Lojistik Kavramı ve Önemi<br />
Lojistik kavramı, Yunanca kökenli olup, hesaplama yapmada yetenekli,<br />
herhangi bir nedene yönelik aritmetik ilişkilendirme anlamına gelen<br />
“logistikos” kelimesinden başkalaşarak türemiştir. İlk olarak 1840 yılında<br />
Fransız Akademisi tarafından taşımacılık şekillerini birleştiren ve<br />
koordine eden anlamına gelen “logistique” olarak tanınmıştır. Askeri bir<br />
terim olarak daha yaygın bir kullanım alanı bulan lojistik, uzun dönemde<br />
toplumun genel refah düzeyini artırmaya yardım amacıyla, ürünlerin<br />
kaynağından nihai kullanıcılarına ulaşmalarını planlamak, organize<br />
etmek, taşıma ve depolama işlemlerini gerçekleştirmek, bu süreci verimli<br />
ve optimal düzeyde çalıştırmak olarak tanımlanabilir. 1<br />
Lojistik, son yıllarda sadece malların gideceği yerlere ulaştırılmasının<br />
ötesine geçmiş, yeniliğe açık işletmelerde pazarlama stratejisinde<br />
farklılık yaratan bir unsur konumuna gelmiştir. Özellikle de, işletmelerin<br />
tüketici isteklerine derhal karşılık verme yeteneğini artırma, pazardaki<br />
konumunu, iç pazarda ve uluslararası pazarlarda rekabet gücünü koruma<br />
konularında çok önemli bir araç durumunu almıştır. 2 Lojistik, kavram<br />
olarak fabrika içindeki malzeme hareketlerini, gelen ve giden malların,<br />
malzemelerin nakliyesini (taşınmasını) ifade etmek için kullanılmaktadır.<br />
Malzeme denilince, üretim sürecinde kullanılan fiziki maddeler<br />
anlaşılmaktadır. Bu ilkmaddelere (hammadde) ek olarak, yakıt, teçhizat,<br />
1 Metin Çancı ve Murat Erdal, Lojistik Yönetimi Freight Forwarder El Kitabı-1, ( İstanbul : UTİKAD Yayını,<br />
2003), s. 86.<br />
2 İsmet Mucuk, Pazarlama İlkeleri, (İstanbul: Türkmen Kitabevi, 14. Basım, 2004), s. 280.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 155<br />
parçalar, aletler, yağlar, büro malzemeleri vb. destek kalemleri<br />
bulunmaktadır. 3<br />
Lojistik, doğru malzemenin doğru miktarda, doğru durumda, doğru<br />
yerde, doğru zamanda, doğru tüketiciye, doğru fiyatla ulaştırılmasını<br />
sağlamak için yapılması gereken faaliyetler bütünü olarak<br />
tanımlanmaktadır. 4 Lojistik, ilk madde ve malzeme akışını,<br />
depolanmasını, üretimdeki stokları, tamamlanan mamulleri, bunlara<br />
ilişkin hizmet ve bilgileri, müşteri ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla,<br />
üretim noktasından tüketim noktasına kadar planlayan, uygulayan ve<br />
etkinliği kontrol eden bir süreçtir. Lojistik, mamullerin ve bilgilerin<br />
taşınması ve depolanması yönetimidir. Başarılı bir lojistik faaliyet<br />
maliyetleri düşürürken, işleri hızlandırmakta ve müşteri hizmetlerini<br />
iyileştirmektedir. 5<br />
Lojistik, müşteri hizmetleri, talep tahmini, belge akışı, stok yönetimi,<br />
sipariş süreci yönetimi, paketleme, üretim planlaması, yedek parça ve<br />
hizmet sağlama, satın alma, depo ve dağıtım merkezi yönetimi, trafik<br />
yönetimi, malzeme işlemleri faaliyetlerinden oluşmaktadır. Lojistik,<br />
işletmeleri kar maksimizasyonu amacıyla ilk madde ve malzemeleri,<br />
parçaları ve tamamlanan mamulleri stratejik bir şekilde depolayan,<br />
akışını sağlayan ve kontrol eden, yönetsel sorumluluk dizayn etmeye<br />
yarayan bir sistemdir. 6<br />
Lojistiğin önemi işletmeye zaman ve yer faydası sağlamasıdır. Zaman<br />
faydası, üretilen mal ve hizmetlerin müşterilerin istedikleri zamanda, yer<br />
faydası ise üretilen mal ve hizmetlerin müşterilerin istediği yerde hazır<br />
olmasını ifade etmektedir. 7<br />
2. Lojistik Faaliyetler<br />
Başlangıçta ulaşım ve depolama ile sınırlı olan lojistik, küreselleşme ve<br />
teknolojik ilerlemeler sonucunda talep tahmini, stok yönetimi, ulaştırma,<br />
malzeme taşıma, ambalajlama, yer seçimi ve sipariş alma faaliyetlerini de<br />
içerir duruma gelmiştir. Bu faaliyetlere, yedek parça ve servis desteği,<br />
iade mal işlemleri, hurda ve atık malların elden çıkarılması, teslim alma,<br />
3 İ. Mete Doğruer, Üretim Organizasyonu ve Yönetimi, (İstanbul: Alfa Basım Yayın, 1. Basım, 2005), s. 403.<br />
4 Yusuf Sürmen ve Davut Aygün, ‘Türkiye’de Lojistik Faaliyetler ve Muhasebe İşlemleri-I’, MUFAD-<br />
Muhasebe ve Finansman <strong>Dergisi</strong>, Sayı: 30, Nisan-2006, ss. 54-55.<br />
5 Rüstem Hacırüstemoğlu ve Münir Şakrak, Maliyet Muhasebesinde Güncel Yaklaşımlar, (İstanbul: Türkmen<br />
Kitabevi, 2002), s. 95.<br />
6 Hacırüstemoğlu ve Şakrak, ‘Maliyet…, s. 96.<br />
7 Sürmen ve Aygün, ‘Türkiye’de Lojistik Faaliyetler ve Muhasebe İşlemleri-I’, s. 55<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
156 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
etiketleme, üretim çizelgeleme ve müşteri hizmetleri de dahil<br />
edilmektedir. 8<br />
Lojistik faaliyetler, geriye dönük lojistik faaliyetler ve ileriye dönük<br />
lojistik faaliyetler olarak iki yönlüdür. Geriye dönük lojistik faaliyetler,<br />
tedarikçilerle işletme arasındaki satın alma faaliyetini oluşturmaktadır ve<br />
çok sayıdaki değişik tedarikçilerden satın alma, sadece tek bir<br />
tedarikçiden satın alma, karma satın alma ile sanal ve ağ yapısındaki<br />
tedarikçilerden satın alma stratejileri bulunmaktadır. İleriye dönük<br />
lojistik faaliyetler ise, işletme ile dağıtım kanalları ve tüketiciler<br />
arasındaki satış faaliyetlerini kapsamaktadır. Siparişlerin alınması,<br />
faturalama ve irsaliye hizmetleri, fiziki ulaştırma (nakliye) stratejileri,<br />
dağıtım kanalındaki aracıların seçimi ve yönetimi, kredi işlemleri gibi<br />
faaliyetlerle ilgili stratejileri bulunmaktadır. 9<br />
Günümüzde lojistik faaliyetler tedarik zincirinin bir parçası olarak kabul<br />
edilmekte ve ilkmadde ve malzeme, yarımamul, mamul ve ilgili bilgilerin<br />
üretim noktasının başından tüketim noktasına kadar veya tüketim<br />
noktasından üretim noktasına kadar, müşteri gereksinimlerini karşılamak<br />
amacıyla, etkin ve düşük maliyetli bir şekilde akış ve depolanması<br />
süreçlerinin planlanması, uygulama ve kontrol edilmesi olarak<br />
tanımlanmaktadır. 10 Bu durum, lojistik faaliyetlerin akışı olarak aşağıdaki<br />
şekilde gösterilmektedir.<br />
Şekil 1:<br />
Lojistik Faaliyetlerin Akışı<br />
MADDE VE MALZEME YÖNETİMİ + FİZİKSEL DAĞITIM = LOJİSTİK<br />
DIREKT ILK MADDE VE<br />
MALZEME<br />
ÖNCEDEN MONTAJI<br />
YAPILMIŞ MADDELER<br />
İTHAL EDİLMİŞ<br />
MALZEMELER<br />
AMBALAJLAMA<br />
MALZEMELERİ<br />
ÜRETİM<br />
SÜRECİ<br />
MONTAJ<br />
YARI<br />
MAMUL<br />
BİRLEŞ<br />
TİRME<br />
VE<br />
AMBA-<br />
LAJLA<br />
MA<br />
ÜRET-<br />
LEN<br />
MAMÜL<br />
LER<br />
STOK<br />
DEPOSU<br />
DEPO-<br />
LAR<br />
DAĞI-<br />
TIM<br />
MER-<br />
KEZİ<br />
SATIN ALINMIŞ<br />
PARÇALAR<br />
ARA MAMULLER<br />
8 Sürmen ve Aygün, ‘Türkiye’de Lojistik Faaliyetler ve Muhasebe İşlemleri-I’, s. 55.<br />
9 Hayri Ülgen ve S. Kadri Mirze, İşletmelerde MADDE Stratejik VE MALZEME Yönetim, (İstanbul: YÖNETİMİ Literatür Yayıncılık 2004), s. 292.<br />
10 Ali Deran, Stratejik Maliyet Yönetimi, T.C. Kara Kuvvetleri Komutanlığı, Eğitim ve Doktrin Komutanlığı,<br />
(Ankara: 2006), s. 173.<br />
FİZİKSEL DAĞITIM<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences<br />
LOJİSTİK
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 157<br />
Kaynak: (Bingül, www.turk-ie.org/cms/index)<br />
3. Lojistik Maliyetler<br />
Basit olarak işletmede tüm taşıma, depolama ve üretim faaliyetlerinin<br />
sistematik olarak koordine edilmesi suretiyle uyumlaştırılması, taşıma,<br />
depolama ve üretim (fire ve atık maliyetleri dahil) maliyetleri toplamını<br />
en aza indirme işlemlerini kararlılıkla yürütmek olarak tanımlanan<br />
lojistik kavramı, lojistik maliyetler tanımını da içermektedir. 11<br />
3.a. Lojistik Maliyet Kavramı<br />
Lojistik süreç içinde yer alan;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Nakliye,<br />
Depolama,<br />
Stok yönetimi,<br />
Elleçleme (yükleme-boşaltma),<br />
Sipariş işleme,<br />
Ambalajlama,<br />
Satın alma ve<br />
Bilgi yönetimi faaliyetleri için katlanılan fedakarlıklar, lojistik<br />
maliyetler olarak ifade edilmektedir. 12<br />
11 Gerhard Seicht, Moderne Kosten-und Leistungrechnung, (Wien: Linde Verlag, 9.erweiterte Auflage,<br />
1997), s. 577.<br />
12 Deran, Stratejik…, s. 175.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
158 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Lojistik maliyetler, “lojistik süreçler yardımıyla gerekli kapasitelerin<br />
hazırlanması amacıyla dönemsel olarak değerlendirilen ve işletme<br />
gereksinimi olan kaynakların tüketilmesinin parasal olarak ifadesi”<br />
biçiminde tanımlanmaktadır. 13<br />
Lojistik maliyetler, hiçbir zaman sadece lojistik bölümünün maliyetleri<br />
olarak düşünülmemelidir. Bu maliyetler, pazarlama, satış ve dağıtımda,<br />
yönetimde, üretimde ve tedarikte de, daha doğrusu işletmenin tüm<br />
fonksiyon alanlarında ortaya çıkmaktadır. 14 Lojistik maliyetler, satışlarla<br />
ters orantılı olarak işlem görmekte, satışlar arttıkça lojistik maliyetlerin<br />
satış içindeki maliyet payı düşmektedir. 15<br />
3.b. Lojistik Maliyet Türleri<br />
Lojistik maliyetler, finansal muhasebe tarafından çeşitli giderlerin<br />
düzenlenmesi ve ayarlanması sonucu kaydedilerek izlenen giderlerden<br />
ortaya çıkmaktadır. Lojistik maliyet türleri, değer yaratma safhasında<br />
fonksiyonel oluşuma göre ayrılmakta ve değer yaratma süreci içinde<br />
ortaya çıkmaktadır. 16 Lojistik maliyetler, Direkt (Dolaysız) Lojistik<br />
Maliyetler ile Endirekt (Dolaylı) Lojistik Maliyetler ve Değişken Lojistik<br />
Maliyetler ile Sabit Lojistik Maliyetler olarak iki gruba ayrılmaktadır. 17<br />
3.b.i. Direkt Lojistik Maliyetler - Endirekt Lojistik Maliyetler<br />
Bir maliyet taşıyıcı biriminde daha doğrusu herhangi bir maliyetleme<br />
işleminde (ürün birimi, ürün türü, sipariş, maliyet yerleri, tüketici) direkt<br />
olarak hesaba katılan (taşıma hasarları maliyetleri gibi) maliyetler direkt<br />
lojistik maliyetlerdir. Bir maliyet taşıyıcı biriminde daha doğrusu bir<br />
tedarik işleminde ya da maliyetleme işleminde direkt olarak<br />
eklenemeyen, aksine birçok işlem için ortaklaşa ortaya çıkan lojistik<br />
maliyetler ise endirekt lojistik maliyetlerdir. Bu maliyetler, gerçek ve<br />
gerçek olmayan lojistik endirekt maliyetler olarak ayrılmaktadır. 18<br />
3.b.ii. Değişken Lojistik Maliyetler ve Sabit Lojistik Maliyetler<br />
13 Christoph Siepermann, ‘Logistikkosten’, WiSu-Das Wirtschaftsstudium, Heft:7, 2003, s. 879.<br />
14 Seicht, ‘Moderne…’, s. 577.<br />
15 Hacırüstemoğlu ve Şakrak, Maliyet…, s. 96.<br />
16 Siepermann, ‘Logistikkosten’, s. 879.<br />
17 Siepermann, ‘Logistikkosten’, ss. 879-880.<br />
18 Siepermann, ‘Logistikkosten’, s. 880.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 159<br />
Değişken lojistik maliyetler, maliyet etkileme büyüklükleri/ölçülerine<br />
(genellikle faaliyet, hacim) bağımlılık içinde faaliyetler arttıkça, artan<br />
otomatik olarak değişen maliyetlerdir. Maliyet değişim ölçüsüne göre<br />
değişken lojistik maliyetler şöyle bir ayrıma tabi tutulmaktadır: 19<br />
Doğrusal artan değişken lojistik maliyetler (Komisyoncu<br />
ücretleri gibi),<br />
Kademeli/Artan oranlı-ani artarak yükselen (Progressive)<br />
lojistik maliyetler (İşletme içi taşıma sisteminin enerji<br />
maliyetleri gibi),<br />
Azalan (Degressive) lojistik maliyetler (iskonto/indirim<br />
derecelendirmeyle ilişki içinde lojistik hizmeti sunucuların<br />
aşırı kullanım maliyetleri gibi),<br />
Faaliyet arttıkça azalan/düşen (Regressive) lojistik maliyetler,<br />
(canlı hayvanlar için hava navlunu / hava yoluyla taşıma da<br />
dağıtım (aktarma) deposu ısıtma giderleri gibi).<br />
Sabit Lojistik Maliyetler, maliyet etkileme büyüklükleri / ölçülerinin<br />
somut düzeyinden bağımsız olarak ortaya çıkan maliyetlerdir (sözleşme<br />
süreleri ve feshi ihbar süreleri gibi). Faaliyetlere bağlı olmayan<br />
maliyetler, hazırlık ya da kapasite maliyetleri de denilebilir. Sabit lojistik<br />
maliyetler; mutlak sabit lojistik maliyetler ve basamaklı (sıçrama) sabit<br />
lojistik maliyetler olarak ayrılmaktadır: 20<br />
Mutlak sabit lojistik maliyetler; lojistik faaliyetler artsa bile,<br />
mutlak olarak sabit kalan maliyetlerdir (Depo binasının<br />
sigorta ve amortisman giderleri),<br />
Basamaklı (sıçrama) sabit lojistik maliyetler; belirli bir hacimfaaliyet<br />
aralığında sabit kalan ve diğer yandan aralık sınırının<br />
sıçrama göstermesi, aniden değişmesi sonucu faaliyet<br />
değişimi ölçüsünden bağımsız olarak azalan, gerileyen<br />
maliyetlerdir (Ek depo binaları kira giderleri).<br />
Lojistik maliyetleri genel olarak aşağıda olduğu gibi<br />
sınıflandırmak ve açıklamak olanaklıdır. 21<br />
19 Siepermann, ‘Logistikkosten’, s. 880.<br />
20 Siepermann, ‘Logistikkosten’, s. 880.<br />
21<br />
Sezayi Dumanoğlu, ‘Lojistik Maliyetler ve Etkili Bir Raporlama Tekniğine Uygun Olarak Lojistik<br />
Maliyetlerinin İzlenmesi’, MÖDAV-Muhasebe Bilim Dünyası <strong>Dergisi</strong>, <strong>Cilt</strong>:7, Sayı:2, Haziran-2005, s. 157.;<br />
Deran, Stratejik…, ss. 177-183.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
160 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Taşıma Maliyetleri: Ürünün (mal veya hizmet) işletmeye<br />
girişinden, çıkışına ve müşteriye ulaşıncaya kadar<br />
gerçekleşen, taşınan ürünün ağırlığı, hacmi, tehlikeli ürün<br />
olup olmaması, taşınacağı mesafe gibi değişkenlere bağlı<br />
olarak ortaya çıkan maliyetlerdir. Taşıma maliyetlerini,<br />
alışlara, sevkiyata veya her bir müşteriye ilişkin taşıma<br />
maliyetleri olarak ayrıma tabi tutabiliriz. Günümüzde birçok<br />
işletmenin dış kaynak (outsourcing) kullanarak yerine<br />
getirdiği taşıma faaliyetlerinden biri olan dağıtım hizmetleri<br />
maliyetlerinin düşürülmesiyle taşıma maliyetleri de<br />
düşürülebilmektedir. Zira, dağıtım maliyetleri içinde en<br />
önemli paya taşıma maliyetleri sahiptir.<br />
Depolama Maliyetleri: Depolanan ilkmadde (hammadde) ve<br />
malzeme, yarımamul ve mamullerin depolanmasına ilişkin<br />
maliyetler olup, depolama ve ambar faaliyetleri, fabrika ve<br />
depo yeri seçim süreçlerinde ortaya çıkmaktadır. Depolama<br />
için gerekli olan kira, işçilik, amortisman, aydınlatma, ısıtmasoğutma,<br />
havalandırma, enerji gibi sabit ve değişken maliyet<br />
niteliğindeki maliyet unsurlarından oluşmaktadır. İşçilikle<br />
ilgili maliyetler yarı sabit (malzeme ve mal akışı arttığında ek<br />
işçiye gereksinim olduğundan) olurken, depo kirası veya<br />
amortismanlar (stok miktarından bağımsız) sabittir.<br />
Sipariş İşleme ve Haberleşme Sistemleri (Sipariş Süreci)<br />
Maliyetleri: Siparişlerin olanaklı olduğu kadar hızlı teslimi iyi<br />
bir sipariş işleme, haberleşme (iletişim) ve kaliteli bilgi<br />
gerektirmektedir. Bu da etkinliği ve maliyetleri<br />
etkilemektedir. Sipariş alma-verme, yerine getirme, siparişe<br />
ilişkin bilgilerin ilgili yerlere iletilmesi ve taşıma bilgisi gibi<br />
iç ve dış maliyetlerden oluşmaktadır.<br />
Müşteri Hizmetleri Maliyetleri: Müşterilere verilen sipariş<br />
gerçekleştirme, iade mallar, servis ve yedek parça desteği gibi<br />
hizmetler sonucu ortaya çıkan maliyetlerdir.<br />
Stok Bulundurma Maliyetleri: Farklı cins ve miktarlardaki ilk<br />
madde ve malzeme, yarımamul, mamul veya mal ve<br />
hizmetlerin işletmeye maliyetinin ve bu maliyetlerinde toplam<br />
lojistik maliyetler içindeki payının bilinmesi, lojistik maliyet<br />
yönetimi açısından oldukça önemlidir. Stok kontrolü,<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 161<br />
paketleme, yenileme ve atıkların imhası gibi faaliyetlerle<br />
oluşan, aşırı stok bulundurma ya da az stok bulundurmanın<br />
fırsat maliyeti, sigorta ve vergiler, envanter sisteminden ve<br />
hasarlardan kaynaklanan, eskimeler, çalınma, yer değiştirme<br />
vb. gibi maliyetler, lojistik maliyetleri içerisinde en yüksek<br />
paya sahip olduğu bilinen stok bulundurma maliyetleridir.<br />
Stok miktarına göre değişen stok bulundurma maliyetlerini,<br />
sermaye maliyeti (stoklara bağlanan sermaye, optimum stok<br />
düzeyinde stoklara yatırım yapılması), stok hizmet maliyeti<br />
(stokların elde bulundurulması nedeniyle katlanılan sigorta<br />
vb. giderler), depolama alanı maliyeti (stok yerlerinin<br />
yeniden düzenlenmesi, sevkiyatı, ısıtma gibi değişken<br />
maliyetler), stok riski maliyetleri (moda değişmesi, bozulma,<br />
hasar görme, eskime nedeniyle katlanılan maliyetler) ve stok<br />
aktarma maliyeti (malların demode olması olasılığında bir<br />
mağazadan başka bir mağazaya-fabrika satış mağazasına<br />
aktarmada katlanılan yükleme, boşaltma ve taşıma<br />
maliyetleri) olarak gruplandırmakta olanaklıdır.<br />
Birim Miktar (Mamul Parti) Maliyetleri: Dağıtımı<br />
gerçekleştirilecek ürünlerin, sayısına, hacmine ve ağırlığına<br />
göre değişebilen mamul hazırlama, kapasite, mamul elleçleme<br />
maliyetleri gibi satın alınan, satılan, dağıtımı yapılan<br />
mamullerin, mal ve hizmetlerin birim miktarları arttıkça artan<br />
maliyetlerdir.<br />
Başka bir sınıflandırmaya göre de yukarıda sözü edilen ve tedarik<br />
zincirinin her aşamasında ortaya çıkan lojistik maliyetleri: 22<br />
Giriş lojistiğine (kabul) ilişkin maliyetler,<br />
Depolama ve elleçlemeye (yükleme-boşaltma) ilişkin<br />
maliyetler ve<br />
Çıkış lojistiğine (sevkiyat-yollama) ilişkin maliyetler olarak<br />
üç grupta toplamak olanaklıdır.<br />
Lojistik maliyetleri oluşturan maliyetlerin tanımlaması ve<br />
sınıflandırılması nasıl yapılırsa, yapılsın maliyet yönetimi lojistikte<br />
büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle lojistik faaliyetlerin işletmelerde<br />
toplam maliyetleri artırması, küresel rekabet ortamında avantaj sağlama,<br />
22 Deran, Stratejik…, s. 185.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
162 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
avantajı koruma ve karlılık açısından lojistik maliyetlerin düşürülmesini<br />
gerektirmektedir. Bu da ancak etkin bir lojistik maliyet yönetimi ile<br />
gerçekleştirilebilir.<br />
4. Lojistik Maliyet Yönetimi<br />
Maliyet muhasebesi, tarihsel bir perspektife dayalı olarak maliyetlerin<br />
raporlanmasına odaklanmaktadır. Maliyet yönetimi ise, maliyetlerin<br />
planlanması, yönetimi ve düşürülmesinde öncelikli ve aktif bir rol<br />
oynamaktadır. Bu nedenle maliyet yönetimi, maliyet muhasebesine<br />
nazaran daha geniş kapsamlı bir kavramdır. Maliyet yönetiminin temel<br />
amacı, dünya pazarlarında kalite, maliyet, zaman, ve fonksiyonellik<br />
açısından rekabet edilebilir mal ve hizmet üretiminde kaynakların etkin,<br />
verimli kullanımı için yöneticilere yardımcı olacak bilgileri sağlamaktır. 23<br />
Bu açıdan maliyet yönetimi, maliyet ölçütlerine göre bir işletmede<br />
programların, potansiyellerin ve süreçlerin düzenlenmesini ifade<br />
etmektedir. Daha doğrusu, ürün ve üretim programını farklılaştırma ve<br />
çeşitlendirme derecesiyle, üretim derinliği (üretim ya da dış alım),<br />
alternatif üretim yöntemleri ve lojistik süreçlerle ilgili ve hem de işletme<br />
kapasitesinin (üretim hacmi) uyarlanması, malzemelerin kullanım<br />
miktarı, özellikle de hammaddelerin yer değiştirmesiyle ilgili maliyetleri<br />
düşürmekte ve farklı kararları azaltmaktadır. 24<br />
Lojistik faaliyetlerdeki gelişimin, son on yılda önemli ölçüde artan<br />
lojistik maliyet baskısı ve lojistik kalitesinde artan beklentileri ortaya<br />
çıkarması nedeniyle işletmeler, çoğunlukla lojistik faaliyet süreçlerinde<br />
dış alım-sipariş ya da envanter ve zaman tamponlarının eksiksiz ve tam<br />
olarak elimine edilmesi gibi maliyet düşürme potansiyellerinin tamamen<br />
kullanımı ile karşılaşmıştır. 25 Bir maliyet düşürme aracı olan lojistik<br />
maliyet yönetiminin amacı, lojistik maliyetlerin belirlenmesi için<br />
oluşturulacak bir sistemle ürün akışlarını da yansıtarak tüketici tipi, pazar<br />
kesiti ve dağıtım kanalına göre maliyet ve gelir analizlerinin<br />
23 Münir Şakrak, Maliyet Yönetimi, (İstanbul: Yasa Yayınları, 1997), ss. 65-67.<br />
24 Michael Reiss Ve Hans Corsten, ‘Gestaltungsdomaenen des Kostenmanagements’, Handbuch<br />
Kostenrechnung, Ed: Wolfgang Maennel, (Wiesbaden: Verlag Dr. Th. Gabler GmbH, 1992), s. 1478.<br />
25 Klaus Felix Heusler, Wolfgang Stolzle ve Harald Bachmann ‘Supply Chain Event Management-<br />
Grundlagen, Funktionen und potanzielle Akteure’, WiSt-Wirtschaftswissenschaftliches Studium, 35. Jg.,<br />
Heft:1, Januar-2006, s. 19.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 163<br />
yapılmasıdır. Bu nedenle, lojistik maliyet yönetimi için öncelikle lojistik<br />
sistemin muhasebe sürecine dahil edilmesi gerekmektedir. 26<br />
Şekil 2:<br />
Lojistik Maliyet Yönetiminde Maliyet Akışı<br />
TAŞIMA<br />
MALİYETLERİ<br />
BÖLGESEL DAĞITIM<br />
MERKEZİ -1<br />
TEDARİKÇİ<br />
TAŞIMA<br />
MALİYETLERİ<br />
TAŞIMA<br />
MALİYETLERİ<br />
BÖLGESEL<br />
DAĞITIM<br />
TEDARİKÇİ<br />
MERKEZİ-2<br />
ANA DAĞITIM<br />
ÜRETİM YERİ MERKEZİ<br />
TEDARİKÇİ<br />
STOK<br />
ÜRETİM<br />
MALİYETLERİ<br />
MALİYETLERİ<br />
BÖLGESEL DAĞITIM<br />
MERKEZİ - 3<br />
İLK MADDE VE<br />
MALZEME MALİYETLERİ<br />
TAŞIMA<br />
MALİYETLERİ<br />
STOK MALİYETLERİ<br />
Kaynak: Özdemir, Lojistik Maliyet Yönetiminde…, s. 62.<br />
Lojistik faaliyetler ile; 27<br />
Maliyet yönetiminde etkinlik artmaktadır,<br />
Planlamada etkinlik ve stratejik yaklaşım sağlanmaktadır,<br />
Zaman yönetimi önem kazanmaktadır;<br />
26 F. Serkan Özdemir, Lojistik Maliyet Yönetiminde Optimizasyonla Sağlanan Etkinlik Artışının İşletmelerin<br />
Finansal Yapısı Üzerindeki Etkisinin Taşıma Maliyetleri Yönünden İncelenmesi, Yayınlanmamış Yüksek<br />
Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Ankara: 2007) s. 62.<br />
27 Gülşah Bingül, www.turk-ie.org/cms/index, 10.12.2006.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
164 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Gelişen zamanın değişen koşullarına göre, uygun çözüm<br />
yolları ve alternatifler üretilerek tepki verilebilmektedir<br />
Teknolojik yatırımlar ve alt yapı süratli gelişim<br />
sağlamaktadır.<br />
5. Lojistik Maliyet Muhasebesi ve Lojistik Maliyetlerin<br />
Muhasebeleştirilmesi<br />
5.a. Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Lojistik Maliyet Muhasebesi, yeni bir muhasebe türü değil, aksine<br />
işletmenin kurumsallaşan geleneksel maliyet muhasebesi sistemi<br />
çerçevesinde lojistik maliyetleri de içeren bir muhasebedir. Bu<br />
maliyetler, bazı performans alanlarındaki lojistik faaliyetler nedeniyle ve<br />
faaliyet maliyet yerlerinde (Faaliyete Dayalı Maliyetleme) ortaya<br />
çıkmaktadır. Lojistik maliyet muhasebesi, gerçekleşen bir proje için<br />
yapılmakta (tamamlayıcı muhasebe) ya da maliyet muhasebesi sistemi<br />
içine yerleşik, kurumsallaşmış özel bir muhasebe olmaktadır. Bununla<br />
birlikte lojistik maliyet muhasebesine, lojistik faaliyetlerin sayısal olarak<br />
anlatılır duruma getirilmesinde, lojistik maliyetlerin bu ilişki içinde<br />
hesaplanarak, kaydedilmesinde bir araç olarak gereksinim<br />
duyulmaktadır. 28<br />
5.b. Lojistik Faaliyetlerin Maliyetlendirilmesinde Süreç Maliyetleme /<br />
Faaliyete Dayalı Maliyetleme (FDM) Yaklaşımı<br />
Tedarik zincirinde toplam maliyeti belirlemek için lojistik faaliyetleri ve<br />
faaliyet maliyetlerinin neler olduğunu iyi belirlemek gerekmektedir.<br />
Süreç Maliyetleme /Faaliyete Dayalı Maliyetleme (FDM), tedarik<br />
zincirindeki işletmeler için bu kritik nitelikteki maliyet bilgisinin<br />
toplanması, analiz edilmesi ve kullanılmasını sağlayan iyi bir yaklaşım<br />
olarak kabul edilmektedir. 29 Dolayısıyla, lojistik sektöründe işletmenin<br />
ürettiği hizmetlerde kullandığı kaynakların çok çeşitli hale gelmesi,<br />
düşük maliyetleme bazlı rekabet ortamının dayatması, endirekt<br />
maliyetlerin direkt maliyetlere oranla artış göstermesi Süreç<br />
Maliyetleme/FDM yaklaşımının kullanımını yaygınlaştırmıştır. 30<br />
28 Seicht, ‘Moderne…’, s. 578.<br />
29 Melek Akgün, ‘Tedarik Zinciri Yönetiminde Bütünleşik Faaliyet Tabanlı - Hedef Maliyetleme Yaklaşımı’,<br />
MÖDAV-Muhasebe Bilim Dünyası <strong>Dergisi</strong>, <strong>Cilt</strong>:6, Sayı:1, Mart-2004, s. 77.<br />
30 Dumanoğlu, ‘Lojistik…’, ss. 158-159.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 165<br />
Süreç Maliyetleme/FDM’de maliyet taşıyıcısı olarak sadece mamul ve<br />
hizmetler değil, yönetsel kararlarda kullanılabilecek müşteriler veya<br />
dağıtım kanalları da maliyetlenebilmektedir. Süreç<br />
Maliyetleme/FDM’nin lojistik maliyetlemede uygulanabilmesi için şu<br />
aşamaları yerine getirmek gerekmektedir: 31<br />
Tedarik zinciri fonksiyonlarını analiz etmek,<br />
Süreçleri faaliyetlere bölmek,<br />
Faaliyetleri gerçekleştirmede tüketilen kaynakları<br />
tanımlamak,<br />
Faaliyet maliyetlerini belirlemek,<br />
Maliyetleri, maliyet taşıyıcıları bazında takip etmek,<br />
Toplam maliyet perspektifi ile maliyet sonuçlarını analiz<br />
etmek<br />
Süreç Maliyetleme/FDM’nin lojistik faaliyetlerin maliyetlendirilmesinde<br />
uygulanmasını bir örnekle şöylece açıklayabiliriz: 32<br />
Örnek: Tüketim malları üreten bir işletme dağıtım kanalının etkinliğini<br />
artırmak istemektedir. İşletmenin üretmiş olduğu ürünler, iki basamaklı<br />
bir tedarik zincirinden (toptan ve perakende) akarak müşterilere<br />
ulaşmaktadır. Mallar nihai tüketiciye ulaşıncaya kadar bir dizi lojistik<br />
faaliyetler gerekmektedir. Tedarik zincirindeki her işletme, satın alma<br />
(tedarik), depolama ve dağıtım olmak üzere üç temel lojistik süreç<br />
oluşturmuştur. Bu süreçler, birçok faaliyeti birleştirmektedir. Bunlardan<br />
sipariş verme ve teslim alma (kabul), satın alma sürecini oluşturmaktadır.<br />
Depolama, fiziksel depolama ve stok kontrolü olarak ayrılırken, dağıtım<br />
ise mal girişi, taşıma ve geri alımlar (iade mallar)’dan oluşmaktadır. Bazı<br />
faaliyetlerin benzer maliyet türlerini de ekleyebiliriz. Bunlar taşıma<br />
faaliyetlerinde ücretler, hizmet karşılığı ödenen ücretler, memur ve<br />
hizmetlilerin maaşları, akaryakıt, bakım ve onarım maliyetleri olarak<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Şekil 3:<br />
Tedarik Zinciri Model Yapısı<br />
Tedarik Zinciri<br />
Basamakları<br />
ÜRETİCİ TOPTANCI PERAKENDECİ<br />
31 Akgün, ‘Tedarik…’, SATIN s. 77. ALMA DEPOLAMA DAĞITIM<br />
32 Jörg Schlüchtermann ve Stefan Völkl, ‘Rekonfiguration der Logistikaktivitaeten in einer Supply Chain mit<br />
Hilfe der Prozesskostenrechnung’, Controlling, 16. Jg., Heft:7, Juli-2004, ss. 387-391.<br />
Yönetim SİPARİŞ <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> TESLİM (5: 2) 2007 AKTARMA Journal of Administrative TAŞIMA Sciences GERİ<br />
VERME<br />
ALMA<br />
ALMA<br />
ALIM
166 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Temel<br />
Lojistik<br />
Süreçleri<br />
Faaliyetler<br />
Şekil:3’teki tedarik zinciri modeli dört düzeyde şekillendirilmiştir.<br />
Burada amaç, tedarik zinciri katılımcısı işletmelerin karşılaştırılabilir<br />
lojistik faaliyetlerini belirleyerek, birim maliyetlere ulaşmaktır. Tedarik<br />
zinciri ilk düzeyde yer almış, ikinci düzey çekirdek süreçlere ayrılmış,<br />
üçüncü düzeyde faaliyetlere yer verilmiştir. Dördüncü düzey her<br />
faaliyetle ilgili maliyet türlerini göstermektedir.<br />
Tablo 1:<br />
Yeniden Düzenleme Öncesi Faaliyetlerin Toplam Maliyetleri<br />
Üretici Toptancı Perakendeci Toplam<br />
Satın Alma<br />
Sipariş Verme<br />
171.000 10.500<br />
181.500<br />
Teslim Alma 286.000 552.000 16.400<br />
854.400<br />
(Kabul)<br />
TOPLAM 286.000 723.000 26.900 1.035.900<br />
Depolama<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
1.140.000<br />
585.000<br />
486.000<br />
735.000<br />
73.350 1.699.350<br />
1.320.000<br />
TOPLAM 1.725.000 1.221.000 73.350 3.019.350<br />
Dağıtım<br />
Mal Girişi<br />
Perakendeci<br />
Toptancı<br />
Taşıma<br />
Geri Alım (İade<br />
511.500<br />
582.000<br />
610.000<br />
205.000<br />
1.240.000<br />
941.500<br />
102.000<br />
1.460 1.241.460<br />
511.500<br />
582.000<br />
1.551.500<br />
307.000<br />
Mallar)<br />
TOPLAM 1.908.500 2.283.500 1.460 4.193.460<br />
TOPLAM<br />
LOJİSTİK<br />
MALİYETLERİ<br />
3.919.500 4.227.500 101.710 8.248.710<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 167<br />
Tablo 2:<br />
Yeniden Düzenleme Öncesi Maliyet Etmenleri ve Süreç Miktarları<br />
m<br />
Faaliyetler Maliyet Üretici Toptancı Perakendeci<br />
Etmenleri<br />
Sipariş Verme Mamul Grupları 100.000 5.000<br />
Teslim Alma Paletler 200.000 100.000 10.000<br />
(Kabul)<br />
Depolama m 3 300.000 300.000 15.000<br />
Stok Kontrolü m 3 300.000 300.000<br />
Mal Girişi<br />
125.000 2.000<br />
Perakendeci<br />
Toptancı<br />
150.000<br />
300.000<br />
Taşıma Paletler 200.000 350.000<br />
Geri Alım (İade Paletler 10.000 8.000<br />
Mallar)<br />
Lojistik faaliyetlerin Süreç Maliyet Oranları (SMO), tedarik zinciri<br />
analizinden elde edilen bilgiler yardımıyla hesaplanmaktadır.<br />
Tablo:1’deki faaliyetlerin maliyetleri, Tablo:2’de yer alan süreç<br />
miktarlarına bölünmektedir. Örneğin, Tablo1’de satın alma sürecinde<br />
sipariş verme faaliyetinde toptancının faaliyet maliyeti 171.000, Tablo<br />
2’de süreç miktarı toptancı için 100.000’dir. Buna göre süreç maliyet<br />
oranı 171.000/100.000 = 1,71 olarak hesaplanmıştır. SMO’lar, Tablo 3’te<br />
gösterilmiştir. Bir sürecin SMO’su, bir faaliyetin bir defa<br />
gerçekleştirilmesi için gereken ortalama maliyeti ifade etmektedir.<br />
Tablo 3:<br />
Yeniden Düzenleme Öncesi Süreç Maliyet Oranları<br />
Faaliyetler Üretici Toptancı Perakendeci<br />
Sipariş<br />
Verme<br />
Teslim<br />
Alma<br />
(Kabul)<br />
Maliyet Miktar Oran Maliyet Miktar Oran Maliyet Miktar Oran<br />
171.000 100.000 1,71 10.500 5.000 2,10<br />
286.000 200.000 1,43 552.000 100.000 5,52 16.400 10.000 1,64<br />
Depolama 1.140.000 300.000 3,80 486.000 300.000 1,62 73.350 15.000 4,89<br />
Stok<br />
Kontrolü<br />
Mal Girişi<br />
Perakendeci<br />
Toptancı<br />
585.000 300.000 1,95 735.000 300.000 2,45<br />
511.500<br />
582.000<br />
150.000<br />
300.000<br />
3,41<br />
1,94<br />
Taşıma 610.000 200.000 3,05 941.500 350.000 2,69<br />
1.240.000 125.000 9,92 1.460 2.000 0,73<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
168 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Geri Alım<br />
(İade<br />
Mallar)<br />
205.000 10.000 20,50 102.000 8.000 12,75<br />
5.b.i. Lojistik Faaliyetlerin Yeniden Düzenlenmesi<br />
Toptancılar stokları azaldığında, gereksinimi olan malları kısa sürede<br />
üreticiden alıp, getirmek istemektedir. Bu nedenle üretici, toptancılar için<br />
depolamanın bir kısmını üzerine almak zorundadır. Buradan hareketle<br />
üretici, toptancıların uzun vadeli siparişlerini üretimiyle eş zamanlı<br />
duruma getirmek ve sonuçta daha az depolama yapmak zorundadır.<br />
Böylece, üreticiler, daha fazla malı toptancılara taşımayacak aksine<br />
toptancılar taşımayı kendi üzerine alacaktır. Bir toptancı, üreticiyle bir<br />
pilot proje başlatmak ve üreticiye bağlanarak yukarıdaki tabloyu<br />
değiştirmek istemektedir. Bu toptancı, şimdiye kadar süreç miktarını<br />
15.000 m 3 ’de toplamıştır ve gelecek içinse üreticinin üretimiyle uyumlu<br />
olarak 9.000 m 3 (=12.000 palet) ile elde etmeye çalışmaktadır. Toptancı,<br />
hangi ek maliyetlerden tasarruf edebileceğini hesaba katarak lojistik<br />
faaliyetleri yeniden düzenlemek için ekonomik bir karar vermiştir. Bu<br />
amaçla, miktar değişikliklerini yeniden listeleyerek, ilgili süreç maliyet<br />
oranlarıyla birlikte değerlendirmekte ve birbiriyle karşılaştırarak farkını<br />
hesaplamaktadır (Tablo:4). Yeniden düzenleme nedeniyle, potansiyel<br />
olarak 13.620 YTL maliyet tasarrufu ortaya çıkmaktadır.<br />
Tablo 4:<br />
Yeniden Düzenlemenin Hesaplanması<br />
Üretici<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
Toptancı<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
Süreç<br />
Oranları<br />
3,80<br />
1,95<br />
3,05<br />
1,62<br />
2,45<br />
2,69<br />
Maliyet<br />
Planlanan<br />
Değişmeleri<br />
9.000<br />
9.000<br />
-12.000<br />
-15.000<br />
-15.000<br />
12.000<br />
Miktar<br />
Planlanan<br />
Değişmeleri<br />
Maliyet<br />
3,80x 9.000 = 34.200<br />
1,95x 9.000= 17.550<br />
3,05x -12.000= -36.600<br />
1,62x -15.000= -24.300<br />
2,45x -15.000= -36.750<br />
3,69x 12.000= 32.280<br />
-28.770<br />
Kalan -13.620<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 169<br />
34.200 + 17.550 = 51.750 – 36.600 = 15.150<br />
-24.300 + -36.750= -61.050 + 32.280 = -28.770<br />
-28.770 + 15.150 = -13.620<br />
5.b.ii. Performans Kontrolleri<br />
İki yıl sonra pilot proje değerlendirilmiş ve yeniden düzenlemenin durum<br />
ve sonuçları Tablo:5 ve Tablo:6’da özetlenmiştir. Tablo:7’deki<br />
hesaplamalardan açıkça anlaşılmaktadır ki, proje şimdiye kadar<br />
kendisinden beklenen tasarrufu sağlamamış, aksine 16.430 YTL ek<br />
maliyete yol açmıştır.<br />
Tablo 5:<br />
Yeniden Düzenleme Sonrası İki Yıl İçindeki Faaliyetlerin Toplam<br />
Maliyetleri<br />
Üretici<br />
Satın Alma<br />
Sipariş Verme<br />
Teslim Alma (Kabul) 286.000<br />
Toptancı<br />
171.000<br />
552.000<br />
Toplam 286.000 723.000<br />
DEPOLAMA<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
1.169.360<br />
606.450<br />
471.900<br />
715.000<br />
Toplam 1.775.810 1.186.900<br />
DAĞITIM<br />
Mal Girişi<br />
Perakendeci<br />
Toptancı<br />
Taşıma<br />
Geri Alım (İade Mallar)<br />
511.500<br />
582.000<br />
584.680<br />
205.000<br />
1.240.000<br />
966.540<br />
102.000<br />
Toplam 1.883.180 2.308.540<br />
Toplam Lojistik Maliyetler 3.944.990 4.218.440<br />
Tablo 6:<br />
Yeniden Düzenleme Sonrası İki Yıl İçindeki Süreç Miktarları ve Maliyet<br />
Saptama Faktörleri<br />
Faaliyet Maliyet Etmenleri Üretici Toptancı<br />
Sipariş Verme Ürün Grupları 100.000<br />
Teslim Alma (Kabul) Paletler 200.000 100.000<br />
Depolama m 3 311.000 286.000<br />
Stok Kontrolü m 3 311.000 286.000<br />
Mal Girişi<br />
m 3 125.000<br />
Perakendeci<br />
Toptancı<br />
150.000<br />
380.000<br />
Taşıma Paletler 188.000 362.000<br />
Geri Alım (İade Mallar) Paletler 10.000 8.000<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
170 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
5.b.iii. Sapma Analizleri<br />
Gözlemlenen sapmalar, kapasite ve fiyat sapmaları olmak üzere iki<br />
nedenle ortaya çıkmaktadır. Kapasite sapması, kapasitenin son haddine<br />
kadar kullanımı sonucu bulunmakta ve planlanan süreç miktarındaki<br />
değişmeden kaynaklanmaktadır. Fiyat sapması, kullanım faktörlerinin<br />
değişen pazar fiyatı ya da verimli olmayan kaynak kullanımı sonucu<br />
ortaya çıkmaktadır. Bu durum, değişen süreç oranlarından<br />
anlaşılmaktadır. Öncelikle toplam sapmayı, standart maliyetlerle ve fiili<br />
maliyetlerin farkı olarak saptamak gerekmektedir (Tablo 7). Kısmi<br />
sapmaların analizi, sonuçta standart ve fiili süreç miktarları ve hem de<br />
yeni ve eski süreç maliyet oranlarının hesaplanmasına yöneliktir. Fiili,<br />
standart ve tahmini maliyetlere gereksinim duyulmaktadır. Fiili<br />
maliyetler, fiili fiyatın (yeni süreç maliyet oranları), fiili miktar ile<br />
çarpılması ile tanımlanmaktadır. Standart maliyet, standart miktar ile<br />
standart fiyatın çarpımıdır. Tahmini maliyetler, fiili miktar ile standart<br />
fiyatın çarpımı ve teorik maliyet toplamı ile ifade edilmektedir. Fiyat<br />
sapması olmaksızın, sadece kapasite sapması temelinde ortaya<br />
çıkmaktadır. Şimdi fiyat sapması, tahmini maliyet eksi fiili maliyet<br />
olarak tanımlanmaktadır. Kapasite sapması, standart maliyet ve tahmini<br />
maliyet arasındaki farktır. Fiyat ve kapasite sapması toplamı ise toplam<br />
sapmayı vermektedir.<br />
Tablo 7:<br />
Yeniden Düzenlemede Performans Kontrolü<br />
Eski Maliyetler Yeni Maliyetler Gerçek Maliyet Değişimi<br />
Üretici<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
Toptancı<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
1.140.000<br />
585.000<br />
610.000<br />
486.000<br />
735.000<br />
941.500<br />
1.169.360<br />
606.450<br />
584.680<br />
471.900<br />
715.000<br />
966.540<br />
29.360<br />
21.450<br />
-25.320<br />
25.490<br />
-14.100<br />
-20.000<br />
25.040<br />
-9.060<br />
Kalan 16.430<br />
Üreticinin depolaması örneğindeki maliyet ayrımında fiyat sapması, fiili<br />
miktarın SMO ile çarpılmasıyla ortaya çıkarken, kapasite sapmasında fiili<br />
ve standart miktar arasındaki sapma eski SMO ile çarpılmaktadır. İlgili<br />
faaliyetlerin reorganizasyonun tamamı için bu hesaplamalar yapılarak<br />
Tablo:8, 9 ve 10’da tekrar verilmiştir. Tablo:8, fiili ve standart maliyetler<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 171<br />
arasındaki farkı ve hem de fiili ve standart miktarlar arasındaki farkı<br />
göstermektedir.<br />
Tablo 8:<br />
Maliyet Etmenlerinin Her Bir Birimindeki Miktar ve Maliyet Değişim<br />
Farkı<br />
Planlanmış<br />
Maliyet<br />
Değişimi<br />
Gerçek<br />
Maliyet<br />
Değişimi<br />
Maliyet<br />
Değişim<br />
Farkı<br />
Planlanmış<br />
Miktar<br />
Değişimi<br />
Gerçek<br />
Miktar<br />
Değişimi<br />
Miktar<br />
Değişim<br />
Farkı<br />
Üretici<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
34.200<br />
17.550<br />
-36.600<br />
29.360<br />
21.450<br />
-25.320<br />
-4.840<br />
3.900<br />
11.280<br />
9.000<br />
9.000<br />
-12.000<br />
11.000<br />
11.000<br />
-12.000<br />
2.000<br />
2.000<br />
0<br />
Toptancı<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
-24.300<br />
-36.750<br />
32.280<br />
-14.100<br />
-20.000<br />
25.040<br />
10.200<br />
16.750<br />
-7.240<br />
-15.000<br />
-15.000<br />
12.000<br />
-14.000<br />
-14.000<br />
12.000<br />
1.000<br />
1.000<br />
0<br />
-28.770<br />
-9.060<br />
19.710<br />
Kalan<br />
-13.620<br />
16.430<br />
30.050<br />
Tablo:9’da yeni SMO’ları hesaplanmış ve eski SMO’ları çerçevesinde<br />
SMO farkları ortaya çıkarılmıştır. Sapma analizi, kapasite ve fiyat<br />
sapması olarak Tablo:10’da görülmektedir.<br />
Tablo: 9:<br />
Yeni Süreç Maliyet Oranları ve Süreç Maliyet Oran Farkları<br />
Üretici<br />
Depolama<br />
StokKontrol<br />
Taşıma<br />
Toptancı<br />
Depolama<br />
StokKontrol<br />
Taşıma<br />
Eski<br />
Maliyetler<br />
1.140.000<br />
585.000<br />
610.000<br />
486.000<br />
735.000<br />
941.500<br />
Eski<br />
Miktarlar<br />
300.000<br />
300.000<br />
200.000<br />
300.000<br />
300.000<br />
350.000<br />
Eski<br />
Süreç<br />
Maliyet<br />
Oranları<br />
3,80<br />
1,95<br />
3,05<br />
1,62<br />
2.45<br />
2,69<br />
Yeni<br />
Maliyetler<br />
1.169.360<br />
606.450<br />
584.680<br />
471.900<br />
715.000<br />
966.450<br />
Yeni<br />
Miktarlar<br />
311.000<br />
311.000<br />
188.000<br />
286.000<br />
286.000<br />
362.000<br />
Yeni<br />
Süreç<br />
Maliyet<br />
Oranları<br />
3,76<br />
1,95<br />
3,11<br />
1,65<br />
2,50<br />
2,67<br />
Süreç<br />
Maliyet<br />
Oran<br />
Farkı<br />
-0,04<br />
0,00<br />
0,06<br />
0,03<br />
0,05<br />
-0,02<br />
Tablo: 10:<br />
Sapma Analizi<br />
Maliyet Miktar Süreç Sapma Analizi<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
172 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
Değişim<br />
Farkı<br />
Değişim<br />
Farkı<br />
Maliyet<br />
Oran<br />
Farkı<br />
Kapasite Fiyat Toplam<br />
Üretici<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
-4.840<br />
3.900<br />
11.280<br />
2.000<br />
2.000<br />
0<br />
-0,04<br />
0,00<br />
0,06<br />
7.600<br />
3.900<br />
0<br />
-12.440<br />
0<br />
11.280<br />
-4.840<br />
3.900<br />
11.280<br />
ToptacıI<br />
Depolama<br />
Stok Kontrolü<br />
Taşıma<br />
10.340<br />
10.200<br />
16.750<br />
-7.240<br />
1.000<br />
1.000<br />
0<br />
0,03<br />
0,05<br />
-0,02<br />
11.500<br />
1.620<br />
2.450<br />
0<br />
-1.160<br />
8.580<br />
14.300<br />
-7.240<br />
10.340<br />
10.200<br />
16.750<br />
-7.240<br />
Kalan<br />
19.710<br />
30.050<br />
4.070<br />
15.570<br />
15.640<br />
14.480<br />
19.710<br />
30.050<br />
5.c. Lojistik Maliyetlerin Muhasebeleştirilmesi<br />
Lojistik maliyetler, 1994 yılı başından bu yana uygulanmakta olan<br />
Tekdüzen Hesap Planı’na göre muhasebeleştirilmektedir 33 . Lojistik<br />
faaliyetler, fiziksel dağıtımla ilgili olduğuna göre bu faaliyetleri<br />
muhasebeleştirmede 7/A seçeneğine göre 760 PAZARLAMA, SATIŞ<br />
VE DAĞITIM GİDERLERİ Hesabı içinde izlemek gerekmektedir.<br />
Pazarlama, satış ve dağıtım giderleri, mamullerin üretimlerinin<br />
tamamlanmasından sonra, mamul ambarına konulmasından, müşteriye<br />
teslimine kadar geçen sürede ortaya çıkan giderlerdir. Bu giderlere<br />
pazarların düzenlenmesi, mamullerin tüketici davranışlarına göre<br />
ayarlanması/ tüketici isteklerine göre düzenlenmesi, fiziksel dağıtım,<br />
ulaşım ve nakliye maliyetleri gibi giderler dahildir. Örneğin, pazar<br />
araştırma giderleri, reklam ve ilan giderleri, depolama, navlun (taşıma)<br />
giderleri gibi. 34<br />
Lojistik maliyetlerin hesaplanmasında Süreç Maliyetleme/ Faaliyete<br />
Dayalı Maliyetleme yönteminin kullanılması durumunda yönetim,<br />
pazarlama, satış ve dağıtım maliyetlerini ek maliyet havuzları ve faaliyet<br />
ölçüleri kullanılarak izlenmektedir. Böylece ürün tasarımı, pazara giriş,<br />
fiyatlama, üretme veya dışardan satın alma kararları, dağıtım ve servis<br />
33 Melek Çakır Eker, ‘Genel Üretim Giderlerinin Faaliyete Dayalı Maliyet Yöntemine Göre Dağıtımı ve<br />
Muhasebeleştirilmesinde 8 No’lu Ana Hesap Grubunun Kullanımı’, Uludağ Üniversitesi İ.İ.B.F. <strong>Dergisi</strong>,<br />
<strong>Cilt</strong>:XXI, Sayı:1, 2002, s. 250.; Yusuf Sürmen ve Davut Aygün, ‘Türkiye’de Lojistik Faaliyetler Ve<br />
Muhasebe İşlemleri-II’, MUFAD- Muhasebe ve Finansman <strong>Dergisi</strong>, Sayı: 31, Temmuz-2006, s. 41.<br />
34 Rüstem Hacırüstemoğlu, Maliyet Muhasebesi, (İstanbul: Ders Kitapları A.Ş.,1995), s. 216.; Süleyman<br />
Yükçü, Yönetim Açısından Maliyet Muhasebesi, (İzmir: Cem Ofset, 4. Baskı, 1999), s. 43.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 173<br />
gibi konularda yönetime karar verme noktasında yardımcı olmaktadır.<br />
Günümüzde genel üretim maliyetlerinin gittikçe lojistik (malzeme<br />
taşıma ve üretim sistemleri gibi) ve bilgi değişim işlemlerine (ürün ve<br />
süreçler, kalite, muhasebe ve güvenlik gibi) dönüşmesiyle, maliyetleri<br />
ortaya çıkaran faaliyetler odak noktası haline gelmiştir. Ayrıca planlama<br />
ve kontrol aşamasında yöneticilerin ihtiyaç duyduğu maliyet verisi ve iş<br />
süreçleri hakkında geleneksel maliyet muhasebesinin sağlayamadığı<br />
detaylı bilgiyi sağlayarak, işletmelerin değişen çevresel koşullarda<br />
maliyet ve karlılık yönünden rekabet avantajını da arttırmaktadır 35 .<br />
Örneğimizdeki lojistik faaliyetlere ilişkin verilerden hareketle toptancının<br />
satın alma, depolama ve dağıtım temel lojistik süreçlerinde gerçekleşen<br />
sipariş verme, teslim alma, aktarma, taşıma ve geri alım (mal iade)<br />
lojistik faaliyetlerinde taşıma faaliyetine ilişkin maliyetlerin<br />
muhasebeleştirilmesinde aşağıda olduğu gibi bir gider yeri ayrımı<br />
yapılmasında yarar bulunmaktadır. Örneğin;<br />
760 PAZARLAMA, SATIŞ VE DAĞITIM GİDERLERİ<br />
80. İç Anadolu Bölgesi Pazarlama, Satış ve Dağıtım Gider Yeri<br />
80. 3. Taşıma Lojistik Gider Yeri<br />
Burada, muhasebe kaydında 760 PAZARLAMA, SATIŞ VE<br />
DAĞITIM GİDERLERİ HESABI borçlandırılırken, ilgili varlık yada<br />
kaynak hesap ya da hesapları alacaklandırılacaktır. Aşağıdaki kayıt örnek<br />
olarak verilmiştir.<br />
/<br />
760 PAZARLAMA, SATIŞ VE DAĞITIM GİD. HS. XXXXXX<br />
80.3. Taşıma Lojistik Gider Yeri<br />
0. İlkmadde ve Malzeme<br />
001. Akaryakıt Giderleri<br />
1. İşçi Ücret ve Giderleri<br />
10. İşçi Ücretleri<br />
101. Esas Ücretler<br />
102. Fazla Mesai Ücretleri<br />
103. Verilen Primler<br />
104. Verilen İkramiyeler<br />
105. Yıllık İzin Ücretleri<br />
106. SSK Pr. İşveren Payı<br />
107. İşsizlik Sig. Pr. İşv. Payı<br />
111. Sosyal Yardımlar<br />
2. Memur Ücret ve Giderleri<br />
20. Memur Ücretleri<br />
35<br />
Murat Özcan, Rahmi Yücel ve Ayşe Tansel Çetin, ‘Mamul ve Hizmet Maliyetlerinin Saptanmasında<br />
Faaliyete Dayalı Maliyet Yönteminin Kullanımı’, www.muhasebetr.com/ozelbolum/019/, 29.05.2006.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
174 Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi<br />
201. Yönetici Ücretleri<br />
203. Büro Personeli Ücretleri<br />
204. Fazla Mesai Ücretleri<br />
205. Verilen Primler<br />
206. Verilen İkramiyeler<br />
207. Yıllık İzin Ücretleri<br />
208. SSK Pr. İşveren Payı<br />
209. İşsizlik Sig. Pr. İşv. Payı<br />
210. Sosyal Yardımlar<br />
3. Dışardan Sağl. Fayda ve Hizm.<br />
32. Bakım ve Onarım Giderleri<br />
35. Taşıma Lojistik İle İlgili Alınan Hizmetler<br />
350. Bölge Depolarına Taşıma Gid.<br />
351. Bayilere Dağıtım Gid.<br />
352. İhracat Navlun Giderleri<br />
353. Diğer Çeşitli Taşıma Giderleri<br />
354. Yükleme ve Boşaltma Giderleri<br />
355. Liman Giderleri<br />
4. Çeşitli Giderler<br />
40. Sigorta Giderleri<br />
5. Vergi, Resim ve Harç Gid.<br />
50. Vergi Giderleri<br />
502. Motorlu Taşıtlar Vergisi<br />
6. Amortisman ve Tük. Payları<br />
60. Maddi Duran Varlık Amort.<br />
604. Taşıtlar Amortismanı<br />
7. Finansman Giderleri<br />
100 KASA HESABI XX<br />
257 BİR. AMORTİSMANLAR HS. X<br />
360 ÖD. VERGİ VE FONLAR X<br />
361 ÖD. SOS. GÜV. KESİNTİLERİ X<br />
381 GİDER TAHAKKUKLARI HS. X<br />
/<br />
SONUÇ<br />
Uluslararası rekabetin lojistik faaliyetleri artırması sonucu, genel üretim<br />
maliyetlerinin gittikçe lojistik (malzeme taşıma ve üretim sistemleri gibi)<br />
ve bilgi değişim işlemlerine (ürün ve süreçler, kalite, muhasebe ve<br />
güvenlik gibi) dönüşmesiyle, maliyetleri ortaya çıkaran faaliyetler odak<br />
noktası haline gelmiştir. Tedarik zincirinin bir parçası olan lojistik<br />
faaliyetlerin neden olduğu, işletmelerde tüm taşıma, depolama ve üretim<br />
faaliyetlerinin uyumlaştırılması sonucu işletmenin tüm fonksiyonlarında<br />
ortaya çıkan taşıma, depolama ve üretim maliyetlerinin düşürülmesini<br />
kararlılıkla yürütmek gerekmektedir.<br />
Lojistik faaliyetlerdeki gelişimin son yıllarda lojistik maliyet baskısını<br />
önemli ölçüde artırması tüm lojistik süreçlerde maliyet düşürme<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Lojistik Maliyet Yönetimi: Lojistik Maliyetler ve Lojistik Maliyet Muhasebesi 175<br />
potansiyellerinin tamamen kullanılmasını zorunlu kılmaktadır. Küresel<br />
rekabet ortamında işletmelerin pazar paylarını, karlarını artırmak ve<br />
korumak için düşük maliyetli girdi tedariki ile üretimi gerçekleştirerek<br />
düşük fiyattan ve kısa sürede pazara sunması gerektiğinden bu konuda<br />
lojistik maliyet yönetiminden yararlanılmaktadır. Lojistik maliyet<br />
muhasebesi ve lojistik maliyet yönetimi yardımıyla, planlama ve kontrol<br />
aşamasında yöneticilerin ihtiyaç duyduğu maliyet veri ve iş süreçleri<br />
hakkında geleneksel maliyet muhasebesinin sağlayamadığı detaylı<br />
bilgiler sağlanmakta, işletmelerin değişen çevresel koşullarda maliyet ve<br />
karlılık yönünden rekabet avantajını arttırmak ve korumak olanaklı<br />
olmaktadır.<br />
Son yıllarda, üretim işletmelerinde lojistik faaliyetlerin işletme dışında<br />
bir firmadan sağlanması, ana faaliyet konularına odaklanmaya,<br />
maliyetlerin düşürülmesine ve müşteri memnuniyetine olanak<br />
sağladığından tercih edilmektedir. Bu nedenle lojistik maliyetlerin iyi<br />
analiz edilerek, yönetilmesi ve düşürülmesi açısından lojistik maliyet<br />
yönetiminin ve lojistik maliyet muhasebesinin tüm üretim işletmeleri<br />
tarafından uygulanması yararlı olacaktır. Ülkemiz, coğrafi konumu<br />
nedeniyle son yıllarda uluslararası bir lojistik üssü konumuna gelmiş ve<br />
sektör her yıl % 10 gibi bir büyüme oranına sahip olmuştur. Dolayısıyla<br />
sektörün gelişerek daha da büyümesi için lojistik maliyetlerin iyi analiz<br />
edilerek, yönetilmesi ve lojistik maliyetlerin düşürülmesi gerekmektedir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDA MÜŞTERİ YÖNLÜLÜK VE<br />
İNOVASYON YÖNLÜLÜĞÜN ÖRGÜTSEL PERFORMANSLA<br />
İLİŞKİSİ<br />
Mehmet MARANGOZ<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Günal ÖNCE<br />
Dokuz EylülÜniversitesi<br />
Hüsniye FIRAT ŞİMŞEK<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
Today, profit making organizations’ two approaches, being innovative and customer<br />
oriented are considered as a top priority for the realization of their targets. Non-<br />
Governmental organizations are non-profit making organizations. Yet, through their<br />
mission, NGOs should adopt their decision making mechanism to profit-making<br />
organizations in order to realize their targeted activities in changing economic and social<br />
circumstances. Within the scope of this study, being customer oriented that is considered<br />
as a sub heading of being market oriented and being innovation oriented approach that<br />
promotes innovative, creative and effective use of these tools are studied. It is believed<br />
that NGOs will reach basic performance levels when they function within these two<br />
paradigmas. The question thesis of the research is answered through investigation of<br />
NGOs with the theme “woman” that function in politics, media, education and<br />
entrepreneurship fields today. According to the obtained results, there is a posititive<br />
significance between customer and innovation orientation and the organizational<br />
performance.<br />
Keywords: Customer Orientation, Innovation Orientation, Organizational Performance,<br />
Women NGOs.<br />
GİRİŞ<br />
K<br />
amu sektörünün, özel sektörün ve sivil toplum kuruluşları<br />
(STK’lar)’nın farklılıklarını ortaya koyan bir takım<br />
özellikler bulunmasına karşın, çok sayıda sahip oldukları<br />
ortak nokta ve hedefler de bulunmaktadır. Öncelikle her üç sektör de,<br />
para kazanmanın da ötesinde, ekonomik/toplumsal yapıya pozitif<br />
değerler katma ve varlıklarını sürekli kılma gibi genel amaçlar<br />
peşindedirler. Bunu gerçekleştirebilmek için her üç sektörün de tutarlı,<br />
düzenli, dış dünya ile uyumlu, değişimleri yönlendirebilen-veya en<br />
azından değişime ayak uydurabilen- mali açıdan güçlü bir organizasyon<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 177<br />
yapısına sahip olmaları kaçınılmaz bir gerekliliktir 1 . Bütün bunları<br />
sağlayabilmeleri için de hedef kitlelerini iyi tanımaları yani hedef kitle<br />
(müşteri) yönlü olmaları gerekmektedir.<br />
Peter Drucker’a göre, Geçerli olan bir tek iş tanımı vardır: müşteri<br />
yaratmak… İşin belirleyicisi müşteridir… Bütün girişimlerde müşteri<br />
yaratmanın yolu şu iki temel fonksiyon ile gerçekleşir. Bunlar; pazarlama<br />
ve inovasyondur 2 . İnovasyon odaklı olmanın temel mantığı, kurumların<br />
potansiyel pazar ve müşterilerini yaratmaları gerçeğine dayanır. Bu da<br />
insanların ihtiyaçlarını analiz ederek, tüketici taleplerini cevaplayan ürün<br />
ve hizmetlerle gerçekleşir. Ancak müşterilerin beklentisini anlamak<br />
innovatif olmak açısından yeterli değildir. Müşteriler bazen hayal dahi<br />
edemediği ürün ve hizmetleri zaruri ihtiyacı olarak değerlendirip tüketme<br />
eğiliminde olabilirler. İnovasyon odaklı olmak müşterinin önemini<br />
reddeden bir yaklaşım değildir. Sadece müşterinin sesini dinlemek bazen<br />
innovatif olmak için yeterli olmayabilir 3 . Önemli olan müşterinin içine<br />
girmek yani olayları onlar gibi görebilmektir.<br />
Bir STK kurulduğunda ilk olarak o STK’nın kurumsal kimliğinin<br />
oluşturulması ve misyonunun tanımlanması gerekmektedir. STK<br />
yöneticileri, STK’nın misyonuna uygun faaliyetler yürütebilmek için, ana<br />
faaliyet alanlarını belirlemekle yükümlüdür. STK yönetiminin, maddi<br />
veya ayni kaynak sağlamak ve üye veya gönüllüler bulmak gibi iki<br />
önemli işlevi vardır. Bir STK’nın kaynaklarını çeşitlendirmesi ve<br />
sürekliliğini sağlaması kurumun geleceği için önemlidir. Kaynakların<br />
sürekliliği için, yeni üyeler bulunması ve mevcut üyelerin aidatlarının<br />
düzenli olarak toplanması gereklidir. Bir STK maddi kaynakların yanı<br />
sıra, gönüllülerden oluşan güçlü bir insan kaynağına da sahip olmalıdır.<br />
STK’ların insan kaynakları (gönüllü) yönetiminde, gönüllüleri bulma,<br />
kuruma çekme, gönüllülerin kuruma uyumlarını sağlama, gönüllüleri<br />
görevlendirme, eğitme, motive etme, yaptıkları faaliyetleri raporlama,<br />
performanslarını ölçme ve değerlendirme ile gönüllüleri ödüllendirme<br />
gibi süreçler izlenmektedir. Yönetimin diğer bir işlevi de elde edilen<br />
kaynakları ve insan gücünü kullanarak STK’nın misyonuna uygun olan<br />
1 Coşkun, A. ‘STK’ların Stratejik Performans Yönetiminde Yeni Bir Yaklaşım: Performans Karnesi’, Sivil<br />
Toplum <strong>Dergisi</strong>, Sayı: 4 (15), 2006. s. 104.<br />
2 Deshpandé, R., John, U., Farley, F. E., Webster, Jr., F.E. ‘Corporate Culture, Customer Orientation, And<br />
Innovativeness İn Japanese Firms: A Quadrad Analysis’, Journal of Marketing, Vol: 57, No: 1, 1993-January. s. 28.<br />
3 Berthon P., ve Hulbert M.J., Pitt L. ‘Innovation Or Customer Orientation? An Empirical Investigation’,<br />
European Journal of Marketing, Vol:38, 2004, s.1068.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
178 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
faaliyetleri planlamak ve koordine etmektir. Kurumun misyonuna uygun<br />
olarak belirlenen stratejiler doğrultusunda planlanan faaliyetlerin<br />
uygulamaya konması da iyi bir organizasyonu gerektirmektedir 4 . Bütün<br />
bu faaliyetlerin kapsamı STK’lar açısından birer müşteridir ve STK bu<br />
müşteri kitlelerini memnun etmek durumundadır. Bunu yapabilmesi<br />
içinde müşteri yönlü olması ve müşterilerine sürekli yenilikler (yeni<br />
ürün, hizmet, proje vs. ) sunması gerekmektedir.<br />
STK’lar bölgesel, ulusal ve evrensel ölçekte toplumsal yaşamın<br />
değişik alanlarında pek çok önemli işlevi yerine getirmekte ve giderek<br />
artan bir ivme ile toplumsal yaşam kalitesinin gelişmesi açısından büyük<br />
katkılar sağlamaktadırlar. STK ların elinde bulundurdukları güç ile, özel<br />
sektör ve kamu sektörüne hem ekonomik hem de sosyal açıdan rakip<br />
konuma gelmiştir. Bu çalışma ile diğer sektörler gibi STK’ların<br />
yönetiminde müşteri memnuniyetinin, inovasyon paradigması ile<br />
gerçekleştirilmeye çalışılmasının, STK’ların nihai performans<br />
göstergelerinde olumlu katkılar sağlanacağı araştırma konusu olarak<br />
seçilmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı, müşteri yönlülük ve<br />
inovasyon yönlülük ile örgütsel performans arasındaki ilişkiyi<br />
araştırmaktır.<br />
1. Müşteri Yönlülük ve STK’lar<br />
STK’lar insanlar arasındaki birlikteliği, dayanışmayı ve destekleri ifade<br />
etmektedir. Bu çerçevede hedef kitlesinin net olarak tanımlanması<br />
faaliyetlerinin etkin bir şekilde organize edilmesinde gereklilik<br />
göstermektedir. STK’ların hedef kitleleri ile başarılı bir ilişki geliştirme<br />
ve sürdürebilme kapasitesi temel performans sonuçlarına da yansıyacak<br />
önemli bir etki yaratacaktır. STK’lar organizasyon yapısı, işleyiş ve<br />
felsefe itibariyle ticari nitelikteki işletmelerden farklıdırlar. Temel<br />
farklılık işlevsel olarak STK’lar mal yada ürün satmak için değil, temel<br />
nitelikteki bir misyona hizmet etmek amacı ile faaliyetlerini organize<br />
ederler 5 .<br />
STK’ların kendi aralarında yaşadıkları rekabet, işletmelerin sahip olduğu<br />
rekabet ortamından farklı değildir. Bu yüzden STK’ların da yönetim<br />
süreçlerinde, işletmeler gibi faaliyet gösterme zorunluluğu giderek<br />
artmaktadır. Her ne kadar STK’larca sunulan ürünler genel de maldan<br />
4 Coşkun, ‘STK’ların Stratejik Performans Yönetiminde.......’, s.104.<br />
5 Başfırıncı, Ç.Ş. ‘STK’ların İletişim Çabalarında Bir Medya Olarak Internet’, Pİ-Pazarlama ve İletişim<br />
Kültürü <strong>Dergisi</strong>, İstanbul, 2007. s.7.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 179<br />
çok hizmet olarak sunulsa da bazen somut mal üretimi de<br />
gerçekleştirilmektedir 6 . STK’ların değer yaratma, iletişim çabasına girme<br />
ve oluşan değeri sunma süreçleri açısından toplumun hangi kesimlerine<br />
hizmet ettiğini belirlemek hedeflerini gerçekleştirmeleri açısından<br />
önemlidir.<br />
Peter Drucker’ın 1954’te söylemeye başladığı, müşterinin istek, ihtiyaç<br />
ve beklentilerini karşılayabilen ürün ve hizmetlerin üreticisi olan<br />
işletmelerin başarılı olabileceği fikri, 1990’lı yıllarda pazarlama<br />
literatüründe, “pazar yönlülük” üzerine teorik ve deneysel olarak yapılan<br />
bir çok araştırma ile geçerliliğini halen korumaktadır. Literatürde yapılan<br />
bazı çalışmalarda 7 kişiye özel hizmet geliştirmede inovasyonun,<br />
örgütlerin pazar yönlü olma derecesini geliştirmede etkisi olduğunu<br />
ortaya koymuşlardır 8 .<br />
Pazar yönlülük; müşterilerin mevcut ve potansiyel ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları<br />
etkileyen faktörlerle ilgili, pazar bilgisinin toplanması ve yayılması olarak<br />
tanımlanmıştır. Bilginin değeri isletmenin bütün fonksiyonları arasında<br />
paylaşıldıkça artacaktır. İşletmelerin pazarları hakkında daha hızlı öğrenmeleri ve<br />
rekabetçi avantaj için iyi bir pozisyon yakalamada gerekli bilgiyi kullanmaları,<br />
pazar yönlü bir süreci gerektirir. Bu süreçte pazar yönlülük üç unsura sahiptir;<br />
birincisi; müşteri yönlülük, ikincisi rakip yönlülük ve üçüncüsü de işlevler arası<br />
koordinasyondur. Müşteri yönlülük, müşterileri anlama, onların ihtiyaçlarına<br />
uygun bir şekilde cevap verme ve onlar için sürekli üstün değerler yaratmakla<br />
ilgilidir. Rakip yönlülük, işletmelerin kendilerini rakiplerinden korumak ve<br />
onlardan daha üstün değerler yaratabilmek için rakiplerini sürekli izlemesi ve<br />
değerlendirmesidir. İşlevler arası koordinasyon ise, müşteri değeri yaratmak için<br />
işletmenin bütününde personel ve diğer kaynakların uyumlu bir şekilde çalışması<br />
demektir. Bu paradigma ile işletmede hangi işlevsel bölüm içinde çalışırsa çalışsın<br />
her çalışanın; değer yaratmaya katkıda bulunabileceğine yönelik bir anlayışla<br />
6 Vazquez R., Alvarez L.I., Santos M.L. ‘Market Orientation And Social Services İn Private Non-Profit<br />
Organisations’, European Journal of Marketing, Vol. 36, No:9/10, 2002. s.1022.<br />
7 Narver, J.C., ve Slater, S.F. ‘The effect of a market orientation on business profitability’, Journal of<br />
Marketing, Vol:54, No:4, 1990. s.20-35. Kohli A. K., ve Jaworski, B.J. ‘Market orientation: the construct<br />
research propositions and managerial implications’, Journal of Marketing, Vol:54, No:2, 1990. s.1-18. Kohli<br />
A. K., ve Jaworski, B.J ve Kumar, A. ‘MARKOR: a measure of market orientation’, Journal of Market<br />
Research, Vol:30, No:4, 1993. s.467-77. Selnes, F., Jaworski, B.J., ve Kohli, A.J. ‘Market orientation in US<br />
and Scandivanion Companies: A cross-cultural study’, report no:97-107, Marketing science Institute,<br />
Cambridge, MA.1997. Deshpandé, R., John, U., ve Farley, J. U. ‘Measuring market orientation:<br />
generalization and synthesis’, Journal of Market Focused Management, Vol:2, No:3, 1998. s.213-32. Haris,<br />
L.C., ve Ogbonna, E. ‘Developing as market oriented culture: a critical evaluation’, Journal of Management<br />
Studies, Vol:36, No:2, 1999. s.177-96.<br />
8 Berthon, Hulbert ve Pitt, ‘Innovation Or Customer Orientation?........’, s. 1067.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
180 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
hareket etmesi gerekliliği üzerinde durulmaktadır 9 . Pazar yönlü olmanın<br />
başarılması açısından bu üç unsurun uyumlu bir şekilde faaliyet göstermesi<br />
gerekmektedir.<br />
STK’lardaki müşteri kavramı, ticari kuruluşlardaki klasik müşteri<br />
kavramı ile örtüşmemektedir. Klasik müşteri tanımı içerisinde sadece bir<br />
bedel karşılığında organizasyonun sunduğu ürün ve hizmeti satın alan<br />
kişi olarak değerlendirildiğinde, STK’larında çoğu zaman hedef kitlenin<br />
organizasyonun misyonu doğrultusunda sunulan ürün ve hizmetleri<br />
kullanması için bir bedel ödemesi gerekmemektedir. Eğer pazarlamanın<br />
klasik tanımı içerisinde yer alan müşteri kavramını; STK’larının temel<br />
varoluş nedenine bağlı olarak karşılıklı ilişki içerisinde olduğu tüm<br />
gruplar ve genel olarak hedef kitlesi olarak tanımlanırsa, karşılıklı<br />
“kazan-kazan” ilişkisinde böyle bir tanımlamanın klasik bir bedel<br />
karşılığında ürün ve hizmetin satın alıcısı konumundaki müşteri<br />
tanımından çok daha farklı bir noktada olacağı açıktır. Bu bağlamda,<br />
STK’larda müşteri kavramı altı grupta ele alınmıştır 10 ;<br />
İç Müşteriler: Çalışanlar (personel), gönüllüler, kurul üyeleri<br />
Müşteriler: Bağışta bulunanlar ve talep edenler<br />
Referans Grupları: Diğer hizmet sağlayıcılar, aile ve arkadaş çevresi,<br />
diğer profesyoneller, eski müşteriler<br />
Nüfuz Sahipleri: Hükümet, belediyeler, iş çevresi, kamu, medya, dini<br />
örgütler<br />
Tedarikçiler: Fon aracıları, tedarikçiler, hükümet birimleri,<br />
Potonsiyel Personel: Potansiyel çalışanlar, kurul üyeleri ve<br />
gönüllülerdir.<br />
Müşteri yönelimli olmak ile, yöneticilerin örgüt yapısı içerisindeki temel<br />
karar alma mekanizmalarında en geniş çerçevede tanımlanan genel<br />
müşterilerin ihtiyaçları, beklentileri doğrultusunda hareket edilmesi<br />
gerekliliği üzerinde durulmaktadır 11 . Ayrıca müşteri yönlü olmak,<br />
müşterilerin beklentilerini, inançlarını anlama, cevap verme ve hedef<br />
kitleye sürekli üstün değerler sunmak yeterliliği olarak da<br />
9 İnal, M.E., ve Biçkes, D.M. ‘Kar Amaçsız Kuruluşların Sorunlarının Çözümünde Pazar Yönlülük Teorisi’,<br />
Erciyes Ü. İ.İ.B.F.<strong>Dergisi</strong>, Sayı:26, 2006. s.4.<br />
10 Brennan, L., ve Brady, E. ‘Relating to marketing: why relationship marketing Works for not-for-profit<br />
organisations’, International Journal of Nonprofit and Voluntary Sector Marketing, 4,4,1999. s.327-37.<br />
Akratan: Başfırıncı, ‘STK’ların İletişim Çabalarında.....’, s.8.<br />
11 Gainer B., ve Padanyi P. ‘The Relationship Between Market-Oriented Activities And Market-Oriented<br />
Culture: İmplications For The Develpment Of Market Orientation İn Nonprofit Service Organizations’,<br />
Journal of Busıness Research, Vol.58, 2005. s.855.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 181<br />
tanımlanabilir 12 . Müşteri yönlülük bileşeni, bir toplumda faaliyet<br />
gösteren ve ekonomik bir büyüklüğü ifade eden bir örgütün, üretmiş<br />
olduğu mal/hizmeti ister bir bedel karşılığında isterse bedelsiz olarak<br />
kullanan hedef kitlesini, faaliyetlerinin odak noktası olarak belirlemesini<br />
ifade etmektedir. Kar amaçsız kuruluşa katkı sağlayan<br />
bağışçıların/gönüllülerin yaptıkları katkılardan dolayı en yüksek doyuma<br />
ulaşabilmeleri, katkı sunulanların ise, sunulacak soyut/somut değerlerden<br />
en yüksek düzeyde yararlanabilmeleri için 13 , özellikle yukarıda<br />
tanımlanan iç müşteriler, müşteriler, referans grupları, nüfuz sahipleri,<br />
tedarikçiler ve potansiyel personel olarak tarif edilen tüm paydaşlarının<br />
duygu, düşünce ve istekleri karar mekanizmalarında kullanılan bilgiler<br />
arasında yer almalıdır.<br />
STK’lar açısından müşteri yönelimli olmak kadar önemli olan ve hatta<br />
müşteri yönelimli olmayı etkileyen bir diğer önemli faktör de inovasyon<br />
yönlü olmaktır.<br />
2. İnovasyon Yönlülük ve STK’lar<br />
İnovasyon, Latince bir sözcük olan "innovatus"tan türemiştir.<br />
"Toplumsal, kültürel ve idari ortamda yeni yöntemlerin kullanılmaya<br />
başlanması" anlamındadır. Webster, inovasyonu "yeni ve farklı bir<br />
sonuç" olarak tanımlar. Türkçe'de "yenilik", "yenileme" gibi sözcüklerle<br />
karşılanmaya çalışılsa da, anlamı tek bir sözcükle ifade edilemeyecek<br />
kadar geniştir. Diğer yandan "yenilik" ve "yenileme" "inovasyon"<br />
sözcüğü ile ifade edilmeye çalışılan kavramın dışında da çağrışımlara yol<br />
açmaktadır. Bu nedenle, "inovasyon"un teknik bir sözcük olarak kabul<br />
edilip, tıpkı "teknoloji" sözcüğünde olduğu gibi dilimize oturtulmasında<br />
yarar vardır 14 .<br />
İnovasyon, yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim yöntemi<br />
geliştirmek ve bunu ticari gelir elde edecek hale getirmek için yürütülen<br />
tüm süreçleri kapsar. Yeni veya iyileştirilmiş ürün, hizmet veya üretim<br />
yöntemi geliştirme, yeni düşüncelerden doğar. İnovasyon sürekliliği olan<br />
bir faaliyettir. Bu nedenle, ortaya atılan, geliştirilerek işler hale getirilen<br />
ve sonuçta firmaya rekabet gücü kazandıracak şekilde pazarlanan bu<br />
fikirlerin ve sonuçlarının tekrar tekrar değerlendirilmesi ve yeni getiriler<br />
için yaygınlaştırılarak kullanılması gerekir. Bu sayede doğacak yeni<br />
12 Matsuo, M. ‘Customer Orientation, Conflict, And Innovativeness In Japanese Sales Departmans’, Journal<br />
of Busıness Research, Vol:59, 2006. s.243.<br />
13 İnal, ve Biçkes, ‘Kar Amaçsız Kuruluşların.........’, s.4.<br />
14 www.fedtraining.com.tr/ Erişim Tarihi:03.09.2007<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
182 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
fikirlerse yeni inovasyon faaliyetlerini doğurur 15 . Böylece organizasyon<br />
bünyesinde innovatif bir yaklaşım hakim olur ve bu kurumsallaşma<br />
açısından yani kurumsal düzeyde innovatif olma açısından önemlidir.<br />
İnovasyonun daha çok ticari firmalar için pazar paylarını geliştirmede<br />
etkili olduğu genel görüşüne rağmen, giderek artan bir oranda hizmet<br />
sağlayıcı tedarikçiler ve kar amaçsız kuruluşlar tarafından da dikkate<br />
alındığı –alınması gerektiği- üzerinde durulmaktadır. Hatta Drucker gibi<br />
bazı yazarlar, hızla değişen çevresel koşullara bağlı olarak kar amaçsız<br />
kuruluşların en az kar amaçlı kuruluşlar ve hükümet organları kadar<br />
inovasyona ihtiyacı olduğu ve buna bağlı olarak da gönüllülük<br />
konusunda rekabet avantajı sağlayabileceğine dair görüşler vardır 16 . Her<br />
kurum kendi innovatif yapısını kurmak ve bütün organizasyona yayarak<br />
bunu bir kurumsal kültür haline getirmelidir.<br />
Organizasyonel inovasyon genel olarak, organizasyonun meydana getirdiği<br />
cihaz, sistem, politika, program, süreç, ürün veya servis anlamında yeni bir uyumu<br />
sağlamak olarak tarif edilebilir. Bu tanım ile, inovasyonun, sadece ürün veya hizmetin<br />
içinde bulunulan sektör için yeni olması gerekliliği üzerinde durulmuyor. Organizasyon<br />
bir başka kurumun ürün veya hizmetini taklit edebiliyorsa bile, bu o organizasyon için<br />
innovatif bir yaklaşımdır 17 .<br />
Kurumsal düzeyde İnovasyon kurumların hayatta kalması ve büyümesi<br />
için çok önemlidir. Kurumsal düzeyde inovasyon sadece teknoloji ile<br />
ilgili değildir. Her organizasyonda bulunan çalışanları, ortakları,<br />
müşterileri ve hatta rakipleri bağlayan resmi veya gayri resmi bağlantılar<br />
kadar önemlidir. Fikirler ancak geniş bir topluluk içinde<br />
tartışıldıklarında, beslendiklerinde ve test edildiklerinde tüm<br />
potansiyellerini ortaya koyarlar. Yine de fikirler yeterli değildir. Başarılı<br />
yenilikçiler, bu fikirleri değere dönüştürmeyi iyi bilenlerdir. Bu konuda,<br />
fikirlerin toplanması, elenmesi, test edilmesi ve pazara sunulması aynı<br />
derecede önemlidir. Bu bağlamda STK’ larının da misyonları<br />
doğrultusunda hedef kitlesinin beklentilerini karşılamak ve sürekliliği<br />
sağlaması açısından fark yaratacak, kurumsal inovasyon sürecini<br />
önemsemeleri ve süreçlerine uygulamaları gerekmektedir.<br />
3. Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülük<br />
15 Dutta S., Dünyanın Yenilikçi Liderleri, (World Businness, Şubat-2007). s.38-43.<br />
16 Fyvie, C., ve Ager, A. ‘NGO’s And Innovation: Organizational Characteristics And Constraints İn<br />
Development Assistance Work İn The Gambia’, World Development , Vol. 27, No. 8, 1999. s. 1383.<br />
17 Matsuo, ‘Customer Orientation.......’, s.243.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 183<br />
Bazı araştırmacılar 18 müşteri odaklı olmanın rekabetçi ve fonksiyonel<br />
koordinasyon odaklı olmak kadar önemli olduğunu düşünmelerine<br />
rağmen, diğerleri 19 bunun ortak yönetim kültürünün oluşturulmasında en<br />
önemli özellik olduğunu savunmaktadırlar. Pazarlama yönelimli olarak<br />
müşteri odaklı olmanın temel mantığı, müşteri yararlarını öne çıkarmak<br />
ve müşteri değerini yükseltmenin yollarını aramaya öncelik vermektir.<br />
Müşteri odaklı yükümlülüklerin artması, müşterinin değerini arttırmanın<br />
ötesinde "sınır-açan aktivitelerin çoğalması” ile sonuçlanmalıdır. Diğer<br />
bir deyişle, müşteri odaklı olmak, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılamak<br />
için devamlı, proaktif bir eğilim oluşturmaktadır. Tam bir müşteri<br />
memnuniyeti üzerine odaklanmak devamlı yeniliği canlı tutmaktadır.<br />
Bu nedenle Deshpande vd. 20 , müşteri odaklı olmak ile innovatif yönlü<br />
firmalar arasında pozitif bağlantı/ilişki olduğunu göstermiş, ancak bu<br />
çalışmada firmaların teknik olarak mı yoksa yönetsel/idari açıdan mı<br />
innovatif oldukları konusunda bir bilgi verilmemiştir.<br />
Üst düzeyde müşteri değerine önem veren organizasyonlar, yalnızca<br />
ürünler ve hizmetler konusunda değil bütünsel bir bakış açısı ile, işletme<br />
sisteminin genelinde innovatif eylemlerde bulunmuşladır. Yönetim<br />
süreçlerinde stratejik bakış açısı ile tasarlanan eylemlerde, yönetsel/idari<br />
inovasyon, ürün/servis inovasyonuna göre daha az sıklıkta<br />
kullanılmaktadır. Yönetsel inovasyonun müşteriye üstün değer<br />
sunmakta en az ürün ve hizmet inovasyonu ile aynı oranda önemlidir.<br />
Müşteri odaklı kültürün, organizasyonel inovasyonu hem teknik hem<br />
de yönetsel açıdan tetiklediği düşüncesi, pazar yönlülük ile öngörülen<br />
uzun dönemli kazanımlar ile de uyumludur. Çünkü pazar yönlülük<br />
işletmeyi ileriye bakan bir girişim olmaya itmektedir. Müşteri odaklı<br />
işletme, kısa dönem karlardan ziyade uzun dönem işletme imajıyla<br />
ilgilenecektir. Diğer bir deyişle, inovasyonun iki tipi de (teknik ve<br />
yönetsel) organizasyona yapılan uzun dönemli yatırımı temsil<br />
etmektedirler. Bu nedenle, müşteri odaklı kültürü olan bir firmanın, daha<br />
az müşteri odaklı olana kıyasla daha fazla inovasyona yönelme olasılığı<br />
bulunmaktadır. Ayrıca yapılan bazı araştırmalarda gelecek odaklı<br />
firmaların genelde daha innovatif olduğu düşünülmektedir. J.K.Han ve<br />
18 Narver, ve Slater, ‘The effect of a market...........’, s.20-35.<br />
19 Deshpandé R., John U. Farley, F. E., Webster, Jr., F.E., ‘Corporate Culture, Customer Orientation, And<br />
Innovativeness İn Japanese Firms: A Quadrad Analysis’, Journal of Marketing, Vol. 57, No. 1, s1993-<br />
January. 23-37.<br />
20 Deshpandé., John, Farley, ve Webster, ‘Corporate Culture, Customer Orientation,.......’, s. 28.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
184 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
diğerleri tarafından yapılan çalışmada, müşteri odaklı işletme kültürünün<br />
organizasyonun hem teknik hem de innovatif özelliğini pozitif olarak<br />
etkilediği ortaya konulmuştur 21 .<br />
4. Müşteri Yönlülük Ve İnovasyon Yönlülüğün Örgütsel<br />
Performansla İlişkisi<br />
İsletmelerin büyük çoğunluğunun temel amacı kârı en yüksek düzeye<br />
çıkarmak iken, kâr amacı olmayan STK’ların öncelikli hedefi misyonları<br />
doğrultusunda hizmet üretmektir. STK’lar, kârlılığı en üst düzeye<br />
çıkarmak gibi finansal performans hedeflerini öncelikli hedefler olarak<br />
kullanmamaktadırlar. Bununla birlikte STK’lar da, diger özel isletmeler<br />
gibi, kuruluş gayeleri olan stratejik hedeflerine ne ölçüde ulaştıklarını<br />
ölçmeli ve yönetim sistemlerini performans sonuçlarına göre<br />
tasarlamalıdırlar. Ancak, STK’ ların performans ölçüm ve yönetim<br />
sistemi, finansal performanslarının ötesinde finansal olmayan alanlardaki<br />
performanslarını da dikkate almak zorundadır. Ayrıca bu kurulusların,<br />
esas amaçlarından sapmamaları için, kurum stratejilerine<br />
odaklanmalarını sağlayacak bir performans ölçüm ve yönetim sistemine<br />
ihtiyaçları vardır 22 . Bu çalışmada STK’ların finansal olmayan<br />
performansları ele alınmaktadır.<br />
STK’larda finansal olmayan performans değerleme araçlarından en<br />
önemlilerinden biri projedir. STK’lar kendi (resmî sektörle türdeş olmayan) sahalarını<br />
yaratabilmeleri, bilgi üretme biçimi olarak farklı bir yerde durabilmeleri ve<br />
özerkliklerini sağlayabilmeleri açısından proje geliştirme süreçleri çok önemlidir.<br />
Projeyi plânlayacak, uygulayacak ve değerlendirecek yeterlikte bir gurubun olması<br />
gereklidir. Projenin başlayacağı sorun alanının sosyal, kültürel ve politik çerçevede<br />
tanımı yapılmalı, hedefler, hedeflere ulaştıracak stratejiler, projenin sonunda hedef<br />
gurubun çıkarlarının tespiti ile zaman ve maliyet analizleri yapılmalıdır. STK’lar<br />
alanlarını bir bütün olarak, sistematik bir biçimde değerlendirmeli ve yaptıkları hataların<br />
farkında olarak -yenilikçi ve öğrenen bir yapıda- gelişmelerini hızlandırmalıdır.<br />
Kar amacının olmadığı kuruluşların pazarlama fonksiyonlarında,<br />
STK’ların ürettiği ürün ve hizmetleri tüketenler ile bunların üretiminde<br />
kullanılan kaynakları temin edenler açısından, kar amaçlı kuruluşlardaki<br />
pazarlama fonksiyonlarından ayrılmaktadır 23 . STK’larda bütün<br />
faaliyetlerin odak noktası en az girdi ile en iyi çıktıyı sağlamaktır. Kar<br />
amaçlı kuruluşlarda ise en düşük maliyetle en yüksek karı sağlamaktır.<br />
21 Han J.K., Namwoon K., Rajendra K., ve Srivastava, ‘Market Orientation and Organizational Performance:<br />
Is Innovation a Missing Link?’, Journal of Marketing, Vol. 62, No. 4. (Oct., 1998), s. 30-45.<br />
22 Coşkun, ‘STK’ların Stratejik Performans Yönetiminde.......’, s.104<br />
23 Lovelock H., ve Weinberg C.B., Public And Nonprofit Marketing. (Redwood City, Scientific Pres, 1989)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 185<br />
Sivil toplum kuruluşlarının projeleri ve bu projelerinin uygulanış biçimleri<br />
geniş insan topluluklarını ilgilendirmektedir. Bir yanda bu kuruluşları maddî olarak<br />
veya başka biçimlerde destekleyenler, bu kuruluşlarda gönüllü veya profesyonel olarak<br />
çalışanlar yani kuruluşla bir tür organik bağ taşıyanlar, diğer yanda projelerin<br />
uygulanmasında hedef alınan veya yaşamları bu uygulamalardan etkilenecek kesimler<br />
vardır 24 . STK’ların en temel amacı bu iki kesim açısından uyum sağlamak ve<br />
sürdürmektir.<br />
Pazar yönlü olma konusunda yapılan bir çok çalışmada 25 inovasyon ile<br />
örgütlerin temel performans sonuçları arasında anlamlı bir ilişki<br />
olduğunu tespit etmişlerdir 26 . İnovasyon yönelimli olmak ile<br />
organizasyonel performans arasında güçlü bir ilişki kurularak rekabet<br />
avantajı sağlamak, ayakta kalmak ve gelişmek için inovasyona yönelmek<br />
gerekir 27 . Bu bağlamda bizim araştırmamızda da müşteri yönlülüğün ve<br />
inovasyon yönlülüğün örgütsel performans ile pozitif bir ilişki içerisinde<br />
olduğu varsayılmaktadır.<br />
5. STK’larda Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün Örgütsel<br />
Performans İle İlişkisi Üzerinde Bir Araştırma<br />
Son zamanlarda literatürde kadın haklarının ve girişimciliğinin<br />
geliştirilmesine yönelik çalışmaların sayısı hızla artmaktadır. Bir işletme<br />
kar amacı gütsün veya gütmesin başarılı olabilmesi için seçmiş olduğu<br />
hedef kitleye odaklanmalıdır. Diğer taraftan müşteri kitlelerine yönelik<br />
sürekli yenilik geliştirmek durumundadırlar ki müşterilerini memnun<br />
edebilsinler ve böylece faaliyetlerini başarıyla devam ettirebilsinler.<br />
Günümüzde her kurum yapmış olduğu çalışmaların örgütsel<br />
performansa olumlu yansımasını istemekte ve bunu da ölçmek<br />
durumundadır.<br />
5.1-Araştırmanın Amacı ve Önemi<br />
Genç nüfusuyla birçok ülkeyi geride bırakan Türkiye'de, erkek nüfusundaki<br />
azalmaya karşın kadın nüfusu artmaktadır. Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel<br />
Müdürlüğü verilerine göre, Türkiye'nin nüfusu 70 milyon 781 bin 568’dir. Nüfusun 35<br />
milyon 511 bin 397'si kadın, 35 milyon 270 bin 171'i erkektir 28 . Genç nüfusu ile Avrupa<br />
ülkelerini geride bırakan Türkiye'de 7 milyon 13 bin 120 kişi 20-24 yaş grubunda yer<br />
24 www.siviltoplum.com.tr/?ynt=icerikdetay&icerik=46&id=135 ;Erişim Tarihi:03.09.2007<br />
25 Capon, N., Farley, J.U., Hulbert, J. ve Lehnann, D.R. ‘Profiles of product innovators among large U.S.<br />
manufacturers’, Management Science, 38, 1992-February s.157-169. Deshpandé, John, ve Farley,<br />
‘Corporate Culture, Customer Orientation,.......’, s. 28. Deshpandé, John ve Farley,‘Measuring market<br />
orientation.......’, s.213-32. Damanpour, F. ve Evan, W.M. ‘Organizational innovation and performance: the<br />
problem of ‘organizaitonal log’’, Administrative Science Quarterly, Vol:29, No:3, 1984. s.392-409.<br />
26 Berthon, Hulbert ve Pitt, ‘Innovation Or Customer Orientation?........’, s. 1069.<br />
27 Deshpandé, John, ve Farley, ‘Corporate Culture, Customer Orientation,.......’, s. 28<br />
28 www.nvi.gov.tr/11,Ana_Sayfa_Nufus_Istatistikleri_Index.html;Erişim tarihi:03.09.2007<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
186 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
almakta, 15-19 yaş grubunda 6 milyon 602 bin 431, 5-9 yaş grubunda 6 milyon 581 bin<br />
144, 10-14 yaş grubunda 6 milyon 492 bin 501, 25-29 yaş grubunda ise 6 milyon 281<br />
bin 147 kişi yer almaktadır. Erkek nüfusu kadınlara oranla azalan Türkiye'de kadınların<br />
yaşam süreleri de uzamaktadır. Türkiye'de 90 yaş ve üzerinde 400 bin 535 kadın<br />
yaşarken, erkeklerin sayısı 160 bin 639'dir 29 . Bu verilere göre önümüzdeki yıllarda<br />
kadın nüfusun daha da artarak devam edeceği söylenebilir.<br />
AB üye ve aday ülkeleri ile karşılaştırıldığında kadın istihdam oranının en<br />
düşük olduğu ülke Türkiye’dir. Türkiye, kadın istihdamında sahip olduğu %24,3’lük<br />
oran ile AB’nin %55,7’lik ortalamasının çok gerisinde bulunmaktadır. 2004 yılında<br />
kadın istihdamı oranı bir önceki yıla göre % -4,4 oranında gerilemiş ve ülkemiz kadın<br />
istihdamının en fazla daraldığı ülke olmuştur. Üstelik birbirine eklenen yıllar<br />
Türkiye’deki durumu iyileştirmek yerine kötüleştirmiştir. 1990’da %33 olan kadın<br />
istihdam oranı 1990-2003 döneminde yılda ortalama %2 azalmıştır 30 .<br />
Türkiye’de kadın örgütlenmesinin çok uzun bir geçmişi vardır. Daha Osmanlı<br />
döneminde kadınlar kendi haklarını elde etmek, savunmak ve sorunlarına çözüm<br />
bulmak için bir araya gelmişlerdir. 1908 yılından itibaren kadınların savunuculuğunu<br />
yapan ve kadınlarla ilgili konularda duyarlılık yaratmayı amaçlayan pek çok örgüt<br />
kurulmuştur. 1919 yılında kurulan, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında kadınlar arası en<br />
geniş katılımı sağlayan ve kadınları işgalci güçlere karşı harekete geçirmek amacını<br />
taşıyan Anadolu Kadınları Müdafaai Vatan Cemiyeti pek çok alanda çalışmalar yapmış<br />
bir örgüttür. Cumhuriyetin ilk yıllarında kadınlar kamusal alandaki haklarını elde etmek<br />
için ciddi bir mücadele vermişlerdir. 1948’den 1970’e kadar kadın derneklerinin<br />
sayısında hızlı bir artış vardır. Ancak, birkaçı dışında bu derneklerin, kadınların birey<br />
olarak güçlenmelerine yönelik olmaktan çok, topluma hizmet ve yardım amaçlı<br />
faaliyetler sürdürdüklerini söyleyebiliriz. 1970 ve 1980 yılları Türkiye’nin en<br />
politikleştiği yıllardır. Bu dönemde kurulan kadın kuruluşları, sol partilerin uzantıları<br />
olan ve politik hedefler güden kuruluşlardır. Bunlardan en dikkate değeri, 33 şubesi ve<br />
15 bine yakın üyesi ile dönemin en yaygın örgütlenmesini gerçekleştiren İlerici Kadın<br />
Derneği’dir. 1975’den 1980’e kadar faaliyet gösteren Dernek hem kadın sorununa hem<br />
de genel siyasal mücadeleye yönelik faaliyetlerde bulunsa da esas olarak kendini<br />
emekçi kadınların örgütü olarak tanımlanmış ve kampanyalar, çeşitli eğitim<br />
programları, örgütlenme ve dayanışma çalışmaları yapmıştır. 1980 sonrası başlayan<br />
ikinci dalga Kadın hareketi içinde kadınlar, bireysel özgürlük taleplerini yükseltmişler,<br />
feminizmi bedenlerine, emeklerine ve kimliklerine sahip çıkma mücadelesi olarak<br />
tanımlamışlar ve hayatın her alanında cinsiyetçilikle mücadele etmeyi hedeflemişlerdir.<br />
Bu hareketin ivmesi ile art arda oluşturulan ve pek çoğu feminist özellikler taşıyan<br />
kadın örgütleri, ataerkilliği sorgulayan söylemleriyle ve cinsler arası eşitsizliğe karşı<br />
çıkan eylemleriyle kadın sorununu Türkiye’nin politik gündeminde tutmayı<br />
başarmışlardır. 1990’dan sonra kadın hareketinin en temel özelliği ise kadınların<br />
örgütlenme biçimlerindeki çeşitlilik ve kadın sorunlarının çözümüne yönelik yapıcı ve<br />
29 www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=154264 , Erişim Tarihi: 31.08.2007.<br />
30 www.tisk.org.tr/yayinlar.asp?sbj=ic&id=1958 , Erişim Tarihi:03.09.2007.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 187<br />
yaratıcı tavırdır 31 . 2000’li yıllardan itibaren her alanda olduğu gibi kadın hakları<br />
alanındaki sivil örgütlenme de hızla artmıştır.<br />
Günümüze gelindiğinde ise, Uçan Süpürge veri tabanında kayıtlı 370 kadın<br />
konulu STK yer almaktadır. Tarih Vakfı ve Sivil Toplum Geliştirme Merkezi veri<br />
tabanlarında ortalama 300’ün üzerinde kadın konulu STK bulunmaktadır. Tarih<br />
Vakfının 2005 yılında yayınladığı STK’lar rehberi kitapçığında ise 81 adet kayıtlı kadın<br />
konulu STK’nın olduğu görülmektedir. Bu STK’lar çeşitli alanlarda (kadın hakları,<br />
eğitim, girişimcilik vs.) faaliyet göstermektedir.<br />
Ekonomik kalkınma ve sosyal gelişim açısından nüfusun yarıdan fazlasını<br />
oluşturan kadınların ekonomik yaşam içerisinde aktif rol üstlenmesi, bütün taraflarca<br />
kabul edilen bir görüş olarak değerlendirilmektedir. Bu görüşe bağlı olarak bölgesel,<br />
ulusal ve uluslar arası çeşitli kurumlar kanalı ile, kadınlara yönelik ekonomik ve sosyal<br />
bir çok destek programlar ve projeler uygulanmaktadır. Bu bağlamda araştırmanın<br />
amacı; kadınlara yönelik faaliyette bulunan STK’larda müşteri yönlülük ve inovasyon<br />
yönlülüğün örgütsel performans ile ilişkisini araştırmaktır.<br />
5.2.Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Hipotezler<br />
Araştırmanın kavramsal modeli çerçevesinde müşteri yönlülüğün ve<br />
inovasyon yönlülüğün örgütsel performansa pozitif yönde etki ettiği ve<br />
müşteri yönlülük ile inovasyon yönlülük arasında bir ilişki olduğu<br />
varsayılmaktadır. Bu bağlamda araştırmanın kavramsal modeli aşağıda<br />
şekil 1’deki gibi tasarlanmıştır.<br />
Şekil 2:<br />
Araştırmanın Kavramsal Modeli<br />
Müşteri<br />
Yönlülük<br />
Örgütsel<br />
Performans<br />
İnovasyon<br />
Yönlülük<br />
Bu modele göre araştırmanın hipotezleri şunlardır;<br />
H 1 =Müşteri yönlülük ile örgütsel performans arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
31 http://supurge.bulupe.com/index.php?sayfa=2; Erişim Tarihi: 31.08.2007.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
188 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
H 2 =İnovasyon ile örgütsel performans arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
H 3 =Müşteri yönlülük ile inovasyon arasında anlamlı bir ilişki vardır.<br />
5.3.Araştırma Yöntemi<br />
Bu araştırma Türkiye genelinde faaliyet gösteren yaklaşık 81 Kadın<br />
STK’larında e-posta, faks, posta ve yüz yüze görüşme yoluyla<br />
yapılmıştır. Bu STK’lardan WEB sayfası ve e-posta adresi olanlara<br />
belirli aralıklarla 3 defa anket formu gönderilmiş, faks numarası olanlara<br />
faks ile sadece adresi olanlara ise posta yoluyla gönderilmiştir. Bu<br />
anketlerden 13 tanesi ulaşmamış ve geri dönmüştür. Böylece toplam 68<br />
STK’ya ulaşılmıştır. Bu 68 anketten 42’si cevaplanarak dönmüş olup, ön<br />
değerlendirme sonucu 3 anket değerlendirme dışı bırakılmış olup, 39<br />
anket değerlendirmeye alınmıştır. Veriler SPSS 13.5 paket programı ile<br />
analiz edilmiştir.<br />
Anket formunun geliştirilmesinde ve oluşturulmasında geniş bir literatür<br />
taraması yapılmıştır. Yabancı literatürden elde edilen anketler öncelikle<br />
Türkçe’ye çevrilmiş ve konusuna hakim iki akademisyene soruların<br />
doğru anlaşılması ve cevaplanabilmesi için kontrol ettirilmiş ve bu<br />
sorular araştırmanın amacına uygun olarak düzenlenmiştir.<br />
Anket formu toplam 21 sorudan oluşmakta ve bu sorulardan ilk altısı<br />
STK’ların genel özellikleri ve katılımcıların demografik özelliklerinin<br />
öğrenilmesine yönelik, 6 soru STK’ların müşteri yönlülüğünün<br />
ölçülmesine, 8 soru inovasyon yönlülüğün ölçülmesine, 7 soru da<br />
örgütsel performansa ilişkin sorulardır. Bu sorular beşli likert ölçeğine (1,<br />
kesinlikle aynı fikirde değilim......, 5, kesinlikle aynı fikirdeyim) göre<br />
düzenlenmişlerdir.<br />
STK’ların müşteri yönlülüğü altı değişken ile ölçülmüştür. Bu değişkenlerin<br />
oluşturulmasında litaretürdeki çalışmalardan 32 yararlanılmıştır. Bu değişkenler;<br />
Biz düzenli olarak hizmetlerimizden duyulan memnuniyeti ölçeriz<br />
Üst yöneticilerimiz hedef kitlemiz ile sürekli diyalog halindedir<br />
Organizasyon yapımız, hedef kitlemizin ihtiyaçlarına uygun olarak<br />
yapılandırılmıştır<br />
Tarih Vakfı tarafından yayınlanan 2005 Sivil Toplum Kuruluşları Rehberine göre<br />
32 Appiah-Adu K., ve Sing S. ‘Customer Orientation And Performance: A Study of SMS’, Management<br />
Decision, Vol:36/6, 1998. s.390. Wang Y., Shi G., Yang Z., Zhang X. ‘Cutomer Asset Orientation And<br />
Impact On The Relationship Between Market Orientation And New Product Development Performance’,<br />
IEEE International Conference On Management Of Innovation And Technology, Proceding Paper, 2006.<br />
s.52-56. Berthon, Hulbert ve Pitt, ‘Innovation Or Customer Orientation?........’, s. 1089.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 189<br />
Üst yöneticilerimiz diğer STK lar ile güçlü ve zayıf yönlerimizi<br />
değerlendirirler<br />
Biz diğer STK lara oranla daha farklı hizmet sunuyoruz<br />
Diğer STK lar ile bilgi paylaşımında bulunuruz.<br />
STK’larda inovasyon yönlülük sekiz değişken ile ölçülmüştür. Bu<br />
değişkenlerin oluşturulmasında literatürdeki çalışmalarından 33 yararlanılmıştır. Bu<br />
değişkenler;<br />
Biz yeni hizmet/proje geliştirmeye önem veririz<br />
Hedef Kitlemiz ile iletişimde elektronik postayı yoğun olarak kullanırız<br />
Düzenli olarak güncellenen web sayfamız vardır<br />
Hedef kitlemizin organizasyonumuz ile ilgili öneri ve şikayetlerini almak<br />
için olanaklar sağlarız<br />
Çalışanlarımız için yoğun eğitim programları düzenleriz<br />
Çalışanlarımızı sorunları yaratıcı bir zihniyetle çözmeleri için destekleriz<br />
Biz mevcut hizmetlerimizi sürekli geliştiririz<br />
Bizim hizmet sürecimiz yenilikçidir.<br />
STK’larda örgütsel performans ise yedi değişken ile ölçülmüştür. Bu<br />
değişkenlerin oluşturulmasında Nielsen vd.nin çalışmasından 34 yararlanılmıştır. Bu<br />
değişkenler;<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
<br />
Faaliyet gelirlerimiz düzenli olarak artmaktadır<br />
Biz diğer STK’lara göre göre daha fazla gönüllü kazanıyoruz<br />
Biz diğer STK’lara göre daha fazla proje uyguluyoruz<br />
Bizim STK, diğer STK’lar arasında daha etkindir<br />
Bizim STK’nın daha fazla gönüllüsü vardır<br />
Gönüllülerimiz ile ilişkilerimizi uzun süreli muhafaza ederiz<br />
Bizim STK’nın uluslararası bağlantıları diğerlerine göre daha iyidir<br />
5.4. Bulgular ve Değerlendirme<br />
Çalışmada öncelikle STK’lara ilişkin genel bilgiler ile araştırmaya katılanların<br />
demografik özelliklerine ilişkin bilgilere yer verilmiş, arkasından geliştirilen hipotezler<br />
regresyon analizi ile test edilmiştir.<br />
33 Appiah-Adu ve Sing, ‘Customer Orientation ......’, s.390. Berthon, Hulbert ve Pitt, ‘Innovation Or<br />
Customer Orientation?........’, s. 1089.<br />
34 Nielsen, S.F., Host, V., Jaonsson, J.E., Kock, S., ve Selnes, F. ‘Market orientation in Nordic banks: does<br />
nationality matter?’, European Journal of Marketing, Vol:37, no:11/12, 2003. s.1818-1841.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
190 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
5.4.1.Katılımcıların demografik özelliklerine ilişkin bilgiler<br />
Tablo 1’de araştırmaya katılan STK’lara ilişkin bilgiler yer almaktadır.<br />
Buna göre; araştırmaya katılan STK’ların büyük bir çoğunluğunu dernekler<br />
(%46,2) oluşturmaktadır. Araştırma kapsamındaki STK’ların yaklaşık % 57’si<br />
2001ve sonrasında kurulmuş genç kuruluşlardır ve üye sayıları genellikle azdır ve<br />
çoğunluğunun (% 46,2) üye sayısı 50’den azdır.<br />
Tablo 1:<br />
Ankete Katılan STK’lara İlişkin Bilgiler<br />
STK Statüsü N % Üye Sayısı n % Kuruluş Tarihi n %<br />
Dernek 18 46,2 50’den Az 18 46,2 1950-1960 4 10,3<br />
Vakıf 8 20,5 51-100 13 33,3 1961-1970 5 12,8<br />
Diğer 13 33,3 101-200 8 20,5 1996-2000 8 20,5<br />
Toplam 39 100 Toplam 39 100 2001 Ve Sonrası 22 56,4<br />
Toplam 39 100<br />
Tablo 2’de anketi cevaplayan katılımcılara ilişkin bilgiler görülmektedir.<br />
Katılımcıların yarıdan fazlası STK başkanlarıdır ve yaklaşık % 75’i üniversite ve<br />
master/doktora derecesine sahiptir, yaklaşık % 35’i ise 40 yaşın altındadır.<br />
Tablo 2:<br />
Ankete Katılan Katılımcılara İlişkin Bilgiler<br />
Eğitim Düzeyi n % STK’daki Görevi n % Yaş n %<br />
Lise 10 25,6 Başkan 19 54,3 21-30 5 12,8<br />
Üniversite 12 30,8 Sekreter 8 22,9 31-40 8 20,8<br />
Master/Doktora 17 43,6 Diğer 8 22,9 41-50 12 30,8<br />
Toplam 39 100 Toplam 35 100 51-60 14 35,9<br />
Toplam 39 100<br />
5.4.2.Güvenilirlik analizi<br />
Literatür taraması sonucu araştırmanın amacına uygun olarak oluşturulan<br />
anket formunun güvenilirliği test edilmiştir. 21 sorudan oluşan ankette soruların genel<br />
ortalaması (Item-means) 3,7296, ortalama varyans 1,3748’dir. 21 soruya ait sorular<br />
arasındaki korelasyonların (Inter-item correlation) genel ortlaması 0,6461’dır.<br />
Tablo 3’de anketin soru-bütün (Item-total correlation) ve alfa değerleri ile<br />
genel güvenilirlik katsayısı verilmektedir. Güvenilirlik hesaplamalarında modelin<br />
uygunluğunu test etmek amacıyla yapılan testlere ait varyans analizine (analysis of<br />
variance) göre, ölçümler arası farklılık (between measure) p
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 191<br />
Tablo 3:<br />
Güvenilirlik Analizi Sonuçları<br />
Değişkenler Corrected Item-<br />
M1 Biz düzenli olarak hizmetlerimizden duyulan<br />
memnuniyeti ölçeriz<br />
M2 Üst yöneticilerimiz hedef kitlemiz ile sürekli diyalog<br />
halindedir<br />
M3 Organizasyon yapımız, hedef kitlemizin ihtiyaçlarına<br />
uygun olarak yapılandırılmıştır<br />
M4 Üst yöneticilerimiz diğer STK lar ile güçlü ve zayıf<br />
yönlerimizi değerlendirirler<br />
M5 Biz diğer STK lara oranla daha farklı hizmet<br />
sunuyoruz<br />
Alpha If<br />
Total Correlation Item Deleted<br />
0,6473 0,9673<br />
0,7199 0,9666<br />
0,9046 0,9644<br />
0,6823 0,96,65<br />
0,7881 0,9664<br />
M6 Diğer STK lar ile bilgi paylaşımında bulunuruz 0,5829 0,9679<br />
Y1 Biz yeni hizmet/proje geliştirmeye önem veririz 0,8709 0,9656<br />
Y2 Hedef Kitlemiz ile iletişimde elektronik postayı yoğun 0,8785 0,9645<br />
olarak kullanırız<br />
Y3 Düzenli olarak güncellenen web sayfamız vardır 0,7039 0,9671<br />
Y4 Hedef kitlemizin organizasyonumuz ile ilgili öneri ve 0,9284 0,9637<br />
şikayetlerini almak için olanaklar sağlarız<br />
Y5 Çalışanlarımız için yoğun eğitim programları 0,6335 0,9678<br />
düzenleriz<br />
Y6 Çalışanlarımızı sorunları yaratıcı bir zihniyetle 0,9360 0,9639<br />
çözmeleri için destekleriz<br />
Y7 Biz mevcut hizmetlerimizi sürekli geliştiririz 0,9419 0,9647<br />
Y8 Bizim hizmet sürecimiz yenilikçidir 0,8631 0,9651<br />
P1 Faaliyet gelirlerimiz düzenli olarak artmaktadır 0,6847 0,9681<br />
P2 Biz diğer STK’lara göre göre daha fazla gönüllü 0,8227 0,9654<br />
kazanıyoruz<br />
P3 Biz diğer STK’lara göre daha fazla proje uyguluyoruz 0,7077 0,9663<br />
P4 Bizim STK, diğer STK’lar arasında daha etkindir 0,8657 0,9651<br />
P5 Bizim STK’nın daha fazla gönüllüsü vardır 0,7716 0,9656<br />
P6 Gönüllülerimiz ile ilişkilerimizi uzun süreli muhafaza 0,8112 0,9651<br />
ederiz<br />
P7 Bizim STK’nın uluslararası bağlantıları diğerlerine<br />
göre daha iyidir<br />
0,8818 0,9643<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
192 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
Genel alfa güvenilirlik değeri :0,9674<br />
Tablo 3’e göre, soru bütün (Item-total) korelasyonları 0,5829 ile<br />
0,9419 arasında değişen değerlerdedir. Buna göre Özdamar 35 , Albayrak<br />
vd. 36 ve Şencan’ın 37 belirttiği 0,25 ve 0,30 değerlerinin altında bir değere<br />
sahip değildir ve dolayısıyla ölçeğin soru ile bütün arasındaki<br />
korelasyonu uygundur.<br />
Tablo 4:<br />
Grupların Güvenilirlik Analizi<br />
Değişkenler 1.Grup 2.Grup 3.Grup<br />
Korelasyon Alfa Korelasyon Alfa Korelasyon Alfa<br />
1. Grup: Müşteri yönlülük<br />
M1 0,3461 0,8326<br />
M2 0,7148 0,7219<br />
M3 0,8147 0,6698<br />
M4 0,4593 0,7753<br />
M5 0,6716 0,7338<br />
M6 0,5916 0,7578<br />
1.grup toplam güvenilirlik değeri, Alfa:0,7821<br />
2. Grup:İnovasyon yönlülük<br />
Y1 0,8884 0,9109<br />
Y2 0,8335 0,9056<br />
Y3 0,6198 0,9263<br />
Y4 0,8543 0,9012<br />
Y5 0,5773 0,9276<br />
Y6 0,8769 0,9018<br />
Y7 0,8855 0,9083<br />
Y8 0,8467 0,9084<br />
1.grup toplam güvenilirlik değeri, Alfa:0,9216<br />
3. Grup: Örgütsel performans<br />
P1 0,6341 0,8920<br />
P2 0,7348 0,8672<br />
P3 0,6745 0,8709<br />
P4 0,9206 0,8544<br />
P5 0,6826 0,8696<br />
35 Özdamar, K. Paket Programlar ve İstatistiksel Veri Analizi, (Kaan Kitabevi, Genişletilmiş 5. Baskı,<br />
Eskişehir, 2004).<br />
36 Albayrak, A.S., Eroğlu, A., Kalaycı, Ş., Küçüksille, E., Ak, B., Karaatlı, M., Keskin, H.Ü., Çiçek, E.,<br />
Kayış, A., Öztürk, E., Antalyalı, Ö.L., Uçar, N., Demirel, H. İşler, D.B., Sungur, O. SPSS Uygulamalı<br />
Çok Değişkenli İstatistik Teknikleri, (Asil Yayın Dağıtım, Editör:Şeref KALAYCI, Ankara, 2005).<br />
37 Şencan, H., Sosyal ve Davranışsal Ölçümlerde Güvenilirlik ve Geçerlilik, (Seçkin Yayınları, Ankara,<br />
2005).<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 193<br />
P6 0,6006 0,8792<br />
P7 0,7497 0,8609<br />
1.grup toplam güvenilirlik değeri, Alfa:0,8866<br />
Yukarıda Tablo 3’de ayrıntılı olarak güvenilirlik analizi verilen 19 değişken<br />
geniş literatür taraması sonucu oluşturulmuş ve araştırmanın amacına ve modeline<br />
uygun olarak dört gruba ayrılmıştır (bakınız örneklem ve anket formunun<br />
oluşturulması). Bu gruplama Tablo 4’deki gibidir.<br />
1.Grup: Soru-bütün korelasyon değerleri 0,3461 ile 0,8147<br />
arasındadır. Ölçümler arası (between measure) farklılık p=0,000 değeri<br />
ile istatistiksel olarak anlamlıdır. Hostelling T 2 testi p=0,000 olarak<br />
hesaplanmış ve soru ortalamaları arasındaki faklılık istatistiksel olarak<br />
anlamlıdır. Genel güvenilirlik değeri (alfa) 0,7821’dir.<br />
2.Grup: Soru-bütün korelasyon değerleri 0,5773 ile 0,8884<br />
değerleri arasındadır. Ölçümler arası farklılık p=0,000 değeri ile<br />
istatistiksel olarak anlamlıdır. Hostelling T 2 testi p=0,000 olarak<br />
hesaplanmış ve soru ortalamaları arasındaki farklılık istatistiksel olarak<br />
anlamlıdır. Genel güvenilirlik değeri (alfa) 0,9216’dir.<br />
3.Grup: Soru-bütün korelasyon değerleri 0,6006 ile 0,9206<br />
arasındadır. Ölçümler arası farlılık p=0,000 değeri ile istatistiksel olarak<br />
anlamlıdır. Hestelling T 2 testi de yine p=0,000 olarak hesaplanmış ve<br />
soru ortalamaları arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlıdır. Genel<br />
güvenilirlik değeri (alfa) 0,8866’dır.<br />
5.4.3.Müşteri yönlülük ve İnovasyon yönlülük ile örgütsel performans<br />
arasındaki ilişki<br />
Regresyon analizindeki ANOVA testi, modelin bir bütün olarak anlamlı<br />
olup olmadığını göstermektedir. Bu noktada 133,292 F değeri ile ve<br />
p
194 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
Tablo 5’de modelin elde edilen diğer parametre değerleri ve<br />
bunlara ilişkin t değerleri yer almaktadır. Parametrelere ait t istatistik<br />
değerlerinden modele dahil edilen müşteri yönlülük ve inovasyon<br />
yönlülük değişkeni % 5 anlamlılık düzeyinde anlamlıdır (p
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 195<br />
Müşteri yönlülük<br />
İnovasyon<br />
yönlülük<br />
Örgütsel<br />
performans<br />
Pearson Korelasyon 1<br />
Sig. (2-tailed) .<br />
Pearson Korelasyon ,902(**) 1<br />
Sig. (2-tailed) ,000 .<br />
Pearson Korelasyon ,865(**) ,951(**) 1<br />
Sig. (2-tailed) ,000 ,000 .<br />
** Correlation is significant at the 0.01 level (2-tailed).<br />
a Listwise N=39<br />
Tablo 7’ye göre; müşteri yönlülük ve inovasyon yönlülük ile örgütsel<br />
performans arasında pozitif yönlü, anlamlı ve güçlü bir ilişki vardır.<br />
Müşteri yönlülük ile örgütsel performansın korelasyon katsayısı<br />
(r=0,865) olarak hesaplanmıştır ve buna göre; müşteri yönlülük arttıkça<br />
örgütsel performansın artacağı söylenebilir. Aynı şekilde inovasyon<br />
yönlülük ile örgütsel performans arasında pozitif ve güçlü bir ilişki vardır<br />
(r=0,951). Yine burada da inovasyon yönlülük arttıkça örgütsel<br />
performansın artacağı söylenebilir.<br />
Müşteri yönlülük ve inovasyon yönlülük arasındaki ilişkiye<br />
ilişkin pearson korelasyon analizi ile test edilmiştir. Buna ilişkin<br />
sonuçlar da yine Tablo 7’de görülmektedir. Buna göre; müşteri yönlülük<br />
ile inovasyon yönlülük arasında pozitif yönlü, anlamlı ve güçlü bir ilişki<br />
vardır. Müşteri yönlülük ile İnovasyon yönlülük korelasyon katsayısı<br />
(r=0,902) olarak hesaplanmıştır ve buna göre; müşteri yönlülük arttıkça<br />
inovasyon yönlülüğün de artacağı söylenebilir.<br />
SONUÇ VE ÖNERİLER<br />
Bu çalışmada müşteri ve inovasyon yönelimli olmak ile örgütsel<br />
performans arasındaki ilişki analiz edilmiştir. Sosyal ve ekonomik yaşam<br />
içerisine giderek artan bir ağırlıkla dahil olan STK’ların yönetim<br />
süreçleri; son on yılda akademik çalışmaların ortak konusu haline<br />
gelmiştir. Yapılan bir çok teorik ve deneysel araştırmalar ile STK’nın<br />
yönetim süreçlerinde, adeta ticari rekabet koşulları dahilindeymiş gibi<br />
yönetsel kararların verilmesi gerekliliği üzerinde durulmuştur.<br />
1950’li yıllarda Drucker’in işletmelerin temel fonksiyonlarının pazara<br />
hitap etmek ve inovasyon söylemi, 1990’lı yıllarda sadece kar amaçlı<br />
kuruluşlar için genel bir kural olmaktan öteye geçmiştir. Kar amaçsız<br />
kuruluşlar gibi hükümet organlarının yönetim süreçlerinde de hedef<br />
kitlenin ihtiyaç ve beklentilerine odaklanan, yenilikçi, yaratıcı, etkin,<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
196 Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün...<br />
etkili ve fark yaratarak değer sağlayan karar mekanizmaları;<br />
sürdürülebilir başarıyı sağlamaktadır.<br />
Ticari faaliyetlerde yaşanan yok edici rekabet koşulları müşteri ve<br />
inovasyon yönelimli olma açılımını da beraberinde getirmiştir. Düşük<br />
maliyet, verimlilik, kalite, hız, esneklik, müşteri memnuniyeti gibi kar<br />
amaçlı organizasyonların klasik rekabet kriterleri, günümüz çevresel<br />
koşullarında sürekli ayakta kalabilmek ve gelişmek için yetersiz konuma<br />
gelmiştir. Bu yetersizlikten kaynaklanan bir ihtiyaç ile yöneticiler ve<br />
bilimsel araştırmacıların “daha ne yapılabilir?” arayışında “Müşteri<br />
Yönelimli Olmak” ve “İnovasyon” kavramları ortak zemin olarak<br />
belirlenmiştir. Kar amaçlı kuruluşların yönetsel süreçlerinde kullanılan<br />
bu görüşlerin, kar amaçsız örgütlerin de kendi türlerindeki sürekli bir<br />
artış ile maruz kaldıkları yoğun rekabet ortamında, temel misyonlarını<br />
gerçekleştirerek ayakta kalmaları ve gelişerek organizasyonel ömürlerini<br />
sürgit kılmaları için zorunlu hale gelmiştir.<br />
Bu çalışmada sosyal ve ekonomik yaşam içerisinde hak ettiği değer<br />
arayışında olan kadınlara yönelik, çeşitli hizmet hedefleri ile kurulan<br />
kadın konulu STK’lar uygulama alanı olarak seçilmiştir. Özellikle<br />
giderek artan oranda ülkemiz nüfusunun yarısından fazlasını oluşturan<br />
kadınlar, niceliksel varlığı ile örtüşmeyen ekonomik ve sosyal gücünü<br />
kuvvetlendirmek istemektedir. Bu açıdan ekonomik, sosyal ve kültürel<br />
anlamda kadınlara yönelik her türlü araştırma, uygulama, eylem ve<br />
söylem çalışmaları, bütün taraflarca güncel bir konu olarak<br />
değerlendirilmektedir.<br />
Yapılan çalışmadan elde edilen sonuçları kısaca şu şekilde<br />
özetleyebiliriz:<br />
Müşteri yönlülük ile örgütsel performans arasında pozitif yönlü<br />
bir ilişki vardır.<br />
İnnovasyon yönlülük ile örgütsel performans arasında da pozitif<br />
yönlü ve güçlü bir ilişki vardır.<br />
Müşteri yönlülük ile İnovasyon yönlülük arasında da pozitif<br />
yönlü bir ilişki vardır.<br />
Müşteri yönlülük ve inovasyon yönlülük ile örgütsel<br />
performans arasında pozitif yönlü, anlamlı ve güçlü bir ilişki<br />
vardır.<br />
Bu çalışmanın en önemli kısıtlarından biri, Türkiye geneli olmasına<br />
rağmen sadece kadınlara yönelik faaliyet gösteren STK’larda yapılması<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Sivil Toplum Kuruluşlarında Müşteri Yönlülük ve İnovasyon Yönlülüğün... 197<br />
ve katılımın az olmasıdır. Bu nedenle bu alanda yapılacak başka<br />
çalışmalarla bu sayı arttırılabilir ve daha farklı alanlardaki STK’lar<br />
çalışma kapsamına alınabilir. Diğer bir kısıt ise müşteri yönlülüğün ve<br />
inovasyon yönlülüğün örgütsel performansla ilişkisi araştırılmıştır.<br />
Bilindiği gibi müşteri yönlülük pazar yönlülüğün bir parçasıdır. Bu<br />
nedenle yapılacak yeni çalışmalarla pazar yönlülüğün örgütsel<br />
performansa etkileri araştırılabilir. Yine bu da daha geniş STK kitlelerine<br />
uygulanabilir. Diğer taraftan örgütsel performans ölçüm kriterleri olarak<br />
finansal göstergeler yerine finansal olmayan göstergeler ele alınmıştır.<br />
STK’ların öncelikli amaçları kar elde etmek olmadığından, onlar için<br />
öncelik amaçladıkları hedeflere ulaşma ve bu hedefleri başarmadır. Bu<br />
nedenle finansal olmayan göstergeler dikkate alınmıştır. Yapılacak başka<br />
çalışmalarda sadece finansal göstergeler ele alınabileceği gibi finansal ve<br />
finansal olmayan göstergeler birliktede ele alınabilir. Bu alandaki<br />
nitelikli çalışmaların artması, uygulamacılara ve akademisyenlere ve<br />
hepsinden de önemlisi sektörün gelişmesine büyük katkı sağlayacaktır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
KAMU HARCAMALARI İLE MAKRO EKONOMİK<br />
DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ NEDENSELLİK<br />
İLİŞKİLERİ<br />
Mehmet ŞAHİN<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Çiğdem ÖZENÇ<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
By using Granger Causality Analysis, the effects of public expenditures on the variables of<br />
GDP, enflation and unemployment which refer macroeconomic performance are<br />
examined in this study.cording to the results, public expenditures affect GDP and inflation<br />
positively within the period of 1988-2006. The causality between public expenditure and<br />
GDP is bidirectional. This situation also upports Wagner Law. It appears that there is<br />
no relationship between unemployment and public expenditures. As a result it is found<br />
that, the public expenditure is important factor which affect the macroeconomic<br />
performance in Turkey, thus they need to be considered when forming the macroeconomic<br />
policies.<br />
Keywords: Public Expenditure, Macroeconomic Variables, Granger Causality<br />
Analysis.<br />
GİRİŞ<br />
İ<br />
ktisadi hayata müdahale aracı olarak kullanılan kamu<br />
harcamalarının ekonomide ne gibi etkiler yarattığı, Keynesyen<br />
görüş başta olmak üzere bazı yaklaşımlar tarafından dikkate<br />
alınmıştır. Bu yaklaşımlar, birbirinden farklı görüşler ortaya atmakla<br />
birlikte, harcamaların ekonomiyi doğrudan veya dolaylı olarak etkilediği<br />
konusunda birleşmektedirler. Teorik bazda yapılan çalışmalar zamanla<br />
uygulamaya dönük olarak da yapılmış ve bu yolla bir anlamda teorilerin<br />
ispatı sağlanmıştır.<br />
Bu çalışmada, kamu harcamalarının makro iktisadi performansın<br />
göstergesi olan Gayri Safi Milli Hasıla (GSMH), işsizlik ve enflasyon<br />
değişkenleri üzerindeki etkileri araştırılmıştır. İlk olarak kamu<br />
harcamaları konusunda çeşitli ülkelerde ve çeşitli dönemlerde yapılmış<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
200<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
uygulamalı çalışmalara yer verilmiştir. Dolayısıyla kamu harcamalarının<br />
etkileri bakımından ülkeler arasında bir karşılaştırma yapabilme imkanı<br />
elde edilmiştir. Çeşitli ülke örnekleri incelendikten sonra, Türkiye için<br />
uygulamalı çalışmaya geçilmiştir. Öncelikle kullanılacak olan Granger<br />
Nedensellik testi konusunda teorik bazda açıklamalar yapılmış, daha<br />
sonra da Türkiye için 1988-2006 yılları arasındaki üç aylık veriler<br />
kullanılarak analiz gerçekleştirilmiştir. Sonuçlar tablolar halinde<br />
sunularak yorumlanmıştır.<br />
1. Kamu Harcamalarının Ekonomiye Etkileri Konusunda Yapılmış<br />
Uygulamalı Çalışmalar<br />
Kamu harcamalarının ekonomik etkilerini incelemek amacıyla farklı istatistiki<br />
yöntemler ve farklı ülke verileri kullanılarak pek çok çalışma yapılmıştır. Bunlardan<br />
bazılarına aşağıda yer verilmiştir.<br />
Levine-Renelt, koşullu değişkenlerin farklı bileşimleri ile geniş bir regresyon<br />
analizi yapmışlardır. Ekonomik büyüme ile kamunun büyüklüğü arasında negatif kısmi<br />
korelasyonun, koşullu değişkenlerin bazı bileşimleri için kuvvetli olmadığı ortaya<br />
çıkmıştır. Yani mali değişkenlerden hiçbirinin yatırımlar üzerinde güçlü bir korelasyona<br />
sahip olmadığı sonucuna ulaşmışlardır. 1<br />
Sezgin ve Yıldırım 2 , Türkiye’de 1950-1997 dönemi verileri kullanılarak<br />
askeri harcamaların istihdam üzerindeki etkilerini araştırmışlardır.<br />
ARDL (Autoregressive distributed lag) yaklaşımı ile yapılan analiz<br />
sonuçlarına göre; uzun dönemde askeri harcamaların istihdam üzerinde<br />
negatif yönlü ve önemli bir etkiye sahip olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Grier ve Tullock, kamunun tüketim harcamalarını zaman serileri<br />
yardımıyla kesit ülke regresyon analizine tabi tutmuşlardır. OECD<br />
ülkelerini inceledikleri çalışmalarında, kamu tüketim harcamalarının<br />
ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etki yarattığı sonucuna<br />
ulaşmışlardır. 3<br />
Hansson-Henrekson 4 , 14 ülkenin 1970-1987 dönemi verileri yardımı ile<br />
yaptıkları çalışmada toplam harcama seviyesinin (tüketim ve transfer)<br />
toplam faktör verimliliği üzerinde negatif yönlü bir etkiye sahip<br />
1 Günalp, B. ve Gür T. H., ‘Government Expenditures and Economic Growth in Developing Countries :<br />
Evidence From a Panel Data Analysis’, METU Studies in Development, 29, (2002), s.313.<br />
2 Sezgin, S. ve J. Yıldırım, ‘Military Enpenditure and Employment in Turkey’, Çukurova Üniversitesi 8.<br />
Ulusal Ekonometri ve İstatistik Sempozyumu, 2001.<br />
3 Günalp ve Gür, ‘Government ...’ s.313.<br />
4 Hansson, P. ve M. Henrekson., ‘A New Framework For Testing The Effect of Government Spending on<br />
Growth and Productivity’, Public Choice, No. 81, 1993.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
201<br />
olduğunu bulmuşlardır. Kamu yatırımlarının beklenenin tersine toplam<br />
faktör verimliliği üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmadığı, diğer<br />
taraftan eğitim harcamalarının ise pozitif bir etki yarattığı analiz<br />
sonuçları arasında yer almıştır. Henrekson ve Hensson çalışmalarında<br />
kamu harcamalarının özel sektör verimliliği üzerindeki etkisinin<br />
tamamen toplam faktör verimliliği üzerindeki etkisini yansıttığını<br />
belirtmişlerdir.<br />
Anwar, Stophan ve Sampath 5 , 1960-1992 döneminde GSMH ve kamu<br />
harcamaları ilişkisini Johansen ko-integrasyon ve Granger nedensellik<br />
testini kullanarak 88 ülke için araştırmışlardır. Bütün ülkelerde aynı<br />
sonuç elde edilememiştir. 29 ülkede bu iki değişken arasında herhangi bir<br />
ko-integrasyon ilişkisi ortaya çıkmamıştır. 33 ülke için ise tam aksine<br />
kamu harcamaları ve GSMH arasında doğrudan ilişki olduğu ortaya<br />
çıkmıştır. 23 ülke için de dolaylı bir nedensellik ilişkisi bulunmuştur.<br />
Wagner kanununu destekler özelliklere sahip sadece 13 ülke olduğu<br />
ortaya çıkmıştır.<br />
Yedav 6 Hindistan’ı ele aldığı çalışmasında, kamu harcamalarının milli<br />
gelir üzerinde etkisi olup olmadığını araştırmıştır. Kamu harcamalarının<br />
milli gelir üzerindeki etkilerini toplamda değerlendirmesinin yanı sıra<br />
farklı harcama bileşimlerinin de etkilerini araştırmıştır. Çalışmada<br />
kullanılan analiz yöntemi Granger nedensellik analizidir. Bu bağlamda<br />
elde edilen test sonuçlarına göre, kamu harcamalarının milli gelir<br />
üzerinde daha yüksek bir etkiye sahip olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Kaya ve Şıklar 7 , Türkiye’de 1960-1996 döneminde özel ve kamu sektörü<br />
yatırımları ile beşeri sermayenin büyüme sürecindeki etkilerini<br />
incelemiştir. Çalışmada beşeri sermaye, istihdam hacmindeki yüzde<br />
değişme ile eğitim harcamalarının GSMH’ya oranındaki yüzde değişimin<br />
toplamı olarak ele alınmıştır. Analiz sonucunda sadece özel sektör<br />
yatırımları ile ekonomik büyüme arasında ve yatırımlardan ekonomik<br />
büyümeye doğru tek yönlü bir nedenselliğin olduğunu tespit etmişlerdir.<br />
Daha sonra oluşturdukları regresyon denklemi ile özel ve kamu sektörü<br />
5 Anwar, M.S., Stophan, D., Sampath, R.K., ‘Causality Between Government Expenditures and Economic<br />
Growth: An Examination Using Cointegration Techniques’, Public Finance, Vol 51(2), 1996.<br />
6 Yedav, I.S., ‘Causality Between Public Expenditure and National Income in India: A Reexamination’, The<br />
Icfai Journal of Public Finance, Vol 2007, Issue 4.<br />
7 Kaya, A. A. ve Şıklar, İ., ‘Türkiye’de Özel Sektör Yatırımları ve İçsel Büyüme’, Ekonomik Yaklaşım<br />
<strong>Dergisi</strong>, 1998, Sayı 9.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
202<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
yatırımlarının ve beşeri sermayenin tümünün büyüme üzerinde pozitif<br />
yönde anlamlı bir etkiye sahip olduğunu bulmuşlardır.<br />
Berber 8 , içsel büyüme teorileri çerçevesinde kamu sektörü ve özel sektör<br />
yatırımlarının ayrı ayrı büyüme üzerine etkilerini 1963-1999 dönemi<br />
verileriyle Türkiye örneği için test etmiştir. Ko-Entegrasyon test<br />
sonuçlarına göre kamu ve özel sektör yatırım harcamalarından ekonomik<br />
büyümeye doğru bir nedensellik ilişkisinin söz konusu olduğu ortaya<br />
çıkmıştır. Kamu sektörü yatırım harcamalarındaki %10’luk bir artış<br />
ekonomik büyümeyi %2,7 oranında arttırdığı sonucuna ulaşmıştır.<br />
Ulutürk 9 , Ram’ın iki sektörlü üretim fonksiyonu modelini kullanarak<br />
Türkiye verileri ile yapmış olduğu analizde kamu harcamaları ile<br />
ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemiştir. Elde edilen sonuçlara<br />
göre kamu sektörünün özel sektör üzerinde dışsallık etkisinin olduğu ve<br />
kamu sektöründeki büyümenin GSMH’da da büyüme etkisi yarattığı<br />
ortaya çıkmıştır. Kamu sektörü büyüme oranında 1 birimlik artışın<br />
toplam ürün büyüme oranında 0,6306 birimlik artışa yol açtığını<br />
bulmuştur. Ayrıca Ulutürk aynı çalışmada kamu harcamaları ile GSMH<br />
arasında Granger Nedensellik ilişkisini araştırmıştır. Analizde 1963-<br />
1993 dönemi Türkiye verilerini kullanmıştır. Araştırma bulgularına göre<br />
kamu harcamalarının değerleri GSMH’yı etkilemektedir.<br />
Cullison 10 , 1955-1992 dönemi için ABD harcamalarının (yönetim,<br />
yasama ve yargı, milli savunma, uzay, sivil savunma, eğitim, sosyal<br />
güvenlik, enerji, ulaşım, kültür, tarım vb.) özel sektör üretimi ile ilişkisini<br />
Granger Nedensellik testi ve VAR (Vector Autoregression) yaklaşımı ile<br />
incelemiştir. Analiz sonuçlarına göre, sadece eğitim harcamalarının<br />
ekonomik büyüme üzerinde istatistiksel olarak anlamlı ve büyüklük<br />
olarak da önemli bir etkisinin olduğu söz konusudur.<br />
Karras 11 , 30 ülkenin verilerini kullanarak kamu ve özel sektör tüketim<br />
harcamalarını Ko-Entegrasyon testine tabi tutmuştur. Çalışmanın<br />
sonucunda kamu harcamalarının özel harcamaları içe dönük<br />
kalabalıklaştırdığı, bu harcamaların tamamlayıcı mal olduğu<br />
8 Berber, M., ‘Türkiye’de Özel ve Kamu Sektörü Yatırım Harcamalarının Ekonomik Büyüme İlişkisi: Uzun<br />
Dönem Analizi’, İktisat İşletme ve Finans <strong>Dergisi</strong>, Sayı 209, Ağustos, 2003.<br />
9 Ulutürk, S., Türkiye’de Planlı Dönemde Kamu Harcamalarının Gelişimi ve Devletin Ekonomideki Rolü,<br />
(Ankara : Akçağ Yayınları / 241, 1998).<br />
10 Cullıson, W. E., ‘Public Investment and Economic Growth’, Economic Quarterly, (Federal Reserve Bank<br />
of Richmend, 1993).<br />
11 Karras, S. G., ‘Government Spending and Private Consumption: Some International Evidence’, Journal of<br />
Money, Credit and Banking, Vol.26, 1992.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
203<br />
belirlenmiştir. Kamu tüketimindeki artışın özel tüketimin marjinal<br />
faydasını artırdığı ortaya çıkmıştır.<br />
Yeldan 12 , Türkiye’de 1980-1990 dönemi için kurduğu genel denge<br />
analizinde enflasyona etki eden faktörleri araştırmış ve sonuç olarak<br />
yüksek düzeyli kamu harcamalarının bir yandan özel tasarruf havuzunu<br />
daraltarak enflasyonist fiyat baskıları yarattığını, diğer yandan da<br />
Keynesyen makro mekanizmalar yolu ile ekonomide üretim, istihdam ve<br />
kar oranlarının belli bir düzeyin altına inmesini engellediğini ortaya<br />
koymuştur.<br />
Glomm ve Ravikumar (1997), eğitim, sağlık gibi verimli alanlara<br />
yöneltilen kamu harcamalarının ekonomik büyümeye etkisi üzerine<br />
yapılan çalışmaları incelemişler ve incelemiş oldukları çalışmalar<br />
sonucunda elde ettikleri sonuç, kamu harcamaları ile ekonomik büyüme<br />
arasında pozitif bir ilişkinin var olduğu şeklindedir. 13<br />
Özselçuk 14 , 1973-1990 dönemi için Türkiye verilerini kullanarak yapmış<br />
olduğu ekonometrik çalışmada enflasyonun kaynaklarını bulmaya<br />
yönelmiştir. Çalışmasında enflasyonu en fazla etkileyen faktörün para<br />
arzı olduğunu ve bu dönemde para arzı artışlarının önemli kaynağının<br />
kamu kredilerindeki artış olduğunu belirtmiştir. Merkez bankasının<br />
kamuya açtığı kredilerin ana nedeni olarak da, kamu harcamalarındaki<br />
aşırı artış nedeniyle oluşan bütçe açıklarının finansmanını göstermiştir.<br />
Yamak ve Küçükkale, kamu harcamalarının iktisadi büyüme üzerindeki<br />
etkilerini test etmeye yönelik olarak Türkiye verilerini kullanarak<br />
ampirik bir çalışma yapmışlardır. Bu çalışmanın sonuçlarına göre;<br />
ekonomik büyüme, Granger anlamında kamu harcamalarını pozitif yönde<br />
etkilerken, kamu harcamalarının ekonomik büyüme üzerinde herhangi bir<br />
şekilde etkili olmadığı ortaya çıkmıştır. 15<br />
Terzi 16 , Türkiye verilerini kullanarak kamu harcamaları ile milli gelir<br />
arasındaki ilişkiyi araştırmıştır. Çalışmasında ko-integrasyon analizini<br />
12 Yeldan, E., ‘The Economic Structure of Power in Turkey; Price, Growth and Accumulation’, Bilkent<br />
University of Economics Discussion Paper, 92(5), 1992.<br />
13 Kar, M ve Taban, S., ‘Kamu Harcama Çeşitlerinin Ekonomik Büyüme Üzerine Etkileri’, Ankara<br />
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi <strong>Dergisi</strong>, <strong>Cilt</strong> 58, Sayı 3, 2003.<br />
14 Özselçuk, E., ‘Enflasyonun Kaynakları ve Kısa Dönem Enflasyon Modeli’, İzmir İktisat Kongresi, İzmir,<br />
1992.<br />
15 Uzay, N., ‘Kamu Büyüklüğü ve Ekonomik Büyüme Üzerindeki Etkileri: Türkiye Örneği (1970-1999)’,<br />
Erciyes Üniversitesi İİBF <strong>Dergisi</strong>, Sayı 19. 2002, s.167.<br />
16 Terzi, H., ‘Kalkınma Sürecinde Kamu Harcamaları: Türkiye Üzerine Bir İnceleme’, İktisat, İşletme ve<br />
Finans <strong>Dergisi</strong>, Sayı 162, Eylül, 1999.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
204<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
kullanmıştır. Elde ettiği sonuçlar kamu harcamaları ile milli gelirin<br />
birlikte değiştiği şeklindedir. Türkiye için Wagner yasasının geçerli<br />
olduğu ve kamu harcamaları ile milli gelir arasında nedensellik ilişkisinin<br />
var olduğunu göstermektedir.<br />
2. Türkiye Verileri İle Kamu Harcamalarının Makro Ekonomiye<br />
Etkilerinin Araştırılması<br />
Bu kısımda kamu harcamaları ile GSMH, enflasyon ve işsizlik arasındaki<br />
nedensel ilişki literatürde kullanılan temel nedensellik testlerinden biri<br />
olan, Granger Nedensellik Testi uygulanarak araştırılacaktır. Modelde<br />
kamu harcamalarını temsil etmek üzere, konsolide bütçe harcamaları<br />
kullanılacaktır. Modelde enflasyonu temsil etmek üzere Tüketici<br />
Fiyatları Endeksi (TÜFE), işsizliği temsil etmek üzere kurumsal olmayan<br />
işsiz nüfus miktarı yer alacaktır.<br />
Çalışmada kullanılan verilerden TÜFE, GSMH ve işsiz nüfus sayısı<br />
Merkez Bankası tarafından yayınlanan aylık bültenlerden 17 derlenmiş<br />
olup Temmuz/1988-Aralık/2006 dönemini kapsamaktadır. Konsolide<br />
bütçe harcamaları rakamları ise Muhasebat Genel Müdürlüğü’nün<br />
yayınladığı aylık bültenlerden 18 elde edilmiş ve yine Temmuz/1988-<br />
Aralık/2006 dönemini içermektedir. Tüm değişkenlere ilişkin veriler üç<br />
aylık olarak modele dahil edilmiştir. İktisadi değişkenlerin çoğunda<br />
mevsimsel etkiler sözkonusu olmaktadır. Özellikle de aylık verilerde, bu<br />
etki kendini fazlasıyla gösterir. Mevsimselliğin etkisini yok etmek için<br />
seriler üç aylık değerleri ile analize dahil edilmiştir. Çalışmada yapılan<br />
analizler Eviews 3.1 paket programı kullanılarak gerçekleştirilmiştir.<br />
2.a. Granger Nedensellik Yöntemi<br />
Nedensel ilişki veya neden-sonuç ilişkisi, “X, Y’nin nedenidir” ya da<br />
aynı anlama gelmek üzere “Y, X’in sonucudur” biçiminde bir önermedir.<br />
Bu önerme istatistiksel açıdan;<br />
i) X,Y’yi açıklar,<br />
ii) X varsa Y de vardır,<br />
iii) X, Y’yi tam olarak açıklar<br />
gibi birbirleriyle ilişkili üç farklı anlamda kullanılabilir. Bu ifadelerin<br />
ilkinde, X’in Y için gerekli bir koşul olduğu, ikincisinde X’in Y için<br />
yeterli bir koşul olduğu ve sonuncusunda da X’in Y için hem gerekli,<br />
17 Merkez Bankası,Genel İstatistikler, İlgili Yıllar Fiyat, İşgücü ve GSMH İstatistikleri.<br />
18 Maliye Bakanlığı, Muhasebat Genel Müdürlüğü, Konsolide Bütçe Performansı (1990-2003), Kamu<br />
Hesapları Bülteni;Konsolide Bütçe Gerçekleşmeleri (2001–2004), Temel Ekonomik Göstergeler; Konsolide<br />
Bütçe Performansı (2005-2006-2007), Kamu Hesapları Bülteni.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
205<br />
hem de yeterli bir koşul olduğu belirtilmektedir. Bu ifadelerin ilkinde<br />
görülen, X’in Y için gerekli bir koşul olması, Y’yi açıklayan başka<br />
değişkenlerin de mevcut olması anlamına gelir. Y’yi açıklayan<br />
değişkenlerin her biri gerekli koşulu, hepsi beraber ise yeterli koşulu<br />
oluştururlar. 19<br />
Y’yi açıklayan birden fazla değişken olduğunda, bu değişkenlerin amacı<br />
nedenin etkisini ölçmektir. Bu şekilde serbest değişkenler bağlı<br />
değişkeni açıklamakta ve ilave edilen her serbest değişken bağlı değişken<br />
üzerinde etkili olmaktadır.<br />
Y için birden fazla yeterli nedenin olduğu bazı durumlar da söz konusu<br />
olabilmektedir. Şöyle ki, Y’yi tek başına tam olarak açıklayan X<br />
değişkeni dışında,<br />
Z gibi bir değişken de Y’yi tek başına açıklayabilir. Bu iki durum:<br />
Y= f(X) ve Y= f(Z)<br />
şeklinde gösterilir. Bu fonksiyonlar, Y yoksa X de yoktur anlamına<br />
gelirken, X yoksa Y’de yoktur anlamına gelmez. Bunun nedeni bazı<br />
durumlarda aynı anda birden fazla yeterli nedenin olabilmesidir.<br />
Nedenselliğin yönü, iki (ya da daha fazla) değişken arasındaki ilişkinin<br />
tek yönlü mü, iki yönlü mü, yoksa anlık mı değiştiğini belirler.<br />
Nedenselliğin yönünün ortaya koyulması, değişkenlerin içsel mi, yoksa<br />
dışsal olarak mı modele dahil oldukları sorusunu yanıtlamak açısından<br />
önemlidir. Başka bir ifadeyle, nedenselliğin yönünü belirlemek, iktisadi<br />
model kurma aşamasında modele hangi değişkenlerin içsel, hangi<br />
değişkenlerin de dışsal olarak konulacağının belirlenmesinde önemlidir. 20<br />
Granger nedensellik testinin uygulanabilmesi için, modelde kullanılan<br />
değişkenlerin kovaryans-durağan ve stokastik olması gerekmektedir.<br />
Stokastik ilişki yukarıda da ifade edildiği
206<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
dalgalanmalardan arındırılarak, zaman serilerinin kovaryans-durağan<br />
hale getirilmeleri gerekmektedir. 22<br />
Durağanlık konusunda şu genel açıklama yapılabilir: Ortalaması ile<br />
varyansı zaman içinde değişmeyen ve iki dönem arasındaki ortak<br />
varyansı, bu ortak varyansının hesaplandığı döneme değil de yalnızca iki<br />
dönem arasındaki uzaklığa bağlı stokastik bir süreç, durağan olarak ifade<br />
edilir. Daha basit bir söyleyişle, eğer stokastik bir sürecin ortalaması ve<br />
varyansı zaman dönemi boyunca sistematik bir değişme göstermiyorsa,<br />
seri durağan zaman serisi adını alır. 23<br />
Bir serinin durağan olup olmadığının görülebilmesi için, bir takım testler<br />
uygulanır. Bunlar; otokorelasyon testi ve Dickey-Fuller birim kök<br />
testidir. Otokorelasyon testinde serinin korelogramı ve otokorelasyon<br />
katsayılarının grafiği incelenir. Her otokorelasyon katsayısı -1 ile +1<br />
arasında bir değer alır. Otokorelasyon katsayılarının gecikme arttıkça<br />
sıfıra yaklaşması durumunda, serinin durağan olduğu söylenir. Eğer bu<br />
gerçekleşmezse, yani serinin durağan olmadığı anlaşıldığında, serinin<br />
önce logaritması sonra da farkları alınır ve çeşitli gecikmelerde<br />
otokorelasyon katsayılarının sıfıra düşüp düşmediği kontrol edilir.<br />
Serinin öncelikle doğal logaritması alınır. Logaritması alınan serinin de<br />
durağan olmadığı ortaya çıkarsa bu kez birinci dereceden farkı alınır.<br />
Ancak yine de durağan olmadığı görülürse ikinci derecelerden farkı<br />
alınarak yine durağanlık testi yapılır. Bu işlem serilerin durağanlığı<br />
sağlanana kadar bu şekilde devam eder. 24<br />
Durağanlık testinin başka bir yolu da birim kök testidir. Değişkenlerin<br />
Dickey-Fuller birim kök testi yapılarak, doğal logaritmaları alındıktan<br />
sonra, birinci ve ikinci dereceden farklarının da durağanlık konusunda<br />
aynı sonucu verip vermediği kontrol edilirse daha sağlam bir analiz<br />
ortaya çıkar.<br />
Yukarıda açıklanan işlemler uygulandıktan sonra stokastik ve<br />
kovaryanslarının durağan koşullarını sağlayan Y ve X değişkenleri için<br />
Granger nedenselliği şu denklemler yardımıyla test edilmektedir:<br />
m<br />
m<br />
*<br />
*<br />
*<br />
Yt<br />
a Y<br />
i ti<br />
bi<br />
X<br />
ti<br />
u1<br />
t<br />
(1)<br />
i1<br />
i1<br />
22 Ulutürk, S., ‘Türkiye’de Planlı Dönemde Kamu Harcamalarının Gelişimi ve Devletin Ekonomideki Rolü’,<br />
(Ankara : Akçağ Yayınları / 241, 1998), s.103.<br />
23 Kenar, N., ‘Kamu Harcamalarının Ekonomiye Etkileri : Türkiye Üzerine Uygulamalı Bir<br />
Çalışma’,(Yayınlanmamış Doktora Tezi) (Ankara : Gazi Üniversitesi,2000), s.97.<br />
24 Ulutürk, ‘Türkiye’de ...’, s.218.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
207<br />
m<br />
m<br />
*<br />
*<br />
*<br />
X<br />
t<br />
ci<br />
X<br />
ti<br />
d<br />
iYti<br />
u2t<br />
i1<br />
i1<br />
(2)<br />
Yukarıdaki modeller yardımı ile nedenselliğin bulunup bulunmadığı<br />
Olağan En Küçük Kareler (OEKK) yöntemiyle tahmin edilerek şu<br />
sonuçlar elde edilebilir (Işığıçok 1994: 92):<br />
*<br />
Eğer (2) nolu denklemde gecikmeli X ’in tahmin edilen<br />
katsayıları bir küme olarak istatistik olarak sıfırdan farklıysa yani<br />
*<br />
ci<br />
≠0 ise ve (1) nolu denklemdeki gecikmeli Y ’nin tahmin edilen<br />
katsayıları bir küme olarak istatistik olarak sıfırdan farklı değilse<br />
yani b<br />
i<br />
=0 ise X’den Y’ye doğru tek yönlü nedensellik var<br />
demektir.<br />
*<br />
Eğer (2) nolu denklemdeki gecikmeli X ’in tahmin edilen<br />
katsayılar kümesi istatistik olarak sıfırdan farklı değilse yani c<br />
i<br />
=<br />
*<br />
0 ise ve (1) nolu denklemdeki gecikmeli Y ’lerin tahmin edilen<br />
katsayılar kümesi istatistiki olarak sıfırdan farklı ise yani bi<br />
≠0 ise<br />
Y’den X’e doğru tek yönlü bir nedensellik vardır.<br />
*<br />
*<br />
Eğer her iki regresyondaki X ve Y katsayı kümeleri<br />
istatistiki olarak sıfırdan farklı ise yani bi<br />
≠0 ve c i<br />
≠0 ise X ile Y<br />
arasında iki yönlü nedensellik var demektir. Başka bir ifade ile<br />
“X, Y’nin ve Y, X’in Granger nedenidir.<br />
* *<br />
Son olarak her iki koşulun da geçerli olmaması yani X ve Y katsayı<br />
kümelerinin istatistik olarak anlamlı olmayarak b<br />
i<br />
= c i<br />
=0 durumunda iki<br />
değişkenin birbirinin nedeni olmadığı anlamı ortaya çıkmaktadır. Yani<br />
bu durumda “X ve Y birbirinden bağımsızdır denir.”<br />
2.b. Birim Kök Testi<br />
Zaman içinde büyük değişkenlik ve mevsimsel dalgalanma gösteren<br />
serilere, olasılık kurallarını uygulamak ve bu serilere dayanarak öngörü<br />
yapmak sakıncalıdır. Bu nedenle durağan olmayan zaman serilerine<br />
çeşitli dönüşüm işlemleri uygulanır. Bu işlemler;<br />
Logaritma alma<br />
Fark alma<br />
Filtreleme ve<br />
Trendden arındırma şeklinde ifade edilebilir. 25<br />
25 Işığıçok, ‘Zaman ...’, s.48.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
208<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
İktisadi değişkenler, gerçek değerleri üzerinde doğrusal olmayıp,<br />
genelde logaritmik değerleri üzerinde doğrusaldır. Bu yüzden serilerin<br />
gerçek değerleri yerine logaritmik değerleri kullanılabilir. Logaritma<br />
almanın yanı sıra durağanlık için birinci ve ikinci dereceden fark alma<br />
işleminin de gerçekleştirilebileceği Box ve Jenkins tarafından<br />
belirtilmiştir. Çünkü logaritma alma varyansı, fark alma ise ortalamayı<br />
durağan hale getirmektedir. 26<br />
İktisadi zaman serilerinde durağanlığı araştırmak için Dickey ve Fuller 27<br />
tarafından birim kök testi (unit root test) geliştirilmiştir. Bu çalışmada da<br />
durağanlık analizi “Genişletilmiş Dickey-Fuller ” birim kök testi<br />
kullanılarak yapılmıştır.<br />
Dickey ve Fuller zaman serilerinin durağan olup olmadıklarını<br />
belirlemek amacı ile alternatif regresyon modelleri uygulamışlardır. Bu<br />
regresyon modellerinden bir tanesi de aşağıda görülen sabitli ve trendsiz<br />
(3) nolu denklemdir 28 :<br />
Y<br />
t<br />
<br />
k<br />
0<br />
1Yt<br />
1<br />
iYt<br />
i<br />
<br />
t<br />
(3)<br />
i<br />
1<br />
Yukarıdaki denklemde Y durağanlık testine konu olan değişkeni, Δ<br />
birinci derece fark işlemcisini, hata terimini göstermektedir. k ise<br />
değişkenlerin gecikme uzunluğunu ifade etmektedir. Bu denklemde Y<br />
t 1<br />
’<br />
in katsayısının anlamlı olup olmadığı yani istatistiki olarak sıfıra eşit olup<br />
olmadığı test edilir. Başka bir ifade ile, Y<br />
t<br />
değişkeninde birim kök olup<br />
olmadığını test etmek için H<br />
0<br />
= <br />
1<br />
=1 ve H<br />
1<br />
= <br />
1<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
209<br />
Bu çalışmada öncelikle serilerin logaritmik değerleri hesaplanmıştır.<br />
Daha sonra logaritmik değerleri üzerinden durağan olup olmadıkları<br />
araştırılmıştır. ADF birim kök testi yapılırken en uygun gecikme<br />
uzunluğunun seçiminde Akaike ve Schwarz bilgi kriterleri kullanılmıştır.<br />
Bu kriterlerin yanı sıra hataların korelogramına da bakılarak ak<br />
gürültünün (white noise) elde edilip edilmediği de göz önünde<br />
bulundurulmuştur. Ak gürültünün elde edilmediği, gecikme<br />
uzunluğunun kullanılması hatalı sonuçlara neden olabilmektedir. Her<br />
değişken için ayrı ayrı birim kök testi yapılırken bu değişkenlerin hata<br />
terimlerinin korelogramına bakılarak ak gürültünün elde edilmiş olması<br />
başka bir ifade ile korelasyonsuz beyaz gürültü süreçlerinin oluşması<br />
önemlidir. Beyaz gürültünün elde edildiği gecikmelerde Akaike ve<br />
Schwarz kriterlerinin en küçük değerde olduğu gecikme uzunluğu<br />
seçilir. 29 Kısaca (k) gecikme uzunluğunun değeri serbestlik derecesinin<br />
kaybını önleyecek şekilde nispeten küçük fakat hata teriminde<br />
otokorelasyonun varlığına izin vermeyecek ölçüde yeterince büyük<br />
olmalıdır.<br />
Bu analizde de gecikme uzunluğu bu yolla tek tek denenerek, uygun<br />
gecikme uzunluğu bulunmuştur. En uygun gecikme uzunluğu<br />
belirlenirken, maksimum gecikme uzunluğu (15) alınmıştır. Maksimum<br />
gecikme uzunluğunun kaç alınması gerektiği konusunda farklı görüşler<br />
söz konusudur. Her çalışmada farklı sayıların kullanıldığı görülmektedir.<br />
Ancak literatürde yer alan çalışmalara bakıldığında, bu sayının 18’e<br />
kadar çıktığı ifade edilebilir.<br />
Kamu harcamaları, GSMH, TÜFE ve işsizlik değişkenlerinin düzey<br />
değerleri, logaritmik değerleri ve fark değerlerinin seyri grafiklerle<br />
gösterilebilir. Grafikler yolu ile de serilerin durağan olup olmadığı,<br />
başka bir ifade ile zaman içinde artış yönlü bir seyir izleyip izlemedikleri<br />
hakkında fikir sahibi olunabilir. Ancak sadece grafiklere bakarak karar<br />
vermek yanıltıcı olabilmektedir.<br />
Grafik 1:<br />
Kamu Harcamaları Serisinin Düzey Değerleri<br />
29 Kadılar, C., ‘Uygulamalı Çok Değişkenli Zaman Serileri Analizi’, (Ankara: Bizim Büro Basımevi,<br />
2000), s.54-55.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
210<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
8 0<br />
7 0<br />
6 0<br />
5 0<br />
4 0<br />
3 0<br />
2 0<br />
1 0<br />
0<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
K A M U H A R C A M A L A R I<br />
Grafik 2:<br />
Kamu Harcamaları Serisinin Logaritmik Değerleri<br />
5<br />
4<br />
3<br />
2<br />
1<br />
0<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
L K A M U H A R C A M A L A R I<br />
Grafik 1’de kamu harcamaları düzey değerlerinin seyri görülmektedir.<br />
Görüldüğü üzere, seri yıllar itibariyle artış göstermiştir. Bu nedenle<br />
kamu harcamaları serisi düzeyde durağan değildir. Bu nedenle<br />
nedensellik analizinde düzey değerler kullanılamaz.<br />
İktisatta değişkenler, daha önce de ifade edildiği gibi artış<br />
eğilimindedirler. Bu yüzden nedensellik analizinde iktisadi değişkenlerin<br />
genellikle logaritmik değerleri kullanılır. Grafik 2, kamu harcamaları<br />
serisinin logaritmik değerlerinin seyrini göstermektedir. Logartiması<br />
alınmış kamu harcamaları serisinin de durağan hale gelmediği, yıllar<br />
itibariyle artış eğiliminde olduğu grafikten anlaşılmaktadır.<br />
Grafik 3:<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
211<br />
Kamu Harcamaları Serisin Birinci Dereceden Fark Değerleri<br />
2<br />
1<br />
0<br />
- 1<br />
- 2<br />
- 3<br />
- 4<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
D L K A M U H A R C A M A L A R I<br />
Logaritmik değerleri ile de durağan olmadığı anlaşılan kamu harcamaları<br />
serisinin birinci farkı alınarak durağan hale gelmediği araştırılmalıdır.<br />
Grafik 3, kamu harcamaları serisinin birinci fark değerlerini<br />
göstermektedir. Grafik incelendiğinde serinin durağan hale geldiği<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Grafik 4:<br />
GSMH Serisinin Düzey Değerleri<br />
4 8 0 0 0<br />
4 4 0 0 0<br />
4 0 0 0 0<br />
3 6 0 0 0<br />
3 2 0 0 0<br />
2 8 0 0 0<br />
2 4 0 0 0<br />
2 0 0 0 0<br />
1 6 0 0 0<br />
1 2 0 0 0<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
G S M H<br />
Nedensellik analizine konu olan serilerden bir tanesi de GSMH’dır.<br />
Durağanlık araştırması bu seri için de yapılmalıdır. Bu serisinin düzey<br />
değerlerinin eğilimi Grafik 4’de gösterilmiştir. Buna göre GSMH serisi<br />
düzeyde, yıllar itibariyle artış yönünde seyir izlemiştir. Bu nedenle<br />
GSMH’nın düzeyde durağan olmadığı ifade edilir.<br />
Grafik 5:<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
212<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
GSMH Serisinin Logaritmik Değerleri<br />
1 0 . 8<br />
1 0 . 6<br />
1 0 . 4<br />
1 0 . 2<br />
1 0 . 0<br />
9 . 8<br />
9 . 6<br />
9 . 4<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
L G S M H<br />
GSMH’nın düzeyde durağan olmadığı anlaşıldığına göre, logaritmik<br />
değerleri üzerinden durağan olup olmadığı araştırılmalıdır. Grafik 5’de<br />
logaritmik değerlerinin gelişimi verilen serinin, yine durağan olmadığı,<br />
yukarı yönlü bir seyir takip ettiği görülmektedir.<br />
Grafik 6:<br />
GSMH Serisinin Birinci Derece Fark Değerleri<br />
.5<br />
.4<br />
.3<br />
.2<br />
.1<br />
.0<br />
- .1<br />
- .2<br />
- .3<br />
- .4<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
D L G S M H<br />
Grafik 6’da, GSMH serisinin birinci dereceden fark değerlerinin seyri<br />
görülmektedir. Buna göre, serinin birinci dereceden farkı alındığında,<br />
durağan hale geldiği söylenebilir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
213<br />
Grafik 7:<br />
TÜFE Serisinin Düzey Değerleri<br />
5 0 0 0 0 0<br />
4 0 0 0 0 0<br />
3 0 0 0 0 0<br />
2 0 0 0 0 0<br />
1 0 0 0 0 0<br />
0<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
T U F E<br />
Kamu harcamalarının etkide bulunup bulunmadığı araştırılan bir diğer<br />
değişken Tüketici Fiyatları Endeksidir. Bu serinin düzey değerlerini<br />
gösteren Grafik 7’ye göre, yıllar itibariyle TÜFE’de yüksek oranlı artışlar<br />
meydana gelmiştir. Bu nedenle düzeyde durağan olmayan TÜFE<br />
serisinin, Logaritmik değerlerine bakılmalıdır.<br />
Grafik 8:<br />
TÜFE Serisinin Logaritmik Değerleri<br />
1 4<br />
1 3<br />
1 2<br />
1 1<br />
1 0<br />
9<br />
8<br />
7<br />
6<br />
5<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
L T U F E<br />
TÜFE serisinin logaritmik değerlerinin seyrini ortaya koyan yukarıdaki<br />
grafik 8’e göre; durağanlık logaritmik değerlerde de sağlanamamıştır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
214<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
Logaritmik değerleri ile durağan olmadığı anlaşılan TÜFE serisinin,<br />
durağan hale getirilebilmesi için fark değerleri araştırılmalıdır.<br />
Grafik 9:<br />
TÜFE Serisinin Birinci Derece Fark Değerleri<br />
. 3 5<br />
. 3 0<br />
. 2 5<br />
. 2 0<br />
. 1 5<br />
. 1 0<br />
. 0 5<br />
. 0 0<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
D L T U F E<br />
Grafik 9’da TÜFE serisinin birinci derece farkı alınmış, bu<br />
değerleri ile durağan hale geldiği anlaşılmıştır. Nedensellik analizine<br />
konu olan TÜFE serisi değerleri, birinci dereceden fark değerleridir.<br />
Grafik 10:<br />
İşsizlik Serisinin Düzey Değerleri<br />
3 2 0 0<br />
2 8 0 0<br />
2 4 0 0<br />
2 0 0 0<br />
1 6 0 0<br />
1 2 0 0<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
i s s i z li k<br />
İşsizlik serisinin düzey değerlerini gösteren Grafik 10’da<br />
durağanlığın olmadığı görülmektedir. Bu nedenle, serinin logaritmik<br />
değerlerinin seyri araştırılmalıdır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
215<br />
Grafik 11:<br />
İşsizlik Serisinin Logaritmik Değerleri<br />
8.0<br />
7.9<br />
7.8<br />
7.7<br />
7.6<br />
7.5<br />
7.4<br />
7.3<br />
7.2<br />
7.1<br />
90 92 94 96 98 00 02 04 06<br />
L I S S I Z L I K<br />
Düzey değerleri üzerinden durağan olmadığı görülen işsizlik serisinin<br />
logaritmik değerlerinin verildiği Grafik 11’de, durağanlık şartının yine<br />
sağlanamamış olduğu anlaşılmaktadır.<br />
Grafik 12:<br />
İşsizlik Serisinin Birinci Fark Değerleri<br />
. 3<br />
. 2<br />
. 1<br />
. 0<br />
- . 1<br />
- . 2<br />
- . 3<br />
9 0 9 2 9 4 9 6 9 8 0 0 0 2 0 4 0 6<br />
D L IS S IZ L IK<br />
Grafik 12’de, son olarak İşsizlik serisinin birinci derece fark değerleri ile<br />
durağan hale geldiği, dolayısıyla da nedensellik analizinde serinin birinci<br />
derece fark değerlerinin kullanılacağı ifade edilebilir.<br />
Yukarıda serilerin grafiklerine bakılarak, hangi seviyede durağan<br />
oldukları yorumlanmıştır. Ancak sadece grafiklerle durağanlık<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
216<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
konusunda yorum yapmak doğru olmaz. Serilerin birim kök içerip<br />
içermediğini ortaya koyan en sağlam yöntem ADF Birim Kök Testidir.<br />
Tablo 1:<br />
ADF Birim Kök Testi Sonuçları<br />
Trendli+sabitli Sabitli<br />
lişsizlik -1.933599<br />
[-3.168695]<br />
(1)<br />
dlişsizlik -3.568066 *<br />
[-3.173943]<br />
(7)<br />
ltüfe 1.839827<br />
-3.168039<br />
(0)<br />
dltüfe -5.789964 *<br />
[-3.168695]<br />
(0)<br />
lgsmh -1.921972<br />
[-3.170793]<br />
(4)<br />
dlgsmh -5.897386 *<br />
[-3.170793]<br />
(3)<br />
lkamu<br />
harcamaları<br />
dlkamu<br />
harcamaları<br />
-2.692194<br />
[-3.168695]<br />
(1)<br />
-4.026644 *<br />
[-3.173943]<br />
(7)<br />
-1.280255<br />
[-2.591396]<br />
(1)<br />
-3.478699 *<br />
[-2.594521]<br />
(7)<br />
-2.005373<br />
-2.591396<br />
(1)<br />
-3.302473 *<br />
[-2.591799]<br />
(1)<br />
-0.815733<br />
[-2.592645]<br />
(4)<br />
-5.944009 *<br />
[-2.592645]<br />
(3)<br />
-1.633970<br />
[-2.594521]<br />
(8)<br />
-3.235664 *<br />
[-2.593551]<br />
(5)<br />
[] : %10 anlamlılık düzeyindeki MacKinnon tablo kritik değerlerini göstermektedir.<br />
Trendsiz+sabit<br />
siz<br />
1.087953<br />
[-1.613122]<br />
(8)<br />
-6.365834 *<br />
[-1.613496]<br />
(0)<br />
-0.058692<br />
-1.613238<br />
(6)<br />
-0.864557<br />
[-1.613238]<br />
(5)<br />
2.762498<br />
[-1.613346]<br />
(4)<br />
-4.973066 *<br />
[-1.613346]<br />
(3)<br />
2.491255<br />
[-1.613122]<br />
(8)<br />
-2.415878 *<br />
[-1.613238]<br />
(5)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
217<br />
( ): Akakike Bilgi Kriterine (AİC) göre seçilen gecikme uzunluklarıdır.<br />
* : Serinin %10 düzeyine anlamlılığını ifade etmektedir. Serinin durağan olduğunu<br />
göstermektedir.<br />
Tüm değişkenler için ADF birim kök testinin sonuçları Tablo 1’de<br />
verilmiştir. Her bir seri mevsimsellikten arındırılmıştır. GSMH, TÜFE,<br />
Kamu harcamaları ve işsizlik serilerinin tamamı logaritmik değerleri<br />
üzerinden durağan olmayıp birinci fark değerleri durağandır. Başka bir<br />
ifadeyle I(1)’dirler. Değişkenlerin başındaki “d” harfi serinin birinci<br />
farkında durağan olduğunu gösterir. Örneğin dlkamu harcamaları, kamu<br />
harcamaları serisinin birinci dereceden farkını ifade eder. Bu şekilde<br />
seriler durağan hale gelmişlerdir. Birim kök testi uygulandıktan ve seriler<br />
durağan hale getirildikten sonra Granger Nedensellik analizine<br />
geçilebilir.<br />
2.c. Granger Nedensellik Testi<br />
Granger nedensellik testinde daha önce de değinildiği gibi aşağıdaki<br />
denklemler test edilmektedir:<br />
x<br />
y<br />
t<br />
t<br />
<br />
<br />
n<br />
<br />
j1<br />
n<br />
<br />
j1<br />
a<br />
j<br />
x<br />
x<br />
t<br />
j<br />
t<br />
j<br />
<br />
<br />
m<br />
<br />
m<br />
<br />
j1<br />
j1<br />
y<br />
y<br />
j<br />
t j<br />
t<br />
j<br />
u<br />
u<br />
t<br />
t<br />
(4)<br />
(5)<br />
Bu denklemlere göre x ve y değişkenlerinin birbiriyle olan ilişkisinin<br />
regresyonunda, eğer y kendi geçmiş değerlerine kıyasla x’in geçmiş<br />
değerleri ile daha iyi öngörülebiliyorsa ve bunun tersi geçerli değilse x’in<br />
, y’nin Granger nedeni olduğu söylenir. Başka bir ifade ile x, y’nin tek<br />
yönlü nedeni ise eşitlik 5’de yer alan katsayısı istatistiksel olarak<br />
sıfırdan farklı iken, 1’deki katsayısı sıfırdan farklı değildir. 30<br />
Bu denklemlerde yer alan gecikme uzunlukları birim kök testinde<br />
yapıldığı gibi Akaike ve Schwarz bilgi kriterleri kullanılarak ve<br />
maksimum gecikme uzunluğu (15) alınarak ayrı ayrı denenmiştir. Bu<br />
işlem neticesinde nedensellik analizinde kullanılacak en uygun gecikme<br />
uzunluğu hesaplanmıştır. Yukarıdaki denklemler çalışmada kullanılan<br />
tüm seriler için oluşturulmuş ve elde edilen test sonuçları aşağıda<br />
verilmiştir.<br />
30 Karaca, Orhan, “Türkiye’de Enflaston-Büyüme İlişkisi: Zaman Serisi Analizi”, Doğuş Üniversitesi <strong>Dergisi</strong><br />
4(2), 2003, s.249<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
218<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
Tablo 2’de kamu harcamaları ile GSMH arasında iki yönlü nedensellik<br />
ilişkisi araştırılmıştır. Sonuçlara bakıldığında GSMH ‘dan kamu<br />
harcamalarına doğru Granger anlamda bir nedensellik olduğu<br />
görülmektedir. Bunu anlamak için P (olasılık) değerlerine bakmak<br />
gerekir. Eğer P değeri %10 anlamlılık düzeyinde istatistiki olarak<br />
anlamlı ise, yani P değeri
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
219<br />
Q(1) 4.E-05 (0.995)<br />
Q(4) 0.5475 (0.969)<br />
D.R 2 0.131557<br />
Wald Test:<br />
Test Değer Serbestlik Derecesi Olasılık<br />
istatistiği<br />
F-İstatistiği 3.455107 (4, 53) 0.0140<br />
Ki-kare 13.82043 4 0.0079<br />
( ) : olasılık değerlerini gösterir.<br />
NOT: Yukarıdaki denklem 1. farkında durağan olan GSMH değişkeninden yine 1. farkında<br />
durağan olan Kamu Harcamalarına olan nedenselliği araştırır. Denklemde 1. ve 4. dereceden<br />
otokorelasyon yoktur. Tablodaki F değeri ilgili değişkenin katsayıları için yapılmıştır.<br />
Tablo 3:<br />
Granger Nedensellik Testi Sonuçları 2<br />
(KAMU HARCAMALARI-GSMH)<br />
Bağımlı Değişken: dlgsmh<br />
Değişkenler Katsayılar t istatistikleri<br />
sabit 0.011869 2.730519<br />
(0.0085)<br />
dlgsmh(-1) 0.034978 0.294078<br />
(0.7698)<br />
dlgsmh(-2) 0.078449 0.635378<br />
(0.5278)<br />
dlgsmh(-3) 0.028249 0.229854<br />
(0.8191)<br />
dlgsmh(-4) -0.467845 -3.579773<br />
(0.0007)<br />
dlkamu harcamaları(-1) -0.005001 -0.051367<br />
(0.9592)<br />
F 2.945095 (0.019962)<br />
Q(1) 0.0094 (0.923)<br />
Q(4) 0.0804 (0.999)<br />
D.R 2 0.139482<br />
Wald Test:<br />
Test istatistiği Değer Serbestlik Derecesi Olasılık<br />
F-istatistiği 3.791546 (2, 55) 0.0287<br />
Ki-kare 7.583093 2 0.0226<br />
( ) : olasılık değerlerini gösterir<br />
NOT:Yukarıdaki denklem 1. farkında durağan olan Kamu Harcamaları değişkeninden yine 1.<br />
farkında durağan olan GSMH ya olan nedenselliği araştırır. Denklemde 1. ve 4. dereceden<br />
otokorelasyon yoktur. Tablodaki F değeri ilgili değişkenin katsayıları için yapılmıştır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
220<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
Tablo 3’ün sonuçlarına göre; GSMH’dan kamu harcamalarına doğru<br />
nedensellik mevcuttur. Dolayısıyla kamu harcamaları ve GSMH arasında<br />
çift yönlü bir nedensellik söz konusudur.<br />
Kamu harcamalarından GSMH’ya doğru Granger anlamda bir<br />
nedensellik ilişkisinin olduğu sonucu, incelenen dönemde kamu<br />
harcamaları ile GSMH’nın Keynesyen bir ilişki içinde olduğunu<br />
göstermektedir. Keynes tarafından geliştirilmiş olan makro ekonomik<br />
modelde, kamu harcamaları dışsal olarak kabul edilmekte ve GSMH’yı<br />
etkilemektedir. Dolayısıyla bu sonuç, Keynesyen teoride olduğu gibi,<br />
kamu harcamalarının kısa dönemli efektif talep yetersizliklerini aşmak ve<br />
ekonomiyi genişletici etkide bulunmak için kullanılmış olduğunu ortaya<br />
koymaktadır. Başka bir ifade ile, incelenen dönemde kamu harcamaları,<br />
Türkiye’de önemli bir politika aracı konumundadır. Bununla beraber<br />
GSMH’da artışa neden olan tek faktörün kamu harcamalarındaki artış<br />
olmadığını da belirtmek gerekir. Ancak bu çalışmada araştırmaya konu<br />
olan değişken kamu harcamaları olduğu için diğer değişkenler kapsam<br />
dışında bırakılmıştır.<br />
Kamu harcamalarından GSMH’ya doğru bir nedensellik ilişkisinin<br />
yanında, GSMH’dan kamu harcamalarına doğru da bir nedensellik<br />
ilişkisi olduğu analiz bulguları arasında yer almaktadır. Dolayısıyla,<br />
GSMH’daki değişimin kamu harcamalarını etkiliyor olması incelenen<br />
dönem için Türkiye’de Wagner yasasının geçerli olduğu sonucunu ortaya<br />
koymaktadır. Wagner yasası, daha önce ayrıntılı bir şekilde açıklandığı<br />
üzere harcamalardaki artışın kaynağı olarak iktisadi gelişmeyi<br />
göstermektedir. Pek çok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de GSMH’daki<br />
artışla birlikte devletin bütçe aracılığı ile yapmış olduğu harcamalarda da<br />
düzenli ve sürekli bir artış meydana gelmiş olduğu ifade edilebilir.<br />
Tablo 4:<br />
Granger Nedensellik Testi Sonuçları 3<br />
(TÜFE-KAMU HARCAMALARI)<br />
Bağımlı Değişken :dlkamu harcamaları<br />
Değişkenler Katsayılar t istatistikleri<br />
sabit -0.002538 -0.171110<br />
(0.8648)<br />
dlkamu harcamaları(-1) -0.300042 -2.328137<br />
(0.0238)<br />
dlkamu harcamaları(-2) -0.369703 -2.784103<br />
(0.0074)<br />
dlkamu harcamaları(-3) -0.119389 -0.880968<br />
(0.3823)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
221<br />
dlkamu harcamaları(-4) -0.243798 -1.863776<br />
(0.0679)<br />
dltüfe(-1) -0.066849 -0.722227<br />
(0.4733)<br />
dltüfe(-2) -0.060892 -0.639830<br />
(0.5250)<br />
dltüfe(-3) 0.289452 3.043070<br />
(0.0036)<br />
F 2.884496<br />
Q(1) 0.1311<br />
Q(4) 1.5452<br />
D.R 2 0.180232<br />
Wald Test:<br />
(0.012513)<br />
(0.717)<br />
(0.819)<br />
Test istatistiği Değer Serbestlik derecesi Olasılık<br />
F-istatistiği 4.447012 (4, 53) 0.0036<br />
Ki-kare 17.78805 4 0.0014<br />
( ) : olasılık değerlerini gösterir<br />
NOT: Denklem 1. farkında durağan olan TÜFE değişkeninden Kamu Harcamalarına doğru olan nedenselliği<br />
araştırır. Denklemde 1. ve 4. dereceden otokorelasyon yoktur. Tablodaki F değeri ilgili değişkenin katsayıları<br />
için yapılmıştır.<br />
Tablo 4’de enflasyonun kamu harcamaları üzerindeki etkisi<br />
araştırılmıştır. Wald testi sonuçlarına göre P olasılık değeri %10<br />
anlamlılık düzeyinde istatistiki olarak anlamlı olduğundan, yani<br />
0,0036
222<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
Q(4) 2.0986 (0.718)<br />
D.R 2 0.143124<br />
Wald Test:<br />
Test istatistiği Değer Serbestlik Derecesi Olasılık<br />
F-istatistiği 4.404114 (2, 59) 0.0165<br />
Ki-kare 8.808229 2 0.0122<br />
( ) : olasılık değerlerini gösterir<br />
NOT:Denklem kamu harcamalarından TÜFE’ye doğru nedenselliği araştırır. Denklemde 1. ve 4. dereceden<br />
otokorelasyon yoktur. Tablodaki F değeri ilgili değişkenin katsayıları için yapılmıştır.<br />
Tablo 5’de kamu harcamalarının enflasyona etki edip etmediği<br />
araştırılmıştır. Elde edilen test sonuçlarında kamu harcamalarından<br />
TÜFE’ye doğru nedensellik sözkonusu olmaktadır. Bu durumda kamu<br />
harcamaları ve TÜFE arasında iki taraflı nedensellik bulunmaktadır.<br />
Türkiye “24 Ocak Kararları” ile Keynesyen iktisat politikalarını terk<br />
etme yönünde bir çaba içine girmekle beraber 2000’li yıllara kadar, ne<br />
devletin ekonomideki ağırlığı azaltılabilmiş, ne de kararların alınmasında<br />
gerekçe olan enflasyon oranı ve bütçe açığı düşürülebilmiştir. Kamu<br />
harcamaları ve enflasyon oranı sürekli olarak artış göstermiştir. Kamu<br />
harcamalarındaki artışların vergi gelirleri ile karşılanamaz olması ise<br />
bütçe açıklarına neden olurken, bu açıkların kapatılmasında zamanla<br />
daha fazla iç borçlanmaya ağırlık verilmiştir. Bu borçların faizleri ise<br />
konsolide bütçe harcamaları içinde çok büyük bir paya ulaşmıştır. Faiz<br />
ödemelerinde büyük oranlı artışlar reel faizlerin yükselmesine neden<br />
olarak enflasyon haddini olumsuz yönde etkilemiştir.<br />
Özellikle 2000’li yıllarda hükümetler enflasyonun düşürülmesi için son<br />
derece sıkı programlar uygulama yoluna gitmişlerdir. Bu amaçla<br />
öncelikle 2000-2002 dönemini kapsayan istikrar programı enflasyonla<br />
mücadeleyi temel amaç edinmiştir. Belirlenen enflasyon hedefleri<br />
doğrultusunda önemli uygulamalardan bir tanesi de kamu harcamalarının<br />
azaltılması olmuştur. Ancak Şubat 2001 yılında yaşanan ekonomik kriz<br />
nedeniyle program uygulanamamıştır. Bununla beraber 2001 Mayıs<br />
ayında “Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı” yürürlüğe girmiştir. Bu<br />
programda da başta gelen amaçlardan bir tanesi enflasyonun düşürülmesi<br />
ve bu amacın gerçekleştirilmesi için önlemlerin alınması olmuştur. Bu<br />
konuda devletin ekonomideki payının küçültülmesi ve bu sayede kamu<br />
harcamalarının azaltılarak, kamunun ekonomi üzerinde olumsuz<br />
etkilerinin giderilmesi hususu ciddi anlamda gündeme getirilmiştir. Her<br />
yıl için faiz dışı fazla hedefi belirlenmiş ve bunun gerçekleştirilebilmesi<br />
için kamu harcamalarının kısılması yoluna gidilmiştir. Bu sayede kamu<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
223<br />
kesimi borçlanma gereği eskisine oranla azaltılabilmiştir. Kamu<br />
görevlilerinin aylıkları, asgari ücretler, taban fiyatları, kamu mallarının<br />
fiyatları enflasyon hedefleri ile uyumlu düzeyde tutularak kamu<br />
harcamalarında kısıntıya gidilmiştir. Enflasyon oranlarına bakıldığında<br />
son yıllarda, hedeflerin tutturulabildiği ve enflasyon seviyesinin düştüğü<br />
görülmektedir.<br />
Analiz sonuçları da değerlendirildiğinde, kronik hale gelmiş enflasyonla<br />
tam anlamıyla mücadele edebilmek için yüksek düzeyde seyreden kamu<br />
harcamalarını disipline alacak bir harcama reformunun uygulanması<br />
olumlu sonuçlar meydana getirebilir.<br />
Tablo 6:<br />
Granger Nedensellik Testi Sonuçları 5<br />
(KAMU HARCAMALARI-İŞSİZLİK)<br />
Bağımlı Değişken:dlişsizlik<br />
Değişkenler Katsayılar t istatistikleri<br />
sabit 0.005867 0.764187<br />
(0.4477)<br />
dlişsizlik(-1) 0.189109 1.502795<br />
(0.1381)<br />
dlkamu harcamaları(-1) -0.190970 -1.042454<br />
(0.3013)<br />
F 1.897467 (0.158693)<br />
Q(1) 0.0012 (0.973)<br />
Q(4) 0.4761 (0.976)<br />
D.R 2 0.027702<br />
Wald Test:<br />
Test<br />
istatistiği<br />
Değer<br />
Serbestlik Derecesi Olasılık<br />
F-istatistiği 0.717196 (2, 61) 0.4922<br />
Ki-kare 1.434393 2 0.4881<br />
( ) : olasılık değerlerini gösterir<br />
NOT: Yukarıdaki tablo Kamu harcamalarından işsizliğe doğru nedenselliğin olup olmadığını<br />
araştırır. Denklemde 1. ve 4. dereceden otokorelasyon yoktur. Tablodaki F değeri ilgili<br />
değişkenin katsayıları için yapılmıştır.<br />
Tablo 6’da kamu harcamalarının işsizlik üzerindeki etkileri<br />
araştırılmıştır. Elde edilen bulgulara göre; genel olarak kamu<br />
harcamalarının işsizlik üzerinde herhangi bir etkisinin bulunmadığı<br />
ortaya çıkmıştır.<br />
Kamu harcamaları türleri itibariyle incelendiğinde yatırım harcamalarının<br />
genel olarak diğer harcamalara göre çok küçük miktarlarda arttığı ve<br />
toplam harcamalar içindeki payının sürekli olarak azaldığı belirtilebilir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
224<br />
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
Bir ekonomide işsizliğin azaltılabilmesi, üretim kapasitesinin<br />
arttırılabilmesi sayesinde gerçekleştirilebilir. Üretim kapasitesinde artış<br />
yaratabilmek için genel olarak sabit sermaye oluşumuna yönelik yatırım<br />
harcamalarına ihtiyaç duyulur. Ancak Türkiye’de kamu yatırımlarına<br />
özellikle 1980’lerden sonra verilen önem azalmıştır. Kamunun<br />
ekonomideki ağırlığının azaltılması için kamusal yatırımların payı<br />
azaltılmak istenmiştir. Ayrıca Türkiye’de sık sık tekrarlanan ekonomik<br />
krizlerin, özel kesim için elverişli yatırım ortamının da oluşumunu<br />
engellemiş olduğu ifade edilebilir.<br />
Araştırma sonucuna göre; kamu harcamalarındaki artış GSMH’da artışa<br />
neden olmaktadır. Ancak GSMH artış hızında özellikle son yıllarda<br />
meydana gelen artışa rağmen işsizliğin azalmadığı, hatta daha da arttığı<br />
belirtilebilir. Bunun nedeni olarak çalışan başına düşen verimlilikte artış<br />
meydana geldiği, bu nedenle de yeni istihdam yaratılması gerekmediği<br />
ifade edilmektedir.<br />
SONUÇ<br />
Nedensellik analizi, iktisat literatüründe sıkça kullanılan ekonometrik<br />
yöntemlerden birisidir. En çok bilinen nedensellik analiz yöntemi<br />
Granger nedensellik analizidir. Clive W.J. Granger ve Robert F. Engle<br />
2003 yılında Nobel iktisat ödülünü almalarıyla birlikte, bu yöntem<br />
iktisatçılar arasında daha popüler bir hale gelmiştir.<br />
Bu çalışmada kamu harcamalarının ekonomiye etkileri, Türkiye<br />
verileri ve Granger nedensellik testi yöntemi kullanılarak analiz<br />
edilmiştir. Öncelikle analize konu olan değişken GSMH’dır. Kamu<br />
harcamaları ile GSMH arasındaki ilişkinin analiz edildiği test sonuçlarına<br />
göre; 1988-2006 döneminde, kamu harcamaları ve GSMH arasında çift<br />
yönlü nedensel bir ilişki olduğu ortaya çıkmıştır. Harcamalardaki artış<br />
GSMH’daki artışın, GSMH’daki artış da kamu harcamalarındaki artışın<br />
nedenidir.<br />
Kamu harcamalarının ekonomiye etkileri incelenirken ele alınan diğer bir<br />
değişken, fiyatlar genel seviyesinde hızlı ve sürekli artış olarak ifade<br />
edilen enflasyondur. Kamu kesimi tarafından yapılan harcamalarda<br />
meydana gelen artışlar ekonomide toplam talebi arttırarak enflasyon<br />
üzerinde bir etki oluşturabilmektedir. Ayrıca kamu harcamalarının<br />
finansman yöntemleri de enflasyon üzerinde etki yaratabilir. Monetarist<br />
görüşe göre enflasyon parasal bir olgudur. Buna göre eğer kamu<br />
harcamaları yeni para yaratılması yoluyla finanse edilirse enflasyonist<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
Kamu Harcamaları ile Makro Ekonomik Değişkenler Arasındaki...<br />
225<br />
baskılar oluşmaktadır. Kamu harcamalarının borçlanma ile finansmanı<br />
durumunda da kamu harcamalarında artış enflasyonu arttırıcı bir etki<br />
yaratabilir.<br />
Türkiye için enflasyon ve kamu harcamaları verileri kullanılarak yapılan<br />
Granger nedensellik analizi sonuçlarına göre; kamu harcamalarından<br />
enflasyona doğru tek yönlü nedensel ilişki mevcuttur. Türkiye’de kamu<br />
harcamalarında meydana gelen değişim enflasyon oranında değişime<br />
neden olmaktadır.<br />
Kamu harcamalarının işsizlik üzerine etkileri yine 1988-2006 yılı verileri<br />
kullanılarak Türkiye ekonomisi için test edilmiştir. İki değişkenin<br />
birbirlerinden tamamen bağımsız oldukları sonucu ortaya çıkmıştır. Bu<br />
durumda Türkiye’de en önemli sorunlardan bir tanesi olan yüksek oranlı<br />
işsizliğin azaltılması konusunda kamu harcama türlerinin farklı etkileri<br />
olabileceği söylenebilir. Yatırım harcamalarının toplam içindeki payında<br />
yıllar itibariyle meydana gelen azalışın istihdamın arttırılamamasında ve<br />
ülkenin sürekli yüksek oranlı işsizliğe maruz kalmasında söz sahibi<br />
olduğu belirtilebilir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A GLANCE AT THE EUROPEAN ECONOMIC AND<br />
MONETARY INTEGRATION PROCESS WITHIN<br />
HISTORICAL PERSPECTIVE IN THE LIGHT OF<br />
ECONOMIC INDICATORS<br />
Sefer ŞENER<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
ABSTRACT<br />
Once dreamt of by few European Leaders, European union with its economic and<br />
monetary Structure is in the forefront of the World’s economic scene today. European<br />
Union is marching conscious steps towards becoming a super power. In the final stage<br />
of integration European economic and monetary integration has already proved to be<br />
successful among member countries Strong monetary policy, economic structure and<br />
policies towards a better Europe under European Union umbrella is promising for<br />
European Countries. In the world of globalization, to understand European Union’s<br />
today and future, it is a necessity to see the phases passed in historical process.<br />
Therefore a historical perspective has been put forward in the study. The study consists<br />
of a brief description on the European Union’s integration process starting from the<br />
ideals of authors, diplomats and philosophers of the middle ages. Then European<br />
economic and monetary integration as well as its phases are also given shortly.<br />
Following the historical perspective, economic performance of the European Union and<br />
Euro area after monetary integration has been evaluated by using several economic<br />
indicators. Data have been evaluated according to the number of member countries’<br />
entrance date to European Economic Community and the European Union.<br />
Keywords:European Union Economic History, European Union, European Economic<br />
and Monetary Integration, European Union Economic Indicators.<br />
GİRİŞ<br />
O<br />
ld Continent Europe, have faced several disasters and<br />
movements in the past century. Many people died and<br />
countries collapsed economically. Ist and IInd World Wars,<br />
economic crises and development of industrial revolution shaped the<br />
regional economic integration efforts for some years. Starting from<br />
1950s, integration movement in Europe led by few leaders gained pace.<br />
Certainly it is not difficult to see why leaders of the time sought and why<br />
still today have sought for integration accross the region. Peace and<br />
economic welfare for everyone could be reached through a stabile unity.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
227<br />
Today’s European Union have passed several stages of<br />
integration process and been developed by collective conceptual and<br />
structural factors. Different characteristics of these factors constitute<br />
fundamental milestones for today’s integrated structure. Certainly ideas<br />
of the periods also formed a different view on the structure of the unity.<br />
There are several economically integrated regions in the world.<br />
Economic integration basically depends on liberalization methods for<br />
trade between countries and it is some of the ultimate goals of integration<br />
efforts in Europe. Colloborate act in economic policies and decision<br />
making are other issues in the integration by and among member<br />
countries. Economic and monetary integration of Europe might be the<br />
final stage of unity formation among countries in Europe and it certainly<br />
have some effects on the structure of current Union in many aspects.<br />
In this study, firstly European Union’s evolution from past to<br />
today has been given from historical perspective. Economic and<br />
monetary union has been stressed. Finally economic performance of the<br />
European Union since its establishment has been commented on.<br />
1. European Union Ideal<br />
The idea to unite countries in Europe under one administration or<br />
acting together against possible outer treats date back to middle ages.<br />
Not to mention during the ruling of Roman Empire, sporting events, the<br />
Olympics can also be accepted as a form of unity. Following the collapse<br />
of Roman Empire, Church continued the aim of unity as it considered<br />
European Unity under a ruler with a religious administration. 1<br />
The idea to unite countries was represented by Augustinus in the<br />
Middle Ages and by Kant in New Age. 2 It was Matthias Corvinus, King<br />
of Hungry who attempted to form a union to strenghten West Europe in<br />
1485. 3 200 years later in his famous essay “Present and Future Peace of<br />
Europe” William Penn initiates one of the first moves to provide<br />
continous peace in Europe.<br />
He starts with the lines; 4<br />
1 Memduh Yaşa, Cumhuriyet Dönemi Türkiye Ekonomisi 1923-1978, Akbank Kültür Yayını, (İstanbul: Apa<br />
Ofset Basımevi, 1980), p. 440.<br />
2 Beril Dedeoğlu, Adım Adım Avrupa Birliği, (İstanbul: Çınar Güncel Yayınları, Nisan 1996), p. 61.<br />
3 www.catholic.org/encyclopedia/view.php?id=7740<br />
4 An Essay Towards the Present And Future Peace of Europe, www.fredsakademiat.dk/library/penn.pdf<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
228<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
“He must not be a man, but a statue of Brass or Stone, whose<br />
bowels do not melt when he beholds the bloody tragedies of this war in<br />
Hungary, Germany, Flanders, Ireland, and at Sea…”<br />
The essay summarizes the situation of that time in Europe,<br />
explains the significance of peace and its benefits extensively.<br />
In the next century Abbe de Saint Pierre, the French writer<br />
proposes an international organization to provide peace in Europe.<br />
Following the ideas of Saint Pierre, Jean-Jacques Rousseau and<br />
Emmanuel Kant contribute to peace efforts in Europe during the period.<br />
In the 19th Century Claude Henri de Saint Simon writes “Reorganization<br />
of European Society”. The work calls for parliamentarian<br />
administrations in Europe and if possible for a single parliament which<br />
will lead to the integration of Europe. Then in 1849 “European United<br />
States” concept is put forward by Victor Hugo in his speech in Peace<br />
Conference in Paris. 5<br />
In our age, contemporary history of the integration can be started from<br />
“Pan-European Union”, a movement by Count Richard N. Coudenhove<br />
Kalergi that he started in Vienna in the early 1920s. 6 He dreamt of<br />
forming a currency and customs union stretching from Portugal to Poland<br />
with his own parliament consisting of an upper and a lower house. In<br />
1923 Coudenhove Calergi’s work “Pan-Europe” and “Pan-European<br />
Movement” adds a new dimension to European Unity. However,<br />
Kalergi’s Pan-european Union idea was not accepted widely 7 .<br />
2. European Economic Integration Process<br />
Efforts made towards forming a European Union as we see today<br />
dates back to post war period after the second world war. Devastating<br />
effects of second world war requires reconstruction of the economy of<br />
the Old Continent and establishing a lasting peace. Therefore IInd. World<br />
War is a milestone in the governance of old Continent. Yet, in a<br />
politically divided Continet quite fierce debates were conducted on the<br />
form of unity at that time. Winston Churchill made a significant speech<br />
on September 19th, 1946 in Zurich, Switzerland. Starting with the<br />
5 Asle Toje, Unity in Diversity, Reflections on the Idea of Europe, paper prepared for NISA Conference,<br />
(Denmark: University of Southern Denmark, 23-25 May, 2007) (this paper can also be found at:<br />
http://www.sam.sdu.dk/politics/nisa/papers/Toje.pdf).<br />
6 Michael Gehler, “From Pan-Europe to the Single Currency: Recent Studies on the History of European<br />
Integration”, Contemporary European History, 15, 2 p. 274.<br />
7 Rıdvan Karluk, Avrupa Birliği ve Türkiye, ( İstanbul: Beta Yayınları, 2003), p.1.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
229<br />
beautiness of the Continent and its ancient history, he proposes a<br />
“European Group” and regional organization of Europe. 8<br />
The Organization for European Economic Cooperation (OEEC, known as<br />
OECD today) was founded in 1948 as the European Organization of<br />
Marshall Plan. The Council of Europe, a seperate supranational<br />
organization, was set in 1949. The Organization has 47 members. Its<br />
field of activity are all kind of issues related with European Interest,<br />
namely all political economic and social matters. However, it does not<br />
have any power to make laws and it can suggest non-binding resolutions<br />
and draft conventions to member states. 9 It states its main objectives as<br />
protecting human rights, pluralist democracy and the rule of law besides,<br />
promoting awareness and encouraging the development of Europe’s<br />
cultural diversity. 10<br />
2.1. European Coal And Steel Community To European Union<br />
In the early 1950s efforts of French Foreign Minister Robert Schuman<br />
together with French Development Organization’s President Jean Monnet<br />
resulted in the first integrational organization, European Coal and Steel<br />
Community (ECSC). Robert Schuman made a declaration on 9th May<br />
1950. In his declaration he stated that; 11<br />
“Franco German production of coal and steel as a whole be<br />
placed under a common High Authority within the framework of an<br />
organization open to participation of the other countries of Europe..”<br />
Countries once fought with each other agreed to form a poll for<br />
power sharing over their coal and steel production. 12 The Agreement was<br />
signed on April 18, 1951 by and among Federal Rebuplic of Germany,<br />
France, Italy, Belgium, the Netherlands and Luxemburg. 13 The<br />
agreement was limited to 50 years and ECSC passed away in 2002.<br />
Following the achievement, the Sixers (six country that established<br />
ECSC) established the European Atomic Energy Community<br />
(EURATOM=EAEC) and European Economic Community (EEC) in<br />
8 Winston Churchill’s speech, http://www.coe.int/T/E/Com/About_Coe/DiscoursChurchill.asp<br />
9 Walter Van Gevren, European Union: A Polity of States And Peoples, Palo Alto, (CA,USA: Stanford<br />
University Pres), p. 11.<br />
10 http://www.coe.int/T/e/Com/about_coe/<br />
11 Robert Schuman’s Declaration, it can be reached at http://europa.eu/abc/symbols/9-may/decl_en.htm.<br />
12 Pascal Fontaine, 12 Derste Avrupa, Avrupa Birliği, Avrupa Dokumentasyon Serisi, (Luksemburg: Avrupa<br />
Toplulukları Resmi Yayını, 2005), p. 32.<br />
13 http://www.dtm.gov.tr/sorular/ab/demir.htm (see also http://ekutup.dpt.gov.tr/ab/anlasma.pdf for full text of<br />
the agreement)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
230<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Rome on 25th March 1957. These agreements came into force on<br />
January 1st 1958. The idea beneath EURATOM was to lessen<br />
dependence to oil. EEC on the other hand demonstrated an extensive<br />
scope. Its objectives were defined as follows 14 ;<br />
to maintain healthier functioning of international regulations<br />
and contribute to the consistency of world’s economic and<br />
political balance,<br />
to use a united Europe power in order to increase life standarts<br />
in Europe and provide continous expansion,<br />
to recover West European Markets which are divided into<br />
small pieces particularly because of protective policies from the<br />
economic restrictions and turn them into more unrestricted and<br />
stronger<br />
to establish a common market in Europe and approximate the<br />
member countries economic situations to each other,<br />
to end the competition and international conflicts in defence<br />
industry<br />
to have an important place in the World’s economic and<br />
political structure<br />
to provide the most productive use of industry, agriculture and<br />
other resources and turn them into a single economic region that<br />
would bring the community a significant advangate<br />
to provide a complete unity of customs monetary and<br />
economic<br />
Economic Community is a kind of customs agreement among<br />
member countries. 15 First customs restrictions and import quotas were to<br />
be removed. In the Agreement strong provisions were imposed to<br />
prohibit actions such as monopoly and dumping against free trade of<br />
goods and services.<br />
European Economic Community have realized six rounds of<br />
enlargement so far in the years 1973, 1981, 1986, 1990, 1995, 2004 and<br />
2007. In 1973 Denmark, Ireland and United Kingdom, in 1981 Greece, in<br />
1986 Portugal and Spain, in 1990 East Germany, in 1995 Austria,<br />
14 Sefer Sener, The Analysis of Contributions of the Full Membership of Turkey in the Context of<br />
Transformationsin the European Union Development Process, Acta Academica Karviniensia, 2006, 1, p. 162.<br />
15 Haluk Cillov, Türkiye Ekonomisi, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi<br />
Yayını No: 1132, 1965), pp. 456-457.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
231<br />
Finland and Sweden, in 2004 South Cypriot Greek Administration,<br />
Czech Republic, Estonia, Hungary, Latvia, Lithuania, Malta, Poland,<br />
Slovac Republic, Slovenia, and in 2007 Bulgaria and Romania became<br />
members of the Organization. Today The Organization have 27 member<br />
countries.<br />
Merger Treaty is another agreement that ECSC, EEC and<br />
EURATOM’s executives were merged in Brussels in 1965. 16 Single<br />
European Act (SEA) is another milestone in the history of European<br />
Integration. By this treaty fully integrated European economy or “the<br />
Single Market” significantly expanded the range of policy areas in which<br />
the EEC could begin making its own policy and laws. 17 “The single<br />
European Act was signed in February, 1986 and entered into force on<br />
July 1, 1987. It has extended the Community’s field of competence and<br />
brought about significant changes in relations between the institutions<br />
and in their operating rules. It also gave formal legal status to European<br />
Political Cooperation, which is operational since 1970 simply on the<br />
basis of intergovernmental agreements. 18<br />
In addition, Organization’s name changed to “European Union”<br />
by the agreement signed on December 9-10, 1991 in Maastricht, the<br />
Netherlands. European Union Agreement also known as Maastricht<br />
Treaty came into force on November 1, 1993 and European Union was<br />
officially founded. 19 The Treaty initiated the process of Economic and<br />
Monetary Union (EMU) and, again significantly expanded the policy<br />
making authority of EU institutions.<br />
Currently, European Union has 27 members, 13 of which form<br />
euro area. Total population of the Union is 492,8 million people. 20 In the<br />
next section European Economic Integration and European Monetary<br />
Union are briefly summarized.<br />
2.2. European Economic and Monetary Integration<br />
16 http://www.delmkd.ec.europa.eu/en/europe-a-to-z/eu-timeline.htm<br />
17 Richard Deeg, “Contemporary Challanges to German Federalism: From the European Union to the Global<br />
Economy, Law ad Policy in International Business, Volume:33. Issue: 1, 2001, p51. Georgetown University<br />
Law Center; Copyright 2002 Gale Group.<br />
18 Emile Noel, “Working Together, Institutions of The European Community”, (Brussels, Luxemborg:<br />
European Documentation, Periodical, 1991) p. 5 (this document can be reached at; http:/ /aei.pitt.edu/<br />
5876/01/003897 _1.pdf )<br />
19 http://www.ikv.org.tr/pdfs/kronoloji1.pdf<br />
20 Eurostat news release, “EU and euro area enlargement on 1January 2007, The new EU of 27 and euro area<br />
of 13, Luxembourg, 167/2006, pp. 2-3.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
232<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
In his article in 1978 Brenner compares a monetary union in<br />
Europe to a phoenix, a bird of tales believed to burn itself to death and<br />
emerge from the ashes as a new phoenix. 21 However, phoenix re-emerged<br />
in 1970 has successfully been hovering for some 30 years.<br />
“Monetary integration is the phoenix of the European Economic<br />
Community. Periodically it rises from the ashes of previous incarnations<br />
to hover uncertainly over the Community landscape, only to falter and to<br />
consume itself, not in fire but in self-doubt. After an interment far shorted<br />
than the mythical 500 years, the idea reemerges, impelled upward by the<br />
force of need and assisted by the faithful midwives to the Community<br />
ideal” 22<br />
At its meeting in November 1959 the Action Committee proposed<br />
some bold proposals for developing a European financial policy by; 23<br />
Freeing capital movements between the Sixers in such a way<br />
as to establish a real European capital market and thus to<br />
increase the Community’s investment potential;<br />
Coordinating the budgetary and credit policies of the Sixers in<br />
order to avoid the erratic movement of capital and of<br />
merchandise which would result from divergence of policy in<br />
this field, and to further overall economic expansion against a<br />
background of price stability;<br />
<br />
Setting up a European reserve fund which would centralize at<br />
least a part of the Sixers’s monetary reserves and in time of<br />
need enable the mutual aid procedures provided for in the<br />
Treaty to be put into operation, thus safeguarding the<br />
currencies of member countries.<br />
Following the collapse of Bretton Woods System a new Exchange<br />
rate mechanism among member countries were established. 1970s<br />
Werner Report indicated significant changes in the monetary system of<br />
member countries. EMU is an agreement among member countries of<br />
European Union to adopt a single currency and monetary system in their<br />
21 wordnet.princeton.edu/perl/webwn<br />
22 Michael Brenner, Monetary Policy: Processes and Policies, Annals of the American Academy of Political<br />
and Social Science, Vol. 440, The European Community after Twenty Years, November 1978, pp. 98-110.<br />
23 Action Committee for the United States of Europe, Statements and Declarations 1955-67, p.46. Chatham<br />
House/PEP European Series No 9, 1969; acquired from: “Jean Monnet: A Grand Design for Europe”,<br />
European Communities –Commission, Luxemburg Office, European Documentation Series—5/1988, p 28<br />
(this document can be reached at: http://aei.pitt.edu/4561/01/003906_1.pdf).<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
233<br />
transactions. In March 1972 the Sixers decided to take common action<br />
against fluctuations in dollar and fluctuations among their currencies.<br />
They implemented a system called “snake in the tunnel”. Band of<br />
currency fluctuation among member countries represented the snake and<br />
band of dolar fluctuations against member countries currencies<br />
represented the tunnel. Snake in the tunnel was reviewed in March 1973<br />
and a new system was implemented. In Bremen summit member<br />
countries agreed on European Monetary System plan in 6-8 July 1978.<br />
The plan was about implementing a 3-leg monetary system. The system<br />
included realization of European Currency ECU, exchange rate<br />
mechanism and credit mechanism 24 The purpose of the mechanism was to<br />
keep Exchange rate fluctuations of West European Economies within an<br />
acceptable band. European Monetary System that came into force in<br />
1979 attempted to provide economic stability in member countries and<br />
improve the harmonization of economic systems accross member<br />
counries. In this regard a pool of European Currencies was formed and<br />
named as ECU.<br />
By the ‘Delor’s Report’ of European Council in 1989, a three<br />
phase plan that targeted realization of economic and monetary union was<br />
put forward. This plan had been finalized by a committe chaired by<br />
Jacques Delor, president of European Commission in 1988. The<br />
Committe’s plan proposed to reach full economic integration. It included<br />
establishment of European Central Bank, and single currency. In addition<br />
the report summarized the committe’s opinions of the efforts made<br />
towards economic and monetary union during the process of European<br />
integration. European Community implemented the first phase between<br />
1990-1993 period when the efforts of establishing closer cooperation<br />
between central banks were made. European Community commenced the<br />
first phase that comprised member countries undertook the responsibility<br />
to achieve following economic and monetary goals by January 1, 1994; 25<br />
All restrictions for capital movements among member<br />
countries and third world countries will have been removed.<br />
Price stability and a more powerful public finance will have<br />
been established<br />
Central banks will become independent organizations.<br />
24 Arıkan Kar , Avrupa Birliği Ortak Politikaları, (İstanbul: Beta Yayıncılık, 2003), pp. 191-193.<br />
25 Delors Report: http://ec.europa.eu/economy_finance/euro/origins/delors_en.pdf<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
234<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
At the same time preparatory work for an extensive agreement<br />
were being conducted and as a result Maastricht Treaty was signed. On<br />
November 1st, 1993 Maastricht Treaty came into force and the second<br />
phase of monetary union started. European Monetary Institute was<br />
established to do preparatory work for the ESCB-European System of<br />
Central Banks. In the second phase, member countries undertook the<br />
following responsibilities between the years of 1994-1998 period; 26<br />
Establishing strong ties among member countries’ central<br />
banks<br />
a coordinated system for monetary issues<br />
Observing European Monetary System<br />
Taking over monetary cooperation fund<br />
<br />
<br />
Facilitating the use of ECU<br />
Managing of the foreign exchange reserves of central banks<br />
by member countries<br />
As mentioned in the former part, the Treaty initiated the process<br />
towards economic and monetary union. The Treaty set out a number of<br />
economic convergence criteria for member countries to participate in<br />
EMU. These criteria were a precondition to be completed for member<br />
countries before they could join EMU. These four convergence criteria<br />
are; price stability, public finances, exchange rate stability, interest rates.<br />
Criterion on price stability;<br />
The first indent of Article 121 (1) of the Treaty requires;<br />
“Achievement of a high degree of price stability; this will be apparent<br />
from a rate of inflation which is close to that of, at most, the three best<br />
performing member states in terms of price stability…” 27<br />
Member country must achieve annual inflation rate of 1,5 in the<br />
three member countries with the lowest inflation rate. In other words, the<br />
inflation rate of a given member state should not exceed by more than 1,5<br />
% that of the three best performing member states during the year<br />
preceding the examination of the situation in that member state.<br />
Criterion on sustainability of public finances;<br />
26 http://www.ecb.int/ecb/history/emu/html/index.en.html (online on September 15, 2007).<br />
27 “Assesment of the Fulfilment of the Maastricht Convergence Criteria and the Degree of Economic Alignment<br />
of the Czech Republic with the Euro Area”, A Joint Document of the Ministry of Finance of Czeczh Republic and<br />
the Czech National Bank, approved by the Government of the Czech Republic on 25 October 2006.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
235<br />
The second indent of Article 121 (1) of the Treaty requires; “the<br />
sustainability of the government financial position; this will be apparent<br />
from having achieved a government budgetary position without a deficit<br />
that is excessive, as determined in accordance with Article 104 of the<br />
Treaty…” 28<br />
This criterion has two sub-criteria. These are about fiscal balance<br />
and debt sustainability. According to the criterion the ratio of the annual<br />
government deficit to gross domestic product (GDP) can not exceed 3 %<br />
of the reference value defined in the protocol. Secondly, the ratio of gross<br />
government debt to GDP must not exceed 60% of the reference value<br />
defined in the protocol.<br />
Criterion on exchange rate stability;<br />
The third indent of article 121 (1) of the Treaty requires “the<br />
observance of the normal fluctuation margins provided for by the<br />
exchange rate mechanism of the European Monetary System, for at least<br />
two years without devaluing against the currency of any other member<br />
state..” 29<br />
It states here that the member states must have participated the<br />
exchange rate mechanism of the European monetary system without any<br />
break during the two years before assessing the success of any member<br />
country in subject.<br />
Criterion on the long-term interest rates;<br />
The fourth indent of Article 121 (1) of the Treaty requires; “the<br />
durability of convergence achieved by the member state and of its<br />
participation in the exchange rate mechanism of the European monetary<br />
system being reflected in the long term interest rate values…” 30<br />
It states here that the nominal long-term interest rate must not<br />
exceed by more than 2 percentage points that of at most the three bestperforming<br />
member states in terms of price stability (the same member<br />
states as those in the case of the price stability criterion).<br />
European Council’s Madrid meeting between the dates of 15- 16<br />
December 1995 confirmed the starting date of stage three as 1st January<br />
1999. It also named the currency of European Union as ‘Euro’. 31 Prior to<br />
28 “Assessment Of The Fulfilment…”<br />
29 “Assessment Of The Fulfilment…”<br />
30 “Assessment Of The Fulfilment…”<br />
31 The European Council Madrid, 15-16 December 1995, Bulletin of the European Communities, Bull EU 12-<br />
1995, p. 9.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
236<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
the third phase of economic and monetary union in EU Council’s<br />
meeting in May 1998 in Brussels, it was determined that eleven countries<br />
had met convergence criteria. During the second phase England and<br />
Denmark had already declared that they would not pass to stage 3. In the<br />
third stage eleven countries’ (Germany, Austria, Belgium, Finland,<br />
France, the Netherlands, Spain, Italy, Luxemburg and Portugal) currency<br />
rates fixed irrovacably to EURO exchange rate. Therefore Euro also<br />
replaced ECU. While Denmark and England had announced before that<br />
they would not enter the Euro zone (area), Greece and Sweden remained<br />
as candidate countries for they could not meet the convergence criteria.<br />
However Greece soon recovered its economic condition and it became a<br />
Euro-zone member by January 1st, 2001 in European Council’s meeting<br />
in Feria. Currently, Euro area has 13 members; Belgium, Germany,<br />
Ireland, Greece, Spain, France, Italy, Luxembourg, the Netherlands,<br />
Austria, Portugal, Slovenia and Finland. The last EU country to enter<br />
Euro area was Slovenia on January 1, 2007. Total population of euro area<br />
as of 1st January 2007 is 316,6 million. 32<br />
For the countries outside euro area (Denmark, Estonia, South<br />
Cyprus Greek Administration, Latvia, Lithuania, Malta, and Slovakia) a<br />
new exchange rate mechanism was established. New exchange rate<br />
mechanism is also known as ERMII. European Council decided to<br />
establish an exchange rate mechanism in the third stage of economic and<br />
monetary integration on 16 June 1997 in Amsterdam. This resolution<br />
was built upon the agreements reached at the Council’s prior meetings in<br />
Florence and Dublin. The resolution stated that new exchange rate<br />
mechanism would be operated under the procedures that would be<br />
organised by an agreement between the European Central Bank and the<br />
national central banks of the member states outside euro area. 33 In additon<br />
the following objectives were declared.<br />
Sustaining exchange rate stability for lasting convergence of<br />
economic fundamentals, thus pursuing a disciplined and<br />
responsible monetary policy aiming at price stability<br />
32 Eurostat news release, “EU and euro area enlargement on 1 January 2007, The new EU of 27and euro area<br />
of 13, Luxembourg 167/2006, pp. 2-3.<br />
33 EU council’s resolution on ERMII, you can reach at:<br />
http://ec.uropa.eu/economy_finance/euro/documents/resolution-erm%20_amsterdam_en.pdf<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
237<br />
<br />
<br />
Creating a stable economic environment in order to have a<br />
good functioning market and reach higher levels of<br />
investment, growth and employment<br />
Ensuring that member states outside the euro area adopt their<br />
economic and monetary policies to stability<br />
Euro started to be used as banknotes on January 1st, 2002. At this<br />
phase it was forecasted that both Euro and other currencies would be in<br />
the market and only Euro would remain in the market as a single<br />
currency as of July 1, 2002. Euro existed only as a book unit of account,<br />
so no actual euro notes and coins were distrubuted. During this period<br />
large multinational firms such as France’s Alcatel, Germany’s Daimler<br />
Benz, Finland’s Nokia, and US’s Chase Manhattan adopted the Euro for<br />
European accounting and financial reporting purposes. 34 Chabot explains<br />
introduction of euro in three phases as phase a, b and c. It can be seen in<br />
Table 1;<br />
Table 1:<br />
Euro’s Introduction<br />
34 Christian Chabot, Understanding the Euro: The Clear and Conscise Guide to the New Trans-European<br />
Economy, Blacklick, (OH, USA: McGraw-Hill Professional Book Group, 1998). p.6.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
238<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Source: Christian Chabot, Understanding the Euro: The Clear and Concise Guide to the<br />
New Trans-European Economy, Blacklick, OH, USA: McGraw-Hill Professional Book<br />
Group, 1998, p. 7.<br />
3. Economic and Financial Performance of the Euro Area<br />
Following are tables of macroeconomic indicators of the<br />
European Union and the Euro Area. Growth rates, employment,<br />
unemployment, inflation, international trade volumes and investments are<br />
given to discuss the performance of the Euro Area.<br />
3.1. Growth Rates<br />
Economic growth is basically indicated as the increase in the real<br />
GDP. In other words, increase of productivity in a given country in given<br />
circumstances is accepted as economic growth.<br />
Table 2a:<br />
Growth Rates of European Union Member Countries in Percentage<br />
(1965-2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
239<br />
Belgium 2,29 6,35 -1,32 4,47 1,65 3,13 2,38 3,84 2,91<br />
France 4,77 5,73 -0,27 1,85 1,93 2,67 2,35 4,06 2,31<br />
Germany - - -1,04 1,27 2,19 5,72 1,89 3,20 1,56<br />
Italy 3,26 5,31 -2,04 3,47 2,97 1,97 2,92 3,02 1,22<br />
Luxembourg 1,92 1,70 -6,57 0,84 2,79 5,31 1,43 9,02 4,54<br />
Netherlands 5,24 5,69 0,17 1,68 2,65 4,06 3,03 3,46 1,43<br />
Denmark - - -1,72 2,56 6,55 0,96 2,75 2,63 2,38<br />
Ireland - - 5,65 3,07 3,08 8,46 9,63 9,91 4,87<br />
U.K. - - -0,54 -2,06 3,56 0,75 2,85 3,85 3,13<br />
Greece - - - - 2,50 0 2,09 4,47 4,16<br />
Portugal - - - - - 3,95 4,28 3,37 0,95<br />
Spain - - - - - 7,32 4,93 3,42 4,08<br />
Austria - - - - - - 1,90 3,35 2,16<br />
Finland - - - - - - 3,44 5,11 3,66<br />
Sweden - - - - - - 4,05 4,32 3,59<br />
Source: Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
In table 2a, growth rates of European Union Member Countries<br />
can be seen since their accession to European Union. Growth rates of the<br />
countries gained pace with their accession to EU. In 1965s and 1970s<br />
growth rates of 5% were reached. In 1973 Denmark, Ireland and United<br />
Kingdom joined the Union. During this period, negative values in growth<br />
rates were recorded as a result of the oil crises. Starting from 1980s new<br />
member countries joined and the economic situation in the Union<br />
recovered. Luxembourg was in the forefront during 2000s with the<br />
growth rate of 9% and Ireland 9% during 1990, 1995 and 2000.<br />
Table 2b:<br />
Growth rates for Euro Area (13), Japan and USA in Percentage (2000-<br />
2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro Area 3,9 2,0 1,2 1,3 2,5 1,8 3,0 2,9<br />
USA 3,7 0,8 1,6 2,5 3,6 3,1 2,9 2,2(f)<br />
Japan 2,9 0,2 0,3 1,4 2,7 1,9 2,2 2,3(f)<br />
Source: Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(f) represents forecast<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
240<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
As seen in table 2b, in the first years of EMU in 2000, the<br />
World’s economic situation was in a recovery phase of the crises occured<br />
in Asia and Latin America Countries as well as in Russia. Starting from<br />
1998 fall term, financial markets began to develop and a confident<br />
environment was created due to relaxation of monetary policies by<br />
developed countries. US economy continued to the biggest share in the<br />
World economy. Japanese economy also started to recover in the second<br />
half of 1999 following a stationary period.<br />
EMU had high growth rates in the first years of integration.<br />
Strong institutional structure to regulate macro economic policies and<br />
institutional reforms demonstrated its effects in the first three years of<br />
EMU. In this period high interest rates that caused limitation for the<br />
investments decreased. Structural reforms in the goods, services and<br />
labor markets of the member countries helped improve privatization and<br />
liberalization efforts and reflected positively on consumer spendings.<br />
Some of the other factors for the increase in growth can be noted<br />
as wide information technology use and stock valuation that created a<br />
positive climate in the economy. Following these developments growth<br />
rate of the Euro area rose beginning from mid 1999. GDP was recorded<br />
around 3% until mid 2000. Fast enlargement supported by strong<br />
domestic demand and exports.<br />
However, a short interval of decrease followed the increase in<br />
2000. Growth rates followed a falling trend between 2001 and second<br />
half of 2002. Increase in the oil prices, September 11 incidents,<br />
regulations on the stock prices caused slow down of economic<br />
development. Decrease of World’s trade volume affected Euro area<br />
countries negatively.<br />
In 2001, World economy entered into recession. While it<br />
increased 12% the previous year, it went back 2% in 2001. With the<br />
valuation of US dollar against Euro, purchasing power in the Euro area<br />
weakened. On the other hand, decline of income expectations and<br />
downward float of stocks caused consumer confidence loss. Profit<br />
margins in the industry shrank and investments lessened. Contrary to<br />
shrinking in the World Trade in 2001 and weak growth in 2002, World<br />
economy started to recover in 2003. Economic activities stayed at a<br />
stationary status in EU. Although consumption increased in this period,<br />
GDP growth remained small compared to previous year. Main reason for<br />
the decline is the recession in exports and investments mainly. Starting<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
241<br />
from third quarter of 2003, Euro area economy started to recover. Growth<br />
trend was caught again together with the increased domestic consumption<br />
and exports as well as suitable international economic environment.<br />
However, GNP increase was obtained at a very limited level.<br />
Economic revival in the World gained pace in 2004. Decline in<br />
the interest rates and strong growth rates occured in developing countries<br />
such as China. Growth became stronger with the growth movement in<br />
countries China, USA, Australia and new member countries of EU.<br />
Euro area growth rate for 2004 was 2,4. It was recorded as 1,8 in<br />
2005 and 3,0 in 2006. Growth in 2006 had been higher since 2000.<br />
Parallel to the world economy, continous inflation rate fall, supportive<br />
financial conditions and improvements in the structural reforms had<br />
played an important role on the economic development of the Euro area. 35<br />
3.2. Employment And Unemployment Rates<br />
Employment rates indicate the annual change of employment<br />
rates compared to previous year. As it can be seen in Table 3.<br />
Table 3a:<br />
Employment Rates of European Union Member Countries in Percentage<br />
(1965-2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Belgium * * * * 0,28 -0,01 0,85 1,16 1,54<br />
France * * * * 0,64 -0,14 0,52 0,60 0,68<br />
Germany * * * * 0,35 2,81 0 -0,12 1,32<br />
Italy * * * * 0,44 0,37 -0,37 0,61 -0,28<br />
Luxembourg * * * * 0,70 2,04 -2,98 3,93 0,94<br />
Netherlands * * * * 1,61 2,21 2,45 1,71 1,21<br />
Denmark - - - * 1,77 1,03 1,45 -0,45 -0,93<br />
Ireland - - - * 1,07 1,24 3,12 3,56 5,24<br />
U.K. - - - * 0,88 0,32 -0,03 2,30 0,30<br />
Greece - - - - 0,62 0,49 2,06 0,42 1,87<br />
Portugal - - - - - 0,86 0,17 1,54 1,25<br />
Spain - - - - - 1,44 0,79 3,0 2,31<br />
Austria - - - - - - 0,84 0,21 -1,69<br />
Finland - - - - - - 0,50 1,08 -1,14<br />
Sweden - - - - - - 1,07 1,88 -0,45<br />
Source; Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
35 OECD Economic Outlook, “Euro Area”, Preliminary Edition, 2007, p.1.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
242<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
In table 3a employment rates can be seen. Employment rates<br />
increase was observed over 1% only in Denmark, Ireland and the<br />
Netherlands. Other countrise remained behind this ratio. Germany<br />
reached 3% employment rate in 1990 while Netherlands and<br />
Luxembourg recorded 2% increase. According to EU’s average ratio,<br />
only Ireland sustained high level employment growth for ten years.<br />
However, significant decreases were observed in other member countries<br />
in the last ten years.<br />
Table 3b:<br />
Employment Rates of Euro Area (13), USA and Japan in Percentage<br />
(2000-2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro Area 2,5 1,5 0,6 0,4 0,9 0,8 1,4 *<br />
USA 2,0 0,0 -1,1 0,0 1,0 1,6 * *<br />
Japan -0,1 -0,6 -1,4 -0,3 0,2 0,4 * *<br />
Source; Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
Unemployment rates indicate the annual change of unemployment<br />
rates compared to previous year. As it can be seen in Table 4.<br />
Table 4a:<br />
Unemployment Rates of European Union Member Countries in Percentage<br />
(1965-2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Belgium * * * * -11,03 7,19 9,30 6,59 7,40<br />
France * * * 6,09 10,20 9,19 11,60 10 9,08<br />
Germany * * * * * * 8,10 7,80 9,80<br />
Italy * * * 7,59 10,30 11,40 11,50 10,50 8,00<br />
Luxembourg * * * * 3,00 1,6 2,90 2,40 4,80<br />
Netherlands * * * 4,59 13,10 7,40 7,00 3,30<br />
Denmark - - - * 7,80 3,30 7,00 4,50 6,19<br />
Ireland - - - * 16,70 13,00 12,20 4,30 4,40<br />
U.K. - - - * 11,30 6,80 8,60 5,50 4,59<br />
Greece - - - - 7,80 7,00 9,10 11,10 10,20<br />
Portugal - - - - - 4,69 7,19 3,90 6,69<br />
Spain 16,00 22,70 13,90 11,00<br />
Austria - - - - - - 3,7 3,59 4,90<br />
Finland - - - - - - 15,4 9,80 8,89<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
243<br />
Sweden - - - - - - 9,10 5,80 6,50<br />
Source; Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
Table 4a shows that the least unemploylent rates were seen in<br />
Luxembourg with the average of 3% and the highest unemployment rates<br />
were seen in Spain with the average of 16 %. Austria ranks in the second<br />
with the 4% average in the table. Except for Germany’s unemployment<br />
rate of -11,03 in the year 1985 no deviations could be observed.<br />
TABLE 4b:<br />
Unemployment Rates for Euro Area (13), USA and Japan in Percentage<br />
(2000-2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro 8,1 7,9 8,3 8,7 8,9 8,6 7,7 *<br />
Area<br />
USA 4,0 4,8 5,8 6,0 5,4 5,1 4,6 *<br />
Japan 4,7 5,0 5,4 5,3 4,7 4,4 4,1 *<br />
Source; Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
Table 4b includes Euro area, USA and Japan betwen the years of 2000-<br />
2007. It shows 8% unemployment rate in Euro area starting form the year<br />
2000, and 5% for USA and Japan.<br />
Employment growth is one of the main policy principles of EU.<br />
In 1999, EU adopted the following principles in order to realize high<br />
level sustainable growth and employment; 36<br />
Following strong economic policies for growth, employment<br />
and price stability. These policies should be harmonized with<br />
the stability and growth pact. Continous and decent salary<br />
<br />
increases should be provided.<br />
Implementing employment principles that improve general<br />
functioning of labor markets and shape them according to the<br />
conditions of member countries.<br />
Implementing economic reforms towards improving<br />
effectiveness and flexibility of goods, services and capital<br />
markets.<br />
36 European Council Resolution of 22 February 1999 on the 1999 Employment Guidelines, Official Journal C<br />
069 , 12/03/1999 P. 0002 – 0008, http://eur-lex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=CELEX:<br />
31999Y0312(01):EN:HTML<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
244<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Employment growth occured together with the growth of gross<br />
domestic product. One of the main reasons for employment increase is<br />
structural reforms made in the labor markets. A strong employment<br />
increase was observed and unemployment followed a decreasing trend.<br />
Employment capacity also improved due to labor market reforms during<br />
preparation period 1999-2001 towards Euro. Starting from 2002 growth<br />
rate of employment became stable. Later, employment growth increased<br />
one percent in each following year; 2003, 2004, 2005 and 2006 in Euro<br />
Area. However, Japan and USA could not achieve the same figures. 37<br />
As seen in table 4b, labor market reacted slowly to the economic<br />
slow down in the world and in EU from 2001. As a result employment<br />
increase recorded as 1,5% in 2001 to 0,4% in 2003 Parallel to<br />
employment increase in Euro Area, unemployment rate stayed at 8%<br />
until mid 2001. Unemployment rate increased to 8,3% in 2002. In the<br />
following years, unemployment rates increased as before. In 2004, 2005<br />
and 2006 unemployment rates increased by 8,4%. Contrary to these<br />
figures, the same rates in the USA was recorded by 5% and %4,4 in<br />
Japan. It shows that unemployment is more common compared to other<br />
countries. As the recession in the economy became serious, companies<br />
moved towards decreasing the number of employers in order to sustain<br />
their profitability.<br />
March 2000, Lisbon summit is an important meeting of EU where<br />
total employment rates and female employment rates objectives were<br />
defined as part of a plan to become world’s biggest knowledge based<br />
economy. One year later new targets for mid-terms and total employment<br />
rates were put forward. According to the targets; 38<br />
Total employment rate will be closer to 70% by 2010 and will<br />
be around 67% by 2005.<br />
Female employment rate will be more than 60% by 2010 and<br />
will be 57% by 2005.<br />
Employment rate for older workers will be 50% by 2010<br />
Five years after setting these targets, it can be seen that no significant<br />
improvements have been recorded. Ratio increased from 62,5% to 64,4%<br />
between 1999 to 2003. Employment rate of older workers for which 60%<br />
37 European Union Economic Pocketbook, European Union Commission, KS-CZ-07-01, Luxembourg, 2007,<br />
pp. 106-107.<br />
38 http://www.europarl.europa.eu/highlights/en/1001.html<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
245<br />
was targeted by 2010 was 40% in 2003. However, partial improvements<br />
were recorded in labor productivity. Economic slowdown affected social<br />
integration issues negatively even made them worse and more complex.<br />
It especially affected national and regional employment and employment<br />
performance. Employment growth and productivity increase in the EU<br />
depends on the advanced level structural reforms in goods, services and<br />
financial markets besides labor markets.<br />
3.3. Inflation Rates<br />
Inflation rates indicate the annual change of inflation rates<br />
compared to previous year. As it can be seen in Table 5.<br />
Table 5a:<br />
Inflation Rates of European Union Member Countries in Percentage<br />
(1965-2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Belgium 6,39 4,54 12,15 4,09 4,62 2,81 1,22 1,26 2,28<br />
France 2,73 5,63 12,97 10,78 5,45 2,17 1,02 1,35 1,63<br />
Germany * * 5,46 4,77 2,16 3,21 1,87 -0,67 0,38<br />
Italy 4,19 6,86 16,46 21,35 8,91 8,22 5,02 2,19 2,61<br />
Luxembourg 2,79 15,09 -0,85 7,92 3,09 2,51 2,33 4,15 2,47<br />
Netherlands 6,11 6,17 10,19 5,49 1,80 2,22 2,02 3,94 1,19<br />
Denmark - - 13,84 8,06 4,92 3,65 1,75 2,97 1,59<br />
Ireland - - 20,13 8,06 4,92 3,65 1,75 2,97 1,59<br />
U.K. - - 26,99 14,70 5,18 -0,72 3,03 4,81 3,48<br />
Greece - - - - 19,02 20,69 9,79 3,37 3,38<br />
Portugal - - - - - 13,14 3,42 3,46 2,51<br />
Spain - - - - - 7,32 4,93 3,42 4,08<br />
Austria - - - - - - 1,94 1,76 1,90<br />
Finland - - - - - - 4,77 3,18 0,77<br />
Sweden - - - - - - 3,37 1,31 0,77<br />
Source; Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
246<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
Following the oil crises in 1973 inflation rates of European Union<br />
countries remained over 10%. It can be seen in table 5a, that the Euro<br />
area countries have kept their inflation rates at acceptable rates<br />
(according to Maastricht criteria) since 1985. However, Italy and Greece<br />
could not show the same performance during those years. Their inflation<br />
rates were realized as 8,91% and 19,02%. Italy with the inflation rate of<br />
8,22% in 1990 had similar inflation rates like Greece with the inflation<br />
rate of 20,69% and Portugal with the inflation rate of 13,44%. Starting<br />
from 2000 these countries also achieved the inflation rate targets. One of<br />
the significant issues here is that the European Union membership and its<br />
support helped these countries eliminate the risk of high inflation rates.<br />
Italy’s problematic situation results from its own failure of structural<br />
reforms.<br />
Table 5b:<br />
Inflation Rates for Euro Area (13), USA and Japan in Percentage (2000-<br />
2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro 2,1 2,3 2,2 2,1 2,1 2,2 2,2 *<br />
Area<br />
USA 3,4 2,8 1,6 2,3 2,7 3,4 * *<br />
Japan -0,7 -0,7 -0,9 -0,3 0 -0,3 * *<br />
Source; Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
Price stability stands in the forefront in the implementation of<br />
Euro area monetary policy of European Central Bank. Reducing annual<br />
inflation (harmonized consumer price indices) below 2% level is one of<br />
the major targets of European Central Bank (ECB).<br />
As it can be seen in table 5b, inflation rate stayed above target<br />
level between 2000-2006 period. It was caused by sudden price increases<br />
in the Euro area. Contrary to short term price increases, inflation<br />
estimations remained low and suitable to European Central Bank’ s price<br />
stability targets. With regard to general monetary policy, ECB created a<br />
stable macroeconomic environment by its commitment to price stability.<br />
Stable macroeconomic environment is crucial for EMU’s long term<br />
economic performance.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
247<br />
In the first year of EMU’s third phase in 1999, inflation remained<br />
at low levels, starting from 2000 consumer prices exceeded 2% margin.<br />
In the increase of consumer prices, price volatility of import goods and<br />
food were effective. Oil prices went up in 1999-2006. However, Euro<br />
lost value against currencies of its commercial partners until 2004.<br />
Therefore inflation followed an increasing trend from mid-2000 to first<br />
quarter of 2003. In 2001 it reached its highest level 2,3. However<br />
recorded inflation rates in July met the criteria of ECB on the 2% midterm<br />
inflation target. Inflation rate was recorded as 2,1% at the end of the<br />
year. Inflation rates in the years 2004, 2005 and 2006 were observed at<br />
close levels to each other.<br />
Euro area average was recorded as 2,1%. Although there had been<br />
price increases, inflation rate was sustained just above 2% which was<br />
targeted by ECB. This ratio was 2,2% in the years 2005 and 2006.<br />
However, Japan had negative inflation ratios whereas the US economy<br />
recorded higher inflation rates compared to Euro Area.<br />
3.4. Foreign Trade, Export and Import Volumes<br />
Following part of the study includes exports and imports volume of the<br />
European Union and the Euro Area as well as Japan and the USA.<br />
3.4.1. Exports<br />
Exports rates indicate the annual volume change of exports<br />
compared to previous year. As it can be seen in Table 6.<br />
Table 6a:<br />
Export Rates of European Union Member Countries in Percentage (1965-<br />
2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Belgium 8,50 9,27 -9,03 -0,15 0,33 4,37 4,75 7,74 5,44<br />
France - 13,88 -1,71 2,69 2,06 3,95 7,57 11,06 2,96<br />
Germany - - -6,10 5,16 6,83 11,69 5,96 11,91 8,22<br />
Italy - 5,50 1,46 -9,44 3,71 6,98 11,18 8,81 3,07<br />
Luxembourg - 8,28 -18,70 -1,46 8,08 5,29 4,37 14,76 7,58<br />
Netherlands - 10,60 -3,13 2,01 4,88 5,28 8,07 10,16 7,67<br />
Denmark - - -1,37 6,02 4,73 5,81 2,67 11,90 3,83<br />
Ireland - - 7,02 5,97 6,17 8,02 16,63 16,92 4,21<br />
U.K. - - -2,98 -0,32 5,65 5,17 8,47 8,62 2,92<br />
Greece - - - - 1,79 -3,59 2,91 12,37 9,11<br />
Portugal - - - - - 8,66 8,12 7,22 4,43<br />
Spain - - - - - 4,48 8,59 9,13 2,65<br />
Austria - - - - - - 4,16 7,25 3,66<br />
Finland - - - - - - 5,58 5,60 2,79<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
248<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Sweden - - - - - - 2,33 6,64 4,16<br />
Source; Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
Table 6a shows the exports rates of member countries. It is seen that<br />
exports rates increase shrank during 1975 because of the oil crises.<br />
Moreover, except for Ireland and Italy exports rates remained at minus<br />
rates during those years. Exports rates increases seen in France,<br />
Germany, the Netherlands, Denmark and Ireland in 1980 resulted in the<br />
recovery of 12 countries in 1985. While Belgium and France recorded<br />
low levels of increase and except for Greece’s -3,59% in 1990 exports<br />
rates remained at average 5% levels. Germany’s 11,69% export rate of<br />
1990 is significant. Besides Ireland also recorded significant rates with<br />
16,33% in 1995 and 16,63% in 2000. Germany with the rate of %8,22<br />
and Greece with the rate of %9,11 are successful countries of the year<br />
2004.<br />
Table 6b:<br />
Export Rates for Euro Area (13), USA and Japan in Percentage (2000-<br />
2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro<br />
Area<br />
12,2 3,7 1,7 1,1 6,9 4,2 8,3 6,7(f)<br />
USA 8,7 -5,4 -2,3 1,3 9,2 6,8 8,9 7,0(f)<br />
Japan 12,7 -6,9 7,5 9,2 13,9 7,0 9,6 7,3(f)<br />
Source; Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(f) represents forecast<br />
High export rates of 2000 reversed during the years 2001,2002, and<br />
2003. Yet a new increase trend can be observed starting from the year<br />
2004. Same situation can also be seen in Japan and the USA. Following<br />
the loss of value of US dollar against Euro in 2003, it is seen that the US<br />
exports increased at high rates.<br />
3.4.2. Imports<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
249<br />
Imports rates indicate the annual volume change of imports<br />
compared to previous year. As it can be seen in Table 7.<br />
Table 7a:<br />
Import Rates of European Union Member Countries in Percentage (1965-<br />
2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Belgium - 7,10 -9,98 -1,95 0,40 4,64 4,44 7,80 5,68<br />
France - 5,89 -10,72 4,73 4,33 5,30 6,56 12,99 6,43<br />
Germany - - 3,43 2,71 3,64 9,69 6,11 9,22 6,31<br />
Italy - 13,80 -13,52 5,19 4,99 10,28 8,80 6,65 2,44<br />
Luxembourg - 15,96 -9,90 3,74 6,13 4,76 4,06 13,34 6,35<br />
Netherlands - 12,80 -3,85 0,15 6,06 3,64 9,51 9,52 7,01<br />
Denmark - - -3,36 -5,90 8,82 1,20 6,68 11,93 6,91<br />
Ireland - - -11,37 -4,70 3,14 4,83 14,09 17,53 2,60<br />
U.K. - - -6,99 -3,57 2,45 0,53 5,26 8,35 4,95<br />
Greece - - - - 3,64 9,69 6,11 9,22 6,31<br />
Portugal - - - - - 12,66 6,90 5,23 6,45<br />
Spain - - - - - 8,77 9,96 9,53 7,38<br />
Austria - - - - - - -1,03 5,71 4,19<br />
Finland - - - - - - -3,81 1,42 8,57<br />
Sweden - - - - - - -5,60 5,38 7,07<br />
Source; Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
Table 7a shows import rates. High import rates of 1970 in Italy<br />
and Luxembourg and the Netherlands as 13,80%, 15,96% and 12,80%<br />
reversed and recorded at negative leves due to recession in the world<br />
economic markets in 1975. After the second oil crises in 1975 negative<br />
figures were recorded again. Positive import rates were seen again in<br />
2000 and 2004. Ireland’s import rates for 1995 and 2000 as 14,09% and<br />
17,53% are significant.<br />
Table 7b:<br />
Import Rates for Euro Area (13), USA and Japan in Percentage (2000-<br />
2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro 11,0 1,8 0,3 3,1 6,8 5,0 7,9 6,7(f)<br />
Area<br />
USA 13,1 -2,7 3,4 4,1 10,8 6,1 5,8 3,2(f)<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
250<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Japan 9,2 0,6 0,9 3,9 8,1 5,8 4,5 7,3(f)<br />
Source; Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(f) represents forecast<br />
Table 7b shows import rates for euro area. World’s trade volume<br />
demonstrated 8% increase during 1996-2000 period. due to import<br />
demand increase of the World and Euro’s value loss against US dolar,<br />
Euro area goods and services exports increased. However, increase of oil<br />
prices, US import decrease, low demand both in and out of Euro area<br />
caused stationary economic status starting from 2001. Export rate<br />
increases had been at low levels during 2002. Net exports decreased<br />
18%, due to increase in USdollar/ Euro real exchange rate and weak<br />
export volume of the World.<br />
Net exports did not have significant effect on the growth until mid<br />
2003. Outlook of Euro area on the exports item reflect the slow down of<br />
World imports. Other countries exports performance were better than<br />
Euro area. Weakened price competitivenes in the short term stated as a<br />
reason for this issue. Euro exports loss in the short term reversed again<br />
with the mid-term regulations.<br />
Like the exports, 2000 is the year of increase in imports. High<br />
rates of imports in 2000 was in the fore of the increases during 2004-<br />
2005 and 2006.<br />
3.5. Investments<br />
Investment rates indicate the annual volume change of<br />
investments compared to previous year. As it can be seen in Table 8.<br />
Table 8a:<br />
Investment Rates of European Union Member Countries in Percentage<br />
(1965-2004).<br />
1965 1970 1975 1980 1985 1990 1995 2000 2004<br />
Belgium * * * * 0,28 -0,01 0,85 1,16 1,54<br />
France * * -6,89 3,62 2,57 4,75 1,80 6,71 2,40<br />
Germany * * -4,81 1,87 -0,18 7,19 -0,20 2,92 -0,48<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
251<br />
Italy * 2,94 -5,49 2,89 0,39 3,87 5,64 6,49 2,01<br />
Luxembourg * 6,96 -8,02 11,27 -10,50 3,26 -1,53 -3,64 3,34<br />
Netherlands * * -4,00 0,18 6,31 2,48 3,97 1,35 2,40<br />
Denmark - - -13,21 -13,79 12,53 -2,27 10,42 6,66 4,51<br />
Ireland - - -3,74 -4,95 -8,35 11,81 13,63 7,05 8,38<br />
U.K. - - -1,92 -4,98 3,95 -2,62 2,97 3,49 5,33<br />
Greece - - - - -0,18 7,19 -0,20 2,92 -0,48<br />
Portugal - - - - - 7,06 6,14 3,64 1,26<br />
Spain - - - - - 6,06 7,18 5,39 4,25<br />
Austria - - - - - - -0,01 -1,99 4,32<br />
Finland - - - - - - 1,54 -1,99 4,32<br />
Sweden - - - - - - 6,16 6,92 7,37<br />
Source; Compiled From World Bank Database<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(-) represents non-member during the period<br />
(*) represents data non-available in the source<br />
When the investments are looked in table 8a, of member<br />
countries, negative values are seen during 1975s. Denmark with the rate<br />
of %13,79 has the highest rate during 1980 while Ireland and England<br />
have negative values. Luxembourg’s top rate of 11,27% is significant in<br />
the same year. Yet it had the worse results in 1985 with the rate of -<br />
10,50%. In the following period starting from 1990 Ireland showed<br />
significant investment rates. New members, Austria and Finland<br />
demonstrate low levels of investment rates.<br />
Table 8b:<br />
Investment Rates for Euro Area (13), USA and Japan in Percentage<br />
(2000-2007).<br />
Years 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007<br />
Euro 5,0 0,5 -1,5 1,1 2,3 2,6 4,9 4,4(f)<br />
Area<br />
USA 6,1 -1,8 -3,5 3,2 6,1 6,4 3,1 -1,2(f)<br />
Japan 1,2 -0,9 -4,9 -0,5 1,4 2,4 3,4 5,1(f)<br />
Source; Compiled From Eurostat<br />
Numbers represent annual change rate compared to previous year<br />
(f) represents forecast<br />
Public an private investments play a significant role on the Euro<br />
area’s growth potential. Economic and monetary union provide great<br />
opportunities for investment increases in the Euro area. As a<br />
complementary instrument to single market programme, Euro<br />
strenghtens competiton and decrase exchange rate risks. The more<br />
financial markets integrate by single money the more foreign investments<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
252<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
by companies should be expected. At the economic policy level, it should<br />
be said that monetary and structural reforms be faster, decrease interest<br />
rates with the reduction of public deficits and create a suitable<br />
environment for the investors.<br />
As seen in table 8b, following the global economic slow down<br />
investments in the EU shrank. Except for the last quarter of 2002 and<br />
2003 investments were recorded at low levels. Euro area and US<br />
economy have better results in 2000 while Japan is forecasted to have a<br />
%5 investment increase for the year 2007. US economy is forecasted to<br />
have a reverse investment rate of -1,2% for the year 2007.<br />
Conclusion<br />
Finally, European Union is a supranational organization<br />
established among European Countries to provide peace and prosperity in<br />
the region. Certainly it proved to be a successful partnership so far. In<br />
progress, it is hoped to form a “Federal Unity” for countries under its<br />
umbrella. Monetary and economic integration has little to do with<br />
economics and far more to do with politics and history. Centuries of war<br />
in Europe have led a generation of its leaders to see that only a federation<br />
of western Europe can make it impossible for such chaos and pain. The<br />
EMU is a huge step on the road to that federation.<br />
Statistics put forward the response given to the integration by the<br />
member countries. The Union demonstrated high growth rates in the first<br />
years of integration. Due to world’s economic situation and serious<br />
incidents such as Iraq and increases of oil prices high growth rates could<br />
not be obtained during the following years. For the last three years<br />
unemployment remained at 7% levels.<br />
Inflation rate and price stability targets of the Euro area which<br />
were the main objectives of the integration movement stated in<br />
Maastricht Agreement have always remained at the forecasted levels and<br />
they did not cause a serious problem with regard to the Union’s<br />
economic situation. Yet there had been price increases that caused<br />
inflation rates just above 2% for some years.<br />
Macro economic statistics of the Union and EMU area<br />
demonstrate in general that the new formation have found a place in the<br />
world markets. Although, some significant objectives were realized, there<br />
is a stabile economic situation in the Union and it is seen that the results<br />
are promising.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
253<br />
Successful implementation of the EU Commission’s plans<br />
towards integration will open a new dimension to the integration process<br />
for the future. Starting from the 1950s, this ongoing planned movement<br />
will certainly complete its mission with a Federal State in the near future.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
245<br />
THE EFFECTS OF DEVELOPMENT IN INFORMATION<br />
TECHNOLOGIES ON THE PRODUCTIVITY OF BUSINESS<br />
ENTERPRISES<br />
Kadir YILDIRIM<br />
İstanbul University<br />
Levent ŞAHİN<br />
İstanbul University<br />
ABSTRACT<br />
Information and information technologies are the main items of the new economic order,<br />
and in that order, the firms have to increase their productivities for standing in the<br />
competitive sector. After increasing the information technologies investments, the firms<br />
can restructure their organization structures and management models, decrease their<br />
costs greatly and make their personals more effective and qualified. All that positive<br />
activities enable the firms to increase their productivities and to have a more powerful<br />
position economically.<br />
Keywords: Information Technologies, Productivity, Productivity for the Enterprises.<br />
GİRİŞ<br />
ith the globalization fact that has been felt denser since<br />
W 1980s in particular, there have been crucial changes within<br />
the social and economic life in the contemporary world.<br />
One of the most important changes is the transition from being an<br />
industrial society to being an information society. Thanks to this, there<br />
have been transitions from traditional approaches to information<br />
economies supported with technology and for the enterprises, there have<br />
arrived a new process in which traditional approaches are replaced with<br />
information and technology based strategies. This status have led the<br />
enterprises weigh on research and development activities and innovative<br />
technologies more, and made way for investing on information<br />
technologies within the production process in escalating amounts other<br />
than labor, soil, capital and traditional production factors.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
246<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
With the use of local networks, broad communication networks and<br />
sophisticated computer networks such as internet within the enterprises<br />
and commercial life, the strategies of the enterprises are being<br />
reorganized according to the economic orders, and the organization<br />
structures are being developed with the support of technology. These<br />
developments provide the enterprises with advantages such as being able<br />
to work more efficiently, spend less and use the man power more<br />
productively. It is observed that information technologies and various<br />
technologic innovations are the foundation of this process that<br />
accelerated after 1990’s in particular.<br />
Information technologies, defined as accumulation, processing,<br />
safekeeping of information and transferring information to somewhere or<br />
reaching this information from somewhere, strengthen the relationships<br />
and loyalty between the suppliers of the enterprises and their customers<br />
as well as contributing to a new process leading to productivity growth<br />
by effecting enterprise strategies immensely. Within this process,<br />
enterprises restructure their strategies, organizational schemes and<br />
executive systems; turn their employees into more qualified workers<br />
while decreasing their number, and the most important of all, they can<br />
reduce expenses concerning all the stages of production. In a manner of<br />
speaking, all these developments increase the productivity of the<br />
enterprises.<br />
Within this study, after referring to the basic facts that will enable<br />
a better understanding of information technologies, there will be a<br />
general evaluation of information technologies concept and the<br />
development of these technologies will be mentioned according to their<br />
periods. After the productivity issue, which is extremely important both<br />
individually and institutionally, is evaluated within the enterprises’<br />
aspect, the relationships between information technologies and the<br />
productivity of the enterprises will be detailed. The effects of information<br />
technologies over the strategies of enterprises, their organizational,<br />
personnel and financial structures will be presented within this context.<br />
1. Information Technologies and Their Development<br />
As information society replaces industrial society, individuals,<br />
firms, sectors, economies, to sum up, all the fields of socioeconomic life<br />
are being reconstructed in an important extent. In this new era, the<br />
leading factors of industrial society, labor and capital, are losing their<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
247<br />
importance, and information and knowledge based technologies are<br />
taking their places.<br />
In today’s world, where information is gaining more and more<br />
importance within economic and social life, the source of economic<br />
development is changing from tangible capital to manpower that can<br />
process and produce knowledge, science and technology are gaining<br />
more and more importance, and search and development activities are<br />
becoming the main determining factor in productivity process. The rapid<br />
technologic developments, leaded by computer networks and internet, in<br />
the information and communication technologies are being solutions to<br />
the geographical distances between buyers and sellers and thus, enlarging<br />
the consumption areas, the markets that is, and providing them an<br />
international characteristic. Today, for the developed countries in<br />
particular, knowledge assets like knowledge, money, patent, copyright,<br />
brain power, experience etc. are becoming more important than tangible<br />
capital means such as money, labor, equipment, energy, factory etc. and<br />
we are going through an era where the first one plays an effective role. 256<br />
1.a. Main Facts Concerning Information Technologies<br />
Before explaining information technologies concept, it will be<br />
useful to explain informatics, knowledge, technology, computer networks<br />
and knowledge society, which are elements directly related to the topic.<br />
1.a.i. Informatics<br />
It is the useful, meaningful and organized state of raw facts and<br />
figures that are used in information production and are suitable for<br />
illation. 257 Informatics, with its most common form, is the processing of<br />
information, safekeeping it by storing, transferring the information by<br />
means of the easiest and fastest way and providing the information flow.<br />
This process constitutes the starting point of information technologies at<br />
the same time. 258<br />
1.a.ii. Information<br />
Information, an informatics group and understanding how to get<br />
use of this informatics the best way, is the main input of administration<br />
256 Arzu Akolaş, ‘Bilişim Sistemleri ve Bilişim Teknolojisinin Küreselleşme Olgusu ve Küreselleşme Üzerine<br />
Yansımaları’, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü <strong>Dergisi</strong>, (Vol.:12, 2004), p. 8.<br />
257 H. Bahadır Akın, ‘Bilişim Teknolojilerinin Evrimi ve Bilişim Teknolojilerinin Çağdaş İşletmelerde<br />
Stratejik Yönetim Üzerindeki Etkileri’, Çukurova Üni. İİBF <strong>Dergisi</strong>, (8-1, 1998), pp. 239-240.<br />
258 Sabahat Bayrak Kök, ‘Bilişim Teknolojilerinin Yönetsel ve Örgütsel Etkileri’, Ticaret ve Turizm Eğitim<br />
Fakültesi <strong>Dergisi</strong>, (Vol.: 2, Year: 2006), p. 125.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
248<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
and organization processes and seen as the most strategic source of social<br />
and economic life in the contemporary world. 259 The big revolutions and<br />
crucial developments that took place with the help of technology in the<br />
information field has played the major role in the transition from<br />
traditional sectors (iron and steel sector etc.) that require a lot of energy<br />
and based on mass production to industries that are bottomed on<br />
advanced technology and flexible production (micro electronics etc.). In<br />
these new industries information is more important than raw materials<br />
and man power. 260<br />
1.a.iii. Technology<br />
Technology, the ways and methods people use during production<br />
activities and all the methods people possess and use to change their<br />
environment, includes different techniques and their information,<br />
products manufactured via that information and the creation process of<br />
this products. 261 Technology is the application of information and<br />
information based methods in order to conduct any kind of work. If the<br />
information and the information based method let one save time for some<br />
particular work, technologic development can be mentioned. Technology<br />
and development supported by technology, which are two of the most<br />
important factors that led the industrial revolution to be experienced<br />
together with capitalism, are the main factors for the information society<br />
process to exist as information technologies have come into the<br />
production tools field and all other fields of life. 262<br />
1.a.iv. Computer Networks<br />
In its simplest meaning, network means communication between<br />
people. The computers, connected to each other through computer<br />
networks and using real-time fast communication systems, provides<br />
important opportunities in uniting the control systems both within the<br />
companies and among the companies, and in shortening and detailing the<br />
time. While computer networks provide horizontal connections among<br />
the functions that are geographically located in different places, they<br />
259 Bayrak, ‘Bilişim…’, p. 124.<br />
260 Akolaş, ‘Bilişim…’, p. 38.<br />
261 Mikail Erol, Metin Atmaca and Levent Şahin, ‘Bilişim Teknolojilerindeki Gelişmelerin Muhasebe Meslek<br />
Elemanlarının (SM-SMMM-YMM) Mesleki Faaliyetlerine Olan Etkileri ve Ampirik Bir Çalışma’, Muhasebe<br />
ve Denetime Bakış, (Vol.:13, Year:4, September 2004), p. 32.<br />
262 İsmail Hakkı Yücel, Türkiye’de Bilim Teknoloji Politikaları ve İktisadi Gelişmenin Yönü, (Ankara: DPT,<br />
Number: 2690, 2006), p. 8.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
249<br />
contribute to a vertical integration between strategic administration and<br />
functional administration within the organization. 263<br />
There are three types of computer networks; local area networks<br />
(LAN), wide area networks (WAN) and internet: 264<br />
1. Local area networks are the most effective and low cost<br />
computer networks that can be used when a small number of<br />
users need to connect to each other often or for long term.<br />
These networks are usually used for providing information<br />
transfer among the units within the enterprise or the<br />
individuals.<br />
2. Wide area networks are the networks used for connecting the<br />
remote users to each other.<br />
3. The birth of internet, which provides information sharing<br />
through computer networks, was a consequence of the<br />
developments in military technologies as in many other<br />
technologic developments. The United States of America<br />
planted the seeds of internet within DARPA (Defense<br />
Advanced Research Project Agency) project after 1960’s<br />
during the cold-hot war times against Russia, Cuba and<br />
Vietnam in order to be able to maintain communication in<br />
case of a atomic war. Later on, the meaning of internet<br />
evolved and it has become an academic medium that lets a lot<br />
of scientists in the world communicate and a commercial<br />
field. Together with the day by day increasing interest, the<br />
existing commerce fields have moved to the virtual world<br />
giving rise to new commerce fields both for the companies<br />
and the customers. Besides this, the markets have widened<br />
since the commerce fields easily reached everywhere in the<br />
world thanks to internet and this triggered globalization in the<br />
economic aspect. Today, internet provides a lot more than<br />
commerce; information concerning medicine, culture, art,<br />
education and many other fields are offered for individuals to<br />
use. 265<br />
263 Akın, ‘Bilişim…’, pp. 242-243.<br />
264 Erol, Atmaca and Şahin, ‘Bilişim…’, p. 33.<br />
265 İzzet Uslu, ‘Küresel Pazar ve Elektronik Ticaret’, http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?<br />
nt=458, p. 9, 21.01.2006.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
250<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Computer networks remove the hindrances to communication and<br />
cooperation, and supports synergy formation and joint entrepreneurship<br />
within enterprises. As a consequence of increasing networking, the<br />
controlling and commanding activities are lessening and becoming<br />
easier, the hierarchy is weakening and thus computer networks are<br />
affecting the structural, technologic and cultural dimensions of the<br />
change in different extents. According to this; 266<br />
1. Structural Change: Together with the spreading of computer<br />
networks, the general structure of the organization turns into a flexible,<br />
reactive and flowing shape. Within this structure, the information<br />
technology removes functional borders and contributes to the formation<br />
of dynamic and self-governing groups. In the field that concerns the<br />
relationships among companies, computer networks are weakening the<br />
exterior boundaries and providing an opportunity for virtual enterprises<br />
to be able have continuous communication both with their customers and<br />
their suppliers and see the opportunities within the rapidly changing<br />
markets.<br />
2. Technological Change: As the computer and communication<br />
technologies develop, the computer networks are developing even more<br />
and gain even more importance for the enterprises. Together with<br />
technologic developments, computer networks are playing a key role in<br />
coordinating and controlling the production and distribution in different<br />
geographical regions.<br />
3. Cultural Change: The success within the application process of<br />
enterprises depends on the character and method of the administration,<br />
and the personality and activities of the administrators. It is essential that<br />
the administrators analyze the information extremely good. The<br />
administrators have to adopt and carry out an approach in which they<br />
pave way for their employees to be able move more flexible to provide<br />
more efficient reactions for the customers’ demands, to improve<br />
themselves and to improve their skills to learn by themselves.<br />
1.a.v. Information Society<br />
As information was accumulated, processed, transferred, used and<br />
there became big advances in production aimed technologies, a new<br />
society order emerged where people were running after innovation and<br />
creativity in all the fields and they had the inclination of competing with<br />
266 Akın, ‘Bilişim…’, p. 243.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
251<br />
each other. The individuals living in this new era called information<br />
society were able to read all the information that a 17 th century man<br />
could have gotten throughout a life time, inside the pages of a newspaper<br />
in one day. It can be explained as; the demands of the information society<br />
individuals from this new order have increased in parallel with<br />
technologic development. 267<br />
Today, in the developed countries, a rapid transition process is<br />
actualizing from information to information economics where there are<br />
industry and services based on intensive production. The main features of<br />
these economies, where information is dominant in all fields, can be lined<br />
up as below: 268<br />
1. Technologic development based on search and development,<br />
2. The rapid growing intensive information and informatics<br />
activities,<br />
3. As a consequence of intensive search and development, the<br />
reduction in time for the product to enter the market,<br />
4. The convenience communication provides and the rapid<br />
globalization as the result,<br />
5. The increase in the integrity of the products.<br />
In traditional economies, while production functions are focused on<br />
laborers, capital, energy and raw material, information and technology<br />
are considered as production means that are effecting the production<br />
from the outside. For the information based economies, information is<br />
considered as a function that is effecting the production more directly.<br />
And this means; especially within the developed countries, the basis of<br />
leadership depends more on brain power and information-intensive<br />
technologies assisted by it than financial sovereignty or traditional cost<br />
advantages. Within this scheme, the enterprises are reconstructing their<br />
organizations setting out from a conjecture in which the world economy<br />
is dependent on competition and the ones who can shorten the life span<br />
of their products the most effectively will survive. 269<br />
1.b. The Concept of Information Technologies<br />
267 Haldun Akpınar, Daha Hızlı, Daha Güçlü, Daha Yüksek, (Ankara: Türkiye Bankalar Birliği, No: 172,<br />
1993), p. 4.<br />
268 Yücel, ‘Türkiye’de…’, p. 84.<br />
269 Yücel, ‘Türkiye’de…’, p. 63.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
252<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
The developments in computer and communication technologies<br />
are continuously effecting and changing the activities of the enterprises<br />
in cost, time, quality and service aspects. Especially, while the<br />
advancements in information technologies are causing radical changes<br />
within the structure of enterprises, they provide new opportunities such<br />
as letting the enterprises enter new markets, present their products and<br />
services, enhance the productivity of their process, bring them new<br />
customers and strengthen the loyalty of the existing customers. 270<br />
Within the new economic order where information is the main<br />
element, various definitions are being made for the information<br />
technologies that provide many kinds of opportunities for the enterprises.<br />
According to a definition, information technologies are defined as the<br />
technologies that accumulate, process, safe keep the information and<br />
when necessary transfer this information to somewhere or reach this<br />
information from somewhere. In another definition, the technologies<br />
serving for the accumulation, safekeeping, processing of information,<br />
reaching and delivering it, all of the applications and services, and all the<br />
information in the system are named as information technologies. 271<br />
The root is defined as the technology applications that provide the<br />
operation processes of the enterprises by redounding information and<br />
data to the decision maker administrators of the enterprises. 272<br />
As technology has gained effectiveness in people’s daily lives<br />
together with its acceptance in social and economic life, the accumulation<br />
of technologic information (new inventions and innovations, the<br />
information including r&d studies) has gradually increased, the number<br />
of patents of scientific articles have reached incalculable numbers.<br />
Considering this, the significant changes both in the meaning and the<br />
usage of information make us think in future, the information will be<br />
solely numerical. Because, once the numerical information is stored, it<br />
can be called, compared and reformed through personal computers by all<br />
the users who has the accessing authority. This situation makes it<br />
compulsory that mediums bottomed on information technologies to<br />
270 Mike Papazoglou and Aphrodite Tsalgatidou, ‘Business-to-Business Electronic Commerce Issues and<br />
Solutions’, Decision Support Systems, (Vol. 29, 2000), p. 301.<br />
271 Halil Elibol, ‘Bilişim Teknolojileri Kullanımının İşletmelerin Organizasyon Yapıları Üzerindeki Etkileri’,<br />
http://www.sosyalbil.selcuk.edu.tr/sos_mak/makaleler%5CHalil%20EL%C4%B0BOL%5C155-16<strong>2.pdf</strong>, p.<br />
157, 10.04.2007.<br />
272 Kök, ‘Bilişim…’, p. 125.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
253<br />
provide productive and efficient information usage, communication and<br />
deliver it to all the sections of the society be formed. Within this context,<br />
when the information technology concept is considered, it can be seen<br />
that all the equipments (computer, data accumulating means, network and<br />
communication means), applications and services that are developing in a<br />
rapid pace and used for providing information to enterprises and<br />
individuals are being intended. 273<br />
1.c. The Development of Information Technologies<br />
The realization of the importance of the information technologies<br />
and for it to become widespread have started in 1950’s when the<br />
computers were shifted to commercial field and used effectively.<br />
Through this process, the evolution of information technologies have<br />
actualized in three stages basically. These periods can be mentioned as<br />
data processing period, micro period and the network period that has<br />
gained pace in 2000’s: 274<br />
1. Data Processing Period: During the data processing period that<br />
lasted about 20 years between 1960 and 1980, main computers, and<br />
hardwares and softwares connected to them have been the main elements.<br />
In this period, the enterprises get use of computer systems in sublevel<br />
accountancy and the automation of the factory works. The main<br />
application of this period is the usage of computers for the existing<br />
organizations to provide more efficiency; which is “automation”. As a<br />
consequence of automation, the number of blue collar workers started to<br />
decrease considerably in the early 1970’s and this process continued in<br />
the 1980’s.<br />
2. Micro Period: During the data processing period, the struggles<br />
of the professionals (information workers) in middle stages to shift to<br />
automation failed in an important extent because of the insufficiency of<br />
hardware and software in particular. The new paradigm formed for these<br />
demands to be supplied and spread the information technologies to more<br />
fields in the enterprises is described with the word “informate”. The<br />
difference of this period from data processing period is the usage of<br />
computers to help professionals unlike the automation process that would<br />
replace middle staged administrators. The micro computers made the<br />
development of the micro period possible. These computers were<br />
273 Akolaş, ‘Bilişim…’, p. 33.<br />
274 Akın, ‘Bilişim…’, pp. 240-241.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
254<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
enabling people use computers even though they don’t know the<br />
programming language and they had graphic interfaces. In this period,<br />
the usage of computers spread among individuals as well. The start of the<br />
period is late 1970’s and early 1980’s. The first electronic chip was<br />
invented by Intel firm in 1971. Due to the advancements in micro<br />
technologies, the effects of micro computers are being felt and from<br />
consumer electronics to cars and credits cards, almost in all the products<br />
micro processors are being used.<br />
3. Network Period: The growing investments in the fields such as<br />
the automation of sublevel works, supporting the information workers<br />
and advancing the services have constituted a basis for the networks to be<br />
set up and spread. Today, the transforming effects of both local and wide<br />
area networks are being felt in many fields. In the enterprises, the fast<br />
and efficient communication of the employees in all the posts, together<br />
with this, the interactive information traffic with the rivals outside the<br />
enterprise, ancillary industries and customers over the network, bring a<br />
lot of changes both organizational and sectoral.<br />
Since all the countries in the world, especially the developed<br />
ones, have increased their investments on information technologies, the<br />
expenditure made on this sector has reached an important level in these<br />
countries’ GDP. Especially, together with the development in the newly<br />
growing economies, the demand for information and communication<br />
technologies in the world has increased as well as the investments and<br />
between the years 2000-2005, there emerged a %5.6 growth rate<br />
worldwide. In this field, it is mentioned that China’s information and<br />
communication technologies expenditures have increased %22 per year<br />
in American Dollars and reached 118 billion in 2005. In addition to<br />
China, the fastest increase rates took place in Russia with %25 and in<br />
India with %23. Since Indonesia, South Africa and East Europe are<br />
among the countries whose investments have increased a lot, it is<br />
apparent that the investments on technology are not just peculiar to<br />
developed countries. 275<br />
Due to the increasing importance of new technologies within<br />
economic and social life, every year the European Commission publishes<br />
a report and index (European Trend Chart on Innovation) evaluating the<br />
275<br />
OECD, OECD Information Technology Outlook: 2006 Edition, (OECD 2006: http://<br />
www.oecd.org/dataoecd/15/30/37826938.pdf), 21.04.2007.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
255<br />
innovation performances of the member and partner countries according<br />
to the Lisbon Strategy. In the report, the countries are classified as<br />
“Leading Countries”, “Average Performance”, “Catching Up” and<br />
“Losing Ground”. According to the results of 2005 report; Turkey is in<br />
the “losers” club together with Estonia, Spain, Bulgaria, Poland, Slovakia<br />
and Romania and is in the last place in the index with 0.06 point. The<br />
second worst Romania has 0.16 points while the leader country of the<br />
index and thus the one who cares about information and communication<br />
technologies the most is Sweden with 0.72 point. The report anticipates<br />
that the time needed to reach the Europe average is 20 years for the<br />
“Catching Up” group and over 50 years for the “Losing Ground”. This is<br />
an important indicator that shows how much our country has fallen<br />
behind in this field. 276<br />
On the other hand, United States of America is the world’s<br />
leading country regarding information technologies investments. Her<br />
yearly increase rate in information technology is higher than many other<br />
sectors. In 2004, the merchandise and goods production industry gained<br />
%3.1 value, service industry gained %5.1 value in American economy<br />
whereas information technologies gained a real value of %14.7 which is<br />
much more higher than the other sectors and this displays the facts<br />
clearly. 277<br />
If we check how the status of the American economy in general<br />
reflected to the enterprises in the country, we can see the investments<br />
made on information technologies increased about %28 per year between<br />
the period 1987-1999. It is found out that this rate, for the same period, is<br />
greater than the annual rate of investments made on labor factor, capital<br />
and all other fields other than information technologies. This status<br />
clearly proves the importance enterprises give to information<br />
technologies in America. 278<br />
2. Productivity For The Enterprises<br />
It is possible for the enterprises to get more quality and much<br />
more output by increasing the amount or the types of any of the<br />
276 European Commission, European Innovation Scoreboard 2005: European Trend Chart on Innovation,<br />
(Brussels: 2005), pp. 12-13.<br />
277 Marco Iansiti and Gregory L. Richards, ‘The Information Technology Ecosystem: Structure, Health and<br />
Performance’, The Antitrust Bulletin, (Vol. 51, No. 1, Spring 2006), p. 89.<br />
278 Ronald Vincent Ramirez, The Influence of Information Technology and Organizational Improvement Efforts<br />
on the Performance of Firms, (Ann Arbor: ProQuest Information and Learning Company, 2003), p. 118.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
256<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
production factors consisting of labor, capital, soil and natural resources<br />
or changing these. And this means an increase in productivity. A possible<br />
increase in the productivity will lessen the costs, if this money is returned<br />
to public it will serve for all the individuals, if the income is shared with<br />
the workers as well, the employees of the enterprise and their families<br />
will benefit. In other words, it will serve for the social welfare. And this<br />
portrays the importance of productivity for the enterprises as well as<br />
individuals and society. 279<br />
2.a. Definition and Importance<br />
There are two main definitions concerning productivity. The first<br />
one is a comprehensive one. It is explained as a rationalist life style<br />
having the aim of actualizing productivity and the right things in a right<br />
way and by conducting an economic study. It is not possible to define<br />
and evaluate such a huge productivity concept introducing simple<br />
relationships and commenting on the results. Even an enterprise level<br />
study requires the targets and post to be determined in the enterprises,<br />
the production resources to be provided, all the administrative functions<br />
concerning the usage of these, and the interaction and results among all<br />
the production resources to be determined and interpreted. 280<br />
Since considering productivity at this huge dimension comes<br />
together with describing and evaluating problems, the topic is<br />
approached with a narrower extent and by handling productivity within<br />
the enterprise level, a productivity definition is made taking the inputs<br />
and outputs within the production process as a basis. Thus, productivity<br />
is expressing the relationship between the input for the production and<br />
the outputs after the production and means producing by evaluating the<br />
resources the best and most efficient way. 281 Therefore, productivity is<br />
technically described as “the ratio between the product and services<br />
amount, and the expenditures made for this product and services and<br />
generally this ratio is formulized as output/input. However, since the<br />
fields other than economy are being subject to increasing amounts of<br />
279 Kwang Sun Lim, Soo Cheon Kweon and Hyoun Jong Kim, ‘Productivity and Economic Peformance of<br />
Information Technology’, Technology and Society, (June 1997), p. 262.<br />
280 Zühal Akal, İşletmelerde Performans Ölçüm ve Denetimi, (5. Ed., Ankara: Milli Prodüktivite Merkezi, No:<br />
473, 2002), p. 24.<br />
281 Andreas Horstein and Per Krusell, ‘The IT Revolution: Is it Evident in the Productivity Numbers?’,<br />
Economic Quarterly, (Federal Reserve Bank of Richmond, 86-4, Fall 2000), p. 51.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
257<br />
examination, changes in the definition on productivity has been<br />
observed.<br />
2.b. Methods to Increase Productivity<br />
Today, when we talk about productivity, it is considered together<br />
with enhancing the quality of the service provided, preserving the nature<br />
and environmental structure, providing the workers the best living and<br />
working conditions and meanwhile trying to increase the production<br />
amount per input. 282 Besides, for an enterprise of any sector to be<br />
successful, she has to be able to organize the output-input relationships<br />
in favor of the firm, that is to say to be able to increase the productivity.<br />
There are three methods for the the enterprises to increase their<br />
productivity regarding the input-output relationship aspect: 283<br />
1. Keeping the input amount stable and being able to produce<br />
more outputs.<br />
2. Producing the same amount of output while decreasing the<br />
inputs.<br />
3. While increasing the amount of inputs, providing more<br />
output amounts than the input.<br />
The importance of the productivity dimension is even clearer<br />
considering the meaning of the increase in productivity for the<br />
administrators, workers and even national interests. According to this,<br />
productivity increases within the enterprise level mean more production<br />
with less cost, and more income and profit. If these benefits provided<br />
through efficient administration and working manner can be shared by<br />
workers and employees in a fair way, a welfare and social benefit<br />
increase for the people in general will take place. 284<br />
To be able to get use of all these advantages it is an inevitable<br />
fact that the enterprises should make increasing productivity one of their<br />
top priorities. Various ways can be traceable in order to increase<br />
productivity: 285<br />
1. One of the most popular ways of increasing productivity is<br />
getting use of scientific and technologic developments. According to<br />
this, the enterprises that are able to reconstruct their organization<br />
282 Milli Prodüktivite Merkezi, ‘Verimlilik Nedir?’, http://www.mpm.org.tr/verimlilik/, 20.04.2007.<br />
283 Akal, İşletmelerde…, p. 25.<br />
284 Ibid, p. 27.<br />
285 Milli Prodüktivite Merkezi, ‘Verimlilik…’.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
258<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
structures and always keep them firm, will gain productivity increase<br />
and by increasing their income they will strengthen their competition<br />
capacity.<br />
2. It can be possible to increase production by applying some<br />
changes within the scope of production process. For instance, if an<br />
establishment buys semi finished products and starts processing it, since<br />
the units that are having high costs and risks will be switched off, the<br />
productivity will increase.<br />
3. Together with the developments in the organization and the<br />
administration, productivity can be increased. The enterprises that can<br />
be successful in putting forward targets and defining the means that are<br />
to be used in order to attain them, transporting the materials, planning<br />
the production, managing the active and passive assets, and finally<br />
managing people.<br />
4. Using the capital capacity of the machineries and counters that<br />
cannot be changed much in a short time period and are being used in<br />
production in full capacity as well as man power and preventing the long<br />
term inactivity of these in particular, are one of the ways of increasing<br />
productivity.<br />
5. Enhancing the quality of the inputs and most important of all<br />
enhancing the quality of man power will enable the enterprises increase<br />
their productivity for sure.<br />
3. Information Technologies and The Productivity of the<br />
Enterprises<br />
Increasing the social welfare in a country depends on continuous<br />
growth and continuous employment. While continuous growth is<br />
possible by enhancing the competitiveness of the country, the most<br />
important means in preserving this competitiveness is seen as the<br />
increase in productivity of the country. On the other hand information<br />
and communication technologies are two of the most important factors<br />
in increasing the productivity. Within this context, the efficient<br />
production and usage of the information, reaching to it, processing it,<br />
sharing it and, including it to decision making processes are very<br />
important. And this makes the application of information Technologies<br />
in the companies a must. 286<br />
286 Peppers&Rogers Group, Bilgi Toplumu Stratejisi: Strateji Belgesi, (Ankara: DPT, 2006), p. 6.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
259<br />
Information technologies play an important role in the<br />
reconstruction of enterprise structures and work processes. The work<br />
processes mentioned are operations intended for product and services<br />
production, marketing and selling, processing and arranging the orders<br />
and conveying them to the customers, and after sales consumer services<br />
and the relationships with the customers. After installing the information<br />
technologies to the enterprises, the increase in system productivity,<br />
providing the customers with better quality goods and services,<br />
lessening the costs to the minimum level, developing new products<br />
based on information are possible. In addition, today it has come to a<br />
point that for the enterprises to gain competitiveness power, it is<br />
inevitable that they use information technologies. 287<br />
Providing the efficiency within the administrative functions<br />
depends basically on acquiring the right information and using it. For<br />
instance, reaching the right information about future is crucial for this<br />
function to operate properly. The effectiveness of the control function<br />
will increase with the usage of the right information concerning the<br />
situation that arises. It is known that one of the most important duties of<br />
the administrators, decision making, can only be effective with the right<br />
information. Information is one of the most important sources within all<br />
the administrative processes as in the case of the employees’ motivation.<br />
Information technologies are being used in the administrative systems<br />
and increasing the efficiency as well as giving rise to radical changes in<br />
the administrative activities. According to this, the general effects of the<br />
usage of information technologies to the enterprises can be lined up as<br />
below: 288<br />
1. As the relationships and connections among the enterprises<br />
themselves and other enterprises, and between customers and producers,<br />
reach a fully solid infrastructure by the agency of information<br />
technologies, the economic relationships get denser in all the levels. The<br />
geographical borders can be removed and the costs of transportation and<br />
transmission processes can be reduced considerably.<br />
2. The enterprises that have widened their customer range, will<br />
increase their incomes and will have the opportunity to reduce their<br />
expenditure as a result of the increasing productivity.<br />
287 Elibol, ‘Bilişim…’, p. 159.<br />
288 Ibid, pp. 159-160.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
260<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
3. The enterprises stabilize their positions within the industry by<br />
doing duly production, advertisement, sale, sufficient storage and<br />
meeting the demands and needs of the consumers. Thus, information<br />
technologies provide cost advantage regarding the effectiveness and<br />
productivity of administrative systems of the enterprises.<br />
4. Information technologies, using some methods such as internal<br />
accountancy and data base transmission in particular, are almost<br />
completely removing operation durations. This prevents time waste and<br />
provides an opportunity for the remaining time to be directed for more<br />
productive works.<br />
5. Thanks to information technologies, the enterprises can save<br />
and preserve all the information related to their activities and clients on<br />
the electronic medium and can recall easily in case of a possible need.<br />
Yet, we should keep in mind that for the enterprises to get use of<br />
the advantages the information technologies provide and for the<br />
information technologies to play a main role in the growth of the<br />
enterprises, these technologies shouldn’t be seen as simple office<br />
automation but perceived as a uniting part of a general strategy. 289<br />
Consequently, it is useful to point out that considering information<br />
strategies increasing the productivity of an enterprise, not the number of<br />
the computers that they have bought but how efficiently they use this<br />
technologic means is determining. 290<br />
The information technologies increase the productivity of the<br />
enterprises in three ways: 291<br />
1. As a result of the increase in information and communication<br />
technologies the capital per employee is also increasing and this<br />
increases the productivity of the employees of the enterprise.<br />
2. As a result of technologic developments for the production of<br />
information technologies and services, there is also an increase of<br />
productivity in the information industry and this reflects to other<br />
enterprises as external benefit.<br />
289 Akın, ‘Bilişim…’, p. 249.<br />
290 Francesco Daveri, ‘Delayed IT Usage: Is it Really the Drag on Europe’s Productivity?’, IGIER Working<br />
Paper Series, (No: 267, Milano, 2004), p. 6.<br />
291 Daveri, ‘Delayed…’, p. 26.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
261<br />
3. As the usage of information technologies in a country spreads<br />
to all sectors, in general the country economy and specifically the<br />
enterprises in the country have a total increase in productivity.<br />
The increase of productivity in the enterprises using information<br />
technologies are achieved by changing the strategies of the enterprise,<br />
reconstructing the organizational structure, the vocational and technical<br />
education of the employees, thus improving their qualities, reducing any<br />
kind of costs of the enterprise etc. These developments and the effects of<br />
information technologies on the productivity of the enterprises are going<br />
to be analyzed in details below.<br />
3.a. The Effects of Information Technologies on The Strategies of<br />
The Enterprises<br />
Entering the information age and the advancements in the<br />
information technologies have put the traditional administration<br />
mentality in an insufficient position and wore out in fact. Thus, the<br />
enterprises have to reconsider information and the role of information<br />
technologies regarding administrative process and institutional operation.<br />
It is an inevitable fact that the information technologies are very effective<br />
in the reconstruction of administration strategies and will be even more in<br />
the future. As we all know, the main condition of being able to compete<br />
in this information age is to follow innovative strategies that depend on<br />
technologic development. And innovative strategies can only be applied<br />
by the usage of information technologies. The information technologies,<br />
which have changed the administrative approach in the business world,<br />
are providing the enterprises, which apply themselves the best, be<br />
superior in the competitive sense. 292<br />
Information technologies, due to their reciprocal interactions with<br />
work processes and enterprise strategies, have been an important factor in<br />
creating a strategy. The effects of information technologies on the<br />
strategies of enterprises can be analyzed in three levels; sectoral,<br />
enterprise and strategic. According to this; 293<br />
1. Sectoral Level: While changing the structure of the products<br />
and services by substituting the physical content with informational<br />
content, the information technologies connects the sectors and markets<br />
that are previously not related to each other with widespread<br />
292 Kök, ‘Bilişim…’, p. 128.<br />
293 Akın, ‘Bilişim…’, pp. 246-247.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
262<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
communication networks and thus, change the marketing strategies. In<br />
addition, information technologies are bettering the cost structures of the<br />
enterprises and providing them remarkable advancements in institutional<br />
effectiveness and service quality levels. This makes it possible for the<br />
enterprises get the output with the lowest cost regarding the production<br />
economy and it quickens the product and service diversification. Due to<br />
intensive competition, all the enterprises within the field have to keep up<br />
with this application and the increasing productivity spreads to the whole<br />
sector.<br />
2. Entreprenual Level: The strategic effects of information technologies<br />
on the entreprenual level are considered as; the effects they have on<br />
supplier, consumer, substitute product and services, the effects they have<br />
over the enterprises that are entering the sector and their effects on the<br />
rival enterprises. The effect of information technologies over the<br />
suppliers takes place as it quickens the relationships between supplier<br />
and buyer, and makes it more efficient. As for the consumers, the<br />
information technologies form a functional chain consisting of suppliers,<br />
buyers and customers in particular and create in depth effects in<br />
customer-enterprise relationships. In its effect over substitute products<br />
and services, information technologies, together with the developments<br />
in products and services provided by innovations, have changed the<br />
substitute ratio between products and services in some sectors. When<br />
their effects on the enterprises, which have recently entered the sector,<br />
are analyzed, it can be seen that information technologies are forming<br />
important investment fields for the enterprises in order to enter the sector<br />
and the industry, and the competition continues according to the<br />
advancements in this field. This circumstance has caused the information<br />
technologies be a precondition before entering some sectors.<br />
3. Strategic Level: The information technologies, possessing a<br />
strategic importance today, have become an important factor for the<br />
enterprises to pursue their existence and develop. Especially, in the<br />
strategic level, the information technologies are creating important<br />
effects by providing low cost leadership and diversifying products,<br />
heading to new markets. In a similar approach, information technologies<br />
provide the opportunity for the details of the customers to be<br />
accumulated and analyzed which can be advantageous for the enterprises.<br />
The firms getting use of the advantages, the information<br />
technologies are providing in sectoral, entreprenual, and strategic level<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
263<br />
for the enterprises, will have productivity increase, and thus, their costs<br />
will reduce, they will have an effective customer portfolio, will enhance<br />
their competitiveness, will easily enter new markets with a strong<br />
administration. They will provide themselves a lot of strategic<br />
advantages and have more effective and productive structures. These are<br />
important facts to be considered.<br />
3.b. The Effects of Information Technologies on Organizational<br />
Structure<br />
One the important effects of information technologies on<br />
enterprises regarding organizational structures is that it results in<br />
organizational shrinkage. Together with the decrease in the number of the<br />
staff and bureaucratic processes, the structure of the organization also<br />
narrows. The communication within the organization and outside the<br />
organization become more efficient, thus the effectiveness of the<br />
administrator decision increases. 294<br />
Whether the information technologies will lead to centralization<br />
of organizational structure or decentralization is a matter of discussion.<br />
According to this, some views are supporting that the coordination of the<br />
functions of information technologies within the computer medium are<br />
strengthening the centralist inclination, and claiming the information<br />
technologies are shifting the decision taking power to upper levels and<br />
within this context, even the middle level administrators who are<br />
transferring the information to upper level will disappear. On the other<br />
hand, some other thoughts are of the opinion that usage of information<br />
technologies won’t centralize the organizational structure, on the contrary<br />
decentralize it. The general belief in this issue is that if a centralist<br />
structure is adopted in the usage of information technologies there will be<br />
a centralist structure; if decentralism is adopted then there will be a<br />
decentralist organizational structure. Today, this opinion is having a lot<br />
of support and that usage of information technologies aren’t directly<br />
determining on the organizational structure, yet the structure that is<br />
developed according to the aims of the organization is affecting the usage<br />
of information technologies is more accepted. 295<br />
294 Halim Kazan, Himmet Karadal and Mutlu Uygun, ‘Bilişim Teknolojilerine Geçiş Sürecinde Küçük ve<br />
Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinin Temel Üretim ve Yönetim Sorunları: Aksaray Örneği’, http://<br />
www.emu.edu.tr/smeconf/turkcepdf/bildiri_43.pdf, 10.04.2007.<br />
295 Kök, ‘Bilişim…’, pp. 132-133.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
264<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Information technologies rearrange the distribution of employees<br />
in the enterprises according to vocational and technical education and<br />
consequently in favor of the ones who are more knowledgeable, and the<br />
decision making authority and organizational structure is getting shaped<br />
according to the situation. 296 Together with the start of the usage of the<br />
information technologies in the enterprises some of the workers are<br />
replaced with computers. With this application, a new organizational<br />
level involving supervision and administration is formed and the need for<br />
authority assignments has disappeared. By this way, for the information<br />
based organizations, which are operating with the opportunities the<br />
information technologies are providing, the need to form a separate<br />
organizational level for the supervision function, which is mostly data<br />
processing, vanished. Owing to this, the information technologies are<br />
decreasing the number of positions in the enterprises and bringing the<br />
organizations from hierarchic structures to plain organizational<br />
structures. Besides the decrease in the number of administration positions<br />
in the enterprises, it will be possible for the works to be done more<br />
efficiently and more carefully by the help of information technologies<br />
and the enterprises will be institutions that can work more productively. 297<br />
Eventually, within a small organization structure the bureaucratic<br />
oriented delays and lubberliness won’t be there thanks to information<br />
technologies and at the same time the information workers in the middle<br />
level will be replaced with the equipments of information technologies.<br />
Thus, the organizational structure will be affected positively and this will<br />
increase the productivity of the enterprise.<br />
The usage of information technologies provides remarkable<br />
amenities while setting up an innovative administration and a solid<br />
organizational structure. After this kind of a organization structure has<br />
been set up, the enterprises will employ educated and experienced<br />
employees and if they can increase their investments in favor of the<br />
innovative technologies they will be able to gain considerable<br />
developments. For the firms that can set up such kind of an<br />
organizational structure consisting of positive and encouraging elements,<br />
296 Ramirez, ‘The Influence…’, p. 3.<br />
297 Kök, ‘Bilişim…’, p. 136.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
265<br />
now the productivity and new technology cycle will emerge and it is only<br />
rational that this will bring more innovations and more productivity. 298<br />
3.c. The Effects of Information Technologies on Staff Structure<br />
Together with technologic developments in the occupation and<br />
administrative structure, it creates and contributes to the productivity of<br />
the employees and this situation is forming big changes within the<br />
employment structures of the enterprises. The increasing productivity of<br />
the employees makes it possible to get the same amount of output by<br />
using less input. In this process, the employees being more efficient and<br />
qualified are one of the most important effects of information<br />
technologies over labor factor. As labor factor is used with less cost and<br />
more productively, the productivity of the enterprises will increase<br />
directly. 299<br />
In addition to information technologies developing the enterprise<br />
employees’ vocational skills and talents, and increasing their<br />
productivity, another thing that has emerged regarding the ones working<br />
in the enterprises is the reduction in the number of the employees<br />
working in the enterprises since, due to technologic innovations,<br />
computers, internet, data saving tools etc. took place of workers who<br />
were working in fields such as data collection, evaluation, transmission<br />
and safekeeping. Information technologies are operating better than<br />
employees regarding data collection and evaluation. After these<br />
technologies had been introduced, the jobs of officers in the middle<br />
positions working as information workers, some of the secretaries, some<br />
sales and buying representatives, some controllers and supervisors<br />
working in the controlling and supervising departments were started to be<br />
done by electronic equipments and the labor cost for the enterprises have<br />
decreased. 300<br />
Today, together with the technologic developments and changes<br />
as a result of globalization, unification of the firms and new firm<br />
organizations, the demand for unqualified man power is gradually<br />
diminishing. Today, employees who have improved themselves in the<br />
vocational and technical grounds, who have brain power rather than man<br />
298 Thomas Hempell, ‘ What’s Spurious, What’s Real? Measuring the Productivity Impacts of ICT at the<br />
Firm-Level’, Empirical Economics, (Vol. 30, 2005), p. 430.<br />
299 Jeremy Greenwood, ‘The Third Industrial Revolution: Technology, Productivity and Income Inequalit’,<br />
Economic Review, (Federal Reserve Bank of Cleveland, 35-2, Second Quarter 1999), p. 10.<br />
300 Greenwood, ‘The Third…’, p. 10.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
266<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
power, are preferred by the enterprises. Thus, the enterprises that can<br />
include these kinds of employees to their organizations, can have high<br />
rates of productivity increases and head for the sector leadership. 301<br />
3.d. The Effects of Information Technologies on the Costs of<br />
Enterprises<br />
While setting up and using the information technologies, which<br />
are important strategic elements within the information development and<br />
evaluation capacities of the enterprises, some kind of expenses rooting<br />
from information technologies themselves such as equipment<br />
investments, software development expenses, the education and bettering<br />
of the employees who are going to use the technologic means and the<br />
expenses being made to maintain and support them constitute some<br />
amount of money to be spent and thus increase the costs in the beginning.<br />
These expenditures are necessary cost elements in order for the<br />
attainment, processing and development of information, and make it<br />
compatible for activities of the enterprise. 302<br />
However, the enterprises are focusing on the profit maximization<br />
since once the information technologies are set up, they decrease the<br />
general costs, increase the sales, increase employee and system<br />
productivity and more importantly the operational productivity,<br />
strengthen the competitiveness aspect of the firm, they don’t pay too<br />
much attention to the expenditures mentioned above. And this portrays<br />
the main reason lying under the continuously increasing investments<br />
being made by the enterprises on information technologies in the<br />
globalizing world. 303<br />
The usage of information technologies can reduce the costs of an<br />
enterprise in many ways. For instance, if information technologies are<br />
being the substitute for a more expensive production factor it means the<br />
costs for the same amount of output will be lower. The development in<br />
the processing and transmitting of information technologies will lower<br />
the costs and at the same time contribute to the easier adaptation of the<br />
enterprises to the changes within the organizational structure. The<br />
lessening effect of information technologies over the costs of enterprises<br />
301 Yücel, ‘Türkiye’de…’, p. 95.<br />
302 Ramirez, ‘The Influence...’, p. 42.<br />
303 Aylin Ataay, ‘Information Technology Business Value: Effects of IT Usage on Labor Productivity’,<br />
Journal of American Academy of Business, (Vol. 9,No: 2, Cambridge, September 2006), p. 230.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
267<br />
can be analyzed in three aspects; the external coordination costs of the<br />
enterprises, the internal coordination costs and operational costs: 304<br />
1. External Coordination Costs: The effect of information<br />
technologies over external coordination costs are lessening. At this point;<br />
information technologies provide flexibility of the production processes,<br />
axe the hardships rooting from geographical limitations and the costs,<br />
enable the safekeeping of the information once it is acquired and be used<br />
again when necessary and let the non-expert employees of the enterprise<br />
improve their knowledge accumulation and lessen the external<br />
coordination costs. At the same time, information technologies let the<br />
suppliers and customers communicate at any time and hear about the<br />
innovations in the market immediately. Thus, preventing the possible<br />
negations that can root from asymmetric information beforehand and let<br />
the enterprises structure a more productive cost. This helps the<br />
enterprises in decreasing their disadvantages rooting from external<br />
grounds to minimum.<br />
2. Internal Coordination Costs: Information technologies provide<br />
the information transfer among the hierarchic units within the enterprise,<br />
safekeeping of the necessary information and enable it to adapt to the<br />
enterprise. At the same time, it lessens the disadvantages rooting from<br />
lack of information to minimum when a quick decision has to be made<br />
and enables the enterprises to lessen their internal coordination costs.<br />
Moreover, an effective controlling and supervising network would reduce<br />
the costs to minimum and enable the enterprises work more productively.<br />
3. Operational Costs: The operational costs of an enterprise are<br />
the costs that are handled in the production process and the costs faced<br />
during the marketing of the products. The greater amount of information<br />
technology the enterprises have, the easier the attainment, safekeeping<br />
and processing of the information is. This won’t bring extra cost to the<br />
enterprises if the information is required again within the production<br />
process. The costs will be able to be reduced within all the units related<br />
to the information and participating in the production process. Together<br />
with the enlargement of the information technologies, the network of<br />
suppliers and the customers of the enterprises will become broader and<br />
the incomes will increase. At the same time, since all the information<br />
304 Ramirez, ‘The Influence…’, pp. 44-48.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
268<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
transmitted to these extra institutions or individuals will have already<br />
been stored and used, there won’t be any costs.<br />
The cost lessening effect of information technologies on external<br />
and internal coordination costs and operational costs encourage the<br />
enterprises get use of these technologies. This also gives rise to the usage<br />
of information technologies by the enterprises while they arrange their<br />
firm sizes and organizational structuring to get maximum productivity.<br />
Together with the positive affects of the information technologies<br />
over the strategies and organizational structures of the enterprises, if the<br />
enterprises take rear office applications such as finance and human<br />
resources, the supply chain applications such as buying, storage<br />
management and forwarding, and the applications intended for sales and<br />
marketing such as customer and campaign management, to the electronic<br />
medium in parallel with elements that enable the employees be more<br />
productive and lessen costs, their productivity will increase.<br />
Thus, the surveys are supporting this opinion and show that the<br />
investments that are made for information technologies are increasing the<br />
productivity of the enterprises. The studies conducted together with the<br />
Euro region indicates that the sectors, which have produced information<br />
and communication technologies during the 1990’s, are way ahead of all<br />
the other sectors both in the output and productivity level and this also<br />
supports the case. At the same time, the increase of productivity within<br />
the enterprises that produce information technologies spread to the<br />
enterprises that started using these technologies in time and this led to<br />
total factor productivity increase of information technologies regarding<br />
all the economies. 305<br />
Another point concerning the productivity of the information<br />
technologies is that the big scale companies are investing on information<br />
technologies more than the small scale ones. As a matter of fact, in a<br />
survey carried out between the years 1992-1997 in Los Angeles, it is<br />
pointed out that the firms that were having the most productivity increase<br />
(%66) were the biggest scaled ones while between the same years the<br />
small and middle scaled enterprises had a smaller productivity rate of<br />
%32. The fact that the big firms invested on the information technologies<br />
the most and cared for them displays that one of the main reasons of<br />
305 Focco Vijselaar and Ronald Albers, ‘New Technologies and Productivity Growth in the Euro Area’,<br />
Empirical Economics, (Vol. 29, 2004), p. 632.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
269<br />
productivity increase is the investments made on information<br />
technologies. 306<br />
It is an important point to be stressed out that the enterprises that<br />
will have the most productivity within information technologies will be<br />
the ones that are able to internalize new technologies within themselves<br />
better than the others and that are having complementary factors such as<br />
having educated and experienced employees, innovative administration<br />
mentality and a solid organizational structure. 307 But at this point it should<br />
also be mentioned that information technologies alone won’t be enough<br />
to increase productivity. According to this, if information technologies<br />
are applied as a part of the whole in order to increase the performance of<br />
the enterprise and could be united with elements such as highly educated<br />
man power, right and efficient administration, they are one of the means<br />
that can play the lead in increasing the productivity of the enterprises. 308<br />
CONCLUSION<br />
The ever increasing importance of the information within the economic<br />
and social life results in the enterprises’ gradually increasing investments<br />
on information technologies and the reconstruction of organizations with<br />
the support of technology. Today, the enterprises attach more importance<br />
to information technology based innovations such as information, patent,<br />
brain power, copyright etc. This provides enterprises a lot of advantages<br />
such as reducing the costs, which is the main one, transforming the<br />
organizational structures into more efficient ones and axing risk elements<br />
and asymmetric information during decision making process. The best<br />
part of all these advantages for the enterprises is that they provide<br />
remarkable increases in the productivity.<br />
In this globalizing economy, for the firms to exist and continue profiting,<br />
there has to be continuous growth and increase in competitiveness. With<br />
the importance given to the productivity factor, which is the key to<br />
obtaining this power, the enterprises inclined to invest more on<br />
information technology starting in 1990’s in particular. The increasing<br />
expenses of information technologies and their usage provided the<br />
306 Ken Dozier and David Chang, ‘The Effect of Company Size on the Productivity Impact of Information<br />
Technology Investments’, Journal of Information Technology Theory and Application, (Vol. 8, No: 1,<br />
2006), p. 44.<br />
307 Hempell, ‘What’s…’, p. 430.<br />
308 Greenwood, ‘The Third…’, p. 6.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
270<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
production and support process be more efficient and productive ranging<br />
from supplying the inputs for the production to customer technical<br />
services support. Thus, the positive effects of usage of information<br />
technologies on enterprise productivity are accepted by all the enterprises<br />
and have become an important activity that has been put into practice.<br />
But we should also mention that for the information technologies be able<br />
to provide productivity increase, together with information technologies,<br />
highly educated and experienced man power, and an efficient<br />
administration should be applied.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
271<br />
KİTAP TAHLİLLERİ<br />
/ÇEVİRİLER<br />
Book Reviews/ Translations<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
272 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 273<br />
KİTAP<br />
TAHLİLLERİ/<br />
ÇEVİRİLER<br />
Book Reviews/Translations<br />
EMEKLİ GÖÇÜ İÇİN BİR İSTİHDAM ALANI OLARAK<br />
TURİZM<br />
Vicente Rodriguez, “Tourism As A Recruiting Post For Retirement<br />
Migration”, Tourism Geographies 3 (1), 2001,52-63.<br />
Çeviren: Melike ERDOĞAN <br />
Özet<br />
T<br />
İspanya’da oturanların ve turistlerin mekanda birlikte yaşaması birtakım kavramsal ve<br />
politik sorunu ortaya çıkarır. Fakat bu alanda araştırma etkili ölçmeye engel olan<br />
davranışsal özellikler ve idari engeller kadar göçmenlerin ve turistlerin çok ince<br />
kategorilerine uygulanabilen esnek ve devredilebilir tanımlamaların olmamasından<br />
dolayı zihni karıştırmaktadır. Şimdiye kadar yabancı turistlerin ve geçici olarak veya<br />
mevsime göre oturanların akınının etki derecesi ile bu fenomenin bilimsel analize<br />
ihtiyacı olduğunun altı çizilmedi. Bu çalışmanın amacı; Costa del Sol’da çok sayıda<br />
yaşlı Kuzey Avrupalının çalışma yaşında turistler olmadan emekli sakinlere geçiş<br />
yapma mekanizmalarını anlamamızı derinleştirmektir. Analiz için başlangıç noktası,<br />
turist olarak önceki tecrübeleri ve mekansal değişken davranış yaşam biçimlerini<br />
kişisel kabulleridir, fakat çalışma Costa del Sol’un çevresel koşullarının çekiciliğini ve<br />
Endülüs ve İspanya’nın turistler üzerindeki imajlarını da dikkate almaktadır. Çalışma<br />
destinasyon bölgelerinde yabancı nüfusun etkisi ve turizmle ilgili göçün gelecekteki<br />
seyri üzerine kısa bir açıklama ile sona ermektedir.<br />
Anahtar Kelimeler: Emeklilik göçü, turizm, yerleşim turizmi, Kuzey Avrupalılar,<br />
Costa del Sol (İspanya).<br />
urizm ve ikametgah kavramları özü itibariyle hareketlilik kavramı ile<br />
karşılaştırıldıklarında, bireylerin çalışma ya da boş zamanlarının uyumu ve boş<br />
zamanlarını geçirdikleri yerlerde harcadıkları zamanın süreklilik derecesiyle<br />
bağlantılı olarak ayırt edilemiyor. 309<br />
Bireylerin boş zamanı, sosyal ve bireysel refah ve yaşam biçimi özellikleri<br />
turist davranışının ayırt edici biçimini tanımlamak için biraraya gelmektedir. 310 Yaşam<br />
döneminin bir parçası olarak emeklilik, kendisini ömrün en uzun tatili olarak<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi, Kamu Yönetimi Bölümü, Arş. Gör.<br />
309 Vera, F. (ed.), Análisis Territorial del Turismo, (Barcelona: Ariel,1997).<br />
310 Shaw, G. Ve Williams, A. M., Critical Issues in Tourism: A Geographical Perspective, (Oxford:<br />
Blackwell,1994).<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
274 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
karakterize eden bu elementlerin özel bir karışımını gerektirmektedir. 311 Gittikçe<br />
artarak emeklilik bir fırsat olarak görülmeye ihtiyaç duyar. Tabii ki, emeklilikte farklı<br />
perspektifler vardır: Çalışma ve emeklilik arasındaki ahlaki devamlılıkta “yoğun<br />
ahlak” vurgusu; 312 yaşlanma karşısında karşı bir önlem olarak emeklinin çok çeşitli<br />
aktivitelerle ilgisi; 313 farklı yaşam biçimleriyle ilişkilendirilmiş emeklilikte turist<br />
davranış modelleri 314 ve sosyal zamanın bireysel planlanması genel çatısı altında boş<br />
zamanın düzenlenmesi. 315 Kaçınılmaz şekilde bu tecrübelerini etkileyen majör<br />
belirsizlikler olmasına rağmen, ziyaret ettikleri yerlerde oldukça uzun süre kalan yaşlı<br />
turistler düzeni ve gelecek yaşam planını araştırır. İkametin sürekli veya geçici<br />
değişimince biçimlendirilen zorluluklar sadece bireysel ve ailece karar verme,<br />
destinasyonda kalışlarını kolaylaştıran mekanizmalar ve kararı etkileyecek genişletici<br />
sosyo-ekonomik yapılara bağlı olarak anlaşılabilir. 316 Çok sayıda gezici yaşlı insan<br />
için önemli bir konuda, bölgede yerleşme ya da ziyaret etme başka bir ifadeyle turist<br />
veya sakin olma arasındaki seçimdir.<br />
Emeklilerin büyük bir kısmı hemen hemen bütün yıl boyunca veya en<br />
azından yılın bir bölümü Güney Avrupa’nın bazı bölgelerinde yaşamaktadırlar.<br />
Emekliler ve mevsimlik turist davranışı arasında hem turistlerin hem de “sakinlerin”<br />
yılın belirli zamanlarında aynı yerde oturması ile bağlantılar vardır. Bu, soruların<br />
sayısında artış olmasını sağlar. Bu iki grup birbirinden nasıl ayırt edilebilir?<br />
Sakinlerin farklı türlerini belirlemek mümkün müdür? Destinasyon bölgesine onları<br />
bağlayan mekanizmalar nelerdir? Daha önceki tecrübeleri mi yerleşme davranışlarını<br />
belirliyor ya da destinasyonların cazibeleri mi bu gibi akışları belirliyor? Bu sorular<br />
Malaga, İspanya ve Costa del Sol’daki yerleşim turizminin örnek çalışması<br />
aracılığıyla nitel ve nicel bilgiler kullanılarak cevaplandırılmaktadır.<br />
Turizm veya Yerleşim Turizmi?<br />
Göç eden insan tiplerini ve farklı motivasyonları tanımlamak zorlu bir görev<br />
arz eder. Konu üzerinde yapılan çoğu çalışmanın sınırlı bilimsel kesinliğinde değişken<br />
nüfusun istatistiki sınırlılıklarını belirlemedeki idari zorluluklar ve sürekli değişen<br />
nüfusla ilgili spesifik bilginin olmaması belirgindir. Yerleşik turistler kavramı bu<br />
fenomene bir yaklaşım olarak önerilmektedir. Yerleşik turistlerin bu grubunu<br />
tanımlamak için dört öğe kullanılmaktadır:<br />
Somut bir insan grubundan oluşmaktadır. (Emekliler, yaşlılar);<br />
311 Guilleard, C., ‘Consumption and Identity in Later Life: Toward a Cultural Gerontology’,Ageing and<br />
Society 16: 489-98,1996.<br />
312 Ekerdt, D. J., ‘ The Busy Ethic: Moral Continuity between Work and Retirement’, The Gerontologist 26<br />
(3): 239-44,1986.<br />
313 Golant, S. M., ‘ A Look Toward The Year 2000’,Issues in Ageing 5, (Chicago: Center for Applied<br />
Gerontology,1988).<br />
314 Lowick, E., Van Langenhove, L. Ve Bollaert, L., ‘Typologies of Tourist Roles’, içinde Choice and<br />
Demand in Tourism,ed. P. Johnson and B. Thomas, (London: Mansel,1992), ss.13-32.<br />
315<br />
Donaire, J.A., ‘ El Turismo En Una Sociedad Post- Industrial. Algunas Prop-Uestas<br />
Conceptuales’,içinde La Formació, La Rehabilitació İ Les Noves Modalitats Turistiques, Palma de<br />
Mallorca: Universitat de les Illes Balears, 1995, ss.179-86; Vera, Análisis Territorial…<br />
316 Vera, F., ‘Turismo y Territorio en el Litoral Mediterráneo Espańol’, Estudios Territoriales 32:81-<br />
110,1990;Rodriguez, V., Fernandez- Mayoralas, G., Rojo, F. ve Abellan, A., Los İnmigrantes Europeos<br />
Jublados en Andalucia, (Madrid: Instituto de Economía y Geografía,1998).<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 275<br />
Değişken davranışın farklı örneklerini sergilemektedirler (kalıcı göç,<br />
geçici göç ya da basit mobilite);<br />
Yerleşik turistler bireysel temelde (boş zamandan zevk almadaki<br />
memnuniyet) ve ekonomik boyutlar (tüketim olarak, emlak piyasaları<br />
ve hizmetler);<br />
ve yerleşik turistler bölgesel etkiler yaratır.<br />
Yaşam biçimi araştırmalarında genellikle analiz edilen turist tipleriyle ilgili<br />
olarak birtakım yollar vardır: Yaşam biçimi farklılıkları açısından, 317 turist tüketimi ve<br />
destinasyon bölgelerinin sosyo-kültürel sistemleri üzerindeki etkileri ile ilişki 318 turist<br />
organizasyon sistemleri ve sosyo-ekonomik etkileri, 319 turist talebinin analizi 320 ve<br />
idari sorunlar. 321 Bu yollar farklılık, motivasyonlar ve davranış modelleri ve<br />
destinasyon bölgelerinde turistlerin ekonomik etkisini göstermektedir.<br />
Güney Avrupa özellikle İspanya söz konusu olduğunda, belli bir kavramsal açıklık<br />
eksikliği vardır. Göç ettikten sonra İspanya kıyılarında yaşayan veya yerleşen<br />
“emekliyi”, “turisti” tanımlamada zorluklar vardır 322 . Fakat bazı araştırmacılar hala<br />
yerleşim turizmini yıl boyunca sürekli olmayan kalma, 323 destinasyonla ilişkili hakim<br />
bir tüketici ve otelde kalmaksızın kullanıma dayanarak tanımlamakta ısrar ederler. 324<br />
Uygulamada, niceliksel olarak değerlendirmenin zor olduğu durumların sürekliliği<br />
söz konusudur, bu yüzden birinin bir turist olarak düşünülmesi gerektiğinde bunu<br />
belirlemek çoğu zaman mümkün olmamaktadır 325 .<br />
Vera, 326 işgal sürelerine dayanarak, hafta sonu turistleri, kısa dönem turistleri,<br />
yarı- sürekli ve sürekli yerleşikleri, yerleşiklerin önceki veya şimdiki turist<br />
davranışlarıyla ilişkilerini vurgulayarak belirtmektedir. Kuzey Avrupalıların<br />
İspanya’ya yerleşimini izleyen Warners, 327 Akdeniz kıyılarının turist zemini ve ev<br />
sahipliği ile kullanımının farklı biçimleri ile mobilite tiplerini bağlamıştır, bunu bir<br />
haftalık otel tatili ve kalıcı yerleşim arasında olan birtakım tiplerden oluşturmuştur.<br />
Fakat yerleşiklerin sayısını hesaplamak zordur, çünkü yerleşikler sistematik bir<br />
şekilde kaydolmamakta ve tatile çıkanlar, geçici veya mevsimlik yerleşikler ve sürekli<br />
317 Lowick, ‘Typologies…’<br />
318 Shaw ve Williams, Critical Issues…<br />
319 Vera, Análisis Territorial…<br />
320<br />
Monfort, V., Morant, A. ve Ivars, J., ‘ Demanda Turística’, içinde Introducción a la Economía del<br />
Turismo en Espaήa, ed. A. Pedreήo ve V. Monford, (Madrid: Civitas,1996), ss.69-101.<br />
321 Huescar, A., ‘Nuevo Marco Cnceptual del Turismo’, Estudios Turísticos 117:23-48,1993.<br />
322 O’Reilly, K., ‘A New Trend in European Migration: Contemporary British Migraiton to Fuengirola,<br />
Costa del Sol’, Geographical Viewpoint 23: 25-36,1995; Williams, A. M., King, R, ve Warners, T., ‘A<br />
Place in The Sun: International Retirement Migration from Northern to Southern Europe’, European<br />
Urban and Regional Studies 4 (2): 115-34,1997.<br />
323 Vera, Análisis Territorial…<br />
324 SOPDE, El Turismo Residencial y de Segunda Residencia En La Provincia De Málaga,(Malaga:<br />
Diputación de Malaga,1998).<br />
325 MUNRES, Programa de Revitalization de Municipios con Turismo Residencial, (Alicante: Diputación<br />
de Alicante,1996) s.52.<br />
326 Vera, ‘Turismo y…’<br />
327 Warners, A. M., ‘ Permanent and Seasonal International Retirement Migration: The Prospects for<br />
Europe’, Netherlands Geographical Studies 173:69-81,1994.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
276 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
göçmenler arasında kesin bir ayrım yoktur. Williams ve diğerlerine göre 328 emekli<br />
göçünün dahil edilmesi gerektiği geçici bütün, kısa bir dönem için kalan yasal olarak<br />
kayıtlı geçici yerleşikler, “kayıt dışılar”, “mevsimlik göçmenler” (geçici göce yönelik<br />
ilk adım olarak değişken bir dönem geçirebilen), ikinci evleri olanlardan uzun<br />
dönemli yaşlı turistlere kadar değişiklik göstermektedir.<br />
Turistler ve yerleşikler genellikle aynı alanı, zamanı ve yaşam tarzını<br />
paylaşırlar. O’Reily 329 bu özellikleri Costa del Sol’daki Fuengirola’da uluslararası<br />
yabancı toplumu, kararın bireysel anlamına göre veya bir veya diğer başka bir ülkeye<br />
yönelme ve yerleşiklerin bir veya diğer başka yerde harcadığı zamanın miktarına göre<br />
sınıflandırmak için kullandı. Bu şekilde “gurbetçiler”, “yerleşikler”, “ziyaretçiler”,<br />
“geri dönenler” ve turistler kategorilerini oluşturmaktadır. Betty ve Cahil 330 Costa del<br />
Sol’daki Benalmadena’daki yerleşik turistleri kalış sürelerini esas alarak<br />
sınıflandırmaktadır: Kayıtlı yerleşikler (sürekli olarak uzun veya kısa süreli ikamet<br />
edenler ve ikamet iznine sahip olanlar); uzun süre kalanlar (apartman dairesi veya<br />
villa sahipleri, genellikle kayıtlı olmayan kış boyunca kalanlar); kayıtlı olmayan<br />
yerleşikler (resmi izinleri olmayanlar; fakat emlak sahibi olanlar ve yıl boyunca<br />
oturanlar); ve apartman dairesi ve villa kiralayanlar (İspanya’da yaşamak için gelmeyi<br />
düşünenler fakat hala Birleşik Kırallık’ta evlerini devam ettirenler).<br />
Kötü bir şekilde kavramsallaştırılan ve kullanıma hazır hale getirilen tanımlamalar<br />
uluslararası emeklilik göçünün analizinde karşılaşılan temel zorluklardan biridir. Bu<br />
problemler ulusal bilgi üretme sistemlerinin çoğu 331 veya göçmenler için sayım<br />
kategorileri (vatandaşlığı kullanıp kullanmadığı, yerleştiği en son ülke veya doğduğu<br />
ülke 332 ile etkili yöneltilemez. Yabancı nüfusun İspanya’daki kayıtlarında eksiklikler<br />
de vardır. Rodriguez ve diğerleri 333 kayıtlı olmamanın temel nedenlerinin kayıt<br />
işlemlerinde eksik bilgi, gerçek adını saklama tercihi, kalmanın geçici niteliği veya<br />
İspanya’da yaşarken kayıt olmanın gerekmediği inancı olduğunu düşünmektedirler.<br />
Kaydolmamanın anlaşılacağı konusunda az bir korku olmasına rağmen, kaydolma da<br />
zaman almakta ve bireysel olarak gelir ve emlak vergisine tabi olmayı<br />
sağlamaktadır 334 . Ayrıca zor kayıt işlemleri göçmenlerin İspanya’da aradığı rahat<br />
hayat tarzı ile çelişmektedir 335 .<br />
Genelde, Costa del Sol’daki emekliler çoğu zaman özel bölgelerde yaşayan,<br />
yıl boyunca geçici kullanım için ev satın alan yerleşik turistler olarak kabul edilir, 336<br />
fakat zar zor bölgede yaşayan ve zaman harcayanlar turist olarak tanımlanabilir. Bu<br />
328 Williams v.d, ‘A Place…’<br />
329 O’Reilly, ‘A New…’<br />
330 Betty, C.ve Cahill M., ‘Social and Health Problems of Older Britih Expatriates on The Costa del Sol’,<br />
Convergence or Diversity? Social Policy in Europe; Social Policy Association Conference,1996.<br />
331 Balao, P., Ciudadanos Europeos Mayores Residentes En Espańa. Aproximación A Su Situación<br />
Actual,(Madrid: Ministerio De Asuntos Sociales,1994).<br />
332 Williams v.d, ‘A Place…’<br />
333 Rodriguez v.d., Los İnmigrantes…<br />
334 Betty ve Cahill, ‘Social and…’<br />
335 O’Reilly, ‘A New…’<br />
336 Jurdao, F. , ‘ Las Urbanizaciones Particulares Turísticas’, Mediterranean Magazine 6:36-43, 1988.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 277<br />
yabancı emeklilerin davranış biçimlerinde turist unsurlarının olup, olmadığı sorusunu<br />
ortaya çıkarır ve tabii ki cevabı olumludur.<br />
İspanya ve Costa del Sol’daki Emeklilerin Turist Davranış Modelleri<br />
Bu gibi araştırmalara olan ihtiyaç kabul edilmesine rağmen, genel turizm veya<br />
yerleşim turizmiyle ilgili az sayıda akademik çalışma vardır 337 . Yaşlı insanların<br />
mobilitesi emeklilik öncesi dürtüye bir tepkidir ve bundan dolayı şimdiki davranışları<br />
devamlılığının güçlü çizgilerini içermektedir. Yerleşik emeklilerin İspanya’daki<br />
yaşam hakkında şimdiki düşünceleri, çalışma hayatı süresince ve turist olarak ettikleri<br />
ziyaretler süresince edindikleri tecrübeleri yansıtmaktadır. Yerleşik emeklileri Costa<br />
del Sol’a çeken üç neden vardır:<br />
Turist olarak önceki tecrübeleri ve çalışma hayatı süresince ve şimdi<br />
tekrarlayıcı davranış modelleri arasından belirtilmiş destinasyona<br />
bağlılıkları;<br />
Akdeniz iklimini algılayışları; İspanya’nın imajı.<br />
Önceki Tecrübeler ve Destinasyona Bağlılık Yapısı<br />
Önceki turizm tecrübelerinin yerleşik emekliye etkisinin önemli bir kanıtı<br />
vardır. Bunun için birbirinden farklı çeşitli durumlar vardır: Destinasyon ile<br />
aşinalık, 338 yeni bir toplumda destinasyon seçiminde yaşam kurmanın kaynağı ve<br />
uygun kişisel ilişkiler geliştirme olarak turizmin önemi 339 , turistik destinasyon olarak<br />
geçici olarak ziyaret ettiği destinasyon ile doğduğu yer arasındaki zaman<br />
ilişkilerindeki denge 340 . Haas ve Serow 341 birtakım alternatif destinasyonların turist<br />
olarak mobilite isteklerini tatmin edebilmesine karşılık, emekliler emekliliklerini<br />
kendi evleri dışında yaşamak için destinasyon seçeceği zaman destinasyonların<br />
keskince azaltıldığını tartışmaktadır. Bazı durumlarda emekliler turistlerle benzer<br />
davranış modelinde spesifik bir yerle ilgili kendi yaşamlarını idealleştirme<br />
eğilimindedirler. 342 Genellikle daha yaşlı olanlar, bir yeri daha iyi bilenler ve<br />
tereddütleri daha fazla azaltılabilenler emeklilik göçü ile ilişkilendirilmiştir 343 .<br />
Güçlü turist geleneğine sahip Avrupa ve İspanya mekanlarında nispeten<br />
sürekli ikametgah arayan emeklilerin hareketleri ve önceki turist tecrübeleri arasında<br />
bir ilişki eğilimi vardır. Algarve ve Costa del Sol’da yaşayan İngiliz emeklilerinin %<br />
337 WTO, ‘Carta de Recife Sobre Turismo de Personas Mayores’,Paper Presented to The Second<br />
International Conerence on Senior Tourism, World Tourism Organization, Recife, 1997.<br />
338 Cuba, L. ve Longino, C.F., ‘Regional Retirement Migration: The Case of Cape Cod’, Journal of<br />
Gerontology Social Sciences 46 (1): S33-42,1991.<br />
339 Cuba, L., ‘Retiring to Vacationland’, Generations Spring: 63-7,1989.<br />
340 McHugh, K., ‘Seasonal Migration as a Substitute for, or Precursor to, Perma-Nent Migration’, Research<br />
and Aging 12(2):229-45,1990.<br />
341 Haas, W. H. ve Serow, W.J., ‘Retirement Migration Decision Making: Life Course Mobility,<br />
Sequencing of Events, Social Ties and Alternatives’, Journal of Community Development Society 28 (1):<br />
116-30,1997.<br />
342 Longino, C. F., ‘The Forest and Trees: Micro-Level Considerations in the Study of Geographic Mobility<br />
in Old Age’,içinde Elderly Migration and Population Distribution,ed. A.Rogers, (London:Belhaven<br />
Pres,1992),ss.23-34.<br />
343 Romsa, G. ve Blenman, M., ‘ Vacations Patterns of Elderly Germans’, Annals of Tourism Research<br />
16:178-88,1989.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
278 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
90’ından fazlası daha önce bu bölgelerde tatil yapmıştır. 344 Alicante’de bu oran<br />
%70’dir 345 .<br />
Costa del Sol’daki Kuzey Avrupalı emekliler bölgede yaşamalarının önemli<br />
bir nedenin tecrübe olduğunu düşünmekteydiler 346 . Bu çeşitli öğeleri de içermektedir:<br />
özellikle tatillerini İspanya’da geçirme (% 27) ve ikamet edilen yerin ev sahibi olma<br />
(% 15). Bu görüş, özellikle 65 yaşın altındaki İngilizleri, son gelişleri ve erkekleri<br />
kapsamaktadır. İspanya’da yaşamak için ülke hakkında kabul edilmiş bilgiye sahip<br />
olma, İspanya’da çalışmış olma veya kıyıda akrabaların olması gibi diğer nedenlerden<br />
daha az bahsedilir. Malta gibi 347 bütünleştirilmiş destinasyon bölgesiyle daha fazla<br />
sosyalleştiğini hisseden emeklilerin ve turizmin daha az egemen olduğu diğer yerlerde<br />
İngiliz yerleşiklerin tecrübeleri farklıdır.<br />
Önceki tecrübeler sıklıkla tekrar turizmi ile destinasyona bağlı olmak<br />
anlamına gelmektedir. Bu memnuniyet verici ikameti sağlayan uygun çevresel<br />
faktörler, turist talebi yaratmak için yeterli turizm alt yapısı 348 veya uygun mekansal<br />
yakınlık ve erişilebilirlik, 349 karayolu ve demiryolu ağlarını geliştirmek ile içsel<br />
kolaylaştırma gibi çeşitli faktörleri içermektedir. Bu formül turizme müracaat<br />
etmesine rağmen, emeklilere de müracaat edilmiş olabilir.<br />
Emeklilerin Costa del Sol’daki destinasyona bağlılığı nasıldır? Bu soru<br />
anketlerde spesifik olarak sorulmadı, fakat anlayışlar kıyıda yaşayan emeklilerin<br />
kaldığı yıl süresi ve mevsimlik hareketliliğin biçimlerince elde edildi. Ortalama olarak<br />
Costa del Sol’da yaşayan emekliler buraya geldiklerinde 59 yaşındaydı ve 9 yıldır<br />
burada yaşıyorlardı. Üç aylık ortalama kalış süresine göre % 80’inden daha fazlasının<br />
anavatanlarına döndüğü gerçeğinin gösterdiği gibi emeklilerin kalışları geçici olma<br />
eğilimindedir. Costa del Sol’daki kitle turizminin yoğunluğundan ve sıcaklıktan<br />
korunmak için yazın evlerine geri dönmektedirler. Bu davranış biçimi Kuzey<br />
Avrupalılar için belirgindir fakat İngilizler de yılın çeşitli zamanlarında ülkelerine<br />
geri dönmektedirler. Açık seçik bir turist davranış modeli oluşturmada, emekliler<br />
zamanlarını anavatanları ve İspanya arasında paylaştırmakta, böylece ne<br />
anavatanlarıyla bağlantılarını tamamen koparmakta ne de İspanya’da bütünüyle<br />
entegre olmamaktadırlar. Birleşik Krallığa erişebilirlik İspanya ve Portekiz’deki<br />
İngilizler arasındaki bu yüksek orandaki hareketliliği kolaylaştırmaktadır 350 .<br />
344<br />
King, R., Warners, A. M. ve Williams, A. M., ‘International Retirement Migration in<br />
Europe’,International Journal of Population Geography 4(2): 91-111,1998.<br />
345 MUNRES, Programa de…<br />
346 Rodriguez, V., Fernandez- Mayoralas, G. ve Rojo, F., ‘European Retirees on the Costa del Sol : A<br />
Cross-National Comparison’, International Journal of Population Geography 4(2): 183-200,1998.<br />
347 Warners, T. ve Patterson, G., ‘British Retirees in Malta: Components of The Cross-National<br />
Relationship’, International Journal of Population Geography 4(2):113-33,1998.<br />
348 Barke, M. ve France, L. A., ‘The Costa del Sol’, içinde Tourism in Spain, Critical Issues,ed. M.Barke,<br />
J.Towner veM. T. Newton, (Wallingford:CAB International,1996), ss.265-308.<br />
349 Buswell, R. J., ‘Tourism in the Balearic Islands’, içinde Tourism in Spain, Critical Issues,ed. M.Barke,<br />
J.Towner veM. T. Newton, (Wallingford:CAB International,1996), ss.309-39.<br />
350 King v.d., ‘International Retirement….’<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 279<br />
Sonuç itibariyle, boş zaman, harcanabilir net gelir ve anavatana kolay dönüş<br />
potansiyeli ile birlikte nispeten genç ve aktif olmasından dolayı yerleşik turistler<br />
memnun kalınan ve sadakate dayalı tatil turizminin çıktısı olarak tanımlanmaktadır 351 .<br />
İklim ve Emeklilik<br />
Costa del Sol mükemmel hava koşullarına sahiptir. Diğer birkaç Avrupa<br />
bölgesi yıllık ortalama 18 derece hava sıcaklığına, yıl içinde 3000 saatten fazla güneş<br />
ışığına ve açık havada daha rahat yaşam biçimi için gerekli olan sınırlı yağış<br />
miktarına sahiptir. Genel olarak Akdeniz iklimleri açık havada boş zaman<br />
aktivitelerini kolaylaştırır 352 ve Amerika, 353 Avustralya 354 veya Avrupa’da 355 olsa da<br />
göçmenlerin yaşam biçimini etkiler. Bölgesel açıdan Costa Blanca 356 ve Costa del<br />
Sol 357 gibi İspanya’nın benzer bazı bölgelerindeki turistleri ve yerleşikleri etkileyen<br />
temel faktör iklimdir. Alman, İngiliz ve İskandinav turistler için bir turist destinasyon<br />
olarak Endülüs 358 ve İspanya’yı 359 belirleyen temel özellik iklimdir. Görüşmeler<br />
arasına İspanyollar dahil edilmiş olsa bile % 40’ından daha fazlasının Costa del Sol’u<br />
ziyaret etmelerinin en önemli nedenin iklim olduğu kaydedilmiştir 360 . Bu da Akdeniz<br />
Avrupası’nın çoğu bölgesinde Kuzey Avrupalı emeklilere müracaat eder, 361 fakat<br />
özellikle Costa del Sol’da görüşülenlerin % 70’inin iklimi orada yaşamalarının temel<br />
nedeni olarak gördüğü kaydedilmiştir.<br />
Bazı araştırmalarda iklimin yerleşimin mevsime bağlılığını, göçmenleri ve<br />
turist aktivitelerinin genel yapısını belirleyen temel çevresel faktör olduğu teyit<br />
edilmektedir 362 . Bu açık şekilde spesifik konum ile yerleşmiş üne ve idealleştirilmiş<br />
turist kalıplarına dayanan uluslararası imajlarla ilişkilendirilmektedir. Rodriguez ve<br />
351 SOPDE, El Turismo…<br />
352 Krout, J. A., ‘Seasonal Migration of the Elderly’, The Gerontologist 22(3):295-9,1983; Cuba ve<br />
Longino, ‘Regional Retirement…’; Haas ve Serow, ‘Retirement Migration…’<br />
353 Longino, ‘The Forest…’<br />
354 Stimson, R. J., ‘Sun Belt’ Migration Decision’, A Study of the Gold Coast,Brisbane: Australian Housing<br />
and Urban Research Institute,1996; Stimson, R. Ve Minnery, J., ‘Why People Move to the Sun-Belt’: A<br />
Case Study of Long- Distance Migration to the Gold Coast, Australia’, Urban Studies 35(2): 193-<br />
214,1998.<br />
355 Williams v.d., ‘Place in…’; King v.d., ‘International Retirement…’<br />
356 MUNRES, Programa de…<br />
357 Barke,M. ‘The Growth and Changing Pattern of Second Homes in Spain in the 1970s’, Scottish<br />
Geographical Magazine 107(1): 12-21,1991; Raya, P., ‘El Turismo Residencial en Andalucía’, Boletin<br />
Económico de Andalucía 17: 21-31, 1994; O’Reilly, ‘A New…’; Betty ve Cahil, ‘ Social and…’; SOPDE,<br />
El Turismo…; Rodriguez v.d., ‘European Retirees…’<br />
358 Marchena, M., ‘Sobre la Promoción y Comercialización de la Marca Turís-Tica Andalucia’, Boletin<br />
Económico de Andalucía 17: 58-65,1994.<br />
359 TURISMO, ‘Informe Encuesta en Frontera. Segmento Turistas’,Estudios Turísticos 117:73-83,1993.<br />
360 SOPDE,El Turismo…<br />
361 King v.d., ‘International Retirement…’<br />
362 Vera, Análisis Territorial…; Gomez, B., ‘ La Relación Clima-Turismo:Consideraciones Basicas En Los<br />
Funda-Mentos Teóricos y Practicos’, Investigaciones Geográficas 21:21-34,1999; Shaw ve Williams,<br />
Critical Issues…<br />
55 Rodriguez v.d., Los İnmigrantes…<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
280 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
diğerleri 363 Costa del Sol’daki çalışmalarında emeklilerin hem genelleştirilmiş<br />
kalıplarına (yazın turistleri kışında ziyaretçileri çeken güneşte bir ev) hem de iklimle<br />
ilgili sağlık kalıplarına (Malaga çok sayıda insana sağlığını ve mutluluğunu geri<br />
verdi) ve yaşam biçimi kalıplarına (sosyal hayatım burada daha canlıdır) sahip<br />
olduklarını açıklamaktadırlar.<br />
Gerçekte, Akdeniz iklimi de son derece tedirgin eden çevresel ve sosyal<br />
fenomenlerle (aşırı sıcaklık, kuraklık, yangınlar, seller, aşırı büyüme, kitle turizmi)<br />
ilişkilendirilmektedir. Son yıllarda bu fenomenler pekiştirilmiştir 364 ve Akdeniz kıyı<br />
turizminin yeniden yapılandırılması tartışmalarının parçası olarak gösterilmektedir 365 .<br />
Yer İmajları<br />
Turistlerin ve yerleşiklerin İspanya imajlarının esas unsuru iklimdir.<br />
Gerçekte bilgi, tercih ve belirli yer için motivasyon olan imaj, faklı biçimlerde<br />
organik veya genellikle elde edilen imaj ve teşvik edilen veya tanıtımı yapılan imaj<br />
olarak değerlendirilir 366 . İkincisi, temele sahip olan promosyonu yapılmayan<br />
yönlendirilmeyen önceki unsuru değiştirmek için kullanılabilir.<br />
Turizm bakış açısından İspanya’nın imajının tanıtımı İspanya’nın<br />
uluslararası imajının sinerjilerinin etkisi artarken, ürünü tanımlayan kesin biçimleri<br />
yani İspanya’da yaşamayı spesifik turist hedefleri ile birleştirmeyi gerektirmektedir.<br />
Tatiller ve iyi iklimin İspanya’yla ilişkisi geleneksel düşünülmüştür 367 . Görüşülen<br />
yabancıların yarısından fazlası birkaç defa İspanya’da bulunmuştur (% 50’sinden<br />
fazlası iki defadan fazla bulunmuştur) ve gelecek birkaç yıl içinde geri dönmeyi<br />
düşünmektedirler ve İspanya’yı seçerler çünkü İspanya iyi çevresel, sosyal ve kültürel<br />
ilişkilerle güneş ve kumu sunmaktadır. Kısaca bunlar boş zaman ve eğlence ile ilgili<br />
olan anlamlı faktörlerdir. Bu “Akdeniz” değerleri İspanya’nın ilerlemiş imajında<br />
derinlemesine kök salmıştır. Bunun en açık örneği “güneşin altında herşey” olan<br />
önceki sloganın yerine İspanya’nın yurtdışında değerini arttırmak için kullanılmaya<br />
başlayan “yaşam aşkı tutkusu” sloganın kullanılmaya başlanmasıdır. Akdeniz<br />
Bölgesi canlılık, teklifsizlik, yakınlık ve duyarlılık gibi yaşamı güçlendiren<br />
düşüncelerce tanımlanabilmektedir 368 .<br />
Endülüs’ün imajı kültür, çevre ve yaşam kalitesi çerçevesinde<br />
yapılandırılmaktadır. Genelde Endülüs İspanya’da tanınan bir destinasyon olarak<br />
addedilmekte, kesinlikle iklim, güneş ve kum, doğa ve çevre ile anıtları ve ana<br />
56 Girard, T. C ve Gartner, W. C., ‘Second Home Second View.Host Community Perceptions’, Journal of<br />
Tourism Research 20:685-700,1993; Rodriguez v.d., Los İnmigrantes…; Gomez, ‘ La Relación…’<br />
57 Marchena, M. ve Vera, F., ‘Coastal Areas: Processes, Typologies and Prospects’ içinde European<br />
Tourism: Regions, Spaces and Restructring, ed.A.Montanari ve A. M. Williams, (Chichester:Wiley,1995),<br />
ss.111-26.<br />
58<br />
Cooper, C., Fletcher, J., Gilbert, D. ve Wanhill, S., Tourism:Principles and<br />
Practice,(Essex:Longman,1996).<br />
59 Bordas, E. ve Rubio, M. L., ‘La Imagen Turística de Espańa’, Un Modelo De Gestión A Largo Plazo ICE<br />
722:107-18,1993.<br />
60 Ministerio Turismo, ‘ Síntesis del Informe Sobre la Imagen Exterior de Espańa. Aspectoscomerciales<br />
Turísticos e İnversores’, Boletin Económico ICE 2489:25-32,1996.<br />
61 Ocańa, F., La marca Espańa, ICE 722: 71-7,1993.<br />
62 Marchena, ‘Sobre la…’<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 281<br />
şehirlerinin tarihinden dolayı değerlendirilmektedir. Costa del Sol’daki iş sahipleri,<br />
gayrimenkul satıcıları ve fikir liderleri da Malaga’nın turist pazarının ana gücü olarak<br />
iklimle birlikte yaşam standardını, turist altyapısını ( özellikle golf oynama tesisleri)<br />
ve hesaplılığı kabul etmektedirler 369 . Çevresel bozulma, gürültü, kitle turizmi, kirlilik<br />
ve suç gibi gölge düşüren faktörleri belirtmekte ve bunlar Endülüs kıyılarında yaşam<br />
kalitesi imajını devam ettirmeyi zorlaştırmaktadır.<br />
Costa del Sol’da yaşayan emeklilerin bu unsurlarla ilgili görüşleri nelerdir?<br />
Görüşülenlerin üçte ikisi, bölgede geçici veya sürekli yaşamanın, boş zaman sosyal ve<br />
kültürel aktiviteler için değerli, doğal ve iklimsel olarak uygun koşullarda ideal, gayri<br />
resmi ve rahat yaşam biçimine öncülük ettiğini düşünmektedir 370 . Bu görüşlerini<br />
iklim tahminine, Akdeniz manzarasına ve İspanyol yaşam biçimine<br />
dayandırmışlardır. 371 Teklifsizlik, daha fazla düzenli çalışma koşullarına ve sosyal<br />
kurallara alışkın olan emekliler için psikolojik ve sosyal problemler ortaya<br />
çıkarabilmesine rağmen, zaman sınırlaması olmadan ve dışarıda yaşam biçiminde<br />
belirgindir. Yerli toplumla yaşama, bütünleşme ve adapte olmada problemler de<br />
ortaya çıkmasına rağmen, böyle aktivitelere katılma, kosmopolitan bir çevrede benzer<br />
ilgileri olan insanlarla yaşamanın bir sonucudur. 372 Sıklıkla emekliler paralel toplum<br />
kurmak için yerel koşullar ve turist altyapısından yararlanmaktadırlar.<br />
Sonuç<br />
Turist yerlerinin kaçınılmaz şekilde yaşı karasal ve mevcut yapıları gibi<br />
birleştirilmektedir, problemler özellikle çevresel problemler ortaya çıkmaktadır ve<br />
turist özellikleri yenilenmektedir. Bu, tabii ki tatil yaşam döngüsüyle ilgili olarak<br />
kavramsallaştırılmıştır. Kitle turizminde uzun tarihi geçmişe sahip olan İspanyol<br />
destinasyonları, geleneksel tatil yerlerindeki gerekli değişiklikleri anlamak için<br />
oldukça uygun örnek olay incelemeleridir, hemen hemen hepsi kalitelerini<br />
yükseltmek için turizm malları ve hizmetlerini ve fiziksel altyapılarını değiştirmeye<br />
çalışmaktadırlar.<br />
Turistik bölgelerde emeklilerin ikame rollerini ihmal etme eğilimi vardır. Yaşadıkları<br />
bölgeyi algılayışları ve çevresel olayları tahmini şeklindeki davranış biçimleri büyük<br />
ölçüde turiste yöneliktir. Hem emekliler hem de onların akrabaları alışılmış<br />
turistlerden bölgede daha uzun zaman harcamakla meşguldürler, hemen hemen bütün<br />
yıl boyunca ekonomik, sosyal ve kültürel aktivitelerin üreticisidirler. Bu yolla<br />
emekliler geleneksel mevsimlik turizm döneminde azalışı hafifletmeye yardım<br />
ederler.<br />
Çoğu emeklinin yıl boyunca bölgede yaşaması gerçeği, belediye makamları (ve<br />
diğerlerince) yaşlılara hizmet sunumuna dayanan ekonomiyi sürdürmeye yardım eder,<br />
böylece yaşlı insanlara bakmak gittikçe artarak gerekli olmaktadır. Emekli grupları da<br />
64 Betty ve Cahil, ‘Social and…’<br />
65 Rodriguez v.d., Los İnmigrantes…<br />
66 Rodriguez v.d., Los İnmigrantes…; O’Reilly, K., ‘Trading Intimacy for Liberty: British Women on the<br />
Costa del Sol ‘, içinde Gender and Migration in Southern Europe:Women o the Move, ed. F. Anthias ve G.<br />
Lazaridis, (London: Berg,2000),s.263.<br />
67 Butler, R. W., ‘ The Concept of a Tourist Area Cycle of Evolution: İmplication for Management of<br />
Resources’, Canadian Geographer 14:5-12,1980.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
282 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
vatandaşlara veya yerleşik emeklilerin taleplerini karşılayarak geçimlerini sağlayan<br />
çalışma yaşındaki yabancılara cazip gelmektedir. Emekli grupları bir bütün olarak ve<br />
özellikle konut piyasasında ve yıl boyunca faal olan ilişkiler alanında etkiye sahiptir.<br />
Avrupa Birliği Antlaşması’ndan çıkan seçmen haklarının değişmesi de emeklilere<br />
belediye politikalarında potansiyel güç vermiştir.<br />
Bu makale yerleşik emeklilerin yerleşmesinin turistik bölgeleri nasıl<br />
etkilediğini gözden geçirmeyi araştırmamaktadır, bu makalenin kapsamı dışındadır.<br />
Fakat burada artan bazı sorunlara yönelmeye gittikçe artan acil ihtiyaç vardır. Kıyı<br />
bölgelerinde yaşayan emekliler tatil dönemi aşamalarını birleştirmede şimdi diğer bir<br />
unsur mudur? Aksine, ülkenin turizm/ ikamet konusunun yeni modelinde oyuncu<br />
mudurlar? Akdeniz turizm alanları ister istemez o modele doğru yöneliyor mu? Bu<br />
eğer spontane bir fenomense bu bölgeler emekli alanları olarak teşvik edilmeli midir?<br />
Bu konuda ulusal kamu politikası gerekli olmasa bile, böyle insiyatifler en azından<br />
belediye seviyesinde alınmalı mıdır?<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative<br />
Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
283<br />
OSMANLI’DA DEĞİŞİM; MODERNLEŞME VE<br />
ULUSLAŞMA<br />
Kemal H. Karpat (Translated by: Dilek Özdemir). Ankara: İmge<br />
Kitabevi, 2006, 615 page. ISBN: 975–533–425–4, Publisher:<br />
Yayıncılık Pazarlama San. Tic. Ltd. Şti. Konur Sokak No:3 Kızılay<br />
06650 Ankara Tel: 312- 419 46 10- 11<br />
Cemile ARIKOĞLU ÜNDÜCÜ *<br />
T<br />
arihin herhangi bir döneminde, Osmanlı Devleti’nin bir parçası olan Ortadoğu,<br />
Balkanlar ve Kuzey Afrika’nın sosyal ve siyasi tarihini doğru değerlendirebilmek<br />
ve yorumlayabilmek için, Osmanlı Devletini şimdiye kadar yapılanlardan daha<br />
geniş bir analitik çerçevede incelemek ve ele almak gerekir.Özellikle bu bölgelerin<br />
modernleşmesi ile ilgili çalışmalarda, Avrupa’nın etkisi, bu bölgelerdeki toplumların<br />
kendi içinde oluşturduğu tepkilerden daha çok ön planda tutularak irdelenmiştir.Ayrıca,<br />
19.yüzyılda Ortadoğu ve Balkanların tarihi daha çok dogmatik ulusal görüş açılarından<br />
ele alınmıştır.Ancak Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyal ve siyasi yapılarındaki<br />
değişiklikler ve bu değişikliklerin bölgede oluşan ulus devletlerin yapılanması üzerine<br />
olan etkileri ya göz ardı edilmiş, ya da konuyu kaleme alanların ideolojik görüşleri<br />
ışığında ele alınmıştır. Bu tür yorumlamaların nedeni sadece dini görüşlerinden dolayı<br />
değil, aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin sosyal tarihi konusundaki bilgi<br />
yetersizliğinden de kaynaklanmaktadır.Bu bölgelerde, Avrupa’nın etkisinden önce, 16.<br />
yüzyılın sonlarında ve 17. yüzyılın başlarında Osmanlı İmparatorluğu’nda ciddi sosyal<br />
çalkantılar söz konusuydu.<br />
II. Abdülhamit’in iktidarda olduğu dönem, daha önce oluşmuş yapısal gelişmelerin<br />
hepsinin bir sentezidir. Ekonomik ve sosyal alanlarda büyüme, farklılaşma ve ideolojik<br />
bir değişim dönemidir. Türk milliyetçiliği, Osmanlı milliyetçiliğinin önüne geçmiştir.<br />
Siyasi olaylar taht, aydınlar sınıfı ve ordu açısından bir dönüm noktasına ulaşmıştır.<br />
Milliyetçilik devletin ve bir kültürel-politik grup olarak Türklerin bekası için yegane<br />
siyasi çözüm ve yeni bir politik birim olan millet için bilim ve ilerlemenin tek yolu<br />
olarak görüldü. Sadece devletin bekası için değil, modernleşme için de tek mantıki<br />
seçenek olmuştu. Türk olmak yalnızca etnik bir kimlik değil, aynı zamanda siyasi bir<br />
kimlikti. Padişah ve bürokrasisi herhangi bir etnik, dil veya din grubu ile doğrudan<br />
özdeşleşmemiştir.17. yüzyılda toprak rejiminin değişmesi, iç ve uluslar arası ticaretin<br />
artması, sosyal hareketliliğin ve iletişimin yoğunlaşması ve tarım ürünlerine olan talebin<br />
artması, fertlerin dini- etnik cemaate mensubiyetleri ile örtüşen sosyal konumlarının<br />
yapısal olarak değişmesine yol açtı. Örneğin tüccarlar, Ortodoks Hıristiyanlar arasında<br />
yeni bir elit olarak ortaya çıktılar. Önce Osmanlı bürokrasisinde servet, daha sonra<br />
politik mevki elde ettiler. Ve Ortodoks Patrikhanesi üzerinde nüfuz sahibi oldular.<br />
* Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
284<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
19. yüzyılın başlarında, etnik ve din esasına dayandırılmış ulus ve milliyetçilik fikri ve<br />
yapay olarak oluşturulmuş Türklük karşıtlığı, Balkanlardaki toplumsal ve etnik açıdan<br />
karışık Hıristiyan ulusları bir arada tutan yeni ideolojilerinin en belirgin özelliği haline<br />
gelmiştir<br />
Osmanlı devletinin değişim sürecinde gelinen en üst nokta 1923 yılında Türkiye<br />
Cumhuriyeti’nin kurulması olmuştur. Cumhuriyet Osmanlı mirasını korumuştur. Sosyal<br />
yapılanması, liderliği ve değişim aşamaları ancak Osmanlı Devleti’nin sosyo-politik<br />
tarihi incelenerek ayrıntılı olarak algılanabilir. Bu kitap ile bu durum ortaya konulmaya<br />
çalışılmaktadır.<br />
Kitapta Osmanlı’nın Batı’daki gelişmelere ayak uydurması, modernleşme ve uluslaşma<br />
çabaları bazında ele alınmıştır. Reform hareketleri III. Selim ve II. Mahmut döneminde<br />
başlamasına rağmen, II. Abdülhamit dönemi üzerinde daha çok tartışılmış ve geniş yer<br />
verilmiştir. Nedeni ise, reform hareketlerinin etkisinin somut biçimde kendini<br />
Abdülhamit döneminde göstermesi ve Abdülhamit yönetiminin modernleşme ve<br />
uluslaşma hareketlerine etkisinden kaynaklanmaktadır. Kitapta ekonomik alt yapının<br />
özelliklerinin belirlenmesi, sosyal yapılanmanın açıklanması, ülke içindeki idari<br />
bölümlemenin nedenlerinin belirtilmesi ve tüm bunların neden- sonuç ilişkisi içinde<br />
irdelenmesi, ortaya çıkan yenilikçi hareketleri kavramamızı kolaylaştırır. Hemen hemen<br />
her bölümde Sosyal bilimlerin ele alınış biçimleri açısından, Batı’nın etkisinin<br />
vurgulanması, bizim bu etki altında konuları değerlendiriyor olmamız, gerçekleri<br />
göremiyor oluşumuzdan dolayı yazar tarafından eleştirilmiştir. Çünkü yazara göre<br />
Sosyal bilimler bir anlamda Batı’nın çıkarlarına hizmet etmektedir. Sosyal bilimlerde<br />
önermeler ve kavramların evrensel geçerliliği yoktur.<br />
Kitap yeni Türk devletinin kuruluşunu ve devletin köklerini anlamamıza katkıda<br />
bulunmaktadır. Ayrıca yazarın kitabın son bölümünde vurguladığı Türkiye’nin<br />
geleceğine dair öngörüleri, günümüz Türkiye’sinin önemli sorunlarına ışık tutacak bir<br />
niteliktedir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
285<br />
SOSYAL DEVLET BİTTİ, YAŞASIN PİYASA!<br />
Songül Sallan Gül, İstanbul: Etik Yayınları, ISBN: 975-8565-17-6, Şubat<br />
2004, Yayıncı Adresi: Nuriosmaniye Cad. Mollafeneri Sok. No: 27/3<br />
Cağaloğlu 34430 İstanbul Tel: 0 (212) 511 63 91<br />
Canan Öykü DÖNMEZ KARA <br />
K<br />
itap dokuz bölümden oluşmaktadır. Kapitalizmin ve ideolojisini oluşturan<br />
liberalizmin tarihsel süreç içerisindeki dönüşümünü ve günümüzdeki şeklini<br />
piyasa, devlet, toplum ve bireylerin ilişkilerini ele alarak incelemiştir. Toplumsal<br />
ilişkiler ele alınırken adalet, özgürlük ve eşitlik ekseninde ilerlenmiştir.<br />
Kapitalizmle birlikte liberalizm ideolojik bir çerçevede ortaya çıkmıştır.<br />
Kapitalizmin klasik liberalizm anlayışı devlet müdahalesini kabul etmemektedir. Klasik<br />
liberalist zihniyetin ‘bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” söylemi sivil topluma<br />
öncelik verilmesi ve bireysel özgürlükler ile ilgili kamusal olarak adlandırılan<br />
kısıtlamaların olabildiğince azaltıldığının bir göstergesi olmuştur. Özellikle klasik<br />
liberalizmin bireysel hakları göz ardı edici tarafı sosyalist anlayışın ortaya çıkmasında<br />
etkili olmuştur.<br />
1929 yılında meydana gelen Büyük Buhran Keynesyen görüşün oluşmasına ve<br />
sosyal devlet anlayışının yaygınlaşmasına sebep olmuştur. Sosyal devlet anlayışı klasik<br />
liberalizmin de sosyal liberalizme doğru kaymasında önemli bir rol oynamıştır. Sosyal<br />
devlet anlayışı devletin, bireylerin ve özellikle de çalışanların sosyal güvenliğini<br />
sağlamada etkin rol oynaması gerektiğini savunmuştur. Devlet bireylerin refahının<br />
sağlanmasında ve geliştirilmesinde etkin rol oynayan, yeni politikalar üreten ve bu<br />
politikaları yürüten bir görev üstlenmiştir. Böylece devlet, gerektiğinde piyasaya da<br />
müdahale edebilecek sosyal bir devlet yapısına bürünmüştür.<br />
1960’lı yıllarda ortaya çıkan hareketlilik ve 1970’li yıllarda hissedilen Petrol<br />
Krizi çerçevesinde değişen ekonomik dengeler sosyal devlet anlayışının da<br />
sorgulanmasını beraberinde getirmiştir. Sosyal devlet anlayışına yöneltilen eleştiriler<br />
piyasaya devlet müdahalesini azaltma ve tekrar serbest bir piyasa yaratılmasının<br />
sağlanması bağlamında yeni bir liberal akımı körüklenmiştir. Yeni liberal görüş<br />
yaşamın her kesimine piyasanın hakim olmasını ve devletin toplumsal aktivitelerini terk<br />
etmesini hedeflerken bir yandan da muhafazakarlığa ve geleneksel anlayışa tamamen<br />
karşı çıkmamıştır. Sosyal devlet anlayışının bireylerin sosyal güvencelerini sağlamaya<br />
yönelik tutumunun, sivil toplumların örgütlenmesine ve bireyin bağımlı hale gelmesine<br />
neden olduğu savunulmuştur.<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İİBF Çalışma Ekonomisi Bölümü, Arş. Gör.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
286<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yeni liberal akım piyasa odaklı yeni bir refah modelinin oluşturulmasını<br />
tetiklerken, yeni sağ iktidarlar bu modeli uygulamaya geçirmişlerdir. Yeni liberal<br />
politikalar küreselleşme ve yenidünya düzeninin benimsendiği “Reaganizm,<br />
Thatcherizm ve Özalizm” gibi ülke uygulamalarıyla ortaya konmuştur.<br />
Songül Sallan Gül kitabında toplumda pasif bir şekilde yer alan sivil toplum<br />
kuruluşlarının varolan adaletsizliği arttıracağını dile getirmektedir. Yazara gore<br />
bireylerin ve toplumun sosyal adalet ve fırsat eşitliği ile özgürleşebilecekleri demokratik<br />
ve eşit bir ortamın yaratılması gerekmektedir.<br />
Kitabın ilk bölümlerinde liberalizm, muhafazakarlık kavramları üzerinde<br />
durulmuştur. Kapitalizmle beraber ortaya çıkan klasik liberalizmin devlet, piyasa ve<br />
birey açısından ortaya koyduğu unsurları ve liberalizmin klasik anlayıştan kurtularak<br />
sosyal liberalizm ve yeni liberalizme dönüşüm süreci açıklanmıştır. Muhafazakarlığın<br />
geleneksel anlayıştan yeni muhafazakarlığa geçiş aşaması da kitabın ikinci bölümünde<br />
ortaya konmaktadır. Kitabın üçüncü bölümünde yeni liberalizmin temel unsurları<br />
üzerinde durulmuştur. Yeni liberalizmin demokrasi, adalet, eşitlik ve piyasaya devlet<br />
müdahalesinin sorunu irdelenmiştir. Kitabın dördüncü, beşinci bölümlerinde Keynesci<br />
refah devleti anlayışının ortaya çıkışı ve zaman içerindeki dönüşümü vurgulanmaktadır.<br />
Altıncı, yedinci ve sekizinci bölümlerde ise İngiltere’deki, Amerika Birleşik<br />
Devletleri’ndeki ve Türkiye’deki liberalizmin uygulama şekilleri üzerinde durulmuştur.<br />
Sonuç olarak yazar geniş bir literatür taraması yaparak kapitalizmin ideolojisi<br />
olan liberalizmin dönüşüm sürecini irdelerken, liberalizmin uygulamaları olan<br />
Reaganizm’i, Thatcherizm’i ve Özalizm’i örnek olarak ele almıştır. Çalışma sosyolojik<br />
boyutunun yanında siyasal ideolojilerin anlaşılması, iktisadi hayattaki dönüşümlerin<br />
vurgulanması açısından da değişik ilgi alanlarına sahip birçok okuyucuya<br />
ulaşabilecektir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
287<br />
DEVLET VE POLİTİKA ALANINDA, EKONOMİ BİLİMİ VE İŞ<br />
DÜNYASINDA, TOPLUMDA VE DÜNYA GÖRÜŞÜNDE YENİ<br />
GERÇEKLER<br />
Peter F. Drucker. (Çeviren: Birtane Karanakçı). Ankara: Türkiye İş<br />
Bankası Kültür Yayınları, 1994, 4.Baskı, 270 sayfa. ISBN: 975-458-<br />
041-3. Yayıncı Adresi: Tisamat Basım Sanayi- ANKARA.<br />
Tanju ÇOLAKOĞLU <br />
G<br />
ünümüzde pek çok farklı görüş ve ilgi alanına sahip kişilerce guru olarak kabul<br />
edilen Peter Drucker bu kitapta hızla değişen dünyada “yarını göz önünde<br />
tutarak bugün yapmamız gerekenler” üzerine gündem belirleme girişimi<br />
yapılmaktadır. Kitap, isminden de anlaşılacağı üzere geniş bir ilgi alanı yelpazesi<br />
üzerine fikirleri içermektedir ki bu yazarın kendisi tarafından da “iddialı” olarak<br />
değerlendirilmektedir. Bununla birlikte yine yazarın belirttiği çeşitli nedenler yüzünden<br />
kimilerine göre de yeterince iddialı bulunmayabilir.<br />
Genel başlıklarına bakılacak olursa siyasi gerçekler; devlet ve siyasi süreç;<br />
ekonomi, ekoloji ve ekonomi bilimi; yeni bilgi toplumu; sonuçta dahil olmak üzere<br />
çeşitli bölümler bulunmaktadır. Bunların altında konu başlıkları bulunmaktadır ki<br />
yazarında içinde bulunduğu kültürden örneklemelerin bulunduğu neden sonuç ilişkisi ile<br />
bağlanmış kronolojik sırada konu başlıkları ile kitaba giriş yapılmıştır. Çeşitli akımları<br />
ortaya koyan, gelişimini sağlayan ya da hatalarını ortaya koyan düşünce adamları ve<br />
olaylar etraflıca açıklanarak olumlu ve olumsuz olarak değerlendirilebilecek gelişmeler<br />
temellendirilmiştir. Karşılaştırmalar şeklinde yapılan değerlemelerin farklı kültürler (<br />
Japonya ile Amerika gibi ) ve bu kültürlere ait bireyler arasında yapılması ile kültürel<br />
görecelilikten kaynaklanan yanılsamaların önüne geçilmesinin yanı sıra yine bazı<br />
örneklemelerde ise kültürel farklılıkların etkisinin ortaya konması amaçlanmıştır.<br />
Gelişimin sürekliliğinin ve değişimin sürekli olarak yeni paradigmaların<br />
oluşumunda etkili olduğunu savunulan kitapta tüm sorunların olduğu gibi tüm<br />
çözümlerinde kısa vadeli anlam taşıdığı belirtilmektedir. Her dönemin kendine ait<br />
sorunlarının bulunmasının yanı sıra bu sorunları çözmeye veya en azından anlamaya<br />
yönelik düşünce ve çözüm yollarının gelişim adına iyi bir başlangıç bir basamam teşkil<br />
etmelerinin yanında pek çoğunun süreklilik gösteremediği vurgulanmaktadır. Bunun<br />
sebebi gelişen çevrenin getirdiği yeni bakış açıları ve yeni gerçeklerdir. Fikirler sadece<br />
daha yenilerin oluşturulması için bir araç olarak değerlidir ve yeni fikirlerin oluşumu ile<br />
yerlerini bu yeni fikirlere bırakırlar. “En iyi, iyinin düşmanıdır” ifadesinde de<br />
belirtildiği mutlak bir iyiliğin uzun vadede gözlemlenmesi daha iyiyi bulmaya yönelik<br />
sürekli arayışın neticesinde uygulamada çok fazla olanaklı değildir.<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İ.İ.B.F., Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, Arş.<br />
Gör.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
288<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Kitabın “ bir Amerikalı tarafından Amerika Birleşik Devletlerinde kaleme alınmış<br />
olması” yazarın da belirttiği gibi eserin içeriğini Amerika’ya özgü konularla<br />
sınırlamamakla birlikte, tarihsel gelişim üzerindeki etkilerin değerlendirilmesi ve<br />
örneklemelerde yoğunluk ulus etkisini gösterir yöndedir. Bununla birlikte gerçekçilik<br />
adına eleştirel değerlendirmelere yer verilmiştir.<br />
Kitapta yeni gerçekliklerin oluştuğu yeni dönemlerin ayırımını sağlayan tarihsel olaylar<br />
tarihsel bir sınır çizgisi olarak kabul edilmiştir. Bu olaylar gerçekleştiği dönemlerde<br />
fazla dikkat çekmemekle birlikte ortaya koydukları etkileri sebebi ile zaman içerisinde<br />
fark edilir nitelik kazanmaktadır. Yeni gerçekliklerin dünyasında artık ülkeler için<br />
kurtuluş toplumsal mutluluğun sağlanması, iman yoluyla kurtuluş veya siyasi<br />
ideolojinin yaygınlaştırılmasına yönelik ilkelerin benimsetilmesi ile değil rekabette güç<br />
kazanma yolu ile gerçekleşmektedir. Güç artık savaş yolu ile değil fayda sağlamak için<br />
ılımlı ilişkiler geliştirerek sağlanmaktadır. Günümüzde artık çıkar gurupları<br />
farklılıklarını yitirmeleri neticesinde toplumsal sınıflar ortadan kalkmaktadır. Bunun<br />
neticesinde ise sınıf bilinci, siyasi bütünleşme gibi kavramlar önemini yitirmiştir. Yine<br />
bir zamanların süper gücü olan Rus İmparatorluğun yıkılması ile süper güç kavramı<br />
ortadan kalkmış ve çift kutuplu dünya olgusu da sona ermiştir. Soğuk savaş dönemi<br />
olarak devam eden dönemde artan silahlanmanın geçmişte sanıldığının aksine savaşların<br />
kazanılması için üstünlük sağlamadığının ve dolayısı ile savaşlar yolu ile ekonomik güç<br />
sağlanacağına dair beklentinin yanlış olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekte silahlanma tam<br />
tersine bu alanda harcama yapan ülkeler için ekonomik bir külfet haline gelmiştir.<br />
Devletten beklentilerin sorgulandığı dönemlerdeki yaklaşımın eleştirilmesi ile devletin<br />
“yapabilecekleri nelerdir?” sorusunun gündeme gelmesi ile devletin sınırları kavramı<br />
ortaya kondu. Devlet kavramı gelişen rekabet ortamında artık kaynaklarını akılcı<br />
kullanmak zorunda kalmaktadır. En nihayetinde devlette her şeye yetebilecek sınırsız<br />
bir güce sahip değildir. Çağımızda devletler gerek yönetim konusundaki başarısızlık<br />
olasılılarından kaçınmak için (batan kamu kuruluşları), gerek sınırlı gelir kaynaklarının<br />
doğru olarak değerlendirmek için, gerekse devletin gelir yaratma sınırlarının anlaşıldığı<br />
için özelleştirme yoluna gitmektedir. Devlet ancak tekel olduğu sürece bir etkinlikte<br />
olumlu gelişim sergilemektedir. Bunun tersi durumlarda ise özelleştirme tercih<br />
edilmelidir. Devletin moral ya da ekonomik bir değer olduğu konusundaki<br />
değerlendirme söz konusu olduğunda ise devletin yaptığı her şeyin moral niteliği gereği<br />
mutlak sayıldığına dair görüşün genel geçer olmadığı gözlenmektedir. Devlet gözetmek<br />
zorunda olduğu kesimler sebebiyle tekel olabileceği bazı “uygun koşullar” da dahi iş<br />
yürütememektedir. Bu kolay ve zor etkinlikler olarak bir sınıflandırmayı beraberinde<br />
getirmektedir. Devlet aynı zamanda paranın satın alamayacağı bir takım moral değerleri<br />
vatandaşlarına sunmaktadır. Burada sosyal politikaların fayda maliyet açısından<br />
değerlendirilmesini gerekmektedir. Vergiler sosyal ve ekonomik alanda en az yan etkiye<br />
yol açarak gelir yaratma amacını taşımaktadır. Bununla birlikte Pareto’ya göre devlet<br />
gelir dağılımını etkili bir şekilde değiştiremez. Yine Oliver Wendell Holmes:<br />
“vergilendirme gücü, yok etme gücüdür” yaklaşımını savunmaktadır. Gelir dağılımı<br />
etkileyebilecek tek devlet politikası olarak enflasyon görülmektedir ancak buda<br />
verimliliği büyük ölçüde yok etmektedir.<br />
Çoğulcu toplum çoğulcu kuruluşları da beraberinde getirmiştir. Bu kuruluşlar gücünü<br />
ilgi odağının dar olmasından almaktadır. Amerika örneğinde de görüldüğü gibi<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
289<br />
ırkçılığın giderilmesine yönelik uygulamalar etil anlamda başarı kazanırken eğitim<br />
alanında bir zayıflama gözlemlenmektedir. Birilerinin emri altında çalışan işçi<br />
kavramının yerini bir kuruluş için çalışan görevli kavramı almıştır. Sosyal sorumluluk<br />
uygulamaları açısından bakıldığında sınır kendi işlevini yerine getirmeyi engelleyip<br />
engellemediği olmalıdır. Topluluğa karşı sorumluluklar açısından bakıldığında<br />
işletmeler kurumsal paydaşlarına karşı olan borçları sebebi ile öncelikli olarak<br />
devalılığını sağlamak ve rekabet avantajı sağlamakla yükümlüdür. Önceliği başka<br />
konulara verme hakkı yoktur. Kuruluşlar halkın desteğini sürekli kılmak için ekonomik<br />
menfaatlerinin yanı sıra ülkeye ait menfaatleri de korumak zorundadır. Öte yandan<br />
eğitim gibi politize olma riski dolayısıyla politikacıların eline bırakılamayacak<br />
konularda mevcuttur. Günümüzde toplumlar küçük kitlelerin güdümünde idare<br />
edilmektedir. Siyasi liderlerden artık etki sahibi olabilmeleri adına beklenen belli bir<br />
programla desteklene bir karizmaya sahip olmalarıdır.<br />
Günümüzde artık ulusal ekonomilerin yerini dünya ekonomisi almaktadır. Uluslar aşırı<br />
ekonomileri biçimlendiren ve iten para akışıdır. Bu akış geleneksel ekonomik<br />
rasyonellik ile birebir örtüşmeyen kendi dinamiklerine sahiptir. Bu ortamda artık süper<br />
güçler yoktur, küresel rekabet vardır. Buna göre tamamlayıcı ticaret ortaklık kurmayı<br />
hedeflerken, rekabetçi ticaret müşteri yaratmayı hedefler, saldırgan ticaret ise bir<br />
sanayiye egemen olmayı amaçlar. Uluslararası işletmelerin çoğalması ile birlikte uluslar<br />
arası ekolojide önem kazanmıştır. Üretim ölçeğinin artışı ile ekolojik zararda büyük<br />
ölçekli çözümleri gerektirir hale gelmiştir. Kalkınmanın sağlanması için geçmiş<br />
boyunca uygulan politikalar içinde uzun vadede yarar getirenlere bakıldığında<br />
maliyelerin düşürülmesinin değil eğitimin arttırılması ile verim ve kalitenin<br />
artırılmasının sonuç getirdiği gözlemlenmektedir.<br />
Değişim ile birlikte dünya ekonomisi getirdiği yenilikler açısından istatistiğe dayalı<br />
sistemlerin matematiğine uymaz bir hal aldı. Karmaşık sistemler kelebek etkisi ile<br />
açıklanmaktadır ve bu sistem için dışsal etken olma durumu söz konusu değildir. Her<br />
şey sisteme etki etmesi sebebiyle sistemin bir parçasıdır. Öte yandan kontrol dışı olma<br />
yönüyle “hava” ya benzetilen ekonomi anlayışındansa “iklim” yaratan politikalar tercih<br />
edilmektedir. Buda kontrol edilemeyen durumlar için yönlendirme çözümü olarak ifade<br />
edilebilir.<br />
Yeni bilgi toplumu açısından bakıldığında ise ticaret sonrası toplumlardaki en büyük<br />
değişim bilgi işçilerinin sayısındaki büyük artıştır. İş yeri artık sadece çalışılan yer<br />
konumundadır. Bilgi işçisi için bağımlılık söz konusu değildir. Eğitim artık sınıflar arası<br />
geçişe imkan vermektedir. Sanayi işçilerinin bir zamanlar büyük bir hızla yükselmesinin<br />
sağlayan bilgi yine mavi yakalıların düşüşünü de sağlayan etken olmuştur. Eğitim<br />
üstünlüğünü kazanamayan işçi kesimi istenmeyen 2.sınıf yurttaş konumuna gelmiş ve<br />
daha önce yüksek gelir için sendikalaşma yeterli olurken gücünü yitirmektedir. Bu arada<br />
yükselen değer ise üçüncü sektör olmuştur. Üçüncü sektörle birlikte gönüllüler<br />
kavramının yerini ücret almayan görevliler kavramı almıştır. Etkili yurttaşlı kavramı<br />
önem kazanmıştır. Kuruluşlar için verilerin enformasyona dönüşme sürecinin başlaması<br />
ile birlikte karar süreçleri, yönetim yapısı ve işlerini gördürme biçimi değişmeye başlar;<br />
kuruluşun yapısı değişir. Uzman ihtiyacı artar.<br />
Yönetimin çok hızlı ilerleyen gelişimine bakıldığında yöneticilerin buna ayak<br />
uydurmakta zorlandığı gözlemlenmektedir. Yönetim global bir ekonomi yaratmasının<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
290<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
yanı sıra kendiside hızla değiştiği için çoğu yönetici tarafından dahi tam olarak<br />
anlaşılamadığı için karşılaşılan sorunlara tanı koymada zorluklarla karşılaşılmıştır.<br />
Gerçekte sorunlar yönetimin kendi başarı veya başarısızlığından kaynaklanmaktadır.<br />
Frederic Taylor’un da belirttiği gibi “daha çok çalışma” yerini “daha akıllıca çalışma”<br />
ya bırakıyordu. Siemens firmasının 1867de üniversitede yetişmiş ilk mühendisi işe<br />
almasını takip eden süreçte 1.Dünya Savaşına kadar 5 bölüm oluşturuldu (uzman<br />
departmanlaşma). Yönetim bütün dünyada sosyal bir işlev haline geliyordu. Bu arada<br />
girişimcilik ve yenilenme bir disiplin olarak ortaya çıkmaktaydı. Bu yönde fazla çalışma<br />
yapılmamasının sebebi ise yönetim anlayışının yeni ve farklı olanları yenilemekten çok<br />
mevcutları iyi yönetme eğiliminde olmasıdır. Sonuç olarak yönetim beşeri bir bilimdir.<br />
Bilgi toplumun gereklilikleri toplumun tüm üyelerinin öğrenmeyi öğrenmesini gerekli<br />
kılmaktadır. Artık okuryazarlık temel bilgisayar becerilerini de kapsar hale gelmiştir.<br />
Ticaret sonrası bilgi toplumu, öğrenmenin sürekli olduğu ve insanların ikinci meslekler<br />
edindiği bir toplumu ifade etmektedir. Eski Latince bir sözde de söylendiği gibi “okul<br />
için değil, hayat için öğreniniz”. Eğitim sistemine bakıldığında ise öğrencilerden<br />
beklenen hep zayıf yönlerinin düzeltmesi şeklinde olmuştur; öte yandan iş dünyasında<br />
performans zayıflıklar üzerine kurulmaz, aksine ancak güçlü yönler üzerine kurulur.<br />
Bilgi toplumunda eğitim moral değerlerin verilmesini içermelidir çünkü bu ileride iş<br />
dünyasında ihtiyaç duyacağı etik ve ahlaki değerleri geliştirmede yardımcı olacaktır.<br />
Eğitim sınıf farklılıkların giderme gibi yönleriyle sosyal amaçlar taşımakla birlikte<br />
günümüzde hala eğitimin toplum geneline yayılma konusundaki yetersizlikler sebebi ile<br />
sınırlı kalmaktadır. Eğitim ürünü olan eğitimli insan yoluyla ekonomiyi ateşleyip<br />
topluma biçim verir. Öğretme siteminden öğrenmeye doğru kayıldığı bu dönemde<br />
öğrenmenin kişisel algılamalardaki farklılıklar nedeniyle görecelilik gösterdiği<br />
anlaşılmıştır. Bireylere özgü eğitim, iletişimin aracı olan mesajlarda ünik kodları gerekli<br />
kılmaktadır. Öğretmenlerin kalabalık sınıfta bunu yapabilmek için her öğrenci ile tek<br />
tek uğraşabilmesi mümkün değilken bilgisayar sayısız deneme için hep hazır<br />
beklemektedir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
291<br />
EN SON KİTAPLAR /<br />
Recent Books<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
292 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
293<br />
EN SON KİTAPLAR<br />
Recent Books<br />
Canan Öykü DÖNMEZ KARA<br />
Ebru KANYILMAZ<br />
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
ALTIN SORULAR KAMU<br />
MALİYESİ TÜRK VERGİ<br />
SİSTEMİ VERGİ HUKUKU<br />
C. Doğruyol<br />
2007, 582 sayfa, ISBN<br />
9756331507, Türkçe, Savaş<br />
Yayınları, İstanbul<br />
AMAN PİYASALAR<br />
E. Ahmet Tonak<br />
2007, 232 sayfa, ISBN 9944115216,<br />
Türkçe, Kalkedon Yayınları,<br />
İstanbul<br />
AMERİKAN GÜCÜNE<br />
TARİHSEL BİR YAKLAŞIM:<br />
KÜRESEL REKABET VE ABD<br />
Çetin Öngün<br />
2007, 176 sayfa, ISBN<br />
9944135368, Türkçe,1.baskı,<br />
Akis Kitap, Ankara<br />
AVRUPA BİRLİĞİ UYUM<br />
SÜRECİNDE TÜRKİYE'DE<br />
ÇEVRE POLİTİKALARI<br />
Nuran Talu<br />
2007, 198 sayfa, ISBN<br />
9944891770, Türkçe, ÇMO -<br />
Çevre Mühendisleri Odası<br />
Yayınları, İstanbul<br />
AVRUPA'DA MÜLTECİ<br />
OLMAK<br />
Suat O. Şenocak<br />
2007, 232 sayfa, ISBN 9944143073,<br />
Türkçe, Ozan Yayıncılık, İstanbul<br />
BANKACILIK VE FİNANSAL<br />
TERİMLER SÖZLÜĞÜ<br />
Y. Haluk Aytekin<br />
2007, 915 sayfa , ISBN<br />
9944341622, Türkçe, Palme<br />
Yayıncılık, Ankara<br />
BİLGİ ÇAĞINDA TÜRK<br />
KAMU YÖNETİMİNİN<br />
YENİDEN<br />
YAPILANDIRILMASI - II<br />
Ahmet Nohutçu, Asım Balcı<br />
2007, 397 sayfa, ISBN<br />
9752956094, Türkçe, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
294<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
BİLİM SOSYOLOJİSİ<br />
Ufuk Özcan, Ertan Eğribel<br />
2007, 905 sayfa, ISBN<br />
9759173530, Türkçe, Kitabevi<br />
Yayınları, İstanbul<br />
BİLİM VE PAZARLAMA<br />
Abdurrahman Tansu Say<br />
2007, 334 sayfa, ISBN<br />
9789752956483, Türkçe, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
BİLİŞİM EKONOMİSİ VE E-<br />
TİCARET<br />
2007, Türkçe, Maliye Hesap<br />
Uzmanları Derneği, İstanbul<br />
BİR<br />
İKTİSATÇININ<br />
ENTELLEKTÜEL PORTRESİ<br />
Ahmed Güner Sayar<br />
2007, 480 sayfa, ISBN<br />
9754376715, Türkçe, Ötüken<br />
Neşriyat, İstanbul<br />
BUGÜNÜN DÜNYASINI<br />
ANLAMAK İÇİN YENİ BİR<br />
PARADİGMA<br />
Olcay Kunal,Alain Touraine<br />
2007, 300 sayfa, ISBN 9750813122,<br />
Türkçe, Yapı Kredi Yayınları,<br />
İstanbul<br />
ÇALIŞMA SOSYOLOJİSİ<br />
Serkan Güzel<br />
2007, 296 sayfa, ISBN<br />
9944116466, Türkçe, Literatür<br />
Yayınları, İstanbul<br />
ÇEVRENİN<br />
İMPARATORLUĞU RUSYA<br />
VE DÜNYA SİSTEMİ<br />
Esin Soğancılar, Boris Kagarlitsky<br />
Çeviren: Esin Soğancılar<br />
2007, 500 sayfa, ISBN<br />
9944931403, Türkçe, Phoenix<br />
Yayınevi, İstanbul<br />
DEMOKRASİ VE POLİTİKA -<br />
HUKUK YÖNETİM VE<br />
İKTİSAT ÜZERİNE<br />
Ayşegül Mengi<br />
2007, 486 sayfa, ISBN<br />
9755335582, Türkçe, İmge<br />
Kitabevi Yayınları, İstanbul<br />
DIŞ TİCARETE GİRİŞ<br />
Ayşegül Atabey, Taha Bahadır<br />
Saraç, Abdülkadir Develi<br />
2007, 385 sayfa, ISBN<br />
9944771429, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
DİRİLİŞİN EŞİĞİNDE<br />
SENDİKALAR<br />
Sayım Yorgun<br />
2007, Ekin Kitabevi Yayınları,<br />
Bursa<br />
DUYGUSAL<br />
ZEKA<br />
YÖNETİCİSİ<br />
David R. Caruso,Peter<br />
Salovey,Hale Kayra<br />
Çeviren: Hale Kayra<br />
2007, 360 sayfa, ISBN<br />
9944098519, Türkçe, Crea<br />
Yayıncılık, İstanbul<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
295<br />
DÜNYA<br />
ÇATIŞMA<br />
BÖLGELERİ<br />
Kemal İnat, Burhanettin Duran,<br />
Muhittin Ataman<br />
2007, 754 sayfa, ISBN<br />
9755916170, Türkçe, , Nobel<br />
Yayın Dağıtım, Ankara<br />
DÜNYADAN ÇİZGİLERLE ATATÜRK<br />
Orhan Koloğlu<br />
2007, 176 sayfa, ISBN 9944338303, Türkçe,<br />
Erko Yayıncılık, İstanbul<br />
EĞRETİ KAMUSALLIK<br />
Ali Ekber Doğan<br />
2007, 288 sayfa, ISBN<br />
9750504785, Türkçe, İletişim<br />
Yayınları, İstanbul<br />
EKONOMİDE HIZLI<br />
BÜYÜME VE BALON DÜNYA<br />
EKONOMİSİNDE ABD'NİN<br />
YERİ<br />
Robert Brenner, Bilge Akalın<br />
Çeviren: Bilge Akalın<br />
2007, 428 sayfa, ISBN<br />
9750505508, Türkçe, İletişim<br />
Yayınları, İstanbul<br />
EKONOMİK PSİKOLOJİ<br />
Hasan Günaydın<br />
2007, 399 sayfa, ISBN 9944995184,<br />
Türkçe, Elit Yayınları, İstanbul<br />
EN ETKİN 50 ŞİRKET<br />
Howard Rothman<br />
2007, 392 sayfa, ISBN<br />
9752542082, Türkçe, Neden<br />
Kitap, İstanbul<br />
ENDÜSTRİYEL KLİNİK<br />
PSİKOLOJİ VE İNSAN<br />
KAYNAKLARI YÖNETİMİ<br />
Tarık Solmuş<br />
2007, 419 sayfa, ISBN<br />
9752956773, Türkçe, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
ETKİLEŞENLER<br />
Mahmut Arslan<br />
2007, 139 sayfa, ISBN<br />
9944931292, Türkçe, Phoenix-<br />
Türkçe Yayınları, İstanbul<br />
EURO-DOLAR SAVAŞI<br />
KURBANI İKİ ÜLKE: ABD VE<br />
İRAN<br />
Yaşar Onay<br />
2007, 256 sayfa, ISBN<br />
9752541674, Neden Kitap,<br />
Türkçe, İstanbul<br />
FAYDACI AKLIN ELEŞTİRİSİ<br />
Alain Caille<br />
2007, 184 sayfa, ISBN 9750504853, Türkçe,<br />
İletişim Yayınları, İstanbul<br />
FİNANCİAL<br />
ACCOUNTİNG/FOR NON-<br />
PROFESSİONAL USERS<br />
Nuray Ergül<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
296<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
2007, 200 sayfa, ISBN 9752957077,<br />
İngilizce, Beta Basım Yayım, İstanbul<br />
FUTBOL VE KÜRESELLEŞME<br />
Pascal Boniface<br />
2007, 204 sayfa, ISBN<br />
9756690642, Doğuş Grubu<br />
İletişim Yayıncılık, Türkçe,<br />
İstanbul<br />
GENEL İŞLETMECİLİK<br />
BİLGİLERİ<br />
Doğan Yaşar Ayhan, Doğan<br />
Tuncer, Demet Varoğlu<br />
2007, 432 sayfa, ISBN<br />
9756325667, Türkçe, Siyasal<br />
Kitabevi, Ankara<br />
GÜÇLÜ VE ZAYIF DEVLET<br />
TARTIŞMALARI<br />
BAĞLAMINDA TÜRKİYE<br />
Gülise<br />
Gökçe<br />
2007, 235 sayfa, ISBN<br />
9758867981, Türkçe, Çizgi<br />
Kitabevi Yayınları, Konya<br />
GÜNCEL EKONOMİK<br />
SORUNLAR DÜNYA<br />
EKONOMİSİ<br />
Kollektif<br />
2007, 145 sayfa, ISBN<br />
9750404320, Literatür Yayınları<br />
İDEALİST ÖĞRETMEN<br />
Recep Duymaz<br />
2007, 131 sayfa, ISBN<br />
9944997263 Türkçe, 3F Yayınları,<br />
İstanbul<br />
İHRACAT TEŞVİKLERİ /<br />
TEORİDE VE UYGULAMADA<br />
Hüseyin Önder, Mustafa Durman<br />
2007, 116 sayfa, ISBN 9752530982, Türkçe,<br />
Aktüel Yayınları, İstanbul<br />
İKTİSADİ DÜŞÜNCE TARİHİ:<br />
MODERN İKTİSADIN İNŞASI<br />
Mark Skousen<br />
2007, 535 sayfa, ISBN 9756877677, Türkçe,<br />
Adres Yayınları, Ankara<br />
IMF GÖZETİMİNDE ON<br />
UZUN YIL 1998-2008<br />
Bağımsız Sosyal Bilimciler<br />
2007, 160 sayfa, ISBN<br />
9944122009, Yordam Kitapları,<br />
Türkçe, İstanbul<br />
İNNOVASYONEL SATIŞ<br />
Ahmet Levent Önel<br />
2007, 136 sayfa, ISBN 9944969314,<br />
Türkçe, Kaizen Yayınları, İstanbul<br />
İNSAN KAYNAKLARI<br />
TERİMLERİ SÖZLÜĞÜ<br />
Editör: Ali Dervişoğlu<br />
2007, 460 sayfa, ISBN<br />
9756267806, Türkçe, Değişim<br />
Yayınları, İstanbul<br />
İSRAİL SİYONİZM VE<br />
ORTADOĞU<br />
James Petras, Robin Eastman<br />
Abaya<br />
2007, 230 sayfa, ISBN<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
297<br />
9944572497, Türkçe, Kalkedon<br />
Yayınları, İstanbul<br />
IRAK İŞGALİNİN PERDE<br />
ARKASI<br />
Rupe, Alaz Pesen,Buket Dabancalı<br />
2007, 160 sayfa, ISBN<br />
9944122092, Türkçe, Yordam<br />
Kitapları, İstanbul<br />
İŞLETME BÜTÇELERİ<br />
Vasfi Haftacı<br />
2007, 272 sayfa, ISBN<br />
9752954871, Türkçe, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
İŞLETMELERDE DAVRANIŞ<br />
İlhan Erdoğan<br />
2007, 576 sayfa, ISBN<br />
9789759828, Türkçe, Kişisel<br />
Yayınları, İstanbul<br />
İŞLETMELERDE MUHASEBE<br />
BİLGİSİ VE ŞİRKET<br />
DEMOKRASİSİ<br />
Orhan Çelik<br />
2007, 196 sayfa, ISBN<br />
9756325735, Türkçe, Siyasal<br />
Kitabevi, Ankara<br />
İŞLETMELERDE ÜCRET<br />
YAPISININ<br />
OLUŞTURULMASI VE BİR<br />
UYGULAMA<br />
Ahmet Cevat Acar<br />
2007, 340 sayfa, ISBN<br />
9750404207, Türkçe, Literatür<br />
Yayınları, İstanbul<br />
İYİ SATICI OLMAK<br />
Hakan Okay<br />
2007, 185 sayfa, ISBN 9944383592,<br />
Türkçe, Mediacat Yayınları, İstanbul<br />
JEOPOLİTİK YAZILAR<br />
Yılmaz Tezkan<br />
2007, 220 sayfa, ISBN<br />
9757737414, Türkçe, Ülke<br />
Kitapları, İstanbul<br />
KAMU EKONOMİSİ ANALİZİ<br />
Hülya Kirmanoğlu<br />
2007, 283 sayfa, ISBN<br />
9752957596, Türkçe, Beta Basım<br />
Yayım, İstanbul<br />
KAMU ÖZEL KESİM YAPISI VE<br />
İLİŞKİLERİ<br />
Kadir Bayraktar, Mehmet Altınöz<br />
2007, 210 sayfa, ISBN<br />
9944770804, Türkçe, 2.baskı,<br />
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
KAMU YÖNETİMİ<br />
Şinasi Aksoy, Yılmaz Üstüner<br />
2007, 556 sayfa, ISBN<br />
9944771221, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
KAMU YÖNETİMİ SORU KİTABI<br />
Kollektif<br />
2007, 583 sayfa, ISBN<br />
9944322867, Türkçe, Arıkan<br />
Basım Yayım Dağıtım, İstanbul<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
298<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
KAMU YÖNETİMİNİN<br />
YAPISAL VE İŞLEVSEL<br />
SORUNLARI<br />
M. Akif Çukurçayır,Gülise Gökçe<br />
2007, 502 sayfa, ISBN<br />
9758867974, Türkçe, Çizgi<br />
Kitabevi, Konya<br />
KAPALI İKTİSAT<br />
Selim İleri<br />
2007, 77 sayfa, Türkçe, ISBN<br />
9944999924, Notos Yayın,<br />
İstanbul<br />
KAYIT DIŞI EKONOMİ<br />
Ufuk Bakkal<br />
2007, 206 sayfa, ISBN<br />
9756463949, Türkçe, Derin<br />
Yayınları, İstanbul<br />
KAYITDIŞI EKONOMİ VE<br />
SİYASAL TERCİHLER<br />
Ömer Faruk Çolak<br />
2007, 95 sayfa, ISBN<br />
9944771177, Türkçe, 1.baskı,<br />
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
KENT VE PLANLAMA<br />
GEÇMİŞİ KORUMAK<br />
GELECEĞİ TASARLAMAK<br />
Ayşegül Mengi<br />
2007, 504 sayfa, ISBN<br />
9755335551, Türkçe, İmge<br />
Kitabevi Yayınları, İstanbul<br />
KIBRIS'TA RUMLAR VADİSİ<br />
Kıvanç Galip Över<br />
2007, 240 sayfa, ISBN<br />
9789752561168, Türkçe, 1.baskı,<br />
Kaknüs Yayınları, İstanbul<br />
KİRLENMENİN BOYUTLARI<br />
Ersin Nazif Gürdoğan<br />
2007, 159 sayfa, ISBN<br />
9753550499, Türkçe, 3. Baskı, İz<br />
Yayıncılık, İstanbul<br />
KOBİ DOKTORU<br />
M. Rauf Ateş<br />
2007, 272 sayfa, ISBN<br />
9756218792, Türkçe, Hayat<br />
Yayınları, İstanbul<br />
KOPERNİK SENDROMU<br />
Henri Loevenbruck<br />
2007, 512 sayfa, ISBN<br />
9944321419, Türkçe, Karma<br />
Kitaplar, İstanbul<br />
KURUMLARIN DNA'SI<br />
İTİBAR VE YÖNETİMİ<br />
Turgut Karaköse<br />
2007, 148 sayfa, ISBN<br />
9944771142, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
KÜRESEL GÜÇ VE REFAH<br />
Muhittin Ataman<br />
2007, 284 sayfa, ISBN<br />
9789944771054, Türkçe, Nobel<br />
Yayın Dağıtım, Ankara<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
299<br />
KÜRESELLEŞEN PAZAR<br />
EKONOMİLERİ<br />
VE<br />
REKABET POLİTİKALARI<br />
Hasan Sabır<br />
2007, 94 sayfa, ISBN<br />
9944250030, Derin Yayınları,<br />
Türkçe, İstanbul<br />
KÜRESELLEŞME<br />
ÜZERİNE<br />
NOTLAR<br />
Oğuz Kaymakçı<br />
2007, 834 sayfa, ISBN<br />
9944771399, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
LATİN AMERİKA’DA<br />
DEVLET İKTİDARI VE<br />
TOPLUMSAL HAREKETLER<br />
James Petras,Henry Veltmeyer<br />
2007, 224 sayfa, ISBN<br />
9944115162, Türkçe,<br />
Kalkedon Yayınları, İstanbul<br />
LOBİCİLİK KAVRAMLARINA GİRİŞ<br />
Bilgehan Gültekin, Leyla Budak<br />
2007, 210 sayfa, ISBN<br />
9944771245, Türkçe, 1.baskı,<br />
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
KÜRESELLEŞME ULUS-<br />
DEVLET VE KAMU<br />
YÖNETİMİ<br />
Örsan Ö. Akbulut<br />
2007, 390 sayfa, Türkçe,<br />
TODAİE, Ankara<br />
MAHALLİ İDARELER-<br />
TEORİ-UYGULAMA-MALİYE<br />
Ahmet Ulusoy, Tekin Akdemir<br />
2007, 418 sayfa, ISBN<br />
9750204357, Türkçe, Seçkin<br />
Yayınevi, Ankara<br />
MEVLANA CELALEDDİN<br />
RUMİ'NİN İKTİSAT<br />
ANLAYIŞI<br />
Adem Esen<br />
2007, 200 sayfa, ISBN<br />
9750145001, Türkçe, Rumi<br />
Yayınları, İstanbul<br />
MODERN ULUSLARARASI<br />
İKTİSAT TEORİSİNİN<br />
KÖKENLERİ<br />
N. Emrah Aydınonat<br />
2007, 162 sayfa, ISBN<br />
9756325865, Türkçe, Siyasal<br />
Kitabevi, Ankara<br />
NİÇİN DAHA FAZLA<br />
BEKLEYEMEYİZ: KÜRESEL<br />
ISINMA VE İKLİM KRİZİ<br />
Ömer<br />
Madra<br />
2007, 384 sayfa, ISBN<br />
9789944916936, Türkçe, Agora<br />
Kitaplığı, İstanbul<br />
OSMANLI DEVLETİNDE<br />
MORATORYUM 1875-1881<br />
Mehmet Hakan Sağlam<br />
2007, 384 sayfa, ISBN<br />
9753332088, Türkçe, Tarih Vakfı<br />
Yayınları, İstanbul<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
300<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
OSMANLI<br />
İMPARATORLUĞU VE<br />
ETRAFINDAKİ DÜNYA<br />
Suraiya Faroghi<br />
2007, 377 sayfa, ISBN 978975651627,<br />
Türkçe, 1.baskı, Kitap Yayınevi, İstanbul<br />
PAZARLAMA ARAŞTIRMASI<br />
Tuncer Tokol<br />
2007, 160 sayfa, ISBN<br />
9944770698, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
SAĞLIK SEKTÖRÜNDE<br />
PERFORMANS YÖNETİMİ -<br />
TÜRKİYE ÖRNEĞİ<br />
Hamza Ateş, Harun Kırılmaz,<br />
Sabahattin Aydın<br />
2007, 498 sayfa, ISBN<br />
9944135504, Türkçe, Asil Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
SATIŞÇILARIN YÖNETİMİ<br />
Erdoğan Taşkın<br />
2007, 224 sayfa, ISBN<br />
9789944338578, Türkçe, Erko<br />
Yayıncılık, İstanbul<br />
SONA DOĞRU OSMANLI:<br />
OSMANLI EKONOMİSİ VE<br />
MALİYESİ ÜZERİNE<br />
YAZILAR<br />
Abdüllatif<br />
Şener<br />
2007, 195 sayfa, ISBN<br />
9750000911, Türkçe, 1. baskı,<br />
Birleşik Kitabevi, Ankara<br />
SOSYOLOJİ NOTLARI<br />
Nilgün Çelebi<br />
2007, 320 sayfa, ISBN<br />
9944474207, Türkçe, Anı<br />
Yayıncılık, İstanbul<br />
SUYUN STRATEJİK<br />
DALGALARI DÜNYAYI SU<br />
SAVAŞLARI MI BEKLİYOR?<br />
İsmail Kapan<br />
2007, 520 sayfa, ISBN<br />
9789944118200, Türkçe, Babıali<br />
Kültür Yayıncılığı, İstanbul<br />
TEMEL<br />
YÖNETİM<br />
BECERİLERİ /<br />
YÖNETİCİLER İÇİN PRATİK<br />
BİR REHBER<br />
Ali Durmuş, Brette McWorther<br />
Sember,Terrence J. Sember<br />
Çeviren: Ali Durmuş<br />
2007, 200 sayfa, ISBN<br />
9944098540, Türkçe, Crea<br />
Yayıncılık, İstanbul<br />
TİCARET HUKUKUNUN<br />
GENEL İLKELERİ<br />
Ayşe Nur Berzek<br />
2007, 170 sayfa, ISBN<br />
9789752954175, Türkçe, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
TOPLAM<br />
KALİTE<br />
YÖNETİMİ, KURAM,<br />
İLKELER, UYGULAMALAR<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
301<br />
Hasan<br />
Şimşek<br />
2007, 292 sayfa, ISBN<br />
9750203978, Türkçe, Seçkin<br />
Yayınevi, Ankara<br />
TOPLUMSAL İLETİŞİM<br />
Nurçay Türkoğlu<br />
2007, 323 sayfa, ISBN 9750161032,<br />
Türkçe, Kalemus Yayıncılık, İstanbul<br />
TOPLUMSAL YAPI VE<br />
DEĞİŞME KURAMLARI<br />
Alev Erkilet<br />
2007, 352 sayfa, Türkçe, Hece<br />
Yayınları, İstanbul<br />
TÜKETİCİLERİN<br />
BİLİNÇALTINI FETHETMEK<br />
İÇİN GERİLLA PAZARLAMA<br />
DEVRİMİ<br />
Jay Conrad Levinson , Paul R. J.<br />
Hanley<br />
2007, 182 sayfa, ISBN<br />
9789944383448, Türkçe,<br />
MediaCat Kitapları, İstanbul<br />
TÜRK DIŞ POLİTİKASI<br />
ÇALIŞMALARI<br />
CUMHURİYET DÖNEMİ İÇİN<br />
ULUSAL REHBER<br />
Engin Berber<br />
2007, 212 sayfa, ISBN<br />
9756176849, Türkçe, 1. baskı,<br />
İstanbul Bilgi Üniversitesi<br />
Yayınları, İstanbul<br />
TÜRK KAMU YÖNETİMİNDE<br />
KRİZ YÖNETİMİ<br />
Erdinç<br />
Filiz<br />
2007, 290 sayfa, Türkçe, Aktüel<br />
Yayınları, İstanbul.<br />
TÜRK MARKALARI 1. CİLT<br />
2007, 441 sayfa, ISBN<br />
9759829223, Reklamcılık Vakfı<br />
Yayınları, Türkçe, İstanbul<br />
TÜRK<br />
MUHASEBE<br />
STANDARTLARI VE<br />
UYGULAMALARI<br />
Ümit Gücenme Gençoğlu<br />
2007, 396 sayfa, ISBN<br />
9756392630, Türkçe, Türkmen<br />
Kitabevi, İstanbul<br />
TÜRK TURİZM SEKTÖRÜ<br />
VE UYGULAMALARI<br />
Kollektif<br />
2007, 245 sayfa, ISBN<br />
9789944730235, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Türkçe, Ankara<br />
TÜRK VERGİ SİSTEMİ<br />
Mehmet Arslan<br />
2007, 493 sayfa, ISBN<br />
9944771528, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
TÜRKİYE NASIL ZENGİNLEŞİR<br />
Arman Kırım<br />
2007, 304 sayfa, ISBN<br />
9789751412256, Remzi Kitabevi,<br />
Türkçe, İstanbul<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
302<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
TÜRKİYE’DE<br />
CUMHURİYETİN<br />
KURULUŞUNDAN<br />
GÜNÜMÜZE UYGULANAN<br />
KAMU POLİTİKALARI 1<br />
Levent<br />
Gökdemir<br />
2007, 360 sayfa, ISBN<br />
9789758969876, Türkçe, Detay<br />
Yayıncılık, Ankara<br />
TÜRKİYE’DE KIRSAL<br />
KALKINMA<br />
Muzaffer Bakırcı<br />
2007, 417 sayfa, ISBN 9944771207,<br />
Türkçe, Nobel Yayın Dağıtım,<br />
Ankara<br />
TÜRKİYE RUMLARI: ULUS - DEVLET<br />
ÇAĞINDAN KÜRESELLEŞME ÇAĞINA<br />
BİR AZINLIĞIN YOK OLUŞ SÜRECİ<br />
Samim Akgönül<br />
Çeviri: Ceylan Gürman<br />
2007, 440 sayfa, ISBN 9750505140,<br />
Türkçe, 1.baskı, İletişim Yayınları,<br />
İstanbul<br />
TÜRKİYE'NİN AVRASYA<br />
MACERASI<br />
Mustafa Aydın<br />
2007, 485 sayfa, ISBN<br />
9944771955, Türkçe, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
ULUSLARARASI<br />
İLİŞKİLERİ<br />
ANLAMAK<br />
Chris Brown,Kirsten Ainley<br />
Çeviren: Arzu Oyacıoğlu<br />
2007, 287 sayfa, ISBN 9944717037, Türkçe,<br />
Yayın Odası Yayınları, İstanbul<br />
ULUSLARARASI TİCARETE GİRİŞ<br />
Oğuz Kaymakcı, Nuri Avcı,<br />
Recep Şen<br />
2007, 568 sayfa, ISBN 9944771337,<br />
Türkçe, Nobel Yayın Dağıtım, Ankara<br />
ULUSLARARASI VE KÜRESEL<br />
PAZARLAMADA KÜLTÜREL<br />
ETKİLER<br />
Kenan Aydın<br />
2007, 290 sayfa, ISBN 9944771115,<br />
Türkçe, Nobel Yayın Dağıtım,<br />
Ankara<br />
VARSAYALIM Kİ İKTİSAT<br />
Vural Fuat Savaş<br />
2007, 167 sayfa, ISBN<br />
9789944771139, Türkçe, Nobel<br />
Yayın Dağıtım, Ankara<br />
VERGİ ÖZEL HUKUKU<br />
M. Kamil Mutluer<br />
2007, 380 sayfa, ISBN<br />
9756176894, Türkçe, İstanbul<br />
Bilgi Üniversitesi Yayınları,<br />
İstanbul<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
303<br />
YENİ SOĞUK SAVAŞ PUTİN,<br />
RUSYA VE AVRASYA<br />
Utku Yapıcı<br />
2007, 208 sayfa, ISBN<br />
9789750159220,<br />
1. baskı, Türkçe, Başlık Yayın<br />
Grubu, İstanbul<br />
YÖNETİM AÇISINDAN<br />
UYGULAMALI DENETİM EL<br />
KİTABI<br />
Adem Dursun<br />
2007, 164 sayfa, ISBN<br />
9752956223, Türkçe, Beta<br />
Yayınları, İstanbul<br />
2007, 200 sayfa, ISBN<br />
9944770835, Nobel Yayın<br />
Dağıtım, Ankara<br />
100 SORUDA EKONOMİ EL<br />
KİTABI<br />
Sadun Aren<br />
2007, 239 sayfa, ISBN<br />
9755335612, Türkçe, İmge<br />
Kitabevi Yayınları, İstanbul<br />
YÖNETİMDE YOLSUZLUK<br />
VE<br />
MÜCADELE<br />
STRATEJİLERİ<br />
Mürteza Hasanoğlu, Ziya Aliyev<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
304<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
ÖZETLER VE ANAHTAR<br />
KELİMELER /<br />
Abstracts and Keywords<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 305<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
306<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER<br />
ABSTRACTS AND KEYWORDS<br />
Başlık: BASKIYA KARŞI DİRENME BİÇİMİ<br />
OLARAK SİVİL İTAATSİZLİK VE<br />
MEŞRULUĞU SORUNU<br />
Yazar: Şeniz ANBARLI<br />
ÖZET: Baskıya karşı direnme hakkı çerçevesindeki tartışmalar;<br />
bu hakkın bir son çare hakkı olduğu ve pozitif hukukun bu<br />
hakkı ancak örtülü ifadelerle tanıdığı noktasında<br />
birleşmektedir. Bu genel çerçeve içinde; yasaya aykırılık,<br />
şiddetsizlik, açıklık ve eylem sonucundaki cezaya katlanma<br />
bilinci gibi unsurlarıyla, demokratik hukuk devletinin<br />
değerleriyle uyumluluğu görece örtüşen sivil itaatsizlik;<br />
sistemin tıkanma yaşadığı durumlarda siyasete katılmanın<br />
aracı olarak bir eylem biçiminde somutlaşırken, tarihi ve<br />
felsefi temelleri itibariyle de düşünsel bir birikimi<br />
yansıtmaktadır. Sivil itaatsizlikle ilgili temel tartışma,<br />
eylemin meşruluğu sorunudur. Yasaya aykırı eylem, adaleti<br />
sağlama niyeti taşımasına rağmen hukuk kapsamında<br />
tartışılamayacağı için, sivil itaatsizliğin meşruluğu, ancak<br />
sosyal olgudan hareketle olanaklıdır. Sosyolojik çerçevede<br />
meşruluk ise eyleminin haklılığının kamuoyu vicdanında<br />
karşılık bulabilmesi ölçüsünde söz konusu olabilir.<br />
Anahtar Kelimeler: Direnme hakkı, Meşruluk, Sivil<br />
İtaatsizlik, Şiddetsizlik.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
307<br />
Başlık: BİLGİ VE BİLGİ PAYLAŞIMININ İŞLETME<br />
PERFORMANSINA ETKİSİ ÜZERİNE BİR<br />
ARAŞTIRMA<br />
Yazarlar: Yavuz DEMİREL<br />
ÖZET: Bu çalışma, Türkiye’nin en büyük bankaları arasına<br />
giren, A bankasının bireysel/ticari hizmet veren merkez<br />
şubelerinde gerçekleştirilmiştir. Araştırmada, bilgi ve bilgi<br />
paylaşımının işletme performansına olan etkisi<br />
araştırılmıştır. Bu bağlamda araştırmada, banka çalışan ve<br />
yöneticilerinin bilgiye bakış açıları, bilgiyi kullanım<br />
düzeyleri, örgüt içi ve örgüt dışı bilgi paylaşımının işletme<br />
performansı ile olan ilişkinin yönü incelenmiş ve bu<br />
boyutların işletme performansı üzerine olan etkisi ortaya<br />
konulmuştur.<br />
Anahtar Kelimeler: Bilgi, Bilgi Paylaşımı ve İşletme<br />
Performansı.<br />
Başlık: ÖĞRENEN ÖRGÜTLER: YÜKSEK ÖĞRENİM<br />
KURUMLARININ ÖĞRENEN ÖRGÜT OLMASI<br />
Yazar: Güney ÇETİN GÜRKAN<br />
ÖZET: Günümüzde örgütler aynı alanda faaliyet gösterdikleri<br />
rakiplerinden üstün olmak için bir takım özellikleri<br />
bünyelerinde bulundurmak zorundadırlar. Bu örgütlerin<br />
çalışanları sürekli öğrenme kavramını benimsemeli ve<br />
örgütün gelişimi için kendi gelişimlerinin bir zorunluluk<br />
olduğunu idrak etmelidirler. Öğrenme kavramı, örgüt<br />
düzeyinde, vizyonlar, stratejiler ve bilgi aktarımı ile<br />
ilgilidi; bireysel düzeyde ise daha çok bilgi kazanmak,<br />
anlamak ve becerilerle ilgilidir. Bu iki düzeyin öğrenen<br />
örgütle birebir bağlantısı vardır. Üniversitelerin de diğer<br />
örgütler gibi değişime ve bunu kolayca gerçekleştirebilmek<br />
için de öğrenen örgüt olmaya ihtiyacı vardır. Üniversiteler<br />
tam anlamıyla bir öğrenen örgüt olamamıştır fakat yapısı<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
308<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
itibariyle öğrenen örgüt olmasını sağlayacak bazı<br />
faaliyetler mevcuttur.<br />
Anahtar Kelimeler: Öğrenen Örgüt, Örgütsel Öğrenme,<br />
Yüksek Öğrenim Kurumu, Üniversite.<br />
Başlık: MUHASEBE FİNANSMAN ANABİLİM DALI DERSLERİNİN<br />
ANLATILMA VE ALGILANMA DÜZEYLERİNİN İRDELENMESİ:<br />
KSÜ İİBF ÖRNEĞİ<br />
Yazarlar: Mahmut YARDIMCIOĞLU<br />
ÖZET: Bu çalışma ile Muhasebe ve Finansman Anabilim Dalı<br />
derslerinin öğretim elemanları ve öğrencilerce yönünden<br />
başarı seviyesi ve verimliliği ölçülmeye çalışılmıştır.<br />
Çalışmanın sonuçları öğrencilerin nerelerde algılama<br />
sıkıntısı yaşadıklarını ve anlamayı kolaylaştıran etkenlerin<br />
neler olduğu açısından önemlidir. Ülkemizde nerdeyse her<br />
üniversitede İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi bulunur<br />
duruma gelmiştir. Kahramanmaraş Sütçü İmam<br />
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri<br />
çalışma için örnek ana kütle olarak ele alınmıştır. Elde<br />
edilen sonuçlar istatistikî veri programları aracılığıyla<br />
analize tabi tutularak sonuçlar üzerinde yorumlar<br />
yapılmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Kahramanmaraş Sütçü İmam<br />
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Muhasebe<br />
Finansman Anabilim Dalı dersleri, Algılama, Öğrenme,<br />
Anlatılma.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
309<br />
Başlık: LOJİSTİK MALİYET YÖNETİMİ: LOJİSTİK<br />
MALİYETLER VE LOJİSTİK MALİYET<br />
MUHASEBESİ<br />
Yazarlar: Yunus CERAN ve Ali ALAGÖZ<br />
ÖZET: Lojistik, mamullerin ve bilgilerin taşınması ve<br />
depolanması yönetimi faaliyetidir. Başarılı bir lojistik<br />
faaliyeti maliyetleri düşürmekte, işleri hızlandırmakta ve<br />
müşteri memnuniyetini artırmaktadır. Lojistik faaliyetlerin<br />
dışarıdan bir firmadan sağlanması üretim işletmelerinin<br />
ana faaliyet konularına odaklanmasına, maliyetlerin<br />
düşürülmesine ve müşteri memnuniyetine olanak sağlaması<br />
nedeniyle tercih edilmektedir. Lojistik faaliyetler sonucu<br />
oluşan lojistik maliyetler, pazarlama, satış ve dağıtımda,<br />
yönetimde, üretimde ve tedarikte daha doğrusu işletmenin<br />
tüm fonksiyon alanlarında ortaya çıkmaktadır. Küresel<br />
rekabet ortamının oluşturduğu yoğun lojistik maliyet<br />
baskısı işletmeleri lojistik maliyetleri yöneterek, düşürmeye<br />
böylece rekabet avantajı sağlayarak, korumaya<br />
yöneltmektedir. Lojistik maliyet yönetimi ve muhasebesi<br />
yardımıyla lojistik maliyetler izlenmekte, analiz edilerek<br />
işletme yönetimine sunulmakta ve lojistik kararların<br />
alınmasında önemli bilgiler sağlamaktadır.<br />
Anahtar Kelimeler: Lojistik, Lojistik Maliyetler, Maliyet<br />
Yönetimi, Lojistik Maliyet Yönetimi, Lojistik Maliyet<br />
Muhasebesi.<br />
Başlık: SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINDA MÜŞTERİ<br />
YÖNLÜLÜK VE İNOVASYON YÖNLÜLÜĞÜN<br />
ÖRGÜTSEL PERFORMANSLA İLİŞKİSİ<br />
Yazarlar: Mehmet MARANGOZ, Günal ÖNCE ve Hüsniye<br />
FIRAT ŞİMŞEK<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
310<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
ÖZET: Günümüzde, kar amaçlı kuruluşların başarılı bir şekilde<br />
hedeflerini gerçekleştirebilmeleri ve sürekliliklerini<br />
sağlayabilmesi için müşteri yönlü (customer orientation) ve<br />
inovasyon yönlü (innovation orientation) olmaları<br />
vazgeçilmez öncelik olarak değerlendirilmektedir. Sivil<br />
toplum kuruluşları (STK)’nın da değişen ekonomik ve<br />
sosyal koşullara bağlı olarak, misyonları doğrultusunda,<br />
hedefledikleri faaliyetleri gerçekleştirebilmeleri için,<br />
yönetim süreçlerinde kar amaçlı örgütler gibi karar<br />
mekanizmalarını şekillendirmeleri gerekliliği çalışmanın<br />
temel konusu olarak belirlenmiştir. Bu çalışma<br />
kapsamında, kar amacı güden işletmelerin, “pazar yönlü”<br />
olma stratejisinin alt başlığı olarak değerlendirilen<br />
“müşteri yönlü” olmak ve fark yaratacak bir stratejik araç<br />
olarak kullanabilecekleri “inovasyon yönlü” bakış<br />
açılarının, STK’lar için de uygulanabilir olduğunun<br />
üzerinde durulmaktadır. STK’ların bu iki bakış açısı<br />
çerçevesine odaklanarak faaliyette bulunmaları ile, temel<br />
performans sonuçları arasında olumlu bir ilişki olacağı ön<br />
görülmektedir. Çalışma, günümüz koşullarında siyasetten,<br />
medyaya, eğitimden girişimciliğe kadar pek çok alanda<br />
kadınlarla ilgili güçlü bir baskı unsuru olarak<br />
değerlendirilen,“kadın” konulu STK’lar üzerinde yapılan<br />
araştırma ile açıklanmaya çalışılmıştır. Elde edilen<br />
sonuçlara göre inovasyon yönlülük ve müşteri yönlülük ile<br />
örgütsel performans arasında anlamlı ve pozitif yönlü bir<br />
ilişki olduğu belirlenmiştir.<br />
Anahtar Kelimeler: Müşteri Yönlülük, İnnovasyon<br />
Yönlülük, Örgütsel Performans, Kadın STK’ları.<br />
Başlık: KAMU HARCAMALARI İLE MAKRO<br />
EKONOMİK DEĞİŞKENLER ARASINDAKİ<br />
NEDENSELLİK İLİŞKİLERİ<br />
Yazarlar: Mehmet ŞAHİN ve Çiğdem ÖZENÇ<br />
ÖZET: Bu çalışmada kamu harcamalarının makro ekonomik<br />
performansı ifade eden, GSMH, enflasyon ve işsizlik<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
311<br />
değişkenleri üzerindeki etkileri Granger Nedensellik<br />
Analizi kullanılarak incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara<br />
göre, 1988-2006 döneminde kamu harcamalarının GSMH<br />
ve enflasyon üzerinde pozitif yönde etkisi olmuştur. Kamu<br />
harcamaları ve GSMH arasında çift yönlü bir nedensellik<br />
bulunmuştur. Bu durum bir anlamda Wagner Kanununu da<br />
destekler niteliktedir. İşsizlik ve kamu harcamaları<br />
arasında herhangi bir ilişki olmadığı ortaya çıkmıştır.<br />
Netice itibariyle, Türkiye’de kamu harcamalarının, makro<br />
ekonomik performansı etkileyen önemli bir faktör olduğu,<br />
dolayısıyla makro ekonomik politikalar oluşturulurken<br />
dikkate alınması gereken bir unsur olduğu ortaya çıkmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Kamu Harcamaları, Makroekonomik<br />
Değişkenler, Granger Nedensellik Analizi.<br />
Başlık: EKONOMİK GÖSTERGELER IŞIĞINDA<br />
TARİHSEL PERSPEKTİFTEN AVRUPA<br />
EKONOMİK VE PARASAL BİRLİĞİ SÜRECİNE<br />
BAKIŞ<br />
Yazar: Sefer ŞENER<br />
ÖZET: Bir zamanlar birkaç Avrupalı liderin hayalini kurduğu<br />
Avrupa Birliği, ekonomik ve parasal yapısıyla bugün<br />
Dünya ekonomi arenasında yerini almış bulunmaktadır.<br />
Avrupa Birliği süper güç olma yolunda bilinçli adımlar<br />
atmaktadır. Entegrasyonun son aşamasında Avrupa<br />
ekonomik ve parasal dönüşüm sürecinin başarılı olduğu<br />
şimdiden görülmektedir. Avrupa Birliği şemsiyesi altında<br />
daha iyi bir Avrupa için, güçlü para politikası ve ekonomik<br />
yapı birlik ülkeleri açısından gelecek vaad etmektedir.<br />
Küreselleşen dünyada Avrupa Birliği’nin bugününü ve<br />
geleceğini anlamak için tarihsel süreçte geçtiği aşamaların<br />
iyi bilinmesi gerekmektedir. Bu yüzden çalışmada tarihsel<br />
bakış açısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışma ortaçağ<br />
düşünürleri ve liderlerinin idealleri ile başlayan Avrupa<br />
Birliği entegrasyon sürecinin kısa bir anlatımını ve<br />
devamında Avrupa ekonomik ve parasal birliği sürecini<br />
içermektedir. Tarihsel sürecin ardından Avrupa Birliği ve<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
312<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Avro alanı, makro ekonomik göstergeler kullanılarak<br />
değerlendirilmiştir. Tablolar oluşturulurken bulunulan<br />
yıldaki Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Birliği üye<br />
ülkeleri sayısına göre veriler ele alınmıştır.<br />
Anahtar Kelimeler: Avrupa Birliği Ekonomik Tarihi,<br />
Avrupa Birliği, Avrupa Ekonomik ve Parasal<br />
Entegrasyonu, Avrupa Birliği Ekonomik Göstergeleri.<br />
Başlık: BİLİŞİM<br />
TEKNOLOJİLERİNDEKİ<br />
GELİŞMELERİN<br />
İŞLETMELERİN<br />
VERİMLİLİKLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ<br />
Yazarlar: Kadir YILDIRIM & Levent ŞAHİN<br />
ÖZET: Bilginin ve bilgi teknolojilerinin temel unsurlar olduğu<br />
günümüz yeni ekonomik düzeninde, işletmelerin yoğun<br />
rekabet ortamında ayakta kalabilmesi, ancak<br />
verimliliklerini artırmaları ile mümkün olabilmektedir.<br />
Bilişim teknolojileri yatırımlarını artıran işletmeler, bu<br />
sayede örgüt yapılarını ve yönetim biçimlerini yeniden<br />
yapılandırmakta, maliyetlerini önemli ölçüde azaltmakta ve<br />
çalışanlarını daha etkin ve kalifiye hale<br />
getirebilmektedirler. Tüm bu olumlu gelişmeler de,<br />
işletmelerin verimliliklerinin artmasına ve bağlı<br />
bulundukları sektörde güçlü bir konuma kavuşmalarına<br />
imkan sağlamaktadır.<br />
Anahtar Kelimeler: Bilgi Teknolojileri, Verimlilik, İşletme<br />
Verimliliği.<br />
.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process... 313<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
314<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
ABSTRACTS AND KEYWORDS<br />
ÖZETLER VE ANAHTAR KELİMELER<br />
Title: CIVIL DISOBEDIENCE AND PROBLEM ITS<br />
LEGITIMACY AS A RESISTANCE STYLE<br />
AGAINST PRESSURE<br />
Author: Şeniz ANBARLI<br />
Abstract: Discussions on the right of resistance reveal that this right is a last resort and<br />
it is approved implicitly by positive law. Civil disobedience partly complies<br />
with the values of democratic state of law with elements of illegality,<br />
nonviolance, openness and consciousness of enduring punishment in this<br />
general frame. When a problem occurs in the system, it becomes a way of<br />
participation in politics. With its historical and philosphical bases it reflects a<br />
intellectuel accumulation. Main discussion about civil disobedience is its<br />
problem of legitimacy. Although illegal action has an intention to ensure<br />
justice, it can’t be discussed in context of law. Legitimacy of civil disobedience<br />
can only be possible when it emerges a social fact. Legitimacy in sociological<br />
context can only be possible if rightness of the action is accepted in public<br />
conscience.<br />
Keywords: Civil Disobedience, Legitimacy, Nonviolance, Right of Resistance.<br />
Title: A STUDY OVER THE IMPACT OF KNOWLEDGE<br />
AND KNOWLEDGE SHARING ON COMPANY<br />
PERFORMANCE<br />
Author: Yavuz DEMİREL<br />
Abstract: This study was conducted at the central branches of bank A, a leading bank in<br />
Turkey. These branches provide both individual and commercial services. The<br />
research aimed to find out the impact of knowledge and knowledge sharing on<br />
the performance of the company. In this context, the viewpoints of the bank<br />
employees and managers toward knowledge, their level of knowledge usage,<br />
and the direction of the relationship between the company performance and<br />
organizational knowledge sharing both internally and externally have been<br />
examined. The impact of these dimensions on the company performance has<br />
been displayed.<br />
Keywords: Company Performance, Knowledge and<br />
Knowledge Sharing.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
315<br />
Title: THE LEARNING ORGANIZATIONS: BEING A<br />
LEARNING ORGANIZATION OF THE HIGHER<br />
EDUCATION INSTITUTIONS<br />
Author: Güney ÇETİN GÜRKAN<br />
Abstract: Organizations should have some kind of special features<br />
recently in order to be superior over its rivals that get<br />
active in the same area. The members of these<br />
organizations approve the continuous learning and<br />
comprehend that their own improvement is an obligation<br />
for organization’s development. The concept of learning is<br />
related to visions, strategies and knowledge transfer at<br />
organizational level and related to gaining/understanding<br />
knowledge and skills at individual level. Also a connection<br />
exists between two level and learning organization.<br />
Universities need alteration like the other organizations<br />
and they need to be a learning organization for realizing<br />
this easily. Universities can not exactly become learning<br />
organizations but in respect to their structure, some<br />
activities might be done to get them the learning<br />
organizations.<br />
Keywords: Learning Organization, Organizational<br />
Learning, Higher Education Institution, University.<br />
Title: INQUIRING THE LEVEL OF GIVING COURSES ON<br />
ACCOUNTING AND FINANCE DISCIPLINE AND<br />
ITS PERCEPTION: EXAMPLE OF COURSE IN<br />
KAHRAMANMARAS SUTCU IMAM UNIVERSITY,<br />
FACULTY OF ECONOMICS AND<br />
ADMINISTRATION<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
316<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Author: Mahmut YARDIMCIOĞLU<br />
Abstract: It is tried to measure success level and productivity of<br />
the courses in Accounting and Finance Discipline in<br />
respect of academics and students. Results of the study are<br />
important to display where students have perception<br />
problems and what the smoothing elements for better<br />
understanding of the course are. In our country, almost<br />
every university has Faculty of Economics and<br />
Administration. Students who attend to Gaziantep<br />
University, Faculty of Economics and Administration have<br />
been taken up as sample mass. Results have been analyzed<br />
by statistics data programs and interpretation is made on<br />
results.<br />
Keywords: Kahramanmaras Sutcu Imam University,<br />
Faculty of Economics and Administration, Courses in<br />
Accounting and Finance Discipline, Perception, Learning,<br />
Giving Course.<br />
Title: LOGISTICS COST MANAGEMENT: LOGISTICS<br />
COSTS AND LOGISTICS COST ACCOUNTING<br />
Authors: Yunus CERAN and Ali ALAGÖZ<br />
Abstract: Logistics is the operation of managing the transporting<br />
and storing of products and information. A successful<br />
logistics operation decreases the costs, accelerates the<br />
businesses and increases the customer satisfaction. Gaining<br />
the logistics activities from an external company is<br />
preferred mainly because this strategy helps manufacturing<br />
companies to focus on the main businesses, decrease costs<br />
and satisfy customers. Logistics costs incurred after<br />
logistics activities came up in all business departments<br />
especially marketing, sales and distribution, management,<br />
production and supply. Global competition environment<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
317<br />
forces businesses to decrease costs and therefore, gain<br />
competitive advantage. Based on the logistics cost<br />
management and accounting, logistics costs are observed<br />
and analyzed to make logistics decisions.<br />
Keywords: Logistics, Logistics Costs, Cost Management,<br />
Logistics Cost Management, Logistics Cost Accounting.<br />
Title: RELATIONSHIP OF CUSTOMER ORIENTATION<br />
AND INNOVATION ORIENTATION WITH THE<br />
ORGANIZATIONAL PERFORMANCE IN NON-<br />
GOVERNMENTAL ORGANIZATIONS<br />
Author: Mehmet MARANGOZ, Günal ÖNCE and Hüsniye<br />
FIRAT ŞİMŞEK<br />
Abstract: Today, profit making organizations’ two approaches,<br />
being innovative and customer oriented are considered as a<br />
top priority for the realization of their targets. Non-<br />
Governmental organizations are non-profit making<br />
organizations. Yet, through their mission, NGOs should<br />
adopt their decision making mechanism to profit-making<br />
organizations in order to realize their targeted activities in<br />
changing economic and social circumstances. Within the<br />
scope of this study, being customer oriented that is<br />
considered as a sub heading of being market oriented and<br />
being innovation oriented approach that promotes<br />
innovative, creative and effective use of these tools are<br />
studied. It is believed that NGOs will reach basic<br />
performance levels when they function within these two<br />
paradigmas. The question thesis of the research is<br />
answered through investigation of NGOs with the theme<br />
“woman” that function in politics, media, education and<br />
entrepreneurship fields today. According to the obtained<br />
results, there is a posititive significance between customer<br />
and innovation orientation and the organizational<br />
performance.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
318<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Keywords: Customer Orientation, Innovation Orientation,<br />
Organizational Performance, Women NGOs.<br />
Title: CAUSALITY RELATIONS BETWEEN PUBLIC<br />
EXPENDITURES AND MACROECONOMIC<br />
VARIABLES<br />
Authors: Mehmet ŞAHİN and Çiğdem ÖZENÇ<br />
Abstract: By using Granger Causality Analysis, the effects of<br />
public expenditures on the variables of GDP, inflation and<br />
unemployment which refer macroeconomic performance<br />
are examined in this study. Acording to the results, public<br />
expenditures affect GDP and inflation positively within the<br />
period of 1988-2006. The causality betweenpublic<br />
expenditure and GDP is bidirectional. This situation also<br />
supports Wagner Law. It appears that there is no<br />
relationship between unemployment and public<br />
expenditures. As a result it is found that, the public<br />
expenditure is important factor which affect the<br />
macroeconomic performance in Turkey, thus they need to<br />
be considered when forming the macroeconomic policies.<br />
Keywords: Public Expenditure, Macroeconomic<br />
Variables, Granger Causality Analysis.<br />
Title: A GLANCE AT THE EUROPEAN ECONOMIC AND<br />
MONETARY INTEGRATION PROCESS WITHIN<br />
HISTORICAL PERSPECTIVE IN THE LIGHT OF<br />
ECOMOMİC INDICATORS<br />
Author: Sefer ŞENER<br />
Abstract: Once dreamt of by few European Leaders, European<br />
union with its economic and monetary Structure is in the<br />
forefront of the World’s economic scene today. European<br />
Union is marching conscious steps towards becoming a<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
319<br />
super power. In the final stage of integration European<br />
economic and monetary integration has already proved to<br />
be successful among member countries. Strong monetary<br />
policy, economic structure and policies towards a better<br />
Europe under European Union umbrella is promising for<br />
European Countries. In the world of globalization, to<br />
understand European Union’s today and future, it is a<br />
necessity to see the phases passed in historical process.<br />
Therefore a historical perspective has been put forward in<br />
the study. The study consists of a brief description on the<br />
European Union’s integration process starting from the<br />
ideals of authors, diplomats and philosophers of the middle<br />
ages. Then European economic and monetary integration<br />
as well as its phases are also given shortly. Following the<br />
historical perspective, economic performance of the<br />
European Union and Euro area after monetary integration<br />
has been evaluated by using several economic indicators.<br />
Data have been evaluated according to the number of<br />
member countries’ entrance date to European Economic<br />
Community and the European Union.<br />
Keywords: European Union Economic History, European<br />
Union, European Economic and Monetary Integration,<br />
European Union Economic Indicators.<br />
Title: THE EFFECTS OF DEVELOPMENT IN<br />
INFORMATION TECHNOLOGIES ON THE<br />
PRODUCTIVITY OF BUSINESS ENTERPRISES<br />
Authors: Kadir YILDIRIM and Levent ŞAHİN<br />
Abstract:Information and information technologies are the main<br />
items of the new economic order, and in that order, the<br />
firms have to increase their productivities for standing in<br />
the competitive sector. After increasing the information<br />
technologies investments, the firms can restructure their<br />
organization structures and management models, decrease<br />
their costs greatly and make their personals more effective<br />
and qualified. All that positive activities enable the firms to<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
320<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
increase their productivities and to have a more powerful<br />
position economically.<br />
Keywords: Information Technologies,<br />
Productivity, Productivity for the Enterprises.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
321<br />
KATKIDA BULUNANLAR /<br />
Contributors<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
322 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
323<br />
KATKIDA BULUNANLAR<br />
Contributors<br />
Ali AKDEMİR<br />
Ali ALAGÖZ<br />
Prof. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Rektörü. Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora<br />
(Anadolu Üniversitesi, İ.İ.B.F., Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü). Yöneticilik ve liderlik alanında birçok<br />
makale ve kitabın yazarıdır.<br />
Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Muhasebe ve<br />
Finansman Anabilim Bilim Dalı, Lisans (Anadolu<br />
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi<br />
İşletme Bölümü), Yüksek Lisans (Selçuk<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme<br />
Anabilim Dalı), Doktora (Anadolu Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muhasebe Bilim Dalı).<br />
İlgi alanları: Finansal Muhasebe, Maliyet<br />
Muhasebesi, Yönetim Muhasebesi ve Denetim.<br />
Canan Öykü DÖNMEZ KARA Araştırma Görevlisi, Çanakkale<br />
Onsekiz Mart Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri<br />
Bölümü. Lisans (Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,<br />
Maliye Bölümü), Yüksek Lisans (Çanakkale<br />
Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, Maliye Anabilim Dalı), Çanakkale<br />
Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri<br />
Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
324<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Cemile ÜNDÜCÜ Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü, Lisans<br />
(Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü); Yüksek Lisans<br />
(Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü<br />
Kamu Yönetimi Anabilim Dalı) Ündücü halen<br />
Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu Yönetimi Anabilim<br />
Dalı’nda doktora öğrencisidir. e-mail:<br />
cemile.unducu@deu.edu.tr Tel: 0 232 420 41 80-<br />
2347.<br />
Çiğdem ÖZENÇ<br />
Celal Bayar Üniversitesi Maliye Anabilim Dalı<br />
Doktora Öğrencisi, Lisans (Uludağ Üniversitesi,<br />
İktisat Bölümü), Yüksek Lisans (Çanakkale Onsekiz<br />
Mart Üniversitesi, Maliye Bölümü). İlgi alanları;<br />
Kamu Harcamaları, Vergi Kültürü, Maliye<br />
Politikası.<br />
Günal ÖNCE<br />
Prof.Dr. Dokuz Eylül Üniversitesi, İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Üretim<br />
Yönetimi ve Pazarlama Ana Bilim Dalı, lisans Ege<br />
Üniversitesi (İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi<br />
Pazarlama Bölümü), yüksek lisans (Ege Üniversitesi<br />
İktisadi ve Ticari Bilimler Fakültesi Pazarlama,<br />
doktora (Ege üniversitesi İşletme Fakültesi<br />
Pazarlama Bölümü), doktora öncesi sonrası<br />
Manchester Üniversitesi, Newcastle Upon Tyne<br />
Üniversitesi ve Kopenhag Üniversitesinde çeşitli<br />
araştırmalarda bulunmuştur. Kitapları: Pazarlama<br />
Yönetimi, Satış Yönetimi, ilgi alanları: Mamül<br />
planlaması ve Yönetimi, tüketici korunması,<br />
pazarlama iletişimi ve marka yönetimi, sosyal<br />
pazarlama. Tel: 90 232 4204180-2001, e-mail:<br />
gunal.once@deu.edu.tr.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
325<br />
Güney ÇETİN GÜRKAN: Öğr.Gör., Trakya Üniversitesi Uygulamalı<br />
Bilimler Yüksekokulu, Turizm İşletmeciliği ve<br />
Otelcilik Bölümü, Lisans (Dokuz Eylül Üniversitesi<br />
İşletme Fakültesi Turizm İşletmeciliği Bölümü),<br />
Yüksek Lisans (Trakya Üniversitesi Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü İşletme A.B.D.), Doktora (İstanbul<br />
Üniversitesi İşletme A.B.D. İşletme Yönetimi ve<br />
Organizasyon Bilim Dalı-Devam Ediyor). İlgi<br />
Alanları: Çağdaş yönetim uygulamaları, turizm<br />
işletmeciliği, otel yönetimi. Tel 00 90 284 214 72<br />
00. e-mail: cguney@trakya.edu.tr.<br />
Ebru KANYILMAZ<br />
Araştırma Görevlisi, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga<br />
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri<br />
İlişkileri Bölümü, Lisans (Anadolu Üniversitesi, İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü),<br />
Yüksek Lisans (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü), Doktora Öğrencisi (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,<br />
Sosyal Blimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı). E-mail:<br />
ekanyilmaz@comu.edu.tr, Tel: 0 286 3358738/ 1181.<br />
Esra DEMİRCAN<br />
Hikmet YAVAŞ<br />
Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve<br />
İdari Bilimler Fakültesi, Maliye Bölümü, Öğretim Üyesi. Lisans (Dokuz<br />
Eylül Üniversitesi), Yüksek Lisans ve Doktora (Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi). İlgi Alanları: Kamu Bütçesi ve Bütçe Politikası.<br />
Yrd. Doç. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İktisadi ve<br />
İdari Bilimler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü, Lisans (Ankara<br />
Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümü),<br />
Yüksek Lisans (Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü), Doktora (Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü , Kamu Yönetimi Anabilim Dalı). Alanında çeşitli makale ve<br />
çalışmaları bulunan Yavaş’ın ilgi alanları şunlardır: Kamu Yönetimi,<br />
Yerel Yönetimler, Yönetişim, Doğal Afetler, Sürdürülebilir Kalkınma<br />
ve Çevre. Tel: 90-286-335 87 38 / 1153.<br />
Hüsniye FIRAT ŞİMŞEK: Öğretim Görevlisi, Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Ezine MYO. Lisans (İstanbul<br />
Üniversitesi, İktisat Fakültesi, İktisat Bölümü),<br />
Yüksek Lisans (Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
326<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Teorisi A.B.D.), Doktora (Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme<br />
Bölümünde devam ediyor). İlgi alanları: İnovasyon,<br />
Kalite Yönetimi, EFQM Mükemmellik Modeli. Tel:<br />
286 618 42 08 E-mail: hsimsek@comu.edu.tr.<br />
Kadir YILDIRIM Doktora Öğrencisi, İstanbul Üniversitesi, Çalişma<br />
Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, Lisans<br />
(İstanbul Üniversitesi, Maliye Bölümü), Yüksek<br />
Lisans (İstanbul Üniversitesi, İktisat Bölümü),<br />
Doktora (İstanbul Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi<br />
ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğrencisi).<br />
Levent ŞAHİN<br />
Mahir GÜMÜŞ<br />
Araştırma Görevlisi., İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi, Çalışma<br />
Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü, Lisans ve Yüksek Lisans<br />
(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve<br />
Endüstri İlişkileri Bölümü), Doktora (İstanbul Üniversitesi Çalışma<br />
Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Öğrencisi). Kendisi Çalışma<br />
Ekonomisi ve Sosyal Politika alanında çeşitli makale ve yayınların<br />
yazarıdır.<br />
Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Çalışma<br />
Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Bölümü Öğretim<br />
Üyesi. Stratejik Araştırmalar Merkezi İnsan<br />
Kaynakları ve İstihdam Araştırmaları Direktörü.<br />
Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora (Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri<br />
İlişkileri Bölümü). Kendisi, Çalışma Ekonomisi, İş<br />
Hukuku, İş Sağlığı ve Güvenliği alanında çeşitli<br />
makale ve yayınların yazarıdır.<br />
Mahmut YARDIMCIOĞLU Yrd. Doç. Dr. Karamanoğlu Mehmetbey<br />
Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,<br />
İşletme Bölümü. Lisans (Kahramanmaraş Sütçü<br />
İmam Üniversitesi, İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, İşletme Bölümü), Yüksek Lisans<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
327<br />
(Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı), Doktora<br />
(Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,<br />
İşletme Anabilim Dalı, Muhasebe Finansman Bilim<br />
Dalı). Sahasında yerli ve yabancı birçok makalesi<br />
bulunan Yardımcıoğlu’nun ilgi alanları: Muhasebe<br />
ve Finansman Anabilim dalıdır. E-mail:<br />
mahmutyardimcioglu@ yahoo.com, Tel: 0536-<br />
4299886 ve 0505-8398347.<br />
Mehmet MARANGOZ Yrd. Doç. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, İşletme Bölümü, Lisans (İstanbul<br />
Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, İşletme<br />
Bölümü), Yüksek Lisans (Marmara Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü), Doktora (Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü), Alanında<br />
çeşitli makale ve çalışmaları bulunan Marangoz’un<br />
ilgi alanları şunlardır; pazarlama, tüketici<br />
davranışları, marka ve çevresel pazarlama. E-mal: E-<br />
mal: mmarangoz @comu.edu.tr, Tel:286-<br />
3358738/1208.<br />
Mehmet ŞAHİN Yrd. Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi Biga İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, Maliye Bölümü Öğretim Üyesi<br />
ve Bölüm Başkanı, Lisans, Yüksek Lisans<br />
ve Doktora (Anadolu Üniversitesi). İlgi<br />
alanları: Turizm, sürdürülebilir kalkınma<br />
ve küreselleşme, kamu borçlanması ve<br />
eğitimde kalitedir.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
328<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Melike ERDOĞAN Arş. Gör., Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi ve<br />
İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü,<br />
Lisans (Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü); Yüksek Lisans<br />
(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü Kamu Yönetimi Anabilim Dalı)<br />
Erdoğan halen Dokuz Eylül Üniversitesi Kamu<br />
Yönetimi Anabilim Dalı’nda doktora öğrencisidir.<br />
E-mail: melike.erdogan@deu.edu.tr Tel: 0 232 420<br />
41 80- 2347.<br />
Sedat LAÇİNER<br />
Sefer ŞENER:<br />
Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi BİİBF Uluslar arası<br />
İlişkiler Bölümü öğretim üyesi ve Uluslar arası Stratejik Araştırmalar<br />
Kurumu (USAK) Başkanı. Lisans (Ankara Üniversitesi SBF); Yüksek<br />
Lisans (Sheffield Üniversitesi, İngiltere); Doktora (King’s College<br />
London, Londra Üniversitesi). Kitaplarından Bazıları: ‘Türkler ve<br />
Ermeniler, Bir Uluslararası İlişkiler Çalışması’ (İstanbul: 2004);<br />
‘Irak Küresel Meydan Savaşı ve Türkiye’ (Ankara: 2004); ‘European<br />
Union with Turkey’ (M. Ozcan ve İ. Bal ile. Ankara: 2004); ‘Art and<br />
Armenian Propaganda (Ş. Kantarcı ile. Ankara: 2002); ‘Bir Başka<br />
Açıdan İngiltere’, (Ankara: 2001). Çok sayıda Türkçe ve İngilizce<br />
kitap ve makalenin yazarıdır.İlgi alanları: Uluslar arası ilişkiler<br />
teorisi; uluslar arası güvenlik ve terörizm; entegrasyon-disentegrasyon<br />
çalışmaları; Türk dış politikası; Anglo-Amerikan<br />
dünyası; Ortadoğu; Ermeni sorunu. Tel: 0312 212 28 86. E-mail:<br />
sedat62@hotmail.com.<br />
Yrd. Doç. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi<br />
Biga İktisadi idari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi.<br />
Lisans, Yüksek Lisans ve Doktora (İstanbul<br />
Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü), Tel: 90-286- 335 87 38 / 1201.<br />
ŞENİZ ANBARLI Öğr.Gör. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi,<br />
Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Kamu<br />
Yönetimi Bölümü. Lisans (Gazi Üniversitesi,<br />
İktisadi ve İdari Biklimler Fakültesi, Kamu<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
329<br />
Yönetimi Bölümü), Yüksek Lisans (Çanakkale<br />
Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal Bilimler<br />
Enstitüsü), Bilim Doktorluğu (Dokuz Eylül<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Kamu<br />
Yönetimi Anabilim Dalı). Alanında çeşitli makale<br />
çalışmaları bulunan Anbarlı’nın ilgi alanları<br />
şunlardır: Sivil itaatsizlik, baskıya karşı direnme<br />
hakkı, Romanlar. Tel: 90-286- 335 87 38 / 1226.<br />
Tanju ÇOLAKOĞLU: Arş. Gör. Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri<br />
Bölümü. Lisans (Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Üniversitesi, Biga İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, İşletme Bölümü), Yüksek Lisans<br />
(Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü). Yönetim <strong>Bilimleri</strong> dergisi yayın<br />
editörü yardımcısı. İlgi alanları: Çalışma Psikolojisi,<br />
Duygusal Zeka ve Algılama Yönetimi, Yönetsel<br />
İletişim’dir.<br />
Yavuz DEMİREL<br />
Yrd. Doç. Dr., Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi, İşletme Bölümü Lisans (Niğde Üniversitesi İ.İ.B.F. İşletme<br />
Bölümü) Yüksek Lisans ve Doktora (Niğde Üniversitesi Sosyal<br />
Bilimler Enstitüsü İşletme Anabilim Dalı). İlgi Alanları: Toplam<br />
Kalite Yönetimi, Örgüt Kültürü, Bilgi Yönetimi, Müşteri İlişkileri<br />
Yönetimi, KOBİ’ler. Tel: (382) 215 66 92-93; E-mail:<br />
ydemirel75@gmail.com.<br />
Yunus CERAN:<br />
Yrd. Doç. Dr., Niğde Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,<br />
İşletme Bölümü, Muhasebe ve Finansman Anabilim Bilim Dalı,<br />
Lisans ( Anadolu Üniversitesi Afyon İktisadi ve İdari Bilimler<br />
Fakültesi Maliye Bölümü), Yüksek Lisans (İstanbul Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yönetim Organizasyon Anabilim Dalı),<br />
Doktora (İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muhasebe<br />
ve Denetim Bilim Dalı). İlgi alanları: Finansal Muhasebe, Maliyet<br />
Muhasebesi ve Yönetim Muhasebesi<br />
Yücel ACER<br />
Doç. Dr., Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, İ.İ.B.F. Uluslararası<br />
İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi. Lisans (Ankara Üniversitesi, Siyasal<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
330<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Bilgiler Fakültesi), Yüksek Lisans (The University of Sheffield),<br />
Doktora (The University of Bristol). İlgi alanları: Uluslararası Hukuk,<br />
Deniz Hukuku, Ege Denizi Sorunları. Alanında birçok makalenin<br />
yazarıdır.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
331<br />
CONTRIBUTORS<br />
KATKIDA BULUNANLAR<br />
Ali AKDEMIR<br />
Ali ALAGÖZ:<br />
Prof. Dr., Canakkale Onsekiz Mart University, The<br />
Dean of Biga Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences. BA, MBA, and PhD<br />
(Anadolu University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Institution of Social<br />
Sciences). He is author of many books and articles on<br />
leadership. E-mail: aliakdemir@ttn.net.tr Tel: 90-<br />
286- 335 87 38 / 1106.<br />
Yrd. Doç. Dr., Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari<br />
Bilimler Fakültesi, İşletme Bölümü, Muhasebe ve<br />
Finansman Anabilim Bilim Dalı, Lisans (Anadolu<br />
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi<br />
İşletme Bölümü), Yüksek Lisans (Selçuk<br />
Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme<br />
Anabilim Dalı), Doktora (Anadolu Üniversitesi,<br />
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muhasebe Bilim Dalı).<br />
İlgi alanları: Finansal Muhasebe, Maliyet<br />
Muhasebesi, Yönetim Muhasebesi ve Denetim.<br />
Canan Öykü DÖNMEZ KARA: Research Assistant Canakkale<br />
Onsekiz Mart University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Labour<br />
Economics and Industrial Relations, BA (Canakkale<br />
Onsekiz Mart University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Public<br />
Finance), MA (Canakkale Onsekiz Mart University,<br />
Social Sciences Institute, Principal Discipline of<br />
Public Finances), Graduate Student in Canakkale<br />
Onsekiz Mart University, Social Sciences Institute,<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
332<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Principal Discipline of Labour Economics and<br />
Industrial Relations.<br />
Cemile ÜNDÜCÜ Research Assistant Dokuz Eylul University, Faculty<br />
of Economics and Administrative Sciences,<br />
Department of Public Administration. BA (Trakya<br />
Univeristy Faculty of Economics and Administrative<br />
Sciences, Department of Public Administration),<br />
MA (Trakya University Instıtution of Social<br />
Sciences, Department of Public Administration) ,<br />
currently a doctoral kandidate at Dokuz Eylul<br />
University, Department of Public Administration. e-<br />
mail: cemile.unducu@deu.edu.tr Tel: 00 90 232 420<br />
41 80- 2347<br />
Çiğdem ÖZENÇ<br />
Doctoral Student in Celal Bayar University, BA<br />
(Uludağ University, Department of Economics), MA<br />
(Çanakkale Onsekiz Mart University, Department of<br />
Public Finance). His research interest includes:<br />
Public Expenditures, Tax Culture, Fiscal Policy.<br />
Esra SİVEREKLİ DEMİRCAN Assist. Prof. Dr., Canakkale Onsekiz<br />
Mart University, Biga Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Public<br />
Finance, BA, MA and PhD (Dokuz Eylul<br />
University). E-mail: esrademircan@comu.edu.tr, Tel:<br />
90-286-3358738/ 1132<br />
Ebru KANYILMAZ Research Assistant Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Labour<br />
Economics and Industrial Relations, BA (Anadolu<br />
University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Labour<br />
Economics and Industrial Relations), MA<br />
(Canakkale Onsekiz Mart University, Institution of<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
333<br />
Social Sciences). E-mail: ekanyilmaz@comu.edu.tr,<br />
Tel: 90-286-3358738/1181.<br />
Günal ÖNCE<br />
Full Professor of Marketing. University of Dokuz<br />
Eylül, İzmir, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Business<br />
Administration, MBA and PhD (Ege University,<br />
The Faculty of Business Administration). He has<br />
two books titled Marketing Management and Sales<br />
Management and various research studies in<br />
marketing, and also carried out researches in<br />
Manchester University(UMİST), Newcastle Upon-<br />
Tyne University and University of Copenhagen. His<br />
main interest are product planning and policies,<br />
consumer rights and protection,social marketing,<br />
marketing communication and brand management,<br />
tel: 00 90 232 4204180-2001. e-mail:<br />
gunal.once@deu.edu.tr.<br />
Güney ÇETİN GÜRKAN Lecturer, Trakya University School of<br />
Applied Sciences Department of Tourism and Hotel<br />
Management, BA (Dokuz Eylül University, Faculty<br />
of Business Administration, Department of Tourism<br />
Management), MA (Trakya University, Institute of<br />
Social Sciences, Management Program), PhD<br />
(Istanbul University, Business Management<br />
Program, Management & Organization Branchcontinuing).<br />
Research interest: Modern management<br />
applications, tourism management, hotel<br />
management. Tel 00 90 284 214 72 00. e-mail:<br />
cguney@trakya.edu.tr.<br />
Hikmet YAVAŞ Assist. Prof. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart<br />
University, Biga Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Public<br />
Administration. BA (Ankara University, Faculty of<br />
Political Sciences, Department of Public<br />
Administration), MA (Çanakkale Onsekiz Mart<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
334<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
University, Institute of Social Sciences, Public<br />
Administration Program). PhD (Dokuz Eylül<br />
University, Institute of Social Sciences, Public<br />
Administration Program). His research interests are<br />
Public Administration, Local Government,<br />
Governance, Natural Disasters, Sustainable<br />
Development and Environmental Issues. He is the<br />
author of many articles and the editor of many books<br />
on these subjects. Tel: 90-286-335 87 38 / 1153.<br />
Hüsniye FIRAT ŞİMŞEK: Lecturer, Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Ezine Vocational College, BA (Istanbul<br />
University, Faculty Of Economy, Department Of<br />
Economy), MPA (Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Institute of Social Sciences), PhD<br />
(Canakkale Onsekiz Mart University, Institute of<br />
Social Sciences, present). His research interests are<br />
innovation, Quality Management, EFQM Excellence<br />
Model. Tel: 286 618 42 08 E-mail:<br />
hsimsek@comu.edu.tr.<br />
Kadir YILDIRIM Doctorate Student, Istanbul University Faculty of<br />
Economics, Department of Labour Economics and<br />
Industrial Relations, BA (Istanbul University,<br />
Department of Finance), MA (Istanbul University,<br />
Department of Economics), PhD (İstanbul<br />
University Department of Labour Economics and<br />
Industrial Relations- Continuing).e-mail:<br />
kadir_yildirim001@hotmail.com.<br />
Levent ŞAHİN<br />
Research Assistant, İstanbul University Faculty of Economics,<br />
Department of Labour Economics and Industrial Relations, BA and<br />
MA (Canakkale Onsekiz Mart University, Department of Labour<br />
Economics and Industrial Relations), PhD (İstanbul University<br />
Department of Labour Economics and Industrial Relations-<br />
Continuing). e-mail: leventsahin07@gmail.com.<br />
Mahir GÜMÜŞ Assist. Prof. Dr., Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Biga Faculty of Economics and<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
335<br />
Administrative Sciences, Department of Labour<br />
Economics and Industrial Relations, Lecturer.<br />
Director of Human Resources and Employment<br />
Studies in Strategic Research Centre. BA, MPA, and<br />
PhD (Dokuz Eylül University, Faculty of Economics<br />
and Administrative Sciences, Department of Labour<br />
Economics and Industrial Relations). e-mail:<br />
mahir@comu.edu.tr. Tel: 90-286- 335 87 38 / 1182.<br />
Mahmut YARDIMCIOĞLU: Assist. Prof. Dr. Karamanoglu Mehmet<br />
Bey University, Faculty of Economics and<br />
Administrative, Department of Business<br />
Administration. BA (Kahramanmaras Sutcu Imam<br />
University, Faculty of Economics and<br />
Administrative, Department of Business<br />
Administration), MA (Kahramanmaras Sutcu Imam<br />
University, Institute of Social Sciences), PhD<br />
(Selcuk University, Institute of Social Sciences,<br />
Business Administration Program, Accounting and<br />
Finance Discipline) His research interests are<br />
Accounting and Finance. He is the author of many<br />
articles about these subjects.<br />
Mehmet MARANGOZ Assist. Prof. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart<br />
University, Biga Faculty of Economics and<br />
Administrative Science, Department of Business<br />
Administration. BA (İstanbul University, Faculty of<br />
Political Sciences, Department of Business<br />
Administration), MA (Marmara University, Institute<br />
of Social Sciences). PhD (Dokuz Eylül Üniversity,<br />
Institute of Social Science). His research interest are<br />
markating, consumer behavior, brand, and<br />
environmental marketing. E-mal: mmarangoz<br />
@comu.edu.tr, Tel:286-3358738/1208.<br />
Mehmet SAHİN Assist. Prof. Dr., Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Biga Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Public<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
336<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Finance, BA, MA, and PhD (Anadolu University).<br />
E-mail: mehmesah@hotmail.com, Tel: 90-286-316-<br />
5711 / 5121.<br />
Melike ERDOĞAN Research Assistant Dokuz Eylul University,<br />
Faculty of Economics and Administrative Sciences,<br />
Department of Public Administration. BA (Selcuk<br />
Univeristy Faculty of Economics and Administrative<br />
Sciences, Department of Public Administration),<br />
MA (Canakkale Onsekız Mart, Instıtution of Social<br />
Sciences, Department of Public Administration) ,<br />
currently a doctoral kandidate at Dokuz Eylul<br />
University, Department of Public Administration. E-<br />
mail:melike.erdogan@deu.edu.tr Tel: 00 90 232 420<br />
41 80- 2347.<br />
Sedat LACİNER<br />
Sefer SENER:<br />
Assoc. Prof. Dr. Director of International Strategic<br />
Research Organisation (USAK-ISRO), Ankarabased<br />
think-tank & IR lecturer in Canakkale Onsekiz<br />
Mart University. BA (Ankara University, Turkey),<br />
MA (University of Sheffield, UK), PhD (King’s<br />
College London, University of London). Dr. Laciner<br />
is the author of many books and articles in Turkish<br />
and English on Turkish foreign policy and<br />
international relations. His research interests include:<br />
Turkish foreign policy, international security and<br />
terrorism, integration and dis-integration studies,<br />
Middle eastern and Caucasian studies. Tel: 0090 312<br />
212 28 86. e-mail: sedat62@hotmail.com. Web:<br />
www.usak.org.uk and www.turkishweekly.net.<br />
Assist. Prof. Dr. Çanakkale Onsekiz Mart University,<br />
Biga Faculty of Economics and Administrative<br />
Sciences, Department of Economics, BA, MA and<br />
PhD (İstanbul University, Faculty of Political<br />
Sciences, Institution of Social Sciences). Tel: 90-286-<br />
335 87 38 / 1201.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
337<br />
Şeniz ANBARLI Dr, Canakkale Onsekiz Mart University, Biga Faculty<br />
of Economics and Administrative Sciences,<br />
Department of Public Administration. BA (Gazi<br />
University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Faculty of Political<br />
Sciences, Department of Public Administration),<br />
MA (Canakkale Onsekiz Mart University, Institute<br />
of Social Sciences, Public Administration Program),<br />
PhD (Dokuz Eylül University, Institute of Social<br />
Sciences, Public Administration Program). Her<br />
research interests are civil disobedience, right of<br />
resistant and Romans. She is the author of many<br />
articles Tel: 90-286- 335 87 38 / 1226.<br />
Tanju ÇOLAKOĞLU: Res. Asst. Çanakkale Onsekiz Mart University,<br />
Biga Faculty of Economics and Administrative<br />
Sciences, Department of Labor Economics and<br />
Industrial Relations. BA (Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Biga Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of Business<br />
Administration) , MA (Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Institute of Social Sciences, Labor<br />
Economics and Industrial Relations Program).<br />
Administrative Sciences Journal publishing vice<br />
editor. His research interests: Labor Psychology,<br />
Emotional Intelligence and Perception Management,<br />
Managerial Communications.<br />
Yavuz DEMIREL Assist. Prof. Dr., Aksaray University. Faculty of<br />
Economics and Administrative Sciences,<br />
Department of Business Administration BA, MBA<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
338<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yunus CERAN<br />
and PhD (Niğde University). Research areas include<br />
Organizational Culture, Total Quality Management,<br />
Knowledge Management, Customer Relationship<br />
Management and Small and Medium Size<br />
Enterprises. Tel: 0090382215663. E-mail:<br />
ydemirel75@gmail.com.<br />
Assist. Prof. Dr, Nigde University, Faculty of<br />
Economics and Administrative Sciences,<br />
Department of Business. BA (Anadolu University,<br />
Faculty of Economics and Administrative Sciences<br />
in Afyon, Department of Finance) , MA (Istanbul<br />
University, Institute of Social Sciences, Department<br />
of Business), PhD (Istanbul University, Institute of<br />
Social Sciences, Accounting and Auditing<br />
Program). His research interests are Financial<br />
Accounting, Cost Accounting and Management<br />
Accounting. Tel: 90-388-225 20 42.<br />
Yucel ACER Assoc. Prof. Dr., Canakkale Onsekiz Mart<br />
University, Faculty of Economics and<br />
Administrative Sciences, Department of<br />
International Relations. MA (Ankara University),<br />
LL.M (The University of Sheffield), PhD (The<br />
University of Bristol). He is the author many<br />
articles on international law, sea law, and Armenian<br />
issues. E-mail: yacer@comu.edu.tr Tel: 90-286-316-<br />
5711 / 5118.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
339<br />
YAZARLAR İÇİN BİLGİ NOTU /<br />
Notes For Contributors<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
340 A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
341<br />
YÖNETİM BİLİMLERİ DERGİSİ<br />
YAZARLAR İÇİN BİLGİ NOTU<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (YBD) çalışmanın teslimi anında başka bir yayın kuruluşu<br />
tarafından değerlendirmeye alınmamış bilimsel çalışmaları kabul eder. Makalelerin<br />
8500 kelimeyi, gündem yazılarının 2500 kelimeyi, kitap tahlillerinin ise 3500 kelimeyi<br />
geçmemesi gerekir. Çalışmalar mümkün olduğunca anlaşılır bir dilde, fakat bilimsel<br />
standartlar ve derginin koymuş olduğu kurallar göz önünde bulundurularak<br />
hazırlanmalıdır. Özel olarak talep edilmemiş çalışmalar yayınlansın veya yayınlanmasın<br />
iade edilmez. Bu nedenle gönderilen her çalışmanın yazarı tarafından bir örneğinin elde<br />
tutulması tavsiye edilir. Bu konuda yayıncı kuruluş hiçbir sorumluluk kabul etmez.<br />
Yayınlanmak üzere gönderilecek yazılar şu adrese gönderilmelidir: Yönetim <strong>Bilimleri</strong><br />
<strong>Dergisi</strong>, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Biga İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi,<br />
17200, Biga, Çanakkale. Çalışmalarını e-mail ile gönderecek araştırmacıların bu konuda<br />
öncelikle yönetici editör ile temasa geçmesi, çalışmasını daha sonra göndermesi<br />
beklenir. Ayrıca e-mail ile yazı gönderen yazarlar çalışmalarını gönderdikten sonra<br />
alındı teyidini aldıklarından emin olmalıdırlar.<br />
AMAÇ, KAPSAM, YÖNTEM<br />
YBD temelde ekonomi, işletme, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler, çalışma ekonomisi,<br />
maliye ve benzeri alanlara ilişkin çalışmalara yer vermektedir. Ancak YBD<br />
disiplinlerarası bir anlayışı benimsediğinden bu alanları destekleyici disiplin, konu ve<br />
yaklaşımlara da yer verir. Tüm bu alanlarda yönetim ve örgütlenme derginin önem<br />
verdiği bir diğer konudur.<br />
YÖNELİMİ<br />
Ampirik (Görgül), kavramsal, analitik, sentezci, çıkarımsal, karşılaştırmalı çalışmalar ve<br />
yazılar.<br />
BÖLÜMLER<br />
YBD temel olarak üç kısımdan oluşmaktadır. İlk kısımda ‘Gündem’ yazıları yer<br />
almaktadır. Gündem yazıları alanlarında en son gelişmeleri ve literatürdeki yenilikleri<br />
takip etmektedir. İkinci temel kısım ‘Makaleler’ kısmıdır. Bu kısımda belli kıstaslar<br />
dahilinde kaleme alınmış bilimsel çalışmalar yayınlanmaktadır. En son kısım ise<br />
literatür taramasına ayrılmıştır ve kitap tahlilleri başta olmak üzere okuyucu en son<br />
yayınlardan haberdar edilmeye çalışılmaktadır. YBD’nin tüm bölümleri hakemlidir ve<br />
belirtilmiş olan kıstaslara göre hazırlanmıştır.<br />
TESLİM NORMLARI<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
342<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Yazarlar editör ve hakemler tarafından incelenmek üzere çalışmalarını dört kopya<br />
olarak göndermeli, bunun yanında çalışmanın floppy disk kopyasını da eklemelidirler.<br />
Diskin üzerine yazının kayıt şeklinin açıkça belirtilmesi özellikle tavsiye edilir. Makale<br />
taslakları A4 (21.0 cm X 29.7 cm) kağıda bir buçuk ya da iki aralıklı olarak<br />
yazılmalı, hakemlere inceleme yapabilme kolaylığı sağlayabilmek amacıyla kağıdın her<br />
iki tarafından yeterli miktarda boşluk (en az 3 cm) bırakılmalıdır. Yazı karakteri olarak<br />
Times New Roman (12 punto) tercih edilmektedir. Yazı sağ ve soldan bloklanmış<br />
olmalıdır. Bu özellikler sadece ana yazı için değil dipnot, son not ve her türlü ekler için<br />
de geçerlidir. Sayfalar sıralı bir şekilde numaralandırılmalı, kağıdın sadece bir<br />
yüzü kullanılmalıdır.<br />
DİL<br />
YBD Türkçe ve İngilizce makaleleri yayınlamaktadır. Makalelerde sade ve anlaşılır bir<br />
dil kullanılmalıdır. Yabancı terimler yerine, yerleşmiş Türkçe karşılıkları<br />
kullanılmalıdır.<br />
KAPAK SAYFASI VE ÖZET SAYFASI<br />
Çalışmanın kapağında yazarın tam adı, unvanı, kurumu ve çalışmanın tam adı yer<br />
almalıdır. Uzun başlıklardan kaçınılmalıdır. Ayrıca iletişim adresi, mümkün olduğu<br />
durumlarda telefon, faks ve e-mail adresleri de kapak sayfasında belirtilmelidir. Varsa<br />
teşekkür notları da kapak sayfasında verilebilir. Katılımcılar bölümü için yazarın kısa<br />
eğitim ve iş geçmişi en fazla 30 kelime olarak belirtilmeli, yapmış olduğu bilimsel<br />
çalışmalar listelenmelidir. İkinci sayfada çalışmanın Türkçe ve İngilizce özeti<br />
(abstract) her biri 100’er kelimeyi geçmeyecek şekilde verilmelidir. Aynı sayfada<br />
toplam 10 kelimeyi geçmeyecek şekilde makalenin anahtar kelimeleri alfabetik olarak<br />
listelenmelidir. Ana metin üçüncü sayfadan başlamalıdır.<br />
BAŞLIKLAR<br />
Çalışmanın takibini zorlaştıracak başlık çeşitlerinden, gereksiz başlık<br />
numaralandırmalarından kaçınılmalıdır. Ana başlıklar 12 punto, sadece ilk harfleri<br />
büyük ve koyu (bold) şekilde yazılmalıdır. Makalelerde üç-dört ana başlık makul bir<br />
hedeftir. Alt başlıklar ana başlıkların içindeki birbirinden farklı kısımları göstermek<br />
için 12 punto, yalnızca ilk harfleri büyük olacak şekilde ve yatık (italik) yazılır. Üçüncü<br />
düzey başlıklar 12 punto, yalnızca ilk harfleri büyük ve normal olmalıdır. Gerekli<br />
hallerde verilecek numaralandırmalarda Giriş ve Sonuç kısımlarına ayrı numara<br />
verilmemelidir. Örnekte açıklayıcı olabilmek için numaralandırmaya gidilmiştir.<br />
Gönderilecek yazılarda numaralandırmalar en alt düzeyde tutulmalıdır.<br />
Giriş<br />
1. AB-Türkiye İlişkilerinde Temel Sorunlar<br />
1.a. Ekonomik Sorunlar<br />
1.a.i. Tarım<br />
EKLER VE TABLOLAR<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
343<br />
Ekler yazının uzunluğu ile orantılı olmalıdır. Ekler, metodolojik ayrıntıları ve ek<br />
bilgileri içermelidir. Tablolar gerekli hallerde ayrı bir dosyada ve numaralandırılmış<br />
olmalıdır. Ekler ve tablolar mümkün olduğunca en düşük düzeyde tutulmalı, sadece<br />
zorunlu hallerde kullanılmalıdır. Farklı formatta hazırlanan tablolar ve ekler için<br />
editörler önceden uyarılmalıdır. Tabloların başlıkları sadece ilk harfleri büyük olarak<br />
ve ortalanmış şekilde yazılmalıdır.<br />
DİPNOTLAR VE KAYNAKÇA<br />
Çalışmanın sonunda kullanılan kaynaklar belirtildiği şekilde verilmeli, dipnot<br />
kullanılması halinde yazar, kitap adı, (Basım yeri: yayınevi, tarih) sırası izlenmelidir.<br />
Kitap isimleri ve dergi isimleri italik olarak yazılmalı, kitaplarda bölümler ve dergilerde<br />
makaleler tek tırnak içinde verilmelidir. Kaynağın tekrarı halinde yazarın soyadı ve<br />
kitabın yada makalenin ilk kelimesi veya çalışmayı hatırlatacak kadar sayıda ilk<br />
kelimeleri verilmeli, (...) ile çalışmanın tam adının yukarıda olduğu hatırlatılmalı ve<br />
eğer var ise yararlanılan sayfa/sayfalar yazılmalıdır. İlk kullanımda yazarın tam adı<br />
(ilk ve soyadı) verilmelidir. Yalnızca ilk adın baş harfi de tercihe göre kullanılabilir.<br />
Dipnotta önce yazarın ilk adı, sonra soyadı yazılmalı, kaynakça listelemesi yapılırken<br />
ise önce soyadı, sonra ilk ad sıralaması izlenmelidir. Dipnotlarda Latince<br />
kısaltmalardan kaçınılmalıdır. Başka dillerde kısaltmalar kullanılmamalıdır. Gerekli<br />
görüldüğü hallerde yabancı dillerde yazılmış eserlerin Türkçe’si parantez içinde<br />
verilebilir. Referansta Harvard stili YBD tarafından kabul edilmediğinden bu<br />
şekilde yazılmış taslakların belirtilen yönteme göre yazarlar tarafından düzeltilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Örnek:<br />
• Ramazan Gözen, Amerikan Kıskacında Dış Politika, (Ankara: Liberte, 2000),<br />
s. 85.<br />
• Scott Burchill ve Andrew Linklater, Theories of International Relations,<br />
(Londra: Macmillan Press, 1996).<br />
• Gözen, Amerikan ..., ss. 86-87.<br />
• A.S. Lee, ‘Integrating Pozitivist and Interpretive Approaches to Organizational<br />
Research’ Organization Science, No. 2, 1991, ss. 342–345.<br />
• D. E. Robinson, ‘Fashion Theory and Product Design’, Harvard Business<br />
Review, <strong>Cilt</strong>. 36, No. 6, 1958, ss. 126–131.<br />
• Robinson, ‘Fashion ...’, s. 129.<br />
DEĞERLENDİRME SÜRECİ<br />
Değerlendirme süreci üç aşamadan oluşur ve tüm aşamalar gizli tutulur. Makale<br />
taslağı sahibinin talebi halinde çalışmanın hangi aşamada olduğu belirtilir. YBD kabul<br />
ettiği makaleleri hemen yada bir sonraki sayısında yayınlamak zorunda değildir. Ancak<br />
değerlendirme süreci için 2 ay gerçekçi bir bekleme süresidir.<br />
1. Ön Değerlendirme<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
344<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
Editörler kurulu yazardan dört nüsha halinde gelen çalışmayı değerlendirerek,<br />
hakemlere göndermeye değer olup olmadığına karar verir. Hakemlere göndermeye<br />
değer bulmadığı takdirde, yazara çalışmanın kabul edilebilir olmadığını belirtir bir yazı<br />
gönderir. Çalışmayı hakemlere göndermeye değer bulursa, belirleyeceği üç hakeme,<br />
çalışmanın birer nüshasını iletir. Bu işlemler, çalışma, editörler kurulunun eline<br />
geçtikten sonra 15 gün içinde tamamlanır.<br />
2. Hakem Değerlendirmesi<br />
Hakemler çalışmayı, ekteki Değerlendirme Rehberi’ndeki kıstasları dikkate alarak<br />
değerlendirir, raporlarını hazırlar ve editörler kuruluna gönderirler (çalışmanın<br />
nüshaları da raporla birlikte editörler kuruluna gönderilir). Bu aşama, en fazla 30 gün<br />
sürer.<br />
3. Son Değerlendirme<br />
Bu aşamada Editörler kurulu için iki seçenek söz konusudur.<br />
• Hakemlerden gelen raporları dikkate alarak, son değerlendirmeyi<br />
kendisi yapabilir ve yazara raporu ile birlikte hakem raporlarını 15 gün<br />
içinde gönderir. Veya,<br />
• Çalışmanın bir nüshasıyla birlikte hakemlerden gelen raporları tayin<br />
edeceği bir yardımcı editöre gönderir ve son değerlendirmeyi yardımcı<br />
editörün yapmasını isteyebilir. Yardımcı editör, en fazla 15 gün içinde<br />
raporunu yazar ve hakem raporlarıyla birlikte editöre gönderir. Editör ise<br />
en fazla 7 gün içinde, yardımcı editörün ve hakemlerin raporlarını yazara<br />
iletir.<br />
Son değerlendirme sonucunda yazardan düzeltme istendiğinde, yazarın düzeltme<br />
yaparak gönderdiği yazılara, değerlendirme sürecinin tüm aşamaları yine uygulanır.<br />
NOT:<br />
Yazarlar çalışmalarının yayınlanabilmesi için hakem kurulu yada<br />
editörlerce talep edilmesi halinde çalışmalarında en geç yedi güç içinde gerekli<br />
değişiklikleri yapmakla yükümlüdürler.<br />
Editörlerden yada hakemlerden bu tür düzeltmeleri yapmalarını beklemeyiniz.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
JOURNAL OF ADMINISTRATIVE<br />
SCIENCES<br />
NOTES FOR CONTRIBUTORS<br />
J<br />
ournal of Administrative Sciences (JAS) accepts original articles which are not under<br />
consideration by another publication at the time of submission. Articles as a rule should<br />
not exceed 8500 words in length (maximum 3500 words for book reviews), should be<br />
free from jargon and should be written as clearly and concisely as possible. Unsolicited<br />
articles cannot be returned. Accepted articles must conform to JAS style requirements.<br />
Please submit articles to: ‘The Editors, Yonetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong>/ Journal of Administrative<br />
Sciences, Armenian Studies, Onsekiz Mart Üniversitesi, Biga İİBF, Çanakkale, Turkey” or<br />
e-mail to ekanyilmaz@comu.edu.tr.<br />
SUBMISSIONS<br />
Authors should submit four typed copies of their manuscript along with a file copy of the<br />
manuscript saved on a floppy disc. Where possible, the file should be saved in the Word<br />
for Windows or RTF. Whichever is used please indicate this clearly on the disc itself.<br />
Alternatively the journal accepts submissions by e-mail using one of the above formats. If<br />
e-mail is used then please be sure that you received a confirmation from the Editors. The<br />
authors should send an abstract (about 100-word) and keywords (not more than 10<br />
words)of their studies.<br />
PROOFS<br />
Authors are expected to correct and return proofs of accepted articles within 48 hours of<br />
receipt. Authors are responsible for ensuring that their manuscripts conform to the journal<br />
style. The Editors will not undertake retyping of manuscripts before publication.<br />
PRESENTATION<br />
Manuscripts should be one-and-half or double-spaced throughout (including all quotations<br />
and footnotes) and typed in English or Turkish on single sides of paper. Generous margins<br />
on both sides of the page should be allowed. Pages should be numbered consecutively.<br />
The author should retain a copy as submitted manuscripts cannot be returned. Full names<br />
of the author(s) should be given, an address for correspondence, and where possible a<br />
contact telephone number, facsimile number and e-mail address. Current and recent<br />
academic and professional affiliations should be supplied for inclusion in Notes on<br />
Contributors, together with a list of major publications and forthcoming books.<br />
FOOTNOTES AND ENDNOTES<br />
In the case of books the following order should be observed: author, title, (place of<br />
publishing: publisher, year). For example:<br />
1. Sedat Laçiner, Turkey and the World, (Istanbul: Kaknüs, 2001).<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences
346<br />
A Glance at the European Economic and Monetary Integration Process...<br />
2. Mete Tunçoku, Japonya-Çin halk Cumhuriyeti İlişkileri, (Ankara: Asam,<br />
2002), p. 22.<br />
3. Tunçoku, Japonya-Çin…, p. 23.<br />
4. Charles van der Leeuw, ‘Newly Independent Azerbaijan: Ever-Present<br />
Gunsmoke and the Kremlin's Long Arm’, in Antero Leitzinger (ed.),<br />
Caucasus and an Unholy Alliance, (Vantaa: Leitzinger Books, 1997), pp. 48-<br />
52.<br />
5. Leeuw, ‘Newly...’, p. 57.<br />
Yönetim <strong>Bilimleri</strong> <strong>Dergisi</strong> (5: 2) 2007 Journal of Administrative Sciences