25.11.2014 Views

tc süleyman demirel üniversitesi fen bilimleri enstitüsü probiyotik ...

tc süleyman demirel üniversitesi fen bilimleri enstitüsü probiyotik ...

tc süleyman demirel üniversitesi fen bilimleri enstitüsü probiyotik ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

T. C.<br />

SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ<br />

FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ<br />

PROBİYOTİK BAKTERİ İZOLASYONU VE KÜLTÜRÜ<br />

YAPILAN BALIK TÜRLERİNİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMLERİ<br />

ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN TESPİTİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA<br />

Mahmut KAYA<br />

Danışman: Prof. Dr. Öznur DİLER<br />

YÜKSEK LİSANS TEZİ<br />

SU ÜRÜNLERİ YETİŞTİRİCİLİĞİ ANABİLİM DALI<br />

ISPARTA -2009


İÇİNDEKİLER<br />

Sayfa<br />

İÇİNDEKİLER ......................................................................................................... i<br />

ÖZET ..................................................................................................................... iii<br />

ABSTRACT ........................................................................................................... iv<br />

ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR ........................................................................................ v<br />

ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................ vi<br />

ÇİZELGELER DİZİNİ ......................................................................................... viii<br />

SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ ............................................................. ix<br />

1. GİRİŞ .................................................................................................................. 1<br />

2. KAYNAK ÖZETLERi ......................................................................................... 3<br />

2.1. Probiyotiklerin Tanımı ve Kullanım Alanları..................................................... 3<br />

2.2. Probotiklerin Etki Mekanizmaları ...................................................................... 4<br />

2.3.Probiyotik Bakteri İzolasyonu ve Seçimi ............................................................ 5<br />

2.4. Probiyotik Kullanımında Güvenlik .................................................................... 7<br />

2.5. Farklı Alanlarda Probiyotik Uygulamaları ......................................................... 9<br />

2.5.1 İnsan Sağlığında Probiyotik Uygulamaları....................................................... 9<br />

2.5.2 Bitkisel Üretimde Probiyotik Uygulamaları ....................................................11<br />

2.5.3. Hayvansal Üretimde Probiyotik Uygulamaları...............................................11<br />

2.5.4. Gıda Endüstrisinde Probiyotik Uygulamaları .................................................13<br />

2.5.5. Su Ürünlerinde Probiyotik Uygulamaları .......................................................14<br />

2.5.5.1 Patojenlerin Yayılımının Engellenmesi ........................................................14<br />

2.5.5.2 Probiyotiklerin Bağışıklık Sistemine Etkisi..................................................18<br />

2.5.5.3 Probiyotiklerin Sindirim ve Yem Değerlendirmeye Etkisi ...........................19<br />

2.5.5.4 Probiyotiklerin Deformasyon ve Mortaliteye Etkisi .....................................20<br />

2.5.5.5 Probiyotiklerin Su Kalitesi Üzerine Etkisi ...................................................21<br />

2.5.6 Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Kullanılan Probiyotikler ...................................23<br />

2.6. Balıklarda Bağışıklık Sistemi ...........................................................................25<br />

2.6.1 Bağışıklıkta Rol Alan organlar .......................................................................26<br />

2.6.2. Spesifik Olmayan Bağışıklık Sisteminin Elemanları ......................................29<br />

2.6.3. Balıklarda Bağışıklığı Etkileyen Faktörler .....................................................33<br />

i


3.MATERYAL ve YÖNTEM .................................................................................35<br />

3.1. Probiyotik Bakterilerin Kültür Ortamından İzolasyonu .....................................35<br />

3.2 İnvitro Antagonizm Testi ..................................................................................35<br />

3.3. Deneme Modeli, Balıklar, Ortam ve Su Kalitesi Parametreleri ........................35<br />

3.4. Probiyotik Bakterinin Uygulanması .................................................................36<br />

3.5. Örnekleme Sıklığı ............................................................................................37<br />

3.7. Serum Lizozim Aktivitesi.................................................................................37<br />

3.8. Hematokrit Sayısı .............................................................................................38<br />

3.9. Formül Lökosit Tespiti (Periferik Yayma) ........................................................38<br />

3.10. Ağırlık Artışına Etkisi ....................................................................................38<br />

3.11. İstatistiksel Analiz ..........................................................................................39<br />

4. ARAŞTIRMA BULGULARI..............................................................................40<br />

4.1. İnvitro Antagonizm Testi .................................................................................40<br />

4.2. İzole Edilen Probiyotik Bakteri ........................................................................40<br />

4.3. Respiratory Burst Aktivitesi ve NBT (+) Hücre Sayısı .....................................41<br />

4.4. Serum Lizozim Aktivitesi.................................................................................44<br />

4.5. Hematokrit Miktarı ..........................................................................................46<br />

4.6. Formül Lökosit Miktarı (Yayma Preparat Sonuçları) ........................................48<br />

4.7. Büyüme Parametrelerine Etkisi ........................................................................52<br />

5.TARTIŞMA VE SONUÇ .....................................................................................54<br />

6. KAYNAKLAR ...................................................................................................59<br />

ÖZGEÇMİŞ............................................................................................................70<br />

ii


ÖZET<br />

Yüksek Lisans Tezi<br />

PROBİYOTİK BAKTERİ İZOLASYONU VE KÜLTÜRÜ YAPILAN BALIK<br />

TÜRLERİNİN BAĞIŞIKLIK SİSTEMLERİ ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİN<br />

TESPİTİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA<br />

Mahmut KAYA<br />

Süleyman Demirel Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü<br />

Su Ürünleri Yetiştiriciliği Anabilim Dalı<br />

Jüri: Prof. Dr. Öznur DİLER (Danışman)<br />

Doç. Dr. Ayşegül KUBİLAY<br />

Yard. Doç. Dr. Seval Bahadır KOCA<br />

Bu çalışma Çipura (Sparus aurata) ve Deniz Levreği’nin (Dicentrarchus labrax)<br />

bağışıklık sistemlerini güçlendirecek <strong>probiyotik</strong> bakteri izolasyonunu<br />

amaçlamaktadır. Bu araştırma için, deniz suyu, balık mukusu ve bağırsaklarından<br />

deniz levreği ve çipura için önemli bir patojen olan Vibrio anguillarum’a karşı<br />

antagonistik etkisi test edilecek 22 suş izole edilmiştir.<br />

Deniz suyundan yapılan izolatta V. anguillarum’a karşı antagostik etki tespit edilmiş,<br />

bu izolatın bağışıklık sistemine etkisi araştırılmıştır. Besleme denemesi için 20<br />

gramlık 100 çipura ve deniz levreği 6x10 6 CFU g-1 bakteri içeren ticari yemle toprak<br />

havuzdaki ağ kafeslerde 28 gün boyunca beslenmiştir. Resirküle denemede 4 gramlık<br />

25 çipura ve deniz levreği 6x10 7 CFU g-1 bakteri içeren solüsyon ilave edilmiş<br />

resirküle akvaryumlara konulmuştur. Benzer özellikteki kontrol gruplarında ise<br />

bakterisiz ticari yem ve bakterisiz resirküle sistem uygulanmıştır. Deneme süresince<br />

1, 7, 14, 21 ve 28. günlerde örneklemeler yapılmıştır.<br />

Balıklardan alınan kan örneklerinde NBT (+) hücreler, Lizozim aktivitesi,<br />

Hematokrit değeri, Formül lokosit değerleri incelenmiştir. Probiyotik bakterinin<br />

yeme ilave edildiği balık gruplarında levrek balığının 14. gündeki hematokrit miktarı<br />

ve çipura balığının 14. gündeki formül lokosit sayısı kontrol grubuna göre istatistiki<br />

açıdan önemli bulunmuştur. NBT (+) hücre sayısı ve serum lizozim miktarında yeme<br />

<strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplarda kontrol grubu ve suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen<br />

gruplara göre farklılıklar tespit edilmiş ancak bu fark istatistiki açıdan önemli<br />

bulunmamıştır. Ayrıca deneme sonundaki balık ağırlıkları da tespit edilip <strong>probiyotik</strong><br />

bakterinin ağırlık artışına etkisi de incelenmiş; <strong>probiyotik</strong> bakterinin etkisi<br />

belirlenmiş, fakat bu fark istatistiki olarak önemsiz bulunmuştur.<br />

Anahtar Kelimeler: Probiyotik, İmmün sistem, Bakteri izolasyonu, Antagonistik<br />

etki, Çipura (Sparus aurata), Deniz Levreği (Dicentrarchus labrax)<br />

2009, 70 sayfa<br />

iii


ABSTRACT<br />

M.Sc. Thesis<br />

A STUDY ON ISOLATION OF PROBIOTIC BACTERIA AND DETERMINATION<br />

OF THE EFFECTS ON IMMUN SYSTEM IN CULTURED FISH SPECIES<br />

Mahmut KAYA<br />

Süleyman Demirel University Graduate School of Applied and Natural Sciences<br />

Aquaculture Sciences Department<br />

Thesis Committee: Prof. Dr. Öznur DİLER (Supervisor)<br />

Assoc. Prof. Dr. Ayşegül KUBİLAY<br />

Asst. Prof. Dr. Seval Bahadır KOCA<br />

In this study, it was aimed to isolate of the probiotic bacteria that strengthen of immune<br />

systems of European Seabass (Dicentrarchus labrax) and Gilthead Seabream (Sparus<br />

aurata). For this research, 22 isolates obtained from sea water, fish intestine and fish<br />

mucus, have been tested for it’s ability to interfere with Vibrio anguillarum that is<br />

important pathogen of seabass and seabream.<br />

One isolate that was taken from sea water showed an antagonistic effect against Vibrio<br />

anguillarum. This bacteria has been investigated about the effect on the immune system.<br />

For the feeding trial, a group of 20 gr 100 gilthead seabreams and european seabass’<br />

were placed in net cages in soil pond. The bacterial cells (6x10 6 CFU g-1 ) were mixed in<br />

commercial dry fish feed for 28 days. For the resirculate trial, a group of 4 gr 25 gilthead<br />

seabreams and european seabass’ were placed into a resirculate aquarium supplemented<br />

6x10 7 CFU g-1 of this isolate for 28 days. Control groups that have similar characteristics<br />

received the non-supplemented commercial diet and rearing water. Samples were taken<br />

in 1, 7, 14, 21, 28 days for all of groups during the experiment.<br />

Nitroblue tetra zolium (NBT) and lysozime activity, hematocrit and leucocyte values<br />

were examined in blood samples that were taken from fish. On the groups of probiotics<br />

supplemented in fish diet, hematocrit values of seabass and leucocyte values of<br />

seabream statically significant than control groups samples on 14th days of research. In<br />

the groups of probiotics bacteria supplemented in fish diet, NBT (+) and lysozyme<br />

activity higher than other gruops. But this difference wasn’t statically signaficant.<br />

Moreover, fish weight were determined at the end of the experiment and the affect of<br />

probiotic bacteria on increase of weight was investigated. The affect of probiotic bacteria<br />

on the increase of fish weight was detected but this effect was not statistically<br />

significant.<br />

Key Words: Probiotics. Immune system, Isolation of bacteria, Antagonistic effect,<br />

Gilthead Seabream (Sparus aurata), European Seabass (Dicentrarchus labrax)<br />

2009, 70 pages<br />

iv


ÖNSÖZ VE TEŞEKKÜR<br />

Çalışmalarım boyunca beni destekleyen ve böyle önemli bir konuda beni<br />

yönlendirerek akademisyenlik hayatım için önemli bir çalışma yapmama vesile olan<br />

danışman hocam Prof. Dr. Öznur DİLER’e teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca tez<br />

çalışmalarımda benden desteğini eksik etmeyen Doç. Dr. Ayegül KUBİLAY, Doç.<br />

Dr. İbrahim DİLER, Su Ürünleri Müh. Seçil EKİCİ ve Nevzat KAYNAK’a da<br />

teşekkür ederim.<br />

Çalışmalarımda saha çalışmaları yapmam için yardımcı olan Yasin TOSUN’a ( TC<br />

Ziraat Bankası A.Ş. Milas Şubesi), Cengiz ÖNDER’e (Kılıç Balık A.Ş. Bafa<br />

Adaptasyon tesisi işletme Müdürü) ve işletmesini açan İçme köyünden Ali GEZEN’e<br />

de teşekkür ederim.<br />

Ülkemizdeki bilimsel faaliyetlerin öncüsü ve her zaman bilim insanının yanında olan<br />

Türkiye Bilim Teknik Araştırma Enstitütü Kurumu (TUBİTAK)’ na yüksek lisans<br />

öğrenimim boyunca Yurt içi Yüksek Lisans bursu tahsis ederek bana maddi destek<br />

sağladığı için teşekkür etmeyi borç bilirim. Bu tez çalışması Süleyman Demirel<br />

Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimince (SDÜ-BAP) 1645-YL-08 proje<br />

numarası ile desteklenmiştir.<br />

Tüm eğitim hayatım boyunca bana destek veren ve her zaman yanımda olan aileme<br />

de bu vesile ile bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.<br />

Mahmut KAYA<br />

ISPARTA, 2009<br />

v


ŞEKİLLER DİZİNİ<br />

Şekil 2.1. Jel elektroforezinde <strong>probiyotik</strong> adayı suşların toksisitesinin belirlenmesi. 9<br />

Şekil 2.2. Bir mikrobiyal örneğin gösterdiği karakteristiğe göre sınıflandırılması… 16<br />

Şekil 2.3. Sima -Aji (Çizgili Jack) larvalarında Pseudomonas undina <strong>probiyotik</strong><br />

suşunun mortalite üzerine etkisi…………………………………………. 17<br />

Şekil 2.4. Çeşitli canlılarda bağışıklık sistemi…………………………………….. 25<br />

Şekil 2.5. Balıklarda bağışıklık sistemi bariyerleri………………………………… 25<br />

Şekil 2.6. Balıklarda immun sistemin çalışma şeması……………………………... 26<br />

Şekil 2.7. Komplement aktivasyonu……………………………………………….. 30<br />

Şekil 2.8. C-Reaktif proteinlerinin serum içerindeki miktarlarının değişimi…………….. 31<br />

Şekil 2.9. Fagositoz'un gerçekleşmesi……………………………………………… 33<br />

Şekil 2.10. Balıklarda immun sistemi etkileyen faktörler…………………………. 34<br />

Şekil 3.1. Resirküle deneme modeli ve kullanılan balıklar………………………… 36<br />

Şekil 4.1. Çukur difuzyon agar testi………………………………………………... 40<br />

Şekil 4.2. Levrek balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması…………………... 42<br />

Şekil 4.3. Levrek balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması………………….. 42<br />

Şekil 4.4. 200X de NBT hücreleri ve çekirdekleri……………………………….. 43<br />

Şekil 4.5. 40 X büyütmede bir alanda tespit edilen NBT + hücreler…………….. 43<br />

Şekil 4.6. Çipura balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması………………….. 44<br />

Şekil 4.7. Çipura balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması…………………... 44<br />

Şekil 4.8. Levrek balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun serum lizozim miktarlarının karşılaştırılması………………… 45<br />

Şekil 4.9. Çipura balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun serum lizozim miktarlarının karşılaştırılması………………… 45<br />

Şekil 4.10. Levrek balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması…………………… 46<br />

Şekil 4.11. Levrek balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması…………………. 46<br />

Şekil 4.12. Çipura balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması…………………… 47<br />

vi


Şekil 4.13. Çipura balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması…………………… 47<br />

Şekil 4.14. Levrek balıklarında probiyotiğin suya ilavesinin lökosit hücre<br />

tiplerinin dağılımı üzerine etkisi………………………………………... 48<br />

Şekil 4.15. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin balık yemine ilavesinin<br />

lökosit sayılarına etkisinin karşılaştırlması…………………………….. 49<br />

Şekil 4.16. Çipura balıklarında aday <strong>probiyotik</strong> bakterinin yeme ilavesinde oluşan<br />

lökosit hücre sayılarının karşılaştırılması………………………………. 50<br />

Şekil 4.17. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin suya ilavesinin lokosit hücre<br />

tiplerinin dağılım üzerine etkisi………………………………………… 51<br />

Şekil 4.18. May Grünwald- Giemsa boyamada tespit edilen kan hücreleri………... 52<br />

Şekil 4.19. Gruplar arasındaki ortalama ağırlık kazancının karşılaştırılması………. 53<br />

Şekil: 4.20. Gruplar arasındaki spesifik büyüme oranının karşılaştırılması………... 53<br />

vii


ÇİZELGELER DİZİNİ<br />

Çizelge 2.1. İnsan besinlerinde uygulanan <strong>probiyotik</strong> bakteriler……………… 14<br />

Çizelge 2.2. Probiyotik bakterilerin bazı balıkların sindirim sisteminde<br />

dayanıklılık süreleri, izole edildiği ortamlar ve antagonizm<br />

gösterdiği patojenler………………………………………………... 24<br />

Çizelge 4.1. Kullanılan bakterinin geleneksel yöntemlerle elde edilen test<br />

sonuçları…………………………………………………………….. 40<br />

Çizelge 4.2. Apı 20E test sonuçları……………………………………………… 41<br />

Çizelge 4.3. Levrek balıklarında yapılan denemede örnekleme günlerinde<br />

uygulama gruplarındaki NBT(+) hücre ortalamaları……………….. 41<br />

Çizelge 4.4. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri uygulamasının NBT (+)<br />

hücre sayısına etkisi………………………………………………… 42<br />

Çizelge 4.5. Çipura ve Levrek Balıklarında <strong>probiyotik</strong> ilavesi sonucu oluşan<br />

Serum Lizozim miktarları…………………………………………... 45<br />

Çizelge 4.6. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin hematokrit<br />

miktarları üzerine etkisi…………………………………………….. 46<br />

Çizelge 4.7. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin hematokrit<br />

miktarları üzerine etkisi…………………………………………….. 47<br />

Çizelge 4.8. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin suya ilave edilmesinin<br />

lokosit hücre tiplerinin sayısına etkisi……………………………… 48<br />

Çizelge 4.9. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin yeme ilavesinin lökosit<br />

hücre tipleri üzerine etkisi………………………………………….. 49<br />

Çizelge 4.10. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin yeme ilavesi sonucunu<br />

gruplar arasında lökosit hücre tiplerine etkisi……………………… 50<br />

Çizelge 4.11. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin suya ilavesinin lökosit<br />

hücre tiplerinin sayısı üzerine etkisi……………………………….. 51<br />

Çizelge 4.12.Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin büyüme<br />

parametrelerine etkisi………………………………………………. 52<br />

Çizelge 4.13. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin büyüme<br />

parametrelerine etkisi………………………………………………. 53<br />

viii


SİMGELER VE KISALTMALAR DİZİNİ<br />

CFU (KOB) Koloni Oluşturan Birim<br />

CPE<br />

CRP<br />

DNA<br />

EPC<br />

FAO<br />

FCR<br />

HIRRV<br />

IHNV<br />

IPNV<br />

LPS<br />

NBT<br />

PBS<br />

PCR<br />

RES<br />

RNA<br />

SJNNV<br />

TSA<br />

TSB<br />

UV<br />

VCCS<br />

VHN<br />

YAV<br />

Öldürücü Etki<br />

C-Reaktif Proteinleri<br />

Deoksiribonükleik asit<br />

Epitelyumioma Papillosuma Cyprini<br />

Dünya Gıda Örgütü<br />

Yem Dönüşüm Oranı<br />

Hirame Rhabdovırus<br />

Infeksiyöz Hematopaetic Nekrozis Virüs<br />

Infeksiyöz Pankreatik Nekrozis Virüs<br />

Lipopolisakkarit<br />

Nitroblue Tetra Zolium<br />

Fosfat tampon çözeltisi<br />

Polimeraz zincir reaksiyonu<br />

Retikuloendothelial Sistem<br />

Ribonükleik asit<br />

Strippet Jack Nervous Nekrozis Virüs<br />

Triptik Soy Agar<br />

Triptik Soy Broth<br />

Ultra violet<br />

Omurga Eğriliği Sendromu<br />

Viral Hemorojik Septisemi<br />

Sarıkuyruk Asites Vırus<br />

ix


1. GİRİŞ<br />

Dünyadaki hızlı nüfus artışına paralel olarak artan besin ihtiyacının<br />

karşılanmasında en önemli alternatiflerden biri su ürünleridir. Su ürünleri<br />

üretimi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de son yıllarda artış göstermektedir. Fakat<br />

bu artış artan talebi tam olarak karşılayamamaktadır.<br />

Dünyadaki ve Türkiye’deki su ürünleri üretimine bakacak olursak; 2006 yılı için<br />

dünyadaki toplam su ürünleri üretimi 143 milyon ton iken, yetiştiricilik yoluyla<br />

elde edilen üretim 31 milyon 590 bin iç sularda, 20 milyon 060 bin ton denizlerde<br />

olmak üzere toplam 51 milyon 650 bin tondur ( Anonim; 2007). Türkiye’deki 2006<br />

yılı toplam su ürünleri üretimi ise 662 bin tondur. Bu üretimin 129 bin tonu<br />

yetiştiricilik yoluyla 553 bin tonu da avcılıktan elde edilmektedir. Yetiştiricilikten<br />

elde edilen miktarın % 44 ünü iç su balıkları (Alabalık: % 43.50, Sazan: % 0.50), %<br />

56’sını deniz balıkları (Levrek: % 29.8, Çipura: % 22.1, Diğer: % 4.1) oluşturmaktadır<br />

(Anonim, 2008). FAO’nun 2006 Su Ürünleri istatistikleri incelendiği zaman dikkati<br />

çeken önemli bir nokta da su ürünleri yetiştiriciliğinin ekonomiye katkısıdır. Dünyada<br />

1 kg balığın ortalama fiyatı 1.52 USD/kg olurken ülkemizde ortalama 4.27 USD/kg<br />

olmaktadır (Anonim, 2007). Ülkemizin 2006 su ürünleri ihracat rakamı 177 milyon 418<br />

bin USD ile toplam ihracatımızın % 0,2’sini oluşturmaktadır. (Anonim, 2007) Üç tarafı<br />

denizlerle çevrili ülkemizde su ürünleri ihracatımızın toplam ihracat içindeki payının<br />

daha fazla olması beklenmektedir. Ayrıca ülkemizdeki su ürünleri tüketim rakamları<br />

incelendiği zaman dünya ortalamasının çok altında olduğu görülecektir. Bunun en<br />

önemli nedeni maliyetlerin fazla olmasıdır. Özellikle yem ve ilaç fiyatlarının yüksek<br />

olması bu rakamların oluşmasında önemlidir. Ülkemizde su ürünleri ihracatı ve<br />

tüketimini artırmanın en önemli yolu düşük maliyetli, etkili ve güvenli yetiştiricilik<br />

yapmaktan geçmektedir. Bu sebeple çeşitli yem katkı maddelerinin kullanımı gündeme<br />

gelmiştir. Bu yem katkı maddelerinden biri de faydalı mikro organizmalar olan<br />

<strong>probiyotik</strong>lerdir.<br />

Deniz balıklarının larva yetiştiriciliğinde balık sağlığının iyileştirilmesi için alglerle<br />

birlikte bakteri kullanımı da tercih edilir (Maeda, 1999). Larval dönemde balıkların<br />

1


sindirim (Timmermans, 1987) ve bağışıklık sistemleri (Vadstein, 1997) yeterince<br />

gelişmediği için savunmasız bulunmaktadırlar. Ayrıca bu dönemlerde balıklara<br />

aşılama da yapılamamaktadır. Bu yüzden bu dönemde en iyi korunma yöntemi<br />

<strong>probiyotik</strong> uygulamasıdır.<br />

Probiyotiklerin etkisi temelde; sucul çevredeki patojenleri önleme, akuakültürde su<br />

kalitesinin uygun hale gelmesine yardım ederek balık sağlını koruma; canlı besin<br />

fonksiyonu sağlama ve bağışıklık sistemini uyarma olmak üzere dört şekilde<br />

gerçekleşir (Maeda, 1999).<br />

Suyun dezenfeksiyonu ve antibiyotik kullanımları da zararlı mikro organizmalardan<br />

korunmak için kalıcı bir çözüm değildir. Çünkü bu uygulamalardan sonra oluşan<br />

boşlukta tekrar hangi bakterilerin üreyeceği bilinemez. (Maeda, 1999).Ayrıca bir<br />

bakterinin diğer bakterilere antagonistik etkisinin varlığı o bakterinin virüslere karşı<br />

da önleyici bir mekanizma olarak çalışabileceğini göstermektedir. Bacillus cinsi<br />

bakterilerin birçok virusun yayılmasını engellediği bildirilmiştir (Maeda, 1999).<br />

Daha önce yapılan benzer bir çok çalışmada <strong>probiyotik</strong>lerin bağışıklık sistemi ve<br />

büyüme üzerinde olumlu etkilerinden söz edilmektedir ( Kim ve Austin, 2006; Rollo<br />

vd., 2006; Yanbo ve Zirong, 2005) ve çeşitli hastalıklardan korunma da da etkili<br />

olduğu bildirilmiştir (Aubin vd., 2005; Chabrillon vd., 2005; Brunt ve Austin, 2005;<br />

Chythanya vd., 2002).<br />

Gatesoupe (1999), <strong>probiyotik</strong>lerin faydalı olabilmeleri için verilecek canlının bulunduğu<br />

ortamdan izole edilmeleri gerektiğini bildirmiştir. Bu çalışma kapsamında yetiştiricilik<br />

ortamından <strong>probiyotik</strong> bakteriler izole edilerek onların hem patojenler hem de balık<br />

sağlığı üzerinde etkisinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu çalışma sonunda su<br />

ürünleri sektöründe kullanılabilecek potansiyel <strong>probiyotik</strong> organizmaların ortaya<br />

çıkarılması amaçlanmıştır.<br />

2


2. KAYNAK ÖZETLERi<br />

2.1. Probiyotiklerin Tanımı ve Kullanım Alanları<br />

Probiyotikler, bağırsaklardaki mikroflorayı düzenleyen, bağırsak mikrobiyal dengesini<br />

değiştirerek konakçı hayvanlara yararlı etkiler oluşturan canlı mikrobiyal yem katkı<br />

maddeleridir (Fuller, 1989) . Probiyotiklerin kullanım alanı oldukça fazladır.<br />

Probiyotik bakteri kullanımının faydaları;<br />

- Küçükbaş, büyükbaş ve kanatlı hayvanlarda <strong>probiyotik</strong> yem katkı maddesi verimi<br />

artırır.<br />

- İçerdiği mikroorganizmalarla topraktan besinlerin verimli kullanımını sağlar. Bitki<br />

büyümesini hızlandırır. Gübre tüketimini azaltır.<br />

- Tatlı ve tuzlu su balık yetiştiriciliğinde verimlilik artışı sağlar. Sudaki atıkları<br />

dönüştürüp balıkların organik atıklardan zehirlenmesini engeller. Aynı büyüklükteki<br />

havuzda daha fazla balık yetiştirilmesine imkân tanır.<br />

- Hayvan atıklarından veya gübre çukurlarından gelen rahatsız edici kokuları keser.<br />

Atıkların fermentasyonunu sağlayarak gübre değerini artırır.<br />

-Çeşitli tarım ve hayvancılık uygulamaları için nitrifikasyon sağlayıcı<br />

mikroorganizmalar içerir.<br />

Yeryüzündeki tüm canlılar çeşitli mikroorganizmalarla iç içe yaşamaktadır. İnsan<br />

nüfusu 6 milyar iken mikroorganizma populasyonu 100 trilyondur. Bu<br />

nedenle mikroorganizmaların insan yaşamında çok önemli etkisi vardır. Mikroorganizma<br />

kullanımı şarap, bira, peynir, yoğurt, ekmek, turşu v.b. besinlerin üretimine kadar her<br />

yerde mevcuttur. Mikroorganizmalar ile insan sağlığı arasındaki bağlantıya<br />

kılavuzluk eden hipotez ilk kez bu yüzyılda Rus bilim adamı Ellie Me<strong>tc</strong>hnikoff<br />

tarafından ileri sürülmüştür. Bu hipoteze göre normal bağırsak florası bugün<br />

<strong>probiyotik</strong>ler olarak tanımlanan yararlı mikroorganizmalar tarafından<br />

etkilenebilmektedir (Doillet ve Langdon, 1994).<br />

Probiyotiklerin kullanımı sonucu insan ve hayvanların bağırsak florası<br />

düzenlenebilmekte ve bağırsak problemleri azaltılarak canlıların gelişimi<br />

hızlandırılabilmektedir. Ayrıca antibiyotik kullanımı sonucu zarar gören canlının<br />

3


mikro florasını düzenleyerek yeniden yapılandırmaktadır. İnsan ve<br />

hayvanların beslenmesinde yararlı sindirim bakterileri kullanılarak etkileri incelenmiştir.<br />

Özellikle Lactobacillus acidophilus’un karasal hayvanların bağırsaklarında<br />

patojenik mikroorganizmaların enfeksiyon oluşturmasını önlediği ve kontrol ettiği<br />

bildirilmiştir (Douillet ve Langdon, 1994).<br />

2.2. Probotiklerin Etki Mekanizmaları<br />

Probiyotiklerin etki mekanizmalarının açıklanması için halen bir çok araştırma<br />

yapılmaktadır. Bu araştırmalar etki mekanizmasındaki en önemli etkenin bakterinin<br />

türü, suşu, verilen canlının türü, kullanım zamanı ve kullanım koşullarına bağlı<br />

olduğunu göstermiştir (Hooper, 1990; Jones ve Tomas, 1987).<br />

Özellikle Gram (-) patojen olan E.coli, Staphylacoccus, Salmonella, Pseudomanas<br />

gibi bakteriler ve vibrio türleri ile laktik asit bakterileri arasında antagonistik ilişki<br />

varlığı bildirilmiştir (Hooper, 1989; Vanbelle vd., 1990; Aytuğ vd., 1989). Yararlı<br />

mikroorganizmalar bağırsak epitelinde ve mukozasında zararlı mikro organizmaların<br />

aşırı yoğunlaşmasını önleyerek besin emiliminin artmasına yardımcı olur.<br />

Özellikle laktik asit bakterilerini ürettikleri organik asit sayesinde ortam pH’sı düşer<br />

ve bazik ortamlarda yaşayan birçok patojen bakteri türünün yaşamı engellenir<br />

(Fuller, 1986; Hooper, 1989; Hooper, 1990; Lyons, 1987). Ayrıca <strong>probiyotik</strong> birçok<br />

bakteri hidrojen peroksit (H 2 O 2 ) üretimi ile zararlı birçok mikro organizmanın<br />

gelişimini de engeller.<br />

Probiyotik bakteriler hem yetiştiricilik ortamında hem de mukozada toksik amonyak<br />

ve amin üretimini de engelleyerek ortamlarda toksik amin ve amonyak birikimini de<br />

önlemektedirler (Hooper, 1989; Hooper, 1990; Vanbelle vd., 1989).<br />

Probiyotik bakterilerin immunostimulant etkiye sahip oldukları da bildirilmiştir.<br />

Probiyotikler, fagositik hücreleri aktive eder, lenfosit aktivitesini artırır ve antijen<br />

spesifik T hücrelerinin aktive olmasını sağlar (Fuller, 1986; Hooper, 1989; Hooper,<br />

1990; Vanbelle vd., 1989).<br />

4


Mikro organizmalar sindirim için gerekli olan lipaz, amilaz, proteaz ve sellulaz gibi<br />

enzimleri üretebilirler. Bu enzimlerin üretimi özellikle sindirim sistemi tam olarak<br />

gelişmemiş genç bireylerde iyi bir simbiyotik etki oluşturur (Hooper, 1989; Hooper,<br />

1990; Vanbelle vd., 1989). Ayrıca mikroorganizmalar vitamin üretimleri ile de<br />

sindirim sistemine önemli katkılar sağlamaktadırlar (Hooper, 1989; Hooper, 1990).<br />

2.3.Probiyotik Bakteri İzolasyonu ve Seçimi<br />

Probiyotik bakteri izolasyonunda en önemli nokta seçilecek <strong>probiyotik</strong> bakterinin<br />

niteliklerinin belirlenmesidir. Bu yüzden bir bakteriyi <strong>probiyotik</strong> olarak kullanmadan<br />

önce o bakteri ile ilgili birçok çalışma yapılmalıdır. Bunlardan bazıları: İnvitro<br />

antagonizm testi, sindirim sistemine tutunma testi, asit ve safra tuzlarına direnç testi,<br />

antibiyotiklere direnç testi, virulens testi, zararlı toksin içerip içermediğini belirlemek<br />

için yapılacak protein DNA analizi, eğer ısı ve basınç işlemine tabi tutulacaksa son<br />

üründeki yaşama oranı ve değişik ortam koşullarına direnç testleri, canlı<br />

metabolizmasında canlı kalabilme ve reizolasyon testi ve kullanım alanının<br />

gerektirdiği diğer testlerdir (Chabrillon vd., 2006).<br />

Probiyotikler sindirim sisteminde epitel yapıdaki mukoz yüzeyine tutunmalı ve<br />

burada kolonize olmalıdırlar. Çünkü bağırsak mukozasına tutunma kabiliyeti<br />

<strong>probiyotik</strong> bakteriler için en önemli seçim kriterlerinden biridir (Fuller 1997; Blum<br />

vd. 1999; Ouwehand vd. 1999; Suskoviç vd. 2000; Tuomola vd. 2000; O’Sullivan<br />

2001; Tuomola vd. 2001; Ouwehand vd. 2001; Vaughan vd. 2002; Rikkinen vd.<br />

2003).<br />

Seçilen <strong>probiyotik</strong> bakteriler sindirim sisteminin üst bölgelerinden geçerken yüksek<br />

sayılarda canlı kalabilmeli, midedeki yoğun asidik ortama ve ince bağırsaklardaki<br />

safra tuzlarına, lizozim gibi enzimlere, sindirim sırasında oluşan toksik maddelere ve<br />

oksijene dayanıklı olmalıdır (Ouwehand vd. 1999; Rogelj vd. 2002; Kalantzopuulos<br />

1997; Blum vd. 1999; Mattila- Sandholm vd. 1999 a; Shortt 1999; Kailasapathy ve<br />

Chin 2000; Kimoto vd. 2000; Erkkila 2001; Lourens-Hatting and Viljoen 2001;<br />

5


Ouwehand vd. 2001; Ouwehand vd. 2002; Vaughan vd. 2002; Zavaglia vd. 2002;<br />

Itsaranuwat vd. 2003; Oyetayo ve Oyetayo 2005).<br />

Seçilen <strong>probiyotik</strong> bakteriler fajlara dirençli olmalı, hangi canlıda kullanılacaksa o<br />

canlının yaşadığı koşulun doğal bir üyesi olmalı, antibiyotiklere dirençli olmalı ve<br />

gerektiğinde antibiyotiklerle birlikte kullanılabilmeli, patojen olmamalı, patojenleri<br />

engelleme kabiliyetine sahip olmalı, bakteriyosin oluşturabilmeli ve bağışıklık<br />

sistemini uyarabilmelidir (Klaenhammer 1998, Dunne vd. 1999; Klaenhammer ve<br />

Kullen 1999; Tuomola vd. 2001; Mattila-Sandholm vd. 2002; Rönka vd. 2003;<br />

Avonts ve ark,. 2004; Hoesl ve Altwein, 2005).<br />

Klaenhammer ve Kullen (1999), <strong>probiyotik</strong> bakteri seçiminde aşağıdaki noktalara<br />

vurgu yapmışlardır.<br />

1. Hedef türle aynı ortamda doğal olarak bulunmalı<br />

2. Toksik ve Patojenik etki göstermemeli<br />

3. Toplu üretime ve depolamaya uygunluk: uygun sıcaklık, konsantrasyon, donma,<br />

dehidrasyon, depolama ve dağıtım kolaylığı<br />

4. Yüksek populasyon seviyelerinde canlı kalabilmeli (tercihen10 6 – 10 8 )<br />

5. Kültür hazırlanma sürecinde istenilen özellikler korunabilmeli<br />

6. Gıdalarda veya fermentasyon işlemlerinde kullanıldığında arzu edilen organoleptik<br />

(duyusal) özellikleri taşıması veya istenmeyen özellikler taşımamalı<br />

7. Genetik açıdan stabil, uysal olmalı; mutasyonlara sebep olmamalı<br />

8. In vivo şartlarda, hedef bölgede canlılıklarını devam ettirebilmeli, çoğalabilmeli ve<br />

metabolik aktivitelerini gerçekleştirebilme yetenekleri yüksek olmalı<br />

9. Safraya ve aside dayanıklı olmalı<br />

10. Normal mikroflorada aynı veya yakın türlerle yarışmacı özelliklere sahip olmalı,<br />

mikrofloranın ürettiği asit, bakteriyosin (mikro organizmalar tarafından üretilen ve<br />

diğer bakterilerin üremelerini inhibe eden bileşikler) ve diğer antimikrobiyallare<br />

karşı dayanıklı olmalı<br />

11. Tutunma ve kolonileşme yetenekleri klinik olarak doğrulanmış bir veya daha çok<br />

sağlık yararları ( ör: laktoz toleransı) bulunmalı<br />

12. Patojenik/karyojenik bakterilere karşı antagonistik etkisi olmalı<br />

6


13. Antimikrobiyal madde üretme yeteneği (bakteriyosinler, hidrojen peroksit,<br />

organik asitler veya diğer inhibe edici bileşikler) olmalı<br />

14. Bağışıklığı uyarıcı etkiler<br />

15. Antikarsinojenik (kanseri durdurucu) etkiye sahip olma<br />

16. Biyoaktif bileşikler üretebilme yetenekleri ( enzimler, vasinler, peptidler)<br />

bulunmalıdır (Klaenhammer and Kullen, 1999)<br />

2.4. Probiyotik Kullanımında Güvenlik<br />

Faydalı bakteriyel <strong>probiyotik</strong>lerin kullanımı yetiştiricilikte bakteriyel patojenlere<br />

karşı antibiyotiklere alternatif bir uygulamadır. Sayısız bakteri yetiştiricilikte<br />

<strong>probiyotik</strong> olarak kullanılmaktadır. Ancak doğru <strong>probiyotik</strong> balıkta veya karideste ya<br />

da doğal ortamında bulunan bakterilerdir. Probiyotikler patojenlerle besinsel olarak<br />

rekabete girerek onların gelişmelerini sınırlandırırlar (Decamp, 2006).<br />

Karasal hayvanlarda ve su ürünleri yetiştiriciliğinde <strong>probiyotik</strong>ler dokulardan, atık<br />

sudan ya da fermente ürünlerden elde edilir. Ayrıca birçok da seçim yöntemi<br />

kullanılır. Temelde <strong>probiyotik</strong>ler yetiştiricilik ortamından, performanslarına göre<br />

seçilir (Moriarty, 2006).<br />

Yetiştiricilikle uğraşanlar <strong>probiyotik</strong> seçimi ve üretilmesi ile eş zamanlı olarak<br />

onların balık ve diğer mikroorganizmalar açısından güvenliği ve performanslarını da<br />

çalışırlar. Ancak su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılan <strong>probiyotik</strong>lerin insan<br />

sağlığına etkileri konusunda çalışma yapılmamıştır. Bazı <strong>probiyotik</strong>ler balıklar için<br />

faydalı olurken insanlar ve/veya sucul çevredeki diğer canlılara karşı patojen<br />

olabilirler (Decamp, 2006).<br />

Probiyotik olarak seçilen suşun doğru tanımlamasını yaptıktan sonra onun<br />

yetiştiricilik organizmaları için patojen olup olmadığına veya risk içeren bakteriler<br />

grubuna dahil olup olmadığına bakılmalıdır. Örneğin canlı yem üretiminde faydası<br />

olmasına rağmen Cytophaga larval balık yetiştiriciliğinde risklidir ve Amerikan<br />

Biyolojik Güvenlik Birimi tarafından riskliler listesine alınmıştır. Risk kategorisine<br />

7


<strong>probiyotik</strong> olarak kullanılan Enterococcus, Streptococcus, Bacillus anthracis,<br />

Aeromona ve Enterobacter gibi bakteriler de dahildir. Enterococcus türleri peynirler,<br />

sucuk ve sosis gibi gıdaların olgunlaşmasında ve aromasında önemlidir. Aynı<br />

zamanda <strong>probiyotik</strong> olarak da kullanılır. Bacteriaemia ve Endocarditis gibi<br />

Enterococların rol oynadığı hastalıklardan dolayı güvenlikleri sorgulanmaktadır.<br />

Örneğin Kuzey Batı İspanya’da Kalkan Balığı yetiştiriciliğinde Enterococcus bazı<br />

mortalitelere sebep olur (Moriarty, 2006).<br />

Birçok bakteri antibiyotiklere karşı direnç gösterir. Bazı bakteriler de de genetik<br />

mutasyonlara uğrayarak antibiyotiklere karşı dirençli olurlar. Bu antibiyotiklere<br />

dirençlilik insan veya diğer canlılar için patojen olan organizmalara da<br />

nakledilebilmektedir. Örneğin 2003 yılında Gevers ve arkadaşları antibiyotiğe<br />

dirençli Lactobacillus’lardaki direnç genini laboratuarda Lactoctococcus lactis subs.<br />

lactis ve Enterococcus faecium’a nakletmeyi başarmışlardır (Gevers vd., 2003)<br />

Bacillus cinsi bakteriler sadece atık suda, toprakta, denizde ve tatlı suda bulunmaz<br />

aynı zamanda kabuklu, balık ve insan bağırsak mukozasında da bulunur. Bazı<br />

bacillus türleri riskli bakteriler grubundadır. Örneğin B.cereus gıdaların bozulması<br />

için enterotoksin ve emetik toksin üretirler. Bu yüzden PCR ve Jel elekroforezinde<br />

toksin üretimleri test edilmelidir (Şekil 2.1). Probiyotik ürünler hem üretim hem de<br />

depolama esnasında kontaminasyonlardan uzak tutulmalıdır.<br />

8


Şekil 2.1. Jel elektroforezinde <strong>probiyotik</strong> adayı suşların toksisitesinin belirlenmesi. 4<br />

ve 6 nolu bantlar toksik genleri gösteriyor. 3 ve 5 nolu sütunlarda da aday<br />

<strong>probiyotik</strong>lerde bu genin olmadığı görülüyor (Bacillus sp)<br />

2.5. Farklı Alanlarda Probiyotik Uygulamaları<br />

2.5.1 İnsan Sağlığında Probiyotik Uygulamaları<br />

1974 yılında yayınlanan bir makalede fermente süt ürünleri tüketiminin kolesterol<br />

düşürücü etkisi olduğunun bildirilmesinden sonra <strong>probiyotik</strong> bakterilerin bu<br />

konudaki etkileri incelenmeye başlanmış, Lactobacillus acidophilus ve Enterococcus<br />

faecium suşlarının kullanıldığı bilimsel bir çalışma sonucunda farelerin ve<br />

domuzların serum kolesterol seviyelerini düşürdüğü belirlenmiştir (Parker, 1974).<br />

Probiyotiklerin serum kolesterol seviyesini düşürme mekanizması tam olarak<br />

bilinmemekle beraber konu ile ilgili son muhtemel mekanizma, <strong>probiyotik</strong>lerin safra<br />

tuzlarını hidrolize ederek kolesterol seviyesine etki ettiği hipotezidir. Sonuçta etki tek<br />

bir mekanizmaya bağlı değildir. (Parker, 1974).<br />

9


İnsanın temel gıdasını oluşturan süt ürünlerinin sindiriminde β-Galaktoz enziminin<br />

azlığı veya bulunmaması nedeniyle laktoz sindirimi yapılamamakta ve sonuçta<br />

bağırsak krampları gibi sorunlar ortaya çıkmaktadır. Lactobacillus acidophilus ve<br />

Bifidobacterium gibi <strong>probiyotik</strong> bakterilerin mikrobiyal faaliyetleri sonucunda süt<br />

ürünlerindeki laktoz miktarı azaldığı ve β-Galaktoz enzimi bulunduğu için laktoza<br />

hassasiyeti olan kişiler için uygun hale gelmektedir (Kailasapathy ve Chin 2000;<br />

Lourens-Hatting ve Viljoen 2001)<br />

Probiyotik bakterilerin peptik, ülser, reflü, mide yanmaları, mide kanseri gibi üst<br />

sindirim sistemi hastalıklarının önlenmesinde de etkili olduğu bildirilmiştir. Bifidobacter<br />

ve L. Acidophilus’un mide asidi içinde canlı kalarak Peptik ülsere neden olan<br />

Helicobacter pylori’nin çoğalmasını engelediği bildirilmiştir. H.pylori’nin neden olduğu<br />

hastalık vakalarında bu bakterilerin azlığı dikkat çekmektedir (Brassart ve Schiffrin<br />

1997; Sanders 1999; Kailasapathy ve Chin 2000)<br />

Japonya’da çocuklar diyare benzeri hastalıklara karsı yüksek sayıda Bifidobakter içeren<br />

süt ürünleri tüketerek korunmaktadırlar. L.acidophilus ve Bifidobakterler,<br />

Staphylococcus aureus, Salmonella typhimurium, Yersinia enterocolitica ve Clostridium<br />

perfringens gibi patojen bakterilerin gelismesi üzerine antagonistik etkiye sahiptirler.<br />

Bifidobacterium bifidum özellikle 2-6 yaş aralığındaki çocuklarda Rotavirüslerin sebep<br />

olduğu ölümcül diyarelerin tedavisinde etkili olmaktadır. Probiyotik bakterilerin E.coli,<br />

Salmonella, ve Shigella’nın neden olduğu diyareleri de önlediği bildirilmektedir<br />

(Kailasapathy ve Chin 2000; Zubillaga vd. 2001)<br />

Deney hayvanlarıyla yapılan çalışmalarda L. acidophilus ve Bifidobacterium cinsi<br />

bakterilerin prokanserojenlerin aktivasyonunda rol alan enzimleri ve tümör oluşum<br />

riskini önemli oranda azalttığı tespit edilmiştir (Stanton vd., 2001). İnsanlarda<br />

yapılan bir çalışmada L.acidophilus’un çeşitli prokanserojen maddelerin kanserojene<br />

dönüşümünde etkili olan bakteriyel enzimleri azalttığı tespit edilmiştir (Kailasapathy<br />

ve Chin, 2000).<br />

Probiyotikler sınırlı da olsa insanlarda bağışıklık sistemini de uyarmaktadır.<br />

Probiyotiklerin bağırsak epiteline tutunarak koloni oluşturmaları IgA üretiminde<br />

10


etkilidir. Bu yüzden insanlarda <strong>probiyotik</strong>lerin bağışıklık sistemine etkisi<br />

bağırsaklardaki tutunma süresine bağlıdır. L.acidophilus’un ve Bifidobakterilerin<br />

kullanımından sonra IgA seviyelerinin yükseldiği ve Ratovirüslere karşı spesifik<br />

immünitenin arttığı saptanmıştır (Gibson vd. 1997; Fukushima vd. 1998; Zubillaga<br />

vd. 2001; Isolauri vd. 2004).<br />

2.5.2 Bitkisel Üretimde Probiyotik Uygulamaları<br />

Özellikle organik tarımın giderek yaygınlaştığı günümüzde pestisit ve gübre<br />

kullanımını azaltmak için <strong>probiyotik</strong> uygulamalarına başlanmıştır. Bu şekilde daha<br />

güvenli ve doğal ürünlerin üretilmesi hedeflenmektedir. Doğal üretimin, enerji<br />

çarkının temelinde bulunan bitkilerin doğal yöntemlerle üretilmesi ile yaygınlaşacağı<br />

ve tam olarak gerçekleştirilebileceği düşünülürse bitkisel üretimde <strong>probiyotik</strong><br />

uygulamasının önemi daha iyi kavranmış olur (Tosun vd., 2002).<br />

Bitkisel üretimde <strong>probiyotik</strong> olarak daha çok Bacillus cinsi bakteriler<br />

kullanılmaktadır. Bu bakteriler sayesinde topraktaki organik çözülme daha hızlı<br />

olmakta ve bitkilerin besinlere ulaşımları kolaylaşmaktadır. Ayrıca çeşitli bakteriler<br />

ve kurtlar da bitki zararlılarının engellenmesi konusunda başarılı sonuçlar<br />

vermektedir (Boyraz vd., 2006).<br />

2.5.3. Hayvansal Üretimde Probiyotik Uygulamaları<br />

Besin maddesi yetersizlikleri ve dengesizlikleri, susuzluk, olumsuz çevresel etmenler<br />

(düşük ve yüksek ısı, nem, amonyak fazlalığı, birim alanda fazla hayvan bulunması<br />

gibi) gerekli temizlik şartlarının sağlanamaması, taşıma, hastalıklar, antibiyotik<br />

tedavileri, aşılamalar, canlılar için başlıca stres faktörleridir. Stres altında bulunan<br />

hayvanlarda sindirim hareketleri düzensiz hale gelir ve sindirim kanalındaki salgılar<br />

azalır. Stres etkisiyle kortikosteroid hormon salgısının artmasının sonucu olarak<br />

müsin (glikoz ve protein tabiatında sümüksel madde) maddesinin salgılanması da<br />

önemli ölçüde düşer. Bu durumda normal koşullarda hayvanda hastalık oluşturma<br />

yeteneği olmayan potansiyel hastalık yapıcı mikroorganizmalar (E.coli,<br />

11


Staphylococlar, Corynobacteriumlar vs.) ile normal bağırsak mikroflorası arasındaki<br />

denge bozulur. Potansiyel patojenik mikroorganizmalar hızla çoğalıp hedef hücreler<br />

için yarışmaya girerler. Kalın bağırsaklarda ve ince barsağın son bölümlerinde<br />

yerleşebilen potansiyel patojen mikroorganizmalar ince bağırsak epitel hücrelerine<br />

yerleşmeye başlarlar. Sonuçta metabolik yetersizlik oluşarak yemden yararlanma<br />

düşer ve hayvanın performansı olumsuz yönde etkilenir. Probiyotiklerin yem ve su<br />

ile verilmesi sonucunda ise bağırsaktaki yararlı mikroorganizma sayısı artarken,<br />

potansiyel patojen mikroorganizma sayısı azalır. Bağırsak mikroflora dengesi<br />

yeniden kurularak hayvanın verim düzeyinde artış gözlenir (Food-Info, 1999).<br />

Büyükbaş hayvan yetiştiriciliğinde <strong>probiyotik</strong> bakteriler buzağı döneminde sıklıkla<br />

kullanılmaktadır. Özellikle süt içerisine katılarak canlıya verildiği zaman etkisinin<br />

olduğu bildirilmiştir (Bechman ve ark, 1974). Yapılan çalışmalarda <strong>probiyotik</strong><br />

ilavesinin buzağı büyümesinde kontrol gruba göre % 17 daha fazla artırdığı<br />

saptanmıştır (Bechman vd., 1974).<br />

Gill ve arkadaşları (1987) yapmış oldukları çalışmada danalarda kullanılan<br />

probiyotiğin kontrol gruba göre yemden yararlanma ve canlı ağırlık artışını önemli<br />

derece artırdığını saptamışlardır. Yapılan çalışmalarda büyükbaş hayvan<br />

yetiştiriciliğinde <strong>probiyotik</strong>ler ile antibiyotikler de karşılaştırılmış ve denemeler de<br />

aralarındaki fark istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Araştırmacılar buzağı<br />

büyütme aşamasında <strong>probiyotik</strong>lerin antibiyotiklerin yerini alacağının<br />

düşünülemeyeceğini bildirmişlerdir (Gutzwiller ve Wyss, 1990). Ancak özellikle<br />

buzağıların ishal vakalarının neticesinde antibiyotik kullanımı ile bozulan bağırsak<br />

mikroflorasının yeniden düzenlenmesinde <strong>probiyotik</strong> bakteri kullanımının etkisi<br />

olduğu bildirilmiştir (Beeman, 1985, Fuller, 1986). Büyükbaş hayvan<br />

yetiştiriciliğinde en çok mortalite buzağı döneminde görülmektedir ve mortalitelerin<br />

en önemli sebebi sindirim sistemi bozukluklarıdır. Bu yüzden sindirim sistemini<br />

düzenleyici bakterilerin mortaliteyi de azaltacağı düşünülmektedir (Vanbelle vd.,<br />

1989). Roth ve arkadaşlarının (1990) yaptığı çalışmada <strong>probiyotik</strong> verilen grupta<br />

kontrol grubuna göre mortalitenin önemli ölçüde azaldığı bildirilmiştir .<br />

12


2.5.4. Gıda Endüstrisinde Probiyotik Uygulamaları<br />

Gıdalarda <strong>probiyotik</strong> varlığı ve <strong>probiyotik</strong> kullanmanın gerekliğini <strong>probiyotik</strong>ler<br />

hakkında ilk çalışmaları yapan Ellie Me<strong>tc</strong>hnikoff tarafından 1908 yılında ortaya<br />

atılmıştır. Me<strong>tc</strong>hnikoff buna kanıt olarak da orta Asya’da süt ürünleri tüketen insanların<br />

uzun ömürlü olmalarını göstermiştir.<br />

Günümüzde artık gıdalar salt besleyicilik yönünün yanı sıra çeşitli fonksiyonlar da<br />

içermektedir. Bunlar oligosakkaritler, seker alkolleri, peptitler ve proteinler,<br />

prebiyotik ve <strong>probiyotik</strong>ler, antioksidanlar, diyet lifler, kolinler, glikozitler ve<br />

isoprenoidler, fitokimyasallar ve çoklu doymamıs yag asitlerini kapsamaktadır<br />

(Açkurt vd., 1999; Çakır, 2005). Bu tip gıdalara fonksiyonel gıdalara denilmektedir.<br />

Yani bir gıdaya Probiyotik ilavesi ile o gıda da fonksiyonel olmaktadır. Fonsiyonel<br />

Gıda kavramı özellikle Japonya’da büyük önem kazanmıştır. Avrupa’da <strong>probiyotik</strong><br />

ilaveli süt ürünleri en aktif fonksiyonel gıdalardır (Stanton vd. 2001; Mattila-<br />

Sandholm vd. 2002). Fonksiyonel gıdalar üzerine yapılan çalışmalar <strong>probiyotik</strong><br />

ilaveli süt ürünleri üzerinde yoğunlaşmıştır. Günümüzde <strong>probiyotik</strong> ilaveli süt<br />

ürünleri ‘bio’ ön eki ile piyasada rahatlıkla pazar bulabilmektedir (Biodrikns, Biokys,<br />

Biogurt gibi…). Özellikle yoğurt içeren ürünlerde Lactobacillus ve Bifidobacterium<br />

türleri uzun yıllardır güvenle kullanılmaktadır (Çizelge 2.1).<br />

Probiyotik bakterilerin insana taşınmasında taşıyıcı araç olarak kullanılmak veya<br />

kullanımlarını artırmak için bir çok gıda ürünü geliştirilme aşamasındadır. Bu<br />

ürünlerin bir çoğunun süt orijinli olup, taze süt ürünleri, fermente süt ürünleri,<br />

dondurma, cottage peyniri, süt tozu, süt tatlıları gibi çeşitli gıdaları içerdiği<br />

belirtilmektedir (Charteris vd. 1997; Vinderola vd. 2000; Lourens-Hatting ve Viljoen<br />

2001; Sodini vd. 2002).<br />

13


Çizelge 2.1. İnsan besinlerinde uygulanan <strong>probiyotik</strong> bakteriler (Hoesl ve Altwein,<br />

2005; Penner vd. 2005)<br />

Lactobacillus türleri Bifidobacterium türleri Diger<br />

L. casei B. bifidum S ac. boulardii<br />

L. rhamnosus B. breve S tr. thermophilus<br />

L. acidophilus B . i n f a n t i s Ped. acidilacti<br />

L. bulgaricus B. Lactis Leu. diacetylactis<br />

L. fermentum B. longum E nt. faecium<br />

L. gasseri B. adolescent O. formigenes<br />

L. johnsonii Bac. subtilis<br />

L. lactis Lac. lactis<br />

L. Paracasei<br />

L. plantarum<br />

L. reuteri<br />

L. salivarius<br />

L. brevis<br />

2.5.5. Su Ürünlerinde Probiyotik Uygulamaları<br />

Su ürünleri yetiştiriciliğinde <strong>probiyotik</strong>ler; özellikle üretimi arttırmak, sudaki<br />

patojenlerin engellenmesi ve su kalitesinin iyileştirilmesi amacıyla kullanılmaktadır.<br />

2.5.5.1 Patojenlerin Yayılımının Engellenmesi<br />

Balık sağlığı mikrobiyal istilalara karşı kendi bünyelerindeki direnç mekanizmasına<br />

birinci dereceden bağlıdır. Bundan dolayı sucul çevrede bulunan mikroorganizmalar<br />

balıkların büyümesinde doğrudan etkilidirler (Maeda,1999).<br />

Sucul ortamda mililitrede bir milyondan fazla mikroorganizma bulunur; ürettikleri ve<br />

yaydıkları maddeler ile birbirlerinin yaşamları üzerinde etkiye sahiptirler. Bu nedenle<br />

yetiştiricilik suyuna düşük dozlarda organik maddele ilavesi hem balık larvalarının<br />

yaşama oranlarını artırır hem de organik maddeleri besin olarak kullanan faydalı<br />

mikroorganizmaların gelişmesini sağlar (Maeda, 1999).<br />

Yengeç ve karides larva yetiştiriciliğinde algler ana canlı yem kaynağı olarak<br />

kullanılır. Ancak alglerle birlikte bazı mikro organizmalar da ortamda bulunursa<br />

14


yaşama oranı görünür derecede artar. Bu yüzden balık sağlığının iyileştirilmesi için<br />

alglerle birlikte bakteri kullanımı da tercih edilir (Maeda, 1999). Bu mikrobiyal<br />

toplulukların etkisi; patojenleri önleyerek, çevre şartlarının uygun hale gelmesine<br />

yardım ederek, balık sağlını koruyarak ve canlı besin fonksiyonu sağlayarak<br />

gerçekleşir (Maeda, 1999).<br />

Sudaki virüs ve zararlı bakterileri tespit ederek onları uzaklaştırmak yetiştiricilikle<br />

uğraşan kişilerin temel hedefidir. Bunun için suyun filtre edilmesi, sodyum klorit<br />

ilavesi, ozonlama, UV sterilizasyonu ve yapay antibiyotikler bulunduran yemler<br />

kullanma yetiştiricilikte düzenleyici metotların yaygın olanlarıdır. Bu metotlar her ne<br />

kadar etkili olsa da patojenleri uzaklaştırmak için çözüm olmamaktadır. Özellikle<br />

uzun süreli çözüm şansı hemen hemen hiç yoktur. Örneğin eğer Kanamycin<br />

antibiyotiği suya ilave edilirse iki günlüğüne bakteri sayısı azalır, fakat sonra bakteri<br />

sayısı eski seviyesine gelecektir. Deniz suyu; filtrasyon, UV ve ozonlama ile sterile<br />

edildikten sonra da aynı durum görülebilir; bu uygulamalardan sonra bakteri<br />

populasyonu çok hızlı çoğalır. Çünkü bakteriyel populasyonlar arasındaki<br />

antagonizm azaltılmış olur. Daha da önemlisi hiç kimse yukarda sayılan<br />

uygulamalardan sonra oluşan boşlukta tekrar hangi bakterilerin üreyeceğini bilemez<br />

(Maeda, 1999). Bu nedenle yukarda sayılan uygulamalardan sonra ortama yararlı<br />

bakteri ilavesi zararlı baktari ve virüslerin gelişimini sınırlandırcaktır.<br />

1980 yılında Güney Amerika’da karides yetiştiriciliğinde ortaya çıkan sorundan<br />

sonra yetiştiricilik tekrar eski haline gelememiştir. Yetiştiricilik çevrelerinde sürekli<br />

hastalıklar artmakta ve bunlara yönelik farklı tedavi yöntemleri bulunamamaktadır.<br />

Çünkü bazı hastalıkların tedavisinde kullanılan antibiyotiklere karşı bakterilerde<br />

direnç gelişimi olmakta ve uygulanan tedavi yöntemleri gitgide etkinliğini<br />

kaybetmektedir. Bu olguların farkına varılmasından sonra bakterilerin antagonistik<br />

özelliklerinden faydalanma yoluna gidildi. Bu yüzden belirli patojen<br />

mikroorganizmalara yönelik antagonizm gösteren spesifik bakteriler öne çıkmaya<br />

başladı. Mikroplar arasındaki antagonizm doğal olarak sucul çevrede hangi<br />

mikropların ölmesi veya azaltılması gerektiği yönünde bir görüş ortaya çıkardı. Bu<br />

biyolojik veya biyokontrol olarak bilinen metot yetiştiricilik alanında çoktan beri<br />

15


uygulanmaya başladı (Şekil 2.2). Örneğin patojenik böcekleri oral yolla etkileyerek<br />

sonunda onları öldüren ünlü bakteri Bacillus thuringiensis, Avrupa ve Kuzey<br />

Amerika’da binlerce ton kullanımı ile şu an yaygın olarak uygulanabilmektedir. Bu<br />

olumlu sonuçlar biyokontrol aracı olarak patojen organizmaların elimine edilmesi<br />

için kullanılan virüs, mantar ve protozoanlarla ilgili ileri çalışmalarına öncülük<br />

etmiştir (Maeda, 1999).<br />

Şekil 2.2. Bir mikrobiyal örneğin gösterdiği karakteristiğe göre sınıflandırılması<br />

(Moriarty, 1997-1998)<br />

Salmonları etkileyen İnfeksiyöz Hematopaietik Nekrozis Virüs (IHNV), İnfeksiyöz<br />

Pankreatik Nekrozis virüs (IPNV), Pisi Balığını (Pleuronectes platessa) etkileyen<br />

Hirame Rhabdovirüs (HIRRV), Sarıkuyrukları (Seriola dumerili) etkileyen Yellow<br />

Tail Ascites Virüs (Sarıkuyruk Asites Virus, YAV), uzakdoğuda Sushi ve Shashimi<br />

yapımında kullanılan Sima-Aji ,Çizgili Jacklari, (Caranx delicatissimus) etkileyen<br />

Striped Jack Nervous Nekrozis Virüs (SJNNV), Çipuraları (Sparus aurata) etkileyen<br />

İridovirüs; Penaus karidesleri, P.monodon, P.japonicus’un hemen hemen hepsi<br />

Bacula ve benzeri virüslerle enfekte olmuşlardır ve bu virüsler yetiştiricilik<br />

sistemlerini önemli ölçüde etkilemişlerdir. Örneğin Tayvan’da P.monodon üretimi<br />

16


1987 de 90 bin tondan 1988 de 30 bin tona, 1989 da 20 bin tona gerilemiş ve hala<br />

iyileştirilememiştir (Maeda, 1999a).<br />

Virüsler su yoluyla enfekte balıktan diğerine geçebilme yeteneğine sahiptir. Eğer anti<br />

virüs bakteri su çevresinde daha baskın ise balık populasyonları arasındaki virüs<br />

geçişleri büyük yayılımlar için belki bastırılabilecektir. Bu sebeple anti virüs<br />

bakterilerin larva üretimi yapan pratik aquakültür çevrelerinde uygulanabilirliği daha<br />

yüksek olmaktadır.<br />

Bir görüşe göre, diğer bakterinin üremesini durdurma yeteneğine sahip olan bakteri<br />

balık virüslerinin üremesini de durdurur. Bu fikirden hareketle deniz suyundaki anti<br />

virüs bakterinin ortaya çıkarılması için ilk basamak anti bakteriyel aktiviteyi<br />

düzenlemek olmalıdır. Bu üretimde anti viral aktiviteyi doğrudan belirlemekten daha<br />

kolaydır. Örneğin UKM-124 bakteriyel suşu, Pseudoalteromonas undina,<br />

epitelyumioma papillosum cyprini (EPC) hücresindeki öldürücü etkinin ortaya<br />

çıkmasını durdurması ve 2-3 gün ertelemesi P.undina deneysel çalışmalarında fark<br />

edilmiş kontrol çalışmasıyla karşılaştırılmıştır. Böylece güçlü antibakteriyel aktivite<br />

gösteren bu suş virüslerin üremelerini de durdurabilmiştir. Bakteriyel suş UKM-124<br />

Pseudomonas undina, balık larvalarını SJNNV, Baculo benzeri virüs ve İridovirüs ile<br />

enfekte olmaktan korumuştur (Şekil 2.3.). Bu yararlı suş Penaus karides ve Çipura<br />

larva yetiştirilen suya yaklaşık 10 6 cfu/ml konsantrasyonunda eklendiğinde larva<br />

yaşama oranı bakterisiz olana göre çok daha yüksektir. (Maeda,1999)<br />

Şekil 2.3. Sima –Aji (Çizgili Jack) larvalarında Pseudomonas undina <strong>probiyotik</strong><br />

suşunun mortalite üzerine etkisi (Maeda, 1999)<br />

17


Deniz suyunda virüsler enfekte balıktan henüz hastalığa maruz kalmamış balığa<br />

yayılırlar. Buna rağmen <strong>probiyotik</strong> bakteri balıklar arasında virüslerin göçünü<br />

engelleyebilir. Ayrıca eğer balık bu <strong>probiyotik</strong> bakteri ile beslenirse balığın<br />

bağışıklık sistemi daha güçlü hale gelebilir. Birçok raporda omurgalıların bağışıklık<br />

sisteminin bakteri ile geliştirildiği gösterilmiştir. Benzer yararlı etkiler ve özellikler<br />

ile <strong>probiyotik</strong> bakteri kesinlikle yetiştiricilikte viral hastalıkların yayılmasından<br />

balıkları korumada aşırı derecede etkili olmuştur (Maeda, 1999).<br />

Chabrillon ve arkadaşlarının 2005 yılında çipuralardan izole edilen <strong>probiyotik</strong><br />

organizmaların Listonella anguillarum’un önlenmesi konusunda yaptıkları<br />

çalışmada; çipuraların deri, solungaç ve bağırsak mukuslarında yerleşmiş olan 4 tane<br />

suş üzerinde çalışılmıştır. Bunların L. Anguillarum’a karşı etkileri incelemişlerdir.<br />

Mukusa tutunma özelliği bütün izolatlarda %7 daha fazla olduğu tespit edilmiştir. 3<br />

suşun patojenlere karşı antagonistik etkisi gözlenmiştir. Bu suşların L.<br />

anguillarum’un balık mukusuna tutunması üzerine etkisi de incelenmiş ve yalnızca<br />

iki adet suşun balığın mukusuna L. anguillarum’un tutunmasını önemli ölçüde<br />

azalttığı belirlenmiştir. Bu şekilde bir suş seçilerek oral yolla invivo <strong>probiyotik</strong><br />

potansiyeli test edilmiştir. Daha sonra L. anguillarum ile eprüvasyon yapılmıştır.<br />

Besleme denemeleri için 50 adet balık alınmış ve ticari balık yemine liyofilize<br />

edilmiş bakteri 10 8 cfu/gr olacak şekilde eklenmiştir. Uygulama 15 gün devam<br />

etmiştir. Diğer deney grubunda ise hiçbir şey eklenmemiş ticari yem verilmiş ve<br />

eprivasyondan sonra balıklarda mortalite; diyete <strong>probiyotik</strong> ilave edilmiş olan grupta<br />

kontrol gruba oranla daha düşük bulunmuştur.<br />

2.5.5.2 Probiyotiklerin Bağışıklık Sistemine Etkisi<br />

Kim ve Austin (2006), doğuştan gelen savunma sisteminin <strong>probiyotik</strong>lerle<br />

desteklenmesi konusunda yaptıkları çalışmada; sağlıklı Gökkuşağı Alabalıklarının<br />

(Oncorhynchus mykiss, Walbaum) bağırsaklarından izole edilen Carnobacterium<br />

maltaromaticum ve Carnobacterium divergens <strong>probiyotik</strong> olarak denenmiş;<br />

Aeromonas salmonicida ve Yersinia ruckeri’ye karşı yapılan direnç testlerinde başarı<br />

göstermiştir. Böylece Alabalıklar bu bakterileri 10 7 hücre/ml içeren yemlerle<br />

18


eslenmişler ve yukarıda sayılan patojenlerin virülens suşları ile test edilmişlerdir.<br />

Her iki bakteri de uygulamadan 3 hafta sonra midede bulunmuştur. Bu kültürler<br />

balıklarda humoral (salgısal) ve hücresel bağışıklık sistemini güçlendirmişlerdir.<br />

Özellikle Carnobacterium maltaromaticum içeren yemlerle beslenen balıklarda ön<br />

böbreklerdeki makrofajların fagositik aktivitelerinde büyük oranda artış olmuştur.<br />

Bununla birlikte Carnobacterium divergens içeren yemle beslenenlerde de serum<br />

lizozim aktivitesi ve Respiratory burst aktivitesi (Super oksit anyon aktivitesi)<br />

yükselmiştir. Bağırsak mukusunun lizozim aktivitesinde her iki <strong>probiyotik</strong>le<br />

beslenen balıklarda da istatistiki olarak kontrol gruba oranla yüksek farklar<br />

bulunmuştur.<br />

Brunt ve Austin’in (2005) alabalıklarda Lactococcus ve Streptococcus’in önlenmesi<br />

konusunda yaptıkları çalışmada; Gökkuşağı Alabalıklar ve Sazanların sindirim<br />

kanalından 125 bakteri suşu izole edilmiş ve bu suşların Lactococcus garviae ve<br />

Streptococcus inae’ye karşı balık yemine ilave etme suretiyle etkileri araştırılmıştır.<br />

Probiyotik olarak belirlenen Aeromonas sobria ortalama ağırlıkları 20 gr olan<br />

Gökkuşağı alabalıklarının yemine 5x10 7 hücre/gr dozunda 14 gün süre ile verildi.<br />

Lactococcus garviae ve Streptococcus inae ile kas içi enjeksiyon ile yapılan<br />

eprüvasyonda kontrol grubu balıklarında %75–100 arasında ölüm görülürken;<br />

<strong>probiyotik</strong>li balıklarda ölüm oranı sadece %0–6 arasında gerçekleşmiştir. Bu<br />

çalışmada <strong>probiyotik</strong> etki ile birlikte balıklarda lökosit sayıları, fagositik ve<br />

respiratory burst aktivitenin de arttığı bildirilmiştir.<br />

2.5.5.3 Probiyotiklerin Sindirim ve Yem Değerlendirmeye Etkisi<br />

Yanbo ve Zirong (2005) <strong>probiyotik</strong>lerin sazan balıklarının (Cyprinus carpio)<br />

büyüme performansı ve sindirim enzim aktiviteleri üzerinde yaptıkları bir çalışmada<br />

<strong>probiyotik</strong>lerin balıkların proteaz, lipaz ve amilaz üretimi üzerine etkilerini<br />

incelemişlerdir. Yetiştiricilik ortamından Bacillus ve Photobacterium izole edilmiştir.<br />

Fotosentetik bakteriler ve bacilluslar liyofilize edilerek 1 kg yeme 1 gr ilave edilerek<br />

karıştırılmıştır. 60 gün sonra <strong>probiyotik</strong> eklenmiş ve eklenmemiş diyetlerle beslenen<br />

balıklar incelenmiş ve <strong>probiyotik</strong> ilave edilenlerde yem değerlendirme ve büyüme<br />

19


oranı önemli ölçüde yüksek çıkmıştır. Sindirim enzimlerinin aktivitesi açısından da<br />

önemli farklar bulunmuştur. Proteaz aktivitesi Bacillus ilave edilenlerde ve karışık<br />

olanlarda kontrole ve fotosentetik bakterilere göre daha yüksek çıkmıştır. Yine<br />

amilaz ve lipaz etkisi de mix <strong>probiyotik</strong> ilave edilenlerde kontrole göre yüksek<br />

bulunmuştur. Sonuçta bu çalışmalarda <strong>probiyotik</strong>lerin sindirim ve enzim aktivitesini<br />

artırdığı ve Yem Dönüşüm oranını (Food Conversation Ratio, FCR) azalttığı<br />

belirlenmiştir. Bu amaçla <strong>probiyotik</strong> uygulamanın iyi sonuç verdiği tespit edildi.<br />

Bununla birlikte farklı <strong>probiyotik</strong> formları farklı etkiler göstermiş ancak karma<br />

<strong>probiyotik</strong> uygulamasının en iyi sonucu verdiği ortaya çıkmıştır.<br />

2.5.5.4 Probiyotiklerin Deformasyon ve Mortaliteye Etkisi<br />

Aubin ve arkadaşlarının 2005 yılında alternatif tedavi yöntemlerinini sınırlı olduğu<br />

Alabalıklarda omurga eğriliği sendromundan, Vertebral Column Compression<br />

Syndrome (VCCS), korunmada <strong>probiyotik</strong> kullanımı konusunda yaptıkları<br />

çalışmada; iki <strong>probiyotik</strong> suş kullanımının Flor<strong>fen</strong>ikol kullanımı ile karşılaştırılması<br />

yapılmıştır. Antibiyotik, laktik asit bakterisi (Pediococcus acidilactici) ve bir maya<br />

(Saccharomyces cerevisiae var. Boulardii) yemlere ilave edilmiş ve hiçbir şey ilave<br />

edilmeyen kontrol yemi ile karşılaştırılmıştır. Antibiyotik, tedavinin ilk haftasında<br />

bileşimindeki toksisiteden dolayı biraz mortaliteye sebep olmuştur. Bununla birlikte<br />

antibiyotik uygulaması VCCS’ye duyarlılığı %3’e düşürmüştür. Kontrol grupta<br />

balıkların % 13’ü hastalıktan etkilenmiştir. Pediococcus uygulaması da antibiyotik<br />

kadar etkili olmuştur. Fakat yaşama oranında herhangi bir zıt etki göstermeden 5 ay<br />

boyunca uygulanmıştır. Çünkü VCCS’nin sınırlandırılması için Pediococcus’un<br />

sadece ilk yemlemeden itibaren 20 gün kullanılması yeterli bulunmamıştır. Uzun<br />

süreli <strong>probiyotik</strong> uygulaması VCCS sendromundan sonra korunma için etkili gibi<br />

görünmüş fakat büyük çaplı yetiştiricilik işletmelerinde <strong>probiyotik</strong> uygulamasının<br />

yanı sıra korunma yöntemlerine de sıkı sıkıya uyulmasının gerektiği belirlenmiştir.<br />

Maeda (1999), UKM-124 bakteriyel suşu, Pseudoalteromonas undina, kullanmış ve<br />

güçlü antibakteriyel aktivite gösteren bu suş virüslerin üremelerini de<br />

durdurabilmiştir. Bakteriyel suş UKM-124 Pseudomonas undina, balık larvalarını<br />

20


Sima-Aji Nervous Nekrozis Vırus (SJNNV), Baculo benzeri virüs ve İridovirüs ile<br />

enfekte olmaktan korumuştur. Bu yararlı suş Penaus karides ve Çipura larva<br />

yetiştirilen suya yaklaşık 10 6 cfu/ml konsantrasyonunda eklendiğinde larva yaşama<br />

oranı bakterisiz olana göre çok daha yüksek bulunmuştur. Hatta Sima-Aji<br />

larvalarında bakterisiz grupta % 100 mortalite olurken <strong>probiyotik</strong> ilaveli grupta<br />

mortalite % 60 civarında gerçekleşmiştir (Maeda,1999).<br />

2.5.5.5 Probiyotiklerin Su Kalitesi Üzerine Etkisi<br />

Su ürünlerinde <strong>probiyotik</strong> kullanımı konusundaki araştırmalar çevre dostu<br />

yetiştiricilik fikrinin benimsenmesinden sonra artmıştır. Probiyotik canlıların<br />

yemlerine katılan ve onların sağlıklarını iyileştiren mikroorganizmalar olarak bilinir.<br />

Balık ve kabukluların bağırsak mikroflorası çevreye çok bağlıdır. Çünkü birçok<br />

mikrop besinler ve su yoluyla barsağa geçer. Bazı ticari ürünler doğrudan <strong>probiyotik</strong><br />

gibi üretimi iyileştirici olarak üretilir ve onlara <strong>probiyotik</strong> ilave etmeye gerek yoktur.<br />

Probiyotik uygulamalarının temelinde balığın mikroflorasını düzenleme amacı<br />

vardır. Diğer taraftan biyokontrol veya biyo remedetion (Su kalitesini iyileştirici)<br />

terimleri de <strong>probiyotik</strong>ler için kullanılır. Bununla birlikte balıklarda ilk denenen<br />

<strong>probiyotik</strong>ler karasal hayvanlar için hazırlanmış ürünlerdi (Gatesoupe, 1999).<br />

Probiyotik verilmeden önce onun sucul ortamda yaşayıp yaşamayacağı konusu<br />

belirlenmelidir. Bunun için su ürünleri için kullanılacak <strong>probiyotik</strong>ler sucul<br />

çevrelerden izole edilmelidir. Bu mikroplar Vibrio, Pseudomonas, Enteromonas,<br />

Laktik asit bakterileri özellikle Bacillus spp. ve mayalardır (Gatesoupe, 1999).<br />

Konakçılarının sağlıklarını iyileştiren mikro organizmaların üç karakteristiği vardır.<br />

Bunlar;<br />

1. Laboratuar koşullarında onların antogonistik etkileri test edilmelidir.<br />

2. Aday <strong>probiyotik</strong>lerin koloni oluşturabilme yetenekleri test edilir.<br />

3. Konakçılarında bazı hastalıklara karşı direnç oluşturması için bazı bakteri<br />

suşlarına karşı eprüvasyon yapılır.<br />

21


Probiyotiklerden; patojenlerle besin veya ortama tutunma konusunda rekabet ve<br />

bağışıklık sistemini güçlendirmek gibi çok önemli görevler etkiler beklenir<br />

(Gatesoupe, 1999).<br />

Sucul canlılar <strong>probiyotik</strong>lerin kullanımı, hazırlama için gerekli ön çalışmaları ve<br />

gelişim aşamaları bakımından çok farklıdırlar. İnsanlar ve karasal canlılar<br />

embriyonik gelişimlerini bir kese içinde geçirirler. Birçok balık ve karides türünde<br />

larval dönem ve erken başkalaşım dönemleri dış çevrede gerçekleşir. Bu larvalar<br />

mikrobiyal faaliyetlerden çok etkilenirler. Çünkü ilk yemlemenin yapıldığı<br />

dönemlerde sindirim sistemleri (Timmermans, 1987) ve bağışıklık sistemleri<br />

yeterince gelişmemiştir (Vadstein, 1997). Bu yüzden <strong>probiyotik</strong> uygulamaları larval<br />

safhada daha çok tercih edilir. Ayrıca çok küçük balıkların bağışıklık sistemleri<br />

yeterince gelişmediği ve aşılama yapılamaması nedeniyle erken dönemlerdeki<br />

<strong>probiyotik</strong> uygulamaları patojenlere karşı larvayı koruma konusunda daha etkili olur.<br />

Gram negatif fakültatif anaeroplar balık ve karideslerde sindirim sistemlerinde<br />

baskın durumdadırlar. Bazı tropik otçul balıkların sindirim kanalının sonunda yararlı<br />

anaerobik bakteriler de bulunabilir (Clements, 1997). Vibrio ve Pseudomonas<br />

kabuklularda (Moriarty, 1990), deniz balıklarında (Sakata, 1990) ve midyelerde<br />

(Prieur vd., 1990) baskın cinstirler. Aeromonas, Plesimonas ve Enterobactericidae<br />

familyası tatlı su balıklarında baskındır (Sakata 1990). Sucul organizmalara<br />

<strong>probiyotik</strong>lerin etkisi karasal hayvanlara etkisinden daha fazladır.<br />

Sucul canlılar poikloterm oldukları için onların vücutlarındaki mikrobiyal<br />

konsantrasyon sıcaklıkla değişir (Lesel, 1990). Tuzluluk değişimleri mikrop<br />

yoğunluğunu artırır (Hamid vd., 1978; Sakata vd., 1980; Ring ve Strim, 1994) ve<br />

deniz balıkları vucutlarının su kaybını önlemek için devamlı su içerler. Bu devamlı<br />

su alma çevredeki maddelerin etkisini artırır. Özellikle midye, karides larvaları ve<br />

canlı yemler gibi süzerek beslenen canlılara dikkat edilmelidir. Bu etki özellikle<br />

mide engellerinin olmadığı larval dönemde önemlidir. Bununla birlikte sucul<br />

canlıların bağırsak mikroflorası yem ve sudan gelen mikro organizmalarla hızlı bir<br />

şekilde değişir. Midyelerde vucutlarındaki mikoflora deniz suyundakine ve<br />

22


sedimenttekine çok benzerdir (Sugita vd., 1981; Priuer vd., 1990). Benzer tip<br />

bakteriler Penaus japonicus’un sindirim kanalı ile deniz suyu arasında da<br />

bulunmuştur. Fakat mikroflora yem yoluyla da geçebilmektedir (Moriarty 1990).<br />

Larval ve juvenil balıklarda yemin etkisi net bir şekilde gösterilmiştir (Tanasomwang<br />

ve Muroga, 1989; Ring vd., 1995). Özellikle ilk yemleme esnasında canlı yemlerle<br />

verilen bakterilerin etkisi oldukça yüksektir (Munro vd., 1993; Bergh vd., 1994).<br />

Taoka ve arkadaşları (2006) tarafından Paralichthys olivaceus yetiştiriciliğinde<br />

resirküle sistemlerde <strong>probiyotik</strong>lerin büyüme, stres toleransı ve spesifik olmayan<br />

bağışıklık sistemi üzerine etkisi üzerine yapılan bir çalışmada ticari <strong>probiyotik</strong>ler<br />

yeme ve suya ilave edildiklerinde özellikle su kalitesi parametrelerinden pH,<br />

Amonyum azotu, Nitrat azotu ve Fosfatın kontrol gruba göre <strong>probiyotik</strong> ilaveli yemle<br />

beslenenlerde daha az olduğu görülmüştür.<br />

2.5.6 Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde Kullanılan Probiyotikler<br />

Su Ürünleri yetiştiriciliğinde <strong>probiyotik</strong>lerle alakalı dünyada bir çok çalışma<br />

yapılmıştır. Çalışmalar sonucunda potansiyel <strong>probiyotik</strong> bakteriler tespit edilmiş ve<br />

su ürünleri yetiştiriciliğinde kullanılmaya başlanmıştır (Çizelge 2.2). Bir çok bakteri<br />

karıştırılarak <strong>probiyotik</strong> ürünler elde edilmiş ve kullanılmaya başlanmıştır. Ancak su<br />

ürünlerinde çoğunlukla kullanılan <strong>probiyotik</strong> ürünler kanatlılar ve diğer hayvansal<br />

üretim için hazırlanan <strong>probiyotik</strong>lerdir. Primalac, Bactocell gibi en çok kullanılan<br />

ürünler birden çok bakteri içermektedirler ve hayvansal üretim için hazırlanmışlardır.<br />

23


Çizelge 2.2. Probiyotik bakterilerin bazı balıkların sindirim sisteminde dayanıklılık<br />

süreleri, izole edildiği ortamlar ve antagonizm gösterdiği patojenler T.e: minimum<br />

dayanıklık tespit edilemedi (Gatesoupe, 1999)<br />

Probiyotik Tür (Konakçı) Minimum Dayanıklılık Süresi<br />

Bağırsak florası bakterileri Scoptalmus maximus 7 gün (15 o C)<br />

Aeromonas media Crassostrea gigas 2 gün (20 o C)<br />

Aeromonas sp. S. maximus 14 gün (15-20 o C)<br />

Bacillus sp. Penaus monodon T.e.<br />

Carnobacterium divergens Gadus morhua T.e.<br />

Ca. divergens G.morhua 9 gün (8 o C)<br />

Ca. divergens Salmo salar T.e.<br />

Carnobacterium sp.<br />

Onchorhyncus<br />

mykiss 4 gün (11 o C)<br />

Carnobacterium sp. s.maximus T.e.<br />

Lactobacillus sp.<br />

Paralictius olivaceus T.e.<br />

Vibrio alginolyticus S.salar 21 gün (15 o C)<br />

Vibrio pelagius S.maximus 14 gün (17-20 o C)<br />

Vibrio sp. S.maximus T.e.<br />

Debaryomyces hansenii O.mykiss 30 gün (15 o C)<br />

Rhadotorula glutinis O.mykiss 65 gün (8 o C)<br />

Probiyotik Konakçı Patojen<br />

Tatlı su bakterileri Bağırsak florası Aeromonas<br />

Tatlı su bakterileri Salmonid işletmesi IHNV<br />

Deniz bakterileri Omurgasizlar Vibrio spp.<br />

Deniz bakterileri<br />

Yosunlar<br />

Edwardsiella, pastorella, Aeromonas,<br />

Vibrio, Yersinia,<br />

Deniz bakterileri<br />

Scoptalmus maximus Aeromonas, Vibrio, Pasteurella<br />

Deniz bakterileri Genel IHNV<br />

Aeromonas media Deniz suyu Aeromonas, Vibrio, Yersinia<br />

Alteromonas sp. Pecten maximus Pasteurella, Vibrio<br />

Carnobacterium divergens Salmo salar Vibrio spp., Aeromonas sp.<br />

Lactococcus lactis Branchious plicatilis V.anguillarum<br />

Lactobacillus sp.<br />

Paralictious<br />

olivaceus<br />

Aeromonas, Pasteurella, Vibrio<br />

Pseudomonas fluorescens Salmo trutta A. salmonicidae<br />

V. alginolyticus Karides işletmeleri Aeromonas, Vibrio, Yersinia<br />

Vibrio spp. Deniz ortamı V. parahaemolyticus<br />

Vibrio spp. Karides işletmeleri IHNV, OMV<br />

24


2.6. Balıklarda Bağışıklık Sistemi<br />

Balıklar en eski omurgalı hayvanlardır ve omurgasız canlılarla omurgalı canlılar<br />

arasında bir geçiş oluştururlar (Şekil 2.4).<br />

Şekil 2.4. Çeşitli canlılarda bağışıklık sistemi (Anderson, 1992)<br />

Balıkların spesifik olmayan bağışıklık sistemleri geliştiği gibi humoral ve hücresel<br />

bağışıklık gibi spesifik bağışıklıkları da gelişmiştir. Ancak memeli bağışıklık<br />

sisteminden farklı olarak kemik iliği ve lenf modülü bulunmamaktadır. Balıklardaki<br />

en önemli lenfoid organlar; ön böbrek, timus va dalaktır (Şekil 2.5).<br />

Şekil 2.5. Balıklarda bağışıklık sistemi bariyerleri (Dalmo vd., 1997)<br />

25


Memelilerdekinin aksine balıklarda bağışıklık sisteminin en önemli kısmını spesifik<br />

olmayan bağışıklık oluşturur. Çünkü balıklar spesifik bağışıklığın gelişmesini<br />

engelleyen kısa yaşam süresine sahiptirler, soğuk su şartlarında yaşamaktadırlar ve<br />

yaşadıkları ortamdan kaynaklanan çok çeşitli hastalık riskleri ile karşı karşıya<br />

kalmaktadırlar. Bunun neticesinde kompleks savunma sistemleri gelişememektedir.<br />

Bu yüzden balıklarda savunma sisteminde ilk olarak spesifik olmayan savunma<br />

elemanları rol alır. Patojen canlı ile ilk temasa geçtiği anda spesifik olmayan immun<br />

cevap oluşur. Eğer patojen spesifik olmayan savunma engelini aşarsa hastalık oluşur<br />

ve spesifik immun hafıza gelişmeye başlar. Aynı patojenle tekrar temas durumunda<br />

bu sefer hem spesifik olmayan hem de spesifik immun sistem çalışmaktadır (Şekil<br />

2.6). Balıklarda spesifik immun sistemin gelişmesi diğer omurgalı hayvanlardaki gibi<br />

hızlı olmamaktadır.<br />

Şekil 2.6. Balıklarda immun sistemin çalışma şeması (Roitt vd., 1989)<br />

2.6.1 Bağışıklıkta Rol Alan organlar<br />

Deri ve Mukus<br />

Balıklarda spesifik olmayan bağışıklık sisteminin ilk bariyerleri deri ve mukustur.<br />

Çünkü balığın patojenlerle karşılaşma anında ilk temas yüzeyi bu bölgeler<br />

olmaktadır. Bu yüzden bağışıklıkta ilk ve en önemli savunma deri ve mukus<br />

26


aracılığıyla yapılmaktadır. Deri ve mukus immun sistemdeki doğal bariyerler olup<br />

tüm patojen organizmalara karşı savunma yapmaktadırlar. Derinin bütünlüğünün<br />

korunması savunma açısından çok önemlidir. Balıklarda deri epidermis, dermis ve<br />

hipodermis olarak üç ana katmandan oluşur ve oldukça dayanıklıdır. Ayrıca birçok<br />

balıkta bulunan derinin dış yüzeyini kaplayan pullar derinin fiziksel veya kimyasal<br />

etkilerle tahrip olmasını ve mikroorganizmaların tutunmalarını da engeller. Deri<br />

üzerindeki mukus sayesinde savunma görevini yapmaktadır. Mukus, glikoproteinler,<br />

proteoglukanlar ve proteinlerden oluşmaktadır. Mukus, mukus salgılayan Goblet<br />

hücreleri tarafından sürekli salgılanmakta ve balığa zararlı olabilecek organizmaların<br />

tutunarak yoğunlaşmalarını engellemektedir. Mukus salgılama işlemi enfeksiyon<br />

veya deride meydana gelen fiziksel ve kimyasal tahribatlar sonucunda artar (Santos<br />

ve Hall, 1990; Yang ve Albright, 1994; Nielsen, 1995). Lizozim ve diğer<br />

bakteriyosinlerin de mukus içinde var olduğu bildirilmiştir (Ourth, 1980; Fle<strong>tc</strong>her ve<br />

White, 1973).<br />

Lizozim ile bakterilerin hücre duvarlarında bulunan mukopeptitler parçalanarak<br />

hücre bütünlüğü dağıtılır. Ayrıca mukusun pH seviyesi ve içerdiği proteolitik<br />

enzimlerden dolayı içeriğinde mikro organizmaların yaşaması uygun değildir.<br />

Komplementler de mikraorganizmaların zararlarından korunmak için deri mukusu<br />

içindeki önemli aktivatörlerdendir. Bununla birlikte mukus içinde fagositozis yapan<br />

hücreler de tespit edilmiştir. Asbakk ve Dalmo’nun 1997 yılında deneysel ortamda<br />

yapmış oldukları çalışmada Salmonların mukusunda mikro organizmaları öldüren<br />

hücrelerin aktif olduklarını bildirilmiştir.<br />

Böbrek<br />

Böbrek kemikli balıklardaki en önemli kan yapan organdır. Böbrek ön ve arka<br />

böbrek olmak üzere ayrılır. Arka böbrek daha çok salgı fonksiyonu görür. Böbrek<br />

morfolojisi kemikli balıkların bir çoğunda farklılık gösterir. Ancak içeriğinde temel<br />

olarak farklı gelişme çağındaki kan hücreleri, endotel hücreler ve salgı hücreleri<br />

bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar melanin, ceroit ve lipofuskin pigmenti içeren<br />

melano-makrofaj ların da böbrekte bulunduğunu rapor etmişlerdir (Elis, Munroe ve<br />

Roberts, 1976; Press, Dannevig ve Landsverk, 1994).<br />

27


Dalak<br />

Kemikli balıklarda dalak hemotopoesis’in en yoğun olduğu alan olarak kabul edilir.<br />

Dalakta büyük ve yaşlı kan hücreleri temizlenir, antijenler azaltılır ve antikor üretimi<br />

yapılır (Dalmo, 1997). Dalağın spesifik ve spesifik olmayan savunma<br />

mekanizmasındaki rolü ön böbrekten sonra ikinci derecede önemlidir. Dalak<br />

içindeki elipsoid hücreler yaşlı hücreleri, patojenleri ve protein yapısındaki<br />

antijenleri daha küçük parçalara ayırırlar (Harraez ve Zapata, 1986; Dalmo vd.,<br />

1995) . Dalak temel olarak kan hücreleri endotel hücreler, retikular hücreler,<br />

makrofajlar ve melano-makrofajlardan oluşur (Kita ve Itazawa, 1994; Findlay ve<br />

Tatner, 1994).<br />

Karaciğer<br />

Balıkların bağışıklık sisteminde karaciğerin küçük bir rolü olduğu kabul edilmiştir.<br />

Karaciğerin balıklarda Retikuloendothelial sistemde (RES) rolü olduğu<br />

araştırmacıların raporlarına yansısa bile deri, dalak ve böbrek kadar savunma<br />

sisteminde önemli rol üstlenmezler. Alabalıklarda yapılan çalışmada enjeksiyondan<br />

sonra glikoproteinlerin karaciğer hücreleri tarafından parçalandığı tespit edilmiştir<br />

(Kindberg, Dannevig, Andersen ve Berg, 1991). Yine yapılan çalışmalarda bakteriyel<br />

lipopolisakkaritlerin (LPS) de karaciğer hücrelerince yok edildiği bildirilmiştir<br />

(Dalmo ve Bogwald, 1996). Ayrıca karaciğerden izole edilen hücrelerin Nitroblue<br />

tetrazoilum (NBT) boyasını da indirgediği ve böylece NBT’ye duyarlı olan fagositik<br />

hücreleri de içerdiği tespit edilmiştir (Demers ve Bayne, 1994).<br />

Bağırsak (İntestinal Kanal)<br />

Bağırsaklar ve sindirim sistemi özellikle aside dayanıklı mikroorganizmaların<br />

engellenmesinde rol oynar. Çünkü solungaç ve mide engelini aşan bakterilerin<br />

bağırsaklardaki yoğun mukus tabakası ve çeşitli enzimler ile kolonize olmaları ve<br />

çoğalmaları engellenir. Bağırsaklarda salgılanan salgı içinde bulunan bazı antibakteriyaller<br />

(lizozim, immunoglobulinler, özellikle IgA) ve enzimler bakterilerin<br />

tutunmasının engellenmesinde önemli rol oynarlar. Memelilerde bağırsaklarda Peyer<br />

Plağından (Apendis) köken alan lenfokinler ve makrofajlar bulunmaktadır. Ancak<br />

28


kemikli balıklarda M- hücreleri ve Peyer Plağı bulunmamaktadır. Yoğun bağırsak<br />

mukusu ve makrofajlar ile patojen mikro organizmalar bağırsakta parçalanmaktadır.<br />

Özellikle ön bağırsakta küçük çaplı moleküller absorbe olduğu için absorbsiyon<br />

esnasında patojen organizmalar da yıkıma uğramaktadır. Ancak bazı antijenler ve<br />

mikroorganizmaların zararlı toksinleri bağırsaklardaki absorbsiyon neticesinde<br />

dolaşım sistemine geçmektedir. Bağırsaklardan geçen zararlı makro moleküller dalak<br />

ve böbreklerde süzülerek parçalanmaktadır. Ancak bağırsaklardan dolaşım sistemine<br />

geçen yoğun mikroorganizma ve onların toksinleri hematopoetik organları (dalak,<br />

böbrek, karaciğer) etkilemektedir (Dalmo ve Bogwald, 1996; Mclean, 1987; Mclean<br />

ve Donaldson; 1990; Davine, Parmentier ve Timmermans; 1982) .<br />

2.6.2. Spesifik Olmayan Bağışıklık Sisteminin Elemanları<br />

A.Humoral elemanlar<br />

Spesifik olmayan savunma sisteminde ilk tepkiyi serum, bağırsak, deri ve mukusta<br />

bulunan; lizozim, complement, antikor, tripsin, interferon ve diğer litik elemanlar<br />

vermektedir. Bu elemanlar patojenlerin çoğalarak kolonize olmalarını engellerler<br />

(Alexander ve Ingram, 1992).<br />

Lizozim<br />

Lizozim enzim etkisinde bazik bir proteindir. Lizozim fagositik hücreler tarafından<br />

üretilir. Özellikle Gram (+) hücrelerin hücre duvarındaki peptidoglukan tabakasını<br />

parçalayarak etkisini gösterir. Gram negatif hücrelerde peptidoglukan tabakası<br />

membran tarafından korunduğundan doğrudan etki edemez. Ancak komplementlerle<br />

birlikte Gram (-) hücrelere de etki eder. Lizozim yanı sıra fagositozis’in aktive<br />

edilmesini de sağlar. Lizozim, deri, solungaç, bağırsak gibi mukozal yüzeylerde<br />

oldukça fazla bulunur. Ayrıca ön böbrek gibi lökositçe zengin dokularda da lizozim<br />

miktarı yüksek çıkmıştır. Lizozim yüksek sıcaklık ve asidik koşullarda aktive<br />

olabilirken; alkali koşullarda aktive olamaz. Lizozim yumurtada yüksek miktarda<br />

bulunmuştur. Bu nedenle anneden geçen bağışıklığı göstermesi açısından önemlidir<br />

ve spesifik bağışıklığın hiç oluşmadığı dönemde canlılar için iyi bir korunma sağlar.<br />

Ayrıca yapılan çalışmalarda bazı patojenlerin vertikal bulaşmalarını da engellemiştir.<br />

29


Komplement<br />

Komplementler bakteriyel enfeksiyonlarda bakterilerin fagosite olmaları için<br />

makrofajlarla buluşturan serum proteinleridir. Komplemanlar mikro organizmalar<br />

üzerinde doğrudan parçalayıcı etkiye sahiptirler ayrıca antikor antijen birleşmesinde<br />

antikora bağlanarak fagositozu kolaylaştırılar. Komplementlerin aktivasyonu, nonspesifik<br />

olarak mikrobiyal hücrelerin duvarında bulanan polisakkartilerle etkileşimle;<br />

spesifik olarak da bakterilerin hücre duvarları eritilirken salınan bileşiklerle fagositik<br />

hücrelerin göçleri yönlendirilir ve bakteri ile fagositik hücrelerin tutunmaları<br />

kolaylaştırılarak gerçekleşir (Şekil 7) (Yano, 1996). Komplement aktivasyonu<br />

sırasında zararlı mikro organizmalar yok edilirken yakın dokularda zarar<br />

görebilmektedir. Bu yüzden konakçı hücrelerin zarar görmemesi için konakçı<br />

savunma sistemi sürekli olarak komplement aktivasyonunu denetlemektedir.<br />

Komplementlerin virusidal etkiye de sahip oldukları yapılan araştırmalarda<br />

kanıtlanmıştır. IPN ve IHN’ye karşı etkisi tespit edilmiştir. Ayrıca Gökkuşağı<br />

alabalıklarında yapılan çalışmalarda komplementlerin Criptobia parazitini de lyse<br />

ettiği bildirilmiştir (Sakai, 1992).<br />

Şekil 2.7. Komplement aktivasyonu A: Non-spesifik immunite (doğrudan bakterisidal<br />

aktivite) B: Spesifik immunite için antikor ve antijen birleşmesini sağlama (Hücre ve<br />

makrofajı işaretleyerek birleşmelerini sağlama)<br />

30


İnterferonlar<br />

Genellikle bakteri, mantar ve virüs enfeksiyonlarında antikor salgılanmasından önce<br />

salgılanarak mikro organizmaların üremelerini durdurucu etkiye sahip proteinlerdir.<br />

İnterferon aktivitesi ile ilgili raporlar eskilere dayanmaktadır. 1965 yılında Gravell ve<br />

Malsberger; 1990 yılında Ingram; 1992 yılında Alexander ve Ingram ve daha<br />

sonraları balıklarda interferonların varlığı hakkında raporlar bildirmişlerdir.<br />

Interferonlar alabalıklarda IPN ve Hiramerhabdovırus’ e karşı inhibe edici bir etki<br />

göstermişlerdir (Rogel-Gaillard, Chilmonczhy ve Kinkelin, 1993; Murakami, Tamai<br />

ve Shirahata, 1995). İnterferonlar non spesifik immun sistemin önemli bir elemanıdır<br />

ve etkisini doğrudan gösterir. Önemli bir nokta da interferonlar her ne kadar nonspesifik<br />

immun sistemin elemanı olsa da her patojene özel üretilirler ve sadece<br />

üretildikleri organizmada etkili olurlar. İnterferon oluşumunu tetikleyen en önemli<br />

faktör virusun hücreye girmesinden sonra çoğalmaya başlarken ortaya çıkan çift katlı<br />

RNA’dır. İnterferonlar virusun repliksayonu esnasında RNA çoğaltımını bloke<br />

ederek üremeyi engeller. İnterferonlar aynı anda bir çok viruse karşı etkili<br />

olabilmektedirler. α, β ve γ olmak üzere 3 türü olan interferonların yüksek<br />

sıcaklıkta oluşmadığı tespit edilmiştir. IPN, IHN ve VHS’ye karşı etkinliği<br />

kanıtlanmıştır.<br />

C-Reaktif Proteinleri (CRP)<br />

C-Reaktif proteinleri Streptococcus pneumaniae kapsülünde bulunan C<br />

polisakkaritine bağlanma özelliği gösterdiğinden bu ismi almıştır. Normal serum<br />

içerinde bulunmaktadır ancak enfeksiyon esnasında büyük artış göstermektedir<br />

(Şekil 2.8). C-Reaktif proteinleri komplementlerle birlikte antijene bağlanarak<br />

fagositozu kolaylaştırırlar.<br />

Şekil 2.8. C-Reaktif proteinlerinin serum içerindeki miktarlarının değişimi<br />

31


Balıklarda C- Reaktif proteinleri ön böbrekte bulunmuştur. C- Reakif proteinleri<br />

Fagositozla birlikte Respiratory Burst aktivitesinde de önemli rol oynar. CRP<br />

üretimi yüksek sıcaklıkta en üst seviyeye çıkmaktadır.<br />

Transferin<br />

Transferin karacaiğer tarafından sentezlenmektedir. Demir bağlayıcı bir glikoprotein<br />

olan transferin bakterilerdeki demiri oksitleyip bağlayarak üremelerini durdurur.<br />

Konakçı kanındaki Transferin miktarı patojenin durmunu belirlemede önemli rol<br />

oynar. Çünkü transferin miktarı enfeksiyon sırasında artmaktadır. Transferin<br />

glikoproteini incelenen tüm balıklarda tespit edilmiştir.<br />

Diğer Humoral Elemanlar<br />

Lektinler (Doğal aglutininler) balıklarda mukusta, safrada ve serumda bulunurlar.<br />

Bakteriler tarafından salınan bileşiklerin ve ekzotoksinlerin nötralizasyonunda<br />

önemli rol oynarlar. Proteinleri ve karbonhidratları bağlayabildikleri bildirilmiştir.<br />

İmmun cevabı başlatmak ve düzenlemek için sitokinlere ihtiyaç duyulur. Balık<br />

türlerinin mukus veya serumlarında hemolignin , proteinaz ,α2 makroglobülin ,<br />

kitinaz , α-presipitin, caeruloplasmin ve metallothionein gibi maddeler içerir. Bu<br />

maddeler de balık patojenlerine karşı non_spesifik immun sistem mekanizmasında<br />

rol alabilir.<br />

B. Hücresel Elemanlar:<br />

Balıklarda non-spesifik hücresel savunma sisteminde Granülositler,<br />

monositler/makrofajlar anahtar rol oynamaktadır (Dalmo ve ark, 1997). Bununla<br />

birlikte balıklarda memilerde bulunan doğal öldürücü hücrelere benzer (killer cell)<br />

sitotoksik hücreler de bulunmaktadır. Patojenlere karşı ilk tepkiyi epitel hücreleri<br />

vermektedir. Araştırmacılar epitel hücrelerinde bazı tip makrofajların buılunduğunu<br />

bildirmişlerdir.<br />

32


Fagositoz<br />

Spesifik olmayan hücresel savunma sisteminin en önemli elemanıdır. Bu sistemde<br />

yabancı mikrorganizmalar fagositik hücreler tarafından hücre içine alınarak yok<br />

edilir (Şekil 2.9).<br />

Şekil 2.9. Fagositoz’un gerçekleşmesi (Roitt vd., 1988)<br />

2.6.3. Balıklarda Bağışıklığı Etkileyen Faktörler<br />

Balıklarda bağışıklık sistemini etkileyen faktörleri beş ana başlık altında<br />

toplayabilirz: Çevresel faktörler, besinsel faktörler, stresörler, bağışıklığı etkileyen<br />

mikro nutrientler ve immonomodulatorler (Şekil 2.10).<br />

Çevresel faktörler içinde bağışıklığı en çok etkileyen faktör sıcaklıktır. Balıklar<br />

poikloterm canlılar olduğu için sıcaklık değişimlerinden oldukça etkilenmektedirler.<br />

Düşük sıcaklıkta metabolizma hızının düşmesiyle birlikte bağışıklık sisteminin<br />

etkinliği de azalmaktadır. Yüksek sıcaklık enzim faaliyetlerini etkilediği ve stres<br />

meydana getirdiği için bağışıklık üzerinde baskılayıcı bir etki oluşturmaktadır.<br />

Ayrıca antijen hazırlığı ve aktivitesi ile hücresel savunma doğrudan sıcaklığa<br />

bağlıdır. Lenfositlerin hücre duvarında bulunan lipit tabakası ve yağ asitleri<br />

sıcaklıktan etkilenerek enzimlere karşı dirençsiz hale gelmektedir. Fotoperyot ve<br />

mevsimler de bağışıklık üzerinde doğrudan etkilidir. Çünkü balılardaki fizyolojik<br />

aktiviteler fotoperiyota göre belirlenmekte ve mevsimsel faktörler fizyoloji üzerinde<br />

33


önemli etki yapmaktadır. Enzimler ve hormonların salgılanmasında fotoperyot ve<br />

mevsimsel faktörler 1. derecede önemlidir. Kontaminasyonlar bağışıklık sisteminin<br />

uyarılması açısından çok önemlidir. Ancak yoğun kontaminasyon durumunda<br />

bağışıklık sistemi baskılanır ve mortalite oluşur.<br />

Bağışıklığın oluşmasında besinlerin de çok önemli rolü vardır. Çünkü yeterli ve<br />

dengeli beslenmeyen balıklarda immun yanıtın oluşması zordur. Balık iyi bir<br />

kondüsyona sahip olmalı, esansiyel proteinler ve yağ asitleri ile beslenmelidir.<br />

Balığın gelişimi için en uygun besin parametrelerine sahip rasyonlar hazırlanarak<br />

besleme yapılmalıdır. Mikro nutrientler yemlere destekleyici olarak katıldığı zaman<br />

bir çok vucut fonksiyonunun düzeltilmesi için önemlidir. Vitamin, Mineral ve<br />

antioksidant takviyesi bağışıklık sistemini doğrudan etkilemektedir. Karotenoidlerin<br />

yokluğunda pigmentasyon azalmakta ve strese sebep olmaktadır. Kirleticiler ve ağır<br />

metaler bağışıklık sistemini baskılamaktadır. Ağır metalerin antibiyotikler gibi<br />

bağışıklık üzerinde baskılayıcı etkisi tespit edilmiştir. Adjuvanlar ve Glukanlar tek<br />

başlarına immunojenik etkiye sahip olmayıp aşılar ile birlikte kullanıldıkları zaman<br />

etkinliklerini artırırlar. Taşıma, handling, stok yoğunluğu gibi stres faktörleri<br />

bağışıklığın baskılanmasında en önemli etkenlerden dir. Çünkü hastalıkların<br />

oluşmasında ilk basamak stresdir. Stres meydana geldiği zaman fizyolojik<br />

fonksiyonlar bozulmakta ve organizmanın yönetimi güçleşmektedir. Stres altında<br />

enzim salgılama işlemi kontrol edilememekte, hücresel ve humoral immunite cevap<br />

verememektedir.<br />

Şekil 2.10. Balıklarda immun sistemi etkileyen faktörler (Verlhac ve<br />

1999)<br />

Gabaudan,<br />

34


3.MATERYAL ve YÖNTEM<br />

3.1. Probiyotik Bakterilerin Kültür Ortamından İzolasyonu<br />

Probiyotik bakteri izolasyonu için Irianto ve Austin’ in (2006) bildirdiği gibi deniz<br />

suyu (Salih Adası mevkiindeki ağ kafesler - Milas/Muğla) , bağırsaklar, mukus ve<br />

solungaçlardan ekimler yapıldı. Ekimler genel % 2 tuz ilaveli genel besi yerine<br />

(Tryptic Soy Agar, TSA) yapılıp saflaştırma işlemi uygulandı. Besiyerlerinden<br />

pasajlar yapılarak saflaştırılan koloniler patojenlere karşı antagonistik etkisini tespit<br />

etmek amacıyla soğuk ortama alındı.<br />

3.2 İnvitro Antagonizm Testi<br />

Saflaştırma işlemi tamamlanan bakterilerin Vibrio anguillarum’a karşı antagonistik<br />

etkileri Çukur Diffüzyon Agar Testi ile belirlendi (Chythanya vd., 2002; Vaseeharan<br />

ve Ramasamy; 2003). Bu yöntemde V. anguillarum suşları % 2 tuz içeren 4 ml.<br />

Tryptic Soy Broth (TSB) içinde 22 °C’de 48 saat inkübe edildi. Test ortamı için<br />

tuzlu TSA hazırlandı. Besi yeri döküm sıcaklığına gelince 20 µl/10 ml<br />

bakteri/besiyeri oranında V. anguillarum ilave edildi. Besi yeri petri kaplarına<br />

döküldü ve katılaşması için bırakıldı. Donan besiyerinde 3 mm çapında çukurlar<br />

oluşturuldu. Bu çukurlara seçilen bakterilerden 10 µl doldurulup 22 °C 24 saat<br />

inkübe edildi. Çukurlar etrafında oluşan şeffaf zonlar tespit edilerek bakterinin<br />

V.anguillarum’a karşı antagonistik etkisi belirlendi.<br />

3.3. Deneme Modeli, Balıklar, Ortam ve Su Kalitesi Parametreleri<br />

Kılıç Balık Bafa Kuluçkahanesinden 75 adet 4 gr levrek ve 75 adet 4 gr çipura alındı.<br />

Alınan balıklar cam akvaryumlara her akvaryuma 25 adet olmak üzere yerleştirildi.<br />

Deneme iki paralelli olarak düzenlendi. Bu tarihten itibaren balıklara günde 3 öğün<br />

olmak üzere vücut ağırlıklarının % 3’ü oranında yemleme yapıldı. Kullanılan 1,5<br />

mm. çapındaki yem Kılıç Balık kuluçkahanesinden temin edildi. Balıkların<br />

yerleştirildiği akvaryumlardaki su sıcaklığı 24 o C, tuzluluk %o 16 ve ph 7,5-8 olarak<br />

belirlendi. Kullanılan akvaryumlar 70x30x40 cm ebatlarında olup 70 lt su<br />

35


almaktadır. Bu denemede <strong>probiyotik</strong> suya ilave edilerek kullanılacağı için resirküle<br />

bir sistem kuruldu. Profesyonel akvaryum pompası ile su devamlı sirküle edilip<br />

filtrasyonu yapıldı (Şekil 3.2.).<br />

ÇİPURA<br />

LEVREK<br />

Şekil 3.1. Resirküle deneme modeli ve kullanılan balıklar.<br />

Probiyotik bakterinin yeme ilavesinin balıkların bağışıklık sistemine etkisini tespit<br />

etmek amacıyla Muğla ili Milas ilçesi İçme köyünde bir işletmeye 1,5x1,5x1,5m<br />

ebatlarında 4 kafes kuruldu. Bu kafeslere 100 er adet 20± 2 gr levrek ve 20± 2 gr<br />

çipura stoklandı. Bu kafeslere yerleştirilen balıklara günde 2 öğün olmak üzere vücut<br />

ağırlıklarının % 3’ü oranında yemleme yapıldı. Kullanılan 3 mm boyutlarındaki yem<br />

deneme yapılan işletmeden temin edildi. İşletmenin su özellikleri; sıcaklık 20 °C,<br />

tuzluluk %o 16 ve oksijen değeri 9 ppm olarak tespit edildi.<br />

3.4. Probiyotik Bakterinin Uygulanması<br />

Denemede uygulanacak bakteri yoğunluğunu ayarlamak için Tuzlu TSB’de 22 °C’de<br />

üretilen bakteriler 4 o C 6000 rpm hızda 20 dakika santrifüj edilerek çökmesi<br />

sağlandı (Ghosh vd., 2007) . Supernatant PBS içine alındı. PBS ile sulandırılıp<br />

homojenize edildikten sonra McFarland (No: 2) referanslarına göre 6x10 8 CFU/ml<br />

(McFarland 2) olarak ayarlandı. Oluşan süspansiyon 100 gr yeme 1 ml olacak<br />

şekilde % 1 sıvı yağ ilavesi ile karıştırıldı. Yemdeki son bakteri konsantrasyonu<br />

36


6x10 6 CFU/gr olacak şekilde belirlendi. Deneysel yemler 7 günlük stoklar halinde<br />

2000 gr olarak hazırlanıp balıklara verilmeye başlandı.<br />

Resirküle sistemde balıkların bağışıklık sistemine etkisini tespit etmek için suya ilave<br />

edilecek bakteriler McFarland (No: 2) referanslarına göre tespit edildi. 6x10 8<br />

CFU/ml olarak tespit edilen bakteri süspansiyonundan 10 ml alınıp 100 ml<br />

yetiştiricilik suyuyla karıştırılarak resirküle sisteme 10 gün arayla verildi (Taoke vd.,<br />

2006).<br />

3.5. Örnekleme Sıklığı<br />

Örneklemeler uygulamanın başında, 7., 14., 21., ve 28. günlerde yapıldı. Her<br />

gruptan 5 adet balık alındı. Fenoksietanol ile anestezi edildikten sonra kuyruk sapları<br />

kesilerek kan alındı. Alınan kan örnekleri hemen incelemeye tabi tutuldu. 28. Gün<br />

sonunda kalan balıkların ağırlıkları tespit edilerek büyüme ve yem değerlendirmeye<br />

etkisine bakıldı.<br />

3.6. Respiratory Burst Aktivitesi<br />

Süper oksit anyon oluşumu olarak da bilinen bu işlemin belirlenmesi için Nitro Blue<br />

Tetrazolum (NBT) boyası ile oluşan reaksiyon dikkate alınır. NBT kanda bulunan<br />

nötrofilleri boyar ve onların sayıları tespit edilir. Denemede 50 mikrolitre kan her<br />

balıktan alındı. Lameller üzerine konup içine ıslak pamuk konulmuş petri kutuları<br />

içinde 25 o C’de 30 dakika inkübe edildi. İnkübasyondan sonra kan Fosfat Buffer<br />

Saline (PBS) ile üç kez yıkandı. Yıkama sonunda 50 µl NBT boyası lam üzerine<br />

kondu ve yıkanmış lameller üzerine kapatıldı. Bu şekilde 30 dakika 25 o C’de inkübe<br />

edildi. İnkübasyondan sonra preparatlar kurumadan 40x büyütmede incelendi. Her<br />

preparatta 5 farklı alandaki hücre sayıları tespit edildi (Anderson vd., 1992).<br />

3.7. Serum Lizozim Aktivitesi<br />

Serum lizozim aktivitesi için Fenoksietanol ile anestezi edilen balıklardan kuyruk<br />

saplarının kesilerek kan alındı. Eppendorf tüplere yaklaşık 0,2 ml alınan kan +4<br />

o C’de 1 gece inkübe edildi. Ertesi gün soğutmalı santrifüj cihazında 4 o C’de 5000<br />

37


pm’de 15 dakika santrifüj edildi. Sonra kanın serum kısmı otomatik pipet<br />

yardımıyla başka eppendorflara alındı. pH’ı 6,5’a ayarlanmış PBS (Fosfat Buffer<br />

Saline) hazırlandı. pH, pH kâğıtları ile ölçüldü. Hazırlanan solusyona 10 ml için 2<br />

mg Micrococcus lysodeikticus (Sigma, M 3770, ATCC No: 4698) eklendi ve iyice<br />

karıştırıldı. 50 mikrolitre serum ile 3ml M lysodeikticus solüsyonu karıştırılıp<br />

Shimadzu (UV-120-02) spektrofotometrede 540 nm’de 0,5. ve 4,5. dakikada ışık<br />

absorbsiyonu ölçüldü. Absorbanstaki her 0,001’lik değer 1 Unit lizozim olarak<br />

değerlendirildi (Engstad vd., 1992).<br />

3.8. Hematokrit Sayısı<br />

Hematokrit değerini bulmak için mikro hematokrit yöntemi kullanıldı. Mikro<br />

hematokrit tüplerinin 3/4’ü kanla doldurulduktan sonra tüpün bir ucu ateşle<br />

kapatılarak 10500 devir/dakikada 5 dakika santrifüj edildi. Santrifüj sonunda kanın<br />

katı kısmı ile serum kısmı oranlanarak yüzde olarak hematokrit değeri bulundu<br />

(Blaxhall ve Daisley, 1973).<br />

3.9. Formül Lökosit Tespiti (Periferik Yayma)<br />

Lam üzerine alınan 1 damla kan lamel aracılığıyla lamın tüm yüzeyine yayıldı. Kanlı<br />

preparat oda sıcaklığında kurumaya bırakıldı. Kuruduktan sonra önce May-Grünwald<br />

boyasıyla 5 dakika boyandı. Distile su ile yıkandıktan sonra 20 dakika Giemsa<br />

boyasına maruz bırakıldı. Sonra tekrar distile su ile yıkanıp kurumaya bırakıldı.<br />

Kuruduktan sonra 100x büyütmede immersiyon yağı ile 100 adet lökosit hücresi<br />

sayıldı ve Lenfosit, Nötrofil ve Monosit sayıları kaydedildi. Böylece lökosit<br />

hücrelerinin yüzde oranları belirlendi (Şahan ve Cengizler, 2002).<br />

3.10. Ağırlık Artışına Etkisi<br />

Deneme sonunda <strong>probiyotik</strong> verilen gruplar ile kontrol grubu arasındaki büyüme<br />

farkını bulmak ve probiyotiğin ağırlık artışına etkisini tespit etmek için balıkların son<br />

ağırlıkları tartıldı. Böylece Ağırlık Kazancı (3.1), Spesifik Büyüme Oranı (3.2)<br />

hesaplandı. Bu amaç için; balıkların ilk ağırlıkları, son ağırlıkları ve deneme gün<br />

38


sayısı kayıt edilerek istatistiki hesaplamalar ve formülasyonlar yapıldı (Yanboo ve<br />

Zirong, 2005).<br />

Ağırlık Kazancı = Ws – Wi (3.1)<br />

Spesifik Büyüme Oranı = 100[(lnWs – lnWi)/t] (3.2)<br />

Ws: Deneme Sonu ağırlığı Wi: Deneme Başı ağırlığı t: Deneme Süresi<br />

3.11. İstatistiksel Analiz<br />

Elde edilen değerler JMP 5.0.1 (SAS Institute Inc., 2002) programında One-Way<br />

ANOVA ve Tukey’s HSD Testi (Ming, 2002) kullanılarak analiz edildi.<br />

39


4. ARAŞTIRMA BULGULARI<br />

4.1. İnvitro Antagonizm Testi<br />

Yapılan bakteri izolasyonları sonrasında bakterilerin V. anguillarum patojen<br />

suşlarına karşı antagonistik etkisine bakılmıştır. Deniz suyundan yapılan izolatta 24<br />

saat sonunda V.anguillarum’un 3 patojen suşuna karşı antagonistik etki tespit<br />

edilmiştir. Oluşan şeffaf zonlar antagonistik etkinin varlığını göstermektedir (Şekil<br />

4.1).<br />

Şekil 4.1. Çukur difuzyon agar testinde <strong>probiyotik</strong> izolatlar ile E22, V3 ve T17 V.<br />

anguillarum suşlarına potansiyel <strong>probiyotik</strong> bakterinin antagonizmi<br />

4.2. İzole Edilen Probiyotik Bakteri<br />

Probiyotik bakteri Muğla ili Bodrum ilçesi Güvercinlik Beldesi Salih Adası<br />

mevkiindeki balık çiftliğinden izole edilmiştir. Sudan yapılan izolatta bakteri V.<br />

anguillarum’a karşı antagonistik etki göstermiştir. Bunun sonunda gerekli<br />

biyokimyasal testler yapılarak bakterinin cins teşhisi yapılmıştır. Vibrio sp. olduğu<br />

tespit edilmiştir (Tanrıkul vd., 2004). İzole edilen bakteri aşağıdaki özellikleri<br />

içermektedir (Çizelge 4.1, 4.2).<br />

Çizelge 4.1. Kullanılan bakterinin geleneksel yöntemlerle elde edilen test sonuçları<br />

Gram Hareket Katalaz Sitokrom Şekil Vibriostat O/F<br />

Boyama<br />

Oksidaz<br />

(O/129)<br />

- Aktif<br />

hareketli<br />

+ + Uzun<br />

Çubuk<br />

+ +<br />

40


Çizelge 4.2. Apı 20E test sonuçları<br />

ONP<br />

ADH<br />

LDC<br />

ODC<br />

CIT<br />

H2S<br />

URE<br />

TDA<br />

IDN<br />

VP<br />

GEL<br />

GLU<br />

MAN<br />

INO<br />

SOR<br />

RHA<br />

SAC<br />

MEL<br />

AMY<br />

AR<br />

- - - - + - + + + - + + + + - - - - + -<br />

4.3. Respiratory Burst Aktivitesi ve NBT (+) Hücre Sayısı<br />

Probiyotik bakterinin yeme ilave edilmesi sonucunda Levrek balıklarında NBT (+)<br />

hücre değerleri 11,4 ile 14,92 arasında değişmiş; ancak en yüksek değer 14 ve 21.<br />

günlerde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta tespit edilmiştir ( 14,92 ve 14,28) (Çizelge 4.3. ve<br />

Şekil 4.2.). Çipura balıklarında yapılan yem denemesinde ise NBT (+) hücre sayısı<br />

değerleri 10,48-14,00 arasında değişmiş ve en yüksek değerler 14. Günde (14,00) ve<br />

7. Günde (12,92) <strong>probiyotik</strong> içeren gruplarda tespit edilirken en düşük değer 7. günde<br />

kontrol grubunda (10,48) belirlenmiştir (Çizelge 4.4. ve Şekil 4.6. ). Levrek<br />

balıklarında yetiştiricilik suyuna <strong>probiyotik</strong> ilave edilmesi sonucunda en yüksek NBT<br />

(+) hücre değerleri 21. (15,76) ve 28. (16,08) günlerde tespit edilmiştir (Çizelge 4.3<br />

ve Şekil 4.2.). Çipura balıklarında bakterinin suya ilavesi sonucunda ise en yüksek<br />

değer 28. günde (14,20) tespit edilmiştir (Çizelge 4.4. ve Şekil 4.7.). Ancak bu nispi<br />

yükselmeler istatistiki açıdan önemsiz bulunmuştur (P>0.05). Seçilen <strong>probiyotik</strong><br />

bakteri Çipura ve Levrek Balıklarında hem yem hem de yetiştiricilik suyuna<br />

uygulandığı zaman NBT (+) hücre sayısına istatistiki açıdan önemli bir etki etmediği<br />

belirlenmiştir (P>0,05).<br />

Çizelge 4.3. Levrek balıklarında yapılan denemede örnekleme günlerinde uygulama<br />

gruplarındaki NBT(+) hücre ortalamaları (Ortalama ± Standart hata)<br />

UYGULAMA YEM SU<br />

Günler/<br />

Uygulama PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 13 ± 1,09 a 11,44 ± 1,09 a 14,16 ± 0,98 a 14,80 ± 1,39 a<br />

7 13,32 ± 1,09 a 12,44 ± 1,09 a 12,12 ± 0,98 a 12,92 ± 1,39 a<br />

14 14,92 ± 1,09 a 13,76 ± 1,09 a 15,22 ± 0,98 a 15,00 ± 1,39 a<br />

21 14,28 ± 1,09 a 12,08 ± 1,09 a 13,06 ± 0,98 a 15,76 ± 1,39 a<br />

28 11,4 ± 1,09 a 12,72 ± 1,09 a 14,76 ± 0,98 a 16,08 ± 1,39 a<br />

41


Şekil 4.2. Levrek balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması<br />

Şekil 4.3. Levrek balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması<br />

Çizelge 4.4. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri uygulamasının NBT (+) hücre<br />

sayısına etkisi<br />

UYGULAMA YEM SU<br />

PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 11,4±0,96a 10,72±0,96a 10,88±0,84a 10,6±1,18a<br />

7 12,92±0,96a 10,48±0,96a 13,06±0,84a 11,32±1,18a<br />

14 14,00±0,96a 12,12±0,96a 12,64±0,84a 10,88±1,18a<br />

21 12,64±0,96a 10,84±0,96a 12,06±0,84a 12,00±1,18a<br />

28 11,28±0,96a 12,40±0,96a 14,2±0,84a 13,4±1,18a<br />

42


Şekil 4.4. 200X de NBT hücreleri ve çekirdekleri<br />

Şekil 4.5. 40 X büyütmede bir alanda tespit edilen NBT + hücreler (Mor renkte)<br />

43


Şekil 4.6. Çipura balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması<br />

Şekil 4.7. Çipura balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun NBT (+) hücre sayılarının karşılaştırılması<br />

4.4. Serum Lizozim Aktivitesi<br />

Probiyotik bakterinin serum lizozimi aktivitesine etkisini anlamak için kafeslerdeki<br />

balıklar kullanılmıştır. Resirküle denemedeki balıkların küçük oluşu ve lizozim<br />

aktivitesinin tespitine yetecek kan alınamaması sebebiyle sadece aday probiyotiğin<br />

yeme ilavesinde kullanılan balıklardan kan alınmıştır. Elde edilen sonuçlar Tukey’s<br />

HSD ve Student’t testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Elde edilen sonuçlar Çizelge<br />

4.5’de verilmiştir. Çipura balıklarında lizozim aktivitesi 60,40 ile 74,50 Unit/ml<br />

arasında değişmiştir. En yüksek değer 1. günde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta en düşük<br />

değer ise 21. günde kontrol grubunda tespit edilmiştir. Levrek balıklarında ise<br />

lizozim değerleri 65,40 ile 77,77 Unit/ml arasında değişmiş olup en yüksek değer 28.<br />

44


günde kontrol grubunda en düşük değer ise 1. günde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta tespit<br />

edilmiştir Çizelge 4.5. ve Şekil 4.8. ve Şekil 4.9.). Ancak gruplar arasındaki bu<br />

farklar istatistiki olarak önemli bulunmamıştır (Çizelge 4.5.).<br />

Çizelge 4.5. Çipura ve Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> ilavesi sonucu oluşan Serum<br />

Lizozim miktarları<br />

BALIK LEVREK ÇİPURA<br />

Günler/Uygulama PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 65,40 ± 3,28 a 65,90 ± 3,28 a 74,50±3,47a 62,90±3,47a<br />

7 69,20 ± 3,28 a 72,77 ± 3,28 a 64,20±3,47a 67,80±3,47a<br />

14 66,10 ± 3,28 a 67,80 ± 3,28 a 66,80±3,47a 61,70±3,47a<br />

21 66,10 ± 3,28 a 66,40 ± 3,28 a 70,20±3,47a 60,40±3,47a<br />

28 64,90 ± 3,28 a 77,77 ± 3,28 a 66,40±3,47a 68,00±3,47a<br />

Şekil 4.8. Levrek balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun serum lizozim miktarlarının karşılaştırılması<br />

Şekil 4.9. Çipura balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun serum lizozim miktarlarının karşılaştırılması<br />

45


4.5. Hematokrit Miktarı<br />

Yapılan örneklemeler sonucunda gruplar arasındaki hematokrit ortalamalarının 38,60<br />

ile 47,40 arasında değiştiği tespit edilmiştir. Probiyotiğin levrek balıklarında suya<br />

ilave edilmesi sonucunda en yüksek değer 43,20 ile 1. günde <strong>probiyotik</strong>li grupta; en<br />

düşük değer ise 38,60 ile 21. günde yine <strong>probiyotik</strong>li grupta tespit edilmiştir (Çizelge<br />

4.6. Şekil 4.11.). Probiyotiğin levrek balıklarının yemine ilavesinde de en yüksek<br />

değer 1. günde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta (45,60) ; en düşük değerse 14. (40,20) günde<br />

kontrol grubunda tespit edilmiştir (Çizelge 4.6. Şekil 4.10.).<br />

Çizelge 4.6. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin hematokrit miktarları<br />

üzerine etkisi<br />

UYGULAMA YEM SU<br />

Günler/Uygulama PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 45,60 ± 1,86 a 40,60 ± 1,86 b 43,20 ± 2,01 a 40,00 ± 2,01 a<br />

7 40,40 ± 1,86 a 44,00 ± 1,86 a 39,40 ± 2,01 a 42,00 ± 2,01 a<br />

14 47,40 ± 1,86 a 40,20 ± 1,86 b 42,60 ± 2,01 a 38,80 ± 2,01 a<br />

21 45,00 ± 1,86 a 43,20 ± 1,86 a 38,60 ± 2,01 a 42,80 ± 2,01 a<br />

28 44,40 ± 1,86 a 42,20 ± 1,86 a 40,00 ± 2,01 a 40,80 ± 2,01 a<br />

Şekil 4.10. Levrek balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması<br />

Şekil 4.11. Levrek balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması<br />

46


Çipura balıklarında yapılan çalışmada probiyotiğin yeme ilave edildiği denemede en<br />

yüksek hematokrit değeri (43,80) 1. günde kontrol grubunda; en düşük değer ise 1.<br />

günde <strong>probiyotik</strong> içeren gruplarda tespit edilmiştir (Çizelge 4.7. Şekil 4.12.). Yine<br />

Çipura balıklarında probiyotiğin suya ilave edildiği çalışmada en yüksek hemarokrit<br />

değeri (45,20) 1. günde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta; en düşük değer ise (40,40) 28. gün<br />

kontrol grubunda tespit edilmiştir (Çizelge 4.7. Şekil 4.13.).<br />

Çizelge 4.7. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin hematokrit miktarları<br />

üzerine etkisi<br />

UYGULAMA YEM SU<br />

PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 41,25±2,25a 43,80±2,25a 45,20±1,80a 44,20±1,80a<br />

7 43,60±2,25a 43,60±2,25a 45,00±1,80a 43,20±1,80a<br />

14 42,00±2,25a 43,40±2,25a 42,20±1,80a 40,60±1,80a<br />

21 42,40±2,25a 44,80±2,25a 41,20±1,80a 43,40±1,80a<br />

28 42,20±2,25a 42,00±2,25a 43,40±1,80a 40,40±1,80a<br />

Şekil 4.12. Çipura balıklarında yeme <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması<br />

Şekil 4.13. Çipura balıklarında suya <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplar ile kontrol<br />

grubunun hematokrit miktarlarının karşılaştırılması<br />

47


4.6. Formül Lökosit Miktarı (Yayma Preparat Sonuçları)<br />

Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri yetiştiricilik suyuna ilave edildiği zaman<br />

monosit hücre ortalaması 5,40± 0,86 ile 8,00± 0,86 arasında değişmiştir. En yüksek<br />

değerler 14. Günde <strong>probiyotik</strong> uygulanan grupta tespit edilmiştir (Çizelge 4.8, Şekil<br />

4.14). En düşük değerler 7. ve 14. günlerde kontrol grubunda tespit edilmiş olup bu<br />

nispi farklılıklar istatistiki olarak önemli bulunmamıştır (P>0,05)<br />

Yetiştiricilik suyuna <strong>probiyotik</strong> ilave edilen gruplarda nötrofil değerleri 9,80±1,00<br />

ile 11,20±1,00 arasında değişmiştir. En yüksek ortalamalar <strong>probiyotik</strong> içeren grupta<br />

tespit edilmiştir. Lenfosit ortalamaları 81,60 ± 1,28 ile 84,80 ± 1,28 arasında<br />

değişmiştir. En yüksek değerler tüm günlerde kontrol grubunda tespit edilmiştir<br />

(Çizelge 4.8, Şekil 4.14).<br />

Çizelge 4.8. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin suya ilave edilmesinin lokosit<br />

hücre tiplerinin sayısına etkisi<br />

Hücre MONOSİT NÖTROFİL LENFOSİT<br />

Uygulama PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 7,00± 0,86 a 8,00± 0,86 a 11,20± 1,00 a 10,20± 1,00 a 81,80± 1,28 a 81,80± 1,28 a<br />

7 7,20± 0,86 a 5,40± 0,86 a 10,60± 1,00 a 9,80± 1,00 a 82,20± 1,28 a 84,80± 1,28 a<br />

14 8,00± 0,86 a 5,80± 0,86 a 11,00± 1,00 a 11,00± 1,00 a 82,00± 1,28 a 83,20± 1,28 a<br />

21 7,00± 0,86 a 7,40± 0,86 a 11,40± 1,00 a 10,60± 1,00 a 81,60± 1,28 a 82,00± 1,28 a<br />

28 6,20± 0,86 a 7,20± 0,86 a 11,20± 1,00 a 10,00± 1,00 a 82,60± 1,28 a 82,80± 1,28 a<br />

Hücre Sayısı (%)<br />

90,00<br />

80,00<br />

70,00<br />

60,00<br />

50,00<br />

40,00<br />

30,00<br />

20,00<br />

10,00<br />

0,00<br />

1 7 14 21 28<br />

MONOSİT PROBİYOTİK<br />

MONOSİT KONTROL<br />

NÖTROFİL PROBİYOTİK<br />

NÖTROFİL KONTROL<br />

LENFOSİT PROBİYOTİK<br />

LENFOSİT KONTROL<br />

Günler<br />

Şekil 4.14. Levrek balıklarında probiyotiğin suya ilavesinin lökosit hücre tiplerinin<br />

dağılımı üzerine etkisi<br />

48


Levrek Balıklarında probiyotiğin yeme ilavesinde Monosit miktarları 4,80± 0,87 ile<br />

8,00± 0,87 arasında değişmiştir. En yüksek değer 14. günde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta<br />

ve 1. günde kontrol grubunda oluşmuştur (Çizelge 4.9 ve Şekil 4.15). Genel<br />

ortalamanın <strong>probiyotik</strong> içeren grupta yüksek olmasına rağmen bu fark istatistiki<br />

olarak önemli bulunmamıştır (P>0.05). Probiyotiğin yeme ilave edildiği gruptaki<br />

nötrofil ortalamaları da 10,20± 1,09 ile 13,00± 1,09 arasında değişmiş ve en yüksek<br />

değer 14. ve 21. günlerde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta tespit edilmiştir. En düşük<br />

değerler kontrol grupta 1. ve 14. günlerde tespit edilmiştir (Çizelge 4.9, Şekil 4.15).<br />

Lenfosit ortalamalarına bakıldığı zaman değerlerin 79,00± 1,17 ile 83,20± 1,17<br />

arasında değiştiği ve en yüksek değerlerin kontrol grubu balıklarında tespit edildiği<br />

görüşmüştür. Ancak bu fark istatistiki olarak önemli bulunmamıştır (P>0,05).<br />

Çizelge 4.9. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin yeme ilavesinin lökosit hücre<br />

tipleri üzerine etkisi<br />

Hücre MONOSİT NÖTROFİL LENFOSİT<br />

Uygulama<br />

Günler PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 7,00 ± 0,87 a 8,00± 0,87 a 11,20± 1,09 a 10,20± 1,09 a 81,80± 1,17a 81,80± 1,17a<br />

7 6,60± 0,87 a 4,80± 0,87 a 11,80± 1,09 a 12,00± 1,09 a 81,60± 1,17a 83,20± 1,17a<br />

14 8,00± 0,87 a 5,80± 0,87 a 13,00± 1,09 a 11,00± 1,09 a 79,00± 1,17a 83,20± 1,17a<br />

21 7,20± 0,87 a 6,00± 0,87 a 11,20± 1,09 a 11,80± 1,09 a 81,60± 1,17a 82,20± 1,17a<br />

28 4,80± 0,87 a 6,80± 0,87 a 13,00± 1,09 a 12,20± 1,09 a 82,20± 1,17a 81,00± 1,17a<br />

Hücre Sayısı (%)<br />

90,00<br />

80,00<br />

70,00<br />

60,00<br />

50,00<br />

40,00<br />

30,00<br />

20,00<br />

10,00<br />

0,00<br />

1 7 14 21 28<br />

Günler<br />

MONOSİT PROBİYOTİK<br />

MONOSİT KONTROL<br />

NÖTROFİL PROBİYOTİK<br />

NÖTROFİL KONTROL<br />

LENFOSİT PROBİYOTİK<br />

LENFOSİT KONTROL<br />

Şekil 4.15. Levrek balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin balık yemine ilavesinin lökosit<br />

sayılarına etkisinin karşılaştırlması<br />

49


Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> yeme ilave edildiği zaman monosit miktarları<br />

3,20±1,0 ile 9,20±1,0 arasında gerçekleşmiştir. En yüksek değerler 1. günde<br />

<strong>probiyotik</strong> içeren ve kontrol grubunda tespit edilirken en düşük değerler 7. günde<br />

kontrol grubunda ve 28.günde <strong>probiyotik</strong> içeren gruptaki balıklarda tespit edilmiştir.<br />

Monosit hücreleri bakımından yüksek olan bu fark istatistiki açıdan önemli<br />

bulunmuştur (P


Çipura balıklarında probiyotiğin yetiştiricilik suyuna ilave edilerek etkisine bakıldığı<br />

zaman Monosit miktarlarının gruplardaki ortalama değerleri 5,00± 0,99 ile 9,20±<br />

0,99 hücre/100 arasında değişmiştir. En yüksek değerler 1. günde <strong>probiyotik</strong> içeren<br />

grupta ve kontrol grubu balıklarında görülürken en düşük değerler 7. günde kontrol<br />

grubunda ve 28. günde <strong>probiyotik</strong> içeren grupta tespit edilmiştir. Gruplar arasındaki<br />

fark istatstiki olarak önemli bulunmamıştır. Gruplar arası nötrofil sayıları incelendiği<br />

zaman değerlerin 8,80± 1,0 ile 12,60± 1,0 arasında değiştiği tespit edilmiştir.<br />

Probiyotik grubunda nötrofil sayıları günlere göre istikrarlı bir seyir izlerken; kontrol<br />

grubu değerleri günlere göre dalgalanmalar göstermiştir. Ancak bu farklılıklar hem<br />

günlerin karşılaştırılmasında hem de gruplar arasında önemli bulunmamıştır.<br />

Gruplar arası lenfosit sayıları 80,80 ± 1,47 ile 83,20± 1,47 arasında değişmiştir. İki<br />

grup içindeki değerlerin de ortalamaya yakın çıktığı gözlenmiş ve istatistiki olarak<br />

önemli fark bulunmamıştır (Çizelge 4.11 ve Şekil 4.17) .<br />

Çizelge 4.11. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin suya ilavesinin lökosit hücre<br />

tiplerinin sayısı üzerine etkisi<br />

Hücre MONOSİT NÖTROFİL LENFOSİT<br />

Uygulama<br />

Günler PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL PROBİYOTİK KONTROL<br />

1 9,20± 0,99a 8,80± 0,99a 10,00 ± 1,0a 10,20± 1,0a 80,80 ± 1,47a 81,00± 1,47a<br />

7 7,40± 0,99a 5,00± 0,99a 10,00± 1,0a 12,20± 1,0a 82,60± 1,47a 82,80± 1,47a<br />

14 7,20± 0,99a 8,00± 0,99a 10,80± 1,0a 8,80± 1,0a 82,00± 1,47a 83,20± 1,47a<br />

21 7,00± 0,99a 6,40± 0,99a 11,20± 1,0a 12,60± 1,0a 81,80± 1,47a 81,00± 1,47a<br />

28 5,60± 0,99a 7,20± 0,99a 11,80± 1,0a 9,60± 1,0a 82,60± 1,47a 83,20± 1,47a<br />

Hücre Sayısı (%)<br />

90,00<br />

80,00<br />

70,00<br />

60,00<br />

50,00<br />

40,00<br />

30,00<br />

20,00<br />

10,00<br />

0,00<br />

1 7 14 21 28<br />

Günler<br />

MONOSİT PROBİYOTİK<br />

MONOSİT KONTROL<br />

NÖTROFİL PROBİYOTİK<br />

NÖTROFİL KONTROL<br />

LENFOSİT PROBİYOTİK<br />

LENFOSİT KONTROL<br />

Şekil 4.17. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakterinin suya ilavesinin lokosit hücre<br />

tiplerinin dağılım üzerine etkisi<br />

51


Şekil 4.18. May Grünwald- Giemsa boyamada tespit edilen kan hücreleri E: Eritrosit,<br />

L: Lenfosit, N: Nötrofil, B: Boya kalıntısı<br />

4.7. Büyüme Parametrelerine Etkisi<br />

Yapılan tartımlar sonucunda probiyotiğin su yoluyla uygulanmasıyla ilgili çalışmada<br />

levrek balıklarının ağırlıkları 7,5 ile 11 gram arasında değişmektedir. En yüksek<br />

ortalama <strong>probiyotik</strong> ilave edilen grupta bulunmuştur (Çizelge 4.13.). Ayrıca deneme<br />

sonunda ağırlık kazancı ve spesifik büyüme oranına da bakılmış en yüksek değerler<br />

yine <strong>probiyotik</strong> içeren grupta tespit edilmiştir.<br />

Levrek balıklarında probiyotiğin yeme ilave edilmesiyle yapılan çalışma sonunda<br />

yüksek değerler yine <strong>probiyotik</strong>le beslenen grupta tespit edilmiştir (Çizelge 4.13.).<br />

Çipura balıklarında da 28. gün sonunda büyüme parametrelerinde yüksek değerler<br />

<strong>probiyotik</strong>li grupta tespit edilmiştir (Çizelge 4.12.). Ancak yapılan istatistiki analizler<br />

sonucunda bu nispi farklılıkların önemsiz çıktığı tespit edilmiştir (P>0,05).<br />

Çizelge 4.12. Çipura balıklarında <strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin büyüme<br />

parametrelerine etkisi<br />

Çipura YEM SU<br />

Kontrol PROBİYOTİK Kontrol PROBİYOTİK<br />

Başlangıç Ağırlığı (gr) 20±2,0a 20±2,0a 4±0,5a 4±0,5a<br />

28.gün Ağırlığı (gr) 29,55±0,73a 29,95±0,73a 8,35±0,38a 8,6±0,38a<br />

Ağırlık Kazancı 9,55±3,35a 9,95±3,22a 4,35±1,55a 4,67±1,31a<br />

Spesifik Büyüme Oranı 1,37±0,41a 1,42±0,38a 2,60±0,46a 2,70±0,52a<br />

52


Çizelge 4.13. Levrek balıklarında<br />

parametrelerine etkisi<br />

<strong>probiyotik</strong> bakteri ilavesinin büyüme<br />

Levrek YEM SU<br />

Kontrol PROBİYOTİK Kontrol PROBİYOTİK<br />

Başlangıç Ağırlığı (gr) 20±2,0a 20±2,0a 4±0,5a 4±0,5a<br />

28.gün Ağırlığı (gr) 30,55±0,74a 31,40±0,74a 9,00±0,39a 9,25±0,39a<br />

Ağırlık Kazancı 10,55±3,14a 11,4±3,55a 5,00±1,00a 5,25±1,42a<br />

Spesifik Büyüme Oranı 1,49±0,36a 1,59±0,39a 2,88±0,39a 2,96±0,55a<br />

Şekil 4.19. Gruplar arasındaki ortalama ağırlık kazancının karşılaştırılması<br />

Şekil: 4.20. Gruplar arasındaki spesifik büyüme oranının karşılaştırılması<br />

53


5.TARTIŞMA VE SONUÇ<br />

Bu tez çalışmasında <strong>probiyotik</strong> bakterinin levrek ve çipura balıklarının bağışıklık<br />

sistemi üzerine etkisi araştırılmıştır. Başlangıçta tez çalışmasının levrek ve alabalıkta<br />

yapılması planlanmış ancak izolasyon çalışmaları neticesinde tatlı suda <strong>probiyotik</strong><br />

potansiyeli olan izolatın tespit edilememesiyle çipura’ya yönlenilmiştir. Çalışmada<br />

probiyotiğin etkisinin tespiti için 2 farklı deneme modeli oluşturulmuştur. Enjeksiyon<br />

yapılamayacak kadar küçük olan balıklara (4 gr) akvaryum ortamında, kapalı devre<br />

sistemde yetiştiricilik suyuna aday <strong>probiyotik</strong> bakteri ilave edilerek etkisi tespit<br />

edilmeye çalışılmıştır. Toprak havuzdaki balıklara da (20 gr.) yemlerine <strong>probiyotik</strong><br />

bakteri ilave edilmiş ve etkisi araştırılmıştır. Böylece <strong>probiyotik</strong> bakterinin hem<br />

kapalı devre yetiştiricilik sistemindeki hem de yeme ilave edildiği zaman etkisi<br />

karşılaştırılabilmiştir.<br />

Sucul canlılar poikloterm oldukları için onların vücutlarındaki mikrobiyal<br />

konsantrasyon sıcaklık ve tuzlulukla değişir (Lesel, 1990). Tuzluluk değişimleri<br />

mikrop yoğunluğunu artırır (Hamid vd., 1978; Sakata vd., 1980; Ring ve Strim,<br />

1994) ve deniz balıkları vucutlarının su kaybını önlemek için devamlı su içerler. Bu<br />

devamlı su alma çevredeki maddelerin etkisini artırır. Bu etki özellikle mide<br />

engellerinin olmadığı larval dönemde önemlidir. Bununla birlikte sucul canlıların<br />

bağırsak mikroflorası yem ve sudan gelen mikro organizmalarla hızlı bir şekilde<br />

değişir (Sugita vd., 1981; Priuer vd., 1990). Fakat mikroflora yem yoluyla da<br />

geçebilmektedir (Moriarty 1990). Larval ve juvenil balıklarda yemin etkisi net bir<br />

şekilde gösterilmiştir (Tanasomwang ve Muroga, 1989; Ring vd., 1995). Özellikle ilk<br />

yemleme esnasında canlı yemlerle verilen bakterilerin etkisi oldukça yüksektir<br />

(Munro vd., 1993; Bergh vd., 1994).<br />

Taoka ve arkadaşları (2006), (Paralichthys olivaceus yetiştiriciliğinde resirküle<br />

sistemlerde <strong>probiyotik</strong>lerin büyüme, stres toleransı ve spesifik olmayan bağışıklık<br />

sistemi üzerine etkisi üzerine yapılan bir çalışmada ticari <strong>probiyotik</strong>ler yeme ve suya<br />

ilave edildiklerinde özellikle su kalitesi parametrelerinden pH, Amonyum azotu,<br />

Nitrat azotu ve Fosfatın kontrol gruba göre <strong>probiyotik</strong> ilaveli yemle beslenenlerde<br />

54


daha az olduğunu tespit etmişlerdir. Bu çalışma mikrobiyal aktivitenin sucul canlılar<br />

için en çok yem ve su ile değiştiği için <strong>probiyotik</strong> bakteri yem ve suya ilave edilerek<br />

yapılmıştır.<br />

Su ürünlerinde <strong>probiyotik</strong> kullanımıyla ilgili çalışmalar daha çok dil, kalkan ve tatlı<br />

su balıkları üzerinde yoğunlaşmıştır. Oysaki kültür balıkçılığı üzerindeki payı çok<br />

yüksek olan levrek ve çipura yetiştiriciliğinde <strong>probiyotik</strong> kullanımı ile ilgili yeterli<br />

çalışma tespit edilemememiştir. Ayrıca <strong>probiyotik</strong> kullanımı ile ilgili çalışmalar daha<br />

çok lisanslı <strong>probiyotik</strong> ürünlerin etkisinin tespiti veya lisanslı olup hayvancılığın<br />

diğer alanlarında kullanılan ürünlerin su ürünleri yetiştiriciliğindeki etkisinin tespiti<br />

üzerine yoğunlaşmıştır (Öztürk, 2007). Su ürünlerine özgü <strong>probiyotik</strong> izolasyonları<br />

yeterli seviyeye gelmemiştir. Bilindiği gibi probiyotiğin etkili olmasındaki en temel<br />

noktalardan biri yetiştiriciliği yapılan türle aynı ortamdan izole edilmesidir<br />

(Gatesoupe, 1999). Bu çalışmada <strong>probiyotik</strong> bakteri ağ kafeslerin bulunduğu deniz<br />

suyundan izole edilmiştir.<br />

İzole edilen bakterinin V. anguillarum’un üç farklı patojen suşuna karşı antagonistik<br />

etkisi tespit edilmiştir. Bakterinin bir bakteriye karşı antagonistik etki göstermesi o<br />

bakterinin diğer patojenlere karşı da antogonistik etki gösterebilme potansiyalinin<br />

olduğunu ortaya çıkarmaktadır (Maeda, 1999). Bu sebeple antagonizm gösteren bu<br />

bakteri potansiyel <strong>probiyotik</strong> olarak seçilmiştir.<br />

Probiyotik bakterinin teşhis çalışmalarına geçilmiş ve yapılan geleneksel ve<br />

biyokimyasal testler sonucunda Vibrio sp. olduğu tespit edilmiştir. Aynı cinsteki<br />

bakterilerin birbirlerine karşı antagonistik etki gösterdiği yapılan çalışmalarda<br />

bildirilmiştir. Yine aynı araştırmacı bazı Vibrio türlerinin V. parahaemolyticus,<br />

Aeromonas, Yersinia gibi önemli balık patojenlerine karşı da <strong>probiyotik</strong> olarak<br />

kullanıldığını belirtmiştir. Hatta bazı vibrio türlerinin IHNV ve OMV gibi karidesler<br />

için büyük mortaliteler oluşturan virüslere karşı da antagonistik etki gösterdiği ifade<br />

edilmiştir (Gatesoupe, 1999).<br />

55


Rosales ve arkadaşlarının (2006), yapmış oldukları bir çalışmada ısı ile inaktif<br />

edilmiş Vibrionaceae familyasına ait 2 adet <strong>probiyotik</strong> suşun çipuraların bağışıklık<br />

sistemine etkisine bakmışlar; serum peroksidaz, komplement aktivitesi, sitotoksik<br />

aktivite, fagositik aktivite üzerine önemli etkisi görülürken; respiratory burst aktivite<br />

(NBT (+) hücre aktivitesi) üzerinde önemli bir etki tespit edilememiştir (Rosales vd.,<br />

2006). Kim ve Austin (2006)’in yapmış oldukalrı çalışmada <strong>probiyotik</strong> olarak<br />

Carnobacterium maltomariticum denenmiş; respiratory burst, lizozim aktivitesi,<br />

makrofajların fagositik aktivitesinde istatistiki açıdan önemli sonuçlar elde edilmiştir<br />

(Kim ve Austin, 2006).<br />

Bu çalışmada levrek balıklarının yemine <strong>probiyotik</strong> ilavesinde NBT (+) hücre<br />

ortalamaları <strong>probiyotik</strong> ilaveli yemle beslenenlerde yüksek bulunmuştur. Levrek<br />

balıklarının suyuna <strong>probiyotik</strong> ilave edildiği zaman NBT (+) hücre sayıları haftalar<br />

arasında dalgalanma göstermiş ancak yüksek ortalamalar genelde kontrol grubu<br />

balıklarında görülmüştür. Çipura balıklarının yemine <strong>probiyotik</strong> ilavesinde de yüksek<br />

ortalamalar yine <strong>probiyotik</strong>li grupta tespit edilmiştir. Çipura balıklarının suyuna<br />

<strong>probiyotik</strong> ilavesinde ortalamalar her iki grupta birbirine çok yakın çıkmıştır. Bu<br />

sonuca göre her iki balık türünde de <strong>probiyotik</strong> bakterinin yeme ilavesi NBT(+)<br />

hücre sayılarında artışa neden olmuştur, ancak bu farklılıklar istatistiki açıdan önemli<br />

bulunmamıştır.<br />

Brunt ve Austin (2005), alabalıklarda lactococ ve streptococ’un önlenmesi için<br />

<strong>probiyotik</strong> olarak Aeromonas sobria denemişler; <strong>probiyotik</strong> bakterinin mortaliteyi<br />

azaltmasının yanı sıra respiratory burst, serum lizozim aktivitesi, fagositik aktivite ve<br />

lokosit sayılarını da artırdığını tespit etmişlerdir (Brunt ve Austin, 2005).<br />

Bu çalışmada yemlerine <strong>probiyotik</strong> bakteri ilave edilen çipura ve levrek balıklarının<br />

kan serumlarındaki lizozim aktivitesi incelenmiş; sonuçlar levrek balıklarında<br />

düzensiz çıkarken, çipura balıklarında her iki grupta da ortalamalar yakın çıkmıştır.<br />

Serum lizozim aktivitesi miktarları deneme gruplarında istatistiki olarak önemli bir<br />

fark oluşturmamıştır.<br />

56


Bu çalışmada levrek ve çipura balıklarında hematokrit miktarları üzerine <strong>probiyotik</strong><br />

bakterinin önemli bir etkisi olmamıştır. Hematokrit miktarı bağışıklık sistemi<br />

göstergesi olması yanı sıra daha çok sudaki oksijenle ilgili olarak değişebilmektedir.<br />

Çünkü kan hücrelerinin yoğun kısımı eritrositler oluşturmaktadır. Eritrosit yoğunluğu<br />

da oksijen miktarı ile ters orantılı olarak vucut tarafından artırılmaktadır. Bu yüzden<br />

hematokrit miktarlarındaki aşırı artışlar bağışıklık sistemi göstergesi olmayabilir.<br />

Çalışma kapsamında deneme gruplarındaki lokosit hücre tiplerinin değişimleri de<br />

incelenmiş; genelde <strong>probiyotik</strong> içeren gruplarda lenfosit oranı düşük çıkarken<br />

monosit ve nötrofil oranları yüksek bulunmuştur. Hatta çipura balıklarının yemine<br />

<strong>probiyotik</strong> ilave edildiği denemede kontrol ile <strong>probiyotik</strong> grubu arasındaki fark<br />

istatistiki açıdan da önemli çıkmıştır. Monosit sayısı denemede araştırlan lokosit<br />

tipleri içinde en az miktarda bulunmaktadır. Bu yüzden olası küçük değişimler<br />

istatistiki açıdan önem taşımaktadır.<br />

Kırmızı (Pagrus major) ve siyah çipura (Acanthopagrus schlegeli) balıklarında<br />

yapılan denemelerde, larva ve yavru dönemindeki balıkların bağırsak florasının,<br />

yetiştirme suyunun ve diyetlerin mikroflorası ile ilişkili olarak değişim gösterdiği<br />

tespit edilmiştir (Muroga vd., 1987). Akvaryum ortamında resirküle sitemdeki<br />

balıklar dışarıdan doğrudan mikro organizma istilasına maruz değildir. Sadece yem<br />

kaynaklı kontaminasyonlar oluşabilmektedir. Ayrıca resirküle sitemin en riskli yönü<br />

olan su kalitesinin bozulması balıklara zarar vermektedir. Bu nedenle resirküle<br />

sitemde aday bakteri suya ilave edilmiş ve hem su kalitesini düzenleme potansiyeli<br />

hem de suda oluşabilecek zararlı bakteri ve mantarla karşı antagonistik etki<br />

sağlaması amaçlanmıştır. Toprak havuzdaki balıklara resirküle sistem uygulama<br />

imkanı olmamaktadır. Bu nedenle <strong>probiyotik</strong> bakteri balıkların yemlerine ilave<br />

edilerek tatbik edilmiştir. Bunda da amaç sindirim sistemi aracılığıyla oluşabilecek<br />

kontaminasyonları önlemek ve büyüme parametrelerine etkisini tespit etmektir.<br />

Yetiştiricilik ortamından izole edilen Photobacterium ve Bacillus cinsi bakteriler<br />

sazan balıklarında yem değerlendirme ve enzim üretimlerine etkisi açısından<br />

denenmiş; <strong>probiyotik</strong> ilaveli gruplarda yem değerlendirme ve sindirim enzimleri<br />

57


aktivitesi kontrol grubuna göre yüksek bulunmuştur. Özellikle bu iki bakterinin<br />

birlikte uygulandığu grupta en iyi sonuç alınmıştır (Yanbo ve Zirong, 2005). Yapılan<br />

bazı çalışmalarda da <strong>probiyotik</strong> bakterinin büyüme oranları üzerinde önemli bir etki<br />

oluşturmadığı tespit edilmiştir. Gruplur arasındaki farlılığın önemli olmamasının<br />

nedeni olarak deneme periyodunun kısalığı (9 hafta) ve yemleme miktarının azlığı<br />

olarak gösterilmiştir (Nikoskelainen vd., 2001). Öztürk (2007)’ün levrek balıklarında<br />

kafeste 6 ay boyunca yaptığı çalışmada da spesifik büyüme oranı faklı bulunmuş<br />

ancak fark istatistiki olarak önemsiz çıkmıştır. Bunun sebebi olarak da denemenin<br />

ticari bir işletmede yapılması nedeniyle balıkların periyodik manipülasyonlara tabi<br />

tutulması ve kontrolun laboratuvar şartlarındaki gibi tam yapılamaması olarak<br />

gösterilmiştir.<br />

Bu çalışmada <strong>probiyotik</strong> bakteri balıklarda spesifik büyüme oranı ve yem<br />

değerlendirmeye pozitifi etki etki etmiş ancak bu etki istatistiki olarak önemli<br />

bulunmamıştır. Deneme süresinin kısa olması (4 hafta) bunda en temel neden olarak<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Bu çalışma ülkemizde bu konuda ilk yapılan çalışmalardan olması açısından önem<br />

taşımaktadır. Probiyotik konusu su ürünleri sektöründe diğer hayvansal üretimlere<br />

göre daha yeni yer bulmaya başlamıştır. Bu yüzden sektörde hala diğer hayvansal<br />

üretimler için tasarlanan <strong>probiyotik</strong> ürünler kullanılmaktadır ve onların su ürünleri<br />

konusunda etkisi ile ilgili yeterli bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Bu yüzden<br />

yetiştiricilerimiz bu ürünleri rastgele kullanmaktadırlar. Bu sebeple sektörümüze<br />

özgü <strong>probiyotik</strong> ürünlerin kazandırılması önemlidir. Bu çalışma bu konuda çalışmak<br />

isteyen araştırmacılara yol gösterici olacaktır.<br />

58


6. KAYNAKLAR<br />

Açkurt, F., Biringen G. ve Löker M., 1999. Sağlıklı beslenmede özel fizyolojik etki<br />

gösteren gıdaların yeri. Üretimden Tüketime Diyet Gıdalar Sempozyumu,<br />

İstanbul.<br />

Alexander J.B., Ingram G.A. 1992. Noncellular nonspesific de<strong>fen</strong>ce mechanism of<br />

fish, Annual Review of Fish Diseases, 2, 249-279<br />

Amaro C., Biosca E.G., Esteve C., Fouz B., Toranzo A.E. (1992) Comparative study<br />

of phenotypic and virulence properties in Vibrio vulnificus biotypes 1 and 2<br />

obtained from an european eel farm experiencing mortalities, Diseases of<br />

Aquatic Organisms 13, 29-35.<br />

Anderson, P.D., Moritomo, T., Grooth, R., 1992. Neutrophil, glass-adherent,<br />

nitroblue tetrazolium assay gives early indication of immunization<br />

effectivenes in rainbow trout. Veterinary Immunology and<br />

Immunopathology, 30, 419-429<br />

Anonim, 2007. The State of Food and Agriculture. FAO, 26p., Rome.<br />

Anonim, 2008. Su Ürünleri, 2007. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Haber Bülteni,<br />

Sayı: 122<br />

Asbakk, K., Dalmo, R.A. 1997. Uptake of particles by fish epidermal cells in vitro.<br />

Journal of Marine Biotechnology, 6, 30-34<br />

Aubin J., Gatesoupe F. J., Labbe L., Lebrun L., 2005. Trial of probiotics to prevent<br />

the vertebral column compression syndrome in rainbow trout (Oncorhynchus<br />

mykiss Walbaum). Aquaculture Research, 36, 758-767<br />

Austin B, Austin DA., 1989. Microbiological examination of fish and shellfish.<br />

Chichester: Ellis Horwood<br />

Avonts, L., Uytven E.V. and De Vuyst L., 2004. Cell growth and bacteriocin<br />

production of probiotic Lactobacillus strains in different media. International<br />

Dairy Journal, 14 (11), 947- 955.<br />

Aytuğ C.N., Alaçam E., Görgül S., 1989. Sığır hastalıkları TÜM-VET Hayvancılık<br />

Hizmetleri yayını No: 1 İstanbul<br />

Bechman T.C., Chambers J.V. Cunningham M.D., 1974. Influence of Lactobacillus<br />

acidophilus on performance of young dairy calves. Journal of Dairy Science<br />

Supplement 1, 60-74<br />

Beeman K., 1985. The effect of Lactobacillus spp. on convalescing calves. Agri-<br />

Practise, 6, 8-10<br />

59


Bengmark, S., 1998. Ecological control of the gastrointestinal tract: The role of<br />

probiotic flora. Gut, 42, 2–7.<br />

Bergh, O., Naas, K.E., Harboe, T., 1994. Shift in the intestinal microflora of Atlantic<br />

halibut, Hippoglossus hippoglossus, larvae during first feeding. Canadian<br />

Journal of Fish Aquatic Sciences, 51, 1899–1903.<br />

Blaxhall, P.C., Daisley, K.W., 1973. Routine Haematological methods for use with<br />

fish blood. Journal of Fish Biology, 5, 771-781<br />

Blum, S., Reniero R., Schiffrin E.J., Crittenden R., Mattila- Sandholm T., Ouwehand<br />

A.C., Salminen S., vonWright A., Saarela M., Saxelin M., Collins K., Morelli<br />

L., 1999. Adhesion studies for probiotics: need for validation and refinement.<br />

Trends Food Sciences Technology, 10, 405–410.<br />

Boyraz, T., Kaymak, S., Baştaş, K.K, 2006. Elma Kara Lekesi Hastalığı (Venturia<br />

inaequalis (Cke) Wint.) karşı bazı bitki aktivatörlerinin tek başlarına ve<br />

fungisit kombinasyonları ile etkileri. Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi<br />

Dergisi, 20 (39), 1-6.<br />

Brassart, D. and Schiffrin E.J., 1997. The use of probiotics to reinforce mucosal<br />

de<strong>fen</strong>ce mechanism. Trends Food Sciences Technology, 8, 321-326.<br />

Brunt J., Austin B., 2005. Use of a probiotic to control lactococcosis and<br />

streptococcosis in rainbow trout, Oncorhynchus mykiss (Walbaum). Journal<br />

of Fish Diseases, 28, 693–701.<br />

Chabrillon M, Arijo S., Daz-Rosales P., Balebona M. C., Morinigo M. A., 2006.<br />

Interference of Listonella anguillarum with potential probiotic<br />

microorganisms isolated from farmed gilthead seabream (Sparus aurata, L.).<br />

Aquaculture Research, 37, 78-86.<br />

Charteris, W.P., Kelly P.M., Morelli L. and Collins J.K., 1997. Selective detection,<br />

enumeration and identification of potentially probiotic Lactobacillus and<br />

Bifidobacterium species in mixed bacterial populations. International Journal<br />

of Food Microbiology, 35, 1-27.<br />

Chythanya R., Karunasagar I., 2002. Inhibition of shrimp pathogenic vibrios by a<br />

marine Pseudomonas I-2 strain. Aquaculture, 208, 1– 10.<br />

Clements, K.D., 1997. Fermentation and gastrointestinal microorganisms in fishes.<br />

In: Mackie, R.I., Withe, B.A., Isaacson, R.E. Eds., Gastrointestinal<br />

Microbiology, Vol. 1, Gastrointestinal Ecosystems and Fermentations.<br />

Chapman & Hall Microbiology Series, International Thomson Publishing,<br />

New York, pp. 156–198.<br />

Çakır, İ., 2005. Fonksiyonel Gıdalar ve Probiyotikler. 4. Gıda Mühendisligi<br />

Kongresi, Ankara.<br />

60


Dalmo R.A., Begwald, J., Ingebrightsen, K., Seljelid, R. 1996. The imunomodulatory<br />

effect of laminaran (β (1,3)-D-glucan) on Atlantic salmon, Salmo salar L.,<br />

anterior kidney leucocytes after intraperitoneal, peroral an peranal<br />

administration. Journal of Fish Diseases, 19, 449-457.<br />

Dalmo R.A., Ingebrigtsen K. and Boegwald J. 1997. Non-specific de<strong>fen</strong>ce<br />

mechanisms in fish with particular reference to the reticuloendothelial<br />

system. Journal of Fish Diseases. 20, 241-273.<br />

Dalmo, R.A., Ingebrigtsen, K., Bogwald, J., Horsberg, T.E., Seljelid, R., 1995.<br />

Accumulation of imunomodulatory laminaran (β (1,3)-D-glucan) in the<br />

spleen and kidney of Atlantic salmon, Salmo salar L. Journal of Fish<br />

Diseases, 18, 545-553.<br />

Dalmo, R.A., McQueen leifson, R., Bogwald, J., 1995. Microspheres as antigen<br />

carriers: studies on intestinal absorption and tissue localization of polysytrene<br />

microspheres in Atlantic salmon, Salmo salar L. Journal of Fish Diseases, 18,<br />

87-91.<br />

Davina, J.H.M., Permantier, H.K., Timmermans, L.P.M., 1982. Effect of oral<br />

administration of Vibrio bacterin on the intestine of cyprinoid fish.<br />

Developmental and Comperative Immunology Supplement, 2, 157-166.<br />

Demers, N.E. ve Bayne C.J., 1994. Plasma proteins of rainbow trout<br />

(Onchorhynchus mykiss): immediate response to stres. In: Models for<br />

environmental Toxicology, Biomarkers, Immunostimulants, Vol. 1 (edited by<br />

J.S. Stolen and NJ.).<br />

Doillet, P.A., Langdon, C.J., 1994. Use of a probiotic for the culture of larvae of<br />

pacific oyster (Crassostrea gigas Thunberg). Aquaculture, 119, 25-40.<br />

Dopazo C.P., Lemos M.L., Lodeiros C., Bolinches J., Barja J.L. & ToranzoA.E.,<br />

1988. Inhibitory activity of antibiotic-producing marine bacteria against fish<br />

pathogens. Journal of Applied Bacteriology, 65,97-101.<br />

Dunne, C., Murphy L., Flynn S., O’Mahony L., O’Halloran S., Feeney M., Morrisey<br />

D., Thornton G., Fitzgerald G., Daly C., Kiely B., Quigley E.M.M.,<br />

O’Sullivan G., Shanahan F. and Collins K., 1999. Probiotics: from myth to<br />

reality. Demonstration of functionality in animal models of disease and in<br />

human clinical trials. Antonie van Leeuwenhoek, 76, 279–292.<br />

Ellis, A.E., Munroe, A.L.S., Roberts, R.J., 1976. De<strong>fen</strong>ce mechanisms in fish. A<br />

study of the phagocytic system and fate of inteperitoneally injected<br />

particulate material in plaice (Pleuronectes platessa L.) Journal of Fish<br />

Biology, 8, 67-78.<br />

61


Engstad, R.E., Robertsen, B., Frivold, E., 1992. Yeast glucan induces increase in<br />

lysozyme and complement-mediated haemolytic activity in Atlantic salmon<br />

blood. Reprinted from Fish and Shellfish Immunology, 2, 287-297.<br />

Erkkila, S., 2001. Bioprotective and Probiotic Meat Starter Cultures or the<br />

Fermantation of Dry Sausages. Phd. Thesis. University of Helsinki<br />

Department of Food Technology, Helsinki. Finland.<br />

Findlay, C., Tatner, M.F., 1994. A comparative study of T and B lymphocytes in<br />

rainbow trout (Onchorhynchus mykiss) following their separation by nylon<br />

wool adherence and lectin aglutination techniques. Comperative<br />

Haemotology International, 4, 55-60.<br />

Fle<strong>tc</strong>her, T.C., White A. 1987. Metabolic and immunological effects of endotoxin in<br />

the plaice Pleuronectes platessa L. Journal of Fish Biology, 31 (Supplement<br />

A), 81-85.<br />

Food - Info, 1999. İnternet Sitesi http://www.food-info.net/tr/ff/probiotics.htm<br />

Erişim tarihi: 12.05.2006<br />

Fukushima,Y., Kawata Y., Hara H., Terada A. and Mitsuoka T., 1998. Effect of<br />

probiotic formula on intestinal immunoglobulin A production in healthy<br />

children. International Journal of Food Microbiology, 42, 39–44.<br />

Fuller R., 1997. A Review: Probiotics in man and animals. Journal of Applied<br />

Bacteriology, 66: 365-378.<br />

Fuller, R., 1997. Indroduction. Probiotics 2, Application and Practical Aspects, Ed:<br />

R. Fuller. Chapman and Hall, England, 1-9.<br />

Gatesoupe, F.J., 1999. The use of probiotics in aquaculture: Review, Aquaculture,<br />

180, 147–165.<br />

Gibson, G.R., Saavedra J.M., Macfarlane S. and Macfarlane G.T., 1997. Probiotics<br />

and Intestinal Infections. Probiotics 2, Application and Practical Aspects, Ed:<br />

R. Fuller. Chapman and Hall, England, 10-39.<br />

Gill D.R., Smith R.A., Ball R.L., 1987. The effect of probiotics feding on health and<br />

performance of newly arrived socker calves. Animal Science Research<br />

Report, 202-204.<br />

Gournier-Chateau, N., Larpent, J.P., Castellanos, I., Larpent, J.L., 1994. Les<br />

Probiotiques en Alimentation Animale et Humaine. Technique et<br />

Documentation Lavoisier, Paris, 192 pp.<br />

Gravell M., Malsberger, R.S., 1965. A permanent cell line from the fathead minnow<br />

(Pimephales promelas). Annuals of the New York Academy of Sciences,<br />

126, 555-556<br />

62


Gutzwiller A., Wyss U., 1990. Effect of lactic acid bacteria ( Streptococcus faecium<br />

M74) on the fattening performance and healt of veal calves. Nutrition<br />

Abstract Review, 66:536.<br />

Hamid, A., Sakata, T., Kakimoto, D., 1978. Microflora in the alimentary tract of grey<br />

mullet: 2. A comparison of the mullet intestinal microflora in fresh and sea<br />

water. Bulletin Japan Association Sciences of Fish, 44, 53–57.<br />

Herraez, M.P. Zapata A.G., 1986. Structure and function of the melano-macrophage<br />

centres of the goldfish Carassius auratus. Veterinary Immunology and<br />

Immunopathology, 12, 117-126.<br />

Hoesl, C.E. and Altwein J.E., 2005. The probiotic approach: An alternative treatment<br />

option in urology. European Urology, 47, 288- 296.<br />

Hooper P., 1989. The role of probiotics (intestinal inoculants) in production animals.<br />

In: Healty Animals Safe Foods Healty Mans. World Association of<br />

Veterinary Food Hygienists 10.th International Symposium in Stockholm. 2-7<br />

July 1989.<br />

Hooper P., 1990. Probiotics: Intestinal inoculants FAO production animals.<br />

Probiotics in the nutrition of animals. Sbornik Prednasek, 19-21 Nowember<br />

1990, Bruno.<br />

Ingram G.A. 1980. Substences involved in the natural resistance of fish to infectiona<br />

review. Journal of Fish Biology, 16, 23-60.<br />

Irianto A, Austin B., 2002. Use of probiotics to control furunculosis in rainbow trout,<br />

Oncorhynchus mykiss (Walbaum). Journal of Fish Diseases, 25, 333-342.<br />

Isolauri, E., Salminen S. and Ouwehand A.C., 2004. Probiotics. Best Practice and<br />

Research Clinical Gastroenterology, 18 (2), 299-313.<br />

Itsaranuwat, P., Al- Haddad K.S. and Robinson R.K., 2003. The potential therapeutic<br />

benefits of consuming ‘health-promoting’ fermented dairy products: A brief<br />

update. International Journal of Dairy Technology, 56 (4), 203-210.<br />

Jones, C.D., Tomas C.N., 1987. The maintace of strain specificity and bile tolerance<br />

when producing stable bacteria. In: Biotechnology in the Food Industry.<br />

Alltech Technical Publications, Kentucky, USA, 157-166.<br />

Kailasapathy, K. and Chin J., 2000. Survival and therapeutic potential of probiotic<br />

organisms with reference to Lactobacillus acidophilus and Bifidobacterium<br />

supplement Immunolgy Cell Biology, 78 (1), 80–88.<br />

Kalantzopouulos, G., 1997. Fermented products with probiotic qualities. Anaerobe,<br />

3, 185- 190.<br />

63


Kim D. H., Austin B., 2006. Innate immune responses in rainbow trout<br />

(Oncorhynchus mykiss, Walbaum) induced by probiotics. Fish & Shellfish<br />

Immunology, 21, 513-524.<br />

Kimoto, H., Ohmomo S., Nomura M., Kobayashi M. and Okamoto T., 2000. In vitro<br />

studies on probiotic properties of lactococci. Milchwissenschaft, 55 (5), 245-<br />

249.<br />

Kindberg, G.M., Dannevig, B.H., Andersen, K.-J., Berg, T. (1991): Intracellular<br />

transport of ovalbumin after in vivo endocytosis in rainbow trout liver. Fish<br />

Physiology and Biochemistry 9, 113-121.<br />

Kita, J., Itazawa, Y., 1994. Scanning electron microscope study of rainbow trout<br />

spleen with reference to the role of the reticular meshwork in the erythrocyte<br />

release. Japanese Journal of Ichthyology, 41, 287-293.<br />

Klaenhammer, T.R. and Kullen M.J., 1999. Selection and design probiotics.<br />

International Journal of Food Microbiology, 50, 45–57.<br />

Klaenhammer, T.R., 1998. Functional activities of Lactobacillus probiotics: Genetic<br />

mandate. International Dairy Journal, 8, 497-505.<br />

Lesel, R., 1990. Thermal effect on bacterial flora in the gut of rainbow trout and<br />

African catfish. In: Le´sel, R. Ed., Microbiology in Poecilotherms, pp. 33–38.<br />

Lourens-Hattingh, A. and Viljoen B.C., 2001. Yoghurt as probiotic carrier food.<br />

International Dairy Journal, 11, 1–17.<br />

Lunden, T., Lilius, E-M., Bylund, G., 2002. Respiratory burst activity of rainbow<br />

trout (Oncorhynchus mykiss) phagocytes is modulated by antimicrobial drugs.<br />

Aquaculture, 207, 203–212.<br />

Lyons T.P., 1987. The role of biological tools in the food industry. In: Biotechnology<br />

in the Food Industry, Alltech Technical Publications, Kentucky, 1-49.<br />

Maeda M., 1999. Microbial Processes in Aquaculture. Society for the Biological<br />

Creation and Enhancement of the Aquatic Environment (Biocreate), Japan,<br />

1999, v + 102 pp., ISBN 4-939119-21-1.<br />

Mattila- Sandholm, T., Myllarinen P., Critenden R., Mogensen G., Fonden R. And<br />

Saarela M., 2002. Technological challenges for future probitic foods.<br />

International Dairy Journal, 12, 173-182.<br />

Mattila-Sandholm, T., Matto J. and Saarela, M., 1999 a. Lactic acid bacteria with<br />

health claims- interactions and interference with gastrointestinal flora.<br />

International Dairy Journal, 9, 25-35.<br />

64


Mclean E., 1987. Intact protein absorption in teleosts. Ph.D. thesis, Universty of<br />

Bradford Postgraduate School of Studies in Biomedical Sciences, Bradford<br />

Mclean E., Donaldson E.M., 1990. Absorption of bioactive proteins by the<br />

gastrointestinal tract of fish: A review. Journal of Aquatic Animal Health 2,<br />

1-11.<br />

Me<strong>tc</strong>hnikoff, E., 1907. The Prolongation of Life. Optimistic Studies. William<br />

Heinemann, London.<br />

Me<strong>tc</strong>hnikoff, E., 1908. The Nature of Man. Studies in Optimistic Philosophy.<br />

William Heinemann, London.<br />

Ming, D.X., 2002. Biometry and Experimental Design, 2nd ed. Agriculture of China<br />

Press, Beijing.<br />

Moriarty, D.J.W., 1990. Interactions of microorganisms and aquatic animals,<br />

particularly the nutritional role of the gut flora. In: Le´sel, R. Ed..,<br />

Microbiology in Poecilotherms, pp. 217–222.<br />

Munro, P.D., Birkbeck, T.H., Barbour, A., 1993. Influence of rate of bacterial<br />

colonisation of the gut of turbot larvae on larval survival. In: Reinertsen, H.<br />

Murakami, H., Tamai, T., Shairata, S., 1995. Immortalization of fish lymphocytes<br />

and fish interferon gene. Fish Pathology, 30, 175-180.<br />

Muroga, K., Hıgashi, M., Keitoku, H., 1987. The isolation of intestinal microflora of<br />

farmed red sea bream (Pagrus major) and black sea bream (Acanthopagrus<br />

schlegeli) at larval and juvenile stages. Aquaculture, 88, 237-248<br />

Nikoskelainen S., Salminen S., Bylund G. and Ouwehand A.C., 2001.<br />

Characterization of the properties of human and dairy-derived probiotics for<br />

prevention of infectious diseases in fish. Applied and Environmental<br />

Microbiology, 67, 2430-2435.<br />

Nilsen, F., 1995. Description of Trichodina hippoglossis spp. from farmed Atlantic<br />

halibut larvae Hippoglossus hippoglossus. Diseases of Aquatic Organisms,<br />

21, 209-214<br />

O’Sullivan, D.J., 2001. Screening of intestinal microflora for effective probiotic<br />

bacteria. Agricultural Food Chemistry, 49 (4), 1751-1760.<br />

Ourth D.D., 1980. Secretory IgM, lysozyme and lymphocytes in the skin mucus of<br />

the channel catfish, Ictalurus punctatus. Developmental and Comperative<br />

Immunology, 4, 65-74.<br />

65


Ouwehand, A.C., Kirjavainen P.V., Grönlund M.M., Isolauri E. and Salminen S.J.,<br />

1999. Adhesion of probiotic micro-organisms to intestinal mucus.<br />

International Dairy Journal, 9, 623- 630.<br />

Ouwehand, A.C., Salminen S. and Isolauri, E., 2002. Probiotics: An overview of<br />

benefical effects. Antonie van Leeuwenhoek, 82, 279-289.<br />

Ouwehand, A.C., Tuomola E.M., Tolkko S. and Salminen S., 2001. Assessment of<br />

adhesion properties of novel probiotic strains to human intestinal mucus.<br />

International Journal of Food Microbiology, 64, 119–126.<br />

Oyetayo, V.O. and Oyetayo F.L., 2005. Potential of probiotics as biotherapeutic<br />

agents targeting the innate immune system. African Journal of<br />

Biotechnology, 4 (2), 123-127.<br />

Öztürk, F. Y., 2007. Levrek balıklarında (Dicentrarchus labrax) <strong>probiyotik</strong> olarak<br />

Lactobacillus rhamnosus kullanılmasının rerformans üzerine etkisi, Ankara<br />

Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, 76 sayfa, ANKARA<br />

Parker, R.B., 1974. Probiotics. The other half of the antibiotics story. Animal<br />

Nutritional Health, 29, 4–8.<br />

Penner, R., Fedorak R.N. and Madsen K.L., 2005. Probiotics and nutraceuticals:<br />

nonmedicinal treatments of gastrointestinal diseases. Current Opinion in<br />

Pharmacology, 5 (6), 596-603.<br />

Press, C.McL., Dannevig, B.H., Landsverk, T., 1994. Immun and enzyme<br />

histochemical phenotypes of of lymphoid and nonlymphoid cells within the<br />

spleen and head kidney of Atlantic salmon (Salmo salar L.). Fish and<br />

Shellfish Immunology, 4, 79-93.<br />

Prieur, D., Me´vel, G., Nicolas, J.L., Plusquellec, A., Vigneulle, M., 1990.<br />

Interactions between bivalve molluscs and bacteria in the marine<br />

environment. Oceanografic Marine Biology, Annual Review, 28, 277–352.<br />

Rikkinen, M., Westermarck E., Salminen S. and Ouwehand A.C., 2003. Absence of<br />

host specifity for in vitro adhesion of probiotic lactic acid bacteria to<br />

intestinal mucus. Veterinary Microbiology, 97, 55-61.<br />

Ring, E., Strom, E., 1994. Microflora of Arctic charr, Salvelinus alpinus L..:<br />

Gastrointestinal microflora of free-living fish and effect of diet and salinity on<br />

intestinal microflora. Aquaculture Fish Management, 25, 623–629.<br />

Ringo, E., Strom, E., Tabachek, J.A., 1995. Intestinal microflora of salmonids: a<br />

review. Aquaculture Research, 26, 773–789.<br />

66


Rogelj, I., Bogovic B.M., Majhenic A.C. and Stjkovic A., 2002. The survival and<br />

persistence of Lactobacillus acidophilus LF221 in different ecosystems.<br />

International Journal of Food Microbiology., 76, 83-91.<br />

Roitt I., Brostoff J. and Male D. 1989. Immunologie Fondamentale et Appliquée. 2nd<br />

edition. MEDSI/ McGRAW-HILL Eds.<br />

Rollo A., Sulpizio R., Nardi M., Silvi S., Orpianesi C., Caggiano M., Cresci A.,<br />

Carnevali O., 2006. Live microbial feed supplement in aquaculture for<br />

improvement of stress tolerance. Fish Physiology and Biochemestry, 32,167–<br />

177.<br />

Roth F.X., Kirchgessner M:., 1990. Nutritive effect of toyocerin. 2. Calf Fattening<br />

Nutrition Abstract Rewiev, 60:536.<br />

Rosales P. D., Salinas I., Rodrıguez A., Cuesta A., Chabrillon M., Balebona, M. C.,<br />

Morinigo M. A., Esteban, A., Meseguer, J. 2006. Gilthead seabream (Sparus<br />

aurata L.) innate immune response after dietary administration of heatinactivated<br />

potential probiotics. Fish & Shellfish Immunology, 20, 482-492.<br />

Rönka, E., Malinen E., Saarela M., Rinta- Koski M., Aarnikunnas J. and Palva A.,<br />

2003. Probiotic and milk technological properties of Lactobacillus brevis.<br />

International Journal of Food Microbiology, 83 (1), 63–74.<br />

Sakai, D.K. 1992. Repertoire of complement in immunological de<strong>fen</strong>ce mechanisms<br />

of fish. Annual review of Fish Diseases, 2, 223-247.<br />

Sakata, T., 1990. Microflora in the digestive tract of fish and shell-fish. In: Le´sel, R.<br />

Ed.., Microbiology in Poecilotherms, pp. 171–176.<br />

Sakata, T., Okabayashi, J., Kakimoto, D., 1980. Variations in the intestinal<br />

microflora of Tilapia reared in fresh and sea water. Bulletin of the Japanese<br />

Societyof Fisheries Oceanography, 46, 313–317.<br />

Sanders, M.E., 1999. Probiotics. Food Technology, 53 (11), 67–77.<br />

Shortt, C., 1999. The probiotic century: Historical and current perpectives. Trends<br />

Food Sciences Technology, 10, 411-417.<br />

Sodini, I., Lucas A., Oliveira M.N., Remeuf F. and Corrieu G., 2002. Effect of milk<br />

base starter culture on acidification, texture, and probiotic cell counts in<br />

fermented milk processing. Journal of Dairy Sciences, 85 (10), 2479–2788.<br />

Stanton, C., Gardiner G., Meehan H., Collins K., Fitzgerald G., Lynch P.B. and Ross<br />

R.P., 2001. Market potential for probiotics. American Journal of Clinical<br />

Nutrition, 73 (2 Supplement), 476–83.<br />

67


Stewart, C.S., 1997. Microorganisms in hindgut fermentors. In: Mackie, R.I., Withe,<br />

B.A., Isaacson, R.E. Eds.., Gastrointestinal Microbiology, Vol. 2,<br />

Gastrointestinal Microbes and Host Interactions. Chapman and Hall<br />

Microbiology Series, International Thomson Publishing, New York, pp. 142–<br />

86.<br />

Sugita, H., Tanaami, H., Kobashi, T., Deguchi, Y., 1981. Bacterial flora of coastal<br />

bivalves. Bulletin of the Japanese Society of Fisheries Oceonagraphy, 47,<br />

655–661.<br />

Suskovic J., Kos B., Matosic S. and Besendorfer V., 2000. The effect of bile salts on<br />

survival and morphology of a potential probiotic strain Lactobacillus<br />

acidophilus M 92. World Journal of Microbiology Biotechnology, 16, 673-<br />

678.<br />

Şahan, A., Cengizler, İ., 2002. Seyhan Nehri (Adana kent içi bölgesi)’inde yaşayan<br />

benekli siraz (Capoeta barroisi Lortet, 1894) ve kızılgöz (Rutilus rutilus<br />

Linnaeus, 1758)’de bazı hematolojik parametrelerin belirlenmesi. Turkish<br />

Journal of Veterinary and Animal Sciences, 26: 849-858.<br />

Tanasomwang, V., Muroga, K., 1989. Intestinal microflora of rockfish Sebastes<br />

schlegeli, tiger puffer Takifugu rubripes and red grouper Epinephelus akaara<br />

at their larval and juvenile stages. Nippon Suisan Gakkaishi, 55, 1371–1377.<br />

Tanrıkul, T. T., Çağırgan, H., Tokşen, E., 2004. Levrek’lerden (Dicentrarchus labrax<br />

L., 1758) İzole Edilen Vibrio Türlerinin API 20E Yöntemiyle<br />

İdentifikasyonu. Ege Üniversitesi Su Ürünleri Dergisi, 21, 243-247<br />

Taoka Y., Maeda H., Jo J.Y., Jeon M.J., Baı S.C., Lee W.J., Yuge K., Koshıo S.,<br />

2006. Growth, stress tolerance and non-specific immune response of Japanese<br />

flounder Paralichthys olivaceus to probiotics in a closed recirculating system.<br />

Fisheries Sciences, 72, 310–321.<br />

Timmermans, L.P.M., 1987. Early development and differentiation in fish. Sarsia,<br />

72, 331–339.<br />

Tosun, N., Ergün, A., 2002. Bitkisel Üretimde ve Tarımsal Savaşımda Yeni Bir<br />

Yaklaşım Olarak Bitki Aktivatörlerinin Rolü. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı,<br />

Ege Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü Yayın No: 109<br />

TUTEK/TYUAP Tarımsal Araştırma Yayın ve Koordinasyonu 2002 yılı<br />

Tarla Bitkileri Grubu Birliği Alışveriş Toplantıları Bildirileri, s. 251-263.<br />

Tuomola, E., Crittenden R., Playne M., Isolauri E. and Salminen S., 2001. Quality<br />

assurance criteria for probiotic bacteria. American Journal of Clinical<br />

Nutrition, 73 (Supplement), 393–398.<br />

68


Tuomola, E.M., Ouwehand A.C. and Salminen S., 2000. Chemical physical and<br />

enzymatic pre-treatments of probiotic lactobacilli alter their adhesion to<br />

human intestinal mucus glycoproteins. International Journal of Food<br />

Microbiology, 60, 75-81.<br />

Vadstein, O., 1997. The use of immunostimulation in marine larviculture:<br />

possibilities and challenges. Aquaculture, 155, 401–417.<br />

Vanbelle M., Teller E., Focant M., 1989. Probiotics in Animal Nutrition: A Review.<br />

Publication: United de Biochimie de la Nutrition, Louvain- la- Neuve No:<br />

55,59.<br />

Vanbelle M., Teller E., Focant M., 1990. Probiotics in Animal Nutrition: A review.<br />

Archives of Animal Nutrition, 40: 543-567.<br />

Vaseeharan, B., Ramasamy, P., 2003. Control of athogenic Vibrio spp. by Bacillus<br />

substilis BT23, a possible probiotic treatment for black tiger shrimp Penaus<br />

monodon. Letter in Applied Microbiology, 36, 83-87.<br />

Vaughan, E.E., de Vries M.C., Zoetendal E.G., Ben- Amor K., Akkerman A.D.L.<br />

and De Vos W.M., 2002. The Intestinal LABs Antonie van Leeuwenhoek, 82,<br />

341- 352.<br />

Vinderola, C.G., Bailo N. and Reinheimer J.A., 2000. Survival of probiotic<br />

microflora in Argentinian yoghurts during refrigerated storage. Food<br />

Researches International, 33, 97-102.<br />

Yanbo W., Zirong X., 2005. Effect of probiotics for common carp (Cyprinus carpio)<br />

based on growth performance and digestive enzyme activities. Animal Feed<br />

and Technology, 2005, 10-20<br />

Yang, C.Z. ve Albrihgt, L.J., 1994. Anti-phtoplankton theraphy of finfish: the<br />

mukolitic agent L-cysteine ethyl ester protects coho salmon Onchorhyncus<br />

kisu<strong>tc</strong>h againts the harmful phytoplankter Chaetoceros concavicornis.<br />

Disease of Aquatics Organisms, 20, 197-200.<br />

Zavaglia, A.G., Kociubinski G., Perez P., Disalvo E. and Antoni G., 2002. Effect of<br />

bile on the lipid composition and surface properties of bifidobactaria. Journal<br />

of Applied Microbiology, 93, 794-799.<br />

Zubillaga, M., Weill R., Postaire E., Goldman C., Caro R. and Boccio J., 2001.<br />

Effect of probiotics and functional foods and their use in different diseases.<br />

Nutrition Research, 21, 569-579.<br />

69


ÖZGEÇMİŞ<br />

Adı Soyadı<br />

:Mahmut KAYA<br />

Dogum Yeri ve Yılı: Şarkışla, 1983<br />

Medeni Hali<br />

Yabancı Dili<br />

: Bekar<br />

: İngilizce<br />

Egitim Durumu (Kurum ve Yıl)<br />

Lise : Sivas Anadolu İletişim Meslek Lisesi 1997-2001<br />

Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi Eğirdir Su Ürünleri Fakültesi 2002-2006<br />

Yüksek Lisans : SDÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Su Ürünleri Yetiştiriciliğinde devam<br />

ediyor<br />

Çalıstıgı Kurum/Kurumlar ve Yıl: TC Ziraat Bankası AŞ. Zirai Krediler 2007- Halen<br />

Yayınları (SCI ve diger makaleler)<br />

Kaya, M., Diler, Ö., 2007 Ticari <strong>probiyotik</strong> Bactocell ® 'in gökkuşağı alabalıklarının<br />

(Onchorynchus mykiss) bağışıklık sistemleri ve büyümeleri üzerine etkisi. XIV.<br />

Ulusal Su ürünleri Sempozyumu 4-7 Eylül, Muğla.<br />

70

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!