22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

144 BEŞ ŞEHİR<br />

İSTANBUL<br />

14S<br />

cek geyler elbette birbirine benzemez. Birincilerinde<br />

her şey içimize doğru kayar ve besleyici bir hüzün<br />

halinde bizde külçelenir.<br />

İkincisinde bu köklü hasretten mahrum kalırız.<br />

Çünkü, bu küçük ve mimarisinin zevki hakkında oldukça<br />

şüpheli olduğumuz camiin etrafında bütün bir*<br />

eski ve yerli İstanbul'u buluruz, öyle ki, konuştuğumuz<br />

zaman şüphesiz Tarabya'dakinden pek de farklı<br />

bulmayacağımız buradaki insanlar bize kendi içlerine<br />

çekilmiş, bir mazi daüssılasında yaşıyormuş<br />

gibi gelirler. Şüphesiz tıpkı oradaki gibi alelâde gazete<br />

tefrikalarından duygu hayatını tatmin eden, aynı<br />

sinema yıldızlarını seven ve hayran olan ve hayatının<br />

fakirliği içinde aynı şekilde canı sıkılan bu<br />

genç kız II. Mahmud'un debdebeli binişlerine şahit<br />

olduğunu bildiğimiz ve bütün o küçük saraylarda,<br />

yalı ve köşklerde yapılan musiki fasıllarından bir<br />

şeyler sakladığım zannettiğimiz bu sokaklarda ve<br />

meydanlarda yaşadığı için bize daha başka ve zengin<br />

bir âlemden geliyor hissini verir, onu daha güzel<br />

değilse bile bize daha yakın buluruz.<br />

Ölüm bile bu köşelerde başka çehreler takınır.<br />

Bu değişiklikler hep birden düşünülünce muhayyelemizde<br />

tıpkı bir gül gibi yaprak yaprak açılan<br />

bir İstanbul doğar. Şüphesiz her büyük şehir az çok<br />

böyledir. Fakat istanbul'un iklim hususîliği, lodos<br />

poyraz mücadelesi, değişik toprak vaziyetleri bu<br />

semt farklarını başka yerlerde pek az görülecek şekilde<br />

derinleştirir.<br />

İşte İstanbul bu devamlı şekilde muhayyilemizi<br />

işletme sihriyle bize tesir eder. Doğduğu, yaşadığı<br />

şehri iyi kötü bilmek gibi tabiî bir iş, istanbul'da bir,<br />

nevi zevk inceliği, bir nevi sanatkârca yaşayış tarzı,<br />

hattâ kendi nev'inde sağlam bir kültür olur. Her istanbullu<br />

az çok şairdir, çünkü irade ve zekâsıyla yeni<br />

şekiller yaratmasa bile, büyüye çok benzeyen bir<br />

muhayyele oyunu içinde yaşar. Ve bu, tarihten gündelik<br />

hayata, aşktan sofraya kadar genişler.<br />

"Teşrinler geldi, lüfer mevsimi başlayacak" yahut<br />

"Nisandayız, Boğaz sırtlarında erguvanlar açmıştır"<br />

diye düşünmek, yaşadığımız ânı efsaneleştirmeğe<br />

yetişir. Eski İstanbullular bu masalın içinde<br />

ve sadece onunla yaşarlardı. Takvim onlar için Heziod'un<br />

Tanrılar Kitabı gibi bir şeydi. Mevsimleri<br />

ve günleri, renk ve kokusunu yaşadığı şehrin semtlerinden<br />

alan bir yığın hayâl halinde görürdü.<br />

Yazık ki bu şiir dünyası artık hayatımızda eskisi<br />

gibi hâkim değildir. Onu şimdi daha ziyade yabancı<br />

daüssılalar idare ediyor. Paris, Holivud, — hattâ<br />

dünkü Peşte ve Bükreş — istanbul'un ışıklarını<br />

içimizde her gün biraz daha kıstılar. Ne çıkar istanbul<br />

semtleri bütün vatan gibi orada duruyor; büyük<br />

mazi gülü bir gün bizi elbette çağıracak.<br />

- II -<br />

Her büyük şehir nesilden nesile değişir. Fakat<br />

İstanbul başka türlü değişti. Her nesilden bir Parisli,<br />

bir Londralı, doğduğu yaşadığı şehrin otuz kırk yıl<br />

önceki halini, yadırgadığı bir yığın yeni âdet, eğlence<br />

tarzı, mimarî üslûbu yüzünden hüzün duyarak hatırlar.<br />

10

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!