22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

134 BES SEHfR<br />

daki en kısa fasıllarda onun zalim alayı ile karşılaşırız.<br />

Hiç ummadığımız zamanda o gelir, karşımıza<br />

oturur, gözlerini gözlerimize diker... Kaç defa ondan<br />

en uzak bulunduğumu sandığım bir anda bulanık,<br />

ıslak nefesini alnımda duydum. Okşadığım tende,<br />

kokladığım gülde, içtiğim içkide hep o zehir vardı.<br />

En hazlı, en mesut uykudan uyanır uyanmaz bu<br />

acayip ifriti siyah meşinden bir mahlûk gibi kollarımın<br />

arasında bulmadın mı? Kimbilir belki de bizim<br />

için zamanın hakikî ritmini o yapıyor. Dakikalarımızı<br />

kendi arzusuyle uzatıp kısaltan ve bizi küçük<br />

uyanışlara benzeyen itişlerle ölümün uçurum ağzına<br />

atan odur. En sonunda şeytanî kahkahasını atarak<br />

üstümüze zamanın sürgüsünü çeker, fırının kapağını<br />

kapatır..."<br />

Belki bu karanlık düşünceler oturduğum kır<br />

kahvesinde de devam edecekti. Fakat ihtiyar kahvecinin<br />

çok zarif bir hareketi onları olduğu yerde kesti.<br />

Bir eliyle bana oturacağım iskemleyi düzelten<br />

adam öbürüyle kırmızı ve muhteşem bir gülü önümdeki<br />

şadırvanın küçük kurnasına fırlatıvermişti. Gözlerimin<br />

önünde saat, manzara hepsi bir anda bir bahar<br />

tazeliğine boyandı. Bu ihtiyar ve biçare adam<br />

bu sanatkâr hareketi nereden öğrenmişti? Kendi talihine<br />

bırakılmış bu biçare adamda hangi asil terbiye,<br />

hangi güzellik ananesi devam ediyordu? Onun<br />

bu hediyesiyle ben birdenbire yeniden kıymetlerin<br />

dünyasına doğmuştum.<br />

Bulunduğum yerden ova bütün büyüklüğüyle<br />

görünüyordu. Bursa ovasının en sevdiğim tarafı, Muş<br />

veya Erzurum ovası gibi sonsuz uzamamasıdır. Gözün<br />

lezzet alabilmesi için yetecek derecede büyük ye<br />

BURSA'DA ZAMAN 133<br />

geniş, o kadarla kalıyor. Onun için daha ziyade bir<br />

sanat eserine benzer. Her taraf feyz içindeydi. Tabiat,<br />

bereketiyle sanki bütün etrafı ezmek istiyormuş<br />

da sonra tam zamanında yetişen bir ölçü hissiyle<br />

bundan vazgeçmiş gibi. Uzakta dağlar, daima eski<br />

şeyleri düşündüren, bizi bir ecdat rüyası gibi saran<br />

acaip şekilli kitleleri, dar, gölgeli boğazları, küçük<br />

düzlükleriyle muhayyel bir saadet hissini bırakan<br />

küçük ve mesut manzaralı köylerini bağrına<br />

basmış uzanıyor, ufku çerçeveliyordu. Daha ilerde,<br />

son plânda, koyu eflâtunî heyulâlar bu yumuşak<br />

çembere kendi sınırlarını katıyorlardı. Bazı yerlerde<br />

güneş buğulanmış gibi bir kesafet kazanıyor, yer<br />

yer billûr bir avize gibi çınlayarak kırılıyordu.<br />

Kendi kendime, ovanın ve etraftaki dağların neresine<br />

düştüklerini hiç aramadan, Lâmiî'nin meşhur<br />

manzumesinde, her yıl kışı kovmak için bahar ordusunu<br />

üç koldan yürüttüğü yerlerin adlarını saymağa<br />

çalışıyorum: Abıhayat Yaylağı, Molla Alanı, Saru<br />

Alan, Kurt Bılanı, Doğlu Baba, Şakım Efendi Pınarı,<br />

Kırkpınar, Binyaylak, Karagöl, Hızırbey yurdu,<br />

Kuş Oynağı... Hayır, hepsini hatırlayamayacağım,<br />

zaten sıralarını da unutmuşum. Fakat belli ki<br />

masal yahut halk rivayeti bahar rüzgârlarını ovaya<br />

üç koldan getiriyor.<br />

Vatan dağlarının saate, aydınlığa göre değişen<br />

renkleri! Ruhumuzun hakikî bahçesi sizdendir! Ve<br />

ben bu üzüntülü günümde size bakarken sükûnetinizden<br />

bir şeyin içime kaydığını hissediyordum. Bir<br />

arı, etrafımda görülmeyen bir izi kovalayarak uçuyor.<br />

Birdenbire Eşrefoğlu'nu hatırlıyorum.<br />

Kendisi

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!