You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
128 BEŞ ŞEHfR<br />
Emîr Sultan türbesinin etrafında yatan ölüleri<br />
her bahar kendiliğinden açılan bu hayat ve arzu<br />
sofrası, cömertçe kandırır. Eskiden bu türbede ayrıca<br />
bir köylü ve hasta topluluğu yapıldığını, civardaki<br />
ahî'lerin buraya toplandığım da söylüyorlar,<br />
Yıldırım'ın âşık olduğu kızını onun elinden zorla, hattâ<br />
bizim için biraz da kanlı bir şekilde alan — kızım<br />
geriye almak isteyen Yıldırım'ın gönderdiği askerleri<br />
hep öldürür — Emîr Sultan, Bursa'nın büyük<br />
aşk maceralarından birinin kahramanı sıfatıyle âşıklara<br />
mâneviyetiyle yardım eder, evlenmelerini kolaylaştırırmış.<br />
Emîr Sultan belki de bu XV. asır Türkiyesinin<br />
halk muhayyilesine en fazla malolmuş çehresidir.<br />
Hoca Sadeddin tarihinde, Taşköprülü Şakayık-ı Osmaniye'de,<br />
Beliğ Güldeste'sinde onun bir yığın menkıbesini<br />
anlatırlar. Beliğ'in anlattıkları arasında üç<br />
menkıbe vardır ki bunlardan biri, Emîr Sultan'm<br />
müritlerinden birinin keramet göstermesini istemesi<br />
üzerine değneğiyle yere vurarak bir su taşırmasıdır.<br />
İkincisi Emîr Sultan'm türbesinin yapılmasına<br />
aittir. Beliğ'in anlattığına göre Hoca Kasım isminde<br />
Bursalı bir zengin bir gün Emîr Sultan'a arakiye<br />
(bir nevi serpuş) hediye eder, o da kendisine bir sikke<br />
verir. O gün Hoca Kasım çarşıda gezerken otuz<br />
bin dirheme satılan bir büyük elmas görür. Parasının<br />
yetmeyeceğini bildiği için üzülür. Fakat kesesindeki<br />
parayı sayınca otuz bin dirhemden fazla parası<br />
olduğunu görür ve taşı alır ve hemen o gün kendisine<br />
yüz otuz bin dirhem teklif eden mücevherden<br />
anlar bir Yahudi'ye satar. Bütün bunların şeyhin kerametiyle<br />
olduğunu bildiği için şimdiki yerindeki<br />
BURSA'DA ZAMAN 129<br />
— sonra türbeyi de içine alan — zaviyeyi bu parayla<br />
yaptırır. Üçüncü hikâye başka türlü güzeldir. 1032<br />
seaesinde — yani Emîr Sultan'm ölümünden aşağı<br />
yukarı iki yüz yıl sonra — bir gün Bursa'ya büyük<br />
bir arslanla dolaşmaktan hoşlanan bir adamcağız gelir.<br />
Ve yine günün birinde Emîr Sultan'm türbesini<br />
ziyaret etmek ister. Bir direğe arslanı iyice zincirledikten<br />
sonra içeriye girer. Biraz sonra arslan zincirini<br />
kırar, zincirini sürükleyen deli âşık gibi türbenin<br />
kapısına gelir ve gözlerinden yaş aka aka<br />
Emır'i ziyaret eder. Sonra olduğu yere dönerek sahibini<br />
bekler.<br />
Emîr Sultan hemen herkesle "Babam" diye konuşurmuş.<br />
Peygamberin neslinden olan Emîr Buharı geleneğe<br />
göre bu yeni imparatorluğun merkezine gitmek<br />
için Medine'de doğrudan doğruya Hazret-i Muhammed'den<br />
izin alır. Hattâ bütün yolculuk boyunca başının<br />
üstünde bir kandil ona Bursa'ya kadar yoldaşlık<br />
eder ve Bursa'ya geldikten sonra da üç gün üç<br />
gece üst üste bu kandil görülür.<br />
, Emîr Sultan'm Yeşü'e bakan kapısında, başlarının<br />
ucunda son Bursalı hattatların tâlik yazıları,<br />
talihsiz padişah V. Murad'ın saray kadınları yatarlar.<br />
Bugünkü Bursa'da Emîr Sultan, altında yattığı<br />
mimarî eserinin hak ettirdiği bir bakımsızlık içindedir;<br />
bununla beraber etrafındaki peyzaj nâdir bulunur<br />
bir güzelliktedir. İçinin garip tarafı bu cansız<br />
mimarinin, Türk musikisinin yeni bir Rönesans yaptığı<br />
bir devirde vücuda getirilmiş olmasıdır. Emir-<br />
9