You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
124 BE5 ŞEHİR<br />
hesiz ki sanattır. Bütün ömrü boyunca didişen, yabancı<br />
şöyle dursun oğul - kardeş kanı dökmekten çekinmeyen<br />
insanlar, usta mimarların ve sanatkârların<br />
ellerinden sızan hüner ve rahmaniyet sayesinde<br />
bir evliya talihini paylaşıyorlar.<br />
Türbeden çıkınca Yeşilcami'ye girdim. André<br />
Gide bu cami için "zekânın kemal halinde sıhhati"<br />
der. Gide'i istanbul'da gördüğü her şeye âdeta düşman<br />
gözüyle bakmaya sevkeden iyi niyetsizlik Bursa'da<br />
çok yumuşar. Bu haşin vaziyeti, bu düşmanlığı<br />
hiç bir zaman anlayamadım. Her şeyden vazgeçsek<br />
ye bütün güzellik bahislerini bir yana bıraksak bile,<br />
arasında bir misafir veya seyyah sıfatıyle dolaştığı<br />
insanların ıztırabına, bu ıztırabı ve bahsettiği sefaleti<br />
taşırken gösterdikleri sabır ve tahammüle, asil<br />
sükûnete dikkat etmiş olsaydı, yine sonsuz bir şiir<br />
haznesi bulurdu. Fakat belli ki Gide, kendi gözüyle<br />
rahatça bakmaktansa, Barrés'in veya Loti'nin beğendiği<br />
şeyleri beğenmemek için memleketimize gelmiştir;<br />
Balkan felâketinin o hazin arifesinde bu memlekette<br />
dikkat edilecek, sevilecek acınacak ne kadar<br />
çok şey vardı! Büyük bir millet, gururunda, haklarında,<br />
tarihinde mağdur ve muztaripti. André Gide<br />
böyle bir zamanda peyzajlarımızı fakir ve neşesiz,<br />
sanatımızı derme çatma, insanımızı çirkin buldu.<br />
Takma bir "insanüstü" gözüyle etraftaki ıztıraba<br />
tiksine tiksine bakarak geçti. Bugünkü büyük felâketi<br />
idrâk eden Fransa'nın yarınki çocukları "La<br />
Marche Turque" ü okurken bu davranıştaki huşunetin<br />
ne kadar mânâsız olduğunu çok iyi anlayacaklardır.<br />
Ne yazık ki fertler gibi milletler için de talihin<br />
bazı cilveleri ancak nefsinde tecrübe ile anlaşı-<br />
BURSA'DA ZAMAN 125<br />
labiliyor. Bununla beraber Gide'i Bursa için yazdıklarından<br />
dolayı yine seviyorum. Yeşil'i en iyi anlayan<br />
muharrir o olmuştur. Camii aydınlığın ortasında,<br />
ayak ucunda kendisini tamamlayıcı bir şey gibi uzanan<br />
manzara ile beraber çok güzel yakalar. Süleymaniye'de<br />
ve istanbul camilerinde duymadığı ürpermeyi<br />
burada duyar, satırların arasına bir nevi<br />
huşû hissi girer. Ondan âdeta Partenon'dan bahsedilen<br />
lisanla bahseder. Yeşilcami bu hayranlığa hem<br />
de fazlasıyle lâyıktır. Onun için mimarîmizin en mükemmel<br />
eseridir demek şüphesiz mübalâğa olur. Fakat<br />
Bayezid ve Süleymaniye'nin mükemmeliyetine ve<br />
ihtişamına doğru yol alan oluş halinde bir tekniğin<br />
bu camide en güzel ve en fazla telkin edici tereddütlerinden<br />
birini geçirdiği de muhakkaktır. O iki ayrı<br />
anlayış ve zevkin sadece tebessümden ibaret olan bir<br />
mücadelecisidir. Ve daha ziyade ileriye doğru yürürken<br />
geriye atılan son bir bakışa benzer. Fakat<br />
bu bakış ne kadar hesaplı bir tecrübe ile doludur!<br />
Gelenek ona erişmek için ne kadar zenginleşmiş, ne<br />
karışık merhalelerden geçmiştir. Bu hendesenin günün<br />
birinde bu vuzuh ve nispet içinde bu kadar sade<br />
bir oyunda kendini göstermesi için, ihtiyar Asya<br />
yerinden oynamış, medeniyetler birbirine girmiş, insan<br />
cemaatleri en geniş mânada değişikliklere uğramıştır.<br />
Kapıdan girer girmez dört yanımızı kaplayan<br />
yeşil hava içinde Neşatî'nin turfa muamma diye<br />
adlandırdığı insan ruhu, en tabiî iklimlerinden<br />
birini bulur. Burada her şey size Bursa'yı otuz sene<br />
içinde Türk yapan ve daha dün alman bu şehirden<br />
Süleyman Dede'nin dehasını fışkırtan kudretin sırrını<br />
anlatır. İnsan ancak Yeşil'i ye muasırı eserleri