You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
BEŞ ŞEHtR<br />
lir ve ben kendimi, dinlemediğim bir masalın kapısında<br />
görürdüm. Arkasında ne vardı, hangi meçhul<br />
çözülür, hangi sır onun eşiğini atlayana bir altın elma<br />
gibi uzanırdı? Bunu bilmezdim. Çocukluğumda<br />
olduğu gibi, şimdi de Muradiye'den Çekirge'ye giden<br />
yolun bir tarafında, sadece su seslerinin aydınlattığı<br />
bu ıssız gece saatinde gene onları düşünüyorum;<br />
kimdi bu Geyikli Baba? Nasıldı? Etrafında toplanan<br />
saf imanlı insanlara neler öğretirdi? ömrün hangi<br />
meçhulünü, ruhun hangi düğümünü onlara çözmüştü?<br />
Bu hizmetten bize neler kaldı? Sonra bu<br />
Konuralp kimdir? Hiç sevmiş miydi? Nelerden hoşlanırdı?<br />
Bursa ovasında her bahar açan nerkislere<br />
bakarken ve her akşam uzak dağların üstünde batan<br />
güneşi seyrederken neler düşünürdü? Hülâsa, bu yeni<br />
fethedilmiş şehirde ilk attığı adımların aksini adlarından<br />
dinlediğimiz bütün bu kahramanlar nasıl<br />
insanlardı?<br />
Adların şiir ve cazibesi... hayalinizi peşisıra sürükleyip<br />
götüren, acaip ve esrarlı mevcutlar; birdenbire<br />
zihnimizde "rüya ile hareketin el ele yürüdüğü"<br />
çağların hikâyesini terennüm eden çeşmeler... Siz,<br />
mazi dediğimiz ıtri bize zaman içinde uzatan altın,<br />
gümüş, billûr mahfazalarsınız. Ruhumuzun en sanatkâr<br />
tarafı muhakkak ki sizin hülyanızla beslenen taraftır.<br />
Bu isimlerin içinde bir tanesi vardır ki Bursa'yı<br />
tek başına bütün bir bahar güzelliğiyle doldurur:<br />
Bu beyaz zafer ve ganimet çiçeği Nilüfer'dir.<br />
Genç Orhan'ın kolları arasına günün birinde güzelliğin<br />
kahramanlığa, hayatı istihkara bir mükâfatı<br />
gibi düşen bu kadınla beraber kuruluş devrinin sert<br />
simasına aşkın tebessümü gelir. Yazık ki hayatı ve<br />
BURSA'DA ZAMAN US<br />
şahsı hakkında pek az şey biliyoruz. Kendisiyle görüştüğünü<br />
söyleyen Arap seyyahı îbn-i Battuta bile<br />
bize ondan sadece bir isim olarak bahseder. Fakat<br />
bizzat kendisi de bir ganimet çiçeği olan bu isim<br />
her güzel saadet ve aşk hülyasının içine dolabileceği<br />
bir çerçeveye benziyor.<br />
Nilüfer Hatun, bu yeni teşekkülün kargaşalığında<br />
görünen ilk kadın çehresi değildir. Ondan evvel<br />
Osman Bey'in, Şeyh Edebali'nin kızı Mal Hatun'a<br />
olan aşkı vardır. Hakikaten Osmanlı macerası<br />
bir aşk romanıyle başlar.<br />
Şeyh Edebali Karamanlı bir fakihti. Gelenek,<br />
onun, kızını Osman Bey'e vermek için epeyce tereddüt<br />
ettiğini ve nihayet evinde misafir kaldığı ve bir<br />
odada yanyana yer yataklarında yattıkları bir gece<br />
gördüğü o meşhur rüyayı dinledikten sonra damatlığa<br />
kabul ettiğini söyler. Rüya şudur: Şeyh Edebali'nin<br />
göğsünden hilâl şeklinde bir ay çıkar ve büyüyerek<br />
tam bedir halinde Osman'ın koynuna girer.<br />
O zaman Osman'ın kendi karnından — bazı tarihlere<br />
göre de ikisinin arasından — üç kıt'ayı dallarının<br />
altına alan, köklerinden büyük nehirlerin — Dicle,<br />
Fırat, Nil ve Tuna — fışkırdığı büyük bir ağaç büyür.<br />
Ve böylece Osman, imparatorluğunun bütün zafer<br />
tarihini rüyasında görmüş olur.<br />
Bu rüyanın ilk defa Hammer'in dikkat ettiği<br />
gibi, Tevrat'taki Yakub'un rüyasına göre uydurulmuş<br />
eski hükümdar sülâlesi rüyalarına tıpkı tıpkısına<br />
benzediği aşikârdır. Bununla beraber bu evlenmenin<br />
Osman'ın gittikçe artan silâh kuvvetine manevî<br />
bir nüfuz ilâve ettiği inkâr edilemez.<br />
81