Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
94 BE8 ŞEHİR<br />
arasında hiç olmazsa bugün bize hiç bir şey söylemezler.<br />
Biz, iki medeniyetin yorgun çocukları, onların<br />
mihver kelimelerini ve meselelerini âdeta atlayarak<br />
geçeriz. Divan-ı Kebîr'e gelince onun kamaştırıcı<br />
aydınlığında hiç bir §eyi olduğu gibi görmek<br />
mümkün değildir. Zaten Mevlânâ Şems'ten değil,<br />
aşktan bahseder.<br />
Konya'da Kubbe-i Hadra'nın avlusunda veya<br />
içinde, Sadreddin-i Konevî'nin dergâhında geçirdiğim<br />
başı boş hülya ve düşünce saatlerinde kaç defa<br />
onu düşündüm ve kendi kendime bu işde masalın<br />
ve hakikatin payı nedir diye sordum. Gerçekten<br />
bu adam bu kadar tesirli miydi? Şarkın en büyük<br />
şairlerinden biri olan Mevîânâ'ya her şey ondan mı<br />
gelmişti? Mevlânâ ona rastladıktan sonra bir şaman<br />
gibi yanında rübabı ile gezen, her coştuğu yerde<br />
sema' eden bir adam mı olmuştu? Sonra ölümü<br />
için söylenenler?... Gerçekten Mevlânâ ile küçük oğlunun<br />
veya hemşehrilerinin, yahut bazı müritlerinin<br />
arasına bu kadar sevdiği mürşidinin kanı mı girmişti?<br />
Şüphesiz mıknatıs gibi çekici bir şahsiyeti vardı.<br />
Mevlânâ ile başbaşa sohbetlerinde ona, menâkıp<br />
kitaplarında nakledilenlerden çok başka şeyler söylemişti.<br />
Belki de hiç konuşmuyordu (Eflâkî, bir fıkrasında<br />
Şems'in herkes içinde söze karışmak âdeti<br />
olmadığını kendi ağzından söyler). Sadece mevcudiyeti<br />
ile, bakışları ile ve sükûtu ile etrafını dolduruyordu.<br />
Şems-i Tebrizî'de adından başlayarak — çünkü<br />
bu adamda o devirde bir moda olan Şems adı bile<br />
mânalaşır. — ölümüne varıncaya kadar her şey mu-<br />
KONYA 95<br />
amma ve sırdır. Her şey bizim için onun çehresini<br />
karanlığın tâ kendisi olan sırlı bir aydınlık yapar.<br />
Menakıb kitapları Şems'in ölümünden sonra<br />
Mevlânâ'nın üzerinde hemen hemen aynı tesiri gösteren<br />
Çelebi Salâhaddin'in bir cümlesini naklederler.<br />
"Ben Mevlânâ hazretlerinin aynasıyım. O benim<br />
şahsımda kendi büyüklüğünü seyrediyor." Belki de<br />
Şems-Mevlânâ münasebetlerinin en iyi izahını bu<br />
cümle verir.<br />
Mevlânâ şairdir. Şiiri inkâr etmesine, küçük<br />
görmesine rağmen Şark'm en büyük şairlerinden biridir.<br />
Nasıl Garp Ortaçağı, bütün azap korkusu, içtimaî<br />
düzen veya düzensizliği ile, rahmaniyet iştiyakı<br />
ve adalet susuzluğu ile Dante'nin eserinde toplanırsa,<br />
Müslüman Şark'ta bütün varlık hikmeti, Hakla<br />
Hak olmak ihtirası ve cezbesiyle Divan-ı Kebîr'dedir.<br />
Divan-ı Kebîr, insan talihinin şartlarını bir türlü<br />
kabul edemeyen ihtiyar Asya'nın ebedîlik iştiyakıdır.<br />
Fakat birçoklarında — hattâ en büyüklerinde<br />
— olduğu gibi birlik felsefesi onda hayattan bir<br />
kaçış olmaz, belki ilâhî aşkta kendini kaybettikçe<br />
hayatı ve insanı bulur.<br />
Onun dünyası hareket halinde bir dünyadır. Burada<br />
her şey yaratıcı aydınlığın ve aşkın kendisi olan<br />
Allanın etrafında döner, ona doğru yükselir, onda<br />
kaybolur, ondan doğar ve ayrılır, tekrar onunla ve<br />
birbiriyle birleşir. Her şey burada birbirini özler,<br />
birbirinin aynıdır, birbirine cevap verir. Bu mahşerde<br />
ne öldüren, ne öldürülen, ne seven, ne sevilen<br />
birbirinden fark edilir.<br />
Şüphesiz bütün bunlar islâm dünyası için yeni<br />
şeyler değildi. Hallaç'tan beri tasavvuf, islâm şiiri-