You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
82 BEŞ ŞEHİR<br />
KONYA 83<br />
memleketi ahvali karışıklık içinde kaldı. Garipler<br />
yuvası ve yoksullar sığmağı olan bu güzel yurtta<br />
bin türlü dertler ve mihnetler içinde tatlı bir nefes<br />
almak nasip olmadı."<br />
Ibn-i Bibi bu cümleyi Alâeddin Keykubad'm ölümünü<br />
anlatırken söyler.<br />
Bununla beraber kuvvetli bir devlet fikri ve hanedan<br />
bağlılığı taazzuv etmişti. Bir kısmı yerli hanedanlardan<br />
ve ulemadan olan, bir kısmı Arabistan<br />
dahil bütün Müslüman memleketlerden ve bilhassa<br />
Suriye'den gelen, bazıları Harezmlilerle gelmiş veya<br />
tek başına Moğollardan kaçarak sığınmış veya daha<br />
sonraları Moğollar tarafından kendilerine sadık<br />
unsur sıfatı ile iş başına getirilmiş bu son derecede<br />
ince, soyun malı, gazâ ganimeti altın ve mücevher<br />
içinde yüzen, kendi felâketlerine hattâ umumî felâketlere<br />
yazdıkları Acemce şiirlerle ağlayan büyük<br />
îran şairleri ve mutasavvıfları ile karşılıklı rübâiler<br />
ve şiirlerle konuşan dört bucaktan toplanmış vezirler,<br />
onlardan aşiretlerle olan münasebetleri derecesinde<br />
örf ve davranışta ayrılan kumandanlar ve<br />
emirler, kadılar, büyük âlimler, devlet nüfuzunun<br />
tutunmasına, ecnebî müdahalesinin fazla ilerlememesine<br />
ellerinden geldiği kadar çalışıyorlardı.<br />
- m -<br />
Yeni bir vatanda yeni bir milletin o kadar çetin<br />
Şartlarla kurulduğu bu asırlarda Konya ne halde<br />
idi ve başkent sıfatıyle nasıl yaşıyor ve ne düşünüyordu?<br />
Bunu bilmiyoruz. Başlangıçta mutlak hü-<br />
kümdarlık sisteminin, feodalitenin ve vezir aristokrasisinin<br />
nüfuzu, XIII. asrın ortasından (1243) sonra<br />
seneden seneye bu cihazı biraz daha benimseyen<br />
Moğol müdahalesi şehre kendi sesini duyurmak fırsatını<br />
şüphesiz pek az veriyordu. Şehrin etnik çehresi<br />
de bizim için az çok meçhuldür. Aslen Türk olan<br />
büyük halk kitlesinin yanı başında henüz Hıristiyan<br />
kalmış Rum ve Ermeni gibi yerli kavimlere mensup<br />
bir kalabalığın, Gürcü, Bizanslı, Suriyeli, Mısırlı,<br />
Elcezire ve Iraklı, Lâtin tüccarların, Harezmlilerin,<br />
Bizans'dan gelen askerlerin, Haçlı döküntülerinin,<br />
Orta Çağın bazı Anadolu şehirleri gibi Konya'da da<br />
büyük bir yekûn tuttuğunu tahmin edebiliriz. Ulema<br />
ve şeyh sınıfı da bu şekilde karışıktı. İbn-i Bîbî'de,<br />
Aksarâyî'de, Eflâkî'de adları bize kadar gelenlerin<br />
künyelerine dikkat edilirse gerçekten acaip bir mozaik<br />
elde edilir. Bu bütün Orta Asya, biraz da Akdenizdi.<br />
Bu değişiklik şüphesiz örfe, âdete ve kıyafete<br />
de tesir ediyordu. Yukarıda sünnî akideye fazla uymayan<br />
yahut onunla ancak dıştan anlaşan bir yığın<br />
tarikatin bütün imparatorluğa yayılmış olduğunu<br />
söylemiştik. Şüphesiz bu Konya'daki hayata çok değişik<br />
bir manzara veriyordu. Müslüman Orta Çağ<br />
saç, sakal, bıyık ve kaşın uzatılması veya büsbütün<br />
kesilmesi ile insan çehresi üzerinde âdeta oynar, onu<br />
mesleğe veya tarikate ait bir çeşit maske yapmağa<br />
çalışır. Elbise veya başa giyilen şeyler de böyle değişirdi.<br />
Müslüman olmayanlar ise kavimlerine mahsus<br />
kıyafetleri taşıyordu. Bu itibarla eski Konya'nın<br />
çarşı ve pazarım, dar sokaklarını, çok renkli ve değişik<br />
bir kalabalık dolduruyordu. Fakat yüksek ta-