Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
72 BES ŞEHİR<br />
KONYA 73<br />
kalırsınız. Meram bağlarının tadını alabilmek içim<br />
ona yerli hayatın içinden gitmek lâzımdır. Konya<br />
tıpkı mevlevîlik gibi bir nevi initiation ister.<br />
Bu alışma bittikten sonra şehir yavaş yavaş size,<br />
tıpkı bugün için verebileceği her şeyi verdikten<br />
sonra, sizden uzakta geçmiş çocukluğunu ve., gençliğini<br />
de hediye etmek isteyen, kesik, başıboş hatırlamalarla<br />
onları anlatan, güzel ve sevmesini bilen<br />
bir kadın gibi mâzisini açar. Ve siz dinlediğiniz bu<br />
hikâyelerin arasından sevdiğiniz, güzelliğine ve olgunluğuna<br />
hayran olduğunuz kadını nasıl şimdi küçük<br />
ve nazlı bir çocuk, biraz sonra ürkek bir genç<br />
kız veya ilk aşkların heyecanların içinde henüz çok<br />
tecrübesiz bir kadın olarak görür ve hiç tanımadığınız<br />
o günlere ait bin türlü sevimliliğin, cazibenin, tuhaflığın,<br />
korku ve telâşın, azabın arasından onu başka<br />
bir mahlûk gibi sevmeye başlarsanız, Konya'yı<br />
da bu yeni tanıdığınız hüviyetiyle öyle yeni baştan,<br />
onunla beraber bu geçmiş zamanına eğilerek ve âdeta<br />
ona hasret çekerek ve artık bu mâziyi ve onun<br />
kudretini iyice tanıdığınız için onun arasından bütün<br />
bütün sizin olacağına bir türlü inanmayarak sever<br />
ve tanırsınız.<br />
O zaman mektep kitaplarında okuduğunuz, fakat<br />
sergüzeştlerini bir türlü bir çevçeveye sıkıştıramadığımz<br />
için muhayyilenizin boşluğunda silâhlan,<br />
muzaffer orduları veya hazin talihieriyle yersiz yurtsuz<br />
gölgeler gibi dolaşan bir yığın insan sizin için<br />
başka türlü canlanır. Etrafınızı kınlan ve altın kabzaları<br />
mücevherlerle süslü, çeliklerinde âyetler ve<br />
Şehname beyitleri yazılı, ağır, eski zaman kılıçlarına<br />
benzeyen bir yığm hükümdar ve vezir ismi alır. Kur'-<br />
andan, Sehnâme'den ve Oğuz Destanından beraberce<br />
koparılmış mücevherlere benzeyen bu Selçuk adları...<br />
Müslüman Asya'nın büyüklük ve debdebe nâmına<br />
tanıdığı şeylerin hepsi bu adlara ve onları sanki<br />
ağır sırmalı kaftanlarla, ince örgülü, gümüş ve<br />
altını bol zırhlarla giydiren, başlarına taçlar gibi<br />
oturan, yahut da bu isimlerin etrafında doğdukları<br />
memleketten, kazandıkları muharebeden o kadar hatırlatıcı<br />
zeminler yapan, çoğu halife menşurlarıyla<br />
gelmiş lâkap ve unvanlardadır.<br />
Kendi kendimize, "Demek bu vatanı, iki asır<br />
içinde ve o kadar meş'um hâdiseler arasında, bazan<br />
da tam tersine işleyen bir talihin cilvelerine, her tarihi<br />
bir kör döğüşü yapan ihtiraslara, kinlere, felâketlere<br />
rağmen, fetheden ve o arada yeni bir milletin,<br />
yeni bir dilin doğmasını sağlayan adamlar burada,<br />
bu şehirde yaşadılar.<br />
"Haçlı seferlerinin ve Bizans saldırışlarının her<br />
şeyi yıkacak gibi göründüğü o felâketli yıllarda Anadolu'nun<br />
içinde bir şimşek gibi dolaşan I. Kılıç Arslan<br />
Konya'yı payitaht yaptığı günlerde, belki de benim<br />
şu anda bulunduğum yerlerde dolaştı, durdu,<br />
düşündü, çetin kararlar verdi. Mesut âkıbeti o kadar<br />
meçhul Eskişehir muharebesini kazandıktan sonra<br />
bu şehre döndü.<br />
"II. Kılıç Arslan payitahtım zapteden üçüncü<br />
Haçlı Ordusu ile, onun masal yüzlü kumandanı Fre¬<br />
derik Barborosa ile şimdi Alâeddin Tepesi dediğimiz<br />
bu iç kalede sulh müzakereleri yaptı ve oğulları ile<br />
arasındaki anlaşmazlık yüzünden verdiği sözü tutamadığı<br />
için açlıktan ve emniyetsizlikten yarıya inen<br />
bu yüzbin kişilik ordunun Toros eteklerinde büsbü-