22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

BEŞ SEHİK<br />

bu kadar debdebeli ve haşmetli olmadığım söyler. Bu<br />

cuma selâmlığında Lamartine'in Mahmud II. den çizdiği<br />

portre de çok güzel ve sahihdir. Hükümdar kayıktan<br />

atlar atlamaz Namık ve Ahmed Paşa'larm<br />

arasında ve onlarla konuşarak camie girer. Geldiği<br />

zaman çok endişeli imiş. Yirmi dakika sonra çıkınca<br />

yüzünün daha rahat olduğunu söyler. Bütün bu merasim<br />

ve namaz esnasında askerî mızıka Mozart ve<br />

Rossini'den parçalar çahyormuş.<br />

Fakat onun asıl beğendiği ve sevdiği Abdülmecid<br />

Han'dır. Belki de ısmarlama bir eser olan Türkiye<br />

tarihinin başında milletine hürriyet ve şahsî<br />

emniyet bahşeden Tanzimat padişahı ile bir konuşmasını<br />

anlatır ve çok itinalı bir portresini çizer.<br />

Abdülmecid Han'ın biri Nerval'de, öbürü Gautier'de<br />

iki portresi daha vardır. Bu iki şair Lamarti¬<br />

ne gibi görmüş ve geçirmiş, birkaç sene olsa bile<br />

politika hayatının en yüksek kademesine çıkmış insanlar<br />

değildi. Onlar gazetecilikle yaşıyorlardı. Arkalarında<br />

az çok eğlendirmeğe, tecessüsleri kadar<br />

evvelinden verilmiş hükümlerini de tatmine mecbur<br />

oldukları bir okuyucu kitlesi vardı. Bununla beraber<br />

n. Mahmud'un oğlu, ikisini de tesiri altında bırakır.<br />

Nerval, Sultan Mecid'in saltanat arabasına İstanbul'da<br />

rastlar ve Unkapanı köprüsüne, oradan Galata<br />

Mevlevîhanesine kadar bir dostu ile beraber peşi<br />

sıra yürür. Eîdesdichaido şairinin anlattığı iki tekerlekli<br />

ve birbiri ardına koşulmuş iki atla çekilen<br />

saltanat arabası bizim tanıdığımız saltanat arabalarına<br />

benzemez. Hükümdarın kıyafeti çok basitmiş.<br />

Sırtında, yakası boynuna kadar ilikli bir redingot<br />

İSTANBUL 253<br />

— İstanbulin — varmış ve fesi elmaslı bir sorguçla<br />

süslüymüş. O zamanki köprüden araba geçemediği<br />

için şimdiki Unkapanı'nda arabadan inmiş ve ata binerek<br />

Galata surlarının etrafındaki patikalardan Beyoğlu<br />

mahallelerine girmiş. Nerval, Abdülmecid'in<br />

durgun yüzünü ve bakışlarını çok beğenir.<br />

Gautier Tanzimat padişahım kendi yaptırdığı<br />

Ortaköy camiindeki selâmlıkta görür, haremindeki<br />

kadınları düşünerek kıskanır ve yanındaki İtalyan<br />

hanımına dikkat ettiği için de öğünür.<br />

Théophile Gautier'ye, bu hafifmeşrepliği için kızmayalım.<br />

Harem mevcuttu ve Avrupa, Şarkı hemen<br />

daima onun kafesleri arkasındaki hayatı tahayyül<br />

ederek düşünmüştür. Kaldı ki Théophile Gautier, o<br />

kadar kanlı şekilde ilga edilmiş Yeniçeriler için bizden<br />

ve Garp'tan ilk gözyaşı döken şairdir. Sultanahmed'deki<br />

kıyafethane-i atîki (şimdiki askerî müzenin<br />

başlangıcı) gezerken gerçekten içimizden biriymiş<br />

gibi bir mazi hasreti duyar, içlenir ve üzülür. Zaten<br />

aynı sahifede, at üzerindeki Mecid Han için çizdiği<br />

portre güzeldir ve şimdi Topkapı sarayında gösterilen<br />

büyük resimlerine benzer.<br />

On dokuz yaşında çok ağır şartlarla tahta geçen,<br />

o kadar tehlikeli hâdiseyi atlatan ve yarı Anadolu'yu<br />

ele geçiren Mehmed Ali Paşa'ya diz öptüren<br />

bu hükümdardan bahsedenlerin hemen hepsi çehresindeki<br />

durgunlukta ve hüzünlü bakışında müttefiktirler.<br />

Sultan Mecid'in büyük meziyeti devrinin istediği<br />

adam olması ve iktidarı elinde tutmak azmine<br />

rağmen Reşid Paşa ekibine çalışma imkânı vermesidir.<br />

Şurası var ki her şey onunla yeniden başlar.

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!