22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

246 BEŞ ŞEHİR<br />

ÎSTANBUL 247<br />

masının tasavvurlarında parçalanmış, geçirdiği saatlerin<br />

bu bestelerde ve âyinlerde mutlaka bir izi bulunmasını<br />

istiyor ve bunu vehmediyoruz.<br />

Böyle olduğunu bilmekle beraber, gene de bu<br />

eserde bir yığın şeyin devrini, en içli ve mânalı tarafından<br />

bize verdiğini zannediyorum. Sanatın tecridi,<br />

hele musikîde zannedildiğinden çok fazla şey<br />

yüklenir.<br />

Bunun dışında, III. Selim'de, bestenin şalı, daima<br />

zarif, kibar, acayip şekilde dokunaklı ve hafiftir.<br />

Sanat gelenekleri çok defa yeniyi kendilerini süze<br />

süze bulurlar. III. Selim'in Suzidilâra ile yaptığı eserler,<br />

eski musikimizin en hafifletilmiş eserlerinden<br />

biridir ve muhakkak ki Dede'yi bazı noktalarında<br />

bize müjdeler.<br />

1807 isyanı Boğaz içinde başlayan hayatı söndürmedi;<br />

belki sadece sahiplerini değiştirdi. Yeni<br />

devrin ricali Selim zamanmkiler kadar kibar ve zarif<br />

değildirler, üst üste bir senede iki ihtilâl İstanbul'un<br />

kalburüstü halkını çok değiştirmişti. Zevkin<br />

yeniden çiçek açabilmesi için epeyce beklemek lâzımdı.<br />

Fakat II. Mahmud da musikiyi seviyor, Boğaz'-<br />

dan hoşlanıyor, sık sık binişler tertip ediyordu. Enderim<br />

âdeta bir musiki mektebi haline gelmişti. Bir<br />

yığın muharebe, isyan ve millî felâkete rağmen İstanbul<br />

eğleniyordu. Bu, Vâsıf'm "eğlencenin biri bitmeden<br />

öbürünü peylerdik" dediği devirdi.<br />

Bununla beraber hayat bu nisbî hürriyete rağmen<br />

dardı. Şiir hiç bir şey söylemiyordu. Mimarî zevki<br />

soysuzlaşmıştı; saraylar ve konaklar küçük Avrupa<br />

burjuvasının evleri gibi döşeniyordu. Von Molt-<br />

ke Beylerbeyi sarayında II. Mahmud'un huzuruna<br />

kabul edildiği zaman isteye isteye düşünülen bu fakirlikten<br />

şaşırır. Yalnız bir adam, bu boşlukları doldurur.<br />

Dede'nin kendisine has bir melânkolisi vardır<br />

ki ne yaşadığı devirle, ne de hayatının ârızaları ile,<br />

hattâ ne de mevlevîlikle tamamıyle izah edilemez.<br />

Bununla beraber hepsini, onunla temasa gelir gelmez<br />

bizde uyanan değişik ruh haletlerimizle beraber<br />

içine alır. Bu melânkoli belki ruhundaki kesif<br />

kader duygusundan geliyordu; kimbilir, belki de bu<br />

eserin zamanla birleştiği tek nokta olan bir sezişti.<br />

Çünkü bu altın kasırgası devrin içinde biraz da tek<br />

başmadır. Onun estiği ruhla etrafında çalkalanan<br />

hayat arasında bir münasebet bulmak epeyce zordur.<br />

Ne saray, ne şehir, ne tekke, ne de diğer sanatlar<br />

— ona bazı unsurlar, meselâ büyük bir tekâmül<br />

mirası ve çalışma imkânları hazırlamış — olmakla<br />

beraber böyle bir yüksekliği tabiî gösterecek seviyede<br />

değildirler. Devrinin insanlarına gelince, biz Letaif-i<br />

Rivâyât-ı Enderun'da, Vâsıf ve Keçecizâde divanlarında,<br />

Şânîzâde'de ve Esad Efendi'de, Takvîm-i<br />

Vekayî koleksiyonlarında onları görüyoruz. Tarihimizin<br />

hiç bir devri bu kadar canlı konuşan vesika<br />

bırakmamıştır. Hattâ Dede'ye o kadar bağlı olan ve<br />

aşağı yukarı ölüm döşeğinden kalkıp ona ısmarladığı<br />

Ferâhfezâ Âyini'ni dinlemek için Topkapı Mevlevîhanesine<br />

gidecek kadar seven ve beğenen II. Mahmud<br />

için bile yaşayış şekli düşünülürse, ona yabancıydı,<br />

denebilir. Ve şüphesiz ilk hâmisi III. Selim'le<br />

aralarındaki, aynı hamurla yoğrulmuş olmaktan gelen<br />

o yakınlık yoktur. O Şakir Ağalar, Mehmed

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!