You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
BES SEHtR<br />
İSTANBUL<br />
nüşlere, klâsik devri hatırlamalara rağmen Türk rokokosu<br />
başlamıştı. Melling, Nuruosmaniye ile başlayan<br />
zevki ehli hayata doğru genişletecekti. Plânı<br />
itibariyle o kadar sade olan küçük köşklerde — meselâ<br />
Emirgân köşküne kıyas edilerek, Aynalı Kavak'<br />
ta — bile hiç olmazsa duvar süslerinde bu yeni zevk<br />
bulunacaktı. Eskiler yabancı motifleri almaktan<br />
korkmazlardı; güzel bir yazı bütün dışarıdan girenin<br />
üzerine damgasını vurunca her dâvanın az çok halledileceğini<br />
bilirlerdi. Aynalı Kavak'ın iki katlı pencerelerini<br />
ve XVIII. asır Fransız süslerinin, bozulmuş<br />
rokokosunu Galip'in şiiri ile birleşen Yesârîzâde<br />
ta'liki o kadar görünmez hale sokarlar ki... tşte Melling,<br />
bu karışık zevkin yaratılmasında hükümdarın<br />
en büyük yardımcısı oldu.<br />
Melling'e istanbul'da emanet edilmiş bellibaşlı<br />
eserler Defterdar Burnu'ndaki Hatice Sultan yalısı<br />
(eski Neşâtâbâd) ile eski Beşiktaş sarayının divanhanesi<br />
ve Valide Sultan daireleriydi. Bu üç eserde<br />
de Melling, yerli zevki hiç rahatsız etmeden garplıdır.<br />
Onun için divanhanenin lyonya sütun dizisini<br />
bugün kendi deseninde seyrederken hiç de yadırgamıyoruz.<br />
Bugün ne bu köşkler ne de bahçeleri var.<br />
III. Selim'in Topkapı sarayının içinde yaptırmak istediği,<br />
fakat Melling cesaret edemediği için Danimarka<br />
sefiri Baron de Hubsch'un maiyetindeki mimar<br />
tarafından yapılmasına karar verilen saray projesinden<br />
de Mısır'ın Fransızlar tarafından işgali üzerine<br />
vazgeçilir, öyle ki bütün bu gayretlerden ve çalışmalardan<br />
yalnız Paşa Limam'ndaki askeri ambarlarla,<br />
Üsküdar'daki Selimiye camii ve şurada burada<br />
rastladığımız birkaç askerî tesis kaldı denebilir.<br />
Yukarıda ingiliz seyyahı Dellevvay'in Hatice<br />
Sultan yalısı ve belki de Melling albümünde bahsedilen<br />
saray projesi için Üsküdar sarayının yıkılmasına<br />
üzüldüğünü söylemiştik. Filhakika bizim tabiatı<br />
serbest bırakan, süs ağaçlarıyle meyva ağaçlarını<br />
beraberce bulundurmaktan hoşlanan bahçe zevkimiz,<br />
Versailles taklidi labirentti muayyen desene göre<br />
tanzim edilmiş bahçelerden çok ayrıydı ve ingiliz<br />
bahçesine biraz daha yakındı.<br />
Gariptir ki Üsküdar sarayının, emriyle yıkılmasına<br />
rağmen Üsküdar peyzajı, Selimiye kışlası ve<br />
camii ve bilhassa etrafındaki o geniş ve sakin sokaklar<br />
yüzünden daha ziyade ona bağlıdır. Vâkıa bu<br />
sokaklar ve civarı bugünkü manzarasında hiç de<br />
açıldıkları devri vermezler. Fakat peyzajın garip bir<br />
hususiyeti vardır. Bir kere bir isimle birleşti mi bir<br />
daha muhayyilemiz de ondan ayrılmaz.<br />
III. Selim Boğaz'ı seviyordu. Adının Kırlangıç<br />
olduğunu yine Melling albümünden öğrendiğimiz<br />
— çok uzun mahmuzunda altından bir deniz kırlangıcı<br />
heykeli vardı — saltanat kayığı ile sık sık Bogaz'da<br />
dolaşıyor ve Boğaz köşklerinde mehtap safası<br />
yapıyordu. Galip divanını dolduran mehtap ışığı ve<br />
mücevher parıltısı bu zevkin yalnız padişahta kalmadığını,<br />
etrafına da geçtiğini gösterir. Zaten ilk<br />
mehtap kasidesi yazan odur. Hatice Sultan Yalısı<br />
için Şeyh Galib divanında yalının bahçelerini, havuzunu,<br />
mehtabiyesini ve gül bahçesini metheden bir<br />
tarih kasidesi vardır.<br />
Zaten bu devirden kalan eserlerin çoğu kapısının<br />
üstünde, çeşmeler ayna taşlarında Şeyh Galib'in<br />
tarihlerini taşırlar. Bu talihsiz hükümdar saltanatı-