Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
8 BE$ SEHtR<br />
Eoma ve Bizans taşlariyle sarmaş dolaş yatarlar»<br />
Dedelerimizin mezarlarından çıkan yeşillikler hangi<br />
itikatların etrafında yontuldukları belli olmayan<br />
çok eski taşları kendi rahmaniyetleri ile yumuşatırlar;<br />
burada kerpiç bir duvardan îyonya tarzında bir<br />
sütun başlığı veya arkitrav fırlar, ötede bir türbe<br />
merdiveninin basamağında bir Roma konsülünün<br />
gelire gelişini kutlayan kadîm bir taş görünür, daha<br />
ötede bir çeşme yalağında eski bir lahdin bakantaları<br />
gülümser. Ahi Şerafeddin'in türbesini asırlarca<br />
Greko-Romen arslanlar bir nöbetçi sadakatiyle beklerler<br />
ve bu yüzden Arslanhâne adını alan camiin hakikaten<br />
eşsiz mihrabında, Etiler'in toprak ve bereket<br />
ilâhesinden başka bir şey olmayan bir yılan son<br />
derece kuvvetli plâstikliliğiyle meyvalar arasında<br />
dolaşır ve camiin o kadar şaşırtıcı bir sâfiyetle boyanmış<br />
ağaçtan sütunları Bizans ve Roma başlıklarını<br />
taşır. Hisar'da mihrabı Türk tahta işçiliğinin harikalarından<br />
biri olan Alâeddin camiinin sekisi, asırlardanberi<br />
bir şahin gibi süzdüğü ovaya, terkibi baştan<br />
aşağı tesadüfi olan bir sütun dizisinin arasından<br />
bakar; şüphesiz bu sütunlar orada bu camiden çok<br />
daha evvel mevcuttular.<br />
Bu terkiplerin en manalısı İmparator Augustus'-<br />
un şerefine toprağa dikilmiş mermer bir kaside olan<br />
Roma mabedinin kalıntılarıyle yanıbaşındaki Hacı<br />
Bayram-ı Veli camiinin beraberce teşkil ettikleri zıtlar<br />
mecmuasıdır. Bitmiş veya tam diyebileceğimiz<br />
hiç bir eser bu toprağın macerasını bu kadar güzel<br />
hulâsa edemez. Hacı Bayram'ı Roma kartalının bu<br />
mermer yuvasında çilehanesini seçmeye götüren gizli<br />
tesadüf nedir? Camiinin altındaki dar çile odasın-<br />
ANKARA<br />
9<br />
da geçirdiği ibadet ve murakabe saatlerinde, yanıbagında<br />
güneş vurdukça yaldızlı akislerle pırıldayan<br />
ye üstüne diz çöktüğü toprakta bir nevi iğva gibi<br />
gizlenmiş duran bu taştan dünya, kendisininkinden<br />
büsbütün ayrı zaferleri terennüm eden bu iyi yontulmuş<br />
mermerler, o sert ve kibirli Roma hemşerisi<br />
çehreleri acaba onu rahatsız etmiyor muydu? Bu velinin<br />
rahmani rüyasına komşularının mağrur sükûtundan<br />
sızan düşünce ve duyguları bilsek ne kadar<br />
iyi olacaktı.<br />
Roma şan ve şevketinin içinde maddî hazlarla<br />
sarhoş, fütuhatlarını yaptı, müesseselerini kurdu,<br />
kanunlarını düzeltti. Kale, köprü, yol, su kemeri,<br />
mâbet, hamam, hipodrom, heykel ve bin türlü âbideyle<br />
yaşadığı zamanı, muharip alnını süsleyen çelenklerle<br />
beraber taşa toprağa tespit etti. Aradan<br />
asırlar geçti. Bu mağrur muharip, yorulan sinirlerini<br />
kanlı ve şehvetli oyunlarla uyuşturmaya çalışırken<br />
cihangir haritası, acemi avcı elinde kalmış bir<br />
kaplan postu gibi parçalanıp yırtıldı. Ankara şehri,<br />
İmparatorluğun arazisinin yarısından fazlasıyla beraber<br />
büsbütün başka bir milletin eline geçti. Kadîm<br />
medeniyetin eserleriyle örtülü toprakta yeni bir nizam<br />
çiçek açtı, küçük, mütevazi mâbetlerde başka<br />
bir Allah'a ibadet edilmeye, Ankara kalesinin üstünde<br />
başka türlü hasretlerin türküleri söylenmeye<br />
başlandı. Ve günün birinde bu toprağın yeni sahipleri<br />
içinden yetişen saf yürekli bir köylü çocuğu,<br />
Roma'nın zafer mâbedi ve biraz sonra da Bizans<br />
bazilikası olan bu âbidenin yanıbaşına muhacir bir<br />
kuş gibi yerleşti ve insanlara kadîm İmparatorluğun<br />
ayakta durmasını sağlayan hakikatlerinden çok baş-