22.11.2014 Views

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

b32bf87a73ef9b90b1539a19e06e0faddff0534a

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

236 BEŞ ŞEHİR<br />

in o zamanlar henüz bugünkü gibi sanayie terkedil»<br />

mediğini ve iki köprünün onu İstanbul'un umumî<br />

manzarasından ayrımadığmı düşünmek lâzımdır.<br />

İbrahim Paşa imardan hoşlanıyordu. Yontulmuş<br />

mermer, yaldızlı kitabe, nakışli saçak, güzel yazı hoşuna<br />

gidiyordu. Sonra İstanbul'u seviyordu. Güzel<br />

ye sanatkârca yaşamaktan hoşlanıyordu. Hattâ bu<br />

yolda icat sahibiydi. Efendisinin sade veziri değil,<br />

bir nevi eğlence nazırıydı da. IV. Mehmed'in oğlunu<br />

eğlendirmek için her gün yeni bir şey icat ediyordu.<br />

Nedim dehasını onun zamanında bulur ve hepimiz<br />

biliyoruz ki, Nedim'in dehası biraz da İstanbul'­<br />

un ve Türkçenin dehasıdır. Küçük, Fransız taklidi<br />

birkaç havuz ve şelâle ile buluştan öteye geçmeyen,<br />

bir eğlence ve israftan başka bir şey olmayan Lâle<br />

Devri, onun şiirinde gerçekten büyük bir devir manzarası<br />

alır; onun:<br />

Hemati alkış sedasın andırırmış çağlayan<br />

sular<br />

mısraı 1720-1730 arasını bize olduğundan da çok<br />

başka gösterir. Nedim, İstanbul'u nasıl sever, yaşadığı<br />

zamandan ne kadar memnundur? Her modaya<br />

her tarza nasıl bağlıdır, sonra onları bütün lezzetlerini<br />

tadarak nasıl anlatır? Şurası var ki ailesi Fatih<br />

devrine kadar çıkan bu şair tam şehir çocuğuydu. İstanbul'u<br />

dilinin ucunda bir tad, gözlerinde bir kamaşma<br />

gibi kendi bünyesinde taşıyordu.<br />

m. Ahmed'in bir hastalığı üzerine geçmiş olsun<br />

demek için yazdığı bir manzumede, artık padişahın<br />

ilâç yerine:<br />

Murabbalar muattar kahveler pâkize şerbetler.<br />

İSTANBUL 237<br />

içeceğini söylerken, âdeta kahve tepsisini sallaya sallaya<br />

getiren bir İstanbul külhanbeyine benzer; derken<br />

bir kanatlanır, bütün bir yıldız cümbüşü olur.<br />

Bir rubaisindeki:<br />

Sanmam ki ra'd ü berkdir etti gulû<br />

Top şenliğidir ey sâkî hisarın bu<br />

beyti o zamanki Boğaz eğlencelerinin bir aksidir.<br />

Fakat Lâle Devri yalnız Nedim değildir. Yambaşında<br />

Itrî'den sonra gelişen musikî de vardır. O<br />

zamanlar Nedim'i yetiştiren şiirimiz ve biraz sonra<br />

Hekimoğlu Ali Paşa camiini verecek mimarîmiz kadar,<br />

musikîmiz de yaratıcıdır. Hattâ meşale biraz da<br />

onun eline geçmiş gibidir. Hafız Post 1689'da, Itrî<br />

1712'de ölür. İbrahim Paşa zamanında ikisinin de<br />

eseri yavaş yavaş orta sınıfa yayılmakta idi. Onlardan<br />

biraz sonra Seyyid Nuh'la Nühüft makamının<br />

kendine mahsus Şark'ı başlar. Onun yambaşında dehasiyle<br />

Itrî'den İsmail Dede'ye geçmeyi o kadar tabiî<br />

yapan Ebûbekir Ağa ile Kara İsmail Ağa ve Tab'î<br />

Mustafa Efendi yer alırlar. Bu tam mânasıyle bir<br />

yıldız manzumesidir. Türk musikîsinin hâlâ tam biç<br />

diskoteği yapılamamış olması ne kadar hazindir.<br />

İbrahim Paşa, Fmdıklı'daki Emnâbâd yalısını<br />

kendi karısı için genişleterek tamir ettirir. Kuruçeşme'de<br />

Kasr-ı Süreyya'yı, Bebek'te I. Abdülhamid devri<br />

zamanında Reis Efendi ile ecnebiler arasındaki<br />

bitmez tükenmez konuşmalar yüzünden ecnebilerin<br />

Konferans Köşkü adını taktıkları Humâyûnâbâd'ı, Ortaköy'de<br />

bilâhare yerine Hatice Sultan yalısı yapılacak<br />

olan Nişatâbâd'ı yaptırır. Devlet erkânının he-

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!