You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
228 BEŞ 5EHİR<br />
ÎSTANBUl<br />
229<br />
manlarmda tam hareket halindedir. Doğrudan doğruya<br />
sefere iştirak etmese bile Edirne sarayında kalmayı<br />
tercih eder. Şurası var ki bu hem vezirlerin,<br />
hem de kendisinin işine geliyordu. İstanbul sarayında<br />
fazla entrika vardı. Ve bu acayip XVII. asırda<br />
padişahlar ne şehirde, ne kendi saraylarında hiç de<br />
hür değildiler.<br />
Yedi yaşında dünyanın en büyük imparatorluklarından<br />
birinin başına geçen bu adamın talihi kadar<br />
garip ve acı talih azdır. Gençliği birbirini kovalayan<br />
felâketler ve ıstıraplar içinde geçer. Tahta<br />
çıktığından birkaç gün sonra babasını âdeta gözünün<br />
önünde öldürürler. Sultan İbrahim'in, elinde<br />
Kur'an, o mürâî ve budala sofu Mehmed Paşa'ya,<br />
Şeyhülislâm Abdürrahim Efendi'ye yalvara yalvara<br />
boğdurulmasının hikâyesini kimbilir sonradan kaç<br />
defa etrafından dinledi. Sultan Osman'ın ölümü<br />
Ocaklı'nın çılgınlığı, bir çeşit isteri idi. Sultan İbrahim<br />
ise devleti idare ile mükellef vüzeramn ve gayri<br />
resmî şekilde de olsa bir çeşit naib-i saltanat olan<br />
büyük Valide Sultan'ın tedbiriyle boğulmuştu. Hâdise<br />
o kadar acıklı, zalim ve skandalin kendisidir ki,<br />
yak'ada hazır bulunan Kara Çelebizâde Aziz Efendi<br />
dayanamaz ve büyük Valide Sultanla vezirlere "Sultanım,<br />
bari zehirleme yoluna gidilseydi!" demeye<br />
mecbur kalır. On bir on iki yaşlarında iken şefkatin<br />
tâ kendisi olması lâzım gelen bu büyük anne onu da<br />
zehirlemeye kalkar. Ve sonunda Turhan Valide takımının<br />
elinde kendi yattığı yerden bir iki koridor<br />
veya sofa ile ayrılan odasında bir gece yarısı boğulur.<br />
Kimbilir belki de bu mukabil suikast için onun<br />
da rızasını almışlardı. Ondan sonra Ocaklı'nın, orta-<br />
lığı karıştırmak isteyenlerin kardeşlerini öldürmek<br />
tasavvurundan bahseden ithamları ve tahttan indirme<br />
tehditleri başlar. Hiç bir devirde bu padişahın<br />
çocukluk devri kadar Osmanlı imparatorluğu herkes<br />
tarafından, yahut da hiç kimse tarafından idare edilmemiştir.<br />
Birçok defalar vezir tayini bile divana,<br />
ulemaya ve Ocağın kendisine bırakılır. Devrin başında<br />
ve sonunda, biri 1650'de, öbürü Avusturya muharebesinin<br />
en korkunç zamanında, 1688'de iki isyan<br />
doğrudan doğruya halkın yardımı ile bastırılır.<br />
Efkârı umumiye biraz hazır olsa, bir fikir kıvılcımı<br />
bulunsa bunun ötesi şüphesiz meşrutiyet veya ona<br />
gidecek bir uyanmaydı. Fakat o zaman şehir yoktu.<br />
Ulema, divan, askerî takım ve çarşı ve bunların etrafında<br />
toplananlar vardı.<br />
Bununla beraber, bu iki te'dip hareketine şehrin<br />
iştiraki, hükümdarların Edirne sarayını İstanbul'a<br />
tercih etmeleri ve şehirlinin bu meselede Feyzullah<br />
Efendi vak'asma kadar giden asabiyeti payitaht<br />
psikolojisinin doğması addedilebilir.<br />
IV. Mehmed ne bir çocuk gibi terbiye edilir, ne<br />
de bir hükümdar muamelesi görür. Tacı altında ezilen<br />
bu zavallı çocuğu ulema, vezirler, her rastgeldiği<br />
azarlar ve şımartır. Hakikatte salâhiyetti bir niyabet<br />
meclisinin bulunmaması, imparatorlukta olup<br />
biten her şeyin hiç bir şeye aklı ermeyecek yaşta<br />
bir çocuğun omuzuna kendiliğinden çökmesi, onun<br />
kaderinin en kötü tarafıdır.<br />
Gözdesi Afife Kadın'm:<br />
Benim şevketli hünkârım heman deryâya<br />
benzersin<br />
diye övdüğü IV. Mehmed bu ağırlık altında büyür.