07.11.2014 Views

Beck'in Depresyon Modeli Ve Bilişsel Terapisi

Beck'in Depresyon Modeli Ve Bilişsel Terapisi

Beck'in Depresyon Modeli Ve Bilişsel Terapisi

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>Beck'in</strong> <strong>Depresyon</strong> <strong>Modeli</strong> <strong>Ve</strong><br />

Bilişsel <strong>Terapisi</strong><br />

Haluk ARKAR*<br />

ÖZET<br />

<strong>Beck'in</strong> depresyon modeli; ki şilerin nasıl hissettiğini ve davrandığın ı, yaşadıkları deneyimleri nas ıl algıladıkların<br />

ın ve yap ılandırdıklarının belirlediğini öne süren bir psikopatoloji modelidir. Bu modele dayanan bilişsel<br />

terapi keşfetme, gerçekli ği test etme ve sorun çözme süreçlerini içeren etkin, yap ılandırılm ış, süre sın<br />

ırlı ve bugünü merkez alan bir yakla şımd ır.<br />

Anahtar Kelimeler: <strong>Depresyon</strong>, Beck modeli, Bili şsel terapi.<br />

SUMMARY<br />

Beck model of depression is a model of psychopathology which postulates that how an individual perceives<br />

and structures his experiences determines how he feels and behaves. Cognitive theraphy, as formulated by<br />

Beck, is active, structured, time-limited, and present-centered approach including a process of investigation,<br />

reality testing and problem-solving.<br />

Key words: Depression, Beck model, Cognitive therapy.<br />

GİRİŞ :<br />

<strong>Beck'in</strong> depresyon modeli 1960'l ı yılların erken<br />

dönemlerinde ba şlayan sistematik klinik gözlemlerden<br />

ve deneysel çal ışmalardan türemi ştir. Klinik ve<br />

deneysel yakla şımların karşıl ıklı etkile şimi modelin<br />

ve modelden türeyen psikoterapinin h ızl ı gelişmesine<br />

olanak tan ımıştır (1, 2).<br />

Beck, depresyonun psikolojik yap ısını açıklamak<br />

için üç özgül kavram ileri sürmektedir: 1) bili şsel üçlü<br />

(cognitive triad), 2) şemalar ve 3) bili şsel hatalar<br />

(hatal ı bilgi i şleme) (2).<br />

Bilişsel Üçlü Kavram ı<br />

Bilişsel üçlü hastan ın kendisi, gelece ği ve idiosenkratik<br />

anlamda deneyimlerini yans ıtan üç temel<br />

bilişsel örüntüden olu şur. Üçlünün ilk parças ı hastanın<br />

kendi hakk ındaki olumsuz bak ış aç ısıd ır. Ki şi<br />

kendini kusurlu, yetersiz, hastal ıklı veya yoksun bir<br />

kişi olarak görür.Ho şa gitmeyen bütün deneyimlerini<br />

kendisinde varolan psikolojik, ahlaki veya fiziksel<br />

kusura atfetme e ğilimindedir. Hasta bu kusurlar ından<br />

dolay ı istenmeyen ve de ğersiz bir kişi olduğuna inan<br />

ır. Bu yüzden kendisini fazlaca ele ştirme eğilimindedir.<br />

Mutluluğa ve ki şisel değerliliğe ula şmak için<br />

gerekli niteliklerin kendisinde eksik oldu ğuna inan ır.<br />

Bili şsel üçlünün ikinci parças ı depresif ki şinin<br />

yaşamakta oldu ğu deneyimleri olumsuz bir şekilde<br />

yorumlama eğiliminden oluşur. Kişi dünyay ı kendi<br />

üstüne a şırı derecede istekler olan ve/veya ya şam<br />

amaçlarına ulaşmas ında önünde üstesinden gelemeyeceği<br />

engeller olan bir yer olarak görür. Canl ı veya<br />

cansız çevresiyle ilişkilerini, yanl ış olarak bu ilişkiler<br />

yenilgiyi veya yoksunluğu temsil ediyorlann ış gibi<br />

yorumlar. Hastan ın çevreyi nas ıl olumsuz bir şekilde<br />

yapıland ırdığı gözlenirse, bu olumsuz yanl ış yorumlamaları<br />

görmek mümkün olur. Bu olumsuz yorumların<br />

alternatif yorumlar ı da vardır. Eğer depresif ki şi<br />

daha az olumsuz alternatif aç ıklamalar konusunda ikna<br />

edilebilirse, daha önce yapm ış olduğu olumsuz<br />

yorumlamalar ın yanl ış olduğunun fark ına varabilir.<br />

Bu yolla, olumsuz sonuçlara ula şmak için gerçekleri<br />

nasıl değiştirdiğinin farkına varabilir.<br />

Bilişsel üçlünün üçüncü parças ı gelecekle ilgili<br />

olumsuz bakıştan oluşur. Depresif ki şi şu anda ya şadığı<br />

güçlüklerin veya s ıkıntıların sonsuza dek devam<br />

edeceğini düşünür. Güçlüklerin, engellemelerin ve<br />

yoksunlukların ara vermeden sürece ğini veya yakın<br />

gelecekte özel bir görev üstlendi ğini varsaydığı zaman,<br />

bu görevi başaramayaca ğmı zanneder.<br />

Beck, depresif sendromun diğer belirti ve bulguların'<br />

olumsuz bilişsel örüntünün sonuçlar ı olarak kabul<br />

eder. Örneğin, eğer hasta yanl ış bir şekilde reddedileceğini<br />

düşünürse, buna ayn ı olumsuz duygulan ım<br />

ile tepki gösterecek ve böylece gerçekten reddedile-<br />

pecya<br />

(*) Dokuz Eylül Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dal ı<br />

37


<strong>Beck'in</strong> <strong>Depresyon</strong> <strong>Modeli</strong> <strong>Ve</strong> Bili şsel <strong>Terapisi</strong><br />

Arkar<br />

cek. Eğer bir ki şi hatal ı bir şekilde sosyal olarak yaln<br />

ız kalm ış bir insan olduğuna inan ırsa, kendini yaln ız<br />

hissedecektir.<br />

Güdülenme ile ilgili belirtiler (örne ğin, 'istenç<br />

felci, kaçma ve kaçmma istekleri,vb.) olumsuz bili ş-<br />

lerin (cognition) sonuçlar ı olarak aç ıklanabilir. ' İstenç<br />

felci' hastan ın kötümserli ğinden ve ümitsizli ğinden<br />

kaynaklan ır. Eğer ki şi olumsuz bir sonuç bekliyorsa,<br />

hedefe ula şmak için hiç bir şey yapmaz. intihar<br />

istekleri çözülemeyen bir sorun veya üstesinden<br />

gelinemeyen bir ortamdan kaçma iste ğinin aşırı anlatım<br />

ı olarak de ğerlendirilebilir. Depresif ki şi kendini<br />

değersiz bir yük gibi görebilir ve sonuç olarak ölmesinin,<br />

kendiside dahil, herkes için en iyisi oldu ğuna<br />

inan ır.<br />

Bağımlılığın artışı bilişsel terimlerle aç ıklanabilir.<br />

Kişi kendini boş ve yard ım alamayacak bir ki şi<br />

olarak görür ve normal i şlerin zorluğunu abart ır. Girişeceği<br />

işin sonuçta kötüye gidece ğini bekler. Hasta<br />

daha yeterli ve yetenekli kabul etti ği ki şilerden yardım<br />

ve destek arama e ğilimindedir.<br />

Beck modeli, depresyonun fiziksel bulgulann ı da<br />

aç ıklayabilmektedir. Apati ve dü şük enerji hastan ın<br />

bütün çabalar ında ba şar ısızlığa mahkum oldu ğu<br />

inanc ından kaynaklan ır. Gelecek hakk ındaki olumsuz<br />

bakış aç ısı "psiko ınotor inhibisyon"'a yol açabilir.<br />

Bilişsel Şemalar<br />

<strong>Beck'in</strong> modelinin ikinci önemli k ısm ı şemalar<br />

kavram ından olu şuyor. Şema kavram ı, depresif ki şinin<br />

yaşamında birçok nesnel olumlu etkenin varl ığına<br />

karşın niçin acı ve kendine zarar verici tutumlar ı<br />

sürdürdü ğünü aç ıklamakta kullan ılmaktad ır.<br />

Herhangi bir ortam birçok uyanmdan olu şmaktad<br />

ır. Birey özgül uyar ımlara seçici olarak dikkat eder,<br />

bunları bir örüntü halinde birle ştirir ve o ortam kavramsalla<br />

ştırır. Her ne kadar farkl ı ki şiler ayn ı ortam ı<br />

farklı yollarla kavramla ştırabilirlersede, belirli bir kişi<br />

benzer tipteki olaylara kar şı olan tepkilerinde tutarlı<br />

olma eğilimindedir. Göreceli olarak durağan bilişsel<br />

örüntüler belirli ortamlann yorumlamalar ında<br />

düzenliliğin temelini olu şturur. Şema terimi bu durağan<br />

bilişsel örüntüleri kapsar.<br />

Bir kişi belirli bir durumla kar şılaştığı zaman, o<br />

durumla ilgili şema aktive olur. Şema, verilen bili ş-<br />

lere çevirmede temeldir (bili ş; sözel veya resimsel<br />

içerikli herhangi bir fikir). Yani, bir şema, ki şinin<br />

karşı karşıya kald ığı uyarımları süzmekte, ayn ştırmakta<br />

ve kodlamada temeli anlatmaktad ır. Ki şi şemalar<br />

matriksine göre ya şadığı deneyimleri s ınıflandırır<br />

ve değerlendirir.<br />

Kullan ılan şemalar ın çe şitleri bir bireyin farkl ı<br />

deneyimleri nas ıl yapıland ıracağın ı belirler. Bir şema<br />

uzun bir süre etkin olmayabilir fakat özgül çevresel<br />

girdilerle (örne ğin, stres verici ortamlar) enerji<br />

kazan ıp etkin olabilir. Özgül bir ortamda etkin olan<br />

pecya<br />

şemalar ki şinin nas ıl tepki verece ğini doğrudan belirler.<br />

<strong>Depresyon</strong> gibi psikopatolojik durumlarda, hastan<br />

ın özgül ortamlan kavramsalla ştırmas ı prepotent<br />

disfonksiyonel şemalara uyacak şekilde bozulmu ştur.<br />

Aşırı etkin idiosenkratik şemalar belirli uyarma uygun<br />

şeman ın düzenli bir şekilde bini şmesini engeller.<br />

Bu idiosenkratik şemalar daha da etkinle ştikçe çok<br />

geni ş alandaki ilgisiz uyanmlan kendilerine çekerler.<br />

Hasta kendi dü şünme süreçleri üzerine gönüllü denetimini<br />

kaybeder ve daha uygun di ğer şemalar kullanamaz<br />

(2, 6).<br />

Hafif depresyonlarda hasta genellikle olumsuz<br />

düşüncelerini daha nesnel görebilir. <strong>Depresyon</strong> ilerledikçe,<br />

ortam ve ki şinin olumsuz yorumlamalan<br />

aras ında mant ıksal bir bağlantı olmamas ına kar şın,<br />

giderek olumsuz dü şünme egemen olur. Prepotent<br />

idiosenkratik şemalar gerçeklikte bozukluklara yol<br />

açtığı ve bunun sonucu olarak depresif ki şinin düşünmesinde<br />

sistematik hatalar oldu ğu için, kişi olumsuz<br />

yorumlamalann ın hatal ı olabilece ği fikrini pek kabul<br />

edemez. Çok daha a ğır depresif durumlarda hastan ın<br />

dü şünmesi tamamen idiosenkratik şema egemenliğine<br />

girer: Ki şinin zihni ısrarla ve tekrar tekrar olumsuz<br />

dü şüncelerle uğraşır ve dışsal uyarımlara (örneğin,<br />

okumak veya sorulan sorulara cevap vermek)<br />

konsantre olmakta veya istemli zihinsel etkinliklerle<br />

(hesap yapmak, problem çözmek, hat ırlamak) ilgilenmekte<br />

büyük güçlüğü olur. Bu gibi durumlarda,<br />

idiosenkratik bili şsel organizasyonun otonomi kazanmasından<br />

söz edilir. Depresif bili şsel organizasyon<br />

dış uyanmlardan ba ğımsız olur ve birey yak ın çevresindeki<br />

değişikliklere tepki vermez.<br />

Bilişsel Hatalar (Hatal ı Bilgi işleme)<br />

Depresif ki şinin dü şünmesindeki sistematik hatalar,<br />

karşıt bulgular ın varlığına karşın, hastan ın olumsuz<br />

kavramlar ının geçerlili ğine olan inanc ını sürdürmesine<br />

yol açmaktad ır.<br />

1. Mantığa dayanmayan ç ıkarsama (bir tepki<br />

seti): Kar şıt bir bulgu olduğu veya destekleyen bir<br />

bulgu olamad ığı halde belli bir dü şünceye, sonuca<br />

varmaktır.<br />

2. Seçici soyutlama (bir uyar ım seti): Bütünün<br />

sadece bir ayr ıntıs ına odakla şıp, o ortam ın diğer<br />

özelliklerini gözard ı edip, yaşan ılan bütün deneyimi<br />

o aynntıya göre kavran ısallaştırmaktır.<br />

3.A şırı genelle ştirme (bir tepki seti): Bir veya<br />

birkaç tane raslant ısal olay ı temel alarak genel kural<br />

veya sonuç ç ıkar ına örüntüsü ve bunu ilgili ilgisiz<br />

her ortama uygulamakt ır.<br />

4. Büyütme ve küçültme (bir tepki seti): Bir<br />

olayın büyüklüğünü veya anlam ını değerlendinnedeki<br />

bozukluk derecesine varan hatalard ır.<br />

5. Kişiselle ştirme (bir tepki seti): Kişinin, herhangi<br />

bir bağlantı kurmak için hiç bir temel olmaks ı-<br />

zın, olaylar ı kendisine bağlamas ı eğilimidir.<br />

38


<strong>Beck'in</strong> <strong>Depresyon</strong> <strong>Modeli</strong> <strong>Ve</strong> Bili şsel <strong>Terapisi</strong><br />

Arkar<br />

6. Mutlakç ı, iki uçlu dü şünme (bir tepki seti):<br />

Yaşan ılan bütün deneyimleri iki z ıt kategoriden birine<br />

yerleştirme eğilimidir; örneğin, kusursuz veya kusurlu,<br />

melek veya şeytan. Ki şi kendini tan ımlarken<br />

en uçtaki olumsuz kategoriyi seçiyor.<br />

Bilişsel Terapi'nin Tan ımı<br />

Beck tarafından formule edilen bili şsel terapi, çeşitli<br />

ruhsal bozukluklar ı (örneğin, depresyon, anksiyete,<br />

fobiler, ağrı sorunları, vb.) tedavi etmekte kullan<br />

ılan etkin, yönlendirici, süre-s ınırl ı, yapıland ınlm<br />

ış bir yakla şımdır. Dayandığı kuramsal gerçek; bireyin<br />

duygulan ım ve davran ışın ın o kişinin dünyay ı<br />

nas ıl, ne yollarla yap ıland ırdığı ile belirlendiğidir.<br />

Bili şsel (bilinç ak ışı içindeki sözel veya resimsel<br />

olaylar) daha önceki deneyimlerle geli şen tutumlara<br />

veya varsay ımlara (şemalar) dayan ıyorlar (5). Örneğin,<br />

eğer bir ki şi yaşadığı bütün deneyimlerini Ki şisel<br />

yeterlilik ile yorumluyorsa, onun dü şünmesini<br />

egemen olan şema şudur; "Eğer herşeyi mükemmel<br />

bir şekilde yapamazsam, ba şarısız bir kişiyim." Bunun<br />

sonucu olarak ki şi her ortama, ki şisel yeterlili ği<br />

ile ilgili olsun veya olmas ın, kişisel yeterliliği temel<br />

alarak tepki gösterir.<br />

Kullan ılan özel terapötik yöntemlerden bili şsel<br />

yaklaşım ın psikopatoloji modeli çerçevesinde yararlan<br />

ıhr. Kuramsal bilgi olmaks ızın terapi yöntemlerinin<br />

etkin bir şekilde uygulanabilmesi mümkün olamaz.<br />

Terapötik yöntemler bili şlerin altında yatan bozuk<br />

düşünceleri, disfonksiyonel inançlar ı belirlemek,<br />

gerçeklik aç ısından test etmek ve düzeltmek için tasarlan<br />

ır. Hasta dü şünü şünü tekrar değerlendirerek ve<br />

düzelterek sorunlar ına ve daha önce a şılmaz sandığı<br />

ortamlara egemen olmay ı öğrenir. Bili şsel terapist<br />

hastaya psikolojik sorunlar ı ile ilgili daha gerçekçi ve<br />

daha uyum sağlayıc ı düşünme ve hareket etmesine<br />

yardım eder ve böylelikle semptomlar azal ır (7).<br />

Bilişsel terapide bir çok bili şsel ve davran ışsal<br />

stratejiden yararlan ılmaktad ır. Bili şsel yöntemler<br />

hastan ın özgül hatal ı kavramlaştırmalann ı ve uyuma<br />

yönelik olmayan varsay ımlann ı tan ımlayarak göstermeyi<br />

ve test etmeyi amaçlar. Bu yakla şım hastay ı<br />

eğitmek için tasarlanm ış, oldukça özgül öğrenme deneyimlerinden<br />

olu şmaktadır. Eğitim şu işlemleri içermektedir:<br />

1) ki şinin olumsuz, otomatik dü şüncelerini<br />

(bilişlerini) monitor etmesi; 2) bili ş, duygulan ım ve<br />

davran ış aras ındaki bağlantıların tan ınabilir hale gelmesi;<br />

3) ki şinin bozuk otomatik dü şüncelerinin yan<br />

ındaki ve karşısındaki bulgular ı sınaması; 4) yanl ı<br />

bilişlerin daha gerçe ğe dönük yorumlarla yer değiştirmesi;<br />

5) ki şinin yaşadığı deneyimleri bozmas ına<br />

yatkın olan disfonksiyonel inançlar ı tan ımay ı ve değiştirmeyi<br />

öğrenmesidir (2, 5).<br />

Çeşitli sözel yöntemler özgül bili şlerin ve varsay<br />

ımlann alt ında yatan mantığı ve temeli ke şfetmek<br />

için kullan ılır. Hastaya başlang ıçta bili şsel terapinin<br />

mantığı ile ilgili aç ıklama yap ılır. Sonra, ki şi olum-<br />

pecya<br />

suz düşüncelerini tan ımayı, monitor etmeyi ve Otomatik<br />

Dü şüncelerin Günlük Kay ıt Formuna kaydetmeyi<br />

öğrenir. Bili şler ve altta yatan varsay ımlar,<br />

mantık, geçerlilik, uyumluluk ve patolojinin sürdürülmesine<br />

karşıt olarak olumlu davran ışın arttırılması<br />

çerçevelerinde tart ışıhr ve s ınanır. Örneğin, depresif<br />

kişinin bütün olumsuz sonuçlardan kendi ba şanlanm<br />

dikkate almaks ızın kendisini sorumlu hissetmesi e ğilimi<br />

belirlenir ve tart ışıhr. Terapati özgül "hedef<br />

semptomlara"odakla şır (örneğin, intihar dürtüleri).<br />

Bu semptomlar' destekleyen bili şler belirlenir (örneğin,<br />

"Yaşam ım değersiz, anlams ız ve ben bunu değiştiremiyorum.")<br />

ve mant ıksal empirik ke şfe tabi tutulur.<br />

Psikoterapinin öğrenme modelinin en güçlü yanlanndan<br />

biri, hastan ın, terapistin terapi yöntemlerinin<br />

bir çoğuna kat ılmasıdır. örneğin, hastalar vard ıkları<br />

sonuçları veya tahminlerini sorgulamada s ıklıkla<br />

kendiliğinden kendilerini terapist rolünde bulurlar.<br />

Gözlenen kendini sorgulamaya örnekler: Bu sonuca<br />

varmak için elimde ne gibi bir delil, bulgu var? Başka<br />

ne gibi aç ıklamalar olabilir? Bu kay ıp ne kadar<br />

ciddi? Onu ya şam ımdan nasıl ç ıkarabilirim? Eğer bir<br />

yabanc ı benim haldumcla kötü dü şünürse bu bana ne<br />

kadar zarar verebilir? E ğer ben daha at ılgan olmayı<br />

denersem ne kaybedebilirim?<br />

Kendini sorgulama bili şsel yöntemlerin terapi<br />

odasındaki görü şmeden d ış ortamlara genellenmesinde<br />

önemli bir rol oynar. Böyle bir sorgulama olmaksızın,<br />

depresif ki şi kal ıplaşm ış otomatik örüntüleri ile<br />

sın ırlanm ıştır. Bu durum "düşüncesiz dü şünme" olarak<br />

isimlendirilebilir (2, 3).<br />

Davranışsal yöntemler çok ağır depresif hastalarda<br />

yaln ızca davran ışı değiştirmek için değil, aynı zamanda<br />

özgül davran ışlarla ilgili bilişleri ç ıkarmak<br />

için kullan ılmaktad ır. Davran ışsal stratejilere örnek<br />

olarak, Haftalık Aktivite Çizelgesi (hasta etkinliklerini<br />

saatlik olarak kaybeder), Yapabilme ve Zevk alma<br />

Çizelgesi (hasta listelenmi ş etkinlikleri 0-5 aras ı derecelendirilir)<br />

ve Artan Miktarda Görevlendirme<br />

(hasta çok zor oldu ğuna inandığı veya mümkün olmadığını<br />

dü şündüğü bir hedefe ulaşmak için görevler<br />

zincirine giri şir) sayılabilinir. Bunlardan ba şka, davran<br />

ışsal ödevler, uyuma yönelik olmayan belirli bili ş-<br />

leri ve varsay ımlar hastan ın test etmesine yard ımcı<br />

olmak için tasarlan ır.<br />

Terapistin karşılaşabileceği en önemli sorun belirli<br />

müdahele tiplerinin seçimi ve zamanlamas ı ile ilgili<br />

karar vermektir. Bili şsel terapide davran ışsal tekniklerinde<br />

kendilerine özgü avantajlar ı ve, uygulamaları<br />

vardır. Yak ın belleği zayıflam ış retarde bir ki şide<br />

bir bilişsel yöntem uygulamak çok zor olur. Davranışsal<br />

metodlar göreceli olarak hareketsizli ği gidermede<br />

ve ki şiyi yapıc ı etkinliklere yönlendirmede daha<br />

güçlüdür. Hatta, davran ışsal bir hedefe ula şmada<br />

başarılı bir deneyim yaşama "ben hiç bir şey yapam ı-<br />

yorum" gibi hatal ı bir inanc ı gidermekte bili şsel me-<br />

39


<strong>Beck'in</strong> <strong>Depresyon</strong> <strong>Modeli</strong> <strong>Ve</strong> Bili şsel <strong>Terapisi</strong><br />

Arkar<br />

todlardan daha güçlüdür. Bili şsel yöntemler ise, hastaların<br />

özgül olaylarla ilgili doğru olamayan ç ıkarsamalar<br />

yapma eğitimlerini düzeltmekte daha uygun tedavi<br />

yöntemleridir.<br />

Terapi genellikle haftalik aralarla 15-25 seans sürer.<br />

Orta ve a ğır depresif hastalar ilk 4-5 hafta için<br />

haftada iki seans, sonraki 10-15 hafta boyunca tek<br />

seans ı gerektirirler. Tedavi bitiminden sonraki bir y ıl<br />

içinde 3-4 kontrol görü şmesi öngörülmektedir (4).<br />

Bilişsel Terapide Yeni Olan Nedir?<br />

Bir psikoterapi türü olarak bili şsel terapi bir; görü<br />

şmelerin biçimi, iki; odakla şılan sorun çe şidi açısından<br />

geleneksel psikoterapilerden farkl ılaşmaktad ır<br />

(2).<br />

Psikoanalitik terapi veya ki şiyi merkez alan terapi<br />

gibi daha geleneksel psikoterapilerin tersine, bili ş-<br />

sel terapi uygulayan terapist sürekli olarak etkin ve<br />

hastayla etkile şim içindedir. Terapist, terapiyi hastanın<br />

katıhm ını ve işbirliğini sağlayacak biçimde yap ı-<br />

land ıınr. Depresif hastalar genellikle dü şünsel bir karmaşa<br />

içinde olduklar ı için terapist onlara günlük yaşam<br />

ın gereklilikleriyle ba şedebilmele ırine yardımc ı<br />

olmak için dü şünmelerini ve davran ışlarını düzenlemede<br />

yard ım eder. Ba şlang ıçta hastan ın semptomlaa,<br />

tedavi plan ının formulasyonunda işbirliğini engelleyebilir.<br />

Ancak terapist, biraz becerisini ve yetene ğini<br />

kullanarak hastay ı çeşitli terapötik işlemlere etkin<br />

bir şekilde kat ılma konusunda uyarmal ıd ır. Serbest<br />

çağnşım gibi klasik yöntemler ve terapistin etkinli ğinin<br />

az olmas ı depresif hastalarda olumsuz bir etki yaratmaktad<br />

ır. Çünkü hastalar olumsuz zihinsel u ğraşılara<br />

daha fazla dalmaktad ırlar.<br />

Psikoanalitik terapinin tersine, bili şsel terapinin<br />

içeriği "burada ve şimdi" sorunlarına odaklanm ıştır.<br />

Temel müdahale , terapi s ıras ında ve terapi seanslan<br />

aras ında hastan ın dü şünüşü ve duygular ını keşfetmeye,<br />

ara ştırmaya yöneliktir. Bilinçalt ı etkenlerin yorumlamalan<br />

yap ılmaz. Bili şsel terapist etkinlik çizelgelen<br />

olu şturarak ve ev ödevleri vererek hastan ın<br />

psikolojik deneyimlerini ke şfetmesi için hastayla etkin<br />

işbirliğine girer.<br />

Bilişsel terapi hastalar ın düşünceler, duygular, istekler<br />

ve tutumlar gibi içsel deneyimlerine daha fazla<br />

vurgu yapma aç ısından davranış terapisinden de farklılaşmaktadır.<br />

Bilişsel terapinin genel stratejisi, hastan<br />

ın otomatik dü şüncelerinin, ç ıkarsamalann ın,<br />

pecya<br />

vardığı sonuçların ve varsay ımlann ın empirik olarak<br />

çalışılmasına, araştırılmasına vurgu yapma aç ıs ından<br />

diğer psikoterapi okullar ından da ayr ılır. Hastan ın<br />

kendisi , deneyimleri ve gelece ği hakkındaki disfonksiyonel<br />

dü şünce ve maçlar ı varsay ımlar şeklinde<br />

formule edilir, sonra bu varsay ımlann geçerliliği sistematik<br />

olarak test edilir. Hemen hemen ya şan ılan<br />

bütün deneyimler hastan ın olumsuz bakış açısına ve<br />

dü şüncelerine ilişkn deney yapma olana ğı sağlar. Örnegin,<br />

bir hasta kendisiyle kar şılaştığında kafas ını<br />

çeviren herkesin ondan tiksindi ğine inan ıyordu. Bu<br />

ki şiye diğer insanların tepkilerini yarg ılaması için bir<br />

sistem kurmas ına yard ım edilir ve sonra di ğer insanların<br />

yüz hareketlerini, vücud hareketlerini nesnel<br />

olarak değerlendirmesi için yönlendirilir. basit hijyenik<br />

işlemleri yapamadığına, yapamayacağına inanan<br />

bir hasta için de bu etkinlikleri yaparken ba şarı derecesini<br />

kay ıt edebileceği bir grafik veya i şaretleme listesi<br />

olu şturulabilir.<br />

Sonuç olarak,bilişsel terapist etkin olarak hastaya<br />

biliş, duygu ve davran ış aras ındaki bağlant ıları göstennekte<br />

ve bilişsel ve davran ışsal yöntemler uygulayarak<br />

bili şsel organizasyon ve süreçleri de ğiştirmeyi<br />

ve hastaya bili şsel modele dayanan bir e ğitim vermeyi<br />

amaçlamaktad ır. Ev ödevleri verilerek terapi seans<br />

ında yap ılan etkinliklerin desteklenmesi, terapinin<br />

terapi odas ına s ınırlanmamas ı aç ısından önemli bir<br />

avantajdır.<br />

KAYNAKLAR<br />

1- Beck AT: Cognitive therapy and the emotional disorders. International<br />

Universities Press, New York, 1976.<br />

2-Beck AT, Rush AJ, Shaw BF, Emery G: Cognitive therapy of<br />

depression. The Guilford Press, New York, 1987.<br />

3- Clark DM, Teasdale Jd: Diumal variation in clinical depression<br />

and accessibility of memories of positive and negative experiences.<br />

J Abnomıal Psychol, 91,87-95,1982.<br />

4-Fennel MJV, Teasdale JD: Cognitive therapy for depression: İndividual<br />

differences and the process of change. Cognitive Ther<br />

Res, 11,253-71,1987.<br />

5- Hawton K, Salkovskis PM, Kirk J, Clark DM: Cognitive bahaviour<br />

therapy for psychiatric problems. Oxford University Press,<br />

Oxford, 1989.<br />

6- Hollon SD, Kriss Mr: Cognitive factors in clinical research and<br />

practice. Clin Psychol Rev, 4,35-76,1984.<br />

7- Young JE, Beck AT: Cognitive therapy: clinical applications.<br />

In Shott term Psychoterapies for depression, (Ed. AJ Rush), Guilford<br />

Press, New York, 1982.<br />

40

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!