06.11.2014 Views

dr_fatma_hut

dr_fatma_hut

dr_fatma_hut

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Sağlık Bakanlığı<br />

Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi<br />

Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği<br />

Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve<br />

Doğum Kliniğinde 2000-2004 yıllarında gerçekleşen 6727 doğum<br />

vakasının retrospektif analizi ve sezaryen oranları<br />

Dr.Fatma HUT<br />

Uzmanlık Tezi<br />

İstanbul-2005


ÖZGEÇMİŞ<br />

1969 İstanbul’da doğdum.<br />

1983 Kasımpaşa Lisesi orta bölümünü bitirdim.<br />

1990 Yeni Levent Lisesi’ni bitirdim.<br />

1990 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ ne girdim.<br />

1996 Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ ni bitirdim.<br />

1997 Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Doğum<br />

asistanlığına başladım.<br />

Evli ve 3 çocuk annesiyim.


İÇİNDEKİLER<br />

Sayfa<br />

TEŞEKKÜR<br />

GİRİŞ.................................................................................... 1<br />

GENEL BİLGİLER............................................................ 3<br />

YÖNTEM ............................................................................ 15<br />

BULGULAR ........................................................................ 17<br />

TARTIŞMA ......................................................................... 36<br />

SONUÇ ................................................................................ 42<br />

ÖZET ................................................................................... 44<br />

SUMMARY.......................................................................... 46<br />

KAYNAKLAR .................................................................... 48


TEŞEKKÜR<br />

Uzmanlık eğitimim süresince huzurlu çalışma ortamında bilgi ve<br />

deneyimlerinden yararlandığım ve tez çalışmamda bana yol gösteren<br />

klinik şefimiz Prof. Dr. Murat Yayla’ya, klinik şefimiz Op. Dr.<br />

Ahmet Çetin’e ve klinik şefimiz (1997-2000) Op. Dr. Ahmet Üner’e,<br />

klinik çalışmalarımızda tecrübelerinden yararlandığım uzmanlarıma,<br />

diğer rotasyonlarım sırasında bana emeği geçen tüm hocalarıma,<br />

birlikte çalıştığım hekim arkadaşlarıma, tezime olan yardımlarından<br />

dolayı sn. Emin Yılmaz ve sn. Semiha Bilgin’e ve beni bu zorlu<br />

yolda hiç yalnız bırakmadan sabırla yardımcı olan sevgili anneme ve<br />

eşim Op. Dr. Adnan Hut’a, sabırlarından dolayı çocuklarım Zehra,<br />

Mahmut ve Muhammed’e teşekkür ederim.<br />

Dr. Fatma Hut


GİRİŞ<br />

Doğum klinikleri belirli zaman dilimleri içinde kendi<br />

istatistiklerini ortaya koymak, yıllar içindeki değişimi gözlemlemek ve<br />

diğer kliniklerin benzer verileri ile karşılaştırmak zorundadırlar.<br />

Aksayan yönlerin saptanması ve düzeltilmesi, daha iyi ve verimli<br />

olanın yakalanması, eğitime ve toplum sağlığına katkı bu yol ile<br />

gerçekleştirilebilir.<br />

Doğum yöntemlerine baktığımızda, sezaryenin özellikle son<br />

yıllarda gerek hekimler, gerekse anne adayları tarafından önemli<br />

ölçüde tercih edildiği gözlenmektedir. Anne adayının doğum korkusu,<br />

ilk gebelik yaşının yukarılara kayması, sosyoekonomik seviyenin<br />

yükselmesi, elektronik monitorizasyon ve ultrasonografinin daha<br />

yaygın kullanımı, malpraktis davalarının artması, kadınların ve<br />

hekimlerin sezaryeni tercih etmesine sebep olmuştur. Ancak gerek<br />

maternal morbiditeye olan olumsuz etkileri, gerekse maliyetinin<br />

yüksek olması, ülkemizin sosyoekonomik koşulları da<br />

düşünüldüğünde sezaryenin uygun endikasyon varlığında yapılması<br />

gereğini düşündürmektedir.<br />

Sezaryen sıklığı ile ilgili yapılan çalışmalarda coğrafi farklılıklar<br />

olmakla birlikte, bu sıklıkta genel olarak bir artış olduğu konusunda<br />

fikir birliği mevcuttur. 1970’li yıllarda sezaryen sıklığında hızlı bir<br />

artış görülmüş, 1980’li yıllarda bu artış hızında yavaşlama başlamış ve<br />

1990’lı yıllarda sezaryen oranı sabitlenmiştir (1,2).<br />

1


Biz bu çalışmada, retrospektif olarak Ocak 2000 ile Aralık 2004<br />

tarihleri arasında doğum yapan 6727 vakayı doğum dosyalarından<br />

tarayarak Haseki Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğindeki doğum<br />

hastalarının yıllara göre dağılımını, anne yaşı ortalamasını, gebelik<br />

ve doğum sayılarını, prezentasyon şekillerini, sezaryen oranını,<br />

sezaryen endikasyonlarının dağılımını, bebeklerin cinsiyetlerini,<br />

doğum tartılarını, mortalitelerini, Apgar skorlarını, vaginal doğum<br />

sonrası laserasyonları, epizyotomi varlığını, operatif vaginal doğum<br />

oranını, makat gelişi ile prezante olan vakaların doğum şekillerini,<br />

sezaryen sebebi olan prezantasyon ve pozisyon anomalilerinin sıklığı<br />

ile, fetal gelişim bozukluklarının ve anne hastalıklarının sıklığını<br />

araştırıp literatür bulgularıyla karşılaştırmayı amaçladık.<br />

2


GENEL BİLGİLER<br />

TANIM<br />

Doğum, fetusun ve eklerinin anneden tam olarak atılması veya<br />

çıkarılması olayıdır. Bu olayın doğum olarak kabul edilebilmesi için<br />

fetusun, 500 gram veya 25 cm veya 20 hafta üzerinde olması<br />

gereklidir. Doğum vaginal veya abdominal yolla olabilir.<br />

TARİHÇE<br />

Tarihte karın duvarına yapılmış ilk operasyon sezaryendir. Erken<br />

dönemde yapılan abdominal doğumlar hemen daima ölü kadınlara<br />

uygulanmıştı(3).<br />

Birçok hukuki yazıda, mitolojiler ve efsanelerde sezaryene ait<br />

olgu kayıtlarına rastlanılmıştır. Tarihte sezaryene ait ilk kayıt MÖ<br />

2000 yılında Sümerlere aittir(4).<br />

Bu girişim çok yavaş gelişmiştir. Ancak anestezi, antisepsi ve<br />

diğer operasyon materyallerinin gelişmesi ile 1800’lerde büyük bir<br />

gelişme gösterebilmiştir.<br />

Cesarean sectio benzer anlamlı iki sözcük kullanılarak yapılmış<br />

bir tümcedir. Sıkça bilindiği gibi Roma İmparatoru Julius Sezar’dan<br />

türetilmiş bir kelime değildir. Sezar, Latince bir fiil olan caedokesmek’ten<br />

türetilmiştir.<br />

Abdominal yoldan canlı bir çocuğun doğumuna ait onaylanmış en<br />

erken olgu MÖ 508’de Sicilya’dadır. İlk sezaryenlerin çoğu<br />

postmortem yapılan sezaryenlerdir. 1500’de bir hayvan bakıcısı olan<br />

3


Nuferin doğumda sıkıntıya düşen karısına sezaryen uygulamış ve anne<br />

ile çocuk yaşamışlardır. Kayda alınmış olan bu girişim canlı bir<br />

kadında hekim dışı bir kişinin başarı ile gerçekleştirdiği ilk<br />

onaylanmış vakadır.<br />

1769’da Lebas tarafından kesilen uterusa dikiş atılmış ve bu<br />

gelişme sezaryendeki yüksek mortaliteyi düşürebilmiştir. Gariptir ki<br />

bu kavram daha sonra terkedilmiş ve 1817’de, Barlow İngiltere’de<br />

uterus yarasına dikiş koyan ikinci kişi olmuştur. 1876’da Porro doğum<br />

sonrası histerektomiyi gerçekleştirdi(3). 1908’de Pfannenstiel uterin<br />

serozayı keserek mesaneyi uzaklaştırdı ve sadece 1 anne ölümü ile 33<br />

olgu bildirdi. 1926’da Kerr açıklığı yukarı bakan hilal şeklinde alt<br />

segment insizyonunu önerdi. Bugün Kerr tekniği en çok uygulanan<br />

uterus kesi tipidir.<br />

Anestezi, antibiotik ve kan ürünlerindeki gelişmeler ile sezaryen<br />

bugün en güvenilir ve en sık uygulanan operatif işlemlerden biri halini<br />

almıştır(5).<br />

TERMİNOLOJİ<br />

1. Gravida, Parite<br />

Gravida gebelik sayısını, parite ise doğum sayısını ifade eder.<br />

Gravida, abortus, mol, ektopik gebelik, dahil olmak üzere tüm<br />

gebelikleri kapsar. Nulligravida şimdiye kadar hiç gebe kalmamış<br />

kadındır. Nullipara ise gebeliğini hiçbir zaman 20 haftanın ötesine<br />

götürememiş kadındır. Pariteyi belirleyen doğurtulmuş olan fetusların<br />

sayısı değil viabiliteye ulaşan gebeliklerin sayısıdır. Diğer bir ifade ile<br />

4


parite tek, ikiz, üçüz doğum olmasına bağlı olarak artmaz veya<br />

fetusların ölü doğmuş olmalarına bakarak azalmaz.<br />

2. Habitus<br />

Burada fetusun başının kolumna vertebralis ile olan ilişkisi<br />

vurgulanır. En sık görülen habitus fleksiyon habitusudur.<br />

3. Situs<br />

Fetusun kolumna vertebralisi ile annenin kolumna vertebralisi<br />

arasındaki ilişkiyi tanımlamak için kullanılır. Her iki eksen birbirine<br />

paralel ise situs longitudinalis, dik ise situs transversus, aralarında<br />

açılanma var ise situs obliquus olarak isimlendirilir.<br />

4. Positio<br />

Çocuk sırtının uterus içerisinde hangi tarafta olduğunu aynı<br />

zamanda da kılavuz noktanın pelvisin dört ka<strong>dr</strong>anı veya maternal<br />

pelvisin transvers çapı ile olan ilişkisini gösterir.<br />

5. Presentatio<br />

Fetusun pelvis girimine en yakın olan kısmını tanımlar. En sık<br />

görülen prezantasyon şekli baştır.<br />

DOĞUM OPERASYONLARI<br />

I. EPİZYOTOMİ.<br />

Çocuğun çıkımını kolaylaştırmak için introitus vaginada yapılan<br />

kesidir. Epizyotomi ile doğurtulan kadınlarda sistosel, rektosel, uterin<br />

prolapsus ve stres inkontinans sayısında azalma olduğu<br />

söylenmekteyken, son zamanlarda epizyotominin sağladığı avantajlar<br />

tartışılmaya başlanmıştır. Hatta epizyotominin perinede doku hasarını<br />

arttırdığı iddia edilmektedir. (6) Bu nedenle her doğumda rutin<br />

5


uygulamak yerine gerçekten gerekli olduğu durumlarda tercih<br />

edilmelidir.<br />

II. FORSEPS UYGULAMASI<br />

Obstetrik forseps uygulaması fetusun doğum kanalına yerleştiği<br />

en uygun yerden introitusa doğru çekilmesi için kullanılır(7). Son<br />

yıllarda özellikle pelvis giriminde ve orta pelviste forseps<br />

uygulamaları yerini sezaryene bırakmıştır(8). Forseps<br />

uygulamasındaki bu azalmada eğitim eksikliği kadar bu doğum<br />

yardımının oluşturduğu yasal sakıncalar da etkili olmuştur.<br />

Forseps uygulanması için:<br />

-Kollum tam dilate olmalıdır,<br />

-Gelen kısım verteks olmalıdır, Makat gelişlerde arkadan gelen<br />

başa forseps uygulanabilir,<br />

-Verteks angaje olmalıdır,<br />

-Amnion kesesi açılmış olmalıdır,<br />

-Baş pelvis uygunsuzluğu olmamalıdır,<br />

-Yeterli analjezi sağlanmalıdır,<br />

-Mesane boş olmalıdır.<br />

Forseps uygulaması endikasyonları:<br />

-Anne sağlığı nedeniyle doğumun ikinci evresinin kısaltılması<br />

gereken durumlar (kalp hastalığı, akciğer hastalığı),<br />

-Doğumun ikinci evresinde gelişen fetal distres,<br />

-Malrotasyon,<br />

-Annenin doğuma koopere olamadığı durumlar (eklampsi,<br />

epilepsi),<br />

6


-Sınırda baş pelvis uygunsuzluğu,<br />

Forseps uygulamasının komplikasyonları:<br />

a)Anneye ait komplikasyonlar:<br />

-Perine, vagina ve serviks laserasyonlarında artma ve buna<br />

bağlı olarak postpartum hemoraji sıklığında artış,<br />

-Rektovaginal fistül gelişimi,<br />

-Rektosel, sistosel ve prolapsus gelişimi,<br />

-Enfeksiyon gelişimi.<br />

b)Fetusa ait komplikasyonlar:<br />

-Fetal kafa derisi ve yüzde laserasyonlar,<br />

-Fasial sinir paralizisi,<br />

-Brakial pleksus hasarı,<br />

-Kafa kemiklerinde kompresyon kırıkları,<br />

-İntrakranial hemorajiler, tentorium kırıkları.<br />

III. VAKUM EKSTRAKSİYONU<br />

Vakum aleti vakumlamayı sağlayan bir cihaz, hortum ve çan<br />

olmak üzere 3 kısımdan meydana gelir(9).<br />

Vakum ekstraksiyonunun forseps uygulamasından şu farkları<br />

vardır:<br />

-Vakum ile fetal başa rotasyon yaptırılamaz,<br />

-Traksiyon gücü forsepsten daha azdır,<br />

-Daha az yer kaplar,<br />

-Dilatasyonun tam olmasına gerek yoktur. 7-9 cm açıklıkta dahi<br />

uygulanabilir.<br />

Endikasyonları forseps ile aynıdır.<br />

7


Vakum ekstraksiyonun uygulanması için şu şartlar gereklidir:<br />

-Baş geliş olmalıdır,<br />

-Sefalopelvik uygunsuzluk olmamalıdır,<br />

-Amnion kesesi açık olmalıdır,<br />

-Fetus canlı olmalıdır,<br />

-Mesane boş olmalıdır.<br />

Vakum Ekstraksiyonun komplikasyonları<br />

-Çan ile fetal baş arasına anneye ait dokular girmesi ile oluşan<br />

laserasyonlar,<br />

-Fetusta skalp yaralanmaları,<br />

-Sefal hematom,<br />

-İntrakranial hemoraji,<br />

-Retina kanaması.<br />

Vakum ekstraksiyonu annede doğum kanalında daha az<br />

travmaya neden olmakla beraber fetal morbidite açısından vakum ile<br />

forseps arasında bir fark gözlenmemiştir(10,11).<br />

IV . SEZARYEN<br />

Fetus, plasenta ve membranların abdominal ve uterus<br />

duvarlarındaki insizyonlar yoluyla doğması şeklinde tanımlanır.<br />

Sezaryenle doğum sıklığı günümüzde giderek artmaktadır. Her ne<br />

kadar bu artış ülkeden ülkeye farklılık gösterse de sezaryen operasyon<br />

sıklığı genel olarak bütün dünyada önemli artış göstermiştir(3). Bu<br />

artışın sebepleri arasında:<br />

8


-Paritenin azalması, gebe kadınların yaklaşık yarısının nullipar<br />

olması ve bu kadınlarda sezaryen endikasyonu oluşturabilecek<br />

nedenlerin daha fazla görülmesi,<br />

-Doğumu daha geç yaşlara erteleyen kadın sayısının artması,<br />

-Sezaryen gerektirebilecek fetal problemlerin günümüzde<br />

antenatal olarak daha çok tespit edilebilmesi,<br />

-Diğer operatif doğumlarda eskiye nazaran azalma görülmesi,<br />

-Eski sezaryen vakalarının yine sezaryenle doğurtulması<br />

gerekliliği anlayışı,<br />

-Fetal monitorizasyonun yaygın olarak kullanımı,<br />

-Makat gelişi olan vakalarda son yıllarda daha çok sezaryene<br />

yönlenilmesi,<br />

-Sosyoekonomik durumu iyi olan kadınların daha çok sezaryeni<br />

tercih etmesi,<br />

-Belki de en önemlisi doğum sonrası çıkan problemler nedeniyle<br />

hekim hakkında açılan soruşturmaların artmış olmasıdır.<br />

Bütün bunlara karşın daha yaşlı ve daha tecrübeli hekimlerin daha<br />

az sezaryen tercih edip daha çok vakum ve forseps kullandıkları, daha<br />

fazla vaginal makat doğum yaptırdıkları bilinmektedir(1). Ayrıca bu<br />

hekimler daha önce sezaryen geçirmiş kadınlarda vaginal doğumu<br />

daha cesurca yapmaktadırlar.<br />

Gelişmiş ülkeler içinde Amerika ve Brezilya en yüksek,<br />

Çekoslovakya, Avusturya ve Belçika ise en düşük sezaryen oranına<br />

sahiptir(12).<br />

Sezaryene bağlı maternal mortalite 4-8/10000 arasında olup<br />

vaginal doğuma göre 26 kat fazladır. Hastane ücretlerinin sezaryende<br />

9


vaginal doğuma oranla çok daha yüksek, hastanede kalış süresinin<br />

daha uzun olduğu düşünülürse, sezaryen endikasyonunu belirlerken<br />

çok daha dikkatli davranmak gerektiği açıktır. Üstelik sanıldığının<br />

aksine sezaryen yapmakla zor bir vaginal doğumun neden olabileceği<br />

nörolojik defisitlerin insidansını azaltma ya da mental performansı<br />

yükseltme arasında kanıtlanmış bir ilgi yoktur(13).<br />

SEZARYEN ENDİKASYONLARI<br />

Zamanla sezaryen endikasyonlarında değişiklik olmuştur.<br />

Önceleri anne hayatını kurtarmak için yapılırken bugün fetal nedenler<br />

ağırlıktadır. Sezaryen endikasyonlarını şöyle sıralayabiliriz:<br />

-Önceki sezaryen<br />

-Distosi<br />

-Fetal distres<br />

-Çoğul gebelikler<br />

-Plasenta dekolmanı<br />

-Placenta previa<br />

-Fetal hastalıklar<br />

-Maternal sebepler<br />

1-Önceki sezaryen: Klasik vertikal insizyon yapılan 1916’larda<br />

ortaya atılan “Bir defa sezaryen, hep sezaryen” kavramı, Kerr<br />

transvers insizyonunun kullanılmaya başlaması ile ve yapılan<br />

çalışmalarda uygun vakaların güvenli bir şekilde vaginal doğum<br />

yaptırılabileceğinin gösterilmesiyle geçerliliğini yitirmiş<br />

gözükmektedir. Eğer kontrendikasyon yoksa ve önceki sezaryen<br />

endikasyonu kalıcı değilse sonraki doğumda vaginal doğum<br />

denenmelidir. Önceki sezaryenin klasik olması, rüptür halinde acil<br />

10


şartların hazır olmaması vaginal doğum denemesini olanaksız yapan<br />

sebeplerdir(14,15). Birden fazla alt segment uterus kesisi geçiren<br />

hastalarda vaginal doğum kontrendike değildir. Ancak bir kere<br />

sezaryen (alt segment ) geçiren hastalara göre risk 3 kez artmıştır. Bu<br />

hastalarda oksitosin kullanımı kontrendike değildir. Ancak<br />

prostaglandin güvenirliği hakkında yeterli veri yoktur.<br />

2-Distosi: Bu grup 3 ana başlık altında toplanabilir.<br />

1. Pelvik darlığa bağlı distosiler: Darlık, pelvis giriminde, orta<br />

pelviste, pelvis çıkımında veya kombine olabilir.<br />

2. Uterus kontraksiyonlarına bağlı distosiler: Hipotonik uterin<br />

disfonksiyon, hipertonik ve diskoordine uterin disfonksiyon<br />

şeklindedir.<br />

3. Fetusa ait distosiler: Prezantasyon anomalileri, pozisyon<br />

anomalileri, fetusa ait gelişme anormallikleri olarak gruplanabilir.<br />

3. 1. Prezantasyon anomalileri:<br />

1. Makat geliş<br />

2. Transvers ve oblik gelişler<br />

3. Compound gelişler<br />

3. 2. Pozisyon anomalileri:<br />

1. Defleksiyon gelişleri<br />

2. Oksiput posterior<br />

3. Yüksekte düz duruş<br />

4. Derinde transvers duruş<br />

5. Asinklitismus<br />

3. 3. Fetusa ait gelişme anormallikleri:<br />

1. İri bebek<br />

11


2.Fetusta lokal büyüme yapan sebepler: Hi<strong>dr</strong>osefali, geniş<br />

abdomen<br />

3. Diğer anormallikler<br />

4. Fetal distres: 1970’lerde elektronik fetal kalp hızı<br />

monitörlerinin gelişmesine bağlı olarak fetal oksijenizasyon ve asitbaz<br />

durumu ile fetal kalp hızı paterni arasındaki ilişkiler gündeme<br />

geldi. Uteroplasental yetmezliğe bağlı nörolojik sekelleri önlemek<br />

amacıyla elektronik monitorizasyon yapılmasının aralıklı yapılan kalp<br />

hızı oskültasyonuna bir üstünlüğü olmadığının saptanmasına rağmen<br />

fetal distres endikasyonu ile sıklıkla sezaryen yapılmaktadır(16,17).<br />

5. Çoğul gebelikler: Terme ulaşmış ikiz gebeliklerde doğum, tekiz<br />

gebeliklerde olduğu gibi vaginal olarak gerçekleştirilmelidir. Ancak<br />

gerek prezentasyon anomalileri ve gerekse çoğul gebeliğe bağlı<br />

maternofetal komplikasyonlar nedeniyle sezaryen oranlarında artış<br />

izlenir.<br />

6. Plasenta previa, dekolman plasenta, plasenta insersion<br />

anormallikleri, kordon prolapsusu ya da prezantasyonu sezaryen<br />

endikasyonu oluşturabilir.<br />

7. Annenin sistemik hastalıkları sezaryen sebebi olabilir.<br />

8. Sosyal endikasyonlar<br />

KONTRENDİKASYONLAR<br />

En önemli kontendikasyonu uygun bir endikasyonunun<br />

olmayışıdır. Karın duvarının piyojenik enfeksiyonları, anormal ya da<br />

ölü fetus, uygun koşulların bulunmayışı da diğer kontrendikasyonları<br />

oluşturur(13).<br />

12


KOMPLİKASYONLAR<br />

Sezaryen major cerrahi gelişim olduğu için herhangi bir<br />

abdominal operasyonda görünebilecek tüm komplikasyonlar<br />

görülebilir. Hiç mortalite görülmeyen büyük seriler yanında 1/1000<br />

mortalite hızı olan seriler de vardır. Ancak bu mortalitenin büyük<br />

bölümü operasyondan çok sezaryen gerektiren durumlara ve<br />

anesteziye aittir(18,19). Yanlış cerrahi teknik veya anestezi,<br />

hemostazın sağlanamaması, yetersiz kan replasmanı, enfeksiyon<br />

tedavisinin doğru olmayışı veya yanlış grup kan transfüzyonu<br />

mortalitenin en önemli nedenlerindendir. Sezaryende maternal<br />

morbiditede vaginal doğuma göre belirgin derecede artmıştır. Mesane<br />

zedelenmesi, üreter zedelenmesi, endomyometrit, yara enfeksiyonu,<br />

transfüzyon komplikasyonları, kanama, tromboemboli, respiratuar<br />

komplikasyonlar diğer sezaryen komplikasyonlarıdır. Morbidite<br />

şişman kadınlarda daha fazladır. Hastanede kalış süresi ve ücreti de<br />

sezaryende artmıştır. Sonraki gebeliklerde uterus skar rüptürü klasik<br />

insizyonda %4-9, aşağı transvers insizyonda %0.2-1.5’tir. Komplike<br />

olmayan bir multiparda vaginal doğum mükerrer elektif sezaryene<br />

göre bebek için daha az tehlikelidir. İatrojenik prematüre elektif<br />

sezaryenlerin hala önemli bir sorunudur. Yenidoğanda sezaryene bağlı<br />

solunum problemlerinin daha fazla görüldüğü de bilinmektedir.<br />

TEKNİK<br />

1. Klasik sezaryen: Uterus korpusuna boydan boya vertikal<br />

insizyon yapılmaktadır. Günümüzde çok az kullanılmaktadır.<br />

13


2. Alt segment transvers insizyon (Kerr): En sık kullanılanıdır.<br />

Komplikasyonları klasik insizyondan daha azdır.<br />

14


YÖNTEM<br />

Haseki Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kadın Hastalıkları ve<br />

Doğum Kliniğinde 01.01. 2000 ile 31. 12. 2004 tarihleri arasında<br />

meydana gelen doğumlarla ilgili retrospektif bir çalışma yapılması<br />

planlandı. Doğum dosyaları taranarak gebenin yatış tarihi, yaşı,<br />

gravida ve paritesi, doğum şekli, sezaryen endikasyonu ve oranı,<br />

epizyotomi varlığı, laserasyon varlığı, bebeğin doğum tartısı, 1. ve 5.<br />

apgar skorları, cinsiyeti, mortalitesi incelendi. Bu verilerle şu<br />

değerlendirmeler yapıldı.<br />

1- Doğum vakalarının yıllara göre dağılımı<br />

2- Doğum şekillerinin yıllara göre dağılımı<br />

3- Sezaryen endikasyonlarının dağılımı<br />

4- Gebelerin yaş gruplarına göre dağılımı<br />

5- Gebelerin gravidalarına göre dağılımı<br />

6- Gebelerin paritelerine göre dağılımı<br />

7- Tüm doğum vakalarının prezantasyon şekline göre dağılımı<br />

8- Bebeklerin cinsiyetlerine göre dağılımı<br />

9- Bebeklerin mortaliteye göre dağılımları<br />

10-Bebeklerin 1. dakika Apgar skoruna göre dağılımları<br />

11-Bebeklerin 5. dakika Apgar skoruna göre dağılımları<br />

12-Sezaryen yapılan gebelerin prezentasyon anomalilerine göre<br />

dağılımları<br />

13-Sezaryen yapılan gebelerin pozisyon anomalilerine göre<br />

dağılımları<br />

15


14-Sezaryen yapılan gebelerin fetusa ait gelişme anormalliklerine göre<br />

dağılımı<br />

15-Vaginal doğum yapan gebelerde oluşan laserasyonların dağılımı.<br />

16-Bebeklerin doğum tartılarına göre dağılımı<br />

17-Vaginal doğum yapan gebelerin epizyotomi varlığına göre<br />

dağılımları.<br />

18-Anne hastalıkları nedeni ile sezaryen yapılan vakaların dağılımı.<br />

19-Makat gelişi ile prezante olan vakaların vaginal – abdominal<br />

doğum oranları<br />

20-Operatif vaginal doğumların normal vaginal doğumlara oranı.<br />

16


BULGULAR<br />

Haseki Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde 2000 Ocak-2004<br />

Aralık arası gerçekleşen 6727 doğum vakasının doğum dosyalarına<br />

ulaşılarak aşağıdaki bulgular elde edildi.<br />

1-Yıllara göre doğum sayılarının dağılımı:<br />

Kliniğimizde 2000 yılında 1247, 2001 yılında 1650, 2002 yılında<br />

1152, 2003 yılında 1070, 2004 yılında 1611 doğum gerçekleşmiştir.<br />

Bu bulgulara göre kliniğimizde yılda ortalama 1346 doğum<br />

yaptırılmaktadır.<br />

Şekil-1. Doğum vakalarının yıllara göre dağılımı<br />

1800<br />

1600<br />

1650<br />

1611<br />

1400<br />

1247<br />

1200<br />

1152<br />

1070<br />

1000<br />

800<br />

600<br />

400<br />

200<br />

0<br />

2000<br />

2001<br />

2002<br />

2003<br />

2004<br />

2-Yıllara göre doğum şekillerinin dağılımı:<br />

Kliniğimizde 2000 yılında 377 vaka (%30.2) sezaryen ile, 870<br />

vaka (%69.8) vaginal yol ile, 2001 yılında 470 vaka (%28.5) sezaryen<br />

17


ile 1180 vaka (%71.5) vaginal yol ile, 2002 yılında 322 vaka (%28 0)<br />

sezaryen ile 830 vaka (%72.0) vaginal yol ile, 2003 yılında 245 vaka<br />

(%22.9) sezaryen ile, 825 vaka (%77.1) vaginal yol ile, 2004 yılında<br />

467 vaka (%29.0) sezaryen ile 1144 vaka (%71.0) vaginal yol ile<br />

doğum yaptı. Kliniğimizde bu 5 yıllık dönem içindeki ortalama<br />

sezaryen oranı %27.97 olarak bulunmuştur. Yapılan analizde yıllara<br />

göre sezaryen oranları arasında istatistiksel olarak anlamlı fark<br />

bulunmuştur( x² =17.88 p=0.001 ).Bu farkın o tarihlerde<br />

kliniğimizdeki tadilattan meydana geldiğini düşünmekteyiz.<br />

Şekil-2. Yıllara göre sezaryen oranlarının dağılımı<br />

1400<br />

1200<br />

% 71,5<br />

1180<br />

%<br />

1144<br />

1000<br />

% 69,8<br />

870<br />

% 72,0 % 77,1<br />

830 825<br />

800<br />

VAJİNAL DOĞUM<br />

600<br />

% 30,2<br />

%<br />

470<br />

%<br />

467<br />

ABDOMİNAL DOĞUM<br />

400<br />

377<br />

% 28,0<br />

322<br />

%<br />

245<br />

200<br />

0<br />

2000 2001 2002 2003 2004<br />

3-Sezaryen endikasyonlarının dağılımı :<br />

2000-2004 yılları arasında kliniğimizde sezaryen uygulanan<br />

gebelerin endikasyonlarının dağılımı: %46’sı (720) geçirilmiş uterus<br />

operasyonu (eski sezaryen, mükerrer sezaryen, myomektomi), %10’u<br />

18


fetus ekleriyle ilgili sorunlardan (dekolman plasenta, plasenta previa,<br />

kordon prolapsusu, oligohi<strong>dr</strong>amnios), %13’ü (217) fetal distres, %6’sı<br />

(94) CPD, %2’si (36) isteğe bağlı, %3’ü (49) ilerlemeyen travay, %<br />

12’si (200) prezantasyon anomalisi, %1’i (24) pozisyon anomalisi %<br />

3’ü (43) anne hastalıkları, %2. 1’i (33) fetal gelişim bozuklukları (iri<br />

bebek, anatomik bozukluklar), %2’si (32) diğer nedenler olarak<br />

bulundu.<br />

Tablo-1. Sezaryen endikasyonlarının dağılımı<br />

ENDİKASYON<br />

n<br />

ORAN<br />

%<br />

GEÇİRİLMİŞ UTERİN OPERASYON 720 44,61%<br />

FETUS EKLERİ İLE İLGİLİ SEZARYEN<br />

ENDİKASYONLARI<br />

166 10,29%<br />

AFD 217 13,44%<br />

CPD 94 5,82%<br />

İSTEĞE BAĞLI SEZARYEN 36 2,23%<br />

İLERLEMEYEN TRAVAY 49 3,04%<br />

PREZANTASYON ANOMALİLERİ 200 12,39%<br />

POZİSYON ANOMALİLERİ 24 1,49%<br />

DİĞERLERİ 32 1,98%<br />

FETAL GELİŞİM BOZUKLUKLARI 33 2,04%<br />

ANNE HASTALIKLARI 43 2,66%<br />

4-Gebelerin yaş gruplarına göre dağılımı :<br />

Çalışmamızda anne yaş ortalaması 26.70±5.95 olarak tespit<br />

edildi. 3375 (%59. 9) vaka gebelik için en uygun yaş grubu olan 20-<br />

29 yaş grubunda bulundu. 520 vaka (%9.2) 19 yaş ve altında idi.<br />

19


1603 vaka (%28.4) 30-39 yaş grubunda, 136 vaka (%2.4) 40-49 yaş<br />

grubunda ve 3 vaka (%0. 1) 50 yaş üzerinde bulundu.<br />

Şekil-3. Gebelerin yaş gruplarına göre dağılımı<br />

3500<br />

% 59,9<br />

3375<br />

3000<br />

2500<br />

2000<br />

% 28,4<br />

1603<br />

1500<br />

1000<br />

% 9,2<br />

520<br />

% 2,4<br />

500<br />

136<br />

% 0,1<br />

3<br />

0<br />

.. -19 20-29 30-39 40-49 50-..<br />

5-Gebelerin gravidalarına göre dağılımı:<br />

1582 vaka (%26. 7) gravida 1 , 1579 vaka (%26. 7) gravida 2,<br />

1053 vaka (%17. 8) gravida 3, 1694 vaka (%28. 6) gravida 4 ve<br />

üzerinde tespit edildi. Ortalama gravida sayısı 2. 90+ 2. 02 olarak<br />

bulundu.<br />

20


Şekil-4. Gebelerin gravidalarına göre dağılımı<br />

1600<br />

1582 1579<br />

% 26,7 % 26,7<br />

1400<br />

% 17,8<br />

1200<br />

1053<br />

1000<br />

800<br />

% 11,7<br />

695<br />

% 10,2<br />

604<br />

600<br />

% 6,7<br />

397<br />

400<br />

200<br />

0<br />

G1 G2 G3 G4 G5 G6 ve Üstü<br />

6-Gebelerin paritelerine göre dağılımı:<br />

1358 vakanın (%23. 9) nullipar, 1822 vakanın (%32. 1) primipar,<br />

363 vakanın (%6. 4) grand multipar olduğu görüldü. Ortalama doğum<br />

sayısı 1. 69+1. 68 olarak bulundu.<br />

21


Şekil-5. Gebelerin paritelerine göre dağılımı<br />

2000<br />

% 32,1<br />

1822<br />

1800<br />

% 23,9<br />

1600<br />

1400<br />

1358<br />

% 20,4<br />

1161<br />

1200<br />

1000<br />

800<br />

% 11,5<br />

652<br />

600<br />

400<br />

% 5,5<br />

% 6,4<br />

313 363<br />

200<br />

0<br />

P0 P1 P2 P3 P4 P5 ve Üstü<br />

7- Tüm doğum vakalarının prezentasyon şekillerine göre dağılımı:<br />

Kliniğimizde vaginal veya abdominal yolla doğum yapan<br />

hastaların 6291‘i (%92.6) baş ile, 472,2si (%6.9) makat ile, 27’si (%<br />

0.3) transvers, oblik veya compound şekilde prezente olmuş idi.<br />

Şekil-6. Tüm doğum vakalarının prezentasyon şekline göre dağılımı<br />

22


7000<br />

% 92,6<br />

6291<br />

6000<br />

5000<br />

4000<br />

3000<br />

2000<br />

1000<br />

% 6,9<br />

472<br />

% 0,3<br />

27<br />

0<br />

M B C,T ve O<br />

8-Bebeklerin cinsiyetlerine göre dağılımı:<br />

6745 vakanın 3507’si (%52) erkek, 3238’i (%48) kız olarak<br />

saptandı.<br />

Şekil-7. Bebeklerin cinsiyetine göre dağılımı<br />

4001<br />

% 52<br />

3507<br />

% 48<br />

3238<br />

3501<br />

3001<br />

2501<br />

2001<br />

1501<br />

1001<br />

501<br />

1<br />

9-Bebeklerin mortaliteye göre dağılımları:<br />

23


5882 vakanın 277’si (%4.7) ölü doğum olarak gerçekleşti. Ölü<br />

doğumların %25’inde dekolman plasenta, %7’sinde fetal anomali, %<br />

7’sinde diabetik anne, %2’sinde akut fetal distres, %2’sinde uterin<br />

rüptür, %3’ünde ikiz gebelik, %1’inde sürmatürasyon, %1’inde<br />

kordon prolapsusu ölüm nedeni olarak bulundu. 45 vakada (%52) ise<br />

ölüm nedeni bulunamadı. Bu %52’lik dilimin çoğunluğu 20-40<br />

haftalar arası mort de fetus olarak başvuran gebelerdi.<br />

Tablo-2. Ölü doğumların nedenlerine göre dağılımı<br />

ÖLÜ DOĞUM NEDENİ n ORAN %<br />

DEKOLMAN PLASENTA 22 25,00%<br />

UTERİN RÜPTÜR 2 2,27%<br />

SÜRMATÜRASYON 1 1,14%<br />

DİABETİK ANNE 6 6,82%<br />

FETAL DİSTRES 2 2,27%<br />

MAJOR FETAL ANOMALİ 6 6,82%<br />

İKİZ GEBELİK 3 3,41%<br />

KORDON PROLAPSUSU 1 1,14%<br />

SEBEBİ BULUNMAYAN 45 51,14%<br />

10-Bebeklerin 1. dakika Apgar skoruna göre dağılımları:<br />

Kliniğimizde doğan bebeklerin %4.6’sı 0 apgar, %2.2’si 1-4<br />

apgar, %12.8’i 5-8 apgar, %80.2’si 9-10 apgar ile doğmuştu.<br />

24


Şekil-8. Bebeklerin 1.dk. apgar skorlarına göre dağılımı<br />

1800<br />

% 80,2<br />

1658<br />

1600<br />

1400<br />

1200<br />

1000<br />

800<br />

% 12,8<br />

600<br />

% 4,6<br />

% 2,2<br />

265<br />

400<br />

200<br />

96<br />

46<br />

0<br />

APGAR 0 APGAR 1-4 APGAR 5-8 APGAR 9-10<br />

11. Bebeklerin 5. dakika Apgar skoruna göre dağılımları:<br />

Kliniğimizde doğan bebeklerin %4.7’si 0 apgar, %1’i 1-4 apgar , %<br />

5.3’ü 5-8 apgar, %88.8’i 9-10 apgar’a sahipti.<br />

25


Şekil-9.Bebeklerin 5.dk.apgar skorlarına göre dağılımı<br />

6000<br />

% 88,8<br />

5226<br />

5000<br />

4000<br />

3000<br />

2000<br />

1000<br />

% 4,7<br />

277<br />

% 1,0<br />

% 5,3<br />

64 315<br />

0<br />

ANOMALİ 0 ANOMALİ 1-4 ANOMALİ 5-8 ANOMALİ 9-10<br />

12-Sezeryan yapılan gebelerin prezentasyon anomalilerine göre<br />

dağılımı:<br />

Kliniğimizde prezantasyon anomalisi nedeniyle sezaryen yapılan<br />

vakaların toplam sayısı 200 olarak bulundu. Bu sayı tüm sezaryenler<br />

içinde % 12’lik bir pay almakta. Bu 200 vakanın 169’u (%84)<br />

makat gelişi 20’si (%10) transvers geliş, 8’i (%4) oblik geliş ve 3’ü (%<br />

2) compound prezantasyon olarak saptandı.<br />

26


Şekil-10. Sezeryan yapılan gebelerin prezentasyon anomalilerine göre<br />

dağılımı<br />

OG<br />

4%<br />

TG<br />

10%<br />

C<br />

2%<br />

PREZENTASYON ANOMALİLERİ<br />

MG<br />

84%<br />

13-Sezaryen yapılan gebelerin pozisyon anomalilerine göre<br />

dağılımları:<br />

Kliniğimizde 2000-2004 yılları arasında 24 vakaya pozisyon<br />

anomalisi nedeniyle sezaryen yapıldı. Bu 24 hasta tüm sezaryenlerin<br />

içinde %1’lik bir pay almakta idi. Bu hastaların 11’i (%45)<br />

defleksiyon gelişi ,6’sı (%25) oksiput posterior, 4’ü (%17) yüksekte<br />

düz duruş, 3’ü (%13) asinklitusmus olarak saptandı.<br />

27


Şekil-11. Sezaryen yapılan gebelerin pozisyon anomalilerine göre<br />

dağılımları<br />

YÜKSEKTE DÜZ DURUŞ<br />

17%<br />

ASİNKLİTUSMUS<br />

13%<br />

DEFLEKSİYON GELİŞİ<br />

45%<br />

OKSİPUT POSTERİOR<br />

25%<br />

14-Sezaryen yapılan gebelerin fetusa ait gelişme anormalliklerine göre<br />

dağılımları:<br />

28


Kliniğimizde 33 vaka fetal gelişme anomalisi nedeniyle sezaryene<br />

alındı. Bunun tüm sezaryenlere oranı %2 olarak bulundu. 33 vakanın<br />

24’ü (%73) iri bebek,7’si (%21) hi<strong>dr</strong>osefali, ’si (%6) diğer<br />

anomaliler olarak tespit edildi.<br />

Şekil-12. Sezaryen yapılan gebelerin fetusa ait gelişme<br />

anormalliklerine göre dağılımları<br />

HİDROSEFALİ<br />

21%<br />

DİĞER<br />

ANOMALİLER<br />

6%<br />

İRİ BEBEK<br />

73%<br />

15- Vaginal doğum yapan gebelerin laserasyon varlığına göre<br />

dağılımları:<br />

Kliniğimizde 2003 Mayıs – 2004 Aralık tarihleri arasında vaginal<br />

doğum yapan 1641 hastanın 1492’sinde (%91.2) laserasyon meydana<br />

gelmedi. 96’sında (%5.5) 1.derece, 7’sinde (%2. 8) 2.derece , 6’sında<br />

3.derece perine deşirürü meydana geldi. 3. derece perine deşirürü<br />

29


olan vakaların 5’i nullipar,1’i primipar idi ve 6 hastaya da<br />

epizyotomi uygulanmıştı.<br />

Şekil-13. Vaginal doğum yapan gebelerin laserasyon varlığına göre<br />

dağılımları<br />

% 91,2<br />

1600<br />

1492<br />

1400<br />

1200<br />

1000<br />

800<br />

600<br />

400<br />

200<br />

% 5,5<br />

% 2,8<br />

90 47<br />

% 0,3<br />

6<br />

0<br />

L0 L1 L2 L3<br />

16- Bebeklerin doğum tartılarına göre dağılımları:<br />

Bebeklerin 204’ü (%3) 1500 gramın altında, 451’i (%6.8) 1500-<br />

2500 gram, 4093’ü (%62.3) 2501-3500 gram, 1785’i (%27) 3501-<br />

4500 gram, 63’ü (%0.9) 4500 gram üzerinde olarak tespit edildi.<br />

Ortalama doğum ağırlığı 3185.99+657.02 gram olarak bulunmuştur.<br />

30


Şekil-14. Bebeklerin doğum tartılarına göre dağılımları<br />

4500<br />

% 62,3<br />

4093<br />

4000<br />

3500<br />

3000<br />

2500<br />

2000<br />

% 27,0<br />

1785<br />

1500<br />

1000<br />

500<br />

% 3,0<br />

204<br />

% 6,8<br />

451<br />

%<br />

63<br />

0<br />

…... - 1500 kg 1501 - 2500 kg 2501 - 3500 kg 3501 - 4500 kg 4501 - …… kg<br />

17- Vaginal doğum yapan gebelerin epizyotomi varlığına göre<br />

dağılımı:<br />

4845 vakanın 1910’una (%39) epizyotomi uygulanmış, 2935’ine<br />

(%61) uygulanmamış olarak tespit edildi. Epizyotomi uygulanan<br />

1910 vakanın 876’sı ( %45 ) nullipar, 586’sı ( %30 ) primipar, 448’i<br />

(%23) multipar olarak bulundu. Nulliparların %98‘ine ( 22 vakaya<br />

uygulanmadı ) epizyotomi uygulanmıştı. Primiparların ise % 32’sine<br />

epizyotomi uygulanmıştı.<br />

31


Şekil-15. Vaginal doğum yapan gebelerin epizyotomi varlığına göre<br />

dağılımı<br />

VAR<br />

39%<br />

YOK<br />

61%<br />

18- Anne hastalıkları nedeniyle sezaryen yapılan vakaların dağılımı:<br />

Kliniğimizde 2000-2004 tarihleri arasında 43 gebeye maternal<br />

hastalıklar nedeniyle sezaryen uygulandı. Bunların %36’sında<br />

hipertansif hastalıklar (eklampsi, preeklampsi, kronik hipertansiyon),<br />

%22’sinde (9 vaka) kalp hastalığı, %9’ünde (4 vaka) geçirilmiş<br />

vaginal operasyon, %9’ünde (4 vaka) doğumsal kalça çıkığı, %<br />

7’sinde (3 vaka ) disk hernisi, %2’sinde (1 vaka) akut apandisit, %<br />

2’sinde (1 vaka) geçirilmiş retina dekolmanı, %2’sinde (1 vaka)<br />

hemoroid, %2’sinde (1 vaka) prolaktinoma, %2’sinde (1 vaka)<br />

kondiloma aküminata sezaryen endikasyonu olarak bulundu<br />

Tablo-3. Anne hastalıkları nedeniyle sezaryen yapılan vakaların<br />

dağılımı<br />

32


ENDİKASYON n ORAN %<br />

AKUT APANDİSİT 1 2,33%<br />

DİSK HERNİSİ 3 6,98%<br />

DOĞUMSAL KALÇA ÇIKIĞI 4 9,30%<br />

GEÇİRİLMİŞ VAJİNAL OPERASYON 4 9,30%<br />

GEÇİRİLMİŞ RETİNA DEKOLMANI 1 2,33%<br />

HEMOROİD 1 2,33%<br />

KALP HASTALIĞI 9 20,93%<br />

KONDİLOMA AKÜMİNATA 1 2,33%<br />

PROLAKTİNOMA 1 2,33%<br />

EPİLEPSİ 2 4,65%<br />

HİPERTANSİF HASTALIKLAR 15 34,88%<br />

VAJİNAL SEPTUM 1 2,33%<br />

19- Makat gelişi ile prezante olan vakaların doğum şekillerine göre<br />

dağılımı:<br />

Makat gelişi ile prezante olan vakaların %39’u (153 vaka) vaginal<br />

yolla, %61’i (235 vaka) sezaryen ile doğurtuldu. Sezaryen ile doğum<br />

yapan makat gelişi gebelerin %41’inde ikinci bir sezaryen sebebi<br />

bulunmaktaydı (eski sezaryen, ikiz gebelik, fetal distres vb..).<br />

33


Şekil-16. Makat gelişi ile prezante olan vakaların doğum şekillerine<br />

göre dağılımı<br />

NSD<br />

39%<br />

SEZARYEN<br />

61%<br />

235 SEZARYEN VAKASININ 138' İ MAKAT GELİŞİ NEDENİ İLE SEZARYENE ALINDI<br />

20-Operatif vaginal doğumların normal vaginal doğumlara oranı:<br />

Kliniğimizde 2000 yılında 8, 2001 yılında 14, 2002 yılında 9, 2003<br />

yılında 12, 2004 yılında 26 gebeye vakum ekstraksiyon ile doğum<br />

yaptırıldı. Bu tarihlerde hiç forseps uygulaması yapılmadı. Yapılan<br />

istatistiksel analizde yıllara göre operatif vaginal doğum oranları<br />

arasında istatistiksel olarak anlamlı fark tespit edilmemiştir ( p=<br />

0.065 ).<br />

34


Şekil-17. Operatif vaginal doğumların normal vaginal doğumlara oranı<br />

1400<br />

1200<br />

% 98,82<br />

1166<br />

% 97,71<br />

1106<br />

1000<br />

% 99,09<br />

862<br />

% 98,92<br />

% 98,55<br />

821 811<br />

800<br />

NSD<br />

VAKUM EKSTRAKSİYON<br />

600<br />

400<br />

200<br />

% 0,91<br />

8<br />

% 1,18<br />

14<br />

% 1,08<br />

9<br />

% 1,45<br />

12<br />

% 2,29<br />

26<br />

0<br />

2000 2001 2002 2003 2004<br />

35


TARTIŞMA<br />

Haseki Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde<br />

incelenen 5 yıllık sürede sezaryen oranı %27.94 olarak bulunmuştur.<br />

Sezaryen oranı 2000’de %30.2, 2001’de %28. 5, 2002’de %28.0,<br />

2003’te %22.9, 2004’te %29.0 olarak yıllara göre değişim<br />

göstermiştir. Sezaryen oranı ülkelere göre de farklılık gösterir.<br />

Gelişmiş ülkelerde 1970’li yıllarda sezaryen ile doğum oranları %2-6<br />

arasında iken 1980’li yılların ortalarına doğru bu oran ABD’de %<br />

25’e, gelişmiş Avrupa ülkelerinde de %10-15’lere kadar yükselmiştir.<br />

Sezaryen oranı Şişli Etfal Hastanesi’nde 1994’te %12‘den, 1998’de %<br />

20.3’e yükselmiştir(25). Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın<br />

Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde 1995-99 yılları arasında yapılan<br />

sezaryenlerin oranı %29.7 bulunmuştur(26). Yüzüncü Yıl Tıp<br />

Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde 1996-98 yılları<br />

arasında sezaryen oranı %17.2 olarak gerçekleşmiştir(27).<br />

Hindistan’da bir eğitim hastanesinde 1993-94’te oran % 21 iken,<br />

1988-89’da sezaryen oranı %25 olmuştur(28). Çin Shantou’da 1990-<br />

97 arası sezaryen hızı %19.4 bulunmuştur(29). Ohio’da 1989-96 arası<br />

yapılan çalışmada %15. 7’den %12.4’e düştüğü bildirilmiştir(30).<br />

İsveç’te yapılan bir çalışmada sezaryen oranı 1983’te %12. 3<br />

‘ten,1990’da %10. 84’e düşmüştür(31).<br />

Bizim kliniğimizde sezaryen hızı %28 ‘lerde gitmekteyken<br />

2003’te % 22’lere düşmüştür.<br />

36


Pekçok araştırmacı fetal kalp monitorizasyonunun rutin kullanıma<br />

girmesiyle sezaryen oranlarında hızlı bir artışın gözlendiğini<br />

vurgulamaktadır (20,21).<br />

1986 yılından sonra başta ABD olmak üzere bazı Avrupa<br />

ülkelerinde de hızla artan sezaryen oranlarının perinatal mortaliteyi<br />

umulduğu kadar etkileyemediği vurgulanmış, bunun yanı sıra maternal<br />

morbiditeyi artırdığını bildiren yayınların ışığında sezaryen oranlarını<br />

optimal bir değere indirmeyi amaçlayan çalışmalar başlamıştır<br />

(20,22,23,24).<br />

Sezaryen oranını artıran nedenlerin başında “bir kere sezaryen<br />

daima sezaryen prensibi”, fetal monitorizasyon, sezaryen gerektiren<br />

fetal durumların antenatal tespit edilebilmesindeki artış ve<br />

sosyoekonomik düzeyi daha iyi olan toplumlardaki isteğe bağlı<br />

sezaryenler gelmektedir(19,32). Kadın doğum uzmanlarının üçte ikisi<br />

isteğe bağlı sezaryen yapmayı kabul etmektedir (33).<br />

Kliniğimizde 2000-2004 yılları arasında yaptığımız çalışmada<br />

sezaryen yapılan gebelerin %46’sı uterin skar (eski, mükerrer<br />

sezaryen, myomektomi), %13’ü fetal distres, %12’si prezantasyon<br />

anomalileri, %10’u fetus eklerindeki sorunlardan (dekolman plasenta,<br />

plasenta previa, kordon prolapsusu), %6’sı CPD, %3’ü ilerlemeyen<br />

travay, % 2’si isteğe bağlı, %1’i pozisyon anomalileri, %2’si anne<br />

hastalıkları, %2’si fetal gelişim bozuklukları nedeniyle sezaryene<br />

alınmıştır.<br />

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve<br />

Doğum Anabilim Dalı’nda 3 yıllık bir süreyi kapsayan çalışmada 2037<br />

sezaryen olgusunda endikasyonlar araştırıldığında %22 geçirilmiş<br />

37


sezaryen,%11.9 prezantasyon bozukluğu, %8 distosi, %6.6 fetal<br />

distres bulundu(34). Şişli Etfal Hastanesinde geçirilmiş sezaryen<br />

nedeniyle yapılan sezaryen oranı %32.6 (35), Dicle Üniversitesi Tıp<br />

Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde %28.6, Yüzüncü<br />

Yıl Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde %22. 2<br />

olarak bulundu(27). Notzon’un çalışmasına göre ABD’de %36,<br />

İsveç’te %28 (36), Çin Shantou’da %14 (29), Hindistan’da ise %29<br />

(28) olarak bulunmuştur. Fetal distress oranı bizde %13 iken Şişli<br />

Etfal Hastanesi’nde %21.6(25), Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın<br />

Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde %16 (26), Yüzüncü Yıl<br />

Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde %<br />

19.1(27), ABD’de %9.7,İsveç’te %15.4, Norveç’te %15.6 İskoçya‘da<br />

%17.1 (36), Çin’de %19 (29), ve Hindistan’da %33’tür(28).<br />

Kliniğimizde 2000-2004 tarihleri arasında doğum yapan vakaların<br />

yaş ortalaması 26.70±5.95 olarak bulunmuştur. Vakaların %59.9’u 20-<br />

29 yaş grubundadır. Şişli Etfal Hastanesi’nde ortalama yaş 26.0± 5.7<br />

(25), Convay ve ark’da 28.5±6.6 (37), Lieberman ve ark’da 29 (38)<br />

olarak bulunmuştur.<br />

Gebelerin pariteye göre dağılımı incelendiğinde, nullipar %23.9,<br />

primipar %32.1 ve grandmultipar %6.4 olarak bulunmuştur. Bu<br />

oranlar Şişli Etfal Hastanesi’nde sırasıyla %25, %45, %2. 3 olarak<br />

bulunmuştur(25). Nullipar oranını Robson %42.5 (39), Kesim %28<br />

(40), Tadesse %25 (40) olarak bulmuştur. Hindistan’da bu oran %<br />

42’dir (28).<br />

Kliniğimizdeki vakaların %92.6’sı baş ile %6.9’u makat ile %<br />

0.3’ü oblik, transvers ve compound prezantasyon ile doğum yaptılar.<br />

38


Makat gelişi ile prezante olan vakaların %61’i sezaryen ile %39’u<br />

vaginal yolla doğum yaptılar. Sezaryen olan vakaların 138’inde ikinci<br />

sezaryen sebebi bulunmaktaydı (geçirilmiş sezaryen, fetal distres).<br />

Kliniğimizdeki vakaların %52’sinin erkek, %48’inin kız<br />

olduğunu tespit ettik. Bu oran Şişli Etfal Hastanesi’nde %52 erkek %<br />

48 kızdır(25). Kesim %54. 1 erkek %45. 9 kız (32), Lieberman %58.<br />

8 erkek, %41. 2 kız bulmuştur (38).<br />

Kliniğimizde ölü doğum oranını %4.7 olarak bulduk. Bu oran<br />

Şişli Etfal Hastanesi’nde %4.5 (25), Kesim ve ark’da %8.8 (32),<br />

Tadesse ve ark’da %7.5 (40), Nielsen ve ark‘da %0.6‘dır(31).<br />

Kliniğimizdeki ölü doğumların nedenleri araştırıldığında %25<br />

dekolman plasenta, %7 fetal anomali, %7 diabetik anne bebeği, %2<br />

fetal distres, %2 uterin rüptür, %3 ikiz gebelik, %1 sürmaturasyon, %1<br />

kordon prolapsusu olarak bulundu. %52 vakada ise neden bulunamadı.<br />

Bu grubun büyük bir bölümünü 20-40 hafta arası mort fetüs olarak<br />

başvuran hastalar oluşturmaktaydı.<br />

Bebeklerin 5. dakika Apgar skorlarına baktığımızda %4.7 0<br />

Apgar, %1.0 1-4 Apgar, %5.3 5-8 Apgar, % 88.8 9-10 Apgar olarak<br />

bulunmuştur. Bu oran Şişli Etfal Hastanesi’nde %59.7 7-9 Apgar, %<br />

32.3 10 Apgar olarak bulunmuştur (25).<br />

Kliniğimizde prezantasyon anomalisi nedeniyle sezaryen<br />

uygulanan vakalara baktığımızda (toplam 200 vaka ) %84 makat<br />

gelişi, %10 transvers geliş, %4 oblik duruş, %2 compound<br />

prezantasyon olarak bulduk. Sezaryen ile doğum yapan vakaların %<br />

10’u makat gelişi ile prezante olmuştu. Şişli Etfal Hastanesi’nde bu<br />

oran %9 olarak bulunmuştur(25). Tüm doğum vakalarına baktığımızda<br />

39


prezantasyon oranları şöyle idi: %92.6 baş, %7.4 anormal<br />

prezantasyon. Kesim ve ark anormal prezantasyon oranını %32. 8<br />

(32), Robson %16. 5 (39) olarak bildirmiştir.<br />

Pozisyon anomalisi nedeniyle sezaryene alınan vakaları<br />

incelediğimizde ( tüm sezaryen ile doğum yapan vakaların içinde 24<br />

vaka ile %1’lik bir paya sahip) %45 defleksiyon gelişi, %25 oksiput<br />

posterior, %17 yüksekte düz duruş, %13 asinklitusmus olarak bulduk.<br />

Şişli Etfal Hastanesinde defleksiyon gelişi oranı %2.2 olarak bulundu<br />

(25).<br />

Kliniğimizde vaginal doğum yapan vakaların %39 ‘una<br />

epizyotomi uygulandı. Bu %39’luk dilimin %7’si multipar, %93’ü<br />

nullipar veya primipardı. Bu vakaların %91’inde laserasyon olmadı. %<br />

5.5’inde 1. derece, %2.8’inde 2. derece, %0.3’ünde 3. derece perine<br />

deşirürü meydana geldi. Tonun ve ark 20000 vaginal doğum<br />

olgusunun incelendiği bir çalışmada primiparların %66.6 sında ve<br />

multiparların %33.3’ünde epizyotominin uygulandığını rapor<br />

etmişlerdir(41). Rutin epizyotominin yeri tartışmalı olsa da en önemli<br />

endikasyonu 3. ve 4. derece perine laserasyonlarının önlenmesi ve<br />

operatif doğum sırasında doğumu kolaylaştırmasıdır. Kliniğimizdeki<br />

3. derece perine laserasyonu vakalarına (6 vaka) baktığımızda tümüne<br />

epizyotomi uygulandığını görüyoruz.<br />

Bebeklerin doğum tartılarına göre dağılımlarına baktığımızda %<br />

3’ünün 1500 gram altında, %6.8’inin 1500-2500 arasında,%62.3’ünün<br />

2500-3500 arasında, %27’sinin 3500-4500 arasında,%0.9’unun 4500<br />

gram üzerinde olduğunu gördük. Ortalama doğum tartısı 3185 ±657<br />

g‘dır. Şişli Etfal Hastanesi’nde %20 2500 g altında, %54 2500-3500g<br />

40


arasında, %18. 5 3500-4000g arasında ve %7.4 4000g üzerinde olarak<br />

bulunmuştur(25). 3000-3500g arası oranını Kesim %38 (32),<br />

Lieberman %42 (38), 3500-4000g arasını Lieberman %18.5 olarak<br />

bulmuştur.<br />

Operatif doğumlara baktığımızda 4335 vaginal doğumun %<br />

1.5’ine vakum ekstraksiyon uygulandığını görüyoruz.<br />

41


SONUÇ<br />

Kliniğimizde 2000 – 2004 arası sezaryen hızı %27. 94 olarak<br />

bulunmuştur. Bu oranı diğer kliniklerle karşılaştırdığımızda kabul<br />

edilebilir bir düzey olduğunu söyleyebiliriz. Sezaryen<br />

endikasyonlarına baktığımızda, yarıya yakınını geçirilmiş sezaryenler<br />

oluşturmaktadır. Ülkemizin sosyo ekonomik koşullarını ve anne<br />

morbiditesini dikkate aldığımızda sezaryen oranlarını düşürmek için<br />

daha çok geçirilmiş sezaryen vakasını vaginal doğuma yönlendirmeli<br />

ve diğer endikasyonlarımızda daha dikkatli olmalıyız.<br />

Sezaryenlerde anne yaş ortalamasını 26.70 olarak bulduk.<br />

Vakaların % 59.9‘u 20-29 yaş grubunda idi.<br />

Doğurganlık oranını incelediğimizde ortalama parite sayısını 1.69<br />

olarak bulduk.<br />

Tüm doğum vakalarının içinde makat gelişi oranının %6.9<br />

olduğu bunun da %39 ‘unun vaginal yolla doğum yaptırıldığı tespit<br />

edildi.<br />

Yenidoğanların cinsiyetlerine baktığımızda % 52 erkek, % 48 kız<br />

olarak saptandı.<br />

Ölü doğum oranını % 4.7 olarak bulduk. Ancak bunun yaklaşık<br />

yarısı mort fetüs olarak başvurdu ve mortalite sebebi bulunamadı.<br />

Yenidoğan doğum tartılarına bakıldığında ortalama doğum kilosu<br />

3185 gram olarak bulundu.<br />

Sonuç olarak Haseki Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde<br />

sezaryen oranı kabul edilebilir bir düzeyde olup çoğunluğunu<br />

42


geçirilmiş sezaryenliler oluşturmakta ve operasyon önemli bir<br />

morbiditeye neden olmamaktadır.<br />

43


ÖZET<br />

AMAÇ: Normal vaginal ve operatif doğumların Haseki Hastanesi<br />

Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’ndeki durumunun<br />

değerlendirilmesi amaçlandı.<br />

YÖNTEM: Kliniğimizde 2000 Ocak – 2004 Aralık tarihleri arasında<br />

meydana gelen 6727 doğum vakasının doğum dosyalarındaki<br />

kayıtlarına ulaşılarak gebelerin yaşı, gravidaları, pariteleri, doğum<br />

şekilleri, epizyotomi varlığı, laserasyon varlığı, sezaryen<br />

endikasyonları, bebeklerin doğum tartıları, cinsiyetleri, Apgar skorları,<br />

mortaliteleri ve prezantasyon şekilleri araştırılıp literatür bulgularıyla<br />

karşılaştırıldı.<br />

BULGULAR: Haseki Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum<br />

Kliniği’nde belirtilen tarihler arasında yapılan sezaryen oranı %27.97<br />

bulundu. Vakaların %59.9’u 20-29 yaş grubundaydı. Sezaryen<br />

endikasyonlarının %46’sını eski sezaryen oluşturdu ve onu %13 ile<br />

fetal distress izledi. Bebek mortalitesi %4.7 olarak olarak bulundu. Bu<br />

ölümlerin %27’sinin sebebi dekolman plasenta idi. Prezantasyon<br />

şekilleri % 92 baş, %6.9 makat olarak bulundu. Bebek cinsiyetleri %<br />

52 erkek,%48 kız olarak gerçekleşti. 1. dakika Apgar skoru %80<br />

vakada 9-10 arası iken 5. dakikada bu oran %88 ‘e yükselmişti.<br />

Prezantasyon anomalileri içinde %84 ile makat gelişi 1. sırada yer<br />

aldı. Pozisyon anomalileri içinde en sık defleksiyon gelişi bulundu.<br />

Vaginal doğum yapan gebelerde %8.6 oranında perine laserasyonu<br />

oluştu. Fetal gelişim bozukluğu nedeniyle sezaryen yapılan vakalarda<br />

en sık neden iri bebek bulundu. Doğum tartısı ortalama 3185 gram<br />

olarak bulundu. Vaginal doğum yapan gebelerin % 39’una epizyotomi<br />

44


uygulandı. Bunun %45’i nullipar idi. Anne hastalıkları nedeniyle<br />

sezaryen yapılan vakalarda en sık neden %36 ile annenin hipertansif<br />

hastalıkları olarak bulundu. Makat gelişi prezante olan vakaların %<br />

39’u vaginal yolla doğurtuldu. Vaginal yol ile doğum yapan vakalarda<br />

vakum ekstraksiyon sıklığı ise % 1. 5 olarak bulundu.<br />

SONUÇ:2000-2004 tarihleri arasında sezaryen sıklığı %27. 97 olarak<br />

belirlendi. Yılara göre sezaryen oranları arasında anlamlı fark<br />

bulunmuştur. Bunun nedeninin kliniğimizdeki tadilat olduğunu<br />

düşünmekteyiz.Kliniğimizde yılda ortalama 1346 doğum<br />

olmaktadır.Sezaryen endikasyonlarının %46’sını eski sezaryen<br />

oluşturmaktadır.Vakaların %60 ‘ı 20-29 yaş grubundadır. Vakaların %<br />

50 ‘si nullipar ve primipar olarak bulundu.% 6.9’u makat<br />

prezantasyonu olarak saptandı.Bunun % 39’una vaginal doğum<br />

yaptırıldı. Ölü doğum oranı %4.7 saptandı.5 dakika apgar skoru %89<br />

vakada 9-10 arasındaydı.Sezaryen endikasyonları arasında en sık<br />

prezantasyon anomalisi %84 ile makat prezantasyonu olarak<br />

bulundu.Sezaryen endikasyonları arasında en sık pozisyon anomalisi<br />

%45 ile defleksiyon gelişi tespit edildi. Vaginal doğum yapan<br />

hastaların %30’una epizyotomi uygulandı % 91’inde perineal<br />

laserasyon olmadı.Oratalama doğum tartısı 3185 olarak bulundu.<br />

Vaginal doğumların ortalama % 1.4’üne operatif vaginal doğum<br />

yaptırıldı. Bulgularımız genel anlamda diğer çalışmaların sonuçları ile<br />

uyum göstermekteydi.<br />

45


SUMMARY<br />

Purpose: Assessment of the normal vaginal and operative birth in the<br />

Haseki Hospital Gynecology and Obstetrics Department<br />

Method: The birth file records for the 6727 births from January 2000<br />

to December 2004 were accessed and the ages of the pregnant women,<br />

their gravidas, parities, birth giving formats, existence of episiotomy,<br />

laceration, caesarian indications, birth weights of the babies, their<br />

sexes, Apgar scores, mortalities and presentation formats were<br />

investigated and compared with the literature findings.<br />

Findings: The cesarean section ratio in the Haseki Hospital<br />

Gynecology and Obstetrics Clinics between the specified dates have<br />

been found as 27.97%. 59.9% of the cases were within the 20 to 29<br />

years of age group. 46% of the cesarean indications were former<br />

cesarean followed by fetal distress at a rate of 13%. Newborn<br />

mortality was found as 4.7%. The reason for 27% of the mortality was<br />

decolman placenta. Presentation forms were found to be 92% head,<br />

6.9% buttocks. The sexes of the newborns were 52% male and 48%<br />

female. In the 1st minute, the Apgar score was between 9 to 10 in 80%<br />

of the cases, while it rose to 88% in the 5th minute. The buttocks<br />

coming ranked the 1st in the presentation anomalies, with 84%.<br />

Within the position anomalies, the most frequent one was found to be<br />

the deflection coming.<br />

In the pregnant who gave a vaginal birth, 8.6% developed perineal<br />

laceration. In the cases who have undergone caesarian due to fetal<br />

development disorder, the most frequent reason was found to be larger<br />

46


abies. The birth weight was found to be 3.185 grams in average. 39%<br />

of the pregnant giving vaginal birth were subjected to episiotomy.<br />

45% of them were nullipara. In the cases subjected to caesarian due to<br />

maternal diseases, the most frequent reason was found to be mother’s<br />

hypertensive diseases with 36%. The 39% of the cases whose buttocks<br />

coming was presented were adjusted vaginally. In the cases who gave<br />

birth vaginally, vacuum extraction frequency was found to be 1.5%.<br />

Conclusion: The caesarian frequency was found to be 27.97% from<br />

2000 to 2004. A significant difference was found between the<br />

caesarian ratios from year to year. We believe that the reason was the<br />

restoration of our clinics. There are 1346 birth cases in average in our<br />

clinic. 46% of the Caesarian indications consist of former caesarians.<br />

60% of the cases are within the 20 to 29 years old. 50% of the cases<br />

were found nullipara and primipara. 6.9% were found as buttocks<br />

presentation. 39% thereof were subjected to vaginal birth. The dead<br />

birth ratio was determined as 4.7%. 5 minutes apgar score was<br />

between 9 to 10 in 89% of the cases. The most frequent presentation<br />

anomaly was the buttocks presentation with 84% among the caesarian<br />

anomalies. The most frequent position anomaly was the deflection<br />

coming with a rate of 45%. In average, 30% of the patients giving a<br />

vaginal birth were subjected to episiotomy. 91% had no perineal<br />

laceration. Average birth weight was found to be 3.185. 1.4 of the<br />

vaginal births were subjected to operative vaginal birth. Our findings<br />

were in compliance with the results of other studies generally.<br />

47


KAYNAKLAR<br />

1-Notzon FC, Plajek PJ, Taffel SM. Comparison of national cesarean<br />

section rates. N Eng J Med 1987;316: 386-389.<br />

2-Stephanson PA, Bakoula C, Heminiki E, et al. Patterns of use<br />

obstetrical interventions in 12 countries. Pediatr Perinat Epidemiol<br />

1993; 7: 45-54.<br />

3-Cunningham FG, Gant NF, Leveno KJ: Cesarean section and<br />

postpartum hysterectomy In: Williams Obstetrics. 21 st Ed 2001 p:<br />

537-565.<br />

4-Durfee R. Cesarean section. In: Nichols HN (Ed) Gynecologic and<br />

Obstetrik Surgery. St. Louis, Missouri: Mosby-Year Book Inc.,<br />

1993; 1075-1122.<br />

5-De Cherney AH, Nathan L. Cesarean Section In: Current Obstetric<br />

and Gynecologic Diagnosis and Treatment. 9 th Ed 2003; p: 518-529.<br />

6-Caroli G, Belizan J: Episiotomy for vaginal birth. Cochrane<br />

Database Syst Rev 2: CD000081, 2000<br />

7-Ballantyne JW: The problem of the postmature infant. Journal of<br />

Obstetric and Gynaecology British Empire 1902; 2: 521.<br />

8-Williams Obstetrics. F.Gary Cunningham et al. 21 st ed. McGraw<br />

W-Hill: 2001.<br />

9-Nwosu VC, Wallach EE, Bolognese RJ: Initiation of labor by<br />

intraamniotic cortizol instillation in prolonged human pregnancy .<br />

Am J Obstet Gynecol 1966; 96: 901.<br />

10-Chervenak FA, Kurjak A: Postterm pregnancy. Fetal<br />

considerations, I st Edition, The Parthenon Publishing Group Limited<br />

1996: 571.<br />

48


11-Mognelli M, Wilcoks M, Gurdosi J: Estimating the date of<br />

confinement: Ultrasonographic biometry versus certain menstrual<br />

dates. Am J Obstet Gynecol 1996; 174: 1- 278.<br />

12-Gilstrap LC, Cunningham FG, Vandorsten PJ: Cesarean Delivery<br />

In: Operative Obstetrics 2nd Ed Appleton and Lange, 2002; p: 257-<br />

273<br />

13-De Cherney AH, Nathan L. Cesarean Section In: Current Obstetric<br />

and Gynecologic Diagnosis and Treatment. 9 th Ed 2003 p: 518-529<br />

14-Perveen F, Shah Q. Obstetric outcome after one previous cesarean<br />

section J Obstet Gynaecol Res 1997; 23: 341-346.<br />

15-Mc Mahon MJ. Vaginal birth after cesarean. Clin Obstet Gynecol<br />

1998; 41: 369-381.<br />

16-Nelson KB, Ellenberg JH. Antecedents of cerebral palsy:<br />

Multivariate analysis of risk. N Engl J Med .1986; 315-381.<br />

17-Shearer EL. Cesarean Section : Medical Benefits and costs. Soc Sci<br />

Med. Nov 1993; 37(10),p1223-1231.<br />

18-Dunn LJ. Cesarean Section and Other Obstetric Operations . In:<br />

Danforth DN, Scott JR (eds). Obstetrics Gynecology, Philadelphia: J<br />

B Lippincott Company 1986; 737-754.<br />

19-Cunningham FG, MacDonald PC, Gant NF. Cesarean Delivery<br />

and Cesarean Hysterectomy. In: Williams Obstetrics: Connecticut:<br />

Appleton Lange, 1997; 509-533.<br />

20-Bolajı II, Meehan FP. Cesarean section survey in Galway-1973<br />

through 1987. Eur J Obstet Gynecol Reprod Biol Jan 1993; 48, p1-<br />

8.<br />

49


21-Signorelli C, Ferdico M, Cattaruza MS, et al. İndications for<br />

cesarean section; results of a local study. Ann Obstet Gynecol Med<br />

Perinat. Jan-Feb 1991; 112:p 15-19.<br />

22-Cerrone L, Basevi V. Cesarean section: Descriptive epidemiology.<br />

Increase in frequency of indications for cesarean section.<br />

Epidemiolog Prev. Mar 1992; 14: p20-28.<br />

23-Mukherjee J, Bhattacharya PK, Lahiri TK, et al. Perinatal mortality<br />

in cesarean section: A disturbing picture of unfulfilled expectations.<br />

J Indian Med Assoc. 1993; 91(81), p202-203.<br />

24-Nielsen TF, Olausson PO, Ingemarsson I. The Cesarean Section<br />

rate in Sweden: The end of the rise. Birth. Mar 1994; 21: p34-38.<br />

25-Dayan A: 3. Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde sezaryen<br />

insidansı ve endikasyonlarının değerlendirilmesi. Uzmanlık Tezi<br />

1999<br />

26-Bayhan G, Yalınkaya A, Yayla M ve arkadaşları: Kliniğimizde<br />

1995-1999 Yılları arasında yapılan sezaryenlerin ve sezaryen<br />

esnasında yapılan diğer operasyonların değerlendirilmesi. Klinik<br />

Bilimler ve Doktor 2000; 6(2): 249-251.<br />

27-Gül A, Şimşek Y: Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın<br />

Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde 1996-1998 yılları arasında<br />

sezaryen oranı ve endikasyonları. Perinatoloji Dergisi 1998; 6(1-2):<br />

10-12.<br />

28-Kambo I, Bedi N, Dhillon BS, Saxena NC: A critical appraisal of<br />

cesarean section rates at teaching hospitals in india. Int J Gynaecol<br />

Obstet 2002; 79 (2) : 151-158.<br />

50


29-Wu WL: Cesarean delivery in shantou, China: a retrospective<br />

analysis of 1922 women. Birth 2000; 27 (2) : 86-90.<br />

30-Koroukian SM, Rimm AA, Declining trends in cesarean deliveries,<br />

Ohio 1989-1996: an analysis by indications. Birth 2000; 27 (1) : 12-<br />

18.<br />

31-Nielsen TF, Olausson PO, Ingemarson I : The cesarean section<br />

rate in sweden: the end of the rise . Birth,1994; 21(1): 34-38.<br />

32-Kesim ME: 307 sectio olgusunun klinik değerlendirilmesi. Erciyes<br />

Medical Journal (8):1986; 1:69-81.<br />

33-Wax JR, Cartin A, Pinette MG, et al: Patient choice cesarean: An<br />

evidence-based review. Obstet Gynecol Survey 2004; 59(8): 601-<br />

605.<br />

34-Erdemtok M. Sezaryen seksiyo uygulanan olguların çeşitli<br />

parametreler yönünden irdelenmesi, Uzmanlık Tezi, Çukurova<br />

Üniversitesi, 1997.<br />

35-Yumru E, Davas İ, Baksu B, ve arkadaşları: 1995-1999 yılları<br />

arasında sezaryen operasyonu endikasyonları ve oranları.<br />

Perinatoloji Dergisi 2000; 8 (3) : 94-98.<br />

36-Notzon FC, Cnattingius S, Bergio P, et al : Cesarean section<br />

delivery in the 1980s: International comparison by indication. Am J<br />

Obstet Gynecol 1994; 170(2) : 495-504.<br />

37-Conway DL, Langer O: Elective delivery of infants with<br />

macrosomia in diabetic women: Reduced shoulder dystocia versus<br />

increased cesarean deliveries. Am J Obstet Gynecol 1998;178: 922-<br />

925.<br />

51


38-Lieberman E, Lang JM, Cohen AP: The association of fetal sex<br />

with the rate of cesarean section. Am J Obstet Gynecol 1997; 176:<br />

667-671.<br />

39-Robson MS, Scudamore IW: Using the medical audit cycle to<br />

reduce cesarean section rates. Am J Obstet Gynecol 1996; 174: 199-<br />

205.<br />

40-Tadesse E, Adane M, Agabeyyou M: Cesarean section deliveries<br />

at Tikur Anbesa Teaching Hospital, Ethiopia. East Afr Med J 1996;<br />

73(9): 619-622.<br />

41-Tonun K, Eikwes SH, Grittum P: A comparison between<br />

ultrasound and reliable last menstrual period as predictors of the day<br />

of delivery in 15000 examinations. Ultrasound Obstet Gynecol 1996;<br />

8: 3: 178.<br />

52

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!