panel âdeprem ve kadastroâ - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
panel âdeprem ve kadastroâ - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
panel âdeprem ve kadastroâ - Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
TMMOB<br />
<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />
Tarih<br />
Saat<br />
Moment Büyüklüğü<br />
Merkez Üssü<br />
Kuzey Anadolu Fayının<br />
Uzunluğu<br />
Yüzey Kırılması<br />
Kayma (Sağ Atılım)<br />
Türü<br />
17 Ağustos 1999<br />
03:01:37<br />
7.4 (Kandilli, USGS)<br />
Gölcük<br />
1000 km<br />
60 km<br />
2,7 m<br />
Vurma-Kayma<br />
PANEL<br />
“DEPREM VE KADASTRO”<br />
26.02.2005 - Kocaeli<br />
Tarih<br />
Saat<br />
Moment Büyüklüğü<br />
Merkez Üssü<br />
Kuzey Anadolu Fayının Uzunluğu<br />
Yüzey Kırılması<br />
Kayma (Sağ Atımlı,Düşey-Yanal)<br />
Türü<br />
12 Kasım 1999<br />
18:58<br />
7.2(Kandilli)<br />
Düzce Yakınları<br />
1000 km<br />
40 km<br />
3.0 m düşey,4.5 m sağ<br />
yanal değiştirme<br />
Vurma-Kayma<br />
Onca acılardan sonra<br />
bu ülkenin<br />
mühendisleri,<br />
mimarları,<br />
şehir plancıları <strong>ve</strong><br />
aydınları<br />
olarak<br />
17 Ağustos <strong>ve</strong><br />
12 Kasım 1999<br />
depremlerini milat<br />
kabul ederek, mesleki<br />
sorumluluklarımızla<br />
yüzleşmeliyiz
TMMOB<br />
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI<br />
İSTANBUL ŞUBESİ<br />
DEPREM VE KADASTRO PANELİ<br />
26 Şubat 2005<br />
Süleyman Demirel Kültür Merkezi - Kocaeli
ISBN: 978-9944-89-023-6<br />
Temmuz 2007 ∞ 1000 adet<br />
TMMOB<br />
<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />
Büyükdere Caddesi Emek İşhanı No: 68 Kat:3<br />
Mecidiyeköy-Şişli/İstanbul<br />
Tel: 0212.347 12 46 Faks:0212.347 12 43<br />
www.hkmo.org.tr; e-posta: istanbul@hkmo.org.tr<br />
Yapım Tanıtım Basım Yayın Ltd. Şti., İstanbul<br />
Kaynak gösterilerek yapılacak kısa alıntılar dışında, yayımcının yazılı izni olmadan<br />
hiçbir yolla çoğaltılamaz.
TMMOB<br />
HARİTA VE KADASTRO MÜHENDİSLERİ ODASI<br />
İSTANBUL ŞUBESİ<br />
DEPREM VE KADASTRO PANELİ<br />
26 Şubat 2005<br />
Süleyman Demirel Kültür Merkezi - Kocaeli
P A N E L<br />
DEPREM VE KADASTRO<br />
Panel Yöneticisi : Prof. Dr. Erol KÖKTÜRK<br />
İmam YAŞARTEKİN<br />
Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürü<br />
İlyas ŞEKER<br />
Kocaeli Büyükşehir Belediye Bşk. Vek.<br />
Celal BEŞİKTEPE<br />
Adım Mühendislik Planlama Ltd.Şti.<br />
Akın EKİNCİ<br />
Erdem Emi Har.Bil.İşl.İnş.<strong>ve</strong> Taş.San.Ltd.Şti.<br />
Atilla AYDIN<br />
Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığı Proje Koordinatörü<br />
TARİH : 26 Şubat 2005, Cumartesi<br />
SAAT : 13.00 – 17.00<br />
YER : SÜLEYMAN DEMİREL KÜLTÜR MERKEZİ<br />
Yahya Kaptan Mah. İzmit / KOCAELİ
Önsöz<br />
“17 Ağustos <strong>ve</strong> 12 Kasım 1999 günü yaşadığımız depremlerin yol açtığı<br />
yıkımların, hasarların, can kayıplarının, kaderleriyle baş başa bırakılan <strong>ve</strong><br />
çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan onbinlerce insanın neredeyse<br />
unutulduğu Türkiye’de, yaşanan felaketin üstünden yıllar geçmesine karşın,<br />
deprem bölgesinde giderek derinleşen sorunlara çözümler üretilmedi.<br />
17 Ağustos 1999’dan günümüze kadar geçen süreçte yapıların <strong>ve</strong> kentsel<br />
yaşamın daha gü<strong>ve</strong>nsiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Milyonlarca insan<br />
can gü<strong>ve</strong>nliğinin olmadığı mekanlarda yaşama terk edilmiştir. Ağır hasarlı<br />
yapılara orta hasarlı, orta hasarlılara ise az hasarlı olarak raporların<br />
düzenlendiği bir süreç yaşanmıştır. Rant kaygısı, can kaygısının önüne geçmiş,<br />
kamusal görev <strong>ve</strong> sorumluluklar yine gözardı edilmiştir. Deprem bölgesindeki<br />
okullar, hastaneler <strong>ve</strong> diğer kamu yapıları bilimsel olarak incelenmemiş,<br />
dolayısıyla can gü<strong>ve</strong>nliği için gerekli önlemler alınmamıştır.<br />
Doğu Marmara’da bir ciddi planlama faaliyeti yoktur. Çünkü Türkiye’nin<br />
planlama beyni dağıtılmıştır. Türkiye planlama disiplininden koparılmıştır.<br />
Türkiye ya Brüksel’de ya da Washington’da planlanmaktadır ama tekellerin en<br />
çok dört elle sarıldıkları kavram kendi çıkarlarını planlamaktır. Ama<br />
milyonlarca insanın geleceği konusunda planlama kararlarını alabilecek<br />
kurumlar, görünürde olan kurumlar, artık içleri boşaltılmış kurumlar haline<br />
gelmiştir. Felaketten doğrudan etkilenen iki milyonu aşkın insan aradan geçen<br />
bu kadar yılda neler yaşadı? Bir doğa olayı olan depremin felakete<br />
dönüşmesinin ortamlarını yaratan, onbinlerce canın enkazlar altında yaşamını<br />
yitirmesine, yaralı <strong>ve</strong> sakat kalmasına yol açan sorumlular, suçlular hakkında<br />
neler yapıldı?” diye soruyor, Sevgili Celal BEŞİKTEPE. Biz de kendisine<br />
yürekten katılıyoruz.<br />
Panel, TKGM’nin ihale yoluyla yaptırdığı <strong>Kadastro</strong> işlerinin, yüklenici <strong>ve</strong><br />
idare tarafından yaşanan pratiği açısından önemli ipuçları <strong>ve</strong>rmektedir.<br />
Yayın haline getirdiğimiz “Deprem <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” <strong>panel</strong>inin üyelerimize yararlı<br />
bir kaynak olacağı düşüncesindeyiz. 18. Dönem yönetim kuruluna, değerli<br />
konuşmacılara <strong>ve</strong> emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz.<br />
Yönetim Kurulu<br />
1
PANEL: DEPREM VE KADASTRO<br />
AÇILIŞ KONUŞMALARI<br />
SUNUCU- Merhabalar, Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB)<br />
<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası (HKMO) İstanbul Şubesi tarafından,<br />
bölgede süren deprem sonrası kadastro çalışmalarının değerlendirilmesi<br />
amacıyla düzenlenen “Deprem <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” <strong>panel</strong>imize hepiniz hoş geldiniz.<br />
Açış konuşmasını yapmak üzere Şubemiz İkinci Başkanı Sayın Mehmet<br />
Yıldırım’ı da<strong>ve</strong>t ediyorum, buyurun.<br />
MEHMET YILDIRIM (<strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul<br />
Şubesi İkinci Başkanı)- Merhabalar, <strong>panel</strong>imize hoş geldiniz. Türk Mühendis<br />
Mimar Odaları Birliği <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi<br />
olarak Ana Yönetmeliğimizde belirtildiği gibi, “tüzel kişiliğe sahip kamu<br />
kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olarak; meslek mensuplarının birbiriyle <strong>ve</strong><br />
halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü <strong>ve</strong> gü<strong>ve</strong>ni hâkim kılmak üzere meslek<br />
disiplinini <strong>ve</strong> ahlakını korumak, meslek mensuplarının ortak gereksinimlerini<br />
karşılamak, mesleki etkinliklerini kolaylaştırmak, üyelerin mesleki çalışmaları<br />
<strong>ve</strong> yetkilerini kullanmaları sırasında karşılaşacakları her türlü haksızlık <strong>ve</strong><br />
onur kırıcı işlemlere karşı bütün girişimleri yapmak, mesleki dayanışmayı<br />
kurmak <strong>ve</strong> kuv<strong>ve</strong>tlendirmek, kamunun <strong>ve</strong> ülkenin çıkarlarının korunmasında<br />
gerekli gördüğü girişim <strong>ve</strong> etkinliklerde bulunmak” diye sıralanan amaçları<br />
doğrultusunda bugün burada bir etkinliğe daha imza atıyoruz.<br />
Bugün, kısaca Marmara Depremi diyebileceğimiz deprem dizilerinden sonra<br />
özelde depremlerin, genelde ise doğal afetlerin mesleki alanımıza etkisini <strong>ve</strong><br />
sonuçlarını konu alan “Deprem <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” adlı <strong>panel</strong> için bir araya gelmiş<br />
bulunuyoruz. Panelimizin bu alanda bir başlangıç olacağını, tartışmaların,<br />
Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi tarafından 23-25 Mart 2005’te yapılacak Deprem<br />
Sempozyumu’na, Odamızca gerçekleştirilecek 10. Türkiye <strong>Harita</strong> Bilimsel <strong>ve</strong><br />
Teknik Kurultayı’na taşınarak sonuç alıcı çözüm önerilerinin <strong>ve</strong> eylem<br />
programlarının oluşturulacağını umuyoruz.<br />
Hafızalarımızı biraz zorlayacak olursak, çocukluğumuzdan bugüne dek,<br />
Türkiye’de çok sayıda deprem, sel baskını, heyelan <strong>ve</strong> benzeri doğal afetlerin<br />
yıkıcı, yok edici, öldürücü etkileriyle karşı karşıya kalınmış <strong>ve</strong> ağır bedeller<br />
ödenmiş olduğunu hatırlarız. Onca acılardan sonra bu ülkenin mühendisleri,<br />
mimarları, plancıları, aydınları olarak 17 Ağustos <strong>ve</strong> 12 Kasım 1999<br />
3
depremlerini milat kabul ederek, mesleki sorumluluklarımızla yüzleşmemiz,<br />
bir eleştiri <strong>ve</strong> özeleştiri sürecini örgüt disiplini içerisinde işletmemiz gerekiyor.<br />
Bunun için önemli olan, sorunları doğru, zamanında <strong>ve</strong> yerinde tespit<br />
etmekten, her türlü yapıda görev almış <strong>ve</strong>ya alacak meslektaşların ellerini taşın<br />
altına birlikte koymalarından geçmektedir. Depremler hem kişisel, hem de<br />
sektörel yaşam hedeflerimizi gözden geçirmek, bencilliklerden <strong>ve</strong> çıkarcılıktan<br />
uzak, toplumsal hedeflere yönelik yaşama arzusu konusunda bizi yeniden<br />
düşündürmüş olmalıdır. Binlerce binanın yıkıldığı <strong>ve</strong> onbinlerce insanın<br />
öldüğü, bunun birkaç katının yaralanarak sakat kaldığı bu felaketlerde bizim<br />
görevimiz, sadece arsanın yerini <strong>ve</strong>ya binanın o parsel içerisinde kaldığını<br />
göstermekle sınırlı mıdır dersiniz? <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri olarak<br />
yapılarda bahçe mesafelerine tecavüzün, kontur <strong>ve</strong> gabariye uymamanın, su<br />
basman kotuna tecavüzün, kıyı kenar çizgisini ihlalin tespitiyle sınırlı<br />
kalamayacağımızı, dolayısıyla aykırılıkların <strong>ve</strong> tecavüzlerin yaşanabilir kent<br />
için ne tür sonuçlar doğuracağını da sorguluyor olmamız gerekmektedir. Bu<br />
noktada yapı denetim sürecinin bütünsellikten yoksunluğu yerinde bir örnektir<br />
diye düşünüyorum.<br />
Kıyı Yasasının defalarca iptal edilerek boşluk yaratılmasına göz yumarak <strong>ve</strong><br />
kıyı kenar çizgisine rağmen kamunun kullanımına açık olması gereken kıyı<br />
alanlarının doldurulması <strong>ve</strong> kaçak yapılarla işgal edilmesi sürecinde mesleki<br />
hizmetlerin sunumunda, meslektaşlarımızın <strong>ve</strong> diğer meslek örgütlerine ait<br />
mühendis, mimar <strong>ve</strong> plancıların yeteri hassasiyeti gösterdiğini söyleyebilir<br />
miyiz? Ama şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki doğa kendi yasalarına karşı<br />
çıkanları cezalandırırken, kendisine ait olanları da geri almıştır. Diğer yandan,<br />
80 yıllık cumhuriyet tarihinde tapulama <strong>ve</strong> kadastronun bitirilemediğini, orman<br />
kadastrosunun ise ancak yüzde 25’inin tescil edilebildiğini, kadastro yapılan<br />
yerlerin önemli bir kısmının ise yenilenmeye ihtiyacı olduğunu belirtmek<br />
gerekiyor. Yüzde 92’si aktif deprem kuşağında olan <strong>ve</strong> ortalama her 13 ayda<br />
bir 6’nın üstünde, yıkıcı <strong>ve</strong> öldürücü büyüklükte bir depremle sarsılan<br />
ülkemizde 1987 yılında yürürlüğe giren 3402 sayılı <strong>Kadastro</strong> Yasası’nın,<br />
deprem gerçeğine göre hazırlanmadığı açıktır. Bilindiği gibi 17 Ağustos<br />
depreminde yerkabuğu, 4,40 m batıya doğru itelenmiş, parsellerin şekli <strong>ve</strong><br />
konumu değişmiştir. Hal böyle olunca, bugün yapıldığı gibi, her depremden<br />
sonra TUTGA noktalarının, diğer nirengi <strong>ve</strong> ni<strong>ve</strong>lman ağlarının, parsel<br />
noktalarının deformasyonlarının tespitinde dış kaynaklı krediler bekleyerek<br />
yeni borçlanmalarının kapısı da açılacak demektir. O nedenle gerek kadastro<br />
çalışmaları açısından, gerek tapu sicil işlemleri açısından, gerekse yerel<br />
yönetimler <strong>ve</strong> özel sektör açısından olsun, sorunlara parça parça çözüm yerine<br />
bütünlüklü bakışlar <strong>ve</strong> çözüm önerileri getirmek gerekiyor.<br />
4
İşte bugün burada <strong>panel</strong>imize katılan farklı kamu kurumu temsilcileri <strong>ve</strong> özel<br />
sektör temsilcilerinin, bu <strong>ve</strong> benzer sorunları masaya yatıracaklarını umuyoruz.<br />
Sözlerimi bitirirken, yanı başımızda sokağa atılmak istenen, bu ülkenin önemli<br />
bir değeri olan fabrikayı onurlu direnişiyle sürdüren SEKA emekçilerini, onları<br />
yalnız bırakmayan İzmit halkını selamlarken, <strong>panel</strong>istlerimize kolaylıklar,<br />
başarılar diliyor; birlikte tartışan, sorgulayan, üreten bir <strong>panel</strong> ortamının<br />
yaratılacağı inancıyla hepinizi saygı <strong>ve</strong> sevgiyle selamlıyorum.<br />
SUNUCU- Sayın Mehmet Yıldırım’a teşekkürlerimizi sunuyoruz. Tapu<br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü (TKGM) İstanbul Bölge Müdürü Ömer Ali Anbar’ı<br />
konuşmasını yapmak üzere da<strong>ve</strong>t ediyorum; buyurun.<br />
ÖMER ALİ ANBAR (TKGM İstanbul Bölge Müdürü)- Değerli<br />
katılımcılar, değerli meslektaşlarım; şahsım <strong>ve</strong> mensubu bulunduğum Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüz adına hepinize saygı <strong>ve</strong> selamlarımı<br />
sunuyorum. Kurumumuz çalışanlarına faydalı olacağını düşündüğüm “Deprem<br />
<strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>” isimli bu <strong>panel</strong>i düzenleyen, üyesi bulunduğum <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odasına da teşekkür ediyorum.<br />
Değerli meslektaşlarım, kurum olarak iki büyük hedefimiz var: Bunlardan biri<br />
ülkemiz kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanması, bir diğeri de tapu <strong>ve</strong><br />
kadastro bilgilerine bilgisayar ortamında erişilmesidir. Bu hedeflerimiz<br />
doğrultusunda ülkemiz kadastrosunun en kısa zamanda tamamlanması<br />
amacıyla bu geçtiğimiz hafta içerisinde <strong>Kadastro</strong> Yasası’nın bazı maddelerini<br />
düzenleyen kanun tasarısı Meclisten geçmiş <strong>ve</strong> Sayın Cumhurbaşkanımıza<br />
onay için gönderilmişti. Biz bu hedefimizi gerçekleştirirken, yasal hedefler<br />
konulduğundan itibaren bu işlemlerin özel sektörden hizmet alınmak suretiyle<br />
yapılabileceğini düşündük <strong>ve</strong> bu şekilde de uygulamaya başladık. Bu<br />
doğrultuda 2004 yılının Haziran ayından başlamak üzere Kandıra, Adapazarı,<br />
İzmit, Hendek <strong>ve</strong> Yalova bölgelerimizde toplam 93 köyden 101 625 parsellik<br />
alanı 2859 sayılı Yenileme Kanununa göre özel sektörden hizmet almak<br />
kaydıyla yenilemesini yaptık. Ölçüleri tamamlanmıştır <strong>ve</strong> çok büyük bir kısmı<br />
ilan edilmiştir, çok cüzi bir kısmı da ilan aşamasındadır.<br />
Yine bu bölgede 84 köyün 87150 parsellik alanı 3402 sayılı <strong>Kadastro</strong> Yasası<br />
hükümlerine göre kadastrosu yapılmak üzere ihale edilmiş <strong>ve</strong> süresi içerisinde,<br />
yani tahminlerimize göre nisan ayının sonlarında kadastro işlemleri bitmiş <strong>ve</strong><br />
ilan edilmiş olacaktır. Bu çalışmalardan sonra Kocaeli <strong>ve</strong> Yalova’nın<br />
kadastrosu tamamlanmış oluyor <strong>ve</strong> bu birimlerimizde kadastrosu yapılacak<br />
alan kalmıyor. İhalesi yeni yapılan, değerlendirme aşamasında olan Kocaeli,<br />
Yalova <strong>ve</strong> Kandıra’da toplam 476 000 parselin haritalaması ihale edilmiştir. Bu<br />
yıl içerisinde ihalesine başlanılacak olup şu anda değerlendirme aşamasındadır.<br />
5
Arkadaşlardan aldığım <strong>ve</strong>rilere göre ülkemizde özellikle Doğu, Güneydoğu <strong>ve</strong><br />
Karadeniz Bölgeleri’nde ağırlıklı olmak üzere bu yıl, 2005 yılı içerisinde<br />
toplam 2 400 civarında köyün yine özel sektörden hizmet alınmak kaydıyla<br />
ihale çalışmaları devam etmektedir. Kendi imkânlarımızla, kendi<br />
elemanlarımızla 330 köyün kadastro çalışmalarını bu yıl içerisinde bitirmeyi<br />
hedefliyoruz <strong>ve</strong> böylelikle ülkemizde kadastrosu yapılacak ortalama 9 500–10<br />
000 civarındaki köyün toplam 3–4 yıl içerisinde kadastrosunun<br />
tamamlanmasını hedefliyoruz.<br />
Bir diğer hedefiz de, tapu <strong>ve</strong> kadastro bilgilerinin bilgisayar ortamına<br />
aktarılması demiştim. Bu kapsamda Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bilgi Sistemi Projemizin<br />
tapu kısmının kesin kabulü yapılmış olup 2005 yılı içerisinde ülkemizdeki<br />
bütün il merkezlerinin, büyükşehir ilçelerinin <strong>ve</strong> büyük ilçelerin tamamında,<br />
225 adet tapu sicil müdürlüğümüzden tapu bilgilerinin <strong>ve</strong>rilmesi, bilgisayar<br />
ortamında bu bilgilerin alınması, 7 adet kadastro müdürlüğümüzce kadastro<br />
bilgilerinin girilmesi ihalesi yapılacaktır. Şu anda da bu bütçenin Devlet<br />
Planlama Teşkilatı’nda onaylanmasına gidilmiştir; bilgim o şekildedir. Bu sene<br />
içerisinde de bu ihalenin tamamlanması <strong>ve</strong> gerçekleştirilmesi<br />
hedeflenmektedir.<br />
Bu <strong>panel</strong>in neticesinden kurum çalışanları olarak çok istifade edeceğiz. Bu<br />
<strong>panel</strong>in yapılmasından çok mutluluk duyduk. Panelistlerimize, kurumum <strong>ve</strong><br />
şahsım adına teşekkür ediyor, başarılar diliyorum.<br />
SUNUCU- Ömer Ali Anbar’a teşekkür ediyoruz. Panelimizi yönetmek üzere<br />
Sayın Prof. Dr. Erol Köktürk’ü da<strong>ve</strong>t ediyorum; buyurun.<br />
6
PANEL: DEPREM VE KADASTRO<br />
I.OTURUM<br />
Prof. Dr. EROL KÖKTÜRK (Oturum Başkanı)- Hepiniz hoş geldiniz.<br />
Katılımınız için teşekkür ediyoruz. Bu kolaylaştırma görevini bana <strong>ve</strong>rdikleri<br />
için Oda yöneticilerimize çok teşekkür ediyorum <strong>ve</strong> <strong>panel</strong>istlerimizi buraya<br />
da<strong>ve</strong>t ediyorum.<br />
Değerli meslektaşlar, değerli katılımcılar, aslında geçmiş bir tartışmayı yapmak<br />
üzere toplandık. Odamızın deprem sonrası burada yaptığı bir toplantı vardı.<br />
Ama o toplantı depremden zarar görmüş olan meslektaşlarımıza<br />
gösterilebilecek dayanışmaları konuşmak için yapılan bir toplantıydı. Ancak<br />
depremden bu yana sektör bazında depremle mesleğimizin ilişkilerini bir<br />
ortamda tartışarak buradan sonuçlar çıkaramadık. O nedenle geç kalmış bir<br />
toplantı diyorum bu <strong>panel</strong>e. 5,5 yıl oldu <strong>ve</strong> bu 5,5 yılda bölgede deprem<br />
sonrasında birçok olaylar yaşandı. Mesleğimiz adına neler yaşandığını biraz<br />
sonra göreceğiz.<br />
Avrupa’da yapılan bir kongre sırasında Portekizli bir uzmana “Avrupa<br />
Topluluğuna girdiğiniz zaman ne oldu?” diye sormuşlar. Portekizli uzman “Üç<br />
şey oldu: Birincisi, organize olmayı; ikincisi, koordine etmeyi öğrendik” demiş<br />
<strong>ve</strong> sanki sözü bitmişçesine susmuş. Katılımcılar “Üçüncüyü unuttunuz galiba,<br />
üçüncü neydi?” demişler. Portekizli uzman da “Canım, o önemli değil, geriye<br />
dönüp bakıyor <strong>ve</strong> boşa geçirdiğimiz yıllar için ağlıyoruz” demiş. Dilerim biz<br />
de şu deprem sonrası dönemde ülke olarak, sektör olarak boşa geçirdiğimiz<br />
bazı dönemleri önümüzdeki süreçte telafi edebiliriz. Bu <strong>panel</strong>i o nedenle<br />
oldukça önemsiyorum. Şunun için önemsiyorum: Deprem bölgesinde, deprem<br />
sonrası dönemde ilk yapılan iş İller Bankası’nın yaptığı ihaleler oldu bildiğiniz<br />
gibi. İller Bankası hemen bu bölgede yersel yöntemlerle <strong>ve</strong> fotogrametrik<br />
yöntemle ihalelere girdi, 45 yersel, 9 fotogrametrik iş ihalesi yapıldı <strong>ve</strong> bu<br />
çalışma yürüdü.<br />
Deprem sonrası dönemde bir taraftan da Dünya Bankası’nın, Deprem Bölgesi<br />
Acil Yapılandırma Projesi (MEER Projesi) bağlamında bölgeye yönelik olarak<br />
geliştirdiği çok geniş kapsamlı bir projesi vardır. Bugün biraz sonra<br />
tartışacağımız Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüzün yapmış olduğu<br />
ihaleler aslında o MEER Projesinin bir alt bileşeni olan, “A4 Bileşeni” diye<br />
7
tanımlanan bileşen kapsamında yapılan ihalelerdir. Yanı sıra bu ihaleler <strong>ve</strong><br />
bunların hedefi de yine o dönemde MERLİS diye isimlendirildi. Değerli<br />
katılımcılar, bu sözünü ettiğim MEER ismi Türkçe kısaltılmışı değil. Çünkü<br />
projeler Dünya Bankası merkezli projeler olduğu için buradaki projelerin<br />
İngilizce isimlerinin kısaltılmışlarıdır. MERLİS projesi de Deprem Bölgesi<br />
Arazi Bilgi Sistemi Projesidir; Türkçe açılımı böyledir. Bu projeler de bir<br />
taraftan yürümeye başladı. Bunun arkasından bir taraftan TUTGA noktaları<br />
elden geçirildi, yeni ölçümler yapıldı <strong>ve</strong> bu konuda yeni bazı değerlendirmelere<br />
gidildi. Sonra Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü 2004 yılından önce bütün<br />
bölgeyi kapsayan fotogrametrik haritalar yapım ihalesini gerçekleştirdi <strong>ve</strong><br />
bildiğim kadarıyla değerlendirme çalışmaları da yürüyor şu aşamada. Sonra da<br />
az önce Sayın Bölge Müdürümüzün dediği gibi 93 + 84 köyde tesis <strong>ve</strong><br />
yenileme kadastrolarının ihaleleri gerçekleştirildi. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğü’nün bölgeye yönelik olarak yaptığı en son çalışma da, son bir ay<br />
içerisinde gerçekleştirilen sayısallaştırma ihalesi oldu <strong>ve</strong> Yalova’dan<br />
başlayarak tüm deprem bölgesini kapsayan kadastro paftalarının sayılaştırma<br />
ihalesi de gerçekleştirildi.<br />
Tüm bu çalışmaların yanı sıra bölgede belediyelerimiz tarafından da imar<br />
uygulamaları yapıldı <strong>ve</strong> uygulamalara dönük çalışmalar yürütüldü. Deprem<br />
sonrası döneme bu bütün içinde baktığımızda, organize olmak <strong>ve</strong> koordine<br />
etmek konusunda bazı yetersizliklerin olduğunu herhalde gözlemleyebiliriz.<br />
Değişik kurumlar arasında kurulması gereken işbirliklerini işte bu <strong>panel</strong>lerde<br />
değerlendireceğiz <strong>ve</strong> bazı sonuçlar çıkaracağız; çıkarmak zorundayız da. Şube<br />
İkinci Başkanımızın dediği gibi, amaç bu <strong>panel</strong>de burada tartışalım <strong>ve</strong> bu<br />
salonda kalsın değildir; o nedenle katkılarınıza gereksinmemiz var. Bir ay<br />
sonra gerçekleşecek olan Deprem Sempozyumunda yine buradaki girişimler<br />
değerlendirilecektir. Çünkü Düzenleme Kurulunda yer alan öğretim üyesi<br />
meslektaşlarımız, böylesine bir tartışma için programda bir yer ayırmış<br />
durumdalar zaten.<br />
Söz buraya gelmişken sizleri yalnızca şahsım adına değil, Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi<br />
bünyesinde görev yapmakta olan 6 meslektaşımız adına da selamlamak<br />
istiyorum. Belki birçoğunuzun, bu üni<strong>ve</strong>rsite çatısı altında görev yapan bu<br />
kadar çok meslektaş olduğundan bile haberi yoktur. Ergün Öztürk hocamız,<br />
Haluk Konak, Cankut Dağdal İnce, Orhan Kurt <strong>ve</strong> göremediğim Ozan Arslan<br />
arkadaşlarımız adına da sizleri selamlıyorum, mesleğimiz adına bu üni<strong>ve</strong>rsite<br />
çatısı altında <strong>ve</strong>rilen uğraştan bilginiz olmasını istiyorum. Mühendislik eğitim<br />
konusunda bazı girişimler var, dileriz öyle bir kurumsallaşma gerçekleşir <strong>ve</strong><br />
önümüzdeki dönemde mesleğimiz adına burada da bir eğitim süreci başlamış<br />
olur.<br />
8
Bu çerçe<strong>ve</strong>den baktığımızda tartışmaya gereksinimlerimiz var. Herhalde<br />
Odamız, buradan çıkan sonuçları değerlendirecektir, değerlendirmesi de<br />
gerekir. Salı günü Mecliste 3402 sayılı <strong>Kadastro</strong> Yasası’yla ilgili bazı<br />
değişiklikler kabul edildi, ama kapanış konuşmasını yaparken Bakanımız Sayın<br />
Zeki Ergezen’in <strong>ve</strong>rdiği bir söz üzerine değerlendirmeler yapmalıyız. “Bu<br />
yasalaşma süreci içerisinde alt komisyonlarda, komisyonda <strong>ve</strong> Genel Kurulda<br />
eleştiriler <strong>ve</strong> uyarılar yapan herkese teşekkür ediyoruz. Bu yasanın onların<br />
bazı görüşlerini kapsamadığının farkındayız, ama en kısa zamanda o<br />
eleştirileri de dikkate alan yeni bir kadastro çalışmaları için çalışmaları<br />
başlatacağız” sözünü <strong>ve</strong>rdi. Demek o zaman bizim buradan da <strong>Kadastro</strong><br />
Yasamızla ilgili bazı sonuçları çıkarmayı <strong>ve</strong> önerileri hedeflememiz gerekiyor.<br />
İlk sözü, deprem öncesinden bu yana bu bölgede yaşayan, görev yapan iki<br />
meslektaşımıza <strong>ve</strong>receğim. Daha sonra da bu bölgede depreme yönelik<br />
çalışmalar yapan meslektaşlarımıza söz <strong>ve</strong>receğim. Panelistleri biraz sonra<br />
tanıttığım zaman da görecekseniz, katılımcılar boyutuna baktığımız zaman,<br />
özel bir durum gerçekleşiyor, <strong>panel</strong>istler dışında benim dışımda bir<br />
akademisyen yok. Akademisyenler böyle <strong>panel</strong>lerin vazgeçilmez elemanları<br />
olur, ama ilk kez burada bir kolaylaştırıcı olarak oturuyorum. Onun<br />
dışındakilerin hepsi deprem <strong>ve</strong> sonrası süreçte bir şeyler yaşamış <strong>ve</strong> yaşamakta<br />
olan meslektaşlarımızdır. O nedenle <strong>panel</strong>imizin böylesine bir farklılığı <strong>ve</strong><br />
özelliği var. Bu <strong>panel</strong>de yaşanılanlar konuşulacak çünkü. Bu yanıyla da bu<br />
<strong>panel</strong> özel bir <strong>panel</strong>dir diyebilirim.<br />
İlk sözü <strong>ve</strong>receğim Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürümüz Sayın İmam Yaşartekin’i<br />
kısaca tanıtmak istiyorum: İmam Yaşartekin; 1953 yılında Şanlıurfa’nın Suruç<br />
İlçesi’nde doğdu, ilk <strong>ve</strong> ortaöğrenimini Suruç’ta tamamladı, 1974 yılında<br />
Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde<br />
-o zamanki adıyla İstanbul Devlet Mühendislik <strong>ve</strong> Mimarlık Akademisi <strong>Harita</strong><br />
<strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bölümünde- eğitimine başladı <strong>ve</strong> tamamladı. 1977 yılında<br />
Kâğıthane Belediyesi’nde çalıştı, 1981 yılında Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğü’ne geçti, uzun süreden beri Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürü olarak görev<br />
yapıyor, evli <strong>ve</strong> 3 erkek çocuk babası. Buyurun.<br />
İMAM YAŞARTEKİN (TKGM Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürü)- Teşekkür<br />
ederim sayın başkanım. Sayın Bölge Müdürüm, değerli meslektaşlarım, sayın<br />
hocalarım; hepiniz hoş geldiniz. Panele katıldığınız için kurumum adına<br />
herkese teşekkür ediyorum. Ayrıca, <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası’na<br />
da çok teşekkür ediyorum. Sözü fazla uzatmadan konuşmama geçiyorum.<br />
17 Ağustos 1999 depremi, Marmara Bölgesi <strong>ve</strong> çevresinde, Kocaeli, Yalova<br />
<strong>ve</strong> Sakarya şehirlerinde çok büyük zararlara neden olmuştur. Marmara<br />
depremiyle ilgili olarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti, Dünya Bankası’nın<br />
9
yardımıyla bölgedeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi, ekonominin<br />
geliştirilmesi <strong>ve</strong> desteklenmesi, deprem risk yönetimi <strong>ve</strong> deprem zararlarının<br />
azaltılması konusunda kurumsal bir çerçe<strong>ve</strong>nin geliştirilmesi için acil yeniden<br />
yapılandırma çalışma programını tamamlamıştır.<br />
Marmara Depremi Acil Yönden Yapılandırma Projesi <strong>ve</strong> Programı, Dünya<br />
Bankası tarafından finanse edilen elemanları kapsamaktadır. MEER projesinin<br />
alt bileşenlerinden biri A4 <strong>Kadastro</strong> Yenilenmesi Ve Arazi Yönetimidir. Bu alt<br />
bileşenin temel hedefi Marmara deprem bölgesinin yeniden yapılandırılması <strong>ve</strong><br />
gelişimi için bir araç olarak arazi bilgi sisteminin kurulmasıdır. Marmara<br />
Bölgesi Deprem Bölgesi Arazi Bilgi Sistemi (MERLİS) adıyla kurulmuştur.<br />
Böylece Marmara deprem bölgesinde tapu <strong>ve</strong> kadastro bilgilerinin yenilenerek<br />
çok amaçlı bir arazi bilgi sistemine, MERLİS’e dönüştürülmesi<br />
beklenmektedir. Uygulayıcı kurum Genel Müdürlüğümüzdür. Proje<br />
kapsamındaki kadastro yenilenmesi <strong>ve</strong> arazi bilgi sistemi oluşturulması alt<br />
bileşeni A4-1 Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nce yürütülmektedir. Genel<br />
Müdürlüğümüz, proje uygulama protokolünde tanımlanan ilgili kurumlarla her<br />
türlü toplantı <strong>ve</strong> koordinasyonu yapmakta <strong>ve</strong> programda herhangi bir<br />
gecikmeye yol açmayacak şekilde her türlü önlemi almaktadır.<br />
Genel Hedefler: Depremin yarattığı büyük tahribat sonrası yeni yerleşim<br />
yerleri <strong>ve</strong> sanayi gibi toprağa dayalı her türlü altyapı hizmetleri, büyük<br />
beklentiler içine girmiştir. Dolayısıyla tapu bilgilerine gü<strong>ve</strong>nilir, kolay <strong>ve</strong> hızlı<br />
erişim, kadastral yenilenmeyi hızlandırmak <strong>ve</strong> coğrafi bilgi teknolojileri<br />
ortamında kullanıcılara sunmak temel hedef olmuştur. Projenin temel hedefi,<br />
Marmara deprem bölgesinde arazi bilgi sistemini kurmaktır.<br />
Projenin Özel Hedefleri: Deprem bölgesinde tapu <strong>ve</strong> kadastro hizmetlerinin<br />
analiz edilmesi, problemlerin değerlendirilmesi <strong>ve</strong> çözüm yollarının<br />
bulunmasıdır. Yerel yönetimlerin <strong>ve</strong> ilgili kuruluşların teknik anlamda tapu <strong>ve</strong><br />
kadastroyla ilişkilerinin belirlenmesi, gerekli ürün <strong>ve</strong> aralarındaki iş akışı,<br />
deprem bölgesinde tapu kayıtlarının iyileştirilmesi, kadastro haritaları <strong>ve</strong> teknik<br />
dokümanlarının sayısallaştırılması <strong>ve</strong> yenilemelerinin yapılarak iyileştirilmesi,<br />
iyileştirilmiş tapu <strong>ve</strong> kadastro <strong>ve</strong>rileriyle arazi bilgi sisteminin oluşturulması,<br />
yerel yönetimlere <strong>ve</strong> ilgili diğer kurumlara depremin yol açtığı tahribattan<br />
arındırılmış, doğru, gü<strong>ve</strong>nilir <strong>ve</strong> güncel bilgilerin sunulmasıdır.<br />
Projenin Kapsamı: Marmara deprem bölgesini kapsayan Sakarya, Kocaeli,<br />
Yalova illerinde tapu <strong>ve</strong> kadastro yenilemesi <strong>ve</strong> sayısal kadastro yapılması,<br />
kadastro yenilemesinin mevcut grafik <strong>ve</strong> sayısal kadastro, tapu bilgileri <strong>ve</strong><br />
ilişkili teknik dokümanların MERLİS’in tanımlı <strong>ve</strong> standart dosyalarına girdi<br />
10
<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>riler olarak dönüşüm <strong>ve</strong> entegrasyonunu sağlayan bir işlemdir. <strong>Kadastro</strong><br />
yenilemesinin, harita üretimi, mevcut kadastronun <strong>ve</strong> parsellerin<br />
sayısallaştırılması, ek arazi ölçüleri <strong>ve</strong> yasal süreçlerini kapsamaktadır.<br />
Bölgede Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Çalışmaları, <strong>Kadastro</strong> Müdürlükleri <strong>ve</strong><br />
Uygulamaları: Deprem bölgesinde mevcut 5 kadastro müdürlüğünde -<br />
Sakarya, Kocaeli, Yalova, Kandıra <strong>ve</strong> Hendek- faaliyetler, ilk tesis kadastrosu,<br />
yenileme <strong>ve</strong> talebe bağlı hizmetler olarak yürütülmektedir. Bu müdürlüklerde<br />
PC bilgisayarlarla, CAD bazlı çeşitli yazılımlar kullanılarak bazı çalışmalar<br />
yapılmaktadır. Bu bölgede tesis kadastrosu çok eski tarihe dayanmaktadır.<br />
Kadastral haritaların çoğunluğunun grafik <strong>ve</strong> lokal sistemde olması, deprem<br />
sonucu oluşan ana kara hareketinin kadastral bilgilere olan etkisini minimuma<br />
indirmiştir.<br />
Eğer bir tesis kadastrosu ülke koordinat ağına bağlı olarak yapılmış olsaydı,<br />
ana kara hareketinin kadastral bilgilere olan etkisi çok daha yıkıcı olacaktı.<br />
Aslında hiç sorun yaşamadık mı? Elbette yaşadık. Örneğin, fay hattının geçtiği<br />
yerlerde ilk tesis kadastrosu <strong>ve</strong> daha sonra yapılan değişiklik işlemlerinde ülke<br />
koordinat ağına bağlı olarak yapılan yerlerde yaşanılmıştır. İller Bankası<br />
tarafından depremden sonra yaptırılan halihazır haritalarda uyuşmazlıklar tespit<br />
edilmiştir. Örneğin, ülke koordinat sistemine bağlı olarak yapılan Saraybahçe<br />
<strong>ve</strong> Bekirpaşa halihazır haritalarında kenarlaşma sorunları yaşanmaktadır.<br />
Bölgemizdeki bir nirenginin deprem sonrası çeşitli halihazırlarca <strong>ve</strong>rilmiş 7<br />
değeri vardır. Bunun nedeni deprem sonucu deforme olmuş farklı ağlardan<br />
dengelenmesidir. Marmara deprem bölgesinde toplam 860 köy <strong>ve</strong> mahalle, 1<br />
milyon parsel, 11 500 pafta mevcuttur.<br />
Deprem Bölgesinde Kadastral Uygulamalar: Gerek deprem, gerekse diğer<br />
nedenlerden dolayı MERLİS’e konu olacak kadastro haritalarında parsel<br />
geometrisinde değişiklikler oluşması, bazı kadastral haritalar <strong>ve</strong> bunların<br />
yapımına dayanak oluşturan ölçü krokileri, tasarruf krokileri, bilgi <strong>ve</strong> teknik<br />
belgeleme yetersizliği, haritaların yapım imkânı <strong>ve</strong> o dönemde kullanılan<br />
teknoloji nedeniyle günün koşullarına cevap <strong>ve</strong>rebilecek niteliklerden uzak <strong>ve</strong><br />
teknik yönden yetersiz olması gibi nedenlerden dolayı problemlerle<br />
karşılaşılmaktadır.<br />
Belediyelerden Gelen Problemler: Belediyelerin mülkiyete ilişkin<br />
çalışmalarında jeodezik ağ nedeniyle oluşan sorunlar, kadastral parsellerin<br />
zemine uygulanması sırasındaki sorunlar, kadastral paftaların grafik olmasına<br />
yönelik sorunlar, sayısallaştırıldığı söylenilen kadastro paftalarının<br />
sayısallaştırma nedeniyle oluşan sorunlar, her yerin sayısal haritalarının<br />
11
olmayışına yönelik sorunlar, yapılaşma, harita <strong>ve</strong> planın olmayışı nedeniyle<br />
sorunlar, imar uygulamalarının yapılmayışı <strong>ve</strong> bunları çözecek mali<br />
kaynakların olmayışı nedeniyle çıkan sorunlar yaşanılmaktadır.<br />
<strong>Kadastro</strong> düzenlemesine altlık olacak şekilde 3 boyutlu halihazır harita üretimi,<br />
zemin etüdü <strong>ve</strong> imar planının yapımından sonra 18. madde uygulaması<br />
yapılması, yenileme çalışmalarının kent merkezi dışından grafik kadastral<br />
parsellerin bulunduğu alanlar <strong>ve</strong> depremden önce <strong>ve</strong> sorunlu olan bölgelerde<br />
yapılamaması, İller Bankası tarafından deprem sonrası yaptırılan halihazır<br />
haritaların dönüştürülmesi için dönüşüm katsayılarının <strong>ve</strong>rilmesi, proje sonrası<br />
oluşacak sayısal tapu <strong>ve</strong> kadastro <strong>ve</strong>rilerine belediyelerce de ulaşılabilmesinin<br />
sağlanması, imar uygulamalarından kaynaklanan hataların düzeltilmesi talep<br />
edilmektedir. Bununla beraber bazı belediyelerin kendi imkânlarıyla <strong>ve</strong> kent<br />
bilgi sistemiyle elektronik belediyecilik faaliyetlerine yöneldikleri de<br />
gözlenmiştir.<br />
Yapılan Çalışmalar<br />
Tamamlanan Faaliyetler: TUTGA sıklaştırılması yapıldı. Yalova, Kocaeli <strong>ve</strong><br />
Sakarya İlleri kentsel alanlarında 1/1000 ölçekli sayısal fotogrametrik harita<br />
üretilerek toplam 1 666 adet pafta yapıldı. Yenileme Kocaeli, Yalova, Sakarya,<br />
Hendek <strong>ve</strong> Kandıra’nın sorunlu bölgesinde yapıldı. Toplam 93 adet köy, 101<br />
625 parselin yenilenmesi tamamlandı.<br />
Devam Eden Faaliyetler: Sayısal kadastro çalışmaları Kocaeli, Yalova,<br />
Sakarya, Hendek <strong>ve</strong> Kandıra <strong>Kadastro</strong> Müdürlükleri’nin sorumluluk<br />
bölgesinde devam etmektedir. Toplam 84 köy, yaklaşık olarak 87150 adet<br />
parselin sayısal kadastrosu tamamlanacak. Bu çalışma sonucunda Kocaeli <strong>ve</strong><br />
Yalova <strong>Kadastro</strong> Müdürlükleri’nin sorumluluk bölgesinde kadastronun tamamı<br />
bitmiş olacaktır. Marmara deprem bölgesi, tapu sicil <strong>ve</strong> kadastro bilgilerinin<br />
sayısallaştırma işi ilk etapta Kocaeli, Yalova <strong>ve</strong> Kandıra kadastro müdürlükleri<br />
sorumluluk bölgesini kapsayan alanda yapılacaktır. Bu çalışma sonucu 476441<br />
adet parselin her türlü bilgi <strong>ve</strong> belgesi TAKBİS’e uygun olarak bilgisayar<br />
ortamına aktarılacaktır. Bu işin ihalesi yapılmıştır.<br />
Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğü Olarak Yaptığımız İşler<br />
Fotogrametrik <strong>Harita</strong> Üretimi: Müdürlüğümüz sorumluluk alanına 900 adet,<br />
1/ 1000 ölçekli fotogrametrik harita üretimi için Mart, Nisan <strong>ve</strong> Mayıs<br />
aylarında her paftada en az 3, en fazla 10 olmak üzere arazide nokta gösterimi<br />
yapıldı. Fotogrametrik sektör haritalarının kontrolü Genel Müdürlüğümüz<br />
elemanlarıyla birlikte Kocaeli <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğü elemanlarınca<br />
yapılmaktadır.<br />
12
<strong>Kadastro</strong> Yenileme Çalışmaları: <strong>Kadastro</strong> yenileme çalışmaları 22 Haziran<br />
2004 tarihinde başlamıştır. Toplam 13 köyde 19263 parselin yenilemesi<br />
yapılarak 18.01.2005 tarihinde askıya çıkarılmıştır. 17.02.2005 tarihinde<br />
askıdan indirilmiştir. <strong>Kadastro</strong> yenileme çalışmalarına karşı merkezde 11<br />
köyde, 63 parsele, Gölcük İlçesi’nde bulunan 2 köyde 13 parsele olmak üzere<br />
toplam 76 parsele karşı kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Geri kalan<br />
19187 adet parsel kesinleştirilecektir. Tapu sicilinde gerekli düzeltmeler<br />
yapılmak üzere hazırlık çalışmaları devam etmektedir.<br />
İlk Tesis <strong>Kadastro</strong>su Çalışmaları: İlk tesis kadastrosu çalışmalarına<br />
sözleşmeye göre 31 Ağustos 2004 tarihinde başlanması gerekirken,<br />
yükleniciden kaynaklanan nedenlerden dolayı 1 Ekim 2004 tarihinde<br />
başlanmıştır. Merkeze bağlı 4 köyde 1249 parsel 08.02.2005’te askıya<br />
çıkarılmıştır, yani buranın kadastrosu bitirilerek askıya çıkarılmıştır.<br />
Karamürsel İlçesi’ne bağlı 7 köyde ilk tespit kadastrosu çalışmaları<br />
yapılmaktadır. Bunlardan üç köyde 965 parsel ilana çıkarılmıştır. Bunlardan 25<br />
parsele kadastro mahkemesinde dava açılmıştır. Geri kalan 940 parsel<br />
kesinleştirilerek tapuya tescilleri yapılmıştır. İki köyümüz de askıda olup<br />
10.02.2995 tarihinde askı süresi bitecektir. Karamürsel’de geri kalan iki<br />
köyümüzde askı aşamasındadır. Körfez İlçesine bağlı 2 köyde ilk tespit<br />
kadastrosu çalışmaları yapılmaktadır. Bu köylerde 5200 parseli Mart ayı<br />
içerisinde ilana çıkarmayı hedefliyoruz.<br />
Yenilemede Karşılaşılan Sorunlar: Yenilemesi yapılan köylerin kadastro<br />
yapım tarihi 1954 <strong>ve</strong> 1963 yılları arasındadır. Yaklaşık 50 yıllık bir zaman<br />
dilimi geçmiştir. <strong>Kadastro</strong> zamanında köyde 40–50 bina varken, şu anda bu<br />
sayı 15–20 katına çıkmıştır. Ayrıca bu köylerin bazıları yoğun yapılaşma<br />
içindedir. Arazilerin coğrafi yapıları engebeli, bitki örtüsü ile kaplıdır. Bu<br />
nedenle zeminde yapılan detay alımlarında sıklıkla yer kontrol noktalarının<br />
tesis edilmesi zorunluluğu yaşanmıştır. Bu ise öngörülen süreleri artırmıştır.<br />
Köylerde yapılan bilirkişi seçimlerde mevsimin zor olması <strong>ve</strong> sorumluluk<br />
almak istememelerinden dolayı zorluklar yaşanmıştır. Seçilen bilirkişiler arazi<br />
sınırları konusunda yeteri kadar bilgi sahibi olmadıklarından sınırlandırma<br />
çalışmalarında gecikmeye neden olmuştur.<br />
Bu tür bir çalışma bölgemizde ilk defa yapıldığından işin yapım süresinin de<br />
kısıtlı olmasından dolayı çok sayıda elemanla çalışılması ihtiyacı doğmuştur.<br />
Bunları özetlersek, yüklenici firma yaklaşık 80 kişilik bir ekiple bu işi<br />
tamamlamıştır <strong>ve</strong> bu sayı yapılan işe göre değişmiştir. <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğünün<br />
13
23 personeli bu çalışmalarda görev yapmışlardır. Yani toplam 100 kişi<br />
yenileme çalışmalarında fiilen bulunmuştur. Arazideki sınırlama <strong>ve</strong> ölçüm<br />
çalışmalarında, her gün bu kadar insanın organize bir şekilde çalışmaya<br />
başlaması takdir edersiniz ki oldukça zordur.<br />
Zeminde yapılan istikşaf çalışmalarına altlık olarak kadastro paftaları<br />
kullanılmıştır. Fakat arazide, kadastro paftasındaki sınırların içinde bölünmeler<br />
olmuştur. Öyle ki 5 m. cepheli tarlalar oluşmuştur. Paftanın dış sınırlarının<br />
tespitlerinde zorluklar yaşanmıştır. Özellikle Gölcük ilçesine bağlı Hamidiye<br />
<strong>ve</strong> Nüshetiye köylerinde yapılan ilk tesis kadastro çalışmaları sonucu üretilen<br />
1/2000 grafik paftasının zeminle hiç ilgisinin olmadığı, parselin büyük bir<br />
kısmının tamamen rasgele çizildiği görülmüştür. Öyle ki, zeminde mevcut olan<br />
<strong>ve</strong> bilirkişilerce de doğrulanan derelerin ölçülmediği, parselin kadastro<br />
paftasının sınırlarına göre derenin öbür tarafına geçtiği, bununla beraber<br />
arazide şekli ölçülen parselin paftasıyla çakıştırılması sırasında büyük zorluklar<br />
yaşanmıştır.<br />
Bazı idari sorunlar, beraberinde teknik sorunları da getirmektedir. Yenileme<br />
çalışmalarına başlamadan önce ilgili mahkemelerden dava listeleri alındığı<br />
halde tapu kayıtlarının güncellenmesi sırasında davalı gözüken başka parseller<br />
de çıkmıştır. Mahkemelerden gelen dava listeleri güncel değildir. Daha önce<br />
çeşitli mahkemelerce <strong>ve</strong>rilen sınırlar <strong>ve</strong> yüzölçümüne yönelik kararlar ilgililer<br />
tarafından kadastro müdürlüğüne ulaştırılmadığından, yenileme çalışmalarında<br />
bu kararlar bilinmediğinden yönetmelikteki sınır tanımlamalarına göre<br />
sınırlandırılmıştır <strong>ve</strong> bu da telafisi zor <strong>ve</strong> zaman alıcı hadiselere neden<br />
olmaktadır.<br />
<strong>Kadastro</strong> müdürlükleriyle tapu sicil müdürlükleri arasında koordinasyonun<br />
etkili olması, şartname gereği tapu sicil müdürlüklerinde yapılan bütün<br />
değişikliklerin kadastro müdürlüklerine acilen gönderilmesi gerekirken, bazı<br />
tapu sicil müdürlükleri bu sorunu yerine getirmemekte, hatta kadastro<br />
müdürlüklerinde düzetilmesi imkânsız hatalara neden olmaktadır.<br />
OTURUM BAŞKANI- Öneriler kısmını sonraya bırakalım. Bu bölümde gelen<br />
soruları yanıtlarken de değerlendirebilirsiniz. Şu aşamada hiç olmazsa<br />
yaşanılanları dinlemek fırsatı bulduk, çok teşekkür ediyorum sizlere.<br />
İkinci sözü, bölgedeki meslektaşımız İlyas Şeker’e <strong>ve</strong>receğim. Kendisinin iki<br />
şapkası var, iki şapkasından önce birini takacak, sonra öbürünü… Bir de sunuş<br />
yapacak. Bir yandan bir meslektaşımız olarak depremden bu yana bu bölgede<br />
faaliyet gösterdi. Şu anda serbest çalışıyor. Öbür yandan da aktif siyasi<br />
yaşamın içinde. 1994’ten bu yana Meclis Üyeliği <strong>ve</strong> şimdi de Büyükşehir<br />
14
Belediyesi Başkan <strong>ve</strong>killiği var. Bu iki şapkasıyla beraber konuşacak. Önce<br />
kendisini tanıtayım:<br />
Sayın Şeker; 1960 yılında Erzurum’da doğdu. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Meslek<br />
Lisesi’nden mezun olduktan sonra 1981 yılında Gazi Üni<strong>ve</strong>rsitesi bünyesindeki<br />
Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Meslek Yüksekokulu’nu bitirdi. 1986 yılında da Yıldız<br />
Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nde lisans<br />
<strong>ve</strong> mastır eğitimini tamamlayarak <strong>Harita</strong> Yüksek Mühendisi oldu.<br />
Yükseköğrenimine devam ederken 1978–1981 yılları arasında kamu görevlisi<br />
olarak Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü bünyesinde, 1984-1985 yılları<br />
arasında da Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde mühendis olarak görev yaptı.<br />
1985’ten bu yana serbest olarak çalışıyor Kocaeli’de. 1991 yılından bu yana<br />
aktif siyasal yaşamın içinde <strong>ve</strong> çeşitli sivil toplum kuruluşlarında görev yapmış<br />
durumda. 1994 yılından bu yana Saraybahçe <strong>ve</strong> Büyükşehir Belediyeleri<br />
Meclis Üyeliği görevini sürdürüyor <strong>ve</strong> bugün Büyükşehir Belediyesi Başkan<br />
<strong>ve</strong>kili. Evli <strong>ve</strong> 1 çocuk babasıdır.<br />
Az önce dediğim gibi hem bir harita mühendisi olarak bu bölgede<br />
yaşadıklarından, hem de siyasal kişilik olarak da Büyükşehir Belediyesi’nin şu<br />
anda hem ilçe belediyesinin, hem Büyükşehir Belediyesinin bu sürecini<br />
aktaracak bize. Sözü kendilerine <strong>ve</strong>riyorum; buyurun.<br />
İLYAS ŞEKER (Büyükşehir Belediyesi Başkan<strong>ve</strong>kili)- Sayın Başkan<br />
teşekkür ediyorum. Öncelikle böyle önemli bir konuda <strong>panel</strong> düzenleyen<br />
Şubemize <strong>ve</strong> bu <strong>panel</strong>e katılan bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum <strong>ve</strong><br />
hazırlıklarından dolayı da kendilerini tebrik ediyorum. Bu konuşmayı<br />
hazırlarken, hazır Şube yönetimi de buradayken, öncelikle birinci kısımda<br />
Kocaeli’nde serbest çalışan <strong>ve</strong> kamu görevindeki harita mühendislerinin<br />
sıkıntılarını, problemlerini bir nebze de olsun gündeme getirelim dedik. Bu<br />
konuda daha önce değişik <strong>ve</strong>silelerle isteklerimiz olmuştu, taleplerimiz<br />
olmuştur. Bir kısmı yerine gelmişti, bir kısmı gelmemişti. Bunları gündeme<br />
getirelim demiştim. Yalnız buraya geldikten sonra tabii böyle güzel bir<br />
topluluğu görünce bu birinci kısmı atlayacaktım. Sonra açış konuşmasını yapan<br />
Şube İkinci Başkanımızın bir ifadesi karşısında bu üç bölümü tekrar hatırlatma<br />
ihtiyacı hissettirdi.<br />
Özellikle şunu ifade etmek istiyorum: Arkadaşımız SEKA’yla ilgili bir ifade<br />
kullandılar burada. Ben merak ediyorum, acaba SEKA’nın bugünkü durumunu<br />
arkadaşımız hiç inceledi mi? Bugünkü haliyle SEKA’nın ülke ekonomisine<br />
artısı mı var, eksisi mi var? Bunu inceledi mi? Kaldı ki SEKA satılmıyor,<br />
SEKA Kocaeli halkının kullanımına tahsis ediliyor, herhangi bir kişiye de<br />
<strong>ve</strong>rilmiyor. Bununla birlikte eğer şu mantıkla hareket ediyorsak, “kâğıtçılık çok<br />
15
önemlidir. Bunu devletten başka kimse üretmemelidir,” düşüncesi hakimse, o<br />
zaman şu toplantıları yapmamızın hiçbir anlamı yok arkadaşlar. Tahmin<br />
ediyorum hepiniz de benimle herhalde aynı fikirdesiniz, kadastro çalışmaları<br />
kağıt üretiminden çok çok daha önemlidir. O zaman kadastro çalışmalarını<br />
tamamıyla devletin yapması lazım, özel sektöre kesinlikle ihale edilmemesi<br />
lazım. Lütfen arkadaşlar, bir konuyu açıklarken, bilgi <strong>ve</strong>rirken çok dar<br />
kalıplardan bakmayalım, biraz daha geniş, biraz daha objektif<br />
değerlendirmemizde fayda vardır diye düşünüyorum.<br />
Örneğin, burada meslek hayatımıza başladığımızdan bugüne kadar Kocaeli<br />
bölgesinde tahmin ediyorum 70-80’e yakın harita mühendisi vardır. Yalova <strong>ve</strong><br />
Adapazarı’nı da ila<strong>ve</strong> ederseniz en az 200’ün üzerinde bir harita mühendisi<br />
sayımız var. Ama Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde harita mühendisliği adına hiçbir<br />
faaliyet yok arkadaşlar. Bu konuda daha önceki görüşmelerimizde söylemiştik,<br />
burada en azından bir şube oluşması konusunu. Eğer şube olmazsa, yarı<br />
özerklik mi olur; nasıl olur bilemiyorum ama burada çalışan arkadaşların<br />
buradaki sosyal hayatın içinde kamuoyunda gündem oluşturmaya, buradaki<br />
yerel yönetimlerin çalışmalarıyla ilgili mesleğimizi ilgilendiren konularda<br />
proje üretimde katkıda bulunmaya, yapıcı <strong>ve</strong> yönlendirici eleştirilerde<br />
bulunmaya, bunlara yönelik bir yapının oluşması gerekiyor. Bu yapı maalesef<br />
Kocaeli <strong>ve</strong> çevresinde yok.<br />
Ben de özellikle hazır yetkili arkadaşlar da buradayken bu konunun bir daha<br />
değerlendirilmesini istiyorum. Biz bu konularda daha heyecanlıydık, ama<br />
yavaş yavaş heyecanımızı bitiriyoruz. Bizden sonra gelen arkadaşların da bu<br />
konuda çok fazla heyecanı yok. Bu heyecanı tekrar arkadaşlarımıza aşılamamız<br />
lazım, mesleğimiz adına bu çalışmanın yapılması lazımdır. Örneğin, Kocaeli<br />
bölgesinde Sanayi Odası aracılığıyla “Sanayi Kenti Kocaeli” vizyonu altında<br />
bir proje yapıldı <strong>ve</strong> halen devam ediyor. Bu projenin hiçbir tarafında yoktur,<br />
hiçbir katkısı yoktur <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası.<br />
Daha sonraki bölümlerde yine aktaracağım. Biz Kocaeli Büyükşehir Belediyesi<br />
olarak, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi İmar Yönetmeliği hazırladık, <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası yok burada. Halbuki, Kocaeli Büyükşehir<br />
Belediyesi’nin yönetmeliğinin harita mühendisliğini çok yakından<br />
ilgilendirmesi lazım. Mesleğimizi çok yakından ilgilendirmesi lazım. Bu<br />
konuda, “dipçik gibi çalışmalı” sözü kullanılıyor. Bununla birlikte tabii şunu<br />
da araştırdım. Kocaeli’de yanlış bilmiyorsam, yaptığım araştırmalarda inşaat<br />
mühendislerinin şubesi var, mimarların şubesi var, şehir plancılarının şubesi<br />
var, jeofizikçilerin, jeoloji mühendislerinin şubesi var, makinecilerin,<br />
elektrikçilerin şubesi var, kimya mühendislerinin şubesi var <strong>ve</strong> bu devam<br />
ediyor. Şubesi olmayan, 3-5 üyesi olan mühendislik dalı <strong>ve</strong> harita<br />
16
mühendisliği. Bu konuyu arkadaşlarımızın biraz daha dikkatle incelemelerini<br />
istiyorum.<br />
Bu açıklamayı yaptıktan sonra 17 Ağustos 1999 depreminde, sonra bölgede<br />
yapılan çalışmaları çok kısa bir şekilde özetlemek istiyorum.<br />
Az önce <strong>Kadastro</strong> Müdürümüz İmam Yaşartekin bey de bu konuda açıklama<br />
yaptılar. Deprem sonrası bölgemizde çok acele, “ihtiyaç mı değil mi”<br />
araştırması yapılmadan yoğun bir şekilde halihazır harita üretimleri yapıldı.<br />
1 000 hektarlık bir araziye 40 gün süre <strong>ve</strong>rildi <strong>ve</strong> 40 gün de kontrol için<br />
bekletildi, İller Bankası’nda. Kocaeli’nin içinde belki yüzde 70-80’inin<br />
halihazır haritaları bitirildi. Ama ne yazık ki, az önce Müdürümün de bahsettiği<br />
gibi sözde ülke koordinatında üretilen bu halihazırların hepsi kendi içinde<br />
bağımsız bir ülke koordinat sisteminde oldu.<br />
Az önce Müdürüm yine açıkladı, hemen sahilde pilyelerimiz var, bu pilyelerin<br />
7 tane değeri var <strong>ve</strong> her biri arasında 2,5 m’ye kadar farklılıklar var <strong>ve</strong> hepsi<br />
deprem sonrası yapılan halihazır haritada kullanılan nirengilerden elde edilen<br />
değerler bunlar. Pilye olarak 7-8 tane değeri var. Bununla birlikte merkezde şu<br />
anda burası Büyükşehir Belediyesi’nin Bekir Paşa Belediyesi oluyor, buradan<br />
200-300m <strong>ve</strong>ya 500-600 m batıya doğru gidildiğinde Saraybahçe başlıyor. Bu<br />
iki belediyenin halihazır haritaları deprem sonrası yapıldı, ama ikisi arasında<br />
40 cm farklılıklar var, ikisi de ülke sisteminde. Dolayısıyla bu haritalar yapıldı,<br />
ama şu anda bu haritaları kullanmakta ciddi anlamda sıkıntı çekiyoruz;<br />
kenarlaştırmada sıkıntı çekiyoruz, aplikasyonda sıkıntı çekiyoruz. Özellikle<br />
sınır bölgelerinde ciddi problemler oluşuyor. Haydi bu bölgede önemli değil<br />
aynı sistemde olduğu için, aynı sistemde hatalı da olsa, doğru da olsa<br />
aplikasyonunu yapıyorsunuz, ama sınır bölgelere geldiğiniz zaman bunun ciddi<br />
sıkıntılarını çekiyoruz. Bu yapılan halihazır haritaların ülke ekonomisine<br />
faydası değil, zararı oldu diye düşünüyorum. Mühendislik açısından, belediye<br />
açısından da çok fazla faydalı olduğuna da inanmıyorum.<br />
Halihazır haritalardan sonra bölgede <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü tarafından<br />
çalışma yapıldı. Bu anlamda <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğünü tebrik ediyorum.<br />
Kalıcı <strong>ve</strong> ciddi çalışmalar yapıldı. TUTGA noktalarına bağlı olarak Kocaeli,<br />
Yalova <strong>ve</strong> Adapazarı bölgelerinde C1 <strong>ve</strong> C2 nirengilerinin tesisi, istikşafı <strong>ve</strong><br />
ölçme işlemleri yapıldı <strong>ve</strong> şu anda yapılan bütün harita çalışmalarında bu<br />
bölgede altlık olarak bunlar kullanılmaktadır <strong>ve</strong> bu tür sıkıntıların büyük bir<br />
çoğunluğu da ortadan kaldırıldı. Altyapı oluştuktan, nirengi ağı oluştuktan<br />
sonra haritacılık olarak çalışmaları yapmak çok daha kolay. Araziye<br />
gideceksiniz, bir bölgenin haritasını yapmak isteyeceksiniz, eğer bölgenin<br />
nirengi poligonunu halletmişseniz, işin yüzde 80’i bitmiştir; ondan sonrası<br />
17
önemli değil. Eğer nirengi poligon işini halledemezseniz o zaman vay halinize,<br />
uğraşın durun. Bu anlamda gerçekten <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nü tebrik<br />
ediyorum. Bu çalışmadan sonra <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü yine bölgemizde<br />
yenileme çalışmaları <strong>ve</strong> fotogrametrik harita üretimi çalışmaları yaptılar.<br />
Yenileme çalışmaları <strong>ve</strong> sayısallaştırma çalışmaları güzel, faydalı, ama yapılan<br />
fotogrametrik uçuşlar <strong>ve</strong> onlardan üretilen haritaların çok gereksiz olduğuna<br />
inanıyorum. Onun yerine, burada Kandıra’mızda 60-70 köyümüzün kadastrosu<br />
yapılmamış vaziyette, o çalışma yerine Kandıra’da 4-5 köyün kadastrosu<br />
yapılmış olsaydı, çok çok daha faydalı olurdu diye düşünüyorum.<br />
Bu arada <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün aktif olarak uygulamaya girmiş<br />
olması bana bir hususu hatırlattı. Bir ara Genel Müdürümüzle konuşurken<br />
kendilerine de hatırlatmıştım <strong>ve</strong> Genel Müdürümün şöyle bir ifadesi olmuştu:<br />
“Türkiye’nin kadastrosunu biz 3 <strong>ve</strong>ya maksimum 5 yıl içerisinde bitireceğiz”<br />
demişti. Tabii Genel Müdür bunu söyleyince benim aklıma şu geldi: 1975<br />
yılında <strong>Kadastro</strong> Lisesinde okurken Genel Müdür dersimize geliyordu, o<br />
zaman bize “Türkiye’nin kadastrosu 20 yılda biter çocuklar” demişti. <strong>Kadastro</strong><br />
Lisesinden mezun olan hangi arkadaşla görüştüysek, bütün arkadaşlarımız<br />
aşağı yukarı aynı ifadeyi kullandılar. Herkese 20 yıl olarak söylemişler. Tabii<br />
ben bunu hatırlayınca Sayın Genel Müdürüme “Sayın Genel Müdürüm, biz örf<br />
<strong>ve</strong> adetlerimizde devleti baba olarak görürüz, dolayısıyla baba olmak<br />
mantığından hareket edersek, devlet cinsiyet olarak bir erkektir, erkek adam<br />
sözünde durur. 20 yıldan beri bu 20 yıl kelimesini nasıl 5 yıla indirdiniz. Yani<br />
sıkıntıya girmeyesiniz” filan demiştim. Bu şekilde aramızda espri olmuştu.<br />
Ama şu andaki çalışmalarını izliyoruz, çok güzel, takdirle karşılıyoruz.<br />
Türkiye’nin büyük problemi olan kadastro çalışmaları da inşallah kısa sürede<br />
neticelendirilmiş olur.<br />
Bayındırlık Bakanlığı tarafından deprem sonrası bölgemizin bir kısmı çok hızlı<br />
bir şekilde yapılaşmaya kapatıldı, bir kısmında planlama açısından ciddi bir<br />
araştırma yapılmadan “şehir merkezine 2 kattan fazla yapı yapamazsınız” diye<br />
sınırlamalar getirildi. Tabii bu alanda belediyeler ciddi sıkıntılara girdi.<br />
Bununla birlikte belediyeler çok seri bir şekilde imar planlarının bulunduğu<br />
alanlar içerisinde jeolojik etütleri yaptırmaya çalıştılar. Tabii o dönemde bu<br />
etütler de çok seri oldu, çok detaylı incelenmedi. Etütler sonucunda bütün imar<br />
planları gözden geçirildi, bir kısım bölgeler imara kapatıldı, bir kısmı imara<br />
açıldı <strong>ve</strong> ondan sonra kapatılan bölgelerle ilgili ciddi sıkıntılar başladı. Tekrar<br />
detay çalışmalar, detay jeolojik etütler yapıldı kapatılan bölgelerde. Bu<br />
bölgelerin bir kısmı tekrar açıldı <strong>ve</strong> şu anda değişik <strong>ve</strong>silelerle yapılan<br />
çalışmalarla imara açılmaya devam ediliyor.<br />
18
Deprem sonrası bu çalışmalar tamamlandı, ama tabii bu arada deprem sonrası<br />
Kocaeli’de yapılaşma şehrin kuzeyine doğru kaydı. Şu anda yapılaşma Kocaeli<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitemizin kampusunun bulunduğu bölgeye doğru, yani Karadeniz’e<br />
doğru kaydı, ama bu bölgede hiçbir çalışma yoktu. Ne halihazır haritası vardı,<br />
ne imar planıyla ilgili hiçbir çalışma yoktu. Halihazır haritalar olmayınca zaten<br />
ötekiler otomatikman olmuyor. Bu çalışmalar olmadığı için o bölgelerde ciddi<br />
anlamda sıkıntılar var. Onunla ilgili çalışmalar da devam ediyor.<br />
Bu arada kadastro çalışmaları devam ederken özellikle bölgede çevre düzeni<br />
planları konusunda ciddi sıkıntılar oldu. Bunlar tabii mesleğimizi yakından<br />
ilgilendiren konular olduğu için anlatmak ihtiyacını hissediyorum. Çevre<br />
düzeni planları 2004 yılına kadar Kocaeli’de sadece merkezdeki yerleşim<br />
alanında çevre düzeni planları var, onun dışında doğru dürüst bir anlamda<br />
çevre düzeni planı çalışmaları yoktur. 2004 yılından sonra Çevre <strong>ve</strong> Orman<br />
Bakanlığı’yla ciddi bir çalışmaya girdik <strong>ve</strong> şu anda Merkez İlçe, Kandıra,<br />
Gebze, Körfez <strong>ve</strong> Derince İlçesi’nin çevre düzeni planları tamamlandı,<br />
Karamürsel <strong>ve</strong> Gölcük İlçelerimizin çevre düzeni planları henüz yapılmadı.<br />
Çevre düzeni planları olmayınca planlama açısından ciddi bir çalışma da<br />
yapamıyoruz. Bu çalışmalar, çevre düzeni planı çalışmaları yapıldı, ama bunlar<br />
da çok ciddi <strong>ve</strong> detaylı bir irdeleme sonucu yapılamadığı için bunlarla ilgili<br />
sıkıntılar da var.<br />
Bunlarla ilgili olarak Büyükşehir Belediyesi olarak çalışmalarımız devam<br />
ediyor. Tabii 2004 yılı, daha doğrusu Büyükşehir Belediyesi Yasası çıkıncaya<br />
kadar İzmit Büyükşehir Belediyesi çok küçük bir belediye idi, belki ismi<br />
büyüktü, ama alanı çok küçüktü. 32 km²’lik bir hizmet alanı vardı. 2 alt<br />
belediyesi vardı, Saraybahçe <strong>ve</strong> Bekirpaşa olmak üzere. Bunlar kesinlikle ilçe<br />
değil, belde belediyesi statüsündedir. İki belediyeden oluşan bir Büyükşehir<br />
Belediyesi, 32 km²’lik bir hizmet alanı, buna karşılık da 200 000 nüfuslu bir<br />
alana hizmet ediyordu. Temmuz ayının 10’unda Büyükşehir Belediye Yasası<br />
çıkınca, bu yasayla birlikte Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, Kocaeli il<br />
sınırlarını kapsadı. Yani Kandıra, Kefken’den tutun, Şekerpınarı’na kadar,<br />
Adapazarı yolundaki Eşme’ye kadar tamamıyla Kocaeli Büyükşehir<br />
Belediyesi’nin sınırlarına dahil edildi. Şu anda Kocaeli Büyükşehir<br />
Belediyesi’ne bağlı 44 belediye var. Bunlardan 6 tanesi ilçe belediyesi, 38<br />
tanesi de belde belediyesi statüsünde. Bununla birlikte yine belediyeye bağlı<br />
242 de köy mevcuttur. Bütün bunlarla ilgili planlama çalışmalarını da<br />
yapmamız gerekiyor <strong>ve</strong> bunları hazırlayıp uygulamaya koymamız gerekiyor.<br />
Ben bundan sonraki bölümü ikinci kısımda anlatacağım. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Ben de teşekkür ediyorum sayın Şeker’e. Aslında<br />
konuşmaların içinde tabii ilginç noktalar da çıkıyor. Sayın Müdürümüz<br />
19
“<strong>Kadastro</strong>muzun yerel sistemlerle olduğu bölgelerde hiçbir sorun yaşamadık<br />
gündelik yaşamımızda” derken aslında bir başka sorunu da ortaya koydu.<br />
Tabii ülke koordinat sisteminde olsaydı bölge genelinde sorunlar<br />
yaşayacakken, yerel sistemlerle pek fazla gündelik yaşamda sorunlar<br />
yaşamadık. İlginç bir konuydu. Diğer önemli bir nokta da, bir köyden söz<br />
ederken, paftalarla zeminin hiçbir ilişkisi yoktu kurgusunu yapıyor.<br />
Biliyorsunuz bugün halen ülkemizde Medeni Kanun düzleminde paftayla<br />
zemin arasında bir sorun varsa, asıl olan paftadır hükmü geçerli. Ama sayın<br />
müdürümüz dedi ki, “Paftayla zemin arasında hiçbir ilişki yoktur.” Çok ilginç<br />
bir açıklamaydı o da tabii ki.<br />
Sayın Şeker de konuşmasında dedi ki, “İller Bankasının halihazır<br />
haritalarında, Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün yaptığı fotogrametri<br />
çalışmalar da bence gereksizdi.” Onlara karar <strong>ve</strong>ren bir yetkili var aramızda.<br />
Fotogrametri Şube Müdürümüz Sayın Orhan Ercan buradalar <strong>ve</strong> herhalde bir<br />
şeyler söyleyecektir. Neden bu fotogrametrik haritalara gerek görüldü?<br />
Genellikle tartışılan bir noktaydı. Değerli meslektaşlar, çünkü bunlar, sonunda<br />
ülkemizin kaynaklarıyla karar <strong>ve</strong>rdiğimiz şeyler de değil, bunlar hep hibe<br />
paralarla yapılan işler de değil, bunlar kredilerle yapılan işlerdir. Dolayısıyla<br />
Dünya Bankası’nın <strong>ve</strong>rmiş olduğu o krediler ülkemizin sorunlarını ne kadar<br />
çözecek? Onları zamanla göreceğiz, ama olayın içindeki bazı<br />
meslektaşlarımıza gerekli uyarılar yapıyorlar. Bu kaynak bunalımının hem<br />
Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak, hem de bütün kurumlar olarak bence<br />
dikkatle üzerinde durulması gerekiyor. Örneğin, bilgi için söylüyorum, Ulusal<br />
Raporumuzun 6. bölümünde “Reformların Mali Açılardan Global<br />
Değerlendirilmesi” diye bir bölümde şu değerlendirme yer alıyor: “Tapu<br />
siciline ait sözel bilgilerin bilgisayar ortamına aktarılması, maliyeti <strong>ve</strong><br />
donanım için 25 milyon dolar <strong>ve</strong> yazılım için de 21 milyon dolar olmak üzere<br />
47 milyon dolar, yanı sıra Türkiye’nin kadastrosunun bitirilmesi için<br />
harcanacak bütçe 125 milyon dolardır <strong>ve</strong> TAKBİS Projesi için bundan sonra<br />
kullanılması gereken kaynak 150 milyon dolardır” gibi bir değerlendirme<br />
yapılıyor.<br />
Demek ki, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü bundan sonra daha fazla ciddi<br />
kaynaklar <strong>ve</strong> paralar kullanarak Türkiye kadastrosunun bazı bölümlerinin<br />
çözülmesi için çaba harcayacak. O nedenle bu aşamalarda da kurum olarak<br />
inanıyoruz ki, şeffaf davranacaktır <strong>ve</strong> bu kaynakların Türkiye kadastrosunun<br />
sorunlarının kalıcı bir biçimde çözülmesi yolunda kullanılması için gereken<br />
hassasiyeti göstereceklerdir.<br />
Bunları söyledikten sonra sözü yine deprem sonrası oraya ayak basmış <strong>ve</strong> o<br />
zamandan bu yana bütün deprem çalışmaları içinde yer almış, şimdi de bir<br />
20
yüklenici olarak o bölgede çalışma yapan bir diğer meslektaşımız, Celal<br />
Beşiktepe’ye <strong>ve</strong>receğim. Duyurularda sanıyorum bir eksiklik var, onu da<br />
belirtmeme izin <strong>ve</strong>rin. Celal Beşiktepe arkadaşımız Hendek bölgesinde<br />
yürütülen bir iş nedeniyle bu konuşmayı yapacak galiba, değil mi? Adım<br />
Mühendislik - Cemre Mühendislik iş ortaklığı adına o bölgede yaşanılanları<br />
bize anlatacak.<br />
Sayın Beşikteşe; 1951 yılında İnegöl’de doğmuş, 1968 yılında Tapu <strong>Kadastro</strong><br />
Meslek Lisesi’ni, 1973 yılında Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ni bitirmiş, 1977-<br />
1980 döneminde <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu<br />
Başkanlığı yapmış, 1998-2000 döneminde Türk Mühendis Mimar Odaları<br />
Birliği İkinci Başkanı, 2000-2004 döneminde Türk Mühendis Mimar Odaları<br />
Birliği Yönetim Kurulu Üyeliği yapmış. Bu süre içinde sırasıyla Tapu <strong>Kadastro</strong><br />
Genel Müdürlüğü, Bursa Tapulama Müdürlüğü’nde teknisyen olarak, Turizm<br />
Bakanlığı Planlama Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak, Bayındırlık<br />
Bakanlığı DLH Genel Müdürlüğü’nde mühendis olarak, Turizm Bakanlığı<br />
Planlama Müdürlüğü’nde Proje Yöneticisi olarak görev yapmış, halen de Adım<br />
Mühendislik Limitet Şirketi’nin ortağı <strong>ve</strong> çalışanıdır. O arada bir şeyi eklemeyi<br />
unutmuş, bekar sanmayın, evlidir kendisi. Beni uyardı “Bunu da söylersen iyi<br />
olur” dedi. Onu da eklemiş olayım. Sözü kendilerine <strong>ve</strong>riyorum; buyurun.<br />
CELAL BEŞİKTEPE- Değerli arkadaşlar, merhabalar, hepinizi saygıyla <strong>ve</strong><br />
sevgiyle selamlıyorum.<br />
Biz 2004 Temmuzundan günümüze kadar Erol beyin de bahsettiği gibi<br />
Hendek-Akyazı bölgesinde bir kadastro yenileme çalışması yürütüyoruz.<br />
Yalnız bu salonda benim dördüncü konuşmam oluyor. Bu toplantıların üçü,<br />
sivil toplum örgütlerinin deprem sonrası yaşanan insanlık dramı ortamlarında<br />
yapıldı. Bu salonda dördüncü kez bulunuyorum. Deprem bölgesinin, bu<br />
Marmara Bölgesi’nin depremin yol açtığı sorunları nasıl çözülecek diye<br />
başladık, 17 Ağustos sonrası süreçte insanların barınma <strong>ve</strong> yaşamlarını devam<br />
ettirmeleri en yakıcı temel sorunlarıydı. 17 Ağustos 1999 günü yaşadığımız<br />
Marmara depreminin yol açtığı yıkımların, hasarların, can kayıplarının,<br />
kaderleriyle baş başa bırakılan <strong>ve</strong> çaresizlik içinde yaşamlarını sürdürmeye<br />
çalışan onbinlerce insanın neredeyse unutulduğu Türkiye’de, yaşanan felaketin<br />
üstünden yıllar geçmesine karşın, deprem bölgesinde giderek derinleşen<br />
sorunlara çözümler üretilmedi.<br />
Şimdi bunlardan arınmış gibi bir görüntü olmakla birlikte deprem bölgesi,<br />
olması gereken, beklenilen bir çalışmayla tanışmamıştır. Neden tanışmamıştır?<br />
Deprem sonrası Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kabul edilerek<br />
yürürlüğe giren <strong>ve</strong> Devlet Planlama Teşkilatı tarafından yayımlanan “2001-<br />
21
2005 Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı”nın Bölgesel Gelişme başlığı<br />
altındaki 476. maddesinde, “1999'da yaşanan Marmara <strong>ve</strong> Bolu-Düzce<br />
depremleri, yanlış arazi kullanımı, çarpık yapılaşma gibi nedenlerin de<br />
etkisiyle, büyük zararlar meydana getirmiş, bölgesel gelişme politikalarının<br />
etkin bir şekilde uygulanması gerektiğini ortaya koymuştur.”<br />
Kalkınma Planının;<br />
532. maddesi - Depremlerin ülkemizin gerek nüfus gerekse ekonomik aktivite<br />
bakımından en yoğun bölgesini etkilemiş, özellikle Kocaeli, Sakarya <strong>ve</strong><br />
Yalova'da ağır can <strong>ve</strong> mal kaybına yol açmıştır.<br />
533. maddesi - Kocaeli, Sakarya, Yalova illerine öncelik <strong>ve</strong>rmek üzere<br />
Marmara Bölge Planı hazırlık çalışmaları başlatılmıştır.<br />
535. maddesi - Bölge planlama; bölgelerin farklı imkanlara, özelliklere <strong>ve</strong><br />
sorunlara sahip olduğu gerçeğinden hareketle, kapsamlı <strong>ve</strong> katılımcı bir<br />
yaklaşımla ele alınacaktır. Bölge planları, ulusal önceliklere <strong>ve</strong> yerel talepleri<br />
yansıtarak sektörler arası bağları kuracak, bölge için stratejik vizyon<br />
geliştirecek <strong>ve</strong> dinamik bir yapılanmaya sahip olacaktır.<br />
545. maddesi - Marmara Bölge Planı ile, depremin yarattığı olumsuzlukların<br />
giderilmesi, kentsel alanlara yönelik göçün istikrarlı bir yapıya kavuşturulması,<br />
tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm vb. konulara ilişkin yerleşim alanlarının<br />
afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir arazi kullanım planına göre<br />
yönlendirilmesi, çevre <strong>ve</strong> mekan kalitelerinin korunarak kentsel büyümenin<br />
denetim altına alınabilmesi <strong>ve</strong> sosyoekonomik orta vadeli gelişme deseninin<br />
belirlenmesi amaçlanmıştır<br />
Görüldüğü gibi, Kalkınma Planına göre:<br />
- Marmara Bölge Planı hazırlık çalışmalarının başlatıldığı,<br />
- Bölge planlamanın, kapsamlı <strong>ve</strong> katılımcı bir yaklaşımla ele alınacağı,<br />
- Marmara Bölge Planı ile tarım, sanayi, ticaret, konut, turizm vb. konulara<br />
ilişkin yerleşim alanlarının afet riskleri de dikkate alınarak hazırlanacak bir<br />
arazi kullanım planına göre yönlendirileceği kabul edilerek ilan edilmesine<br />
karşın, deprem bölgesinde alınan yerleşim kararları Kalkınma Planının ilke<br />
<strong>ve</strong> hedefleri göz ardı edilerek alınmaya devam edilmiştir.<br />
17 Ağustos 1999’dan günümüze kadar geçen süreçte yapıların <strong>ve</strong> kentsel<br />
yaşamın daha gü<strong>ve</strong>nsiz olduğu gerçeği ile karşı karşıyayız. Milyonlarca insan<br />
can gü<strong>ve</strong>nliğinin olmadığı mekanlarda yaşama terk edilmiştir. Ağır hasarlı<br />
yapılara orta hasarlı, orta hasarlılara ise az hasarlı olarak raporların<br />
22
düzenlendiği bir süreç yaşanmıştır. Rant kaygısı, can kaygısının önüne geçmiş,<br />
kamusal görev <strong>ve</strong> sorumluluklar yine gözardı edilmiştir. Deprem bölgesindeki<br />
okullar, hastaneler <strong>ve</strong> diğer kamu yapıları bilimsel olarak incelenmemiş,<br />
dolayısıyla can gü<strong>ve</strong>nliği için gerekli önlemler alınmamıştır. Sayın Başkan az<br />
önce öneriler geliştirildiğini vurguladı. E<strong>ve</strong>t, öneriler geliştirildi. TMMOB<br />
“Doğu Marmara Depremleri <strong>ve</strong> Türkiye Gerçeği” raporunu Haziran 2000’de<br />
yayınlandı. 17 Ağustos’tan itibaren çalışmalarını deprem bölgesinde<br />
yoğunlaştıran TMMOB’nin, yaşanan insanlık dramına tanıklığını, acıların <strong>ve</strong><br />
yaraların sarılmasına katkılarını, gözlem <strong>ve</strong> incelemelerini anlatan, görüşlerini<br />
dile getiren <strong>ve</strong> dokuz bölümden oluşan raporun, “17 Ağustos’u Unutmamalı,<br />
Türkiye’yi Yeniden Kurmalıyız” istemiyle başlayan “Öneriler” bölümünde:<br />
“Deprem bölgesinin her yönü ile (insanların ruhsal <strong>ve</strong> bedensel sağlıklarına<br />
kavuşturulması ile barınma, ekonomik, eğitim, kültürel gereksinimlerinin<br />
karşılanması, sanayi, tarım <strong>ve</strong> hizmet kesimlerindeki üretim koşullarının)<br />
iyileştirilmesine yönelik çalışmaların etkinleştirlmesi <strong>ve</strong> bu amaçla kamu<br />
yönetim biçimlerinin geliştirilmesi <strong>ve</strong> işletilmesi”nin zorunlu olduğu<br />
belirtilerek;<br />
Toprak <strong>ve</strong> konut politikalarının, toplum yararına düzenlenmesi,<br />
Ulusal <strong>ve</strong> Bölgesel Planlamanın yapılması,<br />
Bilimsel çalışmalara kaynak ayrılması <strong>ve</strong> bilimsel <strong>ve</strong>rilerin esas<br />
alınması,<br />
Toplu ulaşım <strong>ve</strong> taşımacılık sistemlerinin geliştirilmesi,<br />
Depremi felakete dönüştüren sorumlular hakkında kamu davası<br />
açılması,<br />
İşlevsel deprem bütçe yönetiminin oluşturulması,<br />
savunulmuştur.<br />
1999 yılı 17 Ağustos’undan itibaren 2000 yılını da burada geçirdim. O dönem<br />
TMMOB Yönetim Kurulu İkinci Başkanıydım. Bölge çalışmasına dönük, bu<br />
öngörüye dönük herhangi bir kurumsal faaliyete asla tanık olmadım.<br />
Biliyorsunuz ki, Marmara Bölgesi Türkiye’nin 7 bölgesi içinde yüzölçümü en<br />
küçük olmakla birlikte Türkiye nüfusunun yüzde 26,5’i bu bölgededir.<br />
Kalkınma Planında hedeflenen bölgesel çalışmayla bir desantralize<br />
öngörülmektedir. Ama tam tersi yapılmıştır. Neler yapıldı? Depremden altı ay<br />
önce biz bütün Marmara Bölgesi’ndeki mühendis <strong>ve</strong> mimar üyelerimizi <strong>ve</strong><br />
örgütlerimizi İzmit’e da<strong>ve</strong>t ederek, Koç Fabrikası’nın kurulduğu, 80 bin<br />
fidanın yok edildiği alanın Koç <strong>ve</strong> Ford’a tahsisine engel olmak için denizde <strong>ve</strong><br />
İzmit’te eylem yaptık. 14 bin bildiriyi sabah 09.00’dan başlayarak akşam<br />
19.00’a kadar İzmit’te dağıttık. Neden? İzmit, aynı zamanda SEKA’dır.<br />
SEKA’yla İzmit etle tırnak gibi iç içe girmiştir. Mustafa Kemal’in ilk fabrika<br />
kurduğu bir alandır, ilk yatırım alanıdır. O, öz<strong>ve</strong>riyle, günlerce yapılan<br />
23
araştırma sonucunda kurulan bir fabrikadır <strong>ve</strong> dolayısıyla bütün üretimler<br />
SEKA’dan çıkmıştır İzmit’te. İzmit’teki öykü, 750 işçinin öyküsü değildir.<br />
Türkiye’de özelleştirme süreci başladıktan sonra İzmit’te, yine kapatılma kararı<br />
alınmıştı. İzmit SEKA 1999’da da kapatılmıştır <strong>ve</strong> İzmit Büyükşehir<br />
Belediyesi’ne arazi altın tepsiyle sunulmuştur. Bakanlar Kurulu Kararı aynen<br />
şöyledir: “SEKA Fabrikası’nın alanının İzmit Büyükşehir Belediyesi’ne<br />
devrine Özelleştirme İdaresi’nin uygun göreceği arazi kullanım kararlarının<br />
Büyükşehir Belediyesi tarafından alınmasına.” Yerel Yönetim iradesi diye bir<br />
şey yok kararda. Özelleştirme İdaresi’nin uygun göreceği yani alacağı arazi<br />
kullanım kararları İzmit belediyesince onaylanacaktır. Rant için alınacak<br />
kararlara yerel yönetim de ortak edilmiştir. Bir karar oluşturacaklar <strong>ve</strong> de bu,<br />
Türkiye’deki en büyük yayın kuruluşlarından biri olan Doğan Medya<br />
Holding’inin kâğıt tekeli olmasının önündeki bütün engellerin temizlenmesidir.<br />
SEKA zarar ettiği için falan kapatılmamıştır; bunu bilince çıkaralım. Öyle bir<br />
karardır ki Demirel’in, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nü “500 milyon doları<br />
getirene Çankaya’yı da <strong>ve</strong>ririm” dediği bir süreçtir, böyle komikliğin<br />
yaşandığı bir süreçtir. Ama 17 Ağustos depremi göstermiştir ki, SEKA’nın<br />
kurulduğu alanda -ki temelleri atılmıştı o sırada- işçiler o fay hattının arasında<br />
can <strong>ve</strong>rmişlerdir. Yaşanamaz hale gelen körfez bölgesindeki sanayi<br />
yoğunluğunu <strong>ve</strong> dolayısıyla nüfus <strong>ve</strong> yapılaşma yoğunluğunu artırıcı kararlar<br />
almaya, yanlışlığı depremle ortaya çıkmış kararlarda ısrar etmeye devam<br />
edilmiş, Körfez bölgesi adeta nefes alınamaz hale gelmiştir. Benim bütün<br />
öğrenciliğim bu koridorlarda geçti, İnegöl’den İstanbul’a deniz müsaade<br />
etmediği zaman bu Körfez’i dolaşıp giderdik Yıldız Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’ne.<br />
Mey<strong>ve</strong> bahçelerinden göz gözü görmezdi. Ama şimdi insanların yaşam alanı<br />
olmaktan çıkmış bir bölge haline geldi. Bu bağlamda konumuzla ilgili bir<br />
bölüme geçersek, meslektaşımız İlyas Beyin belirttiği gibi “yapılan çevre<br />
düzeni planlarının ciddi <strong>ve</strong> detaylı olmadığını, yapılan ç alışmaların şunların<br />
eksik, şunlar olmasaydı daha iyi olurdu, bunlar gereksiz oldu” şeklinde yapılan<br />
konuşmalar, olayın bütününden koparılarak parçalar halinde yapıldığı için <strong>ve</strong><br />
biz de parçaları tartışmaya alıştığımız için tartıştığımız konunun, hangi bütünün<br />
bir parçası olduğunu unutturdukları için, içinden çıkamıyoruz. Son yıllarda<br />
yaşadığımız bir sosyal olaya baktığımızda o olayın hangi bütünün bir parçası<br />
olduğunu görmeme gibi bir eğilimin de belirleyici olduğunu görüyoruz.<br />
E<strong>ve</strong>t, özellikle Doğu Marmara’da bir ciddi planlama faaliyeti yoktur. Çünkü<br />
Türkiye’nin planlama beyni dağıtılmıştır. Türkiye planlama disiplininden<br />
koparılmıştır. Türkiye ya Brüksel’de ya da Washington’da planlanmaktadır<br />
ama tekellerin en çok dört elle sarıldıkları kavram kendi çıkarlarını<br />
planlamaktır. Ama milyonlarca insanın geleceği konusunda planlama<br />
kararlarını alabilecek kurumlar, görünürde olan kurumlar, artık içleri<br />
boşaltılmış kurumlar haline gelmiştir. Felaketten doğrudan etkilenen iki<br />
24
milyonu aşkın insan aradan geçen bu kadar yılda neler yaşadı? Bir doğa olayı<br />
olan depremin felakete dönüşmesinin ortamlarını yaratan, onbinlerce canın<br />
enkazlar altında yaşamını yitirmesine, yaralı <strong>ve</strong> sakat kalmasına yol açan<br />
sorumlular, suçlular hakkında neler yapıldı?<br />
352 bin konut <strong>ve</strong> işyeri (307 bini konut 45 bini işyeri) yıkım <strong>ve</strong> hasarlar<br />
nedeniyle kullanılamaz hale gelmiştir deprem bölgesinde. Hepimiz suçluyuz<br />
burada. Ben Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği İkinci Başkanı olduğum<br />
dönemde de bütün TMMOB toplantılarında sorarlar insana diyorum, 352 bin<br />
işyeri <strong>ve</strong> konutun yıkıldığı bir yerde bir tek mühendis mimar mesleki<br />
eylemlerinden dolayı Onur Kurulu’na gitmiyorsa durmamız gerekir. Bakın,<br />
burada durmamız, düşünmemiz gerekir, bunu sorgulamamız gerekir. Çünkü<br />
bizim toplumla aramızdaki mühendislik bilimi açısından kuracağımız tek bir<br />
ilişki vardır: Gü<strong>ve</strong>n <strong>ve</strong> dürüstlük ilişkisi. Onun dışındaki hiçbir ilişkinin,<br />
mühendislik bilimi <strong>ve</strong> insanlık tarihi açısından değeri <strong>ve</strong> yeri yoktur.<br />
Bu bölge de göç almaktadır. Bugün bu projelere kaynak aktaran Dünya<br />
Bankası yetkilileriyle Eylül 1999’dan itibaren bu bölgede birkaç kere<br />
karşılaştık biz. Hane halkı bazında, kiracılar bazında, gelir grupları bazında<br />
bütün analizleri onlar yaptılar. E<strong>ve</strong>t, bu bölgede, Türkiye’nin 8 000 dolarla<br />
birinci sırada olduğu İzmit bölgesinde, İzmit deprem bölgesinde 100 milyon<br />
gelire sahip olan hane halkı sayısının oranı yüzde 42.8 olduğunu Dünya<br />
Bankası tespit etmiştir. Türkiye’nin en zengin bölgesinin yüzde 38’ini kiracılar<br />
kapsadı. Bu tabloda değişen bir şey yok, bu tablo devam ediyor, ağırlaşarak<br />
devam ediyor. Üretim süreçlerinden koparıldı insanlar.<br />
Hendek <strong>ve</strong> Akyazı’da çalışma yaparken bir gözümüzle de bu sosyal boyutlarla<br />
dönmekte olan olaylara ne tür tanıklıklar yapabilirdik. Tanıklığımızdan biri şu:<br />
Düzce teşvik bölgesi ilan edildiği için, başta Hazine arazileri olmak üzere<br />
bedava tahsislerin olduğu bir bölge haline geldi. O yüzden bizim çalıştığımız<br />
33 köy bazında, ama 37 birimde yapmış olduğumuz yenileme çalışmalarında<br />
büyük fabrikaların bol miktarda arazi kapattıklarına tanık olduk. Nereleri?<br />
Birinci sınıf tarım alanları. Ve buna tanık olduk.<br />
Ben tütüncü bir ailenin oğluyum, aşağı yukarı 65 yıldır tütün üretimi yapan. İlk<br />
defa bizim ürettiğimiz tütünün 50 katı büyüklüğünde, Amerikan Virjinya tütün<br />
depolarını gördük. O depolar deprem sonrası kuruldu.<br />
Bizim çalışmalarımızda bir önemli konu da, yer kontrol noktalarının istikşafını<br />
<strong>ve</strong> inşaatını yaparken yetki alanımızda bulunan köylerde mısırlar diz boyuydu.<br />
Nokta tesislerini bitirince, ölçme aşamasına başlayınca iki boyumuza, 4-5<br />
metreye yükseldiğini gördük. Onun üzerine “bu nedir, neyin nesidir” diye<br />
25
yaptığımız araştırmalarda, dünya gıda tekeli olan Novartis’in -ki bütçesi 680<br />
milyar dolardır, yani birkaç Türkiye’dir- <strong>ve</strong> dünya tohum ticaretini elinde tutan<br />
Cargill isimli tekelin intihar eden tohumları köylülere <strong>ve</strong>rerek Akyazı <strong>ve</strong><br />
Hendek köylerini mısır denizine çevirdiklerini gördük. Dolayısıyla o yüzden de<br />
çalışmalarda o mısırlar karşısında kilitlendik. Aklımıza kuleler yapmaktan<br />
tutun, tuhaf tuhaf şeyler geldi yani. Çünkü bize dediler ki “Eylül 15’te kesilir.”<br />
Oysa Ekim 15 oldu, Kasım 15 oldu, Aralık 15 oldu <strong>ve</strong> hâlâ kesilmeyenler<br />
vardı. Bekletiyorlar, koçanını topluyor <strong>ve</strong> Cargill’e teslim ediyorlar.<br />
Bu tekeller tohumların genetiğine yönelik yıllardır sürdürdüğü çalışmalarla<br />
intihar eden tohumları üretmekteler. Köylüler genetik olarak değiştirilmiş bu<br />
tohumları kullanmakta <strong>ve</strong> böylece kendi tohumunu saklama <strong>ve</strong> geliştirme<br />
hakları ellerinden alınmaktadır. Bu tohumlar bir hasattan fazla<br />
kullanılmamaktadır.<br />
Yargı kararlarına karşın faaliyetine devam eden <strong>ve</strong> İznik Gölü havzasında<br />
günde 3 ile 6 bin ton su kullanarak kimyasal üretim yapmak için inşa edilen<br />
ABD’li Cargill firmasına ait fabrika, İznik-Orhangazi sulama projesinin<br />
uygulandığı alanın tam ortasında üretime geçmiştir. Yüksek Planlama Kurulu<br />
(YPK) tarafından Cargill’e <strong>ve</strong>rilen özel bir izinle İznik Gölü koruma alanında<br />
inşaatına başladığı kimya tesisi, Danıştay’ın iptal kararlarına karşın<br />
kurulmuştur. Çevre düzeni planlarına aykırı olan izinlerin iptali için bizim<br />
TMMOB Bursa birimlerimizin açtığı davalar sonucu iptal edilmesine karşın<br />
fabrika inşaatına göz yumulmuştur. Yargı kararları uygulanmayan hükümetler<br />
İznik Gölü’ne, Gemlik Körfezine, çevreye büyük zararlar <strong>ve</strong>ren bu kimyasal<br />
şeker fabrikasına torpilli davranmışlar, Bergama köylülerinin haklı<br />
mücadelesinde olduğu gibi, çevreye <strong>ve</strong> doğal kaynaklarımıza karşı işlenen bu<br />
katliam karşısında, sürekli tekeller korunmuştur.<br />
<strong>Kadastro</strong> yenileme çalışma alanımızda gördüğümüz mısırlar toplanıp bu<br />
fabrikaya götürüyor <strong>ve</strong> kimyasal şeker fabrikası üretimini sürdürüyor. Atıkları<br />
da Gemlik körfezine akmaya devam ediyor. Yağmaya <strong>ve</strong> ekolojik tahribata ev<br />
sahipliği yapmaya devam ediyoruz.<br />
Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün bölgede başlatmış olduğu deprem<br />
bilgi sistemi, arazi bilgi sistemi, MERLİS, TAKBİS <strong>ve</strong> benzeri uygulamaların<br />
aslında bölgeye dönük genel bütünlüklü bir çalışmayla entegre olarak yürüyen<br />
bir çalışma olmadığını söyleyebiliriz. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün<br />
bu çalışmayı yaparak kötü bir şey yaptığı anlamına gelmez. Ama olması<br />
gereken çalışma, bu coğrafyanın bütün yerel yönetimler biriminde, bütün<br />
yerleşmeler biriminde, arazi kullanım kararları, sanayi, ticaret, konut, çevre,<br />
tarım tarımsal vb. boyutlarıyla kısaca 8. Beş Yıllık Kalkınma Planının<br />
26
hedeflerine uygun bir çalışmanın yaşama geçirilmesini sağlamaktır. Mühendis<br />
<strong>ve</strong> mimarlar olarak bize düşen görev bunu dile getirmektir. Bu amaçlardan, bu<br />
hedeflerden koparılmış bir çalışmanın çok fazla yararının olmayacağını<br />
söyleyebilirim. Çünkü bu fay hatları 30 yıl sonra yeniden enerji biriktirecek,<br />
yeni yıkımlar olacaktır. 1967’de ne olduysa 1999’da o oldu, 2027 <strong>ve</strong>ya<br />
2028’de aynısı olacaktır. Fay hattının değiştirilmesi mümkün olmadığına göre<br />
bu olacaktır.<br />
Yenileme çalışmalarının çeşitli aşamalarında TKGM’ne da<strong>ve</strong>t ettiler, bizzat<br />
Genel Müdürün kendisi “yenileme çalışması yürüten grupları toplantıya<br />
çağırarak görüş <strong>ve</strong> önerilerinizi almak, bundan sonraki çalışmalar için olması<br />
gereken kararları almamıza yardımcı olmak nedeniyle sizi çağırdık” dedi.<br />
Sevindirici <strong>ve</strong> umut <strong>ve</strong>rici bir tutum. Biz orada firma grubu olarak gereksiz<br />
detaylara girmek yerine “yürütülen çalışmaları bir sistem meselesi olarak ele<br />
aldığımızı” ifade ettik, burada da aynı şeyi yapacağız. Toplantılarda çalışma<br />
sistemi <strong>ve</strong> anlayışının gözden geçirilmesini dile getirdik. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />
Genel Müdürlüğü’nden görevliler buradalar, projede beraber çalıştığımız<br />
görevli arkadaşlar da burada, biz bunu dile getirdik. “<strong>Kadastro</strong>nun çalışma<br />
kültürü <strong>ve</strong> anlayışının unutulduğu kanısındayız.” Ben, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />
Lisesinden 1968’de mezun olduktan sonra Bursa Tapulama Müdürlüğü’ne<br />
tayin oldum <strong>ve</strong> teknisyen aday adayı olarak göre<strong>ve</strong> başladım. <strong>Kadastro</strong>nun<br />
oldukça iyi örgütlenmiş bir çalışma ortamında görev yaptım. Bugüne<br />
geldiğimizde bu çalışma anlayışının oldukça değiştiğine tanık oldum. Gördüm<br />
ki kurulan modelin tepeden tırnağa elden geçirilmeye ihtiyacı var. Bugün şöyle<br />
bir söylemle tanışıyoruz: “Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü özel sektörün<br />
dinamizminden, birikiminden yararlanarak kadastroyu 3 yılda bitirmeyi<br />
hedefliyor.” Böyle bir hedef konulmuş. Bu hedefe yürümek için Kurum kendi<br />
kadrolarını, özel sektör kendi kadrolarını <strong>ve</strong> tarafların birbirlerinin niyetlerini,<br />
birikimlerini doğru saptamaları gerekiyor. Kamu alanında görev yapan<br />
kadrolarla özel alanda görev yapan kadroların buluştuğu alan aslında kamusal<br />
çalışma alanıdır. Çünkü özel alandaki harita mühendisliği faaliyeti de bir<br />
kamusal faaliyettir özünde. Neden? Benim özel alanda çalışıyor olmam, özel<br />
sektörcü olmamı gerektirmez. Mühendislik biliminin kendisi bir kamusal<br />
alandır zaten. Dolayısıyla kamu çıkarlarını ön plana alan, toplumun çıkarlarını<br />
ön plana alan bir mesleki faaliyetin nasıl yapılacağıdır sorunun özü.<br />
Yenilemede ortaya çıkan çalışma anlayışı açısından İmam bey saydı,<br />
çoğaltılabilir, çok çok detaylandırılabilir. Bilirkişilerden tutun da, parsel<br />
maliklerine kadar. Personel, kadro, çalışmalardaki uyumsuzluk, uyumluluk<br />
filan onların hepsi anlatılabilir. Öncelikle, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü<br />
<strong>ve</strong> özel sektör kendi birikimini, kendi kadrolarını gözden geçirmelidir. Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Meslek Lisesi mezunları -bizim dönemimizde- mezun oldukları<br />
27
zaman TKGM’nün genç kadroları olurlardı. Şimdi öyle bir derdi yok, kadastro<br />
meslek lisesini bitirenlerin ne yapacakları belli değildir.<br />
1. Kurumun genç kadrosunu besleyen bir damarı kesilmiş durumda.<br />
2. Çalışan kadrolar açısından giderek dibe vuran, nicelik <strong>ve</strong> mesleki nitelik<br />
olarak dibe vuran bir örgüt konumunda.<br />
Özel sektöre gereğinden fazla anlam yüklenmemeli. Kamusal bir faaliyet alanı<br />
olan kadastro yapımı konusunda, yeterli birikime <strong>ve</strong> nitelikli kadrolara sahip <strong>ve</strong><br />
kamusal faaliyeti ön plana almış <strong>ve</strong> bu sürece hazırlıklı bir harita özel sektörü<br />
vardır diyemeyiz. Burada çuvaldızı kendimize batırarak, samimi olmalıyız.<br />
Herkes kendi konumunu, kendi gerçekliğini doğru bir şekilde -abartmaya gerek<br />
yok- ortaya koymalıdır.<br />
Müsaade ederseniz şimdilik nokta koyayım. Ben bölgeye geldiğim zaman<br />
heyecanlanıyorum. Çünkü bu bölgede çok büyük insanlık dramlarına tanık<br />
olduk, günlerce aklımdan çıkmadı, aylarca bu bölgelerde yatıp kalktım,<br />
bölgenin bütününe dönük konuşmadan kendi alanıma girmeyi bir saygısızlık<br />
olarak aldım. İkinci bölümde sisteme ilişkin görüşlerimizi daha net anlatmaya<br />
çalışacağım. Teşekkür ediyorum.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler Sayın Beşiktepe. Böylece toplantımıza<br />
yeni bir boyut getirdiniz. Bir diğer meslektaşımız, konuşmacımız Sayın Akın<br />
Ekinci. O depremden bu yana bölgede üç çalışma yaptı. Dün, fotogrametrik<br />
harita işini aldı İller Bankası’ndan, Karayolları Genel Müdürlüğü’nden<br />
karayollarının nirengi ağı işini yaptı <strong>ve</strong> şimdi de Yalova bölgesinde yenileme<br />
işini yürütüyor. O nedenle farklı deneyimler yaşadı, onları kendisinden<br />
dinleyeceğiz.<br />
1953 yılında Bandırma’da doğdu. İlk, orta <strong>ve</strong> liseyi Erzincan’da bitirdi. 1974<br />
yılında Karadeniz Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği<br />
bölümünden mezun oldu. Evli <strong>ve</strong> 4 çocuk babasıdır. EMİ <strong>Harita</strong>yı kurdu, 1986<br />
yılında kadar imar uygulama, toplulaştırma işlerinin yönetiminde bulundu,<br />
1988-1990 arasında Kağızman <strong>ve</strong> Aralık İlçelerinin kadastral haritalarını üretti,<br />
1992 yılında fotogrametrik çalışmalara başladı <strong>ve</strong> halen Emi <strong>Harita</strong> şirketinin<br />
yönetim kurulu üyesi <strong>ve</strong> İcra Kurulu Başkanlığını yürütüyor. Tabii burada<br />
şöylesine bir deneyim de var, Kağızman <strong>ve</strong> Aralık ilçelerinin kadastral<br />
haritalarını ürettiği o zaman ki Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün<br />
uyguladığı modelle şimdiki model farkı var. Demin de Sayın Beşiktepe<br />
söyledi, bu bölgede yürütülmekte olan çalışmalarda Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğü farklı bir model denedi. Özel sektörde çalışan büronun elemanları<br />
ile kamu çalışanları iç içe girdiler <strong>ve</strong> beraber çalıştılar. Aslında bu da bir<br />
28
deneyim. Bu deneyimlerin de sektörümüzün önündeki süreçlerine ışık<br />
tutacağına inanıyorum. Sayın Ekinci sanıyorum o deneyimlere de değinecek.<br />
Sözü kendilerine <strong>ve</strong>riyorum; buyurun.<br />
AKIN EKİNCİ (Erdem Emi Har. Bil. İşl. İnş <strong>ve</strong> Taş. San. Ltd. Şti)-<br />
Değerli meslektaşlarım, birkaç gün önce <strong>ve</strong>fat eden sayın hocam Muzaffer<br />
Şerbetçi’yi rahmetle anıyorum, hepimizin başı sağ olsun. Ülke kalkınmalarında<br />
milli kahramanlar vardır. Medya görmese de, siyasiler bilmese de bu<br />
kahramanların grupları vardır. Bunların başında haritacılar geliyor.<br />
Kalkınmanın temel hizmetlerini biz sırtlanıyoruz, ekonomiye katkıda<br />
bulunuyoruz. Kalkınmanın temel hizmetlerine göre meslektaşlarımı da çok<br />
saygıyla selamlıyorum. İzlediği kişilerin hayatta olan-olmayan tüm<br />
hocalarımızı da saygılarımızla anmayı bir borç biliyorum. Onlara<br />
huzurlarınızda minnetlerimizi sunuyoruz, onlara da layık olmaya kararlı<br />
olduğumuzu ifade ediyoruz. O zaman gün bu gündür <strong>ve</strong> teşekkür ediyoruz.<br />
Bu etkinliklerin koltuk sayısını artırmak kaydıyla, fakat sadece o etkinlik adına<br />
cümleler <strong>ve</strong> konuşmaları toparlamak kaydıyla organizasyonun çalışmalarına<br />
faydalı olunacağının kanaatindeyim. Gelirken daha iyi bilgilenelim,<br />
derslerimize iyi çalışıp gelelim. Oda yetkililerine Oda adına teşekkür ediyoruz.<br />
Bilindiği gibi Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüz çok kıymetli bir çalışma<br />
yapmaktadır. Bu süreci başlatan <strong>ve</strong> hemen devam ettiren başka gruplardır,<br />
başka görevlilerdir. 2000 yılında, 1999’dan gelen, bir çalışma vardır. Tüm<br />
oradaki arkadaşlara, memurlarımıza, ağabeylerimize <strong>ve</strong> halen bu görevi<br />
yapmakta olan Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüzün yetkililerine de<br />
teşekkür ediyor, başarılar sunuyoruz. Zaten konuşmalar biraz sonra bitecek.<br />
Ülkemizde yaklaşık 10 000 köyün kadastrosunun yapılmadığı bilinmektedir.<br />
Yüzde olarak yaklaşık yüzde 30’lara tekabül ediyor, kayıtlarda öyle. Bir başka<br />
deyişle kadastronun yüzde 70’i bitmiş demektedir. Onların da nasıl bittiğini<br />
biliyoruz, ne kadar çok yenilemeye ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Hatta Yalova<br />
<strong>ve</strong> Kocaeli’deki sayısallaştırma sonucunda “yenilenecek birkaç yer daha çıktı”<br />
denecek herhalde.<br />
Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nde 5500 personelin varlığını biliyorum.<br />
Bunlar kadastro çalışmalarındaki mühendis, fen memuru <strong>ve</strong> kadastroculardır.<br />
Bunlara bir senede ödenen para 75 milyon dolar civarındadır. Eğer biz bu<br />
kadastro çalışmalarını 20 yılda bitireceksek 1,5 milyar dolar para lazım<br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne. Bu arenada 1,5 milyar dolar daha borç, kâğıt<br />
parası <strong>ve</strong> benzin parası hariçtir bu rakamlarda. Dolayısıyla 3,5 yıl hedefini<br />
karşımıza alıp kadastro bitirmeye niyetlenmek bir cesaret işidir, bir yiğitlik<br />
işidir. Bu mümkündür. Bu kararı alan Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürümüze <strong>ve</strong><br />
29
arkadaşlarımıza hakikaten teşekkür ediyoruz. 3-5 yılda bu iş biter. Bunun<br />
yöntemi var, bunun teknolojisi de var. Teknoloji devrimindeyiz, devrimiz<br />
teknolojik atak içerisinde. İyi organize olmak kaydıyla.<br />
Ben olaya biraz değişik açıdan da bakmaya çalışacağım. Doğru, kadastro<br />
çalışmalarının bitmesi hortumcuların önünü kesmeye kadar birçok faydaları<br />
vardır, ama burada konuşmuyoruz. Enflasyonu düşüren bir hizmet sektöründe<br />
olduğumuzu bir başka zamanda tartışalım derim. Eğer görevleri tam<br />
yaptırılırsa, tam fırsat <strong>ve</strong>rilirse, haritacılık sektörü, enflasyonun düşmesine<br />
neden olan sektörlerin başında gelir.<br />
Dolayısıyla önümüzde yedi sıkıntı var. Bunları temel sıkıntılar olarak<br />
görüyorum. Birincisi, siyasi irade. <strong>Harita</strong>cılığın kalkınmamıza katkı<br />
yapabilmesi, ekonomimize katkı yapabilmesi için siyasi iradenin bir defa<br />
çıkması lazım; onu konuşacağım. İkincisi birazdan o konuya temas edeceğim.<br />
Üçüncüsü, resmi <strong>ve</strong> özel sektördeki üretim gücümüz nedir? Ona da bir bakışta<br />
bulunmak istiyorum. Dördüncüsü, temel altlık <strong>ve</strong> hizmet dedikleri konuya<br />
temas edeceğim. Beşincisi yasal eksikliklerden bahsedeceğim, Altıncısı, ihale<br />
yöntemiyle yapılan çalışmalarda kontrollük konusunda farklı bir öneride<br />
bulunacağım. Bu parametreler özel sektör tarafından, bizim tarafımızdan<br />
anlaşılmalı <strong>ve</strong> Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ndeki arkadaşlarımızın bu<br />
konularda atak olmalarını istiyoruz. Bir hızlandırılmış tren vardı, 3000 köyün<br />
kadastrosunu yapmaya kalkarsak, hızlandırılmış tren gibi olabiliriz; bu tehlikeli<br />
bir ortamdır. Siyasiler destek <strong>ve</strong>riyor, bu desteğin karşısında hizmet <strong>ve</strong> başarıyı<br />
alması lazım. Onlara temas edeceğim.<br />
Bu dönemdeki teknolojik avantajımızı önyargılardan uzak olarak çok iyi<br />
kullanabiliriz. Tecrübeli-tecrübesiz bütün arkadaşlarımız önyargılarını bir<br />
tarafa atmalıdırlar. Akademisyenler de tabii, aslında onlar olmasa daha iyi<br />
yöneteceğiz, ama biraz da çekiniyoruz onlardan.<br />
Siyasi irade olarak mevcut iktidar, kadastro çalışmalarını tamamlamaya kararlı<br />
olduğunu ifade etmiştir, bunda da iddialıdır <strong>ve</strong> ciddi bir şekilde bu çalışmayı<br />
bitirmek istiyor. Genel Müdürlüğümüz bu çalışmalarda başarılı olmak <strong>ve</strong> siyasi<br />
iktidarın desteğini almaya devam etmek zorundadır. Başarılı olamazsa siyasi<br />
destek çekilir. Bu açıdan Genel Müdürlüğümüzdeki arkadaşlarımız çok önemli<br />
bir yükün altındadırlar.<br />
Finans konusuna gelelim. Siyasi irade ciddi olunca, önemli bir şekilde olaya el<br />
koyunca bütçenin oluşması kolay oluyor. Ama 2000 yılından gelen<br />
çalışmaların sonucunda MEER <strong>ve</strong> A4 kapsamındaki krediler hakikaten şu<br />
anda Genel Müdürlüğümüz için büyük bir şanstır. Buna 1994 yılından beri<br />
30
katkıda bulunan bu projelerin Dünya Bankası’ndan çıkarılmasını sağlayan<br />
bütün yetkililere buradan hepimiz teşekkür etmeliyiz; büyük emekler sarf<br />
edildi. Projeye çok ciddi bir kredi alındı <strong>ve</strong> maalesef konuşmalarla Tarım<br />
Bakanlığıyla <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü arasında bu top gibi gidip geldi, ama<br />
şimdi bir çözüme bağlandığını görüyorum <strong>ve</strong> onun için bir teşekkür daha<br />
ediyoruz. Bu kredileri <strong>ve</strong>rimli kullanmak zorundayız. Bunun için de doğru bir<br />
yöntem seçmeliyiz. Önyargılı olmaktan kaçmalıyız. Biraz sonra, herkes biliyor<br />
ki, artık o konuya gelip dayanacak, onun için onun yolunu açıyoruz. Bu arada<br />
bir atıfta bulunmak istiyorum. <strong>Harita</strong> Genel Komutanlığı’nın Yalova’da 16<br />
köyde, 1/25 000’lik yapmış olduğu orto-fotoları biz kullandık. Hiçbir köyde<br />
orto-fotolarıyla uyuşumsuz bir nokta görmedik. O nedenle yöntem açısından<br />
bazı şeyler söylemek istiyoruz. Finansın doğru harcanması lazım, hizmetin<br />
çabuk alınması lazım, yeni desteklerin daha iyi temin edilmesi açısından bu<br />
çok önemlidir. Türkiye’de yaklaşık 10 000 köyün kadastrosunun yapılması<br />
mümkündür, ama Genel Müdürlüğümüze bir atıfta bulunuyoruz, tercih ettiğiniz<br />
yolla bu iş bitmez.<br />
Geçenlerde Dünya Bankası yetkilileriyle Genel Müdürlükteki arkadaşlarımız<br />
konuşmuşlar, toplantıya şahidiz. Dünya Bankası yetkilileri “Bu projeler<br />
bitiyor, yenileme için de kredi <strong>ve</strong>relim size” diyorlar. Çok önemli<br />
kaynaklardır bunlar. Türkiye’nin gelir kaynağını şimdi kredi alıp kullanıp,<br />
devredip iade etmek şansını yakalıyoruz. Tabii bu arada siyasi birtakım<br />
cümleler söylemek istemiyorum, mesleğimiz açısından olaya bakıyorum. En az<br />
3 sene yeterli bütçenin Genel Müdürlüğe <strong>ve</strong>rileceği kanaatindeyim. Onun için<br />
bu 3 senede çok iyi yol almamız lazım. Bu nedenle Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğü’nün cazibe merkezi olması lazım. Cazibe merkezi olabilmek için<br />
de Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün üretiminde olan kadastral haritaların<br />
diğer yatırımcı kuruluşlar tarafından da kullanılması gerekir. Şu anda bizim<br />
yaptıklarımız kullanılamayacak durumdadır. Belki Karayolcular alıp<br />
kamulaştırma için kullanacaklardır. Ama gerek köylerde, gerekse köylere yakın<br />
belediyelerde yaptığımız haritalar bir plan altlığı olarak kullanılamayacaktır.<br />
Çok büyük kayıp, yani buna harcanan parayı alan sizsiniz, ama biz harcıyoruz;<br />
ne bize kalıyor, ne devlete kalıyor.<br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün cazibe merkezi olabilmesi için ürettiği<br />
haritalar, hizmet dediğimiz, temel altlık dediğimiz bir harita olmalıdır <strong>ve</strong> bu 1/<br />
2 000’liktir. 10 ila 20 cm arasında hassasiyeti vardır. Bunu Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />
Genel Müdürlüğü üretmelidir, diğer Bakanlıklar da proje yapacakları zaman bu<br />
altlıkları kullanmalıdırlar. Türkiye’nin bu kadar fazla parası yoktur. Karayolları<br />
harita yapacak, DSİ harita yapacak, <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü harita yapacak;<br />
Türkiye’nin bu kadar parası yoktur. <strong>Harita</strong>yı üreten merkezin Tapu <strong>Kadastro</strong><br />
31
Genel Müdürlüğü olması <strong>ve</strong> diğer yatırımcı kuruluşların buradan <strong>ve</strong>rileri<br />
almaları gerekir. Yoksa mesleğimizle ülkeye büyük katkılarda bulunamayız.<br />
Yöntem konusunda gerek tesis kadastrosu, gerek yenileme, gerekse<br />
sayısallaştırma çalışmalarında, diğer kadastro çalışmalarında CAD <strong>ve</strong>ya PC<br />
ortamlarında yapılabilir. PC ortamında çalışmaya başlamalıyız <strong>ve</strong> GIS<br />
ortamında çalışmayı bitirmeliyiz. CAD ortamı devri geçti. Geçerli yıllar oldu,<br />
ama belki biz hala inat ediyoruz. GRS ortamında <strong>ve</strong>riler toplamalıyız, onları<br />
üretmeliyiz <strong>ve</strong> onlara öyle teslim etmeliyiz.<br />
Çözüm <strong>ve</strong> yöntem dediğimiz zaman vazgeçilmez değerler vardır: Birincisi,<br />
hızlı üretim gerekiyor; ikincisi, doğru üretim gerekiyor; üçüncüsü, kontrollü<br />
üretim gerekiyor; dördüncüsü, kullanılabilir üretim gerekiyor. Hızlı yapalım<br />
diye doğruluktan, kontrollü olmaktan, kullanılabilir olmaktan kaçmanın anlamı<br />
yoktur. Hızlı yöntemi bilmek için fotogrametrik yöntem şarttır. Biraz sonra bu<br />
konuyu belki daha çok açacağız.<br />
Doğru GPS ürettiğimizi nereden anlayacağız? Adam ölçmüş getirmiş, 100 000<br />
nokta var; buyurun tetkik edelim. Doğru ürettiği GPS’ten aldığı datalar değil,<br />
tatbik ettiği alanın doğruluğu ilgilendiriyor beni. Şimdi ben onu nasıl kontrol<br />
edeceğim. Hakikaten teknisyenlerimiz, kontrol mühendisi arkadaşlarımız<br />
kontrol edecekler. Neyi kontrol ediyor kardeşim? Çarpıyor, bölüyor, diyor ki,<br />
“Senin koordinatın bu.” Peki, tatbik noktası doğruluğu nerede?<br />
Kontrolörlüğümüzden çok iyi bahsetmemiz mümkün değildir. Çünkü yersel<br />
metotta kontrol yetenekleri sadece ölçüleri kontrol etmekten geçer. Tatbik<br />
değerini kontrol edemezsiniz.<br />
Verilerin kullanılabilir olması da malum GIS ortamında üretirseniz, GIS<br />
ortamında depolarsanız kullanılabilirliği kolay olacaktır. Hızlı olmayı tercih<br />
ederek diğer parametreleri ihmal edemeyiz. 1950’lerde karton paftalar<br />
üretildiğinde de aşkla şevkle kadastroyu bitirmeye çalıştılar. 1970’li yıllarda<br />
haritalarını üretirken de aşkla <strong>ve</strong> şevkle kadastroyu bitirmeye azmetti insanlar.<br />
Onlar niye bitiremediler? Çünkü bir personel var, personeli ona göre<br />
yetiştirmek var; bir kültür meselesidir bu. 3 000 köy için özel sektörden 10 000<br />
adam almak lazımdır, ama 10 000 adamımız yoktur. Özel sektörde kaliteli<br />
üretim yapacak adam yok, az var. Vaktimi doldurdum, dinlediğiniz için<br />
teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyoruz. Tartışmalar haklı olarak geniş bir<br />
alana yayılıyor <strong>ve</strong> bunların hepsini konuşmamız gerekiyor. Sayın Ekinci de bu<br />
anlamda bizim önümüze birçok soru işareti koymuş oldu. Tabii bazı<br />
eksikliklerimiz de ortaya çıkıyor. Salondan sizlerin de katkılarınızla bu<br />
32
eksikliklerimiz giderilecektir. Konunun hepsi dönüp dolanıp yer kontrol<br />
noktalarına doğru kayıyor. Ama salonda uzmanlar var, <strong>panel</strong>imizin ikinci<br />
bölümünde onlardan katkı isteyeceğiz. Sayın Atilla Aydın da bize bir iş<br />
ortaklığının sözcüsü olarak konuşacak. Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığının Proje<br />
Koordinatörü olarak yaşadıkları deneyimleri anlatacak.<br />
Sayın Aydın; 1948 Gümüşhane doğumlu, 1973 yılında Karadeniz Teknik<br />
Üni<strong>ve</strong>rsitesi Jeodezi <strong>ve</strong> Fotogrametri Mühendisliği Bölümü’nden <strong>Harita</strong><br />
Yüksek Mühendisi olarak mezun oldu. 1973-1993 yılları arasında 20 yıl<br />
boyunca Karayollarında hem taşra hem merkez kuruluşlarında çalışmış, değişik<br />
aşamalarda görevler yapmış, 1993-2000 yılları arasında İller Bankası <strong>Harita</strong><br />
Dairesi Başkanlığı görevini yürütmüş, 2000 yılında emekli olmuş <strong>ve</strong> özel<br />
sektörde proje koordinatörlüğüne yönelmiş, 1988-1996 döneminde dört dönem<br />
boyunca <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası Genel Başkanlığı görevini<br />
sürdürmüş <strong>ve</strong> şu anda da bir koordinatör olarak görevini sürdürüyor. Evli olup,<br />
yayınlanmış 10’ün üzerinde mesleğimize dönük makalesi var. Deneyimlerini<br />
dinlemek üzere sözü Sayın Atilla Aydın’a <strong>ve</strong>riyoruz; buyurun.<br />
ATİLLA AYDIN (Malkoçlar + Hapa İş Ortaklığı Proje Koordinatörü)-<br />
Teşekkür ederim Sayın Başkan. Değerli meslektaşlarım, hepiniz hoş geldiniz.<br />
Benden önce konuşan arkadaşlarımın konuşmalarına ila<strong>ve</strong> olarak daha çok<br />
Kurumun teknik boyutunda bir şeyler söylemek istiyorum. Bu konuşmamı da<br />
olabildiğince kısa <strong>ve</strong> öz olarak yapmak istiyorum; saptadığım <strong>ve</strong> yaşadığım<br />
konuları olabildiğince başlıklar halinde <strong>ve</strong>rmek istiyorum. Bu konuşmamı<br />
yaparken de önce başladığımız bu projenin genel bir durumu hakkında, boyutu<br />
<strong>ve</strong> planlaması hakkında kısa bilgi <strong>ve</strong>receğim. Bu projenin sonuna geldiğimiz<br />
noktadaki maliyetleri yönünde bir bilgi <strong>ve</strong>rmek istiyorum <strong>ve</strong> mevzuatla ilgili<br />
karşılaştığımız <strong>ve</strong> burada saptadığımız sorunları 3-5 maddelik başlıklar halinde<br />
<strong>ve</strong>rmek istiyorum <strong>ve</strong> projenin yürütülmesine karşılaşılan problemler varsa<br />
onları sunmak istiyorum sizlere.<br />
Değerli arkadaşlarım, 19 köy, 24 birimde çalıştık. Yani toplam sayısı 21<br />
240’tır. Bu çalışmanın başlangıçta süre olarak son derece kısa olduğunu<br />
gördük. Dolayısıyla süreleri aşan koşulda, daha güçlü bir kadroyla, daha iyi bir<br />
planlamayla, daha yoğun bir çalışmayla ancak sonuçlandırabilirsiniz. Bu<br />
projenin süresi 8 aydır. Bu 8 ayın 1 ayını plan süresine saydığınız zaman,<br />
başladığınız aydan itibaren 21 000 parselin yenilenmesini 7 ay içerisinde<br />
yapmak zorundasınız. Özet bilgi olarak şunu söylüyorum: Bu işin özet olarak<br />
1/3’ü arazi, 2/3’ü ise büro çalışmasıdır. Büro çalışması nedir? Sanki araziyi<br />
bitirdiğiniz zaman büronun kolay olduğunu zannederiz, öyle bir alışkanlığımız<br />
vardır <strong>ve</strong> çalışmalarımızda proje bilgilerini ofise atalım, gerisi kolay diye<br />
33
düşünürüz. Fakat bu işin can damarı büro çalışmasıyla sonuçlanıyor. Büro<br />
çalışmalarının iyi <strong>ve</strong> sağlıklı götürülebilmesi de arazide olabildiğince fazla<br />
bilgi toplamaktan geçiyor. Bunun teknik mevzuatını anlatmak durumunda<br />
değilim, zaten buna süre de yetmez.<br />
Burada yaşadığımız şudur: Bu sürede bu işi bitirmek için yaptığımız<br />
planlamada 14 gün arazi çalışmalarında yer aldık. Bizim başlangıç için<br />
hedefimiz 26 Hazirandı <strong>ve</strong> 15 Eylülde bitirmekti; 30 Ekimde bitirebildik. Bu<br />
çok fazla bir yanılma sayılmayabilir, yani bu iş içerisinde bu koordinasyonla bu<br />
sonuç doğabilir. Çünkü siz orada yaklaşık 80 kişiyle çalışıyorsunuz,<br />
zannediyorum diğer projelerinizde de aynı kadroyla çalışmak zorunluluğunuz<br />
olmuştur <strong>ve</strong>ya bundan bir miktar fazla <strong>ve</strong>ya eksiktir. Çünkü bu kadroyu<br />
kurmadığınız zaman başarmanız mümkün değildir.<br />
Örnek olarak çalıştığım projenin <strong>ve</strong>rilerini <strong>ve</strong>rmek istiyorum: 5 harita<br />
mühendisi, 2 çevre mühendisi, 3 part-time mühendis vardır. Program desteği<br />
<strong>ve</strong>rmiştir, yazılım desteği <strong>ve</strong>rmiştir, o anlamda destek <strong>ve</strong>ren 9 mühendis vardır.<br />
19 teknisyen <strong>ve</strong> tekniker çalışmıştır. 2 bilgisayar operatörü çalışmıştır <strong>ve</strong><br />
projede değişik tarihlerde 48 işçi çalışmıştır <strong>ve</strong> toplamı 80’dir. Aylara göre<br />
personel yoğunluğu 50 ila 80 arasında dağılmaktadır. Alet donanım durumuna<br />
gelince; 19 bilgisayar vardı, bunlar depolama, yedekleme, çizim işleri <strong>ve</strong> 14’ü<br />
sınırlamada çalışmıştır. 12 total station, 8 GPS çalışmıştır. 10 minibüs ulaşım<br />
hizmetlerinde çalışmıştır <strong>ve</strong> bu hizmetler için zorunluydu. Bunun dışında<br />
başlangıçta idareyle görüşmelerimizde 9 sınırlandırma ekibiyle, yani her ekibe<br />
2 400 parsel düşüncesiyle 9 ekip öngörülmüş, ancak çalışmalar ilerledikçe 9<br />
ekiple bu işin sınırlanamayacağı, aynı zamanda bu sınırlandırma eksikliklerinin<br />
hem arazi çalışmasının, aynı zamanda ofis çalışmasının yanında kalarak<br />
aldığımız bu bilgilerin işleneceğini ilk 20 gün içerisinde gözledik. Buna ek<br />
olarak sınırlandırma ekibi sayısını 12’ye çıkardık. Her ekipte bildiğiniz gibi 2<br />
kadastro teknisyeni, 1 krokici, 1 operatör, 1 de işçiden oluşan bir çalışma<br />
grubudur. Çıkan sayı 12 <strong>ve</strong> bu sınırlandırma ekiplerinin önünü açmak için<br />
kurulan ekip sayısı 3 <strong>ve</strong> 1 de GPS ekibi olmak üzere 4 <strong>ve</strong> toplam 16’ya varan<br />
bir ekibi oluşturmak zorunda kalmışızdır. Başlangıçta diğer arkadaşlar da aynı<br />
şeyleri yaşadı <strong>ve</strong> aynı uygulamayı diğer gruplar da yapmak zorunda kaldılar.<br />
Bir de bu projemizde nasıl bir harcama modeli gerçekleşti, ortaya çıktı? Bunu<br />
da fazlaca keçiboynuzu yedirmeden, balını direkt olarak <strong>ve</strong>rmek istiyorum.<br />
Harcadığımız her 100 kuruşun 43 kuruşunu ücretlere <strong>ve</strong>rdik. Yine 100 kuruşun<br />
12.3’ünü <strong>ve</strong>rgi <strong>ve</strong> kaynak kaybı olarak maliyete yükledik. Yani mutlaka KDV<br />
kaybı oluyor. SSK’sı yüzde 9,2’ye gelmiştir. Her 100 kuruşun 9,2’sini SSK’ya<br />
<strong>ve</strong>rdik. Yüzde 9,2’sini yemeğe <strong>ve</strong>rdik <strong>ve</strong> bu yemek bütün çalışanlara öğle sıcak<br />
yemek servisi şeklindedir. Pansiyon <strong>ve</strong> barınma yüzde 6.2’sini tutmuştur. Araç<br />
34
kirası yüzde 5.8’ini tutmuştur. Akaryakıt gideri yüzde 5.1’ini tutmuştur.<br />
Bilirkişiler yüzde 2,6’sını, demirbaşlar yüzde 2,3, kırtasiye <strong>ve</strong> taşçı yaklaşık<br />
yüzde 3.2, haberleşme yüzde 1, elektrik, su, sağlık giderleri, araç bakım, alet<br />
bakım vs giderlerin toplamı yüzde 4 civarında olmuştur. Böyle bir harcama<br />
yapılmıştır.<br />
SALONDAN- Geriye ne kaldı?<br />
ATİLLA AYDIN- Geriye kalanı söylemeye mezun değilim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Bunlar harcamalar, karı konuşmuyoruz, çünkü o yok.<br />
ATİLLA AYDIN- Harcadığımız 100 kuruşu böyledir projenin. Değerli<br />
arkadaşlarım, bir de mevzuatla ilgili birkaç hususa iki dakika değinmek<br />
istiyorum. Yenileme alanlarındaki değişiklik karakterinin karşılanması konusu<br />
çok önem arz ediyor. Yalnız siz bir taraftan çalışırken, benzer bir sürü<br />
değişiklik talep ediliyor <strong>ve</strong> bunlar belli periyotlarda bize geliyor. Olabilir <strong>ve</strong><br />
yapılabilmesini öngörüyor, ancak bunlar tutanak aşamasından sonra gelmesi<br />
çok ciddi aksamalara neden oluyor; onu ifade etmek istiyorum. İşin sonuna<br />
geldiği zaman dava açılan konularda mesela, komşu parseller de davaya dahil<br />
olacakları için oradaki imar hareketlerinde çok ciddi sıkıntılar doğabileceği<br />
kanaatindeyim. O konuda bir yasal boşluk da vardır. Yani bu konuda yasada<br />
-ben saptayamadım öyle söyleyeyim- bir boşluk var.<br />
Bilirkişilerin çalıştırılması konusunda idare mutlak taraf olmalıdır. Yani<br />
doğrudan özel sektör, bilirkişiyle muhatap oluyor. Onun kamu eliyle<br />
yaptırılması, “bu bir kamu hizmetidir” ifadesinin kamu tarafından<br />
söylenilmesinde yarar olduğuna inanıyorum. Mevzuat açısından 590 sayılı<br />
Kararname biraz rahatlık getirmiştir. Nasıl getirmiştir? Sadece sonuçtaki ilamın<br />
dışındaki ilanları kaldırarak daha bir hareketlilik imkanı getirilmiştir. Bildiğiniz<br />
gibi kanunu özet olarak tanımlamak için, Yenileme Kanunu, yenileme<br />
yapılmasın diye çıkarılmış bir kanundur. Böyle güç bir kanunla bu işlemi<br />
yapıyorsunuz. Hani kanun güç de, niye güç, niye zor, niye zora koşuyor? Tabii<br />
Medeni Kanunla bağlantıları var, tapu sicili devlet gü<strong>ve</strong>ncesidir, plan esastır,<br />
önceki kanun olan Medeni Kanunun bağlayıcı hükümleri var. Sonuçta<br />
yönetmelikle biraz olsun bu konu yapılabilir hale getirilmiştir. Bu güçlüklerle<br />
bir işte bugün 5 yenileme projesi zannediyorum başarıyla sonuçlanmıştır.<br />
Pratikte gördüğümüz bir diğer konu, bu organizasyonlarda koordinatör<br />
mühendisin yetkilendirilmesinde, arada kalmak yerine, kadastro müdürlüğünün<br />
bazı yetkilerle donatılması zannediyorum projeye daha bir hareketlilik getirir.<br />
<strong>Kadastro</strong> müdürlerimizi belki bir nebze olsun bu projelerin yükünden arındırır<br />
diye düşünüyorum.<br />
35
Bir de arkadaşlar, biz de şimdi öğreniyoruz, muhtesadın belirlenmesi zor<br />
olmaktadır. Diyeceksiniz ki, bu muhtesat nedir? Başkasının yerine başkası<br />
tarafından malikinin dışında kişiler tarafından yapılan binadır, dikilen ağaçtır,<br />
açılan kuyudur. Tarla sizindir, ama birisi oraya bir ağaç dikmiştir, o muhtesat<br />
oluyor. Bunların tespiti, bu yenileme projesinde istenilmiştir. Siz bunu<br />
istiyorsunuz, sahaya geçiyorsunuz, öyle bir şey yok. Muhtesatta başka ne<br />
yaşadık? Deprem sonrası meydana gelen çok hızlı yapılaşmaların yüzde 90’ı<br />
ruhsatsız yapılardır <strong>ve</strong> tecavüzler had safhadadır. Bunları tespit ediyorsunuz,<br />
muhtevasına yazıyorsunuz. Yazıyorsunuz da acaba <strong>Kadastro</strong> Kanunu’na uygun<br />
mu, değil mi? O tereddüdü yaşadık. “Yazılsın” denildi, idare öyle bir görüş<br />
bildirdi, biz de yazdık. Dolayısıyla yazdığınız bu tutanakla bilirkişinin<br />
beyanına dayalı bir malik mi tespit etmiş oluyoruz orada? İnceleme yeterli mi<br />
acaba? Bu bilirkişilik beyanı o muhtesatın kesinleşmesi için yeterli sayılmalı<br />
mı? Çünkü kadastro yaparken daha ciddi soruşturmalar yapılıyor, salt<br />
bilirkişinin beyanına kalınmıyor. Halbuki burada salt bilirkişinin beyanına<br />
bağımlı kalıyoruz. Bu konu karşımıza çıktı <strong>ve</strong> deprem sonrası tespiti<br />
yapıyorsunuz, binaysa bina, ağaçsa ağaç, raporunuzda belirtiyorsunuz.<br />
Mevzuatla ilgili iki tespitim daha olacak. Tecavüzlü binalarda cins değişikliği<br />
yapılmadığı için tutanakta belirtilmemesi gerekir, diye düşünüyoruz. Tecavüz<br />
olarak falan falan şeklinde belirtiyorsunuz, plana çizmiyorsunuz, ölçü<br />
krokisinde bilgi istiyorsunuz, ama tutanakta yazıyorsunuz. Bunun belki hukuki<br />
bir tarafı olabilir. Benim bu anlamda önerim, yenileme tutanaklarını tutan<br />
mühendisin imzalamasından <strong>ve</strong> kontrolünden geçmesinden yanayım. Zamanım<br />
doldu galiba, şimdilik teşekkür ediyorum.<br />
OTURUM BAŞKANI- Biz de teşekkür ediyoruz. Böylece biraz zaman<br />
sapmasıyla birinci tur konuşmaları bitmiş oldu. Sanıyorum sorunlar ortaya<br />
çıktı. Küçük bir aradan sonra sizlerin katkılarınızı bekliyoruz. Sonra<br />
konuşmacılar konuşmalarını sürdürecekler. Saat 16.00’ya kadar bir ara<br />
<strong>ve</strong>riyoruz arkadaşlar.<br />
36
PANEL: DEPREM VE KADASTRO<br />
İKİNCİ OTURUM<br />
OTURUM BAŞKANI- İkinci oturumu açıyorum. Bazı tartışmalar, doğal<br />
olarak deprem sonrası yaşadığımız sektörümüzün genel sorunlarından<br />
ayrılamıyor, onun bir parçası <strong>ve</strong> ister istemez tartışmalarda bazen sektör<br />
sorunlarına da girmek zorunda kalıyoruz.<br />
Bir diğer önemli konu şu: Depremin olmasından bu yana bir kavram dile<br />
getirilmişti. Bu deprem ülkemizdeki hem genel yaşam açısından, hem mekân<br />
kullanımı açısından, hem meslekler açısından bir milat olsun beklentisi vardı.<br />
Bu miladı oluşturmak konusunda sıkıntılar yaşandı bu süreç içinde. Bu<br />
sorunları dile getiren meslektaşlarımız oldu. Dilerim burada yapılacak olan<br />
tartışmalarla önümüzdeki süreçte biz de sektör olarak bazı projeler bazında<br />
konuya yeniden yaklaşmak şansını yakalarız.<br />
Şunun için söylüyorum bunu: Şu anda Doğu Marmara Depremi <strong>ve</strong> sonrası<br />
süreci değerlendirmeye çalışıyoruz. Ama bir taraftan da bir gerçek var,<br />
Türkiye’nin yüzde 92’si aktif deprem kuşağında diyoruz. Demek ki, bizim<br />
buradan çıkaracağımız sonuçlar artık bütün Türkiye’yi ilgilendiriyor.<br />
Dolayısıyla konuya özellikle bu önemde yaklaşmamız gerektiğini<br />
düşünüyorum. Bundan sonra bu tartışmalardan çıkaracağımız sonuçların<br />
aslında bütün Türkiye’yi ilgilendiren bir yanı var. Bazı noktalardaki<br />
eksikliğimiz açısından söylüyorum.<br />
Değerli meslektaşlar, deprem oldu, 2001 yılında mülkiyet sistemimizin temel<br />
yasası olan Medeni Kanun değiştirildi. Düşünün ki, Medeni Kanunumuz<br />
yeniden düzenlenirken bu deprem gerçeğini hiçbir biçimde göz önüne almadık,<br />
yani onun mülkiyeti düzenleyen hükümlerinde bu konular özel olarak ele<br />
alınmadığı gibi, zaman zaman tartıştığımız bazı konular da orada yeni bir<br />
düzenlemenin konusu olamadı. Salı günü gündeme gelen <strong>Kadastro</strong> Yasası<br />
değişikliklerine de gene bu yaşanılan sürecin bazı sıkıntılı noktalarda<br />
yasalarımıza yansıtılamadığını görüyoruz. Yine İmar Yasası tartışılıyor, orada<br />
bu konunun ele alınması gerekiyor. Buralardan çıkan sonuçları yasalara<br />
taşımamız <strong>ve</strong> taşıyabilmemiz gerekiyor. Sanıyorum sorularınızla bu boyutları<br />
sizler de dile getireceksiniz.<br />
İzin <strong>ve</strong>rirseniz tartışmaları şu üç noktaya değinerek başlatmak istiyorum. Tapu<br />
<strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüz bu bölgede çok ciddi yatırımların içinde,<br />
projelerin içinde olduğu anlatılıyor. Fakat aslında kafama takılan soru şu oldu:<br />
37
Neden köyler seçildi bu sürecin içinde ihalelerde? Oysa <strong>Kadastro</strong> Müdürümüz<br />
de “fay hattının geçtiği bölgelerde aslında önemli sorunlar vardı <strong>ve</strong> biz bunları<br />
kendi içimizde çözmeye çalıştık” diyerek bir konuya değindi. Acaba, Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü bütün bu deprem bölgesinde yalnızca köyleri değil,<br />
ama özellikle bazı alanları proje bölgeleri olarak seçip de buralardan pilot<br />
projeler biçiminde sonuçlar çıkarmaya çalışsaydı daha doğru olmaz mıydı?<br />
Kanımca bu konunun açıklığa kavuşturulması gerekiyor.<br />
Bütün bu süreçlerin içinde, ama kanımca bilince çıkarmamız gereken çok<br />
önemli bir nokta var. “Bilgi sistemleri, coğrafi bilgi sistemleri, kent bilgi<br />
sistemleri, mekansal bilgi sistemleri” diyoruz <strong>ve</strong> bu süreçlerin büyük bir<br />
bölümü meslektaşlarımızdan daha çok bu konuya daha fazla kaynak ayırabilen<br />
başka sektörlerin yetkililerinin yürüttüğü projeler olarak gelişiyor. Şu anda kaç<br />
meslektaşımız kent bilgi sistemi projesi yürütüyor? Kaç meslektaşımız şu anda<br />
doğrudan coğrafi bilgi sistemi projesi yürütüyor? Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğü bir hata yaptı, ama kutluyorum kendilerini, teşekkür de etmemiz<br />
gerekiyor, son sayısallaştırma işleminde ilana çıkardıkları GIS uzmanlığı<br />
konusunu Odamızın da girişimleriyle düzelttiler. Bu konuda, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong><br />
Genel Müdürlüğü’nce bir eksikliği giderme fırsatı oldu. Bizim bu uzmanları<br />
yetiştirmemiz <strong>ve</strong> bu süreçlerde istihdam etmemiz gerekiyor.<br />
Buradaki nokta şu: Değerli meslektaşlar, kent bilgi sistemi, coğrafi bilgi<br />
sistemi dediğimiz sistemlerin kurulumlarının çıkış noktasının jeodezi ağlar<br />
olması gerekiyor. Oysa genellikle belediyelerde yapılan işler görselleştirilmeye<br />
indirgenebiliyor. Bizim bölgemizde birçok yerel sistemler var. Bu sistemleri<br />
tek bir koordinat sistemine dönüştürmediğimiz zaman, Marmara Bölgesi’nin<br />
genelinde bir coğrafi bilgi sistemi kurulumundan nasıl söz edebiliriz? Onun<br />
için bu jeodezik ağlar konusunun bütün meslektaşlar düzleminde, “kent bilgi<br />
sistemi kuruyoruz” diyen belediyeler düzleminde, kurumlar düzleminde<br />
yeniden bilince çıkarılması gerekiyor. Bunun önemini savunmak <strong>ve</strong> bu olayı<br />
sahiplenmek zorundayız. Eğer bu omurgayı, bu iskeleti sağlıklı bir biçimde<br />
bütün Türkiye genelinde kuramaz <strong>ve</strong> gerçekleştiremezsek, bütün mekânsal<br />
<strong>ve</strong>rileri sonuç olarak tek bir sisteme dönüştürmeyi başaramazsak, o zaman biz<br />
yine lokal kadastro yaptığımız gibi lokal ağlara dayalı bir bilgi sistemleri<br />
kurulumunu konuşuruz ki, bu da doğru bir yaklaşım olmaz. Bu konuya da<br />
salondaki uzman hocalarımızın, meslektaşlarımızın katkı sağlamalarını<br />
diliyorum.<br />
Bir diğer önemli nokta şu: Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü 2000 yılından<br />
bu yana TAKBİS Projesi diye bir projeyi yürütüyor <strong>ve</strong> 20 milyon dolarlara<br />
varan ciddi kaynaklarla bu projeyi gerçekleştirmeye çalışıyor. Bölge<br />
Müdürümüz az önce “Bu işin tapu bilgileri boyutunun kesin kabulü yapıldı”<br />
38
dedi, ama kadastro boyutuyla ilgili kesin kabul halen yapılabilmiş değil.<br />
Özellikle bekledim ki, şu anda yürümekte olan tesis <strong>ve</strong> yenileme kadastrosu<br />
çalışmaları sırasında TAKBİS’e uyarlama konusunda bütün sıkıntılar aşılmış<br />
olsun. Yüklenicilerimiz bu konuya hiç değinmediler. Yani üretmiş oldukları<br />
<strong>ve</strong>rileri örneğin, TAKBİS’in varolan sistemine hemen uyarlayabiliyorlar mı, bu<br />
konuda ne tür deneyimler ya da sıkıntılar ortaya çıktı? O proje konusunda<br />
bundan sonra nelerin yapılması gerekiyor? Ciddi bir kaynakla ortaya konulmuş<br />
bir proje. Eğer bunda sıkıntılar varsa, bunların da aşılması için kanımca<br />
ipuçlarının burada tartışılması gerekiyor.<br />
Ben bu dört noktayla tartışmaları açmış olayım. Makul süreler içinde<br />
yapacağınız katkılar <strong>ve</strong> <strong>panel</strong>istlere sorabileceğiniz sorular biçiminde sözü<br />
şimdi sizlere bırakıyorum. Buyurun.<br />
CEMİL CANDAŞ- Sayın İlyas Şeker’e sormak istiyorum. Ben eski bir<br />
mensubu olarak İller Bankası’nın ürettiği haritalarla ilgili söylenilenleri biraz<br />
yadırgadım işin doğrusu. Bunu yanlış şeyler söyleniliyor anlamında<br />
söylemiyorum. Acaba, İller Bankası’nın, içindeki aksaklıklarla belirtilen<br />
olumsuzluklarla ilgili Büyükşehir Belediyesi ya da kadastronun ilgili birimleri<br />
bir geri dönüş yaptılar mı? Yani bunun nedenlerini araştırıp mevcut yasa<br />
doğrultusunda düzeltilmesi, harcanan kaynakların boşa gitmemesi<br />
doğrultusunda herhangi bir girişimde bulundular mı? Teşekkür ediyorum.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederim. Buyurun Rahmi hocam.<br />
Doç. Dr. RAHMİ NURAN ÇELİK (İTÜ Öğretim Üyesi)- Öncelikle Sayın<br />
Başkan <strong>ve</strong> değerli konuşmacılara teşekkür ediyorum <strong>ve</strong>rdikleri değerli<br />
bilgilerden dolayı.<br />
Oturum Başkanımızın söylediği gibi bu jeodezik ağlar hakikaten çok önemli<br />
bir konu. Konuşmacılarımızdan ikisi de bölgede İller Bankası’nın yaptığı<br />
çalışma dolayısıyla <strong>ve</strong> farklı yerel çalışmaların, lokal çalışmaların olması<br />
dolayısıyla birçok koordinat yapısının olduğundan bahsettiler. Aslında bunlar<br />
aşılamayacak sorunlar değil, yani orada 7 koordinat yok aslında, 7 farklı<br />
DATUM söz konusu. Dolayısıyla yapılması gereken aslında DATUM<br />
birliğinin sağlanmasıdır. Gözlemliyorum, son derece güzel bir gelişme<br />
olduğunu düşünüyorum. Herkes TUTGA’yla ilgili, mutlaka konuşmasında bir<br />
atıf yapıyor; bu da son derece güzel. Demek ki TUTGA artık yavaş yavaş<br />
benimsenmeye başlanılmış demektir. Ama TUTGA’yı doğru anlamak<br />
gerektiğini düşünüyorum. Çünkü burada bahsedilen konu, Arazi Bilgi Sistemi<br />
kurulması <strong>ve</strong>ya Kent Bilgi Sistemi kurulması üzerinedir. Bilgi sistemlerinde<br />
genelde ölçek yoktur, ama ölçek yerine çözünürlülükten bahsedilebilir. Yani<br />
39
hangi çözünürlülükte detaya ulaşabileceğinden bahsedilebilir. Dolayısıyla<br />
burada eğer bunu ölçeğe taşırsak, yaptığımız çalışmaların hepsinin büyük<br />
ölçekli çalışmalar olarak değerlendirilmesi gerekiyor. Eğer bunlar büyük<br />
ölçekli çalışmalarsa, TUTGA bu büyük ölçekli çalışmaları yürütecek sıklıkta<br />
olmayan bir jeodezik ağdır.<br />
Biliyorsunuz, Büyük Ölçekli <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Harita</strong> Bilgileri Üretim Yönetmeliği,<br />
TMMOB <strong>Harita</strong> <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Mühendisleri Odası’nın büyük desteği <strong>ve</strong><br />
Bakanlıklararası <strong>Harita</strong> İşlerini Koordinasyon <strong>ve</strong> Planlama Kurulu tarafından<br />
hazırlanmıştır <strong>ve</strong> yaklaşık iki senedir de yürürlüğe girmesi beklenilmektedir.<br />
Bu resmi olarak yürürlüğe girmemiş olsa bile pratikte resmi olarak şartnameler<br />
bazında uygulanan bir yönetmelik durumundadır. Bunu da değerlendirdiğimiz<br />
zaman, bu yönetmeliğe baktığımızda C1, C2, C3 gibi birtakım sıklaştırma<br />
noktalarından bahsedilmektedir. Bunların sebebi büyük ölçekli çalışmalara,<br />
yani yüksek çözünürlükteki bilgi sistemi çalışmalarına altlık oluşturacak bir<br />
jeodezik alt yapının oluşturulmasının gerekliliğindendir.<br />
Ben, buradaki konuşmalardan <strong>ve</strong> bu uygulamayı yapan uygulayıcılardan da<br />
gördüğüm gibi, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong>nun da genel bakışı içerisine olayı<br />
değerlendirdiğim zaman şu konunun atlanıldığını gözlemliyorum ki, bu çok<br />
önemlidir. Burada bir üni<strong>ve</strong>rsitemiz de var, belki onlar bu konuya burada sahip<br />
çıkabilirler. Burası deprem açısından aktif bir bölge, zaten konumuz da<br />
bununla ilişkili. Tam bu kentten fay geçtiği için burası ikiye bölünmüş<br />
durumda. Dolayısıyla DATUM farklılığı esas buradan geliyor. Burada, sahilde<br />
bir pilye noktası olduğu <strong>ve</strong> hesaplanmış değerlerinde nesnel olarak 2,5 m’ye<br />
yaklaşan farklar olduğundan bahsedildi. Bunun sebebi deprem sonrasında<br />
yapılmış olmasıyla beraber şuradan kaynaklanıyor: Biliyorsunuz, İller<br />
Bankası’nın yaptığı bütün ihalelerde ülke sistemine ED50’ye dönüşüm<br />
istenmiştir. Dolayısıyla esas altyapı GPS <strong>ve</strong> dolayısıyla buna bağlı datumda<br />
değildir. GPS olmadığı için GPS koordinatlarının hepsi “single point position”<br />
denilen tek noktadan çözümde DATUM alarak yapılmıştır. Ama burada esas<br />
önemli olan tek noktadan alınarak yapılan DATUM’un yarattığı, bir sonuç<br />
değildir. Bu fayın her iki tarafında bulunan ülke sistemindeki noktaların<br />
kullanılarak dönüşümde, bu ağların her birinde, farklı noktaların<br />
kullanılmasından kaynaklanmaktadır. Bu nedenle de burada değişik bir<br />
koordinat yapısı arkaya çıkmaktadır. Bu sadece bir DATUM farkıdır, bunlar<br />
çok kolay bir şekilde bir projeyle birleştirilip hepsi tek bir koordinat sistemine<br />
getirilebilir.<br />
Tabii bu, bugünkü sorunu belirli oranda çözebilir. Fakat biliyorsunuz,<br />
depremden önce genellikle sektörümüzün algılamadığı, ama özellikle Yalova,<br />
İzmit, Sakarya bölgesinde çalışan meslektaşlarımızın sürekli sorunu olan <strong>ve</strong><br />
40
ölçtükleri bazların <strong>ve</strong>ya ölçtükleri kenarların koordinatlarla hesaplanandan çok<br />
farklı olduğu, bunun zaman zaman indirgeme ya da ölçme hatalarından<br />
kaynaklandığı değerlendirilmiş, ama sonradan fiziksel olarak farklı olduğu<br />
anlaşılmıştır, bunlar da kontrol mühendislerimiz tarafından geçmiş zamanlarda<br />
hatalı ölçü olarak değerlendirilmiştir; biliyorsunuz bunları. Bunun sebebi,<br />
aslında bu fayın aktif olması dolayısıyla yıllık 2-3 cm’lik <strong>ve</strong>ya 1-1,5 cm’lik<br />
kaymalarından kaynaklanmaktadır <strong>ve</strong> bu kayma depremden sonrası<br />
durmamıştır, bu kayma halen devam etmektedir <strong>ve</strong> edecektir. Yani 1999<br />
sonrası yapılan yeni nirengi sistemi farklı zamanlarda yapılmış olmasına karşın<br />
her birinin arasında bir kere fiziksel olarak nokta kaymaları dolayısıyla bir<br />
DATUM farkı oluşmaktadır. Bunun giderilebilmesi için de yapılması gereken<br />
şudur: Biliyorsunuz, yine sektörümüzün gündemine yeni giren TUTGA<br />
noktalarından kaynaklanan her bir TUTGA noktası, eskiden nirengi<br />
noktalarının X <strong>ve</strong> Y, yani sağa, yukarı <strong>ve</strong> yükseklik değerleri <strong>ve</strong>rilirken şimdi<br />
TUTGA noktalarının koordinatları <strong>ve</strong>riliyor <strong>ve</strong> yanında da VX, VY, VZ diye<br />
üç tane hız bileşeni <strong>ve</strong>riliyor. Bu hız bileşenlerinin sıklığı büyük ölçekli<br />
haritaların üretiminde <strong>ve</strong>ya yüksek çözünürlüklü sayısal haritaların üretiminde<br />
yeterli doğrulukta modelin oluşturulması için değildir. Çünkü bu noktaların<br />
araları oldukça geniştir. Lokal anlamdaki yer kaymalarını temsil edebilecek<br />
düzeyde değildir. Bu nedenle özellikle bölge belediyelerinin sahip çıkması<br />
gereken bir konu vardır ki, bu da kendi bölgelerindeki özellikle fayın<br />
bulunduğu alanlarda C1 <strong>ve</strong> C2 noktalarında da periyodik ölçmelerin yapılarak<br />
o noktalara ait VX, VY <strong>ve</strong> VZ’lerin bulunması <strong>ve</strong> yapılan çalışmalara bunların<br />
yansıtılması gerekmektedir. Aksi halde bundan 5-10 yıl sonra bu problemler<br />
yine yaşanmaya başlanılacaktır. Çünkü TUTGA noktalarının <strong>ve</strong>rdiği VX, VY<br />
<strong>ve</strong> VZ’leri bu problemi çözmeye yetmeyecektir. Böyle bir projeyi belki<br />
üni<strong>ve</strong>rsiteyle ortak bir şekilde bu bölgede şu andaki Büyükşehir Belediyesi<br />
yapabilir diye düşünüyorum. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Biz de teşekkür ediyoruz.<br />
MUSTAFA DURMUŞ (Karayolları 1. Bölge Müdürlüğü)- Efendim, gerek<br />
yüklenici tarafına, gerekse idare tarafına bu yenileme çalışmalarında on senedir<br />
çözemediğimiz bir konu var: Orman tahdit sınırları içerisinde ancak orman<br />
tarafından 2/B’ye alınmış, kamulaştırma çalışmalarını yaparken bu mülkiyet<br />
için Orman Bakanlığı “benim değil, Or-Köy’e devrediyorum” diyor. Or-Köy’e<br />
gidiyoruz, “Ben bu işi bilmiyorum, Hazineye devredeceğiz” diyor. Hazineye<br />
gidiyoruz, “Ben hiç karışmıyorum” diyor. Atilla Beyin dediği gibi üzerinde<br />
muhtesat var, mütemmim cüz var. Bu yenileme çalışmaları sırasında bu gibi<br />
mülkiyetler nasıl bir işleme giriyor <strong>ve</strong>ya komisyon tutanaklarına nasıl<br />
geçiriliyor? Bunu gerek idare, gerekse yüklenici ağzından öğrenmek istiyorum.<br />
Teşekkür ederim.<br />
41
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Haluk Hocam, buyurun.<br />
Doç. Dr. HALUK KONAK (Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi Öğretim Üyesi)- 2001<br />
yılından itibaren günümüze kadar 6 öğretim üyesiyle birlikte, diğer meslek<br />
disiplinlerine <strong>ve</strong> iki yıllık harita kadastro programına eğitim anlamında destek<br />
<strong>ve</strong>riyoruz.<br />
Öncelikle Türkiye’de depremin yeni bir olay olmadığını söylemek istiyorum.<br />
Yani 1967 yılında çocukken duymuştum Adapazarı’nda büyük bir deprem<br />
olduğunu. 1999 yılında Kocaeli’nde de bir büyük deprem oldu <strong>ve</strong> aynı sorunlar<br />
aslında yaşanıyordu. Bir depremin mülkiyete anlık etkisi vardır <strong>ve</strong> bu son<br />
derece rahatsız edicidir. Biz o zaman büyük panikle, büyük heyecanla bunları<br />
tasfiye etmeye çalışırız, fakat yerkabuğu hareketi bu arada devam eder.<br />
Olayları incelerken mutlaka nirengi ağının günümüzde güncel şekilde kullanılır<br />
olması tartışılıyor zaten <strong>ve</strong> bu kabul edilen bir gerçektir. Türkiye’nin ulusal<br />
temel nirengi ağı 10’ar <strong>ve</strong> 30 km’lik aralıklarla 1950 yılında tamamlanmıştı <strong>ve</strong><br />
bu nirengi ağından yeni proje hizmetleri, yeni kadastral çalışmalar<br />
üretebiliyorduk. Demek ki periyotlar arasında yerinde uygulayabileceğimiz<br />
mühendislik hizmetleri aslında belli bir doğruluğa kadar, o kadar çok problem<br />
çıkarmayacaktır. Çünkü siz haritanızı ne kadar doğrulukta üretebiliyorsanız o<br />
kadar doğrulukta karşılık beklersiniz, yani bir zamanlar zamanın yersel<br />
olanaklarıyla, kısıtlı ekipman <strong>ve</strong> donanımlarla yaptığımız mülkiyet haritalarının<br />
doğruluğu biliniyor ki, grafik paftalarla konuşuyorduk, bunları pek fark<br />
etmedik.<br />
Günümüzde büyük ölçekli haritaların doğruluğu da 10 cm ila 20 cm arasında<br />
değişiyorsa da, demek ki biz ülke ağını belli sıklıkla doğru kurabilirsek, belli<br />
bir süre sorun çıkarmayacaktır <strong>ve</strong> o halde iki nokta gelir aklımıza:<br />
1. İyi bir jeodezik altyapı<br />
2. Sayın hocamın dediği gibi belli aralıkları iyi korunmak üzere, hız <strong>ve</strong>ktörlü<br />
bu ağların tekrarlı olarak ölçülebilmesidir.<br />
Demek ki yaşayan bir ağ varsa, olacaksa, bu ağı yaşatmak için biz de buna<br />
uygun beslenme rejimini koymak zorundayız. Bunları konuşuyor olmamızın<br />
nedeni şu olmalı: Artık CBS’de bile ortak proje üretmek, ortak bir sistem<br />
kurmak zorunluluğunu daha yeni yeni kabul ettik. Yani biz olaylara hazırlıksız<br />
başlıyoruz. Önce yeni bir bilinmeyen teknolojiyi hemen alıyoruz, hazırlıksız<br />
şekilde bunu uygulamaya çalışırken ilk başta yapılması gerekenleri bir şekilde<br />
atlıyoruz. CBS’nin bugünkü diliyle hazırlanması gerektiği yıllardır<br />
söyleniliyordu. Bunu söyleyenlerin sayısı azdı, ama bir basit olay bize bunu<br />
hemen hatırlatıyor. Demek ki bir musibet bin nasihatten iyi oluyor.<br />
42
Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi olarak biz ne yapıyoruz? Kocaeli’ni yakından izliyoruz.<br />
En azından kendi olanaklarımızla sempozyumlar ortamında tartışıyoruz. Bu<br />
arada mimarların ulusal düzeyde topladıkları toplantıya biz de meslek olarak<br />
birikimlerimizi katıp bu sorunumuzu orada tartışıyoruz. Bugün burada<br />
söylenilen, az önce dile getirilen saptamaların adı bu şekilde konulmakta <strong>ve</strong> bu<br />
henüz Kocaeli İli’nde yeni yeni algılanmaktadır. Bu anlamda bizim çağrımız,<br />
burada Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi olarak biz çözüme hazırız. Bu konuda lisans,<br />
yüksek lisans <strong>ve</strong> doktora düzeyinde de başvurularımız var.<br />
Emi <strong>Harita</strong>’dan Sayın Akın Beyden ilgi çekici bir not aldım: “<strong>Kadastro</strong><br />
yapacak sayıda elemanımız yok” dedi yanlış anlamadıysam. O halde biz bir<br />
taraftan bölüm kurmaya çalışırken ilk aldığımız eleştiri “Bu kadar harita<br />
mühendisini ne yapacaksınız? Bunlara iş bulamıyoruz” şeklindeydi. Biz de<br />
kadastro yapacağız derken eleman bulamıyoruz. Yani burada kamuoyunda<br />
Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde yapılması istenilen bazı hizmetleri de, bakışları<br />
projelerde yerine tam ulaştıramıyoruz herhalde? İşte saptayacağımız durum bu.<br />
Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nde sadece proje üreterek danışmanlık yapmak bir<br />
üni<strong>ve</strong>rsite için çok fazla yeterli değil. Bir taraftan da uzun sürede bütün altyapı<br />
hizmetlerini karşılayacak, yaşamsal altyapı hizmetlerine çok sağlam jeodezik<br />
bir taban oluşturacak iyi bir ortamı da gereklidir. Bu katkıyı <strong>ve</strong>rmek istedim.<br />
Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz. Buyurun.<br />
ALİ KAHRAMAN- İyi günler diliyorum. Meslektaşınızım <strong>ve</strong> belediyede bir<br />
bölümde başkanlık yapmaktayım. Aydınların ülke meselelerine duyarlılığı<br />
güzel bir olay. Bu manada katkı koyanlara <strong>ve</strong> katılanlara teşekkür ediyorum.<br />
Celal beyefendi söyledi zannediyorum, arazi kullanımı noktasında, arazilerin<br />
kullanımının sınıflanması konusunda güzel bir noktaya temas etti. Bu noktada<br />
şu anda içinde bulunduğumuz ilin yüzde 40’ı orman rejimine tabi bir alandır.<br />
Tabii bu işin çekirdeğinden gelenler bilirler, kadastro çalışmaları sırasında<br />
tarımdı, yerleşimdi, <strong>ve</strong>saire noktalar gibi aktivitelere uygun olmayan taşlık,<br />
çalılık, orman diye ila<strong>ve</strong> edilir <strong>ve</strong> böyle bir kayda girer. Ondan sonra zaman<br />
geçer, bu orman noktasında hiçbir kimse buraya dokunamaz. Memleketimizin,<br />
beldemizin güzel tarım arazileri, <strong>ve</strong>rimli arazileri konuta <strong>ve</strong>saireye açılır, ama<br />
orman niteliği olarak orman şeklinde belirlenen bu yerler aslına bakarsanız ne<br />
ormandır, ne tarım arazisidir. Yani orman <strong>ve</strong>rimi bakımından bir kalibre<br />
ettiğinizde, orman bakımından hiçbir <strong>ve</strong>rim alamazsınız bunlardan. Tarım<br />
bakımından da <strong>ve</strong>rim alamazsınız, ama iyi bir incelediğinizde bunların<br />
yerleşim için fevkalade güzel alanlar olduğunu görürsünüz. Bunlar bu bölgede<br />
çoktur. Bu manada Odamızın, mesleki teşekkülümüzün duyarlılık<br />
43
göstermesini, ilgililere bu konuda raporlar hazırlamasını arzu ediyoruz. Şubeye<br />
bu manada biz de katkı <strong>ve</strong>rebiliriz. Bu 2/B ile birleştirerek olabilir, farklı<br />
platformlarda tartışılabilir. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyoruz. Orhan bey, buyurun.<br />
ORHAN ERCAN (Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü)- Konu kadastro <strong>ve</strong><br />
kadastroyla ilgili. Konuşmacılarımızın söylediklerine bir anlamda katkı<br />
koymak, bilgilendirmek, konuyu biraz daha açmak <strong>ve</strong> biraz daha berrak bir<br />
hale getirmek için söz alıyorum Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü adına.<br />
Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü son yıllarda gittikçe gelişen teknolojinin<br />
getirdiği yeni ürünler, talepler <strong>ve</strong> bunların çeşitlemesi sonucunda ortaya çıkan<br />
sistemlerin kullanılmasıyla ilgili çok yoğun çalışmalar yapıyor. Bunun<br />
başlangıcı TUTGA’yla başladı. Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü ED50’nin<br />
yetersiz olduğunu, büyük ölçekli harita <strong>ve</strong> kadastral haritalardan beklenilen<br />
doğruluk <strong>ve</strong> yeterlilik kriterlerini mevcut ED50’nin karşılamadığını tespit<br />
ettiğinden dolayı 1996’da oturmuş, bir proje yapmıştır. Bu projenin adı<br />
“Türkiye Ulusal Temel GPS Ağı Projesi”, diğer bir söyleyişle TUTGA. O<br />
günün koşulları çerçe<strong>ve</strong>sinde özel sektörümüz bu şekilde yapılanmadığından<br />
dolayı bu işi <strong>Harita</strong> Genel Komutanlığıyla yapmaya karar <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> daha sonra<br />
müessif 17 Ağustos 1999 depreminden sonra ağ deforme olmuş, sonuç olarak<br />
2001 Nisan ayı itibariyle TUTGA noktaları bütün kurumların kullanımına<br />
girmiştir. 2000 yılıyla depremden sonra Dünya Bankası’nın ülkeye gelmesi <strong>ve</strong><br />
her türlü toprağa ilişkin faaliyetlerin altından kadastronun çıkması nedeniyle,<br />
bundan sonra her türlü büyük projenin altında kadastronun yapımıyla ilgili alt<br />
bileşenler olmasına karar <strong>ve</strong>rmiş <strong>ve</strong> böylece MEER projesinin A41 alt bileşeni<br />
kadastro yenilemesi olarak belirlenmiştir. Projenin adı “<strong>Kadastro</strong> Yenilemesi”,<br />
diğer bir söyleyişle temel hedefi bazında Marmara Depremi Arazi Bilgi<br />
Sisteminin oluşturulmasıdır.<br />
İlk aşamada proje, Dünya Bankası’nın tuttuğu bu çerçe<strong>ve</strong>de modellendirildi.<br />
Ne yapılmak istenildi? Bu bir anlamda İlyas Şeker Beyin söylemine de bir<br />
cevaptır. Kırsal alanlarda renkli ortofoto haritalar, kentsel alanda büyük ölçekli<br />
fotogrametrik haritalar yapmak, mevcut kadastro paftalarını kentsel <strong>ve</strong> kırsal<br />
sayısallaştırmak, bunları bilgisayar ortamında üst üste getirmek, bir anlamda<br />
TAKBİS’i kurabilmek <strong>ve</strong> böylece özellikle kentsel alanda ada bazında farklar<br />
<strong>ve</strong>ktörünü ortaya çıkarıp yenilemeye esas alanları bulmak, bir envanter<br />
çıkarmak, bundan sonra yapılacak işleri yenilemek bazında gerek kendi<br />
imkânları, gerekse Dünya Bankası imkânlarıyla kullanabilmekti. Yola çıkış<br />
şekli de ilk önce bir temel jeodezik ağın sıklaştırılmasıydı. Marmara Deprem<br />
Bölgesi Jeodezi Ağı 370 noktayla sıklaştırıldı <strong>ve</strong> bitti. Peşinden de<br />
44
fotogrametrik haritaların yapımı gündeme geldi. Bu fotogrametrik harita<br />
yapımı derken bazılarının kulağını tırmalıyor, fakat bunu biraz açmak<br />
istiyorum. Bizim ürettiğimiz fotogrametrik haritalar salt fotogrametrik haritalar<br />
değil, en azından yüzde 30 yersel yöntemlerle kombinasyonla ortaya çıkan<br />
karma haritalardır. Çünkü çatı payları, saçak payları, arazide pafta bütünlemesi,<br />
öz nitelik bilgilerinin toplanması <strong>ve</strong>saire hepsi bu kapsamda değerlendirildi ki,<br />
bu haritalar sadece Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün kadastro<br />
hizmetleri bazında olmayıp, mühendislik hizmeti <strong>ve</strong>ren bütün kurumların da<br />
altyapısını oluşturacağı düşünülmekteydi.<br />
Bu noktadan çıkışla biz deprem bölgesine pek çok defa geldik. İlyas Beyin de<br />
şahit olduğu şekilde, gerek Kocaeli’nde, gerek Adapazarı, gerekse Yalova’da<br />
belediye mensupları <strong>ve</strong> kurum mensuplarımızla oturup toplantılar yaptık <strong>ve</strong><br />
bunların çözüm yollarını aradık, “nasıl yaparız” diye. Hatta Kocaeli Belediyesi<br />
“kentin kuzey kısmının depreme dayanıklı alanlar olduğundan bahisle<br />
buralarda yenileme çalışmasına girmemizi, buradaki 41 km²’lik alanın<br />
fotogrametrik yöntemle haritalarının yapılması, daha sonra üzerine planların<br />
yapılacağı”, diğer bir söyleyişle “biz buralarda yenileme yaparsak peşinden<br />
plan yapacaklarını dolayısıyla toprağa yaptığımız yatırımın kaybolacağını, bu<br />
nedenle kendilerine destek olmamızı” istediler <strong>ve</strong> kentin kuzeyindeki 41 km²<br />
alan fotogrametrik haritalarda Kocaeli Belediyesi’nin isteği doğrultusunda,<br />
bizce de uygun değerlendirildiğinden bu işlere girildi.<br />
Peşinden yapılan yeni değerlendirmeler sonucunda, Dünya Bankası’nın uygun<br />
görüşü alınmak koşuluyla, işin şekli yenileme <strong>ve</strong> ilk kez kadastrosuna<br />
dönüştürüldü <strong>ve</strong> bu anlamda da yenileme <strong>ve</strong> kadastro -5 parça halinde<br />
yenileme, 4 parça halinde ilk kadastro- ihalelerine çıktı <strong>ve</strong> bu ihaleler de<br />
sonuçlandırılmak üzere. Tabii bu MERLİS kendi içinde bir bütündü. GIS bakış<br />
açısı altında:<br />
1. <strong>Kadastro</strong> paftalarının sayısallaştırılması <strong>ve</strong> yenilenmesi,<br />
2. Tapu <strong>ve</strong>rilerinin girilmesi,<br />
3. Yazılımın TAKBİS yazılımına ila<strong>ve</strong> unsurların eklenmesi.<br />
Nelerdi bunlar:<br />
1. Ortofoto modülü,<br />
2. Jeodezi kontrol modülü,<br />
3. Jeoloji modülü,<br />
4 Bina modüllerinin oluşturulması <strong>ve</strong> TAKBİS’in bu anlamda belediyelere<br />
hizmet <strong>ve</strong>ren, özellikle de belediyelerin kullanımı için bir portal haline<br />
dönüştürülmesi temel felsefeydi.<br />
45
TAKBİS’in yazılımı söylediğimiz gibi bina jeoloji modülleriyle de<br />
zenginleştirildi ki, bundan sonra ileriye yönelik uygulamalarda belediyelerden<br />
topladığımız <strong>ve</strong>rilerle bunu zenginleştirip tekrar belediyelere elektronik olarak<br />
hizmet <strong>ve</strong>rmek amaçlıydı. Dünya Bankası’nın hedefi de zaten yerel yönetimler,<br />
sivil toplum örgütlerinin desteklenmesi vs. anlamında buydu. Bu anlamıyla<br />
MERLİS oldukça başarılı bir çalışmadır. MERLİS’in şu anda geldiğimiz nokta<br />
itibarıyla sistem ekipmanı satın alınması <strong>ve</strong> bölgede MERLİS’in kurulması,<br />
daha değişik bir söyleyişle TAKBİS’in genişletilmiş şekli olan MERLİS’in<br />
bölgede kurulması çalışmaları devam etmekte.<br />
Olayın diğer boyutuna baktığımızda, o yıllarda yine birbirine paralel faaliyetti<br />
bunlar. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bilgi Sistemi Oluşturulması Projesi gündeme gelmiş,<br />
yıllardan beri konuşulan bu konu projelendirilmiş; kim tarafından? Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü mensupları, bizler tarafından projelendirilmiştir.<br />
Bu projelendirme esnasında iki temel hususu yakaladık <strong>ve</strong> bunları da<br />
şartnameye koyduk. Bunlar nelerdi? Birincisi temel jeodezi ağı. Öyle bir<br />
şartname yazalım ki bugün fiiliyatta olan jeodezik çalışmaların artık yasal bir<br />
altyapısı da olsun. Çünkü mevcut yönetmeliğin 30. maddesinde “gerekirse bu<br />
da yapılabilir” diyor, başka bir şeyden bahsetmiyor. Biz, bu açığı ortadan<br />
kaldıralım, ikincisi ise, “ulusal <strong>ve</strong>ri değişim formatında yönetmelik eki olarak<br />
çıkaralım ki, bizim TAKBİS, MERLİS kapsamında üreteceğimiz <strong>ve</strong>rilerin<br />
diğer kurumlara sunuşu kolay olsun, <strong>ve</strong>ri değişimi kolay olsun” mantığıyla<br />
yönetmeliği TAKBİS <strong>ve</strong> MERLİS çalışmalarına paralel olarak, Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak 2000 yılının yaz aylarında Bakanlıklararası<br />
Kurula sunduk. TAKBİS’in <strong>ve</strong> MERLİS’in bir türeviydi bunlar. Çünkü bunun<br />
temeli jeodezi. Biz artık buna inanıyoruz. İşte TUTGA, işte Marmara Deprem<br />
Bölgesi Jeodezi Ağı <strong>ve</strong> ileriye yönelik daha başka jeodezik çalışmalar<br />
alternatifleri üzerinde de çalışıyoruz. Bunun yönetmelikte yer alması da<br />
gerekiyordu. Yani bir türev olarak da Büyük Ölçekte <strong>Harita</strong> Yapım<br />
Yönetmeliği üzerine Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü yoğunlaştı <strong>ve</strong> bunu<br />
gündeme getirdi.<br />
TAKBİS’e geldiğimizde gerçekten bugün ülkenin, sayın Başbakanının, Bill<br />
Gates’e de söylediği gibi üç önemli projesinden birisi. Bir MERLİS, iki<br />
TAKBİS, üçüncüsü UYAP. UYAP belki yabancı gelebilir: Ulusal Yargı Ağı<br />
Projesidir. e-devlet bazında baktığımızda TAKBİS ülkenin iki önemli<br />
ayağından biri. Bir, nüfus; ikincisi taşınmaz mal. “Ne, nerede? Kim, kimin?”<br />
sorularına cevap <strong>ve</strong>recek <strong>ve</strong> bunları çapraz sorgulayacak sistem, yani bir e-<br />
devlet portalının temel yapısı TAKBİS’tir. TAKBİS bu çerçe<strong>ve</strong>de, bu dönemde<br />
iyi değerlendirildi, ne yapılması gereği üzerinde epeyce çalışıldı. Hatta 40<br />
kişilik komisyonlar kurduk. “Bunu nasıl çözeceğiz, nasıl yapacağız?” derken,<br />
tapuyla ilgili kısmı sonuçlandı. Tapuyla ilgili kısmı şu anda çalışıyor <strong>ve</strong><br />
46
Çankaya Müdürlüklerinde de 100.000’den fazla işlem TAKBİS’le<br />
gerçekleştirilmiş durumdadır. <strong>Kadastro</strong> kısmında sorunlarla karşılaşıldı, çünkü<br />
kadastro hem hukuk, hem teknik, hem uygulama demek. Bir halihazır harita<br />
yapımı demek değildir. <strong>Kadastro</strong>nun bu anlamda çok net tasarlanması,<br />
kadastral ürünlerin ise uç kullanıcılara uygun şekilde sunulması gerektiğinden<br />
çıkarak, TAKBİS’in geometrisinden çok çapraz, karışık bir yapısı olduğunu<br />
söylemek istiyorum. Epey sıkıntılı bir mücadeleden sonra imar<br />
uygulamasındaki ufak bir sorun haricinde TAKBİS’in kadastro uygulama<br />
yazılımı da çözüldü; kesin kabul aşamasına gelindi.<br />
Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün genel felsefesi nedir? TAKBİS’i<br />
yaygınlaştırmak. İşte bu çerçe<strong>ve</strong>de 81 ilde <strong>ve</strong> diğer büyük ilçe belediyeleri de<br />
kapsayacak şekilde 225 birimde bu TAKBİS’i yaygınlaştırmayı planlamakta.<br />
İlk aşamada ise 7 kadastro müdürlüğünde TAKBİS’in yaygınlaştırılmasını<br />
somutlaştırmak <strong>ve</strong> uygulamalara başlamak üzere TAKBİS modelleri içerisinde<br />
de kendi içinde alternatif arayışlar, kadastro kısmında da alternatif arayışlar <strong>ve</strong><br />
modeller üzerine hâlâ çalışmalar da devam etmektedir. Yani TAKBİS bir<br />
anlamıyla yaygınlaşmaya hazır hale getirilmektedir.<br />
Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün gündemindeki en önemli konu sayın<br />
Genel Müdürümüzün <strong>ve</strong> sayın Başbakanın talimatları doğrultusunda<br />
kadastronun biran önce bitirilmesidir. Hatta bunun için söz de <strong>ve</strong>riliyor,<br />
“kadastro 3 yılda bitirilecek. 10.000 köy varsa, senede yaklaşık 3.000 köyden<br />
başlayarak kadastroyu bitiririz” deniliyor.<br />
Bu anlamda Dünya Bankası’yla da çok yakın ilişkilerimiz var. Dünya Bankası,<br />
Türkiye’de iki kurumun Dünya Bankası “kriterlerine göre son derece iyi<br />
çalıştığını, adapte olduğunu, başarılı olduğunu” söylüyor. Birincisi Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü, ikincisi Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü<br />
başarılı. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak Dünya Bankası deneyimini<br />
MERLİS bölgesinde aştık. Şimdi geldik ARİP bölgesine. ARİP dediğimiz<br />
doğrudan gelir desteği <strong>ve</strong> çiftçi kayıt sistemi çerçe<strong>ve</strong>sinde kadastro görmeyen<br />
yerlerin bir an ev<strong>ve</strong>l kadastrosunu yapmak için Dünya Bankası’nın sağladığı<br />
kredidir. Bu çerçe<strong>ve</strong>de de bölgede yaklaşık 2500 - 3000 civarında köyün<br />
kadastrosunun da bitirilmesi planlanıyor <strong>ve</strong> hatta son iki hafta içerisinde 3 ihale<br />
ilanı da Resmi Gazete’de yayınlandı <strong>ve</strong> internet sitemizden bunlar<br />
görülebilecek durumdadır.<br />
Sonuç itibariyle geldiğimiz noktadan baktığımızda; Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğü’nün vizyonu artık eski vizyon değil. Jeodezik referansı TUTGA<br />
olarak kullanacak, TUTGA yaygınlaştırılacak, TUTGA için de alternatif<br />
modeller üzerinde çalışılıyor. “Ne yapılabilir?” konusunda detaylarını<br />
47
istenildiği zaman açıklayabilirim. İlk tesis kadastrosunu hızlı <strong>ve</strong> sayısal bir<br />
biçimde bitirmek <strong>ve</strong> burada ürettiği <strong>ve</strong>rileri Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Bilgi Sistemine<br />
atabilmek, bir anlamda sistemi güncel <strong>ve</strong> ayakta tutabilmek. Buna bağlı gerekli<br />
yasal değişikliklerin yapılmasını sağlamak.<br />
Son olarak söyleyeceğim şu: Hükümetin kısa dönem planı, eylem numarası 47<br />
kapsamında Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne <strong>ve</strong>rdiği bir görev var:<br />
Türkiye Coğrafi Bilgi Sistemi’nin oluşturulması. Bunu politik <strong>ve</strong> siyasi bazda<br />
değerlendirdiğimizde sektörümüzün artık devlet kademesinde de iyi gözle<br />
bakıldığı, değerlendirildiği Türkiye Ulusal Bilgi Sistemi’nin kurulma<br />
koşullarının yaratılması, sistemin tasarlanması <strong>ve</strong> dağıtılmasıyla ilgili de Tapu<br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne bir görev <strong>ve</strong>rdiğini gösteriyor. Eylem 47<br />
kapsamında yaptığımız çalışmaları Devlet Planlama Teşkilatı’na sunduk.<br />
2005’de de bunun uygulama planı gündeme gelecek. Ona da yoğun bir şekilde<br />
çalışacağız. Sanıyorum konuşmacıların değindiği soruların idari, bilimsel <strong>ve</strong><br />
teknik açıdan cevaplarını böylece <strong>ve</strong>rdim sanıyorum. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Eksik varsa zaten size döneceklerdir. Teşekkür<br />
ediyorum. Buyurun.<br />
ERGÜN ÖZTÜRK (Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi)- İki değerli arkadaşımız İmam<br />
Yaşartekin <strong>ve</strong> hemen arkasından İlyas Şeker, ülke sistemine dayalı noktalarda<br />
sorun çıkıyor, oysa bizim bölgesel yaptığımız mevzii noktalarda hiç sorun yok.<br />
E<strong>ve</strong>t, ikisi de bir mühendisten bekleyeceğim cevap değil, ama karşılaştırmışlar.<br />
Karşılaştırdıklarında bütün çözümünü İstanbul Teknik Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nden<br />
arkadaşımız Rahmi Nurhan Çelik, Kocaeli Üni<strong>ve</strong>rsitesi’nden arkadaşımız<br />
Haluk Konak cevap <strong>ve</strong>rdiler. Doğru, ama onun ikisinden de önce bizim bir<br />
örgütümüz var: <strong>Harita</strong> Mühendisleri Odası. Bu Odanın bir Ölçme <strong>ve</strong><br />
Değerlendirme Komisyonu var. İşte bu sorulara cevap <strong>ve</strong>rmek üzere kurulmuş<br />
bir komisyondur. O iki arkadaşımız da o komisyonun üyesi, aynı cevapları size<br />
burada soruyu sormadan <strong>ve</strong>receklerdi. Lütfen, biz mühendisler olarak önceliği<br />
kendi Odamıza <strong>ve</strong>relim. Odamızın bilimsel teknik komisyonlarının çözemediği<br />
soruları, ancak onların gösterdiği yolla üni<strong>ve</strong>rsitelere soralım. Hepinize<br />
teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Çok teşekkür ederiz. Buyurun.<br />
SALONDAN- Bu haritaların üretiminde de kullanılabilecek bir teknik olarak<br />
uydu görüntülerinin kullanılabileceği üzerine. Aslında meslektaşlarımız<br />
üzerinde <strong>ve</strong> mesleki camiamızda da böylesine bir yanılsama üretiliyor. Yakın<br />
geçmişte yapılan bir lisansüstü çalışma, bir doktora çalışması ülkemizde<br />
mevcut yönetmeliklerde tanımlı standartlar çerçe<strong>ve</strong>sinde varolan uydu<br />
48
görüntüleriyle -ki QuickBird ya da ICONOS gibi uydular- görece yüksek<br />
çözünürlüklü görüntü sağlayabiliyorlar. Yeni nesil uyduların da belki görece<br />
biraz daha yüksek çözünürlük sağlayabilecekleri öngörülüyor. Bu<br />
çözünürlükteki uydu görüntüleriyle tanımlı standartlara uygun üretilebilecek en<br />
büyük ölçekli harita 1/10 000 ölçekli haritadır. Bu doktora çalışmasıyla ortaya<br />
konulmuş bir sonuçtur. Dolayısıyla kadastral çalışmaların altlığının<br />
oluşturulabilmesi uydu görüntüleriyle üretilen haritalarla olası değil. Bu<br />
konuda bir değerlendirme olarak burada sunulabilir. Çünkü farklı platformlarda<br />
uydu görüntülerinin bu tarz büyük ölçekli, 1/5000’den daha büyük ölçekli<br />
haritaların üretiminde kullanılabileceği vurgusu yapılıyor ki, bilimsel<br />
çalışmaların da ortaya koyduğu gibi bunun gerçeklikle bir ilgisi yok.<br />
Kendisinden ne türden bir teknoloji kullanımı sürecinin bizim hedeflediğimiz<br />
ya da hepimizin beklentisi olan ülkemizdeki kadastro çalışmalarının<br />
tamamlanması sonucunu üreteceği konusundaki değerlendirmelerini bizlere<br />
aktarmasını rica ediyorum.<br />
Bir de tabii aslında sorun kaynak. Burada çeşitli konuşmacılar dile getirdiler.<br />
Ülkemizdeki tapu <strong>ve</strong> kadastro çalışmalarının yürütücüsü olan kurumumuz da<br />
Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün, eğer bu derece kısıtlı bir kaynak<br />
aktarımı söz konusuysa, bu hedefimizi gerçekleştirmemiz de çok zordur.<br />
Sanıyorum yeterli kaynağın aktarılabilmesi, bu çalışmaların<br />
tamamlanabilmesinin önkoşuludur. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Buyurun.<br />
ÖMER ALİ ANBAR - <strong>Kadastro</strong> konusunda konuşulduğu için müdahale<br />
etmek gereğini duyuyorum. Katkı anlamında konuşacağım bu sefer.<br />
Biz, Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak Marmara deprem bölgesi<br />
Hendek <strong>ve</strong> civarında yüksek çözünürlüklü ICONOS uydu görüntülerini alıp<br />
ortorektifikasyonu işaretli yer kontrol noktası kullanarak bir deneme yaptık.<br />
“Sonuç nedir, ne yapabiliriz, kullanabilir miyiz?” dedik. Çünkü bunu herkes<br />
konuşuyordu. Sonuçları söyleyeyim; ortorektifikasyondan sonra ‘check<br />
point’lerde ± 80cm. RMSE olarak bölge genelinde baktığımızda yaklaşık 1,5-2<br />
m. arasında doğruluk elde ettik. Buradaki RMSE kaliteli ortalama hatasını<br />
ifade ediyor. <strong>Kadastro</strong> açısından kullanıp kullanamayacağınızı takdirlerinize<br />
bırakıyorum. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- E<strong>ve</strong>t, başka soru <strong>ve</strong>ya katkı? Herhalde yok. Öncelikle<br />
Müdürümüz İmam Yaşartekin’den başlıyoruz. Öneriler bölümüne gelmişti,<br />
orada da zaman dolmuştu; buyurun.<br />
49
İMAM YAŞARTEKİN- Bazı sorulara cevap <strong>ve</strong>rmek istiyorum. “Neden<br />
köyler seçildi?” denildi. Fotogrametrik uçuş yapıldığı için bilahare<br />
değerlendirilecektir; o yüzden köyler seçildi. Yani buranın bir haritası yapıldı,<br />
değerlendirmesi yapıldı, kontrolü yapıldı <strong>ve</strong> bu yüzden köyler seçildi. 2/B<br />
mülkiyete yönelik olmadığı için burada bir şey yapamıyoruz. Mustafa Bey<br />
söylemişti, sadece paftaları yeniliyoruz.<br />
MUSTAFA DURMUŞ- Biraz daha açayım: Kamulaştırma yapıyoruz,<br />
vatandaşa para ödeyeceğiz. Orman kalmış bunlar içerisinde. Orman idaresi<br />
“Benim değil” diyor. Üzerinde yapılaşma var, muhtesat var, ağaç var,<br />
giremiyorsunuz. “Benim, git Ormana sor” diyor ki benden çıktı. Hazineden<br />
şahsa gidecek, Hazine ilgilenmiyor. <strong>Kadastro</strong> <strong>ve</strong>rmiyorsunuz, burada komisyon<br />
tutanaklarına bu nasıl geçiyor?<br />
İMAM YAŞARTEKİN- Komisyon tutanaklarına sadece yüzölçümü <strong>ve</strong> pafta<br />
geçiyor. Yani mülkiyete yönelik bir şey yapmıyoruz.<br />
MUSTAFA DURMUŞ- Çözümsüz o zaman.<br />
İMAM YAŞARTEKİN- Yenileme öyle. Yenileme mülkiyete <strong>ve</strong> niteliğe<br />
yönelik değil.<br />
MUSTAFA DURMUŞ- Cevabını tam olarak alamadım. Sadece bir çizim.<br />
İMAM YAŞARTEKİN- Yenilemenin amacı o zaten. Kadastral paftaları<br />
yeniliyoruz.<br />
OTURUM BAŞKANI- Mustafa Bey, bundan sonra yapılacak olan<br />
çalışmalarda sanırım Salı günü yapılan değişiklikler Sayın Cumhurbaşkanı<br />
tarafından onaylanıp yürürlüğe girerse eğer, sanıyorum bundan sonra yapılacak<br />
ihalelerde tesis kadastrosu yapılan yerlerde böyle bir sorunla karşılaşılırsa,<br />
kadastro komisyonları eskiye göre çok daha etkili bir biçimde çalışacaklardır.<br />
Yani şimdiye kadar yapamıyorlardı, orman tahdit komisyonlarıyla işbirliği<br />
yapmak zorunda kalıyorlardı, ama yeni değişiklikten sonra kanımca bu süreç<br />
biraz daha hızlı çalışacak değil mi Sayın Bölge Müdürüm?<br />
ÖMER ALİ ANBAR- Yenileme çalışmaları sadece kadastro paftalarının<br />
yenilenmesine yönelik yapılıyor. Malikli bir tesis üzerinde herhangi bir şey<br />
yapılmamaktadır, yani tapu kütüğünde hiçbir değişiklik yapılmamaktadır. Bu<br />
yeni <strong>Kadastro</strong> Yasası’nda getirilecek değişiklikle halledilecektir.<br />
50
OTURUM BAŞKANI- Eğer ihalesi yapılırsa oralarda Orman Genel<br />
Müdürlüğü’yle tesis kadastrosu yapılan yerlerde böyle çok sıkı çalışmaktan<br />
birazcık daha rahatlayacak herhalde öyle değil mi?<br />
ÖMER ALİ ANBAR- Orman kadastrosuyla mülkiyet kadastrosunu birlikte<br />
yapmak düşünülüyor. Bu yönde görüşmeler filan yok, ama bildiğim kadarıyla<br />
bir mutabakata da varılamadı herhalde.<br />
OTURUM BAŞKANI- Şimdiki değişen biçimi herhalde olanak <strong>ve</strong>recek.<br />
ÖMER ALİ ANBAR- Bu imkan her zaman var zaten, mevcut yasada da var,<br />
ama iki kurulun bir olması lazım. Yani orman kadastrosu ayrı, mülkiyet<br />
kadastrosu ayrı diye bir konu yok.<br />
OTURUM BAŞKANI- E<strong>ve</strong>t, Bölge Müdürümüzün açıklamaları için<br />
teşekkürler. Buyurun siz sürdürün.<br />
İMAM YAŞARTEKİN- İhaleli işlerde ihaleye çıkarılan işin kapsamı <strong>ve</strong><br />
mahiyeti mutlaka kadastro müdürlüklerine sunulmalıdır. Örneğin, tam olarak<br />
kaç parsel var, kaç nirengi <strong>ve</strong> poligonun gerekli olacağını, işin ne kadar sürede<br />
bitirileceği, seçilen bilirkişilerin yapacakları iş <strong>ve</strong> süresi konusunda ayrıntılı<br />
bilgi <strong>ve</strong>rilmeli, hatta bu konuda bir seminer düzenlenmelidir. Bilirkişilerin<br />
ücret sorunu çalışmaya başlamadan önce çözülmelidir.<br />
Yapılacak çalışmalarda görev alacak bütün elemanların görev <strong>ve</strong><br />
sorumluluklarına göre mutlaka iyi bir eğitimden geçmeleri gerekir. Tapu sicil<br />
müdürlüklerinde görevli personele yenileme konusunda bir eğitim <strong>ve</strong>rilerek<br />
olayın ciddiyetinin tam olarak anlatılması gerekmektedir.<br />
Türkiye’de kadastro çalışmaları 1920 yıllarından başlayarak değişik kanunlarla<br />
<strong>ve</strong> değişik yapı yönetmelikleriyle günümüze kadar süregelmiştir. Yapılmış olan<br />
kadastro uygulamalarında üretilen paftalar genelde lokal koordinat<br />
sistemindedir. <strong>Kadastro</strong> paftalarında kenarlaşma sorunları yaşanmaktadır. Hatta<br />
bu sorunlar en yeni köydeki paftalarda bile görülmektedir. <strong>Kadastro</strong> paftaları,<br />
zeminle uyumsuzlukları nedeniyle uygulanabilirliğini kaybetmişlerdir.<br />
Belediyelik yerlerde yapılan imar planı uygulamalarında <strong>ve</strong> 3194 sayılı<br />
kanunun 15 <strong>ve</strong> 16. madde uygulamalarıyla zaman içerisinde kadastro<br />
paftalarının bir kısmı kapatılmak suretiyle sorun kısmen çözülmüştür. Fakat<br />
bölgemizdeki yerel yönetimlerin imar planları da lokal koordinat sistemindedir.<br />
Haliyle bir uygulamanın diğer kontrol noktalarında komşu uygulamadaki<br />
parsellerin aplikasyonunu yaptığınız zaman kaymalar meydana gelmektedir.<br />
51
Aynı şekilde köylerden gelen aplikasyon tariflerine <strong>ve</strong> parsellerin kesin<br />
koordinatlarına ulaşabilmek oldukça zahmetli bir çalışmayı gerektirmektedir.<br />
Gerek yerleşim yerlerindeki, gerekse kırsal kesimlerdeki taşınmazların tek bir<br />
koordinat sisteminde toplanabilmesi için, bölgemizde yürütülen MEER Projesi<br />
kapsamında yürütülen çalışmaların sonucunda yapılacak olan<br />
sayısallaştırmanın teknik yönüyle daha kuv<strong>ve</strong>tli <strong>ve</strong> uygulamaya yönelik olması<br />
için pafta-arazi ilişkilendirmesinin çok iyi bir şekilde yapılması gerekir.<br />
Bunları açmak gerekirse, sayısallaştırma sonucunda geçici koordinatlardan,<br />
kesin koordinatlara ulaşılabilmesi <strong>ve</strong> bu değerlerin her türlü işlemlerde<br />
kullanılabilmesi için Genel Müdürlüğümüzün 1999/1 Sayılı Genelgesi<br />
kapsamında titiz <strong>ve</strong> detaylı bir arazi çalışması yapılması gerekmektedir.<br />
Sayısallaştırma sonucunda üretilen haritaların sadece planlama için değil,<br />
kadastral altlık olarak da kullanılabilmesi için tapuya tescillerinin yapılması<br />
gerekir. Sayısallaştırma sırasında kadastroda <strong>ve</strong> sonradan oluşan hataların<br />
tespit edilebilmesi <strong>ve</strong> bunlar için düzeltme yönlerinin bulunabilmesi için<br />
mutlaka ilk tesis kadastro ölçüleri <strong>ve</strong> daha sonra yapılan değişiklik ölçüleri<br />
irdelenerek sonuca gidilmelidir. Paftalardan (scanner ile) taranarak yapılacak<br />
olan sayısallaştırmada bu hataların fark edilmesi mümkün değildir.<br />
Bölgemizde yapılan MEER Projesi kapsamında yürütülen <strong>ve</strong> devam eden<br />
çalışmaların sonucunda nihai hedeflere ulaşılabilmesi için Genel<br />
Müdürlüğümüz <strong>ve</strong> taşra teşkilatı, yerel yönetimler, diğer kamu kuruluşları <strong>ve</strong><br />
özel sektörün bir bütün olarak sorumluluk almaları gerekmektedir.<br />
Yapılan işler sonucunda üretilecek olan haritaların, hepimizin yararına olacağı<br />
gibi bu meslekle uğraşan insanlara da kolaylıklar sağlayacağı bir gerçektir.<br />
Kuruluşundan bu yana ülkemiz haritacılığının lokomotifi konumundaki Genel<br />
Müdürlüğümüz <strong>ve</strong> taşra teşkilatımızın üretmiş olduğu haritalar, gerek kamu<br />
sektörü, gerekse özel sektörde her türlü yetersizliğe rağmen altlık olarak<br />
kullanılmaktadır. <strong>Kadastro</strong>yu sadece çizgisel harita olarak değerlendirmek<br />
büyük bir yanlışlık olur. <strong>Kadastro</strong> yenileme, sayısallaştırma, fotogrametrik<br />
harita üretimleri birçok altyapı çalışmasını gerektirdiği gibi, yapılan<br />
çalışmaların bir de hukuki boyutları vardır. Yapmış olduğumuz kadastro<br />
çalışmaları mülkiyete dayalı olarak yapılmaktadır. Dolayısıyla zor şartlarda <strong>ve</strong><br />
kısıtlı bütçelerde yapılan bu çalışmalarda görev alan bütün arkadaşlar görev <strong>ve</strong><br />
sorumluluk bilinciyle yürütülen projeye katkıda bulunmuşlardır. Bu projede<br />
emeği geçen herkese teşekkür eder, saygılarımı sunarım.<br />
52
OTURUM BAŞKANI- Sayın İmam Yaşartekin’e böylece konuşmasını<br />
tamamlamak fırsatını <strong>ve</strong>rmiş olduk. Bu arada iki soruya da yanıt <strong>ve</strong>rmiş oldu;<br />
kendilerine teşekkür ediyoruz. Buyurun söz sizin.<br />
AKIN EKİNCİ- Üretim gücümüzden bahsederken, 3.000 köy için asgari<br />
10.000 personele ihtiyacımız olduğunu <strong>ve</strong> bunların kaliteli üretim yapacak<br />
personel ihtiyacının çok az olduğunu belirtmiştim, yani kaliteli üretim yapacak<br />
personelimiz az. Bundan kurtulmanın yöntemle alakası var. Eğer biz, 3.000<br />
köyde başarılı olamazsak, mahkemelerdeki sayılar artarsa vatandaş siyasetçiye<br />
ulaşacaktır. Siyasetçi de Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nü baskıya<br />
alacaktır, ona bütçe <strong>ve</strong>rmeyecektir, onun kanun değişikliklerini kolay kabul<br />
etmeyecektir. Çünkü vatandaşla kadastro arasında çok yakın bir ilişki vardır. O<br />
nedenle yönteme gelelim. Burada yenilemeyle ilgili yasal bazı eksiklikler var.<br />
O bakımdan yöntemi sonra söyleyeceğim. Yenileme işlemini bitiriyoruz,<br />
askıya çıkardığımız zaman vatandaşın ocağı batıyor, bir daha mahkemeye<br />
gidecek. Niye ön askı yapmıyoruz? Yenileme Kanunu çıktığı zamanki<br />
teknolojik imkanlarla şimdiki imkanlar farklı. Tutanağın arkasını çeviriyoruz,<br />
elle “işlemin doğru olduğunu kabul ettim” diye bir yazı var. Kanun Windows<br />
95’ten önce çıkmış, Windows 95’teki elyazısını oraya basarsak olmuyor mu?<br />
Yani çok basit bir şekilde bu teknolojide basit bir yöntem kullanıyoruz.<br />
Tutanakların elle yazılması gibi bir madde var sayfanın arka tarafında, bunun<br />
kaldırılması gerekir.<br />
Bir de hatalı tesis kadastrosu yapılırken, parseller hatalı, kadastroda ilk önce<br />
yol ölçülmüyor, parseller ölçülüyor, arada yol <strong>ve</strong> boşluklar kalıyor. Biz yolu<br />
kapatamıyoruz, oradaki mevcut yolu da yasal olarak açamıyoruz. 3194<br />
kapsamı dışında hatalı parsellerin ortaya çıkardığı yolları açabilmeliyiz <strong>ve</strong>ya<br />
kapatabilmeliyiz. Bu bir gerçek <strong>ve</strong> bütün arkadaşların da karşılaştıklarını<br />
zannediyorum.<br />
Devletin hüküm <strong>ve</strong> tasarrufunda bulunan <strong>ve</strong> şu an tespiti yapılmamış 2/B’ye<br />
benzer yerler var. Bunlarda da inisiyatif kullanılmalı. Benim önerim şu: İkinci<br />
kadastronun nasıl yapıldığını biliyoruz. İkinci kadastro nasıl yapılır? Mülkiyet<br />
yönünden yapılmıyor. İkinci kadastroda gerekli olan özellikleri Yenileme<br />
Kanununa koyduğunuz zaman ikinci kadastro hakkını da elde ediyoruz. Şu<br />
yetkiyle yenileme yapmak azaptır; bütün arkadaşlar yaşadılar bunu.<br />
Atilla Bey “Yenileme yapılmasın diye Yenileme Kanunu çıkarıldı” dedi. Bu<br />
çok saçma. Bugünkü teknolojik bilgi birikimiyle, teknolojiyle uyumlu bir yasa<br />
değil. Bunun değiştirilmesi mümkün. İşte birini yaptılar, Yenileme Yasası da<br />
değişebilir. Değişikliklerin yapılmasını talep ediyoruz.<br />
53
Bir de çözüm olarak yapanla kontrol eden birlikte çalışıyoruz. Niye alan<br />
hesabını yaparken kontrol eden adam alan hesabını yapmıyordu? Kontrollüğün<br />
ayrılması lazım. Kontrolü ciddi ciddi ihale etmemiz lazım. İşi yapan kurul,<br />
kontrollük kurumu gelecek, devletin kontrol mühendisleri, teknisyenleri<br />
kontrollük ihalesini alan firmayla çalışacak, kontrollük firması onlara lojistik<br />
desteğini <strong>ve</strong>recek, biz işi yapacağız, onlar da kontrol edecekler. Yani dünyanın<br />
geldiği noktaları niye biz 50 sene geriden izliyoruz kardeşim?<br />
Bilirkişi ücretlerini kontrollük firması onlara orada ödesin. Biz adamları<br />
bilirkişi tayin etmemişiz, paralarını ödüyoruz. Biri bana sordu “1 milyar<br />
istiyorum” dedi. “Kardeşim, seni ben seçmedim ki sana 1 milyar <strong>ve</strong>reyim”.<br />
Bunlar uygulamalarla ortadan kalkacak şeylerdir. İşi yapmak bir ihale<br />
konusudur, işi kontrol etmek de bir ihale konusu olmalıdır. Kurtuluş budur, biz<br />
sadece çalışan eleman eksikliği çekmeyeceğiz. Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
Müdürlüğümüz kontrol yapabilmek için elemanları geçici olarak tayin<br />
edemeyecek. Kolay değil ki bu. Yalova kolay, Adapazarı kolay, Kocaeli kolay,<br />
Gaziantep var, Kilis var, Ağrı var? Haydi gidin bakalım, geçici görevle kimleri<br />
göndereceksiniz? Geçici görevle gelen insanlar, hakikaten biz çok memnun<br />
olduk, bilgili <strong>ve</strong> yetenekli insanlar, ama bunların çocukları var, bir aileleri var<br />
<strong>ve</strong> ailesinin dışında kalmak gibi bir sorunları var. Adamların burunlarına kadar<br />
geldi, dayanamıyorlar artık. Olmaz kardeşim, geçici görevlendirmeyle bu iş<br />
başarılamaz.<br />
Türkiye’nin bir hizmet dediğimiz altlık haritaya ihtiyacı var. O benim önerimle<br />
1/2000’liktir <strong>ve</strong> 10-20 cm arasında hassasiyeti vardır konum hatası olarak.<br />
Bunu yapmadıkça trilyonlarca parayı boşa harcıyoruz. Karayolları bir harita<br />
yapıyor, öteki kurum bir harita yapıyor. TUTGA’yı kurun, adamlar uymadıkça,<br />
uyumlu olmadıkça yürümüyor. Bu hizmet yapılmalıdır, bu hizmet de dijital<br />
ortofotodur. Şurada var, 1/18 000’liğini kullandık, son derece memnunuz.<br />
Kontrol mühendislerimiz buradalar, bilgisayar da burada açıp bakalım. Biz<br />
araziye niye taşlar atıyoruz arkadaşlar, 6.000 poligon atıyoruz, enerjimizi<br />
harcıyoruz, vaktimizi harcıyoruz, nerede 6.000 poligon diyoruz. GPS’ten<br />
çıkmış, 6.000 poligona enerji harcamak çağımızda çağdışı kalmaktadır. Şu<br />
ortofotoda sınır tespitinin kontrolünü hemen yapmanız mümkün. Bakın<br />
diyorum 100.000 nokta okuduk, bunlarla ölçü değerleri ile konuşabilirsiniz,<br />
tatbik değerlerle değil.<br />
<strong>Kadastro</strong>nun yapılması için şu cümleyi öneriyorum: Hava fotoğrafı alınacak,<br />
-Tevfik Beye hepinizle beraber anlatmak istiyorum bunu- ortofoto çok hızlı<br />
yapılan bir şeydir. 300 paftalık bir alanda 25 tane kadar blok taşı atıyoruz. 25<br />
tane nirengi saymayın bunları. Bunlar oldu mu yaklaşık 3 ila 300’ü çarparsanız<br />
900 saatlik bir emek harcarsınız, size hakikaten 10 ila 20 cm arasında bir<br />
54
hassasiyetle ortofoto <strong>ve</strong>rir. Bunları alıp tasarruf krokisi yapmakta<br />
kullanacaksınız. Ortofotoyu alacağım, araziye gideceğim, tasarruf krokisi<br />
yapacağım. A3 formatında basacağım, tasarruf krokisini yapacağım, ada<br />
bölümlemesini yapacağım. Tasarruf krokisi olması için köşe noktalarının<br />
tespitidir, şahısların, maliklerin tespitidir. Onları alıp geleceğim ofise, stereo<br />
aletimi açacağım, o kırıkları stereoda ölçeceğim, sınırlandırma bitecek. Ağaç<br />
altı <strong>ve</strong> görünmeyen yerler için bütünlemeye gidilebilir. Fotogrametride bazı<br />
uygulama teknikleri vardır, onlar bile ölçülebiliyor. Çözüm budur, ülkenin<br />
parasını boşa atmaya keyfi olarak kimse karar <strong>ve</strong>rmesin. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Biz teşekkür ediyoruz, sağ olun.<br />
AKIN EKİNCİ- Soruları olan varsa cevaplamak isterim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Panelden sonra çıkışta biraz ayaküstü sohbetle<br />
cevaplarsınız. Her sorunu da burada konuşamıyoruz, biraz da daha çoğunu<br />
aslında dışarıda konuşuyoruz biz. Yani dışarı çıktığımız zaman neler<br />
konuşuyoruz, ama içeri girdiğimiz zaman oradaki konuşmalar burada<br />
gerçekleşmiyor. Onun için genelde diyorum ki, orada konuşacağınıza burada<br />
konuşun. Ama burada da az konuşuyoruz nedense. Buyurun.<br />
SALONDAN- Bir katkıda bulunmak istiyorum. Aslında bu <strong>panel</strong>de<br />
gayrimenkul hukukundan anlayan bir hukukçu olmasını istedim, keşke olsaydı,<br />
şu anda bunun eksikliğini görüyoruz. Biz bu konuları tartışırken gayrimenkul<br />
hukukunun bazı bizi ilgilendiren kısımlarını da göz ardı ediyoruz. Medeni<br />
Kanunun bir hükmü var, “arazideki sınırla paftadaki sınır birbirine uymazsa<br />
aslolan paftadır” diye.<br />
Bir de <strong>Kadastro</strong> Kanununun bir hükmü var “<strong>Kadastro</strong>larda kesinleşen<br />
taşınmazlar 10 yıl geçtikten sonra değiştirilemez” <strong>ve</strong> bu nedenden dolayı 41.<br />
maddeye göre düzeltmelerimizi yapıyoruz. Dolayısıyla elimizdeki kadastro<br />
paftalarına yanlış diyemiyoruz. Yanlış, ama yanlış diyemiyorsun kitap olarak.<br />
Akın Beyin bu kadastronun kontrolünün de ihale edilmesi konusundaki önerisi<br />
var. Aslında biz Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü olarak bu son kadastro<br />
yasası değişikliğinde anahtar teslimi kadastro ihalesini düşündük. Ama<br />
hukuksal olarak bunun kontrolünü, özellikle kontrollük kısmının ihale<br />
edilmesinin mümkün olmadığı belirtildi <strong>ve</strong> bu yapılamadı. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ederiz.<br />
AKIN EKİNCİ- Sayın Başkanım, burada bir cümle ila<strong>ve</strong> etmek istiyorum. Şu<br />
anda kontrol mühendislerinin, teknisyenlerin lojistik desteklerini sağlayarak<br />
55
onlara çalışma ortamı açıyoruz <strong>ve</strong> çalışıyoruz; bu değişmiyor. Bu sefer de<br />
kontrol firması, kontrol mühendisi <strong>ve</strong> teknisyen gibi devletin imza atmaya<br />
yetkili olan insanlarına lojistik destek sağlayarak printer’ini, ploter’ını, aletini<br />
sağlayarak üretici firmayı kontrol etmelidir. Söylediğim gibi yetki devri yoktur<br />
burada. Bugünkünü ikiye ayırıyoruz. Teşekkürler.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Buyurun Sayın Şeker.<br />
ORHAN ERCAN- Müsaade ederseniz bu arada ufak bir katkı koymak<br />
istiyorum. Baktığımızda 20 ili kapsayan ARİP Projesi kapsamında 2005<br />
yılında, bu yıl, Doğu Anadolu’da yaklaşık 17 350 km² alanın 1/5000 ölçekli<br />
hem sayısal <strong>ve</strong>ktör, hem de renkli ortofoto üretimini planladık. Bu sayısal<br />
<strong>ve</strong>ktör bizim teknisyenimizin, mühendisimizin alıştığı bir yol <strong>ve</strong> yöntemdir.<br />
Ama Tarım Bakanlığı’nın arazi kullanımı bazında taleplerini de sağlayabilmek<br />
anlamıyla renkli ortofotoda bunları üretiyoruz. Yani sizin dediğiniz şeyi bir<br />
anlamda 2005 yılında zaten kullanıyoruz, ama ölçek 1/5 000’dir.<br />
Sizin getirdiğiniz öneride başka sorular da gündeme geliyor. Türk<br />
haritacılığının büyük ölçekte sahibi kim? Son yıllarda biz yoğun bir şekilde<br />
ülke kadastrosunun yapılmasından bahsediyoruz. Akın Beyin söylediği öneriyi<br />
biz zamanında hesapladık, değerlendirdik, yaklaşık bana 100 milyon Dolara<br />
mal oluyor. Bu 100 milyon Doları kim <strong>ve</strong>recek? Ne kadar sürede yapacağız?<br />
Haydi biz bu işi yaptık, yarın biri çıkıp “kadastro bunun neresinde?” diyecek.<br />
Bu tip sıkıntılar var. O yüzden bunun gerek bütçesi, gerek dizaynı, gerek<br />
tekniği, gerekse organizasyonu açısından kurumları net olarak tanımlanmalıdır.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler, tabii bu hep sektör sorunlarına kayıyor.<br />
Genel Müdürümüz de birkaç konuşmasında “Biz kadastroyu bitirmek istiyoruz,<br />
ama bütçemiz yok, ama Orman Genel Müdürlüğü’nün elinde bütçe var” diyor.<br />
Oysa devletin, kamunun parası hepimizin parası. İşte ben kullanayım, sen<br />
kullan; ne olur? Yani aslında bir amaç için kullanmak varken o parayı, sen<br />
kullan, ben kullanayım olayına dönüşüyor, sonunda da o bütçe ya<br />
kullanılamıyor ya da doğru kullanılamıyor. Bu da temel bir sorun, size sıra<br />
gelmiyor gördüğünüz gibi. Buyurun.<br />
İLYAS ŞEKER- Teşekkür ederim Sayın Başkan. Ben son bölüme geçmeden<br />
önce bir Candaş’ın, bir de Ergün Öztürk Beyin yönelttikleri soruları yanıtlamak<br />
istiyorum.<br />
Tahmin ediyorum Ergün Öztürk Bey yanlış anladı <strong>ve</strong>ya ben yanlış ifade ettim.<br />
Mevzii haritaların, mevzii koordinatlarının doğru olduğunu ifade etmedim,<br />
sadece “deprem sonrası yapılan halihazırlarda, her belediye için ayrı ayrı<br />
56
yapılan halihazır haritalarda ülke koordinat sistemine göre yapılmış olan<br />
haritalarda bir birlikteliğin, bir koordinat birliğinin olmadığını” vurguladım.<br />
Bu anlamda Candaş “Ne yaptınız bu konuyla ilgili?” dedi. Tahmin ediyorum<br />
Sayın Müdürüm hatırlar, bunu tespit ettiğimiz zaman <strong>Kadastro</strong> Müdürlüğü<br />
kanalıya İller Bankası’na, hatta 7 tane röper <strong>ve</strong> koordinat değerleriyle birlikte o<br />
ilgili noktanın değerlerini İller Bankası’na gönderdik, “böyle bir sıkıntı var,<br />
bunun için ne yaparız?” diye sormuştuk. Ne türlü cevap geldi, bilemiyorum.<br />
Ama o anlamda iyileştirme anlamında <strong>ve</strong>ya yeni bir çalışma yapılması<br />
anlamında herhangi bir şey olmadı. Olsaydı mutlaka bilgimiz olurdu.<br />
Bunun dışında Kocaeli Büyükşehir Belediyesi olarak haritacılığı yakından<br />
ilgilendiren konularda neler yapmayı düşündüğümüzü çok kısa olarak<br />
özetlemek istiyorum. Başlangıçta da söyledim, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi<br />
özellikle Kocaeli, Büyükşehir Kanunu çıktıktan sonra hizmet alanımız büyüdü,<br />
yani il sınırları Büyükşehir Belediyesi’nin sınırları oldu. Bu anlamda ilk etapta<br />
özellikle çevre düzeni planları üzerine ağırlık <strong>ve</strong>rdik. Az önce Celal Beyin de<br />
ifade ettiği gibi buradan kalkıp Ankara’ya giderken Kaynaşlı’ya kadar yol<br />
üzerindeki birinci sınıf tarım arazilerinin üzerindeki sanayi fabrikalarını<br />
görünce samimi olarak söylüyorum içim kan ağlıyor. Neden? Zamanında<br />
bunların planlamasının yapılmamasından kaynaklanıyor. Sanayici haklıdır, en<br />
uygun yere, ulaşımı en kolay olan yere maliyetini düşürecek bir alana<br />
yatırımını yapar. Sanayici kendi açısından haklıdır, ama bu devletin bir<br />
sahibinin olması lazımdı <strong>ve</strong> bu birinci derece tarım arazilerinin kesinlikle<br />
sanayi alanına açılmaması lazımdı. Bir arkadaşımız da bahsetti, Kandıra tarafı<br />
kesin olarak tarıma el<strong>ve</strong>rişli olmayan bir alan, o taraflara çok rahat<br />
kaydırılabilirdi, bu yapılmadı. Biz bunu bildiğimiz için Kocaeli’nde 1 m² bile<br />
plansız alan kalmaması için çevre düzeni planları <strong>ve</strong> diğer planları yapmayı<br />
hedefledik. Çevre <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı’yla bununla ilgili görüşmeler yaptık.<br />
Belediye Kanunu çıktı <strong>ve</strong> çevre düzeni planlarını yapma yetkisinin belediyelere<br />
<strong>ve</strong>rilmiş olmasına rağmen Çevre Bakanlığına yazı yazdık. Çevre Bakanlığı<br />
“Hayır, bizim kuruluş amacımızda çevre düzeni planları yapma yetkimiz var,<br />
biz bu yetkiyi size devredemeyiz” dedi. Maalesef bu böyle oluyor. Ankara eline<br />
aldığı yetkileri kolay kolay taşraya <strong>ve</strong>rmiyor.<br />
Neyse şimdi Mahalli İdareler Yasası çıktı, orada biraz daha açık <strong>ve</strong> net ifadeler<br />
var. İl bazında çevre düzeni planlarının yapımını büyükşehirlerde, büyükşehir<br />
<strong>ve</strong> vilayet ortaklaşa yapabiliyor. Büyükşehir olmayan yerlerde de vilayet<br />
yapabiliyor. Ona göre de bir ümidimiz var, ama bunun yanında biz yine boş<br />
durmadık, Çevre <strong>ve</strong> Orman Bakanlığı’yla yazışmalar şu anda devam ediyor.<br />
“Tamam, yetki sizin olsun, bir protokolle bu yetkiyi bize devredin, biz yapalım,<br />
57
hazırlayalım, tamamlayalım, getirelim, siz onaylayın” şeklinde çalışmalarımız<br />
devam ediyor. Büyük bir ihtimalle bu yetkiyi alacağız.<br />
Bununla birlikte tabii çevre düzeni planları yapıldıktan sonra arkasından<br />
kesinlikle seri bir şekilde nazım planlarının yapılması lazım. Burası sanayi<br />
bölgesi, sürekli talep var <strong>ve</strong> özellikle Gebze bölgemizde bu anlamda ciddi<br />
talepler var. Sanayicinin, yatırımcının da önünü açmak zorundayız. Ülkemizin<br />
ekonomik durumu ortada. Nazım planları yapabilmemiz için de Kocaeli’nin<br />
tamamının sayısal halihazır haritalarının elimizde olması gerekiyor. Şu anda 3<br />
500 km²’lik bir alanın, tahmin ediyorum en fazla 20-30 km²’lik bir alanının<br />
halihazır haritası var, geri kalan alanın halihazır haritası yok. Bunun için de<br />
Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’yle bir protokol imzaladık. Nisan ayının<br />
6’sında ihaleye çıkarıyoruz. Kocaeli İli’nin tamamının fotogrametrik yöntemle<br />
1/5 000’lik yaklaşık 34 paftadan oluşan sayısal fotogrametrik haritasını <strong>ve</strong> yine<br />
705 adet de 1/5 000’lik ortofotoların yapılması konusunda Tapu <strong>Kadastro</strong><br />
Genel Müdürlüğü’yle anlaştık, uçuşu onlar yapacak, kıymetlendirmesini biz<br />
yaptıracağız <strong>ve</strong> bu çalışmaları yaptıktan sonra da o ana kadar çevre düzeni<br />
planlarımız da ortaya çıkmış olacak, akabinde nazım planlarını çok seri bir<br />
şekilde yapıp Kocaeli İl bazında planlanmamış 1 m²’lik bir boş alanımız dahi<br />
kalmayacaktır. Bundan sonra gelişigüzel bir yapılaşma, sanayicinin isteğine<br />
uygun bir yapılaşma olmayacak, planlar neyse o planlara bağlı olarak<br />
çalışmalar yapılacaktır.<br />
Bunun dışında bir de Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Yönetmeliği’ni çıkardık.<br />
Bu bölgede çalışan arkadaşlarımızı ilgilendiren bir konu. Orada birkaç madde<br />
var bizim meslektaşlarımızı direkt ilgilendiren. Örneğin, burada yönetmeliğin<br />
ilgili maddelerinde arsa aplikasyon krokilerinin hazırlanması konusunda ilgili<br />
mevzuat maddelerine göre bu işi sadece kadastro yapar deniliyordu, biz bu<br />
yönetmeliği çıkarırken dedik ki “Arkadaş, aplikasyonu kim istiyor? Belediye<br />
istiyor. Belediye istiyorsa bunu istediği kişiye yaptırabilir, illa da kadastro<br />
olma mecburiyeti yok. Bunu serbest çalışan harita mühendisleri de yapabilsin”<br />
dedik <strong>ve</strong> yönetmeliğimize o şekilde bir madde koydurduk.<br />
Bununla birlikte yine binalarda kot <strong>ve</strong>rilmesi, inşaatlarla ilgili plankotenin<br />
yapılması konusunda da yönetmeliğe bir madde eklettik <strong>ve</strong> bundan sonra<br />
serbest çalışan harita mühendisleri de Kocaeli il sınırları içerisinde bunları<br />
yapabilecek.<br />
Yine serbest çalışan mühendisleri ilgilendiren bir konu: Hangi belediyeye iş<br />
yaparlarsa o belediyeye mutlaka kaydolma mecburiyetleri var. <strong>Harita</strong>da pek<br />
yoğun değil, ama diğer meslek dallarında özellikle sıkıntı vardı. Biz bunu<br />
yönetmeliğimizle daha rahatlattık. Dedik ki; “Biri kişi ayda yılda, örneğin<br />
58
Karşıyaka Belediyesi’nde bir iş yapacak, alacak 400-500 milyon lira <strong>ve</strong>ya 1<br />
milyar lira, bunun dörtte birini, beşte birini oraya kayıt ücreti olarak<br />
yatırmasın, kayıtları tek elden toplayalım, sadece Kocaeli Büyükşehir<br />
Belediyesi’ne kaydını yaptırsın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi yapılan her<br />
kaydı ilgili belediyelere fakslasın, Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne kaydolan<br />
bütün mühendisler bu il sınırları içerisinde rahatlıkla çalışabilsinler” diye o<br />
yeniliği getirdik.<br />
Ayrıca çok önemli bir Geçici 1. maddemiz var. Özellikle şehrin yapılaşmasında<br />
çok ciddi sıkıntılar var. Yolda yürüdüğünüz zaman görürsünüz. Bazı binalar 1-<br />
2 m yolun üzerindedir, bazı binalar 50 cm <strong>ve</strong>ya 2 m yolun altında kalmıştır.<br />
Yağmur yağdığı zaman sıkıntı oluyor. Bu neden kaynaklanıyor? Bu binalarla<br />
ilgili olarak inşaat yapılırken kot <strong>ve</strong>rmekten kaynaklanan bir sıkıntıdır. İlgili<br />
kişilerle konuştuğumuz zaman bodrum <strong>ve</strong> kırmızı kotun altında kat kazanmak<br />
için istediğiniz gibi kot geçirebiliyordunuz gibi sıkıntılar çıkıyordu. Bunlar<br />
İzmit’te de problem, Kocaeli <strong>ve</strong> yine Türkiye’de de problem. Bunu gidermek<br />
için dedik ki, “Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı olan bütün belediyeler,<br />
yani Kocaeli il sınırları içerisindeki tüm belediyeler 2006 yılına kadar şu<br />
andaki mevcut imar planlarının olduğu alanlardaki tüm imar yollarının yol<br />
projelerini yaptıracaklar. Siyah kotlarını belirleyecek, kırmızı kotlarını<br />
belirleyecek, artı yolun altındaki tüm altyapıları da bu projede gösterecek.<br />
Eğer yolun altından kanalizasyon geçiyorsa nereden geçiyor, kaç metre<br />
aşağıdan geçiyor, kotu nedir? Doğalgaz geçiyorsa onu işleyecek, TEDAŞ’la<br />
ilgili bir çalışma varsa onu işleyecek” Bu çalışmaları da yönetmeliğimize,<br />
koyduk <strong>ve</strong> 2005’nın sonuna kadar belediyelere böyle bir süre tanıdık.<br />
Bu belirttiğim çalışmalar özellikle bizim mesleğimizi çok yakından ilgilendiren<br />
çalışmalar. İnşallah, bu konuda ısrarlıyız, meslektaşlarımız da yardımcı<br />
olurlarsa, bu çalışmalar yapılır, tamamlanır <strong>ve</strong> şehrimiz de güzel bir görüntü<br />
elde etmiş olur diyorum <strong>ve</strong> teşekkür ediyorum.<br />
OTURUM BAŞKANI- Ben de teşekkür ediyorum. Ayrıca, şunun için de<br />
teşekkür ediyorum: Sizin yönettiğiniz dönemde oldu galiba bu. İzmit’in birçok<br />
noktasında “İzmit bir Avrupa Şehridir” diye tabelalar vardı, kaldırdınız, bunun<br />
için teşekkür ediyorum.<br />
İLYAS ŞEKER- E<strong>ve</strong>t, o siyasi bir konu olduğu için girmeyelim oraya.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkür ediyorum. Çünkü İzmit’in görüntüsü hiç<br />
Avrupa şehri gibi değildi, ama tabelalar konulmuştu, kaldırıldı. Bunun için<br />
Büyükşehir Belediyesi’ne ben de teşekkür ediyorum. Büyük Ölçekli <strong>Harita</strong>lar<br />
59
Yönetmeliği dururken aplikasyonu haritacılar nasıl yapacak? <strong>Kadastro</strong>cular<br />
öyle diyecek.<br />
İLYAS ŞEKER- Kurum olarak biz kabul ediyoruz.<br />
OTURUM BAŞKANI - Bir de, Atilla Bey yaptığı konuşmasında bir noktaya<br />
değindi, “Bizim bu çalışmalar sırasında muhtesat adı altında yaptığımız<br />
tespitler <strong>ve</strong> bunları belirlemede yaşadığımız sıkıntılar var, ama gördük ki,<br />
depremden sonra bu bölgede çok büyük oranda kaçak yapılaşma almış başını<br />
gidiyor. Bunları engellemek için ne tür politikalar izleyecek acaba Büyükşehir<br />
Belediyemiz?” dedi. Tabii, herhalde sizin yeni kararlar almanız gerekecek diye<br />
düşünüyorum.<br />
SALONDAN- Çıkarılan yönetmelikte mesleki denetime ilişkin bir hüküm de<br />
konuldu mu acaba? Sicil konusunu ilgili odalar yapıyor, ama mesleki denetim<br />
konusunda da bir madde konuldu mu acaba?<br />
İLYAS ŞEKER- Madde var, yıllık kayıt yenilemeleri var. Kayıt<br />
yenilemelerinde de Odadan tescil belgesi istiyoruz.<br />
OTURUM BAŞKANI- Atilla Bey, buyurun.<br />
ATİLLA AYDIN- Teşekkür ederim. Hemen sıcağı sıcağına ben de aynı<br />
konuya değinmek istiyorum. Öneriler bölümünde kadastro tarafından<br />
danışmanlık hizmetleri alınmasından söz edildi. Çünkü çok yüklü bir hizmet<br />
alımına gidiyorsunuz. Eğer kadastro teknisyenlerinin <strong>ve</strong>ya kadrosunun aynı<br />
müşavir firmayla hareket etmesi modeli nasıl kurulur bilemiyorum, ama<br />
mademki hizmet alımını yapıyorsunuz, müteselsil sorumlu danışmanlık hizmeti<br />
yapan kuruluşların gelişmesi açısından da bu süreçte o firmaların oluşması<br />
açısından önemlidir diye düşünüyorum. Ama bu aksta müşavir <strong>ve</strong> danışman<br />
firmalar fiili olarak yapıcı olamazlar. Sadece kontrol etmek üzere uzmanlardan<br />
kurulu heyetler tarafından bu ihale edilecek işleri bölgesel bazda yapılması<br />
şekli olabilir. Örneğin, Adapazarı’nda yapılan tüm işlerin kontrolünü bir<br />
müşavire <strong>ve</strong>rirsiniz, ona göre kadro istersiniz. İdarenizle birlikte bir çalışma<br />
koordinasyonu da kurulabilir. Çünkü bu artık gerek devlet yollarında, gerekse<br />
değişik alanlarda artık müşavirlik <strong>ve</strong> danışmanlık hizmetleri gelişiyor. Bunu<br />
önemsiyorum, bu konu başlı başına çok uzun konuşulacak bir konudur <strong>ve</strong> idare<br />
mutlaka buna kafa yormalıdır, diye düşünüyorum.<br />
İkincisi çıkan yeni <strong>Kadastro</strong> Kanunu’na ilişkin değişiklikle 6. maddesiyle<br />
acaba bu Yenileme Kanunu’na biraz daha rahatlık sağlayabilecek miyiz? Orada<br />
b fıkrasında “Birinci fıkra uygulanmaz” demekle bir esneklik sağlayabilecek<br />
60
mi, daha rahat, daha hızlı gidebilecek miyiz? İlk kadastro bittikten sonra ülke<br />
geneline yaygınlaşacaksa, biz bu planları bir şeklide yeni kanunla getirilen<br />
sayısallaştırma maddesiyle, ki o maddede biraz kaygı var. Yani nereye<br />
gideceği, nereye varacağı biraz tereddütlü, inşallah yönetmelikte daha düzgün<br />
bir şekil aldırmak suretiyle o dediğimiz noktalara çekilmez. TAKBİS’in<br />
kuruluşu için elimizdeki bütün <strong>ve</strong>rileri ister istemez belli bir formatta, belli bir<br />
teknikte o sistemin içerisine aktarmak zorundayız. Dolayısıyla ben, Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün önündeki hedefin istatistik bittikten sonra,<br />
hızlı bir şekilde yenileme <strong>ve</strong> belki de sayısallaştırma hizmeti alımına<br />
gidileceğini, bu hizmetlerin bitiminde ise belki de bir üçüncü hizmetin, arazi<br />
toplulaştırma hizmetlerinin çok yoğun bir şekilde gündeme geleceğine<br />
inanıyorum.<br />
Avrupa Birliği normları dediğimiz normların zorlamasıyla da olabilir. Yani<br />
Avrupa’da bütün topraklar belli ölçekte işletiliyorsa, artık oraya ortak olacak<br />
ülkenin de topraklarının belli bir şekilde belli standartlara kavuşması gerektiği<br />
mutlaka vurgulanıyor olacaktır.<br />
Konu buraya geldikten sonra artık GPS’in dönüp kontrol edilmesini<br />
anlayamadım arkadaşlar. Ben GPS ölçümünü bitirdikten sonra 20 gün döndüm,<br />
bir daha yeni baştan nokta nokta ölçtü, bir şey çıktı mı diye, hiçbir şey<br />
çıkmadı. İdarenin bu anlamda, bu tip kontrollere bir şekil <strong>ve</strong>rmesi lazımdır.<br />
GPS’i ölçtükten sonra 10’ar, 20’şer dakika arayla aynı noktaları ölçtüm, aynı<br />
sonuç çıktı. Neyi kontrol ediyoruz, bunu anlamış değilim. Anladığım kadarıyla<br />
kontrol yönetmeliği olmadığı için “Yüzde 10’u kontrol edilir” hükmünden 20<br />
gün kadar bir iş kaybımız olmuştur. Bunu da özellikle söyleyeyim. Teşekkür<br />
ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler Atilla Bey, zaman açısından gösterdiğiniz<br />
duyarlılık için de teşekkür ederim. Sayın Celal Beşiktepe makul bir sürede<br />
toparlayacak sözlerini; buyurun.<br />
CELAL BEŞİKTEPE- Bu konu bir başlangıç. Görebildiğim kadarıyla tüm bu<br />
konuşmalara karşın, tüm teknolojik yeni gelişmelere ayak uydurma çabalarına<br />
karşın, temel bir projeksiyon eksikliği kendini hissettiriyor. Yani konuşulanlar,<br />
tasarlananlar tam yerine oturmuyor. Mustafa arkadaşımız yenileme derken ikna<br />
olmadı, hala da ikna olduğunu zannetmiyorum. Çünkü yenileme kavramına<br />
yüklenen anlamla, yenilemenin içeriği farklı, içinin doldurulması gerekiyor.<br />
Yenileme deyince “ne güzel yeniliyoruz” falan diye Mustafa o yüzden ikna<br />
olmadı.<br />
61
Geleceğe dönük bir projeksiyon yok. Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nün bir<br />
gelecek projeksiyonu maalesef yok. Teknolojiyi alıp kullanmak, jeodezik ağları<br />
çözmek, tabii ki bir alamda görev yapmaktır, ama bu projeksiyon değildir.<br />
Teknolojinin günün ihtiyaçlarına uygun kullanımını mühendis yapar zaten.<br />
Projeksiyon şu: Düşünebiliyor musunuz, 80 küsur yıllık bir cumhuriyet<br />
tarihinde, 80 yıllık bir kentleşme pratiği var <strong>ve</strong> tablo felaket. Gü<strong>ve</strong>nlikli,<br />
sağlıklı bir çevre, gelecek nesillere bırakılabilecek bir kent, bir yaşam ortamı<br />
yok. Neden? 80 yıldır izlenilen politikaların bir ürünü, tablo bu. Kırsal<br />
sorunlar, işsizlik, göç <strong>ve</strong> benzeri olaylar.<br />
1974’ten itibaren Tapu <strong>ve</strong> <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’yle ilgili bizden önceki<br />
kuşakların sayısız raporlarını okudum. Bu süreçte tam 40 yıl önce yazılmış<br />
raporları tekrar okudum. 40 yıl önce bir projeksiyon teklifi var. Orhan arkadaş<br />
söyledi, diğer arkadaşlarımız söylediler, deniliyor ki, “<strong>Kadastro</strong> hukuki <strong>ve</strong><br />
teknik boyutları olan bir olgudur. Hukuk da kuru bir hukuk değildir, teknik de<br />
öyle değildir.” Hukuk derken içinde arazi kullanım kararlarının, arazi<br />
değerlemesinin, araziler üzerinde yaratılan değerlerin topluma geri dönüşüne<br />
kadar bir süreci kucaklaması gerekiyor.<br />
Düşünün, Türkiye’de bizim mesleki alandaki gerek derinlik açısından, gerekse<br />
gelecek açısından en temel kavramlardan biri arazi değerlemesi, yani batılıların<br />
bundan 60 yıl önce geçtikleri süreç, kentlerini öyle kurmuşlar çünkü. O arazi<br />
değerlemesi dediğimiz olgunun da bir bölümünü mülk sahibine, ama önemli<br />
bölümünü kamuya alan adil <strong>ve</strong> eşitlikçi bir yaklaşım. Bunun üstüne kurulmuş<br />
kentler. O yüzden, Fransız devriminin ünlü düşünürü <strong>ve</strong> mücadele insanı<br />
Babeuf’ün üzerinde üç yıl çalıştığı en önemli eserin, evrensel değeri olan eserin<br />
adı: “Le Cadastre Perpetuel”, yani “Sonsuz <strong>Kadastro</strong>”. Babeuf’ün üzerinde üç<br />
yıldan beri çalıştığı bu Cadastre perpetuel’in amacı, <strong>ve</strong>rgi matrahını<br />
değiştirmek <strong>ve</strong> onu kesin olarak mükellefin ser<strong>ve</strong>t durumu ile orantılı hale<br />
getirmektir. “İnsanın yüklendiği <strong>ve</strong>rginin, genellikle başkalarının yüklendiği<br />
<strong>ve</strong>rgi ile tam olarak orantılı olduğunu bilmek ne kadar teselli <strong>ve</strong>ricidir” diye<br />
yazmaktadır. “Sonsuz <strong>Kadastro</strong>” kavramı geleceği kucaklayan bir süreç. İlyas<br />
Bey “Bir espri yaptım” dedi, ben de kadastro konusunda okumaya başladığım<br />
günden itibaren hep “kadastro 20 yılda bitecek, 15 yılda bitecek” şeklinde hep<br />
bitmeye dair sözler söylenilmiş. Aslında insanlığın yaşamı boyunca, sonsuza<br />
kadar yürüyecek olan bir süreç. Yenileme kavramı Batıda birinci, ikinci <strong>ve</strong><br />
üçüncü kadastroya doğru giden bir süreci kucaklıyor, kadastroyu yeniden<br />
yapıyor. Mustafa şimdi ikna olacak. Yenilemede tapu kütüğünde tescil<br />
parselinin dışında parsel üretme imkanı yoktur. Yenileme yaptığınız bir<br />
çalışma alanında 901 tane parsel varsa, siz 902 <strong>ve</strong>ya 890’a indirme yetkiniz<br />
yok.<br />
62
İmam Bey “Paftaları yeniliyoruz” dedi. E<strong>ve</strong>t, teknik nedenlerle yetersiz kalan<br />
<strong>ve</strong> uygulama niteliğini kaybeden <strong>ve</strong>ya eksikliği görülen <strong>ve</strong> zemindeki sınırları<br />
gerçeğe uygun şekilde göstermeyen tapulama <strong>ve</strong> kadastro paftaları, günümüz<br />
gereksinimlerini karşılayamaz hale geldiği bir gerçektir. Tapulama <strong>ve</strong> kadastro<br />
paftalarının, pafta-zemin uyumsuzluğu ile teknik yetersizliklerinin giderilerek<br />
3402 Sayılı <strong>Kadastro</strong> Kanununun amacını gerçekleştirecek teknik niteliğe<br />
kavuşturulması için yenilenmesi kaçınılmaz hale gelmiştir. Bu tespitler de<br />
doğru. Sorun yenilememi yoksa yeniden kadastro yapmak mı? Bunu çözmemiz<br />
gerekiyor.<br />
Bakın, 37 köyde yaptığımız çalışmadan bir köydekini anlatayım. Köyün 19<br />
paftası var. Bu paftalar değişik ölçeklerde, 1/1000’lik, 1/2000’lik, 1/5000’lik.<br />
Foto planlardan üretilmiş paftalarda var. 50 yıl önce çekilen fotoğraflardan<br />
üretilmiş kadastro paftaları. Bu fotoğraflar kıymetlendirilmediği için 1/5000<br />
ölçeği mesela köyün ortasını doğru yansıtıyor ama sağa sola doğru<br />
uzandığınızda doğal olarak ölçekte değişiyor. <strong>Kadastro</strong> paftaları bu<br />
fotoğraflardan kopya edilerek üretilmiş. Bütün çalışma arkadaşlarımla birlikte<br />
şunu merak ettik: O tarihte ışıklı masayı mı kullandılar kopya çekerken?<br />
Fotoğrafı, hangi teknolojiyi uygulayıp kadastro paftası elde edildi? Yenileme<br />
tutanaklarında şöyle yazıldı: “Grafik yöntemlerle yapıldığı için günümüz<br />
gerçeğini yansıtmamaktadır.” Diyoruz ki “Paftalar gerçeği yansıtmamakta,<br />
ihtiyaçlara yanıt <strong>ve</strong>rememektedir.” Aslında bu paftadan vazgeçmemiz<br />
demektir. Yani gerçeği yansıtmıyorsa, doğru değil demektir. Dolayısıyla<br />
gerçeği yansıtmayan, günümüzün ihtiyaçlarına yanıt <strong>ve</strong>rmeyen paftaları bir<br />
kenara koymak gerekir. Biz Hendek-Akyazı köylerinde şunlarla karşılaştık: 17<br />
Ağustos depremi nedeniyle -arkasından 12 Kasım, arkasından 5.8 yaşadı<br />
Hendek, üçüncü depremi yaşadı. Yıkılmaya yüz tutan yapılarını yıkan köylüler<br />
ilk tapulama paftalarında gözüken yapıları kendi eliyle yıkan köylü, yanına<br />
kıyısına yeni binasını yapmış. Bu kaçak yapı değil, çünkü deprem sonrası<br />
süreçte mevcut mekanizmalar insanların gü<strong>ve</strong>nli barınma haklarını<br />
kullanabilecek bir yanıt üretmiyor. Vatandaş kendi çözümünü bulma derdine<br />
düşmüş <strong>ve</strong> bulmuş.<br />
Zeminde ölçülen bina tapulama paftasında gözüken yerinden farklıysa<br />
paftadaki bina sayısallaştırılıyor. Çünkü köylünün yeni yaptığı bina ruhsatlı<br />
olmadığı için paftalara işlenemiyor. Mevcut mevzuat bunu öngörüyor.<br />
Yenileme çalışmasının eksikliklerinden biri de 2613 sayılı Kanuna göre<br />
oturmuş olan kadastro anlayışının terk edilmesidir. Yani tasarruf krokisi<br />
kavramının unutulmasıdır. Tasarruf ölçü krokisi mülkiyete esas sınırların<br />
belirlendiği <strong>ve</strong> bilirkişilerle birlikte yapılan bir çalışmanın ürünüydü. Ölçme<br />
ekipleri, tasarruf ölçü krokisini esas alan bir ölçme işlemi yaparlardı. Mülkiyete<br />
63
esas sınırların belirlenmesi tasarruf ekiplerinin işiydi. Bu ikisini birlikte<br />
yapmaya çalışmak çeşitli sorunları da beraberinde getirmiştir. Bu açıdan<br />
çalışma sisteminin yeniden ele alınması gerekir diye düşünüyoruz.<br />
Vatandaşların itiraz hakları yeniden düzenlenmelidir. Eskiden kadastro<br />
çalışması biter, tutanaklar tutulur, askıya çıkar, vatandaş komisyona itiraz eder.<br />
Az önce bir arkadaşımız sordu, itiraz hakkı artık doğrudan yargıya<br />
yapılmaktadır diye. Bu bilgi edinme hakkıyla çelişen bir durumdur <strong>ve</strong> yeniden<br />
ele alınmalıdır. Örneğin, bilirkişi ücretlerinin ödenmesi sözleşmelerle olsa bile<br />
yükleniciler tarafından yapılıyor olması sorunlu bir konudur. Çünkü bilirkişilik<br />
bir kamusal hizmet alanıdır. Bir kamusal hizmet alanının, yüklenicilerle<br />
yapılan sözleşmeye dayanarak özel sektörce ödenmesi hukuki açıdan sorunlar<br />
yaratabilir.<br />
Arkadaşlar, harita-tapu-kadastro sektörü hepimizindir. <strong>Harita</strong> <strong>Kadastro</strong><br />
Mühendisliği faaliyetinde bulunan herkesin sektörüdür <strong>ve</strong> herkes sorumludur.<br />
Kurumsal olarak <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü<br />
sorumlu olduğu gibi bireyler olarak bizde sorumluyuz <strong>ve</strong> hepimizin söz hakkı<br />
vardır. Kurumsal bir kültürün yaratılması esastır. Kamusal <strong>ve</strong> toplumsal<br />
sorumluluğun bilince çıkarılması <strong>ve</strong> buna uygun pozisyonların alınması<br />
zorunludur. Meslek insanları olarak böyle bir kültürün yaratılması için<br />
çabalamalıyız. Ben şöyle bakamam: “Ne güzel, ne kadar çok iş çıkarıyor<br />
kurum” Hayır, ben mesleki gelecek açısından böyle bakamam. Mesleğine,<br />
kurumuna <strong>ve</strong> geleceğine sahip çıkan nitelikli kadroların yetiştirilmesi gerekir.<br />
Bugün <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü geleceğe dönük projeksiyonunu gözden<br />
geçirmelidir. Dünyada toprağa <strong>ve</strong> kadastroya bakış açısında meydana gelen<br />
gelişmeler, mülkiyetin korunması <strong>ve</strong> <strong>ve</strong>rgilendirme amaçlarını içeren<br />
geleneksel kadastronun “Taşınmaz İdaresi”ne doğru yeniden yapılanmasını<br />
zorunlu kılmış, kadastro; çevresel yönetim, sürdürülebilir yaşam, ekonomik <strong>ve</strong><br />
sosyal adalet kavramlarına hizmet eden bir yapıya kavuşmuştur. Bu açıdan<br />
Türkiye kadastrosunun, toprak yönetimi kavramı içinde yeniden<br />
yapılandırılması gerekliliğini ortaya çıkarmaktadır. Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Çok teşekkürler Sayın Beşiktepe’ye. Değerli<br />
katılımcılar, böylece <strong>panel</strong>imizin sonuna geldik. Son sözü salona <strong>ve</strong>riyorum.<br />
Buyurun Sayın Kamil Aksoy.<br />
D. KAMİL AKSOY- İlyas Beye çok ciddi bir uyarıda bulunacağım. Yıllık<br />
tescil yenilemeyle mesleki denetim çok farklı şeylerdir.<br />
İLYAS ŞEKER- Mesleki denetimi Oda Temsilcimiz yapıyor.<br />
64
KAMİL AKSOY- Mesleki denetim sorusunu yıllık tescil <strong>ve</strong> yenilemeyle<br />
özdeşleştirdiniz gibi geldi de; ikisi farklı şeylerdir. Bunu belirtmek istedim.<br />
Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Teşekkürler. Buyurun Sayın Çelik.<br />
İ. ÖNDER ÇELİK- Bu Hendek projesiyle ilgili birkaç söz etmek istiyorum.<br />
Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü, çalışmalarına başlarken <strong>Kadastro</strong><br />
Müdürlüğü’nden öğrendiğimiz kadarıyla 2003’ün 12. ayında tüm kadastro<br />
müdürlükleriyle Genel Müdürlükte toplantı yapıyorlar <strong>ve</strong> yenileme ihalesi işini<br />
konuşuyorlar. Bildiğim kadarıyla ihaleler 6. ayda yapıldı <strong>ve</strong> biz araziye 1<br />
Temmuz itibariyle girmiş olduk. 1 Temmuzda bitki örtüsünün, etrafı tamamen<br />
kapattığı bir süreç olmuştu <strong>ve</strong> Celal Beyin dediği gibi çeşitli zorluklarla<br />
karşılaşıldı <strong>ve</strong> bu çalışma sürecini çok olumsuz bir şekilde etkiledi.<br />
Gördüğüm kadarıyla şimdi <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü biraz daha erken<br />
davranmış durumda, ama yine de bu ihale süreçlerini, mevsimin bitki örtüsünü<br />
gözeterek Ocak <strong>ve</strong>ya Şubat aylarında ihale işlerinin tamamlanması gibi bir<br />
gereklilik var. Bunu şunun için söylüyorum. Örneğin, Akın Bey de söyledi,<br />
geçici görevle gelen arkadaşların aile ortamını da sarsıyor. Bu durum onların<br />
bu kadar uzun bir süre geçici görevle gelmelerinin de önünü kesecek bir<br />
süreçtir. Şöyle tarif edeyim: Bizler, Temmuz itibariyle araziye girdiğimizde<br />
arazinin kapalı olması nedeniyle ekipler 80-90 noktayla dönüyorlardı, bizler<br />
işin sonunda, yapraklar döküldükten, bazı unsurlar çekildikten sonra son<br />
revizyonları yapmak için araziye ekiplerimizi gönderdiğimizde bu nokta<br />
sayıları 118’e çıktı; bu müthiş bir fark <strong>ve</strong> bu bayağı sarsacak bizi.<br />
Bir husus daha, bu yenileme işinin organizasyonunda kadastronun görevli<br />
teknisyen kadrosuyla yüklenicinin kadrolarının birlikte çalışması öngörülmüş,<br />
öyle bir örgü var. Arazi grubu iki teknisyen, yüklenicinin operatörü,<br />
bilirkişiden <strong>ve</strong> onların araziye ulaşımını sağlayan kadrodan oluşuyor. Mesela,<br />
biz Adapazarı’ndaki gibi yaptırmadık, biz ileride bir kargaşa yaşanmaması için<br />
krokiyi de bizzat görevli gelen kadastrocu arkadaşlara tutturduk ki, ileride<br />
sorun yaşanmasın diye. Buna rağmen çizim aşamasına gelindiğinde “Yahu, bu<br />
niye böyle oldu?” gibi sorunlar yaşandı. İyi ki de böyle bir yöntem seçmişiz.<br />
Çünkü öteki türlü “sizin krokiciniz bu hatayı yaptı, ben buna niye imza<br />
atayım?” durumlarla karşılaşmak söz konusu olabilirdi.<br />
Çalışma kültürü farklılığı var. Özel sektörün elemanları şuna koşullanmış: Özel<br />
sektörün ayakta kalabilmesi için, iş üretebilmesi için özel sektörün sabah 08.00<br />
dediğimizde arazide olması lazım. Bize gelen görevli teknisyen arkadaşlar<br />
bulundukları yerde, kadastro müdürlüğünde günde 1-2 aplikasyon gibi bir iş<br />
65
süreçleri olduğu için bizim günde 400 noktaya ulaşacak çalışma temposuna<br />
ayak uyduramamaları söz konusu oldu. Onun için bu proje kapsamındaki 8<br />
aylık süreyi kısaltacak süreç şu olmalı: <strong>Harita</strong>cılar, yani özel sektör<br />
yüklenicinin elemanları araziye çıkmalı, nirengisine uygun yeri tespit etmeli <strong>ve</strong><br />
arazideki tüm detayları ölçmeli, tüm detaylar ölçüldükten <strong>ve</strong> bir harita ortaya<br />
çıktıktan sonra <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’ne bağlı teknisyen arkadaşlar<br />
görevlendirilmeli. Bu şekilde 8 aylık süre daha da kısaltacaktır. Bizim<br />
arazideki tüm detayları işlediğimiz paftalar üzerinden sınırlandırmaya<br />
çıkmalılar. Böylesi bir örgü, bu işleri hem hızlandıracaktır, hem projenin de<br />
bütünü açısından, işin başlangıcı <strong>ve</strong> sonunu da daha aşağılara çekecektir.<br />
Teşekkür ederim.<br />
OTURUM BAŞKANI- Çok teşekkürler. Son söz salonundur hakkı da bitmiş<br />
oldu böylece. Ben artık <strong>panel</strong>i kapatmak göreviyle karşı karşıyayım.<br />
Şubemizin bu <strong>panel</strong>i düzenlemesindeki amaç, tartışmaktı; kanımca tartıştık. İlle<br />
de bazı sonuçların çıkması değildi, ama yetkililer, herkes üzerine düşen görev<br />
çerçe<strong>ve</strong>sinde bazı sonuçları buradan çıkaracaktır. Tabii Odamızın hedefi<br />
tartışmayı bu salonda bırakmak değil, bir ay sonra yapılacak olan Deprem<br />
Sempozyumunda buradaki konular çerçe<strong>ve</strong>sinde biraz daha olgunlaşmış bazı<br />
tartışmaları Deprem Sempozyumunda gerçekleştirmek, oradan da kurultaya<br />
doğru taşımak. Belki ondan sonra sözü edilen çözümlere doğru yönelebiliriz.<br />
Değerli meslektaşlar, son sözüm şu: Türkiye kadastrosunun yüzde 60’ının<br />
yenilenmesi gerektiği artık resmi bir <strong>ve</strong>ridir. Türkiye kadastrosunun yüzde<br />
60’ının yenilenmesi gerekiyor. Dolayısıyla önümüzdeki süreçte, Tapu <strong>ve</strong><br />
<strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğü’nü <strong>ve</strong> özel sektörümüzü bu anlamda yeni görevler<br />
bekliyor. 20 yıllık bir Yenileme Yasamız vardı, uygulanamadı. Üzerine Atilla<br />
Beyin dediği gibi 590 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 1-2 küçük açılım<br />
<strong>ve</strong>rici değişiklikle bu ihaleler gerçekleşti. Demek ki bizim bazı uygulanmayan<br />
yasalarımızı edinilen bu deneyimler çerçe<strong>ve</strong>sinde günün koşullarına göre<br />
yeniden kaleme almamız gerekiyor.<br />
Son sözlerle kişisel önerim şu: Tapu <strong>Kadastro</strong> Genel Müdürlüğümüzün, Bölge<br />
Müdürlüğü, kontrol mühendisleri, il müdürlerimiz de aramızda, Tapu <strong>Kadastro</strong><br />
Genel Müdürlüğü’nün yeni süreçlerde bence daha katılımcı davranması<br />
gerekiyor. Bu kurallar oluşturulurken, bu yasalar yapılırken, yeni kurallar<br />
konulurken bence aslında Türkiye’nin geleceğiyle ilgili yeni projelere karar<br />
<strong>ve</strong>rirken, karar süreçlerinde sektöre açılması gerekiyor. Tartışarak<br />
olgunlaştırılmış kararlar, tartışarak olgunlaştırılmış hukuksal metinler kanımca<br />
sektör tarafından daha iyi benimsenecektir, daha fazla kabul görecektir. Yoksa<br />
enerjilerimizi küçük bazı değişiklikler üzerine değil, kanımca <strong>Kadastro</strong> Genel<br />
66
Müdürlüğü’nün faaliyetleri alanında olduğu kadar, küçük yasal değişiklikler<br />
yapmak üzerine değil, sektör genelinde de değişim üzerine kurmalıyız. Bu<br />
yasal altlıklarımızı değiştirmeliyiz <strong>ve</strong> geleceğin haritacıları, geleceğin<br />
mekansal <strong>ve</strong>ri üreticileri olmalıyız.<br />
Bu duygularla, katıldığınız için sizlere Odamız adına teşekkür ediyorum <strong>ve</strong><br />
<strong>panel</strong>i kapatıyorum. Teşekkürler.<br />
67