Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
kitaplık Martı Ağustos 2014<br />
Paloma kitabın bir yerinde<br />
şöyle der; “Bayan Michel’de<br />
kirpinin zarafeti var: dışardan<br />
dikenlerle zırhlı, tam bir kale,<br />
ama bence içinde kirpiler<br />
kadar doğrudan bir rafinelik<br />
var. Onlar haksız yere<br />
duyarsız, uyuşuk görülen,<br />
şiddetle yalnız ve korkunç bir<br />
şekilde zarif hayvanlar”.<br />
Renée’nin farkına ilk kez<br />
Paloma varır. Renée’nin<br />
kabuğunu kırmasına yardım<br />
ederken kendisi de hayatı keşfeder.<br />
Reneé’yi bir kişi daha keşfeder daha sonra, kedisinin ismi nedeniyle... Romanın baş<br />
kişilerinden biri olan Japon iş adamı Kakuro Ozu, kedisine Lev Tolstoydan dolayı, Lev<br />
adı veren bir kapıcının nasıl biri olduğunu sorgulamaya başlar... Evet kapıcıdır ama evi<br />
bohem tarzındadır. Herkesten gizlediği odası kitaplarla doludur. Rus romancılara, Japon<br />
sinemasına bayılır.<br />
Kitabı okumaya başlamadan önce kendinize bir fincan yasemin çayı hazırlamanızı<br />
öneririm... Bu kitabı okuduktan sonra çevrenize ve insanlara daha dikkatli bakmaya<br />
başlayacaksınız. Çünkü; Renée ve Paloma; iletişimsizliği reddin simgesi gibi<br />
karşımızda durur… Kitap filme de alındı… Kitap uyarlaması filmler genelde tatmin<br />
edici olmaz ama Türkçe adı ” Yaşamaya Değer” olan bu filmi de mutlaka izlemenizi<br />
öneriyorum, çünkü çok başarılıydı.<br />
“Her şeyin, özellikle de hayata dair mutlak olguların ne kadar pamuk ipliğine bağlı<br />
olduğunu gösteren nefis bir kitap” (Le Soir)<br />
“Yılın keşfi” (Le Figaro)<br />
Gurmenin Son Yemeği; Kirpinin<br />
Zarafetinden önce yazılmış. Reneé ye<br />
bu kitapta rastlamış olmamız yazarın<br />
kitaplarında devamlılığı sevdiğini<br />
gösteriyor ki ben de çok severim. Sanki<br />
yolda bir tanıdığa rastlamış gibi hissederim<br />
kendimi…<br />
Felsefeci olduğunu bildiğimiz yazar bu kez<br />
bizi basit lezzetlerin ardından düşünsel<br />
derinliklere atıyor.. Fransa’nın en ünlü<br />
gurmesi, tanrıcılık oynamayı bırakıp bu<br />
kez ölüm döşeğinde, ağzında kalacak<br />
son lezzetin peşinde varoluşçuluğun<br />
sınırlarında geziniyor. Size tavsiyem bu<br />
güzel romanı okuyun ama aç karnına<br />
okumayın... Lezzetin ağızda ve zihinde<br />
bıraktığı izin peşinden, hayatının son gününde bile giden gurmenin sözcüklere döktüğü<br />
tatları tadın... Kitapta bizim lokmaya da rastlamak çok keyifli oldu.<br />
“Bahçede dalından koparılır koparılmaz yenen çiğ domates; basit duyguların bolluk<br />
ve verimlilik zirvesi, ağızda yayılan ve özünde bütün zevkleri birleştiren şelale. Gergin<br />
kabuğunun biraz veya tam gerektiği<br />
kadar direnmesi, ağızda eriyen eti,<br />
dudakların kenarından akan ve<br />
parmakları lekeleme endişesi olmadan<br />
elin tersiyle silinen o çekirdekli likör ve<br />
içimize doğanın sellerini, şelalelerini<br />
boşaltan o kırmızı küçük yuvarlak: işte<br />
domates, işte yaşanılası serüven.”<br />
kitaptan domatesin tasviriydi, diğer<br />
yemeklerin tasvirinin nasıl olduğu<br />
konusunda bir fikir vermiştir sanırım<br />
Umarım bu iki kitap ve film, hem<br />
görsel hem düşünsel anlamda hoş<br />
vakit geçirmenizi sağlar.<br />
90 91