marti_agustos_sayi_43_1

marti_agustos_sayi_43_1 marti_agustos_sayi_43_1

lalecelepoglu
from lalecelepoglu More from this publisher
23.10.2014 Views

güncel Martı Ağustos 2014 Ne yazık ki, çocuklar ölüyor… Çocukları öldürüyorlar… Durum aslında sadece Filistin’de çocuk olmak değil.. Savaşta çocuk olmak... Sabahın pek de o kadar kolay gelmediği, gecenin pek de o kadar kolay gitmediği bir dünyaya doğmak… Çocukluğunu, gençliğini bilmeden, dünyayı tanımadan, insanlığı doğru dürüst görmeden yitip gitmektir. Her yeni güne oyun arkadaşlarının sayısının biraz daha azalmış olduğunu görerek başlamaktır savaşta çocuk olmak… Nasıl nefes alırlar, nasıl yaşarlar, nasıl pisi pisine ölürler... Kimse anlayamaz, orada olmadığımız sürece, orada doğmadığımız sürece de anlayamayacağımız bir şeydir savaşta çocuk olmak… Düşündüğünde, seni sahip oldukların için şükretmeye, sevdiklerine daha çok vakit ayırmaya, hayatına daha fazla anlam katmaya iten bir şeydir savaşta çocuk olmak ... Doğru ya da yanlış, kendisine ne söylenirse koşan, hayatı pahasına, bir oyunun içinde olduğunu zannetmektir savaşta çocuk olmak… Babanı, ağabeyini ya da anneni bir kere daha görmeyi dünyadaki her şeyden çok istemektir. Kurşun, mermi ve bomba sesleri arasında sipere yatmayı öğrenmek, koşmaktan yüzü kan kesilmektir savaşta çocuk olmak… Aciz olmaktır, mazlum olmaktır. Tanklara karşı sapanlarla, taşlarla karışı koymaktır. Babanın elleri kelepçelenmiş götürülürken hiçbir şey yapamamaktır. Farklıdır savaşta çocuk olmak… Hele bir de Filistin’deysen… Annesi istediği oyuncağı almadı diye tutturmayı bilmez. Ne isteyeceği bir oyuncak vardır aklında, ne de annesi yanında… Düz cümleler kuramamaktır savaşta çocuk olmak. Eskaza bir kamera çekiyorsa şayet, tüm içine sustuklarını haykırmaktır bir kerede… Ya da bağıra bağıra savaşa lanet yağdırmaktır. Parçalanmış ceset gördüğünde korkmamaktır. Ölümü kanıksamak, ölümün bir bombayla, bir mermiyle gelmesi gerektiğine sonuna kadar inanmaktır. Öyle her şeye ağlamamaktır. Ağlayacaksa en büyük acıları duyduğunda ancak ağlamaktır. Yaşanan her bir şeyi oyun sanmak ama oyun olmadığını da bilmektir. Hani hayatında hiç çikolata yememmiş, çikolata görmemiş insana çikolatayı ne kadar anlatırsanız anlatın, onu görüp yemeden anlayamaz ya... Filistinli çocuk ya da savaşın içindeki çocuk da düşünde özgürlük görendir; ama ne olduğunu bilemez. Şekerli bir şeyler hayal eder uykusunda. Mavi gök altında herkes eşittir belki de onun dünyasında… Dikenli teller yoktur, geçiş noktaları kayıptır orada. Arabalar kurak yollarda ilerlerken taranmaz, evlerinin üstüne bomba yağmaz onun rüyalarında… Rüyaları gerçek olsun tüm çocukların. Uyanacakları güzel sabahlar, yanı başlarında aileleri, oynamaktan korkmayacakları sokakları olsun… Çocukların çocuklara yaraşır bir hayatı olsun… savaş dursun, mermiler sussun… 86 87

güncel Martı Ağustos 2014<br />

Ne yazık ki, çocuklar ölüyor… Çocukları öldürüyorlar… Durum aslında sadece Filistin’de<br />

çocuk olmak değil.. Savaşta çocuk olmak...<br />

Sabahın pek de o kadar kolay gelmediği, gecenin pek de o kadar kolay gitmediği bir<br />

dünyaya doğmak… Çocukluğunu, gençliğini bilmeden, dünyayı tanımadan, insanlığı<br />

doğru dürüst görmeden yitip gitmektir. Her yeni güne oyun arkadaşlarının sayısının<br />

biraz daha azalmış olduğunu görerek başlamaktır savaşta çocuk olmak…<br />

Nasıl nefes alırlar, nasıl yaşarlar, nasıl pisi pisine ölürler... Kimse anlayamaz, orada<br />

olmadığımız sürece, orada doğmadığımız sürece de anlayamayacağımız bir şeydir<br />

savaşta çocuk olmak…<br />

Düşündüğünde, seni sahip oldukların için şükretmeye, sevdiklerine daha çok vakit<br />

ayırmaya, hayatına daha fazla anlam katmaya iten bir şeydir savaşta çocuk olmak ...<br />

Doğru ya da yanlış, kendisine ne söylenirse koşan, hayatı pahasına, bir oyunun içinde<br />

olduğunu zannetmektir savaşta çocuk olmak… Babanı, ağabeyini ya da anneni bir<br />

kere daha görmeyi dünyadaki her şeyden çok istemektir.<br />

Kurşun, mermi ve bomba sesleri arasında sipere yatmayı öğrenmek, koşmaktan yüzü<br />

kan kesilmektir savaşta çocuk olmak…<br />

Aciz olmaktır, mazlum olmaktır.<br />

Tanklara karşı sapanlarla, taşlarla karışı<br />

koymaktır. Babanın elleri kelepçelenmiş<br />

götürülürken hiçbir şey yapamamaktır.<br />

Farklıdır savaşta çocuk olmak… Hele<br />

bir de Filistin’deysen… Annesi istediği<br />

oyuncağı almadı diye tutturmayı bilmez.<br />

Ne isteyeceği bir oyuncak vardır aklında,<br />

ne de annesi yanında…<br />

Düz cümleler kuramamaktır savaşta<br />

çocuk olmak. Eskaza bir kamera<br />

çekiyorsa şayet, tüm içine sustuklarını<br />

haykırmaktır bir kerede… Ya da bağıra bağıra savaşa lanet yağdırmaktır.<br />

Parçalanmış ceset gördüğünde korkmamaktır. Ölümü kanıksamak, ölümün bir<br />

bombayla, bir mermiyle gelmesi gerektiğine sonuna kadar inanmaktır. Öyle her şeye<br />

ağlamamaktır. Ağlayacaksa en büyük acıları duyduğunda ancak ağlamaktır. Yaşanan her<br />

bir şeyi oyun sanmak ama oyun olmadığını da bilmektir.<br />

Hani hayatında hiç çikolata yememmiş, çikolata görmemiş insana çikolatayı ne<br />

kadar anlatırsanız anlatın, onu görüp yemeden anlayamaz ya... Filistinli çocuk ya da<br />

savaşın içindeki çocuk da düşünde özgürlük görendir; ama ne olduğunu bilemez.<br />

Şekerli bir şeyler hayal eder uykusunda. Mavi gök altında herkes eşittir belki de onun<br />

dünyasında… Dikenli teller yoktur, geçiş noktaları kayıptır orada. Arabalar kurak yollarda<br />

ilerlerken taranmaz, evlerinin üstüne bomba yağmaz onun rüyalarında…<br />

Rüyaları gerçek olsun tüm çocukların. Uyanacakları güzel sabahlar, yanı başlarında<br />

aileleri, oynamaktan korkmayacakları sokakları olsun…<br />

Çocukların çocuklara yaraşır bir hayatı olsun… savaş dursun, mermiler sussun…<br />

86 87

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!