Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
gezi Martı Ağustos 2014<br />
Hiroşima denince hemen akla atom<br />
bombası geliyor. Gelmemesi imkânsız.<br />
Bu şehri yakından görmek beni çok<br />
duygulandırmıştı. Yeşillikler içerisinde<br />
ortasından nehir geçen bu güzel şehir,<br />
o mahvolmuş şehir görüntüsünden tek<br />
bir yapıyı ibret olarak bırakmış…<br />
Bu yapının etrafını demirliklerle<br />
ve binbir renkteki çiçekler arasına<br />
almışlar. Yapının biraz ilerisinde<br />
savaş zamanından kalan insanların o<br />
günlere ait yazı ve resimleri bulunuyor,<br />
ailesini savaşlarda kaybetmiş<br />
kişilerin hazırladıkları dosyalar orada<br />
sergileniyordu. Biraz daha ileri<br />
yürüdüğünüzde anıtlar karşınıza çıkıyor<br />
ve bu anıtlara asılmış rengârenk<br />
origamileri görüyorsunuz. Her anıtın<br />
başında yoldan geçenlerin durup dua<br />
ettiği ve öğrenci grupların ziyaretlerine<br />
tanık oluyorsunuz. Biraz daha ileri<br />
yürüdüğünüzde şehrin ortasına yapılmış<br />
müzeyi görüyorsunuz. Müzeye girince<br />
onlara yapılan insanlık ayıbından utanmanız için her şeyi gözler önüne serdiklerini<br />
hissediyorsunuz. Ne kadar özür bile dilense, bu ayıbı örtecek hiçbir şeyin olmadığını<br />
düşünüyorum. Her yerde kapkara erimiş demirler ve bina taşları… Camekanların<br />
arkasında topak olmuş saçlar, yırtılmış kıyafetler ayakkabılar, sefer tasları ve içindeki<br />
kömür olmuş yemekler, vücutlarındaki tahribatların resimleri ve daha niceleri…<br />
Burada gördüklerimizin etkisi hepimizi öyle etkiledi ki, bir müddet kendimize gelemedik.<br />
Fakat Japonların bu kadar kısa zamanda toparlanıp, dünyanın büyük devletleri arasında<br />
yer almasını, burayı görünce daha iyi anladım…<br />
Hiroşima’da konakladıktan sonra ertesi günü Miyajıma adasına gitmek için hızlı trene<br />
binmemiz gerekiyordu. Hızlı tren maceramız da şaşkınlığımın bir örneğidir. Hızlı trene<br />
binmek için vaktinde istasyonda olmamız çok önemliydi. Rehberimiz o kadar stresliydi<br />
ki, biz bir anlam verememiştik. Ama görünce hak vermemek mümkün değildi. Hele de<br />
bizim gibi kuralları pek takmayan bir millet olduğumuzu düşündüğümüzde…<br />
104 105