Bildiriler - Spor Bilim
Bildiriler - Spor Bilim
Bildiriler - Spor Bilim
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
(4, 5, 6)<br />
etmektedirler. Kavramı “küreselleşme” olarak tercüme ettiğimiz zaman, her şeyden önce<br />
“faili meçhul” bir durum karsımıza çıkmakta ve bu haliyle yanıltıcı olmaktadır.<br />
Makro toplumsal süreçlerin başlangıçları ile ilgili kesin tarihler vermek mümkün değildir. Bu<br />
yönde yapılacak her kesinleştirme beraberinde tartışmaları getirir. Bu durum küreselleşme gibi<br />
makro bir süreç içinde geçerlidir. Küreselleşme adı verilen surece başlangıç belirleyenler öncelikle,<br />
uydu haberleşme ve telekomünikasyon sistemleri ile elektronik iletişim teknolojilerinin gelişimine<br />
vurgu yapmaktadırlar. Gelişen ve yaygınlaşan bu teknolojiler dünyanın her bölgesinde, bunlara<br />
ulaşabilme imkanı ve şansını bulan bireylerin veya toplumların saniyelerle ölçülebilen süreler içinde<br />
dünyadaki gelişmeleri yakından takip etmesini sağlamaktadır. Bu durum “dünyanın küçülmesi”,<br />
“uzakların yakın olması”, “küresel bir köy oluşması”, gibi ifadelerde kendini göstermektedir.<br />
Küreselleşme süreci ekonomik siyasal, sosyal ve kültürel alanda pek çok değişim ve dönüşümün<br />
yaşanmasına imkan vermiştir.<br />
Küreselleşmenin olumlu ve olumsuz yönlerini içinde barındıran, bilimsel olarak tartışılan 3<br />
farklı görüş bulunmaktadır. Aşırı küreselleşmeciler, küreselleşme karşıtları ve dönüşümcü (ılımlı)<br />
küreselleşmeyi savunan görüşler küreselleşmenin olumlu ve olumsuz yönlerine atıfta<br />
bulunulmaktadır.<br />
Küreselleşmeciler veya Giddens'ın radikaller olarak ifade ettiği bazı sosyal bilimciler;<br />
(3)<br />
küreselleşmenin gerçek bir olay olduğunu ileri sürerler. Onlara göre, küreselleşme sürecinin etkisi<br />
dünyanın her yerinde hissedilmektedir. Karşılıklı iletişim ve bağların artmasına neden olan durum,<br />
ulusal sınırların önemini giderek azaltmaktadır. Milli kültürler, ekonomiler ve siyasetler bu surecin<br />
etkileri sonucu şekillenmektedir. Zorunlu gelişen süreçten etkilenmemek veya sakınmak mümkün<br />
değildir. Etkilenmenin en çok hissedildiği alanın ise kültürel olduğu söylenirken daha çok evrensel<br />
kültürün olumlu yanlarına vurgu yapılmaktadır. Bu görüşte olanlar milli kültürlerin zayıfladığını<br />
kabul ederken egemen/baskın/güçlü kültürlerin diğer kültürler üzerindeki etkilerini göz ardı etme<br />
eğilimindedirler. Milli kültürlerin zayıflamasının zoraki değil istekli terk ediş olduğunu televizyon ve<br />
internet iletişiminin kültürel akışkanlığına bağlayarak açıklamaktadırlar.<br />
Küreselleşme sürecini olumsuz değerlendirenler “gelenekselciler” veya “şüpheciler” olarak<br />
(7,8)<br />
adlandırılmaktadır. Bu grubun önde gelen isimlerinin Robert Boyer, Paul Hirst ve Grahame<br />
Thompson olduğu belirtilir. Bu grupta olanlar küreselleşmenin bir mit olduğunu ve bu süreçte<br />
yaşanan toplumsal, siyasal, kültürel, ekonomik değişim ve dönüşümlerin geçmiştekilerden farklı<br />
olmadığını dolayısıyla bu surecin abartılmaması gerektiğini söylemektedirler. Yani 19. yüzyılda<br />
yaşananlar ile 20. yüzyıl sonlarında karsımıza çıkan durum -küreselleşme sureci- mahiyet farkı<br />
göstermemektedir. Gelenekselciler aşırı küreselleşmecilerin milli devletlerin zayıfladığı görüsüne de<br />
karsı çıkmakta, ulus devletlerin ve bunun bir yansıması olarak milli kültürlerin onların sandığından<br />
çok daha güçlü olduğunu düşünmektedirler.<br />
Dönüşümcüler, küreselleşme taraftarı ve karşıtı olarak ayrılan “aşırı küreselleşmeciler” ile<br />
“gelenekselciler” arasındaki tartışmalardan sıyrılarak, bu bakış açılarının kutuplaşmasını kabul<br />
etmemektedirler. Dönüşümcüler arasında A. Giddens, S. Castles, D. Held, P. Rosenau sayılabilecek<br />
(8)<br />
en önemli isimlerdendir. Önemli temsilcilerinden biri olanA. Giddens modernleşme ve sonuçlarını<br />
değerlendirirken, modernleşme ile küreselleşme sürecinde yaşananlar arasında bir süreklilik ve<br />
(9)<br />
devamlılıktan bahseder .<br />
SPORDA BÜYÜK AYRIŞMA: GELENEKSEL VE MODERN SPORLAR<br />
Günümüz sporu toplumsal boyutları ile incelendiğinde karsımıza çıkan “geleneksel sporlar”<br />
ve “modern sporlar” farklılaşması sadece Türkiye acısından değil pek çok ülkenin sporunu doğrudan<br />
ilgilendiren bir ayrışmadır. Kökeni modernliği üreten Batı ülkelerinde ki toplumsal dönüşümlere<br />
dayanan bu ayrışma daha sonra Batı dışındaki toplumlarda da modernlik yönünde dönüşümlerin<br />
başlaması nedeni ile evrensel boyutlar kazanmıştır. Modern sporun ana vatanı kabul edilen<br />
İngiltere'de Orta Cağ'ın sporlarından modernliğin dinamikleri ile dönüşemeyenler “geleneksel<br />
sporlar” olarak nitelendirilmiştir. Modern olarak nitelenen sporlar ise gitmiş oldukları ülkelerde<br />
mevcut sporların tamamının geleneksel olarak nitelenmesine yol açmıştır. Başka bir ifade ile