24.07.2014 Views

2009/1 • Sayı : 7 • ISSN - 1307 - 8380 - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

2009/1 • Sayı : 7 • ISSN - 1307 - 8380 - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

2009/1 • Sayı : 7 • ISSN - 1307 - 8380 - Savunma Sanayii Müsteşarlığı

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

<strong>2009</strong>/1 • Sayı : 7<br />

<strong>2009</strong>/1 • Sayı : 7 • <strong>ISSN</strong> - <strong>1307</strong> - <strong>8380</strong>


“Arkadaşlar, dıştan almadan çok<br />

dışa satmadır ki,<br />

ülkeyi zengin yapacaktır.”<br />

(Mart 1923)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 1


Yayın Sahibi<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı Adına<br />

Murad BAYAR<br />

İçindekiler<br />

Danışma Kurulu:<br />

Necip BERKMAN<br />

Prof. Dr. Canan ÇİLİNGİR<br />

Prof. Dr. Aydın KÖKSAL<br />

Turgut Şenol<br />

Dr. Faruk YARMAN<br />

Dr. Veysel YAYAN<br />

Yayın Kurulu<br />

Vildan ÖZEN (Başkan)<br />

Pelin AKI<br />

Önder BARAN<br />

Bülent Ecevit BEYOĞLU<br />

Umur ÇAĞLAYAN<br />

İbrahim Sami EREL<br />

Betül KALAY KAYA<br />

Füsun KAYAALP<br />

Zübeyde KIN<br />

Ertaç KOCA<br />

Canan KOŞAR<br />

Hakkı Burak SAĞ<br />

İrfan ŞAHİN<br />

Lütfi VAROĞLU<br />

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />

Füsun KAYAALP<br />

Yayın Kurulundan<br />

Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

5<br />

6<br />

Fotoğraflar<br />

Veli YILDIRIM<br />

Hüseyin ESENERGÜL<br />

Yayın İdare Adresi<br />

T.C.<br />

M.S.B <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı<br />

Ziyabey Caddesi 21. Sokak No: 4<br />

(06520) Balgat / ANKARA<br />

Tel : +90 (312) 411 90 00<br />

Faks : +90 (312) 411 93 86<br />

www.ssm.gov.tr<br />

e-mail: yk@ssm.gov.tr<br />

Yayın Türü<br />

Ulusal Süreli Yayın<br />

Yayın Şekli:<br />

3 Aylık - Türkçe<br />

Ulusal <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nin Güçlendirilmesi<br />

Kapsamında Dış Ticaret Müsteşarlığının<br />

İzlediği Politikalar<br />

Tuncer KAYALAR, Müsteşar<br />

Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> İhracatı Hedeflerimiz<br />

ve Stratejilerimiz<br />

A. Lütfi VAROĞLU, SSM Daire Başkanı<br />

12<br />

16<br />

Yayın Tarihi:<br />

Mart <strong>2009</strong><br />

Tasarım ve Baskı<br />

Pelin OFSET<br />

Mithatpaşa Caddesi No: 62 / 4<br />

06420 Kızılay / ANKARA<br />

Tel : +90 (312) 418 70 93 - 94<br />

Faks : +90 (312) 395 25 84<br />

www.pelinofset.com.tr<br />

<strong>Savunma</strong> Dış Pazarlama ve 4P<br />

Dr. Faruk YARMAN<br />

22<br />

“Tüm yayın hakkı <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’na ait olup, ücretsizdir.<br />

Parayla satın alınmaz. Yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Kaynak gösterilmeden<br />

alıntı yapılamaz.


<strong>Savunma</strong> Diplomasisi İhracat ve Paradigmalar<br />

Aykud Alp BERK<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Yazılım İhracatını<br />

26 68<br />

Artırmanın Esasları<br />

Nil TALU CONLAN<br />

Teşvik Mekanizmaları<br />

SSM, Uluslararası İlişkiler Daire Başkanlığı<br />

34<br />

Bir İhracat Öyküsü<br />

74<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Yazılım İhracatını<br />

Artırmanın Esasları<br />

38<br />

İsmail BAŞYİĞİT<br />

Simülatör Sistemleri<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde İhracat ve OTOKAR<br />

44<br />

İhracat Ürünlerimizden<br />

80<br />

Sedef VEHBİ<br />

Ülkemizin Yazılım Dünyasındaki Yeri<br />

50<br />

Gündem<br />

88<br />

Cem UĞUR<br />

<strong>Savunma</strong> İhracatı ve Aselsan<br />

56<br />

ASELSAN Pazar Geliştirme Direktörlüğü<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İhracatında Sorunların<br />

Belirlenmesi için Anket Uygulaması ve<br />

Değerlendirmeler<br />

62<br />

Personel Etkinlikleri<br />

104<br />

SSM, Uluslararası İlişkiler Daire Başkanlığı<br />

Basından<br />

106<br />

FNSS’den Farklı Bir İhracat Modeli:<br />

Suudi Arabistan Projesi Murat TEMİZER<br />

66<br />

Murat TEMİZER


“<strong>Savunma</strong> sanayiine yön veren uzman tedarik kurumu”<br />

Vizyon<br />

“Ülkemizin stratejik savunma ve<br />

güvenlik ihtiyaçlarına teknolojik<br />

gelişmeler doğrultusunda özgün yurtiçi<br />

çözümler sunan, uluslararası pazara<br />

entegre ve rekabetçi bir savunma<br />

sanayiine yön veren uzman tedarik<br />

kurumu olmak”<br />

Misyon<br />

“Ülkemizin savunma ve güvenliğine<br />

yönelik TSK ve kamu kurumlarının<br />

sistem ihtiyaçlarını karşılamak, savunma<br />

sanayiinin geliştirilmesine yönelik strateji<br />

ve yöntemleri belirlemek ve uygulamak”<br />

4<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Yayın Kurulundan<br />

Bir yıla daha başlarken...<br />

Değerli okuyucular,<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiimizin gündemine katkıda bulunmak üzere başladığımız yayın hayatımızı <strong>2009</strong><br />

yılında da sürdürmenin heyecanı içindeyiz.<br />

2007-2011 Stratejik Plan amaçları doğrultusunda savunma ürün ve hizmet ihracatının yıllık 1<br />

milyar Dolara çıkarılması hedefini temel alarak dergimizin bu sayısını “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve İhracatı”<br />

temasına ayırdık.<br />

İhracatın hayata geçirilmesi için rekabetçi politikaların izlenmesi zaruridir. Bu da öncelikle<br />

uluslararası standartlarda kaliteli bir mal ya da hizmetin rekabete imkan sağlayacak maliyetlerle<br />

sunulmasını, başarılı ve etkin şekilde tanıtılması, pazarlanmasını ve potansiyel ülke prosedürlerine<br />

hakimiyeti gerektirir. <strong>Savunma</strong> sanayiine ilişkin bir mal ya da hizmetin ihracatı söz konusu ise,<br />

sektörün ve ürünlerin doğası gereği sistem daha karmaşıklaşır, süreler uzar, rakamlar büyür, siyasi ve<br />

diplomatik ilişkiler de önem kazanır. Bu nedenle savunma sanayii ihracatı diğer sektörlerin ihracat<br />

faaliyetlerinden farklılık gösterir.<br />

Bu sayıda savunma sanayiinde ihracatın mevcut durumu, sürdürülebilir ihracat hedefleri ve ihracat<br />

rakamlarının artırılabilmesi için gerekli ön şart ve düzenlemeler, sektör ihracatının önündeki<br />

engellerin kaldırılması yönündeki öneriler ile ihracatı teşvik etme mekanizmasıyla ilgili <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı bünyesinde yapılan çalışmalar yer almaktadır. İhracatıyla bizlere gurur veren<br />

ancak kamu oyunun detaylı bilgi sahibi olmadığı, sektörümüzün tasarlayıp ürettiği bazı ürünlere<br />

ait bilgilere yer verdik. Bu bölüm, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri<br />

için geliştirilen sistemlerin, bölgenin en önemli gücü olarak operasyonel kullanım referansıyla,<br />

uluslararası arenada ulaşabildiği noktayı tespit etmesi açısından özel bir önem ve anlam taşımaktadır.<br />

İhracat konusunda Türk kamu sisteminde en yetkin kuruluşumuz Dış Ticaret Müsteşarlığı adına<br />

Müsteşar Sayın Tuncer Kayalar’ın makalesi ve savunma sanayimizin ilk başarılı ihracat faaliyetini<br />

gerçekleştiren FNSS Eski Genel Müdürü Sayın Hüseyin Esenergül ile yapılan söyleşi de dergi<br />

sayfalarımızda yer alıyor.<br />

İhracat gerçekleştiren şirketlerimizin tecrübelerine ilişkin makaleleri ise sektöre yeni başlayan ve<br />

ihracat faaliyetlerinde görev alan tüm çalışanlara ışık tutması amacıyla yayınlıyoruz.<br />

Bir sonraki sayımızda yeni bir temayla görüşmek üzere....<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 5


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

Hüseyin ESENERGÜL<br />

Renaissance Development, CEO.<br />

(FNSS Eski Genel Müdürü)<br />

Sn. ESENERGÜL, SSM’nin<br />

kuruluş döneminde kurulan<br />

ve halen etkinliğini sürdüren<br />

ilk savunma şirketlerinden<br />

birinin yöneticiliğini uzun süre<br />

yaptınız. Benzeri yapıdaki<br />

birçok firmamızda sorun<br />

olan yabancı ve yerli ortaklı<br />

karma yapıyı nasıl yönettiniz<br />

ve başarılarınıza nasıl ortak<br />

ettiniz?<br />

H. E. : Farklı ülkelerden, farklı kültürlerden<br />

gelen şirketlerin biraraya gelip<br />

bir şirket oluşturması ve bir projeyi<br />

gerçekleştirmesi örneklerini uluslararası<br />

ortamda da sıkça görüyoruz. Ama<br />

bu ilişkiler proje bazında düzenleniyor<br />

ve projenin birbirinden ayrık değişik<br />

bölümlerini paylaşan ve her bir<br />

ortağın kendi bölümünü kendisinin<br />

yönettiği konsorsiyum modeli daha<br />

yaygın olarak kullanılıyor. Çünkü bu<br />

modelde herkes kendi işini özerk olarak<br />

yönetiyor, bir ortaktan diğerine<br />

hak geçmesi gibi endişeler olmuyor;<br />

müşteriyle ilişkilerde de ortaklar arası<br />

çıkar birlikteliği nedeniyle ortak bir<br />

paydada kolayca mutabakat sağlanıyor.<br />

Genellikle de en güçlü ortak “lider”<br />

ya da “pilot” diye tanımladığımız<br />

rolü üstleniyor ve tıkanmalarda kararı<br />

“lider” veriyor; böylece işin aksaması<br />

önleniyor.<br />

Oysa farklı kültürdeki şirketlerin bir<br />

ortak girişim (“joint venture”) şirketi<br />

oluşturarak organik bir ilişki oluşturması<br />

durumu ise biraz daha karmaşık<br />

oluyor. Genellikle ortaklar birbirlerine<br />

güvenmiyor; hep bir koruma, kollama<br />

konumunda oluyor. Eğer ortaklık<br />

payları ve yetkiler eşitse, her ortak<br />

şirketi kendi çıkarları doğrultusunda<br />

yönlendirmeye çalışıyor, herhangi<br />

bir anlaşmazlık durumunda şirket en<br />

azından bir süre kilitleniyor, bu da verim<br />

kaybına neden olduğundan ortak<br />

girişimin başarı şansını etkiliyor. Eğer<br />

ortaklardan birinin payı veya yetkisi<br />

fazlaysa da diğer ortak sıklıkla mağdur<br />

olduğunu, hatta aldatıldığını düşünüyor<br />

ve mutsuz oluyor. Bu durumda da<br />

bu tür ortak girişim şirketleri ya dağılıyor,<br />

ya da projeyi tamamlıyor ama<br />

ortaklık bitiyor ve bazen de bununla<br />

ilgili ihtilaflar yıllarca hukuk yoluyla<br />

çözümlenmeye çalışılıyor.<br />

Ben iş yaşamımın son 28 yılında hep<br />

çok uluslu ortak girişim şirketlerinde<br />

yönetici olarak görev yaptım. Nurol<br />

grubunun 1990 yılının sonunda bana<br />

FNSS’de görev önermesinin sanırım<br />

en önemli nedeni, benim daha önce<br />

de 10 yıla yakın bir süreyle bir ortak<br />

girişim şirketinin Genel Müdürlüğünü<br />

yapıyor olmam, ama özellikle de<br />

o şirkette %49 pay sahibi olan ortağı<br />

temsil ettiğim halde çoğunluk paya<br />

sahip olan diğer ortağın da güvenini<br />

kazanmış ve yetkisini almış olmamdır.<br />

1990 yılının FNSS’de durum oldukça<br />

karmaşıktı. FNSS’nin o zamanki<br />

ortakları olan FMC Corporation ve<br />

Nurol İnşaat A.Ş.’nin her ikisinin de<br />

böyle bir ortak girişim deneyimi olmamıştı.<br />

Yukarıda da söylemeye çalıştığım<br />

olumsuzlukların hepsi fazlasıyla<br />

vardı.<br />

Burada detaylara girmem hem söyleşiyi<br />

çok uzatır ve sıkıcı yapar; hem de<br />

bazı insanlar FNSS’den ayrılmış birisi<br />

olarak şirketle ve ortaklarıyla ilgili çok<br />

eski yıllarla ilgili olsa bile bazı bilgileri<br />

paylaşmış olmamdan rahatsızlık duyabilirler.<br />

6<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Ortaklar arasında önce güven ortamını<br />

oluşturup; sonra da dengeli davranma<br />

politikalarını uzun yıllar boyunca<br />

hep sürdürdük. Şirket çalışanlarının<br />

her iki ortağa karşı eşit ve adil davranmayı<br />

öğrendiği ve tarafsız bir şekilde,<br />

sadece ekmeğini kazandığı şirkete<br />

büyük bir bağlılıkla, görevlerini en iyi<br />

şekilde yapma kültürünü; ve de tabii<br />

ki bireysel egolarının önüne geçip, her<br />

zaman bir takım oyunu oynamalarını<br />

sağlamaya çalıştık. Böylece her iki ortak<br />

da şirkete güven duymaya başladı;<br />

şirket uygulamalarının kendisi aleyhine<br />

olmayacağından emin oldu. Ortakların<br />

münferit çıkarlarını ilgilendiren<br />

anlaşmazlık konularını şirket içinde<br />

değil, dışında ve kendi aralarında tartışmaları<br />

ve şirketin bundan etkilenmemesi<br />

kuralını getirdik. Ortaklar<br />

arası ihtilaflı konularda, her iki ortak<br />

şirket yönetimini adeta bir hakem ya<br />

da hakim gibi görmeye ve de nedenleriyle<br />

birlikte getirdiğimiz çözüm önerilerini<br />

uygulamaya başladı.<br />

Bunların sonucunda da FNSS bir ortak<br />

girişim şirketi gibi değil, her iki<br />

ortağın da inandığı ve güven duyduğu,<br />

tüm çalışanların paydaş olduğu bir<br />

aile şirketiymiş gibi huzur ve güven<br />

ortamı içinde çalışmalarını sürdürür<br />

duruma geldi.<br />

Bundan sonra ikinci dönem projeler,<br />

ardından üçüncü dönem projeler alındı.<br />

Üst üste eklenecek ve yıllarca sürecek<br />

yeni projeler başlatıldı, ve FNSS<br />

sürekli bir şirket durumuna geldi.<br />

Özetle, ortak girişimlerde farklı kültürdeki<br />

ortakların birbirine yüzde yüz<br />

güvenebilmesi imkansız olacağından,<br />

tüm ortakların güvenini alan bir şirket<br />

yönetimini oluşturabilmek; ve bu<br />

yönetimce dengeli, adil bir yönetim<br />

sergilemek ortak girişim şirketlerinin<br />

sürekliliği için en önemli unsurdur<br />

diye düşünüyorum.<br />

SSM’nin en büyük projelerinden<br />

birini yürütürken neden ihracat<br />

pazarına yönelme ihtiyacı<br />

duydunuz?<br />

H.E. : Türkiye’mizin gençlik yıllarımdan<br />

beri hep gözlediğim en önemli<br />

sorunlarından biri dış ticaret açığı ve<br />

döviz ihtiyacıydı. Biz “70 cent”e muhtaç<br />

bir ülkenin, yurt dışına sadece 3<br />

yılda bir çıkmasına izin verilen, ve her<br />

çıkışında 100 Dolar’dan fazla döviz<br />

çıkarması yasak olan bir nesli olarak<br />

hep bu sıkıntıyla yetiştik. Dolayısıyla<br />

da ihracat yapmak ve ülkemize döviz<br />

kazandırmak bizim neslimiz için her<br />

zaman çok önemli bir hedef olmuştur.<br />

Diğer bir neden ise tamamen ticari<br />

kaygılardan kaynaklanmıştır. Türkiye<br />

ilk paketten sonra en azından aynı<br />

miktarlarda ve sürekli olarak Zırhlı<br />

Muharebe Aracı (ZMA) alamıyacağına<br />

ve ülkemizde mevcut araçların<br />

fabrika bakım ve onarımlarının yapılmasında<br />

üretici firmalar yerine<br />

Kuvvetlerin kendi bakım fabrikalarını<br />

kullanma politikaları olduğuna göre,<br />

FNSS’nin hayatiyetini sürdürmesi için<br />

yeni pazarlara açılması ve yeni siparişler<br />

alması zorunluydu.<br />

Bir diğer husus, zaman zaman medyaya<br />

da yansıyan ve kamuoyunda yanlış<br />

algılamalara neden olan FNSS’nin<br />

ürettiği araçların kalitesiz ve fiyatının<br />

fahiş olduğuyla ilgili haksız iddialarla<br />

ilgiliydi. Biz ne söylersek söyleyelim,<br />

bu iddiaların yanlış ve haksız olduğunu<br />

anlatamaz ve kamuoyunu inandıramazdık.<br />

Bu konuda etkin olabilecek<br />

tek bir yol vardı: Ürünlerimizin uluslararası<br />

pazarlarda Dünya devlerinin<br />

ürettiği ürünlerle yarışarak kazanması<br />

halinde iddiaların yanlış ve haksız olduğu<br />

ispatlanmış olacaktı.<br />

Bunların ötesinde çok önemli bir husus<br />

da, FNSS’nin ZMA sözleşmesinde<br />

yer alan offset yükümlülüğüydü.<br />

FNSS her ne kadar bir Türk şirketiyse<br />

de, muhtemelen sözleşme sırasında<br />

bir hata yapılmış ve yabancı ortağa<br />

yüklenmesi gereken offset yükümlülüğü<br />

FNSS’ye verilmişti. Her ne kadar,<br />

fiyatlama yapımızdaki “beklenmedik<br />

giderler” kalemi offset cezasını karşılamaya<br />

yetecek düzeydeyse de, ceza<br />

yine de önemli bir meblağdı, kaçınmamız<br />

halinde önemli bir parasal avantaj<br />

yakalıyacaktık.<br />

Bunun dışında beni kişisel olarak etkileyen<br />

iki motiv daha oldu:<br />

• Bunlardan ilki FNSS’de göreve başlamadan<br />

once Nurol’da yaptığımız<br />

toplantıda konuşulan ve benim<br />

not aldığım misyon ve hedeflerim<br />

arasında “8. yıldan sonra iş almak”<br />

ve “ihracat yapmak” da vardı. Yani<br />

bu benim üstlendiğim görevlerden<br />

biriydi.<br />

• Diğeri ise göreve başladıktan kısa<br />

bir süre sonra SSM’yle ihtilafları<br />

çözmek için sürdürmekte olduğumuz<br />

müzakerelerin gergin geçen<br />

bir görüşmesi sırasında, o zamanki<br />

Müsteşar Yardımcımız FNSS’ye<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 7


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

kızıp, “siz offset filan da yapmazsınız,<br />

cezayı öder, geçiştirirsiniz”<br />

diye suçladığında; “hayır, biz offsetimizi<br />

de yapacağız; offset taahhüdümüzü<br />

tamamladığımızda karşınıza<br />

gelip size bu konuşmamızı<br />

anımsatacağım” diye yanıt vermiştim.<br />

Sözümün arkasında durmak<br />

zorundaydım.<br />

Yabancı ortağınızı Türkiye<br />

pazarı dışındaki faaliyetlerle<br />

ilgili nasıl ikna ettiniz?<br />

H. E. : Yabancı ortağımız FNSS’nin<br />

yurt dışı pazarına yönelmesini istemiyordu.<br />

Bu konuyu değerlendirirken,<br />

yabancı ortağımızı suçlamak amacını<br />

taşımıyorum. Bu durumu gayet doğaldı.<br />

(Yıllar sonra şimdi biz de diğer<br />

ülkelerdeki şirketlere alt-lisans veriyoruz;<br />

tabii ki biz de onların bizimle<br />

rakip duruma gelmesini pek arzulamıyoruz.)<br />

Nitekim bu stratejisini anlaşmalara da<br />

yansıtmış, Türk ortağımız da bu tuzağı<br />

farketmeden, yahut da farketmesine<br />

karşın işi kaçırmamak için anlaşmaları<br />

imzalamıştı. Her ne kadar Lisans<br />

Anlaşmasında, bir çoğu satış yapmanın<br />

hemen hemen imkansız olduğu<br />

bazı ülkelerden oluşan bir lisans bölgesi<br />

tanımlanmışsa da, Ortak Girişim<br />

Anlaşmasında uluslararası pazarlama<br />

yapma konusu yer almamıştı.<br />

Burada yine söyleşiyi çok uzatmamak<br />

ve geçmişin muhasebesinden rahatsız<br />

olabilecek dostlar olabileceği düşüncesiyle,<br />

o yıllarda yaşadığımız zorlukları<br />

anlatmak istemiyorum. Uzun<br />

çabalar sonucu, pek kolay olmayan ve<br />

biraz da onları zorunlu duruma düşüren<br />

ince bir taktikle bu faaliyetlere<br />

1992’de başladık. Bundan sonra da,<br />

bugüne kadarki süre boyunca, yabancı<br />

ortağımızdan ne yazık ki önemli<br />

bir destek görmediğimiz gibi, zaman<br />

zaman köstek bile oldular; yani gönülsüzlük<br />

durumu pek değişmedi.<br />

Tabii ürünümüzün ünlü ve yaygın bir<br />

Amerikan ürününden türemiş olması<br />

ve benzerlikler göstermesini, ya da<br />

ortağımızın bir Amerikan şirketi olmasını,<br />

hatta sonraki yıllarda ortağımızın<br />

hisselerinin İngiltere orijinli bir<br />

şirketçe alınmasından sonra da gerek-<br />

tiğinde bu hususu pazarlama rimizde kullanmadık diyemeyiz. Ama<br />

taktiklebunlar<br />

tümüyle bizim kıvrak pazarlama<br />

taktiklerimizdi; hiç bir zaman ortağımızın<br />

gönülden desteği anlamını<br />

taşımıyordu.<br />

Takım arkadaşlarıma moralleri bozulduğunda,<br />

sıkça söylediğim bir söz<br />

vardı: “pazarlamanın amacı ürünümüzü<br />

mevcut piyasa koşullarında satabilmektir;<br />

mevcut koşullar da her<br />

türlü iç ve dış koşulları kapsar. Yani<br />

ortağımızın gönülsüz olması engelini<br />

de mutlaka aşmak zorundayız; vazgeçmek,<br />

havlu atmak yok ! ”.<br />

Biz misyonumuzu hiç bir zaman unutmadık,<br />

inat ve sabırla hedeflerimize<br />

ulaşma çabalarımızdan vazgeçmedik<br />

ve bugünlere ulaştık.<br />

Malezya, Suudi Arabistan<br />

gibi farklı ülkelere<br />

ihracat başarılarınız var.<br />

Farklı kültürlerle ilişki<br />

kurarken ne gibi zorluklar<br />

yaşadınız? 1990’lı yılların<br />

imkanlarını da gözönünde<br />

bulundurduğumuzda<br />

yaşadığınız tecrübeleri bizimle<br />

paylaşır mısınız?<br />

H. E. : FNSS bugüne kadar beş ülkeye<br />

komple araç ve 13-14 ülkeye de alt sistem,<br />

parça veya lojistik/bakım hizmeti<br />

ihraç etmeyi başarmıştır. Eminim<br />

ki, bundan sonra başka ülkelere de<br />

satışlar yapmayı sürdürecektir.<br />

Bu ülkeler Dünyanın beş kıtasında değişik<br />

coğrafi konumda, farklı kültürde<br />

olan ülkelerdir. Her birinin ihtiyacı,<br />

beklentisi, kullanım amacı, iklim koşulları<br />

farklıdır.<br />

Pazarlamada her ülke için özel strateji<br />

ve taktikler mutlaka geliştirilmelidir.<br />

Ben özele girmeden çok önemli gördüğüm<br />

genel bazı hususları kısa tavsiyeler<br />

şeklinde paylaşmak istiyorum:<br />

• Potansiyel projeler ve rakiplerle ilgili<br />

çok iyi istihbarat yapmalıyız. Doğru<br />

ve zamanında alınan bilgiler, pazarlamada<br />

çok yararlıdır. Kimlerle<br />

dans ediyoruz, kimlerle yarışıyoruz<br />

bilmeliyiz.<br />

• Pes etmeden, yılmadan, ısrarla<br />

projeleri takip etmeliyiz. Bir kaç<br />

kez ihale bile kaçırsak, nedenlerini<br />

araştırıp eksiklerimizi gidermeli<br />

ve tekrar çabalamalıyız. <strong>Savunma</strong><br />

ürünleri pazarlaması uzun solukludur.<br />

Bir muharebenin kaybedilmesi<br />

savaşın kaybedilmesi anlamına gelmez.<br />

Yahut da bunu uzun bir maraton<br />

gibi görebiliriz. Maratonun<br />

başlangıcında, hatta ortasında ya da<br />

son bölümünde bile önde olmayan<br />

bir yarışçı, çabalarını ısrarla sürdürmeye<br />

devam ederse yarışı önde tamamlıyabilir.<br />

8<br />

Ocak <strong>2009</strong>


• Hedef ülke kültürünü çok iyi tanımalıyız.<br />

Sırf kültürel farklar yüzünden<br />

işi kaçırmak işten bile değil.<br />

Oturup-kalkma, dinleme-konuşma,<br />

giyinme, yeme-içme bile müşteri<br />

nezdinde çok önemlidir. İlk kez ziyaret<br />

ettiğiniz çok üst düzey bir yetkili,<br />

daha ilk görüşmenizde sizden<br />

etkilenir, sizi severse, güven duymaya<br />

başlar, bu da size mutlaka iş getirir.<br />

FNSS’deki pazarlama çabalarında<br />

bunu bir kaç kez yaşadık.<br />

• Müşterileri önemsemeliyiz ve ilk<br />

temasdan itibaren bu duyguyu onlara<br />

hissettirebilmeliyiz. Herkes<br />

önemsenmek ister. Siz üst düzey bir<br />

politikacı veya komutanla görüşüp<br />

onun ilgi ve sempatisini kazanmış<br />

olabilirsiniz; ama örneğin test ekibinin<br />

nişancısı uzman çavuş sizden<br />

hoşlanmazsa, ya da onu önemsemediğinizi<br />

düşünürse, o ürünü satabilme<br />

sansınız azalmış demektir.<br />

• Müşteride güven tesis etmeliyiz ve<br />

bu güveni projenin her aşamasında<br />

koruyabilmeliyiz. Ürününüzle<br />

ilgili eksiklikler ya da zaafiyetleri<br />

bile paylaşır, ama bunların etkin olmadığını<br />

ya da kullanıcı ihtiyaçları<br />

için önemli olmadığını, yahut da<br />

telafisini bile anlatmalısınız. Çünkü<br />

emin olun rakipleriniz bunları biraz<br />

da abartarak zaten müşteriye anlatıyor.<br />

Müşteri daha önce sizden zaten<br />

duyduğu konuları, başkasından duyunca<br />

da, bunların önem derecesini<br />

zaten bildiğinden ve size güvenmeye<br />

başladığından sizin için olumsuz<br />

bir değerlendirme yapmıyacaktır.<br />

• İhtiyaçlar kullanıcı ile birlikte ilk<br />

günden itibaren tespit edilmeli ve<br />

onları proje ekibinin bir parçası<br />

haline getirerek projeyi sahiplenmelerini<br />

sağlamalıyız. Müşteriye<br />

hiç kullanmayacağı, ya da işletmede<br />

veya bakımda güçlük çekeceği bir<br />

alt sistemi satmak belki size o siparişte<br />

fazla para kazandırabilir, ama<br />

müşteri nezdindeki saygınlığınızı ve<br />

güveni yitirirsiniz. Siz ona ihtiyacı<br />

olmayacağını anlatın, ama o yine de<br />

ısrarla istiyorsa da destek olun.<br />

• Müşteriye gerektiğinde finansman<br />

çözümleri sunabilmeliyiz. Bunu yapabilen<br />

ülkeler ve şirketler savunma<br />

satışlarında en önde gidiyor. Çok<br />

önemli bir araç.<br />

• Devletin ilgili makamlarının savunma<br />

sanayii kuruluşlarının bir temsilcisi<br />

gibi çalışmasını sağlamalıyız.<br />

Eski yıllarda bu mümkün değildi.<br />

Hele özel sektör şirketiyseniz, hiç<br />

sansınız yoktu. Biz yıllarca her platformda,<br />

her görüşmede, büyüklerimize<br />

bunun önemini anlattık. Artık<br />

Türkiye’de bu konuda kültür değişmeye<br />

başladı, destek artıyor. Bu<br />

yönde devam etmek gerek; çünkü<br />

devletin desteklemediği bir şirketin<br />

bir ürününü satması mümkün<br />

değil.<br />

• Yabancı dilin etkili konuşulması gerek<br />

pazarlama, gerekse daha sonraki<br />

pazarlık, sözleşme, proje yönetimi<br />

konuları için çok çok önemli. Yalnız<br />

karşınızdakinin düzeyini de hiç bir<br />

zaman unutmayın. Onun yabancı<br />

dili sizinki kadar iyi olmayabilir;<br />

onun düzeyine uymaya çalışın<br />

Türk savunma sanayii tarihinde<br />

ilk defa Suudi Arabistan’da<br />

Al-Kharj’da ve Malezya’da<br />

ortak yatırım kuruluşları ve<br />

bakım merkezlerinin kuruluşu<br />

sizin Genel Müdürlüğünüz<br />

döneminde gerçekleştirildi.<br />

Bu kuruluşların finansal<br />

getirileri yanında FNSS’in<br />

ihracat çalışmalarına ne gibi<br />

getirileri olmuştur? Bu ve<br />

benzeri yaklaşımlar konusunda<br />

firmalarımıza önerileriniz<br />

nelerdir?<br />

H. E. : FNSS ilk kez 1999 yılında<br />

Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE)<br />

bir askeri bakım atölyesini işletmeye<br />

başlamıştı. Bu ülkeye sattığımız<br />

araçların garanti bakımları için<br />

oluşturulan takım, daha sonra alınan<br />

bakım sözleşmelerini gerçekleştirmek<br />

üzere orada kaldı, hatta sonradan<br />

daha da büyük bir takıma dönüştü.<br />

Sonra Malezya’da; daha sonra da<br />

Suudi Arabistan’da üretim tesisleri<br />

oluşturmak gerekti.<br />

İhracat projelerinde üretimi Türkiye’de<br />

yapıp satmak, sonra da garanti<br />

hizmeti için küçük bir takım bulundurmak,<br />

görev bitince de geri dönmek<br />

her zaman daha kolay ve caziptir.<br />

Çünkü bizler birer teknolojik üretim<br />

merkeziyiz. Yeni ülkelerde, yeni tesisleri<br />

kurmak ve yönetmek; bu ülkelerdeki<br />

iş şartlarını, mevzuatı öğrenmek;<br />

insanları eğitmek her zaman ek bir<br />

külfet ve zorluktur. Yani teknolojik<br />

üretim merkezi olma özelliğinizin<br />

ötesinde, çok uluslu ortamlarda iş<br />

kültürü ve deneyimine sahip olmayı<br />

da gerektirir. Üstelik riskiniz de artmaktadır.<br />

Normal koşullarda bildiğiniz<br />

fabrikanızda, bildiğiniz takımınızla<br />

üretimi en güzel şekilde yapar ve<br />

en düşük riskle projeyi tamamlamayı<br />

yeğlersiniz.<br />

Müşteri ülkede yapacağınız bu tür<br />

üretimler nedeniyle, lisans ya da altlisans<br />

verdiğinizden ek bir para kazanırsınız<br />

tabi ki. Ama yine de bunu tercih<br />

etmenin pek mümkün olmadığını<br />

düşünüyorum.<br />

Ancak az önce müşterinizin ihtiyaçlarını<br />

anlamak ve karşılamanın ne denli<br />

önemli olduğunu söylemiştik. Yerli<br />

üretim talebi olan müşterinizin, bu<br />

ihtiyacına cevap vermezseniz de işi<br />

alamıyabilirsiniz.<br />

1989’da ZMA projesi için FNSS’yi<br />

kurmak yerine bunları ABD’de üretip<br />

satmak herhalde yabancı ortağımız<br />

için daha cazip olmalıydı. Ancak<br />

Türkiye’nin bu konudaki arzusu ve<br />

kararlılığı nedeniyle FNSS‘yi kurmak<br />

durumunda kalmıştır diye düşünüyorum.<br />

Bizim için müşterilerimizin arzularının<br />

yerine getirilmesi çok önemli<br />

olduğundan bu ülkelerde çok güzel<br />

tesisler kurulmuş, çok sayıda insan<br />

eğitilmiş ve sözleşmelerimizin gerekleri<br />

sağlanmıştır.<br />

Tabii ki kısa dönemde ticari olarak<br />

çok cazip olmayan bu durumun uzun<br />

dönemde bir stratejik avantaj haline<br />

dönüştürülebileceğini de unutmamak<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 9


Bir Konuk Bir Söyleşi<br />

gerekir. Bir ülkeye yerleşir ve orada<br />

başarılı bir tesis kurarsanız, bunun<br />

o ülkelerdeki benzeri yeni sistemlerle<br />

ilgili projeleri almanıza çok yararı<br />

olacağı düşüncesindeyim. Nitekim<br />

bu sebeple FNSS olarak Malezya’da<br />

ek bir sipariş aldık. İleride gerekecek<br />

diğer araçların da bizim tesisimizde<br />

üretilmesi tercih ediliyor. Aynı şekilde<br />

Suudi Arabistan’da çok sayıda örtüşen<br />

sözleşmelerle, 10-12 yıl daha önemli<br />

meblağlarda iş alabilmemiz adeta güvence<br />

altında…<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii kuruluşlarımıza, bu<br />

konuda müşterilerinin arzularına kulak<br />

vermelerini, onları memnun etmelerini;<br />

o ülkelerde üretim tesisi kurma<br />

zorunluğu varsa bundan kaçınmamalarını;<br />

bu tesisleri de aynı özenle yönetmelerini;<br />

tabii sonra da bunu bir<br />

stratejik avantaj haline dönüştürüp<br />

yeni işler alabilme çabası olarak kullanmalarını<br />

öneririm.<br />

İş geliştirme faaliyetlerinizi<br />

yürütürken kültürel olarak<br />

daha yakın hissettiğiniz bölgeler<br />

hangileriydi? Bu bölgeler ile<br />

ticaret yapmanın kolaylıklarızorlukları<br />

nelerdir? <strong>Savunma</strong><br />

sanayimizin hangi pazarlarda<br />

daha başarılı olabileceğini<br />

değerlendiriyorsunuz?<br />

H. E.: Bu sorunuzun yanıtı kısa ve öz<br />

olacak sanırım. Dünya savunma pazarı<br />

küçülüyor; eski ve büyük oyuncular<br />

köşeleri tutmuş durumdalar. Bunları<br />

düşündüğümüzde Türkiye olarak ten bize kısıtlı sayıda hedef ülke kaldı-<br />

zağını<br />

düşünüyorum. Bu kısıtlı pazarda,<br />

hiç bir bölge, hiç bir ülke kolay değil.<br />

Her birinin kendine özgü kuralları ve<br />

zorlukları var. Bunları çok iyi anlamak<br />

ve uymak zorundasınız. Aynı bölgedeki,<br />

aynı dili konuşan ülkeler bile birbirinden<br />

çok farklı olabiliyor.<br />

Her birini iyi anlamak, analiz etmek,<br />

öğrenmek ve kendinizi onlara uydurmak<br />

zorundasınız. Biz FNSS’de her<br />

zaman böyle yaptık.<br />

Tabii ki ülkeler arası ilişkilerimizin<br />

güçlü olması bir ön avantaj getirebiliyor.<br />

<strong>Savunma</strong> ürünlerini ancak dostunuz<br />

ya da müttefikiniz olan ülkelere<br />

satabilirsiniz. Yani kolay diyemesek<br />

bile, bu ülkelere satabilmenin zorluk<br />

derecesi diğerlerine gore daha azdır<br />

diyebiliriz.<br />

İhracatınızın ne kadarı offset<br />

ve diğer ihracat teşvikleri ile<br />

desteklenmiştir? Devletin<br />

İhracat teşvikleri dahil ihracata<br />

yönelik tutumu nasıl olmalıdır?<br />

H. E. : FNSS tüm ihracat kapsamındaki<br />

satışlarını devletlere yapmıştır.<br />

Türkiye’ye offset taahhüdü olduğu<br />

için bize sipariş veren bir şirket ya da<br />

devlet, ve de bizim bundan bir avantaj<br />

sağladığımız herhangi durum olmamıştır.<br />

Zaten FNSS’nin kendi sözleşmelerinden<br />

doğan, 750 milyon Doları aşkın<br />

tutarda offset taahhüdü vardı. İhracat<br />

yapamamanın sonucunda ödenecek<br />

cezaların çok ağır olacağını düşünürsek,<br />

belki de bu durumun bir çeşit<br />

baskı ya da teşvik olarak değerlendirilebileceğini<br />

bile söyleyebiliriz. Nitekim<br />

ilk büyük ihracat projemiz olan<br />

Birleşik Arap Emirlikleri projemizde,<br />

Yönetim Kurulumuzu bu ihracat nedeniyle<br />

tasarruf edeceğimiz offset cezası<br />

tutarını BAE projesinin kazancı<br />

olarak görmeleri ve bu sebeple de çok<br />

düşük bir kar oranına razı olmaları<br />

yönünde ikna etmiştik. Sonraki projelerde<br />

buna gereksinmemiz olmadı.<br />

Tabii ki tüm projelerimizde İhracatı<br />

Teşvik mevzuatına ya da Dahilde<br />

İşleme mevzuatına göre aldığımız<br />

belgelerimiz vardı. Ancak bu belgelerin<br />

“Vergi, Resim ve Harç istisnası”<br />

dışında net bir avantajı olmamıştır.<br />

Bu da oldukça küçük bir avantajdır.<br />

Ürünlerimizde kullanmak üzere ithal<br />

ettiğimiz malzemeleri bu belgeler olmadan<br />

da geçici ithal yöntemiyle zaten<br />

gümrüksüz getirme olanağı her<br />

zaman vardır.<br />

İhracatın çok önemli olduğu ülkemizde,<br />

ihracat teşviklerinin daha güçlü<br />

olmasının gerektiği kanaatindeyim.<br />

En azından ihracat gelirlerine Kurumlar<br />

Vergisi istisnası getirilmelidir,<br />

diye düşünüyorum. Bunun dışında<br />

Eximbank’ça iyi koşullarla verilecek<br />

ihracat finansmanı kredileri de bir<br />

avantaj sağlayabilir; çünkü savunma<br />

ürünlerinde tedarik ve üretim süreleri<br />

uzun olduğundan proje finansman<br />

maliyetleri önemli bir meblağ tutmaktadır.<br />

SSM başkanlığında<br />

oluşturulan heyetlerin<br />

faaliyetlerinin<br />

firmalarımızın iş geliştirme<br />

faaliyetlerine olumlu etkileri<br />

olduğunu değerlendiriyor<br />

musunuz?<br />

H. E. : Sohbetimizin başında da<br />

söylediğim gibi savunma ihracatı<br />

için Devletimizin ilgili organlarının,<br />

asker-sivil bürokratlarımızın desteği<br />

çok önemlidir.<br />

10<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Bu durum son yıllarda iyi yönde ilerlemiştir.<br />

Gerek Genelkurmay Başkanlığımızın,<br />

gerek Milli <strong>Savunma</strong> ve Dışişleri<br />

Bakanlıklarımızın, Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığımızın yurt içi ve yurt dışı<br />

teşkilatları destek çabaları göstermeye<br />

başlamışlardır.<br />

Türk savunma sanayimizin direksiyonunda<br />

olduğunu düşündüğüm <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’mızın da aktif<br />

çabaları, çok önemlidir. Bir çok ülkeyle<br />

karşılıklı heyet ziyaretleri, uluslararası<br />

savunma fuarlarına toplu ve organize<br />

katılım, fuar katılım bedellerine<br />

SSM katkısı, bu fuarlarda ziyaretçilere<br />

ve yetkililere SSM’nin aktif tanıtım<br />

yapması son yıllarda ihracat atağımıza<br />

büyük destek olmuş; bu durum da<br />

ihracat rakamlarına yansımıştır.<br />

Türk savunma sanayii’nin<br />

yeni ürünler, platformlar,<br />

üretim ve entegrasyon<br />

yetenekleri de göz önünde<br />

bulundurulduğunda daha<br />

rekabetçi ve verimli sonuçlar<br />

doğması için hangi ürün<br />

ve yaklaşımla ihracat<br />

pazarlarına yönelmesini<br />

öneriyorsunuz?<br />

H. E. : Sohbetimizin başında uluslararası<br />

pazarlama strateji ve taktiklerine<br />

detaylı olarak değindik.<br />

Ama tabii ki varolmayan bir ürünü<br />

satamazsınız. Türk savunma sanayii<br />

genç ve büyümekte olan bir sanayidir;<br />

ürünleri henüz kısıtlıdır. İhracat yapabilmek<br />

için önce ihraç edebileceğiniz<br />

bir ürününüz olmalıdır. Bu ürünün<br />

diğer ülkelerde üretilen benzerleriyle<br />

özellik, kalite ve fiyat bakımından yarışabilir<br />

düzeyde olması şarttır.<br />

Türkiye’miz son yıllarda SSM’nin atılımıyla<br />

ve TÜBİTAK’ın desteğiyle,<br />

iki kulvarda birden hızlanan Ar-Ge<br />

destekli projelerle ürün yelpazesini<br />

geliştirmekte; yeni, gelişmiş ve özgün<br />

ürünlere sahip olmaktadır; bu da ilerideki<br />

yıllarda savunma ürünü satabilme<br />

şansımızı daha da artıracaktır.<br />

Türk Silahlı Kuvvetleri tarih boyunca<br />

hep büyük ve güçlü olmuştur. Onun<br />

kullandığı, beğendiği ürünler diğer<br />

ülkelerin bir çoğunun ihtiyacına cevap<br />

verebilecek ürünler olacaktır. Bu<br />

durumda Türk Siahlı Kuvvetlerimizin<br />

ihtiyacı olan sistemleri Ar-Ge destekli<br />

projeler olarak ülkemizde milli imkanlarla<br />

geliştirip, ürettikten sonra dünya<br />

pazarındaki müttefik ülkelere sunmamız<br />

halinde çok rekabetçi olabileceğimizi<br />

düşünüyorum. Bunları dışarı<br />

satarak, ileride Ar-Ge finansmanımızı<br />

bile müşteri ülkelerden sağlayabileceğimizi<br />

düşünüyorum.<br />

Tabii ki iyi ürününüzün olması gerekli<br />

ancak yeterli değildir. İşte bu noktada<br />

daha önce konuştuğumuz pazarlama<br />

strateji ve taktikleri önem kazanmaya<br />

başlar.<br />

Sektörümüzün bir duayeni<br />

olarak diğer görüş ve<br />

önerileriniz nelerdir?<br />

H. E. : Türk savunma sanayiimizin<br />

en güçlü, en çalışkan, en fedakar, en<br />

uyumlu ve de bir çok konuda “ilk”lere<br />

imza atan FNSS takımının öncelikle<br />

oluşmasına katkı yaptığım, sonra da<br />

tüm çabaları sırasında bir oyuncusu<br />

olarak üzerime düşen önemli görevleri<br />

17,5 yıl boyunca titiz, özenli, saygılı,<br />

ama iyi bir performansla yapmaya çalıştığım;<br />

ve de hedeflerime hep zamanında<br />

ulaştığım süreci yaşamımın en<br />

mutlu süreçlerinden biri olarak daima<br />

anımsayacağım.<br />

Her gittiğimiz ülkede, FNSS’den sonra<br />

gelecek diğer Türk şirketlerimiz için<br />

iyi bir iz bırakabilmenin sorumluluğunu<br />

hep hissettik, bunun çabasını hep<br />

gösterdik. Bu sürede Türk savunma<br />

sanayii’mizin de çok geliştiğini, olgunlaştığını,<br />

ürünlerini çeşitlendirdiğini,<br />

devletimizin bu sektöre verdiği önem<br />

ve desteğin arttığını görmek de beni<br />

özellikle mutlu ediyor. Bundan sonra<br />

da, Türk savunma sanayii’mizin genç,<br />

dinamik, kapasiteli ve çalışkan kadrolarıyla<br />

daha zorlu hedeflere, başarıyla<br />

ve daha çabuk ulaşacağına inanıyorum.<br />

Sn ESENERGÜL bize<br />

zaman ayırdığınız ve<br />

değerli görüşlerinizi bizimle<br />

paylaştığınız için yayın<br />

kurulu adına teşekkür<br />

ediyoruz.<br />

Hüseyin ESENERGÜL<br />

Hüseyin Esenergül 1954’te Ankara’da doğdu. 1971 yılında Ankara Fen Lisesi’nden mezun olduktan sonra; Orta<br />

Doğu Teknik Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümünden 1976’da Lisans, 1978’de Yüksek Lisans derecelerini<br />

aldı. Doktorasını yapmakta olduğu sırada 1979 yılında, yeni iş olanaklarını değerlendirmek amacıyla üniversiteden<br />

ayrıldı. 1976-79 yılları arasında Işık Makina <strong>Sanayii</strong> A.Ş’de, 1977-84 yılları arasında Hemak Ltd. Şti.’nde ağırlıklı<br />

olarak ağır sanayi, vinçler, baraj donanımı ve benzeri alanlarda tasarım ve üretim mühendisi olarak çalıştı. Hüseyin<br />

Esenergül 1980’de çalışmaya başladığı Özok Ltd. Şti.’nde, önce Diyarbakır Pirinçlik’teki Türk-ABD ortak savunma<br />

tesisinin radar projesinde Proje Müdürlüğü yaptıktan sonra aynı şirketin bir Suudi Arabistan şirketiyle oluşturduğu<br />

ortak girişim şirketinin Genel Müdürü olarak Suudi Arabistan’da 1990 yılına kadar elektrik ve makine alanlarında<br />

çeşitli yüklenicilik sözleşmelerini yürüttü. Türkiye’ye döndüğü 1990’da FNSS <strong>Savunma</strong> Sistemleri A.Ş.’de (o zamanki<br />

adıyla FMC-NUROL <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> A.Ş.) Türk ortağın temsilcisi sıfatıyla, Genel Müdür Yardımcısı olarak<br />

çalışmaya başladı. 1999’da aynı şirketin Genel Müdür, CEO görevine getirildi. Bu görevini Haziran 2008’e kadar<br />

sürdürdü. Halen, Temmuz 2008’de başladığı Renaissance Development CEO görevini sürdürmektedir. Hüseyin<br />

Esenergül SASAD, MMO, AFLİVA, AFLD, ODTÜMD üyesidir. Halen SASAD Yönetim Kurulunda görev yapmaktadır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 11


Ulusal <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nin<br />

Güçlendirilmesi Kapsamında Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığının İzlediği Politikalar<br />

Tuncer KAYALAR<br />

DTM Müsteşarı<br />

İhracata dayalı ekonomik büyüme modelini<br />

benimsemiş olan ülkemiz, özellikle<br />

2002 yılından itibaren kesintisiz<br />

ve hızlı bir büyüme sürecine girmiş<br />

ve 2008 yılına kadar bu eğilimi devam<br />

ettirmiştir. Ekonomide görülen bu gelişmeye<br />

paralel olarak ihracatımız da<br />

artmış ve Cumhuriyet tarihindeki en<br />

yüksek seviyesine ulaşmıştır. 2002 yılında<br />

36 milyar dolar olan ihracatımız<br />

2007 yılında 100 milyar dolar sınırını<br />

geride bırakmış ve 2008 yılı sonunda<br />

132 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.<br />

İhracatımızın rekor seviyelere ulaşmasında,<br />

belirli bir vizyon ve plan<br />

çerçevesinde hareket edilmesinin kuşkusuz<br />

önemli bir rolü bulunmaktadır.<br />

Müsteşarlık olarak, tüm ilgili kurum<br />

ve kuruluşlar ile özel sektör temsilcilerimizin<br />

katkı ve katılımlarıyla<br />

hazırlayıp uygulamaya koyduğumuz<br />

Stratejik Plan, bu çerçevede tüm paydaşlar<br />

açısından sahiplenilen ortak bir<br />

yol haritası niteliği taşımaktadır.<br />

Stratejik Plan iki temel amaç kapsamında<br />

şekillendirilmiştir: i) “sürdürülebilir<br />

ihracat artışı sağlayacak ihracat<br />

yapısının oluşturulması” ve ii) ihracatımızın<br />

sektörel kompozisyonunun<br />

katma değeri yüksek, ileri teknoloji<br />

ihtiva eden, yenilikçi ürünlere dönü-<br />

şümünün sağlanması. İhracatımızdaki<br />

bölgesel bağımlılığın ortadan kaldırılması<br />

bu iki temel hedefin ayrılmaz<br />

bir unsuru olarak değerlendirilmektedir.<br />

Söz konusu planın uygulama ayağında,<br />

ihracatı artırmak amacıyla bölgespesifik<br />

pazara giriş stratejileri hayata<br />

geçirilmiştir. 2000 yılında “Komşu ve<br />

Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme<br />

Stratejisi”, 2003 yılında “Afrika Ülkeleriyle<br />

Ekonomik ve Ticari İlişkileri<br />

Geliştirme Stratejisi”, 2005 yılında<br />

“Asya-Pasifik Ülkeleriyle Ekonomik<br />

ve Ticari İlişkileri Geliştirme Stratejisi”<br />

ve 2006 yılında ise “Kuzey ve Latin<br />

Amerika Ülkeleriyle Ekonomik ve Ticari<br />

İlişkileri Geliştirme Stratejisi” bu<br />

kapsamda Müsteşarlığımız tarafından<br />

aktif olarak uygulanan stratejilerdir.<br />

Uygulanmakta olan bu stratejiler sayesinde,<br />

bölge ülkeleri ile ikili ticari ve<br />

ekonomik ilişkilerimiz güçlenmiş, söz<br />

konusu bölgelerin toplam ihracatımız<br />

içindeki paylarında da kayda değer<br />

artışlar yaşanmıştır. Diğer taraftan,<br />

stratejiler kapsamındaki, bölgelere<br />

yönelik ihracatımızın payının artması,<br />

ihracatımızdaki bölgesel bağımlılık<br />

sorununu azaltmakta ve ihracatımızın<br />

%48,4’ünü 1 gerçekleştirdiğimiz başlıca<br />

pazarımız konumundaki Avrupa Birliği<br />

ekonomisinde baş gösteren yavaşlama<br />

da dikkate alındığında sürdürülebilir<br />

ihracat artışı hedefine ulaşmak<br />

açısından büyük önem arz etmektedir.<br />

Ayrıca, bu kapsamda Çin Halk Cumhuriyeti<br />

ile Kuzey ve Latin Amerika<br />

Pazarlarında faaliyetlerin arttırılması<br />

planlanmakta, bu pazarlarda etkinliğimizi<br />

artırmak için çalışmalarımız<br />

sürdürülmektedir.<br />

Yukarıda belirtilen, pazara giriş stra-<br />

1 TUİK, Kasım 2008 verileri itibariyle.<br />

12<br />

Ocak <strong>2009</strong>


tejilerimiz kapsamında; tanıtım faaliyetleri<br />

önemli yer tutmaktadır. <strong>2009</strong><br />

yılında, ihracatçılarımızın 200–220<br />

yurt dışı fuara milli düzeyde katılım<br />

sağlamaları ve ayrıca 29 tane Ticaret<br />

Heyeti ile 60 tane Alım Heyeti programının<br />

organize edilmesi öngörülmüştür.<br />

Ülkemizin ekonomik ve ticari<br />

yapısını tanıtmak, ilgili dış ticaret<br />

mevzuatı hakkında bilgi vermek ve<br />

hedef pazar konumundaki ülkeler ile<br />

ikili ticari ve ekonomik ilişkilerin bir<br />

panoramasını ortaya koymak amacıyla,<br />

ilk olarak Çince oluşturulan<br />

internet sitesinin benzerlerinin başta<br />

İspanyolca olmak üzere diğer dillerde<br />

de kurulması <strong>2009</strong> yılı içerisinde gerçekleştireceğimiz<br />

önemli projeler arasında<br />

yer almaktadır.<br />

“Sürdürülebilir ihracat artışı sağlayacak<br />

ihracat yapısını oluşturmak”<br />

temel hedefimiz çerçevesinde yürütmekte<br />

olduğumuz çalışmaların bir<br />

diğer ekseni de ihracatımızın katma<br />

değeri düşük ürün gruplarından katma<br />

değeri yüksek, ileri teknoloji ihtiva<br />

eden, yenilikçi ürünlere dönüşümünü<br />

sağlamaktır.<br />

Bu kapsamda, ihracatımızın teknoloji<br />

bazlı dağılımına baktığımızda önemli<br />

gelişmeler yaşandığı görülmektedir.<br />

2002 yılında ihracatımızın dağılımı<br />

%43,8’i düşük teknoloji, %43,9’u da<br />

orta teknoloji sektörlerinden oluşmakta<br />

iken, 2007 yılına gelindiğinde<br />

ihracatımız artık %30,8’i düşük teknoloji,<br />

%59,2’si ise orta teknoloji sektörlerini<br />

içermektedir. Bu rakamlar<br />

ihracatımıza konu mallarda radikal<br />

bir dönüşüm yaşandığını açıkça göstermektedir.<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından<br />

Ar-Ge çalışmalarında bulunan firmalara<br />

verilen destekler bu dönüşümün<br />

hızlandırılmasını amaçlamaktadır.<br />

Sağlanılan destekler; yeni bir ürün<br />

üretilmesi, ürün kalitesi veya standardının<br />

yükseltilmesi, yeni tekniklerin<br />

uygulanması, yeni bir teknoloji geliştirilmesi<br />

veya yeni teknolojinin yurt<br />

koşullarına uyumunun sağlanmasını<br />

teşvik etmeye yöneliktir.<br />

Bu yapısal dönüşüm ile birlikte<br />

aynı zamanda sektörel (tekstil,<br />

...Pazara giriş<br />

stratejilerimiz<br />

kapsamında; tanıtım<br />

faaliyetleri önemli<br />

yer tutmaktadır.<br />

<strong>2009</strong> yılında,<br />

ihracatçılarımızın<br />

200–220 yurt dışı<br />

fuara milli düzeyde<br />

katılım sağlamaları ve<br />

ayrıca 29 tane Ticaret<br />

Heyeti ile 60 tane Alım<br />

Heyeti programının<br />

organize edilmesi<br />

öngörülmüştür.<br />

kimya,tarım,makine vb) bazda ihracatımızın<br />

artırılması çalışmalarına da<br />

devam edilmektedir. Diğer taraftan,<br />

Müsteşarlığımızca yürütülen çalışmalar<br />

sadece bu sektörler ile sınırlı kalmamakta;<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığının<br />

görev alanı içerisindeki her sektör için<br />

kamusal bazda çalışmalar yapılmaktadır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii de ülkemiz güvenliğinin<br />

sağlanmasında üstlendiği<br />

önemli rolün dışında, dış ticaret için<br />

de büyük potansiyel taşıyan bir alan<br />

olarak değerlendirilmektedir. Dünya<br />

ticaretinde her geçen yıl payını artırmakta<br />

ve ihracatçı ülkelere artan ölçülerde<br />

gelir sağlamakta ve istihdam<br />

yaratmaktadır.<br />

2004 yılı savunma harcamalarının<br />

1.035 trilyon ABD doları seviyesinde<br />

gerçekleştiği bunun da soğuk savaş<br />

döneminin en yüksek savunma<br />

harcamasının gerçekleştiği yıl olan<br />

1987’deki seviyenin sadece %6 altında<br />

olduğu tahmin edilmektedir. Uluslararası<br />

ticaret hacmi yaklaşık 40 Milyar<br />

ABD doları civarında olan savunma<br />

pazarında ABD, İngiltere, Fransa,<br />

Rusya, Çin, Almanya, İsrail hakim<br />

güçlerdir. 2<br />

2 a.g.e<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi, ulusal üretimin<br />

hâkim olduğu ancak büyük ölçekli<br />

üretim yapan ülkelerin aynı zamanda<br />

ihracatçı konumunda oldukları bir<br />

pazardır. Sektörde, uzun dönemli Ar-<br />

Ge yatırımları meyvelerini daha sonra<br />

diğer ülkelere ihracat artışı olarak<br />

vermiştir.<br />

Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde,<br />

2004 Yılında En Fazla <strong>Savunma</strong><br />

Harcaması Yapan 15 Ülke arasında<br />

Türkiye 14. sırada yer almıştır. 3 Dünya<br />

savunma ticaretinde Türkiye’nin<br />

2000–2004 yılları arasındaki toplama<br />

göre ihracatta 28. sırada ithalatta ise<br />

5. sırada olduğu dikkati çekmektedir.<br />

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu<br />

40 kadar ülkenin dünya pazarından aldığı<br />

pay %10 civarındadır. Türkiye’nin<br />

payı ise %0,2 civarındadır. 2006 yılı<br />

itibariyle, sektördeki satış cirosu 1,7<br />

milyar ABD doları, ihracatı ise 352<br />

milyon dolar civarındadır. Sektördeki<br />

ar-ge harcamaları ise 2006 yılında<br />

2005 yılına göre %15 oranında artarak<br />

80 milyon dolara ulaşmıştır. 4<br />

Sektörde dünya pazarında söz sahibi<br />

olabilmek ve iç pazarın ihtiyaçlarını<br />

karşılayabilmek açısından üretim ve<br />

ihracatın niceliğini ve niteliğini iyileştirmeye<br />

yönelik yoğun faaliyetlere<br />

gereksinim bulunmaktadır. Bu bağlamda,<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından<br />

yürütülmekte olan Stratejik<br />

Planın uygulama ayağında yürütülen<br />

tüm faaliyetler savunma sanayi sektörü<br />

açısından da önem taşımakta ve<br />

etkin olarak uygulanmaktadır.<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığının sağladığı<br />

Ar-Ge desteklerinden savunma sanayi<br />

sektöründe faaliyet gösteren firmalar<br />

da yararlanmakta ve ayrıca uluslararası<br />

savunma fuarlarına katılım Müsteşarlığımızca<br />

desteklenmektedir. 2008<br />

yılında savunma alanında düzenlenen<br />

10’un üzerindeki uluslararası fuara<br />

firmaların bireysel katılımı desteklenmiştir.<br />

<strong>2009</strong> yılında da Müsteşarlık<br />

programına alınmış yaklaşık 10 fuara<br />

katılım desteklenecektir. Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığı tarafından, 27/12/1994<br />

3 2007-2013 9. Kalkınma Planı, DPT, 2007.<br />

4 <strong>Savunma</strong> Sanayi İmalatçıları Derneği.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 13


2007 yılı Hükümet<br />

Programı’nda,<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Destekleme<br />

Fonu (SSDF) faiz<br />

gelirlerinin belli bir<br />

kısmının savunma<br />

sanayiinde faaliyet<br />

gösteren ihracatçıları<br />

desteklemek amacıyla<br />

ayrılması ve ilgili<br />

kuruluşlar (Hazine<br />

Müsteşarlığı ve<br />

Eximbank) ile birlikte<br />

bir kredi mekanizması<br />

oluşturulması hususu<br />

yer almıştır.<br />

tarihli ve 94/6401 sayılı Bakanlar<br />

Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren<br />

“İhracata Yönelik Devlet Yardımları<br />

Kararı”na istinaden, uluslararası pazarlarda<br />

rekabetçiliğin sağlanması,<br />

katma değeri yüksek ürünlerin pazarlanması<br />

ve markalaşma amacıyla üretimden<br />

pazarlamaya, Ar-Ge’den insan<br />

kaynakları eğitimine kadar birçok<br />

önemli konuda şirketlerimize destek<br />

sağlanmaktadır. Bu destekler savunma<br />

sanayi sektöründe faaliyet gösteren<br />

firmalarımızı da kapsamaktadır.<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığı, ihraç pazarlarında<br />

tutunmalarının sağlanması ve<br />

pazar olanaklarının geliştirilmesi açısından<br />

savunma sanayii ürünlerinin<br />

de Eximbank kredilerinden yararlanmalarını<br />

desteklemektedir. 2007 yılı<br />

Hükümet Programı’nda, <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Destekleme Fonu (SSDF) faiz<br />

gelirlerinin belli bir kısmının savunma<br />

sanayiinde faaliyet gösteren ihracatçıları<br />

desteklemek amacıyla ayrılması<br />

ve ilgili kuruluşlar (Hazine Müsteşarlığı<br />

ve Eximbank) ile birlikte bir kredi<br />

mekanizması oluşturulması hususu<br />

yer almıştır. Konu Hükümet Programı<br />

doğrultusunda Türk Eximbank<br />

tarafından değerlendirilmektedir. Dış<br />

Ticaret Müsteşarlığı tarafından müzakere<br />

edilen ve imzalanan Serbest veya<br />

Tercihli Ticaret Anlaşmaları gerek<br />

pazara giriş gerekse ucuz girdi temini<br />

ile ülkemize yabancı sermayenin çekilmesi<br />

açısından oldukça önemli ikili<br />

ticaret mekanizmalarıdır.<br />

Bu çerçevede, özellikle, Gümrük Birliği<br />

yükümlülüklerimiz kaynaklı imzalanan<br />

Serbest Ticaret Anlaşmaları<br />

(STA) Türkiye’nin ticaret anlaşmaları<br />

portföyünde önemli bir yer tutmaktadır.<br />

Bilindiği üzere, Türkiye-AT Ortaklık<br />

Konseyi’nin Gümrük Birliği’ni<br />

kuran 1/95 sayılı kararının 16’ncı<br />

maddesi gereği, ticaret politikasını<br />

AB’nin ortak ticaret politikasına<br />

uyumlaştırmakla yükümlüdür ve bu<br />

amaca yönelik olarak AB’nin Serbest<br />

Ticaret Anlaşması (STA) ortakları ile<br />

STA’lar imzalama yoluna gitmiştir.<br />

Gümrük Birliği nedeniyle üçüncü ülkelere<br />

karşı ülkemizce de uygulanan<br />

AB’nin Ortak Gümrük Tarifesi ve AB<br />

ile Türkiye arasındaki ticarette kaldırılan<br />

gümrük vergileri nedeniyle,<br />

gümrük birliği alanında üçüncü ülke<br />

menşeli ürünlerden kaynaklanan ticaret<br />

sapmasının engellenmesi önem arz<br />

etmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’nin<br />

STA’ları, temel olarak Türkiye-AB<br />

Gümrük Birliği kapsamında yer verilen<br />

ürünleri içermektedir. Gümrük<br />

Birliği kararı ise genel olarak 25 ila 97<br />

fasılları kapsamaktadır. Bu çerçevede,<br />

Gümrük Birliği kapsamında olan savunma<br />

sanayii ürünleri için uygulanan<br />

gümrük vergileri ve eş etkili vergiler,<br />

ülkemizin akdetmiş olduğu STA’ların<br />

tamamında tercihli rejime tabi olmakta<br />

ve simetrik ya da asimetrik temelde<br />

kaldırılmaktadır. Böylelikle, savunma<br />

sanayi ürünleri açısından önemli bir<br />

pazara giriş imkânı yaratılmaktadır.<br />

Ülkemiz, nükleer, biyolojik ve kimyasal<br />

kitle imha silahları geliştirmeye<br />

yönelik ihracatın denetlenmesini hedefleyen<br />

tüm uluslararası düzenleme<br />

ve anlaşmalara taraf bulunmaktadır.<br />

Anılan düzenleme ve anlaşmalardan<br />

kaynaklanan yükümlülüklerin yerine<br />

getirilmesinde, diğer ilgili kurumlarla<br />

birlikte Dış Ticaret Müsteşarlığının da<br />

görev ve yetki alanlarına göre farklı<br />

sorumlulukları bulunmaktadır. İlgili<br />

kurumlar tarafından yürütülen ihracat<br />

kontrollerine ilişkin yasal çerçeve<br />

hâlihazırda; her bir ilgili kurumun<br />

kendi hazırladığı yasa, yönetmelik,<br />

tebliğ ve genelgelerden oluşmaktadır.<br />

Ancak, son dönemde, özellikle, çift<br />

kullanımlı eşyanın kontrolünün uluslararası<br />

politika ve ticarette giderek<br />

artan önemi; kontrole tabi tutulacak<br />

malzemeleri, kurumlar arası işbirliği<br />

ve koordinasyonun esaslarını, ihracatçıların<br />

sorumluluklarını ve cezai<br />

yaptırımları belirleyen yeni bir yapıya<br />

olan gereksinimi ortaya çıkarmıştır.<br />

Söz konusu ihtiyacın karşılanması<br />

amacıyla, ihracat kontrolleri alanında<br />

ülkemiz mevzuat ve uygulamalarının<br />

güçlendirilmesi için 2005 yılı sonunda<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından<br />

başlatılan ve ilgili tüm kurumların<br />

katılımıyla devam eden çalışma kapsamında<br />

yeni bir yasa tasarısı hazırlanmış<br />

bulunmaktadır. Hâlihazırda<br />

görüşülmek üzere T.B.M.M.’ye sunulmuş<br />

olan “Çift Kullanımlı ve Hassas<br />

Eşyanın Dış Ticaretinin Kontrole Tabi<br />

Tutulmasına İlişkin Kanun Tasarısı”<br />

kapsamında, sekreteryası Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığınca yürütülecek “İhracat<br />

Kontrolleri Kurulu” oluşturulması hedeflenmektedir.<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığı olarak konuyu<br />

sadece savunma ürünleri ve ikili<br />

kullanıma tabi ürünlerin ihracat kont-<br />

14<br />

Ocak <strong>2009</strong>


olleri boyutuyla sınırlı olarak değil,<br />

üretim ve ihracatlarının arttırılması<br />

boyutuyla da ele aldığımızı belirtmiştik.<br />

Bu açıdan, gerek Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığı gerekse <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarlığının işbirliği içerisinde<br />

hareket etmesi hem üreticilerimizin<br />

hem de ihracatçılarımızın öncelikle<br />

bilinçlendirilmesi ve ihracatlarının<br />

arttırılmasını teminen son derece<br />

önem arz etmektedir. Bu çerçevede<br />

kurumlarımız arasındaki çalışmalar<br />

başta offset uygulamaları olmak üzere<br />

devam etmektedir.<br />

Türkiye-AB Gümrük Birliği kapsamında<br />

yer almayan savunma sanayii<br />

ürünlerinin ticaretinde ise üçüncü<br />

ülkeler ile karşılıklı yarar temelinde<br />

düzenlemeler yapılması mümkündür.<br />

Kamu kuruluşları tarafından açılan<br />

uluslararası ihalelerde, ihaleyi yabancı<br />

bir firmanın kazanmasıyla oluşan döviz<br />

çıkışını telafi etmek ve bu ülkelerin<br />

ihracat potansiyelini arttırmak amacıyla,<br />

dünyada ilk olarak askeri ihalelerde<br />

kullanılmaya başlayan “Offset”<br />

uygulamaları ülkemizde de savunma<br />

sanayi sektörüne yönelik kamu ihalelerinde<br />

yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />

İhaleyi kazanan yabancı firma<br />

tarafından ana ihale anlaşmasına ek<br />

olarak verilen taahhütler; ihaleyi açan<br />

ülkeden yapılacak ihracat, ihaleyi<br />

açan ülkeye yönelik yabancı sermaye<br />

yatırımları, ortak yatırımlar, teknoloji<br />

transferi, lisans ve know-how transferleri,<br />

kalifiye işgücü yaratmak amacıyla,<br />

masrafı ihaleyi kazanan yabancı<br />

firmaya ait olmak üzere sağlanan yurtiçi<br />

ve yurt dışı eğitim imkânları, AR-<br />

GE çalışmaları ve yatırımları ile diğer<br />

döviz kazandırıcı hizmet ve işlemleri<br />

içerebilir.<br />

Türk ihraç ürünlerine uluslararası<br />

piyasalarda yeni pazar yaratması ve<br />

ihraç ürünlerimizin rekabet gücünü<br />

arttırıcı özelliği nedeniyle, offset Dış<br />

Ticaret Müsteşarlığınca büyük önem<br />

verilen bir uygulama niteliğindedir.<br />

Bu amaçla, Dış Ticaret Müsteşarlığı<br />

tarafından yayımlanan “Offset Uygulamalarına<br />

İlişkin 98/27 Sayılı Tebliğ”,<br />

geçtiğimiz yıl, günümüz şartlarına uygun<br />

olarak değiştirilmiş ve 2007/6 sayılı<br />

Tebliğ, 27 Temmuz 2007 tarihinde<br />

Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe<br />

girmiştir.<br />

Dış Ticaret Müsteşarlığı, kamu kuruluşlarımızın<br />

dış alımlarında daha fazla<br />

ofset taahhüdü almaları yönünde<br />

girişimlerini sürdürmekte, daha önce<br />

alınmış taahhütlerin ise ülke ekonomimize<br />

en fazla katkıyı sağlayacak<br />

yönde kullanılmasını hedeflemektedir.<br />

Geçmişte, birçok Offset projesini<br />

yürüten Müsteşarlığımız tarafından<br />

hâlihazırda idare edilen ve kredilendirilen<br />

bir proje bulunmaktadır. 2002<br />

yılında Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçları<br />

doğrultusunda, SSM”nin<br />

Boeing firmasından 4 adet Havadan<br />

Erken İhbar Kontrol Uçağı (AWACS)<br />

satın alması kapsamında yürütülen bu<br />

projede, Boeing firması 570 milyon<br />

dolar değerinde offset taahhüdünde<br />

bulunmuştur. Bu çerçevede, Boeing<br />

firmasının taahhütlerinin 150 milyon<br />

dolarlık kısmı Müsteşarlığımızca idare<br />

edilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi sektöründe, çoğunlukla<br />

devletlerin alıcı konumunda<br />

olması ve yüksek ve nitelikli teknolojilerin<br />

kullanımına dayanması, yatırım<br />

ve tedarikte devlet politikalarının<br />

önemini ortaya koymaktadır. Öte<br />

yandan, sektörde ürünlerin olgunlaşma<br />

döneminin giderek kısalmasına<br />

paralel olarak yenilik ve yaratıcılığa<br />

dayalı yeni teknolojilerin geliştirilmesi,<br />

dünyada rekabet edebilmenin bir<br />

ön koşulu haline gelmektedir. Sonuç<br />

olarak sektörde Ar-Ge faaliyetleri ve<br />

uzun dönemli yatırım politikalarının<br />

önemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu<br />

kapsamda Müsteşarlığımız ve Eximbank<br />

tarafından ar-ge projeleri için<br />

sağlanan finansman desteği ve ihracatı<br />

artırıcı tanıtım faaliyetleri artarak<br />

devam edecektir.<br />

Böylelikle, sektörün, “ulusal savunma<br />

ve güvenlik ihtiyaçlarını yurtiçi etkin<br />

çözümler geliştirerek karşılayabilmesi<br />

ile uluslararası rekabet gücüne<br />

sahip bir savunma sanayii altyapısına<br />

erişilmesi” 5 hedefine önümüzdeki dönemde<br />

tüm kurumlarımızla işbirliği<br />

içerisinde ulaşacağımıza dair inancımız<br />

tamdır.<br />

5 9. Kalkınma Planı 2007-2013<br />

Tuncer KAYALAR<br />

İkili ve çok taraflı ekonomik ve ticari ilişkiler alanında 29 yılı aşan bir bürokratik kariyere sahip olan Tuncer Kayalar,<br />

27 Kasım 2002 tarihinde Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarı olarak atanmıştır. Kayalar, aynı zamanda, Türk EXİM-<br />

BANK ve İGEME’nin Yönetim Kurulu Başkanlıklarını yürütmektedir. 8 yıllık yurtdışı hizmetinin yanı sıra ailesi ile<br />

birlikte toplam 11 yıl Kanada, Fransa, İngiltere ve Avustralya’da ikamet eden Kayalar, 1952 Ankara doğumlu olup,<br />

TED Ankara Kolejinden mezuniyetinden sonra lisans eğitimini Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde<br />

tamamlamıştır. Birçok makalesi bulunan Tuncer Kayalar “Journal of International Trade and Diplomacy” ve “Uluslararası<br />

Ekonomi ve Dış Ticaret Politikaları” Dergilerinin kurucusu ve sahibidir. Tuncer Kayalar, ayrıca Türkiye’de<br />

ve yurtdışında çeşitli kamu ve sivil toplum kuruluşlarından ödüller almıştır.<br />

Tuncer Kayalar, Komşu ve Çevre Ülkeler (2000), Afrika Ülkeleri (2003), Asya-Pasifik Ülkeleri (2005) ve Amerika<br />

Kıtası Ülkeleri(2006) ile Ticaretin Geliştirilmesi Stratejileri’nin hazırlanmasında ve uygulanmasında önemli katkılar<br />

sağlamıştır. Bu sureçte, Türkiye’nin özellikle komşu, çevre ve Afrika ülkeleri ile olan ticaret ve yatırım ilişkileri<br />

çok büyük oranda artış göstermiştir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 15


Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> İhracatı<br />

Hedeflerimiz ve Stratejilerimiz<br />

A. Lütfi VAROĞLU<br />

SSM Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı<br />

<strong>Savunma</strong> sanayimizin tarihine bakıldığında<br />

Türkiye’nin uzun yıllar boyunca<br />

“Satın Alan Ülke” statüsünde<br />

değerlendirildiği, üretim kapasitelerinin<br />

birkaç firma hariç emek-yoğun<br />

alanlarda oluştuğu gözlenmektedir.<br />

Türkiye’de savunma sanayii Cumhuriyet<br />

tarihine paralel olarak gelişme<br />

göstermiş ancak özellikle dış yardım<br />

şeklindeki hazır alımlar ile genel kabul<br />

görmüş bir sanayi politikası olmadığından<br />

oldukça gecikmeli ivme<br />

kazanmıştır.<br />

Dünyada önemli bir savunma sanayii<br />

tedarikçisi olan ülkemizde kendi<br />

ulusal tasarımlarımızın geliştirilmesi<br />

için özellikle 1990’lı yıllardan bu yana<br />

farklı tedarik modelleri denenmiş ve<br />

çeşitli safhalardan geçilmiştir. Özellikle<br />

2000’li yıllarda başlatılan birçok<br />

projede kendi tasarımlarımızı geliştirmek<br />

için proje modelleri uygulanmış<br />

ve sektörümüze önemli sorumluluklar<br />

verilmiştir. Türkiye’nin savunma sanayi<br />

alanında şimdi önüne başka hedefler<br />

koyma zamanı gelmiştir. <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı tarafından yayınlanan<br />

2007-2011 Stratejik Planı’nda<br />

ihracat çalışmalarına önem verilmesi<br />

öncelikli alan olarak vurgulanmıştır.<br />

Bu amaçla stratejik planda küreselleşmenin<br />

savunma sanayindeki etkileri<br />

ele alınmış olup, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nin<br />

uluslar arası pazarda sürdürülebilir<br />

rekabet üstünlüğü için başta<br />

inovasyon içeren ürünleri geliştirmek<br />

olmak üzere neler yapılması gerektiği<br />

irdelenmiş ve Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

ihracatının artırılması doğrultusunda<br />

aşağıdaki stratejik hedefler belirlenmiştir:<br />

• 2011 yılında savunma ürün ve hizmet<br />

ihracatının yıllık 1 Milyar $<br />

değerine çıkarılması,<br />

• 2011 yılına kadar savunma alanında<br />

en az 4 çok uluslu projeye<br />

başlangıç aşamasından itibaren<br />

katılım sağlanması ve en az 1 uluslararası<br />

projeye liderlik edilmesi,<br />

• NATO savunma projelerinde Türk<br />

savunma sanayiinin payının 2011<br />

yılı sonuna kadar 4 katına çıkarılması.<br />

• İhracat Sistemi: Ürün,<br />

Oyuncular, Pazarlama Faaliyetleri<br />

<strong>Savunma</strong> İhracatı Neden Farklı:<br />

Oyuncular mı, Süreç mi, Pazarlama<br />

mı, Bunların Hepsi mi?<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi ihracatı diğer hiçbir<br />

sektöre benzemeyen bir yapı göstermektedir.<br />

Aslında savunma alanında<br />

kendi imkanlarımızla kendi ürünlerimizi<br />

ve teknolojilerimizi geliştiriyor<br />

olmak neden bize yetmemektedir?<br />

Çok basit ifadelerle teknoloji geliştirme<br />

maliyetinin sürekli olarak yurtiçi<br />

imkanlarla sağlanması ve sadece iç<br />

pazar imkanlarıyla rekabetçi olunması<br />

mümkün değildir. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

ihracatının artırılmasının ekonomik<br />

faydaları yanında aşağıda belirtilen<br />

kazanımları da gerçekleştirileceği düşünülmektedir:<br />

• <strong>Savunma</strong> sanayii sektörünün sürekliliğinin<br />

ve büyümesinin sağlanması,<br />

• İhracat pazarının yakalanması<br />

amacıyla rekabetçi teknolojinin<br />

de geliştirilmesi ve bunun sonucu<br />

olarak özgün ürünlerin oluşturulması,<br />

• Bağımlılık düzeyinin yönetilmesi,<br />

• Farklı sektör/pazarlara odaklanma,<br />

• İç pazarda tedarik maliyetlerinin<br />

düşürülmesi,<br />

• Döviz kaybının en aza indirilmesi.<br />

2008 yılında başlayan ve <strong>2009</strong> ile 2010<br />

yılında da etkilerinin devam edeceği<br />

değerlendirilen finansal krizin, ekonomimiz<br />

ve toplumsal hayatımız üzerindeki<br />

olumsuz etkilerinin daha az<br />

hissedilmesinde de önemli bir işlevi<br />

yerine getireceğine inanılan Türk <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Ürünleri İhracatımız,<br />

son iki yıl içerisinde ivme kazanmış<br />

olup, 2007 yılı itibariyle 420 Milyon<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Ürünleri İhracatımız,<br />

son iki yıl içerisinde<br />

ivme kazanmış olup,<br />

2007 yılı itibariyle 420<br />

Milyon ABD Doları<br />

seviyesine çıkmıştır.<br />

16<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Türk <strong>Savunma</strong><br />

Sanayinin ihracat<br />

potansiyelinin<br />

yeterli derecede<br />

kullanılmadığı<br />

değerlendirilmekte,<br />

yapılacak stratejik<br />

çalışmalarla ihracatın<br />

yıllara sari olarak 2011<br />

yılında 1 Milyar ABD<br />

Dolarına çıkartılması<br />

hedeflenmektedir. Bu<br />

hedef doğrultusunda<br />

hazırlanmakta olan<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

İhracat Strateji Belgesi<br />

yakın bir dönemde<br />

sektöre yayınlanacaktır.<br />

ABD Doları seviyesine çıkmıştır. Ancak,<br />

mevcut bilgi birikimi, ürün ve<br />

hizmetleri, altyapısı ve gelişmeye yönelik<br />

kapasitesi ile beraber Türk <strong>Savunma</strong><br />

Sanayinin ihracat potansiyelinin<br />

yeterli derecede kullanılmadığı<br />

değerlendirilmekte, yapılacak stratejik<br />

çalışmalarla ihracatın yıllara sari<br />

olarak 2011 yılında 1 Milyar ABD<br />

Dolarına çıkartılması hedeflenmektedir.<br />

Bu hedef doğrultusunda hazırlanmakta<br />

olan <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İhracat<br />

Strateji Belgesi yakın bir dönemde<br />

sektöre yayınlanacaktır.<br />

İhracat sisteminin doğru ve sürekli işletilmesi<br />

için temel ve gerekli unsurların<br />

başında ürün gelmektedir. <strong>Savunma</strong><br />

alanında ürün bazen bir platform<br />

bazen bir platformun modernize edilmesi,<br />

bazen de küçük bir elektronik<br />

kartın yedek parçasının sağlanması<br />

olabilmektedir. Devletlerin askeri savunma<br />

sistemlerinin düzeyini en üst<br />

seviyede tutmak için kurdukları satın<br />

alma sisteminin bilinç düzeyi, ülkelerin<br />

“satıcı” veya “alıcı” olma statülerini<br />

belirlemektedir. Satıcı statüsünde yer<br />

alma iddiasındaki ülkeler için ürün<br />

geliştirmeyi yurtiçi ihtiyaçları yurtdışı<br />

pazarla birlikte değerlendirme zorunluluğu<br />

bulunmaktadır. Aksi takdirde<br />

sadece yurtiçi ihtiyaçlara odaklanmış<br />

bir sanayi kısa sürede uluslararası pazarın<br />

şartlarından ve imkanlarından<br />

geri kalma riski taşıyacaktır.<br />

Ürünün ihracat süreci genelde projenin<br />

başlangıcındaki geliştirme çalışmalarına<br />

paralel olarak başlatılmalı ve<br />

yürütülmelidir. Türkiye’de sık uygulanan<br />

bir yaklaşım sorunu burada da<br />

kendini göstermektedir. Milli projenin<br />

tanımlanışı ve uygulamaya geçiriliş<br />

sürecinde çoğu zaman uluslararası<br />

normlar ve standartlar proje dökümanlarında<br />

yer alırken, hedef bölge<br />

ve ülkelerde bu tür bir ürün veya<br />

hizmete ihtiyaç duyulup duyulmadığı,<br />

beklenen/öngörülen talebin boyutu,<br />

piyasanın beklediği fiyat aralığı gibi<br />

analizler genelde yapıl(a)mamaktadır.<br />

Firmalarımızın pazarlama tanıtım<br />

birimleri bu aşamalarda hiç rol almamaktadırlar.<br />

Oysa milli ürünün daha<br />

tasarım aşamasının sonuna yaklaştığı<br />

dönemden itibaren yurtdışı pazara<br />

tanıtımı başlatılmalıdır. Bu süreçte<br />

ürünün milli adından çok dışarıda kabul<br />

görebilecek adının, tanımının ve<br />

içeriğinin ivedilikle hazırlanması ve<br />

pazarlama faaliyetlerinin başlatılması<br />

en yaygın yaklaşım olarak birçok ülkede<br />

ve yurtdışı kuruluşta gözlenmektedir.<br />

Daha bitmemiş veya operasyonel<br />

denemeleri tamamlanmamış birçok<br />

Ürünün ihracat süreci<br />

genelde projenin<br />

başlangıcındaki<br />

geliştirme<br />

çalışmalarına paralel<br />

olarak başlatılmalı ve<br />

yürütülmelidir.<br />

...ihracatın önündeki<br />

engellerin kaldırılması<br />

konusunda tüm<br />

kuruluşların aynı<br />

anlayışla hizmetlerinin<br />

“sürdürülebilir<br />

bir politikaya”<br />

dönüştürülmesi temel<br />

bir gaye olmalıdır.<br />

ürünün ülkemize pazarlandığı tecrübelerimizde<br />

mevcuttur.<br />

Ürünün yaratacağı beklentinin zamanında<br />

iyi bir pazarlama ile desteklenmesi<br />

ise saç ayağının diğer bir unsurudur.<br />

Özellikle bu alanda başarılı yabancı<br />

kuruluşlarda gözlemlediğimiz<br />

yaklaşım, devlet ve aracılar üzerinden<br />

ürünün tanıtımının yapılmasıdır.<br />

Devlet referansıyla yapılan pazarlama<br />

faaliyetinin savunma sanayinin vazgeçilmez<br />

bir boyutu olduğu herkesin<br />

kabul ettiği bir gerçektir. Bu aşamada<br />

pazarlama faaliyetinin yanında yer<br />

alan/alacak oyuncuların iş tanımlarının<br />

doğru tanımlanması ihtiyacı gündeme<br />

gelmektedir. Silahlı Kuvvetler<br />

kullanıcı makam olarak pazarlanacak<br />

ürüne referans olarak, SSM tedarikci,<br />

sektör sorumlusu ve lisans sahibi<br />

kuruluş olarak pazarlama sürecine<br />

her türlü finansal ve platform desteği<br />

(devletten devlete pazarlama dahil)<br />

sağlayarak, devletin en üst makamları<br />

ile Dışişleri Bakanlığı siyasi destek<br />

sağlayarak, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

gerekli izinleri uygun olmaları kaydıyla<br />

zamanında sağlayarak, Dış Ticaret,<br />

Gümrük ve Hazine Müsteşarlığı ve<br />

Eximbank gibi kuruluşlar finansal ve<br />

bürokratik destekleri sağlayarak, Dış<br />

Ekonomik İlişkiler Konseyi, Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

İmalatçıları Derneği gibi Sivil Toplum<br />

Kuruluşu statüsündeki kuruluşlar ise<br />

platform ve lobi desteği sağlayarak<br />

bu çok boyutlu etkinliğin içinde yer<br />

almaları ve satışı gerçekleştirecek fir-<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 17


malarımıza topyekün destek vermeleri<br />

başarıyı artıracak bir yaklaşımdır.<br />

Bu anlamda özellikle son dönemde<br />

yukarıda sayılan tüm oyuncuların<br />

koordineli gayretleri gözlenmektedir.<br />

Ancak ihracatın önündeki engellerin<br />

kaldırılması konusunda tüm kuruluşların<br />

aynı anlayışla hizmetlerinin “sürdürülebilir<br />

bir politikaya” dönüştürülmesi<br />

temel bir gaye olmalıdır.<br />

Şirketlerimiz açısından da devlet tarafından<br />

oluşturulan bu platformu iyi ve<br />

hızlı bir şekilde kullanarak sonuçları<br />

sözleşmelere dönüştürmeleri, verilen<br />

sözlerin arkasında durmaları ticari<br />

başarının yanında ülkenin prestiji açısından<br />

da çok büyük önem taşımaktadır.<br />

“Sektör İhracat Anketi Sonuçları”:<br />

İşletmelerin Karşılaştıkları İhracatın<br />

Önündeki Engeller Ve Sorunlar<br />

Dergimizin bu sayısında ayrı bir çalışma<br />

olarak yer alan ve 2008 yılı içerisinde<br />

Türk savunma sanayii şirketlerinin<br />

üst yöneticilerine yayınlanan<br />

“Sektör İhracat Anketi Sonuçları”, ana<br />

hedefleri, karşılaşılan sorunları, devlet<br />

kuruluşlarından ve firmaların birbirlerinden<br />

beklentilerini geniş kapsamlı<br />

bir içerikle yansıtmaktadır. İhracatın<br />

asıl oyuncuları olan ve olacak olan<br />

firmalarımızın bu anlamda verdikleri<br />

yanıtların diğer tüm oyuncular için<br />

belirleyici ve yön gösterici olması beklenmektedir.<br />

Yapılan araştırmada, <strong>Savunma</strong> sanayi<br />

işletmelerinin karşılaştıkları ihracat<br />

engel veya sorunlarının başında<br />

“YTL’nin aşırı değerlenmesinden<br />

kaynaklanan döviz kuru sorununun”<br />

ilk sırada yer aldığı görülmektedir.<br />

Diğer önemli bazı önemli engel veya<br />

sorunlar ise aşağıdaki gibi sıralanabilecektir:<br />

• İhracat pazarlarındaki şiddetli rekabet,<br />

• Devletin, savunma sanayi ihracatının<br />

teşvik ve geliştirilmesine yönelik<br />

faaliyetlerinin yetersizliği,<br />

• Diğer ülkelerin dış politikasının<br />

savunma sanayi ürünlerinin ihracatını<br />

engellemesi veya sınırlandırması,<br />

• İhracat mevzuatı ve bürokrasisinin<br />

karmaşık ve uzun olması,<br />

• İhracat pazarlarıyla ilgili güncel<br />

bilgilere ulaşılamaması,<br />

• İhracat finansmanının maliyetinin<br />

yüksek olması.<br />

Yukarıdaki sorunlar arasında yer alan<br />

aşırı değerli Türk Lirası sadece savunma<br />

sanayi işletmeleri tarafından değil,<br />

diğer tüm ihracatçı işletmeler için en<br />

önemli ihracat sorunu olarak görülmektedir.<br />

Nitekim savunma sanayinin<br />

ihracatçı işletmeleri de aşırı değerli<br />

olan Türk Lirası nedeniyle de fiyata<br />

dayalı rekabette geride kalmakta ve<br />

ihracat pazarlarındaki aşırı rekabeti<br />

ikinci önemli ihracat engel veya sorunu<br />

olarak sıralamaktadır. Türkiye’de<br />

savunma sanayi işletmelerine yönelik<br />

özel bir teşvik ve/veya ihracatı geliştirme<br />

programının olmadığı da bilinmektedir.<br />

Başta kamu otoritesi olmak<br />

üzere ilgili derneklerin de katkısıyla<br />

pazar araştırmaları, ihale bilgileri gibi<br />

ihracatın geliştirilmesine yönelik bilgilendirmelerle,<br />

düşük faizli ve uzun<br />

vadeli ihracat kredilerinin sağlanması<br />

gibi ihracat teşvikleriyle, ilgili işletmelere<br />

güncel pazar bilgilerinin sağlanması<br />

ve ihracat finansman maliyetinin<br />

aşağılara çekilebilmesi mümkün<br />

olabilecektir. Yine paralel bir şekilde,<br />

diğer tüm Türk ihracatçı işletmeleri<br />

gibi savunma sanayi işletmeleri de ihracatın<br />

uzun ve karmaşık bürokrasini<br />

bir sorun olarak dile getirmektedir.<br />

İhracat Geliştirme<br />

Stratejileri Ve Uygulamaları<br />

Ne Olmalı?<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı tarafından<br />

belirlenen ihracat hedeflerine<br />

ulaşılabilmesi için, yapılan anket çalışmasıyla<br />

ortaya çıkartılan ve işletmelerin<br />

ihracat sürecini başlatmasını<br />

engelleyen faktörlerin veya başlatılmış<br />

olan ihracat sürecinin ilerlemesinde<br />

karşılaştığı sorunlarının ortadan kaldırılmasını<br />

sağlayacak önlemlerin acilen<br />

alınması gerekecektir. Belirlenen<br />

engel ve sorunların ortadan kaldırılmasıyla<br />

beraber savunma sanayi işletmeleri<br />

ihracat geliştirme sürecinin<br />

takip eden basamaklarına rahatlıkla<br />

geçecek ve bu şekilde sürecin ilerleyen<br />

basamaklarına geçilmesiyle beraber<br />

şirketlerimiz ihracat hacimlerini<br />

arttıracaklardır.<br />

Bir ülkenin ihracat hacmini geliştirmeye<br />

yönelik olarak gerçekleştirilebilecek<br />

olan faaliyetler iki ana başlık altında<br />

toplanabilir. Bunlar; ihracatın geliştirilmesine<br />

yönelik olan çalışmalar ve ihracat<br />

teşvikine yönelik faaliyetlerdir. Her<br />

ne kadar iç içe geçmiş iki kavram gibi<br />

görünseler de ihracatın geliştirilmesi,<br />

uluslararası pazarlama ile doğrudan ilgili<br />

olan fuarlara katılım, pazar araştırmaları,<br />

danışmanlık, seminerler gibi işletmelere<br />

donanım kazandıracak olan<br />

programları içermektedir. Diğer taraftan<br />

ihracat teşvikleri ise düşük faizli ve/<br />

veya uzun vadeli krediler, vergi iadeleri,<br />

bedelsiz ithalat, yatırım indirimleri gibi<br />

doğrudan para ile ilişkili olup, işletmelere<br />

maliyet avantajı sağlayacak olan<br />

unsurları kapsamına almaktadır.<br />

Anket ile belirlenen diğer sorunlar ve<br />

tüm bu sorunlara yönelik çözümler<br />

yayınlanacak Uygulama Stretejisi Dokümanında<br />

yeralacaktır. Çözümler,<br />

yapısal çözümler, ihracatın geliştirilmesine<br />

yönelik olan çalışmalar ve ihracat<br />

teşvikine yönelik faaliyetler olarak<br />

üç ana başlık altında incelenmiştir.<br />

Yapısal Çözümler<br />

Bu alt başlıkta temel olarak öne çıkan<br />

hedefler şunlardır:<br />

• <strong>Savunma</strong> sanayinin uluslararası<br />

alanda rekabet edebilecek şekilde<br />

yapılanmasının sağlanması,<br />

• Firmaların ihracat odaklı olarak<br />

yapılandırılması (Ürün paketleme,<br />

profesyonel tanıtım, tanıtım ajansları,<br />

vs.),<br />

• Sektör içi bilgi paylaşımının/iletişimin<br />

sağlanması ve ihracatta<br />

18<br />

Ocak <strong>2009</strong>


işbirliği ve birlikte çalışabilirliğin<br />

sağlanması,<br />

• Tesis güvenlik belgesi olan firma<br />

sayısının arttırılması ve tesis<br />

güvenlik belgesi alımına yönelik<br />

mekanizma ve maliyete ilişkin firmaların<br />

bilgilendirmesi amacıyla<br />

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile işbirliği<br />

yapılması<br />

Bürokrasinin Etkinleştirilmesi:<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi ihracatının bürokrasi<br />

ile ilişkisi ürün geliştirmeden başlayıp,<br />

pazarlama, gümrük, finansal destek,<br />

satış sonrası hizmet gibi birçok alt<br />

süreci içinde barındırmaktadır. Bürokratik<br />

işlemlerin basitleştirilmesine<br />

yönelik çözümler ancak sektörün özel<br />

yapısına ilişkin kamu kuruluşlarının<br />

bilgilendirilmesi ile mümkün olabilecektir.<br />

Bu amaçla düzenlenen birçok<br />

etkinliğe SSM adına katılım sağlanarak<br />

sektörümüze ait bilgilendirme<br />

yapılmaktadır. Öte yandan Devlet kurumlarının<br />

birbirleriyle örtüşen alanlarda<br />

dönem dönem oluşan sorunlar<br />

ve bunların yarattığı gecikmeler<br />

İhracat yönetimi<br />

için ayrı bir kuruluş<br />

oluşturulması veya<br />

mevcut yapının<br />

ihracat odaklı olarak<br />

güçlendirilmesi ve<br />

ihracat görevinin tek<br />

kurum bünyesinde<br />

toplanması,<br />

savunma sanayi<br />

ihracat politikasının<br />

hazırlanması ve bu<br />

kapsamda İhracat<br />

Yönetmeliğinin<br />

çıkarılması,<br />

süreçlerinin<br />

tanımlanması önem<br />

taşımaktadır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi<br />

ihracatının bürokrasi<br />

ile ilişkisi ürün<br />

geliştirmeden başlayıp,<br />

pazarlama, gümrük,<br />

finansal destek, satış<br />

sonrası hizmet gibi<br />

birçok alt süreci içinde<br />

barındırmaktadır.<br />

firmalarımıza zaman kaybı şeklinde<br />

yansımaktadır. Özellikle son dönemde<br />

devlet kurumlarının sektörün beklentilerine<br />

karşılık ürettiği yasal düzenlemeler<br />

hız kazansa da burada önerilen<br />

yöntemlerden biri İhracat alanında<br />

hizmet ve destek sağlayıcı statüdeki<br />

kamu kuruluşlarının sık sık bir araya<br />

gelmelerini sağlayacak bir mekanizma<br />

oluşturulmasıdır.<br />

İhracat izin mekanizmasının düzenlenmesi/hızlandırılması<br />

bu konuda<br />

önemli bir başlık olarak yer almaktadır.<br />

Satıcı statüsündeki bir çok Batılı<br />

ülkede bile ihracat lisansı sürecinin<br />

sürekli olarak iyileştirilmesi yönünde<br />

çaba sarfedildiği bilinmektedir.<br />

İhracat yönetimi için ayrı bir kuruluş<br />

oluşturulması veya mevcut yapının<br />

ihracat odaklı olarak güçlendirilmesi<br />

ve ihracat görevinin tek kurum bünyesinde<br />

toplanması, savunma sanayi<br />

ihracat politikasının hazırlanması ve<br />

bu kapsamda İhracat Yönetmeliğinin<br />

çıkarılması, süreçlerinin tanımlanması<br />

önem taşımaktadır. Sektörümüzün<br />

tanıtımı amacıyla hedef bölgelerden<br />

seçilecek 6 ülkede <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Temsilciliği açılması, ayrıca özellikle<br />

önemli bir Pazar olan ABD ve AB<br />

Merkezi olan Brüksel’de temsilcilikler<br />

açılması önerilerden biridir.<br />

Tedarik politikalarının değerlendirilebilmesi<br />

açışından benzer uluslararası<br />

tedarik ajansları ile personel değişiminin<br />

yapılması da ülke sanayinin tanıtımını<br />

sağlayacak unsurlardan biridir.<br />

Sektörel Çözümler:<br />

Bu alt başlık kapsamında <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> İhracat Meclisi oluşturulması<br />

orta vadeli bir hedef olarak tanımlanabilir.<br />

Kendi finansal imkanlarıyla hareket<br />

edebilen bir sektör meclisi Türkiye<br />

İhracatçılar Meclisi altında yapılandırılarak<br />

çalışmalarını sürdürebilir.<br />

Teknolojik Çözümler:<br />

Türk savunma sanayii tarafından ihracatın<br />

gerçekleştirilmesi aşamasında<br />

hedeflenen pazara yönelik satışların<br />

gerçekleştirilmesi sürecinde;<br />

• Uluslararası pazarda ilgi yaratabilecek<br />

“anahtar teslim sistem/paket<br />

çözümleri” yaklaşımının teşvik ve<br />

öncülük edilmesi,<br />

• Yurtdışına transfer edilmesinde<br />

sakınca olmayan teknolojilere yönelik<br />

genel politika oluşturulması,<br />

• Yurtdışında Ortak Girişim Şirketlerinin<br />

Kurulması ve bu yöntemle<br />

teknoloji transfer edilmesine yönelik<br />

politika oluşturulması,<br />

• İhraç edilebilir ürün setlerinin arttırılmasına<br />

yönelik politikaların<br />

oluşturulması<br />

olarak belirlenmiştir. Bu hedeflerden,<br />

ortak yatırım şirketi oluşturulması<br />

konusunda örnekler denenmeye başlamıştır.Özellikle<br />

hedef bölgelerde<br />

Türkiye’den böyle bir açılımın bek-<br />

Sektörümüzün tanıtımı<br />

amacıyla hedef<br />

bölgelerden seçilecek<br />

6 ülkede <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Temsilciliği<br />

açılması, ayrıca<br />

özellikle önemli bir<br />

Pazar olan ABD ve AB<br />

Merkezi olan Brüksel’de<br />

temsilcilikler açılması<br />

önerilerden biridir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 19


lendiği gözlenmektedir.Ayrıca paket<br />

çözümler konusunda birden çok firmanın<br />

rol aldığı teklifler hedef ülkelere<br />

SSM tarafından sunulmaya başlanmıştır.<br />

İhracatı Geliştirme Çalışmaları<br />

Uygulama stratejisinde detayları verilecek<br />

ihracatın geliştirilmesi çalışmaları<br />

aşağıdaki alanlarda olacaktır:<br />

Tanıtım (Portal, Medya Yönetimi)<br />

Bu kapsamda SSM Uluslararası İşbirliği<br />

Dairesi tarafından Türk savunma<br />

sanayi firmalarına yurtdışı ihalelere<br />

ilişkin bilgilerin ivedilikle ulaştırılması,<br />

işbirliği faaliyetleri ve sektörel ihracat<br />

etkinliklerinin taklibini sağlamak<br />

üzere Türkçe Portal (http://ihracat.<br />

ssm.gov.tr), ayrıca pazarlama konusunda<br />

herkesin her yerden ihtiyaç<br />

duyabileceği temel bilgilere ve medya<br />

dosyalarına ulaşmasını sağlayacak İngilizce<br />

Portal (http://export.ssm.gov.<br />

tr) geliştirilmiş ve hizmete sokulmuştur.<br />

Sektörün tanıtımına ilişkin Medya<br />

İlişki Yönetimi geliştirilmiş yurtdışı<br />

medyada reklam verilmesi ve tanıtım<br />

filmleri gibi medya unsurları kullanılmaya<br />

başlanmıştır.<br />

Fuarlar ve İhracat Ziyaretleri<br />

Hedef pazarlarda yer alan uluslararası<br />

savunma fuarlarına SSM koordinasyonunda<br />

Türk savunma sanayin<br />

temsilcilerinin toplu katılımının<br />

sağlanması önemli katkı sağlayan bir<br />

pazarlama etkinliğine dönüşmüştür.<br />

Bu çerçevede Fuar teşviklerinin arttırılması<br />

(Fuar alanı, standı, vs.) önümüzdeki<br />

dönemin hedeflerinden biri<br />

olarak kaydedilmiştir. Ulusal katılım<br />

sağlanan fuarların sayısının katılım<br />

kapsamı daraltılarak diğer bölgelere<br />

de açılması yakın dönem hedeflerinde<br />

yer almaktadır.<br />

Hedef pazarlarda<br />

yer alan uluslararası<br />

savunma<br />

fuarlarına SSM<br />

koordinasyonunda<br />

Türk savunma<br />

sanayin temsilcilerinin<br />

toplu katılımının<br />

sağlanması önemli<br />

katkı sağlayan bir<br />

pazarlama etkinliğine<br />

dönüşmüştür<br />

Türk savunma sanayii ürünlerinin<br />

hedef ülkelerdeki ihracat pazarında<br />

tanınabilirliğinin sağlanması, iç ve<br />

dış farkındalığın sağlanması amacıyla<br />

Devlet destekli ihracat ziyaretleri<br />

(SSM Başkanlığında Türk <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi’nin katılımıyla) sayısının artırılması<br />

hedeflenmektedir. Burada<br />

farklı ülkelere ziyaretten çok SSM tarafından<br />

belirlenmiş hedef ülkelerin<br />

sürekli takip edilmesi doğru yaklaşım<br />

olacaktır. Yine bu etkinliğin karşılığı<br />

niteliğinde yurtdışından önemli karar<br />

verici askeri/sivil heyetlerin davet<br />

edilmesi ve Türk <strong>Savunma</strong> Sanayi firmalarının<br />

yerinde ziyaretleri daha sistematik<br />

hale getirilecektir.<br />

NATO ve Çok Uluslu Projeler<br />

NATO Tedarik Ajansları tanıtım faaliyetlerinin<br />

ve sanayi günlerinin sıklaştırılması<br />

ve ajans temsilcileri ile Türk sanayisinin<br />

bir araya getirilmesi, NATO<br />

Karargâhlarındaki Türk personelin<br />

rutin olarak bilgilendirilmesi önemli<br />

bir Pazar olan NATO’da hak edilen iş<br />

payını sağlayacak ilk ve temel etkinlikler<br />

olarak başlatılmıştır. NATO’nun<br />

satın alma sürecinde yer almak için<br />

gerekli olan BOA Anlaşması’nı imzalayan<br />

firma sayımızın kısa sürede<br />

30’a çıkarılması, NAMSA ve NC3A<br />

gibi Ajanslardan gelen ihale çağrılarına<br />

Türk savunma sanayi firmalarının<br />

cevap vermesinin sağlanması, uluslararası<br />

projelere ilişkin güncel bilgilerin<br />

takip edilmesi ve anılan projelere<br />

katılımın teşvik edilmesi (AB çerçeve<br />

programları vb.), uluslararası işbirliğini<br />

gözeten çok taraflı sanayi, savunma<br />

ve güvenlik projelerine aktif katılım<br />

sağlanması hedefleri de bu kapsamda<br />

değerlendirilecektir.<br />

Diğer Kuruluşlarda Sektörel Farkındalık<br />

Yaratmak<br />

Yurtdışında görev yapacak askeri ve<br />

sivil bürokrasiye (Dışişleri Bakanlığı,<br />

Askeri Ateşeler, Dış Ticaret Ateşeleri<br />

vs.) yönelik Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve<br />

ürünleri ile ilgili eğitimlerin sürekli<br />

hale getirilmesi ve savunma sanayi<br />

firmalarının ziyaretlerinin sağlanması<br />

önemli faydalar sağlayacaktır.<br />

İhracat-Hedef Pazara Yönelik Politikalar<br />

SSM.lığı tarafından hedef ülkeler; siyasi<br />

gerekçeler, savunma tedarik harcamaları<br />

ve ihtiyaçları kültürel ve tarihi<br />

yakınlık gibi unsurlar göz önünde<br />

bulundurularak 2008 yılından itibaren<br />

belirlenmeye başlanmış olup etkenlerin<br />

değişimine göre revize edilecektir.<br />

Öne çıkan hedef bölgelerde “savunma<br />

sanayi temsilcilikleri” açılması ve bu<br />

yolla şirketlerimize daha doğrudan<br />

ve yerinde desteklerin sağlanması<br />

hedeflenmelidir. Bu kapsamda DTM<br />

tarafından bazı ülkelerde açılmakta<br />

olan Ticaret Ofisleri’nde yer alınması<br />

gündemdedir.<br />

Ayrıca DEİK gibi kuruluşlarla birlik-<br />

Türk savunma<br />

sanayin ürünlerinin<br />

hedef ülkelerdeki<br />

ihracat pazarında<br />

tanınabilirliğinin<br />

sağlanması, iç ve<br />

dış farkındalığın<br />

sağlanması amacıyla<br />

Devlet destekli<br />

ihracat ziyaretleri<br />

(SSM Başkanlığında<br />

Türk <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi’nin katılımıyla)<br />

sayısının artırılması<br />

hedeflenmektedir.<br />

20<br />

Ocak <strong>2009</strong>


te ve diğer sektörlerle yeni bölgelere<br />

“Road Show” düzenlenmesi ve katılım<br />

sağlanması da etkinlik olarak planlanmaktadır.<br />

İhracatı Teşvik Faaliyetleri<br />

İhracat teşvikleri düşük faizli ve/veya<br />

uzun vadeli krediler, vergi iadeleri, bedelsiz<br />

ithalat, yatırım indirimleri gibi<br />

doğrudan finansal hususlar olup, işletmelere<br />

maliyet avantajı sağlayacak<br />

olan mekanizmaları kapsamaktadır.<br />

Yine ayrı bir makale olarak bu sayıda<br />

yer alan bu hususlar yakın dönemde<br />

yayınlanacak Uygulama Stratejisinde<br />

detaylandırılacaktır. Çalışmaların<br />

teşvik, kredi ve ekonomik çözüm başlıkları<br />

altında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.<br />

Kredi hususunun özellikle<br />

firmalarımızın yurtdışında teklif<br />

verdiği önemli projelere düşük faizli<br />

kredi sağlanması veya faiz üzerinde<br />

devletin sübvansiyon uygulanması<br />

gibi yaklaşımlarla rekabetçi maliyetler<br />

sağlayacağı bilinen temel bir finansal<br />

yaklaşımdır.<br />

Eximbank üzerinden savunma şirketlerimizin<br />

kullanabileceği bir kredi<br />

Ahmet Lütfi VAROĞLU<br />

sistemine düşük bir bütçe ile başlanması<br />

ve başarı hikayeleri oluştukça bu<br />

rakamın artırılması önemli bir dönüşüm<br />

sağlayacaktır. Unutulmamalıdır<br />

ki ABD, Almanya, İngiltere ve Çin gibi<br />

önemli “satıcı ülkeler” Türkiye dahil<br />

birçok ülkeye avantajlı devlet/şirket<br />

kredileri ile yaklaşmaktadırlar.<br />

JSF Projesi örneğinde olduğu gibi proje<br />

bazlı ihracat kredi desteği sağlanması<br />

şirketlerimize önemli açılımlar<br />

yaratacaktır.<br />

Ayrıca bugüne kadar gerçekleşen ihracatımızın<br />

temel ivmelendiricisi olan<br />

offset yaklaşımının da öneminin devam<br />

edeceği değerlendirilmektedir.<br />

Yukarıda özetlenen temeller üzerine<br />

inşa edilecek olan bir ihracatı teşvik<br />

ve geliştirme programının yürürlüğe<br />

konulmasıyla beraber Türkiye’de faaliyette<br />

bulunan savunma sanayi işletmelerinin<br />

ihracat hacimlerinin önemli<br />

rakamlara çıkarılabilmesi mümkün<br />

olabilecektir.<br />

Sonuç ve Değerlendirme<br />

Türk savunma sanayii sektörü gelişen<br />

şartlar ve yakalanan ulusal fırsatlarla<br />

önemli bir dönüm noktasındadır. Gerek<br />

ülke prestiji gerekse ticari açıdan<br />

ayrı önem taşıyan savunma sanayi<br />

ihracatının bilinçli ve topyekün politikalarla<br />

artırılması mümkün görülmektedir.<br />

Özellikle dünyada sınırlı<br />

sayıda oyuncunun rol aldığı savunma<br />

satışlarında özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri<br />

referansıyla ve SSM politikalarıyla<br />

milli çözümlerin uluslar arası<br />

arenaya çıkartılması yaklaşımı üzerinde<br />

bir çalışmanın yapılması gerekli<br />

görülmektedir. Son birkaç yılda yaratılan<br />

farkındalığın satışlara ve daha da<br />

önemlisi hedef bölgelerde kalıcı yatırımlara<br />

dönüştürülmesi akılcı bir ara<br />

dönem politikası olacaktır.<br />

Ülkemizin potansiyelinin etkin kullanımı,<br />

ekonomiye ve teknolojiye sürekli<br />

katkı yapmasının sağlanması, sektörümüzün<br />

uluslar arası savunma sektörüne<br />

entegrasyonu, teknolojik bağımsızlığımızın<br />

yönetilmesi gibi hedeflerin<br />

yanında bölgesel liderlik gibi hedefleri<br />

olan Türkiye’nin “rekabetçi gücünün”<br />

artırılması da tüm bu faaliyetlerimiz<br />

için itici gücü oluşturacaktır.<br />

1967 yılında Aydın’da doğan A. Lütfi Varoğlu, 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Elektrik<br />

Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuş, daha sonra ODTÜ Elektrik Elektronik<br />

Mühendisliği Bölümünde Kontrol Sistemleri Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Programına<br />

devam etmiştir. 1999 yılında Thunderbird American Graduate School of International Management<br />

Üniversitesi’nden Uluslararası İşletme (MBA/MIM) derecesi alan Varoğlu, 2007<br />

yılında Harvard Üniversitesi Üst Düzey Yönetici Eğitimi kapsamında “Devlet Üst Yöneticileri”<br />

eğitimine katılmıştır. <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’nda 1991 yılından bu yana görev<br />

yapan Varoğlu, birçok projede görev almıştır. 1999-2007 yılları arasında Elektronik Harp,<br />

Radar, Komuta Kontrol, Haberleşme, Uydu ve Bilgi Yönetim Sistemleri Projelerinden sorumlu<br />

Şube Müdürü ve Daire Başkanı olarak görevlendirilen Varoğlu, projelerin yanında <strong>Savunma</strong><br />

Elektronik Alt Sektörü Teknoloji Matrisi ve Türk <strong>Savunma</strong> Sanayinde Yazılım Yetenek<br />

Değerlendirmesi çalışmalarını koordine etmiştir.<br />

2007 yılından itibaren Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığını yürüten Varoğlu, ikili ve çok<br />

taraflı savunma işbirliği ve Türk savunma sanayii firmalarının ve ürün dünya çapında tanıtım<br />

ve ihracat süreçlerini koordine etmektedir. Ulusal ve uluslararası periyodiklerde ve kongrelerde<br />

yayınlanmış çalışmaları bulunan Varoğlu, Türkiye Eskrim Federasyonu, Türk Amerikan<br />

İş Konseyi, Türkiye Bilişim Derneği, STM A.Ş. ve ODTÜ Teknopark A.Ş. Yönetim Kurulu<br />

üyeliği ve Ankara Caz Derneği Y.K. Başkanlığını sürdürmekte olup Proje Yönetim Enstitüsü<br />

(PMI), Uluslararası Elektrik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) gibi uluslararası meslek kuruluşlarına<br />

üyedir. Evli ve bir çocuk babası olan Varoğlu İngilizce bilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 21


<strong>Savunma</strong> Dış Pazarlama ve 4P<br />

Dr. Faruk YARMAN<br />

HAVELSAN Genel Müdürü<br />

Bir Anı<br />

Bin dokuz yüz doksanlı yılların başı...<br />

Mısır’dayız, hatırladığım kadarıyla<br />

ABD’lilerin kurduğu dev bir tank fabrikasında.<br />

O zamanlar, birer yıl arayla,<br />

MSB Müsteşarımızın Başkanlığında,<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> tarihine geçen<br />

üç önemli “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Koordinasyon<br />

Toplantısını” tertiplemiş.<br />

Ulusal <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ni hareketlendirme<br />

heyecanı gündemimize oturmuş,<br />

müthiş bir bilinç ve farkındalık<br />

gelişmekte, moraller yüksek. Heyet<br />

Başkanımız Tümgeneral Armağan<br />

Kuloğlu, Müsteşar Yardımcımız. Ziyaretin<br />

amacı: Mısır-Türkiye <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> işbirliğini geliştirmek.<br />

TAI ünlü F-16 satışını yeni yapmış,<br />

yanılmıyorsam 20 milyon $ kadar bir<br />

offset sorumluluğumuz var. Ne alır,<br />

ne satarız tartışıyoruz. Hepimiz birer<br />

birer ürün ve yeteneklerini sergiliyor.<br />

Kürsüde sevgili meslektaşımız, Emin<br />

Örs. Askeri- sivil ayırmadan sayıp döküyor...<br />

Amacı Kırıkkale’deki fabrikasına<br />

iş çıkarmak: tarım makinesi, uçak<br />

merdiveni, konteyner ve krioskopik<br />

tank... Tabi yeni açılımlar da arıyor.<br />

Sunumunda, hızını alamayıp çölün<br />

ortasında “ürünlerimiz içinde kar küreme<br />

makinesi de var” deyince salonda<br />

gülüşmeler yayılıyor. Kıvrak zekası<br />

ile Hacı Amca’nın (İbrahim Örs) oğlu<br />

olduğunu gösterip, hemen toparlayıveriyor<br />

“tabi kum küreme makinesi de<br />

var!!!”<br />

Birinci “P” - Ürün<br />

O zamanki çelimsiz girişimlerimiz<br />

seçkin asker-sivil bürokratların tüm<br />

iyi niyetlerine rağmen pazarlamanın<br />

ünlü 4P kuralını (arkadaşlara sordum,<br />

şimdi 7P olmuş!) doyurmaya<br />

elbette yetmiyordu. O yıllarda STFA<br />

Savronik’teyim. Bizim takım müteahhitliği<br />

rahmetli Sezai Türkeş’den<br />

öğrenmiştir. Kariyerlerimizin başında<br />

çoğumuz aslen iddialı mühendislerdik...<br />

Bizim gibi teknoloji tutkunları<br />

için, ilk P olan ürün (Product) her şey<br />

idi... Hatta itiraf edelim ki, ürünün ne<br />

işe yaradığından çok, onun teknolojik<br />

gelişmişlik düzeyi ve tasarımının ne olduğu<br />

(tasarım-geliştirme/mühendislik<br />

süreci bile değil!) en önemlisiydi.<br />

Akademik merakımız zayıfladıkça<br />

ve teknik birikimi daha iyi genç mühendis<br />

meslektaşlarımızın gölgesinde<br />

kaldıkça yöneticiliğe soyunduk! (Yıllar<br />

geçtikçe, iftiharla görüyoruz ki o zamanki<br />

genç mühendisler de şimdi yöneticiliğe<br />

geçmişler, kimileri girişimcipatron,<br />

kimisi profesyonel-yönetici<br />

başarılı kariyerlerini sürdürüyor). Zamanla<br />

genç sanayiciler olarak giderek<br />

daha çok savunma projelerinde ürün,<br />

sistem, spesifikasyon, ister ve ihtiyaçlar<br />

zinciri ile tanıştık. Aslen müşteri<br />

denilen kutsal şey, meğerse “sadece<br />

ihtiyacının bugün, yarın ve hatta ilelebet<br />

görülmesini (tercihan hemen ve<br />

bedavaya!) beklermiş”!.. Tılsımlı sözcük;<br />

“İHTİYAÇ” tır. Yani Allahın çölünde<br />

kar değil, kum temizleyen makinesi<br />

satar! Birinci “P-Ürün” hakkında<br />

kitaplar yazılır, sanayici dediğimiz<br />

de bunları ilgiyle okur ama burda ara<br />

verelim. Çünkü en azından çoğumuzun<br />

kariyerleri sanıldığı gibi “<strong>Savunma</strong><br />

Sanayicisi” olarak değil, “<strong>Savunma</strong><br />

Müteahhidi” olarak gelişti. Hatta bazı<br />

iş adamlarımız; aslen doğrudan temsilci,<br />

danışman, distribütör tipi ticari<br />

etkinliklerini daha muteber bulunan,<br />

diğer iki kimliğin altında kamufle etti.<br />

Bu nedenle de savunma sektörümüzde<br />

odaklanmamız “ürün”den ziyade,<br />

ihtiyaçları anahtar teslimi karşılayan<br />

“sistemler” üzerinde oldu. Bu gruptaki<br />

arkadaşlarımız kariyerlerini “ürün”<br />

değil çoğu zaman “yetenek” pazarlaması<br />

üzerine kurdu.<br />

İkinci “P” – Fiyat<br />

İkinci “P” (Price), Fiyatın önemini ise<br />

İsrailli bir dostumdan öğrendim. Hatırı<br />

sayılı bir sistem ihalesi için ortaklık<br />

kurmuş, Amerikalı ve Hollandalı iki<br />

firma ile yarışıyorduk. Her iki firma da<br />

çok prestijli. Bizim rekabet stratejimiz<br />

“düşük fiyat”a dayalıydı. Çünkü kesinlikle<br />

daha ucuz ve çok güçlüydük.<br />

Sabırsızlanıyor, habire her yerde “en<br />

ucuz biziz” diyorduk. Bunu duyan görevliler<br />

gayrı ihtiyari, fiyatımızı ne olduğunu<br />

soruyorlardı. Ağzımızdan bir<br />

söz çıksa, bu defa da detay istiyorlar,<br />

sonra daha çok detaylı fiyat istiyorlar...<br />

Yabancı ortağım peltek “r”leri ile “bak<br />

arkadaşım, asla ilk söylediğin şey fiyat<br />

olmasın, o son sözdür... Bırak önce<br />

ürünü tanıyıp sevsin, istesinler sonra<br />

paraları varsa zaten alırlar” diye hayıflanıp<br />

duruyordu. Aman fiyatınızı mali<br />

rekabet fazına gelmeden belirtmeyin.<br />

En iyi ihtimalle fiyatınızı rekabetle fiyat<br />

çıtasını aşağı çekmede kullanırlar.<br />

Çünkü fiyat her zaman, detayı ise çoğu<br />

kez unutulmayacaktır. Çok indirseniz<br />

güvenilirliğinizi kaybedersiniz, az indirirseniz<br />

işinizi. Sizi fizibilite aşamasının<br />

“keşif bedeli” malzemesi olarak<br />

kullanırlar. Fiyat belki her şeydir, ama<br />

satılacak malınız, alıcınız, alıcınızın<br />

parası ve sattığınıza ihtiyacı var ise<br />

alım olur. Önce “Alıcıyı” tanıyın, O da<br />

sizi ve sattığınızı tanısın. Bu da Power<br />

Point Presentation’la olmaz!<br />

22<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Üçüncü “P” – Yer<br />

İşte üçüncü “P” (Place), yani Yer burada<br />

devreye giriyor. Çölde kar kürüme<br />

makinesi sürc’i lisanı aslen iki “P”yi<br />

birden katlediyordu. Birinci “P” tabi<br />

ki üründü. İkincisi de Yer! Şimdi biraz<br />

da buna değinelim.<br />

Hedef pazarı gözünüze kestirdiniz mi<br />

4P’yi çevreleyen çok daha yoğun bir<br />

sise karışırsınız. Bunun da kendinizi<br />

tam ortasında bulduğunuz pazara<br />

girmeden çok önce, mutfağımızdaki<br />

hazırlıklar sırasında yaparsınız. Bu<br />

hazırlığı da stratejik planlama sürecinde<br />

fırsat ve tehdit analiziniz ile, hedef<br />

pazar ve 4P’li pazarlama karışım<br />

formülasyonunuzu türetmek için yaparsınız.<br />

Tehdit ve fırsat analiziniz Dış<br />

Çevre’ye bakar. Dış Çevre bulutunda<br />

delmek istediğiniz pazarın sosyokültürel,<br />

ekonomik, politik, yasal ve<br />

teknolojik çerçevelerini iyi anlamak<br />

durumundasınız. Hedef Dış Pazarın<br />

alıştığınız Yerli Pazarınız ile benzer<br />

ve benzemez yanlarını iyi ayrıştırın.<br />

Yoksa, ortaya koyacağınız rekabet<br />

analizi işinize yaramaz. Örneğin Suud<br />

Pazarına girmek için kıvranırken, bir<br />

gün rahmetli Sezai Türkeş Suudi Arabistan<br />

için bana şöyle demişti: “Abicim,<br />

orada İngilizler kuvvetlidir: 100<br />

M $’ın üstündeki işleri kolay kolay<br />

bize bırakmazlar... Amerikalıdan korkulur...<br />

Diğer Avrupalılardan da sen<br />

kork! Asyalıysan dalga geçerler, Türk<br />

isen saygı duyarlar, ama işi vermeyedebilirler”<br />

kimseyi küçümseme, bırak<br />

seni küçümsesinler...”<br />

Tabi zaman çok değişti, böylesi hit<br />

gözlemler çeyrek asır öncesinde kaldı.<br />

Biz o zamanlar kendimize Pazar<br />

olarak “Eski Osmanlı İmparatorluğu”<br />

sınırlarını seçmiştik. Sonradan, soğuk<br />

savaş bitince Doğu Avrupa’da da gücümüz<br />

biraz arttı. AB’ye onlar girip<br />

biz dışarıda kaldıkça prestij kaybına<br />

uğradık. Bir de tabi Sovyetler Birliği<br />

çökünce “Türki Cumhuriyetler” hedef<br />

yer kapsamına kaydı. Sonuçta bu<br />

yeni pazarların hiçbirinde inşaat sektörümüzdeki<br />

başarının yanına bile<br />

gelemedik. Bunu doğru analiz etmek<br />

lazım.<br />

En sık rastladığım hata, enerjik ama<br />

tecrübesiz pazarlama elemanlarının<br />

Unutmayın ki<br />

yaptığınız bir hata,<br />

önce sizi ve şirketinizi,<br />

sonra meslektaşlarınızı<br />

ve hatta ülkenizi<br />

o pazardan dışarı<br />

attırır...<br />

hiçbir şey anlamadan pazarı veya<br />

müşteriyi küçümsemeleri, hafife almaları.<br />

Bir de safiyane bir iyimserlik<br />

ve sonucunda gelen düş kırıklığının<br />

yaratığı hırçınlık var! Yahu, Müşteri<br />

işi çok iyi bilse, işi kendisi veya kendi<br />

ülkedeki sanayiyle yapar! Ama bakın,<br />

çok uluslu dev şirketlerin, koca<br />

koca CEO’larının, minnacık ülkelerin<br />

onurlu, dürüst bürokratları önünde üç<br />

düğme ilikli, esas duruşlarını şaşkınlık<br />

ve hayranlıkla çok gördüm!<br />

Satış yapacağınız ülkeyi, halkını, bürokratını,<br />

askerini, siyasetçisini tanıyacaksınız,<br />

seveceksiniz, sayacaksınız,<br />

o sizin velinimetiniz!(7P’nin Beşinci<br />

P’si yani People ) Küçümsemeye, söğüşlemeye<br />

kalkmayın. Unutmayın ki<br />

yaptığınız bir hata, önce sizi ve şirketinizi,<br />

sonra meslektaşlarınızı ve hatta<br />

ülkenizi o pazardan dışarı attırır...<br />

Büyük şirkette küçük adam olmayın,<br />

kompleks yapmayın!<br />

Üçüncü P ile birlikte, hedef pazarın<br />

makro-çevresel (sosyo-kültürel,<br />

ekonomik-politik, teknolojik çevre)<br />

şartlarına hızlıca değindik. Bir de<br />

bunun şirketin kendisi dahil (misyonu,<br />

vizyonu ve kaynakları ile) mikroçevresel<br />

boyutu var: müşteri, tedarikçi,<br />

pazarlama aracıları, kamuoyu.<br />

Aracı deyince, okurların tebessümlerini<br />

görür gibi oluyorum. Çünkü dış<br />

pazarlarda pek çok şirketimiz hep<br />

“iyi bir temsilcin olsun yeter” derler.<br />

Vakıa odur ki, temsilci iki tarafı keskin<br />

kılıçtır. Tabi ki lazım. Ama dikkat:<br />

sizi “o” yönetmesin, O’nu siz yönetin.<br />

Çünkü sonunda herkes kendine çalışır.<br />

Temsilci başlarda gereklidir. Ama<br />

siz yeni dış pazara ısındıkça onun rolü<br />

ve katkıları da değişir. Bir de dış pazarda<br />

temsilci sonunda nikahlı eşiniz<br />

gibidir; kolay boşanılmaz, bedel ödersiniz.<br />

İşlerin alınmasında başarısız<br />

bulur, ilişkiyi keserseniz, o ülkede sizi<br />

iyi tanıyan ciddi bir “rakibiniz” olur.<br />

Zaten pazarlama aracılarının sadece<br />

bir grubu “satış aracıları”dır. Finansal<br />

aracılar, dağıtım kanalları, pazarlama<br />

servis ajanlarınız da aynı grupta. Dış<br />

temsilci iyimser olur. Sistematik olmayabilir,<br />

“müşteri mesajı”nı “istihbarat”<br />

gibi getirir. Sizi muhtaç eder,<br />

oynar! Sizi yanıltmasın. Kaynaklarınızı<br />

ülkesinden çekmemek için her<br />

şeyi yapar. Teknoloji partnerinden iyi<br />

temsilci olmaz. Bugün ortağın, yarın<br />

rakibin olur: Dostunu iyi seç. Düşman<br />

hiç edinme!<br />

Yurtdışına açılan bir firmanın ilk gireceği<br />

hedef pazar, elbette makroçevresel<br />

koşullarına aşina olacağı,<br />

doğduğu ülkeye benzeyecek bir ülkededir.<br />

Yabancı bir pazara girerken, ya<br />

da orada büyüme planları yaparken<br />

en sık yapılan hata, global koşullar ile<br />

kendi evindeki pazarın fark analizini<br />

yapamadan sathi ve bireysel değerlendirmeler<br />

dayalı karakucak atlamaktır.<br />

Örneğin, gelişmiş bir ülkenin şirketi,<br />

doğrudan satış için muhtemelen daha<br />

az gelişmiş bir ülkenin pazarına ilgi<br />

duyacaktır. Başka bir alternatif yaklaşım<br />

da global bir oyuncu üzerinden<br />

satış olabilir. Şirketin global stratejisi<br />

formüle edilirken hedef pazarda<br />

ilk bakılacak alan, ekonomik çevre<br />

olmalı demiştik. Burada kişi başına<br />

milli gelir önemli bir göstergedir. Kişi<br />

başına milli gelir 500 $’ın altında ise<br />

ülke endüstri öncesi devirdedir, parası<br />

yoktur. İşi alsanız, yapsanız paranızı<br />

alamazsınız. Mutlaka sağlam ve<br />

kontrollü bir kredi bulunmalı! 2000<br />

Yurtdışına açılan bir<br />

firmanın ilk gireceği<br />

hedef pazar, elbette<br />

makro-çevresel<br />

koşullarına aşina<br />

olacağı, doğduğu<br />

ülkeye benzeyecek bir<br />

ülkededir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 23


$’ın altında az gelişmiş, 15,000 $’ın<br />

üstünde ise sanayi ötesi bilgi toplumu.<br />

Hepsinin dünyası da farklı. Hepsinin<br />

ekonomik faktörleri değişken: ülkenin<br />

fiskal ve moneter politikaları hükümetin<br />

ve paranın stabilitesi, gelir dağılımı,<br />

altyapısı... Bir de ülkenin içinde<br />

yer aldığı mali-siyasi-askeri ittifaklar.<br />

Örneğin, soğuk savaşta batıdan doğuya<br />

satmak imkansız gibi değil miydi?<br />

Resme bir de ticari kotalar, ihracat<br />

kontrolü, ambargolar, offset, dış ticaret<br />

desteği katılınca işin içinden çıkılmaz<br />

bir hal alır. Kendinizi dahi sanıp,<br />

istimi arkadan gelen yaklaşımlara bel<br />

bağlamayın. Coşkuyla başlar, hüsranla<br />

dönebilirsiniz. Ortağınızı da bu şuura<br />

göre seçin. Unutmayın bugün ortak<br />

veya taşeron, yarın ihtimal rakiptir.<br />

Kültürel atmosferde ise dil, din, yaşam<br />

biçimi büyük önem taşıyor, aman tuzağa<br />

düşmeyin! Türki Cumhuriyetlerde<br />

hep Türkçe yerine Rusça tercüman<br />

kullanmadık mı? Aman dikkat, camiye<br />

ayakkabı ile girilmez, her Ortadoğulu<br />

da Müslüman değildir.(Yine Beşinci P<br />

yani People)<br />

Tabi yıllarca elimizde çanta, sağ olsunlar<br />

idealist devlet büyüklerimizin<br />

peşine takılıp, sivil-askeri ikili ilişkiler<br />

geliştirme seyahatlerine ve fuarlara<br />

taşındık, milyonlarca dolar döktük,<br />

şaka değil. Bir ara bu iş, o denli aşırıya<br />

gitti ki, Yönetim Kurullarında İcracılar<br />

olarak hesap vermekten bunalmış<br />

olarak, nice gitmeme kararı alanımız<br />

çoktur! Bir keresinde bir toplantıda<br />

büyüklerimize patlamıştım: “ihracat<br />

da ihracat diyorsunuz, yurtdışına gitmeden<br />

ihracatı nasıl yapalım?” deyivermiştim,<br />

o zaman internet de yoktu!<br />

Ama haksızlık etmeyelim, sonuçsuz<br />

ziyaretler beklenti yüksek olunca, sonunda<br />

Üst Yönetimlerde infial yaratır.<br />

Şahsen, gözlemimiz o ki, fuar yada<br />

grup seyahatleri aslen “satış seyahati”<br />

değildir. Tanıma, tanıtma ve tanınma,<br />

gezisidir. Normalde, aylarca kuramayacağınız<br />

ilişkileri (networking) usta<br />

bir bürokratın ya da siyasetçinin peşine<br />

takılıp, birkaç günde sağlarsınız.<br />

Ancak, bunun yolun başı değil de sonu<br />

olduğunu sanmak safdilliktir. Yurt dışı<br />

pazarlama seyahatlerine izin koparmak<br />

için amirlerinizin beklentilerini<br />

şişirmeyin; her gidişin bir dönüşü var!<br />

...savunmada dış satım<br />

sadece ticari değil<br />

askeri ve siyasi bir iştir.<br />

Seyahatte havaya girip faturalarınızı<br />

şişirmeyin, görüşmelerdeki performanslarınızı<br />

da... Eninde sonunda<br />

herkes birine hesabını vermelidir.<br />

Bir kere savunma müteahhidi, gittiği<br />

her ülkede kendi ülkesinin Büyükelçiliğini<br />

yoksa konsolosluğunu, askeri<br />

ve ticari ataşesini tanımalı, iyi ilişkiler<br />

içinde olmalı, çünkü savunmada<br />

dış satım sadece ticari değil askeri ve<br />

siyasi bir iştir. Eninde sonunda, zaten<br />

işinizin düşeceği de cabası. Cevval<br />

diplomatlarımız başarıya giden yolun<br />

anahtarıdır. Bunun tersi de doğru.<br />

Tabi, elinde çanta beş yıldızlı otel lobilerinde,<br />

bira üzerine bira içip satış<br />

olmaz! İhracat yaratıcılık, motivasyon,<br />

enerji, inanç ve onur gerektiren<br />

karmaşık ve sanatsal bir iştir. İnsanı<br />

tüketir. Saniyeniz boş geçiyorsa, yanlış<br />

gezidesiniz.<br />

Gelelim benim dördüncü “P”ye...<br />

Dördüncü “P” – Promosyon<br />

Buraya kadar 3 sihirli P’nin karışımından<br />

bahsettik. Dördüncü P’nin<br />

kendi sihirli formülü Arabistan’a tespih,<br />

Avrupa’ya çeşm’i bülbül, porselen,<br />

gümüş, Türk lokumu götürmekle<br />

olmuyor. “Belly dancing, sish kebap<br />

and raki” de eskilerde kaldı! Promosyon<br />

(ya da İngilizce adıyla Marketing<br />

Communication) direk satış, doğrudan<br />

iletişim, reklam, halkla ilişkiler,<br />

satış promosyonu, fuarlar, sponsorluklar<br />

gibi çok geniş bir alanı kapsar.<br />

Promosyon her şeyden önce şirketle<br />

müşterileri arasında iki yönlü bir canlı<br />

iletişim kanalıdır. Bu kanalı müşteriyi<br />

bilgilendirmek, kendinizi unutturmamak<br />

veya Onu ikna etmek için<br />

tasarlarsınız. Diğer P’lerle de dengeye<br />

getirip topyekün pazarlama sürecinizi<br />

tamamlarsınız.<br />

Promosyona çalışmaya başlarken, ilk<br />

iş planlamaktır. Her stratejik planda<br />

olduğu gibi önce kendi güç ve zaaflarınızı<br />

analiz eder, rekabet ve müşteri<br />

analizini tamamlar, dış çevredeki fırsat<br />

ve tehditleri analiz eder, hedeflerinizi<br />

koyarsınız. Planın performans<br />

kriterleri (başta harcanan iş geliştirme<br />

bütçesi, gidiş-geliş sayısı, öngörülen<br />

pazar ve satış hedefleri) tanımlanır,<br />

ölçülür, değerlendirilir ve buna bağlı<br />

olarak “hedef revizyonu” yapılır.<br />

Müşteriniz kamu ve özellikle askeri<br />

kamu ise, Promosyon’un esas olan<br />

dört öğesinden ilki, Direkt Satış’tır.<br />

<strong>Savunma</strong> sektöründe bu işler çoğu<br />

zaman çok sistematik bir ihale ile olacağı<br />

için; proje izleme, ihale ilanı, ön<br />

hazırlık, teklif hazırlık, teklif değerlendirme<br />

alt süreçleri, kontrat imzasına<br />

kadar her aşamada Promosyon da<br />

“direkt satış” etkin olacaktır. Çoğumuz<br />

pazarlamayı satış, Promosyonu lobicilik<br />

ile karıştırır. Promosyonun ikinci<br />

öğesi, “satış öncesi” etkinliklerdir. Bu<br />

öğe ihale ise ilandan, tek kaynak ise<br />

müzakereye davetten çok önce başlar.<br />

İşte geziler, fuarlar, müşteri ziyaretleri<br />

gibi iş geliştirme faaliyetleri bu bileşenin<br />

şemsiyesi altında yapılıyor. Zaten<br />

şartname yapılıp ihale ilan edildikten<br />

sonra devreye girdiyseniz geçmiş olsun!<br />

Boşuna masraf etmeyin, zaten<br />

kaybedersiniz!<br />

Promosyonun üçüncü öğesi “reklam”ı,<br />

dördüncü elemanı “halkla ilişkiler”den<br />

(veya müşteri ilişkileri) ayırt etmelisiniz.<br />

Karışıklığın genelde sebebi her<br />

ikisinin de şirketin imajı ve markalaş-<br />

...eğer başardıysak<br />

bunda benzeri işi daha<br />

önce Türkiye’de yapıp<br />

satmış olmamızın<br />

etkisi büyük. Bu<br />

seferki ihracat. Bunun<br />

için MSB, SSM ve<br />

Dışişlerini daima<br />

haberdar ettik, bilgi<br />

verdik, izin ve destekler<br />

aldık.<br />

24<br />

Ocak <strong>2009</strong>


ma süreci üzerindeki etkisindendir.<br />

Hemen söyleyelim, ağzı laf yapan bir<br />

pazarlama elemanı, teknik departman<br />

ve hatta şirketin bütünsel stratejisinden<br />

habersiz ise “negatif pazarlama”<br />

kaçınılmaz olur. Kendi kişiliğini geri<br />

plana atacaksın, şirketini ve ürününü<br />

pazarlayacaksın.<br />

Son olarak, Pazarlama tanımında 4P,<br />

ürün odaklı yaklaşımı açıklamaktadır.<br />

Bir diğer yaklaşımda da 4P yerine<br />

4C tanımı (Product-Customer, Price-<br />

Cost, Place-Convenience, Promotion-<br />

Communication), yani müşteri odaklılık<br />

benimsenmiştir. 4P’de üründen<br />

müşteriye doğru iş akışı tanımlanırken,<br />

4C’de, müşteri ihtiyaçlarından<br />

yola çıkan bir süreç tanımlanmaktadır.<br />

Sevgili SSDİ Dairesi Başkanımız Lütfü<br />

Varoğlu bana bu yazıyı sipariş ettiğinde<br />

Kore’ye bir pazarlama gezisine hazırlanıyordum.<br />

Bu satırları da dönüş<br />

yolunda uçakta kaleme alıyorum... İşi<br />

galiba aldık. Umarım bir-iki vuruş,<br />

bir-iki ay daha yeter! Ama yeri gelmişken<br />

söyleyeyim eğer başardıysak bun-<br />

Dr. Faruk A. YARMAN<br />

da benzeri işi daha önce Türkiye’de<br />

yapıp satmış olmamızın etkisi büyük.<br />

Bu seferki ihracat. Bunun için MSB,<br />

SSM ve Dışişlerini daima haberdar<br />

ettik, bilgi verdik, izin ve destekler<br />

aldık. Devlet Büyüklerimizin katkı ve<br />

desteği olmasa kim bilir kontratımız<br />

kaç kere sönmüştü. Kore’de iyi bir<br />

temsilcimiz var. Ama bir arkadaşımız<br />

oradaki sosyal psikolojiyi izlemek için<br />

iki yıldır Seul’de yaşıyor. Ailesi bıkkın,<br />

sıkıntılı. İşi kotarmaya gönderdiğimiz<br />

arkadaşlar elbet birer kahraman. Ama<br />

pazarlama, biliyoruz ki sistematik bir<br />

iştir. Gösteriş futbolu gibi bireysel<br />

oynanmaz. Takım işi!!! Maçta top takımınıza<br />

50 kere geçer, 20 kere öteki<br />

yarı sahaya, 10 kere ceza sahasına gelir,<br />

5 tane şut yakalar, üç tanesi kaleye<br />

doğru gider biri gol olur. İstediğiniz<br />

kadar şöhret olunuz, aman takımın en<br />

iyi oyuncusuna pas veriniz. Kaçırmaya<br />

gelmez, maç gider, yanarsınız.<br />

Galiba uzun yazdım. Yılların umudu,<br />

umutsuzluğu. Hoşgörünüz dolmasın!<br />

Pazarlamanın fonksiyonları, değerleri,<br />

felsefesi iyi anlaşılmaz ise nafile. Çünkü<br />

pazarlama her şeyden önce şirket<br />

için hayati bir süreçtir. Uygulama sistematikse,<br />

başarı da sistematik olur...<br />

İş asla şansa bırakılmaz. Bu süreç uygulanırken,<br />

şirkette kaynakları tüketilir,<br />

yeni işler üretilir. Bu sürecin sahibi<br />

pazarlama bölümümüz, oyuncular<br />

da herkestir. Bu sürecin etkinliğini,<br />

verimini, ölçüp değerlendirmezseniz<br />

faaliyetler umut ticaretine dönüşür,<br />

başarıyı erken sahiplenenler ileride<br />

günahına taşeron arar.<br />

Artık küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz.<br />

Yurtiçinde satmak şart. O bile<br />

çok zor. Ama ölçekler ekonomisinin<br />

avantajından istifade için ihraç pazarı<br />

önem taşıyor. Yurtdışında satmayan<br />

uzun süre ayakta duramaz. Dışa koşup<br />

eli boş dönenler de öyle! Türkiye,<br />

savunma sanayiine çok yatırım yaptı,<br />

karnımızı sadece iç pazarda doyurmaya<br />

kalkmak tembellik olur. Milletin<br />

özverisine saygı gösterip şükranla,<br />

şimdi ihraç ederek gördüğümüz teveccühe<br />

yanıt vermeliyiz. Hepinize iyi<br />

yolcuklar.<br />

Haydi rasgele!!!<br />

1954 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik<br />

ve Haberleşme Mühendisliği mezunu olan Yarman, Master ve Doktora derecelerini<br />

Massachusetts Institute of Technology (MIT) Nükleer Mühendislik Bölümü’nden<br />

aldı. Aynı bölümde, araştırma asistanlığı ve okutmanlık yaparken; Nükleer Silahlar,<br />

Uluslararası İlişkiler, Teknoloji Değerlendirmesi ve Ekonomi yan dallarında derslere<br />

devam etti. Yardımcı Doçent olarak atandığı Anadolu Üniversitesi Elektrik-Elektronik<br />

Fakültesinde akademik kariyerine devam ederken, pek çok şirket ve ortak girişimde kuruculuk,<br />

yöneticilik, yönetim danışmanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.<br />

1986 yılında girdiği STFA (Sezai Türkeş Feyzi Akkaya) Holding’in savunma sektörüne<br />

giriş kararı üzerine, Savronik A.Ş.’nin kuruluşu ve geliştirilmesinde öncü rol aldı; bu<br />

şirkette beş yıl Genel Müdürlük yaptı. 2000 yılında Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve<br />

başladığı HAVELSAN’a Şubat 2003’de Genel Müdür olarak atandı, halen bu göreve<br />

devam etmektedir. Anadolu Üniversitesi (üç yıl), ODTÜ(on yıl), İstanbul Üniversitesi ve<br />

Başkent Üniversitesi- Mühendislik Fakültelerinin Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği<br />

Bölümlerinde; Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Akademi, MSB’ye bağlı SATEM’de yarı zamanlı<br />

dersler verdi. European Defence Industry Group (EDIG)’da, 2003’den bu yana yeni<br />

adıyla, Avrupa Uzay, Havacılık ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Birliği’nde (ASD) Yönetim Kurulu<br />

Üyeliği yapmakta, NATO Industrial Advisory Group (NIAG)’da Türk Delegasyonu’nda<br />

yer almaktadır.<br />

Ulusal ve uluslararası etkinliklerde, Türkçe, İngilizce ve Fransızca yayın ve tebliğleri olan<br />

Faruk Yarman; evli ve iki çocuk babasıdır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 25


<strong>Savunma</strong> Diplomasisi<br />

İhracat ve Paradigmalar<br />

Aykud Alp BERK<br />

TUSAŞ, Pazarlama ve Strateji Şefi<br />

Son yıllarda savunma sistem ihtiyaçlarının<br />

önemli bir kısmının yurt içinde<br />

özgün geliştirme, yurt içi firmaların<br />

ana yükleniciliği ve uluslararası ortak<br />

geliştirme yoluyla tedarik edilmesine<br />

rağmen daha önceki dönemlerde<br />

ihtiyaçlar yurt dışından hazır alım ve<br />

teknolojik katkısı sınırlı ortak üretim<br />

yoluyla tedarik edilmekte idi. İç pazarımızın<br />

bu yapısı özel sektör girişimcileri<br />

için giriş kararının fizibilitesinde<br />

temel bir etken olmuş; sektör dar bir<br />

yapılaşma içinde içe dönük, ülkenin<br />

savunma sistem ithalatına ve dolayısıyla<br />

Türkiye’ye ihracat yapan yabancı<br />

firmaların stratejilerine bağımlı bir<br />

yapıya hapsedilmiştir. Dolayısıyla, iddiası<br />

ve vizyonu sınırlı, TSK ile entegre<br />

olamamış bir sanayinin gelişmekte<br />

olan dost ülkelerin pazarına dahi yönelimi<br />

mümkün olamamıştır.<br />

Günümüzde, yurt içi savunma sanayi<br />

kabiliyet tabanı ve ürün/çözüm portföyündeki<br />

gelişmeler ile konjonktürel<br />

gelişmelerin ortaya koyduğu fırsatları<br />

değerlendirebilecek bir vizyon ile öncelik<br />

tarihsel etki alanımızdaki ülkeler<br />

olmak üzere dışa yönelim çabaları ivmelenmiştir.<br />

Konu bölge ve ülkelerdeki<br />

diplomatik gücümüzü daha da ileri<br />

noktalara taşıyabilecek bir stratejik<br />

unsur olarak savunma diplomasisinin<br />

temelleri atılmaktadır. Çalışmada savunma<br />

diplomasisini etkin bir şekilde<br />

kullanan İngiltere ve İsrail’in uygulamalarından<br />

bahsedilmektedir. Görülmektedir<br />

ki, uluslararası düzlemdeki<br />

dış politika gücü ile savunma diplomasisi<br />

arasında ikame ve tamamlayıcılık<br />

ilişkisi bulunmaktadır.<br />

Çalışmada, ayrıca ihracatta kritik unsurlar,<br />

temel çalışmalar ve süreç, ihracata<br />

konu olabilecek jenerik ürün ve<br />

hizmetler, silah tüccarlığı tanımlaması<br />

ile girişimciliğin önemi tartışılmıştır.<br />

1. <strong>Savunma</strong> Sistemleri ve<br />

Diplomasi<br />

Bir ülkenin uluslararası ilişkilerdeki<br />

göreceli ağırlığı ve gücü; tarih, coğrafya,<br />

nüfus ve kültür gibi sabit verilerin<br />

stratejik zihniyet ile; ve ekonomik,<br />

teknolojik ve askeri kapasiteden oluşan<br />

potansiyel verilerin de stratejik<br />

bakış ile değerlendirilebilmesiyle artabilmektedir.<br />

Ülkenin güç denkleminde değişken<br />

unsurlar olarak yer alan ekonomik<br />

kaynaklar, teknolojik altyapı ve askeri<br />

birikimin dış politika yapımında koordineli<br />

ve verimli bir şekilde devreye<br />

sokulmasıyla, ülkenin uluslararası güç<br />

Ülkenin güç<br />

denkleminde değişken<br />

unsurlar olarak<br />

yer alan ekonomik<br />

kaynaklar, teknolojik<br />

altyapı ve askeri<br />

birikimin dış politika<br />

yapımında koordineli<br />

ve verimli bir şekilde<br />

devreye sokulmasıyla,<br />

ülkenin uluslararası<br />

güç dengeleri içindeki<br />

ağırlığı artmaktadır.<br />

dengeleri içindeki ağırlığı artmaktadır.<br />

Uluslararası ilişkilerin Soğuk Savaş<br />

sonrası dönemdeki en önemli gerilim<br />

alanları jeopolitik ve uluslararası<br />

ekonomi-politik tercihlerdir. Dış ekonomik<br />

ilişkileri yönlendiren bu tercihler<br />

genel stratejinin önemli bir unsuru<br />

haline gelmiştir. Böylelikle, ekonomik<br />

çıkar alanlarını diplomasinin ana unsuru<br />

haline getirmiştir.<br />

Ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki<br />

üretkenliği ve etkinliğini belirleyen<br />

savunma sanayinin altyapısı, ekonomik<br />

gelişme düzeyi ve sabit kaynakların<br />

etkin bir şekilde değerlendirilebilmesi<br />

yetişmiş insan unsuruna bağlıdır.<br />

Bir güç parametresi olan teknolojik<br />

kapasitede; teknolojiyi geliştirmek kadar<br />

teknolojiyi pratik kullanım değeri<br />

yüksek bir piyasa malzemesi haline<br />

getirebilmek önemlidir.<br />

Reel güç yansımasının temel parametrelerinden<br />

biri olan askeri kapasite,<br />

değişen konjonktüre uygun bir tarzda<br />

kendini yenileyebilen bir parametre<br />

olarak hem ekonomik, diplomatik<br />

ve politik kararlardan etkilenmekte<br />

hem de bu kararların yöneliş ve uygulanış<br />

biçimini belirleyebilmektedir.<br />

ABD’nin askeri yapılanması ile ABD<br />

ekonomisi ve diplomasisi arasında<br />

doğrudan bir ilişki vardır.<br />

Bu ilişki, dünya anakıtasından uzakta<br />

bir coğrafi konuma sahip olan ABD’yi<br />

uluslararası ilişkilerin belirleyici hegemonik<br />

gücü haline dönüştüren ana<br />

unsurlardan biridir. <strong>Savunma</strong> sanayi<br />

güç formülünün bütün unsurlarının<br />

etkileşim alanında ortaya çıkmaktadır.<br />

Bu nedenle, sahip olduğumuz ta-<br />

26<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Bir güç parametresi<br />

olan teknolojik<br />

kapasitede; teknolojiyi<br />

geliştirmek kadar<br />

teknolojiyi pratik<br />

kullanım değeri yüksek<br />

bir piyasa malzemesi<br />

haline getirebilmek<br />

önemlidir.<br />

rihi mirasın yüklediği sorumluluklar<br />

göz önünde bulundurularak, uluslar<br />

arası savunma stratejisi ve savunma<br />

diplomasisinin oluşturulma zorunluluğu<br />

bulunmaktadır. (1)<br />

1.1. İsrail Dış Politikası ve <strong>Savunma</strong><br />

İhracatı<br />

Dünya savunma ticaretinde en büyük<br />

üçüncü ülke olan İsrail’in kuruluş dönemlerinde<br />

ülkenin ulusal güvenliğinin<br />

oluşturulmasında önemli bir rol<br />

oynayan savunma sanayi, dış politikada<br />

üst seviye bir çarpan etkisine sahip<br />

bir konuma ulaşmıştır. İsrail savunma<br />

sanayisine yönelik bu bölümdeki görüşlerin<br />

önemli bir kısmı BRACHA,<br />

HALGI ve NIELSEN’in çalışmalarının<br />

doğrudan çevrilmesiyle oluşturulmuştur.<br />

İsrail’in iç piyasasının göreceli<br />

olarak küçük olması nedeniyle savunma<br />

alanındaki sıçramalar ihracat ağırlıklı<br />

olarak gelişmiştir. Diğer taraftan<br />

savunma ihracatı İsrail’in ulusal<br />

güvenlik yapısı yanında uluslararası<br />

düzlemdeki duruşunu güçlendirmiştir.<br />

İsrail’in ihracat politikası üç eksene<br />

oturtulmuştur:<br />

• Kalitatif askeri bir üstünlüğe sahip<br />

olunması ve devam ettirilmesi<br />

• Özgün askeri teknolojinin kendine<br />

yetecek şekilde geliştirilmesi<br />

• Stratejik yabancı ülkelerle uluslararası<br />

işbirliğinin teşviki<br />

İsrail savunma sanayi sadece Silahlı<br />

Kuvvetlerinin ihtiyaçları ile kendini<br />

sınırlamak yerine, dünyadaki tüm tedarikçiler<br />

için çok önemli olan teknolojiler<br />

üzerine odaklanmıştır. Ancak,<br />

bu teknolojilerin doğrudan yararlanıcısı<br />

durumunda olan İsrail <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı ile savunma sanayicileri<br />

arasında teknolojik ihtiyaçların belirlenmesi<br />

ve fonlama konusunda bir etkileşim<br />

oluşturulmuştur. Dış pazarların<br />

ihtiyaçları çerçevesinde geliştirilen<br />

ve ihraç edilen sistemlerin geliştirme<br />

maliyetleri de ihracat üzerinden finanse<br />

edilerek İsrail’in savunma bütçesi<br />

içindeki yükü azaltılmıştır.Diğer<br />

taraftan uzun süre meşruiyet oluşturma<br />

çabası içinde sürekli bir çatışma<br />

ortamında bulunan İsrail’in askeri deneyimleri<br />

ile teknolojik gelişmelerin<br />

bir araya getirilmesiyle (subay ve teknolojist<br />

etkileşimi) yeni nesil sistemler<br />

ve alt sistemler geliştirilmiştir.<br />

İsrail’in ihracat politikasının ikinci<br />

dayanağı olan kendi kendine yeten ve<br />

özgün askeri teknolojiye sahip olmak<br />

ile savunma ihracatında uluslararası<br />

siyasi sorunlar nedeniyle ortaya çıkabilecek<br />

kısıtlamalara maruz kalmamak<br />

hedeflenmektedir.<br />

İsrail’in ihracat politikasının üçüncü<br />

dayanağı, ihracatın karşılıklı fayda<br />

ve ilişkilerle gerçekleştirilebileceği<br />

noktasında stratejik yabancı ülkelerle<br />

uluslararası işbirliği teşvik edilmektedir.<br />

Böylece, yabancı ortaklıklar ve<br />

ortak girişimler kurma ve ortak politikalar<br />

geliştirmenin yanısıra işbirliği ile<br />

üçüncü ülkelere erişim yolları geliştirilmektedir.<br />

(2)<br />

İsrail’in dış politikası ile savunma sanayisi<br />

siyasi sorunlar ve teknolojik<br />

gelişmeler gibi konjonktürel ortamın<br />

dinamikleri içinde birbirini desteklemektedir.<br />

İsrail savunma<br />

sanayi sadece Silahlı<br />

Kuvvetlerinin<br />

ihtiyaçları ile kendini<br />

sınırlamak yerine,<br />

dünyadaki tüm<br />

tedarikçiler için çok<br />

önemli olan teknolojiler<br />

üzerine odaklanmıştır.<br />

1980’li yılların ortasına kadar savunma<br />

sanayi İsrail’in dış politikasının birincil<br />

unsuru idi. 1967 yılında 6 Gün<br />

Savaşını izleyen dönemde uygulanan<br />

Fransız ambargosu ve 1973 Yom-<br />

Kippur Savaşında ABD silahlarına<br />

bağımlılık İsrail savunma sanayisinin<br />

gelişimini tetiklemiştir. Bu dönemde<br />

İsrail Silahlı Kuvvetleri için yeni ürünler<br />

geliştirilirken, diğer taraftan da bu<br />

ürünler, lisans hakları ve işbirlikleri<br />

yoluyla İsrail’in dış politika amaçları<br />

için kullanılmıştır:<br />

a) İsrail dışında Musevilerin yoğun<br />

olarak bulunduğu Güney Afrika ve<br />

Arjantin gibi uluslararası müeyyidelere<br />

tabi ülkelere silah satışı ve<br />

işbirlikleri yapılmıştır. Bir taraftan<br />

bu ülkelerde yaşayan Musevilerin<br />

konumları güçlendirilirken, diğer<br />

taraftan da nükleer testler için ihtiyaç<br />

duyduğu karasal alan sağlanmıştırb)<br />

Diğer grup ülkeler ise İsrail’in dip-<br />

lomatik ilişkisi bulunmayan ancak<br />

Hindistan, Singapur, Etiyopya gibi<br />

stratejik ve önemli ülkeler ile savunma<br />

işbirlikleri yapılmıştır.<br />

İsrail’in dış politikasını güçlendiren<br />

savunma sanayi faaliyetleri, 1980’lerin<br />

ortasından itibaren tersine dönmüştür.<br />

Bu dönemde, İsrail <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığının daha az yerli çözümleri<br />

tedarik etmesi, yurt dışından hazır<br />

alıma yönelmesi ve ABD’nin askeri<br />

sistem yardımları nedeniyle bu kez dış<br />

politika unsurları savunma sistem ihracını<br />

destekleme çabasına girmiştir.<br />

Ortadoğu Barış Görüşmelerinin başlamasıyla<br />

daha önce diplomatik ilişki<br />

bulunmayan ülkelerin pazarına giriş<br />

için yeni bir pencere açılmıştır. Katar,<br />

Umman, Fas, Tunus, Moritanya,<br />

Çin, Hindistan gibi ülkelerle başlayan<br />

diplomatik ilişkiler bu çerçevede İsrail<br />

savunma ürünleri ihracatının legal<br />

altyapısını oluşturmuştur. Bu gelişim<br />

sonucunda 1990’lı yılların başında<br />

1.7 Milyar $ olan savunma ihracatı,<br />

1990’lı yılların sonunda 3.5 Milyar $<br />

seviyesine ulaşmıştır.<br />

Soğuk Savaşın bitmesiyle Rusya’nın<br />

hakimiyetinde olan ve Rus platformlarını<br />

kullanan ülkeler İsrail savunma<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 27


sanayi için yeni bir pazar alanı olmuştur.<br />

İsrail’in savunma sanayisinin gelişiminde<br />

“deneme-yanılma” metodolojisi<br />

hakim olmuş; temel olarak ana<br />

platform ve yeni jenerik teknolojilere<br />

yatırım yapmak yerine kendini ispat<br />

etmiş teknolojileri kullanarak yenilikçi<br />

sistem uygulamaları geliştirme yaklaşımı<br />

etkili olmuştur. Bu çerçevede,<br />

İsrail’in Arap ülkeleriyle girdiği savaşta<br />

ele geçirdiği Rus platformlarını modernize<br />

ederek kazandığı bu kabiliyet<br />

ile uluslararası pazarda niş bir konum<br />

kazanmıştır.<br />

Ekim 2000 Al-Aksa Intifada sonrası<br />

İsrail, o zamana kadar Arap ve Müslüman<br />

ülkelerde kazandığı meşruiyetini<br />

yeniden kaybetmesine rağmen İsrail<br />

savunma sanayi 2002 yılında 4.0 Milyar<br />

$ seviyesinde ihracat yapmıştır.<br />

Bu gelişme İsrail savunma sanayinin<br />

dünya pazarında ele geçirdiği aviyonik<br />

modernizasyonu, gelişmiş elektronik<br />

sistemler ve füze alanlarındaki<br />

niş teknolojik üstünlüğünün dış politikanın<br />

olumsuzluklarından giderek<br />

daha az etkilendiğini göstermektedir.<br />

Artık savunma ihracatının dış politikayı<br />

desteklemesinden ziyade dış politika<br />

savunma ihracatını destekleme<br />

yönünde çalışmaktadır. Bu da savunma<br />

sanayi ve dış politikanın dinamik<br />

yapıya ve konjonktüre göre esnekliğe<br />

sahip olmasının önemini göstermektedir.<br />

Ayrıca İsrail savunma sanayinin<br />

ağırlıklı olarak kamu şirketleri<br />

ve kamu kontrolündeki şirketlerden<br />

oluşması ve bu şirketlerin yönetiminde<br />

ve projelerinde muvazzaf askeri<br />

personelin görev alması da sanayi ve<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanlığı arasındaki güçlü<br />

ilişkiyi açıklamaktadır. Bu ilişkide<br />

arayüz <strong>Savunma</strong> İhracat Ajansı olarak<br />

çalışan SIBAT organizasyonu tarafından<br />

sağlanmaktadır. Geçmişte, kamu<br />

sahipliği ve kontrolü İsrail’in savunma<br />

sanayi sektöründe bir kuvvet çarpanı<br />

olarak görülürken; yüksek pazar<br />

dinamikleri ve rekabet ortamındaki<br />

değişim ile en yetenekleri kişiler için<br />

bir cazibe alanı olma özelliğini kaybetmesi<br />

nedeniyle günümüzde sektöre<br />

liderlik eden kamu kuruluşlarının<br />

özelleştirilmesi konusunda yaklaşımlar<br />

tartışılmaktadır (3)<br />

İsrail’in savunma<br />

sanayisinin gelişiminde<br />

“deneme-yanılma”<br />

metodolojisi hakim<br />

olmuş; temel olarak ana<br />

platform ve yeni jenerik<br />

teknolojilere yatırım<br />

yapmak yerine kendini<br />

ispat etmiş teknolojileri<br />

kullanarak yenilikçi<br />

sistem uygulamaları<br />

geliştirme yaklaşımı<br />

etkili olmuştur.<br />

İsrail savunma sanayi:<br />

• Düşük savunma bütçelerine (ve az<br />

sayıda platformlara) sahip ülkeler<br />

için yeni platform tedarikinden<br />

daha düşük bir bedelle mevcut sistemlerin<br />

modernizasyonunu yaparak<br />

• Gelişmiş ülkelere gelişmiş özgün<br />

silah sistemleri sağlayarak<br />

• ABD ve Rusya’nın silah sistemlerinin<br />

hakim olduğu ancak alternatif<br />

sistem arayışında olan ülkelere<br />

yönelim ile savunma ihracatında<br />

kısıtların üzerinden gelebilmiştir.<br />

Ayrıca, İsrail savunma ihracatı ve dış<br />

politika parametrelerini geliştirmede<br />

ikili ilişkiler ile ülkelerin stratejik pozisyonlarındaki<br />

uyuma paralel olarak<br />

teknik yardım ve eğitim gibi mekanizmaları<br />

etkin bir şekilde kullanmaktadır:<br />

“Gain friends and influence people”.<br />

Ancak, İsrail savunma sanayi “kırılgan”<br />

nitelikteki pazarlara bağımlı ihracat<br />

yönelimini sürdürülebilir kılmak<br />

için daha istikrarlı gelişmiş Kanada<br />

gibi ülkelere daha fazla ağırlık vermeye<br />

başlamıştır.<br />

İsrail savunma sanayinin ABD ve<br />

Rusya’ya göre en büyük kısıtı olarak;<br />

kullanıma hazır silah sistemlerine ve<br />

kredi mekanizmalarına sahip olmaması<br />

gösterilmektedir. Buna karşın ABD<br />

ve İsrail’in ortak teknoloji tabanından<br />

geliştikleri şeklindeki bir düşünceye<br />

göre ABD’nin komple kullanıma hazır<br />

sistemler, İsrail’in ise modernizasyon<br />

ve alt sistemlere odaklanarak bir<br />

tamamlayıcılık ilişkisinin bulunduğu<br />

iddia edilmektedir.<br />

Diğer taraftan “satıcının hakim olduğu”<br />

bir pazar olan savunma pazarı, Soğuk<br />

Savaş sonrası dönemde “alıcının<br />

hakim olduğu” bir pazara dönüşmesiyle<br />

İsrail savunma sanayi firmaları<br />

pazardaki konumlarını güçlendirmek<br />

için gelişmiş ülkelerin lider savunma<br />

sanayi firmaları ile ortak girişim, ortaklık,<br />

uluslararası konsorsiyum gibi<br />

modellerle işbirliği yoluna gitmişlerdir.<br />

Ayrıca, Hindistan ve Türkiye gibi<br />

ülkelerde İsrail savunma sanayi çözümlerini<br />

tedarik etmenin ve/veya işbirliği<br />

yapmanın ABD ile ilişkileri iyileştirmenin<br />

bir yolu olarak görüldüğü<br />

de belirtilmektedir. (4)<br />

İsrail’in ihracatında gelecek yönelimler<br />

şu şekildedir:<br />

Yurt içinde işbirliği yaparak ve uzmanlıkları<br />

paylaşarak İsrail’in ulusal<br />

teknolojik potansiyelini yükseltmek.<br />

İhracat ve uluslararası sanayiler ile<br />

işbirliği yaparak İsrail’in yurt dışı savunma<br />

ilişkileri ve dış politikasının<br />

geliştirilmesine katkı sağlamak.<br />

Yeni nesil teknolojileri geliştirmek:<br />

C4I Kavramı, Sayısal Ordu, Uzay Kabiliyetleri,<br />

Anayurt Güvenliği, İnsansız<br />

Araçlar, Terörizmle Savaş.<br />

İsrail’in güvenlik ve uluslararası ilişkilerini<br />

güçlendirmek hedefi doğrultusunda<br />

müşteri, Silahlı Kuvvetler,<br />

İsrail savunma sanayi<br />

“kırılgan” nitelikteki<br />

pazarlara bağımlı<br />

ihracat yönelimini<br />

sürdürülebilir kılmak<br />

için daha istikrarlı<br />

gelişmiş Kanada<br />

gibi ülkelere daha<br />

fazla ağırlık vermeye<br />

başlamıştır.<br />

28<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Temel olarak<br />

küresel pazarda<br />

rekabet gücünün<br />

artırılmasında; pazara<br />

sunulacak doğru<br />

sistem ve hizmetlerin<br />

belirlenmesi, doğru<br />

kişilerin bulunması,<br />

doğru süreçlerin<br />

uygulanması ve doğru<br />

tavırların sergilenmesi<br />

önemlidir.<br />

sistem geliştiricileri, diğer ülkeler ve<br />

sanayileri ile en son teknolojileri geliştirmek<br />

için işbirliği desteklenmektedir.<br />

(5)<br />

1.2. İngiltere Dış Politikası ve <strong>Savunma</strong><br />

İhracatı<br />

2007 yılında 19 Milyar $ tutarında<br />

savunma sistem ihracatı yapan ve<br />

345.000 kişinin savunma alanında istihdam<br />

edildiği İngiltere’nin savunma<br />

sanayi politikasının 2002 yılında geliştirilmesini<br />

takiben savunma pazarında<br />

İngiliz savunma sanayi şirketlerinin<br />

etkinliği artmıştır. Bu politikanın temel<br />

unsurlarından birisi İngiltere’nin<br />

askeri ve güvenlik gücünün maksimize<br />

edilmesi amacıyla İngiliz Hükümetinin<br />

savunma ürün/hizmetlerinin ihracatını<br />

ve sektör firmalarının ihracat<br />

faaliyetlerini 2008 yılında faaliyetlerine<br />

son verilen DESO (Defense Export<br />

Services Organization) organizasyonu<br />

kanalıyla doğrudan desteklemesidir.<br />

430 kişinin çalıştığı DESO organizasyonu,<br />

2004 yılında 57 projenin tanıtımında<br />

askeri personelden oluşan İhracat<br />

Destek Ekibi ile hizmet vermiş,<br />

193 ihracatçı firmaya destek verilmiş<br />

ve 25 fuara katılmıştır.<br />

İhracat ile belirli yetenek ve kabiliyetlerin<br />

ülkede muhafaza edilmesini sağlama<br />

yanında savunma diplomasisi,<br />

ülkenin ikili ilişkilerine yaptığı katkı<br />

dolayısıyla dış politikasına hizmet etmektedir.<br />

Hükümet ve sanayi arasında<br />

teknoloji ve kabiliyetler açısından<br />

küresel pazarda rekabet gücünün artırılması<br />

amacıyla ortak bir anlayış geliştirilmektedir.<br />

Temel olarak küresel<br />

pazarda rekabet gücünün artırılmasında;<br />

pazara sunulacak doğru sistem<br />

ve hizmetlerin belirlenmesi, doğru<br />

kişilerin bulunması, doğru süreçlerin<br />

uygulanması ve doğru tavırların sergilenmesi<br />

önemlidir.<br />

İngiltere dünya savunma pazarındaki<br />

rekabet gücünü artırmak için ülke<br />

içinde konsolidasyon yanında transatlantik<br />

birleşmeler yoluyla bloke edilmiş<br />

pazarlara girme amacındadır. Pazarda<br />

büyüme potansiyelinin İsrail’in<br />

koyduğu hedeflere benzer şekilde Ağ<br />

Merkezli Sistemler, Akıllı Silah, Anayurt<br />

Güvenliği gibi sofistike alanların<br />

üretim ve entegrasyon faaliyetlerinde<br />

gerçekleşeceği öngörülmektedir. Ancak<br />

uluslararası pazarda iş alabilmede<br />

sunulacak entegrasyon yetenekleri ve<br />

destek hizmetleri ile yenilikçi kamuözel<br />

ortaklıkları kritik unsurlardır.<br />

DESO yanında <strong>Savunma</strong> Bakanı ve<br />

üst düzey askeri yetkilileri savunma<br />

ürün ve hizmetlerinin güvenilirliğinin<br />

iknasında elçi gibi davranarak ihracatta<br />

politik ağırlıklarını açıkça ortaya<br />

koyabilmektedirler. (6)<br />

2. İhracatta Kritik Unsurlar<br />

ve Kısıtlar<br />

İktisat teorilerine göre ihracat, üretken<br />

sermayenin üretim tabanını genişletecek<br />

işbölümünün daha ileri<br />

aşamalara getirilmesini sağlamakta,<br />

ithalat ise dolaşımda olan değişmez<br />

sermayenin ve işgücünün değerini<br />

düşürmekte, böylece artıdeğer oranı<br />

yükseltilmektedir. Sonuçta dış pazarlar<br />

veya dış ticaretin mutlak ve göreli<br />

artıdeğer oranlarının yükselmesini<br />

sağladığı, dolayısıyla sermeye birikimini<br />

hızlandırdığı saptanmaktadır.<br />

Ancak uluslararası<br />

pazarda iş alabilmede<br />

sunulacak entegrasyon<br />

yetenekleri ve destek<br />

hizmetleri ile yenilikçi<br />

kamu-özel ortaklıkları<br />

kritik unsurlardır.<br />

Sermaye ihracı da dış ticaret ile aynı<br />

yörüngeye oturmakta, sermaye birikiminin<br />

tabanını genişleterek dış ticarete<br />

koşut bir işlev üstlenmektedir. (7)<br />

<strong>Savunma</strong> sistem ihracatı dış ticaret<br />

işlemleri dengesine olumlu katkı sağlayan<br />

bir unsur olmanın ötesinde, bir<br />

taraftan uluslararası savunma diplomasisinde<br />

kuvvet çarpanı; diğer taraftan<br />

da kritik yetenek/kapasitenin<br />

ülkede muhafaza edilmesini sağlayan<br />

kritik bir parametre olarak görülmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> sistem<br />

ihracatı dış ticaret<br />

işlemleri dengesine<br />

olumlu katkı sağlayan<br />

bir unsur olmanın<br />

ötesinde, bir taraftan<br />

uluslararası savunma<br />

diplomasisinde kuvvet<br />

çarpanı; diğer taraftan<br />

da kritik yetenek/<br />

kapasitenin ülkede<br />

muhafaza edilmesini<br />

sağlayan kritik bir<br />

parametre olarak<br />

görülmektedir.<br />

2.1. İhracatta Kritik Unsurlar<br />

İhracatta kritik unsurlar, çalışmanın<br />

odağından sapmamak üzere sadece<br />

başlıklar olarak şu şekilde sıralanmaktadır:<br />

• İnsan ve ilişki odaklı<br />

• Kültür - tarihsel duruş - konjonktür<br />

• Resmi ve gayriresmi ilişki ağları<br />

• Hedef pazarın özgün dinamikleri<br />

• Girişimci ruhu<br />

• Esnek iş modelleri ile çözüm esaslılık<br />

• Entegrasyon<br />

• Destek hizmetleri<br />

• Asker-teknoloji etkileşimi<br />

• Ülkelerin tehdit algılamalarına göre<br />

çözüm<br />

• Ortak ihtiyaç-ortak çözüm-maliyet<br />

paylaşımı<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 29


sağlanması için dış pazara açılımın<br />

gerekliliğine sektörün bir özelliği<br />

olarak işaret edilmektedir. (9) Ayrıca<br />

mevcut veya kurulacak tesislerin kapasitelerinin<br />

tespitinde muhtemel ihraç<br />

imkânlarının da dikkate alınacağı<br />

belirtilmektedir. İhracat ve Tanıtım ile<br />

ilgili maddede bu konuda aşağıdaki<br />

ifadeler yer almaktadır:<br />

Kaynak: PriceWaterhouseCoopers LLP<br />

Şekil.1: Ulusal Güvenlik, <strong>Savunma</strong> Harcamaları ve Uluslararası İlişkiler<br />

<strong>Savunma</strong> ihracatına yönelim, ülkedeki<br />

savunma sanayi yapılanmaları ile kullanıcı<br />

makamlar ile ilişkileri de yeni<br />

açılımlara zorlayacak tetikleyici bir<br />

unsur olarak görülmektedir. Yurtiçi<br />

savunma projelerinde TSK ihtiyaçlarının<br />

özgün yapısı yanında ihracat için<br />

dış pazarların ihtiyaçlarını da dikkate<br />

almak gerekecektir. Burada amaç, bir<br />

taraftan yurtiçi pazarın ihtiyacını karşılamak<br />

ve pazar alanını genişletmek,<br />

diğer taraftan da belirli ülkelerin hakimiyetinde<br />

olan pazarlara rakip olarak<br />

girilmesi durumunda karşılaşılabilecek<br />

olası kısıtlamalara karşı alternatif<br />

çözümler geliştirebilmektir.<br />

ABD, İngiltere, İsrail, Rusya gibi ülkelerin<br />

hakimiyetinde olan dış pazarlara<br />

girmek için halen yürütülmekte olan<br />

ulusal savunma projelerinin tamamlanmasını,<br />

ürünlerin TSK envanterine<br />

girmesini beklemek anlamlı görülmemektedir.<br />

Zira, İsrail gibi ülkelere baktığımızda<br />

toplam savunma satışlarının<br />

yüzde 75’e yakın bir kısmı ihracat<br />

gelirlerinden oluşmaktadır ve ihracatı<br />

yapılan bir kısım modernizasyon<br />

projelerinin platformları İsrail Silahlı<br />

Kuvvetleri envanterinde bulunmamaktadır.<br />

2.2. <strong>Savunma</strong> İhracatı ve Silah Tüccarlığı<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn. Murad<br />

BAYAR ile yapılan bir röportajda<br />

Türk savunma sanayiinin ve Devletimizin<br />

silah tüccarı olma yönünde bir<br />

niyetinin bulunmadığı belirtilmektedir.<br />

(8)<br />

“…. Bizim Türkiye olarak silah tüccarı<br />

olmaya niyetimiz yok. Aksine, biz<br />

savunma sanayimizi 1970’li yılların<br />

ambargolu ortamından sonra sadece<br />

kendi ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamak<br />

için kurmaya başladık. Yani,<br />

fazla üretelim, elimizdeki ürünleri ne<br />

pahasına satarsak satalım diye bir<br />

düşüncemiz yok, ileride de olmayacak.<br />

O, ayrı bir seçim.<br />

Ve kabul edelim ki, riskli bir seçim.<br />

Çünkü, silah üretmek için kurulan<br />

dev tezgahları, montaj bantlarını işsiz<br />

bırakamazsınız. O bantların durması<br />

demek ekonomik kayıp anlamına geliyor.<br />

Duran bantların yeniden çalıştırılması<br />

başka bir maliyet. O nedenle,<br />

bazı ülkelerin kendi savunma sanayilerinin<br />

ihtiyaçları doğrultusunda<br />

zaman zaman hareket ettiklerini söylememiz<br />

uygun olabilir. Ama biz öyle<br />

değiliz, altını çizerek yeniden söylüyorum,<br />

olmayacağız...”<br />

Buna karşılık 20 Haziran 1998 tarihinde<br />

Bakanlar Kurulunca onaylanan<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Politika ve Stratejisi<br />

Dokümanında üretimde sürekliliğin<br />

“…. Bizim Türkiye<br />

olarak silah tüccarı<br />

olmaya niyetimiz yok”<br />

20 Haziran 1998<br />

tarihinde Bakanlar<br />

Kurulunca onaylanan<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

Politika ve Stratejisi<br />

Dokümanında<br />

üretimde sürekliliğin<br />

sağlanması için dış<br />

pazara açılımın<br />

gerekliliğine sektörün<br />

bir özelliği olarak işaret<br />

edilmektedir.<br />

“Yurt içinde üretilen savunma teçhizatının<br />

Dış Ticaret Mevzuatı çerçevesinde<br />

ihracı, ülkemize döviz girdisi sağlaması<br />

yanında artan üretim miktarları<br />

sayesinde de daha rasyonel bir üretim<br />

imkânı sağlayacaktır. Bu nedenle dost<br />

veya müttefik ülkelere savunma teçhizatı<br />

satışı hususunda tanıtım ve kredi<br />

imkânları dahil her türlü destek sağlanarak,<br />

ilgili bakanlık ve kuruluşlarla<br />

koordineli olarak malî imkânlar ölçüsünde<br />

uygun bir kredi mekanizması<br />

kurulur.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiisinin tanıtımı tek elden<br />

yapılır ve devlet tarafından malî<br />

destek sağlanır. Bu amaçla belirlenecek<br />

önemli merkezlerde yapılacak inceleme<br />

ve değerlendirme sonuçlarına<br />

göre savunma sanayi konularına vâkıf<br />

bir subay askeri ataşelik kadrolarında<br />

görevlendirilebilir.<br />

Tanıtım da dış temsilciliklerin askerî<br />

ataşelikleri, ekonomi ve ticaret müşavirlikleri<br />

ile, ilgili olabilecek tüm<br />

30<br />

Ocak <strong>2009</strong>


irimlerinin hizmetlerinden de yararlanılır.”<br />

Daha önceki bölümlerinde örnekleri<br />

verilen İsrail ve İngiltere’nin yanı sıra<br />

ABD, Rusya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerin<br />

tamamında ihracata yaklaşımın<br />

temel esasları içinde savunma diplomasisi,<br />

kritik yetenek ve kapasitenin<br />

ülkede muhafaza edilmesi ve ihracat<br />

ile yurt içinde geliştirme v.b. maliyetlerinin<br />

ülke savunma bütçesine olan<br />

yükünün azaltılması hedeflenmektedir.<br />

İngiltere’nin DESO ve İsrail’in<br />

SIBAT organizasyonları savunma sanayiini<br />

bu anlayış doğrultusunda desteklemek<br />

ve yönlendirmek amacıyla<br />

kurulmuştur.<br />

Yukarıda ortaya konulan açılımların<br />

yeniden tanımlanması ile ülkemizin<br />

ihracat politikasına bir netlik kazandırılabilecektir.<br />

2.3. İhrac Pazarına Sunulabilecek<br />

Ürün ve Hizmetler<br />

Bugün itibariyle Türk savunma sanayinin<br />

bazı istisnalar hariç olmak<br />

üzere kullanıma hazır rekabetçi sistem<br />

çözümlerini sunma noktasında<br />

olmaması ihracat için bir engel olarak<br />

görülmemelidir. O nedenle, ihracatta<br />

başarı alanlarımızın dikkate alınması<br />

gerekmektedir.<br />

Başarılı şirketler sadece dışta meydana<br />

gelen değişimlere karşı tepki vermekle<br />

kalmıyor, aynı zamanda en iyi<br />

oldukları alanlar çerçevesinde, aktif<br />

olarak yeni iç kaynakların yol açacağı<br />

avantajları yaratmanın yollarını da<br />

arıyorlar. 1990 yılında Profesör Hamel<br />

ve Prahalad, en iyi olunan faaliyet alanını,<br />

geniş ve çeşitli pazarlara ulaşma<br />

olanağı sağlayan, kullanıcı memnuniyetine<br />

önemli ölçüde katkıda bulunan<br />

ve rakiplerin taklit etmesini zorlaştıran<br />

bir unsur olarak tanımlıyorlar. (10)<br />

En fazla başarı kazanılan alan sadece<br />

teknolojik gelişmelere ve akımlara<br />

uyum sağlamakla ilgili değil, aynı zamanda<br />

organizasyon çalışması ve değerlerin<br />

dağılımıyla da bağlantılıdır.<br />

Bu şekilde çeşitlilik yaratma modelleri<br />

ve pazara girişler, en iyi olunan alanlar<br />

tarafından belirleniyor ve sadece<br />

mevcut iş alanları arasında köprü kurmakla<br />

kalmıyor, yeni iş olanakları ve<br />

• En Başarılı Faaliyet Alanı Ağacın Kökleri Motor yapımında temel beceriler<br />

• Temel Ürünler<br />

Ağacın Gövdesi Motor<br />

• İş Birimleri<br />

Dallar Otomobil, motosiklet<br />

• Son Ürünler<br />

Yapraklar Honda Accord, Civic<br />

ürünlerin gelişim motoru rolünü de<br />

üstleniyor.<br />

Profesör Hamel ve Prahalad, stratejileri<br />

bir ağaca benzeterek karşılaştırma<br />

yapıyorlar. Bu karşılaştırmada:<br />

Sadece iş birimleri ve/veya son ürün<br />

aşamasında faaliyet gösteren şirketlerin<br />

kaderi artan bir şekilde, ağacın kök<br />

gövdesini tutan şirketlerin insafına<br />

kalıyor. Bu yaklaşım, İsrail savunma<br />

sanayinin başarısını ve ülkemizde savunma<br />

sanayi tabanını geliştirmenin<br />

önemini açıklıkla ortaya koymaktadır.<br />

Buna karşın, Türkiye’nin kara, hava<br />

ve deniz araçlarında alt sistemlerde<br />

temel becerileri gelişmiş (sahiplik) bir<br />

sanayi altyapısına sahip olduğu söylenememekle<br />

birlikte, C4I, Ağ Merkezli<br />

Sistemler ve Anayurt Güvenliği gibi<br />

alanlarda bunun tersini iddia etmek<br />

yanlış olmayacaktır.<br />

Yukarıdaki yaklaşıma göre, havacılık<br />

alanında bugün ve kısa dönemde<br />

F-16, C130 uçaklarının modifikasyon<br />

ve modernizasyonu; İnsansız Hava<br />

Araçları ailesi (Mini, Taktik, MALE);<br />

Eğitim Uçağı ve Bakım-Onarım Hizmetleri<br />

ihraç edilebilecek başarı alanları<br />

(iş birimleri ve son ürün seviyesi)<br />

olarak görülmektedir.<br />

2011 yılının özgün havacılık çözümlerinin<br />

ortaya çıkması ile bir kırılma<br />

noktası olacağından hareketle, içinde<br />

bulunduğumuz dönem temelde 2011<br />

sonrası kullanıma hazır çözümlerin<br />

ihracatı için bir pazar geliştirme dönemi<br />

olarak görülmektedir.<br />

Havacılık yanında Deniz ve Kara<br />

Araçları sektörünün ise fiyat ve farklılaştırma<br />

(Yonca-Onuk firmasının<br />

kompozit platformları gibi) avantajları<br />

ile uluslararası pazarda yüksek rekabet<br />

gücüne sahip özgün çözümleri<br />

bulunmaktadır. Devam eden yurt içi<br />

geliştirme projelerine hedef ülkelerin<br />

ortak olarak katılmalarının sağlanması<br />

yaklaşımı ile gelecekte başlatılacak<br />

geliştirme projelerine hedef ülkelerin<br />

başlangıç aşamasından itibaren katılımına<br />

olanak sağlayacak girişimler<br />

de hedef ülkelerde güçlü ve kalıcı bir<br />

konum elde edilmesinde önemli bir<br />

unsur olabilecektir.<br />

İhracat portföyünü sahip olduğumuz<br />

yetenek ve kapasite açısından değerlendirdiğimizde<br />

ise boşluk olduğu düşünülen<br />

alanlar şunladır:<br />

• Rus ve eski Doğu Bloku ülkelerinin<br />

geliştirdiği hava platformlarının<br />

batılı sistem ve ekipmanlarla yeniden<br />

tasarlanması ve lojistik desteğinin<br />

sağlanması<br />

• Türkiye’de ve/veya hedef paza-<br />

En fazla başarı<br />

kazanılan alan sadece<br />

teknolojik gelişmelere<br />

ve akımlara uyum<br />

sağlamakla ilgili<br />

değil, aynı zamanda<br />

organizasyon<br />

çalışması ve değerlerin<br />

dağılımıyla da<br />

bağlantılıdır. Bu şekilde<br />

çeşitlilik yaratma<br />

modelleri ve pazara<br />

girişler, en iyi olunan<br />

alanlar tarafından<br />

belirleniyor ve sadece<br />

mevcut iş alanları<br />

arasında köprü<br />

kurmakla kalmıyor,<br />

yeni iş olanakları<br />

ve ürünlerin gelişim<br />

motoru rolünü de<br />

üstleniyor.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 31


ımızda bulunan bazı ülkelerde<br />

Lojistik Destek Merkezi (bakımonarım,<br />

eğitim, yedek parça ağırlıklı)<br />

kurulması ve işletilmesi<br />

• TSK’nın envanterden çıkaracağı<br />

platformların modernize edilerek<br />

satışı<br />

• TSK envanterindeki ihtiyaç fazlası<br />

yedek parçaların ve destek ekipmanlarının<br />

satışı<br />

• İnsansız Hava Aracı simülasyon ve<br />

eğitim merkezi<br />

• TSK tesislerinin işletme hakkına<br />

sahip olunması ile planlı/plansız<br />

bakım-onarım işlemleri<br />

• Know-How transferi<br />

• Eğitim, v.b.<br />

Ürdün Hava Kuvvetlerinin F-16 uçaklarının<br />

modifikasyonu projesi gibi istisnalar<br />

olmakla birlikte, Türk savunma<br />

sanayii, uluslararası pazara yeni<br />

giren bir oyuncu olarak sektördeki<br />

hakim oyuncuların dikkatini çekecektir.<br />

Bu duruma karşı bazı alanlarda<br />

uluslararası ittifaklar yoluyla esnek iş<br />

modellerinin geliştirilmesi gerekebilecektir.<br />

2.4. İhracat İçin Temel Çalışmalar<br />

ve Süreç<br />

Etki alanımızda bulunan bir kısım<br />

Ortadoğu, K. Afrika, Doğu Avrupa ve<br />

Kafkas ülkeleri (CIS) pazarına nüfuz<br />

etmek üzere aşağıdaki belirli faaliyetlerin<br />

yürütülmesi önerilmektedir.<br />

a) Hedef Ülkelerin Belirlenmesi<br />

• Potansiyel ülkelerin belirlenmesi<br />

• Potansiyel ülkeye savunma ihracatına<br />

destek olabilecek tüm kurum/<br />

kuruluş, sivil toplum örgütleri ile<br />

kişilerin belirlenmesi ve çalışma<br />

gruplarının oluşturulması<br />

• Pazarın değerlendirilmesi ve strateji<br />

oluşturulması amacıyla belirli<br />

bir süre için çalışma gruplarının<br />

potansiyel ülkelere gönderilmesi<br />

• Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elçilik/<br />

Konsolosluk, Ticari ve Askeri Ataşeler,<br />

Türk girişimciler ile etkileşim<br />

içinde pazar dinamiklerinin ve<br />

çevre şartlarının ortaya konması<br />

• Hedef ülkelere göre hedef ürün/<br />

hizmet alanlarının belirlenmesi<br />

• Ülkenin savunma tedarik ve yatırım<br />

politikalarının anlaşılması<br />

• Pazara giriş stratejilerinin ve iş<br />

Tarihsel etki alanını<br />

büyük ülkenin<br />

büyük girişimleri<br />

ile sağlamlaştırma<br />

misyonunu içinde<br />

barındıran savunma<br />

sanayimizin<br />

ihracata yönelimi<br />

doğrultusunda; TSK,<br />

Dışişleri Bakanlığı,<br />

MSB/SSM, Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığı, DEIK,<br />

TSKGV, savunma<br />

sanayi firmaları<br />

gibi tarafların<br />

katılımıyla modelleme<br />

çalışmalarının<br />

yapılması<br />

gerekmektedir.<br />

modellerinin geliştirilmesi<br />

• İhaleler üzerinden doğrudan satış,<br />

yerel partnerler ile işbirliği veya<br />

ortaklık, şirket satınalma, üçüncü<br />

bir ülkenin firması ile ittifak (Türk<br />

savunma sanayii firmasının “Truva<br />

Atı” olması yaklaşımı kastedilmemektedir)<br />

• İhraç lisansı gibi uluslararası kısıtlara<br />

yönelik rasyonel mekanizmaların<br />

geliştirilmesi<br />

• <strong>Savunma</strong> tedariklerinden doğan<br />

offset yükümlülüklerinin savunma<br />

sistem ve hizmet ihracatına yönlendirilmesi<br />

• Ülkeler arası dış ticaret dengesizliklerinin<br />

ortadan kaldırılması<br />

amacıyla kamu alımlarına offset<br />

şartı getirilmesi ve bu offsetlerin<br />

savunma ihracatında değerlendirilmesi<br />

b) İlişkilerin Kurulması-Demir Atma<br />

• Askeri Ataşelik mekanizmasının<br />

bu amaç doğrultusunda etkinleştirilmesi<br />

• Ülkeye yönelik tecrübesi bulunan<br />

emekli/görevli kişilerin tespit edilmesi<br />

• TSK’nın proje/kabiliyetler kapsamında<br />

operatif referansının değerlendirilmesi<br />

ve sistemlerin gösteriminde<br />

TSK’nın güvenilirliğini<br />

ortaya koymak üzere TSK personelinin<br />

görev alması<br />

• Elçiliklerde savunma sanayii ihracatına<br />

yönelik kadro oluşturulması<br />

• Ülkenin <strong>Savunma</strong> Bakanlığı ve/<br />

veya karar gücü yüksek askeri makamlarında<br />

savunma sanayii ofisi<br />

kurulması<br />

• İkili, Çok Taraflı Askeri İlişkiler,<br />

Dış Ekonomik İlişkiler ve Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığının faaliyetlerinin<br />

ihracat odaklı etkinleştirilmesi<br />

• Fuar, konferans v.b. etkinliklerde<br />

savunma sanayiinin temsil edilmesi,<br />

v.b.<br />

• <strong>Savunma</strong> sistemlerine hakim, donanımlı<br />

TSK, SSM ve savunma<br />

sanayi mensubu emekli üst düzey<br />

yöneticilerin birikim ve ilgilerinin<br />

ihracata yönlendirilmesi<br />

• Bilgi merkezlerinin oluşturulması<br />

ve bilgi işleme kapasitesinin geliştirilmesi<br />

c) Finansal Destek Mekanizmalarının<br />

Geliştirilmesi<br />

• İhracatı teşvik mekanizmaları<br />

• Kredi mekanizmaları<br />

• Takas-barter v.b. mekanizmalar<br />

• Hedef pazarda yatırıma devletin<br />

ortaklığı<br />

• Yurtdışında kamu-özel sektör<br />

(PPI) ortaklıkları<br />

• Ortak tanıtım şirketi/mekanizması,<br />

v.b.<br />

2.5. İhracatta Girişimcilik<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi şirketleri ulusal ve<br />

uluslararası savunma projelerinde kazandıkları<br />

deneyim ve ilişkiler ile üst<br />

düzeyde liderlik, profesyonellik ve girişimcilik<br />

ruhuna sahip bir yapıdadır.<br />

Bununla birlikte, savunma ihracatı<br />

için hedeflenen potansiyel ülkelere<br />

girişte; gerek doğrudan gerekse uluslararası<br />

ortaklıklar yoluyla halihazırda<br />

proje yürüten, yabancı ülkelerde iş<br />

yapabilme becerileri gelişmiş başarılı<br />

müteahhitlik şirketlerimizin girişimci<br />

özelliğinden yararlanma yolları da<br />

32<br />

Ocak <strong>2009</strong>


geliştirilebilmelidir. Bu yaklaşım, 1989<br />

yılında Nurol İnşaat firmasının FMC<br />

firması ortaklığıyla savunma alanına<br />

girmesi yanında, son zamanlarda bir<br />

kısım müteahhitlik firmalarının savunma<br />

şirketi kurmalarına (Yüksel<br />

<strong>Savunma</strong> ve C2Tech gibi) dayandırılmıştır.<br />

Benzer şekilde, farklı sektörlerde gerek<br />

yurtiçi gerekse yurtdışında faaliyet<br />

gösteren Türk teknoloji şirketleri<br />

ile temel faaliyet alanlarında üstünlükleri<br />

olan otomotiv şirketlerinin savunma<br />

sanayi alanına giriş kararlarına<br />

esas olacak fizibilitede yurt içi pazara<br />

ihracatın da eklenmesi önemli bir parametre<br />

olarak görülmektedir. Gerek<br />

yurt içi gerekse ihracat pazarı için savunma<br />

sanayiinin tabanının geliştirilmesinde<br />

sektöre girişin cazibesini artırmaya<br />

yönelik girişimlerin yapılması<br />

gerekmektedir.<br />

Yurtiçi savunma projeleri kapsamında<br />

kurulan tamamlayıcılık esaslı işbirliği<br />

ve ittifakların yurtdışı pazarlarda da<br />

kullanılması, ayrıca yurt içinde belirli<br />

alanlarda yaşanılan rekabet ve çatışmaların<br />

yurt dışı projelerde işbirliğine<br />

dönüştürülmesi gibi stratejik prensiplerin<br />

belirlenmesiyle sektörümüzün<br />

girişim ve rekabet gücü artırılabilecektir.<br />

Bu yaklaşımın hedef pazarlarda<br />

temsilci ve yerel partner seçiminde de<br />

kullanılması önemli yararlar sağlayabilecektir.<br />

Sonuç<br />

Ülkenin milli gücünü oluşturan parametrelerin<br />

tamamıyla etkileşim içinde<br />

olan savunma sanayiinin ihracata yönelimi,<br />

milli gücün savunma diplomasisi<br />

yoluyla daha da artmasına yardımcı<br />

olabilecek bir kuvvet çarpanı olarak<br />

görülmektedir. Çalışmada detaylı bir<br />

şekilde incelenen İsrail savunma sanayiinin<br />

dış politika etkileşimi sektörümüzün<br />

ihracata yöneliminde örnek bir<br />

model olarak görülmektedir. Tarihsel<br />

etki alanını büyük ülkenin büyük girişimleri<br />

ile sağlamlaştırma misyonunu<br />

içinde barındıran savunma sanayimizin<br />

ihracata yönelimi doğrultusunda;<br />

TSK, Dışişleri Bakanlığı, MSB/<br />

SSM, Dış Ticaret Müsteşarlığı, DEIK,<br />

TSKGV, savunma sanayii firmaları<br />

gibi tarafların katılımıyla modelleme<br />

çalışmalarının yapılması gerekmektedir.<br />

Sektörümüzün belirli ölçülerde kıyaslanabilecek<br />

teknolojik tabanının<br />

yeterli olduğuna inanarak; girişimci<br />

bir ruhla dost ve müttefik ülkelerin<br />

ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik<br />

faaliyetlerin zaman kaybetmeden<br />

organize bir şekilde başlatılması ile<br />

konjonktürel fırsatlar değerlendirilebilecektir.<br />

Kaynaklar<br />

1) A. DAVUTOĞLU, 2008, Stratejik Derinlik,<br />

Küre Yayınları<br />

2) S. BRACHA, 2005, “Long Term Policies in<br />

Defense Exports”, Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Konferansı, Ankara<br />

3) G.HALGI, 2005, “Israel’s Defense Industry<br />

as a Key Component of Israel’s Qualitative<br />

Military Edge”, The Jerusalem Issue Brief,<br />

Vol.4, No.20<br />

4) P.NIELSEN, 2004, “Israel’s Arms Export:<br />

Stil A Means of Quiet Diplomacy”, www.<br />

weltpolitik.net<br />

5) S. BRACHA, 2005, “Long Term Policies in<br />

Defense Exports”, Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Konferansı, Ankara<br />

6) G. MACKAY, 2005, “Government Initiatives<br />

in Defense Exports”, Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Konferansı, Ankara<br />

7) S. SÖNMEZ, 2005, Dünya Ekonomisinde<br />

Dönüşüm, İmge Yayınları<br />

8) Star Gazetesi, 7 Nisan 2008, Star Gazetesi,<br />

“Türkiye Asla Silah Tüccarı Olmayacak”<br />

9) Bakanlar Kurulu Kararı, 1998, <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Politika ve Stratejisi Dokümanı<br />

10) P. KOTTLER, 1997, Ulusların Pazarlanması,<br />

T.İş Bankası Yayınları.<br />

Aykud Alp BERK<br />

1991 yılından itibaren TUSAŞ Türk Havacılık Uzay Sanayi A.Ş.’de Tedarik Uzmanı,<br />

Alt Sözleşme Yöneticisi, ATAK Projesi Endüstrileşme Koordinatörü olarak görev<br />

yapmıştır. Halen TUSAŞ’ta Pazarlama ve Strateji Şefi olarak çalışmaktadır. 1965 yılında<br />

Kırşehir’de doğan Berk, 1987 yılında ODTÜ Makine Mühendisliğinden mezun<br />

olduktan sonra 1995 yılında Gazi Üniversitesi-İktisat Ana Bilim Dalında Y.Lisansını tamamlamıştır.<br />

2008 yılından itibaren Kara Harp Okulu <strong>Savunma</strong> Bilimleri Enstitüsünde<br />

<strong>Savunma</strong> Yönetimi alanında Doktora programına devam etmektedir. İngilizce ve orta<br />

seviyede Almanca bilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 33


Teşvik Mekanizmaları<br />

SSM, Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı<br />

Bir devletin ihracat teşviki sağlamasında,<br />

özellikle savunma alanında,<br />

güvenlik ve ekonomi ile ilgili unsurlar<br />

gözönünde bulundurulmaktadır. Hükümetlerin,<br />

savunma sanayilerini, savunma<br />

ve dış politikanın vazgeçilmez<br />

bir parçası olarak görmesi sebebiyle,<br />

savunma sanayiinde yapılan çalışmalar<br />

ar-ge’den seri üretime ve ihracata<br />

kadar desteklenmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> alanında ürün geliştiren şirketler<br />

kimi zaman doğrudan teşvikler,<br />

kimi zaman vergi ayrıcalıkları ile teşvik<br />

edilmektedir. Yatırım teşviklerinde<br />

de benzer ayrıcalıkların şirketlere<br />

sağlanmakta olduğunu görmekteyiz.<br />

<strong>Savunma</strong> pazarının ticari ürünler<br />

pazarından farkı, özellikle Soğuk<br />

Savaş’ın sona ermesi ve Batı ve Doğu<br />

bloku’ndan ülkelerin silah ve sistem<br />

sağlayıcısı olarak piyasaya girmesinden<br />

sonra, yüksek sayıda arz ancak<br />

düşük sayıda talep olmasıdır.<br />

Bu koşullar altında, arz edenlerin<br />

talepte bulunanları çeşitli sınaiteknolojik<br />

(satın alan ülke içinde üretim<br />

yapılması, teknoloji transferleri),<br />

ekonomik (offset programları) veya<br />

finansal destekler ile cezbetmeleri gerekmektedir.<br />

Bu makalenin konusu olan ihracat<br />

teşvik ajansları ve sağladıkları krediler,<br />

özellikle savunma pazarının müşterileri<br />

arasında olan “düşük gelirli ülkeler”<br />

için finansal destekler arasında<br />

yer almaktadır.<br />

Hukuki Zemin<br />

İhracat teşviklerini düzenleyen iki<br />

uluslararası anlaşma bulunmaktadır.<br />

Bunlar, 1994 Dünya Ticaret Örgütü<br />

(WTO) Anlaşması ve OECD anlaşmalarıdır.<br />

OECD anlaşması, resmi<br />

olarak desteklenebilecek ihracat teşvik<br />

kredilerinin koşullarını belirlemektedir.<br />

Türkiye’de ihracat teşviklerinin koordinasyonu<br />

3332 sayılı kanunla Türk<br />

Eximbank’a, hibelerin koordinasyonu<br />

4749 sayılı kanun ile Bakanlar Kurulu<br />

koordinasyonunda görevlendirilecek<br />

makamlara verilmiştir.<br />

Motivler<br />

Hükümetler, İhracat Teşvik Ajanslarını<br />

(İTA) yurtiçi sanayilerini öne çıkartmak<br />

ve sübvanse etmek amacıyla<br />

kurmaktadırlar. İTA’ların sağladığı<br />

devlet destekli krediler veya sigortalama<br />

vasıtasıyla şirketler gelişmekte<br />

olan veya yeni oluşan riskli pazarlarda<br />

iş yapma fırsatını bulurlar. Kısaca devletlerin<br />

riskli pazarlarda iş yapmalarına<br />

destek olmak için şirketlere kaynak<br />

yarattıklarını söyleyebiliriz.<br />

Bu kaynak yaratımının iki temel gerekçesi<br />

bulunmaktadır; bunlardan<br />

birincisi ticaretin geliştirilmesi vasıtasıyla<br />

yurtiçinde istihdam yaratmak,<br />

ikincisi de özellikle gelişmekte olan<br />

ülkelerin risklerini karşılayabilecek<br />

finansal güce sahip olmayan şirketlerin<br />

risk maliyetlerini en aza indirerek<br />

ihracat hacmini artırmaktadır. Bu gerekçelerle<br />

kurulan İTA’lar temel olarak<br />

iki görevi yerine getirirler. Bunlar;<br />

ihracat aktivitelerinin finanse edilmesi<br />

ve doğrudan dış yatırımların finanse<br />

edilmesi/ sigorta altına alınmalarıdır.<br />

Bahse konu temel görevlerden<br />

ilki olan ihracat kredilerinin finanse<br />

edilmesi sürecinde İTA’lar, doğrudan<br />

ihracatçıya veya aracı bir bankaya<br />

kredi sağlamaktadırlar. Doğrudan dış<br />

yatırımlara destek ise, projelerin kredilerle<br />

desteklemesi, sigortalama ve<br />

çoğunlukla siyasi risk sigortalamaları<br />

şeklindedir.<br />

Geçmişte İTA’lar kamu tarafından kurulmuş<br />

olmalarına rağmen günümüzde,<br />

özel teşebbüs veya kamu ortaklı<br />

ihracatı teşvik organizasyonlarına<br />

rastlamak mümkündür.<br />

İTA’lar Nasıl Çalışır? İTA’lar<br />

ve Risk Yönetimi<br />

İTA’lar ihracatçılara doğrudan borç/<br />

garanti sağlar veya ticari bankaların/<br />

ihracatçıların borçlarını garanti altına<br />

alır. Herhangi bir finansman maliyeti<br />

veya risk primi yansıtılmaması,<br />

piyasadan sağlanan ticari kredilerden<br />

daha düşük geri ödemeyle kredi sağlanmasına<br />

yardımcı olur.<br />

İTA’lar, garantinin devlet tarafından<br />

sağlanmış olması sebebiyle, yüksek<br />

riski üstlenirler ve bu sebeple ticari<br />

piyasadan sağlanamayan ihracat kredilerini<br />

sağlayabilirler.<br />

İhracatçı şirket, ihraç edilen ürün veya<br />

hizmet karşılığında ödemeleri müşte-<br />

34<br />

Ocak <strong>2009</strong>


i/garantörden alır ve İTA’ya geri ödemeyi<br />

yapar. Müşterinin ödememesi<br />

durumunda, İTA ihracatçı şirkete<br />

ödemeyi gerçekleştirir ve özel sektöre<br />

ait risk kamuya transfer edilmiş olur.<br />

İhracatçı firmanın zararının tazmin<br />

edilmesinden sonra, İTA ihracatın yapıldığı<br />

alıcıdan ödemeyi geri almaya<br />

çalışır. Pek çok gelişmekte olan ülke<br />

için bu durum, zengin ülkelere olan<br />

borcun artışı demektir.<br />

İTA’lar tarafından desteklenen pek<br />

çok projenin, ekonomik istikrarın sağlanamamış<br />

olması sebebiyle, yüksek<br />

seviyede risk içerdiği bilinmektedir.<br />

İhracat yapan şirketlerin ekonomik<br />

istikrarın sağlanamadığı ortamlara<br />

İTA’ların desteği olmaksızın girmelerinin<br />

yüksek risk içerdiği değerlendirilmektedir.<br />

Avrupa Topluluğu Kurucu Sözleşmesi<br />

Madde 296, 1b’ye göre, herhangi<br />

bir üye ülke, güvenlik silah, mühimmat<br />

ve savaş teçhizatları üretimi ve<br />

ticareti hususlarında ülkenin temel<br />

menfaatleriyle ilgili bir koruma ihtiyacının<br />

gerekli olduğunu düşünürse<br />

tedbir önlemleri alabilir; Bu önlemler,<br />

spesifik olarak askeri olduğuna karar<br />

verilmeyen ürünlerle ilgili ortak piyasa<br />

rekabet koşullarını olumsuz yönde<br />

etkilememelidir. Ticari bankaların sadece<br />

birkaçı askeri ürün ihracatı için<br />

teminat vermektedir ve bunlar da bir<br />

İTA’dan veya resmi kurumdan “garanti”<br />

istemektedirler.<br />

İTA’ların Devlet ile İlişkileri<br />

Kamu İTA’ları, bağımsız bir ajans veya<br />

devletin bir parçası olarak kurulmaktadırlar.<br />

Bunlar ya devlet tarafından<br />

sahiplenilmiş veya devletin kontrolü<br />

altında görev almaktadırlar. Örneğin<br />

İngiltere’nin resmi İTA’sı İhracat Kredi<br />

Garanti Birimi (ECGD) doğrudan<br />

Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı<br />

bir birimdir. ABD ve Finlandiya’nın<br />

Export-Import Bank (EXIMBANK)<br />

diğer benzer örneklerdir.<br />

Kamu kontrolü altındaki İTA’lar, kamu<br />

iktisadi teşekkülü olarak kurulmuş<br />

olup, bağımsız yönetimleri vardır ve<br />

tüzel kişilikleri de bağımsızdır. Export<br />

Development Canada, Delcrede/Decroire<br />

(Belçika), Finans ve Sigorta şirketi<br />

(Avustralya) bu tip şirketlerdir.<br />

Diğer İTA’lar yarı kamu veya özel<br />

olarak adlandırılabilirler. Bunlar özel<br />

sermayenin konsorsiyumu veya özel<br />

sermaye ve kamu iktisadi teşekkülleri<br />

ile ortak olarak kurulabilirler.<br />

Avusturya Oesterreichische Kontrollbank<br />

Aktiengesellschaft (OeKB),<br />

özel bir İTA’ya örnektir ve sahibi ticari<br />

bankalardır. Buna rağmen, OeKB’nin<br />

finansman ile ilgili onay sürecinde,<br />

Avusturya Finans Bakanlığı, denetim<br />

sürecinde de ilgili denetim makamı<br />

yer almaktadır. Almanya’nın İTA’sı<br />

Euler Hermes Krediversicherungs-<br />

AG (Hermes) de Avusturya’nın İTA’sı<br />

gibi özeldir ve gözden geçirme ve onay<br />

sürecinde Finans, Dışişleri, ve Ekonomik<br />

Koordinasyon ve Kalkınma Bakanlıklarının<br />

temsilcileri yer almaktadır.<br />

Özel teşebbüs tarafından kurulan<br />

İTA’ların her ne kadar İTA’ların<br />

sermayedarları özel olsa da kontrol<br />

mekanizmalarında devletin yer aldığı<br />

görülmektedir.<br />

İTA’lar ve <strong>Savunma</strong> Sistem<br />

Satışları<br />

Haziran 2000’de Okinawa’da yapılan<br />

toplantı’da G-7, OECD üyelerine,<br />

“düşük gelirli ülkelere” ihracat kredisi<br />

kullanılarak satış yapılmaması yönünde<br />

karar almış; İngiltere, OECD üyelerinin<br />

ihracat kredisi vermeleri durumunda<br />

“ifşa” edilmelerini önermiştir.<br />

G-7 ayrıca OECD’den savunma gibi<br />

“üretici olmayan” alanlara ilişkin ihracat<br />

kredisi veren ülkelerin listelerinin<br />

yayınlanmasını da istemiştir. “Düşük<br />

Avrupa Birliği Ülkelerinin İTA’larının Verdiği Kredilerle Yapılan Satışlar (%)<br />

ÜLKE 2002 2003 2004 2005<br />

İngiltere (ECGD) 38-50 38-50 38-50 38-50<br />

Hollanda (Atradius-DSB) 27-57 27-57 27-57 27-57<br />

Fransa (COFACE) 30 30 30 30<br />

Almanya (Hermes)<br />

Uzun Vadeli<br />

Kredilerin %0,2’si<br />

ve Kısa Vadelilerin<br />

%9,4’ü<br />

Uzun Vadeli<br />

Kredilerin %0,2’si<br />

ve Kısa Vadelilerin<br />

%9,4’ü<br />

Uzun Vadeli<br />

Kredilerin %0,2’si<br />

ve Kısa Vadelilerin<br />

%9,4’ü<br />

Uzun Vadeli<br />

Kredilerin %0,2’si<br />

ve Kısa Vadelilerin<br />

%9,4’ü<br />

Belçika<br />

İhraç lisansı<br />

Onaylanan Tüm<br />

Satışların %20’si<br />

İhraç lisansı<br />

Onaylanan Tüm<br />

Satışların %20’si<br />

İhraç lisansı<br />

Onaylanan Tüm<br />

Satışların %20’si<br />

İhraç lisansı<br />

Onaylanan Tüm<br />

Satışların %20’si<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 35


gelirli ülkelerin” çoğunun silah alımlarının<br />

ihracat kredisi ile olduğu ve bu<br />

alımları yapanların bir kısmının silah<br />

pazarının önde gelen alıcıları olduğu<br />

değerlendirildiğinde ihracat kredisine<br />

ilişkin sınırlama uygulamasının gerçekciliği<br />

tartışmalı hale gelir.<br />

“Düşük gelirli ülkeler” (kişi başına<br />

düşen GSMH $935 veya altı geliri<br />

olan ülkeler) arasında Çin, Hindistan,<br />

Endonezya, Nijerya ve Pakistan gibi<br />

ülkeler olduğu ve bu ülkelere G-7 ülkelerinden<br />

Kanada, Fransa, Almanya,<br />

İtalya ve İngiltere’den İTA’ların verdiği<br />

ihracat kredileri kullanılarak satışların<br />

yapıldığı düşünülürse teklifin irrasyonel<br />

olduğu sonucu doğal olarak ortaya<br />

çıkmaktadır.<br />

Yukarıdaki anlaşmalara bakıldığında,<br />

savunma sanayiinin serbest piyasanın<br />

parçası olamayacağı değerlendirilmektedir.<br />

Bunun temel sebebi askeri<br />

ürünlerin normal ürünler olmamasıdır.<br />

<strong>Savunma</strong> ürünleri ticaretine ilişkin<br />

hususlar hala ticari hukuka ilişkin<br />

seviyeden çok ulusal-politik seviyede<br />

değerlendirilmektedir. Uluslararası<br />

konvansiyonel silah ticaretini düzenleyen<br />

herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır.<br />

Avrupa Birliği tarafından<br />

1998 yılında hazırlanan Code of Conduct<br />

belgesi, hukuki olarak imzalamayan<br />

tarafları bağlayıcı değildir. Code<br />

of Conduct belgesi bünyesinde insan<br />

hakları, bölgesel istikrar, güvenlik ve<br />

alıcının ekonomik gücü gibi kriterleri<br />

bulundurmaktadır.<br />

Hukuki bağlayıcılığının yanısıra,<br />

Code of Conduct belgesi politik baskı<br />

amaçlı kullanılan bir belge olarak düzenlenmiştir.<br />

Bahse konu anlaşmanın İTA’lara yönelik<br />

olarak değerlendirilebilecek<br />

maddesi ise, alıcı tarafın UNDP, Dünya<br />

Bankası, IMF ve OECD kaynaklarına<br />

bakılarak ekonomik olarak değerlendirildiği<br />

ve ülkenin satın alım<br />

durumunda sürdürülebilir kalkınmayı<br />

engelleyip engellememe durumunu<br />

analiz etmesidir. Ancak ihracat teşviklerini<br />

yasaklayıcı, önleyici bir önlem<br />

2007 yılı itibarıyla<br />

sağlanan destekler 3,7<br />

milyar ABD Doları<br />

(nakdi kredi) ve 4,7<br />

milyar ABD Doları<br />

tutarında sigorta/<br />

garantidir. Banka nakdi<br />

ve gayrinakdi destekleri<br />

ile ihracatın yaklaşık %<br />

8’ine finansman desteği<br />

sağlamıştır.<br />

alınmamış, sürdürülebilir kalkınma<br />

ve sosyal kalkınma ile ilişki kurulmamıştır<br />

İlk bölümde ihracat teşviklerinin özellikle<br />

alıcıları cezbetmek için kullanılan<br />

ekonomik (offset programları) veya<br />

finansal destekler arasında yer aldığı<br />

belirtilmişti. Kimi zaman bazı finansal<br />

desteklerin bir ihalenin alınmasında<br />

önemli rol oynadığı görülmektedir.<br />

Endonezya <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Rus<br />

Silahlarını seçerken seçim sebebini<br />

Rus Devletinin yıllık %5,6 ile %5,8<br />

arasında değişen oranlarda finansal<br />

destek olduğunu belirtmiş, bu oranların<br />

OECD ülkeleri için %8 olduğunu<br />

açıklamıştır.<br />

İTA Türkiye Uygulaması-<br />

Eximbank<br />

Türk Eximbank; ekonomik ve politik<br />

amaçların sağlanması, ihracatçıların<br />

yeni pazarlara açılabilmesi, rekabet<br />

gücünün artırılması gibi amaçlarla,<br />

yurt dışında yapılacak yatırımlar ile<br />

ihracat maksadına yönelik yatırım<br />

malları üretim ve satışının desteklenerek<br />

teşvik edilmesine yönelik yurt<br />

dışında faaliyet gösteren müteahhit ve<br />

girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli<br />

nakdi ve gayrinakdi kredi, sigorta ve<br />

garanti programları ile desteklemek<br />

amacıyla 1987 yılında kurulmuştur.<br />

3332 sayılı kanun ile ihracatın teşviki<br />

amacıyla Türk İhracat Kredi Bankası<br />

kurulmuş, dış yatırımların ve yurtiçi<br />

yatırım malı imalat ve satışının kredilendirilmesi<br />

gibi faaliyetler için de<br />

Türk Eximbank’a bütçe, fonlar, bankalar<br />

ve diğer kaynaklardan tahsis edilecek<br />

imkanları belirleme yetkisi Bakanlar<br />

Kurulu’na verilmiştir. Bununla<br />

beraber politik riskler sebebiyle girilecek<br />

olan zararın karşılanması sorumluluğu,<br />

Hazine Müsteşarlığına aittir.<br />

Eximbank tarafından sağlanmakta<br />

olan mal/hizmet ihracatı, ülke/kredi<br />

garanti programı kapsamında sağlanmaktadır.<br />

Ülke/kredi garanti programının<br />

çerçevesi, yıllık olarak belirlenmektedir.<br />

Nakdi ve gayri nakdi olarak<br />

verilen destekler hükümetlerarası<br />

protokoller kapsamında yürütülmektedir.<br />

İhracatçılar tarafından ihracat teşviki<br />

için önerilen projelerin arasından<br />

müşteri ülke tarafından “Devlet Garanti<br />

Mektubu” onaylanmış olanlara<br />

öncelik verilmektedir.<br />

Türk Eximbank tarafından mal ve hizmet<br />

ihracatına ilişkin nakdi/gayrinakdi<br />

kredi mekanizması aracılığı ile finansman<br />

desteği sağlanmaktadır. 2007 yılı<br />

itibarıyla sağlanan destekler 3,7 milyar<br />

ABD Doları (nakdi kredi) ve 4,7<br />

milyar ABD Doları tutarında sigorta/<br />

garantidir. Banka nakdi ve gayrinakdi<br />

destekleri ile ihracatın yaklaşık % 8’ine<br />

finansman desteği sağlamıştır.<br />

İhracatçılar tarafından<br />

ihracat teşviki için<br />

önerilen projelerin<br />

arasından müşteri ülke<br />

tarafından “Devlet<br />

Garanti Mektubu”<br />

onaylanmış olanlara<br />

öncelik verilmektedir.<br />

36<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Türk Eximbank’ın kredisinden faydalanabilecek<br />

olan ülke tarafından<br />

garantör bir kredi kuruluşu/banka<br />

veya resmi kuruluş belirlenmektedir.<br />

Garantör, Türk Eximbank tarafından<br />

muteber kabul edilmelidir.<br />

İhracat yapacak olan firmanın Türk<br />

Ticaret Kanununa göre kurulmuş,<br />

mali yapısı sağlam bir şirket olması<br />

gerekmektedir. Bazı durumlarda Türk<br />

şirketleri bir konsorsiyumun ortağı<br />

veya taşeronu olabilirler.<br />

Türk Eximbank’a sunulacak olan projenin<br />

sunulmadan önce fizibilitesinin<br />

FIDIC üyesi bir müşavir tarafından<br />

onaylanması gerekmektedir. Sunulan<br />

projenin yerli katkısının yüksek olması,<br />

proje seçiminde tercih sebebidir.<br />

Türk Eximbank tarafından verilen finansman<br />

desteğinin çeşitli koşulları<br />

vardır. Bunlar;<br />

• ihracatçı firmanın projeye katılımının<br />

en az %15 oranında olması,<br />

• Geri ödemelerin vadesinin 8 yılı<br />

aşmaması,<br />

• Sağlanacak desteğin, Türkiye’den<br />

sağlanacak mal/hizmetlerin<br />

%85’ini aşmıyor olması,<br />

• Garantör ülkenin riskine göre belirlenen<br />

garanti mektubu komisyonu<br />

olarak sıralanabilir.<br />

İhracat Teşvikleri ve Türk<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

3238 sayılı kanunun 10. maddesi<br />

g bendine göre “ekonomik teşvikleri<br />

tespit etmek” <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

Müsteşarlığı’nın görevleri arasındadır.<br />

Aynı kanunun (i) bendinde de “savunma<br />

ihracatı konularının” koordinasyonu<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’na<br />

verilmiştir denilmektedir.<br />

4749 sayılı kanun ile Bakanlar Kurulu,<br />

Dışişleri Bakanlığı ve Hazine<br />

Müsteşarlığı’nın olumlu görüşünün<br />

alınması koşuluyla, hibe vermeye yetkili<br />

kılınmıştır. <strong>Savunma</strong> ve güvenlik<br />

amaçlı hibeler bu kanun kapsamına<br />

alınmamıştır. <strong>Savunma</strong> ve güvenlik<br />

alanı ile ilgili hibe ve yardımlarla ilgili<br />

İhracat teşviklerinin<br />

sağlanmasıyla,<br />

savunma sanayinde<br />

ar-ge’den seri üretime<br />

sağlanan desteklerin<br />

kapsamı genişleyecek,<br />

ihracata sağlanacak<br />

teşviklerle ürün<br />

yelpazesinin genişlemesi<br />

sağlanacak ve nihai<br />

olarak Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri ve Türk<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

ürün yelpazesinin<br />

genişlemesinden<br />

fayda sağlayan taraf<br />

olacaklardır.<br />

görüşmelerde bulunmaya ve anlaşmalar<br />

imzalamaya Bakanlar Kurulu<br />

kararı ile belirlenecek kişi ve kuruluşlar<br />

yetkilidir. Bu hibe ve yardımların<br />

karşılıkları, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

bütçesinde karşılık ayrılmak suretiyle<br />

bütçelendirilmektedir.<br />

4749 sayılı kanun kapsamında “yabancı<br />

ülkeler, yabancı ülkelerin kuruluşları,<br />

uluslararası kuruluşlar, ve uluslararası<br />

yardım konsorsiyumlarına borç<br />

vermeye, borcun esas ve şartlarını<br />

belirlemeye, verilen borçların yeniden<br />

yapılandırılmasına Müsteşarlığın görüş<br />

ve Bakan’ın teklifi üzerine Bakanlar<br />

Kurulu’nun yetkili” olduğu, borç<br />

tutarlarının Müsteşarlık bütçesine konulacak<br />

bir ödenekten karşılanacağı<br />

belirtilmiştir.<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı tarafından<br />

ihracat teşviki kapsamında iki<br />

yöntem izlenebileceği değerlendirilmekte<br />

olup bunlar; doğrudan <strong>Savunma</strong><br />

Sanayini Destekleme Fonu kullanılarak<br />

hibe veya kredi amaçlı “ülke<br />

kredisi” açmak veya Türk Eximbank<br />

vasıtasıyla kredi açmak olarak sıralanabilir.<br />

Doğrudan yabancı bir ülkeye<br />

SSDF’den ülke kredisi açılması durumunda<br />

4749 sayılı kanuna göre öncelikle<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’nın<br />

Bakanlar Kurulu tarafından ihracat<br />

teşviki verilmesi amacıyla yetkilendirilmesi<br />

gerekmektedir. Bu süreçte<br />

Dışişleri Bakanlığı ve Hazine<br />

Müsteşarlığı’nın olumlu görüşlerine<br />

ihtiyaç duyulacaktır.<br />

Politik ve askeri amaçlarla hibe verilmesi<br />

durumunda da 4749 sayılı kanuna<br />

göre Bakanlar Kurulu tarafından<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’nın yetkilendirilmesi<br />

ve Dışişleri Bakanlığı<br />

ve Hazine Müsteşarlığı’nın olumlu<br />

görüşlerine ihtiyaç duyulacaktır. Bir<br />

aracı olarak Türk Eximbank’ın kullanılması<br />

durumunda da 4749 sayılı kanunun<br />

hükmettiği tespit edilmiştir.<br />

Sonuç<br />

<strong>Savunma</strong> alanında oluşturulacak ihracat<br />

teşvik mekanizmasının, savunma<br />

sanayinin, savunma ve dış politikanın<br />

vazgeçilmez bir parçası olması ayrıca<br />

savunma ürünlerinde iktisadi geri<br />

dönüşün sadece kredi geri ödemelerinde<br />

değil, ürünün ömür boyu idamesinde<br />

sağlanması gibi uzun vadeli<br />

hedefleri göz önünde bulundurulmasının<br />

önemli bir unsur olduğu değerlendirilmektedir.<br />

Bu kapsamda, <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı<br />

kuruluş kanununun 4749<br />

sayılı kanundan muaf tutulması ve<br />

ihracat teşvikine yönelik fonlamanın<br />

SSDF’den yapılmasına yönelik çalışmalara<br />

başlanmasının faydalı olduğu<br />

değerlendirilmektedir. İhracat teşviklerinin<br />

sağlanmasıyla, savunma sanayinde<br />

ar-ge’den seri üretime sağlanan<br />

desteklerin kapsamı genişleyecek, ihracata<br />

sağlanacak teşviklerle ürün yelpazesinin<br />

genişlemesi sağlanacak ve<br />

nihai olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve<br />

Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ürün yelpazesinin<br />

genişlemesinden fayda sağlayan<br />

taraf olacaklardır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 37


<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Yazılım<br />

İhracatını Artırmanın Esasları<br />

İsmail BAŞYİĞİT<br />

MİLSOFT, CEO<br />

Küreselleşmenin etkilerini arttırdığı<br />

günümüzde ülkelerin ekonomi ve<br />

siyasi politikalarında yönlendirici bir<br />

role sahip olan savunma sanayiinin<br />

önemi her geçen gün daha da ön plana<br />

çıkmaktadır. Hızla değişen çevre<br />

koşulları; ülkeleri ve dolayısıyla firmaları<br />

karar verme süreçlerinde daha<br />

temkinli ve planlı hareket etmeye,<br />

rakiplerinin hamlelerini öngörmeye<br />

ve bu hamleler doğrultusunda geleceğin<br />

stratejilerini bugünden belirlemeye<br />

yönelik sistematik bir yönetim<br />

anlayışına zorlamaktadır. Uluslararası<br />

piyasaların kırılganlığı, yaşanan<br />

dalgalanmalar ve istikrarsızlıklar göz<br />

önüne alındığında; savunma sanayii<br />

gibi sektörlere yatırım yapmanın ve<br />

bu pazarın şampiyonlar ligi oyuncusu<br />

olmanın hem ülkemizin hem de firmalarımızın<br />

geleceği açısından taşıdığı<br />

stratejik önem büyüktür. Özellikle<br />

yenilikçi fikirler üzerine teknolojik<br />

alt yapısını şekillendiren ve bu sayede<br />

dışa bağımlılığını azaltan ülkelerin<br />

dünyada yaşanan ekonomik ve siyasal<br />

krizlerden ya da değişen çevre koşullarında<br />

ortaya çıkan yeni güç dengelerinden<br />

daha az etkilenmeleri süpriz<br />

değildir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde,<br />

savunma sanayiinde ihracatı<br />

arttırmanın ülkemize doğrudan ve<br />

dolaylı yollardan sürdürülebilir kalkınma<br />

sağlayacağı, aynı zamanda da<br />

ülkemizin dışa bağımlılığını asgariye<br />

indireceği açıktır. Bu yüzden dünya ile<br />

rakabet edebilen, teknolojik altyapısını<br />

yenilikçi ve yönlendirici çözümler<br />

üzerine kurmuş olan savunma sanayiimizin;<br />

ülkemizin refahını arttırmada,<br />

toplumun her kesimine uzun vadede<br />

sürekli kalkınma sağlamada ve yaşam<br />

kalitesini yükseltmede önemli katkıları<br />

olacaktır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinde son yıllarda dünyada<br />

görülen büyüme ve gelişme daha<br />

önce bu sektörde yer alan ve ileri teknoloji<br />

ihraç eden ülkelerin dışında, gelişmekte<br />

olan birçok ülkenin de artık<br />

ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu açıdan<br />

bakıldığında ülkemizin de savunma<br />

sanayiinde büyüyen pazardan aldığı<br />

payı arttırması önem arz etmektedir.<br />

Ancak savunma sanayiinde ihracat,<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinde<br />

ihracat, diğer bazı<br />

sektörlerden farklı<br />

olarak firmaların<br />

münferit gayretlerinin<br />

yanı sıra devlet ve<br />

devlet dışı aktörlerin<br />

de destekleriyle ulusal<br />

bir politika ve vizyon<br />

çerçevesinde önceden<br />

belirlenen orta ve<br />

uzun vadeli hedefler<br />

doğrultusunda<br />

gerçekleştirilebilinir.<br />

diğer bazı sektörlerden farklı olarak<br />

firmaların münferit gayretlerinin yanı<br />

sıra devlet ve devlet dışı aktörlerin de<br />

destekleriyle ulusal bir politika ve vizyon<br />

çerçevesinde önceden belirlenen<br />

orta ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda<br />

gerçekleştirilebilinir. Devletin<br />

belirleyeceği ihracat hedeflerine yönelik<br />

vizyon ve politikalar kapsamında<br />

hedeflere ulaşılabilmesi özel sektör,<br />

üniversiteler, araştırma merkezleri ve<br />

diğer paydaşların birlikte hareket etmesiyle<br />

gerçekleşebilir. Milli savunma<br />

sanayiinin geliştirilmesi politikaları<br />

kapsamında yurtiçinde geliştirilen yeteneklerin,<br />

kullanımına öncelik verilmesi<br />

ve bu yaklaşımın kararlılıkla uygulanması<br />

da gereklidir. <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın 2007-2011<br />

Stratejik Planı’nda koyduğu ihracat<br />

hedefi, sektörün tüm oyuncuları için<br />

de belirleyici olmalıdır. 1<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinde özellikle yazılım<br />

gibi katma değeri yüksek ve emek<br />

yoğun bir sektörde ihracatı arttırmak<br />

için; Ar-Ge destekleri, insan kaynaklarının<br />

etkin kullanımı, teknokent ve<br />

teknoparkların sayılarının ve etkinliklerinin<br />

arttırılması, uluslararası standartların<br />

yakalanması, milli çözümlere<br />

ağırlık verilmesi ve işbirlikteliklerinin<br />

oluşturulması savunma sanayiinde temel<br />

faktörler olarak özetlenebilir.<br />

Gelişmişlik düzeylerine göre yazı-<br />

1 <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı, Stratejik Plan<br />

2007-2011, Ankara.<br />

38<br />

Ocak <strong>2009</strong>


lım ihracatında ülkeler kümelenme,<br />

olgunluk ve ihracat gelirleri<br />

temel alınarak 4 farklı kategoride<br />

sınıflandırılırlar. 2 Birinci kategoride<br />

yer alan ABD, İngiltere, Kanada ve<br />

1990’lardan itibaren bu kategoriye<br />

giren İsrail, İrlanda ve Hindistan gibi<br />

ülkeler incelendiğinde, devlet tarafından<br />

çerçevesi çizilen ulusal vizyon<br />

ve politikaların bu ülkelerin yazılım<br />

ihracatlarının artmasında önemli rol<br />

oynadığı görülmektedir. 3 Örneğin birinci<br />

kategoride yer alan ülkelerden<br />

İrlanda, geleneksel olarak bir tarım<br />

ülkesiyken son on beş yılda yazılım<br />

sektöründe ihracata sağlanan devlet<br />

destekleri ile yazılım pazarının kritik<br />

oyuncularından biri haline gelmiştir. 4<br />

Ülke, 1980’lerde yasadışı yazılım kullanımda<br />

yüksek bir orana sahipken,<br />

yeni kanunlarla bu oran 1990’ların<br />

ikinci yarısından itibaren oldukça<br />

düşmüştür. Ayrıca devletin kurduğu<br />

serbest bölgeler ve vergi avantajlarıyla<br />

da İrlanda birçok yabancı sermayeli<br />

firmanın yatırım yaptığı bir ülke haline<br />

2 Carmel, E. Taxonomy of New Software Exporting<br />

Nations. Washington DC, American<br />

University, 2003.<br />

3 Heeks, R.B & Nicholson B. Software Export<br />

Success Factors and Strategies in Developing<br />

and Transitional Economies. Development<br />

Informatics Working Papers no.12, IDRM,<br />

University of Manchester, UK, 2002.<br />

4 Alican F. Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla<br />

Dünyada ve Türkiye’de Yazılım Sektörü, İstanbul,<br />

İletişim Yayınları, 2006.<br />

gelmiş ve ülkedeki istihdam artmıştır. 5<br />

<strong>Savunma</strong> yazılımı ihracatında önemli<br />

bir paya sahip olan İsrail’de ise, Ar-<br />

Ge’ye önemli yatırımlar yapılmış,<br />

özel sektöre yönelik vergi avantajları<br />

sağlanmış ve başta ABD olmak üzere<br />

teknoloji alanında önde gelen ülkelerin<br />

üniversiteleri ve araştırma kurumlarıyla<br />

işbirliği anlaşmaları yapılmıştır.<br />

Benzer şekilde ülkemizin de nicel<br />

hedefler doğrultusunda ucuz işçilik<br />

ile rekabet etmeye çalışmak yerine,<br />

teknoloji üreten ve ihraç eden Türkiye<br />

için nitelikli işgücünün kullanıldığı,<br />

yenilikçi fikirlerin hayata geçirildiği,<br />

katma değeri yüksek yeni teknoloji<br />

geliştirmenin hedeflendiği, ulusal<br />

vizyon ve politikaların belirlenmesi<br />

ve kararlı bir şekilde adil rekabet ortamında<br />

uygulanması gereklidir. Ulusal<br />

politika ve vizyon paralelinde kamu<br />

ve özel kuruluşların aşağıda belirtilen<br />

hususlar üzerine yoğunlaşmasının ülkemizin<br />

savunma sanayiinde yazılım<br />

ihracatını arttırma yönünde önemli<br />

katkı sağlayabileceği düşünülebilinir.<br />

1. Ar-Ge, özellikle savunma sanayiimizin<br />

yazılım sektöründe gelişmesi<br />

ve dünya ile rekabet edebilmesinde<br />

ön koşullardan birisidir. Yurt dışında<br />

rekabet edebilmek için ulusların<br />

5 Bilişim Şurası. Bilişim Şura Ana Raporu, Ankara,<br />

2002.<br />

Her ne kadar son<br />

yıllarda ülkemizde<br />

Ar-Ge’ye olan yatırım<br />

bilinci artmış ve<br />

geçmiş yıllara göre<br />

yükselmiş olsa da<br />

özellikle savunma<br />

sanayiinde önde gelen<br />

ve yazılım alanında<br />

yetkinlik kazanmış<br />

ülkelerle kendimizi<br />

karşılaştırdığımızda<br />

oldukça geride<br />

kaldığımız ortadadır.<br />

2006 yılı itibariyle<br />

%0,7 olan Ar-<br />

Ge’nin Gayrisafi<br />

Milli Hasıladaki<br />

payını 2010 yılında<br />

%2’ye çıkarmak<br />

hedeflenmiştir.<br />

öncelikli olarak ileri teknolojiler üzerine<br />

kurulu altyapılara sahip olması,<br />

kendi ürünleri ve çözümlerini dünyaya<br />

sunabilmeleriyle mümkündür.<br />

Şekil 1’de görüldüğü üzere Ar-Ge<br />

Tablo 1 Ar-Ge’ye Ayrılan Kaynakların Mukayesesi 2006<br />

ÜLKE <strong>Savunma</strong> Ar-Ge’ye Ayrılan Kaynak (Milyar $) <strong>Savunma</strong> Ar-Ge’ye Ayrılan<br />

Kaynak Yüzdesi<br />

ABD 67.5 19.7<br />

Avrupa 3.6 1.4<br />

Almanya 0.73 1.1<br />

İngiltere 1.3 3.4<br />

İspanya 0.15 0.01<br />

Türkiye 0.069 0.018<br />

Kaynak: Korkmazyürek H. Avrupa Birliği <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ndeki Gelişmelerin Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Üzerindeki Etkileri. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi,<br />

Sayı 6, Ekim 2008.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 39


Şekil 1 (2006 Yılı Ar-Ge Harcamaları)<br />

Kaynak: Global R&D Report 2008.<br />

için yatırım yapan ülkeler İskandinav<br />

ülkeleri, Kuzey Amerika ve Avrupa<br />

Birliği’nin refah düzeyi yüksek ülkelerinden<br />

oluşmaktadır. 6 Her ne kadar<br />

son yıllarda ülkemizde Ar-Ge’ye olan<br />

yatırım bilinci artmış ve geçmiş yıllara<br />

göre yükselmiş olsa da özellikle<br />

savunma sanayiinde önde gelen ve<br />

yazılım alanında yetkinlik kazanmış<br />

ülkelerle kendimizi karşılaştırdığımızda<br />

oldukça geride kaldığımız ortadadır.<br />

2006 yılı itibariyle %0,7 olan<br />

Ar-Ge’nin Gayrisafi Milli Hasıla’daki<br />

payını 2010 yılında %2’ye çıkarmak<br />

hedeflenmiştir.<br />

Diğer taraftan savunma sanayiinde<br />

Ar-Ge’ye ayrılan kaynağa baktığımız-<br />

6 Global R&D Report 2008.<br />

da ABD ve Avrupa’nın gerisinde olduğumuz<br />

görülmektedir.<br />

Ar-Ge kapsamında düşünüldüğünde<br />

dünyanın önde gelen ülkeleri ve<br />

firmaları ile rekabet edebilmek için<br />

aşağıdaki hususlara önem vermek gereklidir;<br />

• Açık bilgi üzerine dünyayla yarışabilecek<br />

yeni teknolojilerin geliştirilmesi<br />

ve öncü çözümlerin rakiplerden<br />

önce uluslararası piyasaya<br />

sunulması,<br />

• Özellikle altyapı yazılımlarına yönelik<br />

Ar-Ge’lere öncelik verilmesi<br />

böylece birçok alanda/sektörde bu<br />

altyapı yazılımlarının yeniden kullanılabilirliğinin<br />

sağlanması,<br />

• İleride ortaya çıkacak ihtiyaçlara<br />

uygun Ar-Ge projelerinin başlatılması,<br />

• Şirket gelirlerinin belirlenecek bir<br />

yüzdesinin Ar-Ge projelerine yönlendirilmesinin<br />

teşvik edilmesi,<br />

• Özellikle ihracat hedeflerinin doğru<br />

olarak konulduğu kritik teknojilere<br />

yönelik Ar-Ge desteklerinin<br />

(Tübitak TEYDEB, 1007 gibi) arttırılması.<br />

2. Küreselleşme, firmaların sadece<br />

teknolojik değişikliklere uyum sağlamalarını<br />

değil aynı zamanda sosyokültürel,<br />

yönetimsel ve örgütsel yeniliklere<br />

ve değişikliklere de uyum<br />

sağlamalarını da zorunlu kılmıştır.<br />

Entelektüel sermaye olarak kabul<br />

40<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Entelektüel sermaye<br />

olarak kabul edilen<br />

insan kaynağı da<br />

günümüzde firmalar<br />

arasındaki farkı<br />

belirleyen temel<br />

etkenlerden birisi<br />

olmuştur. Klasik<br />

anlamda personel<br />

izinlerinin ve terfi<br />

gibi işlemlerin<br />

algılandığı İnsan<br />

Kaynakları Yönetimi<br />

yerini; sürekli<br />

gelişme, performans<br />

yönetimi, yetkinlikler<br />

ve motivasyon<br />

gibi kavramlara<br />

bırakmıştır.<br />

edilen insan kaynağı da günümüzde<br />

firmalar arasındaki farkı belirleyen temel<br />

etkenlerden birisi olmuştur. Klasik<br />

anlamda personel izinlerinin ve<br />

terfi gibi işlemlerin algılandığı İnsan<br />

Kaynakları Yönetimi yerini; sürekli<br />

gelişme, performans yönetimi, yetkinlikler<br />

ve motivasyon gibi kavramlara<br />

bırakmıştır. 7 İnsan kaynaklarının etkin<br />

yönetimi, uzun vadede bir ülkeye<br />

rekabet avantajı getiren faktörlerden<br />

birisidir. Zihin emek yoğun ve nitelikli<br />

işgücünün istihdamı üzerine kurulu<br />

olması itibariyle özellikle savunma<br />

sanayiinde faaliyet gösteren yazılım<br />

firmalarında personelin yetkinliklerinin<br />

geliştirilmesi, doğru eğitilmiş ve<br />

yetiştirilmiş olması gerekmektedir. Bu<br />

kapsamda beyin göçünün önüne geçilmesi<br />

ve nitelikli işgücünün yerli firmalarda<br />

istihdam edilerek milli proje-<br />

7 Akı P. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda İnsan<br />

Kaynakları Yönetimi. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Gündemi, Sayı 2, Ekim 2007.<br />

lerde kullanılması firmaların uluslararası<br />

pazarda rekabet edebilme şansını<br />

arttıracaktır. Ayrıca, üniversitelerin<br />

ilgili bölümlerinin müfredatları hazırlanırken<br />

sanayinin ihtiyaçları da göz<br />

önüne alınmalıdır. İnsan kaynağının<br />

eğitimi ve doğru yönlendirilmesi organizasyonların<br />

varlıklarını ve rekabetçi<br />

olmalarını korumanın ön koşulu<br />

olarak ortaya çıkmaktadır. 8 Teknoloji<br />

geliştirecek nitelikli işgücüne sahip<br />

olmak için paydaşların (üniversiteler,<br />

araştırma kurumları, kamu kurum ve<br />

kuruluşları, özel firmalar vb.) aşağıdaki<br />

hususlara önem vermeleri gerekmektedir:<br />

• Kurumsal organizasyon yapısının,<br />

pozisyonlara ait görev ve sorumlulukların<br />

ve arayüzlerin net olarak<br />

belirlenmesi,<br />

• İhtiyaç duyulacak işgücü büyüklüğünün<br />

ve bu işgücüne ait yetkinliklerin<br />

doğru belirlenmesi,<br />

• Mevcut işgücünün ihtiyaç duyulan<br />

yetkinlik seviyesine getirilmesi için<br />

gerekli eğitimlerin kapsam ve miktarlarının<br />

belirlenmesi, kısa ve uzun<br />

vadeli eğitimlerin planlanması,<br />

• Tespit edilen yetkinlikler kapsamında<br />

gerekli iş gücünün istihdam<br />

edilmesi,<br />

• Yetkinliklerin sürekli geliştirilmesi,<br />

• Eğitim kalitesinin ihtiyaç duyulan<br />

yetkinliklere paralel olarak sürekli<br />

iyileştirilmesi,<br />

• Eğitim ihtiyaçlarının kurumlar arasında<br />

ortak olan kısımlarının birlikte<br />

planlanması ve karşılanması,<br />

• Üniversitelerin, firma ve kurumların<br />

ihtiyaçlarını karşılayacak yönde<br />

teorinin yanında uygulamaların da<br />

yer aldığı eğitimlere ağırlık vermesi,<br />

dolayısıyla pazarın ihtiyaç duyduğu<br />

8 Barutçugil İ. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi,<br />

Kariyer Yayıncılık, İstanbul, 2004.<br />

nitelikli işgücünün çalışan memnuniyetinin<br />

ve dolayısıyla verimliliğinin<br />

sürekli artırılması.<br />

3. Dış pazarda var olabilmenin ön<br />

koşulunun uluslararası ortak dili anlamak,<br />

bir diğer ifadeyle uluslararası<br />

kalite standartlarını yakalamak olduğu<br />

düşünüldüğünde, firmalarımızın<br />

uluslararası kabul gören kalite yönetim<br />

standartlarına (CMMI gibi) ve<br />

modellerine yönelik çalışmalarının<br />

teşvik edilmesine ağırlık verilmelidir.<br />

Özellikle ülkemizde savunma sanayiinde<br />

ucuz işgücünün olmadığı göz<br />

önüne alındığında, dünya ile rekabet<br />

edebilmek ve ihracatımızı arttırabilmek<br />

için uluslararası standartlara<br />

uygun, yüksek kaliteli yazılımları dış<br />

pazarlara sunmamız, izlenmesi gereken<br />

temel politikalardandır. Ayrıca<br />

aşağıdaki hususlara da odaklanılması<br />

gereklidir:<br />

• İhalelerde uluslararası standartların,<br />

halihazırda bu seviyede olanlara<br />

avantaj sağlamayacak şekilde yıllara<br />

bağlı ve aşamalı olarak istenmesi,<br />

• Kalite yönetim ve teknik alanlardaki<br />

standartların hazırlanma ve<br />

Özellikle ülkemizde<br />

savunma sanayiinde<br />

ucuz işgücünün<br />

olmadığı göz önüne<br />

alındığında, dünya<br />

ile rekabet edebilmek<br />

ve ihracatımızı<br />

arttırabilmek<br />

için uluslararası<br />

standartlara uygun,<br />

yüksek kaliteli<br />

yazılımları dış<br />

pazarlara sunmamız,<br />

izlenmesi gereken temel<br />

politikalardandır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 41


Teknokentler ve<br />

teknoparklar gibi<br />

teknoloji geliştirme<br />

bölgeleri; firmalar<br />

ile üniversiteler,<br />

araştırma kurum ve<br />

kuruluşları arasındaki<br />

işbirliğini arttırarak<br />

yazılım sektörünün<br />

uluslararası alanda<br />

rekabet edebilir<br />

bir yönde ivme<br />

kazanmasını<br />

sağlayabilecek,<br />

üretim maliyetlerini<br />

düşürecek ve<br />

teknolojik bilgiyi<br />

ticarileştirebilecek<br />

bir yapıda<br />

örgütlenmelidir.<br />

güncellenme çalışmalarına sektör<br />

temsilcileri olarak aktif katılımın<br />

sağlanması,<br />

• Özellikle uluslararası kabul gören<br />

standartlarda süreç olgunluğunda<br />

istenilen seviyelere ulaştığı belgelenen<br />

firmaların değerlendirme,<br />

belgelendirme gibi harcamalarının<br />

desteklenmesi,<br />

• <strong>Savunma</strong> sanayii firmalarının uluslararası<br />

standartlara uygun çalışmasına<br />

paralel, sistem geliştirme tedarik<br />

faaliyetlerinin de uluslararası<br />

standartlara tam uyumlu gerçekleştirilmesi.<br />

4. Teknokentler ve teknoparklar gibi<br />

teknoloji geliştirme bölgeleri; firmalar<br />

ile üniversiteler, araştırma kurum ve<br />

kuruluşları arasındaki işbirliğini arttırarak<br />

yazılım sektörünün uluslararası<br />

alanda rekabet edebilir bir yönde ivme<br />

kazanmasını sağlayabilecek, üretim<br />

maliyetlerini düşürecek ve teknolojik<br />

bilgiyi ticarileştirebilecek bir yapıda<br />

örgütlenmelidir. 9 Bu doğrultuda,<br />

• Teknokent/Teknoparkların yaygınlaştırılması<br />

• Teknokent/Teknopark imkanlarından<br />

ve ilave sağlanabilecek teşviklerinden<br />

firmaların yararlanabilmesi<br />

için firmalara işbirliklerini arttırmaya<br />

yönelik hedefler konulması ve<br />

bu hedefleri gerçekleştirme yolunda<br />

teşvik mekanizmalarının hayata geçirilmesi<br />

gereklidir.<br />

5. Dış pazarda söz sahibi olmak için<br />

firmalarımızın öncelikli olarak iç pazarın<br />

yazılım ihtiyaçlarını karşılayabilecek<br />

milli çözümleri sunabilmeleri<br />

gerekmektedir. Özellikle, kritik teknolojilerde<br />

yurt dışına olan bağımlılığın<br />

yüksek olması, ülkemizin ekonomik,<br />

siyasal ve askeri alanlardaki caydırıcılık<br />

gücünü de azaltır. Bunun için;<br />

• Hedeflenen kritik alanlardaki yazılım<br />

ihtiyaçlarının belirlenerek, milli<br />

imkanlarla geliştirilmesi,<br />

• Milli olarak geliştirilmesinde yabancı<br />

çözümlere dayanan işbirliklerinden<br />

kaçınılması önemlidir.<br />

6. Küreselleşme, beraberinde firmaları<br />

tek başlarına hareket edemeyecekleri<br />

bir ortamda işbirlikleri kurmaya<br />

zorlamaktadır. Özellikle üniversite,<br />

kamu ve özel sektörün işbirliği bu açıdan<br />

değerlendirildiğinde büyük önem<br />

taşımaktadır. Entegre bir sanayinin<br />

tesisi amacıyla firmaların birlikte çalışma<br />

prensiplerinin belirlenmesi ve<br />

bu amaçla dünyada yaygın olarak kullanılan<br />

standart ve modellerin örnek<br />

alınması.<br />

Özet olarak uluslararası krizlerden<br />

ve dalgalanmalardan diğer sektörlere<br />

göre daha az etkilenen savunma<br />

sanayiinde ihracata ağırlık vermek<br />

ülkemizin kritik çözümlerde dışa ba-<br />

9 Türkoğlu Y. Yazılım Sektörü Dış Pazar Araştırması,<br />

Ankara,İGEME, 2006.<br />

ğımlılığını azaltmakla birlikte milli<br />

ekonomisine de büyük katkılar sağlayacaktır.<br />

Bu alanda başarılı olmuş<br />

ülkelerin stratejileri incelendiğinde,<br />

uzun vadeli politikaların kararlı şekilde<br />

uygulandığı, kamu ya da özel sektör<br />

ayrımı yapılmadan top yekün bir<br />

kalkınmanın hedeflendiği ve planlı<br />

bir şekilde uygulandığı görülmüştür.<br />

Mevcut durum ve şartlar altında sektörümüzün<br />

tüm paydaşlarından beklenen,<br />

ortaya konulacak olan ihracat<br />

hedeflerine karşılıklı işbirliği ve uyum<br />

içerisinde hareket ederek yurt dışında<br />

rekabet edebilir ürünler yaratabilen<br />

milli bir savunma sanayiini yaratmak<br />

olmalıdır. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın<br />

hassaslığını ve sürekli süprizlere<br />

gebe şartlarını düşündüğümüzde;<br />

kendi imkanlarıyla ihtiyaçlarını karşılayabilen<br />

ve aynı zamanda yurt dışında<br />

rekabet edebilen savunma sanayiimizin,<br />

ülkemizin milli ekonomisine<br />

sağlayacağı katkılar oldukça büyük<br />

olacaktır.<br />

Mevcut durum<br />

ve şartlar altında<br />

sektörümüzün tüm<br />

paydaşlarından<br />

beklenen, ortaya<br />

konulacak olan<br />

ihracat hedeflerine<br />

karşılıklı işbirliği<br />

ve uyum içerisinde<br />

hareket ederek yurt<br />

dışında rekabet<br />

edebilir ürünler<br />

yaratabilen milli bir<br />

savunma sanayiini<br />

yaratmak olmalıdır.<br />

42<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Kaynaklar<br />

1.<br />

2.<br />

3.<br />

4.<br />

5.<br />

6.<br />

7.<br />

8.<br />

9.<br />

10.<br />

Akı P. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda İnsan Kaynakları Yönetimi. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi, Sayı 2, Ekim 2007.<br />

Alican F. Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla Dünyada ve Türkiye’de Yazılım Sektörü, İstanbul, İletişim Yayınları, 2006.<br />

Barutçugil İ. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayıncılık, İstanbul, 2004.<br />

Bilişim Şurası. Bilişim Şura Ana Raporu, Ankara, 2002.<br />

Carmel, E. Taxonomy of New Software Exporting Nations. Washington DC, American University, 2003.<br />

Global R&D Report 2008. R&D Magazine, 2007.<br />

Heeks, R.B & Nicholson B. Software Export Success Factors and Strategies in Developing and Transitional Economies. Development Informatics Working<br />

Papers no.12, IDRM, University of Manchester, UK, 2002.<br />

Korkmazyürek H. Avrupa Birliği <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ndeki Gelişmelerin Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Üzerindeki Etkileri. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi,<br />

Sayı 6, Ekim 2008.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı, Stratejik Plan 2007-2011, Ankara.<br />

Türkoğlu Y. Yazılım Sektörü Dış Pazar Araştırması, Ankara, İGEME, 2006.<br />

İsmail BAŞYİĞİT<br />

1952 yılında Manisa’da doğdu. Lise öğrenimini İzmir Hava Askeri Lisesi’nde tamamlayan<br />

İsmail BAŞYİĞİT, ODTÜ Elektrik/Elektronik Mühendisliği bölümünden BSc, Bilgisayar<br />

Mühendisliği bölümünden MSc dereceleri aldı.<br />

Hv. K.K.’lığında 1975 yılında yazılım mühendisi subayı olarak göreve başlayan BAŞYİ-<br />

ĞİT, 1982-1985 yılları arasında, NATO AEW Program Yönetim Ajansı’nda, NATO sivil<br />

kadrosunda uzman mühendis olarak çalıştı. 1985 yılından itibaren Hv. K.K.’lığında F-16<br />

Projesinde, Elektronik ve Yazılım Sistemleri’nden sorumlu Proje Subayı olarak göreve<br />

başladı ve F-16 Bilgi Sistemi’nin geliştirilmesi ve uygulamaya konması ile F-16 Elektronik<br />

Harp sistemi uçuş testleri ve programlama simülasyon merkezinin kurulmasında<br />

görev aldı. 1995 yılında kendi isteği ile Yb rütbesi ile emekli oldu. 1995-1998 yılları<br />

arasında, STM’de Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştıktan sonra, 1998 yılında, özel<br />

teşebbüsün, yazılım alanında savunma sanayiine yönelik olarak, uluslararası rekabeti<br />

hedefleyen MilSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş.nin kuruluşunda yer aldı.<br />

Halen görevine MilSOFT Yaz.Tek. A.Ş ve MilSOFT Bil.İl.Tek.A.Ş’nin Yönetim Kurulu<br />

Üyesi ve CEO’su olarak devam eden BAŞYİĞİT, evli ve 2 çocuk babasıdır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 43


<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde<br />

İhracat ve OTOKAR<br />

Sedef VEHBİ<br />

OTOKAR, Uluslararası İş Geliştirme Koordinatörü<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii ihracatı, diğer sektörlerle<br />

kıyaslandığında yüksek ekonomik<br />

getirilerinin yanısıra, stratejik<br />

yapısı ile öne çıkmaktadır. Bu alanda<br />

yapılan uluslararası ticaret kuşkusuz<br />

ülkemizin diğer devletler ile ilişkilerinde<br />

kayda değer bir katma değer yaratmaktadır.<br />

Ayrıca ihracatçı şirketlerin<br />

farklı ülke, iklim ve coğrafyalarda<br />

edindikleri deneyimin sektörün gelişimine<br />

katkısı ve buna bağlı olarak da bu<br />

gelişimin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin<br />

kullanımına sunulması diğer bir stratejik<br />

noktayı oluşturmaktadır. Ülke<br />

ekonomisi açısından bakıldığında ise<br />

göze çarpan unsurlar, yaratılan istihdam<br />

artışı ve artan döviz girdisi olarak<br />

karşımıza çıkmaktadır.<br />

Tüm bunların yanı sıra, savunma sanayiinde<br />

faaliyet gösteren şirketler her<br />

ne kadar kendi ülkelerinde sağlam ve<br />

güçlü bir müşteri portföyüne sahip olsalar<br />

da, varlıklarını uzun vadede idame<br />

ettirebilmeleri, yeni ürün geliştirmeye<br />

yönelik öz kaynaklarını arttırabilmeleri,<br />

global platformlarda kendi<br />

rekabetçi güçlerini oluşturabilmeleri<br />

ve koruyabilmeleri için mutlak surette<br />

ihracat yapmak durumundadırlar.<br />

İhracatın savunma sanayiindeki önemini<br />

kısaca vurguladıktan sonra,<br />

Otokar’ın ihracat çalışmalarını, bu<br />

alanda kazandığı deneyimleri aktarmak;<br />

Otokar’ı Türk savunma sanayiinin<br />

ihracat liderliğine taşıyan tecrübelerine<br />

değinmek ve sektörümüzde firmaların<br />

nasıl desteklenilmesi gerektiği<br />

konularında görüşlerimi paylaşmak<br />

istiyorum. Bundan 46 yıl önce yüzde<br />

yüz Türk sermayesi ile kurulmuş bir<br />

şirket olan Otokar, gururla söyleyebilirim<br />

ki, savunma sanayiinde bugüne<br />

kadar başarılı çalışmalara imza atmış<br />

ve yıllar içinde bu başarısını ülkemiz<br />

sınırları dışına taşımayı başarmıştır.<br />

Türkiye’nin ilk zırhlı araç ihracatını<br />

1996 yılında gerçekleştirerek, Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığı tarafından ‘Yeni<br />

Madde Ödülü‘ne layık görülen Otokar,<br />

o günden bugüne tasarımcı ve üretici<br />

kimliği altında ihraç ettiği yaklaşık on<br />

bin adet askeri araç ile Türk savunma<br />

sanayiinin adını dünya pazarlarında<br />

başarı ile duyurmuştur.<br />

Ekonomik açıdan bünyesinde sürdürülebilir<br />

büyümeyi yakalamak, bu sa-<br />

...savunma sanayiinde<br />

faaliyet gösteren<br />

şirketler global<br />

platformlarda kendi<br />

rekabetçi güçlerini<br />

oluşturabilmeleri<br />

ve koruyabilmeleri<br />

için mutlak surette<br />

ihracat yapmak<br />

durumundadırlar.<br />

44<br />

Ocak <strong>2009</strong>


yede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verilen<br />

hizmetin gelişen devamlılığını sağlamak<br />

ve her şeyden önemlisi yurtdışında<br />

değişik coğrafyalardaki ordular<br />

ile işbirliği yaparak farklı kabiliyetler<br />

elde etmek suretiyle Türkiye’ye hep<br />

daha iyiyi sunmak için Otokar, ihracat<br />

çalışmalarına özel önem ve ağırlık<br />

vermektedir. Bu çalışmalarının doğal<br />

sonucu olarak şirket 2005 yılından bu<br />

yana ülkemizin en büyük savunma sanayii<br />

ihracatçısı konumunu korumaktadır.<br />

Otokar’ın bu başarısının ardında,<br />

şirketin misyon ve vizyon tanımlarının<br />

vazgeçilmez unsurları olan fikri<br />

mülkiyet hakları kendine ait ürünlerle<br />

ve kendi teknolojisi ile faaliyet göstermesi,<br />

yabancı bir ortağının bulunmaması,<br />

müşteri odaklı esnek üretimi,<br />

mühendislik ve Ar-Ge kabiliyetlerinin<br />

sürekli gelişimi yer almaktadır. <strong>Savunma</strong><br />

sektöründe başarının anahtarı olduğına<br />

inandığımız bu başlıkları aşağıdaki<br />

gibi açmak mümkündür:<br />

Fikri Mülkiyet Haklarına<br />

Sahip ve Hakim Olmak<br />

Yıllardır sürdürülen ihracat başarısında<br />

büyük roller oynayan kendi bünyesinde<br />

tasarım ve ürün geliştirme kabiliyetini<br />

haiz olmak, kendi teknolojisi<br />

ile üretim yapmak ve fikri mülkiyet<br />

haklarına sahip, hatta sahip olmanın<br />

ötesinde hakim olmak, Otokar’ın en<br />

önemli avantajlarıdır.<br />

Otokar, mühendislik<br />

ve Ar-Ge alanlarında<br />

önemli teknoloji<br />

yatırımları yapmış,<br />

üretim teknolojilerini<br />

sürekli yenilemiş, bu<br />

alanda dünya devleri<br />

ile yarışır hale gelmiştir.<br />

1987’de savunma sanayii alanında<br />

hizmet vermeye başlayan Otokar,<br />

daha o yıllarda fikri mülkiyet hakları<br />

Türkiye’ye ait araçlar geliştirme ve<br />

bunları yurtiçi ve yurtdışı pazarlara<br />

sunma misyonunu benimsemiş ve bu<br />

doğrultuda 1990’lı yılların başında ilk<br />

zırhlı araç çalışmalarını başlatmıştır.<br />

O günden bugüne şirket, mühendislik<br />

ve Ar-Ge alanlarında önemli teknoloji<br />

yatırımları yapmış, üretim teknolojilerini<br />

sürekli yenilemiş, bu alanda dünya<br />

devleri ile yarışır hale gelmiştir.<br />

Otokar, bugün sadece Türkiye’nin değil,<br />

dünyanın önde gelen zırhlı araç<br />

tasarım ve üretim merkezleri arasında<br />

yer almaktadır. 1980’li yıllarda<br />

Türkiye’de otomotiv alanında ilk bilgisayar<br />

destekli tasarıma imza atan<br />

bugünkü Ar-Ge Merkezimiz dünya<br />

standartlarında gelişmiş bir teknoloji<br />

ile donatılmış durumdadır. Bu başarıda<br />

gelişmiş Ar-Ge imkanları kadar,<br />

bu alandaki uzman ve tecrübeli işgücümüz<br />

de büyük rol oynamaktadır.<br />

Tasarım, araştırma ve geliştirme çalışmaları<br />

halen 200’ün üzerinde mühendis<br />

ile Ar-Ge Merkezimiz bünyesinde<br />

artarak sürmektedir. Bu çalışmaların<br />

en çarpıcı sonucu, şirketin cirosunun<br />

yüzde 80’ini kendi tasarımı olan, fikri<br />

mülkiyet hakları kendisine ait ürünlerin<br />

oluşturmasıdır. Otokar, her yıl<br />

ürün ailesine ortalama 3 ürün ilave etmenin,<br />

kendi kaynakları ile yeni Türk<br />

markları yaratmanın haklı gururunu<br />

yaşamaktadır.<br />

Sektör genelinde düşünülecek olursa,<br />

Ar-Ge’si, mühendislik kabiliyeti ve<br />

imkanları geniş firmaların ürünlerinin<br />

ihracat pazarlarında başarılı olmasını<br />

doğal bir sonuç olarak görmek<br />

gerekir. Buradan hareketle Ar-Ge yatırımı<br />

için yeterli imkanları olmayan<br />

daha küçük ölçekli işletmelerin de bu<br />

anlamda devlet desteğinden faydalanmaları<br />

büyük önem taşımaktadır.<br />

Bağımsız Milli Bir Şirket<br />

Yukarıda değindiklerimize paralel<br />

olarak Otokar’ın bir başka ihracat<br />

avantajını ise, yabancı bir ortağının<br />

bulunmaması ve özellikle uzmanlaştığı<br />

zırhlı araçlar alanında dışa bağımlı<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 45


olmaması oluşturmaktadır. Daha açık<br />

bir deyişle, rekabet edebilir olduğumuzu<br />

hissettiğimiz her pazarda fikri<br />

mülkiyet hakkı bize ait her ürünümüzü<br />

istediğimiz şartlarda, kimseye<br />

sormadan pazarlama hakkına sahibiz.<br />

Oysa bir yabancı ortak eğer ürünün<br />

fikri mülkiyet haklarına sahip ise<br />

yurtdışı pazarlama faaliyetlerinizi tamamen<br />

sınırlandırabilmektedir. Biz,<br />

özellikle yurtdışı pazarlarda bağımsız<br />

bir şirket olmanın büyük avantajını<br />

daima hissetmekteyiz.<br />

Bugün yurtdışında devlet politikalarına<br />

uyumlu olarak, dilediğimiz pazara<br />

zırhlı araç sunma imkanına sahibiz.<br />

Bu bağımsızlığın sonucunda da Otokar<br />

ürünleri bugün dünyanin dört<br />

kıtasında farklı coğrafyalarda, 20’den<br />

fazla orduda ve Birleşmiş Milletler<br />

misyonlarında başarı ile hizmet vermektedir.<br />

Türk savunma sanayii şirketleri<br />

inanıyorum ki; kendi Ar-Ge<br />

46<br />

Ocak <strong>2009</strong>


yatırımlarını geliştirebildikleri sürece<br />

bağımsız şirket olma özelliklerini korumaları<br />

kolaylaşacak, geliştirdikleri<br />

kendi ürünleri ile ihracat pazarlarında<br />

herhangi bir yabancı şirkete bağımlı<br />

olmadan, pazarlama faaliyetleri kısıtlanmadan<br />

rekabet edebileceklerdir.<br />

Uzmanlık<br />

Faaliyet gösterilen alanda uzmanlaşmanın,<br />

ihracat alanında dünyada rekabet<br />

edebilmek için stratejik önemde<br />

bir unsur olduğuna kati surette inanmaktayız.<br />

Türk savunma sanayiinde<br />

sektörün sağlıklı gelişimi açısından,<br />

her alanda bir uzman yaratılması<br />

önemli, hatta gereklidir. Aynı alanlarda<br />

uzmanlaşmış birçok ufak firma<br />

yerine daha kuvvetli, daha büyük projelerde<br />

etkin görev alabilecek, Türk<br />

savunma sanayiini yurtdışında en<br />

iyi şekilde temsil edebilecek, rekabet<br />

etme gücü yüksek şirketler, sektöre<br />

şüphesiz daha büyük katkılar sağlayacaklardır.<br />

Otokar taktik tekerlekli zırhlı araçlar<br />

alanında, gerek Türkiye gerekse<br />

yurtdışında gösterdiği başarılarla uzmanlığını<br />

kanıtlamış bir firma olarak,<br />

uzmanlığı artan ve gelişen şirketlerin<br />

verimli ve maliyet etkin projelerle<br />

sektöre daha iyi hizmet verebileceğine<br />

kuvvetle inanmaktadır. Bu nedenle,<br />

kullanıcılar ve kendi alanlarında<br />

uzmanlaşmış, ihtisas sahibi alt yüklenicilerle<br />

işbirliği içinde çalışmalar yürüterek<br />

sektörün gelişimine de olumlu<br />

katkı sağlamayı hedeflemekteyiz.<br />

Bunun da ancak uzmanlaşmış kadro<br />

istihdamı ve sürekli olarak uzman<br />

kadrolar yetiştirilmesiyle, başka bir<br />

deyişle, çalışana yatırım yapılmasıyla<br />

mümkün olabileceği görüşündeyiz.<br />

Müşteri Odaklılık<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii üretimi kesin olarak<br />

esneklik ve müşteriye özel çözüm<br />

gerektiren bir alan. Bu sebeple sektör<br />

şirketlerinin en temel ilkelerinden birinin<br />

ilk görüşmeden itibaren kendi<br />

çıkarlarını olduğu kadar kullanıcı çıkarlarını<br />

da gözetmek ve bu anlamda<br />

müşteriyi doğru yönlendirmek olduğu<br />

inancındayım. Müşteri ihtiyacına en<br />

uygun ürünü tasarlayıp teklif edildiği<br />

ve kullanıcının o üründen azami faydayı<br />

sağlaması amacının güdüldüğü<br />

yerde başarı zaten büyük ölçüde sağlanmış<br />

demektir. Diğer yandan, satış<br />

sonrası hizmetler kapsamında, zor ve<br />

acil durumlar dahil müşteriye daima<br />

yanında olduğunuzu hissetirebilmek<br />

müşteri sadakatinin sağlanmasında<br />

en belirleyici unsuru oluşturmaktadır.<br />

Bu “müşteri odaklılık” yaklaşımı çerçevesinde<br />

Otokar, kullanıcıları sadece<br />

müşteri olarak değil, aynı zamanda<br />

stratejik iş ortakları olarak değerlendirmektedir.<br />

Bu sebeple gerek satış<br />

öncesinde gerekse satış sonrasında<br />

daima kullanıcıların yanında olup, onların<br />

beklenti ve ihtiyaçlarına en uygun<br />

çözümleri en kısa sürede sunmak<br />

için büyük çaba sarf etmekteyiz.<br />

Satış öncesinde müşteri istek ve beklentilerini<br />

algılamak, kullanıcı ile yakın<br />

temas halinde kalarak gerçek ihtiyacı<br />

tanımlamak, dünyadaki trendleri<br />

takip etmek ve aynı zamanda her<br />

pazarın özgün yapısına hakim olmak<br />

pek çok farklı pazarda faaliyet gösetebilmemizin<br />

ve başarımızın arkasında<br />

yatan en önemli nedenler arasında yer<br />

almaktadır.<br />

Otokar’da kullanıcı beklenti ve ihtiyaçları<br />

baz alınarak, yapılan analizler<br />

sonucunda tasarım yapılmakta, bunu<br />

takiben de istenen teknik ve taktik<br />

Aynı alanlarda<br />

uzmanlaşmış birçok<br />

ufak firma yerine<br />

daha kuvvetli, daha<br />

büyük projelerde<br />

etkin görev alabilecek,<br />

Türk savunma<br />

sanayiini yurtdışında<br />

en iyi şekilde temsil<br />

edebilecek, rekabet etme<br />

gücü yüksek şirketler,<br />

sektöre şüphesiz<br />

daha büyük katkılar<br />

sağlayacaklardır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 47


Otokar için aynı<br />

müşteri ile ikinci ve<br />

üçüncü sözleşmeleri<br />

imzalamak her<br />

zaman ilk sözleşmeyi<br />

imzalamaktan daha<br />

mühim ve değerli<br />

olmuştur.<br />

özellikler, uygun ömür maliyetleri ile<br />

ideal bir şekilde birleştirilmektedir.<br />

Şirket, kullanıcıya uygun ve onun<br />

beklentilerini karşılayan ürünü, esnek<br />

üretim yapısı ve modern teknolojisi<br />

ile üretmekte ve üretim hızında da ön<br />

plana çıkmaktadır.<br />

Teknoloji ve tasarım alanında yaptığı<br />

yatırımların sonucu olarak, özellikle<br />

pazara yeni ürün sunma ve üretim<br />

hızı ile yurtdışındaki rakipleriyle kıyaslandığında<br />

Otokar’ın dünya standartlarının<br />

üzerinde bir performans<br />

sergilediği kolaylıkla görülmektedir.<br />

Bugün ayda 60 adete ulaşan zırhlı araç<br />

üretimi şirketimizi alanında dünya<br />

devleri arasına sokmuş durumdadır.<br />

Satış sonrasında verilen kapsamlı eğitimler,<br />

ürünlerin üstün ve kullanımı<br />

kolay teknolojilerle donatılmış olması,<br />

özellikle savaş, karışıklık ve benzeri<br />

durumlarda anında ve yerinde hizmet<br />

ve yedek parça desteği Otokar ürünlerinin<br />

tercih edilmesindeki başlıca<br />

nedenleri oluşturmaktadır.<br />

Sürdürülebilir Büyüme<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii şirketlerinin, varlıklarını<br />

idame ettirebilmeleri, rekabetçi,<br />

karlı ve kredibiletisi yüksek şirketler<br />

haline gelebilmeleri için yıllık ve<br />

dönemsel ekonomik dalgalanmalara<br />

karşı durabilecek, tek ürüne dayalı<br />

olmayan, aynı anda sivil ve askeri mamuller<br />

üretebilen yapılar kurmaları da<br />

ayrı bir önem arz etmektedir.<br />

Farklı alanlarda ve geniş pazarlarda<br />

faaliyet göstererek sürdürülebilir büyümeyi<br />

yakalamış olan Otokar, yurtdışında<br />

birçok savunma sanayii devinin<br />

de yaptığı gibi, askeri ürünlerinin<br />

yanı sıra, ticari ürün gamı ile de toplam<br />

üretimi ve karlılığında devamlılık<br />

sağlarken üretim, pazar ve sektör risklerini<br />

de asgari düzeye indirmektedir.<br />

Referanslar<br />

Referanslar özellikle savunma sanayiinde<br />

büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin<br />

gösterdiği iyi ve kötü performansın<br />

şirketin kendisi kadar mensubu olduğu<br />

ülkenin itibarını da doğrudan etkilediği<br />

yadsınması kolay olmayan bir<br />

gerçektir. Bu sebeple Otokar sözleşme<br />

yükümlülüklerinin yerine getirilmesi,<br />

teslim edilen ürünün kalitesi, yazılı<br />

veya sözlü taahhütlerin eksiksiz tamamlanması<br />

gibi konuları her zaman<br />

ticari karlılığın ötesinde tutmaktadır.<br />

Otokar için aynı müşteri ile ikinci ve<br />

üçüncü sözleşmeleri imzalamak her<br />

zaman ilk sözleşmeyi imzalamaktan<br />

daha mühim ve değerli olmuştur. Bugün<br />

sahip olduğumuz müşterilerimizin<br />

tümüyle birden fazla satış sözleşmesine<br />

sahip olmanın gururunu yaşamaktayız.<br />

Bu yolla en az kendi itibarımızı<br />

olduğu kadar, Türkiye’mizin de<br />

itibarının korunmasına da aşırı özen<br />

göstermekteyiz. Kullanıcılarımızdan<br />

gelen olumlu geri bildirim ve görüşler,<br />

araçların giderek başka ülkelerde<br />

de tanınmasına ve beğenilmesine yol<br />

açmakta ve böylelikle Otokar mevcut<br />

pazarlardaki varlığını güçlendirirken,<br />

yeni pazarlara daha kolay açılma imkanına<br />

sahip olmaktadır.<br />

Bununla birlikte, gayet iyi bilindiği<br />

gibi, orduların, kendi milli sanayii<br />

ürünlerini kullanması ülkenin savunma<br />

sanayi ürünleri için ana referans<br />

teşkil etmektedir. Bu doğrultuda Türk<br />

savunma sanayiinin planlı bir şekilde<br />

ele alınması ve strateji oluşturulmasına<br />

ilişkin olarak, Türk <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Politikası ve Stratejisi Esasları<br />

Dokümanında işaret edilen, dış pazara<br />

açılmaya ilişkin genel prensiplerin<br />

belirlenmesi doğrultusunda birçok<br />

başarılı çalışmaya imza atılmaktadır.<br />

Hem kritik savunma teknolojilerine<br />

sahip olma hedefi, hem de sanayiinin<br />

başarıları sayesinde <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

Müsteşarlığımız da gün geçtikçe daha<br />

fazla Türk üreticilerini tercih etmektedir.<br />

Bu da, milli şirketlerin ihracat<br />

pazarlarındaki konumunu doğal olarak<br />

güçlendirmektedir.<br />

Ürün ya da tasarımları yurtdışından<br />

doğrudan ithal etmek veya fikri mülkiyet<br />

hakları milli şirketlere ait olsun<br />

olmasın, başka ülkelerce geliştirilmiş<br />

ürünleri tercih etmek yerine, milli yatırımlar<br />

ve milli imkanlarla tasarlanıp<br />

üretilen savunma sanayii ürünlerinin<br />

tercih edilmesi o ülkenin kendi savun-<br />

48<br />

Ocak <strong>2009</strong>


ma sanayiine duyduğu güveni ve inancı<br />

temsil etmektedir.<br />

Bu bağlamda Otokar’ın ihracat çalışmalarındaki<br />

en büyük referansı da<br />

tabiidir ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.<br />

Araçlarımızın NATO’nun en büyük<br />

ikinci ordusu olan ve dünyada yüksek<br />

standartları ile tanınan Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri’nce tercih edilmesi,<br />

diğer ordularca da kabul görmesinde<br />

en önemli etken olmaktadır. Bu referans<br />

ile şirketin yukarıda değindiğim<br />

kabiliyetleri birleştiğinde ihracat pazarlarındaki<br />

rekabet gücümüz giderek<br />

artmaktadır.<br />

İhracatta Devlet Desteği<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinin son derece stratejik<br />

yapısından ötürü firmaların ilkelerinin<br />

ve oluşturdukları stratejilerin<br />

yanında devlet desteği esas teşkil eder.<br />

Bir ülkenin savunma sanayii sektörü<br />

ve bu sektörün uluslarası pazarlarda<br />

diğer ülkelerce tanınması ve yaratılan<br />

değerin, üretilen ürünlerin talep ediliyor<br />

olması ülke ekonomisi, prestiji<br />

ve gücü açısından büyük önem taşımaktadır.<br />

Bu sebeple, örneğini diğer<br />

gelişmiş ülkelerde de açıkça gördüğümüz<br />

üzere, devletimizin milli savunma<br />

sanayiini imkanlar dahilinde en<br />

üst seviyede desteklemesi son derece<br />

mühimdir.<br />

Var olan teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi<br />

ve yenilerinin oluşturulması,<br />

uluslararası arenada ülkemizin<br />

Sedef VEHBİ<br />

doğal ihracat pazarları ve bölgesel<br />

pazarlama faaliyetleri ile yetinilmeyip;<br />

Türk savunma sanayiinin dünya<br />

çapında tanıtılması, Türkiye’nin milli<br />

imkanları ile geliştirdiği katma değeri<br />

yüksek savunma sanayii ürünlerinin<br />

pazarlanması kapsamında fiilen devlet<br />

mekanizmalarının ve mercilerinin<br />

devreye sokulmasının faydası büyüktür.<br />

Buna ek olarak Türk Eximbank kredilerinin<br />

savunma sanayii ürünlerine<br />

daha fazla tahsisinin sağlanması için<br />

imkanlar yaratılmasının gereğine<br />

inanmaktayız. Diğer yandan, fuar ve<br />

tanıtım çalışmalarında devletimizin<br />

halen var olan teşvik sisteminin daha<br />

uzun dönemli planlandığı, daha geniş<br />

bir coğrafyaya yayıldığı ve firmaların<br />

kendi yatırım faaliyetlerine oranlı olarak<br />

yeniden gözden geçirildigi takdirde<br />

daha verimli sonuçlar elde edileceği<br />

kanısındayız. Vurgulanması gereken<br />

önemli hususlardan biri de Türk <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong>nin ulusarası düzeyde<br />

tanınması ve yayılması için lobi faliyetlerinin<br />

planması, yürütülmesi ve<br />

bu faaliyetlerin resmi mercilerimizce<br />

desteklenmesinin sektöre sağlayacağı<br />

faydadır.<br />

Sonuç<br />

Milli savunma sanayiinin varlığını<br />

sürdürmesinde ve sürdürülebilir büyümesinde<br />

ihracat önemli ve vazgeçilmez<br />

bir unsur olarak karşımıza<br />

çıkmaya devam edecektir. Bunu sağlayabilmek<br />

için sektördeki şirketlere<br />

büyük görevler düşmektedir. Sürekli<br />

Ar-Ge ve mühendislik yatırımları, uzman<br />

kadro yetiştirmek, ilkeli üretim<br />

ve hizmet kalitesi bu görevlerden sadece<br />

bir kaçıdır.<br />

Diğer yandan savunma sanayii ihracat<br />

çalışmalarının devlet tarafından desteklenmesi<br />

de büyük önem arz etmektedir.<br />

Bu bağlamda, sektörün kendi<br />

içinde rekabeti yerine, global arenada<br />

rekabetçi olabilmeleri için şirketlerin<br />

güçlendirilmesi ve uzmanlaşmalarının<br />

teşvik edilmesi, üretimde nicelik<br />

kadar nitelik üzerinde durulması,<br />

firmaların tasarım kabiliyetlerine ve<br />

kendi imkanları ile yaptıkları yatırımlara<br />

değer verilmesi mühimdir.<br />

Yurtdışı pazarlarda ürettiğiniz ürünün<br />

tanıtılması, benimsetilmesi ve<br />

satılması, akabinde bu ihracat hacminin<br />

giderek büyütülmesi yoğun çaba<br />

ve yatırım gerektiren bir süreçtir. Bu<br />

ürünün bir savunma sanayi ürünü<br />

olması ise bu görevi daha da zorlaştırmaktadır.<br />

Zira, performans, kalite,<br />

güvenilirlik, fiyat gibi hususların yanı<br />

sıra ülkelerin dış politika yaklaşımları<br />

ve ana yüklenicinin sürekliliği de<br />

etken unsurlardır. Bu açıdan bakıldığında<br />

kendi ülkesinde güvenirliğini<br />

kanıtlamamış bir ürün veya üreticinin<br />

ihracat pazarlarındaki yüksek rekabet<br />

şartları altında inandırıcı ve başarılı<br />

olması çok zordur.<br />

1968 Sakarya doğumlu olan Sedef Vehbi, 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi Ekonomi<br />

bölümünden mezun olduktan sonra, 1993–1996 yılları arasında İngiltere’de Reading<br />

Üniversitesi ve South Bank University, Business School’da İşletme Yüksek Lisans Programı<br />

yapmıştır. İş yaşamına 1990’da Kasra A.Ş.’de başlayan Sedef Vehbi, 1992–1996 yılları<br />

boyunca Londra’da Turkish Bank (UK) Ltd’de Uluslararsı Ticaret Finansmanı Uzmanlığı<br />

ve sonrasında Şefliği görevlerinde bulunmuştur. 1997–2002 yılları arasında Koç<br />

Grubun’unun Dış Ticaret şirketi Ram’da sırası ile Uluslararası Proje Finansmanı, Satış<br />

ve İş Geliştirme Sorumlusu pozisyonlarında çalıştıktan sonra 2002 yılında Otokar’da<br />

Uluslararası İş Geliştirme Koordinatörü olarak göreve başlamış ve 2004 yılından bu<br />

yana İhracat Müdürü olarak kariyerine devam etmektedir. İngilizce bilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 49


Ülkemizin<br />

Yazılım Dünyasındaki Yeri<br />

Cem UĞUR<br />

Yazılım son yirmi yıl içerisinde yaşamımızın<br />

her alanına girmiş ve gelecekteki<br />

potansiyelinin, yapılan tüm<br />

tahminleri katlayarak arttığı gözlemlenmiştir.<br />

Bu sektörden elde edilen gelirler,<br />

bireyleri, dünyanın en zenginleri<br />

arasına sokarken; doğru stratejileri<br />

uygulayan ülkelerin kalkınmasında en<br />

önemli kaynakları oluşturmuştur.<br />

Bu çalışmada, uluslararası yazılım pazarı,<br />

ülkelerin bu pazara girebilmeleri<br />

için yapmaları gerekenler ve ülkemizin<br />

durumundan bahsedilmektedir.<br />

Öte yandan, yazılım işinin “bir bilgisayar<br />

ve bir adam” ile yapılabileceği<br />

mitinden uzaklaşıp bunun gerçekten<br />

bir endüstri olarak görülmesi ve diğer<br />

sektörler gibi yatırım, strateji, tanıtım,<br />

vs. gerekliliğinin göz önüne serilmesi<br />

hedeflenmiştir.<br />

Küresel ekonomide, bilişim işinin dış<br />

kaynaklı tedariği önemli bir yer tutmaktadır.<br />

Bunun başlıca sebepleri<br />

şunlardır:<br />

• Servis işinin küresel bir ticaret konusu<br />

halini alması ve pazarın yıllık<br />

2 trilyon $’ı geçmesi,<br />

• Ülkelerin ticaret yapılabilir bir ortam<br />

yaratmaları konusundaki çabaları,<br />

• Telekomünikasyon masraflarındaki<br />

düşüş,<br />

• Gelişmekte olan ülkelerdeki bilişim<br />

personelindeki artış,<br />

• Yazılım üretiminin küresel olarak<br />

standart yöntemler ve araçlarla geliştirilmesi<br />

ve<br />

• Küresel emek maliyetlerindeki<br />

farklılıklar.<br />

• Bununla birlikte yazılımın dış kaynaklı<br />

olarak tedariği birçok riskler<br />

içermektedir. Bunların başında<br />

ülke istikrarı, telif haklarının korunması,<br />

yolsuzluk ve altyapı güvenilirliği<br />

gelmektedir.<br />

Türkiye;<br />

• Gelişmekte olan pazarlar arasında<br />

ön plana çıkmaktadır. BRIC (Brezilya,<br />

Rusya, Hindistan ve Çin) kısaltmasının<br />

yerini son zamanlarda<br />

BRICET (BRIC, Doğu Avrupa ve<br />

Türkiye)’in almaya başladığı görülmektedir.<br />

Gelişen ekonomilerin<br />

(E-7) bir üyesidir. Dünyanın en<br />

büyük 20 ekonomisi arasında yer<br />

almaktadır.<br />

• Dünya nüfüsunun %25’ine yakınını<br />

oluşturan ve 50 ülkeyi aşan müslüman<br />

toplumunun en önemli laik<br />

ve demokratik temsilcisi, en büyük<br />

ekonomisi ve dördüncü büyük nüfusuna<br />

sahip ülkesidir.<br />

• Avrupa Birliği’ne tam üye adayı<br />

olarak islam değerleri ile Batı’nın<br />

değerlerinin birlikte yaşayabileceğini<br />

gösteren tek örnektir.<br />

Yazılım ihracatımız net<br />

olarak ölçülememekle<br />

birlikte 2007 yılında<br />

100 milyon $ civarında<br />

olduğu bilinmektedir.<br />

• Son yıllardaki tutarlı ekonomik<br />

büyümeler, enflasyon, bütçe açığı,<br />

para birimi konusunda kronik<br />

problemlerde yapılan iyileştirmeler<br />

Türkiye’yi iş yapmak için çok<br />

daha cazip bir ülke haline getirmiştir.<br />

• Bilişim, Devlet Planlama Teşkilatı<br />

tarafından beş stratejik endüstriden<br />

biri olarak ilan edilmiştir. Bu<br />

alanda, milli ve yabancı yatırımlar<br />

ile işbirlikleri (Lufthansa, Fortis,<br />

Whirlpool, vs.) artmaktadır.<br />

• Interpro’nun tahminlerine göre<br />

Türkiye bilişim pazarı yaklaşık 30<br />

milyar $’dır. Bunun 300 milyon<br />

$’ını yazılım oluşturmaktadır.<br />

Yazılım ihracatımız net olarak ölçülememekle<br />

birlikte 2007 yılında 100<br />

milyon $ civarında olduğu bilinmektedir.<br />

Yazılım İhracatı Açısından<br />

Ülkelerin Sınıflandırılması<br />

Yazılım ihracatı yapan ülkeler Erran<br />

Carmel tarafından 2003 yılında 4 seviyede<br />

sınıflandırılmışlardır. Bu sınıflandırma<br />

kapsamında yazılım pazarında<br />

faaliyet gösteren ülkeler, tecrübeleri,<br />

sahip oldukları şirketlerin sayısı ve<br />

ihracat gelirlerine göre bir kategoriye<br />

girmişlerdir. Devletlerin doğru stratejiler<br />

uygulamaları durumunda, her<br />

geçen yıl bu sınıflandırmada bir üst<br />

kategoriye geçip ihracat rakamlarını<br />

arttırdıklarını gözlemlemek mümkündür.<br />

Ülkemiz, Seviye 3’ten 2’ye geçme<br />

sürecindedir (Tablo 1).<br />

50<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Pazarın Büyüklüğü Milyar $<br />

2008 Yılı Pazar Büyüklüğü: 31 Milyar USD (%20.2 büyüme)<br />

Bilgi teknolojilerinin Payı: 7.92 Milyar USD (Yazılım Payı: 4%)<br />

İletişim Teknolojileri: 23.10 Milyar USD<br />

Yazılım İşine Genel Bakış<br />

Ülkeler, yazılım ihracatından dört<br />

farklı yolla gelir elde edebilmektedirler:<br />

1. Servis (outsource veya offshoring)<br />

bazlı satış: Proje bazlı işler<br />

olup uzmanlık alanının değeri ve<br />

emeğin büyüklüğü ile orantılı olarak<br />

elde edilen gelirlerdir. Bu kategorideki<br />

işler bina, yol, köprü yapımından<br />

farklı değildir. Yazılımdan elde edilebilecek<br />

gerçek avantajı göstermemektedir.<br />

Büyüme tamamıyla çalıştırılan<br />

işgücünün büyüklüğü ile orantılıdır.<br />

Kar marjı limitlidir ve ön yatırım azdır.<br />

Rekabet yüksektir. Ülkemizin de<br />

içinde bulunduğu Seviye 2 ve Seviye 3<br />

ülkelerin yazılım firmaları, genellikle<br />

bu yöntemle faaliyet gösterirler.<br />

2. Lisans bazlı (ürün) satış: Bir<br />

marka yaratarak lisans ve bakım anlaşması<br />

ile yapılan yazılım satışlarıdır. Bu<br />

kategori, yazılım işinin dünya çapında<br />

ünlenmesini sağlayan şirketlerin bulunduğu<br />

alanı oluşturur. Bu firmalar,<br />

büyük çoğunlukla Seviye 1 ülkelerin<br />

firmalarıdır. Girişimcilik, risk alma,<br />

büyük yatırımlar ve düşük başarı oranı<br />

olan ancak başarının getirisinin exponensiyel<br />

olduğu bir iş türüdür. Her<br />

bir satılan ürünün masrafı sıfıra yakındır.<br />

Şirketin genel giderlerinin büyük<br />

bir kısmını, pazarlama faaliyetleri<br />

oluşturur. Ülkemizde bu alanda başarı<br />

hikayeleri oldukça düşüktür.<br />

3. Yabancı Ar-Ge yatırımlarını<br />

çekmek: Bu, gelişmekte olan ülkeler<br />

için son derece avantajlı bir yöntemdir.<br />

Yatırım ve know-how, yabancı<br />

firmadan gelir. Yabancı yatırımcıyı<br />

çekmek için gerekli olan ortamı hazırlamak<br />

son derece zordur. Bunu başarabilen<br />

ülkelerin başında Hindistan,<br />

Çin ve İsrail gelmektedir.<br />

4. Bilişim teknolojilerinin<br />

kullanıldığı servisleri sağlamak: Bu<br />

alanda, yazılım geliştirmeye odaklılığın<br />

yerini teknolojinin kullanımı<br />

almıştır. Geçtiğimiz yıllarda bu tür<br />

servislere olan ilgi, yazılım ihracatına<br />

olan ilgiyi geçmiştir ve Seviye 2 ve 3<br />

ülkeler için önemli bir alan haline gelmiştir.<br />

Faaliyet göstermek için gerekli<br />

isterler (teknolojik altyapı, yetenek/<br />

eğitim, yönetim becerileri, vs) oldukça<br />

düşüktür. Bu servislere örnek olarak:<br />

a. Müşteri İletişim Servisleri:<br />

Hindistan’da birçok firma İngilizce<br />

bilen kişilerle ABD firmalarına<br />

müşterileri ile iletişim servisi (Call<br />

Center, HelpDesk, vs) vermektedir.<br />

b. Arka Ofis Operasyon Servisleri:<br />

Procter&Gamble, Filipinler’deki<br />

650 kişilik merkezinden firmanın<br />

vergi formlarının doldurulması<br />

işini yapmaktadır.<br />

Seviye<br />

Yazılım İhracatı<br />

Açısından Tanım<br />

Tecrübe<br />

Organizasyon<br />

Sayısı<br />

İhracat Geliri<br />

(USD)<br />

Örnek Ülkeler<br />

Seviye 1 Olgun > 15 yıl Yüzlerce > 1 Milyar ABD, Hindistan, İsrail<br />

Seviye 2 Gelişmekte olan > 10 yıl Yüz > 200 Milyon<br />

Brezilya, Ukrayna, Kosta<br />

Rika<br />

Seviye 3 Emekleyen > 5 yıl Onlarca > 25 Milyon Pakistan, Mısır, Ürdün<br />

Rekabet Edemeyen Rekabet Edemeyen<br />

Tablo 1 - Yazılım İhracatı Açısından Ülkelerin Sınıflandırılması<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 51


c. Veri ve İçerik Entegrasyonu: Bir<br />

İsveç gazetesi, tarihi basımlarını<br />

Kuzey Kore/Dakor’da dijital hale<br />

getirmektedir.<br />

Gelişmekte olan ülkeler<br />

için Yazılım İhracatı neden<br />

önemli?<br />

Bu noktada gelişmekte olan ülkeler<br />

için yazılım ihracatına yönelmenin<br />

motivasyonunu incelemekte fayda<br />

var. Önce, yazılım sektörünün özelliklerine<br />

bakalım.<br />

1. Yazılım ihracatı küreselleşmenin<br />

avantajlarının net olarak kullanılabildiği<br />

bir iş alandır.<br />

2. Yazılım endüstrisi çevreyi kirletmez;<br />

çalışanları, kas gücünden çok<br />

beyin gücünü kullanırlar.<br />

3. İş gücü dışında herhangi bir hammade<br />

ihtiyacı göstermez.<br />

4. Yazılım bütün sektörlerde kullanılabilecek<br />

genel bir teknoloji olduğundan,<br />

ülkenin genel ekonomisine<br />

olumlu etki sağlar.<br />

İhraç eden bir yazılım sektörü oluştuğunda<br />

ülkeye kazandıracağı avantajlar:<br />

• Kalifiye işgücü için iş imkanı yaratır.<br />

• İhracat ile gelir elde edilir.<br />

• Uluslararası alanda iş yapan sektör<br />

gelişmekte olan ülkenin iş kültürünü<br />

de geliştirir.<br />

• Yabancı firmalarla çalışan sektör,<br />

iç yazılım ihtiyaçlarına da daha etkin<br />

cevap verebilir.<br />

Burada dikkat edilmesi gereken bir kişisel<br />

bilgisayar ile yatırım yapılmadan<br />

gelir elde edilebileceği yanlış yönlendirilmesine<br />

kapılmamaktır. Yasa yapıcılar,<br />

yazılım ihracatı ile ilgili uygulamalara<br />

turizm, doğal kaynak, tekstil,<br />

vs. ihracatından daha büyük önem<br />

vermek zorundadırlar. İhraç eden bir<br />

yazılım sektörünün oluşması için devletin<br />

yapması gerekenlerin başında<br />

şunlar yer almaktadır:<br />

Ülke Vizyon ve Stratejilerinin Oluşturulması:<br />

Kosta Rika, İran, Endonezya,<br />

Bangladeş’in de olduğu birçok<br />

ülkede, devletin yazılım ihracat endüstrisi<br />

oluşturmak için önemli adımlar<br />

attıklarını görüyoruz. Ürdün’de<br />

Kral Abdullah’ın 1999’da yazılım endüstrileri<br />

için milli planlarının tanıtımında<br />

bizzat rol aldığı görülmüştür.<br />

Hükümet, genellikle bu konuda en<br />

önemli oyuncu ve başarı faktörüdür.<br />

Hatalı adımlarla başarısızlık nedeni<br />

de oluşturabilir.<br />

İşgücü Sermayesi: İnsan sermayesi<br />

milli kaynaktır. Eğitim sistemi zayıf<br />

olan bir ülkenin çok işçisi ancak işgücü<br />

sermayesi olur. İnsanına yatırım<br />

yapmış ülkeler, seneler önce oluşturdukları<br />

eğitim sistemlerinin bugün<br />

avantajlarını görmektedirler. Eğitim<br />

altyapısı ile yazılım ihracatı için gerekli<br />

teknolojik, organizasyonel ve<br />

yabancı dil konuşan bir insan altyapısı<br />

oluşturulabilir.<br />

Ücretler ve Diğer Masraflar: Bir işin,<br />

bir ülkeden bir başkasına gitmesinin<br />

bir numaralı nedeni, düşük ücretlerdir.<br />

1990’ların başarılı ülkeleri İsrail ve<br />

İrlanda bugün ücret konusunda rekabet<br />

edememektedir. Hindistan dahi işi<br />

daha düşük maliyetleri olan Çin ve Vietnam<br />

gibi ülkelere kaybetmeye başlamıştır.<br />

Kısa vadede ülkeler, şirketlerin<br />

maliyetlerini düşürecek regülasyonlar<br />

yapabilir. Uzun vadede ülkelerin uzmanlık,<br />

servis mükemmeliyeti gibi<br />

faktörlerle müşterilerini tutmayı becerebilmeleri<br />

şarttır.<br />

Uzun vadede ülkelerin<br />

uzmanlık, servis<br />

mükemmeliyeti gibi<br />

faktörlerle müşterilerini<br />

tutmayı becerebilmeleri<br />

şarttır.<br />

Endüstri: Yazılım endüstrisi yazılım<br />

alanında faaliyet gösteren ve ortak<br />

özellikler taşıyan firmaların biraraya<br />

gelmesi ile oluşmaktadır. Bu firmalar<br />

aynı alanda birarada bulunarak, birbirleri<br />

ile rekabet ederek ve birlikte<br />

çalışma kültürü oluşturarak, ülke için<br />

bir endüstri yaratabilirler. Sayıları ülkeden<br />

ülkeye değişmekle birlikte, belli<br />

bir rakamı aşmadıkça endüstri başarılı<br />

olamaz. Hindistan’da bu şirketlerin<br />

birbirleri ile iletişimi ve ortak pazarlama<br />

için NASSCOM kurulmuştur.<br />

Sermaye Desteği: Yazılım firmalarının<br />

büyüyebilmeleri için sermayeye<br />

ihtiyaç vardır. Gelişmekte olan ülkelerde,<br />

genellikle kendi kendilerini<br />

finanse ederler; bu da büyümelerini<br />

engeller. Bu engeli aşmanın yolları<br />

arasında devletin sermaye desteği vermesi,<br />

risk sermayesini desteklemesi ve<br />

krediye kolay ulaşımı sağlamasını sayabiliriz.<br />

Teknoloji Altyapısı: Yazılım firmaları<br />

için kesintisiz elektrik ve ucuz/<br />

güvenilir telekomünikasyon altyapısı<br />

çok önemlidir. Devletin en azından<br />

yazılım firmalarının kümelendiği teknoparklarda<br />

bu imkanı sağlaması gerekmektedir.<br />

Bağlantılar: Uluslararası işbirliği yapabilmek<br />

için bağlantılar çok önemlidir.<br />

Hint firmaları ABD’de yaşayan<br />

Hintlileri kullanarak önemli miktarda<br />

iş potansiyeli yaratabilmiştir. Ceyazir<br />

ve Tunus, Fransa’ya daha çok iş yapabilmektedir.<br />

Ülkemiz bu konuda ne<br />

yazık ki var olan potansiyelini kullanamamıştır.<br />

Avrupa’da yaşayan birçok<br />

vatandaşımız ile oluşabilecek bağlantıların,<br />

yazılım ihracatı için kullanılması<br />

mümkündür.<br />

Yaşam Standartları: Yaşam standarlarının<br />

yüksek olması yabacı müşterileri<br />

çekmek açısından son derece<br />

önemli bir faktördür. Aynı zamanda<br />

kaliteli işgücünün kalıcı olması için<br />

de önemlidir. Örneğin Hindistan’da<br />

Bangalor, bu açıdan son derece çekici<br />

bir örnek teşkil ederken, Bangladeş’in<br />

başkenti Dhaka’nın ise aynı ölçüde itici<br />

olduğu gözlemlenmiştir.<br />

Ülkemizin Yazılım<br />

İhracatı’ndaki Durumu<br />

A.T. Kearney adlı danışmanlık firması,<br />

maliyet, işgücü kalitesi ve iş yapma<br />

ortamına göre ülkeleri dış kaynaklı<br />

tedarik çekiciliğine göre sıralamıştır.<br />

Bu sıralama için kullanılan puanlama<br />

sisteminin aşağıda verilen detaylarına<br />

52<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Kategori Alt kategori Ölçümler<br />

Kompanzasyon masrafları<br />

Ortalama ücretler<br />

Satılabilir iş gücü ile ilgili ortalama ücretler<br />

Finansal Çekicilik (40%)<br />

Yetenek (30%)<br />

İş Ortamı (30%)<br />

Altyapı masrafları<br />

Vergi ve diğer masraflar<br />

Uzaktan çalışma tecrübesi ve kalitesi<br />

Uygun iş gücü<br />

Eğitim ve Dil<br />

İşsizlik riski<br />

Ülke Durumu<br />

Altyapı<br />

Kültürel Özellikler<br />

Fikir Hakları Güvenliği<br />

Kiralar<br />

Elektrik masrafları<br />

Uluslararası telefon ücretleri<br />

Uluslararası merkezlere seyahat masrafları<br />

Genel vergilendirme<br />

Yolsuzluk algılaması<br />

Enflasyon oranı<br />

Mevcut IT sektörünün büyüklüğü<br />

IT sektöründeki kalite sertifikaları<br />

Yönetim ve IT ile ilgili üniversitelerin kalitesi<br />

Toplam iş gücü kapasitesi<br />

Üniversite mezunu iş gücünün boyutu<br />

İş gücünün uyumluluğu<br />

Standart eğitim ve lisan konusundaki puanlama<br />

IT sektöründeki büyüme ve işsizlik oranları<br />

İş ve siyasi ortamın yatırımcı ve analistler tarafından<br />

verilen puanlaması<br />

A.T. Kearney FDI Güven Endeksi<br />

Güvenlik riski<br />

Regülasyon yükü ve çalışma haklarındaki esneklik<br />

ICT için devlet destekleri<br />

Genel altyapı kalitesi<br />

Telecom, internet elektrik altyapı kalitesi<br />

A.T. Kearney Kürselleşme Endeksinde Kişisel<br />

İletişim Puanı<br />

Fikir Hakları güvenliği konusunda yatırımcı<br />

puanlaması ve ICT ile ilgili kanunlar<br />

Yazılım korsanlığı puanlaması<br />

Bilgi güvenliği puanlaması<br />

Kaynak: A.T. Kearney Küresel Servis Konum Endeksi<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 53


Sıra Ülke Finansal Çekicilik Yetenek İş Ortamı Toplam Puan<br />

1 India 3.22 2.34 1.44 7.00<br />

2 China 2.93 2.25 1.38 6.56<br />

3 Malaysia 2.84 1.26 2.02 6.12<br />

4 Thailand 3.19 1.21 1.62 6.02<br />

5 Brazil 2.64 1.78 1.47 5.89<br />

6 Indonesia 3.29 1.47 1.06 5.82<br />

7 Chile 2.65 1.18 1.93 5.76<br />

8 Philippines 3.26 1.23 1.26 5.75<br />

9 Bulgaria 3.16 1.04 1.56 5.75<br />

10 Mexico 2.63 1.49 1.61 5.73<br />

11 Singapore 1.65 1.51 2.53 5.68<br />

12 Slovakia 2.79 1.04 1.79 5.62<br />

13 Egypt 3.22 1.14 1.25 5.61<br />

14 Jordan 3.09 0.98 1.54 5.60<br />

15 Estonia 2.44 0.96 2.20 5.60<br />

16 Czech Republic 2.43 1.10 2.05 5.57<br />

17 Latvia 2.64 0.91 2.00 5.56<br />

18 Poland 2.59 1.17 1.79 5.54<br />

19 Vietnam 3.33 0.99 1.22 5.54<br />

20 United Arab Emirates 2.73 0.86 1.92 5.51<br />

21 United States (tier two) 0.48 2.74 2.29 5.51<br />

22 Uruguay 2.95 0.98 1.54 5.47<br />

23 Argentina 2.91 1.30 1.26 5.47<br />

24 Hungary 2.54 0.95 1.98 5.47<br />

25 Mauritius 2.84 1.04 1.56 5.44<br />

26 Tunisia 3.03 0.90 1.50 5.43<br />

27 Ghana 3.27 0.90 1.25 5.42<br />

28 Lithuania 2.60 0.83 1.98 5.42<br />

29 Sri Lanka 3.18 0.96 1.22 5.36<br />

30 Pakistan 3.23 1.00 1.11 5.34<br />

31 South Africa 2.52 1.18 1.60 5.30<br />

32 Jamaica 2.83 0.96 1.49 5.29<br />

33 Romania 2.88 0.87 1.53 5.28<br />

34 Costa Rica 3.00 0.86 1.36 5.22<br />

35 Canada 0.77 2.09 2.30 5.16<br />

36 Morocco 2.92 0.90 1.33 5.14<br />

37 Russia 2.61 1.38 1.16 5.14<br />

38 Israel 1.97 1.27 1.86 5.10<br />

39 Senegal 3.19 0.82 1.05 5.06<br />

40 Germany (tier two) 0.46 2.19 2.40 5.05<br />

41 Panama 2.88 0.75 1.40 5.02<br />

42 United Kingdom (tier two) 0.50 2.16 2.35 5.01<br />

43 Spain 1.18 1.71 2.06 4.95<br />

44 New Zealand 1.53 1.12 2.25 4.91<br />

45 Australia 0.89 1.69 2.31 4.89<br />

46 Portugal 1.59 1.14 2.11 4.84<br />

47 Ukraine 2.76 0.98 1.09 4.83<br />

48 France (tier two) 0.45 2.07 2.27 4.79<br />

49 Turkey 2.06 1.31 1.41 4.78<br />

50 Ireland 0.40 1.54 2.29 4.18<br />

Kaynak: A.T. Kearney Küresel Servis Konum Endeksi<br />

54<br />

Ocak <strong>2009</strong>


akıldığında, yazılımın dış kaynaklı<br />

tedariği için ülke seçiminde kullanılabileceği<br />

anlaşılmaktadır.<br />

Ülkemiz, son yıllarda 50. sıradan girdiği<br />

bu listede, geçtiğimiz sene 49. sıraya<br />

yükselmiştir. Araştırmayı yapan<br />

firma tarafından bunun nedeni olarak,<br />

iş yapma ortamı politikaları ve teknolojik<br />

altyapı kalitesindeki iyileşmeler<br />

gösterilmiştir.<br />

Ülkemizde Devletin Girişimleri<br />

2001 yılı öncesine kadar Türk yazılım<br />

firmalarının dünya çapında bir varlık<br />

göstermeleri mümkün değildi. Dünyada<br />

devletler tarafından teşvik mekanizmaları<br />

oluşturulurken, ülkemizde<br />

hem bu ortam yaratılamadı hem de<br />

var olan firmalar, 1994, 1999 ve 2001<br />

krizlerinde ayakta kalmaya çalıştılar.<br />

2001 yılında Teknoparklar Kanunu<br />

ile yazılım firmalarının üniversiteler<br />

içinde kümelenmeleri, bu firmaların<br />

yaptıkları yazılım ve Ar-Ge çalışmalarına<br />

vergi teşviği ve üniversitelerin<br />

öğrenci/eğitmen kaynakları ile destek<br />

sağlanmıştır. Bu kanunun olumlu etkileri,<br />

teknoparklarda artan firma sayısı<br />

ve bilişim sektöründeki büyüme<br />

ile görülmektedir. Ancak, halen yapılacaklar<br />

mevcuttur. Örneğin, yazılımın<br />

ürün sayılmayıp servis sayılması,<br />

halen yazılım firmalarını bir takım<br />

avantajlardan mahrum bırakmaktadır.<br />

Yine de bu firmalar ile hükümet arasında<br />

bir diyaloğun kurulmuş olması<br />

çok önemlidir.<br />

2006 yılında hükümet, Bilişim Toplumu<br />

Stratejisi’nin lansmanını yapmıştır.<br />

Bu stratejinin yazılım firmaları için<br />

en azından iki faydasını görmemiz<br />

gerekmektedir. Birincisi, toplumun<br />

daha fazla bilgisayar dostu olması ve<br />

bilgisayar üzerinden verilecek servis<br />

talebin artması; dolayısı ile iç pazarın<br />

büyümesidir. İkincisi, bu talep için gerekli<br />

olan alt yapının kalitesinin arttırılmasıdır.<br />

Yazılım firmalarımızın bir<br />

avantajı da NATO ülkesi olarak ve savunma<br />

bütçemizin milli kaynaklardan<br />

karşılanmasına yönelik stratejilerin<br />

parçası olarak, yüksek teknoloji gerektiren<br />

projelere dahil olabilmeleri;<br />

bu alanda çözüm üretebilmeleri için<br />

gerekli olan kalite ve süreç gibi yüksek<br />

alt yapı isterlerini karşılamak zorunda<br />

olmalarıdır. Bu firmalar, oluşturdukları<br />

ortamlarla yurtdışında savunma<br />

alanı dışında da müşteri bulabilmektedirler.<br />

Aynı zamanda, ülkemizde<br />

faaliyet gösteren yabancı firmaların<br />

offset yükümlülükleri de yazılım firmalarının<br />

yurtdışına açılabilmeleri<br />

için son derece önemli araçlar olarak<br />

ortaya çıkmaktadır.<br />

Öte yandan ülkemizde iyileştirilmeye<br />

açık birçok konu vardır. Bunların başlıcaları<br />

aşağıda belirtilmiştir:<br />

• Yazılım ile ilgili telif hakları ve fikri<br />

mülkiyet hakları ile ilgili düzenlemelerde<br />

iyileştirmeler gerekmektedir.<br />

• Yazılımın yasal olmayan yollardan<br />

kullanımının engellenmesi ile ilgili<br />

çalışmalar başlatılmıştır. Bu konudaki<br />

önlemlerin daha üst seviyeye<br />

taşınması gerekmektedir.<br />

• Yazılım Ar-Ge çalışmalarına, TÜ-<br />

BİTAK kontrolünde maddi destekler<br />

verilmektedir. Ancak, bu<br />

desteklerin düzenli şekilde firmalara<br />

aktarılmasında iyileştirmeler<br />

mümkündür. Özellikle sadece bu<br />

desteklerle ayakta kalabilen firmalar<br />

için nakit akışı son derece<br />

kritiktir.<br />

• Yazılım ihracatı ile ilgili ayrı bir<br />

strateji oluşturulması ve bununla<br />

ilgili teşvik mekanizmalarının belirlenmesi<br />

gerekmektedir.<br />

Değerlendirme<br />

Globalleşme ile dünyada yazılım sektörü<br />

çok büyük bir pazar oluşturmuştur.<br />

Ülkemiz, kendine has özellikleri<br />

ile bu pazarda önemli bir oyuncu olabilir.<br />

Bunun başarılması için devletin<br />

bu pazarda olmanın ülkenin insanına<br />

sağlayacağı faydaları benimseyip sektörün<br />

ihtiyaçlarını anlayıp bunlara<br />

cevap verene kapsamlı ve uzun vadeli<br />

stratejik bir plan oluşturması gerekmektedir.<br />

Bunu başarabilen ülkelere<br />

baktığımızda, ülkemizin bugün çok<br />

daha ileri bir noktada olmasını beklemek<br />

bu alanda çalışan herkesin hakkıdır.<br />

Cem UĞUR<br />

1966 yılında İstanbul’da doğan Cem Uğur, 1985 yılında Galatasaray Lisesi ve 1990 yılında<br />

Boğaziçi Ünivesitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü tamamladı. 1990-1995 yılları<br />

arasında ABD’de UNISYS firmasındaTMRC projesinde yazılım mühendisi olarak çalıştı.<br />

1995-2000 yılları arasında Aydın Yazılım ve Elektronik San. A.Ş. (AYESAŞ)’ta Yazılım<br />

Mühendisi, Kd. Yazılım Mühendisi ve Proje Yöneticisi görevlerini üstlendi. 2000-2001<br />

yılları arasında Ericsson Crea-World’de Mobil Uygulamalar’dan sorumlu Teknik Müdür<br />

olarak görev yaptı. 2001 yılında tekrar AYESAŞ’a katılan Cem Uğur <strong>2009</strong> yılına kadar<br />

Yazılım Grubu’ndan sorumlu Direktör olarak görev yapmıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 55


BİR KONUK BİR SÖYLEŞİ<br />

<strong>Savunma</strong> İhracatı ve Aselsan<br />

ASELSAN, Pazar Geliştirme Direktörlüğü<br />

Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />

İhracat Pazarı<br />

Soğuk savaşın sona ermesi ile başlayan<br />

dönemde azalmaya başlayan<br />

(1988’de yaklaşık 909 Milyar ABD<br />

Doları) ve 1998 yılında en düşük seviyesinde<br />

(834 Milyar ABD Doları) gerçekleşen<br />

dünya savunma harcamaları<br />

bölgesel ve dönemsel olarak harcama<br />

türleri, tedarik öncelikleri ve yöntemleri<br />

değişim göstermekle birlikte, 1998<br />

yılından bu yana düzenli olarak artmaktadır.<br />

2007 yılı Dünya <strong>Savunma</strong><br />

Harcamaları 1,339 Milyar ABD Doları<br />

seviyesine ulaşmıştır. 2007 yılında<br />

Amerika Birleşik Devletleri yaklaşık<br />

547 milyar ABD $ savunma harcaması<br />

ile dünya savunma harcamalarının<br />

yaklaşık %41’ini tek başına gerçekleştirmiştir.<br />

Aynı ülkenin 2007 yılı savunma<br />

harcaması toplamının içinde<br />

Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerine<br />

ayırdığı bütçe de yaklaşık 71 Milyar<br />

ABD doları olarak gerçekleşmiştir.<br />

2008 yılındaki mevcut durum değerlendirildiğinde,<br />

yıl ortasında başlayan<br />

ve yaygınlaşmakta olan küresel ekonomik<br />

kriz nedeniyle, gözden geçirme ve<br />

aciliyet arzetmeyen ihtiyaçların ötelenmesinden<br />

dolayı, kısa vadede (2–3<br />

yıllık dönemde) savunma bütçelerinde<br />

azalma olacağı öngörülmektedir.<br />

2007 yılı Dünya<br />

<strong>Savunma</strong><br />

Harcamaları 1,339<br />

Milyar ABD Doları<br />

seviyesine ulaşmıştır.<br />

2007 yılında<br />

Amerika Birleşik<br />

Devletleri yaklaşık<br />

547 milyar ABD $<br />

savunma harcaması<br />

ile dünya savunma<br />

harcamalarının<br />

yaklaşık %41’ini<br />

tek başına<br />

gerçekleştirmiştir.<br />

Aynı ülkenin 2007<br />

yılı savunma<br />

harcaması toplamının<br />

içinde Araştırma<br />

ve Geliştirme<br />

faaliyetlerine ayırdığı<br />

bütçe de yaklaşık 71<br />

Milyar ABD doları<br />

olarak gerçekleşmiştir.<br />

<strong>Savunma</strong> harcamaları; personel giderleri,<br />

alt-yapı harcamaları, cari harcamalar<br />

ve teçhizat tedarik giderleri<br />

olmak üzere dört temel harcama kaleminden<br />

oluşmaktadır. <strong>Savunma</strong> harcama<br />

kalemleri arasında teçhizat tedarik<br />

giderlerinin payı ortalama %30<br />

olarak gerçekleşmekte olup savunma<br />

sanayi gelişmiş ülkelerin savunma<br />

teçhizat alımlarını kendi şirketlerinden<br />

karşılama oranı ortalama %92’dir.<br />

(ABD için bu oran %98, savunma harcamaları<br />

itibarı ile ilk sıralarda yer<br />

alan diğer ülkeler olan İngiltere, Çin,<br />

Fransa ve Japonya için %90 - %94 arasındadır.)<br />

Diğer şekilde ifade edersek, uluslararası<br />

savunma ihracat pazarı dünya savunma<br />

pazarı içerisinde sadece % 8’lik<br />

(yaklaşık 32 Milyar ABD Doları) bir<br />

orana sahiptir. Son on beş yıllık dönemde<br />

bu oran sürekli %10’un altında<br />

gerçekleşmiştir.<br />

Uluslararası savunma pazarında ABD,<br />

İngiltere ve Fransa yıllardan beri pazar<br />

hâkimiyetlerini sürdürmektedirler.<br />

Rusya, Almanya, Çin ve İsrail’in<br />

de pazar payları dikkate alındığında,<br />

uluslararası savunma pazarının %85-<br />

90’ının bu yedi ülke tarafından paylaşıldığı<br />

görülmektedir. Geriye kalan<br />

%10-15’lik (yaklaşık 3.5 Milyar ABD<br />

Doları) dilim ise Türkiye’nin de arasında<br />

yer aldığı diğer ülkeler tarafından<br />

paylaşılmaktadır.<br />

Uluslararası savunma pazarında en<br />

yüksek paya sahip ülkelerin, aynı zamanda<br />

teçhizat tedarik ihtiyaçlarını<br />

da büyük oranda (ortalama % 92) ülke<br />

içi kaynaklarından temin ettikleri gözlenmektedir.<br />

Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa<br />

Birliği ülkeleri arasındaki ticari<br />

rekabet, savunma sanayii alanında da<br />

ağırlığını hissettirmektedir. AB ülkeleri,<br />

aralarındaki savunma işbirliğini<br />

kuvvet kullanımı, ortak tedarik ve<br />

savunma sanayinin yeniden yapılandırılması<br />

gibi alanlarda daha ileriye<br />

56<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Türk savunma<br />

sanayinin kendi<br />

ayakları üzerinde<br />

durabilir, en azından<br />

kritik sahalarda ülke<br />

ihtiyaçlarına cevap<br />

verebilir bir seviyeye<br />

ulaşması, yalnızca<br />

güçlü bir ekonomik<br />

yapıya sahip olunması<br />

açısından değil,<br />

ulusal bağımsızlığı<br />

sürekli kılacak güçlü<br />

bir silahlı kuvvetlere<br />

sahip olunması<br />

açısından da önem<br />

taşımaktadır.<br />

götürmek için, kurumsal alt yapıları<br />

oluşturmaktadırlar. Bunun yanı sıra<br />

AB Ortak <strong>Savunma</strong> Doktrini gibi ittifaklar<br />

neticesinde oluşan sanayi/<br />

firmalar arası birleşmeler sonucunda<br />

ileri teknolojiye dayalı dev savunma<br />

sanayi şirketleri; ürün çeşitliliğine sahip<br />

olmaları, güçlü finansal yapıları<br />

ve büyük ölçekli üretim gerçekleştirmeleriyle<br />

rekabet üstünlüğünü de ele<br />

geçirmektedirler.<br />

ASELSAN İhracat<br />

Faaliyetleri<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii, tek alıcısı devlet<br />

olan ve bu yönüyle devlet tarafından<br />

şekillendirilen bir sektördür.<br />

Türkiye, bulunduğu coğrafya nedeniyle;<br />

Silahlı Kuvvetlerini modernize<br />

etmek konusunda gayretlerini sürdürmesi<br />

gereken konumdadır. Türkiye bu<br />

açıdan bakıldığında, savunma sanayii<br />

kurma yönünde belirli bir şansa sahip<br />

az sayıda ülke arasında yer almaktadır.<br />

Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin<br />

ihtiyaçlarının mümkün ve ekonomik<br />

olduğu ölçüde yurtiçinden karşılanması<br />

kaçınılmaz görülmekte ve bu durum,<br />

Türkiye’de modern bir savunma<br />

sanayii altyapısının oluşturulması açısından<br />

önemli imkanlar sunmaktadır.<br />

Türk savunma sanayinin kendi ayakları<br />

üzerinde durabilir, en azından kritik<br />

sahalarda ülke ihtiyaçlarına cevap verebilir<br />

bir seviyeye ulaşması, yalnızca<br />

güçlü bir ekonomik yapıya sahip olunması<br />

açısından değil, ulusal bağımsızlığı<br />

sürekli kılacak güçlü bir silahlı<br />

kuvvetlere sahip olunması açısından<br />

da önem taşımaktadır.<br />

Burada üzerinde önemle durulması<br />

gereken husus, savunma sanayii gibi,<br />

yüksek teknoloji gerektiren bir alanda<br />

teknoloji hakimiyeti konusunun sabır<br />

isteyen, nesiller boyu devam edebilecek,<br />

kesintisiz bir çalışmayı gerektirdiği<br />

gerçeğidir. Sürdürülebilir bir<br />

yüksek teknoloji altyapısının korunabilmesi<br />

için, maliyetler ve ekonomik<br />

gerçekler, büyük bir iç pazarı ya da<br />

çok başarılı bir dış satım performansını<br />

zorunlu kılmaktadır.<br />

ASELSAN’ın öncelikli amacı, Türk<br />

Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarına yanıt<br />

verecek milli çözümler üretmektir.<br />

Bununla birlikte, ASELSAN, faaliyetlerini<br />

yalnızca yurtiçi ile sınırlı tutmamakta,<br />

özgün tasarımlarını müttefik<br />

ülke ordularının da kullanımına<br />

sunarak, satışların yurtiçi ve ihracat<br />

arasında dengelenmesinin sağlanması,<br />

ülke ekonomisine istihdam, döviz<br />

girdisi ve benzeri ilave kaynaklar yaratılabilmesi<br />

ve gelişimin sürekliliğinin<br />

sağlanabilmesi hedefleriyle çalışmalarını<br />

sürdürmektedir.<br />

Bu hedefler doğrultusunda, ASEL-<br />

SAN, 2000’li yılların başında, ihracata<br />

verilen öneme paralel olarak yeniden<br />

yapılanmış ve Genel Müdürlüğe doğrudan<br />

bağlı bir birim olarak çalışmak<br />

üzere “Yurtdışı pazarlama faaliyetlerinde<br />

ülke odaklı yapılanma ve çalışma<br />

yöntemini’’ esas alacak şekilde bir<br />

Direktörlük kurulmuştur.<br />

Direktörlüğün faaliyet hedefleri kapsamında;<br />

uluslararası politikalar,<br />

mevcut siyasal/ekonomik koşullar,<br />

Türkiye’nin izlediği uluslararası politika<br />

ve ilişkiler, ASELSAN’ın diğer ülkelerdeki<br />

ilgili kurum/kuruluş/firmalar<br />

nezdinde mevcut işbirliği ve ilişkileri<br />

değerlendirilerek, ihracat faaliyetleri<br />

kapsamına dahil edilmesi planlanan<br />

hedef bölgeler ve bu bölgelerde yeralan<br />

hedef ülkeler (öncelikli ve ikinci<br />

öncelikli ülkeler şeklinde) belirlenmiş<br />

olup;<br />

‘’ASELSAN’IN ORTA VE UZUN<br />

VADEDE SÜRDÜRÜLEBİLİR VE<br />

TUTARLI İHRACAT POTANSİYELİ<br />

OLUŞTURABİLMESİNİ<br />

SAĞLAMAK’’<br />

hedefi doğrultusunda çalışmalar sürdürülmektedir.<br />

Hedef Bölge/Ülke bazlı yürütülen çalışma<br />

programı doğrultusunda; potansiyel<br />

arz ettiği değerlendirilen ve<br />

Öncelikle müşteri<br />

hedef ülkenin<br />

silahlı kuvvetleri<br />

olduğundan, yalnızca<br />

kabul görmüş<br />

pazarlama kurallarını<br />

uygulamak yeterli<br />

olmamakta, ihracat<br />

pazarından pay<br />

alınabilmesi amacıyla<br />

yüksek teknolojiye<br />

sahip, güvenilir ve<br />

-özellikle yurtdışı<br />

pazarlarda yeni<br />

yeni tanınmaya<br />

başlayan ülkemiz<br />

sanayini göz önüne<br />

aldığınızda- fiyat<br />

konusunda rekabetçi<br />

ürün ve sistemlerin<br />

son kullanıcıya<br />

sunulabilmesi<br />

gerekmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 57


Yurtdışı pazarlama<br />

faaliyetlerinde,<br />

potansiyel kullanıcı<br />

için önerilen ürün/<br />

sistemin Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri tarafından<br />

kullanılıyor olması<br />

çok önemli bir referans<br />

teşkil etmektedir.<br />

faaliyetlerin yoğun olarak sürdürüldüğü<br />

öncelikli ülkeler ile gelişmelerin<br />

takip edildiği ve somut projelere ilişkin<br />

çalışmaların yürütüldüğü ikinci<br />

öncelikli ülkeler belirlenmekte, uluslararası<br />

politikalar ve ekonomik koşullar<br />

da dikkate alınarak belirlenen<br />

hedef bölge/ülkeler dönem içerisinde<br />

yaşanan gelişmeler doğrultusunda<br />

güncellenmekte ve çalışmalar, Direktörlük<br />

bünyesinde yer alan Pazarlama<br />

Müdürlükleri tarafından bölgesel<br />

uzmanlık bazında sürdürülmektedir.<br />

Pazarlama organizasyonu, üstlenilecek<br />

yeni projeler ve genişleyen yurtdışı<br />

müşteri portföyü paralelinde yeni<br />

oluşturularak genişleyebilecek esnekliğe<br />

sahiptir.<br />

<strong>Savunma</strong> ihracatı birçok bileşeniyle,<br />

diğer sanayi sektörlerinden farklılık<br />

arzetmektedir. Öncelikle müşteri<br />

hedef ülkenin silahlı kuvvetleri olduğundan,<br />

yalnızca kabul görmüş pazarlama<br />

kurallarını uygulamak yeterli<br />

olmamakta, ihracat pazarından pay<br />

alınabilmesi amacıyla yüksek teknolojiye<br />

sahip, güvenilir ve -özellikle yurtdışı<br />

pazarlarda yeni yeni tanınmaya<br />

başlayan ülkemiz sanayini göz önüne<br />

aldığınızda- fiyat konusunda rekabetçi<br />

ürün ve sistemlerin son kullanıcıya<br />

sunulabilmesi gerekmektedir.<br />

Yurtdışı pazarlama faaliyetlerinde, potansiyel<br />

kullanıcı için önerilen ürün/<br />

sistemin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından<br />

kullanılıyor olması çok önemli<br />

bir referans teşkil etmektedir. Bunun<br />

yanısıra, dünya savunma sektöründe<br />

lider konumunda bulunan firmalarla<br />

yurtiçi projelerde yapılan işbirliği, tarafların<br />

birbirinin kabiliyetlerini tanıması<br />

ve karşılıklı işbirliği yapma neticesinde<br />

elde edilen güven neticesinde,<br />

üçüncü ülke ihtiyaçlarına yönelik işbirliği<br />

imkanlarının değerlendirilmesini<br />

de beraberinde getirmektedir.<br />

Bu konuda somut bir örnek olarak,<br />

ASELSAN’ın 2006 yılında, uluslararası<br />

savunma pazarında sözsahibi<br />

rakiplerin arasından sıyrılarak kazanmış<br />

olduğu Hollanda Kaideye Monteli<br />

Hava <strong>Savunma</strong> Sistemleri Projesinde,<br />

Raytheon-ABD firmasının projede<br />

ASELSAN’ın alt yüklenicisi olarak<br />

yeralması gösterilebilir. ASELSAN,<br />

1980’li yılların başında Hollanda’dan<br />

teknoloji transfer ederek başladığı kuruluş<br />

dönemi çalışmalarından sonra<br />

aradan geçen 25 yıl içerisinde oluşturduğu<br />

araştırma geliştirme altyapısı ve<br />

mühendislik kabiliyetleri paralelinde<br />

kendi geliştirdiği özgün silah sistemini<br />

aynı ülkeye ihraç ederek teknolojik<br />

yeterliliğini kanıtlamıştır.<br />

Sistem/platform üreticisi uluslararası<br />

savunma firmalarıyla gerçekleştirilen<br />

ortak projeler kapsamında yaratılan<br />

sinerji ile, bahsekonu firmalar üretmekte<br />

oldukları platform veya sistem<br />

çözümlerine entegre olacak şekilde,<br />

son kullanıcıya, kalitesine güvendikleri<br />

ASELSAN ürünlerini önermektedirler.<br />

<strong>Savunma</strong> sektöründe üzerinde önemle<br />

durulması gereken diğer bir konu<br />

<strong>Savunma</strong> sektöründe<br />

üzerinde önemle<br />

durulması gereken<br />

diğer bir konu da<br />

özgün ürün/sistem<br />

tasarımı ve üretimi<br />

yeteneğine sahip olma<br />

gerekliliğidir.<br />

da özgün ürün/sistem tasarımı ve üretimi<br />

yeteneğine sahip olma gerekliliğidir.<br />

ASELSAN kuruluş yıllarından<br />

başlayarak kendisine hedef belirlediği<br />

araştırma geliştirmeye ve dolayısıyla<br />

özgün ürün/sistem geliştirmeye verdiği<br />

önem doğrultusunda uluslar arası<br />

sektörde rekabet edebilir konuma<br />

gelmiştir. ASELSAN, 2006 ve 2007<br />

yıllarında dünyanın ilk 100 savunma<br />

sanayi kuruluşu arasında yeralan tek<br />

Türk firması olmuştur.<br />

İhracat faaliyetlerinde özgün teknolojiye<br />

sahip olunamaması durumunda,<br />

lisans altında üretilen ürünlerin<br />

üçüncü ülkelere ihracatında, lisansör<br />

firma ve/veya lisansör firma hükümetlerinin<br />

tahditleri ön plana çıkmaktadır.<br />

ASELSAN, cirosunun her<br />

yıl ortalama %7’sini kendi kaynaklarından<br />

doğrudan Ar-Ge’ye ayırmakta<br />

ve geliştirmiş olduğu özgün ürün ve<br />

sistemleri müttefik ülke silahlı kuvvetlerinin<br />

kullanımına diğer ülkelerin<br />

ihraç izni ve kısıtlamaları olmaksızın<br />

sunabilmektedir.<br />

ASELSAN Faaliyet Alanları<br />

• Askeri Haberleşme Sistemleri<br />

• Radar ve Elektronik Harp Sistemleri<br />

• Elektro Optik Sistemleri<br />

• Seyrüsefer ve Aviyonik Sistemler<br />

• Silah Sistemleri<br />

• C4ISR Sistemleri<br />

• Deniz Sistemleri<br />

• Profesyonel Haberleşme Sistemleri<br />

• Akıllı Ulaşım Sistemleri<br />

ASELSAN rekabetçi özelliğini koruyabilmek<br />

ve teknolojik gelişim hedeflerinde<br />

sürekliliği sağlayabilmek<br />

üzere halihazırda sahip olduğu teknolojilerin<br />

yanı sıra, yeni faaliyet alanlarına<br />

yönelik teknoloji kazanımının<br />

sağlanabilmesi maksadıyla oluşturulan,<br />

ASELSAN Teknoloji Üst Kurulu<br />

koordinatörlüğünde çalışmalarını<br />

sürdürmektedir. Bu çalışmalar neticesinde<br />

mevcut ürün/sistem portföyünün<br />

genişletilebilmesi ve gerek Silahlı<br />

Kuvvetlerimiz gerekse müttefik ülke<br />

silahlı kuvvetlerine daha da geniş bir<br />

58<br />

Ocak <strong>2009</strong>


yelpazede toplam sistem çözümleri<br />

önerebilecek şekilde hizmet verilebilmesi<br />

hedeflemektedir.<br />

Teknolojik geleceğe yatırım yaparak<br />

gelişimini sürdürme amacındaki<br />

ASELSAN, çalışmalarına; Uzay ve<br />

Uydu Sistemleri, MEMS/MOEMS,<br />

Robot Teknolojileri, Sualtı Akustiği,<br />

İnsansız Kara ve Deniz Araçları gibi<br />

yakın vade teknoloji kazanım hedeflerinde<br />

savunma sektörü ve elektronik<br />

teknolojilerine ilişkin gelişmelerde<br />

öncü olacak şekilde devam etmektedir.<br />

İhracat faaliyetleri çerçevesinde,<br />

ASELSAN’ın araştırma ve geliştirme<br />

faaliyet hedeflerinde yeralan projelere<br />

kaynak sağlayabilecek, Avrupa Birliği<br />

tarafından desteklenen Ar-Ge programları<br />

(AB 7. Çerçeve Programı, EU-<br />

ROKA, COST vb.) da takip edilmektedir.<br />

Bu konuda yapılan faaliyetler<br />

neticesinde, ASELSAN, Avrupa Birliği<br />

7. Çerçeve Programı kapsamında<br />

“Transportable Autonomous patrol<br />

system for Land bOrder Surveillance<br />

(TALOS) - Taşınabilir Otonom Sınır<br />

ve Geniş Alanlar İleri Gözetleme Sistemleri”<br />

isimli Sınır Güvenlik Sistemi<br />

Konsorsiyumuna, C4ISR Sistem Mühendisliği<br />

Yöneticiliği görevini ve iş<br />

paketlerinden “Sistem Mimari Tasarımı”<br />

ile “Komuta Kontrol Sisteminin<br />

Geliştirilmesi” sorumluluklarını üstlenerek<br />

yer almaya hak kazanmıştır.<br />

14 şirket/araştırma kurumundan oluşan<br />

uluslararası konsorsiyumun, 1<br />

Haziran 2008’de başlayan projeyi 4 senede<br />

tamamlaması planlanmaktadır.<br />

Ülkemiz ihracatına katkıda bulunacak<br />

bahsekonu projeden sağlanacak bir<br />

başka kazanım ise, ASELSAN’a AB<br />

tarafından sağlanacak Ar-Ge desteğidir<br />

ki, ASELSAN bu proje ile birlikte<br />

Türkiye’de AB çerçeve programları<br />

kapsamında tek seferde alınan en büyük<br />

desteği almış olacaktır.<br />

ASELSAN benzer faaliyetlerini uluslararası<br />

askeri örgütlenmeler (NATO<br />

ve benzeri) nezdinde de devam ettirmektedir.<br />

Bu tip organizasyonlarda,<br />

yönetime egemen olan ülkelerin<br />

konsept belirleme ve kendi ülke firma<br />

ürünlerinin uluslararası platformlarda<br />

kabul görmesi yönünde çalışma<br />

gerçekleştirdikleri bilinmektedir.<br />

Yeni bir pazara<br />

girişte, ilgili ülkede<br />

yeterliliğini kanıtlamış<br />

ve ülke karar<br />

makamları nezdinde<br />

referans sağlayabilen<br />

yerel savunma sanayi<br />

firmaları ile işbirliği<br />

yapılması avantaj<br />

getirmektedir.<br />

ASELSAN, TACOMS Post 2000,<br />

NATO SC6 Teknik Alt Çalışma grupları,<br />

NIAG (NATO Industry Advisory<br />

Group) çalışma grupları vb. NATO faaliyetlerini<br />

yakından takip ederek ilgi<br />

sahasına düşen konularda çalışmalara<br />

aktif olarak iştirak etmektedir.<br />

Bu sayede ürünlerin geliştirilmesi aşamasında<br />

yeni konseptler, askeri standartlar<br />

ile değişen/gelişen harekat ve<br />

görev ihtiyaçlarına göre oluşturulan<br />

çözümlere ilişkin bilgi sahibi olunmasının<br />

ötesinde, geliştirilmiş ve geliştirilmekte<br />

olan sistemlerimizin uluslararası<br />

arenada rekabetçi olabilmesi<br />

sağlanmaktadır.<br />

Fig.1: Aselsan’ın ihracat yaptığı 34 ülke.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 59


ASELSAN, son 5 yılda<br />

üstlendiği yurtdışı<br />

projeler ile; Hollanda,<br />

Uruguay, Endonezya,<br />

Kazakistan, Umman<br />

gibi ülkeleri de ihracat<br />

portföyüne dâhil<br />

ederek, 5 kıtada<br />

34 ülkeye teknoloji<br />

transferini de içerecek<br />

şekilde ürün ihraç<br />

eder düzeye erişmiştir.<br />

Yeni bir pazara girişte, ilgili ülkede yeterliliğini<br />

kanıtlamış ve ülke karar makamları<br />

nezdinde referans sağlayabilen<br />

yerel savunma sanayi firmaları ile<br />

işbirliği yapılması avantaj getirmektedir.<br />

Bu doğrultuda ASELSAN faaliyet<br />

gösterdiği ülkelerde (Şili, Cezayir,<br />

Polonya, vb.) yerel firmalarla işbirliği<br />

imkanlarını değerlendirmektedir.<br />

ASELSAN’ın Pakistan’da haberleşme<br />

ürünlerinin yerel üretimi konusunda<br />

yaptığı işbirliği buna örnek verilebilir.<br />

ASELSAN’ın gerçekleştirdiği teknoloji<br />

transfer programları kapsamında<br />

yaklaşık 20 yıldır ASELSAN telsizleri<br />

ASELSAN lisansı altında Pakistan’da<br />

yerel firmalar tarafından üretilmektedir.<br />

Sözkonusu işbirliği çerçevesinde<br />

Pakistan Silahlı Kuvvetleri’nin haberleşme<br />

ihtiyacının karşılanmasının<br />

yanı sıra, ürünlerimizin Pakistan’a yakınlığı<br />

olan diğer ülkelerin kullanımına<br />

sunulması da mümkün olmuştur.<br />

İhracata yönelik yeniden yapılanma<br />

ve yurtdışı pazarlarda yoğun yürütülen<br />

çalışmalar sonuçlarını vermeye<br />

başlamıştır. ASELSAN, son 5 yılda<br />

üstlendiği yurtdışı projeler ile; Hollanda,<br />

Uruguay, Endonezya, Kazakistan,<br />

Umman gibi ülkeleri de ihracat<br />

portföyüne dâhil ederek, 5 kıtada 34<br />

ülkeye teknoloji transferini de içerecek<br />

şekilde ürün ihraç eder düzeye<br />

erişmiştir.<br />

Faaliyetlerimiz, önümüzdeki dönemlerde,<br />

tutarlı ve sürdürülebilir ihracat<br />

rakamlarına ulaşılarak 100 Milyon<br />

ABD Dolarının üzerinde yıllık ihracat<br />

ve dünyanın ilk 50 savunma sanayi<br />

firması arasında yeralınması hedefi<br />

doğrultusunda sürdürülmektedir. Bu<br />

hedefe ulaşılmasında ihracat faaliyetlerinin<br />

itici güç olacağı aşikardır.<br />

İhracat İçin Gerekli<br />

Yapılanma<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii ihracatı, politik, askeri<br />

ve ekonomik gerekçeleriyle önem<br />

arzetmektedir. Ülkelerin dış politikaları,<br />

öncelikleri ve diğer ülkeler ile geliştirilmek<br />

istenen ilişkiler doğrultusunda<br />

gerçekleştirilen ihracatın, ülke<br />

ekonomisi ve endüstriyel gelişime<br />

katkıları göz önünde bulundurulduğunda,<br />

ilgili kamu kurum/kuruluşları<br />

ve sanayii arasında tesis edilecek bir<br />

işbirliğini zorunlu kılmaktadır.<br />

Türkiye gibi kendi ölçeği içerisinde<br />

önemli bir iç pazara sahip ülke, dış<br />

pazarlara açılmanın, yani ihracat yapabilmenin<br />

en önemli şartlarından<br />

biri olan yeterli iç pazar şartını yerine<br />

getirmiş olmaktadır. Türkiye’nin her<br />

alanda olduğundan daha fazla savunma<br />

sanayinde ihracatı ilk plana alan<br />

bir uygulamaya ihtiyacı bulunmaktadır.<br />

İhracat, bir noktada kendi kendine yeterli<br />

olma seviyesinin aşılması anlamına<br />

gelmesi bakımından da önem taşımaktadır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii gibi büyük<br />

kaynakların tahsis edildiği bir alanda<br />

ihracat, ülke ekonomisine ve sanayiine<br />

ivme kazandırılması ve gelişimin<br />

sürekliliğinin sağlanması anlamına<br />

gelmektedir.<br />

Ülkemizde, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı’na<br />

bağlı <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı,<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Dış İlişkiler Dairesi<br />

Başkanlığı ve diğer birimlerin savunma<br />

sanayii ihracatının geliştirilmesine<br />

yönelik yoğun faaliyetleri bilinmektedir.<br />

Bunun yanısıra, Dışişleri Bakanlığı,<br />

Dış Ticaret ve Hazine Müsteşarlıkları,<br />

Eximbank ve benzeri kurumların<br />

ihracat ve ikili ilişkilerin gelişmesine<br />

katkı sağlayacak faaliyetleri sürmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> ihracatçısının karşılaştığı<br />

güçlüklerin, sanayici ve ilgili devlet<br />

mekanizmalarının etkin işbirliği olmaksızın<br />

aşılamayacağı, bu işbirliğinin<br />

tesisi için devlet ve sanayicinin ortak<br />

çaba göstermesinin gereklilik arz<br />

ettiği değerlendirilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> ihracatının başarıya ulaşabilmesi<br />

için burada özellikle üzerinde<br />

durulması gereken diğer bir konu da,<br />

sanayicinin yanı sıra ilgili kamu kurum<br />

ve kuruluşların da birbirleri ile<br />

uyumlu çalışması temel şartıdır.<br />

Üretim kapasitesi ve kabiliyetleri belli<br />

bir seviyeye ulaşmış Türk savunma sanayiinin,<br />

istenilen ölçüde ihracat gerçekleştirebilmesi<br />

için;<br />

• Sanayinin ihracata yönelik politika<br />

ve yapılanma konusundaki eksikliklerin<br />

giderilmesi,<br />

• <strong>Savunma</strong> teçhizatı ihracatı için gerekli<br />

sanayi ve devlet mekanizması<br />

bileşenleri arasında yeterli koordinasyon<br />

ve işbirliği sağlanması, Kredilendirme<br />

mekanizmalarının oluşturulması,<br />

Faaliyetlerimiz,<br />

önümüzdeki<br />

dönemlerde, tutarlı<br />

ve sürdürülebilir<br />

ihracat rakamlarına<br />

ulaşılarak 100 Milyon<br />

ABD Dolarının<br />

üzerinde yıllık ihracat<br />

ve dünyanın ilk 50<br />

savunma sanayi<br />

firması arasında<br />

yeralınması hedefi<br />

doğrultusunda<br />

sürdürülmektedir.<br />

60<br />

Ocak <strong>2009</strong>


• Yurtdışından tedarik programlarında<br />

ana yüklenici yurtdışı firmaların<br />

offset ve yerli sanayi katılımı yükümlülüklerinin<br />

etkin uygulanması/takibi<br />

konusunda tedbirler geliştirilmesinin,<br />

gerekli olduğu kıymetlendirilmektedir.<br />

Dünya savunma ihracatında ön sıralarda<br />

yer alan ülkelerde ihracata yönelik<br />

merkezi politikalar oluşturan ve<br />

uygulayan kuruluşlar bulunmaktadır.<br />

İngiltere’de DESO (Defence Export<br />

Services Organisation), Fransa’da DRI<br />

(Direction des Relations Internationales)<br />

ve İsrail’de SIBAT (Foreign Defense<br />

Assistance and Defense Export<br />

Organization) bunlara örnek olarak<br />

verilebilir. ABD ise 1972 yılından bu<br />

yana uyguladığı ve Foreign Military<br />

Sales/Foreign Military Financing<br />

(FMS/FMF) adıyla bilinen askeri kredi<br />

mekanizması ile savunma ihracatını<br />

önemli ölçüde yönlendirmekte ve<br />

bu suretle Amerikan savunma sanayine<br />

önemli boyutta ilave iş ve istihdam<br />

imkanı sağlamaktadır.<br />

Tüm bu ülkelerde bu alanda görülen<br />

ortak özellik, savunma ürünleri ihracatının;<br />

yurtiçinde ve hedef ülkelerde<br />

organize olmuş, profesyonel ve<br />

merkezi yönetime sahip bir kuruluş<br />

tarafından, finansman konusunu da<br />

ihtiva eder şekilde yönlendirilmekte<br />

olmasıdır. Benzer şekilde, tanıtımdan<br />

pazarlama ve satışa, devletten devlete<br />

hibeden satışı destekleyici kredi<br />

mekanizmalarına, milli güvenlik mülahazalarından<br />

ihracata yönelik politikalar<br />

oluşturulmasına kadar geniş<br />

bir yelpazede destek ve koordinasyon<br />

görevi yapacak, bir teşkilatlanmaya<br />

ülkemizde de ihtiyaç duyulduğu değerlendirilmektedir.<br />

Bu sayede, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

daralan savunma ihracat pazarından<br />

dünya savunma ihracatında ön sıralarda<br />

yer alan ABD ve AB menşeli lider<br />

firmalarla rekabet edecek şekilde<br />

mümkün olan azami payı alabilecek<br />

ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın<br />

2007–2011 Stratejik Planı’nda yıllık 1<br />

milyar ABD doları olarak belirlenen<br />

ihracat hedefini ulaşabilme yolunda<br />

önemli bir adım atmış olacaktır.<br />

... tanıtımdan<br />

pazarlama ve satışa,<br />

devletten devlete<br />

hibeden satışı<br />

destekleyici kredi<br />

mekanizmalarına,<br />

milli güvenlik<br />

mülahazalarından<br />

ihracata yönelik<br />

politikalar<br />

oluşturulmasına<br />

kadar geniş bir<br />

yelpazede destek<br />

ve koordinasyon<br />

görevi yapacak, bir<br />

teşkilatlanmaya<br />

ülkemizde de<br />

ihtiyaç duyulduğu<br />

değerlendirilmektedir.<br />

1.<br />

2.<br />

3.<br />

4.<br />

5.<br />

Kaynaklar<br />

SIPRI Yearbook 2008<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Sempozyumu-2000; “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde İhracatı Artırmak” Başlıklı Bildiri<br />

Dokuzuncu Kalkınma Raporu (2007-2013); <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Özel İhtisas Komisyonu Raporu<br />

Military Technology; (DGA Direction Générale pour l’Armement Özel Sayısı)<br />

DESO Defence Export Services Organisation Web Sayfası (www.deso.mod.uk)<br />

6. SIBAT Foreign Defense Assistance and Defense Export Organization Web Sayfası ( www.airshow.mod.gov.il/sibat)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 61


<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İhracatında<br />

Sorunların Belirlenmesi için<br />

Anket Uygulaması ve Değerlendirmeler<br />

SSM,Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı<br />

Bir ülkenin ihracat hacmini geliştirmeye<br />

yönelik olarak gerçekleştirilebilecek<br />

olan faaliyetler ihracatın geliştirilmesine<br />

yönelik olan çalışmalar ve ihracatın<br />

teşvikidir. Bir ülke genelinde, ihracatın<br />

teşvik ve geliştirilmesi önemli miktarlara<br />

varan kaynak tahsisini gerektirmektedir.<br />

İşletmelerin ihracat dav ranışlarıyla ilgili<br />

literatür, ihracatın teşvik ve geliştirilmesinde<br />

atılması gereken ilk adımın,<br />

işletmelerin ihracat sürecini başlatmasını<br />

engelleyen faktörler veya başlatılmış<br />

olan ihracat sürecinde ilerlemesinde<br />

karşılaştığı sorunların belirlenmesi<br />

olduğunu ifade etmektedir. Sorun ve/<br />

veya engellerin belirlenmesini takip<br />

eden adım ise, belirlenen engel ve sorunları<br />

ortadan kaldırıcı nitelikteki ihracatı<br />

teşvik ve geliştirme tedbirlerinin<br />

Üretim Alanları<br />

yürürlüğe konulması olacaktır. İhracat<br />

sürecinin başlatılmasını engelleyen<br />

faktörler ile işletmelerin bahse konu süreçte<br />

karşılaştıkları sorunların ortadan<br />

kaldırılmasıyla beraber, bir endüstri ve/<br />

veya ülkenin ihracat hacminin arttırılabileceği<br />

vurgulanmaktadır. <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Müsteşarlığı tarafından yapılan<br />

uluslararası işbirliğine yönelik literatür<br />

taramasında ve SASAD üyesi şirketler<br />

arasında yapılan anket kapsamında<br />

işletme lerin ihracat davranışlarıyla ilgili<br />

çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi alanında faaliyet gösteren<br />

işletmelerin ihracat sürecini başlatırken<br />

karşılaştıkları engeller ve/veya<br />

ihracat süreci devam ederken yaşadıkları<br />

sorunlar belirlenmiştir. Böylece etkin<br />

bir teşvik ve geliştirme programının<br />

hangi engel ve sorunları ortadan kaldırıcı<br />

nitelikte olması gerektiği detaylı şekilde<br />

tartışmaya açılabilecektir.<br />

İşletmelerimiz Tarafından<br />

Özgün Tasarım <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Ürünleri<br />

Üretilmektedir<br />

Ankete verilen cevaplardan, Türkiye’de<br />

faaliyetlerini gerçekleştirmekte olan savunma<br />

sanayi işletmelerinin % 77 gibi<br />

çok önemli bir kısmının özgün tasarım<br />

savunma sanayi ürünleri üretmekte<br />

olduğu ve; bu şekilde ihracat pazarları<br />

için yeni ürün geliştirebilme becerisine<br />

sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tahmin<br />

edilebileceği üzere, sahip oldukları<br />

know-how ile yeni ürün geliştirebilme<br />

yetisine sahip olan işletmeler, ihracat<br />

pazarlarında rekabet üstünlüğü elde<br />

edebilecekler, veya elde edilen rekabet<br />

üstünlüğünü sürdürülebilir kılacaklar-<br />

4% 4% 4% Özgün tasarım savunma sanayi ürünleri üretilmektedir<br />

Bir diğer ülke işletmesine ait olan lisans ile üretim gerçekleştirilmektedir<br />

Bir diğer ülke işletmesiyle yapılmış olan ortaklık anlaşmasıyla üretim gerçekleştirilmektedir<br />

Tamamıyla yabancı sermayeli bir işletme olarak üretim gerçekleştirilmektedir<br />

Diğer ülkelerde üretilen ürünler ithal edilmektedir<br />

11%<br />

77%<br />

62<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Ürünlerin Dağılımı<br />

2% 3%<br />

19%<br />

28%<br />

6%<br />

4%<br />

4%<br />

Platform / Sistem Entegrasyonu<br />

Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri<br />

Yazılım ve Bilgisayar, Simülasyon ve Modelleme<br />

Araştırma – Geliştirme<br />

Komuta Kontrol ve Bilgi Sistemleri, Görev Destek/Yönetim Sistemleri<br />

Enerji ve Güç Sistemleri<br />

Lojistik ve Destek Sistemleri, Personel Teçhizat, Silah Sistemleri ve Mühimmat<br />

Danışmanlık/Mühendislik Hizmetleri<br />

Diğer<br />

4%<br />

dır. <strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin %<br />

11’i ise, başka bir ülke işletmesine ait<br />

olan lisans ile üretimlerini gerçekleştirmektedir.<br />

Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de<br />

faaliyetlerini gerçekleştirmekte olan savunma<br />

sanayi işletmelerinin % 11’i, bir<br />

diğer ülke işletmesiyle imzalamış olduğu<br />

lisans anlaşması kapsamında üretim<br />

faaliyetlerini sürdürmektedir. Benzer<br />

şekilde, savunma sanayi işletmelerinin<br />

24 Şubat <strong>2009</strong> Salı<br />

% 4’ü ise, bir diğer ülke işletmesiyle<br />

yapmış olduğu ortaklık anlaşması çerçevesinde<br />

üretim faaliyetlerini gerçekleştirilmektedir.<br />

Yine, savunma sanayi<br />

işletmelerinin % 4’lük dilimini oluşturan<br />

şirketler ise tamamıyla yabancı<br />

İhraç Edilen Ürünler<br />

30%<br />

sermayeli bir işletme olarak üretim faaliyetlerini<br />

Türkiye’de gerçekleştirmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin<br />

geri kalan % 4 ise diğer ülkelerden ithal<br />

ettikleri ürünleri Türkiye pazarında pazarlamaktadır.<br />

Uzmanlık Alanları:<br />

Elektronik Sistemler ve<br />

Sistem Entegrasyonu<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin öncelikli<br />

üretim faaliyetleri de araştırma<br />

kapsamında belirlenmiştir. Buna göre;<br />

Türkiye’de faaliyetlerini gerçekleştirmekte<br />

olan savunma sanayi işletmelerinin<br />

% 30 oranında bir kısmının<br />

üretmekte olduğu öncelikli ürünler<br />

muhabere elektronik ve bilgi sistemleri<br />

alanındadır. Muhabere elektronik<br />

ve bilgi sistemlerini sırasıyla % 28 ile<br />

platform/sistem entegrasyonu, % 19<br />

ile de lojistik ve destek sistemleri ile<br />

ilgili ürünler izlemektedir.<br />

İhracat Alanları: Platform<br />

Üretimi Sistem Entegrasyonu<br />

Türkiye’de faaliyet göstermekte olan<br />

savunma sanayi işletmelerinin ihracata<br />

konu olan öncelikli ürünleri de<br />

çalışma kapsamında tespit edilmeye<br />

çalışılmıştır. <strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin<br />

% 27 gibi önemli bir kısmı<br />

7% 2% 27%<br />

Platform / Sistem Entegrasyonu<br />

23%<br />

9%<br />

18%<br />

Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri<br />

Yazılım ve Bilgisayar, Simülasyon ve Modelleme<br />

Araştırma - Geliştirme<br />

Komuta Kontrol ve Bilgi Sistemleri, Görev Destek/Yönetim Sistemleri<br />

Enerji ve Güç Sistemleri<br />

Lojistik ve Destek Sistemleri, Personel Teçhizat, Silah Sistemleri ve Mühimmat<br />

Danışmanlık/Mühendislik Hizmetleri<br />

Diğer<br />

5%<br />

2%<br />

7%<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 63


Şirket Dağlımları<br />

öncelikli olarak platform/sistem entegrasyonu<br />

ürünleri ihrac etmektedir.<br />

Platform/sistem entegrasyonu ürünlerini<br />

sırasıyla % 23 ile lojistik ve destek<br />

sistemleri ürün grubu ve % 18 ile de<br />

muhabere elektronik ve bilgi sistemleri<br />

ürün grubu izlemektedir.<br />

Faaliyet Gösterdiği Süre<br />

Boyunca İhracat Yapmış ve<br />

Yapmamış Olan İşletmelerin<br />

Dağılımı<br />

24 Şubat <strong>2009</strong> Salı<br />

17%<br />

Araştırma kapsamında savunma sanayi<br />

işletmelerinin ne kadarının ihracatçı<br />

işletme olduğu belirlenmeye<br />

83%<br />

İhracat yapmış olan işletme<br />

İhracat yapmamış olan işletme<br />

çalışılmıştır. Buna göre; Türkiye’de<br />

faaliyetlerine devam eden işletmelerin<br />

% 17’si bugüne kadar hiç ihracat<br />

yapmamış işletmelerden meydana<br />

gelirken, % 83 gibi önemli bir kısmı<br />

bugüne kadar ihracat yapmış işletme<br />

konumundadır. Buna göre; Türkiye’de<br />

savunma sanayinin uluslararası pazarlarla<br />

önemli düzeyde entegrasyonunu<br />

sağlamış olduğu ifade edilebilir.<br />

Yerli-Yabancı Pazara Bakış<br />

Araştırmadan elde edilen verilere<br />

göre; Türkiye’de faaliyetlerini gerçekleştirmekte<br />

olan savunma sanayi<br />

işletmelerinin % 2 gibi çok küçük bir<br />

oranı sadece Türkiye pazarı ile ilgilenmektedir.<br />

Diğer taraftan, işletmelerin<br />

% 15’i ise bugüne kadar ihracat yapabilmek<br />

için çaba harcamasına karşın<br />

ihracat yapmayı başaramayan işletmelerdir.<br />

Buna göre; savunma sanayi<br />

işletmelerinin % 17’si bugüne kadar<br />

hiç ihracat yapmamış işletmelerden<br />

meydana gelmektedir. Diğer taraftan,<br />

Türkiye’de faaliyet göstermekte olan<br />

işletmelerin % 6’sı ihracat için herhangi<br />

bir çaba harcamamasına karşın,<br />

diğer ülke pazarlarından gelen talepler<br />

üzerine düzensiz ve pasif şekilde<br />

ihracat yapmaktadır. İşletmelerin %<br />

36’sı ise ihracat için aktif olarak çaba<br />

harcamakta ve gelirlerinin bir kısmını<br />

diğer ülke pazarlarından elde etmektedir.<br />

Benzer şekilde, Türkiye’de faaliyet<br />

göstermekte olan işletmelerin %<br />

41 gibi önemli bir oranının ise toplam<br />

gelirlerinin önemli bir kısmını diğer<br />

ülke pazarlarından elde ettikleri ihracat<br />

gelirleri oluşturmakta ve dolayısıyla<br />

bu şirketler “tecrübeli ihracatçı”<br />

olarak addedilmektedir<br />

İşletmeler İhracatını<br />

Avrupa’ya Yapıyor<br />

<strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin, en<br />

fazla ihracat yapabilme imkânına sa-<br />

Pazara Bakış<br />

2%<br />

15%<br />

41%<br />

6%<br />

36%<br />

Sadece Türkiye pazarı ile ilgilenmektedir<br />

İhracat imkânı aktif olarak araştırılmasına karşın henüz ihracat yapamamıştır<br />

İhracat için herhangi bir çaba harcanılmamasına karşın diğer ülke pazarlarından gelen talepler doğrultusunda ihracat yapmaktadır<br />

Toplam satışların bir kısmı ihracattan elde edilen gelirlerden oluşmaktadır<br />

Toplam satışların önemli bir kısmı ihracattan elde edilen gelirlerden oluşmaktadır<br />

64<br />

Ocak <strong>2009</strong>


9%<br />

9%<br />

24 Şubat <strong>2009</strong> Salı<br />

İhracat Yapılan Ülkeler<br />

16%<br />

7%<br />

7%<br />

5%<br />

hip oldukları pazarların başında %<br />

48 oranında bir pay ile Avrupa ülkeleri<br />

yer almaktadır. Bir diğer ifadeyle,<br />

Avrupa ülkeleri savunma sanayi işletmeleri<br />

için en önemli ihracat pazarlarının<br />

başında gelmektedir. Avrupa<br />

pazarını takip eden ikinci önemli<br />

pazar ise % 16 oranındaki oran ile<br />

Amerika Birleşik Devletleri dir. Beklenenin<br />

aksine Orta-Doğu ülkelerinin<br />

payı % 9 ve Türkiye’ye psikolojik açıdan<br />

yakın ülkeler olan Orta Asya Türk<br />

Cumhuriyetleri’nin payı ise sadece %<br />

5’dir. ABD ve Avrupa pazarının bu kadar<br />

ağırlıklı olmasındaki etkenlerden<br />

birinin offset uygulamaları olduğu<br />

unutulmamalıdır.<br />

İşletmelerin Karşılaştıkları<br />

İhracat Engel ve Sorunlarına<br />

İlişkin Belirlenen Faktörler<br />

ve Genel Değerlendirme<br />

Daha önce belirtildiği üzere, araştırmanın<br />

temel amacı Türkiye’de savunma<br />

sanayi alanında faaliyet gösteren<br />

işletmeleri ihracatçı olmaktan alıkoyan<br />

engelleri veya bahsekonu işletmelerin<br />

ihracat geliştirme sürecinde karşılaştıkları<br />

sorunları belirlemektir. <strong>Savunma</strong><br />

sanayi işletmelerinin karşılaştıkları<br />

ihracat engel veya sorunlarının başında<br />

son dönemde savunma-dışı sektörlerin<br />

de en önemli sorunlarından biri konumunda<br />

olan “YTL’nin aşırı değerlenmesinden<br />

kaynaklanan döviz kuru<br />

48%<br />

Avrupa Ülkeleri<br />

Türk Devletleri<br />

Uzakdoğu Ülkeleri<br />

Ortadoğu Ülkeleri<br />

Yakındoğu Ülkeleri<br />

ABD<br />

Diğer<br />

sorunu” yer almaktadır. Diğer bazı<br />

önemli engel/sorunlar ise aşağıdaki<br />

gibi sıralanabilir:<br />

• İhracat pazarlarındaki şiddetli rekabet,<br />

• Devletin, savunma sanayi ihracatının<br />

teşvik ve geliştirilmesine yönelik<br />

faaliyetlerinin yetersizliği,<br />

• Diğer ülkelerin dış politikasının<br />

savunma sanayi ürünlerinin ihracatını<br />

engellemesi veya sınırlandırması,<br />

• İhracat mevzuatı ve bürokrasisinin<br />

karmaşık ve uzun olması,<br />

• İhracat pazarlarıyla ilgili güncel<br />

bilgilere ulaşılamaması,<br />

• İhracat finansmanının maliyetinin<br />

yüksek olması.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı tarafından<br />

belirlenen ve SSM Stratejik<br />

Planı’nınn da temel dayanak noktalarından<br />

biri olan ihracat hedeflerinin<br />

yakalanabilmesi için, işletmelerin yukarıda<br />

sıralanan sorunlarının ortadan<br />

kaldırılmasını sağlayacak önlemlerin<br />

ivedilikle alınması gerekmektedir.<br />

Belirlenen engel ve sorunların ortadan<br />

kaldırılmasıyla beraber savunma<br />

sanayi işletmeleri ihracat geliştirme<br />

sürecinin, takip eden basamaklarını<br />

rahatlıkla tırmanabilecek ve bu şekilde<br />

sürecinin ilerleyen basamaklarına<br />

geçilmesiyle beraber söz konusu şirketlerin<br />

ihracat hacimleri artış gösterecektir.<br />

Yukarıdaki sorunlar arasında yer alan<br />

aşırı değerli Türk Lirası sadece savunma<br />

sanayi işletmeleri tarafından değil,<br />

aynı zamanda diğer tüm ihracatçı işletmeler<br />

için, en önemli ihracat sorunu<br />

olarak görülmektedir. Nitekim savunma<br />

sanayinin ihracatçı işletmeleri<br />

de aşırı değerli olan Türk Lirası nedeniyle<br />

fiyata dayalı rekabette geride<br />

kalmakta ve bunun bir sonucu olarak<br />

ihracat pazarlarındaki aşırı rekabeti<br />

ikinci önemli ihracat engel veya sorun<br />

olarak sıralanmaktadırlar. Öte yandan,<br />

Türkiye’de savunma sanayi işletmelerine<br />

yönelik özel bir teşvik ve/veya<br />

ihracatı geliştirme programının olmadığı<br />

da bilinmektedir. Başta kamu otoriteleri<br />

olmak üzere ilgili sivil toplum<br />

örgütlerinin de katkısıyla pazar araştırmaları,<br />

ihale bilgileri gibi ihracatın<br />

geliştirilmesine yönelik önlemlerle,<br />

düşük faizli ve uzun vadeli ihracat<br />

kredilerinin sağlanması gibi ihracat<br />

teşvikleriyle, ilgili işletmelere güncel<br />

pazar bilgilerinin sağlanması ve ihracat<br />

finansmanının maliyetinin aşağı<br />

çekilebilmesinin mümkün olabileceği<br />

öngörülmektedir. Yine bu sayılanlara<br />

paralel bir şekilde, diğer tüm Türk<br />

ihracatçı işletmeler gibi savunma sanayii<br />

işletmeleri de ihracatın uzun ve<br />

karmaşık bürokrasini bir sorun olarak<br />

dile getirmektedir. Ayrıca, araştırma<br />

kapsamında belirlendiği üzere, diğer<br />

ülke pazarında işletmelerin ürünlerinin<br />

veya işletmelerin kendilerini tanıtımında<br />

destek sağlanılmalıdır.<br />

Bürokrasi’nin etkin çalışması, ihracat<br />

odaklı olarak yeniden yapılandırılması,<br />

devlet kurumlarının ihracat odaklı<br />

olarak yapılandırılması, teknolojik<br />

olarak savunma sanayinin altyapısını<br />

ihracat yapabilir bir düzeye getirilmesi<br />

(ürün hattının ve sistem paketlemelerinin<br />

oluşmuş olması), öncelikli<br />

hedef ülkelerin siyasi gerekçeler<br />

savunma tedarik harcamaları, savunma<br />

tedarik ihtiyaçları, önceki ihracat<br />

başarıları, psikolojik açıdan yakınlık,<br />

ekonomik durum gibi kriterler gözönünde<br />

bulundurularak seçilmesi,<br />

ihracat-teşvik/kredi mekanizmalarının<br />

oluşturulması, stratejik hedeflere<br />

ulaşmayı sağlayacak belli başlı adımlar<br />

olarak sıralanabilir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 65


FNSS’den Farklı Bir İhracat Modeli:<br />

Suudi Arabistan Projesi<br />

Murat TEMİZER<br />

FNSS, Proje Müdürü<br />

Kurulduğu 1988’den bu yana, özgün<br />

kara sistemleri tasarımında ve geliştirilmesinde<br />

ülkemizin bayrağı haline<br />

gelen FNSS, savunma ihracatı konusunda<br />

da yaratıcılık özelliği ile tanınmaktadır.<br />

FNSS, kurulduktan sadece 9 yıl sonra,<br />

1997 yılında, ülkemizin ilk komple savunma<br />

sistemi ihracını, 133 adet Paletli<br />

Zırhlı Muharebe Aracı’nı Birleşik<br />

Arap Emirlikleri’ne satarak gerçekleştirmişti.<br />

FNSS, MUC Bakım ve Modernizasyon Merkezi, Al-Kharj , Suudi Arabistan<br />

Daha sonra 2000 yılında Malezya ile<br />

imzalanan 211 adet ZMA üretim projesi<br />

ile FNSS bir başka birinciliğe daha<br />

imza atmış; bu proje, Türkiye’nin bir<br />

defada gerçekleştirdiği en büyük ana<br />

sistem ihracatı olmuştur. Bu proje ile<br />

Türkiye’den bir dış ülkeye teknoloji<br />

transferi de yapılmıştır.<br />

Suudi Arabistan Projesi<br />

FNSS’nin dış pazarlarda uyguladığı<br />

strateji, müşterinin şartlarına mümkün<br />

olduğu kadar uyan, esnek bir davranış<br />

biçimine sahip olmaktır. Şirket,<br />

üretimin mutlaka kendi tesislerinde<br />

yapılması konusunda ısrarcı davranmamakta;<br />

müşterinin kendi koşullarına<br />

uygun çözüm yolları aramaktadır.<br />

İhracat pazarında son yıllarda artarak<br />

ortaya çıkan eğilim, müşterilerin kendi<br />

ülkelerinde kabiliyet kazanma ve<br />

istihdam yaratmaya yönelik hedefleri<br />

çerçevesinde, projelerde yüksek yerli<br />

katkı talepleridir. Bu noktada gerek<br />

teknoloji ve teknik bilgi aktarımı gerekse<br />

de teknik eleman desteği konusunda<br />

esnek olabilmek de rekabetçi<br />

olmanın temel koşullarından birisi<br />

haline gelmiştir.<br />

Bu çerçevede, 2000’li yılların başlarında,<br />

Suudi Arabistan Kara<br />

Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan bazı yeni<br />

zırhlı araçların temini ile birlikte M113<br />

araçlarının modernizasyonu işlerinin<br />

yapılması gündeme gelmiştir. Suudi<br />

Arabistan <strong>Savunma</strong> Bakanlığı’nın<br />

bu projedeki temel talebi, modernizasyon<br />

işlerinin kendi tesislerinde<br />

gerçekleştirilerek bu alanda kabiliyet<br />

kazandırılması ve istihdam yaratılması<br />

olmuştur. Bu projeye talip olan ve<br />

müşteri nezdinde büyük prestije sahip<br />

FNSS’ye, Kara Kuvvetleri’nin askeri<br />

fabrikalarından olan Al-Kharj MUC<br />

(Bakım - Modernizasyon Merkezi)<br />

tesislerinin işletme hakkı verilmiş;<br />

FNSS, böylece GOCO (Government<br />

Owned- Company Operated) prensibi<br />

ile bu tesisleri, 2004 yılından itibaren<br />

işletmeye başlamış ve Kara Kuvvetleri<br />

envanterinde bulunan M113 araçlarının<br />

modernizasyonu projesi hayata<br />

geçirilmiştir.<br />

Al-Kharj tesislerimizde 108 Suudi,<br />

39 Türk ve 38 diğer uluslardan olmak<br />

üzere toplam 185 personel istihdam<br />

edilmektedir.<br />

Yapılan İşler<br />

FNSS’nin 2004 senesi Ağustos ayında<br />

MODA (Suudi Arabistan Krallığı Milli<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanlığı) ile imzaladığı<br />

sözleşme ile bir miktar M113 Personel<br />

Taşıyıcı aracı 2004-2007 yılları arasında<br />

modernize edilmiştir.<br />

Modernizasyon işi kapsamında araçlara,<br />

M113 A3 özelliklerine ilaveten,<br />

teknolojisi FNSS tarafından bilinen<br />

350Hp güç paketi ve soğutma grubu<br />

ile entegre klima sistemleri takılmıştır.<br />

Araçların dönüşüm işlerine ilaveten<br />

MUC tesislerinin bakım ve operasyonu<br />

da FNSS tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />

66<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Bu araçlara ilave olarak, FNSS’de geliştirilip<br />

üretilen ve ilk satışı MODA’ya<br />

yapılan 10 adet Akıncı Zırhlı Komuta<br />

Aracı (ACV-S) direk satış tarzında<br />

Suudi Arabistan Kara Kuvvetleri<br />

Komutanlığı’na teslim edilmiştir.<br />

Araçlar, halen Kara Kuvvetleri tarafından<br />

kullanılmaktadır.<br />

Bahsi geçen M113 ACV350 modernizasyonu<br />

ve ACV-S araçları teslimatı<br />

sırasında müşteri kanadında oluşan<br />

iyi intibalar sonucunda, MODA çok<br />

değişik konfigürasyonda olan ve oldukça<br />

büyük miktarlardaki M113<br />

aracının modernizasyon sözleşmesini<br />

de FNSS ile görüşmüş ve 2007 senesi<br />

Haziran ayında, taraflar arasında sözleşme<br />

imzalanmıştır.<br />

FNSS <strong>Savunma</strong> Sistemleri A.Ş.’nin<br />

Suudi Arabistan <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />

ve Kara Kuvvetleri nezdinde uyanan<br />

bu olumlu izlenimi sonucunda, M113<br />

modernizasyonu programının ikinci<br />

fazı ile ilgili görüşmelerin içinde bulunduğumuz<br />

yılın ilk aylarında başlaması<br />

beklenmektedir. Bu müstakbel<br />

program çerçevesinde, ilave 300 veya<br />

daha fazla M113 aracının modernizasyonuna<br />

ilaveten yedek parça ve<br />

bakım eğitimi gibi diğer mal ve hizmetlerin<br />

de temin edilmesi kuvvetle<br />

muhtemeldir.<br />

FNSS M113 ACV 350 Aracı<br />

Akıncı (ACV-S) Zırhlı Komuta Aracı<br />

M113A4 ACV350 Personel Taşıyıcı<br />

Murat TEMİZER<br />

1973 Mardin doğumlu. İlk, orta ve lise tahsilini Mardin’de tamamladıktan sonra, 1989<br />

yılında girdiği ODTÜ Makina Mühendisliğinden 1994 senesinde mezun oldu. Değişik<br />

iş gruplarında çalıştıktan sonra, 1998 yılında halen çalışmakta olduğu, FNSS <strong>Savunma</strong><br />

Sistemleri Şirketine katıldı. FNSS’de, ilk iki yılda imalat tecrübesi kazandıktan sonra,<br />

proje yönetimi görevleri aldı. Öncelikle, 2000-2004 yılları arasında, Malezya projesinde<br />

asistanlık yaptıktan sonra, 2004 senesinde Suudi Arabistan’a Program Müdürü olarak<br />

tayin edildi. 2007 sonuna kadar, FNSS’nin Suudi Arabistan’daki tüm operasyonlarından<br />

sorumlu olarak çalıştıktan sonra; 2008 yılında FNSS Ankara tesislerine Suudi Arabistan<br />

Proje Müdürü olarak geri döndü. MBA eğitimi de yapmış olan Murat Temizer evli ve 2<br />

çocuk babası.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 67


<strong>Savunma</strong> İhracatının Arttırılmasına<br />

Yönelik Bir Bakış<br />

Nil TALU CONLAN<br />

SSM, Uzman<br />

Dünyada savunma sanayii, özellikle<br />

gelişmiş ülkelerin ekonomisine en çok<br />

katkı yapan sektörlerden biri konumundadır.<br />

<strong>Savunma</strong> sektörünün gelişiminde<br />

ihracat en önemli araçlardan<br />

biri olarak görüldüğü için bu alanda<br />

önde gelen ülkelerin sanayilerini yeniden<br />

yapılandırdıkları görülmektedir.<br />

İhracat herşeyden önce, uzun dönemli<br />

bir vizyon gerektirir. Yurtiçi talebe yönelik<br />

üretimin aksine yurtdışında risk,<br />

rekabet ve bilgi eksikliği vardır. Böylesi<br />

bir ortamda, devletin ve şirketlerin<br />

etkin bir eşgüdüm içerisinde, belirlenen<br />

ortak hedeflere doğru kararlı<br />

bir şekilde ilerlemesi; rakipler ile fark<br />

yaratacak nitelikte yeni teknolojilerin<br />

üretimi ve en etkin sistem çözümlerinin<br />

araştırılması zaruridir.<br />

Mevcut Engeller:<br />

Global krizin bir yansıması olarak ülkemizin<br />

de içinde bulunduğu ekonomik<br />

şartlar, belirlenen hedef ve stratejilerin<br />

hayata geçirilmesinde karşılaşılan<br />

siyasi ve yönetsel sorunlar, yetkili<br />

kurumlar arasındaki koordinasyon<br />

eksikliği gibi nedenlerle savunma sanayimizin<br />

hakettiği ölçüde ilerlemesinin<br />

önünde engeller oluşabilmektedir.<br />

Organizasyonel alanda karşılaşılan<br />

sıkıntılar, bu sıkıntıların çözümlenebilmesi<br />

yönündeki fikir ayrılıkları,<br />

kaynakların tekrar eder bir yapıda ve<br />

dağınıklık sonucu etkin bir şekilde<br />

kullanılamaması; ayrıca ana sistemlerin<br />

çok büyük bir bölümünün yurtdışından<br />

karşılanması, yerli sanayimizin<br />

hedeflenen düzeye gelebilmesinin<br />

önündeki engeller arasında sayılabilir.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii şirketlerimiz, çoğunlukla<br />

proje tabanlı ve genellikle tek bir<br />

alıcıya yönelik (Türk Silahlı Kuvvetleri)<br />

iş yapmaktadırlar. Özellikle yurtdışı<br />

pazarlara yönelik istihdam edilecek<br />

personel sayısının yetersiz olması,<br />

firmaların yurtdışında kendilerini tanıtmalarını<br />

ve potansiyel ortak proje<br />

ve programlara katılımını engelleyebilmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii<br />

şirketlerimizin<br />

dünyadaki rakipleriyle<br />

aynı çatı altında<br />

rekabet edebilmesi,<br />

öncelikle sağlam<br />

bir savunma<br />

sanayii altyapısının<br />

kurulmasına yönelik<br />

orta ve uzun vadeli<br />

planların yapılarak,<br />

gerekli organizasyonel<br />

tabanın kurulmasına<br />

bağlıdır.<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii şirketlerimizin dünyadaki<br />

rakipleriyle aynı çatı altında rekabet<br />

edebilmesi, öncelikle sağlam bir<br />

savunma sanayii altyapısının kurulmasına<br />

yönelik orta ve uzun vadeli planların<br />

yapılarak, gerekli organizasyonel<br />

tabanın kurulmasına bağlıdır. Bu tabanın<br />

kurulabilmesi ve ilgili kuruluşlar<br />

arasındaki eşgüdümün, savunma<br />

sanayimizin sahip olduğu kabiliyetlerden<br />

azami ölçüde yararlanılabilmesi<br />

hedefine paralel olarak kurulabilmesi,<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın<br />

öncelikli amacıdır. İhracat, döviz kazandırıcı<br />

bir aktivite olmanın yanısıra,<br />

ülkenin yurtdışındaki itibarı ve uluslararası<br />

düzeyde rekabet gücüne sahip<br />

teknolojik altyapının teşkili açısından<br />

birincil öneme sahiptir.<br />

<strong>Savunma</strong> İhracatında Devlet<br />

Desteği:<br />

Dünyanın önde gelen savunma şirketleri,<br />

özelleştirme ve şirket birleşmeleri<br />

yoluyla her ne kadar hükümetlerden<br />

bağımsız bir duruma gelmişlerse de,<br />

hükümetlerin ihracat kontrolleri ve<br />

destekleme mekanizmaları yoluyla<br />

şirketler üzerindeki etkisi devam etmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> ihracatının artması,<br />

bu sektörde faaliyet gösteren<br />

savunma şirketlerinin daha çok sayıda<br />

personel istihdam etmeleri sonucunu<br />

doğurmakta; istihdamın yarattığı maliyet,<br />

yine ihracattan elde edilen gelir<br />

ile karşılanmaktadır.<br />

Hükümetler, diğer hükümetlerle işbirliğine<br />

yönelik hükümetlerarası anlaşmalarla,<br />

savunma teknolojilerine yönelik<br />

ihracat lisansları ve kontrolleri,<br />

teknoloji transferi gibi yasal düzenlemelere<br />

ilişkin bir çerçeve oluşturarak,<br />

savunma ürünlerine yönelik talebin<br />

arttırılmasına çalışırken, savunma şirketleri<br />

birleşme ve tedarik konusunda<br />

ortak programlar yürütme yoluna gitmektedirler.<br />

Şirket birleşmeleri saye-<br />

68<br />

Ocak <strong>2009</strong>


sinde şirketler, millilik vasfına sahip<br />

olması gereken özgün ve kritik teknolojilerin<br />

korunması, üretimde tekrarların<br />

önlenmesi; uluslararası savunma<br />

pazarının, küreselleşme ve savunma<br />

harcamalarında azalma sonucu daralması<br />

nedeniyle oluşabilecek kaynak<br />

israfının engellenmesi ve Ar-Ge faaliyetlerinin<br />

büyük bir çatı altında birleştirilerek,<br />

maliyetlerin azaltılması gibi<br />

konularda avantajlar elde etmektedir. 1<br />

Ülkemizde teşvik uygulamaları sınırlıdır<br />

ve yeterli ölçüde yaygınlaştırılmamıştır.<br />

Bazı teşviklerden belli<br />

birtakım sanayiciler yararlanmakta;<br />

teşvik amacıyla sanayiciye verilen<br />

kredilerin limitleri yetersiz kalabilmektedir.<br />

İhracatçıya verilen teşvik<br />

belgelerinde belirli iller ön plana çıkmakta;<br />

bu durum, savunma yan sanayinde<br />

önemli yere sahip KOBİ’lerin<br />

gelişimi açısından olumsuz etki yaratmaktadır.<br />

Devletin öncelik alanlarının<br />

belirlenmesini takiben bu alanlarda<br />

faaliyet gösteren şirketlere kredi bulmaları<br />

sürecinde teşvik edici olması,<br />

ihracat kredileri konusunda tecrübeli<br />

Türk Eximbank’ın, yatırım ve kalkınma<br />

bankalarının savunma şirketlerine<br />

uzun vadeli ve düşük maliyetli kredi<br />

sağlaması, firmaların bu süreçte karşılacağı<br />

finansman sorunlarının bertaraf<br />

edilmesi yönünde önemlidir. Yerli<br />

şirketlere vergi muafiyeti, Ar-Ge, tanıtım<br />

ve fuar yardımı gibi Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığı teşvik mevzuatı uyarınca<br />

uygulanan teşvik unsurlarının yaygınlaştırılması<br />

ve kapsamının genişletilmesi,<br />

sanayi üzerinde olumlu etki<br />

yaratacaktır.<br />

Avrupa Birliği’nde, uluslararası düzeyde<br />

haksız rekabet yaratabilecek teşviklere<br />

karşı bir politika izlenmektedir.<br />

Ancak üye ülkeler, ekonomik açıdan<br />

farklı gelişmişlik düzeylerine sahip oldukları<br />

için zorunlu hallerde teşviklerin<br />

uygulanabileceği kabul edilmiştir.<br />

Üye ülkelerin çoğunda teşvikler, vergi<br />

indirimi ve devlet yardımı şeklindedir.<br />

1 ZAİM, M., MSB SSM <strong>Savunma</strong> Sanayinin<br />

Sorunları Semineri, Bildiriler, Elektrik-<br />

Elektronik Alt Sektörünün Sorunları ve<br />

Çözüm Önerileri, 2001, Ankara<br />

Türk Eximbank’ın,<br />

yatırım ve kalkınma<br />

bankalarının savunma<br />

şirketlerine uzun vadeli<br />

ve düşük maliyetli kredi<br />

sağlaması, firmaların<br />

bu süreçte karşılacağı<br />

finansman sorunlarının<br />

bertaraf edilmesi<br />

yönünde önemlidir.<br />

Örneğin Fransa’da, ihracat olanaklarını<br />

arttırmak amacıyla ithalatçılara<br />

kullandırmak üzere piyasa koşullarına<br />

göre uygun şartlara haiz krediler temin<br />

edilebilmesine yönelik bir mekanizma<br />

kurulmuştur. Bu mekanizmaya ticari<br />

bankalarla beraber, Fransız Dış Ticaret<br />

Bankası değişik vadeli krediler için<br />

ihracat sigortası hizmeti veren COFA-<br />

CE dahildir. <strong>Savunma</strong> sanayi altyapısının<br />

güçlendirilmesi için ülkenin ana<br />

tedarik kuruluşu DGA (La Délégation<br />

Générale pour l’Armement), tedarik<br />

faaliyetlerinin yönetiminde, sanayii<br />

holdinglerinin yarı yarıya özelleştirilmesi<br />

ve hükümet tabanlı faaliyetlerinin<br />

konsolidasyonu hususlarını da<br />

içeren bir “iyileştirme operasyonu”<br />

başlatmıştır. Son zamanlarda, kuruluşun<br />

modernizasyonu kapsamında<br />

“online tedarik” sürecine geçilmiştir.<br />

Özetle Fransa’nın ihracattaki başarısının<br />

temeli, şirketlerin Avrupa’daki<br />

diğer şirketlerle veya yerli şirketlerin<br />

birbirleriyle yaptıkları konsolidasyonlar,<br />

Fransa’nın OCCAR (Ortak Silahlanma<br />

İşbirliği Örgütü) gibi kuruluşlar<br />

içindeki etkin konumu ve DGA’nın<br />

yeniden yapılandırılmasıdır.<br />

Almanya’da ihracatı teşvik amacıyla<br />

kurulan ve ihracat kredisi sağlayan<br />

AKA, İtalya’da aynı amaca hizmet<br />

ederek ihracat garantisi sağlayan Mediocredito<br />

Centrale, sanayi ihracatının<br />

desteklenmesine yönelik Türk<br />

Eximbank’a benzer işlevlere sahiptir.<br />

İspanya’daki dış ticaret işlemlerini<br />

İspanya Dış Bankası yürütmektedir.<br />

Banka, para ve sermaye piyasalarından<br />

edindiği kaynakların dışında, İspanya<br />

Merkez Bankası’nın bir organı<br />

olan “Resmi Kredi Kurumu” ICO’nun<br />

uluslararası para piyasalarından borçlanma<br />

yoluyla elde ettiği kaynaklara<br />

da sahiptir.<br />

İngiltere’de ECGD, Türk Eximbank<br />

gibi hem ihracat, hem de ticari krediler<br />

için garanti hizmeti vermektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> ihracatına yönelik Ar-Ge faaliyetlerinin<br />

büyük bölümü DERA (<strong>Savunma</strong><br />

Değerlendirme ve Araştırma<br />

Ajansı) tarafından gerçekleştirilmektedir.<br />

DERA, <strong>Savunma</strong> Bakanlığı’nın<br />

bilimsel ve teknik olarak en büyük<br />

yardımcısı konumuna gelmiştir.<br />

İngiltere’de ayrıca, savunma ihracatının<br />

geliştirilmesine yönelik UKTI<br />

<strong>Savunma</strong> ve Güvenlik Kurumu (UKTI<br />

DSO-UK Trade and Investment-<br />

Defence & Security Organisation)<br />

kurulmuş olup ve bu organizasyon<br />

bir önceki DESO’nun yerine faaliyet<br />

göstermektedir. 2007 yılında İngiltere<br />

dünyada 19 milyar ABD Doları tutarında<br />

ve % 33’lük pazar payı ile en çok<br />

savunma ihracatı gerçekleştiren ülke<br />

olmuş, bu ihracatın büyük bölümü<br />

Yerli şirketlere vergi<br />

muafiyeti, Ar-Ge,<br />

tanıtım ve fuar<br />

yardımı gibi Dış<br />

Ticaret Müsteşarlığı<br />

teşvik mevzuatı<br />

uyarınca uygulanan<br />

teşvik unsurlarının<br />

yaygınlaştırılması<br />

ve kapsamının<br />

genişletilmesi, sanayi<br />

üzerinde olumlu etki<br />

yaratacaktır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 69


Ortadoğu (Suudi Arabistan, Umman)<br />

ve ABD’ye yapılmıştır. Kümülatif olarak<br />

son beş yılda en çok ihracat yapan<br />

ülkeler ABD (63 Milyar $), İngiltere<br />

(53 milyar $), Rusya (33 milyar $),<br />

Fransa (17 milyar $), Almanya ve İsrail<br />

(9 milyar $). Son yıllarda özellikle Ortadoğu<br />

pazarının geliştiği ve bu bölgeden<br />

artan miktarlarda talep geldiği<br />

dikkat çekmektedir. 2<br />

UKTI <strong>Savunma</strong> ve Güvenlik Kurumu,<br />

ihracattaki bu başarısını denizaşırı<br />

ülkeler ve müşterileri ile sağlam<br />

ilişkiler kurarak, sanayi liderliğindeki<br />

denizaşırı pazarlama kampanyalarını<br />

destekleyerek, gereken boyutta sanayi<br />

katılımını teşvik ederek, savunma endüstrisini<br />

üretim ağının her düzeyinde<br />

güvenilir bir üretici olarak göstererek,<br />

KOBİ’leri ve ihracata yeni başlayan<br />

firmaları, denizaşırı ülkelerdeki<br />

iş piyasaları ve ihracat gereksinimleri<br />

konusunda bilgilendirerek, <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı ve sanayi ile birlikte, tedarik<br />

programlarının ilk aşamalarından itibaren<br />

ihracat olanaklarını tanımlayarak<br />

sağladıklarını ifade etmektedir. 3<br />

İsrail’de SIBAT, ihracata yönelik hedefler<br />

doğrultusunda diğer ülkelerin<br />

ilgili bakanlıkları ile endüstriyel<br />

alanda işbirliğine yönelik çok taraflı<br />

anlaşmalar imzalamakta, en küçük<br />

ürünlerin ihracından, en gelişmiş sistemlerin<br />

ihracına kadar diğer hükümet<br />

ve şirketlerle bağlantı kurmakta,<br />

silahlı kuvvetler ve sanayi temsilcileri<br />

arasında seminer ve konferanslar düzenleyerek,<br />

savunma sanayinin kabiliyetleri<br />

konusunda bilgi alışverişi<br />

sağlamaktadır. 4<br />

ABD’de uluslararası pazarlarda, savunma<br />

şirketlerinin başarı şansını<br />

arttırmaları için, offsetlerle beraber,<br />

etkin bir araç olan finansman me-<br />

2 UKTI DSO’nun WEB sayfası, http://www.<br />

deso.mod.uk/corporate.htm<br />

3 UKTI DSO’nun WEB sayfası, http://<br />

www.deso.mod.uk/docs/UKTI_def_sec_<br />

org_20080401.pdf<br />

4 SIBAT’ın WEB sayfası, http://www.sibat.<br />

mod.gov.il/SibatMain/sibat/about/marketing.<br />

htm<br />

NAMSA, NC3A,<br />

NAPMA gibi NATO<br />

Ajansları, Avrupa<br />

<strong>Savunma</strong> Ajansı<br />

(EDA), OCCAR<br />

ve Avrupa Birliği<br />

Çerçeve Programları<br />

gibi platformlar,<br />

savunma sanayii<br />

firmalarımız için çok<br />

önemli uluslararası<br />

açılım fırsatları ortaya<br />

koymaktadır.<br />

kanizması kullanılmaktadır. 1990’lı<br />

yıllarda Amerikan Eximbank’ın savunma<br />

ürünlerine yönelik desteğini<br />

azaltmasının ardından 1996’da kurulan<br />

<strong>Savunma</strong> İhracatı Kredi Garantisi<br />

(DELG) sistemi, 15 milyar ABD<br />

Doları tutarında bir kaynakla oluşturulmuştur.<br />

Toplam 39 ülke, DELG<br />

tarafından finanse edilebilir “uygun<br />

ülkeler” olarak belirlenmiştir. Fakat<br />

program, ülke bazında belirlenen risk<br />

primi oranlarının yüksekliği nedeniyle<br />

istenilen etkinlikte çalıştırılamamıştır.<br />

Ayrıca kredi paketlerinde, risk primlerinin<br />

kredilendirilmesi de mümkün<br />

değildir. Bu durum, proje maliyetini<br />

arttırmaktadır. Bunun dışında Yabancı<br />

Askeri Satışlar (FMS) ve Doğrudan<br />

Ticari Satışlar (DCS) da birer ihracat<br />

mekanizması olarak benimsenmiştir.<br />

Normal koşullarda savunma sanayine<br />

sınırlı boyutta destek veren ABD<br />

Eximbank, sanayisini desteklemek<br />

amacıyla Senato kararıyla Kara Şahin<br />

ve Deniz Helikopteri Projeleri için<br />

kredi garantisi sağlamıştır.<br />

Önemli bir savunma ihracatçısı konumundaki<br />

Rusya’nın savunma sanayii<br />

politikasında üç unsur göze çarpmaktadır:<br />

dikey entegrasyon yoluyla daha<br />

etkin ve rekabetçi bir savunma sanayii<br />

tabanının oluşturulması, üretim altyapısının<br />

yenilenmesi için sermaye<br />

yatırımlarının arttırılması ve gelişmiş<br />

silah sistemlerinin üretim ve gelişim<br />

kapasitesinin devamlılığının sağlanması<br />

amacıyla sürekli olarak yeni<br />

sözleşmeler imzalanması. Bu amaçlar<br />

doğrultusunda Rusya, silah üretiminde<br />

devletin giderek artan desteğiyle<br />

beraber savunma ihracatında sürekli<br />

artış hedeflemektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> İhracatına Yönelik<br />

Uluslararası Açılımlar:<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii firmalarımızın<br />

mevcut uluslararası işbirliği olanaklarından<br />

yeterli ve gerektiği ölçüde<br />

yararlanmadıkları değerlendirilmektedir.<br />

Oysa, NATO nezdinde Müttefik<br />

Dönüşüm Komutanlığı (ACT)<br />

ve Müttefik Harekat Komutanlığı<br />

(ACO), NAMSA, NC3A, NAPMA<br />

gibi NATO Ajansları, Avrupa <strong>Savunma</strong><br />

Ajansı (EDA), OCCAR ve Avrupa<br />

Birliği Çerçeve Programları gibi platformlar,<br />

savunma sanayii firmalarımız<br />

için çok önemli uluslararası açılım<br />

fırsatları ortaya koymaktadır. Söz konusu<br />

platformlara katılımın istenen<br />

boyuta ulaşamamasının en önemli<br />

nedenleri arasında firmalarımızın<br />

yurtiçi satışlara öncelik vermesi, ihalelerde<br />

yüksek fiyatlı teklif vermeleri,<br />

ihale prosedürleri konusunda bilgi<br />

eksikliği, ve geleceğe yönelik vizyon<br />

noksanlığı yer almaktadır. Örneğin<br />

NAMSA kapsamında daha çok küçük<br />

boyutlu lojistik ihaleleri gerçekleştirilmekte,<br />

bazı firmalar bu nedenle<br />

bu projelere kaynak ayırmamaktadır.<br />

Oysa aynı ajans kapsamında geleceğe<br />

dönük büyük boyutlu, uluslararası<br />

nitelikte ortak proje olanakları da<br />

mevcuttur. Firmaların yapılacak işin<br />

boyutundan çok gelecekte kazanılması<br />

muhtemel iş olanaklarının ve<br />

uluslararası düzeyde tanınırlıklarının<br />

artması hedefi üzerine yoğunlaşmaları<br />

kilit önem taşımaktadır. Her ne<br />

kadar bazı ülkeler düşük taşımacılık<br />

maliyetleri gibi nedenlerle uygun teklif<br />

sunarak göreli avantaj elde etseler<br />

70<br />

Ocak <strong>2009</strong>


de, özellikle ortak yürütülen projelere<br />

katılımın, firmaların bu platformlarda<br />

tanınması açısından faydalı olduğu<br />

değerlendirilmektedir. Devletin bu<br />

platformlara katılım konusunda firmalara<br />

yol gösterici olması ve ihtiyaç<br />

duyulan desteği sağlaması da sanayimizin<br />

etkinliğinin artması yönünde<br />

önemli sonuçlar doğurmaktadır.<br />

Firmaların, dünyada değişen tehdit<br />

(asimetrik tehdit, terörizm vb) ve ortak<br />

savunma anlayışına göre yeniden<br />

yapılandırılması gereken savunma<br />

teçhizat ve sistem taleplerine yönelik<br />

bir üretim mekanizması ve ürün yelpazesi<br />

oluşturmaları, dünya pazarlarında<br />

başarıya yönelik büyük önem<br />

taşımaktadır. NATO kapsamında<br />

uzun dönemli ihtiyaç planlaması yapılmakta,<br />

politik ve askeri hedefler<br />

baz alınarak öncelik alanları belirlenmektedir.<br />

Yılda iki kere düzenlenen<br />

CNAD (Ulusal Silahlanma Yöneticileri<br />

Konferansı) toplantılarında bu ihtiyaçlar<br />

üye ülkelere duyurulmaktadır.<br />

Son yıllarda ortak yeteneklerin geliştirilmesine<br />

yönelik ön plana çıkan ve<br />

savunma sanayimizin ihracata yönelik<br />

öncelik vermesinin yararlı olacağı değerlendirilen<br />

yetenek ihtiyaçları arasında,<br />

Füze <strong>Savunma</strong> Sistemleri (Missile<br />

Defence Systems), Kuvvet Takip<br />

Yeteneği (Force Tracking Capability)<br />

ve Birlikte Çalışabilirliğin (Interoperability)<br />

sağlanması, Geleceğin Askeri<br />

(Future Soldier) sistemleri, durum<br />

farkındalığı (Situational Awareness),<br />

veri değişimi (data exchange) ve erişime<br />

dayalı iletişim ve enformasyon sistemleri<br />

(CIS), JISR (Joint Intelligence<br />

Surveillance and Reconnaissance) teknolojileri,<br />

Terörizme Karşı <strong>Savunma</strong><br />

(DAT-Defence Against Terrorism),<br />

DAMA (Defence Against Mortar Attacks)<br />

ve C-IED (Counter Improvised<br />

Explosive Devices) Sistemler, Entegre<br />

Personel koruma (Integrated Personel<br />

Protection), Deniz Durum Farkındalığı<br />

(MSA-Maritime Situational Awareness)<br />

yer almaktadır. Ayrıca, NATO<br />

Sanayi Danışma Grubu (NIAG) bünyesinde<br />

NATO’nun ihtiyaçları çerçevesinde<br />

sanayi ile koordinasyon sağlanmakta<br />

ve sanayinin olası katkıları<br />

üzerine görüş alışverişi yapılmakta,<br />

ortak proje fikirleri doğabilmektedir.<br />

NATO bünyesindeki ana silahlanma<br />

gruplarında da, spesifik konulara yönelik<br />

oluşturulmuş bir çok çalışma<br />

grubu mevcuttur. NATO ihalelerine<br />

katılımın arttırılmasına yönelik olarak<br />

gerçekleştirilen ve SSM’nin ev sahipliğini<br />

de yaptığı NATO Çalışma Grubu<br />

toplantılarında, NATO ajanslarına ve<br />

ihale prosedürlerine ilişkin bilgi verilmekte<br />

ve görüş alışverişinde bulunulmaktadır.<br />

Ancak firmalarımızca katılım<br />

istenen düzeye gelememiştir.<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi İmalatçılar Derneği<br />

SASAD’ın da üyesi olduğu Avrupa<br />

Havacılık, Uzay ve <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

Teşkilatı (ASD) bünyesinde oluşturulan<br />

çalışma grupları nezdinde de düzenli<br />

aralıklarla toplantılar yapılmakta<br />

ve Avrupa’nın seçkin sanayicileri<br />

biraraya gelme imkanı bulmaktadır.<br />

Firmalarımızın kendileri ile ilgili alanlardaki<br />

çalışma gruplarına etkin katılım<br />

sağlaması, ileriye yönelik ihracat<br />

atılımları yaratabilecektir. Ayrıca, AB<br />

Firmaların, dünyada<br />

değişen tehdit (asimetrik<br />

tehdit, terörizm vb)<br />

ve ortak savunma<br />

anlayışına göre yeniden<br />

yapılandırılması<br />

gereken savunma<br />

teçhizat ve sistem<br />

taleplerine yönelik bir<br />

üretim mekanizması<br />

ve ürün yelpazesi<br />

oluşturmaları, dünya<br />

pazarlarında başarıya<br />

yönelik büyük önem<br />

taşımaktadır.<br />

Çerçeve Programlarının da üniversitelerle<br />

beraber savunma firmalarına<br />

getireceği uzun vadeli kazanımlar<br />

gözden kaçırılmamalıdır. Ek olarak,<br />

Avrupa <strong>Savunma</strong> Ajansı’nın (EDA)<br />

sadece AB üyesi ülkelere değil, üçünü<br />

ülkelere de ihracat olanakları sağladığı<br />

Elektronik Bülten (Electronic Bulletin<br />

Board) aracılığıyla mevcut ve geleceğe<br />

yönelik olarak yayınlanan sözleşme<br />

tekliflerine firmalarımızın daha çok<br />

ilgi göstermesi beklenmektedir. Ayrıca<br />

ortak işbirliği teşkilatı (OCCAR) tarafından<br />

gerçekleştirilen programlara<br />

katılımın artması hedeflenmektedir.<br />

Sonuç:<br />

İhracat, dış piyasalardaki risk ortamı,<br />

kalite ve standardizasyon gereksinimlerinin<br />

yarattığı maliyet artışı gibi<br />

nedenlerle, desteklenmesi gereken<br />

faaliyet alanlarından biridir. İhracatın<br />

özendirilmesine yönelik olarak uygulanan<br />

vergi ve harç istisnası, düşük<br />

faizli kredi verilmesi, ihracatda vergi<br />

iadesi, ihraç edilecek ürünlerin üretiminde<br />

kullanılacak ithal girdilerin<br />

gümrüksüz olarak ithal edilmesi, vergi<br />

muafiyeti, enerji indirimi gibi uygulamalar,<br />

bütçede büyük bir yük yaratabilmektedir.<br />

Dolayısıyla, teşvik edilecek<br />

ve ihracat potansiyeli yaratması<br />

beklenen spesifik alanların rasyonel<br />

bir şekilde tespiti ve önceliklendirilmesi<br />

gerekir.<br />

Bazı ülkelerde, risk paylaşımına yönelik<br />

ihracat alacaklarını garanti eden,<br />

şirketlere risk yönetimi, pazarlama ve<br />

finansman konularında danışmanlık<br />

hizmeti sunan yardımcı destek sigorta<br />

kuruluşları da söz konusudur. 5 İhracat<br />

pazarlaması, ihracat kredi ve garantisi<br />

konusunda en tecrübeli ve bu konuda<br />

eğitimli personele sahip bir kuruluş<br />

konumundaki Türk Eximbank’a savunma<br />

sanayine yönelik etkin görevler<br />

tahsis edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.<br />

İlave olarak, savunma<br />

sanayii şirketlerinin pazarlama ve<br />

5 FITZGERALD, B., MONSON, T., “Export<br />

Credit and Insurance for Export Promotion”,<br />

Terry Monson, Finance & Development, 25,<br />

4, Aralık 1988<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 71


pazar araştırması, savunma fuarlarına<br />

katılım gibi konularda yardım ve çözüm<br />

önerisi sağlayacak İngiltere’deki<br />

UKTI DSO, İsrail’deki SIBAT gibi kuruluşların<br />

bir benzerinin Türkiye’de<br />

kurulmasına yönelik girişimlerin başlatılması<br />

gerekmektedir. Bugün, Türk<br />

Eximbank’ın savunma sanayimizin<br />

desteklenmesine yönelik spesifik bir<br />

uygulaması bulunmamaktadır. Türk<br />

Eximbank’ın savunma sanayii şirketlerine<br />

yönelik, uzun vadeli ve düşük<br />

faizli kredi kullandırması, eşit koşullar<br />

altında her boyuttaki şirketin bu kredilerden<br />

yararlanması sağlanmalıdır.<br />

Türk Eximbank’ın savunma sanayine<br />

yönelik politikası, ABD’deki uygulamaya<br />

benzer şekilde Bakanlar Kurulu<br />

ya da Meclis kararı ile yaygınlaştırılabilir.<br />

SSDF’den ihracat hedefine yönelik<br />

ayrılan kaynaklar, Türk Eximbank’a<br />

bu amaçla aktarılabilir. Unutulmamalıdır<br />

ki UKTI DSO, sivil piyasalara yönelik<br />

çalışan UKTI’nin ticaret, ihracat<br />

ve piyasa araştırması konularındaki<br />

uzmanlığından faydalanılmak üzere<br />

birleştirilmesi ile oluşturulmuştur.<br />

Bu unsurların yanı sıra, ihracat yapılması<br />

planlanan hedef ülkelerle ikili<br />

işbirliği faaliyetlerinden ve üst düzey<br />

görüşmelerden, çok taraflı işbirliği<br />

faaliyetlerine bir geçiş olarak yararlanılması,<br />

büyükelçilikler ve daimi<br />

yurtdışı temsilcilikler ile daha sıkı<br />

koordinasyon kurulması ve edinilen<br />

bilginin sanayi ile paylaşılması, ulusal<br />

bilgi değişim ağının genişletilmesi<br />

önem arzetmektedir. Ayrıca Hazine<br />

Müsteşarlığı, <strong>Sanayii</strong> ve Ticaret Bakanlığı<br />

gibi kurumlar ile koordineli<br />

olarak çalışılmasının; ihracat pazarları,<br />

teşvikleri ve kredileri konusunda<br />

İGEME (İhracatı Geliştirme Merkezi),<br />

Türk Eximbank gibi kuruluşlar ile<br />

iletişim kurularak şirketlerin gerekli<br />

eğitim almasının sağlanmasının uzun<br />

dönemdeki ihracat hedefimize yönelik<br />

fayda sağlayacağı kuşkusuzdur.<br />

Aynı zamanda, yurtdışı piyasalardaki<br />

mevcut ve gelecekteki potansiyel ile<br />

sözleşme olanaklarının takibine yönelik<br />

ilgili makamlarla düzenli ilişkilerde<br />

...savunma sanayii<br />

şirketlerinin pazarlama<br />

ve pazar araştırması,<br />

savunma fuarlarına<br />

katılım gibi konularda<br />

yardım ve çözüm önerisi<br />

sağlayacak İngiltere’deki<br />

UKTI DSO, İsrail’deki<br />

SIBAT gibi kuruluşların<br />

bir benzerinin<br />

Türkiye’de kurulmasına<br />

yönelik girişimlerin<br />

başlatılması<br />

gerekmektedir.<br />

bulunmak üzere hedef pazar olarak<br />

belirlenen ülkelerde küçük ofisler kurulmasının<br />

faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />

Üretim sürecinde kaynak<br />

tasarrufu ve etkinlik yaratacağı şüphesiz<br />

maliyet artı sözleşmelerin daha<br />

çok uygulamaya geçirilmesi, firmaların<br />

daha planlı ve uzun dönemli maliyet<br />

planlaması yapmalarını gerekli<br />

hale getirerek, makro boyutta verimlilik<br />

artışı sağlanabilecektir.<br />

<strong>Savunma</strong> teknolojilerinin yan sanayiye<br />

kazandırılmasında ayrıca offset projeleri<br />

teşvik edici olmaktadır. <strong>Savunma</strong><br />

teknolojileri ile ilk etapta ekonomik<br />

olarak somut göstergelere ulaşılmasa<br />

da offset, orta ve uzun vadede ülke<br />

ekonomisine döviz kazandırıcı bir faaliyet<br />

olup kompakt bilginin temini,<br />

kalite, standardizasyon ve verimlilik<br />

alanlarında gelişmiş ülkeler seviyesine<br />

ulaşması ve ülke ekonomisinin<br />

uluslararası alanda rekabet gücünün<br />

artırılmasında büyük rol oynamaktadır.<br />

Ar-Ge, ürün tasarımı ve geliştirilmesi<br />

konusunda şirketler bünyesinde<br />

uzmanlık birimleri kurularak, bu<br />

birimlerin etkin bir şekilde çalışması<br />

sağlanmalıdır. Bu birimlerle savunma<br />

alanında araştırma yapan merkezlere<br />

sahip üniversiteler ve bilim kuruluşları<br />

arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesinin<br />

yararlı olacağı değerlendirilmektedir.<br />

Bu hususlara ek olarak,<br />

serbest bölgelerde savunma sanayii<br />

şirketlerimizin daha çok yer alması,<br />

Tekno-Park uygulamalarının savunma<br />

sanayine yönelik olarak genişletilmesi<br />

de faydalı olacaktır. Test tesislerinin<br />

yetersizliği, üretilen ürünlerin<br />

test edilmesi sürecinde ortaya çıkan<br />

aksaklıklar, bu alanlara yatırım yapılmasının<br />

gerekliliğini ortaya koymaktadır.<br />

Bu nedenle, üretilen ana ve alt<br />

sistemlerin test edilebileceği bağımsız<br />

nitelikteki test merkezlerinin kurulması<br />

gerekmektedir. Özgün ürünlerin<br />

uluslararası pazarlara sunulması,<br />

ülkenin ekonomik ve siyasi alanda<br />

etki alanını arttırmasını, ihracattan<br />

edinilen kazanımların yeni teknoloji<br />

üretimi ve Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik<br />

edilmesi gibi amaçlarla kullanılmasını,<br />

İhracat yapılması<br />

planlanan hedef<br />

ülkelerle ikili işbirliği<br />

faaliyetlerinden ve üst<br />

düzey görüşmelerden,<br />

çok taraflı işbirliği<br />

faaliyetlerine bir geçiş<br />

olarak yararlanılması,<br />

büyükelçilikler ve daimi<br />

yurtdışı temsilcilikler ile<br />

daha sıkı koordinasyon<br />

kurulması ve edinilen<br />

bilginin sanayi ile<br />

paylaşılması, ulusal<br />

bilgi değişim ağının<br />

genişletilmesi önem<br />

arzetmektedir.<br />

72<br />

Ocak <strong>2009</strong>


NATO, EDA, ASD gibi<br />

platformların yanısıra,<br />

savunma ile ilgili<br />

uluslararası firmaların<br />

biraraya geldiği Sanayi<br />

Katılımı (Industrial<br />

Participation)<br />

toplantıları, savunma<br />

fuarları, çalıştay<br />

ve konferans gibi<br />

ortamlarda da ileriye<br />

yönelik bilgi alışverişi<br />

yapılarak, ortak proje<br />

fikirleri doğabileceği<br />

unutulmamalıdır.<br />

alıcı ülkelerle diğer alanlarda da işbirliği<br />

potansiyelinin yükselmesini sağlamakla<br />

birlikte, diğer ülkelerin teknolojik<br />

altyapıları hakkında daha fazla<br />

bilgi edinilmesini ve yurt dışına çıkarılan<br />

teknolojinin eski teknoloji haline<br />

geldiği varsayımından hareketle yeni<br />

teknolojilerin üretiminin desteklenmesini<br />

de tetiklemektedir. <strong>Savunma</strong><br />

sanayi ihracatının arttırılmasında, öncelikle<br />

firmaların savunma ürünlerinin<br />

tasarımı ve üretiminin uzun yıllar<br />

alacağı düşünüldüğünde önbilginin,<br />

dünyadaki diğer rakip firmaların hangi<br />

tür savunma sistem üretimine öncelik<br />

ve ağırlık verdiğinin takibi önem<br />

taşımaktadır. Dolayısıyla NATO, OC-<br />

CAR, EDA, ASD gibi platformların<br />

yanısıra, savunma ile ilgili uluslararası<br />

firmaların biraraya geldiği Sanayi Katılımı<br />

(Industrial Participation) toplantıları,<br />

savunma fuarları, çalıştay ve<br />

konferans gibi ortamlarda da ileriye<br />

yönelik bilgi alışverişi yapılarak, ortak<br />

proje fikirleri doğabileceği unutulmamalıdır.<br />

Ayrıca devletlerarası ikili işbirliği toplantılarında<br />

edinilen bilgi, ortaya çıkan<br />

niyet ve sonuçların, ileriye yönelik<br />

potansiyel ortak projelerin tespiti ve<br />

uygulamaya geçirilmesi doğrultusundaki<br />

önemi aşikardır.<br />

Sonuç olarak, dünyadaki dönüşüm<br />

süreci dikkate alınarak somut hedeflere<br />

yönelik yeniden yapılandırılması<br />

gereken savunma sanayimizin, devlet<br />

tarafından gerekli ölçüde desteklenmesinin,<br />

ihracat potansiyelini önemli<br />

ölçüde arttıracağı değerlendirilmektedir.<br />

Ancak unutulmamalıdır ki bu süreçte,<br />

savunma sanayii firmalarımız da<br />

üzerlerine düşen görevlerin takipçisi<br />

olmak, vizyonlarını geniş tutmak ve<br />

ülke menfaatlerini gözetmek ile mükelleftirler.<br />

Nil Talu CONLAN<br />

1976 yılında Ankara’da doğmuştur. 1997 yılında Hacettepe Üniversitesi, İktisat<br />

Bölümü’nden mezun olmuş, 1998 yılında <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda çalışmaya<br />

başlamıştır. 2004 yılında, “Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Şirketlerinin İhracatını Arttırmak<br />

İçin Uygulanabilecek Yöntemler“ konulu tezini hazırlayarak Uzman sıfatını kazanmıştır.<br />

1998-2006 yılları arasında Krediler Şube Müdürlüğünde, projelerin dış kaynaklı kredilendirilmesi,<br />

kredi tekliflerinin değerlendirilmesi, Hazine Müsteşarlığı ile koordineli<br />

olarak kredi anlaşmalarının imzalanması ve krediye ilişkin ödemelerin takibi, FMS<br />

anlaşmaları ve ödemelerinin gerçekleştirilmesine ilişkin görev yapmıştır. 2006 yılından<br />

itibaren Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı bünyesindeki Çok Taraflı İşbirliği Şube<br />

Müdürlüğü’nde, savunma sanayii şirketlerinin NATO, AB, OCCAR ve diğer çok taraflı<br />

savunma platformlarındaki etkinliğinin arttırılmasına yönelik görev yapmaktadır. İngilizce<br />

ve Fransızca bilmektedir. Evli ve bir çocuk annesidir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 73


Bir İhracat Öyküsü<br />

Simülatör Sistemleri<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın<br />

(SSM), misyonuna uygun olarak yerli<br />

savunma sanayiinin gelişimine olanak<br />

sağlaması konusunda, SSM tarafından<br />

yürütülen projelerin ürünlerinin dünya<br />

savunma piyasasında kendine alıcı<br />

bulması, kuşkusuz en büyük adım<br />

olmaktadır. Bu kapsamda, simülatör<br />

projeleri iyi bir örnek teşkil etmektedir.<br />

Yetenek Gelişim Süreci<br />

1996 yılında Hv.K.K.lığı’nın simülatörlerinin<br />

bakım, idame ve işletme<br />

faaliyetleri ile simülasyon sahasında<br />

işe başlayan HAVELSAN, 1998-1999<br />

yılları arasında mevcut T-38 Uçak<br />

Simülatörleri’nden iki adetini NF-5<br />

ve F-5 Uçak Simülatörleri’ne modifiye<br />

ederek simülatör mühendislik yeteneklerini<br />

geliştirmiş ve teknolojik<br />

altyapı oluşturmuştur. 2001 yılından<br />

itibaren K.K.K.lığı’nın simülatörlerinin<br />

de bakım ve onarımı işleri üstlenilmiş<br />

ve Dz.K.K.lığı için Elektronik<br />

Harp Eğitim Simülatörü, K.K.K.lığı<br />

için Topçu ileri Gözetleyici ve Havan<br />

Simülatörleri geliştirilerek teslim<br />

edilmiştir. Sonrasında Hv.K.K.lığı için<br />

F-4E/2020 Uçuş ve Silah Sistemleri<br />

Eğitim Simülatörü ve CN-235 Tam<br />

Uçuş Simülatörleri ile Güney Kore<br />

Hv.K.K.lığı için CN-235 Tam Uçuş Simülatörü<br />

Projeleri başarı ile tamamlanmıştır.<br />

2005 yılına gelindiğinde, Blackhawk<br />

ve Seahawk helikopter simülatörlerinin<br />

tasarım ve üretimi için HELSİM<br />

Sözleşmesi imzalanmıştır. Üretim ve<br />

montajı tamamlanan projede teslim<br />

aşamasına gelinmiştir.<br />

Bu başarının kazanılmasındaki payları<br />

açısından, CN-235 Uçağı ile HELSİM<br />

Helikopter Simülatörü Projeleri’nin<br />

önemi çok büyüktür. Örneğin,<br />

Hv.K.K.lığı için üretilen CN-235 Tam<br />

Uçuş Simülatörü, en karmaşık ileri<br />

teknolojileri içeren bir sistem olup bir<br />

tam uçuş simülatörünün olabileceği<br />

en yüksek teknik özelliktedir. Tasarımının,<br />

tamamen HAVELSAN mühendislerince<br />

yapılmış olması da milli<br />

sanayimiz açısından ayrıca önem arz<br />

etmektedir.<br />

İlk Teknolojik İhracat Güney<br />

Kore’ye<br />

Dünya pazarında, ABD, İngiltere,<br />

Fransa, Almanya, Rusya gibi endüstri<br />

ve teknolojide gelişmiş ülkelerle rekabet<br />

ederek savunma ürünü ihraç edebilmek<br />

oldukça zordur. Bu gelişmiş<br />

ülkelerden teknoloji transferi yaparak<br />

veya lisans altında üretim yaparak<br />

dünya pazarına satış yapabilmek ise<br />

lisans sahiplerinin izinlerine ve sınırlandırmalarına<br />

bağlıdır.<br />

Bu nedenle, dünya pazarlarında ürün<br />

ve teknoloji pazarlamak, ancak ülkelerin<br />

kendi geliştirdiği teknoloji ve tasarım<br />

gücü sayesinde yarattığı, her türlü<br />

hakları kendine ait olan özgün ürünler<br />

vasıtası ile mümkün olabilmektedir.<br />

Firmaların ihracat yapabilmelerinin<br />

en önemli koşullarından birisi, ihraç<br />

edilecek ürünün daha önce yurt içinde<br />

satılabilmiş ve kullanılıyor olmasıdır.<br />

Özellikle savunma sektöründe pazarlanan<br />

ürünlerin, firmaların kendi<br />

ülkelerinin silahlı kuvvetleri tarafından<br />

tercih edilir ve halihazırda kullanılıyor<br />

olması, öncelikli ve önemli bir<br />

referanstır.<br />

Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen<br />

CN-235 Simülatörü ile bu koşul<br />

sağlanmış ve bunun sonucunda ihracat<br />

imkanı yakalanabilmiştir. EADS<br />

CASA firması tarafından üretilen<br />

CN-235 uçaklarının Tam Uçuş Simülatörü,<br />

Amerikan Havacılık İdaresi’nin<br />

FAA Level-D seviyesinde, HAVEL-<br />

SAN tarafından tasarlanarak en yüksek<br />

standartlarda üretilmiş ve Güney<br />

Kore Hava Kuvvetleri’ne teslim edilmiştir.<br />

Güney Kore için üretilen bu<br />

simülatör, tam uçuş simülatöründen<br />

beklenen en yüksek teknik özelliklere<br />

sahiptir.<br />

Halen Türk Hava Kuvvetleri ile Güney<br />

Kore Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen<br />

HAVELSAN ürünü CN-235 Tam<br />

Uçuş Simülatörleri, garanti süreleri<br />

içinde ortalama % 95’in üzerindeki faaliyet<br />

oranları ile 5000 saatin üzerinde<br />

uçuş yaparak kalitesini kanıtlamış ve<br />

bundan sonra üreteceği simülatörler<br />

için güvence oluşturmuştur. 2008 yıl<br />

sonunda başarılı bir şekilde garanti<br />

süreleri tamamlanmış olan konu simülatörlerin<br />

eğitime katkısının yanı<br />

sıra uçuş maliyetlerinin azalması ile<br />

kaynak tasarrufu da hissedilir bir biçimde<br />

sağlanmış olacaktır.<br />

İleri teknoloji içeren bu simülatörün<br />

ihracatının Türkiye için iki önemli<br />

yönü vardır. Birincisi, Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri’nin yerli kaynak ve bilgi<br />

birikiminin öncelikli kullanım öneminin<br />

altını çizerek, tercihini bu yönde<br />

kullanması ve ürünün de bu beklentiyi<br />

ve talebi başarı ile karşılamış olması<br />

74<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Uluslararası pazarda rekabet edebilecek<br />

üstünlükleri dikkate alarak, Topçu<br />

İleri Gözetleme Simülatörü, arazi,<br />

topçu batarya mevzii, ileri gözetleyici<br />

mevzii, hedef seçimi ve hava koşulları<br />

gibi hususlarda değişiklikler yapılabilecek<br />

ve çok çeşitli senaryolar üretilebilecek<br />

yetenekte tasarlanmıştır.<br />

Sistem, gerçek eğitim için gereken çok<br />

büyük arazilere ihtiyaç duymadığı ve<br />

atış esnasında ve sonrasındaki emniyet<br />

riskleri olmadığı için kullanıcıya<br />

çok büyük avantajlar ve tasarruf sağlamaktadır.<br />

CN-235 TK Tam Uçuş Simülatörü<br />

İhraç edilen CN-235 KR Tam Uçuş Simülatörü<br />

Güney Kore Cumhuriyeti için önemli<br />

bir referans olmuştur. İkincisi ise<br />

Türk mühendis ve teknisyenlerimizin<br />

tasarlayıp ürettiği sistemlerin kalitesinin<br />

dünya standartlarına ulaşmış<br />

olmasıdır.<br />

Hedefteki İhracatlar<br />

Güney Kore’ye ihraç edilen CN-235<br />

Uçak Simülatörü’nden sonra Türk<br />

Kara Kuvvetleri için geliştirilen Topçu<br />

İleri Gözetleyici Simülatörü (TİGS)<br />

Pakistan’a ihraç edilmiştir. İlave olarak,<br />

Azerbaycan, Mısır, Cezayir,<br />

Bengladeş ve Srilanka gibi ülkeler, bu<br />

ürün için potansiyel pazarlar olarak<br />

belirlenmiş ve bu yönde pazarlama<br />

çalışmaları sürdürülmektedir.<br />

Simüle lazerli mesafe ölçer cihazı, her<br />

ileri gözetleyiciye, gözetleyici ve ekran<br />

arasındaki uzaklığa göre kalibre<br />

edilmiş bir dürbün, öğrencilerin eğitim<br />

saatlerinde atış tekniklerini geliştirmeleri,<br />

eğitim maliyeti ile cephane<br />

miktarını azaltmak ve zamandan tasarrruf,<br />

eğitim yaptırılacak arazi yapısının<br />

1 metrelik uydu görüntüsü<br />

ve 1/25.000 DTED kulanılarak oluşturulması<br />

ve görsel veri tabanının üç<br />

boyutlu olması ile eğitim arazisinde<br />

sınırlama olmaması, TİGS’sin özellikleri<br />

olarak sıralanabilir.<br />

Teknolojide Gelinen Son<br />

Nokta: HELSİM Projesi<br />

HELSİM projesi, K.K.K.lığı ile<br />

Dz.K.K.lığı’nın helikopter simülatör<br />

eğitim ihtiyaçlarını kapsayan iki bölümden<br />

oluşan bir projedir. Entegre<br />

simülatör eğitim merkezi, geleceğin<br />

havacılık eğitim ihtiyaçlarının tümünü<br />

kapsayacak şekilde tasarlanmış ve<br />

çok geniş kapsamlı olarak planlanmış;<br />

her şeyi ile kendi kedine yeterli, en<br />

son teknolojik sistemlerle donatılmış<br />

komple bir eğitim tesisidir.<br />

Simülatörler, Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri’nin eğitim hiyerarşisinde<br />

yer bulmuş ve eğitim faaliyetlerinde<br />

yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.<br />

Gerçek uçuş eğitim saatlerinin<br />

önemli bir bölümü, artık simülatörlerde<br />

gerçekleştirilmektedir. Bunun<br />

en önemli nedeni, simülatörlerde<br />

gerçekleştirilen eğitimlerin, pilotlara<br />

gerçek uçuş duygusuna çok yakın bir<br />

uçuş hissi vermesidir. Simülatörlerde<br />

yapılan eğitim faaliyetlerin artması ile<br />

büyük tasarrufların sağlandığı, eğitim<br />

analiz raporlarında ifade edilmektedir.<br />

Son iki yıl içerisinde gerçek uçuş<br />

maliyetlerinde yapılan tasarruflar,<br />

simülatörlerin üretimi için harcanan<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 75


Bir İhracat Öyküsü<br />

BlackHawk Tam Görev Simülatörü<br />

paraya çok yaklaşmıştır. Buradan şu<br />

sonucu çıkarmak mümkündür: Türk<br />

Silahlı Kuvvetleri, sahip olduğu simülatör<br />

sistemlerini maliyet etkin olarak<br />

kullanmaktadır.<br />

Ürünlerin Potansiyel Pazar<br />

İçindeki Payı<br />

Dünyada, yılda ortalama olarak 800 sivil<br />

uçak satışı olmaktadır. Askeri uçak<br />

satışları ise ülke ihtiyaçlarına göre değişiklik<br />

göstermekte ve bu sistemlere<br />

ait satışlar dolayısıyla pazar, yukarıda<br />

belirtilen savunma ve güvenlik kısıtları<br />

nedeniyle herkesin katılımına açık<br />

olmamaktadır.<br />

Ortalama her 20 uçak için bir simülatöre<br />

ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hesaba<br />

göre yılda ortalama 40 sivil uçak<br />

tam uçuş simülatörü ihtiyacı ve her<br />

yıl değişen sayıda askeri uçak simülatörü<br />

ihtiyacı oluşmaktadır. Frost<br />

and Sullivan’a göre yıllık 2 milyar $’lık<br />

askeri simülatör satışı gerçekleşmektedir.<br />

Bu miktarın yaklaşık % 50’sinin<br />

uçuş simülatörü olduğu tahmin edilmektedir.<br />

Bu nedenle, toplam yıllık<br />

sivil ve askeri simülatör pazarının 1<br />

milyar $’ı askeri ve yaklaşık 600 milyar<br />

$’ı da sivil olmak üzere ortalama yıllık<br />

1.5 milyar $ civarında olduğu kabul<br />

edilebilir.<br />

Ürünlerin Dünya Pazarına<br />

Tanıtılması<br />

Ürünlerin yurt dışı pazarlara açılmasına<br />

yönelik faaliyetler, <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı ve Dış Ticaret<br />

Müsteşarlığı kanalıyla devam etmektedir.<br />

Çalışmalar kapsamında bir çok<br />

yabancı ülke ile karşılıklı görüşmeler<br />

yapılmakta ve büyük çabalar sarfedilmektedir.<br />

HAVELSAN, dünya çapında<br />

bir simülatör üreten bir firma olabilmek<br />

ve dünya ile rekabet edebilmek<br />

için aşması gereken önemli bir dönüm<br />

SeaHawk Tam Uçuş Simülatörü<br />

noktasını başarı ile tamamlamış ve ilk<br />

defa çok yüksek yerli katkı payı ile<br />

karmaşık bir sistemin üretimini başarı<br />

ile gerçekleştirmiştir. Bu sayede, sistem<br />

entegratörü olarak çok önemli bir<br />

tecrübe edinmiştir. HAVELSAN hava<br />

araçları simülatör üretimi konusunda<br />

ürün yelpazesini genişletme faaliyetlerini<br />

sürdürmektedir. Jet savaş uçağı,<br />

kargo uçakları simülatörlerinin yanı<br />

sıra daha karmaşık bir yapıda olan<br />

kara ve deniz sistemlerine ait döner<br />

kanatlı hava araçlarının simülatörleri<br />

de çalışmalar arasındadır. Bundan<br />

daha da önemlisi, simülatör eğitim<br />

merkezlerini tamamlayarak ürün yelpazesine<br />

yeni bir konsept ürün katmıştır.<br />

Gerçekleştirilen bu ürünün, gelecek<br />

zamanlarda yurt dışına satılması ihtimali<br />

söz konusudur. Bu satışlar gerçekleştiğinde,<br />

üretilen sistemler, bir<br />

kere tasarlanan sistemin müşteriye<br />

özel gereksinimlerin karşılanması ile<br />

harcanacak tasarım mühendisliği eforu<br />

yeterli olacak ve proje maliyetinde<br />

önemli yer işgal eden personel giderleri<br />

azalacaktır. Ayrıca yurt dışına daha<br />

önce proje satışı yapıldığı için taşıma,<br />

kullanıcı tesislerinde kurulum, yurt<br />

dışında proje yönetimi ve idamesi konusundaki<br />

tecrübesi sayesinde rahat<br />

yol alabilecektir.<br />

76<br />

Ocak <strong>2009</strong>


SSM, MEBS Daire Başkanlığı Yazılım ve Simülasyon Proje Grubu<br />

Sanayi Katılımı ve İşbirliği<br />

Projede, sistem tasarımı ve sistem<br />

entegrasyonu alanında yoğunlaşarak,<br />

üretilecek ve geliştirilecek sistemleri<br />

oluşturan alt bileşenlerin, yenilikçi<br />

KOBİ’lerden temin edilmesi, bir hedef<br />

olarak benimsenmiştir. Bu model,<br />

KOBİ’ler için yurt içi ve yurt dışında<br />

güvenli pazar olanakları yaratmakta<br />

ve KOBİ’lerin uluslararası kalite<br />

ve süreç standartlarına erişmelerine<br />

destek olmaktadır.<br />

Proje kapsamında yurtiçi imkanlar da<br />

geliştirilmiş ve KOBİ’lerde simülasyon<br />

ve eğitim alanında yetenek oluşturulmaya<br />

başlanmıştır. Simülatörlerin<br />

kokpitleri, TAI tarafından üretilmiştir.<br />

Ayrıca, mekanik parçalardan bir kısmı<br />

Ankara OSTİM sanayi bölgesinde<br />

yerleşik KOBİ’lere ürettirilmiştir.<br />

Yerli firmaların, bu proje ile başlayan<br />

geliştirme çalışmaları, HELSİM Helikopter<br />

Simülatör Projesi’nde daha da<br />

hızlanmıştır. Bu kapsamda,<br />

• TAI ve 5nci Ana Bakım Merkez<br />

K.lığı (kokpit üretimi, üst ve alt<br />

platform tasarımı),<br />

• İTÜ ROTAM (uçuş test bilgisi<br />

toplanması, indirgenmesi, analizi<br />

ve model geliştirme),<br />

• ASELSAN (MFD ve CDU’lar),<br />

• MILSOFT (Link-11 simülasyonu),<br />

• INTA (görsel veri tabanı, model<br />

geliştirme),<br />

• 2U (Eğitim-Yönetim Bilgi Sistemi<br />

ile Bilgisayar Tabanlı Eğitim Sistemi),<br />

• KALETRON (Veri Kaydetme<br />

Merkezi, Debrifin Sistemi, Radyo<br />

Seyrüsefer Sunucusu, Arazi Sunucusu<br />

ve Veri Tabanı Yaratma Sistemi<br />

geliştirme),<br />

• GATE Elektronik (Haberleşme ve<br />

Tanıtım Sistemleri, Otomasyon<br />

Emniyet Köprü ve Güç Dağıtım<br />

Sistemleri),<br />

• YILMAZLAR MAKİNA (Mekanik<br />

Sistemler),<br />

• SATEK (Çevre ve Akustik Sensor<br />

Simülasyon Sistemi)<br />

gibi firmaların simülasyon çözümleri<br />

için belli alanlarda uzmanlaşmaları<br />

ve özgün ürünler ortaya çıkarmaları<br />

mümkün kılınmışır.<br />

Bu yerli firma altyapısı ile müteakip<br />

projelerde de verimliliğin artması ve<br />

ilgili alanlarda firmalarımızın uzmanlığını<br />

geliştirmesi sağlanacaktır. Bu<br />

sayede Türkiye’de bir simülatör sanayileşme<br />

planının gerçekleştirilmesi de<br />

başarılmış olacaktır.<br />

Milli Sanayi Açısından<br />

Kazanımlar<br />

Bakım hizmetinin temin edilmesi ile<br />

başlayıp ihracata kadar uzanan bu<br />

süreçte, milli savunma sanayiimiz<br />

açısından elde edilen kazanımlar çok<br />

büyüktür. Yapılan ihracat ile sadece<br />

ihracatı yapan firmaya değil, ülkemizin<br />

ekonomisine, sosyal durumuna<br />

ve refahına katkıda bulunulmuştur.<br />

Genel sanayi ve teknoloji alt yapısına<br />

çok önemli katkılar sağlanmış; diğer<br />

sektörlerin bu teknoloji tabanını kullanarak,<br />

yurt içi ihtiyaçlara ve ihracata<br />

yönelik üretim yapma imkanı ve rekabet<br />

gücünü artırma fırsatı yaratılmıştır.<br />

Öte yandan, yerli mühendislerimize<br />

ve teknisyenlerimize, ileri teknoloji<br />

içeren işlerde, kendilerini gösterecek<br />

projelerde istihdam sağlanmış; bu sayede<br />

sanayinin özgüveni, bilgi ve becerileri<br />

de artmıştır.<br />

Teknolojik açıdan bakıldığında, harekat<br />

ihtiyaçlarına özgün simülatör<br />

tasarımı imkanına zemin hazırlanmış;<br />

tasarım ve imalat dokümantasyonunda<br />

istenen seviyeye ulaşılmıştır. Bu<br />

sayede görsel ve radar veritabanları<br />

ile taktik ve elektronik harp amaçlı<br />

senaryoların milli üretimi mümkün<br />

kılınmıştır. Milli imkanlar ile ömür<br />

boyu desteklenebilirlik, işletme, bakım,<br />

onarım ve idamede maliyet etkin<br />

çözüm, kaynak kodlarının mevcudiyeti<br />

ve yerli üretimin diğer sistemler ile<br />

ortak yazılım ve donanım kullanımının<br />

ömür devri maliyetini düşürmesi,<br />

lojistik desteklenebilirlik açılarından<br />

önemlidir.<br />

Global Düzeyde Bir Türk<br />

<strong>Savunma</strong> Firması<br />

Güney Kore’ye ihraç edilen CN-235<br />

tam uçuş simülatörü, özgün tasarım<br />

olması ve ileri teknoloji içermesi açısından<br />

HAVELSAN’ı bir dünya firması<br />

yapmış ve bu sektördeki hedeflerini<br />

büyütmesini sağlamıştır. Ticari<br />

ve askeri simülasyonlar sektöründe<br />

dünyanın önde gelen araştırma firmalarından<br />

olan California, USA merkezli<br />

“Global Industry Analysts, Inc.”<br />

tarafından Mart 2008’de yayımlanan<br />

“A Global Strategic Business Report<br />

03/08” raporunda, HAVELSAN, dünyanın<br />

12 büyük firması arasında yer<br />

alarak başarısını uluslararası platforma<br />

taşımıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 77


Bir İhracat Öyküsü<br />

HAVELSAN HELSİM Proje Grubu<br />

Elektronik Harp Test ve<br />

Eğitim Sahası (EHTES) ve<br />

İhracatı<br />

Elektronik Harp Test ve Eğitim<br />

Sahası’nın (EHTES) kurulma amacı,<br />

pilotlara gerçeğe yakın tehdit ortamında<br />

eğitim sağlamak, elektronik<br />

harp sistemlerinin uçuş şartlarında<br />

fonksiyon ve etkinlik testlerini<br />

yapmak ve elektronik karıştırma ve<br />

“chaff” teknikleri ile manevra usulleri<br />

geliştirmektir.<br />

EHTES, ilk olarak Türk Hava Kuvvetleri<br />

için 1996-1999 yılları arasında<br />

geliştirilmiş ve 2000 yılında hizmete<br />

sunulmuştur. Bu tarihten beri bakım,<br />

idame ve işletmesi HAVELSAN tarafından<br />

yapılmaktadır. Bu hizmetlerin<br />

yanında Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçları<br />

doğrultusunda EHTES’in geliştirilmesi,<br />

yeni tehdit sistemlerinin ve<br />

tehdit simülatörlerinin entegrasyonu<br />

yine HAVELSAN tarafından gerçekleştirilmektedir.<br />

EHTES’in ihtiyaçları<br />

çerçevesinde yeni sistemlerin entegrasyonunu<br />

yapmak üzere SSM ile<br />

2007 yılında imzalanan sözleşme kapsamında,<br />

2008 yılı sonu itibariyle iki<br />

adet sistemin EHTES’e entegrasyonu<br />

başarıyla tamamlanmıştır. Başka sistemler<br />

de bu sözleşme çerçevesinde<br />

EHTES’e entegre edilecektir.<br />

Tasarımı, geliştirilmesi, bakımı HA-<br />

VELSAN tarafından yapılan sistem,<br />

yurtdışına müttefik ülkelere de ihraç<br />

edilmektedir.<br />

Bu kapsamda, 27 Haziran 2006 tarihinde,<br />

Pakistan Hava Kuvvetleri’nin<br />

ihtiyaçları doğrultusunda bir<br />

EHTES’in kurulması için sözleşme<br />

imzalanmıştır. Bu projede ihtiyaç duyulan<br />

tehdit sistemlerinin tedariki de<br />

HAVELSAN tarafından gerçekleştirilmektedir.<br />

Proje başarıyla devam etmekte<br />

olup <strong>2009</strong> yılı sonlarına doğru<br />

EHTES, Pakistan’a kurulacaktır.<br />

EHTES 3 Boyutlu Gösterim Ana Ekranı<br />

Ayrıca, Kore savunma tedarik makamı<br />

DAPA, Kore Cumhuriyeti Hava<br />

Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan EHTES’in<br />

tasarım ve geliştirilmesi işinde<br />

HAVELSAN’ı tek kaynak olarak tanımlamıştır.<br />

DAPA, tedarik etmeyi<br />

planladıkları EHTES sisteminin geliştirilmesi<br />

için sözleşme çalışmalarına<br />

devam etmektedir.<br />

Ancak, bu tür ihracatlarda EHTES<br />

kapsamında tehdit sistemlerinin tedarik<br />

süreci, bazı güçlükleri de beraberinde<br />

getirmektedir. Tehdit sistemlerinin<br />

harekât amacıyla batarya olarak<br />

değil de eğitim amaçlı belli sayılarda<br />

tedarik edilmesi, birçok ülkenin bu<br />

sistemleri satmamasına neden olmaktadır.<br />

Bu da sistemlerin ancak kısıtlı<br />

sayıdaki ülkelerden temin edilebilmesi<br />

ve hatta bazı sistemlerin hiçbir ülkeden<br />

sağlanamaması sonucunu doğurmaktadır.<br />

Bunun yanında sistemlerin<br />

ihracatını yapacak firmanın ilgili ülkeden<br />

ihracat lisansını alması gerekmekte,<br />

bazen bu süreç çok uzun sürebilmektedir.<br />

Ayrıca, sistemlerinin genel<br />

olarak üretim tarihlerinin eski olması,<br />

bu sistemler üzerinde “overhaul” işlemi<br />

yapılmasını gerektirmektedir. Tedarik<br />

sonrası idame için gerekli yedek<br />

parçaların temininde de güçlükler yaşanmaktadır.<br />

Bu sebepten dolayı, sistemlerin<br />

tedarik sürecinde sistemlerle<br />

birlikte mümkün olduğu kadar uzun<br />

78<br />

Ocak <strong>2009</strong>


süre idameyi sağlayacak yedek parça<br />

temin edilmesi gerekmektedir. Ayrıca<br />

ülkelerin hava savunma konsepti çerçevesinde,<br />

hava savunma silah operatörlerinin<br />

eğitilmesi ihtiyacı ortaya<br />

çıkabilmektedir. Bu ihtiyacın giderilebilmesi,<br />

EHTES benzeri bir uygulamanın<br />

gerçekleştirilmesiyle mümkün<br />

olabilecektir. Bu tür bir projede de<br />

hava savunma silahları enstrümante<br />

edilecek, füze/mermi simülasyonları<br />

yapılacak ve bunun sonucunda operatörlerin<br />

eğitim değerlendirilmeleri<br />

yapılabilecektir.<br />

HAVELSAN Hava ve <strong>Savunma</strong> Projeleri Ekibi<br />

EHTES Projesi, değişik sistemlerin<br />

tedariki, EHTES sahasına entegrasyonu<br />

ve entegre edilen bazı sistemlerin<br />

bakım idamesini de kapsayan<br />

geniş kapsamlı bir şemsiye projedir.<br />

Proje, Hv.K.K.lığı’nın eğitim ihtiyaçlarının<br />

karşılanmasının yanında,<br />

müttefik ülkelere yapılan ihracat ile<br />

çok farklı bir kimliğe sahip olmuştur.<br />

HAVELSAN’ın proje kapsamında<br />

kazandığı simülasyon geliştirme, entegrasyon<br />

ve enstrümantasyon kabiliyeti<br />

ile planlanan off-set faaliyetleri,<br />

savunma sanayiimizin önümüzdeki<br />

dönem içerisinde bu alanda daha da<br />

önemli işlere imza atacağının göstergesidir.<br />

SSM, EHA Daire Başkanlığı EHTES Proje Grubu.<br />

EHTES Projesi, sadece proje kapsamında<br />

kazanılacak kabiliyetler ile<br />

değil, diğer savunma sanayi projeleri<br />

dahilinde tedarik edilen ve geliştirilen<br />

EH sistemlerinin gerçeğe yakın<br />

ortamda test ve eğitimine imkan vermesi<br />

açısından da ayrı bir öneme sahiptir.<br />

SSM tarafından yürütülen bir<br />

çok projenin EHTES sahasında test<br />

ve eğitimlerinin yapılacağını ve bu<br />

şekilde söz konusu sistemlere ilişkin<br />

güncelleme ve eğitim faaliyetlerinin<br />

gerçekleştirileceğini bilmek, EHTES<br />

sahasının imkan ve kabiliyetlerinin<br />

arttırılması için sürdürülen çabaların<br />

daha da büyük bir heyecan ile yürütülmesinde<br />

yardımcı olmaktadır.<br />

SSM bünyesinde yürütülen EHTES<br />

Projesi, gerek Hv.K.K.lığı’nın kazanmayı<br />

planladığı kabiliyetlerin karşılanması,<br />

gerek HAVELSAN’ın proje<br />

kapsamında elde ettiği kazanımlar<br />

ile ihracat alanında gerçekleştirmiş<br />

olduğu başarılar ve gerekse SSM ile<br />

TSK personeli ve firma çalışanlarının<br />

göstermiş olduğu takım çalışması sayesinde<br />

örnek bir proje olarak değerlendirilmektedir.<br />

Sonuç itibariyle…<br />

Teknoloji, son on yıldan bu yana gün<br />

geçtikçe daha çok ticarileşmekte ve<br />

globalleşmektedir. Bu karşımıza hem<br />

fırsatlar hem de tehditler çıkarmaktadır.<br />

Dünyanın her yerinde bizim<br />

gibi gelişmek ve refahtan pay almak<br />

isteyen enerjik ülkeler çoğalmaktadır.<br />

Bu yarışta geri kalmamak için, yerli<br />

firmalarımıza özgün tasarım yapan,<br />

kendi teknolojisini ve ürününü geliştiren<br />

fırsatlar tanınması gerekmektedir.<br />

<strong>Savunma</strong> ürünlerimizin ihracatının,<br />

Türkiye için iki önemli unsuru mevcuttur.<br />

Birincisi, ihtiyaç makamı olan<br />

TSK’nın, yerli kaynaklara güvenmesi<br />

ve yerli projelere giderek artan desteğidir.<br />

Yerel sahiplenme olmaksızın<br />

ihracatın imkanı yoktur. İkincisi ise<br />

Türk mühendis ve teknisyenlerimizin<br />

tasarlayıp ürettiği sistemlerin kalitesinin<br />

dünya standartlarına ulaşmış<br />

olmasıdır. Diğer bir ifade ile sektörde<br />

artan kalite ile rekabet edebilir dinamik<br />

firmalarımızın varlığıdır.<br />

Milli sanayimizin mevcut ve potansiyel<br />

projelerle kendini ispat etmesi ve<br />

en kısa sürede bölgesinde rekabetçi<br />

bir sektörel güç olarak kendi hikayesini<br />

yazması gerekmektedir. Bu ve<br />

bunun gibi ihracat öyküleri arttıkça<br />

ulusal bir çok firmamıza heyecan ve<br />

cesaret kaynağı olacağı şüphesizdir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 79


İhracat BİR KONUK Ürünlerimizden BİR SÖYLEŞİ<br />

Lojistik/Destek/Hizmet Araçları<br />

İhracat: Arnavutluk – Bangladeş<br />

Bosna Hersek – Gürcistan<br />

Kırgızistan - KKTC<br />

Makedonya - Malezya<br />

Pakistan - Yemen<br />

√ Tasarım: BMC<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Personel ve yük taşıma - Komuta kontrol<br />

• Ambulans - 120 mm havan taşıyıcı<br />

• Topçeker - Seyyar tamirhane<br />

• Su tankeri - Akaryakıt taşıma tankeri<br />

• İtfaiye aracı - Uçak akaryakıt ikmal tankeri<br />

• Kurtarıcı araç - Banyo fırın çamaşırhane ünitesi aracı<br />

KARA PLATFORMLARI<br />

¾ ton Land Rover Defender Taktik Tekerlekli Araç<br />

İhracat: ABD - Azerbaycan - Arnavutluk - Bosna - Bulgaristan -<br />

Cezayir - Gürcistan - Irak - İngiltere - Kazakistan - KKTC - Makedonya-<br />

Nahçıvan - Nijerya - Özbekistan - Pakistan - Romanya - Tunus -<br />

Türkmenistan<br />

√ Tasarım: Otokar (Land Rover Lisansı)<br />

√ Yüksek manevra kabiliyeti, dünyaca tanınan bir platform<br />

√ Değişik iklim koşullarında genel hizmet ve özel amaçlı görevler, 40’dan<br />

fazla değişik tip<br />

• Komuta kontrol<br />

• Personel ve yük taşıyıcı<br />

2 ½ ton Taktik Tekerlekli Araç<br />

İhracat: Azerbaycan - Gürcistan –Makedonya<br />

√ Tasarım: BMC<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Personel ve yük taşıyıcı - Komuta kontrol<br />

• Ambulans - 120 mm Havan taşıyıcı<br />

• Haberleşme - Tamirhane<br />

• Hasta ve yaralı taşıma<br />

5 ton Taktik Tekerlekli Araç<br />

İhracat: Azerbaycan - Bangladeş - Gürcistan –Makedonya<br />

√ Tasarım: BMC<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Yük taşıma - Ambulans<br />

• Su tankeri – Akaryakıt tankeri<br />

• Topçeker - Çift sıralı kapalı tamirhane<br />

• Çekici araç ve römorku - Köprücü kamyonu<br />

80<br />

Ocak <strong>2009</strong>


ZMA (Zırhlı Muharebe Aracı)<br />

İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri - Malezya - Filipinler<br />

√ Tasarım: FNSS<br />

√ Askeri nakliye uçakları ve helikopterlerle taşıma<br />

√ Üstün hareket yeteneği ve yüksek seviye koruma<br />

√ NATO Standardı<br />

√ TSK Teslimatı: 1991–2005<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• 25 mm Kuleli ZMA - Zırhlı personel taşıyıcı<br />

• Zırhlı havan aracı (81 mm) - Zırhlı TOW aracı<br />

• İstihkam manga aracı - Topçu ileri gözetleme aracı<br />

• Zırhlı kurtarma ve bakım aracı - Piyade muharebe aracı<br />

• Zırhlı komuta aracı - Zırhlı ambulans aracı<br />

• Zırhlı sinyal aracı - Zırhlı kurtarma aracı<br />

AKINCI - Zırhlı Muharebe Aracı<br />

İhracat: Malezya - Suudi Arabistan<br />

√ Tasarım: FNSS<br />

√ Geliştirilmiş otomotiv performansı ve<br />

√ Yüksek zırh koruması<br />

√ Askeri nakliye uçakları ve helikopterlerle taşıma<br />

√ NATO Standardı<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Komuta yeri aracı<br />

• Zırhlı havan aracı<br />

4x4 Zırhlı Personel Taşıyıcı<br />

İhracat: Bahreyn - Bangladeş - Cezayir - Irak - Pakistan<br />

√ Tasarım: OTOKAR<br />

√ Yüksek manevra kabiliyeti<br />

√ Yüksek balistik koruma<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Zırhlı havaalanı devriye aracı<br />

• Zırhlı ambülans<br />

• Zırhlı tamir/bakım aracı<br />

• Zırhlı komuta merkezi<br />

AKREP 4x4 Hafif Zırhlı Araç<br />

İhracat: Cezayir - KKTC<br />

√ Tasarım: OTOKAR<br />

√ Ağır arazi koşullarında hizmet<br />

√ Taarruz ve savunma aracı<br />

√ Düşük siluet<br />

√ Zırhlı monokok yapı<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Konvoy koruma<br />

• Sınır ihlalleri takip<br />

• Hafif taarruz<br />

• Komuta kontrol<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 81


İhracat Ürünlerimizden<br />

COBRA 4x4 Hafif Zırhlı Araç<br />

İhracat: ABD - Bahreyn - Birleşik Arap Emirlikleri - Cezayir<br />

Gürcistan - Maldiv Adaları - Nijerya - Slovenya -<br />

Çeşitli ülkelerde Birleşmiş Milletler barışı koruma misyonları<br />

√ Tasarım: OTOKAR<br />

√ Üstün koruma özellikleri<br />

√ Yüksek balistik ve mayın koruma<br />

√ Monokok gövde yapısı<br />

√ Çok amaçlı ve farklı görevlere uyarlanabilir<br />

√ Amfibik özelliği<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Açık ve kapalı kuleli personel taşıyıcı<br />

• 40 mm ve 12.7 mm makinalı tüfekli araç<br />

• Ambulans<br />

• Keşif gözetleme<br />

• Komuta kontrol<br />

EJDER 6x6 Zırhlı Araç<br />

İhracat: Gürcistan<br />

√ Tasarım: NUROL<br />

√ Özgün tasarım ve yerli üretim<br />

√ Yüksek mayın ve balistik koruma<br />

√ Bağımsız süspansiyon<br />

√ Amfibik özelliği<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Zırhlı personel taşıyıcı<br />

• Zırhlı keşif aracı<br />

• Zırhlı muharebe aracı<br />

M113 Modernizasyonu<br />

İhracat: Suudi Arabistan – Ürdün (Alt Sistem Tedariki)<br />

√ Tasarım: FNSS<br />

√ ZMA’lar ile ortak parça kullanımı (%65 ila %85)<br />

√ İleri seviyede lojistik birliktelik<br />

√ Farklı modernizasyon paketleri<br />

√ NATO Standardı<br />

82<br />

Ocak <strong>2009</strong>


ZMA Modernizasyonu<br />

İhracat: Bahreyn – Filipinler<br />

√ Tasarım: FNSS<br />

√ NATO Standardı<br />

√ TSK Teslimatı: 2000<br />

Satış Sonrası Bakım, Lojistik ve Teknik Destek Hizmeti<br />

İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri – Belçika<br />

√ Yüklenici: FNSS<br />

√ Zırhlı Muharebe Araçları ve M113 Araçları<br />

DENİZ PLATFORMLARI<br />

MRTP 15:<br />

İhracat: KKTC - Pakistan<br />

√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />

√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />

kabiliyeti<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Arama-Kurtarma<br />

• Keşif-Gözetleme<br />

• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />

MRTP 16:<br />

İhracat: Malezya<br />

√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />

√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />

kabiliyeti<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Arama-Kurtarma<br />

• Keşif-Gözetleme<br />

• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 83


İhracat Ürünlerimizden<br />

MRTP 20:<br />

İhracat: Gürcistan<br />

√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />

√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />

kabiliyeti<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Arama-Kurtarma<br />

• Keşif-Gözetleme<br />

• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />

• Askeri operasyonlar (25 mm top/STAMP/FLIR/ kısa<br />

menzilli SAM opsiyonları)<br />

MRTP 33:<br />

İhracat: Pakistan - Gürcistan<br />

√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />

√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />

kabiliyeti<br />

√ Kullanım konseptleri:<br />

• Arama-Kurtarma<br />

• Keşif-Gözetleme<br />

• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />

• Askeri operasyonlar (FLIR/30 mm top/kısa-orta menzilli<br />

SSM/kısa menzilli SAM opsiyonları)<br />

Entegrasyon ve Modernizasyon Faaliyetleri<br />

HAVACILIK<br />

İhracat: Ürdün<br />

Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri için F-16 Modernizasyonu<br />

√ Yüklenici: TAI<br />

√ Blok 15 F-16 uçağının “Falcon-up”, “Falcon Star” ve “Mid Life<br />

Upgrade” (MLU) tadilatları<br />

√ Falcon-Up ve Falcon-Star: yapısal geliştirme işlemleri<br />

√ MLU modifikasyonu: aviyonik sistemlerin modernizasyonu ve<br />

geliştirilmesi<br />

Hassas Yapısal Uçak Parçaları<br />

İhracat: ABD, Avrupa ülkeleri, Kore, Avusturalya<br />

√ Sivil ve askeri uçak yan sanayii<br />

√ Parça bazında geliştirme ve üretim sorumluluğu<br />

√ Titanium, aluminyum, süper alaşımlar, paslanmaz çelik ve bakır<br />

alaşımların işlenmesi<br />

√ Hassas kalıp ve üretim teknikleri<br />

84<br />

Ocak <strong>2009</strong>


TUSAŞ<br />

√ Airbus (gövde, gerdirme kabukları, parça imalatı) ve Boeing<br />

(kanat ucu, kabin, iniş takım kapakları, sırt yüzgeci, kompozit<br />

panel) için ticari üretim<br />

√ Agusta, Eurocopter ve Sikorsky için parça üretimi<br />

√ CASA (EADS) için askeri komponent imalatı<br />

√ A400M için ön orta gövde, arka gövde üst bölümü, paraşütçü<br />

kapıları, acil çıkış kapısı, arka üst kaçış kapağı ve kuyruk konisi<br />

gibi ana yapısal komponentler ile uçuş kontrol yüzeylerinden<br />

olan kanatçık (aileron) ve sürat frenlerinin (spoiler) tasarım ve<br />

üretimi<br />

√ A400M aydınlatma ve su/atık su sistemi tasarım ve üretimi<br />

√ JSF (F-35) orta gövde bölümünün ABD dışındaki tek üreticisi<br />

ve harici yük adaptörlerinin ve aparatlarının üretimi ile yorulma<br />

testleri<br />

√ NATO İkmal ve Bakım Teşkilatı (NAMSA) için AWACS<br />

uçaklarının (Boeing E-3A) dış kanat onarımı ve tadilatı<br />

TEI<br />

√ 31 motor programı için 530 farklı parça üretimi<br />

√ T-38 ve F-5 uçaklarında kullanılan J85 motorunda, itki artışı ve yakıt tassarufu<br />

tasarlayan yeni ejektör TEI tarafından geliştirilmiş olup halen sisteminin tek<br />

üreticisi<br />

√ A400M uçağında kullanılacak olan TP400 motorunun bazı parçaları için tasarım<br />

ve üretim sorumluluğu; JSF Projesi için F136 motorlarının tasarım ve üretim<br />

faaliyetlerine katılım<br />

Alp Havacılık<br />

√ Sikorsky için üretilen Kuyruk Rotor Sürücü Şaftlarının tek sağlayıcısı<br />

√ Helikopter yapısal ve dinamik parça ve üniteleri<br />

√ Uçak yapısal parçaları ve üniteleri<br />

√ Uçak motor parçaları<br />

Kalekalıp<br />

√ Boeing için ticari yapısal parça üretimi<br />

√ Airbus için yakıt tankı parçaları<br />

√ Lockheed için F-35 iniş takımları kilit komple sistemi ve füze sistemi parçaları<br />

√ F-35 titanium gövde parçaları<br />

√ Northrop Grumman için orta gövde parçası<br />

√ Pratt Whitney için motor aksamları<br />

√ JSF için çeşitli kanat ve gövde parçaları<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 85


İhracat Ürünlerimizden<br />

ROKET, FÜZE, MÜHİMMAT ve İLGİLİ SİSTEMLER<br />

Kaideye Monteli Hava <strong>Savunma</strong> Sistemleri<br />

İhracat: Hollanda<br />

√ Tasarım: ASELSAN<br />

√ Özellikler:<br />

• Atışa hazır 4-8 füze<br />

• 12.7 mm makineli tüfek<br />

• Gece/gündüz hedef tespit ve takip<br />

• Farklı araçlara monte edilebilir, modüler taret<br />

122 mm Topçu Roketleri ve Silah Sistemi Modernizasyonu<br />

İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri<br />

√ Tasarım: Roketsan<br />

√ Özellikler:<br />

• Hareket kabiliyetinde ve ateş gücünde artış<br />

• Farklı roketatarlarla uyarlanabilme<br />

• Kısa yeniden yükleme süresi<br />

• Roketleri raf ömrü boyunca nem, korozyon, şok ve titreşimden koruma<br />

Stabilize Silah Sistemleri<br />

İhracat: Yonca Onuk Platformları Üzerinde<br />

√ Tasarım: ASELSAN<br />

√ Özellikler:<br />

• Sayısal ortamda ateş planlaması,<br />

• Hızlı balistik hesaplama yapmak,<br />

• Otomatik namlu yönlendirme,<br />

• Ateş destek, komuta, kontrol ve haberleşme sistemleri ile sayısal haberleşme,<br />

• Farklı batarya organizasyonlarında görev icrası etmek,<br />

• Renkli grafiksel ara yüz sağlamak.<br />

Stabilize Top Sistemi<br />

Stabilize Silah Platformu<br />

86<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Tabanca-Mühimmat<br />

İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri, Gürcistan, Suudi Arabistan, Malezya, Yemen, Pakistan<br />

√ Tasarım: MKEK<br />

√ Özellikler:<br />

• MP5 K ve A3 Makinalı Tabanca<br />

• Yavuz16 Tabanca<br />

• Muhtelif Silah Yedek Parçası<br />

• 120mm Silah Sistemi Yedek Parçaları<br />

• 5,56mm 45 M855 Fişek<br />

• 20mm 120 TP-T Fişek Aksamı<br />

• M151 Roket Harp Başlığı<br />

CN-235 Tam Uçuş Simülatörü<br />

SİMÜLATÖRLER<br />

İhracat: Güney Kore<br />

√ Tasarım: HAVELSAN<br />

√ Özellikler:<br />

• Gerçekçi kokpit ünitesi (hareket platformu üzerinde)<br />

• Gerçek aviyonik (EFIS, MPU ve DPU sistemleri) uygulamaları<br />

• Hava radar simülasyon sistemi<br />

• VME tabanlı I/O sistemi<br />

• DIS/HLA arayüz kabiliyeti<br />

Topçu İleri Gözetleyici Eğitim Simülatörü (TIGES)<br />

İhracat: Pakistan<br />

√ Tasarım: HAVELSAN<br />

√ Özellikler:<br />

• Simüle lazerli mesafe ölçme<br />

• Gözetleyici ve ekran arasındaki uzaklığa göre kalibre edilmiş dürbün<br />

• Eğitim yaptırılacak arazi yapısının 1 metrelik uydu görüntüsü ve 1/25.000 DTED kulanılarak oluşturulması<br />

Elektronik Harp Test ve Eğitim Sahası (EHTES)<br />

İhracat: Pakistan<br />

√ Tasarım: HAVELSAN<br />

√ Özellikler:<br />

• Enstrümante ve entegre edilmiş gerçek sistemler<br />

• Tümüyle modüler ve taşınabilir yapı<br />

• Uçuş sonrası analiz ve değerlendirme raporları<br />

• Yeni ihtiyaçlara göre sürekli geliştirme kabiliyeti<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 87


Gündem BİR KONUK BİR SÖYLEŞİ<br />

Projeler<br />

JSF/F-35 Programı İleri Kompozit Teknolojileri İmalat Tesisi’nin Açılış Töreni<br />

(07 Kasım 2008)<br />

Müşterek Taarruz Uçağı (JSF/F-35) Programı<br />

çerçevesinde TAI tesislerinde inşa edilen İleri<br />

Kompozit Teknolojileri İmalat Tesisi 7 Kasım<br />

2008 tarihinde düzenlenen ve Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı Sn. Vecdi Gönül, Hava Kuvvetleri Komutanı<br />

Org. Aydoğan Babaoğlu, Müsteşarımız<br />

Murad BAYAR ve bir çok üst düzey askeri/sivil<br />

yetkilinin katıldığı törenle hizmete girmiştir.<br />

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Temel Eğitim Uçağı Sözleşmesi İmza Töreni<br />

(10 Kasım 2008)<br />

Kara Kuvvetleri Komutanlığı Temel Eğitim Uçağı Sözleşmesi<br />

Cessna Firması ile <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı arasında<br />

10 Kasım 2008 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında<br />

46 Adet T182T uçağı tedarik edilecektir.<br />

ALTAY Programı İçin Zırh Sistemi Geliştirilmesi ve Balistik Koruma Merkezi Kurulması<br />

Projesi Sözleşmesi (11 Kasım 2008)<br />

ALTAY Programı İçin Zırh Sistemi<br />

Geliştirilmesi ve Balistik Koruma<br />

Merkezi Kurulması Projesi Sözleşmesi”<br />

11 Kasım 2008 tarihinde Sayın<br />

Müsteşarımız Başkanlığı’nda, Müsteşarlığımız<br />

ve Roketsan A.Ş. personelinin<br />

katılımıyla gerçekleşen bir törenle<br />

imzalanmıştır.<br />

88<br />

Ocak <strong>2009</strong>


TAI’de Gerçekleştirilen Yeni Nesil A350XWB Yolcu Uçağı İmza Töreni (4 Aralık 2008)<br />

Türk Havacılık ve Uzay <strong>Sanayii</strong> A.Ş.<br />

(TUSAŞ), bir sivil havacılık projesi<br />

olan A350XWB yeni nesil yolcu<br />

uçağı’nın tasarım ve üretiminde dünya<br />

çapında söz sahibi oluyor.<br />

Türkiye’nin Havacılık ve Uzay Merkezi<br />

TUSAŞ, 4 Aralık 2008 tarihinde<br />

Airbus firması ile imzaladığı sözleşme<br />

ile A350XWB yeni nesil yolcu uçağının<br />

“aileron*” iş paketi için Airbus’ın<br />

risk paylaşımcı ortağı oldu.<br />

Uzun menzilli, çift koridorlu, 270-<br />

350 yolcu kapasiteli, gövde ve kanat<br />

yapıları ağırlıklı olarak “karbon fiber<br />

destekli plastik”ten imal edilecek olan<br />

A350XWB Projesi’nde toplam iş payının<br />

%50’den fazlasını “Risk Paylaşımcı<br />

Ortaklar” yaklaşımı ile alt yüklenicilere<br />

vereceğini açıklayan Airbus, bu<br />

kapsamda Kasım 2007’de bir ihale<br />

açmıştır. Söz konusu ihaleye uçağın<br />

“aileron*” komponentlerinin tasarım<br />

ve üretimi için katılan TUSAŞ, kısa<br />

listede rakibi olan İsveç’in SAAB firmasını<br />

geride bırakarak A350XWB<br />

uçağı programında Airbus firmasının<br />

risk paylaşımcı ortağı olmuştur.<br />

4 Aralık 2008 tarihinde TUSAŞ tesislerinde<br />

düzenlenen ve Başbakanımız<br />

Sn. Recep Tayyip Erdoğan, Almanya<br />

Devlet Bakanı Sn. Günther Gloser,<br />

Fransa Ulaştırma Bakanımız Sn. Dominique<br />

Bussereau, Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı Sn. Vecdi Gönül, Sanayi ve Ticaret<br />

Bakanı Sn. Zafer Çağlayan ile bir<br />

çok üst düzey yetkilinin onurlandırdığı<br />

tören ile TUSAŞ ve Airbus Firması<br />

arasında sözleşme imzalanmıştır.<br />

Temmuz 2008 itibariyle kesinleşmiş<br />

siparişleri 460 adet olan ve toplamda<br />

2000’den fazla satması beklenen<br />

A350XWB Programı, TUSAŞ’ı en son<br />

kompozit havacılık teknolojisinin geliştiricilerinden<br />

biri yapmasının yanı<br />

sıra, bu anlaşma ile program süresince<br />

500 milyon dolar gelir elde edilmesi ve<br />

doğrudan 400, dolaylı olarak da 1200<br />

kişiye istihdam sağlanması beklenmektedir.<br />

TUSAŞ, A350XWB Programı’nda sadece<br />

“aileron*” iş paketini kazanmış<br />

olmayı yeterli bulmamakta, bunun yanında<br />

diğer iş paketlerini de alabilmek<br />

için gerekli girişimleri sürdürmektedir.<br />

*Aileron (Kanatçık): Kanatçıklar uçağın boyuna<br />

ekseni etrafındaki yatış hareketini kontrol<br />

etmek üzere kanada yerleştirilmiş olup, çeşitli<br />

elektro-mekanik ve hidrolik sistemler yardımıyla<br />

sağa sola yatış hareketini sağlamaktadır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 89


Gündem<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İcra Komitesi Toplantısı (18 Aralık 2008)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İcra Komitesi, 18<br />

Aralık 2008 günü, gündemdeki konuları<br />

görüşmek üzere Sn. Başbakan<br />

başkanlığında toplanmış ve toplantı<br />

sonuçları Sn. Milli <strong>Savunma</strong> Bakanımız<br />

tarafından basın mensuplarına<br />

açıklanmıştır.<br />

Bu çerçevede değerlendirme çalışmaları<br />

tamamlanan Taktik Tekerli Araç-<br />

lar, Amfibi Zırhlı Muharebe İstihkam<br />

İş Makinesi, Keşif Gözetleme Uydusu<br />

(Göktürk), Yangın ve Yara <strong>Savunma</strong><br />

Eğitim Simülatörleri, Mesaj ve Evrak<br />

Dağıtım Sistemi-2, Cougar Helikopter<br />

Eğitim Simülatörü, Çekili Alçak İrtifa<br />

Hava <strong>Savunma</strong> Füze Sistemi Geliştirilmesi,<br />

Modern Piyade Tüfeği, Süratli<br />

Amfibi Gemi Projeleri için yüklenici<br />

firma seçimleri yapılmış ve sözleşme<br />

imzalamak üzere <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müşteşarlığı yetkili kılınmıştır.<br />

TSK Taktik Data Link Harekat<br />

Merkezi Kurulumu, G-Sınıfı Fırkateyn<br />

Modernizasyonu Projesi Kapsamında<br />

Üç Boyutlu Arama Radarı, Sahil<br />

Güvenlik Botları Silah ve Silah<br />

Sistem Modernizasyonu projelerinin<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı<br />

sorumluluğunda başlatılmasına karar<br />

alınmıştır.<br />

90<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Elektrooptik/Kızılötesi (EO/IR) Keşif Sensörü ve Bireşimli Açıklıklı Radar (SAR)<br />

Sensörü Tedarik ve Entegrasyon Projesi Sözleşmesi İmza Töreni (24 Aralık 2008)<br />

Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın<br />

ihtiyacı olan EO/IR Keşif Sensörü<br />

ve SAR Sensörü Tedarik ve Entegrasyon<br />

Projesi Sözleşmesi ASEL-<br />

SAN A.Ş. ile <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarlığı arasında 24 Aralık<br />

2008 tarihinde imzalanmıştır.<br />

Sözleşme kapsamında 5 adet EO/<br />

IR Keşif Sensörü, 2 adet SAR Sensörü<br />

ve ilgili yer sistemlerinin tedariği<br />

gerçekleştirilecektir.<br />

Modern Piyade Tüfeği Projesi Tasarım ve Geliştirme Sözleşmesi İmza Töreni<br />

(22 Ocak <strong>2009</strong>)<br />

Müsteşarlığımız ile MKEK arasında<br />

Ana Sözleşme ve MKEK ile Kalekalıp<br />

Makina ve Kalıp Sanayi A.Ş. arasında<br />

Alt Yüklenicilik Sözleşmesi, Sayın Bakanımız<br />

M. Vecdi GÖNÜL himayelerinde,<br />

askeri ve sivil üst düzey yöneticilerin<br />

katıldıkları bir törenle 22 Ocak<br />

<strong>2009</strong> tarihinde MKE Kurumu Kırıkkale<br />

tesislerinde gerçekleştirilmiştir.<br />

40 Mm Çapında Çift Namlulu Baş Top Tedarik Projesi Sözleşmesi İmza Töreni<br />

(30 Ocak <strong>2009</strong>)<br />

Müsteşarlığımız ile RMK A.Ş. arasında<br />

imzalanan Sahil Güvenlik Arama Kurtarma<br />

Gemisi Tedarik Sözleşmesi kapsamında<br />

yer alan 4 adet Sahil Güvenlik<br />

Arama Kurtarma Gemisi’nde kullanılmak<br />

üzere Devlet Malı Malzeme (DE-<br />

MAM) olarak sağlanması planlanan 4<br />

(dört) adet 40 mm. çapında çift namlulu<br />

baş topun tedariki için, 30 Ocak<br />

<strong>2009</strong> tarihinde Müsteşarlığımız ile<br />

Oto Melara S.p.A./İtalya firması arasında<br />

bir sözleşme imzalanmıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 91


Gündem<br />

Konferans/Seminer ve Törenler<br />

1. İzmir Küresel Havacılık ve Uzay Konferansı (13-14 Kasım 2008)<br />

Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Sn. Kürşad Tüzmen, <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Müsteşarı Sn. Murad Bayar, Üniversite öğretim üyeleri,<br />

Boeing, Sikorsky, Lockheed Martin, Fokker Elmo-Stork gibi havacılık<br />

sanayii firmalarının temsilcilerinin katılımıyla İzmir ESBAŞ Teknoloji<br />

Merkezi’nde 13-14 Kasım 2008 tarihlerinde “1. İzmir Küresel<br />

Havacılık ve Uzay Konferansı” düzenlenmiştir.<br />

Konferansta açılış konuşması yapan Müsteşarımız Sn.Murad Bayar,<br />

kümelenme yaklaşımının havacılık ve uzay sektörünün gelişimi için<br />

uygun bir model olacağını değerlendirdiklerini, havacılık ve uzay<br />

sektörünün yoğunluklu olarak Ankara ve Eskişehir ekseninde bir<br />

kümelenme oluşumu içinde olduğunu, ancak İzmir de Ege Serbest<br />

Bölgesinin de lojistik olanakları ve gelişmiş işgücü ile cazip olduğunu<br />

belirtti.<br />

Kale Havacılık Tuzla Tesisleri Açılış Töreni (15 Kasım 2008)<br />

Kale Havacılık Tuzla Tesisleri 15 Kasım 2008 tarihinde Cumhurbaşkanımız<br />

Sn. Abdullah Gül’ün teşrifleri ve Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn. Vecdi<br />

Gönül, Bayındırlık ve İskan Bakanı Sn. Faruk Özak, <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

Müsteşarı Sn. Murad Bayar, Lockheed Martin, Pratt & Whitney , Boeing<br />

gibi büyük havacılık firmalarının üst düzey yetkililerinin hazır bulunduğu<br />

bir törenle hizmete açılmıştır. Yüzde yüz Türk sermayeli olan<br />

Kale Havacılık şirketi F-35 , Boeing , GMLRS gibi çok önemli projelerde<br />

yer almaktadır. İlk uçan F-35’te parçası bulunan Kale Havacılık’ın<br />

Tuzla tesisleri 18.000 m2 kapalı alana sahip olup, 120 çalışanı bulunmaktadır.<br />

Alp Havacılık F35 Müşterek Savaş Uçağı Motoruna İlk Ürün Teslim Töreni<br />

(18 Kasım 2008)<br />

Türk Havacılık ve Uzay Sanayi’nin önde gelen kuruluşlarından ALP<br />

Havacılığın, Müşterek Taarruz Uçağı (JSF) F135 Motoru için ürettiği<br />

ve motorun en önemli aksamlarından biri olan yüksek devirli ve uçuş<br />

kritik Fan Rotor Rear Hub’ının Prat&Whitney’e teslimi , 18 Kasım 2008<br />

tarihinde Ankara Swissotel’de düzenlenen ve Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn.<br />

Vecdi Gönül, Maliye Bakanı Sn. Kemal Unakıtan, Müsteşarımız Sn.<br />

Murad Bayar, üst düzey askeri/sivil/diplomatik temsilci ve Alp Havacılık<br />

ve Pratt & Whitney başta olmak üzere bir çok yerli ve yabancı firma<br />

üst düzey yetkililerinin katıldığı bir törenle gerçekleştirilmiştir.<br />

92<br />

Ocak <strong>2009</strong>


SİNERJİTÜRK – <strong>Savunma</strong> ’08 (26-27 Aralık 2008)<br />

Dünyanın çeşitli yerlerinde aynı törde çalışan insanlarımız arasında<br />

seksıkı<br />

bir dostluk, arkadaşlık ve işbirliği<br />

zemini oluşturulması için savunma,<br />

uzay ve havacılık sektöründeki yöneticilerin<br />

bir araya gelmelerini sağlamak<br />

amacıyla 26-27 Aralık 2008 tarihlerinde<br />

Antalya’da Sinerjitürk – <strong>Savunma</strong><br />

’08 Etkinliği düzenlenmiştir.<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi<br />

GÖNÜL’ün de bir konuşma yaptığı<br />

söz konusu etkinlikte <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarı Murad BAYAR, Ar-<br />

Ge’nin önemi, dünyada giderek artan<br />

bir şekilde outsource edilmesi ve şirketlerin<br />

iç kapasitelerini geliştirmeleri<br />

kadar yurtiçi ve yurtdışı “işbirliklerini”<br />

geliştirmelerinin de büyük önem<br />

taşıdığının üzerinde durmuştur. TÜ-<br />

BİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr.<br />

Ömer ANLAĞAN ise Türkiye’nin<br />

bilim, teknoloji, yenilik politika ve<br />

stratejisi, bilim, teknoloji ve yenilik<br />

alanında 2002-2008 arasında Türkiye<br />

ve dünyadaki gelişmeler ile TÜBİTAK<br />

Destekleri hakkında bilgi vermiştir.<br />

Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi<br />

ve Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu<br />

Başkanı Ali KOÇ’un da konuşma<br />

yaptığı programda, Abdullah Raşit<br />

GÜLHAN ise Sinerjitürk çalışmaları<br />

hakkında bilgi vermiştir.<br />

Sektördeki pekçok başarı öyküsünün<br />

paylaşıldığı etkinlikte, “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

İşbirliğinde Neredeyiz?”, “Nasıl<br />

İsbirliği: Teknoloji Üreten Türkiye<br />

İçin Hedef Alanlar”, “<strong>Savunma</strong> Sana-<br />

yimizin İç ve Dış Eko Sistemini tirmek” ve “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Arge<br />

Gelişve<br />

Teknoparklar: Sorunlar, Çözüm<br />

Önerileri” konulu paneller düzenlenmiştir.<br />

Etkinlikte ayrıca, Türk-Amerikan Bilim<br />

ve Akademisyenleri Derneği Başkanı<br />

ve Drexel Üniversitesi öğretim<br />

üyesi Prof. Dr. Banu ONARAL “Kamu,<br />

Akademik, Sivil ve Özel Sektör Yenileşim<br />

Güçbirliği” hakkında bir konuşma<br />

ve sunum yapmış, Georgia State<br />

Üniversitesi Uluslararası İşletme Enstitü<br />

Başkanı Prof. Dr. Tamer ÇAVUŞ-<br />

GİL “İşbirliklerine Yönetim Bilimiyle<br />

Bakış” konulu bir brifing sunmuş,<br />

Lockheed Martin Avrupa-Ortadoğu<br />

Pazarlama Başkan Yardımcısı Mesut<br />

ÇİÇEKER yaptığı konuşmada bundan<br />

sonrası için trendin “Küresel pazarlar<br />

için küresel ürünler” olduğunu<br />

belirtmiştir. MKEK Genel Müdürü<br />

E.Tümg. Ünal ÖNSİPAHİOĞLU ile<br />

ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü<br />

Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin<br />

BAĞCI’nın da birer konuşma yaptığı<br />

etkinlik, Abdullah Raşit GÜLHAN ile<br />

SSM Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı<br />

Lütfi VAROĞLU’nun genel değerlendirmeleri<br />

ve son olarak da SSM<br />

Müsteşarı Murad BAYAR’ın kapanış<br />

konuşması ile son bulmuştur.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 93


Gündem<br />

SSM 3. KALİTE KURULTAYI (04 Aralık 2008)<br />

Havacılık Emniyetinde Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı(SSM)<br />

bünyesinde Kalite, Test ve Sertifikasyon<br />

Daire Başkanlığı tarafından<br />

geleneksel olarak düzenlenen Kalite<br />

Kurultayı’nın üçüncüsü 04 Aralık<br />

2008 tarihinde, yaklaşık 250 katılmcı<br />

ile, Ankara’da gerçekleştirilmiştir.<br />

Ana teması ‘havacılık emniyetinde<br />

uçuşa elverişlilik sertifikasyonu’ olarak<br />

belirlenen söz konusu kurultayda,<br />

“Görev Öncelik, Emniyet Her Zaman”<br />

sloganı doğrultusunda, ulusal ve uluslararası<br />

uçuş emniyeti süreçleri, uygulama<br />

örnekleri, tecrübeler ve bu alandaki<br />

en son gelişmeler ele alınmıştır.<br />

Kurultayın açılışını gerçekleştiren SSM<br />

Müsteşar Yardımcısı Sn.İsmail Tohumcu<br />

yaptığı konuşmada, Türkiye’de<br />

sertifikasyon hizmetlerinin yapılandırılmasında<br />

öncelikli olarak yapılması<br />

gereken çalışmalara dikkat çekmiş<br />

ve Türk savunma projelerinin ihtiyaçlarını<br />

karşılayacak ve uluslararası<br />

standartlara uyumlu süreçlerin oluşturulmasında<br />

öncelikli hedeflerin belirlenmesi<br />

gerekliliğini vurgulamıştır.<br />

SSM Müsteşar Yardımcısı Sn. İsmail<br />

Tohumcu’nun oturum başkanlığını<br />

yaptığı, Kurultayın ilk oturumu<br />

“Avrupa’da ve Türkiyede Uçuşa Elverişlilik<br />

Altyapıları” konu başlığı altında<br />

gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda<br />

ilk olarak İngiltere Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı’ndan Kurultaya katılım sağlayan<br />

Sn. John ALLAN, İngiltere’deki<br />

uçuş emniyetini sağlamaya yönelik<br />

düzenlemeler ve organizasyonlar konusunda<br />

bir bildiri sunmuştur. Daha<br />

sonra Hollanda Askeri Havacılık Otoritesini<br />

temsilen Kurultaya katılan<br />

Sn. Frank KROES tarafından gerçekleştirilen<br />

sunumda, Hollanda Askeri<br />

Havacılık Otoritesi faaliyet alanları<br />

tanıtılmış ve Avrupa Askeri Havacılık<br />

Otoriteleri Grubu konusunda bilgilendirme<br />

yapılmıştır. Bu faaliyet, tüm<br />

Avrupa Askeri Havacılık otoritelerini<br />

ilgilendirmesi ve askeri uçuş emniyeti<br />

konusunda ortak düzenlemelerin<br />

oluşturulması açısından son derece<br />

önemle izlenmiştir. Avrupa’daki altyapı<br />

faaliyetlerinin sunulmasını müteakip,<br />

Türkiyedeki Uçuş Emniyeti altyapı<br />

faaliyetleri kapsamında, Hv.K.K.lığı<br />

ve SSM.lığı tarafından mevcut durum<br />

ve faaliyetler konusunda bilgilendirme<br />

yapılmıştır. Bu sunumlar esnasında,<br />

Uçuş Emniyetinin bütünlüğüne dikkat<br />

çekilmiş ve Teknik Uçuşa Elverişlilik<br />

ve Operasyonel Uçuşa Elverişlilik başlıklarında,<br />

Uçuş Emniyetini sağlamak<br />

üzere, tüm faaliyetlerin uluslararası<br />

94<br />

Ocak <strong>2009</strong>


standartlar gözetilerek yürütüldüğü<br />

vurgulanmıştır. İlk oturumun son sunumu,<br />

M.S.B.lığı tarafından gerçekleştirilmiş<br />

ve Türkiye Askeri Havacılık<br />

Otoritesi (TAHO) kuruluş çalışmaları<br />

hakkında katılmcılara bilgi verilmiştir.<br />

Yaklaşık 4 yıldır süren, TAHO Kuruluş<br />

çalışmalarında, uçuş emniyetine yönelik,<br />

ulusal kanun ve düzenlemelerin<br />

oluşturulmasının önemi üzerinde durulmuştur.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Havacılık projelerine<br />

yönelik olarak Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu<br />

ihtiyacının <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

firmaları tarafından değerlendirilmesi<br />

amacı ile “Askeri uçuşa elverişlilik alt<br />

yapı Türkiye uygulamaları” başlığı altında<br />

gerçekleştirilen ikinci oturumda,<br />

Oturum Başkanı SSM Müsteşar Yardımcısı<br />

Sn. Ömer İNAK tarafından<br />

açılış konuşması gerçekleştirilmiştir.<br />

Açılış Konuşmasında, uçuşa elverişlilik<br />

ihtiyacının daha etkin ve verimli<br />

karşılanması kapsamında, dünya ve<br />

Türkiye’ deki uygulama ve gelişmelerin<br />

dikkatle izlenmesinin önem arz<br />

ettiği belirtilmiştir. Ayrıca, <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong>’nin ihracat hedefleri ve özgün<br />

geliştirme projelerine verilen önemin<br />

her geçen gün arttığı düşünüldüğünde<br />

uluslararası standartlara uygun ürün<br />

tasarım ve üretiminin mutlak suretle<br />

gerçekleştirilmesi konusuna dikkat çekilmiştir.<br />

İkinci Oturumda <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Firmaları, TUSAŞ, ASELSAN,<br />

HAVELSAN, STM, AYESAŞ temsilcileri<br />

ve SSM temsilcisi tarafından,<br />

Türkiyedeki mevcut Uçuşa Elverişlilik<br />

uygulamaları ve projelerde kazanılan<br />

tecrübeler kapsamında bildiriler sunulmuştur.<br />

Bu sunumlar esnasında,<br />

ülkemizdeki uygulamaların uluslararası<br />

standartları yakalamayı hedeflediği,<br />

bu doğrultuda birçok çalışma<br />

yapıldığı, mevcut projelerde edinilen<br />

kazanımların ve çıkarılan derslerin,<br />

gelecek projelere ışık tutacağı konusunda<br />

mesaj verilmiştir.<br />

Kurultay, SSM Müsteşarı Sn. Murad<br />

Bayar ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> üst düzey<br />

yetkililerinin konuya ilişkin genel değerlendirmeleri<br />

ile devam etmiştir.<br />

Değerlendirme esnasında, Uçuşa Elverişlilik<br />

Sertifikasyonunun Havacılık<br />

Projelerinin vazgeçilmez bir parçası<br />

olması gerekliliği ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarlığı sorumluluğunda tedarik<br />

edilen havacılık ürün, ekipman<br />

ve parçaların, uçuş emniyeti risklerini<br />

ulusal ve/veya uluslararası alanda kabul<br />

edilebilir seviyede tutmanın önemi<br />

vurgulanmıştır.<br />

Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu faaliyetlerini<br />

mevcut dünya uygulamalarındaki<br />

gelişmeler göz önüne alınarak<br />

maliyet etkin bir şekilde gerçekleştirmek<br />

hedefiyle, planlamaların bu faaliyetleri<br />

kapsayacak şekilde düzenlemesi<br />

gerekliliği üzerinde durulmuştur.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn. Murad<br />

Bayar tarafından, milli kuruluşlarımızın<br />

UE Sertifikasyonu açısından<br />

uluslararası kuruluşlarla rekabet<br />

edebilecek seviyeye gelebilmeleri için<br />

rehberlik desteğinin sağlanacağı ve bu<br />

konuda <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> firmaları ile<br />

bir çok çalıştay ve işbirliği toplantıları<br />

gerçekleştirileceği belirtilmiştir.<br />

Başarıyla geçen Kurultay, Hollanda ve<br />

İngiltere Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlıkları<br />

temsilcilerine plaketlerinin Sn. Murad<br />

Bayar tarafından takdim edilmesi ile<br />

son bulmuştur.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 95


Gündem<br />

SMi Offset Konferansı 26-27 Ocak <strong>2009</strong><br />

26 ve 27 Ocak <strong>2009</strong> tarihlerinde Ankara<br />

Swissotel’de Müsteşarlığımız ve SMi<br />

kuruluşu işbirliği ile Uluslararası Offset<br />

Konferansı düzenlenmiştir. Konferansa<br />

Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri,<br />

İsrail, Kuveyt, Slovakya, Çek<br />

Cumhuriyeti, İngiltere, Finlandiya,<br />

A.B.D., Malezya ve Avrupa <strong>Savunma</strong><br />

Ajansı (EDA) offset yetkilileri ile yerli<br />

firmalarımızın temsilcileri katılmıştır.<br />

Yaklaşık yüz elli kişinin katıldığı konferans<br />

kapsamında Türkiye’deki offset<br />

imkanları, Avrupa, Uzak Doğu ve Orta<br />

Doğu’da uygulanan offset programlarına<br />

ilişkin güncel bilgiler, Kolombiya<br />

ve Malezya’nın offset politikaları, Avrupa<br />

<strong>Savunma</strong> Ajansı’nın (EDA) politikaları<br />

değerlendirilmiştir.<br />

Konferans açılış konuşması <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn. Murad BAYAR<br />

tarafından gerçekleştirilmiştir. Sn.<br />

BAYAR konuşmasında ülkemizin savunma<br />

sanayi kabiliyetinin SSM’nin<br />

kuruluşu ile beraber artmaya başladığını<br />

ifade etmiştir. Bu çerçevede<br />

lisans altında üretim, tasarımın yurt<br />

içinde yapılması veya bazı parçaların<br />

Türkiye’de üretilmesi şeklinde Türk<br />

savunma sanayinin ihalelere doğrudan<br />

katılımının sağlanmasına yönelik<br />

SSM’nin ihalelerde Sanayi Katılımı/<br />

Offset faaliyetlerini etki gücü olarak<br />

kullandığını belirtmiştir. Yabancı firmaların<br />

ihalelerdeki Sanayi Katılımı/<br />

Offset yükümlülüğü nedeniyle yerli<br />

savunma sanayi şirketleri ile yakın bir<br />

işbirliği içine girdiğini ve 2007 Sanayi<br />

Katılımı/Offset Uygulamaları Yönergesi<br />

ile bu ilişkilerin genişleyerek artacağını<br />

umduğunu belirtmiştir. Ayrıca söz<br />

konusu Yönergeye yapılan revizyonla<br />

KOBİ’lerin de daha fazla işpayı almasının<br />

sağlanmasının beklenildiği SSM<br />

Müsteşarı Murad BAYAR tarafından<br />

ifade edilmiştir. <strong>Savunma</strong> projelerinde<br />

sanayi katılımı/offset teklifi almanın<br />

fiyatları artırdığı ancak bugüne kadar<br />

gerçekleştirilen offset uygulamaları ile<br />

birçok kabiliyetin kazanılmış olması<br />

sebebiyle bunun katlanılabilir bir<br />

maliyet olduğu ve uluslararası alanda<br />

offset uygulamalarının kullanılmaya<br />

devam edildiği sürece Türkiye olarak<br />

bu uygulamadan vazgeçilemeyeceği<br />

de ifade edilmiştir.<br />

Konferansta Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı<br />

Sn. Vecdi GÖNÜL bir konuşma yaparak,<br />

offset mekanizması çerçevesinde<br />

teknoloji transferi ve yatırımlar yoluyla<br />

kabiliyet kazanan yurt içi savunma<br />

sanayinin, ürün ve hizmetlerini uluslararası<br />

pazarlara ihraç etmeye başladığını<br />

ifade etmiştir. Ayrıca offset<br />

uygulamalarının firmalarımız açısından<br />

yeni pazarlar yaratmakla sınırlı<br />

olmadığını, aynı zamanda yurt içinde<br />

savunma yatırımlarını da destekleyecek<br />

şekilde kullanılabileceğini vurgulamıştır.<br />

Sayın Bakan konuşmasında,<br />

uygulanmakta olan 2007 Sanayi Katılımı/Offset<br />

Uygulamaları Yönergesinin<br />

savunma sanayimizin ihtiyaçları göz<br />

önünde bulundurularak hazırlandığını<br />

ve yeni geliştirilen formül yoluyla<br />

da yurt içi tasarım faaliyetlerine ve<br />

KOBİ’lere ağırlık verilmek istendiğini<br />

belirtmiştir. Son olarak, Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanı Sn. Vecdi GÖNÜL offset uygulamalarının<br />

yabancı ve yerli savunma<br />

şirketlerinin uzun dönemli bir işbirliğine<br />

yol açmış olmasını beklediğini de<br />

ifade etmiştir.<br />

Müsteşarlığımız Sanayi Katılımı /<br />

Offset Şubesi personeli Uzman Barış<br />

GÜNEŞ, Müsteşarlığımız bünyesindeki<br />

projelerde ve ihalelerde uygulanan<br />

2007 Sanayi Katılımı/Offset Uygulamaları<br />

Yönergesine ilişkin bilgileri<br />

içeren ve bu direktifte 14 Ocak <strong>2009</strong><br />

tarihinde yapılan revizyona ilişkin bir<br />

sunum gerçekleştirmiştir.<br />

Sunum kapsamında; <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarlığının ana görevinin Türk<br />

Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu<br />

ve modern savunma sanayinin geliştirilmesi<br />

olduğu ifade edilerek offset<br />

ve ihracat işlemlerinin bu amaçlara<br />

ulaşılmasında önemli bir araç olarak<br />

kullanıldığı vurgulanmıştır.<br />

SSM’nin 14 Şubat 2007 ‘den itibaren<br />

yürürlüğe koyduğu SK/O Uygulamaları<br />

Yönergesi çerçevesinde Tedarik<br />

Sözleşmeleri kapsamında Türk Sanayine<br />

verilen işlerin Kategori A kapsamında<br />

firmaların SK/O taahhüdüne<br />

sayılmaya başlandığı ifade edilmiştir.<br />

Böylelikle bu uygulama ile öncelikli<br />

olarak tedarik projeleri kapsamında<br />

Türk sanayine verilen işlerin artırılmasının<br />

amaçlandığı belirtilmiştir. SSM<br />

açısından öncelikli olarak havacılık,<br />

sistem entegrasyonu, network, bilgi,<br />

uydu, sensör sistemleri, füze, güdüm,<br />

kontrol alanlarında Türk sanayiine iş<br />

verilmesinin destekleneceği ifade edilmiştir.<br />

Ancak değerlendirme formülünün bu<br />

amacı daha iyi vurgulaması açısından<br />

14 Ocak <strong>2009</strong> tarihi itibariyle yapılan<br />

revizyon ile proje kapsamında yerli<br />

sanayiye verilecek tasarım işlerini ve<br />

tedarik projeleri kapsamındaki KOBİ<br />

iş payını vurgulayacak şekilde revize<br />

edildiği ifade edilmiştir.<br />

14 Şubat 2007 ‘den itibaren yürürlükte<br />

olan SK/O Uygulamaları Yönergesi<br />

çerçeçevesinde;<br />

• Tedarik Sözleşmesi kapsamında<br />

Türk sanayiine verilen işlerin Kategori<br />

A,<br />

• <strong>Savunma</strong>, havacılık ve uzay sanayi<br />

ürün/hizmetlerinin ihracatı ve tedarik<br />

Sözleşmesi ile ilgili ürün/hizmet<br />

ihracatının Kategori B,<br />

• <strong>Savunma</strong>, havacılık ve uzay sanayi<br />

ve/veya diğer yüksek teknoloji gerektiren<br />

alanlarda; teknolojik işbirliği,<br />

yeni ve/veya tevsi yatırım, Ar-Ge<br />

faaliyetlerinin ise Kategori C<br />

olarak ele alındığı belitilmiştir. SSM’nin<br />

1985-2008 döneminde 90 adet Offset<br />

sözleşmesi imzalandığı, bunlardan 23<br />

adedinin tamamlanmış olduğu, geri<br />

96<br />

Ocak <strong>2009</strong>


kalan 67 Offset sözleşmesinin ise yürürlükte<br />

olduğu belirtilmiştir. Yine bu<br />

dönemde firmalardan yaklaşık olarak<br />

8,2 milyar ABD Doları tutarında taahhüt<br />

alındığı ve bunun yaklaşık 4 milyar<br />

ABD Dolar tutarındaki kısmının ise<br />

gerçekleştirilmiş olduğu ifade edilmiştir.<br />

SSM’nin offsete ilişkin uygulamakta<br />

olduğu yönergelerde savunma işlerine<br />

öncelik vermesi nedeniyle 2020 yılına<br />

kadar gerçekleştilecek taahhütlerin<br />

yaklaşık 2/3’ünün direkt offset veya<br />

Kategori A alanında olduğu belirtilmiştir.<br />

Sunum çerçevesinde son olarak SSM<br />

tarafından gerçekleştirilen başarılı offset<br />

uygulamalarına yer verilmiştir. Bu<br />

çerçevede;<br />

• Alp Havacılık- Sikorsky firmalarının<br />

havacılık alanındaki işbirliği,<br />

• Kaideye Monteli Stinger Kalekalıp-<br />

Boeing havacılık alanındaki parça<br />

üretimi işbirliği, projesi bünyesinde<br />

Aselsan-Raytheon işbirliği ve<br />

Hollanda’ya KMS sistemlerinin ihracatı,<br />

• TAI-Agusta firmalarının helikopter<br />

gövde üretimi alanındaki işbirliği,<br />

• FNSS firmasının Malezya ve Birleşik<br />

Arap Emirliklerine Zırhlı Muharebe<br />

Aracı ihracatı,<br />

• 2008 yılı sonunda TAI- Airbus arasında<br />

A350XWB uçağı için aldığı<br />

iş payı, başarılı offset uygulamaları<br />

olarak belirtilmiştir.<br />

Konferans çerçevesinde yapılan diğer<br />

sunumlara ilişkin bilgiler aşağıda özetlenmiştir:<br />

• Birleşik Arap Emirliklerinde Offset<br />

Uygulamaları, Offset Program Bürosu<br />

Başkanı, Matar Al Romaithi :<br />

<strong>2009</strong> yılında yeni bir offset programı<br />

ilan edileceği ifade edilmiştir. Gelişmiş<br />

ülkeler ile stratejik projeler<br />

yürütülmesinin planlandığı belirtilmiştir.<br />

• İsrail Offset Uygulamaları, <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı,<br />

Gabriel Golomb: Sivil alanda GPA<br />

(Government Procurement Agreement)<br />

kapsamındaki ülkelere en az %<br />

20, diğerlerine % 35 oranında, askeri<br />

alanda ise en az % 50 oranında offset<br />

uygulanmakta olduğu belirtilmiştir.<br />

Eşik değerin 5 Milyon ABD Doları<br />

ve çarpanların ise duruma göre belirlendiği<br />

ifade edilmiştir. Offset yükümlüklerinin<br />

tamamlanması için<br />

birçok alanda teşvik sunulduğu ve<br />

firmaların yükümlülüklerini gerçekleştiremediği<br />

takdirde yaptırım olarak<br />

sadece firmayı kara listeye alma<br />

şeklinde bir uygulamaya gidildiği<br />

ifade edilmiştir. Ayrıca İsrail’e karşı<br />

en çok Offset yükümlülüğü bulunan<br />

firmaların ABD menşeili olduğu ifade<br />

edilmiştir.<br />

• Kuveyt Ulusal Offset Birliği Müdürü,<br />

Mazen Madooh: Eşik değerin<br />

sivil alanda imzalanan sözleşmelerde<br />

10 Milyon Kuveyt Dinarı, silah<br />

alımını içeren sözleşmelerde ise 3<br />

Milyon Kuveyt Dinarı olduğu, offset<br />

taahhüdünün ise sözleşme değerinin<br />

%35’i olarak ele alındığı belirtilmiştir.<br />

• Slovakya’nın Sanayi Katılımı ve Offset<br />

Yaklaşımı, <strong>Savunma</strong> Bakanlığı,<br />

Ivan Koblen ; Offset sözleşmelerinin<br />

sadece askeri alımlarda uygulanmakta<br />

olduğu ve eşik değerin<br />

yabancı firmanın ana yüklenici olması<br />

durumunda 6 Milyon Euro, alt<br />

yüklenici olması durumunda ise 3<br />

Milyon Euro olarak ele alındığı belirtilmiştir.<br />

• Çek Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret<br />

Bakanlığı, Martin Sticha: <strong>Savunma</strong><br />

tedariğinde eşik değerin yabancı<br />

firmanın ana yüklenici olması durumunda<br />

20 Milyon Euro, alt yüklenici<br />

olması durumunda ise 10 Milyon<br />

Euro olarak belirlendiği ifade edilmiştir.<br />

Offset taahhüt miktarının<br />

ana sözleşme değerinin %100’ü ve<br />

en az %20 oranında direkt offset uygulandığı<br />

ve çarpan kullanılmadığı<br />

belirtilmiştir.<br />

• Avrupa <strong>Savunma</strong> Ajansı (EDA), Peter<br />

Taal: 1 Temmuz <strong>2009</strong> itibariyle<br />

yürürlüğe girecek olan “Offset Uygulama<br />

Yönergesi” ile aşamalı olarak<br />

offset uygulamalarını azaltmayı,<br />

şeffaflığı artırmayı ve offset uygulamaları<br />

ile Avrupa <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

ve Teknolojileri Tabanının şekillendirmesinin<br />

amaçlandığını ifade etmiştir.<br />

• İngiltere <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Baş<br />

Ekonomist, Neil Davies: Tam rekabetin<br />

olmadığı bir piyasa olan<br />

savunma sanayii sektörü için offset<br />

uygulamalarının maliyetleri olduğu<br />

ancak ülkelerin kendi savunma sanayilerinin<br />

kabiliyetlerini geliştirmek<br />

ve sürdürülebilir bir sanayi oluşturmak<br />

amacıyla offset programlarını<br />

uygulamaya devam ettiklerini ifade<br />

etmiştir.<br />

• Finlandiya <strong>Savunma</strong> Bakanlığı, Tarja<br />

Jaakkola: 2002 yılından bu yana<br />

sivil ofsetlere değil “direkt sanayi katılımı”<br />

aktivitelerine ağırlık vermeye<br />

başladıklarını ifade etmiştir. Bu<br />

konuda özel olarak hazırlanmış bir<br />

yasaları olmadığını ancak savunma<br />

sanayii sektörü yanında KOBİ’lerin<br />

uluslararası entegrasyon sürecine ve<br />

ihracat yapmalarına öncelik verdiklerini<br />

belirtmiştir.<br />

• ABD’nin Offset Yaklaşımı, Teal<br />

Grup, Joel Johnson: ABD’nin offset<br />

uygulamalarına yönelik yeni görüşlerini<br />

aktararak, ABD’nin offset uygulamalarında<br />

başarısı sayesinde<br />

uluslararası pazarını genişletebildiği<br />

üzerinde durmuştur.<br />

• Malezya Offset Kuralları, Malezya<br />

<strong>Savunma</strong> Bakanlığı, Dr. Kogila Balakrishnan:<br />

Bugüne kadar hem sivil<br />

hem savunma alanında sürdürdükleri<br />

dört yüzün üzerinde karşılıklı<br />

ticaret ve offset sözleşmeleri olduğunu<br />

ifade ederek offset uygulamaları<br />

ile başta savunma sanayii olmak<br />

üzere bazı belli başlı sektörlerin geliştirilmesinin<br />

amaçladıklarını anlatmıştır.<br />

• ABD Ticaret ve <strong>Sanayii</strong> Kurulu, William<br />

Hawkins: Offsetin sivil alanlarda<br />

kullanılmasının serbest piyasa<br />

mekanizmasını bozduğu gerekçesiyle<br />

uygulanamadığını ancak savunma<br />

sektöründe uygulanmaya devam<br />

edeceğini belirtmiştir.<br />

Düzenlenen konferans çerçevesinde<br />

yerli savunma sanayii firmalarımız kabiliyetlerini<br />

uluslararası bir platformda<br />

tanıtma imkanı bulmuştur. Genel<br />

olarak konferansta offsetin maliyetleri<br />

olduğu katılımcılar tarafından kabul<br />

edilmiş ancak yerli sanayinin geliştirilmesi,<br />

uluslararası savunma pazarında<br />

etkin olunabilmesi adına çok önemli<br />

bir araç olduğu konusunda görüş birliğine<br />

varılmıştır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 97


Gündem<br />

Tek-Er Modernizasyonu Geleceğin Mehmetçiği Sempozyum ve Sergisi (23 Aralık 2008)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı olarak<br />

Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve<br />

ODTÜ Teknokent tarafından düzenlenen<br />

“Yeni Fikirler Yeni İşler” Yarışmasında<br />

bu sene ilk defa <strong>Savunma</strong><br />

Sanayi Özel Ödülü” verilmesine karar<br />

verilmiş ve Nisan ayında teslim edilen<br />

savunma alanındaki 24 projenin, 5’i<br />

Haziran ayındaki ilk elemeye kalmış,<br />

daha sonra yapılan değerlendirme<br />

ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya,<br />

İsveç ve İsrail gibi ülkeler tarafından<br />

gelecek kuşak muharip güçlerinin<br />

bel kemiğini oluşturacak Tek Er’in<br />

özellikle son yıllarda yaygınlaşmaya<br />

başlayan asimetrik tehditlere karşı<br />

bekasının artırılması ve ağ merkezli<br />

harp konsepti çerçevesinde muharebe<br />

gücünün en son teknolojik gelişmelerden<br />

de yararlanılarak geliştirilmesi<br />

maksadıyla geçtiğimiz 20 yıl içinde<br />

çalışmalarına başlanan ve artık ortaya<br />

somut ürünlerin konmaya başladığı<br />

Geleceğin Askeri [Future Soldier]<br />

konsepti ile ilgili çalışmalarda gelinen<br />

son durum ve 21nci yüzyıl muharebe<br />

sahasına uygun olarak Türk Silahlı<br />

Kuvvetleri’nin bu yöndeki ihtiyacının<br />

Türk <strong>Savunma</strong> Sanayi, üniversiteler,<br />

enstitüler ve araştırma kurumlarının<br />

katılımı ile yurtiçinden karşılanabilirliği,<br />

23 Aralık 2008 tarihinde düzenlenen<br />

‘1nci Tek Er Modernizasyonu Geleceğin<br />

Mehmetçiği’ Sempozyum ve<br />

Sergisi’nde masaya yatırıldı. SSM’nın<br />

ev sahipliğinde, Kara Kuvvetleri Eğitim<br />

ve Doktrin Komutanlığı ve Milli <strong>Savunma</strong><br />

Bakanlığı’nın<br />

desteğinde, SaSaD<br />

önderliğinde gerçekleştirilen<br />

‘Tek Er<br />

Mo dernizasyonu<br />

Geleceğin Mehmetçiği’<br />

Sempozyum ve<br />

Sergisi TSK’nden<br />

çok sayıda üst düzey<br />

yetkili ile ileri teknoloji<br />

uygulamaları ile<br />

ordumuza hizmet<br />

veren sanayimizi biraraya<br />

getirdi.<br />

“1nci Tek Er Modernizasyonu Geleceğin<br />

Mehmetçiği” Sempozyum ve<br />

Sergisi, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanımız Sn.<br />

Vecdi GÖNÜL, Türk Silahlı Kuvvetlerini<br />

Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü<br />

Korg. [E] Engin Alan, Kara Kuvvetleri<br />

Eğitim ve Doktrin Komutanlığı<br />

Muharebe ve Muharebe Destek Birlik<br />

Komutanı Korgeneral Muzaffer ŞEN,<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad<br />

BAYAR ile Türk <strong>Savunma</strong> Sanayi firmalarından<br />

üst düzey temsilciler ve<br />

Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin<br />

Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması Ödül Töreni (15 Kasım 2008)<br />

sonucunda 2<br />

proje<br />

finalde yarışmaya hak<br />

kazanmıştır. 15 Kasım<br />

2008 Cumartesi<br />

günü, başta Müsteşarımız<br />

Sn.Murad BA-<br />

YAR, ODTÜ Rektörü<br />

Sn Prof. Dr. Ahmet<br />

ACAR, Müsteşarlığımız<br />

üst düzey yetkilileri,<br />

Akademisyenler<br />

ve <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />

Firmalarının Üst Düzey<br />

Yöneticilerinden oluşan savunma<br />

sanayii özel ödül jürisi tarafından yapılan<br />

final değerlendirmesi sonucunda<br />

;<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı Özel<br />

Ödülü’nü (50.000YTL):<br />

BİYONESİL (Biyolojik Mayın Tespit<br />

Sistemi)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı İkincilik<br />

Ödülü’nü (5.000YTL):<br />

yer aldığı yaklaşık 350 kişiden oluşan<br />

bir katılımcı tarafından takip edildi. 4<br />

oturum ve sabah ve öğleden sonra olmak<br />

üzere iki bölüm halinde gerçekleştirilen<br />

etkinlikte konusunda uzman<br />

konuşmacılar tarafından toplam 19<br />

sunum gerçekleştirildi.<br />

Etkinlik sonunda “TSK’nin ihtiyacına<br />

yönelik Tek Er Modernizasyonu konusunun<br />

kapsamlı bir program biçiminde<br />

ele alınmasını sağlamak ve bu önemli<br />

konuyu TSK’nin gündemine taşımak”<br />

nihai hedef olarak ortaya kondu.<br />

TERAHERTZ (Kompakt Terahertz<br />

Spektrometre) kazanmaya layık görülmüştür.<br />

Gençlerde girişimciliği<br />

ve yenilikçiliği teşvik etme yolunda<br />

önemli bir çalışma olan bu etkinlik<br />

aynı zamanda <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığının<br />

“2010 yılı sonuna kadar<br />

savunma sistem ihtiyaçlarının yurtiçi<br />

karşılanma oranı ortalama % 50’ye çıkartılacaktır.”<br />

hedefini gerçekleştirmeye<br />

yönelik performans göstergelerinden<br />

olan “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> alanında<br />

proje yarışmalarının desteklenmesine<br />

” hizmet etmektedir.<br />

Müsteşarlık olarak sadece birinci seçilen<br />

projeye ödül vermekle yetinmemekte;<br />

yarışma sonunda desteklemeye<br />

uygun gördüğümüz diğer yarışma<br />

ekiplerinin araştırma ve girişimciliğini<br />

de teşvik etmekteyiz.<br />

98<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Ürünleri Pakistan’da<br />

IDEAS 2008 Uluslararası <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Fuarı<br />

(22-28 Kasım 2008)<br />

Pakistan’ın Karachi kentinde bu yıl 5.si<br />

düzenlenen IDEAS 2008 (Arms for<br />

Peace) Fuarı’na Türkiye Cumhuriyeti,<br />

<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı koordinesinde<br />

25 firmanın yanı sıra, Türk<br />

Silahlı Kuvvetleri ve TSK Vakfı’nın<br />

da iştirak ettiği heyetle ulusal katılım<br />

sağlamıştır. Öte yandan Sn. Murad<br />

BAYAR’ın Temmuz 2008 tarihinde<br />

Bakü’ye yaptığı ziyarette gündeme gelen<br />

ve daha sonra Eylül ayında imzalanan<br />

MoU ile somutlaştırılan, Türkiye<br />

ve Azerbaycan’ın IDEAS 08 Fuarı’na<br />

ortak katılım kararı doğrultusunda,<br />

IDEAS 2008’e iki ülke birlikte katılım<br />

sağlamıştır.<br />

Türkiye Pavyonu, fuarın genel koordinesini<br />

yürüten Pakistan Depo<br />

Komutanı’nın yaptığı açılış konuşmasında,<br />

en başarılı pavyon olarak<br />

katılımcılara tanıtılmış olup, Gala<br />

Yemeği’nin hemen<br />

ardından Pakistan<br />

Başbakanı Sn.Yusuf<br />

Rıza GİLANİ ve<br />

Pakistan Genelkurmay<br />

Başkanı Org.<br />

Avsak Pervez KA-<br />

YANİ SSM Müsteşarı<br />

Sn. Murad<br />

BAYAR ile beraber<br />

Türk pavyonunu<br />

dolaşmıştır.<br />

Ev sahibi Pakistan’ın pavyonundan<br />

sonra en büyük pavyon olan Türkiye<br />

Pavyonu, 32 ülkenin resmi delegasyonu<br />

tarafından ziyaret edilirken, delegasyon<br />

başkanları SSM Müsteşarı Sn.<br />

Murad BAYAR ve diğer yetkililerle<br />

toplantı yapmış ve firmaların standında<br />

ürünlere ilişkin bilgi almıştır.<br />

Fuar süresince bazı Türk firmaları<br />

mal-hizmet satışı konusunda anlaşma<br />

yaparken, SSM Uluslararası İşbirliği<br />

Daire Başkanı Sn. A. Lütfi VAROĞLU<br />

başkanlığında Aselsan, Havelsan ve<br />

STM A.Ş. yetkililerinden oluşan bir<br />

heyet, İslamabad’a giderek; Pakistan<br />

Deniz Kuvvetleri ile korvet yapımı konusunda<br />

işbirliğini kapsayan bir MoU<br />

imzalamışlardır.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 99


Gündem<br />

Resmi Ziyaretler<br />

Şili Heyetlerinin Türkiye Ziyaretleri (10-16 Kasım 2008 - 19 Kasım 2008)<br />

Şili Fabrikalar ve Bakım Komutanı Tuğgeneral Antonio CORDE-<br />

RO başkanlığında bir heyet, 10-16 Kasım 2008 tarihleri arasında<br />

SSM Müsteşarı Sn. Murad BAYAR’ın resmi davetlisi olarak<br />

Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Türk <strong>Savunma</strong> Sanayini<br />

yakından incelemek ve muhtemel işbirliği imkânlarını tespit<br />

etmek amacıyla Müsteşarlığımızı ziyaret eden heyete, 10 Kasım<br />

2008 tarihinde brifing verilmiştir. Buna ek olarak, Şili Hava Kuvvetleri<br />

Komutanı Org. Ricardo ORTEGA başkanlığındaki bir<br />

heyet Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın resmi davetlisi olarak<br />

geçtiğimiz Kasım ayı içerisinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir.<br />

Bu ziyaret çerçevesinde, 19 Kasım 2008 tarihinde Müsteşarlığımızı<br />

ziyaret eden bahse konu Heyete muhtemel işbirliği<br />

imkânları konularında bir brifing verilmiştir.<br />

Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Lojistik ve İkmal Komutanı Tümamiral Grasham<br />

Monahi Alkahtanı’nın Ziyareti (17 Kasım 2008)<br />

Suudi Arabistan Deniz<br />

Kuvvetleri Lojistik ve İkmal<br />

Komutanı Tümamiral<br />

Grasham Monahi AL-<br />

KAHTANI başkanlığında<br />

bir heyet Müsteşarlığımızı<br />

ziyaret etmiş, heyete<br />

bir brifingin sunulduğu<br />

toplantıda karşılıklı görüş<br />

alışverişinde bulunulmuştur.<br />

Sri Lanka Cumhurbaşkanı’na Brifing (02 Aralık 2008)<br />

1-4 Aralık 2008 tarihlerinde Sayın<br />

Cumhurbaşkanımızın davetine icabeten<br />

ülkemize resmi bir ziyaret<br />

gerçekleştiren Sri Lanka Cumhurbaşkanı<br />

Mahinda Rajapaksa’ya, 02<br />

Aralık 2008 tarihinde Müsteşarımızın<br />

da katılımıyla MKEK Fişek<br />

Fabrikası’nda, SSM ve savunma<br />

sanayimize ilişkin olarak bir brifing<br />

verilmiş ardından heyete Fişek Fabrikası<br />

gezdirilmiştir.<br />

100<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Polonya Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğg. Andrzej Blazık Ziyareti (03 Aralık 2008)<br />

Polonya Hava Kuvvetleri Komutanı Lt.<br />

Gen. Andrzej BLAZIK başkanlığındaki<br />

bir heyet Müsteşarlığımızı ziyaret<br />

etmiş, heyete bir brifing sunulmuş ve<br />

ikili işbirliği alanlarında karşılıklı görüş<br />

alışverişinde bulunulmuş, Milsoft<br />

Yazılım Teknolojileri A.Ş., Havelsan<br />

A.Ş., AYESAŞ firma yetkililerinin de<br />

katılımlarıyla çeşitli projelere ilişkin<br />

bilgi verilmiştir.<br />

ABD Heyeti’nin Türkiye Ziyareti (05 Aralık 2008)<br />

Amerika Birleşik Devletleri <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı Mary Beth LONG başkanlığında ve <strong>Savunma</strong> Güvenlik ve İşbirliği<br />

Ajansı Başkanı Jeffrey WİERİNGA’nın da iştirak ettiği bir heyet 2008 yılı Aralık ayı başında Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir.<br />

05 Aralık 2008 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı Mary Beth LONG’un katılımıyla,<br />

Müsteşarlığımız ve Amerika Birleşik Devletleri <strong>Savunma</strong> Güvenlik ve İşbirliği Ajansı Başkanı Jeffrey WİERİNGA ve beraberindeki<br />

heyetle bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda karşılıklı işbirliği konuları masaya yatırılmış ve görüş alışverişinde bulunulmuştur.<br />

Alman Silahlanma Direktörü (NAD) Tjark HAPPACH’ın Türkiye Ziyareti (16 Aralık 2008)<br />

16 Aralık 2008 tarihinde Almanya Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Silahlanma Direktörü Tjark HAPPACH başkanlığında bir heyet,<br />

SSM’yi ziyaret etmiş olup SSM Müsteşarı Sn. Murad BAYAR’ın makamında bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda karşılıklı işbirliği<br />

faaliyetleri ele alınmıştır.<br />

Türkiye-Azerbaycan V. Üst Düzey Askeri Diyalog Toplantısı (22-25 Aralık 2008)<br />

Türkiye-Azerbaycan 5. Üst Düzey<br />

Askeri Diyalog Toplantısı (ÜDADT)<br />

22-25 Aralık 2008 tarihleri arasında<br />

Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de gerçekleştirilmiştir.<br />

Genelkurmay II. Başkanı<br />

Orgeneral Hasan IĞSIZ’ın başkanlığında;<br />

Genelkurmay Başkanlığı,<br />

Kuvvet Komutanlıkları, MSB ve <strong>Savunma</strong><br />

<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı personelinin<br />

katılım sağladığı ziyarette askeripolitik<br />

konuların yanı sıra mevcut ve<br />

potansiyel işbirliği alanları konularında<br />

toplantılar yapılmıştır.<br />

Cibuti Cumhurbaşkanı Sn.Ismael Omar GUELLEH’in Ziyareti (15-18 Ocak <strong>2009</strong>)<br />

Cibuti Cumhurbaşkanı Ismael Omar GUELLEH, 15-18 Ocak <strong>2009</strong> tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın davetine icabeten<br />

ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, Cibuti Cumhurbaşkanı’nın 16 Ocak <strong>2009</strong> tarihinde Müsteşar<br />

Yardımcısı Sayın İsmail TOHUMCU’nun da katılımıyla gerçekleştirilen MKEK Fişek Fabrikası ziyaretinde, SSM ve savunma<br />

sanayimize ilişkin olarak bir brifing verilmiş, MKEK’yi tanıtıcı kısa bir film gösterilmiş ve Fişek Fabrikası gezilmiştir. Ziyaret<br />

sonunda Cibuti Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Mahmoud Ali YOUSSOUF ile bir toplantı gerçekleştirilmiştir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 101


Gündem<br />

Suudi Arabistan ve Yemen Ziyaretleri (10-17 Ocak <strong>2009</strong>)<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı Uluslararası İşbirliği Daire<br />

Başkanlığı (UİDB) <strong>2009</strong> yılının ilk işbirliği ve ihracat<br />

ziyaretini, 10-17 Ocak tarihleri arasında Suudi Arabistan<br />

ve Yemen’e gerçekleştirmiştir. UİDB A. Lütfi VAROĞLU<br />

başkanlığında resmi delegasyon ile savunma sanayi sektöründen<br />

14 firma üst düzey temsilcisinin oluşturduğu<br />

heyet, 10-13 Ocak tarihleri arasında Suudi Arabistan’ın<br />

başkenti Riyad’da temaslarda bulunmuştur. Tüm Kuvvet<br />

Komutanlarıyla, tedarikten sorumlu komutanlarla<br />

görüşme yapılmış, sivil ve askeri uzmanların katılımıyla<br />

bir çalıştay gerçekleştirilmiş ve Suudi Arabistan savunma<br />

sanayine ait çok sayıda tesis incelenmiştir.<br />

Riyad’tan Yemen’in başkenti Sanaa’ya geçen resmi delegasyon ve ilgili 4 firma temsilcisi, 15-17 Ocak <strong>2009</strong> tarihleri arasında<br />

Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve diğer üst düzey yetkililerle görüşme yapmış ayrıca Yemen savunma sanayi<br />

tesislerini incelemiştir. Ziyaretlerde Türk tedarik sistemini, Türk savunma sanayini ve özgün ürünleri anlatan sunuşlar yapılmış,<br />

projelere ilişkin tanıtım videoları gösterilmiş, ayrıca potansiyel işbirliği sahaları müzakere edilmiştir. Suudi ve Yemenli<br />

yetkililerden, Türk Büyükelçiliği yetkililerinden ve katılımcı firma temsilcilerinden alınan olumlu geri beslemelerin ışığında,<br />

ziyaretin amacına ulaştığı değerlendirilmektedir.<br />

Ürdün KADDB Başkanı’nın Türkiye Ziyareti (15 Ocak <strong>2009</strong>)<br />

Ürdün KADDB Başkanı Dr Moayyad SAMMAN<br />

15 Ocak <strong>2009</strong> tarihinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiş<br />

ve bu kapsamda SSM Müsteşarı Sn.<br />

Murad BAYAR’ı ziyaret etmiştir. Söz konusu toplantıda<br />

öncelikle SSM ve Türk savunma sanayiini<br />

tanıtıcı sunum yapılmış, tank projeleri ile ilgili bilgi<br />

verilmiş ve Ürdün ile potansiyel savunma sanayii<br />

işbirliği konuları görüşülmüştür. Brifingde SSM tarafından,<br />

SSİ Toplantısı gündem maddeleriyle ilgili<br />

güncel konular da gündeme getirilmiştir.<br />

Dr. Moayyad SAMMAN’ın aynı gün öğleden sonra<br />

gerçekleştirdiği Aselsan ziyaretinde, KADDB ile<br />

işbirliği alanları masaya yatırılmıştır.<br />

Birleşik Arap Emirlikleri Askeri Heyeti’nin SSM Ziyareti (27 Ocak <strong>2009</strong>)<br />

Birleşik Arap Emirlikleri <strong>Savunma</strong> Bakanlığından Kurmay<br />

Tümgeneral Khamis Salem Bin Hasher AL MEHREZİ başkanlığında<br />

bir heyet 27 Ocak <strong>2009</strong> tarihinde Müsteşarlığımızı<br />

ziyaret etmiş, kendilerine Müsteşarlığımızı ve Türk savunma<br />

sanayini tanıtıcı bir brifing verilmiştir. Müsteşar Yardımcısı Sn.<br />

İsmail TOHUMCU’nun ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda<br />

söz alan TOHUMCU, iki ülke arasında geçmişten beri var olan<br />

işbirliği çalışmalarının daha da güçlenerek devam etmesi için<br />

SSM’nin azami gayret içinde olduğunu ifade ederken; konuk<br />

Tümg. Khamis Salem Bin Hasher Al MEHREZİ de Türk savunma<br />

sanayinin gücünü bildiğini ve işbirliğinin iki ülke açsından<br />

da gerekli ve faydalı olacağının altını çizmiştir.<br />

102<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Planlanan Etkinlikler<br />

IDEX’09 (22-26 Şubat <strong>2009</strong>)<br />

Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’de bu yıl 9. düzenlenecek olan IDEX Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />

Fuarı ve Konferansı’na, Türkiye <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı liderliğinde 38 firmayla milli katılım<br />

gerçekleştirecektir. Bu yıl 44 ülkenin milli katılım gerçekleştireceği fuar, 22-26 Şubat <strong>2009</strong> tarihlerinde<br />

5 gün sürecek olup, fuarın ikinci gününde “<strong>Savunma</strong> Konferansı”nın icra edilmesi planlanmaktadır.<br />

IDEX’09’ a Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn. M. Vecdi GÖNÜL başkanlığında, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn.<br />

Murad BAYAR başta olmak üzere SSM personeli, Türk Silahlı Kuvvetleri ve TSK Güçlendirme Vakfı personeli<br />

de iştirak edecektir. IDEAS’08’de olduğu gibi, fuara ilişkin haber ve görüntüleri Türkiye’ye ulaştırmak<br />

amacıyla TRT ve Anadolu Ajansı temsilcileri de heyete dâhil olacaktır.<br />

RADAR ÇALIŞTAYI ( 12 Mart <strong>2009</strong>)<br />

Askeri ve sivil alandaki radar sistemleri konusunda ülkemiz ihtiyaçlarının yurt içi imkan ve kabiliyetlerin<br />

azami ölçüde kullanılarak karşılanmasına yönelik olarak; mevcut imkan ve kabiliyetlerin belirlenmesi,<br />

maliyet etkin tedarik yöntemleri ile yerli sanayiinin geliştirilmesi ve ihracat potansiyeline sahip, yüksek<br />

teknoloji ürünü radarların yurt içinde özgün tasarımla geliştirilmesini ve üretilmesini sağlayacak ulusal<br />

stratejik hedeflerin belirlenmesi hususlarının değerlendirilmesi amacıyla SSM koordinasyonunda, TSK ve<br />

bu alanda bilgi birikimine ve teknolojik altyapıya sahip savunma sanayii firmaları, üniversite ve araştırma<br />

kuruluşlarının katılımı ile 12 Mart <strong>2009</strong> tarihinde “Radar Sistemlerinde Mevcut Kabiliyetler ve Geleceğe<br />

Dönük Hedefler” isimli bir Radar Çalıştayı düzenlenmesi planlanmaktadır. Radar Çalıştayı kapsamında Radar<br />

Sistem Teknoloji, Radar Sinyal İşleme Teknolojileri, Radar Modelleme Üretim ve Entegrasyonu alanlarında<br />

yerli firmaların imkan ve kabiliyetleri, Yerli <strong>Savunma</strong> Firmalarının, Araştırma Kurumlarının ve Üniversitelerin İşbirliği/<br />

Ortak Çalışma Alanları, Uluslararası İşbirliği İmkanları, Ülkemizin Radar Yol Haritası değerlendirilecektir.<br />

IDEF’09 ( 27-30 Nisan <strong>2009</strong>)<br />

Türkiye’nin tek <strong>Savunma</strong> Sanayi fuarı olan ve bulunduğu coğrafyada önemi giderek<br />

artan IDEF’09, 9’uncu Uluslararası <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Fuarı, 27–30 Nisan <strong>2009</strong> tarihleri<br />

arasında, Asya ve Avrupa’nın kültürel ve coğrafik olarak geçiş noktası konumunda<br />

bulunan İstanbul da, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetiminde,<br />

TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından ve Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı destek ve<br />

himayesinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecektir. 2007 yılında<br />

gerçekleştirilen IDEF’07 8. Uluslar arası <strong>Savunma</strong> Sanayi fuarında, 48 ülkeden 501<br />

firma katılımı, aralarında 47 ülkeden aralarında 10 <strong>Savunma</strong> Bakanı, 4 Genel Kurmay<br />

Başkanı, 6 <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı, 7 <strong>Savunma</strong> Bakanlık Müsteşarı, 2 Kuvvet Komutanı<br />

bulunan ve ülkelerinin savunma ihtiyaçlarının tedarikinden sorumlu yetkililerinden<br />

ve Nato yetkililerinden oluşan 264 üst düzey delegasyon ziyareti gerçekleşmiş,<br />

toplam 70 ülkeden ziyaretçi, MSB, TSK ve Emniyet Genel<br />

Müdürlüğünde, Tedarik, Plan ve Prensipler Dairelerinden sorumlu, makamlar ile randevulu 595 görüşme<br />

sağlanmıştır. IDEF’09 katılımcılarına büyük bir potansiyel sunmakta, fuar alanında bulunan görüşme<br />

ofisleri sayesinde karar verici makamlar ve resmi delegasyon ile verimli ilişkiler tesis edilmesine fırsat<br />

tanımaktadır. <strong>2009</strong> yılında fuara, İngiltere, Almanya, İtalya, Belçika, İspanya, Norveç, Fransa, Amerika,<br />

Romanya, Pakistan, Bulgaristan, Kore, Azerbaycan, Ukrayna, Polonya, Ürdün, Kanada, Rusya, KKTC,<br />

Avusturya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, Çin, Danimarka, Tayvan, Birleşik Arap Emirlikleri,<br />

Bosna Hersek, Slovenya, Malezya, Polonya, Singapur gibi ülkelerden katılım gerçekleşecektir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 103


Personel Etkinlikleri<br />

Yeni Personel İstihdamı ve Oryantasyon Programı<br />

2008 yılı Kasım ve Aralık aylarında yapılan sınavlarla 14 Uzman Yardımcısı ve 8 Proje Mühendisi olmak üzere toplam 22<br />

personel Müsteşarlığımızda göreve başlamıştır.<br />

Yeni istihdam edilen personelin kuruma ve yeni görevlerine uyum sağlamaları amacıyla Ocak <strong>2009</strong> ayında oryantasyon<br />

programı düzenlenmiştir. Müsteşarlığımız birimlerinin tanıtımları, mevzuat ve işleyişe yönelik eğitimler, firma ziyaretleri,<br />

paydaş kurumların tanıtımı ve kişisel gelişim eğitimlerinden oluşan yaklaşık dört hafta süreli oryantasyon programı ile Müsteşarlığımızda<br />

çalışma hayatına başlayan personelin henüz birimlerinde göreve başlamadan önce temel bir eğitim almaları<br />

amaçlanmıştır.<br />

Kariyer Planlama ve<br />

Eğitim Faaliyetleri<br />

Kamuoyunda bilinirliliğimizi arttırmak ve<br />

tercih edilen bir kurum olmak amacıyla yürüttüğümüz<br />

çalışmalar kapsamında, 19 -20<br />

Kasım 2008 tarihlerinde ODTÜ’de düzenlenen<br />

Kariyer Günleri etkinliğine katılım sağlanmıştır.<br />

Sosyal Faaliyetler<br />

27 Kasım 2008’de Müsteşarlığımızda<br />

geleneksel hale gelen Bowling Turnuvası<br />

düzenlenmiştir. Turnuvada<br />

birinciliği Yakup TAŞDELEN, Osman<br />

SOYLU, Önder DEMİR, Cemal EVCİ<br />

ve Duygu ERDOĞAN’dan oluşan<br />

“Havacılık” takımı elde etmiştir.<br />

104<br />

Ocak <strong>2009</strong>


Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı (30 Aralık 2008)<br />

2008 yılı “Yıl Sonu Değerlendirme<br />

Toplantısı” 30 Aralık 2008 tarihinde<br />

Müsteşarlığımız konferans salonunda<br />

gerçekleştirilmiştir.<br />

Strateji Geliştirme Daire Başkanı tarafından<br />

2008’de Dünya’da, Türkiye’de<br />

ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda<br />

gerçekleşen önemli olayların anlatıldığı<br />

sunum ile başlayan toplantı, Müsteşarlığımızda<br />

yeni göreve başlayan<br />

personelimizin kendilerini tanıtmaları<br />

ile devam etmiştir. Daha sonra, 2008<br />

yılında emekliye ayrılan personelimize<br />

plaket ve hediyeleri Sn. Müsteşarımız<br />

tarafından verilmiş, ‘Kurumsal Beklenti<br />

Anketi’ sonucları açıklanmış ardından,<br />

2008 yılında teslimatı tamamlanan<br />

projeler hakkında ilgili Proje<br />

Müdürleri tarafından bilgi verilmiştir.<br />

Programın son bölümünde, Sn. Müsteşarımız<br />

tarafından personelimizin<br />

yaptığı değerlendirmeler sonucu 2008<br />

yılında ödül alması uygun görülen arkadaşlarımıza<br />

takdir belgeleri verilmiş<br />

ve Sn. Müsteşarımızın konuşmasının<br />

ardından gerçekleştirilen toplu fotoğraf<br />

çekiminden sonra fuaye alanında<br />

personelimizin çektiği fotoğraflardan<br />

oluşan serginin açılışı yapılmış ve<br />

program kokteyl ile sona ermiştir.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 105


Basından<br />

28 Aralık 2008<br />

Müsteşar “nefes tutalım” dedi MKEK, 500 milyon dolar hedefledi<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı (SSM) Murad Bayar dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin savunma<br />

sanayiine etkisi olmasını beklemediklerini söyledi. Krizlerin genelde 6 ay ile 1.5 yıl sürdüğünü<br />

kaydeden Bayar, “<strong>Savunma</strong> projeleri genelde 1.5 yıldan daha uzun sürüyor. Kriz bittiği zaman proje<br />

hálá devam edecek. Etkilemesini beklemiyoruz. SSM olarak devam eden ve planladığımız projeler<br />

açısından mali bir sıkıntımız yok. Çünkü her şey yıllara yayılmış olarak planlı bir şekilde yürüyor.<br />

MKEK’nin ihracat hedefi<br />

SinerjiTürk 2008 toplantısında konuşan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel<br />

Müdürü Ünal Önsipahioğlu, 120 milyon dolar düzeyinde olan ihracat hacmini 500 milyon dolara<br />

çıkarmayı amaçladıklarını bildirdi. Halen 300 milyon dolarlık yatırım programı yürüttüklerini<br />

kaydeden Önsipahioğlu, sivil üretim hattını terk ettiklerini ve 10 fabrikanın tamamında askeri üretim<br />

gerçekleştirdiklerini söyledi.<br />

İmzalar atıldı, ilk yerli modern piya<br />

Milli modern piyade tüfeğinin tasarım ve geliştirme<br />

(SSM) ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MK<br />

Kalekalıp Makina Kalıp Sanayi A.Ş arasında imzala<br />

Kurumun gelişmesi ve bugünkü konumundan daha i<br />

yaptıklarını ifade eden MKEK Genel Müdürü Üna<br />

Bakanlığı, SSM ve Kalekalıp A.Ş arasında yapılan<br />

milli modern piyade tüfeğinin ilk aşamada 50 adet,<br />

üretileceğini bildirdi.<br />

F-35 projesinde ‘katılım hedefine’ ulaşıldı<br />

19 Kasım 2008<br />

Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi Gönül, F-35 üretim projesinde başlangıçta ortaya konulan sanayi<br />

katılım hedefine ulaşıldığını ifade ederek, Türkiye’nin özellikle yazılım ve elektronik konusunda<br />

beklentilerinin sürdüğünü söyledi.<br />

ALP Havacılık’ın, F-35 Müşterek Taaruz Uçağı’nın (JSF) Pratt&Whitney F 135 Motoru için<br />

ürettiği yüksek devirli ve uçuş kritik Fan Rotor Rear Hub’ın Pratt&Whitney’e teslim töreninde<br />

konuşan Gönül, teslimatın F-35 projesinde ulusal sanayinin ne kadar önemli bir yer aldığının<br />

göstergesi olduğunu belirtti. Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan F-4 ve F-16<br />

uçaklarının bir kısmının 2010’lu yıllardan itibaren teknolojik ve ekonomik ömrünü doldurmaya<br />

başlayacağını ifade eden Gönül, bu açıdan yeni nesil savaş uçağı F-35’in üretiminin Türkiye için<br />

önemli olduğunu söyledi.<br />

<strong>Savunma</strong>da ihracat hedefi 1 milyar<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar, 2011<br />

milyar dolara ulaşmasını hedeflediklerini bildirdi. T<br />

Bilişim’08 Kurultayı’nda açıklamalarda bulunan B<br />

ihracatın, 3 sene içerisinde 1 milyar dolara ulaşmas<br />

“savaş uçaklarında yerli yazılım kullanılıyor mu?” şe<br />

her türlü askerî ve ulusal güvenlik amaçlı yazılım<br />

imza attıklarını kaydetti. Bayar, uçakları uçuran ye<br />

uçaklardaki her türlü silah sistemlerini ve görev ya<br />

ifade etti.<br />

23 Ocak <strong>2009</strong><br />

<strong>Savunma</strong> sanayiinde uluslararası işbirliği anlaşması<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar, Türkiye ile İngiltere arasında son yıllarda arzu edilenin<br />

altında bir işbirliği oluştuğunu ifade ederek, ‘’Koç Bilgi ve <strong>Savunma</strong> Teknolojileri ile İngiliz Ultra<br />

Electronics firması arasında imzalanan anlaşma, oradaki eksikliğimizi kapatma yönünde iyi bir<br />

adım oldu. İngiltere ile savunma sanayii alanındaki işbirliğimizi canlı tutmayı ve ileriye taşımayı<br />

arzu ediyoruz’’ dedi.<br />

106<br />

Ocak <strong>2009</strong>


27 Aralık 2008<br />

23 Ocak <strong>2009</strong><br />

de tüfeği 30 ayda doğacak<br />

sözleşmesi, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı<br />

EK), alt yüklenici sözleşmesi ise MKEK ile<br />

ndı.<br />

leri düzeylerde olması için önemli çalışmalar<br />

l Önsipahioğlu, “Kurum ile Milli <strong>Savunma</strong><br />

sözleşme ile yapımı gerçekleştirilecek olan<br />

daha sonraki 30 aylık aşamada ise 200 adet<br />

<strong>Savunma</strong> sanayiisi sektörü yerli üretime öncelik verecek<br />

<strong>Savunma</strong> sanayii küresel krizi, teknoloji geliştirme ve ihracatla aşacak. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />

Müsteşarlığı’ndan (SSM) yapılan açıklamaya göre, SSM, 25 Aralık’ta Antalya’da başlayan ve<br />

28 Aralık’a kadar sürecek olan SiNERJiTÜRK-SAVUNMA’08 etkinliğiyle sektorün büyüyen<br />

sektörlerden biri olabileceği mesajını vermeye hazırlanıyor. SSM Müsteşarı Murad Bayar, proje<br />

yatırımlanında teknoloji geliştirme ve yerli üretim ağırlığının artarak süreceğini belirterek,<br />

savunma sektörünün özgün ürünlerinin artmasıyla Türkiye’nin ihracat gücünün artacağını belirtti.<br />

Bayar, Türkiye’nin savunma sanayisi projelerinde son yıllarda büyük aşamalar kaydettiğini<br />

belirterek, askeri bilişim ve yazılım uygulamalarının tamamen Türk Şirketlerine verilen projelerden<br />

oluştuğunu, bunun da artacağını bildirdi. Bayar, “istihdam arayan savunma projelerinin global<br />

mali krizin aşılması yönünde bir lokomotif görevi üstleneceğine inanıyorum” dedi.<br />

28 Aralık 2008<br />

dolar<br />

19 Kasım 2008<br />

yılına kadar savunma sanayii ihracatının 1<br />

ürkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlenen<br />

ayar, 2007 itibariyle 400 milyon doları aşan<br />

ı için çalışacaklarını söyledi. Müsteşar Bayar,<br />

klindeki bir soru üzerine, Türk mühendislerinin<br />

larda son yıllarda oldukça başarılı çalışmalara<br />

rli bir yazılıma henüz sahip olmadıklarını, ama<br />

zılımlarını Türk mühendislerinin yapabildiğini<br />

37,4 milyon $’lık ‘ALTAY Projesi’ imzalandı<br />

Aselsan ‘Milli İmkanlarla Modern Tank Üretim Projesi’ kapsamında, elektronik ve elektrooptik<br />

alt sistemleri tedarik edecek Aselsan, milli tank projesi kapsamında Otokar ile anlaşma<br />

imzaladı. Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş’den İMKB’ye yapılan açıklamada, Otokar<br />

Otobüs Karoseri Sanayi A.Ş ile <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı (SMM) arasında “Milli İmkanlarla<br />

Modern Tank Üretim Projesi” (ALTAY Projesi) kapsamında 29 Temmuz 2008 tarihinde imzalanan<br />

Dönem I Türk Ana Muharebe Tankı Tasarım ve Prototip Üretimi ana sözleşmesi çerçevesinde<br />

şirketin, Otokar tarafından geliştirilecek Türk Ana Muharebe Tankına elektronik ve elektro-optik alt<br />

sistemlerini tedarik edeceği hatırlatıldı. Bu kapsamda dün Aselsan ile Otokar arasında, opsiyonlar<br />

dahil 37 milyon 488 bin ABD Doları tutarındaki Altay Projesi Dönem I Türk Ana Muharebe Tankı<br />

Elektronik, Elektro-Optik Sistemler Tedarik Alt Sözleşmesinin imzalandığı kaydedildi. Sözleşme<br />

kapsamında teslimatların <strong>2009</strong>-2015 yılları arasında gerçekleştirileceği duyuruldu.<br />

26 Ocak <strong>2009</strong><br />

<strong>Savunma</strong> sanayii fuarı Abu Dhabi’de yapılacak<br />

IDEX-09 fuarına Türkiye’den de çok sayıda yerli ve yabancı şirket katılacak<br />

Uluslararası IDEX-09 fuarı 22-26 Şubat arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu<br />

Dhabi’de düzenlenecek. IDEX-09 fuarına Türkiye’den de çok sayıda yerli ve yabancı şirket katılarak<br />

ürünlerini tanıtma imkanı bulabilecek. Fuara, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı koordinasyonunda<br />

MKEK, Aselsan, Havelsan, Roketsan, TUSAŞ gibi Türkiye’nin önde gelen dev savunma sanayii<br />

şirketlerinin katılması bekleniyor. <strong>Savunma</strong> sanayii alanında faaliyet gösteren çok sayıda özel<br />

savunma şirketi yetkililerinin de katılacağı fuarda, Türk savunma sanayiince geliştirilen kabiliyetler<br />

ve ilgili kuruluşlara ait olan sistemler de tanıtılacak.<br />

<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 107

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!