2009/1 ⢠Sayı : 7 ⢠ISSN - 1307 - 8380 - Savunma Sanayii MüsteÅarlıÄı
2009/1 ⢠Sayı : 7 ⢠ISSN - 1307 - 8380 - Savunma Sanayii MüsteÅarlıÄı
2009/1 ⢠Sayı : 7 ⢠ISSN - 1307 - 8380 - Savunma Sanayii MüsteÅarlıÄı
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
<strong>2009</strong>/1 • Sayı : 7<br />
<strong>2009</strong>/1 • Sayı : 7 • <strong>ISSN</strong> - <strong>1307</strong> - <strong>8380</strong>
“Arkadaşlar, dıştan almadan çok<br />
dışa satmadır ki,<br />
ülkeyi zengin yapacaktır.”<br />
(Mart 1923)<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 1
Yayın Sahibi<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı Adına<br />
Murad BAYAR<br />
İçindekiler<br />
Danışma Kurulu:<br />
Necip BERKMAN<br />
Prof. Dr. Canan ÇİLİNGİR<br />
Prof. Dr. Aydın KÖKSAL<br />
Turgut Şenol<br />
Dr. Faruk YARMAN<br />
Dr. Veysel YAYAN<br />
Yayın Kurulu<br />
Vildan ÖZEN (Başkan)<br />
Pelin AKI<br />
Önder BARAN<br />
Bülent Ecevit BEYOĞLU<br />
Umur ÇAĞLAYAN<br />
İbrahim Sami EREL<br />
Betül KALAY KAYA<br />
Füsun KAYAALP<br />
Zübeyde KIN<br />
Ertaç KOCA<br />
Canan KOŞAR<br />
Hakkı Burak SAĞ<br />
İrfan ŞAHİN<br />
Lütfi VAROĞLU<br />
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü<br />
Füsun KAYAALP<br />
Yayın Kurulundan<br />
Bir Konuk Bir Söyleşi<br />
5<br />
6<br />
Fotoğraflar<br />
Veli YILDIRIM<br />
Hüseyin ESENERGÜL<br />
Yayın İdare Adresi<br />
T.C.<br />
M.S.B <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı<br />
Ziyabey Caddesi 21. Sokak No: 4<br />
(06520) Balgat / ANKARA<br />
Tel : +90 (312) 411 90 00<br />
Faks : +90 (312) 411 93 86<br />
www.ssm.gov.tr<br />
e-mail: yk@ssm.gov.tr<br />
Yayın Türü<br />
Ulusal Süreli Yayın<br />
Yayın Şekli:<br />
3 Aylık - Türkçe<br />
Ulusal <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nin Güçlendirilmesi<br />
Kapsamında Dış Ticaret Müsteşarlığının<br />
İzlediği Politikalar<br />
Tuncer KAYALAR, Müsteşar<br />
Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> İhracatı Hedeflerimiz<br />
ve Stratejilerimiz<br />
A. Lütfi VAROĞLU, SSM Daire Başkanı<br />
12<br />
16<br />
Yayın Tarihi:<br />
Mart <strong>2009</strong><br />
Tasarım ve Baskı<br />
Pelin OFSET<br />
Mithatpaşa Caddesi No: 62 / 4<br />
06420 Kızılay / ANKARA<br />
Tel : +90 (312) 418 70 93 - 94<br />
Faks : +90 (312) 395 25 84<br />
www.pelinofset.com.tr<br />
<strong>Savunma</strong> Dış Pazarlama ve 4P<br />
Dr. Faruk YARMAN<br />
22<br />
“Tüm yayın hakkı <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’na ait olup, ücretsizdir.<br />
Parayla satın alınmaz. Yazıların sorumluluğu yazarına aittir. Kaynak gösterilmeden<br />
alıntı yapılamaz.
<strong>Savunma</strong> Diplomasisi İhracat ve Paradigmalar<br />
Aykud Alp BERK<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Yazılım İhracatını<br />
26 68<br />
Artırmanın Esasları<br />
Nil TALU CONLAN<br />
Teşvik Mekanizmaları<br />
SSM, Uluslararası İlişkiler Daire Başkanlığı<br />
34<br />
Bir İhracat Öyküsü<br />
74<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Yazılım İhracatını<br />
Artırmanın Esasları<br />
38<br />
İsmail BAŞYİĞİT<br />
Simülatör Sistemleri<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde İhracat ve OTOKAR<br />
44<br />
İhracat Ürünlerimizden<br />
80<br />
Sedef VEHBİ<br />
Ülkemizin Yazılım Dünyasındaki Yeri<br />
50<br />
Gündem<br />
88<br />
Cem UĞUR<br />
<strong>Savunma</strong> İhracatı ve Aselsan<br />
56<br />
ASELSAN Pazar Geliştirme Direktörlüğü<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İhracatında Sorunların<br />
Belirlenmesi için Anket Uygulaması ve<br />
Değerlendirmeler<br />
62<br />
Personel Etkinlikleri<br />
104<br />
SSM, Uluslararası İlişkiler Daire Başkanlığı<br />
Basından<br />
106<br />
FNSS’den Farklı Bir İhracat Modeli:<br />
Suudi Arabistan Projesi Murat TEMİZER<br />
66<br />
Murat TEMİZER
“<strong>Savunma</strong> sanayiine yön veren uzman tedarik kurumu”<br />
Vizyon<br />
“Ülkemizin stratejik savunma ve<br />
güvenlik ihtiyaçlarına teknolojik<br />
gelişmeler doğrultusunda özgün yurtiçi<br />
çözümler sunan, uluslararası pazara<br />
entegre ve rekabetçi bir savunma<br />
sanayiine yön veren uzman tedarik<br />
kurumu olmak”<br />
Misyon<br />
“Ülkemizin savunma ve güvenliğine<br />
yönelik TSK ve kamu kurumlarının<br />
sistem ihtiyaçlarını karşılamak, savunma<br />
sanayiinin geliştirilmesine yönelik strateji<br />
ve yöntemleri belirlemek ve uygulamak”<br />
4<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Yayın Kurulundan<br />
Bir yıla daha başlarken...<br />
Değerli okuyucular,<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiimizin gündemine katkıda bulunmak üzere başladığımız yayın hayatımızı <strong>2009</strong><br />
yılında da sürdürmenin heyecanı içindeyiz.<br />
2007-2011 Stratejik Plan amaçları doğrultusunda savunma ürün ve hizmet ihracatının yıllık 1<br />
milyar Dolara çıkarılması hedefini temel alarak dergimizin bu sayısını “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve İhracatı”<br />
temasına ayırdık.<br />
İhracatın hayata geçirilmesi için rekabetçi politikaların izlenmesi zaruridir. Bu da öncelikle<br />
uluslararası standartlarda kaliteli bir mal ya da hizmetin rekabete imkan sağlayacak maliyetlerle<br />
sunulmasını, başarılı ve etkin şekilde tanıtılması, pazarlanmasını ve potansiyel ülke prosedürlerine<br />
hakimiyeti gerektirir. <strong>Savunma</strong> sanayiine ilişkin bir mal ya da hizmetin ihracatı söz konusu ise,<br />
sektörün ve ürünlerin doğası gereği sistem daha karmaşıklaşır, süreler uzar, rakamlar büyür, siyasi ve<br />
diplomatik ilişkiler de önem kazanır. Bu nedenle savunma sanayii ihracatı diğer sektörlerin ihracat<br />
faaliyetlerinden farklılık gösterir.<br />
Bu sayıda savunma sanayiinde ihracatın mevcut durumu, sürdürülebilir ihracat hedefleri ve ihracat<br />
rakamlarının artırılabilmesi için gerekli ön şart ve düzenlemeler, sektör ihracatının önündeki<br />
engellerin kaldırılması yönündeki öneriler ile ihracatı teşvik etme mekanizmasıyla ilgili <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı bünyesinde yapılan çalışmalar yer almaktadır. İhracatıyla bizlere gurur veren<br />
ancak kamu oyunun detaylı bilgi sahibi olmadığı, sektörümüzün tasarlayıp ürettiği bazı ürünlere<br />
ait bilgilere yer verdik. Bu bölüm, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri<br />
için geliştirilen sistemlerin, bölgenin en önemli gücü olarak operasyonel kullanım referansıyla,<br />
uluslararası arenada ulaşabildiği noktayı tespit etmesi açısından özel bir önem ve anlam taşımaktadır.<br />
İhracat konusunda Türk kamu sisteminde en yetkin kuruluşumuz Dış Ticaret Müsteşarlığı adına<br />
Müsteşar Sayın Tuncer Kayalar’ın makalesi ve savunma sanayimizin ilk başarılı ihracat faaliyetini<br />
gerçekleştiren FNSS Eski Genel Müdürü Sayın Hüseyin Esenergül ile yapılan söyleşi de dergi<br />
sayfalarımızda yer alıyor.<br />
İhracat gerçekleştiren şirketlerimizin tecrübelerine ilişkin makaleleri ise sektöre yeni başlayan ve<br />
ihracat faaliyetlerinde görev alan tüm çalışanlara ışık tutması amacıyla yayınlıyoruz.<br />
Bir sonraki sayımızda yeni bir temayla görüşmek üzere....<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 5
Bir Konuk Bir Söyleşi<br />
Hüseyin ESENERGÜL<br />
Renaissance Development, CEO.<br />
(FNSS Eski Genel Müdürü)<br />
Sn. ESENERGÜL, SSM’nin<br />
kuruluş döneminde kurulan<br />
ve halen etkinliğini sürdüren<br />
ilk savunma şirketlerinden<br />
birinin yöneticiliğini uzun süre<br />
yaptınız. Benzeri yapıdaki<br />
birçok firmamızda sorun<br />
olan yabancı ve yerli ortaklı<br />
karma yapıyı nasıl yönettiniz<br />
ve başarılarınıza nasıl ortak<br />
ettiniz?<br />
H. E. : Farklı ülkelerden, farklı kültürlerden<br />
gelen şirketlerin biraraya gelip<br />
bir şirket oluşturması ve bir projeyi<br />
gerçekleştirmesi örneklerini uluslararası<br />
ortamda da sıkça görüyoruz. Ama<br />
bu ilişkiler proje bazında düzenleniyor<br />
ve projenin birbirinden ayrık değişik<br />
bölümlerini paylaşan ve her bir<br />
ortağın kendi bölümünü kendisinin<br />
yönettiği konsorsiyum modeli daha<br />
yaygın olarak kullanılıyor. Çünkü bu<br />
modelde herkes kendi işini özerk olarak<br />
yönetiyor, bir ortaktan diğerine<br />
hak geçmesi gibi endişeler olmuyor;<br />
müşteriyle ilişkilerde de ortaklar arası<br />
çıkar birlikteliği nedeniyle ortak bir<br />
paydada kolayca mutabakat sağlanıyor.<br />
Genellikle de en güçlü ortak “lider”<br />
ya da “pilot” diye tanımladığımız<br />
rolü üstleniyor ve tıkanmalarda kararı<br />
“lider” veriyor; böylece işin aksaması<br />
önleniyor.<br />
Oysa farklı kültürdeki şirketlerin bir<br />
ortak girişim (“joint venture”) şirketi<br />
oluşturarak organik bir ilişki oluşturması<br />
durumu ise biraz daha karmaşık<br />
oluyor. Genellikle ortaklar birbirlerine<br />
güvenmiyor; hep bir koruma, kollama<br />
konumunda oluyor. Eğer ortaklık<br />
payları ve yetkiler eşitse, her ortak<br />
şirketi kendi çıkarları doğrultusunda<br />
yönlendirmeye çalışıyor, herhangi<br />
bir anlaşmazlık durumunda şirket en<br />
azından bir süre kilitleniyor, bu da verim<br />
kaybına neden olduğundan ortak<br />
girişimin başarı şansını etkiliyor. Eğer<br />
ortaklardan birinin payı veya yetkisi<br />
fazlaysa da diğer ortak sıklıkla mağdur<br />
olduğunu, hatta aldatıldığını düşünüyor<br />
ve mutsuz oluyor. Bu durumda da<br />
bu tür ortak girişim şirketleri ya dağılıyor,<br />
ya da projeyi tamamlıyor ama<br />
ortaklık bitiyor ve bazen de bununla<br />
ilgili ihtilaflar yıllarca hukuk yoluyla<br />
çözümlenmeye çalışılıyor.<br />
Ben iş yaşamımın son 28 yılında hep<br />
çok uluslu ortak girişim şirketlerinde<br />
yönetici olarak görev yaptım. Nurol<br />
grubunun 1990 yılının sonunda bana<br />
FNSS’de görev önermesinin sanırım<br />
en önemli nedeni, benim daha önce<br />
de 10 yıla yakın bir süreyle bir ortak<br />
girişim şirketinin Genel Müdürlüğünü<br />
yapıyor olmam, ama özellikle de<br />
o şirkette %49 pay sahibi olan ortağı<br />
temsil ettiğim halde çoğunluk paya<br />
sahip olan diğer ortağın da güvenini<br />
kazanmış ve yetkisini almış olmamdır.<br />
1990 yılının FNSS’de durum oldukça<br />
karmaşıktı. FNSS’nin o zamanki<br />
ortakları olan FMC Corporation ve<br />
Nurol İnşaat A.Ş.’nin her ikisinin de<br />
böyle bir ortak girişim deneyimi olmamıştı.<br />
Yukarıda da söylemeye çalıştığım<br />
olumsuzlukların hepsi fazlasıyla<br />
vardı.<br />
Burada detaylara girmem hem söyleşiyi<br />
çok uzatır ve sıkıcı yapar; hem de<br />
bazı insanlar FNSS’den ayrılmış birisi<br />
olarak şirketle ve ortaklarıyla ilgili çok<br />
eski yıllarla ilgili olsa bile bazı bilgileri<br />
paylaşmış olmamdan rahatsızlık duyabilirler.<br />
6<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Ortaklar arasında önce güven ortamını<br />
oluşturup; sonra da dengeli davranma<br />
politikalarını uzun yıllar boyunca<br />
hep sürdürdük. Şirket çalışanlarının<br />
her iki ortağa karşı eşit ve adil davranmayı<br />
öğrendiği ve tarafsız bir şekilde,<br />
sadece ekmeğini kazandığı şirkete<br />
büyük bir bağlılıkla, görevlerini en iyi<br />
şekilde yapma kültürünü; ve de tabii<br />
ki bireysel egolarının önüne geçip, her<br />
zaman bir takım oyunu oynamalarını<br />
sağlamaya çalıştık. Böylece her iki ortak<br />
da şirkete güven duymaya başladı;<br />
şirket uygulamalarının kendisi aleyhine<br />
olmayacağından emin oldu. Ortakların<br />
münferit çıkarlarını ilgilendiren<br />
anlaşmazlık konularını şirket içinde<br />
değil, dışında ve kendi aralarında tartışmaları<br />
ve şirketin bundan etkilenmemesi<br />
kuralını getirdik. Ortaklar<br />
arası ihtilaflı konularda, her iki ortak<br />
şirket yönetimini adeta bir hakem ya<br />
da hakim gibi görmeye ve de nedenleriyle<br />
birlikte getirdiğimiz çözüm önerilerini<br />
uygulamaya başladı.<br />
Bunların sonucunda da FNSS bir ortak<br />
girişim şirketi gibi değil, her iki<br />
ortağın da inandığı ve güven duyduğu,<br />
tüm çalışanların paydaş olduğu bir<br />
aile şirketiymiş gibi huzur ve güven<br />
ortamı içinde çalışmalarını sürdürür<br />
duruma geldi.<br />
Bundan sonra ikinci dönem projeler,<br />
ardından üçüncü dönem projeler alındı.<br />
Üst üste eklenecek ve yıllarca sürecek<br />
yeni projeler başlatıldı, ve FNSS<br />
sürekli bir şirket durumuna geldi.<br />
Özetle, ortak girişimlerde farklı kültürdeki<br />
ortakların birbirine yüzde yüz<br />
güvenebilmesi imkansız olacağından,<br />
tüm ortakların güvenini alan bir şirket<br />
yönetimini oluşturabilmek; ve bu<br />
yönetimce dengeli, adil bir yönetim<br />
sergilemek ortak girişim şirketlerinin<br />
sürekliliği için en önemli unsurdur<br />
diye düşünüyorum.<br />
SSM’nin en büyük projelerinden<br />
birini yürütürken neden ihracat<br />
pazarına yönelme ihtiyacı<br />
duydunuz?<br />
H.E. : Türkiye’mizin gençlik yıllarımdan<br />
beri hep gözlediğim en önemli<br />
sorunlarından biri dış ticaret açığı ve<br />
döviz ihtiyacıydı. Biz “70 cent”e muhtaç<br />
bir ülkenin, yurt dışına sadece 3<br />
yılda bir çıkmasına izin verilen, ve her<br />
çıkışında 100 Dolar’dan fazla döviz<br />
çıkarması yasak olan bir nesli olarak<br />
hep bu sıkıntıyla yetiştik. Dolayısıyla<br />
da ihracat yapmak ve ülkemize döviz<br />
kazandırmak bizim neslimiz için her<br />
zaman çok önemli bir hedef olmuştur.<br />
Diğer bir neden ise tamamen ticari<br />
kaygılardan kaynaklanmıştır. Türkiye<br />
ilk paketten sonra en azından aynı<br />
miktarlarda ve sürekli olarak Zırhlı<br />
Muharebe Aracı (ZMA) alamıyacağına<br />
ve ülkemizde mevcut araçların<br />
fabrika bakım ve onarımlarının yapılmasında<br />
üretici firmalar yerine<br />
Kuvvetlerin kendi bakım fabrikalarını<br />
kullanma politikaları olduğuna göre,<br />
FNSS’nin hayatiyetini sürdürmesi için<br />
yeni pazarlara açılması ve yeni siparişler<br />
alması zorunluydu.<br />
Bir diğer husus, zaman zaman medyaya<br />
da yansıyan ve kamuoyunda yanlış<br />
algılamalara neden olan FNSS’nin<br />
ürettiği araçların kalitesiz ve fiyatının<br />
fahiş olduğuyla ilgili haksız iddialarla<br />
ilgiliydi. Biz ne söylersek söyleyelim,<br />
bu iddiaların yanlış ve haksız olduğunu<br />
anlatamaz ve kamuoyunu inandıramazdık.<br />
Bu konuda etkin olabilecek<br />
tek bir yol vardı: Ürünlerimizin uluslararası<br />
pazarlarda Dünya devlerinin<br />
ürettiği ürünlerle yarışarak kazanması<br />
halinde iddiaların yanlış ve haksız olduğu<br />
ispatlanmış olacaktı.<br />
Bunların ötesinde çok önemli bir husus<br />
da, FNSS’nin ZMA sözleşmesinde<br />
yer alan offset yükümlülüğüydü.<br />
FNSS her ne kadar bir Türk şirketiyse<br />
de, muhtemelen sözleşme sırasında<br />
bir hata yapılmış ve yabancı ortağa<br />
yüklenmesi gereken offset yükümlülüğü<br />
FNSS’ye verilmişti. Her ne kadar,<br />
fiyatlama yapımızdaki “beklenmedik<br />
giderler” kalemi offset cezasını karşılamaya<br />
yetecek düzeydeyse de, ceza<br />
yine de önemli bir meblağdı, kaçınmamız<br />
halinde önemli bir parasal avantaj<br />
yakalıyacaktık.<br />
Bunun dışında beni kişisel olarak etkileyen<br />
iki motiv daha oldu:<br />
• Bunlardan ilki FNSS’de göreve başlamadan<br />
once Nurol’da yaptığımız<br />
toplantıda konuşulan ve benim<br />
not aldığım misyon ve hedeflerim<br />
arasında “8. yıldan sonra iş almak”<br />
ve “ihracat yapmak” da vardı. Yani<br />
bu benim üstlendiğim görevlerden<br />
biriydi.<br />
• Diğeri ise göreve başladıktan kısa<br />
bir süre sonra SSM’yle ihtilafları<br />
çözmek için sürdürmekte olduğumuz<br />
müzakerelerin gergin geçen<br />
bir görüşmesi sırasında, o zamanki<br />
Müsteşar Yardımcımız FNSS’ye<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 7
Bir Konuk Bir Söyleşi<br />
kızıp, “siz offset filan da yapmazsınız,<br />
cezayı öder, geçiştirirsiniz”<br />
diye suçladığında; “hayır, biz offsetimizi<br />
de yapacağız; offset taahhüdümüzü<br />
tamamladığımızda karşınıza<br />
gelip size bu konuşmamızı<br />
anımsatacağım” diye yanıt vermiştim.<br />
Sözümün arkasında durmak<br />
zorundaydım.<br />
Yabancı ortağınızı Türkiye<br />
pazarı dışındaki faaliyetlerle<br />
ilgili nasıl ikna ettiniz?<br />
H. E. : Yabancı ortağımız FNSS’nin<br />
yurt dışı pazarına yönelmesini istemiyordu.<br />
Bu konuyu değerlendirirken,<br />
yabancı ortağımızı suçlamak amacını<br />
taşımıyorum. Bu durumu gayet doğaldı.<br />
(Yıllar sonra şimdi biz de diğer<br />
ülkelerdeki şirketlere alt-lisans veriyoruz;<br />
tabii ki biz de onların bizimle<br />
rakip duruma gelmesini pek arzulamıyoruz.)<br />
Nitekim bu stratejisini anlaşmalara da<br />
yansıtmış, Türk ortağımız da bu tuzağı<br />
farketmeden, yahut da farketmesine<br />
karşın işi kaçırmamak için anlaşmaları<br />
imzalamıştı. Her ne kadar Lisans<br />
Anlaşmasında, bir çoğu satış yapmanın<br />
hemen hemen imkansız olduğu<br />
bazı ülkelerden oluşan bir lisans bölgesi<br />
tanımlanmışsa da, Ortak Girişim<br />
Anlaşmasında uluslararası pazarlama<br />
yapma konusu yer almamıştı.<br />
Burada yine söyleşiyi çok uzatmamak<br />
ve geçmişin muhasebesinden rahatsız<br />
olabilecek dostlar olabileceği düşüncesiyle,<br />
o yıllarda yaşadığımız zorlukları<br />
anlatmak istemiyorum. Uzun<br />
çabalar sonucu, pek kolay olmayan ve<br />
biraz da onları zorunlu duruma düşüren<br />
ince bir taktikle bu faaliyetlere<br />
1992’de başladık. Bundan sonra da,<br />
bugüne kadarki süre boyunca, yabancı<br />
ortağımızdan ne yazık ki önemli<br />
bir destek görmediğimiz gibi, zaman<br />
zaman köstek bile oldular; yani gönülsüzlük<br />
durumu pek değişmedi.<br />
Tabii ürünümüzün ünlü ve yaygın bir<br />
Amerikan ürününden türemiş olması<br />
ve benzerlikler göstermesini, ya da<br />
ortağımızın bir Amerikan şirketi olmasını,<br />
hatta sonraki yıllarda ortağımızın<br />
hisselerinin İngiltere orijinli bir<br />
şirketçe alınmasından sonra da gerek-<br />
tiğinde bu hususu pazarlama rimizde kullanmadık diyemeyiz. Ama<br />
taktiklebunlar<br />
tümüyle bizim kıvrak pazarlama<br />
taktiklerimizdi; hiç bir zaman ortağımızın<br />
gönülden desteği anlamını<br />
taşımıyordu.<br />
Takım arkadaşlarıma moralleri bozulduğunda,<br />
sıkça söylediğim bir söz<br />
vardı: “pazarlamanın amacı ürünümüzü<br />
mevcut piyasa koşullarında satabilmektir;<br />
mevcut koşullar da her<br />
türlü iç ve dış koşulları kapsar. Yani<br />
ortağımızın gönülsüz olması engelini<br />
de mutlaka aşmak zorundayız; vazgeçmek,<br />
havlu atmak yok ! ”.<br />
Biz misyonumuzu hiç bir zaman unutmadık,<br />
inat ve sabırla hedeflerimize<br />
ulaşma çabalarımızdan vazgeçmedik<br />
ve bugünlere ulaştık.<br />
Malezya, Suudi Arabistan<br />
gibi farklı ülkelere<br />
ihracat başarılarınız var.<br />
Farklı kültürlerle ilişki<br />
kurarken ne gibi zorluklar<br />
yaşadınız? 1990’lı yılların<br />
imkanlarını da gözönünde<br />
bulundurduğumuzda<br />
yaşadığınız tecrübeleri bizimle<br />
paylaşır mısınız?<br />
H. E. : FNSS bugüne kadar beş ülkeye<br />
komple araç ve 13-14 ülkeye de alt sistem,<br />
parça veya lojistik/bakım hizmeti<br />
ihraç etmeyi başarmıştır. Eminim<br />
ki, bundan sonra başka ülkelere de<br />
satışlar yapmayı sürdürecektir.<br />
Bu ülkeler Dünyanın beş kıtasında değişik<br />
coğrafi konumda, farklı kültürde<br />
olan ülkelerdir. Her birinin ihtiyacı,<br />
beklentisi, kullanım amacı, iklim koşulları<br />
farklıdır.<br />
Pazarlamada her ülke için özel strateji<br />
ve taktikler mutlaka geliştirilmelidir.<br />
Ben özele girmeden çok önemli gördüğüm<br />
genel bazı hususları kısa tavsiyeler<br />
şeklinde paylaşmak istiyorum:<br />
• Potansiyel projeler ve rakiplerle ilgili<br />
çok iyi istihbarat yapmalıyız. Doğru<br />
ve zamanında alınan bilgiler, pazarlamada<br />
çok yararlıdır. Kimlerle<br />
dans ediyoruz, kimlerle yarışıyoruz<br />
bilmeliyiz.<br />
• Pes etmeden, yılmadan, ısrarla<br />
projeleri takip etmeliyiz. Bir kaç<br />
kez ihale bile kaçırsak, nedenlerini<br />
araştırıp eksiklerimizi gidermeli<br />
ve tekrar çabalamalıyız. <strong>Savunma</strong><br />
ürünleri pazarlaması uzun solukludur.<br />
Bir muharebenin kaybedilmesi<br />
savaşın kaybedilmesi anlamına gelmez.<br />
Yahut da bunu uzun bir maraton<br />
gibi görebiliriz. Maratonun<br />
başlangıcında, hatta ortasında ya da<br />
son bölümünde bile önde olmayan<br />
bir yarışçı, çabalarını ısrarla sürdürmeye<br />
devam ederse yarışı önde tamamlıyabilir.<br />
8<br />
Ocak <strong>2009</strong>
• Hedef ülke kültürünü çok iyi tanımalıyız.<br />
Sırf kültürel farklar yüzünden<br />
işi kaçırmak işten bile değil.<br />
Oturup-kalkma, dinleme-konuşma,<br />
giyinme, yeme-içme bile müşteri<br />
nezdinde çok önemlidir. İlk kez ziyaret<br />
ettiğiniz çok üst düzey bir yetkili,<br />
daha ilk görüşmenizde sizden<br />
etkilenir, sizi severse, güven duymaya<br />
başlar, bu da size mutlaka iş getirir.<br />
FNSS’deki pazarlama çabalarında<br />
bunu bir kaç kez yaşadık.<br />
• Müşterileri önemsemeliyiz ve ilk<br />
temasdan itibaren bu duyguyu onlara<br />
hissettirebilmeliyiz. Herkes<br />
önemsenmek ister. Siz üst düzey bir<br />
politikacı veya komutanla görüşüp<br />
onun ilgi ve sempatisini kazanmış<br />
olabilirsiniz; ama örneğin test ekibinin<br />
nişancısı uzman çavuş sizden<br />
hoşlanmazsa, ya da onu önemsemediğinizi<br />
düşünürse, o ürünü satabilme<br />
sansınız azalmış demektir.<br />
• Müşteride güven tesis etmeliyiz ve<br />
bu güveni projenin her aşamasında<br />
koruyabilmeliyiz. Ürününüzle<br />
ilgili eksiklikler ya da zaafiyetleri<br />
bile paylaşır, ama bunların etkin olmadığını<br />
ya da kullanıcı ihtiyaçları<br />
için önemli olmadığını, yahut da<br />
telafisini bile anlatmalısınız. Çünkü<br />
emin olun rakipleriniz bunları biraz<br />
da abartarak zaten müşteriye anlatıyor.<br />
Müşteri daha önce sizden zaten<br />
duyduğu konuları, başkasından duyunca<br />
da, bunların önem derecesini<br />
zaten bildiğinden ve size güvenmeye<br />
başladığından sizin için olumsuz<br />
bir değerlendirme yapmıyacaktır.<br />
• İhtiyaçlar kullanıcı ile birlikte ilk<br />
günden itibaren tespit edilmeli ve<br />
onları proje ekibinin bir parçası<br />
haline getirerek projeyi sahiplenmelerini<br />
sağlamalıyız. Müşteriye<br />
hiç kullanmayacağı, ya da işletmede<br />
veya bakımda güçlük çekeceği bir<br />
alt sistemi satmak belki size o siparişte<br />
fazla para kazandırabilir, ama<br />
müşteri nezdindeki saygınlığınızı ve<br />
güveni yitirirsiniz. Siz ona ihtiyacı<br />
olmayacağını anlatın, ama o yine de<br />
ısrarla istiyorsa da destek olun.<br />
• Müşteriye gerektiğinde finansman<br />
çözümleri sunabilmeliyiz. Bunu yapabilen<br />
ülkeler ve şirketler savunma<br />
satışlarında en önde gidiyor. Çok<br />
önemli bir araç.<br />
• Devletin ilgili makamlarının savunma<br />
sanayii kuruluşlarının bir temsilcisi<br />
gibi çalışmasını sağlamalıyız.<br />
Eski yıllarda bu mümkün değildi.<br />
Hele özel sektör şirketiyseniz, hiç<br />
sansınız yoktu. Biz yıllarca her platformda,<br />
her görüşmede, büyüklerimize<br />
bunun önemini anlattık. Artık<br />
Türkiye’de bu konuda kültür değişmeye<br />
başladı, destek artıyor. Bu<br />
yönde devam etmek gerek; çünkü<br />
devletin desteklemediği bir şirketin<br />
bir ürününü satması mümkün<br />
değil.<br />
• Yabancı dilin etkili konuşulması gerek<br />
pazarlama, gerekse daha sonraki<br />
pazarlık, sözleşme, proje yönetimi<br />
konuları için çok çok önemli. Yalnız<br />
karşınızdakinin düzeyini de hiç bir<br />
zaman unutmayın. Onun yabancı<br />
dili sizinki kadar iyi olmayabilir;<br />
onun düzeyine uymaya çalışın<br />
Türk savunma sanayii tarihinde<br />
ilk defa Suudi Arabistan’da<br />
Al-Kharj’da ve Malezya’da<br />
ortak yatırım kuruluşları ve<br />
bakım merkezlerinin kuruluşu<br />
sizin Genel Müdürlüğünüz<br />
döneminde gerçekleştirildi.<br />
Bu kuruluşların finansal<br />
getirileri yanında FNSS’in<br />
ihracat çalışmalarına ne gibi<br />
getirileri olmuştur? Bu ve<br />
benzeri yaklaşımlar konusunda<br />
firmalarımıza önerileriniz<br />
nelerdir?<br />
H. E. : FNSS ilk kez 1999 yılında<br />
Birleşik Arap Emirlikleri’nde (BAE)<br />
bir askeri bakım atölyesini işletmeye<br />
başlamıştı. Bu ülkeye sattığımız<br />
araçların garanti bakımları için<br />
oluşturulan takım, daha sonra alınan<br />
bakım sözleşmelerini gerçekleştirmek<br />
üzere orada kaldı, hatta sonradan<br />
daha da büyük bir takıma dönüştü.<br />
Sonra Malezya’da; daha sonra da<br />
Suudi Arabistan’da üretim tesisleri<br />
oluşturmak gerekti.<br />
İhracat projelerinde üretimi Türkiye’de<br />
yapıp satmak, sonra da garanti<br />
hizmeti için küçük bir takım bulundurmak,<br />
görev bitince de geri dönmek<br />
her zaman daha kolay ve caziptir.<br />
Çünkü bizler birer teknolojik üretim<br />
merkeziyiz. Yeni ülkelerde, yeni tesisleri<br />
kurmak ve yönetmek; bu ülkelerdeki<br />
iş şartlarını, mevzuatı öğrenmek;<br />
insanları eğitmek her zaman ek bir<br />
külfet ve zorluktur. Yani teknolojik<br />
üretim merkezi olma özelliğinizin<br />
ötesinde, çok uluslu ortamlarda iş<br />
kültürü ve deneyimine sahip olmayı<br />
da gerektirir. Üstelik riskiniz de artmaktadır.<br />
Normal koşullarda bildiğiniz<br />
fabrikanızda, bildiğiniz takımınızla<br />
üretimi en güzel şekilde yapar ve<br />
en düşük riskle projeyi tamamlamayı<br />
yeğlersiniz.<br />
Müşteri ülkede yapacağınız bu tür<br />
üretimler nedeniyle, lisans ya da altlisans<br />
verdiğinizden ek bir para kazanırsınız<br />
tabi ki. Ama yine de bunu tercih<br />
etmenin pek mümkün olmadığını<br />
düşünüyorum.<br />
Ancak az önce müşterinizin ihtiyaçlarını<br />
anlamak ve karşılamanın ne denli<br />
önemli olduğunu söylemiştik. Yerli<br />
üretim talebi olan müşterinizin, bu<br />
ihtiyacına cevap vermezseniz de işi<br />
alamıyabilirsiniz.<br />
1989’da ZMA projesi için FNSS’yi<br />
kurmak yerine bunları ABD’de üretip<br />
satmak herhalde yabancı ortağımız<br />
için daha cazip olmalıydı. Ancak<br />
Türkiye’nin bu konudaki arzusu ve<br />
kararlılığı nedeniyle FNSS‘yi kurmak<br />
durumunda kalmıştır diye düşünüyorum.<br />
Bizim için müşterilerimizin arzularının<br />
yerine getirilmesi çok önemli<br />
olduğundan bu ülkelerde çok güzel<br />
tesisler kurulmuş, çok sayıda insan<br />
eğitilmiş ve sözleşmelerimizin gerekleri<br />
sağlanmıştır.<br />
Tabii ki kısa dönemde ticari olarak<br />
çok cazip olmayan bu durumun uzun<br />
dönemde bir stratejik avantaj haline<br />
dönüştürülebileceğini de unutmamak<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 9
Bir Konuk Bir Söyleşi<br />
gerekir. Bir ülkeye yerleşir ve orada<br />
başarılı bir tesis kurarsanız, bunun<br />
o ülkelerdeki benzeri yeni sistemlerle<br />
ilgili projeleri almanıza çok yararı<br />
olacağı düşüncesindeyim. Nitekim<br />
bu sebeple FNSS olarak Malezya’da<br />
ek bir sipariş aldık. İleride gerekecek<br />
diğer araçların da bizim tesisimizde<br />
üretilmesi tercih ediliyor. Aynı şekilde<br />
Suudi Arabistan’da çok sayıda örtüşen<br />
sözleşmelerle, 10-12 yıl daha önemli<br />
meblağlarda iş alabilmemiz adeta güvence<br />
altında…<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii kuruluşlarımıza, bu<br />
konuda müşterilerinin arzularına kulak<br />
vermelerini, onları memnun etmelerini;<br />
o ülkelerde üretim tesisi kurma<br />
zorunluğu varsa bundan kaçınmamalarını;<br />
bu tesisleri de aynı özenle yönetmelerini;<br />
tabii sonra da bunu bir<br />
stratejik avantaj haline dönüştürüp<br />
yeni işler alabilme çabası olarak kullanmalarını<br />
öneririm.<br />
İş geliştirme faaliyetlerinizi<br />
yürütürken kültürel olarak<br />
daha yakın hissettiğiniz bölgeler<br />
hangileriydi? Bu bölgeler ile<br />
ticaret yapmanın kolaylıklarızorlukları<br />
nelerdir? <strong>Savunma</strong><br />
sanayimizin hangi pazarlarda<br />
daha başarılı olabileceğini<br />
değerlendiriyorsunuz?<br />
H. E.: Bu sorunuzun yanıtı kısa ve öz<br />
olacak sanırım. Dünya savunma pazarı<br />
küçülüyor; eski ve büyük oyuncular<br />
köşeleri tutmuş durumdalar. Bunları<br />
düşündüğümüzde Türkiye olarak ten bize kısıtlı sayıda hedef ülke kaldı-<br />
zağını<br />
düşünüyorum. Bu kısıtlı pazarda,<br />
hiç bir bölge, hiç bir ülke kolay değil.<br />
Her birinin kendine özgü kuralları ve<br />
zorlukları var. Bunları çok iyi anlamak<br />
ve uymak zorundasınız. Aynı bölgedeki,<br />
aynı dili konuşan ülkeler bile birbirinden<br />
çok farklı olabiliyor.<br />
Her birini iyi anlamak, analiz etmek,<br />
öğrenmek ve kendinizi onlara uydurmak<br />
zorundasınız. Biz FNSS’de her<br />
zaman böyle yaptık.<br />
Tabii ki ülkeler arası ilişkilerimizin<br />
güçlü olması bir ön avantaj getirebiliyor.<br />
<strong>Savunma</strong> ürünlerini ancak dostunuz<br />
ya da müttefikiniz olan ülkelere<br />
satabilirsiniz. Yani kolay diyemesek<br />
bile, bu ülkelere satabilmenin zorluk<br />
derecesi diğerlerine gore daha azdır<br />
diyebiliriz.<br />
İhracatınızın ne kadarı offset<br />
ve diğer ihracat teşvikleri ile<br />
desteklenmiştir? Devletin<br />
İhracat teşvikleri dahil ihracata<br />
yönelik tutumu nasıl olmalıdır?<br />
H. E. : FNSS tüm ihracat kapsamındaki<br />
satışlarını devletlere yapmıştır.<br />
Türkiye’ye offset taahhüdü olduğu<br />
için bize sipariş veren bir şirket ya da<br />
devlet, ve de bizim bundan bir avantaj<br />
sağladığımız herhangi durum olmamıştır.<br />
Zaten FNSS’nin kendi sözleşmelerinden<br />
doğan, 750 milyon Doları aşkın<br />
tutarda offset taahhüdü vardı. İhracat<br />
yapamamanın sonucunda ödenecek<br />
cezaların çok ağır olacağını düşünürsek,<br />
belki de bu durumun bir çeşit<br />
baskı ya da teşvik olarak değerlendirilebileceğini<br />
bile söyleyebiliriz. Nitekim<br />
ilk büyük ihracat projemiz olan<br />
Birleşik Arap Emirlikleri projemizde,<br />
Yönetim Kurulumuzu bu ihracat nedeniyle<br />
tasarruf edeceğimiz offset cezası<br />
tutarını BAE projesinin kazancı<br />
olarak görmeleri ve bu sebeple de çok<br />
düşük bir kar oranına razı olmaları<br />
yönünde ikna etmiştik. Sonraki projelerde<br />
buna gereksinmemiz olmadı.<br />
Tabii ki tüm projelerimizde İhracatı<br />
Teşvik mevzuatına ya da Dahilde<br />
İşleme mevzuatına göre aldığımız<br />
belgelerimiz vardı. Ancak bu belgelerin<br />
“Vergi, Resim ve Harç istisnası”<br />
dışında net bir avantajı olmamıştır.<br />
Bu da oldukça küçük bir avantajdır.<br />
Ürünlerimizde kullanmak üzere ithal<br />
ettiğimiz malzemeleri bu belgeler olmadan<br />
da geçici ithal yöntemiyle zaten<br />
gümrüksüz getirme olanağı her<br />
zaman vardır.<br />
İhracatın çok önemli olduğu ülkemizde,<br />
ihracat teşviklerinin daha güçlü<br />
olmasının gerektiği kanaatindeyim.<br />
En azından ihracat gelirlerine Kurumlar<br />
Vergisi istisnası getirilmelidir,<br />
diye düşünüyorum. Bunun dışında<br />
Eximbank’ça iyi koşullarla verilecek<br />
ihracat finansmanı kredileri de bir<br />
avantaj sağlayabilir; çünkü savunma<br />
ürünlerinde tedarik ve üretim süreleri<br />
uzun olduğundan proje finansman<br />
maliyetleri önemli bir meblağ tutmaktadır.<br />
SSM başkanlığında<br />
oluşturulan heyetlerin<br />
faaliyetlerinin<br />
firmalarımızın iş geliştirme<br />
faaliyetlerine olumlu etkileri<br />
olduğunu değerlendiriyor<br />
musunuz?<br />
H. E. : Sohbetimizin başında da<br />
söylediğim gibi savunma ihracatı<br />
için Devletimizin ilgili organlarının,<br />
asker-sivil bürokratlarımızın desteği<br />
çok önemlidir.<br />
10<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Bu durum son yıllarda iyi yönde ilerlemiştir.<br />
Gerek Genelkurmay Başkanlığımızın,<br />
gerek Milli <strong>Savunma</strong> ve Dışişleri<br />
Bakanlıklarımızın, Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığımızın yurt içi ve yurt dışı<br />
teşkilatları destek çabaları göstermeye<br />
başlamışlardır.<br />
Türk savunma sanayimizin direksiyonunda<br />
olduğunu düşündüğüm <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’mızın da aktif<br />
çabaları, çok önemlidir. Bir çok ülkeyle<br />
karşılıklı heyet ziyaretleri, uluslararası<br />
savunma fuarlarına toplu ve organize<br />
katılım, fuar katılım bedellerine<br />
SSM katkısı, bu fuarlarda ziyaretçilere<br />
ve yetkililere SSM’nin aktif tanıtım<br />
yapması son yıllarda ihracat atağımıza<br />
büyük destek olmuş; bu durum da<br />
ihracat rakamlarına yansımıştır.<br />
Türk savunma sanayii’nin<br />
yeni ürünler, platformlar,<br />
üretim ve entegrasyon<br />
yetenekleri de göz önünde<br />
bulundurulduğunda daha<br />
rekabetçi ve verimli sonuçlar<br />
doğması için hangi ürün<br />
ve yaklaşımla ihracat<br />
pazarlarına yönelmesini<br />
öneriyorsunuz?<br />
H. E. : Sohbetimizin başında uluslararası<br />
pazarlama strateji ve taktiklerine<br />
detaylı olarak değindik.<br />
Ama tabii ki varolmayan bir ürünü<br />
satamazsınız. Türk savunma sanayii<br />
genç ve büyümekte olan bir sanayidir;<br />
ürünleri henüz kısıtlıdır. İhracat yapabilmek<br />
için önce ihraç edebileceğiniz<br />
bir ürününüz olmalıdır. Bu ürünün<br />
diğer ülkelerde üretilen benzerleriyle<br />
özellik, kalite ve fiyat bakımından yarışabilir<br />
düzeyde olması şarttır.<br />
Türkiye’miz son yıllarda SSM’nin atılımıyla<br />
ve TÜBİTAK’ın desteğiyle,<br />
iki kulvarda birden hızlanan Ar-Ge<br />
destekli projelerle ürün yelpazesini<br />
geliştirmekte; yeni, gelişmiş ve özgün<br />
ürünlere sahip olmaktadır; bu da ilerideki<br />
yıllarda savunma ürünü satabilme<br />
şansımızı daha da artıracaktır.<br />
Türk Silahlı Kuvvetleri tarih boyunca<br />
hep büyük ve güçlü olmuştur. Onun<br />
kullandığı, beğendiği ürünler diğer<br />
ülkelerin bir çoğunun ihtiyacına cevap<br />
verebilecek ürünler olacaktır. Bu<br />
durumda Türk Siahlı Kuvvetlerimizin<br />
ihtiyacı olan sistemleri Ar-Ge destekli<br />
projeler olarak ülkemizde milli imkanlarla<br />
geliştirip, ürettikten sonra dünya<br />
pazarındaki müttefik ülkelere sunmamız<br />
halinde çok rekabetçi olabileceğimizi<br />
düşünüyorum. Bunları dışarı<br />
satarak, ileride Ar-Ge finansmanımızı<br />
bile müşteri ülkelerden sağlayabileceğimizi<br />
düşünüyorum.<br />
Tabii ki iyi ürününüzün olması gerekli<br />
ancak yeterli değildir. İşte bu noktada<br />
daha önce konuştuğumuz pazarlama<br />
strateji ve taktikleri önem kazanmaya<br />
başlar.<br />
Sektörümüzün bir duayeni<br />
olarak diğer görüş ve<br />
önerileriniz nelerdir?<br />
H. E. : Türk savunma sanayiimizin<br />
en güçlü, en çalışkan, en fedakar, en<br />
uyumlu ve de bir çok konuda “ilk”lere<br />
imza atan FNSS takımının öncelikle<br />
oluşmasına katkı yaptığım, sonra da<br />
tüm çabaları sırasında bir oyuncusu<br />
olarak üzerime düşen önemli görevleri<br />
17,5 yıl boyunca titiz, özenli, saygılı,<br />
ama iyi bir performansla yapmaya çalıştığım;<br />
ve de hedeflerime hep zamanında<br />
ulaştığım süreci yaşamımın en<br />
mutlu süreçlerinden biri olarak daima<br />
anımsayacağım.<br />
Her gittiğimiz ülkede, FNSS’den sonra<br />
gelecek diğer Türk şirketlerimiz için<br />
iyi bir iz bırakabilmenin sorumluluğunu<br />
hep hissettik, bunun çabasını hep<br />
gösterdik. Bu sürede Türk savunma<br />
sanayii’mizin de çok geliştiğini, olgunlaştığını,<br />
ürünlerini çeşitlendirdiğini,<br />
devletimizin bu sektöre verdiği önem<br />
ve desteğin arttığını görmek de beni<br />
özellikle mutlu ediyor. Bundan sonra<br />
da, Türk savunma sanayii’mizin genç,<br />
dinamik, kapasiteli ve çalışkan kadrolarıyla<br />
daha zorlu hedeflere, başarıyla<br />
ve daha çabuk ulaşacağına inanıyorum.<br />
Sn ESENERGÜL bize<br />
zaman ayırdığınız ve<br />
değerli görüşlerinizi bizimle<br />
paylaştığınız için yayın<br />
kurulu adına teşekkür<br />
ediyoruz.<br />
Hüseyin ESENERGÜL<br />
Hüseyin Esenergül 1954’te Ankara’da doğdu. 1971 yılında Ankara Fen Lisesi’nden mezun olduktan sonra; Orta<br />
Doğu Teknik Üniversitesi, Makine Mühendisliği Bölümünden 1976’da Lisans, 1978’de Yüksek Lisans derecelerini<br />
aldı. Doktorasını yapmakta olduğu sırada 1979 yılında, yeni iş olanaklarını değerlendirmek amacıyla üniversiteden<br />
ayrıldı. 1976-79 yılları arasında Işık Makina <strong>Sanayii</strong> A.Ş’de, 1977-84 yılları arasında Hemak Ltd. Şti.’nde ağırlıklı<br />
olarak ağır sanayi, vinçler, baraj donanımı ve benzeri alanlarda tasarım ve üretim mühendisi olarak çalıştı. Hüseyin<br />
Esenergül 1980’de çalışmaya başladığı Özok Ltd. Şti.’nde, önce Diyarbakır Pirinçlik’teki Türk-ABD ortak savunma<br />
tesisinin radar projesinde Proje Müdürlüğü yaptıktan sonra aynı şirketin bir Suudi Arabistan şirketiyle oluşturduğu<br />
ortak girişim şirketinin Genel Müdürü olarak Suudi Arabistan’da 1990 yılına kadar elektrik ve makine alanlarında<br />
çeşitli yüklenicilik sözleşmelerini yürüttü. Türkiye’ye döndüğü 1990’da FNSS <strong>Savunma</strong> Sistemleri A.Ş.’de (o zamanki<br />
adıyla FMC-NUROL <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> A.Ş.) Türk ortağın temsilcisi sıfatıyla, Genel Müdür Yardımcısı olarak<br />
çalışmaya başladı. 1999’da aynı şirketin Genel Müdür, CEO görevine getirildi. Bu görevini Haziran 2008’e kadar<br />
sürdürdü. Halen, Temmuz 2008’de başladığı Renaissance Development CEO görevini sürdürmektedir. Hüseyin<br />
Esenergül SASAD, MMO, AFLİVA, AFLD, ODTÜMD üyesidir. Halen SASAD Yönetim Kurulunda görev yapmaktadır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 11
Ulusal <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nin<br />
Güçlendirilmesi Kapsamında Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığının İzlediği Politikalar<br />
Tuncer KAYALAR<br />
DTM Müsteşarı<br />
İhracata dayalı ekonomik büyüme modelini<br />
benimsemiş olan ülkemiz, özellikle<br />
2002 yılından itibaren kesintisiz<br />
ve hızlı bir büyüme sürecine girmiş<br />
ve 2008 yılına kadar bu eğilimi devam<br />
ettirmiştir. Ekonomide görülen bu gelişmeye<br />
paralel olarak ihracatımız da<br />
artmış ve Cumhuriyet tarihindeki en<br />
yüksek seviyesine ulaşmıştır. 2002 yılında<br />
36 milyar dolar olan ihracatımız<br />
2007 yılında 100 milyar dolar sınırını<br />
geride bırakmış ve 2008 yılı sonunda<br />
132 milyar dolar seviyesine yükselmiştir.<br />
İhracatımızın rekor seviyelere ulaşmasında,<br />
belirli bir vizyon ve plan<br />
çerçevesinde hareket edilmesinin kuşkusuz<br />
önemli bir rolü bulunmaktadır.<br />
Müsteşarlık olarak, tüm ilgili kurum<br />
ve kuruluşlar ile özel sektör temsilcilerimizin<br />
katkı ve katılımlarıyla<br />
hazırlayıp uygulamaya koyduğumuz<br />
Stratejik Plan, bu çerçevede tüm paydaşlar<br />
açısından sahiplenilen ortak bir<br />
yol haritası niteliği taşımaktadır.<br />
Stratejik Plan iki temel amaç kapsamında<br />
şekillendirilmiştir: i) “sürdürülebilir<br />
ihracat artışı sağlayacak ihracat<br />
yapısının oluşturulması” ve ii) ihracatımızın<br />
sektörel kompozisyonunun<br />
katma değeri yüksek, ileri teknoloji<br />
ihtiva eden, yenilikçi ürünlere dönü-<br />
şümünün sağlanması. İhracatımızdaki<br />
bölgesel bağımlılığın ortadan kaldırılması<br />
bu iki temel hedefin ayrılmaz<br />
bir unsuru olarak değerlendirilmektedir.<br />
Söz konusu planın uygulama ayağında,<br />
ihracatı artırmak amacıyla bölgespesifik<br />
pazara giriş stratejileri hayata<br />
geçirilmiştir. 2000 yılında “Komşu ve<br />
Çevre Ülkelerle Ticareti Geliştirme<br />
Stratejisi”, 2003 yılında “Afrika Ülkeleriyle<br />
Ekonomik ve Ticari İlişkileri<br />
Geliştirme Stratejisi”, 2005 yılında<br />
“Asya-Pasifik Ülkeleriyle Ekonomik<br />
ve Ticari İlişkileri Geliştirme Stratejisi”<br />
ve 2006 yılında ise “Kuzey ve Latin<br />
Amerika Ülkeleriyle Ekonomik ve Ticari<br />
İlişkileri Geliştirme Stratejisi” bu<br />
kapsamda Müsteşarlığımız tarafından<br />
aktif olarak uygulanan stratejilerdir.<br />
Uygulanmakta olan bu stratejiler sayesinde,<br />
bölge ülkeleri ile ikili ticari ve<br />
ekonomik ilişkilerimiz güçlenmiş, söz<br />
konusu bölgelerin toplam ihracatımız<br />
içindeki paylarında da kayda değer<br />
artışlar yaşanmıştır. Diğer taraftan,<br />
stratejiler kapsamındaki, bölgelere<br />
yönelik ihracatımızın payının artması,<br />
ihracatımızdaki bölgesel bağımlılık<br />
sorununu azaltmakta ve ihracatımızın<br />
%48,4’ünü 1 gerçekleştirdiğimiz başlıca<br />
pazarımız konumundaki Avrupa Birliği<br />
ekonomisinde baş gösteren yavaşlama<br />
da dikkate alındığında sürdürülebilir<br />
ihracat artışı hedefine ulaşmak<br />
açısından büyük önem arz etmektedir.<br />
Ayrıca, bu kapsamda Çin Halk Cumhuriyeti<br />
ile Kuzey ve Latin Amerika<br />
Pazarlarında faaliyetlerin arttırılması<br />
planlanmakta, bu pazarlarda etkinliğimizi<br />
artırmak için çalışmalarımız<br />
sürdürülmektedir.<br />
Yukarıda belirtilen, pazara giriş stra-<br />
1 TUİK, Kasım 2008 verileri itibariyle.<br />
12<br />
Ocak <strong>2009</strong>
tejilerimiz kapsamında; tanıtım faaliyetleri<br />
önemli yer tutmaktadır. <strong>2009</strong><br />
yılında, ihracatçılarımızın 200–220<br />
yurt dışı fuara milli düzeyde katılım<br />
sağlamaları ve ayrıca 29 tane Ticaret<br />
Heyeti ile 60 tane Alım Heyeti programının<br />
organize edilmesi öngörülmüştür.<br />
Ülkemizin ekonomik ve ticari<br />
yapısını tanıtmak, ilgili dış ticaret<br />
mevzuatı hakkında bilgi vermek ve<br />
hedef pazar konumundaki ülkeler ile<br />
ikili ticari ve ekonomik ilişkilerin bir<br />
panoramasını ortaya koymak amacıyla,<br />
ilk olarak Çince oluşturulan<br />
internet sitesinin benzerlerinin başta<br />
İspanyolca olmak üzere diğer dillerde<br />
de kurulması <strong>2009</strong> yılı içerisinde gerçekleştireceğimiz<br />
önemli projeler arasında<br />
yer almaktadır.<br />
“Sürdürülebilir ihracat artışı sağlayacak<br />
ihracat yapısını oluşturmak”<br />
temel hedefimiz çerçevesinde yürütmekte<br />
olduğumuz çalışmaların bir<br />
diğer ekseni de ihracatımızın katma<br />
değeri düşük ürün gruplarından katma<br />
değeri yüksek, ileri teknoloji ihtiva<br />
eden, yenilikçi ürünlere dönüşümünü<br />
sağlamaktır.<br />
Bu kapsamda, ihracatımızın teknoloji<br />
bazlı dağılımına baktığımızda önemli<br />
gelişmeler yaşandığı görülmektedir.<br />
2002 yılında ihracatımızın dağılımı<br />
%43,8’i düşük teknoloji, %43,9’u da<br />
orta teknoloji sektörlerinden oluşmakta<br />
iken, 2007 yılına gelindiğinde<br />
ihracatımız artık %30,8’i düşük teknoloji,<br />
%59,2’si ise orta teknoloji sektörlerini<br />
içermektedir. Bu rakamlar<br />
ihracatımıza konu mallarda radikal<br />
bir dönüşüm yaşandığını açıkça göstermektedir.<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından<br />
Ar-Ge çalışmalarında bulunan firmalara<br />
verilen destekler bu dönüşümün<br />
hızlandırılmasını amaçlamaktadır.<br />
Sağlanılan destekler; yeni bir ürün<br />
üretilmesi, ürün kalitesi veya standardının<br />
yükseltilmesi, yeni tekniklerin<br />
uygulanması, yeni bir teknoloji geliştirilmesi<br />
veya yeni teknolojinin yurt<br />
koşullarına uyumunun sağlanmasını<br />
teşvik etmeye yöneliktir.<br />
Bu yapısal dönüşüm ile birlikte<br />
aynı zamanda sektörel (tekstil,<br />
...Pazara giriş<br />
stratejilerimiz<br />
kapsamında; tanıtım<br />
faaliyetleri önemli<br />
yer tutmaktadır.<br />
<strong>2009</strong> yılında,<br />
ihracatçılarımızın<br />
200–220 yurt dışı<br />
fuara milli düzeyde<br />
katılım sağlamaları ve<br />
ayrıca 29 tane Ticaret<br />
Heyeti ile 60 tane Alım<br />
Heyeti programının<br />
organize edilmesi<br />
öngörülmüştür.<br />
kimya,tarım,makine vb) bazda ihracatımızın<br />
artırılması çalışmalarına da<br />
devam edilmektedir. Diğer taraftan,<br />
Müsteşarlığımızca yürütülen çalışmalar<br />
sadece bu sektörler ile sınırlı kalmamakta;<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığının<br />
görev alanı içerisindeki her sektör için<br />
kamusal bazda çalışmalar yapılmaktadır.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii de ülkemiz güvenliğinin<br />
sağlanmasında üstlendiği<br />
önemli rolün dışında, dış ticaret için<br />
de büyük potansiyel taşıyan bir alan<br />
olarak değerlendirilmektedir. Dünya<br />
ticaretinde her geçen yıl payını artırmakta<br />
ve ihracatçı ülkelere artan ölçülerde<br />
gelir sağlamakta ve istihdam<br />
yaratmaktadır.<br />
2004 yılı savunma harcamalarının<br />
1.035 trilyon ABD doları seviyesinde<br />
gerçekleştiği bunun da soğuk savaş<br />
döneminin en yüksek savunma<br />
harcamasının gerçekleştiği yıl olan<br />
1987’deki seviyenin sadece %6 altında<br />
olduğu tahmin edilmektedir. Uluslararası<br />
ticaret hacmi yaklaşık 40 Milyar<br />
ABD doları civarında olan savunma<br />
pazarında ABD, İngiltere, Fransa,<br />
Rusya, Çin, Almanya, İsrail hakim<br />
güçlerdir. 2<br />
2 a.g.e<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi, ulusal üretimin<br />
hâkim olduğu ancak büyük ölçekli<br />
üretim yapan ülkelerin aynı zamanda<br />
ihracatçı konumunda oldukları bir<br />
pazardır. Sektörde, uzun dönemli Ar-<br />
Ge yatırımları meyvelerini daha sonra<br />
diğer ülkelere ihracat artışı olarak<br />
vermiştir.<br />
Ülkemiz açısından değerlendirildiğinde,<br />
2004 Yılında En Fazla <strong>Savunma</strong><br />
Harcaması Yapan 15 Ülke arasında<br />
Türkiye 14. sırada yer almıştır. 3 Dünya<br />
savunma ticaretinde Türkiye’nin<br />
2000–2004 yılları arasındaki toplama<br />
göre ihracatta 28. sırada ithalatta ise<br />
5. sırada olduğu dikkati çekmektedir.<br />
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu<br />
40 kadar ülkenin dünya pazarından aldığı<br />
pay %10 civarındadır. Türkiye’nin<br />
payı ise %0,2 civarındadır. 2006 yılı<br />
itibariyle, sektördeki satış cirosu 1,7<br />
milyar ABD doları, ihracatı ise 352<br />
milyon dolar civarındadır. Sektördeki<br />
ar-ge harcamaları ise 2006 yılında<br />
2005 yılına göre %15 oranında artarak<br />
80 milyon dolara ulaşmıştır. 4<br />
Sektörde dünya pazarında söz sahibi<br />
olabilmek ve iç pazarın ihtiyaçlarını<br />
karşılayabilmek açısından üretim ve<br />
ihracatın niceliğini ve niteliğini iyileştirmeye<br />
yönelik yoğun faaliyetlere<br />
gereksinim bulunmaktadır. Bu bağlamda,<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından<br />
yürütülmekte olan Stratejik<br />
Planın uygulama ayağında yürütülen<br />
tüm faaliyetler savunma sanayi sektörü<br />
açısından da önem taşımakta ve<br />
etkin olarak uygulanmaktadır.<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığının sağladığı<br />
Ar-Ge desteklerinden savunma sanayi<br />
sektöründe faaliyet gösteren firmalar<br />
da yararlanmakta ve ayrıca uluslararası<br />
savunma fuarlarına katılım Müsteşarlığımızca<br />
desteklenmektedir. 2008<br />
yılında savunma alanında düzenlenen<br />
10’un üzerindeki uluslararası fuara<br />
firmaların bireysel katılımı desteklenmiştir.<br />
<strong>2009</strong> yılında da Müsteşarlık<br />
programına alınmış yaklaşık 10 fuara<br />
katılım desteklenecektir. Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığı tarafından, 27/12/1994<br />
3 2007-2013 9. Kalkınma Planı, DPT, 2007.<br />
4 <strong>Savunma</strong> Sanayi İmalatçıları Derneği.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 13
2007 yılı Hükümet<br />
Programı’nda,<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Destekleme<br />
Fonu (SSDF) faiz<br />
gelirlerinin belli bir<br />
kısmının savunma<br />
sanayiinde faaliyet<br />
gösteren ihracatçıları<br />
desteklemek amacıyla<br />
ayrılması ve ilgili<br />
kuruluşlar (Hazine<br />
Müsteşarlığı ve<br />
Eximbank) ile birlikte<br />
bir kredi mekanizması<br />
oluşturulması hususu<br />
yer almıştır.<br />
tarihli ve 94/6401 sayılı Bakanlar<br />
Kurulu Kararı ile yürürlüğe giren<br />
“İhracata Yönelik Devlet Yardımları<br />
Kararı”na istinaden, uluslararası pazarlarda<br />
rekabetçiliğin sağlanması,<br />
katma değeri yüksek ürünlerin pazarlanması<br />
ve markalaşma amacıyla üretimden<br />
pazarlamaya, Ar-Ge’den insan<br />
kaynakları eğitimine kadar birçok<br />
önemli konuda şirketlerimize destek<br />
sağlanmaktadır. Bu destekler savunma<br />
sanayi sektöründe faaliyet gösteren<br />
firmalarımızı da kapsamaktadır.<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığı, ihraç pazarlarında<br />
tutunmalarının sağlanması ve<br />
pazar olanaklarının geliştirilmesi açısından<br />
savunma sanayii ürünlerinin<br />
de Eximbank kredilerinden yararlanmalarını<br />
desteklemektedir. 2007 yılı<br />
Hükümet Programı’nda, <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Destekleme Fonu (SSDF) faiz<br />
gelirlerinin belli bir kısmının savunma<br />
sanayiinde faaliyet gösteren ihracatçıları<br />
desteklemek amacıyla ayrılması<br />
ve ilgili kuruluşlar (Hazine Müsteşarlığı<br />
ve Eximbank) ile birlikte bir kredi<br />
mekanizması oluşturulması hususu<br />
yer almıştır. Konu Hükümet Programı<br />
doğrultusunda Türk Eximbank<br />
tarafından değerlendirilmektedir. Dış<br />
Ticaret Müsteşarlığı tarafından müzakere<br />
edilen ve imzalanan Serbest veya<br />
Tercihli Ticaret Anlaşmaları gerek<br />
pazara giriş gerekse ucuz girdi temini<br />
ile ülkemize yabancı sermayenin çekilmesi<br />
açısından oldukça önemli ikili<br />
ticaret mekanizmalarıdır.<br />
Bu çerçevede, özellikle, Gümrük Birliği<br />
yükümlülüklerimiz kaynaklı imzalanan<br />
Serbest Ticaret Anlaşmaları<br />
(STA) Türkiye’nin ticaret anlaşmaları<br />
portföyünde önemli bir yer tutmaktadır.<br />
Bilindiği üzere, Türkiye-AT Ortaklık<br />
Konseyi’nin Gümrük Birliği’ni<br />
kuran 1/95 sayılı kararının 16’ncı<br />
maddesi gereği, ticaret politikasını<br />
AB’nin ortak ticaret politikasına<br />
uyumlaştırmakla yükümlüdür ve bu<br />
amaca yönelik olarak AB’nin Serbest<br />
Ticaret Anlaşması (STA) ortakları ile<br />
STA’lar imzalama yoluna gitmiştir.<br />
Gümrük Birliği nedeniyle üçüncü ülkelere<br />
karşı ülkemizce de uygulanan<br />
AB’nin Ortak Gümrük Tarifesi ve AB<br />
ile Türkiye arasındaki ticarette kaldırılan<br />
gümrük vergileri nedeniyle,<br />
gümrük birliği alanında üçüncü ülke<br />
menşeli ürünlerden kaynaklanan ticaret<br />
sapmasının engellenmesi önem arz<br />
etmektedir. Bu kapsamda, Türkiye’nin<br />
STA’ları, temel olarak Türkiye-AB<br />
Gümrük Birliği kapsamında yer verilen<br />
ürünleri içermektedir. Gümrük<br />
Birliği kararı ise genel olarak 25 ila 97<br />
fasılları kapsamaktadır. Bu çerçevede,<br />
Gümrük Birliği kapsamında olan savunma<br />
sanayii ürünleri için uygulanan<br />
gümrük vergileri ve eş etkili vergiler,<br />
ülkemizin akdetmiş olduğu STA’ların<br />
tamamında tercihli rejime tabi olmakta<br />
ve simetrik ya da asimetrik temelde<br />
kaldırılmaktadır. Böylelikle, savunma<br />
sanayi ürünleri açısından önemli bir<br />
pazara giriş imkânı yaratılmaktadır.<br />
Ülkemiz, nükleer, biyolojik ve kimyasal<br />
kitle imha silahları geliştirmeye<br />
yönelik ihracatın denetlenmesini hedefleyen<br />
tüm uluslararası düzenleme<br />
ve anlaşmalara taraf bulunmaktadır.<br />
Anılan düzenleme ve anlaşmalardan<br />
kaynaklanan yükümlülüklerin yerine<br />
getirilmesinde, diğer ilgili kurumlarla<br />
birlikte Dış Ticaret Müsteşarlığının da<br />
görev ve yetki alanlarına göre farklı<br />
sorumlulukları bulunmaktadır. İlgili<br />
kurumlar tarafından yürütülen ihracat<br />
kontrollerine ilişkin yasal çerçeve<br />
hâlihazırda; her bir ilgili kurumun<br />
kendi hazırladığı yasa, yönetmelik,<br />
tebliğ ve genelgelerden oluşmaktadır.<br />
Ancak, son dönemde, özellikle, çift<br />
kullanımlı eşyanın kontrolünün uluslararası<br />
politika ve ticarette giderek<br />
artan önemi; kontrole tabi tutulacak<br />
malzemeleri, kurumlar arası işbirliği<br />
ve koordinasyonun esaslarını, ihracatçıların<br />
sorumluluklarını ve cezai<br />
yaptırımları belirleyen yeni bir yapıya<br />
olan gereksinimi ortaya çıkarmıştır.<br />
Söz konusu ihtiyacın karşılanması<br />
amacıyla, ihracat kontrolleri alanında<br />
ülkemiz mevzuat ve uygulamalarının<br />
güçlendirilmesi için 2005 yılı sonunda<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığı tarafından<br />
başlatılan ve ilgili tüm kurumların<br />
katılımıyla devam eden çalışma kapsamında<br />
yeni bir yasa tasarısı hazırlanmış<br />
bulunmaktadır. Hâlihazırda<br />
görüşülmek üzere T.B.M.M.’ye sunulmuş<br />
olan “Çift Kullanımlı ve Hassas<br />
Eşyanın Dış Ticaretinin Kontrole Tabi<br />
Tutulmasına İlişkin Kanun Tasarısı”<br />
kapsamında, sekreteryası Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığınca yürütülecek “İhracat<br />
Kontrolleri Kurulu” oluşturulması hedeflenmektedir.<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığı olarak konuyu<br />
sadece savunma ürünleri ve ikili<br />
kullanıma tabi ürünlerin ihracat kont-<br />
14<br />
Ocak <strong>2009</strong>
olleri boyutuyla sınırlı olarak değil,<br />
üretim ve ihracatlarının arttırılması<br />
boyutuyla da ele aldığımızı belirtmiştik.<br />
Bu açıdan, gerek Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığı gerekse <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müsteşarlığının işbirliği içerisinde<br />
hareket etmesi hem üreticilerimizin<br />
hem de ihracatçılarımızın öncelikle<br />
bilinçlendirilmesi ve ihracatlarının<br />
arttırılmasını teminen son derece<br />
önem arz etmektedir. Bu çerçevede<br />
kurumlarımız arasındaki çalışmalar<br />
başta offset uygulamaları olmak üzere<br />
devam etmektedir.<br />
Türkiye-AB Gümrük Birliği kapsamında<br />
yer almayan savunma sanayii<br />
ürünlerinin ticaretinde ise üçüncü<br />
ülkeler ile karşılıklı yarar temelinde<br />
düzenlemeler yapılması mümkündür.<br />
Kamu kuruluşları tarafından açılan<br />
uluslararası ihalelerde, ihaleyi yabancı<br />
bir firmanın kazanmasıyla oluşan döviz<br />
çıkışını telafi etmek ve bu ülkelerin<br />
ihracat potansiyelini arttırmak amacıyla,<br />
dünyada ilk olarak askeri ihalelerde<br />
kullanılmaya başlayan “Offset”<br />
uygulamaları ülkemizde de savunma<br />
sanayi sektörüne yönelik kamu ihalelerinde<br />
yaygın olarak kullanılmaktadır.<br />
İhaleyi kazanan yabancı firma<br />
tarafından ana ihale anlaşmasına ek<br />
olarak verilen taahhütler; ihaleyi açan<br />
ülkeden yapılacak ihracat, ihaleyi<br />
açan ülkeye yönelik yabancı sermaye<br />
yatırımları, ortak yatırımlar, teknoloji<br />
transferi, lisans ve know-how transferleri,<br />
kalifiye işgücü yaratmak amacıyla,<br />
masrafı ihaleyi kazanan yabancı<br />
firmaya ait olmak üzere sağlanan yurtiçi<br />
ve yurt dışı eğitim imkânları, AR-<br />
GE çalışmaları ve yatırımları ile diğer<br />
döviz kazandırıcı hizmet ve işlemleri<br />
içerebilir.<br />
Türk ihraç ürünlerine uluslararası<br />
piyasalarda yeni pazar yaratması ve<br />
ihraç ürünlerimizin rekabet gücünü<br />
arttırıcı özelliği nedeniyle, offset Dış<br />
Ticaret Müsteşarlığınca büyük önem<br />
verilen bir uygulama niteliğindedir.<br />
Bu amaçla, Dış Ticaret Müsteşarlığı<br />
tarafından yayımlanan “Offset Uygulamalarına<br />
İlişkin 98/27 Sayılı Tebliğ”,<br />
geçtiğimiz yıl, günümüz şartlarına uygun<br />
olarak değiştirilmiş ve 2007/6 sayılı<br />
Tebliğ, 27 Temmuz 2007 tarihinde<br />
Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe<br />
girmiştir.<br />
Dış Ticaret Müsteşarlığı, kamu kuruluşlarımızın<br />
dış alımlarında daha fazla<br />
ofset taahhüdü almaları yönünde<br />
girişimlerini sürdürmekte, daha önce<br />
alınmış taahhütlerin ise ülke ekonomimize<br />
en fazla katkıyı sağlayacak<br />
yönde kullanılmasını hedeflemektedir.<br />
Geçmişte, birçok Offset projesini<br />
yürüten Müsteşarlığımız tarafından<br />
hâlihazırda idare edilen ve kredilendirilen<br />
bir proje bulunmaktadır. 2002<br />
yılında Türk Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçları<br />
doğrultusunda, SSM”nin<br />
Boeing firmasından 4 adet Havadan<br />
Erken İhbar Kontrol Uçağı (AWACS)<br />
satın alması kapsamında yürütülen bu<br />
projede, Boeing firması 570 milyon<br />
dolar değerinde offset taahhüdünde<br />
bulunmuştur. Bu çerçevede, Boeing<br />
firmasının taahhütlerinin 150 milyon<br />
dolarlık kısmı Müsteşarlığımızca idare<br />
edilmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi sektöründe, çoğunlukla<br />
devletlerin alıcı konumunda<br />
olması ve yüksek ve nitelikli teknolojilerin<br />
kullanımına dayanması, yatırım<br />
ve tedarikte devlet politikalarının<br />
önemini ortaya koymaktadır. Öte<br />
yandan, sektörde ürünlerin olgunlaşma<br />
döneminin giderek kısalmasına<br />
paralel olarak yenilik ve yaratıcılığa<br />
dayalı yeni teknolojilerin geliştirilmesi,<br />
dünyada rekabet edebilmenin bir<br />
ön koşulu haline gelmektedir. Sonuç<br />
olarak sektörde Ar-Ge faaliyetleri ve<br />
uzun dönemli yatırım politikalarının<br />
önemi gün geçtikçe artmaktadır. Bu<br />
kapsamda Müsteşarlığımız ve Eximbank<br />
tarafından ar-ge projeleri için<br />
sağlanan finansman desteği ve ihracatı<br />
artırıcı tanıtım faaliyetleri artarak<br />
devam edecektir.<br />
Böylelikle, sektörün, “ulusal savunma<br />
ve güvenlik ihtiyaçlarını yurtiçi etkin<br />
çözümler geliştirerek karşılayabilmesi<br />
ile uluslararası rekabet gücüne<br />
sahip bir savunma sanayii altyapısına<br />
erişilmesi” 5 hedefine önümüzdeki dönemde<br />
tüm kurumlarımızla işbirliği<br />
içerisinde ulaşacağımıza dair inancımız<br />
tamdır.<br />
5 9. Kalkınma Planı 2007-2013<br />
Tuncer KAYALAR<br />
İkili ve çok taraflı ekonomik ve ticari ilişkiler alanında 29 yılı aşan bir bürokratik kariyere sahip olan Tuncer Kayalar,<br />
27 Kasım 2002 tarihinde Başbakanlık Dış Ticaret Müsteşarı olarak atanmıştır. Kayalar, aynı zamanda, Türk EXİM-<br />
BANK ve İGEME’nin Yönetim Kurulu Başkanlıklarını yürütmektedir. 8 yıllık yurtdışı hizmetinin yanı sıra ailesi ile<br />
birlikte toplam 11 yıl Kanada, Fransa, İngiltere ve Avustralya’da ikamet eden Kayalar, 1952 Ankara doğumlu olup,<br />
TED Ankara Kolejinden mezuniyetinden sonra lisans eğitimini Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisinde<br />
tamamlamıştır. Birçok makalesi bulunan Tuncer Kayalar “Journal of International Trade and Diplomacy” ve “Uluslararası<br />
Ekonomi ve Dış Ticaret Politikaları” Dergilerinin kurucusu ve sahibidir. Tuncer Kayalar, ayrıca Türkiye’de<br />
ve yurtdışında çeşitli kamu ve sivil toplum kuruluşlarından ödüller almıştır.<br />
Tuncer Kayalar, Komşu ve Çevre Ülkeler (2000), Afrika Ülkeleri (2003), Asya-Pasifik Ülkeleri (2005) ve Amerika<br />
Kıtası Ülkeleri(2006) ile Ticaretin Geliştirilmesi Stratejileri’nin hazırlanmasında ve uygulanmasında önemli katkılar<br />
sağlamıştır. Bu sureçte, Türkiye’nin özellikle komşu, çevre ve Afrika ülkeleri ile olan ticaret ve yatırım ilişkileri<br />
çok büyük oranda artış göstermiştir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 15
Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> İhracatı<br />
Hedeflerimiz ve Stratejilerimiz<br />
A. Lütfi VAROĞLU<br />
SSM Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı<br />
<strong>Savunma</strong> sanayimizin tarihine bakıldığında<br />
Türkiye’nin uzun yıllar boyunca<br />
“Satın Alan Ülke” statüsünde<br />
değerlendirildiği, üretim kapasitelerinin<br />
birkaç firma hariç emek-yoğun<br />
alanlarda oluştuğu gözlenmektedir.<br />
Türkiye’de savunma sanayii Cumhuriyet<br />
tarihine paralel olarak gelişme<br />
göstermiş ancak özellikle dış yardım<br />
şeklindeki hazır alımlar ile genel kabul<br />
görmüş bir sanayi politikası olmadığından<br />
oldukça gecikmeli ivme<br />
kazanmıştır.<br />
Dünyada önemli bir savunma sanayii<br />
tedarikçisi olan ülkemizde kendi<br />
ulusal tasarımlarımızın geliştirilmesi<br />
için özellikle 1990’lı yıllardan bu yana<br />
farklı tedarik modelleri denenmiş ve<br />
çeşitli safhalardan geçilmiştir. Özellikle<br />
2000’li yıllarda başlatılan birçok<br />
projede kendi tasarımlarımızı geliştirmek<br />
için proje modelleri uygulanmış<br />
ve sektörümüze önemli sorumluluklar<br />
verilmiştir. Türkiye’nin savunma sanayi<br />
alanında şimdi önüne başka hedefler<br />
koyma zamanı gelmiştir. <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı tarafından yayınlanan<br />
2007-2011 Stratejik Planı’nda<br />
ihracat çalışmalarına önem verilmesi<br />
öncelikli alan olarak vurgulanmıştır.<br />
Bu amaçla stratejik planda küreselleşmenin<br />
savunma sanayindeki etkileri<br />
ele alınmış olup, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nin<br />
uluslar arası pazarda sürdürülebilir<br />
rekabet üstünlüğü için başta<br />
inovasyon içeren ürünleri geliştirmek<br />
olmak üzere neler yapılması gerektiği<br />
irdelenmiş ve Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
ihracatının artırılması doğrultusunda<br />
aşağıdaki stratejik hedefler belirlenmiştir:<br />
• 2011 yılında savunma ürün ve hizmet<br />
ihracatının yıllık 1 Milyar $<br />
değerine çıkarılması,<br />
• 2011 yılına kadar savunma alanında<br />
en az 4 çok uluslu projeye<br />
başlangıç aşamasından itibaren<br />
katılım sağlanması ve en az 1 uluslararası<br />
projeye liderlik edilmesi,<br />
• NATO savunma projelerinde Türk<br />
savunma sanayiinin payının 2011<br />
yılı sonuna kadar 4 katına çıkarılması.<br />
• İhracat Sistemi: Ürün,<br />
Oyuncular, Pazarlama Faaliyetleri<br />
<strong>Savunma</strong> İhracatı Neden Farklı:<br />
Oyuncular mı, Süreç mi, Pazarlama<br />
mı, Bunların Hepsi mi?<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi ihracatı diğer hiçbir<br />
sektöre benzemeyen bir yapı göstermektedir.<br />
Aslında savunma alanında<br />
kendi imkanlarımızla kendi ürünlerimizi<br />
ve teknolojilerimizi geliştiriyor<br />
olmak neden bize yetmemektedir?<br />
Çok basit ifadelerle teknoloji geliştirme<br />
maliyetinin sürekli olarak yurtiçi<br />
imkanlarla sağlanması ve sadece iç<br />
pazar imkanlarıyla rekabetçi olunması<br />
mümkün değildir. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
ihracatının artırılmasının ekonomik<br />
faydaları yanında aşağıda belirtilen<br />
kazanımları da gerçekleştirileceği düşünülmektedir:<br />
• <strong>Savunma</strong> sanayii sektörünün sürekliliğinin<br />
ve büyümesinin sağlanması,<br />
• İhracat pazarının yakalanması<br />
amacıyla rekabetçi teknolojinin<br />
de geliştirilmesi ve bunun sonucu<br />
olarak özgün ürünlerin oluşturulması,<br />
• Bağımlılık düzeyinin yönetilmesi,<br />
• Farklı sektör/pazarlara odaklanma,<br />
• İç pazarda tedarik maliyetlerinin<br />
düşürülmesi,<br />
• Döviz kaybının en aza indirilmesi.<br />
2008 yılında başlayan ve <strong>2009</strong> ile 2010<br />
yılında da etkilerinin devam edeceği<br />
değerlendirilen finansal krizin, ekonomimiz<br />
ve toplumsal hayatımız üzerindeki<br />
olumsuz etkilerinin daha az<br />
hissedilmesinde de önemli bir işlevi<br />
yerine getireceğine inanılan Türk <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Ürünleri İhracatımız,<br />
son iki yıl içerisinde ivme kazanmış<br />
olup, 2007 yılı itibariyle 420 Milyon<br />
Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Ürünleri İhracatımız,<br />
son iki yıl içerisinde<br />
ivme kazanmış olup,<br />
2007 yılı itibariyle 420<br />
Milyon ABD Doları<br />
seviyesine çıkmıştır.<br />
16<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Türk <strong>Savunma</strong><br />
Sanayinin ihracat<br />
potansiyelinin<br />
yeterli derecede<br />
kullanılmadığı<br />
değerlendirilmekte,<br />
yapılacak stratejik<br />
çalışmalarla ihracatın<br />
yıllara sari olarak 2011<br />
yılında 1 Milyar ABD<br />
Dolarına çıkartılması<br />
hedeflenmektedir. Bu<br />
hedef doğrultusunda<br />
hazırlanmakta olan<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
İhracat Strateji Belgesi<br />
yakın bir dönemde<br />
sektöre yayınlanacaktır.<br />
ABD Doları seviyesine çıkmıştır. Ancak,<br />
mevcut bilgi birikimi, ürün ve<br />
hizmetleri, altyapısı ve gelişmeye yönelik<br />
kapasitesi ile beraber Türk <strong>Savunma</strong><br />
Sanayinin ihracat potansiyelinin<br />
yeterli derecede kullanılmadığı<br />
değerlendirilmekte, yapılacak stratejik<br />
çalışmalarla ihracatın yıllara sari<br />
olarak 2011 yılında 1 Milyar ABD<br />
Dolarına çıkartılması hedeflenmektedir.<br />
Bu hedef doğrultusunda hazırlanmakta<br />
olan <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İhracat<br />
Strateji Belgesi yakın bir dönemde<br />
sektöre yayınlanacaktır.<br />
İhracat sisteminin doğru ve sürekli işletilmesi<br />
için temel ve gerekli unsurların<br />
başında ürün gelmektedir. <strong>Savunma</strong><br />
alanında ürün bazen bir platform<br />
bazen bir platformun modernize edilmesi,<br />
bazen de küçük bir elektronik<br />
kartın yedek parçasının sağlanması<br />
olabilmektedir. Devletlerin askeri savunma<br />
sistemlerinin düzeyini en üst<br />
seviyede tutmak için kurdukları satın<br />
alma sisteminin bilinç düzeyi, ülkelerin<br />
“satıcı” veya “alıcı” olma statülerini<br />
belirlemektedir. Satıcı statüsünde yer<br />
alma iddiasındaki ülkeler için ürün<br />
geliştirmeyi yurtiçi ihtiyaçları yurtdışı<br />
pazarla birlikte değerlendirme zorunluluğu<br />
bulunmaktadır. Aksi takdirde<br />
sadece yurtiçi ihtiyaçlara odaklanmış<br />
bir sanayi kısa sürede uluslararası pazarın<br />
şartlarından ve imkanlarından<br />
geri kalma riski taşıyacaktır.<br />
Ürünün ihracat süreci genelde projenin<br />
başlangıcındaki geliştirme çalışmalarına<br />
paralel olarak başlatılmalı ve<br />
yürütülmelidir. Türkiye’de sık uygulanan<br />
bir yaklaşım sorunu burada da<br />
kendini göstermektedir. Milli projenin<br />
tanımlanışı ve uygulamaya geçiriliş<br />
sürecinde çoğu zaman uluslararası<br />
normlar ve standartlar proje dökümanlarında<br />
yer alırken, hedef bölge<br />
ve ülkelerde bu tür bir ürün veya<br />
hizmete ihtiyaç duyulup duyulmadığı,<br />
beklenen/öngörülen talebin boyutu,<br />
piyasanın beklediği fiyat aralığı gibi<br />
analizler genelde yapıl(a)mamaktadır.<br />
Firmalarımızın pazarlama tanıtım<br />
birimleri bu aşamalarda hiç rol almamaktadırlar.<br />
Oysa milli ürünün daha<br />
tasarım aşamasının sonuna yaklaştığı<br />
dönemden itibaren yurtdışı pazara<br />
tanıtımı başlatılmalıdır. Bu süreçte<br />
ürünün milli adından çok dışarıda kabul<br />
görebilecek adının, tanımının ve<br />
içeriğinin ivedilikle hazırlanması ve<br />
pazarlama faaliyetlerinin başlatılması<br />
en yaygın yaklaşım olarak birçok ülkede<br />
ve yurtdışı kuruluşta gözlenmektedir.<br />
Daha bitmemiş veya operasyonel<br />
denemeleri tamamlanmamış birçok<br />
Ürünün ihracat süreci<br />
genelde projenin<br />
başlangıcındaki<br />
geliştirme<br />
çalışmalarına paralel<br />
olarak başlatılmalı ve<br />
yürütülmelidir.<br />
...ihracatın önündeki<br />
engellerin kaldırılması<br />
konusunda tüm<br />
kuruluşların aynı<br />
anlayışla hizmetlerinin<br />
“sürdürülebilir<br />
bir politikaya”<br />
dönüştürülmesi temel<br />
bir gaye olmalıdır.<br />
ürünün ülkemize pazarlandığı tecrübelerimizde<br />
mevcuttur.<br />
Ürünün yaratacağı beklentinin zamanında<br />
iyi bir pazarlama ile desteklenmesi<br />
ise saç ayağının diğer bir unsurudur.<br />
Özellikle bu alanda başarılı yabancı<br />
kuruluşlarda gözlemlediğimiz<br />
yaklaşım, devlet ve aracılar üzerinden<br />
ürünün tanıtımının yapılmasıdır.<br />
Devlet referansıyla yapılan pazarlama<br />
faaliyetinin savunma sanayinin vazgeçilmez<br />
bir boyutu olduğu herkesin<br />
kabul ettiği bir gerçektir. Bu aşamada<br />
pazarlama faaliyetinin yanında yer<br />
alan/alacak oyuncuların iş tanımlarının<br />
doğru tanımlanması ihtiyacı gündeme<br />
gelmektedir. Silahlı Kuvvetler<br />
kullanıcı makam olarak pazarlanacak<br />
ürüne referans olarak, SSM tedarikci,<br />
sektör sorumlusu ve lisans sahibi<br />
kuruluş olarak pazarlama sürecine<br />
her türlü finansal ve platform desteği<br />
(devletten devlete pazarlama dahil)<br />
sağlayarak, devletin en üst makamları<br />
ile Dışişleri Bakanlığı siyasi destek<br />
sağlayarak, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />
gerekli izinleri uygun olmaları kaydıyla<br />
zamanında sağlayarak, Dış Ticaret,<br />
Gümrük ve Hazine Müsteşarlığı ve<br />
Eximbank gibi kuruluşlar finansal ve<br />
bürokratik destekleri sağlayarak, Dış<br />
Ekonomik İlişkiler Konseyi, Türkiye<br />
İhracatçılar Meclisi, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
İmalatçıları Derneği gibi Sivil Toplum<br />
Kuruluşu statüsündeki kuruluşlar ise<br />
platform ve lobi desteği sağlayarak<br />
bu çok boyutlu etkinliğin içinde yer<br />
almaları ve satışı gerçekleştirecek fir-<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 17
malarımıza topyekün destek vermeleri<br />
başarıyı artıracak bir yaklaşımdır.<br />
Bu anlamda özellikle son dönemde<br />
yukarıda sayılan tüm oyuncuların<br />
koordineli gayretleri gözlenmektedir.<br />
Ancak ihracatın önündeki engellerin<br />
kaldırılması konusunda tüm kuruluşların<br />
aynı anlayışla hizmetlerinin “sürdürülebilir<br />
bir politikaya” dönüştürülmesi<br />
temel bir gaye olmalıdır.<br />
Şirketlerimiz açısından da devlet tarafından<br />
oluşturulan bu platformu iyi ve<br />
hızlı bir şekilde kullanarak sonuçları<br />
sözleşmelere dönüştürmeleri, verilen<br />
sözlerin arkasında durmaları ticari<br />
başarının yanında ülkenin prestiji açısından<br />
da çok büyük önem taşımaktadır.<br />
“Sektör İhracat Anketi Sonuçları”:<br />
İşletmelerin Karşılaştıkları İhracatın<br />
Önündeki Engeller Ve Sorunlar<br />
Dergimizin bu sayısında ayrı bir çalışma<br />
olarak yer alan ve 2008 yılı içerisinde<br />
Türk savunma sanayii şirketlerinin<br />
üst yöneticilerine yayınlanan<br />
“Sektör İhracat Anketi Sonuçları”, ana<br />
hedefleri, karşılaşılan sorunları, devlet<br />
kuruluşlarından ve firmaların birbirlerinden<br />
beklentilerini geniş kapsamlı<br />
bir içerikle yansıtmaktadır. İhracatın<br />
asıl oyuncuları olan ve olacak olan<br />
firmalarımızın bu anlamda verdikleri<br />
yanıtların diğer tüm oyuncular için<br />
belirleyici ve yön gösterici olması beklenmektedir.<br />
Yapılan araştırmada, <strong>Savunma</strong> sanayi<br />
işletmelerinin karşılaştıkları ihracat<br />
engel veya sorunlarının başında<br />
“YTL’nin aşırı değerlenmesinden<br />
kaynaklanan döviz kuru sorununun”<br />
ilk sırada yer aldığı görülmektedir.<br />
Diğer önemli bazı önemli engel veya<br />
sorunlar ise aşağıdaki gibi sıralanabilecektir:<br />
• İhracat pazarlarındaki şiddetli rekabet,<br />
• Devletin, savunma sanayi ihracatının<br />
teşvik ve geliştirilmesine yönelik<br />
faaliyetlerinin yetersizliği,<br />
• Diğer ülkelerin dış politikasının<br />
savunma sanayi ürünlerinin ihracatını<br />
engellemesi veya sınırlandırması,<br />
• İhracat mevzuatı ve bürokrasisinin<br />
karmaşık ve uzun olması,<br />
• İhracat pazarlarıyla ilgili güncel<br />
bilgilere ulaşılamaması,<br />
• İhracat finansmanının maliyetinin<br />
yüksek olması.<br />
Yukarıdaki sorunlar arasında yer alan<br />
aşırı değerli Türk Lirası sadece savunma<br />
sanayi işletmeleri tarafından değil,<br />
diğer tüm ihracatçı işletmeler için en<br />
önemli ihracat sorunu olarak görülmektedir.<br />
Nitekim savunma sanayinin<br />
ihracatçı işletmeleri de aşırı değerli<br />
olan Türk Lirası nedeniyle de fiyata<br />
dayalı rekabette geride kalmakta ve<br />
ihracat pazarlarındaki aşırı rekabeti<br />
ikinci önemli ihracat engel veya sorunu<br />
olarak sıralamaktadır. Türkiye’de<br />
savunma sanayi işletmelerine yönelik<br />
özel bir teşvik ve/veya ihracatı geliştirme<br />
programının olmadığı da bilinmektedir.<br />
Başta kamu otoritesi olmak<br />
üzere ilgili derneklerin de katkısıyla<br />
pazar araştırmaları, ihale bilgileri gibi<br />
ihracatın geliştirilmesine yönelik bilgilendirmelerle,<br />
düşük faizli ve uzun<br />
vadeli ihracat kredilerinin sağlanması<br />
gibi ihracat teşvikleriyle, ilgili işletmelere<br />
güncel pazar bilgilerinin sağlanması<br />
ve ihracat finansman maliyetinin<br />
aşağılara çekilebilmesi mümkün<br />
olabilecektir. Yine paralel bir şekilde,<br />
diğer tüm Türk ihracatçı işletmeleri<br />
gibi savunma sanayi işletmeleri de ihracatın<br />
uzun ve karmaşık bürokrasini<br />
bir sorun olarak dile getirmektedir.<br />
İhracat Geliştirme<br />
Stratejileri Ve Uygulamaları<br />
Ne Olmalı?<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı tarafından<br />
belirlenen ihracat hedeflerine<br />
ulaşılabilmesi için, yapılan anket çalışmasıyla<br />
ortaya çıkartılan ve işletmelerin<br />
ihracat sürecini başlatmasını<br />
engelleyen faktörlerin veya başlatılmış<br />
olan ihracat sürecinin ilerlemesinde<br />
karşılaştığı sorunlarının ortadan kaldırılmasını<br />
sağlayacak önlemlerin acilen<br />
alınması gerekecektir. Belirlenen<br />
engel ve sorunların ortadan kaldırılmasıyla<br />
beraber savunma sanayi işletmeleri<br />
ihracat geliştirme sürecinin<br />
takip eden basamaklarına rahatlıkla<br />
geçecek ve bu şekilde sürecin ilerleyen<br />
basamaklarına geçilmesiyle beraber<br />
şirketlerimiz ihracat hacimlerini<br />
arttıracaklardır.<br />
Bir ülkenin ihracat hacmini geliştirmeye<br />
yönelik olarak gerçekleştirilebilecek<br />
olan faaliyetler iki ana başlık altında<br />
toplanabilir. Bunlar; ihracatın geliştirilmesine<br />
yönelik olan çalışmalar ve ihracat<br />
teşvikine yönelik faaliyetlerdir. Her<br />
ne kadar iç içe geçmiş iki kavram gibi<br />
görünseler de ihracatın geliştirilmesi,<br />
uluslararası pazarlama ile doğrudan ilgili<br />
olan fuarlara katılım, pazar araştırmaları,<br />
danışmanlık, seminerler gibi işletmelere<br />
donanım kazandıracak olan<br />
programları içermektedir. Diğer taraftan<br />
ihracat teşvikleri ise düşük faizli ve/<br />
veya uzun vadeli krediler, vergi iadeleri,<br />
bedelsiz ithalat, yatırım indirimleri gibi<br />
doğrudan para ile ilişkili olup, işletmelere<br />
maliyet avantajı sağlayacak olan<br />
unsurları kapsamına almaktadır.<br />
Anket ile belirlenen diğer sorunlar ve<br />
tüm bu sorunlara yönelik çözümler<br />
yayınlanacak Uygulama Stretejisi Dokümanında<br />
yeralacaktır. Çözümler,<br />
yapısal çözümler, ihracatın geliştirilmesine<br />
yönelik olan çalışmalar ve ihracat<br />
teşvikine yönelik faaliyetler olarak<br />
üç ana başlık altında incelenmiştir.<br />
Yapısal Çözümler<br />
Bu alt başlıkta temel olarak öne çıkan<br />
hedefler şunlardır:<br />
• <strong>Savunma</strong> sanayinin uluslararası<br />
alanda rekabet edebilecek şekilde<br />
yapılanmasının sağlanması,<br />
• Firmaların ihracat odaklı olarak<br />
yapılandırılması (Ürün paketleme,<br />
profesyonel tanıtım, tanıtım ajansları,<br />
vs.),<br />
• Sektör içi bilgi paylaşımının/iletişimin<br />
sağlanması ve ihracatta<br />
18<br />
Ocak <strong>2009</strong>
işbirliği ve birlikte çalışabilirliğin<br />
sağlanması,<br />
• Tesis güvenlik belgesi olan firma<br />
sayısının arttırılması ve tesis<br />
güvenlik belgesi alımına yönelik<br />
mekanizma ve maliyete ilişkin firmaların<br />
bilgilendirmesi amacıyla<br />
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ile işbirliği<br />
yapılması<br />
Bürokrasinin Etkinleştirilmesi:<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi ihracatının bürokrasi<br />
ile ilişkisi ürün geliştirmeden başlayıp,<br />
pazarlama, gümrük, finansal destek,<br />
satış sonrası hizmet gibi birçok alt<br />
süreci içinde barındırmaktadır. Bürokratik<br />
işlemlerin basitleştirilmesine<br />
yönelik çözümler ancak sektörün özel<br />
yapısına ilişkin kamu kuruluşlarının<br />
bilgilendirilmesi ile mümkün olabilecektir.<br />
Bu amaçla düzenlenen birçok<br />
etkinliğe SSM adına katılım sağlanarak<br />
sektörümüze ait bilgilendirme<br />
yapılmaktadır. Öte yandan Devlet kurumlarının<br />
birbirleriyle örtüşen alanlarda<br />
dönem dönem oluşan sorunlar<br />
ve bunların yarattığı gecikmeler<br />
İhracat yönetimi<br />
için ayrı bir kuruluş<br />
oluşturulması veya<br />
mevcut yapının<br />
ihracat odaklı olarak<br />
güçlendirilmesi ve<br />
ihracat görevinin tek<br />
kurum bünyesinde<br />
toplanması,<br />
savunma sanayi<br />
ihracat politikasının<br />
hazırlanması ve bu<br />
kapsamda İhracat<br />
Yönetmeliğinin<br />
çıkarılması,<br />
süreçlerinin<br />
tanımlanması önem<br />
taşımaktadır.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi<br />
ihracatının bürokrasi<br />
ile ilişkisi ürün<br />
geliştirmeden başlayıp,<br />
pazarlama, gümrük,<br />
finansal destek, satış<br />
sonrası hizmet gibi<br />
birçok alt süreci içinde<br />
barındırmaktadır.<br />
firmalarımıza zaman kaybı şeklinde<br />
yansımaktadır. Özellikle son dönemde<br />
devlet kurumlarının sektörün beklentilerine<br />
karşılık ürettiği yasal düzenlemeler<br />
hız kazansa da burada önerilen<br />
yöntemlerden biri İhracat alanında<br />
hizmet ve destek sağlayıcı statüdeki<br />
kamu kuruluşlarının sık sık bir araya<br />
gelmelerini sağlayacak bir mekanizma<br />
oluşturulmasıdır.<br />
İhracat izin mekanizmasının düzenlenmesi/hızlandırılması<br />
bu konuda<br />
önemli bir başlık olarak yer almaktadır.<br />
Satıcı statüsündeki bir çok Batılı<br />
ülkede bile ihracat lisansı sürecinin<br />
sürekli olarak iyileştirilmesi yönünde<br />
çaba sarfedildiği bilinmektedir.<br />
İhracat yönetimi için ayrı bir kuruluş<br />
oluşturulması veya mevcut yapının<br />
ihracat odaklı olarak güçlendirilmesi<br />
ve ihracat görevinin tek kurum bünyesinde<br />
toplanması, savunma sanayi<br />
ihracat politikasının hazırlanması ve<br />
bu kapsamda İhracat Yönetmeliğinin<br />
çıkarılması, süreçlerinin tanımlanması<br />
önem taşımaktadır. Sektörümüzün<br />
tanıtımı amacıyla hedef bölgelerden<br />
seçilecek 6 ülkede <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Temsilciliği açılması, ayrıca özellikle<br />
önemli bir Pazar olan ABD ve AB<br />
Merkezi olan Brüksel’de temsilcilikler<br />
açılması önerilerden biridir.<br />
Tedarik politikalarının değerlendirilebilmesi<br />
açışından benzer uluslararası<br />
tedarik ajansları ile personel değişiminin<br />
yapılması da ülke sanayinin tanıtımını<br />
sağlayacak unsurlardan biridir.<br />
Sektörel Çözümler:<br />
Bu alt başlık kapsamında <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> İhracat Meclisi oluşturulması<br />
orta vadeli bir hedef olarak tanımlanabilir.<br />
Kendi finansal imkanlarıyla hareket<br />
edebilen bir sektör meclisi Türkiye<br />
İhracatçılar Meclisi altında yapılandırılarak<br />
çalışmalarını sürdürebilir.<br />
Teknolojik Çözümler:<br />
Türk savunma sanayii tarafından ihracatın<br />
gerçekleştirilmesi aşamasında<br />
hedeflenen pazara yönelik satışların<br />
gerçekleştirilmesi sürecinde;<br />
• Uluslararası pazarda ilgi yaratabilecek<br />
“anahtar teslim sistem/paket<br />
çözümleri” yaklaşımının teşvik ve<br />
öncülük edilmesi,<br />
• Yurtdışına transfer edilmesinde<br />
sakınca olmayan teknolojilere yönelik<br />
genel politika oluşturulması,<br />
• Yurtdışında Ortak Girişim Şirketlerinin<br />
Kurulması ve bu yöntemle<br />
teknoloji transfer edilmesine yönelik<br />
politika oluşturulması,<br />
• İhraç edilebilir ürün setlerinin arttırılmasına<br />
yönelik politikaların<br />
oluşturulması<br />
olarak belirlenmiştir. Bu hedeflerden,<br />
ortak yatırım şirketi oluşturulması<br />
konusunda örnekler denenmeye başlamıştır.Özellikle<br />
hedef bölgelerde<br />
Türkiye’den böyle bir açılımın bek-<br />
Sektörümüzün tanıtımı<br />
amacıyla hedef<br />
bölgelerden seçilecek<br />
6 ülkede <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Temsilciliği<br />
açılması, ayrıca<br />
özellikle önemli bir<br />
Pazar olan ABD ve AB<br />
Merkezi olan Brüksel’de<br />
temsilcilikler açılması<br />
önerilerden biridir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 19
lendiği gözlenmektedir.Ayrıca paket<br />
çözümler konusunda birden çok firmanın<br />
rol aldığı teklifler hedef ülkelere<br />
SSM tarafından sunulmaya başlanmıştır.<br />
İhracatı Geliştirme Çalışmaları<br />
Uygulama stratejisinde detayları verilecek<br />
ihracatın geliştirilmesi çalışmaları<br />
aşağıdaki alanlarda olacaktır:<br />
Tanıtım (Portal, Medya Yönetimi)<br />
Bu kapsamda SSM Uluslararası İşbirliği<br />
Dairesi tarafından Türk savunma<br />
sanayi firmalarına yurtdışı ihalelere<br />
ilişkin bilgilerin ivedilikle ulaştırılması,<br />
işbirliği faaliyetleri ve sektörel ihracat<br />
etkinliklerinin taklibini sağlamak<br />
üzere Türkçe Portal (http://ihracat.<br />
ssm.gov.tr), ayrıca pazarlama konusunda<br />
herkesin her yerden ihtiyaç<br />
duyabileceği temel bilgilere ve medya<br />
dosyalarına ulaşmasını sağlayacak İngilizce<br />
Portal (http://export.ssm.gov.<br />
tr) geliştirilmiş ve hizmete sokulmuştur.<br />
Sektörün tanıtımına ilişkin Medya<br />
İlişki Yönetimi geliştirilmiş yurtdışı<br />
medyada reklam verilmesi ve tanıtım<br />
filmleri gibi medya unsurları kullanılmaya<br />
başlanmıştır.<br />
Fuarlar ve İhracat Ziyaretleri<br />
Hedef pazarlarda yer alan uluslararası<br />
savunma fuarlarına SSM koordinasyonunda<br />
Türk savunma sanayin<br />
temsilcilerinin toplu katılımının<br />
sağlanması önemli katkı sağlayan bir<br />
pazarlama etkinliğine dönüşmüştür.<br />
Bu çerçevede Fuar teşviklerinin arttırılması<br />
(Fuar alanı, standı, vs.) önümüzdeki<br />
dönemin hedeflerinden biri<br />
olarak kaydedilmiştir. Ulusal katılım<br />
sağlanan fuarların sayısının katılım<br />
kapsamı daraltılarak diğer bölgelere<br />
de açılması yakın dönem hedeflerinde<br />
yer almaktadır.<br />
Hedef pazarlarda<br />
yer alan uluslararası<br />
savunma<br />
fuarlarına SSM<br />
koordinasyonunda<br />
Türk savunma<br />
sanayin temsilcilerinin<br />
toplu katılımının<br />
sağlanması önemli<br />
katkı sağlayan bir<br />
pazarlama etkinliğine<br />
dönüşmüştür<br />
Türk savunma sanayii ürünlerinin<br />
hedef ülkelerdeki ihracat pazarında<br />
tanınabilirliğinin sağlanması, iç ve<br />
dış farkındalığın sağlanması amacıyla<br />
Devlet destekli ihracat ziyaretleri<br />
(SSM Başkanlığında Türk <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi’nin katılımıyla) sayısının artırılması<br />
hedeflenmektedir. Burada<br />
farklı ülkelere ziyaretten çok SSM tarafından<br />
belirlenmiş hedef ülkelerin<br />
sürekli takip edilmesi doğru yaklaşım<br />
olacaktır. Yine bu etkinliğin karşılığı<br />
niteliğinde yurtdışından önemli karar<br />
verici askeri/sivil heyetlerin davet<br />
edilmesi ve Türk <strong>Savunma</strong> Sanayi firmalarının<br />
yerinde ziyaretleri daha sistematik<br />
hale getirilecektir.<br />
NATO ve Çok Uluslu Projeler<br />
NATO Tedarik Ajansları tanıtım faaliyetlerinin<br />
ve sanayi günlerinin sıklaştırılması<br />
ve ajans temsilcileri ile Türk sanayisinin<br />
bir araya getirilmesi, NATO<br />
Karargâhlarındaki Türk personelin<br />
rutin olarak bilgilendirilmesi önemli<br />
bir Pazar olan NATO’da hak edilen iş<br />
payını sağlayacak ilk ve temel etkinlikler<br />
olarak başlatılmıştır. NATO’nun<br />
satın alma sürecinde yer almak için<br />
gerekli olan BOA Anlaşması’nı imzalayan<br />
firma sayımızın kısa sürede<br />
30’a çıkarılması, NAMSA ve NC3A<br />
gibi Ajanslardan gelen ihale çağrılarına<br />
Türk savunma sanayi firmalarının<br />
cevap vermesinin sağlanması, uluslararası<br />
projelere ilişkin güncel bilgilerin<br />
takip edilmesi ve anılan projelere<br />
katılımın teşvik edilmesi (AB çerçeve<br />
programları vb.), uluslararası işbirliğini<br />
gözeten çok taraflı sanayi, savunma<br />
ve güvenlik projelerine aktif katılım<br />
sağlanması hedefleri de bu kapsamda<br />
değerlendirilecektir.<br />
Diğer Kuruluşlarda Sektörel Farkındalık<br />
Yaratmak<br />
Yurtdışında görev yapacak askeri ve<br />
sivil bürokrasiye (Dışişleri Bakanlığı,<br />
Askeri Ateşeler, Dış Ticaret Ateşeleri<br />
vs.) yönelik Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ve<br />
ürünleri ile ilgili eğitimlerin sürekli<br />
hale getirilmesi ve savunma sanayi<br />
firmalarının ziyaretlerinin sağlanması<br />
önemli faydalar sağlayacaktır.<br />
İhracat-Hedef Pazara Yönelik Politikalar<br />
SSM.lığı tarafından hedef ülkeler; siyasi<br />
gerekçeler, savunma tedarik harcamaları<br />
ve ihtiyaçları kültürel ve tarihi<br />
yakınlık gibi unsurlar göz önünde<br />
bulundurularak 2008 yılından itibaren<br />
belirlenmeye başlanmış olup etkenlerin<br />
değişimine göre revize edilecektir.<br />
Öne çıkan hedef bölgelerde “savunma<br />
sanayi temsilcilikleri” açılması ve bu<br />
yolla şirketlerimize daha doğrudan<br />
ve yerinde desteklerin sağlanması<br />
hedeflenmelidir. Bu kapsamda DTM<br />
tarafından bazı ülkelerde açılmakta<br />
olan Ticaret Ofisleri’nde yer alınması<br />
gündemdedir.<br />
Ayrıca DEİK gibi kuruluşlarla birlik-<br />
Türk savunma<br />
sanayin ürünlerinin<br />
hedef ülkelerdeki<br />
ihracat pazarında<br />
tanınabilirliğinin<br />
sağlanması, iç ve<br />
dış farkındalığın<br />
sağlanması amacıyla<br />
Devlet destekli<br />
ihracat ziyaretleri<br />
(SSM Başkanlığında<br />
Türk <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi’nin katılımıyla)<br />
sayısının artırılması<br />
hedeflenmektedir.<br />
20<br />
Ocak <strong>2009</strong>
te ve diğer sektörlerle yeni bölgelere<br />
“Road Show” düzenlenmesi ve katılım<br />
sağlanması da etkinlik olarak planlanmaktadır.<br />
İhracatı Teşvik Faaliyetleri<br />
İhracat teşvikleri düşük faizli ve/veya<br />
uzun vadeli krediler, vergi iadeleri, bedelsiz<br />
ithalat, yatırım indirimleri gibi<br />
doğrudan finansal hususlar olup, işletmelere<br />
maliyet avantajı sağlayacak<br />
olan mekanizmaları kapsamaktadır.<br />
Yine ayrı bir makale olarak bu sayıda<br />
yer alan bu hususlar yakın dönemde<br />
yayınlanacak Uygulama Stratejisinde<br />
detaylandırılacaktır. Çalışmaların<br />
teşvik, kredi ve ekonomik çözüm başlıkları<br />
altında gerçekleştirilmesi planlanmaktadır.<br />
Kredi hususunun özellikle<br />
firmalarımızın yurtdışında teklif<br />
verdiği önemli projelere düşük faizli<br />
kredi sağlanması veya faiz üzerinde<br />
devletin sübvansiyon uygulanması<br />
gibi yaklaşımlarla rekabetçi maliyetler<br />
sağlayacağı bilinen temel bir finansal<br />
yaklaşımdır.<br />
Eximbank üzerinden savunma şirketlerimizin<br />
kullanabileceği bir kredi<br />
Ahmet Lütfi VAROĞLU<br />
sistemine düşük bir bütçe ile başlanması<br />
ve başarı hikayeleri oluştukça bu<br />
rakamın artırılması önemli bir dönüşüm<br />
sağlayacaktır. Unutulmamalıdır<br />
ki ABD, Almanya, İngiltere ve Çin gibi<br />
önemli “satıcı ülkeler” Türkiye dahil<br />
birçok ülkeye avantajlı devlet/şirket<br />
kredileri ile yaklaşmaktadırlar.<br />
JSF Projesi örneğinde olduğu gibi proje<br />
bazlı ihracat kredi desteği sağlanması<br />
şirketlerimize önemli açılımlar<br />
yaratacaktır.<br />
Ayrıca bugüne kadar gerçekleşen ihracatımızın<br />
temel ivmelendiricisi olan<br />
offset yaklaşımının da öneminin devam<br />
edeceği değerlendirilmektedir.<br />
Yukarıda özetlenen temeller üzerine<br />
inşa edilecek olan bir ihracatı teşvik<br />
ve geliştirme programının yürürlüğe<br />
konulmasıyla beraber Türkiye’de faaliyette<br />
bulunan savunma sanayi işletmelerinin<br />
ihracat hacimlerinin önemli<br />
rakamlara çıkarılabilmesi mümkün<br />
olabilecektir.<br />
Sonuç ve Değerlendirme<br />
Türk savunma sanayii sektörü gelişen<br />
şartlar ve yakalanan ulusal fırsatlarla<br />
önemli bir dönüm noktasındadır. Gerek<br />
ülke prestiji gerekse ticari açıdan<br />
ayrı önem taşıyan savunma sanayi<br />
ihracatının bilinçli ve topyekün politikalarla<br />
artırılması mümkün görülmektedir.<br />
Özellikle dünyada sınırlı<br />
sayıda oyuncunun rol aldığı savunma<br />
satışlarında özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri<br />
referansıyla ve SSM politikalarıyla<br />
milli çözümlerin uluslar arası<br />
arenaya çıkartılması yaklaşımı üzerinde<br />
bir çalışmanın yapılması gerekli<br />
görülmektedir. Son birkaç yılda yaratılan<br />
farkındalığın satışlara ve daha da<br />
önemlisi hedef bölgelerde kalıcı yatırımlara<br />
dönüştürülmesi akılcı bir ara<br />
dönem politikası olacaktır.<br />
Ülkemizin potansiyelinin etkin kullanımı,<br />
ekonomiye ve teknolojiye sürekli<br />
katkı yapmasının sağlanması, sektörümüzün<br />
uluslar arası savunma sektörüne<br />
entegrasyonu, teknolojik bağımsızlığımızın<br />
yönetilmesi gibi hedeflerin<br />
yanında bölgesel liderlik gibi hedefleri<br />
olan Türkiye’nin “rekabetçi gücünün”<br />
artırılması da tüm bu faaliyetlerimiz<br />
için itici gücü oluşturacaktır.<br />
1967 yılında Aydın’da doğan A. Lütfi Varoğlu, 1989 yılında Hacettepe Üniversitesi Elektrik<br />
Elektronik Mühendisliği Bölümü’nden mezun olmuş, daha sonra ODTÜ Elektrik Elektronik<br />
Mühendisliği Bölümünde Kontrol Sistemleri Anabilim Dalı’nda Yüksek Lisans Programına<br />
devam etmiştir. 1999 yılında Thunderbird American Graduate School of International Management<br />
Üniversitesi’nden Uluslararası İşletme (MBA/MIM) derecesi alan Varoğlu, 2007<br />
yılında Harvard Üniversitesi Üst Düzey Yönetici Eğitimi kapsamında “Devlet Üst Yöneticileri”<br />
eğitimine katılmıştır. <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’nda 1991 yılından bu yana görev<br />
yapan Varoğlu, birçok projede görev almıştır. 1999-2007 yılları arasında Elektronik Harp,<br />
Radar, Komuta Kontrol, Haberleşme, Uydu ve Bilgi Yönetim Sistemleri Projelerinden sorumlu<br />
Şube Müdürü ve Daire Başkanı olarak görevlendirilen Varoğlu, projelerin yanında <strong>Savunma</strong><br />
Elektronik Alt Sektörü Teknoloji Matrisi ve Türk <strong>Savunma</strong> Sanayinde Yazılım Yetenek<br />
Değerlendirmesi çalışmalarını koordine etmiştir.<br />
2007 yılından itibaren Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığını yürüten Varoğlu, ikili ve çok<br />
taraflı savunma işbirliği ve Türk savunma sanayii firmalarının ve ürün dünya çapında tanıtım<br />
ve ihracat süreçlerini koordine etmektedir. Ulusal ve uluslararası periyodiklerde ve kongrelerde<br />
yayınlanmış çalışmaları bulunan Varoğlu, Türkiye Eskrim Federasyonu, Türk Amerikan<br />
İş Konseyi, Türkiye Bilişim Derneği, STM A.Ş. ve ODTÜ Teknopark A.Ş. Yönetim Kurulu<br />
üyeliği ve Ankara Caz Derneği Y.K. Başkanlığını sürdürmekte olup Proje Yönetim Enstitüsü<br />
(PMI), Uluslararası Elektrik Mühendisleri Enstitüsü (IEEE) gibi uluslararası meslek kuruluşlarına<br />
üyedir. Evli ve bir çocuk babası olan Varoğlu İngilizce bilmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 21
<strong>Savunma</strong> Dış Pazarlama ve 4P<br />
Dr. Faruk YARMAN<br />
HAVELSAN Genel Müdürü<br />
Bir Anı<br />
Bin dokuz yüz doksanlı yılların başı...<br />
Mısır’dayız, hatırladığım kadarıyla<br />
ABD’lilerin kurduğu dev bir tank fabrikasında.<br />
O zamanlar, birer yıl arayla,<br />
MSB Müsteşarımızın Başkanlığında,<br />
Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> tarihine geçen<br />
üç önemli “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Koordinasyon<br />
Toplantısını” tertiplemiş.<br />
Ulusal <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ni hareketlendirme<br />
heyecanı gündemimize oturmuş,<br />
müthiş bir bilinç ve farkındalık<br />
gelişmekte, moraller yüksek. Heyet<br />
Başkanımız Tümgeneral Armağan<br />
Kuloğlu, Müsteşar Yardımcımız. Ziyaretin<br />
amacı: Mısır-Türkiye <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> işbirliğini geliştirmek.<br />
TAI ünlü F-16 satışını yeni yapmış,<br />
yanılmıyorsam 20 milyon $ kadar bir<br />
offset sorumluluğumuz var. Ne alır,<br />
ne satarız tartışıyoruz. Hepimiz birer<br />
birer ürün ve yeteneklerini sergiliyor.<br />
Kürsüde sevgili meslektaşımız, Emin<br />
Örs. Askeri- sivil ayırmadan sayıp döküyor...<br />
Amacı Kırıkkale’deki fabrikasına<br />
iş çıkarmak: tarım makinesi, uçak<br />
merdiveni, konteyner ve krioskopik<br />
tank... Tabi yeni açılımlar da arıyor.<br />
Sunumunda, hızını alamayıp çölün<br />
ortasında “ürünlerimiz içinde kar küreme<br />
makinesi de var” deyince salonda<br />
gülüşmeler yayılıyor. Kıvrak zekası<br />
ile Hacı Amca’nın (İbrahim Örs) oğlu<br />
olduğunu gösterip, hemen toparlayıveriyor<br />
“tabi kum küreme makinesi de<br />
var!!!”<br />
Birinci “P” - Ürün<br />
O zamanki çelimsiz girişimlerimiz<br />
seçkin asker-sivil bürokratların tüm<br />
iyi niyetlerine rağmen pazarlamanın<br />
ünlü 4P kuralını (arkadaşlara sordum,<br />
şimdi 7P olmuş!) doyurmaya<br />
elbette yetmiyordu. O yıllarda STFA<br />
Savronik’teyim. Bizim takım müteahhitliği<br />
rahmetli Sezai Türkeş’den<br />
öğrenmiştir. Kariyerlerimizin başında<br />
çoğumuz aslen iddialı mühendislerdik...<br />
Bizim gibi teknoloji tutkunları<br />
için, ilk P olan ürün (Product) her şey<br />
idi... Hatta itiraf edelim ki, ürünün ne<br />
işe yaradığından çok, onun teknolojik<br />
gelişmişlik düzeyi ve tasarımının ne olduğu<br />
(tasarım-geliştirme/mühendislik<br />
süreci bile değil!) en önemlisiydi.<br />
Akademik merakımız zayıfladıkça<br />
ve teknik birikimi daha iyi genç mühendis<br />
meslektaşlarımızın gölgesinde<br />
kaldıkça yöneticiliğe soyunduk! (Yıllar<br />
geçtikçe, iftiharla görüyoruz ki o zamanki<br />
genç mühendisler de şimdi yöneticiliğe<br />
geçmişler, kimileri girişimcipatron,<br />
kimisi profesyonel-yönetici<br />
başarılı kariyerlerini sürdürüyor). Zamanla<br />
genç sanayiciler olarak giderek<br />
daha çok savunma projelerinde ürün,<br />
sistem, spesifikasyon, ister ve ihtiyaçlar<br />
zinciri ile tanıştık. Aslen müşteri<br />
denilen kutsal şey, meğerse “sadece<br />
ihtiyacının bugün, yarın ve hatta ilelebet<br />
görülmesini (tercihan hemen ve<br />
bedavaya!) beklermiş”!.. Tılsımlı sözcük;<br />
“İHTİYAÇ” tır. Yani Allahın çölünde<br />
kar değil, kum temizleyen makinesi<br />
satar! Birinci “P-Ürün” hakkında<br />
kitaplar yazılır, sanayici dediğimiz<br />
de bunları ilgiyle okur ama burda ara<br />
verelim. Çünkü en azından çoğumuzun<br />
kariyerleri sanıldığı gibi “<strong>Savunma</strong><br />
Sanayicisi” olarak değil, “<strong>Savunma</strong><br />
Müteahhidi” olarak gelişti. Hatta bazı<br />
iş adamlarımız; aslen doğrudan temsilci,<br />
danışman, distribütör tipi ticari<br />
etkinliklerini daha muteber bulunan,<br />
diğer iki kimliğin altında kamufle etti.<br />
Bu nedenle de savunma sektörümüzde<br />
odaklanmamız “ürün”den ziyade,<br />
ihtiyaçları anahtar teslimi karşılayan<br />
“sistemler” üzerinde oldu. Bu gruptaki<br />
arkadaşlarımız kariyerlerini “ürün”<br />
değil çoğu zaman “yetenek” pazarlaması<br />
üzerine kurdu.<br />
İkinci “P” – Fiyat<br />
İkinci “P” (Price), Fiyatın önemini ise<br />
İsrailli bir dostumdan öğrendim. Hatırı<br />
sayılı bir sistem ihalesi için ortaklık<br />
kurmuş, Amerikalı ve Hollandalı iki<br />
firma ile yarışıyorduk. Her iki firma da<br />
çok prestijli. Bizim rekabet stratejimiz<br />
“düşük fiyat”a dayalıydı. Çünkü kesinlikle<br />
daha ucuz ve çok güçlüydük.<br />
Sabırsızlanıyor, habire her yerde “en<br />
ucuz biziz” diyorduk. Bunu duyan görevliler<br />
gayrı ihtiyari, fiyatımızı ne olduğunu<br />
soruyorlardı. Ağzımızdan bir<br />
söz çıksa, bu defa da detay istiyorlar,<br />
sonra daha çok detaylı fiyat istiyorlar...<br />
Yabancı ortağım peltek “r”leri ile “bak<br />
arkadaşım, asla ilk söylediğin şey fiyat<br />
olmasın, o son sözdür... Bırak önce<br />
ürünü tanıyıp sevsin, istesinler sonra<br />
paraları varsa zaten alırlar” diye hayıflanıp<br />
duruyordu. Aman fiyatınızı mali<br />
rekabet fazına gelmeden belirtmeyin.<br />
En iyi ihtimalle fiyatınızı rekabetle fiyat<br />
çıtasını aşağı çekmede kullanırlar.<br />
Çünkü fiyat her zaman, detayı ise çoğu<br />
kez unutulmayacaktır. Çok indirseniz<br />
güvenilirliğinizi kaybedersiniz, az indirirseniz<br />
işinizi. Sizi fizibilite aşamasının<br />
“keşif bedeli” malzemesi olarak<br />
kullanırlar. Fiyat belki her şeydir, ama<br />
satılacak malınız, alıcınız, alıcınızın<br />
parası ve sattığınıza ihtiyacı var ise<br />
alım olur. Önce “Alıcıyı” tanıyın, O da<br />
sizi ve sattığınızı tanısın. Bu da Power<br />
Point Presentation’la olmaz!<br />
22<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Üçüncü “P” – Yer<br />
İşte üçüncü “P” (Place), yani Yer burada<br />
devreye giriyor. Çölde kar kürüme<br />
makinesi sürc’i lisanı aslen iki “P”yi<br />
birden katlediyordu. Birinci “P” tabi<br />
ki üründü. İkincisi de Yer! Şimdi biraz<br />
da buna değinelim.<br />
Hedef pazarı gözünüze kestirdiniz mi<br />
4P’yi çevreleyen çok daha yoğun bir<br />
sise karışırsınız. Bunun da kendinizi<br />
tam ortasında bulduğunuz pazara<br />
girmeden çok önce, mutfağımızdaki<br />
hazırlıklar sırasında yaparsınız. Bu<br />
hazırlığı da stratejik planlama sürecinde<br />
fırsat ve tehdit analiziniz ile, hedef<br />
pazar ve 4P’li pazarlama karışım<br />
formülasyonunuzu türetmek için yaparsınız.<br />
Tehdit ve fırsat analiziniz Dış<br />
Çevre’ye bakar. Dış Çevre bulutunda<br />
delmek istediğiniz pazarın sosyokültürel,<br />
ekonomik, politik, yasal ve<br />
teknolojik çerçevelerini iyi anlamak<br />
durumundasınız. Hedef Dış Pazarın<br />
alıştığınız Yerli Pazarınız ile benzer<br />
ve benzemez yanlarını iyi ayrıştırın.<br />
Yoksa, ortaya koyacağınız rekabet<br />
analizi işinize yaramaz. Örneğin Suud<br />
Pazarına girmek için kıvranırken, bir<br />
gün rahmetli Sezai Türkeş Suudi Arabistan<br />
için bana şöyle demişti: “Abicim,<br />
orada İngilizler kuvvetlidir: 100<br />
M $’ın üstündeki işleri kolay kolay<br />
bize bırakmazlar... Amerikalıdan korkulur...<br />
Diğer Avrupalılardan da sen<br />
kork! Asyalıysan dalga geçerler, Türk<br />
isen saygı duyarlar, ama işi vermeyedebilirler”<br />
kimseyi küçümseme, bırak<br />
seni küçümsesinler...”<br />
Tabi zaman çok değişti, böylesi hit<br />
gözlemler çeyrek asır öncesinde kaldı.<br />
Biz o zamanlar kendimize Pazar<br />
olarak “Eski Osmanlı İmparatorluğu”<br />
sınırlarını seçmiştik. Sonradan, soğuk<br />
savaş bitince Doğu Avrupa’da da gücümüz<br />
biraz arttı. AB’ye onlar girip<br />
biz dışarıda kaldıkça prestij kaybına<br />
uğradık. Bir de tabi Sovyetler Birliği<br />
çökünce “Türki Cumhuriyetler” hedef<br />
yer kapsamına kaydı. Sonuçta bu<br />
yeni pazarların hiçbirinde inşaat sektörümüzdeki<br />
başarının yanına bile<br />
gelemedik. Bunu doğru analiz etmek<br />
lazım.<br />
En sık rastladığım hata, enerjik ama<br />
tecrübesiz pazarlama elemanlarının<br />
Unutmayın ki<br />
yaptığınız bir hata,<br />
önce sizi ve şirketinizi,<br />
sonra meslektaşlarınızı<br />
ve hatta ülkenizi<br />
o pazardan dışarı<br />
attırır...<br />
hiçbir şey anlamadan pazarı veya<br />
müşteriyi küçümsemeleri, hafife almaları.<br />
Bir de safiyane bir iyimserlik<br />
ve sonucunda gelen düş kırıklığının<br />
yaratığı hırçınlık var! Yahu, Müşteri<br />
işi çok iyi bilse, işi kendisi veya kendi<br />
ülkedeki sanayiyle yapar! Ama bakın,<br />
çok uluslu dev şirketlerin, koca<br />
koca CEO’larının, minnacık ülkelerin<br />
onurlu, dürüst bürokratları önünde üç<br />
düğme ilikli, esas duruşlarını şaşkınlık<br />
ve hayranlıkla çok gördüm!<br />
Satış yapacağınız ülkeyi, halkını, bürokratını,<br />
askerini, siyasetçisini tanıyacaksınız,<br />
seveceksiniz, sayacaksınız,<br />
o sizin velinimetiniz!(7P’nin Beşinci<br />
P’si yani People ) Küçümsemeye, söğüşlemeye<br />
kalkmayın. Unutmayın ki<br />
yaptığınız bir hata, önce sizi ve şirketinizi,<br />
sonra meslektaşlarınızı ve hatta<br />
ülkenizi o pazardan dışarı attırır...<br />
Büyük şirkette küçük adam olmayın,<br />
kompleks yapmayın!<br />
Üçüncü P ile birlikte, hedef pazarın<br />
makro-çevresel (sosyo-kültürel,<br />
ekonomik-politik, teknolojik çevre)<br />
şartlarına hızlıca değindik. Bir de<br />
bunun şirketin kendisi dahil (misyonu,<br />
vizyonu ve kaynakları ile) mikroçevresel<br />
boyutu var: müşteri, tedarikçi,<br />
pazarlama aracıları, kamuoyu.<br />
Aracı deyince, okurların tebessümlerini<br />
görür gibi oluyorum. Çünkü dış<br />
pazarlarda pek çok şirketimiz hep<br />
“iyi bir temsilcin olsun yeter” derler.<br />
Vakıa odur ki, temsilci iki tarafı keskin<br />
kılıçtır. Tabi ki lazım. Ama dikkat:<br />
sizi “o” yönetmesin, O’nu siz yönetin.<br />
Çünkü sonunda herkes kendine çalışır.<br />
Temsilci başlarda gereklidir. Ama<br />
siz yeni dış pazara ısındıkça onun rolü<br />
ve katkıları da değişir. Bir de dış pazarda<br />
temsilci sonunda nikahlı eşiniz<br />
gibidir; kolay boşanılmaz, bedel ödersiniz.<br />
İşlerin alınmasında başarısız<br />
bulur, ilişkiyi keserseniz, o ülkede sizi<br />
iyi tanıyan ciddi bir “rakibiniz” olur.<br />
Zaten pazarlama aracılarının sadece<br />
bir grubu “satış aracıları”dır. Finansal<br />
aracılar, dağıtım kanalları, pazarlama<br />
servis ajanlarınız da aynı grupta. Dış<br />
temsilci iyimser olur. Sistematik olmayabilir,<br />
“müşteri mesajı”nı “istihbarat”<br />
gibi getirir. Sizi muhtaç eder,<br />
oynar! Sizi yanıltmasın. Kaynaklarınızı<br />
ülkesinden çekmemek için her<br />
şeyi yapar. Teknoloji partnerinden iyi<br />
temsilci olmaz. Bugün ortağın, yarın<br />
rakibin olur: Dostunu iyi seç. Düşman<br />
hiç edinme!<br />
Yurtdışına açılan bir firmanın ilk gireceği<br />
hedef pazar, elbette makroçevresel<br />
koşullarına aşina olacağı,<br />
doğduğu ülkeye benzeyecek bir ülkededir.<br />
Yabancı bir pazara girerken, ya<br />
da orada büyüme planları yaparken<br />
en sık yapılan hata, global koşullar ile<br />
kendi evindeki pazarın fark analizini<br />
yapamadan sathi ve bireysel değerlendirmeler<br />
dayalı karakucak atlamaktır.<br />
Örneğin, gelişmiş bir ülkenin şirketi,<br />
doğrudan satış için muhtemelen daha<br />
az gelişmiş bir ülkenin pazarına ilgi<br />
duyacaktır. Başka bir alternatif yaklaşım<br />
da global bir oyuncu üzerinden<br />
satış olabilir. Şirketin global stratejisi<br />
formüle edilirken hedef pazarda<br />
ilk bakılacak alan, ekonomik çevre<br />
olmalı demiştik. Burada kişi başına<br />
milli gelir önemli bir göstergedir. Kişi<br />
başına milli gelir 500 $’ın altında ise<br />
ülke endüstri öncesi devirdedir, parası<br />
yoktur. İşi alsanız, yapsanız paranızı<br />
alamazsınız. Mutlaka sağlam ve<br />
kontrollü bir kredi bulunmalı! 2000<br />
Yurtdışına açılan bir<br />
firmanın ilk gireceği<br />
hedef pazar, elbette<br />
makro-çevresel<br />
koşullarına aşina<br />
olacağı, doğduğu<br />
ülkeye benzeyecek bir<br />
ülkededir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 23
$’ın altında az gelişmiş, 15,000 $’ın<br />
üstünde ise sanayi ötesi bilgi toplumu.<br />
Hepsinin dünyası da farklı. Hepsinin<br />
ekonomik faktörleri değişken: ülkenin<br />
fiskal ve moneter politikaları hükümetin<br />
ve paranın stabilitesi, gelir dağılımı,<br />
altyapısı... Bir de ülkenin içinde<br />
yer aldığı mali-siyasi-askeri ittifaklar.<br />
Örneğin, soğuk savaşta batıdan doğuya<br />
satmak imkansız gibi değil miydi?<br />
Resme bir de ticari kotalar, ihracat<br />
kontrolü, ambargolar, offset, dış ticaret<br />
desteği katılınca işin içinden çıkılmaz<br />
bir hal alır. Kendinizi dahi sanıp,<br />
istimi arkadan gelen yaklaşımlara bel<br />
bağlamayın. Coşkuyla başlar, hüsranla<br />
dönebilirsiniz. Ortağınızı da bu şuura<br />
göre seçin. Unutmayın bugün ortak<br />
veya taşeron, yarın ihtimal rakiptir.<br />
Kültürel atmosferde ise dil, din, yaşam<br />
biçimi büyük önem taşıyor, aman tuzağa<br />
düşmeyin! Türki Cumhuriyetlerde<br />
hep Türkçe yerine Rusça tercüman<br />
kullanmadık mı? Aman dikkat, camiye<br />
ayakkabı ile girilmez, her Ortadoğulu<br />
da Müslüman değildir.(Yine Beşinci P<br />
yani People)<br />
Tabi yıllarca elimizde çanta, sağ olsunlar<br />
idealist devlet büyüklerimizin<br />
peşine takılıp, sivil-askeri ikili ilişkiler<br />
geliştirme seyahatlerine ve fuarlara<br />
taşındık, milyonlarca dolar döktük,<br />
şaka değil. Bir ara bu iş, o denli aşırıya<br />
gitti ki, Yönetim Kurullarında İcracılar<br />
olarak hesap vermekten bunalmış<br />
olarak, nice gitmeme kararı alanımız<br />
çoktur! Bir keresinde bir toplantıda<br />
büyüklerimize patlamıştım: “ihracat<br />
da ihracat diyorsunuz, yurtdışına gitmeden<br />
ihracatı nasıl yapalım?” deyivermiştim,<br />
o zaman internet de yoktu!<br />
Ama haksızlık etmeyelim, sonuçsuz<br />
ziyaretler beklenti yüksek olunca, sonunda<br />
Üst Yönetimlerde infial yaratır.<br />
Şahsen, gözlemimiz o ki, fuar yada<br />
grup seyahatleri aslen “satış seyahati”<br />
değildir. Tanıma, tanıtma ve tanınma,<br />
gezisidir. Normalde, aylarca kuramayacağınız<br />
ilişkileri (networking) usta<br />
bir bürokratın ya da siyasetçinin peşine<br />
takılıp, birkaç günde sağlarsınız.<br />
Ancak, bunun yolun başı değil de sonu<br />
olduğunu sanmak safdilliktir. Yurt dışı<br />
pazarlama seyahatlerine izin koparmak<br />
için amirlerinizin beklentilerini<br />
şişirmeyin; her gidişin bir dönüşü var!<br />
...savunmada dış satım<br />
sadece ticari değil<br />
askeri ve siyasi bir iştir.<br />
Seyahatte havaya girip faturalarınızı<br />
şişirmeyin, görüşmelerdeki performanslarınızı<br />
da... Eninde sonunda<br />
herkes birine hesabını vermelidir.<br />
Bir kere savunma müteahhidi, gittiği<br />
her ülkede kendi ülkesinin Büyükelçiliğini<br />
yoksa konsolosluğunu, askeri<br />
ve ticari ataşesini tanımalı, iyi ilişkiler<br />
içinde olmalı, çünkü savunmada<br />
dış satım sadece ticari değil askeri ve<br />
siyasi bir iştir. Eninde sonunda, zaten<br />
işinizin düşeceği de cabası. Cevval<br />
diplomatlarımız başarıya giden yolun<br />
anahtarıdır. Bunun tersi de doğru.<br />
Tabi, elinde çanta beş yıldızlı otel lobilerinde,<br />
bira üzerine bira içip satış<br />
olmaz! İhracat yaratıcılık, motivasyon,<br />
enerji, inanç ve onur gerektiren<br />
karmaşık ve sanatsal bir iştir. İnsanı<br />
tüketir. Saniyeniz boş geçiyorsa, yanlış<br />
gezidesiniz.<br />
Gelelim benim dördüncü “P”ye...<br />
Dördüncü “P” – Promosyon<br />
Buraya kadar 3 sihirli P’nin karışımından<br />
bahsettik. Dördüncü P’nin<br />
kendi sihirli formülü Arabistan’a tespih,<br />
Avrupa’ya çeşm’i bülbül, porselen,<br />
gümüş, Türk lokumu götürmekle<br />
olmuyor. “Belly dancing, sish kebap<br />
and raki” de eskilerde kaldı! Promosyon<br />
(ya da İngilizce adıyla Marketing<br />
Communication) direk satış, doğrudan<br />
iletişim, reklam, halkla ilişkiler,<br />
satış promosyonu, fuarlar, sponsorluklar<br />
gibi çok geniş bir alanı kapsar.<br />
Promosyon her şeyden önce şirketle<br />
müşterileri arasında iki yönlü bir canlı<br />
iletişim kanalıdır. Bu kanalı müşteriyi<br />
bilgilendirmek, kendinizi unutturmamak<br />
veya Onu ikna etmek için<br />
tasarlarsınız. Diğer P’lerle de dengeye<br />
getirip topyekün pazarlama sürecinizi<br />
tamamlarsınız.<br />
Promosyona çalışmaya başlarken, ilk<br />
iş planlamaktır. Her stratejik planda<br />
olduğu gibi önce kendi güç ve zaaflarınızı<br />
analiz eder, rekabet ve müşteri<br />
analizini tamamlar, dış çevredeki fırsat<br />
ve tehditleri analiz eder, hedeflerinizi<br />
koyarsınız. Planın performans<br />
kriterleri (başta harcanan iş geliştirme<br />
bütçesi, gidiş-geliş sayısı, öngörülen<br />
pazar ve satış hedefleri) tanımlanır,<br />
ölçülür, değerlendirilir ve buna bağlı<br />
olarak “hedef revizyonu” yapılır.<br />
Müşteriniz kamu ve özellikle askeri<br />
kamu ise, Promosyon’un esas olan<br />
dört öğesinden ilki, Direkt Satış’tır.<br />
<strong>Savunma</strong> sektöründe bu işler çoğu<br />
zaman çok sistematik bir ihale ile olacağı<br />
için; proje izleme, ihale ilanı, ön<br />
hazırlık, teklif hazırlık, teklif değerlendirme<br />
alt süreçleri, kontrat imzasına<br />
kadar her aşamada Promosyon da<br />
“direkt satış” etkin olacaktır. Çoğumuz<br />
pazarlamayı satış, Promosyonu lobicilik<br />
ile karıştırır. Promosyonun ikinci<br />
öğesi, “satış öncesi” etkinliklerdir. Bu<br />
öğe ihale ise ilandan, tek kaynak ise<br />
müzakereye davetten çok önce başlar.<br />
İşte geziler, fuarlar, müşteri ziyaretleri<br />
gibi iş geliştirme faaliyetleri bu bileşenin<br />
şemsiyesi altında yapılıyor. Zaten<br />
şartname yapılıp ihale ilan edildikten<br />
sonra devreye girdiyseniz geçmiş olsun!<br />
Boşuna masraf etmeyin, zaten<br />
kaybedersiniz!<br />
Promosyonun üçüncü öğesi “reklam”ı,<br />
dördüncü elemanı “halkla ilişkiler”den<br />
(veya müşteri ilişkileri) ayırt etmelisiniz.<br />
Karışıklığın genelde sebebi her<br />
ikisinin de şirketin imajı ve markalaş-<br />
...eğer başardıysak<br />
bunda benzeri işi daha<br />
önce Türkiye’de yapıp<br />
satmış olmamızın<br />
etkisi büyük. Bu<br />
seferki ihracat. Bunun<br />
için MSB, SSM ve<br />
Dışişlerini daima<br />
haberdar ettik, bilgi<br />
verdik, izin ve destekler<br />
aldık.<br />
24<br />
Ocak <strong>2009</strong>
ma süreci üzerindeki etkisindendir.<br />
Hemen söyleyelim, ağzı laf yapan bir<br />
pazarlama elemanı, teknik departman<br />
ve hatta şirketin bütünsel stratejisinden<br />
habersiz ise “negatif pazarlama”<br />
kaçınılmaz olur. Kendi kişiliğini geri<br />
plana atacaksın, şirketini ve ürününü<br />
pazarlayacaksın.<br />
Son olarak, Pazarlama tanımında 4P,<br />
ürün odaklı yaklaşımı açıklamaktadır.<br />
Bir diğer yaklaşımda da 4P yerine<br />
4C tanımı (Product-Customer, Price-<br />
Cost, Place-Convenience, Promotion-<br />
Communication), yani müşteri odaklılık<br />
benimsenmiştir. 4P’de üründen<br />
müşteriye doğru iş akışı tanımlanırken,<br />
4C’de, müşteri ihtiyaçlarından<br />
yola çıkan bir süreç tanımlanmaktadır.<br />
Sevgili SSDİ Dairesi Başkanımız Lütfü<br />
Varoğlu bana bu yazıyı sipariş ettiğinde<br />
Kore’ye bir pazarlama gezisine hazırlanıyordum.<br />
Bu satırları da dönüş<br />
yolunda uçakta kaleme alıyorum... İşi<br />
galiba aldık. Umarım bir-iki vuruş,<br />
bir-iki ay daha yeter! Ama yeri gelmişken<br />
söyleyeyim eğer başardıysak bun-<br />
Dr. Faruk A. YARMAN<br />
da benzeri işi daha önce Türkiye’de<br />
yapıp satmış olmamızın etkisi büyük.<br />
Bu seferki ihracat. Bunun için MSB,<br />
SSM ve Dışişlerini daima haberdar<br />
ettik, bilgi verdik, izin ve destekler<br />
aldık. Devlet Büyüklerimizin katkı ve<br />
desteği olmasa kim bilir kontratımız<br />
kaç kere sönmüştü. Kore’de iyi bir<br />
temsilcimiz var. Ama bir arkadaşımız<br />
oradaki sosyal psikolojiyi izlemek için<br />
iki yıldır Seul’de yaşıyor. Ailesi bıkkın,<br />
sıkıntılı. İşi kotarmaya gönderdiğimiz<br />
arkadaşlar elbet birer kahraman. Ama<br />
pazarlama, biliyoruz ki sistematik bir<br />
iştir. Gösteriş futbolu gibi bireysel<br />
oynanmaz. Takım işi!!! Maçta top takımınıza<br />
50 kere geçer, 20 kere öteki<br />
yarı sahaya, 10 kere ceza sahasına gelir,<br />
5 tane şut yakalar, üç tanesi kaleye<br />
doğru gider biri gol olur. İstediğiniz<br />
kadar şöhret olunuz, aman takımın en<br />
iyi oyuncusuna pas veriniz. Kaçırmaya<br />
gelmez, maç gider, yanarsınız.<br />
Galiba uzun yazdım. Yılların umudu,<br />
umutsuzluğu. Hoşgörünüz dolmasın!<br />
Pazarlamanın fonksiyonları, değerleri,<br />
felsefesi iyi anlaşılmaz ise nafile. Çünkü<br />
pazarlama her şeyden önce şirket<br />
için hayati bir süreçtir. Uygulama sistematikse,<br />
başarı da sistematik olur...<br />
İş asla şansa bırakılmaz. Bu süreç uygulanırken,<br />
şirkette kaynakları tüketilir,<br />
yeni işler üretilir. Bu sürecin sahibi<br />
pazarlama bölümümüz, oyuncular<br />
da herkestir. Bu sürecin etkinliğini,<br />
verimini, ölçüp değerlendirmezseniz<br />
faaliyetler umut ticaretine dönüşür,<br />
başarıyı erken sahiplenenler ileride<br />
günahına taşeron arar.<br />
Artık küreselleşmiş bir dünyada yaşıyoruz.<br />
Yurtiçinde satmak şart. O bile<br />
çok zor. Ama ölçekler ekonomisinin<br />
avantajından istifade için ihraç pazarı<br />
önem taşıyor. Yurtdışında satmayan<br />
uzun süre ayakta duramaz. Dışa koşup<br />
eli boş dönenler de öyle! Türkiye,<br />
savunma sanayiine çok yatırım yaptı,<br />
karnımızı sadece iç pazarda doyurmaya<br />
kalkmak tembellik olur. Milletin<br />
özverisine saygı gösterip şükranla,<br />
şimdi ihraç ederek gördüğümüz teveccühe<br />
yanıt vermeliyiz. Hepinize iyi<br />
yolcuklar.<br />
Haydi rasgele!!!<br />
1954 yılında İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi Elektronik<br />
ve Haberleşme Mühendisliği mezunu olan Yarman, Master ve Doktora derecelerini<br />
Massachusetts Institute of Technology (MIT) Nükleer Mühendislik Bölümü’nden<br />
aldı. Aynı bölümde, araştırma asistanlığı ve okutmanlık yaparken; Nükleer Silahlar,<br />
Uluslararası İlişkiler, Teknoloji Değerlendirmesi ve Ekonomi yan dallarında derslere<br />
devam etti. Yardımcı Doçent olarak atandığı Anadolu Üniversitesi Elektrik-Elektronik<br />
Fakültesinde akademik kariyerine devam ederken, pek çok şirket ve ortak girişimde kuruculuk,<br />
yöneticilik, yönetim danışmanlığı ve Yönetim Kurulu Üyeliği yaptı.<br />
1986 yılında girdiği STFA (Sezai Türkeş Feyzi Akkaya) Holding’in savunma sektörüne<br />
giriş kararı üzerine, Savronik A.Ş.’nin kuruluşu ve geliştirilmesinde öncü rol aldı; bu<br />
şirkette beş yıl Genel Müdürlük yaptı. 2000 yılında Genel Müdür Yardımcısı olarak göreve<br />
başladığı HAVELSAN’a Şubat 2003’de Genel Müdür olarak atandı, halen bu göreve<br />
devam etmektedir. Anadolu Üniversitesi (üç yıl), ODTÜ(on yıl), İstanbul Üniversitesi ve<br />
Başkent Üniversitesi- Mühendislik Fakültelerinin Elektronik ve Bilgisayar Mühendisliği<br />
Bölümlerinde; Dışişleri Bakanlığı’na bağlı Akademi, MSB’ye bağlı SATEM’de yarı zamanlı<br />
dersler verdi. European Defence Industry Group (EDIG)’da, 2003’den bu yana yeni<br />
adıyla, Avrupa Uzay, Havacılık ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Birliği’nde (ASD) Yönetim Kurulu<br />
Üyeliği yapmakta, NATO Industrial Advisory Group (NIAG)’da Türk Delegasyonu’nda<br />
yer almaktadır.<br />
Ulusal ve uluslararası etkinliklerde, Türkçe, İngilizce ve Fransızca yayın ve tebliğleri olan<br />
Faruk Yarman; evli ve iki çocuk babasıdır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 25
<strong>Savunma</strong> Diplomasisi<br />
İhracat ve Paradigmalar<br />
Aykud Alp BERK<br />
TUSAŞ, Pazarlama ve Strateji Şefi<br />
Son yıllarda savunma sistem ihtiyaçlarının<br />
önemli bir kısmının yurt içinde<br />
özgün geliştirme, yurt içi firmaların<br />
ana yükleniciliği ve uluslararası ortak<br />
geliştirme yoluyla tedarik edilmesine<br />
rağmen daha önceki dönemlerde<br />
ihtiyaçlar yurt dışından hazır alım ve<br />
teknolojik katkısı sınırlı ortak üretim<br />
yoluyla tedarik edilmekte idi. İç pazarımızın<br />
bu yapısı özel sektör girişimcileri<br />
için giriş kararının fizibilitesinde<br />
temel bir etken olmuş; sektör dar bir<br />
yapılaşma içinde içe dönük, ülkenin<br />
savunma sistem ithalatına ve dolayısıyla<br />
Türkiye’ye ihracat yapan yabancı<br />
firmaların stratejilerine bağımlı bir<br />
yapıya hapsedilmiştir. Dolayısıyla, iddiası<br />
ve vizyonu sınırlı, TSK ile entegre<br />
olamamış bir sanayinin gelişmekte<br />
olan dost ülkelerin pazarına dahi yönelimi<br />
mümkün olamamıştır.<br />
Günümüzde, yurt içi savunma sanayi<br />
kabiliyet tabanı ve ürün/çözüm portföyündeki<br />
gelişmeler ile konjonktürel<br />
gelişmelerin ortaya koyduğu fırsatları<br />
değerlendirebilecek bir vizyon ile öncelik<br />
tarihsel etki alanımızdaki ülkeler<br />
olmak üzere dışa yönelim çabaları ivmelenmiştir.<br />
Konu bölge ve ülkelerdeki<br />
diplomatik gücümüzü daha da ileri<br />
noktalara taşıyabilecek bir stratejik<br />
unsur olarak savunma diplomasisinin<br />
temelleri atılmaktadır. Çalışmada savunma<br />
diplomasisini etkin bir şekilde<br />
kullanan İngiltere ve İsrail’in uygulamalarından<br />
bahsedilmektedir. Görülmektedir<br />
ki, uluslararası düzlemdeki<br />
dış politika gücü ile savunma diplomasisi<br />
arasında ikame ve tamamlayıcılık<br />
ilişkisi bulunmaktadır.<br />
Çalışmada, ayrıca ihracatta kritik unsurlar,<br />
temel çalışmalar ve süreç, ihracata<br />
konu olabilecek jenerik ürün ve<br />
hizmetler, silah tüccarlığı tanımlaması<br />
ile girişimciliğin önemi tartışılmıştır.<br />
1. <strong>Savunma</strong> Sistemleri ve<br />
Diplomasi<br />
Bir ülkenin uluslararası ilişkilerdeki<br />
göreceli ağırlığı ve gücü; tarih, coğrafya,<br />
nüfus ve kültür gibi sabit verilerin<br />
stratejik zihniyet ile; ve ekonomik,<br />
teknolojik ve askeri kapasiteden oluşan<br />
potansiyel verilerin de stratejik<br />
bakış ile değerlendirilebilmesiyle artabilmektedir.<br />
Ülkenin güç denkleminde değişken<br />
unsurlar olarak yer alan ekonomik<br />
kaynaklar, teknolojik altyapı ve askeri<br />
birikimin dış politika yapımında koordineli<br />
ve verimli bir şekilde devreye<br />
sokulmasıyla, ülkenin uluslararası güç<br />
Ülkenin güç<br />
denkleminde değişken<br />
unsurlar olarak<br />
yer alan ekonomik<br />
kaynaklar, teknolojik<br />
altyapı ve askeri<br />
birikimin dış politika<br />
yapımında koordineli<br />
ve verimli bir şekilde<br />
devreye sokulmasıyla,<br />
ülkenin uluslararası<br />
güç dengeleri içindeki<br />
ağırlığı artmaktadır.<br />
dengeleri içindeki ağırlığı artmaktadır.<br />
Uluslararası ilişkilerin Soğuk Savaş<br />
sonrası dönemdeki en önemli gerilim<br />
alanları jeopolitik ve uluslararası<br />
ekonomi-politik tercihlerdir. Dış ekonomik<br />
ilişkileri yönlendiren bu tercihler<br />
genel stratejinin önemli bir unsuru<br />
haline gelmiştir. Böylelikle, ekonomik<br />
çıkar alanlarını diplomasinin ana unsuru<br />
haline getirmiştir.<br />
Ülkenin bilim ve teknoloji alanındaki<br />
üretkenliği ve etkinliğini belirleyen<br />
savunma sanayinin altyapısı, ekonomik<br />
gelişme düzeyi ve sabit kaynakların<br />
etkin bir şekilde değerlendirilebilmesi<br />
yetişmiş insan unsuruna bağlıdır.<br />
Bir güç parametresi olan teknolojik<br />
kapasitede; teknolojiyi geliştirmek kadar<br />
teknolojiyi pratik kullanım değeri<br />
yüksek bir piyasa malzemesi haline<br />
getirebilmek önemlidir.<br />
Reel güç yansımasının temel parametrelerinden<br />
biri olan askeri kapasite,<br />
değişen konjonktüre uygun bir tarzda<br />
kendini yenileyebilen bir parametre<br />
olarak hem ekonomik, diplomatik<br />
ve politik kararlardan etkilenmekte<br />
hem de bu kararların yöneliş ve uygulanış<br />
biçimini belirleyebilmektedir.<br />
ABD’nin askeri yapılanması ile ABD<br />
ekonomisi ve diplomasisi arasında<br />
doğrudan bir ilişki vardır.<br />
Bu ilişki, dünya anakıtasından uzakta<br />
bir coğrafi konuma sahip olan ABD’yi<br />
uluslararası ilişkilerin belirleyici hegemonik<br />
gücü haline dönüştüren ana<br />
unsurlardan biridir. <strong>Savunma</strong> sanayi<br />
güç formülünün bütün unsurlarının<br />
etkileşim alanında ortaya çıkmaktadır.<br />
Bu nedenle, sahip olduğumuz ta-<br />
26<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Bir güç parametresi<br />
olan teknolojik<br />
kapasitede; teknolojiyi<br />
geliştirmek kadar<br />
teknolojiyi pratik<br />
kullanım değeri yüksek<br />
bir piyasa malzemesi<br />
haline getirebilmek<br />
önemlidir.<br />
rihi mirasın yüklediği sorumluluklar<br />
göz önünde bulundurularak, uluslar<br />
arası savunma stratejisi ve savunma<br />
diplomasisinin oluşturulma zorunluluğu<br />
bulunmaktadır. (1)<br />
1.1. İsrail Dış Politikası ve <strong>Savunma</strong><br />
İhracatı<br />
Dünya savunma ticaretinde en büyük<br />
üçüncü ülke olan İsrail’in kuruluş dönemlerinde<br />
ülkenin ulusal güvenliğinin<br />
oluşturulmasında önemli bir rol<br />
oynayan savunma sanayi, dış politikada<br />
üst seviye bir çarpan etkisine sahip<br />
bir konuma ulaşmıştır. İsrail savunma<br />
sanayisine yönelik bu bölümdeki görüşlerin<br />
önemli bir kısmı BRACHA,<br />
HALGI ve NIELSEN’in çalışmalarının<br />
doğrudan çevrilmesiyle oluşturulmuştur.<br />
İsrail’in iç piyasasının göreceli<br />
olarak küçük olması nedeniyle savunma<br />
alanındaki sıçramalar ihracat ağırlıklı<br />
olarak gelişmiştir. Diğer taraftan<br />
savunma ihracatı İsrail’in ulusal<br />
güvenlik yapısı yanında uluslararası<br />
düzlemdeki duruşunu güçlendirmiştir.<br />
İsrail’in ihracat politikası üç eksene<br />
oturtulmuştur:<br />
• Kalitatif askeri bir üstünlüğe sahip<br />
olunması ve devam ettirilmesi<br />
• Özgün askeri teknolojinin kendine<br />
yetecek şekilde geliştirilmesi<br />
• Stratejik yabancı ülkelerle uluslararası<br />
işbirliğinin teşviki<br />
İsrail savunma sanayi sadece Silahlı<br />
Kuvvetlerinin ihtiyaçları ile kendini<br />
sınırlamak yerine, dünyadaki tüm tedarikçiler<br />
için çok önemli olan teknolojiler<br />
üzerine odaklanmıştır. Ancak,<br />
bu teknolojilerin doğrudan yararlanıcısı<br />
durumunda olan İsrail <strong>Savunma</strong><br />
Bakanlığı ile savunma sanayicileri<br />
arasında teknolojik ihtiyaçların belirlenmesi<br />
ve fonlama konusunda bir etkileşim<br />
oluşturulmuştur. Dış pazarların<br />
ihtiyaçları çerçevesinde geliştirilen<br />
ve ihraç edilen sistemlerin geliştirme<br />
maliyetleri de ihracat üzerinden finanse<br />
edilerek İsrail’in savunma bütçesi<br />
içindeki yükü azaltılmıştır.Diğer<br />
taraftan uzun süre meşruiyet oluşturma<br />
çabası içinde sürekli bir çatışma<br />
ortamında bulunan İsrail’in askeri deneyimleri<br />
ile teknolojik gelişmelerin<br />
bir araya getirilmesiyle (subay ve teknolojist<br />
etkileşimi) yeni nesil sistemler<br />
ve alt sistemler geliştirilmiştir.<br />
İsrail’in ihracat politikasının ikinci<br />
dayanağı olan kendi kendine yeten ve<br />
özgün askeri teknolojiye sahip olmak<br />
ile savunma ihracatında uluslararası<br />
siyasi sorunlar nedeniyle ortaya çıkabilecek<br />
kısıtlamalara maruz kalmamak<br />
hedeflenmektedir.<br />
İsrail’in ihracat politikasının üçüncü<br />
dayanağı, ihracatın karşılıklı fayda<br />
ve ilişkilerle gerçekleştirilebileceği<br />
noktasında stratejik yabancı ülkelerle<br />
uluslararası işbirliği teşvik edilmektedir.<br />
Böylece, yabancı ortaklıklar ve<br />
ortak girişimler kurma ve ortak politikalar<br />
geliştirmenin yanısıra işbirliği ile<br />
üçüncü ülkelere erişim yolları geliştirilmektedir.<br />
(2)<br />
İsrail’in dış politikası ile savunma sanayisi<br />
siyasi sorunlar ve teknolojik<br />
gelişmeler gibi konjonktürel ortamın<br />
dinamikleri içinde birbirini desteklemektedir.<br />
İsrail savunma<br />
sanayi sadece Silahlı<br />
Kuvvetlerinin<br />
ihtiyaçları ile kendini<br />
sınırlamak yerine,<br />
dünyadaki tüm<br />
tedarikçiler için çok<br />
önemli olan teknolojiler<br />
üzerine odaklanmıştır.<br />
1980’li yılların ortasına kadar savunma<br />
sanayi İsrail’in dış politikasının birincil<br />
unsuru idi. 1967 yılında 6 Gün<br />
Savaşını izleyen dönemde uygulanan<br />
Fransız ambargosu ve 1973 Yom-<br />
Kippur Savaşında ABD silahlarına<br />
bağımlılık İsrail savunma sanayisinin<br />
gelişimini tetiklemiştir. Bu dönemde<br />
İsrail Silahlı Kuvvetleri için yeni ürünler<br />
geliştirilirken, diğer taraftan da bu<br />
ürünler, lisans hakları ve işbirlikleri<br />
yoluyla İsrail’in dış politika amaçları<br />
için kullanılmıştır:<br />
a) İsrail dışında Musevilerin yoğun<br />
olarak bulunduğu Güney Afrika ve<br />
Arjantin gibi uluslararası müeyyidelere<br />
tabi ülkelere silah satışı ve<br />
işbirlikleri yapılmıştır. Bir taraftan<br />
bu ülkelerde yaşayan Musevilerin<br />
konumları güçlendirilirken, diğer<br />
taraftan da nükleer testler için ihtiyaç<br />
duyduğu karasal alan sağlanmıştırb)<br />
Diğer grup ülkeler ise İsrail’in dip-<br />
lomatik ilişkisi bulunmayan ancak<br />
Hindistan, Singapur, Etiyopya gibi<br />
stratejik ve önemli ülkeler ile savunma<br />
işbirlikleri yapılmıştır.<br />
İsrail’in dış politikasını güçlendiren<br />
savunma sanayi faaliyetleri, 1980’lerin<br />
ortasından itibaren tersine dönmüştür.<br />
Bu dönemde, İsrail <strong>Savunma</strong><br />
Bakanlığının daha az yerli çözümleri<br />
tedarik etmesi, yurt dışından hazır<br />
alıma yönelmesi ve ABD’nin askeri<br />
sistem yardımları nedeniyle bu kez dış<br />
politika unsurları savunma sistem ihracını<br />
destekleme çabasına girmiştir.<br />
Ortadoğu Barış Görüşmelerinin başlamasıyla<br />
daha önce diplomatik ilişki<br />
bulunmayan ülkelerin pazarına giriş<br />
için yeni bir pencere açılmıştır. Katar,<br />
Umman, Fas, Tunus, Moritanya,<br />
Çin, Hindistan gibi ülkelerle başlayan<br />
diplomatik ilişkiler bu çerçevede İsrail<br />
savunma ürünleri ihracatının legal<br />
altyapısını oluşturmuştur. Bu gelişim<br />
sonucunda 1990’lı yılların başında<br />
1.7 Milyar $ olan savunma ihracatı,<br />
1990’lı yılların sonunda 3.5 Milyar $<br />
seviyesine ulaşmıştır.<br />
Soğuk Savaşın bitmesiyle Rusya’nın<br />
hakimiyetinde olan ve Rus platformlarını<br />
kullanan ülkeler İsrail savunma<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 27
sanayi için yeni bir pazar alanı olmuştur.<br />
İsrail’in savunma sanayisinin gelişiminde<br />
“deneme-yanılma” metodolojisi<br />
hakim olmuş; temel olarak ana<br />
platform ve yeni jenerik teknolojilere<br />
yatırım yapmak yerine kendini ispat<br />
etmiş teknolojileri kullanarak yenilikçi<br />
sistem uygulamaları geliştirme yaklaşımı<br />
etkili olmuştur. Bu çerçevede,<br />
İsrail’in Arap ülkeleriyle girdiği savaşta<br />
ele geçirdiği Rus platformlarını modernize<br />
ederek kazandığı bu kabiliyet<br />
ile uluslararası pazarda niş bir konum<br />
kazanmıştır.<br />
Ekim 2000 Al-Aksa Intifada sonrası<br />
İsrail, o zamana kadar Arap ve Müslüman<br />
ülkelerde kazandığı meşruiyetini<br />
yeniden kaybetmesine rağmen İsrail<br />
savunma sanayi 2002 yılında 4.0 Milyar<br />
$ seviyesinde ihracat yapmıştır.<br />
Bu gelişme İsrail savunma sanayinin<br />
dünya pazarında ele geçirdiği aviyonik<br />
modernizasyonu, gelişmiş elektronik<br />
sistemler ve füze alanlarındaki<br />
niş teknolojik üstünlüğünün dış politikanın<br />
olumsuzluklarından giderek<br />
daha az etkilendiğini göstermektedir.<br />
Artık savunma ihracatının dış politikayı<br />
desteklemesinden ziyade dış politika<br />
savunma ihracatını destekleme<br />
yönünde çalışmaktadır. Bu da savunma<br />
sanayi ve dış politikanın dinamik<br />
yapıya ve konjonktüre göre esnekliğe<br />
sahip olmasının önemini göstermektedir.<br />
Ayrıca İsrail savunma sanayinin<br />
ağırlıklı olarak kamu şirketleri<br />
ve kamu kontrolündeki şirketlerden<br />
oluşması ve bu şirketlerin yönetiminde<br />
ve projelerinde muvazzaf askeri<br />
personelin görev alması da sanayi ve<br />
<strong>Savunma</strong> Bakanlığı arasındaki güçlü<br />
ilişkiyi açıklamaktadır. Bu ilişkide<br />
arayüz <strong>Savunma</strong> İhracat Ajansı olarak<br />
çalışan SIBAT organizasyonu tarafından<br />
sağlanmaktadır. Geçmişte, kamu<br />
sahipliği ve kontrolü İsrail’in savunma<br />
sanayi sektöründe bir kuvvet çarpanı<br />
olarak görülürken; yüksek pazar<br />
dinamikleri ve rekabet ortamındaki<br />
değişim ile en yetenekleri kişiler için<br />
bir cazibe alanı olma özelliğini kaybetmesi<br />
nedeniyle günümüzde sektöre<br />
liderlik eden kamu kuruluşlarının<br />
özelleştirilmesi konusunda yaklaşımlar<br />
tartışılmaktadır (3)<br />
İsrail’in savunma<br />
sanayisinin gelişiminde<br />
“deneme-yanılma”<br />
metodolojisi hakim<br />
olmuş; temel olarak ana<br />
platform ve yeni jenerik<br />
teknolojilere yatırım<br />
yapmak yerine kendini<br />
ispat etmiş teknolojileri<br />
kullanarak yenilikçi<br />
sistem uygulamaları<br />
geliştirme yaklaşımı<br />
etkili olmuştur.<br />
İsrail savunma sanayi:<br />
• Düşük savunma bütçelerine (ve az<br />
sayıda platformlara) sahip ülkeler<br />
için yeni platform tedarikinden<br />
daha düşük bir bedelle mevcut sistemlerin<br />
modernizasyonunu yaparak<br />
• Gelişmiş ülkelere gelişmiş özgün<br />
silah sistemleri sağlayarak<br />
• ABD ve Rusya’nın silah sistemlerinin<br />
hakim olduğu ancak alternatif<br />
sistem arayışında olan ülkelere<br />
yönelim ile savunma ihracatında<br />
kısıtların üzerinden gelebilmiştir.<br />
Ayrıca, İsrail savunma ihracatı ve dış<br />
politika parametrelerini geliştirmede<br />
ikili ilişkiler ile ülkelerin stratejik pozisyonlarındaki<br />
uyuma paralel olarak<br />
teknik yardım ve eğitim gibi mekanizmaları<br />
etkin bir şekilde kullanmaktadır:<br />
“Gain friends and influence people”.<br />
Ancak, İsrail savunma sanayi “kırılgan”<br />
nitelikteki pazarlara bağımlı ihracat<br />
yönelimini sürdürülebilir kılmak<br />
için daha istikrarlı gelişmiş Kanada<br />
gibi ülkelere daha fazla ağırlık vermeye<br />
başlamıştır.<br />
İsrail savunma sanayinin ABD ve<br />
Rusya’ya göre en büyük kısıtı olarak;<br />
kullanıma hazır silah sistemlerine ve<br />
kredi mekanizmalarına sahip olmaması<br />
gösterilmektedir. Buna karşın ABD<br />
ve İsrail’in ortak teknoloji tabanından<br />
geliştikleri şeklindeki bir düşünceye<br />
göre ABD’nin komple kullanıma hazır<br />
sistemler, İsrail’in ise modernizasyon<br />
ve alt sistemlere odaklanarak bir<br />
tamamlayıcılık ilişkisinin bulunduğu<br />
iddia edilmektedir.<br />
Diğer taraftan “satıcının hakim olduğu”<br />
bir pazar olan savunma pazarı, Soğuk<br />
Savaş sonrası dönemde “alıcının<br />
hakim olduğu” bir pazara dönüşmesiyle<br />
İsrail savunma sanayi firmaları<br />
pazardaki konumlarını güçlendirmek<br />
için gelişmiş ülkelerin lider savunma<br />
sanayi firmaları ile ortak girişim, ortaklık,<br />
uluslararası konsorsiyum gibi<br />
modellerle işbirliği yoluna gitmişlerdir.<br />
Ayrıca, Hindistan ve Türkiye gibi<br />
ülkelerde İsrail savunma sanayi çözümlerini<br />
tedarik etmenin ve/veya işbirliği<br />
yapmanın ABD ile ilişkileri iyileştirmenin<br />
bir yolu olarak görüldüğü<br />
de belirtilmektedir. (4)<br />
İsrail’in ihracatında gelecek yönelimler<br />
şu şekildedir:<br />
Yurt içinde işbirliği yaparak ve uzmanlıkları<br />
paylaşarak İsrail’in ulusal<br />
teknolojik potansiyelini yükseltmek.<br />
İhracat ve uluslararası sanayiler ile<br />
işbirliği yaparak İsrail’in yurt dışı savunma<br />
ilişkileri ve dış politikasının<br />
geliştirilmesine katkı sağlamak.<br />
Yeni nesil teknolojileri geliştirmek:<br />
C4I Kavramı, Sayısal Ordu, Uzay Kabiliyetleri,<br />
Anayurt Güvenliği, İnsansız<br />
Araçlar, Terörizmle Savaş.<br />
İsrail’in güvenlik ve uluslararası ilişkilerini<br />
güçlendirmek hedefi doğrultusunda<br />
müşteri, Silahlı Kuvvetler,<br />
İsrail savunma sanayi<br />
“kırılgan” nitelikteki<br />
pazarlara bağımlı<br />
ihracat yönelimini<br />
sürdürülebilir kılmak<br />
için daha istikrarlı<br />
gelişmiş Kanada<br />
gibi ülkelere daha<br />
fazla ağırlık vermeye<br />
başlamıştır.<br />
28<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Temel olarak<br />
küresel pazarda<br />
rekabet gücünün<br />
artırılmasında; pazara<br />
sunulacak doğru<br />
sistem ve hizmetlerin<br />
belirlenmesi, doğru<br />
kişilerin bulunması,<br />
doğru süreçlerin<br />
uygulanması ve doğru<br />
tavırların sergilenmesi<br />
önemlidir.<br />
sistem geliştiricileri, diğer ülkeler ve<br />
sanayileri ile en son teknolojileri geliştirmek<br />
için işbirliği desteklenmektedir.<br />
(5)<br />
1.2. İngiltere Dış Politikası ve <strong>Savunma</strong><br />
İhracatı<br />
2007 yılında 19 Milyar $ tutarında<br />
savunma sistem ihracatı yapan ve<br />
345.000 kişinin savunma alanında istihdam<br />
edildiği İngiltere’nin savunma<br />
sanayi politikasının 2002 yılında geliştirilmesini<br />
takiben savunma pazarında<br />
İngiliz savunma sanayi şirketlerinin<br />
etkinliği artmıştır. Bu politikanın temel<br />
unsurlarından birisi İngiltere’nin<br />
askeri ve güvenlik gücünün maksimize<br />
edilmesi amacıyla İngiliz Hükümetinin<br />
savunma ürün/hizmetlerinin ihracatını<br />
ve sektör firmalarının ihracat<br />
faaliyetlerini 2008 yılında faaliyetlerine<br />
son verilen DESO (Defense Export<br />
Services Organization) organizasyonu<br />
kanalıyla doğrudan desteklemesidir.<br />
430 kişinin çalıştığı DESO organizasyonu,<br />
2004 yılında 57 projenin tanıtımında<br />
askeri personelden oluşan İhracat<br />
Destek Ekibi ile hizmet vermiş,<br />
193 ihracatçı firmaya destek verilmiş<br />
ve 25 fuara katılmıştır.<br />
İhracat ile belirli yetenek ve kabiliyetlerin<br />
ülkede muhafaza edilmesini sağlama<br />
yanında savunma diplomasisi,<br />
ülkenin ikili ilişkilerine yaptığı katkı<br />
dolayısıyla dış politikasına hizmet etmektedir.<br />
Hükümet ve sanayi arasında<br />
teknoloji ve kabiliyetler açısından<br />
küresel pazarda rekabet gücünün artırılması<br />
amacıyla ortak bir anlayış geliştirilmektedir.<br />
Temel olarak küresel<br />
pazarda rekabet gücünün artırılmasında;<br />
pazara sunulacak doğru sistem<br />
ve hizmetlerin belirlenmesi, doğru<br />
kişilerin bulunması, doğru süreçlerin<br />
uygulanması ve doğru tavırların sergilenmesi<br />
önemlidir.<br />
İngiltere dünya savunma pazarındaki<br />
rekabet gücünü artırmak için ülke<br />
içinde konsolidasyon yanında transatlantik<br />
birleşmeler yoluyla bloke edilmiş<br />
pazarlara girme amacındadır. Pazarda<br />
büyüme potansiyelinin İsrail’in<br />
koyduğu hedeflere benzer şekilde Ağ<br />
Merkezli Sistemler, Akıllı Silah, Anayurt<br />
Güvenliği gibi sofistike alanların<br />
üretim ve entegrasyon faaliyetlerinde<br />
gerçekleşeceği öngörülmektedir. Ancak<br />
uluslararası pazarda iş alabilmede<br />
sunulacak entegrasyon yetenekleri ve<br />
destek hizmetleri ile yenilikçi kamuözel<br />
ortaklıkları kritik unsurlardır.<br />
DESO yanında <strong>Savunma</strong> Bakanı ve<br />
üst düzey askeri yetkilileri savunma<br />
ürün ve hizmetlerinin güvenilirliğinin<br />
iknasında elçi gibi davranarak ihracatta<br />
politik ağırlıklarını açıkça ortaya<br />
koyabilmektedirler. (6)<br />
2. İhracatta Kritik Unsurlar<br />
ve Kısıtlar<br />
İktisat teorilerine göre ihracat, üretken<br />
sermayenin üretim tabanını genişletecek<br />
işbölümünün daha ileri<br />
aşamalara getirilmesini sağlamakta,<br />
ithalat ise dolaşımda olan değişmez<br />
sermayenin ve işgücünün değerini<br />
düşürmekte, böylece artıdeğer oranı<br />
yükseltilmektedir. Sonuçta dış pazarlar<br />
veya dış ticaretin mutlak ve göreli<br />
artıdeğer oranlarının yükselmesini<br />
sağladığı, dolayısıyla sermeye birikimini<br />
hızlandırdığı saptanmaktadır.<br />
Ancak uluslararası<br />
pazarda iş alabilmede<br />
sunulacak entegrasyon<br />
yetenekleri ve destek<br />
hizmetleri ile yenilikçi<br />
kamu-özel ortaklıkları<br />
kritik unsurlardır.<br />
Sermaye ihracı da dış ticaret ile aynı<br />
yörüngeye oturmakta, sermaye birikiminin<br />
tabanını genişleterek dış ticarete<br />
koşut bir işlev üstlenmektedir. (7)<br />
<strong>Savunma</strong> sistem ihracatı dış ticaret<br />
işlemleri dengesine olumlu katkı sağlayan<br />
bir unsur olmanın ötesinde, bir<br />
taraftan uluslararası savunma diplomasisinde<br />
kuvvet çarpanı; diğer taraftan<br />
da kritik yetenek/kapasitenin<br />
ülkede muhafaza edilmesini sağlayan<br />
kritik bir parametre olarak görülmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> sistem<br />
ihracatı dış ticaret<br />
işlemleri dengesine<br />
olumlu katkı sağlayan<br />
bir unsur olmanın<br />
ötesinde, bir taraftan<br />
uluslararası savunma<br />
diplomasisinde kuvvet<br />
çarpanı; diğer taraftan<br />
da kritik yetenek/<br />
kapasitenin ülkede<br />
muhafaza edilmesini<br />
sağlayan kritik bir<br />
parametre olarak<br />
görülmektedir.<br />
2.1. İhracatta Kritik Unsurlar<br />
İhracatta kritik unsurlar, çalışmanın<br />
odağından sapmamak üzere sadece<br />
başlıklar olarak şu şekilde sıralanmaktadır:<br />
• İnsan ve ilişki odaklı<br />
• Kültür - tarihsel duruş - konjonktür<br />
• Resmi ve gayriresmi ilişki ağları<br />
• Hedef pazarın özgün dinamikleri<br />
• Girişimci ruhu<br />
• Esnek iş modelleri ile çözüm esaslılık<br />
• Entegrasyon<br />
• Destek hizmetleri<br />
• Asker-teknoloji etkileşimi<br />
• Ülkelerin tehdit algılamalarına göre<br />
çözüm<br />
• Ortak ihtiyaç-ortak çözüm-maliyet<br />
paylaşımı<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 29
sağlanması için dış pazara açılımın<br />
gerekliliğine sektörün bir özelliği<br />
olarak işaret edilmektedir. (9) Ayrıca<br />
mevcut veya kurulacak tesislerin kapasitelerinin<br />
tespitinde muhtemel ihraç<br />
imkânlarının da dikkate alınacağı<br />
belirtilmektedir. İhracat ve Tanıtım ile<br />
ilgili maddede bu konuda aşağıdaki<br />
ifadeler yer almaktadır:<br />
Kaynak: PriceWaterhouseCoopers LLP<br />
Şekil.1: Ulusal Güvenlik, <strong>Savunma</strong> Harcamaları ve Uluslararası İlişkiler<br />
<strong>Savunma</strong> ihracatına yönelim, ülkedeki<br />
savunma sanayi yapılanmaları ile kullanıcı<br />
makamlar ile ilişkileri de yeni<br />
açılımlara zorlayacak tetikleyici bir<br />
unsur olarak görülmektedir. Yurtiçi<br />
savunma projelerinde TSK ihtiyaçlarının<br />
özgün yapısı yanında ihracat için<br />
dış pazarların ihtiyaçlarını da dikkate<br />
almak gerekecektir. Burada amaç, bir<br />
taraftan yurtiçi pazarın ihtiyacını karşılamak<br />
ve pazar alanını genişletmek,<br />
diğer taraftan da belirli ülkelerin hakimiyetinde<br />
olan pazarlara rakip olarak<br />
girilmesi durumunda karşılaşılabilecek<br />
olası kısıtlamalara karşı alternatif<br />
çözümler geliştirebilmektir.<br />
ABD, İngiltere, İsrail, Rusya gibi ülkelerin<br />
hakimiyetinde olan dış pazarlara<br />
girmek için halen yürütülmekte olan<br />
ulusal savunma projelerinin tamamlanmasını,<br />
ürünlerin TSK envanterine<br />
girmesini beklemek anlamlı görülmemektedir.<br />
Zira, İsrail gibi ülkelere baktığımızda<br />
toplam savunma satışlarının<br />
yüzde 75’e yakın bir kısmı ihracat<br />
gelirlerinden oluşmaktadır ve ihracatı<br />
yapılan bir kısım modernizasyon<br />
projelerinin platformları İsrail Silahlı<br />
Kuvvetleri envanterinde bulunmamaktadır.<br />
2.2. <strong>Savunma</strong> İhracatı ve Silah Tüccarlığı<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn. Murad<br />
BAYAR ile yapılan bir röportajda<br />
Türk savunma sanayiinin ve Devletimizin<br />
silah tüccarı olma yönünde bir<br />
niyetinin bulunmadığı belirtilmektedir.<br />
(8)<br />
“…. Bizim Türkiye olarak silah tüccarı<br />
olmaya niyetimiz yok. Aksine, biz<br />
savunma sanayimizi 1970’li yılların<br />
ambargolu ortamından sonra sadece<br />
kendi ordumuzun ihtiyaçlarını karşılamak<br />
için kurmaya başladık. Yani,<br />
fazla üretelim, elimizdeki ürünleri ne<br />
pahasına satarsak satalım diye bir<br />
düşüncemiz yok, ileride de olmayacak.<br />
O, ayrı bir seçim.<br />
Ve kabul edelim ki, riskli bir seçim.<br />
Çünkü, silah üretmek için kurulan<br />
dev tezgahları, montaj bantlarını işsiz<br />
bırakamazsınız. O bantların durması<br />
demek ekonomik kayıp anlamına geliyor.<br />
Duran bantların yeniden çalıştırılması<br />
başka bir maliyet. O nedenle,<br />
bazı ülkelerin kendi savunma sanayilerinin<br />
ihtiyaçları doğrultusunda<br />
zaman zaman hareket ettiklerini söylememiz<br />
uygun olabilir. Ama biz öyle<br />
değiliz, altını çizerek yeniden söylüyorum,<br />
olmayacağız...”<br />
Buna karşılık 20 Haziran 1998 tarihinde<br />
Bakanlar Kurulunca onaylanan<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Politika ve Stratejisi<br />
Dokümanında üretimde sürekliliğin<br />
“…. Bizim Türkiye<br />
olarak silah tüccarı<br />
olmaya niyetimiz yok”<br />
20 Haziran 1998<br />
tarihinde Bakanlar<br />
Kurulunca onaylanan<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
Politika ve Stratejisi<br />
Dokümanında<br />
üretimde sürekliliğin<br />
sağlanması için dış<br />
pazara açılımın<br />
gerekliliğine sektörün<br />
bir özelliği olarak işaret<br />
edilmektedir.<br />
“Yurt içinde üretilen savunma teçhizatının<br />
Dış Ticaret Mevzuatı çerçevesinde<br />
ihracı, ülkemize döviz girdisi sağlaması<br />
yanında artan üretim miktarları<br />
sayesinde de daha rasyonel bir üretim<br />
imkânı sağlayacaktır. Bu nedenle dost<br />
veya müttefik ülkelere savunma teçhizatı<br />
satışı hususunda tanıtım ve kredi<br />
imkânları dahil her türlü destek sağlanarak,<br />
ilgili bakanlık ve kuruluşlarla<br />
koordineli olarak malî imkânlar ölçüsünde<br />
uygun bir kredi mekanizması<br />
kurulur.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiisinin tanıtımı tek elden<br />
yapılır ve devlet tarafından malî<br />
destek sağlanır. Bu amaçla belirlenecek<br />
önemli merkezlerde yapılacak inceleme<br />
ve değerlendirme sonuçlarına<br />
göre savunma sanayi konularına vâkıf<br />
bir subay askeri ataşelik kadrolarında<br />
görevlendirilebilir.<br />
Tanıtım da dış temsilciliklerin askerî<br />
ataşelikleri, ekonomi ve ticaret müşavirlikleri<br />
ile, ilgili olabilecek tüm<br />
30<br />
Ocak <strong>2009</strong>
irimlerinin hizmetlerinden de yararlanılır.”<br />
Daha önceki bölümlerinde örnekleri<br />
verilen İsrail ve İngiltere’nin yanı sıra<br />
ABD, Rusya, Fransa gibi gelişmiş ülkelerin<br />
tamamında ihracata yaklaşımın<br />
temel esasları içinde savunma diplomasisi,<br />
kritik yetenek ve kapasitenin<br />
ülkede muhafaza edilmesi ve ihracat<br />
ile yurt içinde geliştirme v.b. maliyetlerinin<br />
ülke savunma bütçesine olan<br />
yükünün azaltılması hedeflenmektedir.<br />
İngiltere’nin DESO ve İsrail’in<br />
SIBAT organizasyonları savunma sanayiini<br />
bu anlayış doğrultusunda desteklemek<br />
ve yönlendirmek amacıyla<br />
kurulmuştur.<br />
Yukarıda ortaya konulan açılımların<br />
yeniden tanımlanması ile ülkemizin<br />
ihracat politikasına bir netlik kazandırılabilecektir.<br />
2.3. İhrac Pazarına Sunulabilecek<br />
Ürün ve Hizmetler<br />
Bugün itibariyle Türk savunma sanayinin<br />
bazı istisnalar hariç olmak<br />
üzere kullanıma hazır rekabetçi sistem<br />
çözümlerini sunma noktasında<br />
olmaması ihracat için bir engel olarak<br />
görülmemelidir. O nedenle, ihracatta<br />
başarı alanlarımızın dikkate alınması<br />
gerekmektedir.<br />
Başarılı şirketler sadece dışta meydana<br />
gelen değişimlere karşı tepki vermekle<br />
kalmıyor, aynı zamanda en iyi<br />
oldukları alanlar çerçevesinde, aktif<br />
olarak yeni iç kaynakların yol açacağı<br />
avantajları yaratmanın yollarını da<br />
arıyorlar. 1990 yılında Profesör Hamel<br />
ve Prahalad, en iyi olunan faaliyet alanını,<br />
geniş ve çeşitli pazarlara ulaşma<br />
olanağı sağlayan, kullanıcı memnuniyetine<br />
önemli ölçüde katkıda bulunan<br />
ve rakiplerin taklit etmesini zorlaştıran<br />
bir unsur olarak tanımlıyorlar. (10)<br />
En fazla başarı kazanılan alan sadece<br />
teknolojik gelişmelere ve akımlara<br />
uyum sağlamakla ilgili değil, aynı zamanda<br />
organizasyon çalışması ve değerlerin<br />
dağılımıyla da bağlantılıdır.<br />
Bu şekilde çeşitlilik yaratma modelleri<br />
ve pazara girişler, en iyi olunan alanlar<br />
tarafından belirleniyor ve sadece<br />
mevcut iş alanları arasında köprü kurmakla<br />
kalmıyor, yeni iş olanakları ve<br />
• En Başarılı Faaliyet Alanı Ağacın Kökleri Motor yapımında temel beceriler<br />
• Temel Ürünler<br />
Ağacın Gövdesi Motor<br />
• İş Birimleri<br />
Dallar Otomobil, motosiklet<br />
• Son Ürünler<br />
Yapraklar Honda Accord, Civic<br />
ürünlerin gelişim motoru rolünü de<br />
üstleniyor.<br />
Profesör Hamel ve Prahalad, stratejileri<br />
bir ağaca benzeterek karşılaştırma<br />
yapıyorlar. Bu karşılaştırmada:<br />
Sadece iş birimleri ve/veya son ürün<br />
aşamasında faaliyet gösteren şirketlerin<br />
kaderi artan bir şekilde, ağacın kök<br />
gövdesini tutan şirketlerin insafına<br />
kalıyor. Bu yaklaşım, İsrail savunma<br />
sanayinin başarısını ve ülkemizde savunma<br />
sanayi tabanını geliştirmenin<br />
önemini açıklıkla ortaya koymaktadır.<br />
Buna karşın, Türkiye’nin kara, hava<br />
ve deniz araçlarında alt sistemlerde<br />
temel becerileri gelişmiş (sahiplik) bir<br />
sanayi altyapısına sahip olduğu söylenememekle<br />
birlikte, C4I, Ağ Merkezli<br />
Sistemler ve Anayurt Güvenliği gibi<br />
alanlarda bunun tersini iddia etmek<br />
yanlış olmayacaktır.<br />
Yukarıdaki yaklaşıma göre, havacılık<br />
alanında bugün ve kısa dönemde<br />
F-16, C130 uçaklarının modifikasyon<br />
ve modernizasyonu; İnsansız Hava<br />
Araçları ailesi (Mini, Taktik, MALE);<br />
Eğitim Uçağı ve Bakım-Onarım Hizmetleri<br />
ihraç edilebilecek başarı alanları<br />
(iş birimleri ve son ürün seviyesi)<br />
olarak görülmektedir.<br />
2011 yılının özgün havacılık çözümlerinin<br />
ortaya çıkması ile bir kırılma<br />
noktası olacağından hareketle, içinde<br />
bulunduğumuz dönem temelde 2011<br />
sonrası kullanıma hazır çözümlerin<br />
ihracatı için bir pazar geliştirme dönemi<br />
olarak görülmektedir.<br />
Havacılık yanında Deniz ve Kara<br />
Araçları sektörünün ise fiyat ve farklılaştırma<br />
(Yonca-Onuk firmasının<br />
kompozit platformları gibi) avantajları<br />
ile uluslararası pazarda yüksek rekabet<br />
gücüne sahip özgün çözümleri<br />
bulunmaktadır. Devam eden yurt içi<br />
geliştirme projelerine hedef ülkelerin<br />
ortak olarak katılmalarının sağlanması<br />
yaklaşımı ile gelecekte başlatılacak<br />
geliştirme projelerine hedef ülkelerin<br />
başlangıç aşamasından itibaren katılımına<br />
olanak sağlayacak girişimler<br />
de hedef ülkelerde güçlü ve kalıcı bir<br />
konum elde edilmesinde önemli bir<br />
unsur olabilecektir.<br />
İhracat portföyünü sahip olduğumuz<br />
yetenek ve kapasite açısından değerlendirdiğimizde<br />
ise boşluk olduğu düşünülen<br />
alanlar şunladır:<br />
• Rus ve eski Doğu Bloku ülkelerinin<br />
geliştirdiği hava platformlarının<br />
batılı sistem ve ekipmanlarla yeniden<br />
tasarlanması ve lojistik desteğinin<br />
sağlanması<br />
• Türkiye’de ve/veya hedef paza-<br />
En fazla başarı<br />
kazanılan alan sadece<br />
teknolojik gelişmelere<br />
ve akımlara uyum<br />
sağlamakla ilgili<br />
değil, aynı zamanda<br />
organizasyon<br />
çalışması ve değerlerin<br />
dağılımıyla da<br />
bağlantılıdır. Bu şekilde<br />
çeşitlilik yaratma<br />
modelleri ve pazara<br />
girişler, en iyi olunan<br />
alanlar tarafından<br />
belirleniyor ve sadece<br />
mevcut iş alanları<br />
arasında köprü<br />
kurmakla kalmıyor,<br />
yeni iş olanakları<br />
ve ürünlerin gelişim<br />
motoru rolünü de<br />
üstleniyor.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 31
ımızda bulunan bazı ülkelerde<br />
Lojistik Destek Merkezi (bakımonarım,<br />
eğitim, yedek parça ağırlıklı)<br />
kurulması ve işletilmesi<br />
• TSK’nın envanterden çıkaracağı<br />
platformların modernize edilerek<br />
satışı<br />
• TSK envanterindeki ihtiyaç fazlası<br />
yedek parçaların ve destek ekipmanlarının<br />
satışı<br />
• İnsansız Hava Aracı simülasyon ve<br />
eğitim merkezi<br />
• TSK tesislerinin işletme hakkına<br />
sahip olunması ile planlı/plansız<br />
bakım-onarım işlemleri<br />
• Know-How transferi<br />
• Eğitim, v.b.<br />
Ürdün Hava Kuvvetlerinin F-16 uçaklarının<br />
modifikasyonu projesi gibi istisnalar<br />
olmakla birlikte, Türk savunma<br />
sanayii, uluslararası pazara yeni<br />
giren bir oyuncu olarak sektördeki<br />
hakim oyuncuların dikkatini çekecektir.<br />
Bu duruma karşı bazı alanlarda<br />
uluslararası ittifaklar yoluyla esnek iş<br />
modellerinin geliştirilmesi gerekebilecektir.<br />
2.4. İhracat İçin Temel Çalışmalar<br />
ve Süreç<br />
Etki alanımızda bulunan bir kısım<br />
Ortadoğu, K. Afrika, Doğu Avrupa ve<br />
Kafkas ülkeleri (CIS) pazarına nüfuz<br />
etmek üzere aşağıdaki belirli faaliyetlerin<br />
yürütülmesi önerilmektedir.<br />
a) Hedef Ülkelerin Belirlenmesi<br />
• Potansiyel ülkelerin belirlenmesi<br />
• Potansiyel ülkeye savunma ihracatına<br />
destek olabilecek tüm kurum/<br />
kuruluş, sivil toplum örgütleri ile<br />
kişilerin belirlenmesi ve çalışma<br />
gruplarının oluşturulması<br />
• Pazarın değerlendirilmesi ve strateji<br />
oluşturulması amacıyla belirli<br />
bir süre için çalışma gruplarının<br />
potansiyel ülkelere gönderilmesi<br />
• Dış Ticaret Müsteşarlığı, Elçilik/<br />
Konsolosluk, Ticari ve Askeri Ataşeler,<br />
Türk girişimciler ile etkileşim<br />
içinde pazar dinamiklerinin ve<br />
çevre şartlarının ortaya konması<br />
• Hedef ülkelere göre hedef ürün/<br />
hizmet alanlarının belirlenmesi<br />
• Ülkenin savunma tedarik ve yatırım<br />
politikalarının anlaşılması<br />
• Pazara giriş stratejilerinin ve iş<br />
Tarihsel etki alanını<br />
büyük ülkenin<br />
büyük girişimleri<br />
ile sağlamlaştırma<br />
misyonunu içinde<br />
barındıran savunma<br />
sanayimizin<br />
ihracata yönelimi<br />
doğrultusunda; TSK,<br />
Dışişleri Bakanlığı,<br />
MSB/SSM, Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığı, DEIK,<br />
TSKGV, savunma<br />
sanayi firmaları<br />
gibi tarafların<br />
katılımıyla modelleme<br />
çalışmalarının<br />
yapılması<br />
gerekmektedir.<br />
modellerinin geliştirilmesi<br />
• İhaleler üzerinden doğrudan satış,<br />
yerel partnerler ile işbirliği veya<br />
ortaklık, şirket satınalma, üçüncü<br />
bir ülkenin firması ile ittifak (Türk<br />
savunma sanayii firmasının “Truva<br />
Atı” olması yaklaşımı kastedilmemektedir)<br />
• İhraç lisansı gibi uluslararası kısıtlara<br />
yönelik rasyonel mekanizmaların<br />
geliştirilmesi<br />
• <strong>Savunma</strong> tedariklerinden doğan<br />
offset yükümlülüklerinin savunma<br />
sistem ve hizmet ihracatına yönlendirilmesi<br />
• Ülkeler arası dış ticaret dengesizliklerinin<br />
ortadan kaldırılması<br />
amacıyla kamu alımlarına offset<br />
şartı getirilmesi ve bu offsetlerin<br />
savunma ihracatında değerlendirilmesi<br />
b) İlişkilerin Kurulması-Demir Atma<br />
• Askeri Ataşelik mekanizmasının<br />
bu amaç doğrultusunda etkinleştirilmesi<br />
• Ülkeye yönelik tecrübesi bulunan<br />
emekli/görevli kişilerin tespit edilmesi<br />
• TSK’nın proje/kabiliyetler kapsamında<br />
operatif referansının değerlendirilmesi<br />
ve sistemlerin gösteriminde<br />
TSK’nın güvenilirliğini<br />
ortaya koymak üzere TSK personelinin<br />
görev alması<br />
• Elçiliklerde savunma sanayii ihracatına<br />
yönelik kadro oluşturulması<br />
• Ülkenin <strong>Savunma</strong> Bakanlığı ve/<br />
veya karar gücü yüksek askeri makamlarında<br />
savunma sanayii ofisi<br />
kurulması<br />
• İkili, Çok Taraflı Askeri İlişkiler,<br />
Dış Ekonomik İlişkiler ve Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığının faaliyetlerinin<br />
ihracat odaklı etkinleştirilmesi<br />
• Fuar, konferans v.b. etkinliklerde<br />
savunma sanayiinin temsil edilmesi,<br />
v.b.<br />
• <strong>Savunma</strong> sistemlerine hakim, donanımlı<br />
TSK, SSM ve savunma<br />
sanayi mensubu emekli üst düzey<br />
yöneticilerin birikim ve ilgilerinin<br />
ihracata yönlendirilmesi<br />
• Bilgi merkezlerinin oluşturulması<br />
ve bilgi işleme kapasitesinin geliştirilmesi<br />
c) Finansal Destek Mekanizmalarının<br />
Geliştirilmesi<br />
• İhracatı teşvik mekanizmaları<br />
• Kredi mekanizmaları<br />
• Takas-barter v.b. mekanizmalar<br />
• Hedef pazarda yatırıma devletin<br />
ortaklığı<br />
• Yurtdışında kamu-özel sektör<br />
(PPI) ortaklıkları<br />
• Ortak tanıtım şirketi/mekanizması,<br />
v.b.<br />
2.5. İhracatta Girişimcilik<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi şirketleri ulusal ve<br />
uluslararası savunma projelerinde kazandıkları<br />
deneyim ve ilişkiler ile üst<br />
düzeyde liderlik, profesyonellik ve girişimcilik<br />
ruhuna sahip bir yapıdadır.<br />
Bununla birlikte, savunma ihracatı<br />
için hedeflenen potansiyel ülkelere<br />
girişte; gerek doğrudan gerekse uluslararası<br />
ortaklıklar yoluyla halihazırda<br />
proje yürüten, yabancı ülkelerde iş<br />
yapabilme becerileri gelişmiş başarılı<br />
müteahhitlik şirketlerimizin girişimci<br />
özelliğinden yararlanma yolları da<br />
32<br />
Ocak <strong>2009</strong>
geliştirilebilmelidir. Bu yaklaşım, 1989<br />
yılında Nurol İnşaat firmasının FMC<br />
firması ortaklığıyla savunma alanına<br />
girmesi yanında, son zamanlarda bir<br />
kısım müteahhitlik firmalarının savunma<br />
şirketi kurmalarına (Yüksel<br />
<strong>Savunma</strong> ve C2Tech gibi) dayandırılmıştır.<br />
Benzer şekilde, farklı sektörlerde gerek<br />
yurtiçi gerekse yurtdışında faaliyet<br />
gösteren Türk teknoloji şirketleri<br />
ile temel faaliyet alanlarında üstünlükleri<br />
olan otomotiv şirketlerinin savunma<br />
sanayi alanına giriş kararlarına<br />
esas olacak fizibilitede yurt içi pazara<br />
ihracatın da eklenmesi önemli bir parametre<br />
olarak görülmektedir. Gerek<br />
yurt içi gerekse ihracat pazarı için savunma<br />
sanayiinin tabanının geliştirilmesinde<br />
sektöre girişin cazibesini artırmaya<br />
yönelik girişimlerin yapılması<br />
gerekmektedir.<br />
Yurtiçi savunma projeleri kapsamında<br />
kurulan tamamlayıcılık esaslı işbirliği<br />
ve ittifakların yurtdışı pazarlarda da<br />
kullanılması, ayrıca yurt içinde belirli<br />
alanlarda yaşanılan rekabet ve çatışmaların<br />
yurt dışı projelerde işbirliğine<br />
dönüştürülmesi gibi stratejik prensiplerin<br />
belirlenmesiyle sektörümüzün<br />
girişim ve rekabet gücü artırılabilecektir.<br />
Bu yaklaşımın hedef pazarlarda<br />
temsilci ve yerel partner seçiminde de<br />
kullanılması önemli yararlar sağlayabilecektir.<br />
Sonuç<br />
Ülkenin milli gücünü oluşturan parametrelerin<br />
tamamıyla etkileşim içinde<br />
olan savunma sanayiinin ihracata yönelimi,<br />
milli gücün savunma diplomasisi<br />
yoluyla daha da artmasına yardımcı<br />
olabilecek bir kuvvet çarpanı olarak<br />
görülmektedir. Çalışmada detaylı bir<br />
şekilde incelenen İsrail savunma sanayiinin<br />
dış politika etkileşimi sektörümüzün<br />
ihracata yöneliminde örnek bir<br />
model olarak görülmektedir. Tarihsel<br />
etki alanını büyük ülkenin büyük girişimleri<br />
ile sağlamlaştırma misyonunu<br />
içinde barındıran savunma sanayimizin<br />
ihracata yönelimi doğrultusunda;<br />
TSK, Dışişleri Bakanlığı, MSB/<br />
SSM, Dış Ticaret Müsteşarlığı, DEIK,<br />
TSKGV, savunma sanayii firmaları<br />
gibi tarafların katılımıyla modelleme<br />
çalışmalarının yapılması gerekmektedir.<br />
Sektörümüzün belirli ölçülerde kıyaslanabilecek<br />
teknolojik tabanının<br />
yeterli olduğuna inanarak; girişimci<br />
bir ruhla dost ve müttefik ülkelerin<br />
ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik<br />
faaliyetlerin zaman kaybetmeden<br />
organize bir şekilde başlatılması ile<br />
konjonktürel fırsatlar değerlendirilebilecektir.<br />
Kaynaklar<br />
1) A. DAVUTOĞLU, 2008, Stratejik Derinlik,<br />
Küre Yayınları<br />
2) S. BRACHA, 2005, “Long Term Policies in<br />
Defense Exports”, Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Konferansı, Ankara<br />
3) G.HALGI, 2005, “Israel’s Defense Industry<br />
as a Key Component of Israel’s Qualitative<br />
Military Edge”, The Jerusalem Issue Brief,<br />
Vol.4, No.20<br />
4) P.NIELSEN, 2004, “Israel’s Arms Export:<br />
Stil A Means of Quiet Diplomacy”, www.<br />
weltpolitik.net<br />
5) S. BRACHA, 2005, “Long Term Policies in<br />
Defense Exports”, Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Konferansı, Ankara<br />
6) G. MACKAY, 2005, “Government Initiatives<br />
in Defense Exports”, Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Konferansı, Ankara<br />
7) S. SÖNMEZ, 2005, Dünya Ekonomisinde<br />
Dönüşüm, İmge Yayınları<br />
8) Star Gazetesi, 7 Nisan 2008, Star Gazetesi,<br />
“Türkiye Asla Silah Tüccarı Olmayacak”<br />
9) Bakanlar Kurulu Kararı, 1998, <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Politika ve Stratejisi Dokümanı<br />
10) P. KOTTLER, 1997, Ulusların Pazarlanması,<br />
T.İş Bankası Yayınları.<br />
Aykud Alp BERK<br />
1991 yılından itibaren TUSAŞ Türk Havacılık Uzay Sanayi A.Ş.’de Tedarik Uzmanı,<br />
Alt Sözleşme Yöneticisi, ATAK Projesi Endüstrileşme Koordinatörü olarak görev<br />
yapmıştır. Halen TUSAŞ’ta Pazarlama ve Strateji Şefi olarak çalışmaktadır. 1965 yılında<br />
Kırşehir’de doğan Berk, 1987 yılında ODTÜ Makine Mühendisliğinden mezun<br />
olduktan sonra 1995 yılında Gazi Üniversitesi-İktisat Ana Bilim Dalında Y.Lisansını tamamlamıştır.<br />
2008 yılından itibaren Kara Harp Okulu <strong>Savunma</strong> Bilimleri Enstitüsünde<br />
<strong>Savunma</strong> Yönetimi alanında Doktora programına devam etmektedir. İngilizce ve orta<br />
seviyede Almanca bilmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 33
Teşvik Mekanizmaları<br />
SSM, Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı<br />
Bir devletin ihracat teşviki sağlamasında,<br />
özellikle savunma alanında,<br />
güvenlik ve ekonomi ile ilgili unsurlar<br />
gözönünde bulundurulmaktadır. Hükümetlerin,<br />
savunma sanayilerini, savunma<br />
ve dış politikanın vazgeçilmez<br />
bir parçası olarak görmesi sebebiyle,<br />
savunma sanayiinde yapılan çalışmalar<br />
ar-ge’den seri üretime ve ihracata<br />
kadar desteklenmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> alanında ürün geliştiren şirketler<br />
kimi zaman doğrudan teşvikler,<br />
kimi zaman vergi ayrıcalıkları ile teşvik<br />
edilmektedir. Yatırım teşviklerinde<br />
de benzer ayrıcalıkların şirketlere<br />
sağlanmakta olduğunu görmekteyiz.<br />
<strong>Savunma</strong> pazarının ticari ürünler<br />
pazarından farkı, özellikle Soğuk<br />
Savaş’ın sona ermesi ve Batı ve Doğu<br />
bloku’ndan ülkelerin silah ve sistem<br />
sağlayıcısı olarak piyasaya girmesinden<br />
sonra, yüksek sayıda arz ancak<br />
düşük sayıda talep olmasıdır.<br />
Bu koşullar altında, arz edenlerin<br />
talepte bulunanları çeşitli sınaiteknolojik<br />
(satın alan ülke içinde üretim<br />
yapılması, teknoloji transferleri),<br />
ekonomik (offset programları) veya<br />
finansal destekler ile cezbetmeleri gerekmektedir.<br />
Bu makalenin konusu olan ihracat<br />
teşvik ajansları ve sağladıkları krediler,<br />
özellikle savunma pazarının müşterileri<br />
arasında olan “düşük gelirli ülkeler”<br />
için finansal destekler arasında<br />
yer almaktadır.<br />
Hukuki Zemin<br />
İhracat teşviklerini düzenleyen iki<br />
uluslararası anlaşma bulunmaktadır.<br />
Bunlar, 1994 Dünya Ticaret Örgütü<br />
(WTO) Anlaşması ve OECD anlaşmalarıdır.<br />
OECD anlaşması, resmi<br />
olarak desteklenebilecek ihracat teşvik<br />
kredilerinin koşullarını belirlemektedir.<br />
Türkiye’de ihracat teşviklerinin koordinasyonu<br />
3332 sayılı kanunla Türk<br />
Eximbank’a, hibelerin koordinasyonu<br />
4749 sayılı kanun ile Bakanlar Kurulu<br />
koordinasyonunda görevlendirilecek<br />
makamlara verilmiştir.<br />
Motivler<br />
Hükümetler, İhracat Teşvik Ajanslarını<br />
(İTA) yurtiçi sanayilerini öne çıkartmak<br />
ve sübvanse etmek amacıyla<br />
kurmaktadırlar. İTA’ların sağladığı<br />
devlet destekli krediler veya sigortalama<br />
vasıtasıyla şirketler gelişmekte<br />
olan veya yeni oluşan riskli pazarlarda<br />
iş yapma fırsatını bulurlar. Kısaca devletlerin<br />
riskli pazarlarda iş yapmalarına<br />
destek olmak için şirketlere kaynak<br />
yarattıklarını söyleyebiliriz.<br />
Bu kaynak yaratımının iki temel gerekçesi<br />
bulunmaktadır; bunlardan<br />
birincisi ticaretin geliştirilmesi vasıtasıyla<br />
yurtiçinde istihdam yaratmak,<br />
ikincisi de özellikle gelişmekte olan<br />
ülkelerin risklerini karşılayabilecek<br />
finansal güce sahip olmayan şirketlerin<br />
risk maliyetlerini en aza indirerek<br />
ihracat hacmini artırmaktadır. Bu gerekçelerle<br />
kurulan İTA’lar temel olarak<br />
iki görevi yerine getirirler. Bunlar;<br />
ihracat aktivitelerinin finanse edilmesi<br />
ve doğrudan dış yatırımların finanse<br />
edilmesi/ sigorta altına alınmalarıdır.<br />
Bahse konu temel görevlerden<br />
ilki olan ihracat kredilerinin finanse<br />
edilmesi sürecinde İTA’lar, doğrudan<br />
ihracatçıya veya aracı bir bankaya<br />
kredi sağlamaktadırlar. Doğrudan dış<br />
yatırımlara destek ise, projelerin kredilerle<br />
desteklemesi, sigortalama ve<br />
çoğunlukla siyasi risk sigortalamaları<br />
şeklindedir.<br />
Geçmişte İTA’lar kamu tarafından kurulmuş<br />
olmalarına rağmen günümüzde,<br />
özel teşebbüs veya kamu ortaklı<br />
ihracatı teşvik organizasyonlarına<br />
rastlamak mümkündür.<br />
İTA’lar Nasıl Çalışır? İTA’lar<br />
ve Risk Yönetimi<br />
İTA’lar ihracatçılara doğrudan borç/<br />
garanti sağlar veya ticari bankaların/<br />
ihracatçıların borçlarını garanti altına<br />
alır. Herhangi bir finansman maliyeti<br />
veya risk primi yansıtılmaması,<br />
piyasadan sağlanan ticari kredilerden<br />
daha düşük geri ödemeyle kredi sağlanmasına<br />
yardımcı olur.<br />
İTA’lar, garantinin devlet tarafından<br />
sağlanmış olması sebebiyle, yüksek<br />
riski üstlenirler ve bu sebeple ticari<br />
piyasadan sağlanamayan ihracat kredilerini<br />
sağlayabilirler.<br />
İhracatçı şirket, ihraç edilen ürün veya<br />
hizmet karşılığında ödemeleri müşte-<br />
34<br />
Ocak <strong>2009</strong>
i/garantörden alır ve İTA’ya geri ödemeyi<br />
yapar. Müşterinin ödememesi<br />
durumunda, İTA ihracatçı şirkete<br />
ödemeyi gerçekleştirir ve özel sektöre<br />
ait risk kamuya transfer edilmiş olur.<br />
İhracatçı firmanın zararının tazmin<br />
edilmesinden sonra, İTA ihracatın yapıldığı<br />
alıcıdan ödemeyi geri almaya<br />
çalışır. Pek çok gelişmekte olan ülke<br />
için bu durum, zengin ülkelere olan<br />
borcun artışı demektir.<br />
İTA’lar tarafından desteklenen pek<br />
çok projenin, ekonomik istikrarın sağlanamamış<br />
olması sebebiyle, yüksek<br />
seviyede risk içerdiği bilinmektedir.<br />
İhracat yapan şirketlerin ekonomik<br />
istikrarın sağlanamadığı ortamlara<br />
İTA’ların desteği olmaksızın girmelerinin<br />
yüksek risk içerdiği değerlendirilmektedir.<br />
Avrupa Topluluğu Kurucu Sözleşmesi<br />
Madde 296, 1b’ye göre, herhangi<br />
bir üye ülke, güvenlik silah, mühimmat<br />
ve savaş teçhizatları üretimi ve<br />
ticareti hususlarında ülkenin temel<br />
menfaatleriyle ilgili bir koruma ihtiyacının<br />
gerekli olduğunu düşünürse<br />
tedbir önlemleri alabilir; Bu önlemler,<br />
spesifik olarak askeri olduğuna karar<br />
verilmeyen ürünlerle ilgili ortak piyasa<br />
rekabet koşullarını olumsuz yönde<br />
etkilememelidir. Ticari bankaların sadece<br />
birkaçı askeri ürün ihracatı için<br />
teminat vermektedir ve bunlar da bir<br />
İTA’dan veya resmi kurumdan “garanti”<br />
istemektedirler.<br />
İTA’ların Devlet ile İlişkileri<br />
Kamu İTA’ları, bağımsız bir ajans veya<br />
devletin bir parçası olarak kurulmaktadırlar.<br />
Bunlar ya devlet tarafından<br />
sahiplenilmiş veya devletin kontrolü<br />
altında görev almaktadırlar. Örneğin<br />
İngiltere’nin resmi İTA’sı İhracat Kredi<br />
Garanti Birimi (ECGD) doğrudan<br />
Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na bağlı<br />
bir birimdir. ABD ve Finlandiya’nın<br />
Export-Import Bank (EXIMBANK)<br />
diğer benzer örneklerdir.<br />
Kamu kontrolü altındaki İTA’lar, kamu<br />
iktisadi teşekkülü olarak kurulmuş<br />
olup, bağımsız yönetimleri vardır ve<br />
tüzel kişilikleri de bağımsızdır. Export<br />
Development Canada, Delcrede/Decroire<br />
(Belçika), Finans ve Sigorta şirketi<br />
(Avustralya) bu tip şirketlerdir.<br />
Diğer İTA’lar yarı kamu veya özel<br />
olarak adlandırılabilirler. Bunlar özel<br />
sermayenin konsorsiyumu veya özel<br />
sermaye ve kamu iktisadi teşekkülleri<br />
ile ortak olarak kurulabilirler.<br />
Avusturya Oesterreichische Kontrollbank<br />
Aktiengesellschaft (OeKB),<br />
özel bir İTA’ya örnektir ve sahibi ticari<br />
bankalardır. Buna rağmen, OeKB’nin<br />
finansman ile ilgili onay sürecinde,<br />
Avusturya Finans Bakanlığı, denetim<br />
sürecinde de ilgili denetim makamı<br />
yer almaktadır. Almanya’nın İTA’sı<br />
Euler Hermes Krediversicherungs-<br />
AG (Hermes) de Avusturya’nın İTA’sı<br />
gibi özeldir ve gözden geçirme ve onay<br />
sürecinde Finans, Dışişleri, ve Ekonomik<br />
Koordinasyon ve Kalkınma Bakanlıklarının<br />
temsilcileri yer almaktadır.<br />
Özel teşebbüs tarafından kurulan<br />
İTA’ların her ne kadar İTA’ların<br />
sermayedarları özel olsa da kontrol<br />
mekanizmalarında devletin yer aldığı<br />
görülmektedir.<br />
İTA’lar ve <strong>Savunma</strong> Sistem<br />
Satışları<br />
Haziran 2000’de Okinawa’da yapılan<br />
toplantı’da G-7, OECD üyelerine,<br />
“düşük gelirli ülkelere” ihracat kredisi<br />
kullanılarak satış yapılmaması yönünde<br />
karar almış; İngiltere, OECD üyelerinin<br />
ihracat kredisi vermeleri durumunda<br />
“ifşa” edilmelerini önermiştir.<br />
G-7 ayrıca OECD’den savunma gibi<br />
“üretici olmayan” alanlara ilişkin ihracat<br />
kredisi veren ülkelerin listelerinin<br />
yayınlanmasını da istemiştir. “Düşük<br />
Avrupa Birliği Ülkelerinin İTA’larının Verdiği Kredilerle Yapılan Satışlar (%)<br />
ÜLKE 2002 2003 2004 2005<br />
İngiltere (ECGD) 38-50 38-50 38-50 38-50<br />
Hollanda (Atradius-DSB) 27-57 27-57 27-57 27-57<br />
Fransa (COFACE) 30 30 30 30<br />
Almanya (Hermes)<br />
Uzun Vadeli<br />
Kredilerin %0,2’si<br />
ve Kısa Vadelilerin<br />
%9,4’ü<br />
Uzun Vadeli<br />
Kredilerin %0,2’si<br />
ve Kısa Vadelilerin<br />
%9,4’ü<br />
Uzun Vadeli<br />
Kredilerin %0,2’si<br />
ve Kısa Vadelilerin<br />
%9,4’ü<br />
Uzun Vadeli<br />
Kredilerin %0,2’si<br />
ve Kısa Vadelilerin<br />
%9,4’ü<br />
Belçika<br />
İhraç lisansı<br />
Onaylanan Tüm<br />
Satışların %20’si<br />
İhraç lisansı<br />
Onaylanan Tüm<br />
Satışların %20’si<br />
İhraç lisansı<br />
Onaylanan Tüm<br />
Satışların %20’si<br />
İhraç lisansı<br />
Onaylanan Tüm<br />
Satışların %20’si<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 35
gelirli ülkelerin” çoğunun silah alımlarının<br />
ihracat kredisi ile olduğu ve bu<br />
alımları yapanların bir kısmının silah<br />
pazarının önde gelen alıcıları olduğu<br />
değerlendirildiğinde ihracat kredisine<br />
ilişkin sınırlama uygulamasının gerçekciliği<br />
tartışmalı hale gelir.<br />
“Düşük gelirli ülkeler” (kişi başına<br />
düşen GSMH $935 veya altı geliri<br />
olan ülkeler) arasında Çin, Hindistan,<br />
Endonezya, Nijerya ve Pakistan gibi<br />
ülkeler olduğu ve bu ülkelere G-7 ülkelerinden<br />
Kanada, Fransa, Almanya,<br />
İtalya ve İngiltere’den İTA’ların verdiği<br />
ihracat kredileri kullanılarak satışların<br />
yapıldığı düşünülürse teklifin irrasyonel<br />
olduğu sonucu doğal olarak ortaya<br />
çıkmaktadır.<br />
Yukarıdaki anlaşmalara bakıldığında,<br />
savunma sanayiinin serbest piyasanın<br />
parçası olamayacağı değerlendirilmektedir.<br />
Bunun temel sebebi askeri<br />
ürünlerin normal ürünler olmamasıdır.<br />
<strong>Savunma</strong> ürünleri ticaretine ilişkin<br />
hususlar hala ticari hukuka ilişkin<br />
seviyeden çok ulusal-politik seviyede<br />
değerlendirilmektedir. Uluslararası<br />
konvansiyonel silah ticaretini düzenleyen<br />
herhangi bir anlaşma bulunmamaktadır.<br />
Avrupa Birliği tarafından<br />
1998 yılında hazırlanan Code of Conduct<br />
belgesi, hukuki olarak imzalamayan<br />
tarafları bağlayıcı değildir. Code<br />
of Conduct belgesi bünyesinde insan<br />
hakları, bölgesel istikrar, güvenlik ve<br />
alıcının ekonomik gücü gibi kriterleri<br />
bulundurmaktadır.<br />
Hukuki bağlayıcılığının yanısıra,<br />
Code of Conduct belgesi politik baskı<br />
amaçlı kullanılan bir belge olarak düzenlenmiştir.<br />
Bahse konu anlaşmanın İTA’lara yönelik<br />
olarak değerlendirilebilecek<br />
maddesi ise, alıcı tarafın UNDP, Dünya<br />
Bankası, IMF ve OECD kaynaklarına<br />
bakılarak ekonomik olarak değerlendirildiği<br />
ve ülkenin satın alım<br />
durumunda sürdürülebilir kalkınmayı<br />
engelleyip engellememe durumunu<br />
analiz etmesidir. Ancak ihracat teşviklerini<br />
yasaklayıcı, önleyici bir önlem<br />
2007 yılı itibarıyla<br />
sağlanan destekler 3,7<br />
milyar ABD Doları<br />
(nakdi kredi) ve 4,7<br />
milyar ABD Doları<br />
tutarında sigorta/<br />
garantidir. Banka nakdi<br />
ve gayrinakdi destekleri<br />
ile ihracatın yaklaşık %<br />
8’ine finansman desteği<br />
sağlamıştır.<br />
alınmamış, sürdürülebilir kalkınma<br />
ve sosyal kalkınma ile ilişki kurulmamıştır<br />
İlk bölümde ihracat teşviklerinin özellikle<br />
alıcıları cezbetmek için kullanılan<br />
ekonomik (offset programları) veya<br />
finansal destekler arasında yer aldığı<br />
belirtilmişti. Kimi zaman bazı finansal<br />
desteklerin bir ihalenin alınmasında<br />
önemli rol oynadığı görülmektedir.<br />
Endonezya <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Rus<br />
Silahlarını seçerken seçim sebebini<br />
Rus Devletinin yıllık %5,6 ile %5,8<br />
arasında değişen oranlarda finansal<br />
destek olduğunu belirtmiş, bu oranların<br />
OECD ülkeleri için %8 olduğunu<br />
açıklamıştır.<br />
İTA Türkiye Uygulaması-<br />
Eximbank<br />
Türk Eximbank; ekonomik ve politik<br />
amaçların sağlanması, ihracatçıların<br />
yeni pazarlara açılabilmesi, rekabet<br />
gücünün artırılması gibi amaçlarla,<br />
yurt dışında yapılacak yatırımlar ile<br />
ihracat maksadına yönelik yatırım<br />
malları üretim ve satışının desteklenerek<br />
teşvik edilmesine yönelik yurt<br />
dışında faaliyet gösteren müteahhit ve<br />
girişimcileri kısa, orta ve uzun vadeli<br />
nakdi ve gayrinakdi kredi, sigorta ve<br />
garanti programları ile desteklemek<br />
amacıyla 1987 yılında kurulmuştur.<br />
3332 sayılı kanun ile ihracatın teşviki<br />
amacıyla Türk İhracat Kredi Bankası<br />
kurulmuş, dış yatırımların ve yurtiçi<br />
yatırım malı imalat ve satışının kredilendirilmesi<br />
gibi faaliyetler için de<br />
Türk Eximbank’a bütçe, fonlar, bankalar<br />
ve diğer kaynaklardan tahsis edilecek<br />
imkanları belirleme yetkisi Bakanlar<br />
Kurulu’na verilmiştir. Bununla<br />
beraber politik riskler sebebiyle girilecek<br />
olan zararın karşılanması sorumluluğu,<br />
Hazine Müsteşarlığına aittir.<br />
Eximbank tarafından sağlanmakta<br />
olan mal/hizmet ihracatı, ülke/kredi<br />
garanti programı kapsamında sağlanmaktadır.<br />
Ülke/kredi garanti programının<br />
çerçevesi, yıllık olarak belirlenmektedir.<br />
Nakdi ve gayri nakdi olarak<br />
verilen destekler hükümetlerarası<br />
protokoller kapsamında yürütülmektedir.<br />
İhracatçılar tarafından ihracat teşviki<br />
için önerilen projelerin arasından<br />
müşteri ülke tarafından “Devlet Garanti<br />
Mektubu” onaylanmış olanlara<br />
öncelik verilmektedir.<br />
Türk Eximbank tarafından mal ve hizmet<br />
ihracatına ilişkin nakdi/gayrinakdi<br />
kredi mekanizması aracılığı ile finansman<br />
desteği sağlanmaktadır. 2007 yılı<br />
itibarıyla sağlanan destekler 3,7 milyar<br />
ABD Doları (nakdi kredi) ve 4,7<br />
milyar ABD Doları tutarında sigorta/<br />
garantidir. Banka nakdi ve gayrinakdi<br />
destekleri ile ihracatın yaklaşık % 8’ine<br />
finansman desteği sağlamıştır.<br />
İhracatçılar tarafından<br />
ihracat teşviki için<br />
önerilen projelerin<br />
arasından müşteri ülke<br />
tarafından “Devlet<br />
Garanti Mektubu”<br />
onaylanmış olanlara<br />
öncelik verilmektedir.<br />
36<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Türk Eximbank’ın kredisinden faydalanabilecek<br />
olan ülke tarafından<br />
garantör bir kredi kuruluşu/banka<br />
veya resmi kuruluş belirlenmektedir.<br />
Garantör, Türk Eximbank tarafından<br />
muteber kabul edilmelidir.<br />
İhracat yapacak olan firmanın Türk<br />
Ticaret Kanununa göre kurulmuş,<br />
mali yapısı sağlam bir şirket olması<br />
gerekmektedir. Bazı durumlarda Türk<br />
şirketleri bir konsorsiyumun ortağı<br />
veya taşeronu olabilirler.<br />
Türk Eximbank’a sunulacak olan projenin<br />
sunulmadan önce fizibilitesinin<br />
FIDIC üyesi bir müşavir tarafından<br />
onaylanması gerekmektedir. Sunulan<br />
projenin yerli katkısının yüksek olması,<br />
proje seçiminde tercih sebebidir.<br />
Türk Eximbank tarafından verilen finansman<br />
desteğinin çeşitli koşulları<br />
vardır. Bunlar;<br />
• ihracatçı firmanın projeye katılımının<br />
en az %15 oranında olması,<br />
• Geri ödemelerin vadesinin 8 yılı<br />
aşmaması,<br />
• Sağlanacak desteğin, Türkiye’den<br />
sağlanacak mal/hizmetlerin<br />
%85’ini aşmıyor olması,<br />
• Garantör ülkenin riskine göre belirlenen<br />
garanti mektubu komisyonu<br />
olarak sıralanabilir.<br />
İhracat Teşvikleri ve Türk<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
3238 sayılı kanunun 10. maddesi<br />
g bendine göre “ekonomik teşvikleri<br />
tespit etmek” <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
Müsteşarlığı’nın görevleri arasındadır.<br />
Aynı kanunun (i) bendinde de “savunma<br />
ihracatı konularının” koordinasyonu<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’na<br />
verilmiştir denilmektedir.<br />
4749 sayılı kanun ile Bakanlar Kurulu,<br />
Dışişleri Bakanlığı ve Hazine<br />
Müsteşarlığı’nın olumlu görüşünün<br />
alınması koşuluyla, hibe vermeye yetkili<br />
kılınmıştır. <strong>Savunma</strong> ve güvenlik<br />
amaçlı hibeler bu kanun kapsamına<br />
alınmamıştır. <strong>Savunma</strong> ve güvenlik<br />
alanı ile ilgili hibe ve yardımlarla ilgili<br />
İhracat teşviklerinin<br />
sağlanmasıyla,<br />
savunma sanayinde<br />
ar-ge’den seri üretime<br />
sağlanan desteklerin<br />
kapsamı genişleyecek,<br />
ihracata sağlanacak<br />
teşviklerle ürün<br />
yelpazesinin genişlemesi<br />
sağlanacak ve nihai<br />
olarak Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri ve Türk<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
ürün yelpazesinin<br />
genişlemesinden<br />
fayda sağlayan taraf<br />
olacaklardır.<br />
görüşmelerde bulunmaya ve anlaşmalar<br />
imzalamaya Bakanlar Kurulu<br />
kararı ile belirlenecek kişi ve kuruluşlar<br />
yetkilidir. Bu hibe ve yardımların<br />
karşılıkları, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />
bütçesinde karşılık ayrılmak suretiyle<br />
bütçelendirilmektedir.<br />
4749 sayılı kanun kapsamında “yabancı<br />
ülkeler, yabancı ülkelerin kuruluşları,<br />
uluslararası kuruluşlar, ve uluslararası<br />
yardım konsorsiyumlarına borç<br />
vermeye, borcun esas ve şartlarını<br />
belirlemeye, verilen borçların yeniden<br />
yapılandırılmasına Müsteşarlığın görüş<br />
ve Bakan’ın teklifi üzerine Bakanlar<br />
Kurulu’nun yetkili” olduğu, borç<br />
tutarlarının Müsteşarlık bütçesine konulacak<br />
bir ödenekten karşılanacağı<br />
belirtilmiştir.<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı tarafından<br />
ihracat teşviki kapsamında iki<br />
yöntem izlenebileceği değerlendirilmekte<br />
olup bunlar; doğrudan <strong>Savunma</strong><br />
Sanayini Destekleme Fonu kullanılarak<br />
hibe veya kredi amaçlı “ülke<br />
kredisi” açmak veya Türk Eximbank<br />
vasıtasıyla kredi açmak olarak sıralanabilir.<br />
Doğrudan yabancı bir ülkeye<br />
SSDF’den ülke kredisi açılması durumunda<br />
4749 sayılı kanuna göre öncelikle<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’nın<br />
Bakanlar Kurulu tarafından ihracat<br />
teşviki verilmesi amacıyla yetkilendirilmesi<br />
gerekmektedir. Bu süreçte<br />
Dışişleri Bakanlığı ve Hazine<br />
Müsteşarlığı’nın olumlu görüşlerine<br />
ihtiyaç duyulacaktır.<br />
Politik ve askeri amaçlarla hibe verilmesi<br />
durumunda da 4749 sayılı kanuna<br />
göre Bakanlar Kurulu tarafından<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı’nın yetkilendirilmesi<br />
ve Dışişleri Bakanlığı<br />
ve Hazine Müsteşarlığı’nın olumlu<br />
görüşlerine ihtiyaç duyulacaktır. Bir<br />
aracı olarak Türk Eximbank’ın kullanılması<br />
durumunda da 4749 sayılı kanunun<br />
hükmettiği tespit edilmiştir.<br />
Sonuç<br />
<strong>Savunma</strong> alanında oluşturulacak ihracat<br />
teşvik mekanizmasının, savunma<br />
sanayinin, savunma ve dış politikanın<br />
vazgeçilmez bir parçası olması ayrıca<br />
savunma ürünlerinde iktisadi geri<br />
dönüşün sadece kredi geri ödemelerinde<br />
değil, ürünün ömür boyu idamesinde<br />
sağlanması gibi uzun vadeli<br />
hedefleri göz önünde bulundurulmasının<br />
önemli bir unsur olduğu değerlendirilmektedir.<br />
Bu kapsamda, <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı<br />
kuruluş kanununun 4749<br />
sayılı kanundan muaf tutulması ve<br />
ihracat teşvikine yönelik fonlamanın<br />
SSDF’den yapılmasına yönelik çalışmalara<br />
başlanmasının faydalı olduğu<br />
değerlendirilmektedir. İhracat teşviklerinin<br />
sağlanmasıyla, savunma sanayinde<br />
ar-ge’den seri üretime sağlanan<br />
desteklerin kapsamı genişleyecek, ihracata<br />
sağlanacak teşviklerle ürün yelpazesinin<br />
genişlemesi sağlanacak ve<br />
nihai olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ve<br />
Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> ürün yelpazesinin<br />
genişlemesinden fayda sağlayan<br />
taraf olacaklardır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 37
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Yazılım<br />
İhracatını Artırmanın Esasları<br />
İsmail BAŞYİĞİT<br />
MİLSOFT, CEO<br />
Küreselleşmenin etkilerini arttırdığı<br />
günümüzde ülkelerin ekonomi ve<br />
siyasi politikalarında yönlendirici bir<br />
role sahip olan savunma sanayiinin<br />
önemi her geçen gün daha da ön plana<br />
çıkmaktadır. Hızla değişen çevre<br />
koşulları; ülkeleri ve dolayısıyla firmaları<br />
karar verme süreçlerinde daha<br />
temkinli ve planlı hareket etmeye,<br />
rakiplerinin hamlelerini öngörmeye<br />
ve bu hamleler doğrultusunda geleceğin<br />
stratejilerini bugünden belirlemeye<br />
yönelik sistematik bir yönetim<br />
anlayışına zorlamaktadır. Uluslararası<br />
piyasaların kırılganlığı, yaşanan<br />
dalgalanmalar ve istikrarsızlıklar göz<br />
önüne alındığında; savunma sanayii<br />
gibi sektörlere yatırım yapmanın ve<br />
bu pazarın şampiyonlar ligi oyuncusu<br />
olmanın hem ülkemizin hem de firmalarımızın<br />
geleceği açısından taşıdığı<br />
stratejik önem büyüktür. Özellikle<br />
yenilikçi fikirler üzerine teknolojik<br />
alt yapısını şekillendiren ve bu sayede<br />
dışa bağımlılığını azaltan ülkelerin<br />
dünyada yaşanan ekonomik ve siyasal<br />
krizlerden ya da değişen çevre koşullarında<br />
ortaya çıkan yeni güç dengelerinden<br />
daha az etkilenmeleri süpriz<br />
değildir. Bu çerçevede değerlendirildiğinde,<br />
savunma sanayiinde ihracatı<br />
arttırmanın ülkemize doğrudan ve<br />
dolaylı yollardan sürdürülebilir kalkınma<br />
sağlayacağı, aynı zamanda da<br />
ülkemizin dışa bağımlılığını asgariye<br />
indireceği açıktır. Bu yüzden dünya ile<br />
rakabet edebilen, teknolojik altyapısını<br />
yenilikçi ve yönlendirici çözümler<br />
üzerine kurmuş olan savunma sanayiimizin;<br />
ülkemizin refahını arttırmada,<br />
toplumun her kesimine uzun vadede<br />
sürekli kalkınma sağlamada ve yaşam<br />
kalitesini yükseltmede önemli katkıları<br />
olacaktır.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiinde son yıllarda dünyada<br />
görülen büyüme ve gelişme daha<br />
önce bu sektörde yer alan ve ileri teknoloji<br />
ihraç eden ülkelerin dışında, gelişmekte<br />
olan birçok ülkenin de artık<br />
ilgisini çekmeye başlamıştır. Bu açıdan<br />
bakıldığında ülkemizin de savunma<br />
sanayiinde büyüyen pazardan aldığı<br />
payı arttırması önem arz etmektedir.<br />
Ancak savunma sanayiinde ihracat,<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiinde<br />
ihracat, diğer bazı<br />
sektörlerden farklı<br />
olarak firmaların<br />
münferit gayretlerinin<br />
yanı sıra devlet ve<br />
devlet dışı aktörlerin<br />
de destekleriyle ulusal<br />
bir politika ve vizyon<br />
çerçevesinde önceden<br />
belirlenen orta ve<br />
uzun vadeli hedefler<br />
doğrultusunda<br />
gerçekleştirilebilinir.<br />
diğer bazı sektörlerden farklı olarak<br />
firmaların münferit gayretlerinin yanı<br />
sıra devlet ve devlet dışı aktörlerin de<br />
destekleriyle ulusal bir politika ve vizyon<br />
çerçevesinde önceden belirlenen<br />
orta ve uzun vadeli hedefler doğrultusunda<br />
gerçekleştirilebilinir. Devletin<br />
belirleyeceği ihracat hedeflerine yönelik<br />
vizyon ve politikalar kapsamında<br />
hedeflere ulaşılabilmesi özel sektör,<br />
üniversiteler, araştırma merkezleri ve<br />
diğer paydaşların birlikte hareket etmesiyle<br />
gerçekleşebilir. Milli savunma<br />
sanayiinin geliştirilmesi politikaları<br />
kapsamında yurtiçinde geliştirilen yeteneklerin,<br />
kullanımına öncelik verilmesi<br />
ve bu yaklaşımın kararlılıkla uygulanması<br />
da gereklidir. <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın 2007-2011<br />
Stratejik Planı’nda koyduğu ihracat<br />
hedefi, sektörün tüm oyuncuları için<br />
de belirleyici olmalıdır. 1<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiinde özellikle yazılım<br />
gibi katma değeri yüksek ve emek<br />
yoğun bir sektörde ihracatı arttırmak<br />
için; Ar-Ge destekleri, insan kaynaklarının<br />
etkin kullanımı, teknokent ve<br />
teknoparkların sayılarının ve etkinliklerinin<br />
arttırılması, uluslararası standartların<br />
yakalanması, milli çözümlere<br />
ağırlık verilmesi ve işbirlikteliklerinin<br />
oluşturulması savunma sanayiinde temel<br />
faktörler olarak özetlenebilir.<br />
Gelişmişlik düzeylerine göre yazı-<br />
1 <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı, Stratejik Plan<br />
2007-2011, Ankara.<br />
38<br />
Ocak <strong>2009</strong>
lım ihracatında ülkeler kümelenme,<br />
olgunluk ve ihracat gelirleri<br />
temel alınarak 4 farklı kategoride<br />
sınıflandırılırlar. 2 Birinci kategoride<br />
yer alan ABD, İngiltere, Kanada ve<br />
1990’lardan itibaren bu kategoriye<br />
giren İsrail, İrlanda ve Hindistan gibi<br />
ülkeler incelendiğinde, devlet tarafından<br />
çerçevesi çizilen ulusal vizyon<br />
ve politikaların bu ülkelerin yazılım<br />
ihracatlarının artmasında önemli rol<br />
oynadığı görülmektedir. 3 Örneğin birinci<br />
kategoride yer alan ülkelerden<br />
İrlanda, geleneksel olarak bir tarım<br />
ülkesiyken son on beş yılda yazılım<br />
sektöründe ihracata sağlanan devlet<br />
destekleri ile yazılım pazarının kritik<br />
oyuncularından biri haline gelmiştir. 4<br />
Ülke, 1980’lerde yasadışı yazılım kullanımda<br />
yüksek bir orana sahipken,<br />
yeni kanunlarla bu oran 1990’ların<br />
ikinci yarısından itibaren oldukça<br />
düşmüştür. Ayrıca devletin kurduğu<br />
serbest bölgeler ve vergi avantajlarıyla<br />
da İrlanda birçok yabancı sermayeli<br />
firmanın yatırım yaptığı bir ülke haline<br />
2 Carmel, E. Taxonomy of New Software Exporting<br />
Nations. Washington DC, American<br />
University, 2003.<br />
3 Heeks, R.B & Nicholson B. Software Export<br />
Success Factors and Strategies in Developing<br />
and Transitional Economies. Development<br />
Informatics Working Papers no.12, IDRM,<br />
University of Manchester, UK, 2002.<br />
4 Alican F. Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla<br />
Dünyada ve Türkiye’de Yazılım Sektörü, İstanbul,<br />
İletişim Yayınları, 2006.<br />
gelmiş ve ülkedeki istihdam artmıştır. 5<br />
<strong>Savunma</strong> yazılımı ihracatında önemli<br />
bir paya sahip olan İsrail’de ise, Ar-<br />
Ge’ye önemli yatırımlar yapılmış,<br />
özel sektöre yönelik vergi avantajları<br />
sağlanmış ve başta ABD olmak üzere<br />
teknoloji alanında önde gelen ülkelerin<br />
üniversiteleri ve araştırma kurumlarıyla<br />
işbirliği anlaşmaları yapılmıştır.<br />
Benzer şekilde ülkemizin de nicel<br />
hedefler doğrultusunda ucuz işçilik<br />
ile rekabet etmeye çalışmak yerine,<br />
teknoloji üreten ve ihraç eden Türkiye<br />
için nitelikli işgücünün kullanıldığı,<br />
yenilikçi fikirlerin hayata geçirildiği,<br />
katma değeri yüksek yeni teknoloji<br />
geliştirmenin hedeflendiği, ulusal<br />
vizyon ve politikaların belirlenmesi<br />
ve kararlı bir şekilde adil rekabet ortamında<br />
uygulanması gereklidir. Ulusal<br />
politika ve vizyon paralelinde kamu<br />
ve özel kuruluşların aşağıda belirtilen<br />
hususlar üzerine yoğunlaşmasının ülkemizin<br />
savunma sanayiinde yazılım<br />
ihracatını arttırma yönünde önemli<br />
katkı sağlayabileceği düşünülebilinir.<br />
1. Ar-Ge, özellikle savunma sanayiimizin<br />
yazılım sektöründe gelişmesi<br />
ve dünya ile rekabet edebilmesinde<br />
ön koşullardan birisidir. Yurt dışında<br />
rekabet edebilmek için ulusların<br />
5 Bilişim Şurası. Bilişim Şura Ana Raporu, Ankara,<br />
2002.<br />
Her ne kadar son<br />
yıllarda ülkemizde<br />
Ar-Ge’ye olan yatırım<br />
bilinci artmış ve<br />
geçmiş yıllara göre<br />
yükselmiş olsa da<br />
özellikle savunma<br />
sanayiinde önde gelen<br />
ve yazılım alanında<br />
yetkinlik kazanmış<br />
ülkelerle kendimizi<br />
karşılaştırdığımızda<br />
oldukça geride<br />
kaldığımız ortadadır.<br />
2006 yılı itibariyle<br />
%0,7 olan Ar-<br />
Ge’nin Gayrisafi<br />
Milli Hasıladaki<br />
payını 2010 yılında<br />
%2’ye çıkarmak<br />
hedeflenmiştir.<br />
öncelikli olarak ileri teknolojiler üzerine<br />
kurulu altyapılara sahip olması,<br />
kendi ürünleri ve çözümlerini dünyaya<br />
sunabilmeleriyle mümkündür.<br />
Şekil 1’de görüldüğü üzere Ar-Ge<br />
Tablo 1 Ar-Ge’ye Ayrılan Kaynakların Mukayesesi 2006<br />
ÜLKE <strong>Savunma</strong> Ar-Ge’ye Ayrılan Kaynak (Milyar $) <strong>Savunma</strong> Ar-Ge’ye Ayrılan<br />
Kaynak Yüzdesi<br />
ABD 67.5 19.7<br />
Avrupa 3.6 1.4<br />
Almanya 0.73 1.1<br />
İngiltere 1.3 3.4<br />
İspanya 0.15 0.01<br />
Türkiye 0.069 0.018<br />
Kaynak: Korkmazyürek H. Avrupa Birliği <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ndeki Gelişmelerin Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Üzerindeki Etkileri. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi,<br />
Sayı 6, Ekim 2008.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 39
Şekil 1 (2006 Yılı Ar-Ge Harcamaları)<br />
Kaynak: Global R&D Report 2008.<br />
için yatırım yapan ülkeler İskandinav<br />
ülkeleri, Kuzey Amerika ve Avrupa<br />
Birliği’nin refah düzeyi yüksek ülkelerinden<br />
oluşmaktadır. 6 Her ne kadar<br />
son yıllarda ülkemizde Ar-Ge’ye olan<br />
yatırım bilinci artmış ve geçmiş yıllara<br />
göre yükselmiş olsa da özellikle<br />
savunma sanayiinde önde gelen ve<br />
yazılım alanında yetkinlik kazanmış<br />
ülkelerle kendimizi karşılaştırdığımızda<br />
oldukça geride kaldığımız ortadadır.<br />
2006 yılı itibariyle %0,7 olan<br />
Ar-Ge’nin Gayrisafi Milli Hasıla’daki<br />
payını 2010 yılında %2’ye çıkarmak<br />
hedeflenmiştir.<br />
Diğer taraftan savunma sanayiinde<br />
Ar-Ge’ye ayrılan kaynağa baktığımız-<br />
6 Global R&D Report 2008.<br />
da ABD ve Avrupa’nın gerisinde olduğumuz<br />
görülmektedir.<br />
Ar-Ge kapsamında düşünüldüğünde<br />
dünyanın önde gelen ülkeleri ve<br />
firmaları ile rekabet edebilmek için<br />
aşağıdaki hususlara önem vermek gereklidir;<br />
• Açık bilgi üzerine dünyayla yarışabilecek<br />
yeni teknolojilerin geliştirilmesi<br />
ve öncü çözümlerin rakiplerden<br />
önce uluslararası piyasaya<br />
sunulması,<br />
• Özellikle altyapı yazılımlarına yönelik<br />
Ar-Ge’lere öncelik verilmesi<br />
böylece birçok alanda/sektörde bu<br />
altyapı yazılımlarının yeniden kullanılabilirliğinin<br />
sağlanması,<br />
• İleride ortaya çıkacak ihtiyaçlara<br />
uygun Ar-Ge projelerinin başlatılması,<br />
• Şirket gelirlerinin belirlenecek bir<br />
yüzdesinin Ar-Ge projelerine yönlendirilmesinin<br />
teşvik edilmesi,<br />
• Özellikle ihracat hedeflerinin doğru<br />
olarak konulduğu kritik teknojilere<br />
yönelik Ar-Ge desteklerinin<br />
(Tübitak TEYDEB, 1007 gibi) arttırılması.<br />
2. Küreselleşme, firmaların sadece<br />
teknolojik değişikliklere uyum sağlamalarını<br />
değil aynı zamanda sosyokültürel,<br />
yönetimsel ve örgütsel yeniliklere<br />
ve değişikliklere de uyum<br />
sağlamalarını da zorunlu kılmıştır.<br />
Entelektüel sermaye olarak kabul<br />
40<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Entelektüel sermaye<br />
olarak kabul edilen<br />
insan kaynağı da<br />
günümüzde firmalar<br />
arasındaki farkı<br />
belirleyen temel<br />
etkenlerden birisi<br />
olmuştur. Klasik<br />
anlamda personel<br />
izinlerinin ve terfi<br />
gibi işlemlerin<br />
algılandığı İnsan<br />
Kaynakları Yönetimi<br />
yerini; sürekli<br />
gelişme, performans<br />
yönetimi, yetkinlikler<br />
ve motivasyon<br />
gibi kavramlara<br />
bırakmıştır.<br />
edilen insan kaynağı da günümüzde<br />
firmalar arasındaki farkı belirleyen temel<br />
etkenlerden birisi olmuştur. Klasik<br />
anlamda personel izinlerinin ve<br />
terfi gibi işlemlerin algılandığı İnsan<br />
Kaynakları Yönetimi yerini; sürekli<br />
gelişme, performans yönetimi, yetkinlikler<br />
ve motivasyon gibi kavramlara<br />
bırakmıştır. 7 İnsan kaynaklarının etkin<br />
yönetimi, uzun vadede bir ülkeye<br />
rekabet avantajı getiren faktörlerden<br />
birisidir. Zihin emek yoğun ve nitelikli<br />
işgücünün istihdamı üzerine kurulu<br />
olması itibariyle özellikle savunma<br />
sanayiinde faaliyet gösteren yazılım<br />
firmalarında personelin yetkinliklerinin<br />
geliştirilmesi, doğru eğitilmiş ve<br />
yetiştirilmiş olması gerekmektedir. Bu<br />
kapsamda beyin göçünün önüne geçilmesi<br />
ve nitelikli işgücünün yerli firmalarda<br />
istihdam edilerek milli proje-<br />
7 Akı P. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda İnsan<br />
Kaynakları Yönetimi. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Gündemi, Sayı 2, Ekim 2007.<br />
lerde kullanılması firmaların uluslararası<br />
pazarda rekabet edebilme şansını<br />
arttıracaktır. Ayrıca, üniversitelerin<br />
ilgili bölümlerinin müfredatları hazırlanırken<br />
sanayinin ihtiyaçları da göz<br />
önüne alınmalıdır. İnsan kaynağının<br />
eğitimi ve doğru yönlendirilmesi organizasyonların<br />
varlıklarını ve rekabetçi<br />
olmalarını korumanın ön koşulu<br />
olarak ortaya çıkmaktadır. 8 Teknoloji<br />
geliştirecek nitelikli işgücüne sahip<br />
olmak için paydaşların (üniversiteler,<br />
araştırma kurumları, kamu kurum ve<br />
kuruluşları, özel firmalar vb.) aşağıdaki<br />
hususlara önem vermeleri gerekmektedir:<br />
• Kurumsal organizasyon yapısının,<br />
pozisyonlara ait görev ve sorumlulukların<br />
ve arayüzlerin net olarak<br />
belirlenmesi,<br />
• İhtiyaç duyulacak işgücü büyüklüğünün<br />
ve bu işgücüne ait yetkinliklerin<br />
doğru belirlenmesi,<br />
• Mevcut işgücünün ihtiyaç duyulan<br />
yetkinlik seviyesine getirilmesi için<br />
gerekli eğitimlerin kapsam ve miktarlarının<br />
belirlenmesi, kısa ve uzun<br />
vadeli eğitimlerin planlanması,<br />
• Tespit edilen yetkinlikler kapsamında<br />
gerekli iş gücünün istihdam<br />
edilmesi,<br />
• Yetkinliklerin sürekli geliştirilmesi,<br />
• Eğitim kalitesinin ihtiyaç duyulan<br />
yetkinliklere paralel olarak sürekli<br />
iyileştirilmesi,<br />
• Eğitim ihtiyaçlarının kurumlar arasında<br />
ortak olan kısımlarının birlikte<br />
planlanması ve karşılanması,<br />
• Üniversitelerin, firma ve kurumların<br />
ihtiyaçlarını karşılayacak yönde<br />
teorinin yanında uygulamaların da<br />
yer aldığı eğitimlere ağırlık vermesi,<br />
dolayısıyla pazarın ihtiyaç duyduğu<br />
8 Barutçugil İ. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi,<br />
Kariyer Yayıncılık, İstanbul, 2004.<br />
nitelikli işgücünün çalışan memnuniyetinin<br />
ve dolayısıyla verimliliğinin<br />
sürekli artırılması.<br />
3. Dış pazarda var olabilmenin ön<br />
koşulunun uluslararası ortak dili anlamak,<br />
bir diğer ifadeyle uluslararası<br />
kalite standartlarını yakalamak olduğu<br />
düşünüldüğünde, firmalarımızın<br />
uluslararası kabul gören kalite yönetim<br />
standartlarına (CMMI gibi) ve<br />
modellerine yönelik çalışmalarının<br />
teşvik edilmesine ağırlık verilmelidir.<br />
Özellikle ülkemizde savunma sanayiinde<br />
ucuz işgücünün olmadığı göz<br />
önüne alındığında, dünya ile rekabet<br />
edebilmek ve ihracatımızı arttırabilmek<br />
için uluslararası standartlara<br />
uygun, yüksek kaliteli yazılımları dış<br />
pazarlara sunmamız, izlenmesi gereken<br />
temel politikalardandır. Ayrıca<br />
aşağıdaki hususlara da odaklanılması<br />
gereklidir:<br />
• İhalelerde uluslararası standartların,<br />
halihazırda bu seviyede olanlara<br />
avantaj sağlamayacak şekilde yıllara<br />
bağlı ve aşamalı olarak istenmesi,<br />
• Kalite yönetim ve teknik alanlardaki<br />
standartların hazırlanma ve<br />
Özellikle ülkemizde<br />
savunma sanayiinde<br />
ucuz işgücünün<br />
olmadığı göz önüne<br />
alındığında, dünya<br />
ile rekabet edebilmek<br />
ve ihracatımızı<br />
arttırabilmek<br />
için uluslararası<br />
standartlara uygun,<br />
yüksek kaliteli<br />
yazılımları dış<br />
pazarlara sunmamız,<br />
izlenmesi gereken temel<br />
politikalardandır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 41
Teknokentler ve<br />
teknoparklar gibi<br />
teknoloji geliştirme<br />
bölgeleri; firmalar<br />
ile üniversiteler,<br />
araştırma kurum ve<br />
kuruluşları arasındaki<br />
işbirliğini arttırarak<br />
yazılım sektörünün<br />
uluslararası alanda<br />
rekabet edebilir<br />
bir yönde ivme<br />
kazanmasını<br />
sağlayabilecek,<br />
üretim maliyetlerini<br />
düşürecek ve<br />
teknolojik bilgiyi<br />
ticarileştirebilecek<br />
bir yapıda<br />
örgütlenmelidir.<br />
güncellenme çalışmalarına sektör<br />
temsilcileri olarak aktif katılımın<br />
sağlanması,<br />
• Özellikle uluslararası kabul gören<br />
standartlarda süreç olgunluğunda<br />
istenilen seviyelere ulaştığı belgelenen<br />
firmaların değerlendirme,<br />
belgelendirme gibi harcamalarının<br />
desteklenmesi,<br />
• <strong>Savunma</strong> sanayii firmalarının uluslararası<br />
standartlara uygun çalışmasına<br />
paralel, sistem geliştirme tedarik<br />
faaliyetlerinin de uluslararası<br />
standartlara tam uyumlu gerçekleştirilmesi.<br />
4. Teknokentler ve teknoparklar gibi<br />
teknoloji geliştirme bölgeleri; firmalar<br />
ile üniversiteler, araştırma kurum ve<br />
kuruluşları arasındaki işbirliğini arttırarak<br />
yazılım sektörünün uluslararası<br />
alanda rekabet edebilir bir yönde ivme<br />
kazanmasını sağlayabilecek, üretim<br />
maliyetlerini düşürecek ve teknolojik<br />
bilgiyi ticarileştirebilecek bir yapıda<br />
örgütlenmelidir. 9 Bu doğrultuda,<br />
• Teknokent/Teknoparkların yaygınlaştırılması<br />
• Teknokent/Teknopark imkanlarından<br />
ve ilave sağlanabilecek teşviklerinden<br />
firmaların yararlanabilmesi<br />
için firmalara işbirliklerini arttırmaya<br />
yönelik hedefler konulması ve<br />
bu hedefleri gerçekleştirme yolunda<br />
teşvik mekanizmalarının hayata geçirilmesi<br />
gereklidir.<br />
5. Dış pazarda söz sahibi olmak için<br />
firmalarımızın öncelikli olarak iç pazarın<br />
yazılım ihtiyaçlarını karşılayabilecek<br />
milli çözümleri sunabilmeleri<br />
gerekmektedir. Özellikle, kritik teknolojilerde<br />
yurt dışına olan bağımlılığın<br />
yüksek olması, ülkemizin ekonomik,<br />
siyasal ve askeri alanlardaki caydırıcılık<br />
gücünü de azaltır. Bunun için;<br />
• Hedeflenen kritik alanlardaki yazılım<br />
ihtiyaçlarının belirlenerek, milli<br />
imkanlarla geliştirilmesi,<br />
• Milli olarak geliştirilmesinde yabancı<br />
çözümlere dayanan işbirliklerinden<br />
kaçınılması önemlidir.<br />
6. Küreselleşme, beraberinde firmaları<br />
tek başlarına hareket edemeyecekleri<br />
bir ortamda işbirlikleri kurmaya<br />
zorlamaktadır. Özellikle üniversite,<br />
kamu ve özel sektörün işbirliği bu açıdan<br />
değerlendirildiğinde büyük önem<br />
taşımaktadır. Entegre bir sanayinin<br />
tesisi amacıyla firmaların birlikte çalışma<br />
prensiplerinin belirlenmesi ve<br />
bu amaçla dünyada yaygın olarak kullanılan<br />
standart ve modellerin örnek<br />
alınması.<br />
Özet olarak uluslararası krizlerden<br />
ve dalgalanmalardan diğer sektörlere<br />
göre daha az etkilenen savunma<br />
sanayiinde ihracata ağırlık vermek<br />
ülkemizin kritik çözümlerde dışa ba-<br />
9 Türkoğlu Y. Yazılım Sektörü Dış Pazar Araştırması,<br />
Ankara,İGEME, 2006.<br />
ğımlılığını azaltmakla birlikte milli<br />
ekonomisine de büyük katkılar sağlayacaktır.<br />
Bu alanda başarılı olmuş<br />
ülkelerin stratejileri incelendiğinde,<br />
uzun vadeli politikaların kararlı şekilde<br />
uygulandığı, kamu ya da özel sektör<br />
ayrımı yapılmadan top yekün bir<br />
kalkınmanın hedeflendiği ve planlı<br />
bir şekilde uygulandığı görülmüştür.<br />
Mevcut durum ve şartlar altında sektörümüzün<br />
tüm paydaşlarından beklenen,<br />
ortaya konulacak olan ihracat<br />
hedeflerine karşılıklı işbirliği ve uyum<br />
içerisinde hareket ederek yurt dışında<br />
rekabet edebilir ürünler yaratabilen<br />
milli bir savunma sanayiini yaratmak<br />
olmalıdır. İçinde bulunduğumuz coğrafyanın<br />
hassaslığını ve sürekli süprizlere<br />
gebe şartlarını düşündüğümüzde;<br />
kendi imkanlarıyla ihtiyaçlarını karşılayabilen<br />
ve aynı zamanda yurt dışında<br />
rekabet edebilen savunma sanayiimizin,<br />
ülkemizin milli ekonomisine<br />
sağlayacağı katkılar oldukça büyük<br />
olacaktır.<br />
Mevcut durum<br />
ve şartlar altında<br />
sektörümüzün tüm<br />
paydaşlarından<br />
beklenen, ortaya<br />
konulacak olan<br />
ihracat hedeflerine<br />
karşılıklı işbirliği<br />
ve uyum içerisinde<br />
hareket ederek yurt<br />
dışında rekabet<br />
edebilir ürünler<br />
yaratabilen milli bir<br />
savunma sanayiini<br />
yaratmak olmalıdır.<br />
42<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Kaynaklar<br />
1.<br />
2.<br />
3.<br />
4.<br />
5.<br />
6.<br />
7.<br />
8.<br />
9.<br />
10.<br />
Akı P. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda İnsan Kaynakları Yönetimi. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi, Sayı 2, Ekim 2007.<br />
Alican F. Ekonomik ve Sosyal Boyutlarıyla Dünyada ve Türkiye’de Yazılım Sektörü, İstanbul, İletişim Yayınları, 2006.<br />
Barutçugil İ. Stratejik İnsan Kaynakları Yönetimi, Kariyer Yayıncılık, İstanbul, 2004.<br />
Bilişim Şurası. Bilişim Şura Ana Raporu, Ankara, 2002.<br />
Carmel, E. Taxonomy of New Software Exporting Nations. Washington DC, American University, 2003.<br />
Global R&D Report 2008. R&D Magazine, 2007.<br />
Heeks, R.B & Nicholson B. Software Export Success Factors and Strategies in Developing and Transitional Economies. Development Informatics Working<br />
Papers no.12, IDRM, University of Manchester, UK, 2002.<br />
Korkmazyürek H. Avrupa Birliği <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>ndeki Gelişmelerin Türkiye’nin <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Üzerindeki Etkileri. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi,<br />
Sayı 6, Ekim 2008.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı, Stratejik Plan 2007-2011, Ankara.<br />
Türkoğlu Y. Yazılım Sektörü Dış Pazar Araştırması, Ankara, İGEME, 2006.<br />
İsmail BAŞYİĞİT<br />
1952 yılında Manisa’da doğdu. Lise öğrenimini İzmir Hava Askeri Lisesi’nde tamamlayan<br />
İsmail BAŞYİĞİT, ODTÜ Elektrik/Elektronik Mühendisliği bölümünden BSc, Bilgisayar<br />
Mühendisliği bölümünden MSc dereceleri aldı.<br />
Hv. K.K.’lığında 1975 yılında yazılım mühendisi subayı olarak göreve başlayan BAŞYİ-<br />
ĞİT, 1982-1985 yılları arasında, NATO AEW Program Yönetim Ajansı’nda, NATO sivil<br />
kadrosunda uzman mühendis olarak çalıştı. 1985 yılından itibaren Hv. K.K.’lığında F-16<br />
Projesinde, Elektronik ve Yazılım Sistemleri’nden sorumlu Proje Subayı olarak göreve<br />
başladı ve F-16 Bilgi Sistemi’nin geliştirilmesi ve uygulamaya konması ile F-16 Elektronik<br />
Harp sistemi uçuş testleri ve programlama simülasyon merkezinin kurulmasında<br />
görev aldı. 1995 yılında kendi isteği ile Yb rütbesi ile emekli oldu. 1995-1998 yılları<br />
arasında, STM’de Genel Müdür Yardımcısı olarak çalıştıktan sonra, 1998 yılında, özel<br />
teşebbüsün, yazılım alanında savunma sanayiine yönelik olarak, uluslararası rekabeti<br />
hedefleyen MilSOFT Yazılım Teknolojileri A.Ş.nin kuruluşunda yer aldı.<br />
Halen görevine MilSOFT Yaz.Tek. A.Ş ve MilSOFT Bil.İl.Tek.A.Ş’nin Yönetim Kurulu<br />
Üyesi ve CEO’su olarak devam eden BAŞYİĞİT, evli ve 2 çocuk babasıdır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 43
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde<br />
İhracat ve OTOKAR<br />
Sedef VEHBİ<br />
OTOKAR, Uluslararası İş Geliştirme Koordinatörü<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii ihracatı, diğer sektörlerle<br />
kıyaslandığında yüksek ekonomik<br />
getirilerinin yanısıra, stratejik<br />
yapısı ile öne çıkmaktadır. Bu alanda<br />
yapılan uluslararası ticaret kuşkusuz<br />
ülkemizin diğer devletler ile ilişkilerinde<br />
kayda değer bir katma değer yaratmaktadır.<br />
Ayrıca ihracatçı şirketlerin<br />
farklı ülke, iklim ve coğrafyalarda<br />
edindikleri deneyimin sektörün gelişimine<br />
katkısı ve buna bağlı olarak da bu<br />
gelişimin Türk Silahlı Kuvvetleri’nin<br />
kullanımına sunulması diğer bir stratejik<br />
noktayı oluşturmaktadır. Ülke<br />
ekonomisi açısından bakıldığında ise<br />
göze çarpan unsurlar, yaratılan istihdam<br />
artışı ve artan döviz girdisi olarak<br />
karşımıza çıkmaktadır.<br />
Tüm bunların yanı sıra, savunma sanayiinde<br />
faaliyet gösteren şirketler her<br />
ne kadar kendi ülkelerinde sağlam ve<br />
güçlü bir müşteri portföyüne sahip olsalar<br />
da, varlıklarını uzun vadede idame<br />
ettirebilmeleri, yeni ürün geliştirmeye<br />
yönelik öz kaynaklarını arttırabilmeleri,<br />
global platformlarda kendi<br />
rekabetçi güçlerini oluşturabilmeleri<br />
ve koruyabilmeleri için mutlak surette<br />
ihracat yapmak durumundadırlar.<br />
İhracatın savunma sanayiindeki önemini<br />
kısaca vurguladıktan sonra,<br />
Otokar’ın ihracat çalışmalarını, bu<br />
alanda kazandığı deneyimleri aktarmak;<br />
Otokar’ı Türk savunma sanayiinin<br />
ihracat liderliğine taşıyan tecrübelerine<br />
değinmek ve sektörümüzde firmaların<br />
nasıl desteklenilmesi gerektiği<br />
konularında görüşlerimi paylaşmak<br />
istiyorum. Bundan 46 yıl önce yüzde<br />
yüz Türk sermayesi ile kurulmuş bir<br />
şirket olan Otokar, gururla söyleyebilirim<br />
ki, savunma sanayiinde bugüne<br />
kadar başarılı çalışmalara imza atmış<br />
ve yıllar içinde bu başarısını ülkemiz<br />
sınırları dışına taşımayı başarmıştır.<br />
Türkiye’nin ilk zırhlı araç ihracatını<br />
1996 yılında gerçekleştirerek, Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığı tarafından ‘Yeni<br />
Madde Ödülü‘ne layık görülen Otokar,<br />
o günden bugüne tasarımcı ve üretici<br />
kimliği altında ihraç ettiği yaklaşık on<br />
bin adet askeri araç ile Türk savunma<br />
sanayiinin adını dünya pazarlarında<br />
başarı ile duyurmuştur.<br />
Ekonomik açıdan bünyesinde sürdürülebilir<br />
büyümeyi yakalamak, bu sa-<br />
...savunma sanayiinde<br />
faaliyet gösteren<br />
şirketler global<br />
platformlarda kendi<br />
rekabetçi güçlerini<br />
oluşturabilmeleri<br />
ve koruyabilmeleri<br />
için mutlak surette<br />
ihracat yapmak<br />
durumundadırlar.<br />
44<br />
Ocak <strong>2009</strong>
yede Türk Silahlı Kuvvetleri’ne verilen<br />
hizmetin gelişen devamlılığını sağlamak<br />
ve her şeyden önemlisi yurtdışında<br />
değişik coğrafyalardaki ordular<br />
ile işbirliği yaparak farklı kabiliyetler<br />
elde etmek suretiyle Türkiye’ye hep<br />
daha iyiyi sunmak için Otokar, ihracat<br />
çalışmalarına özel önem ve ağırlık<br />
vermektedir. Bu çalışmalarının doğal<br />
sonucu olarak şirket 2005 yılından bu<br />
yana ülkemizin en büyük savunma sanayii<br />
ihracatçısı konumunu korumaktadır.<br />
Otokar’ın bu başarısının ardında,<br />
şirketin misyon ve vizyon tanımlarının<br />
vazgeçilmez unsurları olan fikri<br />
mülkiyet hakları kendine ait ürünlerle<br />
ve kendi teknolojisi ile faaliyet göstermesi,<br />
yabancı bir ortağının bulunmaması,<br />
müşteri odaklı esnek üretimi,<br />
mühendislik ve Ar-Ge kabiliyetlerinin<br />
sürekli gelişimi yer almaktadır. <strong>Savunma</strong><br />
sektöründe başarının anahtarı olduğına<br />
inandığımız bu başlıkları aşağıdaki<br />
gibi açmak mümkündür:<br />
Fikri Mülkiyet Haklarına<br />
Sahip ve Hakim Olmak<br />
Yıllardır sürdürülen ihracat başarısında<br />
büyük roller oynayan kendi bünyesinde<br />
tasarım ve ürün geliştirme kabiliyetini<br />
haiz olmak, kendi teknolojisi<br />
ile üretim yapmak ve fikri mülkiyet<br />
haklarına sahip, hatta sahip olmanın<br />
ötesinde hakim olmak, Otokar’ın en<br />
önemli avantajlarıdır.<br />
Otokar, mühendislik<br />
ve Ar-Ge alanlarında<br />
önemli teknoloji<br />
yatırımları yapmış,<br />
üretim teknolojilerini<br />
sürekli yenilemiş, bu<br />
alanda dünya devleri<br />
ile yarışır hale gelmiştir.<br />
1987’de savunma sanayii alanında<br />
hizmet vermeye başlayan Otokar,<br />
daha o yıllarda fikri mülkiyet hakları<br />
Türkiye’ye ait araçlar geliştirme ve<br />
bunları yurtiçi ve yurtdışı pazarlara<br />
sunma misyonunu benimsemiş ve bu<br />
doğrultuda 1990’lı yılların başında ilk<br />
zırhlı araç çalışmalarını başlatmıştır.<br />
O günden bugüne şirket, mühendislik<br />
ve Ar-Ge alanlarında önemli teknoloji<br />
yatırımları yapmış, üretim teknolojilerini<br />
sürekli yenilemiş, bu alanda dünya<br />
devleri ile yarışır hale gelmiştir.<br />
Otokar, bugün sadece Türkiye’nin değil,<br />
dünyanın önde gelen zırhlı araç<br />
tasarım ve üretim merkezleri arasında<br />
yer almaktadır. 1980’li yıllarda<br />
Türkiye’de otomotiv alanında ilk bilgisayar<br />
destekli tasarıma imza atan<br />
bugünkü Ar-Ge Merkezimiz dünya<br />
standartlarında gelişmiş bir teknoloji<br />
ile donatılmış durumdadır. Bu başarıda<br />
gelişmiş Ar-Ge imkanları kadar,<br />
bu alandaki uzman ve tecrübeli işgücümüz<br />
de büyük rol oynamaktadır.<br />
Tasarım, araştırma ve geliştirme çalışmaları<br />
halen 200’ün üzerinde mühendis<br />
ile Ar-Ge Merkezimiz bünyesinde<br />
artarak sürmektedir. Bu çalışmaların<br />
en çarpıcı sonucu, şirketin cirosunun<br />
yüzde 80’ini kendi tasarımı olan, fikri<br />
mülkiyet hakları kendisine ait ürünlerin<br />
oluşturmasıdır. Otokar, her yıl<br />
ürün ailesine ortalama 3 ürün ilave etmenin,<br />
kendi kaynakları ile yeni Türk<br />
markları yaratmanın haklı gururunu<br />
yaşamaktadır.<br />
Sektör genelinde düşünülecek olursa,<br />
Ar-Ge’si, mühendislik kabiliyeti ve<br />
imkanları geniş firmaların ürünlerinin<br />
ihracat pazarlarında başarılı olmasını<br />
doğal bir sonuç olarak görmek<br />
gerekir. Buradan hareketle Ar-Ge yatırımı<br />
için yeterli imkanları olmayan<br />
daha küçük ölçekli işletmelerin de bu<br />
anlamda devlet desteğinden faydalanmaları<br />
büyük önem taşımaktadır.<br />
Bağımsız Milli Bir Şirket<br />
Yukarıda değindiklerimize paralel<br />
olarak Otokar’ın bir başka ihracat<br />
avantajını ise, yabancı bir ortağının<br />
bulunmaması ve özellikle uzmanlaştığı<br />
zırhlı araçlar alanında dışa bağımlı<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 45
olmaması oluşturmaktadır. Daha açık<br />
bir deyişle, rekabet edebilir olduğumuzu<br />
hissettiğimiz her pazarda fikri<br />
mülkiyet hakkı bize ait her ürünümüzü<br />
istediğimiz şartlarda, kimseye<br />
sormadan pazarlama hakkına sahibiz.<br />
Oysa bir yabancı ortak eğer ürünün<br />
fikri mülkiyet haklarına sahip ise<br />
yurtdışı pazarlama faaliyetlerinizi tamamen<br />
sınırlandırabilmektedir. Biz,<br />
özellikle yurtdışı pazarlarda bağımsız<br />
bir şirket olmanın büyük avantajını<br />
daima hissetmekteyiz.<br />
Bugün yurtdışında devlet politikalarına<br />
uyumlu olarak, dilediğimiz pazara<br />
zırhlı araç sunma imkanına sahibiz.<br />
Bu bağımsızlığın sonucunda da Otokar<br />
ürünleri bugün dünyanin dört<br />
kıtasında farklı coğrafyalarda, 20’den<br />
fazla orduda ve Birleşmiş Milletler<br />
misyonlarında başarı ile hizmet vermektedir.<br />
Türk savunma sanayii şirketleri<br />
inanıyorum ki; kendi Ar-Ge<br />
46<br />
Ocak <strong>2009</strong>
yatırımlarını geliştirebildikleri sürece<br />
bağımsız şirket olma özelliklerini korumaları<br />
kolaylaşacak, geliştirdikleri<br />
kendi ürünleri ile ihracat pazarlarında<br />
herhangi bir yabancı şirkete bağımlı<br />
olmadan, pazarlama faaliyetleri kısıtlanmadan<br />
rekabet edebileceklerdir.<br />
Uzmanlık<br />
Faaliyet gösterilen alanda uzmanlaşmanın,<br />
ihracat alanında dünyada rekabet<br />
edebilmek için stratejik önemde<br />
bir unsur olduğuna kati surette inanmaktayız.<br />
Türk savunma sanayiinde<br />
sektörün sağlıklı gelişimi açısından,<br />
her alanda bir uzman yaratılması<br />
önemli, hatta gereklidir. Aynı alanlarda<br />
uzmanlaşmış birçok ufak firma<br />
yerine daha kuvvetli, daha büyük projelerde<br />
etkin görev alabilecek, Türk<br />
savunma sanayiini yurtdışında en<br />
iyi şekilde temsil edebilecek, rekabet<br />
etme gücü yüksek şirketler, sektöre<br />
şüphesiz daha büyük katkılar sağlayacaklardır.<br />
Otokar taktik tekerlekli zırhlı araçlar<br />
alanında, gerek Türkiye gerekse<br />
yurtdışında gösterdiği başarılarla uzmanlığını<br />
kanıtlamış bir firma olarak,<br />
uzmanlığı artan ve gelişen şirketlerin<br />
verimli ve maliyet etkin projelerle<br />
sektöre daha iyi hizmet verebileceğine<br />
kuvvetle inanmaktadır. Bu nedenle,<br />
kullanıcılar ve kendi alanlarında<br />
uzmanlaşmış, ihtisas sahibi alt yüklenicilerle<br />
işbirliği içinde çalışmalar yürüterek<br />
sektörün gelişimine de olumlu<br />
katkı sağlamayı hedeflemekteyiz.<br />
Bunun da ancak uzmanlaşmış kadro<br />
istihdamı ve sürekli olarak uzman<br />
kadrolar yetiştirilmesiyle, başka bir<br />
deyişle, çalışana yatırım yapılmasıyla<br />
mümkün olabileceği görüşündeyiz.<br />
Müşteri Odaklılık<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii üretimi kesin olarak<br />
esneklik ve müşteriye özel çözüm<br />
gerektiren bir alan. Bu sebeple sektör<br />
şirketlerinin en temel ilkelerinden birinin<br />
ilk görüşmeden itibaren kendi<br />
çıkarlarını olduğu kadar kullanıcı çıkarlarını<br />
da gözetmek ve bu anlamda<br />
müşteriyi doğru yönlendirmek olduğu<br />
inancındayım. Müşteri ihtiyacına en<br />
uygun ürünü tasarlayıp teklif edildiği<br />
ve kullanıcının o üründen azami faydayı<br />
sağlaması amacının güdüldüğü<br />
yerde başarı zaten büyük ölçüde sağlanmış<br />
demektir. Diğer yandan, satış<br />
sonrası hizmetler kapsamında, zor ve<br />
acil durumlar dahil müşteriye daima<br />
yanında olduğunuzu hissetirebilmek<br />
müşteri sadakatinin sağlanmasında<br />
en belirleyici unsuru oluşturmaktadır.<br />
Bu “müşteri odaklılık” yaklaşımı çerçevesinde<br />
Otokar, kullanıcıları sadece<br />
müşteri olarak değil, aynı zamanda<br />
stratejik iş ortakları olarak değerlendirmektedir.<br />
Bu sebeple gerek satış<br />
öncesinde gerekse satış sonrasında<br />
daima kullanıcıların yanında olup, onların<br />
beklenti ve ihtiyaçlarına en uygun<br />
çözümleri en kısa sürede sunmak<br />
için büyük çaba sarf etmekteyiz.<br />
Satış öncesinde müşteri istek ve beklentilerini<br />
algılamak, kullanıcı ile yakın<br />
temas halinde kalarak gerçek ihtiyacı<br />
tanımlamak, dünyadaki trendleri<br />
takip etmek ve aynı zamanda her<br />
pazarın özgün yapısına hakim olmak<br />
pek çok farklı pazarda faaliyet gösetebilmemizin<br />
ve başarımızın arkasında<br />
yatan en önemli nedenler arasında yer<br />
almaktadır.<br />
Otokar’da kullanıcı beklenti ve ihtiyaçları<br />
baz alınarak, yapılan analizler<br />
sonucunda tasarım yapılmakta, bunu<br />
takiben de istenen teknik ve taktik<br />
Aynı alanlarda<br />
uzmanlaşmış birçok<br />
ufak firma yerine<br />
daha kuvvetli, daha<br />
büyük projelerde<br />
etkin görev alabilecek,<br />
Türk savunma<br />
sanayiini yurtdışında<br />
en iyi şekilde temsil<br />
edebilecek, rekabet etme<br />
gücü yüksek şirketler,<br />
sektöre şüphesiz<br />
daha büyük katkılar<br />
sağlayacaklardır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 47
Otokar için aynı<br />
müşteri ile ikinci ve<br />
üçüncü sözleşmeleri<br />
imzalamak her<br />
zaman ilk sözleşmeyi<br />
imzalamaktan daha<br />
mühim ve değerli<br />
olmuştur.<br />
özellikler, uygun ömür maliyetleri ile<br />
ideal bir şekilde birleştirilmektedir.<br />
Şirket, kullanıcıya uygun ve onun<br />
beklentilerini karşılayan ürünü, esnek<br />
üretim yapısı ve modern teknolojisi<br />
ile üretmekte ve üretim hızında da ön<br />
plana çıkmaktadır.<br />
Teknoloji ve tasarım alanında yaptığı<br />
yatırımların sonucu olarak, özellikle<br />
pazara yeni ürün sunma ve üretim<br />
hızı ile yurtdışındaki rakipleriyle kıyaslandığında<br />
Otokar’ın dünya standartlarının<br />
üzerinde bir performans<br />
sergilediği kolaylıkla görülmektedir.<br />
Bugün ayda 60 adete ulaşan zırhlı araç<br />
üretimi şirketimizi alanında dünya<br />
devleri arasına sokmuş durumdadır.<br />
Satış sonrasında verilen kapsamlı eğitimler,<br />
ürünlerin üstün ve kullanımı<br />
kolay teknolojilerle donatılmış olması,<br />
özellikle savaş, karışıklık ve benzeri<br />
durumlarda anında ve yerinde hizmet<br />
ve yedek parça desteği Otokar ürünlerinin<br />
tercih edilmesindeki başlıca<br />
nedenleri oluşturmaktadır.<br />
Sürdürülebilir Büyüme<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii şirketlerinin, varlıklarını<br />
idame ettirebilmeleri, rekabetçi,<br />
karlı ve kredibiletisi yüksek şirketler<br />
haline gelebilmeleri için yıllık ve<br />
dönemsel ekonomik dalgalanmalara<br />
karşı durabilecek, tek ürüne dayalı<br />
olmayan, aynı anda sivil ve askeri mamuller<br />
üretebilen yapılar kurmaları da<br />
ayrı bir önem arz etmektedir.<br />
Farklı alanlarda ve geniş pazarlarda<br />
faaliyet göstererek sürdürülebilir büyümeyi<br />
yakalamış olan Otokar, yurtdışında<br />
birçok savunma sanayii devinin<br />
de yaptığı gibi, askeri ürünlerinin<br />
yanı sıra, ticari ürün gamı ile de toplam<br />
üretimi ve karlılığında devamlılık<br />
sağlarken üretim, pazar ve sektör risklerini<br />
de asgari düzeye indirmektedir.<br />
Referanslar<br />
Referanslar özellikle savunma sanayiinde<br />
büyük önem taşımaktadır. Şirketlerin<br />
gösterdiği iyi ve kötü performansın<br />
şirketin kendisi kadar mensubu olduğu<br />
ülkenin itibarını da doğrudan etkilediği<br />
yadsınması kolay olmayan bir<br />
gerçektir. Bu sebeple Otokar sözleşme<br />
yükümlülüklerinin yerine getirilmesi,<br />
teslim edilen ürünün kalitesi, yazılı<br />
veya sözlü taahhütlerin eksiksiz tamamlanması<br />
gibi konuları her zaman<br />
ticari karlılığın ötesinde tutmaktadır.<br />
Otokar için aynı müşteri ile ikinci ve<br />
üçüncü sözleşmeleri imzalamak her<br />
zaman ilk sözleşmeyi imzalamaktan<br />
daha mühim ve değerli olmuştur. Bugün<br />
sahip olduğumuz müşterilerimizin<br />
tümüyle birden fazla satış sözleşmesine<br />
sahip olmanın gururunu yaşamaktayız.<br />
Bu yolla en az kendi itibarımızı<br />
olduğu kadar, Türkiye’mizin de<br />
itibarının korunmasına da aşırı özen<br />
göstermekteyiz. Kullanıcılarımızdan<br />
gelen olumlu geri bildirim ve görüşler,<br />
araçların giderek başka ülkelerde<br />
de tanınmasına ve beğenilmesine yol<br />
açmakta ve böylelikle Otokar mevcut<br />
pazarlardaki varlığını güçlendirirken,<br />
yeni pazarlara daha kolay açılma imkanına<br />
sahip olmaktadır.<br />
Bununla birlikte, gayet iyi bilindiği<br />
gibi, orduların, kendi milli sanayii<br />
ürünlerini kullanması ülkenin savunma<br />
sanayi ürünleri için ana referans<br />
teşkil etmektedir. Bu doğrultuda Türk<br />
savunma sanayiinin planlı bir şekilde<br />
ele alınması ve strateji oluşturulmasına<br />
ilişkin olarak, Türk <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Politikası ve Stratejisi Esasları<br />
Dokümanında işaret edilen, dış pazara<br />
açılmaya ilişkin genel prensiplerin<br />
belirlenmesi doğrultusunda birçok<br />
başarılı çalışmaya imza atılmaktadır.<br />
Hem kritik savunma teknolojilerine<br />
sahip olma hedefi, hem de sanayiinin<br />
başarıları sayesinde <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
Müsteşarlığımız da gün geçtikçe daha<br />
fazla Türk üreticilerini tercih etmektedir.<br />
Bu da, milli şirketlerin ihracat<br />
pazarlarındaki konumunu doğal olarak<br />
güçlendirmektedir.<br />
Ürün ya da tasarımları yurtdışından<br />
doğrudan ithal etmek veya fikri mülkiyet<br />
hakları milli şirketlere ait olsun<br />
olmasın, başka ülkelerce geliştirilmiş<br />
ürünleri tercih etmek yerine, milli yatırımlar<br />
ve milli imkanlarla tasarlanıp<br />
üretilen savunma sanayii ürünlerinin<br />
tercih edilmesi o ülkenin kendi savun-<br />
48<br />
Ocak <strong>2009</strong>
ma sanayiine duyduğu güveni ve inancı<br />
temsil etmektedir.<br />
Bu bağlamda Otokar’ın ihracat çalışmalarındaki<br />
en büyük referansı da<br />
tabiidir ki, Türk Silahlı Kuvvetleri’dir.<br />
Araçlarımızın NATO’nun en büyük<br />
ikinci ordusu olan ve dünyada yüksek<br />
standartları ile tanınan Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri’nce tercih edilmesi,<br />
diğer ordularca da kabul görmesinde<br />
en önemli etken olmaktadır. Bu referans<br />
ile şirketin yukarıda değindiğim<br />
kabiliyetleri birleştiğinde ihracat pazarlarındaki<br />
rekabet gücümüz giderek<br />
artmaktadır.<br />
İhracatta Devlet Desteği<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiinin son derece stratejik<br />
yapısından ötürü firmaların ilkelerinin<br />
ve oluşturdukları stratejilerin<br />
yanında devlet desteği esas teşkil eder.<br />
Bir ülkenin savunma sanayii sektörü<br />
ve bu sektörün uluslarası pazarlarda<br />
diğer ülkelerce tanınması ve yaratılan<br />
değerin, üretilen ürünlerin talep ediliyor<br />
olması ülke ekonomisi, prestiji<br />
ve gücü açısından büyük önem taşımaktadır.<br />
Bu sebeple, örneğini diğer<br />
gelişmiş ülkelerde de açıkça gördüğümüz<br />
üzere, devletimizin milli savunma<br />
sanayiini imkanlar dahilinde en<br />
üst seviyede desteklemesi son derece<br />
mühimdir.<br />
Var olan teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi<br />
ve yenilerinin oluşturulması,<br />
uluslararası arenada ülkemizin<br />
Sedef VEHBİ<br />
doğal ihracat pazarları ve bölgesel<br />
pazarlama faaliyetleri ile yetinilmeyip;<br />
Türk savunma sanayiinin dünya<br />
çapında tanıtılması, Türkiye’nin milli<br />
imkanları ile geliştirdiği katma değeri<br />
yüksek savunma sanayii ürünlerinin<br />
pazarlanması kapsamında fiilen devlet<br />
mekanizmalarının ve mercilerinin<br />
devreye sokulmasının faydası büyüktür.<br />
Buna ek olarak Türk Eximbank kredilerinin<br />
savunma sanayii ürünlerine<br />
daha fazla tahsisinin sağlanması için<br />
imkanlar yaratılmasının gereğine<br />
inanmaktayız. Diğer yandan, fuar ve<br />
tanıtım çalışmalarında devletimizin<br />
halen var olan teşvik sisteminin daha<br />
uzun dönemli planlandığı, daha geniş<br />
bir coğrafyaya yayıldığı ve firmaların<br />
kendi yatırım faaliyetlerine oranlı olarak<br />
yeniden gözden geçirildigi takdirde<br />
daha verimli sonuçlar elde edileceği<br />
kanısındayız. Vurgulanması gereken<br />
önemli hususlardan biri de Türk <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong>nin ulusarası düzeyde<br />
tanınması ve yayılması için lobi faliyetlerinin<br />
planması, yürütülmesi ve<br />
bu faaliyetlerin resmi mercilerimizce<br />
desteklenmesinin sektöre sağlayacağı<br />
faydadır.<br />
Sonuç<br />
Milli savunma sanayiinin varlığını<br />
sürdürmesinde ve sürdürülebilir büyümesinde<br />
ihracat önemli ve vazgeçilmez<br />
bir unsur olarak karşımıza<br />
çıkmaya devam edecektir. Bunu sağlayabilmek<br />
için sektördeki şirketlere<br />
büyük görevler düşmektedir. Sürekli<br />
Ar-Ge ve mühendislik yatırımları, uzman<br />
kadro yetiştirmek, ilkeli üretim<br />
ve hizmet kalitesi bu görevlerden sadece<br />
bir kaçıdır.<br />
Diğer yandan savunma sanayii ihracat<br />
çalışmalarının devlet tarafından desteklenmesi<br />
de büyük önem arz etmektedir.<br />
Bu bağlamda, sektörün kendi<br />
içinde rekabeti yerine, global arenada<br />
rekabetçi olabilmeleri için şirketlerin<br />
güçlendirilmesi ve uzmanlaşmalarının<br />
teşvik edilmesi, üretimde nicelik<br />
kadar nitelik üzerinde durulması,<br />
firmaların tasarım kabiliyetlerine ve<br />
kendi imkanları ile yaptıkları yatırımlara<br />
değer verilmesi mühimdir.<br />
Yurtdışı pazarlarda ürettiğiniz ürünün<br />
tanıtılması, benimsetilmesi ve<br />
satılması, akabinde bu ihracat hacminin<br />
giderek büyütülmesi yoğun çaba<br />
ve yatırım gerektiren bir süreçtir. Bu<br />
ürünün bir savunma sanayi ürünü<br />
olması ise bu görevi daha da zorlaştırmaktadır.<br />
Zira, performans, kalite,<br />
güvenilirlik, fiyat gibi hususların yanı<br />
sıra ülkelerin dış politika yaklaşımları<br />
ve ana yüklenicinin sürekliliği de<br />
etken unsurlardır. Bu açıdan bakıldığında<br />
kendi ülkesinde güvenirliğini<br />
kanıtlamamış bir ürün veya üreticinin<br />
ihracat pazarlarındaki yüksek rekabet<br />
şartları altında inandırıcı ve başarılı<br />
olması çok zordur.<br />
1968 Sakarya doğumlu olan Sedef Vehbi, 1990 yılında Hacettepe Üniversitesi Ekonomi<br />
bölümünden mezun olduktan sonra, 1993–1996 yılları arasında İngiltere’de Reading<br />
Üniversitesi ve South Bank University, Business School’da İşletme Yüksek Lisans Programı<br />
yapmıştır. İş yaşamına 1990’da Kasra A.Ş.’de başlayan Sedef Vehbi, 1992–1996 yılları<br />
boyunca Londra’da Turkish Bank (UK) Ltd’de Uluslararsı Ticaret Finansmanı Uzmanlığı<br />
ve sonrasında Şefliği görevlerinde bulunmuştur. 1997–2002 yılları arasında Koç<br />
Grubun’unun Dış Ticaret şirketi Ram’da sırası ile Uluslararası Proje Finansmanı, Satış<br />
ve İş Geliştirme Sorumlusu pozisyonlarında çalıştıktan sonra 2002 yılında Otokar’da<br />
Uluslararası İş Geliştirme Koordinatörü olarak göreve başlamış ve 2004 yılından bu<br />
yana İhracat Müdürü olarak kariyerine devam etmektedir. İngilizce bilmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 49
Ülkemizin<br />
Yazılım Dünyasındaki Yeri<br />
Cem UĞUR<br />
Yazılım son yirmi yıl içerisinde yaşamımızın<br />
her alanına girmiş ve gelecekteki<br />
potansiyelinin, yapılan tüm<br />
tahminleri katlayarak arttığı gözlemlenmiştir.<br />
Bu sektörden elde edilen gelirler,<br />
bireyleri, dünyanın en zenginleri<br />
arasına sokarken; doğru stratejileri<br />
uygulayan ülkelerin kalkınmasında en<br />
önemli kaynakları oluşturmuştur.<br />
Bu çalışmada, uluslararası yazılım pazarı,<br />
ülkelerin bu pazara girebilmeleri<br />
için yapmaları gerekenler ve ülkemizin<br />
durumundan bahsedilmektedir.<br />
Öte yandan, yazılım işinin “bir bilgisayar<br />
ve bir adam” ile yapılabileceği<br />
mitinden uzaklaşıp bunun gerçekten<br />
bir endüstri olarak görülmesi ve diğer<br />
sektörler gibi yatırım, strateji, tanıtım,<br />
vs. gerekliliğinin göz önüne serilmesi<br />
hedeflenmiştir.<br />
Küresel ekonomide, bilişim işinin dış<br />
kaynaklı tedariği önemli bir yer tutmaktadır.<br />
Bunun başlıca sebepleri<br />
şunlardır:<br />
• Servis işinin küresel bir ticaret konusu<br />
halini alması ve pazarın yıllık<br />
2 trilyon $’ı geçmesi,<br />
• Ülkelerin ticaret yapılabilir bir ortam<br />
yaratmaları konusundaki çabaları,<br />
• Telekomünikasyon masraflarındaki<br />
düşüş,<br />
• Gelişmekte olan ülkelerdeki bilişim<br />
personelindeki artış,<br />
• Yazılım üretiminin küresel olarak<br />
standart yöntemler ve araçlarla geliştirilmesi<br />
ve<br />
• Küresel emek maliyetlerindeki<br />
farklılıklar.<br />
• Bununla birlikte yazılımın dış kaynaklı<br />
olarak tedariği birçok riskler<br />
içermektedir. Bunların başında<br />
ülke istikrarı, telif haklarının korunması,<br />
yolsuzluk ve altyapı güvenilirliği<br />
gelmektedir.<br />
Türkiye;<br />
• Gelişmekte olan pazarlar arasında<br />
ön plana çıkmaktadır. BRIC (Brezilya,<br />
Rusya, Hindistan ve Çin) kısaltmasının<br />
yerini son zamanlarda<br />
BRICET (BRIC, Doğu Avrupa ve<br />
Türkiye)’in almaya başladığı görülmektedir.<br />
Gelişen ekonomilerin<br />
(E-7) bir üyesidir. Dünyanın en<br />
büyük 20 ekonomisi arasında yer<br />
almaktadır.<br />
• Dünya nüfüsunun %25’ine yakınını<br />
oluşturan ve 50 ülkeyi aşan müslüman<br />
toplumunun en önemli laik<br />
ve demokratik temsilcisi, en büyük<br />
ekonomisi ve dördüncü büyük nüfusuna<br />
sahip ülkesidir.<br />
• Avrupa Birliği’ne tam üye adayı<br />
olarak islam değerleri ile Batı’nın<br />
değerlerinin birlikte yaşayabileceğini<br />
gösteren tek örnektir.<br />
Yazılım ihracatımız net<br />
olarak ölçülememekle<br />
birlikte 2007 yılında<br />
100 milyon $ civarında<br />
olduğu bilinmektedir.<br />
• Son yıllardaki tutarlı ekonomik<br />
büyümeler, enflasyon, bütçe açığı,<br />
para birimi konusunda kronik<br />
problemlerde yapılan iyileştirmeler<br />
Türkiye’yi iş yapmak için çok<br />
daha cazip bir ülke haline getirmiştir.<br />
• Bilişim, Devlet Planlama Teşkilatı<br />
tarafından beş stratejik endüstriden<br />
biri olarak ilan edilmiştir. Bu<br />
alanda, milli ve yabancı yatırımlar<br />
ile işbirlikleri (Lufthansa, Fortis,<br />
Whirlpool, vs.) artmaktadır.<br />
• Interpro’nun tahminlerine göre<br />
Türkiye bilişim pazarı yaklaşık 30<br />
milyar $’dır. Bunun 300 milyon<br />
$’ını yazılım oluşturmaktadır.<br />
Yazılım ihracatımız net olarak ölçülememekle<br />
birlikte 2007 yılında 100<br />
milyon $ civarında olduğu bilinmektedir.<br />
Yazılım İhracatı Açısından<br />
Ülkelerin Sınıflandırılması<br />
Yazılım ihracatı yapan ülkeler Erran<br />
Carmel tarafından 2003 yılında 4 seviyede<br />
sınıflandırılmışlardır. Bu sınıflandırma<br />
kapsamında yazılım pazarında<br />
faaliyet gösteren ülkeler, tecrübeleri,<br />
sahip oldukları şirketlerin sayısı ve<br />
ihracat gelirlerine göre bir kategoriye<br />
girmişlerdir. Devletlerin doğru stratejiler<br />
uygulamaları durumunda, her<br />
geçen yıl bu sınıflandırmada bir üst<br />
kategoriye geçip ihracat rakamlarını<br />
arttırdıklarını gözlemlemek mümkündür.<br />
Ülkemiz, Seviye 3’ten 2’ye geçme<br />
sürecindedir (Tablo 1).<br />
50<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Pazarın Büyüklüğü Milyar $<br />
2008 Yılı Pazar Büyüklüğü: 31 Milyar USD (%20.2 büyüme)<br />
Bilgi teknolojilerinin Payı: 7.92 Milyar USD (Yazılım Payı: 4%)<br />
İletişim Teknolojileri: 23.10 Milyar USD<br />
Yazılım İşine Genel Bakış<br />
Ülkeler, yazılım ihracatından dört<br />
farklı yolla gelir elde edebilmektedirler:<br />
1. Servis (outsource veya offshoring)<br />
bazlı satış: Proje bazlı işler<br />
olup uzmanlık alanının değeri ve<br />
emeğin büyüklüğü ile orantılı olarak<br />
elde edilen gelirlerdir. Bu kategorideki<br />
işler bina, yol, köprü yapımından<br />
farklı değildir. Yazılımdan elde edilebilecek<br />
gerçek avantajı göstermemektedir.<br />
Büyüme tamamıyla çalıştırılan<br />
işgücünün büyüklüğü ile orantılıdır.<br />
Kar marjı limitlidir ve ön yatırım azdır.<br />
Rekabet yüksektir. Ülkemizin de<br />
içinde bulunduğu Seviye 2 ve Seviye 3<br />
ülkelerin yazılım firmaları, genellikle<br />
bu yöntemle faaliyet gösterirler.<br />
2. Lisans bazlı (ürün) satış: Bir<br />
marka yaratarak lisans ve bakım anlaşması<br />
ile yapılan yazılım satışlarıdır. Bu<br />
kategori, yazılım işinin dünya çapında<br />
ünlenmesini sağlayan şirketlerin bulunduğu<br />
alanı oluşturur. Bu firmalar,<br />
büyük çoğunlukla Seviye 1 ülkelerin<br />
firmalarıdır. Girişimcilik, risk alma,<br />
büyük yatırımlar ve düşük başarı oranı<br />
olan ancak başarının getirisinin exponensiyel<br />
olduğu bir iş türüdür. Her<br />
bir satılan ürünün masrafı sıfıra yakındır.<br />
Şirketin genel giderlerinin büyük<br />
bir kısmını, pazarlama faaliyetleri<br />
oluşturur. Ülkemizde bu alanda başarı<br />
hikayeleri oldukça düşüktür.<br />
3. Yabancı Ar-Ge yatırımlarını<br />
çekmek: Bu, gelişmekte olan ülkeler<br />
için son derece avantajlı bir yöntemdir.<br />
Yatırım ve know-how, yabancı<br />
firmadan gelir. Yabancı yatırımcıyı<br />
çekmek için gerekli olan ortamı hazırlamak<br />
son derece zordur. Bunu başarabilen<br />
ülkelerin başında Hindistan,<br />
Çin ve İsrail gelmektedir.<br />
4. Bilişim teknolojilerinin<br />
kullanıldığı servisleri sağlamak: Bu<br />
alanda, yazılım geliştirmeye odaklılığın<br />
yerini teknolojinin kullanımı<br />
almıştır. Geçtiğimiz yıllarda bu tür<br />
servislere olan ilgi, yazılım ihracatına<br />
olan ilgiyi geçmiştir ve Seviye 2 ve 3<br />
ülkeler için önemli bir alan haline gelmiştir.<br />
Faaliyet göstermek için gerekli<br />
isterler (teknolojik altyapı, yetenek/<br />
eğitim, yönetim becerileri, vs) oldukça<br />
düşüktür. Bu servislere örnek olarak:<br />
a. Müşteri İletişim Servisleri:<br />
Hindistan’da birçok firma İngilizce<br />
bilen kişilerle ABD firmalarına<br />
müşterileri ile iletişim servisi (Call<br />
Center, HelpDesk, vs) vermektedir.<br />
b. Arka Ofis Operasyon Servisleri:<br />
Procter&Gamble, Filipinler’deki<br />
650 kişilik merkezinden firmanın<br />
vergi formlarının doldurulması<br />
işini yapmaktadır.<br />
Seviye<br />
Yazılım İhracatı<br />
Açısından Tanım<br />
Tecrübe<br />
Organizasyon<br />
Sayısı<br />
İhracat Geliri<br />
(USD)<br />
Örnek Ülkeler<br />
Seviye 1 Olgun > 15 yıl Yüzlerce > 1 Milyar ABD, Hindistan, İsrail<br />
Seviye 2 Gelişmekte olan > 10 yıl Yüz > 200 Milyon<br />
Brezilya, Ukrayna, Kosta<br />
Rika<br />
Seviye 3 Emekleyen > 5 yıl Onlarca > 25 Milyon Pakistan, Mısır, Ürdün<br />
Rekabet Edemeyen Rekabet Edemeyen<br />
Tablo 1 - Yazılım İhracatı Açısından Ülkelerin Sınıflandırılması<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 51
c. Veri ve İçerik Entegrasyonu: Bir<br />
İsveç gazetesi, tarihi basımlarını<br />
Kuzey Kore/Dakor’da dijital hale<br />
getirmektedir.<br />
Gelişmekte olan ülkeler<br />
için Yazılım İhracatı neden<br />
önemli?<br />
Bu noktada gelişmekte olan ülkeler<br />
için yazılım ihracatına yönelmenin<br />
motivasyonunu incelemekte fayda<br />
var. Önce, yazılım sektörünün özelliklerine<br />
bakalım.<br />
1. Yazılım ihracatı küreselleşmenin<br />
avantajlarının net olarak kullanılabildiği<br />
bir iş alandır.<br />
2. Yazılım endüstrisi çevreyi kirletmez;<br />
çalışanları, kas gücünden çok<br />
beyin gücünü kullanırlar.<br />
3. İş gücü dışında herhangi bir hammade<br />
ihtiyacı göstermez.<br />
4. Yazılım bütün sektörlerde kullanılabilecek<br />
genel bir teknoloji olduğundan,<br />
ülkenin genel ekonomisine<br />
olumlu etki sağlar.<br />
İhraç eden bir yazılım sektörü oluştuğunda<br />
ülkeye kazandıracağı avantajlar:<br />
• Kalifiye işgücü için iş imkanı yaratır.<br />
• İhracat ile gelir elde edilir.<br />
• Uluslararası alanda iş yapan sektör<br />
gelişmekte olan ülkenin iş kültürünü<br />
de geliştirir.<br />
• Yabancı firmalarla çalışan sektör,<br />
iç yazılım ihtiyaçlarına da daha etkin<br />
cevap verebilir.<br />
Burada dikkat edilmesi gereken bir kişisel<br />
bilgisayar ile yatırım yapılmadan<br />
gelir elde edilebileceği yanlış yönlendirilmesine<br />
kapılmamaktır. Yasa yapıcılar,<br />
yazılım ihracatı ile ilgili uygulamalara<br />
turizm, doğal kaynak, tekstil,<br />
vs. ihracatından daha büyük önem<br />
vermek zorundadırlar. İhraç eden bir<br />
yazılım sektörünün oluşması için devletin<br />
yapması gerekenlerin başında<br />
şunlar yer almaktadır:<br />
Ülke Vizyon ve Stratejilerinin Oluşturulması:<br />
Kosta Rika, İran, Endonezya,<br />
Bangladeş’in de olduğu birçok<br />
ülkede, devletin yazılım ihracat endüstrisi<br />
oluşturmak için önemli adımlar<br />
attıklarını görüyoruz. Ürdün’de<br />
Kral Abdullah’ın 1999’da yazılım endüstrileri<br />
için milli planlarının tanıtımında<br />
bizzat rol aldığı görülmüştür.<br />
Hükümet, genellikle bu konuda en<br />
önemli oyuncu ve başarı faktörüdür.<br />
Hatalı adımlarla başarısızlık nedeni<br />
de oluşturabilir.<br />
İşgücü Sermayesi: İnsan sermayesi<br />
milli kaynaktır. Eğitim sistemi zayıf<br />
olan bir ülkenin çok işçisi ancak işgücü<br />
sermayesi olur. İnsanına yatırım<br />
yapmış ülkeler, seneler önce oluşturdukları<br />
eğitim sistemlerinin bugün<br />
avantajlarını görmektedirler. Eğitim<br />
altyapısı ile yazılım ihracatı için gerekli<br />
teknolojik, organizasyonel ve<br />
yabancı dil konuşan bir insan altyapısı<br />
oluşturulabilir.<br />
Ücretler ve Diğer Masraflar: Bir işin,<br />
bir ülkeden bir başkasına gitmesinin<br />
bir numaralı nedeni, düşük ücretlerdir.<br />
1990’ların başarılı ülkeleri İsrail ve<br />
İrlanda bugün ücret konusunda rekabet<br />
edememektedir. Hindistan dahi işi<br />
daha düşük maliyetleri olan Çin ve Vietnam<br />
gibi ülkelere kaybetmeye başlamıştır.<br />
Kısa vadede ülkeler, şirketlerin<br />
maliyetlerini düşürecek regülasyonlar<br />
yapabilir. Uzun vadede ülkelerin uzmanlık,<br />
servis mükemmeliyeti gibi<br />
faktörlerle müşterilerini tutmayı becerebilmeleri<br />
şarttır.<br />
Uzun vadede ülkelerin<br />
uzmanlık, servis<br />
mükemmeliyeti gibi<br />
faktörlerle müşterilerini<br />
tutmayı becerebilmeleri<br />
şarttır.<br />
Endüstri: Yazılım endüstrisi yazılım<br />
alanında faaliyet gösteren ve ortak<br />
özellikler taşıyan firmaların biraraya<br />
gelmesi ile oluşmaktadır. Bu firmalar<br />
aynı alanda birarada bulunarak, birbirleri<br />
ile rekabet ederek ve birlikte<br />
çalışma kültürü oluşturarak, ülke için<br />
bir endüstri yaratabilirler. Sayıları ülkeden<br />
ülkeye değişmekle birlikte, belli<br />
bir rakamı aşmadıkça endüstri başarılı<br />
olamaz. Hindistan’da bu şirketlerin<br />
birbirleri ile iletişimi ve ortak pazarlama<br />
için NASSCOM kurulmuştur.<br />
Sermaye Desteği: Yazılım firmalarının<br />
büyüyebilmeleri için sermayeye<br />
ihtiyaç vardır. Gelişmekte olan ülkelerde,<br />
genellikle kendi kendilerini<br />
finanse ederler; bu da büyümelerini<br />
engeller. Bu engeli aşmanın yolları<br />
arasında devletin sermaye desteği vermesi,<br />
risk sermayesini desteklemesi ve<br />
krediye kolay ulaşımı sağlamasını sayabiliriz.<br />
Teknoloji Altyapısı: Yazılım firmaları<br />
için kesintisiz elektrik ve ucuz/<br />
güvenilir telekomünikasyon altyapısı<br />
çok önemlidir. Devletin en azından<br />
yazılım firmalarının kümelendiği teknoparklarda<br />
bu imkanı sağlaması gerekmektedir.<br />
Bağlantılar: Uluslararası işbirliği yapabilmek<br />
için bağlantılar çok önemlidir.<br />
Hint firmaları ABD’de yaşayan<br />
Hintlileri kullanarak önemli miktarda<br />
iş potansiyeli yaratabilmiştir. Ceyazir<br />
ve Tunus, Fransa’ya daha çok iş yapabilmektedir.<br />
Ülkemiz bu konuda ne<br />
yazık ki var olan potansiyelini kullanamamıştır.<br />
Avrupa’da yaşayan birçok<br />
vatandaşımız ile oluşabilecek bağlantıların,<br />
yazılım ihracatı için kullanılması<br />
mümkündür.<br />
Yaşam Standartları: Yaşam standarlarının<br />
yüksek olması yabacı müşterileri<br />
çekmek açısından son derece<br />
önemli bir faktördür. Aynı zamanda<br />
kaliteli işgücünün kalıcı olması için<br />
de önemlidir. Örneğin Hindistan’da<br />
Bangalor, bu açıdan son derece çekici<br />
bir örnek teşkil ederken, Bangladeş’in<br />
başkenti Dhaka’nın ise aynı ölçüde itici<br />
olduğu gözlemlenmiştir.<br />
Ülkemizin Yazılım<br />
İhracatı’ndaki Durumu<br />
A.T. Kearney adlı danışmanlık firması,<br />
maliyet, işgücü kalitesi ve iş yapma<br />
ortamına göre ülkeleri dış kaynaklı<br />
tedarik çekiciliğine göre sıralamıştır.<br />
Bu sıralama için kullanılan puanlama<br />
sisteminin aşağıda verilen detaylarına<br />
52<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Kategori Alt kategori Ölçümler<br />
Kompanzasyon masrafları<br />
Ortalama ücretler<br />
Satılabilir iş gücü ile ilgili ortalama ücretler<br />
Finansal Çekicilik (40%)<br />
Yetenek (30%)<br />
İş Ortamı (30%)<br />
Altyapı masrafları<br />
Vergi ve diğer masraflar<br />
Uzaktan çalışma tecrübesi ve kalitesi<br />
Uygun iş gücü<br />
Eğitim ve Dil<br />
İşsizlik riski<br />
Ülke Durumu<br />
Altyapı<br />
Kültürel Özellikler<br />
Fikir Hakları Güvenliği<br />
Kiralar<br />
Elektrik masrafları<br />
Uluslararası telefon ücretleri<br />
Uluslararası merkezlere seyahat masrafları<br />
Genel vergilendirme<br />
Yolsuzluk algılaması<br />
Enflasyon oranı<br />
Mevcut IT sektörünün büyüklüğü<br />
IT sektöründeki kalite sertifikaları<br />
Yönetim ve IT ile ilgili üniversitelerin kalitesi<br />
Toplam iş gücü kapasitesi<br />
Üniversite mezunu iş gücünün boyutu<br />
İş gücünün uyumluluğu<br />
Standart eğitim ve lisan konusundaki puanlama<br />
IT sektöründeki büyüme ve işsizlik oranları<br />
İş ve siyasi ortamın yatırımcı ve analistler tarafından<br />
verilen puanlaması<br />
A.T. Kearney FDI Güven Endeksi<br />
Güvenlik riski<br />
Regülasyon yükü ve çalışma haklarındaki esneklik<br />
ICT için devlet destekleri<br />
Genel altyapı kalitesi<br />
Telecom, internet elektrik altyapı kalitesi<br />
A.T. Kearney Kürselleşme Endeksinde Kişisel<br />
İletişim Puanı<br />
Fikir Hakları güvenliği konusunda yatırımcı<br />
puanlaması ve ICT ile ilgili kanunlar<br />
Yazılım korsanlığı puanlaması<br />
Bilgi güvenliği puanlaması<br />
Kaynak: A.T. Kearney Küresel Servis Konum Endeksi<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 53
Sıra Ülke Finansal Çekicilik Yetenek İş Ortamı Toplam Puan<br />
1 India 3.22 2.34 1.44 7.00<br />
2 China 2.93 2.25 1.38 6.56<br />
3 Malaysia 2.84 1.26 2.02 6.12<br />
4 Thailand 3.19 1.21 1.62 6.02<br />
5 Brazil 2.64 1.78 1.47 5.89<br />
6 Indonesia 3.29 1.47 1.06 5.82<br />
7 Chile 2.65 1.18 1.93 5.76<br />
8 Philippines 3.26 1.23 1.26 5.75<br />
9 Bulgaria 3.16 1.04 1.56 5.75<br />
10 Mexico 2.63 1.49 1.61 5.73<br />
11 Singapore 1.65 1.51 2.53 5.68<br />
12 Slovakia 2.79 1.04 1.79 5.62<br />
13 Egypt 3.22 1.14 1.25 5.61<br />
14 Jordan 3.09 0.98 1.54 5.60<br />
15 Estonia 2.44 0.96 2.20 5.60<br />
16 Czech Republic 2.43 1.10 2.05 5.57<br />
17 Latvia 2.64 0.91 2.00 5.56<br />
18 Poland 2.59 1.17 1.79 5.54<br />
19 Vietnam 3.33 0.99 1.22 5.54<br />
20 United Arab Emirates 2.73 0.86 1.92 5.51<br />
21 United States (tier two) 0.48 2.74 2.29 5.51<br />
22 Uruguay 2.95 0.98 1.54 5.47<br />
23 Argentina 2.91 1.30 1.26 5.47<br />
24 Hungary 2.54 0.95 1.98 5.47<br />
25 Mauritius 2.84 1.04 1.56 5.44<br />
26 Tunisia 3.03 0.90 1.50 5.43<br />
27 Ghana 3.27 0.90 1.25 5.42<br />
28 Lithuania 2.60 0.83 1.98 5.42<br />
29 Sri Lanka 3.18 0.96 1.22 5.36<br />
30 Pakistan 3.23 1.00 1.11 5.34<br />
31 South Africa 2.52 1.18 1.60 5.30<br />
32 Jamaica 2.83 0.96 1.49 5.29<br />
33 Romania 2.88 0.87 1.53 5.28<br />
34 Costa Rica 3.00 0.86 1.36 5.22<br />
35 Canada 0.77 2.09 2.30 5.16<br />
36 Morocco 2.92 0.90 1.33 5.14<br />
37 Russia 2.61 1.38 1.16 5.14<br />
38 Israel 1.97 1.27 1.86 5.10<br />
39 Senegal 3.19 0.82 1.05 5.06<br />
40 Germany (tier two) 0.46 2.19 2.40 5.05<br />
41 Panama 2.88 0.75 1.40 5.02<br />
42 United Kingdom (tier two) 0.50 2.16 2.35 5.01<br />
43 Spain 1.18 1.71 2.06 4.95<br />
44 New Zealand 1.53 1.12 2.25 4.91<br />
45 Australia 0.89 1.69 2.31 4.89<br />
46 Portugal 1.59 1.14 2.11 4.84<br />
47 Ukraine 2.76 0.98 1.09 4.83<br />
48 France (tier two) 0.45 2.07 2.27 4.79<br />
49 Turkey 2.06 1.31 1.41 4.78<br />
50 Ireland 0.40 1.54 2.29 4.18<br />
Kaynak: A.T. Kearney Küresel Servis Konum Endeksi<br />
54<br />
Ocak <strong>2009</strong>
akıldığında, yazılımın dış kaynaklı<br />
tedariği için ülke seçiminde kullanılabileceği<br />
anlaşılmaktadır.<br />
Ülkemiz, son yıllarda 50. sıradan girdiği<br />
bu listede, geçtiğimiz sene 49. sıraya<br />
yükselmiştir. Araştırmayı yapan<br />
firma tarafından bunun nedeni olarak,<br />
iş yapma ortamı politikaları ve teknolojik<br />
altyapı kalitesindeki iyileşmeler<br />
gösterilmiştir.<br />
Ülkemizde Devletin Girişimleri<br />
2001 yılı öncesine kadar Türk yazılım<br />
firmalarının dünya çapında bir varlık<br />
göstermeleri mümkün değildi. Dünyada<br />
devletler tarafından teşvik mekanizmaları<br />
oluşturulurken, ülkemizde<br />
hem bu ortam yaratılamadı hem de<br />
var olan firmalar, 1994, 1999 ve 2001<br />
krizlerinde ayakta kalmaya çalıştılar.<br />
2001 yılında Teknoparklar Kanunu<br />
ile yazılım firmalarının üniversiteler<br />
içinde kümelenmeleri, bu firmaların<br />
yaptıkları yazılım ve Ar-Ge çalışmalarına<br />
vergi teşviği ve üniversitelerin<br />
öğrenci/eğitmen kaynakları ile destek<br />
sağlanmıştır. Bu kanunun olumlu etkileri,<br />
teknoparklarda artan firma sayısı<br />
ve bilişim sektöründeki büyüme<br />
ile görülmektedir. Ancak, halen yapılacaklar<br />
mevcuttur. Örneğin, yazılımın<br />
ürün sayılmayıp servis sayılması,<br />
halen yazılım firmalarını bir takım<br />
avantajlardan mahrum bırakmaktadır.<br />
Yine de bu firmalar ile hükümet arasında<br />
bir diyaloğun kurulmuş olması<br />
çok önemlidir.<br />
2006 yılında hükümet, Bilişim Toplumu<br />
Stratejisi’nin lansmanını yapmıştır.<br />
Bu stratejinin yazılım firmaları için<br />
en azından iki faydasını görmemiz<br />
gerekmektedir. Birincisi, toplumun<br />
daha fazla bilgisayar dostu olması ve<br />
bilgisayar üzerinden verilecek servis<br />
talebin artması; dolayısı ile iç pazarın<br />
büyümesidir. İkincisi, bu talep için gerekli<br />
olan alt yapının kalitesinin arttırılmasıdır.<br />
Yazılım firmalarımızın bir<br />
avantajı da NATO ülkesi olarak ve savunma<br />
bütçemizin milli kaynaklardan<br />
karşılanmasına yönelik stratejilerin<br />
parçası olarak, yüksek teknoloji gerektiren<br />
projelere dahil olabilmeleri;<br />
bu alanda çözüm üretebilmeleri için<br />
gerekli olan kalite ve süreç gibi yüksek<br />
alt yapı isterlerini karşılamak zorunda<br />
olmalarıdır. Bu firmalar, oluşturdukları<br />
ortamlarla yurtdışında savunma<br />
alanı dışında da müşteri bulabilmektedirler.<br />
Aynı zamanda, ülkemizde<br />
faaliyet gösteren yabancı firmaların<br />
offset yükümlülükleri de yazılım firmalarının<br />
yurtdışına açılabilmeleri<br />
için son derece önemli araçlar olarak<br />
ortaya çıkmaktadır.<br />
Öte yandan ülkemizde iyileştirilmeye<br />
açık birçok konu vardır. Bunların başlıcaları<br />
aşağıda belirtilmiştir:<br />
• Yazılım ile ilgili telif hakları ve fikri<br />
mülkiyet hakları ile ilgili düzenlemelerde<br />
iyileştirmeler gerekmektedir.<br />
• Yazılımın yasal olmayan yollardan<br />
kullanımının engellenmesi ile ilgili<br />
çalışmalar başlatılmıştır. Bu konudaki<br />
önlemlerin daha üst seviyeye<br />
taşınması gerekmektedir.<br />
• Yazılım Ar-Ge çalışmalarına, TÜ-<br />
BİTAK kontrolünde maddi destekler<br />
verilmektedir. Ancak, bu<br />
desteklerin düzenli şekilde firmalara<br />
aktarılmasında iyileştirmeler<br />
mümkündür. Özellikle sadece bu<br />
desteklerle ayakta kalabilen firmalar<br />
için nakit akışı son derece<br />
kritiktir.<br />
• Yazılım ihracatı ile ilgili ayrı bir<br />
strateji oluşturulması ve bununla<br />
ilgili teşvik mekanizmalarının belirlenmesi<br />
gerekmektedir.<br />
Değerlendirme<br />
Globalleşme ile dünyada yazılım sektörü<br />
çok büyük bir pazar oluşturmuştur.<br />
Ülkemiz, kendine has özellikleri<br />
ile bu pazarda önemli bir oyuncu olabilir.<br />
Bunun başarılması için devletin<br />
bu pazarda olmanın ülkenin insanına<br />
sağlayacağı faydaları benimseyip sektörün<br />
ihtiyaçlarını anlayıp bunlara<br />
cevap verene kapsamlı ve uzun vadeli<br />
stratejik bir plan oluşturması gerekmektedir.<br />
Bunu başarabilen ülkelere<br />
baktığımızda, ülkemizin bugün çok<br />
daha ileri bir noktada olmasını beklemek<br />
bu alanda çalışan herkesin hakkıdır.<br />
Cem UĞUR<br />
1966 yılında İstanbul’da doğan Cem Uğur, 1985 yılında Galatasaray Lisesi ve 1990 yılında<br />
Boğaziçi Ünivesitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünü tamamladı. 1990-1995 yılları<br />
arasında ABD’de UNISYS firmasındaTMRC projesinde yazılım mühendisi olarak çalıştı.<br />
1995-2000 yılları arasında Aydın Yazılım ve Elektronik San. A.Ş. (AYESAŞ)’ta Yazılım<br />
Mühendisi, Kd. Yazılım Mühendisi ve Proje Yöneticisi görevlerini üstlendi. 2000-2001<br />
yılları arasında Ericsson Crea-World’de Mobil Uygulamalar’dan sorumlu Teknik Müdür<br />
olarak görev yaptı. 2001 yılında tekrar AYESAŞ’a katılan Cem Uğur <strong>2009</strong> yılına kadar<br />
Yazılım Grubu’ndan sorumlu Direktör olarak görev yapmıştır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 55
BİR KONUK BİR SÖYLEŞİ<br />
<strong>Savunma</strong> İhracatı ve Aselsan<br />
ASELSAN, Pazar Geliştirme Direktörlüğü<br />
Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />
İhracat Pazarı<br />
Soğuk savaşın sona ermesi ile başlayan<br />
dönemde azalmaya başlayan<br />
(1988’de yaklaşık 909 Milyar ABD<br />
Doları) ve 1998 yılında en düşük seviyesinde<br />
(834 Milyar ABD Doları) gerçekleşen<br />
dünya savunma harcamaları<br />
bölgesel ve dönemsel olarak harcama<br />
türleri, tedarik öncelikleri ve yöntemleri<br />
değişim göstermekle birlikte, 1998<br />
yılından bu yana düzenli olarak artmaktadır.<br />
2007 yılı Dünya <strong>Savunma</strong><br />
Harcamaları 1,339 Milyar ABD Doları<br />
seviyesine ulaşmıştır. 2007 yılında<br />
Amerika Birleşik Devletleri yaklaşık<br />
547 milyar ABD $ savunma harcaması<br />
ile dünya savunma harcamalarının<br />
yaklaşık %41’ini tek başına gerçekleştirmiştir.<br />
Aynı ülkenin 2007 yılı savunma<br />
harcaması toplamının içinde<br />
Araştırma ve Geliştirme faaliyetlerine<br />
ayırdığı bütçe de yaklaşık 71 Milyar<br />
ABD doları olarak gerçekleşmiştir.<br />
2008 yılındaki mevcut durum değerlendirildiğinde,<br />
yıl ortasında başlayan<br />
ve yaygınlaşmakta olan küresel ekonomik<br />
kriz nedeniyle, gözden geçirme ve<br />
aciliyet arzetmeyen ihtiyaçların ötelenmesinden<br />
dolayı, kısa vadede (2–3<br />
yıllık dönemde) savunma bütçelerinde<br />
azalma olacağı öngörülmektedir.<br />
2007 yılı Dünya<br />
<strong>Savunma</strong><br />
Harcamaları 1,339<br />
Milyar ABD Doları<br />
seviyesine ulaşmıştır.<br />
2007 yılında<br />
Amerika Birleşik<br />
Devletleri yaklaşık<br />
547 milyar ABD $<br />
savunma harcaması<br />
ile dünya savunma<br />
harcamalarının<br />
yaklaşık %41’ini<br />
tek başına<br />
gerçekleştirmiştir.<br />
Aynı ülkenin 2007<br />
yılı savunma<br />
harcaması toplamının<br />
içinde Araştırma<br />
ve Geliştirme<br />
faaliyetlerine ayırdığı<br />
bütçe de yaklaşık 71<br />
Milyar ABD doları<br />
olarak gerçekleşmiştir.<br />
<strong>Savunma</strong> harcamaları; personel giderleri,<br />
alt-yapı harcamaları, cari harcamalar<br />
ve teçhizat tedarik giderleri<br />
olmak üzere dört temel harcama kaleminden<br />
oluşmaktadır. <strong>Savunma</strong> harcama<br />
kalemleri arasında teçhizat tedarik<br />
giderlerinin payı ortalama %30<br />
olarak gerçekleşmekte olup savunma<br />
sanayi gelişmiş ülkelerin savunma<br />
teçhizat alımlarını kendi şirketlerinden<br />
karşılama oranı ortalama %92’dir.<br />
(ABD için bu oran %98, savunma harcamaları<br />
itibarı ile ilk sıralarda yer<br />
alan diğer ülkeler olan İngiltere, Çin,<br />
Fransa ve Japonya için %90 - %94 arasındadır.)<br />
Diğer şekilde ifade edersek, uluslararası<br />
savunma ihracat pazarı dünya savunma<br />
pazarı içerisinde sadece % 8’lik<br />
(yaklaşık 32 Milyar ABD Doları) bir<br />
orana sahiptir. Son on beş yıllık dönemde<br />
bu oran sürekli %10’un altında<br />
gerçekleşmiştir.<br />
Uluslararası savunma pazarında ABD,<br />
İngiltere ve Fransa yıllardan beri pazar<br />
hâkimiyetlerini sürdürmektedirler.<br />
Rusya, Almanya, Çin ve İsrail’in<br />
de pazar payları dikkate alındığında,<br />
uluslararası savunma pazarının %85-<br />
90’ının bu yedi ülke tarafından paylaşıldığı<br />
görülmektedir. Geriye kalan<br />
%10-15’lik (yaklaşık 3.5 Milyar ABD<br />
Doları) dilim ise Türkiye’nin de arasında<br />
yer aldığı diğer ülkeler tarafından<br />
paylaşılmaktadır.<br />
Uluslararası savunma pazarında en<br />
yüksek paya sahip ülkelerin, aynı zamanda<br />
teçhizat tedarik ihtiyaçlarını<br />
da büyük oranda (ortalama % 92) ülke<br />
içi kaynaklarından temin ettikleri gözlenmektedir.<br />
Amerika Birleşik Devletleri ile Avrupa<br />
Birliği ülkeleri arasındaki ticari<br />
rekabet, savunma sanayii alanında da<br />
ağırlığını hissettirmektedir. AB ülkeleri,<br />
aralarındaki savunma işbirliğini<br />
kuvvet kullanımı, ortak tedarik ve<br />
savunma sanayinin yeniden yapılandırılması<br />
gibi alanlarda daha ileriye<br />
56<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Türk savunma<br />
sanayinin kendi<br />
ayakları üzerinde<br />
durabilir, en azından<br />
kritik sahalarda ülke<br />
ihtiyaçlarına cevap<br />
verebilir bir seviyeye<br />
ulaşması, yalnızca<br />
güçlü bir ekonomik<br />
yapıya sahip olunması<br />
açısından değil,<br />
ulusal bağımsızlığı<br />
sürekli kılacak güçlü<br />
bir silahlı kuvvetlere<br />
sahip olunması<br />
açısından da önem<br />
taşımaktadır.<br />
götürmek için, kurumsal alt yapıları<br />
oluşturmaktadırlar. Bunun yanı sıra<br />
AB Ortak <strong>Savunma</strong> Doktrini gibi ittifaklar<br />
neticesinde oluşan sanayi/<br />
firmalar arası birleşmeler sonucunda<br />
ileri teknolojiye dayalı dev savunma<br />
sanayi şirketleri; ürün çeşitliliğine sahip<br />
olmaları, güçlü finansal yapıları<br />
ve büyük ölçekli üretim gerçekleştirmeleriyle<br />
rekabet üstünlüğünü de ele<br />
geçirmektedirler.<br />
ASELSAN İhracat<br />
Faaliyetleri<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii, tek alıcısı devlet<br />
olan ve bu yönüyle devlet tarafından<br />
şekillendirilen bir sektördür.<br />
Türkiye, bulunduğu coğrafya nedeniyle;<br />
Silahlı Kuvvetlerini modernize<br />
etmek konusunda gayretlerini sürdürmesi<br />
gereken konumdadır. Türkiye bu<br />
açıdan bakıldığında, savunma sanayii<br />
kurma yönünde belirli bir şansa sahip<br />
az sayıda ülke arasında yer almaktadır.<br />
Bu nedenle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin<br />
ihtiyaçlarının mümkün ve ekonomik<br />
olduğu ölçüde yurtiçinden karşılanması<br />
kaçınılmaz görülmekte ve bu durum,<br />
Türkiye’de modern bir savunma<br />
sanayii altyapısının oluşturulması açısından<br />
önemli imkanlar sunmaktadır.<br />
Türk savunma sanayinin kendi ayakları<br />
üzerinde durabilir, en azından kritik<br />
sahalarda ülke ihtiyaçlarına cevap verebilir<br />
bir seviyeye ulaşması, yalnızca<br />
güçlü bir ekonomik yapıya sahip olunması<br />
açısından değil, ulusal bağımsızlığı<br />
sürekli kılacak güçlü bir silahlı<br />
kuvvetlere sahip olunması açısından<br />
da önem taşımaktadır.<br />
Burada üzerinde önemle durulması<br />
gereken husus, savunma sanayii gibi,<br />
yüksek teknoloji gerektiren bir alanda<br />
teknoloji hakimiyeti konusunun sabır<br />
isteyen, nesiller boyu devam edebilecek,<br />
kesintisiz bir çalışmayı gerektirdiği<br />
gerçeğidir. Sürdürülebilir bir<br />
yüksek teknoloji altyapısının korunabilmesi<br />
için, maliyetler ve ekonomik<br />
gerçekler, büyük bir iç pazarı ya da<br />
çok başarılı bir dış satım performansını<br />
zorunlu kılmaktadır.<br />
ASELSAN’ın öncelikli amacı, Türk<br />
Silahlı Kuvvetleri’nin ihtiyaçlarına yanıt<br />
verecek milli çözümler üretmektir.<br />
Bununla birlikte, ASELSAN, faaliyetlerini<br />
yalnızca yurtiçi ile sınırlı tutmamakta,<br />
özgün tasarımlarını müttefik<br />
ülke ordularının da kullanımına<br />
sunarak, satışların yurtiçi ve ihracat<br />
arasında dengelenmesinin sağlanması,<br />
ülke ekonomisine istihdam, döviz<br />
girdisi ve benzeri ilave kaynaklar yaratılabilmesi<br />
ve gelişimin sürekliliğinin<br />
sağlanabilmesi hedefleriyle çalışmalarını<br />
sürdürmektedir.<br />
Bu hedefler doğrultusunda, ASEL-<br />
SAN, 2000’li yılların başında, ihracata<br />
verilen öneme paralel olarak yeniden<br />
yapılanmış ve Genel Müdürlüğe doğrudan<br />
bağlı bir birim olarak çalışmak<br />
üzere “Yurtdışı pazarlama faaliyetlerinde<br />
ülke odaklı yapılanma ve çalışma<br />
yöntemini’’ esas alacak şekilde bir<br />
Direktörlük kurulmuştur.<br />
Direktörlüğün faaliyet hedefleri kapsamında;<br />
uluslararası politikalar,<br />
mevcut siyasal/ekonomik koşullar,<br />
Türkiye’nin izlediği uluslararası politika<br />
ve ilişkiler, ASELSAN’ın diğer ülkelerdeki<br />
ilgili kurum/kuruluş/firmalar<br />
nezdinde mevcut işbirliği ve ilişkileri<br />
değerlendirilerek, ihracat faaliyetleri<br />
kapsamına dahil edilmesi planlanan<br />
hedef bölgeler ve bu bölgelerde yeralan<br />
hedef ülkeler (öncelikli ve ikinci<br />
öncelikli ülkeler şeklinde) belirlenmiş<br />
olup;<br />
‘’ASELSAN’IN ORTA VE UZUN<br />
VADEDE SÜRDÜRÜLEBİLİR VE<br />
TUTARLI İHRACAT POTANSİYELİ<br />
OLUŞTURABİLMESİNİ<br />
SAĞLAMAK’’<br />
hedefi doğrultusunda çalışmalar sürdürülmektedir.<br />
Hedef Bölge/Ülke bazlı yürütülen çalışma<br />
programı doğrultusunda; potansiyel<br />
arz ettiği değerlendirilen ve<br />
Öncelikle müşteri<br />
hedef ülkenin<br />
silahlı kuvvetleri<br />
olduğundan, yalnızca<br />
kabul görmüş<br />
pazarlama kurallarını<br />
uygulamak yeterli<br />
olmamakta, ihracat<br />
pazarından pay<br />
alınabilmesi amacıyla<br />
yüksek teknolojiye<br />
sahip, güvenilir ve<br />
-özellikle yurtdışı<br />
pazarlarda yeni<br />
yeni tanınmaya<br />
başlayan ülkemiz<br />
sanayini göz önüne<br />
aldığınızda- fiyat<br />
konusunda rekabetçi<br />
ürün ve sistemlerin<br />
son kullanıcıya<br />
sunulabilmesi<br />
gerekmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 57
Yurtdışı pazarlama<br />
faaliyetlerinde,<br />
potansiyel kullanıcı<br />
için önerilen ürün/<br />
sistemin Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri tarafından<br />
kullanılıyor olması<br />
çok önemli bir referans<br />
teşkil etmektedir.<br />
faaliyetlerin yoğun olarak sürdürüldüğü<br />
öncelikli ülkeler ile gelişmelerin<br />
takip edildiği ve somut projelere ilişkin<br />
çalışmaların yürütüldüğü ikinci<br />
öncelikli ülkeler belirlenmekte, uluslararası<br />
politikalar ve ekonomik koşullar<br />
da dikkate alınarak belirlenen<br />
hedef bölge/ülkeler dönem içerisinde<br />
yaşanan gelişmeler doğrultusunda<br />
güncellenmekte ve çalışmalar, Direktörlük<br />
bünyesinde yer alan Pazarlama<br />
Müdürlükleri tarafından bölgesel<br />
uzmanlık bazında sürdürülmektedir.<br />
Pazarlama organizasyonu, üstlenilecek<br />
yeni projeler ve genişleyen yurtdışı<br />
müşteri portföyü paralelinde yeni<br />
oluşturularak genişleyebilecek esnekliğe<br />
sahiptir.<br />
<strong>Savunma</strong> ihracatı birçok bileşeniyle,<br />
diğer sanayi sektörlerinden farklılık<br />
arzetmektedir. Öncelikle müşteri<br />
hedef ülkenin silahlı kuvvetleri olduğundan,<br />
yalnızca kabul görmüş pazarlama<br />
kurallarını uygulamak yeterli<br />
olmamakta, ihracat pazarından pay<br />
alınabilmesi amacıyla yüksek teknolojiye<br />
sahip, güvenilir ve -özellikle yurtdışı<br />
pazarlarda yeni yeni tanınmaya<br />
başlayan ülkemiz sanayini göz önüne<br />
aldığınızda- fiyat konusunda rekabetçi<br />
ürün ve sistemlerin son kullanıcıya<br />
sunulabilmesi gerekmektedir.<br />
Yurtdışı pazarlama faaliyetlerinde, potansiyel<br />
kullanıcı için önerilen ürün/<br />
sistemin Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından<br />
kullanılıyor olması çok önemli<br />
bir referans teşkil etmektedir. Bunun<br />
yanısıra, dünya savunma sektöründe<br />
lider konumunda bulunan firmalarla<br />
yurtiçi projelerde yapılan işbirliği, tarafların<br />
birbirinin kabiliyetlerini tanıması<br />
ve karşılıklı işbirliği yapma neticesinde<br />
elde edilen güven neticesinde,<br />
üçüncü ülke ihtiyaçlarına yönelik işbirliği<br />
imkanlarının değerlendirilmesini<br />
de beraberinde getirmektedir.<br />
Bu konuda somut bir örnek olarak,<br />
ASELSAN’ın 2006 yılında, uluslararası<br />
savunma pazarında sözsahibi<br />
rakiplerin arasından sıyrılarak kazanmış<br />
olduğu Hollanda Kaideye Monteli<br />
Hava <strong>Savunma</strong> Sistemleri Projesinde,<br />
Raytheon-ABD firmasının projede<br />
ASELSAN’ın alt yüklenicisi olarak<br />
yeralması gösterilebilir. ASELSAN,<br />
1980’li yılların başında Hollanda’dan<br />
teknoloji transfer ederek başladığı kuruluş<br />
dönemi çalışmalarından sonra<br />
aradan geçen 25 yıl içerisinde oluşturduğu<br />
araştırma geliştirme altyapısı ve<br />
mühendislik kabiliyetleri paralelinde<br />
kendi geliştirdiği özgün silah sistemini<br />
aynı ülkeye ihraç ederek teknolojik<br />
yeterliliğini kanıtlamıştır.<br />
Sistem/platform üreticisi uluslararası<br />
savunma firmalarıyla gerçekleştirilen<br />
ortak projeler kapsamında yaratılan<br />
sinerji ile, bahsekonu firmalar üretmekte<br />
oldukları platform veya sistem<br />
çözümlerine entegre olacak şekilde,<br />
son kullanıcıya, kalitesine güvendikleri<br />
ASELSAN ürünlerini önermektedirler.<br />
<strong>Savunma</strong> sektöründe üzerinde önemle<br />
durulması gereken diğer bir konu<br />
<strong>Savunma</strong> sektöründe<br />
üzerinde önemle<br />
durulması gereken<br />
diğer bir konu da<br />
özgün ürün/sistem<br />
tasarımı ve üretimi<br />
yeteneğine sahip olma<br />
gerekliliğidir.<br />
da özgün ürün/sistem tasarımı ve üretimi<br />
yeteneğine sahip olma gerekliliğidir.<br />
ASELSAN kuruluş yıllarından<br />
başlayarak kendisine hedef belirlediği<br />
araştırma geliştirmeye ve dolayısıyla<br />
özgün ürün/sistem geliştirmeye verdiği<br />
önem doğrultusunda uluslar arası<br />
sektörde rekabet edebilir konuma<br />
gelmiştir. ASELSAN, 2006 ve 2007<br />
yıllarında dünyanın ilk 100 savunma<br />
sanayi kuruluşu arasında yeralan tek<br />
Türk firması olmuştur.<br />
İhracat faaliyetlerinde özgün teknolojiye<br />
sahip olunamaması durumunda,<br />
lisans altında üretilen ürünlerin<br />
üçüncü ülkelere ihracatında, lisansör<br />
firma ve/veya lisansör firma hükümetlerinin<br />
tahditleri ön plana çıkmaktadır.<br />
ASELSAN, cirosunun her<br />
yıl ortalama %7’sini kendi kaynaklarından<br />
doğrudan Ar-Ge’ye ayırmakta<br />
ve geliştirmiş olduğu özgün ürün ve<br />
sistemleri müttefik ülke silahlı kuvvetlerinin<br />
kullanımına diğer ülkelerin<br />
ihraç izni ve kısıtlamaları olmaksızın<br />
sunabilmektedir.<br />
ASELSAN Faaliyet Alanları<br />
• Askeri Haberleşme Sistemleri<br />
• Radar ve Elektronik Harp Sistemleri<br />
• Elektro Optik Sistemleri<br />
• Seyrüsefer ve Aviyonik Sistemler<br />
• Silah Sistemleri<br />
• C4ISR Sistemleri<br />
• Deniz Sistemleri<br />
• Profesyonel Haberleşme Sistemleri<br />
• Akıllı Ulaşım Sistemleri<br />
ASELSAN rekabetçi özelliğini koruyabilmek<br />
ve teknolojik gelişim hedeflerinde<br />
sürekliliği sağlayabilmek<br />
üzere halihazırda sahip olduğu teknolojilerin<br />
yanı sıra, yeni faaliyet alanlarına<br />
yönelik teknoloji kazanımının<br />
sağlanabilmesi maksadıyla oluşturulan,<br />
ASELSAN Teknoloji Üst Kurulu<br />
koordinatörlüğünde çalışmalarını<br />
sürdürmektedir. Bu çalışmalar neticesinde<br />
mevcut ürün/sistem portföyünün<br />
genişletilebilmesi ve gerek Silahlı<br />
Kuvvetlerimiz gerekse müttefik ülke<br />
silahlı kuvvetlerine daha da geniş bir<br />
58<br />
Ocak <strong>2009</strong>
yelpazede toplam sistem çözümleri<br />
önerebilecek şekilde hizmet verilebilmesi<br />
hedeflemektedir.<br />
Teknolojik geleceğe yatırım yaparak<br />
gelişimini sürdürme amacındaki<br />
ASELSAN, çalışmalarına; Uzay ve<br />
Uydu Sistemleri, MEMS/MOEMS,<br />
Robot Teknolojileri, Sualtı Akustiği,<br />
İnsansız Kara ve Deniz Araçları gibi<br />
yakın vade teknoloji kazanım hedeflerinde<br />
savunma sektörü ve elektronik<br />
teknolojilerine ilişkin gelişmelerde<br />
öncü olacak şekilde devam etmektedir.<br />
İhracat faaliyetleri çerçevesinde,<br />
ASELSAN’ın araştırma ve geliştirme<br />
faaliyet hedeflerinde yeralan projelere<br />
kaynak sağlayabilecek, Avrupa Birliği<br />
tarafından desteklenen Ar-Ge programları<br />
(AB 7. Çerçeve Programı, EU-<br />
ROKA, COST vb.) da takip edilmektedir.<br />
Bu konuda yapılan faaliyetler<br />
neticesinde, ASELSAN, Avrupa Birliği<br />
7. Çerçeve Programı kapsamında<br />
“Transportable Autonomous patrol<br />
system for Land bOrder Surveillance<br />
(TALOS) - Taşınabilir Otonom Sınır<br />
ve Geniş Alanlar İleri Gözetleme Sistemleri”<br />
isimli Sınır Güvenlik Sistemi<br />
Konsorsiyumuna, C4ISR Sistem Mühendisliği<br />
Yöneticiliği görevini ve iş<br />
paketlerinden “Sistem Mimari Tasarımı”<br />
ile “Komuta Kontrol Sisteminin<br />
Geliştirilmesi” sorumluluklarını üstlenerek<br />
yer almaya hak kazanmıştır.<br />
14 şirket/araştırma kurumundan oluşan<br />
uluslararası konsorsiyumun, 1<br />
Haziran 2008’de başlayan projeyi 4 senede<br />
tamamlaması planlanmaktadır.<br />
Ülkemiz ihracatına katkıda bulunacak<br />
bahsekonu projeden sağlanacak bir<br />
başka kazanım ise, ASELSAN’a AB<br />
tarafından sağlanacak Ar-Ge desteğidir<br />
ki, ASELSAN bu proje ile birlikte<br />
Türkiye’de AB çerçeve programları<br />
kapsamında tek seferde alınan en büyük<br />
desteği almış olacaktır.<br />
ASELSAN benzer faaliyetlerini uluslararası<br />
askeri örgütlenmeler (NATO<br />
ve benzeri) nezdinde de devam ettirmektedir.<br />
Bu tip organizasyonlarda,<br />
yönetime egemen olan ülkelerin<br />
konsept belirleme ve kendi ülke firma<br />
ürünlerinin uluslararası platformlarda<br />
kabul görmesi yönünde çalışma<br />
gerçekleştirdikleri bilinmektedir.<br />
Yeni bir pazara<br />
girişte, ilgili ülkede<br />
yeterliliğini kanıtlamış<br />
ve ülke karar<br />
makamları nezdinde<br />
referans sağlayabilen<br />
yerel savunma sanayi<br />
firmaları ile işbirliği<br />
yapılması avantaj<br />
getirmektedir.<br />
ASELSAN, TACOMS Post 2000,<br />
NATO SC6 Teknik Alt Çalışma grupları,<br />
NIAG (NATO Industry Advisory<br />
Group) çalışma grupları vb. NATO faaliyetlerini<br />
yakından takip ederek ilgi<br />
sahasına düşen konularda çalışmalara<br />
aktif olarak iştirak etmektedir.<br />
Bu sayede ürünlerin geliştirilmesi aşamasında<br />
yeni konseptler, askeri standartlar<br />
ile değişen/gelişen harekat ve<br />
görev ihtiyaçlarına göre oluşturulan<br />
çözümlere ilişkin bilgi sahibi olunmasının<br />
ötesinde, geliştirilmiş ve geliştirilmekte<br />
olan sistemlerimizin uluslararası<br />
arenada rekabetçi olabilmesi<br />
sağlanmaktadır.<br />
Fig.1: Aselsan’ın ihracat yaptığı 34 ülke.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 59
ASELSAN, son 5 yılda<br />
üstlendiği yurtdışı<br />
projeler ile; Hollanda,<br />
Uruguay, Endonezya,<br />
Kazakistan, Umman<br />
gibi ülkeleri de ihracat<br />
portföyüne dâhil<br />
ederek, 5 kıtada<br />
34 ülkeye teknoloji<br />
transferini de içerecek<br />
şekilde ürün ihraç<br />
eder düzeye erişmiştir.<br />
Yeni bir pazara girişte, ilgili ülkede yeterliliğini<br />
kanıtlamış ve ülke karar makamları<br />
nezdinde referans sağlayabilen<br />
yerel savunma sanayi firmaları ile<br />
işbirliği yapılması avantaj getirmektedir.<br />
Bu doğrultuda ASELSAN faaliyet<br />
gösterdiği ülkelerde (Şili, Cezayir,<br />
Polonya, vb.) yerel firmalarla işbirliği<br />
imkanlarını değerlendirmektedir.<br />
ASELSAN’ın Pakistan’da haberleşme<br />
ürünlerinin yerel üretimi konusunda<br />
yaptığı işbirliği buna örnek verilebilir.<br />
ASELSAN’ın gerçekleştirdiği teknoloji<br />
transfer programları kapsamında<br />
yaklaşık 20 yıldır ASELSAN telsizleri<br />
ASELSAN lisansı altında Pakistan’da<br />
yerel firmalar tarafından üretilmektedir.<br />
Sözkonusu işbirliği çerçevesinde<br />
Pakistan Silahlı Kuvvetleri’nin haberleşme<br />
ihtiyacının karşılanmasının<br />
yanı sıra, ürünlerimizin Pakistan’a yakınlığı<br />
olan diğer ülkelerin kullanımına<br />
sunulması da mümkün olmuştur.<br />
İhracata yönelik yeniden yapılanma<br />
ve yurtdışı pazarlarda yoğun yürütülen<br />
çalışmalar sonuçlarını vermeye<br />
başlamıştır. ASELSAN, son 5 yılda<br />
üstlendiği yurtdışı projeler ile; Hollanda,<br />
Uruguay, Endonezya, Kazakistan,<br />
Umman gibi ülkeleri de ihracat<br />
portföyüne dâhil ederek, 5 kıtada 34<br />
ülkeye teknoloji transferini de içerecek<br />
şekilde ürün ihraç eder düzeye<br />
erişmiştir.<br />
Faaliyetlerimiz, önümüzdeki dönemlerde,<br />
tutarlı ve sürdürülebilir ihracat<br />
rakamlarına ulaşılarak 100 Milyon<br />
ABD Dolarının üzerinde yıllık ihracat<br />
ve dünyanın ilk 50 savunma sanayi<br />
firması arasında yeralınması hedefi<br />
doğrultusunda sürdürülmektedir. Bu<br />
hedefe ulaşılmasında ihracat faaliyetlerinin<br />
itici güç olacağı aşikardır.<br />
İhracat İçin Gerekli<br />
Yapılanma<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii ihracatı, politik, askeri<br />
ve ekonomik gerekçeleriyle önem<br />
arzetmektedir. Ülkelerin dış politikaları,<br />
öncelikleri ve diğer ülkeler ile geliştirilmek<br />
istenen ilişkiler doğrultusunda<br />
gerçekleştirilen ihracatın, ülke<br />
ekonomisi ve endüstriyel gelişime<br />
katkıları göz önünde bulundurulduğunda,<br />
ilgili kamu kurum/kuruluşları<br />
ve sanayii arasında tesis edilecek bir<br />
işbirliğini zorunlu kılmaktadır.<br />
Türkiye gibi kendi ölçeği içerisinde<br />
önemli bir iç pazara sahip ülke, dış<br />
pazarlara açılmanın, yani ihracat yapabilmenin<br />
en önemli şartlarından<br />
biri olan yeterli iç pazar şartını yerine<br />
getirmiş olmaktadır. Türkiye’nin her<br />
alanda olduğundan daha fazla savunma<br />
sanayinde ihracatı ilk plana alan<br />
bir uygulamaya ihtiyacı bulunmaktadır.<br />
İhracat, bir noktada kendi kendine yeterli<br />
olma seviyesinin aşılması anlamına<br />
gelmesi bakımından da önem taşımaktadır.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii gibi büyük<br />
kaynakların tahsis edildiği bir alanda<br />
ihracat, ülke ekonomisine ve sanayiine<br />
ivme kazandırılması ve gelişimin<br />
sürekliliğinin sağlanması anlamına<br />
gelmektedir.<br />
Ülkemizde, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı’na<br />
bağlı <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı,<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Dış İlişkiler Dairesi<br />
Başkanlığı ve diğer birimlerin savunma<br />
sanayii ihracatının geliştirilmesine<br />
yönelik yoğun faaliyetleri bilinmektedir.<br />
Bunun yanısıra, Dışişleri Bakanlığı,<br />
Dış Ticaret ve Hazine Müsteşarlıkları,<br />
Eximbank ve benzeri kurumların<br />
ihracat ve ikili ilişkilerin gelişmesine<br />
katkı sağlayacak faaliyetleri sürmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> ihracatçısının karşılaştığı<br />
güçlüklerin, sanayici ve ilgili devlet<br />
mekanizmalarının etkin işbirliği olmaksızın<br />
aşılamayacağı, bu işbirliğinin<br />
tesisi için devlet ve sanayicinin ortak<br />
çaba göstermesinin gereklilik arz<br />
ettiği değerlendirilmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> ihracatının başarıya ulaşabilmesi<br />
için burada özellikle üzerinde<br />
durulması gereken diğer bir konu da,<br />
sanayicinin yanı sıra ilgili kamu kurum<br />
ve kuruluşların da birbirleri ile<br />
uyumlu çalışması temel şartıdır.<br />
Üretim kapasitesi ve kabiliyetleri belli<br />
bir seviyeye ulaşmış Türk savunma sanayiinin,<br />
istenilen ölçüde ihracat gerçekleştirebilmesi<br />
için;<br />
• Sanayinin ihracata yönelik politika<br />
ve yapılanma konusundaki eksikliklerin<br />
giderilmesi,<br />
• <strong>Savunma</strong> teçhizatı ihracatı için gerekli<br />
sanayi ve devlet mekanizması<br />
bileşenleri arasında yeterli koordinasyon<br />
ve işbirliği sağlanması, Kredilendirme<br />
mekanizmalarının oluşturulması,<br />
Faaliyetlerimiz,<br />
önümüzdeki<br />
dönemlerde, tutarlı<br />
ve sürdürülebilir<br />
ihracat rakamlarına<br />
ulaşılarak 100 Milyon<br />
ABD Dolarının<br />
üzerinde yıllık ihracat<br />
ve dünyanın ilk 50<br />
savunma sanayi<br />
firması arasında<br />
yeralınması hedefi<br />
doğrultusunda<br />
sürdürülmektedir.<br />
60<br />
Ocak <strong>2009</strong>
• Yurtdışından tedarik programlarında<br />
ana yüklenici yurtdışı firmaların<br />
offset ve yerli sanayi katılımı yükümlülüklerinin<br />
etkin uygulanması/takibi<br />
konusunda tedbirler geliştirilmesinin,<br />
gerekli olduğu kıymetlendirilmektedir.<br />
Dünya savunma ihracatında ön sıralarda<br />
yer alan ülkelerde ihracata yönelik<br />
merkezi politikalar oluşturan ve<br />
uygulayan kuruluşlar bulunmaktadır.<br />
İngiltere’de DESO (Defence Export<br />
Services Organisation), Fransa’da DRI<br />
(Direction des Relations Internationales)<br />
ve İsrail’de SIBAT (Foreign Defense<br />
Assistance and Defense Export<br />
Organization) bunlara örnek olarak<br />
verilebilir. ABD ise 1972 yılından bu<br />
yana uyguladığı ve Foreign Military<br />
Sales/Foreign Military Financing<br />
(FMS/FMF) adıyla bilinen askeri kredi<br />
mekanizması ile savunma ihracatını<br />
önemli ölçüde yönlendirmekte ve<br />
bu suretle Amerikan savunma sanayine<br />
önemli boyutta ilave iş ve istihdam<br />
imkanı sağlamaktadır.<br />
Tüm bu ülkelerde bu alanda görülen<br />
ortak özellik, savunma ürünleri ihracatının;<br />
yurtiçinde ve hedef ülkelerde<br />
organize olmuş, profesyonel ve<br />
merkezi yönetime sahip bir kuruluş<br />
tarafından, finansman konusunu da<br />
ihtiva eder şekilde yönlendirilmekte<br />
olmasıdır. Benzer şekilde, tanıtımdan<br />
pazarlama ve satışa, devletten devlete<br />
hibeden satışı destekleyici kredi<br />
mekanizmalarına, milli güvenlik mülahazalarından<br />
ihracata yönelik politikalar<br />
oluşturulmasına kadar geniş<br />
bir yelpazede destek ve koordinasyon<br />
görevi yapacak, bir teşkilatlanmaya<br />
ülkemizde de ihtiyaç duyulduğu değerlendirilmektedir.<br />
Bu sayede, Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
daralan savunma ihracat pazarından<br />
dünya savunma ihracatında ön sıralarda<br />
yer alan ABD ve AB menşeli lider<br />
firmalarla rekabet edecek şekilde<br />
mümkün olan azami payı alabilecek<br />
ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın<br />
2007–2011 Stratejik Planı’nda yıllık 1<br />
milyar ABD doları olarak belirlenen<br />
ihracat hedefini ulaşabilme yolunda<br />
önemli bir adım atmış olacaktır.<br />
... tanıtımdan<br />
pazarlama ve satışa,<br />
devletten devlete<br />
hibeden satışı<br />
destekleyici kredi<br />
mekanizmalarına,<br />
milli güvenlik<br />
mülahazalarından<br />
ihracata yönelik<br />
politikalar<br />
oluşturulmasına<br />
kadar geniş bir<br />
yelpazede destek<br />
ve koordinasyon<br />
görevi yapacak, bir<br />
teşkilatlanmaya<br />
ülkemizde de<br />
ihtiyaç duyulduğu<br />
değerlendirilmektedir.<br />
1.<br />
2.<br />
3.<br />
4.<br />
5.<br />
Kaynaklar<br />
SIPRI Yearbook 2008<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Sempozyumu-2000; “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde İhracatı Artırmak” Başlıklı Bildiri<br />
Dokuzuncu Kalkınma Raporu (2007-2013); <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Özel İhtisas Komisyonu Raporu<br />
Military Technology; (DGA Direction Générale pour l’Armement Özel Sayısı)<br />
DESO Defence Export Services Organisation Web Sayfası (www.deso.mod.uk)<br />
6. SIBAT Foreign Defense Assistance and Defense Export Organization Web Sayfası ( www.airshow.mod.gov.il/sibat)<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 61
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İhracatında<br />
Sorunların Belirlenmesi için<br />
Anket Uygulaması ve Değerlendirmeler<br />
SSM,Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı<br />
Bir ülkenin ihracat hacmini geliştirmeye<br />
yönelik olarak gerçekleştirilebilecek<br />
olan faaliyetler ihracatın geliştirilmesine<br />
yönelik olan çalışmalar ve ihracatın<br />
teşvikidir. Bir ülke genelinde, ihracatın<br />
teşvik ve geliştirilmesi önemli miktarlara<br />
varan kaynak tahsisini gerektirmektedir.<br />
İşletmelerin ihracat dav ranışlarıyla ilgili<br />
literatür, ihracatın teşvik ve geliştirilmesinde<br />
atılması gereken ilk adımın,<br />
işletmelerin ihracat sürecini başlatmasını<br />
engelleyen faktörler veya başlatılmış<br />
olan ihracat sürecinde ilerlemesinde<br />
karşılaştığı sorunların belirlenmesi<br />
olduğunu ifade etmektedir. Sorun ve/<br />
veya engellerin belirlenmesini takip<br />
eden adım ise, belirlenen engel ve sorunları<br />
ortadan kaldırıcı nitelikteki ihracatı<br />
teşvik ve geliştirme tedbirlerinin<br />
Üretim Alanları<br />
yürürlüğe konulması olacaktır. İhracat<br />
sürecinin başlatılmasını engelleyen<br />
faktörler ile işletmelerin bahse konu süreçte<br />
karşılaştıkları sorunların ortadan<br />
kaldırılmasıyla beraber, bir endüstri ve/<br />
veya ülkenin ihracat hacminin arttırılabileceği<br />
vurgulanmaktadır. <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Müsteşarlığı tarafından yapılan<br />
uluslararası işbirliğine yönelik literatür<br />
taramasında ve SASAD üyesi şirketler<br />
arasında yapılan anket kapsamında<br />
işletme lerin ihracat davranışlarıyla ilgili<br />
çeşitli sonuçlara ulaşılmıştır.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi alanında faaliyet gösteren<br />
işletmelerin ihracat sürecini başlatırken<br />
karşılaştıkları engeller ve/veya<br />
ihracat süreci devam ederken yaşadıkları<br />
sorunlar belirlenmiştir. Böylece etkin<br />
bir teşvik ve geliştirme programının<br />
hangi engel ve sorunları ortadan kaldırıcı<br />
nitelikte olması gerektiği detaylı şekilde<br />
tartışmaya açılabilecektir.<br />
İşletmelerimiz Tarafından<br />
Özgün Tasarım <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Ürünleri<br />
Üretilmektedir<br />
Ankete verilen cevaplardan, Türkiye’de<br />
faaliyetlerini gerçekleştirmekte olan savunma<br />
sanayi işletmelerinin % 77 gibi<br />
çok önemli bir kısmının özgün tasarım<br />
savunma sanayi ürünleri üretmekte<br />
olduğu ve; bu şekilde ihracat pazarları<br />
için yeni ürün geliştirebilme becerisine<br />
sahip olduğu anlaşılmaktadır. Tahmin<br />
edilebileceği üzere, sahip oldukları<br />
know-how ile yeni ürün geliştirebilme<br />
yetisine sahip olan işletmeler, ihracat<br />
pazarlarında rekabet üstünlüğü elde<br />
edebilecekler, veya elde edilen rekabet<br />
üstünlüğünü sürdürülebilir kılacaklar-<br />
4% 4% 4% Özgün tasarım savunma sanayi ürünleri üretilmektedir<br />
Bir diğer ülke işletmesine ait olan lisans ile üretim gerçekleştirilmektedir<br />
Bir diğer ülke işletmesiyle yapılmış olan ortaklık anlaşmasıyla üretim gerçekleştirilmektedir<br />
Tamamıyla yabancı sermayeli bir işletme olarak üretim gerçekleştirilmektedir<br />
Diğer ülkelerde üretilen ürünler ithal edilmektedir<br />
11%<br />
77%<br />
62<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Ürünlerin Dağılımı<br />
2% 3%<br />
19%<br />
28%<br />
6%<br />
4%<br />
4%<br />
Platform / Sistem Entegrasyonu<br />
Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri<br />
Yazılım ve Bilgisayar, Simülasyon ve Modelleme<br />
Araştırma – Geliştirme<br />
Komuta Kontrol ve Bilgi Sistemleri, Görev Destek/Yönetim Sistemleri<br />
Enerji ve Güç Sistemleri<br />
Lojistik ve Destek Sistemleri, Personel Teçhizat, Silah Sistemleri ve Mühimmat<br />
Danışmanlık/Mühendislik Hizmetleri<br />
Diğer<br />
4%<br />
dır. <strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin %<br />
11’i ise, başka bir ülke işletmesine ait<br />
olan lisans ile üretimlerini gerçekleştirmektedir.<br />
Diğer bir ifadeyle, Türkiye’de<br />
faaliyetlerini gerçekleştirmekte olan savunma<br />
sanayi işletmelerinin % 11’i, bir<br />
diğer ülke işletmesiyle imzalamış olduğu<br />
lisans anlaşması kapsamında üretim<br />
faaliyetlerini sürdürmektedir. Benzer<br />
şekilde, savunma sanayi işletmelerinin<br />
24 Şubat <strong>2009</strong> Salı<br />
% 4’ü ise, bir diğer ülke işletmesiyle<br />
yapmış olduğu ortaklık anlaşması çerçevesinde<br />
üretim faaliyetlerini gerçekleştirilmektedir.<br />
Yine, savunma sanayi<br />
işletmelerinin % 4’lük dilimini oluşturan<br />
şirketler ise tamamıyla yabancı<br />
İhraç Edilen Ürünler<br />
30%<br />
sermayeli bir işletme olarak üretim faaliyetlerini<br />
Türkiye’de gerçekleştirmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin<br />
geri kalan % 4 ise diğer ülkelerden ithal<br />
ettikleri ürünleri Türkiye pazarında pazarlamaktadır.<br />
Uzmanlık Alanları:<br />
Elektronik Sistemler ve<br />
Sistem Entegrasyonu<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin öncelikli<br />
üretim faaliyetleri de araştırma<br />
kapsamında belirlenmiştir. Buna göre;<br />
Türkiye’de faaliyetlerini gerçekleştirmekte<br />
olan savunma sanayi işletmelerinin<br />
% 30 oranında bir kısmının<br />
üretmekte olduğu öncelikli ürünler<br />
muhabere elektronik ve bilgi sistemleri<br />
alanındadır. Muhabere elektronik<br />
ve bilgi sistemlerini sırasıyla % 28 ile<br />
platform/sistem entegrasyonu, % 19<br />
ile de lojistik ve destek sistemleri ile<br />
ilgili ürünler izlemektedir.<br />
İhracat Alanları: Platform<br />
Üretimi Sistem Entegrasyonu<br />
Türkiye’de faaliyet göstermekte olan<br />
savunma sanayi işletmelerinin ihracata<br />
konu olan öncelikli ürünleri de<br />
çalışma kapsamında tespit edilmeye<br />
çalışılmıştır. <strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin<br />
% 27 gibi önemli bir kısmı<br />
7% 2% 27%<br />
Platform / Sistem Entegrasyonu<br />
23%<br />
9%<br />
18%<br />
Muhabere Elektronik ve Bilgi Sistemleri<br />
Yazılım ve Bilgisayar, Simülasyon ve Modelleme<br />
Araştırma - Geliştirme<br />
Komuta Kontrol ve Bilgi Sistemleri, Görev Destek/Yönetim Sistemleri<br />
Enerji ve Güç Sistemleri<br />
Lojistik ve Destek Sistemleri, Personel Teçhizat, Silah Sistemleri ve Mühimmat<br />
Danışmanlık/Mühendislik Hizmetleri<br />
Diğer<br />
5%<br />
2%<br />
7%<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 63
Şirket Dağlımları<br />
öncelikli olarak platform/sistem entegrasyonu<br />
ürünleri ihrac etmektedir.<br />
Platform/sistem entegrasyonu ürünlerini<br />
sırasıyla % 23 ile lojistik ve destek<br />
sistemleri ürün grubu ve % 18 ile de<br />
muhabere elektronik ve bilgi sistemleri<br />
ürün grubu izlemektedir.<br />
Faaliyet Gösterdiği Süre<br />
Boyunca İhracat Yapmış ve<br />
Yapmamış Olan İşletmelerin<br />
Dağılımı<br />
24 Şubat <strong>2009</strong> Salı<br />
17%<br />
Araştırma kapsamında savunma sanayi<br />
işletmelerinin ne kadarının ihracatçı<br />
işletme olduğu belirlenmeye<br />
83%<br />
İhracat yapmış olan işletme<br />
İhracat yapmamış olan işletme<br />
çalışılmıştır. Buna göre; Türkiye’de<br />
faaliyetlerine devam eden işletmelerin<br />
% 17’si bugüne kadar hiç ihracat<br />
yapmamış işletmelerden meydana<br />
gelirken, % 83 gibi önemli bir kısmı<br />
bugüne kadar ihracat yapmış işletme<br />
konumundadır. Buna göre; Türkiye’de<br />
savunma sanayinin uluslararası pazarlarla<br />
önemli düzeyde entegrasyonunu<br />
sağlamış olduğu ifade edilebilir.<br />
Yerli-Yabancı Pazara Bakış<br />
Araştırmadan elde edilen verilere<br />
göre; Türkiye’de faaliyetlerini gerçekleştirmekte<br />
olan savunma sanayi<br />
işletmelerinin % 2 gibi çok küçük bir<br />
oranı sadece Türkiye pazarı ile ilgilenmektedir.<br />
Diğer taraftan, işletmelerin<br />
% 15’i ise bugüne kadar ihracat yapabilmek<br />
için çaba harcamasına karşın<br />
ihracat yapmayı başaramayan işletmelerdir.<br />
Buna göre; savunma sanayi<br />
işletmelerinin % 17’si bugüne kadar<br />
hiç ihracat yapmamış işletmelerden<br />
meydana gelmektedir. Diğer taraftan,<br />
Türkiye’de faaliyet göstermekte olan<br />
işletmelerin % 6’sı ihracat için herhangi<br />
bir çaba harcamamasına karşın,<br />
diğer ülke pazarlarından gelen talepler<br />
üzerine düzensiz ve pasif şekilde<br />
ihracat yapmaktadır. İşletmelerin %<br />
36’sı ise ihracat için aktif olarak çaba<br />
harcamakta ve gelirlerinin bir kısmını<br />
diğer ülke pazarlarından elde etmektedir.<br />
Benzer şekilde, Türkiye’de faaliyet<br />
göstermekte olan işletmelerin %<br />
41 gibi önemli bir oranının ise toplam<br />
gelirlerinin önemli bir kısmını diğer<br />
ülke pazarlarından elde ettikleri ihracat<br />
gelirleri oluşturmakta ve dolayısıyla<br />
bu şirketler “tecrübeli ihracatçı”<br />
olarak addedilmektedir<br />
İşletmeler İhracatını<br />
Avrupa’ya Yapıyor<br />
<strong>Savunma</strong> sanayi işletmelerinin, en<br />
fazla ihracat yapabilme imkânına sa-<br />
Pazara Bakış<br />
2%<br />
15%<br />
41%<br />
6%<br />
36%<br />
Sadece Türkiye pazarı ile ilgilenmektedir<br />
İhracat imkânı aktif olarak araştırılmasına karşın henüz ihracat yapamamıştır<br />
İhracat için herhangi bir çaba harcanılmamasına karşın diğer ülke pazarlarından gelen talepler doğrultusunda ihracat yapmaktadır<br />
Toplam satışların bir kısmı ihracattan elde edilen gelirlerden oluşmaktadır<br />
Toplam satışların önemli bir kısmı ihracattan elde edilen gelirlerden oluşmaktadır<br />
64<br />
Ocak <strong>2009</strong>
9%<br />
9%<br />
24 Şubat <strong>2009</strong> Salı<br />
İhracat Yapılan Ülkeler<br />
16%<br />
7%<br />
7%<br />
5%<br />
hip oldukları pazarların başında %<br />
48 oranında bir pay ile Avrupa ülkeleri<br />
yer almaktadır. Bir diğer ifadeyle,<br />
Avrupa ülkeleri savunma sanayi işletmeleri<br />
için en önemli ihracat pazarlarının<br />
başında gelmektedir. Avrupa<br />
pazarını takip eden ikinci önemli<br />
pazar ise % 16 oranındaki oran ile<br />
Amerika Birleşik Devletleri dir. Beklenenin<br />
aksine Orta-Doğu ülkelerinin<br />
payı % 9 ve Türkiye’ye psikolojik açıdan<br />
yakın ülkeler olan Orta Asya Türk<br />
Cumhuriyetleri’nin payı ise sadece %<br />
5’dir. ABD ve Avrupa pazarının bu kadar<br />
ağırlıklı olmasındaki etkenlerden<br />
birinin offset uygulamaları olduğu<br />
unutulmamalıdır.<br />
İşletmelerin Karşılaştıkları<br />
İhracat Engel ve Sorunlarına<br />
İlişkin Belirlenen Faktörler<br />
ve Genel Değerlendirme<br />
Daha önce belirtildiği üzere, araştırmanın<br />
temel amacı Türkiye’de savunma<br />
sanayi alanında faaliyet gösteren<br />
işletmeleri ihracatçı olmaktan alıkoyan<br />
engelleri veya bahsekonu işletmelerin<br />
ihracat geliştirme sürecinde karşılaştıkları<br />
sorunları belirlemektir. <strong>Savunma</strong><br />
sanayi işletmelerinin karşılaştıkları<br />
ihracat engel veya sorunlarının başında<br />
son dönemde savunma-dışı sektörlerin<br />
de en önemli sorunlarından biri konumunda<br />
olan “YTL’nin aşırı değerlenmesinden<br />
kaynaklanan döviz kuru<br />
48%<br />
Avrupa Ülkeleri<br />
Türk Devletleri<br />
Uzakdoğu Ülkeleri<br />
Ortadoğu Ülkeleri<br />
Yakındoğu Ülkeleri<br />
ABD<br />
Diğer<br />
sorunu” yer almaktadır. Diğer bazı<br />
önemli engel/sorunlar ise aşağıdaki<br />
gibi sıralanabilir:<br />
• İhracat pazarlarındaki şiddetli rekabet,<br />
• Devletin, savunma sanayi ihracatının<br />
teşvik ve geliştirilmesine yönelik<br />
faaliyetlerinin yetersizliği,<br />
• Diğer ülkelerin dış politikasının<br />
savunma sanayi ürünlerinin ihracatını<br />
engellemesi veya sınırlandırması,<br />
• İhracat mevzuatı ve bürokrasisinin<br />
karmaşık ve uzun olması,<br />
• İhracat pazarlarıyla ilgili güncel<br />
bilgilere ulaşılamaması,<br />
• İhracat finansmanının maliyetinin<br />
yüksek olması.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı tarafından<br />
belirlenen ve SSM Stratejik<br />
Planı’nınn da temel dayanak noktalarından<br />
biri olan ihracat hedeflerinin<br />
yakalanabilmesi için, işletmelerin yukarıda<br />
sıralanan sorunlarının ortadan<br />
kaldırılmasını sağlayacak önlemlerin<br />
ivedilikle alınması gerekmektedir.<br />
Belirlenen engel ve sorunların ortadan<br />
kaldırılmasıyla beraber savunma<br />
sanayi işletmeleri ihracat geliştirme<br />
sürecinin, takip eden basamaklarını<br />
rahatlıkla tırmanabilecek ve bu şekilde<br />
sürecinin ilerleyen basamaklarına<br />
geçilmesiyle beraber söz konusu şirketlerin<br />
ihracat hacimleri artış gösterecektir.<br />
Yukarıdaki sorunlar arasında yer alan<br />
aşırı değerli Türk Lirası sadece savunma<br />
sanayi işletmeleri tarafından değil,<br />
aynı zamanda diğer tüm ihracatçı işletmeler<br />
için, en önemli ihracat sorunu<br />
olarak görülmektedir. Nitekim savunma<br />
sanayinin ihracatçı işletmeleri<br />
de aşırı değerli olan Türk Lirası nedeniyle<br />
fiyata dayalı rekabette geride<br />
kalmakta ve bunun bir sonucu olarak<br />
ihracat pazarlarındaki aşırı rekabeti<br />
ikinci önemli ihracat engel veya sorun<br />
olarak sıralanmaktadırlar. Öte yandan,<br />
Türkiye’de savunma sanayi işletmelerine<br />
yönelik özel bir teşvik ve/veya<br />
ihracatı geliştirme programının olmadığı<br />
da bilinmektedir. Başta kamu otoriteleri<br />
olmak üzere ilgili sivil toplum<br />
örgütlerinin de katkısıyla pazar araştırmaları,<br />
ihale bilgileri gibi ihracatın<br />
geliştirilmesine yönelik önlemlerle,<br />
düşük faizli ve uzun vadeli ihracat<br />
kredilerinin sağlanması gibi ihracat<br />
teşvikleriyle, ilgili işletmelere güncel<br />
pazar bilgilerinin sağlanması ve ihracat<br />
finansmanının maliyetinin aşağı<br />
çekilebilmesinin mümkün olabileceği<br />
öngörülmektedir. Yine bu sayılanlara<br />
paralel bir şekilde, diğer tüm Türk<br />
ihracatçı işletmeler gibi savunma sanayii<br />
işletmeleri de ihracatın uzun ve<br />
karmaşık bürokrasini bir sorun olarak<br />
dile getirmektedir. Ayrıca, araştırma<br />
kapsamında belirlendiği üzere, diğer<br />
ülke pazarında işletmelerin ürünlerinin<br />
veya işletmelerin kendilerini tanıtımında<br />
destek sağlanılmalıdır.<br />
Bürokrasi’nin etkin çalışması, ihracat<br />
odaklı olarak yeniden yapılandırılması,<br />
devlet kurumlarının ihracat odaklı<br />
olarak yapılandırılması, teknolojik<br />
olarak savunma sanayinin altyapısını<br />
ihracat yapabilir bir düzeye getirilmesi<br />
(ürün hattının ve sistem paketlemelerinin<br />
oluşmuş olması), öncelikli<br />
hedef ülkelerin siyasi gerekçeler<br />
savunma tedarik harcamaları, savunma<br />
tedarik ihtiyaçları, önceki ihracat<br />
başarıları, psikolojik açıdan yakınlık,<br />
ekonomik durum gibi kriterler gözönünde<br />
bulundurularak seçilmesi,<br />
ihracat-teşvik/kredi mekanizmalarının<br />
oluşturulması, stratejik hedeflere<br />
ulaşmayı sağlayacak belli başlı adımlar<br />
olarak sıralanabilir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 65
FNSS’den Farklı Bir İhracat Modeli:<br />
Suudi Arabistan Projesi<br />
Murat TEMİZER<br />
FNSS, Proje Müdürü<br />
Kurulduğu 1988’den bu yana, özgün<br />
kara sistemleri tasarımında ve geliştirilmesinde<br />
ülkemizin bayrağı haline<br />
gelen FNSS, savunma ihracatı konusunda<br />
da yaratıcılık özelliği ile tanınmaktadır.<br />
FNSS, kurulduktan sadece 9 yıl sonra,<br />
1997 yılında, ülkemizin ilk komple savunma<br />
sistemi ihracını, 133 adet Paletli<br />
Zırhlı Muharebe Aracı’nı Birleşik<br />
Arap Emirlikleri’ne satarak gerçekleştirmişti.<br />
FNSS, MUC Bakım ve Modernizasyon Merkezi, Al-Kharj , Suudi Arabistan<br />
Daha sonra 2000 yılında Malezya ile<br />
imzalanan 211 adet ZMA üretim projesi<br />
ile FNSS bir başka birinciliğe daha<br />
imza atmış; bu proje, Türkiye’nin bir<br />
defada gerçekleştirdiği en büyük ana<br />
sistem ihracatı olmuştur. Bu proje ile<br />
Türkiye’den bir dış ülkeye teknoloji<br />
transferi de yapılmıştır.<br />
Suudi Arabistan Projesi<br />
FNSS’nin dış pazarlarda uyguladığı<br />
strateji, müşterinin şartlarına mümkün<br />
olduğu kadar uyan, esnek bir davranış<br />
biçimine sahip olmaktır. Şirket,<br />
üretimin mutlaka kendi tesislerinde<br />
yapılması konusunda ısrarcı davranmamakta;<br />
müşterinin kendi koşullarına<br />
uygun çözüm yolları aramaktadır.<br />
İhracat pazarında son yıllarda artarak<br />
ortaya çıkan eğilim, müşterilerin kendi<br />
ülkelerinde kabiliyet kazanma ve<br />
istihdam yaratmaya yönelik hedefleri<br />
çerçevesinde, projelerde yüksek yerli<br />
katkı talepleridir. Bu noktada gerek<br />
teknoloji ve teknik bilgi aktarımı gerekse<br />
de teknik eleman desteği konusunda<br />
esnek olabilmek de rekabetçi<br />
olmanın temel koşullarından birisi<br />
haline gelmiştir.<br />
Bu çerçevede, 2000’li yılların başlarında,<br />
Suudi Arabistan Kara<br />
Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan bazı yeni<br />
zırhlı araçların temini ile birlikte M113<br />
araçlarının modernizasyonu işlerinin<br />
yapılması gündeme gelmiştir. Suudi<br />
Arabistan <strong>Savunma</strong> Bakanlığı’nın<br />
bu projedeki temel talebi, modernizasyon<br />
işlerinin kendi tesislerinde<br />
gerçekleştirilerek bu alanda kabiliyet<br />
kazandırılması ve istihdam yaratılması<br />
olmuştur. Bu projeye talip olan ve<br />
müşteri nezdinde büyük prestije sahip<br />
FNSS’ye, Kara Kuvvetleri’nin askeri<br />
fabrikalarından olan Al-Kharj MUC<br />
(Bakım - Modernizasyon Merkezi)<br />
tesislerinin işletme hakkı verilmiş;<br />
FNSS, böylece GOCO (Government<br />
Owned- Company Operated) prensibi<br />
ile bu tesisleri, 2004 yılından itibaren<br />
işletmeye başlamış ve Kara Kuvvetleri<br />
envanterinde bulunan M113 araçlarının<br />
modernizasyonu projesi hayata<br />
geçirilmiştir.<br />
Al-Kharj tesislerimizde 108 Suudi,<br />
39 Türk ve 38 diğer uluslardan olmak<br />
üzere toplam 185 personel istihdam<br />
edilmektedir.<br />
Yapılan İşler<br />
FNSS’nin 2004 senesi Ağustos ayında<br />
MODA (Suudi Arabistan Krallığı Milli<br />
<strong>Savunma</strong> Bakanlığı) ile imzaladığı<br />
sözleşme ile bir miktar M113 Personel<br />
Taşıyıcı aracı 2004-2007 yılları arasında<br />
modernize edilmiştir.<br />
Modernizasyon işi kapsamında araçlara,<br />
M113 A3 özelliklerine ilaveten,<br />
teknolojisi FNSS tarafından bilinen<br />
350Hp güç paketi ve soğutma grubu<br />
ile entegre klima sistemleri takılmıştır.<br />
Araçların dönüşüm işlerine ilaveten<br />
MUC tesislerinin bakım ve operasyonu<br />
da FNSS tarafından gerçekleştirilmiştir.<br />
66<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Bu araçlara ilave olarak, FNSS’de geliştirilip<br />
üretilen ve ilk satışı MODA’ya<br />
yapılan 10 adet Akıncı Zırhlı Komuta<br />
Aracı (ACV-S) direk satış tarzında<br />
Suudi Arabistan Kara Kuvvetleri<br />
Komutanlığı’na teslim edilmiştir.<br />
Araçlar, halen Kara Kuvvetleri tarafından<br />
kullanılmaktadır.<br />
Bahsi geçen M113 ACV350 modernizasyonu<br />
ve ACV-S araçları teslimatı<br />
sırasında müşteri kanadında oluşan<br />
iyi intibalar sonucunda, MODA çok<br />
değişik konfigürasyonda olan ve oldukça<br />
büyük miktarlardaki M113<br />
aracının modernizasyon sözleşmesini<br />
de FNSS ile görüşmüş ve 2007 senesi<br />
Haziran ayında, taraflar arasında sözleşme<br />
imzalanmıştır.<br />
FNSS <strong>Savunma</strong> Sistemleri A.Ş.’nin<br />
Suudi Arabistan <strong>Savunma</strong> Bakanlığı<br />
ve Kara Kuvvetleri nezdinde uyanan<br />
bu olumlu izlenimi sonucunda, M113<br />
modernizasyonu programının ikinci<br />
fazı ile ilgili görüşmelerin içinde bulunduğumuz<br />
yılın ilk aylarında başlaması<br />
beklenmektedir. Bu müstakbel<br />
program çerçevesinde, ilave 300 veya<br />
daha fazla M113 aracının modernizasyonuna<br />
ilaveten yedek parça ve<br />
bakım eğitimi gibi diğer mal ve hizmetlerin<br />
de temin edilmesi kuvvetle<br />
muhtemeldir.<br />
FNSS M113 ACV 350 Aracı<br />
Akıncı (ACV-S) Zırhlı Komuta Aracı<br />
M113A4 ACV350 Personel Taşıyıcı<br />
Murat TEMİZER<br />
1973 Mardin doğumlu. İlk, orta ve lise tahsilini Mardin’de tamamladıktan sonra, 1989<br />
yılında girdiği ODTÜ Makina Mühendisliğinden 1994 senesinde mezun oldu. Değişik<br />
iş gruplarında çalıştıktan sonra, 1998 yılında halen çalışmakta olduğu, FNSS <strong>Savunma</strong><br />
Sistemleri Şirketine katıldı. FNSS’de, ilk iki yılda imalat tecrübesi kazandıktan sonra,<br />
proje yönetimi görevleri aldı. Öncelikle, 2000-2004 yılları arasında, Malezya projesinde<br />
asistanlık yaptıktan sonra, 2004 senesinde Suudi Arabistan’a Program Müdürü olarak<br />
tayin edildi. 2007 sonuna kadar, FNSS’nin Suudi Arabistan’daki tüm operasyonlarından<br />
sorumlu olarak çalıştıktan sonra; 2008 yılında FNSS Ankara tesislerine Suudi Arabistan<br />
Proje Müdürü olarak geri döndü. MBA eğitimi de yapmış olan Murat Temizer evli ve 2<br />
çocuk babası.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 67
<strong>Savunma</strong> İhracatının Arttırılmasına<br />
Yönelik Bir Bakış<br />
Nil TALU CONLAN<br />
SSM, Uzman<br />
Dünyada savunma sanayii, özellikle<br />
gelişmiş ülkelerin ekonomisine en çok<br />
katkı yapan sektörlerden biri konumundadır.<br />
<strong>Savunma</strong> sektörünün gelişiminde<br />
ihracat en önemli araçlardan<br />
biri olarak görüldüğü için bu alanda<br />
önde gelen ülkelerin sanayilerini yeniden<br />
yapılandırdıkları görülmektedir.<br />
İhracat herşeyden önce, uzun dönemli<br />
bir vizyon gerektirir. Yurtiçi talebe yönelik<br />
üretimin aksine yurtdışında risk,<br />
rekabet ve bilgi eksikliği vardır. Böylesi<br />
bir ortamda, devletin ve şirketlerin<br />
etkin bir eşgüdüm içerisinde, belirlenen<br />
ortak hedeflere doğru kararlı<br />
bir şekilde ilerlemesi; rakipler ile fark<br />
yaratacak nitelikte yeni teknolojilerin<br />
üretimi ve en etkin sistem çözümlerinin<br />
araştırılması zaruridir.<br />
Mevcut Engeller:<br />
Global krizin bir yansıması olarak ülkemizin<br />
de içinde bulunduğu ekonomik<br />
şartlar, belirlenen hedef ve stratejilerin<br />
hayata geçirilmesinde karşılaşılan<br />
siyasi ve yönetsel sorunlar, yetkili<br />
kurumlar arasındaki koordinasyon<br />
eksikliği gibi nedenlerle savunma sanayimizin<br />
hakettiği ölçüde ilerlemesinin<br />
önünde engeller oluşabilmektedir.<br />
Organizasyonel alanda karşılaşılan<br />
sıkıntılar, bu sıkıntıların çözümlenebilmesi<br />
yönündeki fikir ayrılıkları,<br />
kaynakların tekrar eder bir yapıda ve<br />
dağınıklık sonucu etkin bir şekilde<br />
kullanılamaması; ayrıca ana sistemlerin<br />
çok büyük bir bölümünün yurtdışından<br />
karşılanması, yerli sanayimizin<br />
hedeflenen düzeye gelebilmesinin<br />
önündeki engeller arasında sayılabilir.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii şirketlerimiz, çoğunlukla<br />
proje tabanlı ve genellikle tek bir<br />
alıcıya yönelik (Türk Silahlı Kuvvetleri)<br />
iş yapmaktadırlar. Özellikle yurtdışı<br />
pazarlara yönelik istihdam edilecek<br />
personel sayısının yetersiz olması,<br />
firmaların yurtdışında kendilerini tanıtmalarını<br />
ve potansiyel ortak proje<br />
ve programlara katılımını engelleyebilmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii<br />
şirketlerimizin<br />
dünyadaki rakipleriyle<br />
aynı çatı altında<br />
rekabet edebilmesi,<br />
öncelikle sağlam<br />
bir savunma<br />
sanayii altyapısının<br />
kurulmasına yönelik<br />
orta ve uzun vadeli<br />
planların yapılarak,<br />
gerekli organizasyonel<br />
tabanın kurulmasına<br />
bağlıdır.<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii şirketlerimizin dünyadaki<br />
rakipleriyle aynı çatı altında rekabet<br />
edebilmesi, öncelikle sağlam bir<br />
savunma sanayii altyapısının kurulmasına<br />
yönelik orta ve uzun vadeli planların<br />
yapılarak, gerekli organizasyonel<br />
tabanın kurulmasına bağlıdır. Bu tabanın<br />
kurulabilmesi ve ilgili kuruluşlar<br />
arasındaki eşgüdümün, savunma<br />
sanayimizin sahip olduğu kabiliyetlerden<br />
azami ölçüde yararlanılabilmesi<br />
hedefine paralel olarak kurulabilmesi,<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın<br />
öncelikli amacıdır. İhracat, döviz kazandırıcı<br />
bir aktivite olmanın yanısıra,<br />
ülkenin yurtdışındaki itibarı ve uluslararası<br />
düzeyde rekabet gücüne sahip<br />
teknolojik altyapının teşkili açısından<br />
birincil öneme sahiptir.<br />
<strong>Savunma</strong> İhracatında Devlet<br />
Desteği:<br />
Dünyanın önde gelen savunma şirketleri,<br />
özelleştirme ve şirket birleşmeleri<br />
yoluyla her ne kadar hükümetlerden<br />
bağımsız bir duruma gelmişlerse de,<br />
hükümetlerin ihracat kontrolleri ve<br />
destekleme mekanizmaları yoluyla<br />
şirketler üzerindeki etkisi devam etmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> ihracatının artması,<br />
bu sektörde faaliyet gösteren<br />
savunma şirketlerinin daha çok sayıda<br />
personel istihdam etmeleri sonucunu<br />
doğurmakta; istihdamın yarattığı maliyet,<br />
yine ihracattan elde edilen gelir<br />
ile karşılanmaktadır.<br />
Hükümetler, diğer hükümetlerle işbirliğine<br />
yönelik hükümetlerarası anlaşmalarla,<br />
savunma teknolojilerine yönelik<br />
ihracat lisansları ve kontrolleri,<br />
teknoloji transferi gibi yasal düzenlemelere<br />
ilişkin bir çerçeve oluşturarak,<br />
savunma ürünlerine yönelik talebin<br />
arttırılmasına çalışırken, savunma şirketleri<br />
birleşme ve tedarik konusunda<br />
ortak programlar yürütme yoluna gitmektedirler.<br />
Şirket birleşmeleri saye-<br />
68<br />
Ocak <strong>2009</strong>
sinde şirketler, millilik vasfına sahip<br />
olması gereken özgün ve kritik teknolojilerin<br />
korunması, üretimde tekrarların<br />
önlenmesi; uluslararası savunma<br />
pazarının, küreselleşme ve savunma<br />
harcamalarında azalma sonucu daralması<br />
nedeniyle oluşabilecek kaynak<br />
israfının engellenmesi ve Ar-Ge faaliyetlerinin<br />
büyük bir çatı altında birleştirilerek,<br />
maliyetlerin azaltılması gibi<br />
konularda avantajlar elde etmektedir. 1<br />
Ülkemizde teşvik uygulamaları sınırlıdır<br />
ve yeterli ölçüde yaygınlaştırılmamıştır.<br />
Bazı teşviklerden belli<br />
birtakım sanayiciler yararlanmakta;<br />
teşvik amacıyla sanayiciye verilen<br />
kredilerin limitleri yetersiz kalabilmektedir.<br />
İhracatçıya verilen teşvik<br />
belgelerinde belirli iller ön plana çıkmakta;<br />
bu durum, savunma yan sanayinde<br />
önemli yere sahip KOBİ’lerin<br />
gelişimi açısından olumsuz etki yaratmaktadır.<br />
Devletin öncelik alanlarının<br />
belirlenmesini takiben bu alanlarda<br />
faaliyet gösteren şirketlere kredi bulmaları<br />
sürecinde teşvik edici olması,<br />
ihracat kredileri konusunda tecrübeli<br />
Türk Eximbank’ın, yatırım ve kalkınma<br />
bankalarının savunma şirketlerine<br />
uzun vadeli ve düşük maliyetli kredi<br />
sağlaması, firmaların bu süreçte karşılacağı<br />
finansman sorunlarının bertaraf<br />
edilmesi yönünde önemlidir. Yerli<br />
şirketlere vergi muafiyeti, Ar-Ge, tanıtım<br />
ve fuar yardımı gibi Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığı teşvik mevzuatı uyarınca<br />
uygulanan teşvik unsurlarının yaygınlaştırılması<br />
ve kapsamının genişletilmesi,<br />
sanayi üzerinde olumlu etki<br />
yaratacaktır.<br />
Avrupa Birliği’nde, uluslararası düzeyde<br />
haksız rekabet yaratabilecek teşviklere<br />
karşı bir politika izlenmektedir.<br />
Ancak üye ülkeler, ekonomik açıdan<br />
farklı gelişmişlik düzeylerine sahip oldukları<br />
için zorunlu hallerde teşviklerin<br />
uygulanabileceği kabul edilmiştir.<br />
Üye ülkelerin çoğunda teşvikler, vergi<br />
indirimi ve devlet yardımı şeklindedir.<br />
1 ZAİM, M., MSB SSM <strong>Savunma</strong> Sanayinin<br />
Sorunları Semineri, Bildiriler, Elektrik-<br />
Elektronik Alt Sektörünün Sorunları ve<br />
Çözüm Önerileri, 2001, Ankara<br />
Türk Eximbank’ın,<br />
yatırım ve kalkınma<br />
bankalarının savunma<br />
şirketlerine uzun vadeli<br />
ve düşük maliyetli kredi<br />
sağlaması, firmaların<br />
bu süreçte karşılacağı<br />
finansman sorunlarının<br />
bertaraf edilmesi<br />
yönünde önemlidir.<br />
Örneğin Fransa’da, ihracat olanaklarını<br />
arttırmak amacıyla ithalatçılara<br />
kullandırmak üzere piyasa koşullarına<br />
göre uygun şartlara haiz krediler temin<br />
edilebilmesine yönelik bir mekanizma<br />
kurulmuştur. Bu mekanizmaya ticari<br />
bankalarla beraber, Fransız Dış Ticaret<br />
Bankası değişik vadeli krediler için<br />
ihracat sigortası hizmeti veren COFA-<br />
CE dahildir. <strong>Savunma</strong> sanayi altyapısının<br />
güçlendirilmesi için ülkenin ana<br />
tedarik kuruluşu DGA (La Délégation<br />
Générale pour l’Armement), tedarik<br />
faaliyetlerinin yönetiminde, sanayii<br />
holdinglerinin yarı yarıya özelleştirilmesi<br />
ve hükümet tabanlı faaliyetlerinin<br />
konsolidasyonu hususlarını da<br />
içeren bir “iyileştirme operasyonu”<br />
başlatmıştır. Son zamanlarda, kuruluşun<br />
modernizasyonu kapsamında<br />
“online tedarik” sürecine geçilmiştir.<br />
Özetle Fransa’nın ihracattaki başarısının<br />
temeli, şirketlerin Avrupa’daki<br />
diğer şirketlerle veya yerli şirketlerin<br />
birbirleriyle yaptıkları konsolidasyonlar,<br />
Fransa’nın OCCAR (Ortak Silahlanma<br />
İşbirliği Örgütü) gibi kuruluşlar<br />
içindeki etkin konumu ve DGA’nın<br />
yeniden yapılandırılmasıdır.<br />
Almanya’da ihracatı teşvik amacıyla<br />
kurulan ve ihracat kredisi sağlayan<br />
AKA, İtalya’da aynı amaca hizmet<br />
ederek ihracat garantisi sağlayan Mediocredito<br />
Centrale, sanayi ihracatının<br />
desteklenmesine yönelik Türk<br />
Eximbank’a benzer işlevlere sahiptir.<br />
İspanya’daki dış ticaret işlemlerini<br />
İspanya Dış Bankası yürütmektedir.<br />
Banka, para ve sermaye piyasalarından<br />
edindiği kaynakların dışında, İspanya<br />
Merkez Bankası’nın bir organı<br />
olan “Resmi Kredi Kurumu” ICO’nun<br />
uluslararası para piyasalarından borçlanma<br />
yoluyla elde ettiği kaynaklara<br />
da sahiptir.<br />
İngiltere’de ECGD, Türk Eximbank<br />
gibi hem ihracat, hem de ticari krediler<br />
için garanti hizmeti vermektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> ihracatına yönelik Ar-Ge faaliyetlerinin<br />
büyük bölümü DERA (<strong>Savunma</strong><br />
Değerlendirme ve Araştırma<br />
Ajansı) tarafından gerçekleştirilmektedir.<br />
DERA, <strong>Savunma</strong> Bakanlığı’nın<br />
bilimsel ve teknik olarak en büyük<br />
yardımcısı konumuna gelmiştir.<br />
İngiltere’de ayrıca, savunma ihracatının<br />
geliştirilmesine yönelik UKTI<br />
<strong>Savunma</strong> ve Güvenlik Kurumu (UKTI<br />
DSO-UK Trade and Investment-<br />
Defence & Security Organisation)<br />
kurulmuş olup ve bu organizasyon<br />
bir önceki DESO’nun yerine faaliyet<br />
göstermektedir. 2007 yılında İngiltere<br />
dünyada 19 milyar ABD Doları tutarında<br />
ve % 33’lük pazar payı ile en çok<br />
savunma ihracatı gerçekleştiren ülke<br />
olmuş, bu ihracatın büyük bölümü<br />
Yerli şirketlere vergi<br />
muafiyeti, Ar-Ge,<br />
tanıtım ve fuar<br />
yardımı gibi Dış<br />
Ticaret Müsteşarlığı<br />
teşvik mevzuatı<br />
uyarınca uygulanan<br />
teşvik unsurlarının<br />
yaygınlaştırılması<br />
ve kapsamının<br />
genişletilmesi, sanayi<br />
üzerinde olumlu etki<br />
yaratacaktır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 69
Ortadoğu (Suudi Arabistan, Umman)<br />
ve ABD’ye yapılmıştır. Kümülatif olarak<br />
son beş yılda en çok ihracat yapan<br />
ülkeler ABD (63 Milyar $), İngiltere<br />
(53 milyar $), Rusya (33 milyar $),<br />
Fransa (17 milyar $), Almanya ve İsrail<br />
(9 milyar $). Son yıllarda özellikle Ortadoğu<br />
pazarının geliştiği ve bu bölgeden<br />
artan miktarlarda talep geldiği<br />
dikkat çekmektedir. 2<br />
UKTI <strong>Savunma</strong> ve Güvenlik Kurumu,<br />
ihracattaki bu başarısını denizaşırı<br />
ülkeler ve müşterileri ile sağlam<br />
ilişkiler kurarak, sanayi liderliğindeki<br />
denizaşırı pazarlama kampanyalarını<br />
destekleyerek, gereken boyutta sanayi<br />
katılımını teşvik ederek, savunma endüstrisini<br />
üretim ağının her düzeyinde<br />
güvenilir bir üretici olarak göstererek,<br />
KOBİ’leri ve ihracata yeni başlayan<br />
firmaları, denizaşırı ülkelerdeki<br />
iş piyasaları ve ihracat gereksinimleri<br />
konusunda bilgilendirerek, <strong>Savunma</strong><br />
Bakanlığı ve sanayi ile birlikte, tedarik<br />
programlarının ilk aşamalarından itibaren<br />
ihracat olanaklarını tanımlayarak<br />
sağladıklarını ifade etmektedir. 3<br />
İsrail’de SIBAT, ihracata yönelik hedefler<br />
doğrultusunda diğer ülkelerin<br />
ilgili bakanlıkları ile endüstriyel<br />
alanda işbirliğine yönelik çok taraflı<br />
anlaşmalar imzalamakta, en küçük<br />
ürünlerin ihracından, en gelişmiş sistemlerin<br />
ihracına kadar diğer hükümet<br />
ve şirketlerle bağlantı kurmakta,<br />
silahlı kuvvetler ve sanayi temsilcileri<br />
arasında seminer ve konferanslar düzenleyerek,<br />
savunma sanayinin kabiliyetleri<br />
konusunda bilgi alışverişi<br />
sağlamaktadır. 4<br />
ABD’de uluslararası pazarlarda, savunma<br />
şirketlerinin başarı şansını<br />
arttırmaları için, offsetlerle beraber,<br />
etkin bir araç olan finansman me-<br />
2 UKTI DSO’nun WEB sayfası, http://www.<br />
deso.mod.uk/corporate.htm<br />
3 UKTI DSO’nun WEB sayfası, http://<br />
www.deso.mod.uk/docs/UKTI_def_sec_<br />
org_20080401.pdf<br />
4 SIBAT’ın WEB sayfası, http://www.sibat.<br />
mod.gov.il/SibatMain/sibat/about/marketing.<br />
htm<br />
NAMSA, NC3A,<br />
NAPMA gibi NATO<br />
Ajansları, Avrupa<br />
<strong>Savunma</strong> Ajansı<br />
(EDA), OCCAR<br />
ve Avrupa Birliği<br />
Çerçeve Programları<br />
gibi platformlar,<br />
savunma sanayii<br />
firmalarımız için çok<br />
önemli uluslararası<br />
açılım fırsatları ortaya<br />
koymaktadır.<br />
kanizması kullanılmaktadır. 1990’lı<br />
yıllarda Amerikan Eximbank’ın savunma<br />
ürünlerine yönelik desteğini<br />
azaltmasının ardından 1996’da kurulan<br />
<strong>Savunma</strong> İhracatı Kredi Garantisi<br />
(DELG) sistemi, 15 milyar ABD<br />
Doları tutarında bir kaynakla oluşturulmuştur.<br />
Toplam 39 ülke, DELG<br />
tarafından finanse edilebilir “uygun<br />
ülkeler” olarak belirlenmiştir. Fakat<br />
program, ülke bazında belirlenen risk<br />
primi oranlarının yüksekliği nedeniyle<br />
istenilen etkinlikte çalıştırılamamıştır.<br />
Ayrıca kredi paketlerinde, risk primlerinin<br />
kredilendirilmesi de mümkün<br />
değildir. Bu durum, proje maliyetini<br />
arttırmaktadır. Bunun dışında Yabancı<br />
Askeri Satışlar (FMS) ve Doğrudan<br />
Ticari Satışlar (DCS) da birer ihracat<br />
mekanizması olarak benimsenmiştir.<br />
Normal koşullarda savunma sanayine<br />
sınırlı boyutta destek veren ABD<br />
Eximbank, sanayisini desteklemek<br />
amacıyla Senato kararıyla Kara Şahin<br />
ve Deniz Helikopteri Projeleri için<br />
kredi garantisi sağlamıştır.<br />
Önemli bir savunma ihracatçısı konumundaki<br />
Rusya’nın savunma sanayii<br />
politikasında üç unsur göze çarpmaktadır:<br />
dikey entegrasyon yoluyla daha<br />
etkin ve rekabetçi bir savunma sanayii<br />
tabanının oluşturulması, üretim altyapısının<br />
yenilenmesi için sermaye<br />
yatırımlarının arttırılması ve gelişmiş<br />
silah sistemlerinin üretim ve gelişim<br />
kapasitesinin devamlılığının sağlanması<br />
amacıyla sürekli olarak yeni<br />
sözleşmeler imzalanması. Bu amaçlar<br />
doğrultusunda Rusya, silah üretiminde<br />
devletin giderek artan desteğiyle<br />
beraber savunma ihracatında sürekli<br />
artış hedeflemektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> İhracatına Yönelik<br />
Uluslararası Açılımlar:<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii firmalarımızın<br />
mevcut uluslararası işbirliği olanaklarından<br />
yeterli ve gerektiği ölçüde<br />
yararlanmadıkları değerlendirilmektedir.<br />
Oysa, NATO nezdinde Müttefik<br />
Dönüşüm Komutanlığı (ACT)<br />
ve Müttefik Harekat Komutanlığı<br />
(ACO), NAMSA, NC3A, NAPMA<br />
gibi NATO Ajansları, Avrupa <strong>Savunma</strong><br />
Ajansı (EDA), OCCAR ve Avrupa<br />
Birliği Çerçeve Programları gibi platformlar,<br />
savunma sanayii firmalarımız<br />
için çok önemli uluslararası açılım<br />
fırsatları ortaya koymaktadır. Söz konusu<br />
platformlara katılımın istenen<br />
boyuta ulaşamamasının en önemli<br />
nedenleri arasında firmalarımızın<br />
yurtiçi satışlara öncelik vermesi, ihalelerde<br />
yüksek fiyatlı teklif vermeleri,<br />
ihale prosedürleri konusunda bilgi<br />
eksikliği, ve geleceğe yönelik vizyon<br />
noksanlığı yer almaktadır. Örneğin<br />
NAMSA kapsamında daha çok küçük<br />
boyutlu lojistik ihaleleri gerçekleştirilmekte,<br />
bazı firmalar bu nedenle<br />
bu projelere kaynak ayırmamaktadır.<br />
Oysa aynı ajans kapsamında geleceğe<br />
dönük büyük boyutlu, uluslararası<br />
nitelikte ortak proje olanakları da<br />
mevcuttur. Firmaların yapılacak işin<br />
boyutundan çok gelecekte kazanılması<br />
muhtemel iş olanaklarının ve<br />
uluslararası düzeyde tanınırlıklarının<br />
artması hedefi üzerine yoğunlaşmaları<br />
kilit önem taşımaktadır. Her ne<br />
kadar bazı ülkeler düşük taşımacılık<br />
maliyetleri gibi nedenlerle uygun teklif<br />
sunarak göreli avantaj elde etseler<br />
70<br />
Ocak <strong>2009</strong>
de, özellikle ortak yürütülen projelere<br />
katılımın, firmaların bu platformlarda<br />
tanınması açısından faydalı olduğu<br />
değerlendirilmektedir. Devletin bu<br />
platformlara katılım konusunda firmalara<br />
yol gösterici olması ve ihtiyaç<br />
duyulan desteği sağlaması da sanayimizin<br />
etkinliğinin artması yönünde<br />
önemli sonuçlar doğurmaktadır.<br />
Firmaların, dünyada değişen tehdit<br />
(asimetrik tehdit, terörizm vb) ve ortak<br />
savunma anlayışına göre yeniden<br />
yapılandırılması gereken savunma<br />
teçhizat ve sistem taleplerine yönelik<br />
bir üretim mekanizması ve ürün yelpazesi<br />
oluşturmaları, dünya pazarlarında<br />
başarıya yönelik büyük önem<br />
taşımaktadır. NATO kapsamında<br />
uzun dönemli ihtiyaç planlaması yapılmakta,<br />
politik ve askeri hedefler<br />
baz alınarak öncelik alanları belirlenmektedir.<br />
Yılda iki kere düzenlenen<br />
CNAD (Ulusal Silahlanma Yöneticileri<br />
Konferansı) toplantılarında bu ihtiyaçlar<br />
üye ülkelere duyurulmaktadır.<br />
Son yıllarda ortak yeteneklerin geliştirilmesine<br />
yönelik ön plana çıkan ve<br />
savunma sanayimizin ihracata yönelik<br />
öncelik vermesinin yararlı olacağı değerlendirilen<br />
yetenek ihtiyaçları arasında,<br />
Füze <strong>Savunma</strong> Sistemleri (Missile<br />
Defence Systems), Kuvvet Takip<br />
Yeteneği (Force Tracking Capability)<br />
ve Birlikte Çalışabilirliğin (Interoperability)<br />
sağlanması, Geleceğin Askeri<br />
(Future Soldier) sistemleri, durum<br />
farkındalığı (Situational Awareness),<br />
veri değişimi (data exchange) ve erişime<br />
dayalı iletişim ve enformasyon sistemleri<br />
(CIS), JISR (Joint Intelligence<br />
Surveillance and Reconnaissance) teknolojileri,<br />
Terörizme Karşı <strong>Savunma</strong><br />
(DAT-Defence Against Terrorism),<br />
DAMA (Defence Against Mortar Attacks)<br />
ve C-IED (Counter Improvised<br />
Explosive Devices) Sistemler, Entegre<br />
Personel koruma (Integrated Personel<br />
Protection), Deniz Durum Farkındalığı<br />
(MSA-Maritime Situational Awareness)<br />
yer almaktadır. Ayrıca, NATO<br />
Sanayi Danışma Grubu (NIAG) bünyesinde<br />
NATO’nun ihtiyaçları çerçevesinde<br />
sanayi ile koordinasyon sağlanmakta<br />
ve sanayinin olası katkıları<br />
üzerine görüş alışverişi yapılmakta,<br />
ortak proje fikirleri doğabilmektedir.<br />
NATO bünyesindeki ana silahlanma<br />
gruplarında da, spesifik konulara yönelik<br />
oluşturulmuş bir çok çalışma<br />
grubu mevcuttur. NATO ihalelerine<br />
katılımın arttırılmasına yönelik olarak<br />
gerçekleştirilen ve SSM’nin ev sahipliğini<br />
de yaptığı NATO Çalışma Grubu<br />
toplantılarında, NATO ajanslarına ve<br />
ihale prosedürlerine ilişkin bilgi verilmekte<br />
ve görüş alışverişinde bulunulmaktadır.<br />
Ancak firmalarımızca katılım<br />
istenen düzeye gelememiştir.<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi İmalatçılar Derneği<br />
SASAD’ın da üyesi olduğu Avrupa<br />
Havacılık, Uzay ve <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
Teşkilatı (ASD) bünyesinde oluşturulan<br />
çalışma grupları nezdinde de düzenli<br />
aralıklarla toplantılar yapılmakta<br />
ve Avrupa’nın seçkin sanayicileri<br />
biraraya gelme imkanı bulmaktadır.<br />
Firmalarımızın kendileri ile ilgili alanlardaki<br />
çalışma gruplarına etkin katılım<br />
sağlaması, ileriye yönelik ihracat<br />
atılımları yaratabilecektir. Ayrıca, AB<br />
Firmaların, dünyada<br />
değişen tehdit (asimetrik<br />
tehdit, terörizm vb)<br />
ve ortak savunma<br />
anlayışına göre yeniden<br />
yapılandırılması<br />
gereken savunma<br />
teçhizat ve sistem<br />
taleplerine yönelik bir<br />
üretim mekanizması<br />
ve ürün yelpazesi<br />
oluşturmaları, dünya<br />
pazarlarında başarıya<br />
yönelik büyük önem<br />
taşımaktadır.<br />
Çerçeve Programlarının da üniversitelerle<br />
beraber savunma firmalarına<br />
getireceği uzun vadeli kazanımlar<br />
gözden kaçırılmamalıdır. Ek olarak,<br />
Avrupa <strong>Savunma</strong> Ajansı’nın (EDA)<br />
sadece AB üyesi ülkelere değil, üçünü<br />
ülkelere de ihracat olanakları sağladığı<br />
Elektronik Bülten (Electronic Bulletin<br />
Board) aracılığıyla mevcut ve geleceğe<br />
yönelik olarak yayınlanan sözleşme<br />
tekliflerine firmalarımızın daha çok<br />
ilgi göstermesi beklenmektedir. Ayrıca<br />
ortak işbirliği teşkilatı (OCCAR) tarafından<br />
gerçekleştirilen programlara<br />
katılımın artması hedeflenmektedir.<br />
Sonuç:<br />
İhracat, dış piyasalardaki risk ortamı,<br />
kalite ve standardizasyon gereksinimlerinin<br />
yarattığı maliyet artışı gibi<br />
nedenlerle, desteklenmesi gereken<br />
faaliyet alanlarından biridir. İhracatın<br />
özendirilmesine yönelik olarak uygulanan<br />
vergi ve harç istisnası, düşük<br />
faizli kredi verilmesi, ihracatda vergi<br />
iadesi, ihraç edilecek ürünlerin üretiminde<br />
kullanılacak ithal girdilerin<br />
gümrüksüz olarak ithal edilmesi, vergi<br />
muafiyeti, enerji indirimi gibi uygulamalar,<br />
bütçede büyük bir yük yaratabilmektedir.<br />
Dolayısıyla, teşvik edilecek<br />
ve ihracat potansiyeli yaratması<br />
beklenen spesifik alanların rasyonel<br />
bir şekilde tespiti ve önceliklendirilmesi<br />
gerekir.<br />
Bazı ülkelerde, risk paylaşımına yönelik<br />
ihracat alacaklarını garanti eden,<br />
şirketlere risk yönetimi, pazarlama ve<br />
finansman konularında danışmanlık<br />
hizmeti sunan yardımcı destek sigorta<br />
kuruluşları da söz konusudur. 5 İhracat<br />
pazarlaması, ihracat kredi ve garantisi<br />
konusunda en tecrübeli ve bu konuda<br />
eğitimli personele sahip bir kuruluş<br />
konumundaki Türk Eximbank’a savunma<br />
sanayine yönelik etkin görevler<br />
tahsis edilmesi gerektiği değerlendirilmektedir.<br />
İlave olarak, savunma<br />
sanayii şirketlerinin pazarlama ve<br />
5 FITZGERALD, B., MONSON, T., “Export<br />
Credit and Insurance for Export Promotion”,<br />
Terry Monson, Finance & Development, 25,<br />
4, Aralık 1988<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 71
pazar araştırması, savunma fuarlarına<br />
katılım gibi konularda yardım ve çözüm<br />
önerisi sağlayacak İngiltere’deki<br />
UKTI DSO, İsrail’deki SIBAT gibi kuruluşların<br />
bir benzerinin Türkiye’de<br />
kurulmasına yönelik girişimlerin başlatılması<br />
gerekmektedir. Bugün, Türk<br />
Eximbank’ın savunma sanayimizin<br />
desteklenmesine yönelik spesifik bir<br />
uygulaması bulunmamaktadır. Türk<br />
Eximbank’ın savunma sanayii şirketlerine<br />
yönelik, uzun vadeli ve düşük<br />
faizli kredi kullandırması, eşit koşullar<br />
altında her boyuttaki şirketin bu kredilerden<br />
yararlanması sağlanmalıdır.<br />
Türk Eximbank’ın savunma sanayine<br />
yönelik politikası, ABD’deki uygulamaya<br />
benzer şekilde Bakanlar Kurulu<br />
ya da Meclis kararı ile yaygınlaştırılabilir.<br />
SSDF’den ihracat hedefine yönelik<br />
ayrılan kaynaklar, Türk Eximbank’a<br />
bu amaçla aktarılabilir. Unutulmamalıdır<br />
ki UKTI DSO, sivil piyasalara yönelik<br />
çalışan UKTI’nin ticaret, ihracat<br />
ve piyasa araştırması konularındaki<br />
uzmanlığından faydalanılmak üzere<br />
birleştirilmesi ile oluşturulmuştur.<br />
Bu unsurların yanı sıra, ihracat yapılması<br />
planlanan hedef ülkelerle ikili<br />
işbirliği faaliyetlerinden ve üst düzey<br />
görüşmelerden, çok taraflı işbirliği<br />
faaliyetlerine bir geçiş olarak yararlanılması,<br />
büyükelçilikler ve daimi<br />
yurtdışı temsilcilikler ile daha sıkı<br />
koordinasyon kurulması ve edinilen<br />
bilginin sanayi ile paylaşılması, ulusal<br />
bilgi değişim ağının genişletilmesi<br />
önem arzetmektedir. Ayrıca Hazine<br />
Müsteşarlığı, <strong>Sanayii</strong> ve Ticaret Bakanlığı<br />
gibi kurumlar ile koordineli<br />
olarak çalışılmasının; ihracat pazarları,<br />
teşvikleri ve kredileri konusunda<br />
İGEME (İhracatı Geliştirme Merkezi),<br />
Türk Eximbank gibi kuruluşlar ile<br />
iletişim kurularak şirketlerin gerekli<br />
eğitim almasının sağlanmasının uzun<br />
dönemdeki ihracat hedefimize yönelik<br />
fayda sağlayacağı kuşkusuzdur.<br />
Aynı zamanda, yurtdışı piyasalardaki<br />
mevcut ve gelecekteki potansiyel ile<br />
sözleşme olanaklarının takibine yönelik<br />
ilgili makamlarla düzenli ilişkilerde<br />
...savunma sanayii<br />
şirketlerinin pazarlama<br />
ve pazar araştırması,<br />
savunma fuarlarına<br />
katılım gibi konularda<br />
yardım ve çözüm önerisi<br />
sağlayacak İngiltere’deki<br />
UKTI DSO, İsrail’deki<br />
SIBAT gibi kuruluşların<br />
bir benzerinin<br />
Türkiye’de kurulmasına<br />
yönelik girişimlerin<br />
başlatılması<br />
gerekmektedir.<br />
bulunmak üzere hedef pazar olarak<br />
belirlenen ülkelerde küçük ofisler kurulmasının<br />
faydalı olacağı değerlendirilmektedir.<br />
Üretim sürecinde kaynak<br />
tasarrufu ve etkinlik yaratacağı şüphesiz<br />
maliyet artı sözleşmelerin daha<br />
çok uygulamaya geçirilmesi, firmaların<br />
daha planlı ve uzun dönemli maliyet<br />
planlaması yapmalarını gerekli<br />
hale getirerek, makro boyutta verimlilik<br />
artışı sağlanabilecektir.<br />
<strong>Savunma</strong> teknolojilerinin yan sanayiye<br />
kazandırılmasında ayrıca offset projeleri<br />
teşvik edici olmaktadır. <strong>Savunma</strong><br />
teknolojileri ile ilk etapta ekonomik<br />
olarak somut göstergelere ulaşılmasa<br />
da offset, orta ve uzun vadede ülke<br />
ekonomisine döviz kazandırıcı bir faaliyet<br />
olup kompakt bilginin temini,<br />
kalite, standardizasyon ve verimlilik<br />
alanlarında gelişmiş ülkeler seviyesine<br />
ulaşması ve ülke ekonomisinin<br />
uluslararası alanda rekabet gücünün<br />
artırılmasında büyük rol oynamaktadır.<br />
Ar-Ge, ürün tasarımı ve geliştirilmesi<br />
konusunda şirketler bünyesinde<br />
uzmanlık birimleri kurularak, bu<br />
birimlerin etkin bir şekilde çalışması<br />
sağlanmalıdır. Bu birimlerle savunma<br />
alanında araştırma yapan merkezlere<br />
sahip üniversiteler ve bilim kuruluşları<br />
arasındaki işbirliğinin güçlendirilmesinin<br />
yararlı olacağı değerlendirilmektedir.<br />
Bu hususlara ek olarak,<br />
serbest bölgelerde savunma sanayii<br />
şirketlerimizin daha çok yer alması,<br />
Tekno-Park uygulamalarının savunma<br />
sanayine yönelik olarak genişletilmesi<br />
de faydalı olacaktır. Test tesislerinin<br />
yetersizliği, üretilen ürünlerin<br />
test edilmesi sürecinde ortaya çıkan<br />
aksaklıklar, bu alanlara yatırım yapılmasının<br />
gerekliliğini ortaya koymaktadır.<br />
Bu nedenle, üretilen ana ve alt<br />
sistemlerin test edilebileceği bağımsız<br />
nitelikteki test merkezlerinin kurulması<br />
gerekmektedir. Özgün ürünlerin<br />
uluslararası pazarlara sunulması,<br />
ülkenin ekonomik ve siyasi alanda<br />
etki alanını arttırmasını, ihracattan<br />
edinilen kazanımların yeni teknoloji<br />
üretimi ve Ar-Ge faaliyetlerinin teşvik<br />
edilmesi gibi amaçlarla kullanılmasını,<br />
İhracat yapılması<br />
planlanan hedef<br />
ülkelerle ikili işbirliği<br />
faaliyetlerinden ve üst<br />
düzey görüşmelerden,<br />
çok taraflı işbirliği<br />
faaliyetlerine bir geçiş<br />
olarak yararlanılması,<br />
büyükelçilikler ve daimi<br />
yurtdışı temsilcilikler ile<br />
daha sıkı koordinasyon<br />
kurulması ve edinilen<br />
bilginin sanayi ile<br />
paylaşılması, ulusal<br />
bilgi değişim ağının<br />
genişletilmesi önem<br />
arzetmektedir.<br />
72<br />
Ocak <strong>2009</strong>
NATO, EDA, ASD gibi<br />
platformların yanısıra,<br />
savunma ile ilgili<br />
uluslararası firmaların<br />
biraraya geldiği Sanayi<br />
Katılımı (Industrial<br />
Participation)<br />
toplantıları, savunma<br />
fuarları, çalıştay<br />
ve konferans gibi<br />
ortamlarda da ileriye<br />
yönelik bilgi alışverişi<br />
yapılarak, ortak proje<br />
fikirleri doğabileceği<br />
unutulmamalıdır.<br />
alıcı ülkelerle diğer alanlarda da işbirliği<br />
potansiyelinin yükselmesini sağlamakla<br />
birlikte, diğer ülkelerin teknolojik<br />
altyapıları hakkında daha fazla<br />
bilgi edinilmesini ve yurt dışına çıkarılan<br />
teknolojinin eski teknoloji haline<br />
geldiği varsayımından hareketle yeni<br />
teknolojilerin üretiminin desteklenmesini<br />
de tetiklemektedir. <strong>Savunma</strong><br />
sanayi ihracatının arttırılmasında, öncelikle<br />
firmaların savunma ürünlerinin<br />
tasarımı ve üretiminin uzun yıllar<br />
alacağı düşünüldüğünde önbilginin,<br />
dünyadaki diğer rakip firmaların hangi<br />
tür savunma sistem üretimine öncelik<br />
ve ağırlık verdiğinin takibi önem<br />
taşımaktadır. Dolayısıyla NATO, OC-<br />
CAR, EDA, ASD gibi platformların<br />
yanısıra, savunma ile ilgili uluslararası<br />
firmaların biraraya geldiği Sanayi Katılımı<br />
(Industrial Participation) toplantıları,<br />
savunma fuarları, çalıştay ve<br />
konferans gibi ortamlarda da ileriye<br />
yönelik bilgi alışverişi yapılarak, ortak<br />
proje fikirleri doğabileceği unutulmamalıdır.<br />
Ayrıca devletlerarası ikili işbirliği toplantılarında<br />
edinilen bilgi, ortaya çıkan<br />
niyet ve sonuçların, ileriye yönelik<br />
potansiyel ortak projelerin tespiti ve<br />
uygulamaya geçirilmesi doğrultusundaki<br />
önemi aşikardır.<br />
Sonuç olarak, dünyadaki dönüşüm<br />
süreci dikkate alınarak somut hedeflere<br />
yönelik yeniden yapılandırılması<br />
gereken savunma sanayimizin, devlet<br />
tarafından gerekli ölçüde desteklenmesinin,<br />
ihracat potansiyelini önemli<br />
ölçüde arttıracağı değerlendirilmektedir.<br />
Ancak unutulmamalıdır ki bu süreçte,<br />
savunma sanayii firmalarımız da<br />
üzerlerine düşen görevlerin takipçisi<br />
olmak, vizyonlarını geniş tutmak ve<br />
ülke menfaatlerini gözetmek ile mükelleftirler.<br />
Nil Talu CONLAN<br />
1976 yılında Ankara’da doğmuştur. 1997 yılında Hacettepe Üniversitesi, İktisat<br />
Bölümü’nden mezun olmuş, 1998 yılında <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda çalışmaya<br />
başlamıştır. 2004 yılında, “Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Şirketlerinin İhracatını Arttırmak<br />
İçin Uygulanabilecek Yöntemler“ konulu tezini hazırlayarak Uzman sıfatını kazanmıştır.<br />
1998-2006 yılları arasında Krediler Şube Müdürlüğünde, projelerin dış kaynaklı kredilendirilmesi,<br />
kredi tekliflerinin değerlendirilmesi, Hazine Müsteşarlığı ile koordineli<br />
olarak kredi anlaşmalarının imzalanması ve krediye ilişkin ödemelerin takibi, FMS<br />
anlaşmaları ve ödemelerinin gerçekleştirilmesine ilişkin görev yapmıştır. 2006 yılından<br />
itibaren Uluslararası İşbirliği Daire Başkanlığı bünyesindeki Çok Taraflı İşbirliği Şube<br />
Müdürlüğü’nde, savunma sanayii şirketlerinin NATO, AB, OCCAR ve diğer çok taraflı<br />
savunma platformlarındaki etkinliğinin arttırılmasına yönelik görev yapmaktadır. İngilizce<br />
ve Fransızca bilmektedir. Evli ve bir çocuk annesidir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 73
Bir İhracat Öyküsü<br />
Simülatör Sistemleri<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nın<br />
(SSM), misyonuna uygun olarak yerli<br />
savunma sanayiinin gelişimine olanak<br />
sağlaması konusunda, SSM tarafından<br />
yürütülen projelerin ürünlerinin dünya<br />
savunma piyasasında kendine alıcı<br />
bulması, kuşkusuz en büyük adım<br />
olmaktadır. Bu kapsamda, simülatör<br />
projeleri iyi bir örnek teşkil etmektedir.<br />
Yetenek Gelişim Süreci<br />
1996 yılında Hv.K.K.lığı’nın simülatörlerinin<br />
bakım, idame ve işletme<br />
faaliyetleri ile simülasyon sahasında<br />
işe başlayan HAVELSAN, 1998-1999<br />
yılları arasında mevcut T-38 Uçak<br />
Simülatörleri’nden iki adetini NF-5<br />
ve F-5 Uçak Simülatörleri’ne modifiye<br />
ederek simülatör mühendislik yeteneklerini<br />
geliştirmiş ve teknolojik<br />
altyapı oluşturmuştur. 2001 yılından<br />
itibaren K.K.K.lığı’nın simülatörlerinin<br />
de bakım ve onarımı işleri üstlenilmiş<br />
ve Dz.K.K.lığı için Elektronik<br />
Harp Eğitim Simülatörü, K.K.K.lığı<br />
için Topçu ileri Gözetleyici ve Havan<br />
Simülatörleri geliştirilerek teslim<br />
edilmiştir. Sonrasında Hv.K.K.lığı için<br />
F-4E/2020 Uçuş ve Silah Sistemleri<br />
Eğitim Simülatörü ve CN-235 Tam<br />
Uçuş Simülatörleri ile Güney Kore<br />
Hv.K.K.lığı için CN-235 Tam Uçuş Simülatörü<br />
Projeleri başarı ile tamamlanmıştır.<br />
2005 yılına gelindiğinde, Blackhawk<br />
ve Seahawk helikopter simülatörlerinin<br />
tasarım ve üretimi için HELSİM<br />
Sözleşmesi imzalanmıştır. Üretim ve<br />
montajı tamamlanan projede teslim<br />
aşamasına gelinmiştir.<br />
Bu başarının kazanılmasındaki payları<br />
açısından, CN-235 Uçağı ile HELSİM<br />
Helikopter Simülatörü Projeleri’nin<br />
önemi çok büyüktür. Örneğin,<br />
Hv.K.K.lığı için üretilen CN-235 Tam<br />
Uçuş Simülatörü, en karmaşık ileri<br />
teknolojileri içeren bir sistem olup bir<br />
tam uçuş simülatörünün olabileceği<br />
en yüksek teknik özelliktedir. Tasarımının,<br />
tamamen HAVELSAN mühendislerince<br />
yapılmış olması da milli<br />
sanayimiz açısından ayrıca önem arz<br />
etmektedir.<br />
İlk Teknolojik İhracat Güney<br />
Kore’ye<br />
Dünya pazarında, ABD, İngiltere,<br />
Fransa, Almanya, Rusya gibi endüstri<br />
ve teknolojide gelişmiş ülkelerle rekabet<br />
ederek savunma ürünü ihraç edebilmek<br />
oldukça zordur. Bu gelişmiş<br />
ülkelerden teknoloji transferi yaparak<br />
veya lisans altında üretim yaparak<br />
dünya pazarına satış yapabilmek ise<br />
lisans sahiplerinin izinlerine ve sınırlandırmalarına<br />
bağlıdır.<br />
Bu nedenle, dünya pazarlarında ürün<br />
ve teknoloji pazarlamak, ancak ülkelerin<br />
kendi geliştirdiği teknoloji ve tasarım<br />
gücü sayesinde yarattığı, her türlü<br />
hakları kendine ait olan özgün ürünler<br />
vasıtası ile mümkün olabilmektedir.<br />
Firmaların ihracat yapabilmelerinin<br />
en önemli koşullarından birisi, ihraç<br />
edilecek ürünün daha önce yurt içinde<br />
satılabilmiş ve kullanılıyor olmasıdır.<br />
Özellikle savunma sektöründe pazarlanan<br />
ürünlerin, firmaların kendi<br />
ülkelerinin silahlı kuvvetleri tarafından<br />
tercih edilir ve halihazırda kullanılıyor<br />
olması, öncelikli ve önemli bir<br />
referanstır.<br />
Türk Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen<br />
CN-235 Simülatörü ile bu koşul<br />
sağlanmış ve bunun sonucunda ihracat<br />
imkanı yakalanabilmiştir. EADS<br />
CASA firması tarafından üretilen<br />
CN-235 uçaklarının Tam Uçuş Simülatörü,<br />
Amerikan Havacılık İdaresi’nin<br />
FAA Level-D seviyesinde, HAVEL-<br />
SAN tarafından tasarlanarak en yüksek<br />
standartlarda üretilmiş ve Güney<br />
Kore Hava Kuvvetleri’ne teslim edilmiştir.<br />
Güney Kore için üretilen bu<br />
simülatör, tam uçuş simülatöründen<br />
beklenen en yüksek teknik özelliklere<br />
sahiptir.<br />
Halen Türk Hava Kuvvetleri ile Güney<br />
Kore Hava Kuvvetleri’ne teslim edilen<br />
HAVELSAN ürünü CN-235 Tam<br />
Uçuş Simülatörleri, garanti süreleri<br />
içinde ortalama % 95’in üzerindeki faaliyet<br />
oranları ile 5000 saatin üzerinde<br />
uçuş yaparak kalitesini kanıtlamış ve<br />
bundan sonra üreteceği simülatörler<br />
için güvence oluşturmuştur. 2008 yıl<br />
sonunda başarılı bir şekilde garanti<br />
süreleri tamamlanmış olan konu simülatörlerin<br />
eğitime katkısının yanı<br />
sıra uçuş maliyetlerinin azalması ile<br />
kaynak tasarrufu da hissedilir bir biçimde<br />
sağlanmış olacaktır.<br />
İleri teknoloji içeren bu simülatörün<br />
ihracatının Türkiye için iki önemli<br />
yönü vardır. Birincisi, Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri’nin yerli kaynak ve bilgi<br />
birikiminin öncelikli kullanım öneminin<br />
altını çizerek, tercihini bu yönde<br />
kullanması ve ürünün de bu beklentiyi<br />
ve talebi başarı ile karşılamış olması<br />
74<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Uluslararası pazarda rekabet edebilecek<br />
üstünlükleri dikkate alarak, Topçu<br />
İleri Gözetleme Simülatörü, arazi,<br />
topçu batarya mevzii, ileri gözetleyici<br />
mevzii, hedef seçimi ve hava koşulları<br />
gibi hususlarda değişiklikler yapılabilecek<br />
ve çok çeşitli senaryolar üretilebilecek<br />
yetenekte tasarlanmıştır.<br />
Sistem, gerçek eğitim için gereken çok<br />
büyük arazilere ihtiyaç duymadığı ve<br />
atış esnasında ve sonrasındaki emniyet<br />
riskleri olmadığı için kullanıcıya<br />
çok büyük avantajlar ve tasarruf sağlamaktadır.<br />
CN-235 TK Tam Uçuş Simülatörü<br />
İhraç edilen CN-235 KR Tam Uçuş Simülatörü<br />
Güney Kore Cumhuriyeti için önemli<br />
bir referans olmuştur. İkincisi ise<br />
Türk mühendis ve teknisyenlerimizin<br />
tasarlayıp ürettiği sistemlerin kalitesinin<br />
dünya standartlarına ulaşmış<br />
olmasıdır.<br />
Hedefteki İhracatlar<br />
Güney Kore’ye ihraç edilen CN-235<br />
Uçak Simülatörü’nden sonra Türk<br />
Kara Kuvvetleri için geliştirilen Topçu<br />
İleri Gözetleyici Simülatörü (TİGS)<br />
Pakistan’a ihraç edilmiştir. İlave olarak,<br />
Azerbaycan, Mısır, Cezayir,<br />
Bengladeş ve Srilanka gibi ülkeler, bu<br />
ürün için potansiyel pazarlar olarak<br />
belirlenmiş ve bu yönde pazarlama<br />
çalışmaları sürdürülmektedir.<br />
Simüle lazerli mesafe ölçer cihazı, her<br />
ileri gözetleyiciye, gözetleyici ve ekran<br />
arasındaki uzaklığa göre kalibre<br />
edilmiş bir dürbün, öğrencilerin eğitim<br />
saatlerinde atış tekniklerini geliştirmeleri,<br />
eğitim maliyeti ile cephane<br />
miktarını azaltmak ve zamandan tasarrruf,<br />
eğitim yaptırılacak arazi yapısının<br />
1 metrelik uydu görüntüsü<br />
ve 1/25.000 DTED kulanılarak oluşturulması<br />
ve görsel veri tabanının üç<br />
boyutlu olması ile eğitim arazisinde<br />
sınırlama olmaması, TİGS’sin özellikleri<br />
olarak sıralanabilir.<br />
Teknolojide Gelinen Son<br />
Nokta: HELSİM Projesi<br />
HELSİM projesi, K.K.K.lığı ile<br />
Dz.K.K.lığı’nın helikopter simülatör<br />
eğitim ihtiyaçlarını kapsayan iki bölümden<br />
oluşan bir projedir. Entegre<br />
simülatör eğitim merkezi, geleceğin<br />
havacılık eğitim ihtiyaçlarının tümünü<br />
kapsayacak şekilde tasarlanmış ve<br />
çok geniş kapsamlı olarak planlanmış;<br />
her şeyi ile kendi kedine yeterli, en<br />
son teknolojik sistemlerle donatılmış<br />
komple bir eğitim tesisidir.<br />
Simülatörler, Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri’nin eğitim hiyerarşisinde<br />
yer bulmuş ve eğitim faaliyetlerinde<br />
yaygın olarak kullanılmaya başlanmıştır.<br />
Gerçek uçuş eğitim saatlerinin<br />
önemli bir bölümü, artık simülatörlerde<br />
gerçekleştirilmektedir. Bunun<br />
en önemli nedeni, simülatörlerde<br />
gerçekleştirilen eğitimlerin, pilotlara<br />
gerçek uçuş duygusuna çok yakın bir<br />
uçuş hissi vermesidir. Simülatörlerde<br />
yapılan eğitim faaliyetlerin artması ile<br />
büyük tasarrufların sağlandığı, eğitim<br />
analiz raporlarında ifade edilmektedir.<br />
Son iki yıl içerisinde gerçek uçuş<br />
maliyetlerinde yapılan tasarruflar,<br />
simülatörlerin üretimi için harcanan<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 75
Bir İhracat Öyküsü<br />
BlackHawk Tam Görev Simülatörü<br />
paraya çok yaklaşmıştır. Buradan şu<br />
sonucu çıkarmak mümkündür: Türk<br />
Silahlı Kuvvetleri, sahip olduğu simülatör<br />
sistemlerini maliyet etkin olarak<br />
kullanmaktadır.<br />
Ürünlerin Potansiyel Pazar<br />
İçindeki Payı<br />
Dünyada, yılda ortalama olarak 800 sivil<br />
uçak satışı olmaktadır. Askeri uçak<br />
satışları ise ülke ihtiyaçlarına göre değişiklik<br />
göstermekte ve bu sistemlere<br />
ait satışlar dolayısıyla pazar, yukarıda<br />
belirtilen savunma ve güvenlik kısıtları<br />
nedeniyle herkesin katılımına açık<br />
olmamaktadır.<br />
Ortalama her 20 uçak için bir simülatöre<br />
ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hesaba<br />
göre yılda ortalama 40 sivil uçak<br />
tam uçuş simülatörü ihtiyacı ve her<br />
yıl değişen sayıda askeri uçak simülatörü<br />
ihtiyacı oluşmaktadır. Frost<br />
and Sullivan’a göre yıllık 2 milyar $’lık<br />
askeri simülatör satışı gerçekleşmektedir.<br />
Bu miktarın yaklaşık % 50’sinin<br />
uçuş simülatörü olduğu tahmin edilmektedir.<br />
Bu nedenle, toplam yıllık<br />
sivil ve askeri simülatör pazarının 1<br />
milyar $’ı askeri ve yaklaşık 600 milyar<br />
$’ı da sivil olmak üzere ortalama yıllık<br />
1.5 milyar $ civarında olduğu kabul<br />
edilebilir.<br />
Ürünlerin Dünya Pazarına<br />
Tanıtılması<br />
Ürünlerin yurt dışı pazarlara açılmasına<br />
yönelik faaliyetler, <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı ve Dış Ticaret<br />
Müsteşarlığı kanalıyla devam etmektedir.<br />
Çalışmalar kapsamında bir çok<br />
yabancı ülke ile karşılıklı görüşmeler<br />
yapılmakta ve büyük çabalar sarfedilmektedir.<br />
HAVELSAN, dünya çapında<br />
bir simülatör üreten bir firma olabilmek<br />
ve dünya ile rekabet edebilmek<br />
için aşması gereken önemli bir dönüm<br />
SeaHawk Tam Uçuş Simülatörü<br />
noktasını başarı ile tamamlamış ve ilk<br />
defa çok yüksek yerli katkı payı ile<br />
karmaşık bir sistemin üretimini başarı<br />
ile gerçekleştirmiştir. Bu sayede, sistem<br />
entegratörü olarak çok önemli bir<br />
tecrübe edinmiştir. HAVELSAN hava<br />
araçları simülatör üretimi konusunda<br />
ürün yelpazesini genişletme faaliyetlerini<br />
sürdürmektedir. Jet savaş uçağı,<br />
kargo uçakları simülatörlerinin yanı<br />
sıra daha karmaşık bir yapıda olan<br />
kara ve deniz sistemlerine ait döner<br />
kanatlı hava araçlarının simülatörleri<br />
de çalışmalar arasındadır. Bundan<br />
daha da önemlisi, simülatör eğitim<br />
merkezlerini tamamlayarak ürün yelpazesine<br />
yeni bir konsept ürün katmıştır.<br />
Gerçekleştirilen bu ürünün, gelecek<br />
zamanlarda yurt dışına satılması ihtimali<br />
söz konusudur. Bu satışlar gerçekleştiğinde,<br />
üretilen sistemler, bir<br />
kere tasarlanan sistemin müşteriye<br />
özel gereksinimlerin karşılanması ile<br />
harcanacak tasarım mühendisliği eforu<br />
yeterli olacak ve proje maliyetinde<br />
önemli yer işgal eden personel giderleri<br />
azalacaktır. Ayrıca yurt dışına daha<br />
önce proje satışı yapıldığı için taşıma,<br />
kullanıcı tesislerinde kurulum, yurt<br />
dışında proje yönetimi ve idamesi konusundaki<br />
tecrübesi sayesinde rahat<br />
yol alabilecektir.<br />
76<br />
Ocak <strong>2009</strong>
SSM, MEBS Daire Başkanlığı Yazılım ve Simülasyon Proje Grubu<br />
Sanayi Katılımı ve İşbirliği<br />
Projede, sistem tasarımı ve sistem<br />
entegrasyonu alanında yoğunlaşarak,<br />
üretilecek ve geliştirilecek sistemleri<br />
oluşturan alt bileşenlerin, yenilikçi<br />
KOBİ’lerden temin edilmesi, bir hedef<br />
olarak benimsenmiştir. Bu model,<br />
KOBİ’ler için yurt içi ve yurt dışında<br />
güvenli pazar olanakları yaratmakta<br />
ve KOBİ’lerin uluslararası kalite<br />
ve süreç standartlarına erişmelerine<br />
destek olmaktadır.<br />
Proje kapsamında yurtiçi imkanlar da<br />
geliştirilmiş ve KOBİ’lerde simülasyon<br />
ve eğitim alanında yetenek oluşturulmaya<br />
başlanmıştır. Simülatörlerin<br />
kokpitleri, TAI tarafından üretilmiştir.<br />
Ayrıca, mekanik parçalardan bir kısmı<br />
Ankara OSTİM sanayi bölgesinde<br />
yerleşik KOBİ’lere ürettirilmiştir.<br />
Yerli firmaların, bu proje ile başlayan<br />
geliştirme çalışmaları, HELSİM Helikopter<br />
Simülatör Projesi’nde daha da<br />
hızlanmıştır. Bu kapsamda,<br />
• TAI ve 5nci Ana Bakım Merkez<br />
K.lığı (kokpit üretimi, üst ve alt<br />
platform tasarımı),<br />
• İTÜ ROTAM (uçuş test bilgisi<br />
toplanması, indirgenmesi, analizi<br />
ve model geliştirme),<br />
• ASELSAN (MFD ve CDU’lar),<br />
• MILSOFT (Link-11 simülasyonu),<br />
• INTA (görsel veri tabanı, model<br />
geliştirme),<br />
• 2U (Eğitim-Yönetim Bilgi Sistemi<br />
ile Bilgisayar Tabanlı Eğitim Sistemi),<br />
• KALETRON (Veri Kaydetme<br />
Merkezi, Debrifin Sistemi, Radyo<br />
Seyrüsefer Sunucusu, Arazi Sunucusu<br />
ve Veri Tabanı Yaratma Sistemi<br />
geliştirme),<br />
• GATE Elektronik (Haberleşme ve<br />
Tanıtım Sistemleri, Otomasyon<br />
Emniyet Köprü ve Güç Dağıtım<br />
Sistemleri),<br />
• YILMAZLAR MAKİNA (Mekanik<br />
Sistemler),<br />
• SATEK (Çevre ve Akustik Sensor<br />
Simülasyon Sistemi)<br />
gibi firmaların simülasyon çözümleri<br />
için belli alanlarda uzmanlaşmaları<br />
ve özgün ürünler ortaya çıkarmaları<br />
mümkün kılınmışır.<br />
Bu yerli firma altyapısı ile müteakip<br />
projelerde de verimliliğin artması ve<br />
ilgili alanlarda firmalarımızın uzmanlığını<br />
geliştirmesi sağlanacaktır. Bu<br />
sayede Türkiye’de bir simülatör sanayileşme<br />
planının gerçekleştirilmesi de<br />
başarılmış olacaktır.<br />
Milli Sanayi Açısından<br />
Kazanımlar<br />
Bakım hizmetinin temin edilmesi ile<br />
başlayıp ihracata kadar uzanan bu<br />
süreçte, milli savunma sanayiimiz<br />
açısından elde edilen kazanımlar çok<br />
büyüktür. Yapılan ihracat ile sadece<br />
ihracatı yapan firmaya değil, ülkemizin<br />
ekonomisine, sosyal durumuna<br />
ve refahına katkıda bulunulmuştur.<br />
Genel sanayi ve teknoloji alt yapısına<br />
çok önemli katkılar sağlanmış; diğer<br />
sektörlerin bu teknoloji tabanını kullanarak,<br />
yurt içi ihtiyaçlara ve ihracata<br />
yönelik üretim yapma imkanı ve rekabet<br />
gücünü artırma fırsatı yaratılmıştır.<br />
Öte yandan, yerli mühendislerimize<br />
ve teknisyenlerimize, ileri teknoloji<br />
içeren işlerde, kendilerini gösterecek<br />
projelerde istihdam sağlanmış; bu sayede<br />
sanayinin özgüveni, bilgi ve becerileri<br />
de artmıştır.<br />
Teknolojik açıdan bakıldığında, harekat<br />
ihtiyaçlarına özgün simülatör<br />
tasarımı imkanına zemin hazırlanmış;<br />
tasarım ve imalat dokümantasyonunda<br />
istenen seviyeye ulaşılmıştır. Bu<br />
sayede görsel ve radar veritabanları<br />
ile taktik ve elektronik harp amaçlı<br />
senaryoların milli üretimi mümkün<br />
kılınmıştır. Milli imkanlar ile ömür<br />
boyu desteklenebilirlik, işletme, bakım,<br />
onarım ve idamede maliyet etkin<br />
çözüm, kaynak kodlarının mevcudiyeti<br />
ve yerli üretimin diğer sistemler ile<br />
ortak yazılım ve donanım kullanımının<br />
ömür devri maliyetini düşürmesi,<br />
lojistik desteklenebilirlik açılarından<br />
önemlidir.<br />
Global Düzeyde Bir Türk<br />
<strong>Savunma</strong> Firması<br />
Güney Kore’ye ihraç edilen CN-235<br />
tam uçuş simülatörü, özgün tasarım<br />
olması ve ileri teknoloji içermesi açısından<br />
HAVELSAN’ı bir dünya firması<br />
yapmış ve bu sektördeki hedeflerini<br />
büyütmesini sağlamıştır. Ticari<br />
ve askeri simülasyonlar sektöründe<br />
dünyanın önde gelen araştırma firmalarından<br />
olan California, USA merkezli<br />
“Global Industry Analysts, Inc.”<br />
tarafından Mart 2008’de yayımlanan<br />
“A Global Strategic Business Report<br />
03/08” raporunda, HAVELSAN, dünyanın<br />
12 büyük firması arasında yer<br />
alarak başarısını uluslararası platforma<br />
taşımıştır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 77
Bir İhracat Öyküsü<br />
HAVELSAN HELSİM Proje Grubu<br />
Elektronik Harp Test ve<br />
Eğitim Sahası (EHTES) ve<br />
İhracatı<br />
Elektronik Harp Test ve Eğitim<br />
Sahası’nın (EHTES) kurulma amacı,<br />
pilotlara gerçeğe yakın tehdit ortamında<br />
eğitim sağlamak, elektronik<br />
harp sistemlerinin uçuş şartlarında<br />
fonksiyon ve etkinlik testlerini<br />
yapmak ve elektronik karıştırma ve<br />
“chaff” teknikleri ile manevra usulleri<br />
geliştirmektir.<br />
EHTES, ilk olarak Türk Hava Kuvvetleri<br />
için 1996-1999 yılları arasında<br />
geliştirilmiş ve 2000 yılında hizmete<br />
sunulmuştur. Bu tarihten beri bakım,<br />
idame ve işletmesi HAVELSAN tarafından<br />
yapılmaktadır. Bu hizmetlerin<br />
yanında Hava Kuvvetleri’nin ihtiyaçları<br />
doğrultusunda EHTES’in geliştirilmesi,<br />
yeni tehdit sistemlerinin ve<br />
tehdit simülatörlerinin entegrasyonu<br />
yine HAVELSAN tarafından gerçekleştirilmektedir.<br />
EHTES’in ihtiyaçları<br />
çerçevesinde yeni sistemlerin entegrasyonunu<br />
yapmak üzere SSM ile<br />
2007 yılında imzalanan sözleşme kapsamında,<br />
2008 yılı sonu itibariyle iki<br />
adet sistemin EHTES’e entegrasyonu<br />
başarıyla tamamlanmıştır. Başka sistemler<br />
de bu sözleşme çerçevesinde<br />
EHTES’e entegre edilecektir.<br />
Tasarımı, geliştirilmesi, bakımı HA-<br />
VELSAN tarafından yapılan sistem,<br />
yurtdışına müttefik ülkelere de ihraç<br />
edilmektedir.<br />
Bu kapsamda, 27 Haziran 2006 tarihinde,<br />
Pakistan Hava Kuvvetleri’nin<br />
ihtiyaçları doğrultusunda bir<br />
EHTES’in kurulması için sözleşme<br />
imzalanmıştır. Bu projede ihtiyaç duyulan<br />
tehdit sistemlerinin tedariki de<br />
HAVELSAN tarafından gerçekleştirilmektedir.<br />
Proje başarıyla devam etmekte<br />
olup <strong>2009</strong> yılı sonlarına doğru<br />
EHTES, Pakistan’a kurulacaktır.<br />
EHTES 3 Boyutlu Gösterim Ana Ekranı<br />
Ayrıca, Kore savunma tedarik makamı<br />
DAPA, Kore Cumhuriyeti Hava<br />
Kuvvetleri’nin ihtiyacı olan EHTES’in<br />
tasarım ve geliştirilmesi işinde<br />
HAVELSAN’ı tek kaynak olarak tanımlamıştır.<br />
DAPA, tedarik etmeyi<br />
planladıkları EHTES sisteminin geliştirilmesi<br />
için sözleşme çalışmalarına<br />
devam etmektedir.<br />
Ancak, bu tür ihracatlarda EHTES<br />
kapsamında tehdit sistemlerinin tedarik<br />
süreci, bazı güçlükleri de beraberinde<br />
getirmektedir. Tehdit sistemlerinin<br />
harekât amacıyla batarya olarak<br />
değil de eğitim amaçlı belli sayılarda<br />
tedarik edilmesi, birçok ülkenin bu<br />
sistemleri satmamasına neden olmaktadır.<br />
Bu da sistemlerin ancak kısıtlı<br />
sayıdaki ülkelerden temin edilebilmesi<br />
ve hatta bazı sistemlerin hiçbir ülkeden<br />
sağlanamaması sonucunu doğurmaktadır.<br />
Bunun yanında sistemlerin<br />
ihracatını yapacak firmanın ilgili ülkeden<br />
ihracat lisansını alması gerekmekte,<br />
bazen bu süreç çok uzun sürebilmektedir.<br />
Ayrıca, sistemlerinin genel<br />
olarak üretim tarihlerinin eski olması,<br />
bu sistemler üzerinde “overhaul” işlemi<br />
yapılmasını gerektirmektedir. Tedarik<br />
sonrası idame için gerekli yedek<br />
parçaların temininde de güçlükler yaşanmaktadır.<br />
Bu sebepten dolayı, sistemlerin<br />
tedarik sürecinde sistemlerle<br />
birlikte mümkün olduğu kadar uzun<br />
78<br />
Ocak <strong>2009</strong>
süre idameyi sağlayacak yedek parça<br />
temin edilmesi gerekmektedir. Ayrıca<br />
ülkelerin hava savunma konsepti çerçevesinde,<br />
hava savunma silah operatörlerinin<br />
eğitilmesi ihtiyacı ortaya<br />
çıkabilmektedir. Bu ihtiyacın giderilebilmesi,<br />
EHTES benzeri bir uygulamanın<br />
gerçekleştirilmesiyle mümkün<br />
olabilecektir. Bu tür bir projede de<br />
hava savunma silahları enstrümante<br />
edilecek, füze/mermi simülasyonları<br />
yapılacak ve bunun sonucunda operatörlerin<br />
eğitim değerlendirilmeleri<br />
yapılabilecektir.<br />
HAVELSAN Hava ve <strong>Savunma</strong> Projeleri Ekibi<br />
EHTES Projesi, değişik sistemlerin<br />
tedariki, EHTES sahasına entegrasyonu<br />
ve entegre edilen bazı sistemlerin<br />
bakım idamesini de kapsayan<br />
geniş kapsamlı bir şemsiye projedir.<br />
Proje, Hv.K.K.lığı’nın eğitim ihtiyaçlarının<br />
karşılanmasının yanında,<br />
müttefik ülkelere yapılan ihracat ile<br />
çok farklı bir kimliğe sahip olmuştur.<br />
HAVELSAN’ın proje kapsamında<br />
kazandığı simülasyon geliştirme, entegrasyon<br />
ve enstrümantasyon kabiliyeti<br />
ile planlanan off-set faaliyetleri,<br />
savunma sanayiimizin önümüzdeki<br />
dönem içerisinde bu alanda daha da<br />
önemli işlere imza atacağının göstergesidir.<br />
SSM, EHA Daire Başkanlığı EHTES Proje Grubu.<br />
EHTES Projesi, sadece proje kapsamında<br />
kazanılacak kabiliyetler ile<br />
değil, diğer savunma sanayi projeleri<br />
dahilinde tedarik edilen ve geliştirilen<br />
EH sistemlerinin gerçeğe yakın<br />
ortamda test ve eğitimine imkan vermesi<br />
açısından da ayrı bir öneme sahiptir.<br />
SSM tarafından yürütülen bir<br />
çok projenin EHTES sahasında test<br />
ve eğitimlerinin yapılacağını ve bu<br />
şekilde söz konusu sistemlere ilişkin<br />
güncelleme ve eğitim faaliyetlerinin<br />
gerçekleştirileceğini bilmek, EHTES<br />
sahasının imkan ve kabiliyetlerinin<br />
arttırılması için sürdürülen çabaların<br />
daha da büyük bir heyecan ile yürütülmesinde<br />
yardımcı olmaktadır.<br />
SSM bünyesinde yürütülen EHTES<br />
Projesi, gerek Hv.K.K.lığı’nın kazanmayı<br />
planladığı kabiliyetlerin karşılanması,<br />
gerek HAVELSAN’ın proje<br />
kapsamında elde ettiği kazanımlar<br />
ile ihracat alanında gerçekleştirmiş<br />
olduğu başarılar ve gerekse SSM ile<br />
TSK personeli ve firma çalışanlarının<br />
göstermiş olduğu takım çalışması sayesinde<br />
örnek bir proje olarak değerlendirilmektedir.<br />
Sonuç itibariyle…<br />
Teknoloji, son on yıldan bu yana gün<br />
geçtikçe daha çok ticarileşmekte ve<br />
globalleşmektedir. Bu karşımıza hem<br />
fırsatlar hem de tehditler çıkarmaktadır.<br />
Dünyanın her yerinde bizim<br />
gibi gelişmek ve refahtan pay almak<br />
isteyen enerjik ülkeler çoğalmaktadır.<br />
Bu yarışta geri kalmamak için, yerli<br />
firmalarımıza özgün tasarım yapan,<br />
kendi teknolojisini ve ürününü geliştiren<br />
fırsatlar tanınması gerekmektedir.<br />
<strong>Savunma</strong> ürünlerimizin ihracatının,<br />
Türkiye için iki önemli unsuru mevcuttur.<br />
Birincisi, ihtiyaç makamı olan<br />
TSK’nın, yerli kaynaklara güvenmesi<br />
ve yerli projelere giderek artan desteğidir.<br />
Yerel sahiplenme olmaksızın<br />
ihracatın imkanı yoktur. İkincisi ise<br />
Türk mühendis ve teknisyenlerimizin<br />
tasarlayıp ürettiği sistemlerin kalitesinin<br />
dünya standartlarına ulaşmış<br />
olmasıdır. Diğer bir ifade ile sektörde<br />
artan kalite ile rekabet edebilir dinamik<br />
firmalarımızın varlığıdır.<br />
Milli sanayimizin mevcut ve potansiyel<br />
projelerle kendini ispat etmesi ve<br />
en kısa sürede bölgesinde rekabetçi<br />
bir sektörel güç olarak kendi hikayesini<br />
yazması gerekmektedir. Bu ve<br />
bunun gibi ihracat öyküleri arttıkça<br />
ulusal bir çok firmamıza heyecan ve<br />
cesaret kaynağı olacağı şüphesizdir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 79
İhracat BİR KONUK Ürünlerimizden BİR SÖYLEŞİ<br />
Lojistik/Destek/Hizmet Araçları<br />
İhracat: Arnavutluk – Bangladeş<br />
Bosna Hersek – Gürcistan<br />
Kırgızistan - KKTC<br />
Makedonya - Malezya<br />
Pakistan - Yemen<br />
√ Tasarım: BMC<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Personel ve yük taşıma - Komuta kontrol<br />
• Ambulans - 120 mm havan taşıyıcı<br />
• Topçeker - Seyyar tamirhane<br />
• Su tankeri - Akaryakıt taşıma tankeri<br />
• İtfaiye aracı - Uçak akaryakıt ikmal tankeri<br />
• Kurtarıcı araç - Banyo fırın çamaşırhane ünitesi aracı<br />
KARA PLATFORMLARI<br />
¾ ton Land Rover Defender Taktik Tekerlekli Araç<br />
İhracat: ABD - Azerbaycan - Arnavutluk - Bosna - Bulgaristan -<br />
Cezayir - Gürcistan - Irak - İngiltere - Kazakistan - KKTC - Makedonya-<br />
Nahçıvan - Nijerya - Özbekistan - Pakistan - Romanya - Tunus -<br />
Türkmenistan<br />
√ Tasarım: Otokar (Land Rover Lisansı)<br />
√ Yüksek manevra kabiliyeti, dünyaca tanınan bir platform<br />
√ Değişik iklim koşullarında genel hizmet ve özel amaçlı görevler, 40’dan<br />
fazla değişik tip<br />
• Komuta kontrol<br />
• Personel ve yük taşıyıcı<br />
2 ½ ton Taktik Tekerlekli Araç<br />
İhracat: Azerbaycan - Gürcistan –Makedonya<br />
√ Tasarım: BMC<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Personel ve yük taşıyıcı - Komuta kontrol<br />
• Ambulans - 120 mm Havan taşıyıcı<br />
• Haberleşme - Tamirhane<br />
• Hasta ve yaralı taşıma<br />
5 ton Taktik Tekerlekli Araç<br />
İhracat: Azerbaycan - Bangladeş - Gürcistan –Makedonya<br />
√ Tasarım: BMC<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Yük taşıma - Ambulans<br />
• Su tankeri – Akaryakıt tankeri<br />
• Topçeker - Çift sıralı kapalı tamirhane<br />
• Çekici araç ve römorku - Köprücü kamyonu<br />
80<br />
Ocak <strong>2009</strong>
ZMA (Zırhlı Muharebe Aracı)<br />
İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri - Malezya - Filipinler<br />
√ Tasarım: FNSS<br />
√ Askeri nakliye uçakları ve helikopterlerle taşıma<br />
√ Üstün hareket yeteneği ve yüksek seviye koruma<br />
√ NATO Standardı<br />
√ TSK Teslimatı: 1991–2005<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• 25 mm Kuleli ZMA - Zırhlı personel taşıyıcı<br />
• Zırhlı havan aracı (81 mm) - Zırhlı TOW aracı<br />
• İstihkam manga aracı - Topçu ileri gözetleme aracı<br />
• Zırhlı kurtarma ve bakım aracı - Piyade muharebe aracı<br />
• Zırhlı komuta aracı - Zırhlı ambulans aracı<br />
• Zırhlı sinyal aracı - Zırhlı kurtarma aracı<br />
AKINCI - Zırhlı Muharebe Aracı<br />
İhracat: Malezya - Suudi Arabistan<br />
√ Tasarım: FNSS<br />
√ Geliştirilmiş otomotiv performansı ve<br />
√ Yüksek zırh koruması<br />
√ Askeri nakliye uçakları ve helikopterlerle taşıma<br />
√ NATO Standardı<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Komuta yeri aracı<br />
• Zırhlı havan aracı<br />
4x4 Zırhlı Personel Taşıyıcı<br />
İhracat: Bahreyn - Bangladeş - Cezayir - Irak - Pakistan<br />
√ Tasarım: OTOKAR<br />
√ Yüksek manevra kabiliyeti<br />
√ Yüksek balistik koruma<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Zırhlı havaalanı devriye aracı<br />
• Zırhlı ambülans<br />
• Zırhlı tamir/bakım aracı<br />
• Zırhlı komuta merkezi<br />
AKREP 4x4 Hafif Zırhlı Araç<br />
İhracat: Cezayir - KKTC<br />
√ Tasarım: OTOKAR<br />
√ Ağır arazi koşullarında hizmet<br />
√ Taarruz ve savunma aracı<br />
√ Düşük siluet<br />
√ Zırhlı monokok yapı<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Konvoy koruma<br />
• Sınır ihlalleri takip<br />
• Hafif taarruz<br />
• Komuta kontrol<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 81
İhracat Ürünlerimizden<br />
COBRA 4x4 Hafif Zırhlı Araç<br />
İhracat: ABD - Bahreyn - Birleşik Arap Emirlikleri - Cezayir<br />
Gürcistan - Maldiv Adaları - Nijerya - Slovenya -<br />
Çeşitli ülkelerde Birleşmiş Milletler barışı koruma misyonları<br />
√ Tasarım: OTOKAR<br />
√ Üstün koruma özellikleri<br />
√ Yüksek balistik ve mayın koruma<br />
√ Monokok gövde yapısı<br />
√ Çok amaçlı ve farklı görevlere uyarlanabilir<br />
√ Amfibik özelliği<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Açık ve kapalı kuleli personel taşıyıcı<br />
• 40 mm ve 12.7 mm makinalı tüfekli araç<br />
• Ambulans<br />
• Keşif gözetleme<br />
• Komuta kontrol<br />
EJDER 6x6 Zırhlı Araç<br />
İhracat: Gürcistan<br />
√ Tasarım: NUROL<br />
√ Özgün tasarım ve yerli üretim<br />
√ Yüksek mayın ve balistik koruma<br />
√ Bağımsız süspansiyon<br />
√ Amfibik özelliği<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Zırhlı personel taşıyıcı<br />
• Zırhlı keşif aracı<br />
• Zırhlı muharebe aracı<br />
M113 Modernizasyonu<br />
İhracat: Suudi Arabistan – Ürdün (Alt Sistem Tedariki)<br />
√ Tasarım: FNSS<br />
√ ZMA’lar ile ortak parça kullanımı (%65 ila %85)<br />
√ İleri seviyede lojistik birliktelik<br />
√ Farklı modernizasyon paketleri<br />
√ NATO Standardı<br />
82<br />
Ocak <strong>2009</strong>
ZMA Modernizasyonu<br />
İhracat: Bahreyn – Filipinler<br />
√ Tasarım: FNSS<br />
√ NATO Standardı<br />
√ TSK Teslimatı: 2000<br />
Satış Sonrası Bakım, Lojistik ve Teknik Destek Hizmeti<br />
İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri – Belçika<br />
√ Yüklenici: FNSS<br />
√ Zırhlı Muharebe Araçları ve M113 Araçları<br />
DENİZ PLATFORMLARI<br />
MRTP 15:<br />
İhracat: KKTC - Pakistan<br />
√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />
√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />
kabiliyeti<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Arama-Kurtarma<br />
• Keşif-Gözetleme<br />
• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />
MRTP 16:<br />
İhracat: Malezya<br />
√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />
√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />
kabiliyeti<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Arama-Kurtarma<br />
• Keşif-Gözetleme<br />
• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 83
İhracat Ürünlerimizden<br />
MRTP 20:<br />
İhracat: Gürcistan<br />
√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />
√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />
kabiliyeti<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Arama-Kurtarma<br />
• Keşif-Gözetleme<br />
• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />
• Askeri operasyonlar (25 mm top/STAMP/FLIR/ kısa<br />
menzilli SAM opsiyonları)<br />
MRTP 33:<br />
İhracat: Pakistan - Gürcistan<br />
√ Tasarım: Yonca-Onuk<br />
√ İleri kompozit teknolojisi; yüksek hız, manevra ve denizcilik<br />
kabiliyeti<br />
√ Kullanım konseptleri:<br />
• Arama-Kurtarma<br />
• Keşif-Gözetleme<br />
• Kaçakçılık ve terörizmle mücadele<br />
• Askeri operasyonlar (FLIR/30 mm top/kısa-orta menzilli<br />
SSM/kısa menzilli SAM opsiyonları)<br />
Entegrasyon ve Modernizasyon Faaliyetleri<br />
HAVACILIK<br />
İhracat: Ürdün<br />
Ürdün Kraliyet Hava Kuvvetleri için F-16 Modernizasyonu<br />
√ Yüklenici: TAI<br />
√ Blok 15 F-16 uçağının “Falcon-up”, “Falcon Star” ve “Mid Life<br />
Upgrade” (MLU) tadilatları<br />
√ Falcon-Up ve Falcon-Star: yapısal geliştirme işlemleri<br />
√ MLU modifikasyonu: aviyonik sistemlerin modernizasyonu ve<br />
geliştirilmesi<br />
Hassas Yapısal Uçak Parçaları<br />
İhracat: ABD, Avrupa ülkeleri, Kore, Avusturalya<br />
√ Sivil ve askeri uçak yan sanayii<br />
√ Parça bazında geliştirme ve üretim sorumluluğu<br />
√ Titanium, aluminyum, süper alaşımlar, paslanmaz çelik ve bakır<br />
alaşımların işlenmesi<br />
√ Hassas kalıp ve üretim teknikleri<br />
84<br />
Ocak <strong>2009</strong>
TUSAŞ<br />
√ Airbus (gövde, gerdirme kabukları, parça imalatı) ve Boeing<br />
(kanat ucu, kabin, iniş takım kapakları, sırt yüzgeci, kompozit<br />
panel) için ticari üretim<br />
√ Agusta, Eurocopter ve Sikorsky için parça üretimi<br />
√ CASA (EADS) için askeri komponent imalatı<br />
√ A400M için ön orta gövde, arka gövde üst bölümü, paraşütçü<br />
kapıları, acil çıkış kapısı, arka üst kaçış kapağı ve kuyruk konisi<br />
gibi ana yapısal komponentler ile uçuş kontrol yüzeylerinden<br />
olan kanatçık (aileron) ve sürat frenlerinin (spoiler) tasarım ve<br />
üretimi<br />
√ A400M aydınlatma ve su/atık su sistemi tasarım ve üretimi<br />
√ JSF (F-35) orta gövde bölümünün ABD dışındaki tek üreticisi<br />
ve harici yük adaptörlerinin ve aparatlarının üretimi ile yorulma<br />
testleri<br />
√ NATO İkmal ve Bakım Teşkilatı (NAMSA) için AWACS<br />
uçaklarının (Boeing E-3A) dış kanat onarımı ve tadilatı<br />
TEI<br />
√ 31 motor programı için 530 farklı parça üretimi<br />
√ T-38 ve F-5 uçaklarında kullanılan J85 motorunda, itki artışı ve yakıt tassarufu<br />
tasarlayan yeni ejektör TEI tarafından geliştirilmiş olup halen sisteminin tek<br />
üreticisi<br />
√ A400M uçağında kullanılacak olan TP400 motorunun bazı parçaları için tasarım<br />
ve üretim sorumluluğu; JSF Projesi için F136 motorlarının tasarım ve üretim<br />
faaliyetlerine katılım<br />
Alp Havacılık<br />
√ Sikorsky için üretilen Kuyruk Rotor Sürücü Şaftlarının tek sağlayıcısı<br />
√ Helikopter yapısal ve dinamik parça ve üniteleri<br />
√ Uçak yapısal parçaları ve üniteleri<br />
√ Uçak motor parçaları<br />
Kalekalıp<br />
√ Boeing için ticari yapısal parça üretimi<br />
√ Airbus için yakıt tankı parçaları<br />
√ Lockheed için F-35 iniş takımları kilit komple sistemi ve füze sistemi parçaları<br />
√ F-35 titanium gövde parçaları<br />
√ Northrop Grumman için orta gövde parçası<br />
√ Pratt Whitney için motor aksamları<br />
√ JSF için çeşitli kanat ve gövde parçaları<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 85
İhracat Ürünlerimizden<br />
ROKET, FÜZE, MÜHİMMAT ve İLGİLİ SİSTEMLER<br />
Kaideye Monteli Hava <strong>Savunma</strong> Sistemleri<br />
İhracat: Hollanda<br />
√ Tasarım: ASELSAN<br />
√ Özellikler:<br />
• Atışa hazır 4-8 füze<br />
• 12.7 mm makineli tüfek<br />
• Gece/gündüz hedef tespit ve takip<br />
• Farklı araçlara monte edilebilir, modüler taret<br />
122 mm Topçu Roketleri ve Silah Sistemi Modernizasyonu<br />
İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri<br />
√ Tasarım: Roketsan<br />
√ Özellikler:<br />
• Hareket kabiliyetinde ve ateş gücünde artış<br />
• Farklı roketatarlarla uyarlanabilme<br />
• Kısa yeniden yükleme süresi<br />
• Roketleri raf ömrü boyunca nem, korozyon, şok ve titreşimden koruma<br />
Stabilize Silah Sistemleri<br />
İhracat: Yonca Onuk Platformları Üzerinde<br />
√ Tasarım: ASELSAN<br />
√ Özellikler:<br />
• Sayısal ortamda ateş planlaması,<br />
• Hızlı balistik hesaplama yapmak,<br />
• Otomatik namlu yönlendirme,<br />
• Ateş destek, komuta, kontrol ve haberleşme sistemleri ile sayısal haberleşme,<br />
• Farklı batarya organizasyonlarında görev icrası etmek,<br />
• Renkli grafiksel ara yüz sağlamak.<br />
Stabilize Top Sistemi<br />
Stabilize Silah Platformu<br />
86<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Tabanca-Mühimmat<br />
İhracat: Birleşik Arap Emirlikleri, Gürcistan, Suudi Arabistan, Malezya, Yemen, Pakistan<br />
√ Tasarım: MKEK<br />
√ Özellikler:<br />
• MP5 K ve A3 Makinalı Tabanca<br />
• Yavuz16 Tabanca<br />
• Muhtelif Silah Yedek Parçası<br />
• 120mm Silah Sistemi Yedek Parçaları<br />
• 5,56mm 45 M855 Fişek<br />
• 20mm 120 TP-T Fişek Aksamı<br />
• M151 Roket Harp Başlığı<br />
CN-235 Tam Uçuş Simülatörü<br />
SİMÜLATÖRLER<br />
İhracat: Güney Kore<br />
√ Tasarım: HAVELSAN<br />
√ Özellikler:<br />
• Gerçekçi kokpit ünitesi (hareket platformu üzerinde)<br />
• Gerçek aviyonik (EFIS, MPU ve DPU sistemleri) uygulamaları<br />
• Hava radar simülasyon sistemi<br />
• VME tabanlı I/O sistemi<br />
• DIS/HLA arayüz kabiliyeti<br />
Topçu İleri Gözetleyici Eğitim Simülatörü (TIGES)<br />
İhracat: Pakistan<br />
√ Tasarım: HAVELSAN<br />
√ Özellikler:<br />
• Simüle lazerli mesafe ölçme<br />
• Gözetleyici ve ekran arasındaki uzaklığa göre kalibre edilmiş dürbün<br />
• Eğitim yaptırılacak arazi yapısının 1 metrelik uydu görüntüsü ve 1/25.000 DTED kulanılarak oluşturulması<br />
Elektronik Harp Test ve Eğitim Sahası (EHTES)<br />
İhracat: Pakistan<br />
√ Tasarım: HAVELSAN<br />
√ Özellikler:<br />
• Enstrümante ve entegre edilmiş gerçek sistemler<br />
• Tümüyle modüler ve taşınabilir yapı<br />
• Uçuş sonrası analiz ve değerlendirme raporları<br />
• Yeni ihtiyaçlara göre sürekli geliştirme kabiliyeti<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 87
Gündem BİR KONUK BİR SÖYLEŞİ<br />
Projeler<br />
JSF/F-35 Programı İleri Kompozit Teknolojileri İmalat Tesisi’nin Açılış Töreni<br />
(07 Kasım 2008)<br />
Müşterek Taarruz Uçağı (JSF/F-35) Programı<br />
çerçevesinde TAI tesislerinde inşa edilen İleri<br />
Kompozit Teknolojileri İmalat Tesisi 7 Kasım<br />
2008 tarihinde düzenlenen ve Milli <strong>Savunma</strong><br />
Bakanı Sn. Vecdi Gönül, Hava Kuvvetleri Komutanı<br />
Org. Aydoğan Babaoğlu, Müsteşarımız<br />
Murad BAYAR ve bir çok üst düzey askeri/sivil<br />
yetkilinin katıldığı törenle hizmete girmiştir.<br />
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Temel Eğitim Uçağı Sözleşmesi İmza Töreni<br />
(10 Kasım 2008)<br />
Kara Kuvvetleri Komutanlığı Temel Eğitim Uçağı Sözleşmesi<br />
Cessna Firması ile <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı arasında<br />
10 Kasım 2008 tarihinde imzalanmıştır. Sözleşme kapsamında<br />
46 Adet T182T uçağı tedarik edilecektir.<br />
ALTAY Programı İçin Zırh Sistemi Geliştirilmesi ve Balistik Koruma Merkezi Kurulması<br />
Projesi Sözleşmesi (11 Kasım 2008)<br />
ALTAY Programı İçin Zırh Sistemi<br />
Geliştirilmesi ve Balistik Koruma<br />
Merkezi Kurulması Projesi Sözleşmesi”<br />
11 Kasım 2008 tarihinde Sayın<br />
Müsteşarımız Başkanlığı’nda, Müsteşarlığımız<br />
ve Roketsan A.Ş. personelinin<br />
katılımıyla gerçekleşen bir törenle<br />
imzalanmıştır.<br />
88<br />
Ocak <strong>2009</strong>
TAI’de Gerçekleştirilen Yeni Nesil A350XWB Yolcu Uçağı İmza Töreni (4 Aralık 2008)<br />
Türk Havacılık ve Uzay <strong>Sanayii</strong> A.Ş.<br />
(TUSAŞ), bir sivil havacılık projesi<br />
olan A350XWB yeni nesil yolcu<br />
uçağı’nın tasarım ve üretiminde dünya<br />
çapında söz sahibi oluyor.<br />
Türkiye’nin Havacılık ve Uzay Merkezi<br />
TUSAŞ, 4 Aralık 2008 tarihinde<br />
Airbus firması ile imzaladığı sözleşme<br />
ile A350XWB yeni nesil yolcu uçağının<br />
“aileron*” iş paketi için Airbus’ın<br />
risk paylaşımcı ortağı oldu.<br />
Uzun menzilli, çift koridorlu, 270-<br />
350 yolcu kapasiteli, gövde ve kanat<br />
yapıları ağırlıklı olarak “karbon fiber<br />
destekli plastik”ten imal edilecek olan<br />
A350XWB Projesi’nde toplam iş payının<br />
%50’den fazlasını “Risk Paylaşımcı<br />
Ortaklar” yaklaşımı ile alt yüklenicilere<br />
vereceğini açıklayan Airbus, bu<br />
kapsamda Kasım 2007’de bir ihale<br />
açmıştır. Söz konusu ihaleye uçağın<br />
“aileron*” komponentlerinin tasarım<br />
ve üretimi için katılan TUSAŞ, kısa<br />
listede rakibi olan İsveç’in SAAB firmasını<br />
geride bırakarak A350XWB<br />
uçağı programında Airbus firmasının<br />
risk paylaşımcı ortağı olmuştur.<br />
4 Aralık 2008 tarihinde TUSAŞ tesislerinde<br />
düzenlenen ve Başbakanımız<br />
Sn. Recep Tayyip Erdoğan, Almanya<br />
Devlet Bakanı Sn. Günther Gloser,<br />
Fransa Ulaştırma Bakanımız Sn. Dominique<br />
Bussereau, Milli <strong>Savunma</strong><br />
Bakanı Sn. Vecdi Gönül, Sanayi ve Ticaret<br />
Bakanı Sn. Zafer Çağlayan ile bir<br />
çok üst düzey yetkilinin onurlandırdığı<br />
tören ile TUSAŞ ve Airbus Firması<br />
arasında sözleşme imzalanmıştır.<br />
Temmuz 2008 itibariyle kesinleşmiş<br />
siparişleri 460 adet olan ve toplamda<br />
2000’den fazla satması beklenen<br />
A350XWB Programı, TUSAŞ’ı en son<br />
kompozit havacılık teknolojisinin geliştiricilerinden<br />
biri yapmasının yanı<br />
sıra, bu anlaşma ile program süresince<br />
500 milyon dolar gelir elde edilmesi ve<br />
doğrudan 400, dolaylı olarak da 1200<br />
kişiye istihdam sağlanması beklenmektedir.<br />
TUSAŞ, A350XWB Programı’nda sadece<br />
“aileron*” iş paketini kazanmış<br />
olmayı yeterli bulmamakta, bunun yanında<br />
diğer iş paketlerini de alabilmek<br />
için gerekli girişimleri sürdürmektedir.<br />
*Aileron (Kanatçık): Kanatçıklar uçağın boyuna<br />
ekseni etrafındaki yatış hareketini kontrol<br />
etmek üzere kanada yerleştirilmiş olup, çeşitli<br />
elektro-mekanik ve hidrolik sistemler yardımıyla<br />
sağa sola yatış hareketini sağlamaktadır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 89
Gündem<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İcra Komitesi Toplantısı (18 Aralık 2008)<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> İcra Komitesi, 18<br />
Aralık 2008 günü, gündemdeki konuları<br />
görüşmek üzere Sn. Başbakan<br />
başkanlığında toplanmış ve toplantı<br />
sonuçları Sn. Milli <strong>Savunma</strong> Bakanımız<br />
tarafından basın mensuplarına<br />
açıklanmıştır.<br />
Bu çerçevede değerlendirme çalışmaları<br />
tamamlanan Taktik Tekerli Araç-<br />
lar, Amfibi Zırhlı Muharebe İstihkam<br />
İş Makinesi, Keşif Gözetleme Uydusu<br />
(Göktürk), Yangın ve Yara <strong>Savunma</strong><br />
Eğitim Simülatörleri, Mesaj ve Evrak<br />
Dağıtım Sistemi-2, Cougar Helikopter<br />
Eğitim Simülatörü, Çekili Alçak İrtifa<br />
Hava <strong>Savunma</strong> Füze Sistemi Geliştirilmesi,<br />
Modern Piyade Tüfeği, Süratli<br />
Amfibi Gemi Projeleri için yüklenici<br />
firma seçimleri yapılmış ve sözleşme<br />
imzalamak üzere <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müşteşarlığı yetkili kılınmıştır.<br />
TSK Taktik Data Link Harekat<br />
Merkezi Kurulumu, G-Sınıfı Fırkateyn<br />
Modernizasyonu Projesi Kapsamında<br />
Üç Boyutlu Arama Radarı, Sahil<br />
Güvenlik Botları Silah ve Silah<br />
Sistem Modernizasyonu projelerinin<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı<br />
sorumluluğunda başlatılmasına karar<br />
alınmıştır.<br />
90<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Elektrooptik/Kızılötesi (EO/IR) Keşif Sensörü ve Bireşimli Açıklıklı Radar (SAR)<br />
Sensörü Tedarik ve Entegrasyon Projesi Sözleşmesi İmza Töreni (24 Aralık 2008)<br />
Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın<br />
ihtiyacı olan EO/IR Keşif Sensörü<br />
ve SAR Sensörü Tedarik ve Entegrasyon<br />
Projesi Sözleşmesi ASEL-<br />
SAN A.Ş. ile <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müsteşarlığı arasında 24 Aralık<br />
2008 tarihinde imzalanmıştır.<br />
Sözleşme kapsamında 5 adet EO/<br />
IR Keşif Sensörü, 2 adet SAR Sensörü<br />
ve ilgili yer sistemlerinin tedariği<br />
gerçekleştirilecektir.<br />
Modern Piyade Tüfeği Projesi Tasarım ve Geliştirme Sözleşmesi İmza Töreni<br />
(22 Ocak <strong>2009</strong>)<br />
Müsteşarlığımız ile MKEK arasında<br />
Ana Sözleşme ve MKEK ile Kalekalıp<br />
Makina ve Kalıp Sanayi A.Ş. arasında<br />
Alt Yüklenicilik Sözleşmesi, Sayın Bakanımız<br />
M. Vecdi GÖNÜL himayelerinde,<br />
askeri ve sivil üst düzey yöneticilerin<br />
katıldıkları bir törenle 22 Ocak<br />
<strong>2009</strong> tarihinde MKE Kurumu Kırıkkale<br />
tesislerinde gerçekleştirilmiştir.<br />
40 Mm Çapında Çift Namlulu Baş Top Tedarik Projesi Sözleşmesi İmza Töreni<br />
(30 Ocak <strong>2009</strong>)<br />
Müsteşarlığımız ile RMK A.Ş. arasında<br />
imzalanan Sahil Güvenlik Arama Kurtarma<br />
Gemisi Tedarik Sözleşmesi kapsamında<br />
yer alan 4 adet Sahil Güvenlik<br />
Arama Kurtarma Gemisi’nde kullanılmak<br />
üzere Devlet Malı Malzeme (DE-<br />
MAM) olarak sağlanması planlanan 4<br />
(dört) adet 40 mm. çapında çift namlulu<br />
baş topun tedariki için, 30 Ocak<br />
<strong>2009</strong> tarihinde Müsteşarlığımız ile<br />
Oto Melara S.p.A./İtalya firması arasında<br />
bir sözleşme imzalanmıştır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 91
Gündem<br />
Konferans/Seminer ve Törenler<br />
1. İzmir Küresel Havacılık ve Uzay Konferansı (13-14 Kasım 2008)<br />
Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Sn. Kürşad Tüzmen, <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Müsteşarı Sn. Murad Bayar, Üniversite öğretim üyeleri,<br />
Boeing, Sikorsky, Lockheed Martin, Fokker Elmo-Stork gibi havacılık<br />
sanayii firmalarının temsilcilerinin katılımıyla İzmir ESBAŞ Teknoloji<br />
Merkezi’nde 13-14 Kasım 2008 tarihlerinde “1. İzmir Küresel<br />
Havacılık ve Uzay Konferansı” düzenlenmiştir.<br />
Konferansta açılış konuşması yapan Müsteşarımız Sn.Murad Bayar,<br />
kümelenme yaklaşımının havacılık ve uzay sektörünün gelişimi için<br />
uygun bir model olacağını değerlendirdiklerini, havacılık ve uzay<br />
sektörünün yoğunluklu olarak Ankara ve Eskişehir ekseninde bir<br />
kümelenme oluşumu içinde olduğunu, ancak İzmir de Ege Serbest<br />
Bölgesinin de lojistik olanakları ve gelişmiş işgücü ile cazip olduğunu<br />
belirtti.<br />
Kale Havacılık Tuzla Tesisleri Açılış Töreni (15 Kasım 2008)<br />
Kale Havacılık Tuzla Tesisleri 15 Kasım 2008 tarihinde Cumhurbaşkanımız<br />
Sn. Abdullah Gül’ün teşrifleri ve Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn. Vecdi<br />
Gönül, Bayındırlık ve İskan Bakanı Sn. Faruk Özak, <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
Müsteşarı Sn. Murad Bayar, Lockheed Martin, Pratt & Whitney , Boeing<br />
gibi büyük havacılık firmalarının üst düzey yetkililerinin hazır bulunduğu<br />
bir törenle hizmete açılmıştır. Yüzde yüz Türk sermayeli olan<br />
Kale Havacılık şirketi F-35 , Boeing , GMLRS gibi çok önemli projelerde<br />
yer almaktadır. İlk uçan F-35’te parçası bulunan Kale Havacılık’ın<br />
Tuzla tesisleri 18.000 m2 kapalı alana sahip olup, 120 çalışanı bulunmaktadır.<br />
Alp Havacılık F35 Müşterek Savaş Uçağı Motoruna İlk Ürün Teslim Töreni<br />
(18 Kasım 2008)<br />
Türk Havacılık ve Uzay Sanayi’nin önde gelen kuruluşlarından ALP<br />
Havacılığın, Müşterek Taarruz Uçağı (JSF) F135 Motoru için ürettiği<br />
ve motorun en önemli aksamlarından biri olan yüksek devirli ve uçuş<br />
kritik Fan Rotor Rear Hub’ının Prat&Whitney’e teslimi , 18 Kasım 2008<br />
tarihinde Ankara Swissotel’de düzenlenen ve Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn.<br />
Vecdi Gönül, Maliye Bakanı Sn. Kemal Unakıtan, Müsteşarımız Sn.<br />
Murad Bayar, üst düzey askeri/sivil/diplomatik temsilci ve Alp Havacılık<br />
ve Pratt & Whitney başta olmak üzere bir çok yerli ve yabancı firma<br />
üst düzey yetkililerinin katıldığı bir törenle gerçekleştirilmiştir.<br />
92<br />
Ocak <strong>2009</strong>
SİNERJİTÜRK – <strong>Savunma</strong> ’08 (26-27 Aralık 2008)<br />
Dünyanın çeşitli yerlerinde aynı törde çalışan insanlarımız arasında<br />
seksıkı<br />
bir dostluk, arkadaşlık ve işbirliği<br />
zemini oluşturulması için savunma,<br />
uzay ve havacılık sektöründeki yöneticilerin<br />
bir araya gelmelerini sağlamak<br />
amacıyla 26-27 Aralık 2008 tarihlerinde<br />
Antalya’da Sinerjitürk – <strong>Savunma</strong><br />
’08 Etkinliği düzenlenmiştir.<br />
Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi<br />
GÖNÜL’ün de bir konuşma yaptığı<br />
söz konusu etkinlikte <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müsteşarı Murad BAYAR, Ar-<br />
Ge’nin önemi, dünyada giderek artan<br />
bir şekilde outsource edilmesi ve şirketlerin<br />
iç kapasitelerini geliştirmeleri<br />
kadar yurtiçi ve yurtdışı “işbirliklerini”<br />
geliştirmelerinin de büyük önem<br />
taşıdığının üzerinde durmuştur. TÜ-<br />
BİTAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr.<br />
Ömer ANLAĞAN ise Türkiye’nin<br />
bilim, teknoloji, yenilik politika ve<br />
stratejisi, bilim, teknoloji ve yenilik<br />
alanında 2002-2008 arasında Türkiye<br />
ve dünyadaki gelişmeler ile TÜBİTAK<br />
Destekleri hakkında bilgi vermiştir.<br />
Koç Holding Yönetim Kurulu Üyesi<br />
ve Kurumsal İletişim ve Bilgi Grubu<br />
Başkanı Ali KOÇ’un da konuşma<br />
yaptığı programda, Abdullah Raşit<br />
GÜLHAN ise Sinerjitürk çalışmaları<br />
hakkında bilgi vermiştir.<br />
Sektördeki pekçok başarı öyküsünün<br />
paylaşıldığı etkinlikte, “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
İşbirliğinde Neredeyiz?”, “Nasıl<br />
İsbirliği: Teknoloji Üreten Türkiye<br />
İçin Hedef Alanlar”, “<strong>Savunma</strong> Sana-<br />
yimizin İç ve Dış Eko Sistemini tirmek” ve “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong>nde Arge<br />
Gelişve<br />
Teknoparklar: Sorunlar, Çözüm<br />
Önerileri” konulu paneller düzenlenmiştir.<br />
Etkinlikte ayrıca, Türk-Amerikan Bilim<br />
ve Akademisyenleri Derneği Başkanı<br />
ve Drexel Üniversitesi öğretim<br />
üyesi Prof. Dr. Banu ONARAL “Kamu,<br />
Akademik, Sivil ve Özel Sektör Yenileşim<br />
Güçbirliği” hakkında bir konuşma<br />
ve sunum yapmış, Georgia State<br />
Üniversitesi Uluslararası İşletme Enstitü<br />
Başkanı Prof. Dr. Tamer ÇAVUŞ-<br />
GİL “İşbirliklerine Yönetim Bilimiyle<br />
Bakış” konulu bir brifing sunmuş,<br />
Lockheed Martin Avrupa-Ortadoğu<br />
Pazarlama Başkan Yardımcısı Mesut<br />
ÇİÇEKER yaptığı konuşmada bundan<br />
sonrası için trendin “Küresel pazarlar<br />
için küresel ürünler” olduğunu<br />
belirtmiştir. MKEK Genel Müdürü<br />
E.Tümg. Ünal ÖNSİPAHİOĞLU ile<br />
ODTÜ Uluslararası İlişkiler Bölümü<br />
Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin<br />
BAĞCI’nın da birer konuşma yaptığı<br />
etkinlik, Abdullah Raşit GÜLHAN ile<br />
SSM Uluslararası İşbirliği Daire Başkanı<br />
Lütfi VAROĞLU’nun genel değerlendirmeleri<br />
ve son olarak da SSM<br />
Müsteşarı Murad BAYAR’ın kapanış<br />
konuşması ile son bulmuştur.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 93
Gündem<br />
SSM 3. KALİTE KURULTAYI (04 Aralık 2008)<br />
Havacılık Emniyetinde Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı(SSM)<br />
bünyesinde Kalite, Test ve Sertifikasyon<br />
Daire Başkanlığı tarafından<br />
geleneksel olarak düzenlenen Kalite<br />
Kurultayı’nın üçüncüsü 04 Aralık<br />
2008 tarihinde, yaklaşık 250 katılmcı<br />
ile, Ankara’da gerçekleştirilmiştir.<br />
Ana teması ‘havacılık emniyetinde<br />
uçuşa elverişlilik sertifikasyonu’ olarak<br />
belirlenen söz konusu kurultayda,<br />
“Görev Öncelik, Emniyet Her Zaman”<br />
sloganı doğrultusunda, ulusal ve uluslararası<br />
uçuş emniyeti süreçleri, uygulama<br />
örnekleri, tecrübeler ve bu alandaki<br />
en son gelişmeler ele alınmıştır.<br />
Kurultayın açılışını gerçekleştiren SSM<br />
Müsteşar Yardımcısı Sn.İsmail Tohumcu<br />
yaptığı konuşmada, Türkiye’de<br />
sertifikasyon hizmetlerinin yapılandırılmasında<br />
öncelikli olarak yapılması<br />
gereken çalışmalara dikkat çekmiş<br />
ve Türk savunma projelerinin ihtiyaçlarını<br />
karşılayacak ve uluslararası<br />
standartlara uyumlu süreçlerin oluşturulmasında<br />
öncelikli hedeflerin belirlenmesi<br />
gerekliliğini vurgulamıştır.<br />
SSM Müsteşar Yardımcısı Sn. İsmail<br />
Tohumcu’nun oturum başkanlığını<br />
yaptığı, Kurultayın ilk oturumu<br />
“Avrupa’da ve Türkiyede Uçuşa Elverişlilik<br />
Altyapıları” konu başlığı altında<br />
gerçekleştirilmiştir. Bu kapsamda<br />
ilk olarak İngiltere Milli <strong>Savunma</strong><br />
Bakanlığı’ndan Kurultaya katılım sağlayan<br />
Sn. John ALLAN, İngiltere’deki<br />
uçuş emniyetini sağlamaya yönelik<br />
düzenlemeler ve organizasyonlar konusunda<br />
bir bildiri sunmuştur. Daha<br />
sonra Hollanda Askeri Havacılık Otoritesini<br />
temsilen Kurultaya katılan<br />
Sn. Frank KROES tarafından gerçekleştirilen<br />
sunumda, Hollanda Askeri<br />
Havacılık Otoritesi faaliyet alanları<br />
tanıtılmış ve Avrupa Askeri Havacılık<br />
Otoriteleri Grubu konusunda bilgilendirme<br />
yapılmıştır. Bu faaliyet, tüm<br />
Avrupa Askeri Havacılık otoritelerini<br />
ilgilendirmesi ve askeri uçuş emniyeti<br />
konusunda ortak düzenlemelerin<br />
oluşturulması açısından son derece<br />
önemle izlenmiştir. Avrupa’daki altyapı<br />
faaliyetlerinin sunulmasını müteakip,<br />
Türkiyedeki Uçuş Emniyeti altyapı<br />
faaliyetleri kapsamında, Hv.K.K.lığı<br />
ve SSM.lığı tarafından mevcut durum<br />
ve faaliyetler konusunda bilgilendirme<br />
yapılmıştır. Bu sunumlar esnasında,<br />
Uçuş Emniyetinin bütünlüğüne dikkat<br />
çekilmiş ve Teknik Uçuşa Elverişlilik<br />
ve Operasyonel Uçuşa Elverişlilik başlıklarında,<br />
Uçuş Emniyetini sağlamak<br />
üzere, tüm faaliyetlerin uluslararası<br />
94<br />
Ocak <strong>2009</strong>
standartlar gözetilerek yürütüldüğü<br />
vurgulanmıştır. İlk oturumun son sunumu,<br />
M.S.B.lığı tarafından gerçekleştirilmiş<br />
ve Türkiye Askeri Havacılık<br />
Otoritesi (TAHO) kuruluş çalışmaları<br />
hakkında katılmcılara bilgi verilmiştir.<br />
Yaklaşık 4 yıldır süren, TAHO Kuruluş<br />
çalışmalarında, uçuş emniyetine yönelik,<br />
ulusal kanun ve düzenlemelerin<br />
oluşturulmasının önemi üzerinde durulmuştur.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Havacılık projelerine<br />
yönelik olarak Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu<br />
ihtiyacının <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
firmaları tarafından değerlendirilmesi<br />
amacı ile “Askeri uçuşa elverişlilik alt<br />
yapı Türkiye uygulamaları” başlığı altında<br />
gerçekleştirilen ikinci oturumda,<br />
Oturum Başkanı SSM Müsteşar Yardımcısı<br />
Sn. Ömer İNAK tarafından<br />
açılış konuşması gerçekleştirilmiştir.<br />
Açılış Konuşmasında, uçuşa elverişlilik<br />
ihtiyacının daha etkin ve verimli<br />
karşılanması kapsamında, dünya ve<br />
Türkiye’ deki uygulama ve gelişmelerin<br />
dikkatle izlenmesinin önem arz<br />
ettiği belirtilmiştir. Ayrıca, <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong>’nin ihracat hedefleri ve özgün<br />
geliştirme projelerine verilen önemin<br />
her geçen gün arttığı düşünüldüğünde<br />
uluslararası standartlara uygun ürün<br />
tasarım ve üretiminin mutlak suretle<br />
gerçekleştirilmesi konusuna dikkat çekilmiştir.<br />
İkinci Oturumda <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Firmaları, TUSAŞ, ASELSAN,<br />
HAVELSAN, STM, AYESAŞ temsilcileri<br />
ve SSM temsilcisi tarafından,<br />
Türkiyedeki mevcut Uçuşa Elverişlilik<br />
uygulamaları ve projelerde kazanılan<br />
tecrübeler kapsamında bildiriler sunulmuştur.<br />
Bu sunumlar esnasında,<br />
ülkemizdeki uygulamaların uluslararası<br />
standartları yakalamayı hedeflediği,<br />
bu doğrultuda birçok çalışma<br />
yapıldığı, mevcut projelerde edinilen<br />
kazanımların ve çıkarılan derslerin,<br />
gelecek projelere ışık tutacağı konusunda<br />
mesaj verilmiştir.<br />
Kurultay, SSM Müsteşarı Sn. Murad<br />
Bayar ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> üst düzey<br />
yetkililerinin konuya ilişkin genel değerlendirmeleri<br />
ile devam etmiştir.<br />
Değerlendirme esnasında, Uçuşa Elverişlilik<br />
Sertifikasyonunun Havacılık<br />
Projelerinin vazgeçilmez bir parçası<br />
olması gerekliliği ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müsteşarlığı sorumluluğunda tedarik<br />
edilen havacılık ürün, ekipman<br />
ve parçaların, uçuş emniyeti risklerini<br />
ulusal ve/veya uluslararası alanda kabul<br />
edilebilir seviyede tutmanın önemi<br />
vurgulanmıştır.<br />
Uçuşa Elverişlilik Sertifikasyonu faaliyetlerini<br />
mevcut dünya uygulamalarındaki<br />
gelişmeler göz önüne alınarak<br />
maliyet etkin bir şekilde gerçekleştirmek<br />
hedefiyle, planlamaların bu faaliyetleri<br />
kapsayacak şekilde düzenlemesi<br />
gerekliliği üzerinde durulmuştur.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn. Murad<br />
Bayar tarafından, milli kuruluşlarımızın<br />
UE Sertifikasyonu açısından<br />
uluslararası kuruluşlarla rekabet<br />
edebilecek seviyeye gelebilmeleri için<br />
rehberlik desteğinin sağlanacağı ve bu<br />
konuda <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> firmaları ile<br />
bir çok çalıştay ve işbirliği toplantıları<br />
gerçekleştirileceği belirtilmiştir.<br />
Başarıyla geçen Kurultay, Hollanda ve<br />
İngiltere Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlıkları<br />
temsilcilerine plaketlerinin Sn. Murad<br />
Bayar tarafından takdim edilmesi ile<br />
son bulmuştur.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 95
Gündem<br />
SMi Offset Konferansı 26-27 Ocak <strong>2009</strong><br />
26 ve 27 Ocak <strong>2009</strong> tarihlerinde Ankara<br />
Swissotel’de Müsteşarlığımız ve SMi<br />
kuruluşu işbirliği ile Uluslararası Offset<br />
Konferansı düzenlenmiştir. Konferansa<br />
Türkiye, Birleşik Arap Emirlikleri,<br />
İsrail, Kuveyt, Slovakya, Çek<br />
Cumhuriyeti, İngiltere, Finlandiya,<br />
A.B.D., Malezya ve Avrupa <strong>Savunma</strong><br />
Ajansı (EDA) offset yetkilileri ile yerli<br />
firmalarımızın temsilcileri katılmıştır.<br />
Yaklaşık yüz elli kişinin katıldığı konferans<br />
kapsamında Türkiye’deki offset<br />
imkanları, Avrupa, Uzak Doğu ve Orta<br />
Doğu’da uygulanan offset programlarına<br />
ilişkin güncel bilgiler, Kolombiya<br />
ve Malezya’nın offset politikaları, Avrupa<br />
<strong>Savunma</strong> Ajansı’nın (EDA) politikaları<br />
değerlendirilmiştir.<br />
Konferans açılış konuşması <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn. Murad BAYAR<br />
tarafından gerçekleştirilmiştir. Sn.<br />
BAYAR konuşmasında ülkemizin savunma<br />
sanayi kabiliyetinin SSM’nin<br />
kuruluşu ile beraber artmaya başladığını<br />
ifade etmiştir. Bu çerçevede<br />
lisans altında üretim, tasarımın yurt<br />
içinde yapılması veya bazı parçaların<br />
Türkiye’de üretilmesi şeklinde Türk<br />
savunma sanayinin ihalelere doğrudan<br />
katılımının sağlanmasına yönelik<br />
SSM’nin ihalelerde Sanayi Katılımı/<br />
Offset faaliyetlerini etki gücü olarak<br />
kullandığını belirtmiştir. Yabancı firmaların<br />
ihalelerdeki Sanayi Katılımı/<br />
Offset yükümlülüğü nedeniyle yerli<br />
savunma sanayi şirketleri ile yakın bir<br />
işbirliği içine girdiğini ve 2007 Sanayi<br />
Katılımı/Offset Uygulamaları Yönergesi<br />
ile bu ilişkilerin genişleyerek artacağını<br />
umduğunu belirtmiştir. Ayrıca söz<br />
konusu Yönergeye yapılan revizyonla<br />
KOBİ’lerin de daha fazla işpayı almasının<br />
sağlanmasının beklenildiği SSM<br />
Müsteşarı Murad BAYAR tarafından<br />
ifade edilmiştir. <strong>Savunma</strong> projelerinde<br />
sanayi katılımı/offset teklifi almanın<br />
fiyatları artırdığı ancak bugüne kadar<br />
gerçekleştirilen offset uygulamaları ile<br />
birçok kabiliyetin kazanılmış olması<br />
sebebiyle bunun katlanılabilir bir<br />
maliyet olduğu ve uluslararası alanda<br />
offset uygulamalarının kullanılmaya<br />
devam edildiği sürece Türkiye olarak<br />
bu uygulamadan vazgeçilemeyeceği<br />
de ifade edilmiştir.<br />
Konferansta Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı<br />
Sn. Vecdi GÖNÜL bir konuşma yaparak,<br />
offset mekanizması çerçevesinde<br />
teknoloji transferi ve yatırımlar yoluyla<br />
kabiliyet kazanan yurt içi savunma<br />
sanayinin, ürün ve hizmetlerini uluslararası<br />
pazarlara ihraç etmeye başladığını<br />
ifade etmiştir. Ayrıca offset<br />
uygulamalarının firmalarımız açısından<br />
yeni pazarlar yaratmakla sınırlı<br />
olmadığını, aynı zamanda yurt içinde<br />
savunma yatırımlarını da destekleyecek<br />
şekilde kullanılabileceğini vurgulamıştır.<br />
Sayın Bakan konuşmasında,<br />
uygulanmakta olan 2007 Sanayi Katılımı/Offset<br />
Uygulamaları Yönergesinin<br />
savunma sanayimizin ihtiyaçları göz<br />
önünde bulundurularak hazırlandığını<br />
ve yeni geliştirilen formül yoluyla<br />
da yurt içi tasarım faaliyetlerine ve<br />
KOBİ’lere ağırlık verilmek istendiğini<br />
belirtmiştir. Son olarak, Milli <strong>Savunma</strong><br />
Bakanı Sn. Vecdi GÖNÜL offset uygulamalarının<br />
yabancı ve yerli savunma<br />
şirketlerinin uzun dönemli bir işbirliğine<br />
yol açmış olmasını beklediğini de<br />
ifade etmiştir.<br />
Müsteşarlığımız Sanayi Katılımı /<br />
Offset Şubesi personeli Uzman Barış<br />
GÜNEŞ, Müsteşarlığımız bünyesindeki<br />
projelerde ve ihalelerde uygulanan<br />
2007 Sanayi Katılımı/Offset Uygulamaları<br />
Yönergesine ilişkin bilgileri<br />
içeren ve bu direktifte 14 Ocak <strong>2009</strong><br />
tarihinde yapılan revizyona ilişkin bir<br />
sunum gerçekleştirmiştir.<br />
Sunum kapsamında; <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müsteşarlığının ana görevinin Türk<br />
Silahlı Kuvvetlerinin modernizasyonu<br />
ve modern savunma sanayinin geliştirilmesi<br />
olduğu ifade edilerek offset<br />
ve ihracat işlemlerinin bu amaçlara<br />
ulaşılmasında önemli bir araç olarak<br />
kullanıldığı vurgulanmıştır.<br />
SSM’nin 14 Şubat 2007 ‘den itibaren<br />
yürürlüğe koyduğu SK/O Uygulamaları<br />
Yönergesi çerçevesinde Tedarik<br />
Sözleşmeleri kapsamında Türk Sanayine<br />
verilen işlerin Kategori A kapsamında<br />
firmaların SK/O taahhüdüne<br />
sayılmaya başlandığı ifade edilmiştir.<br />
Böylelikle bu uygulama ile öncelikli<br />
olarak tedarik projeleri kapsamında<br />
Türk sanayine verilen işlerin artırılmasının<br />
amaçlandığı belirtilmiştir. SSM<br />
açısından öncelikli olarak havacılık,<br />
sistem entegrasyonu, network, bilgi,<br />
uydu, sensör sistemleri, füze, güdüm,<br />
kontrol alanlarında Türk sanayiine iş<br />
verilmesinin destekleneceği ifade edilmiştir.<br />
Ancak değerlendirme formülünün bu<br />
amacı daha iyi vurgulaması açısından<br />
14 Ocak <strong>2009</strong> tarihi itibariyle yapılan<br />
revizyon ile proje kapsamında yerli<br />
sanayiye verilecek tasarım işlerini ve<br />
tedarik projeleri kapsamındaki KOBİ<br />
iş payını vurgulayacak şekilde revize<br />
edildiği ifade edilmiştir.<br />
14 Şubat 2007 ‘den itibaren yürürlükte<br />
olan SK/O Uygulamaları Yönergesi<br />
çerçeçevesinde;<br />
• Tedarik Sözleşmesi kapsamında<br />
Türk sanayiine verilen işlerin Kategori<br />
A,<br />
• <strong>Savunma</strong>, havacılık ve uzay sanayi<br />
ürün/hizmetlerinin ihracatı ve tedarik<br />
Sözleşmesi ile ilgili ürün/hizmet<br />
ihracatının Kategori B,<br />
• <strong>Savunma</strong>, havacılık ve uzay sanayi<br />
ve/veya diğer yüksek teknoloji gerektiren<br />
alanlarda; teknolojik işbirliği,<br />
yeni ve/veya tevsi yatırım, Ar-Ge<br />
faaliyetlerinin ise Kategori C<br />
olarak ele alındığı belitilmiştir. SSM’nin<br />
1985-2008 döneminde 90 adet Offset<br />
sözleşmesi imzalandığı, bunlardan 23<br />
adedinin tamamlanmış olduğu, geri<br />
96<br />
Ocak <strong>2009</strong>
kalan 67 Offset sözleşmesinin ise yürürlükte<br />
olduğu belirtilmiştir. Yine bu<br />
dönemde firmalardan yaklaşık olarak<br />
8,2 milyar ABD Doları tutarında taahhüt<br />
alındığı ve bunun yaklaşık 4 milyar<br />
ABD Dolar tutarındaki kısmının ise<br />
gerçekleştirilmiş olduğu ifade edilmiştir.<br />
SSM’nin offsete ilişkin uygulamakta<br />
olduğu yönergelerde savunma işlerine<br />
öncelik vermesi nedeniyle 2020 yılına<br />
kadar gerçekleştilecek taahhütlerin<br />
yaklaşık 2/3’ünün direkt offset veya<br />
Kategori A alanında olduğu belirtilmiştir.<br />
Sunum çerçevesinde son olarak SSM<br />
tarafından gerçekleştirilen başarılı offset<br />
uygulamalarına yer verilmiştir. Bu<br />
çerçevede;<br />
• Alp Havacılık- Sikorsky firmalarının<br />
havacılık alanındaki işbirliği,<br />
• Kaideye Monteli Stinger Kalekalıp-<br />
Boeing havacılık alanındaki parça<br />
üretimi işbirliği, projesi bünyesinde<br />
Aselsan-Raytheon işbirliği ve<br />
Hollanda’ya KMS sistemlerinin ihracatı,<br />
• TAI-Agusta firmalarının helikopter<br />
gövde üretimi alanındaki işbirliği,<br />
• FNSS firmasının Malezya ve Birleşik<br />
Arap Emirliklerine Zırhlı Muharebe<br />
Aracı ihracatı,<br />
• 2008 yılı sonunda TAI- Airbus arasında<br />
A350XWB uçağı için aldığı<br />
iş payı, başarılı offset uygulamaları<br />
olarak belirtilmiştir.<br />
Konferans çerçevesinde yapılan diğer<br />
sunumlara ilişkin bilgiler aşağıda özetlenmiştir:<br />
• Birleşik Arap Emirliklerinde Offset<br />
Uygulamaları, Offset Program Bürosu<br />
Başkanı, Matar Al Romaithi :<br />
<strong>2009</strong> yılında yeni bir offset programı<br />
ilan edileceği ifade edilmiştir. Gelişmiş<br />
ülkeler ile stratejik projeler<br />
yürütülmesinin planlandığı belirtilmiştir.<br />
• İsrail Offset Uygulamaları, <strong>Savunma</strong><br />
Bakanlığı Genel Müdür Yardımcısı,<br />
Gabriel Golomb: Sivil alanda GPA<br />
(Government Procurement Agreement)<br />
kapsamındaki ülkelere en az %<br />
20, diğerlerine % 35 oranında, askeri<br />
alanda ise en az % 50 oranında offset<br />
uygulanmakta olduğu belirtilmiştir.<br />
Eşik değerin 5 Milyon ABD Doları<br />
ve çarpanların ise duruma göre belirlendiği<br />
ifade edilmiştir. Offset yükümlüklerinin<br />
tamamlanması için<br />
birçok alanda teşvik sunulduğu ve<br />
firmaların yükümlülüklerini gerçekleştiremediği<br />
takdirde yaptırım olarak<br />
sadece firmayı kara listeye alma<br />
şeklinde bir uygulamaya gidildiği<br />
ifade edilmiştir. Ayrıca İsrail’e karşı<br />
en çok Offset yükümlülüğü bulunan<br />
firmaların ABD menşeili olduğu ifade<br />
edilmiştir.<br />
• Kuveyt Ulusal Offset Birliği Müdürü,<br />
Mazen Madooh: Eşik değerin<br />
sivil alanda imzalanan sözleşmelerde<br />
10 Milyon Kuveyt Dinarı, silah<br />
alımını içeren sözleşmelerde ise 3<br />
Milyon Kuveyt Dinarı olduğu, offset<br />
taahhüdünün ise sözleşme değerinin<br />
%35’i olarak ele alındığı belirtilmiştir.<br />
• Slovakya’nın Sanayi Katılımı ve Offset<br />
Yaklaşımı, <strong>Savunma</strong> Bakanlığı,<br />
Ivan Koblen ; Offset sözleşmelerinin<br />
sadece askeri alımlarda uygulanmakta<br />
olduğu ve eşik değerin<br />
yabancı firmanın ana yüklenici olması<br />
durumunda 6 Milyon Euro, alt<br />
yüklenici olması durumunda ise 3<br />
Milyon Euro olarak ele alındığı belirtilmiştir.<br />
• Çek Cumhuriyeti Sanayi ve Ticaret<br />
Bakanlığı, Martin Sticha: <strong>Savunma</strong><br />
tedariğinde eşik değerin yabancı<br />
firmanın ana yüklenici olması durumunda<br />
20 Milyon Euro, alt yüklenici<br />
olması durumunda ise 10 Milyon<br />
Euro olarak belirlendiği ifade edilmiştir.<br />
Offset taahhüt miktarının<br />
ana sözleşme değerinin %100’ü ve<br />
en az %20 oranında direkt offset uygulandığı<br />
ve çarpan kullanılmadığı<br />
belirtilmiştir.<br />
• Avrupa <strong>Savunma</strong> Ajansı (EDA), Peter<br />
Taal: 1 Temmuz <strong>2009</strong> itibariyle<br />
yürürlüğe girecek olan “Offset Uygulama<br />
Yönergesi” ile aşamalı olarak<br />
offset uygulamalarını azaltmayı,<br />
şeffaflığı artırmayı ve offset uygulamaları<br />
ile Avrupa <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
ve Teknolojileri Tabanının şekillendirmesinin<br />
amaçlandığını ifade etmiştir.<br />
• İngiltere <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Baş<br />
Ekonomist, Neil Davies: Tam rekabetin<br />
olmadığı bir piyasa olan<br />
savunma sanayii sektörü için offset<br />
uygulamalarının maliyetleri olduğu<br />
ancak ülkelerin kendi savunma sanayilerinin<br />
kabiliyetlerini geliştirmek<br />
ve sürdürülebilir bir sanayi oluşturmak<br />
amacıyla offset programlarını<br />
uygulamaya devam ettiklerini ifade<br />
etmiştir.<br />
• Finlandiya <strong>Savunma</strong> Bakanlığı, Tarja<br />
Jaakkola: 2002 yılından bu yana<br />
sivil ofsetlere değil “direkt sanayi katılımı”<br />
aktivitelerine ağırlık vermeye<br />
başladıklarını ifade etmiştir. Bu<br />
konuda özel olarak hazırlanmış bir<br />
yasaları olmadığını ancak savunma<br />
sanayii sektörü yanında KOBİ’lerin<br />
uluslararası entegrasyon sürecine ve<br />
ihracat yapmalarına öncelik verdiklerini<br />
belirtmiştir.<br />
• ABD’nin Offset Yaklaşımı, Teal<br />
Grup, Joel Johnson: ABD’nin offset<br />
uygulamalarına yönelik yeni görüşlerini<br />
aktararak, ABD’nin offset uygulamalarında<br />
başarısı sayesinde<br />
uluslararası pazarını genişletebildiği<br />
üzerinde durmuştur.<br />
• Malezya Offset Kuralları, Malezya<br />
<strong>Savunma</strong> Bakanlığı, Dr. Kogila Balakrishnan:<br />
Bugüne kadar hem sivil<br />
hem savunma alanında sürdürdükleri<br />
dört yüzün üzerinde karşılıklı<br />
ticaret ve offset sözleşmeleri olduğunu<br />
ifade ederek offset uygulamaları<br />
ile başta savunma sanayii olmak<br />
üzere bazı belli başlı sektörlerin geliştirilmesinin<br />
amaçladıklarını anlatmıştır.<br />
• ABD Ticaret ve <strong>Sanayii</strong> Kurulu, William<br />
Hawkins: Offsetin sivil alanlarda<br />
kullanılmasının serbest piyasa<br />
mekanizmasını bozduğu gerekçesiyle<br />
uygulanamadığını ancak savunma<br />
sektöründe uygulanmaya devam<br />
edeceğini belirtmiştir.<br />
Düzenlenen konferans çerçevesinde<br />
yerli savunma sanayii firmalarımız kabiliyetlerini<br />
uluslararası bir platformda<br />
tanıtma imkanı bulmuştur. Genel<br />
olarak konferansta offsetin maliyetleri<br />
olduğu katılımcılar tarafından kabul<br />
edilmiş ancak yerli sanayinin geliştirilmesi,<br />
uluslararası savunma pazarında<br />
etkin olunabilmesi adına çok önemli<br />
bir araç olduğu konusunda görüş birliğine<br />
varılmıştır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 97
Gündem<br />
Tek-Er Modernizasyonu Geleceğin Mehmetçiği Sempozyum ve Sergisi (23 Aralık 2008)<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı olarak<br />
Orta Doğu Teknik Üniversitesi ve<br />
ODTÜ Teknokent tarafından düzenlenen<br />
“Yeni Fikirler Yeni İşler” Yarışmasında<br />
bu sene ilk defa <strong>Savunma</strong><br />
Sanayi Özel Ödülü” verilmesine karar<br />
verilmiş ve Nisan ayında teslim edilen<br />
savunma alanındaki 24 projenin, 5’i<br />
Haziran ayındaki ilk elemeye kalmış,<br />
daha sonra yapılan değerlendirme<br />
ABD, İngiltere, Almanya, İtalya, İspanya,<br />
İsveç ve İsrail gibi ülkeler tarafından<br />
gelecek kuşak muharip güçlerinin<br />
bel kemiğini oluşturacak Tek Er’in<br />
özellikle son yıllarda yaygınlaşmaya<br />
başlayan asimetrik tehditlere karşı<br />
bekasının artırılması ve ağ merkezli<br />
harp konsepti çerçevesinde muharebe<br />
gücünün en son teknolojik gelişmelerden<br />
de yararlanılarak geliştirilmesi<br />
maksadıyla geçtiğimiz 20 yıl içinde<br />
çalışmalarına başlanan ve artık ortaya<br />
somut ürünlerin konmaya başladığı<br />
Geleceğin Askeri [Future Soldier]<br />
konsepti ile ilgili çalışmalarda gelinen<br />
son durum ve 21nci yüzyıl muharebe<br />
sahasına uygun olarak Türk Silahlı<br />
Kuvvetleri’nin bu yöndeki ihtiyacının<br />
Türk <strong>Savunma</strong> Sanayi, üniversiteler,<br />
enstitüler ve araştırma kurumlarının<br />
katılımı ile yurtiçinden karşılanabilirliği,<br />
23 Aralık 2008 tarihinde düzenlenen<br />
‘1nci Tek Er Modernizasyonu Geleceğin<br />
Mehmetçiği’ Sempozyum ve<br />
Sergisi’nde masaya yatırıldı. SSM’nın<br />
ev sahipliğinde, Kara Kuvvetleri Eğitim<br />
ve Doktrin Komutanlığı ve Milli <strong>Savunma</strong><br />
Bakanlığı’nın<br />
desteğinde, SaSaD<br />
önderliğinde gerçekleştirilen<br />
‘Tek Er<br />
Mo dernizasyonu<br />
Geleceğin Mehmetçiği’<br />
Sempozyum ve<br />
Sergisi TSK’nden<br />
çok sayıda üst düzey<br />
yetkili ile ileri teknoloji<br />
uygulamaları ile<br />
ordumuza hizmet<br />
veren sanayimizi biraraya<br />
getirdi.<br />
“1nci Tek Er Modernizasyonu Geleceğin<br />
Mehmetçiği” Sempozyum ve<br />
Sergisi, Milli <strong>Savunma</strong> Bakanımız Sn.<br />
Vecdi GÖNÜL, Türk Silahlı Kuvvetlerini<br />
Güçlendirme Vakfı Genel Müdürü<br />
Korg. [E] Engin Alan, Kara Kuvvetleri<br />
Eğitim ve Doktrin Komutanlığı<br />
Muharebe ve Muharebe Destek Birlik<br />
Komutanı Korgeneral Muzaffer ŞEN,<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad<br />
BAYAR ile Türk <strong>Savunma</strong> Sanayi firmalarından<br />
üst düzey temsilciler ve<br />
Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin<br />
Yeni Fikirler Yeni İşler Yarışması Ödül Töreni (15 Kasım 2008)<br />
sonucunda 2<br />
proje<br />
finalde yarışmaya hak<br />
kazanmıştır. 15 Kasım<br />
2008 Cumartesi<br />
günü, başta Müsteşarımız<br />
Sn.Murad BA-<br />
YAR, ODTÜ Rektörü<br />
Sn Prof. Dr. Ahmet<br />
ACAR, Müsteşarlığımız<br />
üst düzey yetkilileri,<br />
Akademisyenler<br />
ve <strong>Savunma</strong> Sanayi<br />
Firmalarının Üst Düzey<br />
Yöneticilerinden oluşan savunma<br />
sanayii özel ödül jürisi tarafından yapılan<br />
final değerlendirmesi sonucunda<br />
;<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı Özel<br />
Ödülü’nü (50.000YTL):<br />
BİYONESİL (Biyolojik Mayın Tespit<br />
Sistemi)<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı İkincilik<br />
Ödülü’nü (5.000YTL):<br />
yer aldığı yaklaşık 350 kişiden oluşan<br />
bir katılımcı tarafından takip edildi. 4<br />
oturum ve sabah ve öğleden sonra olmak<br />
üzere iki bölüm halinde gerçekleştirilen<br />
etkinlikte konusunda uzman<br />
konuşmacılar tarafından toplam 19<br />
sunum gerçekleştirildi.<br />
Etkinlik sonunda “TSK’nin ihtiyacına<br />
yönelik Tek Er Modernizasyonu konusunun<br />
kapsamlı bir program biçiminde<br />
ele alınmasını sağlamak ve bu önemli<br />
konuyu TSK’nin gündemine taşımak”<br />
nihai hedef olarak ortaya kondu.<br />
TERAHERTZ (Kompakt Terahertz<br />
Spektrometre) kazanmaya layık görülmüştür.<br />
Gençlerde girişimciliği<br />
ve yenilikçiliği teşvik etme yolunda<br />
önemli bir çalışma olan bu etkinlik<br />
aynı zamanda <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığının<br />
“2010 yılı sonuna kadar<br />
savunma sistem ihtiyaçlarının yurtiçi<br />
karşılanma oranı ortalama % 50’ye çıkartılacaktır.”<br />
hedefini gerçekleştirmeye<br />
yönelik performans göstergelerinden<br />
olan “<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> alanında<br />
proje yarışmalarının desteklenmesine<br />
” hizmet etmektedir.<br />
Müsteşarlık olarak sadece birinci seçilen<br />
projeye ödül vermekle yetinmemekte;<br />
yarışma sonunda desteklemeye<br />
uygun gördüğümüz diğer yarışma<br />
ekiplerinin araştırma ve girişimciliğini<br />
de teşvik etmekteyiz.<br />
98<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Türk <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Ürünleri Pakistan’da<br />
IDEAS 2008 Uluslararası <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Fuarı<br />
(22-28 Kasım 2008)<br />
Pakistan’ın Karachi kentinde bu yıl 5.si<br />
düzenlenen IDEAS 2008 (Arms for<br />
Peace) Fuarı’na Türkiye Cumhuriyeti,<br />
<strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı koordinesinde<br />
25 firmanın yanı sıra, Türk<br />
Silahlı Kuvvetleri ve TSK Vakfı’nın<br />
da iştirak ettiği heyetle ulusal katılım<br />
sağlamıştır. Öte yandan Sn. Murad<br />
BAYAR’ın Temmuz 2008 tarihinde<br />
Bakü’ye yaptığı ziyarette gündeme gelen<br />
ve daha sonra Eylül ayında imzalanan<br />
MoU ile somutlaştırılan, Türkiye<br />
ve Azerbaycan’ın IDEAS 08 Fuarı’na<br />
ortak katılım kararı doğrultusunda,<br />
IDEAS 2008’e iki ülke birlikte katılım<br />
sağlamıştır.<br />
Türkiye Pavyonu, fuarın genel koordinesini<br />
yürüten Pakistan Depo<br />
Komutanı’nın yaptığı açılış konuşmasında,<br />
en başarılı pavyon olarak<br />
katılımcılara tanıtılmış olup, Gala<br />
Yemeği’nin hemen<br />
ardından Pakistan<br />
Başbakanı Sn.Yusuf<br />
Rıza GİLANİ ve<br />
Pakistan Genelkurmay<br />
Başkanı Org.<br />
Avsak Pervez KA-<br />
YANİ SSM Müsteşarı<br />
Sn. Murad<br />
BAYAR ile beraber<br />
Türk pavyonunu<br />
dolaşmıştır.<br />
Ev sahibi Pakistan’ın pavyonundan<br />
sonra en büyük pavyon olan Türkiye<br />
Pavyonu, 32 ülkenin resmi delegasyonu<br />
tarafından ziyaret edilirken, delegasyon<br />
başkanları SSM Müsteşarı Sn.<br />
Murad BAYAR ve diğer yetkililerle<br />
toplantı yapmış ve firmaların standında<br />
ürünlere ilişkin bilgi almıştır.<br />
Fuar süresince bazı Türk firmaları<br />
mal-hizmet satışı konusunda anlaşma<br />
yaparken, SSM Uluslararası İşbirliği<br />
Daire Başkanı Sn. A. Lütfi VAROĞLU<br />
başkanlığında Aselsan, Havelsan ve<br />
STM A.Ş. yetkililerinden oluşan bir<br />
heyet, İslamabad’a giderek; Pakistan<br />
Deniz Kuvvetleri ile korvet yapımı konusunda<br />
işbirliğini kapsayan bir MoU<br />
imzalamışlardır.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 99
Gündem<br />
Resmi Ziyaretler<br />
Şili Heyetlerinin Türkiye Ziyaretleri (10-16 Kasım 2008 - 19 Kasım 2008)<br />
Şili Fabrikalar ve Bakım Komutanı Tuğgeneral Antonio CORDE-<br />
RO başkanlığında bir heyet, 10-16 Kasım 2008 tarihleri arasında<br />
SSM Müsteşarı Sn. Murad BAYAR’ın resmi davetlisi olarak<br />
Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Türk <strong>Savunma</strong> Sanayini<br />
yakından incelemek ve muhtemel işbirliği imkânlarını tespit<br />
etmek amacıyla Müsteşarlığımızı ziyaret eden heyete, 10 Kasım<br />
2008 tarihinde brifing verilmiştir. Buna ek olarak, Şili Hava Kuvvetleri<br />
Komutanı Org. Ricardo ORTEGA başkanlığındaki bir<br />
heyet Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın resmi davetlisi olarak<br />
geçtiğimiz Kasım ayı içerisinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir.<br />
Bu ziyaret çerçevesinde, 19 Kasım 2008 tarihinde Müsteşarlığımızı<br />
ziyaret eden bahse konu Heyete muhtemel işbirliği<br />
imkânları konularında bir brifing verilmiştir.<br />
Suudi Arabistan Deniz Kuvvetleri Lojistik ve İkmal Komutanı Tümamiral Grasham<br />
Monahi Alkahtanı’nın Ziyareti (17 Kasım 2008)<br />
Suudi Arabistan Deniz<br />
Kuvvetleri Lojistik ve İkmal<br />
Komutanı Tümamiral<br />
Grasham Monahi AL-<br />
KAHTANI başkanlığında<br />
bir heyet Müsteşarlığımızı<br />
ziyaret etmiş, heyete<br />
bir brifingin sunulduğu<br />
toplantıda karşılıklı görüş<br />
alışverişinde bulunulmuştur.<br />
Sri Lanka Cumhurbaşkanı’na Brifing (02 Aralık 2008)<br />
1-4 Aralık 2008 tarihlerinde Sayın<br />
Cumhurbaşkanımızın davetine icabeten<br />
ülkemize resmi bir ziyaret<br />
gerçekleştiren Sri Lanka Cumhurbaşkanı<br />
Mahinda Rajapaksa’ya, 02<br />
Aralık 2008 tarihinde Müsteşarımızın<br />
da katılımıyla MKEK Fişek<br />
Fabrikası’nda, SSM ve savunma<br />
sanayimize ilişkin olarak bir brifing<br />
verilmiş ardından heyete Fişek Fabrikası<br />
gezdirilmiştir.<br />
100<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Polonya Hava Kuvvetleri Komutanı Tuğg. Andrzej Blazık Ziyareti (03 Aralık 2008)<br />
Polonya Hava Kuvvetleri Komutanı Lt.<br />
Gen. Andrzej BLAZIK başkanlığındaki<br />
bir heyet Müsteşarlığımızı ziyaret<br />
etmiş, heyete bir brifing sunulmuş ve<br />
ikili işbirliği alanlarında karşılıklı görüş<br />
alışverişinde bulunulmuş, Milsoft<br />
Yazılım Teknolojileri A.Ş., Havelsan<br />
A.Ş., AYESAŞ firma yetkililerinin de<br />
katılımlarıyla çeşitli projelere ilişkin<br />
bilgi verilmiştir.<br />
ABD Heyeti’nin Türkiye Ziyareti (05 Aralık 2008)<br />
Amerika Birleşik Devletleri <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı Mary Beth LONG başkanlığında ve <strong>Savunma</strong> Güvenlik ve İşbirliği<br />
Ajansı Başkanı Jeffrey WİERİNGA’nın da iştirak ettiği bir heyet 2008 yılı Aralık ayı başında Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiştir.<br />
05 Aralık 2008 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı Mary Beth LONG’un katılımıyla,<br />
Müsteşarlığımız ve Amerika Birleşik Devletleri <strong>Savunma</strong> Güvenlik ve İşbirliği Ajansı Başkanı Jeffrey WİERİNGA ve beraberindeki<br />
heyetle bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda karşılıklı işbirliği konuları masaya yatırılmış ve görüş alışverişinde bulunulmuştur.<br />
Alman Silahlanma Direktörü (NAD) Tjark HAPPACH’ın Türkiye Ziyareti (16 Aralık 2008)<br />
16 Aralık 2008 tarihinde Almanya Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı Silahlanma Direktörü Tjark HAPPACH başkanlığında bir heyet,<br />
SSM’yi ziyaret etmiş olup SSM Müsteşarı Sn. Murad BAYAR’ın makamında bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda karşılıklı işbirliği<br />
faaliyetleri ele alınmıştır.<br />
Türkiye-Azerbaycan V. Üst Düzey Askeri Diyalog Toplantısı (22-25 Aralık 2008)<br />
Türkiye-Azerbaycan 5. Üst Düzey<br />
Askeri Diyalog Toplantısı (ÜDADT)<br />
22-25 Aralık 2008 tarihleri arasında<br />
Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de gerçekleştirilmiştir.<br />
Genelkurmay II. Başkanı<br />
Orgeneral Hasan IĞSIZ’ın başkanlığında;<br />
Genelkurmay Başkanlığı,<br />
Kuvvet Komutanlıkları, MSB ve <strong>Savunma</strong><br />
<strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı personelinin<br />
katılım sağladığı ziyarette askeripolitik<br />
konuların yanı sıra mevcut ve<br />
potansiyel işbirliği alanları konularında<br />
toplantılar yapılmıştır.<br />
Cibuti Cumhurbaşkanı Sn.Ismael Omar GUELLEH’in Ziyareti (15-18 Ocak <strong>2009</strong>)<br />
Cibuti Cumhurbaşkanı Ismael Omar GUELLEH, 15-18 Ocak <strong>2009</strong> tarihlerinde Sayın Cumhurbaşkanımızın davetine icabeten<br />
ülkemize resmi bir ziyaret gerçekleştirmiştir. Bu kapsamda, Cibuti Cumhurbaşkanı’nın 16 Ocak <strong>2009</strong> tarihinde Müsteşar<br />
Yardımcısı Sayın İsmail TOHUMCU’nun da katılımıyla gerçekleştirilen MKEK Fişek Fabrikası ziyaretinde, SSM ve savunma<br />
sanayimize ilişkin olarak bir brifing verilmiş, MKEK’yi tanıtıcı kısa bir film gösterilmiş ve Fişek Fabrikası gezilmiştir. Ziyaret<br />
sonunda Cibuti Dışişleri ve Uluslararası İşbirliği Bakanı Mahmoud Ali YOUSSOUF ile bir toplantı gerçekleştirilmiştir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 101
Gündem<br />
Suudi Arabistan ve Yemen Ziyaretleri (10-17 Ocak <strong>2009</strong>)<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı Uluslararası İşbirliği Daire<br />
Başkanlığı (UİDB) <strong>2009</strong> yılının ilk işbirliği ve ihracat<br />
ziyaretini, 10-17 Ocak tarihleri arasında Suudi Arabistan<br />
ve Yemen’e gerçekleştirmiştir. UİDB A. Lütfi VAROĞLU<br />
başkanlığında resmi delegasyon ile savunma sanayi sektöründen<br />
14 firma üst düzey temsilcisinin oluşturduğu<br />
heyet, 10-13 Ocak tarihleri arasında Suudi Arabistan’ın<br />
başkenti Riyad’da temaslarda bulunmuştur. Tüm Kuvvet<br />
Komutanlarıyla, tedarikten sorumlu komutanlarla<br />
görüşme yapılmış, sivil ve askeri uzmanların katılımıyla<br />
bir çalıştay gerçekleştirilmiş ve Suudi Arabistan savunma<br />
sanayine ait çok sayıda tesis incelenmiştir.<br />
Riyad’tan Yemen’in başkenti Sanaa’ya geçen resmi delegasyon ve ilgili 4 firma temsilcisi, 15-17 Ocak <strong>2009</strong> tarihleri arasında<br />
Genelkurmay Başkanı, Kuvvet Komutanları ve diğer üst düzey yetkililerle görüşme yapmış ayrıca Yemen savunma sanayi<br />
tesislerini incelemiştir. Ziyaretlerde Türk tedarik sistemini, Türk savunma sanayini ve özgün ürünleri anlatan sunuşlar yapılmış,<br />
projelere ilişkin tanıtım videoları gösterilmiş, ayrıca potansiyel işbirliği sahaları müzakere edilmiştir. Suudi ve Yemenli<br />
yetkililerden, Türk Büyükelçiliği yetkililerinden ve katılımcı firma temsilcilerinden alınan olumlu geri beslemelerin ışığında,<br />
ziyaretin amacına ulaştığı değerlendirilmektedir.<br />
Ürdün KADDB Başkanı’nın Türkiye Ziyareti (15 Ocak <strong>2009</strong>)<br />
Ürdün KADDB Başkanı Dr Moayyad SAMMAN<br />
15 Ocak <strong>2009</strong> tarihinde Türkiye’ye bir ziyaret gerçekleştirmiş<br />
ve bu kapsamda SSM Müsteşarı Sn.<br />
Murad BAYAR’ı ziyaret etmiştir. Söz konusu toplantıda<br />
öncelikle SSM ve Türk savunma sanayiini<br />
tanıtıcı sunum yapılmış, tank projeleri ile ilgili bilgi<br />
verilmiş ve Ürdün ile potansiyel savunma sanayii<br />
işbirliği konuları görüşülmüştür. Brifingde SSM tarafından,<br />
SSİ Toplantısı gündem maddeleriyle ilgili<br />
güncel konular da gündeme getirilmiştir.<br />
Dr. Moayyad SAMMAN’ın aynı gün öğleden sonra<br />
gerçekleştirdiği Aselsan ziyaretinde, KADDB ile<br />
işbirliği alanları masaya yatırılmıştır.<br />
Birleşik Arap Emirlikleri Askeri Heyeti’nin SSM Ziyareti (27 Ocak <strong>2009</strong>)<br />
Birleşik Arap Emirlikleri <strong>Savunma</strong> Bakanlığından Kurmay<br />
Tümgeneral Khamis Salem Bin Hasher AL MEHREZİ başkanlığında<br />
bir heyet 27 Ocak <strong>2009</strong> tarihinde Müsteşarlığımızı<br />
ziyaret etmiş, kendilerine Müsteşarlığımızı ve Türk savunma<br />
sanayini tanıtıcı bir brifing verilmiştir. Müsteşar Yardımcısı Sn.<br />
İsmail TOHUMCU’nun ev sahipliğinde düzenlenen toplantıda<br />
söz alan TOHUMCU, iki ülke arasında geçmişten beri var olan<br />
işbirliği çalışmalarının daha da güçlenerek devam etmesi için<br />
SSM’nin azami gayret içinde olduğunu ifade ederken; konuk<br />
Tümg. Khamis Salem Bin Hasher Al MEHREZİ de Türk savunma<br />
sanayinin gücünü bildiğini ve işbirliğinin iki ülke açsından<br />
da gerekli ve faydalı olacağının altını çizmiştir.<br />
102<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Planlanan Etkinlikler<br />
IDEX’09 (22-26 Şubat <strong>2009</strong>)<br />
Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu Dhabi’de bu yıl 9. düzenlenecek olan IDEX Uluslararası <strong>Savunma</strong><br />
Fuarı ve Konferansı’na, Türkiye <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı liderliğinde 38 firmayla milli katılım<br />
gerçekleştirecektir. Bu yıl 44 ülkenin milli katılım gerçekleştireceği fuar, 22-26 Şubat <strong>2009</strong> tarihlerinde<br />
5 gün sürecek olup, fuarın ikinci gününde “<strong>Savunma</strong> Konferansı”nın icra edilmesi planlanmaktadır.<br />
IDEX’09’ a Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Sn. M. Vecdi GÖNÜL başkanlığında, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Sn.<br />
Murad BAYAR başta olmak üzere SSM personeli, Türk Silahlı Kuvvetleri ve TSK Güçlendirme Vakfı personeli<br />
de iştirak edecektir. IDEAS’08’de olduğu gibi, fuara ilişkin haber ve görüntüleri Türkiye’ye ulaştırmak<br />
amacıyla TRT ve Anadolu Ajansı temsilcileri de heyete dâhil olacaktır.<br />
RADAR ÇALIŞTAYI ( 12 Mart <strong>2009</strong>)<br />
Askeri ve sivil alandaki radar sistemleri konusunda ülkemiz ihtiyaçlarının yurt içi imkan ve kabiliyetlerin<br />
azami ölçüde kullanılarak karşılanmasına yönelik olarak; mevcut imkan ve kabiliyetlerin belirlenmesi,<br />
maliyet etkin tedarik yöntemleri ile yerli sanayiinin geliştirilmesi ve ihracat potansiyeline sahip, yüksek<br />
teknoloji ürünü radarların yurt içinde özgün tasarımla geliştirilmesini ve üretilmesini sağlayacak ulusal<br />
stratejik hedeflerin belirlenmesi hususlarının değerlendirilmesi amacıyla SSM koordinasyonunda, TSK ve<br />
bu alanda bilgi birikimine ve teknolojik altyapıya sahip savunma sanayii firmaları, üniversite ve araştırma<br />
kuruluşlarının katılımı ile 12 Mart <strong>2009</strong> tarihinde “Radar Sistemlerinde Mevcut Kabiliyetler ve Geleceğe<br />
Dönük Hedefler” isimli bir Radar Çalıştayı düzenlenmesi planlanmaktadır. Radar Çalıştayı kapsamında Radar<br />
Sistem Teknoloji, Radar Sinyal İşleme Teknolojileri, Radar Modelleme Üretim ve Entegrasyonu alanlarında<br />
yerli firmaların imkan ve kabiliyetleri, Yerli <strong>Savunma</strong> Firmalarının, Araştırma Kurumlarının ve Üniversitelerin İşbirliği/<br />
Ortak Çalışma Alanları, Uluslararası İşbirliği İmkanları, Ülkemizin Radar Yol Haritası değerlendirilecektir.<br />
IDEF’09 ( 27-30 Nisan <strong>2009</strong>)<br />
Türkiye’nin tek <strong>Savunma</strong> Sanayi fuarı olan ve bulunduğu coğrafyada önemi giderek<br />
artan IDEF’09, 9’uncu Uluslararası <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Fuarı, 27–30 Nisan <strong>2009</strong> tarihleri<br />
arasında, Asya ve Avrupa’nın kültürel ve coğrafik olarak geçiş noktası konumunda<br />
bulunan İstanbul da, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı yönetiminde,<br />
TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım A.Ş. tarafından ve Milli <strong>Savunma</strong> Bakanlığı destek ve<br />
himayesinde TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecektir. 2007 yılında<br />
gerçekleştirilen IDEF’07 8. Uluslar arası <strong>Savunma</strong> Sanayi fuarında, 48 ülkeden 501<br />
firma katılımı, aralarında 47 ülkeden aralarında 10 <strong>Savunma</strong> Bakanı, 4 Genel Kurmay<br />
Başkanı, 6 <strong>Savunma</strong> Bakan Yardımcısı, 7 <strong>Savunma</strong> Bakanlık Müsteşarı, 2 Kuvvet Komutanı<br />
bulunan ve ülkelerinin savunma ihtiyaçlarının tedarikinden sorumlu yetkililerinden<br />
ve Nato yetkililerinden oluşan 264 üst düzey delegasyon ziyareti gerçekleşmiş,<br />
toplam 70 ülkeden ziyaretçi, MSB, TSK ve Emniyet Genel<br />
Müdürlüğünde, Tedarik, Plan ve Prensipler Dairelerinden sorumlu, makamlar ile randevulu 595 görüşme<br />
sağlanmıştır. IDEF’09 katılımcılarına büyük bir potansiyel sunmakta, fuar alanında bulunan görüşme<br />
ofisleri sayesinde karar verici makamlar ve resmi delegasyon ile verimli ilişkiler tesis edilmesine fırsat<br />
tanımaktadır. <strong>2009</strong> yılında fuara, İngiltere, Almanya, İtalya, Belçika, İspanya, Norveç, Fransa, Amerika,<br />
Romanya, Pakistan, Bulgaristan, Kore, Azerbaycan, Ukrayna, Polonya, Ürdün, Kanada, Rusya, KKTC,<br />
Avusturya, Hırvatistan, Çek Cumhuriyeti, Hollanda, Çin, Danimarka, Tayvan, Birleşik Arap Emirlikleri,<br />
Bosna Hersek, Slovenya, Malezya, Polonya, Singapur gibi ülkelerden katılım gerçekleşecektir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 103
Personel Etkinlikleri<br />
Yeni Personel İstihdamı ve Oryantasyon Programı<br />
2008 yılı Kasım ve Aralık aylarında yapılan sınavlarla 14 Uzman Yardımcısı ve 8 Proje Mühendisi olmak üzere toplam 22<br />
personel Müsteşarlığımızda göreve başlamıştır.<br />
Yeni istihdam edilen personelin kuruma ve yeni görevlerine uyum sağlamaları amacıyla Ocak <strong>2009</strong> ayında oryantasyon<br />
programı düzenlenmiştir. Müsteşarlığımız birimlerinin tanıtımları, mevzuat ve işleyişe yönelik eğitimler, firma ziyaretleri,<br />
paydaş kurumların tanıtımı ve kişisel gelişim eğitimlerinden oluşan yaklaşık dört hafta süreli oryantasyon programı ile Müsteşarlığımızda<br />
çalışma hayatına başlayan personelin henüz birimlerinde göreve başlamadan önce temel bir eğitim almaları<br />
amaçlanmıştır.<br />
Kariyer Planlama ve<br />
Eğitim Faaliyetleri<br />
Kamuoyunda bilinirliliğimizi arttırmak ve<br />
tercih edilen bir kurum olmak amacıyla yürüttüğümüz<br />
çalışmalar kapsamında, 19 -20<br />
Kasım 2008 tarihlerinde ODTÜ’de düzenlenen<br />
Kariyer Günleri etkinliğine katılım sağlanmıştır.<br />
Sosyal Faaliyetler<br />
27 Kasım 2008’de Müsteşarlığımızda<br />
geleneksel hale gelen Bowling Turnuvası<br />
düzenlenmiştir. Turnuvada<br />
birinciliği Yakup TAŞDELEN, Osman<br />
SOYLU, Önder DEMİR, Cemal EVCİ<br />
ve Duygu ERDOĞAN’dan oluşan<br />
“Havacılık” takımı elde etmiştir.<br />
104<br />
Ocak <strong>2009</strong>
Yıl Sonu Değerlendirme Toplantısı (30 Aralık 2008)<br />
2008 yılı “Yıl Sonu Değerlendirme<br />
Toplantısı” 30 Aralık 2008 tarihinde<br />
Müsteşarlığımız konferans salonunda<br />
gerçekleştirilmiştir.<br />
Strateji Geliştirme Daire Başkanı tarafından<br />
2008’de Dünya’da, Türkiye’de<br />
ve <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı’nda<br />
gerçekleşen önemli olayların anlatıldığı<br />
sunum ile başlayan toplantı, Müsteşarlığımızda<br />
yeni göreve başlayan<br />
personelimizin kendilerini tanıtmaları<br />
ile devam etmiştir. Daha sonra, 2008<br />
yılında emekliye ayrılan personelimize<br />
plaket ve hediyeleri Sn. Müsteşarımız<br />
tarafından verilmiş, ‘Kurumsal Beklenti<br />
Anketi’ sonucları açıklanmış ardından,<br />
2008 yılında teslimatı tamamlanan<br />
projeler hakkında ilgili Proje<br />
Müdürleri tarafından bilgi verilmiştir.<br />
Programın son bölümünde, Sn. Müsteşarımız<br />
tarafından personelimizin<br />
yaptığı değerlendirmeler sonucu 2008<br />
yılında ödül alması uygun görülen arkadaşlarımıza<br />
takdir belgeleri verilmiş<br />
ve Sn. Müsteşarımızın konuşmasının<br />
ardından gerçekleştirilen toplu fotoğraf<br />
çekiminden sonra fuaye alanında<br />
personelimizin çektiği fotoğraflardan<br />
oluşan serginin açılışı yapılmış ve<br />
program kokteyl ile sona ermiştir.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 105
Basından<br />
28 Aralık 2008<br />
Müsteşar “nefes tutalım” dedi MKEK, 500 milyon dolar hedefledi<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı (SSM) Murad Bayar dünyayı etkisi altına alan ekonomik krizin savunma<br />
sanayiine etkisi olmasını beklemediklerini söyledi. Krizlerin genelde 6 ay ile 1.5 yıl sürdüğünü<br />
kaydeden Bayar, “<strong>Savunma</strong> projeleri genelde 1.5 yıldan daha uzun sürüyor. Kriz bittiği zaman proje<br />
hálá devam edecek. Etkilemesini beklemiyoruz. SSM olarak devam eden ve planladığımız projeler<br />
açısından mali bir sıkıntımız yok. Çünkü her şey yıllara yayılmış olarak planlı bir şekilde yürüyor.<br />
MKEK’nin ihracat hedefi<br />
SinerjiTürk 2008 toplantısında konuşan Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MKEK) Genel<br />
Müdürü Ünal Önsipahioğlu, 120 milyon dolar düzeyinde olan ihracat hacmini 500 milyon dolara<br />
çıkarmayı amaçladıklarını bildirdi. Halen 300 milyon dolarlık yatırım programı yürüttüklerini<br />
kaydeden Önsipahioğlu, sivil üretim hattını terk ettiklerini ve 10 fabrikanın tamamında askeri üretim<br />
gerçekleştirdiklerini söyledi.<br />
İmzalar atıldı, ilk yerli modern piya<br />
Milli modern piyade tüfeğinin tasarım ve geliştirme<br />
(SSM) ile Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu (MK<br />
Kalekalıp Makina Kalıp Sanayi A.Ş arasında imzala<br />
Kurumun gelişmesi ve bugünkü konumundan daha i<br />
yaptıklarını ifade eden MKEK Genel Müdürü Üna<br />
Bakanlığı, SSM ve Kalekalıp A.Ş arasında yapılan<br />
milli modern piyade tüfeğinin ilk aşamada 50 adet,<br />
üretileceğini bildirdi.<br />
F-35 projesinde ‘katılım hedefine’ ulaşıldı<br />
19 Kasım 2008<br />
Milli <strong>Savunma</strong> Bakanı Vecdi Gönül, F-35 üretim projesinde başlangıçta ortaya konulan sanayi<br />
katılım hedefine ulaşıldığını ifade ederek, Türkiye’nin özellikle yazılım ve elektronik konusunda<br />
beklentilerinin sürdüğünü söyledi.<br />
ALP Havacılık’ın, F-35 Müşterek Taaruz Uçağı’nın (JSF) Pratt&Whitney F 135 Motoru için<br />
ürettiği yüksek devirli ve uçuş kritik Fan Rotor Rear Hub’ın Pratt&Whitney’e teslim töreninde<br />
konuşan Gönül, teslimatın F-35 projesinde ulusal sanayinin ne kadar önemli bir yer aldığının<br />
göstergesi olduğunu belirtti. Türk Hava Kuvvetleri’nin envanterinde bulunan F-4 ve F-16<br />
uçaklarının bir kısmının 2010’lu yıllardan itibaren teknolojik ve ekonomik ömrünü doldurmaya<br />
başlayacağını ifade eden Gönül, bu açıdan yeni nesil savaş uçağı F-35’in üretiminin Türkiye için<br />
önemli olduğunu söyledi.<br />
<strong>Savunma</strong>da ihracat hedefi 1 milyar<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar, 2011<br />
milyar dolara ulaşmasını hedeflediklerini bildirdi. T<br />
Bilişim’08 Kurultayı’nda açıklamalarda bulunan B<br />
ihracatın, 3 sene içerisinde 1 milyar dolara ulaşmas<br />
“savaş uçaklarında yerli yazılım kullanılıyor mu?” şe<br />
her türlü askerî ve ulusal güvenlik amaçlı yazılım<br />
imza attıklarını kaydetti. Bayar, uçakları uçuran ye<br />
uçaklardaki her türlü silah sistemlerini ve görev ya<br />
ifade etti.<br />
23 Ocak <strong>2009</strong><br />
<strong>Savunma</strong> sanayiinde uluslararası işbirliği anlaşması<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarı Murad Bayar, Türkiye ile İngiltere arasında son yıllarda arzu edilenin<br />
altında bir işbirliği oluştuğunu ifade ederek, ‘’Koç Bilgi ve <strong>Savunma</strong> Teknolojileri ile İngiliz Ultra<br />
Electronics firması arasında imzalanan anlaşma, oradaki eksikliğimizi kapatma yönünde iyi bir<br />
adım oldu. İngiltere ile savunma sanayii alanındaki işbirliğimizi canlı tutmayı ve ileriye taşımayı<br />
arzu ediyoruz’’ dedi.<br />
106<br />
Ocak <strong>2009</strong>
27 Aralık 2008<br />
23 Ocak <strong>2009</strong><br />
de tüfeği 30 ayda doğacak<br />
sözleşmesi, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı<br />
EK), alt yüklenici sözleşmesi ise MKEK ile<br />
ndı.<br />
leri düzeylerde olması için önemli çalışmalar<br />
l Önsipahioğlu, “Kurum ile Milli <strong>Savunma</strong><br />
sözleşme ile yapımı gerçekleştirilecek olan<br />
daha sonraki 30 aylık aşamada ise 200 adet<br />
<strong>Savunma</strong> sanayiisi sektörü yerli üretime öncelik verecek<br />
<strong>Savunma</strong> sanayii küresel krizi, teknoloji geliştirme ve ihracatla aşacak. <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong><br />
Müsteşarlığı’ndan (SSM) yapılan açıklamaya göre, SSM, 25 Aralık’ta Antalya’da başlayan ve<br />
28 Aralık’a kadar sürecek olan SiNERJiTÜRK-SAVUNMA’08 etkinliğiyle sektorün büyüyen<br />
sektörlerden biri olabileceği mesajını vermeye hazırlanıyor. SSM Müsteşarı Murad Bayar, proje<br />
yatırımlanında teknoloji geliştirme ve yerli üretim ağırlığının artarak süreceğini belirterek,<br />
savunma sektörünün özgün ürünlerinin artmasıyla Türkiye’nin ihracat gücünün artacağını belirtti.<br />
Bayar, Türkiye’nin savunma sanayisi projelerinde son yıllarda büyük aşamalar kaydettiğini<br />
belirterek, askeri bilişim ve yazılım uygulamalarının tamamen Türk Şirketlerine verilen projelerden<br />
oluştuğunu, bunun da artacağını bildirdi. Bayar, “istihdam arayan savunma projelerinin global<br />
mali krizin aşılması yönünde bir lokomotif görevi üstleneceğine inanıyorum” dedi.<br />
28 Aralık 2008<br />
dolar<br />
19 Kasım 2008<br />
yılına kadar savunma sanayii ihracatının 1<br />
ürkiye Bilişim Derneği tarafından düzenlenen<br />
ayar, 2007 itibariyle 400 milyon doları aşan<br />
ı için çalışacaklarını söyledi. Müsteşar Bayar,<br />
klindeki bir soru üzerine, Türk mühendislerinin<br />
larda son yıllarda oldukça başarılı çalışmalara<br />
rli bir yazılıma henüz sahip olmadıklarını, ama<br />
zılımlarını Türk mühendislerinin yapabildiğini<br />
37,4 milyon $’lık ‘ALTAY Projesi’ imzalandı<br />
Aselsan ‘Milli İmkanlarla Modern Tank Üretim Projesi’ kapsamında, elektronik ve elektrooptik<br />
alt sistemleri tedarik edecek Aselsan, milli tank projesi kapsamında Otokar ile anlaşma<br />
imzaladı. Aselsan Elektronik Sanayi ve Ticaret A.Ş’den İMKB’ye yapılan açıklamada, Otokar<br />
Otobüs Karoseri Sanayi A.Ş ile <strong>Savunma</strong> Sanayi Müsteşarlığı (SMM) arasında “Milli İmkanlarla<br />
Modern Tank Üretim Projesi” (ALTAY Projesi) kapsamında 29 Temmuz 2008 tarihinde imzalanan<br />
Dönem I Türk Ana Muharebe Tankı Tasarım ve Prototip Üretimi ana sözleşmesi çerçevesinde<br />
şirketin, Otokar tarafından geliştirilecek Türk Ana Muharebe Tankına elektronik ve elektro-optik alt<br />
sistemlerini tedarik edeceği hatırlatıldı. Bu kapsamda dün Aselsan ile Otokar arasında, opsiyonlar<br />
dahil 37 milyon 488 bin ABD Doları tutarındaki Altay Projesi Dönem I Türk Ana Muharebe Tankı<br />
Elektronik, Elektro-Optik Sistemler Tedarik Alt Sözleşmesinin imzalandığı kaydedildi. Sözleşme<br />
kapsamında teslimatların <strong>2009</strong>-2015 yılları arasında gerçekleştirileceği duyuruldu.<br />
26 Ocak <strong>2009</strong><br />
<strong>Savunma</strong> sanayii fuarı Abu Dhabi’de yapılacak<br />
IDEX-09 fuarına Türkiye’den de çok sayıda yerli ve yabancı şirket katılacak<br />
Uluslararası IDEX-09 fuarı 22-26 Şubat arasında Birleşik Arap Emirlikleri’nin başkenti Abu<br />
Dhabi’de düzenlenecek. IDEX-09 fuarına Türkiye’den de çok sayıda yerli ve yabancı şirket katılarak<br />
ürünlerini tanıtma imkanı bulabilecek. Fuara, <strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Müsteşarlığı koordinasyonunda<br />
MKEK, Aselsan, Havelsan, Roketsan, TUSAŞ gibi Türkiye’nin önde gelen dev savunma sanayii<br />
şirketlerinin katılması bekleniyor. <strong>Savunma</strong> sanayii alanında faaliyet gösteren çok sayıda özel<br />
savunma şirketi yetkililerinin de katılacağı fuarda, Türk savunma sanayiince geliştirilen kabiliyetler<br />
ve ilgili kuruluşlara ait olan sistemler de tanıtılacak.<br />
<strong>Savunma</strong> <strong>Sanayii</strong> Gündemi 107