You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
Yazar olmaya çok genç yaşta , İngiliz Kız Ortaokuluna giderken karar vermiş , çeviri yapmak<br />
istemesinin sebebini ise Türkçe'nin kıvraklıklarını ve ona sağlayacağı olanakları öğrenebilmek<br />
olduğunu düşünmüş ve hep dilinin yetmeyeceğinden tedirginliğinde birçok araştırma sonucu<br />
başarılı bir çevirmen profili çizmiştir okuyucularına Tomris Uyar .<br />
Roman ve öykü arasında bir bağ olmadığını savunmuş , öykünün her zaman daha<br />
yoğun daha çarpıcı , kısa yani öz anlatım yolu olduğunu söylemiştir . Bir röportajında ise<br />
“anlatacağını en kısa biçimiyle ifade edebilmek için çok güçlü bir disipline girmek lazım “<br />
demiştir . Ayrıca 80'e yakın çevirisi vardır Tomris Uyar’ın .<br />
Aslında bu kendi ana dilinin inceliklerinin ve<br />
kıvrak noktalarının nerelere götürebileceğini iyi bilen bir<br />
yazarın ne kadar başarılı olduğunu göstermiyor mu?<br />
Başarılı bir çevirmen , çünkü Türkçe’de neleri bildiğini ,<br />
neleri bilmediğini , neleri çok araştırması gerektiğini ,<br />
hatta çevirdiği yazarın fotoğrafı yoksa dostlarının kimler<br />
olduğunu , nerelere girip çıktığını, nasıl semtleri<br />
sevdiğini öğrenmek isteyen biridir . İster ki Türkçe’ye<br />
yerleştireceği yeri göstermesini sağlasın . “ Takım elbise<br />
giyenle , blue jean giyen arasındaki dil farkı epey olmalı<br />
ama tabii asıl yol gösterici yapıtın kendisidir “ diyen bir<br />
yazarın çeviride başarısız olması beklenemez zaten .<br />
Bir anekdot vermek gerekirse ; yazar o dönem en çok<br />
Virginia Woolf çevirmekten hoşlanıyormuş .<br />
Öykülerinde , insanlardan çok durumları önemsemişken Dizboyu Papatyalar’da insanların<br />
yaşama biçimleri öyküye yansır . Selim İleri bu konuda şöyle demektedir : “ Bu kitapta ele<br />
alınan insanlar da çeşitli katlardan . Oysa İpek ve Bakır’da olsun ,Ödeşmeler’de olsun<br />
küçük burjuva kökenli insanların yaşama biçimleri hikâyeye yansıtılmıştı. Dizboyu<br />
Papatyalar’da bıçkın kabadayılara , ününü yitirmiş sinema oyuncularına, ekmek parasını<br />
nasıl çıkartacağını kestiremeyen kimselere hep bir arada rastlıyoruz . Geçiş toplumunun<br />
insanlarından bir kesit vermek istiyor hikayeci . Bu insanların sergilenişinde de özel bir<br />
tutum göze çarpıyor . Yürekte Bukağı isimli eserinde ise gittikçe yozlaşan bir ortamda ve<br />
bu ortamla beslenen hastalıklı toplum düzeninin , yüreklerine geçirdiği bukağıdan<br />
kurtulmaya çalışan, yeni değerler geliştirmeye çabalayan insanlar görürüz . Yürekte<br />
Bukağı'yı salt yazarın öykülerinin toplamı olarak değil , Tomris Uyar’ın öykücülüğünün<br />
temelini kuran iki belirgin bileşenin ; nesnel , ama yorumlayıcı gözlemciliği ile yaratıcı ve<br />
şiirleştirici imgeleminin dil düzleminde gerçeklik kazanan bir bütünleşmesi olarak<br />
düşünmek gerektiğini vurgulayan Füsun Akatlı : “ İpek ve Bakır’dan Yürekte Bukağı’ya<br />
dört kitabıyla , yazarın hep aynı corpus’a öykü biriktirdiği kanısındayım ” görüşünü dile<br />
getirmiştir . Corpus terimi ise Latince 'de “ gövde “ anlamına gelmektedir .