Açılım Sayı:27 Ekim/Kasım 2012 - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası

Açılım Sayı:27 Ekim/Kasım 2012 - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası Açılım Sayı:27 Ekim/Kasım 2012 - Samsun Ticaret ve Sanayi Odası

samsuntso.org.tr
from samsuntso.org.tr More from this publisher
21.06.2014 Views

RÖPORTAJ Serdar Sayan: “Türkiye ekonomisinde kriz riski düşünmüyorum” Dergimizin bu sayısındaki konuğu Türkiye’nin önemli akademisyenlerinden TOBB-ETÜ İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı ve aynı zamanda Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi Direktörü Profesör Dr. Serdar Sayan. Oldukça keyif veren bir söyleşi yapma fırsatı bulduğumuz Sayan’dan dünyada yaşanan ekonomik krizin etkilerinden, Türkiye’nin 2023 hedefine kadar bir çok konuda görüşlerini aldık. Serdar Sayan, Türkiye’nin 2023 yılındaki dünyanın ilk 10 ekonomisi arasında yer alma hedefini çok gerçekçi bulmamakla beraber böyle bir hedefin konmasını ise olumlu ve anlamlı bulduğunu söyledi. Türkiye’nin küresel krizin de yaşandığı bir dönemde son 10 yılda dünya standartları üzerinde büyüme başarısı gösterdiğini ifade eden Serdar Sayan, ancak tüm bu olumlu gelişmelere rağmen vergi reformu başta olmak üzere yapması gereken reformları bir an önce hayata geçirmesi gerektiğini savundu. Serdar Sayan ayrıca, Türkiye’nin etrafı krizden kötü etkilenen ülkelerle sarılı olduğu halde, tehlikeli sularda ustalıkla manevra yapmayı büyük ölçüde başararak iyi performans gösterdiğini belirterek, “Bugün dünyada belirsizliklerin çok fazla olduğu bir dönemdeyiz. Böyle ortamlarda ihtiyati konuşmamız lazım. Açıkçası Türkiye ekonomisi için bir kriz riski olduğunu düşünmüyorum. STSO AÇILIM 49 Ekim - Kasım 2012

RÖPORTAJ - Türkiye 2023 yılında kendine dünyanın en gelişmiş on en büyük ekonomisi arasında yer bulmak istiyor. Siz bu hedefi nasıl değerlendiriyorsunuz? Evet. İlk on. Hepimiz arzu ederiz ilk on arasına girmesini. Ama bu gerçekçi bir hedef midir, bana sorarsanız zor. Yani hayır gerçekçi değil demeyeyim. Ama zor. Şöyle zor; Türkiye’nin yapması gereken bir takım önemli reformlar var. Yani bugün itibariyle aşağı yukarı 10 yıllık bir dönem kaldı. 10 yıl içinde önemli mesafeler kat edilebilir mi, kat edilebilir. Ama nerden başlıyoruz biz nüfusun yüzde 50’sine yakınının kayıt dışı çalıştığı yüzdeden bahsediyoruz. Nüfusunun ortalama eğitiminin altı, altı buçuk olduğu yüzdeden bahsediyoruz. Sosyal güvenlik sisteminde reform ihtiyacı hiçbir zaman tükenmeyen bir ülkeden bahsediyoruz. Vergi reformu yapamamış, dünyanın en fazla en pahalı benzinini sırf gelir vergisini toplayamadığı için dolaylı vergilere yüklenen bir ülkeden bahsediyoruz. Türkiye son 10 yılda önemli bir mesafe kat etti. Dünya standartlarının üzerinde büyüdü. Özellikle dünyanın, hani küresel kriz yaşadığı bir dönemde. Büyük ölçüde kesintisiz büyümeyi başardı. Dolayısıyla önemli bir mesafeler kat etmekle birlikte ve önemli bir ölçüde milli gelirini artırmakla birlikte işte orta gelir tuzağı dediğimiz tuzağa düşme riskinden bahsettiğimiz bir ekonomi. Hala, orta sofistikasyon üzerinde orta teknolojiler üzerinde ürünler üreten ve ihraç eden bir ülke. Yani Orta gelir tuzağındaki ülkeleri karakterize eden önemli şeylerden biri çok sofistike olmayan ürünleri üretiyor ve çok miktarda ihraç ediyor olabilir. Ama biz çok yüksek teknoloji ürünleri tasarlayabilir, üretebilir ve rekabetçi bir şekilde ihraç edilebilir olma noktasından oldukça uzağız. Eğitim başta olmak üzere reforma ihtiyacımız var. Nüfus artış hızımız, Sayın Başbakan ne derse desin, yani o bu konuda da yanılıyor. Nüfus artış hızımız olması gereken düzeye henüz inmedi. Hızlı nüfus artışı hiçbir zenginlik falan değil, aksine ülkenin gelişmesini önleyen bir faktör. Çünkü bu büyüyen nüfusa istihdam yaratmak zorundasınız, istihdamdan da önce çok kaliteli bir eğitim vermek ve refahını yükseltmek zorundasınız. Yani bütün bunları yapabilmenin yolu 3 çocuk değil asla. Böyle bakıldığında Türkiye’nin alması gereken, önemli bir mesafe alınmış olmakla beraber, son 10 yılda, önümüzdeki 10 yılda ilk 10 ekonomisi arasına girmesi zor görünüyor. Dolayısıyla ilk 10 ekonomisi arasında yer alma hedefini çok gerçekçi bulmuyorum ama böyle bir hedefin konmasını olumlu buluyorum. -Bizim şöyle bir yanılsamamız mı var acaba? Biz en büyük 10 ekonomiden biri olacağız derken, gelişmişlik düzeyi anlamında söylemiyoruz herhalde bunu değil mi, böyle algılanıyor çünkü birazda? Doğru, o da işin bir başka boyutu tabi ki. Şimdi Çin dünyanın en büyük ekonomisi olma yolunda önemli bir mesafe kat etti son yıllarda. Amerika’dan sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline geldi. Ama Çin’in nüfusu 1 milyarı geçiyor. Amerika’nın nüfusu 250-300 milyon civarında. Çin’in kişi başına gelir düzeyi ve bunun imareti ve yaşam standartları açısından baktığımızda Amerika’ya ulaşmasına asırlar var. Yakınsama dediğimiz bir şey var, kişi başına gelir açısından. Çin önemli bir mesafe kat ediyor mu evet, Dünyanın ikinci büyük ekonomisi mi evet, ama Çin halkı çok büyük refah içinde mi yaşıyor, çok önemli yaşam standartlarının yükselmesi anlamında dünya ligine girdi mi hayır, bu soruların cevabı hayır. Eğer hedef Amerika ise ki; biz bu kalkınma literatüründe hedefi Amerika olarak, Amerika’nın kişi başına gelir ve yaşam standartları düzeyi olarak bakıyoruz. Türkiye’de, Çin’de mesela, o anlamda bu sıralamadan uzak. Türkiye ancak ve ancak Avrupa Birliği’nin yüzde 50’sini yakalamış durumda. Türkiye şu an 15., 16., 17. sıralarda seyrederken, nüfus büyüklüğünde belki bir avantaj yaşayabilir. Dünya gelişmişlik yani gelişmişliği ölçen indekslerden biri, insani gelişmişlik indeksi sıralamasına baktığımızda 80’lerde 90’larda yer alıyor. Benzer başka rekabetçilik kriterlerinde hep Türkiye ortalarda yer alan bir ülke. Dünya ülkeleri arasında. Dolayısıyla dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri haline gelmesi, bunu başarsa bile, yaşam standartları açısından çok, dünyada yine ilk 10’a girmesi anlamına gelmiyor asla. Ama ben, yani toplam milli gelir olarak da dünyanın ilk 10’u arasına girmesinin çok zor olduğunu düşünüyorum. -Aslında siz az önceki cevabınızı, şimdi soracağım sorununda cevabını da verdiniz ama şöyle bir sıralama yapacak olursak eğer, ülke ekonomisinin en büyük problemi sizce ihracatta sofistike ürün üretemememiz midir, yoksa kayıt dışı ekonomi midir? Bunların hepsi daha derin bir problemin yansımaları, yani göstergeleri diye bakmak lazım. Belki de Türkiye’deki en temel problem, yani diğer işte kayıt dışına da yol açan ürün sofistikasyonu sıralamasında ortalarda böyle mütevazi bir yerde yer alması ve orada kalma riskini taşımasına neden olan şey, belki de nüfusun sadece ortalama eğitim STSO AÇILIM 50 Ekim - Kasım 2012

RÖPORTAJ<br />

Serdar Sayan: “Türkiye<br />

ekonomisinde kriz<br />

riski düşünmüyorum”<br />

Dergimizin bu sayısındaki konuğu Türkiye’nin önemli akademisyenlerinden TOBB-ETÜ İktisadi<br />

<strong>ve</strong> İdari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı <strong>ve</strong> aynı zamanda<br />

Sosyal Politikalar Uygulama <strong>ve</strong> Araştırma<br />

Merkezi Direktörü Profesör Dr. Serdar Sayan. Oldukça<br />

keyif <strong>ve</strong>ren bir söyleşi yapma fırsatı bulduğumuz<br />

Sayan’dan dünyada yaşanan ekonomik krizin<br />

etkilerinden, Türkiye’nin 2023 hedefine kadar bir<br />

çok konuda görüşlerini aldık. Serdar Sayan,<br />

Türkiye’nin 2023 yılındaki dünyanın ilk 10<br />

ekonomisi arasında yer alma hedefini çok<br />

gerçekçi bulmamakla beraber böyle bir<br />

hedefin konmasını ise olumlu <strong>ve</strong> anlamlı<br />

bulduğunu söyledi. Türkiye’nin küresel krizin<br />

de yaşandığı bir dönemde son 10 yılda<br />

dünya standartları üzerinde büyüme başarısı<br />

gösterdiğini ifade eden Serdar Sayan, ancak<br />

tüm bu olumlu gelişmelere rağmen <strong>ve</strong>rgi reformu<br />

başta olmak üzere yapması gereken<br />

reformları bir an önce hayata geçirmesi<br />

gerektiğini savundu. Serdar Sayan ayrıca,<br />

Türkiye’nin etrafı krizden kötü etkilenen ülkelerle<br />

sarılı olduğu halde, tehlikeli sularda ustalıkla<br />

manevra yapmayı büyük ölçüde başararak iyi performans<br />

gösterdiğini belirterek, “Bugün dünyada<br />

belirsizliklerin çok fazla olduğu bir dönemdeyiz. Böyle<br />

ortamlarda ihtiyati konuşmamız lazım. Açıkçası Türkiye<br />

ekonomisi için bir kriz riski olduğunu düşünmüyorum.<br />

STSO AÇILIM 49 <strong>Ekim</strong> - Kasım <strong>2012</strong>

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!