15.06.2014 Views

Arka dolaşımın non-vertebral arterlerinden köken alan rüptüre ...

Arka dolaşımın non-vertebral arterlerinden köken alan rüptüre ...

Arka dolaşımın non-vertebral arterlerinden köken alan rüptüre ...

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Diagn Interv Radiol 2009; 15:159-165<br />

Bu makale Diagnostic and Interventional Radiology’de yer <strong>alan</strong> İngilizce makalenin<br />

Türkçesi olup kaynak gösterme ve dizinleme amacı ile kullanılamaz.<br />

Ruptured dissecting aneurysms arising from <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> arteries of the posterior<br />

circulation: endovascular treatment perspective. İ. Oran, C. Çınar, B. Yağcı,<br />

S. Tarhan, Y. Kıroğlu, S. Serter<br />

NÖRORADYOLOJİ<br />

ARAŞTIRMA YAZISI<br />

<strong>Arka</strong> dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> <strong>arterlerinden</strong><br />

köken <strong>alan</strong> rüptüre disekan anevrizma:<br />

endovasküler perspektif<br />

İsmail Oran, Celal Çınar, Baki Yağcı, Serdar Tarhan, Yılmaz Kıroğlu, Selim Serter<br />

AMAÇ<br />

Kafa içi disekan anevrizmaların çoğu arka dolaşımdan<br />

kaynaklanır ve bunların büyük bölümünde<br />

<strong>vertebral</strong> arterin intradural bölümü etkilenir. Bu bildirinin<br />

amacı arka dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> <strong>arterlerinden</strong><br />

köken <strong>alan</strong> rüptüre disekan anevrizmalı hastalarda<br />

endovasküler tedavi ile elde edilen sonuçları<br />

özetlemektir.<br />

GEREÇ VE YÖNTEM<br />

Son altı yıl içinde arka dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> <strong>arterlerinden</strong><br />

köken <strong>alan</strong> disekan anevrizmalı 23 hastanın<br />

tıbbi kayıtları geriye dönük olarak incelenmiştir.<br />

BULGULAR<br />

Anevrizmaların yerleşim yerleri şu şekilde idi: yedisi<br />

arka serebral arterde, beşi üst serebellar arterde,<br />

altısı baziler arter gövdesinde ve beşi arka alt serebellar<br />

arterde. Baziler arter anevrizmalarından ikisi<br />

kronik süreçte stent yardımlı sarmal embolizasyon<br />

yöntemi ile tedavi edilmiştir. Diğer hastalarda akut<br />

aşamada ana damar açık bırakılarak veya kapatılarak<br />

anevrizmaya sarmal uygulanmıştır. Bir hastada<br />

yeniden kanama gelişmiş ve hasta tedaviden 20 gün<br />

sonra kaybedilmiştir. Takip sürecinde iki hastada rekanalizasyon<br />

gelişmiş, her ikisinde de anevrizmalara<br />

başarıyla tekrar embolizasyon uygulanmıştır. Bütün<br />

grup söz konusu olduğunda, üç hastada kalıcı, iki<br />

hastada geçici nörolojik sekel gelişmiş, bir hasta ise<br />

ölmüştür.<br />

SONUÇ<br />

Ana damar açık bırakılarak veya kapatılarak embolizasyon<br />

uygulanması arka dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong><br />

<strong>arterlerinden</strong> köken <strong>alan</strong> disekan anevrizmaların<br />

tedavisinde kabul edilebilir morbidite ve mortalite<br />

oranlarına sahip makul bir yöntemdir.<br />

Anah tar söz cük ler: • anevrizma • subaraknoid<br />

kanama • embolizasyon, terapötik<br />

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji (İ.O. ismailoran@<br />

gmail.com, C.Ç.) Anabilim Dalı, İzmir; Pamukkale Üniversitesi<br />

Tıp Fakültesi, Radyoloji (B.Y., Y.K.) Anabilim Dalı, Denizli;<br />

Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Radyoloji (S.T.)<br />

Anabilim Dalı, Manisa.<br />

Gelişi 21 Temmuz 2008; revizyon isteği 24 Ekim 2008; revizyon gelişi 27 Kasım<br />

2008; kabulü 1 Aralık 2008<br />

Yakın geçmişte kafa içi arter diseksiyonunun daha sık görülen bir<br />

subaraknoid kanama (SAK) nedeni olduğu anlaşılmıştır. Konu<br />

klinik seyir ve tedavisindeki sorunlar nedeniyle özel ilgi çekmiştir.<br />

Kafa içi arter diseksiyonlarının çoğunluğu arka dolaşım, en çok<br />

da distal <strong>vertebral</strong> arterleri tutar (1, 2). Biz geriye dönük olarak arka<br />

dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> <strong>arterlerinden</strong> köken <strong>alan</strong> disekan anevrizmaya<br />

bağlı SAK tanısı <strong>alan</strong> hastaları inceledik.<br />

Gereç ve yöntem<br />

Son altı yıl içinde arka dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> <strong>arterlerinden</strong> köken<br />

<strong>alan</strong> disekan anevrizmaya bağlı SAK gelişen 23 hastanın tıbbi kayıtları<br />

geriye dönük olarak incelenmiştir (Tablo 1). Hasta grubu doğrudan<br />

bizim hastanemize başvuran ya da endovasküler girişim için çevre hastanelerden<br />

gönderilen hastalardan oluşmuştur. Hastaların yaşları 36-65<br />

arasındadır (ortalama 52.2). On altı hasta kadın, yedi hasta erkektir. Onyedi<br />

hasta Hunt ve Hess derece I ve II, üç hasta derece III ve üç hasta<br />

derece IV düzeyindedir.<br />

SAK tanısı bilgisayarlı tomografi (BT) veya lomber ponksiyonla<br />

doğrulanmıştır. BT bulguları şüpheli olarak değerlendirilen bir hastada<br />

manyetik rezonans görüntüleme (MRG) çekilmiş ve SAK ile birlikte<br />

intrakranyal anevrizmatik dilatasyon tanısı teyit edilmiştir. Hastaların<br />

tümünde intradural anevrizmanın kanama nedeni olduğu dört damar<br />

sayısal çıkarım anjiyografisi (DSA) ile gösterilmiştir. Arteryel diseksiyonun<br />

anjiyografik bulguları şu gruplara ayrılmıştır (3): “inci ve tel<br />

işareti” (fuziform bir genişleme ile birlikte proksimal veya distal daralma),<br />

“çift lümen” (iki kanal) ve “fuziform genişleme”. Diseksiyonların<br />

hiçbiri travma ile ilişkili değildir. Hastanın öyküsü, klinik bulgular ve<br />

olası predispozan faktörler dikkatle gözden geçirilerek mikotik anevrizma<br />

olasılığı ekarte edilmiştir.<br />

Tedavi nörolojik belirtiler ortaya çıktıktan sonraki akut (3-10 gün) veya<br />

kronik (2 haftadan sonra) dönemde uygulanmıştır. Amaç, mümkün olduğu<br />

takdirde damarları açık bırakarak anevrizmaları klipslemektir. Gerektiğinde<br />

anestezi altında kollateral yolakları görmek için deneme tıkanıklığı<br />

oluşturulmuştur. Hiçbir hastada amital testi kullanılmamıştır. Kronik tedavi<br />

sürecinde en az iki hafta beklemenin nedeni intravasküler stent kullanmaktır.<br />

Bu hastalara embolizasyonun beş gün öncesinden itibaren 300<br />

mg/g aspirin ve 75 mg/g klopidogrel verilmiştir. Embolizasyondan sonra<br />

klopidogrel üç ay, aspirin bir sene aynı dozlarda verilmiştir.<br />

Türk Radyoloji Bülteni A27


Bulgular<br />

Yirmiüç hastadaki 23 disekan anevrizmaya<br />

ek olarak bir hastada (hasta 15)<br />

bir serebellar arteryovenöz malformasyon<br />

saptanmıştır. Anevrizmaların anjiyografik<br />

bulgularına göre dağılımları şu<br />

şekildedir: sekiz anevrizmada inci ve tel<br />

işareti, beş anevrizmada çift lümen ve<br />

10 anevrizmada fuziform dilatasyon.<br />

Akut dönemde tedavi<br />

Yirmiüç hastanın 21’ine akut dönemde<br />

endovasküler tedavi yapılmıştır.<br />

Daha alt düzeyde baziler anevrizması<br />

bulunan bir hastada (hasta 11) deneme<br />

tıkanıklığı oluşturulmuştur. Bu hastada<br />

sol <strong>vertebral</strong> arter deneme amacıyla<br />

tıkalı tutulurken ve sağ <strong>vertebral</strong> arter<br />

damar sertliği nedeniyle zaten tıkalı<br />

iken, kollateral dolaşımın iyi olduğu<br />

ve baziler arterin retrograd opaklaşmasının<br />

yeterli olduğu gözlenmiştir.<br />

Beş olguda akut dönemde ana damarların<br />

korunması başarılmıştır (Şekil 1).<br />

Geri k<strong>alan</strong> 15 akut olguda ana damarların<br />

tıkanması (PVO) engellenememiştir<br />

(Şekil 2-6). PVO gelişen 15 hastanın<br />

ikisinde yalnızca anevrizma kökünün<br />

hemen proksimaline klips takılmıştır.<br />

Geri k<strong>alan</strong> 13’ünde hem anevrizma,<br />

hem de ana damar embolizan ajanlarla<br />

(12 hastada yoğun sarmal paketi, bir<br />

hastada zamk) başarıyla tıkanmıştır.<br />

Zamk kullanmaktaki amaç çok distaldeki<br />

bu anevrizmada sarmalı ileten mikrokateterin<br />

ileriye kaçmasını engellemektir.<br />

Bu nedenle anevrizmaya erişmek<br />

için daha ince ve daha yumuşak, akımla<br />

yönlendirilen bir mikrokateter kullanılmış<br />

ve hem anevrizma, hem de ana damar<br />

bir damla zamkla tıkanmıştır.<br />

Anjiyografilerinde arka serebral arter<br />

(PCA) distalinde disekan bir anevrizma<br />

görülen son hastayı (hasta 5) PVO<br />

ile tedavi etmeyi planlamıştık. Ancak<br />

işlemin başında çekilen anjiyografide<br />

hem anevrizma, hem de ana damarın<br />

herhangi bir nörolojik komplikasyon<br />

oluşturmadan kendiliğinden tıkandığını<br />

saptadık. Sonuçta 21 akut hastanın tamamında<br />

anevrizmanın kaybolduğu anjiyografi<br />

ile gösterilmiştir. Bu hastaların<br />

beşinde ana damar açık bırakılmıştır.<br />

Kronik dönemde tedavi<br />

SAK sonrası kronik dönemde olan 23<br />

hastanın ikisinde endovasküler tedavi<br />

yapılmıştır. Baziler gövde anevrizması<br />

Tablo 1. <strong>Arka</strong> dolaşımda <strong>vertebral</strong> olmayan disekan anevrizması bulunan 23 hastanın özeti<br />

Hasta No. / Yaş /<br />

Cinsiyet<br />

Anevrizma<br />

yeri<br />

Anevrizma<br />

türü<br />

Tedavi<br />

(*tekrar tedavi)<br />

Tedavi<br />

komplikasyonu<br />

takip<br />

1/46/K PCA PS Seçici sarmal - 5 39 ay (1-yıl DSA)<br />

2/58/E PCA PS PVO<br />

(*seçici sarmal)<br />

Nihai<br />

GOS<br />

- 5 22 ay (1-yıl DSA yeniden açılma)<br />

3/44/E PCA PS PVO hemianopsi 4 33 ay (1-yıl MRI)<br />

4/36/K PCA FU PVO - 5 30 ay (1-yıl DSA)<br />

5/37/K PCA FU Spontan PVO - 5 14 ay (6-ay MRI)<br />

6/50/K PCA FU PVO hemiparezi 4 10 ay<br />

7/51/K PCA FU PVO - 5 6 ay<br />

8/60/E BA DL Seçici stent+sarmal tekrar tedavide hemiparezi 4 62 ay (14 ay DSA yeniden açılma)<br />

(*PVO)<br />

9/50/E BA DL Seçici stent+sarmal - 4 27 ay (1-yıl DSA)<br />

10/59/K BA DL Seçici sarmal - 5 20 ay (1-yıl DSA)<br />

11/54/E BA FU PVO - 5 42 ay (1-yıl DSA)<br />

12/65/E BA DL Seçici sarmal - 4 14 ay (1-yıl DSA)<br />

13/56/K BA-SCA DL Seçici sarmal - Ex Tekrar kanama (20-gün DSA)<br />

14/54/K SCA PS PVO - 5 31 ay (1-yıl DSA)<br />

15/56/E SCA FU PVO Geçici serebellar send. 4 84 ay (2-yıl DSA)<br />

16/65/K SCA PS PVO - 4 12 ay<br />

17/45/K SCA FU PVO - 4 12 ay<br />

18/42/K SCA FU PVO - 5 6 ay<br />

19/45/K PICA PS PVO - 4 36 ay<br />

20/64/K PICA FU PVO - 3 66 ay<br />

21/50/K PICA FU PVO Geçici CN-9 paralizisi 5 9 ay<br />

22/50/K PICA FU Seçici sarmal - 5 9 ay<br />

23/62/K PICA PS PVO - 4 3 ay<br />

E: erkek, K: kadın, PCA: arka serebral arter, BA: baziler arter, SCA: üst serebellar arter, PICA: arka alt serebellar arter, PS: inci ve tel, FU: fuziform DL: çift lümen, PVO: ana damar<br />

oklüzyonu, CN: kafa siniri, GOS: Glasgow Skalası.<br />

A28 Eylül 2009


a<br />

b<br />

c<br />

Şekil 1. a–c. Hasta 22’nin arka alt serebellar arterindeki (PICA) fuziform anevrizmanın embolizasyondan önceki (a) ve sonraki (b) DSA görüntüleri. Anevrizma sarmalla tam<br />

olarak doldurulduktan sonra bile ana arterin açık kaldığı dikkat çekmektedir. Üç ay sonra çekilen BT anjiyografi (c) PICA açıklığını doğrulamıştır.<br />

a<br />

b<br />

Şekil 2. a, b. Hasta 9’un sol arka<br />

serebral arterinin P1 ve proksimal P2<br />

segmentlerini tutan fuziform anevrizma.<br />

Ana damarla birlikte embolizasyondan<br />

önceki (a) ve sonraki (b) ön-arka<br />

vertebrobaziler DSA görüntüleri.<br />

a<br />

b<br />

c<br />

Şekil 3. a–c. Hasta 4’ün sol arka serebral arterinin P2-P3 segmentlerinde anevrizma. Oblik-lateral pozisyondaki vertebrobaziler DSA (a) “inci ve tel işareti” ile disekan<br />

anevrizmayı göstermektedir. Ana damar oklüzyonu ile birlikte embolizasyon yapıldıktan sonra (b) hastada hemianopsi gelişmiştir. Aksiyel BT görüntüsünde (c) sol oksipital<br />

ve talamik enfarkt görülmektedir.<br />

bulunan bu iki hastada (hastalar 8 ve<br />

9) anevrizma klipslenmesinin güvenli<br />

bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için<br />

önden stent yerleştirilmesi gerekmiştir.<br />

Hasta 8’de koroner stent, hasta 9’da<br />

Neuroform stent (Boston Scientific,<br />

ABD) kullanılmıştır (Şekil 7). Stent<br />

yerleştirildikten sonra geçirilen bir<br />

mikrokateter vasıtası ile klipsleme gerçekleştirilmiştir.<br />

Başlangıç tedavisinin<br />

komplikasyonları<br />

Endovasküler tedavi sırasında iki<br />

teknik komplikasyon (%8.5) oluşmuştur.<br />

Biri hasta 8’de baziler gövde<br />

Türk Radyoloji Bülteni A29


a<br />

b<br />

c<br />

Şekil 4. a–c. Hasta 18’de sol üst serebellar arter (SCA) anevrizması. Submentovertikal projeksiyondaki vertebrobaziler anjiyografide (a) sol SCA distali yerleşimli küçük<br />

anevrizma görülmektedir. Anevrizmanın hemen proksimaline mikrokateter enjeksiyonu (b) fuziform anevrizmal dilatasyonu göstermektedir. Sol SCA üzerinde anevrizmadan<br />

sonraki 2 cm uzunluğundaki segmenti a ve b’deki daha distal segmentlerle karşılaştırın. Anevrizmadan sonraki segmentin çapı daha geniş, konturları daha belirsizdir ve bu<br />

durum diseksiyon tanısını doğrulamaktadır. Nihai anjiyografide (c) hem anevrizma, hem de ana arterin oklüzyonu görülmektedir.<br />

a<br />

Şekil 5. a, b. Hasta 20’de sol üst serebellar arterdeki fuziform anevrizmanın ilk vertebrobaziler anjiyografideki<br />

görünümü (a). Nihai anjiyografide (b) anevrizma ve ana arterin sarmal ile oklüzyonu görülmektedir.<br />

a<br />

Şekil 6. a, b. Hasta 25’te distal arka alt serebellar arter (PICA) anevrizmaları. Yan vertebrobaziler anjiyografide (a)<br />

tipik “inci ve tel işareti” görülmektedir. Ana gövde ve vermian dalı korunarak anevrizma ve ana damarın oklüzyonu<br />

görülmektedir (b).<br />

b<br />

b<br />

anevrizmasının stent yardımlı sarmal<br />

embolizasyonu sırasında gelişen akut<br />

tromboz idi. İntravenöz olarak 15 dakika<br />

içinde 2 mg dozunda verilen tirofiban<br />

ile dolaşımdaki tromboz fragmanları<br />

hızla temizlenmiştir. Diğer<br />

teknik komplikasyon distal fuziform<br />

üst serebellar arter (SCA) anevrizması<br />

bulunan hasta 18’de görülen distal<br />

PCA düzeyinde gelişen tromboembolik<br />

tıkanıklık idi. Mikro çapta bir kılavuz<br />

telle mekanik parçalama uygulanarak<br />

tıkanıklık basitçe açılmıştır. Bu<br />

iki teknik sorun görünüşte klinik bir<br />

bulguya yol açmamıştır. Ayrıca dört<br />

klinik komplikasyon (%17) görülmüştür.<br />

İkisi kalıcı, ikisi geçicidir. Tedaviden<br />

sonraki 30 gün içinde kısmen<br />

tromboze edilmiş büyük bir disekan<br />

anevrizmanın yeniden kanamasına<br />

bağlı ölüm olayı gerçekleşmiştir.<br />

Takip ve tekrar tedavi<br />

Yirmiiki hastanın tümü işlemden bir<br />

ve altı ay sonra yeniden klinik değerlendirmeden<br />

geçirilmiştir. İki kalıcı<br />

nörölojik sekel görülmüştür; hasta 3’te<br />

hemianopsi, hasta 6’da Glasgow Skalası<br />

4 düzeyinde (orta derecede sakatlık)<br />

hemiparezi gelişmiştir. Radyoloji<br />

takibine göre (iki hastada MR, 10 hastada<br />

anjiyografi) iki hastada nüks görülmüştür<br />

(Tablo 1).<br />

Nükslerden biri baziler gövde anevrizması<br />

stent yardımlı sarmal tıkama<br />

ile tedavi edilen hasta 8’de görülmüştür.<br />

Nükseden anevrizmanın yapısı<br />

tekrar bir stent sarmal bileşimi kullanılarak<br />

tam tıkanmasını imkansız kılmıştır<br />

(kendiliğinden genleşen stent<br />

çağından önce). Bu hastada bilateral<br />

karotid arter anjiyografisi sırasında<br />

baziler artere deneme tıkanması uygulanmıştır.<br />

Her iki tarafta iyi gelişmiş<br />

posterior komünikan arterler göz-<br />

A30 Eylül 2009


a<br />

b<br />

c<br />

Şekil 7. a–c. Hasta 11’de baziler gövdenin disekan anevrizması. Stent yardımlı sarmal embolizasyon ile endovasküler tedaviden önceki (a) ve sonraki (b) sağ oblik<br />

vertebrobaziler anjiyografi. Bir yıl sonraki anjiyografide (c) boyunda küçük bir taşma dışında anevrizmadaki oklüzyonun devam ettiği görülmektedir. Uzun segmentteki<br />

diseksiyonun iyileşmesinin hemodinamik sonucuna bağlı olarak baziler arterin tümündeki rezidüel dilatasyon dikkat çekmektedir.<br />

lendiğinden gerek anevrizma, gerekse<br />

ana arter klipslenmiştir. İşlemden<br />

sonra hastada beyin sapı enfarktına<br />

bağlı sol hemiparezi ve fasyal paralizi<br />

gelişmiştir. Altıncı ayındaki klinik<br />

takipte Glasgow Skalası 4 düzeyinde<br />

(orta derecede sakatlık) saptanmıştır.<br />

İkinci nüks PCA P2 segmentinde<br />

disekan anevrizması bulunan ve daha<br />

önce klipsle tedavi edilen ve PVO ile<br />

sonuçlanan hasta 2’dir. Bir yıl sonraki<br />

kontrol anjiyografisinde ana damar ve<br />

önceki anevrizmanın küçük bir bölümünün<br />

yeniden açıldığı saptanmıştır.<br />

Bu küçük anevrizma ana damar korunarak<br />

tam olarak tıkanmıştır.<br />

Sonuç olarak, tedaviden sonraki 30<br />

gün içinde üç kalıcı (%12.7), iki geçici<br />

(%8.5) nörolojik sekel gelişmiş, bir<br />

hasta ise (%4.2) ölmüştür.<br />

Tartışma<br />

Rüptüre anevrizması bulunan hastaların<br />

%10’undan azında SAK nedeni<br />

kafa içi diseksiyondur (3); ancak disekan<br />

anevrizmaya bağlı SAK gelişiminin<br />

gerçek nedeni bilinmemektedir<br />

ve olasılıkla olduğundan daha alt düzeyde<br />

tahmin edilmektedir (1). Bunun<br />

temel nedeni isimlendirmede hala tek<br />

bir yöntemin kullanılmamasıdır. Yakın<br />

zamanlarda yayınlanmış iki makalenin<br />

birinde bu anevrizmalar “diseksiyona<br />

bağlı fuziform anevrizma” (2), diğerinde<br />

diseksiyon sözcüğü hiç geçmeden<br />

“periferik anevrizma” (4) olarak<br />

adlandırılmıştır.<br />

Genel olarak kafa içi disekan anevrizmalardan<br />

%80-90’ından fazlası arka<br />

dolaşımda yer alır ve en az 3/4-4/5’i<br />

<strong>vertebral</strong> arterin V4 segmentinde yerleşir<br />

(1-3). Disekan anevrizma tanısı<br />

öncelikle anjiyografi bulgularına dayanarak<br />

konur. Japonya genelinde yapılan<br />

bir çalışmada hemorajik disekan<br />

anevrizma grubunda en sık rastlanan<br />

anjiyografi bulgusunun fuziform dilatasyon<br />

(%42) olduğu, ardından “inci<br />

ve tel” işareti (%34) ve daralmanın<br />

(%15) geldiği bildirilmiştir (3). Bizim<br />

hastalarımızın anjiyografi bulguları bu<br />

Japon çalışmasındakilere benzerdi.<br />

Genelde tedavi edilmeyen rüptüre disekan<br />

intrakranyal anevrizmanın doğal<br />

seyrinin kabul edilebilir düzeyde olduğu<br />

düşünülmektedir. Aoki ve Sakai<br />

60 rüptüre <strong>vertebral</strong> arter diseksiyonu<br />

olgusunda yeniden kanama oranını<br />

%30 olarak bulmuştur (5). Mizutani<br />

ve arkadaşları ise vertebrobaziler disekan<br />

anevrizması bulunan hastalardaki<br />

yeniden kanama oranını %71 gibi çok<br />

daha yüksek bir düzeyde bildirmiştir<br />

(6). Yakın zamanlarda yayınlanan birçok<br />

makalede de bu tür anevrizmalarda<br />

yeniden kanama ve mortalite oranlarının<br />

yüksek olduğu belirtilmiştir (7). Bu<br />

morbidite oranlarını tedavi edilmemiş<br />

disekan intrakranyal anevrizmalarla<br />

karşılaştırdığımızda, bizim bulgularımız<br />

endovasküler tekniğin arka dolaşımın<br />

<strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> arterlerinin rüptüre<br />

disekan anevrizmalarında kabul edilebilir<br />

morbidite-mortalite oranlarına<br />

sahip akılcı bir yöntem olduğuna dair<br />

görüşü daha da güçlendirmektedir.<br />

Distalde veya dallarda yerleşen disekan<br />

anevrizmaları embolizasyon<br />

teknikleri ile ana arteri koruyarak tedavi<br />

etmek zor olabilir. Bu olgularda<br />

anevrizma embolizasyonu sırasında<br />

PVO oluşumundan kaçınılamayabilir.<br />

Günümüzde karşı taraftaki <strong>vertebral</strong><br />

arter açıksa PVO disekan intradural<br />

<strong>vertebral</strong> arter anevrizmalarının tedavi<br />

yöntemi olarak kullanılmaktadır. Ancak<br />

diğer yandan arka dolaşımın <strong>non</strong><strong>vertebral</strong><br />

arter anevrizmalarında PVO<br />

sorun yaratabilir. Her olgu için yararları<br />

(rüptüre anevrizmanın eliminasyonu)<br />

ve zararları (tıkanıklık distalindeki<br />

olası enfarkt <strong>alan</strong>ı) arasındaki denge<br />

gözetilerek karar verilmelidir. Distal<br />

enfarkt riskine ek olarak, arka serebral<br />

arterin (PCA) P1 ve P2 segmentlerini<br />

ve arka alt serebelar arterin (PICA) ön<br />

medüller segmentini ilgilendiren bir<br />

PVO durumunda proksimal perforatörlerin<br />

tıkanmasına bağlı beyin sapı<br />

iskemisi bir başka nörolojik morbidite<br />

nedenidir.<br />

Bizim grubumuzda dört P1 segment<br />

oklüzyonu içinde perforatör iskemisinin<br />

klinik belirtileri yalnızca bir hastada<br />

(hasta 6) vardı; geri k<strong>alan</strong> iki P2 oklüzyonunda<br />

perforatör iskemisi saptanmadı.<br />

Ön medüller segmentte proksimal PICA<br />

tıkanıklığı oluşturulan bir hastada (hasta<br />

21) beyin sapı iskemisi görülürken, kaudal<br />

lup distaline oklüzyon uygulanan<br />

diğer üç hastada görülmedi. <strong>Arka</strong> dola-<br />

Türk Radyoloji Bülteni A31


Tablo 2. Bizin 14 olgumuz da dahil olmak üzere ana damar oklüzyonu ile tedavi edilen arka<br />

dolaşımın <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> anevrizmalarında bildirilen (1, 4, 8–22) nörolojik komplikasyonlar<br />

Nörolojik komplikasyonlar<br />

Damar (sayı)<br />

Geçici (%) Kalıcı (%)<br />

Toplam (%)<br />

PCA (49) 2 (4.0) 14 (28.5) 16 (32.6)<br />

SCA (18) 5 (27.7) - 5 (27.7)<br />

PICA (23) 5 (21.7) - 5 (21.7)<br />

AICA (10) 3 (30.0) 2 (20.0) 5 (50.0)<br />

Toplam (100) 15 (15.0) 16 (16.0) 31 (31.0)<br />

PCA: <strong>Arka</strong> serebral arter, SCA: Üst serebellar arter, PICA: <strong>Arka</strong> alt serebellar arter, AICA: Ön alt serebellar arter<br />

şımın değişik <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> arterlerine<br />

endovasküler PVO uygulamasının kullanılabilirliği<br />

ve etkinliği pek çok çalışmada<br />

gösterilmiştir (1, 4, 8-22).<br />

Bizim hasta grubumuzda küçük çaplı<br />

distal dallardan köken <strong>alan</strong> fuziform<br />

anevrizmalar ile geniş boyunlu anevrizmalar<br />

PVO ile tedavi edilmiştir. Bu<br />

olgularda embolizasyonun amacı öncelikle<br />

anevrizmayı, sonra da anevrizmanın<br />

mümkün olduğunca yakınından<br />

ana arteri tıkamaktır. Sonuçta ana arterin<br />

proksimal kesimi ve bu kesimlerden<br />

köken <strong>alan</strong> perforan arterler açık<br />

kalacaktır. Distal segmentlerin de kollateral<br />

dolaşımdan geriye doğru dolması<br />

beklenir.<br />

<strong>Arka</strong> dolaşımın <strong>vertebral</strong> olmayan<br />

anevrizmalarının PVO ile tedavisi<br />

üzerine odaklanan en yeni çalışmaların<br />

sonuçlarını da gözden geçirdik. Bu<br />

anevrizmaları dört gruba ayırdık: PCA,<br />

SCA, ön alt serebellar arter (AICA) ve<br />

PICA anevrizmaları. Bizim 14 hastamızın<br />

da dahil olduğu bir literatür taraması<br />

Tablo 2’de özetlenmiştir. PCA bölgesinde<br />

%32.6 oranında nörolojik kayıp<br />

mevcuttur. Bu kayıpların çoğunluğu<br />

(%28.5) kalıcıdır (%6.3 hemiparezi ve<br />

%22.2 hemianopsi veya görme kaybı).<br />

PICA ve SCA bölgelerindeki nörolojik<br />

kayıplar geçici serebellar semptomlardır<br />

(sırasıyla %21.7 ve %27.7). Her ne<br />

kadar olgu sayısı nispeten düşükse de<br />

(10 olgu), AICA bölgesinde PVO ile<br />

ilişkili nörolojik kayıp oranı yüksektir<br />

(5 olgu, %50). Bunlardan ikisi (%20)<br />

kalıcıdır ve 7. ve 8. kafa çiftlerinin dağılım<br />

bölgesinde paralizidir.<br />

Vertebral arterleri etkilemeyen spontan<br />

baziler arter diseksiyonu nadir görülen,<br />

ancak gittikçe daha sıklıkla saptanan<br />

bir SAK nedenidir. Amin-Hanjani<br />

ve arkadaşları 1995’te dünyada<br />

yayınlanmış tüm olguları incelemiş ve<br />

20’den az sayıda olgu ile karşılaşmıştır<br />

(23). Ancak bu hastaların %19’unda<br />

yeniden kanama olmuş ve neredeyse<br />

%60’ı kanamadan günler ila aylar sonra<br />

ya ölmüş, ya da önemli sekelle kalmıştır.<br />

Bu veriler bu lezyonların yıkıcı<br />

seyrini göstermektedir.<br />

Baziler arter disekan anevrizmalarının<br />

tedavisi konusu tartışmalıdır.<br />

Damar diseksiyonu değişken boyun<br />

genişliği (küçük ya da geniş) bulunan<br />

basit bir saküler anevrizmada, küçük<br />

ya da geniş boynu bulunan ya da hiç<br />

boynu bulunmayan kompleks bir saküler<br />

anevrizmada, veya boynu bulunmayan<br />

ve saküler olamayan fuziform bir<br />

anevrizmada (çevresel diseksiyon) gelişebilir.<br />

Hastaların çoğunda basit sarmal<br />

oklüzyonu uygulanamadığından,<br />

başka endovasküler strateji, teknik<br />

ve cihazlara gereksinim vardır. Halen<br />

mümkün olan endovasküler seçenekler<br />

intrasaküler klipsleme, anevrizma ve<br />

ana damarların birlikte klipslenmesi,<br />

kan akımını durdurmak üzere ana damarın<br />

proksimalden klips ya da balon<br />

aracılığı ile tıkanması ve anevrizma<br />

boynunun yalnızca stent veya stent<br />

yardımlı klipsle tıkanmasıdır.<br />

Disekan baziler arter anevrizmalarının<br />

endovasküler tedavisi hakkındaki<br />

ayrıntılı raporlar nadirdir; literatürdeki<br />

yayınların çoğu geniş bir anevrizma<br />

grubu içinde bireysel olguları içermektedir.<br />

Selektif endovasküler sarmal embolizasyonla<br />

tedavi edilmesi zor olan ya<br />

da balon veya stent yardımlı tekniklerle<br />

baziler arter korunmasının imkansız<br />

olduğu anevrizmalarda, hem baziler<br />

arter hem de anevrizmanın endovasküler<br />

yolla tıkanması yıkıcı sonuçlara yol<br />

açabilir. Yakın bir geçmişte Wenderroth<br />

ve arkadaşları (24) ve Hassan ve arkadaşları<br />

(25) baziler arter gövde oklüzyonu<br />

ile endovasküler olarak başarıyla<br />

tedavi ettikleri olgularını yayınlamıştır.<br />

Hassan ve arkadaşları hastaların tamamında<br />

geçici nörolojik kayıplar geliştiğini<br />

bildirmiştir. Ancak her iki seride de<br />

nihai sonuçlar başarılıdır.<br />

Yaygın bir kollateral dolaşım olsa da<br />

baziler arter kapatılması beyin sapındaki<br />

küçük perföratörlerin de tıkanmasına<br />

bağlı olarak nörolojik kayıplara yol<br />

açabilir. Aşağı baziler arter kesimlerinin<br />

veya vertebrobaziler bileşkenin tıkanmasının<br />

orta veya üst baziler arter bölümlerinin<br />

tıkanmasından daha iyi tolere<br />

edildiğine inanılmaktadır. Bunun nedeni<br />

aşağı baziler arter bölümlerinin daha az<br />

sayıda beyin sapı perforatörlerine sahip<br />

olmasıdır. Kollateral dolaşım iyi ise her<br />

iki <strong>vertebral</strong> arterin proksimalden kapatılması<br />

(akımın kesilmesi) veya yalnızca<br />

bir <strong>vertebral</strong> arterin tıkanması (akımın<br />

azaltılması) bir başka alternatif oluşturabilir,<br />

ancak anevrizmalar bu şakilde<br />

ortadan kaldırılamaz. Son zamanlarda<br />

kompleks ve disekan vertebrobaziler<br />

anevrizmalara yönelik tek başına ya da<br />

sarmallarla birlikte stentlerin kullanıldığı<br />

nöroendovasküler girişimler üzerine<br />

yoğunlaşılmıştır (26).<br />

Stent kullanımının en önemli dezavantajı<br />

işlemden önce ve sonra birtakım<br />

ilaçların (ikili antiagreganlar) kullanılmasının<br />

gerekmesidir. Genel olarak<br />

akut SAK olgularında antiagregasyon<br />

riski nedeniyle stent kullanılmaması gerektiği<br />

kabul edilmektedir. Ancak stent<br />

teknolojisindeki gelişmeler gerek akut,<br />

gerekse kronik SAK olgularında kullanımları<br />

açısından umut vaat etmektedir;<br />

yine de rutin kullanıma geçmeden önce<br />

uzun vadedeki etkinlikle ilgili daha fazla<br />

veriye ihtiyaç vardır.<br />

Sonuç olarak, diğer kafa içi disekan<br />

anevrizmalar için de geçerli olduğu<br />

gibi, SAK tablosu ile ortaya çıkan arka<br />

dolaşımın <strong>vertebral</strong> arterlerin dışındaki<br />

disekan anevrizmalarında kanamanın<br />

tekrarlamasını önlemek için erken müdahale<br />

gereklidir. Ana damarda disek-<br />

A32 Eylül 2009


siyonun başladığı noktada klips vasıtası<br />

ile gerçekleştirilen tıkama periferik<br />

yerleşimli ve/veya küçük damarlarda<br />

bulunan anevrizmaların kabul edilebilir<br />

sınırlarda iskemik komplikasyonlarla<br />

birlikte etkili ve güvenli tedavisini sağlamaktadır.<br />

Baziler arter düzeyindeki<br />

disekan anevrizmalarda sarmallarla birlikte<br />

kendiliğinden genişleyen stentler<br />

kullanılarak hem ana damarın açıklığı<br />

korunur, hem de anevrizmanın kapatılması<br />

sağlanır. Ancak bizim stent serimiz<br />

nihai bir karar verilmesini sağlayamayacak<br />

kadar küçüktür. Bu konuda<br />

daha ileri çalışmalara gerek vardır.<br />

Kaynaklar<br />

1. Anxionnat R, de Melo Neto JF, Bracard S,<br />

et al. Treatment of hemorrhagic intracranial<br />

dissections. Neurosurgery 2003; 53:289–301.<br />

2. Coert BA, Chang SD, Do HM, Marks MP,<br />

Steinberg GK. Surgical and endovascular<br />

management of symptomatic posterior circulation<br />

fusiform aneurysms. J Neurosurg<br />

2007; 106:855–865.<br />

3. Yamaura A, Ono J, Hirai S. Clinical picture<br />

of intracranial <strong>non</strong>-traumatic dissecting<br />

aneurysm. Neuropathology 2000; 1:85–90.<br />

4. Andreou A, Ioannidis I, Mitsos A. Endovascular<br />

treatment of peripheral intracranial aneurysms.<br />

AJNR Am J Neuroradiol 2007; 28:355–361.<br />

5. Aoki N, Sakai T. Rebleeding from intracranial<br />

dissecting aneurysm in the <strong>vertebral</strong><br />

artery. Stroke 1990; 21:1628–1631.<br />

6. Mizutani T, Aruga T, Kirino T, Miki Y, Saito<br />

I, Tsuchida T. Recurrent SAH from untreated<br />

ruptured vertebrobasilar dissecting aneurysms.<br />

Neurosurgery 1995; 36:905–913.<br />

7. Ramgren B, Cronqvist M, Romner B, Brandt<br />

L, Holtas S, Larsson EM. Vertebrobasilar<br />

dissection with subarachnoid hemorrhage:<br />

a retrospective study of 29 patients.<br />

Neuroradiology 2005; 47:97–104.<br />

8. Cognard C, Weill A, Tovi M, Castaings L,<br />

Rey A, Moret J. Treatment of distal aneurysms<br />

of the cerebellar arteries by intraaneurysmal<br />

injection of glue. AJNR Am J<br />

Neuroradiol 1999; 20:780–784.<br />

9. Cloft HJ, Kallmes DF, Jensen ME, Lanzino<br />

G, Dion JE. Endovascular treatment of<br />

ruptured, peripheral cerebral aneurysms:<br />

parent artery occlusion with short Guglielmi<br />

detachable coils. AJNR Am J Neuroradiol<br />

1999; 20:308–310.<br />

10. Eckard DA, O’Boynick PL, McPherson<br />

CM, et al. Coil occlusion of the parent<br />

artery for treatment of symptomatic peripheral<br />

intracranial aneurysms. AJNR Am J<br />

Neuroradiol 2000; 21:137–142.<br />

11. Lazinski D, Willinsky RA, TerBrugge<br />

K, Montanera W. Dissecting aneurysms<br />

of the posterior cerebral artery: angioarchitecture<br />

and a review of the literature.<br />

Neuroradiology 2000; 42:128–133.<br />

RUPTURED DISSECTING ANEURYSMS ARISING FROM NON-VERTEBRAL ARTERIES OF<br />

THE POSTERIOR CIRCULATION: ENDOVASCULAR TREATMENT PERSPECTIVE<br />

PURPOSE<br />

Most intracranial dissecting aneurysms involve the posterior circulation, and the intradural<br />

segment of the <strong>vertebral</strong> artery is affected in majority of these. The aim of<br />

this report is to summarize the results of endovascular treatment in patients with<br />

ruptured dissecting aneurysms of the <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> posterior circulation.<br />

MATERIALS AND METHODS<br />

During the past six years, the medical records of 23 patients with subarachnoid hemorrhage<br />

related to dissecting aneurysm arising from <strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> arteries of the<br />

posterior circulation were reviewed retrospectively.<br />

RESULTS<br />

The locations of the aneurysms were as follows: seven in the posterior cerebral artery,<br />

five in the superior cerebellar artery, six in the basilar artery trunk, and five in<br />

the posterior inferior cerebellar artery. Two basilar artery aneurysms were treated<br />

in the chronic stage with stent-assisted coil embolization. In the remaining patients,<br />

the aneurysm was coiled with or without parent vessel occlusion in the acute stage.<br />

One patient re-bled and died 20 days after initial treatment. At follow-up, recanalization<br />

had occurred in two patients, whose aneurysms were re-embolized successfully.<br />

Overall, three patients had permanent neurological sequelae, two had transient neurological<br />

sequelae, and one patient died.<br />

CONCLUSION<br />

Embolization with or without parent artery occlusion is feasible with an acceptable<br />

morbidity and mortality rate in the treatment of dissecting aneurysms confined to<br />

<strong>non</strong>-<strong>vertebral</strong> arteries of the posterior circulation.<br />

Key words: • aneurysm • subarachnoid hemorrhage • embolization, therapeutic<br />

Diagn Interv Radiol 2009; 15:159-165<br />

12. Ciceri EF, Klucznik RP, Grossman RG,<br />

Rose JE, Mawad ME. Aneurysms of the<br />

posterior cerebral artery: classification<br />

and endovascular treatment. AJNR Am J<br />

Neuroradiol 2001; 22:27–34.<br />

13. Danet M, Raymond J, Roy D. Distal superior<br />

cerebellar artery aneurysms presenting<br />

with cerebellar infarction: report of<br />

two cases. AJNR Am J Neuroradiol 2001;<br />

22:717–720.<br />

14. Arat A, Islak C, Saatci I, Kocer N, Cekirge<br />

S. Endovascular parent artery occlusion<br />

in large-giant or fusiform distal posterior<br />

cerebral artery aneurysms. Neuroradiology<br />

2002; 44:700–705.<br />

15. Hallacq P, Piotin M, Moret J. Endovascular<br />

occlusion of the posterior cerebral artery for<br />

the treatment of P2 segment aneurysms: retrospective<br />

review of a 10-year series. AJNR<br />

Am J Neuroradiol 2002 23:1128–1136.<br />

16. Lubicz B, Leclerc X, Gauvrit JY, Lejeune<br />

JP, Pruvo JP. Endovascular treatment of<br />

peripheral cerebellar artery aneurysms.<br />

AJNR Am J Neuroradiol 2003; 24:1208–<br />

1213.<br />

17. Jayakumar PN, Desai S, Srikanth SG,<br />

Ravishankar S, Kovoor JME. Relevance<br />

of occlusion test in endovascular coiling<br />

of posterior cerebral artery (P2 segment)<br />

aneurysms. Intervent Neuroradiol 2004;<br />

10:235–248.<br />

18. van Rooij WL, Sluzewski M, Beute GN.<br />

Endovascular treatment of posterior cerebral<br />

artery aneurysms. AJNR Am J Neuroradiol<br />

2006; 27:300–305.<br />

19. Vilela P, Goulão A. Paediatric dissecting<br />

posterior cerebral aneurysms: report of<br />

two cases and review of the literature.<br />

Neuroradiology 2006; 48:541–548.<br />

20. Choi CH, Cho WH, Choi BK, Lee SW.<br />

Rerupture following endovascular treatment<br />

for dissecting aneurysm of distal anterior<br />

inferior cerebellar artery with parent<br />

artery preservation: retreatment by parent<br />

artery occlusion with Guglielmi detachable<br />

coils. Acta Neurochir (Wien) 2006;<br />

148:363–366.<br />

21. Maimon S, Saraf-Lavi E, Rappaport ZH,<br />

Bachar G. Endovascular treatment of isolated<br />

dissecting aneurysm of the posterior<br />

inferior cerebellar artery. AJNR Am J<br />

Neuroradiol 2006; 27:527–532.<br />

22. Peluso JPP, Van Rooij WJ, Sluzewski M,<br />

Beute GN. Distal aneurysms of cerebellar<br />

arteries: incidence, clinical presentation,<br />

and outcome of endovascular parent vessel<br />

occlusion. AJNR Am J Neuroradiol 2007;<br />

28:1573–1578.<br />

23. Amin-Hanjani S, Ogilvy CS, Buonanno FS,<br />

Choi IS, Metz LN. Treatment of dissecting<br />

basilar artery aneurysm by flow reversal.<br />

Acta Neurochir (Wien) 1997; 139:44–51<br />

24. Wenderoth JD, Khangure MS, Phatouros<br />

CC, ApSimon HT. Basilar trunk occlusion<br />

during endovascular treatment of giant and<br />

fusiform aneurysms of the basilar artery.<br />

AJNR Am J Neuroradiol 2003; 24:1226–<br />

1229.<br />

25. Hassan T, Ezura M, Takahashi A. Treatment<br />

of giant fusiform aneurysms of the basilar<br />

trunk with intra-aneurysmal and basilar<br />

artery coil embolization. Surg Neurol 2004;<br />

62:455–462.<br />

26. Fiorella D, Albuquerque FC, Deshmukh<br />

VR, et al. Endovascular reconstruction with<br />

the Neuroform stent as monotherapy for<br />

the treatment of uncoilable intradural pseudoaneurysms.<br />

Neurosurgery 2006; 59: 291-<br />

300.<br />

Türk Radyoloji Bülteni A33

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!